Vikisöz
trwikiquote
https://tr.wikiquote.org/wiki/Anasayfa
MediaWiki 1.45.0-wmf.4
first-letter
Ortam
Özel
Tartışma
Kullanıcı
Kullanıcı mesaj
Vikisöz
Vikisöz tartışma
Dosya
Dosya tartışma
MediaWiki
MediaWiki tartışma
Şablon
Şablon tartışma
Yardım
Yardım tartışma
Kategori
Kategori tartışma
TimedText
TimedText talk
Modül
Modül tartışma
Özdemir Asaf
0
6
232672
232185
2025-06-10T19:08:37Z
Brightt11
34669
rüzgar > rüzgâr, değiştirildi: Rüzgar → rüzgâr [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232672
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi}}
'''[[w:Özdemir Asaf|Özdemir Asaf]]''' doğum adı ile '''Halit Özdemir Arun''' (11 Haziran 1923; Ankara - 28 Ocak 1981; İstanbul), Türk gazeteci, çevirmen, yazar ve şair.
==Sözleri==
[[Dosya:DSC04870 Istanbul - Ponte sul Bosforo - Foto G. Dall'Orto 30-5-2006.jpg|200pik|küçükresim|Gerçek değer;<br>gelmesi boşluk dolduran değil<br>gitmesi boşluk yaratan.]]
* Anı bahçelerinde üşümek sıcaktı.
* Ben birini sevmiyordum. O da beni sevmiyordu. Bir gün bir yerde randevulaştık. Ben gitmedim. O da gelmedi.
* Ben ölseydim, o belki ağlardı. Ama o ağlasaydı, ben ölürdüm.
* Bir insan treni kaçırırsa başka bir tren gelir onu alır. Bir ulus treni kaçırırsa başka bir ulus gelir onu alır.
* Bir sevgiyi anlamak, bir yaşam harcamaktır... Harcayacaksın!
* Bugüne en uzak gün, dün.
* Bütün renkler aynı hızla kirleniyordu,<br>Birinciliği beyaza verdiler.<ref>Ataol Behramoğlu, Büyük Türk Şiiri Antolojisi 2, Sosyal yayınları, s. 10</ref>
* Damla biraz daha küçük veya büyük olamayacağı gibi ben de biraz daha şöyle biraz daha böyle olamam.
* Dünüyle ünlü insanlar bugün gün yüzü görmezler.
* Evlilik, iki kişilik yalnızlıktır.
* Gelmesen önemli değil, gelsen önemli olurdu!.. Gelmemen büyük yalnızlığımı doldurdu...
[[Dosya:Hittite sun disk.jpeg|200pik|küçükresim|Sustuğunu bilen olgundur, bildiğini susan değil.]]
* Gerçek değer; gelmesi boşluk dolduran değil gitmesi boşluk yaratan.
* Kaybedeceğini bile bile neden mücadele ediyorsun dedi, öleceğini bile bile yaşadığını unutmuştu o ama... Bozmadım.
* Kendi bahçesinde dal olamayanın biri, girmiş bahçeme ağaçlık taslıyor.
* Ne derseniz deyin, heykellerin saçı yoktur.
* Sevilenin yanlışı görünmez, sevilmeyenin görüntüsü yanlıştır.
* Sustuğunu bilen olgundur, bildiğini susan değil.
* Yanına kadar koştuktan sonra, bir adım daha atamayacaksan eğer; oraya kadar sakın koşma. Sana değil, bekleyene yazık olur.
* Yaşamak için bırakılmış bir yön baktım, yoktu: Ben direnmek için elimden gelin yaptım.
==Şiirlerinden örnekler==
[[Dosya:The Lady with the Lamp.jpg|200pik|küçükresim|Her seven<br>Sevilenin boy aynasıdır.<br>Sevmek<br>Sevilenin o aynaya bakmasıdır.<br><div class="center">~''Yalın''</div>]]
===Yalın===
*Her seven<br>Sevilenin boy aynasıdır.<br>Sevmek<br>Sevilenin o aynaya bakmasıdır.
===Akıl Gözü===
*Seni bulmaktan önce aramak isterim.<br>Seni sevmekten önce anlamak isterim.<br>Seni bir yaşam boyu bitirmek değil de,<br>Sana hep, hep yeniden başlamak isterim.
===O===
*Çalıyor o gözlerinden o uzun saçsız boyacı;<br>Gül-bombalı, atsız-arabasız, sakalsız boyacı.<br>Dudaklarında bir ıslık var, yakasında bir çiçek,<br>Solan renkleri boyamakta o boyasız boyacı.
===Değirmen===
*Bir kez geçer, bir insan bir karşı'ya,<br>Ondan sonra artık her-şey karşı'dır.<br>Orada bir dur-yeri olsaydı ya..<br>Olmaması bir karşı-yarışı'dır.
[[Dosya:Prague sunrise (8099151633).jpg|200pik|küçükresim|Dün sabaha karşı<br><div class="center">kendimle konuştum.</div><br>Ben hep kendime çıkan<br><div class="center">bir yokuştum.</div><br>Yokuşun başında<br><div class="center">bir düşman vardı.</div><br>Onu vurmaya gittim<br><div class="center">ve kendimle vuruştum.</div><br><div class="center">~''Dün Sabaha Karşı''</div>]]
===Dün Sabaha Karşı===
*Dün sabaha karşı kendimle konuştum.<br>Ben hep kendime çıkan bir yokuştum.<br>Yokuşun başında bir düşman vardı.<br>Onu vurmaya gittim ve kendimle vuruştum.
===Ölüm===
*Ölüm; ben onu çiçeklerle giderken gördüm. <br>Ölüm; ben onu yaşamları bilerken gördüm.<br>Obur doymazlıkların obur açlıklarında,<br>Ölüm; ben onu, varlıkları silerken gördüm.
Ama bir de yokluğun ve yüreğin önünde;<br>Ölüm; ben seni utanç ile titrerken gördüm.
===Duvara Astığım===
* Ölünceye kadar seni bekleyecekmiş,<br> Sersem.<br>Beni seni beklerken ölmem ki...<br>Beklersem.
[[Dosya:Bohinjsko jezero 2.jpg|200pik|küçükresim|Bana düşünmek vardı,<br><div class="center">payıma onu aldım,</div><br>İşledim de işledim<br><div class="center">bir hüner-işi gibi.</div><br><br>Horlandı, beğenildi;<br><div class="center">inandım, alınmadım,</div><br>Yolun geleceğini çizdim,<br><div class="center">geçmişi gibi.</div><br><div class="center">~''Poetika''</div>]]
===Poetika===
*Yaşadım da yoruldum, bir ağır-işçi gibi,<br>Uyudum da uyandım, binlerce kişi gibi.
Bana düşünmek vardı, payıma onu aldım,<br>İşledim de işledim bir hüner-işi gibi.
Horlandı, beğenildi; inandım, alınmadım,<br>Yolun geleceğini çizdim, geçmişi gibi.
Zor dönemler olmadı-değil, olsundu, oldu,<br>Ne koştum ne de durdum kaçak gidişi gibi.
Bu konuyu burada bırakıyorsam birden,<br>Olmasın diyedir bir şeyin bitişi gibi.
===Çizik===
*Geleceğim, bekle dedi, gitti..<br>Ben beklemedim, o da gelmedi.<br>Ölüm gibi bir şey oldu..<br>Ama kimse ölmedi.
===Bağlı===
*Beni öyle bir yalana inandır ki,<br>Ömrümce sürsün doğruluğu.
===Altıncı Gün===
*Benim söylemek için çırpındığım gecelerde,<br>Siz yoktunuz.
[[Dosya:Lake mapourika NZ.jpeg|200pik|küçükresim|Yalnızlık paylaşılmaz<br>Paylaşılsa yalnızlık olmaz.<br><div class="center">~''Yalnızlık Paylaşılmaz''</div>]]
===Yalnızlık Paylaşılmaz===
*Yalnızlık, yaşamda bir an<br>Hep yeniden başlayan<br>Dışından anlaşılmaz
Ya da kocaman bir yalan<br>Kovdukça kovalayan<br>Paylaşılmaz
Bir düşün’de beni sana ayıran<br>Yalnızlık paylaşılmaz<br>Paylaşılsa yalnızlık olmaz.
===Adalet===
*İnsansız adalet olmaz.<br>Adaletsiz insan olur mu?<br>Olur, olmaz olur mu!<br>Ama, olmaz olsun.
===Saçları===
*Bilmiyorum ne vardı saçlarında..<br>rüzgâr mı delice eserdi,<br>Gözlerim mi öyle görürdü yoksa..<br>Saçlarının her hali hoşuma giderdi.
===Biraz Sonra===
*Biraz sonra <br>Sonra <br>Olacaktır
[[Dosya:Kopec Lesná, okres Uherské Hradiště (10).jpg|200pik|küçükresim|Ötesi var:<br>Yalnızlık<br>Müziğin bile seni dinlemesidir.<br><div class="center">~''Yalnızlık''</div>]]
===Yalnızlık===
*Yalnız kaldınız sanırsınız,<br>Biliyorum.<br>Yalnız bırakılmışsınız, <br>Biliyorum.<br>Ötesi yok.
Ötesi var:<br>Yalnızlık<br>Müziğin bile seni dinlemesidir.<br>Yalnızlık<br>İnsanin kendine mektup yazması<br>Ve dönüp-dönüp onu okuması<br>Yalnızlığın da ötesidir.
[[Dosya:Bateau et voie lactée (19863443706).jpg|200pik|küçükresim|Sana gitme demeyeceğim<br>Üşüyorsun ceketimi al<br>Günün en güzel saatleri bunlar<br>Yanımda kal<br><div class="center">~''Lavinia''</div>]]
===Lavinia===
*Sana gitme demeyeceğim<br>Üşüyorsun ceketimi al<br>Günün en güzel saatleri bunlar<br>Yanımda kal
Sana gitme demeyeceğim<br>Gene de sen bilirsin<br>Yalanlar istiyorsan yalanlar söyleyeyim<br>İncinirsin
Sana gitme demeyeceğim<br>Ama gitme Lavinia<br> Adını gizleyeceğim<br>Sen de bilme Lavinia...
===Tentation===
*Bana yaşadığın şehrin kapılarını aç...<br>Sana diyeceklerim söylemekle bitmez.<br>Yıllardır yaşamamdan çaldığım zamanlar<br>Adına düğümlendi.
Bana yaşadığın şehrin kapılarını aç...<br>Başka şehirleri özleyelim orada seninle.<br>Bu evler, bu sokaklar, bu meydanlar<br>İkimize yetmez.
[[Dosya:Flaming cocktails.jpg|200pik|küçükresim|Son kadeh içilmiş,<br>Son söz edilmişti.<br>bir düşünce sardı hepsini..<br><div class="center">~''Ego''</div>]]
===Ego===
*Son kadeh içilmiş,<br>Son söz edilmişti.<br>bir düşünce sardı hepsini..
Bir hatıra, <br>Bir hırs, <br>Bir kıskançlık,<br>Bir yanıltı,<br>Bir kardeşlik,<br>Bir yanlışlık,<br>Bir kin,<br>Bir ümid,
Bir şey..<br>[[İnsan]]a ait.
===Bugün Ve Bugün===
Öyle çabuk geçiyor ki günler.
<br>Hele sen de bir bak hayatına.
<br>Daha dün doğmuşuz sanki.
<br>Yeni okula başlamışız,
<br>Yeni sevmişiz.
<br>
<br>Öyle çabuk geçiyor ki günler.
<br>Hele sen de bir bak hayatına.
<br>Yarın bitecek sanki her şey.
<br>Yarın ölecek gibiyiz.
<br>
<br>Daha doymamışız yaşamasına.
<br>Günlerimiz dün bir, bugün iki.
<br>Sakın bir şey bırakma yarına.
<br>Yarın yok ki.<ref name="ReferenceA">Özdemir Asaf, ''Lavinia, Aşk Şiirleri'', 29. basım, [[Yapı Kredi Yayınları]].</ref>
===Sensiz===
Sensiz de denizi seyredebiliyorum.
<br>Hem dalgaların dili seninkinden açık.
<br>Ne kadar hatırlatsan kendini boş.
<br>Sensiz de seni sevebiliyorum
<br>
<br>Hep boş konuşurduk hatırlar mısın, bula bula,
<br>Karşılaştığımız zamanlarda.
<br>Sen, sevgiden şımaran çocuk,
<br>Ben şaşıran budala.
<ref name="ReferenceA"/>
===Gölgeniz===
Bir zamanlar yaralanmış gölgeniz
<br>Yalnızlığa ısılanmış geliyor..
<br>Şiirlerde şarkılaşmış seslerle
<br>Duyularla durulanmış geliyor..
<br>
<br>Her uykumdan uyanıyor gölgeniz,
<br>Gözlerime uzanıyor gölgeniz,
<br>Karanlıkta ışıklaşmış renklerle
<br>Özlrmime boyanıyor gölgeniz.
<ref name="ReferenceA"/>
== Kaynakça ==
{{Kaynakça}}
{{Vikiler|
commons= |
wikispecies= |
wikt= |
b= |
s= |
w= Özdemir Asaf |
n= |
m= |
}}
[[Kategori:Kişiler-Ö]]
[[Kategori:Türk gazeteciler]]
[[Kategori:Türk şairler]]
[[Kategori:Türk çevirmenler]]
[[Kategori:Türk yazarlar]]
g1xaxxycuwpznt4wt1v8mzjp6m4uvcy
232868
232672
2025-06-10T20:37:13Z
Brightt11
34669
/* Sözleri */ dz, değiştirildi: yayınları → Yayınları [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232868
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi}}
'''[[w:Özdemir Asaf|Özdemir Asaf]]''' doğum adı ile '''Halit Özdemir Arun''' (11 Haziran 1923; Ankara - 28 Ocak 1981; İstanbul), Türk gazeteci, çevirmen, yazar ve şair.
==Sözleri==
[[Dosya:DSC04870 Istanbul - Ponte sul Bosforo - Foto G. Dall'Orto 30-5-2006.jpg|200pik|küçükresim|Gerçek değer;<br>gelmesi boşluk dolduran değil<br>gitmesi boşluk yaratan.]]
* Anı bahçelerinde üşümek sıcaktı.
* Ben birini sevmiyordum. O da beni sevmiyordu. Bir gün bir yerde randevulaştık. Ben gitmedim. O da gelmedi.
* Ben ölseydim, o belki ağlardı. Ama o ağlasaydı, ben ölürdüm.
* Bir insan treni kaçırırsa başka bir tren gelir onu alır. Bir ulus treni kaçırırsa başka bir ulus gelir onu alır.
* Bir sevgiyi anlamak, bir yaşam harcamaktır... Harcayacaksın!
* Bugüne en uzak gün, dün.
* Bütün renkler aynı hızla kirleniyordu,<br>Birinciliği beyaza verdiler.<ref>Ataol Behramoğlu, Büyük Türk Şiiri Antolojisi 2, Sosyal Yayınları, s. 10</ref>
* Damla biraz daha küçük veya büyük olamayacağı gibi ben de biraz daha şöyle biraz daha böyle olamam.
* Dünüyle ünlü insanlar bugün gün yüzü görmezler.
* Evlilik, iki kişilik yalnızlıktır.
* Gelmesen önemli değil, gelsen önemli olurdu!.. Gelmemen büyük yalnızlığımı doldurdu...
[[Dosya:Hittite sun disk.jpeg|200pik|küçükresim|Sustuğunu bilen olgundur, bildiğini susan değil.]]
* Gerçek değer; gelmesi boşluk dolduran değil gitmesi boşluk yaratan.
* Kaybedeceğini bile bile neden mücadele ediyorsun dedi, öleceğini bile bile yaşadığını unutmuştu o ama... Bozmadım.
* Kendi bahçesinde dal olamayanın biri, girmiş bahçeme ağaçlık taslıyor.
* Ne derseniz deyin, heykellerin saçı yoktur.
* Sevilenin yanlışı görünmez, sevilmeyenin görüntüsü yanlıştır.
* Sustuğunu bilen olgundur, bildiğini susan değil.
* Yanına kadar koştuktan sonra, bir adım daha atamayacaksan eğer; oraya kadar sakın koşma. Sana değil, bekleyene yazık olur.
* Yaşamak için bırakılmış bir yön baktım, yoktu: Ben direnmek için elimden gelin yaptım.
==Şiirlerinden örnekler==
[[Dosya:The Lady with the Lamp.jpg|200pik|küçükresim|Her seven<br>Sevilenin boy aynasıdır.<br>Sevmek<br>Sevilenin o aynaya bakmasıdır.<br><div class="center">~''Yalın''</div>]]
===Yalın===
*Her seven<br>Sevilenin boy aynasıdır.<br>Sevmek<br>Sevilenin o aynaya bakmasıdır.
===Akıl Gözü===
*Seni bulmaktan önce aramak isterim.<br>Seni sevmekten önce anlamak isterim.<br>Seni bir yaşam boyu bitirmek değil de,<br>Sana hep, hep yeniden başlamak isterim.
===O===
*Çalıyor o gözlerinden o uzun saçsız boyacı;<br>Gül-bombalı, atsız-arabasız, sakalsız boyacı.<br>Dudaklarında bir ıslık var, yakasında bir çiçek,<br>Solan renkleri boyamakta o boyasız boyacı.
===Değirmen===
*Bir kez geçer, bir insan bir karşı'ya,<br>Ondan sonra artık her-şey karşı'dır.<br>Orada bir dur-yeri olsaydı ya..<br>Olmaması bir karşı-yarışı'dır.
[[Dosya:Prague sunrise (8099151633).jpg|200pik|küçükresim|Dün sabaha karşı<br><div class="center">kendimle konuştum.</div><br>Ben hep kendime çıkan<br><div class="center">bir yokuştum.</div><br>Yokuşun başında<br><div class="center">bir düşman vardı.</div><br>Onu vurmaya gittim<br><div class="center">ve kendimle vuruştum.</div><br><div class="center">~''Dün Sabaha Karşı''</div>]]
===Dün Sabaha Karşı===
*Dün sabaha karşı kendimle konuştum.<br>Ben hep kendime çıkan bir yokuştum.<br>Yokuşun başında bir düşman vardı.<br>Onu vurmaya gittim ve kendimle vuruştum.
===Ölüm===
*Ölüm; ben onu çiçeklerle giderken gördüm. <br>Ölüm; ben onu yaşamları bilerken gördüm.<br>Obur doymazlıkların obur açlıklarında,<br>Ölüm; ben onu, varlıkları silerken gördüm.
Ama bir de yokluğun ve yüreğin önünde;<br>Ölüm; ben seni utanç ile titrerken gördüm.
===Duvara Astığım===
* Ölünceye kadar seni bekleyecekmiş,<br> Sersem.<br>Beni seni beklerken ölmem ki...<br>Beklersem.
[[Dosya:Bohinjsko jezero 2.jpg|200pik|küçükresim|Bana düşünmek vardı,<br><div class="center">payıma onu aldım,</div><br>İşledim de işledim<br><div class="center">bir hüner-işi gibi.</div><br><br>Horlandı, beğenildi;<br><div class="center">inandım, alınmadım,</div><br>Yolun geleceğini çizdim,<br><div class="center">geçmişi gibi.</div><br><div class="center">~''Poetika''</div>]]
===Poetika===
*Yaşadım da yoruldum, bir ağır-işçi gibi,<br>Uyudum da uyandım, binlerce kişi gibi.
Bana düşünmek vardı, payıma onu aldım,<br>İşledim de işledim bir hüner-işi gibi.
Horlandı, beğenildi; inandım, alınmadım,<br>Yolun geleceğini çizdim, geçmişi gibi.
Zor dönemler olmadı-değil, olsundu, oldu,<br>Ne koştum ne de durdum kaçak gidişi gibi.
Bu konuyu burada bırakıyorsam birden,<br>Olmasın diyedir bir şeyin bitişi gibi.
===Çizik===
*Geleceğim, bekle dedi, gitti..<br>Ben beklemedim, o da gelmedi.<br>Ölüm gibi bir şey oldu..<br>Ama kimse ölmedi.
===Bağlı===
*Beni öyle bir yalana inandır ki,<br>Ömrümce sürsün doğruluğu.
===Altıncı Gün===
*Benim söylemek için çırpındığım gecelerde,<br>Siz yoktunuz.
[[Dosya:Lake mapourika NZ.jpeg|200pik|küçükresim|Yalnızlık paylaşılmaz<br>Paylaşılsa yalnızlık olmaz.<br><div class="center">~''Yalnızlık Paylaşılmaz''</div>]]
===Yalnızlık Paylaşılmaz===
*Yalnızlık, yaşamda bir an<br>Hep yeniden başlayan<br>Dışından anlaşılmaz
Ya da kocaman bir yalan<br>Kovdukça kovalayan<br>Paylaşılmaz
Bir düşün’de beni sana ayıran<br>Yalnızlık paylaşılmaz<br>Paylaşılsa yalnızlık olmaz.
===Adalet===
*İnsansız adalet olmaz.<br>Adaletsiz insan olur mu?<br>Olur, olmaz olur mu!<br>Ama, olmaz olsun.
===Saçları===
*Bilmiyorum ne vardı saçlarında..<br>rüzgâr mı delice eserdi,<br>Gözlerim mi öyle görürdü yoksa..<br>Saçlarının her hali hoşuma giderdi.
===Biraz Sonra===
*Biraz sonra <br>Sonra <br>Olacaktır
[[Dosya:Kopec Lesná, okres Uherské Hradiště (10).jpg|200pik|küçükresim|Ötesi var:<br>Yalnızlık<br>Müziğin bile seni dinlemesidir.<br><div class="center">~''Yalnızlık''</div>]]
===Yalnızlık===
*Yalnız kaldınız sanırsınız,<br>Biliyorum.<br>Yalnız bırakılmışsınız, <br>Biliyorum.<br>Ötesi yok.
Ötesi var:<br>Yalnızlık<br>Müziğin bile seni dinlemesidir.<br>Yalnızlık<br>İnsanin kendine mektup yazması<br>Ve dönüp-dönüp onu okuması<br>Yalnızlığın da ötesidir.
[[Dosya:Bateau et voie lactée (19863443706).jpg|200pik|küçükresim|Sana gitme demeyeceğim<br>Üşüyorsun ceketimi al<br>Günün en güzel saatleri bunlar<br>Yanımda kal<br><div class="center">~''Lavinia''</div>]]
===Lavinia===
*Sana gitme demeyeceğim<br>Üşüyorsun ceketimi al<br>Günün en güzel saatleri bunlar<br>Yanımda kal
Sana gitme demeyeceğim<br>Gene de sen bilirsin<br>Yalanlar istiyorsan yalanlar söyleyeyim<br>İncinirsin
Sana gitme demeyeceğim<br>Ama gitme Lavinia<br> Adını gizleyeceğim<br>Sen de bilme Lavinia...
===Tentation===
*Bana yaşadığın şehrin kapılarını aç...<br>Sana diyeceklerim söylemekle bitmez.<br>Yıllardır yaşamamdan çaldığım zamanlar<br>Adına düğümlendi.
Bana yaşadığın şehrin kapılarını aç...<br>Başka şehirleri özleyelim orada seninle.<br>Bu evler, bu sokaklar, bu meydanlar<br>İkimize yetmez.
[[Dosya:Flaming cocktails.jpg|200pik|küçükresim|Son kadeh içilmiş,<br>Son söz edilmişti.<br>bir düşünce sardı hepsini..<br><div class="center">~''Ego''</div>]]
===Ego===
*Son kadeh içilmiş,<br>Son söz edilmişti.<br>bir düşünce sardı hepsini..
Bir hatıra, <br>Bir hırs, <br>Bir kıskançlık,<br>Bir yanıltı,<br>Bir kardeşlik,<br>Bir yanlışlık,<br>Bir kin,<br>Bir ümid,
Bir şey..<br>[[İnsan]]a ait.
===Bugün Ve Bugün===
Öyle çabuk geçiyor ki günler.
<br>Hele sen de bir bak hayatına.
<br>Daha dün doğmuşuz sanki.
<br>Yeni okula başlamışız,
<br>Yeni sevmişiz.
<br>
<br>Öyle çabuk geçiyor ki günler.
<br>Hele sen de bir bak hayatına.
<br>Yarın bitecek sanki her şey.
<br>Yarın ölecek gibiyiz.
<br>
<br>Daha doymamışız yaşamasına.
<br>Günlerimiz dün bir, bugün iki.
<br>Sakın bir şey bırakma yarına.
<br>Yarın yok ki.<ref name="ReferenceA">Özdemir Asaf, ''Lavinia, Aşk Şiirleri'', 29. basım, [[Yapı Kredi Yayınları]].</ref>
===Sensiz===
Sensiz de denizi seyredebiliyorum.
<br>Hem dalgaların dili seninkinden açık.
<br>Ne kadar hatırlatsan kendini boş.
<br>Sensiz de seni sevebiliyorum
<br>
<br>Hep boş konuşurduk hatırlar mısın, bula bula,
<br>Karşılaştığımız zamanlarda.
<br>Sen, sevgiden şımaran çocuk,
<br>Ben şaşıran budala.
<ref name="ReferenceA"/>
===Gölgeniz===
Bir zamanlar yaralanmış gölgeniz
<br>Yalnızlığa ısılanmış geliyor..
<br>Şiirlerde şarkılaşmış seslerle
<br>Duyularla durulanmış geliyor..
<br>
<br>Her uykumdan uyanıyor gölgeniz,
<br>Gözlerime uzanıyor gölgeniz,
<br>Karanlıkta ışıklaşmış renklerle
<br>Özlrmime boyanıyor gölgeniz.
<ref name="ReferenceA"/>
== Kaynakça ==
{{Kaynakça}}
{{Vikiler|
commons= |
wikispecies= |
wikt= |
b= |
s= |
w= Özdemir Asaf |
n= |
m= |
}}
[[Kategori:Kişiler-Ö]]
[[Kategori:Türk gazeteciler]]
[[Kategori:Türk şairler]]
[[Kategori:Türk çevirmenler]]
[[Kategori:Türk yazarlar]]
o27ddp4fc5fpde8n15x77gd8wz0hl47
232871
232868
2025-06-10T20:44:16Z
Brightt11
34669
232871
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi}}
'''[[w:Özdemir Asaf|Özdemir Asaf]]''' doğum adı ile '''Halit Özdemir Arun''' (11 Haziran 1923; Ankara - 28 Ocak 1981; İstanbul), Türk gazeteci, çevirmen, yazar ve şair.
==Sözleri==
[[Dosya:DSC04870 Istanbul - Ponte sul Bosforo - Foto G. Dall'Orto 30-5-2006.jpg|200pik|küçükresim|Gerçek değer;<br>gelmesi boşluk dolduran değil<br>gitmesi boşluk yaratan.]]
* Anı bahçelerinde üşümek sıcaktı.
* Ben birini sevmiyordum. O da beni sevmiyordu. Bir gün bir yerde randevulaştık. Ben gitmedim. O da gelmedi.
* Ben ölseydim, o belki ağlardı. Ama o ağlasaydı, ben ölürdüm.
* Bir insan treni kaçırırsa başka bir tren gelir onu alır. Bir ulus treni kaçırırsa başka bir ulus gelir onu alır.
* Bir sevgiyi anlamak, bir yaşam harcamaktır... Harcayacaksın!
* Bugüne en uzak gün, dün.
* Bütün renkler aynı hızla kirleniyordu,<br>Birinciliği beyaza verdiler.<ref>Ataol Behramoğlu, Büyük Türk Şiiri Antolojisi 2, Sosyal Yayınları, s. 10</ref>
* Damla biraz daha küçük veya büyük olamayacağı gibi ben de biraz daha şöyle biraz daha böyle olamam.
* Dünüyle ünlü insanlar bugün gün yüzü görmezler.
* Evlilik, iki kişilik yalnızlıktır.
* Gelmesen önemli değil, gelsen önemli olurdu!.. Gelmemen büyük yalnızlığımı doldurdu...
[[Dosya:Hittite sun disk.jpeg|200pik|küçükresim|Sustuğunu bilen olgundur, bildiğini susan değil.]]
* Gerçek değer; gelmesi boşluk dolduran değil gitmesi boşluk yaratan.
* Kaybedeceğini bile bile neden mücadele ediyorsun dedi, öleceğini bile bile yaşadığını unutmuştu o ama... Bozmadım.
* Kendi bahçesinde dal olamayanın biri, girmiş bahçeme ağaçlık taslıyor.
* Ne derseniz deyin, heykellerin saçı yoktur.
* Sevilenin yanlışı görünmez, sevilmeyenin görüntüsü yanlıştır.
* Sustuğunu bilen olgundur, bildiğini susan değil.
* Yanına kadar koştuktan sonra, bir adım daha atamayacaksan eğer; oraya kadar sakın koşma. Sana değil, bekleyene yazık olur.
* Yaşamak için bırakılmış bir yön baktım, yoktu: Ben direnmek için elimden gelin yaptım.
==Şiirlerinden örnekler==
[[Dosya:The Lady with the Lamp.jpg|200pik|küçükresim|Her seven<br>Sevilenin boy aynasıdır.<br>Sevmek<br>Sevilenin o aynaya bakmasıdır.<br><div class="center">~''Yalın''</div>]]
===Yalın===
*Her seven<br>Sevilenin boy aynasıdır.<br>Sevmek<br>Sevilenin o aynaya bakmasıdır.
===Akıl Gözü===
*Seni bulmaktan önce aramak isterim.<br>Seni sevmekten önce anlamak isterim.<br>Seni bir yaşam boyu bitirmek değil de,<br>Sana hep, hep yeniden başlamak isterim.
===O===
*Çalıyor o gözlerinden o uzun saçsız boyacı;<br>Gül-bombalı, atsız-arabasız, sakalsız boyacı.<br>Dudaklarında bir ıslık var, yakasında bir çiçek,<br>Solan renkleri boyamakta o boyasız boyacı.
===Değirmen===
*Bir kez geçer, bir insan bir karşı'ya,<br>Ondan sonra artık her-şey karşı'dır.<br>Orada bir dur-yeri olsaydı ya..<br>Olmaması bir karşı-yarışı'dır.
[[Dosya:Prague sunrise (8099151633).jpg|200pik|küçükresim|Dün sabaha karşı<br><div class="center">kendimle konuştum.</div><br>Ben hep kendime çıkan<br><div class="center">bir yokuştum.</div><br>Yokuşun başında<br><div class="center">bir düşman vardı.</div><br>Onu vurmaya gittim<br><div class="center">ve kendimle vuruştum.</div><br><div class="center">~''Dün Sabaha Karşı''</div>]]
===Dün Sabaha Karşı===
*Dün sabaha karşı kendimle konuştum.<br>Ben hep kendime çıkan bir yokuştum.<br>Yokuşun başında bir düşman vardı.<br>Onu vurmaya gittim ve kendimle vuruştum.
===Ölüm===
*Ölüm; ben onu çiçeklerle giderken gördüm. <br>Ölüm; ben onu yaşamları bilerken gördüm.<br>Obur doymazlıkların obur açlıklarında,<br>Ölüm; ben onu, varlıkları silerken gördüm.
Ama bir de yokluğun ve yüreğin önünde;<br>Ölüm; ben seni utanç ile titrerken gördüm.
===Duvara Astığım===
* Ölünceye kadar seni bekleyecekmiş,<br> Sersem.<br>Beni seni beklerken ölmem ki...<br>Beklersem.
[[Dosya:Bohinjsko jezero 2.jpg|200pik|küçükresim|Bana düşünmek vardı,<br><div class="center">payıma onu aldım,</div><br>İşledim de işledim<br><div class="center">bir hüner-işi gibi.</div><br><br>Horlandı, beğenildi;<br><div class="center">inandım, alınmadım,</div><br>Yolun geleceğini çizdim,<br><div class="center">geçmişi gibi.</div><br><div class="center">~''Poetika''</div>]]
===Poetika===
*Yaşadım da yoruldum, bir ağır-işçi gibi,<br>Uyudum da uyandım, binlerce kişi gibi.
Bana düşünmek vardı, payıma onu aldım,<br>İşledim de işledim bir hüner-işi gibi.
Horlandı, beğenildi; inandım, alınmadım,<br>Yolun geleceğini çizdim, geçmişi gibi.
Zor dönemler olmadı-değil, olsundu, oldu,<br>Ne koştum ne de durdum kaçak gidişi gibi.
Bu konuyu burada bırakıyorsam birden,<br>Olmasın diyedir bir şeyin bitişi gibi.
===Çizik===
*Geleceğim, bekle dedi, gitti..<br>Ben beklemedim, o da gelmedi.<br>Ölüm gibi bir şey oldu..<br>Ama kimse ölmedi.
===Bağlı===
*Beni öyle bir yalana inandır ki,<br>Ömrümce sürsün doğruluğu.
===Altıncı Gün===
*Benim söylemek için çırpındığım gecelerde,<br>Siz yoktunuz.
[[Dosya:Lake mapourika NZ.jpeg|200pik|küçükresim|Yalnızlık paylaşılmaz<br>Paylaşılsa yalnızlık olmaz.<br><div class="center">~''Yalnızlık Paylaşılmaz''</div>]]
===Yalnızlık Paylaşılmaz===
*Yalnızlık, yaşamda bir an<br>Hep yeniden başlayan<br>Dışından anlaşılmaz
Ya da kocaman bir yalan<br>Kovdukça kovalayan<br>Paylaşılmaz
Bir düşün’de beni sana ayıran<br>Yalnızlık paylaşılmaz<br>Paylaşılsa yalnızlık olmaz.
===Adalet===
*İnsansız adalet olmaz.<br>Adaletsiz insan olur mu?<br>Olur, olmaz olur mu!<br>Ama, olmaz olsun.
===Saçları===
*Bilmiyorum ne vardı saçlarında..<br>Rüzgâr mı delice eserdi,<br>Gözlerim mi öyle görürdü yoksa..<br>Saçlarının her hali hoşuma giderdi.
===Biraz Sonra===
*Biraz sonra <br>Sonra <br>Olacaktır
[[Dosya:Kopec Lesná, okres Uherské Hradiště (10).jpg|200pik|küçükresim|Ötesi var:<br>Yalnızlık<br>Müziğin bile seni dinlemesidir.<br><div class="center">~''Yalnızlık''</div>]]
===Yalnızlık===
*Yalnız kaldınız sanırsınız,<br>Biliyorum.<br>Yalnız bırakılmışsınız, <br>Biliyorum.<br>Ötesi yok.
Ötesi var:<br>Yalnızlık<br>Müziğin bile seni dinlemesidir.<br>Yalnızlık<br>İnsanin kendine mektup yazması<br>Ve dönüp-dönüp onu okuması<br>Yalnızlığın da ötesidir.
[[Dosya:Bateau et voie lactée (19863443706).jpg|200pik|küçükresim|Sana gitme demeyeceğim<br>Üşüyorsun ceketimi al<br>Günün en güzel saatleri bunlar<br>Yanımda kal<br><div class="center">~''Lavinia''</div>]]
===Lavinia===
*Sana gitme demeyeceğim<br>Üşüyorsun ceketimi al<br>Günün en güzel saatleri bunlar<br>Yanımda kal
Sana gitme demeyeceğim<br>Gene de sen bilirsin<br>Yalanlar istiyorsan yalanlar söyleyeyim<br>İncinirsin
Sana gitme demeyeceğim<br>Ama gitme Lavinia<br> Adını gizleyeceğim<br>Sen de bilme Lavinia...
===Tentation===
*Bana yaşadığın şehrin kapılarını aç...<br>Sana diyeceklerim söylemekle bitmez.<br>Yıllardır yaşamamdan çaldığım zamanlar<br>Adına düğümlendi.
Bana yaşadığın şehrin kapılarını aç...<br>Başka şehirleri özleyelim orada seninle.<br>Bu evler, bu sokaklar, bu meydanlar<br>İkimize yetmez.
[[Dosya:Flaming cocktails.jpg|200pik|küçükresim|Son kadeh içilmiş,<br>Son söz edilmişti.<br>bir düşünce sardı hepsini..<br><div class="center">~''Ego''</div>]]
===Ego===
*Son kadeh içilmiş,<br>Son söz edilmişti.<br>bir düşünce sardı hepsini..
Bir hatıra, <br>Bir hırs, <br>Bir kıskançlık,<br>Bir yanıltı,<br>Bir kardeşlik,<br>Bir yanlışlık,<br>Bir kin,<br>Bir ümid,
Bir şey..<br>[[İnsan]]a ait.
===Bugün Ve Bugün===
Öyle çabuk geçiyor ki günler.
<br>Hele sen de bir bak hayatına.
<br>Daha dün doğmuşuz sanki.
<br>Yeni okula başlamışız,
<br>Yeni sevmişiz.
<br>
<br>Öyle çabuk geçiyor ki günler.
<br>Hele sen de bir bak hayatına.
<br>Yarın bitecek sanki her şey.
<br>Yarın ölecek gibiyiz.
<br>
<br>Daha doymamışız yaşamasına.
<br>Günlerimiz dün bir, bugün iki.
<br>Sakın bir şey bırakma yarına.
<br>Yarın yok ki.<ref name="ReferenceA">Özdemir Asaf, ''Lavinia, Aşk Şiirleri'', 29. basım, [[Yapı Kredi Yayınları]].</ref>
===Sensiz===
Sensiz de denizi seyredebiliyorum.
<br>Hem dalgaların dili seninkinden açık.
<br>Ne kadar hatırlatsan kendini boş.
<br>Sensiz de seni sevebiliyorum
<br>
<br>Hep boş konuşurduk hatırlar mısın, bula bula,
<br>Karşılaştığımız zamanlarda.
<br>Sen, sevgiden şımaran çocuk,
<br>Ben şaşıran budala.
<ref name="ReferenceA"/>
===Gölgeniz===
Bir zamanlar yaralanmış gölgeniz
<br>Yalnızlığa ısılanmış geliyor..
<br>Şiirlerde şarkılaşmış seslerle
<br>Duyularla durulanmış geliyor..
<br>
<br>Her uykumdan uyanıyor gölgeniz,
<br>Gözlerime uzanıyor gölgeniz,
<br>Karanlıkta ışıklaşmış renklerle
<br>Özlrmime boyanıyor gölgeniz.
<ref name="ReferenceA"/>
== Kaynakça ==
{{Kaynakça}}
{{Vikiler|
commons= |
wikispecies= |
wikt= |
b= |
s= |
w= Özdemir Asaf |
n= |
m= |
}}
[[Kategori:Kişiler-Ö]]
[[Kategori:Türk gazeteciler]]
[[Kategori:Türk şairler]]
[[Kategori:Türk çevirmenler]]
[[Kategori:Türk yazarlar]]
t3uzxlzkm8t2j2yjxqrsyrxiyumd41w
Mustafa Kemal Atatürk
0
12
232850
231010
2025-06-10T20:25:15Z
Brightt11
34669
/* Sözleri */ dz, değiştirildi: mükafat → mükâfat [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232850
wikitext
text/x-wiki
:''Konulara göre bölünmüş sözler için bakınız: [[:Kategori:Mustafa Kemal Atatürk|Kategori:Mustafa Kemal Atatürk]]''
{{Biyografi}}
'''Kemal Atatürk'''<ref>[[:File:Atatürk'ün 993 814 seri numaralı nüfus cüzdanı.jpg|Atatürk'ün 993 814 seri numaralı nüfus hüviyet cüzdanı (1934)]]</ref> ([[w:Soyadı Kanunu|1934'e kadar]] '''Mustafa Kemal [[w:Paşa|Paşa]]''', 1935'ten 1937'ye kadar '''Kamâl Atatürk''',<ref>[[:File:Atatürk'ün 993 815 seri numaralı nüfus cüzdanı.jpg|Atatürk'ün 993 815 seri numaralı nüfus hüviyet cüzdanı (1935)]]</ref><ref>Atatürk, 1937 yılında adının eski yazılışına (Kemal) geri döndü. {{kitap kaynağı|başlık=Atatürk on Screen: Documentary Film and the Making of a Leader|sayfa=180|yıl=2020|yazar=Enis Dinç}}</ref> yaygın olarak '''Mustafa Kemal Atatürk'''), Türk mareşal ve devlet adamı. Kurucusu olduğu Türkiye Cumhuriyeti'nde 1923'ten 1938'e kadar cumhurbaşkanı olarak görev yaptı.
==Sözleri==
''Alfabetik sıraya göre sıralanmıştır.''
*30 Ağustos'ta sevk ve idare ettiğim muharebede Türk milleti yanımdaydı. Bir insan, milletiyle beraber hareket ettiği zaman ne kadar kuvvetli hissediyor bilir misiniz? Bunun tarifi zordur. Bunu anlatmakta güçlük çekersem beni mazur görünüz.<ref>Hakimiyet-i Milliye gazetesi, 30 Ağustos 1928.</ref>
*Ahmaklar, memleketi Amerikan mandasına, İngiliz himayesine terk etmekle kurtulacak sanıyorlar. Kendi rahatlarını temin etmek için bir vatanı ve tarih boyunca devam edip gelen Türk istiklâlini feda ediyorlar!<ref name=":19">Mazhar Müfit Kansu, Erzurum'dan Ölümüne Kadar Atatürk'le Beraber, Cilt I. Türk Tarih Kurumu Yayınları, s. 172.</ref> (1919)
*Akıl ve mantığın halledemeyeceği mesele yoktur.<ref>Prof. Dr. Utkan Kocatürk, Atatürk, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, s. 136.</ref>
*'''Amerika, Avrupa ve bütün medeniyet dünyası bilmelidir ki Türkiye halkı her medenî ve kabiliyetli millet gibi kayıtsız şartsız hür ve müstakil yaşamaya kesin karar vermiştir. Bu haklı kararı bozmaya yönelik her kuvvet, Türkiye'nin ebedî düşmanı kalır.'''<ref>Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, Cilt III, s. 48</ref>
*Anadolu, en büyük hazinedir.<ref>Sırrı Kardeş, Heyet-i Temsiliye ve Mustafa Kemal Paşa Kırşehir'de, 1950, s. 30</ref>
*'''Arkadaşlarımız ve milletin bütün fertleri gibi, millî davamızda benim de emeğim geçmiş ise, bu çalışmada iş yapma kuvveti ve başarı varsa, bunu bana mal etmeyiniz. Ancak ve ancak bütün milletin manevî kişiliğine mal ediniz. Ben milletin bu yüksek manevî kişiliği içinde bir önemsiz fert olmakla mutluyum. Efendiler, millet bütünüyle manevî bir kişilik hâlinde ve bir birleşmiş kitle şeklinde belirdi ve bu yüce birliği koruyarak ona düşman olanları ortadan kaldırdı.'''<ref>(Atatürk’ün S.D.II, s. 115)</ref> (1923)
*'''Artık Türkiye, din ve şeriat oyunlarına sahne olmaktan çok yüksektir. Bu gibi oyuncular varsa, kendilerine başka taraflarda sahne arasınlar.'''<ref>Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, Cilt III, s. 76</ref>
*Asırlardan beri Türkiye'yi idare edenler çok şeyler düşünmüşlerdir; fakat yalnız bir şeyi düşünmemişlerdir: Türkiye'yi!.. Bu düşüncesizlik yüzünden Türk vatanının, Türk milletinin uğradığı zararları ancak bir tarzda telafi edebiliriz: O da artık Türkiye'de Türkiye'den başka bir şeyi düşünmemek. Ancak bu zihniyetle hareket ederek her türlü selamet ve saadet hedeflerine ulaşabiliriz.<ref>Atatürk'ün Bütün Eserleri, 16. cilt, Kaynak Yayınları, s. 288</ref> <small>(30 Ağustos 1924)</small>
*Asla şüphem yoktur ki, Türklüğün unutulmuş medenî vasfı ve büyük medenî kabiliyeti, bundan sonraki inkişafı ile âtinin yüksek medeniyet ufkunda yeni bir güneş gibi doğacaktır. Bu söylediklerim hakikat olduğu gün, senden ve bütün medenî beşeriyetten dileğim şudur: Beni hatırlayınız.<ref name=":7">Atatürk'ün Bütün Eserleri, 26. cilt, Kaynak Yayınları, 1998, s. 268</ref>
*Az zamanda çok ve büyük işler yaptık. Bu işlerin en büyüğü, temeli; Türk kahramanlığı ve yüksek Türk kültürü olan Türkiye Cumhuriyeti'dir.<ref name=":24">Hâkimiyet-i Milliye, 31 Ekim 1933</ref>
*Ben, 1919 yılı mayısı içinde Samsun'a çıktığım gün elimde maddî hiçbir kuvvet yoktu. Yalnız büyük Türk milletinin soyluluğundan doğan ve benim vicdanımı dolduran yüksek ve manevî bir kuvvet vardı. İşte ben bu millî kuvvete, bu Türk milletine güvenerek işe başladım.<ref name=":23">Pars Tuğlacı, Çağdaş Türkiye, Cilt I, Cem Yayınları, s. 78.</ref>
*'''Ben manevî miras olarak hiçbir nass-ı katı', hiçbir dogma, hiçbir donmuş, kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevî mirasım ilim ve akıldır. Benden sonra beni benimsemek isteyenler, bu temel mihver üzerinde akıl ve ilmin rehberliğini kabul ederlerse manevî mirasçılarım olurlar.'''<ref name=":1">İsmet Giritli, Kemalist Devrim ve İdeolojisi, İstanbul Üniversitesi Yayınları, 1980, s. 13.</ref>
*Ben onları affederim, çünkü kalbim vardır; onlar beni affetmezler, çünkü kalpsizdirler.<ref>Falih Rıfkı Atay, Çankaya, 1969, s. 532</ref> <small>''(Düşmanları için söyledikleri.)''</small>
*Ben, sadece evlenmek için evlenmek istemiyorum. Vatanımızda yeni bir aile hayatı yaratmak için önce kendim örnek olmalıyım. Kadın böyle umacı gibi kalır mı?<ref>İsmail Habib Sevük, Atatürk İçin, s. 25</ref> (1923)
*'''Ben, savaşlarda dahi düşmanın üzerinde bir kin duymam; yalnız askerlik kurallarının uygulanmasını düşünürüm.'''<ref>İzzettin Çalışlar, Tan gazetesi, 31.8.1937</ref> (1937)
*Beni görmek demek mutlaka yüzümü görmek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu kafidir.<ref name=":4">Prof. Dr. Utkan Kocatürk, Atatürk, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, s. 207.</ref>
*Benim adım çok içki içer diye çıkmıştır. Bunu siz de duymuş olacaksınızdır. Filhakika ben öteden beri içerim, içkiyi severim. Fakat istediğim zaman bunu keserim. Vazifem esnasında bir damlasını ağzıma koymam. Vatan işlerine içki karıştırmam. İçki ve vazife iki ayrı şeydir. Birbirine tesiri dokunacak yerde vazifeyi elbette keyfe tercih etmeli, içkiyi behemahal kesmeli.<ref>Ruşen Eşref Ünaydın, Bütün Eserleri, Cilt 2, Röportajlar II (Anafartalar Kumandanı Mustafa Kemal ile Mülâkat II) http://www.oktayaras.com/rusen-esref-unaydin-butun-eserleri-cilt-2-roportajlar-mustafa-kemal-ile-mulakat-ataturkun-hasta/tr/46597</ref>
*Benim bir dinim yok ve bazen bütün dinlerin denizin dibini boylamasını istiyorum. '''Hükûmetini ayakta tutmak için dini kullanmaya gerek duyanlar zayıf yöneticilerdir. Âdetâ halkı bir kapana kıstırırlar.''' Benim halkım demokrasi ilkelerini, gerçeğin emirlerini ve bilimin öğretilerini öğrenecektir. Batıl inançlardan vazgeçilmelidir. İsteyen istediği gibi ibadet edebilir. Herkes kendi vicdanının sesini dinler. Ama bu davranış ne sağduyulu mantıkla çelişmeli ne de başkalarının özgürlüğüne karşı çıkmasına yol açmalıdır.<ref>{{cite web|url=http://news.bbc.co.uk/2/hi/programmes/from_our_own_correspondent/9510135.stm|başlık=Modern Turkey, a delicate balance of East and West|erişimtarihi=23 Ekim 2011}}</ref><ref>{{web kaynağı|başlık=Google Books üzerinden Turkey Today|url=http://books.google.com.tr/books?ei=7TyBU6TQIsGGOK2sgKgK&hl=tr&id=_kdpAAAAMAAJ&dq=inauthor%3A%22Grace+Ellison%22&focus=searchwithinvolume&q=%22+I+have+no+religion%22|eser=Turkey Today|erişimtarihi=25 Mayıs 2014}}</ref> <small>''(1926-27 yıllarında Atatürk ile röportaj yapan Grace Ellison'ın 1928 yılında yayımlanan Turkey Today adlı kitabının 24. sayfasında İngilizce olarak yazıyor. Ancak Atatürk'ün not defterlerine göre, Atatürk bir İngiliz gazetecinin (Grace Ellison'ı kastediyor) söylemediklerini yazdığını ve söylediklerini çarpıttığını kendi el yazısıyla belirtiyor:'' '''Bir İngiliz gazetesi muhâbiri benimle konuşuyor. Söylemediğim şeyleri yazıyor ve söylediğim şeyleri aleyhimize tefsîr ediyor. Kendisini men ettim. Söz vermişti. Anladım ki İstanbul'daki muallem insanlarla beraber âdetâ câsus.'''<ref>{{kitap kaynağı|soyadı=Atatürk|ad=Mustafa Kemal|başlık=Atatürk'ün not defterleri|tarih=2009|yer=Ankara|yayıncı=Genelkurmay Basımevi|isbn=9789754092462|sayfalar=125}}</ref>'')''</small>
[[Dosya:Atatürk13.jpg|200pik|küçükresim|Herhangi bir kişinin, yaşadıkça memnun ve mutlu olması için gereken şey, kendisi için değil, kendisinden sonra gelecekler için çalışmaktır. Anlayışlı bir adam, ancak bu şekilde hareket edebilir. Hayatta tam zevk ve mutluluk, ancak gelecek nesillerin şerefi, varlığı, mutluluğu için çalışmakta bulunabilir.<ref name="Antonescu"/>]]
*Benim gözümde hiçbir şey yoktur; ben yalnız liyakat âşığıyım.<ref>Yusuf Ziya Özer, TTK. Belleten, Sayı: 10, 1939, s. 286</ref>
*'''Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.''' Ve Türk milleti güven ve mutluluğun kefili olan ilkelerle, medeniyet yolunda, tereddütsüz yürümeye devam edecektir.<ref name=":17">Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri Cilt III, s. 80.</ref>
*Benim Türk milletine, Türk cemiyetine, Türklüğün istikbaline ait ödevlerim bitmemiştir, siz onları tamamlayacaksınız. Siz de sizden sonrakilere benim sözümü tekrar ediniz.<ref>Atatürkçülük, Cilt I, Millî Eğitim Basımevi, s. 85</ref>
*'''Bir hükûmet iyi midir, fena mıdır? Hangi hükûmetin iyi veya fena olduğunu anlamak için, "Hükûmetten gaye nedir?" bunu düşünmek lazımdır. Hükûmetin iki hedefi vardır. Biri milletin korunması, ikincisi milletin refahını temin etmek. Bu iki şeyi temin eden hükûmet iyi, edemeyen fenadır.'''<ref>Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, Cilt II, s. 121</ref>
*Bir kelime ile ifade etmek gerekirse, diyebiliriz ki yeni Türkiye Devleti bir halk devletidir; halkın devletidir. Mazi kurumları ise bir şahıs devleti idi, şahıslar devleti idi.
*Bir toplumun eksikliği ne olabilir? Milleti millet yapan, ilerleten ve geliştiren güçler vardır: Düşünce güçleri, içtimâî güçler. Düşünceler, anlamsız, yararsız, akla sığmaz saçmalarla dolu olursa o düşünceler hastalıklıdır. Bir de içtimâî yaşayış, akıldan mantıktan uzak, yararsız, zararlı birtakım görenek ve geleneklerle dopdolu olursa yaşama sayılamaz. İlerleyemez, gelişemez, inmeliler gibi olduğu yerde bocalar kalır.<ref>Bugünün Diliyle Atatürkʼün Söylevleri, Türk Dil Kurumu Yayınları, s. 86</ref>
*Birbirimize daima gerçeği söyleyeceğiz. Felaket ve saadet getirsin, iyi ve fena olsun, daima gerçekten ayrılmayacağız.<ref>Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri Cilt II, s. 118</ref>
*Bir milletin ilerlemesi, o milletin gençlerinin alacakları eğitime bağlıdır.<ref>{{Cite web|url=https://www.ha-ber.com/baskonsolostan-mesaj-okuyun/11904/|title=*** Başkonsolostan mesaj:|date=3 Eyl 2008|website=Almanya Haber - Berlin Haberler - Son Dakika Avrupa Haberleri}}</ref>
*Bir zamanlar gelir, beni unutmak veya unutturmak isteyen gayretler belirebilir. Fikirlerimi inkâr edenler ve beni yerenler çıkabilir. Hattâ bunlar, benim yakın bildiğim ve inandıklarım arasından bile olabilir. Fakat, ektiğimiz tohumlar o kadar özlü ve kuvvetlidirler ki bu fikirler; Hint’ten, Mısır’dan döner dolaşır, gene gelir, verimli sonuçları kalpleri doldurur.<ref>[http://web.archive.org/web/20190910015836/https://www.atam.gov.tr/duyurular/ataturke-gore-ataturk ATATÜRK’E GÖRE ATATÜRK] (Atatürk’ten B.H., s. 6, 128)</ref> (1937)
*Bir işin ahlâki bir kıymeti olması, ayrı ayrı insanlardan daha ulvî bir menbâdan sadır olmasıdır.<br>O menbâ cemiyettir; millettir.<br>Filhakîka, ahlâkıyet, hususî fertlerden ayrı ve bunların fevkinde, ancak içtimâî, millî olabilir. Milletin içtimâî nizam ve sükûnu hâl ve istikbalde refahı, saadeti, selâmeti ve mâsûniyeti, medeniyette terakkî ve te'âlisi için insanlardan, her hususta alâka, gayret, nefsin ferâgatini icap ettiği zaman seve seve nefsinin fedasını talep eden millî ahlâktır. Mükemmel bir millette millî ahlâkiyet icapları, o millet efrâdı tarafından adeta muhakeme edilmeksizin vicdanî, hissî bir sâikle yapılır. En büyük millî his, millî heyecan işte budur.<br>Millet analarının, millet babalarının, millet hocalarının ve millet büyüklerinin; evde, mektepte, orduda, fabrikada, her yerde ve her işte millet çocuklarına, milletin her ferdine bıkmaksızın ve mütemâdiyen verecekleri millî terbiyenin gayesi işte bu yüksek millî hissi sağlamlaştırmak olmalıdır.<br>Ahlâkın millî, içtimâî olduğunu söylemek ve ma'şerî vicdanın bir ifadesidir demek, aynı zamanda ahlâkın mukaddes sıfatını da tanımaktır. Ahlâk mukaddestir; çünkü aynı kıymette eşi yoktur ve başka hiçbir nevî kıymetle ölçülemez.<br>Ahlâk mukaddestir; çünkü, en büyük ahlâki şe'niyet sahibi bir faile râcîdir. O fail, yalnız ve ancak cemiyettir. Ondan başka bir fail yoktur. Ulûhiyette, timsalî bir şekilde düşünülmüş cemiyet dahi mündemiçtir. Çünkü, vicdanlarımız üzerinde müessir olan ruhî hayat, cemiyetin efrâdı arasındaki amel ve aksülâmellerden teşekkül eder. Filhakîka cemiyet, kesîf bir fikrî ve ahlâki faaliyet mihrâkıdır.<ref name="MB">{{Cite web|url=http://turkcutoplumcu.org/images/medenibilgiler.pdf|title=''Medeni Bilgiler''}}</ref>
*'''Biz Batı medeniyetini bir öykünmecilik yapalım diye almıyoruz. Onda iyi olarak gördüklerimizi kendi yapımıza uygun bulduğumuz için, dünya medeniyet seviyesi içinde benimsiyoruz.'''<ref>Prof Dr. Afet İnan, M. Kemal Atatürk'ten Yazdıklarım, 1971, s. 37</ref>
*Biz cahil dediğimiz zaman, mektepte okumamış olanları kastetmiyoruz. Kastettiğimiz ilim, hakikati bilmektir.<ref>İsmet Giritli, Kalkınma ve Türkiye, İzlem Yayınları, s. 42.</ref>
*'''Biz hayat ve bağımsızlık için mücadele eden ve bu kanlı mücadeleler manzarası karşısında bütün medeniyet dünyasının hissiz seyirci kaldığını görmekle içi kan ağlayan insanlarız.'''<ref>Atatürk'ün Bütün Eserleri, 13. cilt, Kaynak Yayınları, s. 96.</ref>
*Biz, her vasıtadan yalnız ve ancak bir tek temel görüşe dayanarak yararlanırız. O görüş şudur: Türk milletini medenî dünyada lâyık olduğu mevkie yükseltmek, Türkiye Cumhuriyeti’ni sarsılmaz temelleri üzerinde her gün daha çok güçlendirmek ... ve bunun için de istibdat fikrini öldürmek...<ref>Nutuk II, s. 897</ref>
*Biz ne demokratlara ne de sosyalistlere benzemeyiz. Tarz-ı idaremiz ne demokrat hükûmetlerin ne de sosyalistlerinkine muadildir. Biz kendi kendimize benzemekle müftehiriz.<ref>Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Bir Açık Söz, 1921</ref>
*Bizce Türkiye Cumhuriyeti anlamınca kadın, bütün Türk tarihinde olduğu gibi bugün de en saygın seviyede, her şeyin üstünde yüksek ve şerefli bir varlıktır.<ref>Perihan Naci Eldeniz, TTK. Belleten, Cilt: XX, Sayı: 80, 1956. s. 740</ref>
*Bizi yanlış yola sevk eden kötü yaradılışlılar, çok kere din perdesine bürünmüşler, saf ve temiz halkımızı hep din kuralları sözleriyle aldatagelmişlerdir. Tarihimizi okuyunuz, dinleyiniz... '''Görürsünüz ki milleti mahveden, esir eden, harap eden fenalıklar hep din örtüsü altındaki küfür ve kötülükten gelmiştir.'''<ref>Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, Cilt II, s. 127</ref>
*Bizim devlet idaresindeki ana programımız, [[Cumhuriyet Halk Partisi]] programıdır. Bunun kapsadığı prensipler, idarede ve siyasette bizi aydınlatıcı ana hatlardır. '''Fakat bu prensipleri, gökten indiği sanılan kitapların dogmalarıyla asla bir tutmamalıdır. Biz, ilhamlarımızı, gökten ve gaipten değil, doğrudan doğruya hayattan almış bulunuyoruz. Bizim yolumuzu çizen; içinde yaşadığımız yurt, bağrından çıktığımız Türk milleti ve bir de milletler tarihinin bin bir fâcia ve ıstırap kaydeden yapraklarından çıkardığımız netîcelerdir.'''<ref>{{Web kaynağı | başlık = Atatürk'ün Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin V. Dönem 3. Yasama Yılını Açış Konuşmaları | url = http://www.tbmm.gov.tr/tarihce/ataturk_konusma/5d3yy.htm | yayıncı = tbmm.gov.tr | erişimtarihi = 28 Temmuz 2014 | arşivurl = http://web.archive.org/web/20160313105733/http://tbmm.gov.tr/tarihce/ataturk_konusma/5d3yy.htm | arşivtarihi = 13 Mart 2016}}</ref><ref>{{Cite web|url=http://web.archive.org/web/20100527164933/http://www.atam.gov.tr/index.php?Page=SoylevDemecler&IcerikNo=352|title=Atatürk Araştırma Merkezi|date=27 May 2010|website=web.archive.org}}</ref><ref>{{Kitap kaynağı
| son = KARAL (Ord. Prof.)
| ilk = Enver Ziya
| editör = Fatih ÖZDEMİR
| başlık = Atatürk'ten Düşünceler
| biçim = kitap
| erişimtarihi = 26 Mayıs 2012
| tarih = 20 Ekim 1927
| yayımcı = ODTÜ Yayıncılık
| yer = Ankara
| dil = Türkçe
| isbn = 9757064122
| alıntı = Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri (I)
}}</ref><ref>[http://alkislarlayasiyorum.com/icerik/186321/ataturkun-son-meclis-konusmasi Atatürk'ün Son Meclis Konuşması]</ref>
*Bizim milletimiz esasen demokrattır. Kültürünün, geleneklerinin en derin maziye ait evreleri bunu doğrular.<ref>Vasfi Raşit Seviğ, T. C. Esas Teşkilat Hukuku, 1938, cilt: I, s. 329</ref>
*Bizim münevverler buna çalışmalı. Neden Anadolu'ya gelip uğraşmazlar! Neden milletle doğrudan doğruya temasta bulunmazlar! Memleketi gezmeli, milleti tanımalı. Eksiği nedir, görüp göstermeli. Milleti sevmek böyle olur. Yoksa lafla muhabbet fayda vermez!<ref>Ruşen Eşref Ünaydın, Mustafa Kemal Paşa ve Rauf Beyle Mülâkat-2, 1919</ref>
*Bugün tutsaklık acıları içinde inleyen birçok dindaşlarımız vardır. Bunlar için de, kendi ortamlarında bağımsızlıklarını kazanmaları ve tam bir bağımsızlıkla ülkelerinin gönenç ve yükselmesine çaba harcamaları en büyük dileklerimizdendir.<ref>Sami N. Özerdim, "Atatürkçü'nün El Kitabı", 2. Baskı, ADD Yayını, s. 196</ref>
*Bugünkü hükûmetimiz, devlet örgütümüz doğrudan doğruya milletin kendi kendine, kendiliğinden yaptığı bir devlet örgütü ve hükûmettir ki onun ismi Cumhuriyettir. Artık hükûmet ile millet arasında mazideki ayrılık kalmamıştır. Hükûmet millettir ve millet hükûmettir. Artık hükûmet ve hükûmet mensupları kendilerinin milletten ayrı olmadıklarını ve milletin efendi olduğunu tamamen anlamışlardır.<ref>Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, Cilt II, s. 435</ref>
*Bugünün ihtiyaçlarına uygun kanun yapmak ve onu iyi uygulamak refah ve ilerleme vasıtalarının en mühimlerindendir.<ref>Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, Cilt I, s. 328</ref>
*Bulgarlar, Sırplar, Macarlar, Romenler sabanlarına yapışmışlar, varlıklarını korumuşlar, kuvvetlenmişler; bizim milletimiz de böyle fatihlerin arkasında serserilik etmiş...<ref>Atatürk Araştırma Merkezi Başkanlığı, Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri I-III, Bugünkü dille yayına hazırlayanlar: Prof.Dr. Ali Sevim, Prof.Dr. M.Akif Tural, Prof.Dr. İzzet Öztoprak, Türkiye İktisat Kongresi’ni Açış Söylevi, İzmir, 17 Şubat 1923.</ref> <small>''(17 Şubat 1923'te İzmir'de Türkiye İktisat Kongresi'ni açış söylevinde Türklerin geri kalmışlığına eleştirisi.)''</small>
*'''Bunca asırlarda olduğu gibi, bugün dahi, milletlerin bilgisizliğinden ve taassubundan istifade ederek binbir türlü siyasî ve şahsî maksat ve menfaat temini için dini alet ve vasıta olarak kullanmak teşebbüsünde bulunanların, içeride ve dışarıda varlığı, bizi bu konuda söz söylemekten ne yazık ki henüz uzak bulundurmuyor.'''<ref>Prof. Dr. Utkan Kocatürk, Atatürk, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, s. 125.</ref>
[[Dosya:Atatürk in a rowboat, 1934.jpg|200pik|küçükresim|İnsanlığın bütününün refahı, açlık ve baskının yerine geçmelidir. Dünya vatandaşları kıskançlık, açgözlülük ve kinden uzaklaşacak şekilde eğitilmelidir.<ref name=":10">Yekta Güngör Özden, Atatürk ve Hukuk, Anayasa Mahkemesi Yayınları, s. 367.</ref>]]
*Bugünkü manzaramız aşağı yukarı, bir diktatör manzarasıdır... Ben öldükten sonra arkamda kalacak müessese bir istibdat müessesesidir. '''Ben ise millete miras olarak bir istibdat müessesesi bırakmak ve tarihe o suretle geçmek istemiyorum.'''<ref>{{Web kaynağı|url=https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/382956|başlık=Tek Partili Türkiye'de Liberal Gelişmeler}}</ref> <small>''(1930'da [[Ali Fethi Okyar]]'a söyledikleri.)''</small>
*Bütün dünya bilsin ki benim için bir taraflılık vardır: Cumhuriyet taraftarlığı, fikri ve içtimâî inkılâb taraftarlığı. Bu noktada, yeni Türkiye topluluğunda bir ferdi, hariç düşünmek istemiyorum.<ref>Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, Cilt II, s. 189</ref>
*Bütün görevlerin üstünde bizim de bir vicdanî görevimiz vardı; o da, herkesin sudan birtakım görevler yaptığı sırada hayatımızı, varlığımızı bu milletin bağrına sokarak, onlarla beraber düşman karşısında uğraşmak olmuştur!<ref>Atatürk’ün S.D.I, s. 106</ref> (1920)
*'''Bütün ilerlemeler, insan fikrinin eseridir. Fikri harekete getirmek, birinci işimiz olmalıdır. Bir kere millet benliğine hâkim olsun ve düşünebilsin, yeter! Başlangıçta hatalı düşünse de, az zaman sonra bu hatayı düzeltebilir. Fikir bir kere faaliyete başladı mı, her şey yavaş yavaş düzene girer ve düzelir. Fikrin serbest hareketi ise, ancak ferdin [[İfade özgürlüğü|düşündüğünü serbest olarak söylemek, yazmak]] ve verdiği karara göre her türlü girişimde bulunmak serbestisine sahip olmakla mümkündür.'''<ref name="birey">Kılıç Ali, Atatürk’ün Hususiyetleri, Sel Yayınları, 1955, s. 64</ref>
*Büyük devletler kuran ecdadımız büyük ve geniş kapsamlı medeniyetlere de sahip olmuştur. Bunu aramak, tetkik etmek Türklüğe ve cihana bildirmek bizim için bir borçtur.<ref>Afet İnan, Mustafa Kemal Atatürk'ten Yazdıklarım, Millî Eǧitim Bakanlığı Devlet Kitapları, s. 36.</ref>
*Büyük Türk milleti! On beş yıldan beri giriştiğimiz işlerde muvaffakiyet vadeden çok sözlerimi işittin. Bahtiyarım ki, bu sözlerimin hiçbirinde, milletimin hakkımdaki itimadını sarsacak bir isabetsizliğe uğramadım. Bugün, aynı iman ve katiyetle söylüyorum ki, millî ülküye tam bir bütünlükle yürümekte olan Türk milletinin, büyük millet olduğunu bütün medenî âlem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır. Asla şüphem yoktur ki, Türklüğün unutulmuş medenî vasfı ve büyük medenî kabiliyeti, bundan sonraki inkişafı ile âtinin yüksek medeniyet ufkunda yeni bir güneş gibi doğacaktır. Türk milleti! Ebediyyete akıp giden her on senede, bu büyük millet [[w:29 Ekim Cumhuriyet Bayramı|bayramını]], daha büyük şereflerle, saadetlerle, huzur ve refah içinde kutlamanı gönülden dilerim. '''Ne mutlu Türküm diyene!'''<ref>[[s:Onuncu Yıl Nutku|Onuncu Yıl Nutku]], 29 Ekim 1933</ref><ref>{{Cite web|url=https://www.youtube.com/watch?v=5uzp26bjeLA|title=Atatürk | Short Speech | Mustafa Kemal Atatürk | Ne Mutlu Turkum Diyene ||via=www.youtube.com}}</ref> (29 Ekim 1933)
*Büyüklük odur ki hiç kimseye iltifat etmeyeceksin, hiç kimseyi aldatmayacaksın, memleket için gerçek ülkü neyse onu görecek, o hedefe yürüyeceksin. Herkes senin aleyhinde bulunacaktır. Herkes seni yolundan çevirmeye çalışacaktır. İşte sen bunda karşı koyuşları yok eden olacaksın. Önüne sayılamayacak güçlükler yığacaklardır. Kendini büyük değil küçük, zayıf, araçsız, hiç sayarak, kimseden yardım gelmeyeceğine inanarak bu güçlükleri aşacaksın. Ondan sonra sana "büyüksün" derlerse, bunu diyenlere de güleceksin.<ref>Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, s. 112</ref>
*Cumhuriyet, ahlâkî fazilete dayanan bir idaredir. '''Cumhuriyet fazilettir'''. Sultanlık, korku ve tehdide dayanan bir idaredir. Cumhuriyet idaresi faziletli ve namuslu insanlar yetiştirir. '''Sultanlık, korkuya ve tehdide dayandığı için korkak, alçak, sefil ve rezil insanlar yetiştirir. Aradaki fark bunlardan ibarettir.'''<ref>Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, Cilt II, s. 231</ref>
*'''Cumhuriyet bilhassa kimsesizlerin kimsesidir.'''<ref>{{Cite web|url=https://www.aa.com.tr/tr/politika/kilicdaroglu-cumhuriyet-bilhassa-kendisini-kimsesiz-hissedenlerin-kimsesi-olacak/2409772|title=Kılıçdaroğlu: Cumhuriyet bilhassa kendisini kimsesiz hissedenlerin kimsesi olacak|website=www.aa.com.tr}}</ref>
*Cumhuriyet idaresini, Cumhuriyetten söz etmeksizin millî hâkimiyet esasları içinde her an Cumhuriyet'e doğru yürüyen şekilde toplamaya çalışıyorduk.<ref name=":25" />
*Cumhuriyeti, onun gereklerini yüksek sesle anlatınız. Cumhuriyet ilkelerini sevdiriniz. Bunu kalplere yerleştirmek için hiçbir fırsatı ihmal etmeyiniz.<ref>Ayın Tarihi, cilt: 24, sayı 82-83. 1931.</ref>
*'''Cumhuriyet rejimi demek demokrasi sistemi ile devlet şekli demektir. Biz Cumhuriyeti kurduk, Cumhuriyet 10 yaşını doldururken demokrasinin bütün icaplarını sırası geldikçe koymalıdır.'''<ref name=":25" />
*Cumhuriyet, yeni ve sağlam esaslarıyla, Türk milletini emin ve sağlam bir gelecek yoluna koyduğu kadar, asıl fikirlerde ve ruhlarda yarattığı güvenlik itibariyle, büsbütün yeni bir hayatın müjdecisi olmuştur.<ref>Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, Cilt I, s. 372</ref>
*Cumhuriyetçilik ve içtimâî inkılâb, lâiklik ve yenilikseverlik, Türk'ün öz malı ve özelliği hâline geldiğini görmek, benim için büyük bir bahtiyarlık olacaktır.<ref name=":12">Kılıç Ali, Atatürk ve Cumhuriyet, Milliyet gazetesi, 2.11.1970</ref>
*Cumhuriyetimiz öyle zannolunduğu gibi zayıf değildir. '''Cumhuriyet bedava da kazanılmış değildir. Bunu elde etmek için kan döktük.''' Her tarafta kırmızı kanımızı akıttık. İcabında müesseselerimizi müdafaa için lazım olanı yapmaya hazırız.<ref>Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, Cilt III, s. 71</ref>
*Çağdaş bir cumhuriyet kurmak demek, milletin insanca yaşamasını bilmesi, insanca yaşamanın neye bağlı olduğunu öğrenmesi demektir.<ref>Anıl Çeçen, Atatürk ve Cumhuriyet, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, s. 76.</ref>
*'''Çocukken fakirdim. İki kuruş elime geçince bunun bir kuruşunu kitaba verirdim. Eğer böyle olmasaydı bu yaptıklarımın hiçbirini yapamazdım.'''<ref name=":22">Cemal Granda, Atatürkʼün Uşağı İdim, Hürriyet Yayınları, 1973, s. 267.</ref>
*Çocukluğumdan beri bir huyum vardır. Oturduğum evde ne kız kardeş, ne de ahbap ile beraber bulunmaktan hoşlanırdım. Ben, yalnız ve bağımsız bulunmayı çocukluktan çıktığım zamandan itibaren daima tercih etmiş ve sürekli olarak öyle yaşamışımdır. Tuhaf bir hâlim daha var; ne ana -babam çok erken ölmüş-, ne kardeş ne de en yakın akrabamın kendi düşünüş biçimi ve görüşlerine göre bana şu veya bu öğütte bulunmasına katlanırdım. Aile arasında yaşayanlar çok iyi bilirler ki sağdan soldan, pek saf ve samimî uyarmalardan korunamazlar. Bu durum karşısında iki davranış şeklinden birini seçmek zorunludur; ya uymak yahut bütün bu uyarma ve öğütleri hiçe saymak. Bence ikisi de doğru değildir. Uymak nasıl olur, en aşağı benimle yirmi, yirmi beş yaş farkı olan anamızın uyarmalarına uyma geçmişe dönme demek değil midir? İsyan etmek, erdemine, iyi niyetine, yüksek kadınlığına inandığım anamın kalbini, görüşlerini alt üst etmektir. Bunu da doğru bulmam.<ref>Atatürk’ün S.D.V, s. 113</ref> (1926)
*Çocukluk ne güzel... Çocuklar ne sevimli, ne tatlı yaratıklar değil mi? En çok hoşuma giden hâlleri nedir bilir misiniz? İkiyüzlülük bilmemeleri, bütün istek ve duygularını, içlerinden geldiği gibi açıklamaları...<ref>Hasan Rıza Soyak, Fotoğraflarla Atatürk ve Atatürk’ün Hususiyetleri, 1965, s. 78-79</ref>
*'''Çoğu ailelerde öteden beri çok kötü bir alışkanlık var; çocuklarını söyletmez ve dinlemezler. Zavallılar söze karışınca "Sen büyüklerin konuşmasına karışma!" der, sustururlar. Ne kadar yanlış, hattâ zararlı bir hareket! Hâlbuki tam tersine, çocukları serbestçe konuşmaya, düşündüklerini, duyduklarını olduğu gibi ifade etmeye özendirmelidir; böylece hem hatalarını düzeltmeye imkân bulunur, hem de ileride yalancı ve ikiyüzlü olmalarının önüne geçilmiş olur. Kısacası çocuklarımızı artık, düşüncelerini hiç çekinmeden açıkça ifade etmeye, içten inandıklarını savunmaya, buna karşılık da başkalarının samimî düşüncelerine saygı beslemeye alıştırmalıyız.''' Aynı zamanda onların temiz yüreklerinde yurt, millet, aile ve yurttaş sevgisiyle beraber doğruya, iyiye ve güzel şeylere karşı sevgi ve ilgi uyandırmaya çalışmalıdır. Bence bunlar, çocuk eğitiminde, ana kucağından en yüksek eğitim ocaklarına kadar her yerde, her zaman üzerinde durulacak önemli noktalardır. Ancak bu yolladır ki, çocuklarımız memlekete yararlı birer vatandaş ve eksiksiz birer insan olurlar.<ref>Hasan Rıza Soyak, Fotoğraflarla Atatürk ve Atatürk’ün Hususiyetleri, 1965, s. 79</ref>
*''Dershanemiz karanlık, fakat bizim yüreklerimiz aydınlıktır.<ref>{{Web kaynağı|url=https://kho.msu.edu.tr/hakkinda/harbiyeli_ataturk/1283_m_kemal.html|başlık=1283 Harbiyeli Mustafa Kemal|yayıncı=Milli savunma üniversitesi kara harp okulu}}</ref>''
*Demokrasi ilkesi, egemenliğin millette olduğunu, başka yerde olamayacağını gerektirir. Bu suretle demokrasi ilkesi, siyasî kuvvetin, egemenliğin kaynağına ve meşruiyetine temas etmektedir. Demokrasinin tam ve en belirgin hükûmet şekli Cumhuriyettir.<ref>Prof. Dr. Utkan Kocatürk, Atatürk, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, s. 112</ref>
*Devlet idaresinde bütün kanunlar, nizamlar, ilmin muasır medeniyete temin ettiği esas ve şekillere, dünya ihtiyaçlarına göre yapılır ve tatbik edilir. '''Din telakkisi vicdanî olduğundan cumhuriyet, din fikirlerini devlet ve dünya işlerinden ve siyasetten ayrı tutmayı milletimizin muasır terakkîsinde başlıca muvaffakiyet görür.'''<ref name=":25">''Türk Tarih Kurumu: Belleten Dergisi, Kasım 1988, Cilt LII, Sayı 204''</ref>
*Devrimin ereğini (hedefini) kavramış olanlar, onu daima koruyup gözetme gücünde olacaklardır.<ref>Nilüfer Kurtuluş, Atatürk, Kurtuluş Ofset Basımevi, s. 114.</ref>
[[Dosya:Atatürk yabancı gazetecilerle.jpg|200pik|küçükresim|Hürriyet olmayan bir memlekette ölüm ve çöküntü vardır. Her ilerlemenin ve kurtuluşun anası hürriyettir.<ref>M. Sunullah Arısoy, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ten Bize, Hürriyet Vakfı Yayınları, s. 229.</ref>]]
*Diktatör, insanların iradesini baskı altına alan ve onları itaate mecbur bırakan kimsedir. '''Ben, kalpleri kırmak değil, kalpleri kazanmak isterim.'''<ref>Gladye Baker'a verdiği demeç, 21 Haziran 1935.</ref>
*Dünya yüzünde gördüğümüz her şey kadının eseridir.<ref>Afet İnan, Tarih boyunca Türk Kadının Hak ve Görevleri, Millı̂ Eğitim Basımevi, s. 159.</ref>
*'''Dünyada her şey için, maddiyat için, maneviyat için, hayat için, başarı için en hakikî yol gösterici ilimdir, fendir. İlim ve fennin dışında yol gösterici aramak gaflettir, cahilliktir, doğru yoldan sapmaktır. Yalnız ilmin ve fennin yaşadığımız her dakikadaki safhalarının gelişimini anlamak ve ilerlemeleri zamanında takip etmek şarttır.'''<ref name=":15">Atatürkçülük, I. Cilt, Genelkurmay Başkanlığı, Millî Eğitim Basımevi, 1984, s. 283.</ref>
*'''Dünyada ve dünya milletleri arasında sükûn, huzur ve iyi geçim olmazsa, bir millet kendisi için ne yaparsa yapsın, huzurdan mahrumdur.'''<ref>{{Cite web|url=https://www.milliyet.com.tr/gundem/ataturkun-en-guzel-ve-ozlu-sozleri-ataturk-30-agustos-ve-turk-bayragi-resimleri-6293361|title=Atatürk'ün en Güzel ve Özlü Sözleri - Atatürk, 30 Ağustos ve Türk bayrağı resimleri|website=Milliyet}}</ref>
*Dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir milletinde, Anadolu köylü kadınının üstünde kadın mesaisi zikretmek imkânı yoktur ve dünyada hiçbir milletin kadını "Ben Anadolu kadınından daha fazla çalıştım, milletimi kurtuluşa ve zafere götürmekte Anadolu kadını kadar emek verdim" diyemez.<ref>Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri Cilt II, s. 147</ref>
*Efendiler! Bir memleketin, bir memleket halkının düşmandan zarar görmesi acıdır. Fakat kendi ırkından büyük tanıdığı ve başlarında taşıdığı insanlardan hayırsızlık, kötülük görmesi ondan daha acıdır. Bu kalp ve vicdanlar için beklenmez bir yaradır.<ref>{{Cite web|url=http://web.archive.org/web/20140604194545/http://www.atam.gov.tr/ataturkun-soylev-ve-demecleri/bursalilarla-konusma|title=Bursalılarla Konuşma | Atatürk Araştırma Merkezi|date=4 Haz 2014|website=web.archive.org}}</ref>
*Efendiler, bizim milletimiz vatanı için, hürriyeti ve hâkimiyeti için fedakâr bir halktır; bunu ispat etti.<ref name=":2">Atatürk'ün Bütün Eserleri, 16. cilt, Kaynak Yayınları, s. 288.</ref>
*Efendiler, içtimâî hayatın mebdei, ukdesi aile hayatıdır. Aile, izaha hacet yoktur ki, kadın ve erkekten mürekkeptir. Kadınlarımız hakkında, erkekler hakkında söz söylediğim kadar fazla izahatta bulunmayacağım. Fakat bu mevcudiyeti ulviyeyi bilhassa huzurlarında müsamaha ile geçemem. Müsaade buyurulursa bir-iki kelime söyleyeceğim ve siz ne söylemek istediğimi suhûletle anlayacaksınız. Esnâ-yı seyahatimde köylerde değil bilhassa kasaba ve şehirlerde kadın arkadaşlarımızın yüzlerini ve gözlerini çok kesif ve itina ile kapamakta olduklarını gördüm. Bilhassa bu sıcak mevsimde bu tarz kendileri için mutlaka mûcib-i azab ve ızdırap olduğunu tahmin ediyorum. Erkek arkadaşlar, bu biraz bizim hodbinliğimizin eseridir. Çok afif ve çok dikkatli olduğumuzun icabıdır. Fakat muhterem arkadaşlar, kadınlarımız da, bizim gibi müdrik ve mütefekkir insanlardır. Onlara mukaddesât-ı ahlâkiyeyi kuvvetle telkin etmek için, millî ahlâkımızı anlatmak ve onların dimağını nur ile, nezahetle teçhis etmek esası üzerinde bulunduktan sonra fazla hodbinliğe lüzum kalmaz. Onlar yüzlerini cihana göstersinler. Ve gözleriyle cihanı dikkatle görebilsinler. Bunda korkulacak bir şey yoktur.<ref>{{Cite web|url=https://books.google.com.tr/books?id=VBV_DwAAQBAJ&pg=PT350&lpg=PT350&dq=%C3%87ok+afif+ve+%C3%A7ok+dikkatli+oldu%C4%9Fumuzun+m%C3%BCdrik&source=bl&ots=BMnNDDdDAV&sig=ACfU3U3gpvUK7QBrIJQbHo56Gva2Cxh2lA&hl=tr&sa=X&ved=2ahUKEwio0PLd5_foAhUmQEEAHVE6ANwQ6AEwAHoECAwQLg#v=onepage&q=%C3%87ok+afif+ve+%C3%A7ok+dikkatli+oldu%C4%9Fumuzun+m%C3%BCdrik&f=false|title=SÖYLEV (NUTUK) ORJİNAL: Gazi Mustafa Kemal Atatürk (1881, Selânik – 10 Kasım 1938, İstanbul)|first=Mustafa Kemal|last=ATATÜRK|date=15 Ara 2018|publisher=Hasan YILDIZ|via=Google Books}}</ref><ref name="kastamonu"/> (1925)
*Efendiler, insanlar adetlerini, ahlaklarını, hislerini, temayüllerini hatta fikirlerini seciye ve terbiyede içinden çıktığı ve içinde yetiştiği heyet-i içtimaiyenin temayülat-ı umumiyesinden kurtulamazlar.<ref>{{Cite web|url=https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/800984#:~:text=%E2%80%9CEfendiler%2C%20insanlar%20adetlerini%2C%20ahlaklar%C4%B1n%C4%B1,i%C3%A7timaiyenin%20temay%C3%BClat%C4%B1%20umumiye%2D%20sinden%20kurtulamazlar.|title=Milli Mücadele'de Atatürk ile Claude Farrére'in İzmit'i Ziyareti|first=Mustafa Kemal|last=ATATÜRK|date=2013-2014|publisher=Dr. Tarık SAYGI|via=https://dergipark.org.tr/}}</ref> (1922)
*'''Efendiler ve ey millet! İyi biliniz ki Türkiye Cumhuriyeti; şeyhler, dervişler, müritler, mensuplar memleketi olamaz. En doğru ve en hakiki tarikat, tarikatımedeniyedir.''' Medeniyetin emrettiğini ve talep ettiğini yapmak, insan olmak için kâfidir.<ref name="kastamonu">{{Cite web|url=http://web.archive.org/web/20190831192801/http://www.kastamonu.gov.tr/ataturkun-kastamonuya-gelisi---sapka-ve-kiyafet-devrimi|title=Atatürk'ün Kastamonu'ya Gelişi-Şapka ve Kıyafet Devrimi|date=31 Ağu 2019|website=web.archive.org}}</ref><ref>"Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, mensuplar memleketi olamaz. En doğru ve en gerçek tarikat, uygarlık tarikatıdır." (Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, Cilt II, s. 215)</ref> (1925)
*Efendiler, Türkiye Cumhuriyeti'ni tesis eden Türk halkı medenîdir. Tarihinde medenîdir, hakikatta medenîdir. Fakat ben sizin öz kardeşiniz, arkadaşınız, babanız gibi haber vermeye mecburum ki medenîyim diyen Türkiye Cumhuriyeti halkı; fikriyle zihniyle medenî olduğunu isbat ve izhar etmek mecburiyetindedir. Medenîyim diyen Türkiye Cumhuriyeti halkı aile hayatiyle, yaşayış tarzıyle medenî olduğunu göstermek mecburiyetindedir. Velhâsıl medenîyim diyen Türkiye'nin, hakikaten medenî olan halkı baştan aşağıya vâz-ı hâricîsiyle dahi medenî ve mütekâmil insanlar olduğunu fiilen göstermeğe mecburdur. Bu son sözlerimi vazih ifade etmeliyim ki, bütün memleket ve cihan ne demek istediğimi suhûletle anlasın. Bu izahımı hey'et-i âliyenize, hey'et-i umumiyeye bir sual tevcihiyle yapmak istiyorum. Bizim kıyafetimiz milli midir? ''(Hayır, hayır sedaları)'' Bizim kıyafetimiz medenî ve beynelmilel midir? ''(Hayır, hayır sedaları)'' Size iştirak ediyorum. Hayır, hayır, hayır. Tabirimi mazur görünüz. Altı kaval üstü şişhane diye ifade olunabilecek bir kıyafet ne millîdir ve ne de beynelmileldir. O hâlde kıyafetsiz bir millet? Bu olur mu arkadaşlar? Böyle tavsif olunmağa razı mısınız arkadaşlar? ''(Hayır, hayır, kat'iyyen sesleri)'' Çok kıymetli bir cevheri çamurla sıvıyarak enzori âleme göstermekte mana var mıdır? Ve bu çamurun içinde cevher gizlidir. Fakat anlamıyorsunuz demek münasip midir? Cevheri gösterebilmek için çamuru atmak elzemdir ve tabiidir. Cevherin muhafazası için bir mahfaza yapmak lazımsa onu altından veya platinden yapmak icap etmez mi? Bu kadar açık bir hakikat karşısında tereddüt caiz midir? Bizi tereddüde sevk edenler varsa onların humku belahatine hükmetmekle hâlâ mı tereddüt edeceğiz? Arkadaşlar, Turan kıyafetini araştırıp ihya eylemeğe mahal yoktur. Medenî ve beynelmilel kıyafet bizim için çok cevherli, milletimiz için layık bir kıyafettir. Onu iktisa edeceğiz. Ayakta iskarpin veya fotin, bacakta pantolon, yelek, gömlek, kravat, yakalık, ceket ve bittabi bunların mütemmimi olmak üzere başta siperi şemsli serpuş. Bunu çok açık söylemek isterim: Bu serpuşun ismine şapka denir. Redingot gibi, bonjur gibi, smokin gibi, frak gibi... İşte şapkamız. Buna caiz değil diyenler vardır. Onlara diyeyim ki, çok gafilsiniz ve çok cahilsiniz. Ve onlara sormak isterim: Yunan serpuşu olan fesi giymek caiz olur da, şapkayı giymek neden olmaz ve yine onlara, bütün millete hatırlatmak isterim ki, Bizans papazlarının ve Yahudî hahamlarının kisve-i mahsûsası olan cübbeyi ne vakit, ne için ve nasıl giydiler?<ref name="kastamonu"/> (1925)
*Eğer bir millet büyükse kendisini tanımakla daha büyük olur.<ref>Hikmet Bayur, T.D.K., Türk Dili, Belleten, No: 33, 1938, s. 16</ref>
*Eğitim ve öğretimde uygulanacak yol, bilgiyi insan için fazla bir süs, bir zorbalık vasıtası, yahut medenî bir zevkten ziyade maddî hayatta muvaffak olmayı temin eden pratik ve kullanılması mümkün bir cihaz hâline getirmektir.<ref>Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, Cilt I, s. 288.</ref>
*'''Hâkimiyet bilâkaydüşart milletindir.'''<ref>Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, Cilt II, s. 58</ref>
*Emperyalizm ölüme mahkûmdur.<ref>{{Cite web|url=http://web.archive.org/web/20140420185610/https://www.atam.gov.tr/dergi/turkiyenin-kurulus-yillarinda-bir-yabanci-gazetecinin-ankara-yolculugu-ve-ataturkle-gorusmesi|title=Türkiye’nin Kuruluş Yıllarında Bir Yabancı Gazeteci’nin Ankara Yolculuğu ve Atatürk’le Görüşmesi | Atatürk Araştırma Merkezi|date=20 Nis 2014|website=web.archive.org}}</ref> (1923)
*'''En iyi fertler kendinden ziyade mensup olduğu toplumu düşünen, onun varlığının ve mutluluğunun korunmasına hayatını veren insanlardır.'''<ref name="ayıntarihi">Ayın Tarihi, cilt: 24, sayı: 82-83, 1931</ref>
*Erkek-kız çocuklarımızın, aynı şekilde öğrenim görebilmesi mühimdir. Memleket evlâdı, iktisadî hayatta faal, etkili ve başarılı olacak şekilde donatılmalıdır. Millî ahlâkımızla, medenî esaslarla ve hür fikirlerle yetiştirilmelidir. '''Baskı ve korkudan doğan sözde ahlâk; bir erdem olmadığı gibi, güvenilmezdir.'''<ref>Hakimiyet-i Milliye gazetesi, 26 Ağustos 1924.</ref>
*'''Ey kahraman Türk kadını, sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın.'''<ref>Sadi Irmak, Atatürk ve Türkiye'de Çağdaşlaşma Atılımları, Hisarbank Kültür Yayınları, s. 86.</ref>
*Geçen zamana nispetle, daha çok çalışacağız. Daha az zamanda, daha büyük işler başaracağız. Bunda da muvaffak olacağımıza şüphem yoktur. Çünkü, Türk milletinin karakteri yüksektir. Türk milleti çalışkandır. Türk milleti zekidir. Çünkü Türk milleti millî birlik ve beraberlikle güçlükleri yenmesini bilmiştir.<ref name=":24" />
[[Dosya:Atatürk12.jpg|200pik|küçükresim|sağ|Bütün ilerlemeler, insan fikrinin eseridir. Fikri harekete getirmek, birinci işimiz olmalıdır. Bir kere millet benliğine hâkim olsun ve düşünebilsin, yeter! Başlangıçta hatalı düşünse de, az zaman sonra bu hatayı düzeltebilir. Fikir bir kere faaliyete başladı mı, her şey yavaş yavaş düzene girer ve düzelir. Fikrin serbest hareketi ise, ancak ferdin düşündüğünü serbest olarak söylemek, yazmak ve verdiği karara göre her türlü girişimde bulunmak serbestisine sahip olmakla mümkündür.<ref name="birey"/>]]
*Gençlerimiz ve aydınlarımız ne için yürüdüklerini ve ne yapacaklarını evvela kendi dimağlarında iyice kararlaştırmalı, onları halk tarafından iyice sindirimi ve kabulü mümkün bir hâle getirmeli, onları ancak ondan sonra ortaya atmalıdır.<ref>Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri Cilt II, s. 142</ref>
*'''Gençliği yetiştiriniz. Onlara ilim ve irfanın müsbet fikirlerini veriniz.''' Geleceğin aydınlığına onlarla kavuşacaksınız. Hür fikirler uygulamaya geçtiği vakit, Türk milleti yükselecektir.<ref name=":14">Prof. Dr. Utkan Kocatürk, Atatürk, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, s. 161.</ref>
*'''Gerçeği konuşmaktan korkmayınız.'''<ref>Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, s. 110</ref>
*Güzel sanatlarda başarı, bütün inkılâpların başarıldığının en kesin delilidir. Bunda başarılı olamayan milletlere ne yazıktır. Onlar, bütün başarılarına rağmen medeniyet sahasında yüksek insanlık sıfatıyla tanınmaktan daima mahrum kalacaklardır.<ref name=":11">Cevat Abbas Gürer. Cumhuriyet gazetesi, 10.11.1941.</ref>
*Hakikaten memlekete hizmet etmek isteyenlerin kalbi açık olmalıdır; açık söylemelidir. Millet ile, milleti sevk ve idare edenler çok açık görüşmelidirler. Olan şeyler ve yapılacak şeyler olduğu gibi ifade olunmalıdır. Yoksa safsatalar ile milleti aldatmak, onu birbirine düşürmek demektir. Kuralımız, daima millete karşı gerçekleri ifade olmalıdır. Milleti aydınlatma, bu demektir.<ref>Prof. Dr. Utkan Kocatürk, Atatürk, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, s. 119</ref>
*'''Hâkimiyet ve saltanat hiç kimse tarafından hiç kimseye, ilim icabıdır diye, müzakere ile, münakaşa ile verilmez. Hâkimiyet, saltanat kuvvetle, kudretle ve zorla alınır.''' Osmanoğulları, zorla Türk milletinin hâkimiyet ve saltanatına, vâzıü’l-yed olmuşlardı ve bu tasallutlarını altı asırdan beri idâme eylemişlerdi. Şimdi de Türk milleti bu mütecâvizlerin hadlerini ihtar ederek, hâkimiyet ve saltanatını, isyan ederek kendi eline, bi’l-fiil almış bulunuyor. Bu bir emr-i vâkidir. Mevzu-i bahis olan, millete saltanatını, hâkimiyetini bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız? Meselesi değildir. Mesele zaten emr-i vâki olmuş bir hakikati ifadeden ibarettir. Bu, behemahal, olacaktır. Burada ictimâ edenler, meclis ve herkes meseleyi tabii görürse, fikrimce muvâfık olur. Aksi takdirde, yine hakikat usûlü dairesinde ifade olunacaktır. Fakat ihtimal bazı kafalar kesilecektir.<ref>[[s:Nutuk/14. bölüm/Müşterek Encümen'e anlattığım hakikat|Nutuk, "Müşterek Encümen'e anlattığım hakikat"]]</ref> (1922)
*Her ferdinin son nefesi; Türk milletinin nefesinin sönmeyeceğini, onun ebedî olduğunu göstermelidir. Yüksel Türk! Senin için yükseklik sınırı yoktur. İşte parola budur.<ref>Atatürk Serisi, 7. sayı, Milli Eğitim Basımevi, s. 42.</ref>
*Her ne suretle olursa olsun, hizmet edenler milletten büyük mükâfatlar bekliyorsa katiyen doğru bir harekette bulunmuş olmazlar. Milletten çok şey istememeliyiz. Hizmet edenler, namus vazifelerini yerine getirmiş olmaktan başka bir şey yapmamışlardır.<ref>Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, Cilt II, s. 91</ref>
*Her şeyden evvel bilgisizliği ortadan kaldırmak lâzımdır. Bu sebeple maarif programımızın, maarif siyasetimizin temel taşı, bilgisizliğin giderilmesidir. Bu giderilmedikçe yerimizdeyiz. Yerinde duran bir şey ise geriye gidiyor demektir.<ref name=":3"/>
* '''Her şeye rağmen muhakkak bir nura doğru yürümekteyiz.''' Bende bu imanı yaşatan kuvvet, yalnız, aziz memleket ve milletim hakkındaki payansız muhabbetim değil, bugünün karanlıkları, ahlâksızlıkları, şarlatanlıkları içinde sırf vatan ve hakikat aşkı ile ziya serpmeğe ve aramağa çalışan bir gençlik gördüğümdür. İşte, azizim Ruşen Eşref Bey, sizi, ben, bu mübarek hizbin tabiî azasından görüyorum. Gün geçtikçe daha mühim hizmetlerinize intizar ediyorum. Bugünden ziyade yarınların şükran ve sâpâşına namzet olan sizi bugünden tanıyabilmekle memnunum.<ref>Ruşen Eşref Ünaydın, Atatürk'ü Özleyiş, 1957</ref> <small>''(1918'de [[Ruşen Eşref Ünaydın]]'a gönderdiği fotoğrafın üstüne yazdığı ithaf yazısı.)''</small>
*'''Hiçbir tutarlı kanıta dayanmayan birtakım geleneklerin, inanışların korunmasında ısrar eden milletlerin ilerlemesi çok güç olur; belki de hiç olmaz.''' İlerlemede geleneklerin kayıt ve şartlarını aşamayan milletler, hayatı, akla ve gerçeklere uygun olarak göremez.<ref name=":21" />
*Hiçbir zaman hatırınızdan çıkmasın ki, '''Cumhuriyet sizden fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller ister.'''<ref>Emin Arat, Kemalizm, Ayyıldız Matbaası, s. 124</ref>
*Hükûmetin varlığının sebebi, memleketin asayişini, milletin huzur ve rahatını temin etmektir. Bütün memlekette gerçek bir asayiş hâkim olmalıdır. Millet büyük bir huzur ve güven içinde müsterih bulunmalıdır. Memleketimizin herhangi bir köşesinde halkın güvenini, devletin bütünlük ve asayişini bozmaya kalkışanlar devletin bütün kuvvetlerini karşılarında bulmalıdırlar.<ref name="ReferenceA">Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, Cilt I, s. 307</ref>
*'''Hürriyet olmayan bir memlekette ölüm ve çöküntü vardır. Her ilerlemenin ve kurtuluşun anası hürriyettir.'''<ref>Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, Cilt II, s. 1</ref>
*'''Hürriyet ve istiklâl benim karakterimdir.''' Ben milletimin ve büyük ecdadımın en kıymetli mirasından olan istiklâl aşkı ile yaratılmış bir adamım.<ref>Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, Cilt III, s. 24</ref><ref>Hakimiyet-i Milliye gazetesi, 22 Nisan 1921.</ref>
*İleri hükûmetçiliğin şiarı, halkı, kudretine olduğu kadar şefkatine de samimiyetle inandırabilmesidir.<ref>Türk Parlamento Tarihi: TBMM V. dönem (1935-1939), Cilt I, s. 72</ref>
*İleri hükûmetçiliğin ayırıcı özelliği halkı, kudretine olduğu kadar şefkatine de samimiyetle inandırabilmesidir. Büyük küçük bütün cumhuriyet memurlarında bu zihniyetin en geniş ölçüde gelişmesine önem vermek, çok yerinde olur.<ref>Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, Cilt I, s. 378</ref>
*İnkılabın hedefini kavramış olanlar, daima onu korumaya muktedir olacaklardır.<ref>Prof. Dr. Utkan Kocatürk, Atatürk, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, s. 145.</ref>
*İnkılabın temellerini her gün derinleştirmek, desteklemek lazımdır. Birbirimizi aldatmayalım, medenî dünya çok ileridedir. Buna yetişmek, o medeniyet dairesine dâhil olmak mecburiyetindeyiz.<ref name=":5">Anıl Çeçen, Atatürk ve Cumhuriyet, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, s. 151.</ref>
*İnsanlar, içtimâî hayatta haklardan ve vazifelerden örülmüş bir ağ içinde düşünülebilir. İnsanlar, insan kaldıkça bu ağdan çıkamazlar.<ref>Prof. Dr. Utkan Kocatürk, Atatürk, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, s. 120</ref>
*İnsanların hayatına, faaliyetine hâkim olan kuvvet yaratıcılık ve icat kabiliyetidir. İcadı ve yaratıcılığı yapabilen insanların ise, mutlaka kültürlü olmalarının şart olduğu tebarüz etmiştir.<ref>Afet İnan, Atatürk Hakkında Hatıralar ve Belgeler, Yeni Baskıya Hazırlayan: Arı İnan, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, s. 375</ref>
*'''İnsanlığın bütününün refahı, açlık ve baskının yerine geçmelidir. Dünya vatandaşları, kıskançlık, açgözlülük ve kinden uzaklaşacak şekilde eğitilmelidir.'''<ref name=":10" />
* İşte bu serseriler, bir iş yapmak hülyasına kapılarak görünüşte memleketimize ve milletimize yararlı olmak amacıyla TKP diye bir parti kurmuşlar. Bu partinin başında da Mustafa Suphi ve benzerleri var. Bunlar, doğrudan doğruya vatanseverlik duyguları ile gerçek millî duygular ile değil, benim kanımca, belki kendilerine para veren, kendilerini koruyan ve bunları koruyan Moskova'daki prensip sahiplerine yaranmak için birtakım serserice girişimde bulunmuşlardır. Bunların yaptıkları girişim, Rus Bolşevizmi'ni çeşitli kanallardan memleket içine sokmak olmuştur.<ref>Uğur Mumcu, Kâzım Karabekir Anlatıyor, 1990</ref>
*Kadınlarımız ilim ve fen sahibi olacaklar ve erkeklerin geçtikleri bütün öğretim basamaklarından geçeceklerdir. Kadınlar toplum hayatında erkeklerle birlikte yürüyerek birbirinin yardımcısı ve destekçisi olacaklardır.<ref name=":13">Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, cilt II, 2. baskı, Ankara, s. 85-86.</ref> (1923)
*'''Komşularıyla ve bütün devletlerle iyi geçinmek, Türkiye siyasetinin esasıdır.'''<ref name=":18">Sadi Borak & Utkan Kocatürk, Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, 5. cilt, s. 57</ref>
*'''Kapitülasyonların hiçbir kısmına istisnayı kabul etmiyoruz. Adlî, malî veya askerî kapitülasyonların hiçbirini tanımıyoruz.'''<ref>Mustafa Kemal'in Chicago Tribune Muhabirine Verdiği Mülâkat, 18 Eylül 1922; İkdam Gazetesi, 20 Eylül 1922.</ref> (1922)
*Kızlarımızın vatan ve milletin yüksek menfaatlerini savunup koruyabilecek kabiliyette yetiştirilmesi millî eğitimde esas tutulmalıdır. Ve kız çocuklarımıza entelektüel yetkinlik kazandırılması elzemdir. Türk kadınının esasen dehaya sahip olduğuna şüphe yoktur. Türk kadınları memleketin kaderini millet namına idare eden siyasî zümreye dâhil olmak arzusunu belirtmiştir. Dolayısıyla kadınlarımızı hiçbir vatandaşlık vazifesinden uzak tutamayız. Çünkü hakların tümü vazifelerden doğar.<ref>Hakimiyet-i Milliye, 3 Şubat 1931.</ref>
*Komünizm içtimâî bir meseledir. Memleketimizin içtimâî şeraiti, dinî ve millî ananelerinin kuvveti, Rusya'daki komünizmin bizce tatbikine müsait olmadığı kanaatini teyit eder bir mahiyettedir. Binaenaleyh bizim Ruslarla olan münasebet ve muhâdenetimiz ancak iki müstakil devletin ittihat ve ittifak esaslarıyla alakadardır.<ref>Ruşen Eşref Ünaydın, Mustafa Kemal Paşa Hazretleriyle Mülâkat, 1921</ref>
*Köylü, hepimizin velinimetidir. Bu necip unsurun refahını düşüneceğiz.<ref>Sadi Borak, Atatürk'ün Resmi Yayınlara Girmemiş Söylev Demeç Yazışma ve Söyleşileri, Kaynak Yayınları, s. 309.</ref>
*Kültür işlerimiz üzerine, milletçe gönüllerimizin titrediğini bilirsiniz. Bu işlerin başında da Türk tarihini, doğru temelleri üstüne kurmak, öz Türk diline değeri olan genişliği vermek için candan çalışmakta olduğumuzu söylemeliyim. Bu çalışmaların göz kamaştırıcı verimlere erişeceğine şimdiden inanabiliriz.<ref name=":0">Afet İnan, Atatürk Hakkında Hatıralar ve Belgeler, Yeni Baskıya Hazırlayan: Arı İnan, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, s. 276</ref>
*Kültür sınavımızı, yeni ve modern esaslara göre, teşkilatlandırmaya durmadan devam ediyoruz. Türk Tarih ve Dil çalışmaları büyük inanla beklenilen ışıklı verimlerini şimdiden göstermektedir.<ref name=":0" /> (Kasım 1936)
*Majeste Kral'ın söylediklerini dikkatle dinledim. Benden, bir devlet başkanına kendi ülkesinden bir parçayı Almanlara terk etmesini tavsiye etmekliğimi mi istiyorlar? Benim gibi, bütün ömrü boyunca yurdunun bağımsızlığı ve bir karış toprağını başkasına vermemek için savaşan bir adam, inançlarına aykırı bir şeye nasıl aracı olur? Görüyorum ki Majeste Kral, beni ve karakterimi iyi tanımıyorlar!<ref>Nejat Saner, Atatürk ve Sonrası, Cumhuriyet gazetesi, 13.11.1970</ref> <small>''(1938. Savarona yatında kabul ettiği Romanya Kralı [[w:II. Carol|II. Carol]]'un, görüşme sırasında Almanya ile Çekoslovakya arasındaki [[w:Südet Krizi|Südet sorununa]] değinmesi ve Atatürk'ten Çekoslovakya Cumhurbaşkanı [[w:Edvard Beneš|Edvard Beneš]]'e bazı telkinlerde bulunmasını rica etmesi üzerine, görüşmeyi dinlemekte olan zamanın Dışişleri Bakanı [[w:Tevfik Rüştü Aras|Tevfik Rüştü Aras]]'a söyledikleri.)''</small>
[[Dosya:Atatürk10.jpg|200pik|küçükresim|En iyi fertler kendinden ziyade mensup olduğu toplumu düşünen, onun varlığının ve mutluluğunun korunmasına hayatını veren insanlardır.<ref name="ayıntarihi"/>]]
*Mal ve mülk, bana ağırlık veriyor. Bunları, soylu milletime geri vermekle büyük ferahlık duyuyorum. Zenginlikten ne çıkar; insanın serveti, kendi manevî kişiliğinde olmalıdır!<ref>Rükneddin Fethi Olcaytuğ, Atatürk Hakkında Düşünce ve Tahliller, 1943, s. 44</ref> (1937)
*Malum-i âlileridir ki, milletimiz asırlardan beri iki kuvvetin, iki müstebit kuvvetin, iki imhakâr kuvvetin taht-ı tazyikında müteessir ve müteellim olmakta idi. O kuvvetlerden birisi; doğrudan doğruya memleket ve milleti idare etmek iddiasında bulunan müstebitler, ikincisi; bütün bir emperyalist ve kapitalist âlemidir. (29 Ocak 1921 - Tevfik Paşa ile Muhaberatı Hakkında)<ref>Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, s. 89</ref>
*Medeniyetin coşkun seli karşısında mukavemet beyhudedir ve o, gafil ve itaatsizler hakkında çok amansızdır. Dağları delen, semalarda uçan, göze görünmeyen zerrelerden yıldızlara kadar her şeyi gören, aydınlatan, inceleyen medeniyetin kudret ve ulviyeti karşısında Orta Çağ zihniyetleriyle, ilkel hurafelerle yürümeye çalışan milletler mahvolmaya veya hiç olmazsa esir olmaya ve aşağılanmaya mahkûmdurlar. Hâlbuki Türkiye Cumhuriyeti halkı yenilikçi ve gelişmiş bir millet olarak ilelebet yaşamaya karar vermiş, esaret zincirlerini ise tarihte eşsiz kahramanlıklarla parça parça etmiştir.<ref>Atatürk'ün Bütün Eserleri, 17. cilt, Kaynak Yayınları, s. 286</ref> <small>(27 Ağustos 1925)</small>
*'''Medenî olmayan insanlar, medenî olanların ayakları altında kalmaya mahkûmdurlar.'''<ref>Atatürkçülük, Cilt I, Genelkurmay Başkanlığı, Millî Eğitim Basımevi, 1984, s. 354.</ref>
*'''Memleket işlerinde, millet işlerinde, gerçek işlerde duyguya, hatıra, kardeşliğe ve dostluğa bakılmaz.'''<ref>Atatürkçülük, cilt I, Millî Eğitim Basımevi, s. 121</ref>
*Memleket ve milletin kurtuluşu ve mutluluğu için çalışmaktan başka bir amacım yoktur. Bu, bir insan için yeterli bir sevinç ve zevk sağlar. Benimle beraber olan arkadaşlarım, bütün vatandaşlarım da aynı amacı izlemektedirler. Kişisel ve ailevî huzur ve mutluluğun, milletin huzur ve mutluluğuyla ayakta durduğunu, memleketin güvenlik ve dokunulmazlığıyla mümkün olduğunu gerçek ve ciddî bir şekilde anlamışlardır. Ben ve benimle beraber olanlar, hedefimizin yüceliğine, yolumuzun doğruluğuna eminiz. Bunda asla şüphe ve tereddüdümüz yoktur. Milletimizin, Türk milletinin yakın, uzak tarihine gereği kadar bilgimiz vardır. Geçmişin derslerini, bugünün ve geleceğin hayatı için göz önünde tutmak dikkatinden mahrum değiliz. Yaptığımız hizmetlerle övünmüyoruz. Yapacağımız hizmetlerin, övünç sebebi olabileceği ümidiyle avunuyoruz.<ref>Atatürk’ün S.D.V, s. 209</ref> (1925)
*'''Memleketimizi bir çember içine alıp dünya ile alakasız yaşayamayız.''' Aksine yükselmiş, ilerlemiş, medenî bir millet olarak medeniyet seviyesinin üzerinde yaşayacağız. '''Bu hayat ancak ilim ve fen ile olur.''' İlim ve fen nerede ise oradan olacağız ve her millet ferdinin kafasına koyacağız. İlim ve fen için kayıt ve şart yoktur.<ref name=":21">Seha L. Meray, Su Başlarını Devler Tutmuş: Denemeler, Söyleşiler, Çağdaş Yayınları, s. 103</ref>
*'''Millet hâkimiyetini almıştır ve isyan ederek almıştır. Alınmış olan hâkimiyet hiçbir sebep ve suretle terk ve iade edilemez. Bu hâkimiyeti tekrar geri alabilmek için, istimal edilmiş olan vesaiti kullanmak lazımdır.'''<ref>Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, Cilt I, s. 202</ref>
*Millete anlattım ki İslâm-şümûl bir devlet tesis etmek vazifesiyle mükellef tahayyül edilen bir halifenin vazifesini ifa edebilmesi için, Türkiye Devleti ve onun bir avuç nüfusu, halifenin emrine tâbi tutulamaz. Millet, buna razı olamaz! Türkiye halkı bu kadar azîm bir mes’ûliyeti, bu kadar gayr-i mantıkî bir vazifeyi deruhde edemez.<br>Milletimiz, asırlarca, bu vâhi nokta-i nazardan hareket ettirildi. Fakat ne oldu?! Her gittiği yerde milyonlarca insan bıraktı. Yemen çöllerinde kavrulup mahvolan Anadolu evlâdlarının miktarını biliyor musunuz? dedim. Suriye’yi, Irak’ı muhafaza etmek için, Mısır’da barınabilmek için, Afrika’da tutunabilmek için ne kadar insan telef oldu, bunu biliyor musunuz?! Ve netice ne oldu görüyor musunuz?! dedim.<br>Halifeye, dünyaya meydan okutmak ve onu umum İslâm umûruna tasarruf sahibi kılmak fikrinde olanlar, bu vazifeyi yalnız Anadolu halkından değil, onun sekiz on misli nüfustan mürekkeb olan büyük İslâm kütlelerinden talep etmelidir! Yeni Türkiye’nin ve yeni Türkiye halkının, artık, kendi hayat ve saadetinden başka düşünecek bir şeyi yoktur... Başkalarına verebilecek bir zerresi kalmamıştır! dedim.<br>Diğer bir noktayı da halk nazarında tebârüz ettirmek için şu beyânâtta bulundum: Bir an için farzedelim ki, dedim, Türkiye, mevzu-i bahis vazifeyi kabul etsin... Bütün âlem-i İslâm’ı bir noktada tevhîd ederek sevk u idâre etmek gayesine yürüsün ve muvaffak dahi olsun! Pek âlâ ama taht-ı tâbiiyet ve idâremize almak istediğimiz milletler derlerse ki, bize büyük hizmetler ve muâvenetler yaptınız, teşekkür ederiz fakat biz müstakil kalmak istiyoruz. İstiklâl ve hâkimiyetimize kimsenin müdahalesini muvâfık görmeyiz! Biz kendi kendimizi sevk ve idâreye muktediriz!<br>O halde, Türkiye halkının bütün mesâi ve fedakârlığı, sadece bir teşekkür ve dua almak için mi ihtiyâr olunacaktır?!<br>Görülüyordu ki bir heva ü heves için, bir vehm ü hayal için, Türkiye halkını mahvetmek istiyorlardı. Hilâfet ve halifeye vazife ve salâhiyet vermek fikrinin mahiyeti bundan ibaretti.<ref>[[s:Nutuk/14. bölüm/Hilâfet meselesi hakkında halkın tereddüt ve endişesini izâle için verdiğim izâhât|Nutuk, "Hilâfet meselesi hakkında halkın tereddüt ve endişesini izâle için verdiğim izâhât"]]</ref> (1924)
*'''Millete efendilik yoktur; hizmet etme vardır. Bu millete hizmet eden, onun efendisi olur.'''<ref>Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, s. 195</ref>
*Milletimizin siyasî, içtimâî hayatında, milletimizin fikri eğitiminde rehberimiz ilim ve teknik olacaktır.<ref>Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, Cilt II, s. 43</ref>
*Milletimizin yüksek karakterini, yorulmaz çalışkanlığını, doğuştan zekâsını, ilme bağlılığını, güzel sanatlara sevgisini, millî birlik duygusunu sürekli olarak ve her türlü araç ve tedbirlerle besleyerek geliştirmek millî ülkümüzdür. Türk milletine çok yaraşan bu ülkü, onu bütün insanlığa gerçek huzurun temini yolunda kendine düşen medenî vazifeyi yapmakta başarıya ulaştıracaktır.<ref>Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, Cilt II, s. 272</ref>
*Milletin irade ve emeline uymayanların talihi hüsrandır, izmihlâldir.<ref>Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, Cilt I, s. 310</ref>
*Millî emeller, millî irade yalnız bir şahsın düşüncesinden değil, bütün millet fertlerinin arzularının, emellerinin birleşmesinden ibarettir.<ref>Prof. Dr. Utkan Kocatürk, Atatürk, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, s. 109</ref>
*Millî hâkimiyet uğrunda canımı vermek, benim için vicdan ve namus borcu olsun.<ref>Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, Cilt II, s. 76</ref>
*Millî hedef belli olmuştur. Ona ulaşacak yolları bulmak zor değildir. Önemli olan, çetin olan o yollar üzerinde çalışmaktır. Denebilir ki hiçbir şeye muhtaç değiliz. '''Yalnız tek bir şeye çok ihtiyacımız vardır: Çalışkan olmak.''' İctimâî hastalıklarımızı incelersek temel olarak bundan başka, bundan önemli bir hastalık keşfedemeyiz; hastalık budur. O hâlde ilk işimiz bu hastalığı esaslı bir şekilde tedavi etmektir. Milleti çalışkan yapmaktır. Servet ve onun doğal sonucu olan refah ve mutluluk, yalnız ve ancak çalışkanların hakkıdır.<ref>Atatürkçülük, III. Cilt, Genelkurmay Başkanlığı, Millî Eğitim Basımevi, 1984, s. 171.</ref>
*Millî müdafaamızı, düşmanların bayrakları, babalarımızın ocakları üstünden çekilinceye kadar terk edemeyiz. İstanbul mabetleri etrafında düşman askerleri gezdikçe, öz vatan toprakları üstünden yabancı adamların ayakları çekilmedikçe biz mücadelemizde devam etmeye mecburuz.<ref>Prof. Dr. Utkan Kocatürk, Atatürk, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, s. 99.</ref> (1920)
*'''Neş'eli olmayan insanlardan iki türlü şüphe edilir. Ya hastadır, yâhut o insanın başkalarına bildirmek istemediği bir kuruntusu vardır.'''<ref name="neşe"/>
*Ölmek isteyen bir milleti hiçbir kuvvet kurtaramaz. Türk milleti ölmek istemez; o, daima yaşayacaktır efendiler!<ref>Şevket Aziz Kansu, Türk Dili Dergisi. sayı: 12, 1952. s. 682</ref>
*Sahip olunan mirasın korunması, beraber sürdürülmesi için iradeleri ortak olan insanların birleşmesinden meydana gelen topluma millet adı verilir.<ref>İbrahim Şimşek, Mustafa Kemal Atatürk'ten Seçme Sözler, s. 42</ref> (1924)
*Samimî dostlar sevdikleri tarafından bir işkenceye mahkûmdurlar ve bu işkence de sevdiklerinin dertlerini dinlemektir.<ref>Atatürk'ün Bütün Eserleri, 13. cilt, Kaynak Yayınları, s. 96</ref>
*Samimî ve meşru olmak şartıyla her fikre hürmet ederiz. Her kanaat bizce muhteremdir.
*'''Siyasî, askerî zaferler ne kadar büyük olursa olsun, iktisadî zaferlerle taçlandırılmazlarsa kazanılacak başarılar yaşayamaz ve sürekli olamaz.'''<ref>Afet İnan, Türkiye Cumhuriyeti ve Türk Devrimi, Türk Tarih Kurumu Yayınları, s. 104</ref>
*Tam bağımsızlık, bizim bugün üzerimize aldığımız görevin özüdür. Bu görev, bütün millete ve tarihe karşı yüklenilmiştir.<ref>Nutuk II, s. 623-624</ref>
[[Dosya:Atatürk Ege Vapuru ile Trabzon'a giderken (1930).jpg|200pik|küçükresim|Neş'eli olmayan insanlardan iki türlü şüphe edilir. Ya hastadır, yâhut o insanın başkalarına bildirmek istemediği bir kuruntusu vardır.<ref name="neşe">{{Kitap kaynağı| son = KARAL (Ord. Prof.) | ilk = Enver Ziya | editör = Fatih ÖZDEMİR | başlık = Atatürk'ten Düşünceler | biçim = Kitap | erişimtarihi = 27 Kasım 2011 | yayımcı = ODTÜ Yayıncılık | dil = Türkçe | isbn = 9757064122 | alıntı = 1930, Rûşen Eşref}}</ref>]]
*Tarih, Türk inkılâbını anlatırken, bunun bir kurtuluş olduğunu en başta söyleyecektir. Bu kurtuluşun çeşitli aşamaları içinde de, özellikle kadınların kurtulmasını anacaktır.<ref>{{Cite web|url=http://web.archive.org/web/20141209205812/http://www.atam.gov.tr/dergi/sayi-06/ataturk-ve-kadin-haklari-2|title=ATATÜRK VE KADIN HAKLARI | Atatürk Araştırma Merkezi|date=9 Ara 2014|website=web.archive.org}}</ref>
*'''Tarih yazmak, tarih yapmak kadar mühimdir. Yazan yapana sadık kalmazsa değişmeyen hakikat, insanlığı şaşırtacak bir mahiyet alır.'''<ref>Hasan Cemil Çambel, T.T.K. Belleten Dergisi, Cilt: 3, Sayı: 10, s. 272</ref>
*Temel ilke, Türk milletinin haysiyetli ve şerefli bir millet olarak yaşamasıdır. Bu ilke, ancak tam bağımsızlığa sahip olmakla temin olunabilir. Ne kadar zengin ve refaha kavuşturulmuş olursa olsun bağımsızlıktan mahrum bir millet medenî insanlık karşısında uşak olmak durumundan yüksek bir davranışa layık olamaz.<ref name="ReferenceB">Atatürk'ün Bütün Eserleri, 19. cilt, Kaynak Yayınları, s. 30.</ref>
*Tüm Türk toprakları kurtulmadıkça durmayacağım.<ref>Atatürk'ün Bütün Eserleri, 13. Cilt, Kaynak Yayınları, s. 279. ''Mustafa Kemal Paşa’nın 13 Ekim 1922 tarihinde İzmir’de, Amerikalı yazar Richard Danin’e verilen ve Figaro Gazetesi’nde yayımlanan mülakatı.''</ref> (1922)
*Türk Cumhuriyeti'nin en esaslı prensiplerinden biri olan yurtta barış, dünyada barış gayesi, insaniyetin ve medeniyetin refah ve ilerlemesinde en esaslı etken olsa gerektir. Buna elimizden geldiği kadar hizmet etmiş ve etmekte bulunmuş olmak bizim için övünülecek bir harekettir.<ref name=":6">Prof. Dr. Utkan Kocatürk, Atatürk, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, s. 185.</ref>
*Türk Hükûmeti'nin ilk amacı, halka hürriyet ve mutluluk vermek, askerlerimize olduğu kadar, sivil halkımıza da iyi bakmaktır.<ref>Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara, 2006; Ayın Tarihi: 1935, Sayı: 19, s. 260-262</ref>
*Türkiye Cumhuriyeti'nin temeli kültürdür. Kültür, okumak, anlamak, görebilmek, görebildiğinden mana çıkarmak, intibah almak, düşünmek, zekayı terbiye etmektir.<ref>Afet İnan, Atatürk Hakkında Hatıralar ve Belgeler, Yeni Baskıya Hazırlayan: Arı İnan, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, s. 374</ref>
*'''Türk dilinin sadeleştirilmesi, zenginleştirilmesi ve kamuoyuna bunların benimsetilmesi için her yayın aracından faydalanmalıyız. Her aydın hangi konuda olursa olsun yazarken buna dikkat edebilmeli, konuşma dilimizi ise ahenkli, güzel bir hâle getirmeliyiz.'''<ref>Afet İnan, Atatürk ve Dil Bayramı, Atatürk'e Saygı, T.D.K. s. 54.</ref>
*Türk esaret kabul etmeyen bir millettir. Türk milleti esir olmamıştır.<ref>Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, Cilt II, s. 230</ref>
*Türk gençliği gayeye, bizim yüksek idealimize durmadan, yorulmadan yürüyecektir. Biz de bunu görmekle bahtiyar olacağız.<ref>Atatürkçülük, 3. cilt, Genelkurmay Başkanlığı, Millî Eğitim Basımevi, s. 164</ref>
*Türk milleti çok büyük olaylarla ispat etti ki yeniliksever ve inkılâpçı bir millettir.<ref>Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, Cilt II, s. 216-217</ref>
*Türk milleti, halk idaresi olan cumhuriyetle idare olunur bir devlettir. '''Türk Devleti laiktir. Her reşit dinini seçmekte serbesttir.'''<ref>Prof. Dr. Utkan Kocatürk, Atatürk, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, s. 123.</ref>
*'''Türk milletinin dili Türkçedir. Türk dili dünyada en güzel, en zengin ve en kolay olabilecek bir dildir. Onun için her Türk, dilini çok sever ve onu yükseltmek için çalışır... Türk dili Türk milleti için kutsal bir hazinedir. Çünkü Türk milleti geçirdiği sayısız felaketler içinde ahlâkının, geleneklerinin, hatıralarının, çıkarlarının, kısaca bugün kendi milliyetini yapan her şeyin dili sayesinde korunduğunu görüyor. Türk dili Türk milletinin kalbidir, zihnidir.'''<ref>Atatürk’ün Görüş ve Direktifleri, s. 166</ref>
*...Türk milletinin müşterek görünen bir hâli daha vardır. Hakikaten dikkat olunursa, Türklerin aşağı yukarı hep ahlâkları birbirine benzer. Bu yüksek ahlâk hiçbir milletin ahlâkına benzemez. Ahlâkın, millet teşkilinde yeri çok büyüktür, mühimdir. Bu ehemmiyeti iyice anlamak için, ahlâk hakkında birkaç söz söylemek fazla olmaz. Ahlâk dediğim zaman, ahlâk kitaplarında yazılı olan nasihatleri murat etmiyorum zira ahlâklılık diye yaptığımız işler ve yapmaktan sakındığımız işler; kitaplarda yazılı olan veya birtakım ahlâk hocalarının tavsiye ettikleri şeylerden daha evveldir ve o sözlerden, o nasihatlerden ayrı olarak, onlara asla kulak vermeyerek insanlar tarafından yapılmaktadır. İş, nazariyatın hâkimi, amiridir. Ahlâk kaidelerinin nasıl yapılması lâzım geleceği, ahlâklılık olduğu anlaşılan işler görüldükten, tecrübe edildikten sonra anlaşılır.<ref name="MB" />
*'''Türk milletinin tabiat ve âdetlerine en uygun idare Cumhuriyet idaresidir.'''<ref name=":25" />
*Türk milletinin yürümekte olduğu terakkî ve medeniyet yolunda, elinde ve kafasında tuttuğu meş'ale, müsbet ilimdir.<ref name=":9">Prof. Dr. Utkan Kocatürk, Atatürk, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, s. 131.</ref>
*Türk milliyetçiliği, ilerleme ve gelişme yolunda milletlerarası temas ve ilişkilerde, bütün çağdaş milletlere paralel ve onlarla bir ahenkte yürümekle beraber, Türk toplumunun hususî seciyelerini ve başlı başına müstakil hüviyetini korumaktır.<ref>Afet İnan, T.T.K. Belleten, Sayı: 128, 1968, s. 557</ref>
*Türk Tarih ve Dil kurumlarının, Türk millî varlığını aydınlatan çok kıymetli ve önemli birer ilim kurumu mahiyetini aldığını görmek hepimizi sevindirici bir hadisedir. Tarih Kurumu, yaptığı kongre, kurduğu sergi, yurt içindeki kazılar ortaya çıkardığı eserlerle şimdiden bütün ilim dünyasına kültürel vazifesini yerine getirmeye başlamış bulunuyor.<ref>Afet İnan, Atatürk Hakkında Hatıralar ve Belgeler, Yeni Baskıya Hazırlayan: Arı İnan, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, s. 273</ref>
*Türkiye Cumhuriyeti anlamınca kadın, bütün Türk tarihinde olduğu gibi bugün de en muhterem mevkide, her şeyin üstünde yüksek ve şerefli bir mevcudiyettir.<ref name=":26" />
*'''Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türkiye halkına Türk milleti denir.'''<ref>Vatandaş İçin Medeni Bilgiler, s. 40</ref>
*Türkiye Devletinin istiklâli mukaddestir. O, ebediyyen sağlanmış ve korunmuş olmalıdır.<ref name="ReferenceA"/>
*Türkiye, emperyalizme karşı mücadelesiyle iyi örnek olmuşsa bundan çok büyük mutluluk duyacağım.<ref>Hakimiyet-i Milliye, 15.11.1921</ref><ref>Atatürk'te Konular Ansiklopedisi, Yapı Kredi Yayınları, s. 51</ref> (1921)
*Türkiye halkı, asırlardan beri hür ve müstakil yaşamış ve istiklâli bir yaşama gereği saymış bir milletin kahraman evlâtlarıdır. Bu millet, istiklâlden uzak yaşamamıştır, yaşayamaz ve yaşamayacaktır.<ref>Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, Cilt II, s. 35</ref>
*Türkler, bütün medenî milletlerin dostlarıdır.<ref>Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, Cilt III, s. 67</ref>
*Türk'ün haysiyet ve onur ve kabiliyeti çok yüksek ve büyüktür. Böyle bir millet esir yaşamaktansa yok olsun daha iyidir. Bundan ötürü, '''ya istiklâl ya ölüm!'''<ref>Anıl Çeçen, Atatürk ve Cumhuriyet, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, s. 119</ref>
*'''Milletin hayatı tehlikeyle karşı karşıya kalmadıkça savaş bir cinayettir.'''<ref name=":16">Şerafettin Turan, Mustafa Kemal Atatürk: Kendine Özgü Bir Yaşam ve Kişilik, Bilgi Yayınları, s. 597.</ref>
*Medeniyet yolunda başarı yenileşmeye bağlıdır. İçtimâî hayatta, iktisadî hayatta, ilim ve fen sahasında başarılı olmak için yegane gelişme ve ilerleme yolu budur.<ref>Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri Cilt II, s. 181-182</ref>
[[Dosya:Atatürk ve Bayar.jpg|200pik|küçükresim|Her şeyden evvel bilgisizliği ortadan kaldırmak lâzımdır. '''Bu sebeple maarif programımızın, maarif siyasetimizin temel taşı, bilgisizliğin giderilmesidir. Bu giderilmedikçe yerimizdeyiz. Yerinde duran bir şey ise geriye gidiyor demektir.'''<ref name=":3">Prof. Dr. Utkan Kocatürk, Atatürk, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, s. 141.</ref>]]
*Medeniyet yolunda yürümek ve başarılı olmak, hayatın şartıdır. Bu yol üzerinde duraklayanlar ya da yol üzerinde ileri değil, geriye bakmak bilgisizliği ve aymazlığında bulunanlar, umumî medeniyetin coşkun seli altında boğulmaya mahkûmdur.<ref name=":8">Şerafettin Turan, Mustafa Kemal Atatürk: Kendine Özgü Bir Yaşam ve Kişilik, Bilgi Yayınları, s. 555.</ref>
*Vicdan hürriyeti mutlak ve taarruz edilmez, ferdin tabi haklarının en mühimlerinden tanınmalıdır.<ref>Prof. Dr. Utkan Kocatürk, Atatürk, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, s. 124.</ref>
*Yabancı bir devletin himaye ve desteğini kabul etmek, insanlık özelliklerinden mahrumiyeti, beceriksizlik ve miskinliği itiraftan başka bir şey değildir.<ref name="ReferenceB"/>
*Yaptıklarımızı asla kâfi görmeyiz. Çünkü daha çok ve daha büyük işler yapmak mecburiyetinde ve azmindeyiz. Yurdumuzu dünyanın en mamur ve en medenî memleketleri seviyesine çıkaracağız. Milletimizi en geniş refah vasıta ve kaynaklarına sahip kılacağız. '''Millî kültürümüzü, muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkaracağız.'''<ref name=":20">Afet İnan, Tarihten Bugüne, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Ankara, 1970, s. 217.</ref>
*Hayat kısadır. Bunu kutlama ve taçlandırma için, insanların genellikle uygun gördükleri yol evliliktir. Bu genel kurala uymayanlar, pek sınırlı ve benzerleri azdır. Bu kural dışını oluşturanlar da, esas kuralın fenalığından değil ve fakat tersine bu güzel kurala inanmadan kendilerini alıkoyan sebeplerin etkisinde kaldıklarından, belki evlenmiş olmaktan korktuklarından fazla mutsuz olanlardır. İnkâr edilmez bir gerçektir ki insanlar, hayat, kadınsız olamaz. Evli olanlar, hayatın vazgeçilmezini temin etmiş ve bütün düşünce ve isteklerini bir maksat, bir meslek, bir amaca yöneltmiş olur. Ancak talih, eşlerin ruh ve kalplerini iyi geçindirsin!<ref>Salih Bozok-Cemil S. Bozok, Hep Atatürk’ün Yanında, s. 172)</ref> (1914)
*Yeni evlenen bir kişinin gönlü hayat, aşk ve mutluluk duygularıyla doludur. Bu, en değerli bir zamandır. İnsanlar, hayatında bu parlak ve sevinçli dakikaları, ölünceye kadar hep aynı şekilde duygulanarak pek önemli ve hayatı için tarihsel bir olay olarak anar. Ben, bunu denemedim; fakat, az çok hayatı ve insanları incelediğim için bu sonucu buldum. Hayatın çeşitli yönlerinden birkaçını görenler, evlendikten sonra keşfedilmemiş yönlerini de ister istemez gözlemlerler. Bu gözlemleme, pek tatlı olabildiği gibi pek acı da olabilir.<ref>Salih Bozok-Cemil S. Bozok, Hep Atatürk’ün Yanında, s. 171</ref> (1914)
*Yoksul kadın, hiçbir şeyi olmayan kadın anlamında alınmıştır. Hâlbuki kadın denilen varlık, bizatihi yüksek bir varlıktır. Onun yoksulluğu olamaz. '''Kadına yoksul demek, onun bağrından kopup gelen bütün insanlığın yoksulluğu demektir.'''<ref name=":26">Sadi Borak, Atatürk'ün Resmi Yayınlara Girmemiş Söylev Demeç Yazışma ve Söyleşileri, Kaynak Yayınları, s. 328.</ref>
*Yüksek bir insan cemiyeti olan Türk milletinin tarihi bir vasfı da, güzel sanatları sevmek ve onda yükselmektir. Bunun içindir ki, milletimizin yüksek karakterini, yorulmaz çalışkanlığını, fıtri zekâsını, ilme bağlılığını, güzel sanatlara sevgisini, millî birlik duygusunu mütemadiyen ve her türlü vasıta ve tedbirlerle besleyerek inkişaf ettirmek millî ülkümüzdür.<ref name=":24" />
*Yüksek ve devrimci bir kültür seviyesine varmak için, önümüzdeki yıllarda daha çok emek vereceğiz. Müsbet bilimlerin temellerine dayanan, güzel sanatları seven, düşün eğitiminde olduğu denli beden eğitiminde yeteneği artmış ve yükselmiş olan erdemli, güçlü bir kuşak yetiştirmek, ana siyasamızın açık dileğidir.<ref>Sami N. Özerdim, "Atatürkçü'nün El Kitabı", 2. Baskı, ADD Yayını, s. 144</ref>
*Zamanında kitaplar karıştırdım. [[Hayat]] hakkında filozofların ne dediklerini anlamak istedim. Bir kısmı her şeyi kara görüyordu. “Mademki hiçiz ve sıfıra varacağız, dünyadaki geçici ömür sırasında sevinç ve mutluluğa yer bulunmaz” diyorlardı. Başka kitaplar okudum, bunları daha [[akıl]]lı adamlar yazmışlardı. Diyorlardı ki: “Mademki sonu nasıl olsa sıfırdır, hiç olmazsa yaşadığımız sürece şen ve [[neşe]]li olalım.” Ben kendi karakterim bakımından ikinci hayat görüşünü beğeniyorum, fakat şu sınırlar içinde: Bütün insanlığın varlığını kendi şahıslarında gören adamlar zavallıdır. Besbelli ki o adam fert sıfatı ile yok olacaktır. Herhangi bir kişinin, yaşadıkça memnun ve mutlu olması için gereken şey, kendisi için değil, kendisinden sonra gelecekler için çalışmaktır. Anlayışlı bir adam, ancak bu şekilde hareket edebilir. '''Hayatta tam zevk ve mutluluk, ancak gelecek nesillerin şerefi, varlığı, mutluluğu için çalışmakta bulunabilir...'''<ref name="Antonescu">{{Cite web|url=http://web.archive.org/web/20180628120602/http://www.atam.gov.tr/ataturkun-soylev-ve-demecleri/romanya-disisleri-bakani-antonescu-ile-konusma|title=Romanya Dışişleri Bakanı Antonescu İle Konuşma | Atatürk Araştırma Merkezi|date=28 Haz 2018|website=web.archive.org}}</ref>
<!-- Lütfen alfabetik sırayla ekleyin. Teşekkürler! -->
==Hakkında söylenenler==
{{Ayrıca bakınız|Mustafa Kemal Atatürk/Atatürk hakkında söylenmiş sözler}}
*Atatürk, bir ülkenin kaybettiği kaynakları harekete geçirmenin ve yeniden canlandırmanın olanaklı olduğunu gösteren ilk kişiydi. Bu bakımdan '''Atatürk bir öğretmendi; [[Benito Mussolini|Mussolini]] onun ilk, ben ikinci öğrencisiydim.'''<ref>Stefan Ihrig, Naziler ve Atatürk, Alfa Kitap, 2015, s. 162</ref>
** [[Adolf Hitler]], 1938.
*Her şeyden ötesi, o bir kurucudur, modern zamanların en büyük ulus kurucusudur.
** [[Andrew Mango]], ''Atatürk: Modern Türkiye'nin Kurucusu'' (2011), s. 6.
* Tüm korkunç Türklerin en korkuncu.<ref>''THE TWO KEMALS; The Polished Aristocrat of European Circles in Contrast With the Ruthless Commander of Fanatical Turks'', [http://query.nytimes.com/gst/abstract.html?res=9E0CE7DE1F3CEE3ABC4953DFB6678389639EDE New York Times, 1 Ekim 1922].</ref>
** [[Arthur James Balfour]] (Lord Balfour), 1922.
** Orijinali: ''Most terrible of all the terrible Turks.''
* [[William Shakespeare|Shakespeare]] yazdı, [[Albert Einstein|Einstein]] düşündü, Atatürk yaptı.<ref>{{Cite web|url=http://www.hri.org/news/turkey/trkpr/2000/00-01-05.trkpr.html|title=Turkish Press Review, 00-01-05|website=www.hri.org}}</ref>
** [[Bill Clinton]], 2000.
** Orijinali: ''Shakespeare wrote, Einstein thought, Atatürk built.''
* O, steplerde yaşayan Tatarların bir geri dönüşü, bir anakronizm, ilkel ve vahşi güce sahip biri, dünyaya gelmesi gerektiği çağdan çok geç doğmuş bir liderdir. Tüm Orta Asya'nın göçü sırasında doğmuş olsaydı, Bozkurt sancağı altında ve bir Bozkurt'un yüreği ve içgüdüleriyle [[w:Süleyman Şah|Süleyman Şah]]'ın yanında at koşturuyor olurdu. Askerî dehâsı ile duyguların, bağlılık ve ahlâkî değerlerin zayıflatamadığı acımasız kararlarıyla; ülkeleri fetheden, kentleri yakıp yıkan ve seferleri arasındaki barış dönemlerini zevk ve safâ âlemleriyle dolduran, vahşî akıncıların başında bir [[Timur]]lenk veya [[Cengiz Han]] olabilirdi.<ref>{{Cite web|url=http://archive.org/details/in.ernet.dli.2015.201032/page/n333/mode/2up|title=Grey Wolf Mustafa Kemal|date=Temmuz 1935|via=Internet Archive}}</ref>
** Harold Courtenay Armstrong, ''[[Bozkurt (kitap)|Grey Wolf: Mustafa Kemal – An intimate study of a dictator]]'' (1935), s. 333.
** Orijinali: ''He is a man born out of due season, an anachronism, a throw-back to the Tartars of the Steppes, a fierce elemental force of a man. Had he been born in the centuries when all Central Asia was on the move he would have ridden out with Sulyman Shah under the banner of the Grey Wolf, and with the heart and instincts of a Grey Wolf. With his military genius, and his ruthless determination unweakened by sentiments, loyalties or moralities, he might well have been a Tamerlane or a Jenghis Khan riding at the head of great hordes of wild horsemen, conquering countries, devouring and destroying cities, and filling in the intervals of peace between campaigns with wild and hideous orgies of wine and women.''
* 10 Kasım tarihi gelip çatmıştı. Birinci dersten çıkmış, ikinci derse girecektik. Okuldaki bayrağın yarıya indirilmiş olduğunu gördük. Ölüm haberi hemen yayılmıştı. Kimse konuşamıyordu. Etrafı bir sessizlik kaplamıştı. Ders zili çaldı. Dershanelere girdik. Hiç unutmam, dersimiz hayvan bakımı idi, veteriner olan hocamız hiçbir şey olmamış gibi ders anlatıyordu. Aralarında benim de bulunduğum birkaç arkadaş hıçkırarak ağlamaya başlayınca hıçkırıklar bütün dershaneyi kapladı, öğretmen de dayanamayıp dersten çıkıp gitti. Şu satırları yazarken yine o ânı yaşıyor ve gözlerim yaşarıyor. Bütün okulda dersler paydos edilmişti. Gazinodaki radyonun başında toplandık. Haberleri ânında alabilmek için hiçbirimiz radyodan ayrılamıyorduk. Günlerce o radyo başında hep beraber ağladık, ağladık. İkinci gün İsmet İNÖNÜ'nün cumhurbaşkanlığına seçilme haberini alınca yüreğimize biraz olsun su serpildi. İstanbul'da o büyük kurtarıcının katafalkı önünden geçmeyen insan kalmadı. Bu geçiş bir hafta devam etti. Cenazenin kaldırıldığı gün top arabasının hemen önünde okulumuz çelengini taşıyanlar arasında olduğum için top arabası geçerken yedisinden yetmişine bütün İstanbulluların çığlıklarını yakînen görebiliyordum. O manzarayı görmeyenlerin bunu tahayyül etmeleri bile mümkün değil. Ana caddeye açılan yollar, bütün binalar insan seli; yola taşmayı önlemek için itfaiye arabaları halkın üzerine su sıkıyor, halk yine de dağılmıyor. Hattâ bir kısım kadın-erkek vatandaşlar göğüslerini açarak, "Sık suyu. Öldürsen de gitmem." diye haykırıyordu. Karaköy'den geçerken bir binanın üçüncü katındaki pencereden bir kadın kendisini top arabasının üzerine atacak iken yanındakiler geriye çekerek kurtardılar. Bu ne sevgi idi ya Rabbi! Bu ne bağlılıktı! Hangi devlet adamına böyle bir sevgi nasip olmuştur? Atatürk'e küfür eden, heykellerine saldıran o sapıklar, o yobazlar bu sahneleri görmediler.<ref>Kenan Evren, Kenan Evren'in Anıları 1, 1990</ref>
** [[Kenan Evren]], 1990.
==Kaynakça==
{{Kaynakça}}
{{Vikiler|
commons= Category:Mustafa Kemal Atatürk |
wikispecies= |
wikt= Atatürk |
b= |
s= Kişi:Mustafa Kemal Atatürk |
w= Mustafa Kemal Atatürk |
n= Kategori:Mustafa Kemal Atatürk |
m= |
}}
[[Kategori:1881 doğumlular]]
[[Kategori:1938 yılında ölenler]]
[[Kategori:Kişiler-M]]
[[Kategori:Mustafa Kemal Atatürk]]
[[Kategori:Türk askeri liderler]]
[[Kategori:Türkiye cumhurbaşkanları]]
61n275butmg0jgz86bk89mpngjn40jp
Kurtlar Vadisi
0
948
232782
230029
2025-06-10T19:17:22Z
Brightt11
34669
kağıt > kâğıt +dz, değiştirildi: kağıt → kâğıt [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232782
wikitext
text/x-wiki
{{ek kaynak gerekli}}
{{e}}
{{wmbb}}
'''Kurtlar Vadisi''', 2003-2005 yılları arasında yayınlanmış Türk mafya, derin devlet ve aksiyon dizisi. Senaristliğini Ahmet Yurdakul, Raci Şaşmaz, Bahadır Özdener ve Mehmet Turgut yapmıştır.
== Diyaloglar ==
===Şevko-Çakır: "Onuruna kalmış."===
'''Şevko''': Polat meselesi, onur meselesidir. Ama karşılığında çok şey istiyorsun.
'''Çakır''': Onuruna kalmış.
===Elif-Çakır: "Sıkmazsan Adam Değilsin!" 13===
(Elif, Çakır'ın küpesini kopardığı sesçinin avukatı olarak davaya girmiş, Çakır'ın damarına basarak suçunu itiraf ettirmiştir. Dava çıkışı, ceza alması halinde tecilli infazı yanacak olan Çakır, Elif'i ofisine aldırır:)<br>
'''Elif:''' (Çakır'ın adamları arasında içeri girer) Ne yaptığınızı sanıyorsunuz siz?! Dağ başı mı burası?! Eşkıya mısınız siz?!
''(Elif'in yaka paça içeri sokulduğunu gören Polat bir an yerinden fırlayacak gibi olur, ancak zorlukla kendine hakim olup yerinde kalır.)''
'''Çakır:''' (Yerinden kalkar, "Sus" işareti yaparak gelir) Şşşşşşşş! Mahkeme salonu değil burası! Burada ben konuşacağım sen dinleyeceksin! Geç otur şuraya!<br>
'''Elif:''' (Polat'a bakarak) Peh! Dostmuş! Bir de delikanlı geçiniyorsunuz! (Polat başını eğer) En iyiniz arkadaşıma tecavüz edip hayatını kararttı! (Polat şaşırarak başını kaldırır) Sizin dostluğunuzun da arkadaşlığınızın da Allah belasını versin!<br>
'''Çakır:''' (Bağırır) Keeessss!!! Bana bak yerden bitme! Bizim bu alemde bir ağırlığımız var! Sen sövüp sayasın diye 35 yılımızı vermedik! Kadınsan kadınlığını bileceksin! (Sesini yükseltir) Senin girdiğin duruşma kadar ben de duruşmaya girdim! Doğru düzgün bir hayat yaşamaya çalışıyoruz, sen bir hippi yüzünden bizim infazımızı yakmaya çalışıyorsun! Haa?! Ne güzel İstanbul be! Hiçbir kuvvet beni 8 yıl içeride yatıramaz! (Tehditkar bir havada) Aklını başına toplayacaksın, davayı geri çekeceksin!<br>
'''Elif:''' Çekmezsem ne olurmuş!<br>
'''Çakır:''' Kafana sıkarım!<br>
'''Elif:''' Sıkmazsan adam değilsin!
(Çakır belindeki toplu silahını çekip horozu kaldırır, Elif'in başına dayar. Polat anında hamle yapıp baş parmağını horozla silahın arasına gelecek şekilde silahı tutar)
'''Polat:''' Yapma...<br>
'''Çakır:''' (Hırsla) Karışma Can Polat!!<br>
'''Polat:''' Can borcun var diye Can Polat dedin. Şimdi senden bir can istiyorum! Bırak avukat hanım gitsin!
(Çakır silahı indirir.)
'''Elif:''' Ben ölümü çoktan göze aldım! Senin tehdidin bana vız gelir!!!<br>
'''Polat:''' Ben sizin yerinizde olsam ölümü değil yaşamayı seçerim. Sevdikleriniz için...<br>
'''Elif:''' Ne zırvalıyorsun sen be!<br>
'''Çakır:''' (Dönüp Elif'e doğru hamle yapar. Polat tutar) Bu hatır seni uzun yaşatmaz! Önüme çıkıp durma! Durmaa!!!<br>
'''Elif:''' Uzun yaşamak gibi niyetim yok! Sen de benim önüme çıkıp durma!<br>
'''Polat:''' Serhat, Avukat Hanım'ı gideceği yere kadar bırak.
(Elif ve Çakır'ın adamları çıkarlar. Çakır sinirle masasının arkasında dönüp durmaktadır)
'''Çakır:''' Niye böyle bir şey yaptın Can Polat<br>
'''Polat:''' Daha önce de söyledim. O kız [[w:Duran Emmi|Emmi]]'nin emaneti, bir! Bu kadar sıkıntı varken avukat öldürülmez, iki! (Sesini yükseltir) Kızın hayatını değil senin hayatını kurtardım, üç!!!
(Çakır hırsla bir yumrukta sandalyesini devirir.)
===Elif-Çakır: "Ahiretin ses düzeni" 19===
(Çakır, Elif'in ricası üzerine kulağını kopardığı sesçiye 350 bin dolarlık ödemesini yapmış, ancak yine de sesçiyi bar kavgası süsü vererek öldürtmüştür. Bunu öğrenen Elif, Çakır'ın ofisine gider)
'''Elif:''' Neden öldürdün?!<br>
'''Çakır:''' ''(Belli etmemeye çalıştığı bir şaşkınlıkla)'' Kimi?!<br>
'''Elif:''' Anlamadığım, madem öldürecektin, 350 bin dolar parayı niye verdin?!<br>
'''Çakır:''' ''(Bir süre sessiz kalır, sonra masasından kalkıp Elif'in önüne gelir)'' İstediğime para veririm, hak edeni öldürtürüm! Benden kimse hesap soramaz! Gelelim senin soruna: Ben öldürtmedim. Ama o hippiyi zaten biri öldürürdü! Gelelim benim soruma: Sana avukatımız ol dedik. Kapımızı destursuz açma imkanı verdik. ''(Sesini yükseltir)'' Sen, destursuz gelip, beni nası suçlarsın?!<br>
'''Elif:''' Sizinle düşman olmaktansa, sizi anlamak için. Sizinle arkadaş olmak için. Avukatınız olmak için de değil. ''(Sesi keskinleşir)'' Sizi anlayabilmem için, sizinle arkadaş, dost olabilmem için, hatta avukatınız olabilmem için, size dair kafamda hiçbir şüpheyi barındırmamam gerekiyor!<br>
'''Çakır:''' ''(Bağırır)'' Ne yapayım avukat hanım?! Kafanı mı koparayım şüphe duymaman için?! Adımız çıkmış dokuza, inmez sekize! Bunu sen de anlamadıysan, daha kime ne anlatayım?!<br>
'''Elif:''' ''(İnanmaz bir tavırla)'' Umarım öyledir! ''(Çıkar)''<br>
'''Çakır:''' ''(Elif'in arkasından bakarak)'' Adalet avukat hanım!... Adalet!... ''(Yerine geçer masaya abanır)'' Hak ettiğin cezaya boyun eğeceksin! Biz de eğdik, o da eğdi! ''(Oturur)'' '''''Ahretin ses düzenini kursun şimdi gavat!'''''
===Pala-Doğu: "Bilmiyorsan devlet değilsin." 61===
'''Doğu:''' Abbas'ı öldürme görevini kimden aldın?<br>
'''Pala:''' Devlet sırrı.<br>
'''Doğu:''' Ben bilmediğime göre devlet sırrı değil!<br>
'''Pala:''' Bilmiyorsan devlet değilsin.<br>
'''Doğu:''' Seni doğurtan Ebe Seher'i tanırım! Aklını başına topla!!
===Memati-Polis: "Terzinin İsmi Lazım"===
''(Cezaevindeki Çakır'ı ziyaret eden Memati'nin yolunu çıkışta polisler keser. Gözaltına alacaklardır.)''<br>
'''Polis:''' Emniyet'e kadar gideceğiz<br>
'''Memati:''' Kimliğini göreyim!<br>
'''Polis:''' ''(Yeleğini gösterir)'' Görmüyor musun?!<br>
'''Memati:''' O yeleği 26 milyona dikiyorlar.<br>
''(Polis kimliğini gösterir)''<br>
'''Memati:''' Ne sebeple gidiyoruz?<br>
'''Polis:''' Terzinin ismi lazım.
===Şevko-Polat: "Ölmek İçin Yalvaracaksın!"===
''(Şevko, Çakır'ı ele geçirmek için Polat'ı almış, Nakliyeci Sefer'in deposunda dövmektedir.)''<br>
'''Şevko:''' ''"Can alan Polat"'' ha?...<ref>Polat, Şevko'nun Elif'i kaçırmak için gönderdiği adamlardan birini öldürmüş, cesedini diğerlerine verirken de "Sen kimsin" sorusuna "Adım Polat... Kimine göre Can Polat, kimine göre Can Alan Polat" demiştir. Şevko, bu sözüyle Polat'ın bu lafına gönderme yapmaktadır.</ref> Kim kimin canını alacak, göreceğiz!<br>
'''Polat:''' ''(Zorlukla)'' Cesareti sana bile öğrettim ya... Aferin!<br>
'''Şevko:''' ''(Polat'a birkaç yumruk atar)'' Ölmek için yalvaracaksın!<br>
'''Polat:''' Yaşamak için yalvarmadık, ölmek için de yalvarmayız. Vaktin varken gel şu canı al!
===Çakır-Nesrin: "Onlar Da Güzel Öper Haa!"===
(Çakır'ın çocukları yatak odasına dalıp uyuyan babalarını şen şakrak bir halde uyandırırlar)<br>
'''Çakır:''' ''(Gülerek)'' Lan n'ooluyo sabah sabah polis baskını gibi da! Eşkıyalar!<br>
'''Nesrin:''' ''(Gülerek)'' Polislerin seni öperek uyandırdıklarını hiç sanmıyorum.<br>
'''Çakır:''' ... Öper, öper... Onlar da güzel öper haa!
===Tuncay-Abidin: "Kılıç Kınını Kesmez"===
'''Deve Tuncay:''' Şu işten bir sıyıralım, deve keseceğim Abidin!<br>
'''Abidin:''' Estağfurullah abi. Kılıç kınını kesmez!
===Tuncay-Abidin: "Mutluluğun Resmi"===
'''Abidin:''' Başka bir isteğin var mı?<br>
'''Tuncay:''' ''(Sinirle) Bana mutluluğun resmini çizebilir misin Abidin?!''<br>
'''Abidin:''' ''(Bir an düşünür)'' Abi ben sanat okulu mezunuyum. Teknik resim çizerim.<br>
'''Tuncay:''' ''(Daha da sinirlenir)'' Çizmeyim lan Abidin, çizmeyim çık dışarı!
===Çakır-Kumarbazlar: "Kimse benden çalamaz!"===
''(Şevko, Çakır'ın kumarhanesini soymak için üç kumarbazı kumarhanesine gönderir. Kumarbazlar, Polat tarafından fark edilir ve Çakır'ın ofisine çağırılırlar.)''
'''Çakır:''' Ne yapmaya çalışıyorsunuz lan siz?! Kim dedi lan Çakır'ın kumarhanesinde para dağıtılıyor diye size?!<br>
'''Ortadaki kumarbaz:''' Beyefendi bir yanlış anlaşılma var.<br>
'''Çakır:''' Beyefendiymiş. Ne beyim ne efendiyim ulan! Çakır'ım ben, Çakır! Kim gönderdi lan sizi buraya?!<br>
'''Ortadaki kumarbaz:''' Abi kimse göndermedi. Biz oyun oynuyorduk. Mesele kazandığımız şeyse bırakır gideriz. Canın sağ olsun abi.<br>
'''Çakır:''' Bir de bağış mı yapıyorsun lan çakal?! Lan burada bir şey bağışlayacak biri varsa benim, o da istersem canını bağışlarım! ''(Polat'a)'' Ya sen de niye dolandırılmamış gibi duruyorsun? Senin de kumarhanen burası. Ne yapalım bunları?<br>
'''Polat:''' Ne yapacağız? Kumarbazla kumar oynanır. Yok mu toplu silahın?<br>
'''Çakır:''' Bu Rusların iki şeyini seviyorum. Bir kadınlarını, bir de ruletini.
''(Çakır masasının çekmecesinden toplu silahı alır ve silahındaki mermileri boşalttıktan sonra tek bir mermi koyar.)''
'''Ortadaki kumarbaz:''' Abi, elini ayağını öpeyim, çoluğumuz çocuğumuz var abi.<br>
'''Çakır:''' Çoluğun çocuğun var kumarhanede ne işin var lan çakal?! (''Çakır silahın horozunu kaldırıp ilk kumarbazın kafasına dayar'') Sizi kim gönderdi?!<br>
'''Sağdaki kumarbaz:''' Abi valla. (''Çakır tetiği çeker, silah patlamaz'')<br>
'''Çakır:''' ''(Silahı ortadaki kumarbazın kafasına dayar)'' Oğluuum! Doğruyu söyleyin elini ayağınızı kırıp göndereyim.<br>
'''Ortadaki kumarbaz:''' Abi bizi öldürürler abi. (''Çakır bir kez daha tetiği çeker, silah yine patlamaz'')<br>
'''Çakır:''' Seni öldürürler de bizimkisi mantar tabancası mı ulan?! ''(Çakır silahı soldaki kumarbazın kafasına dayar)'' Telefonunu çıkar!<br>
'''Soldaki kumarbaz:''' 'Gidin, Çakır'ın kumarhanesini çarpın,' dediler. Bizim bir suçumuz yok abi.<br>
'''Çakır:''' Kim?<br>
'''Soldaki kumarbaz:''' Şevko.<br>
'''Çakır:''' Ara.
''(Soldaki kumarbaz Şevko'yu arar)''
'''Şevko''': Alo?<br>
'''Soldaki kumarbaz:''' Alo, Şevko Abi.
''(Çakır telefonu elden alarak soldaki kumarbazın kafasına sıkar'')
'''Çakır:''' ''(Şevko'ya)'' Kimse... Benden... Çalamaz!<br>
'''Şevko:''' Allah belanı versin!<br>
'''Çakır:''' ''(Telefonu kapatıp soldaki kumarbazın cesedinin üstüne atar. Memati'ye)'' Memati, bunların ellerini kır. Bir daha tavla bile oynayamasınlar.<br>
'''Memati:''' Peki, abi.<br>
'''Çakır:''' Biz iki üç saatliğine yokuz.<br>
'''Memati:''' Çocuklar da gelsin mi abi?<br>
'''Çakır:''' İstemez. Sen ortalığı topla.<br>
'''Memati:''' Tamam abi, ''(Kumarbazlara)'' Yürüyün!.
''(Çakır Polat'a döner)''
'''Çakır:''' Hadi biz de bir kaçamak yapalım Can Polat. Eeee, ruletini oynadık Rusların. Şimdi biraz da onlarla oynayalım, ha?
===Karahanlı-Kılıç: "Harpleri ben başlatırım!"===
'''Karahanlı:''' Önce o dergi, şimdi de bu fotoğraf!... Beni dokunulur kıldınız! İnsanlar için Mehmet Karahanlı artık korkulan, ulaşılamayan bir Baron değil, sıradan bir iş adamı!<br>
'''Kılıç:''' Bir harbin içindeyiz. Bak... Savaşın içinde kurşun da değecek, çamur da sıçrayacak, kan da bulaşacak... Bunu engellemenin bir yolu yok!<br>
'''Karahanlı:''' ''(Hışımla doğrulur)'' Harpleri ben başlatırım Kılıç! Kurşuna yönünü ben söylerim! Çamuru ben hazırlarım! Eğer üstüme kan bulaşacaksa, kan gölü yaratırım, onun içinde yıkanırım! ''(Kılıç dehşet içinde bakarken devamla)'' Devlet hesaplaşmak istiyorsa, buyursun gelsin! Bizim de 30 yıllık hikayemiz var!
===Şahin Ağa-Memati-Seyfo Dayı: "Gözümden Öpüyormuş"===
''(Çakır gardiyan kılığında hapisten firar etmiş, birkaç saat sonra dönecektir. Ancak olay savcının kulağına gidince savcı derhal cezaevini teftişe gider. Bunu duyan Şahin Ağa da Memati'yi Çakır'a haber vermesi için uyarır:)''<br>
'''Şahin Ağa:''' ''(Telefonda)'' Memati gardaş!... Çakır gardaşım, 15 dakika içinde cezaevine geldi, geldi! Gelmedi, yurtdışına kaçsın!... ''(Telaştan bir an ne diyeceğini bilemez. Patlar gibi)'' Gözlerinden öpmüşüm!<br>
'''Seyfo Dayı:''' Ne diyor Şahin?<br>
'''Memati:''' Gözümden öpüyormuş dayı!<br>
'''Seyfo Dayı:''' Şimdi gözünün üstüne koyarım ha!
''(Memati Çakır'ı arayarak tehlikeyi haber verir. Çakır ve Polat derhal cezaevine hareket eder)''
'''Seyfo Dayı:''' Ne diyor Çakır?<br>
'''Memati:''' ''(Ters ters bakar)'' Gözümden öpmüyormuş dayı!<br>
''(Seyfo Dayı Memati'nin gözüne bir tokat atar.)''
===Kumarhane Baskını===
''(Konsey'den habersiz uçaksavar sehemi kuran Tombalacı'nın foyasını Çakır meydana çıkarmıştır. Tombalacı da bunun intikamını almak için Çakır'a gider)''
'''Serdar:''' Abi, Tombalacı geldi.<br>
'''Çakır:''' Hemen masayı boşaltın.
''(Çakır'ın adamları rulet masasını boşaltır. Çakır rulet masasına geçerken Derya'ya rastlar)''
'''Çakır:''' Derya ortalıkta dolanma.<br>
'''Derya:''' Hayırdır abi?<br>
'''Çakır:''' ''(Sabırsızca)'' Hadi kızım, hadi kızım!
''(Tombalacı ve adamları merdivende görünür. Çakır ise Polat'a yaklaşır)''
'''Çakır:''' Niye geldi şimdi bu çiyan suratlı?<br>
'''Polat:''' Kumar oynamaya!
''(Çakır ve Polat Tombalacı'yı karşılar, rulet masasına oturturlar)''
'''Çakır:''' Abi hoşgeldin.<br>
'''Polat:''' Hoşgeldiniz...<br>
'''Tombalacı:''' ''(Oturur. Sinirle)'' Pek hoş gelmedim!
''(Çakır masadaki krupiyer kızlar ve müdür Servet'e kendine has el işaretiyle (İşaret parmağını havada iki üç tur sallayarak) "Dağılın" der.)''
'''Çakır:''' Niye abi?<br>
'''Tombalacı:''' Konsey sana bu kumarhaneyi verdikten sonra sana bir şeyler oldu! O saygılı Çakır gitti, kendini dev aynasında gören, başkalarının meselelerine burnunu sokan, sırtını kayınpederine ''([[w:Laz Ziya|Laz Ziya]])'' dayayıp boyundan büyük işlere kalkan bir Çakır geldi!<br>
'''Çakır:''' ''(Sertçe)'' Ben fark etmedim abi! Hoş gelmiş sefa gelmiş!
''(Çakır, Polat ve Tombalacı bakışırlar. Çakır ve Polat'ın gözlerinde meydan okuma, Tombalacı'nın gözlerinde ise bu meydan okumaya hayret vardır.)''
'''Tombalacı:''' Sana son bir kıyak yapacağım. Hayatını kurtaracağım. ''(İki eliyle rulet masasına "tamam" der gibi vurur.)'' Kumarhanene el koydum! Ya toplarsın tasını tarağını defolur gidersin, ya da...<br>
'''Çakır:''' Ne Çakır'mış be! Koskoca Tombalacı'yla Çakır'a İstanbul'u dar etti! Peehh!<br>
'''Polat:''' '''''Üstümüze gelen Laz Ziya'dan fırça yiyor... Laz Ziya'dan fırça yiyen üstümüze geliyor!''''' Bizim kimseye devredecek bir malımız yok! Kumarhanemize çökmeye çalışan, büyük kumar oynar!<br>
'''Tombalacı:''' (Kendisinin kumarhanelerin başı olduğunu, kumarı oynayan değil oynatan olduğunu kastederek) Ben, kumar oynamam!
''(O sırada [[w:Erdal Kömürcü|Erdal Kömürcü]]'nün ölmediğini öğrenen Elif paldır küldür Polat'a gelmiştir. Memati'ye kendisini Polat'ın yanına götürmesini söyler. Memati kısa bir tereddütten sonra Elif'i kumarhaneye götürür.)''
'''Tombalacı:''' ''(Kalkar)'' Buraya gelirken böyle bir saygısızlıkla karşılaşacağımı bilmiyordum. Bütün olanlardan Laz Ziya'yı sorumlu tutup seni ayırıyordum. Gördüm ki ayrılacak bir tarafınız yok! Laz Ziya ne kadar hasmımsa, sen de o kadar hasmımsın!<br>
'''Çakır:''' ''(Sertçe)'' Hasım geldin hasım gidiyorsun! ''*Burnunu çeker*'' '''''Azdan az, çoktan çok gider!''''' Diyecek lafım yok!<br>
'''Tombalacı:''' ''(Boğuk bir sesle)'' Ocağını söndüreceğim! ''(Gider)''<br>
'''Çakır:''' ''(Tombalacı'nın arkasından mırıldanır)'' Elinden geleni ardına koyma şişko!
''(Tombalacı merdivenden çıkarken telaşla aşağı inen Elif'le çarpışır.)''
'''Polat:''' Ne oldu?<br>
'''Elif:''' Erdal ölmemiş!<br>
'''Çakır:''' Ölen için gelirsin, ölmemiş için gelirsin... Yine mi suçlu çıktık?<br>
'''Elif:''' Hikmet Abi'nin evini basmış! Eren'i Canan'ı dövmüş! Hikmet Abi'yi vurmuş!<br>
'''Polat:''' Yaşıyor mu?!<br>
'''Elif:''' Yaşıyor ama durumu kötü. ''(Merdivene çöker)'' Eren de tutuklandı!<br>
'''Derya:''' A-aaa! Dur, dur, sakin ol! Gel... Gel otur şöyle... ''(Derya ile Polat Elif'i rulet masasına oturturlar)''<br>
'''Çakır:''' Memati viski getir!<br>
'''Elif:''' N'apicam şimdi ben?! Bir tarafta Hikmet Abi can çekişiyor, bir tarafta Eren... Eren'i cezaevinde öldürürler! O deli de elini kolunu sallayarak hala geziyor!<br>
'''Polat:''' ''(Heyecanla)'' Memati bırak viskiyi. Yürüyün gidiyoruz!<br>
'''Çakır:''' ''(Patlar gibi)'' Allahaşkına bi' durun da! Şu şişko bi' defolup gitsin! Ondan sonra kimi isterseniz öldürelim, kimi isterseniz yaşatalım!... Memati!... Oğlum viski getir da!
''(Memati tam o sırada ordan geçen bir garson kızı durdurur.)''
'''Memati:''' Kızım versene şunu!
''(Çakır viskisini yudumlarken Tombalacı ve adamları kumarhanenin gizli çıkışından çıkmak üzeredirler. Tombalacı adamlarından biriyle bir an göz göze gelir ve başıyla "tamam" der. Adamı emanetteki silahını alır almaz Çakır'ın adamlarını vurur. Tombalacı'nın otomatik silahlı adamlarıyla birlikte tekrar kumarhaneye geçerler. Tam bu sırada Çakır durumdan huylanıp Polat'a bakar. Polat da "Ne oluyor" gibisinden yukarı baktığı anda Memati'nin feryadı duyulur)''
'''Memati:''' Abi!!!
''(Tombalacı'nın adamları otomatik silahlarla kumarhaneyi taramaya başlarlar. Derya, Elif, Polat, Çakır ve Memati ağır yaralanır, müşterilerin ve çalışanların büyük çoğunluğu öldürülür. Çatışmada Tombalacı'nın üç adamından ikisi de ölür. Derya da hastanede ölecek, Elif ise bir süre felçli kalacaktır.)''
===Çakır-Nevzat-Eren: "Şimdi Azerilerin Türk olduğuna inandım!"===
'''Nevzat:''' Abi yeni biri gelmiş. Azeri'ymiş<br>
'''Çakır:''' Hırsızlıktan mı?<br>
'''Nevzat:''' Yok abi cinayetten<br>
'''Çakır:''' ''(Şaşırır)'' Allah Allah!... Kimi vurmuş, niye vurmuş?<br>
'''Nevzat:''' Adamın biri buna "[[w: Rock Hudson|Rock Hudson]]" demiş.<br>
'''Çakır:''' Ermiş... Kim ki bu Rock Hudson?<br>
'''Eren:''' Film yıldızıydı abi. Öldü.<br>
'''Çakır:''' Eee?<br>
'''Eren:''' Abi, AIDS'ten öldü.<br>
'''Çakır:''' Eee?<br>
'''Eren:''' Abi adam eşcinselmiş.<br>
'''Çakır:''' Ulan bu Azerilerin Türk olduğuna aha şimdi inandım!... Peki, ne tür filmlerde oynardı bu topoş?<br>
'''Eren:''' Abi daha çok kovboy filmlerinde oynardı.<br>
'''Çakır:''' Oğlum bu kovboyların alayı top! ''(Eren saklamaya çalışarak güler)'' Ben mesela çocukken hep Kızılderilileri tutardım! Valla!
===Çakır-Tecavüz zanlısı: "Adalet orada değil burada!"===
''(Çakır, hapishane koğşunda adamları ile birlikte bir televizyon izlerken bir habere rastlar. Haberde genç bir kıza tecavüz ettikten sonra öldüren bir zanlıya tatbikat yaptırılmaktadır.)''
'''Çakır'ın adamı:''' Şerefsiz!
'''Çakır:''' Kim lan o?
'''Çakır'ın adamı:''' Abi şerefsiz 15 yaşındaki kıza tecavüz edip öldürmüş.
'''Çakır:''' Aç bakayım sesini.
'''Zanlı:''' ''(Zanlı tatbikatta suçunu itiraf ederken)'' Ağlamaya başladı. Sus dedikçe de ağladı. Ben de susturmak için kafasını taşla ezdim.
'''Çakır:''' ''(Çakır sinirlenerek bezi televizyona fırlatır)'' Konuşturuyorlarda öldürmüyorlar!
'''Kızın ağabeyi:''' Adalet istiyorum, adalet! 15 yaşındaki çocuğu kirletip öldüren sapığı affeden değil öldüren adalet istiyorum!
'''Çakır:''' ''(Televizyonda kızın ağabeyinin feryadına dayanamayarak)'' Adalet orada değil burada! O sapığı burada istiyorum lan! Benim koğuşuma gelecek, anlaşıldı mı?!
''(Tecavüz zanlısı koğuşta Çakır'ın adamları tarafından dövüldükten sonra.)''
'''Çakır:''' Bu millet çok bozuldu, ama o kadar da değil. Her şeye eyvallah, hırlıya eyvallah, hırsıza eyvallah, dolandırıcıya eyvallah, kan emiciye eyvallah, ama... namussuza dur. Ne istedin lan o çocuktan, ha ne istedin şerefsiz!
'''Zanlı:''' Abi, şeytana uydum, ne olur affet abi.
'''Çakır:''' Şeytana mı uydun?! Senden âlâ şeytan mı var ulan pezevenk! ''(Çakır tecavüzcüyü sert bir yumrukla yere serer.)''
'''Çakır:''' Kaldırın, kaldırın çabuk! ''(Çakır tecavüzcüyü yerden kaldırtır ve dövmeye başlar.)'' Hem bu boku yiyeceksin, hem de utanmadan gidip anlatacaksın ha! Böyle yaptım, şöyle yaptım, buradan getirdim, buraya götürdüm, bunu yaptım, bunu yaptım, yaptım ha! Bir de, bir de, bir de kafasını taşla ezdim dedin, değil mi ha?!
'''Zanlı:''' Ezdim dedim, abi yapma abi ne olur, ayağını öpeyim abi. Abi affet abi, abi... ''(Tecavüzcü Çakır'a yalvarır.)''
'''Çakır:''' Ver havluyu ulan, ver havluyu! ''(Çakır, o esnada kül tablasını alır ve havluya serer.)'' Böyle, böyle, öyle vurulmaz, böyle vurulur lan! ''(Çakır, havluya serdiği kül tablasıyla tecavüzcüyü döverek öldürür.)''
'''Çakır:''' ''(Çakır Ferman'a)'' Ferman, al bunun suç aletini, kes de ağzına ver!
===Çakır-Eren-Ferman: "Düello, Öncesi ve Sonrası"===
''(Bir şekilde Çakır'a yanaşmayı başaran Ferman'ın, Tombalacı Mehmet'in adamı olduğu anlaşılmıştır. Dışarıdan infaz emrini alan Ferman, bıçağı sakladığı tuvalete gidip bıçağı alır geri gelir)''
'''Çakır:''' Abdest mi aldın, nerde kaldın?<br>
'''Ferman:''' Gelmişem abi...<br>
'''Çakır:''' Biz orucumuzu açtık. Sen de aç...
''(Ferman bir bardak suyla orucunu açar)<br>''
'''Çakır:''' Allah kabul etsin.<br>
'''Ferman:''' Eyvallah<br>
'''Çakır:''' Çay demlenmiştir...
''(Ferman, Çakır'a sırtını dönüp çay koymak için hazırlığa başlar)<br>''
'''Çakır:''' [[w: Rock Hudson|Rock Hudson]]!!!<ref>Ferman, kendisini Western filmlerinin ünlü oyuncusu, eşcinsel olduğu bilinen Rock Hudson'a benzeten birini öldürdüğü için içeri girdiği yalanını yaymıştır ve güya bu benzetmeye çok kızar</ref>... Birer bardak çay koy!
''(Ferman bıçağını, Eren de tabancasını çeker)<br>''
'''Çakır:''' Sık da Eren! Adalet yerini bulsun! Yattığına saysınlar!... SIK!
''(Eren tetiği çeker, tabanca patlamaz. Eren birkaç defa daha tetiği çeker ama tabanca asla patlamaz. En sonunda Eren tabancanın kızağını çeker, tabanca boştur. Ferman alaylı bir şekilde gülümseyerek cebinden çıkardığı mermileri yere döker.)<br>''
'''Ferman:''' Bu tıfıl mı seni kurtaracak?!
''(Eren silahın namlusundan tutup kabzasıyla Ferman'a vurmak için hamle yapar. Ferman Eren'i kolayca ekarte edip bıçağı Eren'in boğazına dayar. Bu sırada da Çakır ayaklanmış, ceketini bastonuna sarmıştır.)<br>''
'''Çakır:''' Sana beni öldürmen için emir gelmedi mi?... Ha? Bırak çocuğu!... BIRAK ÇOCUĞU!!!
''(Ferman, Eren'i bırakır. Eren tezgahtan bir bıçak alır)<br>''
'''Eren:''' Abi...<br>
'''Çakır:''' Ermiş<ref>Çakır, Eren'e hemen her seferinde "Ermiş" diye seslenmektedir</ref> dışarı!<br>
'''Eren:''' Abi...<br>
'''Çakır:''' Ermiş bırak dışarı dedim!
''(Eren bıçağı bırakır ama çıkmaz. '''Düello başlar!''')<br>''
'''Eren:''' Abi...<br>
'''Çakır:''' Ermiş bırak dışarı dedim!
''(Eren düelloyu seyretmeye koyulur.)''
'''Çakır:''' Görelim bakalım ferman kiminmiş Ferman Efendi!... Ne verdiler kelleme, ha? Ne kadara satın aldı seni Tombalacı şerefsizi?!<br>
'''Ferman:''' N'apican?... Daha fazlasını mı vericen?<br>
'''Çakır:''' Hele sen bi' söyle de piyasamı bileyim koç'çum!<br>
'''Ferman:''' Yüz... Yüz dolar!
''(Çakır Ferman'ın bıçak tutan elini bastonuyla dizi arasına sıkıştırıp bıçağı elinden alır. Birden bastonun başını çekip gizli hançeri çıkarır.)<br>''
'''Çakır:''' Yüz dolar ha?... Bak bu zoruma gider işte!
''(Çakır, gizli hançerle Ferman'ı öldürür)<br>''
'''Çakır:''' Eğer biz yüz dolara gidiyorsak, o Tombalacı'yı da bir işkembe çorbasına götürmezsem, bana da Çakır demesinler!... Ucuzcu gavat!... ''(Eren'e döner)'' Ermiş!... Elin apış aranda değil silahında uyu oğlum! Mapus damı oğlum burası! Bugün silahını alırlar, yarın... Canını...<br>
'''Eren:''' ''(Mahcup bir yüz ifadesiyle başını sallayarak Çakır'ı onaylar)'' Abi bunu ne yapacağız?<br>
'''Çakır:''' ''(Şakacı bir tavırla)'' Üstleneceksin oğlum?!<br>
'''Eren:''' ''(Kısa bir duraklamadan sonra)'' Eyvallah abi...<br>
'''Çakır:''' ''(Gülerek)'' Aferin... Jargonu da kapmışın?! ''(Ciddileşir)'' Adresine göndereceğz. Kellesini sahibine, gövdesini denize!...
===Memati-Seyfo Dayı: "Gaz Maskesiyle Gül Koklamam"===
''(Çakır'la Polat çapkınlığa gitmişlerdir. Seyfo Dayı arkalarından söylenirken birden Memati'ye döner:)''<br>
'''Seyfo Dayı:''' Memati... Sana bir şey soracağım. Ama bak, eğer yeğenime anlatırsan topuğuna sıkarım!<br>
'''Memati:''' Benden laf çıkmaz dayı!<br>
'''Seyfo Dayı:''' Göreceğiz!... Şey... Şimdi bu şamyeli takıyorlar ya, bir şey anlıyorlar mı ondan?<br>
'''Memati:''' Ne şamyeli dayı?<br>
'''Seyfo Dayı:''' Canım işte kılıf kılıf!<br>
'''Memati:''' ''(Güler)'' Dayıma tecrübe ettireyim?<br>
'''Seyfo Dayı:''' ''(Kasılarak)'' Ben gaz maskesiyle gül koklamam yeğenim!
===Elif-Çakır: "''Dün Dündür Bugün Bugün''"===
'''Elif:''' Yine de sevgili müvekkilim, bu mahkeme salonları öyle yerlerdir ki, insan söylemek istediğini unutur, unutmak istediğini de söyleyiverir. Ola ki biri damarına basar, ters bir şey söyler, sakın gaza gelmeyesin...<br>
'''Çakır:''' Ne zaman öyle bir şey yapmışım ki?<br>
'''Elif:''' Tanıştığımız gün... Sana iki gaz verdim, az daha üç cinayetide orada ötüyordun!<br>
'''Çakır:''' Canım, soyadımız Çakır'sa da, adımız [[w:Süleyman Çakır|Süleyman]]. '''''"Dün dündür, bugün bugün!"'''''
===Seyfo Dayı-Polat: "Esas Duruş!"===
''(Seyfo Dayı, Duran Emmi'nin cenazesinden bir süre sonra kahveye gelip herkese bağırıp çağırarak ayar veren Elif'ten övgüyle bahsetmektedir.)''
'''Polat:''' Dayı? Hani sen hep "Kadınlardan uzak duracaksın" derdin? Ne oldu şimdi?<br>
'''Seyfo Dayı:''' Durmaya duracaksın da yeğenim, böylesinin karşısında da esas duracaksın!<br>
''(Elif'in geldiğini görür)''<br>
'''Seyfo Dayı:''' Aha! Kalk, kalk, kalk, kalk!... Esas duruş!
===Nesrin-Meral: "Aldığın Nefes Zarar!"===
''(Çakır Cerrahpaşalı Halit tarafından ağır yaralanmış, hastanede ameliyattadır. Bir başka odada Nesrin'le Meral konuşmaktadır:)''
'''Meral:''' Benim yüzümden oldu!<br>
'''Nesrin:''' Nasıl?<br>
'''Meral:''' Oturuyordum. Birden birileri geldi, ağzımı bantlayıp sandalyeye bağladılar "Halit Abi" dedikleri biri "Senle işimiz yok, bize enişten lazım" dedi. Bir süre sonra eniştem geldi . Beni görünce bir şey yapamadı. Sonra o Halit denen adam silahını çekip... enişteme sıktı, sıktı, sıktı... ''(Ağlar)''<br>
'''Nesrin:''' Çakır Halit'i nasıl göremedi?<br>
'''Meral:''' Arkamda karanlıktaydı.<br>
'''Nesrin:''' ''(Kuşkuyla)'' Peki senin orada ne işin vardı?<br>
'''Meral:''' Babam beni oraya kapatmıştı!<br>
'''Nesrin:''' Çakır'ın söylediği en doğru şey ne biliyor musun Meral?<br>
'''Meral:''' Ne?<br>
'''Nesrin:''' ''(Nefretle)'' Aldığın nefes zarar!
===Büyük Kavga: Polat Alemdar ile Aslan Akbey===
''(Polat, Çakır'ın ölümünden sonra, Sefirlik Masası'ndaki altı büyük babayı öldürüp Testere Necmi'ye giderek "Laz Ziya'ya Çakır'i öldürdüğünü ve kesilecek cezaya razı olduğunu söylemesini" söyler. Bunu duyan Aslan Akbey, Polat'ı görüşmeye çağırır.)''
'''Polat:''' Nasılsın?<br>
'''Aslan Bey:''' İyidir, senden n’aber?<br>
'''Polat:''' İyi<br>
(...)<br>
'''Polat:''' Belliydi satacakları... Bedo’ya çok ağır gelmişti kurşunlanmak. Hiç ateşin ortasında kalmak istemiyorken kendisini bizden taraf buldu.<br>
'''Aslan Bey:''' Fethi?<br>
'''Polat:''' En tehlikelisi oydu. Ben en çok ondan hamle bekliyordum. Aslında fırsatı olmadı. Biraz daha iyileşmeyi bekliyordu ama... Nasip...<br>
'''Aslan Bey:''' Yarım bırakmanı tasvip etmemiştim zaten. Adamı kötü aşağıladınız.<br>
'''Polat:''' Aşağılığın önde gideniydi de ondan.<br>
'''Aslan Bey:''' Demir’i niye vurdun?<br>
'''Polat:''' 10 bin dolar vermemek için Halit’in yeğenini satan adam, bizi kaça satardı sence?<br>
'''Aslan Bey:''' Üstün?<br>
''(Sessizlik)''<br>
'''Polat:''' Gözüm tutmamıştı!<br>
'''Aslan Bey:''' Faris?<br>
'''Polat:''' Tipini sevmemiştim!<br>
'''Aslan Bey:''' Ne oluyor aslanım?! Ne tribe girdin?! Karşında sorgu yok!<br>
'''Polat:''' O zaman sorgulama!<br>
'''Aslan Bey:''' Halit ne anlattı?<br>
'''Polat:''' Çakır’ı nasıl tuzağa düşürdüğünü...<br>
(...)<br>
'''Aslan Bey:''' Sonra?<br>
'''Polat:''' Sonra Testere’ye gittim.<br>
'''Aslan Bey:''' ''(Sertçe)'' Sebep!<br>
'''Polat:''' Mektubu adresine iade etmek için. ''(Sertçe)'' Kime gitseydim?! Baron’a mı?!<br>
'''Aslan Bey:''' Aslanım sen iyi misin?!<br>
'''Polat:''' Değilim!<br>
'''Aslan Bey:''' Belli!<br>
'''Polat:''' Lütfen! Yine yukarıdan konuşmaya başlama!<br>
'''Aslan Bey:''' Sen aklınla hareket etmiyorsun. Hislerinle hareket ediyorsun! Bana bir tek sebep söyle. Testere’ye gitmek için bir tek sebep!... Ya da boşver sebebi! Ne elde ettin? Ne elde etmeye gittin, ne elde ettin?<br>
'''Polat:''' Lütfen... Evet haklısın. İyi değilim. <br>
'''Aslan Bey:''' Ne konuştunuz Testere’yle?<br>
'''Polat:''' Laz Ziya’ya Çakır’ı öldürdüğünü ve cezasına razı olduğunu söylemesini istedim.<br>
'''Aslan Bey:''' Testere’den!!!<br>
'''Polat:''' ('''Ne var bunda' der gibi'') Eveet?<br>
'''Aslan Bey:''' Aslanım!... Sen iyi değilsin, demiştim ama, sen kafayı yemişsin! Bunun iyilikle kötülükle alakası yok! Sen projeyi bitirmek istiyorsun!<br>
'''Polat:''' ''(Şaşırır)'' Nasıl bu sonuca vardın merak ediyorum.<br>
'''Aslan Bey:''' Bak aslanım! Bir: Kafana göre bu memlekette mafya babası öldüremezsin! İki: Hadi diyelim ki öldürmen gerekti, bunu benden habersiz ve izinsiz yapamazsın! Üç: Diyelim ki yaptın, Konsey üyesi bir kişiyi, ki bu Testere Necmi, tetikçileri, gidip alenen âşikârâne tehdit edemezsin! Dört: Ettin mi? Bu iş bitti, geçmiş olsun!<br>
'''Polat:''' Bir şey söyleyeyim mi? Edemezsin dediğin her şeyi ettim. Bence de iyi ettim!<br>
'''Aslan Bey:''' Ben de sana bir şey söyleyeyim mi? Her şeyin içine ettin!<br>
(...)<br>
'''Polat:''' ''(Bağırır)'' Ne yapmışım içine edecek?! Kalkmışsın bana, altı tane ciğeri beş para etmez adamı niye öldürdün, yedincisini niye tehdit ediyorsun, diyorsun! Sen kimden yanasın Aslan Bey?!<br>
'''Aslan Bey:''' Çizmeyi aşma! Benim yanım da belli, yerim de... Ben devletim! Sen de devletin için hizmet ediyorsun!<br>
'''Polat:''' ''(Bağırır)'' Çizme kanla dolup taşmış, sen bana boğul diyorsun!... Yok öyle bir devlet hizmetkarını kana boğdurtacak!<br>
'''Aslan Bey:''' Millete kestiğin raconu bana kesme! Bana sökmez! Sen mafya babası değilsin! Devlet görevlisisin!<br>
'''Polat:''' ''(Bağırır)'' Neye göre?! Kime göre?!<br>
'''Aslan Bey:''' ''(Bağırır)'' Bana göre, sana göre! <br>
'''Polat:''' Bak Aslan Bey! Ben mafya babasıyım! Kabul et bunu! ''(Bağırır)'' MAFYA BABASIYIIIM!!! Ve şunu unutma: Sen beni mafya babası yaptın!<br>
'''Aslan Bey:''' Ve ben sana diyorum ki yanlış yapıyorsun!<br>
'''Polat:''' ''(Bir 'Yâ Sabır' jestinden sonra)'' Doğrusu neymiş?!<br>
'''Aslan Bey:''' Yaptığın ve yapacağın her şeyde bana karşı mesulsün. Benim bilgim, emrim, iznim olmadan, kimseyi öldüremezsin, ''(sesini yükseltir)'' öldürtemezsin! ''(Bağırır)'' Senin ardından dosya kapatmakla uğraşamam ben!<br>
'''Polat:''' ''(Bağırır)'' Başka işin mi var?! Ben öldüreceğim, sen gömeceksin! İşimiz bu!<br>
'''Aslan Bey:''' ''(Sertçe)'' Ben sana böyle mi öğrettim işini?!<br>
'''Polat:''' Bana her şeyi öğrettin. Savaşmayı, strateji üretmeyi, karar vermeyi, kararı anında uygulamayı... Mükemmel bir hocasın. Ama kabul et: Öğrencin de mükemmel! ''(Bağırır)'' Hocaaaam! Boynuz kulağı geçti, kabul et!<br>
''(Sessizlik)''<br>
'''Polat:''' Ben o ameliyathanede karar vereceğime senin yanına koşturup gelseydim, ne olacak diye sorsaydım, bugün her şey çoktaaan bitmişti! Kusura bakma! Bu sefer doğru kararı ben verdim! Nasıl sen bu vadiye beni sokarak doğru bir karar verdiysen!<br>
(...)<br>
'''Polat:''' Sana bugüne kadar bir tek şeye olmaz yapamam dedim mi?! Hangi operasyonu verdiysen, üstesinden geldim! Ama ben robot değilim! Ben etten kemikten bir adamım! Senin gibi antrenör değilim. Sahanın içindeyim. Her attığım çalımdan sonra kulübeye dönüp bakarsam top oynayamam Aslan Bey!<br>
'''Aslan Bey:''' Bu maç değil, satranç! Devlet top oynamaz, ama satranç oynar!<br>
'''Polat:''' Ne korkuyorsun? Hesap vereceğin yerler mi var?<br>
'''Aslan Bey:''' Devlet yeri geldiğinde hesabını sorar!<br>
'''Polat:''' Sen de verirsin!<br>
'''Aslan Bey:''' ''(Öfkeyle)'' Sen kimsin lan benimle böyle konuşuyorsun?!<br>
'''Polat:''' ''(Bağırır)'' Ben Polat Alemdar’ım! Ali Candan değilim!!! Şizofreniden kurtuldum, sen de kurtul! Öldü, anladın mı, öldü!!! Artık bunu kabul et! En azından Elif kadar kabul et!<br>
'''Aslan Bey:''' Her şeyi kabul ederim. Ama yanlış yaptığın şeylerin arkasına sığınıp, duygu sömürüsü yapmanı asla!<br>
'''Polat:''' ''(Bağırır)'' Benim duygum muygum yok lan! Sen Duran Emmi’nin karşısına geçip, silahı doğrultup, nasıl kafasına sıktıysan ben de devletin bekası için yapmam gerekeni sonuna kadar yaparım, o kadar! Ne duygusu!<br>
(...)<br>
'''Polat:''' Sen beni aptal mı zannediyorsun? Aklın sıra gizli iş çeviriyorsun. Ben senin öğrencinim! Ben de senin kadar bilirim sır kaç kişinin arasında kalır. <br>
'''Aslan Bey:''' Sen bu işin altından kalkamadın evlat... Maalesef ilk defa beni hayal kırıklığına uğrattın.<br>
'''Polat:''' Benimki ilk, seninki son değil...<br>
'''Aslan Bey:''' Yeter!<br>
'''Polat:''' Yetmez!!! Beni sen konuşturdun! Hep bir bildiğin vardır diye, kaç gece avundum, biliyor musun?! Ama öğrendim ki bildiğin tek şey hesap sormakmış!<br>
'''Aslan Bey:''' Benim bildiklerim olmasa sen buralara gelemezdin.<br>
'''Polat:''' Şimdi de beni mafya babası yaptığın için övünüyor musun?<br>
'''Aslan Bey:''' Nankörlük etme! Seni bu devlet okutmadı mı? Yetiştirmedi mi? Ben senin arkadaşını da biliyorum. Otuz senede ilerleye ilerleye, teypten müzik seti tamir etmeye ilerledi!<br>
'''Polat:''' Ne olacak?! Ben de babamın yanında kitap satardım. Oturduğum yerde Hikmet’le vatan kurtarırdık. Arada bir de sen gelirdin işte. Ne olacak?! Ne fark ederdi?! Bana Üstün Hizmet Madalyası verecektin de vaz mı geçtin?!<br>
'''Aslan Bey:''' Vazgeçtim!<br>
(...)<br>
'''Aslan Bey:''' Vazgeçtim... Bitti... Buraya kadar... Kurtlar Vadisi Operasyonu bitmiştir!<br>
'''Polat:''' Ölüleri mi dirilteceksin?<br>
'''Aslan Bey:''' Belki dirileri öldürürüm!<br>
(...)<br>
'''Aslan Bey:''' Kendine ülke seç. Tatile çıkacaksın! Sen gittikten sonra ben karar vereceğim dönüp dönmemene.<br>
'''Polat:''' Başka?<br>
'''Aslan Bey:''' Bugüne kadarki hizmetlerin için teşekkür ederim. Ama buraya kadar...<br>
'''Polat:''' Ne kadar, nereye kadar, bundan sonra ben karar veririm! Operasyon bitti mi? Devlet görevi de bitti! Seninle bağım da bitti!... Ama şunu unutma: Ben hiçbir işimi yarım bırakmam!.. Aslan Amca!
===Av. Faruk Çetinkaya-Sekreter Berna Hanım: "İlle De Kutsaldır!"===
''Faruk Çetinkaya, sıfırı tüketmiş, mesleğini bırakmak üzere olan bir avukattır. Gazetenin seri ilanlarında avukat ilanlarına bakarken büronun mülk sahibi arar, geciken kirayı ister. Mülk sahibiyle konuşurken avukat sinirlenir, yere düşürdüğü bir şeyleri almak için eğildiğinde kafasını masaya çarpar. Buz almaya gideceği sırada telefon tekrar çalar. Mülk sahibinin tekrar aradığını sanan avukat, sekreterinden telefona bakmasını ister.''
'''Berna Hanım:''' Avukat Faruk Çetinkaya'nın ofisi?... Tamam efendim. İleteyim...<br>
'''Avukat:''' Berna Hanım, her zaman nasıl bu kadar kibar olabiliyorsunuz, o iğrenç ev sahibi beye karşı bile?<br>
'''Berna Hanım:''' Baro'dan aradılar efendim.<br>
'''Avukat:''' Aidat için mi?<br>
'''Berna Hanım:''' Hayır efendim [[w:CMUK|CMUK]] avukatlığı için.<br>
'''Avukat:''' ''(Canlanır)'' Unutmayın Berna Hanım! Nasıl olursa olsun, hangi şartta olursa olsun, savunma kutsaldır!... Mevzu neymiş?<br>
'''Berna Hanım:''' ''(Sıkıntılı bir tavırla)'' Çete...<br>
'''Avukat:''' ''(Yüzü düşer)'' Hmmm... (Hemen toparlanır) Olsun... Yine de savunma kutsaldır... (Merakla) Kimlermiş?<br>
'''Berna Hanım:''' Polat Alemdar ve ekibi...<br>
'''Avukat:''' (Gözleri parlar, gülümser) Oooooooooo!... İlle de kutsaldır!!!
===Laz Ziya-Testere Necmi: "Dostum olmaz, hasmım yaşamaz!"===
''(Baron Tuncay Kantarcı'ya düzenlenen saldırıdan Çakır'ı sorumlu tutar. Testere'ye Çakır'ı korkutmasını söyler. Testere de Çakır'a, oğlu Pusat aracılığıyla, mafya dilinde "soyunu kuruturum" anlamına gelen siyah bir zarf içinde siyah ve boş bir kâğıt göndertir Meral ve Nesrin Telefonda konuşurken paralel telefondan bunu duyan Laz Ziya, Testere'nin mekanını basar:)''
'''Testere:''' Abi hoş geldin, hayırdır inşallah?<br>
'''Laz Ziya:''' Sen ne yaptığını sanıyorsun?!<br>
'''Testere:''' Ne yapmışım abi?<br>
'''Laz Ziya:''' ''(Kendine has konuşmasıyla)'' Bak koçuuuum! Sen kısa pantolonla ananı keserken ben 3000 kişiye racon kesiyordum! Benim bir yaramı, bir düşkünlüğümü, bir zayıflığımı mı gördün ki, kendinde bana saygısızlık yapma cüretini buldun?!<br>
'''Testere:''' Saygım sonsuz, cesaretim doğuştan! Yaptığımı söyle ki yapmadığımı bileyim...<br>
'''Laz Ziya:''' Sen benim torunumun okuluna nasıl adam gönderirsin, torunumun istikbaline nasıl şerh düşersin?!<br>
'''Testere:''' Ziya Abi bilmediğin şeyler var. Benim yaptığım sana karşı saygısızlık değil, emre karşı itaattir. Senin torununun kılına zarar verenin derisini yüzerim ama, torununla aranda damadın var!<br>
'''Laz Ziya:''' Ne olmuş damadıma?<br>
'''Testere:''' Önüne gelene saygısızlık edip, başla kıçı ayırt edemez olmuş.<br>
'''Laz Ziya:''' Çakır benim damadımsa ben de onun babasıyım. Şam babası değil! Bir saygısızlık yapmışsa kulağını da çekmek, kafasını da kesmek bize düşer! Beni iyi tanı. Bana bu alemde saygısızlık bir defa yapılır! ''(Ayağa kalkar)''<br>
'''Testere Necmi:''' Hasım geldin, dost kalk abi. (Tokalaşmak için elini uzatır)<br>
'''Laz Ziya:''' '''''Dostum olmaz, hasmım, yaşamaz!''''' Sen benim kardeşimsin. Kulağını çekmeye geldim. Haaa, o Tombalacı şişkosuyla çok geziyorsun Necmiiiii. İkiniz bir İstanbul'a sığarsınız daaaa... Bir mezara sığmazsınız! (Çıkar)<br>
'''Testere:''' (Tek başına kaldığı sırada öfkeyle) Seni dee, damadını da yedi parçaya bölersem, yedi tepeye sığdırırım!
===Kılıç-Şevko-Çakır: "İt Dalaşı!"===
''(Baron Kılıç'tan Şevko ve Çakır'la konuşmasını ve aralarındaki husumeti durdurmasını ister.)''
'''Kılıç:''' Seninle son konuşmamızda Şevko, sana olay çıkarmamanı söylemiştim. Sen ne yaptın? Çakır'la Emmi'yi öldürmeye kalktın. Bize bunun sebebini anlat!<br>
'''Şevko:''' Emmi kendi mekanımda bana hakaret etti. Adamımı öldürüp ayaklarımın önüne attı. Çakır'la aramda bir sorun yoktu. Ama o da akrabalarımdan haraç kesip bana hakaret etti. Ben de bu hakaretlerin altında kalmayacağımı gösterdim!<br>
'''Kılıç:''' ''(Çakır'a)'' Doğru mu?<br>
'''Çakır:''' ''(Tıslar gibi)'' Yalan!... Emmi'nin mekanına racon kesmeye gitti, ağzının payını aldı! Bana durduk yere haraç kesti, ben de aynı şekilde karşılık verdim! Yaptığı kahpelik yanına kalmadı, yine kalmayacak!<br>
'''Şevko:''' ''(Doğrulur)'' Kahpelik yapan sensin!<br>
'''Çakır:''' Sensin<br>
'''Şevko:''' Sensin!<br>
'''Çakır:''' Sensin!<br>
'''Kılıç:''' ''(Bağırır)'' Kesin şu it dalaşını! ''(Sessizlik)'' Eğer bu olayı uzatır ve buradan barışarak çıkmazsanız, bu aleme ibret, ikinizi de yok ederiz!
===Polat-Testere: "Türk Ruleti"===
''(Polat, Çakır'ın öldüğü gece sefirlik masasındaki altı babayı birden öldürmüş ve Testere'nin karşısına dikilmiştir. Ölen babaları tek tek sayarak öldüğünü Testere'ye söyler. Bu sırada geri dönüşlerle ölen babaların son durumunu görürüz.)''
'''Testere:''' Herkes ölmüş madem, niye sen yaşıyorsun Polat Alemdar?! Bir kurşun'da kendine sıkamadın mı?!<br>
'''Polat:''' Skıacağım! Burada sıkacağım... Bir kendime, bir sana! ''(Horozu kaldırıp masaya bıraktığı silahı alır, horozu kapatıp elinde evirip çevirir)'' Bu Çakır'ın emaneti. ''(Silahı açar mermileri avucuna boşaltır)'' Altı kurşun var. Birini kendime saklayacağım. ''(Bir mermiyi ceketinin mendil cebine koyar, diğerlerini topuza dizmeye başlar)'' Geri kalan beş kurşunla... ''(Topuzu hızla çevirir)'' Türk ruleti oynayacağız. ''(Silahı bir hamlede kapatır, başına dayar)'' Şanslı olan yaşayacak!
''(Polat yavaş yavaş tetiği çeker. Silah patlamaz. Testere ise en ufak bir heyecan göstermeden izlemektedir.)''
'''Polat:''' Bugün şanslıyım!
''(Polat topuzu birkaç kere hızla çevirip silahı kapatır, Testere'ye doğrultur)''
'''Testere:''' Bir daha sana bu şansı vermem. Sık!
''(Polat tetiği çektiğini ve Testere'yi vurduğunu hayal eder. Sonra hayalinden döner. Sonra yavaş yavaş tetiğe bastırır. Bu anda Testere'nin yutkunduğu görülür. Polat sonra tetiği bırakıp silahı elinde kovboy gibi çevirerek Testere'ye uzatır. Testere silahı Polat'a doğrulturken Polat bir sigara yakar. Gayet soğukkanlı bakarken Testere tetiğe basar ama silah yine patlamaz. Testere bir an ikinci defa tetiği çekip çekmeme konusunda tereddüt etse de, silahı sehpaya bırakır)''
'''Testere:''' Evet! Bugün şanslısın! İstediğini vereceğim! Söyle!<br>
'''Polat:''' Bana verebileceğin hiçbir şey yok!<br>
'''Testere:''' Sefir mi olmak istiyorsun?<br>
'''Polat:''' İstesem Dışişleri'ne girerdim, sefir olurdum!<br>
'''Testere:''' İyi... Benim için çalış o zaman? Seninle kafalarımız aynı.<br>
'''Polat:''' ''(Sertçe)'' Ben kimsenin emrinde çalışmam!<br>
'''Testere:''' Ne istiyorsun?<br>
'''Polat:''' Çakır'ı sen öldürttün!<br>
'''Testere:''' Eee?<br>
'''Polat:''' Damadının intikamını alması gereken kişi Laz Ziya. Bu yüzden gidip Laz Ziya'ya yaptığını anlatacaksın. Vereceği cezaya da razı olacaksın!<br>
'''Testere:''' ''(Alaylı alaylı güler)'' Sen mi yaptırıcan bunu bana?!<br>
'''Polat:''' Başka türlü yaşama imkanın yok! ''(Elinde dik tuttuğu sigarasına bir fiske vurur. Uzayan külün tam isabetle küllüğe düştüğünü görürüz.)''<br>
'''Testere:''' Bir sürü adam öldürdün. Gözün kara anladık! Halit'i de öldürdün. Arkadaşının intikamını aldın! Aferin! Bana geldin, saygısızlık yapmak pahasına seni dinlememi sağladın. Ama artık senin için yapabileceğim bir şey yok. Ne güzel şanslıydın. Şansını zorladın!<br>
'''Polat:''' Ben ölümden korkmam!<br>
'''Testere:''' Hiç kaybedeceğin bir şey yok mu?<br>
'''Polat:''' Olsa, burada olmazdım!<br>
'''Testere:''' Avukat kızı kaybetmekten korkmuyor musun?<br>
'''Polat:''' Senin Meral'i kaybetme korkundan daha az!
(Testere'nin bu lafı beklemediğini ve sinirlendiğini görürüz. Bu arada Polat sigarasını söndürür)
'''Testere:''' Benden makul bir şey isteseydin kabul edecektim. Ama dediğin gibi sana verebilecek bir şeyim yok. Zaman hariç. Ömrün, bugün kadar uzun değil! Git sevgilinle vedalaş! Yarını görmeyeceksin! O da seni yarın göremeyecek!<br>
'''Polat:''' Sabah ezanını Havuzbaşı Camii'nin köşesinde dinleyeceğim. Yeni günü orada karşılayacağım! Gelen her neyse, ölüm bile olsa, eyvallah!
===Aslan Akbey-Doğu Eşrefoğlu: "On yedi devlet"===
'''Aslan Akbey:''' Herkes 17 devlet kuruldu diye övünür, kimse 16'sı niye battı diye düşünmez.<br>
'''Doğu Eşrefoğlu:''' Düşündüğünü söyle.<br>
'''Aslan Akbey:''' İhanet!<br>
'''Doğu Eşrefoğlu:''' Büyük devletler ihanetlerle yıkılmaz Aslan.<br>
'''Aslan Akbey:''' Ama büyük devletler ihanetlerle küçülür. Teşkilatın ikinci adamı hain çıkabilir. Hatta gerekçeleri de vardır. Hiçbir şey yoksa evlatlarının geleceğini düşünür. Ama teşkilatın birinci adamı bu ihaneti savunup Amerika karşısında benim yüzümden itibar kaybediyormuşuz havası estirirse işte bu kabul edilemez. Mesele ben, o, şu, bu meselesi değil. Ben mühim değilim. Canımı alırlar olur biter. Aslan gider kaplan gelir. Ama ihanet içindekiler nasıl evlatlarını düşünüyorsa ben de vatan evlatlarını düşünüyorum. Onların 2-3 evladı varsa benim 70 milyon evladım var.<br>
'''Doğu Eşrefoğlu:''' Böyle düşünmek bizler için erdem değil olağandır. Böyle düşünmemek gaflettir. Lakin seni çocukluğundan beri tanırım. O günden bugüne çok şeyin değişti. Ama değişemeyen bir o kadar daha şeyin var. [[Irak]]'ta Amerikalılar'a meydan okuyorsun; [[Azerbaycan]]'da, Kafkasya'da dünyaya meydan okuyorsun. Aslanım! 17 devlet. Biz bu meydanlarda çok dik durduk. Masadakiler dik durmuyor diye götürüp kabre gömme. Artık bu vatanın bir ferdinin bile birilerine bileklerini uzatıp prangalanmaya tahammülü yok! Ama bunun yolu senin yolun değil. Sen sadece bir parçasısın. Sen vazifeni yap. Diğerleri de vazifelerini yapsın.<br>
'''Aslan Akbey:''' Benim vazifelerimin kurbanları ellerinde silah yoksa kelepçelenmek için bileklerini uzatır. Kafalarına çuval geçirilip gerisin geri postalanmaz!<br>
'''Doğu Eşrefoğlu:''' Sen milletin başına çorap örüyorsun, onlar da bizim başımıza çuval geçiriyor Aslan. Uçaksavarlara el koydun. Amerikalıyı öldürdün. İkinci adam elinde ölü kaldı, birinci adam elinden zor kurtuldu. Senin için daha ne yapayım? Onların eline bıraksam seni bir kaşık suda boğarlar.<br>
'''Aslan Akbey:''' Madem derin sularda geziyoruz, siz de benim derin köprümsünüz.<br>
'''Doğu Eşrefoğlu:''' Sanki karşımda Kuşçubaşı Eşref konuşuyor. Dedene ne kadar benziyorsun. Doğru ya, aslanın evladı aslan olur. Kuşçubaşı gibi tarlada domates ekerek ölmeni istemem, aslanın evladı Aslan. Nasılsa artık KGT yer altında. Bildiğini yap. Artık seni kimse şikâyete gelemez.<br>
'''Aslan Akbey:''' İstanbul'dan bir emriniz var mı?<br>
'''Doğu Eşrefoğlu:''' Karıncayı incitme.
===Testere Necmi-Laz Ziya: "Ben senin anan mıyım?"===
(İstanbul sefiri Süleyman Çakır'ın cenazesinden ve Altı Baba'nın öldürülmesinden sonra konsey toplanır; Laz Ziya, Testere'yi damadını öldürmeye azmettirmekle suçlar. Necmi ise bu suçlamaları reddeder:)<br>
'''Necmi:''' O zaman Ziya Bey benden özür dileyip bu düşmanlığa bi' son verecek. Hüsrev Ağa taraf olmaktan vazgeçecek. Çünkü ben onlara kardeşlikten başka hiçbir şey yapmadım.<br>
'''Ziya:''' (Hareketlenir ve çok sinirlenir.) Ulaaan! Ben senin anan mıyım? Üstündeki adam mıyım ki gözlerimin içine bakarak beni tehdit edeceksin, bi' de utanmadan özür bekleyeceksin! Haa?
===Kılıç-Laz Ziya: "Kimse istirahat edemez!"===
(Çakır vurulup öldükten sonra Laz Ziya Karahanlı'yla konuşmak için Karahanlı'nın evine gelir. Karşısına Kılıç çıkar.)<br>
'''Kılıç:''' Kendisi istirahatte Ziya Bey. Ben yardımcı olayım.<br>
'''Ziya:''' Karahanlı'yla görüşeceğim Kılııııııııç! Benim rahat etmediğim dünyada, kimse istirahat edemez!
===Hüsrev Ağa-Polat-Laz Ziya: "Binmesek de bindi derler, değil mi?"===
(Testere'nin kalemi kırılır, kalem Polat'a verilir.)<br>
'''Hüsrev Ağa:''' Canpolat, sen artık saltanat kayığına bindin.<br>
'''Polat:''' Binmesek de bindi derler, değil mi?<br>
'''Hüsrev Ağa:''' Hahaha...<br>
'''Laz Ziya:''' Hihihihi... Hağh, Hığh, Hihihihi...<br>
'''Polat:''' (gülümser) ...
===Testere Necmi-Çakır-Polat: "Kör testereyle keserim lan sizi!"===
(Çakır'la Halit uyuşturucu sahasında birbirlerine rakip olur. Çakır'ın bilmediğiyse uyuşturucuların sahibinin Testere olduğudur. Hesap sormak üzere Testere, Polat ve Çakır'ı çağırır.)<br>
'''Testere Necmi:''' Sizin probleminiz ne? Ne istediniz de verilmedi?<br>
'''Çakır:''' Büyüklerimiz bize her şeyi verdi. Küçüklerimiz biraz gürültü çıkarıyor, sesleri size kadar geliyor. Keseriz sesi bir daha rahatsız etmezler.<br>
'''Testere Necmi:''' Biz Çakır'a sefirliği sen savaş çıkarasın diye mi verdik?<br>
'''Polat:''' Savaşı biz çıkarmadık. Kardeşini gönderen Halit çıkardı. Evet, ilk kan onlardan döküldü.<br>
'''Testere Necmi:''' Sizin döktüğünüz kan da emdiğiniz kan da umurumda değil. Ama kan benim üzerime sıçrıyorsa... (Elini masaya vurur.) İstanbul'u mezbahaya çeviririm, sizi de oraya sefir yaparım!<br>
'''Çakır:''' Necmi Abi, işle ilgili sana ne gibi bi' yanlışımız olmuş?<br>
'''Testere Necmi:''' Sefir Bey, madem sefirlik yapacaksın, önce öğren: Kim ne iş yapıyor, kim ne iş yapmıyor. Her kanat çırpılan yer benim kümesim, ben de horozum diye girme. O topladığınız hapların hepsi benim!
(Telefon çalar.)
'''Testere Necmi:''' Al içeri.<br>
'''Testere Necmi:''' Kör testereyle keserim lan sizi!
(Cerrahpaşalı Halit odaya girer. Polat ve Çakır'la bakışır.) (...)
===Baron-Kılıç: "Lübnan'dan araştırın!"===
'''Kılıç:''' Emnniyetin elinde olan bilgi sadece bu kadar. Uzun süre yurtdışında yaşadığı için bir bilgi edinemedim. Ha... INTERPOL ile Emniyetin bilgileri de birbiriyle örtüşüyor.
'''Baron:''' Leyla... Enteresan. Adamın hikayesinde her şey var ama yaşayan tanığı yok, bir tek Leyla. Lübnan'dan araştırın!
'''Kılıç:''' Peki Efendim.
===Mehmet Karahanlı: "Ya yanında olursunuz ya da yok olursunuz!"===
(İş adamı ve Kurtlar Konseyinin Baronu Mehmet Karahanlı'nın, Uluslararası Ekonomi ve Ticaret İş Birliği Geliştirme Vakfının Büyük Orta Doğu Projesi Strateji Konferansında yaptığı konuşma.)<br>
'''Mehmet Karahanlı:''' Öncelikle hepinize geldiğiniz için teşekkür ederim. Sayın konuklar ve basının değerli temsilcileri, Amerika Birleşik Devletleri, 1995 yılından beri bir kavram üzerinde tartışıyor. Bizse Başkan Bush'un Türk heyetine verdiği dosyayla projeyi tartışmaya başladık.
Bu projenin adı, Büyük Orta Doğu Projesi'dir. Adından da anlaşıldığı üzere bu projenin coğrafi alanını sadece Orta Doğu oluşturmuyor. Balkanlar'dan Kafkaslar'a, Kuzey Afrika'dan Afganistan'a kadar uzanan uçsuz bucaksız bu Müslüman coğrafyası, yeniden şekillendirilmek isteniyor. Dikkatinizi çekerim, Amerika'nın bu büyük değişim projesinin merkezinde Türkiye vardır.
(Konferansı gizlice takip eden Aslan "Amca" Akbey, bu söze sinirlenir.)<br>
'''Aslan Akbey:''' Ne değişimi? Yüz senede Türkiye'yi parçalamak için isim değiştirip durdular. Büyük Orta Doğu; küçücük, zavallı Türkiye. Proje bu!
'''Mehmet Karahanlı:''' Türkiye'nin rolüne değinmeden önce bu projenin amacından sizi haberdar etmek istiyorum: Sayın konuklar, 50 yıllık büyük müttefikimiz Amerika Birleşik Devletleri, dünyanın doğal kaynaklar üretim merkezi sayılacak bu coğrafyaya demokrasiyi, insan haklarını,özgürlükleri ve modernliği getirmek istiyor. Bunun adı küresel sorumluluktur. İzninizle.
(Karahanlı su içer.)
(...)
'''Mehmet Karahanlı:''' Değerli konuklar, bir gerçeğin altını çizelim: Amerika dünyayı yeniden şekillendiriyor. Bırakalım o bir dönemin emperyalizm gibi demode sözlerini. Dünya yerinde durmuyor. Sınırlar kalkıyor, duvarlar yıkılıyor, dünya değişiyor. Küreselleşmeye karşı duran teröriste ağzından tokat gibi geliyor.
'''Mehmet Karahanlı:''' Sorarım size: Hani nerede Saddam, Hani nerede Usame bin Laden?
(...)
'''Mehmet Karahanlı:''' Sayın konuklar, bu büyük coğrafyada Amerikan çıkarlarını tehdit eden her ne olacaksa bu, Türkiye'yi de tehdit etmektedir. Türkiye'nin çizgisi artık net olmalı. Ulusalcılık diyerek, içimize kapanarak bu Büyük Orta Doğu Projesi'nin içinde yer alamayız. Bu projede, Türkiye'ye büyük roller düşüyor. Büyük Orta Doğu Projesi, bizim için hayati önemdedir. Amerika'nın bu projesini gerçekleştirmesi için bizim gibi yerel güçlere ihtiyacı var. Bu desteği koşulsuz yerine getirmeliyiz arkadaşlar. Bu proje, bizim geleceğimizdir. Bu güvenlik şemsiyesinin altına çekinmeden girmeliyiz. Artık alışılmış statükoların yıkılma zamanı gelmiştir. Dünya, ihtiyaç duyduğu petrolü, doğal gazı; güçsüz, minicik ülkelerin eline bırakamaz arkadaşlar. Bu tarihsel süreçte Türkiye'ye büyük görevler düşüyor. Bu proje bizim için hayati önemdedir ve Amerika Birleşik Devletleri, bizim yanı başımızdadır.
(Yoğun bir alkış başlar, Karahanlı onaylayıcı bakışlar atar.)
'''Mehmet Karahanlı:''' Saygıdeğer konuklar, evet, hepimizin bildiği gibi bu projenin Büyük Orta Doğu hayalinin gerçekleştirilmesini istemeyen güçler yok değil. Ne yazık ki müttefikimiz Amerika'ya diş bileyenler, içeride ve dışarıda düşmanlar vardır. Dün birbirine silah çeken, birbirini vuranlar bugün Amerika düşmanlığı için ittifak yapıyor. Bakın! Onların hamilerini de bilmiyor değiliz. Kendilerini hâlâ Soğuk Savaş döneminde görenler var. Evet, dünyada Amerika tek güçtür! Ya yanında olursunuz ya da yok olursunuz!
'''Mehmet Karahanlı:''' Dünyada Amerika Birleşik Devletleri tek güçtür! Ya yanında olursunuz ya da yok olursunuz! Geleceğin dünyası budur!
(Yeniden yoğun bir alkış başlar, Karahanlı'nın konuşması biter.)
===Aslan Akbey-Gizemli Adamlar: "Sen tarih oldun, haberin yok!"===
'''Birinci Buluşma'''
''(Uyuşturucu yüklü gemi Nasibim 1'e KGT tarafından operasyon yapılmak üzereyken gemi, sahipleri tarafından batırılır. Bu başarısızlık üzerine Aslan Akbey, Gizemli Adamlar tarafından çağrılır.)''
(Aslan Akbey, odaya girer. Oda, Türk Dünyası haritasıyla kaplanmıştır.)
'''Aslan Akbey:''' (Kapıyı kapatır.) Geç kalmadım umarım?
'''Birinci Gizemli Adam:''' Buyurun Aslan Bey.
(Aslan Akbey, sandalyeye oturur. Çantasını sandalyenin yanına koyar.)
'''Birinci Gizemli Adam:''' Lüzumu üzerine çağrıldınız. Nasibim 1 fiyaskosu hakkında malumatınıza başvuracağız.
'''Birinci Gizemli Adam:''' (Kahvesinden bir yudum alır.) Hiç bizi dinlemediniz. Üstelik bize hep kuşkuyla baktınız. N'oldu?
'''İkinci Gizemli Adam:''' Servisinizi küçültün dedik, büyüttünüz. Sonuçta her büyüyen örgüt gibi riskler ortaya çıktı. Başta Amerikan Uyuşturucuyla Mücadele Örgütü DEA olmak üzere hepsi Nasibim 1 operasyonunu merakla bekliyordu. Sonuç fiyasko oldu. Neden? Çünkü sizin içinizde sızma var!
'''Üçüncü Gizemli Adam:''' (Elinde gözlüğüyle.) DEA'dakiler bile sızdırmadılar. Sizden sızdı, inanılır gibi değil!
'''Aslan Akbey:''' DEA'nın sızdırmadığını nereden biliyorsunuz?
'''Birinci Gizemli Adam:''' Konu başka Aslan Bey! Siz, hiçbir konuda olmadığı gibi bu operasyon konusunda da bilgilerinizi, belgelerinizi bizimle paylaşmadınız. Fikirlerimize müracaat etmediniz. (Aslan Akbey kahvesinden bir yudum alır.) Sessiz kaldık. Herhâlde başarısını paylaşmak istemiyor diye düşündük. Ama şu anda ülke olarak başarısızlığınızı paylaşıyoruz.
'''Aslan Akbey:''' Burada bana karşı her zaman olduğu gibi ön yargı var. Henüz ortada bir fiyasko yokken benim üstüme geliyorsunuz. Bunun nedenini anlamıyorum.
'''İkinci Gizemli Adam:''' Henüz fiyasko yok mu? Gemideki sevkiyatın on tondan az olmadığını söylüyorsunuz. Mallar nerede? Balıklar yiyor. Bu, resmen fiyaskodur (Fincanını tabağa sertçe koyarak) ve bedeli ağırdır.
(Aslan Akbey sert sert İkinci Gizemli Adam'a bakar.)
'''Birinci Gizemli Adam:''' Aslan Bey hâlâ kafanızın doğrultusunda işler yapıyorsunuz.
'''Aslan Akbey:''' Sizin kafanızın doğrultusunda mı çalışmamı istiyorsunuz?
'''İkinci Gizemli Adam:''' Devlet böyle çalışmaz. Siz elinizde silahla kovboyculuk oynuyorsunuz.
'''Aslan Akbey:''' Kovboylarla benim işim yok. (Ağzına sigara koyar.) [Üçüncü Gizemli Adam'ı kastederek] Burada kimin işi var, onu hepimiz biliyoruz. (Sigarasını yakar.)
'''Birinci Gizemli Adam:''' Buradaki herkes vatanperverliğini ispatlamış insanlardır Aslan Bey. Sizin gibi, bizim gibi.
(Aslan Akbey sigarasını içer. İkinci Gizemli Adam sigara paketini açar, sigarasını yakar.)
'''İkinci Gizemli Adam:''' (Sigaranın dumanını üfler.) Bi' de sık sık Ankara'ya gidip devletin sinir merkezlerindeki büyüklerimizi etkiliyorsunuz. Yok ulusalcılık yok bağımsızlık gibi kavramları bugün artık ne idüğü belirsiz, siyasetten yok olmuş birtakım dinozorlar savunuyor. Koca devlet bunların arkasına düşemez.
'''Aslan Akbey:''' (Sigarasından bir fırt çeker.) Siz kimsiniz? Bağımsız olmayalım, ulusal olmayalım. Bunu mu istiyorsunuz?
'''Üçüncü Gizemli Adam:''' Aslan Bey; Irak'ta, Kıbrıs'ta, Balkanlar'da, Kafkaslar'da devletin ulusal çıkarlarına ters düşecek hareketlere, ilişkilere biz değil siz girdiniz. (Elinde gözlüğüyle.) Asıl soru şu: Siz kimsiniz? KGT mi KGB mi? (Gözlüğünü masaya fırlatır.)
(Aslan Akbey elinde sigarası, hışımla ayağa kalkar. İkinci Gizemli Adam'a bakar.)
'''Aslan Akbey:''' Nasibim 1 operasyonu sorgusundan buralara mı geldik şimdi? Peki, istediğiniz gibi olsun beyler. Ben hata yaptım öyle mi? Evet, bugün İtalya'nın, İspanya'nın askerlerini çekmek için çaba sarf ettiği bir bataklığa Mehmetçiğin gömülmemesi için mücadele verdim. Hata yapmadım. Kimseye Mehmetçiğin kanıyla siyaset yaptırmadım. Hata etmedim. Ama bi' gemi battı yine hata etmedim, hatalı ilan edildim.
Siz bana diyorsunuz ki bir gemi battığı için Türkiye'nin itibarı iki paralık oldu. Ben, bu ülkenin itibarı için her şeyimi feda ederim. Ama ben diyorum ki geçen binlerce gemiyi el sallayarak seyredenler, en az benim kadar itibar peşinde koşacaklar, kelle peşinde değil!
'''Aslan Akbey:''' (Koltuğuna oturur.) Beyler, bu ülkeyi apoletlerini söküp atan bir kuşak kurdu. Biz makam, derece farkı, prim için bu yola baş koymadık. Devletin bekası için biz de apoletlerimizi söker atarız. Karar sizin.
'''Birinci Gizemli Adam:''' Aslan Bey, devletin bekası sizden yirmi dört saat içinde kesin bir netice bekliyor. Köstebek devlete teslim edilecek. Toplantı bitmiştir.
(Aslan Akbey çantasını alarak sandalyeden kalkar.)
'''İkinci Buluşma'''
''(Aslan Akbey, Polat Alemdar'dan hainin kim olduğunu ve malların başka bir gemide olduğunu öğrenir. Bunun üzerine Gizemli Adamlar'ı ziyarete gelir.)''
'''Aslan Akbey:''' (Kapıyı açar ve içeri girer.) İyi günler. (Koltuğa oturur.)
'''Birinci Gizemli Adam:''' Buyurun Aslan Bey. Sizi dinliyoruz.
'''Aslan Akbey:''' Yarım saat içinde her şeyi anlatacağım. Bana biraz daha müsaade eder misiniz? (Birinci Gizemli Adam onaylayıcı bir bakış atar.) Kahve alabilir miyim?
(Bu sırada Şanslı S isimli gemiye emniyet tarafından operasyon yapılır. Uyuşturucu seheminin bütün malları ele geçirilir.)
'''Aslan Akbey:''' Kamu Güvenliği Teşkilatı, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin en önemli sinir merkezlerinden biridir. Benim teşkilatımda sızma, sızıntı, ihanet gibi kelimelere yer yoktur.
'''Birinci Gizemli Adam:''' Nasibim 1 ortada Aslan Bey. Bize laf salatası yapacak durumda değilsiniz.
'''Aslan Akbey:''' Nasibim 1 bir yanıltmadır, bir yemdir. Nasibim 1'de bir kilo bile uyuşturucu madde yoktu. Gemi, operasyon süsü nedeniyle sahipleri tarafından batırılmış, Şanslı S isimli eroin ve baz morfin yüklü gemiye yapılacak gerçek operasyonun güvenliğini sağlamıştır. Şu dakikalarda emniyet birimlerinin düzenlediği operasyonlarda hedeflenen mallar ele geçirilmiştir.
'''İkinci Gizemli Adam:''' Bunu bizden niye sakladınız?
'''Aslan Akbey:''' Ben, sadece teşkilatıma güvenmekle yükümlü bir devlet görevlisiyim. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin şeref ve haysiyetini, her şeyin ve herkesin üzerinde tutarım. Bundan sonra benim karşıma geçip şahsımın temsil ettiği teşkilatımı ihanetle suçlayacak kişi ya da klikleri diplomatik olmayan bir dille cevaplayacağımı bildiririm. Herkese görevlerinde başarılar dilerim.
(Aslan Akbey, sandalyeden kalkar, kapıya doğru yürür.)
'''Aslan Akbey:''' (Kapıyı açmadan önce arkasını dönerek) Artık gözüm üstünüzde. İlk hatanızda, hepinizi tarihe gömeceğim.
(Aslan Akbey, kapıyı açıp dışarı çıkar, arkasından kapıyı kapatır.)
'''Birinci Gizemli Adam:''' Sen tarih oldun, haberin yok!
===Pala-Üçüncü Gizemli Adam: "Tarihteki isimsiz kahramanlardan biri."===
''(Kirve, Pala'yı suikast için İstanbul'a yollar. Pala, Hüsrev Ağa'nın yanına yerleşir. Daha sonra da emir almak için Üçüncü Gizemli Adam'ın yanına gelir.)''
(Üçüncü Gizemli Adam, çantasını açar. Çantanın içindeki bir fotoğrafı Pala'nın önüne atar.)
'''Pala:''' (Fotoğrafa bakar.) Kim bu adam?
'''Üçüncü Gizemli Adam:''' Tarihteki isimsiz kahramanlardan biri.
'''Pala:''' (Fotoğrafa bakarak) Cesedi size lazım mı? Yem olarak kullanılacak mı?
'''Üçüncü Gizemli Adam:''' Cesedi kamuoyuna lazım. Öldürdüğünüz yerde bırakın. Gerisini biz hallederiz.
(Pala, Üçüncü Gizemli Adam'a biraz baktıktan sonra fotoğrafı incelemeye başlar. Fotoğraftaki, Aslan Akbey'dir.)
===Memati-Hâkim: "Su testisinin, su yolunda niye kırıldığını gördüm de ondan."===
'''Memati''': Bir kez yol ayrımına geldim, kafama silah dayadım. Bana mafyayı bitirene kadar benimle savaş dedi.
'''Hakim''': Sen niye bunu kabul ettin?
'''Memati''': Su testisinin, su yolunda niye kırıldığını gördüm de ondan. Bize öğrettiklerinin yalan olduğunu, testiyi kırasın diye seni dereye gönderdiklerini gördüm de ondan. Kabadayı geçinenlerin zavallı olduklarını gördüm de ondan. Silahın ardına sığınanların cebini, gırtlağını düşündüğünü gördüm de ondan. Ben babaların yanında çok gezdim, onların baba olmadığını anladım da ondan. Polat Alemdar geldi dedi ki; bir çocuk babasız büyür, ama anasız büyüyemez. Bizim tek bir anamız var, o da vatan. Anamızı sevdiğimiz için pişman mısınız diye soruyorsunuz. Anama bugünde laf söyleyenin dilini koparır, el uzatanın elini kırarım. Hiç de pişman olmam.
===Aslan Akbey-Mehmet Karahanlı: "Bu imparatorluğu başına yıkacağım Karahanlı."===
''(Mehmet Karahanlı kitap okurken daha önceden '''Amca''' ismiyle haber gönderen Aslan Akbey içeri girer. İçeri girerken Karahanlı hapşırır.)''
'''Aslan Akbey''': Hala günde üç kere mi?<br>
'''Mehmet Karahanlı''': ''(Şaşırır)'' Sen miydin o? ''(Aklına daha önce bir otelde yemek yerken karşılaştıkları ama Aslan'ı tanımadığı sahne gelir.)''<br>
'''Aslan Akbey''': ''(Oturur)'' Tanıyacak mısın diye karşına çıktım ama tanımadın.<br>
'''Karahanlı''': Çok değişmişsin.<br>
'''Aslan Akbey''': Sen de hiç değişmedin.<br>
'''Karahanlı''': Bunca zamandır neredeydin?<br>
'''Aslan Akbey''': Seni izliyordum.<br>
'''Kılıç''': Neden?<br>
'''Aslan Akbey''': Başınıza bir şey gelmesin diye.<br>
'''Karahanlı''': Hala devlet görevin devam ediyor mu?<br>
'''Aslan Akbey''': Senin? ''(Kılıç şaşırarak Karahanlı'ya döner)''<br>
'''Karahanlı''': Ben hiçbir zaman devlet için çalışmadım.<br>
'''Aslan Akbey''': Biliyorum. Her zaman kendin için çalıştın.<br>
'''Karahanlı''': ''(Müstehzi bir tavırla)'' Devlet dediğin nedir ki? Ben, sen, o değil mi?<br>
'''Aslan Akbey''': Büyük Ortadoğu dediğin nedir ki? Sen, siz, onlar değil mi?<br>
'''Karahanlı''': Neden geldin buraya?<br>
'''Aslan Akbey''': Bende sana ait kıymetli bir hazine var.<br>
'''Karahanlı''': Eee?<br>
'''Aslan Akbey''': Seni yok edecek kadar kıymetli bir hazine.<br>
'''Karahanlı''': ''(Aynı müstehzi tavırla)'' Yok et o zaman.<br>
'''Aslan Akbey''': Sen beni yok etmeyeceksin, ben de seni. İkimiz de devlet için gerekliyiz.<br>
'''Karahanlı''': Neden bahsediyorsun?<br>
'''Aslan Akbey''': Bilmeden infaz emrimi verdirdin, onu geri al.<br>
'''Karahanlı''': Ben kimseye bir emir vermedim.<br>
'''Aslan Akbey''': İşbirliği yaptıkların, müttefiklerin verdi. Sen geri alacaksın, ben de sana hazineni geri vereceğim.<br>
'''Kılıç''': Bizde olmayan, sizde olan ne var ki?<br>
'''Aslan Akbey''': Bir düşünün bakalım neyinizi kaybettiniz? ''(Ayağa kalkar)'' Benim cesedimden elde edeceğiniz hiçbir şey yok. Ama ölü ya da diri, bu imparatorluğu başına yıkacağım Karahanlı. ''(Odadan çıkar, Karahanlı şoke olmuştur.)''<br>
'''Kılıç''': ''(Karahanlı'ya dönerek)'' Testere Necmi!
==Karakterlerin sözleri==
===Mehmet Karahanlı===
*Adalet, sadece liyakat değildir. Adalet, aynı zamanda fırsat eşitliği yaratmaktır. Adalet, yeni insanları teşvik edici olmaktır ve sonuç olarak adalet, başarıyla yerine getirilmiş bir görevin ödülünü geciktirmeden vermek demektir.
:(Kumarhane açılış iznini Çakır'a verirken.)
*Barış, romantiklerin lafıdır beyler. Savaşsa çağımızın bir gerçeği.
*Savaşı güçlü olanlar kazanır ve silahlar sustuğunda kazanmış olan taraf, o savaştan çok daha güçlenmiş olarak çıkar. Savaşın gerekli olduğu yerde barış, safsatadan ibarettir. Korkakların ve acizlerin safsatası.
*Senden yana olanlara bir şey vermezsen neden senden yana olsunlar?
*Sadece kumarı oynatan kazanır Kılıç, sadece kumarı oynatan.
*Altta daima kriz olacak ki üst daima kurtarıcı olarak görülsün.
*Zar atanlar, silah atmaya başladı.
*Tamam, onun eli güçlü ama kumarı oynatan benim.
*İntikam, soğuk yenildiğinde lezzetli bir aştır.
*Millîcilerse sarsın içsinler. Düğünlerde havaya ateş etsinler. Benim konseyimden de defolup gitsinler.
:(Laz Ziya ve Hüsrev Ağa'nın gelenekçi ve millîci olduklarını belirten Kılıç'a.)
*Anasız büyürsün, ortaksız büyüyemezsin Necmi.
*Satranç tahtası kapandığında piyonla şah, aynı torbaya konur. Benim şahlıktan vazgeçmeye niyetim yok.
*Hiç kimse alternatifsiz değildir, vazgeçilmez değildir.
*Yavuz Selim'in sırtında çıkan sivilceydi, sonra çıban oldu, sonra şir-i pençe oldu. Ondan doğan da Süleyman oldu. Bir sivilce hiçbir şeydir ama ardından geleni bilirsen.
*Cevabını bilmediğin sorular sorma, Necmi.
*Dengeler Kılıç, dengeler.
*Baronlar için ülkeler yoktur, dünya vardır.
*Dostunu da düşmanını da kendin seçtiğin sürece güçlüsün.
*Sen piyonsun, ben şah. Seni kaybedersem çok çoğu 2 puanım gider, sen beni kaybedersen oyun biter.
*Bazen merhamet, bazen adalet yanlış kararlar verir.
*Sana lazım olmayacak şeyleri öğrenmeye çalışma.
*Herkes bir hayatı seçer ve bunun bedelini öder.
*Bir adamın ölü ya da diri olduğunu 30 yıl boyunca fark etmemişsen muhakkak dinlemeye değer bir şeyler söyleyecektir.
:(Aslan Akbey hakkında.)
*Büyürken kaçırdığım küçük şeyler, benden daha fazla büyümüş.
*30 yıl güvenmek için yeterli bir süre. Ama yanılmamak için değil. Benim için şahıslar değil, sistem önemlidir.
:(Testere Necmi hakkında.)
*Harpleri ben başlatırım Kılıç. Kurşunun yönünü ben söyletirim, çamuru ben hazırlarım. Üstüme kan bulaşacaksa kan gölü yaratır, onun içinde yıkanırım.
*Bana maşa lazım, ateş değil.
:(Polat'ı konseye neden almadığını soran Kılıç'a.)
*Vadiye pus hâkim. Bu pusta mermi atarsan ancak yerini belli edersin, av olursun.
*Terazinin iki tarafında kimin durduğunun önemi yok. İki kefeyi tutan demir önemli.
*Akıllı insanlar yeni fikirleri tartışırlar, normal insanlar sonuçları tartışırlar, küçük insanlarsa başka insanları tartışırlar.
*Bir gemi batıyorsa o gemide ben yokum demektir.
*Eğer birisi seni aldatmışsa bu onun suçudur. Eğer o kişi seni pek çok kere aldatmışsa bu senin suçundur.
*Kelle veren tarafta değil, kelle alan taraftayız.
*Bazı insanları toprak çeker, Kılıç.
:(Hüsrev Ağa'nın Ruslarla anlaşması hakkında.)
*Kurtlukta düşeni yemek, kanundur.
:(Kılıç, Hüsrev Ağa'yı öldürdükten sonra.)
*Neden düşmanıma güçlü görüneyim ki? Gelsin, parçalayayım.
*Hayatta hiçbir şey tesadüf değildir.
*Bu ülkede sakın şaka yapma, ciddiye alırlar.
*Ölüme daha yakın olan ihtiyar kurt sadece parçalar, karnını doyurur. Sürü umurunda bile değildir.
*Ben hayat alırım, hayat vermem.
*Merhamet edin efendim!
:(Mabet'te öldürülmeden önce.)
===Aslan Akbey===
*İki kişinin bildiği sır değildir.
*Kurtlar Vadisi'nde iz sürmek istiyorsan kurdun postunu giymek zorundasın.
*Kurtlar Vadisi'nde gövdeden kopan başlar üzerinde ilerlenir.
*Kurtlukta kanun, düşeni yemektir. Düşmeyeceğiz.
:(Polat'la kendine düzenlenen suikast girişimi hakkında konuşurken.)
*Türkiye'ye çuval giydirirler de benim aslanlarıma kefenden başkasını giydiremezler.
*Amacımıza ulaşıncaya kadar karşına çıkan herkes, hayatıyla amacımıza hizmet etmezse ölümüyle bu hizmeti gerçekleştirecek.
*Kapıdan içeri girip yeminini edersin; çıkarken hayatın, yemin ettiğin masanın üzerinde kalmıştır.
*Çarkın nasıl işlediğini bilmek önemli değil, çarka çomak sokmak önemli.
*Tıpkı şairin dediği gibi evlat: Biz ki ustasıyız vatan sevmenin.
*Kumarda kazanan yoktur, sadece oynatan kazanır.
*Bir çocuk babasız büyür, ama anasız büyüyemez. Senin anan vatan.
*Ekmek yediği yere ihanet eden, gün gelir ekmek yediği yerden kurşun yer.
*Her şeyin zamanı var: Yaşamanın, sevmenin, hatta ölmenin bile.
*Gelenekçi insanlar görünenden değil görünmeyenden korkarlar.
*Vatan için gerekirse parçalarımızı yerlerden kazırlar da, bırakacağımız izi tarihten kazıyamazlar.
*Ankara zaman kaybetmek için, İstanbul zaman kazanmak için iyidir.
===Süleyman Çakır===
*Adam gibi ölmek için adam gibi yaşamak lazım.<ref>https://www.youtube.com/watch?v=DkAHxvoA2Q8?t=563</ref>
*Kim lan bu yerden bitme karı? Ne anamız kaldı ne avradımız be kardeşim!
:(Elif kahveye gelip Çakır, Seyfo Dayı ve Polat'a Kanlıca meselesi yüzünden kızıp gittikten sonra.)
*Ne güzel İstanbul be!
*Namımızın büyüklüğü, dostlarımızın büyüklüğündendir.
*Ölüler de zannediyor ki diriler her gün helva yiyor.
*Kulun bi' hesabı varsa Allah'ın da bi' hesabı var.
*Ya derdimize derman ya katlimize ferman!
*Biz büyüklerimiz sayesinde sürüye dâhil olduk. Kar üstünde kan izi kalsa da üstümüzde akbabalar uçsa da son nefesimize kadar kuyruğumuz da diktir başımız da.
:(Hapisteyken ziyarete gelen Laz Ziya ve Hüsrev Ağa'ya.)
*Bana olmazları anlatma Müdür. Sana olmazları anlatmaya kalkarsam bu yaştan sonra çocuğun olmaz.
:(Cezaevinden çıkmasının mümkün olmadığını söyleyen Cezaevi Müdürü'ne.)
*Yüzünü de değiştirseler, kaşını gözünü de değiştirseler biz adamı dilinden tanırız. O dili de bir ara keser atarız.
:(Serdar hakkında, yüz değiştirerek Polat olmuş Ali Candan'a.)
*Ölenin arkasından ağlama ki sen öldükten sonra arkandan ağlayan bırakma.
*Ya söz dinleyeceğiz ya söz söyleyeceğiz. Ama ne olursa olsun kardeşime can borcumu ödemeden bu dünyayı terk etmeyeceğim.
*Keser döner sap döner, gün olur hesap döner.
*Ama Allah hakkı için, çok üstüme geliyorlar. Herkes üstüme üstüme geliyor. Bardak zaten dolu, damlayana yazık olacak.
*Kanla başladık, kanla hükmedeceğiz.
:(İstanbul'un kabadayılarına sefirliğini ilan ederken Cerrahpaşalı Metin'in kafasının kesilip kanlarının masaya yayılması üzerine.)
*Benim bu alemdeki raconum Dayı, silahımı çıkardıktan sonra mermim bitene kadar yerine koymamaktır.
*Azdan az çoktan çok gider. Ne gele gele!
*Yürü bre Hekimoğlu! Ünye Fatsa arası Ordu kuruldu. Ulan... Ölümden öte köy mü var be! ''(Sigaradan bir fırt çeker.)'' Ya bismillah!
:(Süleyman Çakır, vurulacağı yere giderken.)
===Polat Alemdar===
*Ölüm, ölüm dediğin nedir ki gülüm? Ben senin için yaşamayı göze almışım.{{efn|Ali Candan iken.}}
*Dostun dostum, düşmanın düşmanımdır.
*Her şeyin sonunu düşünen kahraman olamaz.
*Ben bu vatanı karşılıksız da severim.
*Sevdiğinle buluşursun ama bilirsin ki bu hasretin sonu değildir.
*İnsan idealleri için zevklerinden vazgeçebilmeli.
*Her sabahın bir akşamı vardır.
:("Seni sabaha kadar ezdiririm." diyen polise.)
*Evliliğin tahliyesi yok Çakır.
:(Polat Alemdar, Çakır hapishaneden çıktıktan sonra ona Elif'le evlenmesi gerektiğini söylerken.)
*O değil de dayı siftahsız ölecektin, ona çok üzüldüm.
*Öyle çok sevdim ki onsuz yaşadığım her anı eksik yaşadım. Öyle çok sevdim ki onu yaşatabilmek için kendimi öldürdüm.
*Racon kesmiyorum, kafa kesiyorum!
:(Cerrahpaşalı Metin'in kafasını kesmeden önce.)
*İtaatsizliğin raconunu biz koymadık. Ama biz uygularız!
*Yaşamak için yalvarmadık ölmek için de yalvarmayız.
*Biz ölmeyi çoktan göze aldık da yanımızda kimleri götüreceğiz onu düşünüyoruz.
*Bilmediğin yere kapıdan girmeyeceksin.
*Ben, mafya babasıyım!
*Biz belimize silahı silahla vurulmak için koyduk. Ama yüreğimizden vurdular bizi.
*Cenneti göremeyeceğiz Memati, bari cehennemi hak edelim.
*Kötü köpek, sürüye kurt getirdi Aslan Amca.
*Başkasının kırdığı kalemi almak istemem. Çünkü ben yarın başkasının kutusunda kalem olmak istemem.
:(Karahanlı'nın kırdığı Necmi'nin kalemi verilmek istenince.)
*Memati, çocuklara haber ver: Testere'ye selamımızı söylesinler.
:(Testere'nin mekânlarına baskın emri verirken.)
*Ne sevdiklerim için yaşayabiliyorum ne de vatanım için ölebiliyorum.
*Avın eti yenmiyorsa amaç oyun oynamaktır Abdülhey.
*Devletle ortak olanın vereceği çok olur, Allah'la ortak olanın alacağı çok olur Memati.
*Ben senin canın için ömrümü bir kibritin kavında tutuştururum ama benim yanmam senin gönlündeki ateşin sönmesini sağlamaz.
*Umarım ömrümün sonunda doğrularım yanlışlarımdan fazla olur.
*Kural 1: Karar verdin mi uygulayacaksın. Kural 2: Uygularken tereddüt etmeyeceksin. Kural 3: Tereddüt ettiğinde kaybedersin. Kural 4: Kaybedenlerin kaydı düşülür!
*Biz ormanların kralıyız aslanım. İte çakala verecek canımız yok!
*Sen benim hem var olma hem de yok olma sebebimsin.
*Ahirim sensin Elif.
*Benim hayatımın hepsi yalan Elif. Tek gerçek sensin!
*Sakın 30 yıl hukukun olmayan birine, sakın deme!
*Kimin kafasına sıkarsan sık, benim canımı sıkma artık Memati.
*Geldim Nizamettin, dünyanı karartmaya geldim.
*Kimileri okur öğrenir, kimileri yaşar öğrenir.
*Tarihe nereden bakacağız? 1907'den tarihe bakarsak Enver Paşa eşkıyadır. 1908'de hürriyet kahramanı. 1914'te başkomutan vekili. 1918'de sürgün bir mağlup komutan. 1923'te vatan haini.
*Haddini bilmek, az sonra ölecekmiş gibi yaşamaktır.
===Laz Ziya===
*Pokeri niye seviyorum biliyor musun Kılıç? Elin açmazsa oyuna girmezsin.
*Hasmın ayağına gelecek kadar cesursa sen de karşısına çıkacak kadar cesur olacaksın Orhaan!
*Birileri yatağa düştük diye toprağa düştük sanmış.
*Bak koçum! Sen kısa pantolonla ananı keserken ben 3000 kişiye racon kesiyordum!
*Dostum olmaz, hasmım yaşamaz.
*Kardeşlik hukuku ihaneti barındırmamalı. İşin içine ihanet girdi mi kardeşlik bitmeli, hukuk başlamalı.
*Bu âlemde karısının lafıyla, adıyla iş yapan adam; karı muamelesi görür.
:(Karısının ismiyle İsrail'den uçaksavar sipariş eden Tombalacı'ya.)
* Bilmediğin işe girersen sonunda muhakkak bir şey kaybedersin. Bu kadar yüzsüz olursan muhakkak canını kaybedersin!
*Üstüne dünyayı yıkarım. Oturduğun koltuğa dua et.
:(Laz Ziya, arkasından sehem kuran Tombalacı'ya.)
*Hükümdara aynı anda hem asalet hem adalet hem merhamet gerekir.
*Ağa önünü görür ancak arkasını görmezse ölür.
*Ben Trabzonluyum, şampiyonu ben tayin ederim.
===Hüsrev Ağa===
*İnsanların istikbale dair vadettikleri, mazideki icraatlarına bakmadan anlaşılamaz.
*Büyüğünü bilen, büyüğünden büyüktür.
*Kuştan korkan darı ekmez, ekse de korkuluk dikmez.
*Katranı kaynattık olmadı şeker Sayın Karahanlı. Daha da kaynatırsan olup olacağı zifttir.
*İşkembesi büyük adam, bi' avuç suya doymaz.
:(Pala hakkında.)
*Ankara'dan ferman geldikten sonra, İstanbul'da padişah olsan kellen gider.
*İstemeyecek kadar tok, reddetmeyecek kadar edepli.
:(Polat hakkında.)
*Dünya bir gündür, o da bugündür.
*Rutubetin kokusu çoktandır burnumda. Dama düşene hâkim değil hekim lazım.
*Kurda akıl, güneş doğana kadar lazımdır.
*İnsana güvenme ölür, ağaca yaslanma kurur.
* Her gün yenilik, benim geleneklerime ihanettir.
*Kör çobanın sürüsünün akıbeti uçurumdur Karahanlı!
*Sen çiftlikte at tımar ederken ben insan tımar ediyordum.
:(Karahanlı hakkında)
*İhanet, seni baron yapanları hiçe saymaktır.
*Muktedir olamayan karısından müddet ister.
===Doğu Eşrefoğlu===
*Aslan ceylanı yemeye kırk gün önceden karar verir de. Kırk gün ortalarda gözükmez, karnının gurultusu duyulmasın diye.
*Atasını tanımayan, it peşinde gezer.
*Atatürk'ün "[[:w:Yurtta sulh, cihanda sulh|Yurtta sulh, cihanda sulh]]" vecizesini; bilinçli ya da bilinçsiz, bugüne kadar hep yanlış yorumladılar. Gazi bu cümleyi kurarken bi' yandan [[:w:Balkan Paktı|Balkan Paktı]]'nı, bir yandan [[:w:Sadabat Paktı|Sadabat Paktı]]'nı kuruyordu. Bu paktlar bölgesel güç olduğumuzun deklarasyonudur ve demektir ki: Benim olduğum bi' bölgede çatışma istemiyorum.
:Bunun adına ister ulus devlet de ister emperyal devlet. Türkiye'de nasıl bi' sistem kurarsan kur, ne sömürgeci emperyal olabilir ne de kabuğuna çekilmiş ulus devlet olabilir. Bunun orta yolu hem ülkemiz için hem de dünya için bulunmalı.
*Ben soru sormam, hesap sorarım.
*Çakalın yaveri tilki olur.
*Güneşi doğuran onlar değil, batıran onlar değil gerisini bilemem aslanım.
*:(Tapınakçılar hakkında)
*İstihbarat, hadise cereyan ettikten sonra öğrenmek değildir.
*Kanı Efe, içi Ali, dışı Polat! Birini seç evlat!
*Siz vatan satmaya uluslararası ilişkiler mi diyorsunuz?
*Vatan dediğin bu aslanlar, bir de bunları doğuran aslan analar.
:
===Seyfo Dayı===
*Allah kadının haklı olanından saklasın.
*Cennetten çiçek alıp cehenneme dikemezsin, cehennemden kor alıp cenneti yakamazsın.
*Ben, gaz maskesiyle gül koklamam yeğenim!
*Tedariksiz hacete giden domala domala taş arar tosunum.
*Bir memlekette nizam, uçkurdan bozulur.
*Allah'ım, düşman da olsa kapıyı çalan erkek olsun.
===Kılıç===
*Biz insanları hayal edemeyecekleri yerlere taşırız. Ta ki onlar kendi hayallerini kendi başlarına kuruncaya kadar.
:(Süleyman Çakır'a.)
*Sadakatte şart koşulmaz.
*Hatırla kimse yaşamaz, hatırla kimse yükselmez, hatırla kimsenin edepsizliğinin üstü örtülmez!
*Karahanlı'nın buyruğudur: İstanbul bundan böyle senin. Bu şehre dair tasarruf, güç, denge, adalet, taksimat; Konseyin çizdiği sınırlar çerçevesinde sana ait. Hayırlı uğurlu olsun.
:(Çakır'a İstanbul sefirliğini beyan ederken.)
*Verilen emir, geri alınmaz; yerine getirilmeyen emir, tekrarlanmaz.
* Rus silahından kurşun, sesinden çabuk gelir.
*Bi' Fransız atasözü der ki: Felaketler, art arda gelir.
*Burası, Bâbıâli. Sen, buradan dünyayı yönetiyorsun. Yeniçeri ağaları kapına dayanmışlar, sadrazamının kellesini istiyorlar. Sen onlara biraz daha yok dersen isteyecekleri kelle bellidir.
:(Karahanlı'ya, Testere Necmi hakkında.)
*Bu ülkede takip mesafesini korumazsan cisimler aynada göründüklerinden daha yakındır. Ve muhakkak gelip çarparlar.
*Kurt ovaya inip havaya pus çöktüğünde kurt; değil kurda, attığı adıma bile güvenmez.
===Testere Necmi===
*Bu âlem; kimsenin kimseyi konuşturduğu âlem değildir, herkesin birbirini susturduğu âlemdir!
*Seni de damadını da 7 parçaya bölersem 7 tepeye sığdırırım.
:(Laz Ziya ve damadı Süleyman Çakır hakkında.)
*Çok büyüğü olan büyüyemez Halit.
*Ben tehdit etmem, yaparım!
*Bi' kadın öldürdüm, herkese düşman oldum. Bi' kadın sevdim, herkes bana düşman oldu.
*Ne yaşadığım hayata ne yaşayamadıklarıma pişman olacak kadar aciz değilim. Nasıl doğduysak öyle öleceğiz.
*İçinde bir tane kafa var. Onun kafasını alırsınız. Gerisi kuru kafa! Atın gitsin.
===Nizamettin Güvenç===
*Çevresinden etkilenen adamlar, çevresini haklı yahut haksız çıkarır. Suçu asla üstlerine almazlar ve haklıyı haksızı kendi tayin eder neticede.
*Adalet hâkimlerce tartışılmaz, mahkûmlarca tartışılır.
*Kaos; nereden geldiği belli olmayan, nereye varacağı da belli olmayan sele benzer. Sel, önüne herkesi katmaya muktedirdir. Bilhassa tutunacak dalı olmayanları.
*Bazı zamanlar vardır ki adaletin terazisine kuş tüyü ağır gelir. Dengeyi bozma Samuel. Seni ben bile kurtaramam.
===İplikçi Nedim===
*Yer, gök kırmızi. Mahşer midir ya Rab!
:(Çakır'ın kumarhanesi hakkında.)
*Parasız güç, motorsuz araba. Bin gez canim!
*İnsaf kalmamış beniâdemde, anamı ağlattılar Acıbadem'de.
*Herkes anamı soruyor, kimse babamı sormuyor.
*Evladım para alacağın zaman aç kasanın kapısını. Kerhane kapısı mıdır bu? Kasa kapısıdır!
*Büyük Orta Doğu'ymuş. Tuvalet mi bu canım? Küçük 1000, büyük 2000.
*Kurtların arasına girdi bir kuzu. Çevir Allah çevir.
*Sizin bakkalınız bile yok memleketinizde işletecek, 680 milyon dolar yok istenilince verilecek.
:(Kendisinden para isteyen Çeçen liderlere.)
*Bu bir satranç: 64 kare dışında olmak da var, piyon olmak da var, mat olmak da.
*Kuzum sen bilmiyorsun: Put-in, Çeçen out... Değil?
:(Laz Ziya'nın kendisine bıraktığı 680 milyon doları Çeçenler'e vermesini isteyen Polat'a)
===Samuel Vanunu===
*Para, ürkek bakire gibidir; İlk tıkırtıda bozulur.
===Memati Baş===
*İstemem, o beni öldürür.
:(Aşk hakkında. Düğününde kurşunlandı.)
*Babamı görmedim, anamı görmedim, ben hiçbir şey görmedim.
*Kaç ölüm adımı değiştirir Usta?
*Acı çekmek ölmekten zor.
:(Yaralı bir adamı öldürmeden önce.)
'''[[Kurtlar Vadisi Pusu#Memati Baş|Pusu'daki sözleri]]
===Şahin Ağa===
*Kurt yatağında yatan kurt, aslan ininde yatan aslan, çakal otlağında gezen çakal olur.
*Çok mütevazı olma, kibirden bilirler.
*Rüzgâr ne kadar sert eserse essin, kayadan alıp götüreceği tozdur.
*Ah deyince aga!, ıh deyince bey. Bana bak müdür bey! E tipi, f tipi, h tipi; alfabeyi biz yazdık. İster fırtına kopsun ister tipi, bizim kalemimiz kimin elindeyse kırsın atsın. Yoksa mürekkebin yerine kan doldurmasını biliriz.
===Duran Emmi===
*En büyük kabadayılık, beyefendiliktir.
*Kahpelik gizli yapılır, gizli kalmaz.
===Pala===
*Devleti soymak, milleti soymaktan iyidir.
*Sadece ölüler görür.
*Keyfinize bakın. Dünya kime kalmış? Aslana mı kaplana mı? Çakal olmayın yeter.
*Bağışlamam.
**("İsminizi bağışlar mısınız?" diye soran şarkıcıya.)
*Madem güneş tepeden vurdu, gölge ayağımızın altıdır!
*Burası İstanbul, dağ başı mı lan?! Yaptığınız işe!..
*Katır niyetine sizi yürütürüm! Benim tepemi attırmayın!
*Dağda keklik, burda domates! Yokluk görmemiş gibi konuşma lan!
(Ellerindeki tonla paraya rağmen peynir-domates yemeleri hakkında espri yapan adamına)
===Abdülhey Çoban===
*Evde bekleyeni olan memur olur.
*Ben yalnız gezerim, yalnız yaşarım, yalnız ölürüm.
===Tilki Andrei===
*Eğer bir adamla votka içmemişsen onunla asla düşman olma.
*Ateşle oynayan ya elini yakar, ya kendini.
*Ruslarla Türkler arasında bir tek fark vardır, Ruslar kadınlara asla değer vermez; Türkler, kadınlar için ölür.
===Halo===
*İnsanı bi' umut bitirir bi' de umut yaşatır.
*Karanlıkta da görür insan. Ama karanlığı görür.
*Eğer senden bir tane daha yoksa "Estağfurullah" demeyeceksin, "Eyvallah" diyeceksin.
*La Bektaşi'nin dediği gibi sigaranın ilk nefesini, kadıların son nefesini; çoğh seviyorum.
*La geldik bi' fırtına, gidiyoruz bi' fırtına. Anca mezarda uslanırız.
===Elif Eylül===
*Aşk; tren garında el salladığım iki kömür gözdü, yandı gitti.
===Aleksandr İvanov===
*Ya dengeler değişti ya dengeler değişecek.
===Akrep Bekir===
*Bizim de bir adımız var. Ezanla konuldu selayla biter.
*İntikam isteyene fırsat, en büyük vaattir.
*Kartal kurdu koyun zannederse direkt yere çakılır.
===Kürt Bedo===
*Böyle vakitlerde sabır bitmeden lafın bitmesi gerekir.
:(Cerrahpaşalı Metin'in taziyesinde Halit'e.)
*Gardaşın da senin ağzınla konuşuyordu. Bu ağız iyi bi' ağız değil.
:(Halit'in tehdidine cevap olarak.)
===Diğer karakterler===
* Aç adam para kazanır, açgözlü adam hiçbir şey kazanamaz Erdal. Kazanamadığı gibi milletin kanına da ekmek doğrar. (Deve Tuncay)
*Çok gezenin ayağına bok bulaşır. (Deve Tuncay)
*Doğurmayı bilmeyenler, öldürmeyi nereden öğreniyorlar? (Nazife Anne)
*Sen itsin oğlum, adam değilsin. (Abuzer, oğlu Erdal'a.)
*Bir daha asla kocandan başkası için seviyorum deme. (Beti Vanunu)
*Kartal avını öldürmeden önce göğün en tepesine çıkartıp aşağı bırakırmış. (İbrahim Ahıskalı)
===Laedri===
''Bu kısımda bulunan sözleri kimin söylediği belli değildir. Eğer biliyorsanız ilgili karaktere ekleyiniz.''
*Çakal gibi dostum olacağına, aslan gibi düşmanım olsun.
*Bir daha sakın ailen üzerine kumar oynama bu oynadığın son kumar olur. (Süleyman Çakır'ın davası sonrasında mahkeme salonu önünde Polat Alemdar'dan Kumarhane Müdürü Servet Yanık'a)
*His habere cunctus est, neque nec habere cunctus est. (Latince: Sahip olacağın şey budur, sahip olamayacağın şey budur.)
:(Tapınakçıların toplantı şifresi, kripto kâğıtla Karahanlı'ya iletilmiştir.)
*Kurtlar Vadisi'nde beyazın kaderi kirlenmek, siyahın kaderi suçlanmaktır.
*Kurtlar Vadisi'nde ölüm, akreple yelkovanın buluşma anıdır.
*Herkes cennete gitmek ister ama kimse ölmek istemez.
*Sabır boyun eğmek değildir; sabır, mücadele etmektir.
*Hem kadın, hem avukat!
*Her zaman mutluluğun doruğundayken gülünmez, bazen sırf hayata gıcıklık olsun diye uçurum kenarındayken bile gülümseyeceksin.
*Bir yerde küçük insanların büyük gölgeleri oluşuyorsa orada güneş batıyor demektir.
*Hayatta edindiğim tecrübeler, yediğim kazıkların toplamıdır.
*Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguyu paylaşanlar anlaşabilir.
*Sadece şahlar hamleleri önceden sezer.
*Kurtlar Vadisi’nde özgürlük, sonu meçhul bir firardır.
*Hayat, ölümle kumar oynama sanatıdır.
*Gözden akan bir damla yaş, kimsenin susuzluğunu gidermez.
*Hukuk insanı sadece yaşatmaz, öldürür de.
==Son Sözler==
''Karakterlerin ölmeden önceki son sözleri.''
* Göğsümden sık da, vuruşmuş olalım!
(Pala - Polat'a)
* İhanet, seni Baron yapanları hiçe saymaktır!
(Hüsrev Ağa - Baron'a)
* Merhamet edin efendim!
(Mehmet Karahanlı - Tapınakçılar'ın liderine)
* Benim cesedimden elde edeceğin bir şey yok!
(Nizamettin Güvenç - Polat'a)
* Bana niye Akrep diyorlar biliyor musun?
(Akrep Bekir - Sırtından akrep sokması sonucu ölmeden hemen önce, yanındaki fahişeye)
* Canpolat...
(Süleyman Çakır - Hastaneye götürülürken yarı baygın halde Polat'a seslenmiştir.)
* Erhan... Ben niye hiç evlenmedim biliyor musun? Günün birinde bir merminin önüne atılmam iktiza ederse, geride kalacakları düşünüp tereddüt etmemek için! Allah'a çok şükür...
(Seyfo Dayı - Erhan'a)
*Tuzağa düştük! Akrep Bekir sattı bizi...
(İbrahim Ahıskalı)
* Pala!
(Aslan Akbey - Arabasında giderken karşı kaldırımda Pala'yı, hem de gözlüğünü çıkarırken ''["Sadece ölüler görür"]'' görünce, endişeli bir havada)
* Vatan sağ olsun!... İnna lillahi ve inna ileyhi raciun ''(Şüphesiz Allah'tan geldiniz ve dönüşünüz O'nadır-Bakara, 156)''
(Duran Emmi - Aslan Akbey'e)
* Nasılsın Tuncay?
(Laz Ziya - Cezaevinde müdürün odasında görüşeceği Tuncay Kantarcı'ya, şişlenmeden hemen önce)
* Iskaladı mı, teslim mi etti?
(Testere Necmi - Polat tarafından vurulup denize atıldıktan sonra Aslan Akbey'in kendisini kapattığı dağ kulübesinde, kendi kendine...)
* Beni affedin efendim! Bir daha asla hata yapmayacağım!
(Nina - Tilki Andrei'ye)
* Ne oluyor evladım?!
(Doğu Eşrefoğlu - Düşen helikopterinin pilotuna)
* Bacın çok şanslıydı. Altımdan geçti.
(Tombalacı Mehmet - Çakır'a)
* Erdal, ben... ben seni seviyorum lan it!
(Abuzer Kömürcü - Erdal'a)
* Ne vereceğine bağlı!
(Kılıç - Nizamettin'in "ya Polat sana reddedemeyeceğin bir teklif yaparsa" sorusuna cevap)
* Piç herif, Allah'ın belası piç! Piç heriiiifff!!!
(Behiç Türkcan - Çakır'ın öldürdüğü üç büyük konsey rakibinden biri)
*Sen kimsin lan?
(Kirve - Zamanında tüm ailesi ve çevresini öldürttüğü deli Mesut'a)
==Notlar==
{{notelist}}
{{Kaynakça}}
{{Kurtlar Vadisi serisi}}
{{Vikipedi|Kurtlar Vadisi (dizi)}}
[[Kategori:Kurtlar Vadisi serisi]]
[[Kategori:Televizyon dizileri]]
d781mas7697yk0qz48vnd477gfkz4ew
Çin atasözleri
0
1491
232807
226311
2025-06-10T19:28:25Z
Brightt11
34669
/* G */ dz, değiştirildi: dükkan → dükkân [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232807
wikitext
text/x-wiki
{{Kaynak geliştir}} __NOTOC__
[[#A|A]] - [[#B|B]] - [[#C|C]] - [[#Ç|Ç]] - [[#D|D]] - [[#E|E]] - [[#F|F]] - [[#G|G]] - [[#H|H]] - [[#I|I]] - [[#İ|İ]] - [[#J|J]] - [[#K|K]] - [[#L|L]] - [[#M|M]] - [[#N|N]] - [[#O|O]] - [[#Ö|Ö]] - [[#P|P]] - [[#R|R]] - [[#S|S]] - [[#Ş|Ş]] - [[#T|T]] - [[#U|U]] - [[#Ü|Ü]] - [[#V|V]] - [[#Y|Y]] - [[#Z|Z]] - [[#?|?]]
[[Dosya:Flag of the People's Republic of China.svg|küçükresim|100pik|Çin]]
==A==
* Açlık yemekle, bilgisizlik okumakla giderilir.
* Ağaç ne kadar yüksek olursa olsun, yaprakları yine de yere dökülür.
* Ağaç yıkılınca maymun kalmaz.<ref>Jon R. Stone, The Routledge Book of World Proverbs, s.138</ref>
* Akan su asla kokmaz, kapı menteşesi paslanmaz.
* Akıllı adam deliyi azarlamaz.
* Akıllı bir adam yalnız kendi tecrübelerinden, çok akıllı bir adam başkalarının da tecrübelerinden yararlanır.
* Akla sırt çevirmektense ölmek daha iyidir.
* Ancak durgun su, yıldızları yansıtır.
* Anlatırsanız unuturum, <br> Gösterirseniz hatırlarım, <br> Yaptırırsanız anlarım.
* Aşırı kalabalık tavuk kümesi normalden az yumurta üretir.
* Atı eyeri ile kıymet biçme.
* Az tavuk az yumurta,çok tavuk çok yumurta.
==B==
* Balık mı arıyorsun ağaca tırmanma.
* Bir defa görmek bin defa duymaktan daha kıymetlidir.
==D==
* Dünyada kusursuz iki insan vardır. Biri ölmüştür, öteki ise doğmamıştır.
* Dağın tepesine hangi yoldan çıkarsan çık, manzara aynıdır. Ancak çıkarken gördüğün manzara farklıdır.
* Dostunun alnındaki sineği baltayla kovalama.
* Duvar yapıldıktan sonra duvarcı unutulur.
* Duyduğumu unuturum, gördüğümü hatırlarım, yaptığımı anlarım.
* Dağlara çıkmayan, uzakları göremez.
* Derin olan kuyu değil kısa olan iptir.
* Duyduğuma inanmam; gördüğümün yarısına, yaptığımın tamamına inanırım.
==E==
* Eğitim, her zaman sahibini peşinden takip eden bir servettir.
* Evlilik kale gibidir, dışındakiler girmeye, içindekiler çıkmaya uğraşır dururlar.
* Erken kalkmayan avrat, söz dinlemeyen evlat, mahbuzla gitmeyen at kapında varsa kaldır at.
* En fazla ileriye giden ok, en çok geriye çekilmiş yaydan çıkar.
* Elindekiyle yetinmeyen, elde edeceğiyle de yetinemez.
* Eğer Tanrı yağmur yağdırmak ve anan ikinci kez evlenmek isterse, buna kimse mani olamaz.
* Eğer bir ülkede cücelerin gölgeleri uzamaya başlamışsa güneş batıyor demektir.
* En silik mürekkep bile en güçlü hafızadan iyidir
==F==
* Fısıldanan sözler, çok kere yüksek sesle söylenenden daha uzağa giderler.
* Fazilete giden kapıyı açmak güçtür.
* Fazla mal göz çıkarmaz, ama fazla mal cehenneme kütüktür.
* Fidan ekmek için en iyi zaman, yirmi yıl önceydi. Sonraki en iyi zaman ise şimdi.
==G==
* Gazetedeki yalanlar tertemiz çorbaya düşmüş fare dışkısı gibidir. Sadece iğrenç olmakla kalmaz, aynı zamanda barizdirler.
* Geleceğin bütün çiçekleri, bugünün tohumları içindedir.
* Güneşin doğuşundan batışına kadar acele edenler uzun yaşamazlar.
* Gelenler, korkmayanlardır.
* Gül sunan bir elde daima bir miktar gül kokusu kalır.
* Güler yüzlü olmayan dükkân açmamalı.
* Gülerken göbeği oynamayan adamdan kork.
* Gelin ne kadar hamarat olsa da pirinç yoksa pilav yapamaz.
* Geçmişinizi bilmek istiyorsanız, bugünkü şartlarınıza bakın. Eğer geleceğiniz görmek istiyorsanız, bugünkü yaptıklarınıza bakın.
==H==
* Hiçbir iğnenin iki sivri ucu yoktur.
* Her şey bir güzelliğe sahiptir fakat bunu herkes görmez. (Konfüçyüs)
* Herkes yüzlerce hayat taşır. Ama bunların sadece biri, hatırlanmaya değer. Bu, sizinki olabilir. Sakın harcamayın.
==I==
* Isıracak köpek dişini göstermez.
==İ==
* İlginç zamanlarda yaşayasın. ''(beddua olarak söylenir)''
* İyimser insan, her felakette bir fırsat, [[kötümser]] insan da her fırsatta bir felaket görür.
* İyi cins ata hafif bir darbe, akıllı insana da ufak bir söz ya da işmar yeterlidir.
* İnciler kumsalda bulunmazlar, eğer bir tane istiyorsan onun için dalmalısın.
==J==
==K==
* Kalbinde yeşil bir dal bulundurursan şakıyan kuşlar gelir.
* Keder kuşlarının başının üzerinde gezinmesini engelleyemezsin, ama saçına yuva yapmasını engellersin.
* Kızarmış ördeğin ağzına gelmesini bekleyen çok bekleyecektir.
* Kızgınken asla mektup yazma.
* Kızgınlıkta bir an sabırlı olursan, yüz günlük pişmanlıktan kurtulursun.
* Kimse boğulma ihtimalinden dolayı yemek yemeyi bırakmaz.
* Kitapsız büyüyen insan, susuz yetişen ağaca benzer .
* Kişinin aklından geçeni öğrenmek istersen, söylediklerini dinle.
* Köpeğin ağzında fildişi bulamazsın.
* Köşeye sıkışınca bir tavşan bile ısırır.
* Kötü bir şey yapmadıysan şeytanların kapını çalmasından korkma.
* Kadına inanan, kendini aldatır. İnanmayan da kadını aldatır.
* Karanlığı lanetlemektense bir mum yakmak daha iyidir.
* Kimi insan, öldüğünde yalnız ölür. Kimi insan da öldüğünde alem ölür.
* Küçük olaylar karşısında sabırlı olmazsan, büyük planları gerçekleştiremezsin.
* Kurbağa gökyüzünü, kuyunun ağzı kadar sanır.
* Kadın peşinde koşmanın zararı yoktur, zararlı olan onu yakalamaktır.
==L==
==M==
* Mahalledeki bütün köpeklerin aynı anda havlaması asla tesadüf değildir.
==N==
* Neden birbirimizi öldürüyoruz ki biraz beklesek zaten kendiliğimizden öleceğiz.
* Nasıl yapabileceğini bilmek, yapmaktan daha zordur.
* Ne kadar acelen olsa da sıcak ‘doufu’ yenmez.
==O==
* Oturarak yapabileceğin hiçbir şeyi ayakta, yatarak yapabileceğin hiçbir şeyi oturarak yapma.
==Ö==
* Öfkeli anınıza sabır gösterirseniz, yüzlerce üzüntülü günden kurtulursunuz.
* Önünden gelen bir mızraktan korunmak kolaydır fakat arkandan atılan oktan korunamazsın.
* Ölüm sadece sonun başlangıcıdır.
==P==
* Prensipleri amaçla, erdemli hareket et, yardımseverliğe göre hareket et ve kendini sanata ver.<sup>[[Vikisöz:Günün Atasözü/Arşiv|20 Ekim 2010]]</sup>
==R==
* Rüzgâr değil, yelken yön belirler!
* Rüzgâr yoksa dalga da yoktur.
==S==
* Satın alırken kulaklarını değil, gözlerini kullan.
* Sevinçli anında kimseye vaatte bulunma. Öfkeli anında kimseye cevap verme.
* Sorun kuyunun derinliği değil hedefe ulaştırmayan ipin kısalığıdır.
* Sakın bir kaplanın kuyruğundan tutmayın, tutarsanız da sakın, ama sakın bırakmayın.
* Sıcak, herkese aittir; soğuk, insanın elbisesine göre değişir.
==Ş==
==T==
* Tanrım! Değiştirilebilecek şeyleri değiştirebilmem için bana güç ver, değişemeyecek şeyleri kabullenebilmem için sabır ver ve bu ikisini ayırt edebilmem için akıl ver.
* Tarih eskileri anlatmaz yenileri yaratır.
* Tabağındakini yiyor, tenceredekini düşünüyor.
==U==
* Uzaktaki su, acil susuzluğu gideremez.
==Ü==
==V==
* Verdiklerin, aldıklarından, daha değerli gelir.
==Y==
* Yakınındakileri mutlu et, uzaktakiler gelecektir.
* Yavaş gitmekten korkma, öylece durmaktan kork.
* Yürüyen bir aptal, oturan iki akıllıdan daha çok yol alır.
* Yangzte Nehri'nin dalgaları sürekli kıyıya vurarak önündeki dağı bile aşındırır.
* Yüce ruhların iradesi vardır: güçsüz ruhların ise sadece dilekleri.
==Z==
* Zenginlik gübredir. Yalnızca saçıldığında yararlı olur.
== Kaynakça ==
{{Kaynakça}}
[[Kategori:Atasözleri]]
dxcfqoexxzrj39rf67ovkv4pdjuc2yf
Fatıma
0
1528
232845
172713
2025-06-10T20:25:02Z
Brightt11
34669
/* Kaynaksız sözler */ dz, değiştirildi: mükafat → mükâfat (3) [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232845
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi}}
{{Vikipedi|Fatıma Zehra}}
'''Fatıma Zehra''', '''Fatimeh El Zehra''' veya '''Ez Zehra''' (Arapça فاطمة الزهراء), İslam dininin peygamberi [[Muhammed]]'in ve onun ilk eşi Hatice'nin kızıdır.
----
==Kaynaksız sözler==
*‘Şehadet ederim ki Allah’tan başka bir ilah yoktur; tektir ve ortağı yoktur.’ Bu cümlenin tevili ihlastır. Tevhid anlayışı bütün kalplere yerleştirilmiş ve fikir, ilahi ayetlerin azametli nuruyla aydınlanmıştır, öyle bir Allah ki gözler O’nu göremez, diller O’nu (olduğu gibi) vasfedemez ve akıllar nasıllığını ölçemez.
*Allah, kullarını kendi gazabına duçar olmaktan korumak ve onları cennetine sevk etmek için kendisine itaat edene mükâfat vermeyi, isyan edeni ise cezalandırmayı takdir etti.
*Allah, ümmetlerin kendi dininde parçalandığını, ateşgedelerde ibadete durduklarını, putlara taptıklarını ve bilerekten Allah’ı inkar ettiklerini görünce babam Muhammed vesilesiyle karanlıkları aydınlattı, kalplerdeki düğümleri ve gözlerdeki şaşkınlığı giderdi.
*Babam Muhammed insanların hidayeti için kıyam etti, onları sapıklıktan kurtardı, körlükten çıkarıp basiret verdi onlara; sağlam bir dine hidayet etti, doğru yolu gösterdi onlara.
*Siz ey Allah’ın kulları! O’nun emir ve nehiylerinin muhatabı sizsiniz. Din ve vahyi taşıyanlar (ahkamı kendinizde uygulamak için) Allah’ın eminleri ve onu (diğer) mulletlere ulaştıracak elçileri sizsiniz.
*Allah’ın kitabı, kendisine uyanı Allah’ın rızasına götürür. O’na kulak vereni kurtuluşa sevk eder. O kitapla Allah’ın aydın hüccetlerine, açıklanmış farzlarına, yasaklanmış haramlarına, belli nişanelerine, yeterli delillerine, övülmüş erdemlerine, hibe olan ruhsatlarına ve yazılı şeriatlarına ulaşılır.
*Allah, [[iman]]ı sizler için şirkten temizlenme vesilesi kıldı.
*Allah, [[namaz]]ı kibirden uzaklaşmanız için farz kıldı.
*Allah, [[zekat]]ı nefsin temizlenmesi ve rızkın artması için farz kıldı.
*Allah, [[oruç|orucu]] ihlasın sağlamlaşması için farz kıldı.
*Allah, [[hac]]cı dinin ayakta durması için farz kıldı.
*Allah, adaleti kalplerin kaynaşması için farz kıldı.
*Allah, bize itaati, halkın düzene girmesi için farz kıldı, imametimizi tefrikadan korumak için koydu.
*Allah, [[cihad]]ı İslam’ın izzetini sağlamak, küfür ve nifak ehlini zillete dücar etmek için farz kıldı.
*Allah, sabrı, ilahi mükâfata erişme vesilesi kılmıştır.
*Allah, emr-i bil-maruf ve nehy-i anil-münkeri insanların ıslahı için farz kıldı.
*Allah, [[anne (aile)|anne]]-[[baba]]ya iyilik yapmayı ilahi gazaptan korunma vesilesi kıldı.
*Allah, sılayı rahim yapmayı, ömrün uzamasına vesile kıldı.
*Allah, neziri(adağı) yerine getirmeyi mağfirete erişme vesilesi kıldı.
*Allah, şarap içmeyi, pislik ve kötülükleri önlemek için haram kılmıştır.
*Allahım! Nefsimi bana küçük göster ve kendi makamını benim nazarımda büyült, itaatini, senin rızana uygun amel etmeyi ve senin gazabına sebep olan işten uzak durmayı bana ilham eyle, ey rahmeti bütün rahmet edenlerden daha çok olan.
*Allahım! Beni verdiğin rızıkla kani eyle, yaşattığın sürece ayıplarımı ört ve bana afiyet nasip eyle, ölümüm gelip çattığında bağışla beni ve bana rahmeyle, mukadder etmediğin şeyi elde etmek için boşuna uğraşmakla beni yorma, bana mukadder kıldığına da ulaşmayı kolaylaştır.
*Ey Allahım! Baba ve anamı ve boynumda hakkı olan herkesi en iyi mukafatınla benden taraf mükâfatlandır. Ey Allahım benim durumumu yaratılış gayem uğrunda uğraşmak için musait kıl, senin üstlendiğin (rızık) için çalışmakla meşgul eyleme, ben senden mağfiret diliyorum, öyleyse beni azaba uğratma; ben sana yalvarıyorum, beni mahrum bırakma.
*''Muhammed'in vefatı üzerine Fatıma’nın söylediği bir şiir:''
:Ey Resul öyle debdebe ve karışıklık zuhur etti ki senden sonra;
:Sen olsaydın keder çoğalmazdı.
:Toprağın yağmuru kaybetmesi gibi biz seni kaybettik.
:Kavmin bozguna uğradı (karıştı) onları kontrol et ve kaybolma.
[[Kategori:Kişiler-F]]
[[Kategori:Arap din adamları]]
o3qnbq6a3ifve1qei9x0xctw120kxe6
Ali Rıza
0
1531
232846
172320
2025-06-10T20:25:06Z
Brightt11
34669
/* top */ dz, değiştirildi: mükafat → mükâfat (2) [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232846
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi}}
'''İmam Ali Rıza''' (770-818), on iki imamın sekizincisi. Babası [[Musa Kazım (12 imam)|Musa Kazım]], anası Mersiyye’dir. Muhammed Cevâd Tâkî'nin babasıdır. İmam Rıza’nın türbesi İran'da Tus şehrindedir.
----
*İmamet dinin yularıdır, Müslümanların düzeni, dünyanın ıslahı ve mü’minlerin izzetidir. İmamet, İslam’ın gelişen kökü, yücelen budağıdır. İmam ile namaz, zekat, oruç, hac tamamlanır; İmam ile fey’i ve sadakat çoğalır, İmam ile hadlar ve hükümler uygulanır ve sınırlar korunur.
*Mü’min, kendisinde üç haslet olmadıkça mü’min olmaz; Rabbinden bir sünnet, Peygamber’inden bir sünnet ve İmamından bir sünnet. Rabbinden olan sünnet, sırrı gizlemektir. Peygamber’inden olan sünnet, halkla iyi geçinmektir. İmamından olan sünnet de sıkıntı ve zorluklarda sabırlı olmaktır.
*İbadet, çok namaz kılmak ve çok oruç tutmak değil; ibadet, Allah’ın işleri hakkında çok düşünmektir.
*Peygamberlerin sıfatlarından biri de temizliktir.
*Susmak, hikmet kapılarından bir kapıdır. Susmak, (boş yere konuşmamak), muhabbet kazandırdığı gibi her hayrın da kılavuzudur.
*Boş işler, boş sözleri gerektirir.
*Büyük kardeş baba yerindedir.
*Herkesin dostu onun aklıdır; düşmanı ise cehaletidir.
*İnsanlara muhabbet beslemek aklın yarısıdır.
*“Tevekkülün haddi nedir?” diye sorduklarında: “Allah’tan başka hiçbir kimseden korkmamaktır.” buyurdular.
*“Adi insan kimdir?” diye sorduklarında İmam: “Sahip olduğu şey, kendisini Allah’tan alıkoyan (gafil eden) kimsedir.” buyurdular.
*“Kulların en seçkini kimlerdir?” diye sorduklarında: “Kulların en iyisi, iyi iş yaptığında hoşnut olan, kötü iş yaptığında mağfiret dileyen, kendisine bir nimet verildiğinde şükreden, sıkıntıya düştüğünde sabreden ve sinirlendiğinde de affeden kemsedir.” buyurdular.
*Ailesini geçindirmek için rızık peşinde olan kimsenin mükâfatı, Allah yolunda cihad eden kimsenin mükâfatından daha fazladır.
*Cömert, yemeğini yesinler diye halkın yemeğini yer. Ama cimri, yemeğini yemesinler diye halkın yemeğini yemez.
*Biz tıpkı Resulullah (sav) gibi verdiği sözü yerine getirmeyi kendisi için borç bilen bir Ehl-i Beytiz.
*Öyle bir gün gelir ki, afiyet (rahatlık) on cüz’ olur. Dokuz cüz’ü insanlardan uzaklaşmakla ve bir cüz’ü de susmakla sağlanır.
*Hilim (olgunluk) ve ilim, derin anlayışın nişanelerindendir. Susmak, hikmet kapılarından bir kapıdır. Susmak (boş yere konuşmamak) muhabbbet kazandırdığı gibi her hayrın da kılavuzudur.
*Cimrinin rahatlığı, kıskancın lezzeti, çabuk usananın vefası ve yalancının da yiğitliği olmaz.
*İmanın dört rüknü vardır: Allah’a tevekkül etmek, Allah’ın kazasına rıza göstermek, Allah’ın emrine teslim olmak ve her şeyi Allah’a havale etmek.
*İman, farzları yerine getirmek, haramlardan kaçınmak, kalple Allah’ı tanımak, dille ikrar etmek ve azalarla amel etmektir.
*Kur’an Allah’ın kelamıdır, ondan ileriye geçmeyin ve ondan başka bir şeyde hidayeti aramayın yoksa dalalete (sapıklığa) düşersiniz.
*Hırs ve hasetten kaçının, çünkü geçmiş ümmetleri bu iki sıfat helak etmiştir; cimrilikten sakının; o mü’min ve hür insanda bulunmayan bir afettir ve imana aykırıdır.
*Susmak bir nevi hikmettir. Boş yere konuşmamak muhabbeti artırdığı gibi, her hayrın da rehberidir.
*Dosta karşı alçak gönüllü, düşmana karşı tedbirli, halka karşı da güler yüzlü ol.
*Allah,boşuna cedelleşmeyi, israfı ve ağız açmayı sevmez.
*Şarap içenle oturup kalkma; ona selam da verme.
*Günahtan tevbe eden, günah işlemeyen kimse gibidir.
*Altı şey olmadan altı şey alay sayılır: Her kim kalpten pişman olmadan diliyle bağışlanmasını dilerse kendisiyle alay etmiştir. Her kim Allah’tan tevfik ister, ciddiyet göstermezse kendisiyle alay etmiştir. Her kim ihtiyatlı olmak ister, sakınmazsa kendisiyle alay etmiştir. Her kim Allah’tan cenneti niyaz eder, sakıntılarda sabırlı olmazsa kendisiyle alay etmiştir. Her kim cehennemden Allah’a sığınır, dünyevi lezzetleri terk etmezse kendisiyle alay etmiştir. Her kim Allah’ı zikreder, ona kavuşmaya aşık olmazsa, kendisiyle alay etmiştir.
*Malın en iyisi, haysiyeti korumak için harcanandır.
*Aklın en üstün mertebesi, insanın kendi nefsini tanımasıdır.
[[Kategori:İranlı din adamları]]
[[Kategori:Kişiler-A]]
[[Kategori:770 doğumlular]]
[[Kategori:818 yılında ölenler]]
2tl9y5tih1hzvvp1v5bfz1m1mnz2yed
Muhammed Tâki
0
1532
232844
187835
2025-06-10T20:25:01Z
Brightt11
34669
/* top */ dz, değiştirildi: mükafat → mükâfat (2) [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232844
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi}}
*Kim bir işe şahit olur da onu sevmezse o işte bulunmayan kimse gibi olur. Kim de bir işte bulunmayıp da o işe razı olursa, o işte bulunan kimse gibi olur.
*Kim bir konuşanı dinlerse, ona tapmış olur. Konuşan Allah’tan konuşursa, dinleyen Allah’a tapmış olur; konuşan Şeytan’ın dilinden konuşursa, dinleyen Şeytan’a tapmış olur.
*İmam dostlarından birine şöyle yazdı: “Bu dünyada birbirimizden ayrıyız. Ama (ahirette) kimin fikri ve inancı, arkadaşının fikir ve inancının aynısı olursa, nerede olursa olsun o da onunla birlikte olur. Asıl yerleşme yurdu, ahiret yurdudur.
*Tövbeyi geciktirmek, aldanmaktır. Vazifeleri hep sonraya ertelemek ise şaşkınlıktır.
*(Günah işlemek amacıyla) Allah’a karşı bahane aramak, helak olmaya sebep olur.
*Günah işlemekte ısrar etmek, kendini Allah’ın tuzağından güvende bilmenin sonucudur. (Oysa) “... Allah’ın tuzak kurmasından, hüsrana uğrayan topluluktan başkası güvende olmaz.” (A’raf-99)
* Kulların şükrü kesilmezse, Allah’ın bağışının kesilmeyeceğini bilmiyor musun?
*Bir şeyin (işi) sağlamlaşmadan önce açıklamak, o şeyin (işin) bozulmasına sebep olur.
*Mü’min, Allah’tan olan bir başarıya, nefsinden olan bir ögütçüye ve nasihatçının da nasihatını kabul etmeye muhtaçtır.
*Adamın biri: “Bana nasihat edin.” deyince İmam (as): “Kabul eder misin?” diye sordu. O adam: “Evet, kabul ederim.” dedi. İmam şöyle buyurdu: “Sabrı kendine yastık et, fakirlikten çekinme, şehvetleri (lezzetleri) terket, heva ve hevese muhalefet et ve bil ki, Allah’ın gözünden uzaklaşamazsınız. Öyleyse nasıl bir halde olacağına dikkat et.”
*Eğer cahil susarsa, insanlar ihtilafa düşmez.
*Bir insanın hain sayılması için hainlerin güvendiği şahıs olması yeter.
*Dört sıfat insanı bir iş yapmaya muktedir kılar: Sıhhat, Zenginlik, İlim ve Allah’ın yardımı.
*Zulmü yapan, ona yardım eden ve ona razı olan o zulümde ortaktırlar.
*Halkın mükâfatı, Allah’ın mükâfatından sonra ve rızası da Allah’ın rızasından sonra gelir.
*Allah’ın muhabbeti halkın bir çoğuna düşman olmayı gerektirir.
*Kefili Allah olan bir kimse nasıl zayi olabilir?! Allah’ın takip ettiği bir kimse nasıl kurtulabilir?!
*İlim Alimin elbisesidir, o halde bu elbiseden asla çıkmamalısın.
*Senin heva ve hevesine uyup da doğru yolu senden gizleyen kimse, sana zulüm yapmıştır.
*Mü’minin izzeti, halktan bir şey dilememesidir.
*Kim bilmediği bir işi yapmaya kalkışırsa, islahdan ziyade ifsad eder.
*Kim bir işin giriş yollarını bilmezse, çıkış yolları da yüzüne kapanır.
*Şükrü yapılmamış bir nimet, bağışlanmamış bir günaha benzer.
*Allah’ın en iyi bağışı afiyettir.
*Nefsinin isteklerine uyan bir kimse, sapmaktan emanda olamaz.
[[Kategori:Arap din adamları]]
[[Kategori:Kişiler-M]]
a75u3p155lij5zsv2ut75v7jjmh88az
Ali Naki
0
1533
232840
172319
2025-06-10T20:24:50Z
Brightt11
34669
/* Kaynaksız sözler */ dz, değiştirildi: mükafat → mükâfat (3) [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232840
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi}}
==Kaynaksız sözler==
*Allah, dünyayı imtihan yeri, ahireti ise netice evi yapmış ve dünyanın imtihanını ahiret mükâfatının sebebi kılmıştır...
*Allah dünyayı musibet, ahireti ise mükâfat evi kılmıştır. Dünya musibetini, ahiret sevabının sebebi ve ahiret sevabını da, dünya musibetinin bedeli kılmıştır.
*Allah’a itaat eden kimse, halkın gazabına aldırış etmez. Allah’ı gazaplandıran ise bilsin ki halkın gazabına müstehak olur.
*Allah-u Teala’nın kulun kendisini çağırmasını istediği bazı yerler vardır; kim o yerlerde dua ederse, duası kabul edilir, Hz. Hüseyin’in haremi de o yerlerden biridir.
*Anne ve babaya karşı gelmek, fakirliğe ve zillete sebep olur.
*Başıboşluğun doğuracağı pişmanlığı hatırlayarak ihtiyatlı ve ileri görüşlü ol.
*Can vereceğin anı aklına getir, ne dostunun sana faydası olur ve ne de doktorlar seni ölümden kurtarabilir.
*Dünya bir pazardır, bazıları orada kazanır, bazıları ise zarar görür.
*Elinin altında olan bir kimseye kızmak alçaklıktır.
*Fakirlik, ihtiras ve ye’sten (Ümitsizlikten) ibarettir.
*Halk, dünyada mallarıyla, ahirette ise amelleriyle tanınırlar.
*Hased, iyi amelleri mahveder ve halkın gözünde insanı menfur kılar.
*Hased etmekten kaçın; çünkü onun tesiri sende zahir olur, düşmanındaysa bir tesiri olmaz.
*Hayırdan daha hayırlı, o hayırı yapandır. Güzel sözden daha güzel, onu söyleyendir. İlimden daha değerli, onu taşıyandır. Kötüden daha kötü, şerr amelde bulunandır.
*Heva ve hevesine uyan, nefsinin; cahil de kendi dilinin esiridir.
*İncittiğin bir kimseden samimiyet bekleme. Aldattığın bir kimseden vefa bekleme.
*Kendi kadrini bilmeyenin şerrinden emin olma.
*Kendini beğenen kimseyi yeren çok olur.
*Kendini beğenmek, insanı ilim öğrenmekten alıkoyar.
*Kim Allah tarafından günah işlemeğe mecbur kılındığını zannederse, kendi günahını Allah’a maletmiştir ve Allah’ı, günahkarları cezalandıracağı için zulme nisbet vermiştir.
*Kim Allah’ın, elemli cezasından emin olursa, tekebbür eder; öyle ki, sonunda O’nun kazasına ve geçerli emrine duçar olur.
*Kim Allah’tan çekinirse, ondan çekinirler. Kim Allah’a itaat ederse, ona itaat ederler. Kim yaratana itaat ederse, yaratığın gazabından korkmaz. Kim Allah’ı gazaplandırırsa, yaratığın kendisine gazap edeceğine yakin etmelidir.
*Kim Allah’tan taraf açık bir delili olursa (yakin derecesine varırsa) kesip doğrasalar bile, dünya musibetleri ona kolay gelir.
*Meşveret ettiğinde kendi düşünce ve dostluğunu senden esirgemeyen kimsenin sözünden çıkmamaya çalış.
*Münakaşa, kökleşmiş dostlukları da bozar.
*Nimetlerin kadrini bilerek onları koruyun ve onlara şükrederek artmasını isteyin.
*Niyetini doğrultmadan bir iş yapan kimsenin amelini Allah kabul etmez.
*Sana sevgi besleyip görüş belirleyenin görüşüne uy.
*Şaka, cahil insanların yaptığı ve ahmakların da eğlendiği bir iştir.
*Şükredenin şükrünün verdiği mutluluk, şükre sebep olan nimetin verdiği mutluluktan daha çoktur. Çünkü nimet metadır, şükrü ise hem nimettir ve hem de mükâfat.
*Tabiatı bozulmuş insanlara artık hikmet tesir etmez.
*Talebe ve öğretmen, ilmin ilerlemesinde ortaktırlar.
*Yumuşak akıllı zalimin, yumuşaklığı vasıtasıyla zulmünü affetrmesi mümkün olduğu gibi, haklı sefih’in (ahmakın) akılsızlığı da, onun haklı olmasını gösteren nuru söndürebilir.
*Zenginlik, arzunun azlığı ve yetecek miktara razı olmandır.
{{Vikipedi}}
[[Kategori:Arap din adamları]]
[[Kategori:Kişiler-A]]
[[Kategori:828 doğumlular]]
[[Kategori:868 yılında ölenler]]
nww8bo81iybrwx8rttpxqyz1l1368wl
Barış Manço
0
1622
232693
232344
2025-06-10T19:09:19Z
Brightt11
34669
/* Şarkı sözleri */ rüzgar > rüzgâr, değiştirildi: rüzgar → rüzgâr (2) [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232693
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi
| kişi_adı =
| resim_başlığı = Türk sanatçı; aranjör, şarkıcı, besteci, söz yazarı.
}}
[[Dosya:Erkan Umut & Baris Manco in Mexico 1998.jpg|220pik|küçükresim|sağ|Barış Manço ve Erkan Umut]]
'''Barış Manço''' (2 Ocak 1943, İstanbul - 1 Şubat 1999, İstanbul), Türk sanatçı; aranjör, şarkıcı, besteci, söz yazarı, TV programı yapımcısı ve sunucusu.
== Sözleri ==
* Dünya küçük, insanlar kardeş.
* Ben hep sizin şarkınızı söyledim.
* Bir dünya ki; Haklı haksız karışmış.
* Kimi tatlı peşide kimininse tuzu yok.
* Dünyada biraz huzur her şeye bedel.
* Boşa geçmiş ömüre yaşam denir mi?
* Ölüm, yaşam uykusundan uyanmaktır.
* Dünya dolu yar olsa da, alacağın bir tane.
* İnsanın öğrenmesi gereken ilk dil tatlı dildir.
* Her yeni doğan bebek yeni bir dünya demek.
* Yaz dostum boşa geçmiş ömre yaşam denir mi?
* Yaz Dostum, Kimse göçmez bu Dünya'dan mal ile.
* Devran dönüyor dostlar Ben dönmüşüm çok mu?
* İnsan iki lokma ekmek için Ömür boyu dövüşecek.
* Üç beş günlük dünya hayatı değmiyor hiçbir kavgaya.
* Bir ben var ki benim içimde benden öte benden ziyade.
* Geçmişini bilmeyen bugününü anlayamaz ve yarınını kuramaz.
* Bir gün ölürsem, öldüğüm günü değil, doğduğum günü hatırlayın.<ref>https://www.gzt.com/gztmzt/bir-gun-olursem-oldugum-gunu-degil-dogdugum-gunu-hatirlayin-2932700</ref>
* Adınız anılmadığı gün gerçek anlamda bu dünyayı terk etmiş oluyorsunuz.
* Para, pula, ihtişama aldanıp kanma dostum İçi boş insanların bu dünyada yeri yok.
* Altın çöpe düşse değerini kaybeder mi? tenekeyi parlatsan hiç çeyrek altın eder mi?
* Hava ayaz mı ayaz ellerim ceplerimde bir türkü tutturmuşum duyuyorsun değil mi?
* Gençlerimizin ülkemizi iyi yerlere getireceğinden eminim; biz onlara köstek olmayalım yeter.
* Ben yaşarken kendime sanatçı diyemem, çok ayıptır. Ancak on, yirmi, kırk yıl sonra diyebilirler.
* Ne yazık ki, her beraberliğin bir de ayrılığı oluyor; ne yazık ki, her başlangıcın bir sonu olduğu gibi.
* Kim seçer ki bozuk yolu Eğri eğri, doğru doğru Benim yolum bana doğru Hiç yolumdan döner miyim.
* Kupkuru bir ağacın dalıyım yapayalnız, uzaklarda bir yerlerde bir şeyler kök salıyor biliyorum dönence.
* Çivi çiviyi söker derler, soğuktan donanı buzla ovarlar. ben zaten yanmışım dostlar, peki beni fırına mı koysalar.
* Yıllardır sürüp giden bir pay alma çabası, topu topu bir dilim kuru ekmek kavgası. Bazen durur bakarım bu ibret tablosuna.
* Barış, yolun sonunda Yürü demek boşuna, Hayat duruyor dostlar Ben durmuşum çok mu? Yaşam bitiyor dostlar Ben bitmişim çok mu?
* Çıkmaz sokağa girmeden gösterelim ve hiçbir insandan esirgemeyelim sevgilerimizi. Üç beş günlük dünya hayatı değmiyor hiçbir kavgaya.
* Bir gün dönsem sözümden Düşerim dost gözünden, Dünya dönüyor dostlar Bir sözden dönsem çok mu? Devran dönüyor dostlar Ben dönmüşüm çok mu?
* Ben yaşanmış her şeyi seviyorum, birileri tarafından yaşanmış, paylaşılmış her şeyi seviyorum. Düşünülenin aksine ben tarih sevmiyorum, geleneği seviyorum. Tarih ölür, gelenek yaşar.
* Barış Manço şarkı söyler, ikincisi çocuk programı yapar, üçüncüsü dünyayı gezer. Bu toplum beni şarkı söylerken tanıdı ve çocuklarla ilgilenirken bir daha tanıdı ve bu arada dünyayı dolaşıp başka insanları anlatan kişi olarak tanıdı. Ben bu dünyaya şarkıcı olarak gelmedim. Benim birinci işim bu değil. Ben düşüncelerimi bu dünyaya aktarmak için geldiğime inanıyorum.<ref>
[https://www.aa.com.tr/tr/kultur-sanat/anadolu-rock-muzigini-turkiyeye-sevdiren-kultur-elcisi-baris-manco/1720190 Anadolu rock müziğini Türkiye'ye sevdiren kültür elçisi: Barış Manço]
</ref>
[[Dosya:Rose-on-music-book-on-piano.jpg|200pik|küçükresim|sağ|[[İnsan]]ın öğrenmesi gereken ilk dil, tatlı dildir.]]
*
*
[[Dosya:Piazza di Spagna Rome Italy - Creative Commons by gnuckx (3489789823).jpg|200pik|küçükresim|sağ|Yaz dostum<br>Yoksul görsen besle kaymak bal ile.<br><div class="center">— ''Yaz Dostum''</div>]]
*
==Şarkı sözleri==
*Yaz dostum<br>Yoksul görsen besle kaymak bal ile
**''Yaz Dostum''
*Selam büyükler<br>Merhaba çocuklar<br>Bu akşam size yeni bir öyküm var<br>Dilim sürçerse kusura bakmayın<br>Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı var.
**''Kazma''
*Şam ipeğinden urba giysen bile.<br>Zemzem suyuyla yıkansan bile.<br>Dünya ahiret bir keyif sürmek için.<br>Mutlak dökmeli helal alın teri.
**''Kazma''
*Komşunun tavuğu komşuya kaz görünür dersen<br>Kaz gelen yerden tavuğu esirgemezsen<br>Bu kafayla bir baltaya sap olamazsın amma!<br>Gün gelir sapın ucuna olursun kazma.
**''Kazma''
[[Dosya:Istanbul 1010829 30 31.jpg|200pik|küçükresim|sağ|Deste deste gül topladım,<br>Gül dalında bülbül nerde?<br>Enginlere yelken açtım,<br>Yelkenimde rüzgâr nerde?<br><div class="center">— ''Nerede''</div>]]
*Deste deste gül topladım,<br>Gül dalında bülbül nerde?<br>Enginlere yelken açtım,<br>Yelkenimde rüzgâr nerde?<br>Yaz güneşi kavururken,<br>İki damla suyum nerde?<br>Sonbaharda akşam vakti,<br>Erken çöken hüznüm nerde?
**''Nerede''
*Taş üstüne taş koya koya,<br>Yarattığın dünyanın<br>Çöktüğünü görmek bir yana<br>Bir de altında kalmak var ya!
**''Abbas Yolcu''
*Sana uzattılar ellerini<br>Görmek istemesen de,<br>Bir gün o eller üstünde<br>Bu dünyadan göçmek var ya!
**''Abbas Yolcu''
*Unutma ki dünya fani,<br>Veren Allah alır canı.
**''Can Bedenden Çıkmayınca''
[[Dosya:Statue of Barış Manço.jpg|200pik|küçükresim|sağ|Barış, yolun sonunda<br>Yürü demek boşuna,<br>[[Hayat]] duruyor dostlar<br>Ben durmuşum çok mu?<br>Yaşam bitiyor dostlar<br>Ben bitmişim çok mu?<br><div class="center">— ''Ali Yazar Veli Bozar''</div>]]
[[Dosya:Manco Kosk Baris Manco.jpg|200pik|küçükresim|sağ|Rakı da bir ayran da<br><div class="center">içmesini bilene,</div>Güzel de bir çirkin de<br><div class="center">sevdim diyene.</div><div class="center">— ''Lahburger''</div>]]
*Barış, yolun sonunda<br>Yürü demek boşuna,<br>Hayat duruyor dostlar<br>Ben durmuşum çok mu?<br>Yaşam bitiyor dostlar<br>Ben bitmişim çok mu?
**''Ali Yazar Veli Bozar''
*Bir gün dönsem sözümden<br>Düşerim dost gözünden<br>Dünya dönüyor dostlar<br>Bir sözden dönsem çok mu?
**''Ali Yazar Veli Bozar''
*Yıllardır sürüp giden<br>Bir pay alma çabası,<br>Topu topu bir dilim<br>Kuru ekmek kavgası...<br>Bazen durur bakarım<br>Bu ibret tablosuna.<br>Kimi tatlı peşinde<br>Kimininse tuzu yok.
**''Halil İbrahim Sofrası''
*Topraktan geldi insan,<br>Yine toprağa dönecek<br>İki lokma ekmek için<br>Ömür boyu dövüşecek.
**''Yol''
*Rakı da bir ayran da içmesini bilene,<br>Güzel de bir çirkin de sevdim diyene.
**''Lahburger''
== Kaynakça ==
{{Kaynakça|30em}}
[[Kategori:Kişiler-B]]
[[Kategori:1943 doğumlular]]
[[Kategori:1999 yılında ölenler]]
[[Kategori:Türk şarkıcılar]]
[[Kategori:Türk besteciler]]
[[Kategori:Türk söz yazarları]]
[[Kategori:Anadolu rock]]
[[Kategori:Türk pop şarkıcıları]]
[[Kategori:Türk rock şarkıcıları]]
[[Kategori:İstanbul ili doğumlular]]
oa4obs0nm83pwc6bz0w1pcdn4cf0ibc
Alparslan Türkeş
0
1760
232722
225751
2025-06-10T19:10:05Z
Brightt11
34669
/* Sözleri */ rüzgar > rüzgâr, değiştirildi: rüzgar → rüzgâr [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232722
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi}}
'''Alparslan Türkeş''', Türk asker ve siyasetçi.
==Sözleri==
* Memleketimizin manevi dinamiği olan Hocaefendi'nin Avrupa'dan Yunanistan'a, Kanada'dan Yakutistan'a kadar olan çalışmaları her manada takdire şayandır. Hocaefendi, Türk milletinin gönlünde hak ettiği tahtı kurmuştur. Hiçbir zan ve iftira, onun bu durumunu sarsamaz.<ref>Alparslan Türkeş, Fethullah Gülen https://www.youtube.com/watch?v=AZ07isCIwoI&ab_channel=clubvideoo</ref>
: ''[[Fethullah Gülen]]'i överken''
* Gülen cemaatine sahip çıkın. Çünkü biz düşündük, onlar yaptı. İnsanlığa hizmet ediyorlar. Bunlara yardımcı olun.<ref>[https://www.haber7.com/guncel/haber/729354-basbugun-hizmete-destek-vasiyeti 'Başbuğ'un 'hizmete destek' vasiyeti]</ref>
*Bu meydanda cesedim kalır, yine konuşurum. Devlet ya vardır ya yoktur. Devleti sokağa mağlup ettirmem.
:(''1975'te Diyarbakır mitingindeki konuşmasından.'')
*İşkenceyi kendileri için bir yol seçenlere, vatandaşın ekmeğine el uzatanlara, hakkı hukuku çiğneyenlere bir başlangıç uyarısıdır. Gerekirse kırk beş milyonu da meydanlardan yürüteceğiz.
: (''Ankara Tandoğan Mitingi, 15 Nisan 1978'')
*Biz faşist, Nazist değiliz. Bu ithamları şerefsizlik sayarız. Kendi tarihimizden örnek alacağımız Meteler, Yavuzlar, Kanuniler var. Başkası bize gerekmez.
*Biz ne sağcıyız, ne solcu; biz milliyetçiyiz.
*İdealler yıldızlar gibidir. Onlara belki ulaşamazsınız ama bakarak yönünüzü tayin edebilirsiniz.
*Dalından kopan yaprağın akıbetini rüzgâr tayin eder.
:(''Muhsin Yazıcıoğlu'nun MHP'den ayrılması üzerine söylemiştir.'')
*Mücadeleniz zaferle sonuçlandı, gazânız mübarek olsun.
:(''Ülkücülere atfen, SSCB dağıldığında söylemiştir.'')
*Ne mozaiği ulan! Mermer, mermer!
:(''HEP milletvekili Orhan Doğan'ın "Türkiye mozaiği" sözüne cevap verirken söylemiştir.'')
*Türklük bedenimiz, İslâmiyet ruhumuzdur. Ruhsuz beden ceset gibidir.
:(''Türkçü müsünüz İslamcı mısınız sorularına karşın.'')
*Tanrı Dağı kadar Türk, Hira Dağı kadar Müslümanız.
:(''Türkçü müsünüz İslamcı mısınız sorularına vermiş olduğu bir diğer cevap.'')
*Hepiniz birer Türk bayrağısınız. Bayrağı lekelemeyin, kirletmeyin, yere düşürmeyin.
*Bölünme kabul etmez, kutsal bir bütün halinde Büyük Türkiye'yi yeniden inşa edeceğiz.
*Emirlere mutlak itaat lâzımdır. Laubali, gevşek, disiplinsiz, metotsuz kimselerle dâvamız yürümez. Her şeyde örnek olmak lâzımdır.
*Millî kalkınmamızı gerçekleştirmek, her Türk ferdini hür yapabilmek için Türk milletini yeniden kurmak zorundayız. Vatandaşlarımız arasında parti, mezhep, ırk ve bölge farkı gözetmeksizin karşılıklı sevgi ve saygıya dayanan bağlar dokuyacağız.
*Başarı için muntazam plânlı çalışma yapmak lâzımdır. Son nefesimizi verinceye kadar çalışacağız.
*Cesaret, yüreklilik, atılganlık olmayan hiçbir dâva başarıya ulaşamaz.
*Alınan görevleri yapmak ve yapıldığını takip etmek lâzımdır. Millet hayatında başarı devamlılığa bağlıdır.
*Sevgili vatandaşlar! Dün gece yarısından itibaren, bütün Türkiye'de, Deniz-Kara-Hava, [[Türk Silahlı Kuvvetleri]], el ele vererek, memleketin idaresini ele almıştır.
:(''27 Mayıs bildirisini radyoda okurken ilk iki cümlesi'')
*Kendinizi küçük görmeyiniz. Sizler büyük kuvvetsiniz. Vazifenizi hiçbir zaman unutmayınız. Kuvvet birliktir. Dâvamızın geleceği birliktedir. Birlik, beraberlik içinde olmaktır.
*Komünist sistemlerde halkın esaret altında oluşunun sebebi bir mülk sahibi olamamasıdır.
*Hürriyetin tek garantisi mülkiyettir.
*Bizim savunduğumuz Dokuz Işıkçı sistemin hedefi Türk milletinin her ferdini mülk sahibi yapmaktır.
*İnsanlık âleminin en şerefli bir ailesi Türk milletidir. Dokuz Işık demek, Türk Ülküsü demektir.
*Türk töresi, Türk ülküsünün ayrılmaz parçasıdır.
*Ülküsüz [[insan]] çamurdan farkı olmayan bir varlıktır.
*İslâmiyeti ele alıp Türklüğü inkâr etmek ihanettir. Bunun tersi de aynı derecede gaflet ve ihanettir.
*Türkün en önemli vasfı teşkilâtçılığıdır.
*İnsanlar; yoksulluğa, açlığa, susuzluğa tahammül ederler. Fakat adaletsizliğe, hor görülmeye, aşağılanmaya asla müsaade, müsamaha etmezler.
*Ahlâkçılık anlayışımız, Türk ahlâkı ve Müslümanlık inancından meydana gelmiştir.
*Türk töresinin bir diğer şartı da haddini bilmektir. Haddini bilmek... Ne kendinizi dev aynasında göreceksiniz, herkese yukarıdan bakacaksınız; ne de kendinizi aşağıdan göreceksiniz, aşağıdan bakacaksınız.
*Araplar yeni İsrail Devleti’ni ortadan kaldırmak için silâha sarıldılar. Fakat müşterek bir komutanlığın koordineli sevk ve idaresinden mahrum oluşları, gerekli şekilde eğitim görmemiş bulunmaları ve modern silâhlardan yoksun oluşları sebebiyle başarılı olamadılar.<ref>https://www.turkulkusu.com/ortadogu-ve-turkiye-alparslan-turkes/</ref>
*Türk töresinin bir şartı da yüksek vazife duygusudur. Vazifeyi her ne pahasına olursa olsun yapmaktır. Diğer bir şart, toplum uğrunda her çeşit fedakârlığı yapmaktır. Millete hizmet yolunda şahsi menfaatlerden, şahsi zevklerden feragattir. Vazgeçmektir. Kişiler kendilerini millet için feda ederler. Türk milletinin büyüklüğü böyle yükselecektir. Onu sizler yaşatacak, sizler yükselteceksiniz. Türk Töresinin en önemli bir gereği de sır saklamaktır. Sır saklamak...
*Bir fikre, bir ideolojiye, kendisinden daha üstün bir fikirle karşı çıkılır. Karşı fikir kaba kuvvetle ezilemez
*Fikir, iman, ülkü aşkı... İnsanları güçlü yapan bunlardır.
*Türkçüler Günü olan 3 Mayıs (1944) büsbütün ayrı bir düşüncenin sonucudur. İç düşman olan, kılık değiştirerek milletin içine giren ve hükümetin gafletinden yararlanan komünizme karşı Türkçü gençlerin bir uyarma yürüyüşüdür.
*Milletler yabancı kuvvetlerin orduları ve diğer maddi güçleri tarafından yok edilmeden önce, manevi ve fikir güçleri tarafından esaret atına alınırlar. Böyle bir toplumun esir ve yok olması kesin hale gelir.
*Türk Devletinin yenilmez, zinde hayat gücü ve Türk milletinin teminatı ve istikbali gençliktir.
*Türk aydınları için Batı'nın sığınması olmak bir ideal olarak benimsenmiştir. Milletimiz için bundan korkunç felaket düşünülemez."
*Davalarımızın çözümü kendimize dönmek, sarsılmaz bir birlik halinde el ele vermek ve geceli gündüzlü çalışmaya girişmekle mümkündür.
*Gençliğimizi büyük bir savaş beklemektedir. Bozgunculuğa, tembelliğe, ahlaksızlığa, cehalete, yalancılığa karşı büyük bir savaş.
*Ülkücüler, insanlık âlemi içinde ne uşak olmayı, ne de başkalarını uşak olarak kullanmayı kabul etmeyen, şerefli bir bayrağın taşıyıcısıdır.
*Türklük şuuruna erişmiş, samimi olarak "Ben Türk'üm" diyen herkes Türk'tür. Türkçülük ve Türk'ün tayininde, sapık ölçülere, özellikle mezhepçiliğe, coğrafyacılığa, laboratuvar ırkçılığına inanmıyorum. Başka milletleri küçük gören, dünya barışını tehlikeye sokan antropolojik ırkçılık, Türk milliyetçilik ülküsünün dışındadır.
:(''10 Haziran 1973'')
==Hakkında söylenenler==
* Führer yerine midir Başbuğ?<ref>Falih Rıfkı Atay, Kurtuluş, 1966</ref> [[Falih Rıfkı Atay]]
* Aşırı sağ partinin lideri ... suç işlemiş olduğu için, örgüt kurmuş olduğu için bugün hapiste. Birçok kez kendisini serbest bırakmam için müracaat bile etmiştir, suç işleyen kardeşim bile olsa bırakmam. [[Kenan Evren]]
: ''19 Mart 1982 tarihli konuşmasından''
== Kaynakça ==
{{Kaynakça|30em}}
==Dış bağlantılar==
*[https://www.mhp.org.tr/htmldocs/basbug/ozlu/mhp/basbugumuzun_ozlu_sozleri.html Alparslan Türkeş sözleri, MHP resmi sitesi]
{{Vikiler|
commons= Alparslan Türkeş |
wikispecies= |
wikt= |
b= |
s= Alparslan Türkeş |
w=Alparslan Türkeş |
n= |
m= |
}}
[[Kategori:Kişiler-A]]
[[Kategori:Türk siyasetçiler]]
[[Kategori:Türk askerler]]
[[Kategori:1997 yılında ölenler]]
[[Kategori:1917 doğumlular]]
sk7db0xrd43rnwrgmd9dr0l9u4jn8iu
Johann Wolfgang von Goethe
0
1783
232713
229367
2025-06-10T19:09:50Z
Brightt11
34669
/* top */ rüzgar > rüzgâr, değiştirildi: rüzgar → rüzgâr [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232713
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi
|kişi_adı=Johann Wolfgang von Goethe
|resim_adı=Goethe.png
|resim_başlığı=Alman hezarfen, edebiyatçı, siyasetçi, ressam ve doğa bilimci
|doğum_tarihi=[[28 Ağustos]] [[w:1749|1749]]
|doğum_yeri=Frankfurt, Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu
|ölüm_tarihi=[[22 Mart]] [[w:1832|1832]]
|ölüm_yeri=Weimar, Saksonya-Weimar-Eisenach, Alman Konfederasyonu
}}
'''Johann Wolfgang Von Goethe''' (28 Ağustos 1749, Frankfurt – 22 Mart 1832, Weimar), Alman hezarfen; edebiyatçı, siyasetçi, ressam ve doğa bilimci. Aynı zamanda çeşitli doğa bilimleri alanlarında araştırmalar yapmış ve yayınlar çıkarmıştır. 1776 yılından itibaren, Weimar dukalığının bakanı olarak çeşitli idari ve siyasi görevlerde bulunmuştur.
<center><small>Sözler, alfabetik sıraya göre düzenlenmiştir:</small></center>
<small>
{{ABC}}
</small>
[[Dosya:Goethe (Stieler 1828).jpg|250pik|sağ|küçükresim|'''''Eğer bir şey söyleme konusunda gerçekten kararlıysanız, kelimelerin peşinde koşmaya ne gerek var? İnsanlığa gösteriş yapmaya çalışan süslü konuşmalar, sonbaharda kuru yaprakları hışırdatan rüzgâr gibi sevimsiz ve tatsızdır.''''' <br>— [[Faust]]]]
==A==
*Açlık nasıl en iyi baharatsa, yorgunluk da en mükemmel uyku hapıdır.<ref>Wolfgang von Goethe, Goethe Der ki..., Doğu Batı Yayınları, s. 49</ref>
*Aşağı düzeydeki yaratıkların zekâsını yalnız açlık keskinleştirir. Tok bir hayvan korkunç aptaldır.
*Anlamayacaklara anlatma sakın bilebileceğin en güzel şeyleri.
*Ancak az şey bildiğimiz zaman bilgimizden emin olabiliriz. Kuşku, bilgi arttıkça artar.
*Ana-baba iyi terbiye almışlarsa çocuklar da terbiyeli olur.
*[[Ahlak]]a aykırı unsurlar, hislerimizi rahatsız etmeyecek şekilde dile getirildikleri zaman bunları gülünç buluruz.
*[[Aşk]]ım için her şeyden vazgeçerim; fakat [[özgürlük|özgürlüğüm]] için aşkımdan da vazgeçerim.
*Açlık, en akıllı balıkları bile oltaya getirir.
*Akılsızlar hırsızların en zararlılarıdır. Zamanınızı ve neşenizi çalarlar.
*Akılsızlar hiçbir zaman huzursuzluk duymaz.
*Aşk imkânsız olan birçok şeyi mümkün kılar.
*Adettir, babanın topladığını oğlu saçar.
*Almanların teker teker saygıya değer insanlar oldukları; ama bir araya geldiklerinde kötüleştikleri aklıma geldikçe derin bir acı duyarım.
*Az şey bilirsek bildiğimizin doğru olduğuna emin olabiliriz.
==B==
*Baskı ve şiddet yalnızlıktan doğar, karakter dünyanın fırtınaları ve dalgaları arasında şekil alır.
*Başkalarına kendimizden söz etmek gayet doğaldır; başkalarının kendileri hakkında söylediği şeyleri, onların kast ettiği biçimde anlamaksa bir [[kültür]] meselesidir.
*Başlangıçta eylem vardı.
** [[Faust]]
*Bazı kusurlar bir insanın var oluşu için gereklidir. Eski dostlarımızın bazı tuhaf özellikleri ortadan kalkmış olsa bu hoşumuza gitmezdi.
*Bataklığa düşen bir taş, halkalar oluşturmaz...
*Bazen "[[Dünya|gezegen]]imiz [[evren]]in tımarhanesi mi" diye düşünmeden edemiyorum.
*Benim bildiklerimi herkes bilebilir ama yüreğimdir yalnızca bana ait olan.
*Bilgece bir cevap istiyorsan, [[akıl]]lıca soru sormalısın.
*[[Bilgi]] arttıkça huzursuzluk da artar.
*Bilgiye susamışlık büyük bir insanın özelliğidir.
*Bilmek yeterli değil, uygulamak gerek; istemek yeterli değil yapmak gerek.
*Bir adamda azim olmazsa bilgisi ölüdür.
*Bir dakikalık zevk insana binlerce dakikanın işkencesini unutturabilir.<ref>Yaşar Ateşoğlu, Hayatınızı Değiştirecek 1001 Söz, s. 294</ref>
*Bir [[insan]]ı tanımak için neyi gülünç bulduğundan daha iyi bir gösterge olamaz.
*Bir insana olduğu gibi davran, öyle kalacaktır. Bir insana olabileceği ve olması gerektiği gibi davran, öyle olacaktır.
*Bir kişi yalnızca anladığı şeyi duyar.
*Bir semtin sokak hayvanları sizden kaçmıyorsa orada yaşayın; çünkü komşularınız güzel insanlardır.
*Bir [[tartışma]] sırasında, kızdığımız anda [[gerçek]] için uğraşmayı bırakır, kendimiz için uğraşmaya başlarız.
*Bir yetenek sükunet içinde meydana gelir, karakter ise dünyanın fırtınaları içinde.
*Biraz daha ışık.{{Son sözleri}}
:Orijinali: ''Mehr Licht!''
*Biz, hiçbirimiz asla kandırılmadık. Bizler kendimizi kandırdık.
*Bize teşekkür borcu olan biriyle karşılaştığımızda hemen bunu düşünürüz. Teşekkür borçlu olduğumuz ve bunu hiç aklımıza getirmediğimiz kişilerle ise ne kadar sık karşılaşırız?
*Bizi kimse aldatamaz; kendi kendimizi aldatırız.
*Buradaki insanların neye benzediklerini öğrenmek istiyorsan eğer, "Her yerde olduğu gibiler." diye yanıtlamalıyım.
** Genç Werther’in Acıları, 17 Mayıs (1774–1787)
*Bütün dikkatiniz kendinizdeyse mutluluğu garanti ettiniz demektir.
*Büyük tutkular umutsuz birer hastalıktır. Onları tedavi edebilecek olan şey, onları gerçekten tehlikeli hale de sokabilir.
*Büyük [[insan]]lar dağa benzerler; yaklaştıkça onların büyüklüğü ve önemi ortaya çıkar. Küçük insanlarsa serap gibidirler; yaklaştıkça ne kadar değersiz ve sahte oldukları ortaya çıkar.
*Büyük düşünceler ve temiz bir kalptir, [[Tanrı]]’dan istememiz gereken.
==C==
*Cahilliğin eyleme geçişinden daha korkunç bir şey yoktur.
*Cahillerle tartışırken bilgeler bile cehalete kapılır.
*[[Cesaret]]; dehayı, gücü ve sihri içinde barındırır.
*Cesaret öğrenilmediği gibi unutulmaz da.
[[Dosya:Weimar Goethe Garten5.jpg|144pik|sağ|küçükresim|Çözümde görev almayanlar problemin bir parçası olurlar.]]
==Ç==
*Çözümde görev almayanlar problemin bir parçası olurlar.
*Çelişki ve dalkavukluk; ikisi de sohbetin değerini düşürür.
*Çiçeğin dikeni var diye üzüleceğimize, dikenin çiçeği var diye sevinelim.
==D==
*Davranış, herkesin kendi yüzünü gösterdiği bir aynadır.<ref>. Wolfgang von Goethe, Goethe Der ki..., Doğu Batı Yayınları, s. 106</ref>
*[[Dünya]] o kadar büyük ve zengin ki, [[yaşam]] da öylesine çeşitli ki insan her zaman bunlardan [[şiir]] çıkarma fırsatını bulabilir. Ama her şiirin bir durumdan doğması gerekir, yani şiirin maddesi gerçek olmalıdır. Hiçbir şey üzerine dayanmayan bir şiirin iyi olacağını sanmıyorum.
*Dünyayı dolaştıkça görürüz ki insan kölelik için doğmuştur.
*[[Düşünce|Düşünmek]] kolaydır, yapmak zordur. Dünyada en güç olan şey de düşünüleni yapmaktır.
*Duyduğumuz şeyleri başkalarına anlatırken onları tahrif etmemizin nedeni zaten başta tam anlayamamış oluşumuzdur.
*Dünya güzeldir, ama bir şairin gözüyle daha da güzel olur.
*[[Dünya]]da anlamsız hiçbir şey yok. Hepsi senin onlara bakış biçimine bağlı.
*Dehanın ilk ve en büyük şartı gerçeği sevmektir.
*Deliler ve akıllılar aynı derecede zararsızdırlar. Yalnız yarı delilerle yarı akıllılar çok tehlikelidir.
*Değerli kişileri etrafına toplamayan bir hükümdar bence ordusuz bir komutan gibidir.
*[[Dünya]]da hiçbir şey, bir kişinin kendisini [[yalan]]lar ve masallar üzerine kurmasından daha fazla utanç verici değildir.
*Dünyanın en tehlikeli hali, cehaletin örgütlü eyleme geçme halidir.
*Dünyanın bütün işleri sonuçta aşağılıktır; başkalarının sözüyle, hiçbir tutkusu ya da bir gereksinimi olmaksızın; para, şan, şeref ya da bilmem ne uğruna didinen biri, her zaman bir budaladır.
*Düşünmek bilmekten daha fazla; bakmaktan daha az ilginçtir.
*Doğada her şey bir değişimdir, fakat bu değişimin arkasında sonsuzluk yatar.
*Doğru olanı ancak akıllı insan yakalar.
==E==
*En iyi [[devlet]] nedir? Bize kendimizi yönetmemizi öğretendir.
*En yüksek saadete erenler bile, başka arzular peşinde deli gibi koşarlar.
*En huzurlu toplumlar, üyeleri arasında karşılıklı güler yüz ve saygının eksik olmadığı toplumlardır.
*En boş insanlar kendilerine çok önem verirler. Mükemmeller güvensizdir. Kusurlu insan küstahtır. İyi adamsa ürkektir.
*En iyi yönetim kendi kendimizi yönetmeyi bize öğretebilecek yönetimdir.
*Eğer [[Tanrı]] benim başka bir biçimde olmamı isteseydi beni öyle yaratırdı.
*Eğer bir insan kendi [[karakter]]ine aykırı davranırsa ‘Fazla zamanı kalmadı’ diye yorumlarız bunu.
*Eğer Tanrı başka türlü olmamı isteseydi, beni başka türlü yaratırdı.
*Erkeklerin aklı, ev kadını arar, ama kalbi ve hayalgücü başka özellikler peşindedir.<ref>J. Wolfgang von Goethe, Goethe Der ki..., Doğu Batı Yayınları, s. 321</ref>
*Eyleme geçmiş cehaletten daha korkunç Bir şey yoktur.
[[Dosya:Goethe Schiller Weimar 3.jpg|küçükresim|sağ|144pik|Faydasız bir [[hayat]] erken bir ölümdür.]]
==F==
*Faydasız bir [[hayat]] erken bir ölümdür.
==G==
*Geçirilmiş bir bela, bir servettir.<ref>Wolfgang von Goethe, Goethe Der ki..., Doğu Batı Yayınları, s. 344</ref>
*Geleceğe bakmayı severiz çünkü önümüzde şekilsizce uçuşmakta olan olaylara dilediğimiz gibi şekil vermek isteriz.
*Gerçek dost; Düştüğünde sana yardım eden değil, Seni düşürmemek için düşmeyi göze alan kişidir.
*Gerçeğin gücü ile yaşadığım sürece kainatı bile fethedebilirim.
*Gerçekten büyük bir [[yetenek]] ortaya konulabildiğinde bu bir [[mutluluk]]tur.
*Göğün her yerde mavi olduğunu anlamak için dünyayı dolaşmanız gerekmez.
*Görülmesi en güç olan şey gözümüzün önünde duran şeydir.
[[Dosya:SecularHumanismLogo3DGoldCropped.png|küçükresim|sağ|144pik|[[Dünya|Yeryüzü]] çocuklarının yüce [[mutluluk|mutluluğu]], sadece [[insan]]ın kendisindedir.<br>— Doğu Batı Divanı]]
==H==
*Halk ve hizmetçi ve ermiş kişi, <br>Her zaman kabul ederler ki,<br>[[Dünya|Yeryüzü]] çocuklarının yüce [[mutluluk|mutluluğu]]<br> Sadece [[insan]]ın kendisindedir.<ref>[http://www.sabah.com.tr/yazarlar/ersozlu/2011/09/25/hayat-notlari-umut-icimizde Hayat Notları: Umut İçimizde]</ref>
**Doğu Batı Divanı
* Her [[zaman]] güvensizlik göstermek, her zaman güvenmek kadar büyük bir yanlışlıktır.
* [[Hata]]larımızın yüzümüze vurulmasından , bunlardan ötürü cezalandırılmaktan rahatsız olmayız, sabırla bunların acısını çekeriz; ama kendimizi bu hatalardan arındırmamız gerektiğinde sabrımız ortadan kalkar.
* Hayattan keyif almak için beklemeye gerek yok, bulunduğumuz her anın tadını çıkarmak yeterlidir.
* Hayatta insanın başına gelebilecek en kötü şey, yapayalnız hissetmesine neden olan insanlarla yaşamasıdır.
* Hangi kusurlarımızı muhafaza edip, kendi içimizde dizginleyebiliriz? Diğerlerine zarar vermektense, onların hoşuna gidenleri.
* Hastalıklı bir topluma uyum sağlamak demek, sağlıklı olmak demek değildir.
* Hedefe yaklaştıkça, zorluklar artacaktır.
* Her dedikodu, orada olmayan biri hakkında yapılıyorsa, inanılmayacak kadar tatlı değil midir?
* Herkes kendi işini görse, toplumun bütün işleri düzgün gider.
* Her şey daha önce düşünülmüştür,fakat asıl sorun bunu tekrar düşünebilmektir.
* Hiçbir gerçek, onu görmemeye çalışmaktan daha acı verici değildir.
[[Dosya:Day 12 Occupy Wall Street September 28 2011 Shankbone 33.JPG|küçükresim|sağ|144pik|Hiçbir kimse kendini [[özgürlük|özgür]] sananlardan daha fazla köleleştirilmemiştir.]]
* Hiçbir kimse kendini [[özgürlük|özgür]] sananlardan daha fazla köleleştirilmemiştir.
* Hiçbir kimse toplumda çok fazla konuşmazdı, eğer diğerlerinin onu ne kadar sıklıkla yanlış anladığını bilseydi.
** Gönül Yakınlıkları, Kitap. II, Bl. 4
* Hiçbir şey [[bilgi]]sizliği hareket halinde görmekten daha dehşet verici değildir.
* Hiçbir şey bir kişinin neye güldüğündün daha fazla onun [[karakter]]i hakkında belirti vermez.
* Hiçbir şey, zevkten yoksun bir hayal gücünden daha korkunç değildir.
*Hile dünyada öyle çok şey elde etmiştir ki!
*Hür olmadığı halde kendisini hür sananlar kadar köle yoktur.
==İ==
*İnsan, gençlikte dilediğine ihtiyarlıkta bol bol sahiptir.<ref>J. Wolfgang von Goethe, Goethe Der ki..., Doğu Batı Yayınları, s. 241</ref>
*İnsan özgür olmak için kendine hakim olmayı bilmelidir.
*İnsanın [[bilgi]]si arttıkça, huzursuzluğu da artar.
*[[İnsan]] her gün bir parça müzik dinlemeli, iyi bir şiir okumalı, güzel bir tablo görmeli ve mümkünse birkaç mantıklı cümle söylemelidir.
*İnsan yalnızca kendisine acı çektirenleri tanır.
*İster kral, ister köylü olsun, dünyada en mutlu insan evinde huzur olandır.
*İnandığı şeyi yapan insanların enerjileri asla tükenmez.
*İnsan yaşamı boyunca bir kişiyi sever. Önceki ve sonrakiler; Birer arayış, kaçış ya da aldanıştır.
*İnsanları birleştiren duygular, ayıran ise fikirlerdir.
*İnsanların ne kadar kötü olduğunu görmek beni şaşırtmıyor, fakat bu yüzden hiç utanmadıklarını görünce hayretler içinde kalıyorum.
*[[İyilik]], insanları birbirine bağlayan altın zincirdir.
*İnsan kendini yalnızca insanda tanır.
*İnsan sadece anladığını duyar.
*İnsan kendine çok şeyler ister; ama pek azına ihtiyacı vardır.
*İyi bir karın mı olmasını istiyorsun? Öyleyse tam bir koca ol!
*İnsan, babasına borçlu olduğu saygıyı ancak [[baba]] olduğu zaman duyar.
*İnsan, önemli olanın ne olduğunu bir kez bildi mi gevezelikten vazgeçer.
*İnsan nereye gideceğini bilmezse, çok ileri gidemez.
*İnanç yaşamın gücüdür.
*İnsanlar önce para kazanmak için sağlıklarını, sonra da sağlıklarını kazanmak için paralarını harcar.
*İnsanın bir şeyi öğrenebilmesi için her şeyden önce o şeyi sevmesi gerekir.<ref>Cengiz Erşahin, Hayata Yön Veren 2000 Söz, Tutku Yayınevi, s. 139</ref>
*İnsanın en büyük hatası şudur; kendini olduğundan büyük görmek ya da kendine hakettiğinden az değer vermek.
*İnsanın yalnızca gerçeğin ne olduğunu bilmesi yeterli değildir; doğruyu istemesi ve yapması da gereklidir.
*[[İnsan]]ları görme biçimin onlara davranış biçimindir; ve onlara davranış biçimin onların nasıl bir kişi olacaklarıdır.
*[[İnsan]]ların en [[mutluluk|mutlu]]su kimdir? O, diğerlerinin hünerlerine değer veren ve onların hoşnutluğundan [[neşe]] duyan kişidir.
==I==
* Işığın güçlü olduğu yerde bir de koyu bir gölge bulunur.
==J==
[[Dosya:London Eye Twilight April 2006.jpg|144pik|sağ|küçükresim|Konuşmak ihtiyaç olabilir ama susmak bir [[sanat]]tır.]]
==K==
*[[Kalp]] ne ile doluysa, dudaklardan o dökülür gider.
*Katlanılmış acıların anısı bir zevktir.
*Kendi acımız bize, başkalarınkini bölüşmeyi öğretir.<ref>M.Ertuğrul Saraçbaşı, Damıtılmış Sözler, YKY, 6. baskı, s. 23</ref>
*Kesin bilgi ancak çok az bildiğimiz zaman mümkündür. Bilgi miktarımız arttığında şüphemiz de artar.
*Konuşmak ihtiyaç olabilir ama susmak bir sanattır.
*Kötü hayat şartları hiç kimse için istenecek şey değildir; ama rastlantı sonucu içine düşenler için karakterin ve insanın ne yapabildiğinin mihenk taşıdır.<ref>J. Wolfgang von Goethe, Goethe Der ki..., Doğu Batı Yayınları, s. 280</ref>
*Kardeşlerimi tanrı yarattı ama dostlarımı ben buldum.
*Kaybedecek bir şeyi olmayan insandan korkulur.
*Kalabalık bir toplantıda olup da, bunca insanı bir araya getiren şansın kendi dostlarımızı da bir araya getirmesi gerektiğini düşünmeden edemeyiz.
*Kavrayışlı bir insan küçük de olsa hatalar yapmaz.
*Kendine hükmetmeyen uşak kalır.
*Kendini pek bir şey sanmayan, sandığından daha fazlasıdır.
*Kişi bir şeye kendini tamamen adadığında Tanrı da harekete geçer.
*Kimse özgür olduğunu sanan köleler kadar ümitsizce köleleştirilmemiştir.
*Kişisellik, [[sanat]] ve [[şiir]]de her şeydir.
==L==
[[Dosya:Hotair balloons amk.jpg|144pik|sağ|küçükresim|Mantıklı [[insan]] sık sık gülünecek bir şey olmadığı halde güler. Onu kışkırtan her ne olursa olsun, verdiği tepki kendi iç huzurunu ifade eder.]]
==M==
*[[Mal]]ını kaybeden, bir şey kaybetmiştir, [[onur]]unu kaybeden birçok şey kaybetmiştir. Fakat [[cesaret]]ini kaybeden her şeyini kaybetmiştir.
*Mantıklı [[insan]] sık sık gülünecek bir şey olmadığı halde [[gülümsemek|güler]]. Onu kışkırtan her ne olursa olsun, verdiği tepki kendi iç huzurunu ifade eder.
*Merakı olmayan hiçbir şey öğrenemez.
*Mezardakilerin pişman olduklari şeyler için, dünyadakiler birbirlerini yiyorlar!
*Mimariyi donmuş bir [[müzik]] olarak tanımlarım.
*Modern [[şiir|şair]]ler mürekkeplerine çok fazla su karıştırıyor.
*[[Mutluluk|Mutlu]] insanlar tanıdım, bunlar sadece ne iseler o oldukları için mutluydular. Ve hiç isyan etmedikleri için huzurluydular.
*Mükemmel insanların aksayan tarafları daha çok göze batar.
==N==
*Niye ki bu bitmek bilmez yaratılış,<br>Yok olacaksa bir gün her yaratılmış!
**[[Faust]]
*Ne kadar yalıtılmış bir yaşam sürerseniz sürün, haberiniz bile olmadan ya borçlu ya da alacaklı olursunuz...
==O==
==Ö==
* Özgür olmadıkları halde, kendilerini özgür sananlar kadar hiç kimse tutsak olamaz.
* Özgürlüğüm için aşkımdan vazgeçerim.
==P==
*Pusulanın sana doğru yol göstermesini mi istiyorsun , öyleyse onu yanındaki mıknatıslardan koru.
*Paranı yitirdin, hiçbir şey yitirmedin. Çalışır kazanırsın. Onurunu yitirdin, çok şey yitirdin. Ama onu da çalışıp kazanabilirsin. Fakat umudunu yitirirsen, hayattaki her şeyini yitirirsin.
==R==
[[Dosya:Chocolate-dipped heart-shaped cookies.jpg|144pik|sağ|küçükresim|[[Sevgi]]ye ve [[tutku]]ya açık bir [[kalp]] kadar [[dünya]]da değerli bir şey yoktur.]]
==S==
*Sadece sana acı çektirmiş olanları tanırsın.
*Sağduyu, insanlığın dehasıdır.
*Sağduyulu bir insan hemen hemen her şeyi gülünç bulur; bilge insansa hemen hemen hiçbir şeyi.
*Saldırganca aptallık kadar kötü bir şey yoktur.
*Samimi olmayı vaadedebilirim, tarafsız olmayı asla.
*[[Sanat]]ta ancak en iyi olan yeterince iyidir.
** 3 Mart 1787
*Sanatçılar ve zanaatkarlar, bir insanın, tamamen kendine mahsus olan şeyleri bile kendine mal edemediğinin en açık kanıtını sunarlar. Sanatçının çıkardığı işler, doğduğu yuvayı terk eden kuşlar gibi elinden kaçıp giderler.
*[[Sanat]]ın kendi içinden asaleti vardır; işte budur ki sanatçı alışılmış olan korkuyu hissetmez. Bu, gerçekte, ele aldığında zaten sanatçıyı asilleştirmiştir.
*[[Sevgi]]ye ve [[tutku]]ya açık bir [[kalp]] kadar [[dünya]]da değerli bir şey yoktur.
*Sevilenin kusurlarını hoş görmeyen, [[sevgi|sevmiyor]] demektir.
*Siz kendinize inanın, başkaları da size inanacaktır.
*Sevincin bir [[acı]] yanı, acının da bir sevinçli yanı olmalıdır.
*O ilahi kadın bizi yanına çağırıyor.<ref name=Faust>[http://www.imge.com.tr/product_info.php?products_id=125561 Faust, Johann Wolfgang von Goethe, Alter, s.543]</ref>
** [[Faust]], Bölüm 2, Perde V, Son Mısra
*Söylenen her söz karşıtını kışkırtır.
*Söylediklerinde inat eden insan, bizi sadece o görüşten vazgeçemeyeceğine ikna edebilir.
*Sözleriniz yürekten gelmedikçe, hiçbir zaman iki kişiyi birleştiremezsiniz.
*Söyleyecek çok şeyi olmasa da yaşlının sözü dinlenir.<ref>Wolfgang von Goethe, Goethe Der ki..., Doğu Batı Yayınları, s. 468</ref>
==Ş==
[[Dosya:Statue at Rockefeller Centre.jpg|144pik|sağ|küçükresim|Tüm [[erdem]]lerin temel özelliği, yükselme yolunda sürekli bir çaba, bizzat kendinle cenkleşme, daha büyük ve derin bir saflığa, [[bilgi|bilge]]liğe, [[iyi]]lik ve [[sevgi]]ye yönelik doymak bilmez bir istek.]]
==T==
*Terbiyeli olmaya zaman ayırın, İNSAN olabilmenin SEMBOLÜ budur!
*Tüm [[erdem]]lerin temel özelliği, yükselme yolunda sürekli bir çaba, bizzat kendinle cenkleşme, daha büyük ve derin bir saflığa, [[bilgi|bilge]]liğe, [[iyi]]lik ve [[sevgi]]ye yönelik doymak bilmez bir istek.
*Tutkular [[itiraf]] edildiklerinde hem şiddetleri artar, hem de yatışırlar. Sevdiklerimize söylediklerimiz ve söylemediklerimiz arasında bulunacak bir orta yol, belki de başka hiçbir alanda bu kadar arzu edilir bir şey değildir.
*[[Tutku]]larımız; ya birer kusur ya da birer erdemin daha şiddetli halleridir.
*Tutkularımız gerçek anka kuşlarıdır. Eskisinin küllerinden bir yenisi doğar.
*[[Tanrı]]lar bir şarkı için biz o şarkıya dönüşünceye kadar, bizden ne çok bedel alırlar!
==U==
*Uşağım bile olsa, yanlışlarımı düzelten efendim olur.
*Uzun süre konuşup da dinleyicilerine yaltaklanmayan kişi, hoşnutsuzluk uyandırır.
==Ü==
*Üç bin yılın hesabını görmeyen karanlıkta yolunu bulamaz, körü körüne yaşar ancak!
*Üstümüzdeki gök kubbeleşmiyor mu? Altımızdaki yer sapasağlam durmuyor mu? Yıldızlar bize dostça bakarak yükselmiyor mu? Ben, kendi gözümle senin gözüne bakmıyor muyum? Evrendeki her şey insanın kafasına ve kalbine etki etmiyor mu? Ve her şey sonsuz bir ilahi sır halinde yakamızda dolaşıp durmuyor mu? Eğer kalbini tüm bu saydıklarımla samimi olarak doldurup bu duygularla mutlu olabiliyorsan, bunun adına ister şans, ister gönül, ister aşk, istersen tanrı de, ne fark eder? Hepsi aynı şey değil mi? Ben ona bir isim bulamıyorum. Bence duygu her şeydir. İsim ise boş bir gürültü ve göğün güzelliğini ve ışığını sislendiren basit bir dumandır.
** [[Faust]]
[[Dosya:Figure of Victory atop Exeter War Memorial.jpg|küçükresim|sağ|144pik|[[Yetenek]], sükunet içinde ortaya çıkar. [[Karakter]] ise [[dünya]]nın fırtınaları içinde.]]
==Y==
*Yardıma çağırdığım şey acılardır. Çünkü onlar dosttur ve iyi öğütler verirler.
*Yabancı dil, insanın kendini yeniden bulduğu değişik bir aynadır.
*Yalnıca pek az kişi gerçeği hayal edebilir.
*Yalnızlık en büyük servettir.<ref>J. Wolfgang von Goethe, Goethe Der ki..., Doğu Batı Yayınları, s. 459</ref>
*Yapabilirsiniz. Çünkü yapmalısınız!
*Yaşlılık, dünya sahnesinden uzaklaştığımız basamaklardır.<ref>Wolfgang von Goethe, Goethe Der ki..., Doğu Batı Yayınları, s. 467</ref>
*[[Yetenek]], sükunet içinde ortaya çıkar. [[Karakter]] ise [[dünya]]nın fırtınaları içinde.
*Yanlışlıklar denizine gömüldüğü halde, umutla bekleyebilen [[insan]] ne talihlidir.
*[[Yaşam]], ölümsüzlüğün çocukluk dönemidir.
*Yaşamda önemli olan şey [[yaşam]]ın kendisidir; sonuçları değil.
*Yaşlı bir adam hala genç kadınlarla ilgilendiği için kınanınca şöyle demişti: ‘ Bir insanın kendini gençleştirmesinin tek yolu budur ve bunu yapmayı herkes ister.’
*Yüz çeşit şeyi yarım bilmektense bir şeyi tam bilip uygulamak insanı daha iyi yetiştirir.
*[[Yaşam]]ak, kendi kendini adam etmektir. [[Zeka]] ve [[bilgi]]yi kullanarak etinden kemiğinden kendi heykelini yapmaktır.
*[[Yaşam]]ımda, fethettim [[evren]]i, [[doğruluk|doğruluğun]] [[güç|kudret]]iyle.
** [[Faust]]
*[[Yaşam]]ın her adımı daha fazla dikkat gerektirdiğini gösterir.
*Yeterli zamanımız hep vardır, yeter ki doğru kullanalım.
*Yeni bir gerçeğe eski bir hatadan daha fazla hiçbir şey zarar veremez.
*Yolculuğu sen yaparsın, nereye olduğunu kader belirler.
*Yorgunların dinlenmesi için geceler yeter.
==Z==
== Kaynakça ==
{{Kaynakça}}
== Ayrıca bakınız ==
*[[Faust]]
{{Vikiler|
commons= Johann Wolfgang von Goethe |
wikispecies= |
wikt= |
b= |
s= |
w=Johann Wolfgang von Goethe |
n= |
m= |
}}
[[Kategori:Kişiler-J]]
[[Kategori:Alman şairler]]
[[Kategori:Alman bilim insanları]]
[[Kategori:Alman filozoflar]]
[[Kategori:Alman siyasetçiler]]
[[Kategori:Alman yazarlar]]
[[Kategori:Panteistler]]
[[Kategori:Alman oyun yazarları]]
[[Kategori:Alman ressamlar]]
[[Kategori:Alman doğa bilimciler]]
[[Kategori:1749 doğumlular]]
[[Kategori:1832 yılında ölenler]]
l1ui19v9cmr01rjxdpsmjldh17t45wh
Konfüçyüs
0
1801
232653
220997
2025-06-10T19:08:00Z
Brightt11
34669
/* K */ rüzgar > rüzgâr, değiştirildi: rüzgar → rüzgâr (2) [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232653
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi}}
[[Dosya:Confucius Statue at the Confucius Temple.jpg|220pik|küçükresim|sağ|[[Erdem]]li olanların söyleyecek sözleri vardır ama söyleyecek sözleri olanların tümünde erdem yoktur. [[İnsan]]cıl olanlar [[cesaret]]lidir ama cesaretli olanların tümü insancıl değildir.]]
'''[[w:Konfüçyüs|Konfüçyüs]]''' Kǒng Fūzǐ, 孔夫子, ya da Confucius, "Üstad Kong" Çince 孔子, Kǒng Zǐ, Wade-Giles: K’ung-tzǔ, Çinli filozof, eğitimci ve yazar.
<center><small>Sözler, alfabetik sıraya göre düzenlenmiştir.</small></center>
<small>
: {{ABC}}
</small>
==A==
* [[Adalet]] kutup yıldızı gibi yerinde durur ve geri kalan her şey onun etrafında döner!
* Alkışı en sessiz şekilde karşılayan, alkışı hak etmiş demektir.
* Ağaç yaşken eğilir.
* Araştırma yapıldığı zaman ancak bilgi artırılabilir; bilgi artırıldığında ancak [[istek]] [[samimiyet|samimi]] olabilir; [[istek]] samimi olduğunda ancak akıl ıslah edilebilir; akıl ıslah edildiğinde ancak [[özel yaşam]] iyileştirilebilir; [[özel yaşam]] iyileştirildiğinde ancak aile yapısı düzeltilebilir. Aile yapısı düzeltildiğinde ancak devlet düzen içinde yönetilebilir.
* [[Aşk]], dört nala giden at gibidir, ne dizginden anlar, ne söz dinler.
* Aç midenin cezasını yorgun ayaklar çeker.
* Asıl [[bilgi]] insanın cehaletini tanımasında yatar.
* Akıllı [[insan]] kimseyle yarışmaz, böylece kimse onunla yarışamaz.
* Adalet devletin hazinesidir.
* Az konuşmaktan pek az, çok konuşmaktan sık sık pişman olunur.
==B==
* Bana anlat unuturum, bana göster hatırlarım, beni dahil et, anlarım.
* [[Başarı]]nın kaynağı ne çalışmaktan ne de hırstan geçer. En büyük araç bir cemiyetin üyesi olmakla başlar.
* Bildiğini [[Bilgi|bilenin]] arkasından gidiniz, bildiğini bilmeyeni uyarınız, bilmediğini bilene öğretiniz, bilmediğini bilmeyenden kaçınız.
* Bilinmemekten değil başkalarını bilmediğimde üzüntü duyarım.
* [[Bilgi]] insanı şüpheden, [[iyilik]] acı çekmekten, [[Kararlılık|kararlı]] olmak korkudan kurtarır.
* [[Bilgi]]ye sahip olarak doğmuş birisi değilim. Öğretmeyi seviyorum ve öğrenmeye çalışıyorum.
* Bir insanı doyurmak istiyorsanız, ona balık verin; aç kalmamasını istiyorsanız ona balık tutmayı öğretin.
* Bir kişiye iyilik yapmak istiyorsan ona balık verme, balık tutmayı öğret.
* Bir milleti tutsak etmek isterseniz, onun [[Müzik|müziğini]] çürütün.
* Bir şeyi bildiğin zaman, onu bildiğini göstermeye çalış. Bir şeyi bilmiyorsan, onu bilmediğini kabul et. İşte bu [[bilgi]]dir.
* Bir şeyin haklı olduğunu bildiğin halde, o şeyden yana çıkmazsan, korkaksın demektir.
* Bir ülkede [[adalet]]in varlığı kişinin kendini özgürce ifade etmesinden anlaşılır. Bir ülkede adaletsizliğin varlığı ise kişilerin başına buyruk davranışından anlaşılır. İyi insanlar sorunları önlemek için çaba sarf ederler.
* Bir yerde küçük insanların büyük gölgeleri varsa, o yerde güneş batıyor demektir.
==Ç==
* Çizik bir elmas, çizik olmayan bir çakıl taşından daha iyidir.
[[Dosya:Confucius Statue in Naha.jpg|200pik|küçükresim|sağ|Doğrunun ne olduğunu görüyor fakat onu yapmakta başarısız oluyorsanız eksikliğiniz cesarettir.]]
==D==
* [[Devlet]] düzen içinde yönetildiğinde ancak dünyada barış tesis edilebilir.
* [[Doğru]]nun ne olduğunu görüyor fakat onu yapmakta başarısız oluyorsanız eksikliğiniz cesarettir.
* Duyduğumu bilirim, gördüğümü hatırlarım, yaptığımı anlarım.
* Düşünmeden [[öğrenmek]] faydasız, öğrenmeden düşünmek tehlikelidir.
* Dinsel erdem, insanlığı sevmekle olanaklıdır. Bu sevgi hissi, aileden toplumdan hükümete dek karşılıklı olarak uzamalıdır.
* Durmadığınız sürece yavaş ilerlemeniz önemli değildir.
==E==
* Efendi adam, kendisinden çok şey, başkalarından az şey bekler.
* Eğer bir şeyi zorla elinizde tuttuğunuzu düşünüyorsanız, ulaşmak istediğiniz şeyi engellediğini görüyorsanız, o zaman onu özgür bırakmalısınız.
* Eğitimli insanlar adaleti ilke edinir ve onu düzenli bir biçimde yürütür; onu alçak gönüllülükle kurar ve sadakatla gerçekleştirir.
* Eğitimli insanlar öncelikle [[adalet]]e değer verir. Eğitimli insanlar adalet olmadan cesaret sahibi olunca asi olurlar. Küçük insanlar adalet olmadan cesaret sahibi olunca haydut olurlar.
* Elde edilecek bir çıkarı olduğu halde adaleti düşünen, tehlike karşısında hayatını hiçe sayan, verdiği sözü unutmayan, tam insandır.
* [[Erdem]]li olanların söyleyecek sözleri vardır ama söyleyecek sözleri olanların tümünde erdem yoktur. [[İnsan]]cıl olanlar [[cesaret]]lidir ama cesaretli olanların tümü insancıl değildir.
* Etraflıca çalış, doğru bir şekilde araştır, dikkatlice düşün, düşündüklerini gözden geçir, ciddi ve samimi bir şekilde uygula.
* Evinizin eşiğini temizlemeden komşunuzun damındaki karlardan şikayet etmeyiniz.
[[Dosya:CL0024+17.jpg|200pik|küçükresim|sağ|Gökyüzünün altında, mutlulukların altında bir tek aile bulunur. Sadece onu meydana getiren kişiler farklıdır.]]
==G==
* Gerçeği bilenler ile onu sevenler hiçbir zaman eşit değildirler.
* Gökyüzünün altında, mutlulukların altında bir tek aile bulunur. Sadece onu meydana getiren kişiler farklıdır.
* [[Güç]]lü olan, zayıf yanını herkesten iyi bilendir; daha güçlü olan ise zayıf yanına hükmedebilendir.
* [[Güleryüzlülük|Güleryüzlü]] olmayan bir kişi, dükkan açmamalıdır.
* Güzelliği sevdiği kadar, [[erdem]]i de seven bir insanı daha görmedim.
==H==
* Her şey bir güzelliğe sahiptir fakat bunu herkes görmez.
* Hiç kimse başarı merdivenini elleri cebinde tırmanmamıştır.
* Hiçbir şey eyleme geçen cahillik kadar korkunç olamaz.
==İ==
* [[İhtiyat]]lı insan nadiren [[hata]] işler.
* İlkelerde uyuşmamış olanlar birbirlerine öğüt veremezler.
* İnsanlar sahip olduklarını küçümser, sahip olamadıklarını önemser.
* İnsanları niçin öldürüyorsunuz, biraz bekleyin zaten ölecekler.
* İsteyenler bilgilerini genişletmelidirler. [[Bilgi]]lerini genişletmek isteyenler önce araştırmalıdırlar.
* İşlerin çabuk yapılmasını istemek, onların düzgün biçimde yapılmasını engeller.
* İdare etmek dürüstlük demektir. Sen doğru [[Yöneticilik|yönetirsen]] yanlış olmaya kimse cesaret edemez.
* İyi [[insan]], güzel söz söyleyen değil, söylediğini yapan ve yapabileceklerini söyleyen insandır.
* İnsancıl olmak iyidir. Eğer diğer bir iyiliği seçersek ve böylece insaniyetten ayrılırsak, nasıl bilge olabiliriz?
* İnsanların umutlarıyla oynama, belki sahip oldukları tek şey odur.
* İnsanlar ellerine neden silah aldıklarını bilseler o silahları parçalarlar.
* İntikam yolculuğuna çıkacaksan, kendin için de bir mezar kaz.
[[Dosya:Confucius and his students2.jpg|200pik|küçükresim|sağ|Kendine yapılmasını istemediğin bir şeyi başkasına yapma.]]
==K==
* Karanlığa söveceğine, bir mum yak.
* Kelimelerin gücünü anlamadan, insanların gücünü anlayamazsın.
* Kelimelerin kuvvetini bilmeyen insanlarla esaslı bir konuyu konuşmak mümkün değildir.
*Kendine eşit olmayan kimselerle dost olma.<ref>Nüvit Osmay, Düşünce Atlası, s. 468</ref>
* Kendine yapılmasını istemediğin bir şeyi başkasına yapma... Kendin ayağa kalkmak istiyorsan başkalarının da kalkmasına yardım et; kendin başarı kazanmayı arzuluyorsan başkalarının da başarıya ulaşmasına yardım et.
* Kendini affetmeyen bir insanın bütün kusurları affedilebilir.
* Kuyunun dibinde yaşayanlar, gökyüzünü kuyunun ağzı kadar görürler.
* Kısa olan iptir, derin olan kuyu değil.
* Kötülüğe adaletle, kibarlığa kibarlıkla karşılık ver.<ref>https://books.google.com/books?id=Hr9IVO9MhXQC&q="Recompense+injury+with+justice+and+recompense+kindness+with+kindness"&pg=PA80</ref>
* Küçük avantajların peşinden koşarken büyük [[başarı]]lardan olabilirsiniz.
* Küçükler ot gibidir, büyükler ise rüzgâr: rüzgâr ne yöne eserse, otlar o yöne eğilir.
* [[Konuşmak|Konuşma]]ya değer insanlarla konuşmazsan insanları, konuşmaya değmez insanlarla konuşursan kelimeleri yitirirsin. Sen öyle biri ol ki ne insanları, ne de kelimeleri yitir.
==M==
*Mutlu olmak için içinde bulunduğunuz andan daha iyi bir zaman olduğuna karar vermek için beklemekten vazgeçin. [[Mutluluk]] bir varış değil, bir yolculuktur. Pek çokları mutluluğu insandan daha yüksekte ararlar, bazıları da daha alçakta. Oysa mutluluk insanin boyu hizasındadır.
*[[Müzik]] gökle toprak arasında bir ahenktir.
*Hayallerdir insanı ayakta tutan.
==N==
* Nasıl ki elmas yontulmadan mükemmelleşmezse, insan da acı çekmeden olgunlaşamaz...
* Ne aradığını bilmeyen bulduğunu bilemez.
* Neyi bildiğimizi bilmek ve neyi bilmediğimizi bilmemek, gerçek bilgidir.
==O==
* [[Olgunluk|Olgun]] insan güzel söz söyleyen değil, söylediğini yapan ve yapabileceklerini söyleyen kişidir.
* Okudum, unuttum, gördüm, hatırladım, yaptım, öğrendim.
[[Dosya:Confucius - Project Gutenberg eText 15250.jpg|küçükresim|sağ|Örnek [[insan]]lar [[adalet]]i anlar. Adaleti anlamayan adaletsiz olur.]]
==Ö==
* [[Öğrenmek|Öğrenme]] ilkesi insanın temiz karakterini ortaya çıkarmak, insanlara yeni yaşam vermek ve nihai iyiye ve doğruya ulaşmak demektir.
* Öğrenmeyi sevmeksizin cömertliği sevmek vardır ki aptalca bir saflığa götürür.<br>Öğrenmeyi sevmeksizin bilmeyi sevmek vardır ki zihinin gereksizce dağılmasına götürür. <br>Öğrenmeyi sevmeksizin içten olmayı sevmek vardır ki onur kırıcı bir aldırmazlığa götürür.<br>Öğrenmeyi sevmeksizin dobra olmayı sevmek vardır ki kabalığa götürür.<br> Öğrenmeyi sevmeksizin açık görüşlü olmayı sevmek vardır ki umarsız bir asiliğe götürür.<br>Öğrenmeyi sevmeksizin prensip sahibi olmayı sevmek vardır ki mantıksız bir zorlamaya götürür.
* Örnek [[insan]]lar [[adalet]]i anlar. Adaleti anlamayan adaletsiz olur.
* Örnek insanlar yumuşak huyludur ve [[öfke]]den kaçınır.
* Öğretmek iki kere öğrenmek demektir.
==S==
* Sana bir şeyi nasıl bilebileceğini öğreteyim mi? [[Bilgi|Bildiğin]] zaman bildiğini anla, bilmediğin zaman ise bilmediğini anla.
* [[Susmak]], insanı ele vermeyen sadık bir [[arkadaş]]tır.
* Sözcüklerin gücünü anlamadan insanların gücünü anlayamazsınız.
* Sıkışmayan kertenkele kuyruğunu bırakmaz.
==T==
* Tanrım bana çiçek dolu bir bahçe ve kitap dolu bir ev ver.
==Y==
* Yaldızlı sözlerle [[erdem]] bağdaşmaz.
* Ya bir yol bul, ya bir yol aç, ya da yoldan çekil.
* Yavaş yürüyene çelme takılmaz.
* Yalan, ona inanmaktan hoşlananlar çoğaldıkça, "doğru" sayılmaya başlar.
==Kaynakça==
{{Kaynakça}}
==Dış bağlantılar==
{{Vikipedi}}
[[Kategori:Kişiler-K]]
[[Kategori:Çinli filozoflar]]
tjuphr9l18h6a5ijhum0cn35jccq85p
232803
232653
2025-06-10T19:28:17Z
Brightt11
34669
/* G */ dz, değiştirildi: dükkan → dükkân [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232803
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi}}
[[Dosya:Confucius Statue at the Confucius Temple.jpg|220pik|küçükresim|sağ|[[Erdem]]li olanların söyleyecek sözleri vardır ama söyleyecek sözleri olanların tümünde erdem yoktur. [[İnsan]]cıl olanlar [[cesaret]]lidir ama cesaretli olanların tümü insancıl değildir.]]
'''[[w:Konfüçyüs|Konfüçyüs]]''' Kǒng Fūzǐ, 孔夫子, ya da Confucius, "Üstad Kong" Çince 孔子, Kǒng Zǐ, Wade-Giles: K’ung-tzǔ, Çinli filozof, eğitimci ve yazar.
<center><small>Sözler, alfabetik sıraya göre düzenlenmiştir.</small></center>
<small>
: {{ABC}}
</small>
==A==
* [[Adalet]] kutup yıldızı gibi yerinde durur ve geri kalan her şey onun etrafında döner!
* Alkışı en sessiz şekilde karşılayan, alkışı hak etmiş demektir.
* Ağaç yaşken eğilir.
* Araştırma yapıldığı zaman ancak bilgi artırılabilir; bilgi artırıldığında ancak [[istek]] [[samimiyet|samimi]] olabilir; [[istek]] samimi olduğunda ancak akıl ıslah edilebilir; akıl ıslah edildiğinde ancak [[özel yaşam]] iyileştirilebilir; [[özel yaşam]] iyileştirildiğinde ancak aile yapısı düzeltilebilir. Aile yapısı düzeltildiğinde ancak devlet düzen içinde yönetilebilir.
* [[Aşk]], dört nala giden at gibidir, ne dizginden anlar, ne söz dinler.
* Aç midenin cezasını yorgun ayaklar çeker.
* Asıl [[bilgi]] insanın cehaletini tanımasında yatar.
* Akıllı [[insan]] kimseyle yarışmaz, böylece kimse onunla yarışamaz.
* Adalet devletin hazinesidir.
* Az konuşmaktan pek az, çok konuşmaktan sık sık pişman olunur.
==B==
* Bana anlat unuturum, bana göster hatırlarım, beni dahil et, anlarım.
* [[Başarı]]nın kaynağı ne çalışmaktan ne de hırstan geçer. En büyük araç bir cemiyetin üyesi olmakla başlar.
* Bildiğini [[Bilgi|bilenin]] arkasından gidiniz, bildiğini bilmeyeni uyarınız, bilmediğini bilene öğretiniz, bilmediğini bilmeyenden kaçınız.
* Bilinmemekten değil başkalarını bilmediğimde üzüntü duyarım.
* [[Bilgi]] insanı şüpheden, [[iyilik]] acı çekmekten, [[Kararlılık|kararlı]] olmak korkudan kurtarır.
* [[Bilgi]]ye sahip olarak doğmuş birisi değilim. Öğretmeyi seviyorum ve öğrenmeye çalışıyorum.
* Bir insanı doyurmak istiyorsanız, ona balık verin; aç kalmamasını istiyorsanız ona balık tutmayı öğretin.
* Bir kişiye iyilik yapmak istiyorsan ona balık verme, balık tutmayı öğret.
* Bir milleti tutsak etmek isterseniz, onun [[Müzik|müziğini]] çürütün.
* Bir şeyi bildiğin zaman, onu bildiğini göstermeye çalış. Bir şeyi bilmiyorsan, onu bilmediğini kabul et. İşte bu [[bilgi]]dir.
* Bir şeyin haklı olduğunu bildiğin halde, o şeyden yana çıkmazsan, korkaksın demektir.
* Bir ülkede [[adalet]]in varlığı kişinin kendini özgürce ifade etmesinden anlaşılır. Bir ülkede adaletsizliğin varlığı ise kişilerin başına buyruk davranışından anlaşılır. İyi insanlar sorunları önlemek için çaba sarf ederler.
* Bir yerde küçük insanların büyük gölgeleri varsa, o yerde güneş batıyor demektir.
==Ç==
* Çizik bir elmas, çizik olmayan bir çakıl taşından daha iyidir.
[[Dosya:Confucius Statue in Naha.jpg|200pik|küçükresim|sağ|Doğrunun ne olduğunu görüyor fakat onu yapmakta başarısız oluyorsanız eksikliğiniz cesarettir.]]
==D==
* [[Devlet]] düzen içinde yönetildiğinde ancak dünyada barış tesis edilebilir.
* [[Doğru]]nun ne olduğunu görüyor fakat onu yapmakta başarısız oluyorsanız eksikliğiniz cesarettir.
* Duyduğumu bilirim, gördüğümü hatırlarım, yaptığımı anlarım.
* Düşünmeden [[öğrenmek]] faydasız, öğrenmeden düşünmek tehlikelidir.
* Dinsel erdem, insanlığı sevmekle olanaklıdır. Bu sevgi hissi, aileden toplumdan hükümete dek karşılıklı olarak uzamalıdır.
* Durmadığınız sürece yavaş ilerlemeniz önemli değildir.
==E==
* Efendi adam, kendisinden çok şey, başkalarından az şey bekler.
* Eğer bir şeyi zorla elinizde tuttuğunuzu düşünüyorsanız, ulaşmak istediğiniz şeyi engellediğini görüyorsanız, o zaman onu özgür bırakmalısınız.
* Eğitimli insanlar adaleti ilke edinir ve onu düzenli bir biçimde yürütür; onu alçak gönüllülükle kurar ve sadakatla gerçekleştirir.
* Eğitimli insanlar öncelikle [[adalet]]e değer verir. Eğitimli insanlar adalet olmadan cesaret sahibi olunca asi olurlar. Küçük insanlar adalet olmadan cesaret sahibi olunca haydut olurlar.
* Elde edilecek bir çıkarı olduğu halde adaleti düşünen, tehlike karşısında hayatını hiçe sayan, verdiği sözü unutmayan, tam insandır.
* [[Erdem]]li olanların söyleyecek sözleri vardır ama söyleyecek sözleri olanların tümünde erdem yoktur. [[İnsan]]cıl olanlar [[cesaret]]lidir ama cesaretli olanların tümü insancıl değildir.
* Etraflıca çalış, doğru bir şekilde araştır, dikkatlice düşün, düşündüklerini gözden geçir, ciddi ve samimi bir şekilde uygula.
* Evinizin eşiğini temizlemeden komşunuzun damındaki karlardan şikayet etmeyiniz.
[[Dosya:CL0024+17.jpg|200pik|küçükresim|sağ|Gökyüzünün altında, mutlulukların altında bir tek aile bulunur. Sadece onu meydana getiren kişiler farklıdır.]]
==G==
* Gerçeği bilenler ile onu sevenler hiçbir zaman eşit değildirler.
* Gökyüzünün altında, mutlulukların altında bir tek aile bulunur. Sadece onu meydana getiren kişiler farklıdır.
* [[Güç]]lü olan, zayıf yanını herkesten iyi bilendir; daha güçlü olan ise zayıf yanına hükmedebilendir.
* [[Güleryüzlülük|Güleryüzlü]] olmayan bir kişi, dükkân açmamalıdır.
* Güzelliği sevdiği kadar, [[erdem]]i de seven bir insanı daha görmedim.
==H==
* Her şey bir güzelliğe sahiptir fakat bunu herkes görmez.
* Hiç kimse başarı merdivenini elleri cebinde tırmanmamıştır.
* Hiçbir şey eyleme geçen cahillik kadar korkunç olamaz.
==İ==
* [[İhtiyat]]lı insan nadiren [[hata]] işler.
* İlkelerde uyuşmamış olanlar birbirlerine öğüt veremezler.
* İnsanlar sahip olduklarını küçümser, sahip olamadıklarını önemser.
* İnsanları niçin öldürüyorsunuz, biraz bekleyin zaten ölecekler.
* İsteyenler bilgilerini genişletmelidirler. [[Bilgi]]lerini genişletmek isteyenler önce araştırmalıdırlar.
* İşlerin çabuk yapılmasını istemek, onların düzgün biçimde yapılmasını engeller.
* İdare etmek dürüstlük demektir. Sen doğru [[Yöneticilik|yönetirsen]] yanlış olmaya kimse cesaret edemez.
* İyi [[insan]], güzel söz söyleyen değil, söylediğini yapan ve yapabileceklerini söyleyen insandır.
* İnsancıl olmak iyidir. Eğer diğer bir iyiliği seçersek ve böylece insaniyetten ayrılırsak, nasıl bilge olabiliriz?
* İnsanların umutlarıyla oynama, belki sahip oldukları tek şey odur.
* İnsanlar ellerine neden silah aldıklarını bilseler o silahları parçalarlar.
* İntikam yolculuğuna çıkacaksan, kendin için de bir mezar kaz.
[[Dosya:Confucius and his students2.jpg|200pik|küçükresim|sağ|Kendine yapılmasını istemediğin bir şeyi başkasına yapma.]]
==K==
* Karanlığa söveceğine, bir mum yak.
* Kelimelerin gücünü anlamadan, insanların gücünü anlayamazsın.
* Kelimelerin kuvvetini bilmeyen insanlarla esaslı bir konuyu konuşmak mümkün değildir.
*Kendine eşit olmayan kimselerle dost olma.<ref>Nüvit Osmay, Düşünce Atlası, s. 468</ref>
* Kendine yapılmasını istemediğin bir şeyi başkasına yapma... Kendin ayağa kalkmak istiyorsan başkalarının da kalkmasına yardım et; kendin başarı kazanmayı arzuluyorsan başkalarının da başarıya ulaşmasına yardım et.
* Kendini affetmeyen bir insanın bütün kusurları affedilebilir.
* Kuyunun dibinde yaşayanlar, gökyüzünü kuyunun ağzı kadar görürler.
* Kısa olan iptir, derin olan kuyu değil.
* Kötülüğe adaletle, kibarlığa kibarlıkla karşılık ver.<ref>https://books.google.com/books?id=Hr9IVO9MhXQC&q="Recompense+injury+with+justice+and+recompense+kindness+with+kindness"&pg=PA80</ref>
* Küçük avantajların peşinden koşarken büyük [[başarı]]lardan olabilirsiniz.
* Küçükler ot gibidir, büyükler ise rüzgâr: rüzgâr ne yöne eserse, otlar o yöne eğilir.
* [[Konuşmak|Konuşma]]ya değer insanlarla konuşmazsan insanları, konuşmaya değmez insanlarla konuşursan kelimeleri yitirirsin. Sen öyle biri ol ki ne insanları, ne de kelimeleri yitir.
==M==
*Mutlu olmak için içinde bulunduğunuz andan daha iyi bir zaman olduğuna karar vermek için beklemekten vazgeçin. [[Mutluluk]] bir varış değil, bir yolculuktur. Pek çokları mutluluğu insandan daha yüksekte ararlar, bazıları da daha alçakta. Oysa mutluluk insanin boyu hizasındadır.
*[[Müzik]] gökle toprak arasında bir ahenktir.
*Hayallerdir insanı ayakta tutan.
==N==
* Nasıl ki elmas yontulmadan mükemmelleşmezse, insan da acı çekmeden olgunlaşamaz...
* Ne aradığını bilmeyen bulduğunu bilemez.
* Neyi bildiğimizi bilmek ve neyi bilmediğimizi bilmemek, gerçek bilgidir.
==O==
* [[Olgunluk|Olgun]] insan güzel söz söyleyen değil, söylediğini yapan ve yapabileceklerini söyleyen kişidir.
* Okudum, unuttum, gördüm, hatırladım, yaptım, öğrendim.
[[Dosya:Confucius - Project Gutenberg eText 15250.jpg|küçükresim|sağ|Örnek [[insan]]lar [[adalet]]i anlar. Adaleti anlamayan adaletsiz olur.]]
==Ö==
* [[Öğrenmek|Öğrenme]] ilkesi insanın temiz karakterini ortaya çıkarmak, insanlara yeni yaşam vermek ve nihai iyiye ve doğruya ulaşmak demektir.
* Öğrenmeyi sevmeksizin cömertliği sevmek vardır ki aptalca bir saflığa götürür.<br>Öğrenmeyi sevmeksizin bilmeyi sevmek vardır ki zihinin gereksizce dağılmasına götürür. <br>Öğrenmeyi sevmeksizin içten olmayı sevmek vardır ki onur kırıcı bir aldırmazlığa götürür.<br>Öğrenmeyi sevmeksizin dobra olmayı sevmek vardır ki kabalığa götürür.<br> Öğrenmeyi sevmeksizin açık görüşlü olmayı sevmek vardır ki umarsız bir asiliğe götürür.<br>Öğrenmeyi sevmeksizin prensip sahibi olmayı sevmek vardır ki mantıksız bir zorlamaya götürür.
* Örnek [[insan]]lar [[adalet]]i anlar. Adaleti anlamayan adaletsiz olur.
* Örnek insanlar yumuşak huyludur ve [[öfke]]den kaçınır.
* Öğretmek iki kere öğrenmek demektir.
==S==
* Sana bir şeyi nasıl bilebileceğini öğreteyim mi? [[Bilgi|Bildiğin]] zaman bildiğini anla, bilmediğin zaman ise bilmediğini anla.
* [[Susmak]], insanı ele vermeyen sadık bir [[arkadaş]]tır.
* Sözcüklerin gücünü anlamadan insanların gücünü anlayamazsınız.
* Sıkışmayan kertenkele kuyruğunu bırakmaz.
==T==
* Tanrım bana çiçek dolu bir bahçe ve kitap dolu bir ev ver.
==Y==
* Yaldızlı sözlerle [[erdem]] bağdaşmaz.
* Ya bir yol bul, ya bir yol aç, ya da yoldan çekil.
* Yavaş yürüyene çelme takılmaz.
* Yalan, ona inanmaktan hoşlananlar çoğaldıkça, "doğru" sayılmaya başlar.
==Kaynakça==
{{Kaynakça}}
==Dış bağlantılar==
{{Vikipedi}}
[[Kategori:Kişiler-K]]
[[Kategori:Çinli filozoflar]]
kqvb3vafijfzlr4uuqw17t7ectto2iu
Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî
0
1820
232676
183298
2025-06-10T19:08:45Z
Brightt11
34669
rüzgar > rüzgâr, değiştirildi: rüzgar → rüzgâr (3) [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232676
wikitext
text/x-wiki
<center><small>Sözler, alfabetik sıraya göre düzenlenmiştir.</small></center>
<small>
: {{ABC}}
</small>
{{Biyografi
|kişi_adı=Mevlâna Celâleddin-i Rûmî
|resim_adı=Mevlana Statue, Buca.jpg
|resim_başlığı=Sufizmin önemli isimlerinden, şair ve ilahiyatçı.
|doğum_tarihi=[[30 Eylül]] [[w:1207|1207]]
|doğum_yeri=[[w:Belh|Belh]], [[w:Afganistan|Afganistan]] ([[w:Harezmşahlar Devleti|Harezmşahlar Devleti]])
|ölüm_tarihi=[[17 Aralık]] [[w:1273|1273]] (66 yaşında)
|ölüm_yeri= [[w:Konya|Konya]], [[w:Anadolu Selçuklu Devleti|Anadolu Selçuklu Devleti]]
}}
{{MP}}
==A==
*A kardeş, keskin kılıcın üzerine atılmadasın, tövbe ve kulluk kalkanını almadan gitme.
*Acele şeytan hilesidir, [[sabır]] ve tedbir Allah lütfu.
*Acı su da, tatlı su da berraktır. Sakın görünüşe aldanma... Görünüşte herkes insandır ama gerçek insan hal ehli olandır.
*[[Açlık]], ilaçların padişahıdır. Hekimler niye perhiz verir düşünsene.
*Adam savaşmakla çetin er sayılmaz, [[öfke]]lendiği zaman kendini tutabilendir çetin.
*Aklın varsa bir başka akılla dost ol da, işlerini danışarak yap.
*Allah ile olduktan sonra ölüm de, ömür de hoştur.
*Allah mermere emir vermez.
*Allah merhalesinde akıl beygirine yol yoktur.
*Allah üstünlük bakımından göz yaşını şehitlerin kanı ile eş tuttu.
*Allah’a şükür, rızkı artırır.
*Allah'ım sen kimi dertle hasta etmek dilersen ona ağlayış kapısını kapatırsın. Kimi de beladan kurtarmak dilersen gönlüne sızlanma ve ağlayış verirsin.
*Akıl padişahı kafesi kırdı mı, kuşların her biri bir yöne uçar.
*Aklın başına gelince pişman olacağın bir işi sakın yapma.
*Altın ne oluyor, can ne oluyor, inci, mercan da nedir bir [[sevgi]]ye harcanmadıktan, bir sevgiliye feda edilmedikten sonra.
*Ayıpsız dost arayan, dostsuz kalır.
*Asıl yar yaradandır, gerisi yaralayandır.
*Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilir.
*[[Ayrılık]] içinde insanın gözünü açıp kapayıncaya kadar geçen zaman yıl gibi gelir.
*[[Aşk]] nasip işidir, hesap işi değil. [[Aşk]] adayıştır, arayış değil. Sen adanmış ve yanmışsan bu uğurda, [[aşk]] sana uzak değil!
*Aşk, bir uçurumdan düşmek gibi bir şey, işte bu yüzden sevgili'ye "yar" denir...
*Aşk, her şeydedir ama hiçbir şeyde görünmez.
*Aşk, davaya benzer, cefa çekmek de şahide. Şahidin yoksa davayı kazanamazsın ki!
*Aşk, öyle engin bir denizdir ki, ne başlangıcı ne de sonu vardır.
*Aşk,etinden topuğuna kadar işlemiş bir nasırdır. Ya canın acıya acıya adım atacaksın ya da canını acıta acıta söküp atacaksın. Fakat her iki yolda da tek bir gerçek olacak. Canın çok ama çok acıyacak
*Aşka yanmalı can dediğin. Ya canan olmalı ya da canını almalı. Yar diyemezsin ki herkese içindeki yaran olmalı... Herkesin de bir yüreği vardır amma yürek dediğin bir başka yanmalı.
*Aşıkların gönüllerinin yanışıyla gözyaşları olmasaydı, dünyada su da olmazdı, ateş de.
*[[Adalet]] nedir? Her şeyi yerine koymak. Zulüm nedir? Bir şeyi yerine koymamak, başka yere koymak.
*Adalet taksimcidir, bölüşülecek şeyleri o bölüştürür... fakat şaşılacak şey şu ki bunda ne cebir vardır ne de zulüm!
*Aklın yoksa yandın, ya kalbin yoksa o zaman sen zaten yoksun ki.
*Akıllı insan düşündüğü her şeyi söylemez, fakat söylediği her şeyi düşünür.
*Amaca sabırla varılır, acele ile değil.<ref name=Semazen>[http://www.semazen.net/sp.php?id=382 Semazen, Mesneviden Notlar]</ref>
*Arslanın boynunda zincir bile olsa, bütün zincir yapanlara beydir arslan.
*Akıllılar önceden ağlarlar; bilgisizlerse işin sonunda başlarını vururlar. İşin başında sonunu gör de ceza gününde pişman olma.
*Ayna ile terazi, birisi incinecek yahut utanacak diye doğru söylemekten sakınır mı, susar mı? Ayna ile terazi, öyle kadri yüce ve doğru mihenk yerleridir ki sen onlara iki yüz sene hizmet etsen sonra aynaya desen ki "Ben sana bu kadar sene hizmet ettim, hatırım için beni çirkin gösterme" Teraziye desen ki "Yalvarırım sana, fazla tart, eksiğimi açığa vurma" Onlar sana cevap verir de derler ki "Zavallı, herkesi kendine güldürme, alemi kendine maskara etme" Ayna ile terazi hile bilmezler, yalan söylemezler. Doğruluktan ayrılmayan ayna ile terazi derler ki "Allah gerçeklerin bizim vasıtamızla tanınması, anlaşılabilmesi için kadrimizi yüceltti, bizi bu işte görevlendirdi. Bu doğruluğumuz olmasaydı, gerçeği olduğu gibi ortaya koymasaydık bizim ne değerimiz kalırdı? İyilerin güzellerin yüzlerini nasıl görür, nasıl gösterebilirdik?"<ref>Mevlana Celaleddin Rumi, ''Konularına Göre Açıklamalı Mesnevi Tercümesi 1-2'', terc. Şefik Can, s.265,Ötüken Yayınları, İstanbul:2005, ISBN 975-437-229-2</ref>
==B==
*Bendeyim Kur'ân-a candan tende can durdukça ben, bir küçük toz zerresiyim ben Muhammed yolunun, kim ki bundan başka bir söz nakleder ise benden, bezmişim billâh hem ondan hem sözünden onun...
*Beni yabancı saymayın, buralıyım ben<br>kendi evimi ararım sizin sokağınızda<br>Düşman değilim , öyle görünsem bile<br>aslım Türktür Hintçe (Farsça) konuşsam bile
*Başta dönüp koşan nice bilgiler, nice hünerler vardır ki, insan onunla baş olmak isterse, baş elden gider. Başının gitmesini istemiyorsan ayak ol.
*Başkalarına [[İmrenmek|imrenme]], çok kimseler var ki senin hayatına imreniyorlar.
*Beri gel, beri!<br>Daha da beri! Niceye şu yol vuruculuk?<br>Mademki sen bensin, ben de senim, niceye şu senlik [[benlik]]?
*[[Bilgi]], sınırı olmayan bir denizdir. Bilgi dileyense denizlere dalan bir dalgıçtır.
*Bir adamın camilere alıştığını görürseniz, imanlı olduğuna şahitlik ediniz.
*Bir katre olma, kendini deniz haline getir<br>Mademki denizi özlüyorsun, katreliği yok et gitsin.
*Bir kimseyi tanımak istiyorsan, düşüp kalktığı arkadaşlarına bak.
*Bir mum diğer bir mumu tutuşturmakla, ışığından bir şey kaybetmez.
*Birisi güzel bir söz söylüyorsa bu, dinleyenin dinlemesinden, anlamasından ileri gelir.
*Bir iri adam bir oğlanı ele geçirdi. Bu adam bana kast eder diye çocuğun yüzü sarardı. Adam dedi ki "Güzelim, emin ol... sen benim üstüme bineceksin. Ben korkunç görünsem de aldırış etme, bil ki ben bir ibneyim. Deveye biner gibi bin üstüme, sür." İnsanların suretleriyle mânaları da işte böyledir. Dışardan adam görünürler, içerden melûn Şeytan! Ey Âd gibi ipiri adam, sen rüzgârın tesiriyle dalın vurduğu davula benziyorsun.<ref>Mesnevi, 2. Cilt, 3155-3160</ref>
*Bir şeyi bulunmadığı yerde aramak aramamak demektir.
*Biz güzeliz, sen de güzelleş, beze kendini.<br>Bizim huyumuzla huylan, bize alış başkalarına değil.
*Bizi bilen bilir, bilmeyense kendi gibi bilir
* Bil ki.. Domuzların önüne elmaslar serilmez, mücevherden ancak sarraflar anlar başkası bilmez, ne fark eder ki kör insan için elmas da bir cam da, sana bakan kör ise kendini camdan sanma.
*Bizi bizden başkası zaten ayıramazdı. Bize bunu bizden başkası yapamazdı. Ah be sevgili; hamdım belki ama piştim yandım. Zaten beni senden başkası yakamazdı.
*Beni bir ben bilirim, bir de Yaradan.Bana bir ben lazımım, bir de Anlayan.
*Bir insan bilmiyorsa ne istediğini, hem seni ziyan eder , hem kendini...Dibini görmediğin suya dalmadığın gibi,emin olmadığın sevgiye teslim etme kendini...
*Bütün kâinat birbirine [[sevgi]] ile bağlanmış.<br>[[Sevgi]]ni vermesini öğren.<br>Çünkü gönlün anlasın ki hepsine yer varmış.<br>Sevgisiz insandan dünya, unutma ki korkarmış.
*Bulutlar ağlamasa yeşillikler nasıl güler?
*Bülbüllerin güzel sesleri beğenilir de bu yüzden kafes çeker onları. Ama kuzgunla baykuşu kim kor kafese?
*Büyük Allah’tan bizler niye [[terbiye]] isteriz? Çünkü terbiyesizler, Allah’ın lütfundan mahrumdurlar. Terbiyesiz, yalnız kendine kötülük etmez, bütün utanç ve erdem ufuklarını ateşler.
==C==
*Can ve gönül de yani kalpte hakikat coşkunluklarını kaldıracak takat, kulakta da bunu işitecek istidad yoksa, ben kime ne söyleyeyim?
*Can ararsan can olursun. Av için yemek ararsan yemek olursun. Neyi ararsan o olursun.<ref>[https://www.youtube.com/watch?v=IPRjqD6JmSI Prologue, Quotes By Rumi]</ref>
*Canımız hayvan canından daha üstündür, neden? Çünkü daha fazla biliyoruz. Meleklerin canı da bizim canımızdan üstün. Çünkü onlarda hissi müşterek yoktur. Ehil olanların canlarıysa meleklerin canlarından üstündür, şaşkınlığı bırak! Melekler, Adem'e secde ettiler; çünkü onun canı, meleklerinkinden üstündür. Üstün olmasaydı secde ederler miydi? Üstün olanın daha aşağı mertebede bulunana secde etmesini emretmek doğru bir şey değil değildir, yaraşmaz.<ref>Mesnevi, Cilt 2, 3325-3330</ref>
*Cenab-ı Hakk kâfir için necis dedi. Fakat dikkat et ki; kâfirlerin dışı pis değildir. O pislik onların din ve ahlakındadır.
*[[Cahil]] kişi gülün güzelliğini görmez, gider dikenine takılır.
*[[Cahil]] olanların [[merhamet]]i ve lütfu azdır.
*[[Cahil]] kimsenin yanında kitap gibi sessiz ol.
*Cibilliyetsize [[ilim]] öğretmek, eşkıyanın eline kılıç vermektir.
*Can konağını aramadaysan, cansın; bir lokma ekmek arıyorsan ekmeksin, bir damla su arıyorsan susun,zulmün peşindeysen zalimsin,aşkı arıyorsan aşıksın,Gönlün neye kapılmışsa O’sun sen. Şu nükteyi biliyorsan, işi biliyorsun demektir.
*Can'ı canan'a teslime hazır değilsen "ben aşk'ım" deme kimseye.
==Ç==
*Çalış çabala da nura ulaş. Pekmez içinde ne kaynatılırsa pekmez lezzeti alır. Havuç, elma, ayva, ceviz pekmezde kaynasa pekmez tadı alır. Bilgi nura karışırsa inatçı ve kötü kişiler bile bilgiden nur bulur.
==D==
*Daima başkaları için ağlayıp durma.Bir köşede oturup, biraz da kendin için ağla.
*Dediler ki: Gözden ırak olan gönülden de ırak olur. Dedim ki: Gönüle giren gözden ırak olsa ne olur.
*Denizde inciler derinde olur. Çer çöp sahilde olur.
*Dışarıdan ışık kaynağı olmazsa, gözler renkleri farketmez, kör olur gider.
*Dıştaki ateş suyla söner. Şehvet ateşi, parladıkça parlar; adamın yüzünün suyunu yerlere döker.
*Dinle neyden duy neler söyler sana,<br>Derdi var ayrılıklardan yana.<br>Beni kamışlıktan kestiler keseli,<br>Ağlarım, ağlatırım herkesi.
*Din düşmanlarının başına kılıç ol, kurt gibilere ateş saç; çünkü onlar, Yusuf düşmanıdırlar.
*Denizin dibinde incilerle taşlar karışık olarak bulunurlar, övülecek şeyler de [[kusur]] ve [[yanlış]]ların arasında bulunurlar.
*[[Dert]], insanı yokluğa götüren rahvan attır.
*Dertli bir adamın tereddüt ve dumanlarla dolu bir gönül evi vardır; derdini dinlersen o evde bir pencere açmış olursun.
*Dikenden gül bitiren, kışı da bahar haline döndürür. Selviyi hür bir halde yücelten, kederi de sevinç haline sokabilir.
*Doğru olsam ok gibi yabana atarlar beni<br>Eğri olsam yay gibi elde tutarlar beni<br>Hiç keder elem etme, boş yere matem etme<br>Düşmanlarını tanı, uzak dur, sitem etme<br>Ne fakiri aç gördüm ne zengini tok<br>Hedefine varır elbet doğru ok.
*Doğruların yemin etmeye ihtiyacı yoktur.
*[[Dost]]un yanına [[hediye]]siz gitmek,buğdaysız değirmene gitmek gibidir.
*Duydum ki gıybetimi yapmışsın, yüzüme söylemekten kaçmışsın. Benim gibi bir acizden korkmuş Allah'tan korkmamışsın.
*[[Dünya]] tuzaktır. Yemi de istek. İstek tuzaklarından kaçının.
*Dünyanın en güç işi bir şeyin nasıl yapılacağını bilirken, başka birinin nasıl yapamadığını ses çıkarmadan seyretmektir.
==E==
*Edepli Edebinden Susar,<br>Edepsiz de Ben Susturdum Zanneder...
*Eğer baş, muhabbet ile dolmamışsa, o baş kuyruktan geridedir.
*Eğer müslümanca yaşamak istersen [[Kur’ân]]’a sarıl; çünkü, onsuz islami hayat mümkün değildir.
*Eğer sen, can konağını arıyorsan, bil ki, sen cansın. Eğer bir lokma ekmek peşinde koşuyorsan, sen bir ekmeksin. Bu gizli, bu nükteli sözün manasına akıl erdirirsen, anlarsın ki, aradığın ancak sensin sen.
*Eğri ayağın gölgesi de eğridir.
*Ehil olmayanlara [[Sabır|sabr]]etmek ehil olanları parlatır.
*Eşeğe, katır boncuğuyla inci birdir. Zaten o eşek, inciyle denizin varlığından da şüphe eder.
*Eşekten şeker esirgenmez ama eşek yaratılışı bakımından otu beğenir.
*Ey arkadaş, sufi, bulunduğu vaktin oğludur. Bu iş yarın olsun yarına kalsın demek, tarikat anlayışına uymaz.
*Ey gönül! Ne tuhaf değil mi? Bir ömür, şah damarından daha yakın bir Sevgiliyi aramakla geçiyor.
*Ey gönül! Gülü seviyorsan dikenini de seveceksin, deryayı seviyorsan dalgalarını da seveceksin, vuslatı seviyorsan firakını da seveceksin, sevgiliyi seviyorsan nazını da seveceksin, hayatı seviyorsan ölümü de seveceksin.
*Ey İnsan! Kaf Dağı kadar yüksekte olsan da, kefene sığacak kadar küçüksün. Unutma her şeyin bir hesabı var; üzdüğün kadar üzülürsün.
*Ey Müslüman, [[edep]] nedir diye sorarsan, bil ki [[edep]], her edepsizin edepsizliğine katlanmaktır.
*Ey [[zulüm]]le bir kuyu kazan! Sen kendin için [[tuzak]] hazırlıyorsun.
*Ey çaresiz âşık! Bir bak bakalım senin değerin ne kadar?
==F==
*Filozofların felsefesi, insanoğlunun zan ve şüphesini artırır. İslam’ın hikmeti ise, insanı yücelere ulaştırır...
==G==
*Gelin bağa yeşiller kuşanan doğayı görün. Her köşede bir çiçek dükkanı açan doğayı görün. Güller gülerek sesleniyor bülbüllere: Susun, susarak doğayı görün.
*Geminin içindeki su, gemiyi batırır. Geminin altındaki suysa, gemiye arka olur.
*Genişlik, [[sabır]]dan doğar.
*Gençliğin aynada göremediğini,yaşlılar bir tuğla parçasında okurlar.
*Gerçek [[aşk]]ta ne vefa vardır ne cefa.
*Gerçekten de Mesnevi, Alemlerin Rabbi tarafından ilham olunmuş bir kitaptır.
*Gerek yok her sözü laf ile beyana. Bir bakış bin söz eder, bakıştan anlayana.
*Gönül kazanmak istiyorsan, sevgi tohumu ek. Cenneti kazanmak istiyorsan, yollara diken serpmekten vazgeç!
*[[Gönül]] nuru olmayan gönül, gönül değildir. Bedende ruh yoksa topraktır.
*Gönüllerini Allah'ı anarak, iyi işler yaparak cilalamış, parlatmış olanlar renkten ve kokudan kurtulmuşlardır. Onlar, her an, işlerinde bir hoşluk, bir güzellik hissederler. Onlar bilginin şeklini, dış yüzünü, kabuğunu bırakmışlar da mánásını ve özünü almışlar ve ayne'l-yakin bayrağını yüceltmişlerdir. Düşüncelerden, duyguların yükü altından kurtulmuşlar da aydınlığa kavuşmuşlardır. Benliklerini Hakk uğruna kurban etmişler, irfan denizi kesilmişlerdir. Herkesin korktuğu, ürktüğü, kaçtığı ölüme karşı, Hakk aşıkları, acı acı gülümser. Kimsecikler onların gönüllerine bir zarar veremez, zira zarar sedefe gelir, içindeki inciye gelmez.<ref>Mevlana Celaleddin Rumi, ''Konularına Göre Açıklamalı Mesnevi Tercümesi 1-2'', terc. Şefik Can, s.223-224, Ötüken Yayınları, İstanbul:2005, ISBN 975-437-229-2</ref>
*Gördün ya beni gamdan başka kimse hatırlamıyor, gama binlerce defa aferin.
*Gözünün cevherini nerede eskittin, beş duyunu nerelerde kullandın.
*Gözünüzü açıp [[Kur’ân]]’a bakınız. Allah kelâmı olan kur’an’ın tüm ayetleri [[edep]] öğretmektedir.
*Gül düşünür, gülistan olursun. Diken düşünür, dikenlik olursun!
*[[Gül]]ün dikene katlanması, onu güzel kokulu yaptı.
*Gülene neden gülüyorsun diye sorulmaz, ama ağlayana sorulur.<br>Sen dualarında ağla ki Rabbin sebebini sorsun!
*Güller güzeldir. Dikeni acıtır derler.<br>Neden acıtsın ki tutmasını bilince eller.
*Güneş olmak ve altın ışıklar halinde<br>Ummanlara ve çöllere saçılmak isterdim<br>Gece esen ve suçsuzların ahına karışan<br>Yüz rüzgârı olmak isterdim.
*Gürzü kendine vur. Benliğini, varlığını kır gitsin. Çünkü bu ten gözü, kulağa tıkanmış pamuğa benzer.
*Güzel yüz aynaya âşıktır.
*Güller güzeldir. Dikeni acıtır derler. Neden acıtsın ki tutmasını bilince eller.
*Gözyaşının bile görevi varmış; ardından gelecek gülümseme için temizlik yaparmış.
*Gönül aynası dünya sevgisi tozundan, nefsani arzulardan temizlenir, pak ve saf bir hale getirilirse, orada su ve toprak nakışlardan başka şeyler görürsün. Gönül aynasında hem resmi, nakşı görürsün; hem de resmi ve nakşı yapanı; hem devlet, saadet yaygısı seyr edersin; hem de onu yayanı ve döşeyeni.<ref>Mevlana Celaleddin Rumi, ''Konularına Göre Açıklamalı Mesnevi Tercümesi 1-2'', terc. Şefik Can, s.264, Ötüken Yayınları, İstanbul:2005, ISBN 975-437-229-2</ref>
==H==
*Hamdım, piştim, yandım.
*Hak'tan bahar fermanı gelmedikçe, [[toprak]] sırrını açmaz.
*Hayatının gidişi, Muhammed’in sünnetinden sapmasın. Onu bırakma! Aklına ve hünerine az güven!
*Hayatı sen aldıktan sonra ölmek, şeker gibi tatlı şeydir<br>Seninle olduktan sonra ölüm, tatlı candan daha tatlıdır.
*Hem gam çağında, hem esenlik çağında Allah’a dayanmadan, tümden ona teslim olmadan başka her şey düzendir, tuzaktır.
*Her birimiz tek kanatlı melekleriz ve bizler ancak birbirimizi kucaklayarak uçabiliriz.
*Her dil, gönlün perdesidir. Perde kımıldadı mı, sırlara ulaşılır.
*Her [[insan]] bir alemdir. İnsan düşünceden ibarettir, geri kalan et ve sinirdir.
*Her korkuda binlerce eminlik vardır, göz karasında onca aydınlık mevcut.
*Her ne kadar dil ile anlatılması pek parlak ve aydınlatıcı olsa da aşkın dile düşmemesi, söylenmemiş kalması ve gönülde duyulması daha parlaktır.
*Her rüzgârla otlar gibi sallanırsan, dağlar kadar olsan da bir ota değmezsin.
*Her şey [[kader]] ile takdir edilmiştir. Kısmetine razı ol ki rahat edesin.
*Her şeye doğru demek ahmaklıktır, ama her şeyin yanlış olduğunu söyleyen de zorbadır.
*Her şeyi, aramadıkça bulamazsın; fakat bu dost başka; bunu bulmadan arayamazsın.
*Her zaman doğruyu söyle, ama her zaman her doğruyu değil.
*Herkesin bakmadığı yönden bak dünyaya.
*[[Hırs]] insanı kör ve ahmak eder. Bilgisiz hale sokar da ölümü kolaylaştırır.
*Hırsızlığın çirkinliği, çalınan şeye göre değişmez ki; ha bir altın çalmışsın ha bir iğne.
*Hırsızlara,kötülere,alçaklara acımak zayıfları kırıp geçirmektir.
*Hırsla dolu aşağılık ve haram yiyici kişi, o sayı günü domuz şeklinde, zina edenler avret yerleri kokarak, şarap içenler ağızları kokarak dirilirler.<ref>Mesnevi, 2. Cilt, 1410-1415</ref>
*Hiçbir kafire hor gözle bakmayın. Müslüman olarak ölmesi umulur çünkü.
*Hiçbir ölü öldüğüne hayıflanmaz, sadece azığının azlığına hayıflanır. Ölen kuyudan ovaya çıkmış demektir.
*Her gün bir yerden göçmek ne iyi,<br>Her gün bir yere konmak ne güzel,<br>Bulanmadan, donmadan akmak ne hoş.<br>Dünle beraber gitti cancağızım,<br>Ne kadar söz varsa düne ait...<br>Şimdi yeni şeyler söylemek lazım...
*Hulasa oklar ve süngüler önünde kafirlerin kanı mübahtır. Çünkü onlar, işe yaramaktan uzaktırlar. Onların karıları ve çocukları da esir sayılır. Çünkü akılları yoktur, merdut ve aşağılık kişilerdir.<ref>Mesnevi, 1. Cilt, 3315-3320 beyitler</ref>
*Hürmet eden hürmet görür.<ref name=Semazen/>
==I==
*Irmak suyunu tümden içmenin imkanı yok ama susuzluğu giderecek kadar içmemenin de imkanı yok.
*Irz ve [[namus]]tan mahrum olanlar, millet ve vatan hissi taşımazlar; böylelerinden sakınılmalıdır. {{kaynak belirt}}
==İ==
*İçinde azıcık nur olmayana, dışarıdan verilen öğüt fayda vermez.<ref>Mecâlis-i Seb'a'dan Seçmeler, Rûmî Yayınları, Sf:176</ref>
*İçteki kiri su değil, ancak gözyaşı temizler.
*İki parmağının ucunu gözüne koy. Bir şey görebiliyor musun dünyadan? Sen göremiyorsun diye bu alem yok değildir.
*İnanan kişi, işlerini Allah emretti diye yapar. İnanmayan ise, mücadele ve gösteriş olsun diye yapar. Böyle inatçı kişilerin başlarına toprak saç.
*İnsan [[dostluk|dostunun]] huyunu alır.
*İnsan içki içmekte serbest, ama sarhoş olmakta serbest değildir.
*İnsanlar, güller arasında dikenler bulunduğundan şikayet edeceklerine, dikenler arasında güller yaratıldığına şükretmelidir.
*İnsanı hayran eden Türk güzellerinden bahset, öylesine bir şaşkınlığa düşmüşüm ki, bu şaşkınlıktan Sultan kim Hulâgu kim bilmiyorum, bilmiyorum.
*İnsanları iyi tanıyın, her insani fena bilip kötülemeyin, her insanı da iyi bilip övmeyin.
*İnsan gözden ibarettir aslında, geri kalan cesettir. Göz ise ancak gerçek dostu görendir.
*İnsan korkusundandır ki cinler, periler sahillere sığınmışlar, her biri bir gizli yere saklanmışlardır. Bu yüzden insanoğlunun gizli düşmanı çoktur. Durumu anlayarak çekingen ve ihtiyatlı hareket eden kişi akıllı kişidir. Allah'ın bizim nazarımızdan gizli tuttuğu nice çirkin, güzel mahlukatı vardır ki onlar her an gönül kapısını çalar dururlar.<ref>Mevlana Celaleddin Rumi, ''Konularına Göre Açıklamalı Mesnevi Tercümesi 1-2'', terc. Şefik Can, s.59, Ötüken Yayınları, İstanbul:2005, ISBN 975-437-229-2</ref>
*İnsanların en hayırlısı, insanlara yararı olandır. Sözün en hayırlısı, az ve anlaşılır olanıdır.
*İyi dostu olanın aynaya gereksinimi yoktur.
*İyilerle gezersen alırsın mertebe, kötülerle gezersen dönersin merkebe.
==K==
*Kabuğu kırılan sedef üzüntü vermesin sana, içinde inci vardır.
*Kalbinizle yaptığınız her şey size geri dönecektir.
*Kanaatten hiç kimse ölmedi, hırsla da hiç kimse padişah olmadı.
*[[Kanat]] vardır doğanı padişaha götürür; [[kanat]] vardır kuzgunu leşe götürür.
*[[Karga]]lar gülistanı [[işgal]] ettiklerinde [[bülbül]]ler siner ve [[susmak|susar]].
*Kardeşim sen düşünceden ibaretsin,<br>Geriye kalan et ve kemiksin,<br>Gül düşünür gülüstan olursun,<br>Diken düşünür dikenlik olursun.
*Karga, gül bahçesinde gezmekle bülbül olmaz.
*Kendi körlüğünü tedavi etmeye çalış, yoksa alem hep [[Allah|O]]'dur, fakat [[Allah|O]]'nu görecek göz olmalıdır.
*Kendini noksan gören kişi, olgunlaşmaya on atla koşar. Kendini olgun sanan ise Allah'a bu zannı sebebiyle ulaşamaz.
*Kır oğul zinciri; hür gez, hür konuş,<br>Yok mu altından gümüşten bir kurtuluş?
*Kibriya güneşinin şu anından mahrum ve ışıksız olan gönül evi, Yahudilerin canı gibi dar ve karanlıktır; muhabbet ihsan eden Tanrı'nın zevkinden mahrumdur.<ref>Mesnevi, Cilt 2, 3125-3130</ref>
*Kim [[benlik|benliğinden]] kurtulursa bütün [[benlik]]ler onun olur. Kendisine [[Dostluk|dost]] olmayan herkese dost kesilir. Nakışsız ayna olur, tüm nakışlar onda seyredilir.
*Kim daha güzelse kıskançlığı daha fazla olur. [[Kıskançlık]] ateşten meydana gelir.
*Kim demiş gül yaşar dikenin himayesinde? Dikenin itibarı gül himayesinde!
*Kim [[Sabır|sabr]]ederse rızkı gelir ona. Aşırı hırsla çalışma ve çabalama sabırsızlıktır.
*Kim zahmet çekerse defineyi elde eder.
*Kimde bir [[güzellik]] varsa bilsin ki ödünçtür.
*Kopan gülün dalında durması ne kadar zorsa... Kırılan kalbinde onarılması o kadar zordur!..
*Korku erkektir, umut ise dişi; onlardan ölümsüz ve temiz şeyler doğar.<ref>Mecâlis-i Seb'a'dan Seçmeler, Rûmî Yayınları, Sf:182</ref>
*Korkunç bir kurban bayramı olan [[kıyamet]] günü, inananlara bayram günüdür, öküzlere ölüm günü.
*Kötü zanda bulunan kişi çirkindir. Aslında o kendi içini vurur karşıya.
*Kötülerin [[Övgü|övülmesi]] arşı titretir.
*[[Kötülük]] insana tamahtan gelir. [[Kanaat]]ten kimse ölmedi, [[hırs]]la da kimse padişah olmadı.
*[[Öfke|Kızgınlık]]la gönüllere ateş saldın mı, cehennem ateşinin aslı oldun gitti.
*Kuru duayı bırak! Ağaç isteyen tohum eker!
*Kuzgun, bağda kuzgunca bağırır. Ama bülbül, kuzgun bağırıyor diye güzelim sesini keser mi hiç?
*Kötü [[huy]] kılavuzun oldukça mutlu olacağım sanma! Sen sabaha kadar gaflet uykusundasın, ömür ise kısadır. Korkarım ki,sen bu uykudan uyanınca gündüz olur.
*Kurdun kuzuyu yemeye niyetlenmesinde şaşılacak bir şey yoktur. Şaşılacak olan odur ki bu kuzu, kurda gönül bağlamış, aşık olmuştur.
*Küsmek ve darılmak için bahaneler aramak yerine, sevmek ve sevilmek için çareler arayın.
*Kötülük yaptın mı kork, çünkü o bir tohumdur, Allah yeşertir karşına çıkartır.
==L==
*Leş, bize göre rezildir ama, domuza, köpeğe şekerdir, helvadır.
==M==
*Mademki insanın yaratılmasındaki maksat, Tanrı'ya ibadet etmesidir, şu halde ibadetten baş çeken, ibadete yanaşmayan kişinin ibadet yeri cehennemdir. İnsan her işi yapabilir, fakat yaratılmasındaki maksat ibadettir. "Ben, insanları, cinleri ancak bana ibadet etsinler diye yarattım." Bu ayeti okusana. Alemin yaratılmasındaki maksat, ibadetten başka bir şey değil!<ref>Mesnevi, 3. Cilt, 2985-2990</ref>
* Mânâ odur ki seni senden alır, şekle bağlanmaktan seni kurtarır. İnsanı kör ve sağır eden nakşa, surete, güzel bir yüze aşık eden şeye mânâ demezler. Körün nasibi gam artıran hayallerdir. Gözün payı da şu asli olmayan geçici hayallerdir. Senin nefs eşeğin kaçmıştır. Onu mücahede kazığına bağla, o ne zamana kadar insanlık ve ibadet yükünü taşımaktan kaçacak? İster yirmi yıllık yol olsun, ister otuz yıllık, isterse iki yüz yıllık, ona sabır ve şükür yükünü yüklemek, ona bu yükünü taşıtıp götürtmek gerek. Hiçbir günahkar başkasının günahını çekmedi. Hiç kimse de ekmediğini biçmedi.<ref>Mevlana Celaleddin Rumi, ''Konularına Göre Açıklamalı Mesnevi Tercümesi 1-2'', terc. Şefik Can, s.311, Ötüken Yayınları, İstanbul:2005, ISBN 975-437-229-2</ref>
* Mademki rızkı taksim eden O’dur, o halde şikâyet küfürdür. Sabır gerekir. Sabır, genişliğe ulaşmanın anahtarıdır. Allah’tan başka herkes düşmandır. Sen asıl dostu düşmanlara şikâyet eder, halinden sızlanırsın öyle mi? Padişah köleye şikayet edilir mi? Akıllı ol.
* Meyve ekşi bile olsa, olmadıkça ona ham derler.
* Mideyi bırak da gönül tarafına salın. Salın da Allah’tan perdesiz selam alasın.
* Muhabbet ve merhamet, insanlığın; hiddet ve şehvet de hayvanların sıfatlarıdır.
* Mum olmak kolay değildir... Işık saçmak için önce yanmak gerek.
* Mücevherler vakitle alınabilir ama vakitler mücevherle alınamaz.<ref>Mecâlis-i Seb'a'dan Seçmeler, Rûmî Yayınları, Sf:179</ref>
* Münafığın özrü kabul edilmez. Çünkü o özür dilindedir kalbinde değil.
* Mürşidin nuru suyu, ateşe damla damla düştükçe, ateşten cız, cız ses çıkar.<ref>Mevlana Celaleddin Rumi, ''Konularına Göre Açıklamalı Mesnevi Tercümesi 1-2'', terc. Şefik Can, s.356, Ötüken Yayınları, İstanbul:2005, ISBN 975-437-229-2</ref>
==N==
*Nasıl olur da deniz, köpeğin agzından pislenir, nasıl olur da güneş üflemekle söner?
*Ne kadar bilirsen bil, söylediklerin karşındakilerin anlayabileceği kadardır.
*Ne tükenmez hazinesin ey dil! Ne devasız bir dert!
*Nefsinin istediğini yapıp da bir de “inşallah” demek Allah’la alay etmektir. Kimi kandırıyorsun?
*Nefsin, üzüm ve hurma gibi tatlı şeylerin sarhoşu oldukça, ruhunun üzüm salkımını görebilir misin ki?
*Nerde akarsu varsa, orada yeşillik vardır.<br>Nerde akan gözyaşı varsa, oraya rahmet gelir.
*Nice insanlar gördüm, üzerinde elbisesi yok. Nice elbiseler gördüm, içinde insan yok.
*Nimete şükretmek, nimetten daha hoştur.
==O==
*O beden testisi ab-ı hayatla dopdolu, bu beden testisi ise ölüm zehiri ile. İçindekine bakarsan padişahsın, kabına bakarsan yolu yitirdin.
*O dağa bir kuş kondu, sonra da uçup gitti. Bak da gör, o dağda ne bir fazlalık var ne bir eksilme.
*Oruç tutmak güçtür, çetindir ama Allah'ın kulu kendisinden uzaklaştırmasından, bir derde uğratmasından daha iyidir.
==Ö==
*Ölümümüzden sonra mezarımızı yerde aramayınız<br>Bizim mezarımız ariflerin gönüllerindedir.
*Ömrümün özeti şu üç sözden ibarettir: Hamdım, piştim, yandım..
*Öfke rüzgâr gibidir, bir süre sonra diner; ama birçok dal kırılmıştır bile.
==P==
*Pisler, pisliklerini yapar ama sular da temizlemeye çalışır.
==R==
* Rüyalar olmasa hayaller kurulmaz, gerçek olmazdı.
==S==
*Sabır, demir kalkandır.
*Sabır sevinç anahtarıdır.
*Safları dağıtanı aslan sanma.Asıl nefsini ezebilen aslandır.
*Sarhoş, cinayeti yapar da sonra "özrüm vardı, kendimde değildim" der. Kendinde olmayış, kendiliğinden gelmedi sana,onu sen çağırdın.
*Sebatsız sedef, inci tutmaz.
*Secde ve rükû, varlık tokmağını, Allah kapısına vurmaktır. Çok vur, mutlaka açılır kapı.
*Sen anılması güzel olan söz ol.<br>Çünkü insan, kendisi hakkında söylenilen güzel sözlerden ibarettir.
*Sen diri oldukça ölü yıkayıcı seni yıkar mı hiç?
*Senin için başkasını terk eden, başkası için de seni terk eder.
*Sen zayıfları yardımcısız, kimsesiz sanma; Kur’ân’dan “İzâ câe nasrullâh”ı oku
*Sen senden öncekilerden ibret al. Senden sonrakilere ibret olma.
*Sende en iyi ne varsa, dostuna onu ver.
*Sen öyle büyük bir varlğın aşkını seç ki, bütün peygamberler, onun aşkıyla kudret ve kuvvet buldular, şeref ve saadete erdiler.
*Sual de bilgiden doğar, cevap da.
*Hesna ; Sukŭnetim asaletimdendir. her lâfa verilecek bir cevabım var.lâkin; Bir bakarım lâf lâf mı diye , bir de bakarım söyleyen adam mı diye.
*Sen uzattığın elini tutmayan ele mi dargınsın, tutmayacak bir ele uzattığın için kendine mi kızgınsın?
*[[Sevgi]] insanı kör ve sağır eder..<ref name=Semazen/>
*[[Sevgi]] ve [[merhamet]], [[insan]]lık; [[öfke|hiddet]] ve şehvet, [[hayvan]]lıktır.<ref name=Semazen/>
*Sevgilinin değeri onu sevenin sevgisi ile ölçülür.
*Sıkıntı ve huzursuzluk mutlaka bir günahın cezası, huzur ise bir ibadetin karşılığıdır.
*Sıkıntılar, Sevgili'nin gönderdiği misafirdir; gelir ve gider. Önemli olan, gönderenin hatırına o misafire sabredebilmektir.
*Sevmek güzel şey; sevilmek de onun kadar. Sevip de sevilmemek acıdır ölüm kadar. Taşın kalbi yok ama onu da yosun sarar.
*Sopayla kilime vuranın gayesi kilimi dövmek değil kilimin tozunu almaktır
==Ş==
*[[Şeytan]] tabiatı bakımından insana düşmandır. İnsanın helak oluşuna sevinir o.
*Şu toprağa sevgiden başka bir tohum ekmeyiz. Şu tertemiz tarlaya başka bir tohum ekmeyiz biz.
*Şu da bir gerçektir ki kötü kişinin övülmesinden Arş titrer. Allah'tan korkan muttaki kişi de kötü methedilince, meth eden kişi hakkında fena bir zanna kapılır.<ref>Mevlana Celaleddin Rumi, ''Konularına Göre Açıklamalı Mesnevi Tercümesi 1-2'', terc. Şefik Can, s.31, Ötüken Yayınları, İstanbul:2005, ISBN 975-437-229-2</ref>
*Şunu iyi bil ki eğer, gönlün, sırlarına mezar olursa muradın çabucak hasıl olur.
*Şarap içen akıllıysa daha ziyade akıllı olur... kötü huylu ise büsbütün berbat bir hale gelir. Fakat insanların çoğu kötü ve ahlâksız olduğundan şarabı herkese haram ettiler.<ref>Mesnevi, Cilt 4, 2155-2160</ref>
==T==
*Talihim bana: "Ben seni üzeceğim ama sen sakın üzülme." dedi.
*Tanrı, müşrikler, tâ ezelden pislik içinde doğduklarından onlara “Necis-pis” demiştir. Pislik içinde doğan kurt, ebediyen huyundan dönmez, ambere bakmaz! Ona nur saçısı isabet etmemiştir...<ref>Mesnevi, Cilt 4, 295-300</ref>
*Taş yeşermez geçmiş olsa da nevbahar,<br>Toprak ol da bak nasıl güller açar.<br>Taş idin çok gönül kırdın yeter,<br>Toprak ol, üstünde hoş güller biter.
*Tavus kuşu gibi sadece kanadını görme, ayağını da gör.
*Ten midesi insanı samanlığa çeker, gönül midesi reyhana çeker. Ot ve arpa yiyen kurban olur, Allah nuru ile nurlanan Kuran olur. Senin yarın pislik, yarın da misktir. Kuran’la miskini artır.
*Testide ne varsa dışına o sızar.
*Topraktan yaratılan Ádem, Allah'tan öğrendiği ilimle yedi kat göğü aydınlattı. Hak ve hakikatte şüpheye düşen şeytanın körlüğüne rağmen o manen yüceldi de melekleri geride bıraktı. Altı yüz bin yıllık bir zahid olan şeytanın ağzını bir buzağı ağzı gibi bağladı.<ref>Mevlana Celaleddin Rumi, ''Konularına Göre Açıklamalı Mesnevi Tercümesi 1-2'', terc. Şefik Can, s.58-59, Ötüken Yayınları, İstanbul:2005, ISBN 975-437-229-2</ref>
*Tövbe bineği, şaşılacak bir binektir. Bir solukta aşağılık dünyadan göğe sıçrayıverir.
*Tövbesiz ömür, can çekişmekten ibârettir. İnsanı yaşayan ölü hâline sokan ölüm ise Allah'tan habersiz olmaktır. Allah'tan başkasını istemek, istenen şeyin artması zannını verir ama bu istek hakikatte artmasını istediği şeyin tamamıyla eksilmesini istemektir.
*Tutalım ki Ali’den Zülfikâr sana miras kaldı. Sende Ali kolu ve kalbi yoksa Zülfikar neye yarar ki?
*Tutalım ki İbrâhim gibi put kırdın; beden putunu onun gibi ateşe atabilir misin?
*Tuzağa saçtığın taneler, cömertlik sayılmaz ki...
==U==
*Uyku ve uyanma bir nevi küçük mahşerdir.
==Ü==
*Üstünün dostu ol ki üstün olasın... Kendine gel be hey azgın, mağluplarla dost olma! Münkirin delili ancak ve ancak şudur: Ben şu görünen yurttan başka bir şey görmüyorum! Hiç düşünmez ki nerede görünen bir şey varsa o, gizli hikmetleri haber vermededir. Her görünen şeyin faydası, faydanın ilaçlarla gizli oluşu gibi o şeyin içinde gizlidir.
* Üç sözden fazla değil , Tüm ömrüm şu üç söz , Hamdım, piştim, yandım.
==V==
*Vefa nedir, bilir misin? Vefâ arkanda bıraktığını, giderken yaktığını yabana atmamandır. Vefâ; dostluğun asaletine, bir dua sonrası verilen sözlere, hayallere ihanet katmamandır. Vefâ; ötelerin sonsuz mükafatı karşısında, cehennemi hafife almaman, ulvi güzellikleri dünyaya satmamandır.
"Vedalar; gözleri ile sevenler içindir. Çünkü gönülden sevenler hiç ayrılmazlar."
==Y==
*Yaşamak direnmektir, sevmek güvenmektir. Unutma; insan çoğu zaman dünyanın hakimi, bazen de küçük bir kalbin esiridir.
*Yılan insanın sadece canını alır. Kötü [[arkadaş]] cehenneme sürer de ebedi hayatını mahveder.
*Yerde bir zayıf aman dilerse, gökyüzü askerleri birbirlerine karışırlar.
*Yeryüzü ile dağda aşk olsaydı, gönüllerinde bir ot bile bitmezdi.
*Yüz kişinin içinde [[aşk|aşık]], gökte yıldızlar arasında parıldayan ay gibi belli olur.
*Yarasından taze kan sizan gönül ehline,dostların yüzünü görmek merhem gibidir.
*Yazık ki akşam oldu biz yine yalnız kaldık; bir kıyısı görünmez denize daldık. Bir gemiye binmişiz bulanık bir gecede; Allah’ın denizinde Allah’tan uzak kaldık.
==Z==
*[[Zulüm]] demiriyle taşını birbirine vurma! Çünkü bu ikisi, erkek ve kadın gibi çocuk meydana getirirler.
== Hakkında söylenenler ==
* Mevlana'nın asırlar öncesinde kaleme aldığı eserleri, bugün bütün dünyada karşılık buluyor, gönüllere hayat bahşeden nefesi hala tazeliğini koruyor. Onun, 'Dilini terbiye etmeden önce yüreğini terbiye et. Çünkü söz yürekten gelir, dilden çıkar' sözü, evrensel ahlak anlayışının ve insanlığa yaptığı çağrının ne kadar güçlü olduğunun kanıtıdır. Böyle ulvi bir şahsiyetle aynı coğrafyada kader birliği yapmak, onun elleriyle yeşerttiği medeniyet çınarının gölgesinde yetişmek, bu toprağın çocukları olan bizler için ne kadar büyük bir bahtiyarlık. Bu mutluluğu hayatımızın pratiğine yansıtmamız ise ancak doğru bir Mevlana tasavvuru ile mümkün olabilir. Bu konuda aslında çok şanslıyız. Çünkü dünyada Mevlana kadar hakkında geniş bir literatür bulunan çok az insan vardır. Bu kaynak zenginliği bize Mevlana’yı en doğru bir şekilde anlamamız noktasında büyük bir imkan sunuyor.<ref>[https://www.aa.com.tr/tr/kultur-sanat/bakan-ersoy-mevlana-hazretlerinin-mirasi-anadoludan-tum-dunyaya-yayilan-bir-rehber-haline-gelmistir/2449493 Bakan Ersoy: Mevlana Hazretleri'nin mirası Anadolu'dan tüm dünyaya yayılan bir rehber haline gelmiştir]</ref>
** [[Mehmet Nuri Ersoy]]
* Edebiyat eğitimin bana kattıkları [[Ömer Hayyam]], [[Firdevsi]], Mevlana gibi çok önemli adamlar. Bu isimlerden ve onların yaptıklarından çok etkilendim.<ref>{{web kaynağı | url = http://melankolia.com.tr/sagopa-kajmer-hurriyet-gazetesi-2005-2.html | başlık = Sagopa Kajmer Hürriyet Gazetesi Röportajı 2005 | çalışma = [[w:Hürriyet (gazete)|Hürriyet]] | yayıncı = melankolia.com.tr | erişimtarihi = 5 Ekim 2016 | arşivurl = http://web.archive.org/web/20160828131728/http://melankolia.com.tr/sagopa-kajmer-hurriyet-gazetesi-2005-2.html | arşivtarihi = 28 Ağustos 2016}}</ref>
** [[Sagopa Kajmer]]
== Kaynakça ==
{{Kaynakça}}
{{Vikiler|
commons=Category:Jalal al-Din Muhammad Rumi |
wikispecies= |
wikt=Mevlânâ |
b= |
s= Mevlânâ Celaleddin-i Rumi|
w= Mevlâna Celaleddin-i Rumi |
n= |
m= |
}}
[[Kategori:Kişiler-M]]
[[Kategori:Evliyalar]]
8q8lf81w5510aj9dbyjk2drcmtz4a8w
232818
232676
2025-06-10T19:28:38Z
Brightt11
34669
/* G */ dz, değiştirildi: dükkan → dükkân [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232818
wikitext
text/x-wiki
<center><small>Sözler, alfabetik sıraya göre düzenlenmiştir.</small></center>
<small>
: {{ABC}}
</small>
{{Biyografi
|kişi_adı=Mevlâna Celâleddin-i Rûmî
|resim_adı=Mevlana Statue, Buca.jpg
|resim_başlığı=Sufizmin önemli isimlerinden, şair ve ilahiyatçı.
|doğum_tarihi=[[30 Eylül]] [[w:1207|1207]]
|doğum_yeri=[[w:Belh|Belh]], [[w:Afganistan|Afganistan]] ([[w:Harezmşahlar Devleti|Harezmşahlar Devleti]])
|ölüm_tarihi=[[17 Aralık]] [[w:1273|1273]] (66 yaşında)
|ölüm_yeri= [[w:Konya|Konya]], [[w:Anadolu Selçuklu Devleti|Anadolu Selçuklu Devleti]]
}}
{{MP}}
==A==
*A kardeş, keskin kılıcın üzerine atılmadasın, tövbe ve kulluk kalkanını almadan gitme.
*Acele şeytan hilesidir, [[sabır]] ve tedbir Allah lütfu.
*Acı su da, tatlı su da berraktır. Sakın görünüşe aldanma... Görünüşte herkes insandır ama gerçek insan hal ehli olandır.
*[[Açlık]], ilaçların padişahıdır. Hekimler niye perhiz verir düşünsene.
*Adam savaşmakla çetin er sayılmaz, [[öfke]]lendiği zaman kendini tutabilendir çetin.
*Aklın varsa bir başka akılla dost ol da, işlerini danışarak yap.
*Allah ile olduktan sonra ölüm de, ömür de hoştur.
*Allah mermere emir vermez.
*Allah merhalesinde akıl beygirine yol yoktur.
*Allah üstünlük bakımından göz yaşını şehitlerin kanı ile eş tuttu.
*Allah’a şükür, rızkı artırır.
*Allah'ım sen kimi dertle hasta etmek dilersen ona ağlayış kapısını kapatırsın. Kimi de beladan kurtarmak dilersen gönlüne sızlanma ve ağlayış verirsin.
*Akıl padişahı kafesi kırdı mı, kuşların her biri bir yöne uçar.
*Aklın başına gelince pişman olacağın bir işi sakın yapma.
*Altın ne oluyor, can ne oluyor, inci, mercan da nedir bir [[sevgi]]ye harcanmadıktan, bir sevgiliye feda edilmedikten sonra.
*Ayıpsız dost arayan, dostsuz kalır.
*Asıl yar yaradandır, gerisi yaralayandır.
*Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilir.
*[[Ayrılık]] içinde insanın gözünü açıp kapayıncaya kadar geçen zaman yıl gibi gelir.
*[[Aşk]] nasip işidir, hesap işi değil. [[Aşk]] adayıştır, arayış değil. Sen adanmış ve yanmışsan bu uğurda, [[aşk]] sana uzak değil!
*Aşk, bir uçurumdan düşmek gibi bir şey, işte bu yüzden sevgili'ye "yar" denir...
*Aşk, her şeydedir ama hiçbir şeyde görünmez.
*Aşk, davaya benzer, cefa çekmek de şahide. Şahidin yoksa davayı kazanamazsın ki!
*Aşk, öyle engin bir denizdir ki, ne başlangıcı ne de sonu vardır.
*Aşk,etinden topuğuna kadar işlemiş bir nasırdır. Ya canın acıya acıya adım atacaksın ya da canını acıta acıta söküp atacaksın. Fakat her iki yolda da tek bir gerçek olacak. Canın çok ama çok acıyacak
*Aşka yanmalı can dediğin. Ya canan olmalı ya da canını almalı. Yar diyemezsin ki herkese içindeki yaran olmalı... Herkesin de bir yüreği vardır amma yürek dediğin bir başka yanmalı.
*Aşıkların gönüllerinin yanışıyla gözyaşları olmasaydı, dünyada su da olmazdı, ateş de.
*[[Adalet]] nedir? Her şeyi yerine koymak. Zulüm nedir? Bir şeyi yerine koymamak, başka yere koymak.
*Adalet taksimcidir, bölüşülecek şeyleri o bölüştürür... fakat şaşılacak şey şu ki bunda ne cebir vardır ne de zulüm!
*Aklın yoksa yandın, ya kalbin yoksa o zaman sen zaten yoksun ki.
*Akıllı insan düşündüğü her şeyi söylemez, fakat söylediği her şeyi düşünür.
*Amaca sabırla varılır, acele ile değil.<ref name=Semazen>[http://www.semazen.net/sp.php?id=382 Semazen, Mesneviden Notlar]</ref>
*Arslanın boynunda zincir bile olsa, bütün zincir yapanlara beydir arslan.
*Akıllılar önceden ağlarlar; bilgisizlerse işin sonunda başlarını vururlar. İşin başında sonunu gör de ceza gününde pişman olma.
*Ayna ile terazi, birisi incinecek yahut utanacak diye doğru söylemekten sakınır mı, susar mı? Ayna ile terazi, öyle kadri yüce ve doğru mihenk yerleridir ki sen onlara iki yüz sene hizmet etsen sonra aynaya desen ki "Ben sana bu kadar sene hizmet ettim, hatırım için beni çirkin gösterme" Teraziye desen ki "Yalvarırım sana, fazla tart, eksiğimi açığa vurma" Onlar sana cevap verir de derler ki "Zavallı, herkesi kendine güldürme, alemi kendine maskara etme" Ayna ile terazi hile bilmezler, yalan söylemezler. Doğruluktan ayrılmayan ayna ile terazi derler ki "Allah gerçeklerin bizim vasıtamızla tanınması, anlaşılabilmesi için kadrimizi yüceltti, bizi bu işte görevlendirdi. Bu doğruluğumuz olmasaydı, gerçeği olduğu gibi ortaya koymasaydık bizim ne değerimiz kalırdı? İyilerin güzellerin yüzlerini nasıl görür, nasıl gösterebilirdik?"<ref>Mevlana Celaleddin Rumi, ''Konularına Göre Açıklamalı Mesnevi Tercümesi 1-2'', terc. Şefik Can, s.265,Ötüken Yayınları, İstanbul:2005, ISBN 975-437-229-2</ref>
==B==
*Bendeyim Kur'ân-a candan tende can durdukça ben, bir küçük toz zerresiyim ben Muhammed yolunun, kim ki bundan başka bir söz nakleder ise benden, bezmişim billâh hem ondan hem sözünden onun...
*Beni yabancı saymayın, buralıyım ben<br>kendi evimi ararım sizin sokağınızda<br>Düşman değilim , öyle görünsem bile<br>aslım Türktür Hintçe (Farsça) konuşsam bile
*Başta dönüp koşan nice bilgiler, nice hünerler vardır ki, insan onunla baş olmak isterse, baş elden gider. Başının gitmesini istemiyorsan ayak ol.
*Başkalarına [[İmrenmek|imrenme]], çok kimseler var ki senin hayatına imreniyorlar.
*Beri gel, beri!<br>Daha da beri! Niceye şu yol vuruculuk?<br>Mademki sen bensin, ben de senim, niceye şu senlik [[benlik]]?
*[[Bilgi]], sınırı olmayan bir denizdir. Bilgi dileyense denizlere dalan bir dalgıçtır.
*Bir adamın camilere alıştığını görürseniz, imanlı olduğuna şahitlik ediniz.
*Bir katre olma, kendini deniz haline getir<br>Mademki denizi özlüyorsun, katreliği yok et gitsin.
*Bir kimseyi tanımak istiyorsan, düşüp kalktığı arkadaşlarına bak.
*Bir mum diğer bir mumu tutuşturmakla, ışığından bir şey kaybetmez.
*Birisi güzel bir söz söylüyorsa bu, dinleyenin dinlemesinden, anlamasından ileri gelir.
*Bir iri adam bir oğlanı ele geçirdi. Bu adam bana kast eder diye çocuğun yüzü sarardı. Adam dedi ki "Güzelim, emin ol... sen benim üstüme bineceksin. Ben korkunç görünsem de aldırış etme, bil ki ben bir ibneyim. Deveye biner gibi bin üstüme, sür." İnsanların suretleriyle mânaları da işte böyledir. Dışardan adam görünürler, içerden melûn Şeytan! Ey Âd gibi ipiri adam, sen rüzgârın tesiriyle dalın vurduğu davula benziyorsun.<ref>Mesnevi, 2. Cilt, 3155-3160</ref>
*Bir şeyi bulunmadığı yerde aramak aramamak demektir.
*Biz güzeliz, sen de güzelleş, beze kendini.<br>Bizim huyumuzla huylan, bize alış başkalarına değil.
*Bizi bilen bilir, bilmeyense kendi gibi bilir
* Bil ki.. Domuzların önüne elmaslar serilmez, mücevherden ancak sarraflar anlar başkası bilmez, ne fark eder ki kör insan için elmas da bir cam da, sana bakan kör ise kendini camdan sanma.
*Bizi bizden başkası zaten ayıramazdı. Bize bunu bizden başkası yapamazdı. Ah be sevgili; hamdım belki ama piştim yandım. Zaten beni senden başkası yakamazdı.
*Beni bir ben bilirim, bir de Yaradan.Bana bir ben lazımım, bir de Anlayan.
*Bir insan bilmiyorsa ne istediğini, hem seni ziyan eder , hem kendini...Dibini görmediğin suya dalmadığın gibi,emin olmadığın sevgiye teslim etme kendini...
*Bütün kâinat birbirine [[sevgi]] ile bağlanmış.<br>[[Sevgi]]ni vermesini öğren.<br>Çünkü gönlün anlasın ki hepsine yer varmış.<br>Sevgisiz insandan dünya, unutma ki korkarmış.
*Bulutlar ağlamasa yeşillikler nasıl güler?
*Bülbüllerin güzel sesleri beğenilir de bu yüzden kafes çeker onları. Ama kuzgunla baykuşu kim kor kafese?
*Büyük Allah’tan bizler niye [[terbiye]] isteriz? Çünkü terbiyesizler, Allah’ın lütfundan mahrumdurlar. Terbiyesiz, yalnız kendine kötülük etmez, bütün utanç ve erdem ufuklarını ateşler.
==C==
*Can ve gönül de yani kalpte hakikat coşkunluklarını kaldıracak takat, kulakta da bunu işitecek istidad yoksa, ben kime ne söyleyeyim?
*Can ararsan can olursun. Av için yemek ararsan yemek olursun. Neyi ararsan o olursun.<ref>[https://www.youtube.com/watch?v=IPRjqD6JmSI Prologue, Quotes By Rumi]</ref>
*Canımız hayvan canından daha üstündür, neden? Çünkü daha fazla biliyoruz. Meleklerin canı da bizim canımızdan üstün. Çünkü onlarda hissi müşterek yoktur. Ehil olanların canlarıysa meleklerin canlarından üstündür, şaşkınlığı bırak! Melekler, Adem'e secde ettiler; çünkü onun canı, meleklerinkinden üstündür. Üstün olmasaydı secde ederler miydi? Üstün olanın daha aşağı mertebede bulunana secde etmesini emretmek doğru bir şey değil değildir, yaraşmaz.<ref>Mesnevi, Cilt 2, 3325-3330</ref>
*Cenab-ı Hakk kâfir için necis dedi. Fakat dikkat et ki; kâfirlerin dışı pis değildir. O pislik onların din ve ahlakındadır.
*[[Cahil]] kişi gülün güzelliğini görmez, gider dikenine takılır.
*[[Cahil]] olanların [[merhamet]]i ve lütfu azdır.
*[[Cahil]] kimsenin yanında kitap gibi sessiz ol.
*Cibilliyetsize [[ilim]] öğretmek, eşkıyanın eline kılıç vermektir.
*Can konağını aramadaysan, cansın; bir lokma ekmek arıyorsan ekmeksin, bir damla su arıyorsan susun,zulmün peşindeysen zalimsin,aşkı arıyorsan aşıksın,Gönlün neye kapılmışsa O’sun sen. Şu nükteyi biliyorsan, işi biliyorsun demektir.
*Can'ı canan'a teslime hazır değilsen "ben aşk'ım" deme kimseye.
==Ç==
*Çalış çabala da nura ulaş. Pekmez içinde ne kaynatılırsa pekmez lezzeti alır. Havuç, elma, ayva, ceviz pekmezde kaynasa pekmez tadı alır. Bilgi nura karışırsa inatçı ve kötü kişiler bile bilgiden nur bulur.
==D==
*Daima başkaları için ağlayıp durma.Bir köşede oturup, biraz da kendin için ağla.
*Dediler ki: Gözden ırak olan gönülden de ırak olur. Dedim ki: Gönüle giren gözden ırak olsa ne olur.
*Denizde inciler derinde olur. Çer çöp sahilde olur.
*Dışarıdan ışık kaynağı olmazsa, gözler renkleri farketmez, kör olur gider.
*Dıştaki ateş suyla söner. Şehvet ateşi, parladıkça parlar; adamın yüzünün suyunu yerlere döker.
*Dinle neyden duy neler söyler sana,<br>Derdi var ayrılıklardan yana.<br>Beni kamışlıktan kestiler keseli,<br>Ağlarım, ağlatırım herkesi.
*Din düşmanlarının başına kılıç ol, kurt gibilere ateş saç; çünkü onlar, Yusuf düşmanıdırlar.
*Denizin dibinde incilerle taşlar karışık olarak bulunurlar, övülecek şeyler de [[kusur]] ve [[yanlış]]ların arasında bulunurlar.
*[[Dert]], insanı yokluğa götüren rahvan attır.
*Dertli bir adamın tereddüt ve dumanlarla dolu bir gönül evi vardır; derdini dinlersen o evde bir pencere açmış olursun.
*Dikenden gül bitiren, kışı da bahar haline döndürür. Selviyi hür bir halde yücelten, kederi de sevinç haline sokabilir.
*Doğru olsam ok gibi yabana atarlar beni<br>Eğri olsam yay gibi elde tutarlar beni<br>Hiç keder elem etme, boş yere matem etme<br>Düşmanlarını tanı, uzak dur, sitem etme<br>Ne fakiri aç gördüm ne zengini tok<br>Hedefine varır elbet doğru ok.
*Doğruların yemin etmeye ihtiyacı yoktur.
*[[Dost]]un yanına [[hediye]]siz gitmek,buğdaysız değirmene gitmek gibidir.
*Duydum ki gıybetimi yapmışsın, yüzüme söylemekten kaçmışsın. Benim gibi bir acizden korkmuş Allah'tan korkmamışsın.
*[[Dünya]] tuzaktır. Yemi de istek. İstek tuzaklarından kaçının.
*Dünyanın en güç işi bir şeyin nasıl yapılacağını bilirken, başka birinin nasıl yapamadığını ses çıkarmadan seyretmektir.
==E==
*Edepli Edebinden Susar,<br>Edepsiz de Ben Susturdum Zanneder...
*Eğer baş, muhabbet ile dolmamışsa, o baş kuyruktan geridedir.
*Eğer müslümanca yaşamak istersen [[Kur’ân]]’a sarıl; çünkü, onsuz islami hayat mümkün değildir.
*Eğer sen, can konağını arıyorsan, bil ki, sen cansın. Eğer bir lokma ekmek peşinde koşuyorsan, sen bir ekmeksin. Bu gizli, bu nükteli sözün manasına akıl erdirirsen, anlarsın ki, aradığın ancak sensin sen.
*Eğri ayağın gölgesi de eğridir.
*Ehil olmayanlara [[Sabır|sabr]]etmek ehil olanları parlatır.
*Eşeğe, katır boncuğuyla inci birdir. Zaten o eşek, inciyle denizin varlığından da şüphe eder.
*Eşekten şeker esirgenmez ama eşek yaratılışı bakımından otu beğenir.
*Ey arkadaş, sufi, bulunduğu vaktin oğludur. Bu iş yarın olsun yarına kalsın demek, tarikat anlayışına uymaz.
*Ey gönül! Ne tuhaf değil mi? Bir ömür, şah damarından daha yakın bir Sevgiliyi aramakla geçiyor.
*Ey gönül! Gülü seviyorsan dikenini de seveceksin, deryayı seviyorsan dalgalarını da seveceksin, vuslatı seviyorsan firakını da seveceksin, sevgiliyi seviyorsan nazını da seveceksin, hayatı seviyorsan ölümü de seveceksin.
*Ey İnsan! Kaf Dağı kadar yüksekte olsan da, kefene sığacak kadar küçüksün. Unutma her şeyin bir hesabı var; üzdüğün kadar üzülürsün.
*Ey Müslüman, [[edep]] nedir diye sorarsan, bil ki [[edep]], her edepsizin edepsizliğine katlanmaktır.
*Ey [[zulüm]]le bir kuyu kazan! Sen kendin için [[tuzak]] hazırlıyorsun.
*Ey çaresiz âşık! Bir bak bakalım senin değerin ne kadar?
==F==
*Filozofların felsefesi, insanoğlunun zan ve şüphesini artırır. İslam’ın hikmeti ise, insanı yücelere ulaştırır...
==G==
*Gelin bağa yeşiller kuşanan doğayı görün. Her köşede bir çiçek dükkânı açan doğayı görün. Güller gülerek sesleniyor bülbüllere: Susun, susarak doğayı görün.
*Geminin içindeki su, gemiyi batırır. Geminin altındaki suysa, gemiye arka olur.
*Genişlik, [[sabır]]dan doğar.
*Gençliğin aynada göremediğini,yaşlılar bir tuğla parçasında okurlar.
*Gerçek [[aşk]]ta ne vefa vardır ne cefa.
*Gerçekten de Mesnevi, Alemlerin Rabbi tarafından ilham olunmuş bir kitaptır.
*Gerek yok her sözü laf ile beyana. Bir bakış bin söz eder, bakıştan anlayana.
*Gönül kazanmak istiyorsan, sevgi tohumu ek. Cenneti kazanmak istiyorsan, yollara diken serpmekten vazgeç!
*[[Gönül]] nuru olmayan gönül, gönül değildir. Bedende ruh yoksa topraktır.
*Gönüllerini Allah'ı anarak, iyi işler yaparak cilalamış, parlatmış olanlar renkten ve kokudan kurtulmuşlardır. Onlar, her an, işlerinde bir hoşluk, bir güzellik hissederler. Onlar bilginin şeklini, dış yüzünü, kabuğunu bırakmışlar da mánásını ve özünü almışlar ve ayne'l-yakin bayrağını yüceltmişlerdir. Düşüncelerden, duyguların yükü altından kurtulmuşlar da aydınlığa kavuşmuşlardır. Benliklerini Hakk uğruna kurban etmişler, irfan denizi kesilmişlerdir. Herkesin korktuğu, ürktüğü, kaçtığı ölüme karşı, Hakk aşıkları, acı acı gülümser. Kimsecikler onların gönüllerine bir zarar veremez, zira zarar sedefe gelir, içindeki inciye gelmez.<ref>Mevlana Celaleddin Rumi, ''Konularına Göre Açıklamalı Mesnevi Tercümesi 1-2'', terc. Şefik Can, s.223-224, Ötüken Yayınları, İstanbul:2005, ISBN 975-437-229-2</ref>
*Gördün ya beni gamdan başka kimse hatırlamıyor, gama binlerce defa aferin.
*Gözünün cevherini nerede eskittin, beş duyunu nerelerde kullandın.
*Gözünüzü açıp [[Kur’ân]]’a bakınız. Allah kelâmı olan kur’an’ın tüm ayetleri [[edep]] öğretmektedir.
*Gül düşünür, gülistan olursun. Diken düşünür, dikenlik olursun!
*[[Gül]]ün dikene katlanması, onu güzel kokulu yaptı.
*Gülene neden gülüyorsun diye sorulmaz, ama ağlayana sorulur.<br>Sen dualarında ağla ki Rabbin sebebini sorsun!
*Güller güzeldir. Dikeni acıtır derler.<br>Neden acıtsın ki tutmasını bilince eller.
*Güneş olmak ve altın ışıklar halinde<br>Ummanlara ve çöllere saçılmak isterdim<br>Gece esen ve suçsuzların ahına karışan<br>Yüz rüzgârı olmak isterdim.
*Gürzü kendine vur. Benliğini, varlığını kır gitsin. Çünkü bu ten gözü, kulağa tıkanmış pamuğa benzer.
*Güzel yüz aynaya âşıktır.
*Güller güzeldir. Dikeni acıtır derler. Neden acıtsın ki tutmasını bilince eller.
*Gözyaşının bile görevi varmış; ardından gelecek gülümseme için temizlik yaparmış.
*Gönül aynası dünya sevgisi tozundan, nefsani arzulardan temizlenir, pak ve saf bir hale getirilirse, orada su ve toprak nakışlardan başka şeyler görürsün. Gönül aynasında hem resmi, nakşı görürsün; hem de resmi ve nakşı yapanı; hem devlet, saadet yaygısı seyr edersin; hem de onu yayanı ve döşeyeni.<ref>Mevlana Celaleddin Rumi, ''Konularına Göre Açıklamalı Mesnevi Tercümesi 1-2'', terc. Şefik Can, s.264, Ötüken Yayınları, İstanbul:2005, ISBN 975-437-229-2</ref>
==H==
*Hamdım, piştim, yandım.
*Hak'tan bahar fermanı gelmedikçe, [[toprak]] sırrını açmaz.
*Hayatının gidişi, Muhammed’in sünnetinden sapmasın. Onu bırakma! Aklına ve hünerine az güven!
*Hayatı sen aldıktan sonra ölmek, şeker gibi tatlı şeydir<br>Seninle olduktan sonra ölüm, tatlı candan daha tatlıdır.
*Hem gam çağında, hem esenlik çağında Allah’a dayanmadan, tümden ona teslim olmadan başka her şey düzendir, tuzaktır.
*Her birimiz tek kanatlı melekleriz ve bizler ancak birbirimizi kucaklayarak uçabiliriz.
*Her dil, gönlün perdesidir. Perde kımıldadı mı, sırlara ulaşılır.
*Her [[insan]] bir alemdir. İnsan düşünceden ibarettir, geri kalan et ve sinirdir.
*Her korkuda binlerce eminlik vardır, göz karasında onca aydınlık mevcut.
*Her ne kadar dil ile anlatılması pek parlak ve aydınlatıcı olsa da aşkın dile düşmemesi, söylenmemiş kalması ve gönülde duyulması daha parlaktır.
*Her rüzgârla otlar gibi sallanırsan, dağlar kadar olsan da bir ota değmezsin.
*Her şey [[kader]] ile takdir edilmiştir. Kısmetine razı ol ki rahat edesin.
*Her şeye doğru demek ahmaklıktır, ama her şeyin yanlış olduğunu söyleyen de zorbadır.
*Her şeyi, aramadıkça bulamazsın; fakat bu dost başka; bunu bulmadan arayamazsın.
*Her zaman doğruyu söyle, ama her zaman her doğruyu değil.
*Herkesin bakmadığı yönden bak dünyaya.
*[[Hırs]] insanı kör ve ahmak eder. Bilgisiz hale sokar da ölümü kolaylaştırır.
*Hırsızlığın çirkinliği, çalınan şeye göre değişmez ki; ha bir altın çalmışsın ha bir iğne.
*Hırsızlara,kötülere,alçaklara acımak zayıfları kırıp geçirmektir.
*Hırsla dolu aşağılık ve haram yiyici kişi, o sayı günü domuz şeklinde, zina edenler avret yerleri kokarak, şarap içenler ağızları kokarak dirilirler.<ref>Mesnevi, 2. Cilt, 1410-1415</ref>
*Hiçbir kafire hor gözle bakmayın. Müslüman olarak ölmesi umulur çünkü.
*Hiçbir ölü öldüğüne hayıflanmaz, sadece azığının azlığına hayıflanır. Ölen kuyudan ovaya çıkmış demektir.
*Her gün bir yerden göçmek ne iyi,<br>Her gün bir yere konmak ne güzel,<br>Bulanmadan, donmadan akmak ne hoş.<br>Dünle beraber gitti cancağızım,<br>Ne kadar söz varsa düne ait...<br>Şimdi yeni şeyler söylemek lazım...
*Hulasa oklar ve süngüler önünde kafirlerin kanı mübahtır. Çünkü onlar, işe yaramaktan uzaktırlar. Onların karıları ve çocukları da esir sayılır. Çünkü akılları yoktur, merdut ve aşağılık kişilerdir.<ref>Mesnevi, 1. Cilt, 3315-3320 beyitler</ref>
*Hürmet eden hürmet görür.<ref name=Semazen/>
==I==
*Irmak suyunu tümden içmenin imkanı yok ama susuzluğu giderecek kadar içmemenin de imkanı yok.
*Irz ve [[namus]]tan mahrum olanlar, millet ve vatan hissi taşımazlar; böylelerinden sakınılmalıdır. {{kaynak belirt}}
==İ==
*İçinde azıcık nur olmayana, dışarıdan verilen öğüt fayda vermez.<ref>Mecâlis-i Seb'a'dan Seçmeler, Rûmî Yayınları, Sf:176</ref>
*İçteki kiri su değil, ancak gözyaşı temizler.
*İki parmağının ucunu gözüne koy. Bir şey görebiliyor musun dünyadan? Sen göremiyorsun diye bu alem yok değildir.
*İnanan kişi, işlerini Allah emretti diye yapar. İnanmayan ise, mücadele ve gösteriş olsun diye yapar. Böyle inatçı kişilerin başlarına toprak saç.
*İnsan [[dostluk|dostunun]] huyunu alır.
*İnsan içki içmekte serbest, ama sarhoş olmakta serbest değildir.
*İnsanlar, güller arasında dikenler bulunduğundan şikayet edeceklerine, dikenler arasında güller yaratıldığına şükretmelidir.
*İnsanı hayran eden Türk güzellerinden bahset, öylesine bir şaşkınlığa düşmüşüm ki, bu şaşkınlıktan Sultan kim Hulâgu kim bilmiyorum, bilmiyorum.
*İnsanları iyi tanıyın, her insani fena bilip kötülemeyin, her insanı da iyi bilip övmeyin.
*İnsan gözden ibarettir aslında, geri kalan cesettir. Göz ise ancak gerçek dostu görendir.
*İnsan korkusundandır ki cinler, periler sahillere sığınmışlar, her biri bir gizli yere saklanmışlardır. Bu yüzden insanoğlunun gizli düşmanı çoktur. Durumu anlayarak çekingen ve ihtiyatlı hareket eden kişi akıllı kişidir. Allah'ın bizim nazarımızdan gizli tuttuğu nice çirkin, güzel mahlukatı vardır ki onlar her an gönül kapısını çalar dururlar.<ref>Mevlana Celaleddin Rumi, ''Konularına Göre Açıklamalı Mesnevi Tercümesi 1-2'', terc. Şefik Can, s.59, Ötüken Yayınları, İstanbul:2005, ISBN 975-437-229-2</ref>
*İnsanların en hayırlısı, insanlara yararı olandır. Sözün en hayırlısı, az ve anlaşılır olanıdır.
*İyi dostu olanın aynaya gereksinimi yoktur.
*İyilerle gezersen alırsın mertebe, kötülerle gezersen dönersin merkebe.
==K==
*Kabuğu kırılan sedef üzüntü vermesin sana, içinde inci vardır.
*Kalbinizle yaptığınız her şey size geri dönecektir.
*Kanaatten hiç kimse ölmedi, hırsla da hiç kimse padişah olmadı.
*[[Kanat]] vardır doğanı padişaha götürür; [[kanat]] vardır kuzgunu leşe götürür.
*[[Karga]]lar gülistanı [[işgal]] ettiklerinde [[bülbül]]ler siner ve [[susmak|susar]].
*Kardeşim sen düşünceden ibaretsin,<br>Geriye kalan et ve kemiksin,<br>Gül düşünür gülüstan olursun,<br>Diken düşünür dikenlik olursun.
*Karga, gül bahçesinde gezmekle bülbül olmaz.
*Kendi körlüğünü tedavi etmeye çalış, yoksa alem hep [[Allah|O]]'dur, fakat [[Allah|O]]'nu görecek göz olmalıdır.
*Kendini noksan gören kişi, olgunlaşmaya on atla koşar. Kendini olgun sanan ise Allah'a bu zannı sebebiyle ulaşamaz.
*Kır oğul zinciri; hür gez, hür konuş,<br>Yok mu altından gümüşten bir kurtuluş?
*Kibriya güneşinin şu anından mahrum ve ışıksız olan gönül evi, Yahudilerin canı gibi dar ve karanlıktır; muhabbet ihsan eden Tanrı'nın zevkinden mahrumdur.<ref>Mesnevi, Cilt 2, 3125-3130</ref>
*Kim [[benlik|benliğinden]] kurtulursa bütün [[benlik]]ler onun olur. Kendisine [[Dostluk|dost]] olmayan herkese dost kesilir. Nakışsız ayna olur, tüm nakışlar onda seyredilir.
*Kim daha güzelse kıskançlığı daha fazla olur. [[Kıskançlık]] ateşten meydana gelir.
*Kim demiş gül yaşar dikenin himayesinde? Dikenin itibarı gül himayesinde!
*Kim [[Sabır|sabr]]ederse rızkı gelir ona. Aşırı hırsla çalışma ve çabalama sabırsızlıktır.
*Kim zahmet çekerse defineyi elde eder.
*Kimde bir [[güzellik]] varsa bilsin ki ödünçtür.
*Kopan gülün dalında durması ne kadar zorsa... Kırılan kalbinde onarılması o kadar zordur!..
*Korku erkektir, umut ise dişi; onlardan ölümsüz ve temiz şeyler doğar.<ref>Mecâlis-i Seb'a'dan Seçmeler, Rûmî Yayınları, Sf:182</ref>
*Korkunç bir kurban bayramı olan [[kıyamet]] günü, inananlara bayram günüdür, öküzlere ölüm günü.
*Kötü zanda bulunan kişi çirkindir. Aslında o kendi içini vurur karşıya.
*Kötülerin [[Övgü|övülmesi]] arşı titretir.
*[[Kötülük]] insana tamahtan gelir. [[Kanaat]]ten kimse ölmedi, [[hırs]]la da kimse padişah olmadı.
*[[Öfke|Kızgınlık]]la gönüllere ateş saldın mı, cehennem ateşinin aslı oldun gitti.
*Kuru duayı bırak! Ağaç isteyen tohum eker!
*Kuzgun, bağda kuzgunca bağırır. Ama bülbül, kuzgun bağırıyor diye güzelim sesini keser mi hiç?
*Kötü [[huy]] kılavuzun oldukça mutlu olacağım sanma! Sen sabaha kadar gaflet uykusundasın, ömür ise kısadır. Korkarım ki,sen bu uykudan uyanınca gündüz olur.
*Kurdun kuzuyu yemeye niyetlenmesinde şaşılacak bir şey yoktur. Şaşılacak olan odur ki bu kuzu, kurda gönül bağlamış, aşık olmuştur.
*Küsmek ve darılmak için bahaneler aramak yerine, sevmek ve sevilmek için çareler arayın.
*Kötülük yaptın mı kork, çünkü o bir tohumdur, Allah yeşertir karşına çıkartır.
==L==
*Leş, bize göre rezildir ama, domuza, köpeğe şekerdir, helvadır.
==M==
*Mademki insanın yaratılmasındaki maksat, Tanrı'ya ibadet etmesidir, şu halde ibadetten baş çeken, ibadete yanaşmayan kişinin ibadet yeri cehennemdir. İnsan her işi yapabilir, fakat yaratılmasındaki maksat ibadettir. "Ben, insanları, cinleri ancak bana ibadet etsinler diye yarattım." Bu ayeti okusana. Alemin yaratılmasındaki maksat, ibadetten başka bir şey değil!<ref>Mesnevi, 3. Cilt, 2985-2990</ref>
* Mânâ odur ki seni senden alır, şekle bağlanmaktan seni kurtarır. İnsanı kör ve sağır eden nakşa, surete, güzel bir yüze aşık eden şeye mânâ demezler. Körün nasibi gam artıran hayallerdir. Gözün payı da şu asli olmayan geçici hayallerdir. Senin nefs eşeğin kaçmıştır. Onu mücahede kazığına bağla, o ne zamana kadar insanlık ve ibadet yükünü taşımaktan kaçacak? İster yirmi yıllık yol olsun, ister otuz yıllık, isterse iki yüz yıllık, ona sabır ve şükür yükünü yüklemek, ona bu yükünü taşıtıp götürtmek gerek. Hiçbir günahkar başkasının günahını çekmedi. Hiç kimse de ekmediğini biçmedi.<ref>Mevlana Celaleddin Rumi, ''Konularına Göre Açıklamalı Mesnevi Tercümesi 1-2'', terc. Şefik Can, s.311, Ötüken Yayınları, İstanbul:2005, ISBN 975-437-229-2</ref>
* Mademki rızkı taksim eden O’dur, o halde şikâyet küfürdür. Sabır gerekir. Sabır, genişliğe ulaşmanın anahtarıdır. Allah’tan başka herkes düşmandır. Sen asıl dostu düşmanlara şikâyet eder, halinden sızlanırsın öyle mi? Padişah köleye şikayet edilir mi? Akıllı ol.
* Meyve ekşi bile olsa, olmadıkça ona ham derler.
* Mideyi bırak da gönül tarafına salın. Salın da Allah’tan perdesiz selam alasın.
* Muhabbet ve merhamet, insanlığın; hiddet ve şehvet de hayvanların sıfatlarıdır.
* Mum olmak kolay değildir... Işık saçmak için önce yanmak gerek.
* Mücevherler vakitle alınabilir ama vakitler mücevherle alınamaz.<ref>Mecâlis-i Seb'a'dan Seçmeler, Rûmî Yayınları, Sf:179</ref>
* Münafığın özrü kabul edilmez. Çünkü o özür dilindedir kalbinde değil.
* Mürşidin nuru suyu, ateşe damla damla düştükçe, ateşten cız, cız ses çıkar.<ref>Mevlana Celaleddin Rumi, ''Konularına Göre Açıklamalı Mesnevi Tercümesi 1-2'', terc. Şefik Can, s.356, Ötüken Yayınları, İstanbul:2005, ISBN 975-437-229-2</ref>
==N==
*Nasıl olur da deniz, köpeğin agzından pislenir, nasıl olur da güneş üflemekle söner?
*Ne kadar bilirsen bil, söylediklerin karşındakilerin anlayabileceği kadardır.
*Ne tükenmez hazinesin ey dil! Ne devasız bir dert!
*Nefsinin istediğini yapıp da bir de “inşallah” demek Allah’la alay etmektir. Kimi kandırıyorsun?
*Nefsin, üzüm ve hurma gibi tatlı şeylerin sarhoşu oldukça, ruhunun üzüm salkımını görebilir misin ki?
*Nerde akarsu varsa, orada yeşillik vardır.<br>Nerde akan gözyaşı varsa, oraya rahmet gelir.
*Nice insanlar gördüm, üzerinde elbisesi yok. Nice elbiseler gördüm, içinde insan yok.
*Nimete şükretmek, nimetten daha hoştur.
==O==
*O beden testisi ab-ı hayatla dopdolu, bu beden testisi ise ölüm zehiri ile. İçindekine bakarsan padişahsın, kabına bakarsan yolu yitirdin.
*O dağa bir kuş kondu, sonra da uçup gitti. Bak da gör, o dağda ne bir fazlalık var ne bir eksilme.
*Oruç tutmak güçtür, çetindir ama Allah'ın kulu kendisinden uzaklaştırmasından, bir derde uğratmasından daha iyidir.
==Ö==
*Ölümümüzden sonra mezarımızı yerde aramayınız<br>Bizim mezarımız ariflerin gönüllerindedir.
*Ömrümün özeti şu üç sözden ibarettir: Hamdım, piştim, yandım..
*Öfke rüzgâr gibidir, bir süre sonra diner; ama birçok dal kırılmıştır bile.
==P==
*Pisler, pisliklerini yapar ama sular da temizlemeye çalışır.
==R==
* Rüyalar olmasa hayaller kurulmaz, gerçek olmazdı.
==S==
*Sabır, demir kalkandır.
*Sabır sevinç anahtarıdır.
*Safları dağıtanı aslan sanma.Asıl nefsini ezebilen aslandır.
*Sarhoş, cinayeti yapar da sonra "özrüm vardı, kendimde değildim" der. Kendinde olmayış, kendiliğinden gelmedi sana,onu sen çağırdın.
*Sebatsız sedef, inci tutmaz.
*Secde ve rükû, varlık tokmağını, Allah kapısına vurmaktır. Çok vur, mutlaka açılır kapı.
*Sen anılması güzel olan söz ol.<br>Çünkü insan, kendisi hakkında söylenilen güzel sözlerden ibarettir.
*Sen diri oldukça ölü yıkayıcı seni yıkar mı hiç?
*Senin için başkasını terk eden, başkası için de seni terk eder.
*Sen zayıfları yardımcısız, kimsesiz sanma; Kur’ân’dan “İzâ câe nasrullâh”ı oku
*Sen senden öncekilerden ibret al. Senden sonrakilere ibret olma.
*Sende en iyi ne varsa, dostuna onu ver.
*Sen öyle büyük bir varlğın aşkını seç ki, bütün peygamberler, onun aşkıyla kudret ve kuvvet buldular, şeref ve saadete erdiler.
*Sual de bilgiden doğar, cevap da.
*Hesna ; Sukŭnetim asaletimdendir. her lâfa verilecek bir cevabım var.lâkin; Bir bakarım lâf lâf mı diye , bir de bakarım söyleyen adam mı diye.
*Sen uzattığın elini tutmayan ele mi dargınsın, tutmayacak bir ele uzattığın için kendine mi kızgınsın?
*[[Sevgi]] insanı kör ve sağır eder..<ref name=Semazen/>
*[[Sevgi]] ve [[merhamet]], [[insan]]lık; [[öfke|hiddet]] ve şehvet, [[hayvan]]lıktır.<ref name=Semazen/>
*Sevgilinin değeri onu sevenin sevgisi ile ölçülür.
*Sıkıntı ve huzursuzluk mutlaka bir günahın cezası, huzur ise bir ibadetin karşılığıdır.
*Sıkıntılar, Sevgili'nin gönderdiği misafirdir; gelir ve gider. Önemli olan, gönderenin hatırına o misafire sabredebilmektir.
*Sevmek güzel şey; sevilmek de onun kadar. Sevip de sevilmemek acıdır ölüm kadar. Taşın kalbi yok ama onu da yosun sarar.
*Sopayla kilime vuranın gayesi kilimi dövmek değil kilimin tozunu almaktır
==Ş==
*[[Şeytan]] tabiatı bakımından insana düşmandır. İnsanın helak oluşuna sevinir o.
*Şu toprağa sevgiden başka bir tohum ekmeyiz. Şu tertemiz tarlaya başka bir tohum ekmeyiz biz.
*Şu da bir gerçektir ki kötü kişinin övülmesinden Arş titrer. Allah'tan korkan muttaki kişi de kötü methedilince, meth eden kişi hakkında fena bir zanna kapılır.<ref>Mevlana Celaleddin Rumi, ''Konularına Göre Açıklamalı Mesnevi Tercümesi 1-2'', terc. Şefik Can, s.31, Ötüken Yayınları, İstanbul:2005, ISBN 975-437-229-2</ref>
*Şunu iyi bil ki eğer, gönlün, sırlarına mezar olursa muradın çabucak hasıl olur.
*Şarap içen akıllıysa daha ziyade akıllı olur... kötü huylu ise büsbütün berbat bir hale gelir. Fakat insanların çoğu kötü ve ahlâksız olduğundan şarabı herkese haram ettiler.<ref>Mesnevi, Cilt 4, 2155-2160</ref>
==T==
*Talihim bana: "Ben seni üzeceğim ama sen sakın üzülme." dedi.
*Tanrı, müşrikler, tâ ezelden pislik içinde doğduklarından onlara “Necis-pis” demiştir. Pislik içinde doğan kurt, ebediyen huyundan dönmez, ambere bakmaz! Ona nur saçısı isabet etmemiştir...<ref>Mesnevi, Cilt 4, 295-300</ref>
*Taş yeşermez geçmiş olsa da nevbahar,<br>Toprak ol da bak nasıl güller açar.<br>Taş idin çok gönül kırdın yeter,<br>Toprak ol, üstünde hoş güller biter.
*Tavus kuşu gibi sadece kanadını görme, ayağını da gör.
*Ten midesi insanı samanlığa çeker, gönül midesi reyhana çeker. Ot ve arpa yiyen kurban olur, Allah nuru ile nurlanan Kuran olur. Senin yarın pislik, yarın da misktir. Kuran’la miskini artır.
*Testide ne varsa dışına o sızar.
*Topraktan yaratılan Ádem, Allah'tan öğrendiği ilimle yedi kat göğü aydınlattı. Hak ve hakikatte şüpheye düşen şeytanın körlüğüne rağmen o manen yüceldi de melekleri geride bıraktı. Altı yüz bin yıllık bir zahid olan şeytanın ağzını bir buzağı ağzı gibi bağladı.<ref>Mevlana Celaleddin Rumi, ''Konularına Göre Açıklamalı Mesnevi Tercümesi 1-2'', terc. Şefik Can, s.58-59, Ötüken Yayınları, İstanbul:2005, ISBN 975-437-229-2</ref>
*Tövbe bineği, şaşılacak bir binektir. Bir solukta aşağılık dünyadan göğe sıçrayıverir.
*Tövbesiz ömür, can çekişmekten ibârettir. İnsanı yaşayan ölü hâline sokan ölüm ise Allah'tan habersiz olmaktır. Allah'tan başkasını istemek, istenen şeyin artması zannını verir ama bu istek hakikatte artmasını istediği şeyin tamamıyla eksilmesini istemektir.
*Tutalım ki Ali’den Zülfikâr sana miras kaldı. Sende Ali kolu ve kalbi yoksa Zülfikar neye yarar ki?
*Tutalım ki İbrâhim gibi put kırdın; beden putunu onun gibi ateşe atabilir misin?
*Tuzağa saçtığın taneler, cömertlik sayılmaz ki...
==U==
*Uyku ve uyanma bir nevi küçük mahşerdir.
==Ü==
*Üstünün dostu ol ki üstün olasın... Kendine gel be hey azgın, mağluplarla dost olma! Münkirin delili ancak ve ancak şudur: Ben şu görünen yurttan başka bir şey görmüyorum! Hiç düşünmez ki nerede görünen bir şey varsa o, gizli hikmetleri haber vermededir. Her görünen şeyin faydası, faydanın ilaçlarla gizli oluşu gibi o şeyin içinde gizlidir.
* Üç sözden fazla değil , Tüm ömrüm şu üç söz , Hamdım, piştim, yandım.
==V==
*Vefa nedir, bilir misin? Vefâ arkanda bıraktığını, giderken yaktığını yabana atmamandır. Vefâ; dostluğun asaletine, bir dua sonrası verilen sözlere, hayallere ihanet katmamandır. Vefâ; ötelerin sonsuz mükafatı karşısında, cehennemi hafife almaman, ulvi güzellikleri dünyaya satmamandır.
"Vedalar; gözleri ile sevenler içindir. Çünkü gönülden sevenler hiç ayrılmazlar."
==Y==
*Yaşamak direnmektir, sevmek güvenmektir. Unutma; insan çoğu zaman dünyanın hakimi, bazen de küçük bir kalbin esiridir.
*Yılan insanın sadece canını alır. Kötü [[arkadaş]] cehenneme sürer de ebedi hayatını mahveder.
*Yerde bir zayıf aman dilerse, gökyüzü askerleri birbirlerine karışırlar.
*Yeryüzü ile dağda aşk olsaydı, gönüllerinde bir ot bile bitmezdi.
*Yüz kişinin içinde [[aşk|aşık]], gökte yıldızlar arasında parıldayan ay gibi belli olur.
*Yarasından taze kan sizan gönül ehline,dostların yüzünü görmek merhem gibidir.
*Yazık ki akşam oldu biz yine yalnız kaldık; bir kıyısı görünmez denize daldık. Bir gemiye binmişiz bulanık bir gecede; Allah’ın denizinde Allah’tan uzak kaldık.
==Z==
*[[Zulüm]] demiriyle taşını birbirine vurma! Çünkü bu ikisi, erkek ve kadın gibi çocuk meydana getirirler.
== Hakkında söylenenler ==
* Mevlana'nın asırlar öncesinde kaleme aldığı eserleri, bugün bütün dünyada karşılık buluyor, gönüllere hayat bahşeden nefesi hala tazeliğini koruyor. Onun, 'Dilini terbiye etmeden önce yüreğini terbiye et. Çünkü söz yürekten gelir, dilden çıkar' sözü, evrensel ahlak anlayışının ve insanlığa yaptığı çağrının ne kadar güçlü olduğunun kanıtıdır. Böyle ulvi bir şahsiyetle aynı coğrafyada kader birliği yapmak, onun elleriyle yeşerttiği medeniyet çınarının gölgesinde yetişmek, bu toprağın çocukları olan bizler için ne kadar büyük bir bahtiyarlık. Bu mutluluğu hayatımızın pratiğine yansıtmamız ise ancak doğru bir Mevlana tasavvuru ile mümkün olabilir. Bu konuda aslında çok şanslıyız. Çünkü dünyada Mevlana kadar hakkında geniş bir literatür bulunan çok az insan vardır. Bu kaynak zenginliği bize Mevlana’yı en doğru bir şekilde anlamamız noktasında büyük bir imkan sunuyor.<ref>[https://www.aa.com.tr/tr/kultur-sanat/bakan-ersoy-mevlana-hazretlerinin-mirasi-anadoludan-tum-dunyaya-yayilan-bir-rehber-haline-gelmistir/2449493 Bakan Ersoy: Mevlana Hazretleri'nin mirası Anadolu'dan tüm dünyaya yayılan bir rehber haline gelmiştir]</ref>
** [[Mehmet Nuri Ersoy]]
* Edebiyat eğitimin bana kattıkları [[Ömer Hayyam]], [[Firdevsi]], Mevlana gibi çok önemli adamlar. Bu isimlerden ve onların yaptıklarından çok etkilendim.<ref>{{web kaynağı | url = http://melankolia.com.tr/sagopa-kajmer-hurriyet-gazetesi-2005-2.html | başlık = Sagopa Kajmer Hürriyet Gazetesi Röportajı 2005 | çalışma = [[w:Hürriyet (gazete)|Hürriyet]] | yayıncı = melankolia.com.tr | erişimtarihi = 5 Ekim 2016 | arşivurl = http://web.archive.org/web/20160828131728/http://melankolia.com.tr/sagopa-kajmer-hurriyet-gazetesi-2005-2.html | arşivtarihi = 28 Ağustos 2016}}</ref>
** [[Sagopa Kajmer]]
== Kaynakça ==
{{Kaynakça}}
{{Vikiler|
commons=Category:Jalal al-Din Muhammad Rumi |
wikispecies= |
wikt=Mevlânâ |
b= |
s= Mevlânâ Celaleddin-i Rumi|
w= Mevlâna Celaleddin-i Rumi |
n= |
m= |
}}
[[Kategori:Kişiler-M]]
[[Kategori:Evliyalar]]
rmqel5nz4om3ttmr6l24med0zb6gmwl
232851
232818
2025-06-10T20:25:19Z
Brightt11
34669
/* V */ dz, değiştirildi: mükafat → mükâfat [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232851
wikitext
text/x-wiki
<center><small>Sözler, alfabetik sıraya göre düzenlenmiştir.</small></center>
<small>
: {{ABC}}
</small>
{{Biyografi
|kişi_adı=Mevlâna Celâleddin-i Rûmî
|resim_adı=Mevlana Statue, Buca.jpg
|resim_başlığı=Sufizmin önemli isimlerinden, şair ve ilahiyatçı.
|doğum_tarihi=[[30 Eylül]] [[w:1207|1207]]
|doğum_yeri=[[w:Belh|Belh]], [[w:Afganistan|Afganistan]] ([[w:Harezmşahlar Devleti|Harezmşahlar Devleti]])
|ölüm_tarihi=[[17 Aralık]] [[w:1273|1273]] (66 yaşında)
|ölüm_yeri= [[w:Konya|Konya]], [[w:Anadolu Selçuklu Devleti|Anadolu Selçuklu Devleti]]
}}
{{MP}}
==A==
*A kardeş, keskin kılıcın üzerine atılmadasın, tövbe ve kulluk kalkanını almadan gitme.
*Acele şeytan hilesidir, [[sabır]] ve tedbir Allah lütfu.
*Acı su da, tatlı su da berraktır. Sakın görünüşe aldanma... Görünüşte herkes insandır ama gerçek insan hal ehli olandır.
*[[Açlık]], ilaçların padişahıdır. Hekimler niye perhiz verir düşünsene.
*Adam savaşmakla çetin er sayılmaz, [[öfke]]lendiği zaman kendini tutabilendir çetin.
*Aklın varsa bir başka akılla dost ol da, işlerini danışarak yap.
*Allah ile olduktan sonra ölüm de, ömür de hoştur.
*Allah mermere emir vermez.
*Allah merhalesinde akıl beygirine yol yoktur.
*Allah üstünlük bakımından göz yaşını şehitlerin kanı ile eş tuttu.
*Allah’a şükür, rızkı artırır.
*Allah'ım sen kimi dertle hasta etmek dilersen ona ağlayış kapısını kapatırsın. Kimi de beladan kurtarmak dilersen gönlüne sızlanma ve ağlayış verirsin.
*Akıl padişahı kafesi kırdı mı, kuşların her biri bir yöne uçar.
*Aklın başına gelince pişman olacağın bir işi sakın yapma.
*Altın ne oluyor, can ne oluyor, inci, mercan da nedir bir [[sevgi]]ye harcanmadıktan, bir sevgiliye feda edilmedikten sonra.
*Ayıpsız dost arayan, dostsuz kalır.
*Asıl yar yaradandır, gerisi yaralayandır.
*Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilir.
*[[Ayrılık]] içinde insanın gözünü açıp kapayıncaya kadar geçen zaman yıl gibi gelir.
*[[Aşk]] nasip işidir, hesap işi değil. [[Aşk]] adayıştır, arayış değil. Sen adanmış ve yanmışsan bu uğurda, [[aşk]] sana uzak değil!
*Aşk, bir uçurumdan düşmek gibi bir şey, işte bu yüzden sevgili'ye "yar" denir...
*Aşk, her şeydedir ama hiçbir şeyde görünmez.
*Aşk, davaya benzer, cefa çekmek de şahide. Şahidin yoksa davayı kazanamazsın ki!
*Aşk, öyle engin bir denizdir ki, ne başlangıcı ne de sonu vardır.
*Aşk,etinden topuğuna kadar işlemiş bir nasırdır. Ya canın acıya acıya adım atacaksın ya da canını acıta acıta söküp atacaksın. Fakat her iki yolda da tek bir gerçek olacak. Canın çok ama çok acıyacak
*Aşka yanmalı can dediğin. Ya canan olmalı ya da canını almalı. Yar diyemezsin ki herkese içindeki yaran olmalı... Herkesin de bir yüreği vardır amma yürek dediğin bir başka yanmalı.
*Aşıkların gönüllerinin yanışıyla gözyaşları olmasaydı, dünyada su da olmazdı, ateş de.
*[[Adalet]] nedir? Her şeyi yerine koymak. Zulüm nedir? Bir şeyi yerine koymamak, başka yere koymak.
*Adalet taksimcidir, bölüşülecek şeyleri o bölüştürür... fakat şaşılacak şey şu ki bunda ne cebir vardır ne de zulüm!
*Aklın yoksa yandın, ya kalbin yoksa o zaman sen zaten yoksun ki.
*Akıllı insan düşündüğü her şeyi söylemez, fakat söylediği her şeyi düşünür.
*Amaca sabırla varılır, acele ile değil.<ref name=Semazen>[http://www.semazen.net/sp.php?id=382 Semazen, Mesneviden Notlar]</ref>
*Arslanın boynunda zincir bile olsa, bütün zincir yapanlara beydir arslan.
*Akıllılar önceden ağlarlar; bilgisizlerse işin sonunda başlarını vururlar. İşin başında sonunu gör de ceza gününde pişman olma.
*Ayna ile terazi, birisi incinecek yahut utanacak diye doğru söylemekten sakınır mı, susar mı? Ayna ile terazi, öyle kadri yüce ve doğru mihenk yerleridir ki sen onlara iki yüz sene hizmet etsen sonra aynaya desen ki "Ben sana bu kadar sene hizmet ettim, hatırım için beni çirkin gösterme" Teraziye desen ki "Yalvarırım sana, fazla tart, eksiğimi açığa vurma" Onlar sana cevap verir de derler ki "Zavallı, herkesi kendine güldürme, alemi kendine maskara etme" Ayna ile terazi hile bilmezler, yalan söylemezler. Doğruluktan ayrılmayan ayna ile terazi derler ki "Allah gerçeklerin bizim vasıtamızla tanınması, anlaşılabilmesi için kadrimizi yüceltti, bizi bu işte görevlendirdi. Bu doğruluğumuz olmasaydı, gerçeği olduğu gibi ortaya koymasaydık bizim ne değerimiz kalırdı? İyilerin güzellerin yüzlerini nasıl görür, nasıl gösterebilirdik?"<ref>Mevlana Celaleddin Rumi, ''Konularına Göre Açıklamalı Mesnevi Tercümesi 1-2'', terc. Şefik Can, s.265,Ötüken Yayınları, İstanbul:2005, ISBN 975-437-229-2</ref>
==B==
*Bendeyim Kur'ân-a candan tende can durdukça ben, bir küçük toz zerresiyim ben Muhammed yolunun, kim ki bundan başka bir söz nakleder ise benden, bezmişim billâh hem ondan hem sözünden onun...
*Beni yabancı saymayın, buralıyım ben<br>kendi evimi ararım sizin sokağınızda<br>Düşman değilim , öyle görünsem bile<br>aslım Türktür Hintçe (Farsça) konuşsam bile
*Başta dönüp koşan nice bilgiler, nice hünerler vardır ki, insan onunla baş olmak isterse, baş elden gider. Başının gitmesini istemiyorsan ayak ol.
*Başkalarına [[İmrenmek|imrenme]], çok kimseler var ki senin hayatına imreniyorlar.
*Beri gel, beri!<br>Daha da beri! Niceye şu yol vuruculuk?<br>Mademki sen bensin, ben de senim, niceye şu senlik [[benlik]]?
*[[Bilgi]], sınırı olmayan bir denizdir. Bilgi dileyense denizlere dalan bir dalgıçtır.
*Bir adamın camilere alıştığını görürseniz, imanlı olduğuna şahitlik ediniz.
*Bir katre olma, kendini deniz haline getir<br>Mademki denizi özlüyorsun, katreliği yok et gitsin.
*Bir kimseyi tanımak istiyorsan, düşüp kalktığı arkadaşlarına bak.
*Bir mum diğer bir mumu tutuşturmakla, ışığından bir şey kaybetmez.
*Birisi güzel bir söz söylüyorsa bu, dinleyenin dinlemesinden, anlamasından ileri gelir.
*Bir iri adam bir oğlanı ele geçirdi. Bu adam bana kast eder diye çocuğun yüzü sarardı. Adam dedi ki "Güzelim, emin ol... sen benim üstüme bineceksin. Ben korkunç görünsem de aldırış etme, bil ki ben bir ibneyim. Deveye biner gibi bin üstüme, sür." İnsanların suretleriyle mânaları da işte böyledir. Dışardan adam görünürler, içerden melûn Şeytan! Ey Âd gibi ipiri adam, sen rüzgârın tesiriyle dalın vurduğu davula benziyorsun.<ref>Mesnevi, 2. Cilt, 3155-3160</ref>
*Bir şeyi bulunmadığı yerde aramak aramamak demektir.
*Biz güzeliz, sen de güzelleş, beze kendini.<br>Bizim huyumuzla huylan, bize alış başkalarına değil.
*Bizi bilen bilir, bilmeyense kendi gibi bilir
* Bil ki.. Domuzların önüne elmaslar serilmez, mücevherden ancak sarraflar anlar başkası bilmez, ne fark eder ki kör insan için elmas da bir cam da, sana bakan kör ise kendini camdan sanma.
*Bizi bizden başkası zaten ayıramazdı. Bize bunu bizden başkası yapamazdı. Ah be sevgili; hamdım belki ama piştim yandım. Zaten beni senden başkası yakamazdı.
*Beni bir ben bilirim, bir de Yaradan.Bana bir ben lazımım, bir de Anlayan.
*Bir insan bilmiyorsa ne istediğini, hem seni ziyan eder , hem kendini...Dibini görmediğin suya dalmadığın gibi,emin olmadığın sevgiye teslim etme kendini...
*Bütün kâinat birbirine [[sevgi]] ile bağlanmış.<br>[[Sevgi]]ni vermesini öğren.<br>Çünkü gönlün anlasın ki hepsine yer varmış.<br>Sevgisiz insandan dünya, unutma ki korkarmış.
*Bulutlar ağlamasa yeşillikler nasıl güler?
*Bülbüllerin güzel sesleri beğenilir de bu yüzden kafes çeker onları. Ama kuzgunla baykuşu kim kor kafese?
*Büyük Allah’tan bizler niye [[terbiye]] isteriz? Çünkü terbiyesizler, Allah’ın lütfundan mahrumdurlar. Terbiyesiz, yalnız kendine kötülük etmez, bütün utanç ve erdem ufuklarını ateşler.
==C==
*Can ve gönül de yani kalpte hakikat coşkunluklarını kaldıracak takat, kulakta da bunu işitecek istidad yoksa, ben kime ne söyleyeyim?
*Can ararsan can olursun. Av için yemek ararsan yemek olursun. Neyi ararsan o olursun.<ref>[https://www.youtube.com/watch?v=IPRjqD6JmSI Prologue, Quotes By Rumi]</ref>
*Canımız hayvan canından daha üstündür, neden? Çünkü daha fazla biliyoruz. Meleklerin canı da bizim canımızdan üstün. Çünkü onlarda hissi müşterek yoktur. Ehil olanların canlarıysa meleklerin canlarından üstündür, şaşkınlığı bırak! Melekler, Adem'e secde ettiler; çünkü onun canı, meleklerinkinden üstündür. Üstün olmasaydı secde ederler miydi? Üstün olanın daha aşağı mertebede bulunana secde etmesini emretmek doğru bir şey değil değildir, yaraşmaz.<ref>Mesnevi, Cilt 2, 3325-3330</ref>
*Cenab-ı Hakk kâfir için necis dedi. Fakat dikkat et ki; kâfirlerin dışı pis değildir. O pislik onların din ve ahlakındadır.
*[[Cahil]] kişi gülün güzelliğini görmez, gider dikenine takılır.
*[[Cahil]] olanların [[merhamet]]i ve lütfu azdır.
*[[Cahil]] kimsenin yanında kitap gibi sessiz ol.
*Cibilliyetsize [[ilim]] öğretmek, eşkıyanın eline kılıç vermektir.
*Can konağını aramadaysan, cansın; bir lokma ekmek arıyorsan ekmeksin, bir damla su arıyorsan susun,zulmün peşindeysen zalimsin,aşkı arıyorsan aşıksın,Gönlün neye kapılmışsa O’sun sen. Şu nükteyi biliyorsan, işi biliyorsun demektir.
*Can'ı canan'a teslime hazır değilsen "ben aşk'ım" deme kimseye.
==Ç==
*Çalış çabala da nura ulaş. Pekmez içinde ne kaynatılırsa pekmez lezzeti alır. Havuç, elma, ayva, ceviz pekmezde kaynasa pekmez tadı alır. Bilgi nura karışırsa inatçı ve kötü kişiler bile bilgiden nur bulur.
==D==
*Daima başkaları için ağlayıp durma.Bir köşede oturup, biraz da kendin için ağla.
*Dediler ki: Gözden ırak olan gönülden de ırak olur. Dedim ki: Gönüle giren gözden ırak olsa ne olur.
*Denizde inciler derinde olur. Çer çöp sahilde olur.
*Dışarıdan ışık kaynağı olmazsa, gözler renkleri farketmez, kör olur gider.
*Dıştaki ateş suyla söner. Şehvet ateşi, parladıkça parlar; adamın yüzünün suyunu yerlere döker.
*Dinle neyden duy neler söyler sana,<br>Derdi var ayrılıklardan yana.<br>Beni kamışlıktan kestiler keseli,<br>Ağlarım, ağlatırım herkesi.
*Din düşmanlarının başına kılıç ol, kurt gibilere ateş saç; çünkü onlar, Yusuf düşmanıdırlar.
*Denizin dibinde incilerle taşlar karışık olarak bulunurlar, övülecek şeyler de [[kusur]] ve [[yanlış]]ların arasında bulunurlar.
*[[Dert]], insanı yokluğa götüren rahvan attır.
*Dertli bir adamın tereddüt ve dumanlarla dolu bir gönül evi vardır; derdini dinlersen o evde bir pencere açmış olursun.
*Dikenden gül bitiren, kışı da bahar haline döndürür. Selviyi hür bir halde yücelten, kederi de sevinç haline sokabilir.
*Doğru olsam ok gibi yabana atarlar beni<br>Eğri olsam yay gibi elde tutarlar beni<br>Hiç keder elem etme, boş yere matem etme<br>Düşmanlarını tanı, uzak dur, sitem etme<br>Ne fakiri aç gördüm ne zengini tok<br>Hedefine varır elbet doğru ok.
*Doğruların yemin etmeye ihtiyacı yoktur.
*[[Dost]]un yanına [[hediye]]siz gitmek,buğdaysız değirmene gitmek gibidir.
*Duydum ki gıybetimi yapmışsın, yüzüme söylemekten kaçmışsın. Benim gibi bir acizden korkmuş Allah'tan korkmamışsın.
*[[Dünya]] tuzaktır. Yemi de istek. İstek tuzaklarından kaçının.
*Dünyanın en güç işi bir şeyin nasıl yapılacağını bilirken, başka birinin nasıl yapamadığını ses çıkarmadan seyretmektir.
==E==
*Edepli Edebinden Susar,<br>Edepsiz de Ben Susturdum Zanneder...
*Eğer baş, muhabbet ile dolmamışsa, o baş kuyruktan geridedir.
*Eğer müslümanca yaşamak istersen [[Kur’ân]]’a sarıl; çünkü, onsuz islami hayat mümkün değildir.
*Eğer sen, can konağını arıyorsan, bil ki, sen cansın. Eğer bir lokma ekmek peşinde koşuyorsan, sen bir ekmeksin. Bu gizli, bu nükteli sözün manasına akıl erdirirsen, anlarsın ki, aradığın ancak sensin sen.
*Eğri ayağın gölgesi de eğridir.
*Ehil olmayanlara [[Sabır|sabr]]etmek ehil olanları parlatır.
*Eşeğe, katır boncuğuyla inci birdir. Zaten o eşek, inciyle denizin varlığından da şüphe eder.
*Eşekten şeker esirgenmez ama eşek yaratılışı bakımından otu beğenir.
*Ey arkadaş, sufi, bulunduğu vaktin oğludur. Bu iş yarın olsun yarına kalsın demek, tarikat anlayışına uymaz.
*Ey gönül! Ne tuhaf değil mi? Bir ömür, şah damarından daha yakın bir Sevgiliyi aramakla geçiyor.
*Ey gönül! Gülü seviyorsan dikenini de seveceksin, deryayı seviyorsan dalgalarını da seveceksin, vuslatı seviyorsan firakını da seveceksin, sevgiliyi seviyorsan nazını da seveceksin, hayatı seviyorsan ölümü de seveceksin.
*Ey İnsan! Kaf Dağı kadar yüksekte olsan da, kefene sığacak kadar küçüksün. Unutma her şeyin bir hesabı var; üzdüğün kadar üzülürsün.
*Ey Müslüman, [[edep]] nedir diye sorarsan, bil ki [[edep]], her edepsizin edepsizliğine katlanmaktır.
*Ey [[zulüm]]le bir kuyu kazan! Sen kendin için [[tuzak]] hazırlıyorsun.
*Ey çaresiz âşık! Bir bak bakalım senin değerin ne kadar?
==F==
*Filozofların felsefesi, insanoğlunun zan ve şüphesini artırır. İslam’ın hikmeti ise, insanı yücelere ulaştırır...
==G==
*Gelin bağa yeşiller kuşanan doğayı görün. Her köşede bir çiçek dükkânı açan doğayı görün. Güller gülerek sesleniyor bülbüllere: Susun, susarak doğayı görün.
*Geminin içindeki su, gemiyi batırır. Geminin altındaki suysa, gemiye arka olur.
*Genişlik, [[sabır]]dan doğar.
*Gençliğin aynada göremediğini,yaşlılar bir tuğla parçasında okurlar.
*Gerçek [[aşk]]ta ne vefa vardır ne cefa.
*Gerçekten de Mesnevi, Alemlerin Rabbi tarafından ilham olunmuş bir kitaptır.
*Gerek yok her sözü laf ile beyana. Bir bakış bin söz eder, bakıştan anlayana.
*Gönül kazanmak istiyorsan, sevgi tohumu ek. Cenneti kazanmak istiyorsan, yollara diken serpmekten vazgeç!
*[[Gönül]] nuru olmayan gönül, gönül değildir. Bedende ruh yoksa topraktır.
*Gönüllerini Allah'ı anarak, iyi işler yaparak cilalamış, parlatmış olanlar renkten ve kokudan kurtulmuşlardır. Onlar, her an, işlerinde bir hoşluk, bir güzellik hissederler. Onlar bilginin şeklini, dış yüzünü, kabuğunu bırakmışlar da mánásını ve özünü almışlar ve ayne'l-yakin bayrağını yüceltmişlerdir. Düşüncelerden, duyguların yükü altından kurtulmuşlar da aydınlığa kavuşmuşlardır. Benliklerini Hakk uğruna kurban etmişler, irfan denizi kesilmişlerdir. Herkesin korktuğu, ürktüğü, kaçtığı ölüme karşı, Hakk aşıkları, acı acı gülümser. Kimsecikler onların gönüllerine bir zarar veremez, zira zarar sedefe gelir, içindeki inciye gelmez.<ref>Mevlana Celaleddin Rumi, ''Konularına Göre Açıklamalı Mesnevi Tercümesi 1-2'', terc. Şefik Can, s.223-224, Ötüken Yayınları, İstanbul:2005, ISBN 975-437-229-2</ref>
*Gördün ya beni gamdan başka kimse hatırlamıyor, gama binlerce defa aferin.
*Gözünün cevherini nerede eskittin, beş duyunu nerelerde kullandın.
*Gözünüzü açıp [[Kur’ân]]’a bakınız. Allah kelâmı olan kur’an’ın tüm ayetleri [[edep]] öğretmektedir.
*Gül düşünür, gülistan olursun. Diken düşünür, dikenlik olursun!
*[[Gül]]ün dikene katlanması, onu güzel kokulu yaptı.
*Gülene neden gülüyorsun diye sorulmaz, ama ağlayana sorulur.<br>Sen dualarında ağla ki Rabbin sebebini sorsun!
*Güller güzeldir. Dikeni acıtır derler.<br>Neden acıtsın ki tutmasını bilince eller.
*Güneş olmak ve altın ışıklar halinde<br>Ummanlara ve çöllere saçılmak isterdim<br>Gece esen ve suçsuzların ahına karışan<br>Yüz rüzgârı olmak isterdim.
*Gürzü kendine vur. Benliğini, varlığını kır gitsin. Çünkü bu ten gözü, kulağa tıkanmış pamuğa benzer.
*Güzel yüz aynaya âşıktır.
*Güller güzeldir. Dikeni acıtır derler. Neden acıtsın ki tutmasını bilince eller.
*Gözyaşının bile görevi varmış; ardından gelecek gülümseme için temizlik yaparmış.
*Gönül aynası dünya sevgisi tozundan, nefsani arzulardan temizlenir, pak ve saf bir hale getirilirse, orada su ve toprak nakışlardan başka şeyler görürsün. Gönül aynasında hem resmi, nakşı görürsün; hem de resmi ve nakşı yapanı; hem devlet, saadet yaygısı seyr edersin; hem de onu yayanı ve döşeyeni.<ref>Mevlana Celaleddin Rumi, ''Konularına Göre Açıklamalı Mesnevi Tercümesi 1-2'', terc. Şefik Can, s.264, Ötüken Yayınları, İstanbul:2005, ISBN 975-437-229-2</ref>
==H==
*Hamdım, piştim, yandım.
*Hak'tan bahar fermanı gelmedikçe, [[toprak]] sırrını açmaz.
*Hayatının gidişi, Muhammed’in sünnetinden sapmasın. Onu bırakma! Aklına ve hünerine az güven!
*Hayatı sen aldıktan sonra ölmek, şeker gibi tatlı şeydir<br>Seninle olduktan sonra ölüm, tatlı candan daha tatlıdır.
*Hem gam çağında, hem esenlik çağında Allah’a dayanmadan, tümden ona teslim olmadan başka her şey düzendir, tuzaktır.
*Her birimiz tek kanatlı melekleriz ve bizler ancak birbirimizi kucaklayarak uçabiliriz.
*Her dil, gönlün perdesidir. Perde kımıldadı mı, sırlara ulaşılır.
*Her [[insan]] bir alemdir. İnsan düşünceden ibarettir, geri kalan et ve sinirdir.
*Her korkuda binlerce eminlik vardır, göz karasında onca aydınlık mevcut.
*Her ne kadar dil ile anlatılması pek parlak ve aydınlatıcı olsa da aşkın dile düşmemesi, söylenmemiş kalması ve gönülde duyulması daha parlaktır.
*Her rüzgârla otlar gibi sallanırsan, dağlar kadar olsan da bir ota değmezsin.
*Her şey [[kader]] ile takdir edilmiştir. Kısmetine razı ol ki rahat edesin.
*Her şeye doğru demek ahmaklıktır, ama her şeyin yanlış olduğunu söyleyen de zorbadır.
*Her şeyi, aramadıkça bulamazsın; fakat bu dost başka; bunu bulmadan arayamazsın.
*Her zaman doğruyu söyle, ama her zaman her doğruyu değil.
*Herkesin bakmadığı yönden bak dünyaya.
*[[Hırs]] insanı kör ve ahmak eder. Bilgisiz hale sokar da ölümü kolaylaştırır.
*Hırsızlığın çirkinliği, çalınan şeye göre değişmez ki; ha bir altın çalmışsın ha bir iğne.
*Hırsızlara,kötülere,alçaklara acımak zayıfları kırıp geçirmektir.
*Hırsla dolu aşağılık ve haram yiyici kişi, o sayı günü domuz şeklinde, zina edenler avret yerleri kokarak, şarap içenler ağızları kokarak dirilirler.<ref>Mesnevi, 2. Cilt, 1410-1415</ref>
*Hiçbir kafire hor gözle bakmayın. Müslüman olarak ölmesi umulur çünkü.
*Hiçbir ölü öldüğüne hayıflanmaz, sadece azığının azlığına hayıflanır. Ölen kuyudan ovaya çıkmış demektir.
*Her gün bir yerden göçmek ne iyi,<br>Her gün bir yere konmak ne güzel,<br>Bulanmadan, donmadan akmak ne hoş.<br>Dünle beraber gitti cancağızım,<br>Ne kadar söz varsa düne ait...<br>Şimdi yeni şeyler söylemek lazım...
*Hulasa oklar ve süngüler önünde kafirlerin kanı mübahtır. Çünkü onlar, işe yaramaktan uzaktırlar. Onların karıları ve çocukları da esir sayılır. Çünkü akılları yoktur, merdut ve aşağılık kişilerdir.<ref>Mesnevi, 1. Cilt, 3315-3320 beyitler</ref>
*Hürmet eden hürmet görür.<ref name=Semazen/>
==I==
*Irmak suyunu tümden içmenin imkanı yok ama susuzluğu giderecek kadar içmemenin de imkanı yok.
*Irz ve [[namus]]tan mahrum olanlar, millet ve vatan hissi taşımazlar; böylelerinden sakınılmalıdır. {{kaynak belirt}}
==İ==
*İçinde azıcık nur olmayana, dışarıdan verilen öğüt fayda vermez.<ref>Mecâlis-i Seb'a'dan Seçmeler, Rûmî Yayınları, Sf:176</ref>
*İçteki kiri su değil, ancak gözyaşı temizler.
*İki parmağının ucunu gözüne koy. Bir şey görebiliyor musun dünyadan? Sen göremiyorsun diye bu alem yok değildir.
*İnanan kişi, işlerini Allah emretti diye yapar. İnanmayan ise, mücadele ve gösteriş olsun diye yapar. Böyle inatçı kişilerin başlarına toprak saç.
*İnsan [[dostluk|dostunun]] huyunu alır.
*İnsan içki içmekte serbest, ama sarhoş olmakta serbest değildir.
*İnsanlar, güller arasında dikenler bulunduğundan şikayet edeceklerine, dikenler arasında güller yaratıldığına şükretmelidir.
*İnsanı hayran eden Türk güzellerinden bahset, öylesine bir şaşkınlığa düşmüşüm ki, bu şaşkınlıktan Sultan kim Hulâgu kim bilmiyorum, bilmiyorum.
*İnsanları iyi tanıyın, her insani fena bilip kötülemeyin, her insanı da iyi bilip övmeyin.
*İnsan gözden ibarettir aslında, geri kalan cesettir. Göz ise ancak gerçek dostu görendir.
*İnsan korkusundandır ki cinler, periler sahillere sığınmışlar, her biri bir gizli yere saklanmışlardır. Bu yüzden insanoğlunun gizli düşmanı çoktur. Durumu anlayarak çekingen ve ihtiyatlı hareket eden kişi akıllı kişidir. Allah'ın bizim nazarımızdan gizli tuttuğu nice çirkin, güzel mahlukatı vardır ki onlar her an gönül kapısını çalar dururlar.<ref>Mevlana Celaleddin Rumi, ''Konularına Göre Açıklamalı Mesnevi Tercümesi 1-2'', terc. Şefik Can, s.59, Ötüken Yayınları, İstanbul:2005, ISBN 975-437-229-2</ref>
*İnsanların en hayırlısı, insanlara yararı olandır. Sözün en hayırlısı, az ve anlaşılır olanıdır.
*İyi dostu olanın aynaya gereksinimi yoktur.
*İyilerle gezersen alırsın mertebe, kötülerle gezersen dönersin merkebe.
==K==
*Kabuğu kırılan sedef üzüntü vermesin sana, içinde inci vardır.
*Kalbinizle yaptığınız her şey size geri dönecektir.
*Kanaatten hiç kimse ölmedi, hırsla da hiç kimse padişah olmadı.
*[[Kanat]] vardır doğanı padişaha götürür; [[kanat]] vardır kuzgunu leşe götürür.
*[[Karga]]lar gülistanı [[işgal]] ettiklerinde [[bülbül]]ler siner ve [[susmak|susar]].
*Kardeşim sen düşünceden ibaretsin,<br>Geriye kalan et ve kemiksin,<br>Gül düşünür gülüstan olursun,<br>Diken düşünür dikenlik olursun.
*Karga, gül bahçesinde gezmekle bülbül olmaz.
*Kendi körlüğünü tedavi etmeye çalış, yoksa alem hep [[Allah|O]]'dur, fakat [[Allah|O]]'nu görecek göz olmalıdır.
*Kendini noksan gören kişi, olgunlaşmaya on atla koşar. Kendini olgun sanan ise Allah'a bu zannı sebebiyle ulaşamaz.
*Kır oğul zinciri; hür gez, hür konuş,<br>Yok mu altından gümüşten bir kurtuluş?
*Kibriya güneşinin şu anından mahrum ve ışıksız olan gönül evi, Yahudilerin canı gibi dar ve karanlıktır; muhabbet ihsan eden Tanrı'nın zevkinden mahrumdur.<ref>Mesnevi, Cilt 2, 3125-3130</ref>
*Kim [[benlik|benliğinden]] kurtulursa bütün [[benlik]]ler onun olur. Kendisine [[Dostluk|dost]] olmayan herkese dost kesilir. Nakışsız ayna olur, tüm nakışlar onda seyredilir.
*Kim daha güzelse kıskançlığı daha fazla olur. [[Kıskançlık]] ateşten meydana gelir.
*Kim demiş gül yaşar dikenin himayesinde? Dikenin itibarı gül himayesinde!
*Kim [[Sabır|sabr]]ederse rızkı gelir ona. Aşırı hırsla çalışma ve çabalama sabırsızlıktır.
*Kim zahmet çekerse defineyi elde eder.
*Kimde bir [[güzellik]] varsa bilsin ki ödünçtür.
*Kopan gülün dalında durması ne kadar zorsa... Kırılan kalbinde onarılması o kadar zordur!..
*Korku erkektir, umut ise dişi; onlardan ölümsüz ve temiz şeyler doğar.<ref>Mecâlis-i Seb'a'dan Seçmeler, Rûmî Yayınları, Sf:182</ref>
*Korkunç bir kurban bayramı olan [[kıyamet]] günü, inananlara bayram günüdür, öküzlere ölüm günü.
*Kötü zanda bulunan kişi çirkindir. Aslında o kendi içini vurur karşıya.
*Kötülerin [[Övgü|övülmesi]] arşı titretir.
*[[Kötülük]] insana tamahtan gelir. [[Kanaat]]ten kimse ölmedi, [[hırs]]la da kimse padişah olmadı.
*[[Öfke|Kızgınlık]]la gönüllere ateş saldın mı, cehennem ateşinin aslı oldun gitti.
*Kuru duayı bırak! Ağaç isteyen tohum eker!
*Kuzgun, bağda kuzgunca bağırır. Ama bülbül, kuzgun bağırıyor diye güzelim sesini keser mi hiç?
*Kötü [[huy]] kılavuzun oldukça mutlu olacağım sanma! Sen sabaha kadar gaflet uykusundasın, ömür ise kısadır. Korkarım ki,sen bu uykudan uyanınca gündüz olur.
*Kurdun kuzuyu yemeye niyetlenmesinde şaşılacak bir şey yoktur. Şaşılacak olan odur ki bu kuzu, kurda gönül bağlamış, aşık olmuştur.
*Küsmek ve darılmak için bahaneler aramak yerine, sevmek ve sevilmek için çareler arayın.
*Kötülük yaptın mı kork, çünkü o bir tohumdur, Allah yeşertir karşına çıkartır.
==L==
*Leş, bize göre rezildir ama, domuza, köpeğe şekerdir, helvadır.
==M==
*Mademki insanın yaratılmasındaki maksat, Tanrı'ya ibadet etmesidir, şu halde ibadetten baş çeken, ibadete yanaşmayan kişinin ibadet yeri cehennemdir. İnsan her işi yapabilir, fakat yaratılmasındaki maksat ibadettir. "Ben, insanları, cinleri ancak bana ibadet etsinler diye yarattım." Bu ayeti okusana. Alemin yaratılmasındaki maksat, ibadetten başka bir şey değil!<ref>Mesnevi, 3. Cilt, 2985-2990</ref>
* Mânâ odur ki seni senden alır, şekle bağlanmaktan seni kurtarır. İnsanı kör ve sağır eden nakşa, surete, güzel bir yüze aşık eden şeye mânâ demezler. Körün nasibi gam artıran hayallerdir. Gözün payı da şu asli olmayan geçici hayallerdir. Senin nefs eşeğin kaçmıştır. Onu mücahede kazığına bağla, o ne zamana kadar insanlık ve ibadet yükünü taşımaktan kaçacak? İster yirmi yıllık yol olsun, ister otuz yıllık, isterse iki yüz yıllık, ona sabır ve şükür yükünü yüklemek, ona bu yükünü taşıtıp götürtmek gerek. Hiçbir günahkar başkasının günahını çekmedi. Hiç kimse de ekmediğini biçmedi.<ref>Mevlana Celaleddin Rumi, ''Konularına Göre Açıklamalı Mesnevi Tercümesi 1-2'', terc. Şefik Can, s.311, Ötüken Yayınları, İstanbul:2005, ISBN 975-437-229-2</ref>
* Mademki rızkı taksim eden O’dur, o halde şikâyet küfürdür. Sabır gerekir. Sabır, genişliğe ulaşmanın anahtarıdır. Allah’tan başka herkes düşmandır. Sen asıl dostu düşmanlara şikâyet eder, halinden sızlanırsın öyle mi? Padişah köleye şikayet edilir mi? Akıllı ol.
* Meyve ekşi bile olsa, olmadıkça ona ham derler.
* Mideyi bırak da gönül tarafına salın. Salın da Allah’tan perdesiz selam alasın.
* Muhabbet ve merhamet, insanlığın; hiddet ve şehvet de hayvanların sıfatlarıdır.
* Mum olmak kolay değildir... Işık saçmak için önce yanmak gerek.
* Mücevherler vakitle alınabilir ama vakitler mücevherle alınamaz.<ref>Mecâlis-i Seb'a'dan Seçmeler, Rûmî Yayınları, Sf:179</ref>
* Münafığın özrü kabul edilmez. Çünkü o özür dilindedir kalbinde değil.
* Mürşidin nuru suyu, ateşe damla damla düştükçe, ateşten cız, cız ses çıkar.<ref>Mevlana Celaleddin Rumi, ''Konularına Göre Açıklamalı Mesnevi Tercümesi 1-2'', terc. Şefik Can, s.356, Ötüken Yayınları, İstanbul:2005, ISBN 975-437-229-2</ref>
==N==
*Nasıl olur da deniz, köpeğin agzından pislenir, nasıl olur da güneş üflemekle söner?
*Ne kadar bilirsen bil, söylediklerin karşındakilerin anlayabileceği kadardır.
*Ne tükenmez hazinesin ey dil! Ne devasız bir dert!
*Nefsinin istediğini yapıp da bir de “inşallah” demek Allah’la alay etmektir. Kimi kandırıyorsun?
*Nefsin, üzüm ve hurma gibi tatlı şeylerin sarhoşu oldukça, ruhunun üzüm salkımını görebilir misin ki?
*Nerde akarsu varsa, orada yeşillik vardır.<br>Nerde akan gözyaşı varsa, oraya rahmet gelir.
*Nice insanlar gördüm, üzerinde elbisesi yok. Nice elbiseler gördüm, içinde insan yok.
*Nimete şükretmek, nimetten daha hoştur.
==O==
*O beden testisi ab-ı hayatla dopdolu, bu beden testisi ise ölüm zehiri ile. İçindekine bakarsan padişahsın, kabına bakarsan yolu yitirdin.
*O dağa bir kuş kondu, sonra da uçup gitti. Bak da gör, o dağda ne bir fazlalık var ne bir eksilme.
*Oruç tutmak güçtür, çetindir ama Allah'ın kulu kendisinden uzaklaştırmasından, bir derde uğratmasından daha iyidir.
==Ö==
*Ölümümüzden sonra mezarımızı yerde aramayınız<br>Bizim mezarımız ariflerin gönüllerindedir.
*Ömrümün özeti şu üç sözden ibarettir: Hamdım, piştim, yandım..
*Öfke rüzgâr gibidir, bir süre sonra diner; ama birçok dal kırılmıştır bile.
==P==
*Pisler, pisliklerini yapar ama sular da temizlemeye çalışır.
==R==
* Rüyalar olmasa hayaller kurulmaz, gerçek olmazdı.
==S==
*Sabır, demir kalkandır.
*Sabır sevinç anahtarıdır.
*Safları dağıtanı aslan sanma.Asıl nefsini ezebilen aslandır.
*Sarhoş, cinayeti yapar da sonra "özrüm vardı, kendimde değildim" der. Kendinde olmayış, kendiliğinden gelmedi sana,onu sen çağırdın.
*Sebatsız sedef, inci tutmaz.
*Secde ve rükû, varlık tokmağını, Allah kapısına vurmaktır. Çok vur, mutlaka açılır kapı.
*Sen anılması güzel olan söz ol.<br>Çünkü insan, kendisi hakkında söylenilen güzel sözlerden ibarettir.
*Sen diri oldukça ölü yıkayıcı seni yıkar mı hiç?
*Senin için başkasını terk eden, başkası için de seni terk eder.
*Sen zayıfları yardımcısız, kimsesiz sanma; Kur’ân’dan “İzâ câe nasrullâh”ı oku
*Sen senden öncekilerden ibret al. Senden sonrakilere ibret olma.
*Sende en iyi ne varsa, dostuna onu ver.
*Sen öyle büyük bir varlğın aşkını seç ki, bütün peygamberler, onun aşkıyla kudret ve kuvvet buldular, şeref ve saadete erdiler.
*Sual de bilgiden doğar, cevap da.
*Hesna ; Sukŭnetim asaletimdendir. her lâfa verilecek bir cevabım var.lâkin; Bir bakarım lâf lâf mı diye , bir de bakarım söyleyen adam mı diye.
*Sen uzattığın elini tutmayan ele mi dargınsın, tutmayacak bir ele uzattığın için kendine mi kızgınsın?
*[[Sevgi]] insanı kör ve sağır eder..<ref name=Semazen/>
*[[Sevgi]] ve [[merhamet]], [[insan]]lık; [[öfke|hiddet]] ve şehvet, [[hayvan]]lıktır.<ref name=Semazen/>
*Sevgilinin değeri onu sevenin sevgisi ile ölçülür.
*Sıkıntı ve huzursuzluk mutlaka bir günahın cezası, huzur ise bir ibadetin karşılığıdır.
*Sıkıntılar, Sevgili'nin gönderdiği misafirdir; gelir ve gider. Önemli olan, gönderenin hatırına o misafire sabredebilmektir.
*Sevmek güzel şey; sevilmek de onun kadar. Sevip de sevilmemek acıdır ölüm kadar. Taşın kalbi yok ama onu da yosun sarar.
*Sopayla kilime vuranın gayesi kilimi dövmek değil kilimin tozunu almaktır
==Ş==
*[[Şeytan]] tabiatı bakımından insana düşmandır. İnsanın helak oluşuna sevinir o.
*Şu toprağa sevgiden başka bir tohum ekmeyiz. Şu tertemiz tarlaya başka bir tohum ekmeyiz biz.
*Şu da bir gerçektir ki kötü kişinin övülmesinden Arş titrer. Allah'tan korkan muttaki kişi de kötü methedilince, meth eden kişi hakkında fena bir zanna kapılır.<ref>Mevlana Celaleddin Rumi, ''Konularına Göre Açıklamalı Mesnevi Tercümesi 1-2'', terc. Şefik Can, s.31, Ötüken Yayınları, İstanbul:2005, ISBN 975-437-229-2</ref>
*Şunu iyi bil ki eğer, gönlün, sırlarına mezar olursa muradın çabucak hasıl olur.
*Şarap içen akıllıysa daha ziyade akıllı olur... kötü huylu ise büsbütün berbat bir hale gelir. Fakat insanların çoğu kötü ve ahlâksız olduğundan şarabı herkese haram ettiler.<ref>Mesnevi, Cilt 4, 2155-2160</ref>
==T==
*Talihim bana: "Ben seni üzeceğim ama sen sakın üzülme." dedi.
*Tanrı, müşrikler, tâ ezelden pislik içinde doğduklarından onlara “Necis-pis” demiştir. Pislik içinde doğan kurt, ebediyen huyundan dönmez, ambere bakmaz! Ona nur saçısı isabet etmemiştir...<ref>Mesnevi, Cilt 4, 295-300</ref>
*Taş yeşermez geçmiş olsa da nevbahar,<br>Toprak ol da bak nasıl güller açar.<br>Taş idin çok gönül kırdın yeter,<br>Toprak ol, üstünde hoş güller biter.
*Tavus kuşu gibi sadece kanadını görme, ayağını da gör.
*Ten midesi insanı samanlığa çeker, gönül midesi reyhana çeker. Ot ve arpa yiyen kurban olur, Allah nuru ile nurlanan Kuran olur. Senin yarın pislik, yarın da misktir. Kuran’la miskini artır.
*Testide ne varsa dışına o sızar.
*Topraktan yaratılan Ádem, Allah'tan öğrendiği ilimle yedi kat göğü aydınlattı. Hak ve hakikatte şüpheye düşen şeytanın körlüğüne rağmen o manen yüceldi de melekleri geride bıraktı. Altı yüz bin yıllık bir zahid olan şeytanın ağzını bir buzağı ağzı gibi bağladı.<ref>Mevlana Celaleddin Rumi, ''Konularına Göre Açıklamalı Mesnevi Tercümesi 1-2'', terc. Şefik Can, s.58-59, Ötüken Yayınları, İstanbul:2005, ISBN 975-437-229-2</ref>
*Tövbe bineği, şaşılacak bir binektir. Bir solukta aşağılık dünyadan göğe sıçrayıverir.
*Tövbesiz ömür, can çekişmekten ibârettir. İnsanı yaşayan ölü hâline sokan ölüm ise Allah'tan habersiz olmaktır. Allah'tan başkasını istemek, istenen şeyin artması zannını verir ama bu istek hakikatte artmasını istediği şeyin tamamıyla eksilmesini istemektir.
*Tutalım ki Ali’den Zülfikâr sana miras kaldı. Sende Ali kolu ve kalbi yoksa Zülfikar neye yarar ki?
*Tutalım ki İbrâhim gibi put kırdın; beden putunu onun gibi ateşe atabilir misin?
*Tuzağa saçtığın taneler, cömertlik sayılmaz ki...
==U==
*Uyku ve uyanma bir nevi küçük mahşerdir.
==Ü==
*Üstünün dostu ol ki üstün olasın... Kendine gel be hey azgın, mağluplarla dost olma! Münkirin delili ancak ve ancak şudur: Ben şu görünen yurttan başka bir şey görmüyorum! Hiç düşünmez ki nerede görünen bir şey varsa o, gizli hikmetleri haber vermededir. Her görünen şeyin faydası, faydanın ilaçlarla gizli oluşu gibi o şeyin içinde gizlidir.
* Üç sözden fazla değil , Tüm ömrüm şu üç söz , Hamdım, piştim, yandım.
==V==
*Vefa nedir, bilir misin? Vefâ arkanda bıraktığını, giderken yaktığını yabana atmamandır. Vefâ; dostluğun asaletine, bir dua sonrası verilen sözlere, hayallere ihanet katmamandır. Vefâ; ötelerin sonsuz mükâfatı karşısında, cehennemi hafife almaman, ulvi güzellikleri dünyaya satmamandır.
"Vedalar; gözleri ile sevenler içindir. Çünkü gönülden sevenler hiç ayrılmazlar."
==Y==
*Yaşamak direnmektir, sevmek güvenmektir. Unutma; insan çoğu zaman dünyanın hakimi, bazen de küçük bir kalbin esiridir.
*Yılan insanın sadece canını alır. Kötü [[arkadaş]] cehenneme sürer de ebedi hayatını mahveder.
*Yerde bir zayıf aman dilerse, gökyüzü askerleri birbirlerine karışırlar.
*Yeryüzü ile dağda aşk olsaydı, gönüllerinde bir ot bile bitmezdi.
*Yüz kişinin içinde [[aşk|aşık]], gökte yıldızlar arasında parıldayan ay gibi belli olur.
*Yarasından taze kan sizan gönül ehline,dostların yüzünü görmek merhem gibidir.
*Yazık ki akşam oldu biz yine yalnız kaldık; bir kıyısı görünmez denize daldık. Bir gemiye binmişiz bulanık bir gecede; Allah’ın denizinde Allah’tan uzak kaldık.
==Z==
*[[Zulüm]] demiriyle taşını birbirine vurma! Çünkü bu ikisi, erkek ve kadın gibi çocuk meydana getirirler.
== Hakkında söylenenler ==
* Mevlana'nın asırlar öncesinde kaleme aldığı eserleri, bugün bütün dünyada karşılık buluyor, gönüllere hayat bahşeden nefesi hala tazeliğini koruyor. Onun, 'Dilini terbiye etmeden önce yüreğini terbiye et. Çünkü söz yürekten gelir, dilden çıkar' sözü, evrensel ahlak anlayışının ve insanlığa yaptığı çağrının ne kadar güçlü olduğunun kanıtıdır. Böyle ulvi bir şahsiyetle aynı coğrafyada kader birliği yapmak, onun elleriyle yeşerttiği medeniyet çınarının gölgesinde yetişmek, bu toprağın çocukları olan bizler için ne kadar büyük bir bahtiyarlık. Bu mutluluğu hayatımızın pratiğine yansıtmamız ise ancak doğru bir Mevlana tasavvuru ile mümkün olabilir. Bu konuda aslında çok şanslıyız. Çünkü dünyada Mevlana kadar hakkında geniş bir literatür bulunan çok az insan vardır. Bu kaynak zenginliği bize Mevlana’yı en doğru bir şekilde anlamamız noktasında büyük bir imkan sunuyor.<ref>[https://www.aa.com.tr/tr/kultur-sanat/bakan-ersoy-mevlana-hazretlerinin-mirasi-anadoludan-tum-dunyaya-yayilan-bir-rehber-haline-gelmistir/2449493 Bakan Ersoy: Mevlana Hazretleri'nin mirası Anadolu'dan tüm dünyaya yayılan bir rehber haline gelmiştir]</ref>
** [[Mehmet Nuri Ersoy]]
* Edebiyat eğitimin bana kattıkları [[Ömer Hayyam]], [[Firdevsi]], Mevlana gibi çok önemli adamlar. Bu isimlerden ve onların yaptıklarından çok etkilendim.<ref>{{web kaynağı | url = http://melankolia.com.tr/sagopa-kajmer-hurriyet-gazetesi-2005-2.html | başlık = Sagopa Kajmer Hürriyet Gazetesi Röportajı 2005 | çalışma = [[w:Hürriyet (gazete)|Hürriyet]] | yayıncı = melankolia.com.tr | erişimtarihi = 5 Ekim 2016 | arşivurl = http://web.archive.org/web/20160828131728/http://melankolia.com.tr/sagopa-kajmer-hurriyet-gazetesi-2005-2.html | arşivtarihi = 28 Ağustos 2016}}</ref>
** [[Sagopa Kajmer]]
== Kaynakça ==
{{Kaynakça}}
{{Vikiler|
commons=Category:Jalal al-Din Muhammad Rumi |
wikispecies= |
wikt=Mevlânâ |
b= |
s= Mevlânâ Celaleddin-i Rumi|
w= Mevlâna Celaleddin-i Rumi |
n= |
m= |
}}
[[Kategori:Kişiler-M]]
[[Kategori:Evliyalar]]
hvi3nar2lptt2lkn054f0hrazefc9a6
Mohandas Karamçand Gandi
0
1827
232674
225543
2025-06-10T19:08:40Z
Brightt11
34669
/* Sözleri */ rüzgar > rüzgâr, değiştirildi: rüzgar → rüzgâr [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232674
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi}}
[[Dosya:Gandhi suit.jpg|küçükresim|sağ|200pik|Hint pasifist siyasetçi ve düşünce adamı.]]
'''[[:w:Mohandas Karamçand Gandi|Mohandas Karamçand Gandi]]''' (2 Ekim 1869 – 30 Ocak 1948), [[Hindistan]] ve Hindistan Bağımsızlık Hareketi'nin siyasi ve ruhani lideri.
==Sözleri==
<!-- A -->
* [[Adalet]]siz rejimi, adaletle yıkınız. Alkışlar önüne kansız elle çıkınız.
* [[Bencillik|Bencilliğin]] gözü perdelidir.
[[Dosya:Gandhi,_Marseille,_1931.jpg|küçükresim|sağ|180pik|Bir kuzunun hayatı bir [[insan]]ın [[hayat]]ından daha değersiz değildir.]]
[[Dosya:Gandhi 1944.jpg|küçükresim|sağ|180pik|Bizi yok edecekler şunlardır:<br>İlkesiz [[siyaset]],<br>vicdanı sollayan [[eğlence]]<br>çalışmadan [[zenginlik]],<br>bilgili ama karaktersiz [[insan]]lar,<br>ahlâktan yoksun bir iş dünyası,<br>insan sevgisini alt plana itmiş [[bilim]],<br>özveriden yoksun bir [[din]] anlayışı.]]
<!-- B -->
* Basit yaşa ki başkaları da var olabilsin.
* Bir [[insan]] yaptıklarının toplamıdır.
* Bir [[insan]]ı, ancak gerçekten [[uyku|uyuyorsa]] uyandırmak mümkündür. Ama, eğer uyumuyor da uyku taklidi yapıyorsa, dünyanın bütün gayretlerini sarfetseniz, nafiledir.
* Bir kuzunun [[hayat]]ı bir [[insan]]ın hayatından daha değersiz değildir.<ref>An Autobiography, the Story of My Experiments</ref>
* Bir milletin büyüklüğü ve ahlaki gelişimi, hayvanlara olan davranış biçimi ile değerlendirilir.
* Bizi yok edecekler şunlardır: İlkesiz [[siyaset]]; vicdanı sollayan [[eğlence]]; çalışmadan [[zenginlik]]; bilgili ama karaktersiz [[insan]]lar; [[ahlâk]]tan yoksun bir iş dünyası; [[insan]] [[sevgi]]sini alt plana itmiş [[bilim]]; özveriden yoksun bir [[din]] anlayışı.
* Bu [[dünya]]da öylesi [[açlık|aç]] yaşayan insanlar var ki, [[Tanrı]] onlara ancak bir somun ekmek suretinde görünebilir.
<!-- C -->
* Cesur ve darbe almaya hazır olursan, saldırıyla cevap vermez ama pes de etmezsin. Bunu yaparsan, [[insan]]ın doğasında ortaya çıkan bir şey sana olan nefretini azaltıp saygısını artırır.
* Yanlışı savunup kalabalıkları arkama katmaktansa, doğrumu savunup yalnız kalmayı tercih ederim.
<!-- Ç -->
* Çılgınca tahribatı totaliterlik nedeniyle ya da [[özgürlük]] ve demokrasi adı altında yapmak ölüler, yetimler ve evsizler için ne değiştirir?
* Çocukların kötücül bir mirasın etkilerini atlatabildiğini gördüm. Bunun nedeni saflığın ruhun [[doğa]]sından olmasıdır.
<!-- D-->
[[Dosya:LuMaxArt Golden Family With World Religions .jpg|küçükresim|sağ|180pik|[[Din]]ler aynı noktada birleşen farklı yollardır. Aynı amaca ulaşacak olduktan sonra ayrı yollar seçmemizin ne önemi olabilir?]]
* [[Din]]ler aynı noktada birleşen farklı yollardır. Aynı amaca ulaşacak olduktan sonra ayrı yollar seçmemizin ne önemi olabilir?
* [[Dünya]], herkesi doyuracak kadar kaynağa sahiptir. Ama herkesin açgözlülüğünü doyuracak kadarına değil.
* Dünyada görmeyi istediğiniz [[değişim]]in kendisi olunuz.
* [[Düşünce]]ye gem vurmak, zihne gem vurmak gibidir. Bu ise rüzgârı zaptetmekten de zordur.
* Düzenli, temiz ve şerefli olabilmek için paraya ihtiyacımız yoktur.
<!-- E -->
* Eğer gerçekten işiten kulaklara sahipsek, [[Tanrı]] bize kendi dilimizde seslenir.
* Eğer haklıysan sükunetini korumaya izin verebilirsin; haksızsan sükunetini yitirmeye izin veremezsin.
<!-- G-->
[[Dosya:Bosque.jpg|küçükresim|sağ|180pik|...<br>Kendimi sever gibi<br>diğerlerini de [[sevgi|sevme]]yi,<br>Ve diğerlerini yargılıyormuş gibi<br>kendimi de yargılamayı<br>öğret bana...<br><center>— ''Gandi'nin Duası''</center>]]
* '''Gandi'nin Duası''': ''Mahatma Gandi yatmadan önce her gece aynı duayı ederek ilke merkezli bir [[hayat|yaşam]]ı kendine örnek aldı'':
:Güçlülerin yüzüne [[Gerçek|gerçeği]] söylemek,
:Ve zayıfların alkışını almak amacıyla yalan söylemekten sakınmak için bana yardım et.
:Eğer bana para verirsen mutluluğumu alma,
:Ve eğer bana güçler verirsen muhakeme yeteneğimi çıkarma,
:Eğer başarı verirsen alçak gönüllüğü çıkarma,
:Eğer bana alçak gönüllüğü verirsen saygınlığımı çıkarma.
:Görünenin diğer yüzünü tanımama yardım et.
:Benim düşüncelerime katılmıyor diye bana karşı olanları hainlikle suçlayarak,
:Onların karşısında suçlu duruma düşmeme izin verme.
:Kendimi sever gibi diğerlerini de [[sevgi|sevme]]yi,
:Ve diğerlerini yargılıyormuş gibi kendimi de yargılamayı öğret bana.
:[[Başarı]]lı olduğum zaman sarhoşluğuma izin verme,
:Ne de başarısız olursam olayım, umutsuzluğa düşmeme izin verme.
:Daha ziyade, başarısızlığı başarının öncesindeki bir deneme olduğunu hatırlamamı sağla.
:Hoşgörünün, güçlerin en büyüğü olduğunu,
:Ve intikam arzusunun zayıflığın ilk görünüşü olduğunu öğret bana.
:Eğer paradan yoksun bırakırsan, bana umudu bırak.
:Ve eğer beni başarıdan yoksun bırakırsan,
:Başarısızlığı yenebilmek için irade gücünü bırak bana.
:Eğer beni [[sağlık]] bağışından yoksun bırakırsan, inancın lütfunu bana bırak.
:Eğer [[insan]]lara zarar verirsem, özür dileme gücünü ver bana.
:Ve eğer insanlar bana zarar verirse, affetme ve [[merhamet]] gücünü ver bana.
:Tanrım! Eğer ben seni unutursam sen beni unutma.
* Göze göz, dişe diş düşüncesi bütün dünyayı kör edecek.
* [[Güç]] fiziki kapasiteden değil, boyun eğmeyen iradeden gelir.
<!-- H-->
* [[Adalet|Hak]]sızlığa sapıp bütün [[insan]]lar seni takip edeceğine, [[adalet]]le hareket edip tek başına kal daha iyi.
* [[Hayat]]ta yaptıklarınız önemsiz olacaktır; ama önemli olan onları sizin yapmış olmanızdır.
* Haydi beni bir daha tutuklayın İngilizler! Ama görüldü ki tutuklama ve öldürmeyle iş bitmiyor! İşte [[Türkler]], kendi cenaze merasimi için hazırlanan tabutlarını, sahiplerinin başlarına geçirdiler!
** ''1922 - [[w: Türk Kurtuluş Savaşı|Türk Kurtuluş Savaşı]]'nın Türkler'in zaferiyle bitmesi üzerine.''
* Her sabah kalktığım zaman kendi kendime şöyle [[söz]] veririm: [[Dünya]] üzerinde vicdanımdan başka kimseden korkmayacağım. Kimsenin haksızlığına boyun eğmeyeceğim. [[Adalet]]sizliği adaletle yıkacağım ve mukavemet etmekte ısrar ederse onu, bütün mevcudiyetimle karşılayacağım.<ref>{{web kaynağı|url = http://www.aksam.com.tr/yasam/modern-cagin-utanci-kadina-siddet/haber-387775 |başlık= Modern çağın utancı: Kadına şiddet! |yayıncı= Akşam Gazetesi |erişimtarihi= 17 Eylül 2015}}</ref>
<!-- K-->
* Keyif zaferde değil; asıl mücadele, girişim ve çekilen ıstıraptadır.
* Korkaklık ile [[şiddet]] arasında bir seçim yapmak gerekirse şiddeti öğütlerdim.<ref>[http://www.mkgandhi.org/nonviolence/phil8.htm mkgandhi.org]</ref>
<!-- O-->
* Olsa [[iyi]] olurdu.
** ''Batı uygarlığı hakkında ne düşünüyorsunuz? sorusuna verdiği cevap''
<!-- Ö-->
* Önce önemsemezler, sonra gülerler, sonra kıskanırlar, en sonunda ise yenilirler...
**'''Değişik çevirisi''': Önce seni görmezden gelirler, sonra seninle alay ederler, sonra seninle savaşırlar, ondan sonra sen kazanırsın.
* [[Özgürlük]] hiçbir zaman "her istediğini yapma izni" anlamını taşımamıştır.
[[Dosya:MKGandhi.jpg|küçükresim|sağ|180pik|[[Sevgi]] dünyadaki en incelikli güçtür.]]
<!-- S-->
* [[Sevgi]] dünyadaki en incelikli güçtür.
* [[Sevgi]] her zaman ıstırap çeker, hiçbir zaman ne gücenir ne de intikam almaya çalışır.
* [[Sevgi]] [[insan]]lığın, [[şiddet]] hayvanlığın [[kanun]]udur.
* [[Sevgi]]nin olduğu yerde [[hayat|yaşam]] vardır.
* Sıkılmış yumruklarla el sıkışamazsınız.
* Siz kendi elinizle teslim etmedikçe, kimse kendinize olan saygınızı elinizden alamaz.
* Sonsuz yaşayacakmış gibi öğrenin, yarın ölecekmiş gibi yaşayın.
* Söylediklerinize dikkat edin; [[düşünce]]lere dönüşür,<br>Düşüncelerinize dikkat edin; [[duygu]]larınıza dönüşür,<br>Duygularınıza dikkat edin; davranışlarınıza dönüşür,<br>Davranışlarınıza dikkat edin; [[alışkanlık]]larınıza dönüşür,<br>Alışkanlıklarınıza dikkat edin; değerlerinize dönüşür,<br>Değerlerinize dikkat edin; [[karakter]]inize dönüşür,<br>Karakterinize dikkat edin; [[kader]]inize dönüşür.
<!-- Ş-->
* [[Şiddet]] göstermeme, inancımın birinci maddesidir. Aynı zamanda o, benim itikatımın da son maddesidir.
* [[Şiddet]] karşıtlığının ürettiği güç kesinlikle [[insan]] yeteneğinin icat ettiği tüm silahlardan gücünden üstündür.
[[Dosya:Siete chakras.jpg|küçükresim|sağ|180pik|Zayıf [[insan]]lar affedemezler. [[Affetmek]] güçlülere has bir özelliktir.]]
<!-- T-->
* [[Tanrı]] dualarımızı bize göre değil, kendi yöntemine göre yanıtlar.
* [[Toplum]] hayatı için bireysel [[özgürlük]] ve bağımsızlık şarttır.
* Toprağı kazıp onu işlemeyi unutmak, kendimizi unutmak demektir.
<!-- U-->
* Uğrunda ölmeyi göze alacağım birçok dava var ama uğrunda öldüreceğim hiçbir dava yoktur.
* Umutsuzluğa düştüğümde tarih boyunca doğruluk ve sevginin her zaman kazandığını hatırlarım. Tiranlar ve katiller olmuştur, hatta bir süre yenilmez sanılmışlardır ancak sonunda her zaman kaybederler.
<!-- Z-->
* Zayıf [[insan]]lar affedemezler. [[Affetmek]] güçlülere has bir özelliktir.
== Hakkında söylenenler ==
*Gelecek nesiller, etten kemikten böyle birinin bu [[dünya]] üzerinde yürüdüğüne inanamayacak.<ref>[http://www.goodreads.com/quotes/452888-on-the-occasion-of-mahatma-gandhi-s-70th-birthday-generations-to www.goodreads.com]</ref>
**[[Albert Einstein]]
== Kaynakça ==
{{Kaynakça}}
{{Vikiler|
commons=Mahatma Gandhi |
wikispecies= |
wikt= |
b= |
s= |
w= Mahatma Gandhi |
n= |
m= |
}}
[[Kategori:Kişiler-M]]
[[Kategori:Vejetaryenler]]
[[Kategori:Hint siyasetçiler]]
nyx1olfjrrrzx55cz63w6l6fdjpuk24
Michel de Montaigne
0
1828
232657
222603
2025-06-10T19:08:11Z
Brightt11
34669
rüzgar > rüzgâr, değiştirildi: rüzgar → rüzgâr (4) [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232657
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi}}
[[Dosya:Michel de Montaigne 1.jpg|küçükresim|200pik|'''İnsan pek mecnundur. Bir sinek kurdunu nasıl yaratacağını bilmez, ama gider düzineyle tanrı yaratır.''']]
'''[[w:Michel de Montaigne|Michel de Montaigne]]''' (28 Şubat 1533 - 13 Eylül 1592), 16. yüzyıl Fransız deneme yazarı.
== Sözleri ==
=== ''[[w:Denemeler|Denemeler]]'' ===
* Bu kitapta sade, doğal, her zaman olduğum gibi, yapay olmadan ya da bir gerilme içinde olmaksızın; kendi portremi oluşturmak istiyorum... Kısacası kitabın konusu kendimdir.
** Kitap I, Okuyucuya (önsöz) (1580)
* Bir amaca bağlanmayan ruh yolunu kaybeder. Çünkü her yerde olmak hiçbir yerde olmamaktır.
** I. kitap, 9. bölüm
* Paranın saklanılması, kazanılmasından daha zahmetli bir iştir.
** I. kitap, 14. bölüm
* Rahatsız, gözü doymaz, telaşlı bir [[zenginlik|zengin]], düpedüz [[yoksulluk|yoksul]] bir kişiden daha zavallı gelir bana.
** I. kitap, 14. bölüm
* [[Cimrilik|Cimriliği]] yaratan yoksulluk değil, zenginliktir daha çok.
** I. kitap, 14. bölüm
* En fazla korktuğum şey korkunun kendisidir.
** I. kitap, 18. bölüm
* Başkalarının [[bilgi]]siyle bilgin olabilsek bile, ancak kendi aklımızla [[akıl]]lı olabiliriz.
** I. kitap, 24. bölüm
[[Dosya:Knowlege Znalosti.jpg|144pik|küçükresim|[[Eğitim]]in [[insan]]ı bozmaması yetmez, daha [[iyi]]den yana değiştirmesi gerekir.]]
* [[Eğitim]]in [[insan]]ı bozmaması yetmez, daha [[iyi]]den yana değiştirmesi gerekir.
** I. kitap, 25. bölüm
* Olgun bir okuyucu çok kez başkasının yazdıklarında yazarın değinmediği [[güzellik]]ler bulur, okuduklarına daha zengin anlamlar ve renkler kazandırır.
** I. kitap, 26. bölüm
* En çok inandığımız şeyler, en az [[bilgi|bildiklerimiz]]dir.
** I. kitap, 32. bölüm
* Gideceği limanı bilmeyen gemiye hiçbir rüzgârdan hayır gelmez.
** II. kitap, 2. bölüm
* Bir arı başkasını sokunca kendisine daha çok zarar verir. Gücü ve iğnesi elden gider.
** II. kitap, 5. bölüm
* Kendini olduğundan az göstermek, alçakgönüllülük değil, budalalıktır; kendine değerinden az paha biçmek korkaklıktır, pısırıklıktır. Kendini olduğundan fazla göstermek de, çoğu kez gururdan değil budalalıktandır.
** II. kitap, 6. bölüm
* Benim mesleğim ve [[sanat]]ım [[yaşam]]aktır.
** II. kitap, 6. bölüm
* Bunca bekçili, silahlı evler yok oldu gitti de benimki niçin duruyor? Anlaşılan, diyorum, o evler bekçili, silahlı oldukları için yok olup gittiler. Korunmak saldırana hem istek veriyor, hem de hak kazandırıyor: Her korunma savaşçı bir kılığa girer ister istemez.
** II. kitap, 15. bölüm
* Bilinecek, bilinince de daha fazla hatırı sayılacak diye iyi adam olan, insanların kulağına gitmesi koşuluyla iyilik eden kişi, kendisinden daha fazla yarar sağlanabilecek bir insan değildir.
** II. kitap, 16. bölüm
* Birçok hayvanların, hatta insanların, öldükten sonra kaslarını sıktıkları, oynattıkları görülür. Herkes bilir kimi uzuvlarımız bizden hiç de izin almadan kımıldar, dikilir ve yatarlar. Yalnızca derimizi oynatan bu etkilemeler bizim sayılmaz. Bizim olması için insanın bütünlüğüyle işe karışması gerekir. Uyurken elimizin, ayağımızın duyduğu acılar bizim değildir.
** II. kitap, 26. bölüm
* Söylemek bir iş, yapmak ise başka bir iştir.
** II. kitap, 31. bölüm
[[Dosya:DeadSea01 ST 06.jpg|küçükresim|144pik|Tıpkı bir doktorun işini yapması gibi değiştirmek bilmekten değerlidir.]]
* Tıpkı bir doktorun işini yapması gibi değiştirmek bilmekten değerlidir.
** II. kitap, 37. bölüm
* [[Kurnazlık]]ların para etmediğini gördüm de güldüm.
** II. kitap, 16. bölüm
* Bir şey koparır bizden yıllar, akıp giderken.
** II. kitap, 17. bölüm
* Bütün [[ahlak]] [[felsefe]]si sıradan ve kendi halinde bir [[hayat]]a da girebilir, daha zengin, gösterili bir [[hayat]]a da: Her [[insan]]da, [[insan]]lığın bütün hâlleri vardır.
** III. kitap, 2. bölüm
* Kadınların, süs ve aylaklıklarının bizim emeğimizle beslenmesi gülünç ve haksız bir şeydir.
** III. kitap, 9. bölüm
* Kendini başkalarına ödünç ver ama kendini sadece kendine ver.
** III. kitap, 10. bölüm, İlk paragrafın sonu
* [[Yasa]]lardan daha çok, daha ağır, daha geniş haksızlıklara yol açan ne vardır?
** III. kitap, 13. bölüm
[[Dosya:ShuttlePlumeAtSunset.jpg|144pik|küçükresim|[[Bilgi|Bilme]]yi istemekten daha doğal bir istek yoktur.]]
* [[Bilgi|Bilme]]yi istemekten daha doğal bir istek yoktur.
** III. kitap, 13. bölüm
== Diğer ==
* Düşünmekten utanmıyorsan, söylemekten de utanma!
* Dünyanın en büyük cezaevi cahil insanın kafasının içidir !
* Düşünce olmadan, geriye kalan her şey kör, sağır ve cansızdır.
* Değiştirilemeyen bir düzen kötü bir düzendir.
* Bilim iyi olmasına iyi bir ilaçtır.
* Dünyaya geldiğimiz gün bir yandan yaşamaya, bir yandan ölmeye başlarız.
* Düşüncelerimizin en iyi aynası hayatlarımızın akışıdır.
* Zekanın en çok görülen işaret ve belirtisi neşedir.
* Doğada faydasızlığın kendisi de dahil, faydasız hiçbir şey yoktur.
* Doğanın istediği gibi düşün ve yaşa.
* Issız yerlerde kendin için bir evren ol.
* Yalnız kalınca sıkılır,ne yapacağımızı bilmez oluruz diye korkmamalıyız.
* Bize yaşamayı hayat geçtikten sonra öğretiyorlar.
* Adaletin olmadığı yerde ahlaktan bahsedilemez.
* Alışkanlıklarımızı saklayan o saçma örtüleri sıyırıp atmak gerekir aslında.
* Ah şu insanlar! Daha bir solucan yapamazken, nice nice ilahlar yarattılar!
* Alışkanlık içimize sinsi girer. Önceleri kuzu gibi sevimlidir. Zamanla yerleşir, azılı ve amansız bir hal alır.
* Alçakgönüllü yüreklerde yaşayan düşünceler, en yüksek düşüncelerdir.
* Kimse kendi içine inmeye çalışmaz, bense kendi içimde yuvarlanıp duruyorum.
* Gideceği limanı bilmeyen bir gemiye hiçbir rüzgâr yardım edemez.
* Gereğinden önce dertlenmek, gereğinden fazla dertlenmektir.
* Erdemli olmayı göze al; bu yola gir; Irmak hiç durmadan akıp gidecektir.
* Felsefe bizi başkaları için değil, kendimiz için; güçlü görünmek için değil, güçlü olmak için yetiştirir.
* Felsefeyi, çocuklar için ulaşılmaz, asık yüzlü ve belalı göstermek, büyük bir hatadır.
* Günümüzde felsefeye hala gereksiz bir şeymiş gibi yaklaşılıyor; ama insanlar yanılıyorlar ve felsefenin gerekliliğinin farkında değiller.
* Mademki asıl felsefe bize yaşamayı öğreten felsefedir ve mademki çocuğun da öbür yaştakiler gibi, ondan alacak olduğu dersler vardır, niçin çocuğa felsefe öğretilemezmiş.
* Kendimize, tümüyle bizim olan, başkalarının giremeyeceği, gerçek özgürlüğümüzü oluşturacağımız, tam anlamıyla inzivaya çekilip yalnız kalabileceğimiz küçük bir arka oda ayırmalıyız.
* Kendine Dost olan bilsin ki...! Herkesle Dosttur...
* Kişi ileride eziyet çekeceği için korkuyorsa, şu anda korkusundan eziyet çekmeye başlamış demektir.
* Her insanda, insanlığın bütün hâlleri vardır.
* Yılların elimizden çekip aldığı yaşama zevklerini dişimiz, tırnağımızla savunmalıyız.
* Bazen iyi bir öğüt, pahalı bir armağandan daha değerlidir.
* Hayat kendiliğinden ne iyi, ne kötüdür; Ona iyiliği kötülüğü katan sizsiniz.
* Herkes kendisi için bir derstir; yeter ki; insan kendisini yakından görmesini bilsin.
* Hiçbir şey kendiliğinden ne o kadar üzücüdür, ne de zor. Bizim gevşekliğimiz, güçsüzlüğümüzdür ona bu niteliği veren.
* Kalemlerimizi mürekkebe batırmakla yetinelim, kana batırmayalım. Denemeler,
* Her zaman aklımızın ardı sıra gidelim, halkın takdiri de, canı isterse ardımızdan gelsin.
* Hiçbir şey öfke kadar insan düşüncesini saptıramaz.
* Halkı bir tek insan, bir tek insanı bütün halk gibi gör.
* Hedefi olmayan gemiye hiçbir rüzgâr yardım edemez.
* Bir devleti hiçbir şey yenilik kadar rahatsız etmez...
* Bir başarı bin mazeretten üstündür.
* Gün geçtikçe kendimden ayrılıyor ve uzaklaşıyorum.
* İyiliğin bilgisine sahip olmayana bütün diğer bilgiler zarar verir.
* Çatabilirsen önce fikirlerime çat; sonra bana.
* Zihinde ve bedende rahatlık olmadıkça, dösek rahat olmuş neye yarar.?
* Zihninizi kendinize saygı gösterinceye kadar erdemli düşüncelerle doldurun.
* Her şerefli insan, vicdanını yitirmektense şerefini yitirmeyi tercih eder.
* Öbür dünyada bize vaat ettiğin zevkler, burada yaşanan zevklerse bunların kutsallığından söz edilemez.
* Az sonra değişebilirim .. yalnızca halim değil amacım da değişebilir.
* Akıllı insan, herkesten öğrenen insandır.
* Acı çekmekten korkan biri zaten korktuğundan acı çekiyordur.
* Araştırmanız gereken, insanların sizin hakkınızda nasıl konuştuğu değil, sizin kendi hakkınızda nasıl konuştuğunuzdur.
* Acıyı acıyla gidermeyi sevmem.
* Mutluluk, uykuya benzer. Eğer kendiliğinden gelmezse, zorla getirilmesi imkansızdır.
* Mutluluk varacağınız bir istasyon değil; bir yolculuk biçimidir.
* Bir adamın nasıl olduğunu görmeden mutlu yaşam üzerine fikir yürütmemeli.
* Doğanın yasaları bizim yaptıklarımızdan her zaman daha akıllıcadır.
* Dünyanın en yüksek tahtına bile çıksak yine kendi kıçımızın üzerine oturuyoruz.
* Dünyada insana insan kadar kötülük edebilecek hiçbir hayvan olmadığını anlamıştı.
* Dünyanın birden düzeleceği yoktur: ama insan kendini sıkan şey karşısında o kadar sabırsızdır ki, her ne pahasına olursa olsun ondan kurtulmak ister. binlerce örnek de gösteriyor ki dünya böyle çabuk şifa aramaktan hep zarar görür.
* Bilmeyi istemekten daha doğal bir istek yoktur.
* Bilgeliğin en açık görüntüsü sürekli bir sevinçtir.
* Bütün umudum kendimde.
* Başkalarına olduğu kadar kendimize de yabancıyız.
* Başına dolu yağan, dünyanın dört bucağını fırtına içinde sanır.
* Bazen kendi kendine konuşmak, bir insanla konuşmaktan daha iyidir.
* Başkalarının bilgisiyle bilgin olsak bile ancak kendi aklımızla akıllı olabiliriz.
* Başkalarında bizden daha fazla yiğitlik, beden gücü, deneyim, yetenek, güzellik görebiliriz; ama akıl üstünlüğünü kimseye vermeyiz.
* Yaşlanmanın, yüzümüzden çok, aklımızda kırışıklıklar meydana getireceğinden korkarım.
* YaInızIık, bedenin değil düşün kimsesiz kalmasıyla başlar.
* İnsanın imkan varsa karısı, çocuğu, parası, hele sağlığı olmalı; ama mutluluğunu yalnız bunlara bağlamamalı.
* Bir kapıyı itmeden açık olup olmadığını anlayamazsın.
* Bir şeyi ezberlemek, bilmek demek değildir.
* Bütün günler ölüme doğru gider; son gün varır.
* Bizi mutlu eden, bir şeyin sahibi olmak değil, tadına varmaktır.
* Bir amaca bağlanmayan kişi yolunu kaybeder. Çünkü her yerde olmak hiçbir yerde olmamaktır.
* Bir gün hepimiz ölümü tadacağız.
* Bir aileyi idare etmek, bir devleti idare etmekten daha kolay değildir.
* Bir adamı sanıları yüzünden diri diri ateşte yakmak, o sanılara fazla değer vermek olur.
* Belli bir limana dümen kırmayanı hiçbir rüzgâr desteklemez.
* Benim yaptığım, bildiklerimi söylemek değil; kendimi öğrenmektir.
* Ben kitaplarımı değil, kitaplarım beni ortaya çıkarmıştır.
* Beklemeye tahammülü olmayan hiçbir yolculuğa çıkmasın.
* Benim yaptığım, bildiklerimi söylemek değil;kendimi öğrenmektir.
* Ben durmadan kendimi düzenliyorum çünkü durmadan anlatıyorum.
* Bir kapının kapalı olduğunu anlamak için o kapıyı itmek gerekir.
* Bir kavgaya veya davaya sudan nedenlerle katılanların, sudan nedenlerle ayrılıvermeleri olağandır.
* En büyük sanat, kendini ayakta tutma ve kendisi olarak kalma sanatıdır.
* Eğer vicdan temiz değilse, içine döktüğünüz her şey ekşir.
* En az bilinen şeye inanıldığı kadar başka hiçbir şeye bu denli sıkıca inanılmaz.
* En fazla korktuğum şey korkunun kendisidir.
* Eğitim görmüş halkı bir yöne sevk etmek kolay, sürüklemek güçtür, idare etmek kolay, köleleştirmek imkansızdır.
* Eğitimin insanı bozmaması yetmez, daha iyiden yana değiştirmesi gerekir.
* Eğitim görmekle amacımız, daha iyi ve daha akıllı bir insan olmaktır.
* En çok inandığımız şeyler, en az bildiklerimizdir.
* İçinde bulunduğu andan hoşnut olan kişi, geleceğe dair kaygıları reddeder. Anı yaşamanın gerekliliği bundandır.
* İnsanlar, inanıyor olduklarına kendilerini inandırırlar.
* İster sözle olsun, ister davranışla, zorbalığın her çeşidinden nefret ederim.
* Her insana kendi beğenisi yön verir.
* İnsanın en kötü durumu, kendini bilmez ve yönetemez olduğu zamandır.
* İstediğiniz kadar yüksek sırıklar üzerine çıkın. Her koşulda kendi bacaklarınızla yürüyeceksiniz.
* Cimriliği yaratan yoksulluk değil, zenginliktir daha çok.
* Çocuğa kendiliğinden bir şey yapma özgürlüğü vermemekle onu korkak bir köle yapıyoruz.
* İnsaoğlunun doğumuna ağlamalı, ölümüne değil.
* İnsan düşünce ile görür ve işitir. Düşünce, her şeyden yararlanan her şeyi düzene sokan, başa geçip yönetendir.
* İnsanların en çok inandıkları, en az anladıkları şeylerdir.
* İnsan canlıların en zavallısı, en cılızıdır öyleyken en mağruru da odur.
* İnsan kötü şeyleri, bilmediği, beceremediği için değil, canı istemediği için yapmamalı.
* İnsanın doğuşunu görmekten herkes kaçar, ama ölümünü görmeğe hep koşa koşa gideriz.
* İnsanı öldürmek için gün ışığında, gelmiş meydanlar ararız, ama onu yaratmak için karanlık köşelere gizleniriz.
* İnsan her yerde hep o insandır ve bir insanın özünde soyluluk olmadı mı, dünyanın tacını giyse yine çıplak kalır.
* İnsanın kendi aklını beğenmemesi için kendi aklından daha ötesini görebilmesi gerekir.
* İnsanlar başaklara benzerler, içleri boşken başları havadadır, doldukça eğilirler.
* Aslında insanlar seni hayal kırıklığına uğratmıyor. Sadece sen, yanlış insanlar üzerinde hayal kuruyorsun.
* İnsanların en çok inandıkları şeyler, en az anladıklarıdır."
* İnsanlar yaşatarak yaşar birbirini ve hayat meşalesini birbirine devreder koşucular gibi.
* İnsanlar, amaçlarından/hedeflerinden büyük olmalıdır.
* İnsan sevincini büyüterek; üzüntüsünü küçülterek anlatmalı.
* İnsan ya tam iyi olmalı ya tam hasta.
* İnsan, sürekli heves etmesi yüzünden kendine gerekli olanı bulamaz.
* İnsanlar en az anladıkları şeye en fazla inanma eğilimindedirler.
* İnsan pek mecnundur. Bir sinek kurdunu nasıl yaratacağını bilmez, ama gider düzineyle Tanrı yaratır.
* İnsanlar her şeyi farklı gözler ve farklı düşüncelerle görürler. Fikir ayrılıklarının asıl nedeni budur.
* Saldırganlık; kendine sonsuz bir güven ve inanç duyma biçiminde kendini gösteren o huzursuz edici insan kibri.
* Ey Tanrı, beni ister kurtar, ister batır, ben dümenimi kırmadan dosdoğru gideceğim.
* Krallar ve filozoflar da sıçar; hatta kadınlar bile.
* Uyurken elimizin, ayağımızın duyduğu acılar bizim değildir.
* Yazmak mutsuzluğun nedeni değil, sonucudur.
* Okullar bastırılmış gençliğin hapisaneleridir..
* Olayları kontrol edemediğimde, kendimi kontrol ederim.
* Ölümün bizi nerede beklediği belli degil, iyisi mi biz onu her yerde bekleyelim.
* Öfke saklamaya gelmez, büsbütün içimize işler.
* Özgürlüğüme öyle düşkünüm ki, koca Hindistan’ın bir köşesini bana yasak etseler dünyanın tadı kaçar.
* Öldürmek, hırsızlık yapmak ya da ihanet etmek gibi sözcükleri rahatlıkla kullanmaktan korkmuyoruz ama üreme organlarımızın adlarını ancak fısıldayarak söylüyoruz.
* Konuşulacak yerde susmak kendini hiç etmektir.
* Kral da, dilenci de aynı iştahla acıkırlar.
* Zaman, en kötü günü bile bitirir.
* Kitapları bir yana bırakır da dobra dobra konuşursak, aşk dediğimiz şey, arzulanan bir varlıkta bulacağımız tada susamaktan başka bir şey değildir, gibi geliyor bana.
* Kendi kendimizle her gün baş başa verip dertleşmeliyiz; karımız, çocuğumuz, servetimiz, adamlarımız yokmuş gibi konuşup gülmeliyiz. Öyle ki, hepsini yitirmek felaketine uğrayınca onlarsız yaşamak bizim için yeni bir şey olmasın.
* Kitaplar yaşlılığımda ve yalnızlığımda avuturlar beni.
* Kitap seyahatten başka bir şey olmayan yaşamda en iyi silahtır.
* Kanımca kitaplar, insanın hayat yolculuğunda yanına alabileceği en iyi besinlerdir.
* Kendimiz sandığımızdan çok daha zenginiz; ama bizi ondan bundan dilenerek yaşamaya alıştırmışlar; kendimizden çok başkalarından faydalanmaya zorlamışlar bizi.
* Cinsel gerçeğin erkenden öğretilmesi daha iffetli ve daha verimli olmasını sağlar, yoksa herkes onu hayal gücünün keyfine ve ateşine göre bulmaya kalkar.
* Dünyayı döndüren, çiftleşmeye duyulan arzudur.
* Aşk utanma ve çekinmenin olduğu yerde vardır.
* Aşk, bizden kaçanı yakalamak için duyulan çılgın arzudan başka bir şey değildir.
* Kendini olduğundan az göstermek, alçakgönüllülük değil, budalalıktır; kendine değerinden az paha biçmek korkaklıktır, pısırıklıktır. Kendini olduğundan fazla göstermek de, çoğu kez gururdan değil budalalıktandır.
* Kadına saygılı ol; Çünkü o insanoğlunun annesidir. Kadını koru, Çünkü o geleceğin aynasıdır.
* İhtiyarlık gelince olgun yaş ölür gider, gençlik olgun yaşta biter, çocukluk gençlikte,
* ilk yaş çocuklukta, kaldı ki dünkü gün bugün ölmüştür, bugün de yarın ölmüş olacak.
* Tatsız düşüncelerden kurtulmak için tek yapmam gereken kitaplara başvurmak.
* Sonunda acı getirecek zevklerden kaçınılabileceğini, sonunda zevk getirecek acılara da dayanılabileceğini düşünüyorum.
* Okumak beni çekildiğim bu inzivada avutuyor; hem aylaklığın ağırlığından hem de sohbetleriyle canımı sıkan misafirlerden kurtarıyor.
* Bizim işimiz kitap doldurmak değil, ahlakımızı yapmaktır; savaşmak ülke kazanmak değil, yaşayışımıza dirlik düzenlik getirmektir; En büyük en onurlu eserimiz doğru dürüst yaşamaktır. Geri kalan her şey, başa geçmek, para yapmak, binalar kurmak, nihayet ufak tefek eklentiler, yollardır.
* Kötülük yapan, kötülüğün daha beterini görür. Örneğin; arı insana iğnesini batırır ve canını yakar. Sonra ise ölüp gider.
* Yazarken kitapları bir yana bırakır,aklımdan çıkarırım; neden mi? kendi gidişimi aksatırlar diye.
* Kendini başkalarına ödünç ver ama kendini sadece kendine ver.
* Ölümle yüzleşmek özgürlükle yüzleşmektir. Ölmeyi öğrenen kölelikten azat olur. Ölümün kötü bir şey olmadığını anlayanlar için hayata hiçbir kötü şey yoktur. Ölümü tanımak, bizi her türlü bağımlılıktan ve baskıdan kurtarır.
* Benim bütün çabam kimseye muhtaç olmadan yaşamaktır... İnsanlar hiçbir şeyimi almazlarsa, - Bana çok şey vermiş olurlar.. Hiçbir kötülük etmezlerse, - Yeterince iyilik yapmış sayılırlar..
* Tutarsızlık, tereddüt, şüphe, acı, batıl inanç, gelecekte hatta öldükten sonra bile neler yaşayacağımıza ilişkin kaygılar, hırs, açgözlülük, kıskançlık, çekememezlik, azgınlık; delice, iflah olmaz arzular, savaş, yalanlar, sadakatsizlik, dedikodu, merak.. Biz insanlar bunlarla donatılmışız. Vasat düzeydeki tutarsız mantığımızla, öğrenme ve yargılama kapasitemizle övünüp duruyoruz; oysa ne gariptir ki bunlar karşılığında ödediğimiz bedel haddinden fazla...
:
{{Vikiler|
commons=Michel de Montaigne |
wikispecies= |
wikt= |
b= |
s= |
w=Michel de Montaigne |
n= |
m= |
}}
[[Kategori:Kişiler-M]]
[[Kategori:Fransız yazarlar]]
[[Kategori:Hümanistler]]
[[Kategori:Fransız filozoflar]]
c8ajo33mzlsldpsuo5jr5rjtwsq3bia
Simpsonlar
0
1907
232835
188318
2025-06-10T20:23:06Z
Brightt11
34669
/* Marge Simpson */ dz, değiştirildi: kase → kâse [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232835
wikitext
text/x-wiki
'''''[[w:Simpsonlar|Simpsonlar]]''''' ya da '''''The Simpsons''''', [[w:Matt Groening|Matt Groening]] tarafından [[w:Fox Broadcasting Company|Fox Broadcasting Company]] için yaratılan animasyo] televizyon durum komedisidir. Dizi, [[w:Homer Simpson|Homer]], [[w:Marge Simpson|Marge]], [[w:Bart Simpson|Bart]], [[w:Lisa Simpson|Lisa]] ve [[w:Maggie Simpson|Maggie]]'den oluşan orta sınıf bir [[w:ABD|Amerikan]] ailesinin [[w:hiciv|satirik]] bir parodisidir. Şov, [[w:Springfield (The Simpsons)|Springfield]] adlı kurgusal bir şehirde geçmekte ve Amerikan kültürünü, toplumunu, televizyonunu ve farklı insanlık hâllerini hicvetmektedir.
==Homer Simpson==
*D'oh!
*Seni küçük ...
*Marge, denemek başarısızlığa atılan ilk adımdır.
*Ben yıllık vergimi yaklaşık 1 yıl önce ödemiştim.
*Evlat herkes aptaldır- ben hariç.
*Hayır! Hayır, hayır, hayır, hayır, hayır!........... Şey evet!
*Bilim kurgu toplantısı olduğuna emin misiniz? Burası ineklerle dolu.
*Ama sana bir hediye çalacaktım.
*Evlat bira içmek istemezsin. Bira babalar ve sahte kimliği olan çocuklar içindir.
*Öf İngilizceymiş. Kimin İngilizce`ye ihtiyacı var ki. İngiltere`ye hiçbir zaman gitmeyeceğim ki.
*Bart nerde? Her neyse. Yemeği soğudu ve yenildi.
*Evlat kadınlar bira gibidir. İyi kokarlar, iyi görünürler. Bir tane elde edebilmek için annene karşı çıkarsın. Fakat bir taneyle doymazsın, başka bir kadın içmek istersin.
*Unutmayın. Biri öğrenene kadar biz iyi ve normal bir aileyiz.
*Eğer bu hayatta gerçekten bir şey istiyorsan onun için çabalamalısın. Şimdi sus sayısal loto çekiliyor.
*Eğer bir şeyi yapmak gerçekten zorsa;yapmaya değmez.
*Sıkıcıııı... (Booring!)
*Aaahhhh! (Arghhh!)
*Marge, seni seviyorum ama kimsenin bilmesini de istemiyorum.
*Barttttttttttttttttttttttttttttttttt!!!!!!!!! Gelmezsen seni boğarım
*Herkes hata yapar. Bu nedenle silgili kalemler icat edilmiştir.
*Çakmaktaşlar bize bir şey öğrettiyse, bu, pelikanların çimento karıştırabileceği gerçeğidir.
*Marge, biliyorsun ki benim ağzım doluyken konuşmak bir kabalıktır.
*Santral, bana 911'i bağla.
*Beni öldürmeyen yemek, güçlendirir.
*Pirzola ve pastırma, en sevdiğim iki hayvandır!
*Marge, anlamaya çalış. İki çeşit öğrenci vardır. İnekler ve Sporcular. Ben bir Sporcu olarak, görevimin ineklere zor zamanlar geçirtmek olduğunu düşünüyorum.
*Ben özür dilemem. Üzgünüm, ama bu benim hayat felsefem.
*Dikkatli olmak zorunda değilim, bir tabancam var!
*Bahse girerim Einstein, ampulü icat etmeden önce her renge girmiştir!
*Tabanca bir silah değildir, Marge. O bir alettir. Satır, zıpkın ve timsah gibi.
'''Homer ve Marge arasında geçen bir diyalog:'''
— Hadi uyan Homer, kiliseye gideceğiz.
— Ben gelmiyorum.
— Homer, Tanrı bizden sadece pazarları 1 saatimizi istiyor.
— O zaman pazarları 1 saat daha uzun yapmalıydı.
== Marge Simpson ==
*Eğer izin verirseniz temizlenmesi gereken kirlerim var.
*Her şey yolunda mı? Bir patırtı duymayınca endişelendim de.
*Hmm... Bu gözü yerine dikeceğim.
*Şimdi tüm sorunlarımızı büyük bir kâse çilekli dondurma ile unutalım.
*Bart, Şeytan`ı rahatsız etmeyi kes.
*Kapa çeneni Homer, Kimse Ne Düşündüğünü Önemsemiyor!
== Lisa Simpson ==
*"Sana dava açacağım" mı, ne demek bu? Bir çeşit tehdit olmalı.
*Bana ihtiyacınız olursa odamda olacağım.
*Yalnızlık kimseye zarar vermemiştir. Emily Dickinson yalnız yaşadı ve tüm dünyanın bildiği en iyi romanlarını yazdı...... sonra değersiz biri gibi delirdi.
*Neden bunu bir gün bir psikiyatriste anlatacakmış gibi hissediyorum?
*Ben kertenkele kraliçesiyim.
*Lütfen matematik sınavı olsun!!!
== Bart Simpson ==
*Söz veremem ama denerim, denemeyi denerim.
*Eğer kötü bir şey yaptığımda etrafta beni yakalayacak kimse yoksa bu beni iyi yapar mı?
*Noel'in gerçek anlamını unutmuyor muyuz? Noel Baba'nın doğumu.
*Ay caramba!
*Ama kim bana zarar vermek ister ki? Ben bu yüzyılın Afacan Dennis'iyim.
*Noel insanların İsa Mesih'e tapınmak için bir araya geldikleri zamandır.
*Sevgili Tanrım, bütün bunların parasını biz ödedik, hiçbir şey için teşekkürler!
*Üzülme, bütün katiller öldü. Eminim hayaletleri cehennemdedir.
*Şortumu ye!
*Pablo Neruda yaptığı işlerle yakından ilgiliyim.
*Seni üzgün görmeye dayanamıyorum Lis, tabii eğer bu, giysinden sallanan lastik örümcek yüzünden değilse. Hmm, bu bana bir fikir verdi. Daha sonrası için not: Lisa'nın elbisesine lastik örümcek tak.
*Bunu ben yapmadım, beni yaparken kimse görmedi. Hiçbir şeyi kanıtlayamazsın.
*Neden yaptığımı, bundan neden zevk aldığımı bilmiyorum, bunu ne zaman tekrar yapacağımı da.
*Babamın kıçının bir kere toksik gaz çıkışına engel olması bence ironik.
*Ben Bart Simpson'ın, sen de kim oluyorsun?
*Bunu ben yapmadım.
*Bunu daha önceden söyledim. Şimdi de söyleyeceğim. Ay caramba!
*Lütfen beni kucaklamayın, bu beni hasta ediyor.
*Sen, Latince dendiği gibi, Lorkus Malorkussun.
*Ruh diye bir şey yoktur. Bu küçük çocukları korkutmak için uydurulmuş bir şey, öcü gibi, [[Michael Jackson]] gibi.
*Unutma, sürekli Güneşe bakarak doğuyu bulabilirsin.
*Aman Tanrım, ölüler dirildi ve Cumhuriyetçilere oy veriyorlar.
== Dış bağlantılar ==
{{Vikipedi}}
* {{imdb|0096697|Simpsonlar}}
[[Kategori:Televizyon dizileri]]
[[sq:Bart Simpson]]
ggaou73una76kitm3ycdl89ljsssei1
Marge Simpson
0
1908
232833
224050
2025-06-10T20:22:57Z
Brightt11
34669
/* top */ dz, değiştirildi: kase → kâse [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232833
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi}}
*Eğer izin verirseniz temizlenmesi gereken kirlerim var.
*Her şey yolunda mı? Bir patırtı duymayınca endişelendim de.
*Hmm... bu gözü yerine dikeceğim.
*Şimdi tüm sorunlarımızı büyük bir kâse çilekli dondurma ile unutalım.
*Bart, Şeytan`ı rahatsız etmeyi kes.
*Kapa çeneni Homer, Kimse Ne Düşündüğünü Önemsemiyor!
==İlgili Sayfalar==
*[[Simpsonlar]]
{{Vikisöz bağlantıları}}
[[Kategori:Simpson Ailesi]]
[[Kategori:Kurgusal karakterler]]
[[en:The Simpsons (disambiguation)]]
lbj4trl858hufbs23r8ih37w1x94y6a
İtalyanca atasözleri
0
1914
232669
198072
2025-06-10T19:08:32Z
Brightt11
34669
/* top */ rüzgar > rüzgâr, değiştirildi: Rüzgar → rüzgâr (2) [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232669
wikitext
text/x-wiki
[[Dosya:Flag of Italy.svg|küçükresim|100pik|İtalya]]
*Aygıra şekerini vermeden önce, ahırın kapısını sıkıca kilitle....
:''Bir İtalyan çiftçinin 18 yaşına giren kızına nasihati''
*Bin tane olasılık tek bir doğru bile etmez.
*Büyük acılar sessizdir.
*Dinlemekten akıl, söylemekten pişmanlık doğar.
*Duymak istemeyen kadar kötü sağır yoktur.
*En iyi zırh, menzil dışında durmaktır...
*Kadın, kitap, at ödünç verilmez.
*Kartal için bir güvercini mağlup etmek bir şeref değildir.
*Kimin sabrı varsa dünya onundur.
*Okumuş cahil kadar cahil yoktur.
*Olanaksızı isteyerek olası en iyiyi elde ederiz
*Oyun bitince, şah da piyon da aynı kutuya konur.
*Parasız sağlık, yarı yarıya hastalık demektir.
*rüzgâra tüküren, kendi yüzüne tükürür.
*Güzellik, bakanın gözündedir.
:''All'orso paion belli i suoi orsacchiotti''
*Evlenmek için gurbete giden ya aldatacak ya aldanacaktır.
*Yaşa ve yaşat.
:''Vivi e lascia vivere''
*Aşkın gözü kördür.
:''Amore è cieco''
*Olacak, olacaktır.
:''Che sarà, sarà''
*Aptalla parasının yolları çabuk ayrılır.
:''Uno sciocco e il suo denaro son presto separati''
*Son gülen, iyi güler.
:''Ride bene chi ride l'ultimo''
*Erken kalkan kuş, kurtçuğu yakalar.
:''L'uccello mattiniero si becca il verme''
*Vakit, nakittir.
:''Il tempo è denaro''
*Yasak en tatlı meyvedir.
:''I frutti proibiti sono i più dolci''
*Cehennemin yolları iyiniyet taşlarıyla döşenmiştir.
:''Di buona volantà sta pieno l'inferno''
*Para parayı çeker.
:''Il denaro è fratello del denaro''
*Tarih tekerrürden ibarettir.
:''La storia si ripete''
*Göze göz dişe diş.
:''Occhio per occhio, dente per dente''
*Samimiyet saygısızlığı besler.
:''Confidenza toglie riverenza''
*Yaşamak için ye, yemek için yaşama.
:''Mangiare per vivere e non vivere per mangiare''
*Beni dostlarımdan Tanrı'm korusun, düşmanlarımdan ben kendimi korurum.
:''Dagli amici mi guardi Dio, che dai nemici mi guardo io''
*İhtiyaç duyulan arkadaş gerçek arkadaştır.
:''Al bisogno si conosce l'amico''
*Geç olması hiç olmamasından iyidir.
:''Meglio tardi che mai''
*Kumarda kaybeden aşkta kazanır
:''Sfortuna al gioco ,fortune in amore''
*İştah yedikçe açılır.
:''L'appetito vien mangiando''
*Yaşam olduğu sürece ümit vardır.
:''Finché c'è vita c'è speranza''
*Birlikten kuvvet doğar
:''L'unione fa la forza''
*Zaman, büyük bir ilaçtır.
:''Il tempo è un gran medico''
*Erkek saltanatını sürer, yöneten ise kadındır.
:''Donna danno, sposa spesa, moglie maglio''
*Herkes,her an olgun olamaz
:''Niuno è savio d'ogni tempo''
*Merhamet/Yardımseverlik evde başlar.
:''La carità comincia a casa propia''
*Roma bir günde kurulmadı.
:''Roma non fu fatta in un giorno''
*Biriktirilen bir kuruş, kazanılan bir kuruştur.
:''Quattrino risparmiato, due volte guadagnato''
*Riske girmeyen, bir şey koparamaz.
:''Chi non risica non rosica''
*İyi dostlarla iyi bir aile sofrasında asla yaşlanmazsınız.
*Dost bulan,hazine bulmuştur.
:''Chi trova un amico, trova un tesoro''
*Evleneceğin kadını ve ineğini kendi köyünden seç !
:''Moglie e buoi dei paesi tuoi villagio''
*Kötü bir ortaklıktansa yalnız olmak iyidir.
:''Meglio sola che male accompagnata''
*Gözden ırak olan gönülden de ırak olur.
:''Lontani dagli occhi, lontani dal cuore''
*Dilin kemiği yoktur.
:''La lingua non ha ossa ma fa ronpere il dosso''
*Aslan olarak bir gün yaşamak koyun olarak bin yıl yaşamaktan daha iyidir.
*Devrilen ağacı herkes oh olsun diye çağırır.
*Tanrı kapıyı kapatırsa, pencereyi açar.
*İnsan her rüzgârda yelken açmayı öğrenmeli.
[[Kategori:Atasözleri]]
cb3r20b68h14p3tvwjq3zoa90ug58en
Portekizce atasözleri
0
1928
232712
192779
2025-06-10T19:09:49Z
Brightt11
34669
/* top */ rüzgar > rüzgâr, değiştirildi: rüzgar → rüzgâr [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232712
wikitext
text/x-wiki
[[Dosya:Lang-pt.gif|küçükresim|Portekizce konuşan ülkeler]]
* A curiosidade matou o gato: Merak kediyi öldürür.
* A melhor defesa é o ataque: En iyi savunma saldırıdır.
* A mentiroso, boa memória: Yalancının hafızası iyi olmalı.
* A união faz a força: Birlikten kuvvet doğar.
* Antes só do que mal acompanhado: Kötü dosttansa yalnızlık yeğdir.
* Amor, fogo, e tosse, A seu dono descobre: Aşk, duman ve öksürüğü gizlemek zordur.
* A pressa é inimiga da perfeição: Acele işe şeytan karışır.
* Ao bom varão, terras alheias pátria são: Büyük beyinler aynı düşünür.
* As paredes têm ouvidos: Yerin kulağı var.
* Água mole em pedra dura, tanto dá até que fura: Taşı delen suyun kuvveti değil damlaların sürekliliğidir.
* Cada carneiro por seu pé pende: Her koyun kendi bacağından asılır.
* Cão que ladra não morde: Havlayan köpek ısırmaz.
* De boas intenções está o Inferno cheio: Cehenneme giden yol iyi niyet taşlarıyla döşelidir.
* De casta vem ao galgo ter o rabo longo: Armut dibine düşer.
* "Diz-me com quem andas, dir-te-ei que manhas tens: Bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim.
* Em terra de cegos, quem tem um olho é rei: Körlerin ülkesinde tek gözlü adam kraldır.
* Enquanto há vida, há esperança: Yaşıyorsak umut var demektir.
* Hoje por mim, amanhã por ti: Bugün bana, yarın sana.
* Longe dos olhos, longe do coração: Gözden ırak olan gönülden de ırak olur.
* Mil amigos, pouco; um inimigo, demais: Bin dost az, bir düşman çok.
* Não chore sobre o leite derramado: Dökülmüş sütün ardından ağlanmaz.
* Não há pior cego que o que não quer ver: Görmek istemeyenden daha kör yoktur.
* Não deixes para amanhã o que podes fazer hoje: Bugünün işini yarına bırakma.
* Não se muda de cavalo no meio de banhado: Dereyi geçerken at değişilmez.
* Nem tudo que reluz é ouro: Parıldayan her şey altın değildir.
* Nunca Deus fecha uma porta que não abra outra: Bir kapı kapanır, diğeri açılır.
* O passarinho ama o seu ninho: Bülbülü altın kafese koymuşlar: "Vatanım!" demiş.
* Os cães ladram mas a caravana passa: İt ürür, kervan yürür.
* Onde se ganha o pão, não se come a carne: Yemek yediğin yere pisleme.
* O barato sai caro: Ucuz alan pahalı alır.
* Quando o bem te chegar, mete-o em casa: Şans kapıyı bir kere çalar.
* Quem espera, desespera: Umut fakirin ekmeği.
* Voz do povo, voz de Deus: Halkın sesi Hakk'ın sesi.
*Alışkanlıkları değiştirmede ölümün kokusu vardır.
*Evlenmeden önce gözlerinizi dört açın, evlendikten sonra yarı yarıya kapayın.
*Gençlere sor, onlar her şeyi bilir.
*İnsanlar yaşadığı için değil, yaşamadıkları için yaşlanırlar.
*İyi çırak, ustası yokken anlaşılır.
*Ne iyi rüzgârlar ne de iyi evlilikler İspanya'dan gelir.
*Sen değiştiğinde, talihin de değişir.
*Tanrı eğri çizgilerle, doğru yazar.
[[Kategori:Atasözleri]]
gelxopy2dm80f454obg0uori3prh4yf
Henry Ford
0
1955
232719
230663
2025-06-10T19:10:01Z
Brightt11
34669
/* Sözleri */ rüzgar > rüzgâr, değiştirildi: rüzgar → rüzgâr [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232719
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi
|kişi_adı='''Henry Ford'''
|resim_adı= Henry Ford.jpg
|resim_başlığı= Ford Motor Company'nin kurucusu
|doğum_tarihi= [[30 Temmuz]] [[w:1863|1863]]
|doğum_yeri= Michigan ,ABD
|ölüm_tarihi= [[7 Nisan]] [[w:1947|1947]]
|ölüm_yeri= Dearborn, Michigan, ABD
}}'''''Henry Ford''' (30 Temmuz 1863 - 7 Nisan 1947) Amerikalı sanayici, iş patronu, Ford Motor Company'nin kurucusu ve seri üretim'in montaj hattı tekniğinin baş geliştiricisiydi.''
== Sözleri ==
* Anne kalbi çocuğun okuludur.
* '''Zor iş, zamanında yapmamız gerekip de yapmadığımız kolay şeylerin birikmesiyle oluşur.'''
* Her şey ters gidiyorsa, unutma: Uçak, rüzgârı karşısına alarak yükselir; arkasına alarak değil.
* '''[[Kalite]], kimse bakmadığında da doğru olanı yapmaktır.'''
* Başarısızlık, daha zekice başlama fırsatından başka bir şey değildir.<ref>Speech at the University of California, Berkley, as broadcast by Pacifica Radio (4 Ocak 1969).</ref>
* '''Herhangi bir müşteri, siyah olması koşuluyla arabasını istediği renge boyatabilir.'''
* Anayasanın gücü herhangi bir hükümete değil, kendi içsel doğruluğuna ve uygulanabilirliğine bağlıdır.
* Ama [[dünya]] için, dünyanın sizin için yaptığından daha fazlasını yapmak, işte bu gerçek bir başarıdır.
* '''Bir araya gelmek, bir başlangıçtır. Bir arada bulunmak, bir gelişmedir. Beraber çalışabilmek ise; başarıdır.'''
* [[Düşünmek]], var olan en ağır iştir; bu sebeptendir ki pek az insan bu işle uğraşır.
* Düşünmeye mecbur kalmak, bir kimse için en büyük cezadır.
* '''Neyse ki insanlar banka ve para sisteminin nasıl işlediğini anlamıyor. Eğer anlasalardı, inanıyorum ki ertesi sabah [[devrim]] olurdu.'''
* Reenkarnasyon teorisini yirmi altı yaşındayken benimsedim. [[Din]] bu konuda hiçbir şey sunmuyordu. [[Çalışmak]] bile beni tam anlamıyla tatmin etmiyordu. Bir yaşamda edindiğimiz deneyimi bir sonraki yaşamda kullanamazsak çalışmak boşunadır. Reenkarnasyonu keşfettiğimde sanki evrensel bir plan bulmuş gibiydim. Fikirlerimi hayata geçirmek için bir şans olduğunu fark ettim. Zaman artık sınırlı değildi. Artık saatin akrep ve yelkovanının kölesi değildim. Deha deneyimdir. Bazıları bunun bir armağan ya da yetenek olduğunu düşünür ama bu, birçok yaşamda edinilen uzun deneyimlerin meyvesidir. Bazıları diğerlerinden daha yaşlı ruhlardır ve bu yüzden daha çok şey bilirler. Reenkarnasyonun keşfi beni rahatlattı. Eğer bu konuşmanın bir kaydını saklıyorsanız, insanların zihnini rahatlatacak şekilde yazın. Uzun yaşam görüşünün bize verdiği sakinliği başkalarına iletmek istiyorum.
* '''Engeller, gözünüzü hedeften ayırdığınız anda karşınıza çıkan o ürkütücü şeylerdir.'''
* Yapacaklarınız üzerinden itibar inşa edemezsiniz.
* Hiçbir şey zor değildir, yalnız onu ufak parçalara bölmesini bilelim.
* '''İster 20 ister 80 yaşında olsun, öğrenmeyi bırakan kişi yaşlıdır. Öğrenmeyi sürdürense daima genç kalır. Hayattaki en önemli şey, kafanızın genç kalmasını sağlamaktır.'''
* Bir şeyi ister yapabileceğinize inanın ister yapamayacağınıza, büyük olasılıkla haklısınız.
* '''Başarının sırrı, kendinizi karşıdaki insanın yerine koyabilme yeteneğine sahip olmak ve olaylara kendi bakış açınızın yanı sıra onun bakış açısıyla da bakabilmektir.'''
* [[Para]] kendisini bir amaç olarak gören herkesin hayatını mahveder.
* Tüm savaşların arkasında uluslararası finansörler vardır. Onlar uluslararası [[Yahudi]] olarak adlandırılırlar: Alman-Yahudiler, Fransız-Yahudiler, İngiliz-Yahudiler, Amerikan-Yahudiler... [[Yahudi]] tehdittir.<ref>New York World, 1919</ref>
* '''[[Tarih]] bir saçmalıktır. Antik Yunanlıların uçurtmalarını kaç kez uçurduklarının ne önemi var?'''<ref>The New York Times, 29 Ekim 1921</ref>
* Bu dünyada kalıcı olan tek bir şey vardır, o da değişimdir.
* '''[[Para]] insanları değiştirmez. Sadece maskelerini düşürür. Eğer bir adam doğuştan bencil, kibirli ya da açgözlüyse, [[para]] onu ortaya çıkarır; hepsi bu.'''<ref>Bruce Barton'a verdiği mülakattan, Nisan 1921</ref>
* [[Yahudi]]'nin dehası insanlardan geçinmektir, topraktan ya da hammaddelerden meta üretiminden değil, insanlardan geçinmektir. Bırakın başkaları toprağı işlesin; [[Yahudi]], eğer yapabilirse, toprağı işleyenin sırtından geçinir. Bırakın diğer insanlar ticaret ve üretimle uğraşsın; [[Yahudi]] onların çalışmalarının meyvelerinden faydalanacaktır. Bu onun özel dehasıdır. Eğer bu deha asalak olarak tanımlanırsa, bu terim belli bir uygunlukla haklı çıkar gibi görünecektir.<ref name="ReferenceA">Henry Ford, The International Jew, 1920-1922</ref>
* Yahudilerin yaşadıkları her ülkedeki ortak özellikleri ticari yaşamlarındaki başarılarıdır. Ticari yaşamları bazı yerlerde eskicilik, bazı yerlerde hurdacılık ve bazı yerlerde ise uluslararası finans olabilir ama sonuçta '' "ticarettir." '' Yahudiler işçilik yapmazlar ve ticarete yönelirler. Bir işletmede [[Yahudi]] olmayan kişiler işçilikten başlayıp ustabaşı olmaya çalışırlarken, [[Yahudi]] ayakçılık, satıcılık ve ticari müdürlüğe doğru ilerler.<ref name="ReferenceA"/>
* '''[[Yahudi]]ler hiçbir zaman sevilen bir millet olmamışlardır.'''<ref name="ReferenceA"/>
* Yahudilerin iç dayanışmaları ve dünyada dağınık yaşıyor olmaları onları her ülkede acentesi bulunan dev bir firma haline getirmiştir.<ref name="ReferenceA"/>
* '''Bugün dünyanın büyük finans kurumlarının Yahudilerce yönetildiği açıktır.'''<ref name="ReferenceA"/>
* Ben bir reformcu değilim. Bence dünyada reform yapma konusunda çok fazla girişim var ve biz reformculara çok fazla dikkat ediyoruz. İki tür reformcumuz var. İkisi de baş belasıdır. Kendisine reformcu diyen adam, bir şeyleri kırıp dökmek ister. Yaka düğmesi iliğe uymadığı için koca bir gömleği yırtıp atacak türden bir adamdır. Düğme deliğini genişletmek asla aklına gelmez. Bu tür bir reformcu hiçbir koşulda ne yaptığını bilmez. Deneyim ve reform birlikte yürümez. Bir reformcu, bir gerçeğin varlığında gayretini beyaz ateşte tutamaz. Tüm gerçekleri bir kenara atmalıdır.<ref name="Henry Ford, My Life and Work, 1922">Henry Ford, My Life and Work, 1922</ref>
* Ekonomik temel, emektir. [[Emek]], dünyanın verimli mevsimlerini insanlar için faydalı kılan insan unsurudur. Hasadı bu hale getiren insanların emeğidir. Ekonomik temel budur: her birimiz, bizim yaratmadığımız ve yaratamadığımız, ancak [[doğa]] tarafından bize sunulan malzemeyle çalışıyoruz.<ref name="Henry Ford, My Life and Work, 1922"/>
* Borçlanmaya karşı değilim ve bankacılara da karşı değilim. Borç alınan paranın, işin yerini almasına karşıyım. Bir işi kesilecek bir karpuz olarak gören bankacı türüne karşıyım. Önemli olan parayı, borçlanmayı ve genel olarak finansmanı yerli yerinde tutmaktır ve bunu yapabilmek için de paraya tam olarak ne için ihtiyaç duyulduğunu ve nasıl ödeneceğini düşünmek gerekir.<ref name="Henry Ford, My Life and Work, 1922"/>
* '''[[Hayat]]; farkına varmak zor olsa da, her biri bizi daha da büyüten bir dizi deneyimdir. Çünkü dünya karakter geliştirmek için inşa edilmiştir ve katlandığımız aksiliklerin ve kederlerin ileriye doğru yürüyüşümüzde bize yardımcı olduğunu öğrenmeliyiz.'''<ref name="Henry Ford, My Life and Work, 1922"/>
* Ortalama başarılı bir bankacı, ortalama başarılı bir işadamı kadar zeki ve becerikli bir adam değildir. Yine de bankacı, kredi kontrolü aracılığıyla ortalama bir işadamını pratik olarak kontrol eder.<ref name="Henry Ford, My Life and Work, 1922"/>
* '''[[Eğitim]], nicelik değil nitelik meselesidir.'''<ref name="Ford News, 1924">Ford News, 1924</ref>
* Kısa zamanda ve zorluk çekmeden elde edilebilen kısa başarıların pek bir değeri yoktur.<ref name="Ford News, 1922">Ford News, 1922</ref>
* Yapıcılar dışında hiçbir şey yapılamaz, yöneticiler dışında hiçbir şey yönetilemez. Para hiçbir şey yapamaz ve para hiçbir şeyi yönetemez.<ref name="Ford News, 1922"/>
* Öyle bir çağa giriyoruz ki, sürekli yenilenen kaynaklar yaratacağız ve tek kaybımız bunları kullanmamak olacak. O kadar bol ısı, ışık ve güç kaynağı olacak ki, istediğimiz her şeyi kullanmamak günah olacak. Bu çağ şimdi geliyor. Ve su yoluyla geliyor.<ref name="Ford News, 1922"/>
* '''İki tip insan [[para]] kaybeder; sahip olduklarını koruyamayacak kadar zayıf olanlar ve [[hile]] ile [[para]] kazananlar. Sonunda ikisi de kaybeder.'''<ref name="Ford News, 1922"/>
* Eskinin kalıntıları düzgün bir şekilde kaldırılmalı; yeninin yolu hazırlanmalıdır. Devrim ile İlerleme arasındaki fark budur.<ref name="Ford News, 1922"/>
* Dünyada en sıkı örgütlenmiş gruplar ve hareketler, halkın ilerlemesine ve özgürlüğüne en az dost olanlardır.<ref name="Ford News, 1922"/>
* '''Korkulması gereken bir rakip; sizinle hiç ilgilenmeyen, ancak sürekli kendi işini daha iyi yapmaya çalışan rakiptir.'''<ref name="Ford News, 1923">Ford News, 1923</ref>
* [[Deneyim]] yaşamın hasadıdır ve her hasat bir ekimin sonucudur. Gençlerin arzulaması gereken deneyim, doğal olarak uygun oldukları bir hizmette başarılı olmaktır.<ref name="Ford News, 1923"/>
* '''Halk gerçekten bir şeye kafayı takarsa, istediğini elde etmesini engellemek imkânsızdır.'''<ref name="Ford News, 1923"/>
* Eğer bugünün bir anlamı yoksa, geçmiş bir boşluktur ve gelecek de bir kaostur.<ref name="Ford News, 1923"/>
* Milletler müreffeh oldukları, çalışkan oldukları ve adil oldukları ölçüde büyüktürler.<ref name="Ford News, 1924"/>
* Yetenek, hırs ve başarıda asla yanlış bir şey yoktur; ancak bunlar kötü amaçlar için kullanılarak kolayca yanlışa düşebilirler.<ref name="Ford News, 1924"/>
* Zihin ve madde arasındaki ortaklık, zamanın başlangıcından beri var olan ve asla bozulamayacak bir ortaklıktır.<ref name="Ford News, 1924"/>
* Amerikan halkının dehası, özgüvendir.<ref>Ford News, 1925</ref>
== Kaynakça ==
{{Kaynakça}}
{{Vikiler|
commons=Henry Ford |
wikispecies= |
wikt= |
b= |
s= |
w=Henry Ford |
n= |
m= |
}}
[[Kategori:Amerikalı iş adamları]]
[[Kategori:Kişiler-H]]
[[Kategori:İrlanda asıllı Amerikalılar]]
[[Kategori:1863 doğumlular]]
[[Kategori:1947 yılında ölenler]]
lzdp6ugm3oii0qb7yb2b8a84vb90o47
André Gide
0
1957
232691
217359
2025-06-10T19:09:16Z
Brightt11
34669
/* top */ rüzgar > rüzgâr, değiştirildi: rüzgar → rüzgâr [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232691
wikitext
text/x-wiki
{{ABC}}
{{Biyografi
|kişi_adı=André Paul Guillaume Gide
|resim_adı=Gide 1920 cropped.jpg
|resim_başlığı= 1947 yılı Nobel Edebiyat Ödülü sahibi,<p> Fransız yazar
|doğum_tarihi=[[22 Kasım]] [[w:1869|1869]]
|doğum_yeri= Paris, Fransa
|ölüm_tarihi=[[19 Şubat]] [[w:1951|1951]]
|ölüm_yeri= Paris, Fransa
}}
<!-- A-->
* Açılmamış kanatların büyüklüğü bilinmez.
* Anı yazmak, ölümün elinden bir şey kurtarmaktır.
* Aptal görünmeye çalışmak en büyük akıllılıktır.
* Arkadaş, insanların sana sundukları gibi benimseme yaşamı. Yaşamın daha güzel olabileceğine inandır kendini.
* Arzular! Hiç mi yorulmayacaksınız?
* Ağlamak isterdim ama, yüreğim bir çölden daha çoraktı.
<!-- B-->
* Başka birinin sizin kadar iyi yapabileceği bir şeyi bırakın o yapsın, siz yapmayın.
* Bir kadınla tartışılmaya başlandı mı kaybedilir.
* Bir soruyu kaçırırsanız, cevabı bulduğunuz anlamına gelmez.
* Bilge kişi, her şeye şaşan kişidir.
<!-- ç-->
* Çok yapılan tenkit ve çıkışlar şiddetini kaybeder. Tıpkı bir tanesi insanın ayağını acıtan çakıl taşının, pek çoğunun üzerinde yüründüğünde tesirini kaybetmesi gibi.
* Dünyanın en iyi eğitimi bile kötü içgüdüleri yenemiyordu.
<!-- E-->
* En güzel çiçek, en tez solandır.
<!-- G-->
[[Dosya:Ezra Orion, Stairs to the Sky (2531527122).jpg|144pik|küçükresim|[[Gerçek|Gerçeği]] arayanlara inanın. Bulduklarını iddia edenlerden çekinin.]]
* [[Gerçek|Gerçeği]] arayanlara inanın. Bulduklarını iddia edenlerden çekinin.
* Güzel geleceği bekleyerek görkemli gençliklerimizi eskitiyorduk, işte burada hata yapıyorduk.
<!-- H-->
* [[Hayat]] yaşla değil, yaşamakla anlaşılır.
* Her dalganın çekilişindeki güzellik kendisinden öncekinin çekilişine borçludur; her çiçek kendi meyvası uğrunda solmak zorundadır; meyva da düşmedikçe, ölmedikçe, yeni çiçekleri sağlayamaz. Bahar bile kışın yasından hız alır.
* Her İsviçreli kendi [[buzul]]unu içinde taşır.
* Her türlü kötülüğü yapmaya muktedir iken, kötü bir şey yapmamak: İşte, budur [[iyilik]].
* Herkesin 'hile' yaptığı bir dünyada, 'gerçek insan' bir şarlatan gibi görünür.
<!-- İ-->
* İhtişam baktığın şeyde değil bakışında olmalı.
* [[İnsan]]ın hayatı, insanın hayalidir.
* İnsana güvenen insanın vay haline.
* İnsan öncelikle kim olduğunu anlamalıdır.
* İnsanoğlunun dünyayı çirkinleştirdiği doğru.
* İnsan kendini sürükleyeni isteyerek izlediği vakit bağını hissetmez; ama direnmeye, uzaklaşarak yürümeye başladığı vakit çok acı çeker.
* [[İnsan]] yalnız tek bir istemeli ve durmadan hep onu istemeli, o zaman onu elde edeceğimizden emin olabiliriz.
* İyi bir başlangıç, yarı yarıya [[başarı]] demektir.
<!-- K-->
* Karanlığa küfretmektense, bir küçük ışık yakın, daha iyi edersiniz.
* Kendi kendinin [[mutluluk|mutluluğuna]] engel olmak yolunda insan fevkalade beceriklidir.
* Kıyıyı gözden kaybetmeye cesaret etmedikçe [[insan]], yeni okyanuslar keşfedemez.
* Kimse kendine benzemiyor. Herkes bir kalıp seçiyor, ona özeniyor; tamamıyla seçilmiş bir kalıbı kabulleniyor.
* Kitabım kendisinden çok, kendi kendinle ilgilenmeyi öğretsin sana. Sonra kendi kendinden çok, kendi dışında kalanlarla ilgilenmeyi...
* [[Şüphe|Kuşku]]lar, mutluluğu bize haram etmeye yeter.
<!-- N-->
* Nice hastalıklar vardır, elde olmayanı istemekten gelir.
<!-- O-->
* Olmadığın biri olarak sevilmektense, olduğun biri olarak nefret edilmek daha iyidir.
* Öfke, aklın alevini söndüren büyük bir rüzgârdır.
<!-- P-->
* [[Platon]]'un anlattığı, hiçbir tasın içinde alıkonulamayan Ameles kaynağının suyunu andırır. Her an, getirdiği her şeyi alıp götürür.
<!-- R-->
* Ruhumuz bir değer kazandıysa, başka ruhlara göre daha candan tutuştuğu için kazandı.
* Sadece anlamlı olanı, kesin net olanı, gerekli olanı göstermeye, doğal olanı seçip sergilemeye itina gösterdim. İşte burada zeki okuyucu, bizzat kendisi ilave ve çıkarmalar yaparak eksikliği giderecektir. İşte ben buna "okuyucu ile işbirliği" adını veriyorum.<ref>Boyacıoğlu, Fuat. "Andre Gide'de Okuyucu Durumu", s. 139</ref>
<!-- U-->
* [[Umut]]suzluk nedeniyle korkup kaçma. Umut umutsuzluğun ötesindedir. Aş, yürü, geç onu. Karanlık geçidin ötesinde, ışık bulacaksın.
* Yazık! En güzel yollar uçurumlarda bitermiş.
* Yazanlar öylesine çok, okuyanlar öylesine az ki!
<!-- Y-->
* [[Yaşam]], çok zalim bir öğretmendir. Önce sınav yapar, sonra dersi verir.
* Yaşıyorlar, yaşar gibiler, ama yaşadıklarını bilmeyen bir halleri var.
* Yerinmeler, acınmalar, pişmanlıklar, arkadan bakınca geçmişin sevinçleridir. Geriye bakmayı sevmem ve geçmişimi uzaklarda bırakırım, tıpkı bir kuşun uçmak için gölgesini terk etmesi gibi. Her sevinç bizi bekler hep; fakat her zaman yatağı boş bulmak, yalnız olmak ve kendisine bir dul gibi gelinmesini ister. Her sevinç, günden güne bozulan çölün kudret helvasına benzer.
* Yükümüz ne kadar ağır ve zahmetli olursa, ruhumuzu o oranda eğitir ve yüceltir.
==Kaynakça==
{{Kaynakça}}
{{Vikiler|
commons= Category:André Gide |
wikispecies= |
wikt= |
b= |
s= |
w= André Gide |
n= |
m= |
}}
[[Kategori:Kişiler-A]]
[[Kategori:Fransız yazarlar]]
[[Kategori:Nobel Ödülü sahipleri]]
[[Kategori:Nobel Edebiyat Ödülü sahipleri]]
[[Kategori:Fransız oyun yazarları]]
[[Kategori:1869 doğumlular]]
[[Kategori:1951 yılında ölenler]]
sxlrg4n5npkjlgx191ygwwuptc4olee
Anton Çehov
0
2061
232842
217346
2025-06-10T20:24:55Z
Brightt11
34669
/* Sözleri */ dz, değiştirildi: mükafat → mükâfat [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232842
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi}}
'''Anton Pavloviç Çehov''', Rus tiyatro yazarı ve modern kısa öykülerin kurucularındandır.
== Sözleri ==
* Başkalarının günahlarıyla aziz olunamaz.
* [[Gotama Buda|Buda]], [[Muhammed]], [[William Shakespeare|Shakespeare]] ne talihli kişilermiş ki, sevgili yakınları ile hekimler onları coşkuya kapıldıkları, esinlenip vecde geldikleri için tedavi etmeye kalkışmamışlar.<ref>Anton Çehov. "Kara Keşiş". ''The Artist''.</ref>
* Hiçbir şey istemeyen, hiçbir umudu olmayan ve hiçbir şeyden korkmayan kişi asla bir [[sanat]]çı olamaz.<ref>''Chekhov on Theatre'', Hal Leonard Corporation, 2013.</ref>
* Herkesin [[tanrı]]sı aynıdır; farklı olan sadece insanlardır.<ref>Anton Çehov. ''The Duel'' (1891).</ref>
* [[Yalnızlık|Yalnız]] yaşayan insanların zihinlerinde her zaman seve seve paylaşacakları bir şeyler vardır.<ref>Anton Çehov. ''About Love'' (1898).</ref>
* Belki de [[aşk|aşık]] olduğumuzda yaşadığımız duygular normal bir durumu temsil ediyordur. Aşık olmak, olması gereken bir kişiyi gösterir.<ref>Michael C. Finke. ''Seeing Chekhov: Life And Art'' (2005). Cornell Üniversitesi Yayınları.</ref>
* [[Rusya]]'nın tamamı bizim meyve bahçemizdir.<ref>Anton Çehov (1904). ''The Cherry Orchard''.</ref>
* [[Para]] da tıpkı votka gibi insanları eksantrik bir hale getirir.<ref>Rocos, Cleo, ''The Power of Positive Drinking'', Random House, 2013.</ref>
* Lanet olası hayat! En acı ve kırıcı olan şey, bu hayatın acılara karşılık mükâfatla sona ermemesi. Operadaki gibi zaferlerle değil, ölümle son bulacak olması.<ref>Çehov, A. 2020, Altıncı Koğuş(16. Basım). İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları.</ref>
== Hakkında söylenenler ==
* Hiçbir yazar, Çehov'dan daha az özenerek Çehov'unki gibi zavallı karakterler oluşturmamıştır.<ref>Vladimir Nabokov. “Anton Chekhov”. Lectures on Russian Literature.</ref>
** [[Vladimir Nabokov]]
== Kaynakça ==
{{Kaynakça}}
{{Vikiler|
commons=Anton Chekhov |
wikispecies= |
wikt= |
b= |
s= |
w= Anton Çehov |
n= |
m= |
}}
[[Kategori:Rus yazarlar]]
[[Kategori:Kişiler-A]]
[[Kategori:Rus oyun yazarları]]
[[Kategori:1860 doğumlular]]
[[Kategori:1904 yılında ölenler]]
pvcecqmzovd2hxdqbetpxg23w3fi8en
Voltaire
0
2075
232679
224578
2025-06-10T19:08:49Z
Brightt11
34669
/* Kaynaksız */ rüzgar > rüzgâr, değiştirildi: rüzgar → rüzgâr [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232679
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi}}
[[Dosya:Chodowiecki - Voltaire am Schreibtisch. 1778.jpg|küçükresim|200pik|[[İyilik|İyi]] [[ahlak]] [[insan]]lar arasında bir nezaket alışverişidir; bu alışverişte yer almayan değersizdir.]]
[[Dosya:Voltaire-statue.jpg|küçükresim|sağ|170pik|[[Çalışmak]] bizi şu üç beladan kurtarır: Can sıkıntısı, kötü alışkanlıklar ve yoksulluk.]]
[[Dosya:Niagara falls - Winter - Prospect point view at night.jpg|küçükresim|sağ|170pik|[[Hoşgörü]] nedir? Hoşgörü insanlığın bir parçasıdır. Hepimizin hataları ve eksikleri var; karşılıklı olarak birbirimizin hata ve eksiklerini bağışlayalım..]]{{Ek kaynak gerekli}}
'''François Marie Arouet''' veya tanındığı mahlasıyla '''Voltaire''', Fransız yazar ve filozof.
<center><small>Sözler alfabetik sıraya göre düzenlenmiştir.</small></center>
<small>
: {{ABC}}
</small>
==Sözleri==
=== Kaynaklı ===
<!-- A -->
<!-- B -->
* Batıl inançlar tüm [[dünya]]nın alev almasına yol açar; [[felsefe]] bu yangını söndürür.<ref>Jack Huberman, Ateist Aforizmalar, Maya Kitap, s. 363</ref>
<!-- C -->
* '''[[Cennet]] (var) olduğum yerdir.'''
**Orijinali: ''Le paradis terrestre est où je suis.''
** ''Le Mondain'' (1736)
<!-- E -->
* '''Eğer [[Tanrı]] var olmasaydı, onu icat etmek gerekirdi.'''<ref>Elemental Theology: An Introductory Survey of Conservative Doctrine - Sayfa 44</ref><ref>Bonhomme, Denise. What Voltaire Tries to Tell Us, sayfa 118.</ref>
**Orijinali: ''Si Dieu n'existait pas, il faudrait l'inventer.''
** ''Épître à l'Auteur du Livre des Trois Imposteurs'' (10 Kasım 1770)
* '''[[Erdem]] [[özgürlük|özgürlüğü]] gerektirir''', bir yükü taşımak aktif bir [[güç]] gerektirdiği için. Baskı yönetimi altında [[erdem]] bulunmaz ve erdemsiz bir [[din]] de bulunmaz. Beni bir kul haline getirirsen böylece ben o şey için uygun olmayan biri haline gelmiş olurum. Egemenlik dahi benim üzerimde, beni [[doğa]]sı seçme ve özgür iradeye dayalı [[din]]e yönlendirmek hakkına sahip değildir.
** '''Orijinali''': ''La vertu suppose la liberté, comme le transport d’un fardeau suppose la force active. Dans la contrainte point de vertu, et sans vertu point de religion. Rends-moi esclave, je n’en serai pas meilleur. Le souverain même n’a aucun droit d’employer la contrainte pour amener les hommes à la religion, qui suppose essentiellement choix et liberté.''
** Voltaire, "Canon Law: Ecclesiastical Ministry," ''Questions sur l'Encyclopédie'' (1771)
<!-- F -->
* '''Faniler eşittir; doğum değil<br>[[Erdem]]dir farkı yaratan (yapan)'''
**Orijinali: ''Les mortels sont égaux; ce n'est pas la naissance,''<br>''C'est la seule vertu qui fait la différence.''
** ''Eriphile'' (1732)
<!-- G -->
* '''[[Gerçek|Gerçeği]] sev. Ancak hatayı affet.'''
**Orijinali: ''Aime la vérité, mais pardonne à l'erreur.''
**''"Deuxième discours: de la liberté," Sept Discours en Vers sur l'Homme'' (1738).
<!-- H -->
* [[Gerçek|Hakiki]] bir ihtiyacın olmadığı yerde hakiki bir hazzın var olması söz konusu olamaz.<ref>Arthur Schopenhauer, Merhamet, Dergah Yayınları, s. 77</ref>
* '''[[Hoşgörü]] nedir? Hoşgörü insanlığın bir parçasıdır. Hepimizin hataları ve eksikleri var; karşılıklı olarak birbirimizin hata ve eksiklerini bağışlayalım, çünkü, hoşgörü doğanın ilk yasasıdır.'''
**''"Tolerance" (1764)''
<!-- İ -->
* '''İnsanlığın en güzel görevi [[adalet]] dağıtmasıdır.'''
**Orijinali: ''Le plus grand malheur des gents intelligentes est d’avoir à se débrouiller des malfaisances des imbéciles''.
* [[İnsan]]oğlu hiç de kötü yaratılmamıştır; ama hastalandığı gibi kötüleşir de.<ref>Dünya Bilgelerinden Özlü Sözler, Müzeyyen Tüzün, Sis, 2012, s. 143</ref>
* '''İtiraf ediyorum, Yahudiler de barbar bir millettir. Paris veya Londra kadar bile hak iddia etmedikleri ufak ve şanssız bir memleketin bütün yerlilerinin gırtlaklarını acımasızca kesebilirler.'''<ref>Voltaire, Felsefi Sözlük, Boston, J. P. Mendum, 1836</ref>
* '''[[İyi]] [[ahlak]], [[insan]]lar arasında bir nezaket alışverişidir; bu alışverişte yer almayan değersizdir.'''<ref>Voltaire, Felsefi Sözlük, çevirmen Peter Gay, cilt I. s.496</ref>
<!-- K -->
* '''Kutsal Roma İmparatorluğu adıyla kendisini anan ve hala anmaya devam eden bir araya toplanmış yığın, ne kutsaldır, ne Romalıdır ne de imparatorluktur.'''
** Orijinali: "Ce corps qui s'appelait et qui s'appelle encore le saint empire romain n'était en aucune manière ni saint, ni romain, ni empire.
** Essai sur l'histoire générale et sur les mœurs et l'esprit des nations, 70. bölüm (1756)
[[Dosya:Buste de Voltaire.jpg|küçükresim|sağ|170pik|Okulda okuduklarıyla yetinenler, yalnız öğretmenleriyle konuşabilen çocuklara benzerler.]]
[[Dosya:Independence Hall Tower.JPG|küçükresim|170pik|[[Özgürlük]], [[adalet]]ten başka bir şey değildir.]]
[[Dosya:Lanzarote 3 Luc Viatour.jpg|küçükresim|170pik|[[Gerçek|Gerçeği]] sev. Ancak hatayı [[affetmek|affet]].]]
[[Dosya:Statue et tombe de Voltaire-DSC 1988w.jpg|küçükresim|sağ|170pik|Batıl inanç ve [[bilgi]]sizlikten oluşan [[fanatizm]], bütün asırlar boyunca bir hastalık olmuştur.]]
=== Kaynaksız ===
<!-- A -->
* [[Akıl]]lı kişilerin en büyük talihsizliği, salakların abuk subukluklarıyla başa çıkmak zorunda olmalarıdır.
<!-- B -->
* Batıl inanç ve [[bilgi]]sizlikten oluşan [[fanatizm]], bütün asırlar boyunca bir hastalık olmuştur.
* Bir [[insan]]ı cevapları ile değil sorularıyla yargılayın.
* Bu [[dünya]]yı tıpkı dünyaya geldiğimizde onu bulduğumuz gibi aptal ve kötü bir biçimde terk edeceğiz.
<!-- C -->
* Can sıkıcı olmanın sırrı, her şeyi söylemektir.
<!-- Ç -->
* [[Çalışmak]] bizi şu üç beladan kurtarır: Can sıkıntısı, kötü alışkanlıklar ve yoksulluk.
<!-- D -->
* [[Delilik]], birçok şeyi başarılı bir şekilde çok hızlı düşünmek veya bir şeyi özellikle çok düşünmektir.
<!-- E -->
* Ebedi hayatın ne olduğunu bilmem ama, bu dünyadaki hayatımız kötü bir şakadan ibarettir.
* En [[iyi]], iyinin düşmanıdır.
<!-- F -->
<!-- G -->
* Gençleri bırakınız dünyayı hayal ettikleri gibi görsünler, büyüyünce nasıl olsa olduğu gibi göreceklerdir.
* [[Gerçek]] ihtiyaçlar olmadan, gerçek hazlar olmaz.
<!-- H -->
* Hangisi daha tehlikeli: [[fanatizm]] mi yoksa [[ateizm]] mi? Fanatizm, kesinlikle birkaç bin daha tehlikeli; ateizm asla kanlı bir tutku vermez insana. Ancak fanatizm verir; ateizm suçun karşısındadır, fanatizm ise suçu işlemeye yönlendirir.
* Hayat sevilirse de, yokluk denilen şeyin de sevilecek yönleri yok değildir.
* Her [[insan]], yapmadığı tüm [[iyilik]]lerden suçludur.
* Her şeyden önce [[insan]] olunmalı; ondan sonra doktor.
* [[Hırs]], bir sandalın yelkenini şişiren rüzgâra benzer; fazlası gemiyi batırır, azı da gemiyi olduğu yerde tutar.
<!-- İ -->
* [[İnsan]] düşüncesinin [[tarih]]i, insan budalalığını ortaya koyar.
* [[İnsan]], istediği an özgür olur.
* [[İnsan]] zeka karşısında eğilir ama şefkat karşısında diz çöker.
* İnsana [[ölüm]] kadar acı da gereklidir.
* [[İnsan]]lar ancak hayalleriyle yaşar ve biraz yaşamaya başlayınca tüm hayallerini kaybederler...
* [[İnsan]]lar yiyecek yemekleri ve yatacak yerleri olduğunda düşünmeyi reddederler.
<!-- K -->
* Kendine [[güven]]en herkes dünyayı yönetebilir.
* Kötü [[insan]]lar, iyi insanları sınamaya yarar!
* Kulak, yüreğe giden bir caddedir.
<!-- N -->
* Ne yaparsan yap; rezilliği yoket.
<!-- O -->
* [[Okul]]da okuduklarıyla yetinenler, yalnız öğretmenleriyle konuşabilen çocuklara benzerler.
<!-- Ö -->
* [[Öfke]]ni aklınla yenemiyorsan, kendini insandan sayma.
* [[Özgürlük]], [[adalet]]ten başka bir şey değildir.
<!-- P -->
* Pek az [[insan]] başkalarının deneylerinden yararlanmayı bilecek kadar [[akıl]]lıdır.
<!-- S -->
* Sıkıcı olmanın sırrı her şeyi anlatmaktır.
* Sizi saçmalıklara inandırabilenler, size katliam yaptırabilirler.
<!-- T -->
* [[Tanrı]]'ya tek bir dua ettim: "Düşmanlarımı komik duruma düşür!" O da kabul etti.
* Tehlikeleri seçemeyen adama hemen kahraman gözüyle bakmak yanlıştır.
* Teori yapmadan çalışalım, [[hayat]]ı çekilir kılmanın yegane yolu budur.
* Tüm duyarlı nesneler, aynı günde doğmuş benim gibi [[acı]] çeker, benim gibi ölürler. Kartal ödlek kurbanı üstüne çullanmış... Titreyen organları kanlı gagasıyla parçalar. [[Savaş]]ın toz dumanında yuvarlanan adam; can çekişen arkadaşının kanıyla kanı karışmakta, Beklerken leş kargalarına yem olma sırasını. Evet, her kişide tüm dünya sızlanmakta. Hepsi ıstırap için doğmuş, birbirini yok etmekte. Peki, bu korkunç kaos ne için? Her birimizin acısı hepimize [[mutluluk]] mu dersin! Ne kutsanacak [[dünya]], öyleyse!!!
<!-- V -->
* Vahşiler hariç, bütün bilinen [[dünya]] kitaplarla yönetilir.
<!-- Y -->
* Yaşayanlara saygı borçluyuz az çok, ölenlere tek borcumuz kalmıştır: [[Gerçek]]!
== Kaynakça ==
{{Kaynakça}}
{{Vikiler|
commons=Voltaire |
wikispecies= |
wikt= |
b= |
s= |
w= Voltaire |
n= |
m= |
}}
[[Kategori:Kişiler-V]]
[[Kategori:Fransız yazarlar]]
[[Kategori:Fransız filozoflar]]
[[Kategori:Deistler]]
mka0yaf0tfwlzmaoabshndlu2p7sruh
232863
232679
2025-06-10T20:31:40Z
Brightt11
34669
/* Kaynaklı */ dz, değiştirildi: Dergah → Dergâh [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232863
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi}}
[[Dosya:Chodowiecki - Voltaire am Schreibtisch. 1778.jpg|küçükresim|200pik|[[İyilik|İyi]] [[ahlak]] [[insan]]lar arasında bir nezaket alışverişidir; bu alışverişte yer almayan değersizdir.]]
[[Dosya:Voltaire-statue.jpg|küçükresim|sağ|170pik|[[Çalışmak]] bizi şu üç beladan kurtarır: Can sıkıntısı, kötü alışkanlıklar ve yoksulluk.]]
[[Dosya:Niagara falls - Winter - Prospect point view at night.jpg|küçükresim|sağ|170pik|[[Hoşgörü]] nedir? Hoşgörü insanlığın bir parçasıdır. Hepimizin hataları ve eksikleri var; karşılıklı olarak birbirimizin hata ve eksiklerini bağışlayalım..]]{{Ek kaynak gerekli}}
'''François Marie Arouet''' veya tanındığı mahlasıyla '''Voltaire''', Fransız yazar ve filozof.
<center><small>Sözler alfabetik sıraya göre düzenlenmiştir.</small></center>
<small>
: {{ABC}}
</small>
==Sözleri==
=== Kaynaklı ===
<!-- A -->
<!-- B -->
* Batıl inançlar tüm [[dünya]]nın alev almasına yol açar; [[felsefe]] bu yangını söndürür.<ref>Jack Huberman, Ateist Aforizmalar, Maya Kitap, s. 363</ref>
<!-- C -->
* '''[[Cennet]] (var) olduğum yerdir.'''
**Orijinali: ''Le paradis terrestre est où je suis.''
** ''Le Mondain'' (1736)
<!-- E -->
* '''Eğer [[Tanrı]] var olmasaydı, onu icat etmek gerekirdi.'''<ref>Elemental Theology: An Introductory Survey of Conservative Doctrine - Sayfa 44</ref><ref>Bonhomme, Denise. What Voltaire Tries to Tell Us, sayfa 118.</ref>
**Orijinali: ''Si Dieu n'existait pas, il faudrait l'inventer.''
** ''Épître à l'Auteur du Livre des Trois Imposteurs'' (10 Kasım 1770)
* '''[[Erdem]] [[özgürlük|özgürlüğü]] gerektirir''', bir yükü taşımak aktif bir [[güç]] gerektirdiği için. Baskı yönetimi altında [[erdem]] bulunmaz ve erdemsiz bir [[din]] de bulunmaz. Beni bir kul haline getirirsen böylece ben o şey için uygun olmayan biri haline gelmiş olurum. Egemenlik dahi benim üzerimde, beni [[doğa]]sı seçme ve özgür iradeye dayalı [[din]]e yönlendirmek hakkına sahip değildir.
** '''Orijinali''': ''La vertu suppose la liberté, comme le transport d’un fardeau suppose la force active. Dans la contrainte point de vertu, et sans vertu point de religion. Rends-moi esclave, je n’en serai pas meilleur. Le souverain même n’a aucun droit d’employer la contrainte pour amener les hommes à la religion, qui suppose essentiellement choix et liberté.''
** Voltaire, "Canon Law: Ecclesiastical Ministry," ''Questions sur l'Encyclopédie'' (1771)
<!-- F -->
* '''Faniler eşittir; doğum değil<br>[[Erdem]]dir farkı yaratan (yapan)'''
**Orijinali: ''Les mortels sont égaux; ce n'est pas la naissance,''<br>''C'est la seule vertu qui fait la différence.''
** ''Eriphile'' (1732)
<!-- G -->
* '''[[Gerçek|Gerçeği]] sev. Ancak hatayı affet.'''
**Orijinali: ''Aime la vérité, mais pardonne à l'erreur.''
**''"Deuxième discours: de la liberté," Sept Discours en Vers sur l'Homme'' (1738).
<!-- H -->
* [[Gerçek|Hakiki]] bir ihtiyacın olmadığı yerde hakiki bir hazzın var olması söz konusu olamaz.<ref>Arthur Schopenhauer, Merhamet, Dergâh Yayınları, s. 77</ref>
* '''[[Hoşgörü]] nedir? Hoşgörü insanlığın bir parçasıdır. Hepimizin hataları ve eksikleri var; karşılıklı olarak birbirimizin hata ve eksiklerini bağışlayalım, çünkü, hoşgörü doğanın ilk yasasıdır.'''
**''"Tolerance" (1764)''
<!-- İ -->
* '''İnsanlığın en güzel görevi [[adalet]] dağıtmasıdır.'''
**Orijinali: ''Le plus grand malheur des gents intelligentes est d’avoir à se débrouiller des malfaisances des imbéciles''.
* [[İnsan]]oğlu hiç de kötü yaratılmamıştır; ama hastalandığı gibi kötüleşir de.<ref>Dünya Bilgelerinden Özlü Sözler, Müzeyyen Tüzün, Sis, 2012, s. 143</ref>
* '''İtiraf ediyorum, Yahudiler de barbar bir millettir. Paris veya Londra kadar bile hak iddia etmedikleri ufak ve şanssız bir memleketin bütün yerlilerinin gırtlaklarını acımasızca kesebilirler.'''<ref>Voltaire, Felsefi Sözlük, Boston, J. P. Mendum, 1836</ref>
* '''[[İyi]] [[ahlak]], [[insan]]lar arasında bir nezaket alışverişidir; bu alışverişte yer almayan değersizdir.'''<ref>Voltaire, Felsefi Sözlük, çevirmen Peter Gay, cilt I. s.496</ref>
<!-- K -->
* '''Kutsal Roma İmparatorluğu adıyla kendisini anan ve hala anmaya devam eden bir araya toplanmış yığın, ne kutsaldır, ne Romalıdır ne de imparatorluktur.'''
** Orijinali: "Ce corps qui s'appelait et qui s'appelle encore le saint empire romain n'était en aucune manière ni saint, ni romain, ni empire.
** Essai sur l'histoire générale et sur les mœurs et l'esprit des nations, 70. bölüm (1756)
[[Dosya:Buste de Voltaire.jpg|küçükresim|sağ|170pik|Okulda okuduklarıyla yetinenler, yalnız öğretmenleriyle konuşabilen çocuklara benzerler.]]
[[Dosya:Independence Hall Tower.JPG|küçükresim|170pik|[[Özgürlük]], [[adalet]]ten başka bir şey değildir.]]
[[Dosya:Lanzarote 3 Luc Viatour.jpg|küçükresim|170pik|[[Gerçek|Gerçeği]] sev. Ancak hatayı [[affetmek|affet]].]]
[[Dosya:Statue et tombe de Voltaire-DSC 1988w.jpg|küçükresim|sağ|170pik|Batıl inanç ve [[bilgi]]sizlikten oluşan [[fanatizm]], bütün asırlar boyunca bir hastalık olmuştur.]]
=== Kaynaksız ===
<!-- A -->
* [[Akıl]]lı kişilerin en büyük talihsizliği, salakların abuk subukluklarıyla başa çıkmak zorunda olmalarıdır.
<!-- B -->
* Batıl inanç ve [[bilgi]]sizlikten oluşan [[fanatizm]], bütün asırlar boyunca bir hastalık olmuştur.
* Bir [[insan]]ı cevapları ile değil sorularıyla yargılayın.
* Bu [[dünya]]yı tıpkı dünyaya geldiğimizde onu bulduğumuz gibi aptal ve kötü bir biçimde terk edeceğiz.
<!-- C -->
* Can sıkıcı olmanın sırrı, her şeyi söylemektir.
<!-- Ç -->
* [[Çalışmak]] bizi şu üç beladan kurtarır: Can sıkıntısı, kötü alışkanlıklar ve yoksulluk.
<!-- D -->
* [[Delilik]], birçok şeyi başarılı bir şekilde çok hızlı düşünmek veya bir şeyi özellikle çok düşünmektir.
<!-- E -->
* Ebedi hayatın ne olduğunu bilmem ama, bu dünyadaki hayatımız kötü bir şakadan ibarettir.
* En [[iyi]], iyinin düşmanıdır.
<!-- F -->
<!-- G -->
* Gençleri bırakınız dünyayı hayal ettikleri gibi görsünler, büyüyünce nasıl olsa olduğu gibi göreceklerdir.
* [[Gerçek]] ihtiyaçlar olmadan, gerçek hazlar olmaz.
<!-- H -->
* Hangisi daha tehlikeli: [[fanatizm]] mi yoksa [[ateizm]] mi? Fanatizm, kesinlikle birkaç bin daha tehlikeli; ateizm asla kanlı bir tutku vermez insana. Ancak fanatizm verir; ateizm suçun karşısındadır, fanatizm ise suçu işlemeye yönlendirir.
* Hayat sevilirse de, yokluk denilen şeyin de sevilecek yönleri yok değildir.
* Her [[insan]], yapmadığı tüm [[iyilik]]lerden suçludur.
* Her şeyden önce [[insan]] olunmalı; ondan sonra doktor.
* [[Hırs]], bir sandalın yelkenini şişiren rüzgâra benzer; fazlası gemiyi batırır, azı da gemiyi olduğu yerde tutar.
<!-- İ -->
* [[İnsan]] düşüncesinin [[tarih]]i, insan budalalığını ortaya koyar.
* [[İnsan]], istediği an özgür olur.
* [[İnsan]] zeka karşısında eğilir ama şefkat karşısında diz çöker.
* İnsana [[ölüm]] kadar acı da gereklidir.
* [[İnsan]]lar ancak hayalleriyle yaşar ve biraz yaşamaya başlayınca tüm hayallerini kaybederler...
* [[İnsan]]lar yiyecek yemekleri ve yatacak yerleri olduğunda düşünmeyi reddederler.
<!-- K -->
* Kendine [[güven]]en herkes dünyayı yönetebilir.
* Kötü [[insan]]lar, iyi insanları sınamaya yarar!
* Kulak, yüreğe giden bir caddedir.
<!-- N -->
* Ne yaparsan yap; rezilliği yoket.
<!-- O -->
* [[Okul]]da okuduklarıyla yetinenler, yalnız öğretmenleriyle konuşabilen çocuklara benzerler.
<!-- Ö -->
* [[Öfke]]ni aklınla yenemiyorsan, kendini insandan sayma.
* [[Özgürlük]], [[adalet]]ten başka bir şey değildir.
<!-- P -->
* Pek az [[insan]] başkalarının deneylerinden yararlanmayı bilecek kadar [[akıl]]lıdır.
<!-- S -->
* Sıkıcı olmanın sırrı her şeyi anlatmaktır.
* Sizi saçmalıklara inandırabilenler, size katliam yaptırabilirler.
<!-- T -->
* [[Tanrı]]'ya tek bir dua ettim: "Düşmanlarımı komik duruma düşür!" O da kabul etti.
* Tehlikeleri seçemeyen adama hemen kahraman gözüyle bakmak yanlıştır.
* Teori yapmadan çalışalım, [[hayat]]ı çekilir kılmanın yegane yolu budur.
* Tüm duyarlı nesneler, aynı günde doğmuş benim gibi [[acı]] çeker, benim gibi ölürler. Kartal ödlek kurbanı üstüne çullanmış... Titreyen organları kanlı gagasıyla parçalar. [[Savaş]]ın toz dumanında yuvarlanan adam; can çekişen arkadaşının kanıyla kanı karışmakta, Beklerken leş kargalarına yem olma sırasını. Evet, her kişide tüm dünya sızlanmakta. Hepsi ıstırap için doğmuş, birbirini yok etmekte. Peki, bu korkunç kaos ne için? Her birimizin acısı hepimize [[mutluluk]] mu dersin! Ne kutsanacak [[dünya]], öyleyse!!!
<!-- V -->
* Vahşiler hariç, bütün bilinen [[dünya]] kitaplarla yönetilir.
<!-- Y -->
* Yaşayanlara saygı borçluyuz az çok, ölenlere tek borcumuz kalmıştır: [[Gerçek]]!
== Kaynakça ==
{{Kaynakça}}
{{Vikiler|
commons=Voltaire |
wikispecies= |
wikt= |
b= |
s= |
w= Voltaire |
n= |
m= |
}}
[[Kategori:Kişiler-V]]
[[Kategori:Fransız yazarlar]]
[[Kategori:Fransız filozoflar]]
[[Kategori:Deistler]]
hxboi8rp6yv1r6zg9ysld7y1ed47ujo
Arif Nihat Asya
0
2261
232686
196246
2025-06-10T19:09:10Z
Brightt11
34669
/* top */ rüzgar > rüzgâr, değiştirildi: rüzgar → rüzgâr [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232686
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi}}
'''Arif Nihat Asya''' (7 Şubat 1904, Çatalca, [[İstanbul]] - 5 Ocak 1975, Ankara), Milliyetçi şiirleriyle tanınan Türk şairdir.
* Bir saçı okşamaz, bir alnı serinletmez, bir yelkeni şişirmez, bir eteği havalandırmazsın. Neyleyim senin gibi rüzgârı.
* Duvarda bir gedik açmaya bir taşın eskimesi yeter.
* En büyük acı, acıtmaz olmuş zincirlerin acısıdır; köleliği kabul etmenin, başkaldırmaktan vazgeçmenin acısıdır.
* Kalemini bir silah gibi değil, bir kaşık gibi tut yoksa aç kalırsın.Diyordu bir kitabında.
* Vazoyla saksının farkını sen söyleme, çiçeklerden sor !
* Bu kitabın kaç dakikada okunduğunu bırak, kaç senede yazıldığını düşün.
* Gözler kalbin aynasıdır.Ama sen yine de gözüne kalbini sorma...
* "Düşünüyorum, o halde varım." demiş Descartes ama Arif Nihat Asya ise "Hayır, yanlış.Düşünülüyorum, o halde varım." demiştir.
* İnanmak;basamakların çıkamadığı yere kanatlarınla tırmanmak.
* Işığı önüne al, yürü! Gölgen arkadan ister gelsin, ister gelmesin.
* İçimizden biri köprü olmaya razı olmazsa, kıyamete kadar bu suyun kıyılarını bekleriz.
* O da bir gazi olmak istedi. Fakat ona anlatmak gerekti ki, şehit olmayı göze almayan gazi olamaz.
* Kulun olarak doğmasaydım, kendiliğimden gelir fahri kulun olurdum Allah'ın.
* Bütün dualarımızda uzun yaşamak isteği var.Eni olmazsa bir ömrün, boyu olmuş ne çıkar.
* Koku, tat, sıcak... sende her aradığım vardı: Seni soğuk bulanlar, ısıtamayanlardı.
* Sanatkar halıda gülü dikensiz yapmış..Ayakların incinmesin diye.
* Bir kuşa yeten yuva iki kuşa da yeter.
* Tekerleri dört köse bir arabaya bindirdiler bizi, bir gidiştir gidiyoruz.
* Hastalık, sevgisizlik, öksüzlük...<br>Neler geçirdim ben!<br>Çıkabilseydi bir, "güzel" diyecek<br>Güzelleşirdim ben!
* Boyasına güvenen halılar güneşten korkmaz.
{{Vikipedi}}
[[Kategori:Türk şairler]]
[[Kategori:Kişiler-A]]
[[Kategori:1904 doğumlular]]
[[Kategori:1975 yılında ölenler]]
28uqztgeos4a2rmrz02nragu7psmx49
Mektupçu Agah
0
2264
232759
173107
2025-06-10T19:13:03Z
Brightt11
34669
/* top */ kağıt > kâğıt, değiştirildi: Kağıt → kâğıt [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232759
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi}}
{{kaynak geliştir}}
*Ağaç inceliğinden, adam kalınlığından kırılır.
*Söylediğin yalanı kaydet ki unutmayasın!
*kâğıt üzerine geçmeyen ilim; zayi, iki dudağı aşan sır; şayidir.
[[Kategori:Kişiler-M]]
hcffoagkhrin3bnrfwtxjfmjq4fuvim
Hayâlî
0
2278
232860
192762
2025-06-10T20:29:33Z
Brightt11
34669
/* top */ dz, değiştirildi: hal → hâl [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232860
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi}}
{{Vikipedi|Hayâlî (şair)}}
'''Hayâlî''' (?-1557) [[w:Türk|Türk]] [[w:Divan edebiyatı|Divan edebiyatı]] şairi.
* İstiyorsan almağı hikmet kitâbından sebak <br/> ''Hâme-i kudret ne yazmış safha-i ruhsâra bak''
: ''(Hikmet kitabından ders almayı istiyorsan, kudret kalemi yanak sayfasına ne yazmış, bak!)''
* Eyledüm hengâme-i Ferhâd u Kays'ı ber-taraf'' <br/> ''Aşk meydânında benden özge şîrîn-kâr yok.
: ''(Ferhad ve Kays kavgasını bir tarafa attım. Aşk meydanında benden başka hoş muamele eden yok.)''
* Âlem-i ervâhda Mecnûn duâ eyler bana'' <br/> Hayr ile yâd eylemek lâzım kişi üstâdını.
: ''(Mecnun ruhlar aleminde bana dua eder. Zira kişinin, üstadını hayırla anması lazımdır.)''
* Aşk bir şem'-i ilâhîdür benem pervânesi <br/> Şevk bir zencîrdür gönlüm anun dîvânesi.
: ''(Aşk, ilahi bir mumdur, pervanesi benim. Şevk bir zincirdir, gönlüm onun delisi.)''
* Ölmek dirilmek emr-i İlâh idigin bilir <br/>Şol kimsenin ki fehm ile tab'-ı selîmi var
: ''(Anlayışı, aklı selimi olan kimse, ölmenin de dirilmenin de emr-i İlahî olduğunu bilir.)''
* Dilber oldur ki mahabbet eden kîni ola <br/> Âşık öldürmek anın san'at ü âyîni ola
: ''(Sevgili odur ki, kendini sevene her zaman fenalık etmeyi düşünsün; âşıklarını öldürmek, alışkanlığı ve hüneri olsun.)''
* Fürkat öldürdü Hayâli bendeni lûtf et yetiş <br/>Sen mürüvvet kanına lâyık mıdır te'hirler
: ''(Hayâlî kulunu ayrılık öldürdü lütfet, yetiş. Senin gibi iyilik severe geriye bırakmalar yakışmaz)''
* Gam-ı aşkında ölürsem ser-i kûyunda defn eylen <br/> Şehîd olanlarun çünkim yeri Firdevs-i a’lâdur
: ''(Aşkının üzüntüsü ile ölürsem, beni köyünün başına defnedin. Çünkü şehit olanların yeri Firdevs cennetidir.)''
* Ölsek Hayâli derdimizi âleme yine <br/>Söyler zebân-ı hâl ile seng-i mezârımız
: ''(Biz bu hâl ile ölürsek, derdimizi hâl diliyle mezar taşlarımız anlatır.)''
* Almadan bûse-i yârı ger ölem ey hemdem <br/>Suyum ısıtmaga şeftali budağın yakasın
: ''(Ey dostum, sevgilinin yanağını öpme arzusuyla ölürsem, suyumu ısıtmak için şeftali ağacı yakılsın.)''
* Ruhu nârındaki hâli buhûru bûyun istersen <br/> Ölüne dahi günlük vermezin der gör o fettânı
: ''(Sevgilinin ateşi andıran yanağı içindeki benden oluşan tütsü kokusunu istersem; gör o fettan güzeli ki, ölüne dahi günlük vermem, der.)''
* Cihân-ârâ cihân içindedür arayıbilmezler <br/> O mâhîler ki deryâ içredür deryâyı bilmezler.
[[Kategori:Türk şairler]]
[[Kategori:Kişiler-H]]
kigokfl8dwz4bjxvedxc8tqxawkay3p
İsa
0
2339
232724
207059
2025-06-10T19:10:09Z
Brightt11
34669
/* B */ rüzgar > rüzgâr, değiştirildi: Rüzgar → rüzgâr [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232724
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi
| isim = Nasıralı Yeşua
| resim_adı = Good shepherd 02b close.jpg
| resim_başlığı = "İyi Çoban", Callixtus Katakombu, 3. yüzyıl
| doğum_tarihi = yaklaşık MÖ 4
| doğum_yeri = Yahudiye
| ölüm_tarihi = yaklaşık MS 30/33
}}
[[Dosya:Saint Remy Catholic Church (Russia, Ohio) - stained glass, Let the Children Come to Me.jpg|küçükresim|sağ|200pik|Size doğrusunu söyleyeyim, yolunuzdan dönüp küçük çocuklar gibi olmazsanız, Göklerin Egemenliği’ne asla giremezsiniz.]]
'''[[w:İsa|Yeşua]]''' (İslam ülkelerinde '''İsa''' olarak tanınır, MÖ 4 – MS 30-33), [[w:Hristiyanlık|Hristiyanlık]]taki temel figür, öğretici, nihai kurtuluşun Seçilmiş'i ''[Mesih'i/Mesh edilmiş'i]'' ve Hristiyanlığa göre [[Tanrı]]'nın Oğlu ve Mesih. [[w:Maniheizm|Maniciler]], [[w:Gnostisizm|Gnostikler]], [[w:İslam|Müslümanlar]], [[w:Bahâîlik|Bahâîler]] ve diğerleri dinlerinde Yeşua'ya farklı yorumlarla yer vermiştir.
==Hristiyan kaynakları==
===A===
* Ağızdan çıkan, yürekten kaynaklanır. [[İnsan]]ı kirleten de budur. Çünkü kötü düşünceler, cinayet, zina, fuhuş, hırsızlık, yalan yere tanıklık ve iftira hep yürekten kaynaklanır.<ref>Kutsal Kitap, Matta [http://incil.info/arama/Matta+15:18-19 15:18-19]</ref>
* Alfa ve Omega, birinci ve sonuncu, başlangıç ve son Ben’im.<ref>Kutsal Kitap, Vahiy [http://incil.info/arama/Vahiy+22:13 22:13]</ref>
* Annemle kardeşlerim, Tanrı’nın sözünü duyup yerine getirenlerdir.<ref>Kutsal Kitap, Luka [http://incil.info/arama/Luka+8:21 8:21]</ref>
**''Luka İncili, 8:21, Ona “Annenle kardeşlerin dışarıda duruyor, seni görmek istiyorlar” diye haber verenlere cevabı.''
===B===
* Babam her şeyi bana teslim etti. Oğul’u, Baba’dan başka kimse tanımaz. Baba’yı da Oğul’dan ve Oğul’un O’nu tanıtmak istediği kişilerden başkası tanımaz.<ref>Kutsal Kitap, Matta [http://incil.info/arama/Matta+11:27 11:27]</ref>
*Baba’nın kendi yetkisiyle belirlemiş olduğu zamanları ve tarihleri bilmenize gerek yok. Ama Kutsal Ruh üzerinize inince güç alacaksınız. Yeruşalim’de, bütün Yahudiye ve Samiriye’de ve dünyanın dört bucağında benim tanıklarım olacaksınız.<ref>Kutsal Kitap, Elçilerin İşleri [http://incil.info/arama/El%C3%A7ilerin+%C4%B0%C5%9Fleri+1:7-8 1:7-8]</ref>
**''Elçilerin İşleri, 1:7-8, Havarilerine hitaben.''
* Bana iman eden kişi ölse de yaşayacaktır. Yaşayan ve bana iman eden asla ölmeyecek.<ref>Kutsal Kitap, Yuhanna [http://incil.info/arama/Yuhanna+11:25-26 11:25-26]</ref>
* Başkalarının suçlarını bağışlarsanız, göksel Babanız da sizin suçlarınızı bağışlar. Ama siz başkalarının suçlarını bağışlamazsanız, Babanız da sizin suçlarınızı bağışlamaz.<ref>Kutsal Kitap, Matta [http://incil.info/arama/Matta+6:14-15 6:14-15]</ref>
* Başkasını yargılamayın, siz de yargılanmazsınız. Suçlu çıkarmayın, siz de suçlu çıkarılmazsınız. Başkasını bağışlayın, siz de bağışlanırsınız. Verin, size verilecektir. İyice bastırılmış, silkelenmiş ve taşmış, dolu bir ölçekle kucağınıza boşaltılacak. Hangi ölçekle verirseniz, aynı ölçekle alacaksınız.<ref>Kutsal Kitap, Luka [http://incil.info/arama/Luka+6:37-38 6:37-38]</ref>
* Batıda bir bulutun yükseldiğini görünce siz hemen, ‘Sağanak geliyor’ diyorsunuz, ve öyle oluyor. rüzgârın güneyden estiğini görünce, ‘Çok sıcak olacak’ diyorsunuz, ve öyle oluyor. Sizi ikiyüzlüler! Yeryüzünün ve gökyüzünün görünümünden bir anlam çıkarabiliyorsunuz da, şimdiki zamanın anlamını nasıl oluyor da çıkaramıyorsunuz? Doğru olana neden kendiniz karar vermiyorsunuz? Sizden davacı olanla birlikte yargıca giderken, yolda onunla anlaşmak için elinizden geleni yapın. Yoksa o sizi yargıcın önüne sürükler, yargıç gardiyanın eline verir, gardiyan da sizi hapse atar. Size şunu söyleyeyim, borcunuzun son kuruşunu ödemedikçe oradan asla çıkamazsınız.<ref>Kutsal Kitap, Luka [http://incil.info/arama/Luka+12:54-59 12:54-59]</ref>
* Bedenin ışığı gözdür. Gözünüz sağlamsa, tüm bedeniniz aydınlık olur. Gözünüz bozuksa, bütün bedeniniz karanlık olur. Buna göre, içinizdeki ‘ışık’ karanlıksa, ne korkunçtur o karanlık!<ref>Kutsal Kitap, Matta [http://incil.info/arama/Matta+6:22-23 6:22-23]</ref>
* Ben Babam’dan nasıl yetki aldımsa, galip gelene, yaptığım işleri sonuna dek sürdürene ulusların üzerinde yetki vereceğim.<br />Demir çomakla güdecek onları,<br />Çömlek gibi kırıp parçalayacaktır. Galip gelene sabah yıldızını da vereceğim.<ref>Kutsal Kitap, Vahiy [http://incil.info/arama/Vahiy+2:26-27 2:26-27]</ref>
* Ben dünyanın ışığıyım. Benim ardımdan gelen, asla karanlıkta yürümez, yaşam ışığına sahip olur.<ref>Kutsal Kitap, Yuhanna [http://www.bible.com/tr/bible/170/JHN.8.12.TCL02 8:12]</ref>
* Ben İsa, kiliselerle ilgili bu tanıklığı sizlere iletsin diye meleğimi gönderdim. Davut’un kökü ve soyu Ben’im, parlak sabah yıldızı Ben’im.<ref>Kutsal Kitap, Vahiy [http://incil.info/arama/Vahiy+22:16 22:16]</ref>
* Benim vereceğim sudan içen sonsuza dek susamaz. Benim vereceğim su, içende sonsuz yaşam için fışkıran bir su kaynağı olacak.<ref>Kutsal Kitap, Yuhanna [http://incil.info/arama/Yuhanna+4:14 4:14]</ref>
* Bilirsiniz ki, ulusların önderleri sayılanlar, onlara egemen kesilir, ileri gelenleri de onlara ağırlıklarını hissettirirler. Sizin aranızda böyle olmayacak. Aranızda büyük olmak isteyen, ötekilerin hizmetkârı olsun. Aranızda birinci olmak isteyen, hepinizin kulu olsun. Çünkü İnsanoğlu bile hizmet edilmeye değil, hizmet etmeye ve canını birçokları için fidye olarak vermeye geldi.<ref>Kutsal Kitap, Markos [https://www2.bible.com/tr/bible/170/MRK.10.42-45 10:42-45]</ref>
* Bir kimse sudan ve Ruh’tan doğmadıkça Tanrı’nın Egemenliğine giremez.<ref>Kutsal Kitap, Yuhanna [http://incil.info/arama/Yuhanna+3:5 3:5]</ref>
* Birçokları, ‘Ben O’yum’ ve ‘Zaman yaklaştı’ diyerek benim adımla gelecekler. Onların ardından gitmeyin.<ref>Kutsal Kitap, Luka [http://incil.info/arama/Luka+21:8 21:8]</ref>
* Biri bana gelip de babasını, annesini, karısını, çocuklarını, kardeşlerini, hatta kendi canını bile gözden çıkarmazsa, öğrencim olamaz. Çarmıhını yüklenip ardımdan gelmeyen, öğrencim olamaz. Aranızdan biri bir kule yapmak isterse, bunu tamamlayacak kadar parası var mı yok mu diye önce oturup yapacağı masrafı hesap etmez mi? Çünkü temel atıp da işi bitiremezse, durumu gören herkes, ‘Bu adam inşaata başladı, ama bitiremedi’ diyerek onunla eğlenmeye başlar. Ya da hangi kral başka bir kralla savaşa gittiğinde, üzerine yirmi bin askerle yürüyen düşmana on bin askerle karşı koyabilir miyim diye önce oturup bir değerlendirme yapmaz? Eğer karşı koyamayacaksa, öbürü henüz uzaktayken elçiler gönderip barış koşullarını ister. Aynı şekilde sizden kim varını yoğunu gözden çıkarmazsa, öğrencim olamaz.<ref>Kutsal Kitap, Luka [http://incil.info/arama/Luka+14:25-33 14:25-33]</ref>
===D===
* Dar kapıdan girin. Çünkü kişiyi yıkıma götüren kapı geniş ve yol enlidir. Bu kapıdan girenler çoktur.<ref>Kutsal Kitap, Matta [http://incil.info/arama/Matta+7:13 7:13]</ref>
* Devenin iğne deliğinden geçmesi, zenginin Tanrı Egemenliği’ne girmesinden daha kolaydır.<ref>Kutsal Kitap, Markos [http://incil.info/arama/Markos+10:25 10:25]</ref>
* Dileyin, size verilecek; arayın, bulacaksınız; kapıyı çalın, size açılacaktır. Çünkü her dileyen alır, arayan bulur, kapı çalana açılır.<ref>Kutsal Kitap, Matta [http://incil.info/arama/Matta+7:7-8 7:7-8]</ref>
* Diri Olan Ben’im. Ölmüştüm, ama işte sonsuzluklar boyunca diriyim. Ölümün ve ölüler diyarının anahtarları bendedir. Bunun için gördüklerini, şimdi olanları ve bundan sonra olacakları yaz.<ref>Kutsal Kitap, Vahiy [http://incil.info/arama/Vahiy+1:18-19 1:18-19]</ref>
* Doğruluğunuzu insanların gözü önünde gösteriş amacıyla sergilemekten kaçının. Yoksa göklerdeki Babanız’dan ödül alamazsınız. Bu nedenle, birisine sadaka verirken bunu borazan çaldırarak ilan etmeyin. İkiyüzlüler, insanların övgüsünü kazanmak için havralarda ve sokaklarda böyle yaparlar. Size doğrusunu söyleyeyim, onlar ödüllerini almışlardır. Siz sadaka verirken, sol eliniz sağ elinizin ne yaptığını bilmesin. Öyle ki, verdiğiniz sadaka gizli kalsın. Gizlice yapılanı gören Babanız sizi ödüllendirecektir.<ref>Kutsal Kitap, Matta [http://incil.info/arama/Matta+6:1-4 6:1-4]</ref>
* Dua ettiğiniz zaman ikiyüzlüler gibi olmayın. Onlar, herkes kendilerini görsün diye havralarda ve caddelerin köşe başlarında dikilip dua etmekten zevk alırlar. Size doğrusunu söyleyeyim, onlar ödüllerini almışlardır. Ama siz dua edeceğiniz zaman iç odanıza çekilip kapıyı örtün ve gizlide olan Babanız’a dua edin. Gizlilik içinde yapılanı gören Babanız sizi ödüllendirecektir. Dua ettiğinizde, putperestler gibi boş sözler tekrarlayıp durmayın. Onlar söz kalabalığıyla seslerini duyurabileceklerini sanırlar. Siz onlara benzemeyin! Çünkü Babanız nelere gereksinmeniz olduğunu siz daha O’ndan dilemeden önce bilir. Bunun için siz şöyle dua edin:
::‘Göklerdeki Babamız,
::Adın kutsal kılınsın.
::Egemenliğin gelsin.
::Gökte olduğu gibi, yeryüzünde de
::Senin istediğin olsun.
::Bugün bize gündelik ekmeğimizi ver.
::Bize karşı suç işleyenleri bağışladığımız gibi,
::Sen de bizim suçlarımızı bağışla.
::Ayartılmamıza izin verme.
::Bizi kötü olandan kurtar.
::Çünkü egemenlik, güç ve yücelik
::Sonsuzlara dek senindir! Amin’.<ref>Kutsal Kitap, Matta [http://incil.info/arama/Matta+6:5-13 6:5-13]</ref>
* Dünyanın ışığı sizsiniz. Tepeye kurulan kent gizlenemez. Kimse kandil yakıp tahıl ölçeğinin altına koymaz. Tersine, kandilliğe koyar; evdekilerin hepsine ışık sağlar. Sizin ışığınız insanların önünde öyle parlasın ki, iyi işlerinizi görerek göklerdeki Babanız’ı yüceltsinler!<ref>Kutsal Kitap, Matta [http://incil.info/arama/Matta+5:14-16 5:14-16]</ref>
* Dünyaya ışık geldi, ama insanlar ışığın yerine karanlığı sevdiler. Çünkü yaptıkları işler kötüydü. Kötülük yapan herkes ışıktan nefret eder ve işleri açığa çıkmasın diye ışığa gelmez.<ref>Kutsal Kitap, Yuhanna [http://incil.info/arama/Yuhanna+3:19-20 3:19-20]</ref>
===E===
* Eğer eksiksiz olmak istiyorsan, git, varını yoğunu sat, parasını yoksullara ver; böylece göklerde hazinen olur. Sonra gel, beni izle.<ref>Kutsal Kitap, Matta [http://incil.info/arama/Matta+19:21 19:21]</ref>
**''Matta İncili, 19:21, Tanrı’nın buyruklarını yerine getirdiği halde halen ne eksiği olduğunu soran zengine cevabı.''
* Eğer yalnız sizi sevenleri [[sevgi|severseniz]], bu size ne övgü kazandırır? Günahkârlar bile kendilerini sevenleri sever. Size iyilik yapanlara iyilik yaparsanız, bu size ne övgü kazandırır? Günahkârlar bile böyle yapar. Geri alacağınızı umduğunuz kişilere ödünç verirseniz, bu size ne övgü kazandırır? Günahkârlar bile verdiklerini geri almak koşuluyla günahkârlara ödünç verirler. Ama siz düşmanlarınızı sevin, iyilik yapın, hiçbir karşılık beklemeden ödünç verin. Alacağınız ödül büyük olacak, Yüceler Yücesi’nin oğulları olacaksınız. Çünkü O, nankör ve kötü kişilere karşı iyi yüreklidir. Babanız merhametli olduğu gibi, siz de merhametli olun.<ref>Kutsal Kitap, Luka [http://incil.info/arama/Luka+6:32-36 6:32-36]</ref>
* Ey bütün yorgunlar ve yükü ağır olanlar! Bana gelin, ben size rahat veririm. Boyunduruğumu yüklenin, benden öğrenin. Çünkü ben yumuşak huylu, alçakgönüllüyüm. Böylece canlarınız rahata kavuşur. Boyunduruğumu taşımak kolay, yüküm hafiftir.<ref>Kutsal Kitap, Matta [http://incil.info/arama/Matta+11:28-30 11:28-30]</ref>
===G===
[[Dosya:Dore adultress.jpg|150pik|küçükresim|sağ|200pik|Başkasını yargılamayın, siz de yargılanmazsınız. Suçlu çıkarmayın, siz de suçlu çıkarılmazsınız. Başkasını bağışlayın, siz de bağışlanırsınız.]]
* [[Gerçek|Gerçeği]] bileceksiniz ve gerçek sizi [[özgürlük|özgür]] kılacak.<ref>Kutsal Kitap, Yuhanna [http://incil.info/arama/Yuhanna+8:32 8:32]</ref>
* Gidin!<ref>Kutsal Kitap, Matta [http://incil.info/arama/Matta+8:32 8:32]</ref>
**''Matta İncili, 8:32, Bir kişiyi ele geçirdikleri bildirilen iblislere söylediği.''
* ''(On İki Havari'yi elçi olarak yollarken)'' Gittiğiniz her yerde Göklerin Egemenliği’nin yaklaştığını duyurun. Hastaları iyileştirin, ölüleri diriltin, cüzamlıları temiz kılın, cinleri kovun. Karşılıksız aldınız, karşılıksız verin.<ref>Kutsal Kitap, Matta [http://incil.info/arama/Matta+10:7-8 10:7-8]</ref>
* Gökte ve yeryüzünde bütün yetki bana verildi. Bu nedenle gidin, bütün ulusları öğrencilerim olarak yetiştirin; onları Baba, Oğul ve Kutsal Ruh’un adıyla vaftiz edin; size buyurduğum her şeye uymayı onlara öğretin. İşte ben, dünyanın sonuna dek her an sizinle birlikteyim.<ref>Kutsal Kitap, Matta [http://incil.info/arama/Matta+28:18-20 28:18-20]</ref>
* ‘Göze göz, dişe diş’ dendiğini duydunuz. Ama ben size diyorum ki, kötüye karşı direnmeyin. Sağ yanağınıza bir tokat atana öbür yanağınızı da çevirin. Size karşı davacı olup mintanınızı almak isteyene abanızı da verin. Sizi bin adım yol yürümeye zorlayanla iki bin adım yürüyün. Sizden bir şey dileyene verin, sizden ödünç isteyeni geri çevirmeyin.<ref>Kutsal Kitap, Matta [http://incil.info/arama/Matta+5:38-42 5:38-42]</ref>
===H===
* Hanginiz kendisinden ekmek isteyen oğluna taş verir? Ya da balık isterse yılan verir? Sizler kötü yürekli olduğunuz halde çocuklarınıza güzel armağanlar vermeyi biliyorsanız, göklerdeki Babanız’ın, kendisinden dileyenlere güzel armağanlar vereceği çok daha kesin değil mi?<ref>Kutsal Kitap, Matta [http://incil.info/arama/Matta+7:9-11 7:9-11]</ref>
* Hiç kimse iki efendiye kulluk edemez. Ya birinden nefret edip öbürünü sever, ya da birine bağlanıp öbürünü hor görür. Siz hem Tanrı’ya, hem de paraya kulluk edemezsiniz.<ref>Kutsal Kitap, Matta [http://incil.info/arama/Matta+6:24 6:24]</ref>
* Hiç kimse yeni giysiden bir parça yırtıp eski giysiyi yamamaz. Yoksa hem yeni giysi yırtılır, hem de o giysiden koparılan yama eskisine uymaz. Hiç kimse yeni şarabı eski tulumlara doldurmaz. Yoksa yeni şarap tulumları patlatır; hem şarap dökülür, hem de tulumlar mahvolur. Yeni şarabı yeni tulumlara doldurmak gerek. Üstelik hiç kimse eski şarabı içtikten sonra yenisini istemez. ‘Eskisi güzel’ der.<ref>Kutsal Kitap, Luka [http://incil.info/arama/Luka+5:36-39 5:36-39]</ref>
* Hiç kimsede, insanın, dostları uğruna canını vermesinden daha büyük bir sevgi yoktur.<ref>Kutsal Kitap, Yuhanna [http://kutsal-kitap.net/bible/tr/index.php?id=1568&mc=2&sc=1560 15:13]</ref>
===İ===
* İçinizde kim günahsızsa, ilk taşı o atsın!<ref>Kutsal Kitap, Yuhanna [http://incil.info/arama/Yuhanna+8:7 8:7]</ref>
**''Yuhanna İncili, 8:7, Din bilginleri ve Ferisiler’in, zina ederken yakalanmış bir kadın getirip onu orta yere çıkararak İsa’ya, “Öğretmen, bu kadın tam zina ederken yakalandı” ve “Musa, Yasa’da bize böyle kadınların taşlanmasını buyurdu, sen ne dersin?” demesi üzerine İsa’nın verdiği cevap.
* İmanın seni kurtardı, esenlikle git.<ref>Kutsal Kitap, Luka [http://incil.info/arama/Luka+7:50 7:50]</ref>
**''Luka İncili, 7:50, Günahkâr bir kadına söylediği.''
* [[İnsan]]ların size nasıl davranmasını istiyorsanız, siz de onlara öyle davranın. Kutsal Yasa'nın ve peygamberlerin söylediği budur.<ref>Kutsal Kitap, Matta [http://incil.info/arama/Matta+7:12 7:12]</ref>
* ''(Cin etkisindeki bir çocuğu iyileştirdikten sonra “Biz cini neden kovamadık?” diyen havarilerine)'' İmanınız kıt olduğu için. Size doğrusunu söyleyeyim, bir hardal tanesi kadar imanınız olsa şu dağa, 'Buradan şuraya göç' derseniz, göçer. Sizin için imkânsız bir şey kalmaz.<ref>Kutsal Kitap, Matta [http://incil.info/arama/Matta+17:20-21 17:20-21]</ref>
*İyi ağaç kötü meyve, kötü ağaç da iyi meyve vermez. Her ağaç meyvesinden tanınır. Dikenli bitkilerden incir toplanmaz, çalılardan üzüm devşirilmez. İyi insan yüreğindeki iyilik hazinesinden iyilik, kötü insan içindeki kötülük hazinesinden kötülük çıkarır. İnsanın ağzı, yüreğinden taşanı söyler.<ref>Kutsal Kitap, Luka [http://incil.info/arama/Luka+6:43-45 6:43-45]</ref>
===K===
* Kapı Ben’im. Bir kimse benim aracılığımla içeri girerse kurtulur. Girer, çıkar ve otlak bulur. Hırsız ancak çalıp öldürmek ve yok etmek için gelir. Bense insanlar yaşama, bol yaşama sahip olsunlar diye geldim. Ben iyi çobanım. İyi çoban koyunları uğruna canını verir.<ref>Kutsal Kitap, Yuhanna [http://incil.info/arama/Yuhanna+10:9-11 10:9-11]</ref>
* Karısını fuhuştan başka bir nedenle boşayıp başkasıyla evlenen, zina etmiş olur. Boşanan kadınla evlenen de zina etmiş olur. ''(Havariler İsa’ya, “Eğer erkekle karısı arasındaki ilişki buysa, hiç evlenmemek daha iyi!” dediler. Bunun üzerine İsa onlara dedi ki)'' Herkes bu sözü kabul edemez, ancak Tanrı’nın güç verdiği kişiler kabul edebilir. Çünkü kimisi doğuştan hadımdır, kimisi insanlar tarafından hadım edilir, kimisi de Göklerin Egemenliği uğruna kendini hadım sayar. Bunu kabul edebilen etsin!<ref>Kutsal Kitap, Matta [http://incil.info/arama/Matta+19:9-12 19:9-12]</ref>
* ‘Komşunu seveceksin, düşmanından nefret edeceksin’ dendiğini duydunuz. Ama ben size diyorum ki, düşmanlarınızı sevin, size zulmedenler için dua edin. Öyle ki, göklerdeki Babanız’ın oğulları olasınız. Çünkü O, güneşini hem kötülerin hem iyilerin üzerine doğdurur; yağmurunu hem doğruların hem eğrilerin üzerine yağdırır. Eğer yalnız sizi sevenleri severseniz, ne ödülünüz olur? Vergi görevlileri de öyle yapmıyor mu? Yalnız kardeşlerinize selam verirseniz, fazladan ne yapmış olursunuz? Putperestler de öyle yapmıyor mu? Bu nedenle, göksel Babanız yetkin olduğu gibi, siz de yetkin olun.<ref>Kutsal Kitap, Matta [http://incil.info/arama/Matta+5:43-48 5:43-48]</ref>
* Koyunlarım sesimi işitir. Ben onları tanırım, onlar da beni izler. Onlara sonsuz yaşam veririm; asla mahvolmayacaklar. Onları hiç kimse elimden kapamaz. Onları bana veren Babam her şeyden üstündür. Onları Baba’nın elinden kapmaya kimsenin gücü yetmez. Ben ve Baba biriz.<ref>Kutsal Kitap, Yuhanna [http://incil.info/arama/Yuhanna+10:27-30 10:27-30]</ref>
* Kör köre kılavuzluk edebilir mi? İkisi de çukura düşmez mi? Öğrenci öğretmeninden üstün değildir, ama eğitimini tamamlayan her öğrenci öğretmeni gibi olacaktır. Sen neden kardeşinin gözündeki çöpü görürsün de kendi gözündeki merteği fark etmezsin? Kendi gözündeki merteği görmezken, kardeşine nasıl, ‘Kardeş, izin ver, gözündeki çöpü çıkarayım’ dersin? Seni ikiyüzlü! Önce kendi gözündeki merteği çıkar, o zaman kardeşinin gözündeki çöpü çıkarmak için daha iyi görürsün.<ref>Kutsal Kitap, Luka [http://incil.info/arama/Luka+6:39-42 6:39-42]</ref>
===N===
* Ne mutlu ruhta yoksul olanlara! Göklerin Egemenliği onlarındır. Ne mutlu yaslı olanlara! Onlar teselli edilecekler. Ne mutlu yumuşak huylu olanlara! Onlar yeryüzünü miras alacaklar. Ne mutlu doğruluğa acıkıp susayanlara! Onlar doyurulacaklar. Ne mutlu merhametli olanlara! Onlar merhamet bulacaklar. Ne mutlu yüreği temiz olanlara! Onlar Tanrı'yı görecekler. Ne mutlu doğruluk uğruna zulüm görenlere! Göklerin Egemenliği onlarındır.<ref>Kutsal Kitap, Matta [http://incil.info/arama/Matta+5:3-10 5:3-10]</ref>
*‘Ne yiyeceğiz?’ diye canınız için, ‘Ne giyeceğiz?’ diye bedeniniz için kaygılanmayın. Can yiyecekten, beden de giyecekten daha önemlidir. Kargalara bakın! Ne eker, ne biçerler; ne kilerleri, ne ambarları vardır. Tanrı yine de onları doyurur. Siz kuşlardan çok daha değerlisiniz! Hangi biriniz kaygılanmakla ömrünü bir anlık uzatabilir? Bu küçücük işe bile gücünüz yetmediğine göre, öbür konularda neden kaygılanıyorsunuz? Zambakların nasıl büyüdüğüne bakın! Ne çalışırlar, ne de iplik eğirirler. Ama size şunu söyleyeyim, bütün görkemine karşın Süleyman bile bunlardan biri gibi giyinmiş değildi. Ey kıt imanlılar, bugün var olup yarın ocağa atılacak olan kır otunu böyle giydiren Tanrı’nın sizi de giydireceği çok daha kesindir. ‘Ne yiyeceğiz, ne içeceğiz?’ diye düşünüp tasalanmayın. Dünya ulusları hep bu şeylerin peşinden giderler. Oysa Babanız, bunlara gereksinmeniz olduğunu bilir. Siz O’nun egemenliğinin ardından gidin, o zaman size bunlar da verilecektir. Korkma, ey küçük sürü! Çünkü Babanız, egemenliği size vermeyi uygun gördü. Mallarınızı satın, sadaka olarak verin. Kendinize eskimeyen keseler, göklerde tükenmeyen bir hazine edinin. Orada ne hırsız ona yaklaşır, ne de güve onu yer. Hazineniz neredeyse, yüreğiniz de orada olacaktır.<ref>Kutsal Kitap, Luka [http://incil.info/arama/Luka+12:22-34 12:22-34]</ref>
* Niçin beni ‘Ya Rab, ya Rab’ diye çağırıyorsunuz da söylediklerimi yapmıyorsunuz? Bana gelen ve sözlerimi duyup uygulayan kişinin kime benzediğini size anlatayım. Böyle bir kişi, evini yaparken toprağı kazan, derinlere inip temeli kaya üzerine atan adama benzer. Sel sularıyla kabaran ırmak o eve saldırsa da, onu sarsamaz. Çünkü ev sağlam yapılmıştır. Ama sözlerimi duyup da uygulamayan kişi, evini temel koymaksızın toprağın üzerine kuran adama benzer. Kabaran ırmak saldırınca ev hemen çöker. Evin yıkılışı da korkunç olur.<ref>Kutsal Kitap, Luka [http://incil.info/arama/Luka+6:46-49 6:46-49]</ref>
===O===
* Oruç tuttuğunuz zaman, ikiyüzlüler gibi surat asmayın. Onlar oruç tuttuklarını insanlara belli etmek için kendilerine perişan bir görünüm verirler. Size doğrusunu söyleyeyim, onlar ödüllerini almışlardır. Siz oruç tuttuğunuz zaman, başınıza yağ sürüp yüzünüzü yıkayın. Öyle ki, insanlara değil, gizlide olan Babanız’a oruçlu görünesiniz. Gizlilik içinde yapılanı gören Babanız sizi ödüllendirecektir.<ref>Kutsal Kitap, Matta [http://incil.info/arama/Matta+6:16-18 6:16-18]</ref>
===S===
* Sahte peygamberlerden sakının! Onlar size kuzu postuna bürünerek yaklaşırlar, ama özde yırtıcı kurtlardır. Onları meyvelerinden tanıyacaksınız. Dikenli bitkilerden üzüm, devedikenlerinden incir toplanabilir mi? Bunun gibi, her iyi ağaç iyi meyve verir, kötü ağaç ise kötü meyve verir. İyi ağaç kötü meyve, kötü ağaç da iyi meyve veremez. İyi meyve vermeyen her ağaç kesilip ateşe atılır. Böylece sahte peygamberleri meyvelerinden tanıyacaksınız.<ref>Kutsal Kitap, Matta [http://www.bursakilisesi.com/kutsalkitap/?q=Matta+7%3A+15-20&x=0&y=0 7:15-20]</ref>
* ''(İsa, yanına küçük bir çocuk çağırır, onu orta yere dikip konuşmaya başlar)'' Size doğrusunu söyleyeyim, yolunuzdan dönüp küçük çocuklar gibi olmazsanız, Göklerin Egemenliği’ne asla giremezsiniz. Kim bu çocuk gibi alçakgönüllü olursa, Göklerin Egemenliği’nde en büyük odur. Böyle bir çocuğu benim adım uğruna kabul eden, beni kabul etmiş olur. Ama kim bana iman eden bu küçüklerden birini günaha düşürürse, boynuna kocaman bir değirmen taşı asılıp denizin dibine atılması kendisi için daha iyi olur. İnsanı günaha düşüren tuzaklardan ötürü vay dünyanın haline! Böyle tuzakların olması kaçınılmazdır. Ama bu tuzaklara aracılık eden kişinin vay haline!<ref>Kutsal Kitap, Matta [http://incil.info/arama/Matta+18:2-7 18:2-7]</ref>
* Size şu buyruğu veriyorum: Birbirinizi sevin!<ref>Kutsal Kitap, Yuhanna [http://incil.info/arama/Yuhanna+15:17 15:17]</ref>
===T===
[[Dosya:Friedrich Kreuz im Wald.jpg|küçükresim|200pik|Düşmanlarınızı sevin, size zulmedenler için dua edin. Öyle ki, göklerdeki Babanız’ın oğulları olasınız. Çünkü O, güneşini hem kötülerin hem iyilerin üzerine doğdurur; yağmurunu hem doğruların hem eğrilerin üzerine yağdırır.]]
* [[Tanrı]] ruhtur, O’na tapınanlar da ruhta ve gerçekte tapınmalıdırlar.<ref>Kutsal Kitap, Yuhanna [http://incil.info/arama/Yuhanna+4:24 4:24]</ref>
* Tanrı’nın Egemenliği, bir adamın bahçesine ektiği hardal tanesine benzer. Tane gelişip ağaç olur, kuşlar dallarında barınır.<ref>Kutsal Kitap, Luka [http://incil.info/arama/Luka+13:19 13:19]</ref>
* Tanrın Rab’bi bütün yüreğinle, bütün canınla ve bütün aklınla seveceksin.<ref>Kutsal Kitap, Matta [https://incil.info/arama/Matta+22:37 22:37]</ref>
===U===
* Uzun kaftanlar içinde dolaşmaktan hoşlanan, meydanlarda selamlanmaya, havralarda en seçkin yerlere, şölenlerde başköşelere kurulmaya bayılan din bilginlerinden sakının. Dul kadınların malını mülkünü sömüren, gösteriş için uzun uzun dua eden bu kişilerin cezası daha ağır olacaktır.<ref>Kutsal Kitap, Luka [http://incil.info/arama/Luka+20:45-47 20:45-47]</ref>
===V===
* Vermek, almaktan daha büyük mutluluktur.<ref>Kutsal Kitap, Elçilerin İşleri [http://incil.info/arama/El%C3%A7ilerin+%C4%B0%C5%9Fleri+20:35 20:35]</ref>
===Y===
* Yeruşalim’den ayrılmayın, Baba’nın verdiği ve benden duyduğunuz sözün gerçekleşmesini bekleyin. Şöyle ki, Yahya suyla vaftiz etti, ama sizler birkaç güne kadar Kutsal Ruh’la vaftiz edileceksiniz.<ref>Kutsal Kitap, Elçilerin İşleri [http://incil.info/arama/El%C3%A7ilerin+%C4%B0%C5%9Fleri+1:4-5 1:4-5]</ref>
**''Elçilerin İşleri, 1:4-5, Kendileriyle birlikteyken havarilerine verdiği buyruk.''
* Yeryüzünde kendinize hazineler biriktirmeyin. Burada güve ve pas onları yiyip bitirir, hırsızlar da girip çalarlar. Bunun yerine kendinize gökte hazineler biriktirin. Orada ne güve ne pas onları yiyip bitirir, ne de hırsızlar girip çalar.<ref>Kutsal Kitap, Matta [http://incil.info/arama/Matta+6:19-20 6:19-20]</ref>
* Yeryüzüne barış getirmeye geldiğimi sanmayın! Barış değil, kılıç getirmeye geldim. Çünkü ben babayla oğlun, anneyle kızın, gelinle kaynananın arasına ayrılık sokmaya geldim. ‘İnsanın düşmanı kendi ev halkı olacak.’ Annesini ya da babasını beni sevdiğinden çok seven bana layık değildir. Oğlunu ya da kızını beni sevdiğinden çok seven bana layık değildir. Çarmıhını yüklenip ardımdan gelmeyen bana layık değildir. Canını kurtaran onu yitirecek. Canını benim uğruma yitiren ise onu kurtaracaktır.<ref>Kutsal Kitap, Matta [http://incil.info/arama/Matta+10:34-39 10:34-39]</ref>
* Yer ve gök ortadan kalkacak, ama benim sözlerim asla ortadan kalkmayacaktır.<ref>Kutsal Kitap, Matta [http://incil.info/arama/Matta+24:35 24:35]</ref>
* Yol, gerçek ve yaşam Ben’im. Benim aracılığım olmadan Baba’ya kimse gelemez.<ref>Kutsal Kitap, Yuhanna [http://incil.info/arama/Yuhanna+14:6 14:6]</ref>
===Z===
* Zengin bir adamın toprakları bol ürün verdi. Adam kendi kendine, ‘Ne yapacağım? Ürünlerimi koyacak yerim yok’ diye düşündü. Sonra, ‘Şöyle yapacağım’ dedi. ‘Ambarlarımı yıkıp daha büyüklerini yapacağım, bütün tahıllarımı ve mallarımı oraya yığacağım. Kendime, ey canım, yıllarca yetecek kadar bol malın var. Rahatına bak, ye, iç, yaşamın tadını çıkar diyeceğim.’ Ama Tanrı ona, ‘Ey akılsız!’ dedi. ‘Bu gece canın senden istenecek. Biriktirdiğin bu şeyler kime kalacak?’ Kendisi için servet biriktiren, ama Tanrı katında zengin olmayan kişinin sonu böyle olur.<ref>Kutsal Kitap, Luka [http://incil.info/arama/Luka+12:16-21 12:16-21]</ref>
* ‘Zina etmeyeceksin’ dendiğini duydunuz. Ama ben size diyorum ki, bir kadına şehvetle bakan her adam, yüreğinde o kadınla zina etmiş olur. Eğer sağ gözün günah işlemene neden olursa, onu çıkar at. Çünkü vücudunun bir üyesinin yok olması, bütün vücudunun cehenneme atılmasından iyidir. Eğer sağ elin günah işlemene neden olursa, onu kes at. Çünkü vücudunun bir üyesinin yok olması, bütün vücudunun cehenneme gitmesinden iyidir.<ref>Kutsal Kitap, Matta [http://incil.info/arama/Matta+5:27-30 5:27-30]</ref>
=== Diyaloglar ===
==== Petrus’un Mesih’i Tanıması<ref>Kutsal Kitap, Matta [http://incil.info/arama/Matta+16:13-19 16:13-19]</ref> ====
:<small>Mat 16:13</small> İsa, Filipus Sezariyesi bölgesine geldiğinde öğrencilerine şunu sordu: “Halk, İnsanoğlu’nun kim olduğunu söylüyor?”
:<small>Mat 16:14</small> Öğrencileri şu karşılığı verdiler: “Kimi Vaftizci Yahya, kimi İlyas, kimi de Yeremya ya da peygamberlerden biridir diyor.”
:<small>Mat 16:15</small> İsa onlara, “Siz ne dersiniz” dedi, “Sizce ben kimim?”
:<small>Mat 16:16</small> Simun Petrus, “Sen, yaşayan Tanrı’nın Oğlu Mesih’sin” yanıtını verdi.
:<small>Mat 16:17</small> İsa ona, “Ne mutlu sana, Yunus oğlu Simun!” dedi. “Bu sırrı sana açan insan değil, göklerdeki Babam’dır.
:<small>Mat 16:18</small> Ben de sana şunu söyleyeyim, sen Petrus’sun ve ben kilisemi bu kayanın üzerine kuracağım. Ölüler diyarının kapıları ona karşı direnemeyecek.
:<small>Mat 16:19</small> Göklerin Egemenliği’nin anahtarlarını sana vereceğim. Yeryüzünde bağlayacağın her şey göklerde de bağlanmış olacak; yeryüzünde çözeceğin her şey göklerde de çözülmüş olacak.”
==== Sezar’ın Hakkı Sezar’a<ref>Kutsal Kitap, Matta [http://incil.info/arama/Matta+22:15-22 22:15-22]</ref> ====
:<small>Mat 22:15</small> Bunun üzerine Ferisiler çıkıp gittiler. İsa’yı, kendi söyleyeceği sözlerle tuzağa düşürmek amacıyla düzen kurdular.
:<small>Mat 22:16</small> Hirodes yanlılarıyla birlikte gönderdikleri kendi öğrencileri İsa’ya gelip, “Öğretmenimiz” dediler, “Senin dürüst biri olduğunu, Tanrı yolunu dürüstçe öğrettiğini, kimseyi kayırmadığını biliyoruz. Çünkü insanlar arasında ayrım yapmazsın.
:<small>Mat 22:17</small> Peki, söyle bize, sence Sezar’a vergi vermek Kutsal Yasa’ya uygun mu, değil mi?”
:<small>Mat 22:18</small> İsa onların kötü niyetlerini bildiğinden, “Ey ikiyüzlüler!” dedi. “Beni neden deniyorsunuz?
:<small>Mat 22:19</small> Vergi öderken kullandığınız parayı gösterin bana!” O’na bir dinar getirdiler.
:<small>Mat 22:20</small> İsa, “Bu resim, bu yazı kimin?” diye sordu.
:<small>Mat 22:21</small> “Sezar’ın” dediler. O zaman İsa, “Öyleyse Sezar’ın hakkını Sezar’a, Tanrı’nın hakkını Tanrı’ya verin” dedi.
:<small>Mat 22:22</small> Bu sözleri duyunca şaştılar, İsa’yı bırakıp gittiler.
==İslamî kaynaklar==
===E===
* Ey İsrailoğulları! Yalnız, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah’a kulluk edin. Kim Allah’a ortak koşarsa, artık, Allah ona cenneti muhakkak haram kılmıştır. Onun barınağı da ateştir. Zalimler için hiçbir yardımcı yoktur.<ref>Kuran, [http://kuranmeali.com/AyetKarsilastirma.php?sure=5&ayet=72 Maide 5:72]</ref>
==Mormon kaynakları==
===İ===
* İşte, size Sevindirici Haber’imi verdim ve size vermiş olduğum Sevindirici Haber şudur—Ben dünyaya Babamın isteğini yapmak için geldim; çünkü beni Babam gönderdi. Ve Babam beni çarmıha gerilmek için gönderdi ve çarmıha gerildikten sonra da bütün insanları kendime çekebileyim diye; böylece Ben nasıl insanlar tarafından kaldırıldıysam, Baba da aynı şekilde insanları kaldıracak ve onlar benim önümde durarak iyi ya da kötü olan işlerine göre yargılanacaklardır—Ve Ben bu amaçla yukarı kaldırıldım; bu yüzden, Baba’nın gücüne göre bütün insanları kendime çekeceğim ki onlar işlerine göre yargılanabilsinler. Ve öyle olacak ki tövbe edip benim adımla vaftiz olan kimse dolu olacaktır; ve eğer sonuna kadar dayanırsa, işte, dünyayı yargılamak için duracağım günde, Babamın önünde o kimseyi suçsuz sayacağım. Ve sonuna kadar dayanmayan kimse, aynı zamanda kesilip ateşe atılacak olandır; Baba’nın adaletinden dolayı oradan artık geriye dönmeleri mümkün değildir. Ve O’nun insan çocuklarına verdiği söz budur. Ve bu yüzden vermiş olduğu sözü yerine getirir ve O yalan söylemez; her sözünü yerine getirir. Ve temiz olmayan hiçbir şey O’nun Krallığı’na giremez; bu yüzden inandıkları ve bütün günahlarından tövbe ettikleri ve sonuna kadar sadık kaldıkları için giysilerini benim kanımla yıkamış olanlardan başka hiç kimse O’nun rahatına kavuşamaz.<ref>[http://www.churchofjesuschrist.org/bc/content/shared/content/turkish/pdf/language-materials/34406_tur.pdf Mormon Kitabı], 3. Nefi 27:13-19</ref>
== Hakkında söylenenler ==
* Nasıralı İsa’nın tarihe damgasını vurmuş en büyük kişi olduğu su götürmez bir gerçektir. — [[H. G. Wells]], İngiliz tarihçi
== Kaynakça ==
{{Kaynakça|2}}
{{Vikiler|
commons=ישוע |
wikispecies= |
wikt= |
b= |
s= |
w=İsa |
n= |
m= |
}}
[[Kategori:Kişiler-İ]]
[[Kategori:Yahudiler]]
[[Kategori:Hristiyanlık dini kişilikleri]]
1coh07uxw4xnvpxsadq4unpg0wo8z9u
232789
232724
2025-06-10T19:19:15Z
Brightt11
34669
232789
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi
| isim = Nasıralı Yeşua
| resim_adı = Good shepherd 02b close.jpg
| resim_başlığı = "İyi Çoban", Callixtus Katakombu, 3. yüzyıl
| doğum_tarihi = yaklaşık MÖ 4
| doğum_yeri = Yahudiye
| ölüm_tarihi = yaklaşık MS 30/33
}}
[[Dosya:Saint Remy Catholic Church (Russia, Ohio) - stained glass, Let the Children Come to Me.jpg|küçükresim|sağ|200pik|Size doğrusunu söyleyeyim, yolunuzdan dönüp küçük çocuklar gibi olmazsanız, Göklerin Egemenliği’ne asla giremezsiniz.]]
'''[[w:İsa|Yeşua]]''' (İslam ülkelerinde '''İsa''' olarak tanınır, MÖ 4 – MS 30-33), [[w:Hristiyanlık|Hristiyanlık]]taki temel figür, öğretici, nihai kurtuluşun Seçilmiş'i ''[Mesih'i/Mesh edilmiş'i]'' ve Hristiyanlığa göre [[Tanrı]]'nın Oğlu ve Mesih. [[w:Maniheizm|Maniciler]], [[w:Gnostisizm|Gnostikler]], [[w:İslam|Müslümanlar]], [[w:Bahâîlik|Bahâîler]] ve diğerleri dinlerinde Yeşua'ya farklı yorumlarla yer vermiştir.
==Hristiyan kaynakları==
===A===
* Ağızdan çıkan, yürekten kaynaklanır. [[İnsan]]ı kirleten de budur. Çünkü kötü düşünceler, cinayet, zina, fuhuş, hırsızlık, yalan yere tanıklık ve iftira hep yürekten kaynaklanır.<ref>Kutsal Kitap, Matta [http://incil.info/arama/Matta+15:18-19 15:18-19]</ref>
* Alfa ve Omega, birinci ve sonuncu, başlangıç ve son Ben’im.<ref>Kutsal Kitap, Vahiy [http://incil.info/arama/Vahiy+22:13 22:13]</ref>
* Annemle kardeşlerim, Tanrı’nın sözünü duyup yerine getirenlerdir.<ref>Kutsal Kitap, Luka [http://incil.info/arama/Luka+8:21 8:21]</ref>
**''Luka İncili, 8:21, Ona “Annenle kardeşlerin dışarıda duruyor, seni görmek istiyorlar” diye haber verenlere cevabı.''
===B===
* Babam her şeyi bana teslim etti. Oğul’u, Baba’dan başka kimse tanımaz. Baba’yı da Oğul’dan ve Oğul’un O’nu tanıtmak istediği kişilerden başkası tanımaz.<ref>Kutsal Kitap, Matta [http://incil.info/arama/Matta+11:27 11:27]</ref>
*Baba’nın kendi yetkisiyle belirlemiş olduğu zamanları ve tarihleri bilmenize gerek yok. Ama Kutsal Ruh üzerinize inince güç alacaksınız. Yeruşalim’de, bütün Yahudiye ve Samiriye’de ve dünyanın dört bucağında benim tanıklarım olacaksınız.<ref>Kutsal Kitap, Elçilerin İşleri [http://incil.info/arama/El%C3%A7ilerin+%C4%B0%C5%9Fleri+1:7-8 1:7-8]</ref>
**''Elçilerin İşleri, 1:7-8, Havarilerine hitaben.''
* Bana iman eden kişi ölse de yaşayacaktır. Yaşayan ve bana iman eden asla ölmeyecek.<ref>Kutsal Kitap, Yuhanna [http://incil.info/arama/Yuhanna+11:25-26 11:25-26]</ref>
* Başkalarının suçlarını bağışlarsanız, göksel Babanız da sizin suçlarınızı bağışlar. Ama siz başkalarının suçlarını bağışlamazsanız, Babanız da sizin suçlarınızı bağışlamaz.<ref>Kutsal Kitap, Matta [http://incil.info/arama/Matta+6:14-15 6:14-15]</ref>
* Başkasını yargılamayın, siz de yargılanmazsınız. Suçlu çıkarmayın, siz de suçlu çıkarılmazsınız. Başkasını bağışlayın, siz de bağışlanırsınız. Verin, size verilecektir. İyice bastırılmış, silkelenmiş ve taşmış, dolu bir ölçekle kucağınıza boşaltılacak. Hangi ölçekle verirseniz, aynı ölçekle alacaksınız.<ref>Kutsal Kitap, Luka [http://incil.info/arama/Luka+6:37-38 6:37-38]</ref>
* Batıda bir bulutun yükseldiğini görünce siz hemen, ‘Sağanak geliyor’ diyorsunuz, ve öyle oluyor. Rüzgârın güneyden estiğini görünce, ‘Çok sıcak olacak’ diyorsunuz, ve öyle oluyor. Sizi ikiyüzlüler! Yeryüzünün ve gökyüzünün görünümünden bir anlam çıkarabiliyorsunuz da, şimdiki zamanın anlamını nasıl oluyor da çıkaramıyorsunuz? Doğru olana neden kendiniz karar vermiyorsunuz? Sizden davacı olanla birlikte yargıca giderken, yolda onunla anlaşmak için elinizden geleni yapın. Yoksa o sizi yargıcın önüne sürükler, yargıç gardiyanın eline verir, gardiyan da sizi hapse atar. Size şunu söyleyeyim, borcunuzun son kuruşunu ödemedikçe oradan asla çıkamazsınız.<ref>Kutsal Kitap, Luka [http://incil.info/arama/Luka+12:54-59 12:54-59]</ref>
* Bedenin ışığı gözdür. Gözünüz sağlamsa, tüm bedeniniz aydınlık olur. Gözünüz bozuksa, bütün bedeniniz karanlık olur. Buna göre, içinizdeki ‘ışık’ karanlıksa, ne korkunçtur o karanlık!<ref>Kutsal Kitap, Matta [http://incil.info/arama/Matta+6:22-23 6:22-23]</ref>
* Ben Babam’dan nasıl yetki aldımsa, galip gelene, yaptığım işleri sonuna dek sürdürene ulusların üzerinde yetki vereceğim.<br />Demir çomakla güdecek onları,<br />Çömlek gibi kırıp parçalayacaktır. Galip gelene sabah yıldızını da vereceğim.<ref>Kutsal Kitap, Vahiy [http://incil.info/arama/Vahiy+2:26-27 2:26-27]</ref>
* Ben dünyanın ışığıyım. Benim ardımdan gelen, asla karanlıkta yürümez, yaşam ışığına sahip olur.<ref>Kutsal Kitap, Yuhanna [http://www.bible.com/tr/bible/170/JHN.8.12.TCL02 8:12]</ref>
* Ben İsa, kiliselerle ilgili bu tanıklığı sizlere iletsin diye meleğimi gönderdim. Davut’un kökü ve soyu Ben’im, parlak sabah yıldızı Ben’im.<ref>Kutsal Kitap, Vahiy [http://incil.info/arama/Vahiy+22:16 22:16]</ref>
* Benim vereceğim sudan içen sonsuza dek susamaz. Benim vereceğim su, içende sonsuz yaşam için fışkıran bir su kaynağı olacak.<ref>Kutsal Kitap, Yuhanna [http://incil.info/arama/Yuhanna+4:14 4:14]</ref>
* Bilirsiniz ki, ulusların önderleri sayılanlar, onlara egemen kesilir, ileri gelenleri de onlara ağırlıklarını hissettirirler. Sizin aranızda böyle olmayacak. Aranızda büyük olmak isteyen, ötekilerin hizmetkârı olsun. Aranızda birinci olmak isteyen, hepinizin kulu olsun. Çünkü İnsanoğlu bile hizmet edilmeye değil, hizmet etmeye ve canını birçokları için fidye olarak vermeye geldi.<ref>Kutsal Kitap, Markos [https://www2.bible.com/tr/bible/170/MRK.10.42-45 10:42-45]</ref>
* Bir kimse sudan ve Ruh’tan doğmadıkça Tanrı’nın Egemenliğine giremez.<ref>Kutsal Kitap, Yuhanna [http://incil.info/arama/Yuhanna+3:5 3:5]</ref>
* Birçokları, ‘Ben O’yum’ ve ‘Zaman yaklaştı’ diyerek benim adımla gelecekler. Onların ardından gitmeyin.<ref>Kutsal Kitap, Luka [http://incil.info/arama/Luka+21:8 21:8]</ref>
* Biri bana gelip de babasını, annesini, karısını, çocuklarını, kardeşlerini, hatta kendi canını bile gözden çıkarmazsa, öğrencim olamaz. Çarmıhını yüklenip ardımdan gelmeyen, öğrencim olamaz. Aranızdan biri bir kule yapmak isterse, bunu tamamlayacak kadar parası var mı yok mu diye önce oturup yapacağı masrafı hesap etmez mi? Çünkü temel atıp da işi bitiremezse, durumu gören herkes, ‘Bu adam inşaata başladı, ama bitiremedi’ diyerek onunla eğlenmeye başlar. Ya da hangi kral başka bir kralla savaşa gittiğinde, üzerine yirmi bin askerle yürüyen düşmana on bin askerle karşı koyabilir miyim diye önce oturup bir değerlendirme yapmaz? Eğer karşı koyamayacaksa, öbürü henüz uzaktayken elçiler gönderip barış koşullarını ister. Aynı şekilde sizden kim varını yoğunu gözden çıkarmazsa, öğrencim olamaz.<ref>Kutsal Kitap, Luka [http://incil.info/arama/Luka+14:25-33 14:25-33]</ref>
===D===
* Dar kapıdan girin. Çünkü kişiyi yıkıma götüren kapı geniş ve yol enlidir. Bu kapıdan girenler çoktur.<ref>Kutsal Kitap, Matta [http://incil.info/arama/Matta+7:13 7:13]</ref>
* Devenin iğne deliğinden geçmesi, zenginin Tanrı Egemenliği’ne girmesinden daha kolaydır.<ref>Kutsal Kitap, Markos [http://incil.info/arama/Markos+10:25 10:25]</ref>
* Dileyin, size verilecek; arayın, bulacaksınız; kapıyı çalın, size açılacaktır. Çünkü her dileyen alır, arayan bulur, kapı çalana açılır.<ref>Kutsal Kitap, Matta [http://incil.info/arama/Matta+7:7-8 7:7-8]</ref>
* Diri Olan Ben’im. Ölmüştüm, ama işte sonsuzluklar boyunca diriyim. Ölümün ve ölüler diyarının anahtarları bendedir. Bunun için gördüklerini, şimdi olanları ve bundan sonra olacakları yaz.<ref>Kutsal Kitap, Vahiy [http://incil.info/arama/Vahiy+1:18-19 1:18-19]</ref>
* Doğruluğunuzu insanların gözü önünde gösteriş amacıyla sergilemekten kaçının. Yoksa göklerdeki Babanız’dan ödül alamazsınız. Bu nedenle, birisine sadaka verirken bunu borazan çaldırarak ilan etmeyin. İkiyüzlüler, insanların övgüsünü kazanmak için havralarda ve sokaklarda böyle yaparlar. Size doğrusunu söyleyeyim, onlar ödüllerini almışlardır. Siz sadaka verirken, sol eliniz sağ elinizin ne yaptığını bilmesin. Öyle ki, verdiğiniz sadaka gizli kalsın. Gizlice yapılanı gören Babanız sizi ödüllendirecektir.<ref>Kutsal Kitap, Matta [http://incil.info/arama/Matta+6:1-4 6:1-4]</ref>
* Dua ettiğiniz zaman ikiyüzlüler gibi olmayın. Onlar, herkes kendilerini görsün diye havralarda ve caddelerin köşe başlarında dikilip dua etmekten zevk alırlar. Size doğrusunu söyleyeyim, onlar ödüllerini almışlardır. Ama siz dua edeceğiniz zaman iç odanıza çekilip kapıyı örtün ve gizlide olan Babanız’a dua edin. Gizlilik içinde yapılanı gören Babanız sizi ödüllendirecektir. Dua ettiğinizde, putperestler gibi boş sözler tekrarlayıp durmayın. Onlar söz kalabalığıyla seslerini duyurabileceklerini sanırlar. Siz onlara benzemeyin! Çünkü Babanız nelere gereksinmeniz olduğunu siz daha O’ndan dilemeden önce bilir. Bunun için siz şöyle dua edin:
::‘Göklerdeki Babamız,
::Adın kutsal kılınsın.
::Egemenliğin gelsin.
::Gökte olduğu gibi, yeryüzünde de
::Senin istediğin olsun.
::Bugün bize gündelik ekmeğimizi ver.
::Bize karşı suç işleyenleri bağışladığımız gibi,
::Sen de bizim suçlarımızı bağışla.
::Ayartılmamıza izin verme.
::Bizi kötü olandan kurtar.
::Çünkü egemenlik, güç ve yücelik
::Sonsuzlara dek senindir! Amin’.<ref>Kutsal Kitap, Matta [http://incil.info/arama/Matta+6:5-13 6:5-13]</ref>
* Dünyanın ışığı sizsiniz. Tepeye kurulan kent gizlenemez. Kimse kandil yakıp tahıl ölçeğinin altına koymaz. Tersine, kandilliğe koyar; evdekilerin hepsine ışık sağlar. Sizin ışığınız insanların önünde öyle parlasın ki, iyi işlerinizi görerek göklerdeki Babanız’ı yüceltsinler!<ref>Kutsal Kitap, Matta [http://incil.info/arama/Matta+5:14-16 5:14-16]</ref>
* Dünyaya ışık geldi, ama insanlar ışığın yerine karanlığı sevdiler. Çünkü yaptıkları işler kötüydü. Kötülük yapan herkes ışıktan nefret eder ve işleri açığa çıkmasın diye ışığa gelmez.<ref>Kutsal Kitap, Yuhanna [http://incil.info/arama/Yuhanna+3:19-20 3:19-20]</ref>
===E===
* Eğer eksiksiz olmak istiyorsan, git, varını yoğunu sat, parasını yoksullara ver; böylece göklerde hazinen olur. Sonra gel, beni izle.<ref>Kutsal Kitap, Matta [http://incil.info/arama/Matta+19:21 19:21]</ref>
**''Matta İncili, 19:21, Tanrı’nın buyruklarını yerine getirdiği halde halen ne eksiği olduğunu soran zengine cevabı.''
* Eğer yalnız sizi sevenleri [[sevgi|severseniz]], bu size ne övgü kazandırır? Günahkârlar bile kendilerini sevenleri sever. Size iyilik yapanlara iyilik yaparsanız, bu size ne övgü kazandırır? Günahkârlar bile böyle yapar. Geri alacağınızı umduğunuz kişilere ödünç verirseniz, bu size ne övgü kazandırır? Günahkârlar bile verdiklerini geri almak koşuluyla günahkârlara ödünç verirler. Ama siz düşmanlarınızı sevin, iyilik yapın, hiçbir karşılık beklemeden ödünç verin. Alacağınız ödül büyük olacak, Yüceler Yücesi’nin oğulları olacaksınız. Çünkü O, nankör ve kötü kişilere karşı iyi yüreklidir. Babanız merhametli olduğu gibi, siz de merhametli olun.<ref>Kutsal Kitap, Luka [http://incil.info/arama/Luka+6:32-36 6:32-36]</ref>
* Ey bütün yorgunlar ve yükü ağır olanlar! Bana gelin, ben size rahat veririm. Boyunduruğumu yüklenin, benden öğrenin. Çünkü ben yumuşak huylu, alçakgönüllüyüm. Böylece canlarınız rahata kavuşur. Boyunduruğumu taşımak kolay, yüküm hafiftir.<ref>Kutsal Kitap, Matta [http://incil.info/arama/Matta+11:28-30 11:28-30]</ref>
===G===
[[Dosya:Dore adultress.jpg|150pik|küçükresim|sağ|200pik|Başkasını yargılamayın, siz de yargılanmazsınız. Suçlu çıkarmayın, siz de suçlu çıkarılmazsınız. Başkasını bağışlayın, siz de bağışlanırsınız.]]
* [[Gerçek|Gerçeği]] bileceksiniz ve gerçek sizi [[özgürlük|özgür]] kılacak.<ref>Kutsal Kitap, Yuhanna [http://incil.info/arama/Yuhanna+8:32 8:32]</ref>
* Gidin!<ref>Kutsal Kitap, Matta [http://incil.info/arama/Matta+8:32 8:32]</ref>
**''Matta İncili, 8:32, Bir kişiyi ele geçirdikleri bildirilen iblislere söylediği.''
* ''(On İki Havari'yi elçi olarak yollarken)'' Gittiğiniz her yerde Göklerin Egemenliği’nin yaklaştığını duyurun. Hastaları iyileştirin, ölüleri diriltin, cüzamlıları temiz kılın, cinleri kovun. Karşılıksız aldınız, karşılıksız verin.<ref>Kutsal Kitap, Matta [http://incil.info/arama/Matta+10:7-8 10:7-8]</ref>
* Gökte ve yeryüzünde bütün yetki bana verildi. Bu nedenle gidin, bütün ulusları öğrencilerim olarak yetiştirin; onları Baba, Oğul ve Kutsal Ruh’un adıyla vaftiz edin; size buyurduğum her şeye uymayı onlara öğretin. İşte ben, dünyanın sonuna dek her an sizinle birlikteyim.<ref>Kutsal Kitap, Matta [http://incil.info/arama/Matta+28:18-20 28:18-20]</ref>
* ‘Göze göz, dişe diş’ dendiğini duydunuz. Ama ben size diyorum ki, kötüye karşı direnmeyin. Sağ yanağınıza bir tokat atana öbür yanağınızı da çevirin. Size karşı davacı olup mintanınızı almak isteyene abanızı da verin. Sizi bin adım yol yürümeye zorlayanla iki bin adım yürüyün. Sizden bir şey dileyene verin, sizden ödünç isteyeni geri çevirmeyin.<ref>Kutsal Kitap, Matta [http://incil.info/arama/Matta+5:38-42 5:38-42]</ref>
===H===
* Hanginiz kendisinden ekmek isteyen oğluna taş verir? Ya da balık isterse yılan verir? Sizler kötü yürekli olduğunuz halde çocuklarınıza güzel armağanlar vermeyi biliyorsanız, göklerdeki Babanız’ın, kendisinden dileyenlere güzel armağanlar vereceği çok daha kesin değil mi?<ref>Kutsal Kitap, Matta [http://incil.info/arama/Matta+7:9-11 7:9-11]</ref>
* Hiç kimse iki efendiye kulluk edemez. Ya birinden nefret edip öbürünü sever, ya da birine bağlanıp öbürünü hor görür. Siz hem Tanrı’ya, hem de paraya kulluk edemezsiniz.<ref>Kutsal Kitap, Matta [http://incil.info/arama/Matta+6:24 6:24]</ref>
* Hiç kimse yeni giysiden bir parça yırtıp eski giysiyi yamamaz. Yoksa hem yeni giysi yırtılır, hem de o giysiden koparılan yama eskisine uymaz. Hiç kimse yeni şarabı eski tulumlara doldurmaz. Yoksa yeni şarap tulumları patlatır; hem şarap dökülür, hem de tulumlar mahvolur. Yeni şarabı yeni tulumlara doldurmak gerek. Üstelik hiç kimse eski şarabı içtikten sonra yenisini istemez. ‘Eskisi güzel’ der.<ref>Kutsal Kitap, Luka [http://incil.info/arama/Luka+5:36-39 5:36-39]</ref>
* Hiç kimsede, insanın, dostları uğruna canını vermesinden daha büyük bir sevgi yoktur.<ref>Kutsal Kitap, Yuhanna [http://kutsal-kitap.net/bible/tr/index.php?id=1568&mc=2&sc=1560 15:13]</ref>
===İ===
* İçinizde kim günahsızsa, ilk taşı o atsın!<ref>Kutsal Kitap, Yuhanna [http://incil.info/arama/Yuhanna+8:7 8:7]</ref>
**''Yuhanna İncili, 8:7, Din bilginleri ve Ferisiler’in, zina ederken yakalanmış bir kadın getirip onu orta yere çıkararak İsa’ya, “Öğretmen, bu kadın tam zina ederken yakalandı” ve “Musa, Yasa’da bize böyle kadınların taşlanmasını buyurdu, sen ne dersin?” demesi üzerine İsa’nın verdiği cevap.
* İmanın seni kurtardı, esenlikle git.<ref>Kutsal Kitap, Luka [http://incil.info/arama/Luka+7:50 7:50]</ref>
**''Luka İncili, 7:50, Günahkâr bir kadına söylediği.''
* [[İnsan]]ların size nasıl davranmasını istiyorsanız, siz de onlara öyle davranın. Kutsal Yasa'nın ve peygamberlerin söylediği budur.<ref>Kutsal Kitap, Matta [http://incil.info/arama/Matta+7:12 7:12]</ref>
* ''(Cin etkisindeki bir çocuğu iyileştirdikten sonra “Biz cini neden kovamadık?” diyen havarilerine)'' İmanınız kıt olduğu için. Size doğrusunu söyleyeyim, bir hardal tanesi kadar imanınız olsa şu dağa, 'Buradan şuraya göç' derseniz, göçer. Sizin için imkânsız bir şey kalmaz.<ref>Kutsal Kitap, Matta [http://incil.info/arama/Matta+17:20-21 17:20-21]</ref>
*İyi ağaç kötü meyve, kötü ağaç da iyi meyve vermez. Her ağaç meyvesinden tanınır. Dikenli bitkilerden incir toplanmaz, çalılardan üzüm devşirilmez. İyi insan yüreğindeki iyilik hazinesinden iyilik, kötü insan içindeki kötülük hazinesinden kötülük çıkarır. İnsanın ağzı, yüreğinden taşanı söyler.<ref>Kutsal Kitap, Luka [http://incil.info/arama/Luka+6:43-45 6:43-45]</ref>
===K===
* Kapı Ben’im. Bir kimse benim aracılığımla içeri girerse kurtulur. Girer, çıkar ve otlak bulur. Hırsız ancak çalıp öldürmek ve yok etmek için gelir. Bense insanlar yaşama, bol yaşama sahip olsunlar diye geldim. Ben iyi çobanım. İyi çoban koyunları uğruna canını verir.<ref>Kutsal Kitap, Yuhanna [http://incil.info/arama/Yuhanna+10:9-11 10:9-11]</ref>
* Karısını fuhuştan başka bir nedenle boşayıp başkasıyla evlenen, zina etmiş olur. Boşanan kadınla evlenen de zina etmiş olur. ''(Havariler İsa’ya, “Eğer erkekle karısı arasındaki ilişki buysa, hiç evlenmemek daha iyi!” dediler. Bunun üzerine İsa onlara dedi ki)'' Herkes bu sözü kabul edemez, ancak Tanrı’nın güç verdiği kişiler kabul edebilir. Çünkü kimisi doğuştan hadımdır, kimisi insanlar tarafından hadım edilir, kimisi de Göklerin Egemenliği uğruna kendini hadım sayar. Bunu kabul edebilen etsin!<ref>Kutsal Kitap, Matta [http://incil.info/arama/Matta+19:9-12 19:9-12]</ref>
* ‘Komşunu seveceksin, düşmanından nefret edeceksin’ dendiğini duydunuz. Ama ben size diyorum ki, düşmanlarınızı sevin, size zulmedenler için dua edin. Öyle ki, göklerdeki Babanız’ın oğulları olasınız. Çünkü O, güneşini hem kötülerin hem iyilerin üzerine doğdurur; yağmurunu hem doğruların hem eğrilerin üzerine yağdırır. Eğer yalnız sizi sevenleri severseniz, ne ödülünüz olur? Vergi görevlileri de öyle yapmıyor mu? Yalnız kardeşlerinize selam verirseniz, fazladan ne yapmış olursunuz? Putperestler de öyle yapmıyor mu? Bu nedenle, göksel Babanız yetkin olduğu gibi, siz de yetkin olun.<ref>Kutsal Kitap, Matta [http://incil.info/arama/Matta+5:43-48 5:43-48]</ref>
* Koyunlarım sesimi işitir. Ben onları tanırım, onlar da beni izler. Onlara sonsuz yaşam veririm; asla mahvolmayacaklar. Onları hiç kimse elimden kapamaz. Onları bana veren Babam her şeyden üstündür. Onları Baba’nın elinden kapmaya kimsenin gücü yetmez. Ben ve Baba biriz.<ref>Kutsal Kitap, Yuhanna [http://incil.info/arama/Yuhanna+10:27-30 10:27-30]</ref>
* Kör köre kılavuzluk edebilir mi? İkisi de çukura düşmez mi? Öğrenci öğretmeninden üstün değildir, ama eğitimini tamamlayan her öğrenci öğretmeni gibi olacaktır. Sen neden kardeşinin gözündeki çöpü görürsün de kendi gözündeki merteği fark etmezsin? Kendi gözündeki merteği görmezken, kardeşine nasıl, ‘Kardeş, izin ver, gözündeki çöpü çıkarayım’ dersin? Seni ikiyüzlü! Önce kendi gözündeki merteği çıkar, o zaman kardeşinin gözündeki çöpü çıkarmak için daha iyi görürsün.<ref>Kutsal Kitap, Luka [http://incil.info/arama/Luka+6:39-42 6:39-42]</ref>
===N===
* Ne mutlu ruhta yoksul olanlara! Göklerin Egemenliği onlarındır. Ne mutlu yaslı olanlara! Onlar teselli edilecekler. Ne mutlu yumuşak huylu olanlara! Onlar yeryüzünü miras alacaklar. Ne mutlu doğruluğa acıkıp susayanlara! Onlar doyurulacaklar. Ne mutlu merhametli olanlara! Onlar merhamet bulacaklar. Ne mutlu yüreği temiz olanlara! Onlar Tanrı'yı görecekler. Ne mutlu doğruluk uğruna zulüm görenlere! Göklerin Egemenliği onlarındır.<ref>Kutsal Kitap, Matta [http://incil.info/arama/Matta+5:3-10 5:3-10]</ref>
*‘Ne yiyeceğiz?’ diye canınız için, ‘Ne giyeceğiz?’ diye bedeniniz için kaygılanmayın. Can yiyecekten, beden de giyecekten daha önemlidir. Kargalara bakın! Ne eker, ne biçerler; ne kilerleri, ne ambarları vardır. Tanrı yine de onları doyurur. Siz kuşlardan çok daha değerlisiniz! Hangi biriniz kaygılanmakla ömrünü bir anlık uzatabilir? Bu küçücük işe bile gücünüz yetmediğine göre, öbür konularda neden kaygılanıyorsunuz? Zambakların nasıl büyüdüğüne bakın! Ne çalışırlar, ne de iplik eğirirler. Ama size şunu söyleyeyim, bütün görkemine karşın Süleyman bile bunlardan biri gibi giyinmiş değildi. Ey kıt imanlılar, bugün var olup yarın ocağa atılacak olan kır otunu böyle giydiren Tanrı’nın sizi de giydireceği çok daha kesindir. ‘Ne yiyeceğiz, ne içeceğiz?’ diye düşünüp tasalanmayın. Dünya ulusları hep bu şeylerin peşinden giderler. Oysa Babanız, bunlara gereksinmeniz olduğunu bilir. Siz O’nun egemenliğinin ardından gidin, o zaman size bunlar da verilecektir. Korkma, ey küçük sürü! Çünkü Babanız, egemenliği size vermeyi uygun gördü. Mallarınızı satın, sadaka olarak verin. Kendinize eskimeyen keseler, göklerde tükenmeyen bir hazine edinin. Orada ne hırsız ona yaklaşır, ne de güve onu yer. Hazineniz neredeyse, yüreğiniz de orada olacaktır.<ref>Kutsal Kitap, Luka [http://incil.info/arama/Luka+12:22-34 12:22-34]</ref>
* Niçin beni ‘Ya Rab, ya Rab’ diye çağırıyorsunuz da söylediklerimi yapmıyorsunuz? Bana gelen ve sözlerimi duyup uygulayan kişinin kime benzediğini size anlatayım. Böyle bir kişi, evini yaparken toprağı kazan, derinlere inip temeli kaya üzerine atan adama benzer. Sel sularıyla kabaran ırmak o eve saldırsa da, onu sarsamaz. Çünkü ev sağlam yapılmıştır. Ama sözlerimi duyup da uygulamayan kişi, evini temel koymaksızın toprağın üzerine kuran adama benzer. Kabaran ırmak saldırınca ev hemen çöker. Evin yıkılışı da korkunç olur.<ref>Kutsal Kitap, Luka [http://incil.info/arama/Luka+6:46-49 6:46-49]</ref>
===O===
* Oruç tuttuğunuz zaman, ikiyüzlüler gibi surat asmayın. Onlar oruç tuttuklarını insanlara belli etmek için kendilerine perişan bir görünüm verirler. Size doğrusunu söyleyeyim, onlar ödüllerini almışlardır. Siz oruç tuttuğunuz zaman, başınıza yağ sürüp yüzünüzü yıkayın. Öyle ki, insanlara değil, gizlide olan Babanız’a oruçlu görünesiniz. Gizlilik içinde yapılanı gören Babanız sizi ödüllendirecektir.<ref>Kutsal Kitap, Matta [http://incil.info/arama/Matta+6:16-18 6:16-18]</ref>
===S===
* Sahte peygamberlerden sakının! Onlar size kuzu postuna bürünerek yaklaşırlar, ama özde yırtıcı kurtlardır. Onları meyvelerinden tanıyacaksınız. Dikenli bitkilerden üzüm, devedikenlerinden incir toplanabilir mi? Bunun gibi, her iyi ağaç iyi meyve verir, kötü ağaç ise kötü meyve verir. İyi ağaç kötü meyve, kötü ağaç da iyi meyve veremez. İyi meyve vermeyen her ağaç kesilip ateşe atılır. Böylece sahte peygamberleri meyvelerinden tanıyacaksınız.<ref>Kutsal Kitap, Matta [http://www.bursakilisesi.com/kutsalkitap/?q=Matta+7%3A+15-20&x=0&y=0 7:15-20]</ref>
* ''(İsa, yanına küçük bir çocuk çağırır, onu orta yere dikip konuşmaya başlar)'' Size doğrusunu söyleyeyim, yolunuzdan dönüp küçük çocuklar gibi olmazsanız, Göklerin Egemenliği’ne asla giremezsiniz. Kim bu çocuk gibi alçakgönüllü olursa, Göklerin Egemenliği’nde en büyük odur. Böyle bir çocuğu benim adım uğruna kabul eden, beni kabul etmiş olur. Ama kim bana iman eden bu küçüklerden birini günaha düşürürse, boynuna kocaman bir değirmen taşı asılıp denizin dibine atılması kendisi için daha iyi olur. İnsanı günaha düşüren tuzaklardan ötürü vay dünyanın haline! Böyle tuzakların olması kaçınılmazdır. Ama bu tuzaklara aracılık eden kişinin vay haline!<ref>Kutsal Kitap, Matta [http://incil.info/arama/Matta+18:2-7 18:2-7]</ref>
* Size şu buyruğu veriyorum: Birbirinizi sevin!<ref>Kutsal Kitap, Yuhanna [http://incil.info/arama/Yuhanna+15:17 15:17]</ref>
===T===
[[Dosya:Friedrich Kreuz im Wald.jpg|küçükresim|200pik|Düşmanlarınızı sevin, size zulmedenler için dua edin. Öyle ki, göklerdeki Babanız’ın oğulları olasınız. Çünkü O, güneşini hem kötülerin hem iyilerin üzerine doğdurur; yağmurunu hem doğruların hem eğrilerin üzerine yağdırır.]]
* [[Tanrı]] ruhtur, O’na tapınanlar da ruhta ve gerçekte tapınmalıdırlar.<ref>Kutsal Kitap, Yuhanna [http://incil.info/arama/Yuhanna+4:24 4:24]</ref>
* Tanrı’nın Egemenliği, bir adamın bahçesine ektiği hardal tanesine benzer. Tane gelişip ağaç olur, kuşlar dallarında barınır.<ref>Kutsal Kitap, Luka [http://incil.info/arama/Luka+13:19 13:19]</ref>
* Tanrın Rab’bi bütün yüreğinle, bütün canınla ve bütün aklınla seveceksin.<ref>Kutsal Kitap, Matta [https://incil.info/arama/Matta+22:37 22:37]</ref>
===U===
* Uzun kaftanlar içinde dolaşmaktan hoşlanan, meydanlarda selamlanmaya, havralarda en seçkin yerlere, şölenlerde başköşelere kurulmaya bayılan din bilginlerinden sakının. Dul kadınların malını mülkünü sömüren, gösteriş için uzun uzun dua eden bu kişilerin cezası daha ağır olacaktır.<ref>Kutsal Kitap, Luka [http://incil.info/arama/Luka+20:45-47 20:45-47]</ref>
===V===
* Vermek, almaktan daha büyük mutluluktur.<ref>Kutsal Kitap, Elçilerin İşleri [http://incil.info/arama/El%C3%A7ilerin+%C4%B0%C5%9Fleri+20:35 20:35]</ref>
===Y===
* Yeruşalim’den ayrılmayın, Baba’nın verdiği ve benden duyduğunuz sözün gerçekleşmesini bekleyin. Şöyle ki, Yahya suyla vaftiz etti, ama sizler birkaç güne kadar Kutsal Ruh’la vaftiz edileceksiniz.<ref>Kutsal Kitap, Elçilerin İşleri [http://incil.info/arama/El%C3%A7ilerin+%C4%B0%C5%9Fleri+1:4-5 1:4-5]</ref>
**''Elçilerin İşleri, 1:4-5, Kendileriyle birlikteyken havarilerine verdiği buyruk.''
* Yeryüzünde kendinize hazineler biriktirmeyin. Burada güve ve pas onları yiyip bitirir, hırsızlar da girip çalarlar. Bunun yerine kendinize gökte hazineler biriktirin. Orada ne güve ne pas onları yiyip bitirir, ne de hırsızlar girip çalar.<ref>Kutsal Kitap, Matta [http://incil.info/arama/Matta+6:19-20 6:19-20]</ref>
* Yeryüzüne barış getirmeye geldiğimi sanmayın! Barış değil, kılıç getirmeye geldim. Çünkü ben babayla oğlun, anneyle kızın, gelinle kaynananın arasına ayrılık sokmaya geldim. ‘İnsanın düşmanı kendi ev halkı olacak.’ Annesini ya da babasını beni sevdiğinden çok seven bana layık değildir. Oğlunu ya da kızını beni sevdiğinden çok seven bana layık değildir. Çarmıhını yüklenip ardımdan gelmeyen bana layık değildir. Canını kurtaran onu yitirecek. Canını benim uğruma yitiren ise onu kurtaracaktır.<ref>Kutsal Kitap, Matta [http://incil.info/arama/Matta+10:34-39 10:34-39]</ref>
* Yer ve gök ortadan kalkacak, ama benim sözlerim asla ortadan kalkmayacaktır.<ref>Kutsal Kitap, Matta [http://incil.info/arama/Matta+24:35 24:35]</ref>
* Yol, gerçek ve yaşam Ben’im. Benim aracılığım olmadan Baba’ya kimse gelemez.<ref>Kutsal Kitap, Yuhanna [http://incil.info/arama/Yuhanna+14:6 14:6]</ref>
===Z===
* Zengin bir adamın toprakları bol ürün verdi. Adam kendi kendine, ‘Ne yapacağım? Ürünlerimi koyacak yerim yok’ diye düşündü. Sonra, ‘Şöyle yapacağım’ dedi. ‘Ambarlarımı yıkıp daha büyüklerini yapacağım, bütün tahıllarımı ve mallarımı oraya yığacağım. Kendime, ey canım, yıllarca yetecek kadar bol malın var. Rahatına bak, ye, iç, yaşamın tadını çıkar diyeceğim.’ Ama Tanrı ona, ‘Ey akılsız!’ dedi. ‘Bu gece canın senden istenecek. Biriktirdiğin bu şeyler kime kalacak?’ Kendisi için servet biriktiren, ama Tanrı katında zengin olmayan kişinin sonu böyle olur.<ref>Kutsal Kitap, Luka [http://incil.info/arama/Luka+12:16-21 12:16-21]</ref>
* ‘Zina etmeyeceksin’ dendiğini duydunuz. Ama ben size diyorum ki, bir kadına şehvetle bakan her adam, yüreğinde o kadınla zina etmiş olur. Eğer sağ gözün günah işlemene neden olursa, onu çıkar at. Çünkü vücudunun bir üyesinin yok olması, bütün vücudunun cehenneme atılmasından iyidir. Eğer sağ elin günah işlemene neden olursa, onu kes at. Çünkü vücudunun bir üyesinin yok olması, bütün vücudunun cehenneme gitmesinden iyidir.<ref>Kutsal Kitap, Matta [http://incil.info/arama/Matta+5:27-30 5:27-30]</ref>
=== Diyaloglar ===
==== Petrus’un Mesih’i Tanıması<ref>Kutsal Kitap, Matta [http://incil.info/arama/Matta+16:13-19 16:13-19]</ref> ====
:<small>Mat 16:13</small> İsa, Filipus Sezariyesi bölgesine geldiğinde öğrencilerine şunu sordu: “Halk, İnsanoğlu’nun kim olduğunu söylüyor?”
:<small>Mat 16:14</small> Öğrencileri şu karşılığı verdiler: “Kimi Vaftizci Yahya, kimi İlyas, kimi de Yeremya ya da peygamberlerden biridir diyor.”
:<small>Mat 16:15</small> İsa onlara, “Siz ne dersiniz” dedi, “Sizce ben kimim?”
:<small>Mat 16:16</small> Simun Petrus, “Sen, yaşayan Tanrı’nın Oğlu Mesih’sin” yanıtını verdi.
:<small>Mat 16:17</small> İsa ona, “Ne mutlu sana, Yunus oğlu Simun!” dedi. “Bu sırrı sana açan insan değil, göklerdeki Babam’dır.
:<small>Mat 16:18</small> Ben de sana şunu söyleyeyim, sen Petrus’sun ve ben kilisemi bu kayanın üzerine kuracağım. Ölüler diyarının kapıları ona karşı direnemeyecek.
:<small>Mat 16:19</small> Göklerin Egemenliği’nin anahtarlarını sana vereceğim. Yeryüzünde bağlayacağın her şey göklerde de bağlanmış olacak; yeryüzünde çözeceğin her şey göklerde de çözülmüş olacak.”
==== Sezar’ın Hakkı Sezar’a<ref>Kutsal Kitap, Matta [http://incil.info/arama/Matta+22:15-22 22:15-22]</ref> ====
:<small>Mat 22:15</small> Bunun üzerine Ferisiler çıkıp gittiler. İsa’yı, kendi söyleyeceği sözlerle tuzağa düşürmek amacıyla düzen kurdular.
:<small>Mat 22:16</small> Hirodes yanlılarıyla birlikte gönderdikleri kendi öğrencileri İsa’ya gelip, “Öğretmenimiz” dediler, “Senin dürüst biri olduğunu, Tanrı yolunu dürüstçe öğrettiğini, kimseyi kayırmadığını biliyoruz. Çünkü insanlar arasında ayrım yapmazsın.
:<small>Mat 22:17</small> Peki, söyle bize, sence Sezar’a vergi vermek Kutsal Yasa’ya uygun mu, değil mi?”
:<small>Mat 22:18</small> İsa onların kötü niyetlerini bildiğinden, “Ey ikiyüzlüler!” dedi. “Beni neden deniyorsunuz?
:<small>Mat 22:19</small> Vergi öderken kullandığınız parayı gösterin bana!” O’na bir dinar getirdiler.
:<small>Mat 22:20</small> İsa, “Bu resim, bu yazı kimin?” diye sordu.
:<small>Mat 22:21</small> “Sezar’ın” dediler. O zaman İsa, “Öyleyse Sezar’ın hakkını Sezar’a, Tanrı’nın hakkını Tanrı’ya verin” dedi.
:<small>Mat 22:22</small> Bu sözleri duyunca şaştılar, İsa’yı bırakıp gittiler.
==İslamî kaynaklar==
===E===
* Ey İsrailoğulları! Yalnız, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah’a kulluk edin. Kim Allah’a ortak koşarsa, artık, Allah ona cenneti muhakkak haram kılmıştır. Onun barınağı da ateştir. Zalimler için hiçbir yardımcı yoktur.<ref>Kuran, [http://kuranmeali.com/AyetKarsilastirma.php?sure=5&ayet=72 Maide 5:72]</ref>
==Mormon kaynakları==
===İ===
* İşte, size Sevindirici Haber’imi verdim ve size vermiş olduğum Sevindirici Haber şudur—Ben dünyaya Babamın isteğini yapmak için geldim; çünkü beni Babam gönderdi. Ve Babam beni çarmıha gerilmek için gönderdi ve çarmıha gerildikten sonra da bütün insanları kendime çekebileyim diye; böylece Ben nasıl insanlar tarafından kaldırıldıysam, Baba da aynı şekilde insanları kaldıracak ve onlar benim önümde durarak iyi ya da kötü olan işlerine göre yargılanacaklardır—Ve Ben bu amaçla yukarı kaldırıldım; bu yüzden, Baba’nın gücüne göre bütün insanları kendime çekeceğim ki onlar işlerine göre yargılanabilsinler. Ve öyle olacak ki tövbe edip benim adımla vaftiz olan kimse dolu olacaktır; ve eğer sonuna kadar dayanırsa, işte, dünyayı yargılamak için duracağım günde, Babamın önünde o kimseyi suçsuz sayacağım. Ve sonuna kadar dayanmayan kimse, aynı zamanda kesilip ateşe atılacak olandır; Baba’nın adaletinden dolayı oradan artık geriye dönmeleri mümkün değildir. Ve O’nun insan çocuklarına verdiği söz budur. Ve bu yüzden vermiş olduğu sözü yerine getirir ve O yalan söylemez; her sözünü yerine getirir. Ve temiz olmayan hiçbir şey O’nun Krallığı’na giremez; bu yüzden inandıkları ve bütün günahlarından tövbe ettikleri ve sonuna kadar sadık kaldıkları için giysilerini benim kanımla yıkamış olanlardan başka hiç kimse O’nun rahatına kavuşamaz.<ref>[http://www.churchofjesuschrist.org/bc/content/shared/content/turkish/pdf/language-materials/34406_tur.pdf Mormon Kitabı], 3. Nefi 27:13-19</ref>
== Hakkında söylenenler ==
* Nasıralı İsa’nın tarihe damgasını vurmuş en büyük kişi olduğu su götürmez bir gerçektir. — [[H. G. Wells]], İngiliz tarihçi
== Kaynakça ==
{{Kaynakça|2}}
{{Vikiler|
commons=ישוע |
wikispecies= |
wikt= |
b= |
s= |
w=İsa |
n= |
m= |
}}
[[Kategori:Kişiler-İ]]
[[Kategori:Yahudiler]]
[[Kategori:Hristiyanlık dini kişilikleri]]
09myjph4ier7t0a9scpt2rqpyaldxqc
Peter Drucker
0
2493
232761
226024
2025-06-10T19:15:00Z
Brightt11
34669
/* '''Sözleri''' */ kağıt > kâğıt, değiştirildi: kağıt → kâğıt [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232761
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi
| kişi_adı =
| resim_başlığı = Avusturyalı yazar.
}}'''''Peter Ferdinand Drucker''' (19 Kasım 1909 - 11 Kasım 2005), Avusturyalı yazar, konuşmacı, danışman, öğretim üyesi ve yönetim bilimci.''
[[Dosya:Drucker5789.jpg|küçükresim|Bilgi, tek başına ekonomik bir kaynak değildir. Bilgi alınıp satılamaz, sadece bilgiyle yaratılanlar alınıp satılabilir. ]]
*
== '''Sözleri''' ==
* Ağaçlar ölmeye yukarıdan başlar.
* Yönetim bilgi toplumunun jenerik organıdır.
* İletişimde en önemli şey; söylenmeyeni duymaktır.
* Ben o dili anlamadıkça, "anlam" diye bir şey yoktur.
* Geleceği tahmin etmenin en iyi yolu onu yaratmaktır.
* Yeni dünya düzeni yeryüzünü ölüme mahkum etmiştir.
* Siyasi sloganlar, siyasi gerçeklikten daha uzun ömürlüdür.
* Ticaretin sadece iki basit işlevi vardır: pazarlama ve yenilik.
* Doğru şeyi yapmak, bir şeyleri doğru yapmaktan daha iyidir.
* Gideceğiniz yeri bilmiyorsanız, vardığınız yerin önemi yoktur.
* İyi bir yönetici, sıradan insanları sıradışı işler yapar hale getirir.
* Çevrenin korunabilmesi için ekolojiyle ilgili yasalara ihtiyaç vardır.
* Bu yüzyılda yeni bir inanç doğmuştur: Doğayı insana karşı korumak.
* Bilgi geliştirilmeli, zorlanmalı ve sürekli artırılmalıdır yoksa kaybolur.
* "Savunma" artık mümkün değildir; mümkün olan yalnızca misillemedir.
* Hemen sıkı çalışmaya dönüşmediği sürece planlar, sadece iyi niyetlerdir.
* Bir danışman olarak en güçlü yönüm cahil olmam ve birkaç soru sormamdır.
* Değer yaratan iki faaliyet vardır. Yenilik ve pazarlama geriye kalan herşey maliyettir.
* Dünya artık emek yoğun, malzeme yoğun, enerji yoğun değildir; bilgi yoğun olmaktadır.
* İnsanın yaşadığı çevreye yönelen başlıca tehlikeler giderek daha global bir nitelik almaktadır.
* Bilgi, tek başına ekonomik bir kaynak değildir. Bilgi alınıp satılamaz, sadece bilgiyle yaratılanlar alınıp satılabilir.
* Dünyanın herhangi bir yerinde çevreye verilen ciddi boyutlardaki zararın herkesin sorunu olduğu ve hepimizi tehdit ettiğini kabul etmedikçe, hiç bir etkili önlem alamayız.
* Ondokuzuncu yüzyıla kadar, hiç sona ermeyen zorlu görev, insan soyunun ve çevresinin doğal etkenlere karşı korunmasıydı. Ama bu yüzyılda yeni bir ihtiyaç doğmuştur: Doğayı insana karşı korumak.
* Çevre de artık para gibi, enformasyon gibi ulusal sınırlar tanımamaktadır. Çevreyle ilgili önemli ihtiyaçlar -sözgelimi atmosferin ve dünya ormanlarının korunması- ulusal düzeydeki eylemler ve ulusal yasalar ile korunamaz.
* Çevreye yönelik en büyük tehdit, bir kâğıt fabrikasının atıklarından, bir belediye kanalizasyonunu okyanusa boşaltmasından ya da yerel çiftliklerde kullanılan tarım ilaçlarıyla gübrelerin, sızıntı ve akıntılarının denize ulaşmasından kaynaklanan yerel kirlilik değildir. Esas tehlike, insanoğlunun yaşamına, atmosfere, dünyanın bir bakıma akciğeri sayılan tropik ormanlara, dünya okyanuslarına, hava ve su rezervlerimize yönelik olan tehlikedir. Bu da tüm insanlığın bağımlı olduğu çevre demektir.
[[Kategori:Kişiler-P]]
[[Kategori:Amerikalı ekonomistler]]
[[Kategori:Amerikalı yazarlar]]
[[Kategori:Avusturyalı yazarlar]]
43ogg2l9fltuxr5bt2krtuitpkc86dh
Michelangelo
0
2518
232805
197844
2025-06-10T19:28:21Z
Brightt11
34669
/* Sözleri */ dz, değiştirildi: dükkan → dükkân [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232805
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi}}
[[Dosya:Michelango Portrait by Volterra.jpg|küçükresim|180pik|sağ|Michelangelo'nun Daniele da Volterra tarafından yapılan portresi]]
[[Dosya:Michelangelo.jpg|küçükresim|150pik|sağ|İnsanlar, ustalığımı elde etmek için benim ne kadar çok çalıştığımı bilseler o kadar hayret edilecek bir şey olmadığını düşünürlerdi.]]
'''[[w:Michelangelo|Michelangelo di Lodovico Buonarroti Simoni]]''' (6 Mart 1475, Caprese – 18 Şubat 1564, Roma), '''Michelangelo''' kısa adı ile bilinen İtalyan heykeltıraş, ressam, mimar, şair.
==Sözleri==
[[Dosya:Michelangelo's Pieta 5450 cropncleaned.jpg|küçükresim|150pik|sağ|Pieta]]
* Ben heykeltıraşım, ressam değilim.
* [[Güzellik]] fazlalıktan arınmışlıktır.<ref>Karakter Eskizleri (1890), George Augustus Lofton, s. 432.</ref>
* Hâlâ öğreniyorum.
* Asla dükkânı için çalışan bir ressam ya da heykeltıraş olmadım.<ref>Zamanımızda: Sanatçı, BBC Radyo 4 (28 Mart 2002).</ref>
* Mermere sıkışmış bir melek gördüm ve onu özgürlüğüne kavuşturuncaya dek mermeri oydum.
* [[İnsan]]lar, ustalığımı elde etmek için benim ne kadar çok çalıştığımı bilseler o kadar hayret edilecek bir şey olmadığını düşünürlerdi.<ref>Mutluluk Her Şeydir! (2000), Chris Crawford, s. 38</ref>
* [[İyilik|İyi]] [[sanat]]çı, sadece mermerin içindekini düşünür; taşın içinde uyuklayan figürleri serbest bırakmak içinse büyüyü yalnızca heykeltıraşın eli bozabilir.
==Kaynakça==
{{Kaynakça}}
==Dış bağlantılar==
{{Vikipedi|Michelangelo Buonarroti}}
{{Commons|Category:Michelangelo Buonarroti}}
== Resim galerisi ==
<gallery perrow="6">
Dosya:Buonarotti-scala.jpg|''Merdivenlerdeki Meryem''
Dosya:David von Michelangelo.jpg|''Davut Heykeli''
Dosya:Creación de Adán.jpg|''Adem'in Yaratılışı''
Dosya:Michelangelo - Fresco of the Last Judgement.jpg|''Son Yargılama''
Dosya:Michelangelo, giudizio universale, dettagli 33.jpg|''Son Yargılama (detay)''
Dosya:Artista fiorentino, forse michelangelo, cristo in croce, 1500 ca., dono del 2013, 01.JPG|''Çarmıhtaki İsa''
Dosya:Vatican-ChapelleSixtine-Plafond.jpg|''Sistine Şapeli boyamaları, Vatikan''
Dosya:Michaelangelo Moses.jpg|''Musa''
Dosya:Madonna michelangelo1.jpg|''Meryem ve Çocuk''
Dosya:Taddei Tondo.JPG|''Taddei Tondo''
Dosya:Self-portrait of Michelangelo.jpg|''Kendini çalışması''
</gallery>
[[Kategori:İtalyan ressamlar]]
[[Kategori:Kişiler-M]]
[[Kategori:İtalyan heykeltıraşlar]]
[[Kategori:İtalyan mimarlar]]
[[Kategori:İtalyan şairler]]
s3ckfeen8u0cdfgcc85grpb5y0hszz2
Son sözler
0
2541
232852
230671
2025-06-10T20:25:21Z
Brightt11
34669
/* M */ dz, değiştirildi: mükafat → mükâfat [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232852
wikitext
text/x-wiki
{{Kaynak geliştir}}
__NOTOC__
{| border="0" style="border:1px solid #aaaaaa; background-color:#f9f9f9" align=center id="toc" class="plainlinks"
| [[#A|A]] [[#B|B]] [[#C|C]] [[#Ç|Ç]] [[#D|D]] [[#E|E]] [[#F|F]] [[#G|G]] [[#H|H]] [[#I|I]] [[#İ|İ]] [[#J|J]] [[#K|K]] [[#L|L]] [[#M|M]] [[#N|N]] [[#O|O]] [[#Ö|Ö]] [[#P|P]] [[#R|R]] [[#S|S]] [[#Ş|Ş]] [[#T|T]] [[#U|U]] [[#Ü|Ü]] [[#V|V]] [[#Y|Y]] [[#Z|Z]]
|}
== A ==
* '''Cesedimi Rusların eline asla vermemelisiniz, beni Moskova'da heykel yaparlar.'''<ref>[http://www.cnnturk.com/2011/guncel/10/23/son.sozleri.ne.oldu/634156.0/ CNN Türk, Son Sözleri Ne Oldu?]</ref>
** Kim: [[Adolf Hitler]]
* '''Bizim bağımsız olmamız için Amerika ve IMF’den kurtulmamız lâzım.'''<ref>[http://www.yeniasya.com.tr/2006/11/26/yazarlar/asen.htm Yeniasya]</ref>
** Kim: [[Adnan Kahveci]]
** Not: Maliye eski bakanı bu sözden iki gün sonra trafik kazasında öldü.
* '''Hiç küskün değilim. Hiçbir kırgınlığım yok.'''
** Kim: [[Adnan Menderes]]
* '''Hayat bitti. Biten hayat, nefesim sıkışıyor... Bir şey eziyor beni!..'''
** Kim: [[Aleksandr Sergeyeviç Puşkin]]
* '''Çok güzel, yarın onu yukardakilere anlatırım.'''
** Kim: [[Alfred E. Housman]]
** Not: İngiliz şair, 1936, doktorunun anlattığı fıkrayı dinledikten sonra
* '''Kabe'nin Rabbına yemin olsun ki ben kazandım.'''
** Kim: [[Ali bin Ebu Talib]]
* '''Evladım şu camı açar mısın biraz? Çok sıcak oldu.'''
** Kim: [[Alparslan Türkeş]]
* '''Ben öldüğüm zaman kimse ağlamasın. Kimse beni methetmesin. Mezarımın başında bir süre bekleyin ki, kabre alışayım. Zira ölüm melekleri gelecek ve beni sorguya çekecekler.'''
** Kim: [[w: Amr bin As|Amr bin As]]
* '''Çok zamandır şampanya içmemiştim.'''
** Kim: [[Anton Çehov]]
* '''Lanet olsun! Bir kurşun!'''
** Kim: [[Antonio José de Sucre]]
** Not: Bu güne kadar hiç küfretmeyen bir centilmen olduğu söylenir.
* '''Allah senden razı olsun. Hakkını helal et'''
** Kim: [[II. Abdülhamit]]
** Not: En sevdiği eşi Müşfika Kadınefendi'ye, eşinin avucunun içini öptükten sonra söyledikleri.
== B ==
* '''Öldüğüm zaman beni deniz sesi işitecek bir yere defnediniz.'''
** Kim: [[Barbaros Hayreddin Paşa]]
* '''Beni göğsümden vurun.'''
** Kim: [[Benito Mussolini]]
== C ==
* '''Yaşıyorum.'''
** Kim: [[Caligula]]
** Not: Kendi askerleri tarafından öldürüldüğü sırada.
== D ==
* '''Yaşasın tam bağımsız Türkiye. Yaşasın Marksizm-Leninizm'in yüce ideolojisi. Yaşasın Türk ve Kürt halklarının bağımsızlık mücadelesi. Kahrolsun emperyalizm. Yaşasın işçiler, köylüler!'''
** Kim: [[Deniz Gezmiş]]
* '''Bağışla Tanrım.'''
** Kim: [[Desiderius Erasmus]]
** Not: Kuzey Avrupa [[w:Rönesans|Rönesans]]'ının önemli ustası ve klasik edebiyat araştırmacısı, hümanist bilgin ve ilahiyatçı.
* '''Her şey çok güzel olacak.'''
** Kim: [[Dursun Karataş]]
== E ==
* '''İçeri girmeliyim, sis yükseliyor.'''
** Kim: [[Emily Dickinson]]
* '''Mezarıma ne resim ne heykel ne de fotoğraf, hiçbir şey koymayınız.'''
** Kim: [[Eugene Delacroix]]
* '''Buraya beni öldürmeye geldiğini biliyorum. Vur beni korkak! Yalnızca bir adam öldürmüş olacaksın.'''
** Kim: [[Ernesto Che Guevara]]
* '''Kahrolsun Faşist Diktatörlük, yaşasın Türkiye Devrimci Komünist Partisi!'''
** Kim: [[Erdal Eren]]
== F ==
* '''Hekimler, bana niçin kıydınız?'''
** Kim: [[Fatih Sultan Mehmet]]
* '''Allah memleketi korusun, millete zeval vermesin, haydi Allah'a ısmarladık.'''
** Kim: [[Fatin Rüştü Zorlu]]
** Not: İdam sehpasında bu sözü söyledikten sonra ayağının altındaki sandalyeyi tekmeleyerek kendi infazını kendi gerçekleştirmiştir.
* '''Bu müthiş harp beni bitirdi.'''
** Kim: [[Franz Joseph Haydn]]
* '''Gidiyorum!'''
** Kim: [[Friedrich Engels]]
** Not: Otel odasında yazdığı makalenin son satırına yazmıştır. {{Kaynak belirt}}
== G ==
* '''Sıkıldım, sıkıldım.'''
** Kim: [[Gabriele D’Annunzio]]
** Not: İtalyan yazar, 1938
* '''Beni bir antika olarak saklamaya çalışıyorsun ama işim bitti, öleceğim.'''
** Kim: [[George Bernard Shaw]]
** Not: Ingiliz yazar, 1950, hemşireye hitaben söyledikleri.
* '''Her şey bitti, artık çok geç.'''
** Kim: [[George Gordon Byron]]
* '''Ölümümü bildirirken siz benden daha çok korkuyorsunuz.'''
** Kim: [[Giordano Bruno]]
** Not: İtalyan filozof, rahip, gökbilimci ve okültist. Ölüm kararını bildiren Yargıç'a, 1600
* '''Biraz daha ışık!..'''
** Kim: [[Goethe]]
** Not: Alman şair ve Oyun yazarı, 1832
** Orijinali: Mehr licht!
== H ==
*'''Ölümü, savaştaymışım gibi ayakta karşılayacağım. Öldüğüm zaman atımı muharebede tehlikelere dalabilen bir yiğide veriniz. Atım ve kılıcımdan başka bir şeye sahip olmadan öleceğim. Mezarımı, bu kılıcımla kazınız. Kahramanlar kılıç şakırtısından zevk alır. Tanıklık ederim ki Allah'tan başka ilah yoktur.'''<ref>[http://foto-galeri.bugun.com.tr/foto-galeri/189166-halid-bin-velid-in-son-sozu-galerisi.aspx Bugün]</ref>
** Kim: [[Halid bin Velid]]
* '''Hepiniz hoşçakalın.'''
** Kim: [[Hart Crane]]
** Not: ABD’li şair, 1912, intihar etmek için gemi güvertesinden atlarken.
* '''İskoç viskisinden martiniye geçmemeliydim.'''
** Kim: [[Humphrey Bogart]]
*'''Ben şahsî hiçbir çıkar gözetmeden halkımın mutluluğu ve bağımsızlığı için savaştım. Bu bayrağı bu ana kadar şerefle taşıdım. Bundan sonra bu bayrağı Türk halkına emanet ediyorum. Yaşasın işçiler, köylüler ve yaşasın devrimciler. Kahrolsun faşizm.'''
** Kim: [[Hüseyin İnan]]
== İ ==
* '''Ey benim Rabbim, mâlikim! Emrin başım gözüm üzere olsun.'''
** Kim: [[İmam Gazali]]
* '''İşte bu iyi.'''
** Kim: [[Immanuel Kant]]
* [[İsa]]:
:* '''Baba, ruhumu ellerine bırakıyorum!'''
:** Luka 23:46'ya göre son sözler: "İsa yüksek sesle, “Baba, ruhumu ellerine bırakıyorum!” diye seslendi. Bunu söyledikten sonra son nefesini verdi."
:* '''Tamamlandı!'''
:** Yuhanna 19:30'a göre son sözler: "İsa şarabı tadınca, “Tamamlandı!” dedi ve başını eğerek ruhunu teslim etti."
:* '''Tanrım, Tanrım, beni neden terk ettin?'''
:** Markos 15:34 ve Matta 27:46'ya göre son sözler: "Saat üçte İsa yüksek sesle, “Elohi, Elohi, lema şevaktani” yani, “Tanrım, Tanrım, beni neden terk ettin?” diye bağırdı."
* '''Aşklarım, elveda, benim beyazımsılarım.'''
** Kim: [[İvan Sergeyeviç Turgenyev]]
== J ==
* '''Hey millet! Yarınki gazete başlıkları için bir önerim var: Fransız Kızartması'''
** Kim: [[James Donald French]]
* '''Kimse anlamıyor mu?'''
** Kim: [[James Joyce]]
** Not: İrlandalı yazar, 1941
* '''Allah korusun, Allah kahretsin.'''
** Kim: [[James Thurber]]
** Not: Amerikalı ressam ve yazar, 1961
* '''Ölmek dışında hiçbir şey istemiyorum.'''
** Kim: [[Jane Austen]]
* '''Kıçımı öp.'''
** Kim: [[John Wayne Gacy]]
* '''Durdu.'''
** Kim: [[Joseph Henry Green]]
** Not: Kendi nabzını ölçerken söyledikleri.
* '''Sen de mi Brütüs?'''
** Kim: [[Julius Sezar]]
** Not: Roma İmparatoru, MÖ 44
== K ==
* '''Ben ölünce bir elimi tabutumun dışına atın. İnsanlar görsünler ki padişah olan Süleyman bu dünyadan eli boş gitmiştir.'''
** Kim: [[Kanuni Sultan Süleyman]]
* '''Hadi oradan. Son sözler yeterince doğru söz söylememiş aptallar içindir.'''
** Kim: [[Karl Marx]]
* '''Sanırım, öleceğim. Yağmuru seviyorum. Yağmurun yüzüme değmesine bayılıyorum.'''
** Kim: [[Katherine Mansfield]]
** Not: Ingiliz yazar, 1923
*'''Sevgili vatandaşlarım, ben bir Türk memuruyum. Aldığım emri yerine getirdim. Vazifemi yaptığıma vicdanım emindir. Sizlere yemin ederim ki, ben masumum. Son sözüm bugün de budur, yarın da budur. Ecnebi devletlere yaranmak için beni asıyorlar. Eğer adalet buna diyorlarsa, kahrolsun adalet! Benim sevgili kardeşlerim, asil Türk milletine çocuklarımı emanet ediyorum. Bu kahraman millet elbette onlara bakacaktır. Allah, vatan ve milletimize zeval vermesin. Amin. Borcum var, servetim yok. Üç çocuğumu, millet uğruna yetim bırakıyorum. Yaşasın millet!'''
** Kim: Boğazlıyan Kaymakamı [[w:Mehmed Kemal|Kemal Bey]]
* '''Ağlayacak bir şey yok.'''
** Kim: [[Konrad Adenauer]]
* '''Uçağa binmesek olmaz mı? Ne olurdu otobüsle gitseydik?!
** Kim: [[Kemal Sunal]]
** Not: [[w: Balalayka|Balalayka]] filminin çekimlerine giderken, çok korktuğu ve ilk defa bindiği uçakta söyledikleri. Bu sözlerden kısa bir süre sonra uçak içinde kalp krizi geçirerek vefat etmiştir.
== L ==
* '''Çalışmalarım olması gereken kaliteye erişmediği için Tanrı'yı ve insanlığı gücendirdim.'''
** Kim: [[Leonardo da Vinci]]
* '''Dördüncü Enternasyonal'in zaferinden eminim, ileri!'''
** Kim: [[Lev Troçki]]
* '''Komedi bitti.'''
** Kim: [[Ludwig van Beethoven]]
* '''Siz benim ölümsüz olduğumu mu sanıyordunuz?'''
** Kim: [[XIV. Louis]]
** Not: Ölüm döşeğinde, oda uşağının ağlaması üzerine.
* '''Bu menenjit değil mi?'''
** Kim: [[Louisa May Alcott]]
* '''Dik durun. Adil olun. Sabırlı olun. Enerjinizin sirayet etmesine izin verin. Daha iyi bir dünyada görüşmek ümidiyle. [[Atatürk]]’le kalın, Cumhuriyetle kalın, hoşçakalın!'''
** Kim: [[Levent Kırca]] ''(Ölümünden iki gün önce kendisine Yaşam Boyu Onur Ödülü verilen bir festivale gönderdiği mektubun son satırları)''
== M ==
* '''Aman Tanrım!'''
** Kim: [[Mahatma Gandi]]
* '''Teslim olmuyoruz, Biz buraya dönmeye değil, ölmeye geldik, Gelin teslim alın bakalım.'''
** Kim: [[Mahir Çayan]]
* '''Ah kahpe İngiliz, en nihayet eserimi tamamlayamadan benim de canıma kıydın.'''
** Kim: [[II. Mahmud]]
* '''Kimse bana inanmayacağı için, gördüklerimin yarısını bile anlatmadım.'''
** Kim: [[Marco Polo]]
* '''Hoşçakal de Pat, hoşçakal de Jack ve kendine hoşçakal de, çünkü hoş bir adamsın.'''<ref>{{web kaynağı |url= http://www.sabah.com.tr/fotohaber/magazin/unlulerin_son_sozleri_493275044381?page=3&tc=42 |başlık= Ünlülerin son sözleri |yayıncı= Sabah Gazetesi |erişimtarihi= 19 Eylül 2015}}</ref>
** Kim: [[Marilyn Monroe]]
* '''Döndük, dolaştık, yine anamızın ördüğü döşeğe düştük.'''
** Kim: [[w:Mehmet Akan|Mehmet Akan]]
** Not: Bizimkiler adlı dizide canlandırdığı "Apartman Yöneticisi Sabri Bey" karakteriyle ünlenen sinema ve tiyatro sanatçısı.
* '''Hadi al, kurtar memleketi.'''
** Kim: [[Metin Lokumcu]]
* '''Rabbimiz, beni kendi hazretine dâvet ediyor. Artık gitmek zamânıdır. Yâ Azrâil! Çabuk ol! Beni Rabbime çabuk kavuştur!'''
** Kim: [[Mevlana]]
* '''Oğlum, seni cennetin kapılarında bekleyeceğim. Umarım orada olursun.'''
** Kim: [[Michael Selsor]]
**Not: Yaptığı bir banka soygunundan sonra idam cezası alan mahkum.
* '''Biz hizmetimizi Allah için yaptık ve mükâfatını da ahirette bekliyoruz.'''
** Kim: [[Mimar Sinan]]
* '''Bana yaptığınız haramdır, siz günah işliyorsunuz evlatlarım ben sizin babanızım, bu olamaz haram nedir bilmiyorsunuz?'''
** Kim: [[Muammer Kaddafi]]
* '''Ben öldükten sonra cömertlik ve ihsanda kalmaz, çok kimselerin gelirleri kesilir. İsteyenler eli boş döner. Keşke Zî Tûva denilen köyde bir Kureyşli olsaydım da emirlik, hâkimlik ile uğraşmasaydım.'''
** Kim: [[Muaviye bin Ebu Süfyan]]
* '''[[Tanrı|Allah]] ne yüce bir dosttur.'''
** Kim: [[Muhammed|Muhammed bin Abdullah]]
** Orijinali: Allahumme er refik alâ
* '''Haşa ben ölümden korkmuyorum. Çünkü ben Müslümanım. Her Müslümana yakışan da ölümü tebessümle karşılamaktır. Hakikaten ölüm ebediyet âlemine açılan ilk perdedir.'''
** Kim: [[Muhammed İkbal]]
* '''Aleykümesselam.'''
** Kim: [[Mustafa Kemal Atatürk]]
** Not: Gazeteci-yazar Can Dündar'ın Atatürk'ün son 300 gününü anlattığı "Sarı Zeybek" belgeseline göre Atatürk, saati sorduktan sonra doktorunun dilini çıkarmasını istemesinin ardından "Aleykümesselam" diyerek ölümüyle sonuçlanacak komaya girmiştir.
== N ==
* '''Biraz dinleneyim.'''
** Kim: [[Namık Kemal]]
* '''Demek böyle ölünürmüş.'''
** Kim: [[Necip Fazıl Kısakürek]]
* '''Hakka yürüyoruz Hoca.'''
** Kim: [[Necmettin Erbakan]]
** Not: Eski Diyanet İşleri Başkanı Lütfi Doğan'a hitaben.
* '''Bir merdiven çabuk bir merdiven getirin.'''
** Kim: [[Nikolay Gogol]]
== O ==
* '''Yakın ışıkları. Eve karanlıkta gitmek istemiyorum.'''
** Kim: [[O' Henry]]
* '''Ya duvar kâğıdı gidiyor ya da ben.'''
** Kim: [[Oscar Wilde]]
== Ö ==
* '''Bu benim en büyük dileğimdi.'''
** Kim: [[Ömer bin Hattab]]
== P ==
* '''İşte bu fena.'''
** Kim: [[Peyami Safa]]
** Not: Türk romancısı, boğazından muzdaripti. Kan gelince söyledikleri.
* '''Tanrım. Ne oldu?'''
** Kim: [[w:Prenses Diana|Prenses Diana]]
** Not: Galler Prensesi, 31 Ağustus 1997, bir trafik kazasında ağır yaralandıktan sonra söyledikleri.
== R ==
* '''Hristofyas! Burası bağımsız bir cumhuriyettir!'''
** Kim: [[Rauf Denktaş]]
** Not: KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı, 13 Ocak 2012
* '''At! At! Bir ata krallığımı veririm!'''
** Kim: [[III. Richard]]
== S ==
* '''Erkek olun, erkek!'''
** Kim: [[Saddam Hüseyin]]
** Not: Devrik Irak devlet başkanı. İdama götürülürken bu sözü yüzüne karşı "Yaşasın [[w:Mukteda es Sadr|Sadr]]" diye bağıran cellatlarına söylemiş, idam edilirken de kelime-i Şehadet getirmek istemiş, ama yarım kalmıştır.
* '''Vatan sağ olsun.'''<ref>[http://www.savaskarakas.com/html/belgesel2.html Karakaş]</ref>
** Kim: [[Selami Çavuş]]
** Not: Dumlupınar Denizaltısı, 3 Nisan 1953
* '''Evlad-ı Kerbelayız! Günahsızız! Ayıptır! Zulümdür! Cinayettir!'''
** Kim: [[w:Seyit Rıza|Seyit Rıza]]
** Not: Zazaca söyledikleri
* '''Lanet olsun, bu labirentten nasıl çıkacağım!'''
** Kim: [[Simón Bolívar]]
* '''Çek ellerini omuzumdan, debelenme!'''
** Kim: [[Sir William S. Gilbert]]
** Not: İngiliz libretto yazarı, 1911, Havuza düşen bir kızı kurtarmaya çalışırken kalp krizi geçirir.
* '''Amaann, hayat boş be...'''
** Kim: [[Suna Pekuysal]]
* '''Artık ayrılma vakti geldi çattı, ben ölmeye, sizler de yaşamlarınızı sürdürmeye gidiyorsunuz. Hangisinin daha iyi olduğunu sadece tanrı bilebilir.<ref>{{Kitap kaynağı|url=|başlık=Sokrates'in Savunması|erişimtarihi=|tarih=Mart 2018|basım=15|dil=Türkçe|sayfa=|sayfalar=XV|çalışma=|yayıncı=İş Bankası Kültür Yayınları|çevirmen-ad=Ari|çevirmen-soyadı=Çokona|isbn=978-605-360-702-1}}</ref>
** [[Sokrates]]
== Ş ==
* '''Asıl ölüm, ilimden payını almayanlaradır. Faydalı ile faydasızı bilenler bilgi sâhipleridir.'''
** Kim: [[Şeyh Edebali]]
* '''Artık kuzu falan kalmadı. Ne olurdu Edirne'de yüz bir sene verseydin?'''
** Kim: [[Şeyh Sait]]
** Not: İdam kararı sonrası. "Ne yapalım seninle kuzu yiyemedik" diyen mahkeme başkanına
== T ==
* '''Memleket için hayırlı olsun.'''
** Kim: [[Talat Aydemir]]
** Not: 1962 ve 1963 yılında iki kez hükümet darbesi teşebbüsü gerçekleştirdikten sonra idam edilen Kara Harp Okulu Komutanı. İdam sehpasında bu sözü söyledikten sonra ayağının altındaki sandalyeyi tekmeleyerek kendi infazını kendi gerçekleştirmiştir.
* '''Çıkmama yardım ediniz, inerken nasıl olsa yalnız kalacağım.'''
** Kim: [[Thomas More]]
** Not: İdam sehpasına çıkarken cellada son sözleri.
* '''Tamam, Mabel, geliyorum.'''
** Kim: [[Thomas Wolfe]]
** Not: Amerikalı yazar, 1938, ölmüş karısına hitaben
== V ==
* '''Bir imparator ayakta ölmeli.'''
** Kim: [[Vespasien]]
** Not: Roma İmparatoru, 79
* '''Siyah bir ışık görüyorum.'''
** Kim: [[Victor Hugo]]
* '''Ben haksız yere mahkum ediliyorum ve masum bir şekilde ölüyorum.'''
** Kim: [[Vidkun Quisling]]
** Not: Norveç Faşist Partisi genel başkanı
* '''Hayat öyle güzel ki...'''
** Kim: [[Vito Corleone]]
** Not: [[The Godfather]] filmi ve romanının baş kahramanı, büyük mafya lideri.
* '''Bırakın sükun içinde öleyim.'''
** Kim: [[Voltaire]]
== W ==
* '''[[İsa]]'yı görmeye gidiyorum. İsa'yı görmek istiyorum.'''<ref>[http://www.ibtimes.com/whitney-houston-reportedly-predicted-death-im-gonna-go-see-jesus-410886 International Bussiness Times]</ref>
** Kim: [[Whitney Houston]]
* '''Herkes ölür ama bana bir ayrıcalık tanınır sanıyorum. Ne olacak şimdi?'''
** Kim: [[William Saroyan]]
* '''Her şey canımı sıkıyor.'''
** Kim: [[Winston Churchill]]
* '''Ölümün tadı, dilimin ucunda. Bu dünyadan olmayan bir şey hissediyorum.'''
** Kim: [[Wolfgang Amadeus Mozart]]
== Y ==
* '''Ölmek kaderde var; yaşayıp köhnemek hazin, <br> Bir çare yok mudur buna ya Rabbelalemin?'''
** Kim: [[Yahya Kemal Beyatlı]]
* '''Bre Hasan Can! Sen bizi bunca zamandır kiminle bilirdin.'''
** Kim: [[Yavuz Sultan Selim]]
** Not: "Artık Allah'la olma zamanıdır." diyen nedimi Hasan Can'a hitaben
* '''Ben ülkemin bağımsızlığı ve halkımın mutluluğu için bir defa ölüyorum. Sizler, bizi asanlar şerefsizliğinizle her gün öleceksiniz. Biz halkımızın hizmetindeyiz. Sizler Amerika'nın hizmetindesiniz. Yaşasın devrimciler! Kahrolsun faşizm!'''
** Kim: [[Yusuf Aslan]]
== Z ==
* '''Beni o kadar yükseğe asın ki, beni asanlar ayaklarımın altında kalsın.'''
** Kim: [[w:Ziya Hurşit|Ziya Hurşit]]
** Not: TBMM 1. dönem Lazistan Mebusu
* '''Suçsuzum.'''
** Kim: [[Zülfikar Ali Butto]]
==Kaynakça==
{{Kaynakça}}
[[Kategori:Konular]]
0nu695mwrboibmgme35xokbv8ruwwft
Woodrow Wilson
0
2566
232853
230668
2025-06-10T20:25:23Z
Brightt11
34669
/* top */ dz, değiştirildi: mükafat → mükâfat [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232853
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi
|kişi_adı=Thomas Woodrow Wilson
|resim_adı=President Woodrow Wilson portrait December 2 1912.jpg
|resim_başlığı='''Thomas Woodrow Wilson''' <br> Amerikalı siyasetçi, avukat, uluslararası ilişkiler profesörü ve Amerika Birleşik Devletleri'nin 28. Başkanı (Dönem: 1913-1921).
|doğum_tarihi=28 Aralık 1856
|doğum_yeri=Staunton, Virginia, ABD
|ölüm_tarihi=3 Şubat 1924
|ölüm_yeri=Washington DC, ABD
}}
* Bayrak, duyguların değil, tarihin timsalidir.
* Arkadaşlık, dünyayı bir arada tutacak tek yapıştırıcıdır.
* Yönetenlerin iktidarlarının tüm meşruiyetini yönetilenlerın rızasından aldıkları ve hiçbir yerde, hiç kimsenin halkları bir mal gibi bir egemenlikten diğerine aktarma hakkı olmadığı ilkesi kabul edilmediği sürece, hiçbir barış kalıcı olmaz ve olmayı da hak etmez.
* Açıklık [[politika]]yı temizleyecek unsurlardan birisidir. Hiçbir şey açıklık kadar politikadaki kötü uygulamaları kontrol edemez.
* Elbette ki kavrayış ve eğitimin diğer kişileri gibi organik evrime inanıyorum. Beni şaşırtan bu tür soruların son günlerde fazla sorulması.<ref>Winterton C. Curtis’e mektup, 29 Ağustos 1922</ref>
* Evinin çevresindeki duvarın etrafına bir delik açmaya çalışan bir İrlandalı’ya ne yaptığı sorulduğunda İrlandalı şöyle cevap vermiş: 'Bodrumdaki karanlığın dışarı çıkması için uğraşıyorum.' Galiba, bizim şimdi yapmamız gereken de budur.
* [[Özgürlük]] hiçbir zaman hükümetten gelmemiştir. [[Özgürlük]] her zaman hükümetin tebaasından gelmiştir. Özgürlüğün tarihi, bir direniş tarihidir. [[Özgürlük]] tarihi [[devlet]]in gücünü artırmanın değil, aksine [[devlet]]in güç ve yetkilerini sınırlamanın tarihidir.
* Özgürlüğe olan sevgisini yitirmiş zengin bir millete ait olmaktansa, özgür ve fakir bir millete ait olmayı tercih ederim.
* Sadece kendi beynimden değil, başkasının beyninden de yararlanıyorum.<ref>[http://books.google.com/books?id=8gLmAAAAMAAJ&pg=PA439 Speech to the National Press Club] "I not only use all the brains I have, but all I can borrow"</ref>
* [[Amerika Birleşik Devletleri|Amerika]]'yı diğer milletlerden ayrı kılan tek şey, tüm insanların hukukun faydalarından yararlanabileceğini göstermesidir.<ref>[http://books.google.com/books?id=Bc7iAAAAMAAJ&q=%22the+thing+that+has+ever+distinguished+America+among+the+nations+is+that+she+has+shown+that+all+men+are%22&pg=PA530#v=onepage The Papers of Woodrow Wilson]</ref>
* Eğer bir köpek yüzünüze bakıp da yanınıza gelmiyorsa, vicdanınızı kontrol edin.
* Çıkarlar insanları birleştirmez, çıkarlar insanları birbirinden ayırır.
* Benim söylemem yeterli olur mu bilmiyorum ama zekâsı ve bir eğitimi olan her insan gibi ben de organik evrime inanıyorum. Bu tarihte hâlâ bu soruların soruluyor olması beni şaşırtıyor.
:''(1922)''
* Işığı görünce ortadan kaybolan kötülükler, tüm dünyanın lanetlemesinin evrensel şekilde ifade edilmesinden doğan daha güçlü ışık altında tam olarak yok edilebilecektir.
* Temel olarak [[sosyalizm]] ve [[demokrasi]] tam olarak aynı olmasa da neredeyse aynıdır. Her ikisi de temelde topluluğun kendi kaderini ve üyelerinin kaderini tayin hakkına dayanır. Topluluk, bireylerden üstündür.
* [[Matematik]], ancak azap verici alıştırmalarla öğrenilebilecek bir çeşit işkence.
* Hayallerimizle büyürüz. Bütün büyük adamlar hayalperesttir.
* Eğer işe yaramıyorsa, işe yaraması sağlanmalıdır.
* Amerikan kapitalizminin temel hedefi, zayıf ülkelerin hammaddelerini ve ulusal pazarlarını açık birer kapı olarak tutmaktır. Bunun için diplomasi ve gerekirse zor kullanılmalıdır.
* Dünya yıkılsa bile, hukukun üstünlüğünden ödün verilmemeli.
* Yeni düzen için savaşmak; eğer başarabilirsek fikir birliği ile, gerekirse de tartışarak!
* Düşman edinmek istiyorsan, bir şeyi değiştirmeyi dene.
* Eğer benim inançlarımın bir geçerliliği varsa, dünyayı nihayetinde kanaatler yönetir.
* Düşüncelerine hakim olamayanlar, kısa zaman sonra davranışlarına da hakim olamazlar.
* Barış için ödenemeyecek kadar büyük bir bedel vardır ve bu bedel tek bir kelimeyle ifade edilebilir. İnsan, kendisine olan saygısının bedelini ödeyemez.
* Büyük sanayi ülkeleri kredi sistemleri tarafından kontrol edilir. Bizim kredi sistemimiz birkaç adamın elindedir. Artık dünyada en berbat yönetilen, tamamıyla kontrol edilen ve tahakküm altındaki devletlerden biri olduk. Artık özgür düşünceye dayanan, iktidarı halkın belirlediği ve çoğunluğun seçtiği bir devlet değiliz. Aksine güçlü adamların oluşturduğu küçük grupların düşüncelerine ve egemenliğine dayalı bir devletiz.
:''(ABD Başkanı Wilson'un, FED'i kuran yürütme emrini imzaladıktan sonra yaptığı açıklama.)''
* [[Kuvvet]], son haddine kadar [[kuvvet]]. Esirgemeden, sınırlamadan [[kuvvet]]!
:''(ABD Başkanı Wilson'un, ABD'nin [[I. Dünya Savaşı]]'na resmen girdikten sonra yaptığı açıklama.)'';
* [[Ticaret]] ulusal sınırları göz ardı ettiğinden ve imalatçı dünyaya bir pazar olarak sahip olmakta ısrar ettiğinden, ulusunun bayrağı onu takip etmeli ve ulusların kapanan kapıları hırpalanmalıdır. Finansörler tarafından elde edilen imtiyazlar devletin vekillerin tarafından korunmalıdır, bu süreçte isteksiz ulusların egemenliği zulme uğrasa bile. Dünyanın hiçbir yararlı köşesinin gözden kaçırılmaması veya kullanılmadan bırakılmaması için koloniler elde edilmeli veya oluşturulmalıdır.
:''(1907)''
* Otomobil, fakirlerin zenginleri kıskanarak komünizme yönelmesini sağlayacak gereksiz bir lüks.
* Ayrımcılık aşağılayıcı değildir, aksine bir faydadır.
* Hürriyetin mükâfatı, bizatihi kendisidir.
* [[Güç]]; kişinin kendi iradesini başkalarının amaçlarıyla ilişkilendirme, akıl ve işbirliği yeteneğiyle liderlik etme kapasitesinden oluşur.
* [[Amerika Birleşik Devletleri]] Başkanı olduğumu bir şekilde unuttuğum mübarek anlarım da oluyor.
:''(Ulusal Basın Kulübü'ndeki konuşmasından, 20 Mart 1914)''
* Hiçbir millet, diğer bir milleti yargılamaya kadir değildir.
* [[Siyaset]], toplumun kendisine en yararlı ve elverişli olacak şekilde düzenli bir şekilde ilerlemesinin bilimidir.
* Bir ülkeye yatırım yapan sermaye, bir süre sonra o ülkeyi ele geçirir ve o ülkeye hükmeder.
* İnsanlar, mükemmel liderin elindeki çamurdur.
* Sadakatin özünde mutlak fedakarlık ilkesi yoksa, sadakatin hiçbir anlamı yoktur.
* Almanlar gerçekten aptal bir halk. Her zaman yanlış şeyler yapıyorlar. Savaş sırasında her zaman yanlış şeyleri yaptılar. İnsan doğasını anlamıyorlar.
:''(7 Mayıs 1919)''
* Devrimin tohumu, baskıdır.
=Kaynakça=
{{Kaynakça}}
{{Vikipedi|Thomas Woodrow Wilson}}
[[Kategori:Amerika Birleşik Devletleri başkanları]]
[[Kategori:Kişiler-W]]
[[Kategori:Amerikalı siyasetçiler]]
[[Kategori:Nobel Barış Ödülü sahipleri]]
6bwq4g78y9z5gpjby2zneg8hpsj1q5q
Protagoras
0
2577
232689
222741
2025-06-10T19:09:14Z
Brightt11
34669
/* top */ rüzgar > rüzgâr, değiştirildi: Rüzgar → rüzgâr [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232689
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi
| kişi_adı =
| resim_başlığı = Filozof
}}
[[Dosya:Two trees in the West Bank.jpg|küçükresim|sağ|Her sorunun iki tarafı vardır.]]
'''''Protagoras''' ([[w:Yunanca|Yunanca]]: Πρωταγόρας) (d. 481 - ö. 420 M.Ö). Sofistlerin en önemli ve kurucu filozoflarındandır.''
'''Sözleri'''
----
* Her sorunun iki tarafı vardır.
* Yerde olan birini yere deviremezsin.
* Bilim ve bilgelik, en önemli güçlerdir.
* Her şey herkese nasıl görünüyorsa öyledir.
* Çok derine inilmezse, kişide eğitim fışkırmaz.
* İnsanın bilebileceği tek şey olan kendisiyle yetinmelidir.
* Her ne olursa olsun, hayvanların yenmemesi gerekiyor!
* rüzgâr üşüyen için soğuk, üşümeyen için soğuk değildir.
* Kendini zevke kaptırmak, en kötü cahillik gibi görünüyor.
* Herkes erdemi elde tutmanın kolay bir şey olmadığını bilir.
* Hiçbir şey bilmeyenlere, öğretecek bir insan bulmak kolaydır.
* Kötü olmamızın tek bir nedeni vardır, o da bilginin yok olmasıdır.
* Eğer bir insanın doğuştan bazı eksikleri varsa, o insana öfkelenmeyiz.
* Cahillik dediğimiz şey önemli konularda yanlış bilgilere sahip olmaktır.
* Duyularına kendilerini gösteren şeylere bağlı olarak insanların zihni gelişir.
* Et, yalnızca yabani hayvanların açlığını giderir. Hatta bütün hayvanların da değil.
* Şiir hakkında konuşmak, biraz da sıradan ve cahil insanların sohbetlerine benziyor.
* Ey insanlar, günahkar besinlerle bedenlerinizin kutsallığını kirletmeye bir son verin.
* Bir çok kimseler cesur olurlar ama eğridirler, veya doğru olurlar ama bilge değildirler.
* Bir insanı gerçekte yaptığı şeyden dolayı değil, onu bir daha yapmaması için cezalandırırız.
* Halk gerçeği fark edemez, yapabildiği tek şey yöneticilerin kendilerine söylediklerini tekrarlamaktır.
* Kendiliğinden gerçek diye bir şey söz konusu olamaz ancak insan için yararlı olan bazı bilgiler vardır.
* İnsanlar kötü bir şeyi bilerek yapmazlar, doğamız gereği iyi şeyleri kötü şeylerden daha üstün görürüz.
* Eğer bir şeyi başarabilecek durumda değilseniz kaçak bir köle gibi yaşamak, sonunda da yakalanmak aptalcadır.
* İnsanların sahip oldukları sanatlar arasında hiçbir şeyin başkalarını eğitmekten daha önemli olduğunu sanmam.
* Eğriliğiyle taninan bir kimse, önüne gelene eğri olduğunu söylemeye kalkıştı mı bilgelik sayilan doğru sözlülük şimdi bir delilik sayılır.
* Dünya, sonsuz zenginliği ve cömertliğiyle, bütün ihtiyaçlarınızı fazlasıyla karşılar ve öldürmeye ya da kan dökmeye gerek kalmaksızın size yiyecek verir.
* Atlar, koyunlar ve çiftlik hayvanları, çimenlerle beslenir. Ama vahşi ve saldırgan olanlar; aslan, kaplan, kurt ve ayılar yiyeceklerini kanla ıslanmış olarak severler.
* Yani bir insan çirkin, kısa boylu ya da zayıf diye öfkemize maruz kalmaz. Çünkü bu türden özelliklerin doğuştan geldikleri ve tesadüfi olarak bizde olduğunu biliriz.
* Ekinlerimiz var, dallarda bütün ağırlıklarıyla sarkan elmalarımız var, bağlarda olgun üzümlerimiz var, kimileri ateşte de pişirilebilen lezzetli bitkilerimiz ve otlarımız var.
* Ah; Ne kadar yanlıştır, etten bedenleri etle beslemek; Açgözlü bir bedeni, başka bir bedeni yiyerek semirtmek; bir canlının yaşamını bir başka canlının ölümüne bağlamak!
* İnsanlar bir araya gelip şehirler kurmak, kendilerini güvenlik şemsiyesi altına almak istemişler, ama siyaset sanatına sahip olmadıklarından birbirlerine kötülük edip dağılmışlar.
* Ey insanlar, günahkar besinlerle bedenlerinizin kutsallığını kirletmeye bir son verin. Ekinlerimiz var, dallarda bütün ağırlıklarıyla sarkan elmalarımız, bağlarda olgun üzümlerimiz var.
== [https://www.sozkimin.com/protagoras-kimdir-sozleri-ve-hayati-2023.html Alıntılar] ==
{{Vikipedi|Protagoras}}
[[Kategori:Kişiler-P]]
[[Kategori:Yunan filozoflar]]
[[Kategori:Agnostikler]]
cqd0ph9nc8ua44ud9kgqveqjssuogt5
George Herbert
0
2683
232662
224953
2025-06-10T19:08:23Z
Brightt11
34669
/* top */ rüzgar > rüzgâr, değiştirildi: rüzgar → rüzgâr [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232662
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi
|kişi_adı=George Herbert
|resim_adı=George_Herbert.png
|resim_başlığı=İngiliz şair, hatip.
|doğum_tarihi=3 Nisan, 1593
|doğum_yeri=Montgomery, Galler
|ölüm_tarihi=1 Mart, 1633
|ölüm_yeri=Bemerton, Wiltshire, İngiltere
}}
* İyi yaşamak en iyi [[intikam]]dır.<ref>George Herbert, ''Jacula Prudentum'', 520 (1651)</ref>
* Adaletin değirmeni yavaş döner, fakat iyi döner.
* Bir [[baba]] yüz [[öğretmen]]e bedeldir.
* [[Büyüklük|Büyük]] ağaçlar gölge vermekten başka işe yaramazlar.
* Denizi öv; ama kıyıda dur.
* En iyi ayna, eski bir dosttur.
* Hiç kimse, başka birinin sırtındaki yükün ağırlığını bilemez.
* İyi sözlerin çok kıymeti vardır, [[para]] ile alınamaz.
* Tartışırken sakin olun; şiddetiniz hatayı kusura, gerçeği kabalığa çevirir.
* Umutla yaşayan, müzik olmadan da dans eder.
* Dil sürçeceğine ayak sürçsün daha iyi.
* Eğer bir örs isen kendini sabit tut, eğer bir çekiç isen zamanında vur.
* Aşk, ülkesini kılıçsız idare eden bir kraldır.
* Çıplak ayaklı olmak, ayaksız olmaktan çok daha iyidir.
* Yirmi yaşında yakışıklı, otuz yaşında güçlü, kırk yaşında zengin, elli yaşında akıllı olmayan insan hiçbir zaman yakışıklı, güçlü, zengin ve akıllı olamaz.
* Gözlerin konuştuğu dil her yerde aynıdır.
* Kaptanı usta olmayan gemiye, her rüzgâr kötüdür.
* Yarınını tehlikeye atabilecek eğlencelerden uzak dur.
* Talih, kimine anadır, kimine üvey ana.
* Savaş hırsızlar yaratır, barış da o hırsızları asar.
* İçki içeri girer girmez, akıl da dışarı çıkar.
* Gece, öğütlerin anasıdır.
* Erdem, yaşlanmaz.
* Camdan evde oturanlar başkalarına taş atmamalıdırlar.
* Aşk ve öksürük saklanmaz.
* Tanrının değirmeni ağırdır ama iyi öğütür.
* Bana bir yalancı göster, sana bir hırsız göstereyim.
== Kaynakça ==
{{Kaynakça|30em}}
[[Kategori:İngiliz şairler]]
[[Kategori:Kişiler-G]]
q8y3m3ydz1wjwz2iyhq31q0tp3jlelg
Halide Edib Adıvar
0
2715
232769
224525
2025-06-10T19:15:46Z
Brightt11
34669
/* Sinekli Bakkal */ kağıt > kâğıt, değiştirildi: kağıt → kâğıt [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232769
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi}}
'''Halide Edib Adıvar''', Türk yazar, siyasetçi, akademisyen ve öğretmen.
{{Commons|Halide Edib Adivar}}
==Sözleri==
*Haksızlığa sapıp çoğu [[insan]]ın seninle beraber olmasını sağlamaktansa [[adalet]]le davranıp tek başına kalmak daha iyidir.
* Her iyi kadın erkek için mukaddes bir kalkandır.
* [[Kadın]]lar sade bal değil, zehir tesiri de yaparlar.
* Kadınlar kendilerini sevenler için değil, onlara hükmedenler için can verirler.
* Gece en karanlık ve ebedi göründüğü zaman gün ışığı en yakındır. Her gecenin bir sabahı vardır.
: ''(23 Mayıs 1919 Sultanahmet Mitingi'nde)''
* Hükûmetler düşmanımız, milletler dostumuz ve kalbimizdeki haklı isyan kuvvetimizdir.
: ''(23 Mayıs 1919 Sultanahmet Mitingi'nde)''
* Yazmayı yazmak için severim. Bir insanın nasıl sesi olur da söylerse ben de bir kuş öter gibi yazdım. Yazmak hayatımın büyük bir hazzıdır. Ve katiyen şöhret düşünmezdim. Çocukluğumdan beri içimden çıkmak isteyen bir sanat arzusu vardı. Çocukken de hikâyeler tasavvur eder, o vakit hikâyelerimi bir aktris gibi oynardım. Hiçbir gaye düşünmedim.<ref>Ruşen Eşref Ünaydın, Diyorlar ki/Halide Edib Hanım, 1918</ref>
==Eserlerinden==
===Ateşten Gömlek===
* Çanakkale'de dövüşürken ne asi ne esirdik. Namuslu bir millet gibi dövüştük, öldük, öldürüldük. Ne zamandan beri ve hangi milletle savaşılır da mağlup olduğu zaman ona katil denilir ?
* Esasen bütün milletlerin kudurmuş gibi, boğaz boğaza, milyonlarca insanı parçalamalarını manasız buluyordum.
* Hayat bana en korkak adamların iddia ve cesaretten bahsedenler olduğunu öğretti.
* Bu ıssız Anadolu mezarlıklarında ne kadar sevgili bıraktık, geçtik...
* Ateşten gömlek taşıyanlar sıcağın ısıttığı kadar yaktığını da bilirler.
===Sinekli Bakkal===
* Ayrılmak biraz ölmektir çok doğru
* İnsan biraz gevezelik etmezse dili paslanıyor.
* Fikir gidince insan da kâğıt gibi cansız, manasız oluyor.
* İnsan denilen muamma resmini çizerken, kainat ressamının neden bu kadar zıt boyalar kullandığını, hangi zeka idrak etmiş?
* Taif, Şam, Halep, hepsi birdi. İstanbul'dan başka, dünyanın her yeri bir. İster saray olsun ister zindan!
===Vurun Kahpeye===
* Namus kadının yüzünü açıp açmamasında değildir. Din de peçe demek değildir. Öyle kapalı kadınlar vardır ki kapı arasından her türlü rezaleti yaparlar.
* Zavallı küçük kız bilmiyordu ki, aynı kudretle birbirine bağlı olan büyük aşkların hepsi masallardadır.
* İnsanların en etkili silahı, samimiyet ve zekadır.
* Hayatın bazı öncesiz anları vardır ki ne süresi ne biçimi ne tanımı vardır. Yalnızca bir duygulanma, yalnızca bir hayat sarsıntısıdır.
* Bazen adam, yirmi üç yaşında birdenbire ne kadar ihtiyar, ne kadar bütün dünyayı kavrayan bir tecrübeye sahip oluyordu.
===Mor Salkımlı Ev===
* Ben bu bayrağın altında doğmuş bir Türk kadınıyım. Burada yaşadım, burada öleceğim.
* Anladık ki insan sürülebilir, hatta imha edilebilir, fakat fikir öyle değil. Fikir kafadan kafaya, devirden devire atlar geçer ve kendini gösterir.
* Milletinin ve memleketinin geleceği tehlikede olmamak şartıyla ben daima savaşa karşıyım.
* Türkler, Arap dünyasına, Anadolu'dan çok fazla emek ve para sarf ettiler. O topraklarda Türk kanı döktüler. Fakat Araplar, memleketlerini müdafaa eden Türkleri istemiyordu.
* Ramazanda oruç tutanlar midelerinden en şımarık ve en sevgili bir çocukmuş gibi hiçbir şey esirgemiyorlar.
===Türk'ün Ateşle İmtihanı===
* Biz çabuk inanan, yufka yürekli insanlarız.
* Hayat, sinemadan başka bir şey değil. Tek farkı, sinema adama daha fazla heyecan veriyor.
* Türkiye sahiden çiğnenmeyecek kadar büyük lokmadır. İngiltere, lokmanın kenarlarını Yunanistan'a çiğnetmek istiyor.
* Türkler her türlü haksızlığı, hatta fenalığı affedebilirler, fakat onurlarına dokunulduğu zaman mesele bütün bütün değişir.
* Benim için, içinde bulunduğumuz tehlikeler ve çektiğimiz zahmetler acınacak değil, şeref verecek bir vaziyetti.
===Kalp Ağrısı===
* Kürt olan bir Türk genciyim ''(s. 14)''
* Sevmek kafa ile düşünmeyle değildir. Sevmek... Sevmektir işte! ''(s. 72)''
* Birbirimize ruhumuzun çirkin taraflarını görecek kadar yaklaşmadan ayrılmak belki daha iyi. ''(s. 142)''
* İnsan gençliğinde kalbine ne kadar çok his ve hatıra biriktirirse o kadar geç ihtiyar olur. İnsana ekmekten, sudan fazla his lazım. ''(s. 194)''
* İnsanın söktürdüğü dişinin yeri de bazen ağrır ve ağrı hiç de diş ağrısı değildir. ''(s. 239)''
===Seviyye Talip===
* Felaket ve tehlike önünde birleşen kalpler, düşmana karşı birbirine kenetlenen eller toptan tüfekten müessir müdafaalardır. ''(s. 16)''
* Aşk en ulvi nikahtır. İki kişiyi ondan başka bir şey bağlayamaz. ''(s. 53)''
* Anlıyorum ki sevmekte niçin ve nasıl kat'iyen yoktur. ''(s. 79)''
* Demek ki biz zavallı insanlar kalplerimizin elinde birer oyuncaktan başka bir şey değiliz. ''(s. 84)''
* İnsanlar, yerler, çerçeveler değişiyor; fakat acılar, aşklar, şairler hep aynı! ''(s. 103)''
== Kaynakça ==
{{Kaynakça}}
[[Kategori:Türk yazarlar]]
[[Kategori:Kişiler-H]]
j0iftlqrsnwu4563u4tst0uxm2ew2d2
George Chapman
0
2794
232697
222263
2025-06-10T19:09:24Z
Brightt11
34669
/* Sözleri */ rüzgar > rüzgâr, değiştirildi: rüzgar → rüzgâr [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232697
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi
|kişi_adı=George Chapman
|resim_adı=George-Chapman.jpg
|resim_başlığı= İngiliz şair, çevirmen ve oyun yazarı
|doğum_tarihi=1559
|doğum_yeri=
|ölüm_tarihi=12 Mayıs 1634
|ölüm_yeri=
}}'''''George Chapman''' (Hitchin, Hertfordshire , <abbr>c.</abbr> 1559 - Londra, 12 Mayıs 1634) İngiliz oyun yazarı , çevirmen ve şairdi .''
== Sözleri ==
* Hasta bir ot hızla büyür.
* Tehlike, dehanın yakıtıdır.
* Sevgi doğanın ikinci güneşidir.
* Aşk, rüyalarla dolu altın bir balondur.
* İnsan rüzgârda taşınan bir meşaledir.
* Güzel sözler asla diline zarar vermez.
* Beceriksiz olan, kendisini hızla başka bir etkileyici kuruma atar.
* Bir erkek ölürken kıpırdayan son yeri, kalbidir. Bir kadın ölürken, dili.
* Bir şeyi başarmanın en iyi yolu sadece yapmak ve sonra cesareti bulmaktır.
* Ölümsüzlük tahammülsüz ölmek, Sanki cennete hızlı bir şekilde götürülmüş gibi.
* Gençler, ihtiyarların aptal olduklarını sanırlar; ama ihtiyarlar; gençlerin aptal olduklarını bilirler.
* Kendi kendisinin yasası olan insana hiçbir yasa gerekmez Hiçbir yasayı çiğnemez o ve gerçek bir kraldır.
[[Kategori:Kişiler-G]]
[[Kategori:İngiliz şairler]]
[[Kategori:İngiliz oyun yazarları]]
acqn3sn4q56gqfa4srxka7ticvezygf
Albert Schweitzer
0
2839
232665
215634
2025-06-10T19:08:27Z
Brightt11
34669
/* Sözleri */ rüzgar > rüzgâr, değiştirildi: rüzgar → rüzgâr [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232665
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi
| kişi_adı =
| resim_başlığı = Alman humanist doktor, filozof, müzisyen, teolog, hayvansever.
}}
[[Dosya:Albert Schweitzer, Etching by Arthur William Heintzelman.jpg|küçükresim|sağ|200pik|[[Ahlak]]lılığın en büyük düşmanı [[duygu]]suzlaşmaktır.]]
'''Albert Schweitzer''' (14 Ocak 1875, Kayserberg, Alman İmparatorluğu-4 Eylül 1965, Lambaréné, Gabon), 1952 Nobel Barış Ödülü sahibi Alman [[hümanizm|humanist]] doktor, [[felsefe|filozof]], [[müzik|müzisyen]], [[teoloji|teolog]], [[hayvan]]sever ve anti-nükleer aktivisti.
[[Dosya:Georgia Aquarium - Giant Grouper.jpg|küçükresim|sağ|180pik|Biz [[bilgi]] edindikçe etrafımızdakiler anlaşılır bir hâl almaktan ziyade daha da gizemli olur.]]
[[Dosya:Baby ginger monkey.jpg|küçükresim|sağ|180pik|Etik, yaşayan her şeye karşı hissettiğimiz sonsuz sorumluluktur.]]
[[Dosya:Cristo degli abissi.jpg|küçükresim|sağ|180pik|Sonsuzluktan bize ulaşan ruhani ışının "[[aşk]]" olduğunu fark eden, [[din]]in, kendisine doğaüstü gerçekler hakkında eksiksiz bilgiler sunmasını istemekten vazgeçecektir.]]
==Sözleri==
<!-- A -->
*[[Ahlak]], kelimenin en geniş anlamıyla, canı olan her şeye karşı duyulan sorumluluk demektir.
*[[Ahlak]]lılığın en büyük düşmanı [[duygu]]suzlaşmaktır.
<!-- B -->
*Bazen ışığımız söner, ama başka bir insanla karşılaşmamızla tekrar parlayıverir bir anda.
*Ben, her zaman şuna inanmışımdır; her birimiz hiç olmazsa yoksulluğun bir parçasını sona erdirebilmek için az da olsa birşeyler yapabiliriz.
*Bir [[insan]]ın sahip olabileceği en güzel anıt, [[insan]]ların [[kalp|kalb]]indedir.
*Birçok [[insan]] mutsuz olduklarını bilirler; ama daha fazla sayıdaki insan [[mutluluk|mutlu]] olduklarını bilmezler.
*Biz [[bilgi]] edindikçe etrafımızdakiler anlaşılır bir hâl almaktan ziyade daha da gizemli olur.
*Biz hepimiz o denli çok birlikte olduğumuz halde hepimiz yalnızlıktan ölüyoruz.
*Bütün dahiler göklere uzanır, [[Wolfgang Amadeus Mozart|Mozart]] ise gökten inmiştir.
*Büyük olmak iyidir, ama insan olmak daha iyidir.
<!-- E -->
*Etik, yaşayan her şeye karşı hissettiğimiz sonsuz sorumluluktur.
<!-- G -->
*Gelişme iyi şeydir, yeter ki her yönünden anlaşmaya varılsın.
<!-- H -->
*Hayatın tüm hüzünlerinden tek kaçış müzik ve kedilerdir.
*Hayat, bencil veya düşüncesizce hareketler nedeniyle yok edilemeyeceği gibi, daha yüce bir değer veya amaç için de feda edilemez.
*Hayatın sıkıntısından üç şeyle uzaklaşabilirsiniz: Müzik, kitap ve kediler.
*Her insanın bizi insan olarak ilgilendirdiği bilinci azalırsa kültür ve etik sarsılmaya başlar.
<!-- İ -->
*[[İnsan]] ruhu ölmedi. Gizlenerek yaşamaya devam ediyor. İnsan ahlâkının kökü olması gereken merhametin, gerçek genişliğine ve derinliğine, ancak kendini insan türüyle sınırlamayıp bütün yaşayan canlıları kucaklaması sayesinde ulaşabileceğine inanıyorum.<ref>[http://ebooks.lib.ntu.edu.tw/1_file/AWI/96122407/07.htm ebooks.lib.ntu.edu.tw]</ref>
*[[İnsan]] [[yaşam]]ının amacı başkalarına hizmet etmek, şefkat göstermek ve yardımcı olmayı istemektir.
*[[İnsan]]ın [[ahlak]]ı insanla bitmemeli, [[evren]]e yayılmalıdır; bir parçası olduğu büyük [[hayat]] zincirinin yeniden farkına varmalıdır. Tüm varlığın bir değeri olduğunu anlamalıdır.
*İnsanlar arasında çok soğukluk var, çünkü kendimizi aslında olduğumuz kadar sıcak kanlı göstermiyoruz.
<!-- K -->
*Kimi vakit sönen hayat ateşimiz rüzgâr gibi bir başkası tarafından körüklenerek alevlenir; ve her birimiz bu ateşi tekrar canlandıran dostlarımıza en içten teşekkürlerimizi borçluyuz.
*Kimse yıllarca yaşadığı için ihtiyarlamaz. İnsanlar ideallerine ihanet ettikleri zaman yaşlanırlar.
<!-- M -->
*Merhamet dairesini yaşayan bütün varlıkları kapsayacak denli geliştirene dek İnsanoğlu huzur bulamayacaktır.
*[[Mutluluk|Mutluluğu]] sadece insanlarla "bölersen", onu "çarpabilirsin".
*[[Mutluluk]] bizde olmadığı halde, başkalarına verebileceğimiz tek şeydir.
*[[Mutluluk]] [[iyilik|iyi]] bir [[sağlık]] ve kötü bir hafızadan başka bir şey değildir.
*[[Mutluluk]], paylaşınca iki katına çıkan tek şeydir.
<!-- S -->
*Sadece sana özel bir dünyada yaşamıyorsun; kardeşlerin de seninle aynı yerde.
*Sığ gerekçelerle ticari bir üstünlük sağlamak için olan savaş alçakçadır.
*Sonsuzluktan bize ulaşan ruhani ışının "[[aşk]]" olduğunu fark eden, [[din]]in, kendisine doğaüstü gerçekler hakkında eksiksiz bilgiler sunmasını istemekten vazgeçecektir.
<!-- T -->
*Tehlikeli bir dönemde yaşıyoruz, insan kendine hükmetmeyi öğrenmeden doğaya hükmetmeyi öğrendi.
<!-- U -->
*Uygarlık maddi ve manevi ilerlemedir; bu ilerleme gerek kişilere, gerekse topluluklara hayat uğraşısının yarattığı zorlukları azaltmakla olur.
<!-- V -->
*Vazife duygusu, en büyük terbiyeci güçtür.
== Kaynakça ==
{{Kaynakça}}
{{Vikipedi}}
[[Kategori:Kişiler-A]]
[[Kategori:Vejetaryenler]]
[[Kategori:Alman müzisyenler]]
[[Kategori:Fransız müzisyenler]]
[[Kategori:Alman din adamları]]
[[Kategori:Fransız din adamları]]
[[Kategori:Fransız filozoflar]]
[[Kategori:Alman filozoflar]]
[[Kategori:Nobel Barış Ödülü sahipleri]]
[[Kategori:1965 yılında ölenler]]
[[Kategori:1875 doğumlular]]
jfx090n2ie9zrtrsz95zk0bmxcztxy7
Winston Churchill
0
2845
232694
224206
2025-06-10T19:09:20Z
Brightt11
34669
/* Sözleri */ rüzgar > rüzgâr, değiştirildi: rüzgar → rüzgâr (2) [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232694
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi
|kişi_adı= Winston Churchill
|resim_adı= Churchill HU 90973.jpg
|resim_başlığı= (1944)
|doğum_tarihi= 30 Kasım 1874
|doğum_yeri= Blenheim Palace, Woodstock, Oxfordshire, İngiltere, Birleşik Krallık
|ölüm_tarihi= 24 Ocak 1965
|ölüm_yeri= Hyde Park Gate, Londra, Birleşik Krallık
}}
'''Winston Churchill''', Britanyalı politikacı ve devlet adamı. 20. yüzyılın en önemli siyasilerinden biridir. [[II. Dünya Savaşı]]'nın en önemli dört liderinden birisidir.
==Sözleri==
* '''Amerikalılar her zaman doğru olanı yapacaktır, tüm diğer seçenekleri tükettikten sonra.'''
* Asla vazgeçmeyin.
:''(Harvard Üniversitesi öğrencilerine karşı yaptığı konuşma.)''
* Avrupa'nın tek yapması gereken kendi görkemi, sadakati ve değerleri içerisinde yerinden kalkmak ve ayakta durmaktır ve eski ya da yeni, Nazi veya komünist olsun, zulmün tüm biçimlerine zapt edilemez ve eğer zamanı gelince ileri sürülürse bir daha hiçbir zaman meydan okunamayacak güçlerle göğüs germektir.
:''(Avrupa Birleşiyor’dan, Winston Churchill’in 1947 ve 1948 konuşmaları.)''
* Azametin bedeli sorumluluktur.
:(İng. orijinali: ''The price of greatness is responsibility.'')
* '''Balkanlar; tükettiğinden daha fazla [[tarih]] üretiyor.'''
* [[Başarı]], başarısızlıktan başarısızlığa heyecanını kaybetmeden gitmekle gelir.
* [[Başarı]] son değildir; başarısızlık da ölümcül değildir. Önemli olan devam etme cesaretini gösterebilmektir.
* [[Başarı]] her zaman daha fazla çabayı, çok çalışmayı gerektirir.
* '''Ben alkolün benden aldığının fazlasını alkolden aldım.'''
* Ben doktoruma ne ücret ödüyorsam, avukatıma bunun iki katını öderim. Çünkü; doktoruma ne anlatırsam anlatayım, doktor bana bir reçete yazar ve gider. Ağrıyı, sızıyı, acıyı ben tek başıma çekerim. Oysa avukatıma ne anlatırsam anlatayım ben onun yanından rahatlamış bir şekilde çıkarken, tüm anlattığım dert, tasa ve kasvet, artık onun derdi haline gelir.
* Ben en iyisiyle kolayca tatmin olurum.
* Ben [[Tanrı]] ile karşılaşmaya hazırım. Ancak [[Tanrı]], benimle karşılaştığında katlanacağı acıya hazır mı onu bilemiyorum.
* Biz her zaman İrlandalıları biraz tuhaf buluruz. Onlar İngiliz olmayı reddederler.
* Biz, saygıları dışında herhangi bir milletin hiçbir şeyini istemeyiz.
* Britanya ve Fransa; savaş ve onursuzluk arasında seçim yapmak zorundaydı. Onursuzluğu seçtiler ama yine de savaşmak zorunda kalacaklar.
:''(Münih Antlaşması (1938) sonrası Britanya ve Fransa hükümetlerinin Nazilerin isteklerine boyun eğmesi üzerine mecliste yaptığı konuşma.)''
* Bu son değil. Hatta sonun başlangıcı bile değil, sadece başlangıcın sonu.
:''(Müttefikler'in Almanlara karşı kazandığı El Alameyn zaferi sonrası mecliste yaptığı konuşma.)''<ref>[http://www.churchill-society-london.org.uk/EndoBegn.html "The End of the Beginning". 10 Kasım 1942]</ref>
* Bugün kaderimizin efendisi olduğumuza, bize verilen görevin gücümüzü aşmadığına ve onun ıstırap ve zahmetlerinin benim dayanıklılığımın ötesinde olmadığına eminim. Kendi nedenimize inandığımız ve kazanmak için yenilmez bir iradeye sahip olduğumuz sürece zafer bize uzak olmayacaktır.
* Büyük ve iyi, çok nadir olarak aynı adamdır.
* Bütün büyük şeyler basittir ve hatta çoğu tek bir kelime ile ifade edilebilir; [[Özgürlük]], [[adalet]], [[onur]], [[görev]], [[Acımak|acıma]] ve [[umut]].
* Cehenneme doğru gidiyorsanız, gitmeye devam edin.
* [[Cesaret]] ayağa kalkıp konuşabilmek olduğu gibi; [[cesaret]] aynı zamanda oturup dinlemesini de bilmektir.
* [[Cesaret]] olmadan diğer tüm erdemler anlamını yitirir.
* '''Duayla [[savaş]] kazanılsaydı, komutanları papazlardan seçerdik.'''
* Demokrasinin ne olduğunu anlamak istiyorsanız; herhangi bir seçmenle 5 dakika civarında konuşun.
* Demokrasilerde halk, tüm yanlışları denedikten sonra doğru olanı bulur.
* [[Demokrasi]]; diğerleri hariç, en kötü yönetim biçimidir.
* [[Diplomasi]] öyle bir sanattır ki insanlara '' ‘cehenneme gidin’ '' dersiniz, sizden yol tarifi isterler.
* '''Dün ile bugün arasında bir kavga çıkarsa, yarın kaybeder.'''
* Düşen bir çığda, hiçbir kar tanesi kendisini olup bitenden sorumlu tutmaz.
* '''Düşmanların mı var? Ne hoş! Bu, hayatta bazı konularda
* Dünyada ortalıkta dolaşan bir sürü berbat yalan var. En kötüsüyse, yarısının doğru olması.
* '' "Eğitimsiz bir insan için, söylenmiş sözlerin kitaplarını okumak iyi bir şeydir." ''
:(''[[w:en:My Early Life|My Early Life: A Roving Commission]]'', Bölüm 9, 1930. İng. orijinali: ''It is a good thing for an uneducated man to read books of quotations.'')
* Enerjimi koruyorum.. Oturma imkanınız varken asla ayağa kalkmayın. Ve uzanabilecek durumdayken de asla oturmayın.
:''Bay Churchill, hayattaki başarınızı neye bağlıyorsunuz? sorusuna verdiği yanıt.''
* El Alameyn'e kadar bir tane bile zaferimiz yoktu, El Alameyn'den sonraysa bir tane bile yenilgimiz olmadı.
:''(Dünya Savaşı Anıları, 4. cilt, Bölüm 33)''
* Elimizden gelenin en iyisini yapıyoruz demenin bir anlamı yoktur. Gerekli olanı yaparken başarılı olmak zorundasınız.
* En parlak başarım, karımı benimle evlenmeye ikna edebilmemdi.
* Eğer bir adamı öldüreceksen, kibar olmanın hiçbir maliyeti yoktur.
* Fikirlerini asla değiştirmeyenler, hiçbir şeyi değiştirmezler.
* '''Geçmişini unutan bir milletin, geleceği olmaz'''.
* Geçen hafta tören geçişini ve genç Kraliçemizin muhafızlarının başında ata binişini izledim... Kuşkusuz İngiliz ırkından hiç kimse böyle bir gösteriyi gurur duymadan izleyemez. Ancak düşünen hiçbir erkek ya da kadın şu korkunç sorudan kaçamaz: Tüm bunlar neye dayanıyor? Bin yıllık geleneklerin ve zaferlerin, piyasaların, ticari ve finansal işlemlerin gelgitleriyle karşı karşıya kalması gerçekten de zor görünüyor... ve ödeme gücümüzün ve dolayısıyla itibarımızın ve nüfuzumuzun bağlı olduğu dar marjları aydan aya izlemek zorundayız. Ancak elli milyon adalı, sadece otuz milyon için yiyecek yetiştiriyor ve geri kalanı için kendi çabalarına, becerilerine ve dehalarına bağımlı, daha önce görülmemiş ya da en azından kaydedilmemiş bir sorun sunuyor. Tarihte hiçbir zaman bu kadar büyük, bu kadar karmaşık, yaşam tarzından bu kadar emin, bu kadar baş döndürücü bir yükseklikte ve bu kadar tehlikeli bir temel üzerinde duran bir topluluk olmamıştır.
:''Savoy Hotel, Londra'da yapılan konuşma (11 Haziran 1952), aktaran Winston Churchill, Stemming the Tide: Speeches 1951 and 1952 (1953), s. 298-299''
* Geleceğin imparatorlukları, aklın imparatorluklarıdır.
* Gelişmek, değişmektir. Mükemmel olmak, sık sık değişmek demektir.
* Hayata gerçek yol gösterici olan; doğru olanı yapmaktır.
* '''Her ne kadar şehit olmak istesem de, ertelenmesini tercih etmişimdir.'''
* Her şey canımı sıkıyor.{{Son sözleri}}
:(İng. orijinali: ''"I'm bored with it all."'')
* '''Hiç kimse, uşağının yanında büyük adam değildir.'''
:''Yanında çalışan yardımcısının kendisi hakkında yazdığı kitap konusundaki düşünceleri sorulduğu zaman.''
* '''Her millet, layık olduğu şekilde yönetilir.'''
* Haberleri yaratmak, onları almaktan iyidir. Aktör olmak, eleştirmen olmaktan iyidir.
* Her çeşit hata yapacaksınız. Ancak cömert ve doğru olduğunuz ve ayrıca ateşli olduğunuz sürece, dünyaya zarar veremezsiniz.
* Herkes ispiyonlayabilir, ama yeniden ispiyonlamak belli bir ustalık gerektirir.
* Hayattaki en büyük ders, bazen aptalların bile haklı olduğunu bilmektir.
* Hayatım boyunca sık sık sözlerimi yemek zorunda kaldım ve itiraf etmeliyim ki bu her zaman sağlıklı bir diyet oldu.
* '''Hükümeti kontrol eden halktır, hükümet halkı kontrol edemez.'''
* Hiçbir salaklık, hoşgörüsüz idealizmin salaklığından daha pahalı değildir.
* Hiçbir şey intikamdan daha pahalı, daha tıkanmış değildir.
* İnsan, kendisini kızdıran şeyler kadar büyüktür.
* İyi vergi diye bir şey yoktur.
* İyi bir konuşma bir kadının eteği gibidir. Konuyu kapsayacak kadar uzun, ilgiyi yaratacak kadar kısa.
* İdare edilebilen zorluklar, kazanılmış fırsatlardır.
* İnsanî değerler içerisinde en çok saygı gösterilmesi gereken değer [[cesaret]]tir; çünkü söylenildiği gibi "diğer bütün değerleri güvence altına alan değer cesarettir."<ref>''[[w:en:Great Contemporaries|Great Contemporaries]]''</ref>
* İtfaiye ile ateş arasında tarafsız kalamam.
* '''İki insan sürekli aynı şeyleri düşünüyorsa, biri gereksiz demektir.'''
* Kartallar sustuğunda, papağanlar gevezelik etmeye başlar.
* '''Kan, meşakkat, ter ve gözyaşından başka vadedecek bir şeyim yok.'''
:(İng. orijinal: ''I have nothing to offer but blood, toil, tears, and sweat.'')
* '''Kapitalizmin doğal ahlaksızlığı, nimetleri adaletsiz paylaşmasıdır; sosyalizmin doğal faziletiyse sefaleti eşit paylaşmasıdır.'''
* Komünistler şeytana hizmet ediyor; şeytan ise [[Stalin]]'e.
* Kötümser her fırsattaki zorluğu görür, iyimser ise her zorluktaki fırsatı.
* '''Küçük bir yalanın, onu korumak için daha büyük yalanlardan oluşan bir korumaya ihtiyacı vardır.'''
* '''Mezarlıklar, vazgeçilemez insanlarla doludur.'''
* Kötülerin kötülüğü, erdemlilerin zayıflığıyla pekiştirildi.
* Mükemmelliğin bedeli, çok sorumluluktur.
* '''Müttefiklerle savaşmaktan daha kötü tek bir şey vardır, o da onlarsız savaşmaktır.'''
* Olaylar gerçekleşmeden önce kehanette bulunmaktan her zaman kaçınmışımdır, çünkü olay gerçekleştikten sonra kehanette bulunmak çok daha yerinde bir politikadır.
* Propaganda, gerekirse yalanla yapılır.
* [[Rusya]]; bir muamma içinde gizemle sarmalanmış bir bilmecedir.
* Savaş tarihinde hiçbir vakit bu kadar çok kişi bu kadar az kişiye bu kadar şey borçlu olmamıştır.
:(İng. orijinal: ''Never in the field of human conflict was so much owed by so many to so few'')
* Savaş esiri; sizi öldürmeye çalışan ve başarısız olan, sonra da sizden kendisini öldürmemenizi isteyen kişidir.
* [[Sosyalizm]] bir başarısızlık felsefesidir. Sosyalizm, cehalettir ve kıskançlıktır. Onun doğasında var olan, sefaletin eşit paylaşılmasıdır.
* '''[[Savaş]] zamanı hakikat o kadar kıymetlidir ki yalanlardan bir duvarla korunur.'''
* Siyasette ne yapacağınız konusunda tereddüte düştüğünüzde hiçbir şey yapmayın. Eğer ne söyleyeceğiniz konusunda şüpheye düştüyseniz, gerçekten ne düşündüğünüzü söyleyin.
* Söylenmemiş sözlerin efendisiyiz, ama ağzımızdan kaçmasına izin verdiklerimizin kölesiyiz.
* Sağlıklı vatandaşlar, bir ülkenin sahip olabileceği en büyük varlıktır.
* -Osmanlı’ya atıfta bulunarak- sıkacaksın boğazını. Bir sıkımlık canı var. Göreceksiniz, donanmamızın Çanakkaleyi geçip Marmaray’a girdiği haberi bile yeterli... Padişah, sarayında ne yapacağını şaşırır, iki mermi ile çatısını başına yıkarım. İstanbul’un bir ucundan bir ucuna bir çıra gibi yanacağı korkusu, onların akıllarının başlarından uçup gitmesi için kafi.<ref>1915 Çanakkale Savaşı, Kastaş Yayınevi, İbrahim Artuç, s. 35</ref>
* Şaka çok ciddi bir şeydir.
* Şahsen ben her zaman öğrenmeye hazırım, ancak öğretmekten her zaman hoşlanmam.
* '''Tarih bana karşı nazik olacaktır. Çünkü onu yazmayı planlıyorum.'''
* Tarihi incele. Devlet işlerinin bütün sırrı tarihte yatar.
:''Amerikalı bir öğrencinin, bir kimsenin liderliğin zorluklarına nasıl hazırlanabileceğini sorduğunda verdiği yanıt.''
* [[Tarih]]; insanlar tarafından işlenen cinayetlerin, çılgınlıkların ve talihsizliklerin yazıldığı defterdir.
* Tavır, büyük bir fark yaratan küçük bir şeydir.
* Tüm gösterilerin en korkunç olanı, medeniyetin merhameti olmayan gücüdür.
* '''Uçurtmalar rüzgâr gücü ile değil, rüzgâra karşı koydukları için yükselirler.'''
* Üzülmek istiyorum, ama vakit bulamıyorum.
* Yediğim sözler hazımsızlık yapmadı.
* Yiyeceklerimizin daha büyük bir bölümünü evde yetiştirmek zorunda kalacağımız kesin. ... Bu yüksek ücretler ve iyileştirilmiş konutlar temelinde sağlıklı köy yaşamının güçlü bir şekilde yeniden canlanacağını görmeyi umuyorum.
:''Yayın (21 Mart 1943), aktaran The Times (22 Mart 1943), s. 6''
* '''Zaferin sorunları yenilginin sorunlarından daha makbuldür ama daha az zorlu değildir.'''<ref>[http://hansard.millbanksystems.com/commons/1942/nov/11/debate-on-the-address#column_39 DEBATE ON THE ADDRESS]</ref>
* Zenginliği yok etmeye çalışabilir ve yaptığınız tek şeyin yoksulluğu artırmak olduğunu görebilirsiniz.
:''Churchill Kendi Kendine: The Definitive Collections of Quotations, ed. Richard Langworth, 2008, s. 29 (1947, 12 Mart)''
----
* [[Bernard Shaw]], Pygmalion oyununun galası icin Winston Churchill'e bir davetiye gönderir ve klasik İrlandalı alaycılığı ile şu notu da ekler:
: '''''"Davetiye iki kişiliktir. Bir dostunuzu da getirin, eğer varsa."'''''
:Churchill bunun üzerine bu yıldızının hiç barışmadığı ama görüşmekten de kendini alıkoyamadığı Bernard Shaw'a şu notu gönderir:
: '''''"Galaya değil ama ikinci oyuna gelirim, tabii sahnelenirse."'''''
----
* Savaş sırasında Winston Churchill her zaman 9'da yatarmış. Biri ona sormuş: "Sayın Churchill, dışarıda savaş var. Siz neden yatıyorsunuz?" O da demiş ki "İngiltere'nin yarın sağlam ve dinç bir Churchill'e ihtiyacı var."
==Hakkında==
* Churchill, büyük bir emperyalist ve tahtın savunucusu idi, Çanakkale'de yenildi ve sonra bir "tampon" peşine düştü, İzmir'in işgaline şiddetle karşı çıkıyordu. Atina ile savaşı dahi göze aldığını artık biliyoruz. İzmir'e çıkışı felaket saydığı kesindir. Çıktılar, İngilizler arkalarını boşalttılar. Büyük Taarruz başladığında Elenler'in arkası boştu. Deniz vardı ve döküleceklerdi ve "döktük". Churchill'e borcumuz sanıldığından büyüktür. — [[Yalçın Küçük]]
* Düşmanlarımıza bakarken, bir [[Yahudi]] arkasında hemen başka bir Yahudi görüyoruz. Yahudiler [[Franklin D. Roosevelt|Roosevelt]]'in arkasında! Onun bizzat danışmanları Yahudilerden oluşuyor. Yahudiler, Churchill'in arkasında ve onu hep kontrol ediyorlar. Yahudiler, İngiliz-Amerikan-Sovyet basının arkasındaki kışkırtıcılardır. Yahudiler, Kremlin'in karanlık düşüncelerine saklanmış olan Bolşevizm'in gerçek sahipleridir. — [[Joseph Goebbels]]
* Aman sağlığınızı ihmal etmeyiniz, siz memleket için lazımsınız. Öğle yemeklerinden sonra muhakkak yarım saat de olsa yatıp istirahat etmelisiniz. İngiltere Başbakanı Churchill, İkinci Cihan Savaşı sırasında Londra bombardıman edilirken dahi öğle uykusuna yatarmış.
: ''[[Vehbi Koç]]'tan [[Kenan Evren]]'e Churchill örneğiyle tavsiye, 12 Ekim 1980
==Kaynakça==
{{Kaynakça}}
{{Vikipedi|Winston Churchill}}
{{Commons|Winston Churchill}}
[[Kategori:Kişiler-W]]
[[Kategori:İngiliz siyasetçiler]]
9r8gsz3gsolloap0jsjlent8jyqynab
Leonid Andreyev
0
2957
232726
215414
2025-06-10T19:10:12Z
Brightt11
34669
/* top */ rüzgar > rüzgâr, değiştirildi: rüzgar → rüzgâr [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232726
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi
|kişi_adı=Leonid Nikolayevic Andreyev
|resim_adı=Leonid_andreev_terijokiy.jpg
|resim_başlığı=Rus oyun yazarı.
|doğum_tarihi=9 Ağustos 1871
|doğum_yeri=Oryol, Rusya
|ölüm_tarihi=12 Eylül 1919
|ölüm_yeri=Repino, Finlandiya
}}'''Sözleri'''
* Gerçeği sadece ölüler bilir.
* [[Deha]] ile [[huzur]] bir araya gelmez.
* Mevcut yasalar hukuku temsil etmez.
* İnsandan daha zalim bir hayvan yoktur.
* Ölüm mesafeyi arttırır ve hafızayı köreltir.
* Bir kadın ağladığında, bu bir erkeğin utancıdır.
* Hepsi yok olur, hepsi çürür, hepsi yeniden doğar.
* Bir insanın boynunda ip varken, ona sağlığını sormayın!
* İdealleri olmayan bir halk ölü bir bedendir, biliyor musunuz?
* Sadece körlerin ayak sesleri kısadır, fakat düşünceleri uzundur.
* Ah işte, dünyanın yolu bu doğumlar ve ölümler, doğumlar ve ölümler.
* Aklını yitirmek bana onurlu görünüyor, görevi başında bir nöbetçinin ölümü gibi.
* Yalnızlığım çok büyük. Arkadaşa ihtiyacım yok ama kendimden bahsetmeliyim ve konuşacak kimsem yok.
* Evet, kitap okurum ama tek bir amaç için: insandan nasıl nefret edileceğini öğrenmek ve onu hor görmek.
* Müthiş yalnızım. Öyle yakın dost filan istemiyorum, istediğim kendimi anlatmak, ama anlatacağım kimse yok.
* İnsan ölür. Karanlıktan gelen, karanlığa geri döner ve hiçbir iz bırakmadan zamanın sınırsız boşluğuna yeniden emilir.
* Bir insanın başına doğmaktan daha kötü ne olabilir? Boğulan bir insana ıslanmaktan korkmuyor mu diye sormak gibi.
* Yokluk gecesinde, görünmeyen bir elin yaktığı küçük bir mum da çıkar. Alevini iyi işaretleyin: çünkü o, o İnsanın hayatıdır.
* Hıristiyanları sevmiyorum. Hayat ağacını sallarlar, meyve vermesini yasaklarlar ve güzel kokulu çiçeklerini rüzgâra saçarlar.
* İnsanlar her zaman katildir ve sakinlikleri ve cömertlikleri, tehlikeden uzak olduğunu bilen, iyi beslenmiş bir hayvanın sakinliğidir.
* Yok etmeye değmeyen tek şey bilimdir. Bu işe yaramaz olurdu. Bilim değişmez ve onu bugün yok etseydiniz, eskisi gibi yeniden yükselirdi.
* Hizmet etmekten onur duyduğum edebiyat benim için değerlidir, çünkü önüne koyduğu en asil görev sınırları ve mesafeleri ortadan kaldırmaktır.
* Neden bugün bir ceset haline gelmiş birine acımam gerekiyor da, üç yüz yıl önce bir ceset haline gelmiş biri için ağlamama gerek yok? Ne farkı var bunların?
* Gazeteler cinayetlerle dolu tuhaf cinayetler. Ne kadar erkek varsa o kadar beyin olduğu tamamen saçmalık; insanlığın tek bir zekası var ve bu kafa karışmaya başlıyor.
* Dünyada her şeye gücü yeten kim? Dünyada en korkak kim? Makine. En adil, en zengin ve her şeyi bilen kimdir? Makine. toprak nedir? Makine. gökyüzü nedir? Makine. insan nedir? Makine. Makine.
* Lanet olsun! Beş bin yıl boyunca kaç kişi işkence gördü, kaçtı, açlık çekti, çocuklarını kaybetti, öldü, idam edildi, savaşta öldü, ateşlerde yakıldı; hepsi için acı çekecek olsak. Ne farkı var? Hiçbir farkı yok!
* Savaşa alışamıyorum; beynim temelinde anlamsız olan bir şeyi anlamayı ve açıklamayı reddediyor. Milyonlarca insan bir yerde toplanıyor ve hareketlerine düzen ve düzen vererek birbirini öldürüyor ve bu herkesi eşit derecede incitiyor ve hepsi mutsuz - delilik değilse nedir?
* Bende üniversiteye gitmiştim, bütün profesörlerin aklı, adaleti, hakikati, iyiliği, güzelliği, vb vazettiklerini biliyorum. Hepsi! Bir tanesi bile kötülüğü ve alçaklığı öğretmez. Peki neden bütün öğrencileriniz böylesine sahtekar ve dolandırıcı? Onlara öğretmiyor musunuz, yoksa defterlerine mi geçirmiyorlar söylediklerinizi?
{{Vikipedi}}
[[Kategori:Rus oyun yazarları]]
[[Kategori:Kişiler-L]]
[[Kategori:Rus yazarlar]]
qcs8mee91wasf25qmggnuj9id5j4w8o
Entelektüel
0
2963
232692
198348
2025-06-10T19:09:18Z
Brightt11
34669
/* top */ rüzgar > rüzgâr, değiştirildi: rüzgar → rüzgâr (2) [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232692
wikitext
text/x-wiki
[[Dosya:Auguste Rodin - Grubleren 2005-03.jpg|küçükresim]]
*Bir '''entelektüel''' aklı kendisini(aklını) izleyen kimsedir. — [[Albert Camus]]
* Entelektüel; basit bir şeyi karmaşık söyleyebilen kişidir; sanatçı ise zor birşeyi kolay... 3 Temmuz 2007 — [[Charles Bukowski]]
* Entelektüellerin binlerce yıldır süregelen görevi [[insan]]ları pasif itaatkar cahil ve güdümlü hale getirmektir. — [[Noam Chomsky]]
* Entelektüel olmanın bilkuvve beyniyle iş görme olgusuyla hiçbir ilgisi yoktur. Bunlar farklı şeylerdir. — [[Noam Chomsky]]
* Entelektüel faaliyet diye bir şey vardır, pek çok kimsenin yaptığı. Bir de çok özel bir uğraş olan “entelektüel yaşam” tesmiye ettiğimiz, özellikle düşünme gerektirmeyen – hatta belki de çok fazla düşünmemenin daha da faydasının dokunduğu - bir şey vardır, saygı duyulan entelektüel olmak diye çağırdığımız budur. — [[Noam Chomsky]]
*Filozof entelektüel kavramlarla bağlıdır saf veli ise akıllarının Aklına tırmanır. Akılların aklı özdür, senin aklınsa kabuk. Hayvanların mideleri sürekli kabuk ararlar. Özü arayanlar kabuklardan binlerce kez tiksinmişlerdir; Allah'ın velilerinin gözünde yalnızca öz caizdir. Aklın derisi yüzlerce deliller verirken Evrensel akıl nasıl olurda kesinlikten uzak bir adım atar? — [[Mevlâna Celâleddin-i Rûmî]] Mesnevi III-2527-2530
* Aydın biraz da uyumsuz olabilendir. Yaşadığı ortam ile çelişkisi olan kimsedir. Aydın, biraz da kendisiyle çelişkisi olan kimsedir. Çünkü aydın, tanımı gereği, gelişen kimsedir. Ama çelişki olmadan gelişme olmaz. Aydın gelişen, gelişirken, biraz da, geliştiren kimsedir. Geliştirmeyen, aydın olmaz. — [[Yalçın Küçük]]
* Düşün gücü olan, teorik dayanağı olan aydın, yalnızlığa en çok dayanabilen insandır. Eğer daha önceki zorunlu tanımlamaları tamamlamak gerekirse, aydın yalnızlığa dayanabilen hayvandır. Ve teorik güç ile yalnızlığa dayanma gücü doğru orantılıdır. Çok büyük bir doğallıkla; çünkü teori dünyadır. — [[Yalçın Küçük]]
* Teorik geleneği olmayan aydın bukalemun özelliği gösterir. — [[Yalçın Küçük]]
* Köylüler iki türlüdür; pazara yakın olanlar, çabuk pazarın dilini ve ahlakını kabullenirler, biliyoruz. Dağ köyleri var, bunlar ise, değişmezin gardiyanlarıdır; bizde Türkmenler ve Kürtler’de dağ Kürt’lerini gösterebiliriz. Aydınlar iki türlüdür; köksüzler ve bunlar dışarıdaki her rüzgârı içlerine alır ve Konya dervişleri örneği dönerler. Bir de dönmez aydınlar var; bunlar dağ Türkmenleri’nin gelenekte yaptığını, akıl planında üstleniyorlar ve yabancı rüzgârlardan nefret ediyorlar. Şimdi son mevzi bunlardır. — [[Yalçın Küçük]]
* Hegel'in belki de en büyük katkısı, düşünceye büyük bir hız takması ve sonsuz bir güç yüklemesidir. Hegel'de, düşüncenin kendisi büyüleyicidir. Marx, bu hızda, Hegel ile aynı yerdedir ve düşüncenin gücüne kütle giydirmektedir.
Aydın mı, bu noktada hem hegelyen ve hem marksist olandır.
Aydın, düşüncenin hızına ve gücüne inanan saftır. — [[Yalçın Küçük]]
* Hiçbir zaman entelektüel değildim. Ancak böyle bir görünüşüm var. — [[Woody Allen]]
{{Vikiler|
commons= |
wikispecies= |
wikt= entelektüel |
b= |
s= |
w= Entelektüel |
n= |
m= |
}}
{{Vikisöz bağlantıları}}
[[Kategori:Konular]]
o1q8w0gt30qqc5pqggh0ra693j8gjme
Devrim
0
2966
232770
222133
2025-06-10T19:15:55Z
Brightt11
34669
/* top */ kağıt > kâğıt, değiştirildi: Kağıt → Kâğıt [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232770
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi
|kişi_adı=
|resim_adı=
|resim_başlığı=
|doğum_tarihi=
|doğum_yeri=
|ölüm_tarihi=
|ölüm_yeri=
|Vikipedi=
}}
*Alışılmış zihinsel düzenler değiştiğinde '''devrim''' patlak verir. — [[Noam Chomsky]]
*Her türlü otorite ve hiyerarşi sorgulanmalı ve bunların meşruiyeti ispatlanmalıdır. Meşruiyetini ispatlayamayan her türlü otorite gayrimeşrudur ve devrilmelidir.— [[Noam Chomsky]]
*Devrim yeniden doğuş getirsin. — [[Gustav Landauer]]
*Devrimler tarihin lokomotifleridirler. — [[Nikita Kruşçev]]
*Dans edemediğim devrim, devrim değildir. — [[Emma Goldman]]
* Yaklaşan değişim ancak bir devrim yoluyla gelebilir. [[Lucy Parsons]]
* Bencil olmayan devrimciler ne ödül alırlar, ne de almak isterler. [[Lucy Parsons]]
* Devrimin kanunu, mevcut kanunların üzerindedir. Bizi öldürmedikçe, bizim kafalarımızdaki cereyanı boğmadıkça, başladığımız devrim bir an bile durmayacktır. Bizden sonraki devirlerde de böyle olacaktır. — [[Mustafa Kemal Atatürk]]
* Herkesi memnun edelim dersek, mümkün olsun, hepsi memnun olsun, ama biz maksadı temin etmiş olmayız. İdare-i maslahatçılar esaslı inkılap yapamaz. Bugünkü sefalet ve rezalet içinde, esasen kimseyi memnun etmeğe imkan yoktur. Memleket mamur, millet zengin olduğu zaman herkes memnun olur. — [[Mustafa Kemal Atatürk]]
* Devrimlerimizin asıl amacı, ülkemizi çağdaş uygar düzeye yükseltmektir. Bu gerçeği kabul etmeyen kafaları tarumar etmek zorunludur. — [[Mustafa Kemal Atatürk]]
*Küba Devrimi ve Viet Kong bize gösterdiler: bunu yapmak olanaklıdır; kapitalist yayılmanın dev boyutlardaki teknik ve ekonomik gücüne karşı direnebilecek ve bu gücü caydırabilecek bir ahlak, bir irade ve bir inanç vardır. — [[Herbert Marcuse]]
*Komünistler, görüş ve niyetlerini gizlemeyi reddederler. Amaçlarına ancak bugüne kadarki tüm toplumsal düzenin zorla yıkılmasıyla ulaşabileceklerini açıkça bildirirler. Varsın egemen sınıflar bir komünist devrim ürküntüsüyle tir tir titresinler. Proleterlerin, zincirlerinden başka kaybedecek şeyleri yok. Bir dünya var kazanacakları.
*Bütün ülkelerin proleterleri, birleşin! — [[Karl Marx]] / [[Friedrich Engels]]
*Çocuk kadar yaratıcı, çiçek kadar kırılgan, kadın kadar patlamaya hazır; işte o devrim'dir. — [[Yalçın Küçük]]
*Her devrim, bir yeni bilgi teorisidir. — [[Yalçın Küçük]]
*Aşk, devrim, bilim, ayrıntıdadır. — [[Yalçın Küçük]]
*Devrim, bir akıldan bir diğer akıl düzenine geçiş sürecidir; bu nedenle de bütün devrimler bir terör ve aynı anlama gelmek üzere diktatorya dönemi yaşıyorlar. Diktatorya, aklı, daha önceki hazırlıklarından özgürleştirmek için zorunlu oluyor. Bu da bir insanın aklından çıkmıyor ve tarihin mantığı getiriyor. — [[Yalçın Küçük]]
*Fransız Devrimi, doğru bilgi alanında, birbirine zıt iki ayrı sistemin barış içinde bir arada yaşama imkanının sınanmasıdır. Devrim öncesinde Fransa'da bir sistem var; Eski Rejim adını taşıyor. Devrim bir yeni sistem getiriyor; ikisi birbirne zıt'tır. Fransa'da iki ayrı ve zıt sistemin karşıtlığı Devrim'den önce de var; Devrim, kanlı bir biçimde iktidarın yeni rejim yanlılarının eline geçmesini sağlıyor ve karşıtlık, Devrim'den sonra, yeni rejim yanlılarının egemenliğinde sürüyor. — [[Yalçın Küçük]]
*Devrim, bir sistem ile üretici güçlerin karşılaşmasından değil, iki sistemin çatışmasından doğuyor. Çatışmada otomatizm yok; her sistem, kendisine sıkıca bağlı sınıflara ve örgütlere bağlı olmak durumundadır.
*Daha da önemlisi şudur: Sınıfların bilincinde her iki sistem birbirinin tam karşıtı olmalıdır. Bilinçte sistemleri birbirine yaklaştırmak devrime geçişi değil, devrimden dönüşü garantiliyor. — [[Yalçın Küçük]]
*Devrim için savaşmayana komünist denmez. — [[Fidel Castro]]
*Devrimden başka bir hayat yoktur. — [[Ernesto Che Guevara]]
*[[Vejetaryen]] Devrime katıl! — [[Lydia Guevara]] <ref>[http://www.taraf.com.tr/haber-yazdir-36018.html taraf.com.tr]</ref>
*Devrim, [[insan]] ve [[hayvan hakları]] ve [[özgürlük]] bir bütündür. — [[Emre Kongar]] <ref>[https://twitter.com/emrkongar/status/469068416004132864 Twitter resmi hesabı]</ref>
*Kâğıttan bir gemidir devrim. Kim bilir kaç yunus görmüş, kaç (D)deniz (G)gezmiş — [[Sunay Akın]]
*İhtilal niteliğindeki büyük hareketler, zinde ve tek başına bir grubun harcıdır. Öyle birçok zayıf güç bir araya gelip bu hareketleri ortaya çıkaramaz. — [[Adolf Hitler]]
*Sol, artık [[vegan]]lar olmadan ya da [[hayvan hakları]] aktivistleri olmadan devrim yapamaz. Tek bir türü diğer bütün türleri sömürerek özgürleştirmek, devrim filan değildir. — [[Steve Best]] <ref>[http://hayvanozgurlugucevirileri.com/2012/10/10/veganizm-kaybedemeyecegimiz-bir-savas/ Veganizm: Kaybedemeyeceğimiz Bir Savaş]</ref>
== Kaynakça ==
{{Kaynakça}}
{{Vikisöz bağlantıları}}
[[Kategori:Konular]]
cnzjsonkw1rrpes9r86q5f1kpqbsuvq
Osman Pamukoğlu
0
3095
232732
224939
2025-06-10T19:10:21Z
Brightt11
34669
rüzgar > rüzgâr, değiştirildi: rüzgar → rüzgâr [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232732
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi
| kişi_adı =
| resim_başlığı = Emekli Tümgeneral, siyasetçi.
}}
'''''[[w:tr:Osman Pamukoğlu|Osman Pamukoğlu]]''' (1947– ), Emekli Tümgeneral, siyasetçi.''
== '''Sözleri''' ==
* Analar evlatlarını askere leş toplatmak için göndermedi. Geberdikleri yerde kalırlar, askere leş toplatmam biz imha eder, geçeriz.
* Atıl dumandan şimşek çıkmaz. Milletin üzerinde duman var, devamlı kolaycılık.
* Bak oğlum. Ben bu devleti, elimde avucumda yokken, 1,5 milyon insanımı kaybetmişken, senin Yunan dediğin dünkü Osmanlı uyduruğu, Anadolu'nun yarısını işgal etmişken, halktan askerin kıçına don toplayarak kurdum. Bütün bunların üstüne sen tutup bana silah çekersen, bu şu demektir: 'Ben senden daha cesurum, ben bunu senden daha iyi kullanırım. İşte o zaman o silahın namlusunu senin ağzına sokarım! ''(İstanbul Teknik Üniversitesi'nde kendisine PKK ile ilgili bir soru soran üniversiteli öğrenciye.)''
* Ben askerime leş toplatmam. ''(Öldürülen PKK militanlarının fotoğrafını toplu halde çekmek isteyen gazete muhabirine)''
* Ben siyaset yapmıyorum. Çocuklarımızın geleceği için [[w:tr:Türk Kurtuluş Savaşı|Milli Mücadele]] veriyorum.
* Benim askerime bir mermi gelsin beş mermi atarım, Kime? mermiyi bizzat atana! Bunu herkes bilecek. ''(Kan Uykusu belgeselinden)''
* Bir insanın başına gelebilecek en kötü iki şey câhil bırakılmak ve aptal yaradılışlı olmaktır. Bunların ikisi de bir araya gelmişse bırak ipini gitsin.
* Bir iyileşmeden önce her şey kötü olur.
* Biz siyaseti vatan aşkı olarak biliriz.
* Bu Cumhuriyet erimeyecek. Hiç kimse heveslenmesin, alnını karışlarız!
* Bu dağlarda, vadilerde, gözlerinizin taramadığı, süngünüzün parlamadığı, bombalarınızın yoklamadığı, botlarınızın pençesinin değmediği hiçbir yerin sizin olmadığını bilin.
* Dağları temizlemeyeceğim, yerle bir edip kazıyacağız, hepsini!
* Darbe iktidarın zayıflığındandır, terör iktidarsız iktidardan gelir. Darbe, halk arkanızda olsa darbe yapılabilir mi?
* Devlet, adalet ve güvenlik için vardır. Beceremiyorsunuz!
* [[Devlet]], beylik demegojilerle geveze bir ihtiyar durumuna düşürülemez. Mülkün esas sahibi olan halk tarafından da başıboş bırakılamaz.
* Duvarları konuşturacağım, duvarları. ''(Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın 5 Mayıs 2007'de Dolmabahçe Sarayı'ndaki içeriği gizli tutulan buluşmasına ilişkin)''
* Dünya üzerinde rüşvet vermeden devlet kurmuş tek millet biziz.
* Düşmüşse düşmüştür. ''(2 Amerikan helikopterinin düşürülme sebebini soran dinleyiciye cevaben)''
* Eğer arkandan havlayan köpekler yoksa kurt değilsindir. ''("Tehditler alıyor musunuz?" sorusuna cevaben)''
* Eldiven giyen kedi fare tutamaz.
* Elini verirsen kolun gider. Hakkari giderse İstanbul gider!
* Fikir, düşüncede sansür olmamalı, her zaman işbirlikçiler vardır, olacaktır. Onların karşısına onların silahlarıyla çıkacaksınız.
* Gözüpeklik bir hikmettir ve muharebenin en önemli bölümüdür. Cesaret büyük ölçüde kendine güvendir.
* Hakkari’de yürüttüğümüz mücadele boyunca yaşadıklarımdan sonra, yeryüzünde insanlara ait hiçbir şey artık beni şaşırtamaz. Yazık, çok yazık...
* Hayat eylemdir, laf değildir. Eylem getirmeyen fikir sahtedir.
* [[Hayat]] karar ve eylemdir. Karar vereceksin, eyleme geçeceksin.
* Her zaman ilk hasım, ilk düşman doğadır. Önce doğayı halledeceksiniz. Doğayla kimse başedemez. Doğa, canlılar adına hükmünü yürütür, son hükmüde ölümdür. Onu icra eder ve bitirir. Doğayla savaşılmaz. Doğayı kendi tarafınıza çekmek istiyorsanız, ona boyun eğeceksiniz. ''(Kan Uykusu belgeselinden)''
* Hiçbir şey iyi olmayacak. Ama gün doğmadan neler doğar!
* Horoz resmi çizilip bu horozdur denmez. Horoz dünyanın her yerinde horozdur. ''(İran tarafındaki teröristlerin terörist olduğunu kanıtlamasını isteyen dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'e)''
* [[İnsan]] muharebeyi kazanabilecek tek makinedir. Donatım önemlidir fakat asıl anahtar insandır. Süper silahlar ve düğmeye basılarak yapılan savaşlar hakkındaki düşünce ve konuşmalar beş para etmez bir yığın zırvadan ibarettir. İnsan, tek ve en üstün [[savaş]] aracıdır.
* İnsanın doğası değişmediği sürece olaylar ve şartlar değişmez.
* İran'ı [[Cengiz Han]] ve [[Büyük İskender|İskender]] dışında kimse işgal edememiş o da geçicidir. İran enteresan bir devlettir Fars'lar enterasan halktır.
* İyi bir siyasetçinin karısı dul, parası puldur.
* Kaçarak özgür olunmaz.
* Kim diyor sonuç çıkmadı diye? 13.000 kişi vardı dağlarda. Bütün istihbarat örgütleri bilir. 13.000 kişiye ne oldu sonra? 6000'e düşürüldü. 6000 kişi nereye gitti? Yok edildi.
* Olayları erkene almaya çalışmayın kendi akışında gelir.
* Onlar serbest, biz de serbestiz.
* [[Ölüm]] yaşarken bir şey yapmamış olanlar için bir sondur, ama şehit içinse sonsuzluğa giden yolda atılan ilk adımdır.
* Önder beyinde devrim yapan ve herkesi peşinden sürükleyen fikir ve ruhlar rüzgârıdır.
* Önderi var eden, halkın korku ve çaresizliğidir.
* Özgür olmayan erdemli olamaz.
* Sakın oylar bölünmesin lâfı, siyasî rakiplerinden korkan ve onları durdurmaya çalışanların sarıldığı bir sözdür ve yosun bağlamıştır. Aldanmayın...
* Siz savaşla ilgilenmeyebilirsiniz, savaş sizinle ilgilenir. Savaş kazananı da yorar. Ölüm her şeyi eşit yapan doğal sonuçtur. Ölümden korkmayan ölmez; ölüm kendine koşanları hiçbir zaman vurmaz. Ölüm korkusu, ölüm açısından daha şiddetlidir. Ölüm teşkilatının bir anlamı yoktur. Size yol gösterdim de diyebilirsiniz, ama askeri manada emir vermedim. Kahramanlara emir verilmez.
* Siz ülkenin [[şeref]]ini koruyun. O sizin geleceğinizi korur.
* Sonunu düşünen kahraman olamaz.
* Toprağın üzerinde ne varsa hepsi kökten gelir; bütün korkular ölümden kaynaklanır.
* Türkiye'de eksiklik siyasi, ekonomik ve askeri olarak bağımsız olmamasıdır. Biz camide namaz kılıp kilisede mum yakıyoruz. Bizim durumumuz o. Ben iki yıl önce Hakkari elden çıktı diyordum. Şimdi bakın Hakkari'yi konuşuyoruz.
* Ülkemizi yıkacaklarmış, yakacaklarmış, böleceklermiş... Kaygılanmayın! Hepsini gömecek kadar toprağımız var.
* Ülken için bir mücadeleye girmediysen, sen öldüğünde de hiç yaşamamış olacaksın.
* [[Vatan]] sevgisiyle harmanlanmış fedakarlık duygusu, dejenere insanlara basit gelir.
* Ya ölecekler ya da bunların hepsi teslim olacaklar...
* Yaşasın vatan, yaşasın Türk Milleti!
* Yolu bilene harita gerekmez. Bilmiyorsan gerektirir. ''(Hükümetin Abdullah Öcalan tarafından hazırlanan yol haritasına ilgi gösterdiği iddiasına istinaden)''
* Zihin fukara olunca, fikir ukala olur.
== Diğer ==
* Kaçarak özgür olunmaz.
* Özgür olmayan erdemli olamaz.
* Zihin fukara olunca, fikir ukala olur.
* Bir iyileşmeden önce her şey kötü olur.
* İyi bir siyasetçinin karısı dul, parası puldur.
* Önderi var eden, halkın korku ve çaresizliğidir.
* Devlet, adalet ve güvenlik için vardır. Beceremiyorsunuz!
* Hayat eylemdir, laf değildir. Eylem getirmeyen fikir sahtedir.
* Hayat karar ve eylemdir. Karar vereceksin, eyleme geçeceksin.
* İnsanın doğası değişmediği sürece olaylar ve şartlar değişmez.
* Bu Cumhuriyet erimeyecek. Hiç kimse heveslenmesin, alnını karışlarız!
* Çocuklarınızı kuzu gibi yetiştirmeyin ki ileride koyun olup güdülmesinler.
* Türkiye'de eksiklik siyasi, ekonomik ve askeri olarak bağımsız olmamasıdır.
* Ben siyaset yapmıyorum. Çocuklarımızın geleceği için Milli Mücadele veriyorum.
* Vatan sevgisiyle harmanlanmış fedakarlık duygusu, dejenere insanlara basit gelir.
* Ülken için bir mücadeleye girmediysen, sen öldüğünde de hiç yaşamamış olacaksın.
* Toprağın üzerinde ne varsa hepsi kökten gelir; bütün korkular ölümden kaynaklanır.
* Milliyet ve din dünyanın tüm coğrafyalarında istismara, sömürülmeye en açık duygulardır.
* Denizler köpürmeden, nehirler taşmadan, karanlık iyice çökmeden; toplumlar önder arayışına girmezler.
* Umut, başkalarından beklenen şeylerin olması değildir. Sizin bir şeyler yapmanız ve yapacağınıza inanmanızdır.
* Ülkemizi yıkacaklarmış, yakacaklarmış, böleceklermiş... Kaygılanmayın! Hepsini gömecek kadar toprağımız var.
* Ölümden korkmayan ölmez; ölüm kendine koşanları hiçbir zaman vurmaz. Ölüm korkusu, ölüm açısından daha şiddetlidir.
* Atatürk diyenler öyle resimlerine bakarak değil, ne yaptığına baksınlar, fikirlerine baksınlar, ilkelerine baksınlar, hedeflerine baksınlar.
* İnsanlar benim güvenliğim yok diyor ben sömürülüyorum, bunlar benim öncelikli meselemi konuşmuyorlar diyor. BUNLARI KONUŞUN!
* Bu dünyada din, ilim, iman, cennet, cehennem, ahiret, kabir azabı malları satarak karşılığında para kazananlar, iptidai ve yobaz tüccarlardır.
* Batı da, din ve devlet işlerinin birbirinden aynlması, uygulamada insanların rahat nefes almasını sağlamıştır. Devlet ve kilise yönetimi ayrı örgütlenmelere gitmiştir.
* Modern laik devletin ayırıcı niteliklerinin en başında, devletin resmen bir din tanımaması gelir. Laik devlette devlet dini olmaz. Çünkü hukuk devleti fikri ile mevcut dinlerden birinin üstün tutulması fikri bağdaşmaz.
== [https://1000kitap.com/yazar/Osman-Pamukoglu/alintilar Alıntılar] ==
{{Vikiler
|commons =
|wikispecies =
|wikt =
|b =
|s =
|w =Osman Pamukoğlu
|n =
|m =
|}}
[[Kategori:Kişiler-O]]
[[Kategori:Türk siyasetçiler]]
[[Kategori:Türk askerler]]
[[Kategori:Yaşayan insanlar]]
[[Kategori:Türk yazarlar]]
kaopy2rc6i6czv81dfeuvba7sctbqdo
Bruce Lee
0
3128
232710
222056
2025-06-10T19:09:44Z
Brightt11
34669
/* top */ rüzgar > rüzgâr, değiştirildi: Rüzgar → rüzgâr (2) [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232710
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi}}'''[[w:Bruce Lee|Bruce Jun Fan Lee]]''' ya da '''Lee Jun Fan''' (d. 27 Kasım 1940, San Francisco – ö. 20 Temmuz 1973, Hong Kong), Çinli oyuncu ve Jeet Kune Do savunma sanatı ustası.
[[Dosya:Hong kong bruce lee statue.jpg|220pik|küçükresim|sağ|Zihnini boşalt. Su gibi formsuz, şekilsiz ol. Şimdi, suyu bir bardağa doldurursan, su bardak olur. Onu çay demliğine doldur, o zaman su çay demliği olur. Bak, su akar, yayılır, damlar ya da parçalanır. Su gibi ol dostum.]]
'''Sözleri'''
[[Dosya:Bruce Lee - son.jpg|200pik|küçükresim|sağ|Kendimi ne olarak düşünmek istediğimi biliyor musun? Bir insan olarak. Çünkü, [[Konfüçyus]]'un dediği gibi; ''"Gökyüzünün altında, mutlulukların altında, bir tek [[aile]] bulunur. Sadece onu meydana getiren kişiler farklıdır."'']]
[[Dosya:CL0024+17.jpg|200pik|küçükresim|sağ|Soyut [[evren]]in gerçek gücünü gösterir. O somut olanın tohumudur.]]
* Aptalın, bilge bir cevaptan öğrenebileceğini bilge bir adam aptal bir sorudan öğrenebilir.
* Bir hedefinizin olması, o hedefe her zaman ulaşacağınız anlamına gelmez; çoğu zaman hedef sadece nişan alacağınız bir yerin olmasını sağlar.
* Kullanışlı olana uyum sağlayın, kullanışsız olanı reddedin ve özellikle size ait olanlarla harmanlayın.
* Şartların canı cehenneme, ben fırsatları yaratırım.
* Ben uyumaya inanırım.<br/>''(Erkek kardeşi Robert Tanrıya inanıp inanmadığını sorduğunda ona cevabı.)''<ref name=WarriorWithin/>
* [[Bilgi]] bize güç verir; ancak saygıyı karakterinizle kazanırsınız.
* Bilmeyen ve bilmediğini bilmeyen, aptaldır -Ona karşı tetikte ol! Bilmeyen ve bilmediğini bilen, basittir -Ona öğret! Bilen ve bildiğini bilmeyen, uyuyordur -Onu uyandır! Bilen ve bildiğini bilen, bilgedir -Onu takip et!
* İyi bir dövüş ustası sinirlenmez, hazırlanır. <br/>''(Ejder Kalesi (1973), Tapınağın daha eski bir üyesiyle konuşmasından.)''
* [[İnsan]], yaşayan bir canlıdır, kendi bireyini yaratır, bu (kendi oluşumu) herhangi bir tarz veya sistem oluşturmasından daima daha önemlidir.<ref>From Wing Chun to Jeet Kune Do", Jesse R. Glover, Black Belt, Vol. 31, No. 9 (Eylül 1993), s. 35</ref>
* Kendimi ne olarak düşünmek istediğimi biliyor musun? Bir insan olarak. Çünkü, [[Konfüçyus]]'un dediği gibi "Ancak gökyüzünün altında, mutlulukların altında bir tek aile bulunur. Sadece onu meydana getiren kişiler farklıdır."<br/>''(Bruce Lee: Son Röportaj (1971))''
* Sadelik, mükemmelliğe giden yoldur.
* Sana ben iyiyim dersem, muhtemelen kendimi övdüğümü söyleyeceksin; ama sana ben iyi değilim dersem, yalan söylediğimi bileceksin.
* Sınırlar yoktur. Vadiler vardır, ancak orada kalmamalısın, onlardan öteye ulaşmalısın.<ref>The Art of Expressing the Human Body (1998) edited by John R. Little, p. 23</ref>
* Soyut evrenin gerçek gücünü gösterir. O somut olanın tohumudur.
* Tahtalar karşı vuruş yapmaz.<br/>''(Ejder Kalesi (1973), Bruce Lee'nin karakteri bunu "Oharra"nın yumruğuyla tahtayı parçamasından sonra Oharra'ya hitaben söyler.)''
* Tümüyle dürüst olmak gerekirse, gerçekten hayır.<br/>''(Gazeteci Alex Ben Block tarafından Tanrıya inanıp inanmadığı sorulduğunda)''.<ref name=WarriorWithin>Warrior Within : The Philosophies of Bruce Lee, s. 128, 129</ref>
* Zihnini boşalt. Su gibi formsuz, şekilsiz ol. Şimdi, suyu bir bardağa doldurursan, su bardak olur. Onu çay demliğine doldur, o zaman su çay demliği olur. Bak, su akar, yayılır, damlar ya da parçalanır. Su gibi ol dostum.<ref>[http://thinkexist.com/quotation/empty_your_mind-be_formless-shapeless-like_water/250151.html thinkexist.com]</ref>
'''Diğer'''
* Sadelik, mükemmelliğe giden yoldur.
* Gerçek yaşam başkaları için yaşamaktır.
* Zihnini boşalt. Su gibi formsuz, şekilsiz ol.
* İyi bir dövüş ustası sinirlenmez, hazırlanır.
* Hava yapmak aptalların zafer düşüncesidir.
* İstediği yere konamayan bir kuş, havada esirdir.
* Bir şeyi sahiplenme duygusu, önce kafada başlar.
* Siz kabullenmedikçe, asla yenilgi diye bir şey yoktur.
* Konsantrasyon, bütün üstün yeteneklerin temelidir.
* Kötü (cehennem gibi) durumlardan fırsatlar yaratırım.
* Bilgelik size güç verir ama karakterli olmak saygı getirir.
* Bilgi bize güç verir; ancak saygıyı karakterinizle kazanırsınız.
* Yarın gaf yapmak istemiyorsanız, bugün doğruları konuşun.
* Başarılı insan mükemmel odaklanmaya sahip sıradan insandır.
* Hayatın sınırları değil, sadece aşılmayı bekleyen bayırları vardır.
* Kolay bir hayat dilemeyin. Zor olana dayanabilecek güç isteyin.
* Bilmek yetmez harekete geçmeliyiz. İstemek yetmez yapmalıyız.
* Soyut evrenin gerçek gücünü gösterir. O somut olanın tohumudur.
* rüzgârı içeri davet edemezsiniz, ama pencereyi açık bırakabilirsiniz.
* Akan su asla yosun tutmaz; o yüzden sen akmaya devam etmelisin.
* Büyük girişimler, düşseniz bile (başarısız olsanız bile), muhteşemdir.
* Ölümsüzlüğe giden yol, hatırlanmaya değer bir hayat yaşamakla başlar.
* Hatalar affedilmez değildir; yeter ki onları kabullenecek cesaretiniz olsun.
* Acılar, en iyi eğitmendir. Gözyaşı, teleskoptan daha uzak ufukları gösterir.
* Günlük artış değil, günlük azalış önemlidir. Önemsiz olanlardan kurtulun!
* Kendini tanımanın en iyi yolu, başkalarıyla birlikte eyleme geçmekte yatar.
* Öğrenileceklerin sonsuz olduğu dünyamızda 'üstad' kelimesine inanmam.
* Eğer bir konu hakkında çok düşünürseniz, onu gerçekleştirecek vaktiniz kalmaz.
* Yaşamı seviyorsanız, zamanınızı boşa harcamayın. Çünkü yaşamın özü, zamandır.
* Ben sizin beklentilerinize göre yaşamak için bu dünyada değilim, siz de benimkilere..
* Kendi prensiplerinizin önünde eğilin, başkasının prensipleri sizi boynunuzu bükmeden.
* Korku, belirsizlikten ileri gelir ve içimizdeki korkuyu ancak kendimizi daha iyi tanıyarak yenebiliriz.
* Yenilgi bir düşünce biçimidir; yenilgiyi bir gerçeklik olarak kabul etmedikçe kimse yenilmiş değildir.
* Hedefler her zaman ulaşmak için değildir, çoğunlukla sadece daha güçlü tırmanmaya yardım eder.
* 10,000 farklı tekmeyi çalışan kimseden korkmam ama bir tekmeyi 10,000 kez çalışandan korkarım.
* Akıllı insan aptal bir sorudan, aptal bir insanın akıllı bir cevaptan öğrenebileceğinden daha çok öğrenir.
* Her zaman kendiniz olun, kendinizi anlatın ve kendinize inanın, başarılı bir karakter görüp onu kopyalamaya çalışmayın.
* Niyetiniz yüzme öğrenmekse, direkt suya dalın. Karada durmaya devam ettiğiniz sürece, hiçbir düşünce size yardım edemez.
* Yenilgi, sadece bir algı halinden ibarettir. Yenilgiyi bir gerçeklik olarak kabullenmediği sürece, kimse gerçekten yenilmiş sayılmaz.
* Bir yere gitmek için başkaları tarafından belirlenmiş yollar sizin değiştirememeniz üzerine kuruludur ama gerçek, o yolların dışında.
* Öğretmen size gerçeği sunan kişi değildir. O sadece bir kılavuzdur. Onun işaret ettiği gerçeği, her öğrencinin kendi başına bulması gerekir.
* En katı ağaç, aynı zamanda en kolay kırılan ağaçtır. Buna karşın bambu ve söğüt ağaçları, rüzgâra göre eğilerek hayatta kalmayı başarırlar.
* Yararlı olan ne varsa özümseyin; olmayanları ise hayatınızdan çıkarın. Ve bu formüle tamamen kendinize özgü olan birşeyler de ilave edin.
* İster kabullenin ister kabullenmeyin, içinde bulunduğunuz şartlar, tamamen size bağlı. Siz kabullenmedikçe, asla yenilgi diye bir şey yoktur.
* Her zaman kendiniz olun, kendinizi ortaya koyun ve kendinize inancınız olsun. Sakın dışarıdaki dünyadan başarılı bir kişilik seçip, onu taklit etmeye kalkmayın!
* Sonuçta başarılı veya başarısız olmak değildir önemli olan, bunların insanın kişiliğinde yarattığı etkilerdir. İnsan cesaretini kaybetmediği sürece yenilmiş sayılmaz.
* Şüpheciler “insanlar uçamaz” dediler, yapanlar; “belki, ama biz deneyeceğiz”. Ve en sonunda sabahın kızıllığında yükselirken inanmayanlar arkalarından seyrettiler.
* Yararlı olana adapte ol, yararsızı reddet ve özellikle sana ait olanları ekle. Mutlu ol ama asla yetinme. Başarısızlıktan korkma. Başarısızlık değil ama düşük hedef suçtur.
* Eğer yaptığınız her şeye bir limit koyarsanız, fiziksel ya da değil, bu işinizin ya da hayatınızın her yerine yayılır. Limitler yoktur. Sadece işlerin zorlaştığı zamanlar vardır ve beklemeyip sadece onları aşmalısınız.
* Bilmeyen ve bilmediğini bilmeyen, aptaldır -Ona karşı tetikte ol! Bilmeyen ve bilmediğini bilen, basittir -Ona öğret! Bilen ve bildiğini bilmeyen, uyuyordur -Onu uyandır! Bilen ve bildiğini bilen, bilgedir -Onu takip et!
* Zihnini boşalt. Su gibi formsuz, şekilsiz ol. Şimdi, suyu bir bardağa doldurursan, su bardak olur. Onu çay demliğine doldur, o zaman su çay demliği olur. Bak, su akar, yayılır, damlar ya da parçalanır. Su gibi ol dostum.
* Her birimizin içinde savaş verdiğimiz şeytanlar vardır. Bunlar korku, nefret ve öfkedir. Bu şeytanları yenemezseniz, 100 yıllık hayat bir trajediden ibarettir. Yok eğer alt etmeyi başarırsanız, tek günlük bir hayat bile zafer sayılır.
== Hakkında söylenenler ==
* Bruce Lee bir süper kahramandı. Ben Bruce Lee'yi seviyordum ama onun gölgesi olmayı da istemiyordum, bu yüzden kendimi kanıtlamak için bu filmlere başladım. Bruce Lee bir kahramandır, ben değilim. Ben her zaman hayata gülerim. Bruce Lee, güçlü bir tekme savurur, ben ıskalarım. O müthiş bir yumruk yapıştırır, ben gene ıskalarım. Kısacası ben Bruce Lee'nin tam zıddı oldum.<ref>{{web kaynağı|url= http://www.hurriyet.com.tr/hong-kong-cin-den-ceki-cen-41446 |başlık= Hong Kong Çin'den Ceki Çen | yayıncı= Hürriyet Gazetesi |erişimtarihi= 27 Kasım 2015}}</ref>
** [[Jackie Chan]]
== Kaynakça ==
{{Kaynakça}}
==Dış bağlantılar==
{{Vikipedi}}
[[Kategori:Kişiler-B]]
[[Kategori:Çinli oyuncular]]
[[Kategori:Amerikalı oyuncular]]
[[Kategori:Ateistler]]
[[Kategori:Çinli filozoflar]]
[[Kategori:1940 doğumlular]]
[[Kategori:1973 yılında ölenler]]
p9ddf1klilfejjb427p9z21qhz6qwa4
Aldous Huxley
0
3151
232690
229363
2025-06-10T19:09:15Z
Brightt11
34669
/* top */ rüzgar > rüzgâr, değiştirildi: rüzgar → rüzgâr [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232690
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi
|kişi_adı= Aldous Leonard Huxley
|resim_adı=Aldous Huxley.JPG
|resim_başlığı= İngiliz yazar ve fütürist.
|doğum_tarihi=26 Temmuz [[w:1894|1894]]
|doğum_yeri= Godalming, Sussex, İngiltere
|ölüm_tarihi=22 Kasım [[w:1963|1963]]
|ölüm_yeri= Los Angeles, ABD
}}'''Sözleri'''
* Manyaklık bulaşıcı, bence.
* İnsanların aynası kitaplardır.
* Bilgisiz halk güvende olmaz.
* Şüphe etmek, çift zihinli olmaktır.
* Bilmeyiz çünkü bilmek istemeyiz.
* Rüzgârı yakala, araştır, düşle, keşfet.
* İnsan, yürümeyi öğrenmiş maymundur.
* Savaş kesinlikle bir doğa yasası değildir.
* Gelin birbirimize karşı daha nazik olalım.
* YaratıcıIığı ortaya çıkaran fikir ayrıIıkIarıdır.
* Eğer farklıysan, yalnızlığa mahkum oluyorsun.
* Her değişim, istikrar için bir tehdit unsurudur.
* Her insanın hafızası, onun özel kütüphanesidir.
* Kalbi cüzdanları şişerken küçülen insanlar var.
* Vücut bulmuş her canlı yalnızlığa mahkumdur.
* Sosyal çalkantı olmadan trajedi yaratamazsınız.
* Dalın ucuna gitmekten korkma, meyve oradadır.
* Zaman, zehirli gibi gözükse de, her şeyin ilacıdır.
* Bazen ayaktayken değil, düşerken öğrenir insan.
* Başyapıtlar sadece sınırlı bit kitleye hitap ederler.
* İyi çalışan, sık gülen ve çok seven başarıyı elde eder.
* Cehaletin büyük bölümü mağlup edilebilir cehalettir.
* Belki de bu dünya, başka bir gezegenin cehennemidir.
* Bütün dünyayı bir erkek yönetir. O erkeği de bir kadın.
* İnsanın birleştirdiğini ayırmaya doğanın gücü yetmez.
* Bas bas bağırarak birini ikna etmek ne kadar da zordu!
* Hayatı, size gülmeyi unutturacak kadar ciddiye almayın.
* İnsanlar Tanrı'ya inanırlar çünkü öyle şartlandırılmışlardır.
* Çünkü heyecan demek henüz tatmin olmamışlık demektir.
* Görmezden gelse bile gerçekler var olmaya devam ediyor.
* Tepenin dibinde dikilirken insan kendisini ufacık hissediyor.
* Siz görmezden gelseniz de gerçekler var olmayı sürdürürler.
* Kavgacı hayvan anlamında savaşan bir hayvandır insanoğlu.
* Seksten daha ilginç bir şey keşfetmiş kişiye entelektüel denir.<ref>John Lloyd&John Mitchinson, Afili Lügat, domingo, s. 295</ref>
* Hicbir yaşayan yaratık, başka bir yaratığın acısını yaşayamaz.
* Kusursuz bir insan ararsan, dört dörtlük bir yalnızlık yaşarsın.
* Kötü bir davranışta pişman olmuyorsan, vicdanın çürümüştür.
* Mutlu olmanın en garantili yolu bir başkasını mutlu etmektir.
* Düşünmeyi bilmeyen insan her zaman başkalarının kölesi olur.
* Değişmek için. Burada hiçbir şeyin bedeli yeterince ödenmiyor.
* Hâlâ keşke her şey daha farklı bitmiş olsaydı diye düşünüyorum.
* Belki de birçok insan, mutlu olduğunu bilmediği için mutsuzdur.
* Güzel anılar akla nadir gelir, ama kötü anılar akıldan hiç çıkmaz.
* Kimi zaman içindeki o sessiz sese, uzmanlardan daha fazla güven.
* Hayatı başkasının telkinlerine itaat eden uyurgezerler gibi yaşarız.
* Felsefe bize apaçık görünen şeyler hakkında kuşku duymayı öğretir.
* Her şeyin ulaşılabilir olduğu bir dünyada hiçbir şeyin anlamı yoktur.
* Bir insan durmadan gülümseyebilir, ama yine de yılanın biri olabilir.
* Mutluluk ve erdemin sırrıdır; yapmak zorunda olduğun şeyi sevmek.
* Duyarlı kişiler, savaşın ortadan kalkmasına ilişkin duygularla doludur.
* Bir gün gerçeği öğreneceksiniz, o zaman gerçek hepinizi delirtecek.
* Asla bu kadar çok kişi bu kadar az kişi tarafından manipüle edilmedi.
* Eğer algı kapıları temizlenseydi her şey insana olduğu gibi görünürdü.
* Yolun derin anlamı anlaşılmadığında, zihnin huzuru sebepsiz bozulur.
* Yapabileceğin kadar söz ver, sonra söz verdiğinden daha fazlasını yap.
* İnsan aklına karşı işlenebilecek en büyük suç, delil olmadan inanmaktır.
* Öldükten sonra bile toplumsal fayda sağlayabileceğimizi düşünmek güzel.
* Sahip olduğumuz şeyler bize ne kadar aitse, biz de o kadar kendimize aitiz.
* İnsanın tüm evrende kesin olarak düzeltebileceği tek bir şey vardır; kendisi.
* Hayatta ya tozu dumana katarsın, ya da tozu dumanı yutarsın. Seçim senin!
* Mesela, deli olmanın gerçekten ne anlama geldiğini akıllılar nasıl bilebilirler?
* Her şeyin üstüne geldiği falan yok. Sadece senin çok üstüne düştüğün şeyler var.
* Belki de insan sevilmediğinden değil, sevgisine layık biri olmadığından yalnızdır.
* Bilginin azı tehlikeli ise tehlikeden uzak duracak kadar çok şey bilen kişi nerede?
* Biliyoruz ki, iyi amaçların peşinde olmak, kötü araçların kullanımını haklı kılmaz.
* Ulusal birlik, tek bir adama ve onu destekleyen oligarşiye ulusal uşaklık demektir.
* Kadınları en çok küçümseyen erkekler, kadınlara en fazla düşkün olan erkeklerdir.
* Zekâmızı nasıl ve hangi nesneler üzerinde kullanacağımıza karar veren irademizdir.
* İnsanların büyük çoğunluğu akılla ilgilenmez ya da onun öğrettiklerinden tatmin olmaz.
* Her birey doğar doğmaz içinde bulunduğu lisan geleneğinin faydalanıcısı ve kurbanıdır.
* İnsan düşmekten değil, düşerse hadi kalk diyebilecek bir dost sesi duyamamaktan korkar.
* Tarihten alınması gereken en önemli ders, insanların tarihten pek fazla ders almadıklarıdır.
* Hepimizin aynı fikirde olması iyi bir şey değildir. Yaratıcılığı ortaya çıkaran fikir ayrılıklarıdır.
* Bir insanın yaşadığı evrende yapabileceği ve düzeltebileceği tek şey kendini değiştirmesidir.
* İnce düşünen insanların sık yaptığı hata, kişiliği küçük insanlara büyük anlamlar yüklemektir.
* Nasıl bazı insanlar sihhatsizlikten zevk alıyorsa, bazı başkaları da kötü bir vicdandan zevk alır.
* Propagandanın amacı, bir grup insana, bir başka grup insanın insan olduğunu unutturmaktır.
* Eğer mutluluğunuz, bir başkasının yaptıklarına bağlıysa, çok ciddi bir sorununuz var demektir.
* Görsel deneyim her zaman neşeli değil. Bazen berbat. Cennet olduğu kadar cehennem de var.
* Bilinen şeyler vardır; bilinmeyen şeyler vardır.. Bir de bunların tam ortasında algı kapıları vardır.
* Kelimeler tıpkı X-ışınları gibidir: eğer onları doğru kullanırsanız, herhangi bir şeyden geçebilirler.
* Toplumsal istikrar olmadan uygarlık olmaz. Bireysel istikrar olmadan da toplumsal istikrar olmaz.
* Başka gezegenlerde hayat var mı diye merak ederiz sanki bu gezegende yaşamayı başarabilmişiz gibi.
* Çoğu insan, her şeyin kendileri için doğru olduğuna inanmak için neredeyse sonsuz bir kapasiteye sahip.
* Mutluluğun peşinde koşan bir insan mutluluğu bulamaz. Mutluluk, başka şeylerin yan ürünü olarak gelir.
* Bir arkadaşta sevmediğim şey, dikkat çekmek için yanındaki insanı sürekli küçük düşürmeye çalışmasıdır.
* Kaybetmek en kolayıdır, en zoru da kazanmak. Ve en çok acıtanı, kaybettiğinin yerine, başka birini koymak.
* Kendim olmayı yeğlerim. Suratsız da olsa kendim olayım. Ne kadar neşeliyse de başka biri olmak istemem.
* Dünyayı değiştirmek istedim, ama sonunda fark ettim ki, değiştirmeye gücümün tek yettiği şey kendimdim.
* Aslında tüm kadınlar tek bir koşulla sever: "bekledikleri tek koşul ise, sevdiklerinin onları koşulsuzca sevmeleridir.
* Hiç kimsenin bir yerlere varmak için çabalaması, gerekmez. Çünkü, aslında hepimiz varmak istediğimiz yerdeyiz.
* Bilginin karşısına küçük bir çocuk gibi oturun, önceden düşünülmüş tüm düşüncelerden vazgeçmeye hazırlıklı olun.
* Propaganda yargımızı ertelemenin ya da kuşku duymanın akla yatkın olduğu konuları "apaçık" kabul etmeyi öğretir bize.
* Başlamak için en uygun zamanı beklersen hiç başlamayabilirsin; şimdi başla, şu anda bulunduğun yerden, elindekilerle başla.
* Bir defa yaşanır aşk. Eğer ikinci kez yaşayacağına inanıyosan; ya kendini kandırıyorsun ya da önceden kandırılmışsın demektir.
* Hiç kimse yalanı sürekli sürdürecek kadar zeki değildir. Ve hiç kimse bu yalanlara sonsuza kadar inanacak kadar aptal değildir.
* Temiz vicdanlı insanlar hiçbir zaman rahat bir hayat yaşayamazlar, çünkü kendilerini başkalarının mutluluğu için feda ederler.
* Dünyada hiçbir anlam keşfedemeyenler böyle yaparlar, çünkü genellikle şu ya da bu nedenle dünyanın anlamsız olması işlerine gelir.
* Bir insan ancak gerçekten dine dayalı bir ülkeye gidene kadar dindardır. Daha sonra her şeyi masraflar, makineler ve asgari ücret olur.
* İnsanın gücü her şeye yetmez ama kendini değiştirmeye her zaman gücü yeter. Kendini değiştirebilen bir insan ise her şeyi değiştirebilir.
* Neredeyse hepimiz barış ve özgürlüğü özleriz; ama pek azımız barış ve özgürlük getiren düşüncelere, duygular ve eylemlere karşı içimizde çoşku taşırız.
* Zamanlarının büyük bir kısmını para kazanmak ve saklamakla geçiren insanlar, sonunda en çok istediklerinin satın alınamayacak şeyler olduğunu anlarlar.
* İnsan bir şeylere inanır, çünkü onlara inanmaya şartlandırılmıştır. İnsanın kötü nedenlerle inandığı şeyler için başka kötü nedenler bulmak -işte felsefe budur.
* Bundan 20 yıl sonra yaptıkların değil, yapamadıkların için üzüleceksin; dolayısıyla halatları çöz, güvenli limandan uzaklara yelken aç, rüzgârı yakala, araştır, düşle, keşfet.
{{Vikiler|
commons=Aldous Huxley |
wikispecies= |
wikt= |
b= |
s= |
w=Aldous Huxley |
n= |
m= |
}}
== Kaynakça ==
{{Kaynakça}}
[[Kategori:Kişiler-A]]
[[Kategori:Vejetaryenler]]
[[Kategori:İngiliz yazarlar]]
[[Kategori:İngiliz şairler]]
[[Kategori:1963 yılında ölenler]]
[[Kategori:1894 doğumlular]]
em5z4pvp3n5hzubz5d7csdinufo4vok
İspanyolca atasözleri
0
3213
232667
198070
2025-06-10T19:08:30Z
Brightt11
34669
/* top */ rüzgar > rüzgâr, değiştirildi: Rüzgar → rüzgâr [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232667
wikitext
text/x-wiki
[[Dosya:Flag of Spain.svg|küçükresim|100pik|İspanya]]
*Arının yediği bala dönüşür, örümceğin yediği ise zehire.
*Tehdit edilen onca insan sapasağlam yaşamaya devam ediyor.
*Sahibi çok olan eşeği sonunda kurtlar yer. <sup>[[Vikisöz:Günün Atasözü/Arşiv|15 Ağustos 2010]]</sup>
*[[Onur]]lu insana soyağacı sorulmaz.
*Bir [[kadın]]a yapmaması gerekenleri söylemek ona neler yapabileceğini göstermektir.
*Köpekle yatan pireyle kalkar.
*Don Kişot olmak için yola çıkan pek çok insan evine Sancho Panza olarak döndü.
*Budalalar pazara gitmeseydi, çürük mallar satılmazdı.
*rüzgâra tüküren yüzüne tükürür.
*Evrilen ağaçtan herkes çıra yapar.
*Korkuyla geçen hayat, yarım yaşanmış hayattır.
* [[Güzellik]], tabiatın kadınlara verdiği ilk [[hediye]], aynı zamanda geri aldığı ilk şeydir.
[[Kategori:Atasözleri]]
[[es:Categoría:Proverbios españoles]]
iturfezt3brpd2aiozggwardmtcf1rs
Türkçe atasözleri/H
0
3640
232698
232478
2025-06-10T19:09:27Z
Brightt11
34669
/* top */ rüzgar > rüzgâr, değiştirildi: rüzgar → rüzgâr (3) [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232698
wikitext
text/x-wiki
<div ><small> '''<''' [[Türk atasözleri]] </small></div>
* Haberi verenden alan uz gerek.{{VS|haberi verenden alan uz gerek}}
* Hacı hacı olmaz gitmekle Mekke'ye, dede dede olmaz gitmekle tekkeye.{{VS|hacı hacı olmaz gitmekle Mekke'ye, dede dede olmaz gitmekle tekkeye}}
* Hacı hacıyı Mekke'de bulur. {{VS|hacı hacıyı Mekke'de bulur}}
* Hacı Mekke’de, derviş tekkede. {{VS|hacı Mekke'de, derviş tekkede}}
* Hacı olmayacak hacıyı deve üstünde yılan sokar.
* Haddini bilmeyene bildirirler.{{VS|haddini bilmeyene bildirirler}}
* Hak deyince akan sular durur.{{VS|hak deyince akan sular durur}}
* Hak doğrunun yardımcısıdır.{{VS|hak doğrunun yardımcısıdır}}
* Hak yerde kalmaz.{{VS|hak yerde kalmaz}}
* Hak yerini bulur.{{VS|hak yerini bulur}}
* Haklı söz haksızı Bağdat'tan çevirir.{{VS|haklı söz haksızı Bağdat'tan çevirir}}
* Hal halin yoldaşıdır.{{VS|hal halin yoldaşıdır}}
* Halayıktan kadın olmaz, gül ağacından odun olmaz.{{VS|halayıktan kadın olmaz, gül ağacından odun olmaz}}
* Halka verir talkını, kendi yutar salkımı.{{VS|halka verir talkını, kendi yutar salkımı}}
* Halıda nakış bir gerek.{{VS|halıda nakış bir gerek}}
* Hamala semeri yük olmaz.{{VS|hamala semeri yük olmaz}}
* Hamama giren terler.{{VS|hamama giren terler}}
* Hamsin, zemheriden kemsin.{{VS|hamsin, zemheriden kemsin}}
* Hamı tatlı, yetkini acı.{{VS|hamı tatlı, yetkini acı}}
* Hangi gün vardır akşam olmadık.{{VS|hangi gün vardır akşam olmadık}}
* Hanım kırarsa kaza, halayık kırarsa ceza,.{{VS|hanım kırarsa kaza, halayık kırarsa ceza,}}
* Haramzade pazar bozar, helalzade pazar yapar.{{VS|haramzade pazar bozar, helalzade pazar yapar}}
* Haramın temeli olmaz.{{VS|haramın temeli olmaz}}
* Harman döven öküzün ağzı bağlanmaz.{{VS|harman döven öküzün ağzı bağlanmaz}}
* Harman dövmek keçinin işi değil.{{VS|harman dövmek keçinin işi değil}}
* Harman sonu dervişlerindir.{{VS|harman sonu dervişlerindir}}
* Harman yel ile, düğün el ile.{{VS|harman yel ile, düğün el ile}}
* Harmanda dirgen yiyen sıpa, yılına kadar acısını unutmaz.{{VS|harmanda dirgen yiyen sıpa, yılına kadar acısını unutmaz}}
* Harmanı yakarım diyen, orağa yetişmemiş.{{VS|harmanı yakarım diyen, orağa yetişmemiş}}
* Hasta ol benim için, öleyim senin için.{{VS|hasta ol benim için, öleyim senin için}}
* Hasta olmayan, sağlığın kadrini bilmez.{{VS|hasta olmayan, sağlığın kadrini bilmez}}
* Hastalık kantarla girer, miskalle çıkar.{{VS|hastalık kantarla girer, miskalle çıkar}}
* Hastalık sağlık bizim için.{{VS|hastalık sağlık bizim için}}
* Hastaya bakmaktan hasta olması yeğdir.{{VS|hastaya bakmaktan hasta olması yeğdir}}
* Hastaya yatak sorulmaz.{{VS|hastaya yatak sorulmaz}}
* Hatasız kul olmaz.{{VS|hatasız kul olmaz}}
* Hatır alma bir elma.{{VS|hatır alma bir elma}}
* Hatır için çiğ tavuk yenir.{{VS|hatır için çiğ tavuk yenir}}
* Havlayan köpek ısırmaz.{{VS|havlayan köpek ısırmaz}}
* Haydan gelen huya gider.{{VS|haydan gelen huya gider}}
* Hayıf ölene olur.{{VS|hayıf ölene olur}}
* Hayır dile eşine , hayır gele başına.{{VS|hayır dile eşine , hayır gele başına}}
* Hazıra dağlar dayanmaz.{{VS|hazıra dağlar dayanmaz}}
* He demek de iş bitirir, yok demek de.{{VS|he demek de iş bitirir, yok demek de}}
* Hekim kim, başına gelen.{{VS|hekim kim, başına gelen}}
* Hekimsiz, hakimsiz memlekette oturma.{{VS|hekimsiz, hakimsiz memlekette oturma}}
* Helal kazanç ile yağlı pilav yenmez.{{VS|helal kazanç ile yağlı pilav yenmez}}
* Helale cömertlik olmaz.{{VS|helale cömertlik olmaz}}
* Helva şirin, nefis kafir.{{VS|helva şirin, nefis kafir}}
* Her ağacın meyvesi olmaz.{{VS|her ağacın meyvesi olmaz}}
* Her ağaç kökünden kurur.{{VS|her ağaç kökünden kurur}}
* Her ağaçtan kaşık olmaz.{{VS|her ağaçtan kaşık olmaz}}
* Her başın bin derdi var, değirmencininki su.{{VS|her başın bin derdi var, değirmencininki su}}
* Her damardan kan alınmaz.{{VS|her damardan kan alınmaz}}
* Her delinin başına bayrak dikilse bedestende bez kalmaz.{{VS|her delinin başına bayrak dikilse bedestende bez kalmaz}}
* Her deliğe elini sokma, ya yılan çıkar ya çıyan.{{VS|her deliğe elini sokma, ya yılan çıkar ya çıyan}}
* Her düşüş bir öğreniş.{{VS|her düşüş bir öğreniş}}
* Her gün baklava börek yense bıkılır.{{VS|her gün baklava börek yense bıkılır}}
* Her gün gezen kırda, bir gün uğrar kurda.{{VS|her gün gezen kırda, bir gün uğrar kurda}}
* Her horoz kendi çöplüğünde öter;.{{VS|her horoz kendi çöplüğünde öter;}}
* Her inişin bir yokuşu vardır.{{VS|her inişin bir yokuşu vardır}}
* Her inleyen ölmez.{{VS|her inleyen ölmez}}
* Her işin başı sağlık.{{VS|her işin başı sağlık}}
* Her işte bir hayır vardır.{{VS|her işte bir hayır vardır}}
* Her kapının bir anahtarı vardır.{{VS|her kapının bir anahtarı vardır}}
* Her kaşığın kısmeti bir olmaz.{{VS|her kaşığın kısmeti bir olmaz}}
* Her [[koyun]] kendi bacağından asılır.{{VS|her koyun kendi bacağından asılır}}
* Her sakaldan bir tel çekseler, köseye sakal olur.{{VS|her sakaldan bir tel çekseler, köseye sakal olur}}
* Her sakallıyı baban mı sanırsın?.{{VS|her sakallıyı baban mı sanırsın?}}
* Her taş baş yarmaz.{{VS|her taş baş yarmaz}}
* Her vaktin bir padişahı var.{{VS|her vaktin bir padişahı var}}
* Her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır.{{VS|her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır}}
* Her yiğidin gönlünde bir arslan yatar.{{VS|her yiğidin gönlünde bir arslan yatar}}
* Her zaman gemicinin istediği rüzgâr esmez.{{VS|her zaman gemicinin istediği rüzgâr esmez}}
* Her zaman çiğdem çıkmaz; bazen de küsküç kırılır.{{VS|her zaman çiğdem çıkmaz; bazen de küsküç kırılır}}
* Her ziyan bir öğüttür.{{VS|her ziyan bir öğüttür}}
* Her çiçek koklanmaz.{{VS|her çiçek koklanmaz}}
* Her çok, azdan olur.{{VS|her çok, azdan olur}}
* Her şeyin vakti var, horoz bile vaktinde öter.{{VS|her şeyin vakti var, horoz bile vaktinde öter}}
* Her şeyin yenisi, dostun eskisi.{{VS|her şeyin yenisi, dostun eskisi}}
* Her şeyin yokluğu yokluktur.{{VS|her şeyin yokluğu yokluktur}}
* Herkes aklını pazara çıkarmış , yine kendi aklını almış.{{VS|herkes aklını pazara çıkarmış , yine kendi aklını almış}}
* Herkes bildiğini okur.{{VS|herkes bildiğini okur}}
* Herkes davul çalar ama çomağı makama uyduramaz.{{VS|herkes davul çalar ama çomağı makama uyduramaz}}
* Herkes evinde ağadır.{{VS|herkes evinde ağadır}}
* Herkes gübresini kendi tarlasına kor.{{VS|herkes gübresini kendi tarlasına kor}}
* Herkes karının rengine boyanır.{{VS|herkes karının rengine boyanır}}
* Herkes kaşık yapar ama sapını ortaya getiremez.{{VS|herkes kaşık yapar ama sapını ortaya getiremez}}
* Herkes kendi ayıbını bilmez.{{VS|herkes kendi ayıbını bilmez}}
* Herkes kendi ölüsü için ağlar.{{VS|herkes kendi ölüsü için ağlar}}
* Herkes ne ederse kendine eder.{{VS|herkes ne ederse kendine eder}}
* Herkes sakız çiğner ama kızı tadını çıkarır.{{VS|herkes sakız çiğner ama kızı tadını çıkarır}}
* Herkes sevdiğini öper, bayram da bahane.{{VS|herkes sevdiğini öper, bayram da bahane}}
* Herkes zibilliğinin horozu.{{VS|herkes zibilliğinin horozu}}
* Herkese tükrüğü bal.{{VS|herkese tükrüğü bal}}
* Herkesin aklı bir olsa [[koyun]]a çoban bulunmaz.{{VS|herkesin aklı bir olsa koyuna çoban bulunmaz}}
* Herkesin arşınına göre bez vermezler.{{VS|herkesin arşınına göre bez vermezler}}
* Herkesin delisi evinde, derdi karnında.{{VS|herkesin delisi evinde, derdi karnında}}
* Herkesin ettiği yoluna gelir.{{VS|herkesin ettiği yoluna gelir}}
* Herkesin geçtiği köprüden sen de geç.{{VS|herkesin geçtiği köprüden sen de geç}}
* Herkesin hamuru ekmeğine göredir.{{VS|herkesin hamuru ekmeğine göredir}}
* Herkesin tenceresi kapalı kaynar.{{VS|herkesin tenceresi kapalı kaynar}}
* Herkesin yorulduğu yere han yapmazlar.{{VS|herkesin yorulduğu yere han yapmazlar}}
* Hile ile iş gören mihnet ile can verir.{{VS|hile ile iş gören mihnet ile can verir}}
* Hilekardan yumurta alan, içinde sarısını bulamaz.{{VS|hilekardan yumurta alan, içinde sarısını bulamaz}}
* Hoca okurken yanılır.{{VS|hoca okurken yanılır}}
* Hocanın dediğini yap , yaptığını yapma.{{VS|hocanın dediğini yap , yaptığını yapma}}
* Hocanın vurduğu yerde gül biter.{{VS|hocanın vurduğu yerde gül biter}}
* Horoz ne kadar öterse ötsün, civciv tavuğun dıkdıkına bakar.{{VS|horoz ne kadar öterse ötsün, civciv tavuğun dıkdıkına bakar}}
* Horoz ölür, gözü çöplükte kalır.{{VS|horoz ölür, gözü çöplükte kalır}}
* Horoz ölür,gözü çöplükte kalır.{{VS|horoz ölür,gözü çöplükte kalır}}
* Horozu çok olan köyün sabahı geç olur.{{VS|horozu çok olan köyün sabahı geç olur}}
* Huylu huyundan vazgeçmez.{{VS|huylu huyundan vazgeçmez}}
* Hırsız evden olursa mandayı bacadan aşırır.{{VS|hırsız evden olursa mandayı bacadan aşırır}}
* Hırsızlık bir ekmekten, kahpelik bir öpmekten.{{VS|hırsızlık bir ekmekten, kahpelik bir öpmekten}}
* Hırsızlığı da öğren, başucunda dursun.{{VS|hırsızlığı da öğren, başucunda dursun}}
* Hıyar akçesiyle alınan eşeğin ölümü sudan olur.{{VS|hıyar akçesiyle alınan eşeğin ölümü sudan olur}}
* Hıyarın önü, dutun sonu.{{VS|hıyarın önü, dutun sonu}}
* Haddini bilmeyene bildirirler. {{VS|haddini bilmeyene bildirirler}}
* Hafıza-i beşer nisyan ile malüldür. {{VS|hafıza-i beşer nisyan ile malüldür}}
* Hak deyince akan sular durur. {{VS|hak deyince akan sular durur}}
* Hak doğrunun yardımcısıdır. {{VS|hak doğrunun yardımcısıdır}}
* Hak yolu varken bok yolu seçilmez.
* Halaya giren kolunu sallar.
* Halka verir talkını, kendi yutar salkımı. {{VS|halka verir talkını, kendi yutar salkımı}}
* Hamala semeri yük olmaz.
* Harman yel ile, düğün el ile olur.
* Hasta sağ kalırsa hekime karşı gelir.
* Hasta yatan değil, eceli gelen ölür.
* Havada ahreni ile uçmayan kuşun sesi havadan değil, tavadan gelir.
* Hazıra hanak, pişmişe konak.
* Helal kazanç ile pilav yenmez.
* Hem kız, hem baldırı düz hem de ucuz olur mu?
* Her akla geleni işleme her ağacı taslama.
* Her günün bir gecesi vardır.
* Her işin başı sağlık.
* Her işte bir hayır vardır.
* Her kuşun eti yenmez.
* Her şakanın altında bir gerçek yatar.
* Her şey incelikten insan kabalıktan kırılır.
* Her şeyin yenisi, dostun eskisi.
* Her taş baş yarmaz.
* Her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır
* Her zamanı bir sayma.
* Her zaman gemicinin istediği rüzgâr esmez.
* Herkes aklını pazara çıkarmış, yine kendi aklını beğenmiş.
* Herkes bildiğini okur.
* Herkes ektiğini biçer.
* Herkes kaşık yapar ama sapını yapamaz.
* Hıdrellez yaz kapısı, yedi gün sürer tipisi.
* Hırsız sekiz, köşe dokuz.
* Hızlı giden atın boku seyrek düşer.
* Hiçbir şeye sahip olmayanın kaybedeceği hiçbir şey yoktur.
* Hile ile iş gören mihnet ile can verir.
* Hocanın dediğini tut, yoluna gitme.
* Horoz ölür, gözü çöplükte kalır. {{VS|horoz ölür,gözü çöplükte kalır}}
* Horozu çok olan köyün sabahı geç olur.
* Huylu huyundan vazgeçmez. {{VS|huylu huyundan vazgeçmez}}
[[Kategori:Türkçe atasözleri]]
nk1rnw8g2v3idd2suqmuydw9n4ajh66
Türkçe atasözleri/T
0
3655
232823
232488
2025-06-10T19:28:44Z
Brightt11
34669
/* top */ dz, değiştirildi: dükkan → dükkân (2) [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232823
wikitext
text/x-wiki
<div ><small> '''<''' [[Türk atasözleri]] </small></div>
* Tabak mısın, it bokuna muhtaçsın.{{VS|tabak mısın, it bokuna muhtaçsın}}
* Tabak sevdiği deriyi yerden yere çalar.{{VS|tabak sevdiği deriyi yerden yere çalar}}
* Tabak sevdiği deriyi yerden yere çarpar.{{VS|tabak sevdiği deriyi yerden yere çarpar}}
* Tabancanın dolusu bir kişiyi korkutur, boşu kırk kişiyi.{{VS|tabancanın dolusu bir kişiyi korkutur, boşu kırk kişiyi}}
* Tabağa sorarsan dünyada fena koku olmaz.{{VS|tabağa sorarsan dünyada fena koku olmaz}}
* Talihsiz hacıyı deve üstünde yılan sokar.{{VS|talihsiz hacıyı deve üstünde yılan sokar}}
* Tamah varken müflis acından ölmez.{{VS|tamah varken müflis acından ölmez}}
* Tan yeri ağarınca hırsızın gözü kararır.{{VS|tan yeri ağarınca hırsızın gözü kararır}}
* Tandır başında bağ dikmek kolaydır.{{VS|tandır başında bağ dikmek kolaydır}}
* Tarla çayırda, bağ bayırda.{{VS|tarla çayırda, bağ bayırda}}
* Tarlada izi olmayanın harmanında yüzü olmaz.{{VS|tarlada izi olmayanın harmanında yüzü olmaz}}
* Tarlanın iyisi suya yakın, daha iyisi eve yakın.{{VS|tarlanın iyisi suya yakın, daha iyisi eve yakın}}
* Tarlanın taşlısı, kızın saçlısı, öküzün başlısı.{{VS|tarlanın taşlısı, kızın saçlısı, öküzün başlısı}}
* Tarlayı düz al, kadını kız al.{{VS|tarlayı düz al, kadını kız al}}
* Tarlayı koçan zaptetmez, saban zapteder.{{VS|tarlayı koçan zaptetmez, saban zapteder}}
* Tarlayı taşlı yerden, kızı kardaşlı yerden.{{VS|tarlayı taşlı yerden, kızı kardaşlı yerden}}
* Tas, yere düşmeden çanlamaz.{{VS|tas, yere düşmeden çanlamaz}}
* Taş, yerinde ağırdır.{{VS|taş yerinde ağırdır}}
* Tatarın kılavuza ihtiyacı yok.{{VS|tatarın kılavuza ihtiyacı yok}}
* Tatlı tatlı yemenin acı acı geğirmesi olur.{{VS|tatlı tatlı yemenin acı acı geğirmesi olur}}
* Tatlı ye, tatlı söyle.{{VS|tatlı ye, tatlı söyle}}
* Tatsız aşa tuz neylesin, akılsız başa söz neylesin.{{VS|tatsız aşa tuz neylesin, akılsız başa söz neylesin}}
* Tavuk gelen yerden yumurta esirgenmez.{{VS|tavuk gelen yerden yumurta esirgenmez}}
* Tavuk kaza bakmış da kıçını yırtmış.{{VS|tavuk kaza bakmış da kıçını yırtmış}}
* Tavuğun sadakası bir yumurta.{{VS|tavuğun sadakası bir yumurta}}
* Tavşan dağa küsmüş, dağın haberi olmamış.{{VS|tavşan dağa küsmüş, dağın haberi olmamış}}
* Tavşan dağda, suyu ateşte.{{VS|tavşan dağda, suyu ateşte}}
* Tavşanı tazı tutar, çalımı avcı satar.{{VS|tavşanı tazı tutar, çalımı avcı satar}}
* Tayfanın akıllısı, geminin dümeninden uzak durur.{{VS|tayfanın akıllısı, geminin dümeninden uzak durur}}
* Taze bardağın suyu soğuk olur.{{VS|taze bardağın suyu soğuk olur}}
* Taş altında olmasın da dağ ardında olsun.{{VS|taş altında olmasın da dağ ardında olsun}}
* Taş düştüğü yerde ağırdır.{{VS|taş düştüğü yerde ağırdır}}
* Taş taşa söykenir.{{VS|taş taşa söykenir}}
* Taş çömleğe çarparsa vay çömleğin haline, çömlek taşa çarparsa yine vay çömleğin.{{VS|taş çömleğe çarparsa vay çömleğin haline, çömlek taşa çarparsa yine vay çömleğin}}
* Taşı ısıramayanın öpmesi gerekir.{{VS|taşı ısıramayanın öpmesi gerekir}}
* Taşıma su ile değirmen dönmez.{{VS|taşıma su ile değirmen dönmez}}
* Tebdil-i mekanda ferahlık vardır.{{VS|tebdil-i mekanda ferahlık vardır}}
* Tebdili mekanda ferahlık var.{{VS|tebdili mekanda ferahlık var}}
* Tedbirsiz helaya oturan, domalarak taş arar.{{VS|tedariksiz abdest bozmaya oturan, domalı domalı taş arar}}
* Tek kanatla kuş uçmaz.{{VS|tek kanatla kuş uçmaz}}
* Teke eti ilaç olur, keçi eti yel olur.{{VS|teke eti ilaç olur, keçi eti yel olur}}
* Tekkeyi bekleyen çorbayı içer.{{VS|tekkeyi bekleyen çorbayı içer}}
* Tembele iş buyur sana akıl öğretsin.{{VS|tembele iş buyur sana akıl ögretsin}}
* Tembele kapını ört demişler, yel eser örter demiş.{{VS|tembele kapını ört demişler, yel eser örter demiş}}
* Temel taşı temelde, köşe taşı köşede gerek.{{VS|temel taşı temelde, köşe taşı köşede gerek}}
* Temiz iş altı ayda çıkar.{{VS|temiz iş altı ayda çıkar}}
* Tencere demiş, dibim altın.{{VS|tencere demiş, dibim altın}}
* Tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş.{{VS|tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş}}
* Terazi var, tartı var; her bir şeyin vakti var.{{VS|terazi var, tartı var; her bir şeyin vakti var}}
* Tereciye tere satılmaz.{{VS|tereciye tere satılmaz}}
* Terzi kendi söküğünü dikemez.{{VS|terzi kendi söküğünü dikemez}}
* Terziye dinlen demişler, ayağa kalkmış.{{VS|terziye dinlen demişler, ayağa kalkmış}}
* Terziye göç demişler, ignem başımda demiş.{{VS|terziye göç demişler, ignem başımda demiş}}
* Tevekkelin gemisi batmaz.{{VS|tevekkelin gemisi batmaz}}
* Teyze, ana yarısıdır.{{VS|teyze, ana yarısıdır}}
* Teyzemin taşağı olsa dayım olurdu.{{VS|teyzemin taşağı olsa dayım olurdu}}
* Teşbihte hata olmaz.{{VS|teşbihte hata olmaz}}
* Tilki benim için demem ama üzümsüz bağın kökü kurusun demiş.{{VS|tilki benim için demem ama üzümsüz bağın kökü kurusun demiş}}
* Tilki tilkiliğini anlatıncaya kadar post elden gider.{{VS|tilki tilkiliğini anlatıncaya kadar post elden gider}}
* Tilkinin dönüp geleceği yer, kürkçü dükkânıdır.{{VS|tilkinin dönüp geleceği yer, kürkçü dükkânıdır}}
* Tilkiye tavuk kebabı yer misin demişler; adamın güleceğini getiriyorsunuz demiş.{{VS|tilkiye tavuk kebabı yer misin demişler; adamın güleceğini getiriyorsunuz demiş}}
* Tok, acın halinden bilmez.{{VS|tok, acın halinden bilmez}}
* Tok ağırlaması güçtür.{{VS|tok ağırlaması güçtür}}
* Tok iken yemek yiyen, mezarını dişiyle kazar.{{VS|tok iken yemek yiyen, mezarını dişiyle kazar}}
* Tokmağı baş kazık yer.{{VS|tokmağı baş kazık yer}}
* Top otu beylikten olunca güllesi Bağdat'a gider.{{VS|top otu beylikten olunca güllesi Bağdat'a gider}}
* Topalla gezen, aksamak öğrenir.{{VS|topalla gezen, aksamak öğrenir}}
* Toprağı işleyen, ekmeği dişler.{{VS|toprağı işleyen, ekmeği dişler}}
* Turpun sıkından seyreği iyidir.{{VS|turpun sıkından seyreği iyidir}}
* Tutulan sakal yolunur.{{VS|tutulan sakal yolunur}}
* Tutulmayan uğru, beyden doğru.{{VS|tutulmayan uğru, beyden doğru}}
* Tuz ekmek hakkını bilmeyen kör olur.{{VS|tuz ekmek hakkını bilmeyen kör olur}}
* Türk karır, kılıcı karımaz.{{VS|türk karır, kılıcı karımaz}}
* Türk'ün aklı gözünde.{{VS|türk'ün aklı gözünde}}
* Türk'ün aklı sonradan gelir.{{VS|türk'ün aklı sonradan gelir}}
* Türk'ün aklı ya kaçarken ya da sıçarken gelir.
* Tırnağın varsa başını kaşı.{{VS|tırnağın varsa başını kaşı}}
[[Kategori:Türkçe atasözleri]]
r43m5t33jcp5ih5c4pfagfxir8seg6v
Türkçe atasözleri/R
0
3658
232650
232486
2025-06-10T19:07:54Z
Brightt11
34669
/* top */ rüzgar > rüzgâr, değiştirildi: rüzgar → rüzgâr (6) [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232650
wikitext
text/x-wiki
<div ><small> '''<''' [[Türk atasözleri]] </small></div>
* Rahat ararsan mezarda.{{VS|rahat ararsan mezarda}}
* Rakip ölsün de ne yüzden ölürse ölsün.{{VS|rakip ölsün de ne yüzden ölürse ölsün}}
* Ramazan bereketli aydır, ama duvardan giden kılıca sor.{{VS|ramazan bereketli aydır, ama duvardan giden kılıca sor}}
* Ramazanda yalan söyleyenin bayramda yüzü kara olsun.{{VS|ramazanda yalan söyleyenin bayramda yüzü kara olsun}}
* Ramazanda yalan söyleyenin yüzü,bayramda kara olur.{{VS|ramazanda yalan söyleyenin yüzü,bayramda kara olur}}
* Rağbet güzel ile zenginedir.{{VS|rağbet güzel ile zenginedir}}
* Rençper kırk yılda, tüccar kırk günde.{{VS|rençper kırk yılda, tüccar kırk günde}}
* Rüzgâr eken fırtına biçer.{{VS|rüzgâr eken fırtına biçer}}
* Rüzgâr esmeyince yaprak oynamaz.{{VS|rüzgâr esmeyince yaprak oynamaz}}
* Rüzgâra karşı tüküren,kendi yüzüne tükürür.{{VS|rüzgâra karşı tüküren,kendi yüzüne tükürür}}
* Rüzgâra tüküren kendi yüzüne tükürür.{{VS|rüzgâra tüküren kendi yüzüne tükürür}}
* Rüzgârlı havanın kuytusu,yağmurlu havanın uykusu.{{VS|rüzgârlı havanın kuytusu,yağmurlu havanın uykusu}}
* Rüzgârın önüne düşmeyen yorulur.{{VS|rüzgârın önüne düşmeyen yorulur}}
* Rüşvet kapıdan girince insaf bacadan çıkar.{{VS|rüşvet kapıdan girince insaf bacadan çıkar}}
[[Kategori:Türkçe atasözleri]]
gvq804cv94x3k6lr6v65duqoyg9ppv9
Halil Cibran
0
3668
232684
222306
2025-06-10T19:09:06Z
Brightt11
34669
/* '''Sözleri''' */ rüzgar > rüzgâr, değiştirildi: rüzgar → rüzgâr [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232684
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi
| kişi_adı =
| resim_başlığı = Lübnan asıllı Amerikalı ressam, şair ve filozof.
}}'''''Cibran Halil Cibran''' Lübnan asıllı Amerikalı ressam, şair ve filozof.''
[[Dosya:Brocken-tanzawa2.JPG|144pik|küçükresim|sağ|Bir adam bir [[düş]] gördü ve uyandığında yorumcuya giderek düşünü kendisi için yorumlamasını istedi. Yorumcu adama dedi ki, bana uyanıkken gördüğün düşlerle gel ki anlamlarını söyleyebileyim.]]
[[Dosya:LuMaxArt Golden Family With World Religions .jpg|144pik|küçükresim|sağ|Deme ki, "Ruhun yolunu buldum." Onun yerine de ki, "Yolumun üstünde yürüyen ruhu buldum." Bütün yolların üstünde yürüyen ruhlar için.]]
[[Dosya:Wassilij Dimitriewitsch Polenow 005.jpg|164pik|küçükresim|sağ|Biz avare gezginler, daima en tenha yolu ararız; başlamaz hiçbir gün bizim başka bir günü sona erdirdiğimiz yerde ve hiçbir gün doğumu bulamaz bizi günbatımının bıraktığı yerde.]]
[[Dosya:Khali Gibran.jpg|144pik|küçükresim|sağ|Bir kişinin kalbini ve aklını anlamak için, başarmış olduğu işlere bakma, ancak arzu ettiklerine bak.]]
[[Dosya:Light dispersion conceptual.gif|144pik|küçükresim|sağ|Dün krallara itaat ettik ve imparatorların önünde boynumuzu eğdik. Ancak bugün sadece [[gerçek|gerçeğin]] önünde diz çöküyor, sadece [[güzellik|güzelliği]] izliyor ve sadece [[aşk]]a itaat ediyoruz.]]
[[Dosya:Sunset Cliff.jpg|144pik|küçükresim|sağ|Yalnız açığa çıkan ışığı görebiliyorsan,<br>Yalnız söylenen sesi duyabiliyorsan,<br>Ne görebiliyorsun,<br>Ne duyabiliyorsun.]]
[[Dosya:IllumiNations Earth Globe.jpg|144pik|küçükresim|sağ|Zira, aylak olmak; mevsimlere yabancı düşmek ve sonsuzluğa doğru haşmetle ve vakur bir tevazu ile seyreden [[hayat]] kafilesinin dışında kalmaktır.]]
== '''Sözleri''' ==
* Hayret etmek bilginin başlangıcıdır.
* Acılarınızın çoğu kendi seçiminizdir.
* Bana kulak ver ki, sana ses verebileyim.
* Kendiniz gibi olduğunuz zaman iyisinizdir.
* Bir insanı sustuğu yerlerden tanıyabilirsiniz.
* Yalnızca sevgi ve ölüm her şeyi değiştirebilir.
* Gerçekten büyük insan odur ki, ne yönetir ne yönetilir.
* Baskıya başkaldırmayan kişi kendine karşı adaletsizdir.
* Başkalarının haklarını korumak, hayattaki en asil duruştur.
* Dostluk daima tatlı bir sorumluluktur; asla bir fırsat değildir.
* Sırtını güneşe çevirirsen gölgenden gayri bir şey göremezsin.
* Çoğu pratik zekalı insan, hayalperestlerin alın teri ile ekmek yer.
* Birlikte güldüğün insanı unutabilirsin, ama birlikte ağladığın kişiyi asla.
* İki adama ihtiyacı var gerçeğin: biri onu söylemek, diğeri anlamak için.
* Her insan iki insandır; biri karanlıkta uyanık, diğeri ise aydınlıkta uykudadır.
* Biz sevinçlerimizi ve hüzünlerimizi onları yaşamadan çok önce tercih ederiz.
* Uygulamaya geçirilen az bir bilgi, kullanılmayan çok bilgiden daha önemlidir.
* Yanlışlarımızı doğrularımızdan daha büyük bir coşkuyla savunmamız ne gariptir!
* Bazen uzakta olan bir dost, yakında elinizin altında olan bir arkadaştan daha iyidir.
* Hayatın bütün esrarını çözdüğün vakit ölümü arzularsın. Çünkü o da hayatın sırlarından biridir.
* İnsanların vefaları sana değil, sana olan ihtiyaçlarınadır. Sana ihtiyaçları değişince vefaları biter.
* Yumurta dıştan kırılırsa yaşam son bulur; içeriden kırılırsa yaşam başlar. İçten başlamayan dönüşümler ölümcüldür.
* Ne gariptir ki toplum olarak, aklı yavaş olana değil de ayağı yavaş olana, yüreği kör olana değil de gözü kör olana acırız.
* En uzun ömür ile en kısa ömür arasında pek bir fark olmadığını sizi çevreleyen sonsuzluğu düşündüğünüzde anlayacaksınız.
* Dün krallara itaat ettik ve imparatorların önünde boynumuzu eğdik. Ancak bugün sadece gerçeğin önünde diz çöküyoruz.
* Dostum, güneşe bak, toprağa bak, suya bak, buluta bak; fakat, arkana bakma. Kimin geldiği önemli değil, kimin gelmediği de.
*'''Ağaç hayat hikâyesini yazabilseydi, onun öyküsü, herhangi bir kavmin tarihinden farklı olmazdı.'''
** Kum ve Köpük
*'''Ağaçlar yerin gök üstüne yazdığı şiirlerdir. Biz onları devirir, kağıda çeviririz, üstüne kofluğumuzu kaydedebilelim diye.'''
* ''Almitra sözü aldı ve sordu:''<br>— Peki üstad; evlilik nedir? <br>''Cevap şöyle geldi:''<br> — '''Siz birliktelik için doğmuşsunuz. Ölüm meleğinin beyaz kanatları sizi ayırana kadar ayrılmayacaksınız.''' [[Tanrı]]'nın sessiz tanıklığında bile beraber olacaksınız ama birlikteliğinizde mesafeler bırakın; bırakın ki, cennetin rüzgârları aranızda dans edebilsin... birbirinizi sevin ama aşk tutsaklığı istemeyin.. bırakın aşk, ruhunuzun kıyılarına vuran dalgalar gibi olsun... birbirinizin bardağını doldurun ama aynı bardaktan içmeyin; ekmeğinizden verin birbirinize ama aynı somundan ısırmayın... birlikte şarkı söyleyin; lakin birbirinizi yalnız bırakmayı da bilin, sazın telleri de yalnızdır ve armoni içinde aynı melodiyi seslendirir... birbirinize kalbinizi verin ama karşılıklı kilitleyip saklamak için değil! Sadece hayatın eli o kalbi saklar! Birlikte durun ama yapışmayın, tapınakların sütunları da bitişik değildir! Ve unutmayın; meşe ile çınar birbirlerinin gölgesinde büyümezler...
* Abartı kendini kaybetmiş [[gerçek|hakikat]]tir.
* [[Acı]], anlayışınızı saklayan kabuğun kırılmasıdır.
* '''Anlayışlı olan beni anlayışlı, aptal olan ise aptal bulur. Bence ikisi de haklıdır.'''
*[[Aşk]] ve şüphe, hiçbir zaman müzakere zemininde buluşamazlar.<ref>Halil Cibran, Kum ve Köpük, Kapı Yayınları, s. 37</ref>
* Bana "seni anlamıyorum" demen, hak etmediğim bir övgü, hak etmediğin bir yergidir.
* '''Bana kulak ver ki, sana ses verebileyim.'''
* Baskıya başkaldırmayan kişi kendine karşı [[adalet]]sizdir.
* Bazen,sen konuşmaya bile başlamadan, ben söylemek istediğin her şeyi bilirim.
* Bir adam bir [[düş]] gördü ve uyandığında yorumcuya giderek düşünü kendisi için yorumlamasını istedi. Yorumcu adama dedi ki, bana uyanıkken gördüğün düşlerle gel ki anlamlarını söyleyebileyim. Ama uykunun düşleri ne benim bilgeliğime aittir ne de senin imgelemine...<ref>Halil Cibran, Gezgin</ref>
* '''Bir elmanın yüreğinde gizlenen tohum görülmez bir elma bahçesidir. Ama bu tohum bir kayaya rastgelirse ondan hiçbir şey çıkmaz.'''
* Bir gün, [[güzellik]] ve çirkinlik bir deniz kıyısında karşılaştılar ve dediler, 'haydi denize girelim.' Giysilerini çıkartıp suda yüzdüler. Bir süre sonra, çirkinlik kıyıya dönüp, güzelliğin giysilerine büründü ve yoluna gitti. Güzellik de denizden çıktı, kendi giysilerini bulamadı; ama çıplak olmak utandırıyordu onu, çaresiz çirkinliğin giysilerine büründü ve yoluna devam etti güzellik. O gün bugündür, erkekler ve kadınlar onları birbirine karıştırır. Ancak içlerinden güzelliğin yüzünü önceden görmüş kimileri vardır ki, giysilerine bakmaksızın tanırlar onu. Ve yine çirkinliğin yüzünü bilen kimileri vardır ki, gözlerinden tanırlar çirkinliği.
* '''Bir kişinin kalbini ve aklını anlamak için, başarmış olduğu işlere bakma, ancak arzu ettiklerine bak.'''
* Biz sevinçlerimizi ve hüzünlerimizi onları yaşamadan çok önce tercih ederiz.
* Büyük şarkıcı, bizim suskunluğumuzu, sessizliğimizi terennüm eden şarkıcıdır.<ref>Halil Cibran, Kum ve Köpük, Kapı Yayınları, s. 31</ref>
* Çünkü kişi, ölçüsüz ve sınırsız bir deniz gibidir.
* [[Doğa]], hoşgeldin diyen kollarıyla uzanır bize ve onun kadınsı güzelliğinden haz almaya çağırır bizi; ama biz onun sükunetinden ürker, kalabalık kentlere akın ederiz ve orada tıpkı vahşi bir kurdun önünden kaçışan koyunlar gibi birbirimizi sıkıştırarak yaşarız.
* Dün krallara itaat ettik ve imparatorların önünde boynumuzu eğdik. Ancak bugün sadece [[gerçek|gerçeğin]] önünde diz çöküyor, sadece [[güzellik|güzelliği]] izliyor ve sadece [[aşk]]a itaat ediyoruz.
* [[Dünya]] kuruldu kurulalı bilinir: [[Aşk]], derinliğinin farkına, ancak ayrılık saati gelip çattığında varır.
* '''Eğer kış, "Bahar yüreğimdedir" deseydi, ona kim inanırdı.'''
** Kum ve Köpük
* Elem, bugüne boyun eğmişlik ile gelecekten umudun arasındaki altın halkadır.
* Esin daima şarkı söyler; asla açıklamaya çalışmaz.
* '''Evet, bir Nirvana var; o, koyunlarını yeşil bir otlağa yaymanda, çocuğunu uyutmanda ve [[şiir]]inin son dizesini yazmandadır.'''
* Evim der ki, "Beni bırakma, çünkü burada senin geçmişin yaşıyor." Yolum der ki, "Gel ve beni izle, çünkü ben senin geleceğinim." Ve ben hem eve, hem de yola derim ki, "Benim ne geçmişim, ne de geleceğim var. Eğer kalırsam, kalışımda bir ayrılış vardır; gidersem, ayrılışımda bir kalış.
*Gözleri geceyle sınırlanmış ve gündüzleri kör bakan baykuş, aydınlığın gizeminden peçeyi kaldıramaz.<ref>Halil Cibran, Ermiş, Anahtar Kitaplar Yayınları, s.105.</ref>
* [[Gerçek|Hakikat]] iki kişiye muhtaçtır. Biri onu dillendiren, diğeri onu anlayan.
* [[Hayat]]ın bütün esrarını çözdüğün vakit ölümü arzularsın. Çünkü o da hayatın sırlarından biridir.
* Hayatın öyle geniş ve büyük boşlukları vardır ki can buralarda dolanır da bu süre, insanoğlunun kendi buluşu olan zaman tarafından ölçülemez.
* [[Hayat]], kalbini övecek bir şarkıcı bulamadığında, [[akıl|aklı]]ndan söz edecek bir [[felsefe|filozof]] doğurur.
* Her erkek iki kadına aşık olur. Biri hayallerinde yarattığı diğeriyse henüz doğmamış olandır.
* Her kışın yüreğinde titreyen bir bahar vardır. Her gecenin peçesinin ardında tebessümle bekleyen bir şafak vardır.
* İnsan kendini savunmak için de intihar etmiş olabilir.<ref>Halil Cibran, Kum ve Köpük, Kapı Yayınları, s. 50</ref>
* '''[[İnsan]]ın hakikati, sana gösterdiğinde değil gösteremediğindedir. Bundan ötürü onu tanımak istersen dediklerine değil demediklerine kulak ver.'''
* İş, görünür kılınmış [[sevgi]]dir.
* Kulağa gelen [[müzik]] tekse de onu oluşturan notalar farklıdır.
* Misafirler olmasaydı evlerimiz mezara dönerdi.
* Ne gariptir ki toplum olarak [[akıl|aklı]] yavaş olana değil de ayağı yavaş olana; yüreği kör olana değil de gözü kör olana acırız...
* Neşeli yüreklerle neşeli şarkılar söyleyen kederli bir kalp ne kadar yücedir.
* '''Öğrenimsiz [[akıl]] sürülmemiş tarlaya benzer.'''
* Sahip olduklarınızdan verdiğinizde çok az şey vermiş olursunuz. Gerçek veriş kendinizden vermektir.
* [[Neşe|Sevinc]]iniz peçesini kaldırmış kederinizdir. Daima birlikte gelirler. Biri yanı başınızdayken, diğeri yatağınızda uyuklamaktadır.
* Sırtını güneşe çevirirsen gölgenden gayrı bir şey göremezsin.
* Siz çoksunuz, oysa ben tekim. Bana dilediğinizi söyleyin ve yapın. Dişi koyun gecenin karanlığında kurtların avı olabilir... Fakat kanı, vadinin taşlarında tan ağarıp da güneş yükselene değin duracak!
** Vadinin Perileri
* '''Suskunluğu gevezeden, hoşgörüyü hoşgörüsüzden ve kibarlığı kaba olandan öğrendim. Ne garip ki, tüm bu öğretmenlerime karşı oldukça nankörüm.'''
* [[Şiir]] bir düşüncenin ifadesi değildir. O, kanayan bir yaradan veya gülümseyen bir ağızdan yükselen bir şarkıdır.
* 'Tek doğruyu buldum' değil 'Bir doğruyu buldum' deyin.
* Tereddüt, [[güven|itimad]]ın kendisine kardeş olduğunu bilemeyecek kadar yalnızdır.
* Toprağın neresini kazarsan kaz bir define bulacaksın. Ancak bir çiftçinin inancıyla kazmalısın.
* [[Yaşam]]ın özüne ulaştığında, her şeyde [[güzellik]] bulursun. Hatta güzelliği görmezden gelen gözlerde bile.
** Kum ve Köpük
* '''Yalnız açığa çıkan ışığı görebiliyorsan,<br>Yalnız söylenen sesi duyabiliyorsan,<br>Ne görebiliyorsun,<br>Ne duyabiliyorsun.'''
* Yanlışlarımızı [[doğru]]larımızdan daha büyük bir coşkuyla savunmamız ne gariptir!
* Yoksa, ne çiçek açan ne de meyve veren bir ağaç mı olsaydım; çünkü verimli olabilmenin sancısı kıraç olmaktan ağırdır ve eli açık zenginin çektiği acı dilencinin sefaletinden beterdir...
* En uzun ömür ile en kısa ömür arasında pek bir fark olmadığını sizi çevreleyen sonsuzluğu düşündüğünüzde anlayacaksınız.
==''[[w:Ermiş (kitap)|Ermiş]]''==
* '''Zira, aylak olmak; mevsimlere yabancı düşmek ve sonsuzluğa doğru haşmetle ve vakur bir tevazu ile seyreden [[hayat]] kafilesinin dışında kalmaktır.'''<ref name=Ermis>[http://www.kabalci.com.tr/sure-yayinevi/halil-cibran/ermis-9786055429010.htm Ermiş, Halil Cibran, Süre Yayınevi]</ref>
** s. 53
* Biz avare gezginler, daima en tenha yolu ararız; başlamaz hiçbir gün bizim başka bir günü sona erdirdiğimiz yerde ve hiçbir gün doğumu bulamaz bizi günbatımının bıraktığı yerde.<ref name=Ermis/>
** s. 91
== Kaynakça ==
{{Kaynakça}}
{{Vikiler|
commons= Khalil Gibran |
wikispecies= |
wikt= |
b= |
s= |
w= Halil Cibran |
n= |
m= |
}}
[[Kategori:Kişiler-H]]
[[Kategori:Lübnanlı filozoflar]]
[[Kategori:Lübnanlı yazarlar]]
[[Kategori:Lübnanlı şairler]]
[[Kategori:Amerikalı şairler]]
[[Kategori:Amerikalı filozoflar]]
5qab58ucbsbceip4hz3ncytmrthypqq
Alfred Adler
0
3688
232866
216542
2025-06-10T20:36:18Z
Brightt11
34669
dz, değiştirildi: yayınları → Yayınları (37) [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232866
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi
|kişi_adı = Alfred Adler
|resim_adı =Alfred Adler.jpg
|resim_başlığı = Yahudi asıllı Avusturyalı psikaytrist, psikoterapist.
|doğum_tarihi = 7 Şubat 1870
|doğum_yeri = Penzing, Avusturya
|ölüm_tarihi = 28 Mayıs 1937
|ölüm_yeri = Aberdeen, İskoçya
}}
'''''Alfred Adler''', Yahudi asıllı Avusturyalı psikaytrist, psikoterapist.''
== İnsanı Tanıma Sanatı ==
*İnsan iradesi özgür değildir. İşin doğrusu, bir amaca bağlanır bağlanmaz insan iradesi özgürlüğünü yitirecektir.
:(''İnsanı Tanıma Sanatı, s. 39, Say Yayınları, 2002'')
*Bir insanın devinimlerinin yöneldiği amaç, o insanın çocukken dış dünyadan aldığı izlenimlerin etkisi altında gelişip ortaya çıkar.
:(''İnsanı Tanıma Sanatı, s. 41, Say Yayınları, 2002'')
*Henüz anlaşılmamış biçimde de olsa dinin de toplu yaşama zorunluğundan doğduğu görülür; dinde kutsanmış toplu yaşam biçimleri, anlayıcı ve kavrayıcı düşüncenin yerine geçerek bireyler arasında bağlayıcı öge rolünü oynar.
:(''İnsanı Tanıma Sanatı, s. 46, Say Yayınları, 2002'')
*Her isteyiş, bir yetersizlik duygusuyla ilgilidir, insanda bir doyum, bir hoşnutluk, bir yeterlilik sağlama eğilim ve dürtüsünün doğmasına yol açar.
:(''İnsanı Tanıma Sanatı, s. 50, Say Yayınları, 2002'')
*Örneğin moral gücünü yitirmiş pısırık bir ortamda büyüyen çocuklarda böyle bir durumla karşılaşırız; çevrenin aşırı kötümserliği kolaylıkla çevreden çocuğa geçer.
:(''İnsanı Tanıma Sanatı, s. 55, Say Yayınları, 2002'')
*Çocuğun aile çevresindeki bir kişiye göstereceği aşırı sevginin hiçbir zaman gözden kaçırılmaması gerekir.
:(''İnsanı Tanıma Sanatı, s. 59, Say Yayınları, 2002'')
*Bazı çocuklar aşırı derecede huysuzluğu kaçarak dikkati üzerlerine çekmek isterken, daha çok ya da daha az kurnaz kimileri aşırı derecede uslu davranarak aynı amaca varmaya çalışırlar.
:(''İnsanı Tanıma Sanatı, s. 59, Say Yayınları, 2002'')
*Sanrı, ruhsal gerilimin alabildiğine büyük boyutlara ulaştığı, insanın amacından itilip uzaklaştırılacağı korkusuna kapıldığı durumlarda ortaya çıkmaktadır.
:(''İnsanı Tanıma Sanatı, s. 71, Say Yayınları, 2002'')
*Hayatta birçok kötü olayla karşılaşmış güçsüz çocukların hayal gücü üstün düzeydedir; böylesi çocuklar, düş kurup dururlar hep.
:(''İnsanı Tanıma Sanatı, s. 75, Say Yayınları, 2002'')
*Tüm yaşamımız, insanların birbirini karşılıklı etkileyebileceği varsayımına bağlı olarak akıp gitmektedir.
:(''İnsanı Tanıma Sanatı, s. 79, Say Yayınları, 2002'')
*Bir başkasını etkilemenin en iyi yolu, o kişiyi hak ve çıkarlarını garanti altına alınmış hissedeceği bir ruh durumuna sokmaktır.
:(''İnsanı Tanıma Sanatı, s. 79, Say Yayınları, 2002'')
*Her ruhsal yaşamın başında az çok bir aşağılık duygusunun yer aldığını kabul etmek gerekecektir.
:(''İnsanı Tanıma Sanatı, s. 86, Say Yayınları, 2002'')
*İki kişinin aynı şeyi yapması, aynı şey değildir; ama aynı şeyi yapmasalar da, yaptıkları aynı şey olabilir.
:(''İnsanı Tanıma Sanatı, s. 97, Say Yayınları, 2002'')
*Oyun oynamaktan kaçan çocukların ruhsal gelişimlerinde her zaman bir aksaklık söz konusudur.
:(''İnsanı Tanıma Sanatı, s. 108, Say Yayınları, 2002'')
*Bütün oyunlarda gelecek için hazırlık özelliği açığa vurur kendini. Örneğin çocuğun oyun karşısındaki tutumunda, oynayacağı oyunun seçiminde ve ona verdiği önemde bu durumu gözlemleyebiliriz.
:(''İnsanı Tanıma Sanatı, s. 108, Say Yayınları, 2002'')
*Dikkat, ilgi duyulan bir nesnenin belirli bir amaçla ele geçirilmesini sağlayan bir araçtır.
:(''İnsanı Tanıma Sanatı, s. 108, Say Yayınları, 2002'')
*İhmâl, toplumsallık duygusunun bir eksiğidir.
:(''İnsanı Tanıma Sanatı, s. 113, Say Yayınları, 2002'')
*Kendilerini ezik durumda hissedenlerin yaşamın küçük bir kesitinden dışarı çıkamayanlar arasında yer alacağını, hayattan biraz yüz çevirmiş kişilerin yaşamın sorunlarını, yaşama gereği gibi ayak uyduranlar kadar açık seçik göremeyeceğini söyleyebiliriz.
:(''İnsanı Tanıma Sanatı, s. 115, Say Yayınları, 2002'')
*Hayatın tek tek olayları bakımından sıklıkla gözlemlediğimiz bir şey var ki, o da bazı kimselerin yaşam konusunda kendilerinde varolan yeteneklerden haberlerinin bulunmayışı ve ilgili yetenekleri küçümsemeleridir.
:(''İnsanı Tanıma Sanatı, s. 115, Say Yayınları, 2002'')
*Özetlersek diyebiliriz ki, düş, düşü görenin kafasının bir sorunla meşgul olduğunu, ayrıca bu sorun karşısında ne gibi bir tutum takındığını ortaya koyar. Düşte düşü görenin çevresine karşı tutumunu etkileyen toplumsallık duygusu ve güçlülük eğilimi gibi iki etken özellikle rol oynar, en azından bunların düşte hafiften izlerini ele geçirmek mümkündür.
:(''İnsanı Tanıma Sanatı, s. 132, Say Yayınları, 2002'')
*Bir insanın değeri, toplumsal işbölümünde üzerine düşen yeri ne ölçüde doldurduğuna bakılarak belirlenir.
:(''İnsanı Tanıma Sanatı, s. 136, Say Yayınları, 2002'')
*Bazen insanlar, kendini beğenmişlik ya da kibir sözcüğü yerine kulağa daha hoş gelen hırs sözcüğünü kullanarak kendilerini biraz temize çıkarmaya çalışırlar.
:(''İnsanı Tanıma Sanatı, s. 200, Say Yayınları, 2002'')
*Hayatta kadınların nasıl ikinci derecede rol oynamakla yükümlü kılındığını gören bir kızın cesaretini yitirip, kendisini bekleyen işlere pek istenildiği gibi el atamayacağı, yaşamın karşısına çıkaracağı ödevlerden korkup soluğu kaçmakta alacağı doğal, bunun da kendisini işe yaramaz bir duruma sokacağı kuşkusuzdur.
:(''İnsanı Tanıma Sanatı, s. 146, Say Yayınları, 2002'')
*Kadının yetersizliğine ilişkin önyargı ve buna bağlı olarak erkeğin kendini beğenmişliği, her iki cinsiyet arasındaki uyumu sürekli bozarak inanılmayacak bir gerilimin doğmasına yol açar; ilgili gerilim, özellikle sevgi ilişkilerine de nüfuz ederek tüm mutluluk olanaklarını aralıksız tehdit altında tutar, hatta çok kez yok eder. Tüm aşk yaşamımızı zehirleyerek kurutup bir yangın yerine çevirir.
:(''İnsanı Tanıma Sanatı, s. 159, Say Yayınları, 2002'')
*Kadınla erkek arasındaki uzlaşma ve dengenin karakteristik özelliği ''arkadaşlık''tır. Kadın ve erkek arasındaki ilişkide karşı tarafı boyunduruk altına almak, tıpkı ulusların yaşamındaki gibi katlanılmaz nitelik taşır.
:(''İnsanı Tanıma Sanatı, s. 159, Say Yayınları, 2002'')
*Kadınların erkeklerden daha az yetenekli olduğu savı bir masaldan, gerçekmiş izlenimi veren bir uydurmacadan başka nitelik taşımaz.
:(''İnsanı Tanıma Sanatı, s. 145, Say Yayınları, 2002'')
*Ruhsal ilişkiler örgüsünden koparılıp alınmış bir tek ruhsal olaya dayanılarak insanı tanımak gibi bir işe kalkışılamaz.
:(''İnsanı Tanıma Sanatı, s. 197, Say Yayınları, 2002'')
*Tırnak kemirme ve burun karıştırma gibi dikkat çeken kötü alışkanlıklara sahip insanlar, ilgili davranışlarıyla inatçı kimseler olduklarını ele verdiklerini bilmezler.
:(''İnsanı Tanıma Sanatı, s. 115, Say Yayınları, 2002'')
* Hayatta en büyük zorlukları yaşayan ve başkalarına en büyük zararı veren birey, diğer insanlara ilgi duymayan bireydir. İnsanların bütün başarısızlıkları bu tür bireylerden kaynaklanır!
*Toplumdan uzak kalmak isteyen biri için, örneğin hep kirli bir yaka ya da pejmürde bir ceketle toplum içinde görünmekten daha uygun ve daha etkili bir çare yoktur. Kendisini başkalarının dikkati, eleştirisi ve rekabetiyle yüzyüze getirecek bir işin başına geçmekten yakayı sıyırmada ya da sevgi ve evlilikten kaçma işinde, başkalarının karşısına bu ekilde çıkmaktan daha iyi ve mükemmel ne yardım edebilir kendisine?
:(''İnsanı Tanıma Sanatı, s. 256, Say Yayınları, 2002'')
*Unutkan insanlar öyle kişilerdir ki, açıkça başkaldırmaya pek yanaşmaz, ama unutkan davranışlarıyla ödevlerine karşı yeteri kadar ilgi duymadıklarını ele verirler.
:(''İnsanı Tanıma Sanatı, s. 113, Say Yayınları, 2002'')
*Uygarlığımızda bir kızın özgüvenini ve cesaretini yitirmemesi kolay değildir.
:(''İnsanı Tanıma Sanatı, s. 146, Say Yayınları, 2002'')
*Yıkayıp temizleme hastalığına kadınlarda alabildiğine sık rastlanır. Böyle davrananların tümü de kadınlık rolünü üstlenmeye karşı koyanlardır; ilgili davranışlarıyla kendilerini bir tür mükemmelliğe kavuşmuş görür, her gün kendileri gibi sık sık temizliğe başvurmayan kadınlara tepeden bakarlar.
:(''İnsanı Tanıma Sanatı, s. 157, Say Yayınları, 2002'')
== Cinsiyetler Arasında İşbirliği ==
*Eğer bir insan bir başkasına gerçekten ilgi ve yakınlık duyuyorsa, o ilginin gerektirdiği bütün özelliklere sahip olmalıdır: Dürüst olmalı, iyi bir arkadaş olmalı, sorumluluk duygusu taşımalı, sadık ve güvenilir olmalıdır.
:(''s. 147, Payel Yayınları, 1999'')
*Eğer erkek şefkat arıyorsa, kendisini şımartacak, pohpohlayacak kızlar arayacaktır. Eğer ilişkiyi ikili bir yarış gibi görüyor ve bu yarışta üstün gelmeyi istiyorsa, güçlü görünen kızları arayacak, veya yapıları, toplumsal konumları ve güçleri açısından kolayca yönlendirilip güdülebilen kızları yeğleyecektir. Doğal olarak böyle bir seçim pek çok yanlışa yol açacaktır; çünkü hiçbir kız sürekli boyun eğmeye razı olmaz.
:(''s. 104, Payel Yayınları, 1999'')
*Farklı cinslerden iki eşit insanın görevi olarak tanımladığımız aşk, iki bireyin bedensel ve düşünsel yönlerden birbirlerini çekmesini, başkalarını dışlamasını ve birbirlerine karşı mutlak bir teslimiyetle yaklaşmalarını gerektirir.
:(''s. 89, Payel Yayınları, 1999'')
*Gizliden gizliye üstün olma isteği besleyen kızlar, genellikle güçsüz, sakat ya da kendi toplumsal konumlarının altındaki erkeklere yönelirler. Aynı şekilde, hemen el altındaki birinin veya bir akrabanın seçilmesi de, kendinden çok genç veya çok yaşlı bir erkeğin seçilmesi de güçsüzlük duygusunun belirtisidir.
:(''s. 94, Payel Yayınları, 1999'')
*Kadının çocukluğundan başlayarak kendisine zorlanan role başkaldırısı ne denli güçlü olursa, ya da aynı şekilde erkek kendisine biçilen ayrıcalıklı rolü tüm saçmalığına karşın oynamamakta ne denli ısrarlıysa, cinsler arasındaki çatışma da o denli şiddetli olur.
:(''s. 29, Payel Yayınları, 1999'')
==Diğer==
* Halk, aldanmaktan hoşlanır.
* Kıskançlık aşağılık hissinin meyvesidir.
* İhmâl, toplumsallık duygusunun bir eksiğidir.
* Hayattaki birincil tehlike çok fazla önlem almaktır.
* İnsanlara güvenilemeyeceğini zamanla öğrendim.
* Anneler başaramazsa tüm insanlık tehlikeye girer..
* Sadece normal insanlar çok iyi tanımadığın insanlar.
* Sağlıklı insan kusurlu olma cesaretine sahip insandır.
* Vermek, almaktan daha güzel, daha kutsal bir şeydir.
* Belki de mutluluk, güçlükleri yenmenin en iyi ifadesidir.
* Toplumun mantıklı ve yerleşik yasalarına karşı çıkmak boşunadır.
* İnsan sadece kendisine ve dinleyicisine güvendiğinde iyi konuşur.
* Kendini beğenmiş kimseler her zaman çocuksu bir görünüm sergiler.
* Kendi ilkelerinizle savaşmak, onlara saygı duymaktan çok daha kolaydır.
* Kendine güvenmeyenlerin asla başkalarına güvenmediği bilinmektedir.
* Üstünlük kompleksinin temelinde her zaman bir aşağılık kompleksi yatar.
* Yaşamlarımız, ancak başkalarının yaşamlarına değer kattığımız ölçüde değerlidir.
* Hata yapmaktan korkmayın, çünkü nasıl yaşanacağını öğrenmenin başka bir yolu yok!
* İnsan ancak içerisinde bulunduğu yaşam şartlarını kabul ettiği zaman mutluluğa ulaşabilir.
* Başka insanlarla yeterince ilişki kurmak fırsatına sahip olamadığımızdan onlara düşman oluyoruz.
* İnsan iradesi özgür değildir. İşin doğrusu, bir ideale bağlanır bağlanmaz insan iradesi özgürlüğünü yitirecektir...
* Kadınların erkeklerden daha az yetenekli olduğu savı bir masaldan, gerçekmiş izlenimi veren bir uydurmacadan başka nitelik taşımaz.
* Çoğu kişi para sayesinde her şeyi elde edebilir sanır; hırs ve kendini beğenmişliğin şu ya da bu şekilde parayla ve mal mülkle olmasının şaşılacak yanı yoktur.
{{Vikipedi | Alfred Adler}}
[[Kategori:Kişiler-A]]
[[Kategori:Avusturyalı psikologlar]]
[[Kategori:Yahudiler]]
[[Kategori:1937 yılında ölenler]]
[[Kategori:1870 doğumlular]]
lznch7krbokv9jnprw2x6v5a8wqvxdp
İnsanı Tanıma Sanatı
0
3752
232867
73049
2025-06-10T20:37:02Z
Brightt11
34669
/* top */ dz, değiştirildi: yayınları → Yayınları (11) [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232867
wikitext
text/x-wiki
'''İnsanı Tanıma Sanatı''', [[Alfred Adler]] kitabı.
----
*[[Kadın]]ın yetersizliğine ilişkin önyargı ve buna bağlı olarak erkeğin kendini beğenmişliği, her iki cinsiyet arasındaki uyumu sürekli bozarak inanılmayacak bir gerilimin doğmasına yol açar; ilgili gerilim, özellikle sevgi ilişkilerine de nüfuz ederek tüm mutluluk olanaklarını aralıksız tehdit altında tutar, hatta çok kez yok eder. Tüm aşk yaşamımızı zehirleyerek kurutup bir yangın yerine çevirir.
:(''Sf:159, Say Yayınları, 2002'')
*[[Kadın]]la erkek arasındaki uzlaşma ve dengenin karakteristik özelliği ''arkadaşlık''tır. Kadın ve erkek arasındaki ilişkide karşı tarafı boyunduruk altına almak, tıpkı ulusların yaşamındaki gibi katlanılmaz nitelik taşır.
:(''Sf:159, Say Yayınları, 2002'')
*''Yıkayıp temizleme hastalığı''na kadınlarda alabildiğine sık rastlanır. Böyle davrananların tümü de kadınlık rolünü üstlenmeye karşı koyanlardır; ilgili davranışlarıyla kendilerini bir tür mükemmelliğe kavuşmuş görür, her gün kendileri gibi sık sık temizliğe başvurmayan kadınlara tepeden bakarlar.
:(''Sf:157, Say Yayınları, 2002'')
*Uygarlığımızda bir kızın özgüvenini ve cesaretini yitirmemesi kolay değildir.
:(''Sf:146, Say Yayınları, 2002'')
*Hayatta kadınların nasıl ikinci derecede rol oynamakla yükümlü kılındığını gören bir kızın cesaretini yitirip, kendisini bekleyen işlere pek istenildiği gibi el atamayacağı, yaşamın karşısına çıkaracağı ödevlerden korkup soluğu kaçmakta alacağı doğal, bunun da kendisini işe yaramaz bir duruma sokacağı kuşkusuzdur.
:(''Sf:146, Say Yayınları, 2002'')
*[[Kadın]]ların erkeklerden daha az yetenekli olduğu savı bir masaldan, gerçekmiş izlenimi veren bir uydurmacadan başka nitelik taşımaz.
:(''Sf:145, Say Yayınları, 2002'')
*Tırnak kemirme ve burun karıştırma gibi dikkat çeken kötü alışkanlıklara sahip insanlar, ilgili davranışlarıyla inatçı kimseler olduklarını ele verdiklerini bilmezler.
:(''Sf:115, Say Yayınları, 2002'')
*Unutkan insanlar öyle kişilerdir ki, açıkça başkaldırmaya pek yanaşmaz, ama unutkan davranışlarıyla ödevlerine karşı yeteri kadar ilgi duymadıklarını ele verirler.
:(''Sf:113, Say Yayınları, 2002'')
*Bazen insanlar, kendini beğenmişlik ya da kibir sözcüğü yerine kulağa daha hoş gelen hırs sözcüğünü kullanarak kendilerini biraz temize çıkarmaya çalışırlar.
:(''Sf:200, Say Yayınları, 2002'')
*Ruhsal ilişkiler örgüsünden koparılıp alınmış bir tek ruhsal olaya dayanılarak insanı tanımak gibi bir işe kalkışılamaz.
:(''Sf:197, Say Yayınları, 2002'')
*Toplumdan uzak kalmak isteyen biri için, örneğin hep kirli bir yaka ya da pejmurde bir ceketle toplum içinde görünmekten daha uygun ve daha etkili bir çare yoktur. Kendisini başkalarının dikkati, eleştirisi ve rekabetiyle yüzyüze getirecek bir işin başına geçmekten yakayı sıyırmada ya da sevgi ve evlilikten kaçma işinde, başkalarının karşısına bu şekilde çıkmaktan daha iyi ve mükemmel ne yardım edebilir kendisine?
:(''Sf:256, Say Yayınları, 2002'')
[[Kategori:Kitaplar]]
3wx0pzd0lqpul48yed0kvc1uk8edfqq
Tarih
0
3766
232696
228595
2025-06-10T19:09:23Z
Brightt11
34669
/* Kaynaklı */ rüzgar > rüzgâr, değiştirildi: rüzgar → rüzgâr [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232696
wikitext
text/x-wiki
{{wmbb}}
'''[[w:Tarih|Tarih]]''', geçmişteki olaylara ait bilgilerin keşfi, toplanması, bir araya getirilmesi ve sunulması bilimi.
[[Dosya:3 Geuzenpenning, halve maan.jpg|küçükresim|Tarih de [[hayat]]tır. Bu hayatı canlandırmak için bize [[gerçek|hakikat]]ler, bize geçmişten bir tablodaki parçalar gibi gelir.<br>— [[Halil İnalcık]]]]
== Hakkında Sözler ==
* Tarih galipler tarafından yazılır. [[Walter Benjamin]]
* Tarih döngüsel, tekrarlayıcı değil. [[Samuel R.Delany|Samuel R. Delany]]
* Tarih kazananlar tarafından yazılır. [[Napoléon Bonaparte|Napolyon Bonapart]]
* Tarih her zaman galipler tarafından yazılmıştır. [[Dan Brown]]
* Tarih değişir, hiçbir şeye tutunup kalamazsın. [[Amy M. Homes]]
* * Tarihin benimle ne işi var? benimki ilk ve tek dünya. [[Ludwig Wittgenstein]]
* Tarih tekerrür eder. Tarihte yanlış olan şeylerden biri budur. [[Clarence S. Darrow|Clarence Darrow]]
* Tarih tekerrür etmez, varlığımızın tamamen özdeş bir anı yoktur. [[Henri Bergson]]
* Tarih, katiller ve soyguncuların yüceltilmesinden başka bir şey değildir. [[Karl Popper]]
* Tarih çığlıklarla ve imajlarla doludur ve bunlar birbirlerini dürtüp dururlar. [[Ulus Baker]]
* Tarih boyunca savaş genellikle teknolojik yeniliklerin başlıca nedeni olmuştur. [[Jared Diamond]]
* Tarih insanoğlunun ne rezil ve ne ikiyüzlü olduğunu ortaya koyan kesin bir belgedir. [[Faik Baysal]]
* Eğer tarih efendiler ve köleler arasında bir mücadele ise; insanlar efendidir, hayvanlar ise köle. [[Steven Best|Steve Best]]
* Bence bütün tarih kitaplarını yakmalı, yeni kuşaklara atalarının yaptığı rezillikleri okutmamalı. [[Faik Baysal]]
* Çok fazla kafana takma. Tarih boyunca milyarlarca insan gelip geçti bu dünyadan. Sen de onlardan biri olacaksın. [[Fuminori Nakamura]]
* Bir ilahiyatçı olarak yazıyorum ki tarih Türkiye'deki İslamcılar kadar hırsız, düzenbaz, yalancı ve cahil bir topluluk görmüş değildir. [[Cemil Kılıç]]
* Tarih, çoğunlukla üçkağıtçı liderlerin ve çoğunlukla aptal askerlerin yarattığı, çoğunlukla önemsiz olayların çoğunlukla yanlış hikayesidir. [[Ambrose Bierce]]
* Tarih, insanların hayvanları sömürüp katletmesi, ardından diğer insanlara hayvanmış gibi davranıp aynısını onlara yaptığını gösteren bir kalıbın varlığını ortaya koyuyor. [[Steven Best|Steve Best]]
== Kaynaklı ==
<!-- A (KAYNAKLI)-->
* Önce hafızası silinir düşen bir toplumun. Yani tarihi elinden alınır. Tarihi elinden alınmış bir toplum ne geleceğini okuyabilir ne de gelecek ufkuna sahiptir. Tarihe takılıp kalmak nasıl bir iç deniz gibi durağanlaştırırsa tarihsizleşmek de hiç bir anlamlı iz bırakmadan çölde kaybolan nehre benzer.<ref>[https://www.yenisafak.com/yazarlar/akifemre/cografyamizin-ruhu-yagmalaniyor-2015912 Coğrafyamızın ruhu yağmalanıyor!]</ref> — [[Akif Emre]]
* Tarihiyle, kültürüyle, insanıyla barış içinde olmayan ülkeler, iç ve dış tehdit üreterek, kendi kendileriyle savaşmaktan kurtulamazlar.<ref>[https://www.yenisafak.com/yazarlar/nazif-gurdogan/osmanliyi-anlamak-42240 Osmanlı"yı anlamak]</ref> — [[Ersin Nazif Gürdoğan]]
<!-- H (KAYNAKLI)-->
* [[Bilim]] hayatında da en muvaffak insanlar [[edebiyat]]tan biraz nasibi olanlardır. Çünkü tarih de [[hayat]]tır. Bu hayatı canlandırmak için bize [[gerçek|hakikat]]ler, bize geçmişten bir tablodaki parçalar gibi gelir.<ref>[http://www.youtube.com/watch?v=CxSNogCFEJ8 Teke Tek, Fatih Altaylı]</ref> — [[Halil İnalcık]]
*Tarih katliam kulübesi gibidir. — [[Georg Wilhelm Friedrich Hegel|Hegel]]
**Geschichte Als Schlachtbank
* Tarih, ibret ve ders almak için okunur ve araştırılır. Bu tür bir araştırmayı yapamayan kimsenin, kendisini siyasi lider olarak görmesi mümkün değildir. Tarihini bilmeyen bir kimse, kendisinin lider olduğunu bırakın söylemeyi, aklından bile geçirmesin. — [[Adolf Hitler|Hitler]]
**Mein Kampf
* Çekiç olmak istemeyen, tarihin örsü olacaktır. — [[Adolf Hitler|Hitler]]
**Mein Kampf
<!-- İ (KAYNAKLI)-->
* Tarih alanında düşülen yanlış ve yanılgının ince bir nedeni var: Çağlar değişir ve günler geçip giderken, toplumların, kuşakların durumlarının da sürekli olarak değiştiğinin gözden kaçırılması. (...) Evrenin ve toplumların durumları, ilişkileri, gidişleri tek bir süreç ("vetîre") üzerinde sürmez ve değişmeyen bir çizgide kalmaz. Günler, zamanlar geçer, oluşan değişmeler ve durumdan duruma geçişler bütünüdür her şey. Bu değişmeler ve geçişler, kişilerde, sürelerde, kent ve kasabalarda olduğu gibi, tüm evrende, ülkelerde, kıtalarda, zamanlarda ve devletlerde de olur.<ref>{{Kitap belirt | son = İbn-i Haldun | editör = Turan Dursun çevirisi (Nisan 1977) | başlık = Mukaddime I | yıl = 1274| yayımcı = Onur Yayınları | yer = Ankara | dil = Türkçe |sayfalar = 109}}</ref> — [[İbn-i Haldun]]
**''[[:w:Mukaddime|Mukaddime]]'' (1274) [[İbn-i Haldun]], çeviri: [[Turan Dursun]]
* Bir toplum iyi tarih yazıyorsa rafine bir toplum olur.<ref>İlber Ortaylı, Tarihin Sınırlarına Yolculuk, Ufuk Yayınları, s. 175.</ref> — [[İlber Ortaylı]]
<!-- M (KAYNAKLI)-->
* Tarihsiz toplumlar talihsiz toplumlardır.<ref>[https://gencdergisi.com/14180-sorunlarimizi-kendi-birikimlerimizle-cozebiliriz.html Sorunlarımızı Kendi Birikimlerimizle Çözebiliriz]</ref> — [[Mehmet Bulut]]
* Târih bir milletin hâfızasıdır. Eğer bir milletin hâfızası doğru teşekkül etmemişse, o millet ne kendini, ne de ecdâdını tanır; ne geçmişini, ne gününü, ne de geleceğini tanır. Dolayısı ile milliyetçilik de yapamaz.<ref>[https://www.mirhaber.com/?haber,46674 Mehmet Niyazi ile ''Millet ve Milliyetçilik'' üzerine mülakat]</ref> — [[Mehmed Niyazi Özdemir]]
* Tarihi yapan büyük güçler var; sistemi onlar kuruyor, sayıca, nüfusça küçük kavimler var bir de. Onlara da sistemde rol düşüyor elbette. Sistem kurucular bu küçük kavimleri harekete geçirerek bazı hedeflere ulaşmayı stratejilerinin bir parçası haline getiriyorlar.<ref>[https://www.karar.com/yazarlar/d-mehmet-dogan/yunanistan-ermenistan-ve-israil-ucgeni-1587262 Yunanistan, Ermenistan ve İsrail üçgeni]</ref> — [[D. Mehmet Doğan]]
<!-- R (KAYNAKLI)-->
* Tarih boyuncu haysiyetini ve şahsiyetini yitiren kişiler ve toplumlar kendilerini hep zillet çukurunda bulmuşlardır. Türkiye ve Türk milleti olarak yaşadığımız onca saldırıya ve ihanete rağmen Allah'a hamdolsun böyle bir yanlışa düşmedik. Bin yıllara sari geçmişimizde ne haysiyetimizden ne de şahsiyetimizden asla taviz vermedik. Tehditler karşısında sinen, pusan, eğilip bükülenlerden olmadık. Hep dik durduk, sağlam durduk.<ref>[https://www.aa.com.tr/tr/turkiye/cumhurbaskani-erdogan-karabag-semalarini-artik-pacavralar-degil-hilal-ve-yildiz-susluyor/2066706 Cumhurbaşkanı Erdoğan: Karabağ semalarını artık paçavralar değil, hilal ve yıldız süslüyor]</ref> — [[Recep Tayyip Erdoğan]]
* Tarih içinden süzülüp gelen kültürel miras yeni nesillerin katkısıyla, yeni kuşakların ilaveleriyle zenginleşir ve süreklilik kazanır. Bunun için geleneği yeniden üretmek, yeniden işlemek, geçmişin birikimini altın sandukasından çıkartarak, bugüne taşımak gerekir. Yahya Kemal bu serencamı “kökü mazide olan ati” diye tarif ediyor. Bu süreçte zengin ve köklü tarihimizin nişaneleri olan müzelerimizin çok önemli roller üstlendiğine inanıyorum. Anadolu’nun her bir şehrine yayılmış müzelerimiz hem bize mazimizi hatırlatan, hem de insanlığın ortak birikimini yansıtan müstesna eserlerdir. Müzeler, her yönüyle milletimizin geçmişten geleceğe kurduğu birer kültür, sanat ve tarih köprüsüdür. Ancak, bir dönem tarihimize, sanatımıza, kadim değerlerimize sahip çıkma konusunda yaşanan ihmalkârlık müzelerimize de yansımıştır. Tarihe ve sanata kendi sığ ideolojilerinin merceğinden bakanlar uzun yıllar müzelerimize bakımsızlığa, yıkıma, talana mahkum etmiştir. Türk müzeciliği sembolik birkaç adım dışında hak ettiği ilgiyi hiçbir zaman görmemiştir. Çok daha vahimi, bir dönem müzecilik Ayasofya Camii’nde olduğu gibi milletin kutsallarıyla hesaplaşmanın aracı haline dönüştürülmüştür. Tarihimizin önemli bir bölümünü reddeden bu zihniyet, ülkemizi yüz yılların birikiminden mahrum etmenin yanı sıra, kültür ve sanat hayatımızın çoraklaşmasına sebep olmuştur. Oysa kökleri kuruyan bir ağaç nasıl ayakta duramazsa, mazisiyle bağları zayıflayan toplumlar da istikbali inşa edemez. Tarihimizle ve coğrafyamızla ilişkimiz ne kadar köklü ve sağlam olursa esen rüzgârlara karşı direncimiz de o kadar güçlü olacaktır. Bu amaçla bir taraftan geçmişin yanlışlarını düzeltirken, diğer taraftan geleceğe damga vuracak uzun vadeli çalışmalar yürütüyoruz. Özellikle gençlerimizin tarihini bilen, kültürüne vakıf, aklıselim, kalbi selim ve zevki selim sahibi bireyler olarak yetişmeleri için gayret gösteriyoruz. İnsanımız arasında ayrım yapmadığımız gibi, sanatçılarımız, sanat dallarımız arasında da asla ayrımcılık yapmıyoruz. İmtiyazlarını kaybedenler bizi sürekli eleştirse de bu topraklara ait ne varsa Türkiye’nin bir zenginliği olarak hepsini kucaklamaya çalışıyoruz. Ülkemizin kültür ve sanat hayatına ilave değer katacak, bu alanda çeşitliliği artıracak her türlü nitelikle esere destek veriyoruz.<ref>[https://www.tccb.gov.tr/konusmalar/353/123405/ankara-devlet-resim-ve-heykel-muzesi-nin-restorasyonu-sonrasi-acilis-toreni-nde-yaptiklari-konusma- Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Ankara Devlet Resim ve Heykel Müzesi’nin Restorasyonu Sonrası Açılış Töreni’nde Yaptığı Konuşma]</ref>
* Târihî hâdiselerin cereyanı sırasında bâzen fizyolojik ârızalar mühim rol oynarlar. [[Tabiat]] ya mânî olur veyahut yardım eder.<ref>{{Kitap belirt | son= KARAL (Ord. Prof.) | ilk= Enver Ziya | editör= Fatih ÖZDEMİR | başlık= Atatürk'ten Düşünceler | erişimtarihi = 2011-11-27 | yıl= 2003 | yayımcı= ODTÜ Yayıncılık | isbn= ISBN 975-7064-12-2 | sayfalar= 208 | alıntı= 1930, Rûşen Eşref}}</ref> — [[Ruşen Eşref Ünaydın]]
<!-- S (KAYNAKLI)-->
*Şimdiki zaman, tarihe kendi çözümlemesini empoze ettiği zaman onu bozar.<ref>Akyol, Taha, Osmanlı'da ve İran'da Mezhep ve Devlet, Milliyet Yayınları, s. 19</ref> — Léon Halkin
*Tarihi hiç sevmezdim. Ta ki 14 yaşında Reşat Ekrem Koçu’nun “Tarihimizde Garip Vakalar” adlı kitabını okuyana kadar. Kendi döneminde bazı çevreler tarafından “tarihi magazinleştirmek”le suçlanan ve bu nedenle kıymeti kendinden menkul akademisyen çevreler tarafından hakir görülen bu adam bana bir anda, tek kitapla sevdirdi tarih okumayı. Sonraları uzun uzun düşününce neden olduğunu anladım: O güne dek okuduğum tüm tarih kitaplarında (özellikle Türk tarihi kitaplarında) tüm padişahlar aslan yürekli, tüm padişah eşleri güzeller güzeli, tüm şehzadeler pırlanta tanesi, tüm devlet adamları dirayetli idi... Oysa Reşat Ekrem Koçu herkese hak ettiği kadar değer veriyor, özel bir önemi olmayanlara laf etmese de üzerlerine fazla eğilmiyordu.<ref>Sabri Kaliç, Tarihimizdeki Garip Olaylar, Önsöz</ref> — Sabri Kaliç
*Bugünü doğru anlamanın biricik yolu düne, tarihe bakmaktır. Ancak düne şaşı bakanların, bugünü net görmeleri mümkün değildir.<ref>Yüzyılın Kitabı-Yüzyılın Lideri, Sinan Meydan, İnkılap Kitabevi, s.10</ref> — [[Sinan Meydan]]
*Tarih, [[insan]]ların [[hayvanlar]]ı sömürüp katletmesi; ardından diğer insanlara hayvanmış gibi davranıp aynısını onlara yaptığını gösteren bir kalıbın varlığını ortaya koyuyor.<ref>[http://hayvanozgurlugucevirileri.com/2011/02/20/21-yuzyil-devrimi-2/ 21. Yüzyıl Devrimi]</ref> — [[Steve Best]]
[[Dosya:History-Dielman-Highsmith.jpeg|küçükresim|Tarih kendisini yineler.<br>— [[Anonim]]]]
*Tarih yinelenmez, yenilenir...<ref>Salih Özbaran - Tarih, Tarihçi ve Toplum, s30</ref> — [[İlhan Selçuk]]
* Tarihsiz bir toplum, nereden gelip nereye gittiğini bilemez; nereye gitmesi gerektiğini ise hiç göremez. Tarihsiz bir toplum, hafızasızdır. Hafızasız bir toplum, zaman ve mekân duygusundan yoksundur. Bırakınız nereye, nasıl gideceğini, nerede olduğunu bile tespit edemez.<ref>[https://www.yenisafak.com/yazarlar/yusufkaplan/iki-asirlik-cifte-kusatmanin-arkeolojisi-ve-gelecegi-2056420 İki asırlık çifte kuşatmanın arkeolojisi ve geleceği]</ref> — [[Yusuf Kaplan]]
* Tarihi, tarihe veya bir medeniyetin tarihine geç giren toplumlar yapar.<ref>[https://www.yenisafak.com/yazarlar/yusuf-kaplan/kulturel-inkr-intiharla-sonuclanacak-ti-kacinilmaz-olarak-2060698 Kültürel inkâr, “intihar”la sonuçlanacak/tı, kaçınılmaz olarak!]</ref> — [[Yusuf Kaplan]]
* Tarihi, Avrupa değil, Amerika yapmaya başladı İkinci Dünya Savaşı’ndan itibaren...<ref>[https://www.yenisafak.com/yazarlar/yusuf-kaplan/dunyada-buyuk-felket-kapida-ama-cikis-yolu-burada-2063214 Dünyada büyük felâket kapıda ama çıkış yolu burada!]</ref>
** [[Yusuf Kaplan]]
== Kaynakça ==
{{Vikiler
|commons = Category:History
|wikispecies =
|wikt = tarih
|b =
|s =
|w = Tarih
|n =
|m =
}}
{{Kaynakça}}
[[Kategori:Tarih]]
rulnlwog4m1qhnpeq3axy3dd0pcyyu9
Stephen King
0
3788
232685
217693
2025-06-10T19:09:09Z
Brightt11
34669
/* top */ rüzgar > rüzgâr, değiştirildi: Rüzgar → rüzgâr (2) [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232685
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi
|kişi_adı= Stephen Edwin King
|resim_adı=Stephen_King,_Comicon.jpg
|resim_başlığı= Amerikalı hikaye ve roman yazarı
|doğum_tarihi=21 Eylül 1947
|doğum_yeri=ABD, Maine, Portland
|ölüm_tarihi=
|ölüm_yeri=
}}
* Canavarlar gerçek, hayaletler de. İçimizde yaşıyorlar ve bazen, onlar kazanıyor.
* Bazıları benim korkunç bir kişi olduğumu düşünüyor! Hiç de bile! Bende bir çocuk kalbi var: Masamda ve bir kavanozun içinde
* Bazen insani yerler, insanlık dışı canavarlar yaratır.
* Kitaplar en mükemmel eğlencedir: reklam yok, pil yok, para gerektirmez. İnsanlar o ölü anlar için neden kitap taşımazlar anlamam.
* rüzgârın değişimini önceden gören adam rüzgâr gülü değil, yel değirmeni yapmalıdır.
* Elimizden ne geliyorsa onu yapabiliyoruz ve bununla yetinmek zorundayız. Beğenmesek de alışmamız gerekiyor. Yitirilen hiçbir şey yoktur, Sarah. Bulunamayacak hiçbir şey.
* Johnny'nin aklına üç dilek tutan yaşlı çift geldi. Masala göre yaşlı karı koca önce yüz sterlinleri olsun istemişler. Ama değirmende olan bir kaza sonucu oğulları ölmüş. Değirmen bozularak yüz sterlin tutarında hasar olmuş. Sonra yaşlı kadın oğlunun acısına dayanamayıp geri gelmesini istemiş ve kapıyı açıp da bakınca oğlunu mezarından çıkmış korkunç durumuyla karşısında bulmuş. Son hakkı yaşlı adam kullanıp oğlunu geri göndermiş. Weizak'ın dediği gibi bazı şeylerin yitik kalması daha iyi oluyordu.
* Geri dönüp baktığımızda en net gördüğümüz şeylerden biri aptallığımız değil midir? Bir diğeriyse kaçırılan fırsatlardır.
* Vatan hainlerini kahraman, kahramanları da vatan haini diye tanımladıkları zaman karanlık günler başlamış demektir.
* Dünya yaşanması güç bir yerdir Danny. İnsanı umursamaz. Senden benden nefret etmez ama bizi sevmez de. (Kara Kule Silahşor - Yolculuk Başlıyor)
* İyi kitaplar tüm sırlarını bir anda vermezler.
* Yapabilirsin, yapmalısın ve başlayacak kadar cesursan, yaparsın.
* İnsanlar bunu yapar. Bunu biliyorum ve muhtemelen siz de biliyorsunuz. Bazen insanlar, lanet olsun der ver her şeyi bırakıp gider. (Karanlık Öyküler)
* Her iyi evlilik gizli bir ülkedir. (Kemik Torbası)
* Kediler hayvanlar aleminin gangsterleriydi, yasa dışı yaşarlar ve genellikle o alemde ölürlerdi. Pek çoğu da şöminenin karşısında zaman geçirecek kadar yaşlanmadı. (Hayvan Mezarlığı)
* "Mutluluk, yetinmektir. Mutluluk, anlamaktır."
* Normal olmak zorunda değilsiniz, dışarı çıkın ve tüm hayallerinizi gerçekleştirin.
* Kurgu, yalanın içindeki gerçektir.
* "Evet." dedim. "Sürüyle arkadaşım var." Yalandı. Ama çözdüğüm sürüyle bilmece, okunacak pek çok kitap ve geceleri videoda seyredeceğim bir sürü film vardı. (Kemik Torbası)
* En önemli şeyler en zor söylenir, çünkü kelimeler anlamını eksiltir.
* Kendi yeşil yolumuzda yürüyoruz, her birimiz kendi zamanında. (Yeşil Yol)
* Başkalarının dikkatini çekecek kadar büyük bir isme dönüştüğünüzde, peşinize düşülecek kadar da büyümüşsünüz demektir. (O)
* Hayat gerçekten bir kısır döngüydü. Dönerdi, dönerdi ve kendinizi başladığınız yerde bulurdunuz. (Doktor Uyku)
* Okumak zaman alır. Ama inan bana televizyon yani o camlı kutu! çok daha fazlasını götürür.
* "Bayan, başına bu kadar dert açtığım için üzgünüm. İşler çığırından çıktı. Ben artık evime dönüyorum. Hikayemi aldım. Zaten buraya onun için gelmiştim. Adı 'Crawford Mile' ve olağanüstü bir eser."
Saygılar,
John Shooter (Gece Yarısını 2 Geçe)
* Oysa zaman değişkendir. Bir saat her zaman bir saat sürmez. Uyuyamadığınızda, görebileceklerinizden korktuğunuz için başınızı çevirip bakamıyorsanız saatler uzar. Zaman keskin dişlerini beyninize geçirir. (Doktor Uyku)
* Gerçekten yapman gerektiğinde, her şey uzaktan göründüğünden çok daha zordur. O zaman tıkanıp kalırsın, gerçekten yapman gerektiğinde. (O)
* Galiba ana yoldan ayrılınca biraz tuhaf evler görmeye hazırlıklı olmalısınız.
* Şans, kötü bir şakaydı. İyi şans bile sadece kötü şansın süslenmiş haliydi. (Karanlık Öyküler)
* Mizah, neredeyse her zaman makyaj yapmış öfkedir sanırım.
{{Vikiler|
commons= |
wikispecies= |
wikt= |
b= |
s= |
w= Stephen King |
n= |
m= |
}}
[[Kategori:Kişiler-S]]
[[Kategori:Amerikalı yazarlar]]
[[Kategori:Yaşayan insanlar]]
[[Kategori:Amerikalı köşe yazarları]]
466f3vv45cyejl57pvfksbg5c1ixh47
232791
232685
2025-06-10T19:20:34Z
Brightt11
34669
232791
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi
|kişi_adı= Stephen Edwin King
|resim_adı=Stephen_King,_Comicon.jpg
|resim_başlığı= Amerikalı hikaye ve roman yazarı
|doğum_tarihi=21 Eylül 1947
|doğum_yeri=ABD, Maine, Portland
|ölüm_tarihi=
|ölüm_yeri=
}}
* Canavarlar gerçek, hayaletler de. İçimizde yaşıyorlar ve bazen, onlar kazanıyor.
* Bazıları benim korkunç bir kişi olduğumu düşünüyor! Hiç de bile! Bende bir çocuk kalbi var: Masamda ve bir kavanozun içinde
* Bazen insani yerler, insanlık dışı canavarlar yaratır.
* Kitaplar en mükemmel eğlencedir: reklam yok, pil yok, para gerektirmez. İnsanlar o ölü anlar için neden kitap taşımazlar anlamam.
* Rüzgârın değişimini önceden gören adam rüzgâr gülü değil, yel değirmeni yapmalıdır.
* Elimizden ne geliyorsa onu yapabiliyoruz ve bununla yetinmek zorundayız. Beğenmesek de alışmamız gerekiyor. Yitirilen hiçbir şey yoktur, Sarah. Bulunamayacak hiçbir şey.
* Johnny'nin aklına üç dilek tutan yaşlı çift geldi. Masala göre yaşlı karı koca önce yüz sterlinleri olsun istemişler. Ama değirmende olan bir kaza sonucu oğulları ölmüş. Değirmen bozularak yüz sterlin tutarında hasar olmuş. Sonra yaşlı kadın oğlunun acısına dayanamayıp geri gelmesini istemiş ve kapıyı açıp da bakınca oğlunu mezarından çıkmış korkunç durumuyla karşısında bulmuş. Son hakkı yaşlı adam kullanıp oğlunu geri göndermiş. Weizak'ın dediği gibi bazı şeylerin yitik kalması daha iyi oluyordu.
* Geri dönüp baktığımızda en net gördüğümüz şeylerden biri aptallığımız değil midir? Bir diğeriyse kaçırılan fırsatlardır.
* Vatan hainlerini kahraman, kahramanları da vatan haini diye tanımladıkları zaman karanlık günler başlamış demektir.
* Dünya yaşanması güç bir yerdir Danny. İnsanı umursamaz. Senden benden nefret etmez ama bizi sevmez de. (Kara Kule Silahşor - Yolculuk Başlıyor)
* İyi kitaplar tüm sırlarını bir anda vermezler.
* Yapabilirsin, yapmalısın ve başlayacak kadar cesursan, yaparsın.
* İnsanlar bunu yapar. Bunu biliyorum ve muhtemelen siz de biliyorsunuz. Bazen insanlar, lanet olsun der ver her şeyi bırakıp gider. (Karanlık Öyküler)
* Her iyi evlilik gizli bir ülkedir. (Kemik Torbası)
* Kediler hayvanlar aleminin gangsterleriydi, yasa dışı yaşarlar ve genellikle o alemde ölürlerdi. Pek çoğu da şöminenin karşısında zaman geçirecek kadar yaşlanmadı. (Hayvan Mezarlığı)
* "Mutluluk, yetinmektir. Mutluluk, anlamaktır."
* Normal olmak zorunda değilsiniz, dışarı çıkın ve tüm hayallerinizi gerçekleştirin.
* Kurgu, yalanın içindeki gerçektir.
* "Evet." dedim. "Sürüyle arkadaşım var." Yalandı. Ama çözdüğüm sürüyle bilmece, okunacak pek çok kitap ve geceleri videoda seyredeceğim bir sürü film vardı. (Kemik Torbası)
* En önemli şeyler en zor söylenir, çünkü kelimeler anlamını eksiltir.
* Kendi yeşil yolumuzda yürüyoruz, her birimiz kendi zamanında. (Yeşil Yol)
* Başkalarının dikkatini çekecek kadar büyük bir isme dönüştüğünüzde, peşinize düşülecek kadar da büyümüşsünüz demektir. (O)
* Hayat gerçekten bir kısır döngüydü. Dönerdi, dönerdi ve kendinizi başladığınız yerde bulurdunuz. (Doktor Uyku)
* Okumak zaman alır. Ama inan bana televizyon yani o camlı kutu! çok daha fazlasını götürür.
* "Bayan, başına bu kadar dert açtığım için üzgünüm. İşler çığırından çıktı. Ben artık evime dönüyorum. Hikayemi aldım. Zaten buraya onun için gelmiştim. Adı 'Crawford Mile' ve olağanüstü bir eser."
Saygılar,
John Shooter (Gece Yarısını 2 Geçe)
* Oysa zaman değişkendir. Bir saat her zaman bir saat sürmez. Uyuyamadığınızda, görebileceklerinizden korktuğunuz için başınızı çevirip bakamıyorsanız saatler uzar. Zaman keskin dişlerini beyninize geçirir. (Doktor Uyku)
* Gerçekten yapman gerektiğinde, her şey uzaktan göründüğünden çok daha zordur. O zaman tıkanıp kalırsın, gerçekten yapman gerektiğinde. (O)
* Galiba ana yoldan ayrılınca biraz tuhaf evler görmeye hazırlıklı olmalısınız.
* Şans, kötü bir şakaydı. İyi şans bile sadece kötü şansın süslenmiş haliydi. (Karanlık Öyküler)
* Mizah, neredeyse her zaman makyaj yapmış öfkedir sanırım.
{{Vikiler|
commons= |
wikispecies= |
wikt= |
b= |
s= |
w= Stephen King |
n= |
m= |
}}
[[Kategori:Kişiler-S]]
[[Kategori:Amerikalı yazarlar]]
[[Kategori:Yaşayan insanlar]]
[[Kategori:Amerikalı köşe yazarları]]
2bof1bwctws6sjg69vzty0cqkty4kj4
Cemal Süreya
0
3805
232703
230115
2025-06-10T19:09:33Z
Brightt11
34669
rüzgar > rüzgâr, değiştirildi: rüzgar → rüzgâr [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232703
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi}}{{Ek kaynak gerekli}}
'''Cemal Süreya''', Türk şair.
==Sevda Sözleri, Bütün Şiirleri<ref>Cemal Süreya, Bütün Şiirleri, YKY</ref>==
===Üvercinka===
[[Dosya:Jambu Fruit Dove 2010.jpg|küçükresim|sağ|200pik|Yaşayanlar seven sevene [[dünya]]da,<br>biz öldüğümüzle kalmıştık.]]
* Yaşayanlar seven sevene [[dünya]]da,<br>biz öldüğümüzle kalmıştık.
**s. 27
* ...<br>Kadın kısmı n’apar Güzin onu yapacak<br>Bacağını azıcık yukarı çekti<br>Süleyman yutar mı kaçın kurrası<br>Bu sefer biraz aşağıdan öptü<br>Hadi bakalım.<br>...
===Göçebe===
* (...) Tek şövalye bırakıp kendinden üstün (...)<br>Mızrağını geçirdi içinden bir flütün. (...)
**s. 58
* ...<br>Jandarma daima nesirde kalacaktır<br>Eşkiyalar silahlarını çapraz astıkça türkülerine<br>Ve bu dağlar böyle eşkiya güzelliği taşıdıkça<br>Patronun karısını zimmetine geçirip<br>Amasya'dan Kars'a kaçmakta olan sayman yardımcısıyla<br>Alevilikten konuşuyoruz uzun süre<br>Yanımdaki hep bir gazetede Marilyn Monroe'nun resimlerine bakıyor
[[Marilyn Monroe]] öldü diyorum ona<br>Ölümü siyah bir kakül gibi alnına düşürmesini bildi<br>Şimdiyse Cennette [[Friedrich Nietzsche|Nietzsche]]'nin metresi olması gerekir.<br>...
**s. 61
===Sevda Sözleri===
* Beni öp sonra doğur beni...
**s. 84
[[Dosya:Spiritual Tree dsc06786 duo nevit.jpg|küçükresim|sağ|200pik|iki şey: [[aşk]] ve [[şiir]]<br>mutsuzlukla beslenir biri<br>biri ona dönüşür.]]
===Üçbin Yaprak Yüzbin İpek Böceği===
* Ayışığında oturuyorduk<br>Bileğinden öptüm seni<br>Sonra ayakta öptüm<br>Dudağından öptüm seni<br>Kapı aralığında öptüm<br>Soluğundan öptüm seni<br>Bahçede çocuklar vardı<br>Çocuğundan öptüm seni<br>Başka evlerde karşılaştık<br>İliğinden öptüm seni<br>En sonunda caddelere çıkardım<br>Kaynağından öptüm seni.
**s. 119
*...<br>iki şey: [[aşk]] ve [[şiir]]<br>mutsuzlukla beslenir biri<br>biri ona dönüşür.
**s. 124
* [[Özgürlük|Özgürlüğün]] geldiği gün,<br>o gün ölmek yasak!
**s. 135
===Uçurumda Açan===
[[Dosya:Niagara falls - Winter - Prospect point view at night.jpg|küçükresim|sağ|200pik|Ey alınyazısı uzmanı,<br>Suretlerle doldurursun yazını.]]
* Ey alınyazısı uzmanı,<br>Suretlerle doldurursun yazını.
**s. 143
*Güzelsin sevgilim,<br>Ama çok yakından!..
**s. 154
===Oteller, Hanlar, Hamamlar İçin===
*Şu günlerde içkiye düştüm, ondan mıdır bilmem,<br>Daha çok seviyorum [[Edip Cansever|Cansever]]'i, [[Turgut Uyar|Uyar]]'ı, [[Can Yücel]]'i,<br>Bir de [[w:Fethi Naci|Fethi Naci]]'yi,ve elbet [[Mustafa Kemal Atatürk|Mustafa Kemal]]'i. (...)
**163
===Sıcak Nal===
*[[w:Yakup Cemil|Yakup Cemil]]’in<br>kurşuna dizilmeden hemen önce<br>üst üste içtiği<br>ömründeki ilk üç sigara.
**s. 200
===Kısa Türkiye Tarihi===
*Üç anayasa<br>ortasında büyüdün:
Biri akasya<br>Biri gül<br>Biri zakkum.
**s. 220
===Dergilerde kalanlar===
* Sen eteklerinden erdemler sarkan<br>Kırmızı başlıklı pis kız,<br>Dağ - taş derdinde bahçe toprağı,<br>Kulplu platin, paçalı tavuk,<br>Geldin değiştirdin bütün anılarımı.
**s. 291
[[Dosya:TW PHY14a Photo 01.JPG|küçükresim|sağ|200pik|Ölüyürum tanrım.<br>Bu da oldu işte.<br><br>Her ölüm erken ölümdür<br>Biliyorum tanrım.<br><br>Ama, ayrıca, aldığın şu hayat<br>Fena değildir..<br><br>Üstü kalsın..]]
* Ölüyürum tanrım.<br>Bu da oldu işte.
Her ölüm erken ölümdür<br>Biliyorum tanrım.
Ama, ayrıca, aldığın şu hayat<br>Fena değildir..
Üstü kalsın..
**s. 299
===Diğer===
* ...<br>Senin o eskisi olmamana imkân yoktu<br>Ama inadından yapıyordun bunu Cemile<br>İnattandı hep o içip içip gitmeler<br>Bense boşalttığın kadehleri satın alıyordum<br>Enayilik ettiğimi bile bile<br>Hele o çıkışın yok mu kapıdan<br>O Allahın belâsı herifle<br>Başkasının olmayı bir türlü beceremiyordun<br>Millet arkandan gülüyordu<br>Düştüğün hale...
**Piyale
* Önceleyin bir ellerin vardı yalnızlığımla benim aramda<br>Sonra birden kapılar açılıverdi ardına kadar<br>Sonra yüzün onun ardından gözlerin, dudakların<br>Sonra her şey çıkıp geldi<br>Bir korkusuzluk aldı yürüdü çevremizde<br>Sen çıkardın utancını duvara astın<br>Ben masanın üstüne kodum kuralları<br>Her şey işte böyle oldu önce.<br>...
**Önceleyin
==Sözleri==
===Kaynaklı===
* Beşiktaş, sermayesi insan olan bir kulüp. Baba Hakkı yarattı bunu.<ref>https://x.com/Besiktas/status/1347910323928522752</ref>
* [[Evlilik|Evliliğin]] aşkı kesin öldürdüğü kanısındayım... Kendi deneyim için söylüyorum: [[Aşk]] meşru bir şey olamaz. O da şiir gibi meşrulaşınca ölür. Aşk da, şiir de uzlaşıcı olunca ölür. Genel olarak sanat böyledir... Masallar da çobanın prensese kavuştuğu an bitmiyor mu.<ref>{{Web kaynağı|url = http://www.cafrande.org/cemal-sureya-ask-mesru-bir-sey-olamaz/ | başlık= Cemal Süreya: «Aşk meşru bir şey olamaz. O da şiir gibi meşrulaşınca ölür» |yazar= Zeynep Oral, Sanat Dergisi | tarih = 1983}}</ref>
* [[Şiir]]de azalan verimler kanunu var. Dil bir açıdan işlendikçe o alanda elde edilen verimler bir noktadan sonra azalmaya başlıyor. Bu, bir bunalıma yol açıyor. Bunalımlar da yeni şiir alanları, yeni açılar bulunmasıyla sona erer hep.<ref name=Enginun>{{Kitap belirt | son = Enginün | ilk = İnci | başlık = Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı | ilkyayınyılı = 2001 | ilkyayınayı = Haziran | basım = 14 | yıl = 2013 | ay = Kasım | yayımcı = Dergâh Yayınları | yer = İstanbul | dil = Türkçe | isbn = 978-975-995-277-8 | sayfalar = 127 | bölüm = İkinci Yeni}}</ref>
* [[Şiir]]de asıl olan hikâye etmek değil, kelimeler arasında kurulacak "şiirsel yük"tür.<ref name=Enginun/>
* Halk deyimlerinin havası [[şiir]]in kanat çırpmasına imkân vermeyecek kadar dar bir havadır.<ref name=Enginun/>
===Kaynaksız===
* Konuşmuyor, anlatmıyor diye hissetmiyor sanmayın. Kimisi içine atar çığlıklarını.
* [[Şiir]] her şeyi anlatma [[özgürlük|özgürlüğü]]nü kullanmalıdır diyorum. Bireyci şair için de doğru bu, toplumcu şair için de.
* ...ki Karaköy köprüsüne yağmur yağarken bıraksalar gökyüzü kendini ikiye bölecekti çünkü iki kişiydik.
* Adresim oldun benim. Biliyorsun bunu değil mi? Alınyazım oldun. Korka korka çaldım kapını. Ne yapayım sevdim seni... Sensin artık ne varsa...
* Akla gelen, başa gelir diyorlar ya, [[yalan]]! Öyle olsa, milyonlarca sen düşerdi başıma.
* Kimse beni sevmiyor" diye bağırdım... Annem: "ben daha ölmedim" dedi.
* Küfür diyorum, bir saldırmama eylemidir.
* [[Aşk]]lar da bakım istiyor, öğrenemedin gitti...
* Ben nerede bir çift göz gördümse tuttum onu güzelce sana tamamladım. Sen binlerce yaşayasın diye yaptım bunu. Bir bunun için yaptım...
* Bir çeşmeye koşar gibi koşuyorum sana. Anlasana!
* Göz göze gelebilirseniz, ipi kopmuş bir uçurtma, hızla uzaklaşır bakışlarından.
* Hep kazanırsın ey çözümsüzlük!
* Hiçbir şeyim yok akıp giden sokaktan başka, keşke yalnız bunun için sevseydim seni...
* Kehanet adlı kısacık bir şiir buldum. Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
* Daha nen olayım isterdin, onursuzunum senin!
* Kuşlar toplanmış göçüyorlar; keşke yalnız bunun için sevseydim seni...
* Neden yorgunsun sorusuna cevap aramaktan ve bunu sormasınlar diye gülümsemekten yoruldum...
* Niye mi koşarsın böyle ufka doğru. Pir Sultan mı ısmarladı seni, Kızılırmak'tan öte Sivas'a doğru.
* Önce sevdiğiniz terk eder sizi, arkasından uykunuz.. Sonra ne sevdiğiniz gelir geri, ne de uykunuz....
* Öyle bir sihirbazdın ki; beni bile kaybettin.
* Saat 12'den sonra her içki şaraptır.
* Seni bir kere öpsem ikinin hatırı kalıyordu iki kere öpeyim desem üçün boynu bükük...
* Senin bir havan var beni asıl saran o. Onunla daha bir değere biniyor soluk almak.
* Şurda 'senin gözlerindeki o bakımsız mavi'; güzel laflı İstanbullular...
* Tek yanlı aşk kişiyi nasıl aptallaştırıyor, nasıl unutmuşum senin bir başkasını sevdiğini...
* [[Yalnızlık]] bir ovanın düz oluşu gibi bir şey.
* Rastlaşmamak için elimden geleni yaparım, bu böyle pek de kolay değil gerçi...
* Birlikte mısralar düşünüyoruz ama iyi ama kötü; Boynun diyorum boynunu benim kadar kimse değerlendiremez.
* İkide bir elini başına götürüp rüzgârda dağılan yalnızlığını düzeltiyorsun.
* Sizin hiç babanız öldü mü? Benim bir kere öldü kör oldum.. Yıkadılar aldılar götürdüler, babamdan ummazdım bunu kör oldum!
* İki kişiyi birden severdim, karnemde sevinç bir aşk iki.
* Garson şarap getir, garsonun hali harap.
* Kim istemez ki mutlu olmayı, ama mutsuzluğa da var mısın?
* [[Ölüm]] mü, bir gölün dibinde durgun uykudasın. Denizler? Tanrılar karıştırır durur denizleri...
* Yürüyor muyduk, Yoksa bir [[doğa]] parçasının Altını mı çizdiriyorlardı bize?
* Okyanusta ölmez de [[insan]], gider bir kaşık sevdada boğulur.
* Biz hepimiz yeni kalmak istedik. Bizim için yenilik, öbür öğelerden baskın bir öğe oldu hep.
* Uçmak için kuş olmak gerekmiyor, Küçük sevinçler olsun yeter.
== Hakkında söylenenler ==
* İçinde bir şiir cini vardı. Yaşamın güzelliğinin yolu ona yanıt vermekten geçer. Cemal, şiir yazarak yanıt verdi. Emsalsiz bir yetenekti. — Cahit Kayra<ref>[http://www.milliyet.com.tr/-cemal-sureya-da-bir-siir-cini-vardi--pembenar-detay-kultursanat-533885/ 'Cemal Süreya’da bir şiir cini vardı’]</ref>
* Cemal Süreya, Türkçenin en büyük şairidir. Türkçeyle sevişmiş, Türkçeyi işlemiş, zenginleştirmiştir. — [[Doğu Perinçek]]<ref>[http://vatanpartisi.org.tr/genel-merkez/haberler/dogu-perincek-cemal-sureya-yi-anlatti-17807 Doğu Perinçek, Cemal Süreya'yı Anlattı]</ref>
== Kaynakça ==
{{Kaynakça}}
{{Vikipedi}}
[[Kategori:Kişiler-C]]
[[Kategori:Türk şairler]]
[[Kategori:Türk yazarlar]]
[[Kategori:Türk sosyalistler]]
[[Kategori:1931 doğumlular]]
[[Kategori:1990 yılında ölenler]]
6gewawdadaqpsjdbg82keml4evsu0a8
Muhammed
0
3913
232847
231422
2025-06-10T20:25:08Z
Brightt11
34669
dz, değiştirildi: mükafat → mükâfat, Mükafat → Mükâfat [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232847
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi
|kişi_adı=Al-Masjid_AL-Nabawi_Door.jpg
|resim_adı=Al-Masjid_AL-Nabawi_Door.jpg
|resim_başlığı=Mescid-i Nebevî'nin kapılarında yer alan "Allah'ın Elçisi Muhammed" yazısı (Medine, Suudi Arabistan)
|doğum_tarihi= y. 570
|doğum_yeri= [[Mekke]], Arabistan
|ölüm_tarihi=8 Haziran 632
|ölüm_yeri=[[w:Medine|Medine]], İslam Devleti
}}
'''Muhammed''', [[İslam]]'ın kurucusu olup İslam'da ve [[w:Bahailik|Bahailik]]te peygamber olduğu kabul edilen Arap siyasi ve dini liderdir. Müslümanlar tarafından, [[Allah]]'ın göndermiş olduğu peygamberlerin sonuncusu olduğuna inanılır. Bahailer ise onu peygamberlerden herhangi biri sayar. Sözlerine hadis denir.
== Sözleri ==
<center>
{| cellpadding="2" style="text-align:center; background:transparent;"
| [[Muhammed#A|A]]
| [[Muhammed#B|B]]
| [[Muhammed#C|C]]
| [[Muhammed#Ç|Ç]]
| [[Muhammed#D|D]]
| [[Muhammed#E|E]]
| [[Muhammed#F|F]]
| [[Muhammed#G|G]]
| [[Muhammed#H|H]]
| [[Muhammed#I|I]]
| [[Muhammed#İ|İ]]
| [[Muhammed#K|K]]
| [[Muhammed#M|M]]
| [[Muhammed#N|N]]
| [[Muhammed#O|O]]
| [[Muhammed#Ö|Ö]]
| [[Muhammed#P|P]]
| [[Muhammed#R|R]]
| [[Muhammed#S|S]]
| [[Muhammed#Ş|Ş]]
| [[Muhammed#T|T]]
| [[Muhammed#U|U]]
| [[Muhammed#Ü|Ü]]
| [[Muhammed#V|V]]
| [[Muhammed#Y|Y]]
| [[Muhammed#Z|Z]]
|}
</center>
=== A ===
* Acı da olsa doğruyu söyleyiniz.
*''Abdullah bin Abbas anlatıyor: Yahudiler, gök gürültüsünün ne olduğunu Muhammed'e sordular:''
:‘Bulutlara müvekkel olan melektir. Beraberinde ateşten kamçılar var. Bununla bulutları Allah'ın dilediği yere sevk eder,’ ''diye cevap verdi.''
:''Onlar tekrar sordular: ‘Ya şu işitilen ses, o nedir?’''
:‘Bu, bulutların istenen yere gitmeleri için onlara yapılan bir sevktir,’ ''dedi.''<ref>Tirmizî, Tefsir Ra'd, (3116).</ref>
*Abdest üzerine abdest, nur üzerine nurdur.<ref>Gazali, İhyau Ulumuddin</ref>
*Ağız tadını bozan ölümü çok hatırlayınız.<ref>Hâkim, 4/357</ref>
*Ahir zamanda pek az bulunan şey, güvenilecek kardeş ve helal yoldan kazanılan paradır.<ref>Camiüssağir, 1354</ref>
*Akıllı kişi nefsine hâkim olup ölümden sonrası için iş yapandır. Aciz ''[gücü yetmeyen]'' kişi ise nefsini arzularına tabi kılıp sonra da Allah'a karşı temennide bulunandır.<ref name="Tirmizi, Kıyamet, 25">Tirmizi, Kıyamet, 25</ref>
*Ali bedenimde baş gibidir.<ref>Muhibbüddin et-Taberi, Zeha'irül-ukbâ</ref>
*Alimlere uyunuz. Çünkü onlar, dünyanın kandilleri, ahiretin de lambalarıdır.<ref>Deylemî, Müsnedü'l-Firdevs</ref>
*Allah yolunda öldürülmem; bana bütün evlerde ve çadırda yaşayanların benim olmasından daha sevgilidir.<ref>Nesâî, Cihâd 30, (6, 33).</ref>
*Allah [[hüzün]]lü kalbi sever.<ref>Hâkim, el-Müstedrek, IV, 315; Ebû Nuaym, Hilyetü'l-Evliya, VI, 90</ref>
*Allah, Kitabı, Resulü, mü'minlerin yöneticileri ve tüm Müslümanlar için nasihattir.<ref>Müslim, İman, 95</ref>
*Allah sizin ne dış görünüşünüze ne de mallarınıza bakar. Ama o sizin kalplerinize ve işlerinize bakar.<ref>Müslim, Birr, 33; İbn Mâce, Zühd, 9; Ahmed b. Hanbel, 2/285, 539.</ref>
*Allah, ümmetimin kalplerindeki kötü arzu ve meyilleri, söz ve fiil haline çıkarmadıkları müddetçe affeder.<ref>Buhari, VII/59</ref>
*Allah'a isyan olan bir hususta kimseye hiçbir itaat yoktur. İtaat ancak marufta ''[iyilikte]'''dir.<ref>Buhari, Ahkâm, 4</ref>
[[Dosya:Cave Hira.jpg|küçükresim|sağ|150pik|Ana babalarınıza iyilik ediniz ki, çocuklarınız da size iyilikte bulunsun.]]
*Allah’a ve ahiret gününe imân eden kimse, komşusuna eziyet etmesin. Allah’a ve ahiret gününe imân eden misafirine ikramda bulunsun. Allah’a ve ahiret gününe imân eden kimse, ya hayır söylesin veya sussun.<ref>Buhârî, Edeb, 31, 85; Müslim, Îmân, 74, 75.</ref>
*Allah’ın rızası, anne ve babanın rızasındadır. Allah’ın öfkesi de anne babanın öfkesindedir.<ref>Tirmizî, Birr, 3.</ref>
*Allah'tan faydalı ilim isteyin ve fayda vermeyen ilimden Allah'a sığının.<ref>İbn Mace 2/1263 (3843)</ref>
* Amellerin en hayırlısı sevdiğini Allah için [[Sevgi|sevmek]] buğzettiğine de Allah için buğzetmektir.<ref>Ahmed bin Hanbel, Müsned, c. 4., s. 286</ref>
* Ana babalarınıza iyilik ediniz ki, çocuklarınız da size iyilikte bulunsun.<ref>Hâkim, IV, 170/7258</ref>
* Ana ve baba, cennete girmesine vesile olacak kapılardan birisidir. Bu kapıdan girme fırsatını kaybetmek ya da değerlendirmek artık senin arzuna kalmıştır.<ref>Tirmizi, Birr, 3</ref>
* At ey Saad! Anam babam sana feda olsun.<ref>İbni Sa'd, Tabakat: 3/139</ref>
**''Uhud Savaşı sırasında, Müslümanların en büyük okçularından [[Sa'd bin Ebi Vakkas|Saad bin Ebi Vakkas]]'a söyledikleri''
* Âdemoğlunun bir dere altını olsa ikincisini ister. Onun ağzını topraktan başka bir şey doldurmaz. Allah tövbe edenin tövbesini kabul eder.<ref>Buhari, Rikak, 10; Müslim, Zekat, 116-119</ref>
* Âhiret'e nazaran Dünya'nın değeri, ancak sizden birinizin parmağını denize daldırmasına benzer. Parmağı ile denizden aldığı suyu göz önüne getirsin.<ref>Müslim, Cennet, 55</ref>
* Akıllı kimse, nefsine hakim olan ve ölümden sonrası için çalışandır. Âciz kimse, nefsini hevasına tâbî kılan ve Allah’tan dileklerde bulunup duran (bunu yeterli gören)dir.<ref name="Tirmizi, Kıyamet, 25"/>
* Allah’a yemin ederim ki, Allah’ın bir kimseye senin sayende hidayet vermesi, senin için kırmızı develere malik olmaktan hayırlıdır.<ref>Buhari, 7/3468; Müslim, 2406/34</ref>
* Allah bütün işlerde yumuşaklığı sever.<ref>Buhari, İstitabe, 22, Edeb, 35; Müslim, Birr, 48, Selam, 10</ref>
* Allah erkeklere benzeyen kadınlara ve kadınlara benzeyen erkeklere lanet etsin.<ref>Ebu Davud, 4/355; Albânî, Sahihu'l-Cami', 5071</ref>
* Sizin en hayırlılarınız hayrı umulan, şerrinden emin olunan kimselerdir. En şerlileriniz hayrı umulmayan, şerrinden emin olunmayan kimselerdir.<ref>İbn Hibban, 2/285, 2/286; İbn Ebi Şeybe, Musannef, 7/91, no: 34430</ref>
* Allah Teala sizin kalıbınıza ve malınıza bakmaz, kalbinize ve amellerinize bakar.<ref>Müslim, Birr, 33; İbn Mâce, Zühd, 9; Ahmed bin Hanbel, 2/285, 539</ref>
* Allah’a amellerin en sevimlisi, az da olsa devamlı olanıdır.<ref>Buhari, İman, 32</ref>
* Allah-u Teâlâ zâlimi imhâl eder (bir müddet cezasını tehir eder), tâ ki gazabına uğrayınca onu kimse kurtaramaz.<ref>Buhari, Tefsiru sure (11); Müslim, Birr, 61</ref>
* Allah-u Teâlâ buyurdu ki: "Bir kimse benim velilerimden birine düşmanlık ederse, ona karşı harp ilan ederim. Hiçbir kulum, kendisine farz ettiğim şeylerden bence daha sevimli bir şeyle bana yakınlık kazanmamıştır. Nafile ibadetlerle durmadan bana takarrüb eder, nihayet onu severim ve onu sevince de işitir kulağı, görür gözü, tutar eli ve yürür ayağı olur, benden bir şey isterse elbette veririm, bana sığınırsa muhakkak korurum."<ref>Buhârî, Rikâk, 38</ref>
=== B ===
*[[Baba]] sevgisini koru. O sevgiyi kesip atarsan, Allah da senin mutluluk ışığını söndürür.
*Bana benzemekten en çok uzak olanınız, cimri, ağzı bozuk ve çirkin söz söyleyen kimsedir.
*Başkalarının kusurlarından bahsetmek istediğin vakit, kendi kusurlarını hatırla. o zaman başkalarının kusurlarıyla alakadar olmaya hakkın olmadığını hatırlarsın.
*Bela insanın diline bağlıdır. Bir kimse bir şeyi “yapmam” dedi mi, şeytan her işini bırakıp onu yaptırana kadar uğraşır.
*Ben [[terörizm|terör]]le muzaffer oldum.<ref>Sâhîh-i Buhârî, cilt 4, kitap 52, hadis numarası: 220; Ebu Hureyre'den rivayet edilen bu hadis için ayrıca bkz. [http://sunnah.com/bukhari/56/186 sunnah.com, binlerce sahih hadis içeren İslamî bir kaynak].</ref>
*Benden sonra erkeklere, kadınlardan daha zararlı fitne ve fesad (âmili) olarak hiçbir şey bırakmadım.<ref>Usâme İbn-i Zeyd'in rivayetine dayalı Buhâri'deki bu hadis için bkz. Sâhîh-i Buhârî Muhtasarı Tecrîd-i Sarih Tercemesi ve Şerhi, c. 11, s. 267, hadis numarası: 1795; ayrıca bkz. İlhan Arsel, Şeriat ve Kadın, Kaynak Yayınları, 20. Baskı Şubat 2014, s. 93</ref>
*Benî İsrâil'den bir kavim (mesh olunup) beşer tarihinden silindi. Bilinmez ki, o kavm ne (fenâlık) işlemiştir. Ben zannetmem ki, o ümmet fâreden başka bir şeye mesh ve tahvîl edilmiş (dönüştürülmüş) olsun. Çünkü fâre (içsin) diye (bir yere) deve sütü konulursa, onu içmez de koyun sütü konulursa onu içer...<ref>Buharî'nin Ebû Hüreyre'nin rivayetine dayalı olarak aktardığı bu hadis için bkz. Sâhîh-i Buhârî Muhtasarı Tecrîd-i Sarih Tercemesi ve Şerhi, c. 9, s. 68, hadis numarası: 1364; ayrıca bkz. İlhan Arsel, Şeriat'tan Kıssa'lar-1, Kaynak Yayınları, 2. Baskı Ağustos 1996, s. 279. Aynı hadisi Müslim, e's-Sahih, Kitabuz-Zuhd/61-62, hadis numarası: 2997'den aktaran Turan Dursun, Tabu Can Çekişiyor Din Bu 1, Kaynak Yayınları, 13. Baskı Mart 1994, s. 167</ref>
*Benim Ehl-i Beyt’imi kendi aranızda, vücuttaki baş ve baştaki iki göz gibi kabul edin. ''[Tabiatıyla]'' Baş, gözler olmadan yolunu bulamaz.
*Benim şeytanım kâfir idi. Lâkin Allah ona karşı bana yardım etti de (şeytanım) Müslim oldu.<ref>Müsned-i Bezzâr'da yer alan bu hadis için bkz. Sahîh-i Buhârî Muhtasarı Tecrîd-i Sarih Tercemesi ve Şerhi, c. 2, s. 247.</ref>
*Bildiği ile amel eden kişiye Allah bilmediği ilimlerin bilgisine varis kılar.
*Bilgisizler içinde bir bilgili, ölüler içinde bir diridir.
*Bilin ki, ümmetimin en kötüleri, kötülüklerinin korkusundan dolayı saygı gösterilen kimselerdir. Şerrinden korkularak saygı gösterilen kimse benden değildir.
*Bir anlık [[tefekkür]], bin yıl nafile ibadetten hayırlıdır.
*Bir baba, çocuğuna güzel [[terbiye]]den daha iyi miras bırakamaz.
*Bir erkek, yanında mahremi bulunmayan ''[yabancı]'' bir kadınla yalnız kalmasın.<ref>Buhâri, Cezâu's-Sayd 26, Cihâd 140, 181, Nikâh 111; Müslim, Hacc 424, (1341).</ref>
*Bir gün birisiyle [[dost]] olduğunuzda, yarın onun bir düşman olabileceğini unutmayın.
*Bir [[insan]]ın gerçek [[Zenginlik|zenginliği]], onun bu dünyada yaptığı [[iyilik]]leridir.
*Bir kadını aşağılatmak istiyorsan evine (evlendiğin kadının üstüne) başka bir kadını daha al.<ref>Buhârî, Kitabu'l Cami, s. 428, Kitabu'n-Nikâh, Bab 31'den aktaran İlhan Arsel, Şeriat ve Kadın, Kaynak Yayınları, 20. Baskı Şubat 2014, s. 356</ref>
*Bir kimse cennetlik olarak ölünce, büyük veya küçük, yaşı ne olursa olsun, otuz yaşında bir kimse olarak cennete girer ve artık bu yaş ebediyen değişmez. Cehennemlikler için de durum böyledir.<ref>Tirmizi, Cennet 23 (2565).</ref>
*Bir kimse karısını yatağına dâvet edip de (mazereti olmadığı halde) gelmez ve kocası da ona dargın olarak gecelerse, sabah oluncaya kadar melekler o kadına lânet ederler.<ref>Ebû Hüreyre'den rivayet edilen bu hadis için bkz. Riyâzü's-Salihîn, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, c. 1, s. 322-323, hadis numarası: 279.</ref>
*Bir Müslümana, bir başka Müslümanı korkutmak helâl olmaz!<ref>Ebû Davud, Edeb 93, (5004).</ref>
*Bir Müslümanın diktiği ağaçtan veya ektiği ekinden insan, hayvan ve kuşların yedikleri şeyler, o Müslüman için birer sadakadır.<ref>Buhârî, Edeb, 27; Müslim, Müsâkât, 7, 10.</ref>
*Bir saat sonra kıyamet kopacak olsa, elinize bir fidan almışsanız yine de onu dikiniz.
*Bir şey sattığında, satın aldığında ve alacağını istediğinde kolaylık gösteren kula Allah merhamet etsin.
*Birbirinize buğuz etmeyin, birbirinize haset etmeyin, birbirinize arka çevirmeyin; ey Allah’ın kulları, kardeş olun. Bir Müslümana, üç günden fazla kardeşi ile [[Dargınlık|dargın]] durması helâl olmaz.<ref>Buhârî, Edeb, 57, 58.</ref>
*Biriniz elinde bir fidan olduğu sırada kıyamet kopacak olsa, onu dikmeye gücü yeterse, diksin.
*Biriniz yemeğe davet edilince, oruçlu ise "Ben oruçluyum" desin.
*Birinizin yamalı bir elbise giymesi, kendisine güven duyulan bir görünüm vererek bedelini ödeyemeyeceği bir elbise alıp giymesinden daha iyidir.
*Bizi [[Aldatmak|aldatan]] bizden değildir.<ref>Müslim, Îmân, 164.</ref>
*Bizim orucumuzla Ehl-i Kitab'ın orucunu ayıran fark sahur yemeğidir.
*Bu sudan içiniz ve yüzünüze, göğsünüze dökünüz.
** ''"(Bir defa) Nebiyy-i Muhterem..., içinde su bulunan bir kab istedi. Ellerini, yüzünü kabın içinde yıkadıktan sonra içine (mübârek ağzından su) püskürdü... Sonra onlara: -'Bu sudan içiniz ve yüzünüze, göğsünüze dökünüz'- buyurdu."''<ref>Ebû Hüreyre'nin, Ebû Musa'dan rivayet ettiği bu hadis için bkz. Sahîh-i Buhârî Muhtasarı Tecrîd-i Sarih Tercemesi ve Şerhi, c. 1, s. 163, hadis numarası: 148.</ref>
*Buna karşılık sana, kıyamet günü, her biri yularlanmış yedi yüz deve vardır!<ref>Müslim, İmâret 132 (1892); Nesâî, Cihâd 46 (6, 49)</ref>
** ''Devesini Allah yoluna bağış olarak verdiğini söyleyen adama verdiği cevap.''
*Babalarınıza iyilik edin ki oğullarınız da size iyilik etsin.
*Bana itaat eden Allah'a itaat etmiş olur. Bana âsi olan da Allah'a âsî olmuş olur. Emire itaat eden bana itaat etmiş, Emir'e âsî olan bana da âsî olmuş olur.
*Başkalarını doğruluğa çağıran kimseye kendisine uyanların sevabı gibi sevap verilir. Bununla beraber onların sevabından da hiçbir şey eksilmez. Sapıklığa çağıran kimseye de ona uyanların günahı gibi günah verilir. Bununla beraber ona uyanların günahlarından hiçbir şey eksilmez.
*Beş günah vardır ki, keffâreti yoktur. Bunlar; Allâh'a şerîk koşmak, bigayri hakkın adam öldürmek, Mü'min'e bühtan ve iftira etmek, muharebe günü kaçmak ve yalan yere yemin ile hakkı iptal etmek.
*Beşikten mezara kadar ilim tahsil ediniz.
*Biat etmeyerek ölen kimse, cahiliyet zamanında ölmüş gibi olur. Müslim'in diğer bir rivayetinde; Cemaatten ayrılarak ölen kimse, cahiliyet zamanında ölmüş gibi olur.
*Binekli yürüyene, yürüyen durana, az olanlar çok olanlara, küçük büyüğe selâm verir.
*Bir adamın hayra sarf ettiği paranın en efdali, iyaline infak ettiği para ile Allah yolunda kullanacağı atı için verdiği ve bir de Allah rızası için (mücahit) arkadaşlarına sarf ettiği paradır.
*Bir baba, çocuğuna güzel terbiyeden daha iyi miras bırakamaz.
*Bir insanın gerçek zenginliği, onun bu dünyada yaptığı iyiliklerdir.
*Bir kul ki Allâh-u Teâlâ onun kalbinde beşere merhamet yaratmamıştır, haib ve hâsir olmuştur.
*Bir topluluk bir yere vardığında içlerinden birinin onlara selâm vermesi yeterli olur. Oturanlardan birisinin onlardan selâm alması yeterlidir.
*Biri Allah korkusundan ağlayan, diğeri Allah rızası için gece nöbet bekleyen iki gözü Cehennem ateşi yakmaz.
*Bu dünyada ya bir garip ya da yolcu ol.
*Büyüklerle oturunuz, âlimlere sorunuz. Hikmet ehli ile düşüp kalkınız.
=== C ===
[[Dosya:Cathedral of Nuestra Señora de la Soledad 00.JPG|küçükresim|sağ|200pik|Cebrail bana [[komşu]] hakkında o kadar çok tavsiyede bulundu ki, [[Tanrı|Allah]] komşuyu komşuya mirasçı kılacak zannettim.]]
* Cebrail bana [[komşu]] hakkında o kadar çok tavsiyede bulundu ki, Allah komşuyu komşuya mirasçı kılacak zannettim.<ref>Buhârî, Edeb, 28; Müslim, Birr, 140, 141.</ref>
* Cehenneme baktım. Çoğunun kadın olduğunu gördüm. Ne için böyledir dedim. Çok lânet ederler, kocalarına şükretmezler ve onlardan şikâyet ederler, dediler.<ref>İmam Gazâlî, Kimyâ-i Saâdet, Bedir Yayınevi, 2013, c. 1, s. 228.</ref>
* Cehennemde kâfirin dili, Uhud Dağı gibi büyük, derisinin kalınlığı ise, üç günlük yoldur...<ref>Müslim'in rivayeti olan bu hadis için bkz. Gazali, İhyau Ulumi'd-Din, Karaoğlu Yayıncılık, 1991, c. 4, s. 962'den aktaran İlhan Arsel, İslâma Göre Diğer Dinler, Kaynak Yayınları, 2. Baskı Mayıs 2005, s. 215</ref>
* Cehennemlikler derece derecedir. Bir kısmı vardır, ateş onları topuğuna kadar yakalar; bir kısmı vardır, dizlerine kadar yakalar; bir kısmı vardır, kemere kadar yakalar; bir kısmı vardır, köprücük kemiğine kadar yakalar.<ref>Müslim, Cennet 33 (2845).</ref>
* Cenâze tabuta konup da erkekler onu omuzları üzerine yüklendiği zaman, cenâze iyi bir kişi ise: 'Beni (gideceğim yere) ulaştırın, ulaştırın' der. Cenâze eğer fenâ bir kimse ise: 'Eyvah! Bu cenâzeyi nereye götürüyorsunuz?' der, onun sesini insanlardan başka her şey duyar; eğer insan bu sesi duysa idi, bayılıp düşerdi.<ref>Ebû Saîd Hudrî'nin rivayetine dayalı bu hadis için bkz. Riyâzü's-Sâlihîn, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, c. 1, s. 482, hadis numarası: 447; Sahîh-i Buhârî Muhtasarı Tecrîd-i Sarîh Tercemesi ve Şerhi, c. 4, s. 449, hadis numarası: 652.</ref>
* [[Cennet]] ''[nefse ağır geldiği için]'' hoşlanılmayan şeylerle, [[cehennem]] de şehvete hitap eden şeylerle kuşatılmıştır.
* [[Cennet]] [[Anne (aile)|anne]]lerin ayakları altındadır.
* Cennet ehlinin çocuğu olmaz, orada doğum yoktur.<ref>Tirmizi, Cennet 23 (2566).</ref>
* Cennet sermayesi "La ilahe illallah", nimetin sermayesi ise "Elhamdülillah"tır.
* Cennete giren hiç kimse dünyaya geri dönmek istemez, yeryüzünde olan her şey orada vardır. Ancak şehit böyle değil. O, mazhar olduğu ikramlar sebebiyle yeryüzüne dönüp on kere şehit olmayı temenni eder.<ref>Buhârî, Cihâd 5, 21</ref><ref>Müslim, İmâret 108, 109 (1877)</ref><ref>Tirmizi, Fedâilu'l-Cihâd 13 (1643).</ref>
* Cennete ne zengin cimri, ne de kaba merhametsiz girer.<ref>Ebû Davud, Edeb 8 (4801).</ref>
* Cennette hiçbir ağaç yoktur ki gövdesi, altından olmasın.<ref>Tirmizi, Cennet 1 (2527).</ref>
* Cennette bir çarşı vardır. Ancak orada ne alış, ne de satış vardır. Sadece erkek ve kadın sûretleri vardır. Erkek bunlardan bir suret arzu ederse o sûrete girer.<ref>Tirmizi, Cennet 15 (2553).</ref>
* Cennette Reyyân denilen bir kapı vardır. Oradan sadece oruçlular girer. [[Oruç]]lular girdiler mi artık kapanır, kimse oradan giremez.
* Cennette siyah gözlülerin (hurilerin) toplanma yerleri vardır. Orada, benzerini mahlukâtın hiç işitmediği güzel bir sesle şarkı okurlar.<ref>Tirmizi, Cennet 24 (2567).</ref>
* Cihad, kıyamet gününe kadar geçerli bir emirdir.
* Cihadın en faziletlisi zalim sultan katında hakkı söylemektir.
*Cahiller cesur olurlar.
*Cenab-ı Hakk'ın rızası aranan bir ilmi sırf Dünya metaına nail olmak için öğrenen bir kimse, Kıyamet Günü'nde Cennet'in kokusunu bile duymaz.
*Cennet, onun ayakları altındadır."
=== Ç ===
*Çocuğa, yedi yaşına varınca namazı emredin. On yaşına varınca, -eğer namaz kılmıyorsa- onu dövün.<ref>Ahmed bin Hanbel, III/404, hadis numarası: 15276; İbn Ebî Şeybe, I/304, hadis numarası: 3481; Ebû Davud, salât, 26, hadis numarası: 494; Tirmizi, salât, 182. (Ayrıca [http://www.milligazete.com.tr/haber/Yedi_yasina_geldiklerinde_cocuklariniza_namazi_emredin/179549#.VaU1sPntmkp bakınız])</ref>
*Çocuk doğuran siyah kadın, çocuk doğurmayan (beyaz) ve güzel kadından daha hayırlıdır.<ref name="Gazali 1991">İmam Gazali, İhyau Ulumi'd-Din, Karaoğlu Yayıncılık, 1991, c. 2, s. 1157</ref>
*Çocuk sağını solundan ayırmasını bildi mi ona namazı emredin.<ref>Ebû Davud, Salât 26 (497).</ref>
=== D ===
*'Daha vakti var, ilerde yaparım' demek, şeytanın müminlerin kalplerine bıraktığı bir vesvesedir.
*Din kardeşlerine gelen belaya sevinme. Sonra Allah ona afiyet, sana bela verir.
*Dolaşan her kadının yanında bir şeytan olur. Bir kimse güzel bir kadına rastlayınca, hemen evine gidip hanımı ile sohbet etmelidir. Çünkü, bu meselede bütün kadınlar aynıdır.<ref>İmam Gazâlî, Kimyâ-i Saâdet, Bedir Yayınevi, 2013, c. 1, s. 215.</ref>
*[[Dostluk]]ta da düşmanlıkta da aşırıya kaçmayın.
*Dört şey peygamberin sünnetlerindendir: Utanmak, güzel koku sürünmek, misvak kullanmak ve evlenmek.
*Dua da bir ibadettir.<ref>Müsned, IV, 267 271, 276; Edebü'l-Müfred, 249 Sünen (Tirmizi), V, 211, 375; Müstedrek I, 349</ref>
*Dul ve fakirlere yardım eden kimse, Allah yolunda cihad eden veya gündüzleri ''[nafile ç.n.]'' oruç tutup, gecelerini ''[nafile]'' ibadetle geçiren kimse gibidir.<ref>Buhârî, Nafakât, 1; Müslim, Zühd, 41; Tirmizî, Birr, 44; Nesâî, Zekât, 78.</ref>
*Dünyada bir kadın kocasına eziyet ederse, o erkeğin hûrîlerden olan zevcesi o kadına hitâbederek:
: - 'Allah canını alsın; bu adama eziyet etme. O, dünyada senin yanında bir misafirdir; yakında senden ayrılıp bize kavuşacak', diyerek muâheze eder.<ref>Muâz b. Cebel'den rivayet edilen bu hadis için bkz. Riyâzü's-Salihîn, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, c. 1, s. 326, hadis numarası: 285.</ref>
*Dünya tatlı ve manzarası câziptir. Allah sizi dünyada başkalarına halef kılacak ve nasıl muâmele edeceğinize bakacaktır. Binâenaleyh dünyadan korkunuz ve kadınlardan korununuz.
*Dünyada iki yüzlü olanlar, Kıyamet Günü ateşten iki yüzlü olarak gelirler.
*Dünyanızı ıslah ediniz. Yarın ölecekmiş gibi de Ahiret için çalışınız.
*Düşmanlarınızın en kuvvetlisi içinizdedir.
=== E ===
*Eğer Allah seni cennete koyarsa, orada canının her çektiği, gözünün her hoşlandığı şey bulunacaktır.<ref>Tirmizi, Cennet 11 (2546).</ref>
*Ekmeğe saygı gösterin. Çünkü Allah onu değerli kılmıştır. Kim ekmeğe değer verirse, Allah da ona değer verir.
*Eller üç kısımdır: Alan el, veren el ve tutan el. Bunların en iyisi ise veren eldir.
*Emirleriniz hayırlılarınız, zenginleriniz hoşgörülüleriniz, işleriniz aranızda danışmayla olduğunda yerin üstü sizin için yerin altından daha hayırlıdır. Ama emirleriniz şerlileriniz, zenginleriniz cimrileriniz, işleriniz kadınlarınızın elinde olduğunda yerin altı sizin için yerin üstünden daha hayırlıdır.
*En büyük düşmanın, iki kaburga kemiğinin arasında olan düşmandır.
*En büyük hıyanet, seni doğru kabul eden Müslüman kardeşine yalan söylemendir.
*En hayırlı erkek, eşine en [[iyi]] davranandır.
*En hayırlınız [[Kur'an]]'ı öğrenen ve öğreteninizdir.
*En mükemmel [[insan]], başkalarına en çok yararı dokunan insandır.
*En üstün ibadet, sıkıntı anında sabırla kurtulmayı beklemektir.
*Erdemin en büyüğü, seninle ilişkilerini kesene iyilik etmen, senden esirgeyene vermen, sana kötülük edeni bağışlayıp, dost elini uzatmandır.
*Erkek hanımına, hanım da beyine sevgiyle baktıklarında, Cenab-ı Hak da onlara rahmetle bakar. Şayet erkek, hanımının ellerini ellerine alırsa, her ikisinin de, günahları parmaklarının arasından dökülür gider.
*Erkek, kadının üzerine hayvan gibi atılmamalı, önce oynamalı, öpüşmelidir.<ref>İmam Gazali, Kimyâ-i Saâdet, Bedir Yayınevi, 2013, c. 1, s. 226.</ref>
*Erkeklerle güzel sesle konuşmayınız.<ref>İmam Gazali, Kimyâ-i Saâdet, Bedir Yayınevi, 2013, s. 424.</ref>
*Esnemek şeytandandır. Sizden biriniz esneyeceği zaman gücü yettiği kadar onu karşılasın. Çünkü sizin biriniz (esnerken mübâlâğa ederek) 'haaa' deyince şeytan sevincinden güler...<ref>Ebû Hüreyre'den rivayet edilen bu hadis için bkz. Buhârî Muhtasarı Tecrîd-i Sarîh Tercemesi ve Şerhi, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, c. 9, s. 58, hadis numarası: 1357.</ref>
*Evin bir köşesinde serili olan bir hasır, doğum yapmayan kadından daha hayırlıdır.<ref>İmam Gazali, İhyau Ulumi'd-Din, Karaoğlu Yayıncılık, 1991, c. 2, s. 1156</ref>
*Evlat kokusu cennet kokusudur.
*Evlerinizin hayırlısı, içinde ikrama mazhar olan yetimin bulunduğu evdir.
*Ey Ebu Zerr, biliyor musun, bu Güneş nereye gidiyor? Arşın altına secde yapmaya gider, bu maksatla izin ister, kendisine izin verilir. Secde edip kabul edilmeyeceği, izin isteyip izin verilmeyeceği zamanın (kıyametin) gelmesi yakındır. O vakit kendisine: 'Geldiğin yere dön!' denir. Böylece battığı yerden doğar. Bu durumu Cenab-ı Hakk'ın şu sözü haber vermektedir: 'Güneş, duracağı zamana doğru yürüyüp gitmektedir. Bu aziz ve alîm olan Allah'ın takdiridir.'<ref>Buhari, 9/1321</ref>
*Ey maymun evladı (Yahudiler), Tanrı sizi zelil edip size azabını indirmedi mi?<ref>İlhan Arsel, İslâma Göre Diğer Dinler, Kaynak Yayınları, 2. Baskı Mayıs 2005, s. 10</ref>
*Ey Tanrım, beni miskin yaşat ve miskin öldür...<ref>İmam Gazali, İhyau Ulumi'd-Din, 1975, c. 4, s. 357'den aktaran İlhan Arsel, Şeriat, İnsan ve Akıl, Kaynak Yayınları, 1. Baskı Haziran 2005, s. 173.</ref>
*Eğer biriniz hoşlanmadığı bir rüya görürse hemen kalkıp namaz kılsın ve o rüyayı kimseye anlatmasın.
*Evlâdım! Evine girince selâm ver ki, selâmın hem sana, hem de aile halkına bir bereket olsun.
*Evlat kokusu, Cennet kokusudur.
*Ey insanlar! Allah’a tövbe ve istiğfar ediniz! Ben günde yüz kere tövbe ediyorum.
=== F ===
* Fakirler, Cennet'e, zenginlerden beş yüz yıl önce girerler.<ref>Ebû Hüreyre'nin rivayetine dayalı bu hadis için bkz. Riyâzü's-Sâlihîn, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, c. 1, s. 515, hadis numarası: 489.</ref>
* Fitne döneminde ibadete sarılmak, bana hicret etmek gibidir.
* Fiyatça yüksek olanı ve efendisinin nazarında en nefis olanıdır!<ref>Muvatta, Itk 15 (2, 779); Buhari, Itk 2; Müslim, İman 136 (84)</ref>
**''"Hangi köleyi azat etmek daha yararlıdır?" sorusuna cevabı.''
* Fuhuş yeryüzünde yaygınlaşınca yer sarsıntıları (depremler) olur. İdareciler halka zulüm ve haksızlık yaptıklarında yağmurlar kesilir ''[Kuraklık ve kıtlık başlar]''. İslam toplumunda yaşayan gayrimüslimlere verilen sözler yerine getirilmediğinde de düşman, Müslümanlara galip gelir.
*Farz ibadetlerinden sonra Allâh yanında amellerin en sevgilisi (rızâsına muvâfık olanı), Müslümanın kalbine sevinç koymaktır.
=== G ===
[[Dosya:Atauriques.jpg|küçükresim|sağ|240pik|Güzel [[ahlak]], dostluğu sağlamlaştırır.]]
*Gece karanlığı olmaya başladığı zaman; çocuklarınızın dışarıda bulunmalarına engel olun. Çünkü o sırada şeytanlar çevreye yayılıp dolaşırlar...<ref>Cabir'den aktarılan bu hadis için bkz. Turan Dursun, Kutsal Kitapların Kaynakları-3, Kaynak Yayınları, 5. Baskı Mayıs 2000, s. 54.</ref>
*Gece şu taraftan ''[doğudan]'' gelince, gündüz de şu taraftan ''[batıdan]'' gidince, güneş de batınca oruçlu orucunu açmıştır.
*Gerçek Müslüman, odur ki Müslümanlar kendisinin elinden ve dilinden emindir. Gerçek muhacir ''[göç eden e.n.]'' ise Allah'ın yasaklarını terk eden kimsedir.
*Gerçek pehlivan öfkelendiği zaman nefsine hâkim olabilen kimsedir.<ref>Müslim, Birr 106 (2608)</ref><ref>Ebu Davud, Edeb 3 (4779).</ref>
*Görmediği halde, vaat edilen cennet için, peşin olan şehveti terk eden kimseye ne mutlu.
*Gözlerinizi haramdan sakının.
*Güler yüzlülük [[kin]]i giderir.
*Gülerek günah işleyen ağlayarak cehenneme girer.
*Gümüşten iki cennet vardır. Kapları ve içinde bulunan diğer şeyleri de gümüştendir. Altından iki cennet vardır, kapları ve içlerinde bulunan diğer eşyaları da hep altındandır. Adn cennetinde, cennetliklerle Rablerini görmeleri arasında Allah'ın vechindeki rıdâu'l-kibriyadan ''[büyüklük perdesinden]'' başka bir şey yoktur.<ref>Buhari, Tefsir, Rahman 1, 2,</ref><ref>Bedu'l-Halk 8, Tevhid 24</ref><ref>Müslim, İman 180 (296)</ref><ref>Tirmizi, Cennet 3 (2530).</ref>
*Güneş ile Ay kıyamet gününde (ziyaları sönüp birbiri içine) dürülürler.<ref>Buhari, hadis numarası: 1322</ref>
*Güzel [[ahlak]], dostluğu sağlamlaştırır.
*Güzel söz sadakadır.<ref>Buhari, Edeb 34, VII, 79</ref>
*Gece ile gündüz müsavi olduğu veya Âhir Zaman yaklaştığı vakitte mü’minin rüyası ekseriye doğru olur. Mü’minin rüyası nübüvvetin kırk altıda bir cüz’üdür. Müslim'in diğer bir rivayetinde: Sizden hanginiz en doğru sözlü ise onun rüyası da en doğrudur.
*Gizli ve âşikâr her işinde Allah'tan korkmayı tavsiye ederim.
*Güçlü kimse insanları güreşte yenen değil, belki hiddet anında kendini zapt eden, iradesine sahip olan adamdır.
*Günahlara tevbe eden, günah işlemeyen gibidir. Günahlara tevbe ve istiğfar edip o günaha devam eden, Rabbi ile istihza (alay) eden gibidir.
=== H ===
*Hacamat ettiren de, hacamat eden de orucunu açmıştır.
*Hangi köle kaçarsa, bilsin ki ondan zimmet ''[garanti]'' kalkmıştır, dönünceye kadar namazı kabul edilmez.<ref>Müslim, İman 122-124 (68, 69, 70); Ebu Davud, Hudud 1 (4360); Nesai, Tahrimu'd-Dem 12 (7, 102).</ref>
*Haksızlıkla bir makama ulaşan kimse, haddini aşmış sayılır.<ref>Tirmizî, İlm, 14.</ref>
*Haramın her türlüsünden çekinin.
*[[Haset]], ateş nasıl odunu yer yutarsa iyilikleri yer yutar, mahveder.
*[[Haset]]ten kaçının. Çünkü o, ateşin odunu yakıp tükettiği gibi bütün hayırları yer tüketir.<ref>Ebû Davud, Edeb 52, 4903.</ref>
*[[İyilik|Hayra]] vesile olan, [[İyilik|hayrı]] yapan gibidir.
*Her duyduğunu söylemesi, kişiye günah olarak yeter.
*Her insan hata eder. Hata işleyenlerin en hayırlıları tevbe edenlerdir.<ref>Tirmizî, Kıyâme, 49; İbn Mâce, Zühd, 30.</ref>
*Her kim mescide cemaatle namaz kılmak için gelirse, her gelişi için Allah ona cennette özel bir mükâfat hazırlar.<ref>Buhari, Ezan 1/161</ref>
*Her sarhoşluk veren şey ''[dinde yasaklanan içki olan]'' hamr grubundandır ve sarhoşluk veren her şey haramdır.<ref>Müslim, Eşribe,73 (l, 1587)</ref>
*Her şeyin bir yolu vardır. Cennetin yolu da [[ilim]]dir.
*Herhangi biriniz [[rüya]] görmezse üzülmesin. Çünkü [[İlim|ilmin]] derinliklerine dalan kimse, [[rüya]] görme özelliğini kaybeder.
*Hiç şüphe yok ki doğruluk iyiliğe götürür. İyilik de cennete götürür. Kişi doğru söyleye söyleye Allah katında sıddîk ''[doğru sözlü]'' diye yazılır. Yalancılık kötüye götürür. Kötülük de cehenneme götürür. Kişi yalan söyleye söyleye Allah katında kezzâb ''[çok yalancı]'' diye yazılır.<ref>Buhârî, Edeb, 69; Müslim, Birr, 103, 104.</ref>
*Hiç unutulmayacak yüz anne yüzüdür.
*Hiçbir baba, çocuğuna, güzel terbiyeden daha üstün bir hediye veremez.<ref>Tirmizî, Birr, 33.</ref>
*Hiçbir farz namazı kasten terk etme. Kim namazı kasten terk ederse, İlahi koruma ve teminattan mahrum kalır.
*Hiçbir Müslüman yoktur ki, Allah’a dua etsin de, Allah duasına şu 3 halden biri ile cevap vermesin: Kişi dua ettiğinde, Allah, onun karşılığını dünyada acilen ''[peşin]'' verir. Duanın karşılığını ahirete erteler. Yaptığı dua kadar, o kuldan bir dert ve sıkıntıyı giderir. Bu sözü işitince sahabeler sevinç içinde: Öyleyse, bizler çok dua ederiz, dediler. Allah Resulü de şu açıklamayı yaptı: Allah’ın kabul etmesi, sizin duanızdan daha çoktur.
*Hiçbiriniz kendisi için istediğini kardeşi için istemedikçe ''[gerçekten]'' iman etmiş olamaz.<ref>Buhârî, Îmân, 7; Müslim, Îmân, 71.</ref>
*Hiçbir mümin diğer bir mümine, onun hidayetini artıran ve onu helak olmaktan koruyan faydalı sözden daha değerli bir hediye vermemiştir.<ref>Muhammed Lütfi es-Sabah, Beyrut 1986 s. 362.</ref>
*Hilâli görünceye kadar oruç tutmayın, yine ''[müteakip]'' hilâli görünceye kadar da yemeyin. Bulut araya girerse ayı takdir edin.
*Horoz sesini işittiğinizde, hemen Tanrı'nın iyiliğinden isteyin. Çünkü öttüğüne göre melek görmüştür. Eşek anırdığı zaman da, şeytanın kötülüğünden Tanrı'ya sığının! Çünkü eşek, şeytanı görmüştür de; onun için anırmıştır.<ref>Turan Dursun, Kutsal Kitapların Kaynakları-3, Kaynak Yayınları, 5. Baskı Mayıs 2000, s. 54.</ref>
*Haset, ateş nasıl odunu yer yutarsa iyilikleri yer yutar, mahveder.
*Hayır, büyüklerinizle beraberdir.
*Hepiniz çoban ve muhafızsınız, maiyetinizde bulunanların hukukundan mesulsünüz. İş başındakilerde muhafızdır, memurlarından mesuldür. Erkek, ailesi efradının çobanıdır ve onlardan mesuldür. Kadın da kocasının evinde bir muhafızdır, o da ondan mesuldür. Hülasa hepiniz muhafızsınız ve maiyetinizdekilerden mesulsünüz.
*Her duyduğu şeyi söylemesi kişiye günah olarak yeter.
*Her kim ilim tahsili için bir yola sülûk ederse bu yüzden Allah-u Teâla, ona Cennet'e gidecek yolu kolaylaştırır.
*Herhangi bir cemaat Allah’ı zikir için toplanırlarsa muhakkak melekler onları kuşatır, onları rahmet kaplar ve onlar üzerine sükunet ve vakar iner. Cenabı Hakk da onları katında bulunan meleklere medhü sena eder.
*Herhangi bir kimse,bir şahsı içlerinde bu şahıstan daha ehil kimse bulunduğunu bildiği halde , on kişi üzerinde âmir tayin ederse, Allah ve Resûlullah'a ve Müslümanlara hıyanet etmiş olur.
*Hiç kimse öfkeli olduğu iki kişi arasında hükmetmesin.
*Hükümdar, Allâh'ın adl ve emânının yerde gölgesidir.
=== H ===
* [[Irkçılık|Irkçılığa]] çağıran bizden ''[Müslümanlardan]'' değildir. Irkçılık için savaşan bizden değildir. Irkçılık üzere ölen de bizden değildir.
=== İ ===
[[Dosya:Isfahan 1210959 nevit.jpg|küçükresim|sağ|200pik|[[İnsan]]lara [[merhamet]] etmeyene [[Tanrı|Allah]] merhamet etmez.]]
*İçinizde ehl-i beytimin durumu, Nuh peygamberin gemisine benzer. O gemiye binen kurtulur, binmeyen helâk olur.
*İçinizden her kim mescide tükürüp (balgam çıkaracak olursa) tükürüğünü bir müminin tenine veya libâsına dokunup eza vermemek için yok etsin.<ref>Müsned-i Ahmed'de yer alan ve Sa'd İbn-i Vakkâs'ın rivayetine dayalı bu hadis için bkz. Sahîh-i Buhârî Muhtasarı Tecrîd-i Sarih Tercemesi ve Şerhi, c. 2, s. 355-356; ayrıca bkz. İlhan Arsel, Muhammed'e Göre "Muhammed", Kaynak Yayınları, 1. Baskı Kasım 2000, s. 108</ref>
*İki göz vardır ki, cehennem ateşi onlara dokunmaz: Allah korkusundan ağlayan göz, bir de gecesini Allah yolunda, nöbet tutarak geçiren göz.<ref>Tirmizî, Fedâilü’l-Cihâd, 12.</ref>
*İki bayram ayı eksilmezler: Bunlar Ramazan ve Zü'l-Hicce aylarıdır.
*İki günü bir olan bizden değildir.
*İki Müslüman birbirine kılıç çektiği zaman, öldüren de, ölen de cehennemdedir.
*İki sesi Allah sevmez: Musibete uğradığında feryat etmeyi ve nimete kavuştuğunda saz çalmayı.
*[[İlim]] bir hazinedir; anahtarı sormaktır. Allah size rahmet etsin, sorun; çünkü sormakla dört kimse mükâfat alır: Soran, cevap veren, dinleyen ve onları seven.
*İlim öğrenmek erkek kadın tüm Müslümanlara farzdır.
*İlim öğrenmek için yola çıkan kimse dönünceye kadar Allah yolundadır.<ref>Tirmizi, İlim 2, 2649</ref>
*İmamdan evvel başını (secdeden) kaldıran her hanginiz, acaba şundan korkmaz mı ki, (Tanrı) başını eşek başına, yâhud sûretini, eşek sûretine çevirsin.<ref>Ebû Hüreyre'nin rivayetine dayalı bu hadis için bkz. Sahîh-i Buhârî Muhtasarı Tecrîd-i Sarîh Tercemesi ve Şerhi, c. 2, s. 665, hadis numarası: 400.</ref>
*İman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olamazsınız.<ref>Müslim, Îmân, 93; Tirmizî, Sıfâtu’l-Kıyâme, 56.</ref>
*İman, yetmiş küsur derecedir. En üstünü Lâ ilâhe illallah ''[Allah’tan başka tanrı yoktur]'' sözüdür, en düşük derecesi de rahatsız edici bir şeyi yoldan kaldırmaktır. Haya da imandandır.<ref>Buhârî, Îmân, 3; Müslim, Îmân, 57, 58.</ref>
*İman, yetmiş küsur şubedir ve [[utanmak|utanma]] imandan bir şubedir" buyurmuştur.<ref>Müslim, İman, 57 (l, 63)</ref>
*İman ikiye ayrılır; yarısı sabır ve yarısı da şükürdür.
*İmanı en üstün olanınız, en güzel ahlaklı olanınızdır.
*İnsan oğlu ihtiyarladıkça ondaki iki haslet gençleşir: İhtiras (aç gözlülük) ve arzu.
*İnsanda bir organ vardır. Eğer o sağlıklı ise bütün vücut sağlıklı olur; eğer o bozulursa bütün vücut bozulur. Dikkat edin! O, kalptir.<ref>Buhârî, Îmân, 39; Müslim, Müsâkât, 107.</ref>
[[Dosya:Domeoftherock1.jpg|küçükresim|sağ|150pik|İman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olamazsınız.]]
*''[İnsanı]'' Helâk eden şu yedi şeyden kaçının. Onlar nelerdir ya Resulullah dediler. Bunun üzerine: Allah’a şirk koşmak, sihir, Allah’ın haram kıldığı cana kıymak, faiz yemek, yetim malı yemek, savaştan kaçmak, suçsuz ve namuslu mümin kadınlara iftirada bulunmak buyurdu.<ref>Buhârî, Vasâyâ, 23, Tıbb, 48; Müslim, Îmân, 144.</ref>
*İnsanoğlu Allah'a karşı kurban gününde kurban kesmekten daha sevimli bir iş yapmamıştır.
*İnsanlar arasında ara bozma niyeti ile laf götürüp getirmek, insanlara hakaret etmek ve sövmek, kendi ırkını üstün görüp başka milletleri aşağı görmek... İşte bu 3 davranış, cehennemdedir. Bunlar, bir mü’minin ahlakında yer alamaz.
*İnsanlar "inandık" demekle, imtihandan geçirilmeden bırakılacaklarını mı sandılar?
*İnsanlar üzerine öyle bir zaman gelecek ki, onlar arasında dini konusunda(yapılan saldırılara) sabırla karşı koyan, kor parçasını avuçlayan gibi olacak.
*İnsanlar babalarından çok zamanlarına benzerler.
*İnsanlara [[akıl]]ları ölçüsünde söz söyleyiniz.
*İnsanlara layık oldukları değeri verin.
*[[İnsan]]lara [[merhamet]] etmeyene [[Tanrı|Allah]] merhamet etmez.<ref>Müslim, Fedâil, 66; Tirmizî, Birr, 16.</ref>
*İnsanlara verilenlerin en hayırlısı güzel [[ahlak]]tır.
*İnsanları inandıklarından vazgeçirmek, onları bir şeye inandırmaktan daha zordur.
*İnsanların en hayırlısı, ahlakı en güzel olanıdır.
*İnsanların peygamberlerden öğrenegeldikleri sözlerden biri de 'Utanmadıktan sonra dilediğini yap!' sözüdür.<ref>Buhârî, Enbiyâ, 54; EbuDâvûd, Edeb, 6.</ref>
*İslâm, güzel [[ahlâk]]tır.<ref>Kenzü’l-Ummâl, 3/17, HadisNo: 5225.</ref>
*İslam cemaatinden bir karış da olsa ayrılan, boynundan İslam bağını çözmüş demektir.
*İslam'ın dışında bir millet üzerine yemin eden, söylediği gibidir.
*İslam'ın düğmeleri düğme düğme çözülecek. Her düğme çözüldükçe insanlar onu takip eden düğmeyi çözmeye teşebbüs edecekler. Bu çözülen düğmelerin ilki idari konular, sonuncusu da namazdır.
*İşler ehil olmayana verildiğinde kıyameti bekleyin.
*İşçiye ücretini teri kurumadan veriniz.<ref>İbn Mâce, Ruhûn, 4.</ref>
*İyilik yap ehli olana da, olmayana da, ehline isabet ederse yerini bulur. etmez ise ehli sen olursun.
*İhtiyara, sırf yaşından dolayı hürmet eden hiç kimse yoktur ki, Allah da ona yaşlandığında saygı gösterecek birini ihsan etmesin.
*İki kimse gıbta edilmeye şayandır. Birisi Kur’an öğrenmiş olup onunla gece gündüz meşgul ve muktezasıyla amil olandır. Diğeri de Allah’ın kendisine mal ihsan ettiği kimsedir ki gece gündüz o malı Allah yoluna sarf eder.
*İki müslüman birbirleriyle karşılaşıp da el sıkışırsa, ayrılmazdan evvel günahları bağışlanır.
*İki nimet vardır ki,insanların çoğu o nîmetlerin kadrini bilmiyorlar da aldanıyorlar. Bunlar sağlık ve boş vakittir
*İlim öğrenmek her Müslüman için farzdır. İlim öğrenen kişiye, denizdeki balıklara kadar her şey istiğfar eder.
*İlmin kaldırılıp bilgisizliğin geçerli sayılması şarap (ve alkollü içkilerin ) içilmesi, zinanın açıktan yapılması kıyamet alametlerindendir.
*İlminden faydalanılan bir alim, bin Abid’den daha hayırlıdır.
*İman yetmiş küsür şubedir. Haya da imandan bir şubedir.
*İmanın efdali, nerede olursan ol, Allah’ın seninle olduğunu bilmendir.
*İnsan dilinin altında gizlidir.
*İnsan öldüğü zaman üç şey hariç ameli kesilir: Sadaka-i cariye, faydalanılan ilim, salih evlat.
*İnsanların en âcizi duada âciz olan, insanların en cimrisi de selâm vermekte cimri olandır.
*İnsanların en hayırlısı, ahlakı en güzel olanıdır.
*İş, ehlinin gayrına verildiği zaman kıyameti bekle.
=== İ ===
[[Dosya:Molnár Ábrahám kiköltözése 1850.jpg|küçükresim|sağ|200pik|Kendisinde ruh olan hiçbir canlıyı hedef ittihaz etmeyin.]]
* [[Kader]]e iman, Allah’ın birliği ''[tevhid ç.n.]'' inancı ile irtibatlıdır.
* Kadın, ocak başında olsa dahi erkeğinin dâvetine icâbet etsin.<ref>Ebû Alî Talk b. Alî'den rivayet edilen bu hadis için bkz. Riyâzü's-Salihîn, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, c. 1, s. 325, hadis numarası: 282.</ref>
* Kadınlar insanın karşısına şeytan gibi çıkarlar... Size doğru bir kadının geldiğini gördüğünüz zaman bilesiniz ki size yaklaşan bir şeytandır.
* Kalbinden tam bir sadakatle Allah'tan başka ilah olmadığına ve Muhammed'in de Allah'ın resûlü olduğuna şehadet eden bir kimseyi Allah, [[cehennem]] ateşine haram kılar.
* Kardeşini bir günahından dolayı ayıplayan kişi, günahı işlemedikçe ölmez.
* Kavimler layık oldukları şekilde yönetilirler.
* Kendisinde ruh olan hiçbir canlıyı ''[atışlarınıza]'' hedef ittihaz etmeyin.<ref>Müslim, Sayd 58 (1957)</ref><ref>Tirmizi, Sayd 1 (1475)</ref><ref>Nesâî, Dahâya 41 (7, 238, 239).</ref>
* Kendisini fakir gösteren kimse, fakirleşir.
* Kıyamet günü cehennem, yetmiş bin yuları olduğu halde getirilir. Her yularında, onu çeken yetmiş bin melek vardır.<ref>Müslim, Cennet 29 (2842)</ref><ref>Tirmizi, Cehennem 1 (2576).</ref>
* Kıyamet günü kâfir, dilini siccine doğru çekerken, insanlar onu ayaklarının altında çiğnerler.<ref>İmam Gazali, İhyau Ulumi'd-Din, Karaoğlu Yayıncılık, 1991, c. 4, s. 962'den aktaran İlhan Arsel, Şeriat ve Kadın, Kaynak Yayınları, 20. Baskı Şubat 2014, s. 214</ref>
* Kıyamet gününde Allah, kullarından birini çağırır, huzurunda durdurarak malının hesabını sorduğu gibi, makamının da hesabını sorar.
* Kıyamet gününde bilginlerin mürekkebi şehitlerin kanıyla tartılır.
* Kıyamete yakın Müslümanlar içinde en az bulunacak şey; helal para ile kendisine güvenilecek arkadaştır.
* Kim Allah’ı gazaplandırmakla bir güç sahibini hoşnut ederse, Allah’ın dininden çıkmış olur.
* Kim Allah yolunda bir gün oruç tutsa, Allah onunla ateş arasına, genişliği sema ile arz arasını tutan bir hendek kılar.
* Kim Allah ile kendisinin arasını düzeltir, güzel yaparsa; Allah da onun, insanlarla arasını düzeltir, güzel yapar. Kim iç dünyasını ''[kalbini, niyetini]'' düzeltirse, Allah da onun dışını ''[davranışlarını]'' düzeltir.
* Kim Allah yolunda bir askerin teçhizatını temin ederse bizzat gaza yapmış olur. Kim, gazaya çıkan bir askerin geride kalan ailesine hayırlı himayede bulunursa gaza yapmış olur.<ref>Buharî, Cihâd 38</ref><ref>Müslim, Emâret 135, 136 (1899)</ref><ref>Ebû Davud, Cihâd 21 (2509)</ref><ref>Tirmizî, Fedâilu'l-Cihâd 6 (1628)</ref><ref>Nesâî, Cihâd 44 (6, 46).</ref>
* Kim benim sünnetimi diriltirse ''[ihya ederse ve yaşamında tatbik ederse]'' beni sevmiş olur. Beni seven de benimle beraber cennettedir.
* Kim bir [[iyilik|hayır]]lı işi yapmaya yönelirse, onu yapan kadar mükâfat alır.
* Kim bir namaz unutacak olursa hatırlayınca derhal kılsın. Unutulan namazın bundan başka kefareti yoktur.<ref>Buhârî, Mevakîtu's-Salât 37</ref><ref>Müslim, Mesâcid 314 (684)</ref><ref>Tirmizî, Salât 131 (178)</ref><ref>Ebu Dâvud, Salât 11 (442)</ref><ref>Nesâî, Mevâkît 52, 53 (2, 293, 294).</ref>
* Kim -din- kardeşinin ırz ve namusunu onu gıybet edene karşı savunursa, Allah da kıyamet günü o kimseyi cehennemden korur.<ref>Tirmizî, Birr 20, IV, 327</ref>
* Kim bir kavme benzemeye çalışırsa, o onlardandır.
* Kim bir [[oruç]]luya iftar ettirirse, kendisine onun sevabı kadar sevap yazılır. Üstelik bu sebeple [[oruç]]lunun sevabından hiçbir eksilme olmaz.
* Kim bir kavme misafir olursa, onlar müsaade etmedikçe ''[nafile ç.n.]'' oruç tutmasın.
* Kim bir mü'mini kasten öldürürse, cezası, içinde ebediyen kalacağı cehennemdir.
* Kim gaza yapmadan ve içinde gaza yapma isteğini konuşturmadan ölürse, münafıklıktan bir çeşit üzere olur.
* Kim orucu fecirden önce niyetlemezse ''[kesin kılmazsa]'' onun orucu yoktur.
* Kim oruçlu olduğu halde unutur ve yerse veya içerse orucunu tamamlasın. Çünkü ona Allah yedirip içirmiştir.
* Kim Kadir Gecesi'nde inanarak, ihlas ile o geceyi ibadetle geçirirse, geçmiş günahları bağışlanır.
* Kim kendiliğinden kusacak olursa, üzerine kaza gerekmez. Kim de isteyerek kusarsa orucunu kaza etsin.
* Kim kölesi ile yüz okiyye üzerinden mükâtebe yapsa da, kölesi, bunun on okiyyesi hariç hepsini ödese, yine de köledir.<ref>Ebû Davud, Itk 1 (3927)</ref><ref>Tirmizi, Büyu' 35 (1260)</ref><ref>İbnu Mace, Itk 3 (2519).</ref>
* Kim kötü ve çirkin bir iş görürse onu eliyle düzeltsin; eğer buna gücü yetmiyorsa diliyle düzeltsin; buna da gücü yetmezse, kalben karşı koysun. Bu da imanın en zayıf derecesidir.<ref>Müslim, Îmân, 78</ref><ref>Ebû Dâvûd, Salât, 248.</ref>
* Kim mahlûkun rızasını, Halıkın gazabıyla kazanmaya çalışırsa, Allahu Teala o mahluku ona musallat eder.
* Kim malı olan bir köle azat ederse, kölenin malı kendisinin olur, yeter ki efendisi bu hususta bir şart koşmamış olsun.<ref>Ebû Davud, Itk 11 (3962)</ref><ref>İbnu Mace, Itk 8 (2629).</ref>
* Kim üzerinde ramazan ayının orucu olduğu halde ölecek olursa, (ölünün velisi) her bir gün yerine, bir fakire yiyecek versin.
* Kim yalanı ve onunla ameli terk etmezse (bilsin ki) onun yiyip içmesini bırakmasına Allah'ın ihtiyacı yoktur.
* Kişi arkadaşının dini üzeredir. O halde sizden birisi kiminle [[arkadaş]]lık yaptığına dikkat etsin. Kişi sevdiği ile beraber(haşrolunacaktır)dir.
* Kişi din kardeşine kâfirlik isnat ederse, bu isnat ikisinden birine döner.
* Kişi malı, hanımı ve çocuğuyla imtihan edilir.
* Kişinin dünya ve ahiretine faydası olmayan şeyleri terk etmesi, İslâm'ının güzelliğinden ileri gelir.<ref>Tirmizi, Zühd 11, 2318, 2319</ref>
* Kişi, önüne semer kaşı kadar bir şey bırakmadan namaz kılarsa; ''[önünden geçtiği takdirde]'' siyah köpek, kadın, eşek namazını bozar.<ref>Müslim, Salat 265 (510)</ref><ref>Ebû Davud, Salat 110 (702)</ref><ref>Tirmizi, Salat 253 (338)</ref><ref>Nesai, Kıble 7.</ref>
* Kolaylaştırınız, güçleştirmeyiniz, müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz.<ref>Buhârî, İlm, 12</ref><ref>Müslim, Cihâd, 6.</ref>
* Koca karısına dayak atarken yüzüne vurmaz, ancak yaralamayacak şekilde döver.<ref>Gazali'nin, Ebu Davud ve Neseî'den naklettiği bu hadis için bkz. İlhan Arsel, Şeriat ve Kadın, Kaynak Yayınları, 20. Baskı Şubat 2014, s. 156, 290 numaralı dipnot.</ref>
* Kocasının izni olmadan sokağa çıkan kadını melekler kötüler, lanetler ve bu durum kadının eve dönmesine kadar devam eder.<ref>İbn Abbas'ın rivayetine dayalı bu ve benzeri hadisler için bkz. İlhan Arsel, Şeriat ve Kadın, Kaynak Yayınları, 20. Baskı Şubat 2014, s. 345</ref>
* Kostantiniyye ''[<nowiki />[[İstanbul]]<nowiki />]'' bir gün elbet fethedilecektir. Onu fetheden kumandan ne güzel kumandan ve onun askeri ne güzel askerdir.<ref>Ahmed bin Hanbel, Müsned; c. 4, s. 335</ref>
* Koşarak yürümek mü’min’in değerini yok eder.
* Köleyi ölme anında azat edenin misali, doyduğu zaman hediyede bulunan adam gibidir.<ref>Ebû Davud, Itk 15 (3968)</ref><ref>Tirmizi, Vesaya 7 (2124).</ref>
* Kötü [[ahlak]]lılık, uğursuzluktur.
* Kur'an-ı Kerîm'i Müslüman nesillere öğretmek, Kur'an'ın korunması konusunda onlara mes'uliyetlerini hissettirmek, ona dil uzatanlara karşı müdafaa görevini yerine getirmek, her Müslümanın vazifesidir.
* Kur'an'ın haram kıldığını, helal sayan bir kimse, Kur'an'a inanmamıştır.
* Küçüklerimize merhamet etmeyen, büyüklerimize saygı göstermeyen bizden değildir.<ref>Tirmizî, Birr, 15</ref><ref>Ebû Dâvûd, Edeb, 66.</ref>
*Kabir, ya cennet bahçelerinden bir bahçe ya da cehennem çukurlarından bir çukur.
*Kanaate sarılınız. (Çünkü) Kanaat tükenmeyen bir maldır.
*Kardeşini güler yüzle karşılamaktan ibaret bile olsa, hiçbir iyiliği hor görme.
*Kıyamet Günü Cehennem’liklerin azabca en hafif olanı o kimsedir ki, ayak oyuklarına iki kor konur da (Onun te’siriyle) o adamın beyni kaynar. Hiçbir kimsenin kendisi kadar şiddetli azabda olduğunu hatırına getirmez; halbuki o, azab görenlerin en ehvenidir.
*Kıyamet Günü, tacirler facir olarak ba’s olunurlar. Allah’tan korkan, iyilik eden, ve tasadduk edenleri müstesna.
*Kıyamet Günü'nde Âdem oğlu, şu beş şeyden sorguya çekilmedikçe yerinden ayrılamaz: Ömrünü nerede, ne sûretle harcadığından, yaptığı işleri ne maksatla yaptığından, malını nerede kazandığın dan ve nerelere sarfettiğinden, Vücudunu, sıhhatını nerede ve ne sûretle yıprattığından.
*Kıyamet gününde bana halkın en yakın olanları ve şefaatime hak kazananları benim üzerime en çok salavat getirenleridir.
*Kıyamet yaklaştığında Müslüman'ın rüyası yalan çıkmayacak. Sizin en doğru rüya göreniniz, en doğru söyleyeninizdir.
*Kim beni rüyasında görürse, beni gerçekten görmüş gibidir. Çünkü, şeytan benim şeklime girip görünemez.
*Kim insanların kendisi için ayağa kalkıp saygı göstermelerini isterse, ateşteki yerine hazırlansın.
*Kim ki Allah’a ve Ahiret gününe inanıyorsa ya hayır söylesin ya da sükut etsin.
*Kim küçüklerimize merhamet etmez, büyüklerimizin hakkını tanımaz ise bizden değildir.
*Kişi arkadaşının dini üzerinedir. Sizden her biriniz, kiminle arkadaşlık yaptığına baksın.
*Kişi dostunun yolundadır.O halde sizden her biriniz dost edineceği kimseye iyi dikkat etsin.
*Kişi yalan söylediği zaman o yalandan gelen kokudan, melek ondan bir mil uzaklaşır.
*Kuvvetli insan, kendi kendini yenen insandır.
*Küçüğümüze merhamet etmeyen, büyüğümüze saygı göstermeyen bizden değildir!
*Kul önemsemeden ve farkına varmadan Allah'ın hoşnut olduğu bir söz söyler, bu sebeple Allah cennette onun derecesini yükseltir. Yine kul dikkat etmeden, Allah'ın gazabını gerektiren bir söz söyler de Allah onu o kelime nedeniyle cehenneme yuvarlar.<ref>Buhârî (23/4, 7, 184), Müslim (zühd 49-50, s. 2290), Tirmizî (2314)</ref>
=== M ===
*Mazlumun bedduasından sakınınız. o dua ile Allah arasında perde yoktur.
*Meniyi kadının rahmine değil dışarıya akıtmak, çocuk öldürmenin bir çeşididir.<ref>İlhan Arsel, Şeriat ve Kadın, Kaynak Yayınları, 20. Baskı Şubat 2014, s. 224</ref>
*[[Merhamet]] etmeyene [[merhamet]] edilmez.
*''[Muteber]'' Oruç, ''[hep beraber]'' tuttuğunuz gündekidir. ''[Muteber]'' iftar, ''[hep beraber]'' ettiğiniz gündekidir. ''[Muteber]'' kurban ''[hep beraber]'' kurban kestiğiniz gündekidir.
*Mülk küfr ile yaşar, zulm ile yaşamaz.
*Mümin, bir delikten iki defa sokulmaz.<ref>Buhârî, Edeb, 83; Müslim, Zühd, 63.</ref>
*Mümin bir midesine koymak için yer. Kâfir ise, karnındaki yedi bağırsağını doldurmak (karnını şişirmek) için yer.<ref>Sâhîh-i Buhârî Muhtasarı Tecrîd-i Sarih Tercemesi ve Şerhi, c. 11, s. 383, hadis numarası: 1851; ayrıca bkz. İlhan Arsel, İslâma Göre Diğer Dinler, Kaynak Yayınları, 2. Baskı Mayıs 2005, s. 201</ref>
*Mümin, elinden dilinden başka Müslümanların güvende olduğu kişidir.
*''[Mümin]'' kardeşine tebessüm etmen sadakadır. İyiliği emredip kötülükten sakındırman sadakadır. Yolunu kaybeden kimseye yol göstermen sadakadır. Yoldan taş, diken, kemik gibi şeyleri kaldırıp atman da senin için sadakadır.<ref>Tirmizî, Birr, 36.</ref>
*''[Mümin]'' kardeşinle münakaşa etme, onun hoşuna gitmeyecek şakalar yapma ve ona yerine getirmeyeceğin bir söz verme.<ref>Tirmizî, Birr, 58.</ref>
*Müminin başka hiç kimsede bulunmayan ilginç bir hali vardır; onun her işi hayırdır. Eğer bir genişliğe ''[nimete]'' kavuşursa şükreder ve bu onun için bir hayır olur. Eğer bir darlığa ''[musibete]'' uğrarsa sabreder ve bu da onun için bir hayır olur.<ref>Müslim, Zühd, 64; Dârim, Rikâk, 61.</ref>
*Müminin saygınlık ve onuru, Allah’ın kendisine verdiğine kanaat edip insanlardan bir şey beklememesidir.
*Müminler arasında imanca en kâmil olanı, ahlakça en güzel olanıdır. En hayırlınız da ailesine hayırlı olandır.<ref>Tirmizî, Rad 11 (1162); Ebû Davud, Sünnet 16 (4682).</ref>
*Müminler cehennemden kurtarılıp, cennetle cehennem arasındaki köprüde bir müddet hapsedilirler. Bu sırada, aralarında dünyada geçmiş olan haksızlıklar kısas edilir. Böylece günahlardan temizlenip paklandıktan sonra cennete girmelerine izin verilir. Nefsimi kudret elinde tutan Zât-ı Zülcelâl'e yemin olsun, onlardan her biri, cennetteki evini, dünyadaki evinden daha iyi bilir.<ref>Buhari, Mezalim 1, Rikâk 48.</ref>
*Müminlerden iki grup birbiriyle çarpışırlarsa, aralarını düzeltin.
*Münafıklığın alameti üçtür: Konuştuğu zaman yalan söyler, söz verdiğinde sözünde durmaz, emanete hıyanet eder.
*Müslüman dilinden ve elinden Müslümanların güvende olduğu kişidir. Mümin de insanların malları ve canları hususunda kendisine güvendiği kişidir.<ref>Tirmizi, İman, bab: 12</ref>
*Müslüman, insanların elinden ve dilinden emin olduğu kimsedir.<ref>Tirmizî, Îmân, 12; Nesâî, Îmân, 8.</ref>
*Müslüman kardeşine sahtekârlık yapan, ona zarar veren ve ona hile yapan bizden değildir.
*Müslüman, kardeşinin pazarlığı üzerine pazarlık yapmasın.<ref>Müslim, Büyu’ 9, l, 1154</ref>
*Müslüman (erkeklerden) kim, Allah yolunda, ilâ-yı kelimetullah için, devenin iki sağımı arasında geçen müddet kadar savaşacak olsa cennet kendisine vâcip olur.<ref>Tirmizî, Fedâilu'l-Cihâd 21 (1657); Ebû Davud, Cihâd 42 (2541); Nesâî, Cihâd 25 (6, 26); İbnu Mace, Cihâd 15 (2792).</ref>
*Müslüman Müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu (düşmanına) teslim etmez. Kim, (mümin) kardeşinin bir ihtiyacını giderirse Allah da onun bir ihtiyacını giderir. Kim Müslümanı bir sıkıntıdan kurtarırsa, bu sebeple Allah da onu kıyamet günü sıkıntılarının birinden kurtarır. Kim bir Müslümanı''[n kusurunu]'' örterse, Allah da Kıyamet günü onu''[n kusurunu]'' örter.<ref>Buhârî, Mezâlim, 3; Müslim, Birr, 58.</ref>
*Müslümanlar, Türklerle öldürüşmedikçe kıyamet kopmayacaktır. Yüzleri kalkan gibi, üst üste binmiş (kalın) derili olan bu toplumlar... kıl giyerler.<ref>Müslim, es-Sahih, Kitabu'l-Fiten/62-65, hadis numarası: 2912; Ebû Davud, Sünen, Kitabu'l-Melâhim/9; Babun fî Kıtâli't-Türk, hadis numarası: 4303.</ref>
*Müslüman üzerine, atı ve kölesi için zekât mükellefiyeti yoktur.<ref>Buhâri, Zekât 45, 46; Müslim, Zekât 10 (982)</ref><ref>Muvatta, Zekât 37 (1, 277)</ref><ref>Tirmizi, Zekât 8 (628)</ref><ref>Ebû Davud, Zekât 10 (1594, 1595)</ref><ref>Nesâi Zekât 16 (5, 35).</ref>
*Mazlumun bedduâsından sakın.Çünkü,onun duâsıyla Allah arasında (kabûlünde mani) bir perde yoktur.
*Mazlumun bedduasından sakınınız. O dua ile Allah arasında perde yoktur.
*Meddâhların (dalkavukların) yüzlerine toprak saçınız.(Hadisi Şerif
*Mektuba cevap vermek,selama mukâbele etmek gibi haktır.
*Melekler, nurdan yaratılmıştır. Cinler, dumansız ateşten yaratılmıştır. Âdem ise, size anlatılan şeyden yaratılmıştır.
*Mü’minin ferasetinden kaçınınız, muhakkak o, Allah’ın nuruyla bakar.
*Mükâfatın büyüklüğü, belanın büyüklüğü nispetindedir. Allah Teala bir kavmi severse, onları belaya uğratır.Bir kimse mukadderata razı olursa, Allah ondan razı olur. Bir kimse belaya razı olmazsa, Allah’ın gazabına uğrar.
*Münafıkın alemetleri üçtür: Söz söylerken yalan söyler, vaad ettiği vakit sözünde durmaz, kendisine bir şey emanet edildiği zaman ona hıyanet eder. Diğer bir rivayette de Oruç tutsa, namaz kılsa ve kendisini Müslim sansa dahi ziyadesi vardır.
*Münafıklığın alameti üçtür: Konuştuğu zaman yalan söyler, Va’d ettiği zaman sözünde durmaz, emanete hıyanet eder.
*Müslüman Müslüman’ın (din) kardeşidir. Müslüman kardeşine zulmetmez ve onu düşman eline vermez. Her kim Müslüman kardeşinin yardımında bulunur ve onun ihtiyacını temin ederse Allah da ona yardım eder. Her kim, bir Müslüman’ın sıkıntılarında birini giderirse Cenabı Hak buna mukabil kıyamet sıkıntılarından birini def eder. Her kim bir Müslüman’ın ayıbını örterse, Allahu Teala ahirette onun ayıbını örter.
=== N ===
* Ne yaparsan, onun karşılığını göreceksin.
* Neden bakire bir kız almadın? Bakire alsaydın, sen onu o da seni bilirdin ve birbirinizle sevişirdiniz.<ref>Sahîh-i Buhârî Muhtasarı Tecrîd-i Sarîh Tercemesi ve Şerhi, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, c. 9, s. 400, hadis numarası: 976; İlhan Arsel, Şeriat ve Kadın, Kaynak Yayınları, 20. Baskı Şubat 2014, s. 226; Gazâli, Kimyâ-i Saâdet, Bedir Yayınevi, 2013, s. 220.</ref>
* Nefsim kudretinin elinde olan Allah'a yemin ederim ki, ben kendisine babasından ve çocuğundan daha sevgili oluncaya kadar sizden biriniz kamil imanla iman etmiş olmaz.
* Nerede olursan ol Allah’a karşı gelmekten sakın; yaptığın kötülüğün arkasından bir iyilik yap ki bu onu yok etsin. [[İnsan]]lara karşı güzel [[ahlak]]ın gereğine göre davran.<ref>Tirmizî, Birr, 55.</ref>
* Namaz, insan ile şirk ve küfür arasında bir perdedir. Namazı terk etmek, bu perdeyi kaldırmaktır.
* Nerede olursan Allah’tan kork, fenalık yaparsan, arkasından iyilik yap, fena işi silip götürsün, insanlara karşı güzel ahlakla muamele et.
* Nikahın hayırlısı, en kolay ve külfetsiz olanıdır.
=== O ===
*Okumak, kadın ve erkek her Müslümana farzdır.
*...Onu (yani cinlerden 'ifrit'i-şeytanı) yakalayıp yatırdım yere. Ve dilinin soğukluğunu, elimin üzerinde duyuncaya dek boğazını sıktım.<ref>Sağlam hadis kitaplarından Neseî'de de bulunan ve Muhammed'in karılarından Aişe'nin aktardığı bu hadis için bkz. Turan Dursun, Kutsal Kitapların Kaynakları-3, Kaynak Yayınları, 5. Baskı Mayıs 2000, s. 49.</ref>
*Oruç perdedir. Biriniz bir gün oruç tutacak olursa kötü söz sarf etmesin, bağırıp çağırmasın. Birisi kendisine yakışıksız laf edecek veya kavga edecek olursa "ben oruçluyum!" desin ''[ve ona bulaşmasın]''.
*Oruçlu için iki sevinç vardır: Biri, orucu açtığı zamanki sevincidir; diğeri de Rab'bine kavuştuğu zamanki sevincidir. Oruçlunun ağzından çıkan koku Allah indinde misk kokusundan daha hoştur.
*Oruçlunun yanında oruçsuzlar yemek yiyecek olursa, melekler oruçluya rahmet okurlar.
=== Ö ===
[[Dosya:Raouda.JPG|küçükresim|sağ|200pik|Ölülerinizi hayırla yâd ediniz.]]
*[[Övmek]] ve [[övülmek]]ten uzak durun. Çünkü o, kişiyi manen boğazlamaktır.
*Ölmeden önce ölünüz.
**''Ölümden önce [[Tanrı|Allah]]'a ulaşınız.''
*Ölülerinizi hayırla yâd ediniz (anınız).
=== P ===
[[Dosya:Kaaba (1910)-2.jpg|küçükresim|sağ|200pik|Putlara tapmanın dışında, halkla cedelleşmekten men edildiğim kadar hiçbir şeyden men edilmedim.]]
*Pehlivan, herkesi yenen kimse değildir. Pehlivan, ancak [[öfke]] zamanında kendini tutan kimsedir.<ref>Müslim, Birr, 107 (lll, 2014)</ref>
*Pek çok günahları olan bir kimse dahi olsa, zulme uğrayanın bedduası kabul görür. Fasıklığı kendine.
*Peygambere itaat eden Allah'a itaat etmiş olur.
*Gerek kendisine ve gerekse başkasına ait herhangi bir yetimi görüp gözetmeyi üzerine alan kimse ile ben, cennette işte böyle yan yanayız.<ref>Buhârî, Talâk, 25, Edeb, 24; Müslim, Zühd, 42.</ref>
**''İşaret parmağı ve orta parmağıyla işaret ederek böyle söylemiştir.''
*Pişmanlık duymak, bir çeşit tövbedir.
*Putlara tapmanın dışında, halkla cedelleşmekten men edildiğim kadar hiçbir şeyden men edilmedim.
=== R ===
*Rabb olarak Allah'a, din olarak İslam'a, peygamber olarak Muhammed'e arazi olan kişi imanın tadını tatmış demektir.
*Rabbini gazaplandıracak bir meselede sultanı hoşnut eden, Allah'ın dininden çıkmış olur.
*Rabbinize karşı gelmekten sakının, beş vakit namazınızı kılın, Ramazan orucunuzu tutun, mallarınızın zekatını verin, yöneticilerinize itaat edin. ''[Böylelikle]'' Rabbinizin cennetine girersiniz.<ref>Tirmizî, Cuma, 80.</ref>
*Rüşvet veren de alan da cehennemdedir.
*Ramazan ayı girdiği zaman cennetin kapıları açılır, cehennemin kapıları kapanır ve şeytanlar da zincire vurulur.
*Rüya üç kısımdır: Allah'tan müjde olan doğru rüya, şeytanın sizi üzmek için gösterdiği rüya, kişinin kendi kendine konuştuğu şeylerden ileri gelen önemsiz rüya.
=== S ===
*Size ilişmedikçe siz de Türklere ilişmeyiniz; çünkü severlerse sizi yerler, sevmezlerse gebertirler.<ref>Buhârî, Manakib; el-Suyutî, el-Lâ âli el-Meşnua, c. 1, s. 440</ref><ref>Ebû Davud</ref><ref>İbn Hacer</ref>
*Sizden biriniz cinsi münasebette bulunduğu zaman eşinin cinsel organına bakmasın. Zira cinsel organına bakma körlüğe sebep olabilir.<ref>"Feyzül-Kadir" (1/326) kaynağından alınma bu hadis için bkz. İlhan Arsel, Şeriat ve Kadın, s. 303</ref>
*Sizden biriniz yemek yediği zaman, yemek yediği parmaklarını yalamadıkça, yâhud (birisine) yalatıp temizlemedikçe bir bezle silmesin.<ref>İbn-i Abbâs'ın rivayetine dayalı bu hadis için bkz. Sahîh-i Buhârî Muhtasarı Tecrîd-i Sarîh Tercemesi ve Şerhi, c. 11, s. 394, hadis numarası: 1864.</ref>
*Sizin biriniz uykusundan uyanıp da abdest aldığında burnundaki nesneyi nefesiyle üç defa dışarı çıkarsın. Çünkü şeytan uyuyanın genzinde geceler.<ref>Ebû Hüreyre'den rivayet edilen bu hadis için bkz. Sahîh-i Buhârî Muhtasarı Tecrîd-i Sarîh Tercemesi ve Şerhi, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, c. 9, s. 59, hadis numarası: 1359.</ref>
*Sizin kadınlarınızın hayırlısı çocuk doğuran sevimli kadınlardır.<ref name="Gazali 1991"/>
*Sizinle (siz Müslümanlarla), küçük (çekik) gözlü toplum, Türkler savaşacaktır. Siz onları, üç kez önünüze katıp götüreceksiniz, süreceksiniz. Sonunda Arap Yarımadası’nda karşılaşacaksınız. Birincide olanlardan kaçan kurtulur. İkincide kimi kurtulur, kimi yok edilir. Üçüncüdeyse onların tümü kırılacaktır.<ref>Ebû Davud, Sünen, hadis numarası: 4305’den aktaran Turan Dursun, Tabu Can Çekişiyor Din Bu 3, Kaynak Yayınları, 7. Baskı Aralık 1993, s. 103</ref>
*Sokakta giderken kadın denilen şeytanı gördüğünüz an derhal eve dönüp karılarınızla sevişin ve kabaran şehvetinizi giderin.<ref>İlhan Arsel, Şeriat ve Kadın, Kaynak Yayınları, 20. Baskı Şubat 2014, s. 100</ref>
*Selam, konuşmaktan önce gelir.
*Siz kendiniz namuslu olun ki, kadınlarınız da namuslu olsunlar.
*Siz ne haldeyseniz, başınıza o halde insanlar getirilir.
*Sizden bir kimse çirkin bir iş görürse onu eli ile değiştirsin; eğer buna gücü yetmezse dili ile tağyir etsin; buna da gücü yetmezse kalben nefret etsin. Bu imanın en zayıf derecesidir.
*Sizden biriniz kendisi için sevdiği bir şeyi başkası için de sevmedikçe, imanı kamil olmaz.
*Sizden herhangi biriniz vurduğu zaman yüze vurmaktan sakınsın.
*Sizden hiçbiriniz kendi nefsi için istediğini mü’min kardeşi için de istemedikçe kamil mü’min olamaz.
*‘Size amellerinizin en hayırlısı, Allah nezdinde (sevap bakımından) en çok ve en temiz olan, derecelerinizi yükselten ve sizin için altın ve gümüşü infak etmekten ve harp meydanlarında düşmanlarınızla karşılaşıp (İ’lâi Kelimetu’llah uğrunda) onların boyunlarını vurmanızdan daha hayırlı amelleri haber vereyim mi?’ ''diye sordu. Ashab:'' ‘Evet ya Resulâ’llah,’ ''dediler. Muhammed:'' ‘Allah’ı zikretmektir.’
*Sizin hayırlınız, hayrı umulan ve şerrinden emin olunan kimsedir. Şeririniz ise, hayrı umulmayan ve şerrinden emin olunmayandır.
*Sizin hayırlınız, kadınlarına ve kızlarına hayırlı olandır.
=== Ş ===
*Şehidin ölüm (darbesinden) duyduğu ıstırap sizden birinin çimdikten duyduğu ıstırap kadardır.<ref>Tirmizî, Fedâilu'1-Cihâd 26 (1668).</ref>
*Şeref, edep iledir. Soy ile değildir. [[Namus]]unuzu titizlikle koruyun.
*Şiirde hikmet vardır.<ref>Buhârî, Edeb 90; Ebû Davud, Edeb 95 (5010)</ref><ref>Tirmizî, Edeb 69 (2847)</ref><ref>İbnu Mâce, Edeb 41 (3755).</ref>
*Şu altı şeyi devamlı yapacağınıza dair bana söz verin; ben de [[cennet]]e gireceğinize kefil olayım: Konuştuğunda hep doğru söyleyin. Söz verdiğinizde hep sözünüzde durun. Size güvenildiğinde bu [[güven]]i sakın istismar etmeyin.
*Şu da kıyâmet alâmetlerinden: Kıldan (keçe) ayakkabı giyen bir toplumla vuruşup öldüreşeceksiniz. Geniş yüzlü, yüzleri kalkan gibi, üst üste binmiş derili toplumla vuruşmanız-öldürüşmeniz kıyâmet alâmetlerindendir. Siz (Müslümanlar), küçük gözlü, kızıl yüzlü, basık burunlu, yüzleri kalkan gibi, derisi üst üste binmiş olan Türklerle öldürüşmedikçe kıyâmet kopmaz.<ref>Buhâri, e’s-Sahih, Kitabu’l Cihâd/95; Müslim, e’s-Sahih, Kitabu’l-Fiten/66, hadis numarası: 2912; İbn Mace, hadis numarası: 4097-4098’den aktaran Turan Dursun, Tabu Can Çekişiyor Din Bu 3, Kaynak Yayınları, 7. Baskı Aralık 1993, s. 102</ref>
*Şu dört şey kime verilirse, dört nimetten mahrum kalmaz: Kendisine mağfiret ''[af]'' dilemek ''[özelliği]'' verilen, bağışlanmaktan mahrum kalmaz. Şükretmek verilen, nimetin çoğalmasından mahrum olmaz. Tövbe etmek verilen, tövbesinin kabul olunmasından mahrum olmaz. [[Dua]] etmek verilen de icabet edilmekten mahrum olmaz.
*Şurası muhakkak ki, oruçlunun iftarını açtığı zaman reddedilmeyen makbul bir duası vardır.
*Şüphesiz ki benden sonra ümmetimden [[Kur'an-ı Kerim]]'i okuyan bir kısım insanlar olacak. Fakat onların okuduğu boğazlarını geçmeyecek. Onlar tıpkı okun yaydan çıktığı gibi dinden çıkacaklar, sonra da tekrar ona dönmeyecekler. O kimseler, insanların ve hayvanların en kötüleridir.
=== T ===
*[[Temizlik]] imanın yarısıdır.<ref>Müslim, Tahâret 1., I, 203</ref>
*Temenni Allah'tan, acele şeytandandır.
=== U ===
*[[Utanmak]] güzeldir ama kadınlarda olursa daha da güzel olur.
=== Ü ===
*Ümmetim 73 fırkaya ayrılır, ''[bidat ehli olan]'' 72’si cehenneme gider. Yalnız bir fırka kurtulur. Cehennemden kurtulan fırka, benim ve ashabımın gittiği yolda gidenlerdir.<ref>Tirmizi</ref><ref>M. Rabbani</ref>
*Üç dua vardır ki, bunlar şüphesiz kabul edilir: Mazlumun duası, yolcunun duası ve babanın evladına duası.<ref>İbn Mâce, Dua, 11.</ref>
*Ümmetim dinar ve dirhemi (parayı, maddi varlıkları) yücelttiği zaman onlardan İslam'ın heybeti kaldırılır. İyilikle emretmeyi terk ettikleri zaman da vahyin bereketinden mahrum kılınırlar.
*Ümmetimden bir takım kimseler, ismini değiştirerek şarabı ''[alkollü içecekleri]'' içecekler. Bu esnada başkaları ucunda (yanlarında) çalgılar çalınacak ve şarkıcı kadınlar olacak. İşte önün için Allah onları yere batıracak ve aralarından bazılarının şekli maymuna ve domuza çevrilecek.
*Üç şeyden dolayı ümmetim için korkuyorum: İhtiraslı olmak, heva hevese uymak ve sapık önder.
*Ümmetimin cemaati, az olsalar da hak ehli olanlardır.
*Üç şey vardır orucu bozmaz: Hacamat olmak ''[kan aldırmak]'', kusmak, ihtilam olmak.
*Üç dua geri çevrilmez. Oruçlunun duası, misafirin duası ve mazlumun duası.
*Üç kimsenin duası makbul dualardır. Bunların kabul edileceğine şüphe yoktur. Zulme uğrayanlar, misafirler, babanın evladına duası (Ana-babanın çocuklarına duasıdır.)
*Üç şey ölünün ardından (kabre kadar) gider: Âilesi, malı ve ameli. Bunlardan ikisi döner, birisi kalır. Dönenler ailesi ve malı, kalan de amelidir.
=== V ===
*Veren el alan elden hayırlıdır. Çünkü veren el, infak edici, alan el ise isteyici eldir.<ref>Müslim, Zekat, 94, l,717</ref>
*Vatan sevgisi imandandır.
*Vallahi eğer benim bildiklerimi bilmiş olsaydınız az güler çok ağlardınız. Döşek üzerinde kadınlarla telezzüz edemez, Allah’a feryat ederek yollara, sahralara dökülürdünüz.
=== Y ===
[[Dosya:Mosque Cordoba.jpg|küçükresim|sağ|200pik|Ya öğrenen, ya öğreten, ya dinleyen, ya da seven ol! Bunların dışında bir beşincisi olma; helâk olursun. Beşincisi işe, ilme ve [[ilim]] ehline buğzetmendir.]]
*Ya öğrenen, ya öğreten, ya dinleyen, ya da seven ol! Bunların dışında bir beşincisi olma; helâk olursun. Beşincisi işe, ilme ve [[ilim]] ehline buğzetmendir.
*Yabancı bir erkekle konuşurken hoş bir eda ile konuşmayın. Yoksa kalbinde (cinsel) hastalığı bulunan kimse cinsellik ümidine kapılır...<ref>İlhan Arsel, Şeriat ve Kadın, Kaynak Yayınları, 20. Baskı Şubat 2014, s. 119</ref>
*Yapılan işler niyetlere göre değerlenir. Herkes yaptığı işin karşılığını niyetine göre alır.<ref>Buhârî, Bed'ül vahiy 1, (I, 2)</ref>
*Yıldızlar ''[denizlerde yolunu kaybedenlerin]'' boğulmaktan emanda kalmalarına ''[kurtulmalarına]'' vesiledir; benim Ehli Beyt’im ise ümmetimin ihtilaftan emanda kalmalarına vesiledir. Bu yüzden Arap’tan bir kabile onlarla muhalefet ederse ihtilafa düşer ve şeytanın hizbinde yer alır.
*Yiyip şükreden kimse, oruç tutup susan kimseden daha üstündür.
*Yeryüzündeki alimler, gökteki yıldızlar gibidir.
*Yedi sınıf insan vardır ki, Allâhu Teâla onları hiçbir gölge bulunmayan günde, Arş’ının gölgesinde gölgelendirir: Adaletli devlet reisi, Allah’a ibadetle büyüyen genç, kalbi mescidlere bağlı kimse, Allah için sevişen ve bu uğurda birleşip bu sevgi ile ayrılan iki kişi, mevki sahibi olan güzel bir kadın tarafından arzı nefs için çağrıldığı halde Ben Allah’tan korkarım. Cevabı ile mukabele eden kimse. Sağ elinin verdiği sadakayı sol eli duymayacak surette gizli sadaka veren kimse, tenha yerde Allah’ı zikrederek gözleri yaşla dolup taşan kimsedir.
=== Z ===
*Zarar vermek ve zarara zararla karşılık vermek yoktur.<ref>İbn Mâce, Ahkâm, 17; Muvatta’, Akdıye, 31.</ref>
*Zekât olarak hububâttan hububât al, davardan koyun al, deveden erkek veya dişi bir deve (bâir) al, sığırdan da bir sığır al.<ref>Ebû Davud, Zekât 11 (1599)</ref><ref>İbnu Mâce, Zekât 15 (1814).</ref>
*Zekatı hakkaniyetle toplayan tahsildar, evine dönünceye kadar, Allah Teâlâ yolunda cihâd yapan asker gibidir.<ref>Ebû Davud, İmâret 7 (2936)</ref><ref>Tirmizi, Zekât 18 (645); İbnu Mâce, Zekât 14 (1809).</ref>
*Zekâtta haddi aşan, vermeyen gibidir.<ref>Ebû Davud, Zekât 4 (1585)</ref><ref>Tirmizi, Zekât 19 (646)</ref><ref>İbnu Mâce, Zekât 14 (1908).</ref>
*Zengin, çok mala sahip olana denmez, zengin kalbi olana denir.
*Zenginlerin davet edilip de fakirlerin çağrılmadığı düğün yemeği, ne kötü bir yemektir!<ref>Müslim, Nikah, 107, ll,1054</ref>
*[[Zenginlik]] mal çokluğuyla değildir. Bilakis [[zenginlik]] göz tokluğuyladır.<ref>Buhari, Rikak 15</ref>
*Zenginlik, servetin çokluğuyla değildir. Gerçek [[zenginlik]] ruhun zenginliğidir.
== Dış bağlantılar ==
{{Vikiler
|commons =محمد بن عبد الله
|wikispecies =
|wikt =
|b =
|s =Kişi:Muhammed
|w =
|n =
|m =
|}}
== Kaynakça ==
{{Kaynakça|3}}
__NOTOC__
[[Kategori:Muhammed]]
[[Kategori:Kişiler-M]]
[[Kategori:Arap siyasetçiler]]
[[Kategori:İslam dini kişilikleri]]
6ofhew52vg1gvkzy2sncbpble0cuoee
Şablon:Giriş1
10
3964
232876
123236
2025-06-11T08:49:00Z
Brightt11
34669
dz
232876
wikitext
text/x-wiki
{{Dolaşım
| ad =
| başlık = Giriş
| listesınıfı = hlist
|başlıkbiçimi = background-color: {{{renk|#E6F2FF}}}
| liste1 =
*[[Yardım:Temel bilgiler|Temel bilgiler]]•
*[[Yardım:Maddelerin oluşturulması|Maddelerin oluşturulması]] •
*[[Yardım:Maddelerin düzenlenmesi|Maddelerin düzenlenmesi]] •
*[[Yardım:Teknik ve yapılanma|Teknik ve yapılanma]]
}}<noinclude>
[[Kategori:Şablonlar]]
</noinclude>
sz6vwrshu6pgi5gip3euc1bn2k25zg1
232877
232876
2025-06-11T08:50:13Z
Brightt11
34669
[[Kullanıcı:Brightt11|Brightt11]] ([[Özel:Contributions/Brightt11|k]]-[[Kullanıcı mesaj:Brightt11|m]]-[[Özel:Blockip/Brightt11|e]]) tarafından yapılan 232876 sayılı değişiklik geri alınıyor.
232877
wikitext
text/x-wiki
<div style="position: relative;
margin-top: 1em;
border: 3px solid #828282;
padding: 2em 1em 1em 1em;">
<div style="position: absolute;
top: -1em;
border: 3px solid #828282;
padding: 0em 1em 0em 1em;
background-color: #E0EEE0;
font-size: 1.2em;">
[[Yardım:Temel bilgiler|Temel bilgiler]] |
[[Yardım:Maddelerin oluşturulması|Maddelerin oluşturulması]] |
[[Yardım:Maddelerin düzenlenmesi|Maddelerin düzenlenmesi]] |
[[Yardım:Teknik ve yapılanma|Teknik ve yapılanma]]
</div>
<!-- END NAVIGATION -->
<noinclude>[[Kategori:Şablonlar]]</noinclude>
r1o5gu477mf53cmhh1h57n3xjonc0wr
Mustafa Kemal Atatürk/Toprak bütünlüğü ve vatan
0
4604
232737
197872
2025-06-10T19:10:27Z
Brightt11
34669
/* top */ rüzgar > rüzgâr, değiştirildi: rüzgar → rüzgâr [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232737
wikitext
text/x-wiki
{{Bölüm başı|Mustafa Kemal Atatürk}}
[[Dosya:Atatürk is leaving Dolmabahçe Palace (30 September 1929).jpg|300pik|küçükresim|sağ]]
* Avrupa’da, İstanbul ve Meriç’e kadar Batı Trakya, Asya’da Anadolu, Musul arazisi ve Irak’ın kuzeyi. Arkada kalan ve sırf Türk olan her yeri isteriz. Bunları kurtarmaya azmettik ve kurtaracağız.
:*''(30 Ağustos 1922, Le Figaro)''
* Bir milletin başarısı, mutlaka bütün milli güçlerin bir istikamette oluşması ile mümkündür. Bu nedenle bilelim ki, elde ettiğimiz başarı, milletin güç birliği etmesinden, ortak hareket etmesinden ileri gelmiştir. Eğer aynı başarı ve zaferleri gelecekte de tekrarlamak istiyorsak aynı esasa dayanalım ve aynı şekilde yürüyelim.
* Buyrun, şimdi konuşabiliriz!
:*''(1937 - Diktatör [[Mussolini]] adına kendisinden Güneybatı Anadolu'yu [Muğla, Antalya ve çevresi] isteyen İtalyan Büyükelçisi'ne, içeri gidip mareşal üniformasını giyip geldikten sonra.)''
* Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh, bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça terk olunamaz (Onun için küçük, büyük her cüzütam, bulunduğu mevziden atılabilir. Fakat küçük, büyük her cüzütam ilk durabildiği noktada, tekrar düşmana karşı cephe teşkil edip muharebeye devam eder. Yanındaki cüzütamın çekilmeye mecbur olduğunu gören cüzütamlar, ona tabi olmaz. Bulundugu yere nihayete kadar sebat ve mukavemete mecburdur. Vatan mutlaka selamet bulacak, millet mutlaka mutlu olacaktır. Çünkü kendi selametini, kendi saadetini memleketin ve milletin saadet ve selameti için feda edebilen vatan evlatları çoktur.
:*''(Sakarya Meydan Muharebesi sırasında yazılı emrinden.)''
* Kırk asırlık Türk yurdu, yabancı elinde kalamaz.
* Mevzubahis vatansa gerisi teferruattır.
* Milletime söz verdim, [[w:Hatay|Hatay]]'ı alacağım. Namusum üzerine söylüyorum ki, o Türk toprağını Fransızlara bırakmayacağım. Ben sözümü yerine getiremezsem, milletimin önüne çıkamam. Yerimde kalamam. Ben şimdiye kadar yenilmedim, yenilmem, yenilirsem bir dakika yaşayamam!
:*''(29 Ekim 1937- Cumhuriyet Balosu'nda Fransız Büyükelçisi'ne hitaben.)''
* Şurada acıklı bir gerçek olmak üzere bildireyim ki, ülkemizde pek çok yabancı parası ve bir çok propagandalar dönüyor. Bundaki amaç pek açıktır ki; ulusal eylemi başarısız bırakmak, ulusal isteklere inme indirmek, Yunan, Ermeni isteklerini ve yurdun kimi önemli kesimlerini işgal amaçlarını kolaylaştırmaktır.<br>Bununla birlikte her dönemde, her ülkede ve her zaman ortaya çıktığı gibi bizde de kalp ve sinirleri donmuş, anlayışsız insanlarla birlikte vatansız ve aynı zamanda kişisel emel ve çıkarını, yurt ve ulusun zararında arayan alçaklar da vardır.
:*''(23 Temmuz 1919 - Erzurum Kongresi)''
* Ülkeniz sizindir, Türklerindir. Bu ülke, tarihte Türk'tü, bugün de Türk'tür ve sonsuza dek Türk olarak yaşayacaktır.
* Vatan mutlaka selamet bulacak, millet mutlaka mutlu olacaktır. Çünkü kendi selametini, kendi saadetini memleketin ve milletin saadeti ve selameti için feda edebilen vatan evlatları çoktur.
* Vatan sevgisi, ruhları kurtaran en kuvvetli rüzgârdır.
* Yurt sevgisi ona hizmetle ölçülür.
{{Bölüm sonu|Mustafa Kemal Atatürk}}
[[Kategori:Mustafa Kemal Atatürk]]
r5y7y2siae6m1dlwgkymbssngrpygx8
Piergiorgio Welby
0
4904
232656
209242
2025-06-10T19:08:10Z
Brightt11
34669
/* top */ rüzgar > rüzgâr, değiştirildi: rüzgar → rüzgâr [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232656
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi
|kişi_adı= Piergiorgio Welby
|resim_adı=Piergiorgio Welby.JPG
|resim_başlığı= İtalyan şair.<br> ötanazi isteği ile gündeme gelmişti
|doğum_tarihi=26 Aralık
|doğum_yeri=Roma, İtalya
|ölüm_tarihi=
|ölüm_yeri=
}}
*[[Hayat]] bir kadının sizi sevmesidir, saçlarınız arasından esen rüzgâr, yüzünüze vuran güneş, bir arkadaşınız ile çakır keyif olmaktır. Hayat, aynı zamanda bir kadının sizi terketmesi, yağmurlu bir gün ve bir arkadaşın ihanetidir de.
{{Vikiler|
commons= |
wikispecies= |
wikt= |
b= |
s= |
w= |
n= |
m= |
}}
[[Kategori:İtalyan şairler]]
[[Kategori:Kişiler-P]]
8vfa37l253tb2boznlyagmxjv4m0l18
Peter Ustinov
0
4993
232766
222727
2025-06-10T19:15:27Z
Brightt11
34669
/* Sözleri */ kağıt > kâğıt, değiştirildi: Kağıt → Kâğıt [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232766
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi
| kişi_adı =
| resim_başlığı = İngiliz oyuncu ve oyun yazarı.
}}
'''''Peter Ustinov''', Akademi ödüllü İngiliz oyuncu ve oyun yazarı.''
==Sözleri==
[[Dosya:Soapbubbles-SteveEF.jpg|küçükresim|190pik|[[Çocuk]]lar ölümsüzlüğün emin olabileceğimiz tek biçimi.]]
[[Dosya:Peter Ustinov 2.jpg|küçükresim|190pik|Züppelik yok olursa gülünçlük mahrum kalır.]]
* Tarihi seviyorum. Çok yaşlı.
* Gerçek, gerçekten bizim için olan bir hırs.
* Ebeveynler, çocukların dişlerini kestikleri kemiklerdir.
* Din alışkanlığı düşünmekten kaçmanın kolay yoludur.
* İnançları insanları bölen şeydir. Şüphe onları birleştirir.
* Yoksulların savaşına terör, zenginlerin terörüne savaş denir.
* Okulda öğrendiklerimi unutmak için on beş yılımı harcadım.
* Dinin alışkanlığı, baskıcıdır, düşünce dışında kolay bir yoldur.
* Terörizm, yoksulların savaşıdır ve savaş, zenginlerin teröristidir.
* İnançlar insanları birbirinden ayırır. Şüphe onları bir araya getirir.
* Nazik, hoşgörülü, akıllı ve mantıklı olmak, iyi bir tokluk kısmını gerektirir.
* Hayat adaletsizdir, ancak bazen sizin lehinize haksızlık ettiğini unutmayın.
* Fransızlar ve İngilizler, arkadaş olmaya karşı koyamayacak kadar iyi düşmanlardır.
* Böyle cehennem hayal ediyorum: İtalyan dakikliği, Alman mizahı ve İngiliz şarabı.
* Eğitim nedir, ancak bir kişinin nasıl öğreneceğini öğrenmeye başladığı bir süreç nedir?
* Politikacılar yalnızca zirveye çıktılar çünkü onları altta tutmak için hiçbir nitelikleri yok.
* Amerika'da, uygunluk baskısıyla, seçim özgürlüğü var, ama seçim yapabileceğim bir şey yok.
* Yolunu rahatlatmalısın. Sevginin temeli saygıdır ve bunun sevgi ve dostluktan öğrenilmesi gerekir.
* Cevapları olmayan birçok soru vardı. Şimdi, bilgisayarla, soruları düşünmediğimiz birçok cevap var.
* Hayatımızın aklımızdaki hapishanede yaşamaya kararlı olduğumuzda, tek görevimiz onu iyi sağlamaktır.
* Eğer dünya kendini havaya uçursa, en son duyulan ses bir uzmanın yapamayacağını söylemesi olacaktır.
* Kâğıt şapkaları ve tahta kılıçlarla dört yaşındayken hepimiz General'iz. Sadece bazılarımız bundan asla büyümez.
* Aptal bir erkeğin aptallığı merhametli bir şekilde samimi ve emekli olurken, bir entelektüel aptallık çatılardan ağlanır.
* Kahkahası kahkaha savuşturmaktan vazgeçtim, ki bu ses her zaman bana dünyanın en medeni müziği olarak gelmişti.
* Hayatımızın aklımızdaki hapishanelerde yaşamaya kararlı olduğumuz için, onu iyi bir şekilde sunmak bizim görevimizdir.
* Genel inanışın aksine, arkadaşların mutlaka en sevdiğin insanlar olduğuna inanmıyorum, sadece oraya ilk gelenler onlar.
* Küçük şeylerde uzmanlar var ama büyük şeylerde uzman yok. Bu gerçekte uzmanlar var ve bu gerçek ama ahlaki uzmanlar yok.
* Benim yaşımda, genellikle ölümden korkup korkmadığım sorulur ve cevabım her zaman, doğumdan korktuğunu hatırlayamıyorum.
* Akıllı ya da değil, hepimiz hata yaparız ve belki de akıllı hatalar en kötüsüdür, çünkü çok dikkatli bir düşünce onların içine girmiştir.
* Her yıl bir öncekinden daha fazla şey öğrenmenin çok önemli olduğuna inanıyorum. Ne de olsa, eğitim nedir, ancak bir kişinin nasıl öğreneceğini öğrenmeye başladığı bir süreçtir.
*[[Sandro Botticelli|Botticelli]] bugün yaşıyor olsaydı Vogue için çalışırdı.<ref>The Observer, 21 Ekim 1968</ref>
*Centilmen, hoşgörülü, bilge ve sorumlu olabilmek bir miktar çetinlik gerektirir.<ref>Who Said That? (1984), Renie Gee</ref>
*[[Çocuk]]lar ölümsüzlüğün emin olabileceğimiz tek biçimi.<ref>Great Quotes for All Occasions (2008), Elaine Bernstein Partnow, p. 12</ref>
*[[Gerçek]], bizden daha ötede olana duyulan hakiki bir [[tutku]]dur.<ref>International Herald Tribune, 12 Mart 1990</ref>
*[[Gülmek]], [[dünya]]nın en uygarlaşmış [[müzik|müziği]]dir.
*[[Hukuk|Kanun]]lar ülkelere göre değişir ama [[insan]] hep aynıdır.<ref>[http://www.sechaber.com.tr/kanunlar-ulkelere-gore-degisir-ama-insan-hep-aynidir/ Seç Haber, 21.10.2015, Erişim tarihi: 12.12.2015]</ref>
*Komedi ciddi olmanın eğlenceli bir şeklinden ibarettir.<ref>Morrow's International Dictionary of Contemporary Quotations (1982), Jonathon Green</ref>
*[[Luciano Pavarotti|Pavarotti]] kibirli değil ama eşsizliğinin bilincinde.<ref>The Independent, 12 Eylül 1993</ref>
*[[Suç]]lar [[insan]]ların yüzünde görünseydi aynalar satılmazdı.
*Yozlaşma, [[demokrasi]]ye inancımızı yenileyen [[doğa]]nın yoludur.<ref>My Crash Course in International Diplomacy (2008), Michael Soussan, p. 316</ref>
*Züppelik yok olursa gülünçlük mahrum kalır.<ref>The Observer, 13 Mart 1955</ref>
==Kaynakça==
{{Kaynakça}}
{{Vikipedi}}
[[Kategori:Kişiler-P]]
[[Kategori:İngiliz oyuncular]]
[[Kategori:İngiliz oyun yazarları]]
[[Kategori:İngiliz senaristler]]
[[Kategori:İngiliz yazarlar]]
0uoyu9vmdx3un2yo7nb44hs58zjtacg
Aliya İzzetbegoviç
0
5024
232728
229229
2025-06-10T19:10:15Z
Brightt11
34669
/* Sözleri */ rüzgar > rüzgâr, değiştirildi: rüzgar → rüzgâr [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232728
wikitext
text/x-wiki
{{Kaynak geliştir}}
{{Biyografi}}
'''Aliya İzzetbegoviç''', Boşnak devlet adamı ve bağımsız Bosna-Hersek'in ilk cumhurbaşkanı.
==Sözleri==
* Allah'a yemin ederim ki biz köle olmayacağız.
:''(Mezar taşının en altında.)''
* Aslına bakarsanız içinde yaşadığımız mekan ve çağdan dolayı bir katliam beklemiyorduk. Yaşadığımız mekan, Avrupa. İçinde bulunduğumuz çağ, 20. yüzyılın sonuydu.
* Ben Avrupa’ya giderken kafam önümde eğik gitmiyorum. Çünkü çocuk, kadın ve ihtiyar öldürmedik. Çünkü hiçbir kutsal yere saldırmadık. Oysa onlar bunların tamamını yaptı. Hem de Batı’nın gözü önünde; Batı medeniyeti adına.
* Ben Müslümanım ve Müslüman olarak kalmaya kararlıyım. Bu hayatımın sonuna kadar böyle devam edecek. Çünkü İslam benim için iyi ve asil olmanın en doğru ifadesidir.
* Bir kelimeyi hiç aklınızdan çıkarmayın: Devlet. Devletin ne kadar önemli olduğunu hepimiz idrak etmeliyiz. Devletsiz bir millet boşluğa düşer, rüzgârda savrulup gider.
* Bize saldıranlar, [[İsa|Hazreti İsa]]'nın bütün sözlerini çiğnemişlerdir. Irza tecavüz, masumları katletmek hiçbir dine sığmaz. Onlar cani ve sadece canidir. Bunu aklınızdan çıkarmayın.
:''(5 Ekim 2002 seçimlerinden önce SDA kongresinde.)''
* Bizi, yok etmekle tehdit ediyorlar; ama bilsinler ki Müslümanlar yok olmayacaktır.
* Bu adil bir barış olmayabilir fakat süren bir savaştan daha iyidir.
:''(Bosna Savaşı'nı bitiren Dayton Anlaşması'nı imzalarken.)''
* Din hurafeleri yok etmezse, hurafeler dini yok eder.
* Dünya üzerindeki Müslümanların vaziyetini düşündüğümde, ilk sorum hep şu olur: Acaba hak ettiğimiz kaderi mi yaşıyoruz, acaba vaziyetimiz ve mağlubiyetlerimiz konusunda daima başkaları mı suçlu? Eğer biz suçluysak -ki ben böyle olduğu kanaatindeyim- yapmamız gereken neyi yapmadık, yahut yapmamamız gereken neyi yaptık? Bana göre bunlar, bizim imrenilmeyecek vaziyetimizle ilgili iki kaçınılmaz sorudur.
* Egemen bir Bosna uğruna, barışı feda ederdim ve Bosna'da barış uğruna egemen bir Bosna'yı feda etmem.
* Ey teslimiyet, senin adın İslam'dır.
* Hayat kısa sözüne hiç itibar etmedim. Çünkü yeterince uzun yaşadığımı düşünüyorum
* Hiç kimse intikam peşinde koşmamalı, sadece adaleti aramalıdır. Çünkü intikam sonu olmayan kötülüklerin de kapısını açar. Geçmişi unutmayın ama onunla da yaşamayın.
* Hukuk benim için sadece meslek değil inancım, yaşam tercihim ve hayat felsefem.
* İktidara gelirseniz, hal ve hareketlerinize dikkat edin. Kibirli olmayın, kendini beğenmişlik etmeyin. Size ait olmayan şeyleri almayın, güçsüzlere yardım edin ve ahlak kurallarına uyun. Unutmayın ki sonsuz iktidar yoktur. Her iktidar geçicidir ve herkes, er veya geç, önce milletin ve nihayet [[Tanrı|Allah]]'ın önünde hesap verecektir.
* İnsan şahsiyetini alçaltan, onu eşyayla bir tutan her şey gayri insanidir.
* Kabile ve ulusun dar sınırlarından kurtulmak için kendinizi Müslüman olarak düşünmeye başlayın.
* Kaybedenlere karşı duyduğumuz sempati asla aklımızdan kaynaklanmamaktadır. Bu sadece öldükten sonra anlayabileceğimiz, yani bu dünyaya ait olmayan bir duygudur.
* Kur'an edebiyat değil, hayattır; dolayısıyla O'na bir düşünce tarzı değil, bir yaşama tarzı olarak bakılmalıdır.
* Nefrete nefretle cevap vermeyin. Bosna için nefret çıkmaz sokaktır. Nefret sadece bizim ruhlarımızı zedelemiyor, Bosna'nın özünü de zedeliyor.
* Okumak özgürlüktür.
* Ölmeye hazır olan insanlar, ölmeye hazır olmayanlara karşı galip gelirler.
* Putları reddet, idealleri koru.
* [[Savaş]]ta büyük zulme uğradınız. Zalimleri affedip affetmemekte serbestsiniz. Ne yaparsanız yapın ama soykırımı unutmayın. Çünkü unutulan soykırım tekrarlanır.
* Şimdi güneşin altındaki yerimizi alma zamanı.
* Tanrısız ve insansız bir dünya cenneti kurmayı hayal edenler, bu hayallerinin enkazı altında kalmaya mahkumdurlar.
* Uzun hayatım boyunca pek çok iş yaptım. Ancak bugüne kadar ki en zor işim Dayton’daki anlaşma masasına oturmak oldu. Benim derdim muzaffer bir komutan olarak anılmak değil, ülkeme koltuğumun altında makul bir barış anlaşması ile dönmekti. Sırplar sadece benim önerilerime ters düşen önerilerle değil, aynı zamanda tüm adalet ve insanlık duygularına ters düşen önerilerle çıkıyorlardı karşıma. Böyle bir barışı kabul etmek çok zordu. Ancak çok zor olan başka bir şey vardı; eve “savaşa devam ediyoruz” cümlesi ile dönmek. Bu yapılması neredeyse imkansız bir tercihti ve ben kendimi çarmıha gerilmiş gibi hissediyorum.
* Ve her şey bittiğinde, hatırlayacağımız şey; düşmanlarımızın sözleri değil, dostlarımızın sessizliği olacaktır.
* Yaradanın iradesine teslimiyet, insanların iradelerine kârı bağımsızlık demektir.
* Yugoslavya Hükümetini diyemem ama Yugoslavya'yı çok severim. Fakat itiraf edeyim ki özgürlüğü daha çok severim.
* Biz savaşı öldüğümüz zaman değil, düşmanlarımıza benzediğimiz zaman kaybederiz.
* Hayatı sadece din ve dua ile değil, aynı zamanda çalışma ve bilimle tanzim etmek gerektiğine inanan kimse, o İslam'a aittir...
===''Özgürlüğe Kaçışım'' adlı eserinden aktarılanlar===
* Kadınların ev dışında istihdamı ve üretime katılması yönündeki ısrarlı baskının psikolojik bir şekli de vardır: Bu, doğum yapmak, çocuk yetiştirmek ve aileye bakmak yoluyla kadının evde ürettiği iktisadi değerlerin tanınmamasından oluşur. Günde 10-12 saatini eve ayıran bu işçi, bu ev hanımı, istatistiklerimiz tarafından işsiz olarak sunulur ve "çalışmayan unsur" başlığı altında tasnif edilir. Hepimiz bir kadının ne kadar meşgul olduğunu bilir ama aynı zamanda görmezden geliriz. Kadının çalışmasının bu şekilde göz ardı edilişi, evi terk edip ailesine sırtını dönmesi için ona yapılan baskının bir başka ve bu kez ahlaki bir şekildir. İslam kültürü diğer yöne gitmek zorundadır. Bunun başlangıcı da, annenin ev hanımının işinin tanınması olacaktır.
:''(Aliya İzzetbegoviç, Özgürlüğe Kaçışım-Zindandan Notlar, 382. Not)''
* Hayat tehlikeli bir şeydir. Güvensizlik yaşamanın bedelidir. Sadece ölenler ile asla doğmayacak olanlar mutlak anlamda güvendedirler.
:''(Aliya İzzetbegoviç, Özgürlüğe Kaçışım-Zindandan Notlar, 534. Not)''
* Ama ben insanın sorumluluklarından kolayca kaçabileceği Tanrısız bir dünya anlayışını kabullenemezdim.
:''(Aliya İzzetbegoviç, Özgürlüğe Kaçışım-Zindandan Notlar, 2156. Not)''
* Şunu unutmamalıyız: [[Muhammed|Hz. Muhammed]] putperestlere karşı savaştı, ama onlarla anlaşma da yaptı.
:''(Aliya İzzetbegoviç, Özgürlüğe Kaçışım-Zindandan Notlar, 2226 Not)''
* İslâm tarihi henüz yazılmayı bekliyor. El'an bu başlık altında mevcut olan şey gerçek tarih dışında her şey. Bu da şaşırtıcı değil. İslam tarihi objektif bir zihin ve ihtisasa dayalı olarak değil fakat ya ateşli bir nefret veya ateşli bir aşkla yazılmıştır! Aşk ve nefret şiir yazabilir, tarih değil.
:''(Aliya İzzetbegoviç, Özgürlüğe Kaçışım-Zindandan Notlar, 2358. Not)''
* Müslümanların hızla artan büyük nüfusuyla övünmemiz, bana şişmanlığıyla övünen ve aldığı yeni kilolardan haz duyan bir adamı hatırlatıyor. Ruhumuza, aklımıza ve başarılarımıza vurgu yapmaya ne zaman başlayacağız? Küçük ve kırılgan bir insanda bile insanlığa katkıda bulunabilecek büyük bir ruh bulunabilir. Gücümüz, bilimimiz, edebiyatımız nerede? Nerede buluşlarımız, küllî iyiliğe katkılarımız?
:''(Aliya İzzetbegoviç, Özgürlüğe Kaçışım-Zindandan Notlar, 3093. Not)''
* İnsanlar daima bir şeyler kutluyor, ayin yapıyorlar. Kutlama yapılmaksızın duramazlar. Sâni 'Teâlâ'ya ibadet etmezlerse, onun eserine ibadet ederler. Hâlık Teâlâ'ya secde etmezlerse mahlukata secde ederler. Tüm fark budur, ama esaslıdır.
:''(Aliya İzzetbegoviç, Özgürlüğe Kaçışım-Zindandan Notlar, 3156. Not)''
* Bazen İslam bana bütünü itibarıyla, insanın bir melek olmaya çalışmaksızın -çünkü olamaz- ve kendisini hayvan seviyesine düşürmeksizin -çünkü bir hayvan olmamak zorundadır- kendi tabiatına bağlanması yönünde yapılmış bir talep gibi gelir.
:''(Aliya İzzetbegoviç, Özgürlüğe Kaçışım-Zindandan Notlar, 3639. Not)''
==Hakkında söylenenler==
* 1993 yılında Aliya İzzetbegoviç kendini öldürmek değil, Srebrenitsa'da 5.000 Boşnak'ı katletmek istedi. Saraybosna'daki Holiday Inn Otelindeydik, kalktığımda ona deli olup olmadığını ve bu kadar çok insanı kimin öldüreceğini sorduk. Bundan sonra, uluslararası toplumun müdahale etmesi için sadece uygun bir an vardı ve bu Srebrenica'ya düştü. Alija Izetbegović soykırıma izin vermeyi kabul etti ve Sırplar daha önce hazırlanan bir şeye karar verdiler. - Hakija Meholjic
[[Kategori:Kişiler-A]]
[[Kategori:Bosnalı siyasetçiler]]
[[Kategori:1925 doğumlular]]
fix9syggiqfdr7nfpuxo8n5a2qbctsl
Hırs
0
5262
232675
196988
2025-06-10T19:08:43Z
Brightt11
34669
/* top */ rüzgar > rüzgâr, değiştirildi: rüzgar → rüzgâr [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232675
wikitext
text/x-wiki
<center><small>Sözler, yazar ya da kaynakları bakımından alfabetik sıraya göre düzenlenmiştir.</small></center>
<small>
: {{ABC}}
</small>
<!-- A-->
*Hırs deyip geçmeyin, bu [[dünya]]da büyük olarak ne yapılırsa onun sayesinde yapılır. — [[Anatole France]]
<!-- M-->
*[[Kötülük]] insana tamahtan gelir. Kanaatten kimse ölmedi, hırsla da kimse padişah olmadı. — [[Mevlana Celaleddin-i Rumi]]
<!-- V-->
*Hırs, bir geminin yelkenini şişiren rüzgâra benzer; fazlası gemiyi batırır, azı da gemiyi olduğu yerde tutar. — [[Voltaire]]
{{Vikisöz bağlantıları}}
[[Kategori:Duygu]]
[[Kategori:Konular]]
jmm5ukg09r7r9o43ux3mbowlfba760z
Kurt Tucholsky
0
5351
232810
229294
2025-06-10T19:28:28Z
Brightt11
34669
/* Sözleri */ dz, değiştirildi: dükkan → dükkân [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232810
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi
|kişi_adı=Kurt Tucholsky
|resim_adı=TucholskyParis1928.jpg
|resim_başlığı=Alman gazeteci, yazar
|doğum_tarihi=[[9 Ocak]] 1890
|doğum_yeri=Berlin, Almanya
|ölüm_tarihi=[[21 Aralık]] 1935
|ölüm_yeri=Göteborg, İsveç
}}
'''Kurt Tucholsky''', (9 Ocak 1890, Berlin-21 Aralık, 1935 Göteborg), Alman gazeteci ve yazar.
==Sözleri==
*[[Akıl]]lı olmanın avantajı şudur ki, [[insan]] istediğinde kendini aptal da yapabilir. Bunun tersiyse oldukça zordur.
*SPD'nin adının "Alman Sosyal Demokrat Partisi" şeklinde sürmesi bir talihsizliktir. Eğer 1 Ağustos 1914'ten bu yana partinin adı da örneğin "Reformist Parti" veya "Küçük Teferruat Partisi" veya "Ailelerin Kahve Ocağı" filan şeklinde değişmiş olsaydı, bu yeni isim birçok işçinin gözünün açılmasını sağlardı, onlar da ayrılıp asıl kendi partilerine, yani işçi sınıfının partisine giderlerdi. Ama ne yaparsınız ki, o dükkân bütün kötü işlerini eski iyi isme sığınarak yürütmekte.
*...Bastonunu kontrollü ve güçlü sallaması nedeniyle omuzlarını genç olarak dik tutmaktan tutun da, tedbirli bir sevinç ve kendi edebi çalışmalarını hor görmeye kadar, tam anlamıyla tutarlı 21 yaşında bir insan. Avukat olmak istiyor, ...
*:[[Franz Kafka]]'nın Kurt Tucholsky için [[30 Eylül]].[[1911]] tarihli günlüğüne yazdıkları.
*[[1926]] yılında vefat eden yayıncı [[Siegfried Jacobsohn]]'a, Tucholsky, kendisinin bugüne gelmesindeki tüm katkılarından dolayı teşekkür eder
*Ben 3,5 yıl gücümün yettiğince savaştan kaçtım. (...) Vurulmamak ve vurmamak için her yolu, her aracı denedim - kötü araçları bir kere bile kullanmadım. Ama beni zorlasalardı, hiçbir istisna yapmaksızın, her yolu dener, her aracı kullanırdım: Rüşvete, suç teşkil edecek bir eyleme hayır demezdim. Çok kişi böyle yapıyordu
*:Askerliği ile ilgili söyledikleri.<ref>Ignaz Wrobel: Savaşta neredeydiniz bay - ? [[Die Weltbühne]] 30 Mart 1926, Sayfa 490</ref>
*Bir gün yürüyüş için bir tane eski ağır bir tüfeği omzuma astım. Bir tüfek? Ve savaşın içinde? Asla, diye düşünüyordum. Ve onu bir barakaya dayadım. Ve orayı terk ettim. Hatta bu olay o zamanki derneğimizin de dikkatini çekmişti. Bu işten nasıl sıyrıldığımı bilmiyorum, ama bir şekilde başarıldı. Ve tüfeksiz de oldu.
*:Askerliği ile ilgili söyledikleri.<ref>Kurt Tucholsky: Yaşanmamış Hayatımız. Mary'e Mektuplar. Reinbek 1982, Sayfa 247</ref>
*Ses yinelemeli (aliterasyon) takma adlar Berlin'li bir hukukçunun bulduğu isimlerdir. (...) Onun, medeni kanunu,haciz kararlarını ve ceza davalarını anlattığı insanların isimleri A veya B değildi, miras ve miras bırakan da değildi. Onların isimleri, Benno Büffel ve Theobald Tiger; Peter Panter ve Isidor Iltis ve Leopold Löwe ve bu şekilde alfabenin tüm harfleri ile devam eden ses yinelemeli adlardı. (...) Wrobel – bizim hesap defterinin adıydı; ve Ignaz ismi de bana hep çok çirkin geldiğinden,inatla ve büyük bir nefretle, kendini yoketme eylemine ve varoluşumun yeni durumunu vaftiz etmeye başladım. Kasper Hauser'in ise tanıtılmaya gereksinimi yok.
*:Takma adları ile ilgili söyledikleri. ''Tucholsky bir çok takma ad kullanmıştır.'' <ref>Start. "Mit 5 PS" Sayfa 12. Berlin 1928</ref>
*O zamanlar her iki taraftan da, daha sonra Ruhr'da da olduğu gibi, zaten bozulmuş olan topluma fikirler pompalanıyordu. Ben de bu işe elimi bulaştırdım. Bunu yapmamam gerekirdi. Yaptıklarım için pişmanım.
*:Propaganda gazetesi "Pieron" da çalışması ile ilgili pişmanlığını dile getiren sözleri.<ref>Ein besserer Herr. "Die Weltbühne" 25. Haziran 1929, Sayfa 960</ref>
*Biz, soysuz militarizmin başımıza açtığı bu suçu işlemek zorundaydık. Bu utanç verici çağdan, tamamıyla geri dönersek ancak düzene gireriz. Spartaküs değil. Kendi halkını, amacına ulaşmak için, araç olarak gören subaylar da değil. Sonunda ne olacak? Namuslu Alman.
*:Antimilitarist yazılarından.<ref>Militaria. Offizier und Mann. "Die Weltbühne" 9. Ocak 1919, Sayfa 39</ref>
*Alman politik cinayetleri son dört yılda sistematik bir şekilde organize olmuştur. (...) Her şey baştan belirlenmiş: Meçhul bir finansör tarafından kışkırtma, suç (sürekli arkadan), üstünkörü soruşturma, sudan bahaneler, birkaç boş laf, yalandan baskılar, hafif cezalar, cezaların ertelenmesi, ayrıcalıklar - "Devam edin!" (...) Bu kötü bir hukuk değil. Bu eksik bir hukuk değil. Bu aslında bir hukuk değil. (...) [[Balkanlar]] ve [[Güney Amerika]] kendilerinin bu [[Almanya]] ile karşılaştırılmasına müsamaha göstermezler.
*:[[Weimar Cumhuriyeti]]'ndeki politik cinayetler ile ilgili yazdıkları.<ref>Prozeß Harden. "Die Weltbühne" 21. Aralık 1922, Sayfa 638</ref>
*Bir kez olsun ayağa kalk! Yumruğunu vur!
*:Ondört gün sonra tekrar uyuma!
*:Dışarı, monarşizmin yargıçları,
*:subayları ve
*:senden beslenip seni sabote eden,
*:evlerinin duvarlarına [[gamalı haç]] çizen ayak takımı
*:(...)
*:Dört yıl süren cinayetler - Tanrı bilir ya yeter
*:Şu anda son nefesini vermek üzeresin
*:Göster ne olduğunu.Kendini yargıla
*:Öl ya da savaş. Üçüncüsü yok anla.
*::Cumhuriyet'e uyarısı <ref>Rathenau. "Die Weltbühne" 29. Haziran 1922, Sayfa 653</ref>
*Bay Dr. Rudolf Hilferding, devlet tarafından sosyal demokrasi ile mücadele etmek için Freiheit'ın yazı işlerine getirildi. İki yıl içinde, Freiheit'ı kritik tehlikeli bir gazete olmaktan öyle bir çıkardı ki, ortada ne gazete kaldı ne de tehlike.
*:Freiheit Özgürlük gazetesi yazı işleri müdürünü yargıladığı yazısından.<ref>Dienstzeugnisse. "Die Weltbühne" 3. Mart 1925, Sayfa 329</ref>
*Ve inandıklarını gerçekleştirme olanağı ortaya çıktığı zaman, inandıklarını unutan bu başkan, her şeyin üzerinde azametle oturuyor.
*:SPD başkanı [[Friedrich Ebert]] hakkında [[1922]] yılında Prozeß Harden makalesinde yazdıkları.
*Hiç muhalefet yok mu? Bir tane var. Büyük, etkili, ciddi: Antidemokratik, alaycı gülüşlü, adalet fikri için bilinçli adil olmayan sınıf kavgası. Bürokrasiyi temizlemek için sadece bir şey var. Bir kelime ki, egemen sınıfın tüylerini ürperteceği için, burada yazmak istemiyorum. Bu kelimenin anlamı: Kökten değişim. Çekidüzen vermek. Genel temizlik. Havalandırma.
*:Alman yargıçları için yazdıkları <ref>Deutsche Richter. "Die Weltbühne" 12. 19. ve 26. Nisan 1927</ref>
*İyilikler, ey insanoğlu,boşa pompa
*:Kendi hakkını [[sınıf kavgası]] ile kazan, sınıfından kopma''"
*::Geçici bir süre için Tucholsky ''KPD - [[Alman Komünist Partisi]]'' 'ne yakın oldu ve partiye yakın ''A.I.Z. - Resimli İşçi Dergisi'' 'nde [[işçi sınıfı]] kavgası ile ilgili propaganda şiirleri yayınladı. ''Evsizler için Barınak'' isimli şiirinin,uzun süre akıllardan çıkmayan bitiş dizeleri.
==Kaynakça==
{{Kaynakça}}
{{Vikipedi}}
[[Kategori:Kişiler-K]]
[[Kategori:Alman yazarlar]]
[[Kategori:Alman gazeteciler]]
[[Kategori:Alman şairler]]
[[Kategori:1890 doğumlular]]
[[Kategori:1935 yılında ölenler]]
jhxz6o242z9pw83d60fif38nqkthbkj
Mao Zedong
0
5352
232773
229760
2025-06-10T19:16:28Z
Brightt11
34669
/* Sözleri */ kağıt > kâğıt +dz, değiştirildi: kağıt → kâğıt [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232773
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi
|kişi_adı=Mao Zedong
|resim_adı=
|resim_başlığı= Çinli politik lider
|doğum_tarihi= [[26 Aralık]] 1893
|doğum_yeri=
|ölüm_tarihi= [[9 Eylül]] 1976
|ölüm_yeri=
}}
'''''Mao Zedong''', Mao, Çinli devrimci ve siyasetçi. Çin Komünist Partisi'nin ve Çin Halk Cumhuriyeti'nin kurucusu.''
== Sözleri ==
* [[Çin]]; Çin Komünist Partisi’nin çabaları olmadan, Çin halkının ana dayanak noktası olan Çinli Komünistler olmadan, hiçbir zaman bağımsızlığına ve özgürlüğüne ulaşamaz, sanayileşemez ve tarımını modernize edemez.
:''(Yıl: 1945)''
* Çin Komünist Partisi, tüm [[Çin]] halkının önderlik merkezidir. Bu merkez olmadan, sosyalizm davası zafer kazanamaz.
* '''[[Din]] bir zehirdir.'''
* '''Bir ülkede [[din]] ve [[Tanrı]]'dan çok fazla bahsediliyorsa, bilin ki ya canınıza ya malınıza ya da namusunuza göz dikilmiştir.'''
* Fakir insanlar, daha devrimci onlar.
* '''Çok kişiyle konuş, az kişiyle düşün ve tek başına karar al.'''
* Fazla duygusalım ve fazla hiddetli olma gibi bir zaafım var. Zihnimi sakinleştiremiyorum ve sebat etmekte zorlanıyorum. Değişmek de benim için zor. Aslında benim için en üzücü olan durum bu.
* Tüm gerçek [[bilgi]], doğrudan deneyime dayanır.
* Ülkeni kalbinde yaşatırken, ufkunda dünya olsun.
* En aptal insanlar soylular, alçakgönüllü insanlar ise en zekilerdir. Bu felsefeyi seçkin takımı asla anlayamaz!
* Tarihi, halk yapar. Seçkinlerin çoğu bunu kabul etmeyerek ölür.
* '''Dünya ''"ciddi"'' kelimesinden korkuyor ve en ciddisi ben olacağım!'''
* Yol ne kadar uzun olursa olsun, ilk adım atılmalıdır.
* Bir kaplanı uyandırmak için uzun bir çubuk kullanın.
* [[Devrim]] yapmak için devrimci bir parti olması gerekir.
* Bütün emperyalistler, yerel beyler, yolsuzluğa bulaşmış memurlar ve kötü seçkinler köylülerin elinden gelecek akıbetleriyle karşılaşacaklar.
* '''Zulmün olduğu yerde direniş vardır!'''
* Isı yumurtayı civcive dönüştürür, ama yumurtayı bir taşla değiştirirseniz içinden civciv çıkmaz.
* İmgelem düşüncedir, şimdiki zaman geçmiş ve gelecektir, küçük büyüktür, eril dişildir, birçok tek bir tanedir ve [[değişim]] devamlılıktır.
* '''Gökyüzünün yarısını [[kadın]]lar ayakta tutar.'''
* Yüz çiçek yan yana açsın, yüz fikiɾ biɾbiɾiyle yaɾışsın.
* '''[[Politika]] kansız bir savaş; [[savaş]] ise kanlı bir politikadır.'''
* Geleceğe bakmak istiyorsanız [[tarih]]e bakmalısınız.
* Tüm yeni şeyler zorlu mücadeleden geçer.
* İdealin üst perdede olması gerekse de, '' “gerçeklik“ '' denen şeyle birleştirilmelidir.
* Gerici olan herhangi bir şey, onunla savaşmazsanız düşmez. Bu aynı zamanda yeri süpürmekle aynıdır, süpürge ulaşamıyorsa toz her zamanki gibi kendiliğinden dışarı çıkmayacaktır.
* Hatalar insanların zihinlerini boşaltmasına yardımcı olur.
* Okumak öğrenmektir, kullanmak da öğrenmektir ve öğrenmek daha önemlidir.
* Başkasına zarar verip kendisine fayda sağlayanın sonu kötü olur.
* Alçakgönüllü, ihtiyatlı olmalı, kibir ve aceleciliğe karşı dikkatli olmalı ve [[Çin]] halkına tüm kalbimizle hizmet etmeliyiz.
:(''Çin Komünist Partisi Yedinci Ulusal Kongresi'ndeki açılış konuşmasından, 23 Nisan 1945.'')
* [[Çin]]li kadınları istiyor musun? On milyon verebiliriz. Sonra ülkenizi felaketlerle doldururlar, bizim ülkemizde çok fazla kadın var.
:(''[[Henry Kissinger]] ile yapılan görüşmede, 12 Kasım 1973.'')
* Daha zayıf bir pozisyonda müzakereye başlamak baştan kaybetmek demektir.
* Emekçi halkı silah taşımalarının gerekliliğine inandırmak oldukça zordur.
* '''İktidar, namlunun ucunda büyür!'''
* Gerilla, denizde yüzen bir balık gibi halkın arasında hareket etmelidir.
* Düşmanı stratejik olarak hor gör ama onu taktiksel olarak ciddiye al.
* Öncelikle, sıkıntıdan korkmayın ve ikincisi, ölümden korkmayın.
* Cinsiyetler arasındaki gerçek eşitlik; ancak bir bütün olarak toplumun [[Sosyalizm|sosyalist]] dönüşümü sürecinde gerçekleştirilebilir.
* Bir halkın ayaklanması ve halkın devrimi sadece doğal değil, kaçınılmazdır.
* '''Tüm gericiler kâğıttan kaplanlardır. [[Güç]] gericilerin değil, halkındır.'''
* Gök kubbenin altında kaos var. Koşullar mükemmel.
* Çok fazla kitap okumak zararlıdır.
* Politik çalışma, tüm ekonomik çalışmaların can damarıdır.
* '''Kültürsüz bir [[ordu]], gerizekâlı bir ordudur ve gerizekâlı bir [[ordu]], düşmanı asla yenemez.'''
* Silahlar [[savaş]]ta önemli bir faktördür, ancak belirleyici faktör değildir; önemli olan malzeme değil, insandır.
* '''[[Devrim]] bir yemek daveti değildir; [[devrim]] makale yazmak, resim çizmek ya da nakış işlemek değildir; devrim öyle zarif, sakin, nazik, ılımlı, kibar ve asil olmaz. [[Devrim]] bir başkaldırıdır. [[Devrim]] bir şiddet eylemidir!'''
* Kalorilerin fazlası yüzünden insanlar iki kafa ve dört bacağa sahip olacaklar.
* Liberalizmin üstesinden gelmek için olumlu bir özü olan Marksizmi kullanmalıyız.
* İyi bir yoldaş, zorlukların daha büyük olduğu yerlere gitmeye daha istekli olan kişidir.
* Felsefeyi, filozofların, konferans salonlarının ve ders kitaplarının cenderesinden kurtaralım ve kitlelerin elinde güçlü bir silah haline getirelim.
* [[Liberalizm]], küçük-burjuva bencilliğinden kaynaklanır, kişisel çıkarları birinci plana alır, devrimci çıkarları ikinci plana iter ve bu da ideolojik, politik ve örgütsel liberalizme yol açar.
* [[Liberalizm]], oportünizmin bir ifadesidir ve Marksizme tamamen aykırıdır. Olumsuzdur ve nesnel olarak düşmana hizmet eder; içimizde sürüp gitmesinden düşmanın hoşnut olması bundandır. Bu niteliğinden dolayı liberalizmin devrim saflarında yeri olmamalıdır.
:''(Liberalizmle Mücadele, 7 Eylül 1937)''
* [[Komünizm]]in sevgi ve muhabbetle ilgisi yoktur. [[Komünizm]], düşmanı ezmek için kullandığımız bir balyozdur.
{{Vikiler|
commons= Category:Mao Zedong |
wikispecies= |
wikt= |
b= |
s= |
w= |
n= |
m= |
}}
[[Kategori:Ateistler]]
[[Kategori:Kişiler-M]]
[[Kategori:Çinli siyasetçiler]]
[[Kategori:Devlet başkanları]]
[[Kategori:1893 doğumlular]]
dyf8fio3djwk3rx7grhydv1643vt0uh
Vatan
0
5372
232681
197318
2025-06-10T19:08:57Z
Brightt11
34669
/* top */ rüzgar > rüzgâr, değiştirildi: rüzgar → rüzgâr [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232681
wikitext
text/x-wiki
* Bugün vatanımız, milletimiz var diyebiliyorsak, bunları şehitlerimize borçluyuz. Onları gelecek nesillere tanıtmakla belki onlara karşı bir nebze görevimizi yapmış oluruz. Şimdi güney cephesini, Yemen'i yazıyorum. Allah ömür verirse Sarıkamış'ı diğerlerini de yazmayı düşünüyorum.<ref>[https://www.altinoluk.com.tr/mehmet-niyazi-ozdemir-bey-ile.html Mehmet Niyazi Özdemir Bey ile...]</ref> — [[Mehmed Niyazi Özdemir]]
* Vatan sevgisi, ruhları kurtaran en kuvvetli rüzgârdır. — [[Mustafa Kemal Atatürk/Toprak bütünlüğü ve vatan|Mustafa Kemal Atatürk]]
* Mevzubahis vatansa gerisi teferruattır. — [[Mustafa Kemal Atatürk/Toprak bütünlüğü ve vatan|Mustafa Kemal Atatürk]]
* Yurt sevgisi ona hizmetle ölçülür. — [[Mustafa Kemal Atatürk/Toprak bütünlüğü ve vatan|Mustafa Kemal Atatürk]]
* Irz ve namustan mahrum olanlar, millet ve vatan hissi taşımazlar; böylelerinden sakınılmalıdır. — [[Mevlana Celaleddin-i Rumi]]
* Vatan sevgisiyle harmanlanmış fedakarlık duygusu, dejenere insanlara basit gelir. — [[Osman Pamukoğlu]]
* Vatan sevgisinden maksat, toprağa değil, onun üstünde yaşayan insanlara duyulan sevgidir. — [[Namık Kemal]]
*Vatan bize kılıcımızın ekmeğidir. — [[Namık Kemal]]
*İnsan vatanını sever; çünkü hürriyeti, rahatı, hakkı ve menfaati vatan sayesinde kâimdir. — [[Namık Kemal]]
*'''Vatan''' tüm kötü alışkanlıkların anasıdır: illetten tedavi olmanın en hızlı ve etkin yolu onu satmak, ihanet etmektir: nasıl mı satmak? İster pahalı ister bedavaya: kime mi? En yüksek payı kim sürerse ona: ya da, verip kurtulmak ağulu armağanı, onu hiç bilmeyene, bilmek de istemeyene: ister zengine ister yoksula, umursamazın tekine ya da bir âşığa: salt ihanet zevki yeter: bizi belirleyen, bizi tanımlayan, istemeden bizi bir şeyin sözcüsüne dönüştüren: üstümüze bir yafta yapıştıran, bize bir maske yakıştıran ne varsa ondan sıyrılma zevki uğruna... Haraç mezat satmak her şeyi: tarih, inanışlar, dil: çocukluk, manzaralar, aile: fırlatıp atmak kimliğini, sıfırdan başlamak: Sisyphos olmak, aynı zamanda, kendi küllerinden yeniden doğan Anka kuşu. — [[Juan Goytisolo]], ''Yeryüzünde Bir Sürgün''
{{Vikiler|
commons= |
wikispecies= |
wikt=vatan |
b= |
s= |
w= {{PAGENAME}} |
n= |
m= |
}}
{{Vikisöz bağlantıları}}
== Kaynakça ==
{{Kaynakça|30em}}
[[Kategori:Konular]]
3n7vw1pqqqrhdk217igh578kpun20cg
18 Şubat
0
5414
232678
196459
2025-06-10T19:08:47Z
Brightt11
34669
/* top */ rüzgar > rüzgâr, değiştirildi: rüzgar → rüzgâr [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232678
wikitext
text/x-wiki
{{ŞubatTakvimi}}
; [[2006]]
: Düşmanlarınızı sevin çünkü kusurlarınızı yalnız onlar açıkça söyleyebilir.
: — [[Benjamin Franklin]]
; [[2007]]
: Bir yalan, hangi amaç için söylenmiş olursa olsun, her zaman, en kötü gerçekten daha kötüdür.
: — [[Ernesto Che Guevara]]
; [[2008]]
: ''Almitra sözü aldı ve sordu:''<br>— Peki üstad; evlilik nedir? <br>''Cevap söyle geldi:''<br> — Siz birliktelik için doğmuşsunuz. Ölüm meleğinin beyaz kanatları sizi ayırana kadar ayrılmayacaksınız.Allahın sessiz tanıklığında bile beraber olacaksınız, ama birlikteliğinizde mesafeler bırakın; bırakın ki, cennetin rüzgârları aranızda dansedebilsin...birbirinizi sevin ama, aşk tutsaklığı istemeyin.. bırakın aşk, ruhunuzun kıyılarına vuran dalgalar gibi olsun... birbirinizin bardağını doldurun ama aynı bardaktan içmeyin; ekmeğinizden verin birbirinize ama aynı somundan ısırmayın... birlikte şarkı söyleyin;lakin birbirinizi yalnız bırakmayı da bilin, sazın telleri de yalnızdır ve armoni içinde aynı melodiyi seslendirir... birbirinize kalbinizi verin ama karşılıklı kilitleyip saklamak için değil! sadece hayatın eli o kalbi saklar! birlikte durun, ama yapışmayın, tapınakların sütunları da bitişik değildir! ve unutmayın; meşe ile çınar birbirlerinin gölgesinde büyümezler...
:— [[Halil Cibran]]
; [[2009]]
: En çok sevdiğimiz insanlar, kendimize en çok benzettiklerimizdir.
: — [[Molière]]
{{Vikipedi|Şubat 18}}
{{Vikisöz bağlantıları}}
[[Kategori:Yılın günleri]]
nx6hmpslv3jhuwz3qz166vxr2grqnld
19 Şubat
0
5415
232673
206816
2025-06-10T19:08:38Z
Brightt11
34669
/* top */ rüzgar > rüzgâr, değiştirildi: rüzgar → rüzgâr [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232673
wikitext
text/x-wiki
{{ŞubatTakvimi}}
; [[2006]]
: Düşmanlarınızı sevin çünkü kusurlarınızı yalnız onlar açıkça söyleyebilir.
: — [[Benjamin Franklin]]
; [[2007]]
: Bir saat sonra kıyamet kopacak olsa, elinize bir fidan almışsanız yine de onu dikiniz.
: — [[Muhammed]]
; [[2008]]
: ''Almitra sözü aldı ve sordu:''<br>— Peki üstad; evlilik nedir? <br>''Cevap söyle geldi:''<br> — Siz birliktelik için doğmuşsunuz. Ölüm meleğinin beyaz kanatları sizi ayırana kadar ayrılmayacaksınız.Allahın sessiz tanıklığında bile beraber olacaksınız, ama birlikteliğinizde mesafeler bırakın; bırakın ki, cennetin rüzgârları aranızda dansedebilsin...birbirinizi sevin ama, aşk tutsaklığı istemeyin.. bırakın aşk, ruhunuzun kıyılarına vuran dalgalar gibi olsun... birbirinizin bardağını doldurun ama aynı bardaktan içmeyin; ekmeğinizden verin birbirinize ama aynı somundan ısırmayın... birlikte şarkı söyleyin;lakin birbirinizi yalnız bırakmayı da bilin, sazın telleri de yalnızdır ve armoni içinde aynı melodiyi seslendirir... birbirinize kalbinizi verin ama karşılıklı kilitleyip saklamak için değil! sadece hayatın eli o kalbi saklar! birlikte durun, ama yapışmayın, tapınakların sütunları da bitişik değildir! ve unutmayın; meşe ile çınar birbirlerinin gölgesinde büyümezler...
:— [[Halil Cibran]]
; [[2009]]
: Adaletsizliği engelleyecek gücünüzün olmadığı zamanlar olabilir. Fakat itiraz etmeyi beceremediğiniz bir zaman asla olmamalı.
: — [[Elie Wiesel]]
{{Vikipedi|Şubat 19}}
{{Vikisöz bağlantıları}}
[[Kategori:Yılın günleri]]
toabl118ns0eemp43no1jfox08iw0ih
23 Şubat
0
5420
232680
196511
2025-06-10T19:08:55Z
Brightt11
34669
/* top */ rüzgar > rüzgâr, değiştirildi: rüzgar → rüzgâr [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232680
wikitext
text/x-wiki
{{ŞubatTakvimi}}
; [[2006]]
: Elinde çekiç olan her şeyi çivi olarak görür.
: — [[Abraham Maslow]]
; [[2007]]
Bir inşaatçı herhangi bir kişi için bir bina inşa eder ve bu binayı uygun bir şekilde yapmazsa ve onun inşa ettiği bina yıkılıp sahibini öldürürse inşaatı yapan öldürülür.
: — [[Hammurabi Kanunları]]
; [[2008]]
: ''Almitra sözü aldı ve sordu:''<br>— Peki üstad; evlilik nedir? <br>''Cevap söyle geldi:''<br> — Siz birliktelik için doğmuşsunuz. Ölüm meleğinin beyaz kanatları sizi ayırana kadar ayrılmayacaksınız.Allahın sessiz tanıklığında bile beraber olacaksınız, ama birlikteliğinizde mesafeler bırakın; bırakın ki, cennetin rüzgârları aranızda dansedebilsin...birbirinizi sevin ama, aşk tutsaklığı istemeyin.. bırakın aşk, ruhunuzun kıyılarına vuran dalgalar gibi olsun... birbirinizin bardağını doldurun ama aynı bardaktan içmeyin; ekmeğinizden verin birbirinize ama aynı somundan ısırmayın... birlikte şarkı söyleyin;lakin birbirinizi yalnız bırakmayı da bilin, sazın telleri de yalnızdır ve armoni içinde aynı melodiyi seslendirir... birbirinize kalbinizi verin ama karşılıklı kilitleyip saklamak için değil! sadece hayatın eli o kalbi saklar! birlikte durun, ama yapışmayın, tapınakların sütunları da bitişik değildir! ve unutmayın; meşe ile çınar birbirlerinin gölgesinde büyümezler...
:— [[Halil Cibran]]
; [[2009]]
: Adaletsizliği engelleyecek gücünüzün olmadığı zamanlar olabilir.Fakat itiraz etmeyi beceremediğiniz bir zaman asla olmamalı.
: — [[Elie Wiesel]]
{{Vikipedi|Şubat 23}}
{{Vikisöz bağlantıları}}
[[Kategori:Yılın günleri]]
3w26l72hug1lfk92uutcm0i2ag5zu2y
24 Şubat
0
5421
232677
196521
2025-06-10T19:08:46Z
Brightt11
34669
/* top */ rüzgar > rüzgâr, değiştirildi: rüzgar → rüzgâr [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232677
wikitext
text/x-wiki
{{ŞubatTakvimi}}
; [[2006]]
: Ağlamaktan korkma! Zihindeki ıstırap veren düşünceler gözyaşı ile temizlenir.
: — [[Kızılderili atasözleri|Kızılderili atasözü]]
; [[2007]]
:Altın ne oluyor, can ne oluyor, inci, mercan da nedir bir sevgiye harcanmadıktan, bir sevgiliye feda edilmedikten sonra.
: — [[Mevlâna Celâleddin-i Rûmî]]
; [[2008]]
: ''Almitra sözü aldı ve sordu:''<br>— Peki üstad; evlilik nedir? <br>''Cevap söyle geldi:''<br> — Siz birliktelik için doğmuşsunuz. Ölüm meleğinin beyaz kanatları sizi ayırana kadar ayrılmayacaksınız. Allah'ın sessiz tanıklığında bile beraber olacaksınız, ama birlikteliğinizde mesafeler bırakın; bırakın ki, cennetin rüzgârları aranızda dans edebilesiniz... Birbirinizi sevin ama, aşk tutsaklığı istemeyin... Bırakın aşk, ruhunuzun kıyılarına vuran dalgalar gibi olsun... Birbirinizin bardağını doldurun ama aynı bardaktan içmeyin; ekmeğinizden verin birbirinize ama aynı somundan ısırmayın... Birlikte şarkı söyleyin; lakin birbirinizi yalnız bırakmayı da bilin, sazın telleri de yalnızdır ve armoni içinde aynı melodiyi seslendirir... Birbirinize kalbinizi verin ama karşılıklı kilitleyip saklamak için değil! Sadece hayatın eli o kalbi saklar! Birlikte durun, ama yapışmayın, tapınakların sütunları da bitişik değildir! Ve unutmayın; meşe ile çınar birbirlerinin gölgesinde büyümezler...
:— [[Halil Cibran]]
; [[2009]]
: Adaletsizliği engelleyecek gücünüzün olmadığı zamanlar olabilir. Fakat itiraz etmeyi beceremediğiniz bir zaman asla olmamalı.
: — [[Elie Wiesel]]
{{Vikipedi|Şubat 24}}
{{Vikisöz bağlantıları}}
[[Kategori:Yılın günleri]]
46df6g5dear9o1cvooyw5gxs2lix010
11 Temmuz
0
5560
232658
196395
2025-06-10T19:08:15Z
Brightt11
34669
/* top */ rüzgar > rüzgâr, değiştirildi: rüzgar → rüzgâr [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232658
wikitext
text/x-wiki
{{Temmuz takvimi}}
; {{2006}}
: Yeteneklerin en fazla geliştiği zaman, insanın bütün bir dünyayı karşısına aldığı zamandır.
: — [[Mary Wollstonecraft]]
; {{2007}}
: Deniz, dalgalarıyla deniz; hükümdar, yardımcılarıyla hükümdar olur.
: — [[Beydeba]]
; {{2008}}
:Düşünceni boşalt. Şekilsiz, düzensiz ol, su gibi. Şimdi suyu bir kupaya doldurursan, o zaman kupa olur. Onu çay demliğe doldur, o zaman su çay demliği olur. Bak , su akar, .... Su ol arkadaş.
: — [[Bruce Lee]]
; 2010
:Vatan sevgisi ruhları kurtaran en kuvvetli rüzgârdır.
: — [[Mustafa Kemal Atatürk]]
{{Vikipedi|Temmuz 11}}
{{Vikisöz bağlantıları}}
[[Kategori:Yılın günleri]]
3q6uyrndugevaqfecvty2ii95v6xt75
25 Ağustos
0
5606
232648
206817
2025-06-10T19:06:45Z
Brightt11
34669
/* top */ rüzgar > rüzgâr, değiştirildi: rüzgar → rüzgâr [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232648
wikitext
text/x-wiki
{{AğustosTakvimi}}
; {{2006}}
: Hedefi olmayan gemiye hiçbir rüzgâr yardım edemez.
: — [[Michel de Montaigne]]
; {{2007}}
: Şeref, edep iledir. Soy ile değildir
: — [[Muhammed]]
; {{2008}}
: Duyularımız bize asla gerçeği gösteremez, ancak edindikleri algıyı yansıtırlar. Gerçek, duyularımızın çok ötesinde bir şey olmalı.
: — [[Demokritos]]
{{Vikipedi|Ağustos 25}}
{{Vikisöz bağlantıları}}
[[Kategori:Yılın günleri]]
8txcu30bpc87djpbk38ihcvo42xfl57
26 Ağustos
0
5607
232647
206818
2025-06-10T19:06:41Z
Brightt11
34669
/* top */ rüzgar > rüzgâr, değiştirildi: rüzgar → rüzgâr [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232647
wikitext
text/x-wiki
{{AğustosTakvimi}}
; {{2006}}
: Hedefi olmayan gemiye hiçbir rüzgâr yardım edemez.
: — [[Michel de Montaigne]]
; {{2007}}
: Şeref, edep iledir. Soy ile değildir.
: — [[Muhammed]]
; {{2008}}
: Duyularımız bize asla gerçeği gösteremez, ancak edindikleri algıyı yansıtırlar. Gerçek, duyularımızın çok ötesinde bir şey olmalı.
: — [[Demokritos]]
{{Vikipedi|Ağustos 26}}
{{Vikisöz bağlantıları}}
[[Kategori:Yılın günleri]]
rqq9d9bf7e52tf6idpbeteqf6cs4zwo
27 Ağustos
0
5608
232649
196540
2025-06-10T19:06:47Z
Brightt11
34669
/* top */ rüzgar > rüzgâr, değiştirildi: rüzgar → rüzgâr [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232649
wikitext
text/x-wiki
{{AğustosTakvimi}}
; {{2006}}
: Hedefi olmayan gemiye hiçbir rüzgâr yardım edemez.
: — [[Michel de Montaigne]]
; {{2007}}
: Ya ümitsizsiniz. Ya da ümit sizsiniz. Ya çaresizsiniz. Ya da çare sizsiniz
: — [[Behçet Necatigil]]
; {{2008}}
: Duyularımız bize asla gerçeği gösteremez, ancak edindikleri algıyı yansıtırlar. Gerçek, duyularımızın çok ötesinde bir şey olmalı.
: — [[Demokritos]]
{{Vikipedi|Ağustos 27}}
{{Vikisöz bağlantıları}}
[[Kategori:Yılın günleri]]
nxsxaow73rvlf4w52ss1cs4l50ekvww
Monte Kristo Kontu
0
6880
232716
188525
2025-06-10T19:09:57Z
Brightt11
34669
/* top */ rüzgar > rüzgâr, değiştirildi: rüzgar → rüzgâr [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232716
wikitext
text/x-wiki
The Count of Monte Cristo , 2002 yapımı [[Alexandre Dumas (baba)|Alexandre Dumas]]'ın kitabından uyarlanmış film
----
*'''Napolyon''': Şahlar ve piyonlar; imparatorlar ve aptallar...
*'''Mercedes''': (Fernand'a) Hatırlıyor musun küçük bir çocukken Edmond'a düdük alınmıştı ve sana da midilli. Ve senin midillinle olduğundan daha mutlu olması seni çılgına çevirmişti. Ben senin için yeni düdük olmayacağım.
*'''Jacobo''': Ölü akrabalarım üzerine yemin ederim, hatta ölmek üzere olanların üzerine bile: Sonsuza kadar senin adamınım.
*'''Edmond''': (Albert'e) Hayat bir fırtınadır genç dostum. Bir an güneş ışığı parlarken bir de bakmışsın dalgalar kabarmış. Seni erkek yapan o fırtına geldiğinde ne yapacağındır. O rüzgârın karşısına Roma'da yaptığın gibi çıkmalısın.
*'''Jacobo''': Bir yemin ettim. Seni senden korumak zorunda kalsam da seni koruyacağım.
== Diyaloglar ==
*'''Edmond''': Bunu neden yapıyorsun?
'''Fernand''': Çok karmaşık.
*'''Edmond''': Neden! (''Kendisine ihanet edip askerlere teslim eden Fernand'a'')
'''Fernand''': Çünkü sen katibin oğlusun ve benim sen olmayı istememem gerekir.
*'''Villefort''': Beni iyi dinle baba! Ben bu şehrin başyargıcı ve yeni rejimin bir temsilcisiyim. Ve kendi özbabamın haince ilişkilere girmesi hiç işime gelmiyor.
'''Clarion''': Biliyor musun sonuçta ihanet bir tarih sorunudur ve imparator döndüğünde ben vatansever, sen hain olacaksın bunu biliyor muydun.
* - Şu an 'Neden ben Tanrım' diye soruyorsan cevap şu: Tanrı'nın bununla bir ilgisi yok. Aslında Tanrı yılın bu zamanı Paris'e hiç uğramaz.
'''Edmond''': Tanrı'nın her şeyle ilgisi var. O her yerde, o her şeyi görür.<br>
- Tamam, öyleyse bir bahse girelim. Sen Tanrından yardım iste ben de geldiği an durayım. (''Edmond'u kırbaçlamaya başlar''.)
*'''Rahip''': Öğrendiğim her şeyi sana öğretebilirim: Ekonomi, matematik, felsefe...
'''Edmond''': Okuma yazma? [:)]<br>
'''Rahip''': Elbette.
*'''Rahip''': Spada'nın hazinesinin nerede olduğunu bilmiyorum dediğimde yalan söylemiştim.
'''Edmond''': Yalan mı söyledin?<br>
'''Rahip''': Ben bir rahibim, aziz değil.
*'''Rahip''': İşte sana son dersim. Şu anda cezasını çektiğin suç için gerçekten suç işleme. Tanrı 'İntikam benimdir' diyor.
'''Edmond''': Ben Tanrı'ya inanmıyorum.<br>
'''Rahip''': Önemli değil, O sana inanıyor.
*'''Vampa''': (''Edmond, Jacobo'yla dövüşmeden önce'') Jacobo tanıdığım en iyi bıçak ustasıdır.
'''Edmond''': Belki daha çok insanla tanışmalısın.
*'''Jacobo''': Hey senin neyin var? Sen şimdiye kadar benim gördüğüm herkesten daha zenginsin. Sorunların her neyse artık sona erdi. Ne satın almak istiyorsun?
'''Edmond''': İntikam.
*(''Edmond, Danglar'ı ipte sallandırmadan birkaç saniye önce'')
'''Danglar''': Kimsin sen?<br>
'''Edmond''': Ben Monte Cristo Kontu'yum ama dostlarım bana '''Edmond Dantes''' der..
*'''Fernand''': Git ve oğlumu bul.
'''Mercedes''': O senin oğlun değil.<br>
'''Fernand''': Anlayamadım.<br>
'''Mercedes''': Albert Mondego, Edmond Dantes'in oğludur. Edmond götürüldükten sonra seninle niye bu kadar çabuk evlendim sanıyorsun.
*(''Fernand sandıkta altınlar yerine Edmond'u askerler götürürken Edmond'un cebine attığı şahı bulur ve Edmond karşısındadır''.)
'''Fernand''': Monte Cristo?<br>
'''Edmond''': Şah senin Fernand..<br>
'''Fernand''': (Büyük bir şaşkınlıkla) Edmond? Ama nasıl?<br>
'''Edmond''': Nasıl mı kaçtım? Zor oldu. Bu anı nasıl mı planladım? Büyük bir zevkle.<br>
'''Fernand''': Demek Mercedes'i sen alıyorsun.<br>
'''Edmond''': Ve her şeyini. Canın dışında..<br>
'''Fernand''': Bunu neden yapıyorsun?<br>
'''Edmond''': Çok karmaşık..
*(''Edmond ustaca bir hamleyle kılıcı Fernand'ın kalbine saplar''.)
'''Fernand''': Merhametine ne oldu?<br>
'''Edmond''': Ben bir kontum, aziz değilim..
Edmond:bu odada tam 30203 taş var hepsini defalarca saydım
Rahip: Ama hala onlara isim vermemişsin
Rahip: Yardımın karşılığında sana paha biçilemez bir şey öneriyorum
Edmond: Özgürlüğümü mü?
Rahip: Hayır. Özgürlüğün elinden alınabilir. Bunu öğrenmiş olmalısın. Ben bilgi öneriyorum. Öğrendiğim her şeyi sana öğretebilirim.
[[Kategori:2002 filmleri]]
[[Kategori:Macera filmleri]]
nnrf6ryawlx51efzh45imxlvkksy7c9
Hermann Hesse
0
7005
232683
230579
2025-06-10T19:09:04Z
Brightt11
34669
rüzgar > rüzgâr, değiştirildi: rüzgar → rüzgâr (2) [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232683
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi
| kişi_adı = Hermann Hesse
| resim_adı = Hermann_Hesse_2.jpg
| resim_başlığı = Alman/İsviçreli yazar ve şair.
| doğum_tarihi = [[2 Temmuz]] 1877
| doğum_yeri = Calw, Almanya
| ölüm_tarihi = [[9 Ağustos]] 1962
| ölüm_yeri = Almanya
}}
'''''[[:w:Hermann Hesse|Hermann Hesse]]''' (2 Temmuz 1877 - 9 Ağustos 1962), Alman-İsviçreli şair, romancı ve ressam. 1946'da Nobel Edebiyat Ödülü'nü aldı.''
== Sözleri ==
[[Dosya:Calw Hermann-Hesse-Platz, Hesse-Brunnen IMG 5255.JPG|küçükresim|200pik|Hiç kimse kendi içinde yaşamadıkça başkalarının ruhlarındaki kıpırtıyı anlayamaz.]]
* Yalnızlık bağımsızlıktır.
* Boyun eğmiyorum ve eğmeyeceğim!
* İnanç da sevgi de aklın yolunu izlemez.
* Kişiliğiniz, içine kapatıldığınız bir hapisanedir.
* Din, vatan, aile, devlet gözümde değerini yitirdi.
* Bir erkeğin asıl mesleği kendine giden yolu bulmaktır.
* Bir kez kaçar uçurtman, sonra gökyüzüne küser insan.
* İnsan ne kadar öğrense yine de öğrenmediği çok şey kalıyor.
* Neyi ciddiye alacağınızı öğrenin ve geri kalanına gülümseyin.
* Mümkün olanı elde etmek için imkansızı denemek zorundasınız.
* Delilik, daha yüksek bir anlamda, bütün bilgeliğin başlangıcıdır.
* İnsan düşüncelerinde ve yaptıklarında ciddiyse, o gerçek bir azizdir.
* Kuş, doğmak için, dünyası olan kendi yumurtasını kırmak zorundadır.
* Yumurta dünyadır. Doğmak isteyen, bir dünyayı yok etmek zorundadır.
* Bir deliyle başederken, yapılacak en mantıklı şey normal rolü yapmak.
* Cesaretli ve karakterli insanlar her zaman diğer insanlara tuhaf geliyor.
* Yumuşak sertten güçlüdür, su kayadan güçlü, sevgi zorbalıktan güçlüdür.
* Bize yol gösterecek kimsemiz yok, tek kılavuzumuz yüreğimizdeki özlemdir.
* İnsan bir şeyi yeterince güçlü biçimde isterse, istediği şey gerçekleşiyordu.
* Hiç kimse kendi içinde yaşamadıkça başkalarının içindeki kıpırtıyı anlayamaz.
* Yazmak iyidir, ama düşünmek daha iyi; akıllılık iyidir, ama sabretmek daha iyi.
* Bizzat sorumluluk yüklemek ve düşünmek istemeyenlerin lidere ihtiyaçları vardır.
* Henüz insan aşamasına ulaşmış değiliz, yalnızca insanlığa giden yolun üzerindeyiz.
* Hiç kimse kendisi aynı şeyi yaşamadığı sürece başkasının ne yaşadığını anlayamaz.
* Bencilik bittiğinde gençlik sona erer; olgunluk biri başkaları için yaşadığında başlar.
* Her insanın yaşamı, onu kendine götüren bir yoldur, bir yol denemesi, bir yol taslağıdır.
* Bazılarımız dayanmanın bizi güçlü kıldığını zanneder. Ama bazen bizi güçlü yapan bırakmaktır.
* Rahatlığın sona erip sıkıntının başladığı yerde, yaşamın bize vermeyi amaçladığı eğitim başlar.
* Kendileri düşünemeyen veya sorumluluk alamayanlar, yaygara koparan bir lidere ihtiyaç duyarlar.
* Zevk alacağın bir şeyi yapmak için önce başkalarının iznini gereksiniyorsan, gerçekten aptalın birisin derim.
* Güç insanını güç yıkar, para insanını para; köle ruhlu insanı başkalarına kulluk etme, zevk insanını zevk çökertir.
* Sağlıklı insan duygularını ve düşüncelerini açıkça ifade eden insan demektir. İfade eden diyorum, bastıran değil.
* Kendi kafasıyla düşünemeyecek ve kendi kendisinin yargıcı olamayacak kadar rahatını sevenler, yasaklara olduğu gibi boyun eğerler.
* Ne zaman ki iki çağ, iki uygarlık ve iki din birbiriyle kesişirse, işte o zaman insan yaşamı gerçek bir acıya, gerçek bir cehenneme dönüşür.
* Düşünme denen şeyin çilesini çekmeyenler sabahleyin yataktan kalkmayı kıvançla karşılar, yiyip içecek olmasına sevinir, yeterli bulur bunları, durumun başka türlü olmasını istemez.
* Bir baba çocuğuna burnunu, gözlerini hatta aklını miras bırakabilir, ama ruhunu veremez; ruh her insanda yenidir.
* Birisi saadetiyle veya faziletiyle övünüyor, böbürleniyorsa, onda bunun ikisi de yok demektir.
* Bu kitapta, çocukluktan beri içimde taşıdığım Almanya'yı ve Almanlık ruhunu bir kez olsun dile getirmek ve onlara duyduğum [[sevgi]]yi itiraf etmek istedim - bugün, 'Alman' olan her şeyden [[nefret]] ediyorum çünkü.
:''Hesse, 1993; YKY, Narziss ve Goldmund arka kapak yazısından''
* Kabul ederek şanssızlık şansa dönüştürülebilir.
* ...Oysa şimdi bu eski ve yerde bir boşluk göze çarpıyordu; küçük dünyamda bir çatlak belirmişti ve karanlık, ölüm ve dehşet gözlerini dikmiş bu çatlaktan içeri bakıyordu. Bundan böyle ne bir dal ne bir meyve koparabilecektim ağaçtan, bundan böyle dallarından birinin özgün ve fantastik mimarisini resme geçirmeye çalışmayacak, sıcak yaz öğlelerinde merdivenden inip çıkarken onun yanına uğrayarak ince gölgesinde bir an soluklanamayacaktım. Yazık, ağaçlara bel bağlamaya gelmiyor artık, onlar da insanın elinden kayıp gidebiliyor, onlar da seni beni düşünmeden bu dünyadan göçebiliyor, insanı yüzüstü bırakıp o koyu karanlığa dalarak gözden kaybolabiliyor!
* [[Tanrı fikri|Tanrı]] insanın içindedir.
* İster zayıf olsunlar, ister zararlı olsunlar, insanları seviniz ama onları yönlendirmeye kalkmayınız.
* Rahatlığın sona erip sıkıntının başladığı yerde, yaşamın bize vermeyi amaçladığı eğitim başlar.
==Eserleri==
=== ''Siddhartha (1922)'' ===
[[Dosya:Abbot of Watkungtaphao in Tat Hong Waterfall.JPG|küçükresim|200pik|Yumuşak, sertten güçlüdür; su kayadan güçlü; [[sevgi]], zorbalıktan güçlüdür.]]
*Siddhartha kulak verip dinledi. Bütünüyle kulak verip dinleyen biri kesilmişti şimdi, kendini tümüyle dinlemeye vermiş, tümüyle boşalmış, tümüyle soğurup içine alan biri olmuştu. Dinleme sanatında öğrenilecek her şeyi öğrendiğini hissediyordu. O zamana kadar bütün sesleri sık sık işitmişti, ırmağın çıkardığı bu pek çok sesi; ama sesler bugün bir başka yankılanıyordu. Pek çok sesi birbirinden ayırt edemiyordu artık, neşelileri gözü yaşlılardan, çocuksuları erkeksilerden ayıramıyordu, bir bütünlük oluşturuyordu hepsi, özlemin yakınması ve bilen kişinin gülüşü, öfkenin haykırışı ve ölen kişilerin iniltisi, hepsi birdi şimdi, hepsi içi içe geçmişti, birbirine bağlanmış, binlerce kez birbirine sarılıp dolanmıştı. Ve tümü, bütün sesler, bütün amaçlar, bütün özlemler, bütün çileler, bütün hazlar, bütün iyi, bütün kötü şeyler, tümü birden dünyayı oluşturmaktaydı. Tümü birden yaşamın müziğiydi.<ref>Hermann Hesse, Siddhartha, Can Sanat Yayınları, S. 133.</ref>
* Düşünebilirim, bekleyebilirim, oruç tutabilirim.
* Siddhartha, haz vermeden haz alınamayacağını, her jestin, her okşayışın, her dokunuşun, her bakışın ne kadar küçük olursa olsun vücuttaki her köşenin kendine özgü bir gizle donatıldığını, bu gizi keşfetmenin, keşfeden kişiyi mutlu kılacağını öğrendi. Her sevişmeden sonra sevgililer birbirlerinden, biri ötekine hayranlıkla bakmadan ayrılmamalıydılar; hem yenmiş hem yenilmiş olmalı, herhangi birinde aşırı doymuşluk ya da bıkkınlık duygusu uyanmamalı, sömürdükleri ya da sömürüldükleri duygusuna kapılmamalıdır.
* Aynı zamanda hem sevip, hem aşağıladığı insanların çocuksu ya da hayvansı bir yaşam sürdüğünü görüyordu. Çalışıp didindiğini görüyordu onların; karşılığında ödedikleri ücrete hiç de değmeyecek nesneler uğrunda, para pul, küçük hazlar, küçük payeler uğrunda acı çektiklerini, saçlarını ağarttıklarını görüyor, birbirlerine veriştirip hakaretler yağdırdıklarını bir samananın hiç duyumsamadığı yokluk ve yoksunluklardan etkilendiğini görüyordu.
* İnsanların büyük çoğunluğu, düşen bir yaprak gibidir, kapılıp gider rüzgârın önüne, havada süzülür, dönüp durur, sağa sola yalpalar vurarak iner yere. Pek az kişi de vardır, yıldızlara benzer, belli bir yörüngede ilerler durur, hiçbir rüzgâr varamaz yanlarına, kendi yasalarını ve izleyecekleri yolu kendi içlerinde taşırlar. Bugüne kadar sadece bir kişi böyleydi. O da Buddha’ydı. Bu mükemmel özelliklere sahipti.
* Bilinmesi gereken şeyleri [[insan]]ın kendisinin tatması daha iyidir. Dünya zevklerinin ve dünya malının insana hayır getirmeyeceğini daha çocukken öğrendim. Hanidir biliyordum bunu, ama ancak şimdi yaşadım. Ve şimdi biliyorum, belleğimle değil, gözlerimle, yüreğimle, midemle biliyorum böyle olduğunu. Ne mutlu bana ki, biliyorum artık!
* Geçmişte olan, gelecekte olan hiçbir şey yoktur; her şey vardır sadece, şu an içinde varlık sahibidir.
* Oh, tüm çile ve kahırlar zaman değil miydi? Tüm uğraşıp didinmeler, tüm korkular, dünyadaki bütün güçlükler, bütün düşmanlıklar, silinip gitmiyor mu, yenilgiye uğratılmıyor mu?
* Yumuşak, sertten güçlüdür; su kayadan güçlü; [[sevgi]], zorbalıktan güçlüdür.
* Bilgelik, bir başkasına anlatılamaz; bir bilgenin başkalarına anlatmaya çalıştığı bilgelik, aptalca bir şey gibi gelir kulağa.
* Bilgi, bir başkasına aktarılabilir; bilgelikse hayır. Bilgelik keşfedilebilir, bilgelik yaşanabilir, bilgelik el üstünde taşıyabilir insanı, bilgelikle mucizeler yaratılabilir ama bilgelik anlatılamaz ve öğretilemez.
* Asla bir insan tümüyle kutsal ya da tümüyle günahkar olamaz. Böyle gibi görünmesi, yanılmamızdan, zamana gerçek bir nesne gibi bakmamızdandır. Zaman gerçek değildir. Zaman gerçek değilse, dünya ile sonsuzluk, acı ile mutluluk, kötü ile iyi arasında var gibi görünen çizgi de bir yanılgıdan başka bir şey değildir.
* Bir insanın hazinesini ve bilgeliğini oluşturan şeyin, bir başkasının kulağına her zaman aptalca gelmesine de hiç diyeceğim yok.
* Ölümden kurtulmanın çaresini buldun. Kendi aramalarının sonunda, kendi izlediğin yolda, düşünerek, meditasyonla, bilip kavrayarak, ilhamla sağladın bunu, öğretiyle değil! Ey ulu kişi, kimse öğretiyle kurtuluşa kavuşamaz. Kimseye, ey saygıdeğer kişi, ilham saatinde senin neler yaşadığını, sözle olsun, öğretiyle olsun aktaramaz, anlatamazsın. ( Siddhartha'nın Buddha'ya yönelttiği eleştiri )
* Önemli olan görüşler değil asla, bunlar güzel ya da çirkin, zekice ya da budalaca olabilir, isteyen benimser, isteyen elinin tersiyle itebilir bunları. Benden dinlediğin öğretiye gelince, kendi görüş ve düşüncemi içermiyor bu, öğrenmeye meraklı kişiler için dünyayı açıklamak gibi bir amaç güttüğü de yok. Bir başkadır onun amacı, acılardan kurtulmaktır. Buddha'nın da öğretisi budur işte, başka şey değil. ( Siddhartha'nın yönelttiği eleştiriye, Buddha'nın yanıtı )
* İçki içen biri duyarlılığını kaybeder kaybetmeye, kısa süre kaçıp kurtulur acılarından, dinlenir ama sonunda bu kuruntudan geri dönüp gelir geriye; her şeyi bıraktığı gibi bulur, ne bilgeliği artmış ne yeni bilgiler edinmiş ne eskiden birkaç basamak daha yukarı çıkmıştır.
=== ''Boncuk Oyunu (1943)'' ===
*Hiçbir şey varlığı ne gösterilebilen ne de incelenebilen belirli şeyler hakkında konuşmaktan daha zor ya da daha fazla gerekli değildir. Ciddi ve dürüst insanların en belirgin özelliği var olan şeylere onların var oluşa ve doğuşa bir adım daha yakınlaştırıcı olarak yaklaşmalarıdır.
=== ''Demian (1939)'' ===
*Biz bir insandan nefret ettiğimizde, kendi içimizde yuvarlanıp bu insanın görüntüsüyle karşımıza çıkan birinden nefret ederiz. Bizim kendi içimizde olmayan şey, bizi kızdırmaz.
=== ''Bozkırkurdu (1927)'' ===
*Hiçbir ben gerçekte bütünlük taşımaz, her ben çok yönlü bir dünyadır.
*Göğüs, beden her zaman tektir, içinde barınan ruhlar ise iki ya da beş değil, sayılamayacak kadar çoktur; insan yüz zardan oluşmuş bir soğana, pek çok iplikten dokunmuş bir kumaşa benzer.
*İnsan nihayet süreklilik taşıyan, yerinden oynatılamaz bir yapı değildir.<ref>Hesse, Herman. Bozkırkurdu. Yapı kredi Yayınları, 38.baskı.</ref>
== Eserlerinin listesi ==
* [[Narziss ve Goldmund]]
* [[Bozkırkurdu (roman)|Bozkırkurdu]]
* [[Siddhartha]]
== Kaynakça ==
{{Kaynakça}}
{{Vikiler|
commons=Hermann Hesse |
wikispecies= |
wikt= |
b= |
s= |
w=Hermann Hesse |
n= |
m= |
}}
[[Kategori:Kişiler-H]]
[[Kategori:Alman şairler]]
[[Kategori:Alman yazarlar]]
[[Kategori:Nobel Edebiyat Ödülü sahipleri]]
[[Kategori:İsviçreli yazarlar]]
[[Kategori:İsviçreli şairler]]
[[Kategori:İsviçreli ressamlar]]
[[Kategori:Alman ressamlar]]
oyqxe9fxhr7cpspdp2t5lnviafj7bl8
Fakir Baykurt
0
7090
232784
222213
2025-06-10T19:17:44Z
Brightt11
34669
kağıt > kâğıt dz, değiştirildi: kağıt → kâğıt [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232784
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi
| kişi_adı =
| resim_başlığı = Türk yazar ve sendikacı.
| resim_adı =
}}'''''Fakir Baykurt''' (Esas ismi Tahir, 15 Haziran 1929; Yeşilova, Burdur - 11 Ekim 1999, Essen), Türk yazar ve sendikacı.''
== '''Sözleri''' ==
* İnsanlık kalktı mı dünyadan?
* Karıncalar birleşirse, filleri yutar.
* İnsanların düşünceleri öldürülemez.
* Şimdi çoklar azaldı, azlar da tükendi.
* Aklı uyandıracak olan da kitap, kitaplık.
* İnsan yediğiyle değil, hazmettiğiyle yaşar.
* İnsan, kendi gönlüyle bu acılara katlanır mı?
* İnsanoğlunun gururu aşılması en zor dağdır.
* Kitaplığın girdiği yerden bilmezlik kaçar gider.
* Ancak bilimle gidilen yolun sonu aydınlıktır!!!
* Ben başbakan olsam, kitaplıklara önem veririm.
* Köye kitaplık açmak, çöle çeşme götürmek gibidir.
* Sattığımız para etmezdi. Aldığımıza da para yetmezdi.
* Kimin dost, kimin düşman olduğunu bir gün anlarsınız!..
* Eskiden cahillik fazlaydı; şimdi daha fazla. Gittikçe de artıyor.
* Halkımızın üstünde öyle bir karanlık var ki, yırtılacak gibi değil!
* Kitaplarla başbaşa kalabildiğim zaman yaşamak güzel oluyordu.
* Eğer geleceği kurtarmak istiyorsak, kitapları asıl çocuklara okutacağız.
* Kafaların içiyle uğraşacak yerde dışıyla uğraşmayı seviyoruz nedense.
* Halkın karanlıkta kalmasını isteyenler, araç olarak dini her zaman, her işe kattılar.
* Barışın değerini siz bilin.Sizden önce biz bilelim.Önce sonra demeden birlikte bilelim.
* Öğretmen yalvarmaz, öğretmen boyun eğmez, öğretmen el açmaz, öğretmen ders verir.
* İnsanda mantık olmalı. Düşünce olmalı. Düşünce nasıl olur? Bilgiyle olur. Bilgi de kitaplardadır.
* İyi değildir, insanın içindeki, dışındaki yarayı kaşıyıp durmak. Sende kaşımayı bırakırsan sevinirim.
* Cahilliği ancak okumakla yenebiliriz. Karanlığı okuyup öğrenmekle, kafayı ışıklandırmakla yenebiliriz.
* Akıl uyanmayınca kafa çalışır mı? Kafa çalışmayınca para kazanılır mı? Aklı uyandıracak olan da kitap, kitaplık.
* Yoruldum, çok yoruldum. Biraz değil çok yoruldum o şehirde. Çokları çok aldı yaşamda benden. Kimine emeğimi, kimine zamanımı vermekten yoruldum.
* Cumhuriyet ilkelerine karşı devlet parasıyla ve olanaklarıyla din eğitimi alıp yürüdü; Cumhuriyet'e ters, kalabalık kadrolar yetiştiriliyor. Laiklik korunmalıdır.
* Cahilliği yok edecek ilaç bilim değil mi? Evet, bilim. İşte o da kitapların içindedir. Cahilliği ancak okumakla yenebiliriz. Karanlığı okuyup öğrenmekle, kafayı ışıklandırmakla yenebiliriz.
* Dünyada insan birbirini sevmeli! Sevmezse günler tükenmez! Sevmezse dünya zindan olur. Sevmezse yaşadığının farkına varamaz. Sen somurt, komşun somurtsun, ne olacak sonu? İnsan dediğin dünyada sevmeli .
* Dünyayı din ile yönetmeye kalkan usu yitikleri önlemek gerekir. Din ile yönetim olmaz. Dinde soru yoktur, din yönetimleri halka hesap vermez. Eleştiri yoktur. Din yönetimleri aydınların, hem de halkın kendilerine yönetimini eleştirmeli, ona soru sormalıdır. Toplumların yönetimi akılla, bilimle olmalıdır...
* Ne ulan bu dünyanın kepazeliği?
== Fakir Baykurt'un konuşmalarından ==
* “Benim dilim sadece kitaplardan öğrenilmiş değildir. Evimizde, köyümüzde, Türkçenin olduğu her yerde çocuklardan, kadınlardan, okumuş okumamış halkımızdan emdiğim Türkçedir benim dilim. Halkımın göğüsleri bereketle dolu olduğu için, ben de onu eme eme büyüdüğüm için, gürbüz bir yazar olabilmişimdir.”
* “Bakın ben aklıma, gönlüme uygun bir tek sözcük yaptım, o da varsıl’dır. Bir arkadaşım vardı; kızı annesinden çay isteyeceği zaman “Çaysadım!” derdi. Susadım demiyor muyuz; onun gibi. Tırpan’ı yazarken, "yoksul" karşıtına ille “zengin” mi diyeceğim, “varsıl” geldi kalemime; hemen öyle yazdım. Sonra baktım, başka arkadaşlar da kullanıyor."
* “Bir sanatçı olarak yazar, anlayabildiğime göre, günün her saatinde ve her yerde, dünyaya yazmak diye bir tutkuyla bakar. Sürekli bir uyanıklık içindedir.
* “1929 doğumlu olduğum doğru. Ay, gün bilinmiyordu. Anamla konuştuk. Köyde orak mevsimi. Tarlada sancılanıp eve gelmiş. Haziran ortasıdır...”
* “Dikenlerin arasından gelmiş bir yazarım ben. Yüzyıllarca karanlıkta bırakılmış köylerin birinden, Akça Köydenim. Ailem yoksuldu. Kırk bayır kırk iki dönüm toprağımız vardı. Birkaç yerde anlattım, anam babam okuma yazma bilmiyordu. Köyümüze geçten geç açılan ilkokul yalnızca üç sınıflıydı. Evimizde bir tek kitap yoktu. Cumhuriyet beni götürdü, açtığı Köy Enstitüsünde eğitti, öğretmen yaptı; elime kalem verdi yurdun yazarları arasına kattı. Şimdi düşünüyorum, yokluktan geliyorum.”
* “Almanya’ya göçmemin iki nedeni var; Biri can güvenliğimin yok olması. İkinci, 1963’te Amerika’dan dönerken bir hafta aralarında kaldığım işçilerimizin yaşamını daha yakından görme isteği...”
* “Ben 1971 12 Martı'nda iki kez gözaltına alındım ve tutuklandım. Yattım içeride. Yargılanmam dört buçuk yıl sürdü. Sonunda aklandım. Yattığım yanımda kar kaldı. 12 Eylül 1980’de Almanya'daki yazınsal incelemelerimi sürdürürken, şimdi Marmaris’de resim boyayan generalle arkadaşları darbe yaptı. Dönsem tutuklanacağım. İçimde yazınsal sevdası olan insanlar için cezaevleri uygun yerler değildir. Döneni içeri atıyor dönmeyeni yurttaşlıktan çıkarıyordu. Ben çıkarılmadım, belki ünümden çekinildi. Bu koşullar yüzünden dışarıda kalışım uzadı. Yazılarımı, kitaplarımı orada yazdım. Burada yitirdiğim öğretmenliği orada sürdürdüm.”
* “Hareket noktam çoğunlukla ‘yaşam’dır. Yaşam’dan aldığım ‘deney’ ve etkilenimleri, düşüncelerim ve inançlarımla emiştirerek yazmaya yönelirim.”
*...Yorulmadım hiçbir zaman<br />O yoksul sevgili gibi dağ başlarında<br />Karda kalmış, darda kalmış yolcular için<br />yazmaktan
* Yaşam, bilinçten bilinçaltına iner. Orada mayalanır, dinlenir, değişir. Etkisi derin, yankısı geniş toplumsal olayların 8-10 yıl geriden gelerek romanlaşması bu yüzdendir. Bilinçaltı birikiminin değişerek bir biçim bulması, bir sanatsal anlatım biçimine erişmesi şipşak olmaz. Hatta sadece bir fışkırma da sayılmaz, “birdenbire”lik yoktur onda.<br />Akan ve akmakta olan yaşamı, bilinçaltından ve bilinçten geçirip dışa vurma işidir roman. Hem bireysel, hem toplumsal boyutları olan bir yazı türü. Bir imbikleme... pembe beyaz yapraklardan gül suyu ve gül yağı çıkarmak gibi.
* ... ne tümden bilinçaltı fışkırması, ne de yalnızca bilinçli bir çabadır roman.
* “ ...Ben günlük tutmam ama not tutarım. Bir sürü gereci, ayrıntıyı: çağrışım, gözlem, dinleme, duyma yoluyla ufak ufak kâğıtlara yazar biriktiririm. Biçim ararım...”
* “...Dikkate ettiğim noktalar vardır. Adına kadar, kişi adı, yer adı, romanın adı; hepsi inceden inceye düşünülmüş olmalı derim. Hiçbir sorun çözümünü rastlantıya, gelişigüzelliğe bırakmak istemem... bir romanım ötekine benzemesin isterim. O yüzden kılı kırka yararım... Her ayrıntıyı çağrışımla, her çözüm konuşup görüşmeyle gelmez. Aylar süren okumalar gerekir. Köygöçüren için uzun uzun, yer altı suları, Orta Anadolu iklimi, sondajcılık, sulu ve kuru tarım konularını inceledim, pek çok rapor okudum. Amerikan sargısı ve Kaplumbağalar için üst üste gezler yaptım. Yayla için Tarih Kurumuna, müzelere gidip geldim, arkeoloji çalıştım. Hastanelerde gözlem yaptım. Dağlarda, yaylalarda yaşadım. Uzaycılık üstüne kitaplar okudum. Bunlarsız olabileceğini sanmıyorum...”
*“...Dünyada ve bizde gençlik adaletsizliğe baş kaldırmaktır. Onu “Demokratik Üniversite!” “Halka dönük üniversite !” haykırışlarının altında yatan temel istek, bu yamuk, bu adaletsiz durumun değiştirilmesidir.<br />Üniversiteler, bunlara eğilmediği, bunlara çözüm aramadığı gençlerin sabrı taşmış, sonunda sokağa düşmüş ve eyleme geçmişlerdir. Bu anlaşılmadıkça, bu değişiklik yapılmadıkça,gençliğin bilime ve tarihe uygun savaşı sürüp gidecektir. Bu yüzden biz gençlerimizi anlamakta onları doğru yolda görmekteyiz. Bunu copla, gaz bombasıyla, durdurmaya kimsenin gücü yetmeyecektir. Bunun bir tek çaresi vardır.O da devrimdir. Devrim, tarihsel koşulların olgunlaştığı dönemlerde olur. Tarihsel koşullar olgunlaşmamışsa devrim olmaz...”
::TÖS 2. Olağan Genel Kurul Toplantısı
::7 Temmuz 1969, Kayseri
[[Kategori:Kişiler-F]]
[[Kategori:Türk yazarlar]]
[[Kategori:Türk sosyalistler]]
[[Kategori:1929 doğumlular]]
[[Kategori:1999 yılında ölenler]]
eyaxko7qax643z8hprlglk6bqi8wmz4
Devlet Bahçeli
0
7226
232856
225583
2025-06-10T20:25:30Z
Brightt11
34669
dz, değiştirildi: mükafat → mükâfat [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232856
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi}}
[[Dosya:Devlet Bahçeli Miting.png|küçükresim|Bir miting sırasında Bahçeli]]
'''Devlet Bahçeli''' (d. 1 Ocak 1948, Osmaniye), Türk akademisyen, ekonomist ve siyasetçidir. [[Milliyetçi Hareket Partisi]]nin (MHP) Genel Başkanı ve eski Başbakan Yardımcısı'dır.
==Sözleri==
===1992===
* Biz o Diyarbakır'dan geçen yolu Ankara'da kesmesini biliriz!<ref>[http://www.aktuel.com.tr/multimedya/galeri/gundem/20-yilin-unutulmayan-siyasi-gaflari?tc=20&page=12 Aktüel]</ref><ref>[http://www.sabah.com.tr/yazarlar/ovur/2012/01/08/siyasetciler-20-yil-once-ne-dediler Sabah, 08.01.2012]</ref>
**''[[Mesut Yılmaz]]'ın "AB'ye giden yol Diyarbakır'dan geçer" sözlerine cevaben.''
===2002===
* Sen Türkiye Cumhuriyeti'nin bakanı mısın, yoksa İMF'nin bakanı mısın?<ref>[http://www.hurriyet.com.tr/dervis-bahceli-ile-buzlari-eritti-79669 Hürriyet, 20.06.2002]</ref>
**''Bir Bakanlar Kurulu toplantısında "Bu yasalar geçmezse İMF ile ilişkilerimiz sıkıntıya girer" diyen, dönemin Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Kemal Derviş'e''
* Madem Türkiye'de siyasi bir belirsizlik var, her türlü ekonomik programın başarıyla uygulanmasını önleyen faktör bu olarak görülüyor, gelin siyasi belirsizlikten neyi kastediyorsanız ki; kastettiğiniz 57. Cumhuriyet Hükümeti'nin bozulmasıdır. O zaman, bu amaçlarınızı millet iradesine dayalı yapmaya cesaret ediniz. '''Gelin, TBMM'yi 1 Eylül'de olağanüstü toplantıya çağıralım. 3 Eylül'de erken seçim kararı alalım. 60 günlük bir takvim belirleyerek, 3 Kasım'da seçimleri yapalım.'''<ref>[http://www.milliyet.com.tr/2002/07/07/son/sontur10.html Milliyet]</ref>
**''7 Temmuz 2002-11. Kocayayla Türkmen Kurultayı-Bu çağrı sonucunda 3 Kasım Seçimleri yapılmış ve MHP baraj altında kalmıştır.''
===2006===
* İnşallah o bayraklar (Türkmen bayrağı) bir gün Kerkük'te de dalgalanacaktır.
**''MHP Kasım 2006 Kongresi'nde, Türkmen Bayrağı sallanması üzerine.''
===2007===
* Oğluna gemi alacak paran var da, asacak kadar ip mi bulamıyorsun? ''[Yanındaki görevliden ip alarak]'' Al sana ip veriyorum, as!<ref>[http://arsiv.ntv.com.tr/news/412787.asp NTV]</ref>
**''30 Haziran 2007, kendisini ve MHP'yi [[Abdullah Öcalan]]'ı asmamakla suçlayan Erdoğan'a atfen.''
* Tek başına iktidara niyetlenmiş olan bir siyasi hareketin şununla, bununla koalisyon hesabı yoktur. Hedefimiz tek başına iktidara gelip [[Türkiye]]'yi yeniden inşa etmektir.
**''Yozgat Mitingi, Star TV, 23 Temmuz 2007''
* PKK patentli bu önerileri uzlaşmacı yaklaşım olarak nitelendiren TÜSİAD'ın Başkanı, kurumunun bu yeni misyonunu bu sözlerle ortaya koymuştur. Bizim TÜSİAD'a öneri ve tavsiyemiz; eğer PKK'nın siyasi hedeflerini benimsiyorlarsa, bunları siyasi bir program haline getirerek, halkın önüne çıkmalarıdır. TÜSİAD'ın partileşme konusunda maddi kaynak sıkıntısı çekmeyeceği de açıktır. Bu bakımdan, siyasi platforma çıkmak; demokrasiye katkı adı altında, sütre gerisinden, siyasi fetva vermek kolaycılığından çok daha dürüst bir yol olacaktır.
**''TÜSİAD'ın, demokratikleşme raporundaki: "Kürtçe, devlet okullarında okutulsun" önerisine cevabı.''
===2009===
* Nereden öğrendiği meçhul, kim kulağına fısıldamış o da bilinmiyor. Bir 36 etnik unsurdan bahsediyor. Kim bu otuz altı etnik unsur diyorsun, beşi altısını sayıyor, gerisi yok.<ref>[http://www.youtube.com/watch?v=0bJC_chXioU&feature=related Youtube]</ref>
* 2009’u yazarken de 2 sıfır var. 9’un yanındaki sıfır solda, sıfır, sildiniz, kaldı mı 9? 2’nin yanında bir sıfır daha var, onu da sildiniz, kaldı mı 2? Toplayın ne yapar? 11 yapar. 2009’un içerisindeki 2 sıfırı da sildiniz? Ne kaldı? 29 kaldı. 11’le 29’u toplayın, 40 yapar, ve Milliyetçi Hareket Partisi’nin 40. yıldönümü.
===2010===
* Önümüzdeki dönemi Türkiye açısından çok daha karanlık bir dönem olarak görmek istiyoruz, ''[düzelterek]'' görüldüğü kanaatindeyiz.<ref>[http://www.youtube.com/watch?v=onL6-UZuRoA&feature=related Youtube]</ref><ref>[http://www.ensonhaber.com/devlet-bahcelinin-karanlik-bir-donem-gormek-istiyoruz-dil-surcmesi.html En Son Haber.com]</ref>
**''21 Eylül 2010''
===2011===
* Evinizde çocuklar, televizyonun karşısına dizilmiş, oturuyorlar. Karşınızda reklamlara çıkan çocukların elinde çikolatalar, püskevitler, birbirlerine ikram ediyorlar, birbirleriyle yiyorlar, şakalaşıyorlar. O çocuk aklından geçiriyor, "Benim de bir çukulatam olsa, benim de bir püskevitim olsa," diyor. "Anne bana niye almıyorsunuz?" diyor. "Bizde niye yok?" diyor.<ref>{{cite web |url=http://www.haberturk.com/gundem/haber/629674-bahceliden-puskevit-aciklamasi | başlık=Habertürk}}</ref>
**''3 Mayıs 2011''
* Biz püskevit demesini de biliriz, büsküğü demesini de biliriz. Allah bize şehide kelle dedirtmesin.<ref>[http://www.youtube.com/watch?v=tPTmf4xIk-0 Youtube]</ref>
**''12 Mayıs 2011''
* Sen 40 yıllık Milliyetçi Hareket'e yavru muhalefet diyorsan, sen ise tamamen iktidarında dahi, çük... cücük olarak nitelendirirsin.<ref>[http://www.youtube.com/watch?v=u6cHO9Ny_lM&feature=related Youtube]</ref>
**''18 Mayıs 2011''
* İktidara tekrar hevesleniyor, yoksa 6 milyon işşazı işşinin issassız...<ref>[http://www.youtube.com/watch?v=M2KxSm82Ovs&feature=related Youtube]</ref>
*Eşin Arap, sen Gürcü. Peki, oğlun Bilal'e ne diyeceğiz biz?<ref>[http://www.ensonhaber.com/bahceli-esin-arap-sen-gurcu-oglun-bilal-ne-2011-02-21.html En Son Haber]</ref>
===2012===
* Yavşamak için üniter yapıyı linç etmek...<ref>[http://www.youtube.com/watch?v=FB7Y4Lvps9o Youtube]</ref>
** ''29 Ekim 2012''
* Ne hortumu?! Ganalizasyon borularına bağladılar!<ref>[http://www.youtube.com/watch?v=T6uTffERkEI&feature=related Youtube]</ref>
** ''14 Eylül 2012''
* Adımız bir, anımız bir, acımız bir. Biz büyük bir aileyiz. Kuzeyden güneye, doğudan batıya; tek yürek, tek bileğiz. Biz Türkiye'yiz.
* Ayaklarımız yerden kesilmemek kaydıyla parmaklarımızın ucuyla yıldızlara ulaşabilmeliyiz.
===2013===
* Hiç kimse rüyaya dalmasın, hiç kimse yanlış hesap yapmasın! Oğuz nesli mukadderatına sahip çıkacaktır, Ötüken ruhu hainlere geçit vermeyecektir! Kuruluşumuzun direkleri bölücülerin kafasına arkası arkasına inecektir!<ref>[http://www.gazete5.com/haber/mhpnin-bursa-mitingi-23-mart-2013-308598 Gazete5, 23.03.2013, Erişim tarihi: 20 Kasım 2015]</ref>
* Allah'a çok şükür, [[George W. Bush|Bush]] ve Barzani ağzıyla konuşmuyoruz.
**''Tayyip Erdoğan'ın, Bahçeli ile Baykal aynı ağızla konuşuyorlar sözüne.''
* '''Türkiye'nin her tarafına ne mutlu Türkiye yazdırmazsam namussuzum! Çocuklarımıza andı tekrar öğretmezsem namussuzum! Bu ihaneti yapan [[Adalet ve Kalkınma Partisi]]'nden Yüce Divan'da hesap sormazsam namussuzum!'''<ref>[https://www.youtube.com/watch?v=RaHtC6QKsWU Altan Karaduman, 24.10.2018, Erişim tarihi: 31 Temmuz 2020]</ref>
* '''Başbakan’ın [[PKK]]’lılara karşı gösterdiği coşkun ve aşkın sevginin kendi içinde tutarlı bir yanı herhalde vardır. Sayın [[Recep Tayyip Erdoğan|Erdoğan]] ya Kandil yetiştirmesidir, ya [[Türk]] düşmanıdır, ya da [[Türk]] milletinin kanını içmeye yeminli çevrelerin özel ve gönüllü görevlisidir. Sanıyorum bu üç seçeneğin dışında bir yorum yapmak imkansızdır.'''
**''19 Kasım 2013''
===2014===
* Erdoğan’ın 7 sülalesinden hesap soracağım!
*Eğer Fethullah Gülen Hocaefendi (Türkiye'ye) gelme kararı alırsa adım gibi biliyorum Recep Tayyip Erdoğan, bir bahane uydurur Türkiye'yi terk eder.<ref>[https://www.yenicaggazetesi.com.tr/bahceli-fethullah-gulen-hocaefendi-191413h.htm Kaynak Yeniçağ: Bahçeli: "Fethullah Gülen Hocaefendi"]</ref>
* Buradan muhataplarına ilan ediyorum ki; önce özerkliğe arkasından Kuzey Kürdistan'a açık kapı bırakandan cumhurbaşkanı olmaz, Türkiye'yi birbirine düşürmeye azmedenden, toplumu kamplara ayırandan cumhurbaşkanı olmaz, şehitlerin vebalini ve kanını taşıyan bebek katiliyle müzakere yapandan, teröristlere kucak açandan cumhurbaşkanı olmaz, vatanı bölme, milleti 36'ya ayırma hedefinde olandan cumhurbaşkanı olmaz, Twitter'ı engelleyen, YouTube'u kapatan, kişisel hak ve hürriyetleri budayandan cumhurbaşkanı olmaz, hukuka saldırandan, adaletten kaçandan, rüşvetçilere ve hırsızlara kol kanat gerenden cumhurbaşkanı olmaz, villalara balya balya doları yığandan, kamu arazilerini zimmetine geçirenden, evdeki parayı sıfırlarken haysiyet ve inandırıcılığını sıfıra düşürenden cumhurbaşkanı olmaz, TSK'ya kumpas kurandan başkomutan olmaz, '''Türklüğü reddeden, T.C.'yi silen, milliyetçiliği ayaklar altına alan bir inkarcıdan Türkiye Cumhurbaşkanı olmaz, olamaz, olmayacaktır!''' '''Kısacası iki yanlıştan bir doğru çıkmaz, tekeden süt sağılmaz, balda tuz bulunmaz, suda ateş yanmaz, [[Recep Tayyip Erdoğan]]'dan da cumhurbaşkanı olmaz!''' Siyasi görüşü, kimliği, fikri, aidiyeti, mezhebi ve yöresi ne olursa olsun. İster [[Adalet ve Kalkınma Partisi|AKP]]'li, ister [[Milliyetçi Hareket Partisi|MHP]]'li, isterse de [[Cumhuriyet Halk Partisi|CHP]]'li olsun, her vatan evladı cumhurbaşkanı olabilir, ne var ki [[Recep Tayyip Erdoğan]] olamaz, milletin terazisi bu sıkleti çekmez!<ref>[http://www.aa.com.tr/tr/haberler/311116--her-vatan-evladi-cumhurbaskani-olabilir Anadolu Ajansı, 08.04.2014, Erişim tarihi: 20 Kasım 2015]</ref><ref>[https://streamable.com/1x40oh Devlet Bahçeli - Kimler Cumhurbaşkanı olamaz]</ref>
* Biz Türkmeniz, bizde edep var. Devletin başbakanına "Sayın" deriz.<ref>[http://www.haberturk.com/gundem/haber/932633-bu-nasil-komplodur Habertürk, 22.03.2014, Erişim tarihi: 20 Kasım 2015]</ref>
**''Bir miting sırasında "Sayın deme!" diye bağıran partiliye.''
*Bunu başarmak umuduyla alayınızı ''[bir anlık sessizlik]'' sevgi ve saygıyla selamlıyorum!
**''Tekirdağ Mitingi, 2014''
* Helikoptere biniyor, sona geliyor başbakanının otibisine biniyor...<ref>[http://www.youtube.com/watch?v=Abhbbce9Jik&feature=related Youtube]</ref>
* Ülkü Ocakları yaşatılmalı çünkü Ülkü Ocakları hepimizin yetiştiği kutsal bir ocaktır.
* 17 ve 25 Aralık’ın hesabını sorun! Ayakkabı kutularındaki paraları sorun! Başbakan ikide bir inlerine gireceğiz, diye bağırıyor. İnin en sonuna kadar giderseniz, orada [[Recep Tayyip Erdoğan]]’ı görürsünüz. Başörtüsünü istismar etti, yetmedi. 11 yıldır birlikte olduğu, yaşını başını almış bir insana (Fethullah Gülen'e) bu kadar hakaret yapılır mı?<ref>[https://t24.com.tr/haber/bahceliden-erdogana-yasini-basini-almis-gulene-bu-kadar-hakaret-edilir-mi,266977 Yaşını başını almış Gülen'e bu kadar hakaret edilir mi?]</ref>
===2015===
* '''Kendisine Cumhurbaşkanı diyen 17/25 [[Recep Tayyip Erdoğan|Erdoğan]]! Be hey densiz! Be hey kanun tanımaz! Ahlak bilmez! Ne geziyorsun meydanlarda! Bizimle ne uğraşıyorsun!'''<ref name="youtube.com">[https://www.youtube.com/watch?v=Of5E4lvgnyc&t=28s Be hey densiz, kanun tanımaz, ahlak bilmez sen devletin başısın, ne geziyorsun meydanlarda?]</ref>
** ''[[Recep Tayyip Erdoğan]]'a miting alanından söylediği sözler''
* Her gün bize sövüyor. Her gün yalan söylüyor! Her gün hakaret ediyor!<ref name="youtube.com"/>
** ''[[Recep Tayyip Erdoğan]]'a miting alanından söylediği sözler''
* Halt ettin [[Recep Tayyip Erdoğan|Erdoğan]]! Yine çaktın [[Recep Tayyip Erdoğan|Erdoğan]]! Biz zalim [[Beşşar Esad|Esad]]'a çok şükür kardeşim demedik. Pensilvanya'nın kuyruğunda gezmedik! 12 yıl birlikte olmadık. Hele hele Kandil'in yolunu hiç bilmedik.<ref name="youtube.com"/>
** ''[[Recep Tayyip Erdoğan]]'a miting alanından söylediği sözler''
* İmanlı, ahlaklı, ülkü sahibi gençler olmalısınız.
* Seçim vakti geldi. Şimdi seçim sırası, ya teslimiyetçilik ya milliyetçilik!
* Buradan kimliksizlere bir kez daha duyuruyorum ki, adımız [[Türk]] milletidir.<ref>[http://www.ntv.com.tr/turkiye/bahceliden-10-maddelik-cozum-sureci-bildirisine-sevr-benzetmesi,pQ4e38EvDEOmo665Ni1Oxw Bahçeli'den çözüm süreci bildirisine Sevr benzetmesi]</ref>
* Türk devleti işletme, şirket, holding değildir.<ref>{{Web kaynağı|url =http://www.hurriyet.com.tr/gundem/28474304.asp |başlık=Hürriyet, 17.03.2015 |tarih=17 Mart 2015 |yayımcı=[[:w:Hürriyet (gazete)|Hürriyet]] |erişimtarihi=17 Mart 2015}}</ref>
* İzmir’de Marmaris’te yazlıklarında yatıp, [[Adalet ve Kalkınma Partisi|AKP]]’nin olmasın diye oyunu [[Milliyetçi Hareket Partisi|MHP]]’ye vermeyen; ama [[Halkların Demokratik Partisi|HDP]]’yi Meclis’e taşıyan zavallılar, Türkiye’nin kaymağını yiyenler, Boğaz’da, yalılarda viskisini yudumlayıp oyunu [[Halkların Demokratik Partisi|HDP]]’ye veren şerefsizler. Şimdi, [[Halkların Demokratik Partisi|HDP]] ile koalisyonu kurun.<ref>[http://www.hurriyet.com.tr/mhp-lideri-bahceli-her-biri-temizlenecek-sonra-kucagimizi-acip-gelin-diyecegiz-29710472 Hürriyet, 03.08.2015]</ref>
* Bize Kars’tan Esad’ın, Pensilvanya’nın, Kandil’in milliyetçisi diyor. Halt ettin [[Recep Tayyip Erdoğan|Erdoğan]]. Yine çaktın [[Recep Tayyip Erdoğan|Erdoğan]]. Yine yanlışa battın Erdoğan. Biz zalim [[Beşşar Esad|Esad]]’a çok şükür kardeşim demedik, ailece tatile çıkmadık. Biz Pensilvanya’nın kuyruğunda gezmedik, 12 yıl birlikte olmadık. Hele hele Kandil’in yolunu hiç bilmedik. Ve sadece gidersek, Türk bayrağı dikmek için gideceğimizi söyledik. '''[[Recep Tayyip Erdoğan|Erdoğan]], sen [[Beşşar Esad|Esad]]’ın kirli bir kopyası, Pensilvanya’nın eski sevdalısı, Washington’un daimi tutsağı, Kandil’in tavizsiz havarisi, Ermeni hısmı, Türklüğün yaşayan düşmanısın.'''<ref>[http://www.hurriyet.com.tr/gundem/29189965.asp MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli: Pensilvanya ile 12 yıl birlikte olmadık]</ref>
* Hırsıza hırsız demekten korkmamak ne kadar zorunluysa, şerefsize şerefsiz demek o kadar yüksek ve milli bir sorumluluktur.<ref>{{Web kaynağı|url = http://www.aa.com.tr/tr/politika/568507--pkk-ya-ozgurluk-kilifi-giydirenler-milli-sereften-kopanlardir |başlık= Anadolu Ajansı, 12.07.2015 |yazar= |yayıncı= Anadolu Ajansı |erişimtarihi= 12 Temmuz 2015}}</ref>
* Bizim partililerimiz yoktur. Dava arkadaşlarımız vardır. Dava ne alınır ne satılır.<ref>[http://www.hurriyet.com.tr/gundem/29910371.asp Hürriyet, 27.08.2015]</ref>
*Yolsuzluk ve rüşvetler Yüce Divan’a gidecek şekilde Meclis’te karar altına alınacak. Ne kadar deterjan varsa büyük bir havuzun içine dökeceğiz; suyu da vereceğiz. AKP’nin 12 yılı orada aklanacak paklanacak. Ondan sonra kucağımızı açacağız; gelin MHP’ye diyeceğiz.<ref>[http://www.hurriyet.com.tr/gundem/29710472.asp Hürriyet, 03.08.2015]</ref>
* Siz inanmayın bu sahte sözlere. Şerefsizliğin kimin ayağına dolandığı kısa sürede açığa kavuşmuştur. [[Recep Tayyip Erdoğan|Erdoğan]]’ın izni olmadan [[PKK]] heyeti kurulamaz. Mısır’da İhvancı, Erbil’de peşmergeci, Kıbrıs’ta Rumcu, Ermenistan’da diasporacı, Kandil’de işbirlikçi, Ankara’da 36 etnik tetikçi aynı kişidir. [[Recep Tayyip Erdoğan|Erdoğan]] her şey olmuştur ama bir tek Türk olamamış, bir tek Türklüğü içine sindirememiştir.<ref>[http://www.haberturk.com/gundem/haber/1056323-bahceliden-sert-mesajlar-17-25-rumuzlu-sahis-saray-susu-basbakan Habertürk, 21.03.2015]</ref>
*[[Adalet ve Kalkınma Partisi|AKP]] ile [[PKK]]'nın gayrimeşru birlikteliği, bölücülük nikahı kıyılmasıyla resmilik kazanmıştır. Dolmabahçe Sarayı 100 yıl önce bile böyle bir kepazeliğe şahit olmamıştır. 1918'de boğaza demirlenmiş düşman gemilerinden [[İstanbul]] sokaklarına fırlayan müstevilerin pervasızlıklarıyla AKP- PKK'nın küstahlıkları hemen hemen aynı kapıya açılmıştır.<ref name="birliktelik">[https://www.cnnturk.com/video/turkiye/bahceli-akp-ile-pkknin-birlikteligi-resmilik-kazanmistir Bahçeli: ''AKP ile PKK'nın birlikteliği resmilik kazanmıştır'']</ref>
*[[Adalet ve Kalkınma Partisi|AKP]]'ye veren kardeşlerim, bir umuttur diyerek desteklediğiniz parti [[PKK]]'ya beyaz bayrak çekti. Görmeyecek misiniz? Muhafazakar, onurlu, Allah korkusuna haiz, ağzı dualı ve vicdan sahibi arkadaşlarım, arkasında durduğunuz parti Türkiye'yi teröristlere tapulamak üzeredir. Anlamayacak mısınız? Dolmabahçe'de [[Türkiye]]'nin başı öne eğilmiştir. Türk milleti inkar edilmiş, yok sayılmıştır. Süleyman Şah Türbesi ve Saygı Karakolu'nu bırakarak kaçan yetmedi yurt topraklarını havaya uçuran, yetmedi geriliye geriliye İmralı'nın kollarına düşen vatansızlar PKK havarisi, PKK yandaşı, [[PKK]] yancılığında üste geçmişlerdir.<ref name="birliktelik"/>
*[[PKK]] iktidara ortak olmuş, hükümeti ele geçirmiştir. [[Recep Tayyip Erdoğan|Erdoğan]] ve [[Ahmet Davutoğlu|Davutoğlu]]'nun hiç mi milli ruhu hiç mi millet sevgisi kalmamıştır? Bunların mütareke yıllarındaki işgal komiserlerinden ne farkı vardır? Terör suçlusu bir katilin 10 maddelik ihanet metni tarihi bir karar süreci eşiği olarak nasıl yorumlanmakta, nasıl hazmedilmektedir? Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakan Yardımcısı, İçişleri Bakanı, Grup Başkanvekili ve bir kurumun müsteşarı [[PKK]]'nın maskarası haline gelmeyi izzeti nefislerine nasıl sindirebilmişlerdir?<ref name="birliktelik"/>
*[[Halkların Demokratik Partisi|HDP]]’nin kapısında dilencilik yapan Başbakan ([[Ahmet Davutoğlu]]); bilesin ki [[PKK]]’yı kırmamak, kızdırmamak adına kanun tasarısını tekrir müzakere edecek kadar fossun, fuzulisin, korkaksın baştan ayağa fiyaskosun!<ref name="adoğlu">[https://www.youtube.com/watch?v=aAeulScCAPA Akp, Hdp'nin Arka Bahçesi, pkk'nın Koşu Bandıdır]</ref>
*'''[[Adalet ve Kalkınma Partisi|AKP]]; [[Halkların Demokratik Partisi|HDP]]’nin arka bahçesi, [[PKK]]’nın koşu bandıdır.'''<ref name="adoğlu"/>
*[[Recep Tayyip Erdoğan]]’dan Cumhurbaşkanı olmaz! Milletin terazisi bu sıkleti çekmez!<ref>[https://streamable.com/1x40oh - Devlet Bahçeli - Kimler Cumhurbaşkanı olamaz]</ref>
* Şu anda Türkiye Cumhuriyeti [[Recep Tayyip Erdoğan]]’ın kuşatması ve tazyiki altındadır. [[Recep Tayyip Erdoğan|Erdoğan]] layık olmadığı makamın ağırlığı altında ezilmiş, siyasi tarafgirlikle, açılış kılıfı altında düzenlediği mitinglerle Cumhurbaşkanlığını mahvetmiştir. Bu şahıs her gün fitne saçmaktadır. Her gün dedikodu yapmaktadır. Her gün yalan dolanla milli vicdanı sarsmaktadır. Erdoğanla geçen her gün artık zarar, ziyan hale gelmiştir. [[Recep Tayyip Erdoğan|Erdoğan]] israf, itham, inkar ve iftiradır. [[Recep Tayyip Erdoğan|Erdoğan]] kavga, kutuplaşma, karanlık ve kargaşadır.
* '''[[Recep Tayyip Erdoğan|Erdoğan]] aklıyla arasını açmış, klinik bir vaka haline gelmiştir.''' Güya ben demişim ki, [[Halkların Demokratik Partisi|HDP]] Meclis'e girmezse ülkede kaos olur, erken seçime gidilir. 29 Mayıs günü Erzincan'da, [[Recep Tayyip Erdoğan|Erdoğan]]'dan bunu ispatlamasını istemiştim. İspatlamayanın namert, alçak ve şerefsiz olduğunu hiç çekinmeden haykırmıştım. Fakat [[Recep Tayyip Erdoğan|Erdoğan]] bana mısın demiyor. Sanki duvara konuşuyorum. Pişkince, hayasızca asılsız ve ahlaksız iddiasını sürdürüyor. Bak Sayın [[Recep Tayyip Erdoğan|Erdoğan]], '''[[Milliyetçi Hareket Partisi|MHP]] Genel Başkanı olarak, bölücü [[Halkların Demokratik Partisi|HDP]]'nin Meclis'e girmediği takdirde kaos olur türünden bir beyanatım varsa ve sen bunu somut şekilde; yer ve zamanını göstererek açıklayamıyorsan, tekrar ifade ediyorum, alçaksın, şerefsizsin!''' [[Recep Tayyip Erdoğan|Erdoğan]], sen nasıl bir Müslümansın?
* '''Senin yaptıklarına ancak iblis teşebbüs edecektir.'''
** ''[[Recep Tayyip Erdoğan]]'a söylüyor.''
===2016===
*Türk milleti bu zulmeti püskürtecektir. Türkiye sıkıştığı cendereden kurtulacaktır. Sabredeceğiz, fakat sonunda mutlaka kazanacağız.<ref>[https://twitter.com/dbdevletbahceli/status/700322865145626624], Twitter DB.</ref>
* MHP'ye layık olmayan, gelenek ve geçmişimizden kopmamızı planlayan kim varsa yakında kendi yollarını çizmek durumunda kalacaklardır çünkü bunlarla hiçbir ortak geleceğimiz olmayacaktır.<ref>
[https://www.aa.com.tr/tr/politika/mhp-genel-baskani-bahceli-mhpye-layik-olmayan-kendi-yolunu-cizecek/601863 MHP Genel Başkanı Bahçeli: MHP'ye layık olmayan kendi yolunu çizecek]
</ref>
===2017===
* Umutlarımız korkulara boyun eğmeyecektir. Milli heyecanlar 2018'de daha da cüret ve cesaret kazanarak Türkiye'nin yıkımı için el ovuşturanlara, inanıyorum ki, izin ve fırsat vermeyecektir.<ref>
[https://www.aa.com.tr/tr/turkiye/mhp-genel-baskani-bahceli-umutlarimiz-korkulara-boyun-egmeyecektir/1018794 MHP Genel Başkanı Bahçeli: Umutlarımız korkulara boyun eğmeyecektir]
</ref>
* Milliyetçi Hareket Partisi değişen hükümet etme sistemiyle birlikte çok daha etkin, çok daha güçlü, karmaşık siyasal süreçlere çok daha müdahil olabilecektir.<ref>
[https://www.aa.com.tr/tr/politika/mhp-genel-baskani-bahceli-mhp-siyasal-sureclere-cok-daha-mudahil-olabilecek/822910 MHP Genel başkanı Bahçeli: MHP siyasal süreçlere çok daha müdahil olabilecek]
</ref>
===2018===
* Fırat'ın doğusu yılan, çıyan yuvası. Orası kurumadıkça, baştan ayağa temizlenmedikçe ne huzur bulacağız ne de güvenli olacağız. Milli beka için Fırat'ın doğusuna tam saha operasyon hayat memat meselesi.<ref>
[https://www.aa.com.tr/tr/gunun-basliklari/milli-beka-icin-firatin-dogusuna-tam-saha-operasyon-hayat-memat-meselesi/1346112 Milli beka için Fırat'ın doğusuna tam saha operasyon hayat memat meselesi]
</ref>
* Türkiye'yi kafeslemeye, istiklal ve istikbaline kastetmeye ne alçak terör örgütlerinin ne de arkalarındaki küresel müstevli çevrelerin takati yetmeyecek, nefesleri yetişmeyecektir.<ref>
[https://www.aa.com.tr/tr/politika/mhp-genel-baskani-bahceli-turkiyeyi-kafeslemeye-nefesleri-yetismeyecek/1272948 MHP Genel Başkanı Bahçeli: Türkiye'yi kafeslemeye nefesleri yetişmeyecek]
</ref>
* Siyasi muhataplarımıza ve aziz milletimize samimi ve tartışılmasını ümit ettiğimiz teklifimiz şudur: '''26 Ağustos 2018 Pazar günü, yani Malazgirt Zaferi’yle Büyük Taarruzun yıldönümlerinde, Türk milleti yeni bir zafer ruhuyla sandığa gidip hem Cumhurbaşkanı, hem de Milletvekili Genel Seçiminde Türk ve Türkiye düşmanlarına hak ettikleri dersi vermesi en makul, en mantıklı, en akılcı, en demokratik yoldur.''' İrade milletindir, istikbal milletindir, istiklal milletindir, ihanet ise millet karşısında asla tutunamayacaktır. İç ve dış tehditlerin ağırlaştığı zaman diliminde, Türkiye yeni hükümet sistemine çok seri şekilde geçmeli, taşlar yerine oturmalı, sığ tartışmalar bıçak gibi kesilmelidir.
* Kurban ibadetimizi yapacağız, mükâfatımızı yalnızca Allah'tan bekleyerek kurbanlarımızı keseceğiz. Ancak vatanı kurban ettirmeyeceğiz, milleti kurban vermeyeceğiz, istiklalimizi kurbanlık yerine koydurmayacağız.<ref>
[https://www.aa.com.tr/tr/politika/-mhp-genel-baskani-bahceli-vatani-kurban-ettirmeyecegiz-milleti-kurban-vermeyecegiz/1236120 MHP Genel Başkanı Bahçeli: Vatanı kurban ettirmeyeceğiz, milleti kurban vermeyeceğiz]
</ref>
* Türkiye Cumhuriyeti Devleti güçlü duruşunu sürdürmektedir. Amerika burada Türkiye'nin dediğini yapmak durumunda kalacaktır.<ref>
[https://www.aa.com.tr/tr/gunun-basliklari/mhp-genel-baskani-bahceli-amerika-turkiyenin-dedigini-yapmak-durumunda-kalacak/1236143 MHP Genel Başkanı Bahçeli: Amerika Türkiye'nin dediğini yapmak durumunda kalacak]
</ref>
* ABD'nin sözde yaptırım kararlarına aynen misillemede bulunulmalı, Türkiye’ye parmak sallayanlara haddi bildirilmelidir.<ref>
[https://www.aa.com.tr/tr/gunun-basliklari/mhp-genel-baskani-bahceli-turkiye-ye-parmak-sallayanlara-haddi-bildirilmeli/1220858 MHP Genel Başkanı Bahçeli: Türkiye’ye parmak sallayanlara haddi bildirilmeli]
</ref>
===2019===
*Kankama laf söyletmem.<ref>[https://www.sabah.com.tr/gundem/2019/04/13/bahceliden-baskan-erdogani-elestirenlere-cevap-kankama-laf-soyletmem Sabah, 13.04.2019]</ref>
** ''Cumhurbaşkanı Erdoğan için''
* Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini karşılıksız destekliyoruz. Herhangi bir pazarlığın içerisinde değiliz, bir beklenti içerisinde bulunmuyoruz.<ref>
[https://www.aa.com.tr/tr/politika/mhp-genel-baskani-bahceli-cumhurbaskanligi-hukumet-sistemini-karsiliksiz-destekliyoruz/1555370 MHP Genel Başkanı Bahçeli: Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini karşılıksız destekliyoruz]
</ref>
* MHP olarak Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne desteğimiz tamdır. Bunu yaparken herhangi bir karşılık beklemiyoruz. Biz ülkeyi karşılıksız seviyoruz.<ref>
[https://www.aa.com.tr/tr/politika/mhp-olarak-ulkeyi-karsiliksiz-seviyoruz/1583620 MHP olarak ülkeyi karşılıksız seviyoruz]
</ref>
* İstiyorlar ki Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi çöksün, hükümet gitsin, Türkiye tökezleyip düşsün.<ref>
[https://www.aa.com.tr/tr/politika/mhp-genel-baskani-bahceli-istiyorlar-ki-turkiye-tokezleyip-dussun/1583661 MHP Genel Başkanı Bahçeli: İstiyorlar ki Türkiye tökezleyip düşsün]
</ref>
* Türkiye, bekasını tehdit eden bölücü örgütleri saklandığı coğrafi alanlarda etkisiz hale getirmek için kutlu bir sefere çıkmıştır.<ref>
[https://www.aa.com.tr/tr/turkiye/cumhurbaskani-erdogan-teror-koridorunu-dagitarak-kararliligimizi-tum-dunyaya-gosterdik/1629392 Devlet Bahçeli: Türkiye bölücü örgütleri etkisiz hale getirmek için kutlu bir sefere çıkmıştır]
</ref>
* Kim nasıl anlıyorsa anlasın, biz doğru bildiklerimizi, ülkemizin çıkarına olan teşebbüs ve girişimleri her zaman destekleyeceğiz.<ref>
[https://www.aa.com.tr/tr/politika/mhp-genel-baskani-bahceli-ulkemizin-cikarina-olan-tesebbus-ve-girisimleri-her-zaman-destekleyecegiz/1683576 MHP Genel Başkanı Bahçeli: Ülkemizin çıkarına olan teşebbüs ve girişimleri her zaman destekleyeceğiz]
</ref>
===2020===
* Suriye’de var olan krizi çözmek için siyasi ve diplomatik temaslar aldatmadır, masaldır, oylanmadır. Esad tahtından indirilmeden ne Suriye’ye ne de Türkiye huzur gelecektir. Türk milleti gerekirse, artık başka bir seçenek de görülmezse Şam’a girmeyi şimdiden planlamalı ve zalimleri yerle yeksan etmelidir. '''Diyorum ki, yansın Suriye, yıkılsın İdlib, kahrolsun [[Beşşar Esad|Esad]].''' Ocağımıza ateş düşürenlerin ocağı söndürülsün. Evlatlarımızı toprağa serenlerin hayat pınarları kurutulsun. Bugünün konusu hukuk mukuk değildir, zalimlerin tepesine Türk milletinin çelik iradesi inmelidir. Bilinsin ki, [[Türk]]’ün [[Türk]]’ten başka dostu yoktur. Bir [[Türk]] de dünyaya bedeldir. Nitekim muhtaç olduğumuz kudret damarlarımızdaki asil kanda gizlidir.
* Darbeyi aklından geçiren varsa, millete silah çekmeyi düşünen bulunuyorsa, biliniz ki 82 milyonun kanını dökmeden bu şerefsiz tertip ve teşebbüsünde muvaffak olamayacaktır.<ref>
[https://www.aa.com.tr/tr/aa-yuz-yasinda/mhp-genel-baskani-bahceli-anadolu-ajansi-turk-milletinin-istiklal-ve-istikbaline-fedakarlikla-hizmet-etmistir/1794082 MHP Genel Başkanı Bahçeli: Darbeyi aklından geçiren varsa 82 milyonun kanını dökmeden muvaffak olamayacaktır ]
</ref>
* Anadolu Ajansı, Anadolu'nun özlemlerini seslendirmiş, Türk milletinin istiklal ve istikbaline fedakarlıkla hizmet etmiştir.<ref>
[https://www.aa.com.tr/tr/aa-yuz-yasinda/mhp-genel-baskani-bahceli-anadolu-ajansi-turk-milletinin-istiklal-ve-istikbaline-fedakarlikla-hizmet-etmistir/1794082 MHP Genel Başkanı Bahçeli: Anadolu Ajansı Türk milletinin istiklal ve istikbaline fedakarlıkla hizmet etmiştir]
</ref>
* Vakıf malı olan Ayasofya'nın, vakfiyesine muvafık şekilde cami olarak kullanılması milletimizin uzun yıllardır hasreti ve beklentisidir.<ref>
[https://www.aa.com.tr/tr/ayasofya-camii/mhp-genel-baskani-bahceli-ayasofyanin-cami-olarak-kullanilmasi-milletimizin-uzun-yillardir-hasretidir/1907162 MHP Genel Başkanı Bahçeli: Ayasofya'nın cami olarak kullanılması milletimizin uzun yıllardır hasretidir]
</ref>
* Türkiye Cumhuriyeti sokakta kurulmadı, sokakta bulunmadı, sokağa bırakılmayacak, sokağın girdabına, sokak serserilerine teslim edilmeyecektir.<ref>
[https://www.aa.com.tr/tr/politika/mhp-genel-baskani-bahceli-turkiye-cumhuriyeti-sokakta-kurulmadi-sokaga-birakilmayacak/2020449 MHP Genel Başkanı Bahçeli: Türkiye Cumhuriyeti sokakta kurulmadı, sokağa bırakılmayacak]
</ref>
* Dönemin jeopolitik şartlarının gereği olarak Söğüt'ü yurt tutan 400 çadırlık Türkmen ruhu; iç çelişkilerini aştığı takdirde dünya üzerinde nasıl bir küresel güç olunacağını açıklıkla göstermiştir.<ref>
[https://www.aa.com.tr/tr/politika/bahceliden-739-sogut-ertugrul-gaziyi-anma-ve-yoruk-senlikleri-paylasimi/1970502 Bahçeli'den '739. Söğüt Ertuğrul Gazi'yi Anma ve Yörük Şenlikleri' paylaşımı]
</ref>
* Kıbrıs'ta, birlikte, huzur içinde, barış ve saygıya dayanan bir gelecek isteniyorsa, eşit haklara dayanan, iki kesimli egemen devlet yapılanması artık bir mecburiyettir.<ref>
[https://www.aa.com.tr/tr/politika/mhp-genel-baskani-bahceli-kibrista-esit-haklara-dayanan-iki-kesimli-egemen-devlet-yapilanmasi-artik-mecburiyettir-/2046278 MHP Genel Başkanı Bahçeli: Kıbrıs'ta eşit haklara dayanan iki kesimli egemen devlet yapılanması artık mecburiyettir]
</ref>
===2021===
* Türkiye'de iktidarın değişmesi için bir ortam veya demokratik bir neden bulunmuyor, korkunç bir enkaz falan da görünmüyor. Bilakis ülkemiz yükselişte sınır ve eşik tanımıyor.
===2022===
* Sayın [[Recep Tayyip Erdoğan]]'ı tanıyınız. Sayın [[Recep Tayyip Erdoğan]]'ı anlayınız. Sayın [[Recep Tayyip Erdoğan]]'ı anlatınız.
* Rusya-Ukrayna savaşında [[Ukrayna]]’nın yanında olmayız diyen bir [[Kemal Kılıçdaroğlu|Kılıçdaroğlu]]’na milli demek mümkün müdür?
* Bu [[Kemal Kılıçdaroğlu|Kılıçdaroğlu]] içimizdeki zalimlerin Truva atıdır. Bu [[Kemal Kılıçdaroğlu|Kılıçdaroğlu]] ve zilletin diğer partileri emperyalizmin maşasıdır. [[Kemal Kılıçdaroğlu|Kılıçdaroğlu]] ve [[Cumhuriyet Halk Partisi|CHP]] yönetimi gayri milli, gayri ahlaki, gayri meşru bir savrulmanın tam göbeğindedir.
* Zillet İttifakı itiraf etmese de biz büyük bir uygarlığın varisleriyiz.
* [[Türkiye]]; barış, huzur ve istikrarın bir insan hakkı olduğu görüşündedir. Bu nedenle [[Rusya]] ile [[Ukrayna]] arasındaki tarafımız kesinlikle barışçıl çözümdür. Akan kanın durması arzumuzdur, silahların susması arayışımızdır, diplomatik müzakerelerin hakimiyeti beklentimizdir. Çatışmanın sonu yoktur, savaşın sonucu yoktur. Paylaşılamayacak hiçbir şey yoktur.
* [[Türkiye]]’nin aktif arabuluculuk misyonuyla tahıl koridoru açılmıştır. Afrikalı çocukların karnı doymuş, kursaklarından sıcak ekmek girmiştir. [[Rusya]] ile [[Ukrayna]] arasında esir takası gerçekleşmiş, buna arabuluculuk yapan ülkemiz küresel çapta takdir edilmiştir
===2023===
*İşine bak, hadi!<ref>https://www.sozcu.com.tr/2023/gundem/son-dakika-bahceliden-sinan-atesi-soran-gazeteciye-isine-bak-hadi-7567110/</ref>
**''Sinan Ateş'in cinayetine yönelik soru soran muhabire karşı.''
* [[Kemal Kılıçdaroğlu|Kılıçdaroğlu]] etnik ayrıştırmaya kalkışmıştır. [[PKK]] ile müzakere [[Kemal Kılıçdaroğlu|Kılıçdaroğlu]]'nun gündemindedir. Yeşil Sol Parti, [[Kemal Kılıçdaroğlu|Kılıçdaroğlu]] ile yan yanadır. Diyanet İşleri Başkanlığını kaldıracağını, [[Türk]] askerini [[Irak]] ve [[Suriye]]'den çekeceğini açıklayan [[Kemal Kılıçdaroğlu|Kılıçdaroğlu]] ile iş birliği içerisindeler. Ne kadar histerik tip varsa [[Cumhuriyet Halk Partisi|CHP]]'nin dibindedir.
* [[Milliyetçi Hareket Partisi|MHP]]'nin yedek lastiği Yeşil Sol Parti, [[Kemal Kılıçdaroğlu|Kılıçdaroğlu]] ile aynı çizgidedir.
*Hans, Sam, Tony, Johnny, Herkel, Frank, alayı birden Türkiye'de Recep Tayyip Erdoğan'ı silkmeye kalksalar başaramazlar. Anadolu çocuğu Recep Tayyip Erdoğan alayına yeter! Onun için yarın pazar günü sandığa gittiğinizde Hans'a bir tokat, Sam'a bir tekme, öbürüne bir kafa vurun, yerle bir edin; sandıkta Recep, Recep, Recep deyin!<ref>[https://t24.com.tr/video/secimin-son-surprizi-bahceli-den-hans-toni-coni-herkel-frank-alayi-birden,54026 Seçimin son sürprizi Bahçeli'den: Hans, Toni, Coni, Herkel, Frank, alayı birden...]</ref>
== Kaynakça ==
{{Kaynakça}}
[[Kategori:Kişiler-D]]
[[Kategori:1948 doğumlular]]
[[Kategori:Türk siyasetçiler]]
[[Kategori:Yaşayan insanlar]]
j1g5cn5k2yuu06znqrhpii0vituryv5
Marcel Proust
0
7258
232718
222562
2025-06-10T19:10:00Z
Brightt11
34669
/* top */ rüzgar > rüzgâr, değiştirildi: Rüzgar → rüzgâr [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232718
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi
| kişi_adı =
| resim_başlığı = Fransız romancı, deneme yazarı ve eleştirmen.
}}
[[Dosya:Marcel Proust 1895.jpg|200pik|küçükresim|sağ|'''Gerçek bir keşif yolculuğu yeni topraklara ulaşmak değil, eski olanı yeni gözlerle görmek demektir.''']]
'''''Valentin Louis Georges Eugène Marcel Proust''' (Fransızca okunuşu maʁsɛl pʁust) (d. 10 Temmuz 1871 – ö. 18 Kasım 1922). [[w:Fransız|Fransız]] romancı, deneme yazarı ve eleştirmen.''
'''Sözleri'''
* Yeni manzaralar aramak yerine yeni gözler geliştirin.
* Kitaplar sessizliğin çocukları ve yalnızlığın yapıtlarıdır.
* Gerçek yolculuk, aynı gözlerle yüz değişik ülkeyi dolaşmak değil, aynı ülkeyi yüz değişik gözle görebilmektir.
* Yeni bir keşif için, yeni yerler değil, yeni bir bakış açısı gerekir.
* Bir mala bağlılık, malın sahibine daima ölüm getirir.
* Bir acı sonuna kadar yaşanmadıkça geçmez.
* Bu hayatta bir mutluluk olsa bile, devam etmesi mümkün değildi.
* Asıl zevk, uğruna bir başkasından vazgeçilendir.
* Bir alışkanlığın devamlılığı genellikle saçmalığıyla doğru orantılıdır.
* Bir insana olan özlem iç organlardan daha fazla yer kaplar.
* Arzu ilerledikçe, gerçek sahiplenme de giderek uzaklaşır.
* Mutluluk beden için yararlıdır, ama zihnin güçlerini geliştiren hüzündür.
* Kitap, dersini her zaman tekrarlayan hazır bir öğretmendir.
* Tüm iyi kitapların okunması, geçmiş yüzyıllarda bunları yazmış olan en saygın ve ilginç kişilerle yapılan bir sohbet gibidir.
* Bilgelik bizi bulmaz; Başka birinin bizim yerimize çıkamayacağı bir yolculuğun ardından onu biz buluruz.
* Tek gerçek yolculuk; aynı gözlerle yüz değişik ülkeyi dolaşmak değil, aynı ülkeyi yüz değişik gözle görebilmektir.
* Tanrı'nın en yüce övgüsünün, Yaratılış'ın bir yaratıcı olgusuna gerek duymayacak kadar mükemmel olduğunu düşünen ateistlerin onu reddetmesinde yattığı bile söylendi.
* Düşüncelerin sayısı insanların sayısından çok daha azdır. Marcel Proust
* Gerçek bir keşif yolculuğu yeni topraklara ulaşmak değil, eski olanı yeni gözlerle görmek demektir.
* Geçmişteki şeyleri hatırlamak, onları olduğu gibi hatırlamak anlamına gelmeyebilir.
* Biraz hayal kurmak tehlikeliyse, bunun çözümü daha az hayal kurmak değil, daha fazla ve her zaman hayal kurmaktır.
* Vicdan yalan söylemez.
* Öleceğimiz düşüncesi ölmekten daha korkunçtur.
* Kederlerin yerini fikirler alır..
* Okuma bir dostluktur.
* Vücudumuz, sadece bacaklar, kollar gibi uzuvlardan oluşsaydı, hayata tahammül etmek kolay olurdu. Ne yazık ki, içimizde vicdanı da barındırırız...
* Aşk da tedavisi olmayan bir hastalıktır. Aşk, karşılıklı bir işkencedir.
* Bizi mutlu eden insanlara minnet duyalım, onlar benliğimizin çiçek açmasını sağlayan etkileyici bahçıvanlardır.
* Mesele kaybolmak değil, yolunu tekrar bulamamak.
* Asıl korkunç olan, hayal edilemeyen şeyler.
* Dinleyemeyecek kadar üzgün olduğum zamanların dışında, müzik benim tesellim olmuştur.
* Yeryüzünde 'TEK' zannettiğimiz kadın, sayılamayacak kadar çoktur.
* Yaptıklarımızın bir anlamı vardı. Ne dediğimiz, ne düşündüğümüz hiç mi hiç önemli değildi.
* Yalanı hissedip gerçeği öğrenemediğimiz için de, kıskançlığımız artar.
* İnsan en çok kaçtığı şeyden asla kurtulamıyor.
* İnsan sevdiği şeyi yeniden yaratmak için, önce onu reddetmek zorundadır.
* İnsanoğlu, kendi dışına çıkamayan, başkalarını ancak kendi içinde tanıyabilen ve aksini iddia ettiğinde yalan söyleyen bir yaratıktır.
* İnsanlara duyduğumuz sevgi, onlar öldüğü için değil, biz öldüğümüz için azalır.
* İnsanları yaklaştıran şey, fikirlerin ortak oluşu değil, anlayışların akraba oluşudur.
* Mutlu olmam gerekirdi, ama değildim.
* İnsan mutluluğu göremiyor. Kendimizi daima olduğumuzdan daha bedbaht sanıyoruz.
* İnsanlar, biz kendilerini tanıdıkça, tahrip edici bir karışıma batırılan bir maden gibi, yavaş yavaş, gözümüzün önünde meziyetlerini bazen de kusurlarını kaybederler.
* İnsanın gözlem yaptığı zamanki zihinsel seviyesi, yaratırken ki seviyesinden çok daha alçaktadır.
* rüzgârda sallanan bir saza yaslanmayın, güvenmeyin; çünkü ten otlar gibidir; ihtişamı kır çiçekleri gibi solar gider.
* Kadınlar güzelliği anlamadan gerçekleştirirler.
* Sevdiğimiz kişiyi bir daha hiç görmek istemediğimizi söylerken tam anlamıyla içten değilizdir, ama görmek istediğimizi söylesek de daha içten olmayız.
* Aslında yalnız yaşamadığımızı, başka bir aleme ait, aramızda uçurumlar bulunan, bizi tanımayan ve bizi anlaması imkansız bir varlığa zincirlerle bağlı olduğumuzu, hastalandığımızda farkederiz; bu varlık, bedenimizdir.
* Bütün katillerin her şeyi mükemmelen ayarladıklarını ve yakalanmayacaklarını zannettikleri, bilinen bir gerçektir; ama sonuçta hemen hemen bütün katiller yakalanır.
*Birimiz ötekinin kafasındaki hayalimizi bir an görsek, hayretten donakalırız.
*Gerçek bir keşif yolculuğu yeni topraklara ulaşmak değil, eski olanı yeni gözlerle görmek demektir.<ref>[http://books.google.com.tr/books?id=XlQIrJSYHYMC&pg=PA209&dq=proust+real+voyage+of+discovery&hl=tr&sa=X&ei=M7OWUfDdA8GztAansYDwBQ&redir_esc=y#v=onepage&q=proust%20real%20voyage%20of%20discovery&f=false The Call of the World: A Young Man's Journey of Discovery]</ref>
* Sevdiğimiz kişiye bakışımızdaki arayış, kaygı ve talep, ertesi gün için bir randevu umudunu bize verecek veya öldürecek sözü bekleyişimiz, bu söz söyleninceye kadar, aynı anda olmasa bile birbirini takip eden sevinç ve umutsuzluk hayallerimiz , bütün bunlar sevilen varlık karşısındaki dikkatimizi fazlasıyla titrek bir hale getirdiği için, sevdiğimizin net bir suretini elde edemeyiz.
::''Çiçek açmış genç kızların gölgesinde - çev: Roza Hakmen''
* Sevdiğimiz zaman, [[aşk]] o kadar büyüktür ki; bir bütün olarak içimize sığmaz. Sevdiğimiz insana doğru karşımızdakinin hisleri dediğimiz şey; kendi sevgimizin çarpıp geri dönüşüdür. Bizi gidişten daha fazla etkilemesinin, büyülemesinin sebebi ise, kendimizden çıktığını fark edemeyişimizdir
* Eskiden bildiğimiz yerler, kendilerini kolaylık olsun diye yerleştirdiğimiz mekanlar alemine ait değillerdir sadece. O zamanlarki hayatımızı oluşturan, birbirine bitişik izlenimlerin ince bir dilimidirler; belirli bir görütünün hatırası, belirli bir anın özleminden ibarettir; ve evler, yollar, caddeler de, heyhat, seneler gibi ucup giderler.
::''Swann'ların Tarafı - çev: Roza Hakmen''
* Geçmişteki şeyleri hatırlamak, onları olduğu gibi hatırlamak anlamına gelmeyebilir.
* Biraz hayal kurmak tehlikeliyse, bunun çözümü daha az hayal kurmak değil, daha fazla ve her zaman hayal kurmaktır.
*Kitap sessizliğin çocukları ve yalnızlığın yapıtlarıdır.
== Kaynakça ==
{{Kaynakça}}
{{Vikipedi}}
[[Kategori:Fransız yazarlar]]
[[Kategori:Kişiler-M]]
rhh70nmi9wieovown2xq6a2kn6ic2fa
232790
232718
2025-06-10T19:19:44Z
Brightt11
34669
232790
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi
| kişi_adı =
| resim_başlığı = Fransız romancı, deneme yazarı ve eleştirmen.
}}
[[Dosya:Marcel Proust 1895.jpg|200pik|küçükresim|sağ|'''Gerçek bir keşif yolculuğu yeni topraklara ulaşmak değil, eski olanı yeni gözlerle görmek demektir.''']]
'''''Valentin Louis Georges Eugène Marcel Proust''' (Fransızca okunuşu maʁsɛl pʁust) (d. 10 Temmuz 1871 – ö. 18 Kasım 1922). [[w:Fransız|Fransız]] romancı, deneme yazarı ve eleştirmen.''
'''Sözleri'''
* Yeni manzaralar aramak yerine yeni gözler geliştirin.
* Kitaplar sessizliğin çocukları ve yalnızlığın yapıtlarıdır.
* Gerçek yolculuk, aynı gözlerle yüz değişik ülkeyi dolaşmak değil, aynı ülkeyi yüz değişik gözle görebilmektir.
* Yeni bir keşif için, yeni yerler değil, yeni bir bakış açısı gerekir.
* Bir mala bağlılık, malın sahibine daima ölüm getirir.
* Bir acı sonuna kadar yaşanmadıkça geçmez.
* Bu hayatta bir mutluluk olsa bile, devam etmesi mümkün değildi.
* Asıl zevk, uğruna bir başkasından vazgeçilendir.
* Bir alışkanlığın devamlılığı genellikle saçmalığıyla doğru orantılıdır.
* Bir insana olan özlem iç organlardan daha fazla yer kaplar.
* Arzu ilerledikçe, gerçek sahiplenme de giderek uzaklaşır.
* Mutluluk beden için yararlıdır, ama zihnin güçlerini geliştiren hüzündür.
* Kitap, dersini her zaman tekrarlayan hazır bir öğretmendir.
* Tüm iyi kitapların okunması, geçmiş yüzyıllarda bunları yazmış olan en saygın ve ilginç kişilerle yapılan bir sohbet gibidir.
* Bilgelik bizi bulmaz; Başka birinin bizim yerimize çıkamayacağı bir yolculuğun ardından onu biz buluruz.
* Tek gerçek yolculuk; aynı gözlerle yüz değişik ülkeyi dolaşmak değil, aynı ülkeyi yüz değişik gözle görebilmektir.
* Tanrı'nın en yüce övgüsünün, Yaratılış'ın bir yaratıcı olgusuna gerek duymayacak kadar mükemmel olduğunu düşünen ateistlerin onu reddetmesinde yattığı bile söylendi.
* Düşüncelerin sayısı insanların sayısından çok daha azdır. Marcel Proust
* Gerçek bir keşif yolculuğu yeni topraklara ulaşmak değil, eski olanı yeni gözlerle görmek demektir.
* Geçmişteki şeyleri hatırlamak, onları olduğu gibi hatırlamak anlamına gelmeyebilir.
* Biraz hayal kurmak tehlikeliyse, bunun çözümü daha az hayal kurmak değil, daha fazla ve her zaman hayal kurmaktır.
* Vicdan yalan söylemez.
* Öleceğimiz düşüncesi ölmekten daha korkunçtur.
* Kederlerin yerini fikirler alır..
* Okuma bir dostluktur.
* Vücudumuz, sadece bacaklar, kollar gibi uzuvlardan oluşsaydı, hayata tahammül etmek kolay olurdu. Ne yazık ki, içimizde vicdanı da barındırırız...
* Aşk da tedavisi olmayan bir hastalıktır. Aşk, karşılıklı bir işkencedir.
* Bizi mutlu eden insanlara minnet duyalım, onlar benliğimizin çiçek açmasını sağlayan etkileyici bahçıvanlardır.
* Mesele kaybolmak değil, yolunu tekrar bulamamak.
* Asıl korkunç olan, hayal edilemeyen şeyler.
* Dinleyemeyecek kadar üzgün olduğum zamanların dışında, müzik benim tesellim olmuştur.
* Yeryüzünde 'TEK' zannettiğimiz kadın, sayılamayacak kadar çoktur.
* Yaptıklarımızın bir anlamı vardı. Ne dediğimiz, ne düşündüğümüz hiç mi hiç önemli değildi.
* Yalanı hissedip gerçeği öğrenemediğimiz için de, kıskançlığımız artar.
* İnsan en çok kaçtığı şeyden asla kurtulamıyor.
* İnsan sevdiği şeyi yeniden yaratmak için, önce onu reddetmek zorundadır.
* İnsanoğlu, kendi dışına çıkamayan, başkalarını ancak kendi içinde tanıyabilen ve aksini iddia ettiğinde yalan söyleyen bir yaratıktır.
* İnsanlara duyduğumuz sevgi, onlar öldüğü için değil, biz öldüğümüz için azalır.
* İnsanları yaklaştıran şey, fikirlerin ortak oluşu değil, anlayışların akraba oluşudur.
* Mutlu olmam gerekirdi, ama değildim.
* İnsan mutluluğu göremiyor. Kendimizi daima olduğumuzdan daha bedbaht sanıyoruz.
* İnsanlar, biz kendilerini tanıdıkça, tahrip edici bir karışıma batırılan bir maden gibi, yavaş yavaş, gözümüzün önünde meziyetlerini bazen de kusurlarını kaybederler.
* İnsanın gözlem yaptığı zamanki zihinsel seviyesi, yaratırken ki seviyesinden çok daha alçaktadır.
* Rüzgârda sallanan bir saza yaslanmayın, güvenmeyin; çünkü ten otlar gibidir; ihtişamı kır çiçekleri gibi solar gider.
* Kadınlar güzelliği anlamadan gerçekleştirirler.
* Sevdiğimiz kişiyi bir daha hiç görmek istemediğimizi söylerken tam anlamıyla içten değilizdir, ama görmek istediğimizi söylesek de daha içten olmayız.
* Aslında yalnız yaşamadığımızı, başka bir aleme ait, aramızda uçurumlar bulunan, bizi tanımayan ve bizi anlaması imkansız bir varlığa zincirlerle bağlı olduğumuzu, hastalandığımızda farkederiz; bu varlık, bedenimizdir.
* Bütün katillerin her şeyi mükemmelen ayarladıklarını ve yakalanmayacaklarını zannettikleri, bilinen bir gerçektir; ama sonuçta hemen hemen bütün katiller yakalanır.
*Birimiz ötekinin kafasındaki hayalimizi bir an görsek, hayretten donakalırız.
*Gerçek bir keşif yolculuğu yeni topraklara ulaşmak değil, eski olanı yeni gözlerle görmek demektir.<ref>[http://books.google.com.tr/books?id=XlQIrJSYHYMC&pg=PA209&dq=proust+real+voyage+of+discovery&hl=tr&sa=X&ei=M7OWUfDdA8GztAansYDwBQ&redir_esc=y#v=onepage&q=proust%20real%20voyage%20of%20discovery&f=false The Call of the World: A Young Man's Journey of Discovery]</ref>
* Sevdiğimiz kişiye bakışımızdaki arayış, kaygı ve talep, ertesi gün için bir randevu umudunu bize verecek veya öldürecek sözü bekleyişimiz, bu söz söyleninceye kadar, aynı anda olmasa bile birbirini takip eden sevinç ve umutsuzluk hayallerimiz , bütün bunlar sevilen varlık karşısındaki dikkatimizi fazlasıyla titrek bir hale getirdiği için, sevdiğimizin net bir suretini elde edemeyiz.
::''Çiçek açmış genç kızların gölgesinde - çev: Roza Hakmen''
* Sevdiğimiz zaman, [[aşk]] o kadar büyüktür ki; bir bütün olarak içimize sığmaz. Sevdiğimiz insana doğru karşımızdakinin hisleri dediğimiz şey; kendi sevgimizin çarpıp geri dönüşüdür. Bizi gidişten daha fazla etkilemesinin, büyülemesinin sebebi ise, kendimizden çıktığını fark edemeyişimizdir
* Eskiden bildiğimiz yerler, kendilerini kolaylık olsun diye yerleştirdiğimiz mekanlar alemine ait değillerdir sadece. O zamanlarki hayatımızı oluşturan, birbirine bitişik izlenimlerin ince bir dilimidirler; belirli bir görütünün hatırası, belirli bir anın özleminden ibarettir; ve evler, yollar, caddeler de, heyhat, seneler gibi ucup giderler.
::''Swann'ların Tarafı - çev: Roza Hakmen''
* Geçmişteki şeyleri hatırlamak, onları olduğu gibi hatırlamak anlamına gelmeyebilir.
* Biraz hayal kurmak tehlikeliyse, bunun çözümü daha az hayal kurmak değil, daha fazla ve her zaman hayal kurmaktır.
*Kitap sessizliğin çocukları ve yalnızlığın yapıtlarıdır.
== Kaynakça ==
{{Kaynakça}}
{{Vikipedi}}
[[Kategori:Fransız yazarlar]]
[[Kategori:Kişiler-M]]
nnwgjsv0kxroribgx3x3c1icke74r0c
Kıbrıs
0
7834
232743
222504
2025-06-10T19:10:37Z
Brightt11
34669
/* top */ rüzgar > rüzgâr, değiştirildi: rüzgar → rüzgâr [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232743
wikitext
text/x-wiki
{{wmbb}}
* Değerli basın mensupları, Türk Silahlı Kuvvetlerinin Kıbrıs’a indirme ve çıkarma harekâtı başlamış bulunuyor. Allah milletimize, bütün Kıbrıslılara ve insanlığa hayırlı etsin. Bu şekilde insanlığa ve barışa büyük hizmette bulunmuş olacağımıza inanıyoruz. Öyle umarım ki kuvvetlerimize ateş açılmaz ve kanlı bir çatışma olmaz. '''Biz aslında savaş için değil, barış için; yalnız Türklere değil, Rumlara da barış getirmek için Adaya gidiyoruz.''' Bu karara ancak tüm politik ve diplomatik yolları denedikten sonra mecbur kalarak verdik. Bütün dost ülkelere, bu arada son zamanlarda yakın istişarede bulunduğumuz dost ve müttefiklerimiz Birleşik Amerika’ya ve İngiltere’ye, meselelerin müdahalesiz ve diplomatik yollardan halledilebilmesi için gösterdikleri iyi niyetli çabalar için şükranlarımı belirtmeyi borç bilirim. Eğer bu çabalar sonuç vermediyse elbette sorumlusu bu iyi niyetli gayretleri gösteren devletler değildir. Tekrar bu hareketin insanlığa milletimize ve tüm Kıbrıslılara hayrılı olmasını dilerim.”
: ''(20 Temmuz 1974 - [[Kıbrıs Barış Harekatı]]'nın başladığını bildiren konuşması.)'' — [[Bülent Ecevit]]
* Biz Demireller'den, Türkeşler'den milliyetçilik dersi almayız. Sevgili kardeşlerim! Biz milliyetçiliği sokak duvarlarına değil, Kıbrıs'ın topraklarına, Ege'nin deniz yataklarına yazmışız. Biz milliyetçiliği Batı Anadolu'nun haşhaş tarlasına yazmışız.<ref>[https://www.youtube.com/watch?v=IZzBkG8EEzU Bülent Ecevit'in tarihi konuşması]</ref> — [[Bülent Ecevit]]
* Kıbrıs'ı ayak oyunlarıyla Rumların üzerine geçirmek için elinden geleni ardına koymayan Akıncı ve zihniyetine yakışan tek sıfatın Rum Palikaryalığı" olduğunu ifade eden Bahçeli, "Rum'un tasmasını başına geçiren vatansızların tahrik ve tertiplerine aldanacak yoktur.<ref>[https://www.trthaber.com/haber/gundem/mhp-genel-baskani-bahceli-tarihimizi-sorgulatmayiz-milletimizi-yargilatmayiz-576136.html MHP Genel Başkanı Bahçeli: Tarihimizi sorgulatmayız, milletimizi yargılatmayız]</ref> — [[Devlet Bahçeli]]
* Artık şartlar değişti Kıbrıs eski Kıbrıs, Doğu Akdeniz ise eski Doğu Akdeniz değildir. Türkiye ile önemli bir yapı var, o da Mavi Vatan'dır. Egemen eşitlik temelinde yan yana yaşayan iki devlet olmalıdır.<ref>[https://www.aa.com.tr/tr/dunya/kktc-cumhurbaskani-tatar-artik-marasa-acik-bolge-olarak-bakabiliriz/2088787 KKTC Cumhurbaşkanı Tatar: Artık Maraş'a açık bölge olarak bakabiliriz]</ref> — [[Ersin Tatar]]
* İki devletli çözümden başka Kıbrıs'ta çıkış yolu yoktur, bu konuda netiz. Çözüm için egemen eşitliğe dayanan, iki devletli çözüm müzakere edilmelidir.<ref>[https://www.aa.com.tr/tr/politika/cumhurbaskani-yardimcisi-oktay-iki-devletli-cozumden-baska-kibrista-cikis-yolu-yoktur/2140392 Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay: İki devletli çözümden başka Kıbrıs'ta çıkış yolu yoktur]</ref> — [[Fuat Oktay]]
* Kıbrıs Türk halkı, 1571'den bu yana Kıbrıs adasının asli unsuru olduğu kadar Türk milletinin de ayrılmaz bir parçasıdır. 1878'den itibaren adada baş gösteren hiçe sayılmalara, zulüm ve haksızlıklara milletimizin sessiz kalamayışı bundandır. Kıbrıs Türk Halkı Rum-Yunan mezalimine karşı direnirken, yediden yetmişe tüm Türkiye’nin Kıbrıs Türkü'nün yanında oluşu geçmişten gelen bu kader birliğindendir. İşte bu köklü kardeşlik bilinciyle; 1974 Barış Harekatı'nda Mehmetçik ve Mücahitlerimiz omuz omuza istiklal mücadelesi vermiştir. Kıbrıs Barış Harekatı, Kıbrıs Türkü'nü hedef alan baskı, terör ve insanlık dışı sindirme çabalarına son vermiştir. Harekat hafızalarda silinmeyen izler bırakmış, Mehmetçiğimizin kahramanlık destanlarına bir yenisini daha eklemiştir.<ref>[https://www.aa.com.tr/tr/politika/cumhurbaskani-yardimcisi-oktay-akdenizde-rotasini-sasiran-cevabini-alir/2394209 Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay: Akdeniz'de rotasını şaşıran cevabını alır]</ref> — [[Fuat Oktay]]
* Kıbrıs’ta yarım asrı aşkın süredir devam eden çözümsüzlüğün sebebi Rum tarafının uzlaşmaz ve çarpık zihniyetidir. Bu zihniyet Kıbrıs Türklerini eşit ortak değil, azınlık olarak görmekte, ne iktidarı ne de adanın doğal kaynaklarını paylaşmak istemektedir.<ref>[https://www.aa.com.tr/tr/politika/disisleri-bakani-cavusoglu-abnin-yaptigi-hatalari-anlamasini-bekliyoruz/2053783 Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu: AB'nin yaptığı hataları anlamasını bekliyoruz]</ref> — [[Mevlüt Çavuşoğlu]]
* Medeniyetimizin 1400 yıla, Osmanlı'nın 450 yıla yakındır mührünü taşıyan Kıbrıs maalesef son 1,5 asırdır belirsizliğin hakim olduğu, çalkantılı bir süreç yaşamıştır. Rumların artan katliam ve saldırılarının ardından gerçekleştirdiğimiz 1974 Barış Harekatı ile fiilen istikrara kavuşan Kıbrıs'la ilgili siyasi sorunlar hala devam ediyor. Kıbrıs meselesinin, Kıbrıs Türk halkının meşru haklarını ve güvenliğini temin edecek şekilde adil, kalıcı, sürdürülebilir bir çözüme kavuşturulması önceliğimizdir. Türk tarafı olarak en başından beri bu doğrultuda çok güçlü irade ortaya koyduk, yapıcı fikirler sunduk, iyi niyetle çaba gösterdik ancak sadece bir tarafın çabası çözümün kilidini açmaya yetmiyor.<ref>[https://www.aa.com.tr/tr/dunya/cumhurbaskani-erdogan-dogu-akdenizde-adil-olmayan-bir-denklem-baris-ve-istikrar-uretemez/2044516 Cumhurbaşkanı Erdoğan: Doğu Akdeniz'de adil olmayan bir denklem barış ve istikrar üretemez]</ref> — [[Recep Tayyip Erdoğan]]
* Artık iki devletli çözümden başka Kıbrıs’ta çıkış yolu kalmamıştır. İster kabul ederseniz, ister etmezsiniz. Artık federasyon mederasyon diye bir şey yok. Geçin artık o işi. Hidrokarbon kaynakları konusunda Kıbrıs Türkleri ile masaya oturmaktan kaçıyorsunuz. Ambargoları ağırlaştırarak sürdürüyorlar. Bu adaletsizliğe daha fazla tahammül etmemiz mümkün değil. Kıbrıs Türkleri’nin daha fazla mağdur olmayacağını tüm dünya bilmelidir. Adadaki Türk toplumunun eski çözüm formüllerini konuşmasının anlamı kalmamıştır. İki devletli çözüm... Kıbrıs meselesinde masaya ancak bu şartlarda oturulabilir aksi takdirde herkes kendi işine bakacaktır’<ref>[https://www.amerikaninsesi.com/a/erdogan-kibrista-iki-devletli-cozumden-baska-yol-kalmamistir/5773049.html Erdoğan: ‘‘Kıbrıs’ta İki Devletli Çözümden Başka Yol Kalmamıştır”]</ref>— [[Recep Tayyip Erdoğan]]
* Kıbrıs'ta bir çözüm aranıyorsa bunun ham hayaller değil, sahadaki gerçekler üzerinde inşa edilmesi şarttır. Yeni bir müzakere süreci olacaksa bu artık iki toplum arasında değil, iki devlet arasında yürütülmelidir. Bu müzakerelerde her iki devletin nasıl iş birliği yapabileceği belirlenmelidir. Bunun için öncelikle Kıbrıs Türkünün egemen eşitliğiyle eşit statüsü teyit edilmeli ve müzakereler bundan sonra başlamalıdır. İki devletli çözümü reddetmek Kıbrıs Türk halkının egemenliğini, eşitliğini, bağımsızlığını, devletini reddetmek demektir. Ne bizim ne de KKTC'nin böyle bir adaletsizliğe, böyle bir hak gaspına rızası yoktur. Bilhassa Kıbrıs Türkünün Doğu Akdeniz'deki enerji kaynakları üzerinde var olan haklarının yenilmesine asla müsaade etmeyeceğiz. Karadeniz'dekine benzer güzel haberleri Doğu Akdeniz'deki faaliyetlerimizden de alacağımıza inanıyoruz.<ref>[https://www.aa.com.tr/tr/politika/cumhurbaskani-erdogan-kibrista-yeni-muzakere-sureci-olacaksa-iki-devlet-arasinda-yurutulmelidir/2250897 Cumhurbaşkanı Erdoğan: Kıbrıs'ta yeni müzakere süreci olacaksa iki devlet arasında yürütülmelidir]</ref>— [[Recep Tayyip Erdoğan]]
*Kıbrıs'ın Türk kesiminde savaşmıştım. Savaşta bir ara, karargahtan sarıldığımız ve yakında imha edileceğimiz haberi de gelmişti, "Varaşo" denilen ve bizim "Maraş" çığırdığımız mevziiye ulaşmış ve almıştık, karşıda İngiliz üssünün, Dikelia, ışıkları yanıyordu; sıcak bir Akdeniz gecesinde ılık rüzgârla makiler oynuyordu, bilmiyorduk, düşman-ordularını hücum halinde görüyorduk ve ölmek üzere olduğumuza inanıyorduk. İnandık, ölümü gördük, ama ölmedik; unuttum ve yıllar sonra, Kıbrıs'ın Elen kesiminde konferanslar veriyordum ve konferansları da televizyonlar naklediyorlardı. Başpiskopos Hazretleri dinlemiş, tanışmak istemiş, "insana benzemiyor" demiş, çoklukta, başta Annem, beni hiç benzetemediler, görmek istiyormuş, Elen-Ortodoks dünyasının en yükseğindedir, adı bana hediye ettiği gümüş tütsüde yazılıdır, bir sabah götürdüler. Ben, "insana benzemeyen insan" rolündeydim, çok hoş bir gün geçirdiğimi hatırlıyorum. Ben, Başpiskopos Hazretleri'ne, ölüm yolunu anlattım, her gün biraz daha yükselmektedir, nedense beyaz ve mavi'dir, pek güzel'dir ve Başpiskopos Hazretleri, karışık bir köyde büyümüş, Türk çocukluk-arkadaşlarını anlattı ve çok güzel söylüyordu. O gün ikimiz, bir "Rum" Başpiskopos ve bir "Türk" insana benzemeyen insan, insanlığa doymuştuk. Güzel'dir. İnsan mı, bitmeyen güzellik'tir. Böyle düşünmek mi, solculuğun temeli'dir. — [[Yalçın Küçük]]
==Kaynakça==
{{Kaynakça}}
{{Vikiler|
commons=Category:Cyprus |
wikispecies= |
wikt= |
b= |
s= |
w= {{PAGENAME}} |
n= |
m= |
}}
{{Vikisöz bağlantıları}}
[[Kategori:Yerler]]
75a65qv5m8kcwsyg2q5sqyb9bwi4q1u
Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî/Form ve Anlam
0
7969
232699
146433
2025-06-10T19:09:28Z
Brightt11
34669
/* top */ rüzgar > rüzgâr, değiştirildi: rüzgar → rüzgâr [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232699
wikitext
text/x-wiki
{{MP}}
*Manaya nispetle suret nedir? Çok zayıf, çok aciz.
Mesnevi I-3330
* Bil ki zahiri suret yok olur, fakat mana âlemi ebedidir, kalır.
Testinin suretiyle ne vakte dek oynayıp duracaksın? Testinin nakşından geç, ırmağa, suya yürü.
Sureti gördün ama manadan gafilsin. Akıllıysan sedeften inci seç, çıkar
Mesnevi II-1020-23
* İnsanlar ikincil / tali sebeplere bakıyorlar ve onların her şeyin kaynağı olduğunu sanıyorlar. Fakat velilere tali sebeplerin bir örtüden başka bir şey olmadığı ilham edildi.
Fihi Ma Fih 68/80
* Bu sebepler, görüşlere perdedir. Çünkü her göz, onun sanatını görmeye layık değildir.
Sebebi yırtacak bir göz gerek ki perdeleri kökünden çekip çıkarsın.
Mesnevi V-1551-52
* Görünen suret, gayb alemindeki surete delalet eder, o da başka bir gayb suretinden vücut bulmuştur.
Böylece bunları, görüşünün miktarınca ta üçüncü, dördüncü, onuncu surete kadar say dur!
Mesnevi IV-2888-89
* Münkirin delili ancak ve ancak şudur: Ben şu görünen yurttan başka bir şey görmüyorum.
Hiç düşünmez ki nerede görünen bir şey varsa o gizli hikmetleri haber vermededir.
Mesnevi IV-2778-79
* O eşsiz, örneksiz Allah cennetten zıddı giderdi. Orada güneş de yoktur zıddı olan zemheri de.
Renklerin asılları renksizliktir...Savaşların asılları barışlardır.
Mesnevi VI-58-59
* Herkes bir yana yüzünü çevirmiştir fakat azizler yönleri olmayan yöne yüzlerini dönmüşlerdir
Mesnevi V-350
* Biçim mevcudiyete Biçimi olmayandan gelmiştir tıpkı dumanın ateşten gelişi gibi.
Mesnevi VI-3712
* Ruh kıblesi gizli olduğundan dolayı herkes yüzünü farklı bir yöne çevirdi .
Mesnevi V-319
* Biz yokuz. Varlıklarımız, fani suretle gösteren Vücud-u Mutlak olan sensin.
Biz umumiyetle aslanlarız ama bayrak üstüne resmedilmiş aslanlar! Onlar zaman zaman hareketleri, hamleleri rüzgârdandır.
Mesnevi I-602-603
* Kesinlik için tali sebeplere bakan suretperesttir. İlk Sebebe bakan kimse Manayı temyiz eden nur olur.
Divan 25048
* Biçimler yakıt mana nur! -yoksa niçin diye soramazdın.
Eğer biçim biçimin hatırına olsaydı o zaman niçin "Niçin?" diye soruyorsun.
Öyleyse hikmet semanın zahiri biçimlerine izin vermezdi ve yerin sakinleri yalnızca onun için mevcut olurlardı.
Mesnevi IV-2994-95, 98
* Biçimi geç, addan uzaklaş. Ad ve Sanları terk et manaya yönel!
Mesnevi IV- 1285
ranqjfjdf84yy7xn17vbvk3gnd5u592
Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî/Veli
0
7973
232812
133280
2025-06-10T19:28:31Z
Brightt11
34669
/* top */ dz, değiştirildi: dükkan → dükkân [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232812
wikitext
text/x-wiki
{{MP}}
* Siz rasul olmadığınızdan Yolu takip edin! O zaman gün gelir bu çukurdan kurtulabilir ve yüksek makamlara ulaşabilirsiniz.
Sultan olmadığınızdan teba olun! Kaptan olmadığınızdan kendinize kendiniz dümen olmayın!
Mükemmel olmadığınızdan dükkân açmayın! Uysal olun ki kazanabilesiniz.
Metni okuyun, Sessiz ol! (VII-204) ve sessiz olun! Allah'ın dili olmadığınızdan kulak olun!
Mesnevi II-3453-56
* Yola rehbersiz giren iki günlük yolu yüzlerce yıl gidecek...
Üstadsız meslek edinen şehir ve kasabaların maskarası olur.
Mesnevi III-588,590
* Hak yolunda yalnız gitme, bu yol tehlikelerle doludur. Bu yolda, yol kesenler çoktur.
Senin tek bir canın var, canınsa düşmanı pek çok... üstelik içinde bulunan can düşmanını tanımıyor, ona can diyorsun, cihan adını takıyorsun. Bu dünyada senin gibi aptallar pek çoktur.
Rubai 737 : Şefik Can "Hz. Mevlana'dan Rubailer, Kültür Bak. Yay."
* Allah adamının eğitiminden geçen bir mürid saf ve arı bir ruha sahip olacaktır. Fakat sahtekar ve riyakar birinden eğitim gören ve bilgilenen biri tıpkı onun gibi, aşağılık, aciz, yetersiz, suratsız olacak belirsizlikler içinde ve tüm sağduyudan yoksun olacaktır.
Fihi Ma Fih 33/44
* Sen rezilliği, içinde ulaştığın her şeyi senden çalacak bir rezile mürit olmuşsun.
O, şeref kazanmamış ki sana nasıl kazandırsın? O, sana nur değil karanlık verecektir.
Gözleri iyileştiren kör bir adam gibi: bir parça bezden başka neyle senin gözlerini meshedecek?
Onda Allah'ın kokusu veya izi bile yok fakat hala Şit veya Adem gibilerden daha büyük olduĞunu iddia ediyor.
Şeytan onu kucaklamış da; "Bizler veliler hatta onların büyüklerindeniz" deyip duruyor.
O kimse dervişlerin dünyasından pek çok söz aşırır ki insanlar kendisini hakiki mürşit sansın
Konuşmalarında Beyazıd üzerine bile tartışır; Yezid bile ondan utanır.
Semanın ekmeğinden de tedarikinden de yoksundur: Allah ona bir kemik bile atmamıştır
Kapısında yıllarca asla gelmeyen bir yarının sözüne bağlanarak yüzlerce mürit toplanır durur
İnsanın deruni doğasına onun büyük ve küçük işlerinin görünmesi yıllar alır
Bu beden duvarının altında bir hazine mi yatıyor yoksa yılanlar, karıncalar ve canavarlar mı ikamet ediyor?
Sonunda onun bir hiç olduğu açığa çıkar, Hakk talibinin de yılları geçer: Bu bilgiden onun eline ne kazanç geçecek?
Mesnevi I 2265-68, 72-76, 79-82)
* Ruh Denizinde yüzmek yararsızdır: Tek kaçış Nuh'un gemisidir.
Rasullerin efendisi Muhammed "Ben bu Evrensel Okyanustaki gemiyim,
Veya hakiki iç görüşte hakiki vekilim."
Mesnevi IV-3357-3359
* Semaları istiyorsan İnsanın arkadaşı ol! Yoksa mavi gökleri hedefleme.
Divan 21291-21296
* Allah'ın Gölgesi senin bakıcın olduğunda fantezi ve onun gölgelerinden kurtulursun.
Allah'ın Gölgesi onun bu dünyaya karşı ölü ve Allah'a karşı canlı olan kuludur.
Onun eteklerine tutunur tutunmaz ahir zamanın eteğinden kurtulabilirsin
O, gölgesini nasıl da yaydı (XXV-45) - bu gölge Allah'ın Güneşinin nuruna götüren evliyanın bedenidir.
Mesnevi I-422-425
* Büyük velilerin sözleri yüzlerce farklı biçimde görünseler de Allah ve Yol bir iken nasıl olur da onların sözleri iki olabilir? Sözler farklı formda görünür fakat onlar manada birdir. Formda çeşitlilik vardır, anlamda ise hepsi uyumludur.
Mesela bir kral bir terziye elbise dikmesini emretse bir kişi ipi yapar, diğeri onları birbirine bağlar, bir diğeri elbiseyi dokur, bir diğeri koparır, bir diğeri iğneyi kullanır. Bu formların hepsi farklı ve çeşitlidir; fakat anlamda birleşir tek bir görevi icra eder.
Fihi Ma Fih 46/57-58
* Bez yıkayan iki arkadaşa bak: Dışarıdan çekişiyor görünürler.
Biri elbiseyi suya sokar fakat diğeri onları kurutur
Daha sonra ilki onları yeniden ıslatır sanki ikisi de birbirine aykırı işler görüyorlarmış gibi.
Fakat görünürde çekişiyor görününler kalpte birdirler ve tek bir görevi uyumla yerine getiriyorlardır.
Her rasul ve her velinin kendi ruhsal metodu vardır fakat bunlar Allah'a iletir: Hepsi birdirler
Mesnevi I-3082-86
* Kimdir Veli? Beyaz saçlı yaşlı adam. Bu saçın anlamını bil ey umudunu yitiren kişi!
Siyah saç benlik sahibi olandır. Bu benlikten tek bir saç dahi kalmamalı.
Benlikten hiçbir şey kalmadığında kişi "yaşlı adam"dır saçı siyah da kır da.
Siyah saç beşer doğasının sıfatıdır, saç ve sakalın değil.
İsa beşiğinde seslenmiş "Genç olmadan ben bir şeyhim ve yaşlıyım!" demişti
Eğer bir kişi beşeri sıfatlarının sadece birkaçından kurtulmuşsa o Veli değildir o orta yaşlı bir adamdır.
Tek bir siyah saç kalmadığında, beşeri sıfatlar kalmadığında o velidir ve Allah tarafından kabul edilmiştir.
Mesnevi III-1790-96
* Veli aklıyla "yaşlıdır" saçının veya sakalının beyazlığıyla değil.
Kim İblis'den daha yaşlı olabilir ki -fakat eğer birisinde akıl yoksa o bir hiçtir...
Sahtekar kanıt hariç hiçbir şey bilmez yolda zahiri işaretler arar durur.
Allah aşkına biz "hastalıklarından iyileşmek istersen bir veli seç" dedik
Taklitçinin örtüsünden kurtulduğunda kişi eşyayı Allah nuruyla görür
Onun kanıtsız veya izahsız saf nuru kabuğu açar ve öze girerse kişi yalnızca o zaman zahiri, hakiki ve yalanın mührünün aynı olduğunu görür - o kişi torbanın içindekini nasıl bilebilir?...
Aklın yaşlısı olmaya çabala, Evrensel Akıl gibi olmaya, ki içi göresin.
Mesnevi IV-2163-64, 67-71, 78
* Kur'an-ı Mecid bir arûs-ı zîbâ gibidir. Örtüsünü açan kimseye yüzünü göstermez. Ey Kur'an'dan bahs eden kimse! Sana bir zevk ve keşf hasıl olmaması, ondandır ki, sen onun örtüsünü açtın, o seni reddeyledi; ve sana mekr edip, yüzünü çirkin gösterdi; ben o mahbub değilim, dedi.
Hz. Kur'an, her ne suretle isterse görünmeğe kadirdir; fakat örtüsünü çekmeyip, rızasını talep eyler ve O'nun rızasına sebep olan şeye sa'y eylersen, sen O'nun örtüsünü çekmeksizin, O sana yüzünü gösterir. Ehl-i Hakk'ı talep et; zira Cenab-ı Hakk (Fecir, 89/29,30) "Haydi gir kullarımın içine. Gir cennetime."] buyurmuştur. Hakk Teala herkese söylemez.
nywcy32nn80ftj5645xm9tos7qaaqsh
Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî/Amel
0
7974
232862
195501
2025-06-10T20:31:38Z
Brightt11
34669
/* top */ dz, değiştirildi: dergah → dergâh [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232862
wikitext
text/x-wiki
{{MP}}
:
* Göğsünün içindekini gerçek gönül sanan kimse, Hakk yolunda iki üç adım attı da her şey oldu bitti sandı. Aslında tesbih, seccade, tevbe, sofuluk, günahdan sakınma bunların hepsi yolun başıdır. Hakk yolcusu aldandı da, bunları varacağı yer sandı.
Rubai 465
* Ey Hakk yolunun yolcusu! Eğer sende bu yolun tutkusu varsa, senin başında da bu kapının, bu dergâhın sevgisi bulunuyorsa, Hakk ehlinin açtığı iman ve sevgi kapılarının anahtarı nedir? Biliyor musun? o "La ilahe illallah" kelimesini çokça, hoşça söylemektir."
Rubai 468
* Sevgi, düşünce ve manadan ibaret olsaydı senin oruç ve namazın zahiri suretleri de kalmaz, yok olurdu.
Dostların birbirlerine armağan sunmaları, dostluğa nazaran ancak görünüşe ait şeylerdir.
Fakat bu suretlerle o armağanlar, gönüllerde gizli bulunan sevgilere şahadet eder.
Çünkü ey ulu kişi, zahiri iyilikler gizli sevgilere şahittir
Şahidin de bazen doğrucu, bazen yalancı olur. Sarhoş bazen şaraptan olur bazen ayrandan!
Mesnevi I.-2625-28
* Eğer yol bilmezsen eşeğin (nefs) dileğine aykırı hareket et; doğru yol o aykırı yoldur
Mesnevi I-2955
eyrbsrdx2zbu608c6rz6go166d44pf1
İlber Ortaylı
0
8446
232829
223833
2025-06-10T19:28:52Z
Brightt11
34669
dz, değiştirildi: dükkan → dükkân [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232829
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi}}
'''İlber Ortaylı''', Türk [[tarih]] profesörü.
==Sözleri==
===Kaynaklı===
* '''Atatürk devrinde tahılla beslenen; incir, üzüm satarak geçinen Türkiye, ufku ve vizyonu itibariyle bugünkünden çok daha ilerideydi.'''<ref>Zaman Kaybolmaz, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2006, s. 391.</ref>
* '''Bu devlete namusuyla çalışan, zengin olamaz.'''<ref>Zaman Kaybolmaz, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2006, s. 413.</ref>
* Ben o kitabı seviyorum. Verir miyim? Orada bir kazık yemedim. Giden kitap gelmez [[Türkiye]]'de.<ref>Zaman Kaybolmaz, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2006, s. 41.</ref>
* '''Lütfen sabah kahvaltı veremeyeceğiniz, akşam masal anlatıp öpemeyeceğiniz çocuğu dünyaya getirmeyin. Çünkü sevgi başka bir şey. Uğraşmak istiyor. Sevgi için '' ‘vakit’ '' vereceksin, parayla olmuyor.'''''<ref>Zaman Kaybolmaz, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2006, s. 478.</ref>
* Profesörü tanımak da yetmez. O milletin '' "öğretmenlerini de" '' tanıyacaksın, kafa orada oluşur. Bugünkü [[Türkiye]]’nin hâlini de öğretmenlerinden anlarsın. O iyi değilse, memleketin hâli de iyi değildir. Öğretmenin içinde '' “ışık” '' ve denge duygusu varsa, o ülke de belirgin nitelik vardır.<ref>Zaman Kaybolmaz, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2006, s. 195.</ref>
* ''''' "Eski dostların" '' ne kadar gerekli olduğunu ve hayatımızın vazgeçilmez bir parçasını teşkil ettiğini elli yaşından sonra daha iyi anlarsınız.'''<ref>Zaman Kaybolmaz, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2006, s. 401.</ref>
* ''''' “Basit düşünen insan” ''dan bir şey çıkmaz. Bir toplumu, '' “kalite arayan insan” '' bir yere götürür.'''<ref>Zaman Kaybolmaz, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2006, s. 127.</ref>
* Eğer, mesuliyet sahibiysen ve insanlarla konuşmayı biliyorsan, onları ikna etmeyi ve elindeki '' ”insan malzemesinin kapasitesini” '' biliyorsan ve ona sahip çıkıyorsan, oturduğun koltuğun mesuliyetini kavrıyorsan ve kavgacılıktan uzak duruyorsan, başarılı idarecisindir.<ref>Zaman Kaybolmaz, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2006, s. 236.</ref>
* Talebesini ayıran insanın muallimlikle alakası yoktur.<ref>Zaman Kaybolmaz, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2006, s. 471.</ref>
* Sözkonusu operaysa, hayatın tadını çıkarmak için Verdi’yi, Puccini’yi ve Mozart’ı tercih edenlerdenim.<ref>[http://www.milliyet.com.tr/giuseppe-verdi-nin-200-uncu-yili/ilber-ortayli/pazar/yazardetay/09.12.2012/1639091/default.htm Milliyet, Verdi'nin 200. Yılı]</ref>
* Ruslar eğitimli, bilgin ve sanatçı bir halk ama büyük ressam ve romancıların torunları durgun. Akademinin icatları ve laboratuvarlarda elde ettikleri [[bilgi]]ler sanayiye dökülemiyor. Rus halkı bizim şark komşumuz olan İranlılar gibi kültürel mirasına ve bilincine sahip, [[edebiyat]]ını seviyor ve biliyor. Türkiye'nin endüstriyel geçmişi ve zenginliği Rusya ile İran arasında bir yerde, girişimciliği hepsinin önünde; buna rağmen bu iki ülke okumuşlarının [[bilgi]] birikimine ve [[kültür]]el inceliğine sahip değiliz. Onun için de kasaba hatibi birisi bizde kitleleri etkiliyor ve rey alıyor.<ref>[http://www.milliyet.com.tr/2005/10/09/pazar/yazortay.html Milliyet, Müzeleleri ile Saint Petersburg]</ref>
* '''Türkiye'de demokrasi istenen düzeyde gelişmiyorsa, bunun en büyük nedeni insanların kurallara uymayı sevmemesidir. Kuralların işlemediği bir ülkede demokrasiden bahsedemezsiniz.'''
* Türkiye'de yaşayıp 'ben Türk değil, Kürt'üm' diyebilir, ne var bunda. Şimdi o Kürt oldu diye ben mi Türklük'ten çıkacağım? Öyle bir şey olabilir mi? Ne kadar anlamsız bir çıkış bu ve bunu çıkartan da maalesef birkaç tane orijinal olmak isteyen münevverler. Coğrafya bilmiyorlar, hiçbir şey bilmiyorlar ve aslında kimliğini saklamak isteyen belki de rahatsız olan adamlar bunlar. Önce kendi kimliğine kendisi sahip çıksın o zaman zaten mesele kalmaz.<ref name=RefA>[http://www.internethaber.com/ilber-ortayli-turklugune-sahip-cikti-518005h.htm İnternethaber, İlber Ortaylı]</ref>
**''Atilla Güner'in "Kendini Kürt olarak ifade eden o zaman ne diyecek? 'Ben Türkiyeli Kürdüm' mü desin?" sorusu üzerine verdiği cevap.''
* Coğrafyayla kimlik edinilmez. Mesela Fransa memleketin adıdır. Hiç kimseye Fransa'dan türeme bir isim verilmez. Bizim adımızın da Türkiye'den mülhem olması şart değil. Türkiye bir memleketin adıdır. "Türklerin ülkesi" demektir. Eskiden Türkmen de denildiği için Anadolu'ya "Türkmenya", "Turkia" veya "Türkmeniya" diye 12. asrın İtalyanları ad koymuştur. Bu coğrafyadaki etnik grupların kendi kimliklerini, dillerini, [[kültür]]lerini yaşatmak haklarıdır. Tabii bunu yapmak için de bilhassa onların münevverlerinin çok gayretli ve çalışkan olmaları gerekir. Önemli olan bu değil. Mühim mesele herkes kendi kimliğine sahip olur, kendi adını söyler, kendi dilini öğrenir, kendi kültürüne sahip olmaya çalışır. Fakat siz kalkıp da bu yüzden öbürünün kimliğini kaldırmasını isteyemezsiniz. Bu gülünç olur, mantık dışıdır bir kere.<ref name=RefA/>
**''Atilla Güner'in, İlber Ortaylı'ya "Türk kelimesi olmayan bir Türkiye'nin olmayacağını vurguladınız. Türk yerine 'Türkiyeli' sözcüğü karşılığı olmayan bir sözcük mü oluyor?" sorusu üzerine verdiği cevap.''
*Kûtü’l Amâre, Çanakkale Savaşı’ndan sonra biri Britanya İmparatorluğu’nu zora sokan; politikalarına altüst eden ve imparatorluğun yenilmezliği inancını sarsan, dünya hâkimiyetine inanmış Britanya kamuoyunu şüpheye, hatta Kaosa sürükleyen büyük bir zaferdir.<ref>{{Kitap kaynağı|başlık=KÛTÜ’L AMÂRE 1916 Olaylar, Hatıralar, Raporlar|url=https://www.kronikkitap.com/katalog/kronikkitap-20172018.pdf|sayfa=31}}</ref>
* Gençler, hem gezmeyi hem de okumayı ihmal etmeyin. Bilmek için ikisi de lazım. Sorguladığınız ya da merak ettiğiniz her şey hakkında kitap okuyun. Sadece ders kitaplarıyla gerçekleri öğrenemezsiniz.
*Türkiye yahut Türkmeniya ismini dünyanın en zeki, en bilgili insanları vermiştir. İtalyanlar, Cenovalılar ve Venedikliler tarafından verilmiştir. Çünkü bu adamlar coğrafya bilirler. Etrafı kollarlar. Bir kavramın saçmalığını anlamak için yapacağınız ilk şey onu ilk evvela tercüme etmektir. 'Türkiyeli' gibi bir kavram başka dillere çevrilir mi? Çevrilir dediğin zaman ne kadar gülünç olur ona bakacaksın. İkincisi dünyada 'Türkiyeli' olmayıp da Türk olan vardır. Türkiye bunun coğrafyasıdır. Ben bunları fantezi, fikir jimnastiği olarak görüyorum. 'Türkiyeli' bidon bir kavramdır. Çeviremezsiniz, bundan bir üst kimlik de yaratamazsınız. Sağa sola bakarak bu tür kavramlar kullanamazsınız.<ref>[http://haber.rotahaber.com/ilber-ortayli-turkiyeli-bidon-bir-kavramdir_356812.html Rotahaber]</ref>
* Siz hiç Ruslarla didişen bir Azerbaycanlı ya da Kazanlı bir Tatar gördünüz mü o coğrafyada? Kendi milliyetini inşa etmek içini başkasına saldıran var mı? Varsa da bu sağlıklı bir davranış değildir. Sloganımız başka kültürleri sevin ya da sevmeyin ama saygı duymak zorundasınız. Bu saygıyı da Türkler de bekliyor. Bütün mesele bu.<ref name=RefA/>
* Darbe ihtimali devam etmektedir. Sivil siyasetin gerekli müeseseleri yaratamadığı, kendini yetiştiremediği bir ortamda darbe kaçınılmazdır.<ref>[http://www.youtube.com/watch?v=XSmtd4aES1Y&feature=related Youtube, İlber Ortaylı MHP Söyleyişi]</ref>
* Türkler umumen tembeldir.<ref>Tarihin Arka Odası, 14.12.2014</ref>
* Üniversite tabii ki açılmalıdır, ama Hakkari'nin, Kastamonu'nun dağlarına değil. Her yere gidip üniversite kurulmaz. Ankara'ya yirmi tane kurarsın, buraya gelen öğrenciler Ankara'nın nimetlerini görür.<ref>MHP Siyaset Okulu programı</ref>
* '''Cahillik hiç ayıplanacak bir şey değildir hatta cahil tutarlıdır kendi içinde. Kötü olan yarı cahillerdir.'''<ref>[https://twitter.com/ilberortayligsu/status/431800038746910720 Resmi Twitter hesabından]</ref>
* Mektebi bitirir bitirmez evlenip de mobilyacı dükkânı gezeceğinize, dünyayı gezin.<ref>[https://www.youtube.com/watch?v=62iKEVIgQTk İlber Ortaylı'nın Yaşamartı Kişisel Gelişim Zirvesi'nde gençlere verdiği tavsiye.]</ref>
* Yuva kurduğunuzda, çocuk büyüteceğiniz zaman büyük şehirlerde oturmayacak şekilde hayatınızı planlamanızı tavsiye ediyorum. Uygun küçük şehirlerde oturmak ve çalışmak için kırsal bölgelere yerleşin.<ref>
[https://www.aa.com.tr/tr/turkiye/ortaylidan-kirsal-bolgelere-yerlesin-onerisi/1333727 Ortaylı'dan 'kırsal bölgelere yerleşin' önerisi]
</ref>
* '''Her milletin tarihinde [[Çanakkale Savaşı|Çanakkale Zaferi]] gibi abideler görülmez. Bizde vardır ve bu bütün Doğu'da tektir.''' [[Çanakkale Savaşı|Çanakkale Zaferi]], çok kolay organize olan, direnebilen, tahammül edebilen ve belirli bir hedef etrafında ısrar eden bir ordu, kumanda heyeti ve toplum olduğumuzu gösterir. Cumhuriyet'i kuran da işte bu mayadır.<ref>Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Kronik Kitap Yayınları, 2018, s. 130.</ref>
* '''Atatürk Türkiyesi bozkırın ortasındaki bir ışıltıdır.'''<ref>Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Kronik Kitap Yayınları, 2018, s. 327.</ref>
* Milliyetçilik dışarıda öğrenilir, içeride öğrenilmez.<ref>Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Kronik Kitap Yayınları, 2018, s. 294.</ref>
* Bizim ülkemizde sağcısı da solcusu da araştırmadan yaratmaya meraklıdır.<ref>Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Kronik Kitap Yayınları, 2018, s. 306.</ref>
* Bu toplumda [[Mustafa Kemal Atatürk|Atatürk]]'ü zihinlerden silmeye çalışmak bir lükstür, lüzumsuz çabadır. Yanlış tanıtmaya çalışmak da, amatör tarihçilerin işi olsa bile, gülünçtür. Onun için girişilecek en önemli iş Nutuk'u, [[Mustafa Kemal Atatürk|Atatürk]]'ün söylev ve demeçlerini derleyip okumaktır.<ref>Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Kronik Kitap Yayınları, 2018, s. 321.</ref>
* [[Tarih]], yakasına yapışılıp hesaplaşılacak bir şey değildir.<ref>Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Kronik Kitap Yayınları, 2018, s. 59.</ref>
* '''[[Türk]]ler olmadan bir dünya tarihi yazmak söz konusu değildir.'''<ref>Türklerin Tarihi 1. Kitap, Timaş Yayınları, 2016, s. 13.</ref>
* Hafızası olmayan toplumların nerelere gideceğinin, sürükleneceğinin, dahası neler yapabileceğinin hesabı olamaz.<ref>Türklerin Tarihi 1. Kitap, Timaş Yayınları, 2016, s. 64.</ref>
* Azerbaycan Türkçesini neden severiz? Çünkü bizim dilimizin gençliğidir. Herkes gençliğini sever. Azerbaycan Türkçesindeki Farsça kelime kullanımı bizdekinden çok daha yaygın ve oturaklıdır. Kök aynıdır ve '' "Azeri" '' lafı o yüzden yanlıştır; '' "Azerbaycanlı" '' demek gerekir.<ref>Türklerin Tarihi 1. Kitap, Timaş Yayınları, 2016, s. 193.</ref>
* '''Bu memlekette; tıpta, mühendislikte hatta resim ve tercümede bile reform, askerlerden başlıyor.'''<ref>Cumhuriyet'in İlk Yüzyılı (1923 - 2023), Timaş Yayınları, 2017, s. 19.</ref>
* Önemli bir sorun, üniversite öğrencisinin geleceğin aydını olarak düşünülmemesidir. Küçük vilayetlerin küçük merkezleri, hatta kasabaları üniversite istiyor. Bunun ilim irfan aşkından çok alışveriş ve kira gelirlerini artırmak için istendiği açıktır.<ref>Cumhuriyet'in İlk Yüzyılı (1923 - 2023), Timaş Yayınları, 2017, s. 219.</ref>
* Bir ülke için en büyük talihsizlik, iç harptir.<ref>Cumhuriyet'in İlk Yüzyılı (1923 - 2023), Timaş Yayınları, 2017, s. 249.</ref>
* [[Bülent Ecevit|Ecevit]]'in kendine göre bir karizması vardı. Bazı saldırılarda, talihsiz olaylarda adam yara almıyor. Çok namuslu olduğu için yara almıyor. [[Bülent Ecevit|Ecevit]]'in kabahati, iyi adam tanımamaktı. Listeye ve makama iyi adam koyamazdı. İkincisi; [[Bülent Ecevit|Ecevit]] noktası, virgülü ile düzgün konuşanlardandı.<ref>Cumhuriyet'in İlk Yüzyılı (1923 - 2023), Timaş Yayınları, 2017, s. 187.</ref>
* [[Enver Paşa]] aslında yetenekli ve cesur bir adamdır. Ama zamansız bir atılımla bazı hataların içine düşüyor. Daha temkinli giden, kurmay olarak bakabilen, bilgili kimseler de var. Mesela tipik bir kurmay olan [[İsmet İnönü|İsmet Paşa]]. Yazdığı raporlardan da anlaşılır bu. [[Mustafa Kemal Atatürk|Atatürk]] ise uzağı gören, dâhi bir kişilik..<ref>Cumhuriyet'in İlk Yüzyılı (1923 - 2023), Timaş Yayınları, 2017, s. 78.</ref>
* Biz modern bir dünyada muasır medeniyeti hem benimsemek, hem de onunla kavga ederek tarihimizi ve kimliğimizi korumak zorunda olan bir milletiz.<ref>Cumhuriyet'in İlk Yüzyılı (1923 - 2023), Timaş Yayınları, 2017, s. 30.</ref>
* [[Siyaset|Politika]] ise gerçekten zor ve yaratıcı bir sanat; kötü politikacı ise kötü bir büyücü çırağı gibi onulmaz sorunlar yaratıyor.<ref>Yakın Tarihin Gerçekleri, Timaş Yayınları, 2012, s. 164.</ref>
* [[II. Dünya Savaşı|İkinci Dünya Savaşı]] sadece korkunç değil; tarihin en utanç verici olayıdır.<ref>Yakın Tarihin Gerçekleri, Timaş Yayınları, 2012, s. 159.</ref>
* [[II. Dünya Savaşı|İkinci Dünya Savaşı]]; cephede öldürdüklerinden çok, geride yaşayan ölüler bıraktı.<ref>Yakın Tarihin Gerçekleri, Timaş Yayınları, 2012, s. 155.</ref>
* [[II. Dünya Savaşı|İkinci Dünya Savaşı]]’nın en belirgin görüntüsü, daha doğrusu zihinlerdeki kalıntısı, tonlarla bombanın neden olduğu harabeler değildir; toplama kamplarındaki cesetler veya Rusya steplerinde sürüklenen sivil esirler arasında kucağında çocuğuyla kurşunlanan analardır.<ref>Yakın Tarihin Gerçekleri, Timaş Yayınları, 2012, s. 160.</ref>
* [[Kütüphane]] nedir? Beşeriyetin hafızasıdır.<ref>Yakın Tarihin Gerçekleri, Timaş Yayınları, 2012, s. 248.</ref>
* Hem halkın gelişmesini hem de diktatörlüğü besleyen; hem milliyetçiliği hem de dış dünyaya yamanmayı kolaylaştıran iki kurum vardır: Eğitim ve basın.<ref>Yakın Tarihin Gerçekleri, Timaş Yayınları, 2012, s. 25.</ref>
* Okumak başka bir alışkanlık, zenginlikle, demokrasiyle, dinle doğrudan ilgisi olduğunu da sanmıyorum.<ref>Yakın Tarihin Gerçekleri, Timaş Yayınları, 2012, s. 231.</ref>
* [[Türkiye]]'de tarih eğitimi kitlelere herhangi bir şey aşılayamayacak kadar zavallı durumdadır ve hep öyleydi (ilk Cumhuriyet yılları hariç).
* Köylülüğü yok edersen çok şey kaybedersin. İktisadi sistemin çöker. Doğu Avrupa'da olduğu gibi, bu kurum çökmeye başladıkça milletin asıl değerlerini ve ahlakını muhafaza eden [[Türkiye]] taşrası sarsılır.<ref>Yakın Tarihin Gerçekleri, Timaş Yayınları, 2012, s. 89.</ref>
* İmparatorluklar, yıkılmak için kurulurlar.<ref>Yakın Tarihin Gerçekleri, Timaş Yayınları, 2012, s. 115.</ref>
* Ortadoğu'da Batı tarzı demokrasi sistemi işlemez. Siyasi partiler ya bulunmaz, ya da tamamen göstermeliktir. Sivil toplum kuruluşları ise monarşinin seçkinlerinin kontrolündedir.<ref>Yakın Tarihin Gerçekleri, Timaş Yayınları, 2012, s. 205.</ref>
===Kaynaksız===
* [[Mustafa Kemal Atatürk|Atatürk]] döneminde Avrupa'da [[demokrasi]] falan yoktur.
* Kanuni'yi sevmek için Atatürk'e düşman olmaya gerek yok.
* Okumadan yapılan [[siyaset]] tehlikelidir, belediyeciliğe benzemez. Teferruatın bilinmesi gerekir.
* '''Bakana hırsız diyemiyorsan [[demokrasi]] yoktur.'''
* '''Her şehre üniversite açmak, ahlaksızlıktır.'''
* Pirinci okuyorlar, meyveyi okuyorlar, şekeri okuyorlar, suyu okuyorlar da sıra kitaba gelince hiç okumuyorlar!
* '''[[Yunanistan]]’daki din adamlarının çoğu Yunan milliyetçisi, [[Rusya]]’daki din adamlarının çoğu Rus milliyetçisi, [[Ermenistan]]’daki din adamlarının çoğu Ermeni milliyetçisi ama; [[Türkiye]]’deki din adamlarının çoğu Türklük düşmanı. İşte [[Türk]] milletinin önemli sorunlarından biri budur.'''
* '''Çocuklarına hırsızlığın kötü bir şey olduğunu dahi öğretememiş bir milletin, ‘[[medeniyet]]’ iddiası safsatadır. [[Medeniyet]]; ahlâktır.'''
* [[Din]] denince neden akıllarına hep '' "kadın ve içki" '' geliyor?! Bu ülkenin sorunu yolsuzluk, terör, tecavüz ve adaletsizlik değil mi?!
* 100 liralık benzinin 70 lirası vergi. Düşünüyorum da, biraz daha zorlasak dünyanın vergiyle çalışan ilk otomobilini biz üretebiliriz.
* ''''' "Her nefis ölümü tadacaktır." '' ayeti bankalara ve makam koltuklarına yazılmalı. Tabutlara, mezarlıklara değil.'''
* Fikir, sanat, eğitim, sanayi, tarım, adalet. Her konuda müthiş bir sefalet içindeyiz. Elimizde duble yollar, AVM'ler ve lüks rezidanslardan başka bir şey kalmadı..!
* Herkese yüksek tahsile kadar eğitim verirsen işte bu olmaz. Dolayısıyla bu uyduruk üniversite, uyduruk lise eğitimiyle yarı cahil bir nesil yetiştiriliyor.
* Evlat senin değilse ne kolaydır feda etmek..
* '''Bu ülkede okullarda zorunlu '' "dün" '' dersi verilmeli. Yaşadıklarımızdan başka türlü ders çıkaracağımız yok çünkü, çabuk unutuyoruz.'''
* Bugün müzede düğün yapılmasına izin veren görevli, yarın müzede çamaşır yıkar.
* [[Osmanlıca]] bilmeyen tarihçiler, İngilizce bilmekle övünüyor. Bre cahiller! [[Osmanlıca]] bilmeden [[tarih]] olur mu?
* ''"Eğitim seviyesi arttıkça, bizim oylar azalıyor"'' cümlesini kuran bir anlayıştan, ülkeyi aydınlık yarınlara taşımasını beklemek ahmaklıktır.
* '''''"Şehâdet şerbeti"'' lafını duyduğum zaman nevrim dönüyor. Ulan bu şerbeti neden bakan, vekil, bürokrat çocukları içmiyor?!'''
* [[Allah]] hiç kimseyi özgüvenli cahillerle, görgüsüz zenginlerle, şımartılmış aptallarla, çocuk kafalı yetişkinlerle muhatap etmesin.
* '''Gösteriş ve şatafat, cahillikten kaynaklanan aşağılık kompleksini örtme çabasıdır.'''
* Halay bilmeyen köylü de, dans bilmeyen şehirli de hayatın tadını çıkaramıyordur.
* Serpme kahvaltı tam bir görgüsüzlük. Bu gıda kıtlığında böyle bir israfa hiç gerek yok. Bunun kadar nefret ettiğim bir şey yok.
* '''Bize yerli arabadan, yerli uçaktan önce yerli et, buğday, pirinç, mercimek, şeker, mısır ve sebze lazım.'''
* '''Hangi [[Müslüman]] ülkesine baksan; fakirlik, kaos, işkence, zulüm, kin, nefret ve cahillik almış başını gidiyor. Ve liderleri de saraylarda yaşıyor..'''
* [[Mustafa Kemal Atatürk|Mustafa Kemal Paşa]]’nın hayalleri çok açıktır; kadın-erkeğin eşit, fevkalade üretken, okuma-yazma meselesinin halledildiği, eğitimin gittikçe arttığı, müzik dinleyen, operaya giden bir Türkiye.
* [[Mustafa Kemal Atatürk|Atatürk]] Başkomutan olmasa, 30 Ağustos Zaferi ve Sakarya Savaşı olmasa [[İstanbul]]'u ancak turist gezisinde görürdük.
* '''[[Mustafa Kemal Atatürk|Atatürk]] olmasa köle pazarında cariye olarak satılacağını biliyor, ama yine de hakaret ediyor. Böylesi nankör bir topluma özgürlük verdiği için [[Mustafa Kemal Atatürk|Atatürk]]'e de kızmıyor değilim.'''
* '' "[[Türk]] kadını" '' hiçbir şeyi kendi hakkı ile almadı. Ne bir kadın hareketi var, ne de bir eylem. Hepsini [[Mustafa Kemal Atatürk|Atatürk]] verdi. Kıymetini bilmiyor.
* [[Türkiye]]'de ne eksik bugün? Kültür hayatı. Kurmamışız. [[Mustafa Kemal Atatürk|Atatürk]] sırtımızda gömlek yokken arkeolog, hititolog yetiştirdi.
* '''[[Mustafa Kemal Atatürk|Atatürk]] 4 yıl işgalcilerle, 15 yıl ise cahillerle savaştı. Bunu unutmayın. Bu ülkenin en büyük sorunlarından biri cehalettir.'''
* 9 milyon öğrencinin takdir aldığı, ama yarısının üniversite sınavından barajı dahi geçemediği eğitim sisteminde yetişiyor evlatlarımız.
* Enflasyonla topyekün mücadele ettiğimiz kadar cehaletle topyekün mücadele etseydik, bugün enflasyonla uğraşmak zorunda kalmazdık.
==Eserleri==
===İmparatorluğun En Uzun Yüzyılı (1983)===
*Her toplum zamanın akışı içinde sürekli değişim geçirir.<ref name=Ref1>İmparatorluğun En Uzun Yüzyılı, İlber Ortaylı, Alkım, 2005, s. 13, 32, 119</ref>
*19. yüzyıl bütün Osmanlı camiasının en hareketli, en sancılı, yorucu, uzun bir asrıdır; geleceği hazırlayan en önemli olaylar ve kurumlar bu asrın tarihini oluşturur.<ref name=Ref1/>
*Tanzimat hareketi her şeye rağmen Türkiye idaresini modernleştirmek, bir başka deyişle merkezileştirmek yolunda önemli ilerlemeler sağladı. Tanzimat devri görkemle açılıp rezaletle kapanan bir tarihî olaylar bütünü değildir. Hüzünlü ve buhranlı bir atmosferde başladı ve öyle devam etti.<ref name=Ref1/>
===Tarihin Sınırlarına Yolculuk (2001)===
* [[Cumhuriyet]] monarşiyi, hükümdarlığı reddedecek ve tenkit edecektir; bu kaçınılmazdır. Fakat bizde maalesef bir müddet sonra ölçü kaçırılmıştır.<ref name=Ref2>Tarihin Sınırlarına Yolculuk, İlber Ortaylı, s. 36, 40, 55, 56, 69, 162, 176, 192</ref>
* Türkiye'nin içine kapanması, Batı medeniyetini reddetmesi, bir "Taliban rejimi"ne dönüşmesi mümkün değildir.<ref name=Ref2/>
* Türkiye'de tuhaf bir komünizan eşitlik anlayışı var. Adam zekaları, bilgileri, görgüleri eşitlemeye çalışıyor. Allah hiçbir zaman [[insan]]ları eşit yaratmıyor. Bunun biri güzel, biri çirkin. Bir tanesi zeki, öteki değil. İnsanları bu şekilde eşitlemeye çalışmak Stalinist bir anlayıştır. Bizimkiler parası olmayanlarla parası olanları eşitleyeceğine zekaları eşitlemeye çalışıyor. Zeki olmayan bir çocuğa vereceğin [[eğitim]]le zeki olanı nasıl ziyan edersin?<ref name=Ref2/>
* Türkler teşkilâtlanma yeteneği yüksek, askeri bir toplumdur. Yani "Her Türk askerdir" sözüne gülerler ama beğenin beğenmeyin bu doğrudur.<ref name=Ref2/>
* Tarihçinin ihtisası olmaz.<ref name=Ref2/>
* '''Bir toplum, iyi tarih yazıyorsa rafine bir toplum olur.'''<ref name=Ref2/>
* [[Bilim|İlmin]] ve [[sanat]]ın yüzde 70'i pösteki saymak gibi sıkıntıdır, yüzde 30'u keyifle yapılır ancak.<ref name=Ref2/>
* Bizim Milli Eğitim camiamızı yönlendiren adamlar köylüdür. Bunların yüksek bir kültürü yoktur.<ref name=Ref2/>
===Osmanlı Barışı (2004)===
* Birinci Roma çok tanrılıydı. İkincisi Hristiyan'dı. Üçüncüsü Müslüman olamaz mıydı?<ref name=Ref3>Osmanlı Barışı, Timaş Yayınları, s. 19</ref>
===Avrupa ve Biz (2007)===
* İyi muâmele edildiği yerde azınlıklar erirler.<ref name=Ref4>Avrupa ve Biz, Turhan Kitabevi, s. 25, 38, 40, 53, 61, 62, 73, 111, 136, 157, 161, 165, 261, 279, 285</ref>
* Vergi toplayamayan devlet, [[devlet]] vasfına sâhip değildir.<ref name=Ref4/>
* İtalya kültürünü bilmeyenler, Avrupa kültürünü bilemez, tanıyamaz ve anlayamazlar.<ref name=Ref4/>
* '''İhtilâlle [[demokrasi]] öğrenmek marifet değildir.'''<ref name=Ref4/>
* Toplumun geri kalmışı, [[insan]]larını yeteneğine göre değerlendiremeyen toplum demektir.<ref name=Ref4/>
* 19. ve 20. yüzyıllarda Japon dediğiniz, Avrupalıya benzemek için önce gözünü ameliyat ettirerek işe başlamıştır. Bu ameliyatlar halen devam ediyor. İranlı hanımlar arasında da burun ameliyatı yaygın, bizde de sarışınlık...<ref name=Ref4/>
* '''Türk ordusu ricat etmeyi bilmezdi. İlk defa ricat etmeyi İstiklal Savaşı'nda öğrenmiştir. [[Mustafa Kemal Atatürk|Gazi Mustafa Kemal Paşa]]'nın harp tarihimizdeki büyük katkısı düzenli geri çekilmeyi öğretmesidir.'''<ref name=Ref4/>
* Osmanlı Cemiyeti'nde şunu açık söyleyelim, klâsik devir "İslâm Devri" dediğimiz -Abbasiye Devri" ve "Orta Asya"da Timurlenk ve onun oğulları Uluğ Bey zamanında süren klâsik parlak ilmî gelenek bitmiştir. Osmanlı Dönemi bu klâsik ilmi geleneğin parlak olarak devam ettiği, hattâ devam edebildiği bir devir değildir.<ref name=Ref4/>
* Liyakata dayanan terfi sistemi tıpkı eski cemiyetteki gibi devam etmektedir ve dolayısıyla da bu toplumda tıpkı eski Osmanlı sistemi gibi sınıflaşma meydana gelmemektedir. Yani o anlamda bir sınıflaşma, sâdece belirli sınıfların hâkim olduğu ordular ortaya çıkmamaktadır. Belirli zümreden insanların hâkim olduğu bürokrasiler ortaya çıkmamaktadır. Bu, osmanlı ve Cumhuriyet Türkiyesi için ortak ve mümtaz bir özelliktir.<ref name=Ref4/>
* Bir opera eserini icra eden cemiyet, birçok işi topluca yapabilme ve örgütlenme kâbiliyetine sâhip demektir.<ref name=Ref4/>
**''Mustafa Kemal Atatürk'ün Sofya Operası'nda izlediği bir icradan sonra sarf ettiği "Adamların bizi Balkan Savaşı'nda niye yendiklerini anladım" sözünün şerhi mahiyetindedir.''
* Şarktaki gibi her sokağın ötesinde bir başka cemaat, her kapının arkasında başka dil, her semtte ayrı bir [[din]] gibi şeyler görünmez batı Avrupa'da... Bu muhtelif kavimlerin birlikte yaşama meselesi Akdeniz Orta Doğu toplumlarına hastır. Hindistan alt kıtasına hastır.<ref name=Ref4/>
* [[Cumhuriyet]] Türkçedir, niye Türkçedir; çünkü cumhuriyetin kökü "cumhur", cemaat anlamında "people" anlamında "congregation" anlamında bir Arapça kelimedir; ama o kelimeden cumhuriyet ve cumhuriyet rejimini türeten Türklerdir. Binâenaleyh mefhumun içerisi tamamen Türkler tarafından doldurulduğu için bu çok Türkçe bir kelimedir.<ref name=Ref4/>
* Bünyesine girmek istediğimiz dünya (Avrupa Birliği) [[eğitim]]de geridir, gerilemekte değil, geridir.<ref name=Ref4/>
* Türkiye'nin sınırları bakımından, içindeki problemleri bakımından Batı Avrupa modelleriyle benzeşir yanları yoktur.<ref name=Ref4/>
* Avrupa Birliği gibi birliklerin içine girmek gerekir, fakat bunlara fazla bağlanmama, yani her an bavulu hazır iç güveyisi gelin kız durumunda girmeniz gerekir ki, bir kriz anında avi kolayca terk edebilesiniz veya hayatınıza devam edebilesiniz.<ref name=Ref4/>
===Tarihin İzinde (2008)===
* 18 yaşını bitiren bir çocuğu, bence [[tarih]] okutuyorum diye almak cinayettir.<ref name=Ref5>Tarihin İzinde, Profil Yayıncılık, s. 33, 132</ref>
* '''Besleyemeyeceği nüfusu üretmek çok ağır bedeli olan toplumsal bir hatadır. Zira, [[eğitim|eğitilemeyen]] ve beslenemeyen göçmen kalabalıklar eninde sonunda marjinal cemaatlere dönüşürler.'''<ref name=Ref5/>
===Son İmparatorluk Osmanlı===
* Birbirlerini tanımayan, birbirlerinden şüphe eden kitlelerin bulunduğu yerde ne sulhüsalah yani [[barış]], ne de onurlu bir eşitlik olur.<ref name=Ref6>Son İmparatorluk Osmanlı, Timaş Yayınları, s. 169</ref>
* En utanılacak yönümüz [[tarih]] yaptığımız halde tarih öğrenmemek, tarih yazmamak konusundaki cahilce ısrarlarımız.<ref name=Ref6/>
* İslam aleminde Türkler için bir model yoktur; çünkü biz modern bir dünyada muasır bir medeniyeti hem benimsemek, hem de onunla kavga ederek tarihimizi ve kimliğimizi korumak zorunda olan bir milletiz.<ref name=Ref6/>
==Kaynakça==
{{Kaynakça}}
[[Kategori:Kişiler-İ]]
[[Kategori:Türk tarihçiler]]
[[Kategori:Türk akademisyenler]]
[[Kategori:Yaşayan insanlar]]
rsi4dirwc9ggj27my3ulza9t4yz0iv9
Vedat Dalokay
0
8571
232687
186130
2025-06-10T19:09:11Z
Brightt11
34669
/* Kaynaksız */ rüzgar > rüzgâr, değiştirildi: rüzgar → rüzgâr [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232687
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi
|kişi_adı=Vedat Ali Dalokay
|resim_adı=
|resim_başlığı= Türk mimar. Ankara eski belediye başkanı.
|doğum_tarihi=[[10 Kasım]] [[w:1927|1927]]
|doğum_yeri=Elazığ
|ölüm_tarihi=[[21 Mart]] [[w:1991|1991]]
|ölüm_yeri=Kırıkkale
}}
'''[[w:Vedat Ali Dalokay|Vedat Ali Dalokay]]''' (10 Kasım 1927 – 21 Mart 1991), Türk mimar ve [[Ankara]] eski belediye başkanı.
== Kaynaksız ==
* Ben bugüne değin, çocukluğumu hiçbir an yitirmedim ki!..
* Yelkenimizdeki rüzgârı çaldılar! Yılmadık.
* ... ben bu kentin anasıyım.
* ... ve devrimin geri vitesi yoktur.
* Benim açlığım belki fantezidir ama işçi her zaman aç.
* [[Ölüm]] orucuna gitmem, çünkü, ölüpte düşmanımı sevindiremem.
* Cinayetler toplumumuzun gerçek savaşçılarını yıldıramaz.
* Gelincik koparır gibi, beş gencin kafatasını kesmedik biz; elçiliğin suyunu kesecektik.
** ''(DGM'deki savunmadan)''
* Bu düzen değişecektir. Bunu bilenler bilmeyenlere söylesin.
* Beni [[halk]] seçti görevimden de halk alabilir.
* Benim kıblem halktır!
* Ben [[hayat]]tan yanayım, ölümden değil..
[[Kategori:Kişiler-V]]
[[Kategori:1970 doğumlular]]
[[Kategori:1991 yılında ölenler]]
[[Kategori:Türk mimarlar]]
[[Kategori:Türk siyasetçiler]]
jmzaj8aver3kiuryu3li4du4foux7ul
Hannah Arendt
0
8604
232750
215339
2025-06-10T19:10:46Z
Brightt11
34669
/* top */ rüzgar > rüzgâr, değiştirildi: rüzgar → rüzgâr [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232750
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi
|kişi_adı=Hannah Arendt
|resim_adı=
|resim_başlığı= Almanya Yahudisi asıllı Amerikalı siyaset bilimci, yazar ve felsefeci.
|doğum_tarihi=[[14 Ekim]] [[w:1906|1906]]
|doğum_yeri= Aşağı Saksonya'nın Linden şehri
|ölüm_tarihi=[[4 Aralık]] [[w:1975|1975]]
|ölüm_yeri=New York
}}'''Sözleri'''
[[Dosya:2014-08 Graffiti Patrik Wolters alias BeneR1 im Team mit Kevin Lasner alias koarts, Hannah Arendt Niemand hat das Recht zu gehorchen, Geburtshaus Lindener Marktplatz 2 Ecke Falkenstraße in Hannover-Linden-Mitte.jpg|küçükresim|Tanrı, dünyayı, denizi ve çölü, atı, rüzgârları, kadını, kehribarı, balıkları ve şarabı yaratarak ne anlatmak istedi?]]
* Düşünmeyen insanlar uyurgezerlere benzer.
* İnsanlar, cezalandıramadıklarını affedemezler.
* İyinin düşmanı kötü değil, düşünce yokluğudur.
* Herkesin suçlu olduğu yerde kimse suçlu değildir.
* Şiddet, iktidarın tehlikeye girdiği anda ortaya çıkar.
* Benim için önemli olan düşünme sürecinin kendisi.
* Hiçbir şey yaptıklarımızı düşünmekten daha önemli değildir.
* Arap milliyetçilerinin Nazi sempatizanı olduğunu bilmeyen yoktu.
* En radikal devrimciler bile devrimin ertesi günü muhafazakar olurlar.
* Her zaman, bir genç kızken bile, ben de kendi bağımsızlığımı elimden aldım.
* Herhangi birini yok saymak, onu kendi varlığından kuşku duymaya yöneltir.
* Devletler arasinda savaşın ortadan kalkması, iktidarin da sonunu getirir mi?
* Otoritenin en büyük düşmanı ve onu zayıflatmanın en kesin yolu, kahkahadır.
* Şiddetle değişen bir dünya, ancak daha çok şiddetin var olduğu bir dünya olur.
* İnsanların sonuçları düşünmeksizin çoğunluk görüşüne itaati insanın basitliğidir.
* İktidar ile şiddet birbirine karşıttır, iktidarın bitmeye başladığı yerde şiddet başlar.
* Şiddetin mutlak hüküm sürdüğü yerde, her şey ve herkes sessiz kalmaya mahkûmdur.
* İnsanın kendine saygısını yitirmeden aç kalması , kölelikte yediği ekmekten daha yeğdir.
* Bence önce insan, daha sonra uyruk olmalı ve yasaya değil adalete saygıyı esas almalıyız.
* Kötülüklerin çoğu hiçbir zaman iyilik ve kötülük hakkında kafa yormamış insanların işidir.
* Satranç, tek bir kurala göre oynanıyor: içlerinden birisi kazanırsa ikisinin de sonu olacaktır.
* Dünün üzüntüleri ve yarının endişeleriyle donatılmış bir kişiden, bugün için bir şey bekleme.
* Toplumun geleceği bireye bir şey vadetmez; bireyin geleceği ölümden başka bir şey vadetmez.
* Bir insanı haksız yere içeri tıkan bir yönetimde, onurlu her insanın olması gereken yer cezaevidir.
* Konuşmanın ve eylemin olmadığı bir hayat, dünya karşısında kelimenin gerçek anlamıyla ölüdür.
* Haksız yasalar vardır. Onlara memnuniyetle itaat mi edelim, yoksa değiştirme çabasına mı girelim?
* Üstlenmeye hakkım olan tek sorumluluk, her zaman doğru olduğunu düşündüğüm şeyi yapmaktır.
* Şiddetin aşırı biçimiyse, Herkes'e karşı Bir'dir; ve böylesi, şiddet araçları olmaksızın mümkün değildir.
* Sonradan gelenler aynı bedelleri ödemeksizin, kendilerinden önce yaşayanların emeklerinin meyvesini yer.
* Acı gerçek şudur ki çoğu kötülük, iyi veya kötü olma konusunda asla bir seçim yapmamış insanlar tarafından yapılır.
* Şiddet kullanımı, tüm eylemler gibi, dünyayı değiştirir, ama bu değişimin en muhtemel sonucu daha şedit bir dünyadır.
* Devlet hiçbir zaman bireyin zihinsel ve ahlaki iç dünyasıyla yüzleşmez; sadece vücudu ve de duyularıyla karşı karşıya gelir.
* Eğer düşündüğüm her şeyi aklımda tutabilecek kadar güçlü bir hafızam olsaydı, bana öyle geliyor ki hiçbir şey yazmazdım.
* İnsana gelince tüm söyleyebileceğimiz şuydu : "Mükemmelleşebilir canlılar olarak doğduk ve asla mükemmel olamayacağız.
* Modern toplumda sorumluluğun bürokratizasyonu içinde oluşturulan devasa kolektif güçler, 'kötülüğün bayağılığı'nı üretmiştir.
* Yasalar insanı bir zerrecik olsun daha adil hale getirmedi. Hatta yasalara duyulan saygı nedeniyle, iyi niyetli insanlar bile her gün adaletsizliğin aleti oluyor.
* Bu hükumet ülkenin özgürlüğünü korumuyor. Doğrunun ve yanlışın ne olduğuna çoğunluğun değil de vicdanın karar verdiği bir hükumet sistemi olamaz mı?
* İnsan zorunIuIuğa neden maruz kaIdığım biIemediği takdirde, özgür oIamaz ve kendisini zorunIuIuktan kurtarmaya çaIışması da onu hiç bir zaman özgür kıImaz.
* Güç zenginlikle ölçülmez; fazla zenginlik gücü aşındırabilir ve zenginlikler; cumhuriyetlerin güç ve refahı açısından özellikle tehlikelidir. Bu bilgece buluşlar, unutulmaz olmakla geçerliliğini yitirmez.
* Hayatımda hiçbir zaman bir halkı ya da kolektifi bütün olarak sevmedim, ne Almanları, ne Fransızları, ne işçi sınıfını. Sadece arkadaşlarımı seviyorum ve sevginin diğer biçimlerine de kabiliyetim yok.
* Peki, vicdanlar yaralandığında, dökülen de bir tür kan değil midir? Hem de bu yaradan insanın gerçek insanlığı ve ölümsüzlüğü akıyor ve insan sürekli yinelenen bir ölüme gidiyor. Bugün ben bu kanın akışını görebiliyorum.
* Şiddet araçIarının teknik geIişimi artık öyIe bir noktaya geIdi ki, hiç bir siyasaI amaç, insan akIının sınırIarı içinde, bu araçIarın yıkıcı potansiyeIine denk değiIdir; ne de siIahIı çatışmaIarda bu araçIarın kuIIanıImasını hakIı kıIabiIir.
* Sadece bir kağıt parçasını oy sandığına atmakla kalma, bütün gücünü, bütün etkini kullan. Çoğunluğa uyan bir azınlık güçsüzdür, hatta böyle bir durumda azınlık bile sayılmaz. Ama bütün gücünü ortaya koyduğu an yenilmez olacaktır.
* İnsanlar daima, ölümü "ebedi huzur"la eşitlemediler mi? Buradan çıkarılacak en doğal sonuç, hayatın olduğu yerde mücadele ve huzursuzluğun olması gerektiği değil midir? Huzur, cansızlığın ve çürümenin en bariz belirtisi değil midir? Şiddet eylemleri gençlerin, yani tamamen canlı olanların bir ayrıcalığı olarak görülmemeli midir? Dolayısıyla yaşamı övmekle şiddeti övmek aynı şey olmaz mı?
{{Vikiler|
commons=Hannah Arendt |
wikispecies= |
wikt= |
b= |
s= |
w=Hannah Arendt |
n= |
m= |
}}
[[Kategori:Kişiler-H]]
[[Kategori:Yahudiler]]
[[Kategori:Amerikalı siyaset bilimciler]]
[[Kategori:Amerikalı yazarlar]]
[[Kategori:Amerikalı filozoflar]]
[[Kategori:Yahudi filozoflar]]
[[Kategori:Alman filozoflar]]
46lmnbbuhc5sbpc78njf47k92n8mf88
232767
232750
2025-06-10T19:15:32Z
Brightt11
34669
/* top */ kağıt > kâğıt, değiştirildi: kağıt → kâğıt [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232767
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi
|kişi_adı=Hannah Arendt
|resim_adı=
|resim_başlığı= Almanya Yahudisi asıllı Amerikalı siyaset bilimci, yazar ve felsefeci.
|doğum_tarihi=[[14 Ekim]] [[w:1906|1906]]
|doğum_yeri= Aşağı Saksonya'nın Linden şehri
|ölüm_tarihi=[[4 Aralık]] [[w:1975|1975]]
|ölüm_yeri=New York
}}'''Sözleri'''
[[Dosya:2014-08 Graffiti Patrik Wolters alias BeneR1 im Team mit Kevin Lasner alias koarts, Hannah Arendt Niemand hat das Recht zu gehorchen, Geburtshaus Lindener Marktplatz 2 Ecke Falkenstraße in Hannover-Linden-Mitte.jpg|küçükresim|Tanrı, dünyayı, denizi ve çölü, atı, rüzgârları, kadını, kehribarı, balıkları ve şarabı yaratarak ne anlatmak istedi?]]
* Düşünmeyen insanlar uyurgezerlere benzer.
* İnsanlar, cezalandıramadıklarını affedemezler.
* İyinin düşmanı kötü değil, düşünce yokluğudur.
* Herkesin suçlu olduğu yerde kimse suçlu değildir.
* Şiddet, iktidarın tehlikeye girdiği anda ortaya çıkar.
* Benim için önemli olan düşünme sürecinin kendisi.
* Hiçbir şey yaptıklarımızı düşünmekten daha önemli değildir.
* Arap milliyetçilerinin Nazi sempatizanı olduğunu bilmeyen yoktu.
* En radikal devrimciler bile devrimin ertesi günü muhafazakar olurlar.
* Her zaman, bir genç kızken bile, ben de kendi bağımsızlığımı elimden aldım.
* Herhangi birini yok saymak, onu kendi varlığından kuşku duymaya yöneltir.
* Devletler arasinda savaşın ortadan kalkması, iktidarin da sonunu getirir mi?
* Otoritenin en büyük düşmanı ve onu zayıflatmanın en kesin yolu, kahkahadır.
* Şiddetle değişen bir dünya, ancak daha çok şiddetin var olduğu bir dünya olur.
* İnsanların sonuçları düşünmeksizin çoğunluk görüşüne itaati insanın basitliğidir.
* İktidar ile şiddet birbirine karşıttır, iktidarın bitmeye başladığı yerde şiddet başlar.
* Şiddetin mutlak hüküm sürdüğü yerde, her şey ve herkes sessiz kalmaya mahkûmdur.
* İnsanın kendine saygısını yitirmeden aç kalması , kölelikte yediği ekmekten daha yeğdir.
* Bence önce insan, daha sonra uyruk olmalı ve yasaya değil adalete saygıyı esas almalıyız.
* Kötülüklerin çoğu hiçbir zaman iyilik ve kötülük hakkında kafa yormamış insanların işidir.
* Satranç, tek bir kurala göre oynanıyor: içlerinden birisi kazanırsa ikisinin de sonu olacaktır.
* Dünün üzüntüleri ve yarının endişeleriyle donatılmış bir kişiden, bugün için bir şey bekleme.
* Toplumun geleceği bireye bir şey vadetmez; bireyin geleceği ölümden başka bir şey vadetmez.
* Bir insanı haksız yere içeri tıkan bir yönetimde, onurlu her insanın olması gereken yer cezaevidir.
* Konuşmanın ve eylemin olmadığı bir hayat, dünya karşısında kelimenin gerçek anlamıyla ölüdür.
* Haksız yasalar vardır. Onlara memnuniyetle itaat mi edelim, yoksa değiştirme çabasına mı girelim?
* Üstlenmeye hakkım olan tek sorumluluk, her zaman doğru olduğunu düşündüğüm şeyi yapmaktır.
* Şiddetin aşırı biçimiyse, Herkes'e karşı Bir'dir; ve böylesi, şiddet araçları olmaksızın mümkün değildir.
* Sonradan gelenler aynı bedelleri ödemeksizin, kendilerinden önce yaşayanların emeklerinin meyvesini yer.
* Acı gerçek şudur ki çoğu kötülük, iyi veya kötü olma konusunda asla bir seçim yapmamış insanlar tarafından yapılır.
* Şiddet kullanımı, tüm eylemler gibi, dünyayı değiştirir, ama bu değişimin en muhtemel sonucu daha şedit bir dünyadır.
* Devlet hiçbir zaman bireyin zihinsel ve ahlaki iç dünyasıyla yüzleşmez; sadece vücudu ve de duyularıyla karşı karşıya gelir.
* Eğer düşündüğüm her şeyi aklımda tutabilecek kadar güçlü bir hafızam olsaydı, bana öyle geliyor ki hiçbir şey yazmazdım.
* İnsana gelince tüm söyleyebileceğimiz şuydu : "Mükemmelleşebilir canlılar olarak doğduk ve asla mükemmel olamayacağız.
* Modern toplumda sorumluluğun bürokratizasyonu içinde oluşturulan devasa kolektif güçler, 'kötülüğün bayağılığı'nı üretmiştir.
* Yasalar insanı bir zerrecik olsun daha adil hale getirmedi. Hatta yasalara duyulan saygı nedeniyle, iyi niyetli insanlar bile her gün adaletsizliğin aleti oluyor.
* Bu hükumet ülkenin özgürlüğünü korumuyor. Doğrunun ve yanlışın ne olduğuna çoğunluğun değil de vicdanın karar verdiği bir hükumet sistemi olamaz mı?
* İnsan zorunIuIuğa neden maruz kaIdığım biIemediği takdirde, özgür oIamaz ve kendisini zorunIuIuktan kurtarmaya çaIışması da onu hiç bir zaman özgür kıImaz.
* Güç zenginlikle ölçülmez; fazla zenginlik gücü aşındırabilir ve zenginlikler; cumhuriyetlerin güç ve refahı açısından özellikle tehlikelidir. Bu bilgece buluşlar, unutulmaz olmakla geçerliliğini yitirmez.
* Hayatımda hiçbir zaman bir halkı ya da kolektifi bütün olarak sevmedim, ne Almanları, ne Fransızları, ne işçi sınıfını. Sadece arkadaşlarımı seviyorum ve sevginin diğer biçimlerine de kabiliyetim yok.
* Peki, vicdanlar yaralandığında, dökülen de bir tür kan değil midir? Hem de bu yaradan insanın gerçek insanlığı ve ölümsüzlüğü akıyor ve insan sürekli yinelenen bir ölüme gidiyor. Bugün ben bu kanın akışını görebiliyorum.
* Şiddet araçIarının teknik geIişimi artık öyIe bir noktaya geIdi ki, hiç bir siyasaI amaç, insan akIının sınırIarı içinde, bu araçIarın yıkıcı potansiyeIine denk değiIdir; ne de siIahIı çatışmaIarda bu araçIarın kuIIanıImasını hakIı kıIabiIir.
* Sadece bir kâğıt parçasını oy sandığına atmakla kalma, bütün gücünü, bütün etkini kullan. Çoğunluğa uyan bir azınlık güçsüzdür, hatta böyle bir durumda azınlık bile sayılmaz. Ama bütün gücünü ortaya koyduğu an yenilmez olacaktır.
* İnsanlar daima, ölümü "ebedi huzur"la eşitlemediler mi? Buradan çıkarılacak en doğal sonuç, hayatın olduğu yerde mücadele ve huzursuzluğun olması gerektiği değil midir? Huzur, cansızlığın ve çürümenin en bariz belirtisi değil midir? Şiddet eylemleri gençlerin, yani tamamen canlı olanların bir ayrıcalığı olarak görülmemeli midir? Dolayısıyla yaşamı övmekle şiddeti övmek aynı şey olmaz mı?
{{Vikiler|
commons=Hannah Arendt |
wikispecies= |
wikt= |
b= |
s= |
w=Hannah Arendt |
n= |
m= |
}}
[[Kategori:Kişiler-H]]
[[Kategori:Yahudiler]]
[[Kategori:Amerikalı siyaset bilimciler]]
[[Kategori:Amerikalı yazarlar]]
[[Kategori:Amerikalı filozoflar]]
[[Kategori:Yahudi filozoflar]]
[[Kategori:Alman filozoflar]]
3p9uhnd02ymifta43eblhqj0hl4hrjg
Ursula K. Le Guin
0
8642
232870
222910
2025-06-10T20:37:25Z
Brightt11
34669
/* ''[[w:Mülksüzler|Mülksüzler]]'' (1974) */ dz, değiştirildi: yayınları → Yayınları (2) [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232870
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi
|kişi_adı= Ursula Kroeber Le Guin
|resim_adı= UrsulaLeGuin.01.jpg
|resim_başlığı= Albuquerque'teki bir kitap evinde soruları yanıtlarken, Temmuz 2004
|doğum_tarihi= [[21 Ekim]] [[w:1929|1929]]
|doğum_yeri= Berkeley, Kaliforniya, ABD
|ölüm_tarihi= 22 Ocak 2018
|ölüm_yeri=
}}
'''''Ursula Krober Le Guin''', Amerikalı yazar. 1929’da Kaliforniya, ABD’de dünyaya geldi. Bilim kurgu ve fantastik kurgunun yanı sıra şiir ve çocuk kitapları da bulunmaktadır.''
== Sözleri ==
* Acı hiçbir zaman ıskalamaz.
* Bir mum yakmak gölge düşürmektir.
* Yanlış soruların doğru cevapları yoktur.
* Gerçek kardeşlik paylaşılan acıda başlıyor.
* Hiçbirimiz zengin değiliz. Hiçbirimiz iktidar sahibi değiliz.
* Hangi aklı başında insan bu dünyada yaşar da delirmez ki?
* Kıyıya vurmadıkları sürece, balıklar suyun farkında değildirler.
* Yolculuğun sona ermesi iyidir, ama sonunda önemli olan yolculuktur.
* Benim dünyam, bir yıkıntı. İnsan ırkı tarafından berbat edilmiş bir gezegen.
* Çünkü yaşam bir yanıt değil, bir sorundur; bunun yanıtını sadece siz bulabilirsiniz.
* Bir hırsız yaratmak için, bir sahip yaratın; suç yaratmak istiyorsanız, yasalar koyun.
* Düşünceler baskı altına alınarak yok edilemez! Onlar ancak dikkate alınmayarak yok edilebilir.
* Şu üzülmesin, bu üzülmesin diye düşünüp onlar gibi bencil olamadığımız için bu haldeyiz işte.
* Biz kelimeci bir türüz. Kelimeler hem zekanın hem de hayal gücünün uçmasını sağlayan kanatlardır.
* Birey, devlet’le pazarlık edemezdi. Devlet güçten başka bir para tanımaz: Üstelik parayı da kendisi basar.
* Düşünce çimen gibidir. Işığı arar, kalabalığı sever, melezlenmek için can atar, üzerine basıldıkça daha iyi büyür.
* Hayal gücüm beni insan yapıyor ve beni aptal yapıyor; bana tüm dünyayı veriyor ve beni ondan sürgün ediyor.
* Hiçbir şey kalmayana dek çoğaldık, tıkındık ve savaştık, sonra da öldük. Ne hırsımızı ne de şiddetimizi denetledik. Kendimizi yok ettik.
* Büyük bilim adamlarının söylediği ve tüm çocukların bildiği gibi, her şeyden önce algı, şefkat ve umut elde etmemiz hayal gücümüz sayesinde olur.
* Hiçbir şeyiniz yok. Hiçbir şeye sahip değilsiniz. Hiçbir şey sizin malınız değil. Özgürsünüz. Sahip olduğunuz tek şey ne olduğunuz ve ne verdiğinizdir.
* En sonunda da öleceğiz. Bu doğuşumuzun koşulu. Yaşamdan korkuyorum! Bazen ben- çok korkuyorum. Herhangi bir mutluluk çok basit gibi gelior.
* Eğer bir nesil cehaletin mutluluk olduğunu sanarak yetişirse, bir sonraki nesil cehaletini bile fark edemeyecektir. Çünkü bilginin ne olduğunu bilmeyecektir.
* Tanrılar hakkında konuşuyorum, ben ateistim. Ama ben de bir sanatçıyım ve bu nedenle bir yalancıyım. Söylediğim her şeye güvenmeyin. Doğruyu söylüyorum.
* Düşüncenin doğasında iletilmek vardır, yazılmak, konuşulmak, gerçekleştirilmek. Düşünce çimen gibidir, ışığı arar, kalabalıkları sever, melezlenmek için can atar, üzerine basıldıkça daha iyi büyür.
* Ondan korkmak veya kaçmak yerine onun.. İçinden geçilebilse, aşılabilse. Arkasında bir şey var. Gerçekliğin, rahatlık ve mutlulukta görmediğim, açıda gördüğüm gerçeğin, acının gerçekliğinin acı olmadığına inanıyorum. Eğer içinden geçebilirsen.. Eğer sonuna kadar dayanabilirsen..
==== ''[[w:Mülksüzler|Mülksüzler]]'' (1974) ====
* Bütün olmak parça olmaktır; gerçek yolculuk geri dönüştür. <br> ''Odo'nun mezartaşında, kendi sözü''
* Yaşamın geri kalan kısmı boyunca ya herkes gibi olmayı, ya da farklılıklarını erdeme dönüştürmeyi seçmen gerekir.
* Sahip olmanın suçundan ve ekonomik rekabetin yükünden arınmış bir çocuk, yapılması gerekeni yapma iradesi ve bunu yaparken coşku duyma yeteneği ile büyüyecektir.Kalbi karartan gereksiz çalışmadır.Emziren annenin, eğiticinin, başarılı avcının, iyi aşçının, becerikli ustanın, gereken işi yapan ve yapan herkesin sevinci-bu kalıcı coşku belki de insan yakınlığının ve bir bütün olarak toplumsallığın en derin kaynağıdır. <br> ''Odo"
* Acı var. Gerçek. Ona yanlış anlama diyebilirim, ama var olmadığını veya herhangi bir zamanda yok olacağını varsayamam. Acı çekme, yaşamımızın koşulu. Başına geldiği zaman fark ediyorsun. Onun gerçek olduğunu anlıyorsun. Tabii ki, tıpkı toplumsal organizmanın yaptığı gibi, hastalıkları iyileştirmek, açlık ve adaletsizliği önlemek doğru bir şey. Ama hiçbir toplum var olmanın doğasını değiştiremez. Acı çekmeyi önleyemeyiz. Şu acıyı, bu acıyı dindirebiliriz, ama Acı’yı dindiremeyiz. Bir toplum ancak toplumsal acıyı - gereksiz acıyı - dindirebilir. Gerisi kalır. Kök, gerçek olan. Buradaki herkes acıyı öğrenecek; eğer elli yıl yaşarsak, elli yıldır acıyı biliyor olacağız. En sonunda da öleceğiz. Bu doğuşumuzun koşulu. Yaşamdan korkuyorum! Bazen ben- çok korkuyorum. Herhangi bir mutluluk çok basit gibi gelior. Yine de her şeyi, bu mutluluk arayışının, bu acı korkusunun tümüyle bir yanlış anlama olup olmadığını merak ediyorum... Ondan korkmak veya kaçmak yerine onun... içinden geçilebilse, aşılabilse. Arkasında bir şey var. Acı çeken şey benlik; benliğin ise - yok olduğu bir yer var. Nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum. Ama gerçekliğin, rahatlık ve mutlulukta görmediğim, acıda gördüğüm gerçeğin, acının gerçekliğinin acı olmadığına inanıyorum. Eğer içinden geçebilirsen... Eğer sonuna kadar dayanabilirsen... <br> ''Shevek, (Metis Yayınları, 2008. Sayfa 57)''
* Sevgi, acının içinden geçme yolarından yalnızca biri, bazen yanılıp ıskalayabilir. Acı hiçbir zaman ıskalamaz. <br> ''Bedap, (Metis Yayınları, 2008. Sayfa 57)''
* Söz vermenin, hatta belirsiz bir süre için verilen sözlerin geçerliliği, Odo’nun düşüncesinin ürünlerine işlemişti; onun değişme özgürlüğünde ısrar etmesi söz veya yemin fikrini geçersizleştiriyor gibi görünse de, aslında sözü anlamlı kılan özgürlüktü. Verilen bir söz, seçilen bir yöndü, kendi kendine seçenekleri kısıtlama anlamına geliyordu. Odo’nun gösterdiği gibi, eğer hiçbir yön seçilmezse, eğer insan hiçbir yere gitmezse, hiçbir değişme olmaz. İnsanın seçme ve değişme özgürlüğü kullanılmamış olur, tıpkı insan hapishane, kendi yaptığı bir hapishanede, içinde hiçbir yolun diğerinden daha iyi olmadığı bir labirentteymiş gibi. Bu yüzden Odo söz vermeyi, yemin etmeyi, sadakat fikrini, özgürlüğün karmaşıklığı için temel olarak görmeye başlamıştı. <br> ''(Metis Yayınları, 2008. Sayfa 210)
* Buradayım, çünkü bende vaadi, iki yüz yıl önce bu kentte ettiğimiz vaadi - yerine getirilen vaadi görüyorsunuz. Vaadi yerine getirdik biz, Anarres’te. Özgürlüğümüz dışında hiçbir şeyimiz yok. Size kendi özgürlüğünüzden başka verecek bir şeyimiz yok. Bireyler arasında karşılıklı yardımlaşma dışında hiçbir yasamız yok. Hükümetimiz yok, yalnızca özgür birlik ilkemiz var. Devletlerimiz, uluslarımız, başkanlarımız, başbakanlarımız, şeflerimiz, generallerimiz, patronlarımız, bankerlerimiz, mülk sahiplerimiz, ücretlerimiz, sadakalarımız, polislerimiz, askerlerimiz, savaşlarımız yok. Başka da pek fazla şeyimiz var sayılmaz. Biz paylaşırız, sahip olmayız. Varlıklı değiliz. Hiçbirimiz zengin değiliz. Hiçbirimiz iktidar sahibi değiliz. Eğer istediğiniz Anarres’se, aradığınız gelecek oysa, o zaman ona eli boş gelmeniz gerektiğini söylüyorum. Ona yalnız ve çıplak gelmeniz gerekiyor, tıpkı bir çocuğun dünyaya, geleceğine, hiçbir geçmişi olmadan, hiçbir malı mülkü olmadan, yaşamak için tümüyle başka insanlara dayanarak gelmesi gibi. Vermediğiniz şeyi alamazsınız. Devrim’i yapamazsınız. Devrim olabilirsiniz ancak. Devrim ya ruhunuzdadır ya da hiçbir yerde değildir. <br> ''Shevek, Urras'taki bir eylemde konuşma. (Metis Yayınları, 2008. Sayfa 256.)
* Acıdan kaçarsanız coşku şansını da yitirirsiniz. Zevk alabilirsiniz, hatta zevkin türlü çeşidini alabilirsiniz, ama doyamazsınız. Eve dönmenin ne olduğunu bilemezsiniz. Doyum, zamanın bir işlevidir. Zevk arayışı döngüseldir, yinelenir, zamandışıdır. İzleyicinin, heyecan arayanın, rastgele cinsel ilişkide bulunanın çeşitlilik arayışı hep aynı yerde son bulur. Bir sonu vardır. Sona erer ve yeniden başlamak zorunda kalır. Bir yolculuk ve dönüş değildir, kapalı bir çevrimdir, kilitli bir odadır, bir hapishanedir. Kilitli odanın dışında zamanın manzarası vardır; şansın ve cesaretin yardımıyla ruh, bu manzara içinde sadakatin kırılgan, geçici, umulmayan yollarını ve kentlerini kurabilir: insanların mekan tutabileceği bir manzaradır bu. Bir eylem ancak geçmişin ve geleceğin manzarasında gerçekleştirildiği zaman insan eylemi olur. Geçmiş ve geleceğin sürekliliğini öneren, zamanı bir bütün haline getiren bağlılık, insan gücünün köküdür, onsuz yapılacak hiçbir şey iyi olamaz. Zamana karşı çalışmaktansa zamanla birlikte çalışmanın iyi yanı, zamanın boşa harcanmamasıdır.<br> ''Shevek, düşünceleri. (Metis Yayınları, 2008. Sayfa 284 - 285.)''
* Hiç kimse cezayı kazanmaz, ödülü de. Aklınızı hak etmek, kazanmak gibi fikirlerden arındırın, ancak o zaman özgür düşünebileceksiniz. <br> ''Yaşlı bir sendika üyesi, ÜDE toplantısı. (Metis Yayınları, 2008. Sayfa 304.)
*Özgürlük ağır bir yüktür, ruhun yüklenmesi gereken büyük ve garip bir sorumluluk. Kolay değildir.
Verilen bir armağan değil, yapılan bir seçimdir; Bu seçim zor bir seçimdir. Yol yukarıya, ışığa doğru çıkar; fakat yolcu, oraya hiçbir zaman varamayabilir de. (Atuan Mezarları, Metis Yayınları,1999)
==== '''''Yerdeniz Büyücüsü''''' (1968) ====
* Yaktığın her mum, verir bir gölgeye doğum.<br>''El Ustası''
* Duymak istiyorsan, sessiz ol. <br> ''Ogion''
==== '''''Yerdeniz Öyküleri''''' ====
*Dünyadaki bütün umut, hiç hesaba katılmayan insanlardadır.
==== '''''Dünyaya Orman Denir''''' ====
* Gerçekçi, hem dünyayı hem hayallerini bilen kişidir. Sizinse aklınız başınızda değil, üstelik binde biriniz bile hayal kurmayı bilmiyorsunuz.
{{Vikiler|
commons=Ursula K. Le Guin|
wikispecies= |
wikt= |
b= |
s= |
w= Ursula K. Le Guin|
n= |
m= |
}}
[[Kategori:Amerikalı yazarlar]]
[[Kategori:Kişiler-U]]
[[Kategori:1929 doğumlular]]
[[Kategori:2018 yılında ölenler]]
6hnawhtopry0gjylpnytombjncn24l8
Forrest Gump
0
8738
232720
227219
2025-06-10T19:10:03Z
Brightt11
34669
/* Sözler */ rüzgar > rüzgâr, değiştirildi: rüzgar → rüzgâr (2) [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232720
wikitext
text/x-wiki
{{wmbb}}
{{İtalik başlık}}
'''''Forrest Gump''''', 1986 yılında [[Winston Groom]] tarafından aynı adla yayımlanan romandan esinlenerek çekilmiş, 1994 yapımı [[Epik film|epik]], [[romantik]], [[komedi-drama]] dalında bir filmdir. [[Robert Zemeckis]] tarafından çekilmiş ve [[Tom Hanks]], [[Robin Wsağ]], [[Gary Sinise]] ve [[Sally Field]] başrol oyunculuklarını yapmıştır.
== Sözler ==
'''''Forrest Gump''''' (1994)
*Bize Vietnam'ın Amerika Birleşik Devletleri'nden farklı olacağını söylemişlerdi, barbekü ve biralar hariç tabii farklıydı.
*Sadece aptallık yapanlar aptaldır.
*Hayat bir kutu çikolatadır, şansına ne çıkacağı belli olmaz...
*Koş Forrest koş!
*Ölüm de hayatın bir parçası.
*Çölde bir gün doğumunda, gökyüzü öyle güzel görünürdü ki cennetin nerede bitip, dünyanın nerede başladığını bilemezdim...
*Annem mi haklıydı, yoksa Teğmen Dan mı? Bilemiyorum. Herkesin bir kaderi var mı bilemiyorum, yoksa rüzgâra kapılmış gibi tesadüfen oraya, buraya mı sürükleniyoruz? Bence her ikisi de doğru. Belki ikisi de aynı anda oluyor.
*Akıllı bir adam değilim, ama aşkın ne olduğunu biliyorum.
*Ben cennete gideceğim Teğmen Dan.
*Bacakları güçlü Bayan Gump, gördüğüm en güçlü bacaklar. Fakat sırtı, bir politikacı kadar eğri.
*-İsa'yı bulabildin mi Gump?
*Onu aramam gerektiğini bilmiyordum efendim.
*İlerlemeden önce geçmişini arkaya al.
*Üzgünüm Teğmen Dan, kadının tadı sigara gibiydi.
*Neden ölüyorsun anne?
*Ben bir futbol yıldızı, bir kahraman, ülke içinde tanınan ve karides teknesi kaptanı ve üniversite mezunu olduğum için Alabama'nın büyük kafaları bana güzel bir iş teklif etti.
*Teğmen Dan, yeni bacaklar almışsınız, sihirli bacaklar...
*Hey Forest, Vietnam'da korktun mu?
*O, o benim gibi mi yani aptal mı?
*Bubba bir karides teknesinin kaptanı olacaktı. Ama onun yerine Vietnam'daki nehrin kıyısında öldü. Bu konuda daha fazla konuşmak istemiyorum.
* Bir insanın ayakkabılarından çok şey anlarsın.
* Hepimizin bir kaderi vardır. Olaylar gelişigüzel olmaz, önceden planlanmıştır.
* Bir insanın ihtiyacı olduğu para bellidir. Gerisi sadece gösteriştir.
* Hayata devam edebilmen için geçmişi geride bırakman gerekir.
* '''Forrest Gump:''' Bir cumartesi sabahı öldün. Ve seni buraya, ağacımızın altına gömdüm. Ve babanın o evini buldozerle yerle bir ettirdim. Annem her zaman ölmenin hayatın bir parçası olduğunu söylerdi. Keşke olmasaydı. Küçük Forrest, gayet iyi gidiyor. Yakında tekrar okula başlamak üzere. Her gün kahvaltısını, öğle yemeğini ve akşam yemeğini ben yaparım. Her gün saçını taramasını ve dişlerini fırçalamasını sağlarım. Ona masa tenisi oynamayı öğretiyorum. O gerçekten iyi. Çok balık tutuyoruz. Ve her gece bir kitap okuruz. O çok zeki, Jenny. Onunla çok gurur duyardın. Ben. Ehm, bir mektup yazdı ve okuyamayacağımı söyledi. Yapmamam gerekiyor, o yüzden senin için burada bırakacağım. '''Jenny, annem mi haklıydı yoksa Teğmen Dan mi bilmiyorum. Her birimizin bir kaderi mi var yoksa hepimiz tesadüfen mi rüzgârda uçuyoruz bilmiyorum ama ben, bence ikisi de olabilir. Belki de ikisi aynı anda oluyor. Seni özledim Jenny. Bir şeye ihtiyacın olursa, çok uzakta olmayacağım. '''
== Diyaloglar ==
:'''Forrest Gump:''' Senin neyin var anne?
:'''Forrest'in Annesi:''' Ben ölüyorum Forrest. Gel buraya, gel şöyle otur.
:'''Forrest Gump:''' Neden ölüyorsun anne?
:'''Forrest'in Annesi:''' Vaktim doldu, sıram geldi. Aa hayır, sakın korkma bi' tanem. Ölüm de hayatın bir parçası. Hepimizin kaderinde olan bir şey. Bunu bilmiyordum ama senin annen olmak da kaderimde vardı. Elimden geleni yaptım.
:'''Forrest Gump:''' Çok iyiydin anne.
:'''Forrest'in Annesi:''' Ben insanların kaderini kendinin çizdiğine inanırım. Tanrının sana verdiklerini en iyi şekilde değerlendirmelisin.
:'''Forrest Gump:''' Benim kaderimde ne var anne?
:'''Forrest'in Annesi:''' Onu kendin bulman gerekecek. Hayat bir kutu çikolatadır Forrest. Şansına ne çıkacağı belli olmaz.
----
:'''Jenny Curran:''' Vietnam'da korktun mu?
:'''Forrest Gump:''' Evet. Bilmiyorum. Bazen yağmur yıldızların çıkmasına yetecek kadar dururdu... ve sonra güzeldi. Güneş bataklığa batmadan hemen önceki gibiydi. Suda her zaman milyonlarca ışıltı vardı... şu dağ gölü gibi. O kadar netti ki Jenny, sanki üst üste iki gökyüzü varmış gibi görünüyordu. Ve sonra çölde, güneş doğduğunda, cennetin nerede bittiğini ve dünyanın nerede başladığını anlayamazdım. Çok güzel.
:'''Jenny Curran:''' Keşke orada seninle olabilseydim.
:'''Forrest Gump:''' Öyleydin.
{{Vikipedi|Forrest Gump}}
[[Kategori:1994 filmleri]]
[[Kategori:En İyi Film Akademi Ödülü'nü kazanmış yapımlar]]
[[Kategori:Epik filmler]]
b8yyooysweyfp7ueji3pp81l7yuqjil
Gregory House
0
8917
232755
224076
2025-06-10T19:11:13Z
Brightt11
34669
/* top */ rüzgar > rüzgâr, değiştirildi: Rüzgar → rüzgâr [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232755
wikitext
text/x-wiki
{{Kaynaksız}}
{{Biyografi}}
'''Gregory House''', ilk bölümü 16 Kasım 2004 tarihinde yayınlanmış [[w:House (dizi)|House]] adlı televizyon dizisinin başkarakteri.
----
* İnsanı hayvandan ayıran şey; yalandır...
* Hepimiz hata yaparız ve bedelini öderiz.
* Bilmek her zaman bilmemekten daha iyidir.
* Hem iyi, hem de dengeli bir insan olmak imkansız.
* En başarılı evlilikler yalanlar üzerine kurulu olanlardır.
* İnsanlar hakkında olumlu düşünmek onları iyi yapmaz.
* İnsanlar hak ettiklerini alamazlar, ellerine geleni alırlar...
* Neden ne zaman iyi bir şey olsa tüm övgüleri Tanrı alıyor?
* Kalbini dinlemek kolaydır. zor olan beynini dinleyebilmektir.
* Dünyayı ya olduğu gibi ya da olması gerektiği gibi görürsün.
* Bizler dünyanın üzerinde, sürünen bencil ve basit hayvanlarız.
* İnsanlar, Tanrı'ya onları böcek gibi ezmemesi için dua ederler.
* Sen Tanrı'yla konuşursan dindarsındır, Tanrı seninle konuşursa delisindir...
* Eğer gerçek açıklandığında mucize ortadan kalkıyorsa mucize hiç olmamıştır.
* Mantıklı görüşler genelde dindar insanlar üzerinde işe yaramaz. Aksi halde hiç dindar insan olmazdı.
* İnsanlar aşk olmadan yaşayamayacaklarını söylerler, onlara oksijenin daha önemli olduğunu söyleyin.
*Herkes [[yalan]] söyler. (Meşhur sözü ''"Everybody lies."'')
*Gerçekler yalanlarla başlar.
*Gerçekler genellikle yanlıştır.
*En başarılı evlilikler yalanlar üzerine kurulu olanlardır.
*İnsanlık fazla abartılıyor.
*Çalışanların tuvaleti kullandıktan sonra ellerini yıkaması için tabelalar var ama sümüğünü koluna silen biri, tuvalet temizliğinde pek iyi bir yerde değildir.
*Beş değişik doktor, aynı delillere dayanarak beş değişik teşhis koyabilir.
*Vakaların onda dokuzunda hastayı muayene etmeye gerek yoktur.("Hastayı muayene edecek misin" diye soran doktora)
*Acı insana aptalca şeyler yaptırır.
*Foreman yanlış teşhislerin listesini yapacaksan alfabetik sırayla git. Mantar'a (Athlete's foot) ne dersin hiçbir belirtiye uymuyor.(Sürekli yanlış teşhiste bulunan Foreman'a)
*Hiçbir anlama gelmeyen altı belirti vardı, yedi oldular heyecanlandınız mı ?
*Neden bir ikiden basitmiş? Daha azdır, daha yalnızdır ama daha basit midir ?
*[[Ockham'ın Usturası]]: En basit açıklama her zaman birinin hata yapmasıdır.
*Duygular mantıklı kararlar almanızı sağlasaydı duygu olmazlardı.
*Ölürken elini tutan bir doktoru mu yoksa iyileştiren ama umursamayan bir doktoru mu tercih ederdin? Sanırım ölürken dahi seni umursamayan bir doktorun olması en kötüsü.
*Evet, salgınla rastlantı arasındaki fark ortak noktadır zaten. ("Hastalıklar arasında ortak nokta olmalı" diyen Cuddy'e)
*Tavsiyen, tıbbi kararları tıbbi gerçeklere dayanarak almaksa, bu o kadar kolay değil.
*"Hartig" Yahudi adı gibi "Aztreonam"da öyle. Biz de Hartig'ten "vankomisini keselim. ("Neden bu ilacı kesiyorsun?" diyen doktora)
*"Zarar vermeyin" diye başlayıp "kürtaj yapmayacağım, uzuv kesmeyeceğim ve maddi durumuna bakmaksızın herkese yardım edeceğim" diye devam eden yemini mi? Evet bir kez okudum ama fazla etkilenmedim. ("Hipokrat Yemini'ni okudun mu?" diye soran Foreman'a)
*Hepimiz hata yaparız bedelini de öderiz.
*Her zaman dediğim gibi takımda "ben" yoktur. Bu takım için "benim" vardır.
*Son zamanlarda bunu çok yapmaya başladım. Hatalarım yüzünden insanlar yaşıyor.("Yanıldığın için hasta hayatta" diyen Foreman'a)
*Alçak gönüllülük önemli bir meziyettir. Özellikle sıklıkla hata yapıyorsan. Ama haklıysan kendinden şüphe etmek faydadan çok zarar getirir.
*Tıp bu şekilde ilerlemiştir. Bazen hastalar iyileşir. Neden olduğu anlaşılmaz ama bir sebep göstermezseniz maaş alamazsınız.
*Çok çalıştığını düşünüyorsan, evreni yönetmeyi dene.
*Hastalar yalan söyler. Genellikle her seferde bir yalan söylerler.
*Sen de benim raporlarımı oku. Bir şeyler uydurmaya bayılırım. ("Raporumu oku" diyen polise)
*O kadar kötüye gitmez. Evlilik gibi. Öldürecek kadar acı vermez ama hayatınız kötüye gider.
*Ben risk alırım. Bazen hastalar ölür ama buna risk almak sebep olmaz.
*Araban bozulsaydı bir saat geç kalırdın, iki dakika değil. İki dakika arabanın bozulması gibi zekice bir bahaneyi kullanmak için yeterince geç değildir.(Geç kalmasının sebebi olarak arabasının bozulmasını bahane eden Foreman'a)
*Gizli kulüpmüş. Gizledikleri nedir? Ne kadar aptal oldukları mı? ("Hastanın gizli kulübü varmış" diyen Chase'e)
*Ama hükümet burayı işgal etmediği sürece buraya demokrasi gelmeyecek. (3 doktorun hastayı taburcu edelim önerisine cevabı)
*Sorun şu ki, sana güvenemeyeceksem, güvenebileceğim yönünde verdiğin ifadeye de güvenemem. ("Bana güvenebilirsin" diyen Chase'e)
*Güven bana. Sızmasa da başkan olamazsın zaten. Oraya "Beyaz Saray" demelerinin tek sebebi badanasının rengi değil.
*Hasta iyileşirse ben, ölürse sen haklısın demektir. ("Bu tedavi hastayı öldürebilir" diyen Cameron'a)
*Size öğretilenlerle çeliştiğinin farkındayım ama "doğru" ve "yanlış" gerçekten vardır. Doğru yanıtı bilmemeniz hatta, öğrenmenizin hiçbir yolu olmaması sizi haklı çıkarmaz. Gerçek bundan çok daha basittir: Verdiğiniz karar yanlıştır.
*İnsanlara öleceklerini söylemenin güzel yanı, önceliklerine odaklanmalarını sağlamasıdır.
*Hata yapıp bir insanın ölümüne sebep olmak tıbbın doğasında vardır. Bu gerçeği kaldıramıyorsanız başka bir meslek seçin. Ya da okulu bitirdikten sonra öğretmen olun.
*Yaşarsa haklıyızdır. Ölürse başka bir sebebi var demektir.
*Ebeveynlerinizin münakaşa etmeleri artık sizi sevmiyorlar anlamına gelmez.
*Bunu biliyorum. Çünkü insanlar ya iyi, saygılı ve yardımsever olduğu için ya da korkak oldukları için böyle davranır. Sana nasıl davranırsam sen de bana karşı öyle davranırsın. Karşılıklı yok ediş güvencesi. ("İnsanlar neden diğerlerine karşı nazik olurlar, biliyor musun?" diye soran Wilson'a.)
*Chase, anneyle ilgilen. Ona gidip TV seyredebileceğini ve ölebileceğini söyle. Fakat, hareketlerinle kızının hayatını kurtarmaya çalışıyorum izlenimi ver. Bu tipik bir doktor davranışıdır.
*Katolikler doğru söylüyor: Gurur, insanı öldürür.
*Haklı olduğumu söyledin, çok haklısın. (Kendisine "Haklsın" diyen Cuddy'ye)
*Teknik olarak açıklaması kendini beğenmişlik. Her şeyin üstesinden gelecek güce sahip olduğuna inanırken her şey benim yüzümden oldu, diyemezsin.
*Birçok şeyi düzeltebileceğime inanmıyorum. Bu sayede, geceleri acı çekerek uykusuzlukta çekmiyorum.
*Dünyayı ya olduğu gibi ya da olması gerektiği gibi görürsün. Herkesin görüp de senin farkına varamadığın şeyse, ikisi arasındaki devasa uçurum.
*İşler yolunda gitmediği sürece bir türlü mutlu olamıyorsun. Bunun iki manası olabilir; iyi bir patronsun ve asla mutlu olamayacaksın.
*Birbirimizi sevdiğimizi inkar ederek geçirdiğimiz her dakika başka bir köpek yavrusu gözyaşı döküyor.
*Akıllı ol, az çalış.
*Hiçbir şey, her şeyi açıklamaz.
*Emek olmadan, yemek olmaz.
*House: Son sözü her zaman kainat söyler. Cuddy: Öyle mi? House: Hayır. Fakat söylemeli.
*Foreman: Asilce... House: Aptalca... Eş anlamlısı.
*Herkesin yalan söylemesi, insanoğlunun temel gerçeğidir. Tek değişken hangi konu hakkında olduğudur.
*İnsanlar hak ettiklerini alamazlar, ellerine geleni alırlar.
*Hastalara neden yalan söylediklerini sormam, hepsinin yalancı olduğuna inanırım.
*Öldürmek, yanlış teşhis koymaktan iyidir.
*Eğer gerçek açıklandığında mucize ortadan kalkıyorsa mucize hiç olmamıştır.
*Ağrı; yanlış kararlar vermemize yol açar. Ama ağrı korkusu; büyük bir motivasyon kaynağıdır.
*Sen Tanrı'yla konuşursan dindarsındır, Tanrı seninle konuşursa delisindir.
*Bu tedaviyi uygularsak tekrar yürümeye başlayacak, ama kendi cenazesine.
*Eğer beni öldürmeyi ve tecavüz etmeyi düşünüyorsan, lütfen bu sırayla yap.
*Taub: Virüs 200 yıldan fazla yaşayamaz. House: Sen yaşıyorsun ama.
*
*Vuruldum, teşhis etmesi çok sıkıcı.
*Ya insanlardan özür beklersin ya da onları vurursun; ikisini birden değil. (kendisini vuran kişiye).
*Tanımadığın birinden nefret edemezsin.
*Şu anda sadece elimden hiçbir şey gelmeyen konular için endişeleniyorum.
*Samimi taklidi yapabiliyorsan diğer her şeyin taklidini yapabilirsin.
*Mutsuz insanlar daha fazla hayat kurtarır.
*İnsanların daha güvenli araba kullanmasını istiyorsan, hava yastıklarını çıkartıp, boyunlarını hedef alan bir maket bıçağı yerleştir. Kimse saatte 5 kilometreden fazla hız yapamaz.
*Eğer yalan söylemeyi bilmiyorsan, sana yalan söylendiğini de bilemezsin.
*Hepimiz ölüyoruz. Hangi hızda ölüyor? ("Hasta ölüyor" diyen doktora).
*İnsanlar, insanlar hakkında teorileri olan insanlardan nefret eder.
*Biri hakkında gerçeği öğrenmek istiyorsanız en son kendisine sormalısınız.
*İnsanı hayvandan ayıran şey, yalandır.
*Bu yaptığın çok soylu bir hareket, en sevdiğim türden; dramatik ama tamamen boşuna.
*Sevenlerin tarafından öldürülme ihtimalin yabancı tarafından öldürülme ihtimalinden iki kat yüksek.
*Bindiğin gemi batıyor bile olsa suda ne olduğunu bilmeden atlamazsın.
*Hepimiz soruları duymak istediğimiz cevaplara göre değiştiririz.
*Değiştirebilecek şansım olsaydı, yine aynı şeyi yapardım.
*Birden fazla neden söylemenin nedeni karşı tarafın duymak istediğini aramaktır.
*Eminim nefret etmiştir. Hediyeler; bize bir insan hakkında ne kadar az fikir sahibi olduğumuzu gösterirler. Ve hiçbir şey bir insanı yanlış bir değerlendirmeye itilmekten daha fazla sinirlendiremez. (Doğum gününde eşine kazak aldığını söyleyen Doktor Wilson'a.)
*Dünya dün olduğundan daha kötü bir yer değil.
*İnsanların kendilerini öldürmelerine karşı değilim, ama bu onları kahraman yapmaz.
*Üzerine düşünülmemiş yalanlar, hayra alamet değillerdir. Ya vicdan azabından ya da kişisel sebeplerden söylenirler.
*Hep bana güvenirsin. Büyük hata.
*İşi bilin, işe gelmeyin.
*Zaman,her şeyi değiştirir. İnsanlar böyle söylerler. Ama doğru değildir. Bir şeyler yapmak bir şeyleri değiştirir.Bir şey yapmamak her şeyi oldukları gibi bırakır.
*Gerçek diye bir şey yok.
*Mutluysan bir şey aramazsın.
*Hayatın yolunda gidiyorsa işinin yolunda gitmesi gerekmez.
*Daha az düşün, daha çok eğlen.
*Eğer gezegendeki acı çeken her insanı düşünseydik,hayat çekilmez olurdu.
*İnsanlar iyi şeyler yapabilirler.Ama içgüdüleri iyi değilse, ya Tanrı gerçekten yok ya da hayal bile edemeyeceğin kadar zalim.
*Onun kalbi de motosikletim gibi. Tek başımayken berbat ama tamirciye götürdüğümde harika çalışıyor.
*İnanç, mantık ve tecrübeyle açıklanmaz
*Herkesin yalan olduğunu bildiği bir yalan hala yalan mıdır?
*Sabah uyandığında boyaların dökülmüş, perdelerin gitmiş ve su kaynıyor. Önce hangisiyle ilgilenirsin? Hiçbiriyle çünkü ev yanıyor. (Kendisiyle tartışan doktora.)
*Birileri bazen mutsuz olacak, bunu kabullen. Ben bu sayede mutlu kalabiliyorum.
*Uçakta mutlu değilsen, aşağıya atla.
*Normalde komik bir şapka takıp Dünya'nın Güneş etrafında bir tur daha atmasını kutlardım. Bu sene turu tamamlayamayacağını düşünmüştüm ama küçük mavi gezegenimizin sağı solu pek belli olmuyor. (doğum gününü kutlayan Cameron'a )
*Size iki artı iki kaç eder diyorum, bana yirmi beş değil diyorsunuz. (Tüm gece çalıştıktan sonra "en azından hangi hastalığı olmadığını bulduk" diyen doktora)"
*Ölen insanlar da yalan söyler. Daha az çalışıp, daha nazik olmayı, küçük kediler için yetimhaneler açmayı dilerler. Eğer bir şeyi gerçekten yapmak istersen yaparsın. Bunu kısa bir söze saklamazsın.
*Hastalar her zaman kanıt ister; biz burada araba üretmiyoruz, bir garanti vermiyoruz.
*Kendini beğenmişlik hakedilmelidir.
*Bir pislik bana pislik olduğumu söyledi.
*Hiçbir zaman matematikte iyi olmadım, ama neredeyse hiç, hiçten fazladır; değil mi?
*Hatalar sebep oldukları sonuçlar kadar mühimdir.
*Sevgiyle nefret arasında ince bir çizgi yoktur.Sevgiyle nefret arasında 5 metre arayla gözcüler yerleştirilmiş Çin Seddi vardır.
*Burayı terk etmen için seni yıpratıyorum, bunun seni yıprattığını inkâr ediyorsun, Seni yıpratmayı bırakmam için,sen beni yıpratmayı deniyorsun,eninde sonunda burayı terk edeceksin ve sebep olarak da yıpranmanla âlâkasız bahaneler göstereceksin. (Ofisine yerleşen Cuddy'ye)
*House:Kafasının içinde bir mermi var. Cameron: Vurulmuş mu? House: Hayır, birisi kafasına mermi fırlatmış.
*
*Korkma tedavi edilebilir; ama kaltak olman konusunda elimde bir şey gelmez. ("Bende veba mı var?" diyen hastaya)
*Başımız dik yaşayabiliriz ama ölemeyiz.
*Birbirimizi sevdiğimizi inkar ederek geçirdiğimiz her dakika başka bir yavru köpek gözyaşı döküyor.
*Hitler de dünyaya iyilik yaptığını sanıyordu.
*Evrimsel bir zorunluluk olarak ailelerimizi ve arkadaşlarımızı önemsemeliyiz. Geri kalanlara ne olduğunu önemsememek evrimsel bir zorunluluktur. Eğer ayırt etmeden tüm insanları seversek, işlevimizi yerine getiremeyiz. Yani, büyük iyilikseverlerin hepsi en az bizim kadar bencil.
*Tuhaf güzeldir! Sıradan şeylerin yüzlerce açıklaması olabilir. Tuhafınsa çok zorlasan bir tane.
*Mesele kasların boyutu değil, kası nereye yerleştirdiğindir.
*Hayat, bitiş çizgisini ilk kim geçti sorusundan çok daha karmaşıktır.
*Nelerle yaşayabileceğini bir bilseydin şaşırır kalırdın.
*Sana biraz antibiyotik vereceğim ve muhtemelen bir süre seks yapmamalısın. Evrimsel temelde düşünürsek, sonsuza dek yapmamanı öneririm.
*Oğlunun topal olduğunu görmek mutsuz olduğunu görmekten iyidir.
*İnsanlar aşk olmadan yaşayamayacaklarını söylerler, onlara oksijenin daha önemli olduğunu söyleyin.
*Ölüm bir neticedir, netice değilse semptom değildir.
*Kurallar kendi kararlarını veremeyen aptallar için bir kılavuz gibidir
*House: Babanın bir böbreğe ihtiyacı var.Kız:babamın böbrekleri iflas mı etmiş? House: Hayır 3 böbrekle havasından geçilmez diye düşünüyoruz
*Wilson: hani herkes yalan söylerdi? House: yalan söylüyordum.
*Aptal olmamaya çalış. Ben deniyorum. Ama başarısızım.
*Nedenler uyduruyorsan ortada bir neden yok demektir.
*Protokol, yapmaya çalıştığın ve her seferinde başarısız olduğun şeydir.
*Eğer egolarımızı dizginlemek adına hastaları tedavi etmeyi reddedersek o zaman tedavi edecek hasta bulmakta zorlanabiliriz.
*İnsanlar hakkında olumlu düşünmek onları iyi yapmaz.
*Bu hayatın en büyük trajedilerinden biri; bir şeyler hep değişir."
*Hayat acıtır. Her sabah uyandığım da acı çekiyorum. İşe acı içinde gidiyorum. Kaç defa vazgeçmek istediğimi biliyor musun?
*''Life is pain.'' (Hayat acıtır.)
*''Everybody dies.'' (Herkes ölür.)
*Teselli olacaksa söyleyeyim zaten herkes yalnız ölür.
*Bizler dünyanın üzerinde, sürünen bencil ve basit hayvanlarız. Fakat beynimiz var, ve yeterince çalışırsak, bazen saf kötülükten daha az bir şeyi isteyebiliriz.
*Dostlar fahişelerden önce gelir dostum.
*Tebrik ederim, din bir kişiyi daha öldürdü.(Kardeşini kaybetmiş bir kadının eğer organları hastaya verirse kardeşinin ruhi düzeninin bozulacağını söyleyen kadına)
*Her küçük kız tayı olsun ister. Ta ki arkalarını temizlemek zorunda kalasıya kadar.
*İki insan seks yaptıktan sonra, eğer berbat olmadıysa ve tekrar yapabiliyorlarsa, yine yapacaklardır. İşte olaylar tam da bu noktada karmaşıklaşır.
*Yaptığımız her şey bizlere dikte edilmiş hareketlerdir.
*İyi bir insan öldüğünde dünya üzerinde bir etki yaratmalı. Birileri bunun farkın varmalı ve bunun için üzülmeli.
*İnsanlar doktorlarının cinsiyetini seçebilselerdi kadın doktorlar işsiz kalırdı.
*Dünyayı olduğu gibi ya da olması gerektiği gibi görürsün. Herkesin görüp de senin farkına varmadığın şeyse ikisi arasındaki devasa uçurum.
*Güzellik bizi gerçeğe giden yoldan çıkarır. Bildiklerimiz de hayalarımıza geçirir bir tane.
*Memnuniyet sosyal bir kabul ediştir.
*Hatalar, neden oldukları sonuçlar kadar önemlidir.
*Bu sabah sade kahve sipariş etmeme rağmen sütlü getirdiler. Herkes bir şeyleri berbat eder.
*İlaç bağımlılığı, içki, kumar, hepsi aynı kapıya çıkar. Hepsi beynin haz merkezinden kaynaklanır. Bağımlılık bağımlılıktır.
*Kötü kuralı yıkma cesareti olan insanlar, asıl kahramanlar onlardır.
*İnsanlar kendilerini küçük şeylerle ele verir.
*Ne kadar sadıksan, yalan söylemek için de o kadar sebebin olur.
*Korku, kıçını her zaman gölgede bırakır.
*Adalet Bakanlığı verilerine bakılacak olursa idamın ırksal bir cezalandırma biçimi olduğu görülüyor. Siyahi sanıklar aynı cezaya çarptırılan beyazlardan 10 kat daha fazla.
*Birine zarar vereceğini düşünmezsen, her şey çok daha kolay oluyor.
*İnsanlar aşkları için çılgınca şeyler yapar.
*Bilmek her zaman bilmemekten daha iyidir.
*
*16 yaşındaki herkes birilerine bir şey söyler. Aileleri hariç.
*
*İnsan doğasının en temel gerçeği, herkesin yalan söylemesidir. Tek değişken, yalanın konusudur.
*Cerrahın birine bacağınızı kesmenin mahzuru olmadığını söylerseniz, bütün geceyi testeresini bilemekle geçirir.
*İnsanlar dedikoduya bayılır. Kendilerini üstün görürler. Daha güçlü hissederler.
*Bazen, bazı insanlar gerçekleri öğrendikten sonra umursamaya başlarlar.
*Umursamamanın daha az acı verdiğini keşfedene kadar acı çektim. Oynadığın maça gelmeyeceğini düşünürsen hayal kırıklığına uğramazsın. Doğum gününde aramasını beklemezsen, haftalarca görüşmeyeceğinizi düşünürsen hayal kırıklığına uğramazsın.
*Bu konuda yapabileceğin bir şey yok. O senin baban. Ne yaparsa yapsın onu seveceksin.
*Sevdiğini korumak insanın doğasında var.
*Erkekler domuzdur. Şişman, zayıf, evli, bekar, yabancı, akraba demeden herkesle seks yaparlar.
*İnsanlar, Tanrı’ya onları böcek gibi ezmemesi için dua ederler.
*Sadece inanılmaz derecede sığ, kendine güvensiz bir kadın, yüksek topuklularla bütün gün acı çekmeyi, güzel görünen ve rahat bir ayakkabı giymeye tercih eder.
*Freud’a göre bir objeye duyulan sevgi, objeye sahip olma isteğinden gelirmiş. İnsanlar objeyi kontrol edemediklerini düşündüklerinde ya da obje onları huzursuz ettiğinde olumsuz davranışlar sergilerlermiş. 8. sınıf öğrencisinin kız arkadaşını yumruklaması gibi.
*Bir kadına ilgi duymayan erkekler genellikle bunu iyi davranarak örtbas etmeye çalışırlar.
*Mesele acı değil. Mesele bir başkasına karşı tamamen açık ve zayıf olmak. Birine tamamen güvenmek insanı değiştiriyor.
*Bağımlıların çoğu aptaldır.
*İnsanlara öleceklerini söylemenin güzel yanı, önceliklerine odaklanmalarını sağlamasıdır. Onlar için neyin önemli olduğunu, neyin uğruna canlarını bile vereceklerini öğrenirsiniz. Ne uğruna yalan söylediklerini öğrenirsiniz.
*
*İnsanlar ameliyathaneye ne kadar yakın otururlarsa hastalarına o kadar iyi baktıklarını zannederler.
*Peşinde biri varsa paranoyak değilsindir.
*Yalan söylemek, yaratıcı bir süreç gerektirir. Gerçeği söylemek çok daha basit bir işlemdir.
*Normal insanların evlenip çoluk çocuğa karışmalarının nedeni, onları canevinden vuran bir tutkuları olmamasıdır.
*En başarılı evlilikler yalanlar üzerine kurulu olanlardır.
*Önemli olan insanların söyledikleri değil, yaptıklarıdır.
*İnsanlar, en az çabayla en yüksek kazancı sağlayacakları yolları seçerler.
*Dışarı çıkarsam, bana burnu akan bir çocuk gönderecekler. Burunla 30 saniye, endişeli annesiyle 25 dakika uğraşacağım ve çocuğunda menenjit veya tümör olmadığına ikna olana kadar da gitmeyecek.
*Vakaların onda dokuzunda hastayı muayene etmeye gerek yoktur. Ama 16 yaşında bir çocuk karabasanlar görüyorsa ailesiyle konuşmak gerekir. Gençlerde karabasanın iki sebebi vardır. Biri travma sonrası stres, diğeri cinsel istismar olabilir.
*Babaların %30’u başkasının çocuğunu büyüttüklerinin farkına varmazlar.
*Hastalarla görüşmemenin bir başka iyi yanı: Neye benzediğini bilmezlerse sana bağıramazlar.
*Seks esnasında vücutta neler olduğunu biliyor musun? Gözbebekleri açılır. Atardamarlar büzülür. Vücut ısısı artar. Nabız ve tansiyon yükselir. Solunum hızlanır ama içeri çekilen hava azalır. Beyin her yere elektrik sinyalleri gönderir, her bezden salgılar fışkırır. Kaslar, vücut ağırlığının 3 katını kaldırıyormuşçasına gerilir ve spazm geçirir. Vahşidir, çirkindir ve pistir. Tanrı inanılmaz zevkli yapmasaydı insanlığın soyu bin yıllar önce tükenirdi. Erkekler sadece bir kez orgazm olabildikleri için çok şanslı. Kadınlarda orgazmın bir saatten fazla sürebileceğini biliyor muydun?
*Sizde parazit var. Paraziti sevmeyi öğrenir, ona isim verir, küçük kıyafetler giydirir, parazitlerine oyun arkadaşları bulursun.
*Koku ve dini simgeler görmek temporal lobda şişme olduğunun belirtisidir.
*"Artık uzun savaşın kitaplarından bahsetmeyeceğim. rüzgârdan korunmaya çalışan bir dilenci görene kadar dikenli yollarda yürüyeceğim. Sonra adını öğrenene kadar onunla konuşacağım. Kıyafetim kafiyse adını hatırlayacaktır. Bu, onu mutlu kılacaktır. Çünkü geçmişte gençlerin övgülerini ve ihtiyarların ithamlarını çekse de hem ihtiyarlar hem de gençler arasında takdir görmüştür."
*"Bizi öldürmeyen bizi güçlü kılar" değil mi? Nietzsche de melarsoprol alsaydı, öyle ukalalıklar yapmazdı.
*Hem iyi, hem de dengeli bir insan olmak imkansız.
*Analık içgüdüsü her zaman mantıksızdır. Bu yanlış olduğu anlamına gelmez. İçgüdünün tanımı bu.
*Bu yüzden büyük insanlarız. En iyileriyiz. Hayatta başka her şeyden geri kalıyoruz. Evde bir bardak içki ve bir öpücükle bizi bekleyen bir kadın yok. Bu bize ters. Bu yüzden Tanrı mikrodalgaları yarattı. Ama bittiyse, bitmiştir.
*Evsiz, genellikle deli ve fakir sözcüklerinin kibarca söylenişidir.
*Mantıklı görüşler genelde dindar insanlar üzerinde işe yaramaz. Aksi halde hiç dindar insan olmazdı.
*Bir maymun ne zaman kırmızı bir meyve görse diğerleri yemeden yemez. Maymun gördüğü şeyi yapar. Hepsi bundan ibaret.
*Kalbin bilmesi gerektiğini söyledi, beynin ise bilmemesinin onun için daha iyi olacağını. Kalbini dinlemek kolaydır, zor olan beynini dinlemektir. Özellikle de yıllar boyunca her ikisinden daha küçük olan üçüncü organının peşinden koştuğun zaman. Bu yüzden tüm ebeveynler çocuklarının hayatını mahveder.
*Başarılar biri batırdığında sona erer. Başarısızlıklarsa sonsuza kadar peşini bırakmaz.
*Mutlu olmak ve sana aşık olmak beni boktan bir doktor yapıyor. Beni kötü bir doktora dönüştürdün. Bu yüzden insanlar ölecek. Ayrıca sen, buna kesinlikle değersin. Eğer insanları kurtarmakla, sana aşık olup mutlu olmak arasında bir seçim yapmam gerekiyorsa seni seçiyorum. Her zaman seni seçeceğim.
*Aşk ve mutluluk dikkat dağıtan şeylerden başka bir şey değildir.
[[Kategori:Kurgusal karakterler]]
7wzi9hbp9sksrv5fl4uq0tdy7btxuof
232793
232755
2025-06-10T19:22:02Z
Brightt11
34669
232793
wikitext
text/x-wiki
{{Kaynaksız}}
{{Biyografi}}
'''Gregory House''', ilk bölümü 16 Kasım 2004 tarihinde yayınlanmış [[w:House (dizi)|House]] adlı televizyon dizisinin başkarakteri.
----
* İnsanı hayvandan ayıran şey; yalandır...
* Hepimiz hata yaparız ve bedelini öderiz.
* Bilmek her zaman bilmemekten daha iyidir.
* Hem iyi, hem de dengeli bir insan olmak imkansız.
* En başarılı evlilikler yalanlar üzerine kurulu olanlardır.
* İnsanlar hakkında olumlu düşünmek onları iyi yapmaz.
* İnsanlar hak ettiklerini alamazlar, ellerine geleni alırlar...
* Neden ne zaman iyi bir şey olsa tüm övgüleri Tanrı alıyor?
* Kalbini dinlemek kolaydır. zor olan beynini dinleyebilmektir.
* Dünyayı ya olduğu gibi ya da olması gerektiği gibi görürsün.
* Bizler dünyanın üzerinde, sürünen bencil ve basit hayvanlarız.
* İnsanlar, Tanrı'ya onları böcek gibi ezmemesi için dua ederler.
* Sen Tanrı'yla konuşursan dindarsındır, Tanrı seninle konuşursa delisindir...
* Eğer gerçek açıklandığında mucize ortadan kalkıyorsa mucize hiç olmamıştır.
* Mantıklı görüşler genelde dindar insanlar üzerinde işe yaramaz. Aksi halde hiç dindar insan olmazdı.
* İnsanlar aşk olmadan yaşayamayacaklarını söylerler, onlara oksijenin daha önemli olduğunu söyleyin.
*Herkes [[yalan]] söyler. (Meşhur sözü ''"Everybody lies."'')
*Gerçekler yalanlarla başlar.
*Gerçekler genellikle yanlıştır.
*En başarılı evlilikler yalanlar üzerine kurulu olanlardır.
*İnsanlık fazla abartılıyor.
*Çalışanların tuvaleti kullandıktan sonra ellerini yıkaması için tabelalar var ama sümüğünü koluna silen biri, tuvalet temizliğinde pek iyi bir yerde değildir.
*Beş değişik doktor, aynı delillere dayanarak beş değişik teşhis koyabilir.
*Vakaların onda dokuzunda hastayı muayene etmeye gerek yoktur.("Hastayı muayene edecek misin" diye soran doktora)
*Acı insana aptalca şeyler yaptırır.
*Foreman yanlış teşhislerin listesini yapacaksan alfabetik sırayla git. Mantar'a (Athlete's foot) ne dersin hiçbir belirtiye uymuyor.(Sürekli yanlış teşhiste bulunan Foreman'a)
*Hiçbir anlama gelmeyen altı belirti vardı, yedi oldular heyecanlandınız mı ?
*Neden bir ikiden basitmiş? Daha azdır, daha yalnızdır ama daha basit midir ?
*[[Ockham'ın Usturası]]: En basit açıklama her zaman birinin hata yapmasıdır.
*Duygular mantıklı kararlar almanızı sağlasaydı duygu olmazlardı.
*Ölürken elini tutan bir doktoru mu yoksa iyileştiren ama umursamayan bir doktoru mu tercih ederdin? Sanırım ölürken dahi seni umursamayan bir doktorun olması en kötüsü.
*Evet, salgınla rastlantı arasındaki fark ortak noktadır zaten. ("Hastalıklar arasında ortak nokta olmalı" diyen Cuddy'e)
*Tavsiyen, tıbbi kararları tıbbi gerçeklere dayanarak almaksa, bu o kadar kolay değil.
*"Hartig" Yahudi adı gibi "Aztreonam"da öyle. Biz de Hartig'ten "vankomisini keselim. ("Neden bu ilacı kesiyorsun?" diyen doktora)
*"Zarar vermeyin" diye başlayıp "kürtaj yapmayacağım, uzuv kesmeyeceğim ve maddi durumuna bakmaksızın herkese yardım edeceğim" diye devam eden yemini mi? Evet bir kez okudum ama fazla etkilenmedim. ("Hipokrat Yemini'ni okudun mu?" diye soran Foreman'a)
*Hepimiz hata yaparız bedelini de öderiz.
*Her zaman dediğim gibi takımda "ben" yoktur. Bu takım için "benim" vardır.
*Son zamanlarda bunu çok yapmaya başladım. Hatalarım yüzünden insanlar yaşıyor.("Yanıldığın için hasta hayatta" diyen Foreman'a)
*Alçak gönüllülük önemli bir meziyettir. Özellikle sıklıkla hata yapıyorsan. Ama haklıysan kendinden şüphe etmek faydadan çok zarar getirir.
*Tıp bu şekilde ilerlemiştir. Bazen hastalar iyileşir. Neden olduğu anlaşılmaz ama bir sebep göstermezseniz maaş alamazsınız.
*Çok çalıştığını düşünüyorsan, evreni yönetmeyi dene.
*Hastalar yalan söyler. Genellikle her seferde bir yalan söylerler.
*Sen de benim raporlarımı oku. Bir şeyler uydurmaya bayılırım. ("Raporumu oku" diyen polise)
*O kadar kötüye gitmez. Evlilik gibi. Öldürecek kadar acı vermez ama hayatınız kötüye gider.
*Ben risk alırım. Bazen hastalar ölür ama buna risk almak sebep olmaz.
*Araban bozulsaydı bir saat geç kalırdın, iki dakika değil. İki dakika arabanın bozulması gibi zekice bir bahaneyi kullanmak için yeterince geç değildir.(Geç kalmasının sebebi olarak arabasının bozulmasını bahane eden Foreman'a)
*Gizli kulüpmüş. Gizledikleri nedir? Ne kadar aptal oldukları mı? ("Hastanın gizli kulübü varmış" diyen Chase'e)
*Ama hükümet burayı işgal etmediği sürece buraya demokrasi gelmeyecek. (3 doktorun hastayı taburcu edelim önerisine cevabı)
*Sorun şu ki, sana güvenemeyeceksem, güvenebileceğim yönünde verdiğin ifadeye de güvenemem. ("Bana güvenebilirsin" diyen Chase'e)
*Güven bana. Sızmasa da başkan olamazsın zaten. Oraya "Beyaz Saray" demelerinin tek sebebi badanasının rengi değil.
*Hasta iyileşirse ben, ölürse sen haklısın demektir. ("Bu tedavi hastayı öldürebilir" diyen Cameron'a)
*Size öğretilenlerle çeliştiğinin farkındayım ama "doğru" ve "yanlış" gerçekten vardır. Doğru yanıtı bilmemeniz hatta, öğrenmenizin hiçbir yolu olmaması sizi haklı çıkarmaz. Gerçek bundan çok daha basittir: Verdiğiniz karar yanlıştır.
*İnsanlara öleceklerini söylemenin güzel yanı, önceliklerine odaklanmalarını sağlamasıdır.
*Hata yapıp bir insanın ölümüne sebep olmak tıbbın doğasında vardır. Bu gerçeği kaldıramıyorsanız başka bir meslek seçin. Ya da okulu bitirdikten sonra öğretmen olun.
*Yaşarsa haklıyızdır. Ölürse başka bir sebebi var demektir.
*Ebeveynlerinizin münakaşa etmeleri artık sizi sevmiyorlar anlamına gelmez.
*Bunu biliyorum. Çünkü insanlar ya iyi, saygılı ve yardımsever olduğu için ya da korkak oldukları için böyle davranır. Sana nasıl davranırsam sen de bana karşı öyle davranırsın. Karşılıklı yok ediş güvencesi. ("İnsanlar neden diğerlerine karşı nazik olurlar, biliyor musun?" diye soran Wilson'a.)
*Chase, anneyle ilgilen. Ona gidip TV seyredebileceğini ve ölebileceğini söyle. Fakat, hareketlerinle kızının hayatını kurtarmaya çalışıyorum izlenimi ver. Bu tipik bir doktor davranışıdır.
*Katolikler doğru söylüyor: Gurur, insanı öldürür.
*Haklı olduğumu söyledin, çok haklısın. (Kendisine "Haklsın" diyen Cuddy'ye)
*Teknik olarak açıklaması kendini beğenmişlik. Her şeyin üstesinden gelecek güce sahip olduğuna inanırken her şey benim yüzümden oldu, diyemezsin.
*Birçok şeyi düzeltebileceğime inanmıyorum. Bu sayede, geceleri acı çekerek uykusuzlukta çekmiyorum.
*Dünyayı ya olduğu gibi ya da olması gerektiği gibi görürsün. Herkesin görüp de senin farkına varamadığın şeyse, ikisi arasındaki devasa uçurum.
*İşler yolunda gitmediği sürece bir türlü mutlu olamıyorsun. Bunun iki manası olabilir; iyi bir patronsun ve asla mutlu olamayacaksın.
*Birbirimizi sevdiğimizi inkar ederek geçirdiğimiz her dakika başka bir köpek yavrusu gözyaşı döküyor.
*Akıllı ol, az çalış.
*Hiçbir şey, her şeyi açıklamaz.
*Emek olmadan, yemek olmaz.
*House: Son sözü her zaman kainat söyler. Cuddy: Öyle mi? House: Hayır. Fakat söylemeli.
*Foreman: Asilce... House: Aptalca... Eş anlamlısı.
*Herkesin yalan söylemesi, insanoğlunun temel gerçeğidir. Tek değişken hangi konu hakkında olduğudur.
*İnsanlar hak ettiklerini alamazlar, ellerine geleni alırlar.
*Hastalara neden yalan söylediklerini sormam, hepsinin yalancı olduğuna inanırım.
*Öldürmek, yanlış teşhis koymaktan iyidir.
*Eğer gerçek açıklandığında mucize ortadan kalkıyorsa mucize hiç olmamıştır.
*Ağrı; yanlış kararlar vermemize yol açar. Ama ağrı korkusu; büyük bir motivasyon kaynağıdır.
*Sen Tanrı'yla konuşursan dindarsındır, Tanrı seninle konuşursa delisindir.
*Bu tedaviyi uygularsak tekrar yürümeye başlayacak, ama kendi cenazesine.
*Eğer beni öldürmeyi ve tecavüz etmeyi düşünüyorsan, lütfen bu sırayla yap.
*Taub: Virüs 200 yıldan fazla yaşayamaz. House: Sen yaşıyorsun ama.
*
*Vuruldum, teşhis etmesi çok sıkıcı.
*Ya insanlardan özür beklersin ya da onları vurursun; ikisini birden değil. (kendisini vuran kişiye).
*Tanımadığın birinden nefret edemezsin.
*Şu anda sadece elimden hiçbir şey gelmeyen konular için endişeleniyorum.
*Samimi taklidi yapabiliyorsan diğer her şeyin taklidini yapabilirsin.
*Mutsuz insanlar daha fazla hayat kurtarır.
*İnsanların daha güvenli araba kullanmasını istiyorsan, hava yastıklarını çıkartıp, boyunlarını hedef alan bir maket bıçağı yerleştir. Kimse saatte 5 kilometreden fazla hız yapamaz.
*Eğer yalan söylemeyi bilmiyorsan, sana yalan söylendiğini de bilemezsin.
*Hepimiz ölüyoruz. Hangi hızda ölüyor? ("Hasta ölüyor" diyen doktora).
*İnsanlar, insanlar hakkında teorileri olan insanlardan nefret eder.
*Biri hakkında gerçeği öğrenmek istiyorsanız en son kendisine sormalısınız.
*İnsanı hayvandan ayıran şey, yalandır.
*Bu yaptığın çok soylu bir hareket, en sevdiğim türden; dramatik ama tamamen boşuna.
*Sevenlerin tarafından öldürülme ihtimalin yabancı tarafından öldürülme ihtimalinden iki kat yüksek.
*Bindiğin gemi batıyor bile olsa suda ne olduğunu bilmeden atlamazsın.
*Hepimiz soruları duymak istediğimiz cevaplara göre değiştiririz.
*Değiştirebilecek şansım olsaydı, yine aynı şeyi yapardım.
*Birden fazla neden söylemenin nedeni karşı tarafın duymak istediğini aramaktır.
*Eminim nefret etmiştir. Hediyeler; bize bir insan hakkında ne kadar az fikir sahibi olduğumuzu gösterirler. Ve hiçbir şey bir insanı yanlış bir değerlendirmeye itilmekten daha fazla sinirlendiremez. (Doğum gününde eşine kazak aldığını söyleyen Doktor Wilson'a.)
*Dünya dün olduğundan daha kötü bir yer değil.
*İnsanların kendilerini öldürmelerine karşı değilim, ama bu onları kahraman yapmaz.
*Üzerine düşünülmemiş yalanlar, hayra alamet değillerdir. Ya vicdan azabından ya da kişisel sebeplerden söylenirler.
*Hep bana güvenirsin. Büyük hata.
*İşi bilin, işe gelmeyin.
*Zaman,her şeyi değiştirir. İnsanlar böyle söylerler. Ama doğru değildir. Bir şeyler yapmak bir şeyleri değiştirir.Bir şey yapmamak her şeyi oldukları gibi bırakır.
*Gerçek diye bir şey yok.
*Mutluysan bir şey aramazsın.
*Hayatın yolunda gidiyorsa işinin yolunda gitmesi gerekmez.
*Daha az düşün, daha çok eğlen.
*Eğer gezegendeki acı çeken her insanı düşünseydik,hayat çekilmez olurdu.
*İnsanlar iyi şeyler yapabilirler.Ama içgüdüleri iyi değilse, ya Tanrı gerçekten yok ya da hayal bile edemeyeceğin kadar zalim.
*Onun kalbi de motosikletim gibi. Tek başımayken berbat ama tamirciye götürdüğümde harika çalışıyor.
*İnanç, mantık ve tecrübeyle açıklanmaz
*Herkesin yalan olduğunu bildiği bir yalan hala yalan mıdır?
*Sabah uyandığında boyaların dökülmüş, perdelerin gitmiş ve su kaynıyor. Önce hangisiyle ilgilenirsin? Hiçbiriyle çünkü ev yanıyor. (Kendisiyle tartışan doktora.)
*Birileri bazen mutsuz olacak, bunu kabullen. Ben bu sayede mutlu kalabiliyorum.
*Uçakta mutlu değilsen, aşağıya atla.
*Normalde komik bir şapka takıp Dünya'nın Güneş etrafında bir tur daha atmasını kutlardım. Bu sene turu tamamlayamayacağını düşünmüştüm ama küçük mavi gezegenimizin sağı solu pek belli olmuyor. (doğum gününü kutlayan Cameron'a )
*Size iki artı iki kaç eder diyorum, bana yirmi beş değil diyorsunuz. (Tüm gece çalıştıktan sonra "en azından hangi hastalığı olmadığını bulduk" diyen doktora)"
*Ölen insanlar da yalan söyler. Daha az çalışıp, daha nazik olmayı, küçük kediler için yetimhaneler açmayı dilerler. Eğer bir şeyi gerçekten yapmak istersen yaparsın. Bunu kısa bir söze saklamazsın.
*Hastalar her zaman kanıt ister; biz burada araba üretmiyoruz, bir garanti vermiyoruz.
*Kendini beğenmişlik hakedilmelidir.
*Bir pislik bana pislik olduğumu söyledi.
*Hiçbir zaman matematikte iyi olmadım, ama neredeyse hiç, hiçten fazladır; değil mi?
*Hatalar sebep oldukları sonuçlar kadar mühimdir.
*Sevgiyle nefret arasında ince bir çizgi yoktur.Sevgiyle nefret arasında 5 metre arayla gözcüler yerleştirilmiş Çin Seddi vardır.
*Burayı terk etmen için seni yıpratıyorum, bunun seni yıprattığını inkâr ediyorsun, Seni yıpratmayı bırakmam için,sen beni yıpratmayı deniyorsun,eninde sonunda burayı terk edeceksin ve sebep olarak da yıpranmanla âlâkasız bahaneler göstereceksin. (Ofisine yerleşen Cuddy'ye)
*House:Kafasının içinde bir mermi var. Cameron: Vurulmuş mu? House: Hayır, birisi kafasına mermi fırlatmış.
*
*Korkma tedavi edilebilir; ama kaltak olman konusunda elimde bir şey gelmez. ("Bende veba mı var?" diyen hastaya)
*Başımız dik yaşayabiliriz ama ölemeyiz.
*Birbirimizi sevdiğimizi inkar ederek geçirdiğimiz her dakika başka bir yavru köpek gözyaşı döküyor.
*Hitler de dünyaya iyilik yaptığını sanıyordu.
*Evrimsel bir zorunluluk olarak ailelerimizi ve arkadaşlarımızı önemsemeliyiz. Geri kalanlara ne olduğunu önemsememek evrimsel bir zorunluluktur. Eğer ayırt etmeden tüm insanları seversek, işlevimizi yerine getiremeyiz. Yani, büyük iyilikseverlerin hepsi en az bizim kadar bencil.
*Tuhaf güzeldir! Sıradan şeylerin yüzlerce açıklaması olabilir. Tuhafınsa çok zorlasan bir tane.
*Mesele kasların boyutu değil, kası nereye yerleştirdiğindir.
*Hayat, bitiş çizgisini ilk kim geçti sorusundan çok daha karmaşıktır.
*Nelerle yaşayabileceğini bir bilseydin şaşırır kalırdın.
*Sana biraz antibiyotik vereceğim ve muhtemelen bir süre seks yapmamalısın. Evrimsel temelde düşünürsek, sonsuza dek yapmamanı öneririm.
*Oğlunun topal olduğunu görmek mutsuz olduğunu görmekten iyidir.
*İnsanlar aşk olmadan yaşayamayacaklarını söylerler, onlara oksijenin daha önemli olduğunu söyleyin.
*Ölüm bir neticedir, netice değilse semptom değildir.
*Kurallar kendi kararlarını veremeyen aptallar için bir kılavuz gibidir
*House: Babanın bir böbreğe ihtiyacı var.Kız:babamın böbrekleri iflas mı etmiş? House: Hayır 3 böbrekle havasından geçilmez diye düşünüyoruz
*Wilson: hani herkes yalan söylerdi? House: yalan söylüyordum.
*Aptal olmamaya çalış. Ben deniyorum. Ama başarısızım.
*Nedenler uyduruyorsan ortada bir neden yok demektir.
*Protokol, yapmaya çalıştığın ve her seferinde başarısız olduğun şeydir.
*Eğer egolarımızı dizginlemek adına hastaları tedavi etmeyi reddedersek o zaman tedavi edecek hasta bulmakta zorlanabiliriz.
*İnsanlar hakkında olumlu düşünmek onları iyi yapmaz.
*Bu hayatın en büyük trajedilerinden biri; bir şeyler hep değişir."
*Hayat acıtır. Her sabah uyandığım da acı çekiyorum. İşe acı içinde gidiyorum. Kaç defa vazgeçmek istediğimi biliyor musun?
*''Life is pain.'' (Hayat acıtır.)
*''Everybody dies.'' (Herkes ölür.)
*Teselli olacaksa söyleyeyim zaten herkes yalnız ölür.
*Bizler dünyanın üzerinde, sürünen bencil ve basit hayvanlarız. Fakat beynimiz var, ve yeterince çalışırsak, bazen saf kötülükten daha az bir şeyi isteyebiliriz.
*Dostlar fahişelerden önce gelir dostum.
*Tebrik ederim, din bir kişiyi daha öldürdü.(Kardeşini kaybetmiş bir kadının eğer organları hastaya verirse kardeşinin ruhi düzeninin bozulacağını söyleyen kadına)
*Her küçük kız tayı olsun ister. Ta ki arkalarını temizlemek zorunda kalasıya kadar.
*İki insan seks yaptıktan sonra, eğer berbat olmadıysa ve tekrar yapabiliyorlarsa, yine yapacaklardır. İşte olaylar tam da bu noktada karmaşıklaşır.
*Yaptığımız her şey bizlere dikte edilmiş hareketlerdir.
*İyi bir insan öldüğünde dünya üzerinde bir etki yaratmalı. Birileri bunun farkın varmalı ve bunun için üzülmeli.
*İnsanlar doktorlarının cinsiyetini seçebilselerdi kadın doktorlar işsiz kalırdı.
*Dünyayı olduğu gibi ya da olması gerektiği gibi görürsün. Herkesin görüp de senin farkına varmadığın şeyse ikisi arasındaki devasa uçurum.
*Güzellik bizi gerçeğe giden yoldan çıkarır. Bildiklerimiz de hayalarımıza geçirir bir tane.
*Memnuniyet sosyal bir kabul ediştir.
*Hatalar, neden oldukları sonuçlar kadar önemlidir.
*Bu sabah sade kahve sipariş etmeme rağmen sütlü getirdiler. Herkes bir şeyleri berbat eder.
*İlaç bağımlılığı, içki, kumar, hepsi aynı kapıya çıkar. Hepsi beynin haz merkezinden kaynaklanır. Bağımlılık bağımlılıktır.
*Kötü kuralı yıkma cesareti olan insanlar, asıl kahramanlar onlardır.
*İnsanlar kendilerini küçük şeylerle ele verir.
*Ne kadar sadıksan, yalan söylemek için de o kadar sebebin olur.
*Korku, kıçını her zaman gölgede bırakır.
*Adalet Bakanlığı verilerine bakılacak olursa idamın ırksal bir cezalandırma biçimi olduğu görülüyor. Siyahi sanıklar aynı cezaya çarptırılan beyazlardan 10 kat daha fazla.
*Birine zarar vereceğini düşünmezsen, her şey çok daha kolay oluyor.
*İnsanlar aşkları için çılgınca şeyler yapar.
*Bilmek her zaman bilmemekten daha iyidir.
*
*16 yaşındaki herkes birilerine bir şey söyler. Aileleri hariç.
*
*İnsan doğasının en temel gerçeği, herkesin yalan söylemesidir. Tek değişken, yalanın konusudur.
*Cerrahın birine bacağınızı kesmenin mahzuru olmadığını söylerseniz, bütün geceyi testeresini bilemekle geçirir.
*İnsanlar dedikoduya bayılır. Kendilerini üstün görürler. Daha güçlü hissederler.
*Bazen, bazı insanlar gerçekleri öğrendikten sonra umursamaya başlarlar.
*Umursamamanın daha az acı verdiğini keşfedene kadar acı çektim. Oynadığın maça gelmeyeceğini düşünürsen hayal kırıklığına uğramazsın. Doğum gününde aramasını beklemezsen, haftalarca görüşmeyeceğinizi düşünürsen hayal kırıklığına uğramazsın.
*Bu konuda yapabileceğin bir şey yok. O senin baban. Ne yaparsa yapsın onu seveceksin.
*Sevdiğini korumak insanın doğasında var.
*Erkekler domuzdur. Şişman, zayıf, evli, bekar, yabancı, akraba demeden herkesle seks yaparlar.
*İnsanlar, Tanrı’ya onları böcek gibi ezmemesi için dua ederler.
*Sadece inanılmaz derecede sığ, kendine güvensiz bir kadın, yüksek topuklularla bütün gün acı çekmeyi, güzel görünen ve rahat bir ayakkabı giymeye tercih eder.
*Freud’a göre bir objeye duyulan sevgi, objeye sahip olma isteğinden gelirmiş. İnsanlar objeyi kontrol edemediklerini düşündüklerinde ya da obje onları huzursuz ettiğinde olumsuz davranışlar sergilerlermiş. 8. sınıf öğrencisinin kız arkadaşını yumruklaması gibi.
*Bir kadına ilgi duymayan erkekler genellikle bunu iyi davranarak örtbas etmeye çalışırlar.
*Mesele acı değil. Mesele bir başkasına karşı tamamen açık ve zayıf olmak. Birine tamamen güvenmek insanı değiştiriyor.
*Bağımlıların çoğu aptaldır.
*İnsanlara öleceklerini söylemenin güzel yanı, önceliklerine odaklanmalarını sağlamasıdır. Onlar için neyin önemli olduğunu, neyin uğruna canlarını bile vereceklerini öğrenirsiniz. Ne uğruna yalan söylediklerini öğrenirsiniz.
*
*İnsanlar ameliyathaneye ne kadar yakın otururlarsa hastalarına o kadar iyi baktıklarını zannederler.
*Peşinde biri varsa paranoyak değilsindir.
*Yalan söylemek, yaratıcı bir süreç gerektirir. Gerçeği söylemek çok daha basit bir işlemdir.
*Normal insanların evlenip çoluk çocuğa karışmalarının nedeni, onları canevinden vuran bir tutkuları olmamasıdır.
*En başarılı evlilikler yalanlar üzerine kurulu olanlardır.
*Önemli olan insanların söyledikleri değil, yaptıklarıdır.
*İnsanlar, en az çabayla en yüksek kazancı sağlayacakları yolları seçerler.
*Dışarı çıkarsam, bana burnu akan bir çocuk gönderecekler. Burunla 30 saniye, endişeli annesiyle 25 dakika uğraşacağım ve çocuğunda menenjit veya tümör olmadığına ikna olana kadar da gitmeyecek.
*Vakaların onda dokuzunda hastayı muayene etmeye gerek yoktur. Ama 16 yaşında bir çocuk karabasanlar görüyorsa ailesiyle konuşmak gerekir. Gençlerde karabasanın iki sebebi vardır. Biri travma sonrası stres, diğeri cinsel istismar olabilir.
*Babaların %30’u başkasının çocuğunu büyüttüklerinin farkına varmazlar.
*Hastalarla görüşmemenin bir başka iyi yanı: Neye benzediğini bilmezlerse sana bağıramazlar.
*Seks esnasında vücutta neler olduğunu biliyor musun? Gözbebekleri açılır. Atardamarlar büzülür. Vücut ısısı artar. Nabız ve tansiyon yükselir. Solunum hızlanır ama içeri çekilen hava azalır. Beyin her yere elektrik sinyalleri gönderir, her bezden salgılar fışkırır. Kaslar, vücut ağırlığının 3 katını kaldırıyormuşçasına gerilir ve spazm geçirir. Vahşidir, çirkindir ve pistir. Tanrı inanılmaz zevkli yapmasaydı insanlığın soyu bin yıllar önce tükenirdi. Erkekler sadece bir kez orgazm olabildikleri için çok şanslı. Kadınlarda orgazmın bir saatten fazla sürebileceğini biliyor muydun?
*Sizde parazit var. Paraziti sevmeyi öğrenir, ona isim verir, küçük kıyafetler giydirir, parazitlerine oyun arkadaşları bulursun.
*Koku ve dini simgeler görmek temporal lobda şişme olduğunun belirtisidir.
*"Artık uzun savaşın kitaplarından bahsetmeyeceğim. Rüzgârdan korunmaya çalışan bir dilenci görene kadar dikenli yollarda yürüyeceğim. Sonra adını öğrenene kadar onunla konuşacağım. Kıyafetim kafiyse adını hatırlayacaktır. Bu, onu mutlu kılacaktır. Çünkü geçmişte gençlerin övgülerini ve ihtiyarların ithamlarını çekse de hem ihtiyarlar hem de gençler arasında takdir görmüştür."
*"Bizi öldürmeyen bizi güçlü kılar" değil mi? Nietzsche de melarsoprol alsaydı, öyle ukalalıklar yapmazdı.
*Hem iyi, hem de dengeli bir insan olmak imkansız.
*Analık içgüdüsü her zaman mantıksızdır. Bu yanlış olduğu anlamına gelmez. İçgüdünün tanımı bu.
*Bu yüzden büyük insanlarız. En iyileriyiz. Hayatta başka her şeyden geri kalıyoruz. Evde bir bardak içki ve bir öpücükle bizi bekleyen bir kadın yok. Bu bize ters. Bu yüzden Tanrı mikrodalgaları yarattı. Ama bittiyse, bitmiştir.
*Evsiz, genellikle deli ve fakir sözcüklerinin kibarca söylenişidir.
*Mantıklı görüşler genelde dindar insanlar üzerinde işe yaramaz. Aksi halde hiç dindar insan olmazdı.
*Bir maymun ne zaman kırmızı bir meyve görse diğerleri yemeden yemez. Maymun gördüğü şeyi yapar. Hepsi bundan ibaret.
*Kalbin bilmesi gerektiğini söyledi, beynin ise bilmemesinin onun için daha iyi olacağını. Kalbini dinlemek kolaydır, zor olan beynini dinlemektir. Özellikle de yıllar boyunca her ikisinden daha küçük olan üçüncü organının peşinden koştuğun zaman. Bu yüzden tüm ebeveynler çocuklarının hayatını mahveder.
*Başarılar biri batırdığında sona erer. Başarısızlıklarsa sonsuza kadar peşini bırakmaz.
*Mutlu olmak ve sana aşık olmak beni boktan bir doktor yapıyor. Beni kötü bir doktora dönüştürdün. Bu yüzden insanlar ölecek. Ayrıca sen, buna kesinlikle değersin. Eğer insanları kurtarmakla, sana aşık olup mutlu olmak arasında bir seçim yapmam gerekiyorsa seni seçiyorum. Her zaman seni seçeceğim.
*Aşk ve mutluluk dikkat dağıtan şeylerden başka bir şey değildir.
[[Kategori:Kurgusal karakterler]]
lb59eci1k8s39y68qf2i4dew3kfd4te
Kürt atasözleri
0
8958
232742
229335
2025-06-10T19:10:35Z
Brightt11
34669
rüzgar > rüzgâr, değiştirildi: rüzgar → rüzgâr (4) [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232742
wikitext
text/x-wiki
{{kaynak geliştir}}
==A==
Agir berda kayê xwe da ber bayê. - Samanı ateşe verdi, kendini rüzgâra verdi.
Agir xweşe lê xweli jê çêdibe. - Ateş iyi de külü olmasa.
Aqlê sivik barê girane. - Hafif akıl ağır yüktür.
Aşê dîna bi xwe digere. - Delinin değirmeni kendi kendine çalışır.
Av bi bêjingê nayê civandin. - Elekle su toplanmaz.
Gava mirov da avê, çi li çokê çi li qirikê. - Suya girdiğin zaman, ha diz boyu ha boğaz boyu.
==B==
*Ba ji tehtê çi dibe? - Yel kayadan ne götürür?
*Ban qul be, binban şil e. - Dam delikse damdibi ıslaktır.
*Bar neyê ber kerê, wê ker were ber bar. - Yük eşeğe gelmiyorsa eşek yüke gider.
*Baran ser bahrê dibare. - Yağmur denizin üzerine yağar.
*Barek gû di nava wîde disekinê, lê gotinek nasekine. - İçinde bir eşek yükü (barek=bir at, eşek yükü) bok duruyor ama bir laf durmuyor.
*Bav pişt e, lê dayik her tişt e. - Baba sırttır ama anne her şeydir.
*Bedewê çav kil kir, dilê xortan tev kul kir. - Güzel gözlerine sürme çekti, gençlerin gönlünü yakıp geçti.
*Behr bi devê kûçika heram nabe. - Deniz itin ağzıyla haram olmaz.
*Bela tên serê mêra. - Belâ yiğidin başına gelir.
*Berxê xelkê ji meriv re nabin beran. - Başkasının kuzusu bize koç olmaz.
*Bext nadim bi text. - Bahtı tahta değişmem.
*Bexte romê nine.Bexte romê tinne
*Bê derpê bigere, stûyê xwe li ber zalim xwar neke. - Donsuz dolaş fakat boynunu zalimlerin önünde eğme.
*Bi gur re dikujin, bi şivan re dixwin, bi xwedî re digirîn. - Kurtla beraber öldürüyorlar, çobanla beraber yiyorlar, sahibiyle beraber ağlıyorlar.
*Bi desta berda bi linga bidû gerya. - Elleriyle bırakıp, ayağı ile ardına düştü.
*Bi dinyê bişêwire, bi aqlê xwe bike. - Dünyaya danış, aklına göre yap.
*Bi pirsê mirov diçe mala xwedê. - Sorma ile insan Tanrı'nın evine kadar gider.
*Bi xweziya dest nagije baqê keziya. - Keşke ile eller saç örgüsü demetine yetişmez.
*Bi dinyê bişêwir bi aqlê xwe bik. - Dünyaya danış, aklına göre yap.
*Bira avis be kengi dizê bila bizê. - Gebe olsun da ne zaman doğurursa doğursun.
*Bila ciwangê rokê bim, ne çêleka sed rojê bim. - Bir günün boğası olayım, yüz günün ineği olmayayım.
*Bila dilê min bi dil be, bila tûrê kirasê mû li min be. - Gönlüm hoş olsun da varsın giysim kıldan olsun.
*Bila hespê çê be bila bê nal be. - İyi at olsun da varsın nalı olmasın.
*Bila miradê me hebe bila ji kevir be.. - Muradımız olsun da, ister taştan olsun.
*Bila rû bêşe zik neêşe. - Yüz acısın, karın ağrımasın.
*Bila şêrê rokê be, ne roviyê salekê be. - Bir günlük aslan ol, bir yıllık tilki olma.
*Birîna li hewalen,qaliştekê zinaran. - Arkadaşın yarası, kaya yarığı gibidir.
*Birindar bi birina xwe zane. - Yaralı yarasını bilir.
*Bişuxle weke mêra, bûxe weke şêra. - Adam gibi çalış, aslan gibi ye.
*Bizin çi qas jî dizîka were tekê ew ê roje
*Bîst û yekê Adarê, berfê avêt gulîyê darê, nema danê êvarê. - Martın yirmibiri, ağacın tomurcuğu kar tuttu, gece vakti kalmadı.
*Bûk li ser hespê ye, kes nizane nasîbê kê ye. - Gelin atın üzeride gelir. Ancak kime kısmet olacağını kimse bilmez.
==C==
*Carna mirov ji yarê diya xwere dibê bavo. - Bazen insan annesinin sevgilisine baba der
==Ç==
*Çavê derîgirtîya, li yê derivekirya ye. - Kapısı kapalı olanın gözü kapısı açık olandadır.
*Çela ku morev ji hewalê xwe re bi kohle rojekî bi xwe dikevê. - Arkadaşına kazdığın kuyuya bir gün kendin düşersin.
*Çêlîkê mara, bê jahr nabin. - Yılanın yavrusu zehirsiz olmaz.
*Çêleka me bi gaye,ne bela geda ye
*Çavê li derîya, xwelî li seriya. - Dıșarıdan yardım umanın vay haline.
*Çira ji koran re, def ji keran re bêfêde ye. - Çıranın köre, davulun sağıra yararı yoktur.
*Çû dermanê mîzê, gû lê esirî. - Sidik ilacına gitti kabız oldu.
==D==
*Digo mirî miriyê min e ez zanim çi gorî gore. - Ölü benim ölüm. Ne olduğunu ben bilirim.
*Dara xweziya şin nabe. - Keşkenin ağacı yeşermez.
*Darê ji binî nebır. - Ağacı kökünden kesme.
*Dema mirov got "heq" çem disekine, av diçike. - İnsan "hak" dediği zaman; ırmak durur, su kesilir.
*Derew dijminê Xwedê ye - Yalan Allah'ın düşmanıdır.
*Derdê dilekî, jî barê deh mîlan girantir e. - Gönüldeki bir dert sırtladığın on yükten ağırdır.
*Derdê feqîran nan e, derdê axa, kêf û dîlan e. - Fakirler ekmek derdindeler, Ağa ise; keyif ve şenlik derdindedir.
*Deriyê xerata bi benda girêdayî ye. - Marangozun kapısı bağlanmış ipten olur.
*Deriyê xwe bigir(e) ciranê xwe diz dernex(e). - Kapını kapa, komşunu hırsız çıkarma.
*Destê dî qilêr li ser zik ê têr. - Kir gören el tok karnın üstündedir.
*Deste xwarinê dirêje. - Yemeğe uzanan el uzundur.
*Destikê bivir ne ji darê be dar nakeve. - Baltanın sapı ağaçtan olmazsa ağaç devrilmez.
*Dev dixwe rû fedî dike. - Ağız yer, yüz utanır.
*Devê rovî ne geha hersim go çi tirş e. - Tilki, yiyemediği üzüm için 'zaten ekşiymiş' der.
*Devsa şêra roviya, kirine gera meran. - Tilki aslanın makamına geçti her tarafı darmadağan etti.
*Dêhn ne dêhnın; ê jı wan bawer dıkın dêhnın. - Deliler deli değil, onlara inananlar delidir.
*Dê û dotê şerkırın, bêaqıla bawer kırın. - Ana kız kavga ettiler, akılsızlar inandı.
*Dê u bavê xweziya tûneye - Keşkelerin annesi babası (ailesi) yoktur.
*Dıbêjın tu lı rê qede û bele lı rê. - Derler ki sen yola çıkınca kaza bela birlikte yola çıkar.
*Dıkana Bekıro; du qalıb sabûn û çar torbe xwê. - Bekir'in dükkanı; iki kalıp sabun, dört torba tuz.
*Dıl, ne sifre ye ku mirov ber hemuyan veke. - Yürek sofra mı ki insan herkesin önünde açsın.
*Dılê şıwan bıxwaze kare, jı nêri şir derxe. - Çobanın gönlü isterse tekeden süt çıkarır.
*Dılê tırsonek sênga gewr nabine. - Korkak yürekli ak göğsü göremez.
*Dilê tırsonek timî dikute. - Korkak birinin kalbi hep çarpar.
*Dılé yekê ket kevireki´ heft salan bi xwe re gerand. - Bir kadinin gönlü bir tasa düstü, yedi yil birlikte dolastirdi.
*Dınya guleke, bêhn bıke û bıde hevalê xwe. - Dünya bir güldür, kokla ve arkadaşına ver.
*Dınya lı dınyê; çavê gur lı mihê. - Dünya dünya oldukça, kurdun gözü koyundadır.
*Dıza jı dıza dızi, ardu asiman lerızi. - Hırsız hırsızdan çaldı, yer gök titredi.
*Di nava her gunehekî de, rêyek ku diçe kufrê heye. - Her bir günah içinde küfre gidecek bir yol var.
*Dit ezım nedit dızım. veya Di sa ezım nedisa dızım. - Gördüyse benim, görmediyse hırsızım. (Kürtçe deyim)
*Dûjmınê te gêrıkek be ji disa hesabê xwe bıke. - Düşmanın bir karınca bile olsa hasabını yap ((önlemini al)).
*Dûr bi nure. - Uzak nurludur (ışıklıdır).
==E==
*Eger xêr bê welatekiwê bıgıhije hemı cihê welât.
*Em dibejin bavê me ji birçiyan di mire, ew dîbe hûn çîma birinç ki wi çenakin. - Biz diyoruz babamız açlıktan ölüyor, o diyor niye ona bir pilav yapmadınız.
*Eqlé sıvık, baré gıran e - Aklı hafif olanın yükü ağır olur
*Erd bırınc be, av rûn be. - Yer pirinç olsun,su yağ olsun
*Eyarê bênamûsa fırehe. - Namussuzun postu geniş olur.
*Ez çı dıbêjım bılûra mı çı dıbêje. - Benim dediğim ne kavalımın dediği ne.
*Ez hêdi dımeşım bela dıghê mı, ez zû dımeşımez Bela Dıgheme. - Yavaş gittiğimde bela beni bulur. Hızlı gittiğimde ise ben belayı bulurum.
*Eger nedê mabud wê çi bike sultan mahmut. - Vermeyince mabud neylesin sultan mahmut.
==Ê==
*Ê dızya hıngıv bıke wê mêş pêvedın. - Bal çalanı arı sokar.
*Ê jınê berde lı paniyê nanêre. - Kariyi bosayan ardindan bakmaz.
*Ê ku bi ya mezinan neke, jovan dibe. - Büyüklerin dediğini yapmayan pişman olur
*Ê ne dı şerde be şêre. - Kavgada olmayan aslan kesilir.
*Ê rabe cihê wi, ê bımre jina wi dımine. - Kalkarsa yatağı kalır, ölürse karısı kalır.
*Êl hebe, êlbeg jî heye
*Êş hat Şam'ê, ecelhati mırın. - Bulasici hastalik Sam'dan geldi, eceli gelenler öldü.
Êş ji dil nayê berdan
Jiyan li min bûyî zindan
We êze jî nikarim binim ziman
Ew êş jibo min bûyî derdê giran
==F==
*Fala qereçiya lıhev derdıkeve. - Çingenenin falı birdir, atar tutturur.
*Feqir çûn xwe dalıqinın ditın ku dewlemend lı ba dıbın. - Fakir kendini asmaya gitti, zenginlerin ipte sallandıklarını gördü.
==G==
*Galgala ket nav dev û dırana, wê bıgere lı bajar û şarıstana. - Ağız ve dişerin arasına düşen söz, kentleri memleketleri dolaşır.
Gişt, taşın altında kalmaz.
*Gihayê hewşé tehl e. - Evin avlusunun otu acıdır.
*Go keç birin ha deşta mûşe ha pişta dergûşe. - Kız yuvadan uçtuktan sonra; ha beşiğimin yanında, ha muş'ta ne fark eder ki.
*Golıkék, navé naxireke pîs dike. - Bir buzağı bir inek sürüsünün adını kirletir
*Gotın zirar e, kirin kar e. - Söylemek zarardır, yapmak kâr.
*Gotın: Bavê te sıwara wi kuşt an peyan?”, “Goti: Pışti kü kuştin, çi siyar û çi peya". - Dedi: Babanı süvariler mi yoksa yayalar mı öldürdü?”, “Dedi: Öldürüldükten sonra ha süvari, ha yaya, ne fark eder"
*Gotina rast bi mirov ne xweş tê. - Doğru söz insana hoş gelmez.
*Gotınên pêşya, wek neqşê keviran e. - Atasözleri taşlardaki nakışlar gibidir
*Gotna rast bı mırov ne xweş tê. - Doğru söz insana hoş gelmez.
*Gul ew gul bû baran ji lê hat şıl bû. - Gül o güldü, yağmur yağdı ıslandı.
*Gûndek e kûlindik e...
*Gur dikujin qijak dıxun. - Kurt öldürür, karga yer.
*Gurê, ku dıjminî min nîn e, bila hezar salî bijî. - Bana düşman olmayan kurt bin yıl yaşasın.
*Guro bila tû ew gur bûyayî, tû heft semer pezê min bixwara. - Kurt sen gerçekten kurt olsaydın da yedi tane keçimi yeseydin.
*Gül bé sıtiri nabe. - Gül dikensiz olmaz.
==H==
*Ha cigara ber bayé ha gana nav kayé. - Ha rüzgâra karşı içilen sigara,ha samanlıkta yapılan sevişme
*Ha kevir li cer ket ha cer li kevir ket. - Ha taş testiye değmiş ha testi taşa.
*Hêsp tine afir çêdike - At yok yemlik Yapiyor
*Hechecîkê silava li hecêk. - Ey kırlangıç hacca selam söyle.
*Heta heft cara li mala xwe ne gerî, gunehên xelkê hilnede. - Evini yedi kere aramadıkça, birilerinin günahını alma.
*Heft sala çû sêferê dîsa hat kêrê berê.-Yedi sene sefere gitti geldi gene eski eşek.
*Hînbûnan hîn neke,gava te hîn kir jî, têr neke.- Alışmışları(yüzsüzleri) alıştırma,alıştırdığını tok etme.
*Hemî çêlek tên dotin, hemî gotin nayên gotin. - Her inek sağılır, her söz söylenmez.
*Hem ji dêrê bû hem jî ji mizgeftê. - Hem kiliseden oldu hem de camiden.
*Hem serê xwe dişkîne hem jî xercê xwe dide. - Hem başını kırdırıyor, hem de vergisini ödüyor.
*Here miletan, bigre adetan. - Uluslara git, gelenekler öğren.
*Her dar siyê ji koka xwe re nake. - Her ağaç kendi köküne gölge yapmaz
*Her giha li ser koka xwe şîn dibe. - Her ot kendi kökü üzerinde yeşerir.
*Her kezîzerek simbêlsorek li himbere. - Her sarı örgülünün yanıbaşında bir kaytan bıyıklı vardır.
*Her tişt ji ziravi, mirov ji stûri diqete. - Her şey incelikten, insan kabalıktan kopar.
*Here ba wî însanî go te bi girîne, te ne kenînê - Sürekli seni güldürenlerle değil, bazen de ağlatanlarla arkadaş ol.
*Hetta mın xwe naskir, emrê xwe xelas kir. - Kendimi tanıyıncaya kadar ömrümü tükettim.
*Heta rasti digere,şaşî cihe xwe digre. - Gerçek ortaya çıkana kadar yalan toplumda yerleşir.
*Hevalê bêje "heval heval" mede dû. - "Arkadaş arkadaş" diyen arkadaşın ardından gitme.
*Heyfa ciwaniyê ku kal-pîrî li pêye. - Yazık gençliğe, yaşlılık ardından geliyor.
*Heywana tu bigerînî wê erzan bibe. - Gezdirdiğin hayvan ucuz olur.
*Heçî firîke dinya alem şirîke. - Sütlü olduğu sürece, dünya alem ortaktır.
*Hêdî dimeşim bela dighê min, zû dimeşim ez dighêm bela yê. - Yavaş yürüyorum, bela bana yetişiyor; hızlı yürüyorum, ben belaya yetişiyorum.
*Hin dikin hin dixwun. - Kimi yapar kimi yer.
*Hingivê palandiye, lê di eyarê küçikdaye. - Süzme baldır ama it postu içindedir.
*Hûrik hûrik, dagirt tûrik. - Ufak ufak doldur dağarcığını.
*Hînkiriyan hîn meki,te hînkir ji bîr meki- Alışmışları alıştırma,alıştırdınmı da ses etme.
*Karé xwe bike bi esas, bila dilé te neke waswas. - İşini sağlam yap, içine (kalbine) vesvese girmesin.
*Eyba reş, şerma (fedya) gran. - Hem kara ayıp, hem de ağır utanç.
==J==
*Jı be kesî gota nehrî,go keso. - Kimsesizlikten tekeyi bile adamdan saydı.
*Jı evindarekî pirs kırın; "Tu ji bo çi digirî?" Got; "Ji bo kenê dawiyê." - Aşık birine sormuşlar; "Neden ağlıyorsun? demiş ki; "Sonraki gülüşler için."
*Jı her hesinî şûr çênabin. - Her demirden kılıç yapılamaz(olmaz)
*Jı hırçkê du eyar dernayê. - Bir ayıdan iki post çıkmaz.
*Jı pıra pır dıçe jı hındıka hındık. - Çoktan çok gider, azdan az.
*Jı rovi fenektır tune jı eyarê wi pırtır tune. - Tilkiden kurnaz yoktur, derisinden de çok yoktur.
*Jı qantır re gotin 'bavête kîye?' got xalêmi hespe!. - Katıra 'baban kim?' demişler, dayım attır! demiş.
*Jı xelkêre masigıro jı xwere kwêsigıro. - Elaleme balıkçı kendine kaplumbağacı
*Jın kelehe mêr gırtiye. - Kadın kaledir erkek tutsaktır.
*Jına ne delal, çavê mirov dıêşine, jına delal dılê mirov dıêşine. -Çirkin kadın göz ağrıtır, güzel kadın gönül ağrıtır.
*Jıné rınd u meré bihiş belayé seré gunde. - Güzel kadın ile akıllı erkek köyün başına beladır.
*Ji du berana gayek çênabe - İki koçtan bir boğa olmaz.
*Jijo destê xwe, ser çelike xwere birîya û gotîya:çika şahîka. - kirpi yavrusunu, "ne güzel yumuşacık" diye okşarmış.
*Jiyana rojekîye bi rûmet, ji jiyana salaye bi koletî çêtire. - Bir günlük onurlu yaşam, yıllarca boyun eğip kölece yaşamaktan iyidir*
==K==
*Kanya ku tu avê jê vexwi kevra navêjyê. - Su içtiğin kaynaga taş atma.
*Karê ne ji mire bayê wê di ser mire. - Benim olmayan isin yeli üzerimden geçsin.
*Keça gan nîsandayê didan. - Kızın gönlü varsa gülümser.
*Keçkê bêbav çiyayê bêav. - Babasız kız susuz dağ gibidir.
*Keda helal dibe mû naqete, keda haram bibe weris ji diqete. - Helal ekmek kil olsa kopmaz, haram ekmek halat da olsa kopar.
*Ker ji kera çedibin. - Eşekten, eşek doğar.
*Kerê me çû seferê, hat ji seferê, dîsa kerê berê. - Eşeğimiz sefere gitti, gittiği seferden geldi ama hala aynı eşekti.
*Kerêmın çu seferê , hat seferê, dîsa kerê berêye.- Eşegim gitti sefere geri geldiğinde hala aynı eşekti.
*Kerê mıri ji gur natırse. - Ölmüş eşek kurttan korkmaz.
*Kero nemre bihar hat. - Eşek ölme bahar geliyor.
*Kere reş xwe spi dıbine.- Kara eşek kendini ak görür
*Kes nakeve gora kesi. - Kimse kimsenin mezarına girmez.
*Kesê jinek bîne, divê an tûrek perê wî an jî barek derewê wî hebe.
*Kevir çiqasî jî di avê de bimîne, dîsa nerm nabe. - Taş ne kadar suda kalsa da, yine de yumuşamaz.
*Kıhêl dı bin mêrxasan de dıbezın. - Küheylan at, yiğidin haslarının altında koşar.
*Kırinek ji hezar gotinan çêtir e. - Bir eylem, binlerce söyleyişten iyidir.
*Ki tî be nan u av,Ki têrbe dîl'da yâr dîxwaze. - Aç olan aş, tok olan aşk ister.
*Ku agir bi çiyê ket ter û hişk tev dişewitin. - Bir dağa ateş düşerse, kuru ile taze beraber yanar.
*Ku deng bi tasê ket çî rast û çi derew wek heve. - Kaseden ses çıktı mı yalan da olsa doğru da olsa aynı şeydir.
*Ku kela şorbê çû, buhayê heskê pere nake. - Çorba taşarsa kepçenin degeri para etmez.
*Ku nanê mirov di turikê hevandebî mirov biminet dixwe. - İnsanın ekmeği bohçasında oldu mu minnetsiz yer.
*Ku te gırt bermede, ku te berda bı dû nekeve. - Tuttunsa birakma, bıraktınsa ardına düşme.
*Kûçık bi kurman namirin - Köpekler kurttan (böcek kurt) ölmez.
*Kûçık bi quşandiné nabe tajî. - Köpek tüy kırpma ile tazı olmaz.
*Kûçık ji kê bitirse bi wi ali direye. - Köpek korktuğu yana havlar.
*Kumê rasta tim qetyayiye. - Doğru kişinin külahı hep yırtıktır.
*Kurmê şiri, heta piri. - Ana sütündeki kurt ölüme kadar.
*Kurme dare ne ji dare be dar kurme nabe. - Ağacı kemiren kurt ağaçtan olmasa ağaç kurtlanmaz.
==L==
*Lê kaliyê lê koriyê; mirin çêtireji feqiriyê. - Ah yaşlılık, ah körlük; ölüm yoksulluktan iyidir.
*Li dînê netirse, li dîniké bitirsE. - Deliden değil, salaktan kork.
*Li bejnê neri bi zêra kirî, laçek rakir kertkê guri. - Boyuna posuna baktı altınla aldı, örtüsünü kaldırdı kel çıktı.
*Li kerê mirî digere ku nala jêke. - Ölmüş eşek arıyor ki nalını kopara.
==M==
*Mala me li çoyê meye; çoyê me li ser milê meye. - Evimiz sopamızda, sopamız omzumuzun üstündedir.
*Mala merya gora mêruya yê. - Ölü evi karınca mezarlığı gibi.
*Mala mêran kaniya zêran. - Yiğitlerin evi, altın çeşmesidir.
*Malê axê diçe canê xulêm dêse. - Ağanın malı gider, uşağın canı yanar.
*Malê çamêrki û xesiski wek hev dire. - Cömerdin malıyla cimrinin malı aynı oranda harcanır.
*Malkê ji gund bar kir, re ferah bû. - Köyden bir aile göçtü, köy rahatladı.
*Mal li ser malê nabe. - Ev üstünde ev olmaz.
*Mal mala teye lê bi alyê firaxa nere. - Ev evindir ancak mutfak tarafına gitme.
*Me bayê şand pey kayê ka hat ba ne hat. - rüzgârı samanın arkasından gönderdik. Saman geldi, rüzgâr gelmedi.
*Me go lexe te kuşt. - Vur dedik öldürdün.
*Meger li newala nebin xeyala. - Vadilerde dolaşma, kabus görme.
*Mêvan ji mêvan ne xweşe,xwediyê malê ji herdûya ne xweşe. - Misafir üzerine gelen ikinci bir misafiri sevmez, ev sahibi ise ikisini de sevmez.
*Mere xevza xe jı jıne purt mere be purt bıke.....
*Mer meran dıkujin,ew ura dışwe. - Yiğidi yiğide kırdırıyorlar, sen oturmuş işkembe yıkıyorsun.
*Mêr ketina quara, jin di çûna hawara. - Erkekler korkudan pustu, kadınlar yardıma koştu.
*Mêrê qels du cara şer dixwaze. - Güçsüz adam iki kez kavga ister.
*Mêrikî li hespé xelkê timî peya ye. - Başkasının atına binek adam her daim yayadır.
*Mı pis avet, rast ket. - Kötü attım, isabet etti.
*Mırî venagere bi girî. - Ölü, ağlamayla geri dönmez.
*Mırın mırıne xırexır çiye? - Ölüm ölümdür, hırıltı nedir?
*Mırişk çav batê kir qulê xwe katand. - Tavuk,kaza özenip suya girince boğuldu.
*Mırişka bıgere wê lingê wê bi zelq be. - Gezen tavuğun ayağında pislik olur.
*Miriya zède neşon ewèn tira bikın. - Ölüleri çok yıkamayın yoksa osururlar.
*Mirazê mın dıl be, ber seriyê mın kevır be. - Gönlümün muradı olsun, yastığım taştan olsun.
*Mirov deve xweyî bike gera ser deré mirov bilind be. - İnsan deve beslerse kapısındaki göl yükselir.
*Mirov dıl bıke diwara qul dıke, jin dıl bıke erdé qul dıke. - İnsan isterse duvarı deler, kadın isterse kuyu kazar.
*Mirov ji keré hevala zu peya dibe. - İnsan arkadaşının eşeginden çabuk iner.
*Mirov pîr dıbe, dıl pîr nabe. - İnsan yaşlanır, gönül yaşlanmaz.
*Mirov xwe bi destê xwe ne xurine xura mirov naskê. - İnsan kendini kendi eliyle kaşımazsa kaşıntısı geçmez.
*Mala pır jına xırabu jı bına- Evde çok kadın (hanım; Örnek: gelin, kayın valide vs.) varsa o evin düzeni kökten bozulur.
* Masalo qareş av hara êş (Değirmencinin sorunu suyun değirmene kavuşmasıdır, ya da değirmenin suyla çalışmasıdır.)
==N==
*Nabêjin kê kir; dibêjin kê got. - Kim yaptı demezler, kim söyledi derler.
*Nan û pivaz hebe nexwesi çavresiye. - Ekmek ve soğan olursa hastalık çekememezliktir.
*Nanê xwe bide nanpêja, bila nanekî te zêde biçe. - Bir ekmeğin fazla gitse de, ekmeğini usta ekmek pişiricisine ver.
*Navê gur derketiye; rovi dinya xera kir. - Kurdun adı çıkmış; tilki dünyayı yıktı.
*Ne dujminê xeraba bin; dujminê xerabiyê bin. - Kötülerin düşmanı değil kötülüğün düşmanı olun.
*Ne fene, ev çi dar û bene? - Tuzak değilse, bu ne değnek ve iptir?
*Ne sar li te tê, ne germ li te tê. - Sana da ne soğuk yarıyor, ne sıcak.)
*Ne xwar ne da hevala, geni kir avêt newala. - Ne yedi ne arkadaşlara verdi, kokuttu vadilere attı.
*Nıvışta bê tışt, xwedyê xwe kust. - Ücretsiz muska sahibini öldürdü.
*Nızanın,dor dakavi bar kudo. - Sopa kimin önüne düşer, bilinmez.
==P==
*Pişîk ne li malê mişk Evdirrehman'e. - Kedi evde olmayınca fare Abdurrahman kesilir.
*Pısıkê malê, lı kuçıka malê natırse. - Evin kedisi, evin köpeğinden korkmaz.
*Pîrê nemre bihar tê kerêmin nemre qîbal tê. - Tilkinin dönüp dolaşacağı yer kürkçü dükkanıdır.
*Pirek kelehe zılam gırtıye. - Kadın kaledir, erkek tutsak.
*Pivaz, çı sor çı sipi. - Soğan, ne kırmızı ne beyaz.
*Piyé xwe gora lıhéva bavé xwe dırej ke. - Ayağını yorganına göre uzat.
*Pîrê bawer ne dıkır mér bıke, mér kır ija mal xeşytek düxazı - Nine inanmıyordu evlenmeye, evlendi şimdi de çocuk istiyor
==Q==
*Qantir nazê xwê sin nayê. - Katır doğurmaz, tuz yeşermez.
*Qedrê gulê çi zane; kelbes divê kerê res. - Gülün değerini ne bilir; devedikeni ister kara eşek.
*Qenciya herî mezin zanîn e. - En büyük iylilik bilgidir.
*Qûna wê qûna mirişkêye hêkê qaza dike. - Tavuktur ama kaz yumurtası yumurtluyor.
*Qûsî naxwe avrîya mesî.- Kaplumbağa balığın artığını yemez.
==R==
*Reng rengin, sor bi dengin. - Renk renktir, kırmızı ünlüdür.
*Rengan tevde di heman lezê de dihatin lewitandin. Yekamînî dane rengê spî. - Bütün renkler aynı hızda kirleniyordu. Birinciliği beyaza verdiler.
*Reva pisîkê heta dawîya kadînê ye.
*Rêya dirêj bi gavên biçûk dest pê dike. - Uzun yol küçük adımlarla başlar.
*Rêzê êş li mal néye payîn. - Değirmen sırası evde beklenmez.
*Ro bi rînê nare ava
*Roja dew haya nan nina, roja nan haya dew nina. - Ayranın olduğu gün ekmek yok, ekmeğin olduğu gün ayran yok.
*Roja xweş bi serîda xweşe. - Güzel gün gün başlarken güzeldir.
*Rovi ne di çu kulêr, hejik jî tirîya xweve kir. - Tilki zaten deliğine zor giriyordu bir de kuyruğuna çalılık bağladı.
*Rûyê reş ne hewci teniyêye. - Kara yüze is gerekmez.
*Rohn dıkım nan deré, tir dıkım dan deré -Ayran çorbasını(mehir)sulu yaptığım zaman ekmek gider,az sulu yaptığım zaman içindeki buğday (dan) gider.
*Rıh dıbe bost düjmün nabe dost- Sakal bir karış kadar uzar, ama düşman dost olmaz.
*Rovi'ki berdayi çétıre jı şereki gırédayi- Özgür bir tilki, bağlı bir aslandan iyidir
==S==
*Serê çûka qelî çenabê. - Kuş kafasından kavurma olmaz.
*Sê wêne dost hene: Nano, gano, cano. - Üç türlü dost vardir: yiyici, irz düsmani, candan dost.
*Sêwa çê pahra hirçê...
*Séwa halméke,mekeve bin qalméke. - Bir parça lokma için düşme.
*Siware xalke tum payayı. - Başkasının atına binen hep yayadır.
*Siwarbûna li kerê yek e, peyabûna ji wê dudu ye. - Eşeğe binmek bir iken inmesi iki zahmettir.
*Simbêl bi pisika ji heye. - Bıyıkk kedide de vardır.
*Seb û sekir çûn Diyharbekir, sekir rûnist deng nekir, seb rabû pesnê xwe kir. - Sap ile şeker Diyarbakir'a gittiler, şeker sustu oturdu, sap kalktı kendini övdü. *sere ber mınneta bıla kevte bın Ziyereta - minnet edeceğime mezarın altında olayım
== Ş ==
*Şahdê rovi terya wiye. - Tilkinin tanığı kuyruğudur.
*Şam dura ma mişar jî dura. - Hadi Şam uzak, hendek te mi uzak
*Şam şekira welat şêrintira. - Şam şekerdir ama vatan daha tatlıdır.
*Şerê sıbé ji xêra êvarê çêtire. - Sabahın kavgası akşamın hayrından iyidir.
*Şerm, şerefa jina ye.- Haya, kadının şerefidir.
*Şér dımre navéwi, çélek dımre postéwi dımine.- Aslan ölünce adı, inek ölünce postu kalır.
*Şêr şêre. çi jıne çi mêre.- Aslan aslandır, dişisi erkeği fark etmez.
*Şeva reş keleha mêraye. - Kara gece yiğidin kalesidir..
*Şûşa dıl ku şkest nacebıre. - Gönül camı bir kırılırsa artık birbirine yapışmaz.
*Şıkefta sed pez heryê wê sed û yek pez ji heryê. - Yüz koyunun sığdığı yere yüzbir koyun da sığar.
*Şûr kalanê xwe nabıre. - Kılıç kınını kesmez.
==T==
*Ta bi ta dibe rih. - Kil be kil sakal olur.
*Taji bi zorê nare nêçirê. - Tazı zorla ava gitmez.
*Te cat,Xudé ra murat. - Senden çaba, Allahtan murat.
*Te deve nedîn li rêzê ma te mişkul jî nedîn li pirêzê
*Tel telé kerméşé zir zira we weka gaméşé..
*Teyrê ku gost dixwun nikilxwarin. - Et yiyen kartallar eğri gagalı olur.
*Tıfkırıne bake bake gotiye ruyem ava bahre şil nabe tıf te şıl be - Tükürmüşler kurbağaya kurbağa demiş: Benim yüzüm denizden ıslanmıyor, tükürüğünden ıslanacak.
*Timayi birakuje. - Tamah, kardeş öldürendir.
*Tışte belaş weke laş. - Beleş, leş gibidir.
*Tışte çu nede du gava bıde du dıbe gu. - Giden şeyin ardına düşme, düşersen kokar.
*Tırs merga rêviye. - Korku yolcunun kamçısıdır.
*Tırs ne kêmasî ye, netirsîn zêdehi ye. - Korku eksiklik değildir, korkmamak fazlalıktır.
*Tırsa gur ji baranê heba wê ji xwere kulavek çêkra. - Kurdun yağmurdan korkusu olsaydı kendine bir aba yapardı.
*Tu bi hiriba tê li nav keri ba. - Yapağılı olsaydın sürü arasında olurdun.
*Tu cehnemê nebini buhust bi te xwes nabe. - Cehennemi görmezsen cennet sana tatlı olmaz.
*Tu çi têxi kewarê wê ew bê xwarê. - Dolaba ne koyarsan onu alırsın.
*Tû paz ne dîtîya ma pişkul jî ne dîtîya. - Hadi sürüyü görmedin, boklarını da mı görmedin.
*Tû Meriyi Tû İnsani. - Sen Adamsın, sen insansın.
==W==
*War ew ware lê bihar ne ew bihare. - Yer aynı yer ama bahar aynı bahar değildir.
*Wek tirya kere; ne kin dibin ne direj. - Eşeğin kuyruğu gibi, ne uzuyor ne kısalıyor.
*Wê ev hevira hin gelek avê hiline. - Bu hamur daha çok su kaldırır.
*Xeber çekê jinêye. - Kızarak ve bağırarak laf söylemek kadının silahıdır.
*Xeberé évara dıçın qule diwara. -
*Xem neke kes nîzane, tu dî navxweda çî dîbeşérî. - Merak etme, kimse bilemez içinde ne gizlediğini.
*Xeta xwar ji gayê pire. - Eğri çizgi yaşlı öküzdendir.
*Xilt çiqas axê bikole bi serê xwe dadike. - Köstebek ne kadar toprağı kazarsa başına döker.
*Xezalê baztir nîne, jî nesîbê xwe pêda na xwê. - Ceylandan daha atiği yoktur ancak o bile nasibinden öteye geçemez.
*Xudé hebe,kes tunebe. - Allah olsun, kimse olmasın.
*Xudé noka dıde evé bé dıdan. - Allah nohutu dişsize verir.
*Xudê ji yekire xera bike diranê wi di pelûlê de diskê. - Allah birisinin işini bozarsa dişi sütlaçta kırılır rı
*yar.*
*Xwediye xêra, dibe rebené-evdalé ber dera. - Hayır sahibi, kapı önü garibanına döner.
*Xwestek û kodik bi sûnde? - Dilencilik ve utangaçlık olmaz.
*Xweş dibe cihe xençera, xweş nabê cihe xebera. - Hançer yarası bile iyileşir ama gönül yarası iyileşmez.
==Y==
*Ya herro,ya merro. - Ya gidersin, ya ölürsün.
*Ya nare as, ya ji dire asvan dikuje. - Ya değirmene gitmiyor ya da gidip değirmenciyi öldürüyor.
*Yarê diya mi yek ba minê bi dendikê bihiva bi xwedi bikra. - Anamın dostu bir tane olsaydı onu bademiçiyle beslerdim.
*Yêk ku nefsa xwe islah nekiriye, nikare yekî din islah bike. - Nefsini ıslah etmeyen, başkasını ıslah edemez.
*Yek ta nabe, du ta tê ranabe. - Bir iplik olmuyor, iki iplik geçmiyor.
==Z==
*Zıkê zaroka kirve lê zimanê wan nagere. - Çocuklarin karınları söz doludur ama dilleri dönmez.
*Zılam kahnîya pîrek birka, go birk şikestî bê av xwe têda na girê. - Erkek bir kaynaksa kadın bir havuzdur, havuz çatlaksa kaynaktan gelen su birikmez.
*Zimanê dirêj darkukê serê xwedyê xwe ye. - Uzun dil sahibinin başına agaçkakandır.
*Zimano leq û leq,seriyo teq û req. zimano birî, seriyo seqirî
*Zimané mirov bike leqe leq ewé seré mirov bike teqereq
*Zimanê xwe jêke cihê xwe çêke-dilini kes ki yer edinebilesin.
*Zor gêzerê radıke. - Zor, havucu kökünden çıkarır.
*Zıkê xwe hî neke dı nana bejna xwe hî dı fistana e ser te be salu zamana - Karnını 2 ekmeğe alıştırma endamını 2 fistana alıştırma elbet bir gün yokluğunu da görürsün
[[Kategori:Atasözleri]]
lkqleyfshf4pi5ablabzhtiddt3apqv
232830
232742
2025-06-10T19:28:54Z
Brightt11
34669
dz, değiştirildi: dükkan → dükkân (2) [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232830
wikitext
text/x-wiki
{{kaynak geliştir}}
==A==
Agir berda kayê xwe da ber bayê. - Samanı ateşe verdi, kendini rüzgâra verdi.
Agir xweşe lê xweli jê çêdibe. - Ateş iyi de külü olmasa.
Aqlê sivik barê girane. - Hafif akıl ağır yüktür.
Aşê dîna bi xwe digere. - Delinin değirmeni kendi kendine çalışır.
Av bi bêjingê nayê civandin. - Elekle su toplanmaz.
Gava mirov da avê, çi li çokê çi li qirikê. - Suya girdiğin zaman, ha diz boyu ha boğaz boyu.
==B==
*Ba ji tehtê çi dibe? - Yel kayadan ne götürür?
*Ban qul be, binban şil e. - Dam delikse damdibi ıslaktır.
*Bar neyê ber kerê, wê ker were ber bar. - Yük eşeğe gelmiyorsa eşek yüke gider.
*Baran ser bahrê dibare. - Yağmur denizin üzerine yağar.
*Barek gû di nava wîde disekinê, lê gotinek nasekine. - İçinde bir eşek yükü (barek=bir at, eşek yükü) bok duruyor ama bir laf durmuyor.
*Bav pişt e, lê dayik her tişt e. - Baba sırttır ama anne her şeydir.
*Bedewê çav kil kir, dilê xortan tev kul kir. - Güzel gözlerine sürme çekti, gençlerin gönlünü yakıp geçti.
*Behr bi devê kûçika heram nabe. - Deniz itin ağzıyla haram olmaz.
*Bela tên serê mêra. - Belâ yiğidin başına gelir.
*Berxê xelkê ji meriv re nabin beran. - Başkasının kuzusu bize koç olmaz.
*Bext nadim bi text. - Bahtı tahta değişmem.
*Bexte romê nine.Bexte romê tinne
*Bê derpê bigere, stûyê xwe li ber zalim xwar neke. - Donsuz dolaş fakat boynunu zalimlerin önünde eğme.
*Bi gur re dikujin, bi şivan re dixwin, bi xwedî re digirîn. - Kurtla beraber öldürüyorlar, çobanla beraber yiyorlar, sahibiyle beraber ağlıyorlar.
*Bi desta berda bi linga bidû gerya. - Elleriyle bırakıp, ayağı ile ardına düştü.
*Bi dinyê bişêwire, bi aqlê xwe bike. - Dünyaya danış, aklına göre yap.
*Bi pirsê mirov diçe mala xwedê. - Sorma ile insan Tanrı'nın evine kadar gider.
*Bi xweziya dest nagije baqê keziya. - Keşke ile eller saç örgüsü demetine yetişmez.
*Bi dinyê bişêwir bi aqlê xwe bik. - Dünyaya danış, aklına göre yap.
*Bira avis be kengi dizê bila bizê. - Gebe olsun da ne zaman doğurursa doğursun.
*Bila ciwangê rokê bim, ne çêleka sed rojê bim. - Bir günün boğası olayım, yüz günün ineği olmayayım.
*Bila dilê min bi dil be, bila tûrê kirasê mû li min be. - Gönlüm hoş olsun da varsın giysim kıldan olsun.
*Bila hespê çê be bila bê nal be. - İyi at olsun da varsın nalı olmasın.
*Bila miradê me hebe bila ji kevir be.. - Muradımız olsun da, ister taştan olsun.
*Bila rû bêşe zik neêşe. - Yüz acısın, karın ağrımasın.
*Bila şêrê rokê be, ne roviyê salekê be. - Bir günlük aslan ol, bir yıllık tilki olma.
*Birîna li hewalen,qaliştekê zinaran. - Arkadaşın yarası, kaya yarığı gibidir.
*Birindar bi birina xwe zane. - Yaralı yarasını bilir.
*Bişuxle weke mêra, bûxe weke şêra. - Adam gibi çalış, aslan gibi ye.
*Bizin çi qas jî dizîka were tekê ew ê roje
*Bîst û yekê Adarê, berfê avêt gulîyê darê, nema danê êvarê. - Martın yirmibiri, ağacın tomurcuğu kar tuttu, gece vakti kalmadı.
*Bûk li ser hespê ye, kes nizane nasîbê kê ye. - Gelin atın üzeride gelir. Ancak kime kısmet olacağını kimse bilmez.
==C==
*Carna mirov ji yarê diya xwere dibê bavo. - Bazen insan annesinin sevgilisine baba der
==Ç==
*Çavê derîgirtîya, li yê derivekirya ye. - Kapısı kapalı olanın gözü kapısı açık olandadır.
*Çela ku morev ji hewalê xwe re bi kohle rojekî bi xwe dikevê. - Arkadaşına kazdığın kuyuya bir gün kendin düşersin.
*Çêlîkê mara, bê jahr nabin. - Yılanın yavrusu zehirsiz olmaz.
*Çêleka me bi gaye,ne bela geda ye
*Çavê li derîya, xwelî li seriya. - Dıșarıdan yardım umanın vay haline.
*Çira ji koran re, def ji keran re bêfêde ye. - Çıranın köre, davulun sağıra yararı yoktur.
*Çû dermanê mîzê, gû lê esirî. - Sidik ilacına gitti kabız oldu.
==D==
*Digo mirî miriyê min e ez zanim çi gorî gore. - Ölü benim ölüm. Ne olduğunu ben bilirim.
*Dara xweziya şin nabe. - Keşkenin ağacı yeşermez.
*Darê ji binî nebır. - Ağacı kökünden kesme.
*Dema mirov got "heq" çem disekine, av diçike. - İnsan "hak" dediği zaman; ırmak durur, su kesilir.
*Derew dijminê Xwedê ye - Yalan Allah'ın düşmanıdır.
*Derdê dilekî, jî barê deh mîlan girantir e. - Gönüldeki bir dert sırtladığın on yükten ağırdır.
*Derdê feqîran nan e, derdê axa, kêf û dîlan e. - Fakirler ekmek derdindeler, Ağa ise; keyif ve şenlik derdindedir.
*Deriyê xerata bi benda girêdayî ye. - Marangozun kapısı bağlanmış ipten olur.
*Deriyê xwe bigir(e) ciranê xwe diz dernex(e). - Kapını kapa, komşunu hırsız çıkarma.
*Destê dî qilêr li ser zik ê têr. - Kir gören el tok karnın üstündedir.
*Deste xwarinê dirêje. - Yemeğe uzanan el uzundur.
*Destikê bivir ne ji darê be dar nakeve. - Baltanın sapı ağaçtan olmazsa ağaç devrilmez.
*Dev dixwe rû fedî dike. - Ağız yer, yüz utanır.
*Devê rovî ne geha hersim go çi tirş e. - Tilki, yiyemediği üzüm için 'zaten ekşiymiş' der.
*Devsa şêra roviya, kirine gera meran. - Tilki aslanın makamına geçti her tarafı darmadağan etti.
*Dêhn ne dêhnın; ê jı wan bawer dıkın dêhnın. - Deliler deli değil, onlara inananlar delidir.
*Dê û dotê şerkırın, bêaqıla bawer kırın. - Ana kız kavga ettiler, akılsızlar inandı.
*Dê u bavê xweziya tûneye - Keşkelerin annesi babası (ailesi) yoktur.
*Dıbêjın tu lı rê qede û bele lı rê. - Derler ki sen yola çıkınca kaza bela birlikte yola çıkar.
*Dıkana Bekıro; du qalıb sabûn û çar torbe xwê. - Bekir'in dükkânı; iki kalıp sabun, dört torba tuz.
*Dıl, ne sifre ye ku mirov ber hemuyan veke. - Yürek sofra mı ki insan herkesin önünde açsın.
*Dılê şıwan bıxwaze kare, jı nêri şir derxe. - Çobanın gönlü isterse tekeden süt çıkarır.
*Dılê tırsonek sênga gewr nabine. - Korkak yürekli ak göğsü göremez.
*Dilê tırsonek timî dikute. - Korkak birinin kalbi hep çarpar.
*Dılé yekê ket kevireki´ heft salan bi xwe re gerand. - Bir kadinin gönlü bir tasa düstü, yedi yil birlikte dolastirdi.
*Dınya guleke, bêhn bıke û bıde hevalê xwe. - Dünya bir güldür, kokla ve arkadaşına ver.
*Dınya lı dınyê; çavê gur lı mihê. - Dünya dünya oldukça, kurdun gözü koyundadır.
*Dıza jı dıza dızi, ardu asiman lerızi. - Hırsız hırsızdan çaldı, yer gök titredi.
*Di nava her gunehekî de, rêyek ku diçe kufrê heye. - Her bir günah içinde küfre gidecek bir yol var.
*Dit ezım nedit dızım. veya Di sa ezım nedisa dızım. - Gördüyse benim, görmediyse hırsızım. (Kürtçe deyim)
*Dûjmınê te gêrıkek be ji disa hesabê xwe bıke. - Düşmanın bir karınca bile olsa hasabını yap ((önlemini al)).
*Dûr bi nure. - Uzak nurludur (ışıklıdır).
==E==
*Eger xêr bê welatekiwê bıgıhije hemı cihê welât.
*Em dibejin bavê me ji birçiyan di mire, ew dîbe hûn çîma birinç ki wi çenakin. - Biz diyoruz babamız açlıktan ölüyor, o diyor niye ona bir pilav yapmadınız.
*Eqlé sıvık, baré gıran e - Aklı hafif olanın yükü ağır olur
*Erd bırınc be, av rûn be. - Yer pirinç olsun,su yağ olsun
*Eyarê bênamûsa fırehe. - Namussuzun postu geniş olur.
*Ez çı dıbêjım bılûra mı çı dıbêje. - Benim dediğim ne kavalımın dediği ne.
*Ez hêdi dımeşım bela dıghê mı, ez zû dımeşımez Bela Dıgheme. - Yavaş gittiğimde bela beni bulur. Hızlı gittiğimde ise ben belayı bulurum.
*Eger nedê mabud wê çi bike sultan mahmut. - Vermeyince mabud neylesin sultan mahmut.
==Ê==
*Ê dızya hıngıv bıke wê mêş pêvedın. - Bal çalanı arı sokar.
*Ê jınê berde lı paniyê nanêre. - Kariyi bosayan ardindan bakmaz.
*Ê ku bi ya mezinan neke, jovan dibe. - Büyüklerin dediğini yapmayan pişman olur
*Ê ne dı şerde be şêre. - Kavgada olmayan aslan kesilir.
*Ê rabe cihê wi, ê bımre jina wi dımine. - Kalkarsa yatağı kalır, ölürse karısı kalır.
*Êl hebe, êlbeg jî heye
*Êş hat Şam'ê, ecelhati mırın. - Bulasici hastalik Sam'dan geldi, eceli gelenler öldü.
Êş ji dil nayê berdan
Jiyan li min bûyî zindan
We êze jî nikarim binim ziman
Ew êş jibo min bûyî derdê giran
==F==
*Fala qereçiya lıhev derdıkeve. - Çingenenin falı birdir, atar tutturur.
*Feqir çûn xwe dalıqinın ditın ku dewlemend lı ba dıbın. - Fakir kendini asmaya gitti, zenginlerin ipte sallandıklarını gördü.
==G==
*Galgala ket nav dev û dırana, wê bıgere lı bajar û şarıstana. - Ağız ve dişerin arasına düşen söz, kentleri memleketleri dolaşır.
Gişt, taşın altında kalmaz.
*Gihayê hewşé tehl e. - Evin avlusunun otu acıdır.
*Go keç birin ha deşta mûşe ha pişta dergûşe. - Kız yuvadan uçtuktan sonra; ha beşiğimin yanında, ha muş'ta ne fark eder ki.
*Golıkék, navé naxireke pîs dike. - Bir buzağı bir inek sürüsünün adını kirletir
*Gotın zirar e, kirin kar e. - Söylemek zarardır, yapmak kâr.
*Gotın: Bavê te sıwara wi kuşt an peyan?”, “Goti: Pışti kü kuştin, çi siyar û çi peya". - Dedi: Babanı süvariler mi yoksa yayalar mı öldürdü?”, “Dedi: Öldürüldükten sonra ha süvari, ha yaya, ne fark eder"
*Gotina rast bi mirov ne xweş tê. - Doğru söz insana hoş gelmez.
*Gotınên pêşya, wek neqşê keviran e. - Atasözleri taşlardaki nakışlar gibidir
*Gotna rast bı mırov ne xweş tê. - Doğru söz insana hoş gelmez.
*Gul ew gul bû baran ji lê hat şıl bû. - Gül o güldü, yağmur yağdı ıslandı.
*Gûndek e kûlindik e...
*Gur dikujin qijak dıxun. - Kurt öldürür, karga yer.
*Gurê, ku dıjminî min nîn e, bila hezar salî bijî. - Bana düşman olmayan kurt bin yıl yaşasın.
*Guro bila tû ew gur bûyayî, tû heft semer pezê min bixwara. - Kurt sen gerçekten kurt olsaydın da yedi tane keçimi yeseydin.
*Gül bé sıtiri nabe. - Gül dikensiz olmaz.
==H==
*Ha cigara ber bayé ha gana nav kayé. - Ha rüzgâra karşı içilen sigara,ha samanlıkta yapılan sevişme
*Ha kevir li cer ket ha cer li kevir ket. - Ha taş testiye değmiş ha testi taşa.
*Hêsp tine afir çêdike - At yok yemlik Yapiyor
*Hechecîkê silava li hecêk. - Ey kırlangıç hacca selam söyle.
*Heta heft cara li mala xwe ne gerî, gunehên xelkê hilnede. - Evini yedi kere aramadıkça, birilerinin günahını alma.
*Heft sala çû sêferê dîsa hat kêrê berê.-Yedi sene sefere gitti geldi gene eski eşek.
*Hînbûnan hîn neke,gava te hîn kir jî, têr neke.- Alışmışları(yüzsüzleri) alıştırma,alıştırdığını tok etme.
*Hemî çêlek tên dotin, hemî gotin nayên gotin. - Her inek sağılır, her söz söylenmez.
*Hem ji dêrê bû hem jî ji mizgeftê. - Hem kiliseden oldu hem de camiden.
*Hem serê xwe dişkîne hem jî xercê xwe dide. - Hem başını kırdırıyor, hem de vergisini ödüyor.
*Here miletan, bigre adetan. - Uluslara git, gelenekler öğren.
*Her dar siyê ji koka xwe re nake. - Her ağaç kendi köküne gölge yapmaz
*Her giha li ser koka xwe şîn dibe. - Her ot kendi kökü üzerinde yeşerir.
*Her kezîzerek simbêlsorek li himbere. - Her sarı örgülünün yanıbaşında bir kaytan bıyıklı vardır.
*Her tişt ji ziravi, mirov ji stûri diqete. - Her şey incelikten, insan kabalıktan kopar.
*Here ba wî însanî go te bi girîne, te ne kenînê - Sürekli seni güldürenlerle değil, bazen de ağlatanlarla arkadaş ol.
*Hetta mın xwe naskir, emrê xwe xelas kir. - Kendimi tanıyıncaya kadar ömrümü tükettim.
*Heta rasti digere,şaşî cihe xwe digre. - Gerçek ortaya çıkana kadar yalan toplumda yerleşir.
*Hevalê bêje "heval heval" mede dû. - "Arkadaş arkadaş" diyen arkadaşın ardından gitme.
*Heyfa ciwaniyê ku kal-pîrî li pêye. - Yazık gençliğe, yaşlılık ardından geliyor.
*Heywana tu bigerînî wê erzan bibe. - Gezdirdiğin hayvan ucuz olur.
*Heçî firîke dinya alem şirîke. - Sütlü olduğu sürece, dünya alem ortaktır.
*Hêdî dimeşim bela dighê min, zû dimeşim ez dighêm bela yê. - Yavaş yürüyorum, bela bana yetişiyor; hızlı yürüyorum, ben belaya yetişiyorum.
*Hin dikin hin dixwun. - Kimi yapar kimi yer.
*Hingivê palandiye, lê di eyarê küçikdaye. - Süzme baldır ama it postu içindedir.
*Hûrik hûrik, dagirt tûrik. - Ufak ufak doldur dağarcığını.
*Hînkiriyan hîn meki,te hînkir ji bîr meki- Alışmışları alıştırma,alıştırdınmı da ses etme.
*Karé xwe bike bi esas, bila dilé te neke waswas. - İşini sağlam yap, içine (kalbine) vesvese girmesin.
*Eyba reş, şerma (fedya) gran. - Hem kara ayıp, hem de ağır utanç.
==J==
*Jı be kesî gota nehrî,go keso. - Kimsesizlikten tekeyi bile adamdan saydı.
*Jı evindarekî pirs kırın; "Tu ji bo çi digirî?" Got; "Ji bo kenê dawiyê." - Aşık birine sormuşlar; "Neden ağlıyorsun? demiş ki; "Sonraki gülüşler için."
*Jı her hesinî şûr çênabin. - Her demirden kılıç yapılamaz(olmaz)
*Jı hırçkê du eyar dernayê. - Bir ayıdan iki post çıkmaz.
*Jı pıra pır dıçe jı hındıka hındık. - Çoktan çok gider, azdan az.
*Jı rovi fenektır tune jı eyarê wi pırtır tune. - Tilkiden kurnaz yoktur, derisinden de çok yoktur.
*Jı qantır re gotin 'bavête kîye?' got xalêmi hespe!. - Katıra 'baban kim?' demişler, dayım attır! demiş.
*Jı xelkêre masigıro jı xwere kwêsigıro. - Elaleme balıkçı kendine kaplumbağacı
*Jın kelehe mêr gırtiye. - Kadın kaledir erkek tutsaktır.
*Jına ne delal, çavê mirov dıêşine, jına delal dılê mirov dıêşine. -Çirkin kadın göz ağrıtır, güzel kadın gönül ağrıtır.
*Jıné rınd u meré bihiş belayé seré gunde. - Güzel kadın ile akıllı erkek köyün başına beladır.
*Ji du berana gayek çênabe - İki koçtan bir boğa olmaz.
*Jijo destê xwe, ser çelike xwere birîya û gotîya:çika şahîka. - kirpi yavrusunu, "ne güzel yumuşacık" diye okşarmış.
*Jiyana rojekîye bi rûmet, ji jiyana salaye bi koletî çêtire. - Bir günlük onurlu yaşam, yıllarca boyun eğip kölece yaşamaktan iyidir*
==K==
*Kanya ku tu avê jê vexwi kevra navêjyê. - Su içtiğin kaynaga taş atma.
*Karê ne ji mire bayê wê di ser mire. - Benim olmayan isin yeli üzerimden geçsin.
*Keça gan nîsandayê didan. - Kızın gönlü varsa gülümser.
*Keçkê bêbav çiyayê bêav. - Babasız kız susuz dağ gibidir.
*Keda helal dibe mû naqete, keda haram bibe weris ji diqete. - Helal ekmek kil olsa kopmaz, haram ekmek halat da olsa kopar.
*Ker ji kera çedibin. - Eşekten, eşek doğar.
*Kerê me çû seferê, hat ji seferê, dîsa kerê berê. - Eşeğimiz sefere gitti, gittiği seferden geldi ama hala aynı eşekti.
*Kerêmın çu seferê , hat seferê, dîsa kerê berêye.- Eşegim gitti sefere geri geldiğinde hala aynı eşekti.
*Kerê mıri ji gur natırse. - Ölmüş eşek kurttan korkmaz.
*Kero nemre bihar hat. - Eşek ölme bahar geliyor.
*Kere reş xwe spi dıbine.- Kara eşek kendini ak görür
*Kes nakeve gora kesi. - Kimse kimsenin mezarına girmez.
*Kesê jinek bîne, divê an tûrek perê wî an jî barek derewê wî hebe.
*Kevir çiqasî jî di avê de bimîne, dîsa nerm nabe. - Taş ne kadar suda kalsa da, yine de yumuşamaz.
*Kıhêl dı bin mêrxasan de dıbezın. - Küheylan at, yiğidin haslarının altında koşar.
*Kırinek ji hezar gotinan çêtir e. - Bir eylem, binlerce söyleyişten iyidir.
*Ki tî be nan u av,Ki têrbe dîl'da yâr dîxwaze. - Aç olan aş, tok olan aşk ister.
*Ku agir bi çiyê ket ter û hişk tev dişewitin. - Bir dağa ateş düşerse, kuru ile taze beraber yanar.
*Ku deng bi tasê ket çî rast û çi derew wek heve. - Kaseden ses çıktı mı yalan da olsa doğru da olsa aynı şeydir.
*Ku kela şorbê çû, buhayê heskê pere nake. - Çorba taşarsa kepçenin degeri para etmez.
*Ku nanê mirov di turikê hevandebî mirov biminet dixwe. - İnsanın ekmeği bohçasında oldu mu minnetsiz yer.
*Ku te gırt bermede, ku te berda bı dû nekeve. - Tuttunsa birakma, bıraktınsa ardına düşme.
*Kûçık bi kurman namirin - Köpekler kurttan (böcek kurt) ölmez.
*Kûçık bi quşandiné nabe tajî. - Köpek tüy kırpma ile tazı olmaz.
*Kûçık ji kê bitirse bi wi ali direye. - Köpek korktuğu yana havlar.
*Kumê rasta tim qetyayiye. - Doğru kişinin külahı hep yırtıktır.
*Kurmê şiri, heta piri. - Ana sütündeki kurt ölüme kadar.
*Kurme dare ne ji dare be dar kurme nabe. - Ağacı kemiren kurt ağaçtan olmasa ağaç kurtlanmaz.
==L==
*Lê kaliyê lê koriyê; mirin çêtireji feqiriyê. - Ah yaşlılık, ah körlük; ölüm yoksulluktan iyidir.
*Li dînê netirse, li dîniké bitirsE. - Deliden değil, salaktan kork.
*Li bejnê neri bi zêra kirî, laçek rakir kertkê guri. - Boyuna posuna baktı altınla aldı, örtüsünü kaldırdı kel çıktı.
*Li kerê mirî digere ku nala jêke. - Ölmüş eşek arıyor ki nalını kopara.
==M==
*Mala me li çoyê meye; çoyê me li ser milê meye. - Evimiz sopamızda, sopamız omzumuzun üstündedir.
*Mala merya gora mêruya yê. - Ölü evi karınca mezarlığı gibi.
*Mala mêran kaniya zêran. - Yiğitlerin evi, altın çeşmesidir.
*Malê axê diçe canê xulêm dêse. - Ağanın malı gider, uşağın canı yanar.
*Malê çamêrki û xesiski wek hev dire. - Cömerdin malıyla cimrinin malı aynı oranda harcanır.
*Malkê ji gund bar kir, re ferah bû. - Köyden bir aile göçtü, köy rahatladı.
*Mal li ser malê nabe. - Ev üstünde ev olmaz.
*Mal mala teye lê bi alyê firaxa nere. - Ev evindir ancak mutfak tarafına gitme.
*Me bayê şand pey kayê ka hat ba ne hat. - rüzgârı samanın arkasından gönderdik. Saman geldi, rüzgâr gelmedi.
*Me go lexe te kuşt. - Vur dedik öldürdün.
*Meger li newala nebin xeyala. - Vadilerde dolaşma, kabus görme.
*Mêvan ji mêvan ne xweşe,xwediyê malê ji herdûya ne xweşe. - Misafir üzerine gelen ikinci bir misafiri sevmez, ev sahibi ise ikisini de sevmez.
*Mere xevza xe jı jıne purt mere be purt bıke.....
*Mer meran dıkujin,ew ura dışwe. - Yiğidi yiğide kırdırıyorlar, sen oturmuş işkembe yıkıyorsun.
*Mêr ketina quara, jin di çûna hawara. - Erkekler korkudan pustu, kadınlar yardıma koştu.
*Mêrê qels du cara şer dixwaze. - Güçsüz adam iki kez kavga ister.
*Mêrikî li hespé xelkê timî peya ye. - Başkasının atına binek adam her daim yayadır.
*Mı pis avet, rast ket. - Kötü attım, isabet etti.
*Mırî venagere bi girî. - Ölü, ağlamayla geri dönmez.
*Mırın mırıne xırexır çiye? - Ölüm ölümdür, hırıltı nedir?
*Mırişk çav batê kir qulê xwe katand. - Tavuk,kaza özenip suya girince boğuldu.
*Mırişka bıgere wê lingê wê bi zelq be. - Gezen tavuğun ayağında pislik olur.
*Miriya zède neşon ewèn tira bikın. - Ölüleri çok yıkamayın yoksa osururlar.
*Mirazê mın dıl be, ber seriyê mın kevır be. - Gönlümün muradı olsun, yastığım taştan olsun.
*Mirov deve xweyî bike gera ser deré mirov bilind be. - İnsan deve beslerse kapısındaki göl yükselir.
*Mirov dıl bıke diwara qul dıke, jin dıl bıke erdé qul dıke. - İnsan isterse duvarı deler, kadın isterse kuyu kazar.
*Mirov ji keré hevala zu peya dibe. - İnsan arkadaşının eşeginden çabuk iner.
*Mirov pîr dıbe, dıl pîr nabe. - İnsan yaşlanır, gönül yaşlanmaz.
*Mirov xwe bi destê xwe ne xurine xura mirov naskê. - İnsan kendini kendi eliyle kaşımazsa kaşıntısı geçmez.
*Mala pır jına xırabu jı bına- Evde çok kadın (hanım; Örnek: gelin, kayın valide vs.) varsa o evin düzeni kökten bozulur.
* Masalo qareş av hara êş (Değirmencinin sorunu suyun değirmene kavuşmasıdır, ya da değirmenin suyla çalışmasıdır.)
==N==
*Nabêjin kê kir; dibêjin kê got. - Kim yaptı demezler, kim söyledi derler.
*Nan û pivaz hebe nexwesi çavresiye. - Ekmek ve soğan olursa hastalık çekememezliktir.
*Nanê xwe bide nanpêja, bila nanekî te zêde biçe. - Bir ekmeğin fazla gitse de, ekmeğini usta ekmek pişiricisine ver.
*Navê gur derketiye; rovi dinya xera kir. - Kurdun adı çıkmış; tilki dünyayı yıktı.
*Ne dujminê xeraba bin; dujminê xerabiyê bin. - Kötülerin düşmanı değil kötülüğün düşmanı olun.
*Ne fene, ev çi dar û bene? - Tuzak değilse, bu ne değnek ve iptir?
*Ne sar li te tê, ne germ li te tê. - Sana da ne soğuk yarıyor, ne sıcak.)
*Ne xwar ne da hevala, geni kir avêt newala. - Ne yedi ne arkadaşlara verdi, kokuttu vadilere attı.
*Nıvışta bê tışt, xwedyê xwe kust. - Ücretsiz muska sahibini öldürdü.
*Nızanın,dor dakavi bar kudo. - Sopa kimin önüne düşer, bilinmez.
==P==
*Pişîk ne li malê mişk Evdirrehman'e. - Kedi evde olmayınca fare Abdurrahman kesilir.
*Pısıkê malê, lı kuçıka malê natırse. - Evin kedisi, evin köpeğinden korkmaz.
*Pîrê nemre bihar tê kerêmin nemre qîbal tê. - Tilkinin dönüp dolaşacağı yer kürkçü dükkânıdır.
*Pirek kelehe zılam gırtıye. - Kadın kaledir, erkek tutsak.
*Pivaz, çı sor çı sipi. - Soğan, ne kırmızı ne beyaz.
*Piyé xwe gora lıhéva bavé xwe dırej ke. - Ayağını yorganına göre uzat.
*Pîrê bawer ne dıkır mér bıke, mér kır ija mal xeşytek düxazı - Nine inanmıyordu evlenmeye, evlendi şimdi de çocuk istiyor
==Q==
*Qantir nazê xwê sin nayê. - Katır doğurmaz, tuz yeşermez.
*Qedrê gulê çi zane; kelbes divê kerê res. - Gülün değerini ne bilir; devedikeni ister kara eşek.
*Qenciya herî mezin zanîn e. - En büyük iylilik bilgidir.
*Qûna wê qûna mirişkêye hêkê qaza dike. - Tavuktur ama kaz yumurtası yumurtluyor.
*Qûsî naxwe avrîya mesî.- Kaplumbağa balığın artığını yemez.
==R==
*Reng rengin, sor bi dengin. - Renk renktir, kırmızı ünlüdür.
*Rengan tevde di heman lezê de dihatin lewitandin. Yekamînî dane rengê spî. - Bütün renkler aynı hızda kirleniyordu. Birinciliği beyaza verdiler.
*Reva pisîkê heta dawîya kadînê ye.
*Rêya dirêj bi gavên biçûk dest pê dike. - Uzun yol küçük adımlarla başlar.
*Rêzê êş li mal néye payîn. - Değirmen sırası evde beklenmez.
*Ro bi rînê nare ava
*Roja dew haya nan nina, roja nan haya dew nina. - Ayranın olduğu gün ekmek yok, ekmeğin olduğu gün ayran yok.
*Roja xweş bi serîda xweşe. - Güzel gün gün başlarken güzeldir.
*Rovi ne di çu kulêr, hejik jî tirîya xweve kir. - Tilki zaten deliğine zor giriyordu bir de kuyruğuna çalılık bağladı.
*Rûyê reş ne hewci teniyêye. - Kara yüze is gerekmez.
*Rohn dıkım nan deré, tir dıkım dan deré -Ayran çorbasını(mehir)sulu yaptığım zaman ekmek gider,az sulu yaptığım zaman içindeki buğday (dan) gider.
*Rıh dıbe bost düjmün nabe dost- Sakal bir karış kadar uzar, ama düşman dost olmaz.
*Rovi'ki berdayi çétıre jı şereki gırédayi- Özgür bir tilki, bağlı bir aslandan iyidir
==S==
*Serê çûka qelî çenabê. - Kuş kafasından kavurma olmaz.
*Sê wêne dost hene: Nano, gano, cano. - Üç türlü dost vardir: yiyici, irz düsmani, candan dost.
*Sêwa çê pahra hirçê...
*Séwa halméke,mekeve bin qalméke. - Bir parça lokma için düşme.
*Siware xalke tum payayı. - Başkasının atına binen hep yayadır.
*Siwarbûna li kerê yek e, peyabûna ji wê dudu ye. - Eşeğe binmek bir iken inmesi iki zahmettir.
*Simbêl bi pisika ji heye. - Bıyıkk kedide de vardır.
*Seb û sekir çûn Diyharbekir, sekir rûnist deng nekir, seb rabû pesnê xwe kir. - Sap ile şeker Diyarbakir'a gittiler, şeker sustu oturdu, sap kalktı kendini övdü. *sere ber mınneta bıla kevte bın Ziyereta - minnet edeceğime mezarın altında olayım
== Ş ==
*Şahdê rovi terya wiye. - Tilkinin tanığı kuyruğudur.
*Şam dura ma mişar jî dura. - Hadi Şam uzak, hendek te mi uzak
*Şam şekira welat şêrintira. - Şam şekerdir ama vatan daha tatlıdır.
*Şerê sıbé ji xêra êvarê çêtire. - Sabahın kavgası akşamın hayrından iyidir.
*Şerm, şerefa jina ye.- Haya, kadının şerefidir.
*Şér dımre navéwi, çélek dımre postéwi dımine.- Aslan ölünce adı, inek ölünce postu kalır.
*Şêr şêre. çi jıne çi mêre.- Aslan aslandır, dişisi erkeği fark etmez.
*Şeva reş keleha mêraye. - Kara gece yiğidin kalesidir..
*Şûşa dıl ku şkest nacebıre. - Gönül camı bir kırılırsa artık birbirine yapışmaz.
*Şıkefta sed pez heryê wê sed û yek pez ji heryê. - Yüz koyunun sığdığı yere yüzbir koyun da sığar.
*Şûr kalanê xwe nabıre. - Kılıç kınını kesmez.
==T==
*Ta bi ta dibe rih. - Kil be kil sakal olur.
*Taji bi zorê nare nêçirê. - Tazı zorla ava gitmez.
*Te cat,Xudé ra murat. - Senden çaba, Allahtan murat.
*Te deve nedîn li rêzê ma te mişkul jî nedîn li pirêzê
*Tel telé kerméşé zir zira we weka gaméşé..
*Teyrê ku gost dixwun nikilxwarin. - Et yiyen kartallar eğri gagalı olur.
*Tıfkırıne bake bake gotiye ruyem ava bahre şil nabe tıf te şıl be - Tükürmüşler kurbağaya kurbağa demiş: Benim yüzüm denizden ıslanmıyor, tükürüğünden ıslanacak.
*Timayi birakuje. - Tamah, kardeş öldürendir.
*Tışte belaş weke laş. - Beleş, leş gibidir.
*Tışte çu nede du gava bıde du dıbe gu. - Giden şeyin ardına düşme, düşersen kokar.
*Tırs merga rêviye. - Korku yolcunun kamçısıdır.
*Tırs ne kêmasî ye, netirsîn zêdehi ye. - Korku eksiklik değildir, korkmamak fazlalıktır.
*Tırsa gur ji baranê heba wê ji xwere kulavek çêkra. - Kurdun yağmurdan korkusu olsaydı kendine bir aba yapardı.
*Tu bi hiriba tê li nav keri ba. - Yapağılı olsaydın sürü arasında olurdun.
*Tu cehnemê nebini buhust bi te xwes nabe. - Cehennemi görmezsen cennet sana tatlı olmaz.
*Tu çi têxi kewarê wê ew bê xwarê. - Dolaba ne koyarsan onu alırsın.
*Tû paz ne dîtîya ma pişkul jî ne dîtîya. - Hadi sürüyü görmedin, boklarını da mı görmedin.
*Tû Meriyi Tû İnsani. - Sen Adamsın, sen insansın.
==W==
*War ew ware lê bihar ne ew bihare. - Yer aynı yer ama bahar aynı bahar değildir.
*Wek tirya kere; ne kin dibin ne direj. - Eşeğin kuyruğu gibi, ne uzuyor ne kısalıyor.
*Wê ev hevira hin gelek avê hiline. - Bu hamur daha çok su kaldırır.
*Xeber çekê jinêye. - Kızarak ve bağırarak laf söylemek kadının silahıdır.
*Xeberé évara dıçın qule diwara. -
*Xem neke kes nîzane, tu dî navxweda çî dîbeşérî. - Merak etme, kimse bilemez içinde ne gizlediğini.
*Xeta xwar ji gayê pire. - Eğri çizgi yaşlı öküzdendir.
*Xilt çiqas axê bikole bi serê xwe dadike. - Köstebek ne kadar toprağı kazarsa başına döker.
*Xezalê baztir nîne, jî nesîbê xwe pêda na xwê. - Ceylandan daha atiği yoktur ancak o bile nasibinden öteye geçemez.
*Xudé hebe,kes tunebe. - Allah olsun, kimse olmasın.
*Xudé noka dıde evé bé dıdan. - Allah nohutu dişsize verir.
*Xudê ji yekire xera bike diranê wi di pelûlê de diskê. - Allah birisinin işini bozarsa dişi sütlaçta kırılır rı
*yar.*
*Xwediye xêra, dibe rebené-evdalé ber dera. - Hayır sahibi, kapı önü garibanına döner.
*Xwestek û kodik bi sûnde? - Dilencilik ve utangaçlık olmaz.
*Xweş dibe cihe xençera, xweş nabê cihe xebera. - Hançer yarası bile iyileşir ama gönül yarası iyileşmez.
==Y==
*Ya herro,ya merro. - Ya gidersin, ya ölürsün.
*Ya nare as, ya ji dire asvan dikuje. - Ya değirmene gitmiyor ya da gidip değirmenciyi öldürüyor.
*Yarê diya mi yek ba minê bi dendikê bihiva bi xwedi bikra. - Anamın dostu bir tane olsaydı onu bademiçiyle beslerdim.
*Yêk ku nefsa xwe islah nekiriye, nikare yekî din islah bike. - Nefsini ıslah etmeyen, başkasını ıslah edemez.
*Yek ta nabe, du ta tê ranabe. - Bir iplik olmuyor, iki iplik geçmiyor.
==Z==
*Zıkê zaroka kirve lê zimanê wan nagere. - Çocuklarin karınları söz doludur ama dilleri dönmez.
*Zılam kahnîya pîrek birka, go birk şikestî bê av xwe têda na girê. - Erkek bir kaynaksa kadın bir havuzdur, havuz çatlaksa kaynaktan gelen su birikmez.
*Zimanê dirêj darkukê serê xwedyê xwe ye. - Uzun dil sahibinin başına agaçkakandır.
*Zimano leq û leq,seriyo teq û req. zimano birî, seriyo seqirî
*Zimané mirov bike leqe leq ewé seré mirov bike teqereq
*Zimanê xwe jêke cihê xwe çêke-dilini kes ki yer edinebilesin.
*Zor gêzerê radıke. - Zor, havucu kökünden çıkarır.
*Zıkê xwe hî neke dı nana bejna xwe hî dı fistana e ser te be salu zamana - Karnını 2 ekmeğe alıştırma endamını 2 fistana alıştırma elbet bir gün yokluğunu da görürsün
[[Kategori:Atasözleri]]
ss93qnkzf7avqqszos47r88v3skcmi6
232837
232830
2025-06-10T20:23:28Z
Brightt11
34669
/* K */ dz, değiştirildi: Kase → Kâse [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232837
wikitext
text/x-wiki
{{kaynak geliştir}}
==A==
Agir berda kayê xwe da ber bayê. - Samanı ateşe verdi, kendini rüzgâra verdi.
Agir xweşe lê xweli jê çêdibe. - Ateş iyi de külü olmasa.
Aqlê sivik barê girane. - Hafif akıl ağır yüktür.
Aşê dîna bi xwe digere. - Delinin değirmeni kendi kendine çalışır.
Av bi bêjingê nayê civandin. - Elekle su toplanmaz.
Gava mirov da avê, çi li çokê çi li qirikê. - Suya girdiğin zaman, ha diz boyu ha boğaz boyu.
==B==
*Ba ji tehtê çi dibe? - Yel kayadan ne götürür?
*Ban qul be, binban şil e. - Dam delikse damdibi ıslaktır.
*Bar neyê ber kerê, wê ker were ber bar. - Yük eşeğe gelmiyorsa eşek yüke gider.
*Baran ser bahrê dibare. - Yağmur denizin üzerine yağar.
*Barek gû di nava wîde disekinê, lê gotinek nasekine. - İçinde bir eşek yükü (barek=bir at, eşek yükü) bok duruyor ama bir laf durmuyor.
*Bav pişt e, lê dayik her tişt e. - Baba sırttır ama anne her şeydir.
*Bedewê çav kil kir, dilê xortan tev kul kir. - Güzel gözlerine sürme çekti, gençlerin gönlünü yakıp geçti.
*Behr bi devê kûçika heram nabe. - Deniz itin ağzıyla haram olmaz.
*Bela tên serê mêra. - Belâ yiğidin başına gelir.
*Berxê xelkê ji meriv re nabin beran. - Başkasının kuzusu bize koç olmaz.
*Bext nadim bi text. - Bahtı tahta değişmem.
*Bexte romê nine.Bexte romê tinne
*Bê derpê bigere, stûyê xwe li ber zalim xwar neke. - Donsuz dolaş fakat boynunu zalimlerin önünde eğme.
*Bi gur re dikujin, bi şivan re dixwin, bi xwedî re digirîn. - Kurtla beraber öldürüyorlar, çobanla beraber yiyorlar, sahibiyle beraber ağlıyorlar.
*Bi desta berda bi linga bidû gerya. - Elleriyle bırakıp, ayağı ile ardına düştü.
*Bi dinyê bişêwire, bi aqlê xwe bike. - Dünyaya danış, aklına göre yap.
*Bi pirsê mirov diçe mala xwedê. - Sorma ile insan Tanrı'nın evine kadar gider.
*Bi xweziya dest nagije baqê keziya. - Keşke ile eller saç örgüsü demetine yetişmez.
*Bi dinyê bişêwir bi aqlê xwe bik. - Dünyaya danış, aklına göre yap.
*Bira avis be kengi dizê bila bizê. - Gebe olsun da ne zaman doğurursa doğursun.
*Bila ciwangê rokê bim, ne çêleka sed rojê bim. - Bir günün boğası olayım, yüz günün ineği olmayayım.
*Bila dilê min bi dil be, bila tûrê kirasê mû li min be. - Gönlüm hoş olsun da varsın giysim kıldan olsun.
*Bila hespê çê be bila bê nal be. - İyi at olsun da varsın nalı olmasın.
*Bila miradê me hebe bila ji kevir be.. - Muradımız olsun da, ister taştan olsun.
*Bila rû bêşe zik neêşe. - Yüz acısın, karın ağrımasın.
*Bila şêrê rokê be, ne roviyê salekê be. - Bir günlük aslan ol, bir yıllık tilki olma.
*Birîna li hewalen,qaliştekê zinaran. - Arkadaşın yarası, kaya yarığı gibidir.
*Birindar bi birina xwe zane. - Yaralı yarasını bilir.
*Bişuxle weke mêra, bûxe weke şêra. - Adam gibi çalış, aslan gibi ye.
*Bizin çi qas jî dizîka were tekê ew ê roje
*Bîst û yekê Adarê, berfê avêt gulîyê darê, nema danê êvarê. - Martın yirmibiri, ağacın tomurcuğu kar tuttu, gece vakti kalmadı.
*Bûk li ser hespê ye, kes nizane nasîbê kê ye. - Gelin atın üzeride gelir. Ancak kime kısmet olacağını kimse bilmez.
==C==
*Carna mirov ji yarê diya xwere dibê bavo. - Bazen insan annesinin sevgilisine baba der
==Ç==
*Çavê derîgirtîya, li yê derivekirya ye. - Kapısı kapalı olanın gözü kapısı açık olandadır.
*Çela ku morev ji hewalê xwe re bi kohle rojekî bi xwe dikevê. - Arkadaşına kazdığın kuyuya bir gün kendin düşersin.
*Çêlîkê mara, bê jahr nabin. - Yılanın yavrusu zehirsiz olmaz.
*Çêleka me bi gaye,ne bela geda ye
*Çavê li derîya, xwelî li seriya. - Dıșarıdan yardım umanın vay haline.
*Çira ji koran re, def ji keran re bêfêde ye. - Çıranın köre, davulun sağıra yararı yoktur.
*Çû dermanê mîzê, gû lê esirî. - Sidik ilacına gitti kabız oldu.
==D==
*Digo mirî miriyê min e ez zanim çi gorî gore. - Ölü benim ölüm. Ne olduğunu ben bilirim.
*Dara xweziya şin nabe. - Keşkenin ağacı yeşermez.
*Darê ji binî nebır. - Ağacı kökünden kesme.
*Dema mirov got "heq" çem disekine, av diçike. - İnsan "hak" dediği zaman; ırmak durur, su kesilir.
*Derew dijminê Xwedê ye - Yalan Allah'ın düşmanıdır.
*Derdê dilekî, jî barê deh mîlan girantir e. - Gönüldeki bir dert sırtladığın on yükten ağırdır.
*Derdê feqîran nan e, derdê axa, kêf û dîlan e. - Fakirler ekmek derdindeler, Ağa ise; keyif ve şenlik derdindedir.
*Deriyê xerata bi benda girêdayî ye. - Marangozun kapısı bağlanmış ipten olur.
*Deriyê xwe bigir(e) ciranê xwe diz dernex(e). - Kapını kapa, komşunu hırsız çıkarma.
*Destê dî qilêr li ser zik ê têr. - Kir gören el tok karnın üstündedir.
*Deste xwarinê dirêje. - Yemeğe uzanan el uzundur.
*Destikê bivir ne ji darê be dar nakeve. - Baltanın sapı ağaçtan olmazsa ağaç devrilmez.
*Dev dixwe rû fedî dike. - Ağız yer, yüz utanır.
*Devê rovî ne geha hersim go çi tirş e. - Tilki, yiyemediği üzüm için 'zaten ekşiymiş' der.
*Devsa şêra roviya, kirine gera meran. - Tilki aslanın makamına geçti her tarafı darmadağan etti.
*Dêhn ne dêhnın; ê jı wan bawer dıkın dêhnın. - Deliler deli değil, onlara inananlar delidir.
*Dê û dotê şerkırın, bêaqıla bawer kırın. - Ana kız kavga ettiler, akılsızlar inandı.
*Dê u bavê xweziya tûneye - Keşkelerin annesi babası (ailesi) yoktur.
*Dıbêjın tu lı rê qede û bele lı rê. - Derler ki sen yola çıkınca kaza bela birlikte yola çıkar.
*Dıkana Bekıro; du qalıb sabûn û çar torbe xwê. - Bekir'in dükkânı; iki kalıp sabun, dört torba tuz.
*Dıl, ne sifre ye ku mirov ber hemuyan veke. - Yürek sofra mı ki insan herkesin önünde açsın.
*Dılê şıwan bıxwaze kare, jı nêri şir derxe. - Çobanın gönlü isterse tekeden süt çıkarır.
*Dılê tırsonek sênga gewr nabine. - Korkak yürekli ak göğsü göremez.
*Dilê tırsonek timî dikute. - Korkak birinin kalbi hep çarpar.
*Dılé yekê ket kevireki´ heft salan bi xwe re gerand. - Bir kadinin gönlü bir tasa düstü, yedi yil birlikte dolastirdi.
*Dınya guleke, bêhn bıke û bıde hevalê xwe. - Dünya bir güldür, kokla ve arkadaşına ver.
*Dınya lı dınyê; çavê gur lı mihê. - Dünya dünya oldukça, kurdun gözü koyundadır.
*Dıza jı dıza dızi, ardu asiman lerızi. - Hırsız hırsızdan çaldı, yer gök titredi.
*Di nava her gunehekî de, rêyek ku diçe kufrê heye. - Her bir günah içinde küfre gidecek bir yol var.
*Dit ezım nedit dızım. veya Di sa ezım nedisa dızım. - Gördüyse benim, görmediyse hırsızım. (Kürtçe deyim)
*Dûjmınê te gêrıkek be ji disa hesabê xwe bıke. - Düşmanın bir karınca bile olsa hasabını yap ((önlemini al)).
*Dûr bi nure. - Uzak nurludur (ışıklıdır).
==E==
*Eger xêr bê welatekiwê bıgıhije hemı cihê welât.
*Em dibejin bavê me ji birçiyan di mire, ew dîbe hûn çîma birinç ki wi çenakin. - Biz diyoruz babamız açlıktan ölüyor, o diyor niye ona bir pilav yapmadınız.
*Eqlé sıvık, baré gıran e - Aklı hafif olanın yükü ağır olur
*Erd bırınc be, av rûn be. - Yer pirinç olsun,su yağ olsun
*Eyarê bênamûsa fırehe. - Namussuzun postu geniş olur.
*Ez çı dıbêjım bılûra mı çı dıbêje. - Benim dediğim ne kavalımın dediği ne.
*Ez hêdi dımeşım bela dıghê mı, ez zû dımeşımez Bela Dıgheme. - Yavaş gittiğimde bela beni bulur. Hızlı gittiğimde ise ben belayı bulurum.
*Eger nedê mabud wê çi bike sultan mahmut. - Vermeyince mabud neylesin sultan mahmut.
==Ê==
*Ê dızya hıngıv bıke wê mêş pêvedın. - Bal çalanı arı sokar.
*Ê jınê berde lı paniyê nanêre. - Kariyi bosayan ardindan bakmaz.
*Ê ku bi ya mezinan neke, jovan dibe. - Büyüklerin dediğini yapmayan pişman olur
*Ê ne dı şerde be şêre. - Kavgada olmayan aslan kesilir.
*Ê rabe cihê wi, ê bımre jina wi dımine. - Kalkarsa yatağı kalır, ölürse karısı kalır.
*Êl hebe, êlbeg jî heye
*Êş hat Şam'ê, ecelhati mırın. - Bulasici hastalik Sam'dan geldi, eceli gelenler öldü.
Êş ji dil nayê berdan
Jiyan li min bûyî zindan
We êze jî nikarim binim ziman
Ew êş jibo min bûyî derdê giran
==F==
*Fala qereçiya lıhev derdıkeve. - Çingenenin falı birdir, atar tutturur.
*Feqir çûn xwe dalıqinın ditın ku dewlemend lı ba dıbın. - Fakir kendini asmaya gitti, zenginlerin ipte sallandıklarını gördü.
==G==
*Galgala ket nav dev û dırana, wê bıgere lı bajar û şarıstana. - Ağız ve dişerin arasına düşen söz, kentleri memleketleri dolaşır.
Gişt, taşın altında kalmaz.
*Gihayê hewşé tehl e. - Evin avlusunun otu acıdır.
*Go keç birin ha deşta mûşe ha pişta dergûşe. - Kız yuvadan uçtuktan sonra; ha beşiğimin yanında, ha muş'ta ne fark eder ki.
*Golıkék, navé naxireke pîs dike. - Bir buzağı bir inek sürüsünün adını kirletir
*Gotın zirar e, kirin kar e. - Söylemek zarardır, yapmak kâr.
*Gotın: Bavê te sıwara wi kuşt an peyan?”, “Goti: Pışti kü kuştin, çi siyar û çi peya". - Dedi: Babanı süvariler mi yoksa yayalar mı öldürdü?”, “Dedi: Öldürüldükten sonra ha süvari, ha yaya, ne fark eder"
*Gotina rast bi mirov ne xweş tê. - Doğru söz insana hoş gelmez.
*Gotınên pêşya, wek neqşê keviran e. - Atasözleri taşlardaki nakışlar gibidir
*Gotna rast bı mırov ne xweş tê. - Doğru söz insana hoş gelmez.
*Gul ew gul bû baran ji lê hat şıl bû. - Gül o güldü, yağmur yağdı ıslandı.
*Gûndek e kûlindik e...
*Gur dikujin qijak dıxun. - Kurt öldürür, karga yer.
*Gurê, ku dıjminî min nîn e, bila hezar salî bijî. - Bana düşman olmayan kurt bin yıl yaşasın.
*Guro bila tû ew gur bûyayî, tû heft semer pezê min bixwara. - Kurt sen gerçekten kurt olsaydın da yedi tane keçimi yeseydin.
*Gül bé sıtiri nabe. - Gül dikensiz olmaz.
==H==
*Ha cigara ber bayé ha gana nav kayé. - Ha rüzgâra karşı içilen sigara,ha samanlıkta yapılan sevişme
*Ha kevir li cer ket ha cer li kevir ket. - Ha taş testiye değmiş ha testi taşa.
*Hêsp tine afir çêdike - At yok yemlik Yapiyor
*Hechecîkê silava li hecêk. - Ey kırlangıç hacca selam söyle.
*Heta heft cara li mala xwe ne gerî, gunehên xelkê hilnede. - Evini yedi kere aramadıkça, birilerinin günahını alma.
*Heft sala çû sêferê dîsa hat kêrê berê.-Yedi sene sefere gitti geldi gene eski eşek.
*Hînbûnan hîn neke,gava te hîn kir jî, têr neke.- Alışmışları(yüzsüzleri) alıştırma,alıştırdığını tok etme.
*Hemî çêlek tên dotin, hemî gotin nayên gotin. - Her inek sağılır, her söz söylenmez.
*Hem ji dêrê bû hem jî ji mizgeftê. - Hem kiliseden oldu hem de camiden.
*Hem serê xwe dişkîne hem jî xercê xwe dide. - Hem başını kırdırıyor, hem de vergisini ödüyor.
*Here miletan, bigre adetan. - Uluslara git, gelenekler öğren.
*Her dar siyê ji koka xwe re nake. - Her ağaç kendi köküne gölge yapmaz
*Her giha li ser koka xwe şîn dibe. - Her ot kendi kökü üzerinde yeşerir.
*Her kezîzerek simbêlsorek li himbere. - Her sarı örgülünün yanıbaşında bir kaytan bıyıklı vardır.
*Her tişt ji ziravi, mirov ji stûri diqete. - Her şey incelikten, insan kabalıktan kopar.
*Here ba wî însanî go te bi girîne, te ne kenînê - Sürekli seni güldürenlerle değil, bazen de ağlatanlarla arkadaş ol.
*Hetta mın xwe naskir, emrê xwe xelas kir. - Kendimi tanıyıncaya kadar ömrümü tükettim.
*Heta rasti digere,şaşî cihe xwe digre. - Gerçek ortaya çıkana kadar yalan toplumda yerleşir.
*Hevalê bêje "heval heval" mede dû. - "Arkadaş arkadaş" diyen arkadaşın ardından gitme.
*Heyfa ciwaniyê ku kal-pîrî li pêye. - Yazık gençliğe, yaşlılık ardından geliyor.
*Heywana tu bigerînî wê erzan bibe. - Gezdirdiğin hayvan ucuz olur.
*Heçî firîke dinya alem şirîke. - Sütlü olduğu sürece, dünya alem ortaktır.
*Hêdî dimeşim bela dighê min, zû dimeşim ez dighêm bela yê. - Yavaş yürüyorum, bela bana yetişiyor; hızlı yürüyorum, ben belaya yetişiyorum.
*Hin dikin hin dixwun. - Kimi yapar kimi yer.
*Hingivê palandiye, lê di eyarê küçikdaye. - Süzme baldır ama it postu içindedir.
*Hûrik hûrik, dagirt tûrik. - Ufak ufak doldur dağarcığını.
*Hînkiriyan hîn meki,te hînkir ji bîr meki- Alışmışları alıştırma,alıştırdınmı da ses etme.
*Karé xwe bike bi esas, bila dilé te neke waswas. - İşini sağlam yap, içine (kalbine) vesvese girmesin.
*Eyba reş, şerma (fedya) gran. - Hem kara ayıp, hem de ağır utanç.
==J==
*Jı be kesî gota nehrî,go keso. - Kimsesizlikten tekeyi bile adamdan saydı.
*Jı evindarekî pirs kırın; "Tu ji bo çi digirî?" Got; "Ji bo kenê dawiyê." - Aşık birine sormuşlar; "Neden ağlıyorsun? demiş ki; "Sonraki gülüşler için."
*Jı her hesinî şûr çênabin. - Her demirden kılıç yapılamaz(olmaz)
*Jı hırçkê du eyar dernayê. - Bir ayıdan iki post çıkmaz.
*Jı pıra pır dıçe jı hındıka hındık. - Çoktan çok gider, azdan az.
*Jı rovi fenektır tune jı eyarê wi pırtır tune. - Tilkiden kurnaz yoktur, derisinden de çok yoktur.
*Jı qantır re gotin 'bavête kîye?' got xalêmi hespe!. - Katıra 'baban kim?' demişler, dayım attır! demiş.
*Jı xelkêre masigıro jı xwere kwêsigıro. - Elaleme balıkçı kendine kaplumbağacı
*Jın kelehe mêr gırtiye. - Kadın kaledir erkek tutsaktır.
*Jına ne delal, çavê mirov dıêşine, jına delal dılê mirov dıêşine. -Çirkin kadın göz ağrıtır, güzel kadın gönül ağrıtır.
*Jıné rınd u meré bihiş belayé seré gunde. - Güzel kadın ile akıllı erkek köyün başına beladır.
*Ji du berana gayek çênabe - İki koçtan bir boğa olmaz.
*Jijo destê xwe, ser çelike xwere birîya û gotîya:çika şahîka. - kirpi yavrusunu, "ne güzel yumuşacık" diye okşarmış.
*Jiyana rojekîye bi rûmet, ji jiyana salaye bi koletî çêtire. - Bir günlük onurlu yaşam, yıllarca boyun eğip kölece yaşamaktan iyidir*
==K==
*Kanya ku tu avê jê vexwi kevra navêjyê. - Su içtiğin kaynaga taş atma.
*Karê ne ji mire bayê wê di ser mire. - Benim olmayan isin yeli üzerimden geçsin.
*Keça gan nîsandayê didan. - Kızın gönlü varsa gülümser.
*Keçkê bêbav çiyayê bêav. - Babasız kız susuz dağ gibidir.
*Keda helal dibe mû naqete, keda haram bibe weris ji diqete. - Helal ekmek kil olsa kopmaz, haram ekmek halat da olsa kopar.
*Ker ji kera çedibin. - Eşekten, eşek doğar.
*Kerê me çû seferê, hat ji seferê, dîsa kerê berê. - Eşeğimiz sefere gitti, gittiği seferden geldi ama hala aynı eşekti.
*Kerêmın çu seferê , hat seferê, dîsa kerê berêye.- Eşegim gitti sefere geri geldiğinde hala aynı eşekti.
*Kerê mıri ji gur natırse. - Ölmüş eşek kurttan korkmaz.
*Kero nemre bihar hat. - Eşek ölme bahar geliyor.
*Kere reş xwe spi dıbine.- Kara eşek kendini ak görür
*Kes nakeve gora kesi. - Kimse kimsenin mezarına girmez.
*Kesê jinek bîne, divê an tûrek perê wî an jî barek derewê wî hebe.
*Kevir çiqasî jî di avê de bimîne, dîsa nerm nabe. - Taş ne kadar suda kalsa da, yine de yumuşamaz.
*Kıhêl dı bin mêrxasan de dıbezın. - Küheylan at, yiğidin haslarının altında koşar.
*Kırinek ji hezar gotinan çêtir e. - Bir eylem, binlerce söyleyişten iyidir.
*Ki tî be nan u av,Ki têrbe dîl'da yâr dîxwaze. - Aç olan aş, tok olan aşk ister.
*Ku agir bi çiyê ket ter û hişk tev dişewitin. - Bir dağa ateş düşerse, kuru ile taze beraber yanar.
*Ku deng bi tasê ket çî rast û çi derew wek heve. - Kâseden ses çıktı mı yalan da olsa doğru da olsa aynı şeydir.
*Ku kela şorbê çû, buhayê heskê pere nake. - Çorba taşarsa kepçenin degeri para etmez.
*Ku nanê mirov di turikê hevandebî mirov biminet dixwe. - İnsanın ekmeği bohçasında oldu mu minnetsiz yer.
*Ku te gırt bermede, ku te berda bı dû nekeve. - Tuttunsa birakma, bıraktınsa ardına düşme.
*Kûçık bi kurman namirin - Köpekler kurttan (böcek kurt) ölmez.
*Kûçık bi quşandiné nabe tajî. - Köpek tüy kırpma ile tazı olmaz.
*Kûçık ji kê bitirse bi wi ali direye. - Köpek korktuğu yana havlar.
*Kumê rasta tim qetyayiye. - Doğru kişinin külahı hep yırtıktır.
*Kurmê şiri, heta piri. - Ana sütündeki kurt ölüme kadar.
*Kurme dare ne ji dare be dar kurme nabe. - Ağacı kemiren kurt ağaçtan olmasa ağaç kurtlanmaz.
==L==
*Lê kaliyê lê koriyê; mirin çêtireji feqiriyê. - Ah yaşlılık, ah körlük; ölüm yoksulluktan iyidir.
*Li dînê netirse, li dîniké bitirsE. - Deliden değil, salaktan kork.
*Li bejnê neri bi zêra kirî, laçek rakir kertkê guri. - Boyuna posuna baktı altınla aldı, örtüsünü kaldırdı kel çıktı.
*Li kerê mirî digere ku nala jêke. - Ölmüş eşek arıyor ki nalını kopara.
==M==
*Mala me li çoyê meye; çoyê me li ser milê meye. - Evimiz sopamızda, sopamız omzumuzun üstündedir.
*Mala merya gora mêruya yê. - Ölü evi karınca mezarlığı gibi.
*Mala mêran kaniya zêran. - Yiğitlerin evi, altın çeşmesidir.
*Malê axê diçe canê xulêm dêse. - Ağanın malı gider, uşağın canı yanar.
*Malê çamêrki û xesiski wek hev dire. - Cömerdin malıyla cimrinin malı aynı oranda harcanır.
*Malkê ji gund bar kir, re ferah bû. - Köyden bir aile göçtü, köy rahatladı.
*Mal li ser malê nabe. - Ev üstünde ev olmaz.
*Mal mala teye lê bi alyê firaxa nere. - Ev evindir ancak mutfak tarafına gitme.
*Me bayê şand pey kayê ka hat ba ne hat. - rüzgârı samanın arkasından gönderdik. Saman geldi, rüzgâr gelmedi.
*Me go lexe te kuşt. - Vur dedik öldürdün.
*Meger li newala nebin xeyala. - Vadilerde dolaşma, kabus görme.
*Mêvan ji mêvan ne xweşe,xwediyê malê ji herdûya ne xweşe. - Misafir üzerine gelen ikinci bir misafiri sevmez, ev sahibi ise ikisini de sevmez.
*Mere xevza xe jı jıne purt mere be purt bıke.....
*Mer meran dıkujin,ew ura dışwe. - Yiğidi yiğide kırdırıyorlar, sen oturmuş işkembe yıkıyorsun.
*Mêr ketina quara, jin di çûna hawara. - Erkekler korkudan pustu, kadınlar yardıma koştu.
*Mêrê qels du cara şer dixwaze. - Güçsüz adam iki kez kavga ister.
*Mêrikî li hespé xelkê timî peya ye. - Başkasının atına binek adam her daim yayadır.
*Mı pis avet, rast ket. - Kötü attım, isabet etti.
*Mırî venagere bi girî. - Ölü, ağlamayla geri dönmez.
*Mırın mırıne xırexır çiye? - Ölüm ölümdür, hırıltı nedir?
*Mırişk çav batê kir qulê xwe katand. - Tavuk,kaza özenip suya girince boğuldu.
*Mırişka bıgere wê lingê wê bi zelq be. - Gezen tavuğun ayağında pislik olur.
*Miriya zède neşon ewèn tira bikın. - Ölüleri çok yıkamayın yoksa osururlar.
*Mirazê mın dıl be, ber seriyê mın kevır be. - Gönlümün muradı olsun, yastığım taştan olsun.
*Mirov deve xweyî bike gera ser deré mirov bilind be. - İnsan deve beslerse kapısındaki göl yükselir.
*Mirov dıl bıke diwara qul dıke, jin dıl bıke erdé qul dıke. - İnsan isterse duvarı deler, kadın isterse kuyu kazar.
*Mirov ji keré hevala zu peya dibe. - İnsan arkadaşının eşeginden çabuk iner.
*Mirov pîr dıbe, dıl pîr nabe. - İnsan yaşlanır, gönül yaşlanmaz.
*Mirov xwe bi destê xwe ne xurine xura mirov naskê. - İnsan kendini kendi eliyle kaşımazsa kaşıntısı geçmez.
*Mala pır jına xırabu jı bına- Evde çok kadın (hanım; Örnek: gelin, kayın valide vs.) varsa o evin düzeni kökten bozulur.
* Masalo qareş av hara êş (Değirmencinin sorunu suyun değirmene kavuşmasıdır, ya da değirmenin suyla çalışmasıdır.)
==N==
*Nabêjin kê kir; dibêjin kê got. - Kim yaptı demezler, kim söyledi derler.
*Nan û pivaz hebe nexwesi çavresiye. - Ekmek ve soğan olursa hastalık çekememezliktir.
*Nanê xwe bide nanpêja, bila nanekî te zêde biçe. - Bir ekmeğin fazla gitse de, ekmeğini usta ekmek pişiricisine ver.
*Navê gur derketiye; rovi dinya xera kir. - Kurdun adı çıkmış; tilki dünyayı yıktı.
*Ne dujminê xeraba bin; dujminê xerabiyê bin. - Kötülerin düşmanı değil kötülüğün düşmanı olun.
*Ne fene, ev çi dar û bene? - Tuzak değilse, bu ne değnek ve iptir?
*Ne sar li te tê, ne germ li te tê. - Sana da ne soğuk yarıyor, ne sıcak.)
*Ne xwar ne da hevala, geni kir avêt newala. - Ne yedi ne arkadaşlara verdi, kokuttu vadilere attı.
*Nıvışta bê tışt, xwedyê xwe kust. - Ücretsiz muska sahibini öldürdü.
*Nızanın,dor dakavi bar kudo. - Sopa kimin önüne düşer, bilinmez.
==P==
*Pişîk ne li malê mişk Evdirrehman'e. - Kedi evde olmayınca fare Abdurrahman kesilir.
*Pısıkê malê, lı kuçıka malê natırse. - Evin kedisi, evin köpeğinden korkmaz.
*Pîrê nemre bihar tê kerêmin nemre qîbal tê. - Tilkinin dönüp dolaşacağı yer kürkçü dükkânıdır.
*Pirek kelehe zılam gırtıye. - Kadın kaledir, erkek tutsak.
*Pivaz, çı sor çı sipi. - Soğan, ne kırmızı ne beyaz.
*Piyé xwe gora lıhéva bavé xwe dırej ke. - Ayağını yorganına göre uzat.
*Pîrê bawer ne dıkır mér bıke, mér kır ija mal xeşytek düxazı - Nine inanmıyordu evlenmeye, evlendi şimdi de çocuk istiyor
==Q==
*Qantir nazê xwê sin nayê. - Katır doğurmaz, tuz yeşermez.
*Qedrê gulê çi zane; kelbes divê kerê res. - Gülün değerini ne bilir; devedikeni ister kara eşek.
*Qenciya herî mezin zanîn e. - En büyük iylilik bilgidir.
*Qûna wê qûna mirişkêye hêkê qaza dike. - Tavuktur ama kaz yumurtası yumurtluyor.
*Qûsî naxwe avrîya mesî.- Kaplumbağa balığın artığını yemez.
==R==
*Reng rengin, sor bi dengin. - Renk renktir, kırmızı ünlüdür.
*Rengan tevde di heman lezê de dihatin lewitandin. Yekamînî dane rengê spî. - Bütün renkler aynı hızda kirleniyordu. Birinciliği beyaza verdiler.
*Reva pisîkê heta dawîya kadînê ye.
*Rêya dirêj bi gavên biçûk dest pê dike. - Uzun yol küçük adımlarla başlar.
*Rêzê êş li mal néye payîn. - Değirmen sırası evde beklenmez.
*Ro bi rînê nare ava
*Roja dew haya nan nina, roja nan haya dew nina. - Ayranın olduğu gün ekmek yok, ekmeğin olduğu gün ayran yok.
*Roja xweş bi serîda xweşe. - Güzel gün gün başlarken güzeldir.
*Rovi ne di çu kulêr, hejik jî tirîya xweve kir. - Tilki zaten deliğine zor giriyordu bir de kuyruğuna çalılık bağladı.
*Rûyê reş ne hewci teniyêye. - Kara yüze is gerekmez.
*Rohn dıkım nan deré, tir dıkım dan deré -Ayran çorbasını(mehir)sulu yaptığım zaman ekmek gider,az sulu yaptığım zaman içindeki buğday (dan) gider.
*Rıh dıbe bost düjmün nabe dost- Sakal bir karış kadar uzar, ama düşman dost olmaz.
*Rovi'ki berdayi çétıre jı şereki gırédayi- Özgür bir tilki, bağlı bir aslandan iyidir
==S==
*Serê çûka qelî çenabê. - Kuş kafasından kavurma olmaz.
*Sê wêne dost hene: Nano, gano, cano. - Üç türlü dost vardir: yiyici, irz düsmani, candan dost.
*Sêwa çê pahra hirçê...
*Séwa halméke,mekeve bin qalméke. - Bir parça lokma için düşme.
*Siware xalke tum payayı. - Başkasının atına binen hep yayadır.
*Siwarbûna li kerê yek e, peyabûna ji wê dudu ye. - Eşeğe binmek bir iken inmesi iki zahmettir.
*Simbêl bi pisika ji heye. - Bıyıkk kedide de vardır.
*Seb û sekir çûn Diyharbekir, sekir rûnist deng nekir, seb rabû pesnê xwe kir. - Sap ile şeker Diyarbakir'a gittiler, şeker sustu oturdu, sap kalktı kendini övdü. *sere ber mınneta bıla kevte bın Ziyereta - minnet edeceğime mezarın altında olayım
== Ş ==
*Şahdê rovi terya wiye. - Tilkinin tanığı kuyruğudur.
*Şam dura ma mişar jî dura. - Hadi Şam uzak, hendek te mi uzak
*Şam şekira welat şêrintira. - Şam şekerdir ama vatan daha tatlıdır.
*Şerê sıbé ji xêra êvarê çêtire. - Sabahın kavgası akşamın hayrından iyidir.
*Şerm, şerefa jina ye.- Haya, kadının şerefidir.
*Şér dımre navéwi, çélek dımre postéwi dımine.- Aslan ölünce adı, inek ölünce postu kalır.
*Şêr şêre. çi jıne çi mêre.- Aslan aslandır, dişisi erkeği fark etmez.
*Şeva reş keleha mêraye. - Kara gece yiğidin kalesidir..
*Şûşa dıl ku şkest nacebıre. - Gönül camı bir kırılırsa artık birbirine yapışmaz.
*Şıkefta sed pez heryê wê sed û yek pez ji heryê. - Yüz koyunun sığdığı yere yüzbir koyun da sığar.
*Şûr kalanê xwe nabıre. - Kılıç kınını kesmez.
==T==
*Ta bi ta dibe rih. - Kil be kil sakal olur.
*Taji bi zorê nare nêçirê. - Tazı zorla ava gitmez.
*Te cat,Xudé ra murat. - Senden çaba, Allahtan murat.
*Te deve nedîn li rêzê ma te mişkul jî nedîn li pirêzê
*Tel telé kerméşé zir zira we weka gaméşé..
*Teyrê ku gost dixwun nikilxwarin. - Et yiyen kartallar eğri gagalı olur.
*Tıfkırıne bake bake gotiye ruyem ava bahre şil nabe tıf te şıl be - Tükürmüşler kurbağaya kurbağa demiş: Benim yüzüm denizden ıslanmıyor, tükürüğünden ıslanacak.
*Timayi birakuje. - Tamah, kardeş öldürendir.
*Tışte belaş weke laş. - Beleş, leş gibidir.
*Tışte çu nede du gava bıde du dıbe gu. - Giden şeyin ardına düşme, düşersen kokar.
*Tırs merga rêviye. - Korku yolcunun kamçısıdır.
*Tırs ne kêmasî ye, netirsîn zêdehi ye. - Korku eksiklik değildir, korkmamak fazlalıktır.
*Tırsa gur ji baranê heba wê ji xwere kulavek çêkra. - Kurdun yağmurdan korkusu olsaydı kendine bir aba yapardı.
*Tu bi hiriba tê li nav keri ba. - Yapağılı olsaydın sürü arasında olurdun.
*Tu cehnemê nebini buhust bi te xwes nabe. - Cehennemi görmezsen cennet sana tatlı olmaz.
*Tu çi têxi kewarê wê ew bê xwarê. - Dolaba ne koyarsan onu alırsın.
*Tû paz ne dîtîya ma pişkul jî ne dîtîya. - Hadi sürüyü görmedin, boklarını da mı görmedin.
*Tû Meriyi Tû İnsani. - Sen Adamsın, sen insansın.
==W==
*War ew ware lê bihar ne ew bihare. - Yer aynı yer ama bahar aynı bahar değildir.
*Wek tirya kere; ne kin dibin ne direj. - Eşeğin kuyruğu gibi, ne uzuyor ne kısalıyor.
*Wê ev hevira hin gelek avê hiline. - Bu hamur daha çok su kaldırır.
*Xeber çekê jinêye. - Kızarak ve bağırarak laf söylemek kadının silahıdır.
*Xeberé évara dıçın qule diwara. -
*Xem neke kes nîzane, tu dî navxweda çî dîbeşérî. - Merak etme, kimse bilemez içinde ne gizlediğini.
*Xeta xwar ji gayê pire. - Eğri çizgi yaşlı öküzdendir.
*Xilt çiqas axê bikole bi serê xwe dadike. - Köstebek ne kadar toprağı kazarsa başına döker.
*Xezalê baztir nîne, jî nesîbê xwe pêda na xwê. - Ceylandan daha atiği yoktur ancak o bile nasibinden öteye geçemez.
*Xudé hebe,kes tunebe. - Allah olsun, kimse olmasın.
*Xudé noka dıde evé bé dıdan. - Allah nohutu dişsize verir.
*Xudê ji yekire xera bike diranê wi di pelûlê de diskê. - Allah birisinin işini bozarsa dişi sütlaçta kırılır rı
*yar.*
*Xwediye xêra, dibe rebené-evdalé ber dera. - Hayır sahibi, kapı önü garibanına döner.
*Xwestek û kodik bi sûnde? - Dilencilik ve utangaçlık olmaz.
*Xweş dibe cihe xençera, xweş nabê cihe xebera. - Hançer yarası bile iyileşir ama gönül yarası iyileşmez.
==Y==
*Ya herro,ya merro. - Ya gidersin, ya ölürsün.
*Ya nare as, ya ji dire asvan dikuje. - Ya değirmene gitmiyor ya da gidip değirmenciyi öldürüyor.
*Yarê diya mi yek ba minê bi dendikê bihiva bi xwedi bikra. - Anamın dostu bir tane olsaydı onu bademiçiyle beslerdim.
*Yêk ku nefsa xwe islah nekiriye, nikare yekî din islah bike. - Nefsini ıslah etmeyen, başkasını ıslah edemez.
*Yek ta nabe, du ta tê ranabe. - Bir iplik olmuyor, iki iplik geçmiyor.
==Z==
*Zıkê zaroka kirve lê zimanê wan nagere. - Çocuklarin karınları söz doludur ama dilleri dönmez.
*Zılam kahnîya pîrek birka, go birk şikestî bê av xwe têda na girê. - Erkek bir kaynaksa kadın bir havuzdur, havuz çatlaksa kaynaktan gelen su birikmez.
*Zimanê dirêj darkukê serê xwedyê xwe ye. - Uzun dil sahibinin başına agaçkakandır.
*Zimano leq û leq,seriyo teq û req. zimano birî, seriyo seqirî
*Zimané mirov bike leqe leq ewé seré mirov bike teqereq
*Zimanê xwe jêke cihê xwe çêke-dilini kes ki yer edinebilesin.
*Zor gêzerê radıke. - Zor, havucu kökünden çıkarır.
*Zıkê xwe hî neke dı nana bejna xwe hî dı fistana e ser te be salu zamana - Karnını 2 ekmeğe alıştırma endamını 2 fistana alıştırma elbet bir gün yokluğunu da görürsün
[[Kategori:Atasözleri]]
n04dv2alz103xk3uf259p837990ahly
Erwin Rommel
0
9140
232786
212294
2025-06-10T19:18:01Z
Brightt11
34669
/* Hakkında söylenmiş sözler */ kağıt > kâğıt, değiştirildi: Kağıt → Kâğıt [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232786
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi}}
'''Erwin Johannes Eugen Rommel''', Alman mareşal.
==Sözleri==
*İnsanlar temelde 4 özelliğe sahiptir; zeki veya aptal, hırslı veya tembel. Aptal ve hırslı olanlar tehlikelidir, ben onlardan kurtulurum. Aptal ve tembel olanlara önemsiz görevler veririm. Zeki ve hırslı olanlarını ekibime katarım. Zeki ve tembel olanları ise kumandan yaparım.
*Karşılıklı muharebede, silahında bir mermi fazlası olan kazanır.
*Ter kanı, kan canı, beyin ise her ikisini birden kurtarır.
*Kazanacağınız bir şey yoksa savaşmayın.
*Düşük çene, gemi batırır.
*Alman askerleri dünyayı etkiledi, Ancak İtalyan Bersaglieri Alman askerlerini etkiledi.
==Hakkında söylenmiş sözler==
* Zırhlıların hareket halinde kullanılmasının her ayrıntısını çok iyi şekilde bilen ve hareketli bir savaşın kritik dönüm noktasında kısa bir anlığına doğan fırsatları yakalamakta çok hızlı olan ve bu konuda çok yetenekli bir taktikçiydi. '''(İngiliz General Harold Alexander, Ortadoğu'daki Müttefik kuvvetler komutanı, Londra Gazetesinde alıntılandığı gibi (3 Şubat 1948)'''
* Arkadaşımız Rommel'in, onun hakkında çok fazla konuşan birliklerimiz için bir tür sihir ya da öcüye dönüşmesi gibi gerçek bir tehlike mevcuttur. Hiç şüphesiz çok enerjik ve yetenekli olmasına rağmen, kesinlikle bir süpermen değildir. Bir süpermen olsa bile, adamlarımızın ona doğaüstü güçler vermeleri pek istenmeyen bir durum olurdu. '''(İngiliz General Claude Auchinleck, subaylarına verdiği bir direktifte, Rommel, The Desert Fox (1951), Desmond Young, s. 7.)'''
* "Bize karşı çok cüretkar ve becerikli bir rakibimiz var ve savaşın kargaşasının karşısında büyük bir general diyebilirim." Ayrıca saygımızı da hak ediyor çünkü sadık bir Alman askeri olmasına rağmen Hitler'den ve tüm eserlerinden nefret etmeye geldi ve manyak ve zorbayı yerinden ederek Almanya'yı kurtarmak için 1944 komplosunda yer aldı. Bunun için hayatının bedelini ödedi. Modern demokrasinin kasvetli savaşlarında şövalyelik yer bulamıyor... Yine de, yargılansa da modası geçmiş olan Rommel'e ödediğim haraçtan pişman değilim ya da geri çekilmiyorum. '''(Winston Churchill, İkinci Dünya Savaşında, Cilt. 3: Büyük İttifak (1950), s. 176-177.)'''
* Rommel gergindi, her şeyi aynı anda yapmak istedi, sonra ilgisini kaybetti. Rommel, Normandiya'daki komutanımdı. Rommel'in iyi bir general olmadığını söyleyemem. Başarılı olduğunda, iyiydi; Geri dönüşler sırasında depresyona girdi. '''(Sepp Dietrich, Leon Goldensohn'a (28 Şubat 1946)'''
* Rommel'in varlığı, her zaman olduğu gibi, birlikleri üzerinde bir tonik gibi davrandı. Bir kardeş subay, bir zamanlar kişiliğinin büyüsüne kapılan herkes, "gerçek bir askere" dönüştüğünü yazdı. Rommel'in gerginliği ne kadar zor olsa da, tükenmez görünüyordu, düşmanın muhtemelen nasıl tepki vereceğini tam olarak biliyor gibiydi. Aynı subay, Rommel'in olağanüstü bir hayal gücüne sahip olduğunu, hiçbir korku bilmiyormuş gibi göründüğünü ve adamlarının onu "putlaştırdıklarını" yazdı. '''(David William Fraser, Rommel'in Birinci Dünya Savaşı'ndaki savaş alanlarındaki rolü hakkında, Knight's Cross: A Life of Field Mareşal Erwin Rommel (1994), Ch. 3, Gebirgsbataillon, s. 40)'''
* Tartışmanın ötesinde, Rommel savaş alanında bir manevra ustasıydı ve en saf kalitede bir liderdi. Göründüğü her yerde ilham verdi. Algılama ve karar verme hızı, uygulama enerjisi ve kavram cesurluğu onu büyükler arasına yerleştirdi; ve askeri başarıları tarihte, Montgomery'nin bir zamanlar biraz alışılmadık bir görüntü uçuşuyla kendisine benzettiği Prens Rupert'ınki kadar net bir iz bıraktı. Elbette zaman zaman çok hata yaptı. Tobruk'a yapılan ilk saldırı aceleci ve hazırlıksızdı, 'telefona atılma' durumun yanlış anlaşılmasından kaynaklandı, Alam Halfa sadece olasılık dışı bir başarı şansı sundu (ve erken iptal edildi), Medenin bir felaketti. Ancak zaferler, genellikle ona karşı yüklenen zarlarla, çok tanınabilir bir komuta kalitesi, mükemmel bir 'Rommel' sergiler. '''(David William Fraser, Knight's Cross: A Life of Field Mareşal Erwin Rommel (1994), s. 560)'''
* Ama o, cesaret ve dehaya sahip bir taktik komutandan daha fazlasıydı. O yansıtıcıydı. Kendi deneyimlerinden ve gözlemlerinden, kağıda adadığı ve herkesin öğrendiği ve öğrenmeye devam ettiği lehimci derslerle gelişti. Daha önce de belirtildiği gibi nereye gittiyse öğretti; ve hala öğretiyor. Rommel sadece usta bir uygulayıcı değildi; teoriyi pratikten çıkardı ve askeri sanat bundan yararlandı. '''(David William Fraser, Knight's Cross: A Life of Field Mareşal Erwin Rommel (1994), s. 560)'''
* Montgomery, kendi başarılarının hiçbir zaman başarısız bir savaşa girmediği gerçeğinden kaynaklandığını iddia etti ve Montgomery için bu hem doğru bir ifade hem de akıllıca bir politikaydı. Ancak bu, yalnızca hem zamanı hem de kaynakları olan birinin kullanabileceği bir politikaydı. Rommel, çoğu zaman ikisinden de yetersizdi. Durumu ve ihtimaller düzelene kadar bekleyecek durumda da değildi. Tekrar tekrar sayısal bir dezavantajla savaştı ve başarıları ancak bu gerçekle ölçülebilir. Niceliksel düşüklüğü dengelemek için beceriye güveniyordu. Daha önce alıntılanmış olan acı ünlem akla geliyor: 'Alman Mareşal'in rakiplerinin sahip olduğu üstünlükle neler başarabileceği düşünülürse...' Savaş genellikle bir zorluk seçeneğidir. Rommel tekrar tekrar hareketsizliği seçebilir veya hesaplanmış bir risk alabilir. Hareketsizliğin bir generalin kaderi tarafından nadiren affedildiğine inanıyordu.'''(David William Fraser, Knight's Cross: A Life of Field Mareşal Erwin Rommel (1994), s. 562)'''
* Tabii ki, Rommel sonunda dövüldü. O kaybetti. Ancak, savaşta önemli olan kazanmak olsa da, bu gerçek, askeri yeteneklerin yargılanması için tek kriter sağlayamaz. Savaş bir iş olarak da kabul edilebilir, ancak yönetimi de bir sanattır. Sonunda Napolyon yenildi. Montrose'da öyleydi. Lee de öyleydi. Çok azı onların dehasını inkar edebilirdi. Tüm kusurlarıyla birlikte, savaşta erkeklerin lideri olarak Rommel onların safında yer alır.'''(David William Fraser, Knight's Cross: A Life of Field Mareşal Erwin Rommel (1994), s. 562)'''
* Rommel'in kendi makalelerini araştırana kadar, onu parlak bir taktikçi ve büyük bir dövüş lideri olarak görüyordum, ancak ne kadar derin bir strateji anlayışına sahip olduğunu - ya da en azından düşünerek geliştirdiğini - fark etmemiştim.'''(Basil Henry Liddell Hart, içinde Rommel Kâğıtları (1982), s. xv)'''
* Hızlı hareket eden birliklerin en iyi lideriydi, ancak yalnızca ordu seviyesine kadar. Bu seviyenin üstü onun için çok fazlaydı. Rommel'e çok fazla sorumluluk verildi. Bir kolordu için iyi bir komutandı ama fazla huysuz, fazla değişken biriydi. Bir an coşkulu, bir sonraki an depresif olurdu.'''(Albert Kesselring'den Leon Goldensohn'a (4 Şubat 1946)'''
* Güney Almanya'da orta sınıf bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Rommel, düşman hatlarının arkasına sızma taktiklerinde uzmanlaşmış genç bir subay olarak kişisel kahramanlığıyla I. Dünya Savaşı sırasında beğeni toplamıştı. Hitler'in yeni ve alışılmışın dışında askeri fikirleri benimseme konusundaki istekliliği Rommel'in hayranlığını çabucak kazandı ve Rommel'in nispeten mütevazi kökenleri, onu genellikle aristokrat generallerin varlığında rahatsız hisseden Führer'e sevdirdi. Hitler, 1938'de Rommel'i kişisel korumasına komuta etmesi için atadı. 1939'a kadar Rommel her zaman bir piyade subayıydı, ancak Polonya'daki Blitzkrieg'in başarısı onu zırhlı savaşa gerçek bir inanan yaptı. Kısa süre sonra, Hitler bir panzer tümeninin komutasını almasına yardım etti. Daha önce tanklarla ilgili tecrübesi olmamasına rağmen, Rommel, zırhlı operasyonlarda oldukça kısa bir sürede ustalaştı. Gerçekten de, onun bölümü, Batı Avrupa'daki 1940 kampanyası sırasında göze çarpan bir başarı ile gerçekleşti. Guderian gibi, bir atılımdan mümkün olan en hızlı şekilde yararlanacağına inanıyordu. Bu, Libya'daki yeni komutasını devraldığında felsefesi olmaya devam etti.'''(Michael J. Lyons, II. Dünya Savaşı: Kısa Bir Tarih (2004), 4. baskı, s. 111)'''
* Kendini kısıtlama, hatta şövalyelik... Kuzey Afrika seferi boyunca her iki taraftaki savaşçıları ayırt etti... Bu kuralın önde gelen örneği Rommel'in kendisiydi. Hitler'in emirleri, yakalanan İngiliz komandolarının infazını zorunlu kıldığında, Rommel belgeyi çöpe attı. Müttefik mahkumların kendisine verilen tayınların aynısını almaları konusunda ısrar etti. Hatta çatışma hakkında Krieg ohne Haß (Nefretsiz Savaş) adlı bir kitap bile yazdı. Kuzey Afrika kampanyasının anıları, savaşın çoğu şiddetli ve acımasız olmasına rağmen, bireysel düşmanlar arasındaki ilişkilerin, bugün hayal edilmesi neredeyse imkansız görünen bir hoşgörü niteliğini koruduğunu doğruluyor.'''(Steven Pressfield, Killing Rommel'de (2009), s. 7)'''
* Rommel, askeri dehasıyla dünyanın saygısını kazanmıştı. O bir efsaneydi. ... Rommel eskilerin daha romantik, şövalyelik günlerini andırıyordu - ve gerçekten insancıl bir subaydı. Rommel, Almanya'nın en iyi generaliydi. O zamanlar tüm Avrupa'nın Nazilerin elinde olduğunu unutmamalısınız. Amerikalılar henüz savaşa girmemişlerdi. Rusya 166 Nazi tümeninin saldırısına uğradı. İşler çok kötüydü. Ve tüm zamanların en büyük çöl savaşan generali Rommel ve Afrika Birliği, İngilizlerin kıçına tekme atarak onları Kahire'ye geri itiyordu. Savaşın tam orada kaybedilmiş olabileceği bir durum haline geldi.'''(Steven Pressfield, "Karakterli, Şövalyeli ve Cesaretli Liderler - Geçmişin Kalıntıları?" Knol'da)'''
* Hitler tarafından birkaç kez "Dur ve Öl" emri verildi. Son kurşuna ve son adama kadar savaşmak için, mahkumları idam etmek ve işkence etmek bu emirlere karşı çıktı.'''(Steven Pressfield, "Karakterli, Şövalyeli ve Cesaretli Liderler - Geçmişin Kalıntıları?" Knol'da)'''
* Rommel'in savaş alanında başka kimsenin içinde olmayan bir hissi vardı.'''(ABD Generali Norman Schwarzkopf, koalisyon kuvvetleri komutanı, Körfez Savaşı, Charles Marshall'ın Discovering the Rommel Murder (1994) kitabında alıntılandığı gibi ISBN 0-8117-1480-2)'''
* "Rommel, Rommel, Rommel!" Churchill, Kahire Büyükelçiliği'ndeki odasında bir aşağı bir yukarı dolaşırken ağlamıştı. "Onu yenmekten başka ne önemli!" Rommel büyüsü İngiliz birlikleri arasında bile efsane olmuştu. Churchill, bir sarsıntının büyünün bozulmasına yardımcı olabileceğini düşündü. General Sir Claude Auchinleck çok beğenilen bir askerdi, ancak komutası zayıf bir şekilde koordine edilmiş görünüyordu ve birlikleri liderlerine güven duymuyordu. "Almak ya da yok etmek" Rommel'e artık [iki adamın], çok yetenekli General Sir Harold Alexander'ın ve o zamanlar az tanınan General Bernard Montgomery'nin göreviydi.'''(C.L. Sulzberger, in his book The American Heritage Picture History of World War II (1966), p. 234)'''
* Rommel, Hitler'in El Alamein'de olması gerekenden yirmi dört saat daha uzun süre savaşmasını sağlayan "zafer ya da ölüm" emri hakkında daha sonra üzüldü. Sonuç olarak, Rommel'in piyade ve motorlu birliklerinin büyük bir kısmı kaybedildi. Mihver kuvvetleri 2 Kasım'da geri çekilmeye başladıktan sonra, Montgomery arkalarından zırhlar gönderdi ve iki gün sonra Rommel'in kaçış yolu engellendi; yine de bir şekilde güçlerini bariyerin etrafından kaydırdı. Montgomery'ye göre, araçları çamura saplayan ani, şiddetli yağmurlar, düşmanını yok olmaktan kurtardı. R.A.F. sürekli Rommel'i bombaladı; Montgomery'nin zırhı sütunlarını savurdu. Rommel, İtalyan piyadeleri de dahil olmak üzere gerekli olmayan her şeyi terk etti. Yolu yanmış araçlar ve diğer savaş kalıntılarıyla doluydu. Nazi liderinin, Tunus'taki Alman kuvvetleriyle bağlantı kurana ve onlarla Montgomery'ye ve Kuzey Afrika'ya yeni inen Amerikan kuvvetlerine dönene kadar bin mil kadar geri çekilmeye devam etmekten başka seçeneği yoktu.'''(C.L. Sulzberger, in his book The American Heritage Picture History of World War II (1966), p. 241)'''
* Rommel, ancak nadir aralıklarla ortaya çıkabilen askeri bir fenomendi; böyle cesur ve cüretkar adamlar ancak istisnai bir servetle hayatta kalırlar. Savaş alanında Ney kadar cesurdu, çok daha iyi beyinleri vardı; Murat kadar atılgan, daha dengeli; Wellington kadar havalı ve hızlı bir taktikçi.'''(Field Marshal Archibald Wavell, as quoted in Discovering the Rommel Murder (1994) by Charles Marshall, p. 1)'''
* Kişiliğinin büyüsüne kapılan herkes gerçek bir askere dönüştü. Ne kadar zor olsa da, tükenmez görünüyordu. Düşmanın neye benzediğini ve muhtemelen nasıl tepki vereceğini biliyor gibiydi. Planları genellikle şaşırtıcı, içgüdüsel, spontaneydi ve nadiren belirsiz değildi.'''(Theodor Werner, Birinci Dünya Savaşı sırasında Rommel'in emrinde hizmet etmiş bir subay, David Irving'in The Trail of the Fox'ta (1977))'''
{{Vikiler|
commons= {{PAGENAME}} |
wikispecies= |
wikt= |
b= |
s= |
w= |
n= |
m= |
}}
[[Kategori:Kişiler-E]]
[[Kategori:Alman askerler]]
i9odo5x25dddygn7ha6vsv724zoz9s0
Johnny Bravo
0
9171
232836
224064
2025-06-10T20:23:20Z
Brightt11
34669
/* Sözleri */ dz, değiştirildi: kase → kâse [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232836
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi}}
'''Johnny Bravo''', aynı adlı çizgi filmin başkahramanıdır. Johnny Bravo çizgi filmi Cartoon Network'te yayınlanmaktadır.
==Sözleri==
*Carl, seni sersem! Burada ne işin var?
*Merhaba güzelim, do you speak aşk?
*Bu işi iki yoldan halledebiliriz; Birincisi zor yoldan, ikincisi de... ama dur bu ilkinden daha zor yahu.
*Ya bu yeni sevgilim gayet elektrikliydi. (elektrik mühendisi bir kıza sarkarken)
*Amanın bu verdiğin gençlik iksiri ikinizi de dev gibi yaptı. (gençlik iksirini çok içip bebeğe dönüştüğünde)
*Bak en iyi arkadaşın olurum
*Benden yeterince bahsettik, biraz da benden bahsedelim.
*Çok güzel kokuyorsun, sen de beni koklasana.
*Aşk, tanrın geldi bebeğim!
*Vay, vay, vay, ne fenasınız yahu... Hadi gelin maymun dansı yapalım.
*Merhaba parlayan nameler. (Uzaylı kadınlara)
*Bilim şatosu mu? Bu nasıl randevu böyle yahu.
*Yine her zamanki gibi ninja haklıyordum.
*Ninjayı hakladığımdan bahsetmiş miydim?
*Hu ha ho!
*Amannın, sana tapıyorum... Ne düşündüğünü biliyorum ve... Cevabım evet. Birlikte çıkabiliriz.
*Alacakaranlık kuşağında mıyım neredeyim?
*Sen deniz fıstığı mısın?
*Geldim, gördüm, kâseyi kırdım.(Poposu üzerine düştüğünde)
*Paniğe kapılmayın dedim size değil mi!(Herkesi Susturmaya Çalışırken)
*Ben de Johnny Bravo. Kainat erkek güzeli.(Kainat Güzeli Kıza Sarkarken)
*Şu karbonhidratlara bak, evet. (Kaslarıyla ilgili)
*Dur bakalım makarna, sen zorlu olabilirsin ama ben daha zorluyum.
*Şuna bak nasıl da uzun inceyim.(Uzatan lunapark aynalarında)
*Şuna bak Danny DeVito oldum. (Kısaltan lunapark aynalarında)
*Şuna bak şimdi de şişman, yaşlı bir garson oldum. (Aynı lunaparkta garson görünce)
*Yere bas yer cücesi bu iş ciddileşti.
*Senin karşında dünyanın en cazip erkeği duruyor, neyin var kraliçem?
*Siz vampir misiniz? Bu da randevunun sonu demek oluyor herhalde.
*Hiçbir yerde poğaça yoktu ben de kiremit getirdim.
*Bir zamanlar bütün Florida ve Moğolistan'a yayıldıklarını bilirim. (Pinyatalarla ilgili)
*Hey kurbağa prenses, hadi gel bizim eve gidelim de sana taptaze bir sinek salatası yapayım.
*Size aklınız alamayacağı bir şey göstereyim; 0.5 uçlu kalem... tapının bana... tapının bana.
*Demek kalem ilginizi çekmedi. O zaman size bundan daha ilginç bir şey göstereyim bir lastik... tapının bana... tapının bana...
*Bana kimse korkak diyemez... anasının kuzusu diyebilirsiniz bazen, ama korkak asla!
*Hey bu veletler n'apıyor böyle yahu?
*Merhaba küçük orman pilici!
*Gözde ağacın ben olayım fıstık!
*Ammanın, hem de duble ammanın!
*Her erkek bir gün yetişkinlikten çıkıp, çocukça şeylere geri döner.
*Dur gitme aşkımızdan vazgeçemezsin göllerin güzel çiçeği.
*Bu Orta Çağ iğrenç bir yermiş, gidip bari bir taksi çağırayım.
*İşte seni kurtardım, bir dilek dileyim mi?
*Siz niye doğru işlerle uğraşmak yerine bu nuh nebiden kalma kıyafetleri giyiyorsunuz?
*Biliyor musun delikanlılığın kitabında son bomba atmak yok. (su bombası)
*Suzy sen şu tarafa geç, Carl sen de sağ tarafa geç, ben de bebekler gibi bağırıp bir yere saklanayım.
*Tamam yaşıyorsun, fakat bir sorunumuz var, ormanın derinliklerine gidip ömrümüzün sonuna kadar böcek yemek zorunda kalabiliriz.
*Ammannın! Ne diyeyim, bu yılın takvimi.
*Kadın kısmı oy vermekten hoşlanır mı ki?(Kadınların Oy Verme Hakkını Edindiği Yasa Anlatılırken)
*Hey bonbon şekeri, bu kaslarda keyfini yerine getiremezse hiçbir şey getiremez.
*Hey kuğucuklar bizim eve gidip biraz yüzelim mi? (Balerinlere)
*Vay be süperim.
*Dur bir ayı kapanı, ben ayı mıyım yahu?
*Var ya kendimi şu anda acayip sersem hissediyorum.
*Affedersiniz bayan uçağın kan.. Söyler misin tatlım dün gece rüyanda beni görmedin mi?
*Angaryada yaptıklarımı düşmanı haklamak için kullanabilirim.
*Usta Yukahama, bu çakıl taşı çok kafa çocuk ya.
*Beni yemek istemezsin ayı, ben yenmek için fazla güzelim.
*Kaslara bak! Hu ha ho!
*Bu işin sonu kötü.
*Pastayı severim.
*Annem beni senin gibi kadınlar hakkında uyarmıştı, haklı olmasını umuyordum!
== Diyaloglar ==
:'''Suzy:''' "Johnny, Kocaman'ı beş kişi tutuyor, şutu sen atmalısın." (basketbol maçında)
:'''Johnny Bravo:''' "Demek kaderimde bu varmış, son saniyeler beni zaferimden alıkoyacak, bir kahraman da olabilirim bir şarlatan da. Acaba akşam yemeğinde ne vardı?"
----
:'''Sunucu:''' "Oraya gidince genç, güzel bayanlarla tanışacaksınız. Özellikle de bekar bayanlar."
:'''Johnny Bravo:''' "Bayanlar mı? Onlara piliç denir."
----
:'''Vampir kadın:''' "Johnny ben bir vampirim."
:'''Johnny Bravo:''' "Ne?"
:'''Vampir kadın:''' "Seninle vampir sevgilimi kıskandırmak için çıkıyordum."
:'''Johnny Bravo:''' "Senin sevgilin de mi vampir yani?"
----
:'''Johnny Bravo:''' "Film ne zaman çıkacak yahu?"
:'''Babalık:''' "Film falan çıkmayacak, bu itfaiyeciler toplantısı."
:'''Johnny Bravo:''' "Ben de eve gideyim o zaman."
----
:'''Hokkabaz:''' "Nasıl yapıyorum?" (Top çevirmeyle ilgili)
:'''Johnny Bravo:''' "Boş gezenin boş kalfası sensin demek!"
----
:'''Johnny Bravo:''' "Hey veletler ben gerçek süper kahraman değilim!"
:'''Çocuklardan biri:''' "Süper kahraman olmadığından emin misin?"
:'''Bir içim hanım :''' "Süper kahramanlara bayılırım."
:'''Johnny Bravo:''' "Hey saçlarımı ne kadar hızlı taradığımı görmek ister misiniz?"
----
:'''Satıcı:''' "Hepsi 16.63 kuruş."
:'''Johnny Bravo:''' "Al sana 14 kuruş, üstü kalsın."
----
:'''Johnny Bravo:''' "Al sana bir çeyreklik, üstü kalsın."
:'''Garson:''' "Ne güzel, artık emekli olabilirim."
----
:'''Bir içim hanım :''' "Biliyor musunuz, haydutlara karşı gelen erkeklere de bayılırım."
:'''Johnny Bravo:''' "Çekilin yoldan, Bravo Man geliyor."
----
:'''Bebiş:''' "Aslında o kimseyi inciltmek istemedi, değil mi bay Bravo"
:'''Johnny Bravo:''' "Tabii ki evlat, ben bir sineği bile incitmem."
:'''Sinek:''' "Yalan söylüyor… Yalan söylüyor…"
----
:'''Johnny Bravo:''' "Hey! 16'ncılık! Hiç fena değil!" (Yemek yarışmasından sonra)
:'''Suzy:''' "Zaten 12 yarışmacı vardı."
----
:'''Johnny Bravo:''' "Mükemmel bir ordu toplamak için her yeri aradım ve sadece sizi buldum ama n'apalım, elimizdekilerle idare edeceğiz.
:'''Johnny Bravo:''' "Karın içeri göğüs dışarı."
:'''Johnny Bravo:''' "Carl bana bir dolar ver."
:'''Carl:''' "Ama Johnny daha dün madalya alman için sana bir dolar vermiştim."
:'''Johnny Bravo:''' "Sus!"
:'''Johnny Bravo:''' "Ben bir subayım ve sen de ciğeri beş para etmez birisisin, neymiş asker?"
:'''Carl:''' "Ben ciğeri beş para etmez birisiymişim."
:'''Johnny Bravo:''' [Carl'a] "Tepem atıyor sersem."
:'''Suzy:''' "Ciğerle alakalı bir şey herhalde."
:'''Johnny Bravo:''' "Evet"
----
:'''Suzy:''' "Sence bu gece gözlüklerine ihtiyaç var mı?" (Su bombası savaşında)
:'''Johnny Bravo:''' "Tabii ki var bunlar gündüzleri daha iyi çalışırlar. (takar) Ah kör oldum.
----
:'''Antilop Muhabir:''' "Peki siz neler hissediyorsunuz Johnny Bey?"
:'''Johnny Bravo:''' "Açım."
----
:'''Garson:''' "Ne arzu edersiniz bayım"
:'''Johnny Bravo:''' "Orta kara pişmiş 2 biftek, (adamı yakasından kendine çekerek) mükemmel olsunlar, tıpkı onu sipariş eden gibi.
----
:'''Bonny:''' "Lütfen adsız askerin hakkında bir şey bildiğini söyle."
:'''Johnny Bravo:''' "Kim olduğunu bilmiyorlarsa neden mezarını açıp da bakmıyorlar ki?"
----
:'''Johnny Bravo:''' "Düşman her yerde de olabilir, hiçbir yerde de."
:'''Carl:''' "O zaman nerede oluyor?"
:'''Johnny Bravo:''' "Ne bileyim, buralarda bi' yerlerdedir."
----
:'''Karate hocası:''' "Johnny çok çalışmamız gerekiyor."
:'''Johnny Bravo:''' "Tamam, tamam tuvaleti temizlerim."
----
:'''Johnny Bravo:''' "Pekala Usta Hama şimdi kırmızı ölüm kuşağımı alabilir miyim?"
:'''Karate hocası:''' "Hayır, fırfırlı pembe kuşağı alabilirsin, şimdi git tuvaleti temizle."
:'''Johnny Bravo:''' "Ah çakıl taşı beni bir tek sen anlıyorsun. Adamı 2. raundda nasıl hakladım ama!"
----
:'''Johnny Bravo:''' "Ne güzel bir gün bugün hiçbir şey ters gidemez."
:'''Bunny Bravo:''' "Johnny pantolonunu unuttun."
:'''Johnny Bravo:''' "Ben de nereden esiyor diyordum."
{{Vikipedi|Johnny Bravo}}
{{Vikisöz bağlantıları}}
[[Kategori:Kurgusal karakterler]]
qw0blqdufej8orv2p7o6yu16ibcx23k
Muhammed/H
0
9198
232849
148187
2025-06-10T20:25:12Z
Brightt11
34669
/* top */ dz, değiştirildi: mükafat → mükâfat [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232849
wikitext
text/x-wiki
<div ><small> '''<''' [[Muhammed]] </small></div>
*Hacamat ettiren de, hacamat eden de orucunu açmıştır.
*Hangi köle kaçarsa, bilsin ki ondan zimmet ''[garanti]'' kalkmıştır, dönünceye kadar namazı kabul edilmez.<ref>Müslim, İman 122-124 (68, 69, 70); Ebu Davud, Hudud 1 (4360); Nesai, Tahrimu'd-Dem 12 (7, 102).</ref>
*Haksızlıkla bir makama ulaşan kimse, haddini aşmış sayılır.<ref>Tirmizî, İlm, 14.</ref>
*Haramın her türlüsünden çekinin.
*[[Haset]], ateş nasıl odunu yer yutarsa iyilikleri yer yutar, mahveder.
*[[Haset]]ten kaçının. Çünkü o, ateşin odunu yakıp tükettiği gibi bütün hayırları yer tüketir.<ref>Ebû Davud, Edeb 52, 4903.</ref>
*[[İyilik|Hayra]] vesile olan, [[İyilik|hayrı]] yapan gibidir.
*Her duyduğunu söylemesi, kişiye günah olarak yeter.
*Her insan hata eder. Hata işleyenlerin en hayırlıları tevbe edenlerdir.<ref>Tirmizî, Kıyâme, 49; İbn Mâce, Zühd, 30.</ref>
*Her kim mescide cemaatle namaz kılmak için gelirse, her gelişi için Allah ona cennette özel bir mükâfat hazırlar.<ref>Buhari, Ezan 1/161</ref>
*Her sarhoşluk veren şey ''[dinde yasaklanan içki olan]'' hamr grubundandır ve sarhoşluk veren her şey haramdır.<ref>Müslim, Eşribe,73 (l, 1587)</ref>
*Her şeyin bir yolu vardır. Cennetin yolu da [[ilim]]dir.
*Herhangi biriniz [[rüya]] görmezse üzülmesin. Çünkü [[İlim|ilmin]] derinliklerine dalan kimse, [[rüya]] görme özelliğini kaybeder.
*Hiç şüphe yok ki doğruluk iyiliğe götürür. İyilik de cennete götürür. Kişi doğru söyleye söyleye Allah katında sıddîk ''[doğru sözlü]'' diye yazılır. Yalancılık kötüye götürür. Kötülük de cehenneme götürür. Kişi yalan söyleye söyleye Allah katında kezzâb ''[çok yalancı]'' diye yazılır.<ref>Buhârî, Edeb, 69; Müslim, Birr, 103, 104.</ref>
*Hiç unutulmayacak yüz anne yüzüdür.
*Hiçbir baba, çocuğuna, güzel terbiyeden daha üstün bir hediye veremez.<ref>Tirmizî, Birr, 33.</ref>
*Hiçbir farz namazı kasten terk etme. Kim namazı kasten terk ederse, İlahi koruma ve teminattan mahrum kalır.
*Hiçbir Müslüman yoktur ki, Allah’a dua etsin de, Allah duasına şu 3 halden biri ile cevap vermesin: Kişi dua ettiğinde, Allah, onun karşılığını dünyada acilen ''[peşin]'' verir. Duanın karşılığını ahirete erteler. Yaptığı dua kadar, o kuldan bir dert ve sıkıntıyı giderir. Bu sözü işitince sahabeler sevinç içinde: Öyleyse, bizler çok dua ederiz, dediler. Allah Resulü de şu açıklamayı yaptı: Allah’ın kabul etmesi, sizin duanızdan daha çoktur.
*Hiçbiriniz kendisi için istediğini kardeşi için istemedikçe ''[gerçekten]'' iman etmiş olamaz.<ref>Buhârî, Îmân, 7; Müslim, Îmân, 71.</ref>
*Hiçbir mümin diğer bir mümine, onun hidayetini artıran ve onu helak olmaktan koruyan faydalı sözden daha değerli bir hediye vermemiştir.<ref>Muhammed Lütfi es-Sabah, Beyrut 1986 s. 362.</ref>
*Hilâli görünceye kadar oruç tutmayın, yine ''[müteakip]'' hilâli görünceye kadar da yemeyin. Bulut araya girerse ayı takdir edin.
*Horoz sesini işittiğinizde, hemen Tanrı'nın iyiliğinden isteyin. Çünkü öttüğüne göre melek görmüştür. Eşek anırdığı zaman da, şeytanın kötülüğünden Tanrı'ya sığının! Çünkü eşek, şeytanı görmüştür de; onun için anırmıştır.<ref>Turan Dursun, Kutsal Kitapların Kaynakları-3, Kaynak Yayınları, 5. Baskı Mayıs 2000, s. 54.</ref>
*Haset, ateş nasıl odunu yer yutarsa iyilikleri yer yutar, mahveder.
*Hayır, büyüklerinizle beraberdir.
*Hepiniz çoban ve muhafızsınız, maiyetinizde bulunanların hukukundan mesulsünüz. İş başındakilerde muhafızdır, memurlarından mesuldür. Erkek, ailesi efradının çobanıdır ve onlardan mesuldür. Kadın da kocasının evinde bir muhafızdır, o da ondan mesuldür. Hülasa hepiniz muhafızsınız ve maiyetinizdekilerden mesulsünüz.
*Her duyduğu şeyi söylemesi kişiye günah olarak yeter.
*Her kim ilim tahsili için bir yola sülûk ederse bu yüzden Allah-u Teâla, ona Cennet'e gidecek yolu kolaylaştırır.
*Herhangi bir cemaat Allah’ı zikir için toplanırlarsa muhakkak melekler onları kuşatır, onları rahmet kaplar ve onlar üzerine sükunet ve vakar iner. Cenabı Hakk da onları katında bulunan meleklere medhü sena eder.
*Herhangi bir kimse,bir şahsı içlerinde bu şahıstan daha ehil kimse bulunduğunu bildiği halde , on kişi üzerinde âmir tayin ederse, Allah ve Resûlullah'a ve Müslümanlara hıyanet etmiş olur.
*Hiç kimse öfkeli olduğu iki kişi arasında hükmetmesin.
*Hükümdar, Allâh'ın adl ve emânının yerde gölgesidir.
== Kaynakça ==
{{Kaynakça}}
[[Kategori:Muhammed]]
8a9rvl5di829basf6uv3s6zasgtu8iz
Muhammed/M
0
9204
232855
188652
2025-06-10T20:25:29Z
Brightt11
34669
/* top */ dz, değiştirildi: Mükafat → Mükâfat [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232855
wikitext
text/x-wiki
<div ><small> '''<''' [[Muhammed]] </small></div>
*Mazlumun bedduasından sakınınız. o dua ile Allah arasında perde yoktur.
*Meniyi kadının rahmine değil dışarıya akıtmak, çocuk öldürmenin bir çeşididir.<ref>İlhan Arsel, Şeriat ve Kadın, Kaynak Yayınları, 20. Baskı Şubat 2014, s. 224</ref>
*[[Merhamet]] etmeyene [[merhamet]] edilmez.
*''[Muteber]'' Oruç, ''[hep beraber]'' tuttuğunuz gündekidir. ''[Muteber]'' iftar, ''[hep beraber]'' ettiğiniz gündekidir. ''[Muteber]'' kurban ''[hep beraber]'' kurban kestiğiniz gündekidir.
*Mülk küfr ile yaşar, zulm ile yaşamaz.
*Mümin, bir delikten iki defa sokulmaz.<ref>Buhârî, Edeb, 83; Müslim, Zühd, 63.</ref>
*Mümin bir midesine koymak için yer. Kâfir ise, karnındaki yedi bağırsağını doldurmak (karnını şişirmek) için yer.<ref>Sâhîh-i Buhârî Muhtasarı Tecrîd-i Sarih Tercemesi ve Şerhi, c. 11, s. 383, hadis numarası: 1851; ayrıca bkz. İlhan Arsel, İslâma Göre Diğer Dinler, Kaynak Yayınları, 2. Baskı Mayıs 2005, s. 201</ref>
*Mümin, elinden dilinden başka Müslümanların güvende olduğu kişidir.
*''[Mümin]'' kardeşine tebessüm etmen sadakadır. İyiliği emredip kötülükten sakındırman sadakadır. Yolunu kaybeden kimseye yol göstermen sadakadır. Yoldan taş, diken, kemik gibi şeyleri kaldırıp atman da senin için sadakadır.<ref>Tirmizî, Birr, 36.</ref>
*''[Mümin]'' kardeşinle münakaşa etme, onun hoşuna gitmeyecek şakalar yapma ve ona yerine getirmeyeceğin bir söz verme.<ref>Tirmizî, Birr, 58.</ref>
*Müminin başka hiç kimsede bulunmayan ilginç bir hali vardır; onun her işi hayırdır. Eğer bir genişliğe ''[nimete]'' kavuşursa şükreder ve bu onun için bir hayır olur. Eğer bir darlığa ''[musibete]'' uğrarsa sabreder ve bu da onun için bir hayır olur.<ref>Müslim, Zühd, 64; Dârim, Rikâk, 61.</ref>
*Müminin saygınlık ve onuru, Allah’ın kendisine verdiğine kanaat edip insanlardan bir şey beklememesidir.
*Müminler arasında imanca en kâmil olanı, ahlakça en güzel olanıdır. En hayırlınız da ailesine hayırlı olandır.<ref>Tirmizî, Rad 11 (1162); Ebû Davud, Sünnet 16 (4682).</ref>
*Müminler cehennemden kurtarılıp, cennetle cehennem arasındaki köprüde bir müddet hapsedilirler. Bu sırada, aralarında dünyada geçmiş olan haksızlıklar kısas edilir. Böylece günahlardan temizlenip paklandıktan sonra cennete girmelerine izin verilir. Nefsimi kudret elinde tutan Zât-ı Zülcelâl'e yemin olsun, onlardan her biri, cennetteki evini, dünyadaki evinden daha iyi bilir.<ref>Buhari, Mezalim 1, Rikâk 48.</ref>
*Müminlerden iki grup birbiriyle çarpışırlarsa, aralarını düzeltin.
*Münafıklığın alameti üçtür: Konuştuğu zaman yalan söyler, söz verdiğinde sözünde durmaz, emanete hıyanet eder.
*Müslüman dilinden ve elinden Müslümanların güvende olduğu kişidir. Mümin de insanların malları ve canları hususunda kendisine güvendiği kişidir.<ref>Tirmizi, İman, bab: 12</ref>
*Müslüman, insanların elinden ve dilinden emin olduğu kimsedir.<ref>Tirmizî, Îmân, 12; Nesâî, Îmân, 8.</ref>
*Müslüman kardeşine sahtekârlık yapan, ona zarar veren ve ona hile yapan bizden değildir.
*Müslüman, kardeşinin pazarlığı üzerine pazarlık yapmasın.<ref>Müslim, Büyu’ 9, l, 1154</ref>
*Müslüman (erkeklerden) kim, Allah yolunda, ilâ-yı kelimetullah için, devenin iki sağımı arasında geçen müddet kadar savaşacak olsa cennet kendisine vâcip olur.<ref>Tirmizî, Fedâilu'l-Cihâd 21 (1657); Ebû Davud, Cihâd 42 (2541); Nesâî, Cihâd 25 (6, 26); İbnu Mace, Cihâd 15 (2792).</ref>
*Müslüman Müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu (düşmanına) teslim etmez. Kim, (mümin) kardeşinin bir ihtiyacını giderirse Allah da onun bir ihtiyacını giderir. Kim Müslümanı bir sıkıntıdan kurtarırsa, bu sebeple Allah da onu kıyamet günü sıkıntılarının birinden kurtarır. Kim bir Müslümanı''[n kusurunu]'' örterse, Allah da Kıyamet günü onu''[n kusurunu]'' örter.<ref>Buhârî, Mezâlim, 3; Müslim, Birr, 58.</ref>
*Müslümanlar, Türklerle öldürüşmedikçe kıyamet kopmayacaktır. Yüzleri kalkan gibi, üst üste binmiş (kalın) derili olan bu toplumlar... kıl giyerler.<ref>Müslim, es-Sahih, Kitabu'l-Fiten/62-65, hadis numarası: 2912; Ebû Davud, Sünen, Kitabu'l-Melâhim/9; Babun fî Kıtâli't-Türk, hadis numarası: 4303.</ref>
*Müslüman üzerine, atı ve kölesi için zekât mükellefiyeti yoktur.<ref>Buhâri, Zekât 45, 46; Müslim, Zekât 10 (982)</ref><ref>Muvatta, Zekât 37 (1, 277)</ref><ref>Tirmizi, Zekât 8 (628)</ref><ref>Ebû Davud, Zekât 10 (1594, 1595)</ref><ref>Nesâi Zekât 16 (5, 35).</ref>
*Mazlumun bedduâsından sakın.Çünkü,onun duâsıyla Allah arasında (kabûlünde mani) bir perde yoktur.
*Mazlumun bedduasından sakınınız. O dua ile Allah arasında perde yoktur.
*Meddâhların (dalkavukların) yüzlerine toprak saçınız.(Hadisi Şerif
*Mektuba cevap vermek,selama mukâbele etmek gibi haktır.
*Melekler, nurdan yaratılmıştır. Cinler, dumansız ateşten yaratılmıştır. Âdem ise, size anlatılan şeyden yaratılmıştır.
*Mü’minin ferasetinden kaçınınız, muhakkak o, Allah’ın nuruyla bakar.
*Mükâfatın büyüklüğü, belanın büyüklüğü nispetindedir. Allah Teala bir kavmi severse, onları belaya uğratır.Bir kimse mukadderata razı olursa, Allah ondan razı olur. Bir kimse belaya razı olmazsa, Allah’ın gazabına uğrar.
*Münafıkın alemetleri üçtür: Söz söylerken yalan söyler, vaad ettiği vakit sözünde durmaz, kendisine bir şey emanet edildiği zaman ona hıyanet eder. Diğer bir rivayette de Oruç tutsa, namaz kılsa ve kendisini Müslim sansa dahi ziyadesi vardır.
*Münafıklığın alameti üçtür: Konuştuğu zaman yalan söyler, Va’d ettiği zaman sözünde durmaz, emanete hıyanet eder.
*Müslüman Müslüman’ın (din) kardeşidir. Müslüman kardeşine zulmetmez ve onu düşman eline vermez. Her kim Müslüman kardeşinin yardımında bulunur ve onun ihtiyacını temin ederse Allah da ona yardım eder. Her kim, bir Müslüman’ın sıkıntılarında birini giderirse Cenabı Hak buna mukabil kıyamet sıkıntılarından birini def eder. Her kim bir Müslüman’ın ayıbını örterse, Allahu Teala ahirette onun ayıbını örter.
== Kaynakça ==
{{Kaynakça}}
[[Kategori:Muhammed]]
ngvfr5b9tgj88uaw16sqa5y73wikgi1
Çiçek Abbas
0
9237
232734
225937
2025-06-10T19:10:24Z
Brightt11
34669
rüzgar > rüzgâr, değiştirildi: rüzgar → rüzgâr [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232734
wikitext
text/x-wiki
{{İtalik başlık}}
{{Sinema filmi |
| Film adı = Çiçek Abbas
| Film afişi =
| Afiş altı =
| Yönetmen = Sinan Çetin
| Yapımcı = Engin Karadağ
| Yazar =
| Senaryo yazarı = Yavuz Turgul
| Oyuncular = İlyas Salman<br />Şener Şen<br />Ayşen Gruda<br />Pembe Mutlu
| Görüntü yönetmeni = Sertaç Karan
| Görüntüler =
| Kurgu = Yılmaz Atadeniz
| Müzik = Cahit Berkay
| Gösterim tarihi =
| Yapım yılı, ülkesi = 1982, [[Türkiye]]
| Yapım şirketi = Kök Film
| Dağıtım şirketi =
| Süre = 79 dk.
| Dil = Türkçe
| Diğer adlar =
| Bütçe =
| IMDb-no =
}}
*Ben çok nazik bir adamım.
*Kimseler yok, halledilebilir.
*Benim işim değilse kimin işi?
*Abbas: Dedim gözlerinin rengi ne? Dedi ki kara sevda.
==Kahveye giriş==
'''Çiçek Abbas:''' Selamün aleyküm.<br>
'''Kahvedekiler:''' Aleyküm selam.<br>
'''Çiçek Abbas:''' Evet arkadaşlar, minibüsümüzü almışık. Bundan sonra Alibeyköy hattında Çiçek Abbas'ın da minibüsü çalışacak! ''Herkeşe'' benden çay!<br>
'''Şakir:''' Ben istemem!<br>
'''Çiçek Abbas:''' Peki. Şakir'e çay yok!<br>
'''Şakir:''' Ne demek Şakir!<br>
'''Çiçek Abbas:''' Adını mı degiştirdin?!<br>
'''Şakir:''' Sen bana nasıl Şakir dersin lan kelek!<br>
'''Çiçek Abbas:''' Ne diyem? Mesela, Mahmut mu diyem? Şakirr!<br>
'''Şakir:''' Şakir Abi, dayı, ağa diyeceksin!<br>
'''Çiçek Abbas:''' O günler bitti Şakirr!<br>
'''Şakir''': Ne demek bitti!<br>
'''Çiçek Abbas:''' İkimizin de minibüsü var. Kardeşinim artık Şakirr!<br>
'''Şakir:''' Vay anam benim! Kardeşim Abbas'a bak be! Ulan bu kıyafetlerle şebeğe dönmüşsün ayı! Güya beni taklit ediyor haa!<br>
'''Çiçek Abbas:''' Ulan biz yigidin harman oldugu yerden gelmişik... Tavuk! ''(Lavuk demek istiyor)''
==Kahvedeki atışma==
'''Şener Şen:''' Aşıksan vur saza şoförsen bas gaza
'''İlyas Salman:''' Sevene can feda sevmeyene elveda
'''Şener Şen:''' Sen batan bi' güneş ben yollarda çilekeş
'''İlyas Salman:''' Şoförün bahtı kara muavinin gönlü yara
'''Şener Şen:''' Gaz fren şanzıman halim duman
'''İlyas Salman:''' Sev beni seveyim seni
'''Şener Şen:''' Aşk bir otobüstür binmesini bilmeli...
'''İlyas Salman:''' ...Son durağa gelmeden inmesini bilmeli
'''Şener Şen:''' Bana hava atma
'''İlyas Salman:''' Havan kime yabancı
'''Şener Şen:''' Kapılma rüzgârıma sen de aldanırsın
'''İlyas Salman:''' Sollama beni sollarım seni
'''Şener Şen:''' Geçme beni ezerim seni
'''İlyas Salman:''' Dünya dikenli bi' hayat sevenlerde mi kabahat
'''Şener Şen:''' Yaklaşma toz olursun geçme pişman olursun
'''İlyas Salman:''' Çilemse çekerim kaderimse gülerim
'''İlyas Salman:''' İstedim vermediler sen şoförsün dediler
'''İlyas Salman:''' Emeğimiz bilek zoru Allah'ım sen bizi koru
'''İlyas Salman:''' Aşk bir sudur iç iç kudur
'''İlyas Salman:''' Aşkı çekene derdi bilene sor
'''İlyas Salman:''' Aşk çekenin yol gidenin
'''İlyas Salman:''' Kabahat sende değil seni sevende
'''İlyas Salman:''' Naaabeerrrrr!!!
{{Vikiler|
commons= |
wikispecies= |
wikt= |
b= |
s= |
w= Çiçek Abbas (film) |
n= |
m= |
}}
{{Vikisöz bağlantıları}}
[[Kategori:1982 filmleri]]
[[Kategori:Kurgusal karakterler]]
[[Kategori:Dram filmleri]]
[[Kategori:Türk filmleri]]
[[Kategori:En İyi Türk Filmleri (İlk 100)]]
8zu84iqgg4bh9k0z2d3rib7kboakeyf
Mustafa İnan
0
9273
232824
221555
2025-06-10T19:28:45Z
Brightt11
34669
/* Sözleri */ dz, değiştirildi: dükkan → dükkân [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232824
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi
|kişi_adı=Mustafa İnan
|resim_adı=
|resim_başlığı=
|doğum_tarihi=1911
|doğum_yeri=Adana
|ölüm_tarihi=5 Ağustos 1967
|ölüm_yeri=Freiburg-Almanya
}}
<div class="infobox sisterproject">
<div style="float: left;">[[Dosya:Wikipedia-logo-v2.svg|50pik]]</div>
<div style="margin-left: 60px;">[[w:{{{1|{{PAGENAME}}}}}|'''{{PAGENAME}}''']] ile ilgili daha fazla bilgiye [[w:|Vikipedi]]'den ulaşabilirsiniz.</div>
</div>
'''Prof. Dr. Mustafa İnan''' (d. 1911 – ö. 5 Ağustos 1967), uygulamalı ve teorik mekanik dalında zamanının önde gelen bilim insanlarındandır. Yaşamını Türkiye'de bilimin gelişmesine adamıştır. 1957-1959 yılları arasında İTÜ'de rektörlük yapmıştır.
==Sözleri==
* Her şeyle uğraşmak, herkese her şeyi öğretmek kolay değildir beyler...
* Gene de herkese ulaşamıyorum. Şu aklınızdan, hani her işte kullanmadığınız aklınızdan birazını verseydiniz bana, size geri kalan kısmının nasıl kullanılacağını gösterebilirdim belki.
* Faydasız ve lüzumsuz bilgilerle kafayı yükleme konusu yersizdir. Birçoklarımız yalnız salim bir kafayla her şey hakkında fikir yürütülebileceğini zanneder. Halbuki bilgi eksikliği ekseriya yanlış sonuçlar verebilir. Evet aklı selim lazım, fakat barut gibi de bilmek gerekli.
* İşte delikanlı, ilkokul sıralarından başlayarak 'kendi bacağından asılan koyun' felsefesi ile yetiştirilenlere asla itibar etmeyeceksin. Onların arasından ülkeye yararlı birinin çıktığı görülmedi. Çıkarcıların sana hiçbir zaman engel olamayacağını bileceksin. İşte bu durumlar ve şartlar altında endişelere kapılmadan önce ne yapılabileceğini düşüneceksin. ''Ve hiçbir zaman düzen bozukluğunu mazeret göstermeyeceksin. Başarısızlıklarını bozuk düzenin sırtına yüklemen belki seni ferahlatır, fakat kurtarmaz.''
* Matematiği birtakım uzun ve yorucu işlemlerden ibaret gördüğünüz için de bilim çekici gelmiyor size. Sayıların ve eski Yunanca harflerin gerisinde canlı ilişkiler olduğunu sezemezseniz, sayılarla hayatın arasındaki ilişkiyi göremezseniz, matematik ve dolayısıyla fizik çalışmanın tek amacı sınıf geçmek olur.
* Biliyorum birçok zorluk yaşayacaksın. Hepsini şimdiden görür gibi oluyorum. Talihli olarak küçük bir burs bulsan bile yurt köşelerinde sürünebilirsin. Bin bir güçlükle soğuk bir banyoda yıkandıktan sonra, arkadaşlarından utanarak havlular içinde büzülerek, yurdun tek sıcak yeri olan okuma salonunda çalışan arkadaşlarının arasında kurumak zorunda kalabilirsin. Her sabah insanlarımızın balık istifi olduğu bir otobüste kendine ve resim tahtana bir yer bulabilmek için, sabah karanlığında yollara düşmek zorunda kalabilirsin. Hatta ısınmak için okul yerine kahveye gitmeyi bile isteyebilirsin. İşte bu durum ve şartlar altında bile her zaman amacının olduğunu gözden kaçırmamalısın. İnsanları etkilemek, insanlara söz geçirmek, sesini duyurmak istiyorsan, bütün bunları yapabilecek yetenekte olduğunu göstermelisin. Yoksa sonunda sıradan bir insan durumuna gelirsen, kimse senin kötü şartlar altında bu duruma düştüğünü düşünmez, kimse sana gençliğinde iyi beslenemedin diye, sırf bu yüzden itibar etmez. Bir gün gelir de kendini gösterebilirsen, sen bütün bu zorlukları yaşamış olduğun için, bu zorluklara çare bulmak için herkesten daha gerçekçi davranabilirsin. Yok, eğer sen de 'Acı çekme sıramı savdım, artık öğrencilerim üzülsün, asistanlarım çanta taşısın, doçentlerim olduğu yerde saysın' diye hissedersen sana da herkese de yazık olur. Hissedersen diyorum, böyle acıklı bir duruma 'düşünme' adını veremiyorum çünkü...
* 1958 sonu Amerika'da yaptığım inceleme gezisinde bir eğitimci olarak Kızılderililerle ilgilendim. Belki de o sıralarda gördüğüm, daha önce de Türkiye'de ilgimi çeken birçok 'Wild West' filminin tesiri vardı bende, merak vardı. Kızılderililer geniş bir kitle olmadıkları için henüz 'problem' ortada değildi; mesela durum bir zenci meselesi gibi çözülmez bir mesele değildi. Nedense hakkı yenmiş, elinden memleketi alınmış ve yok edilmiş bir kitle olarak Kızılderililer bende daha büyük bir acıma duygusu uyandırdı. Haksızlık bunlara verilen isimle başlıyordu: Biz Kızılderili diyorduk, halbuki derileri sarı-siyah renkteydi. Amerikalılar da Indian (Hint) diyorlardı. Bu da yanlıştı, Kristof Kolomb'un hatasıydı... Halbuki Dünya Kızılderililere şunları medyundur (borçludur) : Mısır, kauçuk, tütün, su tulumbası, terazi, döküm, arı besleme, şekil yazısı, astronomi... Her yerde damgaları var, inkar edilemez: Arizona, Arkansas, Kansas, Ohio, Oklohama, Texas gibi 23 eyaletin adı onların dilinden geliyor."
* Diploma; Yunancada iki kere katlanmış anlamına geliyor, defter de aynı dilde 'diphteria' yani yüzülmüş hayvan derisinin değişik bir biçimi, difteri hastalığı da derinin iltihabıymış... On sekizinci yüzyılda yaşayan İngiliz Lordu Earl of Sandwich, kumarbazın biriydi. Kumara öylesine düşkündü ki, yemek yemeğe oturacak vakit bulamıyordu. Bir yandan kumar oynuyor, bir yandan da ekmek dilimlerinin arasına koydurduğu söğüş etleri yiyordu... 'Piyango' ise İstanbul'da yaşayan bir İtalyandı. Beyoğlu'nda talih oyunlarının imtiyazını 'Bianco' adlı bir dükkân sahibi almıştı.
* Peki insanlar meşhur bir mukavemetçinin ne işe yaradığını anlayabilir mi? Derler ki meşhur fizikçi Einstein, bir toplantıda Şarlo'ya 'Siz büyük bir adamsınız' demiş, 'Herkes sizi anlıyor, herkes size hayran.' Şarlo, 'Siz daha büyüksünüz' diye itiraz etmiş: 'Size herkes, hiç anlamadığı halde hayran'."
* 2. Cihan Savaşı'ndan sonra, iyice anlaşılmıştır ki dünya yüzünde gerçek barış, ancak milletler arasında mevcut ekonomik ve kültürel seviye farklarını gidermekle kabil olacaktır. Bu fikre uygun olarak ileri seviyede olan milletler, az gelişmiş ülkelere yardımda bulunmuşlardır; ancak seviye farkının giderilmesi, başlangıçta dış yardımdan temin edilse bile, zaman geçtikçe geri kalmış memleketler kendi imkanları ile kalkınmak zorundadırlar. Bu içten kalkınma mecburiyeti için de ilme, tekniğe ve dolayısıyla onun adamlarına ihtiyaç vardır; kendi kabiliyetlerini durmadan kaybeden milletlerin, seviye farkını kapatmaları hiçbir zaman beklenemez, dolayısıyla da dünya barışına hizmet edilmiş olamaz.
* Dürüst oluşumu da gözümde büyütmedim; bu bir bünye meselesidir. Bazı bünyelere doğru yoldan ayrılmak dokunur. Zaten bilimle uğraşırsanız, bu konularla fazla uğraşacak vaktiniz kalmaz. Başka bilginleri kıskanacak kadar bile vakti yoktur insanın. Ve başkalarından ne kadar üstünüm demeye hiç vaktiniz kalmaz. Başkalarının yetersizliğini görüp de sırf bu yüzden kendinizi beğenecek vaktiniz de kalmaz. Bununla birlikte, birçok şey için vakit vardır. Bilimi sevimli göstermek için ne yapmalı? Bunun için de çok vaktiniz vardır. Öğrencinin kafasının içine nasıl nüfuz edilir için de vaktiniz vardır. Hele sizin gibi bilim adamı olmak isteyenlere yol göstermek için sonsuz vaktiniz vardır. Dünyada neler olup bitiyor, insanlık nereye gidiyor demeye çok vaktiniz vardır. Peki bütün bunlar için neden vaktiniz vardır? Çünkü salifüzzikir yani yukarıda belirtilen ve insanın boşuna vaktini almaktan başka işe yaramayan işlere hiç vaktiniz yoktur da ondan. Tabii bu arada isterseniz dinlenmeye, yaşamaya, insan gibi gezip eğlenmeye de vaktiniz vardır; günün birinde aklınızı kullanamayacak kadar yorulmak istemiyorsanız; bunlara da vaktiniz vardır. Yani sözün kısası kendi istediğiniz bir şeyi yapmaya, insanlara örnek olmaya çok vaktiniz vardır. Söylemeyi zait addediyorum, ama esaslı düşünmeye çok vaktiniz vardır, her şeyden çok bunu yapmaya gücünüz vardır.
* "Bütün yazarlar matematikçidir; çünkü dil bir matematiktir... Çevremizdeki evreni inceleyen Sir James Jeans'in dediğine göre 'Tanrı bize matematikçi olarak görülüyor'.
* Gerekince öfkelenebilirsin, haksızlığa karşı çıkabilirsin. Ama bu öfke bir işe yaramalıdır. Öfkelenirken, içinden kimseye kızmamalısın. Doğru bildiğin şeyler adına öfkelendiğini bilmelisin. Kendi adına ve kendini tatmin etmek için ayağa kalkarsan, duyarlı bir insan olarak sonra çok üzülürsün. Benim temkinli ve soğukkanlı olduğumu söylerler. Oysa ben de kızardım; ama insanlara değil, kavramlara soyut şeylere öfkelenirdim: Öğrencilerime değil, tembelliğe ve ikiyüzlülüğe ve fırsatçılığa ve samimiyetsizliğe ve kopyacılığa kızardım.
* Bilim uzun ve çetin bir yoldur çocuklar. Bilimi yarı yolda bırakmayın, olur mu çocuklar? Oppenheimer gibi hissediyorsanız, bırakın yüksek binaları başkası yapsın, büyük barajlarda başkası çalışsın. Bazılarına çok uzaklardan bile görünen yüksek yapılar kurmak çekici gelecektir. Bırakınız bu işleri öyleleri yapsın. Bazıları da insanları çalıştırmak, büyük teşebbüsleri idare etmek ihtirası ile yanarak kuvvetli olmak isteyeceklerdir. Bırakınız parayla da onlar uğraşsın. Sizin kuvvetli olmak gibi bir derdiniz yoksa, siz de Leonardo Da Vinci gibi 'Kuvvet nedir?' diye merak ediyorsanız buyrun sizleri Mekanik kürsüsüne beklerim. Çünkü bazılarına göre 'Kuvvet' para ile organizasyonun çarpımına eşittir; bize göre de kuvvet ivme ve kütleyi ilgilendiren bir büyüklüktür. Bu iki formülü birbiriyle karıştırmayın olur mu çocuklar?
* Deniz teknelerine 'safra' adı verilen yükler konulur. İlk bakışta bunlar lüzumsuz taşınan ağırlıklar gibi gelse de, rolleri teknenin devrilme emniyetini arttırmaktır. Dilde de fazla hece malzemesi tıpkı teknede safranın oynadığı hizmeti görür, kelimenin rahat bir şekilde anlaşılmasını sağlar. Şunu da belirtmek yerinde olur ki, haberleşme tekniğinde, eğer sinyal sistemi kulak yerine göze hitap ederse, safrayı azaltarak bir kanaldan daha kısa bir zamanda daha çok haber göndermek kabil olur.
* Düşünmek, ilmi araştırmalar sonunda sabit olmuştur ki en çok enerji(kalori) sarf edilmesi icap eden fiziki bir olaydır. Bu enerjiyi bulamadığı için veya sarf etmek külfetine doğuştan istekli olmayan insan yavrusu ise, böyle bir işe karşı daima tembellik içindedir. Her fırsatta ondan kaçmak yolunu bulur. Onun için, düşünme sporu ile bu işe alıştırılması ve düşünme sanatını öğrenmesi gereklidir.
* Tatbikatten ilim adamı sorumlu değildir. Teknik buluşlar, iki yönlü, insanlık hayrına veya zararına kullanılabilir. İlim adamı güdümlü bir araştırma yapamaz. İlmin gayesi gerçeği aramaktır.
* Mühendisler henüz cemiyete tam yaklaşamamışlardır. Doktorları düşünün: Bir toplantıda, bir mecliste bulunanlar doktora hemen dertlerinden, hastalıklarından bahsederler. Aynı toplantıda bir mühendis de bulunsa, kimsenin aklına evinin duvarındaki çatlaktan yahut zemindeki rutubetten bahsemek gelmez; kimse, bu dertlerin de bir mühendise danışılacağını düşünmez.
* Çocuklarımıza durmadan tekrarlıyoruz: Muhakkak yabancı dil öğren! 'Düşünmeyi öğren!' derseniz bir hakaret oluyor. Düşünmeyi öğrenmek de, herhalde yalnız düşünmenin kanunlarını bilmek değildir. Belirli problemleri çözebilmek için elbette belirli bilgileri öğrenmek gereklidir; fakat bence önemli olan, asıl güçlük, problemleri kurmaktır. Çoğumuz problemleri yanlış kurduğumuz için, daha baştan çözümsüzlükle karşılaşırız.
* Matematik, düşünme sanatını sembolleştirir. Bugün mantık da matematik esaslarına göre düzenleniyor. Boole cebri buna örnektir. Matematik, düşünmede ekonomi sağlar. İlim tarihi bize göstermiştir ki, basit ve sarih(açık) fikir, daima muğlak ve karışık fikre galip gelmiştir.
==Dış bağlantılar==
*[http://www.library.itu.edu.tr/t/01/11.html Mustafa İnan biyografisi - İTÜ kütüphanesi]
*[http://www.library.itu.edu.tr İTÜ Mustafa İnan Kütüphanesi]
[[Kategori:Kişiler-M]]
[[Kategori:Türk akademisyenler]]
dtz3icubovuqmyxikzijrq9ym5431d9
Bruno Schulz
0
9277
232819
172456
2025-06-10T19:28:39Z
Brightt11
34669
/* ''[[w:Tarçın Dükkânları|Tarçın Dükkânları]]'' (1934) */ dz, değiştirildi: dükkan → dükkân (2), Dükkan → Dükkân (2) [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232819
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi}}
'''[[w:Bruno Schulz|Bruno Schulz]]''' (12 Temmuz 1892 - 19 Kasım 1942), Polonyalı yazar, sanatçı, edebiyat eleştirmeni ve sanat öğtetmeni.
== ''[[w:Tarçın Dükkânları|Tarçın Dükkânları]]'' (1934) ==
* Bile isteye göz kırpan gizli gözlerin, duvardaki çiçeklerin arasında açılan uyanık kylakların ve gülümseyen karanlık ağızların işbirliğini görmeden sezerdi.
* Deliren çıldıran zamanın, olayların tekdüzeliğinden kopup kaçak bir serseri gibi tarlalarda bağırarak koştuğu bir andı. Öyle anlarda yaz çığrından çıkar, delice bir dürtüyle her yandan evrenin tümüne yayılır, bilinmedik, çılgın bir yöne doğru ikiye-üçe katlanarak giderdi.
* Bana hem bakıyor hem bakmıyor, beni hem görüyor hem görmüyordu.
* Boş ihmal edilmiş odalar onu onamıyor, eşyalar, duvarlar ona sessiz bir eleştiriyle bakıyorlardı.
* Dürtüler genellikle kestirmeden gitme, daha kısa, ama az bilinen bir yolu kullanma biçiminde masum bir istekle başlar. O ana dek hiç geçilmemiş olan yan sokaklardan geçip karmaşık bir yürüyüşü kısaltınca, insanın önüne oldukça çekici olanaklar çıkabilir. Ama bu kez her şey değişik başladı.
* Görünmeyen varlığın aydınlattığı bulutların, o kuştüyü yatakları altında gömülmüş duran ayı bekleyen hala çok uzun bir yolculuk var gibiydi; ay, karmaşık göksel işlemlere dalmıştı, henüz gün doğumunu düşünmüyordu.
* Burası bir sanayi ve ticaret bölgesiydi, soğuk faydacı niteliği göze batacak biçimde vurgulanmıştı. Dönemin ruhu, ekonomi düzeneği bizim kentimizide eline geçirmiş kıyısındaki bir bölgeye yerleşmişti; burası sonradan asalak bir mahalleye dönüştü.
* Bir muhasebe defterinin sayfaları gibi düzgün çizilmiş büyük gri pencerelerden içeri günışığı girmezdi, ama dükkân yine de gölge düşürmeyen, hiçbir şeyi belirginleştirmeyen, tatsız, ne olduğu belirsiz gri bir ışıkla dolu olurdu.
* Babamın ölümünden sonra annemin kendini kolayca toparlaması, içimi ona karşı gizli bir kırgınlıkla doldurmuştu. Annemin babamı hiç sevmemiş olduğunu düşündüm, babam hiçbir kadının yüreğine yerleşemediği için hiçbir gerçeğin içine girememişti, bu nedenle de sonsuza dek yaşamın kenarında kalmaya, yarı gerçek bölgelerde, varolmanın kıyılarında dolaşmaya mahkum olmuştu.
* O bomboş geçen, uzun kış boyunca, kentimizi saran karanlığın hasadı oldukça bol, her zamankinin yüz katı oldu. Evlerin çatılarıyla ambarları uzun süre karmakarışık kalmışlardı, eski tencereler, tavalar üst üste yığılmış, işi biten boş şişeler dizi dizi sıralanmışlardı.Çatıların oluşturduğu bu kömür karası, bol kirişli ormanlarda karanlık çılgınca yozlaşıp mayalanmaya başladı. Çatı aralarında yavaların kara meclisleri toplanıyor, gereksiz sözlerle dolu sonuçsuz toplantılar yapılıyor, şişeler gurul gurul sesler çıkarıyor, kapaklı damacanalar kekeleyerek konuşuyorlardı. Sonunda bir gece, tavalarla şişelerden oluşan taburlar kalkıp büyük, şişerek taşan bir kütle olarak kente yürüdü.
* Kitap gençken inandığımız bir efsandir, ama yaşımız ilerledikçe onu ciddiye almaya başlarız.
* İşte o zaman hayvanların neden boynuzlu oluduğunu anladım : Belki hayatlarına katamadıkları anlaşılmazlıkları bu boynuzlar içinde barındırıyorlardı, çılgın ve ısrarcı huysuzluklarını, ruhsuz, yararsız inatlarını. Varlıklarının sınırlarını aşan bir saplantı olmuştu, başlarının boyunu açmış ve birden ,ışığı görünce hissedilebilir ve katı bir kütleye dönüşmüştü. Sonra çılgın, inanılmaz ve önceden kestirilemeyen bir biçim almıştı. Bu kütle, girintili çıkıntılı olmuştu, gözleriyle göremiyorlardı onu, ama telaşlanıyorlardı: tehdidi altında yaşamak zorunda kaldıkları bilinmeyen bir markaydı o. Bu hayvanların neden mantıksızca ve çılgınca bir korkuya, paniğe kapıldıklarını anladım: Deliye dönüyorlar, birbirine girmiş bu boynuzlardan kurtulamıyorlar ve başlarını eğip bu boynuz cangılının arasından bir kaçış yolu bulmak istercesine kederle ve vahşi gözlerle bakıyorlardı.
:Kediler, ışıktan daha da uzaktılar. Kusursuzlukları rahatlatıcıydı. Bedenlerinin kusursuzluğunu ve yeteneği içinde hata ya da sapma nedir bilmiyorlardı. Bir an için varlıklarının derinlerine inerler, sonra yumuşacık kürkleri içinde hareketsiz kalırlar, ağırbaşlı ve tehdit edecek derecede ciddi olurlar, gözleriyse testekerlek olur, görünen her şeyi ateşli kraterlerinin içine çekerlerdi. Ama bir süre sonra yeniden yüzeye çıkarlar, bön bakışlarından esneyerek sıyrılırlar, hayal kırıklığı içinde, hayalden yoksun kalırlardı. Özgüvenli bir zarafetle dolu, içe dönük hayatlarında herhangi bir seçeneğe yer yoktu. Bu kusursuzluk hapisanesinde sıkılıp, hüzne kapılırlar, kırışık dudaklarıyla hırıldarlar, çizgilerin genişlettiği suratlarında ise soyut bir acımasızlık ifadesi okunurdu.
:Daha aşağılarda, sansarlar, kokarcalar ve tilkiler gizlice süzülürlerdi, bunlar hayvanlar aleminin hırsızlarıydılar, vicdan azabı çekerlerdi. Hayattaki konumlarına yaratıcılarının aksine, kurnazlıkla, entrikayla ve birtakım numaralarla kavuşmuşlardı, kendilerinden hep nefret edildiği için, hep tehtit edildiklerini, hep savunmada oldukları, hep bulundukları yeri yitirme korkusu içinde oldukları için hırsızlama elde ettikleri o gizli varlıklarını tutkuyla severler, onu savunmak için mahvolmaya hazır olurlardı.
* Elimi mavi boyaya uzattığımda, sokak boyunca dizilmiş bütün pencerelere kobalt mavisi bir ilkbaharın yansısı vuruyordu, pencere camları peşpeşe titriyor, gök mavisi ve göksel bir ateşle doluyordu; perdeler uyandırılmış gibi dalgalanıyordu. Muslin perdelerde boş balkonlardaki zakkumların arasındaki geçitten keyifli bir esinti geçiyordu, sanki uzun ve aydınlık bir bulvarın öteki ucundan tam olarak seçilmeyen biri görünmüş ve yaklaşıyormuş gibi; ışıl ışıl biri, kendisinden önce iyi haberleri gelen, önceden sezilen, kırlangıç sürülerinin ve işaret ateşlerinin haber verdiği biri.
* Sıradan bir yürüyüşü var, abartılı bir zarafeti yok, ama bu sadelik insanın yüreğine dokunuyor ve Bianka böyle kolayca kendi olabildiği için yüreğim mutlulukla doluyor.
* Elinin dokunuşu inanılmaz olmalı.
* Bianka, o büyüleyici Bianka benim için bir sır. İnatla inceliyorum onu, tutkuyla ve de umarsızca, pul albümü de bana yol gösteriyor. Neden yapıyorum bunu? Bir pul albümü psikoloji kitabı gibi temel alınabilir mi? Ne cahilce bir soru! Bir pul albümü evrensel bir kitaptır, insan hakkında bilinebilecek her şeyin bir özetidir.
* Yakında bakınca güzelliği bastırılmış gibi, göz almıyor. Burnunun biçiminin pek de soylu olmadığını, yüz hatlarının kusursuz olmadığını neredeyse saygısızlığa varan bir keyifle izliyorum. Bunu fark edince de rahat bir soluk alıyorum, oysa soluğum kesilmesin ve dilim tutulmasın diye Bianka’nın bana karşı bir tür acıma beslediğinden çekiciliğini denetim altında tututuğunuda biliyorum. Güzelliği, uzaklığın yardımıyla canlanıyor ve sonra acı veriyor, benzersiz ve dayanılmaz oluyor.
* Beni dinlerken, okumaya ara vermemiş olması beni rahatsız ediyor. Her konuyu derinlemesine tartışmama, olumlu ya da olumsuz noktları sıralamama izin veriyor; sonra başını kitabından kaldırıp kirpiklerini dalgın dalgın kırpıştırarak acele, baştan savma, ama şaşırtıcı derecede uygun bir karar alıyor. Dikkatimi toparlayıp, sözlerine kulak veriyorum, sesinin tonunu dikkatle dinliyorum, amacım onun gizli amaçlarını anlamak.
* Kocaman bir tırtıl gibi, teleskop sürünerek aydınlık dükkâna girdi, ön tarafında bir taklit farı olan kâğıttan kocaman bir eklem bacaklı. Müşteriler birbirlerine sokuldular bu kâğıttan kör canavardan kaçtılar, tezgahtarlar sokak kapısını ardına kadar açtılar, ben de kâğıttan arabamla benim bu gerçekten yüzkarası çıkışımı nefret dolu gözlerle izleyen seyircilerin arasından yavaşça ilerleyip dışarı çıktım.
* Eski püskü bir demiryolu üniforması giymiş olan bir adam bir süre yanımda oturdu, hiç konuşamadı, düşüncelere dalmıştı. Şişmiş, acıyan yüzüne mendilini bastırıyordu. Daha sonra bu adam da kayboldu, istasyonlardan birinde farkettirmeden iniverdi. Ondan geriye, yerde duran samanların içinde bedeninin biçimi ve unuttuğu partal bir siyah bavul kalmıştı....
:....
:Elbisem yıprandı, yırtıldı. Bana bir demiryolcunun eski püskü üniformasını verdiler. Yanağımın biri şiştiği için yüzüme pis bir sargı bezi sardılar. Samanların üzerine oturup uyukluyordum, acıkınca da ikinci sınıf kompartımanlardan birinin koridorunda diklip şarkı söylüyorum. İnsanlar kasketimin içine metal paralar atıyorlar; Siperliğinin yarısı kopmuş bir demiryolcu kasketi bu.
* Edzio çalışmıyor: sanki ona sakatlığı yükleyen kader, bunun karşılığında Ademoğlunun üzerindeki bu lanetten onu kurtarmış gibi.
* Biri seninle konuşur, bir şaka yapar, alay eder, senin de bir an için gönlün açılır. Birine dokunursun, kimsesizliğini canlı sıcak bir şeye yapıştırırsın. Karşındaki yürüyüp gider, senin yükünü hissetmez, seni sırtında taşıdığını senin bir parazit gibi o an onun yaşamına yapıştığını farketmez.
* Odanın dört duvarla çevrili olduğunu açıklamalı mıyım? Nasıl olur bu? Duvarla çevrilmek? Nasıl çıkabilirim odadan? Durum şu: İnsan isterse bir yol bulur. İrade güçlü olunca her şey fethedilebilir. Bir kapı hayal etmem yeter, tıpkı çocukluğumun mutfağındaki gibi demir kulplu ve sürgülü, eski, dost bir kapı. Duvarla çevrili olsa da, böylesine güvenilen bir kapının açamayacağı hiçbir oda yoktur, önemli olan insanın böyle bir kapının var olduğunu düşünecek kadar gücü olmasıdır.
* Kader anlaşılmaz arzularını uygulamak istediğinde binlerce yol bulunabilir. Geçici bir bayılma, bir anlık dikkatsizlik ya da körlük, yanlış bir seçim yapmamıza yeter. Daha sonra olayın önemini sonradan anladığımızda, o olayı sürekli yorumlayabilir, nedenlerimizi açıklayabiliriz, gerçek amaçlarımızı ortaya çıkarmaya çalışabiliriz, ama geri dönüş yoktur
* Ruhumun derinliklerinde bastırılmış, isyankar bahaneler olarak yaşamış ve bilinçaltımda bana eziyet etmiş olan arzular hemen geçerlilik kazandılar ve kendi hayatlarını sürmeye başladılar. Alnımdaki gaspedici ve kendini beğenmiş numaracı damgası silindi.
* Ücretim rahat bir yaşam sürmeme, hatta az da olsa lükse kaçmama yetiyor. Oturduğumuz yeri Eliza kendi zevkine göre döşedi ve düzenledi, çünkü bu yönde ne bir arzum ne de becerim var. Eliza ise tam tersine, ne yapacağını bilen (ama sıkça fikir değştiren) biri, öyle bir enerjiyle işe girişiyor ki aslında bu iş böyle bir enerjiye değmez.
* Ve derin ve gecikmiş gece her şeye hakim oluyor. Saatler geçiyor. Sıcacık alnımı cama dayamış olan ben, hissediyorum ve biliyorum: Bundan böyle bana hiçbir şeyin zararı dokunamaz, huzurlu bir liman buldum.Önümde mutluluk ve keyif dolu upuzun yıllar var. Neşeli güzel yıllar sonu gelmeyen bir matematiksel dizi halinde sıralanıyor önümde. Son birkaç yüzeysel ve yumuşak iç çekiş göğsümü mutlulukla dolduruyor. Soluk almaktan vazgeçiyorum. Günün birinde ölümün beni kucaklayacağını biliyorum, bütün yaşamı kucakladığı gibi, cömertlikle ve iyilikle kasabanın süslü güzel mezarlığının yeşillikleri arasında, doygunlukla yatacağım. Karım –dulların taktığı peçenin arkasından ne kadar da güzel görünecek- burada tadını çıkardığımız o dingin sabahlarda bana çiçekler getirecek.
* Evimize girerken, karanlık ufkun üstünde yeşilimsi gündoğumu kendini göstermeye başlıyor. Isıtılmış ve çekidüzen verilmiş evin güzel kokusu bizi sarıp sarmalıyor. Işıkları yakmıyoruz. Perdelerin gümüşsü desenini, uzaktaki bir sokak lambası karşı duvara yansıtıyor. Giysilerimi çıkarmadan yatağın üzerine oturuyor, Eliza’nın elini sessizce elime alıp bir süre tutuyorum.
{{Vikipedi}}
[[Kategori:Kişiler-B]]
[[Kategori:Polonyalı yazarlar]]
[[Kategori:Eleştirmenler]]
[[Kategori:Polonyalı sanatçılar]]
[[Kategori:1892 doğumlular]]
[[Kategori:1942 yılında ölenler]]
mu6czjl1ak6c3ze9igmmw9zi1u4xt0g
Tutsaklık Güncesi
0
9278
232746
188229
2025-06-10T19:10:40Z
Brightt11
34669
/* Alıntılar */ rüzgar > rüzgâr, değiştirildi: rüzgar → rüzgâr (2) [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232746
wikitext
text/x-wiki
'''''Tutsaklık Güncesi''''' (Fransızca özgün adıyla ''Journal de captivité''), [[w:Louis Althusser|Louis Althusser]]'nin bir kitabı.
== Alıntılar ==
* Anlatmaya başladıktan bir yıl sonra bütün bu zaman açığını kapatmıştı. Kendisine öndelik tanımak üzere üç gün hiçbir şey anlatmadı ve sonra bu üç günü anlatmak istedi; ne var ki söyleyecek hiçbir şey bulamadı ve bütün hazinelerinin tükenmiş olduğunu, bomboş kaldığını gördü -bildiği her şeyi çalmış olan piyanist, dünyanın bakışları önünde bomboş ve çıplak titriyor ve her şeyden yoksun: Dehşet içinde artık tek bir anısının bile kalmadığını fark etti.
* Baraka da kalabalık, yalnızlık olanaksız. Acımasızlık olanaksız. Birine baktığım anda, bütün bu yaşantı karşısında çok güçsüz hissediyorum kendimi. Ve bir de bedenleri birbirine yaklaştıran, yüzleri ampulün altında birleştiren şu karanlık ve rüzgâra, soğuğa doğru dönmeden üzerinden kalkamayacağınız şu daracık tahta parçaları.
* Düşümde altı şubatı yaşıyorum. Çıplak ceset yığınları, uzaklaşan uçaklar ve mermiler. Sonrasında derin bir sessizlik. Önümdeki alanda, ağaçlar arasında bir grup kadın, hepsi de yaşlı ve beyaz ve bir de genç kız, ona bakıyorum, çok heyecanlıyım, onu sevebileceğimi daha o anda hissediyorum, ama bunu ona nasıl anlatabilirim? Ve birden aklıma parlak bir fikir geliyor: Yavaşça ilerliyorum, selamladığım yaşlı kadınların ellerini sırasıyla öpüyorum; kıza ayrıcalık tanıyamam: Yumuşak ellerini uzun süre ayırmıyorum dudaklarımdan.
* Yine bir düş gördüm. Annem beni de yanına alıp bir arkadaşını görmeye gidiyor. Arabayla, Morvan'ın orta yerinde, gözlerden ırak küçük bir çiftlikte yaşıyor ablası. Araba yolu tırmanıyor. Arkadaşını çok üzgün olduğunu, kocasını yitirdiğini ve küçük kızından başka kimsesi olmadığını anlatıyor annem. Yol giderek dikleşiyor, uyuyakalıyorum. Uyandığımda varmış oluyoruz. Bilye oynamak için çok elverişli olduğunu düşündüğüm rüzgârlı, çorak, düz bir arazide küçük bir ev. Morvan her zamankinden daha yüksek görünüyor, yol dönüyor. Görünürde başka ev yok. Küçük kız orada, annemin arkadaşı da. Büyük, hüzünlü bir yüz. Konuşuyorum, üstelik kocasından söz ediyorum. Büyük yüzü daha da hüzünleniyor. Neden incelikten bu denli yoksun olduğumu soruyorum kendime, ama kendimi böyle konuşmaktan alıkoyamıyorum. Bizi davet ediyor: "Gelip mezarını görmek ister misiniz?".Bunu söyleyip söylemediğini anımsayamıyorum, yine de mezara doğru ilerliyoruz, o ve ben önde, annem arkada. Ondan daha hüzünlüyüm ve elini tutuyorum. Yol çok dik iniyor, koşuyoruz, hiçbir şey söylemiyorum. Ama ağlayacağımı iyiden iyiye hissediyorum. Biraz daha aşağı inince bir düzlüğe varıyoruz. Annem bizi izliyor, bekliyoruz onu. Yanımıza geldiğinde artık dayanamıyorum, kollarına atılıyor ve ağlıyor, ağlıyorum!
* Yaşamlarımız her şeye bağlı olabilir, Kuzey'de, Güney'de kazanılacak birkaç askeri başarının elinde olabilir. Yaşamlarımız hiçbir zaman böylesine ucuz olmamıştı.
* Burada, ilişkilerimiz tanımlanamayacak bir düzlemde, gerçek ve kurmacanın, gerçek ve yalanın karışımında yer alıyor. Kim bilir kaç kez, benimle konuşan birinin ciddi olup olmadığını, alay edip etmediğini düşünürken, hatta doğru bir yanıt alamayacak olsam da beni kandırıp kandırmadığını soracakken durdurdum kendimi, bunu yapmayı yasak ettim kendime.
* Fransızlar yalnızca kendilerini ilgilendiren şeyleri kıskanıyorlar, gizemli ve ölçülüler.
* Ama başa çıkılmaz görünen şeylerle sonunda baş edildiğini, en acı olayların bile gerçekte çok yalın olduğunu ve bunları yaşamanın değil, verdikleri korkunun daha ağır olduğunu da öğrendim. Uzaktan bana acıyanlar, gerçekte bana neyin acı verdiğini bilmiyorlar, acı çektiğimi düşünüyorlar yalnızca. Çoktandır geride bıraktığım, karşı karşıya gelip alt ettiğim bir acıyı yaşamamı bekliyorlar.
* ...sonsuz bir sabır ve özel bir bağış olmaksınız, beni bekleyen şu iki sondan birinden kurtulamayacağım: kendini kandırmak ya da acı çekmek.
* ...Parain'in 'acımasız, umursamaz bir kız' dan ya da benzeri bir şeysen, hatta kıskançlık ve ayrılıktan söz ettiği şu şiirini okumuştum, olabilecek en uyduruk tümcelerden birini yazmıştı, soru şuydu : "Dostunuz kaç yaşında? Yaşı 19, çok genç ve daha bu yaşta aşk acısını tatmış.Zavallı"
* Üniformaları uzun süredir görmeye alıştığım için gözümde saygınlıklarını yitirdiler. Bir askeri, iyi giyimli bir sivilden daha rahat paylayabilirim.
* Gerçekte, her zaman için söyleyecek bir şeyimiz vardır, ama nasıl söyleyeceğimizi bilmeyiz işte.
* ...Bir şeyler yazma zorunluluğu, değer biçilmesi için değil, birkaç yıl sonra bir zamanlar nerede olduğumu öğrenmek için. Geçmişe yönelik içtenlik, bunu, toplumsal yaşantıdan uzak böylesi bir yerde gerçekleştirmek çok daha kolay, toplumsal ilişkilerin son derece ilksel olduğu bir yerdeyiz.
* ...Sonsuz sınırlarım ve güçsüzlüklerim olduğunu ara vermeden, 'sürekli' öğrenmek, beni yüreklendirmek bir yana, harekete geçmeme engel oluyor. Sınırlarımı tanısaydım, kuşkusuz aşardım onları. Sonuçta, bugüne dek, değerimin ne olduğunu görmekten öteye gidemedim.
* ... insanın insan karşısındaki sonsuz sıkıntısı.
* Yağmurun süresi üzerine düşüncelere dalınca Chamisso'nun bir şiirini anımsadım : Ağustos ortasında (Almanya'da) öteden beri buğday ekilip biçilen topraklar, ekinleri tehlikeye sokan, insan yaşamını tehdit eden dinmek bilmez yağmurların baskınına uğruyor; bulutların dağılıp uzaklaşması için geleneklerin ve umurların yardımıyla gökyüzünü efsunlamak üzere bir kurul toplanıyor. Dualar bir işe yaramıyor ve inatçı yağmur, yaşı gereği toplulukta yağmurun tutumunu herkesten daha iyi bilen en yaşlı adamın uyarısından sonra diniyor: "yağmak mı istiyor? bırakalım dilediği kadar yağsın"
* .... niyetlerimle ilgisi olmadığını hissediyorsam davranışımın değeri kalır mı? Niyetlerim bana yabancı geldiğinde niyetlerimin değeri kalır mı?
*Bağlılık kavramını topluca yitirdik. İnsanlar arasındaki bir anlaşmazlığın kopardığı dayanıksız bağlar. Bilincin güçten düşmesi ya da alışkanlıklar edinen adamın yıkılışı. Hiçbir zaman edinmediğimiz kadar çok alışkanlık edindik, güçsüzlük işareti bu.
* Açıklamak için yaratılmış bir adam. Her türlü uzlaşma için her şey hazır durumda. Uzlaşma, her şeyden önce, insanın eyleme geçmek yerine açıklamaya yöneldiği bir işlemdir. Ve korkaklar açıklamalar içinde boğulan insanlardır.
* Dost edinmenin belli bir yaşı yok mudur? Seksen yaşında yeni dostlar edinebilir mi insan? Yaşlılıklarının sonunda birbirlerini dengene tutan iki yaşlı adamın öyküsü: Biri öldüğünde diğeri boşluğa yuvarlanır.
* Ovaya egemen olan bir kulenin tepesinden bakarmış gibi izliyordu bu uçsuz bucaksız kalabalığı. Meridyenleri rahatlıkla aşan bir ordu gibi gece gündüz ilerliyorlardı; tek farkları, belirgin çizgilerin gündüzleri silinmesi, geceleri bedenlerinin karanlığa dönmesiydi; eşit adımlarla, amaçsız ilerliyordu insanlar. Kimi zaman, durduklarını, izleyicilerin boyları yüzünden seçilmeyen bir noktada toplandıklarını görüyordu; insan yığınının geri kalanı, kokmuş bir ete yapışan sineler gibi en öndekilere yapışıyordu. Şapkalar çıkarılıyordu; bu yavaşlıkla çelişebilecek bir başka yavaşlık varmış gibi bir tür devinimsizlik yayılıyordu ortalığa. Sonrasında, kalabalık yeniden kapanarak ve bir geçit törenindeymiş gibi açılarak ovada ilerlemeyi sürdürüyordu: ölüme dek yan yana olan insanlardı bunlar ve içlerinden birini toprağa vermek üzere orada burada duraklıyorlardı.
* Çocukluğumdan bu yana gürültüsü değişmeyen tek şey: Dinmek bilmeyen yağmurlar. Bütün gece yağmur yağdı. Bir gün bütün anılarım yok olsaydı, yalnızca damlaların çatıya inatla vuruşundan bir zamanlar genç olduğumu anımsayabilirdim.
* ...önceden ince kumlar üzerinde koşan Annah kıyı boyunca ilerliyordu ve geçtiği her yeri rıhtımda mektuplarıma yeni bir pul ekliyordu. Böylelikle, bakır, aşı boyası, tentürdiyotla nar çiçeği rengi, civit mavisi ve kan renginde ecza dükkanlarında sürüklenip duran şu zarflar gibi ulaştırıyorlardı bana. Annah coğrafyayı sulu boya resimden güçlükle ayırt ediyordu ve bir haritanın Canson kağıda fırça ve renk küpleriyle yapılan güzel resimlerden farklı bir şey olduğuna hiçbir zaman inandıramadım onu. Ne yazık ki artık yazmıyor bana ya da adımın çevresindeki pulları artık sökmeyen postacılar eskisi gibi özenli değiller, bilemiyorum. Ama savaştan sonra, kıyıları, rıhtımları ve pulları olan ülkeleri dolaşıp bulacağım onu..
* ...soğuğun ilk belirtileri, dondurucu havanın kucaklanmasıyla çıplak kalan ilk ağaçlar, gökyüzünde cılız dalların pençeleri ve beden soğuktan ürperiyor, kışa gömülüyor: Uzaklarda, karanlıkta yitip giden bir yol. Yünlü giysilere ve yalnızlığa sımsıkı sarınarak, bir düşteymişçesine bu bitimsiz yola koyulup ürpermek kolay. Bedenin tek başına geçirdiği kaç kış atlattık böyle.
* ...nesneleri yerli yerine koymak, sonsuza dek duracakları, bundan böyle sürekli olarak kalacakları yere koymak, varoluşun içinde büyük bir uğraş bu.
*Susmak, bugüne dek yaşamak zorunda kaldığımız şeyleri saklamaktır.
*Yaşam boyu saklandığı için söylenmesi ağır gelen sözler vardır...
{{İtalik başlık}}
[[Kategori:Kitaplar]]
sw0vnc62wyl4jqgc3531sigvoevbf59
Yılmaz Özdil
0
9460
232758
212663
2025-06-10T19:13:00Z
Brightt11
34669
/* top */ kağıt > kâğıt, değiştirildi: kağıt → kâğıt (2) [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232758
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi
|kişi_adı=Yılmaz Özdil
|resim_adı=
|resim_başlığı=Türk gazeteci ve yazar
|doğum_tarihi=1965
|doğum_yeri=İzmir, [[Türkiye]]
|ölüm_tarihi=Yaşıyor
|ölüm_yeri=
}}
*... a benim bidon kafalım?<br>Şimdi iyi dinle...<br>Yap elini yumruk.<br>Şeytan kulağına kurşun der gibi vur bakayım kafana iki defa...<br>Ne duydun?<br>"donk donk" di mi?
* 2012’de hastalıklara iyi geliyor hurafesiyle deve idrarı içenlerin, 1936’da camilerin ahır yapıldığına inanması gayet normaldir.
* Pek makbuldür üç...<br />vatan millet sakarya<br />at avrat silah<br />yol su elektrik<br />kulak burun boğaz<br />90 60 90<br />domates biber patlıcan<br />kestane gürgen palamut ...
* Süt rezaleti nedeniyle hükümetin zor durumda kaldığını gören ana muhalefet partisi, derhal, en medyatik genel başkan yardımcısını istifa ettirerek, gündemi değiştirme kararı aldı sayın seyirciler...
* Akşam yediğin hurmalar, sabah bi' tarafını tırmalar.
* Doğruları konuşmak için, en az iki kişi gerekir. Biri doğru söyleyen, biri doğru anlayan... 14 Haziran 2011
* Yazayım tivitır’a “Turgut Özal aslında ölmedi, ABD’de yaşıyor” diye, canlı yayında en az üç gün tartışılmazsa, mesleği bırakırım
* Ölüleri rahat bırakın...
Dirilere “idrak” tahlili yapılsın.
* Süt dağıtılınca...<br />Hükümetimiz sayesinde.<br />Süt bozuk çıkınca...<br />Psikolojisi bozuk çocuklar yüzünden.
* Anlayana sivrisinek saz, anlamayana sazı soksan az....
* Cildinde ve kutusunda Shantung-S cilt bezi kullanıldı, Japonya’da sırf bu proje için özel olarak üretildi. İsveç’ten Munken Pure kâğıt getirildi. Almanya’dan Gmund Color glatt kâğıt getirildi. ''(2500 liralık "Mustafa Kemal" kitabı için)''
{{Vikiler|
commons= |
wikispecies= |
wikt= |
b= |
s= |
w= {{PAGENAME}} |
n= |
m= |
}}
[[Kategori:Kişiler-Y]]
[[Kategori:Türk yazarlar]]
[[Kategori:Türk gazeteciler]]
[[Kategori:Türk köşe yazarları]]
qmq40djayx1stz4okxxll960vrvbx21
Ağır Roman
0
9471
232739
222010
2025-06-10T19:10:30Z
Brightt11
34669
/* Diyaloglar */ rüzgar > rüzgâr, değiştirildi: rüzgar → rüzgâr [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232739
wikitext
text/x-wiki
{{İtalik başlık}}
'''''Ağır Roman''''', 1996 yapımı bir Mustafa Altıoklar filmidir. Filmin senaryosu Mustafa Altıoklar ve Metin Kaçan'a aittir.
==Diyaloglar==
* İnsanın en yakın arkadaşı tekerlek olur mu ulan?
* Güzelleş be oğlum, şimdilik ölümüne kadar hayattasın.
* Zarlar düşeş gelseydi, belki de her şey başka türlü gerçekleşecekti.
* Alem göt olmuş
*Bir çift kanattınız hüznün rüzgârlarında<br>dağılıp gitti melekleriniz, beyazın öte dağlarında<br>ağlasın arkanızdan, bir ağızdan, tüm dehşetiyle kolera<br>tıbı, sen harbi hayalet, sağlam gariban<br>ruhuna el-fatiha
*İmparatorlar cigaralarından babacasına çektikleri dumanı üflerken, [http://tr.wikipedia.org/wiki/Adam_Mickiewicz Adam Mickiewicz]'in şair ruhu dumana asılıp, 100 yıllık müzesinden kalkarak, kilisenin istavrozuna kondu... Ağır ablalar esrarı daha kallavi götürmek için zıvanalar hazırlamaktaydı...
*Savrulurken raconun kırmızı pelerini o zarif öfkeye, zaman ki sana hasta olmuş, incelikli haytasın, nüks ederken raksına mahallenin maşallahı, eyvallahı, güzelleş be oğlum şimdilik ölümüne kadar hayattasın. Şimdilik, ölümüne kadar hayattasın.
* Manitalar gece güzelleşir.
* Ört cebine koy.
* Sen kanunsan ben belayım ulan.
* Orospunun aşkından ne olur lan.
* Ulan yine koftiden taksim atıyorsunuz ha.
* Zamanı kim okşayabilir ki?
* Madde mı ağır yoksa mana mı?
* O bin tılsımlı anın çarşafından ağır ağır geçirirken hayatını, bilemezdi üç tekerlekli bisikletin karanlığa takla atacağını
* Her hayatın bir ağırlığı var koçum, seninki kaça tartıyor?
* Ruhum çalkalanıyor be.
* Ölümüne tav oldum kevaşeye.
* O akşam koleranın iyi insanları ruhlar aleminin gece bekçilerini kıskandırırcasına Sado'nun hala ışıldayan bedenini beklemeye koyuldular.
* Ruh kemikten ayrıldığı vakit darbukacı Balık Ayhan üzerine örtü koyduğu darbukayı çaldıkça kolerada yaşayan softaların tüyleri diken diken oldu.
* Biz ne ustura yaraları aldık be Ali, siktir et. Alem göt olmuş be Ali.
* Polis polis, eyvah polis, polis polis... Çıkarın bizi buradan, çıkarın bizi buradan! Dolaptakini mi, mutfaktakini mi?
* Ali Usta: Şimdi de bu yeni yetme Reisin yengeçleri iş oluyor. İyi mi?<br />Arap Sado: Alem göt oldu be Ali.
* Kulağınızı dört açın ve beni dinleyin leylekler. Ben ki Profesör Gaftici Fethi olarak Kolera Açıkhava Üniversitesinin Seksoloji Profesörüyüm. Bugün sizlere manitalar hakkında çok önemli bir tüyo vereceğim. Beni dikkatle dinleyin. Efendim, manita “seni seviyorum, evlenelim” ayakları yaparsa önce yüz mumluk ampule yarım metre mesafeden bakın sonra gözlerinizi ampulden ayırıp manitanın gözlerinin içine dikin. Eğer hâla cıvırın gözlerini görüyorsanız onunla hemen evlenin.
* Tina: Kolyeni bende unutmuşsun, akşam gel al.<br />Salih: Yangında düşürdüm sanmıştım.<br />Tina: Yangın sayılır.
{{Vikipedi|Ağır Roman}}
[[Kategori:Türk filmleri]]
[[Kategori:1996 filmleri]]
bikiolbuecczetg9zqvmagam0e3w5ua
Tosun Paşa
0
9525
232878
227068
2025-06-11T11:21:15Z
Mors et Vita
28843
ekleme
232878
wikitext
text/x-wiki
{{wmbb}}
'''''[[w:Tosun Paşa (film, 1976)|Tosun Paşa]]''''', yapımcılığını [[w:Ertem Eğilmez|Ertem Eğilmez]]'in üstlendiği, yönetmenliğini [[w:Kartal Tibet|Kartal Tibet]]'in yaptığı ve senaryosunu [[w:Yavuz Turgul|Yavuz Turgul]]'un kaleme aldığı komedi türündeki 1976 yapımı Türk filmidir. Filmin başrollerinde [[w:Kemal Sunal|Kemal Sunal]], [[w:Şener Şen|Şener Şen]], [[w:Müjde Ar|Müjde Ar]], [[w:Adile Naşit|Adile Naşit]], [[w:Ayşen Gruda|Ayşen Gruda]], [[w:Sıtkı Akçatepe|Sıtkı Akçatepe]], [[w:Akil Öztuna|Akil Öztuna]] ve [[w:Mete Sezer|Mete Sezer]] yer almaktadır.
== Filmden replikler ==
===Şaban (Sahte Tosun Paşa)===
:Aşk kalbimi yakan bir volkan gibidir,
:En sevdiğim tatlı kazandibidir.
:Leyla, sev beni, sokma müşküle,
:Seninle kaşık atalım iki tabak keşküle.
*Anaa, çıplak çengi geldi!
*Tutmayın küçük enişteyi, salıverin gitsin!
*Seferoğullarına ölüm, yaşasın Tellioğulları!
*Tabii canım! Sen de paşasın, ben de paşayım. Hadi herkes paşa olsun! Hepimiz paşayız!
*Lütfü Bey, ben hepsini yapıyorum ama gözlerimden ateş çıkartamıyorum. O nasıl oluyor acaba?
*Paşalık iyi de, ben bu Tosun adını sevmedim. Bana bak, Tosun yerine Kamil Paşa olmaz mı?
*Merhaba ulan askerler!
*Yav, küçük enişteyi parçalamışlar.
*Bana karşı göstermiş olduğunuz ilgiden.
*Lütfü, sen de az malın gözü değilsin hani.
*İşte canım, ortalığı sil süpür temizle.
*Ne oldu, öksürük mü tuttu?
==Filmden sahneler==
===Sen Yatıyorsun Haa===
*'''Lütfü:''' Şabaaan!
*'''Şaban:''' Haaa! Neee?
*'''Lütfü:''' Sen yatıyorsun haa...
*'''Şaban:''' Yok canım...
*'''Lütfü:''' Evet yatıyorsun.
*'''Şaban:''' Yatışımda bir tuhaflık mı var?
*'''Lütfü:''' Hem de babamın yatağında haa...
*'''Şaban:''' Bir mahsuru var mı?
*'''Lütfü:''' Babamın yatağı!
*'''Şaban:''' Ben de ananın yatağı demedim ki!
*'''Lütfü:''' Ulan sen benim babamın yatağına!..
===Develer Nerede?===
*'''Şaban:''' Lütfü Bey! Lütfü Ağa!
*'''Lütfü:''' Ne var oğlum?
*'''Şaban:''' Hani develer vardı ya...
*'''Lütfü:''' Evet...
*'''Şaban:''' Nerde?
*'''Lütfü:''' Nerde?!
*'''Şaban:''' İşte ben de onu soruyorum. Nerde?
''(Lütfü bir an duraksar.)''
*'''Lütfü:''' Yoksa kaçtılar mı?
*'''Şaban:''' Eğer benim eşeğe uymuşlarsa, kaçmış olabilirler.
*'''Lütfü:''' Ulan hayvaaaan!
===Paşa Olmak Kolay Değil===
*'''Lütfü:''' Yalnız, paşa olmak öyle pek kolay değil.
*'''Şaban:''' Yok canım...
*'''Lütfü:''' Paşa dediğin sert bakışlı, dik, mağrur, yiğit, atılgandır, gözleri ateş saçar!
*'''Şaban:''' Lütfü Bey, ben hepsini yapıyorum da, gözlerimden ateş çıkartamıyorum. O nasıl oluyor acaba?
===Titretmesem Olmaz mı?===
*'''Daver Bey:''' Tosun Paşam?
*'''Şaban:''' Efendim Daver.
*'''Daver Bey:''' Pehlivanlıktaki maharetiniz ve kuvvetiniz dillere destan.
*'''Şaban:''' Yok canım, öyle mi?
*'''Daver Bey:''' Paşam, siz kendiniz bir güreş tutsanız da, şu meydanlar bir titrese.
*'''Şaban:''' Titretmesem olmaz mı?
*'''Leyla:''' N'olur güreşin Tosun Paşam.
*'''Şaban:''' ''(Gülümser)'' Olur Leyla...
=== Çok İyi Konuştum Ama ===
*'''Daver Bey:''' Kadehimi aziz ve muhterem misafirimiz Tosun Paşa şerifine kaldırıyorum.
''(Şaban herkese gülümsedikten sonra kadehini ağzına diker ve ardından tadını beğenmeyip püskürtür.)''
*'''Lütfü:''' Şaban hadi kalk, şimdi senin cevap vermen lazım.
*'''Şaban:''' ''(Ağzını eliyle siler.)'' Ne diyecem?
*'''Lütfü:''' Benim söyleyeceklerimi tekrarla.
*'''Şaban:''' Olur Lütfü.
''(İkisi de ayağa kalkar ve konuşma başlar. Şaban, Lütfü'nün sessizce söylediklerini tekrarlar.)''
*'''Lütfü:''' Bana karşı göstermiş olduğunuz...
*'''Şaban:''' Bana karşı göstermiş olduğunuz... ''(Duraksar)'' Ne gösterdiler?
*'''Lütfü:''' Öyle değil...
*'''Şaban:''' Öyle değil!..
*'''Lütfü:''' Sersem herif! Bana karşı göstermiş olduğunuz ilgiden...
*'''Şaban:''' Sersem herifler! Bana karşı göstermiş olduğunuz ilgiden... ''(Kalabalık şaşırır.)''
*'''Lütfü:''' Kes artık! Rezil olduk!
*'''Şaban:''' Kesin artık! Rezil oldunuz!
*'''Lütfü:''' Allah belanı versin!
*'''Şaban:''' Allah belanızı versin! Eşşolueşşekler! Bir sürü namussuz, ırz düşmanları! Hayvan oğlu havyanlar! Öf yeter be, artık içelim! ''(Kadehini kaldırıp içer. Sonra Lütfü'yü iki yanağından öper.)'' Çok iyi konuştum ama.
=== Hıyar Surata Âşık Etmek Zor ===
*'''Lütfü:''' Şşş, Şaban, kalk!
*'''Şaban:''' Yapma kız!
*'''Lütfü:''' Kalk ulan!
*'''Şaban:''' Yapmasana be!
*'''Lütfü:''' Hay Allah, kalksana eşşolueşşek! ''(Kenardaki su dolu sürahiyi Şaban'ın yüzüne atar. Şaban uyanır.)
*'''Şaban:''' N'oluyo ya!
*'''Lütfü:''' Çabuk kalk! Leyla gidiyor.
*'''Şaban:''' Nereye gidiyor?
*'''Lütfü:''' Elden gidiyor. Sen burda yatarken Suphi Leyla'nın gönlünü çalıyor. Kız elden gidiyor!
*'''Şaban:''' Hırsız Suphi!
*'''Lütfü:''' Çabuk git bir şeyler yap.
*'''Şaban:''' İyi gidelim. Gidiyim ama ne yapacam?
*'''Lütfü:''' Leyla'yla konuş. Beni methet. Öyle şeyler söyle ki, bana âşık olsun.
*'''Şaban:''' Sana mı?
*'''Lütfü:''' Evet bana.
*'''Şaban:''' Dur bir bakim. Kalk ayağa, ayağa kalk. Alıcı gözüyle bir bakim. ''(Duraksar)'' Yav bu hıyar surata kızı âşık etmek çok zor ama, bir deneyecem.
''(Sinirlenen Lütfü, Şaban'ın suratına tokat atar.)
*'''Lütfü:''' Hayvan herif!
''(Şaban da tokat atar.)''
*'''Şaban:''' Sensin!
''(Lütfü yine tokat atar.)''
*'''Lütfü:''' Eşşoğulueşek!
*'''Şaban:''' Sensin ulan!
*'''Lütfü:''' Affet Şabancığım...
*'''Şaban:''' Ah canııım... ''(Kucaklaşıp öpüşürler.)''
=== Nerde Bu Tosun Paşa? ===
*'''Seferoğlu Sıtkı:''' Paşam sizden bir maruzatım var. Sizinle dışarıda iki kelime görüşebilir miyim?
*'''Lütfü:''' Ee aynı şeyi ben rica edecektim, çünkü benim de bir maruzatım var.
*'''Seferoğlu Sıtkı:''' Benimki mühim.
*'''Lütfü:''' Benimki daha mühim!
''(Kapılar açılır.)''
*'''Hakiki Tosun Paşa:''' Tosun Paşa'yı arıyorum. Burda mı?
''(Korkuya kapılan Lütfü saklanmaya çalışır. Şaban da biraz ürker ve ayağa kalkar.)''
*'''Şaban:''' Nerde bu Tosun Paşa?
*'''Daver Bey:''' Aman efendim, sizi soruyor.
*'''Şaban:''' Öyle mi? Evet beni soruyor. Tosun benim.
*'''Hakiki Tosun Paşa:''' Emrinizdeyim Tosun Paşam!
*'''Şaban:''' Sen de kimsin yav?
*'''Hakiki Tosun Paşa:''' Ben İbrahim Paşa. Kahire'den geliyorum. Burda olduğunuzu öğrenince ziyaret etmek istedim.
*'''Şaban:''' Ah sağol canııım. Bak gördün mü Lütfü? O da biliyor benim Tosun Paşa olduğumu. Sizinle tanıştığıma çok memnun oldum muhterem İbrahim Paşa Hazretleri.
*'''Hakiki Tosun Paşa:''' Sağolun Paşam.
*'''Şaban:''' Seni kim Paşa yaptı İbrahim Bey?
*'''Hakiki Tosun Paşa:''' Sayenizde oldum Paşam.
*'''Şaban:''' İbram, yoksa sen Seferoğulları'nın paşası mısın?
*'''Hakiki Tosun Paşa:''' Anlayamadım efendim.
*'''Şaban:''' Bırak numarayı İbo! ''(Güler)'' Neyse sen şimdi yol yorgunusundur. Yukarı çık da güzel bir istirahat et bakim. Daver!
*'''Daver Bey:''' Buyurun Paşam.
*'''Şaban:''' Yav, İbocuğuma güzel bir oda açıver. Hadi bakim, hadi canım.
*'''Daver Bey:''' Baş üstüne Paşam.
*'''Şaban:''' Hadi sen de istirahat et İbocuğum.
*'''Hakiki Tosun Paşa:''' Sağolun efendim.
=== Bırak da Çişe Gideyim ===
''(Şaban çişe gitmek için ayağa kalkar. Tam o sırada Daver Bey de kalkar ve ona mani olmaya çalışır.)''
*'''Şaban:''' Bana bak Daver, çekil önümden.
*'''Daver Bey:''' Telaş etmeyin Paşam, düğün için her şey hazır, eğlenceler şimdi başlıyor. ''(İkisi de oturur.)''
*'''Şaban:''' Yav benim derdim başka.
*'''Daver Bey:''' Hiç dert etmeyin Paşam. Rahatlayın, rahatınıza bakın. ''(Şaban sinirlenip ayağa kalkar.)''
*'''Şaban:''' Buraya mı işeyim eşşolueşşek! Sıkıştım ulan sıkıştım. Çişim geldi. Bırak da gideyim be! Yav ben bu evde doğru dürüst bi çişimi yapamayacak mıyım?! Allah Allah...
== Hakkında söylenenler ==
* Türk komedi filmlerinden en sevdiğim, kesinlikle ve kesinlikle Tosun Paşa'dır. — [[w:Özge Özpirinçci|Özge Özpirinçci]]<ref>{{Web kaynağı|url=https://www.instagram.com/reel/CqYL_FzoLxo/|başlık=Özge Özpirinçci, beğendiği ve kendisini etkileyen filmleri anlatıyor.|erişimtarihi=16 Eylül 2023|tarih=29 Mart 2023|yayıncı=TRT Arşiv|ile=Instagram}}</ref>
== Kaynakça ==
{{Vikipedi|Tosun Paşa (film, 1976)}}
{{İtalik başlık}}
[[Kategori:En İyi Türk Filmleri (İlk 100)]]
[[Kategori:1976 filmleri]]
[[Kategori:Türk filmleri]]
6if0relzt4iyhiyf7kqgctyadb79ztd
Osman
0
9640
232848
198477
2025-06-10T20:25:10Z
Brightt11
34669
/* M */ dz, değiştirildi: Mükafat → Mükâfat [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232848
wikitext
text/x-wiki
{{Kaynaksız}}
{{Biyografi
|kişi_adı=Osman bin Affan
|resim_adı=Rashidun Caliph Uthman ibn Affan - عثمان بن عفان ثالث الخلفاء الراشدين.svg
|resim_başlığı=İslam Devleti'nin [[Ömer bin Hattab]]'dan sonraki üçüncü halifesi.
|doğum_tarihi=579
|doğum_yeri=Taif, Arabistan
|ölüm_tarihi=17 Temmuz 656
|ölüm_yeri=Medine, Arabistan
}}
{{Vikiler|w=Osman bin Affan}}
{{ABC}}
'''Osman bin Affan''' (d. 574/576 - ö. 17 Haziran 656), [[Dört Büyük Halife]]'den üçüncüsü, İslam peygamberi [[Muhammed]]'in [[Aşere-i mübeşşere|cennetle müjdelenmiş]] [[sahabe]]lerinden birisi. 644 yılından 656'daki öldürülmesine kadar, 12 yıl boyunca, [[halifelik]] yapmıştır; [[Dört Büyük Halife]]'den en uzun süre halifelik yapan odur.<ref>{{Web kaynağı |url=http://www.witness-pioneer.org/vil/Articles/companion/60_uthman_bin_ghani.htm |başlık=''Uthman in History'' |erişimtarihi=6 Ağustos 2007 |arşivurl=https://web.archive.org/web/20100717083104/http://www.witness-pioneer.org/vil/Articles/companion/60_uthman_bin_ghani.htm |arşivtarihi=17 Temmuz 2010 |ölüurl=hayır }}</ref> [[Şiâ]]'da [[halife]]liği kabul edilmeyen [[sahabe]]dendir; zira [[Şiî inancı]]na göre hüküm sürmesi gereken ilk halife [[Ali]]'dir. Sünni inanca göre Ali ve Osman arasında ayrım yapılmaz. [[Ümeyyeoğulları]]ndan (Emeviler) olan Osman'ın künyesi İslam peygamberi Muhammed'in kızı Rukiyye'den olan oğluna nispetle ''Ebu Abdullah''{{'}}tır. Bunun dışında ''Ebu Leyla'' olarak anıldığı da olurdu.<ref name="sevde">{{Web kaynağı |url=http://www.sevde.de/Sahabeler/HzOSMAN_B_AFFAN.htm |başlık="Hz. Osman bin Affan", sevde.de |erişimtarihi=6 Ağustos 2007 |arşivurl=https://web.archive.org/web/20070715063832/http://www.sevde.de/Sahabeler/HzOSMAN_B_AFFAN.htm |arşivtarihi=15 Temmuz 2007 |ölüurl=hayır }}</ref>
==B==
* Ben terazi değilim ki yanılma ve hatadan uzak olayım.
* Bir zorlukla karşılaştığında sabret. Çünkü hiçbir güçlük yoktur ki arkasından kolaylık gelmesin.
* Biliniz ki Allah kiminle beraberse o hiçbir şeyden korkmaz. Allah kime gazap etmişse onun affını isteyeceği başka kimse yoktur.
==C==
* Cenâb-ı Hakk dünyayı nasıl yokluğa mahkûm ettiyse, siz de onu bir tarafa atın.
* Cennet mutluluğunu bilerek istirahat edene ve Allah'ı bildiği halde başkasını zikredene hayret ederim.
==Ç==
* Çok konuşan yöneticiden ziyade çok iş gören yöneticiye muhtaçsınız.
* Çok söyleyen hakimdense, çok iş gören amire ihtiyacımız vardır.
==D==
* Dünyanın kasaveti kalbin zulmeti, ahiret tasası kalbin nurudur.
* Dünyayı terk eden Allah'ın sevgilisi olur.
==E==
* Ey insanlar! Kumar aletlerinden sakınınız. Kimsenin görmediği, vakıf olamadığı işlerinizde Allah'a muhalefetten sakınınız.
==G==
* Gözü haramdan korumak en güzel şehvet perdesidir.
* Güzel edep ve şüpheden sakınma o kadar güzeldir ki, bunların bir üçüncüsü yoktur.
* Geçmişten ibret alın da hayra çalışın.
==İ==
* İyilere dost ol, kötülerden emin olursun.
==K==
* Kişi nefsini ihmal etse de, fakirlik canına tak dese de, gönül tokluğu onu başkalarına muhtaç olmaktan vareste kılar kendisini de güzelleştirir
* Küçük çocukları kazanca zorlamayın. Eğer onları kazanca zorlarsanız hırsızlık yaparlar. Elinde bir sanatı olmayan cariyeleri de kazanca zorlamayın. Eğer onları kazanca zorlarsanız zina yaparak istediğiniz parayı getirmeye mecbur olurlar. Namus ve şerefinizi koruyun ki, Allah da sizin namus ve şerefinizi korusun. Yiyeceklerinizin helal ve temiz olmasına dikkat edin.
==M==
* Mükâfatın büyüklüğü, belanın büyüklüğü nispetindedir.
==Ö==
* Ölüme, kudretinizin yettiği en hayırlı amellerle hazırlanın.
* Öldükten sonra dirilecek insanların hesaba çekileceğini bildiği halde mal biriktirene, cehennemdeki ıstırabı bilerek günah işleyene hayret ederim.
==Y==
* Ya bela ve musibetlere sabredersin yahut nedamet (pişmanlık) edersin.
==Z==
* Zamanı kıyaslamayan, kaderleri tanıyamaz; gelecek günlerin neler vadettiğini de bilemez.
{{Vikiler|w=Osman bin Affan}}
== Kaynakça ==
{{Kaynakça|30em}}
[[Kategori:Kişiler-O]]
[[Kategori:Arap din adamları]]
[[Kategori:Arap siyasetçiler]]
[[Kategori:Dört Halife]]
[[Kategori:İslam dini kişilikleri]]
3s65r9qqv4vfdx1lkv7tep9celskyq3
Hayat Güzeldir
0
10013
232804
187901
2025-06-10T19:28:20Z
Brightt11
34669
/* Diyaloglar */ dz, değiştirildi: dükkan → dükkân (2) [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232804
wikitext
text/x-wiki
{{İtalik başlık}}
'''''[[w:Hayat Güzeldir|Hayat Güzeldir]]''''' (İtalyanca özgün adıyla ''La vita è bella''), İtalyan yönetmen [[w:Roberto Benigni|Roberto Benigni]]'nin yönettiği, 1997 yapımı İtalyan drama filmi.
== Guido Orefice ==
* Bu ne tür bir yer mi? Çok güzel! Güvercinler uçuyor, gökten kadınlar düşecek! Buraya taşınıyorum!
* Günaydın, prenses!
== Giosué Orefice ==
* Oyunu biz kazandık!
== Eliseo Orefice ==
* Ayçiçeklerini düşün. Başlarını öne doğru eğerler.
== Alıntılar ==
* İşe yaramaz gibi görünen şeyler çok işe yarar.
* "İnsan ne olmak istiyorsa odur." Shaphenaur
* Ne kadar çoksa o kadar az görürsün.
* Tanrı hizmetkarların en büyüğüdür; ama kimsenin kölesi değildir.
* Çok hızlı gidiyorsam özür dilerim, ama ben saklambaç oynuyorum.
* [[Schopenhauer]] der ki “Eğer gerçekten istersen her istediğini yapabilirsin.”
== Diyaloglar ==
:'''Giosué:''' Baba buraya köpekler ve Yahudiler giremezmiş.
:'''Guido:''' Bu dükkânın sahibini tanırım, köpeklerden korkar. Senin korktuğun bir hayvan var mı?
:'''Giosué:''' Örümcek.
:'''Guido:''' O zaman biz de dükkânımızın kapısına örümcekler ve Vizigotlar giremez yazalım.
{{Vikipedi}}
[[Kategori:1997 filmleri]]
[[Kategori:Dram filmleri]]
fdke0tx3y99d1j32d8vxstauc0pj7q6
İbrahim Kaypakkaya
0
10412
232865
223426
2025-06-10T20:32:50Z
Brightt11
34669
/* Hakkında söylenen sözler */ dz, değiştirildi: dergah → dergâh [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232865
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi}}
'''İbrahim Kaypakkaya''' (d. 1949 - ö. 18 Mayıs 1973), Türkiye Komünist Partisi/Marksist-Leninist'in kurucusu.
== Sözleri ==
* Kemalizm faşizmdir.
*Kürtlere yapılanlara sessiz kalmak iğrenç bir şovenizmdir.
* Sünnilik, Alevilik, Kürtlük, Türklük diye ayrım yapmak yanlıştır. Bu kavga yoksul-zengin kavgasıdır. Kimden olursa olsun bütün yoksulların birleşmesi şarttır.<ref name="deneme" />
* Şimdi biz, herkesin gözü önünde yükseklere bir bayrak çekiyoruz.<ref name="deneme" />
* Kemalist diktatörlük, askeri faşist bir diktatörlüktür.<ref name="deneme" />
* Halkın menfaati ile partinin menfaati çeliştiği zaman Marksist-Leninistler, halkın menfaatinden yana çıkarlar.Bu hizipçilik değildir.Partinin mefaati adına, halkın menfaatlerinin karşısında yer almak, işte budur hizipçilik.<ref name="deneme" />
* Türkiye'de parlamentonun fonksiyonu budur: Faşizmi maskelemek.<ref name="deneme">[https://books.google.com.tr/books?id=BgDDCQAAQBAJ&pg=PT157&lpg=PT157&dq=T%C3%BCrkiye%27de+parlamentonun+fonksiyonu+budur:+Fa%C5%9Fizmi+maskelemek.&source=bl&ots=FGVHpj3oVQ&sig=OWGLriDC3rt4Ngq4u1J06zpoi4A&hl=tr&sa=X&ei=JFGDVai8L4PMygOCq4HICA&ved=0CCEQ6AEwAQ#v=onepage&q=T%C3%BCrkiye'de%20parlamentonun%20fonksiyonu%20budur%3A%20Fa%C5%9Fizmi%20maskelemek.&f=false İbrahim Kaypakkaya'dan Seçme Yazılar]</ref>
*(...) Kemalizm demek, her türlü ilerici ve demokratik düşüncenin zincire vurulması demektir. Kemalizm demek, her alanda Türk şovenizminin kışkırtılması, azınlık milliyetlere amansız bir baskının uygulanması, zorla Türkleştirme ve kitle katliamı demektir. Kemalizm işçiler için cop ve dipçik, grev ve sendika yasağı demektir.
* Türkiye'nin geleceği çelikten yoğruluyor; belki biz olmayacağız ama bu çelik aldığı suyu unutmayacak.
*Komünist devrimciler, tarihin devrimci mücadelede bir silah haline getirilmesini bilirler.
*Kemalizm Eleştirisi:<ref>[http://kutuphane.halkcephesi.net/kaypakkaya/Kaypakkaya_10.htm İBRAHİM KAYPAKKAYA]</ref>
:1. Kemalist devrim, Türk ticaret burjuvazisinin, toprak ağalarının, tefecilerin, az miktardaki sanayi burjuvazisinin, bunların üst kesiminin bir devrimidir. Yani devrimin önderleri, Türk komprador büyük-burjuvazisi ve toprak ağaları sınıfıdır. Devrimde, milli karakterdeki orta burjuvazi önder güç olarak değil, yedek güç olarak yer almıştır.
:2. Devrimin önderleri, daha anti-emperyalist savaş yıllarında iken İtilâf emperyalizmi ile el altından işbirliğine girişmişlerdir; emperyalistler Kemalistlere karşı hayırhah bir tutum takınmış, bir kemalist iktidara rıza göstermeye başlamıştır.
:3. Kemalistler, emperyalistlerle barış imzaladıktan sonra bu işbirliği daha da koyulaşarak devam etmiştir.
:4. Kemalist hareket, özünde “işçilere ve köylülere, bir toprak devrimi imkanına karşı” gelişmiştir.
:5. Kemalist hareketin sonucunda, Türkiye’nin sömürge, yarı-sömürge, yarı-feodal yapısı; yarı-sömürge ve yarı-feodal yapı ile yer değiştirmiştir; yani yarı-sömürge ve yarı-feodal iktisadi yapı devam etmiştir.
:6. Sosyal alanda, eski milli azınlıklara mensup komprador büyük burjuvazinin ve eski bürokrasinin, ulemanın hakim mevkiini milli karakterdeki orta burjuvazi içinden palazlanan ve emperyalizmle işbirliğine girişen yeni Türk burjuvazisi, eski Türk komprador büyük burjuvazisinin bir kesimi ve yeni bürokrasi almıştır. Eski toprak ağalarının, büyük toprak sahiplerinin, tefecilerin, vurguncu tüccarların bir kısmının hakimiyeti devam etmiş, bir kısmının yerini yenileri almıştır. Kemalistler bir bütün olarak, milli karakterdeki orta sınıfın çıkarlarını temsil etmemekte, yukardaki sınıf ve zümrelerin menfaatlerini temsil etmektedir.
:7. Politik alanda, hanedanlık çıkarları ile birleştirilmiş olan meşrutiyet yönetiminin yerini, yeni hakim sınıfların çıkarlarına en iyi cevap veren yönetim, burjuva cumhuriyeti almıştır. Bu idare sözde bağımsız, gerçekte siyasi bakımdan emperyalizme yarı-bağımlı bir idaredir.
:8. Kemalist diktatörlük, sözde demokratik, gerçekte askeri faşist bir diktatörlüktür.
:9. Kemalist Türkiye bile, gittikçe daha çok bir yarı-sömürge ve gerici emperyalist dünyanın bir parçası haline gelerek sonunda kendini İngiliz-Fransız emperyalizminin kucağına atmak zorunda kalmıştır.
:10. Kurtuluş Savaşını takip eden yıllarda, devrimin baş düşmanı kemalist iktidardır. O dönemde komünist hareketin görevi, hakim mevkiini kaybeden eski komprador burjuvaziye ve toprak ağaları kliğine karşı, kemalistlerle ittifak değil (böyle bir ittifak zaten hiçbir zaman gerçekleşmemiştir), komprador burjuvazinin ve toprak ağalarının bir başka kliğini temsil eden kemalist iktidarı devirmek, yerine işçi sınıfı önderliğinde ve işçi-köylü temel ittifakına dayanan demokratik halk diktatörlüğünü kurmaktır.
== Dış bağlantılar ==
{{vikipedi}}
== Şiirleri ==
* Aşağıdan geldi büveleğin sürüsü,<br>Bizim mala kondu onun yarısı<br>Al ineği yakaladı birisi<br>Aldı götürüyor bakın anneler
:İneği Tülütepeden aldı aşırdı<br>Karnından ısırdı aklım şaşırdı<br>Köprünün yanında suya düşürdü<br>Aldı götürüyor bakın anneler.
** Çocukluğunda köyündeki hayvan sürüsüne büveleklerin dadanması sonucu yazdığı türkü
** Feyizoğlu, Turhan, İbo: İhtilalin Fidanı, sayfa 12
* Ölen Yoldaşlar İçin<br>Siz ki canınızı verdiniz halkımız için<br>Siz ki her şeyinizi verdiniz bu kavga uğruna<br>Göğsümüzde onurla dalgalanan<br>Kavganın bayrağına siz ki al rengini verdiniz<br>Ey, ölümsüz halkımız için toprağa düşenlerimiz<br>Ey, yüce oğulları halkımızın<br>Gururla ve sabırla dinlenin şimdi<br>Kavganızı sürdürüyor yoldaşlarımız...
** Kaynak: Behram, Nihat, Ser Verip Sır Vermeyen Bir Yiğit, sayfa 29
*Demiri de kömürü de sökeriz amman <br> Buğdayı da pirinci de ekeriz amman <br> Faşizme içimizden kan damlayan kılıcız <br> Bir gün gelir kinimizi dökeriz amman
* Devrim İçin Her Zaman Ölecekler Bulunur<br>Gider gider nice koçyiğitler gider, <br> Senin de içinde bir oğlun varsa çok değildir. <br> Ey mavi gök! Ey yağız yer bilesin ki; <br> Yüreğimiz kabına sığmamakta, <br> örsle çekiç arasında yoğrulduk, <br> hıncımız derya gibi kabarmakta.
== Hakkında söylenen sözler ==
*Görüşmeye gelmiştim yanına <br/> Faşist köpek kıymış senin canına <br/> Kalmayacak o köpeğin yanına <br/> Gel gidelim oğul bizim ellere <br/> Anadolu'ya <br/> Doğu batı demem, vatanındasın <br/> Bir iz bıraktın ki ta canımdasın <br/> Kimseden korkmuyorum sen yanımdasın <br/> Gel gidelim oğul bizim ellere <br/> Anadolu'ya <br/> Ankara'ya kesildi yolum <br/> Orada çevrildi hep sağım solum <br/> Ne yapsalar yıkılacak bu zulüm <br/> İşte geldik oğul bizim ellere <br/> Anadolu'ya
:*İbrahim'in ölümünün ardından babası Ali Kaypakkaya'nın yazdığı şiir
:*Kaynak: Aydın Çubukçu, ''Bizim '68'', Evrensel Basım Yayın, 2013, ISBN 9786055315795
*Benim yavrum fakülteyi bitirmiş<br>Eşi dostu hep yanına getirmiş, getirmiş<br>Yaralanıncın tümenini yitirmiş<br>Yaralı gövdene kurban olurum<br>Ben de senin yollarına ölürüm
:Ordunun askeri üstüne varmış<br>Kafirin biri de yavruma vurmuş, vurmuş<br>Bu acılı haberin köye duyulmuş<br>Acılı haberin duyan ağlasın<br>Yas çekesin de kareleri bağlasın yavrum
:Benim yavrum muradını almamış<br>Bayrak dikilip de düğün olmamış olmamış kuzum oy<br>Okumuş da muradını almamış almamış<Br>Yaralı gövdene kurban olurum<br>Ben de senin yollarına ölürüm<br>Benim yavrum dört ay hapiste yatmış<br>Uyudum uyandım yüreğim kopmuş kopmuş<br>Bu yavrum gören ondan efkarını artmış<br>Yiğit boylarına kurban olurum oy<br>Ben de senin yollarına ölürüm.<br>Benim yavrum akılların kuyusu<br>Vurmayın kafirler yiğit kuzusu oy<br>Üstüne salmış da kafir sürüsü oy<br>Civan boylarına kurban olurum<br>Ben de senin yollarına ölürüm oyy
:Benim yavrum ezelinden gülmemiş<br>Okumuş da muradına ermemiş ermemiş<br>Kafirin sürüsü de aman vermemiş vermemiş oy<br>Yaralı gövdene kurban olurum<br>Ben de senin yollarına ölürüm kurban olurum sana nelerim
:Yavrumun yaresi de hançer yaresi yaresi<br>Ağlayan ağlayana da annesi, annesi oy<br>Vurmayın kafirler de lise hocası, hocası<br>Yaralı gövdene kurban olurum<br>Ben de senin yollarına ölürüm, kuzum
:Tunceli derler adını duydum, adını duydum<br>Bir yiğit vurmuşlar da komşular duyun, duyun<br>Babasına annesine tel vuruk, tel vuruk<br>Yiğit boylarına da kurban olurum<br>Ben de senin yollarına ölürüm, kuzum<br>Arayı arayı da seni bulmuşlar bulmuşlar<br>Getirmişler de bir dergâha koymuşlar<br> koymuşlar, kuzum, kuzum<br>Yavrumu da işkenceye almışlar almışlar<br>Yaralı gövdene kurban olurum, olurum<br>Ben de senin yollarına ölürüm,<br>Nelerim kuzum, civan boylu kuzum kurban olduğum kuzum
:Bahar gelmiş de herkes gülüp oynuyor, oynuyor<br>Benim yorgun göynüm de hiç durmuyor, duymuyor<br>Posta gözlüyom de mektup çıkmıyor çıkmıyor<br>Yaralı gövdene kurban olurum, olurum<br>Ben de senin yollarına ölürüm, kuzum
**Annesi Mediha Kaypakkaya'nın kendisine yaktığı ağıt<ref>{{kitap kaynağı|soyadı1=Behram|ad1=Nihat|başlık=Ser Verip Sır Vermeyen Bir Yiğit|tarih=Mayıs 2015 (16. baskı için)|yayıncı=Everest Yayınları|isbn=975-289-194-2|sayfa=124|basım=16.}}</ref>
==Kaynakça==
{{Kaynakça}}
[[Kategori:Kişiler-İ]]
[[Kategori:Türk sosyalistler]]
[[Kategori:Türk devrimciler]]
kk5tmnc2hw7vj55fugq440yhgdmxz6p
Geniş Aile
0
10718
232798
225090
2025-06-10T19:26:56Z
Brightt11
34669
dz, değiştirildi: Katip → Kâtip (8) [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232798
wikitext
text/x-wiki
{{İtalik başlık}}
{{Vikipedi|Geniş Aile}}
'''''Geniş Aile''''', 2009 yılında Kanal D'de yayınlanan Türk komedi televizyon dizisi.
== Cevahir ==
*Yapıştır!
*Ben boşanma davasını kaybettim baba. Ama veleyetim sizde kaldı çok ballısınız valla. (Babasına)
*Titrek enişte. (Mürsel'e)
*Kız elekçi. (Nazan'a)
*Lan domuşuk. (Sevim'e)
*Kız Muti. (Annesine)
*Merhaba benim sevgili geniş ailem. Size buram buram sevgi getirdim. (Ailesine)
*Komşu kızı. (Şukufe'ye)
*Eşkenar Bilal. (Bilal'e)
*Bambi Yüzlüm. (Zeynep'e)
*Zey-Zey. (Zeynep'e)
''Ayrıntılı bilgi için [[Cevahir Kirişçi]] sayfasına bakınız''
== Cevahir'in Ulvi'ye Söylediği Sözler ==
*Lan şerbetçi.
*Yetersiz Ulvi.
*Yamışık Ulvi.
*Leblebi tozunu toz beziyle yiyen Ulvi.
*Lanet olası federal Ulvi.
*Herhangi bir Ulvi.
*Asansörde inecek var diye bağıran Ulvi.
*Dış basında ses getiremeyen Ulvi.
*Yok denecek kadar az Ulvi.
*05 ucu olup da vermeyen Ulvi.
*Yükleme "Kim?" diye sorunca "Valla ben değilim!" diyen Ulvi.
*Namus borcunu deftere yazdıran Ulvi.
*Kâbe'de kıbleyi soran Ulvi.
*Çarpım tablosunu Allah çarptı sanan Ulvi.
*İki katının bir fazlası yine Ulvi eden Ulvi.
*Cenazeye çeyrek altınla gelen Ulvi.
*Cinayet mahallinde salça ekmek yiyen Ulvi.
== Şukufe'nin Bilal'e Söylediği Sözler ==
*Koyu salak
== Şukufe'nin Cemriye'ye Söylediği Sözler ==
*Geçebilirsin dediysem...
== Şukufe'nin Cevahir'e Söylediği Sözler ==
*Etmedi ya len
*Avucunu yala
==[[Bilal Elagöz|Bilal]]==
*Müfit! Aklıma süperkulade bir fikir geldi. (Müfit'e)
*Ezik (Cevahir'e)
*Sefil (Cevahir'e)
*Sefalet (Cevahir'e)
*Hayvan artığı (Cevahir'e)
*7 tanesi 1 lira (Cevahir'e)
*Midilli (Ulvi'ye)
*Lala. (Müfit'e)
*Eko (Ekber'e)
*Lala Kâtip (Kâtip'e)
*Küçük Orhan (Korhan'a)
*Yavru Ceylanım. (Zeynep'e)
''Ayrıntılı bilgi için [[Bilal Elagöz|Bilal]] sayfasına bakınız''
==Kâtip'in Cevahir'e Söylediği Sözler==
*Kayıkçı
*Külahçı
*Külahsız
*Dönence
==Kâtip'in Ulvi'ye Söylediği Sözler==
*Plastik
*Ulvi Kardeş
==Kâtip'in Mürsel'e Söylediği Sözler==
*Mürsel Kardeş
==Kâtip'in Korhan'a Söylediği Sözler==
*Güzel kokan ayak.
*36 numara siyah ojeli çilek kokulu ayak ohh miss.
==Kâtip'in Sinirlenince Söylediği Sözler==
*Yükseltmeyin beni lan!
==Cevriye==
*Kesik kesik dediysem...
*Cevo dediysem...
*Bekle dediysem...
*Keşfedilmemiş dediysem...
*Yerime dediysem...
*Güzel dediysem...
*Diyebilirsen dediysem...
*Estetik dediysem...
==Berrak'ın Ekber'e Söylediği Sözler==
*Ekbo Dayı
== [[Mürsel Koçak|Mürsel]] ==
*Yürü git lan!
*Kurabiyem. (Nazan'a)
*Hop!
*Führer Mürsel
*Kirişçi Mürsel
*13-14-15 Mürsel
*NBA Mürsel
*Lose A Mürsel
*Hukuk ve tıp alanında Mürsel
*Cacık Kardeşler(Ayran Kardeşler'e)
*Cevahir yarısı(Ulvi'ye)
*Eşek Kupası(Somer'e)
*Zekai Kirişçik(Zekai'ye)
''Ayrıntılı bilgi için [[Mürsel Koçak|Mürsel]] sayfasına bakınız''
== Nazan'ın Zekai'ye Söylediği Sözler ==
*Ergen gerisi sefil
== Nazan'ın Berrak'a Söylediği Sözler ==
*Şıkrık karı
*Kınalı karı
*Turanç
== Nazan'ın Mürsel'e Söylediği Sözler ==
*Ay!Aşkım
*Cübbeli Mürsel Hocam.
== [[Ulvi Mısırlıoğlu|Ulvi]] ==
*Her türlü
*Kim çıkarıyor bu lafları ya? Kim? kim? kim?
*Bende bir fikir var ama malca olabilir biraz.
*Sevo.(Sevim'e)
*Bülo.(Bilal'e)
*Kato.(Kâtip'e)
*Eko-laizer(Ekber'e)
*Devo(Devir'e)
*Nevo(Nevriye'ye)
*Ümo(Ümran Süreyya Bey'e)
*Hani kardeştik(Cevahir'e)
*Cevo.(Cevahir'e)
''Ayrıntılı bilgi için [[Ulvi Mısırlıoğlu|Ulvi]] sayfasına bakınız''
== Sevim'in Ulvi'ye Söylediği Sözler ==
*Aşkitom
*Ulvitom
*Ulvitoy
*Balkitom
*Geri zekalı(Bazen Cevahir'e de söylemiştir.)
*Ulvi buraya gel
== Sevim'in Cevahir'e Söylediği Sözler ==
*Düzenbaz
*Mali Düzenbaz
*Bedelli Düzenbaz
== [[Zekai Kirişçi|Zekai]] ==
*Davşanım(Pırıl'a)
*Ex davşanım(Pırıl'a)
*Vicdansız yarim(Pırıl'a)
*Yarimle dans edemezsem keserim gençlik kollarımı(Saltuk'a)
*Mürsel Süreyya(Mürsel'e)
*Zalim hoca.Sen Allah'ın yarattığı kulu nasıl yok yazarsın?(Hocasına)
*Somi.(Somer'e)
*Baba bey(Babasına)
*Amatör Sığırlar(Kütük'e)
*Şorap(Şoray'a)
*Tayanc Tikisi(Tayanç'a)
*Abaküs bağlamaz rutine, selam söyle Vlademir Putin'e,
*ben odamda isyan edecem biraz
''Ayrıntılı bilgi için [[Zekai Kirişçi|Zekai]] sayfasına bakınız''
== Tayanç'ın Kafiyeleri ==
*Varoşsan kurarsın pusu, tikiysen alırsın Rus'u.
*Şoförün gönlü etik, parmağı tutmaz tetik.
*Hava yastığı, klima, marş, piyel; görmedim Miami kadar hoş bi' yer.
== Keçe Kardeşler ==
*Biz özümüzde çok iyi çocuklarız ama böyle erken yaşta iş hayatına oturunca böyle çok hırçın olduk, gergin oluyoruz.
*Biz özümüzde çok sanatsal çocuklarız. Hatta birçok set basmışızdır lan!
*Biz özümüzde çok uysal çocuklarız fakat büyüyüp de liseye kadar geleceğimizi hiç tahmin etmemiştik.
*Biz özümüzde çok iyi çocuklarız fakat küçük yaşta reşit olunca babamgille eşit olduk.
*Ne ergen gerisi sefil!
*At kafası!
== Keçe Kardeşler'in Zekai'ye Söylediği Sözler ==
*Olum zek var ya ben hacı evde tek kaldığımda böyle koşar koşar duvara kafa atarım
*Olum zek sen bu davşanı eğitememişsin.Ona havuç yedireceğine sen o havucu unun kafasında kır bak bir daha sözünden çıkıyor mu
== Kütük'ün Keçe Kardeşler'e Söylediği Sözler ==
*Tahtası Eksiklet
== Ümran Süreyya Bey ==
*Okulun kurallarına uy uymayanları uyar.
*Haydi okulun kuralları
*Önce okulun kuralları,sonra da tiyatronun kuralları.
== Ümran Süreyya Bey'in Cevahir'e Söylediği Sözler ==
*900 Cevahir.
== Şevki ==
*Malum
== Nilüfer'in Bilal'e Söylediği Sözleri ==
*Gözlük
== Kupa 3'lü ==
*Biz öyle duyduk.
*Biz öyle duymuştuk.
*Biz öyle gördük.
*Biz öyle duyduk ama o öyle görememiş.
== Aytaç'ın Annesinin Şukufe'ye Söylediği Sözler ==
*Şuşu
== Devir Daim ==
*Her daim (Her sözünün sonunda söyler.)(Bir keresinde Ulvi ve Kuddusi de söylemiştir.)
==Devir Daim'in Ulvi'ye Söylediği Sözler==
*Sucuk
==Devir Daim'in Şukufe'ye Söylediği Sözler==
*Şufuke
==Devir Daim'in Söylediği Özlü Sözler==
*Eee. Ne demişler.(Bütün özlü sözlerine böyle başlar)
*Erkekliğe giden yollar ne kadar zor olursa,Sünnetliğe giden yerler o kadar kıl olur.
*Olmaz meltem ile karışık tipi,yerinde durmaz kesilecek pipi.
*Rakının yanında yosun olmaz.2 koyun üst üste koysan tosun olmaz.
*Kim düşer dara,vahime döner geldiği rahime.
*Babasını gaza getirenin çabasını dize getirin.
*Ne zaman açılır delikanlının paçası o zaman gelir onun kaçası.
*Örümcek Adam'ın ağından faydalanan sineğin yağından da faydalanır.
*Yalnızlık değilse felsefen ya gelinlik ya da kefen.
*Hayvanın cüssesi ne kadasa hissesi de o kadardır.
*Kırılmış yumurta haşlanmaz.Yaralanmış işe başlanmaz.
*Büyüklük yaşta değil en baştadır.
*Muhtaç değilim enerjiye.Gün gelir muhtaç olursun sinerjiye.
*1 kızı bin kişi sever ama 999'u dizini döver.
*Aşk bir tuğlaysa evlilik duvardır.Eşinden habersiz halı sahaya giden davardır.
== Kuddusi'nin Cevahir'e Söylediği Sözler ==
*Faydasız
*Faydalı (1. sezon finalinde - 49. bölüm)
*Faydasızlar faydasızı
== Muazzez'in Kuddusi'ye Söylediği Sözler ==
*Faydasız Kuddusi.
*Oğlan savar.
== Muazzez'in Zekai'ye Söylediği Sözler ==
*Eski avradın oğlu.
== Ekber'in Bilal'e Söylediği Sözler ==
*Bak bak biz taaaa dip dedelerimizden beri seksiyik tohumluk
*Lan!Ben sana bin dolara silikon taktırırım lazımlık.
*Koyu kavruk.
*Tohumluk.
*Tohumist.
*Tohumcuk.
*Tohumsuz.
*Tohumbaz.
*Tohumu soğuk.
*Tohum simsarı.
*Tohum terbiyecisi.
*Tohumuna para saydığım.
*Tohumdan çok tohumcu.
*Kırişik.
*Sana tohum atacağıma keşke yeni bir inşaata temel atsaydım.
*Oğlum şeker bayramındayız, tohum bayramında değil.
*Yozgatta bana madman derler tohumluk.
*Bizonun dölü.
*Ölü tohum.
*Bak tohumluk evde bir gram tohum istemiyorum.
*Hayvanatası.
*Noksanın çocuğu.
*Seni suni döller, rızan olmadan çocuk sahibi ederim. Kendi rızamla da torunum olur.
*Topsuz, tohumsuz.
*Eşeksıpası.
*Eşşoğluşaplak.
*kız zilli (98. bölümde)
*Ben yatmaya gidiyorum tohumluk. şifreli kanalları açmayın. gece su içmeye kalktığımda şok olmak istemiyorum
Lan tohumluk evde bir tohum istemiyorum yetti artık senin gebeşliğin
Kavruk oglan
== Ekber'in Kuddusi'ye Söylediği Sözler ==
*Kuddusi gardaşim.
*Abdestsiz gezmeyin sakın dükkanda
== Ekber'in Cevahir'e Söylediği Sözler ==
*Kuddusi'nin Casanova'sı.
== Ekber'in Berrak'a Söylediği Sözler ==
*Kızılcık Şerbeti.
== [[Hafize Kirişçi|Hafize]] ==
*Gavur oğlan(Cevahir'e)
*Koyu gavur(Bilal'e)
*Kosnik herif(Nadir'e)
*Gavur damat(Mürsel'e)
*Trafo(Mürsel'e)
*Kız gelin(Muazzez'e)
*Nadir'in öküzü(Kuddusi'ye)
*Nadir'in topağı(Kuddusi'ye)
*Berrak gavuru(Berrak'a)
*Gavur jimnastikçi(Burçin'e)
*Gavur işi(Yeni yıl hakkında)
*Bana da Hafize Nine derler.
== '''Diyaloglar''' ==
:'''Mürsel''':Ne oluyor Ulvi? yoksa hüküm mü giydi Cevahir? Buldumu adalet yerini oh yes gama.
:'''Ulvi''': Ne diyorsun olum sen ya. Cevo masum.
:'''Mürsel''':Yürü git lan! Cevahir cehenneme gitse şeytan illallah eder.
== Alâkalı Sayfalar ==
*[[Cevahir|Cevahir Sayfası]]
*[[Bilal Elagöz|Bilal Sayfası]]
*[[Ulvi Mısırlıoğlu|Ulvi Sayfası]]
*[[Zekai Kirişçi|Zekai Sayfası]]
*[[Hafize Kirişçi|Hafize Sayfası]]
*[[Mürsel Koçak|Mürsel Sayfası]]
[[Kategori:Geniş Aile]]
5i47rwlkymed1vh1wjd7li9pxhc3zjy
232825
232798
2025-06-10T19:28:46Z
Brightt11
34669
/* Ekber'in Kuddusi'ye Söylediği Sözler */ dz, değiştirildi: dükkan → dükkân [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232825
wikitext
text/x-wiki
{{İtalik başlık}}
{{Vikipedi|Geniş Aile}}
'''''Geniş Aile''''', 2009 yılında Kanal D'de yayınlanan Türk komedi televizyon dizisi.
== Cevahir ==
*Yapıştır!
*Ben boşanma davasını kaybettim baba. Ama veleyetim sizde kaldı çok ballısınız valla. (Babasına)
*Titrek enişte. (Mürsel'e)
*Kız elekçi. (Nazan'a)
*Lan domuşuk. (Sevim'e)
*Kız Muti. (Annesine)
*Merhaba benim sevgili geniş ailem. Size buram buram sevgi getirdim. (Ailesine)
*Komşu kızı. (Şukufe'ye)
*Eşkenar Bilal. (Bilal'e)
*Bambi Yüzlüm. (Zeynep'e)
*Zey-Zey. (Zeynep'e)
''Ayrıntılı bilgi için [[Cevahir Kirişçi]] sayfasına bakınız''
== Cevahir'in Ulvi'ye Söylediği Sözler ==
*Lan şerbetçi.
*Yetersiz Ulvi.
*Yamışık Ulvi.
*Leblebi tozunu toz beziyle yiyen Ulvi.
*Lanet olası federal Ulvi.
*Herhangi bir Ulvi.
*Asansörde inecek var diye bağıran Ulvi.
*Dış basında ses getiremeyen Ulvi.
*Yok denecek kadar az Ulvi.
*05 ucu olup da vermeyen Ulvi.
*Yükleme "Kim?" diye sorunca "Valla ben değilim!" diyen Ulvi.
*Namus borcunu deftere yazdıran Ulvi.
*Kâbe'de kıbleyi soran Ulvi.
*Çarpım tablosunu Allah çarptı sanan Ulvi.
*İki katının bir fazlası yine Ulvi eden Ulvi.
*Cenazeye çeyrek altınla gelen Ulvi.
*Cinayet mahallinde salça ekmek yiyen Ulvi.
== Şukufe'nin Bilal'e Söylediği Sözler ==
*Koyu salak
== Şukufe'nin Cemriye'ye Söylediği Sözler ==
*Geçebilirsin dediysem...
== Şukufe'nin Cevahir'e Söylediği Sözler ==
*Etmedi ya len
*Avucunu yala
==[[Bilal Elagöz|Bilal]]==
*Müfit! Aklıma süperkulade bir fikir geldi. (Müfit'e)
*Ezik (Cevahir'e)
*Sefil (Cevahir'e)
*Sefalet (Cevahir'e)
*Hayvan artığı (Cevahir'e)
*7 tanesi 1 lira (Cevahir'e)
*Midilli (Ulvi'ye)
*Lala. (Müfit'e)
*Eko (Ekber'e)
*Lala Kâtip (Kâtip'e)
*Küçük Orhan (Korhan'a)
*Yavru Ceylanım. (Zeynep'e)
''Ayrıntılı bilgi için [[Bilal Elagöz|Bilal]] sayfasına bakınız''
==Kâtip'in Cevahir'e Söylediği Sözler==
*Kayıkçı
*Külahçı
*Külahsız
*Dönence
==Kâtip'in Ulvi'ye Söylediği Sözler==
*Plastik
*Ulvi Kardeş
==Kâtip'in Mürsel'e Söylediği Sözler==
*Mürsel Kardeş
==Kâtip'in Korhan'a Söylediği Sözler==
*Güzel kokan ayak.
*36 numara siyah ojeli çilek kokulu ayak ohh miss.
==Kâtip'in Sinirlenince Söylediği Sözler==
*Yükseltmeyin beni lan!
==Cevriye==
*Kesik kesik dediysem...
*Cevo dediysem...
*Bekle dediysem...
*Keşfedilmemiş dediysem...
*Yerime dediysem...
*Güzel dediysem...
*Diyebilirsen dediysem...
*Estetik dediysem...
==Berrak'ın Ekber'e Söylediği Sözler==
*Ekbo Dayı
== [[Mürsel Koçak|Mürsel]] ==
*Yürü git lan!
*Kurabiyem. (Nazan'a)
*Hop!
*Führer Mürsel
*Kirişçi Mürsel
*13-14-15 Mürsel
*NBA Mürsel
*Lose A Mürsel
*Hukuk ve tıp alanında Mürsel
*Cacık Kardeşler(Ayran Kardeşler'e)
*Cevahir yarısı(Ulvi'ye)
*Eşek Kupası(Somer'e)
*Zekai Kirişçik(Zekai'ye)
''Ayrıntılı bilgi için [[Mürsel Koçak|Mürsel]] sayfasına bakınız''
== Nazan'ın Zekai'ye Söylediği Sözler ==
*Ergen gerisi sefil
== Nazan'ın Berrak'a Söylediği Sözler ==
*Şıkrık karı
*Kınalı karı
*Turanç
== Nazan'ın Mürsel'e Söylediği Sözler ==
*Ay!Aşkım
*Cübbeli Mürsel Hocam.
== [[Ulvi Mısırlıoğlu|Ulvi]] ==
*Her türlü
*Kim çıkarıyor bu lafları ya? Kim? kim? kim?
*Bende bir fikir var ama malca olabilir biraz.
*Sevo.(Sevim'e)
*Bülo.(Bilal'e)
*Kato.(Kâtip'e)
*Eko-laizer(Ekber'e)
*Devo(Devir'e)
*Nevo(Nevriye'ye)
*Ümo(Ümran Süreyya Bey'e)
*Hani kardeştik(Cevahir'e)
*Cevo.(Cevahir'e)
''Ayrıntılı bilgi için [[Ulvi Mısırlıoğlu|Ulvi]] sayfasına bakınız''
== Sevim'in Ulvi'ye Söylediği Sözler ==
*Aşkitom
*Ulvitom
*Ulvitoy
*Balkitom
*Geri zekalı(Bazen Cevahir'e de söylemiştir.)
*Ulvi buraya gel
== Sevim'in Cevahir'e Söylediği Sözler ==
*Düzenbaz
*Mali Düzenbaz
*Bedelli Düzenbaz
== [[Zekai Kirişçi|Zekai]] ==
*Davşanım(Pırıl'a)
*Ex davşanım(Pırıl'a)
*Vicdansız yarim(Pırıl'a)
*Yarimle dans edemezsem keserim gençlik kollarımı(Saltuk'a)
*Mürsel Süreyya(Mürsel'e)
*Zalim hoca.Sen Allah'ın yarattığı kulu nasıl yok yazarsın?(Hocasına)
*Somi.(Somer'e)
*Baba bey(Babasına)
*Amatör Sığırlar(Kütük'e)
*Şorap(Şoray'a)
*Tayanc Tikisi(Tayanç'a)
*Abaküs bağlamaz rutine, selam söyle Vlademir Putin'e,
*ben odamda isyan edecem biraz
''Ayrıntılı bilgi için [[Zekai Kirişçi|Zekai]] sayfasına bakınız''
== Tayanç'ın Kafiyeleri ==
*Varoşsan kurarsın pusu, tikiysen alırsın Rus'u.
*Şoförün gönlü etik, parmağı tutmaz tetik.
*Hava yastığı, klima, marş, piyel; görmedim Miami kadar hoş bi' yer.
== Keçe Kardeşler ==
*Biz özümüzde çok iyi çocuklarız ama böyle erken yaşta iş hayatına oturunca böyle çok hırçın olduk, gergin oluyoruz.
*Biz özümüzde çok sanatsal çocuklarız. Hatta birçok set basmışızdır lan!
*Biz özümüzde çok uysal çocuklarız fakat büyüyüp de liseye kadar geleceğimizi hiç tahmin etmemiştik.
*Biz özümüzde çok iyi çocuklarız fakat küçük yaşta reşit olunca babamgille eşit olduk.
*Ne ergen gerisi sefil!
*At kafası!
== Keçe Kardeşler'in Zekai'ye Söylediği Sözler ==
*Olum zek var ya ben hacı evde tek kaldığımda böyle koşar koşar duvara kafa atarım
*Olum zek sen bu davşanı eğitememişsin.Ona havuç yedireceğine sen o havucu unun kafasında kır bak bir daha sözünden çıkıyor mu
== Kütük'ün Keçe Kardeşler'e Söylediği Sözler ==
*Tahtası Eksiklet
== Ümran Süreyya Bey ==
*Okulun kurallarına uy uymayanları uyar.
*Haydi okulun kuralları
*Önce okulun kuralları,sonra da tiyatronun kuralları.
== Ümran Süreyya Bey'in Cevahir'e Söylediği Sözler ==
*900 Cevahir.
== Şevki ==
*Malum
== Nilüfer'in Bilal'e Söylediği Sözleri ==
*Gözlük
== Kupa 3'lü ==
*Biz öyle duyduk.
*Biz öyle duymuştuk.
*Biz öyle gördük.
*Biz öyle duyduk ama o öyle görememiş.
== Aytaç'ın Annesinin Şukufe'ye Söylediği Sözler ==
*Şuşu
== Devir Daim ==
*Her daim (Her sözünün sonunda söyler.)(Bir keresinde Ulvi ve Kuddusi de söylemiştir.)
==Devir Daim'in Ulvi'ye Söylediği Sözler==
*Sucuk
==Devir Daim'in Şukufe'ye Söylediği Sözler==
*Şufuke
==Devir Daim'in Söylediği Özlü Sözler==
*Eee. Ne demişler.(Bütün özlü sözlerine böyle başlar)
*Erkekliğe giden yollar ne kadar zor olursa,Sünnetliğe giden yerler o kadar kıl olur.
*Olmaz meltem ile karışık tipi,yerinde durmaz kesilecek pipi.
*Rakının yanında yosun olmaz.2 koyun üst üste koysan tosun olmaz.
*Kim düşer dara,vahime döner geldiği rahime.
*Babasını gaza getirenin çabasını dize getirin.
*Ne zaman açılır delikanlının paçası o zaman gelir onun kaçası.
*Örümcek Adam'ın ağından faydalanan sineğin yağından da faydalanır.
*Yalnızlık değilse felsefen ya gelinlik ya da kefen.
*Hayvanın cüssesi ne kadasa hissesi de o kadardır.
*Kırılmış yumurta haşlanmaz.Yaralanmış işe başlanmaz.
*Büyüklük yaşta değil en baştadır.
*Muhtaç değilim enerjiye.Gün gelir muhtaç olursun sinerjiye.
*1 kızı bin kişi sever ama 999'u dizini döver.
*Aşk bir tuğlaysa evlilik duvardır.Eşinden habersiz halı sahaya giden davardır.
== Kuddusi'nin Cevahir'e Söylediği Sözler ==
*Faydasız
*Faydalı (1. sezon finalinde - 49. bölüm)
*Faydasızlar faydasızı
== Muazzez'in Kuddusi'ye Söylediği Sözler ==
*Faydasız Kuddusi.
*Oğlan savar.
== Muazzez'in Zekai'ye Söylediği Sözler ==
*Eski avradın oğlu.
== Ekber'in Bilal'e Söylediği Sözler ==
*Bak bak biz taaaa dip dedelerimizden beri seksiyik tohumluk
*Lan!Ben sana bin dolara silikon taktırırım lazımlık.
*Koyu kavruk.
*Tohumluk.
*Tohumist.
*Tohumcuk.
*Tohumsuz.
*Tohumbaz.
*Tohumu soğuk.
*Tohum simsarı.
*Tohum terbiyecisi.
*Tohumuna para saydığım.
*Tohumdan çok tohumcu.
*Kırişik.
*Sana tohum atacağıma keşke yeni bir inşaata temel atsaydım.
*Oğlum şeker bayramındayız, tohum bayramında değil.
*Yozgatta bana madman derler tohumluk.
*Bizonun dölü.
*Ölü tohum.
*Bak tohumluk evde bir gram tohum istemiyorum.
*Hayvanatası.
*Noksanın çocuğu.
*Seni suni döller, rızan olmadan çocuk sahibi ederim. Kendi rızamla da torunum olur.
*Topsuz, tohumsuz.
*Eşeksıpası.
*Eşşoğluşaplak.
*kız zilli (98. bölümde)
*Ben yatmaya gidiyorum tohumluk. şifreli kanalları açmayın. gece su içmeye kalktığımda şok olmak istemiyorum
Lan tohumluk evde bir tohum istemiyorum yetti artık senin gebeşliğin
Kavruk oglan
== Ekber'in Kuddusi'ye Söylediği Sözler ==
*Kuddusi gardaşim.
*Abdestsiz gezmeyin sakın dükkânda
== Ekber'in Cevahir'e Söylediği Sözler ==
*Kuddusi'nin Casanova'sı.
== Ekber'in Berrak'a Söylediği Sözler ==
*Kızılcık Şerbeti.
== [[Hafize Kirişçi|Hafize]] ==
*Gavur oğlan(Cevahir'e)
*Koyu gavur(Bilal'e)
*Kosnik herif(Nadir'e)
*Gavur damat(Mürsel'e)
*Trafo(Mürsel'e)
*Kız gelin(Muazzez'e)
*Nadir'in öküzü(Kuddusi'ye)
*Nadir'in topağı(Kuddusi'ye)
*Berrak gavuru(Berrak'a)
*Gavur jimnastikçi(Burçin'e)
*Gavur işi(Yeni yıl hakkında)
*Bana da Hafize Nine derler.
== '''Diyaloglar''' ==
:'''Mürsel''':Ne oluyor Ulvi? yoksa hüküm mü giydi Cevahir? Buldumu adalet yerini oh yes gama.
:'''Ulvi''': Ne diyorsun olum sen ya. Cevo masum.
:'''Mürsel''':Yürü git lan! Cevahir cehenneme gitse şeytan illallah eder.
== Alâkalı Sayfalar ==
*[[Cevahir|Cevahir Sayfası]]
*[[Bilal Elagöz|Bilal Sayfası]]
*[[Ulvi Mısırlıoğlu|Ulvi Sayfası]]
*[[Zekai Kirişçi|Zekai Sayfası]]
*[[Hafize Kirişçi|Hafize Sayfası]]
*[[Mürsel Koçak|Mürsel Sayfası]]
[[Kategori:Geniş Aile]]
6xytd1v58v78e2vjzo0hbcu7bcr8qmp
Doğu Perinçek
0
10840
232747
230552
2025-06-10T19:10:41Z
Brightt11
34669
rüzgar > rüzgâr, değiştirildi: Rüzgar → rüzgâr [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232747
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi}}
'''Doğu Perinçek''', Türk siyasetçi, hukukçu, yazar ve teorisyen.
== Sözleri ==
* Dersim olayları, bir yönüyle Atatürk önderliğindeki Cumhuriyet devrimciliğinin Ortaçağ sınıflarına karşı mücadelesidir.<ref>Doğu Perinçek, Toprak Ağalığı ve Kürt Sorunu, Kaynak Yayınları, syf. 145</ref>
* Bir toplumda efendilik varsa, sınıflaşma varsa, [[din]] de gerekli olur. [[Din]], kölenin efendisinden gördüğü eziyetin, marabanın ağasından yediği dayağın, işçinin yaptığı işe yabancılaşmasının verdiği acıları dindirir. O acılara katlanmayı kolaylaştırır. Kadını bütün tarih boyunca erkekten gördüğü baskı ve aşağılanma karşısında daha dayanıklı kılmıştır. Ninelerimizin [[namaz]] seccadesinden '' "oh ferahladım" '' diye kalkışları, aslında dinlerin işlevini çok güzel açıklar. Ezilen, felaketlere uğrayan, yalnızlaşan, yabancılaşan, kişiliği kırılan ve parçalanan insanların, efendileri için ertesi gün yeniden ve daha verimli çalışmaları için gerekli dindirici, en etkili ağrı kesicidir din. Ve insanları itaate, rızaya, efendilerin belirlediği kadere, kendisine yapılanlara boyun eğmeye, kendisine verilenlere şükretmeye bağımlı hale getiren bir ilaç!<ref>Doğu Perinçek, "Din ve Allah?", Kaynak Yayınları, 1994, syf. 178</ref>
* Arkadaşım [[Deniz Gezmiş]] bir kahramandı. Yıldırım gibi yaşadı. Yıldırım gibi gitti. rüzgâr gibi değil, yıldırım gibi geçti Cumhuriyet tarihimizden.
* Telgrafın rengi kızıl. [[Deniz Gezmiş]]'in rengi. Bilimsel sosyalizmin ve devrimin rengi. Türk bayrağının rengi. Dîvânu Lugâti't-Türk'te bile öyle yazıyor.
* [[Türkiye]]'de çok insanımızın anası Kürt, babası Türk. Babası Kürt anası Kürt. Türkiye'de bir olmuşuz, bizi bölmenin bir manası yok.
* [[PKK]]'yı [[Millî İstihbarat Teşkilatı|MİT]] kurdu. [[Millî İstihbarat Teşkilatı|MİT]]'in [[PKK]]'yı kurma amacı, [[PKK]]'nın sol örgütleri bitirmesidir. Doğu'daki diğer sol örgütleri [[PKK]]'ya ortadan kaldırttılar.
:''(Kasım 2024)''
*Kürt düşmanlığı kampanyası durdurulmalıdır. Kürt sorunu askeri yöntemlerle çözülemez. Devlet terörüne karşı demokratik bir barikat oluşturulmalıdır. Derhal bir genel af ilan edilmeli, [[PKK]]’nın yasallığı kabul edilmelidir.
:''(10 Kasım 1991)''
* Kürt sorununa çözüm demokratik, federal, emekçi cumhuriyetidir. Türk milliyetçisi ve piyasacı düzen partileri Kürt illerinde iflas etti. Kürt milleti kaderini tayin hakkına kayıtsız şartsız sahiptir. Eğer isterlerse ayrı bir devlet kurabilir. Emekçilerin çıkarı, tam hak eşitliği ve özgürlük temelinde, gönül birliği gerçekleştirmektedir. Kürt illerinde referandum yapılmalıdır. Referandumda ayrılığı savunanlar da özgürce propaganda yapabilmelidir.
:''(2000'e Doğru Dergisi, 15 Eylül 1991)''
*Apo, 2000 yılında Seyyit Rıza ve Şeyh Sait'e "gerici", "İngiliz işbirlikçisi" sıfatlarını layık görüyordu. "Mustafa Kemal, onları bastırmakta haklıydı" diyordu.<ref name="Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Habertürk’te katıldığı canlı yayında “Ayhan Bilgen’in bu tavrı çok cesur. Halk tarafından alkışlanacaktır” dedi">[https://www.cumhuriyet.com.tr/video/dogu-perincekten-cok-konusulacak-ayhan-bilgen-yorumu-1773125 Doğu Perinçek'ten çok konuşulacak Ayhan Bilgen yorumu]</ref>
* Türk devleti [[Abdullah Öcalan]]'ı çok kısa zamanda çıkartacak. [[Abdullah Öcalan]]'a 'Silahları bırakın, biz yanlış yaptık' dedirtecek. Televizyonlara falan çıkartacak. Türk devleti çıkartacak, göreceksiniz. Şu an devletin, [[Millî İstihbarat Teşkilatı|MİT]]'in elinde oyuncak durumda. Onu kullanıyorlar.
:''(Ekim 2020)''
* [[Beşşar Esad|Esad]] vatanını savunan bir kahraman. [[Beşşar Esad|Esad]] yıkılırsa [[Amerika Birleşik Devletleri|ABD]] ve [[İsrail]] gelir, [[Türkiye]] bölünür.
:''(Eylül 2017)''
*Biz Türkiye'de İsrail ve Amerika'ya karşı mücadele eden tek partiyiz.<ref>[http://t24.com.tr/haber/perincek-ali-babacan-davosta-bize-eylule-kadar-musaade-edin-erdogani-etkisiz-hale-getirecegiz-dedi,329138 Perinçek: Ali Babacan Davos'ta "Bize Eylül’e kadar müsaade edin, Erdoğan’ı etkisiz hale getireceğiz" dedi!]</ref>
:''(Şubat 2016)''
*[[Suriye]] Amerikan emperyalizmine karşı aslanlar gibi savaşıyor. Bütün kalbimizle onların mücadelesini destekliyoruz. Gözümüzün önünde Amerika merkezli bir müdahale var. Amerika çeşitli terör örgütlerini Erdoğan yönetimini de kullanarak Suriye'nin üzerine sürdü. 2011 yılından bu yana Suriye'yi parçalamaya çalışıyorlar. Suriye'nin parçalanması Türkiye'nin parçalanması demek, Irak'ın, İran'ın parçalanması demek. Eğer bölge ülkeleri birleşirse o zaman Amerika'nın projeleri ve Siyonizm'in iddiaları yerle bir olur.<ref>[http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/475625/Turkiye_kan_agliyor..._Perincek__Hayatimin_en_mutlu_donemindeyim.html Perinçek: Hayatımın en mutlu dönemindeyim]</ref>
:''(Şubat 2016)''
*Dersim, Ortaçağdır. Tunceli, Cumhuriyet çağıdır. Dersim, şeyhliktir, ağalıktır, eşkıyalıktır. Tunceli, özgürlüğe ve uygarlığa yürüyüştür. Dersim, bölünmeye dönüştür! Tunceli birlik ve dirliktir. Dersim, kandır, gözyaşıdır. Tunceli barıştır.
:''(24 Eylül 2013)''
* Aydınların durumu farklıdır. Aydınların sınıfsal konumlarını, işçi veya sermayedar gibi üretim sürecindeki yerleri belirlemez. Başka deyişle aydın olmayı belirleyen nitelik, üretim sürecindeki konumdan gelmez, ideolojiden ve bilinçten kaynaklanır. Aydın, deyimi yerindeyse ideolojik insandır.<ref>Doğu Perinçek, Aydın ve Kültür, Kaynak Yayınları, syf. 125</ref>
* Teori için teori veya sanat için sanat yapılmaz. Teori de sanat da toplumun dünyasını, herhangi bir sınıfın dünyasına eklemlemek, bağımlı kılmak için yapılır.<ref>Doğu Perinçek, Aydın ve Kültür, Kaynak Yayınları, syf. 30</ref>
*Dün devrimci olan, bulunduğu yere kazık çakarsa, yarın gerici olacaktır.<ref>Doğu Perinçek, "Bugün Sağ-Sol ayrımı kimin işi?", Aydınlık, 3 Eylül 2013.</ref>
*Her kriz ve kaos coğrafyası, aynı zamanda devrim coğrafyasıdır. Devrim, sistemin krize girmesi durumunda, emekçilerin ve halkların krize getirdikleri çözümdür. Bu nedenle Avrasya, nesnel olarak bir devrim coğrafyası haline gelmiştir.<ref>Perinçek, Doğu, Avrasya Seçeneği, Kaynak Yayınları, Giriş.</ref>
* Proletarya ayağa kalkmadan, felsefe gerçekleşemez; felsefenin gerçekleşmesi olmadan, proletarya ayağa kalkmaz.<ref>Doğu Perinçek, Bilimsel Sosyalizm ve Bilim, Kaynak Yayınları, syf. 35</ref>
*Kobani düşerse Türkiye rahatlar, Kürt yurttaşlarımız da rahatlar. Türkiye'nin birlik ve bütünlüğü konusunda en büyük adım atılmış olur.<ref>[http://www.youtube.com/watch?v=POATfhjDqyA Perinçek: Kobani düşerse, Türkiye de, Kürtler de rahatlar]</ref>
:''(IŞİD'in Kobani'ye saldırması sonrasında yaptığı açıklama)''
*Fedaiyim ben. Yani bana kim olduğumu sorsanız, ben o Türk devriminin, 1800'lerin sonlarından gelen Namık Kemaller zincirinin, fedailer geleneğinin son temsilcisiyim.<ref name="'Son fedai' Perinçek">Şebnem Akson, [http://arsiv.sabah.com.tr/2006/10/27/cp/rop105-20060917-102.html 'Son fedai' Perinçek], Sabah, 17 Eylül 2006.</ref>
*'''[[Mao Zedong|Mao]]'dan vazgeçen [[Mustafa Kemal Atatürk|Atatürk]]'ten vazgeçer, Atatürk'ten vazgeçen Mao'dan vazgeçer. Bunların hepsi bir bütün. Atatürk'e sırtını dönerek bir şey yapılmayacağı gibi Mao'ya sırtını dönerek de yapılmaz. (...) 20. yüzyılda sivrilen çok seçkin üç sima var, [[Vladimir Lenin|Lenin]], Atatürk, Mao. Bunların hepsi bir cephenin insanı, hepsi birbirine değer vermiş. Mao, "Çin'in Kemal'i nerede" diyor. Lenin, Atatürk'ün büyük bir devrimci olduğunu kabul ediyor. Atatürk, Fransız ve Rus devrimlerinin Türk devrimini etkilediğini tespit ediyor. Atatürk, Lenin ve Mao arasında bir çatışma yok, cephe birliği var.'''<ref>[http://www.hurriyet.com.tr/gundem/4964247.asp hurriyet.com.tr]</ref>
:''(2006, İşçi Partisi'nin yeni programında neden Mao'nun adının geçmediği sorusuna karşılık)''
*Sınıfların, renk ve ırk ayrımlarının, paranın olmadığı bir dünya.<ref name="'Son fedai' Perinçek"/>
:''("Nasıl bir dünya düşlemiştiniz?" sorusuna karşılık)''
* [[II. Abdülhamid|Abdülhamit]] satın aldığı Kürt beylerine kurduğu Hamidiye Alayları’nı Ermeniler’in üzerlerine saldırtarak her iki milleti birbirine kırdırdı ve mücadelelerini yok etmeye çalıştı. İttihadçı kompradorlar, milli azınlıklar üzerinde de baskı ve katliam politikası uyguladı. Doğuda yüzbinlerce Ermeni’yi katletti. Geri kalanlarını da yurtlarından sürdü. Arap ve Kürt milliyetçilerine çeşitli baskılar uyguladı.<ref>TİİKP Savunma, syf. 146-154</ref>
* [[Türkiye]]’nin işgale dayanarak herhangi bir çözümü Kıbrıs’a zorla kabul ettirmesine karşıyız. Coğrafi federatif sistem adı altında [[Kıbrıs]]’ın fiilen taksim edilmesine, Kıbrıs halklarının birbirinden tamamen koparılmasına karşıyız '' (…) '' Bugün Rum milliyeti Türk işgalcileri tarafından uygulanan milli baskılar altındadır. [[Kıbrıs]]’ta yağma ve talana son verilmelidir. '' (…) '' [[Türkiye]]’nin [[Kıbrıs]]’ı işgalinden sonra halkların birbirine kırdırılması, görülmedik bir noktaya ulaşmıştır. Türk işgalinin devam etmesi Yunan askerlerinin adada kalmasına neden olmakta, [[Kıbrıs]]’ta yangınlar çıkaran iki süper devletle birlikte adadaki yabancı askeri kuvvetlerdir. '' (…) '' [[Kıbrıs]]’taki faşist [[Rauf Denktaş|Denktaş]] yönetimi, bu talan ve yağmayı kendi tekeline almak için kanun çıkarmak gereğini dahi duymaktadır. Bütün bunlar Türk Ordusu’nun silahlı bekçiliği altında yapılmaktadır.<ref>Doğu Perinçek, Kıbrıs Meselesi, 1. baskı, 1976</ref>
*Sol-Sağ ayrımı, herkesin daha kolay anlayacağı gibi, çağımız Türkiyesinde Millî-Gayrimillî saflaşmasında somutlanır. Bu gerçeği Şefik Hüsnüler, Hikmet Kıvılcımlılar, Reşat Fuatlar ve Nâzım Hikmetler, yalnız 1920'ler ve 1930'larda değil, 1940'larda, 1950'lerde ve 1960'larda da aynen bu ifadelerle saptadılar. Buna bağlı olarak Sağ-Sol ayrımına karşı açık tavır aldılar. Çünkü toplumun önündeki mesele millî bağımsızlıktı.<ref>Doğu Perinçek, "Reşat Fuat, Nâzım Hikmet, Deniz Gezmiş’te Millî-Gayrimillî saflaşması", Aydınlık, 6 Eylül 2013.</ref>
*1991 Körfez Savaşından bu yana PKK'nın ABD emperyalizmi ve İsrail'e karşı tek bir tavrını getirin, getiremezsiniz. 1991'den itibaren PKK merkez yönetimi, stratejisini ABD-İsrail ekseninde kurmuştur. Gerçekçidir, başka türlü kurması da beklenemez. Nitekim PKK yöneticileri, özetle şunu vurguluyorlar: 'ABD geldi, Irak'ı işgal etti, kuzeyde bir devlet kurdu. Böylece Diyarbakır merkezli Kürdistan'ı kurmanın modeli de oluşmuştur.'<br>ABD koruması olmasa Kandil kalır mı? Askeri operasyona falan gerek yok, ikmal yollarını kesse yeter. ABD ve AB emperyalistlerinin her alanda desteği olmadan PKK bugünkü durumunu koruyamaz.<ref>[http://www.aydinlikgazete.com/yazarlar/dou-perincek/18875-dou-perncek--kuert-milliyetciliinin-neresi-ilerici-neresi-devrimci-tamami.html 1 Şubat 2013 tarihli yazısından, Aydınlık]</ref>
*Kürt de biziz Türk de biziz, hepimiz Türk milletiyiz.
*Tayyip Erdoğanların saltanatını yıkacağız.
*'''Ey Amerika, Ey Obama; bizim Atatürk'le kuruduğumuz Cumhuriyetimizi yıkamazsınız, vatanımızı bölemezsiniz, böldürtmeyeceğiz. Böldürtmeyecek gücümüz var. Suriye'de yenildiniz, eğer göze alıyorsanız Türkiye'de hayli hayli yenileceksiniz. Sizi yenecek ve sizin bölme emellerinizi, Cumhuriyeti yıkma emellerinizi toprağa gömecek gücümüz var.'''
*Mafya, tarikat rejimini yıkacağız.
* '''Tayyip Erdoğan yönetiminin Suriye düşmanlığı, Türkiye'nin bölünmesine hizmet etmektedir.''' (''Twitter sitesinden kendisine sorulan soruya verdiği yanıt'')<ref>https://twitter.com/Dogu_Perincek/status/852231484438130689</ref>
*Dev-Genç'in adını ben koydum, sen o zamanlar hippiydin.
:''([[Mehmet Ali Birand]]'ın sunduğu 32. Gün programında [[Ertuğrul Kürkçü]]'ye hitaben)''
*Kemalizmi savunacağız.
:(''Mehmet Ali Birand'ın sunduğu 32. Gün programında Ertuğrul Kürkçü'ye verdiği karşılık'')
*Sen [[II. Abdülhamid|Abdülhamit]]'i savundun!<ref name="youtube.com">https://www.youtube.com/watch?v=Ct8NxuOF7rA&t=144s Doğu Perinçek, Ertuğrul Kürkçü ve Bülent Uluer Kavgası | 32.Gün Arşivi</ref>
:(''Mehmet Ali Birand'ın sunduğu 32. Gün programında Ertuğrul Kürkçü'ye ithamı'')
* Alçak! Puşt! Bi tane vurucam şimdi!<ref name="youtube.com"/>
:(''Mehmet Ali Birand'ın sunduğu 32. Gün programında Ertuğrul Kürkçü'ye ithamı'')
*Amerika'nın uşağı, piyonu olmak gibi özgürlükleri kesinlikle kabul etmiyoruz. Buna karşı milli devletin diktatörlük uygulaması gerekir.<ref>[https://t24.com.tr/haber/dogu-perincek-ten-erdogan-a-sosyal-medya-destegi-milli-devletin-diktatorluk-uygulamasi-gerekir,888363 https://t24.com.tr/]</ref>
:''(Recep Tayyip Erdoğan'ın sosyal medya hesaplarına kısıtlama getirmesini desteklemesine hitaben)''
*Bizim Türkiye olarak Rusya'nın imparatorluk siyasetini desteklememiz lazım. Rusya, mütevazı, kabuğuna çekilen bir Rusya olmasın. Amerika'ya direnen, Akdeniz'e gelen bir Rusya olsun. Rusya diyorsa ki ben Akdeniz'e gelmiyorum, yav gel arkadaş gel, bu senin menfaatine, başka çaremiz yok. Amerika'nın eline geçmesin Akdeniz.<ref>[https://www.youtube.com/watch?v=rDQfl6ggNy4&feature=youtu.be&t=1358 kısmen iktidar, 140journos]</ref>
:''(140journos röportajından, 2020)''
* Türk-Rus ilişkilerinin tarihi şöyle özetlenebilir: Gericilik ve emperyalizm, iki ülkeyi karşı karşıya getiriyor. Devrim ve halkçılık ise, birleştiriyor.
*Sayın [[Mesut Yılmaz|hükümet]] '' "enayi miyim?" '' diyor, '' "zam yapacağım" '' diyor '' "seçimden önce" ''. Yani seçimden sonra '' "kazığı getiriyorum" '' diyor. Acı ilacı getiriyor, dayıyor. [[Süleyman Demirel]]? Dayayacak. Esas ustası.<ref>[https://twitter.com/siyasiposting/status/1247993052645462020 "süleyman demirel, dayayacak. esas ustası."]</ref>
:''(11 Ekim 1991, TRT Liderler Açık Oturumu)''
*İç güvenliğin adını koyalım, Kürt meselesidir bu. Adını güvenlik sorunu diye koyarsanız; askeriyeyle, zabıtayla, jandarmayla çözersiniz. Kürt meselesi diye koydunuz mu, demokrasi ve özgürlükle çözersiniz. Fırat'ı bu rejim sınır haline getirmiştir. İktisadi sınırdır, siyasi sınırdır ve ideolojik sınırdır Fırat. '' (…) '' Olağanüstü hal rejimi diyorsunuz. Orada (Güneydoğu) ayrı bir hukuk uygulanıyor. Ayrı bir siyasi rejim uygulanıyor. Siyasi bakımdan da bölmüşsünüz. Üçüncüsü ideolojik sınır; milliyetçilik bölmüş. Türk milliyetçiliği, Fırat'da boğuldu! Geçemez öte tarafa. '' (…) '' Bu topraklarda milliyetçilik olmaz. Burası kavimler kapısı. Türk milliyetçiliği bitmiştir, Kürt milliyetçiliği de çözüm olamaz. Burada kardeşlik ile meseleler çözülebilir, milliyetçiliğe yer yok! '' (…) '' Devlet en büyük terörist haline gelmiştir, illegalleşmiştir devlet. Dağa adam kaldırıyor devletin kuvvetleri. Can pazarına dönmüş Kürt illeri! Doğuda vatandaşı fişlemişler, bütün muhtarlara kırmızı-sarı-yeşil renklerle. Devlet bugün kontgerillasıyla, şusuyla busuyla bir terör yapmaktadır. '' (…) '' Kürt sorunu siyasi çözüm istiyor. Sayın [[Bülent Ecevit|Ecevit]]; profesyonel ordu getiriyor. Yeniçeri Ocağı'na dönüştür bu. Kim paralı askerlik yapar bugün, itten kopuktan başka! Amerika'dan ordu getirseniz çözemezsiniz. Orduyla falan olmaz bu. Bu bir Türk sorunudur aslında, Kürt sorunu. Türk'ün sorunu haline gelmiştir her bakımdan. Kardeşçe çözüm Sosyalist Parti'dedir. '' (…) '' Kardeşçe çözüm, bir federasyon öneriyoruz biz. Kürt milletine kendi kaderini tayin hakkı tanınmalıdır.
:''(11 Ekim 1991, TRT Liderler Açık Oturumu'nda Perinçek'in Doğu ve Kürt meseleleri üzerine hitabı)'' '' <ref>https://www.facebook.com/watch/?v=2022380557803906</ref>
* Kemalist diktatörlüğün işçi ve köylüleri burjuva karakterini açıkça ortaya koyar ve onunla mücadele ederiz. Biz, Kemalist diktatörlük tarafından demokrasi isteği ve teşkilatlanması zorbalıkla bastırılan işçi sınıfının ve bütün Türkiye halkının, kurşunlanan işçilerin, insafsızca sömürülen köylülerin, defalarca katledilen Kürt milliyetinden halkın temsilcileriyiz.<ref>TİİKP Savunma, syf. 209</ref>
* Emevi ve Abbasi; Selçuklu ve Osmanlı İmparatorluklarına düşmanlık, yalnız bizim değil, bütün insanlığın medeniyet mirasına düşmanlıktır.
=== Ergenekon Davası savunmasından sözleri (2009) ===
* Bu dava Türk Milleti'nin en temiz insanlarına açılmış bir davadır.
* Türk Milleti önünde her şey açık konuşulacak!
* "Ben suçluyum!" diyor Genelkurmay Başkanı, Amerika'ya karşı harekat yaptım benim suçum budur!
* Türk yurtseverliğini yargılayarak, mahkemenizin büyük sorumluluğu vardır. Tarih böyle yazacaktır, coğrafyayı bilmiyorum. Tarihe böyle geçeceksiniz!
* '''Kurtuluş Savaşı'nda bir Mustafa Kemal, bir kahraman! Zor dönemler kahramanlarla geçilir. Şimdi Türkiye'de kahramanları köpeklere boğduruyorlar. Türkiye kahramanlarını itlere köpeklere, çakallara boğduruyor. Buna izin veremeyiz, mahkemeniz de buna izin veremez. Sayın yargıçlar! Buna izin veremezsiniz!'''
* Bizim zaten canımız bu millete adanmış.
* Kahramanları intihar eden bir millet, ayakta kalamaz. Kahramanları intihar eden bir ordu, savaşma yeteneğini kaybeder. Kahramanları intihar eden bir yargı, başka büyük bir devletin infaz memurluğuna dönüşür.<ref>[http://www.milliyet.com.tr/default.aspx?aType=HaberDetay&ArticleID=1050578 Milliyet.com.tr]</ref>
* '''Bu süreçte sizin payınız var sayın başkanım, sayın üyelerim! Sizin payınız var! Benim payım var ben üstleniyorum! Ben daha iyi mücadele edememişim, yazıklar olsun bana! Bu hükümeti devirememişiz yazıklar olsun bize! Bizim payımız bu.'''
* Bugün, Türk Silahlı Kuvvetleri'ne karşı Türk tarihinde görülmemiş, işgal döneminde bile görülmemiş bir psikolojik savaş yürütülüyor. Bu da savaş! Savaş yalnız mermiyle topla tüfekle olmaz. Nedir? Türk Silahlı Kuvvetleri'ni imha etmek için!
* Savcı Zekeriya Öz'ün arkasında Amerika ve bir de PKK var.
* Amerika'dan korkacak bir şey yok yine söylüyorum. Yeter ki, bu büyük Türk Milleti'nin gücüne güvenelim.
* Abdullah Gül mü hukuk devletini savunacak? Cumhurbaşkancılık oynuyor. Cumhurbaşkancılık oyunudur bu! Cumhuriyet yok ki başkanı olsun. Amerika ile 2 sayfa 9 maddelik gizli sözleşme yaptığını itiraf eden şahıs, cumhurbaşkanı olabilir mi? Sözleşmeli personelden cumhurbaşkanı olabilir mi?
* Amerika kanun yolluyor, meclisten çıkıyor. Bu mu demokrasi?
* Başbakan koltuğunda oturan zat diyor ki ben Büyük Orta Doğu Projesi eş başkanıyım, bu mu demokrasi?
* 27 Mayıs'ta Türkiye daha çürümemişti.
* Biz Türk Silahlı Kuvvetleri'ne darbe yap demiyoruz! Bu psikolojik savaşa karşı Türk Milleti, Türk ordusu kendisini savunmayacak mı? Kahramanlarını korumayacak mı? Savaşma irade ve gücünü bu tehditler ağırlaşırken güçlendirmeyecek mi?
* '''Kimse vatanseverliği mahkum edemez! Hiçbir kimsede böyle bir güç görmüyorum! Vatanseverliği mahkum etmeye kalkanlar, Türk Milleti'nin ayaklarının altında kesinlikle kalacaklardır! Yazın bunu bir yere!'''
* Tuncay Güney dediğiniz Zekeriya Öz.
* 2006 yılında Fethullah bir fetva veriyor. Ulusalcıların üstüne gideceğiz. İşte Ergenekon Davası'nın kökü.
* 5 Kasım 2007 Oval Ofis, Tayyip Erdoğan'la Bush buluşması, Bush orada talimatı veriyor. Ergenekon'un üstüne yürüyün diyor.
* Bizim kahramanımız Atatürk, bunların kahramanları işte bu Tuncay Güneyler, Osman Yıldırımlar filan.
* Bana göre temiz insan Çelik Harekatını yapan adam! Amerika'ya boyun eğmemiş.
* NATO'dan çıkalım Gladyo'nun kökü kazınır.
* NATO'dan çıkalım PKK'nın kökü kazınır.
* NATO'dan çıkalım Hizbullah kalmaz.
* '''NATO'cular Gladyo'nun üstüne gidiyor, güldürmeyin! Şu senaryoya bakın, kurguya bakın. Başımızda bu Abdullah Gül, "Ben BOP eş başkanıyım, görevim de Diyarbakır'ı merkez yapmak" yani Türkiye'yi bölmek bunu televizyonlardan utanmadan söyleyen Tayyip Erdoğan, Fethullah bunlarla Gladyo'nun kökünü kazıyoruz. Bu adamlarla Gladyo'nun kökü kazınır mı? Bu adamlar Gladyo! Gladyo'nun bir numarasını iki numarasını mı arıyorsunuz? Bir numarası Abdullah Gül, iki numarası Tayyip Erdoğan, üç numarası Fethullah. Öğrendiniz mi şimdi sayın hakimler?'''
* Uydurma yazan savcı olur mu?
* '''İddia makamına soruyorum. Bana "arz ederim." cümlesini gösterin veya terk edin gidin o kürsüyü! Utanın! Utanın, sıkılın! Kızarmıyor mu yüzünüz? Bakmıyorum sizin yüzünüze.'''
* Emniyet müdürü ağladı. "Biz." dedi "Diyarbakır'da Türk bayrağına hasretiz!" bunun üstüne Diyarbakır'da Türk bayrakları ile yürüyüş yaptık. Benim Veli Küçük'e olmayan "arz ederim." cümlemi manşet yapan gazeteler bir cümle yazmadı. Türkiye ile ilgili, birlikle ilgili güzel bir şey yaparsanız bir satır yok ama yalan, savcı uydurması manşet.
* 120 ton silah gönderdiğim söyleniyor, 120 ton silah için için 24 tır gerekir, 24 tır 2 km konvoy yapar. Tuncay Güney iddiasında, iddianamede benim 120 ton silahı 2 arabayla geçirdiğim söyleniyor. Böyle savcılık olur mu?
* Tuncay Güney güvenilir, Genelkurmay Başkanlığı güvenilmez.
* '''Mantığını vicdanını kaybetmiş atmış kendini iftira denizine. Çok önemli bir boyutu var bu boyutun. İhanet boyutu var. 23 Şubat 2001 tarihli Washington Post ve 16 Şubat 2001 tarihli New York Times. Orada CIA ile bağlantılı olduğu bütün dünyaca meşhur olan Jeam Huandland adındaki muhabir bu iki gazetede bir haber çıkartıyor. Tuncay Güney'in mülakatından bir hafta önce. O haberde diyor ki, "Türk Silahlı Kuvvetleri'nin komutanları ve subayları Irak'ın kuzeyinde silah kaçakçılığı ve uyuşturucu kaçakçılığı yapıyor." CIA'nın hızına kontrol gücüne bakınız. 1 hafta sonra istihbaratta hop Tuncay Güney'in ifadesine bunu yazıyorlar. Yani İstanbul İstihbarat Şube ile CIA arasında bağlantıya bakınız. Neden? 2001 yılı [[TSK]], Hüseyin Kıvrıkoğlu vs. Irak'ta TSK, Amerika'ya karşı direnişe geçmiş. Türk ordusunu yıpratmak lazım. CIA uydurma haberini yayınlatıyor. Genelkurmay hemen bunu yalanlıyor. "Sen mi tekzip ettin." diyor. "Ben senin polis kayıtlarına bunu geçiririm, Ergenekon Davası İddianemesine geçiririm." diyor CIA Ergenekon İddianamesine bu kuyruklu yalanını 120 ton silah geçirdiler yalanını yazdırabiliyor. Niye? Türk Silahlı Kuvvetlerine karşı yıpratma ve psikolojik savaş yapmak zorundalar! Bu bir ihanet belgesidir. Mehmetçiği vuran silahı Türk ordusu veriyor PKK'ya iddianame bu değil mi? Bu iddianame Türk ordusuna düşmanlık metnidir. Ancak hain olan bir insan bu kadar mantıksız bir iddiayı, iddianameye koyar ve resmileştirir. İhanetin dışında hiçbir şeyle açıklayamazsınız bunu!'''
* CIA'nın PKK'ya verdiği silahları, bunları bütün dünya biliyor. ABD Özel Kuvvetleri, Irak'ın kuzeyinde PKK'yı eğitiyor, donatıyor, silah veriyor. CIA'nın yaptığı bu alçaklık, CIA'nın sırtından alınıp TSK'nin üstüne yıkılıyor.
* Haymana Cezaevi'nde yattığım tarihte TSK ile PKK arasında köprü olup toplantı yaptığım söyleniyor. Ben o tarihte cezaevindeyim. Kanatlarımı takıp cezaevi bacasından çıkıyorum, Veli Küçük ile görüşüyorum, PKK ile görüşüyorum salonun kapısına gelip bilmem ne yapıyorum. İfademde bunları söyledim! Neden çıkarılmadı? Hiç ahlak yok mu? Vicdan yok mu? Hukuk yok mu?
* O (Zekeriya Öz) bakanlıklara güvenmiyor, onun güvendiği adam Tuncay Güney. Meczup, maskara. Samimi beyanlar onda. Türkiye Cumhuriyeti'nin bakanları samimi olur mu?
* Tuncay Güney'e "Doğu Perinçek'in PKK kuruculuğunu anlat" diye soru soruyor Zekeriya Öz. PKK ne zaman kurulmuş, 1975. Tuncay Güney kaç yaşında? 3 yaşında. 3 yaşındaki Tuncay Güney PKK'nın kuruluşunu anlatacak.
* Savcı değil, psikolojik savaş görevlisi.
== Hakkında söylenenler ==
* Perinçek Çin ve Rus etkisi altındadır. Bu [ülkelerin] istihbarat örgütleri tarafından yönlendirilir.<ref>[http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/diger/26432/Ergenekon_da_ikinci_tahliye.html "Ergenekon'da ikinci tahliye" başlıklı haber, Cumhuriyet.]</ref>
: – Mehmet Zekeriya Öztürk
* Gerçek Atatürk'ü Doğu Perinçek sayesinde tanıdık ve öğrendik.<ref>[http://www.youtube.com/watch?v=4G50zJg2b0g Abbas Güçlü ile Genç Bakış programı]</ref>
: – [[Can Dündar]]
* Doğu, sen Aşil'sin. Sende sihir var, vuramazlar. Ancak topuğundan vurabilirler seni.<ref>Cemal Süreya, 99 Yüz: İzdüşümler/Söz Senaryosu, Kaynak Yayınları, 1991, s. 11.</ref>
: – [[Cemal Süreya]]
{{Vikipedi}}
== Kaynakça ==
{{Kaynakça}}
[[Kategori:Kişiler-D]]
[[Kategori:Türk hukukçular]]
[[Kategori:Türk siyasetçiler]]
[[Kategori:Türk yazarlar]]
[[Kategori:Türk sosyalistler]]
[[Kategori:Yaşayan insanlar]]
1l0cr872wdizl268ktesmbczwz2gsaw
232794
232747
2025-06-10T19:22:32Z
Brightt11
34669
232794
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi}}
'''Doğu Perinçek''', Türk siyasetçi, hukukçu, yazar ve teorisyen.
== Sözleri ==
* Dersim olayları, bir yönüyle Atatürk önderliğindeki Cumhuriyet devrimciliğinin Ortaçağ sınıflarına karşı mücadelesidir.<ref>Doğu Perinçek, Toprak Ağalığı ve Kürt Sorunu, Kaynak Yayınları, syf. 145</ref>
* Bir toplumda efendilik varsa, sınıflaşma varsa, [[din]] de gerekli olur. [[Din]], kölenin efendisinden gördüğü eziyetin, marabanın ağasından yediği dayağın, işçinin yaptığı işe yabancılaşmasının verdiği acıları dindirir. O acılara katlanmayı kolaylaştırır. Kadını bütün tarih boyunca erkekten gördüğü baskı ve aşağılanma karşısında daha dayanıklı kılmıştır. Ninelerimizin [[namaz]] seccadesinden '' "oh ferahladım" '' diye kalkışları, aslında dinlerin işlevini çok güzel açıklar. Ezilen, felaketlere uğrayan, yalnızlaşan, yabancılaşan, kişiliği kırılan ve parçalanan insanların, efendileri için ertesi gün yeniden ve daha verimli çalışmaları için gerekli dindirici, en etkili ağrı kesicidir din. Ve insanları itaate, rızaya, efendilerin belirlediği kadere, kendisine yapılanlara boyun eğmeye, kendisine verilenlere şükretmeye bağımlı hale getiren bir ilaç!<ref>Doğu Perinçek, "Din ve Allah?", Kaynak Yayınları, 1994, syf. 178</ref>
* Arkadaşım [[Deniz Gezmiş]] bir kahramandı. Yıldırım gibi yaşadı. Yıldırım gibi gitti. Rüzgâr gibi değil, yıldırım gibi geçti Cumhuriyet tarihimizden.
* Telgrafın rengi kızıl. [[Deniz Gezmiş]]'in rengi. Bilimsel sosyalizmin ve devrimin rengi. Türk bayrağının rengi. Dîvânu Lugâti't-Türk'te bile öyle yazıyor.
* [[Türkiye]]'de çok insanımızın anası Kürt, babası Türk. Babası Kürt anası Kürt. Türkiye'de bir olmuşuz, bizi bölmenin bir manası yok.
* [[PKK]]'yı [[Millî İstihbarat Teşkilatı|MİT]] kurdu. [[Millî İstihbarat Teşkilatı|MİT]]'in [[PKK]]'yı kurma amacı, [[PKK]]'nın sol örgütleri bitirmesidir. Doğu'daki diğer sol örgütleri [[PKK]]'ya ortadan kaldırttılar.
:''(Kasım 2024)''
*Kürt düşmanlığı kampanyası durdurulmalıdır. Kürt sorunu askeri yöntemlerle çözülemez. Devlet terörüne karşı demokratik bir barikat oluşturulmalıdır. Derhal bir genel af ilan edilmeli, [[PKK]]’nın yasallığı kabul edilmelidir.
:''(10 Kasım 1991)''
* Kürt sorununa çözüm demokratik, federal, emekçi cumhuriyetidir. Türk milliyetçisi ve piyasacı düzen partileri Kürt illerinde iflas etti. Kürt milleti kaderini tayin hakkına kayıtsız şartsız sahiptir. Eğer isterlerse ayrı bir devlet kurabilir. Emekçilerin çıkarı, tam hak eşitliği ve özgürlük temelinde, gönül birliği gerçekleştirmektedir. Kürt illerinde referandum yapılmalıdır. Referandumda ayrılığı savunanlar da özgürce propaganda yapabilmelidir.
:''(2000'e Doğru Dergisi, 15 Eylül 1991)''
*Apo, 2000 yılında Seyyit Rıza ve Şeyh Sait'e "gerici", "İngiliz işbirlikçisi" sıfatlarını layık görüyordu. "Mustafa Kemal, onları bastırmakta haklıydı" diyordu.<ref name="Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Habertürk’te katıldığı canlı yayında “Ayhan Bilgen’in bu tavrı çok cesur. Halk tarafından alkışlanacaktır” dedi">[https://www.cumhuriyet.com.tr/video/dogu-perincekten-cok-konusulacak-ayhan-bilgen-yorumu-1773125 Doğu Perinçek'ten çok konuşulacak Ayhan Bilgen yorumu]</ref>
* Türk devleti [[Abdullah Öcalan]]'ı çok kısa zamanda çıkartacak. [[Abdullah Öcalan]]'a 'Silahları bırakın, biz yanlış yaptık' dedirtecek. Televizyonlara falan çıkartacak. Türk devleti çıkartacak, göreceksiniz. Şu an devletin, [[Millî İstihbarat Teşkilatı|MİT]]'in elinde oyuncak durumda. Onu kullanıyorlar.
:''(Ekim 2020)''
* [[Beşşar Esad|Esad]] vatanını savunan bir kahraman. [[Beşşar Esad|Esad]] yıkılırsa [[Amerika Birleşik Devletleri|ABD]] ve [[İsrail]] gelir, [[Türkiye]] bölünür.
:''(Eylül 2017)''
*Biz Türkiye'de İsrail ve Amerika'ya karşı mücadele eden tek partiyiz.<ref>[http://t24.com.tr/haber/perincek-ali-babacan-davosta-bize-eylule-kadar-musaade-edin-erdogani-etkisiz-hale-getirecegiz-dedi,329138 Perinçek: Ali Babacan Davos'ta "Bize Eylül’e kadar müsaade edin, Erdoğan’ı etkisiz hale getireceğiz" dedi!]</ref>
:''(Şubat 2016)''
*[[Suriye]] Amerikan emperyalizmine karşı aslanlar gibi savaşıyor. Bütün kalbimizle onların mücadelesini destekliyoruz. Gözümüzün önünde Amerika merkezli bir müdahale var. Amerika çeşitli terör örgütlerini Erdoğan yönetimini de kullanarak Suriye'nin üzerine sürdü. 2011 yılından bu yana Suriye'yi parçalamaya çalışıyorlar. Suriye'nin parçalanması Türkiye'nin parçalanması demek, Irak'ın, İran'ın parçalanması demek. Eğer bölge ülkeleri birleşirse o zaman Amerika'nın projeleri ve Siyonizm'in iddiaları yerle bir olur.<ref>[http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/475625/Turkiye_kan_agliyor..._Perincek__Hayatimin_en_mutlu_donemindeyim.html Perinçek: Hayatımın en mutlu dönemindeyim]</ref>
:''(Şubat 2016)''
*Dersim, Ortaçağdır. Tunceli, Cumhuriyet çağıdır. Dersim, şeyhliktir, ağalıktır, eşkıyalıktır. Tunceli, özgürlüğe ve uygarlığa yürüyüştür. Dersim, bölünmeye dönüştür! Tunceli birlik ve dirliktir. Dersim, kandır, gözyaşıdır. Tunceli barıştır.
:''(24 Eylül 2013)''
* Aydınların durumu farklıdır. Aydınların sınıfsal konumlarını, işçi veya sermayedar gibi üretim sürecindeki yerleri belirlemez. Başka deyişle aydın olmayı belirleyen nitelik, üretim sürecindeki konumdan gelmez, ideolojiden ve bilinçten kaynaklanır. Aydın, deyimi yerindeyse ideolojik insandır.<ref>Doğu Perinçek, Aydın ve Kültür, Kaynak Yayınları, syf. 125</ref>
* Teori için teori veya sanat için sanat yapılmaz. Teori de sanat da toplumun dünyasını, herhangi bir sınıfın dünyasına eklemlemek, bağımlı kılmak için yapılır.<ref>Doğu Perinçek, Aydın ve Kültür, Kaynak Yayınları, syf. 30</ref>
*Dün devrimci olan, bulunduğu yere kazık çakarsa, yarın gerici olacaktır.<ref>Doğu Perinçek, "Bugün Sağ-Sol ayrımı kimin işi?", Aydınlık, 3 Eylül 2013.</ref>
*Her kriz ve kaos coğrafyası, aynı zamanda devrim coğrafyasıdır. Devrim, sistemin krize girmesi durumunda, emekçilerin ve halkların krize getirdikleri çözümdür. Bu nedenle Avrasya, nesnel olarak bir devrim coğrafyası haline gelmiştir.<ref>Perinçek, Doğu, Avrasya Seçeneği, Kaynak Yayınları, Giriş.</ref>
* Proletarya ayağa kalkmadan, felsefe gerçekleşemez; felsefenin gerçekleşmesi olmadan, proletarya ayağa kalkmaz.<ref>Doğu Perinçek, Bilimsel Sosyalizm ve Bilim, Kaynak Yayınları, syf. 35</ref>
*Kobani düşerse Türkiye rahatlar, Kürt yurttaşlarımız da rahatlar. Türkiye'nin birlik ve bütünlüğü konusunda en büyük adım atılmış olur.<ref>[http://www.youtube.com/watch?v=POATfhjDqyA Perinçek: Kobani düşerse, Türkiye de, Kürtler de rahatlar]</ref>
:''(IŞİD'in Kobani'ye saldırması sonrasında yaptığı açıklama)''
*Fedaiyim ben. Yani bana kim olduğumu sorsanız, ben o Türk devriminin, 1800'lerin sonlarından gelen Namık Kemaller zincirinin, fedailer geleneğinin son temsilcisiyim.<ref name="'Son fedai' Perinçek">Şebnem Akson, [http://arsiv.sabah.com.tr/2006/10/27/cp/rop105-20060917-102.html 'Son fedai' Perinçek], Sabah, 17 Eylül 2006.</ref>
*'''[[Mao Zedong|Mao]]'dan vazgeçen [[Mustafa Kemal Atatürk|Atatürk]]'ten vazgeçer, Atatürk'ten vazgeçen Mao'dan vazgeçer. Bunların hepsi bir bütün. Atatürk'e sırtını dönerek bir şey yapılmayacağı gibi Mao'ya sırtını dönerek de yapılmaz. (...) 20. yüzyılda sivrilen çok seçkin üç sima var, [[Vladimir Lenin|Lenin]], Atatürk, Mao. Bunların hepsi bir cephenin insanı, hepsi birbirine değer vermiş. Mao, "Çin'in Kemal'i nerede" diyor. Lenin, Atatürk'ün büyük bir devrimci olduğunu kabul ediyor. Atatürk, Fransız ve Rus devrimlerinin Türk devrimini etkilediğini tespit ediyor. Atatürk, Lenin ve Mao arasında bir çatışma yok, cephe birliği var.'''<ref>[http://www.hurriyet.com.tr/gundem/4964247.asp hurriyet.com.tr]</ref>
:''(2006, İşçi Partisi'nin yeni programında neden Mao'nun adının geçmediği sorusuna karşılık)''
*Sınıfların, renk ve ırk ayrımlarının, paranın olmadığı bir dünya.<ref name="'Son fedai' Perinçek"/>
:''("Nasıl bir dünya düşlemiştiniz?" sorusuna karşılık)''
* [[II. Abdülhamid|Abdülhamit]] satın aldığı Kürt beylerine kurduğu Hamidiye Alayları’nı Ermeniler’in üzerlerine saldırtarak her iki milleti birbirine kırdırdı ve mücadelelerini yok etmeye çalıştı. İttihadçı kompradorlar, milli azınlıklar üzerinde de baskı ve katliam politikası uyguladı. Doğuda yüzbinlerce Ermeni’yi katletti. Geri kalanlarını da yurtlarından sürdü. Arap ve Kürt milliyetçilerine çeşitli baskılar uyguladı.<ref>TİİKP Savunma, syf. 146-154</ref>
* [[Türkiye]]’nin işgale dayanarak herhangi bir çözümü Kıbrıs’a zorla kabul ettirmesine karşıyız. Coğrafi federatif sistem adı altında [[Kıbrıs]]’ın fiilen taksim edilmesine, Kıbrıs halklarının birbirinden tamamen koparılmasına karşıyız '' (…) '' Bugün Rum milliyeti Türk işgalcileri tarafından uygulanan milli baskılar altındadır. [[Kıbrıs]]’ta yağma ve talana son verilmelidir. '' (…) '' [[Türkiye]]’nin [[Kıbrıs]]’ı işgalinden sonra halkların birbirine kırdırılması, görülmedik bir noktaya ulaşmıştır. Türk işgalinin devam etmesi Yunan askerlerinin adada kalmasına neden olmakta, [[Kıbrıs]]’ta yangınlar çıkaran iki süper devletle birlikte adadaki yabancı askeri kuvvetlerdir. '' (…) '' [[Kıbrıs]]’taki faşist [[Rauf Denktaş|Denktaş]] yönetimi, bu talan ve yağmayı kendi tekeline almak için kanun çıkarmak gereğini dahi duymaktadır. Bütün bunlar Türk Ordusu’nun silahlı bekçiliği altında yapılmaktadır.<ref>Doğu Perinçek, Kıbrıs Meselesi, 1. baskı, 1976</ref>
*Sol-Sağ ayrımı, herkesin daha kolay anlayacağı gibi, çağımız Türkiyesinde Millî-Gayrimillî saflaşmasında somutlanır. Bu gerçeği Şefik Hüsnüler, Hikmet Kıvılcımlılar, Reşat Fuatlar ve Nâzım Hikmetler, yalnız 1920'ler ve 1930'larda değil, 1940'larda, 1950'lerde ve 1960'larda da aynen bu ifadelerle saptadılar. Buna bağlı olarak Sağ-Sol ayrımına karşı açık tavır aldılar. Çünkü toplumun önündeki mesele millî bağımsızlıktı.<ref>Doğu Perinçek, "Reşat Fuat, Nâzım Hikmet, Deniz Gezmiş’te Millî-Gayrimillî saflaşması", Aydınlık, 6 Eylül 2013.</ref>
*1991 Körfez Savaşından bu yana PKK'nın ABD emperyalizmi ve İsrail'e karşı tek bir tavrını getirin, getiremezsiniz. 1991'den itibaren PKK merkez yönetimi, stratejisini ABD-İsrail ekseninde kurmuştur. Gerçekçidir, başka türlü kurması da beklenemez. Nitekim PKK yöneticileri, özetle şunu vurguluyorlar: 'ABD geldi, Irak'ı işgal etti, kuzeyde bir devlet kurdu. Böylece Diyarbakır merkezli Kürdistan'ı kurmanın modeli de oluşmuştur.'<br>ABD koruması olmasa Kandil kalır mı? Askeri operasyona falan gerek yok, ikmal yollarını kesse yeter. ABD ve AB emperyalistlerinin her alanda desteği olmadan PKK bugünkü durumunu koruyamaz.<ref>[http://www.aydinlikgazete.com/yazarlar/dou-perincek/18875-dou-perncek--kuert-milliyetciliinin-neresi-ilerici-neresi-devrimci-tamami.html 1 Şubat 2013 tarihli yazısından, Aydınlık]</ref>
*Kürt de biziz Türk de biziz, hepimiz Türk milletiyiz.
*Tayyip Erdoğanların saltanatını yıkacağız.
*'''Ey Amerika, Ey Obama; bizim Atatürk'le kuruduğumuz Cumhuriyetimizi yıkamazsınız, vatanımızı bölemezsiniz, böldürtmeyeceğiz. Böldürtmeyecek gücümüz var. Suriye'de yenildiniz, eğer göze alıyorsanız Türkiye'de hayli hayli yenileceksiniz. Sizi yenecek ve sizin bölme emellerinizi, Cumhuriyeti yıkma emellerinizi toprağa gömecek gücümüz var.'''
*Mafya, tarikat rejimini yıkacağız.
* '''Tayyip Erdoğan yönetiminin Suriye düşmanlığı, Türkiye'nin bölünmesine hizmet etmektedir.''' (''Twitter sitesinden kendisine sorulan soruya verdiği yanıt'')<ref>https://twitter.com/Dogu_Perincek/status/852231484438130689</ref>
*Dev-Genç'in adını ben koydum, sen o zamanlar hippiydin.
:''([[Mehmet Ali Birand]]'ın sunduğu 32. Gün programında [[Ertuğrul Kürkçü]]'ye hitaben)''
*Kemalizmi savunacağız.
:(''Mehmet Ali Birand'ın sunduğu 32. Gün programında Ertuğrul Kürkçü'ye verdiği karşılık'')
*Sen [[II. Abdülhamid|Abdülhamit]]'i savundun!<ref name="youtube.com">https://www.youtube.com/watch?v=Ct8NxuOF7rA&t=144s Doğu Perinçek, Ertuğrul Kürkçü ve Bülent Uluer Kavgası | 32.Gün Arşivi</ref>
:(''Mehmet Ali Birand'ın sunduğu 32. Gün programında Ertuğrul Kürkçü'ye ithamı'')
* Alçak! Puşt! Bi tane vurucam şimdi!<ref name="youtube.com"/>
:(''Mehmet Ali Birand'ın sunduğu 32. Gün programında Ertuğrul Kürkçü'ye ithamı'')
*Amerika'nın uşağı, piyonu olmak gibi özgürlükleri kesinlikle kabul etmiyoruz. Buna karşı milli devletin diktatörlük uygulaması gerekir.<ref>[https://t24.com.tr/haber/dogu-perincek-ten-erdogan-a-sosyal-medya-destegi-milli-devletin-diktatorluk-uygulamasi-gerekir,888363 https://t24.com.tr/]</ref>
:''(Recep Tayyip Erdoğan'ın sosyal medya hesaplarına kısıtlama getirmesini desteklemesine hitaben)''
*Bizim Türkiye olarak Rusya'nın imparatorluk siyasetini desteklememiz lazım. Rusya, mütevazı, kabuğuna çekilen bir Rusya olmasın. Amerika'ya direnen, Akdeniz'e gelen bir Rusya olsun. Rusya diyorsa ki ben Akdeniz'e gelmiyorum, yav gel arkadaş gel, bu senin menfaatine, başka çaremiz yok. Amerika'nın eline geçmesin Akdeniz.<ref>[https://www.youtube.com/watch?v=rDQfl6ggNy4&feature=youtu.be&t=1358 kısmen iktidar, 140journos]</ref>
:''(140journos röportajından, 2020)''
* Türk-Rus ilişkilerinin tarihi şöyle özetlenebilir: Gericilik ve emperyalizm, iki ülkeyi karşı karşıya getiriyor. Devrim ve halkçılık ise, birleştiriyor.
*Sayın [[Mesut Yılmaz|hükümet]] '' "enayi miyim?" '' diyor, '' "zam yapacağım" '' diyor '' "seçimden önce" ''. Yani seçimden sonra '' "kazığı getiriyorum" '' diyor. Acı ilacı getiriyor, dayıyor. [[Süleyman Demirel]]? Dayayacak. Esas ustası.<ref>[https://twitter.com/siyasiposting/status/1247993052645462020 "süleyman demirel, dayayacak. esas ustası."]</ref>
:''(11 Ekim 1991, TRT Liderler Açık Oturumu)''
*İç güvenliğin adını koyalım, Kürt meselesidir bu. Adını güvenlik sorunu diye koyarsanız; askeriyeyle, zabıtayla, jandarmayla çözersiniz. Kürt meselesi diye koydunuz mu, demokrasi ve özgürlükle çözersiniz. Fırat'ı bu rejim sınır haline getirmiştir. İktisadi sınırdır, siyasi sınırdır ve ideolojik sınırdır Fırat. '' (…) '' Olağanüstü hal rejimi diyorsunuz. Orada (Güneydoğu) ayrı bir hukuk uygulanıyor. Ayrı bir siyasi rejim uygulanıyor. Siyasi bakımdan da bölmüşsünüz. Üçüncüsü ideolojik sınır; milliyetçilik bölmüş. Türk milliyetçiliği, Fırat'da boğuldu! Geçemez öte tarafa. '' (…) '' Bu topraklarda milliyetçilik olmaz. Burası kavimler kapısı. Türk milliyetçiliği bitmiştir, Kürt milliyetçiliği de çözüm olamaz. Burada kardeşlik ile meseleler çözülebilir, milliyetçiliğe yer yok! '' (…) '' Devlet en büyük terörist haline gelmiştir, illegalleşmiştir devlet. Dağa adam kaldırıyor devletin kuvvetleri. Can pazarına dönmüş Kürt illeri! Doğuda vatandaşı fişlemişler, bütün muhtarlara kırmızı-sarı-yeşil renklerle. Devlet bugün kontgerillasıyla, şusuyla busuyla bir terör yapmaktadır. '' (…) '' Kürt sorunu siyasi çözüm istiyor. Sayın [[Bülent Ecevit|Ecevit]]; profesyonel ordu getiriyor. Yeniçeri Ocağı'na dönüştür bu. Kim paralı askerlik yapar bugün, itten kopuktan başka! Amerika'dan ordu getirseniz çözemezsiniz. Orduyla falan olmaz bu. Bu bir Türk sorunudur aslında, Kürt sorunu. Türk'ün sorunu haline gelmiştir her bakımdan. Kardeşçe çözüm Sosyalist Parti'dedir. '' (…) '' Kardeşçe çözüm, bir federasyon öneriyoruz biz. Kürt milletine kendi kaderini tayin hakkı tanınmalıdır.
:''(11 Ekim 1991, TRT Liderler Açık Oturumu'nda Perinçek'in Doğu ve Kürt meseleleri üzerine hitabı)'' '' <ref>https://www.facebook.com/watch/?v=2022380557803906</ref>
* Kemalist diktatörlüğün işçi ve köylüleri burjuva karakterini açıkça ortaya koyar ve onunla mücadele ederiz. Biz, Kemalist diktatörlük tarafından demokrasi isteği ve teşkilatlanması zorbalıkla bastırılan işçi sınıfının ve bütün Türkiye halkının, kurşunlanan işçilerin, insafsızca sömürülen köylülerin, defalarca katledilen Kürt milliyetinden halkın temsilcileriyiz.<ref>TİİKP Savunma, syf. 209</ref>
* Emevi ve Abbasi; Selçuklu ve Osmanlı İmparatorluklarına düşmanlık, yalnız bizim değil, bütün insanlığın medeniyet mirasına düşmanlıktır.
=== Ergenekon Davası savunmasından sözleri (2009) ===
* Bu dava Türk Milleti'nin en temiz insanlarına açılmış bir davadır.
* Türk Milleti önünde her şey açık konuşulacak!
* "Ben suçluyum!" diyor Genelkurmay Başkanı, Amerika'ya karşı harekat yaptım benim suçum budur!
* Türk yurtseverliğini yargılayarak, mahkemenizin büyük sorumluluğu vardır. Tarih böyle yazacaktır, coğrafyayı bilmiyorum. Tarihe böyle geçeceksiniz!
* '''Kurtuluş Savaşı'nda bir Mustafa Kemal, bir kahraman! Zor dönemler kahramanlarla geçilir. Şimdi Türkiye'de kahramanları köpeklere boğduruyorlar. Türkiye kahramanlarını itlere köpeklere, çakallara boğduruyor. Buna izin veremeyiz, mahkemeniz de buna izin veremez. Sayın yargıçlar! Buna izin veremezsiniz!'''
* Bizim zaten canımız bu millete adanmış.
* Kahramanları intihar eden bir millet, ayakta kalamaz. Kahramanları intihar eden bir ordu, savaşma yeteneğini kaybeder. Kahramanları intihar eden bir yargı, başka büyük bir devletin infaz memurluğuna dönüşür.<ref>[http://www.milliyet.com.tr/default.aspx?aType=HaberDetay&ArticleID=1050578 Milliyet.com.tr]</ref>
* '''Bu süreçte sizin payınız var sayın başkanım, sayın üyelerim! Sizin payınız var! Benim payım var ben üstleniyorum! Ben daha iyi mücadele edememişim, yazıklar olsun bana! Bu hükümeti devirememişiz yazıklar olsun bize! Bizim payımız bu.'''
* Bugün, Türk Silahlı Kuvvetleri'ne karşı Türk tarihinde görülmemiş, işgal döneminde bile görülmemiş bir psikolojik savaş yürütülüyor. Bu da savaş! Savaş yalnız mermiyle topla tüfekle olmaz. Nedir? Türk Silahlı Kuvvetleri'ni imha etmek için!
* Savcı Zekeriya Öz'ün arkasında Amerika ve bir de PKK var.
* Amerika'dan korkacak bir şey yok yine söylüyorum. Yeter ki, bu büyük Türk Milleti'nin gücüne güvenelim.
* Abdullah Gül mü hukuk devletini savunacak? Cumhurbaşkancılık oynuyor. Cumhurbaşkancılık oyunudur bu! Cumhuriyet yok ki başkanı olsun. Amerika ile 2 sayfa 9 maddelik gizli sözleşme yaptığını itiraf eden şahıs, cumhurbaşkanı olabilir mi? Sözleşmeli personelden cumhurbaşkanı olabilir mi?
* Amerika kanun yolluyor, meclisten çıkıyor. Bu mu demokrasi?
* Başbakan koltuğunda oturan zat diyor ki ben Büyük Orta Doğu Projesi eş başkanıyım, bu mu demokrasi?
* 27 Mayıs'ta Türkiye daha çürümemişti.
* Biz Türk Silahlı Kuvvetleri'ne darbe yap demiyoruz! Bu psikolojik savaşa karşı Türk Milleti, Türk ordusu kendisini savunmayacak mı? Kahramanlarını korumayacak mı? Savaşma irade ve gücünü bu tehditler ağırlaşırken güçlendirmeyecek mi?
* '''Kimse vatanseverliği mahkum edemez! Hiçbir kimsede böyle bir güç görmüyorum! Vatanseverliği mahkum etmeye kalkanlar, Türk Milleti'nin ayaklarının altında kesinlikle kalacaklardır! Yazın bunu bir yere!'''
* Tuncay Güney dediğiniz Zekeriya Öz.
* 2006 yılında Fethullah bir fetva veriyor. Ulusalcıların üstüne gideceğiz. İşte Ergenekon Davası'nın kökü.
* 5 Kasım 2007 Oval Ofis, Tayyip Erdoğan'la Bush buluşması, Bush orada talimatı veriyor. Ergenekon'un üstüne yürüyün diyor.
* Bizim kahramanımız Atatürk, bunların kahramanları işte bu Tuncay Güneyler, Osman Yıldırımlar filan.
* Bana göre temiz insan Çelik Harekatını yapan adam! Amerika'ya boyun eğmemiş.
* NATO'dan çıkalım Gladyo'nun kökü kazınır.
* NATO'dan çıkalım PKK'nın kökü kazınır.
* NATO'dan çıkalım Hizbullah kalmaz.
* '''NATO'cular Gladyo'nun üstüne gidiyor, güldürmeyin! Şu senaryoya bakın, kurguya bakın. Başımızda bu Abdullah Gül, "Ben BOP eş başkanıyım, görevim de Diyarbakır'ı merkez yapmak" yani Türkiye'yi bölmek bunu televizyonlardan utanmadan söyleyen Tayyip Erdoğan, Fethullah bunlarla Gladyo'nun kökünü kazıyoruz. Bu adamlarla Gladyo'nun kökü kazınır mı? Bu adamlar Gladyo! Gladyo'nun bir numarasını iki numarasını mı arıyorsunuz? Bir numarası Abdullah Gül, iki numarası Tayyip Erdoğan, üç numarası Fethullah. Öğrendiniz mi şimdi sayın hakimler?'''
* Uydurma yazan savcı olur mu?
* '''İddia makamına soruyorum. Bana "arz ederim." cümlesini gösterin veya terk edin gidin o kürsüyü! Utanın! Utanın, sıkılın! Kızarmıyor mu yüzünüz? Bakmıyorum sizin yüzünüze.'''
* Emniyet müdürü ağladı. "Biz." dedi "Diyarbakır'da Türk bayrağına hasretiz!" bunun üstüne Diyarbakır'da Türk bayrakları ile yürüyüş yaptık. Benim Veli Küçük'e olmayan "arz ederim." cümlemi manşet yapan gazeteler bir cümle yazmadı. Türkiye ile ilgili, birlikle ilgili güzel bir şey yaparsanız bir satır yok ama yalan, savcı uydurması manşet.
* 120 ton silah gönderdiğim söyleniyor, 120 ton silah için için 24 tır gerekir, 24 tır 2 km konvoy yapar. Tuncay Güney iddiasında, iddianamede benim 120 ton silahı 2 arabayla geçirdiğim söyleniyor. Böyle savcılık olur mu?
* Tuncay Güney güvenilir, Genelkurmay Başkanlığı güvenilmez.
* '''Mantığını vicdanını kaybetmiş atmış kendini iftira denizine. Çok önemli bir boyutu var bu boyutun. İhanet boyutu var. 23 Şubat 2001 tarihli Washington Post ve 16 Şubat 2001 tarihli New York Times. Orada CIA ile bağlantılı olduğu bütün dünyaca meşhur olan Jeam Huandland adındaki muhabir bu iki gazetede bir haber çıkartıyor. Tuncay Güney'in mülakatından bir hafta önce. O haberde diyor ki, "Türk Silahlı Kuvvetleri'nin komutanları ve subayları Irak'ın kuzeyinde silah kaçakçılığı ve uyuşturucu kaçakçılığı yapıyor." CIA'nın hızına kontrol gücüne bakınız. 1 hafta sonra istihbaratta hop Tuncay Güney'in ifadesine bunu yazıyorlar. Yani İstanbul İstihbarat Şube ile CIA arasında bağlantıya bakınız. Neden? 2001 yılı [[TSK]], Hüseyin Kıvrıkoğlu vs. Irak'ta TSK, Amerika'ya karşı direnişe geçmiş. Türk ordusunu yıpratmak lazım. CIA uydurma haberini yayınlatıyor. Genelkurmay hemen bunu yalanlıyor. "Sen mi tekzip ettin." diyor. "Ben senin polis kayıtlarına bunu geçiririm, Ergenekon Davası İddianemesine geçiririm." diyor CIA Ergenekon İddianamesine bu kuyruklu yalanını 120 ton silah geçirdiler yalanını yazdırabiliyor. Niye? Türk Silahlı Kuvvetlerine karşı yıpratma ve psikolojik savaş yapmak zorundalar! Bu bir ihanet belgesidir. Mehmetçiği vuran silahı Türk ordusu veriyor PKK'ya iddianame bu değil mi? Bu iddianame Türk ordusuna düşmanlık metnidir. Ancak hain olan bir insan bu kadar mantıksız bir iddiayı, iddianameye koyar ve resmileştirir. İhanetin dışında hiçbir şeyle açıklayamazsınız bunu!'''
* CIA'nın PKK'ya verdiği silahları, bunları bütün dünya biliyor. ABD Özel Kuvvetleri, Irak'ın kuzeyinde PKK'yı eğitiyor, donatıyor, silah veriyor. CIA'nın yaptığı bu alçaklık, CIA'nın sırtından alınıp TSK'nin üstüne yıkılıyor.
* Haymana Cezaevi'nde yattığım tarihte TSK ile PKK arasında köprü olup toplantı yaptığım söyleniyor. Ben o tarihte cezaevindeyim. Kanatlarımı takıp cezaevi bacasından çıkıyorum, Veli Küçük ile görüşüyorum, PKK ile görüşüyorum salonun kapısına gelip bilmem ne yapıyorum. İfademde bunları söyledim! Neden çıkarılmadı? Hiç ahlak yok mu? Vicdan yok mu? Hukuk yok mu?
* O (Zekeriya Öz) bakanlıklara güvenmiyor, onun güvendiği adam Tuncay Güney. Meczup, maskara. Samimi beyanlar onda. Türkiye Cumhuriyeti'nin bakanları samimi olur mu?
* Tuncay Güney'e "Doğu Perinçek'in PKK kuruculuğunu anlat" diye soru soruyor Zekeriya Öz. PKK ne zaman kurulmuş, 1975. Tuncay Güney kaç yaşında? 3 yaşında. 3 yaşındaki Tuncay Güney PKK'nın kuruluşunu anlatacak.
* Savcı değil, psikolojik savaş görevlisi.
== Hakkında söylenenler ==
* Perinçek Çin ve Rus etkisi altındadır. Bu [ülkelerin] istihbarat örgütleri tarafından yönlendirilir.<ref>[http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/diger/26432/Ergenekon_da_ikinci_tahliye.html "Ergenekon'da ikinci tahliye" başlıklı haber, Cumhuriyet.]</ref>
: – Mehmet Zekeriya Öztürk
* Gerçek Atatürk'ü Doğu Perinçek sayesinde tanıdık ve öğrendik.<ref>[http://www.youtube.com/watch?v=4G50zJg2b0g Abbas Güçlü ile Genç Bakış programı]</ref>
: – [[Can Dündar]]
* Doğu, sen Aşil'sin. Sende sihir var, vuramazlar. Ancak topuğundan vurabilirler seni.<ref>Cemal Süreya, 99 Yüz: İzdüşümler/Söz Senaryosu, Kaynak Yayınları, 1991, s. 11.</ref>
: – [[Cemal Süreya]]
{{Vikipedi}}
== Kaynakça ==
{{Kaynakça}}
[[Kategori:Kişiler-D]]
[[Kategori:Türk hukukçular]]
[[Kategori:Türk siyasetçiler]]
[[Kategori:Türk yazarlar]]
[[Kategori:Türk sosyalistler]]
[[Kategori:Yaşayan insanlar]]
i1rcl12nvub85bfjqfhy4bsnfsq4arx
Yalçın Küçük
0
10996
232705
224861
2025-06-10T19:09:37Z
Brightt11
34669
/* Sözleri */ rüzgar > rüzgâr, değiştirildi: rüzgar → rüzgâr (3) [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232705
wikitext
text/x-wiki
{{ek kaynak}}
{{Biyografi}}
'''Yalçın Küçük''' (d. 1 Temmuz 1938, [[İskenderun]]); Türk araştırmacı yazar, düşünür, ekonomist, isim-bilimci, medya ve edebiyat eleştirmeni, Kürdolog,<ref name=Kalyoncu>{{Dergi kaynağı|son=Kalyoncu|ilk=Cemal A.|url=http://aksiyon.com.tr/aksiyon/haber-10549-37-babadan-isbirlikci-anneden-ihtilalci.html|başlık=Babadan işbirlikçi anneden ihtilalci|tarih=14 Temmuz 2003|dergi=Aksiyon|cilt=449|erişimtarihi=14 Ekim 2010|arşivurl=https://web.archive.org/web/20101117025033/http://aksiyon.com.tr/aksiyon/haber-10549-37-babadan-isbirlikci-anneden-ihtilalci.html|arşivtarihi=17 Kasım 2010|ölüurl=hayır}}</ref> Sovyetolog,<ref name=Hurriyet>{{Web kaynağı | url = http://www.hurriyet.com.tr/gundem/10720612.asp | başlık = Prof. Dr. Yalçın Küçük kimdir | erişimtarihi = 3 Şubat 2010 | yayımcı = Hürriyet | tarih = 7 Ocak 2009 | arşivurl = https://web.archive.org/web/20150522040843/http://www.hurriyet.com.tr/gundem/10720612.asp | arşivtarihi = 22 Mayıs 2015 | ölüurl = hayır }}</ref> siyaset bilimci, teorisyen, gençlik önderi.<ref>{{Kitap kaynağı|son=Yalçın|ilk=Soner|eşyazarlar=Yurdakul, Doğan|başlık=Bay Pipo|yayımcı=Doğan Kitap|sayfalar=53}}</ref>
== Sözleri ==
*Çocuk kadar yaratıcı, çiçek kadar kırılgan, kadın kadar patlamaya hazır; işte o [[devrim]]'dir.
*Ders kitapları, bilimsel gelişmenin ayak bağı ve giderek düşmanı oluyor.
*Eskiden "[[cahil]]" diyorduk ve şimdilerde kibar olduk, "üniversite hocası" diyoruz.
*Üniversitedeki profesörlerin, öğrencilerinden cahil oldukları bir aşamadayız
*[[Türkiye]], büyümezse küçülür.<ref>Yalçın Küçük, Aforizmalar, Arkadaş Yayınları, 2. Baskı, s. 162</ref>
*[[Cumhuriyet]] iktidarı sınırlamak demektir ve her kim "sınırsız iktidar" vaaz ediyorsa, bir cumhuriyet düşmanı ve yıkıcısıdır.
*[[Cumhuriyet]] ile sofuluk birbirinin düşmanıdırlar.
*Plütokrasinin altmışlı ve yetmişli yıllardan korkusu, Cumhuriyet'ten korku olmuştur.Asıl yıkmak isteyen, plütokrasidir.Yıkıcıları, yarattılar.
*Ülkemiz, sermaye birikiminden başka bütün birikimlerin reddedildiği bir yapıya dönüşmek üzeredir.
*Marksizm bu topraklarda biterse dünyada biter.
*Aydın biraz da uyumsuz olabilendir. Yaşadığı ortam ile çelişkisi olan kimsedir. Aydın, biraz da kendisiyle çelişkisi olan kimsedir. Çünkü aydın, tanımı gereği, gelişen kimsedir. Ama çelişki olmadan gelişme olmaz. Aydın gelişen, gelişirken, biraz da, geliştiren kimsedir. Geliştirmeyen, aydın olmaz.
*[[Charles Darwin|Darwin]], mağaraya konan bir insanın körleştiğini yazıyor. İnsanın gelişmiş türü olan "aydın" da bunu tersi oluyor: Karanlıkta gözü büyüyor.
*Aydın olmak aynı zamanda "yapmamayı yapamamak" demektir.
*Yaşamak, bir dünyaya gözleri kapamalı ve bir başka dünyaya bakmaktır; yürek istiyor. Yaşamaktan korkmak, yozlaşmak oluyor.
*Başkalarının cinayetlerini işlemeye mahkûmum; çünkü cumhuriyet, yüksek estetik, yüksek ahlak ve yüksek akıl idaresidir.
*Zülfü Livaneli, çağın en büyük cambazıdır. 15 yıl bekledim biriniz belki söylersiniz diye... En sonunda 'Teneke seslidir,' dedim. Herkes, 'Hocam sağol,' demeye başladı.
*Emperyalist aşamada insan, ilke olarak, [[yetenek]]siz ve beceriksizdir.
*Toplumumuz, üst üste konmuş [[para]] nınki dışında bütün derinliklerden korkuyor.
*Siyasal iktisadın duygusuz fakat açıklayıcı mantığıyla bakınca ortaya şöyle bir sonuç çıkıyor: Ufukta İslam var. Aslında İslamcı baskı şimdi de var. Ufukta olan daha derin bir dinsellik.(1979)
*Şimdi çok daha kapsamlı bir askeri müdahalenin tersini yapması mümkün. Tersi şu: Erbakan'ı Türkiye siyaset sahnesinden silip Erbakan'ın temsil ettiği İslamcı dinsel politikayı daha yoğun bir biçimde uygulamak.(1979)
*İnsanlar her gün lahmacunu kolay kolay kabul etmezler. Gerçekten insanlar güzel şeylere layıktır. Ancak Türkiye’nin kapitalizmi, bundan sonraki dönemde işçi ve emekçiye yalnızca lahmacun vaat edebiliyor. Amma bunun da tek başına yetmeyeceğini bilmektedir. Bu yüzden lahmacunla birlikte işçi ve emekçiye, bir de ‘öbür dünya’ vaad edecek. Öyleyse, Türkiye, kendi iç dinamiğiyle, daha aşırı bir dinselliğin baskısı altına girecek.(1979)
*Baskı, candan çok beyni hedef alıyor.
*[[Şiddet]] bir ideolojiyi yerleştirmek içindir.(1986)
*En şiddetsiz toplumlar, geçmişi ve geleceğinde, en yoğun şiddet içeren toplumlardır.(1986)
*Kemalizmin etkinliğinin kalkması, Türkiye'de şiddetin başlangıcıdır.(1986)
*Kap-kaç, [[mülkiyet]]e karşı, bir düşük yoğunluklu isyandır.
*Edebiyat, toplumda, davranış bağlarını kuran [[düzen]]dir.
*Felsefe, kuşku; politika, ret ile başlar.
*[[Felsefe]], mekanı boşluk, hedefi [[sonsuzluk]] olan, bir bilgi serüvenidir.
*[[Hürriyet]] de, mutlak tanımı imkansız sözcük ve kavramlar arasında ve belki de başında yer alıyor; taşın hem özgür ve hem de esir olduğunu söylemek mümkündür ve bu hürriyetin anlatılmasındaki zorluğa işaret etmektedir. Hareket, istek veya alışkanlığını kaybetmiş katman veya sınıfları, hareket etmedikleri için özgürlükten yoksun sayabilir miyiz; bu nedenle, özgürlüğün bir hareket durumu ve sadece hareket durumu değil, aynı zamanda sınırlarda ve sınırları zorlayan hareket hali olduğunu kabul etmek mecburiyetindeyiz. Dolayısıyla, bir yanıyla öznede hareket isteği ve diğer yanıyla, sınırla çatışma hali yoksa, özgürlüğün varlığını söylemek, sözcüğün olumsuz anlamında, metafiziktir.
*Post-modernizm aydın düşmanlığıdır. Cehalete övgü'dür. İnsanlığın düşünce planındaki kazanımlarına karşı bir hunhar savaştır.
*Yapısalcılık, akıl sürecinin dejenerasyonudur.[[Postmodernizm]], akıl düşmanlığıdır.
*Devrim, kopuş demektir ve devrimciler, kopuşu ön plana çıkarırlar. [[Bilim]], devamlılıktır, bilim adamları sürekliliği işlerler.
*Anadolu İhtilali, Kemalist tarihin yazdığına oranla, daha belirgin bir sürekliliği ve çok daha az keskin bir kopuşu temsil etmektedir. Kemalist tarih, Anadolu İhtilali'ni geçmişinden ve çevresinden gerçekte olduğundan çok daha derin bir biçimde koparmaktadır, kazılan hendekler zamanla doldurulamamıştır.
*Tarihimizi zenginleştirdim, geleceğimizi bütünleştirdim.
*Çerkez Ethem'in Yunan kuvvetleriyle birleştiği iddiası, bugün resmi tarihin parçasıdır, büyük bir tarih falsifikasyonudur.
*Ethem, bütün komutanlarını ve askerlerini, kurtuluş'a katılmaya ikna etmeye çalışmış ve mücadeleye bir tek kurşun sıkmamıştır. Elenler'e teslim olduktan sonra Ethem'in mücadeleye hiçbir zararı olmamıştır. Ethem'in hain olduğunu kanıtlayan bir tek işaret bulunmamaktadır.
*Tezler'de, bir bıçkı makinesının başında olduğumu düşünüyordum; baba mesleğim, hızarcılıktı ve fabrika denebilirdi, kütükleri kesip düzlemeye bayılırdım. Kolumu kaptırabilirdim, beni, yaklaştırmazlardı.
*Sonra bilimsel bir hızar makinesının başına geçtim, hızar fabrikası da denebilir, öyle düşünüyordum, tutarsız, kaba olanları, kesip atıyordum. Önce durdurmak üzere hücuma geçtiler ve sonra sustular; ancak, hızarların kütükleri keserken iç yakan bir sesi vardır, hep duydum.
*Saymak istemiyorum, a- Birinci İnönü Zaferi'nin yokluğu, b- İlk Kurşun'un İzmir'de değil, Dörtyol'da atıldığı, c- Çerkez Ethem'in hain ve d- Şeyh Sait'in casus olmadığı, e- Sovyetler Birliği'nin, Türkiye'den toprak ve üs istemediği, benim, bilimsel hızarın marifetleri arasındadır. Hepsi değil, son derece küçük yüklemedir. Bunlara, bir tür olumsuzlaştırma da diyebiliriz.
*Genç Türk Devleti'nin karşılaştığı en yaygın kavramın başında Şeyh Sait vardı; aşırı muhafazakardı, taşralıydı, ortodoks bir nakşibendiydi ve bu nedenle alevi inançlı kürtleri bile kendinden saymıyordu; liderlik niteliklerinden yoksundu ve buna karşın başkaldırı hızla yayıldı. sonunda mağlup oldu ve idam edildi; geriye isyanından çok, ingiliz casusluğu kalıyordu. Türkiye, yaygın olarak, bunun da bilimsel kanıtlarla desteklenmediğini benden öğrenmiştir.
*Diplomatik belgeler, Şeyh Übeydullah ile bedirhan ahfadının, birbirini, ingiliz ve fransız makamlarına "fransızcı" ve "ingilizci" olarak ihbar ettiğini göstermektedir; bu ihbarlar belgelidir. ancak artık tümü açılmış ingiliz belgelerinde, Sait ile ingilizler arasında herhangi bir temasın ve "adamı olmanın" kaydına rastlamıyoruz.
*Araştırmalarım, beni bu iddianın kaynağına götürmüştür. isyan sırasında, Tkp adına, moskova'daki basit bir basın açıklaması kaynaktır. bu iddia önce Moskova ve sonra da Ankara'da benimsenmiştir; Moskova, o sırada değerli müttefiki Türk Devleti'ni destabilize edecek bir hareketin, zamanın emperyalist lideri Londra'ya yarayacağına hükmetmiştir, bu hüküm yanlış değildir. Ancak bu doğru çıkarımdan, istidlal yoluyla, Sait'in casusluğuna geçmek, doğru mantık olmamaktadır.
*Türkiye tarihinde bir Çerkez Ethem Olayı, bir Mustafa Suphi Olayı ve bir İnönü Zaferi Olayı var. Her biri ayrı ayrı yerlerde ve ayrı ayrı tarihlerde anlatılıyor. Şimdiye kadar yapılmayanı yaptım: Hepsini beraber anlatmaya çalışttm. Başardığımı sanıyorum. Çünkü çok zor değil. Hepsi de 1920 yılı sonbaharında başlıyor ve 1921 Ocak ayı sonunda bitiyor. Üçü de iç içe. Şu anlamda: Çerkez Etem ve Mustafa Suphi'yi temizlemeye kararlı Anadolu İhtilâlcileri, temizlik hareketlerini maskeleyebilecek bir zafer arıyorlar. Mutlak yaratmak zorunluluğunu duyuyorlar. İnönü'de yaratıyorlar.
*Türkoloji temelinde bir İngiliz icadı ve disiplinidir.
*Türkiye'de Türkoloji'nin ve Türkizmin gelişmesine katkıda bulunanların Azeri, daha doğrusu Kafkas ve daha da doğrusu İç Asya bağlantıları açıktır.
*Önce Türkoloji ve sonra Kürdolojinin doğuş ve gelişmesinde emperyalizm ve emperyalistler arasındaki çatışmanın önemli rolünü netlikle görebiliyoruz.
*Türkoloji esasında bir İngiliz keşfi ise, Rusya'nın da, Kürdoloji'yi keşfederek buna cevap vermesini beklemek zorunludur.
*Sovyetler Birliği'nin çözülmesi ise Kürdoloji'de bir boşluk yaratmıştır. Amerika'nın burada bir boşluk bırakmamak için hızla harekete geçtiğini görüyoruz.
*Ama Türkoloji'nin Batı ve Kürdoloji'nin Rusya kaynaklı olduğunu ileri sürerken, Rusya'da Türkoloji çalışmalarının olmadığını düşünmemiz ve anlamamız imkansızdır; böylesinin çok yanıltıcı olacağını belirtmek durumdayız.
*Truman Doktrini, Ortadoğu'nun emperyal sorumluluğunu, Büyük Britanya'dan Birleşik Devletler'e geçiriyordu. Bu Türkoloji'nin de devri anlamındadır. İkinci Dünya Savaşı sonrasından itibaren Türkoloji'nin bir Amerikan disiplini haline geldiğini saptıyoruz.
*Beni çıkartın, son 40 yılda Türkiye’de hiçbir ciddi tartışma kalmaz!
*Bana bugüne kadar binbir türlü şey söylendi. Hayatta en çok hoşuma giden şey de bana ‘deli’ denmesidir. Hele ‘deli çocuk’ denirse daha da hoşuma gider. [[Doğan Avcıoğlu]] ise ‘Yalçın, dehayla delilik arasında gidip geliyor’ demişti.
*Yön arayıcısı değil, Devrimciydi. Devrimci Doğan bir inattır; yolundan hiç dönmedi. Kendi yoluna gölge düşürecek en küçük bir adım atmadı.
*Hocalarıma büyük şükran duyuyorum, lisedekilere de üniversitedekilere de. Ama bir üniversite ne demektir biliyor musun? Ben eğer üniversiteyi birincilikle bitirdiysem, ben bugün bu hale geldiysem, bu, üniversite kantinindeki yoldaş öğrenci arkadaşlarımın katkılarıyla oldu. Beni onlar yetiştirdi.
*Beni yoldaş öğrenciler yetiştirdi.Beni Ergin (Günçe) yetiştirdi, beni Cemal (Süreya) yetiştirdi, beni Taner Timur yetiştirdi.
*[[Tanrı]]'lar mı peygamberleri, yoksa peygamberler mi Tanrı'ları seçtiler; İnönü, Atatürk'e ve [[Vladimir İlyiç Lenin|Lenin]], [[Karl Marx|Marx]]'a ne kadar muhtaçtılar, sorabiliyoruz. Belki de peygamberler Tanrı'sız, kendilerini güvende hissetmiyorlar.
*Benim yaptığım tarihimizi zenginleştirmektir. Bu, tarihimizi halklaştırmak ve insanileştirmek anlamındadır. Bunları yaptığım için bana husumet düzenlemek, halk'tan ve insan'dan kopuş dürtüsünü özgürleştirmektir.
*Yazdıklarımla Türk düşüncesini altüst ettiğimi kabul ediyorum. Bana yöneltilen her türlü övgü ve bu arada husumetin kaynağında bu altüst edişin bulunduğunu biliyorum.
*İzmir'in işgalinden üç gün sonra, 18 Mayıs 1919 tarihinde, İstanbul'dan, Amerikan komiseri, Washington'daki Dışişleri Bakanlığı'na br rapor çekiyor ve bir gün sonrası için, Darülfünun gençliğinin bir miting düzenlediğini haber vermekle, "onlar açıkça Amerikan mandasından yana" diyordu, sokaktaki insan, gençlik ve seçkinler, hep manda paşindeler. Aynı yılın sonuna doğru Sivas Kongresi ittifakla manda kararı verdi ve manda çağırdılar.
*O tarihte başta Mustafa Kemal Paşa Hazretleri, adını bildiğimiz herkes, manda istiyordu. Henüz "manda" kötü sayılmıyordu, o zamanlardaydık ve sonra mahiyeti anlaşılınca ya da bir kısmı diğerlerini kötülemek ihtiyacını duyunca, "seni mandacı seni" dediler; mandayı ve birbirini kötülediler, yaptılar, bunu yakışık bulmamakla birlikte, önemli saymıyorum.
*Ne manda kahramanlarımız ne de manda hainlerimiz var.
*Kafkasya'yı kemalistler sovyetize ettiler.
*Anti-emperyalist mücadelenin merkezi artık Musul’dur, bunu söylüyorum. Bu nedenle, sorunumuzu Kandil Dağı’ndaki silahları susturmak olarak görenlerden, yolumuzu ayırıyoruz. ‘Silahların yönünü değiştirmemiz gerekmektedir’. Kuşkusuz, bu Amerika’ya karşıdır.
*“Türkiye büyümezse, küçülür” diyorum ve Musul’da, yıllardır Ankara’nın yardımıyla kurulan Kürdo-Jüdaik Devlet’in eninde sonunda Türkiye’yi küçülteceğini ekliyorum. Sol, bunlara sessiz kalamaz ve ben sessiz kalmıyorum.
*Eğer Kürt meselesine gelecek olursak;.... Üç teoremimiz var. Bir; Türkiye büyümezse küçülür. İki; Musul'u almazsanız, Diyarbakır'ı verirsiniz. Üç; Kürtlerimizle kaynaşıp ileri sürmezsek, Kürtleri parçalayıp Türkiye'yi bölmek için geriye sürerler.
*Musul'u çok kolay verdik, Hatay'ı çok kolay aldık.
*Büyük Kurtarıcı'nın ve İsmet Paşa Hazretleri'nin Musul'un alınmasıyla ilgili bir vasiyeti olduğunu ben açıkladım.
*Bu dünyadan ayrılmasına yakın bir zamanda, Kemal Paşa Hazretleri, İsmet Paşa Hazretleri'ne "İsmet, ben gidiyorum, ne yap ne et, Musul'u al" dediğini, İsmet Paşa Hazretleri'nin de Bülent Bey Genel Sekreter olunca "Bülent, ilerde başbakan olacaksın, Büyük kurtarıcı'nın bana vasiyeti budur, ben bu vasiyeti sana aktarıyorum. Başbakan olacaksın, ne yap net, Musul'u al" dediğini, ilk kez bir televizyon programında dillendirdim.
*Daha önce hiç duyulmamıştı. Yüce Gök'e şükürler olsun, Bülent Bey yaşıyordu ve "evet Yalçın Küçük doğru söylüyor, tam söylediği gibi, İsmet Paşa bana, Büyük Kurtarıcı'nın bu vasiyetini aktardı." dedi.
*Peki ne oldu, İlker Paşa o zaman ikinci başkan idi, "Atatürk çok ciddidir, daha sonra antlaşma imzalandı, biz antlaşmaları bozamayız." buyurdular.Bu sözün neresini düzeltebilirim ki, biz antlaşmaları yırtarak kurulmuş bir cumhuriyet'iz; Hilmi Paşa Hazretleri de "peşmerge ile savaşmak artık Amerika ile savaşmaktır, savaşamayız" buyuruyorlar. bu doktrinin hemen değişmesi imkansızdır.
*Cumhuriyet, 1925/1926 yılında kurulmuştur.
*Cumhuriyet, tarihinin en büyük krizi ile karşı karşıya gelmiştir. Tanımlarını reddeden bir fiili durum var ve Cumhuriyet, düşünebilen ve çözüm arayabilen kadrolarını ve kaynaklarını tüketmiştir. Krizi kavraması imkansızdır.(4 Kasım 2002)
*Şimdi "Cumhuriyet" çökmektedir; kendi zıddını, temel yıkıcılarını yaratabilmiş ve kendini, kendi devamından koruyabilmek tutuculuğuyla, kendi eliyle, zıddına teslim etmiştir.
*Mükemmel, dört başı mamur, bir çöküş tablosunun önündeyiz; her çöküş, dirijanları babında bir miyobi veya aymazlık halidir, bunu da tekraren müşahede edebiliyoruz. O halde Cumhuriyet'in zıddı kadroları yetiştirmeyi ve Cumhuriyet'i zıddına teslim etmeyi, teslimiyetçilerin anlamaları imkansızdır; buna "anlaşılmazlık" teoremi" diyebiliriz.
*Travesti'lerin eski hallerini anlayabildiklerini sanmıyorum. Yine de daha iyi bir benzetme ile anlatamadığım için özürlerimi yazabiliyorum; hal şu ki, teslimiyetçilerin, teslim ettikleri ile şiirsel bir münasebet içinde olmaları mümkündür, bu teslim edenlerin teslim alanlarla özdeşleşmeleri halidir. Bir başka açıdan yaklaşacak olursak, bakırcının yaptığı ibriğe tapınması halidir.
*Teslim eden teslim alanın libasında ise şiiri bir hal var, demektir.
*Her çöküş tahlilini, köke kadar uzatmak durumundayız. Çökenin kökünü pür sıhhat ve inkıraz tahlillerinden masun tezekkür edemeyiz.
*Bilimde, kuruluş, çok zaman üst kattan başlar; binalarda çöküş ise hep alt kattandır. Binalarda çok somut olduğunu biliyoruz, çünkü çöküşü görebiliyoruz. Buna karşın bir devletin, bir düzenin, bir politikanın çöküşünü, hissetmekle birlikte, görmek her zaman mümkün ve kolay olmuyor, çünkü enkazı teşhis etmekte güçlük çekiyoruz; kaldı ki, devlet, düzen ya da politika çöküşü kabul etmemek eğilimindedir.
*Bana kadar yoktular; üç "iç savaş" ilan etmiş durumdayım.
*Birinci iç savaş (1806-1826) Tanzimat'ın önünü açtı.
*İkinci iç savaştan (1906-1926) cumhuriyet çıktı.
*Üçüncü iç savaş (1966-1996) sosyalizm tehdidine karşı düzenlendi, demokratizmin kökünü kazıdı ve karanlığı seçti. Tanzimat ve Cumhuriyet'e kin döşemektedir. Kazıyıcıdır.
*Uzun iç savaşta yapılanı, yükselen toplumsal taleplerin yerine islamik talepleri koymak olarak algılayabiliriz. İslamik talepleri karşılamak hem ucuzdur ve hem de büyük mülk sahiplerinin çıkarlarına uygundur. İslamik taleplerin bazılarına karşı çıkmak, türban bunlar arasındadır, tepki kemalizmin en yüksek aşamasını örtme imkanı sağlıyor ve ihtiyaç var.
*Türkiye'yi dar kemalizmle kurtaramazsınız.
*Türkiye Solu ve Devrimi, post-kemalist ülke için yola çıktı. Belki bilncinde değilleri, altmışlı yıllarda, Aybar ve Boran ile Deniz ile Mahir -sadece sembolik adları seçiyorum- bu yolun yolcusuydular. Düzen, iç savaşla karşılık verdi, şimdi pre-kemalist bir tarihteyiz.(1999)
*Tekelokrasi en despotik rejimdir ve orada korku, motordur.
*İç savaşları dış savaşlardan ayırmak sanıldığı kadar kolay olmamaktadır.
*1967 Arap-İsrael savaşı, bir ölçüde İsrael'in gerçek kuruluşudur; viable olduğunu ispatlıyordu. bize yansıması, aydına ve sola karşı parçalama ve şiddet uygulama politikasına geçiş olarak ortaya çıkıyor. Hem zamanın başbakanı Süleyman Demirel'in Sovyetler'le yaptığı büyük ticaret anlaşması ve hem de "Altı Gün Savaşı", içeride yeni politikalara imkan hazırladılar. Moskova, aydının ve solun kırılmasına seyirci kalmayı tercih ediyordu ve Türkiye'de sola karşı bir iç savaş başlatılıyordu. Bunda ve solun üzerine, islamcı örgütlerle paramiliter grupları sevk etmede, sabetayistler dahil kripto Yahudiler'in rolünü artık görebiliyoruz.
*Soldaki iç savaş, aynı zamanda, sabetayizmin iç savaşı'dır.
*Parlamento'ya on beş milletvekili sokmuş ve "legal marksist" tondaki Türkiye İşçi Partisi'ni fiilen tahrip edenlerin hemen hemen tamamı şimdi, "islamist" tandansta, ak-ist cephede ve pro-İsrael çizgidedir. Tabii medya'dadırlar. Tarih doğrulayıcıdır ve bilim ise, doğruları önceden haber verme kabiliyeti'dir.
*Talih mi, talihsizlik mi; solda ve sosyalizm mücadelesinde, hep benim karşımda olanlar, solda hep iç mücadele vardı, şimdi cumhuriyet'in karşısında ve sara'nın yanındadırlar. Tabi hep mücadele etmek talihtir ve yine de bunlarla, çökmüşler, mücadele etmek talihsizliktir. Bunları söyleyebiliyoruz ve fakat henüz analiz edemiyoruz; sara olmadan kişilik değiştirdiklerini görebiliyruz, "desintellectualisation", aydın'dan çıkma, diyebiliyoruz, ama "neden", bu soru üzerinde çalışmak durumundayız.
*Hepsinin değil, bir bölümünün, solda ve sosyalizm içinde oldukları zamanda da, hedeflerinin cumhuriyet olduğunu görüyordum. Şimdi açıktalar ve hem sosyalizme hem de cumhuriyete karşı çıkıyorlar; çöküş'ten taraftadırlar.
*Halbuki, şu anda, sosyalizm ve cumhuriyet mücadelesi aynı yerdedir. Yazık, cumhuriyet düşmanlığı, şimdi sosyalizm düşmanlığıdır; anlayamıyorlar mı, yoksa yerlerini mi buluyorlar, şu anda bir cevaptan yoksun haldeyim.
*Sosyalist olmanın gereği Fransa'da Hitler'e karşı cumhuriyeti savunmaktı o yıllarda. Şimdiyse burada sosyalist olmak cumhuriyeti korumak demektir gericilere karşı.
*Hem 1918 ve hem de 1958 yıllarındayız.
*1961 yılında modern ve hürriyetperver bir yasa, bir anayasa, ihtiyaçtı ve otomobil ise lükstü; 1971 yılında, binek otomobil ihtiyaç yapıldı ve anayasa köhne sayıldı ve "lüks" ilan edildiğini hatırlıyoruz. bir büyük iç savaş'a, bu tarihten, beş yıl önce başladılar. Bir iç savaş içinde, önce ihanet ettiler ve sonra çökerttiler.
*[[Evlilik]], en gizli özel [[mülkiyet]]tir.
*Filozof Kant iyi'nin kendi halinde iyi olduğunu yazıyordu. Ben de doğru peşinde koşmanın başlı başına, doğru olduğuna inanıyorum.
*İster imam nikahı olsun, ister kilisede tamamlansın ve ister laik yerel yöneticiler tarafından imzalansın, nikah, bir borçlar hukuku sözleşmesidir.Temelinde birlikteliği başlatmak değil, sürekliliğini güvence altına almak var.
*Nikah, sevginin tükeneceği korkusudur.Bu nedenle, sevgiyi tüketmedir.
*[[Sorumluluk|Sorumluluğundan]] kaçmak; insanın kendisine [[ihanet]]i oluyor.
*[[İtiraf]], yüksek hızda çözülmedir.
*Tekelsi [[düzen]] şizofren yurttaşlar fabrikasıdır.Egemenliğini, yurttaşlarını şizofren yaparak sürdürebiliyor.
*[[Soru|Soramayan]] [[toplum]] cansızdır.
*Ortalama tüketici, önce kendisini tüketen'dir.
*Yozluk içinde ne kadar kötüsünü piyasaya sürerseniz, o kadar çok para kazanırsınız: Piyasa kuralıdır. [[Gazete]] mi çıkaracaksınız? [[Gazete]] kavramından ne kadar çok uzaklaşırsanız o kadar çok para kazanabiliyorsunuz.
*[[Doğru]] peşinde koşmak, bir savaşa razı olmak anlamındadır.
*[[12 Eylül|Eylülizm]], Türkiye'de İslam'ın altın çağıdır.
*Kemalizm'i biz icat ettik. "Biz" ellili yılların eylemcilerini anlatmaktadır.
*1956-1966 dönemini Türkiye’de Kemalizm’in en yüksek, en parlak, en yaratıcı, en coşkulu dönemi olarak düşünmek gerekir.
*Kemal Paşa zamanında birtakım pratikler vardı, Kemalizm’in adı yoktu. 1950’li yılların ortasında, çok büyük vaatlerle gelen Menderes ciddi bir aydın muhalefetiyle karşılaştı. Buna çare olarak Said-i Nursî’yi çıkarttı, bir de Kürtler’e göz kırpmak için Şeyh Sait’in torununu milletvekili yaptı. Aydın muhalefeti, öğrenci muhalefeti de bir kenarda olan İsmet Paşa’yı öne çıkarttı. Paşa o zamana kadar Kemalist değildi, zaten kimse Kemalist değildi. Kemalizm olsa, Atatürk’ün yasası çıkartılmazdı. Kemalizm kodifiye edildi. Nedir? Bir: büyük devletlerden uzak olacaksın. İki: büyük sermayeden uzak olacaksın. Üç: dinle mesafeli olacaksın. Bugün bunun üçü de yoktur. Dolayısıyla 28 Şubat’ı Kemalizm’e dönüş olarak görmek bilim dışıdır.
*Milliyetçi Cephe Hükümeti, ülkenin bir sosyalist devrim için gebe olduğu değerlendirmesinin sonucudur. Bir iç savaş aleti idi; burjuvazi İslamiyet ve ırkçılıkla birleşerek sosyalist iktidarı önleyebileceği kararını verdi; eylülizm ve tekeliyet bunun sonucudur. Ve hala buradayız.
*[[12 Eylül]] Kemalizm'in reddidir.
*[[12 Eylül|Eylülizm]]'i, büyük sermaye ile bütünleşmiş Kemalistlerin Kemalizm'in son kalıntılarını da kazıma dönemi olarak düşünebiliriz; Eylülist darbeden hemen önce, gelmekte olan askeri darbenin çok koyu bir İslamcı politika izleyeceği kestirimim de bunu haber veriyordu, artık gerçekleşmiş olduğunu hep biliyoruz.
*12 Mart Süleyman Demirel’i başbakanlıktan indirdi. Ancak, esas olarak Süleyman Demirel’in politikasını uyguladı. Demirel’in bütün rakiplerini, politika sahnesinden sildi. Türkiye İşçi Partisi’ni kapattı, İnönü’yü tarihin derinliklerine gönderdi. Necmettin Erbakan’ın partisini, kendisini İsviçre’ye ikamete raptetti. Şimdi daha kapsamlı bir askeri müdahalenin bunun tersini yapması mümkün. Tersi şu: Erbakan’ın temsil ettiği İslamcı-dinsel politikayı daha yoğun bir biçimde uygulamak.(1979)
*[[Türk Silahlı Kuvvetleri]]'nin zoruyla, ülkeye görülmemiş bir dinsellik giydirdiler. Daha önceden başlamıştı, ancak, eylülist rejim, dincilikte, ölçü tanımıyordu.
*Yüksek komutanlar, Kemalizm'i çökerttiler.
*Çılgın Türkler,Kemalizmin gecikmiş cenaze törenidir. Artık yüksek komutanları kemalist sayamayız. Bir cenaze töreni gerekiyor ve kışlalara Çılgın Türkler'i aldırıyorlar.
*Her zaman söylüyorum Özakman,ilkokullar ve hatta anaokulları için yazıyor. Alıyorlar,görüştüklerim o kadar çok değil; ama alıp da okuyanına rastlamadım. Sonuçta bir cenaze töreni oluyor. Çılgın türkler bir bitişe işaret ediyor.
*Turgut Özakman ile Orhan Pamuk arasındaki her tartışmada Özakman haklıdır. Bizim Özakman ile tartışmamız bir iç tartışmadır. Pamuk sömürgecidir. Özakman,haklıdır. Pamuk, Türk tarihini bilmez. Bildiği ve yazdığı Yahudi tarihidir ve bir de Kabala'yı yazıyor.Pek de doğru bilmiyor.
*Düzen, insanını değiştirmek ve edilgen yapmaya muhtaçtı, başka yol bulsaydı öyle yapardı ve dinsellik tek yol göründü. Neden-sonuç ilişkisini kuramayan, akıl yürütme kabiliyetini yitirmiş bir halka ihtiyaç vardı; bu halkın sürüleşmesi demektir. Türk Silahlı Kuvvetleri, bunu "kurtuluş" sayıyordu ve saymayanları tasfiye ettiler.
*Din eğitimi veren okulları, islamı ve diğer dinleri öğretmek için değil, halkı, bilgisizleştirmek için açtılar. Bilgisizleştirmede kütle üretimi için en iyi fabrrikaları bulduklarına inandılar. Bunun kemalizmin sonu olduğunu biliyorlardı ve tereddüt etmediler.
*Türkiye'yi İslamlaştıran, Türk Silahlı Kuvvetleri'dir. Kemalizm'e ihanet ettiler ve karanlığa soktular. Kemalizme hiç güvenmediler ve 1970 yıllarının ortasından beri güvensizliklerini yazıyorum.
*İslamizasyon sınıfi'dir ve önce iç dinamiklerin harekete geçtiğini kabul etmek durumundayız. Yüksek Komutanlar, islamizasyonu, Harp Akademileri'nden başlattılar, Türk-İslam Sentezi elemanlarını, Akademi'ye "hoca" yaptılar. Türk Silahlı Kuvvetleri, plütokrasi'nin programını uyguladılar.
*Kurmay Sınıfı sınıfta kaldı.
*Yüksek komutanların, a- Atina'nın, b- Erivan'ın, c- Diyarbakır'ın Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne girişinin ateşli taraftarı, abe-ist, olduklarını görememesi büyük zaafiyetidir. Bunu, "kurmay sınıfı sınıfta kaldı." cümleciği ile özetliyoruz.
*Eğer sen Türkiye'deki telekomünikasyonunu Suudi'ye veya Alfa'ya veriyorsan şu andaki konuşmanı MİT'in yanında Mossad'ın da dinlediğini kabul ediyorsun. Ne yazık, Yüksek Komutanlarımız bunda hiçbir sakınca görmüyorlar. Görseler, "milli güvenliğe aykırıdır" yollu bir yazı gönderseler, satılması imkansızdır.
*Genelkurmay yüksek yetkililerinin Güler Sabancı'yı tebrik etmeleri Kemalizm'le bağdaşmaz. Kemalizmde, namazda saf tutmak da yoktur. Kemal Paşa bunu yapmamıştır, İsmet Paşa bunu yapmamıştır.
*[[Kemalizm]], modernist idi ve modernite,strüktür demektir. Kemalist Cumhuriyet'te, 1926-1966, pek çok strüktür, yapı ve kurum ortaya çıkarıldı; şimdi bunlar kazınmaktadır. Ve bu arada, devlet idaresinde her yerde kemalistler avlanmaktadır ve Kemalistlerin gizliye çekilmeleri zamanıdır.
*Altmışlı yıllarda teğmen olanlar şimdi orgeneral'dirler. Karşılarında gençlikleri var.
*Bozanlar bozuluyorlar. İslamlaştıranlar, İslam öncesi döneme koşuyorlar.
*Artık Türkiye'nin ekonomik ve sınıfsal gelişimi içinde, laisizm de emekçi sınıfların güvence alanına katılmıştır ve bunu anlamak durumundayız. Ne sermaye ne de bürokrasinin belli kesimleri, artık laisizme sahip çıkmıyorlar.(1976)
*Faşizme tırmanış ve laisizmden kopuş el eledir.(1976)
*[[Türkiye]]'de faşizmin kütle temeli, ancak İslam'a dayanılarak yaratılabilir.(1976)
*Resmi tarih din'dir.Üniversite kürsülerinde ve cami minber'lerinde okunuyor ve okutuluyor.Hutbe'dir.
*Tarih olan, gizli tarih'tir. Gizli Tarih'i yazıyorum. Zor olduğunu biliyorum. Artık resmi tarih, sadece hutbe'dir. Bundan böyle ne camilerde ve ne de üniversitelerde yeri var. Yeri, sadece ana okulları'dır.
*1789-1991 Çağı'nın sonrasındayız. [[Merak]]sızlar dünyasındayız. Sürü sürü sürülere benziyoruz. En sürüler, en tepedeler.
*Namık Kemal, hayata tek kişi girdi ve çok-kişi oldu. Bu, ''dahi-aydın hali''dir. Mustafa Kemal ise ''çok kişi''nin heykelidir. Bu, sınırlı koşullarda, kazanan ''önder-hali''dir.
*“Tampon devlet” olarak kurulmak, çöküş ile katolik nikâhı kıymaktır.
*İngilizce “will”, Fransızca “vouloir” ve İranca “hastan” fiilleri ile yapıyoruz ve hepsi de “istemek” anlamındadır. Gelecek, istemektir.
*Batı, Sovyet damgalı " marksizm-leninizm" düşüncesini ikiye bölerek leninizm tarafını reddetmiş ve marksizme sahip çıkmıştır. Ben bölmeden korkmamayı öneriyorum, Sovyet kalıbında yeni bir bölünme ile Lenin'in ipuçlarını tutarak Marx'ı yeniden yazmanın gerektiğinden kuşku duymuyorum. Batı bize, Doğu'ya tepkiyle doğdu ve kendisini tanıdı; biz, Batı'ya tepki olmaktan korkmamak durumundayız.
*Garp ve Şark, emperyalizm ve sovyet sosyalizmi, kemalizmi yüceltmede birleştiler; "tampon" devleti meşrulaştırmak ile kemalizmi abartmak bir madalyonun iki yüzü oldular; bu nedenle, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin kemalizme bir katolik nikahı ile bağlı olduğu bir Batı ve emperyalist dogmadır. Sınıf analizinden ve tarihten soyutlanmış bir bakışları var, 12 eylül 1980 Darbesi ile Türkiye'de dinsel bir transformasyon yaşadığını göremediler ve hala sezdiklerini dahi söyleyemiyoruz.
*Tampon fonksiyonu ömrünü tamamlayınca, kemalizm'den çoktan kopmuş bir kurumu, kemalist dogmatikler sayıp bombardımana tabi tuttular. 1993 tarihini bir başlangıç sayabiliriz. Uğur Mumcu, Jandarma Umum Komutanı Eşref Bitlis, "son ekspansiyonist" Turgut Özal, bu tarihte yok oldular. Aydınlar, Madımak'ta ve bu tarihte , toplu halde yakıldılar. Tansu Çiller, bu tarihte başbakan yapıldı ve İsrael ile yeni bir "gizli ittifak" için hazırlık başladı; "Brit", 1996 tarihinde ve Erbakan-Çiller Hükümeti zamanındadır. Fonksiyonları ve hikmet-i hükümet işte buradadır.
*Üç ihaneti yaşıyoruz. Bir, kemalistlerin kemalizme ihanetidir. İki, müslümanların islama ihanet tarihindeyiz. Üç, meslek ve/veya kariyer sahiplerinin mesleklerine ihanetini görüyoruz.
*[[Tarih]]ini değiştiremeyenler, talihini değiştiremezler.
*Vak'ay-i Hayriye, Osmanlı Türkiyesi'nde ulema sınıfını çırıl çıplak etti. Osmanlı Türkiyesi'nin yeniden doğuş umudu, Yeniçeriliğin ilgasıyla başladı. Şehzadeliğinde Yeniçerilerin kirli kementlerinden dünyaya yeniden dönen Mahmut-i Adli, yaygın adıyla İkinci Mahmud, kurtarmak için yıkmak gerektiğini bilen bir hükümdar oldu. Sultan Mahmut'un yanı başında, gözü önünde. Yeniçerilerin hain kementi ile hayatını kaybeden Üçüncü Selim, bir yana bırakılacak olursa, Türkiye'de tüm yenilikler, Sultan Mahmut ile ve Vak'ay-i Hayriye ile başladı.
*Türkiye'deki tüm yeniliklerin ve Türk aydınının doğum tarihi bir Hayırlı Olay'dır. Osmanlı uleması yerini, bir geçiş türü olan Osmanlı Münevver'ine, o da zamanla çağdaş Türk aydınına bıraktı. Bu süreci Vak'ay-i Hayriye başlattı, ancak, aydını aynı zamanda önemli sorunuyla karşı karşıya bıraktı. Türk aydını, tarihi boyunca, hep dayanak aradı. Türk aydınının düşünsel zafiyeti diyalektik bir zorunlulukla, dayanak ihtiyacını daha derinden duymasına yol açtı.
*Düşün gücü olan, teorik dayanağı olan aydın, yalnızlığa en çok dayanabilen insandır. Eğer daha önceki zorunlu tanımlamaları tamamlamak gerekirse, aydın yalnızlığa dayanabilen hayvandır. Ve teorik güç ile yalnızlığa dayanma gücü doğru orantılıdır. Çok büyük bir doğallıkla; çünkü teori dünyadır.
*Tanzimat aydını saftır, Meşrutiyet aydını eklektik ve ödüncüdür, İdare-i Maslahatçı.
*Her büyük devalüasyon Türkiye’de rejim değişikliğine neden olur.
*[[Boğaziçi Üniversitesi]]'ne "Özel Sektörün Özel Üniversitesi" adını veriyorum.
*ODTÜ'de öğretim üyesi olduğum sıralarda, sınav kâğıtlarını verir ve sınıftan çıkardım:"Kopya çekeceksiniz, ancak sizin ahlaksızlığınız yüzünden, kendi ahlakımı bozamam" derdim. Bana göre sınav kadar eğitimin düşmanı bir kurum yoktur.
*Yüksek hedefleri öneriyorum. Sınavsız eğitim, sınavsız bir üniversite, sınavsız bir toplum için mücadele öneriyorum.
*Sınav, [[öğrenmek|öğrenmenin]] düşmanıdır. Korkmadan, tembel suçlamasına aldırmadan, sınavsız eğitim istenmelidir.
*Bakışımıza getirilen işbölümünü, bir tür zincire vurulma ve bir tür hapislik olarak görmeliyiz; aklın hapisliği işbölümünün zincirleriyle gerçekleştiriliyor. Böyle bakarsak, Batı dünyasındaki ve Türkiye'deki üniversitelerin, insan aklının büyük hapishanesinin koğuşları olduklarını görürüz.
*Türk aydınını düşünceleriyle ayırt etmeye çalışmak, at ile insanı, birinin yelesine, diğerinin saçlarına bakarak ayırmaya çalışmak demektir. Saç ve yele, insan ve hayvanın en zayıf yanlarıdır; yoksun edilmeleri, işlevlerini ortadan kaldırmaz. Saçsız insan veya yelesiz at olabilir, emek ve enerji icra edebilirler. Bu yüzden saç ve yele, insan ve atın ancak organik ekleri sayılabilir.
*Türk aydınını düşüncelerinin bir fonksiyonu olmak yerine, Türk eyleminin hep çocuk kalmış bir çocuğu olarak ele almak, bir yöntem farklılaştırmasıdır. Ve Türk aydınını ciddiye almanın tek yöntemi de budur. Düşüncelerin bir forksiyonu olarak Türk aydını, her zaman seçici, ancak daima cılız bir kopya ve daima bir mediocre'dır. Türk aydını, düşüncenin önemini hep kavradı. Ancak Türk aydını için düşünce, fetvacı geleneğin bir birikimi olabilir, hep belli ve çok uzun dönemli olmayan eylem programlarının bir süsü veya bir örtüsü oldu. Türk aydını bugüne dek eylem ile düşünce arasında kimyasal bir bileşim ihtiyacına çok uzak kaldı, ya da çok az yaklaştı. Düşünce, Türk aydını için ve bir eğilim olarak, eylemin aktörlerini harekete getiren bir kuvvet yerine, tarihsel içgüdülerle sahnelenen eylemlerin güzellik örtüsü, daha başka bir deyişle, bir şal olduğu için, Türk aydınının çeşitli düşün akımları karşısındaki tutumu deneyimli bir kabzımalın toptan sebze piyasasındaki davranışını hatırlatır. Hep seçici kalır, ilgisi hiçbir zaman derinlemesine olmaz.
*Türk aydını, Türk tarihinin ürünüdür (*). Türk tarihsel eyleminin çocuk kalmış çocuğudur. Bu haliyle hem sevgi kaynağıdır, hem endişe. Güzelliği çocukluğundadır; hep sevilmeli. Endişe verici yanı ise hep çocuk kalmasında. Çocuk ne kadar güzelse, çocuk en büyük sevgilerin objesi olsa da, çocuğun hep çocuk kalması sürekli bir üzüntü ve endişe kaynağıdır. Türk aydımnın hep çocuk kalması ise, başka nedenlerle birlikte ancak pek önemli olarak, Türk aydınının düşün ile eylem orasında bir kimyasal bileşim kuramamasından kaynaklanıyor. Çok büyük bir doğallıkla; aydın bir düşünsel sığlıkta büyüyemez.
*Hiçbir [[hoşgörü]] iradi olamaz. Hoşgörüyü çıkaran zorunluluk oluyor. Hiçbir zaman tam hoşgörü olamaz; hoşgörü ile katılık, bir elmanın iki yarısına benziyor.
*Cihangir ilk modern Müslüman mahallesidir ve İstanbullu için eşi bulunmaz bir yeri simgeliyor. Hem Pera'nın içindedir ve hem de bir yolla ayrılıyor; hem içinde olmak ve hem de ayrılma, İstanbul aydınının kimliğidir ve bu zamandan geliyor.
*[[Türkiye]]'de ve Malezya'da dinselleştirme, ilahi huzur değil, fabrika huzuru içindir.
*[[Kemalizm]] bizi ileriye götüremez.Biz Kemalizm'den geri düşmeyiz.
*Bizler Kemalizm'den geri dönülmesini kabul etmeyiz.Geriye baktığımızda, Kemalizm, bizim frenimizdir.İleriye baktığımızda, Kemalizm'in ötelerine açılma zorunluluğu duyuyoruz.
*[[II. Abdulhamid|Hamidizm]]'den iki yol çıkar.Biri, Kemalizm ve diğeri Enverizm'dir.
*Kemalizm içe dönük ve kurucu idi. Enverizm dışa dönük ve yayılmacıdır. Hem Enver Paşa hem Kemal Paşa, kişiliklerini ve formasyonlarını, Hamid'in saltanatında buldular; Hamid, Ermeni Politikası'na kadar, hem içte hem dışta modern bir prens sayılıyordu. Daha sonraki yıllarda üstü örtülmesine karşın hep modernizatör bir despot olarak kaldı; özgürlüklerden korkuyor ve modernizasyondan vazgeçemiyordu.
*Hamid, Mustafa Kemal ve II. Mahmut ile birlikte son iki yüzyıllık tarihimizin en önemli üç yöneticisinden birisidir. yaratılmak istenen toz dumanın aksine, otuz üç yıllık saltanatında, siyasi ve adli sadece dokuz idam olmuştur; kuşkusuz, bunlardan birisi, büyük yenilikçimiz Mithat paşa'dır.
*Türk ilericiliğinin bete noire'ı Hamid, aşırı vesveseli, her türlü özgürlükten korkan, ancak imparatorluğu yaşatabilmek için büyük reformlar yapılmasına inanmış ve bunları başlatmış bir Osmanlı prensi idi. İmparatorluğun artık Batı'da kalamayacağını görebilecek kadar realist idi ve doğu'ya kaydırmak istiyordu, bu amaçla, Şii imasından çekindiği için soyadını "Afgani" olarak değiştiren İrani Cemalettin ile Panislamizme sarılıyordu.
*Dünya Yahudiliği'nin Filistin'e yerleşmesi Sultan Hamid zamanındadır.
*Hamid, bir politika okulu'dur ve soğukkanlı incelemeden bugünü anlamak zordur.
*Yahudiliğin Filistin'e yerleşmesinde "Mikve İsrael" çok çok önemlidir. "Mikve" İspanyolca'da, "umut" demektir, İbrani "Tikve İsrael" diyorlar; o zamanki Osmanlı memaliki ve bugünkü İsrael'de kurulan tarım okulu ve çiftliğidir. Benzeri Aydın'da da kurulmuştur. Hepsi, Hamid zamanındadır. İstememiştir, ancak kapıları açmıştır. Kuşkusuz Sultan Hamid, ürkmüştür, sonra önlemeye çalıştı. Ama atı alan Üsküdar'ı geçmişti.
*Teorik plana gelirsek, bu açılımlarımla, bir alt üst olma ortaya çıkmaktadır. Müslümanlar, Tanzimat'a karşıdırlar, peki neden, İkinci Mahmut, orduyu lağvettikten sonra, yeniçerilik ve dolayısıyla Bektaşilik ile iç içe, kaynaşmış, zengin Yahudilerin boynunu vurduğu için mi? İbraniyet, İkinci Mahmut ile birlikte, Türkiye'de Yahudi siyasal gücünün kırıldığını yazmaktadır. Kırılmıştır. En zenginleri ve bu arada Filistin Yahudilerine yardım komiteleri başkanları boğulmuştur. Şimdi açıklık budur. Peki Müslümanlar, neden İsmet Paşa'ya kızarlar? İsmet Paşa karşıtlığını da bir Sabetayist sendrom sayabilir miyiz? İlahiyat Fakültesi'ni açan odur, uygulayamadığı Varlık Vergisini çıkaran da odur. Çok sert toprak reformu tasarısına kim karşı çıktı, C. Oral ile E. Sazak, her ikisi de İbrani asıllı büyük toprak ağası idiler. Öyleyse yeniden bakmak durumundayız. İslamcı düşüncede şu vardır: Abdülhamit Siyonistlere yüz vermedi. Hayır, benim bilgilerim bunu göstermiyor.
*Bugünün Türkiyesi'ne bakarak, Orta Çağı çok daha iyi anlayabiliyorum; çünkü şu anda, büyük bir put imalathanesinde yaşadığımı düşünüyorum, ülkemizde sesi olmayandan şarkıcı, yüzü olmayandan oyuncu, pelteklerden spiker yapılmasını, en cahillerin en büyük profesör sayılmasını görüyor ve şaşıyorum.
*Sosyologlar hiçbir şey bilmezler.
*Domuz, burnunu pislikten çıkarmaz, pislik mis kokulu olduğu için değil, burnu pisliğe alıştığı içindir. Çocukluğumda fırınlarda yoksullar görürdüm, bayat ekmek arıyorlardı, daha da fazla vermek istiyorlardı; babama sordum, "oğlum taze ekmeği mideleri almıyor" diyordu. İşte bugün medyada gördüğümüz eski arkadaşlarımızın hep pisliği savunmaları, sakatlandıkları, artık koku diye sadece pisliği belledikleri içindir; bugün halkımız nerede ise beş duyusunu da kaybettiği için, kendisine müzik diye sunulanları, tiksinmeden dinleyebilmektedir.
*Bakın, “büyük” gazeteciler ahmaktır, diyorum, artık bakamıyorlar. Bir, Milliyet genel yayın yönetmeni öldürüldü, Milliyet satıldı. İki, Hürriyet genel yayın yönetmeni öldürüldü, Hürriyet satıldı. Üç, Milliyet satıldı, satın alan aldığına pişman edildi, hapse girdi, bu satış sırasındaki hükümet düştü. Satın alan Korkmaz Yiğit’i korkuttular ve yiğitlikten döndürdüler. Demek ki Hürriyet ve Milliyet sahiplikleri çok önemlidir. Bana göre bu işe Dünya Yahudi Partisi karışmaktadır. Müdahale etmektedir. Demek ki buraya bakıyoruz ve ben başka açıdan bakıyorum.
*Halil Berktay tarihçiyse ben de Marilyn Monroe'yum
*Eğer Tarkan’dan şarkıcı olursa, benden de Marilyn Monroe olur. Soy adı “Tevet” olup, İbrani’da bir ay ve Tanrı adıdır. Araplara karşı savaşta kullanılan bir tankın adı da, Tevet’tir. Amcası Tevetoğlu, Amerika ve Suudi Arabistan için çok çalışmıştır. Bunlar var, ama sesi yok; playback olmadan bir buçuk dakika ses çıkardığı bile tartışmalıdır, açık hava konserlerini dahi playback yapıyor. Bugünkü teknoloji ile ve playback konser olursa, beni de yıldız bir şarkıcı yapabilirsiniz...
*Doğan Hızlan yazarsa ben de Nicole Kidman'ım
*[[Sezen Aksu]] için en güzelini Cemal Süreya yazmıştı, hep aynı ve tek şarkıyı söylüyor, diyordu. Doğrudur, ama ilerici dünyamıza dost bir renk olarak düşünüyordum. Şimdi düşman ilişkiler içindedir ve bu ilişkileri kesmediği sürece, "Son Şarkısın Se'en" olmaya mahkum görünüyor. (1995)
*Sezen Hanım ishal olmuş ama ne yazık ki Sezen Hanım'dan çıkanların hepsi beste olmuş. (2007)
*Ben bir imalat hatasıyım.
*[[Politika]]da "[[yenilgi]]", bilimde "[[yanlış]]" en büyük [[öğretmen]]dir.
*Popülizm artı Ampirizm eşittir köylü kurnazlığı.
*[[Ütopya]], aklın egemen duvarlarını yıkabilmektir.
*Komedi, insanoğlunun önlenebilir çelişkilerinin gülünçlü görüntüsünü sergilemesi ise, ütopya da toplumsal düzeltilebilir bozuklukları gidermek için tasarılar hazırlamaktır.
*Hem komedi ve hem ütopya, insan aklının egemenliği altında toplumsal yapıda bozuklukların olmayacağı ve ikincisi, eğer olacak olursa, bunun kesinlikle düzeltilebileceğidir. Düzeltmek için ise, anlatmak, göstermek ve ikna etmek yeterlidir. Bu yapılınca var olan yapıdaki bozukluklar ister gülünç bir konuma indirilecek ve isterse, insan onuruna yakışmaz nitelikte bulunarak mahkum edildikten sonra, komediler, mutlaka mutlu son ile biter; ütopyacılar, binlerce yıl sürecek mutluluğun reçetelerini verirler.
*Mizah çelişkiyi görme yeteneğidir. Özellikle gülünçlü çelişkiyi sezebilme işidir. Bu da eleştirinin kaynağı anlamındadır. Bunun için mutlaka zeka gerekiyor, ama tersi de doğrudur; mizah yapa yapa zeka gelişiyor.
*Mizahı kurumuş bir toplum aptallaşmaya mahkumdur. Aptallar mizah yapamazlar. Mizah yapmayanlar aptallaşırlar. Bu arada eklemek gerekiyor, solcu olamazlar.
*Tarih gelişiyor ve sorunlar değişiyor. XIX. yüzyılın başında, ütopya, tembelliğe kaynaklık etti. Cenneti düşünmek "cennet yolcuları" için oldukları yere çakılıp kalmak demekti. Marx ve Engels, bu yüzden sosyal mücadelede böylesi "cennet yolcuları" için bir savaşı başlattı. Bugün bilimin bayrağını yüksek tutmak, fakat aynı zamanda bilimsel kaçınılmazlıkları bilim-dışı tembelliklerin kaynağı yapmak isteyenlere karşı savaş açmak gerektiğine inanıyorum.
*Coşkuyu tekrar bilime ve politikaya sokmak gerekiyor. Coşkunun ve duyarlılığın, teorik politika ve bilimin, vazgeçilmez bir öğesi olması gerektiğini söylüyorum. Çünkü coşku ve duyarlılık insan olmanın vazgeçilmez öğeleri arasında yer alıyor. Kaldı ki, coşku olmayınca aklı ne edeyim? İran şairleri böyle söylüyorlar; katılıyorum.
*[[Bilim]], basit ipuçlarından büyük sistemlere uzanan bir kurgudur.
*[[Türkiye]] için, Avrupa, bir bataklıktır.
*Teorik geleneği olmayan aydın bukalemun özelliği gösterir.
*Köylüler iki türlüdür; pazara yakın olanlar, çabuk pazarın dilini ve ahlakını kabullenirler, biliyoruz. Dağ köyleri var, bunlar ise değişmezin gardiyanlarıdır; bizde Türkmenler ve Kürtler’de dağ Kürtlerini gösterebiliriz. Aydınlar iki türlüdür; köksüzler ve bunlar dışarıdaki her rüzgârı içlerine alır ve Konya dervişleri örneği dönerler. Bir de dönmez aydınlar var; bunlar dağ Türkmenleri’nin gelenekte yaptığını, akıl planında üstleniyorlar ve yabancı rüzgârlardan nefret ediyorlar. Şimdi son mevzi bunlardır.
*İnsan, başkasını beğenirken, kendinde olanı beğenir.
*"Tek başına kendimi ne kadar geliştiririm" değil. "Kendi başıma başkasını nasıl geliştiririm" ilke budur.
*Sevginin kaynağı ortaklıktır. Sevmek, bir başkasını geliştirmektir.
*[[Sevgi]]yi sosyalizmden çıkarmak, insanı sosyalizmin dışına itmekle birdir.
*Sevgi, ışık türünden kendisini çoğaltan değilse nedir? Ben bunu her gün yaşıyorum; kalpleri taş yüklü olanlar, başka halkları sevdikçe kalplerinde sevgiye yer kalmayacağını sanıyorlar; halbuki insan kalbi sevdikçe büyüyor. Ben topraklarımızın halklarını sevdikçe kendi halkımı daha da çok seviyorum.
*Aşk insanın birey düzleminde sonsuzu yaşamasıdır. Sosyalizm, insanın toplum ve sınıf düzleminde sonsuza koşmasıdır. Kardeşlik, insanın ulus düzleminde sonsuz beraberliği aramasıdır.
*Mülkiyet ve irade düzeyleri önemli ölçüde farklı olanların kardeş olmaları mümkün değildir; heterojen irade ve mülkiyet düzlemlerinde kardeşlikten söz etmenin aldatmaca olduğunu düşünüyorum.
*Yürüyemeyen, yürüyene [[kin]] duyar.Dönek dönmeyene saldırır.
*Aşk, devrim, bilim, ayrıntıdadır.
*[[Anayasa]]nın, karakollardaki yangın talimatnamesinden daha kolay değiştirilebildiği bir iklimdeyiz, seçim hukuku bir pabuççu muştasıdır.
*[[Despotizm]] ile irtica el eledir.Birisi varsa diğeri mutlaka oradadır.
*Devlet, bir durumdur ve [[demokrasi]], bir devlet durumudur.
*"Hıristiyan" demokrasisi, "sosyal" demokrasi, "gerçek" demokrasi veya "devrimci" demokrasi, ya da "halk" demokrasisi; bütün bunlar bir karışıklığın göstergeleridirler. Artık sözcüğün ve kavramın bitişine işaret ediyorlar. Artık önüne bir sıfat almadan söylenemeyen sözcükler veya kavramlar bitmiştirler; "[[demokrasi]]" artık sona ermiş durumdadır.
*Ben, bana demokrat denilirse bunu küfür sayıyorum.Ben demokrat değilim.
*Demokrasi, yürütmenin yavaşlaması demektir. Ne kadar yavaşlatma; bunun bir ölçüsü olduğunu sanmıyorum, sadece tanımını formüle edebiliriz, yürütmenin hızlanmak istediği aşamada hızını kesmek ve kesebilmek demokrasidir. Tersinden de formüle edebiliriz, "demokratik" olmadığı kabul edilen bir düzenden "demokratik" tabir edilen bir düzene geçmeye karar verildiği an, yürütmenin de yavaşlayacağına karar verilmiş olmaktadır.
*Kuşkusuz sadece dar anlamda yürütmenin yavaşlamasını da kastetmiyorum; yasama organının da "fast-food" türü hızla yasa servisi yapan bir mekanize mutfağa dönüştürülmesi de demokrasiden uzaklaşmak olmalıdır, hızlı yasa çıkartan bir yasama organıyla övünen bir ülkede demokrasi düşüncesinin bayağılaştığını tespit yerindedir.
*İç savaş sınırı, demokrasinin en hayati kanalıdır, sine qua non, diyebiliriz; yalnız iç savaş, aynı zamanda demokrasiyi ortadan kaldıran mekanizmalara da sahiptir. Demokrasiyi geçici, marjinal ve frajil yapan işte budur, demokrasi için gerekli vücut olan iç savaş, aynı zamanda demokrasinin katilini de yaşatmaktadır; öyleyse iç savaşta istikrarsız bir istikrar var ve buna sınırını da katabiliriz. Çünkü egemen otoritenin, iç savaş ihtimalini de, aslı her ne kadar uzak olursa olsun, iç savaş saydığını biliyoruz.
*Ayrıca her iç savaştan sonra XVII. Yüzyıl'da İngiltere ve XIX. Yüzyıl'da Fransa örnekleri tanıktır, Cromwell ve Komün adlarıyla hatırlanıyor, devletin baskıcı pratik ve nitelikleri daha çok ortaya çıkıyor ve olgunlaşıyor. Öyleyse burada görkemli İngiliz iç savaşından kaçmış ve ayrıca uzun bir süre Fransa'da gönüllü sürgün olarak yaşamış Hobbes'un "Leviathan" analizini hatırlamak durumundayız. Her iç savaştan sonra kazanan devlet, daha çok Leviathan'laşır.
*Bir yanda sürüler ve diğer yanda oligarklar varsa, demokrasi bitmiştir. Ben ölmüş atı kırbaçlamıyorum.
*Yürek, [[akıl|aklın]] [[özgürlük|özgürlüğüdür]].
*[[İnsan]] aklı sonsuza yatkındır.İnsan yürüyüşü sonsuza yöneliktir.Sonsuza bakmayan her yürüyüş tökezlemeye ve düşmeye mahkumdur.
*Arkadaşlarım, dostlarım, yoldaşlarım! Bir toprak en saf olanlarındır. Bir ülke en doğru olanlarındır. Bir yurt uğruna savaşanlarındır.
*Bizim en son savaşımız iki yüz yıldır sürüyor: Bizim bu "iki yüz yıl" savaşımız, şair, müzisyen, yenilikçi Sultan Üçüncü Selim ile başlıyor, ilk büyük kaybımızdır. Ancak durmuyor. Savaşımız sürüyor.
*Bizimki iki yüz yıllık bir yenilik-gericilik savaşıdır. Aydınlık'ın karanlık'a savaşıdır. İnsan aklını, hülyayı ve ortakçı felsefeyi egemen kılma savaşıdır.
*Bizim bu savaşımız, Rusçuk Yaranı ile, Tanzimatçılarla, Jön-Türklerle, Anadolu Kurtuluşçularıyla, yüzlerce ve binlerce Türk, Kürt, Çerkez, Arap kahraman ile sürüyor. Bizimki iki yüz yıllık bir kahramanlar savaşıdır.
*Bu savaş dolu iki yüz yılımızın son otuz yılı, en zorlu ve en kanlısıdır. Otuz yıldır, topraklarımızı bir Amerikan sömürgesi haline getirmek isteyenlere, rejimimizi, birtekelli polis devletine çevirmek isteyenlere, ülkemizin her metrekaresine bir demir perde çekmek isteyenlere, evrenin en erişilmez süsü olan insan başını bir örümcek ağına dönüştürmek isteyenlere, aklın egemenliğini yıkıp cinleri akıl tahtına oturtmak isteyenlere, bu Orta Çağ cephesine karşı, savaşıyoruz. Kayıplarımız çoktur. Fakat bu savaşın bu aşamasında güvenimiz en çoktur.
*Kendinize güveniniz. Yolunuza güveniniz. Çünkü şimdi tarihimizin yolumuzun en güvenli dönemindeyiz. Bu otuz yıllık savaşta ateşin çemberinden saflaşarak geliyoruz. Saflaştık; kamyonları, fadimeleri çatlatan bir saflıktır. Bu çatlaktan fışkıran ise sadece doğruluğumuz ve savaşımızın haklılığıdır. Yoldaşlarımız, bütün çatlaklardan fışkıran gerçekler, sadece ve sadece, bizlerin, doğruluğunu kanıtlamaktadırlar.
*Bu otuz yıllık iç savaş, bizden pek çok sevdiğimizi almıştır. Fakat bu otuz yıllık iç savaş, bize, çelik kadar sağlam ve kılıç kadar keskin doğruluğumuzu vermiştir. Otuz yıldır, kanıt ile, sezgi ile, bilim ile, söylediklerimizin hepsi doğrulanmıştır. Bugün her birimiz birer canlı doğruyuz; her birimiz, sadece ve sadece, yürüyen doğrularız.
*Bizimki insan aklına dayalı, hülya dolu, ortakçı bir toplum savaşıdır. Bizimki insanlığı yakalama savaşıdır. Bizimki, insanlığın tümünü bu yeni Orta Çağ'dan kurtarma savaşıdır. Bu savaşta doğrulandık, bu savaşta saflaştık. Uğruna saflaşıyoruz, memleketimizi hak ediyoruz.
*Aydınlarımızı yorduğumu biliyorum. Solumuzu ürküttüğümden kuşku duymuyorum. Şaşırmıyorum; yüreği dağlanmış ve iradesi çökertilmiş olanların gıdası yanlışlardır ve yanlışlar, bunları rahatlatıyor.
*Doğrular, güçlü yürüyüşler içindir. Yozluk, ideolojik planda, bir yanlışlıklar kokteylidir.
*Herkes Soljenitsin'in bir büyük yazar olduğuna inanıyordu ve Nobel ödülü almış olmasını kanıt sayıyordu ve ben, yazmasını bilmediğini yazdım. Çok kızdılar; ancak şimdi bütün dünya yazmayı bilmediğini yazıyor.
*Kundera çıktı, Türkiye'de yer yerinden oynadı, o zamanlar en sevdiklerim bile müridi olma yolundaydı ve ben, çok tatsız bir iş yaptım, bir cahil ve ihanete tapınan bir dejenere olduğunu kaydettim; Sovyetler yıkıldıktan sonra artık köşesinde bir zavallıdır.
*Orhan Veli'nin dejenere bir şair olduğunu ilk kez yazdım. Türk aydını "öyle de yatılmaz ki" demeyi solculuk sanıyordu; çok küfür aldım ve şimdi meyhane şarkılarına söz arandığında başvurulan bir eski tutucudur ve artık dejenere Türk gericiliğinin şairleri arasında sayılıyor.
*Pamuk, Türkiye nüfusu içinde yazar olacak en son birkaç kişiden birisidir.
*Babasına geldiğimiz zaman, onu kırk defa yazdım, kırk defa da söyledim, babası ona bir ödül aldı, o da babasına bu ödülü veriyor. Milliyet'ten aldığı ödül, Gündüz Bey'in(Pamuk) zoruyla oldu. Bunu kırk defa yazdık. Selim İleri, içerideki jüriyi yazdı. Jürideki hiç kimse Orhan'a(Pamuk) ödül vermedi. Orhan Hançerlioğlu ısrar etti. Abdi İpekçi, jüriye Orhan Hançerlioğlu'nu koymuş, komiserdir, Türk aydınını kırk yıl takip etmiş bir adamdır. Edebiyatla hiçbir ilgisi yok, edebiyatı görse karakola götürür. "Babalar ve Oğullar"dır. Babası ona bir ödül aldı Milliyet'ten, o da bunu babasına armağan ediyor. Babası olmasa zeten bunu da alamazdı.
*Her [[devrim]], bir yeni [[bilgi]] teorisidir.
*[[Dil]] ve bilim, insanlığın en büyük ve en yaratıcı iki basitlemesidir.
*[[Politika]], iki [[düşman]] toprak arasındaki mayın tarlasında [[dans]]tır.
*İlericilik, yeniliğe düşman [[halk]]ı yenilikçi yapma mücadelesidir.
*Aydın, aklıyla ve inatla mücadele eden insan'dır.
*Aydın yaratmaya yönelmeyen aydın düşmanlığı gericiliktir.
*Kayıp her taraftan. Kaybedenler var. Yalnız şu da var, kazananlar olmazsa, kaybedenler olmaz. Tersi de doğrudur. Yoktan var olmaz. Vardan yok olmaz. İşçi ve emekçiler kaybediyorlar. Çok kazananlar da var. Gelir bölüşümü, insafsız bir hızla daha da bozuluyor. Bundan şu sonuç çıkıyor: Türkiye'de lüks tüketim için üretim ve gerçekten lüks tüketim için harcama alanları açılıyor. Bu yüzden Türkiye ekonomisi, artık fakirleşen işçi ve emekçiler için, İslam'ın tevekkül felsefesi'ne daha da çok muhtaç duruma geliyor.(1979)
*Dinselleştirme sürüleştirmenin yoludur. Şiddet bir ideolojinin yıkılması ve bir diğerinin yerleştirilmesidir. Yetmişli yıllarda çok büyük bir yoğunluk kazanmış olan aydın katliamını böyle anlamak durumundayız; anti-laik ve anti-entelektüel bir savaştır. Şöyle de söyleyebilirim; aydın katliamı bir dezentellektüalizasyon savaşı idi ve dinselleştirme ile sürüleştirme açısından zorunludur.
*Herzl, "devlet adamı" kabul ediliyordu.Devleti yoktu.Enver, milliyetçi idi.Milleti yoktu.Hep arıyordu.Savaş ilan ettim. Askerim yok ve tertipliyorum.
*Musul alınmazsa, Diyarbekir verilir.
*Diyarbekir'de güzel giysilerle, hoş maskelerle, "özel kuvvetler" gördük, artık şaşırmamız yerindedir. Güzel gösteri, kabul ediyorum, ama yaptıklarını, gayrı-özel kuvvetlere bırakmaları isabetli olurdu ve benim bildiğim, "çuval operasyonu" öncesinde Musul'da idiler. Özel kuvvetler, güzel giysilerini ve kar maskelerini çıkararak, kürt giysilerine bürünerek, Türkiye'nin büyümesini samimiyetle isteyen Kürtler ile samimi işbirliği yaparak Musul'a dönmek zorundalar. Artık asıl tehdit, Barzani'dir. Bunu hep öneriyorum.
*Artık üç büyük hipotezle karşı karşıyayız. Bir, 1550-1600 yılları arasında, Türkiye bir Yahudi Partisi tarafından yönetiliyordu. Bir "Turco-Judaik" devletten söz etmek mümkündür, iki, modern cumhuriyet, bir rezerv devlet olarak kuruluyordu. Ön-örneğine işaret etmiş bulunuyorum. Üç, XIX. Yüzyılın başından beri bu topraklarda, kanlı iç çatışmaların bir Yahudi-Hıristiyan boyutu olmalıdır. Bedirhan'ın Süryani katliamına, Ermeni Tehciri'ne ve 6-7 Eylül'e bir de bu açıdan bakmak zorundayız.
*İleri sürdüğüm "rezerv devlet" kavramı tartışılmalı ve geliştirilmelidir. Polonya ile Irak'ta kurulmakta olan Kürdo-Judaic devletler ele alınmalı ve incelenmelidir.
*İslam'dan sonra Yahudi Devletleri, benim önerdiğim yeni bir kavramdır, a) İspanya'daki Arap Devleti'ni, Müslüman-Yahudi, b) 1550-1600 İstanbul'dakini Türko-Judaik sayabiliriz. Tartışılmalıdır. c) Washington, bu açıdan ele alınmalıdır.
*"Türk-İslam Sentezi" veya "Avrasya Birliği", Americano-Judaic yayılmanın paravanasıdır.
*İranlı dostlarım, benim İran'da en yüksek düzeyde izlendiğimi, okunduğumu söylediler ve bir de, Mossad'ın bütün sırlar yazılmamışsa, öldürmediğini haber verdiler. Oradaki pratik budur. Çünkü öldürürlerse, o zamana kadar açıklanmamış sırlar, açıklanır; endişeleri bu imiş ve ben bu öğüdü ciddiye alıyorum. Zamana bırakıyorum. Benim, Irak’taki Kürt Şefleri’nin Kripto-Yahudi olduklarını açıklamam, Tel-Aviv’de büyük bir rahatsızlık yarattı ve senaryonun önemli bir bölümü açığa çıkmış oluyor. Irak’ta bir Kurdo-Judaic devlet kurmak istediklerini ileri sürüyorduk, şimdi daha inandırıcı olmuştur. Ayrıca, artık bir perde inmiştir ve o perdeyi tekrar çekmek imkânsızdır. Bu nedenle Mossad’ı da artık fazla önemsemiyorum.
*1 mart tezkeresinde bir tek Türk askerinin dahi Kuzey Irak'a girmesi yoktu. Deniz Baykal bunu açıklamış, ben 2003'ten beri açıklamaya çalışıyorum.
*1 mart tezkeresi sadece Türkiye'den, o zaman bir devlet olan Irak'la sınırından Amerikan askerlerini geçirmek üzerineydi. Ancak bu medya ve o zamanki hükümet bütünüyle sanki Türk askerleri de Kuzey Irak'a girecekmiş izlenimini verdi. Reddinde bu nokta önemlidir.
*1 mart tezkeresini CHP ile Türk askerlerinin Amerika ile birlikte Kuzey Irak'a gireceğini düşünen AKP içindeki Barzani sempatizanı milletvekilleri reddetti.
*Kapitalist düzende devlet, kapitalistlerindir.Tekelli düzende, tekeller devletindir.
*Tekelli düzende devletin tekellerin olduğunu söylemek, gerçeğin binde birini anlatmak demek oluyor. Tekelli düzende devlet tekellerle gerçekleşiyor.
*Eylülist darbe, tekelli düzeni temel renk ve çizgi yapma operasyonudur.
*Tekel [[düzen]]inin kurulduğu her coğrafyada, iktisatta yıllar önce İngiliz iktisatçı Gresham'ın formüle ettiği "kötü para iyi parayı kovar" yasasına benzer bir biçimde, "birikimsizler, birikimlileri kovar" yasası geçerlidir. Çünkü tekelistan'da en büyük düşman birikimdir ve çünkü, birikim bağımsızlığa kapı açarken, birikimsizlik, oligarklara bağımlılığa yatkın formasyonları hazırlamaktadır.
*[[Aşk]]ın kaynağı sonsuzu görebilmektir.
*Paradoks mu yoksa tarihli toplum ile fiziksel toprağın baskısı mı; Balzac kralcı idi ve ancak burjuva ve cumhuriyetçi romanlar yazıyordu.. Çernişevski narodnik idi, ama, naif sosyalist romanlarını okumaya hiç doyamadık.
*Tolstoy'un dindar olduğunu biliyoruz; ama Arına Karenina'da Kont Karenin, çekim güçlerinin hiç dışına çıkamayan bir robottur, Rusya bürokrasisi sanki Kont'un içine girmiş ve tutsak etmişti. Sanki Karenin değil bürokrasi hareket ediyor ve davranıyordu; ilk robot-insan Kont Karenin'dir diyebiliriz ve Tolstoy'un dehası sayesinde, insan olduğundan hiç kuşku duyamıyoruz.
*Kopernik de bir Aristotales müridi idi, ama, bir yola çıktı ve sonunda, Aristotales fiziğini yıktı. İstemeden yıktığından emin olabiliriz. Mustafa Kemal'in de yola çıkarken, bu yolculukla, yıktığını yıkacağını bildiğini söyleyemeyiz.
*Lenin'in Oblomov'u yüzeysel değerlendirmesinden sonra Sovyetler'in de Kafka'yı ve metamorfoz'unu sansür etmesi büyük bir talihsizliktir; talihsizliğimiz yüksek otoriteden kaynaklanıyordu. Gerçi Oblomov'dan sonra Dönüşüm'ü yazmak çok zor değildir; fakat yine de Kafka'nın yazıcılığı, insanı iten bu uzun öyküyü elimizden bırakmamızı önleyebilmektedir. Kafka, tekellerle birlikte, insanın nasıl hamam böceğine transforme oluşunu yazıyordu.
*Nietzsche, ilerleme’ye ve dolayısıyla insan’a inanmıyor. Tekellerin egemenlik kurmaya başladığı bir dönemde yaşıyor; tekellerin bireyleri sürüye çevirmeye başladığını görüyor. Bu görgü ve hastalıklı bir yapıyla, tekellere cephe almak yerine sürüye dönüşen kütlelere cephe almaya kalkıyor, sıradan insandan tiksinmeye başlıyor.
*Foucault, bilimi, bilimin çeşitli kaynaklarından yalnızca birisine, arkeolojiye indirgemeye özeniyor. Kuşkusuz, bilimin kuru’luğu karşısında, zorunluluğu ürkütücü bulunduğunda, bilimsel serüvenin bir aşaması olarak son derece çekici olan arkeoloji veya arşiv araştırması, bir kaçamak ve bir sığınak oluyor. Bir süreç içinde saygın ve gerekli bir yer, sürecin kendisi yapılmak istenince, geri ve kaçkın bir konuma uzanıyor. Foucault bunu yapıyor.
*Foucault’un yaptığı zamanına göre ayrık görünmüyor: Foucault’un bilimi, yasa zorunluluğu çevresinde dizilmemiş bulgulara, arkeolojiye, indirgeme çabaları, Marx’ı, yararlandığı Ricardo’ya ve Hegel’e geri çevirme çabalarıyla aynı zamana denk düşüyor. Foucault’un yaptığı bir antikacılık’tır.
*Bir süreç içinde saygın ve gerekli bir yer, sürecin kendisi yapılmak istenince, geri ve kaçkın bir konuma uzanıyor. Foucault bunu yapıyor; Barthes aynı kaçkınlığı, edebiyattan ve eleştiriden içerdiği silme amacını, Saussure’ün linguistiğinden göstergecilik’i çıkararak, edebiyatı ve eleştiriyi makascı sinyallerine çevirmeye çalışarak gerçekleştirmeye çabalıyor.
*Önemli olan başka dünyayı kurabilmektir. İnsan, dünya kurmaya yatkındır. Devrimci kurduğu dünyada yaşayabilmelidir. Bütün hücreleriyle kurduğu dünyaların yeni adamı olmalıdır.
*Şizofrenler hep yeni dünya kuruyorlar ve kurdukları dünyada yaşıyorlar. Ancak dünyalarının akılları yok ve sık sık yeni dünya kuruyorlar. Şizofrenler tutarlı değiller ve ısrarlı olmaıyorlar; toplum, fırsat buldukça şizofrenleri akıl hastanelerine kapatıyor.
*Toplum; devrimcilere, akıllı ve inatçı şizofrenler olarak bakıyor. Hep hapse koyuyor ve fırsat buldukça başlarını vücutlarından ayırıyor.
*Yoğunlaşmış [[düşünce]] eylemdir; yoğunlaşmış eylem teori.
*Kendi halinde "[[insanlık]]" olur mu, diğer insanların görüp de teslim etmedikleri bir "insanlık" demek istiyorum ve olması gereklidir. Mutlak ve bağımsız bir "insanlık" dönüşülmelidir; atasözlerini, halk felsefesi cümleleri sayacak olursak, dilimizdeki "insan kıymetini insan bilir" sözüne baktığımızda bunun kolay olmadığını görebiliyoruz. İnsan bilmese de insan olmalıdır ve diğer insanlardan bağımsız bir insanlık olduğuna inanıyorum; bu, yaşama gücümüzdür.
*Tekelli düzende dünyanın her yanında büyük basın devletleşmiştir.
*Bir bütün olarak sanat ve özellikle edebiyat, artık yalnızca ideolojik bir silâhtır. Artık ülkemizde edebiyat, insanımızı geliştirmek için değil sakatlamak amacıyla kullanılan, yüceltmeye değil alçaltmaya ve tüm estetik kabiliyetlerini ortadan kaldırmaya yönelen acımasız bir silâh olmuştur; insafsız bir ideolojik aygıttır. Edebiyat, artık estetik özüne çok yabancıdır; bu bir iş ise yapanı da, yaban yapmaktadır. Emperyalist dünya, bozanın mutlaka bozulduğu bir dünyadır; artık bozulmadan bozamıyorlar.
*[[Nazım Hikmet|Nazım Hikmet Ran]]'in düz yazıları hiçbir şeydir.
*Kemal Tahir'i, mhp'ye verelim ve Peyami Safa'yı biz alalım, dedim; Peyami, büyük bir romancımızdır ve Kemal Tahir, ilkel, abartmacı ve insan-sevgisi olmayan bir yazıcıdır. Tahir, şimdi, mhp'nin resmi romancısıdır. Gizliden gizliye, Bülent Ecevit, İsmail Cem ve Halit Refiğ tarafından desteklenmektedir.
*Yaratmak; can vermek, kişilik vermek, özgürlük tanımaktır; bu nedenle, Julien Sorel'in yaratılışının hemen başından itibaren Stendhal'den özgürleştiğini ve Stendhal'i yönetmeye başladığını düşünmeliyiz, tıpkı Raskolnikov'un Dostoyevski'ye hükmetmesi türünden; yaratılanın yaratana hükmetmesi, yaratmanın gizli yasasıdır.
*Silahlı kuvvetlerin depolitizasyonu, Türkiye'deki devrimcisizleştirme süreci ile yakından ilgilidir; iktidarı reddeden aydın ile depolitizasyon sürecinden geçirilmiş ordu, devrimcisizleştirme gereğine pek uygun düşüyor. Devrimcisizleştirme, genel insansızlaştırma sürecinin mekanizmalarından birisi oluyor.
*Kin, insana akıllı işler yaptırıyor.(Ulucanlar Merkez Cezaevi, 28 Temmuz '88)
*[[İnsanlık]] hep kendisini arayan bir serüvendir.
*Yaşamak ise ancak serüven olduğu zaman yaşamaya değerdir.
*[[Ölüm]], son derece teoriktir. [[İntihar]], eylemsiz ölümdür.
*Pratik, teori değildir. Teori, tek tek pratikten çok ötedir. Teorinin geçerli sayılabilmesi için kendisine tıpa tıp uyan bir pratik bile gerekli değildir.
*Pratik günü yaşamaktır. Teori geleceği. Pratik, geleceği hazırlar; teori haber verir.
*Modern bilgi teorisi, yaşamı gerçek bir heyecan haline sokmuştur. Bilgi ile maddenin ayrılmadığı bir zamanda, uç bir aktivist için, yaşam, teori ve yaşama alanı ise epistemolojidir.
*Her [[eylem]] bir bilgi akışı ya da radyasyondur. Mutlak cevabı vardır. Dağ çiçekleri bile habercidir. Titreşerek haber verirler, bu, bir haberdir.
*Devrimci politkacı; kendisiyle düşman merkezler arasında eylemli-bilgi oyunları kuran ve oynayandır.
*Her [[eylem]] bir bilgi akışı ya da radyasyondur. Mutlak cevabı vardır. Dağ çiçekleri bile habercidir. Haber bir eylemle de gelebilir. Devrimcimerkez ve düşmanmerkez bir sıkışık sistemdir. Bu eylemin cevabı, eylemli bilginin kırılarak ya da yansıyarak gelmesi sonucunu da doğurur. Böyle durumlarda devrimci politikacı için radyasyon bilgiyi tekrar kırmak veya tekrar yansıtmak zorunludur.
*Devrimci politka, eninde-sonunda, bir bilgi sorunudur. Devrimcilik, eninde-sonunda, epistemolojik bir süreçtir.
*Red, bir yeni bilme düzlemine başlangıçtır. Ütopya, aklın toplumsal duvarlarını yıkarak aklı güçlendirme işidir. Kurgu, teoridir.
*Tarih, hep yönetmek ile ilgilidir ve bu açıdan görüldüğünde, Braudel de dahil, "yeni tarih", hiç tarih değildir.
*Ben bir Amerikan sevmez yaratığım; Amerikanofob olmaktan da mutluyum.
*Hegel, Marx'ın öğretisine girdiği her yerde açıklıktan çok kapalılık ve ileriden çok geriye bağlantı sağlıyor.
*Bilimsel bilginin hareketi, Hegel'de en az diyalektik olandır.
*Marx düşüncesinin en zayıf yanı, Hegel'in hiç de diyalektik olmayan anlayışına tütmüyle bağlı olmasıdır. Marx'ta kütleden ışınlanan kavramların hareketinde ve bunların akıl tarafından bilinmesinde hiçbir engel olmasıdır. Üstelik bunların uygun kütlesine sonsuz bir hızla inip girebileceğini düşünüyor.
*Hegel'de maddenin saflaşması ancak kavrama dönüşmesiyle mümkündür. İnsan aklının algılama, anlama ve kavramlaştırma süreci, aslında somutun çözümlemesi demektir. Kavram, bu çözümleme sürecinin en üst aşamasıdır. Kavram, tutulabilecek mükemmeliktir. Sonsuz, hızlıdır. Kavram, sonsuz bir hızla inebilmektedir.
*Hegel'in belki de en büyük katkısı, düşünceye büyük bir hız takması ve sonsuz bir güç yüklemesidir. Hegel'de, düşüncenin kendisi büyüleyicidir. Marx, bu hızda, Hegel ile aynı yerdedir ve düşüncenin gücüne kütle giydirmektedir. Aydın mı, bu noktada hem hegelyen ve hem marksist olandır. Aydın, düşüncenin hızına ve gücüne inanan saftır.
*Sovyet sanayileşmesinin pratik sorunları Anti-Dühring'i zorunlu bir tartışmanın konusu yaptı. Hızlı sanayi, yeterli ölçüde proleterleşmemiş köylülük ile kurulmak zorunluluğuyla karşı karşıya geldi. İşçi tulumu giymiş köylüler, eşitlikçi bir ücret sistemine ve maddi kazançlar getirmediği sürece yeni eğitim olanaklarına razı olmadılar. Sovyet yöneticileri, başta Stalin, ücret makasını görülmemiş ölçüde açmak ve bilgi artırmayı, artan maddi kazanımlara bağlamak zorunda kaldılar.
*Brejnev döneminde göreceli olarak refah kaybına uğramış, sosyalizmden kopmuş Sovyet entelijansiyasının yanında, hızla büyüyen ve gelişen küçük meta üreticileri ve sosyalist varlığı kendi kapitalizan işi için kullanan ayrı bir kesim; Gorbaçov, isteyerek veya istemeyerek, bunların birleşmesine aracılık yapıyor. Gorbaçov, yeni bir soğuk savaşı başlatmış Batı ile sıfır çözüm üzerinden anlaşmak için ödüncü bir çizgiyi izlerken, bunlarla, Batı merkezleri arasında sağlam bağların kurulmasına da önayak olmuş oluyor; sosyalizm, içinden ve dışından, daha önce görülmemiş bir şiddetle, üstelik ideolojik açıdan hiç hazır olmadığı bir zamanda hücumla karşı karşıya geliyor. Bir karşılaşma olabilir; bunun yerine, Sovyetler Birliği içindeki en sesli ve en hırslı bu yeni zenginler ve entelijansiya, Timur'un karşısındaki Bayezit'in ordusunu hatırlatır bir biçimde, karşı tarafa geçiyorlar.
*Hitler yenildikten sonra faşizm, Batı Avrupa ve Kuzey Amerika devletleri yapısına asimile olmuştur; Hitler ile birlikte faşizm, kapitalizmin siyasal formasyonu içine giriyor ve bunu değiştiriyor.
*Taş’ın ahlakı yok. Hareket etmiyor. Faşizm ahlaksızlık’tır; hareketsizlik peşinde koşuyor. Faşizm, tarihin kaydettiği önceki dikta uygulamalarından, korkudan kaynaklanmasıyla ayrılıyor. Faşizmin terörü, kendisi terörize olmuş bir sınıfın, acımasızlık uygulamasıdır; faşizm, kendi içinde çelişkilerini erteleyerek hızını arttırmış bir iktidarın, iktidarını sallamış olanların hareketsizliğe boğma girişimi oluyor. Korkunun hareketsizliği doğurması en çok faşizmde var. Hain, korkak’tan çıkıyor; faşizm bir iç ihanet oluyor. Faşizm, egemen sınıfın kendi içinde ve birbirine karşı ihanetine dayanıyor.
*Pkk'yı pkk yapan Kenan Evren'dir. Diyarbakır hapishaneleri olmasa PKK'nın hiçbir gücü olmazdı. Bunları yapan Kenan Evren'dir.
*Kenan Evren ne yaparsa İsrail için yapar.
*Pkk pkk diye diye Barzani’ye devlet kuruyoruz.
* 27 Mayıs, kesin bir halk hareketi ve devrimidir
*İttihat ve Terakki'yi, sadece olumsuzlukları ile ele almak, Türk gericiliğinin bir karakteridir; Türkiye solu içinde de böyle düşünenler sola sızmış gericilerdir. İttihat ve Terakki, ikisi Kürt, birisi Arnavut, birisi Arap, dört "Osmanlı" askeri öğrenci tarafından kurulmuş burjuva demokrat ihtilal örgütüdür.
*Demokrasi ile laiklik arasındaki tek ilişki, birbirinin zıddı olmalıdır.
*Demokrasiyi laisizmin temeli saymak, hem cehalet ve hem de aptallık oluyor. Çünkü devrimler laisizmi getiriyor, "demokrasi", pek çok "şeyi" ve bu arada akıl düzenini bozuyor.
*Demokrasi nedir? Yürütmeyle ilgilidir. Yürütmeyi ve yasamayı hızlandırıyorsan, diktattörlük, yavaş işletiyorsan demokrasidir. Fastfood gibi yasa çıkararak demokrasi olmaz. Karakollardaki yangın talimatnamesini değiştirmek yasa çıkartmaktan daha zordur. Son derece edilgen, hedonist, geleceği hiçbir biçimde düşünemeyen, sadece gününü yaşayan ve hiçbir özgürlük kavramı olmayan bir toplum yarattık.
*Meslekler içinde hiç sevmediğim tenekeciliktir; eğrilmiş bir tenekeyi, küçük çekiç darbeleriyle düzeltmeyi bir meslek edinmeyi hiç anlayamıyorum. Sesi veriminden kat kat fazla olan bir meslektir; en küçük bir yaratıcılık taşımıyor ve gelişmiş bir tenekeci bilmiyorum.
*Demokrasicilik modern tekeneciliktir; bugün politika sahnesinde bir tek gelişkin tipe rastlanmaması da, buradan kaynaklanıyor. Gürültüsü çok büyük, verimi çok küçük bir iş oynanıyor.
*Tekelli düzenin millet bilincinden kaynaklanan aidiyet duygularını erozyona uğrattığı kesindir. Tekelli düzenin, hem agnostik yapısı, hem bireyi edilgen hale getirmesi ve hem de yeni parçalı iktidarlar yaratması açısından feodal düzenle, kapitalizm açısından çok daha fazla, benzerlik kurduğunu düşünüyorum.
*Tekelli düzende, millet bağını zayıflatmış insanların, edilgenleşme sürecinde sürüleşenlerin, spor klüpleri, tekel bayrakları, tekkeler, tarikatlar, sığınaklar, cinsiyet üzerine fırkalar, barınaklar türünden parçalılığı seçmelerini kaçınılmaz buluyorum.
*XIX. Yüzyılın başından beri bu topraklarda, kanlı iç çatışmaların bir Yahudi-Hıristiyan boyutu olmalıdır. Bedirhan'ın Süryani katliamına, Ermeni Tehciri'ne ve 6-7 Eylül'e bir de bu açıdan bakmak zorundayız.
*Ülkede "meşruiyet" kavramı, meşruiyetini yitirmiştir.
*Solun bir rüzgâr olduğu yıllarda ve 1967 yılında İsrail'in Araplar'ı yendiği ve viability'sini sergilediği bir tarihte, islamizm, yeniden, devlet politikası oluyordu ve bunda sabetayizm dirijan haldedir. Artık, politik planda ve sufizm disiplinle, islamizm ile sabetayizmi birbirinden ayırmanın zor olduğu bir çağdayız.
*Marx'ta en büyük revizyonu yaparak, Marx'ı iktidara götüren Lenin'dir.
*Lenin aşırı bir politisyen, Marks aşırı bir bilim adamıdır.
*Lenin, işçilerin, çalışma düzenleri nedeniyle ve tabiaten sosyalist olacakları hipotezini erken yıktı; "Ne Yapmalı", Marx'ı revizyona tabi tutuyordu ve başarılıdır. Leninist düzeltme ile bolşevik devrimi, işçi sınıfının devrimcilik postülasını teyid etmiştir; Rusya'daki eşitsiz gelişme şartları, bu teyidi tashih etmekle birlikte ortadan kaldırmıyor. Ancak Sovyet işçilerinin sosyalizmin kaybı karşısındaki kayıtsızlıklarını olmamış
*27 Mayıs, halk hareketinin orduyu etkilemesidir. 12 Mart ve 12 Eylül halka karşıdır.
*İnsanlar uygar oldukları müddetçe en güzel [[soru]]ları soramazlar, [[çocuk]] oldukları müddetçe en güzel sorulara koşarlar, kafalarında menedici bir kural veya sansür yoktur.
*Demokrat; yılgın, yılışık insan türüdür.
*Türk aydını mazoşisttir.
*Yalnızlık korkusu, Türk aydınının obsesyonudur.
*İşçi sınıfı dalkavukluğu işçi sınıfını sıfırlamaktır.
*Sosyalizmin çözümü, Trotskiy ve Mao'yu yaşatıyor. Ancak Trotskizm ve Maoizmin kökünü kazıyor.
*Sosyalist sistemin çöküşü ne ekonomik ve ne de teknokratiktir.Sovyet sistemi öncelikle politik ve bunun içinde etik nedenlerle çöktü: Sosyalist insanı yaratamadı.
*Sovyet düzeni kendi içinden ve ideolojik zaaf nedeniyle çöktü. Türkiye Cumhuriyeti, kendi içinden, ideolojik nedenle çökmektedir.
*[[Sosyalizm]] hala kişilikli insan yaratmanın tek düzenidir.
*Devlet islama duyduğu ilgiden de olabilir,benim bir yerde bir hıristiyan felsefesine sahip olduğumu bilmiyor.Bu felsefe şudur:Eğer mücadele gücün az ya da zayıf ise,yenmek için kırılmak gerekiyor.İlk hıristiyanların,zayıflıkları içinde,kırılarak ve kırılmaktan korkmayarak kazandıklarını düşünüyorum.
*En önemli kaygım, genç kuşakların yazdıklarımı yeterli ölçüde tartışmadan kabullenmeleridir.
*Yeni insan, yeni tarih demektir. Ben insanın geleceğini değiştirmek için tarihini değiştiriyorum.
*Türk aydınını sarstım. Türkiye tarihinin altını üstüne getirdim.
*Tekelci devletin hukuk yapısı, “suç oluşmadan önlemeliyiz” paranoyasıyla şekillendiriliyor. Bu yüzden Türkiye’de en kolay iş tutuklamadır. Tutuklayanın hiçbir sorumluluğu olmaz, yoktur. Suçsuz olduğunuzu sorgu yargıçlığında anlatmanız bile mümkün olmaz; tutuklama “suçla” değil “emare” ile ilgilidir. Tutuklayan suçun kanıtlarına değil işaretine bakar; tutuklamanın bir önlem olduğunu, itirazın mümkün bulunduğunu, suçsuz olduğunuzu mahkemede anlatabileceğinizi söyler ve tutuklar. Bir de sağcı bir hukuk öğretim üyesi pek yakında bir istatistik açıkladı: Türkiye’de tutuklamaların yüzde doksan beşinden fazlası beraatla sonuçlanıyor.(2005)
*[[Gülmek|Gülüş]], öncelikle bir aydın halidir. Çünkü çelişkiyi görebilme kabiliyetini gerektiriyor; çelişkide gülünçlük, çözülebilir olmasından kaynaklanıyor. o halde çözülebilir çelişkilere gülmek, yüksek bir insan halidir, öyle diyebiliyoruz. Ancak çelişkiyi görebilmek için ise bir isyancı ruh mutlak gerekiyor. Birbirine bağlıyoruz.
*Doğru mu; peki, "muhalif" olmayan mizahçı hiç oldu mu, cevabı buluyoruz. Öyleyse, isyan yoksa mizah yoktur. Mizah yoksa isyan yoktur. Ve çok acı, mizah yoksa aydın yoktur.
*Hapishanelerimizin tarihi, bir açıdan mizahımızın tarihidir. Ve mizah en barışçıl silahımızdır.
*Zor hapislik, güzel aşklar türünden, anatomi ve fizyoloji dersidir, insana kendi vücudunu öğretiyorlar.
*Sultanahmet, Devrim Müzesi olmalıdır. Kentin uygun yerindedir. Tarihseldir. Türkiye'nin pek çok tanınmış ismi burada yatmıştır. Uzun bir tarihi var. Her ülkeye bir devrim müzesi gerekiyor; en uygun bina Sultanahmet oluyor. Bugünkünden de eski hale getirilmelidir. Bir kouşa Nazım, bir koğuşa Kemal Tahir, Aziz Nesin, genç arkadaşlarım, yasak kitaplar, mahkum gazeteler, yakalanan silahlar, hepsi konmalıdır. Bahçesine büyük devrimcilerin heykelleri dikilmelidir. İncir ağacı eski yerinde yeşermelidir.
*Herhalde en soysuz sözcüklerden birisi, "turizm" olmalıdır; komün-izm veya sosyal-izm, bunları anlayabiliriz. Ama, tur'un izm'i, insanın bozulmasına denk düşmektedir ve zamanla soysuzların hareket hali olarak ortaya anlamaya başlıyorum.
*Soysuzların görgüsüz dansına turizm adını veriyoruz.
*Herkes yaptığı işe benzer. Bugün büyük basında çalışıp da öküz olmamak mümkün değildir. Zordur. (1992)
*Matbuat; banka ve inşaat oligarşisi tarafından kapatılmış, gerçek anlamda kirli para kanalizasyonu haline gelmiş "büyük" gazeteciler, sadece ve sadece büyük devletlerin düdüğü olmuştur.
*Matbuat ve kanalların birinci vazifesi, her şerait altında, halkımızın bilincini dağıtmak, aklını bozmak ve oligarşinin en hasis ve en açgözlü çıkarlarını müdafaa etmektir, burada ölçü tanımadıklarını görüyoruz.
*Sanayileşmenin ve kalkınmanın tarihe gömüldüğü bir toplumda akıl bir lükstür; kapitalizm öncesinde ve tekelli düzende, bir rehber olarak, akıl'a gerek olmadığını biliyoruz. Öyleyse akılsızın akıllıyı kovma süreci normal olmaktadır. Tefeciyi siyasetçinin esir aldığı bir toplumda da en akılsızın en yüksek tepeye çıkması ve kütlesel olarak akıldan kaçış yasadır ve bizde şimdi bu yasa yürürlüktedir. Kamu gelirlerinin, fiilen tamamının faiz ödemelerine ayrıldığı bir ülkede tefeciler egemen demektir; insanı tefeci ahlakının yönettiğini anlıyoruz.
*Eylülist Rejim, en büyük ve en kolay başarısını sanat ve edebiyat alanında kazandı. Çok kısa bir zamanda ve gerekli fiyatın binde birini bile ödemeden, Türk sanatının sorunsalını, biçemini, biçimini, baş aktör ve aktrislerini değiştirmede .ok büyük başarı elde etti.
*Eylülist Rejim, 12 Eylül öncesinin tüm değerlerini yasaklamayı temel ilke saydı. Bunların bir bölümünü baskılarla, bir bölümünü, yasalarla, bir bölümünü baskılarla, bir bölümünü tekelci ekonomik zorlamalarla gerçekleştirmeye çalıştı. Edebiyat ve sanatta ise, 12 Eylül öncesinin yaratıları tümden unutturan ve reddeden bir eğilim ortaya çıktı.
*Tekeliyet'te darbe seçim'dir.
*İnsan mı, sürekli saçma gören ve hep saçma'yı vurandır. Vurmayı dans haline getiren ve her vuruşta gülendir. Buna sürekli isyan hali veya kısaca "insan hali" diyoruz.
*Türk aydını tercüme odasında doğdu, ancak bir büyük öğretmeni var: "Yenilgi Öğretmen."
*Teorik geleneği olmayan Türk aydını, Tanzimat'ı bir İngiliz senaryosu sayar, ancak, Reşit Paşa bir büyük aydın olmakla birlikte Tanzimat'ı İbrahim Paşa'ya bağlamak mümkündür.
*Sanatta popülizm, politikada dar pratik, bilimde amprisizm Türkiye'yi kemiriyor.
*Tarih on yıllarla yazılır, on yıllar Türk aydının başını döndürür.
*Türk aydını on yıllarla ölür, dergilerle doğar.
*Avrupa aydınının formasyonunda Elen bağımsızlık mücadelesi, sanıldığından daha önemli bir yer tutuyordu. Avrupa aydınında, bir yerden diğerine değişen dozlarda olmakla birlikte mutlaka var olan filhelenik elemanı, her zaman sanıldığının aksine Antik edebiyata değil, bu mücadelenin yarattığı büyük aydın hareketine bağlamak zorundayız; filhelenik elemanın her zaman türkofob unsurla birlikte görünmesi de bunun kanıtıdır.
*Elen mücadelesinin alevlediği aydın dinamizmini ancak bu yüzyılın ikinci yarısında, Vietnam halkının Amerika'ya karşı mücadelesindeki aydın canlılığı ile karşılaştırabiliriz; yalnız, önceki çok daha fazla aydın içeriklidir.
*Mülkiyetin tabanında korku vardır. Korkunun kaldırıldığı bir toplumda cimri de özel mülkiyet de olmaz. Korkak mutlaka cimridir. Özel mülkiyet, biriktirilmiş [[cimrilik]]tir.
*Korkana, korkuyu ve haine ihaneti anlatmak imkansızdır.
*Korkak, bir gün hain olacak . Hain, yalnızca kötü insan değildir; kötü’dür, ancak aynı zamanda korkak. Her kötü hain değildir; her hain mutlak korkak. Aramızdaki korkak, bir gün mutlak hain olacak. En büyük korkak, yaşamaktan korkandır; en büyük hain yaşamaktan korkandan çıkacak.
*"Biz" solda insan ve "aydın" yetiştiriyoruz; sol, bir anlamda, en etkin aydın okuludur. Bir: Genel kültür veriyoruz. İki: İnsanları ikna etmeyi öğretiyoruz. Üç: Yazı yazmayı ve etkin söz söylemeyi öğretiyoruz. Bunlar bir reklamcıda ya da media-man'de bulunması gerekli en az koşullardır. "Bizim" böylece donattığımız sol aydın, düzenle hesaplaşmayı bırakarak düzenin adamı olunca, reklam sektörü, yetişmiş insan bulmakta güçlük çekmiyor.
*Kurtuluş, kesinlikle aydının işçileşmesinde veya işçinin aydınlaşmasında değil. Her ikisinin kendi gelişkinlikleri içinde birleşmesinde. Kadının kurtuluşu da kendi gelişkenliği içinde gelişgin erkekle birleşmesinde. Başka yolu yok.
*Kurtuluş hep umulmadık zamandadır.
*Burjuvazinin yükseliş döneminde, insan teorisinde, temel çizgilerden birisi güvendir. Bugün tüm "insanın" temel rengi güvensizlik oluyor.
*[[Rekabet]]çi kapitalizmde, temel ilke liyakattir, verimli iş yapabilme yeteneği temel seçim ölçütü olarak ortaya çıkıyor. Şimdi seleksiyonun temel ölçütü "biat etmek", "adamı olmak" olarak beliriyor; bu beğeniyi, ödüllendirmeyi, hukuku delip geçiyor.
*"Adamı olmak" veya "adamı sayılmak" hukuk, ekonomi ve ahlak cephelerinde temel ilke halindedir. Böyle olunca "insan", çok daha asalak, fiziksel olarak çok daha yağlı, daha az becerili, duygusuz, güvensiz ve ufuksuz bir yaratığa dönüşüyor.
*Tekelli düzen, insanın yazgısının, kendi elinde olmadığını yaymaya dayanıyor. Medya ve basının tekelleşmesi ve tekelli düzenle bütünleşmesi sonucunda, medya ve basını, eski zamanların katedral ve kiliseleri, medya patronlarını kardinaller ve sütun yazarlarını vaaz papazları, diğer gazetecileri din hizmetlileri ya da hademe-i hayrat saymanın buradaki çözümlemeye yardımcı olacağını düşünüyorum, "insanı" edilgen hale getirmek hem daha kolaylaşıyor ve hem de büyük bir yoğunlukla uygulanabiliyor."İnsan" edilgendir. Edilgen "insan" sürüdür. Sürülerde ise aşk yoktur.
*Ortaçağ'da insan, doğayı etkileyemediği ve kontrol edemediği için kendine güvenden yoksundu. Bitkisel bir yaratıktı. Tekelsi düzende ise insan, toplumu etkileyemediği ve kontrol edemediği için kendisine güven duyamıyor. İnsanı insan yapan nehrin akışını değiştirmektir; bunun için çaba ve ortak çaba gerekiyor. Ortak çaba başarıya ulaştığı ölçüde insan yükseliyor.
*Dünya, yirminci yüzyılın orta çağını yaşıyor.(1985)
*[[Güven]] ve [[irade]], ne yazık, pratikten ve dıştan geliyor.
*İnsanın gelişmesi, Tanrı'yı içinden çıkarıp yerine aklı koymasıdır.
*İnsanın gelişmesi, kendisini sevmenin yerine karşı cinsi koymasıdır.
*Yönetici için korkutma şiddetin kendisinden daha etkilidir.
*Sovyet düzeni büyük bir aydın kıtlığıyla başladı. Aydınını yaratmak zorundaydı. Ancak çeşitli nesnel koşulların etkisiyle ve özellikle İkinci Dünya Savaşı sırasında ve sonrasında, aydın yerine çift dinli yaratıklar ortaya çıkardı.
*Solcu aydın, serseri aydın ile hesapsız delikanlının birleşimidir.
*Sol, Marksizm'den öncedir.
*Marx, büyük bir kütüphane ve yaşadığı zamanda, dünya biliminin en yaratıcı sentezidir. Ancak Marx, yazdığı zamanları, dünya biliminden kesin bir sıçramayı temsil etmiyor; bilimin içindedir ve o zamanki bilimin, güçlü yanları kadar bazı zayıflıklarını da içinde barındırıyor. Dünya gericiliği, Marx'ın çıkışıyla birlikte bilimin ne büyük bir silah olduğunu görüyor ve Marx'ın omuzlarının üzerinden, dünya bilimine savaş acıyor. Marx, ne eksik ve ne fazla, yazdığı zamanın dünya bilimidir.
*Marx'ta felsefe var; fakat, Marx'ı özgün bir filozof saymak, son derece büyük bir abartma oluyor. Yazdıkları, geliştirilmeye çok elverişlidir; Marx'ta en büyük revizyonu yaparak, Marx'ı iktidara götüren Lenin'dir.
*Lenin, güçsüz Rusya sosyalizmi ile güçlü Rusya devrimci demokratlarını birleştirip, mucizevi yollarla iktidara götüren kimsedir; yolu, sosyalizmi iktidara götürüyor.
*Benim misyonum şudur: Ben ne bir Kürt'ü vereceğim ne bir karış toprak vereceğim. Ben, hep Kürtlere sevgiyle yaklaştım. Kürtler olmazsa biz olamayız. Onlara hep kardeşlik getirdim, hep kardeşlik sundum. Ankara DGM'nin bir hakimi Turgut Okyar'dır, birisi de Orhan Karadeniz'dir; ikisine de geldiğim zaman ellerim kelepçeli şunu söyledim: ‘Değerli yargıçlar, bir gün bu ülkedeki Kürtlerimiz bizden ayrılmak istemezlerse, nihai olarak ayrılmak istemezlerse, sizin yüzünüzden değil, bu ülkede bir Yalçın Küçük olduğu için ayrılmayacaklar,' dedim.
*Biz sosyalistiz. Biz, başka bir ekolüz. Biz, başka bir doktriniz. Biz, Mehmet Ali Aybar ve Behice Boran ile birlikte Kürtlerin haklarını savunduk. Kimse diyemezken, 1970 yılında, ‘Bu ülkede Kürt vardır,' diye karar aldık. Anayasa Mahkemesi, partimizi kapattı.
*Demek ki, ordunun Kemalizm’i Erbakan’a karşıtlık ile sınırlı idi. Erbakan, dinsel politikacı olmanın yanında, millici, kalkınmacı, İsrael’e karşı, komşu ülkelerle dostluk yanlısıdır; itiraz buradadır. Bu tespitten de şu çıkıyor, “AKP”, sadece bir temizlik hareketi idi, millici ve kalkınmacı olmayan, İsrael ile nerede ise uydu ilişkisinde ve bu nedenle komşu ülkelere karşı iki yüzlü bir hareket aranıyordu, o halde akp, kendiliğinden bir oluşum değil, sadece bir icat idi.
*Türk gericiliği ile Kürt gericiliğinin ittifakını önlemek ve Türk devrimciliği ile Kürt ilericiliğinin ittifakını kurmak, bu benim yürüyüş ilkelerimden ve en önemlilerinden birisidir.
*Sovyetler Birliği'nin, İkinci Dünya Savaşı sonunda ülkemizden toprak ve üs istediği, Amerikan arşivlerini kullanarak kanıtladığım ve başında ve işine gelinceye kadar Washington'un bile kabul etmekte güçlük çektiği bir yalandır.
*Sol ne zaman çöker, ne zaman, "çökmüştür" ya da "ölmüştür" demek istiyorum; cevabı çok basit ve bir anlamda da totolojik görünüyor. Sol büyük proje, kökten düzenleme ve değiştirme demektir; ütopya'ya yakın ve bir tür mesyanizm'i içinde barındırmaktır. Yalnız, Yahudi mesyanizmi, ki burada İsa'nın çıkışı da var, müdahaleyi kabul etmiyor; sol ise müdahalecilik demektir. Bu nedenle, yerine "[[aydınlanma]]" doktrinini ve bu doktrinin bir uygulaması olan, "ilerleme" önermesini koymaktadır. Bunlar yoksa, sol çökmüştür ve yoktur; bu kadar basit bir cevaba sahibiz.
*Orduyu açıklayıcı olarak kullanmak, ahmakçadır. Ordu açıklanmaya muhtaçtır.
*Orta Çağ'a girişte dört tarih önemlidir.
*Bir, 1977 yılında "terörist" Menahem Begin, "Likud" Partisi adıyla, İsrael'de hükümete geldi. Şiddetin ve Yahudi şeriatının iktidarıdır.
*İki, 1978 yılında, Papa İkinci Jean Paul dönemi başladı ve aydınlanmaya karşı savaş açtı. Katolizm'in Hıristiyan şeriatına döndüğü yıldır.
*Üç, 1979 yılında İran'da İslam Cumhuriyeti kuruldu.
*Dört, 1980 yılında, Türkiye'de Yahudi asıllı Amerikan stratej Wohlstetter'in doğrudan iştirakiyle, Kenan Evran başkanlığında, darbe yapıldı. Orgenaral Evren İbrani asıllıdır, Türkiye'de "İslam'ın Altın Çağı" denilen dönemi başlattı ve Turgut Sunalp ile, Likud benzeri bir parti kurmayı denedi, İç içedirler.
*Akepe bir Likud'tur. Her ikisi de emekçi düşmanıdır. Aşırı Batı ve Amerikan yanlısıdırlar. Kendi şeriatlarını rehber alırlar. Hegemonya söz konusu olduğunda bir kalıbın iki tarafı olurlar; birisi eril ve diğeri dişildir. Birisi girer ve diğerine girilir. Bütün fark buradadır; girmek ya da girilmek, Shakespaere'in söylediği üzere, this is the question.
*Adnan Menderes'in düşüşünün Ben-Gurion eli mahsulü olduğundan hiç kuşkum yoktur.
*Hangi ahmak benim sabetayizme olumsuz baktığımı söylüyor, bu tür ahmaklarımızın azaldığını sevinerek söylebiliyorum. Sabetayistler olmasaydı, biz bu cumhuriyeti kuramazdık, diyen ben oldum. Bugün Sabetayistler, Türkiye'ye sadık olsalar, bu kadar sarsılmazdık, bu da benim ifademdir, büyük çoğunluğu ülkenin çıkarlarını gözetmiyorlar ve geriye kalanlar ise bu ülkeye, Türkiye'ye, eskisinden daha fazla bağlıdırlar.
*İsrael, Türkiye'de İsrael'de olduğundan daha güçlüdür
*Bir, akepe büyük ölçüde sabetayistlerin partisidir. İki, akepe önemli yerlere sabetayistleri getirmektedir.Üç, taraf'ı İsrael tarafıdır ve çok büyük ölçüde sabetayistlerin elindedir. Dört, tarikatlar, öncelikle, sabetayistlerin egemenliği altındadır. Beş islamizasyon ve ottomanization, sabetayist ve İsrael projeleridir. Altı, Fitne, İbrani "milhama" demektir ve savaş anlamına gelmektedir.
*Tarikatlar mı, judaizedirler. Başta Gülen Tarikatı, İsrael muhibbi’dirler. Kurtuluş’ta İngiliz Muhibbi’leri bir avuçtular ve şimdi İsrael-muhibbi’leri sel oldular.
*Selanik'in, Türkiye Solu ve Aydın Hareketi üzerindeki rolü yeterli ölçüde incelenmiştir, fazla da bulabiliriz. Fakat, Selanik'in, islamist hareket ve özellikle tarikatler içindeki rolü hep ihmal edilmiştir, şimdi buradayız.
*Bir takım ahmaklar, “Özbekler Tekkesi olmasa, Anadolu'ya kimse gidemeyecekti” izlenimini veriyorlar, tarihi tahrif ediyorlar. Anadolu mücadelesinde, Konya’daki Yirminci Kolordu’nun, başında Ali Fuad Paşa vardı ve Erzurum’daki dokuzuncu kolordunun, başında Kazım Paşa vardı, askere fazla ihtiyacı olmamıştır. İkincisi, her yerde Teşkilat-ı Mahsusa vardı, adamları vardı ve bunlar Anadolu’daydı. Kaldı ki Anadolu ile İstanbul arasında sınır ve sınır muhafızları da yoktular; o halde, Özbekler Tekkesi masalını , tarih yazımını judaize etme çabası olarak anlamak durumundayız. Tahrifattır.
*Arınç, kasaba avukatlığını aşamamış bir adamdır.
*İmam ve Hatip Tayyip Beyefendi, partisini kapatmanın eşiğine getirmiştir.(2005)
*Artık Tayyip Erdoğan'ın pek çok davranış ve konuşmasının yalnızca nörologları ilgilendirdiği konusunda bir ittifaka yaklaşıyoruz.
*Sar'a hastalığı saklanıyorsa, her saralıyı nöbet halinde diğer tüm insanlardan saklıyorlar. Tayyip Erdoğan'ı da saklamaya çalışıyorlardı ve "Grand Mal" hali ortadaydı, görülürse, bunu herkes görmüş olacaktı ve bütün kapılar kapanıyordu. Makam otomobiline kilitlediler. Çıkardıkları zaman hala bilinçsizdi ve kolları sarkıyordu, fotoğraf makinelerini kırdılar. Güven Hastanesi'nde iki rapor var. Hepsini biliyoruz.
*Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın, 18 Ekim 2006 tarihinde, Güven Hastanesi'nde, otomatizm davranışları içinde müşahade ettiği Tayyip Erdoğan ile ilgili raporunu, Gata'daki nöroloji kliniğine havale etme zamanı gelmiş ve geçmektedir. Cumhuriyet'i koruma sorumlulukları içindedir.(2008)
*Caligulaların her zaman bir köle ve bir küstah kişiliği var. Her Caligula hem küstah ve hem köle olmak zorundadır.
*Recep Tayyip Erdoğan'ın hastalığını bildiğinen şüphe edemeyiz. Hem iddialara cevap vermemektedir ve hem de devlet hastanelerinden kesinlikle uzak durmaktadır. Adeta resmi doktorlardan saklanıyor; o halde, hastalığının ciddiyetinin verfikasyonundan sakınmaktadır. Bunu anlıyoruz.
*Tayyip Bey, "Batı'dan ilim değil, ahlaksızlığı aldık" diyor. Bilmiyor; bizim kurumlarımız ve üniversitede okuttuklarımızın hepsi Batı'dan, Garp'tan alınmadır.
*Tayyip Bey'in haberi yok; Üçüncü Selim'den beri biz garplaşma isteriz ve Fikret'in Haluk'a söylediği üzere, Batı'da ne bulursak alırız. Tayyip Bey müthiş bilgisizdir ve plütokrasinin de bunu istediğinden kuşku duyamayız. Bizde garplılaşmak temel çizgidir ve İslamcı muhalefet, Tanzimat'a ve Cumhuriyet'e, Batı'dan geldiği için itiraz etmiştir. Bilmiyor ve meydan boş görünüyor.
*Batı'dan ahlaksızlık da aldık, ama kendi icadımız ahlaksızlıklarla Batı'yı çok geride bıraktık. "Bir gecelik birliktelik" Batı'da yoktur. Var, ancak, bunlara fahişe diyorlar. AKP döneminde fahişelik lağvedildi, artık fahişelik mesleği de itibar kazandı. Batı'da bu kadar hızla dolar-milyarder yetiştirilmiyor. Çalmanın bu kadar övüldüğü başka bir ülke bilmiyoruz. Artık, bizdekiler, "home-made" ahlaksızlıktır. Çoğunu, AKP döneminde icat ettik. Batı'dan da aldıklarımız vardı, ancak yeni icat ahlaksızlıklarımız, bizim bulduklarımız, hepsini geçmiş durumdayız.
*AKP döneminde ahlaksızlık imalatında birinciyiz. Her yere ihraç edebiliriz. İhraç edilecek, "Made in Turkey" markalı ahlaksızlıklarımız rakipsizdir. Hayırlara vesile olmasını dileriz.
*Biraz tarih biliyorum, bana göre Deli İbrahim'den sonra Türkiye'de hükümet etmeye gelmiş en bilgisiz kimsedir. Sabri Ülker'in bisküvi kutularını saymayı bilebiliyor
*Bakın Tayyip Bey hakkımda dava açtı, mahkemeye bir klasör verdim. Bu,bir yeni kitabımın içinde bir kitaptır. Ben "türkiye bir diktatöryadır" diyorum. Ama tayyip bey diktatör değildir,o yüzden Şarlo'dan bahsediyorum. Tayyip Bey'in hiçbir işle ilgisi yok,pazarlamadan gayrı. Diktatör değildir,pazarlamacıdır. Ülke pazarlamacısıdır;memaliki satıyorlar.
*Peki burada iyimser olmak için bir neden var mı; Tağmaç’tan Özkök’e otuz yıl var. Demek ki en az otuz yılda ördüler. Uzun bir yolda çalıştılar. Şimdi daha iyi görüyoruz hep Tayyip Erdoğan’ı yapmayı hedef aldılar. Her birimizi ve özellikle doğanları Tayyip Erdoğan imal etmeye yemin ettiler; artık Tayyip Erdoğan’a oy verenlerin her birisi bir Tayyip Erdoğan’dır. “Cumhuriyet insanı” yerine ektikleri işte budur. Kovduklarının, hapsettiklerinin, sokak ortasında öldürdüklerinin, beslemeyip idam ettiklerinin yerine diktikleri işte budur. Demek ki, yaratmadılar ve imal ettiler. Seri imalat var, mamulleri, birbirinin aynı oldular.
*Cumhuriyet insanının yerine imal ettikleri budur. Bu, büyük zenginlerin planıdır. Üniversitede profesör ve öğrenci, fabrikada patron ve amele, televizyonlarda, yarışmalarda, seçen ve seçilen hep Tayyip Erdoğan olmasını istediler. Tağmaç-Evren-Özkök bunu yaptılar. Yaptıkları Huxley’in imalatını andırıyor , ama daha cüretkar ve daha siyah’tır. Orwell’i daha çok çalışmış olmaları ihtimal dahilindedir.
*Sürü fabrikaları kurdular. Artık “üniversite” dedikleri, sürü imalathaneleridir.<br />Neler mi yaptılar, kısa kişisel tarih şudur:<br />a) Tağmaç, darbe yaptığında, Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde öğretim üyesiydim. Kovdular. Hakim Yarbay, askeri savcı, Mustafa Deniz, beni, hapsanenin kapısından döndürdü, adını sevgiyle anıyorum.<br />b) Evren, darbe yapınca, hem Gazi Üniversitesi’nden çıkarttılar ve hem hapse koydular.<br />c) Özkök Darbe yapınca, Gazi’den iki kez kovdular ve hep pencereden tekrar girdim. Hapse atmaktan yorulmuşlardı, ayrıca hapishaneden pek taze çıkmıştım, atmadılar.<br />İnatçıyız.
*Hürriyet gazetesi, İsrael'in kuruluşuyla senkronizedir. İsrael'in kuruluşunu desteklemek için var.
*Habertürk gazetesi, İsrael'in islamizasyon ve osmanizasyon açılımı için çıkmaktadır. Cübbeliler, ufocular, hurufiler, her türlü cahiller tek tek vitrindedirler.
*Hürriyet, desekülarizasyon ve Habertürk, dekemalizasyon için çıkarlar.
*Sadece iki gazeteyi ve yalnızca bir temel niteliğiyle ele almak yeterlidir. Hürriyet ve Cumhuriyet'in kısa ve temel işlevleri, bozmaktır; Hürriyet, halkı ve Cumhuriyet de aydını bozmakla görevlidirler. Buradaki "görev" sözcüğü, her iki gazetenin de bunu bir tür varlık nedeni ve "devlet görevi" saymaları nedeniyle uygun düşmektedir. Cumhuriyet, 1968-1976 dönemini ayrı tutarsak, içinde bir de 12 mart kesintisi var, hep aydını bozuyordu. Hürriyet için ayrık bir zaman göremiyoruz.
*Yüksek komutanlar, tüsiad ve Deniz Baykal, akepe'yi çağırdılar. Kuran, İsrael ve Amerika'dır. Bunları çok önceden haber vermiş olduğum ortadadır.
*Uğur Mumcu katledildiği gün, Villa'da çalışıyordum, 24 Ocak 1993, Temren haber verdi, hiç beklemiyorduk ve artık acele etmem gerektiğini düşündüm. Arkasından Eşref Paşa'nın, Şubat 1993 ve hemen sonra da Turgut Bey'in, Nisan 1993, ölümlerini idrak ettik. Zamanımın azaldığını hissettim.
*Uğur'un kaybı bana "emir" geldi. Sürgüne çıkma kararım kesinleşmiştir.
*Mehmet Akif'e sarılarak, Tanzimat'ı kötüleyerek, Ethem'i hain sayarak, Sait'i ajan bilerek, bu Cumhuriyet'i koruyamayız ve yeniden kuramayız.
*Gerçeklerden korkarak, kuruluştaki yanlış ve hurafelere sahip çıkarak, Cumhuriyet'i savunamayız ve kuramayız. Cumhuriyet Türkleri'nin bir istiklal marşı yoktur ve Akif'in manzumesi, Türkler için değildir; ötekiler tarafından yazılmış ve yabani'dir, bunu öğrenmek zorundayız.
*Dünya Yahudi Partisi ve İsrael, artık Erdoğan ile olmayacağına karar vermiş durumdadırlar. Buna mukabil, Türk büyük zenginleri, tüsiad ve matbuatı, Tayyip Erdoğan olmazsa akepe'nin ayakta kalamayacağına inanıyorlar. Çöküyor ve ayaklarına sarılıyorlar; birlikte düşmeye razıdırlar.
*Tayyip Erdoğan, ülkede tartışma düzeyini, hızla Kasımpaşa Kahvehaneleri'ndeki münakaşa seviyesine indirmektedir.
*Koç'un, Sabancı'nın İtalya sahillerindeki hantal yük gemilerindeki sığınmacı Kürt, Türk ve Araplar'dan farkı yoktur. Hem sığınmacı ve hem de eski topraklarında sömürgecidirler; Türk büyük zenginleri, bu eski topraklarına, bir sömürgeci kafasıyla yaklaşyorlar.Akepe ile kurdukları idare, bir sömürge hükümetidir.
*Peki ne görüyoruz; sonsuz tamahkar bir plütokrasi ile karşı karşıyayız. Şunu ileri sürebiliyorum, her sömürgeci Türkiye büyük zenginlerinden daha az sömürgecidir. Artık bunlar için "halkım" demek çok yersiz, her sömürgeci sömürdüğü halka bunlardan daha yakın ve insaflıdır. Her sömürgeci bunlardan çok daha "kalıcı" ruh halindedir ve bunları, kesinlikle "kaçıcı" tarif etmek zorundayız.
*Türkiye'nin büyük zenginleri bugünkü Türkiye'yi fazla aydınlık buluyor. Daha karanlık bir Türkiye istiyorlar.(2007)
*İslam'ın kendi akılcılığından çok daha uzak, tarikatlar halinde, birer mutaasıp alaylar şeklinde teşkilatlandırılması, Türkiye'de sol düşüncenin ve marksizmin yayılması ve kütleselleşmesinden sonradır.
*Tarikatlarda hem ruhban sınıfı var, hem kabala'ya çok yakındır ve hem de itaat öğretimi ve itaat disiplini çok daha ciddidirler; tarikat mensupları, normal bir dindardan daha az akıllı ve çok daha tabidirler.
*Dinsellik mi eninde sonunda öğrenme kabiliyetini tüketmek olmalıdır.Tarikat mı eninde sonunda dini bozmaktır.
*Sufizm mi, tasavvuf da diyebiliriz, eninde-sonunda akıldan çıkmak'tır. Sürekli vecid ya da nöbet halidir.
*Tasavvuf mu, Türkiye'de, eninde sonunda İslam'ı judaize yoludur. İslamo-judaik bir tarik arayışıdır, öyle telakki ediyoruz. Az çok kabal'dır ve yerindedir.
*İslamizasyon, eninde-sonunda, Türkiye'de insanı bozmak operasyonu'dur. Bozuculukta şimdi magazin ve dizilerle yarışmaktadır.Sınıfidir, bozarak fabrikada sulh peşindedir. İslamizasyon kolay yönetim ve diktatoryal rejim için taban hazırlama işidir. Cahil ve tabi insan ya da yaratık imalatı demek mümkündür ve oradayız.
*İsrael'i devlet olmuş bir konspirasyon olarak tarif edebilirim.
*Politikada büyük eylemler büyük derstirler. Türk eliti, Menderes'in ölümü ile Suriye'yi ve Özal'ın ani ufulü ile Musul'u istememeyi öğrendiler; Türk politika mektebi için maksimalizm, artık sadece tehlike taşıyıcısıdır, ya ufukları küçülüyordu ya da küçük olanlar politikaya girebiliyordu. Sabetayist ve varlığı tartışmalı non-sabetayist deseleksiyon burada birliktedir.
*Ya ufukları küçülüyor ya da küçük ufuklular büyüyor.
*1991 yılında Sovyetler Birliği çözüldü. 1992 yılında Yugoslavya parçalandı. 1993 yılında sırada Türkiye var.
*1992 yılında Özal, "yirmi birinci yüzyıl Türk yüzyılıdır" dedi. 1992 yılında, Demirel, geri kalmak istemedi, Adriyatik'ten Çin Seddi'ne kadar Türk dünyası" açıklamasını yaptı.
*Ocak 1993, Uğur Mumcu öldürüldü. Şubat 1993, Jamdarma Umum Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis, düştü. Nisan 1993, Cumhurbaşkanı Özal ansızın, mossad'ı çağrıştıran bir sürpriz ile ölüverdi. Anap'ın fiili sonudur. Temmuz 1993, Sivas'ta 38 Türk aydını yakıldılar.
*14 Haziran 1993 tarihinde, hiçbir yerde yayınlanmayacağını bilerek, "darbe açıklaması" yaptım.
*Üçüncü darbe 1993 yılındadır.
*Plütokratlar için "ülke" artık bir "üs" ya da sıçrama tahtasıdır. Şıpsevdi halleri var, keşfediyorlar, başlarına çıkartıyorlar, yüceltiyorlar, tapınıyorlar, sonra öldürüyorlar. Tıpkı Roma'da olduğu üzere, adının dışında Cumhuriyet'in bütün kurumlarını yıkmaya mahkumdurlar. Bütün cumhuriyetçileri tasfiye etmeye ve hatta öldürmeye teşnedirler.
*Feodalite, tekeliyet'e ipuçları verirken, başkaları bir yana, devletin küçülmediği ve tam tersine büyüdüğünü anlatıyor, kamusal işlerin parsellendiği ve iktidarın özelleştiği kavramlarına da buradan yaklaşıyoruz. Sınırlar zayıflıyor, bireyler yok, manidar parçalar ya da parseller var, [[devlet]] var, ancak ulus-devlet yoktur. Tavan var ve taban bulunmamakta, istenmemektedir. Kabul etmek zorundayız, bir yeni soyutlama ve kavramlaştırma eşiğindeyiz.
*İslamizasyon tabansızlaştırma işidir. Feodalite ve tekeliyet, tabansız'dırlar.
*Devletin tekelleştiği ve tekellerin devlet olduğu bir düzene, jenerik olarak, feodalite demek durumundayız. Feodalite mi, parsellenmiş devlet biçimidir. Önümüzde kapitalizm yerine böyle bir model var.
*Tekeliyet'te din ticareti ve porno fabrikasyonu zorunludur.
*Oligarklar, bu kadar "dindar" ve bu kadar porno-kar olmasalar, fabrikalarda bu sükuneti sağlayamazlar.
*Seksin dinlerle ilişkisini de yazacağım!<ref name="youtube.com">https://www.youtube.com/watch?v=9qVCHLiHHDk</ref>
*Bergüzar Korel inek gibi bakıyor.<ref name="youtube.com"/>
*Tekeliyet'in, kapitalizm'den ayrı olarak, en temel yasası, sadece yeteneksizlerin yükselmesi üzerinedir.
*Tekeliyet'te yaşamak, en aşağılık hal'dir.
*Tekeliyet'te yaşamak, oligarklar için, geviş getirmekten ibarettir.
*Roosevelt öldü, Truman geldi, Kennedy öldürüldü, Johnson çıktı, Nixon düşürüldü, Ford yükseldi. Hiçbirisinin de çıktıkları yerlere çıkacaklarını düşünemeyiz; düşündüğümüz şudur; çıkanlar, İsrael lobisinin adamlarıydılar ve zamanlarında İsrael Devleti, 1948 ve 1967 ve 1973-1974 olmak üzere, üç kez kurulmuş oldu. Teori işte görülmemiş bir pratiği ortaya çıkarabilmektir.
*Kurtuluş, ilk önce kurtuluşçuların bir önemli bölümünden kurtulmayı tercih etti. Acı, ama, sahih'tir. Şimdi kitaplarımda yeniden, kurtuluş için kalkıyorlar.
* ''(Küçük:)'' — Nedenini bilmediğim bir sorumluluk duygusu bana bunları yaptırıyor, yazdırıyor.<br />''(Cevizoğlu:)'' — Sizin içinizde ne var şeytan mı?<br />— İçimde isyan var!<br />— Kaç yaşına kadar sürecek isyanınız?<br />— Ben hep 16 yaşındayım.<br />— O yaşta isyan olur mu?<br />— Bende erken başlamış.
*Kalpak bizim geleneklerimizde Cumhuriyetin ilk meclisinde, resmi yerlerde kullanılmıştır. Kalpak şapka değildir. Mahkemeden izin istedim. Mahkeme başkanı da kibar olarak 'kalpaksız oturun' dedi. Biz cumhuriyeti savunuyoruz. Cumhuriyet kalpakla savunulur. Cumhuriyeti savunmanın sembolüdür bu. Türban değil, kalpak...
*Kitap imzalıyordum, bir yaşlı beyefendi geldi, kulağıma eğildi, neden kalpak, dedi ve ben de 1918 yılındayız ve o zaman devrimciler kalpak giyiyorlardı, cevabını verdim. Çok sevindi, ben de öyle düşündüm, diyordu. Çocuklar misali sevinçle ayrıldı ve arkasından baktım, on sekiz yaşında gidiyordu.
{{Vikiler|
commons= |
wikispecies= |
wikt= |
b= |
s= |
w= Yalçın Küçük |
n= |
m= |
}}
== Kaynakça ==
{{Kaynakça|30em}}
[[Kategori:Kişiler-Y]]
[[Kategori:Türk ekonomistler]]
[[Kategori:Türk filozoflar]]
[[Kategori:Türk siyaset bilimciler]]
[[Kategori:Türk yazarlar]]
[[Kategori:Türk sosyalistler]]
[[Kategori:Yaşayan insanlar]]
[[Kategori:Türk devrimciler]]
[[Kategori:Türk tarihçiler]]
8llmyif0y6aygb4w8f0hba9sn9sezz7
Sakıp Sabancı
0
11083
232753
230660
2025-06-10T19:10:51Z
Brightt11
34669
rüzgar > rüzgâr, değiştirildi: rüzgar → rüzgâr [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232753
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi
|kişi_adı=Sakıp Sabancı
|resim_adı=
|resim_başlığı= Türk işadamı ve hayırsever
|doğum_tarihi= [[w:1933|7 Nisan 1933]]
|doğum_yeri=
|ölüm_tarihi=[[w:2004|10 Nisan 2004]]
|ölüm_yeri=
}}
'''Sakıp Sabancı'''; Türk işadamı, hayırsever ve Sabancı Holding'in ilk Yönetim Kurulu Başkanı. Renkli ve enerjik kişiliği ile tanınan Sakıp Sabancı, halka yakın tavırlarıyla '''Sakıp Ağa''' lâkabını kazanmıştır. 2004 yılında öldüğünde, ünlü Amerikan iş dergisi [[Forbes (dergi)|Forbes]]'in milyarderler listesinde 3.2 milyar dolarlık servetiyle 147. sırayı almıştır. Yardımsever ve hayırsever kişiliği ile tanınmıştır. [[Adana]]'ya [[Türkiye]]'nin en büyük camilerinden birini yaptırdı. Ayrıca [[Türkiye]]'de de çok sayıda okul ve hastane yaptırdı.
==Sözleri==
* '''Farklı alanlarda başarılı kişiler, bir araya geldiklerinde aynı başarıyı sürdüremez.'''
* '''Dini, devlet işlerine karıştırmayın. İnançlarınızı kendinize saklayın. Dini vecibeleri tam olarak yerine getirip getirmemek size kalmış bir şeydir.'''
* '' “Haklı olmak“ '' başka '' “menfaat çekişmesi“ '' başka.... Hele eğer küçükseniz, zayıfsanız, haklı olsanız bile, hakkınızı alabilme şansınız çok zayıf olur. Hele hele, ben haklıyım, benim hakkımı verirler diye beklerseniz yandınız. Uğraşacaksınız, didineceksiniz. Yılmayacaksınız. Hakkınızı alıncaya kadar mücadeleyi bırakmayacaksınız.
* [[Türkiye]]'de insanlar, '' “iş yerine laf üretirken“ '', dışarıda hızlı bir değişim var. [[Dünya]] konjonktürü hızla değişiyor. Dünya hızla değişiyor. Biz geç kaldık.. Biz işin danasıyla uğraşırken işin anasına bakmaya vakit bulamadık. Artık kabuğu yırtmak gerek.
* Manevi inançlar, manevi kaideler olmadan, sadece maddiyata dayalı biçimde bir toplumun gelişmesinin güçlükleri çoktur.
* Babam şöyle derdi; '''[[Ticaret]]te siyaset, [[siyaset]]te merhamet olmaz.'''
* Çalışan insan insanları sever, insanları seven insan insanlık için daha çok çalışma ihtiyacı duyar. Çalışan insan [[kötülük]] düşünemez. Çünkü kötülük düşünmeye vakti kalmaz. '''Boşluk, işsizlik gençleri yoldan çıkarır, onun için hep ülkemizin bir numaralı sorunu '' “işsizliktir“.''' ''
* [[İnsan]], gününü ve yaşını yaşamanın zevkini duymalıdır. Çok kimsenin değişik özlemleri vardır: '' “On yaş genç olsaydım“ '' derler, '' “şimdi delikanlı olsaydım“ '' derler veya tam tersi '' “tekaüt (emekli) olsam da evde otursam“ '' derler. Ben böyle düşünmem. Ben her günümün iyi geçmesine, en iyi şekilde değerlendirilmesine çalışırım.
* Tatil yapmanın iş verimini artırdığını müşahede ettim. Yaşadım, gördüm, ama geç anladım. Gençlere, benim geç anladığım işi tavsiye ediyorum. Ama, işi ihmal etmemek ve geç bırakmamak kaydı ve şartıyla. Fırsat buldukça tatile çıkıp akümülatörlerini şarj etsinler.
* '''Şirket her şeyin önünde gelir. Aile yararı şirket yararının önüne geçemez. Aile icracı değil, denetleyici olmalıdır. Ailenin menfaati diye bir şey olamaz. Sadece ve sadece şirketlerin menfaati vardır. Ailenin herhangi bir üyesi kurumsallaşmakta olan şirkette görev alıyor ise, şunu bilmelidir ki vazifesi şirkette hizmet etmektir. Aileye değil, şirkete hizmet etmek için görev almıştır.'''
*Nasıl bir “[[güç]]” arıyorsunuz? Onu bilin. Güce sahip olduktan sonra ise onu iyi kullanın.
* Ayran gönüllü olmayın.
* '''Başkasından; özellikle politikacıdan medet, ummayın.'''
*Birlik ve beraberlik arayışını her işte ve her fırsatta sürdürün.
*Karşınızdakilerin “[[insan]]” olduğunu hiçbir zaman unutmayın!
*İnsanların birer “[[makine]]” olmadıklarını bilin.
*Terfi, ödüllendirme ve cezalandırma, başarıya yol açar.
* Adil olun. Her işte, her konuda, her fırsatta ve herkese karşı adil olun.
*'' “Vicdan Huzuru” '' başarılı olabilmenin temel şartıdır.
* Ayaklarınız her zaman yere bassın. Hiçbir zaman havalarda dolaşmayın. Kendinizi kimseden üstün görmeyin.
*'''Hiçbir işi kıyısından köşesinden tutmayın. Yapacağınız iş ne ise, küçümsemeden ona sahip çıkın. Hangi işi yapıyorsanız yapın, o işin en iyisi olmaya çalışın. İşin büyüklüğü, küçüklüğü yoktur. '' 'İşin en iyisi ve diğerleri' '' vardır.'''
*[[Hayat]]a uyun.
* [[Hayat]] büyük bir laboratuvar, sınırsız bir iş ve çalışma alanıdır. Amacınız olacak. Gözlemesini, izlemesini bileceksiniz, ilişkileri degerlendireceksiniz. Analiz ve sentez yapmasını öğreneceksiniz.
*İyilikleri unutmayın. İyilikleri karşılıksız bırakmayın.
*Aç gözlü olmayın. “[[Allah]]'ıma şükür” demesini bilin.
*Şans, kader ve kısmet, yararlanmasını bilenler için vardır.
* Hayatta '' ”tesadüf, fırsat, şans” '' ancak onlardan yararlanmaya hazır olanların işine yarayabilir. Dikkatli, hevesli, çalışkan, sabırlı ve bir gayesi olan insan, tesadüfleri değerlendirebilir, fırsatları yakalayabilir ve şansı kaçırmaz.
*Hiç ölmeyecek gibi çalışın. Yarın ölecekmiş gibi hazırlıklı olun.
*Dünyanın sizin etrafınızda kurulduğunu sanmayın.
*[[Dostluk|Dostluğa]] ve arkadaşlığa önem verin.
*Güler yüzlü ve tatlı dilli olun.
* '''İşlerinize [[Siyaset|politikayı]] karıştırmayın. Her kişinin politik inancı farklıdır. Belirli bir siyasi partiye sempati duyabilirsiniz. Ama başarı arayan kişi politik tercihini işine yansıtmaz. Politikaya endeksli bir iş, bir yere kadar başarılı gibi görünse de bu başarı kalıcı olmaz. Devlete mal satmaya, devlete iş yapmaya dönük tezgah ömür boyu işlemez.'''
*Hedefiniz nedir? Onu bilin. Dağılmayın. Lüzumsuz şeylerle uğraşmayın. Sonra o hedefe ulaşmak için gerekeni yapın. Bir sabah evden yola çıktığınızda nereye gideceğinizi bilmiyorsanız, akşama kadar dolaşıp eve dönersiniz. Ama bir yere gitmeye kararlı iseniz, adresi bilmeseniz de sora sora hedefe varırsınız.
* '''Ucuz adam çalıştırmayın. Adam çalıştırmak için paranız yok ise ucuz adam çalıştıracağınıza, hiç adam çalıştırmayın. İki ucuz adam çalıştıracak yerde pahalı ama; işinin en iyisi bir adam bulun. Ücrete göre adam çalıştırmayın. İhtiyacınız olan işi yaptırmak için o işi dünyanın her köşesinde yapabilecek bilgi ve yeteneğe sahip olanı bulun. Ve, onun fiyatı ne ise onu ödeyin. Makine başında çalışanın verimini ölçmek az çok mümkündür. Fakat, yönetici kadrolarındakilerin kaçırttıkları fırsatları, sebep oldukları kayıpları ölçmek kolay değildir.'''
* Birisi size [[Delilik|delisin]] diyorsa, o ürünün satış şansı mutlaka vardır. Eğer yeni bir fikir sizi ürkütmüyorsa, [[dünya]]yı da değiştirmez.
*Sağlıklı olun. [[Sağlık]] her şeyin başıdır.
*Düzenli bir yaşamınız olsun.
*Manevi dünyanız zengin olsun. Sonra maddi zenginlik gelir.
* İnsanın hayattan zevk alabilmesi, dünya nimetlerini anlayabilmesi ve çalışma azmine sahip olarak yaşayabilmesi için '' 'bir şeylere inanması' '' şarttır. Biz [[Türkler]] için din, aile bağı, atalarımızdan gelen örf ve adetler çok önemlidir. Bunlara sahip çıkın.
*Bilgili olun. Önce iyi eğitim görün. Fakat eğitiminizi tamamladıktan sonra bütün hayat boyunca konunuzdaki gelişmeleri izleyin. Bilgili olmadan hedefiniz, dünyada sizin yaşınızdakilerin, sizin konunuzda çalışanların bilgi düzeyi olmalıdır. Yoksa rakiplerinize, '' 'güreş meydanına eşit şartlarda çıkma' '' şansınız olmaz.
*Gözünüzü açın.
*Risk almayı bilin. Cesur olun.
*Güvenilir insan olun.
*'''Hangi işi yapacaksanız, o işi en iyi bilenler ile iş birliği yapın. Bu işbirliği kademe kademe olur. En iyi ustanın yanında çırak olursunuz. En iyi ustayı istihdam edersiniz. Veya o işi en iyi bilenle ortak olursunuz.'''
*Yaptığınız iş farklı olsun.
* Belirlediğiniz hedef doğrultusunda başarıya ulaşmış olanları inceleyiniz. Onların başarıya nasıl ulaştıklarını, başarıyı yakalamayı nasıl becerdiklerini öğreniniz. Unutmayınız, sizin başarıya ulaşmanız, onları '' ”aşmanız” '' ile mümkün olabilecek. Bugün çıtanın hangi yükseklikte durduğunu biliniz ki, çıtayı yükseltecek çaba için gerekli hazırlıkları yapabilesiniz.
* Daha işin başında takımınızı kurmaya başlayın. Takım kurmak deyimini geniş anlamda değerlendirin. Takım kurmak demek illa bir şirket kurmak, ortaklık kurmak, iki kişinin, üç kişinin maddi bağlarla bağlanması demek değildir. Başlangıçta takım, kişisel ilişkilerle kurulur. Kimlerle yola çıkacağınızı, yola çıkarken kimlere güveneceğinizi, kimleri arkanızda göreceğinizi bilin. Başarı yolunda ilerledikçe, kimlerle ilişkilerinizi maddi ilişkiye dönüştüreceğinizi, iş arkadaşlığına dönüştüreceğinizi planlayın. Aksi halde başarı yolunda birden kendinizi yalnız hisseder, ihtiyacınız olduğu zaman, birlikte çalışabileceğiniz kişileri bulmakta zorlanırsınız.
* '''Her başarı öyküsü, bir '' ”çekirdek kadro” '' nun eseridir. Çekirdek kadroyu kaçırmayın, değiştirmeyin.''' [[Başarı]]nın her aşamasında, başarının mükafatını takım arkadaşları ile paylaşmayı bilin. Çekirdek takımında farklı görev ve sorumlulukları ve ağırlıkları olanlardan herhangi birinin, şu veya bu nedenle, kadrodan ayrılmasının başarıyı engellememesi için, mutlaka yerini dolduracak bir başkasının önceden hazırlıklı olması zorunludur. Bu olmadığında başarılar insana bağlanır. İnsanın varlığı, sağlığı ve ömrü ile sınırlıdır.
*'''Müesseseleşin. ''”Duvara dayanma yıkılır, adama güvenme ölür..”'' Hiçbir iş, bir insana bağlı kalmamalıdır. İnsan fanidir. Eserin, işlerin başarıların devamı için müesseleşme, kurumlaşma şarttır. Bir işin yürümesi bir kişiye bağlı ise, o işin devamlılığı olamaz. O konuda sürekli başarı sağlanamaz. Başarının saman alevi gibi parlayıp sönmesi doğaldır.'''
*İşinizi sevin. İşinize sahip çıkın.
*Tasarrufa önem verin. Tasarruf yatırım demektir. Tasarruf, yatırıma eşittir. Yatırım demek üretim demek, istihdam demektir. Hedef daha bol, daha sağlıklı üretimdir. Bunların hareket noktası tasarruf.
* '''Borç para vermekte, kefil olmakta dikkatli davranın.'''
*“İyiyi” yüreklendirin, alkış verin. “Kötüyü” ayıplayın, ceza verin.
* '''[[İnsan]]lara düşük maaş vererek zengin olacağını sananlara acıyorum. Çünkü ben servetimi '' ”doğru insanlara” '' verdiğim yüksek maaşlara borçluyum.'''
* Başarının ürünü paradan devlete düşeni kuruşu kuruşuna ödeyin. Ayrıca toplumun gelişmesi, sosyal dengesizliklerin törpülenmesi için de para ayırın.
*Kim akıllı üretir ise, onun yanında olun. Kim akılsız tüketir ise, ondan uzak durun.
*'''[[Allah]] herkese ''“bölüşmeyi”'' nasip etmez. ''“Bölüşmek”'' ve ''“paylaşmak”'' kutsal ve keyifli bir iştir. Bölüşmesini bilin. Paylaşmasını becerin.'''
* Kaptan yola çıkarken ulaşacağı limanı bilerek yola çıkıyorsa, yakıtını ona göre alır. Yola çıkma zamanını dalga durumuna göre ayarlar. Rotasını belirler. Er veya geç gideceği limana ulaşır. Hedefini belirlemeden yola çıkanın bir şeyi başarabildiği görülmemiştir. [[Hayat]] kısa, zaman sınırlı. Bir kişinin, onu bunu deneyerek, zaman harcaması halinde başarıya ulaşması çok güç. Yola çıkarken belirlenen [[hedef]], şu veya bu nedenle devamlı değiştirilir ise [[başarı]] için zaman kalmaz.
* '''Çalıştırdıklarınıza güven verin. Size nasıl davranılmasını istiyorsanız başkalarına da öyle davranın. [[Güç]] karşısında haysiyetinizi koruyun. Güçsüzleri himaye edin. Hizmetin kadrini bilin. İnsanlardan yararlandıktan sonra, onlara sırt çevirmeyin. Ancak böyle davranırsanız, beraber çalıştıklarınızın size güveni olur.'''
* Herşeyin çaresi var. Bir tek ölümün çaresi yok. Hayat bir gün noktalanacak. Hiç ölmeyecekmiş gibi çalışır, yarın ölecekmiş gibi hazırlık yaparsanız hırsınızı da törpülemiş olursunuz, insanları kırmazsınız. Paranın ötesinde değerler olduğunu görün. Kefenin cebi olmadığını unutmamak hırsı törpülemek için çok önemli bir noktadır.
* '''Her şeyin ''“bir şeyini“'', bir şeyin ''“her şeyini“'' bileceksiniz.'''
* Başarıyı, buna ulaşırken birlikte yol aldıklarınızla, ailenizle, çevrenizle ve toplumla paylaşmayı bilin. Başarının ürünü olan parada sizin kadar sizinle birlikte yol alanların da payı olduğunu unutmayın.
* '''Karınıza ve çocuklarınıza vakit ayırın. Ne kadar yoğun programınız olursa olsun, karınıza ve çocuklarınıza zaman ayırmalısınız. Bu bir zorunluluk değil, bir zevktir.'''
* Eğer herşeye rağmen ailede huzur sağlanamıyor ise, huzursuzluk kaynağı [[evlilik]]leri zorla sürdürmeyin. Hem taraflar hem çocuklar icin en hayırlısı, devamlı '' “dırdırla“ '' geçen günleri zamanında noktalamayı bilmektir.
* '''Adınızı temiz tutmaya özen gösterin. [[Başarı]] bir bütündür. İsminizi temiz tutun ki, başarı isminizi taçlandırsın.'''
* İş birliği yapacağınız insanları, birlikte çalışacağınız kişileri ve ortaklarınızı seçerken dikkatli olun. Arkadaşlıklarınızı ve dostluklarınızı iyi kurun.
* Çıkar uğruna; menfaat bekleyişi içinde, belli kolaylıklardan veya imkanlardan yararlanmak hesabıyla, şaibeli, kanunsuz kişi veya gruplarla ilişkiye girmeyin.
*Kişisel çıkar uğruna, geçici kazanç için kimseyi satmayın.
*'''Fikirlerinizden ve değer yargılarınızdan fedakarlık etmeyin. Etmeyin ki önce aileniz ve yanınızda çalışanlar, sonra iş yaptıklarınız ve çevreniz size güvensin.'''
*'''Şeyh uçmaz. Onu müritleri uçurur. Başarıyı yakalamak, sürdürmek, ileri götürmek isteyenler uçmamaya özen göstermeli. Başarıyı yakalayanların çevresinde onları uçuracak şartlar oluşur. Gerçeği fark etmeyip şartların rüzgârına kapılıp uçtuklarını sananlar, bir süre sonra fena halde çakılır. Şeyhler etrafındakilerin pohpohlarına o kadar inanır ki bir gün gerçekten uçtuğunu sanır.'''
*Hırçın olmayın, hem kendinize hem de başkalarına huzur verin. Hırçınlıklarınızı yenmeye çalışın.
* Birlik meselesine önem verin. Atalarımız, '' 'Bir elin nesi var, iki elin sesi var' '' demişler. Aile birliği çok önemlidir. Çok ortaklı kuruluşlarda ortaklığa katılanların birliklerini sürdürmesi çok önemli. Kademe kademe birliği korumaya özen gösterin. Birliğin esası aile içinde başlar. Düzenli yaşamı olan aile fikrinin önemine inanan kişiler birlik ruhunu sürdürür.
*Dost olun, arkadaş olun. Dostunuz olsun, arkadaşınız olsun. İnsan sevdikçe ve sevildikçe mutlu olur.
*Yaşamadan ölmeyin. Yaşayarak ölün. Ölümden söz etmek kötü bir şey ama, ölüm mukadder son. Her faninin kaderinde var İnsan bu dünyaya bir defa geliyor.
*İnsan ölürken yaptıklarına değil, yapamadıklarına pişman olurmuş. Son nefesinizde yapamadığınız şeyler için üzüntü duyun.
*'''Eşini iyi seçemeyen, işini de iyi seçemez.
*'''Gardaşım, benim bu hökümet yüzünden iki milyar dolarım getti, iki milyar dolarım! Şindi deyeceksiğiz ki; ''"Gözün doysun lan! İki milyarın da olmayıvirsin!"'' Ama o iki milyar, yatırımdan, istihdamdan, vatandaşa verilecek ekmekten giden iki milyar, benim cebimden değil!
:''(1999 ekonomik krizi sırasında hükümeti değerlendirirken)''
*Aha bu gafa var ya bu gafa... Bu gafa var ya bu man gafa! Memleketin ilerlemesine engel olan gafa, aha bu gafa!
:''(Ateş Hattı programında bir seyircinin "IMF'den gelen hibe ve krediler nereye gitti" sorusuna, Sabancı'nın ceplerine ellerini daldırıp "Burada, burada!" diye cevap veren İşçi Partisi genel başkanı [[Doğu Perinçek]]'e hitaben, Perinçek'in kafasını tutarak...)''
* '''Hayatta doyamadığım bir şey varsa o da para değil, [[çalışmak]]tır.'''
{{Vikiler|
commons= |
wikispecies= |
wikt= |
b= |
s=|
w=Sakıp Sabancı |
n= |
m= |
}}
[[Kategori:Kişiler-S]]
[[Kategori:1933 doğumlular]]
[[Kategori:2004 yılında ölenler]]
[[Kategori:Türk iş insanları]]
64zqewepclefsyli8yxteqb78m3qjvk
232859
232753
2025-06-10T20:25:37Z
Brightt11
34669
/* Sözleri */ dz, değiştirildi: mükafat → mükâfat [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232859
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi
|kişi_adı=Sakıp Sabancı
|resim_adı=
|resim_başlığı= Türk işadamı ve hayırsever
|doğum_tarihi= [[w:1933|7 Nisan 1933]]
|doğum_yeri=
|ölüm_tarihi=[[w:2004|10 Nisan 2004]]
|ölüm_yeri=
}}
'''Sakıp Sabancı'''; Türk işadamı, hayırsever ve Sabancı Holding'in ilk Yönetim Kurulu Başkanı. Renkli ve enerjik kişiliği ile tanınan Sakıp Sabancı, halka yakın tavırlarıyla '''Sakıp Ağa''' lâkabını kazanmıştır. 2004 yılında öldüğünde, ünlü Amerikan iş dergisi [[Forbes (dergi)|Forbes]]'in milyarderler listesinde 3.2 milyar dolarlık servetiyle 147. sırayı almıştır. Yardımsever ve hayırsever kişiliği ile tanınmıştır. [[Adana]]'ya [[Türkiye]]'nin en büyük camilerinden birini yaptırdı. Ayrıca [[Türkiye]]'de de çok sayıda okul ve hastane yaptırdı.
==Sözleri==
* '''Farklı alanlarda başarılı kişiler, bir araya geldiklerinde aynı başarıyı sürdüremez.'''
* '''Dini, devlet işlerine karıştırmayın. İnançlarınızı kendinize saklayın. Dini vecibeleri tam olarak yerine getirip getirmemek size kalmış bir şeydir.'''
* '' “Haklı olmak“ '' başka '' “menfaat çekişmesi“ '' başka.... Hele eğer küçükseniz, zayıfsanız, haklı olsanız bile, hakkınızı alabilme şansınız çok zayıf olur. Hele hele, ben haklıyım, benim hakkımı verirler diye beklerseniz yandınız. Uğraşacaksınız, didineceksiniz. Yılmayacaksınız. Hakkınızı alıncaya kadar mücadeleyi bırakmayacaksınız.
* [[Türkiye]]'de insanlar, '' “iş yerine laf üretirken“ '', dışarıda hızlı bir değişim var. [[Dünya]] konjonktürü hızla değişiyor. Dünya hızla değişiyor. Biz geç kaldık.. Biz işin danasıyla uğraşırken işin anasına bakmaya vakit bulamadık. Artık kabuğu yırtmak gerek.
* Manevi inançlar, manevi kaideler olmadan, sadece maddiyata dayalı biçimde bir toplumun gelişmesinin güçlükleri çoktur.
* Babam şöyle derdi; '''[[Ticaret]]te siyaset, [[siyaset]]te merhamet olmaz.'''
* Çalışan insan insanları sever, insanları seven insan insanlık için daha çok çalışma ihtiyacı duyar. Çalışan insan [[kötülük]] düşünemez. Çünkü kötülük düşünmeye vakti kalmaz. '''Boşluk, işsizlik gençleri yoldan çıkarır, onun için hep ülkemizin bir numaralı sorunu '' “işsizliktir“.''' ''
* [[İnsan]], gününü ve yaşını yaşamanın zevkini duymalıdır. Çok kimsenin değişik özlemleri vardır: '' “On yaş genç olsaydım“ '' derler, '' “şimdi delikanlı olsaydım“ '' derler veya tam tersi '' “tekaüt (emekli) olsam da evde otursam“ '' derler. Ben böyle düşünmem. Ben her günümün iyi geçmesine, en iyi şekilde değerlendirilmesine çalışırım.
* Tatil yapmanın iş verimini artırdığını müşahede ettim. Yaşadım, gördüm, ama geç anladım. Gençlere, benim geç anladığım işi tavsiye ediyorum. Ama, işi ihmal etmemek ve geç bırakmamak kaydı ve şartıyla. Fırsat buldukça tatile çıkıp akümülatörlerini şarj etsinler.
* '''Şirket her şeyin önünde gelir. Aile yararı şirket yararının önüne geçemez. Aile icracı değil, denetleyici olmalıdır. Ailenin menfaati diye bir şey olamaz. Sadece ve sadece şirketlerin menfaati vardır. Ailenin herhangi bir üyesi kurumsallaşmakta olan şirkette görev alıyor ise, şunu bilmelidir ki vazifesi şirkette hizmet etmektir. Aileye değil, şirkete hizmet etmek için görev almıştır.'''
*Nasıl bir “[[güç]]” arıyorsunuz? Onu bilin. Güce sahip olduktan sonra ise onu iyi kullanın.
* Ayran gönüllü olmayın.
* '''Başkasından; özellikle politikacıdan medet, ummayın.'''
*Birlik ve beraberlik arayışını her işte ve her fırsatta sürdürün.
*Karşınızdakilerin “[[insan]]” olduğunu hiçbir zaman unutmayın!
*İnsanların birer “[[makine]]” olmadıklarını bilin.
*Terfi, ödüllendirme ve cezalandırma, başarıya yol açar.
* Adil olun. Her işte, her konuda, her fırsatta ve herkese karşı adil olun.
*'' “Vicdan Huzuru” '' başarılı olabilmenin temel şartıdır.
* Ayaklarınız her zaman yere bassın. Hiçbir zaman havalarda dolaşmayın. Kendinizi kimseden üstün görmeyin.
*'''Hiçbir işi kıyısından köşesinden tutmayın. Yapacağınız iş ne ise, küçümsemeden ona sahip çıkın. Hangi işi yapıyorsanız yapın, o işin en iyisi olmaya çalışın. İşin büyüklüğü, küçüklüğü yoktur. '' 'İşin en iyisi ve diğerleri' '' vardır.'''
*[[Hayat]]a uyun.
* [[Hayat]] büyük bir laboratuvar, sınırsız bir iş ve çalışma alanıdır. Amacınız olacak. Gözlemesini, izlemesini bileceksiniz, ilişkileri degerlendireceksiniz. Analiz ve sentez yapmasını öğreneceksiniz.
*İyilikleri unutmayın. İyilikleri karşılıksız bırakmayın.
*Aç gözlü olmayın. “[[Allah]]'ıma şükür” demesini bilin.
*Şans, kader ve kısmet, yararlanmasını bilenler için vardır.
* Hayatta '' ”tesadüf, fırsat, şans” '' ancak onlardan yararlanmaya hazır olanların işine yarayabilir. Dikkatli, hevesli, çalışkan, sabırlı ve bir gayesi olan insan, tesadüfleri değerlendirebilir, fırsatları yakalayabilir ve şansı kaçırmaz.
*Hiç ölmeyecek gibi çalışın. Yarın ölecekmiş gibi hazırlıklı olun.
*Dünyanın sizin etrafınızda kurulduğunu sanmayın.
*[[Dostluk|Dostluğa]] ve arkadaşlığa önem verin.
*Güler yüzlü ve tatlı dilli olun.
* '''İşlerinize [[Siyaset|politikayı]] karıştırmayın. Her kişinin politik inancı farklıdır. Belirli bir siyasi partiye sempati duyabilirsiniz. Ama başarı arayan kişi politik tercihini işine yansıtmaz. Politikaya endeksli bir iş, bir yere kadar başarılı gibi görünse de bu başarı kalıcı olmaz. Devlete mal satmaya, devlete iş yapmaya dönük tezgah ömür boyu işlemez.'''
*Hedefiniz nedir? Onu bilin. Dağılmayın. Lüzumsuz şeylerle uğraşmayın. Sonra o hedefe ulaşmak için gerekeni yapın. Bir sabah evden yola çıktığınızda nereye gideceğinizi bilmiyorsanız, akşama kadar dolaşıp eve dönersiniz. Ama bir yere gitmeye kararlı iseniz, adresi bilmeseniz de sora sora hedefe varırsınız.
* '''Ucuz adam çalıştırmayın. Adam çalıştırmak için paranız yok ise ucuz adam çalıştıracağınıza, hiç adam çalıştırmayın. İki ucuz adam çalıştıracak yerde pahalı ama; işinin en iyisi bir adam bulun. Ücrete göre adam çalıştırmayın. İhtiyacınız olan işi yaptırmak için o işi dünyanın her köşesinde yapabilecek bilgi ve yeteneğe sahip olanı bulun. Ve, onun fiyatı ne ise onu ödeyin. Makine başında çalışanın verimini ölçmek az çok mümkündür. Fakat, yönetici kadrolarındakilerin kaçırttıkları fırsatları, sebep oldukları kayıpları ölçmek kolay değildir.'''
* Birisi size [[Delilik|delisin]] diyorsa, o ürünün satış şansı mutlaka vardır. Eğer yeni bir fikir sizi ürkütmüyorsa, [[dünya]]yı da değiştirmez.
*Sağlıklı olun. [[Sağlık]] her şeyin başıdır.
*Düzenli bir yaşamınız olsun.
*Manevi dünyanız zengin olsun. Sonra maddi zenginlik gelir.
* İnsanın hayattan zevk alabilmesi, dünya nimetlerini anlayabilmesi ve çalışma azmine sahip olarak yaşayabilmesi için '' 'bir şeylere inanması' '' şarttır. Biz [[Türkler]] için din, aile bağı, atalarımızdan gelen örf ve adetler çok önemlidir. Bunlara sahip çıkın.
*Bilgili olun. Önce iyi eğitim görün. Fakat eğitiminizi tamamladıktan sonra bütün hayat boyunca konunuzdaki gelişmeleri izleyin. Bilgili olmadan hedefiniz, dünyada sizin yaşınızdakilerin, sizin konunuzda çalışanların bilgi düzeyi olmalıdır. Yoksa rakiplerinize, '' 'güreş meydanına eşit şartlarda çıkma' '' şansınız olmaz.
*Gözünüzü açın.
*Risk almayı bilin. Cesur olun.
*Güvenilir insan olun.
*'''Hangi işi yapacaksanız, o işi en iyi bilenler ile iş birliği yapın. Bu işbirliği kademe kademe olur. En iyi ustanın yanında çırak olursunuz. En iyi ustayı istihdam edersiniz. Veya o işi en iyi bilenle ortak olursunuz.'''
*Yaptığınız iş farklı olsun.
* Belirlediğiniz hedef doğrultusunda başarıya ulaşmış olanları inceleyiniz. Onların başarıya nasıl ulaştıklarını, başarıyı yakalamayı nasıl becerdiklerini öğreniniz. Unutmayınız, sizin başarıya ulaşmanız, onları '' ”aşmanız” '' ile mümkün olabilecek. Bugün çıtanın hangi yükseklikte durduğunu biliniz ki, çıtayı yükseltecek çaba için gerekli hazırlıkları yapabilesiniz.
* Daha işin başında takımınızı kurmaya başlayın. Takım kurmak deyimini geniş anlamda değerlendirin. Takım kurmak demek illa bir şirket kurmak, ortaklık kurmak, iki kişinin, üç kişinin maddi bağlarla bağlanması demek değildir. Başlangıçta takım, kişisel ilişkilerle kurulur. Kimlerle yola çıkacağınızı, yola çıkarken kimlere güveneceğinizi, kimleri arkanızda göreceğinizi bilin. Başarı yolunda ilerledikçe, kimlerle ilişkilerinizi maddi ilişkiye dönüştüreceğinizi, iş arkadaşlığına dönüştüreceğinizi planlayın. Aksi halde başarı yolunda birden kendinizi yalnız hisseder, ihtiyacınız olduğu zaman, birlikte çalışabileceğiniz kişileri bulmakta zorlanırsınız.
* '''Her başarı öyküsü, bir '' ”çekirdek kadro” '' nun eseridir. Çekirdek kadroyu kaçırmayın, değiştirmeyin.''' [[Başarı]]nın her aşamasında, başarının mükâfatını takım arkadaşları ile paylaşmayı bilin. Çekirdek takımında farklı görev ve sorumlulukları ve ağırlıkları olanlardan herhangi birinin, şu veya bu nedenle, kadrodan ayrılmasının başarıyı engellememesi için, mutlaka yerini dolduracak bir başkasının önceden hazırlıklı olması zorunludur. Bu olmadığında başarılar insana bağlanır. İnsanın varlığı, sağlığı ve ömrü ile sınırlıdır.
*'''Müesseseleşin. ''”Duvara dayanma yıkılır, adama güvenme ölür..”'' Hiçbir iş, bir insana bağlı kalmamalıdır. İnsan fanidir. Eserin, işlerin başarıların devamı için müesseleşme, kurumlaşma şarttır. Bir işin yürümesi bir kişiye bağlı ise, o işin devamlılığı olamaz. O konuda sürekli başarı sağlanamaz. Başarının saman alevi gibi parlayıp sönmesi doğaldır.'''
*İşinizi sevin. İşinize sahip çıkın.
*Tasarrufa önem verin. Tasarruf yatırım demektir. Tasarruf, yatırıma eşittir. Yatırım demek üretim demek, istihdam demektir. Hedef daha bol, daha sağlıklı üretimdir. Bunların hareket noktası tasarruf.
* '''Borç para vermekte, kefil olmakta dikkatli davranın.'''
*“İyiyi” yüreklendirin, alkış verin. “Kötüyü” ayıplayın, ceza verin.
* '''[[İnsan]]lara düşük maaş vererek zengin olacağını sananlara acıyorum. Çünkü ben servetimi '' ”doğru insanlara” '' verdiğim yüksek maaşlara borçluyum.'''
* Başarının ürünü paradan devlete düşeni kuruşu kuruşuna ödeyin. Ayrıca toplumun gelişmesi, sosyal dengesizliklerin törpülenmesi için de para ayırın.
*Kim akıllı üretir ise, onun yanında olun. Kim akılsız tüketir ise, ondan uzak durun.
*'''[[Allah]] herkese ''“bölüşmeyi”'' nasip etmez. ''“Bölüşmek”'' ve ''“paylaşmak”'' kutsal ve keyifli bir iştir. Bölüşmesini bilin. Paylaşmasını becerin.'''
* Kaptan yola çıkarken ulaşacağı limanı bilerek yola çıkıyorsa, yakıtını ona göre alır. Yola çıkma zamanını dalga durumuna göre ayarlar. Rotasını belirler. Er veya geç gideceği limana ulaşır. Hedefini belirlemeden yola çıkanın bir şeyi başarabildiği görülmemiştir. [[Hayat]] kısa, zaman sınırlı. Bir kişinin, onu bunu deneyerek, zaman harcaması halinde başarıya ulaşması çok güç. Yola çıkarken belirlenen [[hedef]], şu veya bu nedenle devamlı değiştirilir ise [[başarı]] için zaman kalmaz.
* '''Çalıştırdıklarınıza güven verin. Size nasıl davranılmasını istiyorsanız başkalarına da öyle davranın. [[Güç]] karşısında haysiyetinizi koruyun. Güçsüzleri himaye edin. Hizmetin kadrini bilin. İnsanlardan yararlandıktan sonra, onlara sırt çevirmeyin. Ancak böyle davranırsanız, beraber çalıştıklarınızın size güveni olur.'''
* Herşeyin çaresi var. Bir tek ölümün çaresi yok. Hayat bir gün noktalanacak. Hiç ölmeyecekmiş gibi çalışır, yarın ölecekmiş gibi hazırlık yaparsanız hırsınızı da törpülemiş olursunuz, insanları kırmazsınız. Paranın ötesinde değerler olduğunu görün. Kefenin cebi olmadığını unutmamak hırsı törpülemek için çok önemli bir noktadır.
* '''Her şeyin ''“bir şeyini“'', bir şeyin ''“her şeyini“'' bileceksiniz.'''
* Başarıyı, buna ulaşırken birlikte yol aldıklarınızla, ailenizle, çevrenizle ve toplumla paylaşmayı bilin. Başarının ürünü olan parada sizin kadar sizinle birlikte yol alanların da payı olduğunu unutmayın.
* '''Karınıza ve çocuklarınıza vakit ayırın. Ne kadar yoğun programınız olursa olsun, karınıza ve çocuklarınıza zaman ayırmalısınız. Bu bir zorunluluk değil, bir zevktir.'''
* Eğer herşeye rağmen ailede huzur sağlanamıyor ise, huzursuzluk kaynağı [[evlilik]]leri zorla sürdürmeyin. Hem taraflar hem çocuklar icin en hayırlısı, devamlı '' “dırdırla“ '' geçen günleri zamanında noktalamayı bilmektir.
* '''Adınızı temiz tutmaya özen gösterin. [[Başarı]] bir bütündür. İsminizi temiz tutun ki, başarı isminizi taçlandırsın.'''
* İş birliği yapacağınız insanları, birlikte çalışacağınız kişileri ve ortaklarınızı seçerken dikkatli olun. Arkadaşlıklarınızı ve dostluklarınızı iyi kurun.
* Çıkar uğruna; menfaat bekleyişi içinde, belli kolaylıklardan veya imkanlardan yararlanmak hesabıyla, şaibeli, kanunsuz kişi veya gruplarla ilişkiye girmeyin.
*Kişisel çıkar uğruna, geçici kazanç için kimseyi satmayın.
*'''Fikirlerinizden ve değer yargılarınızdan fedakarlık etmeyin. Etmeyin ki önce aileniz ve yanınızda çalışanlar, sonra iş yaptıklarınız ve çevreniz size güvensin.'''
*'''Şeyh uçmaz. Onu müritleri uçurur. Başarıyı yakalamak, sürdürmek, ileri götürmek isteyenler uçmamaya özen göstermeli. Başarıyı yakalayanların çevresinde onları uçuracak şartlar oluşur. Gerçeği fark etmeyip şartların rüzgârına kapılıp uçtuklarını sananlar, bir süre sonra fena halde çakılır. Şeyhler etrafındakilerin pohpohlarına o kadar inanır ki bir gün gerçekten uçtuğunu sanır.'''
*Hırçın olmayın, hem kendinize hem de başkalarına huzur verin. Hırçınlıklarınızı yenmeye çalışın.
* Birlik meselesine önem verin. Atalarımız, '' 'Bir elin nesi var, iki elin sesi var' '' demişler. Aile birliği çok önemlidir. Çok ortaklı kuruluşlarda ortaklığa katılanların birliklerini sürdürmesi çok önemli. Kademe kademe birliği korumaya özen gösterin. Birliğin esası aile içinde başlar. Düzenli yaşamı olan aile fikrinin önemine inanan kişiler birlik ruhunu sürdürür.
*Dost olun, arkadaş olun. Dostunuz olsun, arkadaşınız olsun. İnsan sevdikçe ve sevildikçe mutlu olur.
*Yaşamadan ölmeyin. Yaşayarak ölün. Ölümden söz etmek kötü bir şey ama, ölüm mukadder son. Her faninin kaderinde var İnsan bu dünyaya bir defa geliyor.
*İnsan ölürken yaptıklarına değil, yapamadıklarına pişman olurmuş. Son nefesinizde yapamadığınız şeyler için üzüntü duyun.
*'''Eşini iyi seçemeyen, işini de iyi seçemez.
*'''Gardaşım, benim bu hökümet yüzünden iki milyar dolarım getti, iki milyar dolarım! Şindi deyeceksiğiz ki; ''"Gözün doysun lan! İki milyarın da olmayıvirsin!"'' Ama o iki milyar, yatırımdan, istihdamdan, vatandaşa verilecek ekmekten giden iki milyar, benim cebimden değil!
:''(1999 ekonomik krizi sırasında hükümeti değerlendirirken)''
*Aha bu gafa var ya bu gafa... Bu gafa var ya bu man gafa! Memleketin ilerlemesine engel olan gafa, aha bu gafa!
:''(Ateş Hattı programında bir seyircinin "IMF'den gelen hibe ve krediler nereye gitti" sorusuna, Sabancı'nın ceplerine ellerini daldırıp "Burada, burada!" diye cevap veren İşçi Partisi genel başkanı [[Doğu Perinçek]]'e hitaben, Perinçek'in kafasını tutarak...)''
* '''Hayatta doyamadığım bir şey varsa o da para değil, [[çalışmak]]tır.'''
{{Vikiler|
commons= |
wikispecies= |
wikt= |
b= |
s=|
w=Sakıp Sabancı |
n= |
m= |
}}
[[Kategori:Kişiler-S]]
[[Kategori:1933 doğumlular]]
[[Kategori:2004 yılında ölenler]]
[[Kategori:Türk iş insanları]]
36gph2ebqmhe3zwwsdvr2j2dz0sstx9
Pardon (film)
0
11336
232821
226426
2025-06-10T19:28:42Z
Brightt11
34669
/* Diyaloglar */ dz, değiştirildi: Dükkan → Dükkân (2) [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232821
wikitext
text/x-wiki
'''''[[w:Pardon|Pardon]]''''', 2004 yapımı Türk filmi. Yönetmenliğini [[w:Mert Baykal|Mert Baykal]]'ın yaptığı film, Türkiye [[adalet]] sisteminin trajikomik işleyişini konu almaktadır.
"Çok değişik makineleri var. Her şey bilgisayara bağlı. Fakat çok temiz, hastane gibi. Devamlı etrafı temizliyorlar. Hiç ortalıkta kan falan yok. Öyle miden falan kalkmıyor. Sonra ilk yardım araç gereçleri var. Bi' şey olsan, seruuuum, meruuum her şey var!"
== İbrahim ==
* Şurdan bi' kurtulayım, ilk iş bizim enişteyi vurucam!
:''(Yaşadığı bütün sıkıntıları eniştesi ([[w:Sermiyan Midyat|Sermiyan Midyat]]) yüzünden yaşayan İbrahim'in, film boyunca sık sık kullandığı replik.)''
* Adalet dediğiniz o kadar da adil bir şey değil o zaman.
* Ya muzo bu bizim aydının büfesinin adı neydi ya ? Ay büfe mi dın büfe mi?
== Diyaloglar ==
:'''Komiser:''' PKK'lı mısın?
:'''İbrahim:''' Hayır, Ankaralıyım!
:'''Komiser:''' Kürt müsün?
:'''İbrahim:''' Hayır, ''(Gururla)'' Çerkes'im!
:'''Komiser''': Kimlerdensin?
:'''İbrahim''': “Şatıroğulları” derler…
:'''Komiser''': Hangi örgüttensin onu soruyorum! Bana keriz numarası yapma!
:'''İbrahim''': Bi' numara yaptığım yok. O kerizlik ben de doğuştan beri var. Hiçbir örgütle ilgim yok. Beni adamdan sayıp alacak örgüte zaten ben girmem. O örgüt İbrahim’e kaldıysa örgüt bile sayılmaz!
----
:'''Polis:''' Sayın Amirim, en azından birbirlerini hatırlamaları için bir elektroşoka ihtiyaçları var bu arkadaşların.
:'''Komiser:''' Hayır, [[işkence]] yok!
:'''Muzaffer:''' İşkence yok! Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine kadar giderim valla! Strasbourg'da avukat arkadaşlarım var benim, yaa! Şaak, dava açarım! Siz benim kim olduğumu biliyor musunuz?!
:'''Komiser:''' Biliyoruz!... ''Muzo!''
:'''Muzaffer:''' Ha... Ona göre... Yani... İşte...
----
:'''Komiser''': Biz senin gibileri çok gördük. Makineye bağlandı mı bülbül gibi öterler.
:'''İbrahim''': Ne makinesi ?
:'''Komiser''': Öttürücü.
----
:'''İbrahim''': Merhaba Muzaffer, neredesin be kardeşim ?
:'''Muzaffer''': Kim bu ?
----
:'''İbrahim''': Kaç sigaramız kaldı ?
:'''Muzaffer''': Sigaramız diye genel bir durum yok.
----
(Trende)
:'''İbrahim''': Simitçi 10 tane simit getir.
:'''Muzaffer''': Niye 10 tane söylüyorsun ? Siz yemiyecek misiniz ?
----
:'''Gardiyan''': Siz Dev-Yol musunuz ?
:'''İbrahim''': Hayır; biz bok yoluna gittik.
----
:'''Müdür''': Ne var ne yok ?
:'''2. Müdür''': Haberler kötü müdürüm. 5. koğuştan 4 kişi firar etmiş sayın müdürüm.
:'''Müdür''': Yok yahu. Rezalet. Sabah yoklamasında mı anladınız ?
:'''2. Müdür''': Hayır, gazete yazıyor.
----
:'''Aydın''': Ne biçim alın yazımız varmış be ?
:'''İbrahim''': Ne alın yazısı be ? Her b.k ta alın yazısı değil ya.
:'''Aydın''': Mahkeme çıkışı kaçalım dedim, oralı olmadınız.
:'''İbrahim''': Üçümüz birbirine kelepçeli, sen salakça o jandarmaya kelepçeli. Nereye kaçıyoruz be ?O jandarma arkadaşın memleketine doğru mu ?
----
:'''Müdür''': Merhaba İbrahim.
:'''Muzaffer''': Muzaffer.
:'''Müdür''': Merhaba İbrahim.
:'''Aydın''': Aydın
:'''Müdür''': Merhaba İbrahim.
:'''İbrahim''': İbrahim olan sakata mı geliyor ?
----
:'''Aydın''': İbrahim bizim şişme bebek ne zaman gelicek?
:'''İbrahim''': Geldi olum şişme bebek. Mapushanemize ulaştı, bugün koğuşumuza ulaşacak.
:'''Aydın''': Yapma yaa. Güzeel.Getirsin gardiyan, niye getirmiyor?
:'''İbrahim''': Getiricek, bi' punduna getirince getiricek.Küçük bir şey diil olum o, hayvan gibi bi' paket.
:'''Aydın''': ne isim koyucaz.
:'''İbrahim''': Asuman o.... Asuman
----
:'''Komiser:''' Sen bu yaşa kadar niye gitmedin askere?
:'''İbrahim''': Olmadı.
:'''Komiser:''' Ne olmadı?
:'''İbrahim''': Kısmet olmadı.
----
:'''İbrahim''': Bana da versene bi' cigara.
:'''Muzaffer''': Hayır, veremem. Çok az sigaram kaldı, buradan ne zaman çıkacağımız belli değil.
:'''İbrahim''': Oğlum Muzo, kıllık yapma. Bu durumda o cigara zaten yetmez. Nasılsa bir formül bulunucak. Sinirimi bozma, attır bi' cigara.
:'''Muzaffer''': Hayatta vermem.
:'''İbrahim''': Bana bak Muzo. Seni şimdi burda boğarım geri kalan cigaraların hepsini yalnız içmek zorunda kalırım. Her cigara yakışımda da "rahmetlinin cigarasıydı" diye dertlenirim. Beni böyle filtreli dertlere gark etme attır bi' cigara.
'''Muzo:''' Efendi efendi evde oturmuş televizyon seyrediyorum. Erkenden yatıp uyuyacakken rüyamda Jennifer Lopez'i görecekken şu senin yüzünden başıma gelene bak. Al dağıtım kağıdını efendi efendi git birliğine teslim ol. Niye İstanbul'a geliyorsun? Hadi geldin, babana git! Kız kardeşine git! Yine gelip benim başıma tebelleş oluyorsun, benim de başımı yakıyorsun.
'''İbrahim:''' Tanışıyor muyuz?
----
'''Aydın''': Bi' tek bi' vergi borcumuz vardı geçen yıldan. Onun için getirdiyseniz beni buraya onu bu yıl cezasıyla ödeyeceğiz. Muhasebeci gitti konuştu vergi dairesiyle 3 taksite bölüceklermiş, 3 ayrı çek vereceğiz.
----
'''İbrahim''': Amirim o cigaradan bir tane de ben alabilir miyim?
'''Amir''': Hayır.
'''İbrahim''': Ama... o zaman az biraz ara verelim çok uzun sürdü bu soruşturma. Benim artık illa ki bir cigara içmem şart!
'''Amir''': (Başıyla işaret ederek) Muzaffer'i getir.
'''İbrahim''': Muzaffer de mi burada?
'''Amir''': Evet. Tabii ya. Gelsin bak bakalım, tanıyor musun tanımıyor musun!
'''İbrahim''': Ya madem Muzaffer burada sen onu iki saattir niye getirtmiyorsun? Getirttir bu Muzaffer'i sarılıp öpüşelim kapansın bu konu!
----
''Hapishane Görüşmesi''
'''Baba''': Nasılsın, sağlığın iyi mi İbrahim?
'''İbrahim''': İyiyim iyiyim. Çok iyiyim.
'''Baba''': Mahkeme nasıl böyle bir karar verdi?
'''İbrahim''': Akıl alacak iş değil... Beraat beklerken 24 yıl verdi.
'''Baba''': Nasıl böyle oldu bu iş İbrahim?
'''İbrahim''': Ben de anlamadım baba. Bu işlerle hiç ilgim alakam yok.
'''Baba''': Arkadaşlarının yüzünden mi oldu?
'''İbrahim''': Hayır onların daha da alakası yok. Onlar tamamen benim yüzümden içerideler.
'''Baba''': N'aptın ki sen oğlum...
'''İbrahim''': Bir şey yapmadım baba!
'''Baba''': Bir terör işine mi bulaştın İbrahim?
'''İbrahim''': Hayır baba. Ortada delil yok, bir şey yok. Marketçi bunlar değildi dedi. Taksi şoförü bunlar olabilir dedi diye hakim 24 yıl verdi.
'''Baba''': Taksi şoförü niye öyle diyor?
'''İbrahim''': O bir b.. görmemiş ki gecenin karanlığında. Kimi görse bunlardı diyecek! Fakat temyize gitti. Avukat itiraz dilekçesi yazdı. Bozulacak o karar.
'''Baba''': Koğuşta mı kalıyorsun?
'''İbrahim''': (Başını sallar) Ha ha.
'''Baba''': Kalabalık mı koğuş?
'''İbrahim''': Yok yok. Biz üç arkadaş ayıptır söylemesi çocuk koğuşunda kalıyoruz.
'''Baba''': Bir ihtiyacın var mı oğlum?
'''İbrahim''': Yok baba, sağ ol... Asuman evlenmiş mi?
'''Baba''': Bilmiyorum... Öyle bir laf oldu ama...
'''İbrahim''': Evlendi değil mi o herifle!
'''Baba''': Galiba... Paran var mı?
'''İbrahim''': Var var, sağ ol.
'''Baba''': Nereden var paran? 3 yıldır hapistesin. Birileri sana para mı veriyor?
'''İbrahim''': Hayır... yok baba. Param yok da burada çok lazım olmuyor.
'''Baba''': Olmaz olur mu oğlum? Para en çok burada lazım sana. İdareye para bırakacağım oradan alırsın.
'''İbrahim''': Gerek yok baba. Sizin daha çok ihtiyacınız vardır o paraya.
'''Baba''': Bizim paramız var... Dükkânı sattık.
'''İbrahim''': Ne! Dükkânı mı sattınız? Niye satıyorsunuz! Delirdiniz mi!
'''Baba''': Enişten çok iyi bir müşteri buldu. Güzel para verdiler.
'''İbrahim''': Enişte sizi ketenpereye getirmiş be!
----
– Polis niye kovalıyor seni?<br>
– Hiiiçç. Polisin salaklığı işte. Ben kaçıyorum diye kovalıyor. Kovalanacak bişi yok.<br>
– Sen niye kaçıyorsun?<br>
– Hiiiç. kaçılacak bişi yok. Fakat tabi polise bana birdenbire “Hey, sen! Gel buraya gel buraya. Sen niye Burdur’dan Siirt'e İstanbul üzerinden gidiyorsun bakiyim? Yoksa yoksa Muzo'ylan oturup efendigene rakı falan mı içecen?<br>
– Aaaaa!!!!!<br>
– Yaaa. Dicekmiş gibi bi' pisikoz oldum. Bi' an polisle öyle göz göze kaldık, ben koşmaya başlayınca, o salak da kovaladı tabi.
----
– Biz suçsuzuz hakim beyy.<br>
– O bi' bok demek değil ki herkes söylüyor onu.
----
– İbrahim, Muzaffer ve ben o gece yoldan bi' taksi çevirdik. Biraz ilerleyince dayadım bıçağı taksi şoförünün ensesine, ''yavaşla, sağa çek, istop etme, in'' dedim, paşa paşa indi. Geçtim direksiyona doğru markete gittik. Elde bıçak daldım içeri. Muzaffer'le İbrahim de peşimden geldiler. Kasadaki herifin alnına dayadım bıçağı, ''aç kasayı'' dedim açtı. Muzaffer'le İbrahim paraları marketin naylon torbalarına doldurdular. Hızla çıktık. Gasp ettiğimiz arabayla bi' kahvenin önünden geçerken İbrahim oraya hiç gereği yokken, sırf şamata olsun diye molotof kokteyli attı. İbrahim'in böyle dallamalıkları vardır.
----
"Çok değişik makineleri var. Her şey bilgisayara bağlı. Fakat çok temiz, hastane gibi. Devamlı etrafı temizliyorlar. Hiç ortalıkta kan falan yok. Öyle miden falan kalkmıyor. Sonra ilk yardım araç gereçleri var. Bi' şey olsan, seruuuum, meruuum her şey var!"
== Oyuncular ==
*[[w:Ferhan Şensoy|Ferhan Şensoy]]: İbrahim
*[[w:Rasim Öztekin|Rasim Öztekin]]: Muzo(Muzaffer)
*[[w:Ali Çatalbaş|Ali Çatalbaş]]: Aydın Diktepe
*[[w:Erol Günaydın|Erol Günaydın]]: İbrahim'in babası
*[[w:Sermiyan Midyat|Sermiyan Midyat]]: İbrahim'in Eniştesi
*[[w:Parkan Özturan|Parkan Özturan]]: Gardiyan Osman
*[[w:Hakan Bilgin|Hakan Bilgin]]: Taksi Şoförü
*[[w:Zeki Alasya|Zeki Alasya]]: Hapishane müdürü
*[[w:Bülent Kayabaş|Bülent Kayabaş]]: Amir
*[[w:Celal Belgil|Celal Belgil]]: Komiser
*[[w:Şahnaz Çakıralp|Şahnaz Çakıralp]]: Asuman
{{Vikipedi}}
[[Kategori:2004 filmleri]]
[[Kategori:En İyi Türk Filmleri (İlk 100)]]
[[en:Pardon]]
[[fr:Pardon]]
et4hysxy4ehisq26jbrjkbm01k0182s
Cevahir Kirişçi
0
11673
232744
226359
2025-06-10T19:10:38Z
Brightt11
34669
rüzgar > rüzgâr, değiştirildi: Rüzgar → rüzgâr [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232744
wikitext
text/x-wiki
{{Vikipedi}}
Cevahir, Ufuk Özkan'ın canlandırdığı bir [[Geniş Aile]] karakteridir.
== Cevahir ==
*Senin ağzını burnunu yırtarım ha!
*Üstün Alman zekâm ile...
*Nolllllduu (L'yi dilimizle uzatarak)
*Ya herro ya merro.
*Taşınmaz mal.
*Azagra.
*Senin külodunu yırtarım.
*Zina kölesi.
*Paraya önem vermem ben. O yüzden yanımda para taşımam.
*Bütün birikimim ₺85. Kapalı alanda sigara içsem evime haciz gelir.
*Sen bana $2000 ver, ben onu $1000'a tamamlarım.
*Bana Atlangoç Cevahir derler.
*Otobüse binip de tutunacak yer bulamayıp el alemi avuçlayan Ulvi.
*Camide hoca namaza başlamadan namaza başlayan Ulvi.
*Mamana.
*Göynümün baldızı.
*Zey zey.
== Cevahir'in Sevinince Söylediği Sözler ==
*Yapıştır!
*Yatıştır!
*Atıştır!
*Yakıştır!
*Kopyala, yapıştır!
*Kes, kopyala, yapıştır!
*Hoyt bee!
*Senin ağzının çamanını yerim!
== Cevahir'in Babasına Söylediği Sözler ==
*Ben boşanma davasını kaybettim baba. Ama veleyetim sizde kaldı çok ballısınız valla.
*Kutsal Kuti.
*Adına stad yaptırdığım.
== Cevahir'in Nazan'a Söylediği Sözler ==
*Kız elekçi.
*Ortalama kadın
*Kız
== Cevahir'in Mürsel'e Söylediği Sözler ==
*Titrek enişte.
*Andropoz.
*Yorgun demokrat.
*Frankenstein.
*Coğrafyacı
*Anten.
*Topuk.
== Cevahir'in Sevim'e Söylediği Sözler ==
*Lan domuşuk.
== Cevahir'in Annesine Söylediği Sözler ==
*Kız Muti.
*Kız gadasını aldığım.
*Kutsal Muti
*Ornella Muti
== Cevahir'in Aytaç'a Söylediği Sözler ==
*Tıkaç.
*Hayvar.
*Karpuz.
*Düzgün.
== Cevahir'in Kunter'e Söylediği Sözler ==
*İspiyoncu Soyka.
== Cevahir'in Müfit'e Söylediği Sözler ==
*Koyu kavanozlar(Aynı zamanda Bilal'e de söylemiştir.)
*Koyu kefal ve yavrusu(Aynı zamanda Bilal'e de söylemiştir.)
*Koyu Bilal ve hörgücü yancı Müfit
== Cevahir'in Behice'ye Söylediği Sözler ==
*Junior Babaanne.
== Cevahir'in Somer'e Söylediği Sözler ==
*Sarı pipi
== Cevahir'in Cloudia'ya Söylediği Sözler ==
*Führer'ini yırtarım senin.
*Su aygırı.
== Cevahir'in Cihangir'e Söylediği Sözler ==
*Sivitsiz Soyka.
== Cevahir'in Kubilay'a Söylediği Sözler ==
*Kubilay-lay-lom.
== Cevahir'in Zekai'ye Söylediği Sözler ==
*İtoroz.
*Reşit altı.
*Tropik Ergen.
*Ergen üstü.
*Davar.
*Parçacık.
*ZekZek.
== Cevahir'in İngilizce Söylediği Sözler ==
*Get out (Dışarı çık anlamında)
== Cevahir'in Almanca Söylediği Sözler ==
*Auf wiedersehen (Görüşürüz anlamında)
*Guten Morgen (Günaydın anlamında)
*Muti ("Mutter" anne anlamına geliyor)
*Raus (Defol anlamında)
== Cevahir'in 19'uncu Bölümdeki Bir Suçluya Söylediği Sözler==
*300 Ispartalı
*İnsanüstü
== Cevahir'in 21'inci Bölümdeki Bir Kantinciye Söylediği Sözler==
*Çarşı adabı görmemişçi faiş
== Cevahir'in Katip'in Ekibi Hakkında Söylediği Sözler==
*Katip'in Teletubbies'leri
== Cevahir'in Ailesi Hakkında Söylediği Sözler==
*Geniş Aile
== Cevahir'in Ailesindeki Kızlara Söylediği Sözler==
*Evimin Anaçkolu
*Evimin Kadınkolları
== Cevahir'in Bilal'in Ailesi Hakkında Söylediği Sözler==
*Tohumluk Aile
== Cevahir'in Ulvi'nin Ailesi Hakkında Söylediği Sözler==
*Karışık, Domuşuk, Yamışık Aile
== Cevahir'in Sınıfına Söylediği Sözler ==
*Selamün aleyküm benim biricik geniş sınıfım.Size katık katık sevgi getirdim.
== Cevahir'in Kahvesine Söylediği Sözler ==
*Merhaba benim biricik geniş kahvem.
== Cevahir'in Ailesine Söylediği Sözler ==
*Merhaba benim sevgili geniş ailem.Size buram buram sevgi getirdim.
*Yakşamlar benim biricik geniş ailem.Size küp küp sevgi getirdim.
*Merhaba benim sevgili geniş ailem.Size etli kemikli abi getirdim.(Bir kısmını Kuddusi söylemiştir.)
*Merhaba benim faydasız oğlum.Bize duvak duvak gelin getirmişsin.(Tamamını Kuddusi söylemiştir.)
*Yakşamlar benim biricik geniş ailem.Size efendim karman çorman sevgi getirdim.
*Selamün aleyküm benim biricik geniş ailem.Hektar hektar kucaklıyorum hepinizi.
*Yakşamlar benim biricik geniş ailem.Size çintik çintik sevgi getirdim.
*Yakşamlar benim biricik geniş ailem.Hepinize efendim löp löp sevgi getirdim.
*Yakşamlar benim biricik geniş ailem.Size yamuk yumuk sevgi getirdim.
*İyi günler benim biricik geniş ailem.Size dilim dilim sevgi getirdim.
*Bana bakın benim biricik geniş ailem.Size yusuf yusuf sevgi getirdim.
*Yakşamlar benim biricik geniş ailem.Size kuçu kuçu sevgi getirdim.
*Yakşamlar benim biricik geniş ailem.Size koli koli sevgi getirdim.
*Yakşamlar benim biricik geniş ailem.Size parça tesilli bir haberim var.
== Cevahir'in Ulvi'ye Söylediği Sözler ==
*Lan şerbetçi.
*Yetersiz Ulvi.
*Az Ulvi % 2 Ulvi.
*Şemşamer Ulvi.
*Düz Ulvi.
*1'inci viteste 7.500 devir yapan Ulvi.
*Yamışık Ulvi.
*Uzaktan akrabasına 100 metreden fazla yaklaşmayan Ulvi.
*Her 4 kişiden 1'i Ulvi.
*Hapşururken aynı zamanda geğiren Ulvi.
*Siyah noktalarını birleştiririm senin Ulvi.
*%50 Ulvi.
*Yetersiz Merküçyo. (Romeo ve Juliet oyununda.)
*Einstein Ulvi.
*Kafasında limon çekirdeği kalan Ulvi
*Tavuk göğsünü sütyenle servis eden Ulvi.
*Beni soran olursa sen de onlara beni sor.
*Halı sahadaki halı kayıyor mu diye bakan Ulvi.
*Alman usulü akbil basan Ulvi.
*Şehir suyuna vazelin atan Ulvi.
*Akbille otostop çeken Ulvi.
== Cevahir'in Şükufe'ye Söylediği Sözler ==
* Komşu kızı
* Molotof kokteylim
* İhraç fazlam
* Günaydın çapağım
* İhtiyaç dahilim
* Piknik sepetim
* Hızlı ve öfkelim
* Asfalt gözlüm
* Karışık CD'm
* İkiz kulem
* Sürpriz yumurtam
* Menkul kıymetlim
* Gelişi güzelim
* Gamzelerine dolgu yaptığım
* Yavru vatanım
* Kesilmiş çayırım
* Bahar ferahlığım
* Dağ esintim
* Bitmiş derem
* Gönlümün otoparkı
* Evlilik provam
* 11 asrın sultanı
* Mihenk taşım
* Görgü tanığım
* Asma yaprağım
* Tek dişi kalmış şarjım
* Havalı pervanem
* Denize 0'ım
* Can havlim
* Desibelim
* Emniyet şeridim
* Olay şahidim
* Genzine kaçtığım
* Üst geçidim
* Baz istasyonum
* Kalorifer peteğim
* Limitsiz internetim
* Sevgili günlüğüm
* Göğüs kafesim
* Kabuklum
* Bağ bozumum
* Torpido gözüm
* Tropikal meyvem
* Msn iletim
* Word dosyam
* Gece sohbetim
* Kol böreğim
* Asi forvetim
* Sosyal mesajım
* Gönlümün kraliçesi
* +18'im
* Son isteğim
* Eline çizgim
* Boyuna yazgım
* Gönlümün dağarcığı
* Devlet hazinem
* Kasa hesabım
* Atar damarım
* Badem suyum
* Kraterim
* Eline doğduğum
* Yataklım
* Gümrüğüm
* Seyrini emdiğim
* Gidene dur dediğim.Dur.
* Ödün verdiğim
* Paparazim
* Yalan makinem
* Bıyığımın altındaki gizli sivilce
* Transformers'ım
* Balerinam
* Kız. Sonunda bana demir attın ha kaptanım.
* Ağzının hidroliğini yediğim.
* Kapı merceğim.
* Gönlümün albümü.
* Cennetim
* Boncuk tabancam
* İşverenim
* Sivil savunmam
* Seyir Defterim
* Toprak Mahsullerim
* Ortağım
* Gadasını Aldığım
== Cevahir'in Şukufe'ye Söylediği Şiirler ==
* Kör topraklara siner gözlerimin nemi.
* Kararır çığlıklarla yalnızlığın demi.
* Sürülür yüreğim hain deryalar!
* Hüsrana demir atar ateşten gemi.
Geniş Aile 31.bölüm sonundaki şiirler..
Şükufe'nin şiiri
*Açılır mehtaba karanlık hücren,
*Savrulur semaya kör azrail,
*Gömülür ömür bahçelerine hicran,
*Güz melekleri gözlerine dahil..
Cevahir'in şiiri
*Yokluğun mezar taşında renktir
*Gülüşün masum güzlere denktir
*Direnir yüreğim hazin rüyalara
*bedenim kara toprakta cenktir
== Cevahir'in Zeynep'e Söylediği Sözler ==
* Coco Matmazel
* Z vitaminim
* Yasak meyvelim
* Bambi yüzlüm
* Somer'in yengesi
* Bambi yüz üstüne ela gözlüm
* Eksi kutbum
* Parapuanım
* Deep freezim
* Zeynep Frutti
* Bilançom
* %1 dilimim
* Geri dörtlüm
* Vitrinim
* Ortadoğum
* Karlı plajım
* Balta limanım
* İz sürümüm
* Kontesim
* Akasyam
* Harikalar diyarım
* Para üstüm
* Göynümüm kreşi
* Kooperatifim
* Bacak boyum
* Ciklet Balonum
* Orta sanayim
* Okuyucum
* İslami usulüm
* Zey Zey
* Kupa şampiyonum
* Dış basınım
* İç dinamiğim
* Görücüm
* Karagözüm
== Cevahir'in Nilüfer'e Söylediği Sözler ==
* rüzgâr Gülüm
== Cevahir'in Bilal'e Söylediği Sözler ==
*Koyu bok Bilal
*Eşkenar Bilal
*Kronolojik Bilal
*Ham Bilal
*Telli duvaklı Bilal
*Kardelen Bilal
*Taneli Bilal
*Sıvı Bilal
*Sinek Bilal
*Koyu kumbara
*Koyu karargah
*Koyu kıvılcım
*Alçak lisans
*Koyu müsvedde
*Ofsayt Bilal
*Koyu karnaval
*Mıknatıs Bilal
*Miss Bilal
*Koyu Casanova
*Koyu hayırsız
*Koyu korsan
*Aloaveralı Bilal
*Koyu kurna
*Kavruk Bilal
*Kalfa Bilal
*Kesişen Bilal
*Tuzlu Bilal
*Makamsız Bilal
*İhraç artığı Bilal
*Suni gübre
*Bit Bilal
*Katran Bilal
*Bayağından az kullanılmış Bilal
*Koyu kapkaççı
*Fotoshop Bilal
*Koltukaltı Bilal
*Koyu menajer
*Koyu küheylan
*Koyu kamçı
*Kurdele Bilal
*Kucak dolusu Bilal
*Koyu kırık
*Kıvrık Bilal
*Koyu kefaze
*Aylık süreli Bilal
*Oy,Oy Koyu Bil-oy
*Koyu pembe Bilal
*Memeli Bilal
*Kolalı Bilal
*Ah Bici Bici Gidici Bilal
*Sayılı Bilal
*Koyu Kurak
*Kareli Bilal
*Koyu kokarca
*Koyu hilal
*Şu Bilal
*Kokoş
*Koyu topak
*Şemşamer kapağı
*Koyu basen
*Koyu kelef
*Nemli Bilal
*Bademli Bilal
*Pullu Bilal
*Alttan çıtçıtlı Bilal
*Koyu serçe
*Resimli Bilal
*Yağlı Bilal
*Koyu ..... (Bilal öyle kötü bir şey yapmıştı ki Cevahir'in bu sözü sansürlendi)
*Tapulu Bilal
*Koyu Wikileaks
*Üstü enfes,kremalı,fındıklı Bilal
*Koyu Clara
*Göstergeli Bilal
*Koyu Murat
*Koyu Kürek
*1/2 Bilal
*Koyu Tibalt (Romeo ve Juliet oyununda)
*Transik Bilal
*Gaspçı Bilal
*Koyu İkoncan
*Koyu koyun
*Geri Dönüşümlü Bilal
*Koyu İshal
*Koyu Sinyoro
*Koyu Kriko
*Koyu sersem
*Koyu Kıymık
*Bronz Bilal
*Koyu Yerleşke
*Koyu Baristik
*Koyu Buton
*Koyu Hafif
*Koyu Karbon
*İnik Bilal
*Ormanlık Bilal
*Koyu Kısır
*Konsantre Bilal
*Koyu Kibar
*Gazlı Bilal
*Süreli Bilal
*Halka Açık Bilal
*35 Ekran Bilal
*Top toplayıcı Bilal
*Koyu Kauçuk
*Köpüklü Bilal
*+ Bilal
*Katlı Bilal
*Keçeli Bilal
*Koyu Elastik
*Pis kösnük
*Koyu Aygıt
*Akışkan Bilal
*Acınası Bilal
*Parçalı Bilal
*Koyu Sivil
*Koyuya düşen kuyuya düşer.
*At kafası
[[Kategori:Geniş Aile karakterleri]]
f3o2ay7wc8tjd6gi2b1udgrs2suq825
232795
232744
2025-06-10T19:23:08Z
Brightt11
34669
232795
wikitext
text/x-wiki
{{Vikipedi}}
Cevahir, Ufuk Özkan'ın canlandırdığı bir [[Geniş Aile]] karakteridir.
== Cevahir ==
*Senin ağzını burnunu yırtarım ha!
*Üstün Alman zekâm ile...
*Nolllllduu (L'yi dilimizle uzatarak)
*Ya herro ya merro.
*Taşınmaz mal.
*Azagra.
*Senin külodunu yırtarım.
*Zina kölesi.
*Paraya önem vermem ben. O yüzden yanımda para taşımam.
*Bütün birikimim ₺85. Kapalı alanda sigara içsem evime haciz gelir.
*Sen bana $2000 ver, ben onu $1000'a tamamlarım.
*Bana Atlangoç Cevahir derler.
*Otobüse binip de tutunacak yer bulamayıp el alemi avuçlayan Ulvi.
*Camide hoca namaza başlamadan namaza başlayan Ulvi.
*Mamana.
*Göynümün baldızı.
*Zey zey.
== Cevahir'in Sevinince Söylediği Sözler ==
*Yapıştır!
*Yatıştır!
*Atıştır!
*Yakıştır!
*Kopyala, yapıştır!
*Kes, kopyala, yapıştır!
*Hoyt bee!
*Senin ağzının çamanını yerim!
== Cevahir'in Babasına Söylediği Sözler ==
*Ben boşanma davasını kaybettim baba. Ama veleyetim sizde kaldı çok ballısınız valla.
*Kutsal Kuti.
*Adına stad yaptırdığım.
== Cevahir'in Nazan'a Söylediği Sözler ==
*Kız elekçi.
*Ortalama kadın
*Kız
== Cevahir'in Mürsel'e Söylediği Sözler ==
*Titrek enişte.
*Andropoz.
*Yorgun demokrat.
*Frankenstein.
*Coğrafyacı
*Anten.
*Topuk.
== Cevahir'in Sevim'e Söylediği Sözler ==
*Lan domuşuk.
== Cevahir'in Annesine Söylediği Sözler ==
*Kız Muti.
*Kız gadasını aldığım.
*Kutsal Muti
*Ornella Muti
== Cevahir'in Aytaç'a Söylediği Sözler ==
*Tıkaç.
*Hayvar.
*Karpuz.
*Düzgün.
== Cevahir'in Kunter'e Söylediği Sözler ==
*İspiyoncu Soyka.
== Cevahir'in Müfit'e Söylediği Sözler ==
*Koyu kavanozlar(Aynı zamanda Bilal'e de söylemiştir.)
*Koyu kefal ve yavrusu(Aynı zamanda Bilal'e de söylemiştir.)
*Koyu Bilal ve hörgücü yancı Müfit
== Cevahir'in Behice'ye Söylediği Sözler ==
*Junior Babaanne.
== Cevahir'in Somer'e Söylediği Sözler ==
*Sarı pipi
== Cevahir'in Cloudia'ya Söylediği Sözler ==
*Führer'ini yırtarım senin.
*Su aygırı.
== Cevahir'in Cihangir'e Söylediği Sözler ==
*Sivitsiz Soyka.
== Cevahir'in Kubilay'a Söylediği Sözler ==
*Kubilay-lay-lom.
== Cevahir'in Zekai'ye Söylediği Sözler ==
*İtoroz.
*Reşit altı.
*Tropik Ergen.
*Ergen üstü.
*Davar.
*Parçacık.
*ZekZek.
== Cevahir'in İngilizce Söylediği Sözler ==
*Get out (Dışarı çık anlamında)
== Cevahir'in Almanca Söylediği Sözler ==
*Auf wiedersehen (Görüşürüz anlamında)
*Guten Morgen (Günaydın anlamında)
*Muti ("Mutter" anne anlamına geliyor)
*Raus (Defol anlamında)
== Cevahir'in 19'uncu Bölümdeki Bir Suçluya Söylediği Sözler==
*300 Ispartalı
*İnsanüstü
== Cevahir'in 21'inci Bölümdeki Bir Kantinciye Söylediği Sözler==
*Çarşı adabı görmemişçi faiş
== Cevahir'in Katip'in Ekibi Hakkında Söylediği Sözler==
*Katip'in Teletubbies'leri
== Cevahir'in Ailesi Hakkında Söylediği Sözler==
*Geniş Aile
== Cevahir'in Ailesindeki Kızlara Söylediği Sözler==
*Evimin Anaçkolu
*Evimin Kadınkolları
== Cevahir'in Bilal'in Ailesi Hakkında Söylediği Sözler==
*Tohumluk Aile
== Cevahir'in Ulvi'nin Ailesi Hakkında Söylediği Sözler==
*Karışık, Domuşuk, Yamışık Aile
== Cevahir'in Sınıfına Söylediği Sözler ==
*Selamün aleyküm benim biricik geniş sınıfım.Size katık katık sevgi getirdim.
== Cevahir'in Kahvesine Söylediği Sözler ==
*Merhaba benim biricik geniş kahvem.
== Cevahir'in Ailesine Söylediği Sözler ==
*Merhaba benim sevgili geniş ailem.Size buram buram sevgi getirdim.
*Yakşamlar benim biricik geniş ailem.Size küp küp sevgi getirdim.
*Merhaba benim sevgili geniş ailem.Size etli kemikli abi getirdim.(Bir kısmını Kuddusi söylemiştir.)
*Merhaba benim faydasız oğlum.Bize duvak duvak gelin getirmişsin.(Tamamını Kuddusi söylemiştir.)
*Yakşamlar benim biricik geniş ailem.Size efendim karman çorman sevgi getirdim.
*Selamün aleyküm benim biricik geniş ailem.Hektar hektar kucaklıyorum hepinizi.
*Yakşamlar benim biricik geniş ailem.Size çintik çintik sevgi getirdim.
*Yakşamlar benim biricik geniş ailem.Hepinize efendim löp löp sevgi getirdim.
*Yakşamlar benim biricik geniş ailem.Size yamuk yumuk sevgi getirdim.
*İyi günler benim biricik geniş ailem.Size dilim dilim sevgi getirdim.
*Bana bakın benim biricik geniş ailem.Size yusuf yusuf sevgi getirdim.
*Yakşamlar benim biricik geniş ailem.Size kuçu kuçu sevgi getirdim.
*Yakşamlar benim biricik geniş ailem.Size koli koli sevgi getirdim.
*Yakşamlar benim biricik geniş ailem.Size parça tesilli bir haberim var.
== Cevahir'in Ulvi'ye Söylediği Sözler ==
*Lan şerbetçi.
*Yetersiz Ulvi.
*Az Ulvi % 2 Ulvi.
*Şemşamer Ulvi.
*Düz Ulvi.
*1'inci viteste 7.500 devir yapan Ulvi.
*Yamışık Ulvi.
*Uzaktan akrabasına 100 metreden fazla yaklaşmayan Ulvi.
*Her 4 kişiden 1'i Ulvi.
*Hapşururken aynı zamanda geğiren Ulvi.
*Siyah noktalarını birleştiririm senin Ulvi.
*%50 Ulvi.
*Yetersiz Merküçyo. (Romeo ve Juliet oyununda.)
*Einstein Ulvi.
*Kafasında limon çekirdeği kalan Ulvi
*Tavuk göğsünü sütyenle servis eden Ulvi.
*Beni soran olursa sen de onlara beni sor.
*Halı sahadaki halı kayıyor mu diye bakan Ulvi.
*Alman usulü akbil basan Ulvi.
*Şehir suyuna vazelin atan Ulvi.
*Akbille otostop çeken Ulvi.
== Cevahir'in Şükufe'ye Söylediği Sözler ==
* Komşu kızı
* Molotof kokteylim
* İhraç fazlam
* Günaydın çapağım
* İhtiyaç dahilim
* Piknik sepetim
* Hızlı ve öfkelim
* Asfalt gözlüm
* Karışık CD'm
* İkiz kulem
* Sürpriz yumurtam
* Menkul kıymetlim
* Gelişi güzelim
* Gamzelerine dolgu yaptığım
* Yavru vatanım
* Kesilmiş çayırım
* Bahar ferahlığım
* Dağ esintim
* Bitmiş derem
* Gönlümün otoparkı
* Evlilik provam
* 11 asrın sultanı
* Mihenk taşım
* Görgü tanığım
* Asma yaprağım
* Tek dişi kalmış şarjım
* Havalı pervanem
* Denize 0'ım
* Can havlim
* Desibelim
* Emniyet şeridim
* Olay şahidim
* Genzine kaçtığım
* Üst geçidim
* Baz istasyonum
* Kalorifer peteğim
* Limitsiz internetim
* Sevgili günlüğüm
* Göğüs kafesim
* Kabuklum
* Bağ bozumum
* Torpido gözüm
* Tropikal meyvem
* Msn iletim
* Word dosyam
* Gece sohbetim
* Kol böreğim
* Asi forvetim
* Sosyal mesajım
* Gönlümün kraliçesi
* +18'im
* Son isteğim
* Eline çizgim
* Boyuna yazgım
* Gönlümün dağarcığı
* Devlet hazinem
* Kasa hesabım
* Atar damarım
* Badem suyum
* Kraterim
* Eline doğduğum
* Yataklım
* Gümrüğüm
* Seyrini emdiğim
* Gidene dur dediğim.Dur.
* Ödün verdiğim
* Paparazim
* Yalan makinem
* Bıyığımın altındaki gizli sivilce
* Transformers'ım
* Balerinam
* Kız. Sonunda bana demir attın ha kaptanım.
* Ağzının hidroliğini yediğim.
* Kapı merceğim.
* Gönlümün albümü.
* Cennetim
* Boncuk tabancam
* İşverenim
* Sivil savunmam
* Seyir Defterim
* Toprak Mahsullerim
* Ortağım
* Gadasını Aldığım
== Cevahir'in Şukufe'ye Söylediği Şiirler ==
* Kör topraklara siner gözlerimin nemi.
* Kararır çığlıklarla yalnızlığın demi.
* Sürülür yüreğim hain deryalar!
* Hüsrana demir atar ateşten gemi.
Geniş Aile 31.bölüm sonundaki şiirler..
Şükufe'nin şiiri
*Açılır mehtaba karanlık hücren,
*Savrulur semaya kör azrail,
*Gömülür ömür bahçelerine hicran,
*Güz melekleri gözlerine dahil..
Cevahir'in şiiri
*Yokluğun mezar taşında renktir
*Gülüşün masum güzlere denktir
*Direnir yüreğim hazin rüyalara
*bedenim kara toprakta cenktir
== Cevahir'in Zeynep'e Söylediği Sözler ==
* Coco Matmazel
* Z vitaminim
* Yasak meyvelim
* Bambi yüzlüm
* Somer'in yengesi
* Bambi yüz üstüne ela gözlüm
* Eksi kutbum
* Parapuanım
* Deep freezim
* Zeynep Frutti
* Bilançom
* %1 dilimim
* Geri dörtlüm
* Vitrinim
* Ortadoğum
* Karlı plajım
* Balta limanım
* İz sürümüm
* Kontesim
* Akasyam
* Harikalar diyarım
* Para üstüm
* Göynümüm kreşi
* Kooperatifim
* Bacak boyum
* Ciklet Balonum
* Orta sanayim
* Okuyucum
* İslami usulüm
* Zey Zey
* Kupa şampiyonum
* Dış basınım
* İç dinamiğim
* Görücüm
* Karagözüm
== Cevahir'in Nilüfer'e Söylediği Sözler ==
* Rüzgâr Gülüm
== Cevahir'in Bilal'e Söylediği Sözler ==
*Koyu bok Bilal
*Eşkenar Bilal
*Kronolojik Bilal
*Ham Bilal
*Telli duvaklı Bilal
*Kardelen Bilal
*Taneli Bilal
*Sıvı Bilal
*Sinek Bilal
*Koyu kumbara
*Koyu karargah
*Koyu kıvılcım
*Alçak lisans
*Koyu müsvedde
*Ofsayt Bilal
*Koyu karnaval
*Mıknatıs Bilal
*Miss Bilal
*Koyu Casanova
*Koyu hayırsız
*Koyu korsan
*Aloaveralı Bilal
*Koyu kurna
*Kavruk Bilal
*Kalfa Bilal
*Kesişen Bilal
*Tuzlu Bilal
*Makamsız Bilal
*İhraç artığı Bilal
*Suni gübre
*Bit Bilal
*Katran Bilal
*Bayağından az kullanılmış Bilal
*Koyu kapkaççı
*Fotoshop Bilal
*Koltukaltı Bilal
*Koyu menajer
*Koyu küheylan
*Koyu kamçı
*Kurdele Bilal
*Kucak dolusu Bilal
*Koyu kırık
*Kıvrık Bilal
*Koyu kefaze
*Aylık süreli Bilal
*Oy,Oy Koyu Bil-oy
*Koyu pembe Bilal
*Memeli Bilal
*Kolalı Bilal
*Ah Bici Bici Gidici Bilal
*Sayılı Bilal
*Koyu Kurak
*Kareli Bilal
*Koyu kokarca
*Koyu hilal
*Şu Bilal
*Kokoş
*Koyu topak
*Şemşamer kapağı
*Koyu basen
*Koyu kelef
*Nemli Bilal
*Bademli Bilal
*Pullu Bilal
*Alttan çıtçıtlı Bilal
*Koyu serçe
*Resimli Bilal
*Yağlı Bilal
*Koyu ..... (Bilal öyle kötü bir şey yapmıştı ki Cevahir'in bu sözü sansürlendi)
*Tapulu Bilal
*Koyu Wikileaks
*Üstü enfes,kremalı,fındıklı Bilal
*Koyu Clara
*Göstergeli Bilal
*Koyu Murat
*Koyu Kürek
*1/2 Bilal
*Koyu Tibalt (Romeo ve Juliet oyununda)
*Transik Bilal
*Gaspçı Bilal
*Koyu İkoncan
*Koyu koyun
*Geri Dönüşümlü Bilal
*Koyu İshal
*Koyu Sinyoro
*Koyu Kriko
*Koyu sersem
*Koyu Kıymık
*Bronz Bilal
*Koyu Yerleşke
*Koyu Baristik
*Koyu Buton
*Koyu Hafif
*Koyu Karbon
*İnik Bilal
*Ormanlık Bilal
*Koyu Kısır
*Konsantre Bilal
*Koyu Kibar
*Gazlı Bilal
*Süreli Bilal
*Halka Açık Bilal
*35 Ekran Bilal
*Top toplayıcı Bilal
*Koyu Kauçuk
*Köpüklü Bilal
*+ Bilal
*Katlı Bilal
*Keçeli Bilal
*Koyu Elastik
*Pis kösnük
*Koyu Aygıt
*Akışkan Bilal
*Acınası Bilal
*Parçalı Bilal
*Koyu Sivil
*Koyuya düşen kuyuya düşer.
*At kafası
[[Kategori:Geniş Aile karakterleri]]
80epyklu1vw9bmbnom89a3mj7mmdtoj
232799
232795
2025-06-10T19:27:09Z
Brightt11
34669
/* Cevahir'in Kâtip'in Ekibi Hakkında Söylediği Sözler */ dz, değiştirildi: Katip → Kâtip (2) [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232799
wikitext
text/x-wiki
{{Vikipedi}}
Cevahir, Ufuk Özkan'ın canlandırdığı bir [[Geniş Aile]] karakteridir.
== Cevahir ==
*Senin ağzını burnunu yırtarım ha!
*Üstün Alman zekâm ile...
*Nolllllduu (L'yi dilimizle uzatarak)
*Ya herro ya merro.
*Taşınmaz mal.
*Azagra.
*Senin külodunu yırtarım.
*Zina kölesi.
*Paraya önem vermem ben. O yüzden yanımda para taşımam.
*Bütün birikimim ₺85. Kapalı alanda sigara içsem evime haciz gelir.
*Sen bana $2000 ver, ben onu $1000'a tamamlarım.
*Bana Atlangoç Cevahir derler.
*Otobüse binip de tutunacak yer bulamayıp el alemi avuçlayan Ulvi.
*Camide hoca namaza başlamadan namaza başlayan Ulvi.
*Mamana.
*Göynümün baldızı.
*Zey zey.
== Cevahir'in Sevinince Söylediği Sözler ==
*Yapıştır!
*Yatıştır!
*Atıştır!
*Yakıştır!
*Kopyala, yapıştır!
*Kes, kopyala, yapıştır!
*Hoyt bee!
*Senin ağzının çamanını yerim!
== Cevahir'in Babasına Söylediği Sözler ==
*Ben boşanma davasını kaybettim baba. Ama veleyetim sizde kaldı çok ballısınız valla.
*Kutsal Kuti.
*Adına stad yaptırdığım.
== Cevahir'in Nazan'a Söylediği Sözler ==
*Kız elekçi.
*Ortalama kadın
*Kız
== Cevahir'in Mürsel'e Söylediği Sözler ==
*Titrek enişte.
*Andropoz.
*Yorgun demokrat.
*Frankenstein.
*Coğrafyacı
*Anten.
*Topuk.
== Cevahir'in Sevim'e Söylediği Sözler ==
*Lan domuşuk.
== Cevahir'in Annesine Söylediği Sözler ==
*Kız Muti.
*Kız gadasını aldığım.
*Kutsal Muti
*Ornella Muti
== Cevahir'in Aytaç'a Söylediği Sözler ==
*Tıkaç.
*Hayvar.
*Karpuz.
*Düzgün.
== Cevahir'in Kunter'e Söylediği Sözler ==
*İspiyoncu Soyka.
== Cevahir'in Müfit'e Söylediği Sözler ==
*Koyu kavanozlar(Aynı zamanda Bilal'e de söylemiştir.)
*Koyu kefal ve yavrusu(Aynı zamanda Bilal'e de söylemiştir.)
*Koyu Bilal ve hörgücü yancı Müfit
== Cevahir'in Behice'ye Söylediği Sözler ==
*Junior Babaanne.
== Cevahir'in Somer'e Söylediği Sözler ==
*Sarı pipi
== Cevahir'in Cloudia'ya Söylediği Sözler ==
*Führer'ini yırtarım senin.
*Su aygırı.
== Cevahir'in Cihangir'e Söylediği Sözler ==
*Sivitsiz Soyka.
== Cevahir'in Kubilay'a Söylediği Sözler ==
*Kubilay-lay-lom.
== Cevahir'in Zekai'ye Söylediği Sözler ==
*İtoroz.
*Reşit altı.
*Tropik Ergen.
*Ergen üstü.
*Davar.
*Parçacık.
*ZekZek.
== Cevahir'in İngilizce Söylediği Sözler ==
*Get out (Dışarı çık anlamında)
== Cevahir'in Almanca Söylediği Sözler ==
*Auf wiedersehen (Görüşürüz anlamında)
*Guten Morgen (Günaydın anlamında)
*Muti ("Mutter" anne anlamına geliyor)
*Raus (Defol anlamında)
== Cevahir'in 19'uncu Bölümdeki Bir Suçluya Söylediği Sözler==
*300 Ispartalı
*İnsanüstü
== Cevahir'in 21'inci Bölümdeki Bir Kantinciye Söylediği Sözler==
*Çarşı adabı görmemişçi faiş
== Cevahir'in Kâtip'in Ekibi Hakkında Söylediği Sözler==
*Kâtip'in Teletubbies'leri
== Cevahir'in Ailesi Hakkında Söylediği Sözler==
*Geniş Aile
== Cevahir'in Ailesindeki Kızlara Söylediği Sözler==
*Evimin Anaçkolu
*Evimin Kadınkolları
== Cevahir'in Bilal'in Ailesi Hakkında Söylediği Sözler==
*Tohumluk Aile
== Cevahir'in Ulvi'nin Ailesi Hakkında Söylediği Sözler==
*Karışık, Domuşuk, Yamışık Aile
== Cevahir'in Sınıfına Söylediği Sözler ==
*Selamün aleyküm benim biricik geniş sınıfım.Size katık katık sevgi getirdim.
== Cevahir'in Kahvesine Söylediği Sözler ==
*Merhaba benim biricik geniş kahvem.
== Cevahir'in Ailesine Söylediği Sözler ==
*Merhaba benim sevgili geniş ailem.Size buram buram sevgi getirdim.
*Yakşamlar benim biricik geniş ailem.Size küp küp sevgi getirdim.
*Merhaba benim sevgili geniş ailem.Size etli kemikli abi getirdim.(Bir kısmını Kuddusi söylemiştir.)
*Merhaba benim faydasız oğlum.Bize duvak duvak gelin getirmişsin.(Tamamını Kuddusi söylemiştir.)
*Yakşamlar benim biricik geniş ailem.Size efendim karman çorman sevgi getirdim.
*Selamün aleyküm benim biricik geniş ailem.Hektar hektar kucaklıyorum hepinizi.
*Yakşamlar benim biricik geniş ailem.Size çintik çintik sevgi getirdim.
*Yakşamlar benim biricik geniş ailem.Hepinize efendim löp löp sevgi getirdim.
*Yakşamlar benim biricik geniş ailem.Size yamuk yumuk sevgi getirdim.
*İyi günler benim biricik geniş ailem.Size dilim dilim sevgi getirdim.
*Bana bakın benim biricik geniş ailem.Size yusuf yusuf sevgi getirdim.
*Yakşamlar benim biricik geniş ailem.Size kuçu kuçu sevgi getirdim.
*Yakşamlar benim biricik geniş ailem.Size koli koli sevgi getirdim.
*Yakşamlar benim biricik geniş ailem.Size parça tesilli bir haberim var.
== Cevahir'in Ulvi'ye Söylediği Sözler ==
*Lan şerbetçi.
*Yetersiz Ulvi.
*Az Ulvi % 2 Ulvi.
*Şemşamer Ulvi.
*Düz Ulvi.
*1'inci viteste 7.500 devir yapan Ulvi.
*Yamışık Ulvi.
*Uzaktan akrabasına 100 metreden fazla yaklaşmayan Ulvi.
*Her 4 kişiden 1'i Ulvi.
*Hapşururken aynı zamanda geğiren Ulvi.
*Siyah noktalarını birleştiririm senin Ulvi.
*%50 Ulvi.
*Yetersiz Merküçyo. (Romeo ve Juliet oyununda.)
*Einstein Ulvi.
*Kafasında limon çekirdeği kalan Ulvi
*Tavuk göğsünü sütyenle servis eden Ulvi.
*Beni soran olursa sen de onlara beni sor.
*Halı sahadaki halı kayıyor mu diye bakan Ulvi.
*Alman usulü akbil basan Ulvi.
*Şehir suyuna vazelin atan Ulvi.
*Akbille otostop çeken Ulvi.
== Cevahir'in Şükufe'ye Söylediği Sözler ==
* Komşu kızı
* Molotof kokteylim
* İhraç fazlam
* Günaydın çapağım
* İhtiyaç dahilim
* Piknik sepetim
* Hızlı ve öfkelim
* Asfalt gözlüm
* Karışık CD'm
* İkiz kulem
* Sürpriz yumurtam
* Menkul kıymetlim
* Gelişi güzelim
* Gamzelerine dolgu yaptığım
* Yavru vatanım
* Kesilmiş çayırım
* Bahar ferahlığım
* Dağ esintim
* Bitmiş derem
* Gönlümün otoparkı
* Evlilik provam
* 11 asrın sultanı
* Mihenk taşım
* Görgü tanığım
* Asma yaprağım
* Tek dişi kalmış şarjım
* Havalı pervanem
* Denize 0'ım
* Can havlim
* Desibelim
* Emniyet şeridim
* Olay şahidim
* Genzine kaçtığım
* Üst geçidim
* Baz istasyonum
* Kalorifer peteğim
* Limitsiz internetim
* Sevgili günlüğüm
* Göğüs kafesim
* Kabuklum
* Bağ bozumum
* Torpido gözüm
* Tropikal meyvem
* Msn iletim
* Word dosyam
* Gece sohbetim
* Kol böreğim
* Asi forvetim
* Sosyal mesajım
* Gönlümün kraliçesi
* +18'im
* Son isteğim
* Eline çizgim
* Boyuna yazgım
* Gönlümün dağarcığı
* Devlet hazinem
* Kasa hesabım
* Atar damarım
* Badem suyum
* Kraterim
* Eline doğduğum
* Yataklım
* Gümrüğüm
* Seyrini emdiğim
* Gidene dur dediğim.Dur.
* Ödün verdiğim
* Paparazim
* Yalan makinem
* Bıyığımın altındaki gizli sivilce
* Transformers'ım
* Balerinam
* Kız. Sonunda bana demir attın ha kaptanım.
* Ağzının hidroliğini yediğim.
* Kapı merceğim.
* Gönlümün albümü.
* Cennetim
* Boncuk tabancam
* İşverenim
* Sivil savunmam
* Seyir Defterim
* Toprak Mahsullerim
* Ortağım
* Gadasını Aldığım
== Cevahir'in Şukufe'ye Söylediği Şiirler ==
* Kör topraklara siner gözlerimin nemi.
* Kararır çığlıklarla yalnızlığın demi.
* Sürülür yüreğim hain deryalar!
* Hüsrana demir atar ateşten gemi.
Geniş Aile 31.bölüm sonundaki şiirler..
Şükufe'nin şiiri
*Açılır mehtaba karanlık hücren,
*Savrulur semaya kör azrail,
*Gömülür ömür bahçelerine hicran,
*Güz melekleri gözlerine dahil..
Cevahir'in şiiri
*Yokluğun mezar taşında renktir
*Gülüşün masum güzlere denktir
*Direnir yüreğim hazin rüyalara
*bedenim kara toprakta cenktir
== Cevahir'in Zeynep'e Söylediği Sözler ==
* Coco Matmazel
* Z vitaminim
* Yasak meyvelim
* Bambi yüzlüm
* Somer'in yengesi
* Bambi yüz üstüne ela gözlüm
* Eksi kutbum
* Parapuanım
* Deep freezim
* Zeynep Frutti
* Bilançom
* %1 dilimim
* Geri dörtlüm
* Vitrinim
* Ortadoğum
* Karlı plajım
* Balta limanım
* İz sürümüm
* Kontesim
* Akasyam
* Harikalar diyarım
* Para üstüm
* Göynümüm kreşi
* Kooperatifim
* Bacak boyum
* Ciklet Balonum
* Orta sanayim
* Okuyucum
* İslami usulüm
* Zey Zey
* Kupa şampiyonum
* Dış basınım
* İç dinamiğim
* Görücüm
* Karagözüm
== Cevahir'in Nilüfer'e Söylediği Sözler ==
* Rüzgâr Gülüm
== Cevahir'in Bilal'e Söylediği Sözler ==
*Koyu bok Bilal
*Eşkenar Bilal
*Kronolojik Bilal
*Ham Bilal
*Telli duvaklı Bilal
*Kardelen Bilal
*Taneli Bilal
*Sıvı Bilal
*Sinek Bilal
*Koyu kumbara
*Koyu karargah
*Koyu kıvılcım
*Alçak lisans
*Koyu müsvedde
*Ofsayt Bilal
*Koyu karnaval
*Mıknatıs Bilal
*Miss Bilal
*Koyu Casanova
*Koyu hayırsız
*Koyu korsan
*Aloaveralı Bilal
*Koyu kurna
*Kavruk Bilal
*Kalfa Bilal
*Kesişen Bilal
*Tuzlu Bilal
*Makamsız Bilal
*İhraç artığı Bilal
*Suni gübre
*Bit Bilal
*Katran Bilal
*Bayağından az kullanılmış Bilal
*Koyu kapkaççı
*Fotoshop Bilal
*Koltukaltı Bilal
*Koyu menajer
*Koyu küheylan
*Koyu kamçı
*Kurdele Bilal
*Kucak dolusu Bilal
*Koyu kırık
*Kıvrık Bilal
*Koyu kefaze
*Aylık süreli Bilal
*Oy,Oy Koyu Bil-oy
*Koyu pembe Bilal
*Memeli Bilal
*Kolalı Bilal
*Ah Bici Bici Gidici Bilal
*Sayılı Bilal
*Koyu Kurak
*Kareli Bilal
*Koyu kokarca
*Koyu hilal
*Şu Bilal
*Kokoş
*Koyu topak
*Şemşamer kapağı
*Koyu basen
*Koyu kelef
*Nemli Bilal
*Bademli Bilal
*Pullu Bilal
*Alttan çıtçıtlı Bilal
*Koyu serçe
*Resimli Bilal
*Yağlı Bilal
*Koyu ..... (Bilal öyle kötü bir şey yapmıştı ki Cevahir'in bu sözü sansürlendi)
*Tapulu Bilal
*Koyu Wikileaks
*Üstü enfes,kremalı,fındıklı Bilal
*Koyu Clara
*Göstergeli Bilal
*Koyu Murat
*Koyu Kürek
*1/2 Bilal
*Koyu Tibalt (Romeo ve Juliet oyununda)
*Transik Bilal
*Gaspçı Bilal
*Koyu İkoncan
*Koyu koyun
*Geri Dönüşümlü Bilal
*Koyu İshal
*Koyu Sinyoro
*Koyu Kriko
*Koyu sersem
*Koyu Kıymık
*Bronz Bilal
*Koyu Yerleşke
*Koyu Baristik
*Koyu Buton
*Koyu Hafif
*Koyu Karbon
*İnik Bilal
*Ormanlık Bilal
*Koyu Kısır
*Konsantre Bilal
*Koyu Kibar
*Gazlı Bilal
*Süreli Bilal
*Halka Açık Bilal
*35 Ekran Bilal
*Top toplayıcı Bilal
*Koyu Kauçuk
*Köpüklü Bilal
*+ Bilal
*Katlı Bilal
*Keçeli Bilal
*Koyu Elastik
*Pis kösnük
*Koyu Aygıt
*Akışkan Bilal
*Acınası Bilal
*Parçalı Bilal
*Koyu Sivil
*Koyuya düşen kuyuya düşer.
*At kafası
[[Kategori:Geniş Aile karakterleri]]
8mucpmgv1lrfb7hd6yho6mkz1saw89f
Romeo ve Juliet
0
12208
232695
227011
2025-06-10T19:09:22Z
Brightt11
34669
/* top */ rüzgar > rüzgâr, değiştirildi: rüzgar → rüzgâr [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232695
wikitext
text/x-wiki
{{İtalik başlık}}
[[Dosya:Romeoandjuliet1597.jpg|küçükresim]]
[[Dosya:Romeo and juliet brown.jpg|küçükresim|250pik|sağ|Ford Madox Brown'dan]]
'''Romeo ve Juliet''' (Romeo ile Juliet olarak da geçer.) İngiliz oyun yazarı [[William Shakespeare]] tarafından yazılmış bir oyundur.
----
*Nasıl ayırdederim bir bakışta<br>Seveni sevmeyenden?<br>Külahından, tozlu çarıklarından,<br>Elindeki değnekten.<br>Öldü, güzel sultanım çoktan öldü.<br>Öldü, gömüldü bile.<br>Başında yemyeşil otlar büyüdü,<br>Taşı dikildi bile.<br>Ne olur dinleyin!<br>Ak kefenler giyindi kardan beyaz,<br>Sarıldı çiçeklere.<br>Arar arar sevdiğini bulamaz,<br>Ağlayanlar içinde.
* Savaşır gözlerimle gönlüm öldüresiye senin güzelliğinin ganimeti yüzünden; gözüm kovar gönlümü seni görmesin diye, gönlüm ister gözüme pay vermemek yüzünden.
* Asaletim sadece aşkının tapınağına girdiğimde olacak içimde. Bir gün yıkılırsa bedenim başka ülkelerin çamurlu evlerinde: Bil ki bütün denizleri ayaklarına dökeceğim.
* Kölen olmuşum senin, elden başka ne gelir, el pençe divanım ben arzuna, buyruğuna; geçirdiğim saatler baştan başa bir hiçtir, sen istemezsen eğer hizmetlerim boşuna.
* Şemsiyeyi açtım rüzgâr çıktı .
==Perde I ==
* Kızmak, yerinde duramamaktır; yiğitlik ise durup, dayanmaktır; demek ki sen, kızdın mı tüyeceksin.
**'''Gregory''', sahne I (Sampson'a)
* Senin için değil senin yüzünden endişeliyim.
**'''Gregory''', sahne I
* Ah, görünüşte öyle nazik olan aşk nasıl da zalim ve hoyrat oluyor denenince.
**'''Benvolio''', sahne I
* İç çekişlerin buğusuyla yükselen bir dumandır [[sevgi]]. Duman dağılınca tutuşan bir ateş olur sevenlerin gözünde; keder indi mi bir kez, sevenlerin gözyaşıyla beslenen bir deniz oluverir. Başka nedir ki o? En akıllı bir cinnet, soluk kesen bir zehir, kurtarıcı bir tatlılık.
**'''Romeo''', sahne I
* Ve [[iffet]]ten bir zırh ile korunup silahlandığından, etkilenmiyor [[aşk]]ın çocukça oklarından. Yılmıyor sevgi sözleriyle kuşatılmaktan, saldırgan gözlerin bakışlarından yok hiç çekinmesi, ermişleri baştan çıkaran bir kucak [[altın]]a yumuyor gözlerini. [[Güzellik]]te [[zengin]], ama [[yoksul]] da sayılır, çünkü bir kez öldü mü gidecek varı yoğu, güzelliğiyle birlikte.
**'''Romeo''', sahne I
* Adam sen de, yeni bir ateş söndürür başkasının yaktığını. Yeni bir [[acı]]yla hafifler eski bir ağrı. Başın döndü mü öbür yana döndür başını. Başkasının güçsüzlüğüyle iyileşir umutsuz keder. Gözlerine yeni bir zehir bul ki, yok etsin ötekinin zehrini.
**'''Benvolio''', sahne II
* [[Düş]]ümde görmediğim bir [[şeref]]tir [[evlenmek]].
**'''Juliet''', sahne III
* Aşk narin bir şey mi ki? Öyle sert, öyle kaba, öyle hoyrat ki o; diken gibi de batar.
**'''Romeo''', sahne IV
* Aşk sana hoyrat davranırsa, sen de hoyrat davran ona. Acıtırsa diken gibi, dikeninle sokup yeniver aşkı.
**'''Benvolio''', sahne IV
* Siz bizim iyi niyetimize bakın sadece, çünkü erdemimiz bir kez zekamızdaysa beş kez niyetimizdedir.
**'''Mercutio''', sahne IV
* Doğru, [[düş]]leri anlatıyorum, onlar tembel bir beynin çocuklarıdırlar. Ürünüdürler boş bir hayal gücünün; cevher bakımından hava kadar ince, yelden daha tutarsız. O yel ki, şimdi kuzeyin buz tutmuş bağrını sevip okşarken, az sonra kızıp uzaklaşır oradan. Yüzünü çiğlerin damladığı güneye çevirir.
**'''Mercutio''', sahne IV
* Ah, parlak yanmayı öğretiyor meşalelere! Bir Habeşin kulağındaki mücevher gibi asılmış sanki gecenin yanağına. Öyle [[zengin]] bir güzellik ki, el sürmeye gelmez, öyle değerli ki fazla gelir yeryüzüne! Şu güzel, akranları arasında nasıl görünüyorsa, öyle görünür ak bir [[güvercin]] [[karga]]lar arasında. [[Dans]] bitince durduğu yeri gözleyeyim, eline değsin de kutsansın kaba elim. Gönlüm hiç sevdi mi şimdiye dek? İnkar edin gözlerim! Çünkü gerçek güzelliği görmedim bu geceye dek.
**'''Romeo''', sahne V (Juliet'i gördüğü zaman)
==Perde II==
* Ah Romeo,Romeo ! Neden Romeosun sen ? İnkar et babanı, adını yadsı. Eğer yapamazsan yemin et sevdiğine. Ben vazgeçeyim Capulett olmaktan.
** '''Juliet''', sahne II
*Daha dinleyeyim mi yoksa açılıyım mı ona?
**”’Romeo”’, sahne II
*Benim düşmanım olan,adınadır yalnızca,ne olur başka bir ad bul kendine.Hem adın ne değeri var?Şu gülün adı değişse bile kokmaz mı aynı güzellikte?Romeo,ne olur bırak at bu adı,senin parçan olmayan bu ada karşılık al bütün varlığımı.
**”’Juliet”’, sahne II
*Alıyorum öyleyse sözünü dinleyerek,sevgilim de ki vaftiz olayım yeniden,Romeo değilim bundan böyle ben
**”’Romeo”’, sahne II
*Aceleyle koşan tökezler.<ref name=RefA>Romeo ve Juliet & Kral Lear, William Shakspeare, Çeviri: Ezgi Ovat, İtalik</ref>
**'''Laurence''', sahne III
* Şiddetle başlayan hazlar, şiddetle son bulurlar. Ölümleri olur zaferleri , öpüşürken yok olan ateşle barut gibi . . .
**'''Laurence''', sahne VI
* Seveceksen ölçülü sev ki sevgin uzun sürsün; çok hızlı giden de çok yavaş giden gibi geç varır hedefe.
** '''Laurence''', sahne VI
==Perde III==
*Talihin oyuncağı oldum.
**'''Romeo''', sahne I
*Bir katile merhamet etmek doğurur başka katilleri.<ref name=RefA/>
** '''Prens''', sahne I
* Sevinçler üstü bir sevinç beklemeseydi şimdi beni, acı olurdu böyle çabucak bırakıp gitmek seni..
** '''Romeo''', sahne III
*Ey Talih, herkes değişken olduğunu söyler.
**'''Juliet''', sahne V
==Perde V==
*Ölüm yaklaşırken insanlar çoğu kez,<br>amma neşeli oluyorlar! Buna<br>ölümden önce çakan şimşek derlermiş.<br>Ama ben nasıl şimşek diyebilirim buna?<br>- Ah sevgilim! Karım benim!<br>Nefesinin balını emen ölüm<br>güzelliğine el sürememiş daha;<br>sen yenilmemişsingüzellik sancağı<br>daha kıpkızıl dudaklarında, yanaklarında;<br>solgun ölüm bayrağı çekilmemiş.<br>-Tybalt, yatıyor musun orada, kanlı kefeninde?<br>Gençliğini bölen bu ellerle<br>düşmanın gençliğini ikiye biçmekten başka<br>ne gibi bir iyilikte bulunabilirim sana?<br>Bağışla beni kuzenim!<br>Ah sevgili Juliet,<br>niçin böyle güzelsin hala? Yoksa inanayım mı<br>o el değmeyen ölümün sana gönül verdiğine,<br>seni, bu karanlıkta o iğrenç canavarın<br>sevgilisi olasın diye sakladığına?<br>Bundan korktuğum için yanında duracağım,<br>bu karanlık gecenin sarayından<br>ayrılmayacağım bir daha; burada, burada kalacağım<br>sana hizmetçilik eden böceklerle birlikte;<br>ah, burada sonsuzca dinleneceğim,<br>şu dünyanın yorduğu bedeni<br>kurtaracağım uğursuz yıldızların boyunduruğundan...
** '''Romeo''', sahne III
*Ey gözler, son kez bakın!<br>Ey kollar son kez kucaklayın!<br>Ve siz, ey dudaklar, nefes kapıları,<br>hakka uygun bir öpüşle mühürleyin<br>aç gözlü lümle yaptığım bu süresiz anlaşmayı!<br>Gel acı ilaç, gel ey tatsız kılavuz!<br>Ey umutsuz kaptan, deniz tutmuş şuyorguntekneyi<br>yalçın kayalara bindiriver artık!<br>Sevgilimin şerefine!<br>(içer)
** '''Romeo''', sahne III
*Ey doğru sözlü eczacı!<br>Gerçekten çabuk etkiliyor ilaçların.<br>İşte ölüyorum, bir öpücükle...<br>(Ölür)
** '''Romeo''', sahne III
==Kaynakça==
{{Kaynakça}}
{{Vikipedi}}
[[Kategori:Shakespeare oyunları]]
7m6pjotlcf2vfoj0tmb7bmy3vvngn20
Şems-i Tebrizi
0
12250
232729
187781
2025-06-10T19:10:16Z
Brightt11
34669
/* top */ rüzgar > rüzgâr, değiştirildi: rüzgar → rüzgâr [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232729
wikitext
text/x-wiki
{{Kaynaksız}}
{{Biyografi
|kişi_adı=Şems-i Tebrizi
|resim_adı=
|resim_başlığı=İslam alimi ve mutasavvıf.
|doğum_tarihi=[[w:1185|1185]]
|doğum_yeri=[[w:Tebriz|Tebriz]]
|ölüm_yeri=Konya
|ölüm_tarihi=[[w:1248|1248]]
}}
*Sevmeyene karınca yük, sevene filler karınca. Dağı bile taşır insan aşık olup inanınca.
*Yaşarken anlayamadıkları değerleri, öldükten sonra anlamanın kimseye faydası yok. Sevdiğinizi dirileştirmenin yolu, hayatın tazeliğinde itiraf ve ifade etmektir.
*'Hakk’ın karşına çıkardığı değişimlere direnmek yerine, teslim ol. Bırak hayat sana rağmen değil, seninle beraber aksın. "Düzenim bozulur, hayatımın altı üstüne gelir" diye endişe etme. Nereden biliyorsun hayatın altının üstünden daha iyi olmayacağını?
*Kadın; bilene "nefes", bilmeyene "nefs"tir.
*Her insan için bir aşık olma zamanı vardır, bir de ölmek zamanı...
*Şeytanda insandaki özelliklerin birisi hariç hepsi vardır. Şeytanda eksik olan tek nimet aşk... Şeytanın insanı çekememesi aşksızlığındandır.
*Kıyamet günü, ''Bedenim, bedenim'' diyeceksin. Hz. Muhammed, ''Ümmetim, ümmetim'' diyecek. Cennet, ''Hissem, hissem'' diyecek. Cehennem, ''Payım, payım'' diyecek. Rabbu'l-İzzet, ''Kulum, kulum ''diyecek.
*Sen nasıl bir pınarsın Mevlana'm, içtikçe daha çok susadığım...
*Allah bir insanı senin elinle ayağa kaldıracaksa, sen nasıl elini uzatmazsın ? Allah seni insanlara sevdirmek istiyor, Allah senin dağılmış parçalarını topluyor. Aşka nankörlük etme!
*Ey aşk! Sen öyle bir kişisin ki, dünya tokları, senin vuslatının açlarıdır.
*Aşık odur ki, Allah'tan aldığı aşk emanetini Allah'a verir. Aşk mezhebinde her şey Yüce Aşk'a kurbandır.
*Dostluk gül olmaktır yaprağı ile de dikeni ile de.
*İnsanlar maşuk aramıyor, bencil duygularına köle arıyor. Köle buluyor ama aşkı bulamıyor...
*Ey gönül! Şimdi sorarım sana, hangi aşk daha büyüktür? Anlatılarak dile düşen mi, anlatılmayıp yürek deşen mi?
*Her şey insanoğluna feda iken insanoğlu ise kendine cefa olmuştur.
*Hakiki dost Allah gibi mahrem olmalıdır. Dostun çirkinliklerine, hoşa gitmeyen hallerine tahammül etmeli, hatasından incinmemelidir. Dosttan yüz çevirmemelidir, dosta itiraz etmemelidir. Nitekim rahmeti bol olan Allah kullarının ayıplarından, günahlarından, noksanlarından dolayı onlardan yüz çevirmez. Tam bir inayet ve şefkatle, onlara rızkını verir. İşte garazsız, ivazsız dostluk budur...
*Sığ suları en hafif rüzgârlar bile coşturabiliyor.<br/>Derin denizleri ise ancak derin sevdalar..<br/>Anladım ki, derin ve esrarengiz olan her şey susuyor.<br/>Anladım ki susan her şey derin ve heybetli...
*Bu nicelik ve nitelik dünyasının ucunda<br/>Dertli sesiyle konuşan bir adam durmakta !<br/>Gözü kartallarınkinden bile daha keskin <br/>Yüzü şahididir gönül ateşinin <br/>İç ateşinin yakıcılığı artıyor her zaman<br/>Arzuyla dolu bir ruhtan, yanan bir avuç topraktı<br/>Aşk ve sarhoşluktan nasipsiz bilginler<br/>Tedavi için nabzını hekim eline verdiler...
*Allah senin kapından aşk sarayına bir insan alacaksa, o insana sen nasıl ben seni sevmiyorum dersin?
*Sende o var bu var, falan dedi var, falan anlattı var, peki sende senden ne var Mevlana?
*Gençliğimde aradığımı yaşlılığımda buldum , neylersin. Ya ben erken geldim ya sen geç kaldın vuslata , neylersin. Kader!
*Önce sevgiyi anlayalım.
*Elalem şarap içer sarhoş olur, biz aşk ehliyiz içmeden sarhoş olmuşuz..
*Musikinin ritminde bir sır saklıdır; eğer onu ifşa etseydim dünya alt üst olurdu..
*Her yolun bir adabı vardır. Allah'ı sevmenin de bir adabı vardır. Derviş sadece gönlü geniş ve ruhu gezgin bir sufi demek değildir ki.
*Gel bakalım ateşle nasıl oynanır göstereyim.. Gör bakalım ateş mi seni yakar, sen mi ateşi ?
*Alimken arif oldun, peki aşık olmaya namzet misin?
*Ey Celaleddin, talipsen yüreğime, yalnızlığını adayacaksın bana.
*Eğer susarsan konuşman daha aydınlık olur. Çünkü sükutta hem sessizliğin ışığı, hem de konuşmanın faydası gizlidir.
*Bir şey yap, güzel olsun. Çok mu zor? O vakit güzel bir şey söyle. Dilin mi dönmüyor? Güzel bir şey gör veya güzel bir şey yaz. Beceremez misin? Öyleyse güzel bir şeye başla. Ama hep güzel şeyler olsun. Çünkü her insan ölecek yaşta..
*Anladım ki: İnsanlar;<br/>Susanı korkak.<br/>Görmezden geleni aptal.<br/>Affetmeyi bileni çantada keklik sanıyorlar.<br/>Oysaki; biz istediğimiz kadar hayatımızdalar.<br/>Göz yumduğumuz kadar dürüstler ve sustuğumuz kadar insanlar..!
*Sözler hakikat değildir ağızdan çıkan seslerdir. Hakikati öğrenmek için söze değil yaşamaya ihtiyaç vardır.
*Allah'ın bile insanlar hakkındaki hükmünü, ömürleri sona erdikten sonra verdiğine inanırken... Biz kim oluyoruz da insanları birkaç kez görmek, iki-üç yazı okumak, birkaç dedikodu dinlemekle, yargılama hakkına sahip olabiliyoruz!
* Kapımıza değil, kalbimize vuran buyursun!
* Hayata tepeden bakarsan insanların sadece tepesini görürsün. Hayata daima insanlarla aynı mesafeden bak. O zaman onların hem yüzünü, hem kalbini görürsün.
* Güzel bir gülü, güzel bir geceyi, güzel bir dostu herkes ister. Önemli olan gülü dikeniyle, geceyi gizemiyle, dostu tüm derdiyle sevebilmektir.
* Esas kirlilik, dışta değil içte, kisvede değil, kalpte olur. Yıkamakla çıkmayan tek pislik kalplerde yağ bağlamış haset ve art niyettir.
* Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun. Doğumun bir damla su, ölümün bir avuç toprak değil mi?
* Bir gül kadar güzel ol; ama dikeni kadar zalim olma. Birine öyle bir söz söyle ki, ya yaşat ya da öldür; ama asla yaralı bırakma.
* Ey İnsan... Kafdağı kadar yüksekte olsan da, kefene sığacak kadar küçüksün. Unutma, her şeyin bir hesabı var: Üzdüğün kadar üzülürsün.
* Hüzün, taze tutar aşk yarasını. Yaramdan da hoşum, yârimden de.
* Diyorlar ki Dost acı söyler? Acıyı söyleyene Dost denilmez ki! Seni sevmeyen acı söyler Dostun, sana söyleyeceği acı dahi olsa, senin canını acıtmayacak şekilde tatlı dille söyler.
* İlim üç şeydir: Zikreden dil, şükreden kalp, sabreden beden...
* İnsanoğlunun edepten nasibi yoksa, insan değildir. İnsan ile hayvanı ayıran edeptir...
* Sen ol da, ister 'yâr' ol, ister 'yara'; lütfun da başım üstüne, kahrın da.
* Gül, her gönlün mürşididir; kimini kokusuyla şad eder; kimini de dikeniyle irşad eder.
* Yolun ucunun nereye varacağını düşünmek beyhude bir çabadan ibarettir. Sen sadece atacağın ilk adımı düşünmekle yükümlüsün. Gerisi zaten kendiliğinden gelir.
* Sabır nedir? Dikene bakıp gülü, geceye bakıp gündüzü tahayyül edebilmektir.
* Allah âşıkları, sabrı gülbeşeker gibi tatlı tatlı emer, hazmeder. Ve bilirler ki, gökteki ayın hilalden dolunaya varması için zaman gerekir.
* Kalp midir insana sev diyen, yoksa yalnızlık mıdır körükleyen? Sahi nedir sevmek? Bir muma ateş olmak mı, yoksa yanan ateşe dokunmak mı?
[[Kategori:Kişiler-Ş]]
[[Kategori:Türk mutasavvıflar]]
[[Kategori:Türk şairler]]
1xdqjxuu7yf7lhpc1uy8f3ndbasjp2s
Sedat Peker
0
12321
232701
185575
2025-06-10T19:09:30Z
Brightt11
34669
/* top */ rüzgar > rüzgâr, değiştirildi: rüzgar → rüzgâr (2) [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232701
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi}}
*Bir mafya babası olarak Türkçülük hareketine bu kadar hizmet edebildim. Acaba sizler o soylu unvanlarınızla ne kadar hizmet edip ne kadar bedel ödediniz?
*Bu ülkenin parası yani finansı Türklerde olmalı, bu ülkenin sokaklarında huzur olmalı. Ancak bu şartlarda bu devletin bizim olduğunu söyleyebiliriz.
*Bir ülkenin sahibi olabilmek günlük gazetelerin üzerine "Türkiye Türklerindir" diye yazarak maalesef olmuyor.
*İnsanların özgürce konuşamadığı, neredeyse Türk olmanın suç sayılacağı bir atmosferde tabii ki cezaevinde olmayı kendime bir şeref kabul ederim.
*Çocukken meltem rüzgârı ve Latin müziği eşliğinde bir hamağın üzerinde ağızlıkla soğuk bir içecek içmeyi hayal ederdim fakat meltem rüzgârlarını hayal ederken hayat bize devamlı fırtına gibi esti. Ben de bütün hayallerimi kasırgaya, fırtınaya göre ayarladım.
*Yalan çok çabuk herkese ulaşır doğru ise yavaş ama tam zamanında yetişir.
*Cehennemde zebanileri beklerken de güleceğim, ağladığımı göremeyeceksiniz. Gülüşümün tadını çıkarın.
*Hayata korkusuzca bakanlar, ölümden de korkmazlar.
*Doğruların gözle görülmeyen orduları vardır.
*Affetmek büyüklük, unutmak alçaklıktır.
*Bu vatan neredeyse sözde bizim.
*Bu kanunlar sayesinde Hansların Hasanlardan daha kıymetli olduğunu öğreniyoruz...
*Akıllı, uslu adam baş tacı. Çakal, yavşak adamın yeri musalla taşı.
*Yaşadığım sürece; işkence, cezaevi yada ölüm korkusunu fikirleştiren insanlardan olmadım. Ve asla da olmayacağım. Onlara ise, sadece acırım.
*Bir insanın onuru mensubu olduğu milletin yüceliği ve şerefi ile eşdeğerdedir.
*Bana bu dünyada verilebilecek tek ceza, Yüce Allah tarafından onurlu bir insan olarak yaşama hakkımın elimden alınması olacaktır.
*Rehberi akıl olmayan hiçbir mücadele bir adım bile yol kat edemez.
*Bir piç olup imparator olmaktansa onurlu bir hiç olmayı tercih ederim!
*İnsanlar inandığı değerlere inandığı oranda hizmet eder, hizmet ettiği oranda da bedelini öderler.
*Onurumuz biz onu terk etmeden, bizi terk etmeyecek tek şeydir.
*Bence bu dünyadaki en bahtsız insanlar bir başkalarının kendi kaderleri üzerinde söz sahibi olmalarına izin verenlerdir. Bana göre en bahtlı insanlar ise almış olduğu kararlarla kendi kaderinin efendisi olmuş kişilerdir.
*Yüce Allah’ın bir şeyi ertelemesi onu bir daha gerçekleştirmeyeceği anlamına gelmez.
[[Kategori:Kişiler-S]]
pf2c6cu9jp5wmh2ce2386mb65t7uohx
II. Mahmud
0
12332
232645
232625
2025-06-10T13:57:55Z
Brightt11
34669
Son metin değişikliği ([[Özel:Katkılar/78.172.205.80|78.172.205.80]] tarafından) geri çevrildi ve Modern primat tarafından yapılan 226955 sürümü geri yüklendi
232645
wikitext
text/x-wiki
{{Kaynaksız}}
{{Biyografi
|kişi_adı=II. Mahmud
|resim_adı=MahmutII.jpg
|resim_başlığı=30. Osmanlı padişahı ve 109. İslam halifesidir.
|doğum_tarihi=[[20 Temmuz]] [[w:1785|1785]]
|doğum_yeri=İstanbul
|ölüm_tarihi=[[1 Temmuz]] [[w:1839|1839]]
|ölüm_yeri=İstanbul
}}
* Kılıç kınından çıkmadıkça it sürüsü dağılmaz.
* Ya devlet başa ya kuzgun leşe!
* Ne yapalım? Düştük denize sarılırız yılana...
== Hakkında söylenenler ==
* Bugünkü Türkiye’de [[Mustafa Kemal Atatürk|Atatürk]] ne ise, o günün Türkiye’sinde Sultan Mahmut da o idi. Öyle prensipler koydu ki, öldükten sonra bile mezarından rejimini yönetiyor, kimse dokunamıyordu. — [[Yılmaz Öztuna]]
{{Vikiler|w=II. Mahmut}}
[[Kategori:Kişiler-M|Mahmud]]
[[Kategori:Osmanlı padişahları]]
bif1b0arkin488wwk4htmztj711ocy6
Numan Kurtulmuş
0
12359
232715
224962
2025-06-10T19:09:55Z
Brightt11
34669
/* top */ rüzgar > rüzgâr, değiştirildi: rüzgar → rüzgâr (2) [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232715
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi}}
'''Numan Kurtulmuş''' (23 Mart 1959, Ünye, Ordu), Türk siyasetçi ve akademisyen. AK Parti Genel Başkanvekili.
*Avrupa Birliği, NATO, IMF, Dünya Ticaret Örgütü HAS Parti'ye emir veremez. Dışarıdan esen rüzgârlar rotamızı değiştiremez. Çok açık söylüyorum bu ülkenin topraklarına ayakları basmayan hiçbir çözüm Halkın Sesi Partisinin çözümü olmayacak ve ciddiye alınmayacaktır. Partimiz anti emperyalist bir partidir. Anti emperyalizm demek, sömürüye vesayete karşı olmak demektir. Bizim lügatimizde 'gavur' diye bir söz var. Gavur demek gayrimüslim demek değildir. Gavur, zulmeden, insanların ensesinde boza pişiren emperyalistlerdir. Gavur kimdir? Irak'ı işgal edip 1 buçuk milyon insanı katledendir. Anti emperyalist olmak gavura karşı olmaktır, gayrimüslime karşı olmak değildir. (Yıl: 2011)<ref>[http://www.haber7.com/siyaset/haber/721785-kurtulmus-dis-ruzgarlar-rotamizi-degistiremez?wr=1 Kurtulmuş: Dış rüzgârlar rotamızı değiştiremez]</ref>
*İsrail en büyük zaferini AKP sayesinde kazandı. Birleşmiş Milletler'in Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'nda İsrail'in nükleer kapasitesi var mı, yok mu oylamasında Türk delegasyonu çekimser kaldı. Geçtiğimiz sene 2010 Mayısında da Türkiye İsrail'in OECD üyeliğini onayladı, veto ettiğimiz takdirde üye olması mümkün değildi. Daha önce bir çok ülke veto etmişti. Otel lobisinde değil, Birleşmiş Milletler'de, OECD salonlarında ‘one minute' demek marifettir. Sayın Başbakan'ın (Tayyip Erdoğan) kalbi Ali diyor, dili Muaviye söylüyor.<ref>[https://www.sozcu.com.tr/2014/gundem/kurtulmus-ve-soyludan-erdogana-agir-sozler-560138/ AKP'ye katılmadan evvel katıldığı bir programda söyledikleri.]</ref>
* Sırça saraylarda oturup, ahkam kesmedik. Anadolu'yu karış karış dolaştık. Kaç yıllık emeğimizi elimizin tersiyle kenara bırakıyoruz. Daha fazla çatışmaya, kavgaya, yeni Kerbelaların olmaması ve yeni çatışmaların yaşanmaması için Genel Kurul'a katılmıyorum. Genel başkanlıktan ve Saadet Partisi'nden ayrılıyorum. Ne kendi başımı öne eğdirecek ne de bu camianın başını öne eğdirecek bir iş yapmadım. Öz evladının onulmaz yaralar almasını istemeyen bir anne hassasiyetiyle hareket ediyoruz. Kardeşlik hukukunu zedeleyecek çatışmaya izin vermeyeceğiz. Biz, son ana kadar uzlaşma arayışı içerisinde olduk.
*Bu ayrılık, yeni siyasetin ilk adımıdır hayırlı olsun. Bu ayrılık veda konuşması değil yeni bir başlangıcın ilk adımıdır, güzel günler olacak
* Firavunlaşmayacağız, Karunlaşmayacağız, Belamlaşmayacağız.
* Dini siyasete alet etmeyeceğiz.
* Bizim en büyük sıkıntımız, aramızdaki gizli ve sinsi AKP'lilerdir.
* Bugün de Osmanlı'nın devamı olan Türkiye Cumhuriyeti'nin diz çökmesi için her türlü saldırıyı, tertibi ortaya koyuyorlar. Sultan Abdülhamid Han'ın karşısına bir şekilde çıkıp yolunu kesmeye çalışanlar, bugün de Türkiye'nin lideri Recep Tayyip Erdoğan'ın yolunu kesmeye çalışıyorlar. Oyun aynı oyun. Dün bazı terör örgütleriyle yaptıkları oyunları, bugün de DEAŞ'ın, PYD'nin, PKK'nın eliyle yapmaya devam ediyorlar. Bu oyunu bozacağız. Bu oyunu oynayanlar, oyun oynadıkları terör örgütlerinin yakında diz çökmüş olduklarını görecekler, mahcup olacaklar ve Türkiye'ye karşı oyun oynanmayacağını çok açık bir şekilde görecekler.<ref>[https://www.aa.com.tr/tr/politika/kultur-ve-turizm-bakani-kurtulmus-turkiye-filistinlilerin-arkasindadir/1063524 Kültür ve Turizm Bakanı Kurtulmuş: Türkiye Filistinlilerin arkasındadır]</ref>
* Türkiye Doğu Akdeniz'de petrol, doğalgaz arıyor. Yunanistan'ı, AB'yi, NATO'yu devreye soktular. 'Çizilen sınırların dışına çıkmayın' dediler. Bu kadar itiraza rağmen onları dinledik mi? Sevilla Haritası'nı alıp çöp tenekesine attık.<ref>
[https://www.aa.com.tr/tr/politika/kurtulmus-dogu-akdeniz-turkiye-olarak-bu-kadar-itiraza-ragmen-sevilla-haritasini-alip-cop-tenekesine-attik/2044046 Kurtulmuş: (Doğu Akdeniz) Türkiye olarak bu kadar itiraza rağmen Sevilla Haritası'nı alıp çöp tenekesine attık]
</ref>
* Türkiye, Akdeniz'de eski sömürgecilerin çizmek istediği hudutları kabul etmiyor ve etmeyecek.<ref>
[https://www.aa.com.tr/tr/politika/ak-parti-genel-baskanvekili-kurtulmus-turkiye-akdenizde-eski-somurgecilerin-cizmek-istedigi-hudutlari-kabul-etmeyecek/1938214 AK Parti Genel Başkanvekili Kurtulmuş: Türkiye Akdeniz'de eski sömürgecilerin çizmek istediği hudutları kabul etmeyecek]
</ref>
* Tarihi bir hata düzeltilmiştir ve inşallah kıyamete kadar da Ayasofya ibadete açık olacaktır.<ref>
[https://www.aa.com.tr/tr/ayasofya-camii/ak-parti-genel-baskanvekili-kurtulmus-insallah-kiyamete-kadar-ayasofya-ibadete-acik-olacaktir/1910659 AK Parti Genel Başkanvekili Kurtulmuş: İnşallah kıyamete kadar Ayasofya ibadete açık olacaktır]
</ref>
* Türkiye'deki yönetimler ya da siyasetin genel çerçevesi ne kadar çok millete yakınlaşırsa, yani Türkiye'de demokrasi, milletin sözünün hakim olması ne kadar güçlü bir şekilde tecelli ederse Türkiye'nin ekonomik ve diğer alanlardaki kalkınması o kadar güçlü olmuştur. Örnek rahmetli Menderes'in, rahmetli Özal'ın dönemidir. Örnek, şu gün içinde yaşadığımız olan Cumhurbaşkanımızın öncülüğündeki bu dönemdir. Türkiye eğer bir taraftan milli savunma sanayisinde güçlü bir şekilde adımlarını atıyorsa, bir taraftan uzay sanayisiyle ilgili adımlarını, çalışmalarını yapıyorsa, Türkiye her alanda kendi yerli, milli üretimini artırabilme mefkuresi etrafında yeni bir kalkınma hikayesi yazmaya gayret ediyorsa, hiç şüphemiz yoktur ki bundaki en temel aktör kendi kökleriz, kendi medeniyetimiz üzerinde yükselebilme bilincidir.<ref>[https://www.aa.com.tr/tr/politika/kurtulmus-said-halim-pasa-sempozyumunda-konustu-kendimize-benzedikce-daha-guclu-oluyoruz/2196402 Kurtulmuş, Said Halim Paşa Sempozyumu'nda konuştu: Kendimize benzedikçe daha güçlü oluyoruz]</ref>
==Kaynakça==
{{Kaynakça}}
[[Kategori:Kişiler-N]]
[[Kategori:1959 doğumlular]]
[[Kategori:Türk siyasetçiler]]
[[Kategori:Türk yazarlar]]
[[Kategori:Yaşayan insanlar]]
e2fgru9s3e5f1aacm4twrk5zrdk4g3a
Murathan Mungan
0
13456
232717
232391
2025-06-10T19:09:58Z
Brightt11
34669
/* '''Sözleri''' */ rüzgar > rüzgâr, değiştirildi: rüzgar → rüzgâr (2) [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232717
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi
| kişi_adı =
| resim_başlığı = Türk yazar, oyun yazarı ve şairdir.
}}'''''Murathan Mungan''' (d. 21 Nisan 1955, İstanbul), Türk yazar, oyun yazarı ve şairdir.''
== '''Sözleri''' ==
* Biz büyüdük ve kirlendi dünya.
* Bazı umutlar başka zamanlarındır..
* Acı veriyorsa geçmiş; geçmemiş demektir.
* Çok sevmenin sevgisizliğine uğradım ben...
* Sürekli geçmişe dönüp bakarsan boynun tutulur.
* Aramaktan vazgeç demiyorum, bulmaktan vazgeç.
* Yalnız biri olsun isterken, 'yalnız biri' oldum istemeden.
* Alçalan insanların yükselen değerlerinden uzak duruyorum.
* Gözleri olan hiçbir canlıyı yeme hakkını kendimde göremem.
* Ne zaman içime biraz fazla baksam yükseklik korkum depreşir.
* Ne zaman bir düş kursam, ertesi gün hayal kırıklarını topluyorum.
* Kimsenin kimsesi yok ki, herkesin kendi elmasında kendi diş izleri.
* İnsan ne yaşarsa yaşasın, sonunda her şey bir gün batımına bakıyor.
* Bazı insanlar meşe ağacı gibidirler, eğilip bükülmezler, sadece kırılırlar.
* Hepimiz varoluşumuza bir anlam ararız. Kundak ile kefen arasındaki şeyin adı ömürdür, hayat değil. Hayatı biraz da kendimiz yaparız.
* Gönül yorgunuyum, Hayat yorgunuyum, Öğrenmek, Bilmek, Anlamak, Anlamamış gibi yapmak, Düşünmek, Hissetmek,Tanımak, Tanık olmak, Katlanmak, Anlayış göstermek, Görmezden gelmek, Üzerinde durmamak, İdare etmek, Üzülmemiş görünmek, Alışmak, Alışamamak, Sabretmek, Katlanmak, Beklemek yorgunuyum.. Tam da artık bu memlekette hiçbir şey şaşırtmaz beni sanırken, Her seferinde yeniden şaşırmak yorgunuyum.
* Yokluğunda her sabah bozuk bir günaydın atıyorum çocukluğumdan kalma eski kumbarama. Geldiğinde sana güzel bir hoşgeldin almayı planlıyorum.
* Kırılmış bir bardaktan etrafa saçılmış cam parçasıysam, üstüme basmaya çalışanların ayaklarını kanatmak zorundayım.
* Bir tek gece vardır insanın hayatında. Ömür boyu sürer nöbeti. Bu da öyleydi. İyi ol, sağ ol, uzak ol. Ama bir daha görme beni!
* Hatırlamak için bir hafızamız varken, unutmak için elimizde hiçbir şeyin olmaması; hayatın bize attığı en büyük kazıktır.
* Bütün bir geceyi uykusuz geçirmene sebep olan şeyleri bir nefeste anlatamazsın. Önce içine atarsın, sonra da susarsın.
* Alçalan insanların yükselen değerlerinden uzak duruyorum.
* Bir otobüs aşkıydı belki bizimkisi, benim yolum son durak seninkisi 'müsait bir yer'di...
* Yalnız biri olsun isterken, 'yalnız biri' oldum istemeden.
* Kendim için büyük bir tehlikeyim artık, ilerliyorum içimdeki yer çatlağı boyunca.
* Herkes içindir aşk da ayrılık da, yalnızca birkaç kişi ölür acıdan.
* Ne zaman bir düş kursam, ertesi gün hayal kırıklarını topluyorum.
* Bazı gecelerin sabahı yoktur yalnızca karanlık olarak kalırlar.
* Uzak dediğin önce içinde birikir insanın, sonrası yalnızca yoldur.
* İnsan masumiyetini bazen bir başkasının günahıyla öder.
* Mevsimin suçu yok, yokluğun soğuk.
* Ne yazık ki, kadınlar arasında kurulan ittifakların çoğu, ancak başka kadınlar söz konusu olduğunda mümkündür.
* Ve işte o zaman kırdığın bu kalp, şimdi kırıyor başka kalpleri! Aşkta kazanmak dedikleri kaybetmektir bir çok şeyi...
* Herkes anlamlı anlamlı başını sallıyor. Duygulanmış gibiler, etkilenmiş gibiler, hüzünlenmiş gibiler. Hep gibiler. Hiç kendileri olamıyorlar. Olurlarsa kendilerinden korkuyorlar...
* Her suskunluk, bir iç kanamasıdır ilişkilerde...
* Her zaman olduğu ve hepimizin bildiği gibi, bütün gürültülerden sonra geriye yalnızlık kalır.
* Birbirimizden kaçırdığımız gözlerimiz, şimdi birbirimizden kaçırdığımız gerçeklerle göz göze...
* Sana söz hayat! Bundan sonra kimseyi göz çukurlarıma ekip büyümesi için gözyaşı dökmeyeceğim...
* Hayat bazılarına mutsuz olmakla, duygusuz olmak arasında bir tercih hakkı tanır, daha fazlasını değil.
* Dilini çözemediğim ihanet, gel bir daha bende dene kendini, ne sen öldürebiliyorsun beni bu cenkte, ne ben yenebiliyorum seni...
* Hayatım, içimden geçen cümleler içinde geçti.
* Yağan bir kar tanesi gibi; camdan bakınca çok masumsun, yaklaşınca soğuksun, dokunursam; erirsin...
* Aşkın bir yolu vardır, her yaşta başka türlü geçilen. Aşkın bir yolu vardır, her yaşta biraz gecikilen.
* Varlığın bana yetmiyorken, yokluğunla avunmak zorundayım! Ya al götür kalanımı. Ya da gel, tamamla eksik kalan yanımı.
* Bu da ötekiler gibi kendisini ölesiye sevdiğimi bilmeden yaşayıp gidecek.
* Bazı umutlar başka zamanlarındır...
* Değişen durumlara göre bazen çok iyi, bazen çok kötü bulduğum bir medeni halim var; bekarım.
* Kimdi giden kimdi kalan, aslında giden değil kalandır terk eden, giden de bu yüzden gitmiştir zaten.
* Beklentisi yüksek olan kadınların yalnızlığı daha koyu olur; çünkü ummak ve beklemek kadınlığa verilmiş iki cezadır!
* Birini adam gibi sevmek; aldanmayı, ağlamayı hatta yalnız kalmayı göze almak demektir.
* Aşklarım, arkadaşlarım, dostlarım dağılıp gitti herkes... İçimi sızlatacak kimse kalmadı içimde.
* Sevdiklerimizin hayatına ya erken girer ya geç kalırız. Bütün aşk dramları da bundan doğar zaten.
* Sen bildiğim gibi kalmadın ama ben unuttuğun gibiyim hala.
* Ardından mırıldandığım şiir şimdi başkalarının dudaklarında göçebe.
* Kimsenin kimsesi yok ki herkesin elmasında kendi diş izleri.
* "Kimse benim kadar sevmedi." diye bağırıyordu adam. Gözlerin geldi aklıma. Gülümsedim, geçtim.
* Gökte ararken yerde bulduğum olmadı hiç. Ama yerde bulup da göklere çıkarmışlığım çoktur.
* Hepimiz varoluşumuza bir anlam ararız. Kundak ile kefen arasındaki şeyin adı ömürdür, hayat değil. Hayatı biraz da kendimiz yaparız.
* Gümüş sahibi olmayanlar, gümüşün karardığını bilmezler. Onlar gümüşü hep ay kadar parlak sanırlar.
* Bazı sözler karanlıkta söylenir, diyorum uykularımın birinde. Bazı sözler hiçbir zaman, diyorum kendi sesime uyanırken. Bazı sözler karanlıkta söylenir, bazı sözler hiçbir zaman...
* Aşk kapıyı çaldığında hemen açma... Bazıları, çocuklar gibi zile basıp kaçıyor.
* Bazen sarhoşken, karanlığın içinde yüksek sesle söylüyorum adını. Ya da birinin kollarındayken, bazen pencereyi açıp, sokaktan geçiyormuşsun gibi ardından sesleniyorum. Hep başkaları bakıyor yukarıya. Ben gülümseyerek "gitti" diyorum, yakalayamadım gitti.
* Unutarak ve vedalaşarak geçilen durakların birinde inmemiz gerekir bindiğimiz düşlerden, hayat belki başka biri yapar bizi.
* Huzurluyum. Mutluluk benim için hiçbir zaman önemli olmadı. Daha çok rastlantı gibi yaşadım mutluluğu. Kısa anların hediyesi gibi. Yaşamın karşıma çıkardığı bazı anlar benim için mutluluk demekti, o kadar...
* Gelirsen yolum genişler, gelmezsen hayalini severim. Yanmaktan korkmam ben bu aşka, sağ çıktığım yerlerden geldim.
* Takvim düzeni herkes için aynı olsa da, zaman herkesin içinde başka türlü ilerler.
* Gece söndürür hayalet olmaya yetmeyenlerin ışığını. Güçlü olmaya benden daha çok ihtiyacın var çünkü haksız olduğunu kalbinin bir yerinde biliyorsun.
* Her insan kendi olması karşılığında topluma bir bedel öder. Az ya da çok ama mutlaka bir bedel... Kimse bedelsiz kendi olamaz. Bu bedel çoğu kez yalnızlıktır.
* Beden dediğin aşka vesile, insan ruhlara aşık olur, sevdikçe başkasını kendinde bulur.
* Kimse çıktığı yolda kendisi kalmaz. Yol insanı başkalaştırır.
* Bilmem ki; karşılassak bile hatırlayabilir miyiz birbirimizi yeniden? İkimiz de artık bir başkasıyken.
* Anlatabilsem sende neler gördüğümü kimse inanmaz hayal derdi. Bilselerdi sende neler gördüğümü yıllarca hayal görmek isterlerdi.
* Sen beni sevmedin ya... Ben de gidip herkesi sevdim ve herkese böldüm kendimi... Herkese az az düştüm ve kimseye yetmedim.
* Aramaktan vazgeç demiyorum, bulmaktan vazgeç.
* En mutlu anında bir rüzgâr eser de, burnuna o'nun kokusu gelir ya. İşte o'nunla aynı parfümü kullananların Allah belasını versin.
* Güçlü olmaya benden daha çok ihtiyacın var çünkü haksız olduğunu kalbinin bir yerinde biliyorsun.
* Seninle aramızda bir şey varsa şayet, o da mesafelerdir artık.
* Bazen ona bir şeyler yazarsın, yazar silersin... Yazar silersin... O hiçbirini okumamış olur; ama sen hepsini söylemiş olursun.
* Biliyorum bütün sözler yavan, bütün sözcüklerin içi boşaltılmış, bütün anlamlar kullanılmış, bütün anlar uçucu; kelimeye dökülen her duygu, kendiliğinden soğuk bir klişe oluveriyor; hiçbir sözcük duygularıma da yüreğime de yetmiyor.
* Bir erkeğin bir kadına söyleyebileceği en güzel söz "Bir dahaki seveceğim kız, bizim kızımız olacak." demesidir.
* Geçtiğimiz yollarda kaybettiklerimizin bize en büyük kötülüğü, kendilerini bize tekrar tekrar hatırlatmalarıdır. Bir kere kaybetmekle kurtulamadığımız şeylerdir, yoklukları hayatımızdaki varlıkları haline gelir. Hep ama hep hatırlarız. Ne biçim kaybetmektir bu?
* Zamanı yıllarla tartanlar yanılırlar, hiçbir şey tartılmaz başka bir şeyle. Hatta çoğu zaman kendiyle bile yaşanır, içini tohuma bırakır... Geçer gider geçmez sandıkların bile...
* Çok sevmenin sevgisizliğine uğradım ben...
* Oysa bilmediğin bir şey vardı sevgilim, ben sende bütün aşklarımı temize çektim.
* Unutma bir büyük yazarın dediği gibi, en iyi intikam şekli, kayıtsızlıktır.
* Aptallığımız; birbirimizde sahip olmadığımız özellikleri aramamızdı.
* Ne zaman içime biraz fazla baksam yükseklik korkum depreşir.
* Kırık bir kalbi alçıya alırsanız, herkes gelir imzasını atar.
* Azı karar olmadı hiç sevmelerim, hep çoğu zarar dedikleri kadar sevdim...
* Onca şarkı, onca film, onca roman, ama sevmeye yetmez herkesin kalbi.
* Çık ortaya saklandığın yerden <br> Yoruldum, azaldım beklemekten <br> Bazen düşünüyorum da <br> Var mıydın sahiden, yoksa bir şarkının anısı mı uydurdu seni.
* Can kırıkları, cam kırıkları gibi değildir. Öyle süpürünce gitmez; içinde kalır, aklına geldikçe de batar.
* Gittin. Şimdi bir mevsim değil, koca bir hayat girdi aramıza. <br> Biliyorum ne sen dönebilirsin artık, ne de ben kapıyı açabilirim sana.
* Daha o gün anlamalıydım <br> Benim sana erken <br> Senin bana geç kaldığını.
* Adın yoktu tanıştığımızda <br> Sonra da olmadı <br> Çünkü başka biri oldun zamanla.
* Kimse yoktur kimsenin kimsesizliğinde.
* Ne çıkmaz sokaktayım ne de mutsuz <br> Sadece rüzgârlardan daha güçlü olmak istiyorum o kadar.
* Yağmur herkese yağar <br> Ama çok az insan tutar yağmurun ellerini.
* Acı veriyorsa geçmiş; geçmemiş demektir...
* Bir gün gelir, dünyanın bir yerinde yıllarca senin haberin olmadan yaşamış birine, bütün hayatını anlatmak istersin.
* Dediler ki; "Yaşından çok daha olgunsun." <br> Evet, dedim. Çünkü hep büyüklük bende kaldı.
* Dört tane gerçek dost edin, tabutunu taşısın yeter.
* Kanayan yaralarına, kan dursun diye başka bedenler basarsan, mikrop kaparsın.
* Sürekli geçmişe dönüp bakarsan, boynun tutulur.
* Kurşun sesi kadar hızlı geçer yaşamak: Öyle zordur ki, kurşunu havada, sevgiyi de yürekte tutmak.
* Biz büyüdük ve kirlendi dünya.
{{Vikipedi}}
[[Kategori:Kişiler-M]]
[[Kategori:Türk yazarlar]]
[[Kategori:Türk şairler]]
[[Kategori:Yaşayan insanlar]]
[[Kategori:Türk söz yazarları]]
[[Kategori:Türk oyun yazarları]]
[[Kategori:Türk senaristler]]
[[Kategori:İstanbul ili doğumlular]]
2vbzuukpyky9an54qvb41yngpegsp49
Thomas More
0
13537
232711
222883
2025-06-10T19:09:46Z
Brightt11
34669
/* Sözleri */ rüzgar > rüzgâr, değiştirildi: rüzgar → rüzgâr [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232711
wikitext
text/x-wiki
* {{Biyografi
|kişi_adı=Thomas More
|resim_adı=Hans Holbein, the Younger - Sir Thomas More - Google Art Project.jpg
|resim_başlığı=İngiliz yazar, devlet adamı.
|doğum_tarihi=[[7 Şubat]] [[w:|1478]]|doğum_yeri=Londra|ölüm_tarihi=[[6 Temmuz]] [[w:|1535]]|ölüm_yeri=Londra}}'''''Thomas More''' (tahminen, 7 Şubat 1478, Londra - 6 Temmuz 1535, Londra), İngiliz devlet adamı, hukukçu, filozof, Rönesans dönemi hümanist yazardır.''
== Sözleri ==
* Erkeğin mutluluğu kadın değil, bilmektir.
* Kralların meclisinde felsefenin yeri olmaz.
* Bazen yapacak bir şey kalmadığında zorunluluk sizi cesur kılar.
* Paranın ve dolayısıyla para hırsının olmadığı yerde, fesatlık da olmaz.
* İnsanları mutluluğa ulaştırmanın tek yolu, eşitlik ilkesini uygulamaktır.
* İnsanlar savaştan önce barışa önem vermeli, barış üstünde kafa yormalı.
* Halkın yararından söz edenler, aslında kendi çıkarlarından başka bir şey düşünmezler.
* İnsanoğlunu zaten açgözlü ve pisboğaz davranmaya iten de yoksunluk korkusu değil midir?
* Saygınlık, dilenciler üzerinde otoritesini uygulamakla değil, zengin ve mutlu insanları yönetebilmekle sağlanır.
* Özel mülkiyet tamamıyla terk edilmedikçe, malların eşit ve adil bir yöntemle dağıtılması ya da insanların yaşamının refaha kavuşması olanaksızdır.
* İncil'i insanların kötü alışkanlıklarına göre eğip büktüler. Bu ustaca manevra nereye götürdü onları? İnsanların vicdan rahatlığıyla kötülük edebilmelerini sağlamış oldular.
* Ütopyalılara göre, vahşi hayvanlara yönelik olsa da kan dökme isteği ruhun vahşete olan eğiliminden kaynaklanır, böyle olmasa bile, bu tür vahşi zevkleri tada tada ruh sonunda vahşileşir.
* Zenginlik ve özgürlük devlete başkaldırmaya, hor bakmaya götürür. Özgür ve zengin adam haksızlığa, zorbalığa kolay katlanamaz. <nowiki>''</nowiki> <nowiki>''</nowiki> Yoksulluk ve açlık yürekleri çökertir, ruhları körletir, insanları acı çekmeye, köle olarak yaşamaya alıştırır: Öylesine ezer ki onları, boyunduruklarını sarsmaya güçleri kalmaz.
* Öyle yasalar çıkarın ki köyleri, çiftlikleri yıkan beyler ya hepsini yeniden yapmak, ya da toprağı yeniden çiftlik kuracak insanlara bırakmak zorunda kalsınlar. Zenginlerin cimri bencilliğini frenleyin. Sömürme, tekel kurma hakkını alın ellerinden. Aylak insan bırakmayın memleketinizde. Tarımı büyük ölçüde geliştirin. Yün işlikleri ve daha başka üretim kolları yaratın. Yoksulluk yüzünden bugüne dek hırsızlık, serserilik, ya da uşaklık eden, aşağı yukarı aynı kaderi paylaşan bir sürü insan oralara gidip yararlı bir çalışma yoluna girsin.
* Ey sizler ki insanları ancak hayatlarını zehir ederek yönetmesini biliyorsunuz, sizler özgür insanlara baş olmaya yeterli değilsiniz, saklamayın bunu!
* Bütün zenginliğin bir avuç açgözlü insanın elinde bulunduğu ve çoğunluğun sefalet içinde yaşadığı bir toplumda kimse mutlu olamaz.
* Malın mülkün kişisel bir hak olduğu, her şeyin parayla ölçüldüğü bir yerde toplumsal adalet ve rahatlık hiçbir zaman gerçekleşemez.
* Öyle bir şeydir ki bu kibir, insanı kendi elindekiyle değil başkasının sefaletini görerek mutlu olmaya iter.
* Kendi rahatını sağlamaya çalışırken başkasını rahatından etmek haksızlığın ta kendisidir.
* Halkın acıları, iniltileri arasında keyif sürmek krallık değil zindan bekçiliği demektir.
* Dünyada kaygısız, huzurla, sevinçle yaşamaktan daha büyük zenginlik olabilir mi?
* Kesinlikle yeni olan bir düşünce insanların pek ender karşılaştıkları bir şeydir.
* En iyi yolu bulmak en kötüsünü bulmaktan çok daha kolaydır.
* Hayatta hiçbir şey insan hayatı kadar değerli değildir.
* Kötü arkadaşlar er geç insanın ahlakını bozar.
* Halkın yoksulluğu Kralın varlığını korur.
* Acıyı dindirmek yerine, onu engellemek yeğdir.
* Bir suçu tasarlamak, o suçu işlemekten farksızdır.
* Aman ne güzel! Artık güneşe günaydın diyorum, devlete iyi geceler!
* Bir fırtınada kaptan, rüzgâra söz geçiremiyorum diye gemiyi bırakır mı?
* Kolay kolay bulunamayan şey, doğrulukla, akıllıca düzenlenmiş bir toplumdur.
* Her şeyin iyi olması için bütün insanların iyi olması gerekir: O da yarın öbür gün olacak işlerden değil.
* Platon der ki: Günün birinde filozoflar kral ya da krallar filozof olursa, insanlık o zaman mutluluğa kavuşur.
* Toplum her insana eşit bir güvenlik sağlamadığı sürece, bir insanı para çaldığı için öldürmek doğru değildir.
* Doğa herkese kendi yarattığını sevip okşama içgüdüsünü verir: Karga da, maymun da kendi yavrularına gülümser yalnız.
* Herkese aykırı gelir, alaya alınır, saçma bir yenilik sayılır diye insanlığın acı gerçeklerini ortaya atmamak korkaklık ya da kötü bir sıkılganlıktır.
* Büyük çoğunluk yoksulluk içinde kıvranırken, doymak bilmez bir avuç insana memleketin bütün zenginliklerini sömürten bir devlette mutluluk olamaz.
* Hırsızlara en ağır cezaları verecek yerde, toplumun bütün bireylerine yaşama olanaklarını sağlasanız ve kimse yaşamı pahasına çalmak zorunda kalmasa daha iyi olmaz mı?
* Bütün düşündüklerinin saçma ve haksız olduğunu yüzlerine vurursanız, elbet dinlemezler sizi. Dikine değil, yanlamasına gideceksiniz. Doğruyu yerinde ve ustalıkla söyleyeceksiniz. Çabalarınız iyilik getirmese bile, kötülüğün azalmasını sağlar hiç değilse.
* Herkes bilir ki, bütün canlı varlıklarda açgözlülüğün nedeni ya korku ya da yoksulluktur. İnsanda ise, bazen yalnız kendini beğenmişlikten gelir açgözlülük. Çünkü faydasız ve boş şeyleri gösterişle ortaya serip, başkalarından üstün geçinmeyi şanlı bir iş sayar insanlar.
* Zenginler her gün yoksulların gündeliklerini kıstıkça kısarlar. Bunun için yalnız hilelere başvurmakla kalmaz,yasalar da çıkarırlar. Devletin en yaralı insanlarına karşı böyle davranmak apaçık bir adaletsizliktir diyeceksiniz ama zenginler bu canavarlığı yasalar yoluyla bir adalet kılığına bürümüşlerdir.
* Sadece birkaç tane yasaları vardır, çünkü fazla yasaya ihtiyaç duymazlar. Ciltler dolusu yorumlu ve açıklamalı yasası olan diğer ülkeleri ayıplarlar; onlara göre insanları kimsenin okuyamayacağı kadar karmaşık yasalara uymaya zorlamak mantıksızdır.
* Bil ki, çocuklarım cahil ve tembel olmasın diye her şeyi gözden çıkarırım onların gelişmesine yardımcı olmak için işimi gücümü bırakırım gerekirse.
* Ben şuna inanıyorum ki, toplum her insana eşit bir güvenlik sağlamadığı sürece, bir insanı para çaldığı için öldürmek doğru değildir.
* Devleti yıkmakta en fazla atılganlık gösterecek olan kimdir? Yitirecek bir şeyi olmayıp da sadece kazanç sağlayacak olan değil mi?
* Mutsuzlara karşı işkenceler arayacak yerde, kötülüğü daha tohumdayken önleyecek, yok edecek insanca kurumlar yaratın!
* Para ortadan kalkınca, nice acıların kaynağı kurumuş, nice cinayetlerin kökleri sökülmüş olmuyor mu?
* Her şey para ile ölçülüyorsa, bir ulusun adil ya da mutlu bir şekilde yönetilebileceğini sanmıyorum.
* İnsanın dilediği gibi kullanabileceği bir nesne nasıl insandan daha kıymetli olabilir..?
* Devletleri dağıtan kötü ahlaktır. Kötü ahlakı yaratan da kötü ilkeler ve düşüncelerdir.
* Ölümle burun buruna gelince, korkak insanlar bile çok kez aslan kesilirler.
* Halkın yoksulluğa düşmesinin baş nedeni aristokratların çokluğudur.
* Bilgisiz kalmaktan, kendinizi beğenmişlikten, tembellikten vazgeçin!
* Emrinde olmakla köle olmak arasında sadece bir hece farkı vardır.
*Bütün evrende her şeyin yaratıcısı ve efendisi olan bir Tanrı vardır... İnsan topluluğunun en iyi yönetim biçimi de tek bir kişi tarafından yönetilenidir.
:''Prenslik yönetimi üstüne''
*Çıkmama yardım ediniz, inerken nasıl olsa yalnız kalacağım. (''İdam sehpasına çıkarken cellada son sözleri'')
*Saygınlık, dilenciler üzerinde otoritesini uygulamakla değil, zengin ve mutlu insanları yönetebilmekle sağlanır.
:''Ütopya''
[[Dosya:Thomas More´s farewell to his daughter.jpg|küçükresim|Bir kadına tavsiyesinin ne olduğunu sor. Söylediğinin tam tersini yap ki böylece daha akıllıca davranmış olduğundan emin olabilirsin.]]
*
{{Vikiler|
commons= |
wikispecies= |
wikt= |
b= |
s= |
w={{PAGENAME}} |
n= |
m= |
}}
[[Kategori:İngiliz yazarlar]]
[[Kategori:İngiliz siyasetçiler]]
[[Kategori:Kişiler-T]]
[[Kategori:Hümanistler]]
[[Kategori:İngiliz filozoflar]]
[[Kategori:1478 doğumlular]]
[[Kategori:1535 yılında ölenler]]
pmw53ppprllmwsynvvnyixlzl1znyrv
Alcuin
0
13809
232688
175130
2025-06-10T19:09:12Z
Brightt11
34669
/* İ */ rüzgar > rüzgâr, değiştirildi: Rüzgar → rüzgâr [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232688
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi
|kişi_adı=Alcuin of York
|resim_adı=Raban-Maur Alcuin Otgar.jpg
|resim_başlığı=
|doğum_tarihi= 735
|doğum_yeri=[[York]], [[Northumbria]]
|ölüm_tarihi=[[19 Mayıs]] 804
|ölüm_yeri=
}}
'''Alcuin''', İngiliz alim.
==İ==
*İnsan nedir? Ölümün kölesi, gelip giden bir gezgindir. İnsanın konumu nedir? rüzgârdaki bir fenerin konumu gibidir.
[[Kategori:Kişiler-A]]
[[Kategori:İngiliz şairler]]
[[Kategori:804 yılında ölenler]]
[[Kategori:735 doğumlular]]
p2hfs0mlt0msae8g1wxyrlafl4e9tg7
232792
232688
2025-06-10T19:21:00Z
Brightt11
34669
232792
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi
|kişi_adı=Alcuin of York
|resim_adı=Raban-Maur Alcuin Otgar.jpg
|resim_başlığı=
|doğum_tarihi= 735
|doğum_yeri=[[York]], [[Northumbria]]
|ölüm_tarihi=[[19 Mayıs]] 804
|ölüm_yeri=
}}
'''Alcuin''', İngiliz alim.
==İ==
*İnsan nedir? Ölümün kölesi, gelip giden bir gezgindir. İnsanın konumu nedir? Rüzgârdaki bir fenerin konumu gibidir.
[[Kategori:Kişiler-A]]
[[Kategori:İngiliz şairler]]
[[Kategori:804 yılında ölenler]]
[[Kategori:735 doğumlular]]
ga88kvl75exsy0f71o5ytrhas626j3d
Sabahattin Ali
0
14181
232652
230580
2025-06-10T19:07:58Z
Brightt11
34669
rüzgar > rüzgâr, değiştirildi: Rüzgar → rüzgâr (2) [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232652
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi}}
'''[[w:Sabahattin Ali|Sabahattin Ali]]''' (25 Şubat 1907 - 2 Nisan 1948) [[Türk]] öykücü, şair, öğretmen, yazar ve gazeteci."
==Sözleri==
==Şiirlerinden örnekler==
[[Dosya:Mount Korab, Republic of Macedonia.jpg|240pik|küçükresim|Bu dağların bir rakibi varsa rüzgârdır.<br>rüzgâr burda tek başına bir hükümdardır.<br>— Rüzgâr]]
===Rüzgâr===
"...<br>Bu dağların bir rakibi varsa rüzgârdır.<br>rüzgâr burda tek başına bir hükümdardır.<br>Burda insan duman gibi genişler, büyür.<br>Bu dağlarda ıstıraplar, sevinçler büyür.<br>Buralarda her düşünce sona yakındır.<br>Burda her şey bizden uzak, "O"na yakındır.<br>Burda yoktur insanların düşündükleri,<br>Rüzgâr siler kafadaki küçüklükleri.
<br>...<br>Bir dürbünün ters tarafı gibi bu dünya<br>En büyük şey, en asil şey küçülür burda.<br>Burda yalan para eden biricik iştir,<br>Burda her şey bir yapmacık, bir gösteriştir.<br>Kimi coşar din uğruna geberir, yalan!<br>Kimi gider vatan için can verir, yalan!<br>Bir filozof yetmiş eser yazar, yalandır;<br>Bir kahraman istibdadı ezer, yalandır.<br>Şairlerin büyük aşkı fani bir kızdır,<br>Bu dünyada herkes sinsi, herkes cılızdır.<br>Ne hakiki aşktan burda bir çakan vardır,<br>Ne de onu görse dönüp bir bakan vardır,<br>Her büyüklük cüzzam gibi dökülür burda,<br>En muazzam ölüm bile küçülür burda.<br>...
===Çocuklar Gibi===
...<br>Şimdi şiir bence senin yüzündür<br>Şimdi benim tahtım senin dizindir<br>Sevgilim, saadet ikimizindir<br>Göklerden gelen bir yadigar gibi
<br>Sözün şiirlerin mükemmelidir<br>Senden başkasını seven delidir<br>Yüzün çiçeklerin en güzelidir<br>Gözlerin bilinmez bir diyar gibi
<br>Başını göğsüme sakla sevgilim<br>Güzel saçlarında dolaşsın elim<br>Bir gün ağlayalım, bir gün gülelim<br>Sevişen yaramaz çocuklar gibi
===Günümüz===
Aklı kafamızdan sürsek,<br>İlmin içine tükürsek, <br>Dünyaya çevirip dirsek<br>Günümüzü hoş geçirsek...
<br>...<br>Vücut cevhersiz bir kalıp,<br>Hiçe gider hiçten gelip.
[[Dosya:Seljalandsfoss, Suðurland, Islandia, 2014-08-16, DD 189-191 HDR.JPG|180pik|küçükresim|[[Gerçek|Hakikat]], [[sanat]], [[bilim|ilim]]<br>masaldan ibarettir,<br>[[Aşk]] iki cins beyninde<br>tutkaldan ibarettir;<br>Gülmeli, kahkayla<br>bunlara gülmelidir.<br>— Hayat]]
===Hayat===
-Kalender-<br>...<br>[[Hayat]] ki akıp gider bulanık bir su gibi,<br>Korkulu rüyalarla geçen bir uyku gibi...<br>Çabalama... Kabul et bunu olduğu gibi!<br>Hayattan fazla bir şey bekleyenler delidir...
[[Gerçek|Hakikat]], [[sanat]], [[bilim|ilim]] masaldan ibarettir,<br>[[Aşk]] iki cins beyninde tutkaldan ibarettir;<br>Gülmeli, kahkayla bunlara gülmelidir.
===Firar===
Meğer ben ne kadar boş şeylere ağlamışım;
<br>Kalbim hakikat diye bir ihtimale tapmış.
<br>Ne manasız şeylere meğer bel bağlamışım;
<br>Meğer benim peşinde koştuklarım serapmış...
<br>
<br>Kimsede bulamadım menfaatsiz bir yürek;
<br>Kadınlar bana yalnız soğuk bir deri verdi.
<br>Çamurladıktan sonra kalbimi geri verdi...
<br>
<br>Anladım insanlardan geldiğini kederin;
<br>Uzak, herkesten uzak bir hayat süreceğim.
<br>Benim bu inzivama taaruz edenlerin,
<br>Yüzüne hakaretle, kinle tüküreceğim!..<ref>Ali, Sabahattin. Bütün Şiirleri. Yapı Kredi Yayınları, 49. Baskı.</ref>
==Eserleri==
===[[Kuyucaklı Yusuf|Kuyucaklı Yusuf ''(1937)'']]===
{{ana|Kuyucaklı Yusuf}}
*...Konuşmaya ne lüzum vardı? Bütün güzel laflardan ve hoş insanlardan sıkılan bu mahlukları, birbirlerinin sessiz mevcudiyeti, yorgunluk verecek kadar doyuruyordu.
===[[w:İçimizdeki Şeytan|İçimizdeki Şeytan ''(1940)'']]===
:Ana madde: [[İçimizdeki Şeytan]]
*[[Yaşam]]ak, herkesten daha iyi, herkesten daha üstün yaşamak, insanlara hâkim olarak, kuvvetli, belki de biraz zalim olarak yaşamak...
** Nihat, s. 45
*Fakat benim içimde öyle bir şeytan var ki... bana her zaman istediğimden büsbütün başka şeyler yaptırıyor. Onun elinden kurtulmaya çalışmak boş... Yalnız ben değil, hepimiz onun elinde bir oyuncağız... Senin dünyaya hakimiyet planların bile eminim onun mahsulü...
** Ömer, s. 47
*Mini mini kafalarımızı ukalaca kitaplar, birbirinden çürük [[bilgi]]ler, neticesi olmayan hesaplar ve Allah kahretsin, karmakarışık menfaat düşünceleri dolduruyor... Buna rağmen burnumuzu kaldırmadan bozuk kaldırımlarda yürüyüp gitmekte devam ediyoruz.
** Ömer, s. 93-94
*[[Güç|Kuvvet]]li olmak her şeyin fevkindedir. Kuvvet her hareketi mazur gösterebilir. Acizlere acımak ise sersemliktir.
** Nihat, s. 128
*[[İyi]]lik demek kimseye kötülüğü dokunmamak değil, kötülük yapacak cevheri içinde taşımamak demektir.
** Ömer, s. 249
*İçimizdeki şeytan pek de kurnazca olmayan bir kaçamak yolu... İçimizde şeytan yok... İçimizde aciz var... tembellik var... iradesizlik, bilgisizlik ve bunların hepsinden daha korkunç bir şey; hakikatleri görmekten kaçınmak itiyadı var.
** Ömer, s. 250
===[[w:Kürk Mantolu Madonna|Kürk Mantolu Madonna ''(1943)'']]===
:Ana madde: [[Kürk Mantolu Madonna]]
*[[İnsan]]lar nedense daha ziyade ne bulacaklarını tahmin ettikleri şeyleri araştırmayı tercih ediyorlar. Dibinde bir ejderhanın yaşadığı bilinen bir kuyuya inecek bir kahraman bulmak, muhakkak ki, dibinde ne olduğu hiç bilinmeyen bir kuyuya inmek cesaretini gösterecek bir insan bulmaktan daha kolaydır.
*Bilhassa tahammül edemediğim bir şey, kadının erkek karşısında her zaman pasif kalmaya mecbur oluşu... Neden? Niçin daima biz kaçacağız ve siz kovalayacaksınız? Niçin daima biz teslim olacağız ve siz teslim alacaksınız? Niçin sizin yalvarışlarınızda bile bir tahakküm, bizim reddedişlerimizde bile bir aciz bulunacak? Çocukluğumdan beri buna daima isyan ettim, bunu asla kabul edemedim. Niçin böyleyim, niçin diğer kadınların farkına bile varmadıkları bir nokta bana bu kadar ehemmiyetli görünüyor?
*Bu akşam anladım ki, bir insan diğer bir insana bazan hayata bağlandığından çok daha kuvvetli bağlarla sarılabilirmiş. Gene bu akşam anladım ki, onu kaybettikten sonra, ben dünyada ancak kof bir ceviz tanesi gibi yuvarlanıp sürüklenebilirim.
*Hayatta yalnız kalmanın esas olduğunu hala kabul edemiyor musunuz?
*Hayat ancak bir kere oynanan bir kumardır, ben onu kaybettim. İkinci defa oynayamam...
*Dünyada bana hiçbir şey, tabiattan melül bir insanın zorla gülmeye çalışması kadar acı gelmemiştir.
*Kız arkadaşlarım benimle ahbaplık etmeyi ve fikirlerimi kabul etmeyi zevklerine ve rahatlarına aykırı buldular. Hoş tutulan bir oyuncak olmak onlara insan olmaktan daha kolay ve cazip geliyordu.
*Kendimi bildim bileli, bütün günlerimi, haberim olmadan ve nefsime itiraf etmeden, bir insanı aramakla geçirmiş ve bu yüzden bütün diğer insanlardan kaçmıştım.
*Bu insanlar dünyada nasıl yaşamak lazımsa öyle yaşıyorlar, vazifelerini yapıyorlar, hayata bir şey ilave ediyorlardı. Ben neydim? Ruhum, bir ağaç kurdu gibi beni kemirmekten başka ne yapıyordu? Şu ağaçlar, onların dallarını ve eteklerini örten karlar, şu ahşap bina, şu gramofon, şu göl ve üzerindeki buz tabakası ve nihayet bu çeşit çeşit insanlar hayatın kendilerine verdiği bir işi yapmakla meşguldüler. Her hareketlerinin bir manası vardı, ilk bakışta göze görünmeyen bir manası. Ben ise, dingilden fırlayarak, boşta yuvarlanan bir araba tekerleği gibi sallanıyor ve bu halimden kendime imtiyazlar çıkarmaya çalışıyordum. Muhakkak ki dünyanın en lüzumsuz adamıydım. Hayat beni kaybetmekle hiçbir şey ziyan etmeyecekti. Hiç kimsenin benden bir şey beklediği ve benim hiç kimseden bir şey beklediğim yoktu.
*Fakat insanlar nedense daha ziyade ne bulacaklarını tahmin ettikleri şeyleri araştırmayı tercih ediyorlar. Dibinde bir ejderhanın yaşadığı bilinen bir kuyuya inecek bir kahraman bulmak, muhakkak ki, dibinde ne olduğu hiç bilinmeyen bir kuyuya inmek cesaretini gösterecek bir insan bulmaktan daha kolaydır.
*İnsanları kendi cinslerinden biri üzerinde kudret ve selahiyetlerini denemek kadar tatlı sarhoş eden ne vardır?
*İnsan tahammül edemeyeceğini zannettiği şeylere pek çabuk alışıyor ve katlanıyor."
==Dış bağlantılar==
{{Vikipedi}}
[[Kategori:Kişiler-S]]
[[Kategori:Türk şairler]]
[[Kategori:Türk yazarlar]]
[[Kategori:Türk çevirmenler]]
fs5gaqxu244rxw37bgga75c6o0rljro
Arabalar
0
14226
232834
153005
2025-06-10T20:23:03Z
Brightt11
34669
/* top */ dz, değiştirildi: kase → kâse [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232834
wikitext
text/x-wiki
*Kupa sadece boş bir kâsedir. - Hudson Hornet (Doug)
*Biri kazanır, ikisi kaybeder. - McQueen
*Bence kral son yarışını tamamlamalı. - McQueen
*Biri kazanır, kırk biri kaybeder. Beceriksizleri kahvaltı niyetine yerim. - McQueen
[[Kategori:2006 filmleri]]
[[Kategori:Animasyon filmler]]
42f5pw04vfp4s8w3jzvcp8mzdcma9xl
Jean Cocteau
0
14334
232765
188387
2025-06-10T19:15:25Z
Brightt11
34669
/* top */ kağıt > kâğıt, değiştirildi: kağıt → kâğıt [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232765
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi
|kişi_adı=Jean Cocteau
|resim_adı=Jean Cocteau b Meurisse 1923.jpg
|resim_başlığı=Fransız film yönetmeni, yazar ve şair.
|doğum_tarihi= 5 Temmuz 1889
|doğum_yeri= Maisons-Laffitte
|ölüm_tarihi=11 Ekim 1963
|ölüm_yeri=Milly-la-Forêt
}}
*Ben her zaman doğruyu söyleyen bir yalancıyım.
* Bir şair için en büyük trajedi anlaşılmadığı halde hayran olunmaktır.
* Yazarsam rahatsız ediyorum. Film çevirirsem rahatsız ediyorum. Resim yaparsam rahatsız ediyorum. Resmimi gösterirsem rahatsız ediyorum, göstermesem de rahatsız ediyorum! Rahatsız etme bende gelişmiş bir beceri.
:''(Bir Meçhulün Güncesi)''
*Büyük adamların heykelleri, hayattayken üzerlerine atılan taşlardan yapılır.
*Gerçek gerçekçilik, alışkanlıkların üstünü örttüğü ve görmemizi engellediği hayret verici şeyleri ortaya çıkarmakta yatar.
*Gizemin de kendi gizleri vardır, tanrılar vardır tanrılardan yüce. Her nasıl ise bizde, öyledir onlarda da. İşte budur sonsuzluk.
*Doğduğum gün başladı ölümümün reftarı. Yürüyor bana doğru, aheste aheste.
*Bir yazarın ölümünün ardından defterini okumak, uzun bir mektup almaya benziyor.
:''(Kendi günlüğünde, Franz Kafka'nın düşüncelerini yazdığı günlüğü üzerine, 7 Haziran 1953)''
*Film, ancak materyalleri kalem kâğıt kadar ucuz olduğunda bir sanat dalı olacaktır.
*Şansa inanmak durumundayız. Aksi halde sevmediklerimizin başarısını nasıl açıklayabiliriz ki?
*Tarih nedir ki nihayetinde? Tarih, sonunda yalanlara dönüşen gerçeklerdir; efsaneler ise sonunda tarihe dönüşen yalanlar...
*Şair asla takdir istemez; onun istediği, inanılmaktır.
*Şiir zaruridir. Keşke niçin olduğunu bilebilseydim...
*Bir sanatçı sanatı hakkında, bir bitki botanik hakkında ne kadar konuşabilirse o kadar konuşabilir.
*Rüyanın özelliklerinden biri, orada hiçbir şeyin bizi şaşırtmamasıdır. Orada alışkanlıklarımız ve dostlarımızdan kopuk şekilde, özlem duymaksızın, yabancılarla yaşamayı kabulleniriz.
*Sanat, sıklıkla zaman içinde güzelleşen çirkin şeyler üretir. Öte yandan moda, daima zaman içinde çirkinleşen güzel şeyler üretir.
[[Kategori:Kişiler-J]]
[[Kategori:Fransız yazarlar]]
[[Kategori:Fransız şairler]]
[[Kategori:Fransız ressamlar]]
gekzcsswg4n4f2wogfx2jaljnejmwuq
Bayburtlu Zihni
0
15463
232797
172407
2025-06-10T19:26:49Z
Brightt11
34669
/* Kâtip Sen Yaz Saba Sen De Kerem Kıl */ dz, değiştirildi: Katip → Kâtip (3) [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232797
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi}}
===== Bâd-ı Sabâ Selâm Söyle O Yâra =====
Ya gelsin ya gidek o diyara biz
Kâtip, arzıhâlim yaz ki canana
Ayrılalı düştük ah ü zâra biz
Kâtip, arzıhâlim arşa dayandı
Can gurbette hasret nârına yandı
Herkes sevdiğinden doydu, usandı
Neden kaldık böyle bahtı kara biz
Namem hem okusun hem yâr ağlasın
Aşk oduna düşsün nâçar ağlasın
Sînesini dövsün her bâr ağlasın
Desin ki zulmettik Zihnî'zâra biz
''
===== Kâtip Sen Yaz Saba Sen De Kerem Kıl =====
Kâtip sen yaz saba sen de kerem kıl
Götür arzıhalim yare tez elden
Naziktir efendim nezahetli bil
Gönderelim o dildara tez elden
Kâtip çok uzatma sarfı imlayı
Hemen yaz derdime iste davayı
Kerem et bekletme bad-ı sabayı
Azmeylesin o diyara tez elden
Hasretli dideme nem mi gönderir
Hicran mı gönderir gam mı gönderir
Kendi mi gelir merhem mi gönderir
Zahm-ı dil-i Zihni'zara tez elden
===== Saba Gider İsen Bizim Diyare =====
Saba gider isen bizim diyare
Benim vasfı halim o yare söyle
Lalenin bağrında bir ise yare
Benimki erişti hezara söyle
Bülbül bir gül için çekerse zarı
Halini arzeder yüz yüze bari
Ya ben görmemişim o şuh didarı
Bıraktı bu garip diyare söyle
Pervane perrini yaktıysa nare
Ya ben yaktım vücudumu yekpare
Zihniya Mansur'u çektiyse dare
Ben esirim zülfü nigare söyle
===== Seni Bağı İremden Mi Kaçırmış =====
Seni bağı iremden mi kaçırmış
Melek misin asumandan mı geliş
Gittikçe şevketin şanın yücelmiş
Bilmem tahtı Süleyman'dan mı geliş
Hüsn ile bugün Yusufi devransın
Ne incisin ne mercansın ne cansın
Korkarım fitneli ahır zamansın
Mehdi misin Isfahandan mı geliş
Güzel sevmek olmuş Zihni'ye adet
Ne bağda ser çektin ey servi kamet
Sormak ayıp olmasın a çeşmi afet
Mülki lali Bedahşandan mı geliş
===== Uzun Müddet Haber Yoktur Sılamdan =====
Uzun müddet haber yoktur sılamdan
Her posta geldikçe gönlüm yerinir
Haber yok evlad ü ayal, anamdan
Can postanelere varır sürünür
Kör olsun gurbetin kahrı bitmedi
Gidemem vatana çilem yetmedi
Gül de taksam bülbülümüz ötmedi
Altın kafes olsa viran görünür
Bahar geldi seyran için iline
Herkes sevdiğim takmış koluna
Zihniya gurbetin gider yoluna
Hasretli sîneme hicran sarınır
===== Vardım Ki Yurdundan Ayak Götürmüş =====
Vardım ki yurdundan ayak götürmüş
Yavru gitmiş ıssız kalmış otağı
Camlar şikest olmuş meyler dökülmüş
Sakiler meclisten çekmiş ayağı
Hangi bağda bulsam ben o marali
Hangi yerde görsem çeşm-i gazali
Avcılardan kaçmış ceylan misali
Geçmiş dağdan dağa yoktur durağı
Laleyi sünbülü gülü har olmuş
Zevk u şevk ehlini ah ü zar almış
Süleyman tahtını sanki mar almış
Gama tebdil olmuş ülfetin çağı
Zihni dehr elinden her dem gam ağlar
Vardım ki bağ, ağlar bağban ağlar
Sümbüller perişan güller kan ağlar
Şeyda bülbül terk edeli bu bağı
===== Yıkmış Çadırların Göç Etmiş Leyla =====
Yıkmış çadırların göç etmiş Leyla
Vardım ki boş kalmış yar otakları
Dağı mesken etmiş biçare Mecnun
Akıtmış gözünden kan ırmakları
Zeyd ile göndermiş Leyla'ya name
Dedi iyi getirdim ağyarı kama
Akıbet yar oldun İbniselama
Neyledin ettiğin o misakları
Zihni'yim akıttım didem yaşların
Yedi yıl bekledim bulak başların
Dağıt bu derneği sav savaşların
Bozuldu kabail ittifakları.
[[Kategori:Kişiler-B]]
[[Kategori:Türk şairler]]
[[Kategori:1795 doğumlular]]
[[Kategori:1859 yılında ölenler]]
24zmidqisiebqg0zvrrxy50nx65hvvo
Karamanoğlu Mehmet Bey
0
15478
232861
198309
2025-06-10T20:31:33Z
Brightt11
34669
/* Sözleri */ dz, değiştirildi: dergah → dergâh (2) [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232861
wikitext
text/x-wiki
{{ek kaynak}}
{{Biyografi
|kişi_adı=Karamanoğlu Mehmet Bey
|resim_adı=
|resim_başlığı=Karamanoğulları'nın ikinci beyi.
|doğum_tarihi=''(Doğum tarihi bilinmiyor)''
|doğum_yeri=Karaman, [[w:Karamanoğulları Beyliği|Karamanoğulları Beyliği]] / [[Türkiye]]
|ölüm_tarihi= [[w:1280|1280]]
|ölüm_yeri=
}}
'''[[w:Karamanoğlu Mehmet Bey|Karamanoğlu Mehmet Bey]]''', askerî ve idarî yönden bilgili bir devlet adamı idi. Bilim adamlarını etrafına toplayıp onlara büyük önem vermiştir. Dil Devrimi'nde [[Mustafa Kemal Atatürk]]'e ilham kaynağı olmuştur.
==Sözleri==
*Bu günden sonra hiç kimse divanda, dergâhta, bergahta, mecliste ve meydanda Türkçeden başka dilde söz söylenmesin.
**Şimden gerü hiç gimesne divanda, dergâhda, bergahda ve dahı her yerde Türk dilinden özge söz söylemeye - (13 Mayıs 1277)
{{Vikiler|
commons= |
wikispecies= |
wikt= |
b= |
s= |
w={{PAGENAME}} |
n= |
m= |
}}
{{taslak}}
[[Kategori:Kişiler-K]]
[[Kategori:Türk askerler]]
[[Kategori:Devlet adamları]]
[[Kategori:1280 yılında ölenler]]
ah9ma6fb0ojil9agl45nlxptzxzrxmd
H. L. Mencken
0
15769
232760
223078
2025-06-10T19:14:49Z
Brightt11
34669
/* Sözleri''' ''' */ kağıt > kâğıt, değiştirildi: kağıt → kâğıt [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232760
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi}}
[[Dosya:H_l_mencken.jpg|küçükresim|200pik|Filozof, karanlık bir odada, olmayan bir kara kediyi arayan kör bir adamdır; teolog ise o kediyi bulan adamdır. H. L. Mencken]]
'''[[w:H. L. Mencken|Henry Louis Mencken]]''' (12 Eylül 1880 – 29 Ocak 1956), Alman asıllı Amerikalı gazeteci, denemeci, dergi editörü, yazar ve Amerikan kültürü eleştirmeni.
===''Smart Set'' (Aralık 1919)===
* Bir iktidar için en tehlikeli insan hüküm sürmekte olan batıl inançlardan ve tabulardan bağımsız olarak konuları kendince yorumlayıp çözümleyebilen insandır. Çünkü böyle birisi kaçınılmaz olarak iktidarın sahtekar, aklî dengesi olmayan ve asla katlanılamaz olduğuna karar verir.
=== ''Prejudices, Second Series'' (1920) ===
* Kalın kafalı insan her zaman emin bir insandır ve her şeyden emin bir insan her zaman için kalın kafalıdır.
** I. bölüm
=== ''A Mencken Chrestomathy'' (1949) ===
* Her saygın insan, yönetimi altında yaşadığı [[hükûmet]]ten utanır.
* Bir yargıç, kendi sınav kâğıtlarına puan veren bir hukuk öğrencisidir.
=== ''Minority Report: H.L. Mencken's Notebooks'' (1956) ===
* İnsan yaşamı temel olarak bir komedi.
** 15
==Sözleri''' '''==
* Din o kadar absürt ki embesilliğe yakın. ''' '''
* İnsan yaşamı temel olarak bir komedidir.
* Vicdan, içinizden geçen Birisi bakıyor olabilir sesidir.
* Bekar erkeklerin vicdanı vardır, evli olanların ise karıları.
* YARATICI: Seyircisinin gülmeye korktuğu bir komedyen.
* Aşk, bir erkeğin baktığı yıldız, evlilik ise içine düştüğü çukur.
* Ortalama bir insan özgür olmayı değil, güvende olmayı ister.
* İnsanın vicdanı, misafirliği hiç bitmeyen bir kayınvalide gibidir.
* Her saygın insan, yönetimi altında yaşadığı hükûmetten utanır.
* İnsanlar fırsatı nadiren tanırlar, çünkü o, zorlu bir iş kılığında gelir.
* Demokrasi bireysel cehaletlerin ortak aklına dair hazin bir inançtır.
* Bir yargıç, kendi sınav kâğıtlarına puan veren bir hukuk öğrencisidir.
* DİNBİLİM: Bilinemeyecek olanı, bilinmeye değmeyecek terimlerle açıklama uğraşı.
* Kendi işinizde olmak bir başkası için çalışmaktan çok daha takdire değer bir şeydir.
* Şöhretli bir kişi tanımadığından memnun olduğu birçok kişi tarafından tanınan bir kişidir.
* Din bir yığın çöpten daha fazla saygıyı hak etmiyor. O kadar absürt ki embesilliğe yakın.
* Apaçık yanlış şeylere tartışmasız inanmak, insanlığın en ağır maliyet getiren budalalığıdır.
* İnsanlığa hükmetme arzusu, hemen her zaman insanlığı kurtarma arzusu kılığına bürünür.
* Akıllı erkek haksız olduğu zaman erkeklerden, haklı olduğu zaman ise kadınlardan özür diler.
* Adaletsizliğe tahammül etmek göreceli olarak kolaydır. Asıl yüreği sızlatan adaletin kendisidir.
* Ne garip! İnsanlığı ve insanları kurtarmaktan bahsedenler İnsanlığa hükmetme arzusuyla tutuştular!
* İnsanlık iman etmeye duyduğu istekle değil, şüphe etmeye duyduğu yatkınlıkla doğru orantılı gelişti.
* Kalın kafalı insan her zaman emin bir insandır ve her şeyden emin bir insan her zaman için kalın kafalıdır.
* Filozof, karanlık bir odada, olmayan bir kara kediyi arayan kör bir adamdır; teolog ise o kediyi bulan adamdır.<ref>Laurence J. Peter, Peter's Quotations : Ideas for Our Time, s. 427</ref>
* Politikacıların içerisindeki halk ruhu, hırsızların ve sokak serserilerinin sahip olduğu halk ruhundan fazla değildir.
* Eğer "A" yasalarla kendi ahlaki değerlerini "B'ye" zorla uygulatmaya kalkıyorsa, "A" büyük ihtimal şerefsizin tekidir.
* Bekar erkekler kadınlar hakkında evli erkeklerden daha çok şey bilirler. Eğer bilmeselerdi onlar da evlenmiş olurdu.
* Tek iyi bürokrat kafasına silah dayanmış olanıdır. Silah onun eline geçtiğinde ise Haklar Bildirgesine artık elveda deyin.
* Politikacıların amacı, her zaman kendi özel avantajlarını artırmak ve bunun için ellerindeki çok büyük güçleri kullanmaktır.
* Din, büyük bir hürmetle tutunduğun her şeye kökten karşıdır: cesaret, berrak düşünce, dürüstlük, adalet ve her şeyin ötesinde hakikat sevgisi.
* Din benim saygı duyduğum her şeye esastan karşı çıkıyor cesaret, açık görüşlülük, dürüstlük, adalet, ve hepsinden fazla, gerçeklere olan bağlılığım.
* Medeni insanın en büyük başarısızlığı iktidarlardır. Gerçekten iyi bir iktidar hiç olmamıştır. En katlanılabilir olanları bile gelişigüzel, açgözlü, zalim ve kavrayışsızdır.
* İman dolu bir insan, basitçe net ve gerçekçi düşünme yeteneğine kaybetmiş (veya hiç sahip olmamış) kişidir. Sadece aptal değildir; aslında hastadır. Daha da kötüsü tedavi edilemez.
* Din adamları ne yapar? Ortalıktaki beyinsizleri hayali bir cehennemden kurtarabileceğine inandırarak hayatını kazanır. Bu romatizma için yılan yağı satan bir satıcının yaptığı işten neredeyse farksız bir iş.
* Tanrı kifayetsizlerin, biçarelerin ve zavallıların en kadim sığınağı olagelmiştir. Onun kollarında yalnızca bir sığınak değil, zayıf egolarını teskin edecek bir tür üstünlük de bulurlar: Tanrı onları, varabilecekleri yerlerden daha üst konuma yerleştirir.
* Bir iktidar için en tehlikeli insan hüküm sürmekte olan batıl inançlardan ve tabulardan bağımsız olarak konuları kendince yorumlayıp çözümleyebilen insandır. Çünkü böyle birisi kaçınılmaz olarak iktidarın sahtekar, aklî dengesi olmayan ve asla katlanılamaz olduğuna karar verir.
* Siyasi hayatta temel amaç halkı panik içinde tutmak böylece emniyetli bir yere doğru güdülmeyi iktidardan gürültülü bir şekilde talep etmelerini sağlamaktır bunun için halkın sürekli art arda sonu gelmeyen sayıda (hepsi de hayali) gulyabaniler tarafından tehdit edilmesi gerekir.
== Diğer ==
* Apaçık yanlış şeylere tartışmasız inanmak insanlığın en ağır maliyet getiren budalalığıdır. Tüm insanlığın başlıca meşgalesi de budur.
* [[Din]] bir yığın çöpten daha fazla saygıyı hak etmiyor.
* '''İnsan, inanma istekliliğiyle orantılı olarak değil, şüphe etme hazırlığıyla orantılı olarak uygarlaştı.'''
* [[Siyaset|Politika]]cıların içerisindeki [[halk]] ruhu, hırsızların ve sokak serserilerinin sahip olduğu [[halk]] ruhundan fazla değildir. [[Siyaset|Politikacı]]ların amacı, her zaman kendi özel avantajlarını artırmak ve bunun için ellerindeki çok büyük güçleri kullanmaktır.
* Refah sahibi olmak fazla para kazanmaktan değil, bacanağınızdan daha fazla para kazanmaktan geçiyor.
==Kaynakça==
{{Kaynakça}}
{{Vikipedi}}
[[Kategori:Kişiler-H]]
[[Kategori:Amerikalı gazeteciler]]
[[Kategori:Amerikalı yazarlar]]
[[Kategori:Ateistler]]
ai5cwjy2vfs6b5pp03cjoqkp7pc9g2y
Tolga Çevik
0
16326
232816
232414
2025-06-10T19:28:35Z
Brightt11
34669
/* Sözleri */ dz, değiştirildi: Dükkan → Dükkân [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232816
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi}}
'''Tolga Çevik''' (d. 12 Mayıs 1974; İstanbul), Türk oyuncu ve komedyen.
== Sözleri ==
* Her şey daha güzel ve insanca olmalı!
* Kadınlar asla basit şeylere kanmaz.
* Seni senin sevdiğin kadar kimse sevemez.
* Sahnede ya ağlar gibi yaparsın ya da gerçekten ağlarsın. Ben ağlamayı seçiyorum. Gibi yaparsanız, seyirci de sizi seviyormuş gibi yapar.
* Ben alkışı çok seviyorum. Bu hastalıktan dolayı oyunculuğa yöneldim. Bir şey yapalım da takdir edilsin derken oyuncu oluyorsun. Dolayısıyla haftada iki kez bu kadar alkışlanacağın bir iş var mıdır bilemiyorum. Oysa çocukken uçak mühendisi olmak istiyordum. Enteresan uçaklar yaratmak istiyordum. Bir gün bir şey oynadım, alkışladılar ve hayatım kaydı. Biliyorum ki, insanlar oyundan gülümseyerek çıktıktan sonra eve gidene kadar beni konuşacaklar, bu inanın bana yetiyor.
* Oldum dediğim an, biterim.
* Hiçbir şey ailemin önüne geçemez, dolayısıyla illa tiyatroculuk yapmak zorunda değilim. Çok sıkışırsam başka bir iş de yaparım. “Tiyatrodan asla vazgeçmem” değil, “Ailemden asla vazgeçmem” derim hep. Evinde huzurunuz yerindeyse zaten işinizi yapabiliyorsunuz.
* Avrupa Yakası'nda ben antrenmandayım, kendi maçıma Komedi Dükkânı'nda çıkıyorum.
* 10'lu yaşlar; kısa şort, beyaz Converse, kafada bandana, Michael Jackson idolüm ve sürekli dans ediyorum. 20'li yaşlarda gelecek kaygısı taşıyan dertli bir Tolga. 30'lu yaşlarsa hayatımın çok güzel bir dönemi. Şimdi hayatımın nereye gittiğini tahmin edebilir durumdayım.
* Ben her aktörün mutlaka vizörden bakmayı denemesi, hatta bakmayı bilmesi gerektiğine inanıyorum. Biz aktörler; görünmeyi bu kadar seven insanlar olarak, görmeyi bilmeden işimizde başarılı olamayız.
* İnsanın asıl savaşı sabah kalktığı zaman aynada kendisiyle olduğu için, yani kime nasıl bir şey oynadığınız o zaman pek para etmiyor. Kendi kendinizle baş başa kaldığınız zaman asıl gerçek sizi tevazu dolu olmaya sürüklüyorsa bence bunun karşılığını oynamamak lazım.
* Çocuklarınıza vakit ayırın. Çünkü çocuklar sizi istiyor, parayı değil.
* Romantizm üzerine konuşamam çünkü bende o gen hiç yok. Biz gülmeye odaklıyız.
* Sevgi dolu bir dünyada yaşıyorum. İstiyorum ki herkes de kendi sevgi dolu dünyasını yaratsın. Yaratsın çünkü aksi takdirde bu dünyanın kendini sevdireceği yok.
* Başkasının kalbini kırarken sizinki daha çok acıyor.
* Hayatla dalga geçemezsin.
* Boşu boşuna adamlar birbirlerine mızraklarla saldırıp savaştığı dönemde otuz bin kişilik amfitiyatro yapmıyormuş. İnsanları bir araya toplamak; tek yürek, tek fikir ve beden olmak çok önemli.
[[Kategori:Kişiler-T]]
[[Kategori:Türk oyuncular]]
[[Kategori:Yaşayan insanlar]]
[[Kategori:Türk komedyenler]]
[[Kategori:1973 doğumlular]]
[[Kategori:İstanbul ili doğumlular]]
i1pspslsstbiw0zc9fhotee8wpbn8mx
Henry David Thoreau
0
16504
232725
222329
2025-06-10T19:10:10Z
Brightt11
34669
/* Sözleri */ rüzgar > rüzgâr, değiştirildi: rüzgar → rüzgâr (2) [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232725
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi
|kişi_adı=Henry David Thoreau
|resim_adı=Henry David Thoreau 1861.jpg
|resim_başlığı= Amerikalı yazar, düşünür ve çevreci.
|doğum_tarihi=12 Temmuz 1817
|doğum_yeri= Concord, Massachusetts
|ölüm_tarihi=6 Mayıs 1862
|ölüm_yeri=Concord, Massachusetts
}}'''''Henry David Thoreau''' (12 Temmuz 1817 - 6 Mayıs 1862), Amerikalı harita mühendisi, yazar, filozof, şair, tarihçi, kölelik karşıtı, vergi direnişçisi, kalkınma eleştirmeni ve natüralist.''
== Sözleri ==
* Olaylar değişmez, biz değişiriz.
* İnsan kendi saadetinin mimarıdır.
* En iyi yönetim hiç yönetmeyendir.
* Peşi kovalanan para, kölelik aletidir.
* Her şey nereden baktığınıza bağlıdır.
* İnsanoğlu araçlarının aracı haline geldi.
* En iyi hükümet, en az yöneten hükümettir.
* Hayatın kendisi uyanıkken görülen rüyadır.
* Kısaca; tüm güzel şeyler vahşi ve özgürdür.
* İyilik asla hiç boşa gitmeyen tek yatırımdır.
* Aşırılık; bu nasıl çevrelenmiş olduğunuza bağlı.
* Kaybolmadıkça kendimizi anlamaya başlayamayız.
* Hayatımız detaylarla mahvoluyor. Sadeleştirmeliyiz.
* Eğer ben ben değilsem, kim benim yerimde olacak.
* Lüzumsuz zenginlik yalnızca lüzumsuz şeyler satın alır.
* Önyargılarınızı bırakmak için hiçbir zaman geç değildir.
* İnsanlığın büyük bölümü, sessiz bir çaresizlik içinde yaşar.
* Gerçeğin tüm algılanışı, bir benzetmenin bulgulanmasıdır.
* Tarz, ev, mülk ve “eğlence” bana hiçbir şey ifade etmiyor.
* Gün gelecek, yürüyerek daha hızlı gidileceğini anlayacağız.
* Başarı, genelde onu sürekli aramakla meşgul olanlara gelir.
* Politika dedikleri insanın içene çektiği sigara dumanı gibidir.
* Sadece meşgul olmak yetmez. Sorum şu: Neyle meşgulsünüz?
* Gerçeklerin, güllerin nasıl varsa, kendisine ait dikenleri vardır.
* Alçak gönülülük tıpkı karanlık gibi gökteki ışıkları ortaya çıkarır.
* Özgürlüğün gerçek temeli itaatsizliktir. İtaatkarlar köle olmalıdır.
* On gün birisiyle yürümek, on yıl onunla birlikte yaşamak demektir.
* Doğru konuşmak için iki kişi ister: doğru söyleyen, doğru dinleyen!..
* Çalışmak bilgelik ve saflık getirir ,tembellik ise cehalet ve tensellik.
* Yaşayın, mümkün olduğunca bağlanmadan ve yükümlülük almadan.
* Üzülme evlat, kim dokunmadığın şeylerden ötürü seni suçlayabilir ki?
* İtaatsizlik özgürlüğün gerçek temelidir. İtaat edenler sadece kölelerdir.
* (-)Komşularından daha haklı olan bir kişi, zaten bir kişilik bir çoğunluktur.
* Haklıların mahkum edildiği bir ülkede, bütün doğruların evi cezaevidir...
* En aklıselim insan uyuyan insanın aklıdır ve bunu horlayarak ifade eder.
* Maddeye verdiğimiz hiç bir şekil bize gerçek kadar yararlı olmayacaktır.
* Zira kahraman denen şey çoğunlukla insanın en sade ve karanlık haliydi.
* Politika kim ne derse desin dar bir alan ve ona çıkan yollar ondan da dar.
* Bir bitki kendi doğasına uygun biçimde yaşayamazsa ölür, bir insan da öyle!
* Güne çalar saat sesiyle başlayan bir medeniyetin bütün umutları tükenmiştir..
* Üzerine kuracağın iyi bir gezegen olmadıktan sonra güzel bir ev neye yarar?
* Doğduğum günkü kadar bilge olamadığım için hep pişmanlık duymuşumdur.
* Kendini her gün tamamen yenile; yine yap ve yine yap ve sonsuza dek yinele.
* Ne çok insan, hayatının yeni bir çağını bir kitap okuması sayesinde bulmuştur.
* Bilinmelidir ki, devletin kendisi çözüm olarak mevcut kötülükten daha kötüdür.
* Sessizlik, ekseriyetle, karşılaştığım insanlardan daha fazla şey öğretiyor bana.
* İlk önce en iyi kitapları okuyun. Sonra zamanınızın kalmadığını fark edeceksiniz.
* Ne yöne yürüyeceğimizi kimi zaman fazlasıyla zorlu kılan şey tam olarak nedir?
* İçimizdeki yanı başımızdaki düşman olmasa, uzaktakiler hiçbir halt karıştıramaz.
* Yaşanabilir bir dünyada olmadıktan sonra, güzel bir eve sahip olmak neye yarar?
* Bir miktar mısır buğdayının bize bir mumya tarafından getirildiğini unutmayınız.
* Bir kimse eğer hükümetinin yoluna taş koymaz ise Türkiye de bile zengin olabilir.
* Önce iyi kitaplar okuyun, yoksa onları elinize almak için, hiçbir istek duymazsınız.
* Yırtık onarılmamış olsa bile yırtığın ortaya çıkardığı en büyük kusur tedbirsizliktir.
* Bir tek erdemli insana karşı, dokuz yüz doksan dokuz erdemli geçinen insan vardır...
* Eski düşünceler eski insanlara göredir, yeni insanlarsa yeni düşünceler üretmelidir.
* Hedefe kestirmeden giden yol, en tehlikeli yoldur, çünkü; o kurşunların gittiği yoldur.
* Tarih, bir kitap okumakla hayatında yeni bir çağ başlatan ne kadar çok insan kaydetti.
* Adaletsiz cezalar dağıtan bir yönetimde, adaleti savunan birinin de yeri hapishanedir.
* Geçmişi hatırlıyorum ve geleceği tahmin ediyorum, ama şimdiki zamanda yaşıyorum.
* Çok çalışkan olmak yeterli değil; karıncalar da çok çalışıyor.'Ne' için çok çalışıyorsunuz?
* İnsanın ta derinlerinde söken bir şafağın yansıması olamıyorsa gün ışığının ne önemi var?
* Hiçbir servet bu uğraşın sermayesi olan boş vakti, özgürlüğü ve bağımsızlığı satın alamaz.
* İnsanlar, devlete hizmet etmekte, ama insan olarak değil bedenleri olan makineler olarak.
* Belki de en şaşırtıcı ve en gerçek şeyler insanlar arasında çok da dile getirilmeyen şeylerdir.
* Evimde üç sandalyem vardı : Birincisi yalnızlık, ikincisi arkadaşlık, üçüncüsü ise topluluk için.
* Övülmek istemiyorum, çünkü bu ilerlememize bir katkıda bulunmaz. Tahrik edilmemiz lazım.
* Dışarı çıkıp insanların arasına karıştığımızda, odamızda olduğumuzdan çok daha yalnız oluruz..
* Yalnız olmayı seviyorum. Hiçbir zaman yalnızlıktan daha iyi eşlik eden bir arkadaş bulamadım.
* Kurumların vicdanı yoktur. Ama vicdanlı insanların oluşturduğu kurumların içinde vicdan vardır.
* Ben dünyaya birileri beni bir şeylere zorlasın diye gelmedim. Kendi üslubumla nefes alacağım.
* Hukuk zerre kadar Eşitlik getirmemiştir ve en çok saygı duyulan kararlar bile, Adaletsizlik kokar.
* Geçmişi hatırlarken geçip giden hayatın bir anını bile unutmayan biri, fanilerin en kutsanmışıdır.
* İçindeki Canlılığı ve Gücü kaybetmek dışında hükümetler kendi başına hicbirsey başaramamıştır.
* Her nesil eskilerin moda akımlarını komik bulup güler ancak güncel modayı mürid kıvamında izler.
* Bir şeyin maliyeti aslında, ister derhal ister uzun vadede olsun, hayatta neye mâl olduğu ile ölçülür.
* Güneş tarafından hâlâ fırsat varken ısınmak yapay bir ateşe göre çok daha hoş ve sağlıklı bir şeydir.
* Konfüçyus doğru söylüyor : Erdem , terk edilmiş bir yetim gibi kalmaz ,komşu edinmesi zorunludur.
* Bir kitap okumakla, hayatında yeni bir çağ başladığının tarihini, ne kadar çok sayıda insan kaydetti.
* Eğer adaletsizlik, yönetim makinasında gereken sürtünmeyi yaratan parça ise, atın gitsin, atın gitsin.
* Artık gençliği kalmamış ve en güvenli yolun sık kullanılan yol olduğuna karar vermiş genç adamlar .
* Kendi içindeki hayvanın gün be gün öldüğünden ve ilahi varlığın oluştuğundan emin olan kutlu kişidir.
* Ben, önce insan olmamız gerektiğini, daha sonra başka sıfatları edinmemiz gerektiğini düşünüyorum.
* Adaletsiz cezalar dağıtan bir yönetimde, Adaleti savunan bir kişinin dinlenildiği tek yer, Hapishanedir.
* Gerçeklik hayal ürünü gibi görülürken, sahtelikler ve yanılgılara en anlamlı doğrular gözüyle bakılıyor.
* Neden herhangi bir yaşam biçimini, diğerlerini elimizin tersiyle itecek kadar abartmamız gerekiyor ki?
* Seferlerimiz şöyle bir dolaşıp akşam başladığımız yere, aile ocağına geri döndüğümüz gezilerden ibaret.
* Meşgul olmak yeterli değildir; karıncalar da sürekli meşguldür. Önemli olan ne ile meşgul olduğumuzdur.
* İnsanlar, cesaret ve inanç eksikliği yüzünden bu durumdalar, alıp satıyor, hayatlarını köle gibi geçiriyorlar.
* Bir an için dünyayı birbirimizin gözleriyle görmekten daha büyük bir mucize gerçekleşebilir mi bizim için ?
* Hayat, çoğunu deneyimlemediğim bir deney; onları deneyimlemiş olup olmamalarının bana bir faydası yok.
* Eğer kendimi bir fikre adayacaksam, en azından önce o fikrin kimsenin hakkını gasp etmediğini görmeliyim.
* Benim hükümetim dediğim bu politik kurumun aynı zamanda bir kölenin hükümeti olduğunu düşünüyorum.
* Çoğu insan hayatlarında sessiz bir umutsuzluğu yaşarlar ve mezara hala içlerinde olan bir şarkıyla giderler...
* Herkesi adaletsizce hapse atam bir hükümetin yönetiminde, adil insanların olması gereken yer hapishanedir.
* Hayalleriniz doğrultusunda güvenle hareket ederseniz, sıradan zamanlarda olağandışı başarılar yaşayacaksınız.
* Yoksullara en çok ihtiyaç duydukları yardım verdiğinizden emin olun, bu onlara örnek olmak anlamına gelse bile.
* O kadar kötü denizcileriz ki düşüncelerimiz çoğu zaman limanı olmayan bir kıyıda bekler ve oradan denize açılır .
* Üstün bir insanın erdemleri rüzgâr gibidir , sıradan birinin erdemleri ise, çimen gibi; üzerinden rüzgâr geçince eğilir.
* Hükümet, bir hizmet sunabiliyorsa iyidir, fakat çoğu hükümet Genellikle, ve tüm Hükümetler de kimi zaman yetersizdir.
* Çoğunlukla, basit bir oy verirler ve Tanrı yanlarından geçip giderken hepsini Tanrı’ya havale ederek tevazu gösterirler...
* Elimize geçen ne? Her şeyi bırakıp doğa ile bir bütün olarak yaşabilir misiniz? Tüketim çılgınlığından vazgeçebilir misiz?
* Para açısından olmasa da güneşli saatler ve yaz günleri açısından zengindim ve bu zenginliğimi savurganca harcardım.
* İçimizdeki hayat , nehirdeki suya benzer . Bu yıl kimsenin daha önce bilmediği kadar taşarak olaylı bir yıla sebep olabilir.
* Bence önce insan, sonra yurttaş olmalıyız. Bize doğru gelen şeye saygı duymak, yasalara saygı duymaktan evladır bence.
* Eğer yalnızca kaçınılmaz olanla kaçınılmaz olmaya hakkı olana saygı gösterseydik sokaklarımızda müzikle şiir yankılanırdı.
* Bir sürü insanla kadife bir minderde oturacağıma, sadece bana ait olan bir balkabağının üstünde oturmayı tercih ederim.
* Beni göç mevsiminde her akıl seviyesinde insan gelip ziyaret etti . Kimi zekasıyla ne yapacağını bilemeyecek kadar akıllıydı.
* -Tutkularınızdan ve hayallerinizden vazgeçmeyin. Eğer vazgeçerseniz, bedeniniz bu dünyada var olsa da, yaşamınız son bulur.
* Papazın, müdürü desteklemesindense müdürün, papazı desteklemek için vergi vermesi gerektiğini bir türlü anlayamıyorum.
* Eğer insan canlıysa her zaman ölme tehlikesi ile karşı karşıyadır . Oturan insanın aldığı risk , koşan insanın aldığı riskle aynıdır.
* Yasalar insanları hiçbir zaman daha adil kılmaz; yasalara saygı yüzünden iyi niyetliler bile her gün adaletsizliğin aleti oluyorlar.
* Tek başına yolculuk yapan bugün yola çıkabilir, fakat bir başkasıyla yolculuk yapan diğerinin hazır olmasını beklemek zorundadır.
* Gönüllü yoksulluk diyebileceğimiz bakış açısına sahip olanlar haricinde kimse insan yaşamını tarafsız ve bilgece gözlemleyemez.
* Her şeyin parasal bir değerinin olduğu düşünülüyorsa, gerçek değerleri örneğin sevgiyi, insanlık onurunu nasıl değerlendireceğiz?
* Hayat en çok bıçak sırtındayken tatlıdır. Avarelikten korunmuşsunuzdur . Kimse düşük seviyedeyken yüksek cömertliğini kaybetmez .
* Hükümetler, insanların nasıl empoze edileceğini göstermektedir, hatta kendi çıkarlarını birbirlerine nasıl empoze edebildiklerini de.
* Bundan böyle ilham perim suskun kalırsa mazur görülmeli. Yuva belledikleri korular kesilirken kuşların ötmesini nasıl bekleyebilirsiniz?
* Emeğin nasırlı ellerinden ve güneş yanığı yüzünden uzakta tüm gün yatakta yatıp kendini arınmış sanmak düpedüz kendini aldatmaktır.
* Gerekirse ırmak üzerine bir köprü eksik yapıp yolumuzu biraz uzatalım ,çevremizdeki cehalet körfezinin üzerine en az bir kemer atalım.
* Vergiler ve finans, ticaret, imalat ve tarım arasındaki ilişki ile ilgili sorularda bile cevap verecek yeteneğe veya zekâya sahip değildirler.
* Bir kişi her şeyi yapamaz, ama bir şeyler yapmış olmalı; çünkü zaten her şeyi yapamaz, yapması da gerekmez ki bir şeyi yanlış yapmasın.
* Kedere bir övgü yazmak değil niyetim, sadece seher vaktinde tüneğinde dikilen bir horoz gibi kuvvetle ötmek ve komşularımı uyandırmak.
* Gücü elinde bulunduran insanların çoğunluğa göre hareket etmeleri, bunun haklı olduğunu ya da azınlığa göre adaletli olduğunu göstermez.
* Kuşlar ve dört ayaklı hayvanların göç etme güdülerine yakın bir şey hem uluslara hem de bireylere dönem dönem ya da kalıcı olarak etki eder.
* Buna rağmen gemimizin küpeştesinden dışarı daha sık bakmalıyız , meraklı yolcular gibi ,Kalafat ipi toplayan aptal denizciler gibi seyahat etmemleyiz.
* Devlet halk için bir nevi tahta silahtır ve eğer insanlar onu gerçek bir silah gibi ciddiyetle birbirlerine karşı kullanmaya kalkarsa ortadan ikiye ayrılıverir.
* Günah yüzünüzü bir kez kızarttıktan sonra, alışkanlık yapar, ahlaksızlıktan kayıtsızlığa dönüşür ve sanki kurduğunuz hayatlar için bir gereksinim halini alır.
* Yalınlaştır, yalınlaştır, yalınlaştır! Günde üç öğün yerine, eğer gerekliyse yalnızca bir öğün ye; yüz tabak yerine beş tane ve miktarını azalt öbür şeylerin de.
* Şu anda bu yörede en gezip görülesi yerlerin çoğu özel mülk değildir; tabiatın bir sahibi yok ve dolayısıyla yürüyüşçü de göreli özgürlüğün tadını çıkarabilir.
* Mutluluk tıpkı bir kelebek gibidir; ne kadar kovalarsan, o kadar sakınır senden. Fakat dikkatini başka şeylere çevirdiğinde, nazikçe gelip omzuna konacaktır.
* Yasa insanları hiçbir zaman daha adil yapmamıştır ve duydukları saygıyla birlikte ona hep uyum göstermeleri adaletten nasibini almayan failler yaratmıştır.
* Sanki hiç gelmeyecekmiş gibi kaderlerindeki o son güne karşı yastık işleyen hanımları da düşünün ! Sanki sonsuzluğu incitmeden zaman öldürebilirmiş gibi .
* Önyargılarımızdan vazgeçmek için hiçbir zaman geç değildir . Hiçbir düşünce ve eylem biçimine ,ne kadar kadim olursa olsun , kanıt olmadan güvenemeyiz.
* İçimizde yatana kıyasla, önümüzde uzananlar ve geride bıraktıklarımız küçük meselelerdır. Ve içimizde olanı ortaya çıkardığımızda mucizeler meydana gelir.
* Hayatını basitleştirdiği ölçüde evrenin yasaları daha az karmaşık gözükecek , yalnızlık yalnızlık olmayacak , yoksulluk yoksulluk , zayıflık da zayıflık olmayacak.
* Bir gün köydeki bahçemde toprağı çapalarken omzuma bir serçe kondu. Omzuma takılacak hiçbir apoletin beni o andaki kadar seçkin kılamayacağını hissettim.
* Bir insan düşleri doğrultusunda güvenle yol alır ve düşlediği yaşamı elde etmeye çabalarsa, başarıya ulaşacaktır. Doğuştan başarılı olduğunuzu asla unutmayın.
* Hükümetin hizmet sunduğu tek şey, insanları yalnızlaştırmak olmuştur ve daha önce belirtildiği gibi, en büyük yararı gösterdiğinde, yönettikleri yalnız kalmıştır.
* En güzel elbiselerinizi bir bostan korkuluğuna giydirip yanında sünepe bir halde dikilirseniz, yoldan geçen herkesin sizi değil, korkuluğu selamladığını göreceksiniz.
* Şu özlü sözü yürekten kabul ediyorum: "En iyi hükümet, en az hükmedendir." Bu özlü sözü uygulayacak olursak, benim de inandığım gibi, eninde sonunda şuna varırız.
* Öğrendim ki eğer biri hayallerine doğru kendinden emin adımlar atarsa ve hayal ettiği hayatı yaşamak için çabalarsa beklenmedik bir zamanda başarıyla karşılaşacaktır.
* Devlet, bireyi kendisinden daha büyük ve bağımsız bir güç olarak kabul etmediği sürece, gerçek anlamda özgürlükçü ve aydınlanmacı bir devletten söz etmek olanaksızdır.
* İnsanın en iyi arkadaşının yalnızlık olduğundan bahsediyor. Yalnızken nasıl mutlu olabileceğimiz ve hayattan aldığımız hazzı nasıl arttırabileceğimiz ile ilgili ipuçları mevcut.
* Tıpkı meyve çiçekleri gibi, yalnızca en özenli ilgiyle korunabilir insan doğasının seçkin nitelikleri. Ne yazık ki biz, ne bir başkasına böyle sevecen davranırız ne de kendimize.
* Eğer günle geceyi neşeyle karşılayabiliyorsan, hayat çiçek ve güzel kokulu otlar kadar hoş bir koku yayıyorsa, daha esnek, daha yıldızlı ve daha ölümsüzse; işte başarı budur.
* Prensiplerin icraata dökülmesi, doğrunun algılanması ve uygulamaya konması, ilişkileri ve işleri değiştirebilir; aslında bu devrimsel bir şeydir, eskiye dair hiçbir şey kalmaz.
* Uyanık olmak, yaşam dolu olmaktır, farkındalıktır. Şimdiye dek tamamıyla uyanık bir insanla hiç karşılaşmadım. Gözümü dikip yüzüne bakabilir miydim eğer karşılaşsaydım?
* Eğer, biri kendinden emin olarak hayalleri yönünde ilerliyorsa hayal ettiği yaşamı yaşamak için çaba gösteriyorsa, beklemediği kadar yakın bir zamanda başarı ile tanışacaktır.
* Hayatı tatmak ve yaşamın iliğini özümsemek istiyordum. Yaşam dolu olmayan her şeyi bozguna uğratmak ve ölüm geldiğinde aslında hiç yaşamamış olduğumu fark etmemek için.
* Yürüyüşümüzün yarısı ayağımızın önceden bastığı yerlerde dolaşmakla geçiyor. Bizler en kısa yürüyüşlere bile ölümsüz bir macera yaşama hevesiyle, asla geri dönmemecesine atılmalıyız.
* Hayatınız ne kadar acımasızca olursa olsun onunla yüz yüze gelin ve yaşayın, ondan uzak durmayın ve ona kötü isimler vermeyin. Sizin kadar kötü değildir. Siz en zenginken o en fakir görünür.
* Asıl kavgam, uzaktaki düşmanla değil, en yakında olan ve uzaktaki düşman ile birlik olan ve fırsat sunan düşmanladır ve bu kimseler olmasa, zaten uzaktaki düşmanın hiçbir zararı olamayacaktır.
* Eğer bir insan hayal ettiği hayatı yaşamak için güvenli bir şekilde ilerliyorsa her gün bunun için çalışıyor ve çabalıyorsa, çok kısa bir zaman sonra doğru zamanda beklenmedik bir başarıyla karşılaşacaktır.
* Ormana gittim çünkü bilinçli yaşamak istiyordum hayatı tatmak ve yaşamın iliğini özümsemek istiyordum. Yaşam dolu olmayan herşeyi bozguna uğratmak için ve ölüm geldiğinde aslında hiç yaşamamış olduğumu farketmemek için...
* Niçin böyle aceleyle ve yaşamı tüketerek yaşamak zorundayız? Adeta acıkmadan açlıktan ölmeye kararlıyız. Biz insanlar, zamanında çakılan bir mıh on mıhlı bir nalı, bir nal da bir atı kurtarır deyip, yarınki dokuz mıhı kurtarmak için atın ayağına bugünden bin mıh çakarız.
* Bizlerden uzak bir vahşi doğa hayali kurmak yersizdir.Öyle bir vahşi doğa yoktur. O hayale beynimizdeki ve bağırsaklarımızdaki bataklıklar, içimizdeki ilkel Tabiat enerjisi ilham verir. Labrador'un vahşi alanlarında, Concord'da herhangi bir tatilde bulacağımdan daha büyük bir vahşi doğayı asla bulamam.
*Adil olmayan yasalar mevcuttur: Onlara itaat etmekle yetinelim mi, yoksa bu yasaları değiştirinceye kadar onlara itaat mi edelim, yoksa bu yasaları ihlal mi edelim? Bu tür bir devlet yönetimi altında insanlar genellikle çoğunluğu ikna edinceye kadar beklemek gerektiğine inanırlar. Eğer yasalara karşı gelirlerse, çözümün mevcut kötülükten daha kötü olacağını düşünürler. Fakat bilinmelidir ki, devletin kendisi çözüm olarak mevcut kötülükten daha kötüdür.<ref>Henry David Thoreau, Civil Disobedience and Other Essays</ref>
*Bir kişi Türkiye'de de zengin olabilir, her açıdan Türk hükümetinin hükmü altına girip ona itaat ederse tabii...<ref>Henry David Thoreau, Doğal Yaşam ve Başkaldırı, Kaknüs Yayınları, s. 372-373</ref>
*Hiçbir malı olmayan biri, Devlet'e vermesi gereken dokuz şilini vermeyi bir defa reddederse, bildiğim hiçbir yasada yer almayan, sadece kendisini yargılayanların yetkileriyle belirlenen bir süre içinde hapishaneye atılır; ama Devlet'ten doksan defa dokuz şilin çalsa, kısa zamanda hapishaneden salıverilir."
** Doğal Yaşam ve Baş Kaldırı
*Yalınlaştır, yalınlaştır, yalınlaştır! Günde üç öğün yerine, eğer gerekliyse yalnızca bir öğün ye; yüz tabak yerine beş tane ve miktarını azalt öbür şeylerin de.
** Nerede ve Ne İçin Yaşadım
*Niçin böyle aceleyle ve yaşamı tüketerek yaşamak zorundayız? Adeta acıkmadan açlıktan ölmeye kararlıyız. Biz insanlar, zamanında çakılan bir mıh on mıhlı bir nalı, bir nal da bir atı kurtarır deyip, yarınki dokuz mıhı kurtarmak için atın ayağına bugünden bin mıh çakarız.
** Nerede ve Ne İçin Yaşadım
*Uyanık olmak, yaşam dolu olmaktır, farkındalıktır. Şimdiye dek tamamıyla uyanık bir insanla hiç karşılaşmadım. Gözümü dikip yüzüne bakabilir miydim eğer karşılaşsaydım?
** Nerede ve Ne İçin Yaşadım
== Kaynakça ==
{{Kaynakça}}
{{Vikipedi}}
[[Kategori:Kişiler-H]]
[[Kategori:Amerikalı yazarlar]]
[[Kategori:Amerikalı filozoflar]]
[[Kategori:Panteistler]]
[[Kategori:Vejetaryenler]]
[[Kategori:Çevreciler]]
[[Kategori:Amerikalı anarşistler]]
rb77xnn90ydrkeq9ci7gb4kc2akwngr
Jimmy Fallon
0
16633
232654
192253
2025-06-10T19:08:05Z
Brightt11
34669
/* top */ rüzgar > rüzgâr, değiştirildi: rüzgar → rüzgâr (2) [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232654
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi}}
* [[Donald Trump]], kendi golf tesislerinin hemen yanına rüzgâr enerjisi fabrikası kuran İskoç hükümetine ateş püskürdü. İskoç hükümeti, rüzgârın Trump'ın saçlarının en büyük düşmanı olduğunu bilmiyor galiba.
* Jay-Z ve [[Beyoncé]] 1 aylık bebeklerinin sadece 5 fotoğrafını Facebook üzerinden paylaştı. Bebeği olan Facebook arkadaşlarım duydunuz mu? Sadece beş fotoğraf!
* Rick Santorum, kadınların duygusal olmaları nedeniyle savaş hattında başarılı olamayacağını savundu. Anlaşılan hiç ‘The View’ programını seyretmemiş.<ref>[http://amerikabulteni.com/2012/02/18/komedyenlerin-sakalariyla-abdde-gecen-haftanin-gundemi amerikabulteni.com]</ref>
{{Vikipedi}}
== Kaynakça ==
{{Kaynakça}}
[[Kategori:Kişiler-J]]
[[Kategori:Amerikalı oyuncular]]
[[Kategori:Amerikalı komedyenler]]
[[Kategori:Amerikalı yazarlar]]
[[Kategori:Yaşayan insanlar]]
[[Kategori:İrlanda asıllı Amerikalılar]]
[[Kategori:Amerikalı sunucular]]
dhzoraim2iut2m0kj333vf3m4wehfyd
Yekta Kopan
0
16693
232668
220948
2025-06-10T19:08:31Z
Brightt11
34669
/* top */ rüzgar > rüzgâr, değiştirildi: rüzgar → rüzgâr [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232668
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi}}
{{Kaynak geliştir}} * Kütüphaneye yaklaşmak sana yaklaşmak gibiydi. Kitaplarla dolu bir geçmişte, kütüphaneyle çevrili bir odada sensizlikten kaçmaya çalışmak dünyanın en zor şeyiymiş. Ben de bıraktım kaçmayı. Okumaya başladım. Senin yazdıklarını, en yakın arkadaşlarının [[kitap]]larını, sevdiğin yazarların romanlarını... Yolu senden geçmiş ne varsa okuyordum.
:''Bir de Baktım Yoksun (Sf.35)''
* Buzdan bir kütle, mumyadan bir heykel gibi izledim kaderimi. Babam yanımda olsa bir tokat atar kendime getirirdi beni.
:Bir de baktım yoksun
* Midem ekşiyor, kulaklarım uğulduyor, adını bilmediğim bir rüzgâr yalıyor ensemi. Yüzümdeki ifadeden rahatsız olduğu belli, gözleri bulutlanıyor bir anda, sesi boğuklaşıyor. O ses tonu gerçek, biliyorum. Çünkü ben en çok sesleri hatırlıyorum; o gün de, bugün de!
:Bir de baktım yoksun
[[Kategori:Kişiler-Y]]
[[Kategori:Türk yazarlar]]
[[Kategori:Türk televizyoncular]]
[[Kategori:Yaşayan insanlar]]
qzwce7zwq8m9qv5uviouqor0wegj0xf
Hayvan Çiftliği
0
16696
232709
230277
2025-06-10T19:09:43Z
Brightt11
34669
/* İngiltere'nin Hayvanları */ rüzgar > rüzgâr, değiştirildi: Rüzgar → rüzgâr [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232709
wikitext
text/x-wiki
{{İtalik başlık}}
[[Dosya:Animal Farm - 1st edition.jpg|küçükresim]]
[[Dosya:Pig roastbeef.jpg|küçükresim]]
'''''Hayvan Çiftliği''''' (orijinal adıyla '''''Animal Farm'''''), George Orwell'ın mecazi bir dille yazılmış, fabl tarzındaki siyasi hiciv romanı.
== Alıntılar ==
*Bütün hayvanlar eşittir ama bazı hayvanlar diğerlerinden daha eşittir.
*Dışarıdaki hayvanlar bir domuzların yüzlerine, bir insanların yüzlerine bakıyor; ama birbirlerinden ayırt edemiyorlardı.
*Dört ayak iyi, iki ayak kötü!
*Bütün insanlar düşmandır! Bütün hayvanlar yoldaştır!
*Dört ayak iyi, iki ayak daha iyi!
== İngiltere'nin Hayvanları ==
*İngiltere'nin ve İrlanda'nın bütün hayvanları,<br>Bütün ülkelerin, bütün iklimlerin hayvanları,<br>Kulak verin müjdelerin en güzeline,<br>Düşlediğimiz Altın Çağ önümüzde.
*Er geç bir gün gelecek,<br>Zorba İnsan devrilecek,<br>İngiltere'nin bereketli topraklarında<br>Yalnızca hayvanlar gezinecek.
*Burnumuza geçirilen halkalar,<br>Sırtımıza vurulan semer sökülüp atılacak,<br>Karnımıza saplanan mahmuz çürüyüp paslanacak,<br>Acımasız kırbaç bir daha şaklamayacak.
*Zenginlikler düşlere sığmayacak,<br>Buğdayı arpası, yulafı samanı,<br>Yoncası, baklası, pancarı,<br>O gün hepsi bizim olacak.
*İngiltere'nin çayırları daha yeşil,<br>Irmakları daha aydınlık olacak,<br>rüzgârlar daha tatlı esecek,<br>Biz özgürlüğümüze kavuşunca.
*O günü görmeden ölüp gitsek de,<br>Herkes bu uğurda savaşmalı,<br>İneklerle atlar, kazlarla hindiler el ele,<br>Özgürlük uğruna ter akıtmalı.
*İngiltere ve İrlanda'nın bütün hayvanları,<br>Bütün ülkelerin, bütün iklimlerin hayvanları,<br>Kulak verin müjdeme, haber salın her yere,<br>Düşlediğimiz Altın Çağ önümüzde...
[[Kategori:Kitaplar]]
l5oyqunnbhikqaitq0rtx4jjeueztwn
Sâdık Hidâyet
0
16722
232828
227600
2025-06-10T19:28:51Z
Brightt11
34669
/* top */ dz, değiştirildi: dükkan → dükkân [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232828
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi}}'''Sözleri'''
[[Dosya:Hedayat6.jpg|çerçevesiz|sağ]]
*Et yeme gereksinimi ya da lezzetinin her gün binlerce hayvanın öldürülmesine neden olduğunu biliyor musunuz acaba? Avlaklarda, balıkçılarda, tavukçularda her gün kurban edilmeye mahkum biçare ve sayısız hayvan ordusunu sayacak olursak, bu hassas varlıkların sayısı milyonları aşar. Bunlar her yıl insanoğlunun fasitleşmiş tat alma duygusu ve mide düşkünlüğü uğruna öldürülmektedirler.<ref>Sadık Hidayet, Vejetaryenliğin Yararları, Yapı Kredi Yayınları, s. 13.</ref>
*Yüreğimizden gelen doğal, yapmacıksız duyguları zorla bastırmadığımız sürece insanın içinde diğer canlıları öldürme ve canını yakmaktan nefret etme duygusunun var olacağı açıktır. Ve yine hiç kuşku yok ki, insanlar yedikleri [[hayvanlar]]ı bizzat kesmek zorunda kalsalardı, çoğu et yemekten vazgeçerdi.<ref name="ReferenceA">Sadık Hidayet, Vejetaryenliğin Yararları</ref>
*Yargıç, imam, öğretmen, şair, edip, ressam, yazar ve hayatta para ve boğaz düşkünlüğünden daha yüce emellerin olduğunu sanan herkesin midesi, düşünmek istedikleri vakit, bu canlıların leş ve pıhtılaşmış kanlarıyla dolu. Bu hal, [[hayvanlar]]a işkence etmek bir yana, hiç gerek yokken insanın acıma duygularını ve doğadaki varlıklarla birleşmesini kendi içinde zorla bastırması nedeniyle çok korkunçtur.<ref name="ReferenceA"/>
*Ah! Vücudum acıdan titriyor. Bu acımasız, zalim iki ayaklı hayvana verdiğim bütün hizmetlerin karşılığı bu işte. Bugün son günüm, bu da benim son tesellim! Sıkıntı, acı ve dert dolu bir hayattan sonra, taşınmaz yüklere, üst üste inen sopalara, yoldan geçenlerin zincirlerine, lanetlerine katlandıktan sonra, Allah'a şükür bu berbat hayata veda ediyorum. (...) Bu iki ayaklı yaratığın köleleştirdiği dilsiz bir [[hayvan]]ın hayatının berbat sonucu bu.<ref>Sadık Hidayet, Hidayetname: Bir Eşeğin Ölüm Vakti Hal Diliyle Söyledikleri</ref>
*Allahtan, işledikleri toplu kıyım cinayetleri gözden uzak olsun diye mezbahaları şehir dışında kuruyorlar. Mezbaha, iki ayaklı hayvanın icadıdır. Hiçbir yırtıcı ve kan dökücü canlı, yemini bu denli rezilce yemez! İnsan, kurtların ve yeryüzündeki kan dökücü canlıların yüzünü ağartmıştır.<ref>Sâdık Hidâyet , Vejetaryenliğin Yararları, çev. Mehmet Kanar, Yapı Kredi Yayınları, 1997.</ref>
*İnsanların yediği et, kendilerini savunamayan günahsız ve zararsız varlıkların çektiği acı ve işkencedir. Dökülmüş kanları intikam çığlığı atar, insana ve üstünde yaşadığımız gezegene lanet okur.<ref name="ReferenceA"/>
[[Dosya:Hedayat2.jpg|çerçevesiz|sağ]]
*Çıplak tenimi soğuğa teslim etmiş, kendi kendime dolanıyordum. İşte bu sırada delirdiğim düşüncesi aklıma geldi. Kendime, bu yaşama gülüyordum. Biliyordum ki dünyanın bu büyük tiyatrosunda, herkes, ölüm gelip çatana dek bir tür oyun oynar. Ben de bu oyunu önüme almış, oynuyordum.<ref>Sâdık Hidâyet, Diri Gömülen, Yapı Kredi Yayınları, s. 12.</ref>
*Ben, yaşamı sürekli alaya aldım. Dünya, tüm insanlar, gözümde bir oyuncak, bir rezillik, boş ve anlamsız bir şeydir. Uyumak, bir daha uyanmamak istiyorum, rüya görmek de istemiyorum.<ref>Sâdık Hidâyet, Diri Gömülen, Yapı Kredi Yayınları, s. 15.</ref>
*Bazen deliliğim başlıyor. Uzağa, çok uzağa, kendimi unutacağım bir yere gitmek, unutulmak, kaybolmak, yok olmak istiyorum.<ref>Sâdık Hidâyet, Diri Gömülen, Yapı Kredi Yayınları, s. 16.</ref>
*Hayat tecrübelerimle şu yargıya vardım ki, başkalarıyla benim aramda korkunç bir uçurum var, anladım, elden geldiğince susmam gerek, elden geldiğince düşüncelerimi kendime saklamalıyım. Ve şimdi yazmaya karar vermişsem, bunun tek nedeni, kendimi gölgeme tanıtmak isteğidir. Duvardan doğru eğilmiş, yazdıklarımı oburca yutmak, yok etmek isteyen gölgeme. İşte onun için denemek istiyorum: Birbirimizi ola ki daha iyi tanırız. Uzun zamandır başkalarıyla bütün bağlarımı koparmışım, kendimi daha iyi tanımak istiyorum. Ne boş düşünce!<ref>Sâdık Hidâyet, Kör Baykuş, Yapı Kredi Yanıtları, s. 15-16</ref>
*Hayat bana tek ve değişmez bir mevsim oldu hep. Bu hayat bir soğuk bölgede ve sonsuz bir karanlıkta geçti adeta, öyle ki bağrımda hep aynı alev vardı ve o beni bir mum gibi eritti.<ref>Sâdık Hidâyet, Kör Baykuş, Yapı Kredi Yanıtları, s. 41.</ref>
*Birkaç gün önce bana bir dua kitabı getirdi, üzeri bir karış tozla kaplı. Ama ne bu kitap, ne de o aşağılık adamların elinden kafasından çıkmış başka kitaplar, yazılar, düşünceler giderdi derdimi. Onların o yalanlarına, o saçmalıklarına ne ihtiyacım vardı? Ben kendim geçmiş nesillerin bir toplamı değil miydim, onların tecrübeleri bana miras kalmamış mıydı? Geçmiş, bende benimle yaşamıyor mu? Ama hiçbir vakit ne mescit, ne ezan, ne abdest, ne ağız çalkalamalar, ne de kendisiyle Arapça konuşmamız gerekli tek kudretli, yüce ve mutlak varlık karşısında dürüst ya da hilekar olmak beni etkilemedi.<ref>Sâdık Hidâyet, Kör Baykuş, Yapı Kredi Yanıtları, s. 62.</ref>
*Düşündüm: "Gökte herkesin bir yıldızı olduğu doğruysa, benimki çok uzakta, karanlık ve pek önemsiz bir şey olmalıdır. Belki de benim hiç yıldızım yok!"<ref>Sâdık Hidâyet, Kör Baykuş, Yapı Kredi Yanıtları, s. 64.</ref>
*Istırap, korku, dehşet ve yaşama arzusu, hepsi bitmişti bende. Bana telkin ettikleri dini inançlardan kurtulmuş, huzura ermiştim. Tek tesellim, ölümden sonra hiçlik ümidiydi; orada tekrar yaşamak düşüncesi içime korku salıyor, beni hasta ediyordu. Ben ki henüz yaşadığım dünyaya bile alışamamışım, bir başka dünya neyime yarardı benim? Bana göre değildi bu dünya; bir avuç yüzsüz, dilenci, bilgiç, kabadayı, vicdansız, açgözlü içindi; onlar için kurulmuştu bu dünya. Yeryüzünün, gökyüzünün güçlülerine avuç açanlar, yaltaklanmasını bilenler için.<ref>Sâdık Hidâyet, Kör Baykuş, Yapı Kredi Yanıtları, s. 68-69.</ref>
*Ölümün varlığı bütün vehim ve hayalleri yok eder. Bizler ölümün çocuklarıyız, hayatın aldatmacalarından bizi o kurtarır. Hayatın derinlerinden seslenir, yanına çağırır bizi. Ve biz, henüz insanların dilini bile anlamadığımız yaşlarda, ara sıra oyunlarımızı yarıda kesiyorsak, bunun nedeni, ölümün seslenişini duymuş olmamızdır.<ref>Sâdık Hidâyet, Kör Baykuş, Yapı Kredi Yanıtları, s. 69.</ref>
*Hayat hikâyemde önemli bir şey yok, başımdan ilginç olaylar geçmedi. Ne yüksek bir mevki sahibiyim, ne de sağlam bir diplomam var. Okulda hiçbir zaman örnek bir öğrenci olamadım, başarısızlıklar her yerde buldu beni. Nerede çalışırsam çalışayım silik, unutulmuş bir memurdum; şefleri memnun edemedim. istifa ettim mi seviniyorlardı... Bırak gitsin, yaramaz! Çevrem böyle görüyordu beni, haklıydılar belki de.<ref>Sâdık Hidâyet, Kör Baykuş, Yapı Kredi Yanıtları, s. 87</ref>
*Yaralar vardır hayatta, ruhu cüzzam gibi yavaş yavaş ve yalnızlıkta yiyen, kemiren yaralar. Kimseye anlatılamaz bu dertler, çünkü herkes bunlara nadir ve acayip şeyler gözüyle bakarlar. Biri çıkar da bunları söyler ya da yazarsa, insanlar, yürürlükteki inançlara ve kendi akıllarına göre hem saygılı hem de alaycı bir gülüşle dinlerler bunları. Çünkü henüz çaresi de, devası da yok bu dertlerin.<ref>Sâdık Hidâyet, Kör Baykuş, Yapı Kredi Yanıtları, s. 15</ref>
*Annesi "Salgı salamaz ol!" diye beddua eder yavru örümceğe. Küçük örümcek ağ yapamayınca ölüme kurban gider.<ref>Sâdık Hidâyet, Kör Baykuş, Yapı Kredi Yanıtları, s. 95</ref>
İnsan kan döküyor, zulüm tohumu ekiyor. O halde sonuçta savaş, acı, yıkım ve toplu kıyım biçecek.
* İnsanoğlu her gün işlediği birkaç milyon cinayeti bir gerekçeyle affettirecek aklı sıra!
* Doğa, içinde yaşayan hayvanlar ve insanlar için kurulmuş bir ziyafet sofrasıdır.
* Ölümün karşısında mezhebin, imanın, itikadın ne kadar gevşek ve çocukça olduğunu hissediyorum.
* Kişiliğimiz o kadar özgür değil; başkalarının lafını takılmış plak gibi tekrarlayıp duruyorsunuz.
* İnsan dışında hiçbir canlı kendi besinini hazırlamaya gereksinim duymaz.
* Cehennemliklerin suçu seks ve içki. Cennetliklerin mükafatı da seks ve içki..
* Ömrümüz boyunca ölüm bize el eder, çağırır bizi.
* Yaralar vardır hayatta, kişiliği cüzam gibi yavaş yavaş ve yanlnızlıkta yiyen kemiren yaralar.
* Kimse doğal ölümle ölmüyor.
* Ölüm ona göre son derece kolay ve doğal geliyordu bu sırada. Yaşam denilen şey alaycı bir aldatmadan başka bir şey değildi.
* Ben ki henüz yaşadığım dünyaya bile alışamamışım, bir başka dünya neyime yarardı benim?
* Yalnız ölüm yalan söylemez! Ölümün varlığı bütün vehim ve hayalleri yok eder. Bizler, ölümün çocuklarıyız , hayatın aldatmacılarından bizi o kurtarır.
* Bana göre değildi bu dünya; bir avuç yüzsüz, dilenci, bilgiç, kabadayı, vicdansız, açgözlü içindi; onlar için kurulmuştu bu dünya. yeryüzünün, gökyüzünün güçlülerine avuç açanlar, yaltaklanmasını bilenler için.
* Lakin tek korkum; yarın ölebilirim kendimi tanıyamadan..
* İyi olmak gibi bir kavram yoktur oysa. Sadece yaşarsınız, hiçbir iyi uzun süreli değildir.
* İnsan yaşamak için öldürmek zorunda olduğunu, etin kuvvet verici bir besin olduğunu ve yemezse öleceğini sanmış bir kere.
* İnsanlık ilerlemeyecek, huzur bulmayacak; mutluluk, özgürlük ve barış yüzü görmeyecek etobur olduğu sürece.
* Gözlerimi geleceğe kapayıp geçmişi unutmak istiyorum.
* Et yeme gereksinimi ya da lezzetinin her gün binlerce hayvanın öldürülmesine neden olduğunu biliyor musunuz acaba?
* Mide düşkünü insanlar tüm canlılar için geniş bir mezarlıktır. O, yaşayan her şeyi yer. Kuşlardan tutun da deniz salyangozlarına kadar Herşeyi midesine gömer.
* İnsan kurtların ve yeryüzündeki tüm etoburların yüzünü karartmıştır. Çünkü hiçbir canlı başka bir canlıyı ihtiyacı olmadığı halde belli aletlerle, kindarca ve vahşice öldürmez.
* Bazen deliliğim başlıyor. Uzağa, çok uzağa, kendimi unutacağım bir yere gitmek, unutulmak, kaybolmak, yok olmak istiyorum.
* Uzun zamandır başkalarıyla bütün bağlarımı koparmışım, kendimi daha iyi tanımak istiyorum. Ne boş düşünce!
* Nihayet zevkime göre bir oda yapmaya karar verdim. Sadece kendimin bulunacağı, düşüncelerimin dağılmayacağı bir yer.
* Biliyordum ki dünyanın bu büyük tiyatrosunda, herkes, ölüm gelip çatana dek bir tür oyun oynar. Ben de bu oyunu önüme almış, oynuyordum.
* Hayat tecrübelerimle şu yargıya vardım ki, başkalarıyla benim aramda korkunç bir uçurum var, anladım, elden geldiğince susmam gerek, elden geldiğince düşüncelerimi kendime saklamalıyım.
* İnsanların yediği et, kendilerini savunamayan masum ve zararsız varlıkların çektiği acı ve işkencedir. Dökülmüş kanları intikam çığlığı atar, insana ve üstünde yaşadığımız gezegene lanet okur.
* Başkalarının yaşam tarzına ayak uyduramazdım... Kendimi birinin düşüncesine mahkum etmek, birinin taklitçisi olmak değildi istediğim.
* Adına zevk dedikleri her şeyi denedim; gördüm ki başkalarının zevki bana yaramıyor. Her yerde, her zaman yabancı olduğumu hissettim. Diğer insanlarla aramda en ufak bir ilgi dahi yoktu.
* Canlıların leş ve pıhtılaşmış kanlarıyla dolu. Bu hal, hayvanlara işkence etmek bir yana, hiç gerek yokken insanın acıma duygularını ve doğadaki varlıklarla birleşmesini kendi içinde zorla bastırması nedeniyle çok korkunçtur.
* Sizler, gerçekte yaşadığınızı zannediyorsunuz. Elinizde hangi sağlam kanıt ve mantık var? Ben artık ne bağışlamak, ne bağışlanmak, ne sola ne de sağa gitmek istiyorum. Gözlerimi geleceğe kapayıp geçmişi unutmak istiyorum.
* Kim dedi sana ben insanlık için resim yapıyorum diye? Tut ki insanlık yok oldu ve çalışmalarım kara, yağmura, doğanın kör kuvvetlerine teslim oldu; yine de canı cehenneme! Ben hala kendi çalışmalarımdan keyif alıyorum ve bu da yetiyor bana.
* Anlatırsınız. Anlattıklarınız hiçbir işe yaramaz. Çünkü, sizin hissettiklerinizi, sizin yaşadıklarınızı, geçtiğiniz evreleri, yaşamın içerisinde algıladıklarınızı, duyumsadığınız şeylerin size katıp, sizden aldıklarını anlatmaya çalıştığınız kişi anlamaz. Nihayetinde algılayamadığı bu durum için size hastalıklı gözüyle bakar ve acımaklı.
* Hayat hikayemde önemli bir şey yok. Başımdan ilginç olaylar geçmedi. Ne yüksek mevki sahibiyim, ne de sağlam bir diplomam var. Okulda hiçbir zaman örnek bir öğrenci olamadım; başarısızlıklar her yerde buldu beni. Nerede çalışırsam çalışayım silik, unutulmuş bir memurdum; şefleri memnun edemedim. İstifa ettim mi seviniyorlardı... bırak gitsin, yaramaz! Çevrem böyle görüyordu beni...
* Tutsağı olduğum sefaletten kaçıyordum. Sokaklarda belli bir amacım olmaksızın, rasgele yürüyor; para ve şehvet peşinde koşan, o tamahkâr suratlı ayaktakımını arasından rahat, umarsız geçiyordum. Onları görmeye ihtiyacım yoktu, biri ötekinin kopyasıydı. Hepsi bir ağız, ağza asılı bir avuç bağırsaktan oluşuyor, cinsel organlarında bitiyorlardı.
* Her yırtıcı hayvanın belirli sayıda düşmanları vardır ve diğerlerine zarar vermez. Mesela aslan, ceylan ve geyik gibi hayvanları avlar, kuşlar ve küçük hayvanlarla uğraşmaz. Timsah sadece bir balık yer. Kedi, fare ve küçük hayvanları yakalar. Ama mide düşkünü insanlar hepsini yer, hapseder, kendi yükünü taşıttırır işkence eder. Midesi tüm canlılar için geniş bir mezarlıktır. O, yaşayan her şeyi yer. Kuşlardan tutun da deniz salyangozlarına kadar Herşeyi midesine gömer.
* Ben kadına asla gitmem. Ben bir kadının yanına gidersem, o kadının kendisini benim için teslim etmediğini, param için, çapkınlık için ya da benim dışımda bir nedenle teslim ettiğini hissederim. İşin içinde yapmacık bir şeyler olduğunu hissederim.
* Cehennemliklerin suçu seks ve içki idi. Cennetliklerin mükafatı da seks ve içki.. Gelecektekiler bizim saflığımıza gülüyorlar.. Sen anlıyor musun? Ben anlamıyorum! Huri ve fahişenin farkı nedir? Biri Allah' ın çalışanı, diğeri kulunun.. İnananlarına rüşvet olarak Huri veren Allah ve Genelev olan Cennet! Hangisi günahsız? Çaresizlikten karnını böyle doyuran fahişe mi? Yoksa vücudunun hazzı, kulların iyi işlerinin mükafatı olan Huri mi? Sen biliyor musun? Ben bilmiyorum!
* İnsanlık “et yediği” sürece, ilerlemeyecek, huzur bulmayacak; mutluluk, özgürlük ve barış yüzü görmeyecek.
* Tek tesellim, ölümden sonra hiçlik ümidiydi, orada tekrar yaşamak düşüncesi içime korku salıyor, beni hasta ediyordu. Ben ki henüz yaşadığım dünyaya bile alışmamışım, bir başka dünya neyime yarardı benim?
* Karanlık ve amaçsız yaşam insanı Ötenazi Enstitüsü'ne çekiyor ve intihar herkesi ilgilendiren bir konu haline gelmiş. Nitekim abartmadan denilebilir ki, kimse doğal ölümle ölmüyor. Demek ki ne bilim, ne türlü inançlar ve ne felsefi varsayımlar insanoğlunun ruhsal acısını azaltabilmiş.
* Sizin aradığınız hal, ceninin ana rahmindeki halidir. Koşuşturmadan, mücadele etmeden, kimseye yağ çekmeden, sıcak, yumuşak ve kızıl bir duvarın içinde iki büklüm vaziyette durur. Yavaş yavaş annesinin kanını emer, tüm ihtiyaçları kendiliğinden karşılanır. Bu, her insanın yaratılışında var olan, kaybolmuş bir cennet nostaljisidir. Orada insan kendinde, kendi içinde yaşar. Belki bir anlamda ihtiyari ölüm değil midir?
* Vaktiyle onların arasına karışmıştım; başkalarını taklit edeyim dedim. Baktım, soytarıya dönmüşüm. Adına zevk dedikleri her şeyi denedim; gördüm ki başkalarının zevki bana yaramıyor. Her yerde, her zaman yabancı olduğumu hissettim. Diğer insanlarla aramda en ufak bir ilgi dahi yoktu.
* Biliyor musunuz, daima kadın bana gelmelidir. Ben kadına asla gitmem. Ben bir kadının yanına gidersem, o kadının kendisini benim için teslim etmediğini, param için, çapkınlık için ya da benim dışımda bir nedenle teslim ettiğini hissederim. İşin içinde yapmacık bir şeyler olduğunu hissederim. Oysa, ilk önce kadın bana gelirse, taparım ona.
* Mevhum bir dünyada yaşadığını, eski, yeni ne varsa hiçbir şeyle bağlantısının olmadığını hissediyordu. Tüm olup bitenlerden uzaktaydı!
* Ölüm ona göre son derece kolay ve doğal geliyordu bu sırada. Yaşam denilen şey alaycı bir aldatmadan başka bir şey değildi.
* Soluk alamıyordu; iğrenç olduğunu düşünüyordu hep. Dünyanın ve tüm insanların zulmüne, adaletsizliğine karşı dile getirilemeyen bir kin, bir nefret duydu kendinde. Onu bu halde, bu kılıkta dünyaya getirdikleri için belli belirsiz bir kin duydu annesine, babasına karşı. Hiç dünyaya gelmemiş olsaydı, böyle şeylerle karşılaşmayacaktı. Başkaları gibi yüzsüz, hafifmeşrep, dillere düşen, arsız, hayasız biri olsaydı, eski günleri yâd edecek güzel anıları olacaktı.
* İnsanların hile hurda dolu dünyasından hayvanların içten, kayıtsız ve çocukça dünyalarına sığınmıştı adeta. Hayatı boyunca mahrum kaldığı şefkati, sade duyguları onların ilgisinde, ülfetinde arıyordu.
* "Tutsağı olduğum sefaletten kaçıyordum.
* Sokaklarda belli bir amacım olmaksızın, rasgele yürüyor; para ve şehvet peşinde koşan, o tamahkâr suratlı ayaktakımını arasından rahat, umarsız geçiyordum.
* Onları görmeye ihtiyacım yoktu, biri ötekinin kopyasıydı.
* Hepsi bir ağız, ağza asılı bir avuç bağırsaktan oluşuyor, cinsel organlarında bitiyorlardı."
* "Ben başka türlüsüne değil, ancak zehirlenmiş bir hayatı yaşayabilirdim."
* Dadıcık dıştan değişmişti ya, içten hep aynı kalmış, yalnız hayata bağlılığı artmıştı, ölümden korkuyordu, güz gelince evlere sığınan sinekler gibi. Bana gelince, benim hayatım her gün, her dakika değişiyordu.
* Kapıyı vurdu, gitti, arkasına dönüp bakmadı bile. Bu dünyanın insanlarıyla, dirilerle nasıl konuşulduğunu unutmuştum her halde.
* Yaralar vardır hayatta, ruhu cüzzam gibi yavaş yavaş ve yalnızlıkta yiyen, kemiren yaralar.
* Hayat bana tek ve değişmez bir mevsim oldu hep. Bu hayat bir soğuk bölgede ve sonsuz bir karanlıkta geçti adeta, öyle ki bağrımda hep aynı alev vardı ve o beni bir mum gibi eritti.
* Odamı sınırlayan dört duvar arasında, varlığımı ve düşüncelerimi kuşatan hisarın içinde ömrüm azar azar eriyor bir mum gibi, hayır, yanlışım var, ömrüm bir oduna benziyor, ocaktan düşen bir oduna: öteki odunların ateşinde kavrulmuş, kömürleşmiş, ama ne yanmış, ne olduğu gibi kalmış bir oduna benziyor. Fakat diğerlerinin dumanından, soluğundan boğulmuş.
* Yaralar vardır hayatta, ruhu cüzzam gibi yavaş yavaş ve yalnızlıkta yiyen, kemiren yaralar.
* Bana göre değildi bu dünya; bir avuç yüzsüz, dilenci, bilgiç, kabadayı, vicdansız, açgözlü içindi; onlar için kurulmuştu bu dünya. Yeryüzünün, gökyüzünün güçlülerine avuç açanlar, yaltaklanmasını bilenler için. Kasap dükkânı önünde bir sinir parçası için kuyruk sallayan aç köpek gibiydi onlar.
* Hayat, soğuk kayıtsız, herkesin maskelerini çeker alır zamanla; maskeleri de hani çoktur herkesin. Fakat bazıları hep aynı maskeyi kullanırlar, ister istemez kirlenir, yıpranır bu maske. Tutumlu kimselerdir bunlar. Bir kısmı evlatlarına saklarlar maskelerini; bir kısmı da vardır ki boyuna maske değiştirirler, ama yaşlandıklarında görürler ki bir sonuncu maske kalmış ellerinde, ve bu da pek çabuk eskir, o zaman maskenin gerisinden gerçek yüzleri çıkar ortaya.
* Hayır, hiç kimse intihar kararına varmaz. İntihar bazılarında birlikte bulunur. Onların yaradılışında mevcuttur ve onun elinden kaçamazlar. İşte bu alın yazısının hakimiyet gücü vardır. İnsana hükmeder. Fakat aynı zamanda bu, benim. Kendi kaderimi kendim yarattım. Şimdi artık elinden kaçamam, kendimden kaçamam.
* Diri Gömülen •
* Bir varmış bir yokmuş. Allah'tan başka hiç kimse yokmuş.
* Diri Gömülen •
* Bütün bunlardan maksadı kendisini aklamaktı sanki. Bu kişi acaba hayattan bezmiş, yorgun bir eşraf çocuğu muydu yoksa garip bir hastalığı mı vardı? Her halükarda sıradan insanlar gibi düşünmüyordu.
* Nedendir bilmem, bazıları daha ilk karşılaşmada, halk tabiriyle, can ciğer kuzu sarması olurlar. Birbirlerini hiçbir zaman unutmamak için bir kere tanışmaları yeter. Bunun bir de tersi var. Bazıları da birkaç defa tanıştırılmalarına, yollarının hayatta birçok kez kesişmesine rağmen daima kaçarlar birbirlerinden. Aralarında kaynaşma olmaz. Sokakta rastlaşsalar birbirlerini görmezden gelirler. Ne dostturlar, ne düşman. Şimdi bu özelliğe sempati ve antipatİ diyorlar. Kişilerdeki manyetik çekimin ve haleti ruhiyenin etkisidir diyorlar. Enkarnasyona inananlar daha da ileri giderek bu kişilerin önceki hayatlarında birbirlerine dost ya da düşman olduklarını, bu yüzden birbirlerine yaklaştıklarını ya
* da düşman kesildiklerini iddia ediyorlar. Ancak bu varsayımların hiçbiri bu bilmeceyi kolay kolay çözeceğe benzemiyor. Bu ani cazibenin ne ruhsal hasletlerle bir ilgisi var ne cismani meziyetlerle.
* Nedendir bilmem, bazıları daha ilk karşılaşmada, halk tabiriyle, can ciğer kuzu sarması olurlar. Birbirlerini hiçbir zaman unutmamak için bir kere tanışmaları yeter. Bunun bir de tersi var. Bazıları da birkaç defa tanıştırılmalarına, yollarının hayatta birçok kez kesişmesine rağmen daima kaçarlar birbirlerinden. Aralarında kaynaşma olmaz. Sokakta rastlaşsalar birbirlerini görmezden gelirler. Ne dostturlar, ne düşman. Şimdi bu özelliğe sempati ve antipatİ diyorlar. Kişilerdeki manyetik çekimin ve haleti ruhiyenin etkisidir diyorlar. Enkarnasyona inananlar daha da ileri giderek bu kişilerin önceki hayatlarında birbirlerine dost ya da düşman olduklarını, bu yüzden birbirlerine yaklaştıklarını ya da düşman kesildiklerini iddia ediyorlar. Ancak bu varsayımların hiçbiri bu bilmeceyi kolay kolay çözeceğe benzemiyor. Bu ani cazibenin ne ruhsal hasletlerle bir ilgisi var ne cismani meziyetlerle.
* Çünkü bugün insanoğlu kendini beğenmişliğiyle doğaya inanmaz olmuştur. Yaptığı keşif ve buluşlarla kendisini akl-ı küll sanıyor ve doğanın tüm sırlarını çözdüğünü iddia ediyor. Ama aslında en küçük şeyin mahiyetini bile anlamakta aciz kalıyor. Mağrur insan kendi bilgilerini belge sayıyor ve doğa olaylarının kendi formüllerine göre gerçekleşmesini istiyor.
* Sıradan insanlar için geçerli olan bütün keyifler, başkalarına hayallerin ötesinde dünyalar yaratan biri için söz konusu olamazdı. Başkalarının keyiflerinin artıkları arasında kendisi için mevhum zevkler aramaya çalışan biriydi o.
* Aydınlık bütün canlıları uyanık ve dikkatli tutar. Karanlıkta ve loş ortamda her yaşam, sıradan her şey gizemli bir havaya bürünür, kaybolan tüm korkular uyanır. Karanlıkta insan uyur, ama işitir. Şahsı uyanıktır ve gerçek hayat o zaman başlar. İnsan yaşamın adi ihtiyaçlarına karşı müstağni kalır, manevi alemleri kateder, farkına varamadığı şeyleri hatırlar.
* Böyle durumlarda herkes, güçlü bir alışkanlığa, bir tutkuya sığınır: Ayyaş içer, edebiyatçı yazar, yontucu taşı yontar, acısını dindirmek için her biri, en kuvvetli içgüdüsünden medet umar ve gerçek sanatçı, kendi bağlarından şaheserler yaratır. Ama ben, ki zevksiz ve biçare biriyim, ben ne yapabilirim?
* Ve şimdi yazmaya karar vermişsem, bunun tek nedeni, kendimi gölgeme tanıtmak isteğidir. Duvardan doğru eğilmiş, yazdıklarımı oburca yutmak, yok etmek isteyen gölgeme. İşte onun için denemek istiyorum: Birbirimizi ola ki daha iyi tanırız. Uzun zamandır başkalarıyla bütün bağlarımı koparmışım, kendimi daha iyi tanımak istiyorum.
* Ben eski ben değildim; çağırsaydım getirseydim de konuşsaydım onunla, duymaz anlamazdı beni. Yüzü eskiden tanıdığım bir adamın yüzü olurdu da benim yüzüm olmazdı, benim bir parçam bile olamazdı.
* Hayır, hayat, yorucu ve hep aynı, yeniden başlıyordu.
* Benim hayatım yavaş yavaş ve acılı, susmuş sona ermiştir. O halde niçin o sağlıklı, iyi yiyen, iyi uyuyan, iyi çiftleşen ve benim dertlerimin zerresini hiçbir zaman duymayan ve yüzlerine her dakika ölümün kanatları değmeyen o ahmakların, o ayak takımının hayatlarını düşüneyim?
* Ölüm ki geçer gider, bütün düşünceleri paramparça eder, en ufak bir dönüş ümidi bile bırakmaz geride!
* ...önümdeki mangalın ateşinden, geriye bir üfleyişte uçup gidecek kül kalmıştı. Hissettim ki benim düşüncelerim de dayanıksız bir avuç kor gibidir, kül olmuştur, bir üflemeye bakar...
* Yeryüzünde bir kaçış umudu var. O da ölüm, ölüm! Fakat burada ölüm de yok. Bizler mahkumuz, duyuyor musun? Kör bir iradeye mahkumuz.
* Çünkü aşk çirkin bir adamın söylediği hüzünlü ve büyüleyici bir melodi, uzaklardan gelen bir ses gibidir. Takip edip yakından bakmamak gerekir. Çünkü hatırasını ve sesinin verdiği keyfi bozar, yok eder.
* ...ve şimdi yazmaya karar vermişsem, bunun tek nedeni, kendimi gölgeme tanıtmak isteğidir.
* Onun bu mucizeli suskunluğu, aramıza kristal bir duvar dikmişti. Bu anda bu saatte, bu ebediyette boğuluyordum.
* Şimdiye kadar tasarladığım haliyle dünya, değerini yitiriyor, geçersizleşiyordu; gecenindi söz; dünyanın yerine gecenin karanlığı hüküm sürüyordu (bana öğretmemişlerdi geceye bakmayı, geceyi sevmeyi).
* Istırap, korku, dehşet ve yaşama arzusu, hepsi bitmişti bende. Bana telkin ettikleri dinî inançlardan kurtulmuş, huzura ermiştim. Tek tesellim, ölümden sonra hiçlik ümidiydi; orada tekrar yaşamak düşüncesi içime korku salıyor, beni hasta ediyordu. Ben ki henüz yaşadığım dünyaya bile alışamamışım, bir başka dünya neyime yarardı benim?
* Yoksulluk, miskinlik dolu bu aşağılık dünyada ilk kez bir güneş ışını, hayatımı aydınlattı sanmıştım. Ama ne yazık, bu güneş ışını pek de süreksiz bir parıltı oldu, bir meteordu sanki, bana bir kadın, daha çok bir melek kılığında göründü. Işıltısında kısa bir an, bir saniyelik bir zaman için hayatın bütün bedbahtlığını gördüm, azamet ve güzelliğini kavradım. Sonra da bu parıltı, pek de çabuk, karanlığın uçurumuna gömüldü. Hayır, bu süreksiz ışını kendime alıkoyamadım, tutamadım.
* Konuşmak istedim, korktum: Hassas kulakları uzak, göksel, tatlı bir musikiye alışıktılar, sesimden nefret edebilirlerdi.
* Birden düşündüm ki, dünya dünya olalı, ben var oldum olalı, soğuk hissiz hareketsiz bir ölü, karanlık odada hep yanımdaydı benim.
* Artık gövdesi ilgilendirmezdi beni, o gövde ki yok olmaya mahkumdur ve yerin altında kurtların, farelerin yiyeceği olacaktır!
* Sanki bende eskiden beri, hep vardı bu koku, sanki ömrüm boyunca bir kara tabutta uyuyordum hep, ve yüzünü göremediğim kambur bir ihtiyar, hayalet gölgeler, sisler içinde beni gezmeye çıkarmıştı.
* Fakat iki büklüm gölgeme hayatımdan bahsedeceksem, bir hikaye anlatmam gerekir. Ah, ne çok çocukluk, aşk, çiftleşme, evlilik ve ölüm hikayeleri var, hiçbiri de gerçek değil! Kıssalar, parlak sözler yordu beni.
* Bütün hayatımı bir salkım üzüm gibi avucumda sıkmak istiyorum, suyunu, hayır, şarabını damla damla gölgemin kurumuş boğazına akıtmak istiyorum, kutsal su gibi.
* Bu gölge, besbelli, benden daha iyi anlıyor onları!
* Benim içimdeki öyle bir dünya idi ki, ondaki bilinmezlikleri bir bir anlamaya kendimi adeta mecbur hissediyordum.
* Korkunç bir şeydi bu: ne tam diri, ne tam ölü olduğumu hissetmek. Bir canlı cenazeydim artık; ne beni diriler dünyasına bağlayan bir şey vardı, ne de ölümdeki unutmadan, huzurdan yararlandığım.
* Katran gibi siyah gökyüzü delik deşik eski kara bir çadırı andırıyor, deliklerinde sayısız yıldız parıldaşıyordu.
* Yalnız ölüm yalan söylemez!
* Ölümün varlığı bütün vehim ve hayalleri yok eder. Bizler ölümün çocuklarıyız, hayatın aldatmacalarından bizi o kurtarır. Hayatın derinlerinden seslenir, yanına çağırır bizi. Ve biz, henüz insanların dilini bile anlamadığımız yaşlarda, ara sıra oyunlarımızı yarıda kesiyorsak, bunun nedeni, ölümün seslenişini duymuş olmamızdır. Ömrümüz boyunca ölüm bize el eder, çağırır bizi. Her birimiz ansızın, sebepsiz düşüncelere dalmıyor muyuz, bu hayaller bizi öylesine sarıyor ki zamanı, mekanı fark etmez olmuyor muyuz?
* Çünkü benim için hiç önemi yok, inanmış inanmamış başkaları. Lakin tek korkum: yarın ölebilirim kendimi tanıyamadan. Hayat tecrübelerimle şu yargıya vardım ki, başkalarıyla benim aramda korkunç bir uçurum var, anladım, elden geldiğince susmam gerek, elden geldiğince düşüncelerimi kendime saklamalıyım. Ve şimdi yazmaya karar vermişsem, bunun tek nedeni kendimi gölgeme tanıtmak isteğidir.
* Bu kez tereddüt etmedim, küçük odadaki kemik saplı bıçağı aldım, önce büyük bir dikkatle, vücudunu bir örümcek ağı gibi hapsetmiş ince, siyah entariyi, üstündeki tek giysiyi uzunlamasına kestim. Uzamıştı adeta, gözüme eskisinden daha boylu göründü. Sonra başını kestim, birkaç damla soğuk pıhtılaşmış kan sızdı gırtlağından. Sonra kollarını bacaklarını kestim. Gövdeyi, kol bacakları düzgün ve tertipli, bavula koydum. Entarisini, o siyah entariyi yüzüne örttüm. Bavulu kapattım, kilitledim, anahtarı cebime soktum.
* Epeyce ilerde sisler içinde kambur bir ihtiyar gördüm, bir servi dibinde oturuyordu. Geniş bir şalla örtülü yüzü görülmüyordu. Yavaşça yanına gittim. Daha ben söze başlamadan kuru, sinir bir kahkaha attı ihtiyar. Tüylerim diken diken oldu.
* Başkalarından ayrılmış, bağımsız bir varlık mıyım? Bilmiyorum. Fakat şimdi aynaya baktım, tanıdım kendimi: Hayır o eski "ben" ölmüştür, çürümüş, dağılmıştır, ama işte aramızda hiçbir set hiçbir engel yok. Hikayemi anlatmalıyım, ama nereden başlasam? Hayat baştan başa kıssadır, hikayedir. Üzüm salkımını sıkmalı, ve şırasını kaşık kaşık, bu ihtiyar gölgenin boğazına akıtmalıyım.
* Annesi "Salgı salamaz ol!" diye beddua eder yavru örümceğe. Küçük örümcek ağ yapamayınca ölüme kurban gider.
* Böyle durumlarda herkes, güçlü bir alışkanlığa, bir tutkuya sığınır: Ayyaş içer, edebiyatçı yazar, yontucu taşı yontar, acısını dindirmek için her biri, en kuvvetli içgüdüsünden medet umar ve gerçek sanatçı, kendi bağlarından şaheserler yaratır. Ama ben, ki zevksiz ve biçare biriyim, ben ne yapabilirim?
* Ömrüm bir oduna benziyor, ocaktan düşen bir oduna: öteki odunların ateşinde kavrulmuş, kömürleşmiş, ama ne yanmış, ne de olduğu gibi kalmış bir oduna benziyor.
* Şimdi vücudunun sıcaklığını hissedebiliyor, gür siyah saçlarının nemli kokusunu içine çekiyordum. Bilmem neden, titreyen elimi, artık söz geçiremediğim bu eli kaldırdım ve hep şakaklarına yapışık zülüflerini okşadım. Parmaklarımı gömdüm saçlarına. Soğuktu, nemliydi saçları, soğuk, çok soğuk. Sanki günlerdir ölüydü bu kız, hiç şüphe yok, ölmüştü. Elimi yakasından koynuna soktum, memelerine kalbine koydum. Bir kıpırdı duyulmuyordu.
* Onu kendi tenimin sıcaklığıyla ısıtmak istedim, ona kendi sıcaklığımı verip ölümün soğukluğunu ondan almak istedim. Ola ki ona kendi ruhumu üflerim diye soyundum, yanına uzandım. Adamotu kökleri gibi, dişi erkek, bitişiktik birbirimize. Zaten erkeğinden ayrı düşmüş dişi bir adamotunu andırıyordu vücudu ve tıpkı adamotu gibi, yakıcı bir aşkla yanıyordu. Ağzı bir salatalığın içi gibi buruk ve serinletici. Bütün teni buz gibiydi, damarlarımdaki kan dondu, bu soğukluk ta kalbime işledi.
* Böyle durumlarda herkes, güçlü bir alışkanlığa, bir tutkuya sığınır: Ayyaş içer, edebiyatçı yazar, yontucu taşı yontar, acısını dindirmek için her biri, en kuvvetli iç güdüsünden medet umar ve gerçek sanatçı, kendi bağrından şaheserler yaratır. Ama ben ki zevksiz ve biçare biriyim, kalemdanlar boyayan bir ressam parçası, ne yapabilirim?
* Parmak uçlarına basa basa çekilip gidiyordu gece. Sanki yorgunluk çıkarmıştı, kanaatkârdı, bu kadarı yeterdi ona. Uzak, hafif sesler duyuluyordu. Bir göçmen kuş, rüya görüyordu belki, belki bitkiler büyüyordu. Solgun yıldızlar, bulut kümeleri gerisinde kayboluyorlardı.
* Bu kez tereddüt etmedim, küçük odadaki kemik saplı bıçağı aldım, önce büyük bir dikkatle, vücudunu bir örümcek ağı gibi hapsetmiş ince, siyah entariyi, üstündeki tek giysiyi uzunlamasına kestim. Uzamıştı âdeta, gözüme eskisinden daha boylu göründü. Sonra başını kestim, bir kaç damla soğuk pıhtılaşmış kaz sızdı gırtlağından. Sonra kollarını bacaklarını kestim.
* Beni dün gören, cılız sağlıksız bir genç adam görmüştü, ama bugün gören saçları ağarmış, gözleri kızarmış, yarık dudaklı, kambur bir ihtiyar görür. Pencereden dışarı bakmaya korkuyorum, kendimi aynada görmekten korkuyorum. Nereye baksam çoğalmış gölgelerimi görüyorum.
* Değişik dönemler, çocukluk, gençlik, ihtiyarlık, benim için boş sözlerden başka bir şey değil bunlar. Bunlar sıradan insanlar için, ayaktakımı için, evet işte aradığım kelime, ayaktakımı için, ki onların hayatları senenin mevsimleri gibi belirli mevsimlere, dönemlere bölünmüştür ve onlar, hayatın ılımlı kesimlerinde güvence altındadırlar. Hayat bana tek ve değişmez bir mevsim oldu hep. Bu hayat bir soğuk bölgede ve sonsuz bir karanlıkta geçti âdeta, öyle ki bağrımda hep aynı alev vardı ve o beni bir mum gibi eritti.
* Odamı sınırlayan dört duvar arasında, varlığımı ve düşüncelerimi kuşatan hisarın içinde ömrüm azar azar eriyor bir mum gibi, hayır yanlışım var, ömrüm bir oduna benziyor, ocaktan düşen bir oduna; öteki odunların ateşinde kavrulmuş, kömürleşmiş, ama ne yanmış, ne olduğu gibi kalmış bir oduna benziyor. Fakat diğerlerinin dumanından, soluğundan boğulmuş.
* Ölünün ağız kenarlarında alaycı bir gülümseme vardı. Elini öpüp odadan çıkacaktım ki, başımı çevirip bakınca çok şaşırdım, şimdi karım olan o kahpe içeri girmişti. Ölmüş annesinin gözü önünde, hem de nasıl hırslı, sarıldı yapıştı bana; beni kendine çekti, nasıl da ateşli öptü, öptü beni!
* Yalnız bildiğim bir şey var ki, bu kadın, bu kahpe, bu cadı, ruhuma hangi zehiri damlatmıştı ki, onsuz olamıyordum, tenimin her zerresi onun her zerresine aşeriyordu.
* Fakat iki büklüm gölgeme hayatımdan bahsedeceksem, bir hikaye anlatmam gerekir. Ah, ne çok çocukluk, aşk, çiftleşme, evlilik ve ölüm hikayeleri var, hiçbiri de gerçek değil! Kıssalar, parlak sözler yordu beni.
* Bütün hayatımı bir salkım üzüm gibi avucumda sıkmak istiyorum, suyunu, hayır, şarabını damla damla gölgemin kurumuş boğazına akıtmak istiyorum, kutsal su gibi.
* Bu gölge, besbelli, benden daha iyi anlıyor onları!
* Benim içimdeki öyle bir dünya idi ki, ondaki bilinmezlikleri bir bir anlamaya kendimi adeta mecbur hissediyordum.
* Ben eski ben değildim; çağırsaydım getirseydim de konuşsaydım onunla, duymaz anlamazdı beni. Yüzü eskiden tanıdığım bir adamın yüzü olurdu da benim yüzüm olmazdı, benim bir parçam bile olamazdı.
* "Tutsağı olduğum sefaletten kaçıyordum.
* Sokaklarda belli bir amacım olmaksızın, rasgele yürüyor; para ve şehvet peşinde koşan, o tamahkâr suratlı ayaktakımını arasından rahat, umarsız geçiyordum.
* Onları görmeye ihtiyacım yoktu, biri ötekinin kopyasıydı.
* Hepsi bir ağız, ağza asılı bir avuç bağırsaktan oluşuyor, cinsel organlarında bitiyorlardı."
* Yaralar vardır hayatta, ruhu cüzzam gibi yavaş yavaş ve yalnızlıkta yiyen, kemiren yaralar.
* Türkmenlerinki gibi dar çekik bu gözler, olağanüstü ve mestedici parıltıyla canlı, hem ürkütücü, hem çekiciydiler. Hiç kimsenin göremeyeceği korkulu manzara ve sırları seyreder gibiydiler. Çıkık yanaklar, yüksek alın, ince ve bitişik kaşlar, dolgun hafif aralık dudaklar, o dudaklar ki uzun ve tutkulu bir öpüşle yeni öpülmüş, ama susuzlukları giderilememiştir. Siyah saçları çözük dağınık, solgun ve yüzüne dökülüyor, bir kaç zülüf şakaklarında kıvrılıyordu.
* Bilincimi yitirmiştim. Sanki ismini eskiden biliyordum. Gözlerinin parıltısına, rengine, kokusuna, hareketlerine öylesine aşina idim ki, ruhlarımız önceki bir hayatta, cisimsiz maddesiz bir alemde karşılaşmış da tek asıldan, tek maddeden oluşmuş, böylece bizim yeniden birleşmemiz adeta kaçınılmaz olmuştu.
* Durmuştu kalbim. Soluk almıyor, soluğumun bir bulut yada bir duman gibi uçup gitmesinden korkuyordum. Onun o mucizeli suskunluğu, aramıza kristal bir duvar dikmişti. Bu anda, bu saatte, bu edebiyette boğuluyordum. Yorgun gözleri yavaş yavaş kapanıyordu, bakmaya kimselerin dayanamayacağı doğaüstü bir şey görmüştü sanki bu gözler, ölümü görmüş gibiydiler. Kirpikler bitişiyor, kapanıyordu. Bense boğulmaktan kılpayı kurtulmuş birine benziyordum, can çekişmenin dehşetinden sonra gene su yüzüne çıkmıştım.
* Başkalarından ayrılmış, bağımsız bir varlık mıyım? Bilmiyorum. Fakat şimdi aynaya baktım, tanıdım kendimi: Hayır o eski "ben" ölmüştür, çürümüş, dağılmıştır, ama işte aramızda hiçbir set hiçbir engel yok. Hikayemi anlatmalıyım, ama nereden başlasam? Hayat baştan başa kıssadır, hikayedir. Üzüm salkımını sıkmalı, ve şırasını kaşık kaşık, bu ihtiyar gölgenin boğazına akıtmalıyım.
* Annesi "Salgı salamaz ol!" diye beddua eder yavru örümceğe. Küçük örümcek ağ yapamayınca ölüme kurban gider.
* Böyle durumlarda herkes, güçlü bir alışkanlığa, bir tutkuya sığınır: Ayyaş içer, edebiyatçı yazar, yontucu taşı yontar, acısını dindirmek için her biri, en kuvvetli içgüdüsünden medet umar ve gerçek sanatçı, kendi bağlarından şaheserler yaratır. Ama ben, ki zevksiz ve biçare biriyim, ben ne yapabilirim?
* Diri Gömülen •
* Ömrüm bir oduna benziyor, ocaktan düşen bir oduna: öteki odunların ateşinde kavrulmuş, kömürleşmiş, ama ne yanmış, ne de olduğu gibi kalmış bir oduna benziyor.
* Istırap, korku, dehşet ve yaşama arzusu, hepsi bitmişti bende. Bana telkin ettikleri dinî inançlardan kurtulmuş, huzura ermiştim. Tek tesellim, ölümden sonra hiçlik ümidiydi; orada tekrar yaşamak düşüncesi içime korku salıyor, beni hasta ediyordu. Ben ki henüz yaşadığım dünyaya bile alışamamışım, bir başka dünya neyime yarardı benim?
* Yoksulluk, miskinlik dolu bu aşağılık dünyada ilk kez bir güneş ışını, hayatımı aydınlattı sanmıştım. Ama ne yazık, bu güneş ışını pek de süreksiz bir parıltı oldu, bir meteordu sanki, bana bir kadın, daha çok bir melek kılığında göründü. Işıltısında kısa bir an, bir saniyelik bir zaman için hayatın bütün bedbahtlığını gördüm, azamet ve güzelliğini kavradım. Sonra da bu parıltı, pek de çabuk, karanlığın uçurumuna gömüldü. Hayır, bu süreksiz ışını kendime alıkoyamadım, tutamadım.
* Konuşmak istedim, korktum: Hassas kulakları uzak, göksel, tatlı bir musikiye alışıktılar, sesimden nefret edebilirlerdi.
* Birden düşündüm ki, dünya dünya olalı, ben var oldum olalı, soğuk hissiz hareketsiz bir ölü, karanlık odada hep yanımdaydı benim.
* Artık gövdesi ilgilendirmezdi beni, o gövde ki yok olmaya mahkumdur ve yerin altında kurtların, farelerin yiyeceği olacaktır!
* Sanki bende eskiden beri, hep vardı bu koku, sanki ömrüm boyunca bir kara tabutta uyuyordum hep, ve yüzünü göremediğim kambur bir ihtiyar, hayalet gölgeler, sisler içinde beni gezmeye çıkarmıştı.
* Değişik dönemler, çocukluk, gençlik, ihtiyarlık, benim için boş sözlerden başka bir şey değil bunlar. Bunlar sıradan insanlar için, ayaktakımı için, evet işte aradığım kelime, ayaktakımı için, ki onların hayatları senenin mevsimleri gibi belirli mevsimlere, dönemlere bölünmüştür ve onlar, hayatın ılımlı kesimlerinde güvence altındadırlar. Hayat bana tek ve değişmez bir mevsim oldu hep. Bu hayat bir soğuk bölgede ve sonsuz bir karanlıkta geçti âdeta, öyle ki bağrımda hep aynı alev vardı ve o beni bir mum gibi eritti.
* Odamı sınırlayan dört duvar arasında, varlığımı ve düşüncelerimi kuşatan hisarın içinde ömrüm azar azar eriyor bir mum gibi, hayır yanlışım var, ömrüm bir oduna benziyor, ocaktan düşen bir oduna; öteki odunların ateşinde kavrulmuş, kömürleşmiş, ama ne yanmış, ne olduğu gibi kalmış bir oduna benziyor. Fakat diğerlerinin dumanından, soluğundan boğulmuş.
* Ölünün ağız kenarlarında alaycı bir gülümseme vardı. Elini öpüp odadan çıkacaktım ki, başımı çevirip bakınca çok şaşırdım, şimdi karım olan o kahpe içeri girmişti. Ölmüş annesinin gözü önünde, hem de nasıl hırslı, sarıldı yapıştı bana; beni kendine çekti, nasıl da ateşli öptü, öptü beni!
* Yalnız bildiğim bir şey var ki, bu kadın, bu kahpe, bu cadı, ruhuma hangi zehiri damlatmıştı ki, onsuz olamıyordum, tenimin her zerresi onun her zerresine aşeriyordu.
* Korkunç bir şeydi bu: ne tam diri, ne tam ölü olduğumu hissetmek. Bir canlı cenazeydim artık; ne beni diriler dünyasına bağlayan bir şey vardı, ne de ölümdeki unutmadan, huzurdan yararlandığım.
* Katran gibi siyah gökyüzü delik deşik eski kara bir çadırı andırıyor, deliklerinde sayısız yıldız parıldaşıyordu.
* Yalnız ölüm yalan söylemez!
* Ölümün varlığı bütün vehim ve hayalleri yok eder. Bizler ölümün çocuklarıyız, hayatın aldatmacalarından bizi o kurtarır. Hayatın derinlerinden seslenir, yanına çağırır bizi. Ve biz, henüz insanların dilini bile anlamadığımız yaşlarda, ara sıra oyunlarımızı yarıda kesiyorsak, bunun nedeni, ölümün seslenişini duymuş olmamızdır. Ömrümüz boyunca ölüm bize el eder, çağırır bizi. Her birimiz ansızın, sebepsiz düşüncelere dalmıyor muyuz, bu hayaller bizi öylesine sarıyor ki zamanı, mekanı fark etmez olmuyor muyuz?
* Çünkü benim için hiç önemi yok, inanmış inanmamış başkaları. Lakin tek korkum: yarın ölebilirim kendimi tanıyamadan. Hayat tecrübelerimle şu yargıya vardım ki, başkalarıyla benim aramda korkunç bir uçurum var, anladım, elden geldiğince susmam gerek, elden geldiğince düşüncelerimi kendime saklamalıyım. Ve şimdi yazmaya karar vermişsem, bunun tek nedeni kendimi gölgeme tanıtmak isteğidir.
* Bu kez tereddüt etmedim, küçük odadaki kemik saplı bıçağı aldım, önce büyük bir dikkatle, vücudunu bir örümcek ağı gibi hapsetmiş ince, siyah entariyi, üstündeki tek giysiyi uzunlamasına kestim. Uzamıştı adeta, gözüme eskisinden daha boylu göründü. Sonra başını kestim, birkaç damla soğuk pıhtılaşmış kan sızdı gırtlağından. Sonra kollarını bacaklarını kestim. Gövdeyi, kol bacakları düzgün ve tertipli, bavula koydum. Entarisini, o siyah entariyi yüzüne örttüm. Bavulu kapattım, kilitledim, anahtarı cebime soktum.
* Epeyce ilerde sisler içinde kambur bir ihtiyar gördüm, bir servi dibinde oturuyordu. Geniş bir şalla örtülü yüzü görülmüyordu. Yavaşça yanına gittim. Daha ben söze başlamadan kuru, sinir bir kahkaha attı ihtiyar. Tüylerim diken diken oldu.
* Yaralar vardır hayatta, ruhu cüzzam gibi yavaş yavaş ve yalnızlıkta yiyen, kemiren yaralar.
* Türkmenlerinki gibi dar çekik bu gözler, olağanüstü ve mestedici parıltıyla canlı, hem ürkütücü, hem çekiciydiler. Hiç kimsenin göremeyeceği korkulu manzara ve sırları seyreder gibiydiler. Çıkık yanaklar, yüksek alın, ince ve bitişik kaşlar, dolgun hafif aralık dudaklar, o dudaklar ki uzun ve tutkulu bir öpüşle yeni öpülmüş, ama susuzlukları giderilememiştir. Siyah saçları çözük dağınık, solgun ve yüzüne dökülüyor, bir kaç zülüf şakaklarında kıvrılıyordu.
* Bilincimi yitirmiştim. Sanki ismini eskiden biliyordum. Gözlerinin parıltısına, rengine, kokusuna, hareketlerine öylesine aşina idim ki, ruhlarımız önceki bir hayatta, cisimsiz maddesiz bir alemde karşılaşmış da tek asıldan, tek maddeden oluşmuş, böylece bizim yeniden birleşmemiz adeta kaçınılmaz olmuştu.
* Durmuştu kalbim. Soluk almıyor, soluğumun bir bulut yada bir duman gibi uçup gitmesinden korkuyordum. Onun o mucizeli suskunluğu, aramıza kristal bir duvar dikmişti. Bu anda, bu saatte, bu edebiyette boğuluyordum. Yorgun gözleri yavaş yavaş kapanıyordu, bakmaya kimselerin dayanamayacağı doğaüstü bir şey görmüştü sanki bu gözler, ölümü görmüş gibiydiler. Kirpikler bitişiyor, kapanıyordu. Bense boğulmaktan kılpayı kurtulmuş birine benziyordum, can çekişmenin dehşetinden sonra gene su yüzüne çıkmıştım.
* Şimdi vücudunun sıcaklığını hissedebiliyor, gür siyah saçlarının nemli kokusunu içine çekiyordum. Bilmem neden, titreyen elimi, artık söz geçiremediğim bu eli kaldırdım ve hep şakaklarına yapışık zülüflerini okşadım. Parmaklarımı gömdüm saçlarına. Soğuktu, nemliydi saçları, soğuk, çok soğuk. Sanki günlerdir ölüydü bu kız, hiç şüphe yok, ölmüştü. Elimi yakasından koynuna soktum, memelerine kalbine koydum. Bir kıpırdı duyulmuyordu.
* Onu kendi tenimin sıcaklığıyla ısıtmak istedim, ona kendi sıcaklığımı verip ölümün soğukluğunu ondan almak istedim. Ola ki ona kendi ruhumu üflerim diye soyundum, yanına uzandım. Adamotu kökleri gibi, dişi erkek, bitişiktik birbirimize. Zaten erkeğinden ayrı düşmüş dişi bir adamotunu andırıyordu vücudu ve tıpkı adamotu gibi, yakıcı bir aşkla yanıyordu. Ağzı bir salatalığın içi gibi buruk ve serinletici. Bütün teni buz gibiydi, damarlarımdaki kan dondu, bu soğukluk ta kalbime işledi.
* Böyle durumlarda herkes, güçlü bir alışkanlığa, bir tutkuya sığınır: Ayyaş içer, edebiyatçı yazar, yontucu taşı yontar, acısını dindirmek için her biri, en kuvvetli iç güdüsünden medet umar ve gerçek sanatçı, kendi bağrından şaheserler yaratır. Ama ben ki zevksiz ve biçare biriyim, kalemdanlar boyayan bir ressam parçası, ne yapabilirim?
* Parmak uçlarına basa basa çekilip gidiyordu gece. Sanki yorgunluk çıkarmıştı, kanaatkârdı, bu kadarı yeterdi ona. Uzak, hafif sesler duyuluyordu. Bir göçmen kuş, rüya görüyordu belki, belki bitkiler büyüyordu. Solgun yıldızlar, bulut kümeleri gerisinde kayboluyorlardı.
* Bu kez tereddüt etmedim, küçük odadaki kemik saplı bıçağı aldım, önce büyük bir dikkatle, vücudunu bir örümcek ağı gibi hapsetmiş ince, siyah entariyi, üstündeki tek giysiyi uzunlamasına kestim. Uzamıştı âdeta, gözüme eskisinden daha boylu göründü. Sonra başını kestim, bir kaç damla soğuk pıhtılaşmış kaz sızdı gırtlağından. Sonra kollarını bacaklarını kestim.
* Beni dün gören, cılız sağlıksız bir genç adam görmüştü, ama bugün gören saçları ağarmış, gözleri kızarmış, yarık dudaklı, kambur bir ihtiyar görür. Pencereden dışarı bakmaya korkuyorum, kendimi aynada görmekten korkuyorum. Nereye baksam çoğalmış gölgelerimi görüyorum.
* Karanlık ve amaçsız yaşam insanı Ötenazi Enstitüsü'ne çekiyor ve intihar herkesi ilgilendiren bir konu haline gelmiş. Nitekim abartmadan denilebilir ki, kimse doğal ölümle ölmüyor. Demek ki ne bilim, ne türlü inançlar ve ne felsefi varsayımlar insanoğlunun ruhsal acısını azaltabilmiş.
* Kim dedi sana ben insanlık için resim yapıyorum diye? Tut ki insanlık yok oldu ve çalışmalarım kara, yağmura, doğanın kör kuvvetlerine teslim oldu; yine de canı cehenneme! Ben hala kendi çalışmalarımdan keyif alıyorum ve bu da yetiyor bana.
* Sizin aradığınız hal, ceninin ana rahmindeki halidir. Koşuşturmadan, mücadele etmeden, kimseye yağ çekmeden, sıcak, yumuşak ve kızıl bir duvarın içinde iki büklüm vaziyette durur. Yavaş yavaş annesinin kanını emer, tüm ihtiyaçları kendiliğinden karşılanır. Bu, her insanın yaratılışında var olan, kaybolmuş bir cennet nostaljisidir. Orada insan kendinde, kendi içinde yaşar. Belki bir anlamda ihtiyari ölüm değil midir?
* Vaktiyle onların arasına karışmıştım; başkalarını taklit edeyim dedim. Baktım, soytarıya dönmüşüm. Adına zevk dedikleri her şeyi denedim; gördüm ki başkalarının zevki bana yaramıyor. Her yerde, her zaman yabancı olduğumu hissettim. Diğer insanlarla aramda en ufak bir ilgi dahi yoktu.
* Biliyor musunuz, daima kadın bana gelmelidir. Ben kadına asla gitmem. Ben bir kadının yanına gidersem, o kadının kendisini benim için teslim etmediğini, param için, çapkınlık için ya da benim dışımda bir nedenle teslim ettiğini hissederim. İşin içinde yapmacık bir şeyler olduğunu hissederim. Oysa, ilk önce kadın bana gelirse, taparım ona.
* Mevhum bir dünyada yaşadığını, eski, yeni ne varsa hiçbir şeyle bağlantısının olmadığını hissediyordu. Tüm olup bitenlerden uzaktaydı!
* Ölüm ona göre son derece kolay ve doğal geliyordu bu sırada. Yaşam denilen şey alaycı bir aldatmadan başka bir şey değildi.
* Soluk alamıyordu; iğrenç olduğunu düşünüyordu hep. Dünyanın ve tüm insanların zulmüne, adaletsizliğine karşı dile getirilemeyen bir kin, bir nefret duydu kendinde. Onu bu halde, bu kılıkta dünyaya getirdikleri için belli belirsiz bir kin duydu annesine, babasına karşı. Hiç dünyaya gelmemiş olsaydı, böyle şeylerle karşılaşmayacaktı. Başkaları gibi yüzsüz, hafifmeşrep, dillere düşen, arsız, hayasız biri olsaydı, eski günleri yâd edecek güzel anıları olacaktı.
* İnsanların hile hurda dolu dünyasından hayvanların içten, kayıtsız ve çocukça dünyalarına sığınmıştı adeta. Hayatı boyunca mahrum kaldığı şefkati, sade duyguları onların ilgisinde, ülfetinde arıyordu.
* "Tutsağı olduğum sefaletten kaçıyordum.
* Sokaklarda belli bir amacım olmaksızın, rasgele yürüyor; para ve şehvet peşinde koşan, o tamahkâr suratlı ayaktakımını arasından rahat, umarsız geçiyordum.
* Onları görmeye ihtiyacım yoktu, biri ötekinin kopyasıydı.
* Hepsi bir ağız, ağza asılı bir avuç bağırsaktan oluşuyor, cinsel organlarında bitiyorlardı.
== Kaynakça ==
{{Kaynakça}}
{{Vikipedi}}
[[Kategori:Kişiler-S]]
[[Kategori:İranlı yazarlar]]
[[Kategori:Vejetaryenler]]
10a1hox1lesyy4giz9l8apfk4c0f5ql
232857
232828
2025-06-10T20:25:32Z
Brightt11
34669
/* top */ dz, değiştirildi: mükafat → mükâfat (3) [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232857
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi}}'''Sözleri'''
[[Dosya:Hedayat6.jpg|çerçevesiz|sağ]]
*Et yeme gereksinimi ya da lezzetinin her gün binlerce hayvanın öldürülmesine neden olduğunu biliyor musunuz acaba? Avlaklarda, balıkçılarda, tavukçularda her gün kurban edilmeye mahkum biçare ve sayısız hayvan ordusunu sayacak olursak, bu hassas varlıkların sayısı milyonları aşar. Bunlar her yıl insanoğlunun fasitleşmiş tat alma duygusu ve mide düşkünlüğü uğruna öldürülmektedirler.<ref>Sadık Hidayet, Vejetaryenliğin Yararları, Yapı Kredi Yayınları, s. 13.</ref>
*Yüreğimizden gelen doğal, yapmacıksız duyguları zorla bastırmadığımız sürece insanın içinde diğer canlıları öldürme ve canını yakmaktan nefret etme duygusunun var olacağı açıktır. Ve yine hiç kuşku yok ki, insanlar yedikleri [[hayvanlar]]ı bizzat kesmek zorunda kalsalardı, çoğu et yemekten vazgeçerdi.<ref name="ReferenceA">Sadık Hidayet, Vejetaryenliğin Yararları</ref>
*Yargıç, imam, öğretmen, şair, edip, ressam, yazar ve hayatta para ve boğaz düşkünlüğünden daha yüce emellerin olduğunu sanan herkesin midesi, düşünmek istedikleri vakit, bu canlıların leş ve pıhtılaşmış kanlarıyla dolu. Bu hal, [[hayvanlar]]a işkence etmek bir yana, hiç gerek yokken insanın acıma duygularını ve doğadaki varlıklarla birleşmesini kendi içinde zorla bastırması nedeniyle çok korkunçtur.<ref name="ReferenceA"/>
*Ah! Vücudum acıdan titriyor. Bu acımasız, zalim iki ayaklı hayvana verdiğim bütün hizmetlerin karşılığı bu işte. Bugün son günüm, bu da benim son tesellim! Sıkıntı, acı ve dert dolu bir hayattan sonra, taşınmaz yüklere, üst üste inen sopalara, yoldan geçenlerin zincirlerine, lanetlerine katlandıktan sonra, Allah'a şükür bu berbat hayata veda ediyorum. (...) Bu iki ayaklı yaratığın köleleştirdiği dilsiz bir [[hayvan]]ın hayatının berbat sonucu bu.<ref>Sadık Hidayet, Hidayetname: Bir Eşeğin Ölüm Vakti Hal Diliyle Söyledikleri</ref>
*Allahtan, işledikleri toplu kıyım cinayetleri gözden uzak olsun diye mezbahaları şehir dışında kuruyorlar. Mezbaha, iki ayaklı hayvanın icadıdır. Hiçbir yırtıcı ve kan dökücü canlı, yemini bu denli rezilce yemez! İnsan, kurtların ve yeryüzündeki kan dökücü canlıların yüzünü ağartmıştır.<ref>Sâdık Hidâyet , Vejetaryenliğin Yararları, çev. Mehmet Kanar, Yapı Kredi Yayınları, 1997.</ref>
*İnsanların yediği et, kendilerini savunamayan günahsız ve zararsız varlıkların çektiği acı ve işkencedir. Dökülmüş kanları intikam çığlığı atar, insana ve üstünde yaşadığımız gezegene lanet okur.<ref name="ReferenceA"/>
[[Dosya:Hedayat2.jpg|çerçevesiz|sağ]]
*Çıplak tenimi soğuğa teslim etmiş, kendi kendime dolanıyordum. İşte bu sırada delirdiğim düşüncesi aklıma geldi. Kendime, bu yaşama gülüyordum. Biliyordum ki dünyanın bu büyük tiyatrosunda, herkes, ölüm gelip çatana dek bir tür oyun oynar. Ben de bu oyunu önüme almış, oynuyordum.<ref>Sâdık Hidâyet, Diri Gömülen, Yapı Kredi Yayınları, s. 12.</ref>
*Ben, yaşamı sürekli alaya aldım. Dünya, tüm insanlar, gözümde bir oyuncak, bir rezillik, boş ve anlamsız bir şeydir. Uyumak, bir daha uyanmamak istiyorum, rüya görmek de istemiyorum.<ref>Sâdık Hidâyet, Diri Gömülen, Yapı Kredi Yayınları, s. 15.</ref>
*Bazen deliliğim başlıyor. Uzağa, çok uzağa, kendimi unutacağım bir yere gitmek, unutulmak, kaybolmak, yok olmak istiyorum.<ref>Sâdık Hidâyet, Diri Gömülen, Yapı Kredi Yayınları, s. 16.</ref>
*Hayat tecrübelerimle şu yargıya vardım ki, başkalarıyla benim aramda korkunç bir uçurum var, anladım, elden geldiğince susmam gerek, elden geldiğince düşüncelerimi kendime saklamalıyım. Ve şimdi yazmaya karar vermişsem, bunun tek nedeni, kendimi gölgeme tanıtmak isteğidir. Duvardan doğru eğilmiş, yazdıklarımı oburca yutmak, yok etmek isteyen gölgeme. İşte onun için denemek istiyorum: Birbirimizi ola ki daha iyi tanırız. Uzun zamandır başkalarıyla bütün bağlarımı koparmışım, kendimi daha iyi tanımak istiyorum. Ne boş düşünce!<ref>Sâdık Hidâyet, Kör Baykuş, Yapı Kredi Yanıtları, s. 15-16</ref>
*Hayat bana tek ve değişmez bir mevsim oldu hep. Bu hayat bir soğuk bölgede ve sonsuz bir karanlıkta geçti adeta, öyle ki bağrımda hep aynı alev vardı ve o beni bir mum gibi eritti.<ref>Sâdık Hidâyet, Kör Baykuş, Yapı Kredi Yanıtları, s. 41.</ref>
*Birkaç gün önce bana bir dua kitabı getirdi, üzeri bir karış tozla kaplı. Ama ne bu kitap, ne de o aşağılık adamların elinden kafasından çıkmış başka kitaplar, yazılar, düşünceler giderdi derdimi. Onların o yalanlarına, o saçmalıklarına ne ihtiyacım vardı? Ben kendim geçmiş nesillerin bir toplamı değil miydim, onların tecrübeleri bana miras kalmamış mıydı? Geçmiş, bende benimle yaşamıyor mu? Ama hiçbir vakit ne mescit, ne ezan, ne abdest, ne ağız çalkalamalar, ne de kendisiyle Arapça konuşmamız gerekli tek kudretli, yüce ve mutlak varlık karşısında dürüst ya da hilekar olmak beni etkilemedi.<ref>Sâdık Hidâyet, Kör Baykuş, Yapı Kredi Yanıtları, s. 62.</ref>
*Düşündüm: "Gökte herkesin bir yıldızı olduğu doğruysa, benimki çok uzakta, karanlık ve pek önemsiz bir şey olmalıdır. Belki de benim hiç yıldızım yok!"<ref>Sâdık Hidâyet, Kör Baykuş, Yapı Kredi Yanıtları, s. 64.</ref>
*Istırap, korku, dehşet ve yaşama arzusu, hepsi bitmişti bende. Bana telkin ettikleri dini inançlardan kurtulmuş, huzura ermiştim. Tek tesellim, ölümden sonra hiçlik ümidiydi; orada tekrar yaşamak düşüncesi içime korku salıyor, beni hasta ediyordu. Ben ki henüz yaşadığım dünyaya bile alışamamışım, bir başka dünya neyime yarardı benim? Bana göre değildi bu dünya; bir avuç yüzsüz, dilenci, bilgiç, kabadayı, vicdansız, açgözlü içindi; onlar için kurulmuştu bu dünya. Yeryüzünün, gökyüzünün güçlülerine avuç açanlar, yaltaklanmasını bilenler için.<ref>Sâdık Hidâyet, Kör Baykuş, Yapı Kredi Yanıtları, s. 68-69.</ref>
*Ölümün varlığı bütün vehim ve hayalleri yok eder. Bizler ölümün çocuklarıyız, hayatın aldatmacalarından bizi o kurtarır. Hayatın derinlerinden seslenir, yanına çağırır bizi. Ve biz, henüz insanların dilini bile anlamadığımız yaşlarda, ara sıra oyunlarımızı yarıda kesiyorsak, bunun nedeni, ölümün seslenişini duymuş olmamızdır.<ref>Sâdık Hidâyet, Kör Baykuş, Yapı Kredi Yanıtları, s. 69.</ref>
*Hayat hikâyemde önemli bir şey yok, başımdan ilginç olaylar geçmedi. Ne yüksek bir mevki sahibiyim, ne de sağlam bir diplomam var. Okulda hiçbir zaman örnek bir öğrenci olamadım, başarısızlıklar her yerde buldu beni. Nerede çalışırsam çalışayım silik, unutulmuş bir memurdum; şefleri memnun edemedim. istifa ettim mi seviniyorlardı... Bırak gitsin, yaramaz! Çevrem böyle görüyordu beni, haklıydılar belki de.<ref>Sâdık Hidâyet, Kör Baykuş, Yapı Kredi Yanıtları, s. 87</ref>
*Yaralar vardır hayatta, ruhu cüzzam gibi yavaş yavaş ve yalnızlıkta yiyen, kemiren yaralar. Kimseye anlatılamaz bu dertler, çünkü herkes bunlara nadir ve acayip şeyler gözüyle bakarlar. Biri çıkar da bunları söyler ya da yazarsa, insanlar, yürürlükteki inançlara ve kendi akıllarına göre hem saygılı hem de alaycı bir gülüşle dinlerler bunları. Çünkü henüz çaresi de, devası da yok bu dertlerin.<ref>Sâdık Hidâyet, Kör Baykuş, Yapı Kredi Yanıtları, s. 15</ref>
*Annesi "Salgı salamaz ol!" diye beddua eder yavru örümceğe. Küçük örümcek ağ yapamayınca ölüme kurban gider.<ref>Sâdık Hidâyet, Kör Baykuş, Yapı Kredi Yanıtları, s. 95</ref>
İnsan kan döküyor, zulüm tohumu ekiyor. O halde sonuçta savaş, acı, yıkım ve toplu kıyım biçecek.
* İnsanoğlu her gün işlediği birkaç milyon cinayeti bir gerekçeyle affettirecek aklı sıra!
* Doğa, içinde yaşayan hayvanlar ve insanlar için kurulmuş bir ziyafet sofrasıdır.
* Ölümün karşısında mezhebin, imanın, itikadın ne kadar gevşek ve çocukça olduğunu hissediyorum.
* Kişiliğimiz o kadar özgür değil; başkalarının lafını takılmış plak gibi tekrarlayıp duruyorsunuz.
* İnsan dışında hiçbir canlı kendi besinini hazırlamaya gereksinim duymaz.
* Cehennemliklerin suçu seks ve içki. Cennetliklerin mükâfatı da seks ve içki..
* Ömrümüz boyunca ölüm bize el eder, çağırır bizi.
* Yaralar vardır hayatta, kişiliği cüzam gibi yavaş yavaş ve yanlnızlıkta yiyen kemiren yaralar.
* Kimse doğal ölümle ölmüyor.
* Ölüm ona göre son derece kolay ve doğal geliyordu bu sırada. Yaşam denilen şey alaycı bir aldatmadan başka bir şey değildi.
* Ben ki henüz yaşadığım dünyaya bile alışamamışım, bir başka dünya neyime yarardı benim?
* Yalnız ölüm yalan söylemez! Ölümün varlığı bütün vehim ve hayalleri yok eder. Bizler, ölümün çocuklarıyız , hayatın aldatmacılarından bizi o kurtarır.
* Bana göre değildi bu dünya; bir avuç yüzsüz, dilenci, bilgiç, kabadayı, vicdansız, açgözlü içindi; onlar için kurulmuştu bu dünya. yeryüzünün, gökyüzünün güçlülerine avuç açanlar, yaltaklanmasını bilenler için.
* Lakin tek korkum; yarın ölebilirim kendimi tanıyamadan..
* İyi olmak gibi bir kavram yoktur oysa. Sadece yaşarsınız, hiçbir iyi uzun süreli değildir.
* İnsan yaşamak için öldürmek zorunda olduğunu, etin kuvvet verici bir besin olduğunu ve yemezse öleceğini sanmış bir kere.
* İnsanlık ilerlemeyecek, huzur bulmayacak; mutluluk, özgürlük ve barış yüzü görmeyecek etobur olduğu sürece.
* Gözlerimi geleceğe kapayıp geçmişi unutmak istiyorum.
* Et yeme gereksinimi ya da lezzetinin her gün binlerce hayvanın öldürülmesine neden olduğunu biliyor musunuz acaba?
* Mide düşkünü insanlar tüm canlılar için geniş bir mezarlıktır. O, yaşayan her şeyi yer. Kuşlardan tutun da deniz salyangozlarına kadar Herşeyi midesine gömer.
* İnsan kurtların ve yeryüzündeki tüm etoburların yüzünü karartmıştır. Çünkü hiçbir canlı başka bir canlıyı ihtiyacı olmadığı halde belli aletlerle, kindarca ve vahşice öldürmez.
* Bazen deliliğim başlıyor. Uzağa, çok uzağa, kendimi unutacağım bir yere gitmek, unutulmak, kaybolmak, yok olmak istiyorum.
* Uzun zamandır başkalarıyla bütün bağlarımı koparmışım, kendimi daha iyi tanımak istiyorum. Ne boş düşünce!
* Nihayet zevkime göre bir oda yapmaya karar verdim. Sadece kendimin bulunacağı, düşüncelerimin dağılmayacağı bir yer.
* Biliyordum ki dünyanın bu büyük tiyatrosunda, herkes, ölüm gelip çatana dek bir tür oyun oynar. Ben de bu oyunu önüme almış, oynuyordum.
* Hayat tecrübelerimle şu yargıya vardım ki, başkalarıyla benim aramda korkunç bir uçurum var, anladım, elden geldiğince susmam gerek, elden geldiğince düşüncelerimi kendime saklamalıyım.
* İnsanların yediği et, kendilerini savunamayan masum ve zararsız varlıkların çektiği acı ve işkencedir. Dökülmüş kanları intikam çığlığı atar, insana ve üstünde yaşadığımız gezegene lanet okur.
* Başkalarının yaşam tarzına ayak uyduramazdım... Kendimi birinin düşüncesine mahkum etmek, birinin taklitçisi olmak değildi istediğim.
* Adına zevk dedikleri her şeyi denedim; gördüm ki başkalarının zevki bana yaramıyor. Her yerde, her zaman yabancı olduğumu hissettim. Diğer insanlarla aramda en ufak bir ilgi dahi yoktu.
* Canlıların leş ve pıhtılaşmış kanlarıyla dolu. Bu hal, hayvanlara işkence etmek bir yana, hiç gerek yokken insanın acıma duygularını ve doğadaki varlıklarla birleşmesini kendi içinde zorla bastırması nedeniyle çok korkunçtur.
* Sizler, gerçekte yaşadığınızı zannediyorsunuz. Elinizde hangi sağlam kanıt ve mantık var? Ben artık ne bağışlamak, ne bağışlanmak, ne sola ne de sağa gitmek istiyorum. Gözlerimi geleceğe kapayıp geçmişi unutmak istiyorum.
* Kim dedi sana ben insanlık için resim yapıyorum diye? Tut ki insanlık yok oldu ve çalışmalarım kara, yağmura, doğanın kör kuvvetlerine teslim oldu; yine de canı cehenneme! Ben hala kendi çalışmalarımdan keyif alıyorum ve bu da yetiyor bana.
* Anlatırsınız. Anlattıklarınız hiçbir işe yaramaz. Çünkü, sizin hissettiklerinizi, sizin yaşadıklarınızı, geçtiğiniz evreleri, yaşamın içerisinde algıladıklarınızı, duyumsadığınız şeylerin size katıp, sizden aldıklarını anlatmaya çalıştığınız kişi anlamaz. Nihayetinde algılayamadığı bu durum için size hastalıklı gözüyle bakar ve acımaklı.
* Hayat hikayemde önemli bir şey yok. Başımdan ilginç olaylar geçmedi. Ne yüksek mevki sahibiyim, ne de sağlam bir diplomam var. Okulda hiçbir zaman örnek bir öğrenci olamadım; başarısızlıklar her yerde buldu beni. Nerede çalışırsam çalışayım silik, unutulmuş bir memurdum; şefleri memnun edemedim. İstifa ettim mi seviniyorlardı... bırak gitsin, yaramaz! Çevrem böyle görüyordu beni...
* Tutsağı olduğum sefaletten kaçıyordum. Sokaklarda belli bir amacım olmaksızın, rasgele yürüyor; para ve şehvet peşinde koşan, o tamahkâr suratlı ayaktakımını arasından rahat, umarsız geçiyordum. Onları görmeye ihtiyacım yoktu, biri ötekinin kopyasıydı. Hepsi bir ağız, ağza asılı bir avuç bağırsaktan oluşuyor, cinsel organlarında bitiyorlardı.
* Her yırtıcı hayvanın belirli sayıda düşmanları vardır ve diğerlerine zarar vermez. Mesela aslan, ceylan ve geyik gibi hayvanları avlar, kuşlar ve küçük hayvanlarla uğraşmaz. Timsah sadece bir balık yer. Kedi, fare ve küçük hayvanları yakalar. Ama mide düşkünü insanlar hepsini yer, hapseder, kendi yükünü taşıttırır işkence eder. Midesi tüm canlılar için geniş bir mezarlıktır. O, yaşayan her şeyi yer. Kuşlardan tutun da deniz salyangozlarına kadar Herşeyi midesine gömer.
* Ben kadına asla gitmem. Ben bir kadının yanına gidersem, o kadının kendisini benim için teslim etmediğini, param için, çapkınlık için ya da benim dışımda bir nedenle teslim ettiğini hissederim. İşin içinde yapmacık bir şeyler olduğunu hissederim.
* Cehennemliklerin suçu seks ve içki idi. Cennetliklerin mükâfatı da seks ve içki.. Gelecektekiler bizim saflığımıza gülüyorlar.. Sen anlıyor musun? Ben anlamıyorum! Huri ve fahişenin farkı nedir? Biri Allah' ın çalışanı, diğeri kulunun.. İnananlarına rüşvet olarak Huri veren Allah ve Genelev olan Cennet! Hangisi günahsız? Çaresizlikten karnını böyle doyuran fahişe mi? Yoksa vücudunun hazzı, kulların iyi işlerinin mükâfatı olan Huri mi? Sen biliyor musun? Ben bilmiyorum!
* İnsanlık “et yediği” sürece, ilerlemeyecek, huzur bulmayacak; mutluluk, özgürlük ve barış yüzü görmeyecek.
* Tek tesellim, ölümden sonra hiçlik ümidiydi, orada tekrar yaşamak düşüncesi içime korku salıyor, beni hasta ediyordu. Ben ki henüz yaşadığım dünyaya bile alışmamışım, bir başka dünya neyime yarardı benim?
* Karanlık ve amaçsız yaşam insanı Ötenazi Enstitüsü'ne çekiyor ve intihar herkesi ilgilendiren bir konu haline gelmiş. Nitekim abartmadan denilebilir ki, kimse doğal ölümle ölmüyor. Demek ki ne bilim, ne türlü inançlar ve ne felsefi varsayımlar insanoğlunun ruhsal acısını azaltabilmiş.
* Sizin aradığınız hal, ceninin ana rahmindeki halidir. Koşuşturmadan, mücadele etmeden, kimseye yağ çekmeden, sıcak, yumuşak ve kızıl bir duvarın içinde iki büklüm vaziyette durur. Yavaş yavaş annesinin kanını emer, tüm ihtiyaçları kendiliğinden karşılanır. Bu, her insanın yaratılışında var olan, kaybolmuş bir cennet nostaljisidir. Orada insan kendinde, kendi içinde yaşar. Belki bir anlamda ihtiyari ölüm değil midir?
* Vaktiyle onların arasına karışmıştım; başkalarını taklit edeyim dedim. Baktım, soytarıya dönmüşüm. Adına zevk dedikleri her şeyi denedim; gördüm ki başkalarının zevki bana yaramıyor. Her yerde, her zaman yabancı olduğumu hissettim. Diğer insanlarla aramda en ufak bir ilgi dahi yoktu.
* Biliyor musunuz, daima kadın bana gelmelidir. Ben kadına asla gitmem. Ben bir kadının yanına gidersem, o kadının kendisini benim için teslim etmediğini, param için, çapkınlık için ya da benim dışımda bir nedenle teslim ettiğini hissederim. İşin içinde yapmacık bir şeyler olduğunu hissederim. Oysa, ilk önce kadın bana gelirse, taparım ona.
* Mevhum bir dünyada yaşadığını, eski, yeni ne varsa hiçbir şeyle bağlantısının olmadığını hissediyordu. Tüm olup bitenlerden uzaktaydı!
* Ölüm ona göre son derece kolay ve doğal geliyordu bu sırada. Yaşam denilen şey alaycı bir aldatmadan başka bir şey değildi.
* Soluk alamıyordu; iğrenç olduğunu düşünüyordu hep. Dünyanın ve tüm insanların zulmüne, adaletsizliğine karşı dile getirilemeyen bir kin, bir nefret duydu kendinde. Onu bu halde, bu kılıkta dünyaya getirdikleri için belli belirsiz bir kin duydu annesine, babasına karşı. Hiç dünyaya gelmemiş olsaydı, böyle şeylerle karşılaşmayacaktı. Başkaları gibi yüzsüz, hafifmeşrep, dillere düşen, arsız, hayasız biri olsaydı, eski günleri yâd edecek güzel anıları olacaktı.
* İnsanların hile hurda dolu dünyasından hayvanların içten, kayıtsız ve çocukça dünyalarına sığınmıştı adeta. Hayatı boyunca mahrum kaldığı şefkati, sade duyguları onların ilgisinde, ülfetinde arıyordu.
* "Tutsağı olduğum sefaletten kaçıyordum.
* Sokaklarda belli bir amacım olmaksızın, rasgele yürüyor; para ve şehvet peşinde koşan, o tamahkâr suratlı ayaktakımını arasından rahat, umarsız geçiyordum.
* Onları görmeye ihtiyacım yoktu, biri ötekinin kopyasıydı.
* Hepsi bir ağız, ağza asılı bir avuç bağırsaktan oluşuyor, cinsel organlarında bitiyorlardı."
* "Ben başka türlüsüne değil, ancak zehirlenmiş bir hayatı yaşayabilirdim."
* Dadıcık dıştan değişmişti ya, içten hep aynı kalmış, yalnız hayata bağlılığı artmıştı, ölümden korkuyordu, güz gelince evlere sığınan sinekler gibi. Bana gelince, benim hayatım her gün, her dakika değişiyordu.
* Kapıyı vurdu, gitti, arkasına dönüp bakmadı bile. Bu dünyanın insanlarıyla, dirilerle nasıl konuşulduğunu unutmuştum her halde.
* Yaralar vardır hayatta, ruhu cüzzam gibi yavaş yavaş ve yalnızlıkta yiyen, kemiren yaralar.
* Hayat bana tek ve değişmez bir mevsim oldu hep. Bu hayat bir soğuk bölgede ve sonsuz bir karanlıkta geçti adeta, öyle ki bağrımda hep aynı alev vardı ve o beni bir mum gibi eritti.
* Odamı sınırlayan dört duvar arasında, varlığımı ve düşüncelerimi kuşatan hisarın içinde ömrüm azar azar eriyor bir mum gibi, hayır, yanlışım var, ömrüm bir oduna benziyor, ocaktan düşen bir oduna: öteki odunların ateşinde kavrulmuş, kömürleşmiş, ama ne yanmış, ne olduğu gibi kalmış bir oduna benziyor. Fakat diğerlerinin dumanından, soluğundan boğulmuş.
* Yaralar vardır hayatta, ruhu cüzzam gibi yavaş yavaş ve yalnızlıkta yiyen, kemiren yaralar.
* Bana göre değildi bu dünya; bir avuç yüzsüz, dilenci, bilgiç, kabadayı, vicdansız, açgözlü içindi; onlar için kurulmuştu bu dünya. Yeryüzünün, gökyüzünün güçlülerine avuç açanlar, yaltaklanmasını bilenler için. Kasap dükkânı önünde bir sinir parçası için kuyruk sallayan aç köpek gibiydi onlar.
* Hayat, soğuk kayıtsız, herkesin maskelerini çeker alır zamanla; maskeleri de hani çoktur herkesin. Fakat bazıları hep aynı maskeyi kullanırlar, ister istemez kirlenir, yıpranır bu maske. Tutumlu kimselerdir bunlar. Bir kısmı evlatlarına saklarlar maskelerini; bir kısmı da vardır ki boyuna maske değiştirirler, ama yaşlandıklarında görürler ki bir sonuncu maske kalmış ellerinde, ve bu da pek çabuk eskir, o zaman maskenin gerisinden gerçek yüzleri çıkar ortaya.
* Hayır, hiç kimse intihar kararına varmaz. İntihar bazılarında birlikte bulunur. Onların yaradılışında mevcuttur ve onun elinden kaçamazlar. İşte bu alın yazısının hakimiyet gücü vardır. İnsana hükmeder. Fakat aynı zamanda bu, benim. Kendi kaderimi kendim yarattım. Şimdi artık elinden kaçamam, kendimden kaçamam.
* Diri Gömülen •
* Bir varmış bir yokmuş. Allah'tan başka hiç kimse yokmuş.
* Diri Gömülen •
* Bütün bunlardan maksadı kendisini aklamaktı sanki. Bu kişi acaba hayattan bezmiş, yorgun bir eşraf çocuğu muydu yoksa garip bir hastalığı mı vardı? Her halükarda sıradan insanlar gibi düşünmüyordu.
* Nedendir bilmem, bazıları daha ilk karşılaşmada, halk tabiriyle, can ciğer kuzu sarması olurlar. Birbirlerini hiçbir zaman unutmamak için bir kere tanışmaları yeter. Bunun bir de tersi var. Bazıları da birkaç defa tanıştırılmalarına, yollarının hayatta birçok kez kesişmesine rağmen daima kaçarlar birbirlerinden. Aralarında kaynaşma olmaz. Sokakta rastlaşsalar birbirlerini görmezden gelirler. Ne dostturlar, ne düşman. Şimdi bu özelliğe sempati ve antipatİ diyorlar. Kişilerdeki manyetik çekimin ve haleti ruhiyenin etkisidir diyorlar. Enkarnasyona inananlar daha da ileri giderek bu kişilerin önceki hayatlarında birbirlerine dost ya da düşman olduklarını, bu yüzden birbirlerine yaklaştıklarını ya
* da düşman kesildiklerini iddia ediyorlar. Ancak bu varsayımların hiçbiri bu bilmeceyi kolay kolay çözeceğe benzemiyor. Bu ani cazibenin ne ruhsal hasletlerle bir ilgisi var ne cismani meziyetlerle.
* Nedendir bilmem, bazıları daha ilk karşılaşmada, halk tabiriyle, can ciğer kuzu sarması olurlar. Birbirlerini hiçbir zaman unutmamak için bir kere tanışmaları yeter. Bunun bir de tersi var. Bazıları da birkaç defa tanıştırılmalarına, yollarının hayatta birçok kez kesişmesine rağmen daima kaçarlar birbirlerinden. Aralarında kaynaşma olmaz. Sokakta rastlaşsalar birbirlerini görmezden gelirler. Ne dostturlar, ne düşman. Şimdi bu özelliğe sempati ve antipatİ diyorlar. Kişilerdeki manyetik çekimin ve haleti ruhiyenin etkisidir diyorlar. Enkarnasyona inananlar daha da ileri giderek bu kişilerin önceki hayatlarında birbirlerine dost ya da düşman olduklarını, bu yüzden birbirlerine yaklaştıklarını ya da düşman kesildiklerini iddia ediyorlar. Ancak bu varsayımların hiçbiri bu bilmeceyi kolay kolay çözeceğe benzemiyor. Bu ani cazibenin ne ruhsal hasletlerle bir ilgisi var ne cismani meziyetlerle.
* Çünkü bugün insanoğlu kendini beğenmişliğiyle doğaya inanmaz olmuştur. Yaptığı keşif ve buluşlarla kendisini akl-ı küll sanıyor ve doğanın tüm sırlarını çözdüğünü iddia ediyor. Ama aslında en küçük şeyin mahiyetini bile anlamakta aciz kalıyor. Mağrur insan kendi bilgilerini belge sayıyor ve doğa olaylarının kendi formüllerine göre gerçekleşmesini istiyor.
* Sıradan insanlar için geçerli olan bütün keyifler, başkalarına hayallerin ötesinde dünyalar yaratan biri için söz konusu olamazdı. Başkalarının keyiflerinin artıkları arasında kendisi için mevhum zevkler aramaya çalışan biriydi o.
* Aydınlık bütün canlıları uyanık ve dikkatli tutar. Karanlıkta ve loş ortamda her yaşam, sıradan her şey gizemli bir havaya bürünür, kaybolan tüm korkular uyanır. Karanlıkta insan uyur, ama işitir. Şahsı uyanıktır ve gerçek hayat o zaman başlar. İnsan yaşamın adi ihtiyaçlarına karşı müstağni kalır, manevi alemleri kateder, farkına varamadığı şeyleri hatırlar.
* Böyle durumlarda herkes, güçlü bir alışkanlığa, bir tutkuya sığınır: Ayyaş içer, edebiyatçı yazar, yontucu taşı yontar, acısını dindirmek için her biri, en kuvvetli içgüdüsünden medet umar ve gerçek sanatçı, kendi bağlarından şaheserler yaratır. Ama ben, ki zevksiz ve biçare biriyim, ben ne yapabilirim?
* Ve şimdi yazmaya karar vermişsem, bunun tek nedeni, kendimi gölgeme tanıtmak isteğidir. Duvardan doğru eğilmiş, yazdıklarımı oburca yutmak, yok etmek isteyen gölgeme. İşte onun için denemek istiyorum: Birbirimizi ola ki daha iyi tanırız. Uzun zamandır başkalarıyla bütün bağlarımı koparmışım, kendimi daha iyi tanımak istiyorum.
* Ben eski ben değildim; çağırsaydım getirseydim de konuşsaydım onunla, duymaz anlamazdı beni. Yüzü eskiden tanıdığım bir adamın yüzü olurdu da benim yüzüm olmazdı, benim bir parçam bile olamazdı.
* Hayır, hayat, yorucu ve hep aynı, yeniden başlıyordu.
* Benim hayatım yavaş yavaş ve acılı, susmuş sona ermiştir. O halde niçin o sağlıklı, iyi yiyen, iyi uyuyan, iyi çiftleşen ve benim dertlerimin zerresini hiçbir zaman duymayan ve yüzlerine her dakika ölümün kanatları değmeyen o ahmakların, o ayak takımının hayatlarını düşüneyim?
* Ölüm ki geçer gider, bütün düşünceleri paramparça eder, en ufak bir dönüş ümidi bile bırakmaz geride!
* ...önümdeki mangalın ateşinden, geriye bir üfleyişte uçup gidecek kül kalmıştı. Hissettim ki benim düşüncelerim de dayanıksız bir avuç kor gibidir, kül olmuştur, bir üflemeye bakar...
* Yeryüzünde bir kaçış umudu var. O da ölüm, ölüm! Fakat burada ölüm de yok. Bizler mahkumuz, duyuyor musun? Kör bir iradeye mahkumuz.
* Çünkü aşk çirkin bir adamın söylediği hüzünlü ve büyüleyici bir melodi, uzaklardan gelen bir ses gibidir. Takip edip yakından bakmamak gerekir. Çünkü hatırasını ve sesinin verdiği keyfi bozar, yok eder.
* ...ve şimdi yazmaya karar vermişsem, bunun tek nedeni, kendimi gölgeme tanıtmak isteğidir.
* Onun bu mucizeli suskunluğu, aramıza kristal bir duvar dikmişti. Bu anda bu saatte, bu ebediyette boğuluyordum.
* Şimdiye kadar tasarladığım haliyle dünya, değerini yitiriyor, geçersizleşiyordu; gecenindi söz; dünyanın yerine gecenin karanlığı hüküm sürüyordu (bana öğretmemişlerdi geceye bakmayı, geceyi sevmeyi).
* Istırap, korku, dehşet ve yaşama arzusu, hepsi bitmişti bende. Bana telkin ettikleri dinî inançlardan kurtulmuş, huzura ermiştim. Tek tesellim, ölümden sonra hiçlik ümidiydi; orada tekrar yaşamak düşüncesi içime korku salıyor, beni hasta ediyordu. Ben ki henüz yaşadığım dünyaya bile alışamamışım, bir başka dünya neyime yarardı benim?
* Yoksulluk, miskinlik dolu bu aşağılık dünyada ilk kez bir güneş ışını, hayatımı aydınlattı sanmıştım. Ama ne yazık, bu güneş ışını pek de süreksiz bir parıltı oldu, bir meteordu sanki, bana bir kadın, daha çok bir melek kılığında göründü. Işıltısında kısa bir an, bir saniyelik bir zaman için hayatın bütün bedbahtlığını gördüm, azamet ve güzelliğini kavradım. Sonra da bu parıltı, pek de çabuk, karanlığın uçurumuna gömüldü. Hayır, bu süreksiz ışını kendime alıkoyamadım, tutamadım.
* Konuşmak istedim, korktum: Hassas kulakları uzak, göksel, tatlı bir musikiye alışıktılar, sesimden nefret edebilirlerdi.
* Birden düşündüm ki, dünya dünya olalı, ben var oldum olalı, soğuk hissiz hareketsiz bir ölü, karanlık odada hep yanımdaydı benim.
* Artık gövdesi ilgilendirmezdi beni, o gövde ki yok olmaya mahkumdur ve yerin altında kurtların, farelerin yiyeceği olacaktır!
* Sanki bende eskiden beri, hep vardı bu koku, sanki ömrüm boyunca bir kara tabutta uyuyordum hep, ve yüzünü göremediğim kambur bir ihtiyar, hayalet gölgeler, sisler içinde beni gezmeye çıkarmıştı.
* Fakat iki büklüm gölgeme hayatımdan bahsedeceksem, bir hikaye anlatmam gerekir. Ah, ne çok çocukluk, aşk, çiftleşme, evlilik ve ölüm hikayeleri var, hiçbiri de gerçek değil! Kıssalar, parlak sözler yordu beni.
* Bütün hayatımı bir salkım üzüm gibi avucumda sıkmak istiyorum, suyunu, hayır, şarabını damla damla gölgemin kurumuş boğazına akıtmak istiyorum, kutsal su gibi.
* Bu gölge, besbelli, benden daha iyi anlıyor onları!
* Benim içimdeki öyle bir dünya idi ki, ondaki bilinmezlikleri bir bir anlamaya kendimi adeta mecbur hissediyordum.
* Korkunç bir şeydi bu: ne tam diri, ne tam ölü olduğumu hissetmek. Bir canlı cenazeydim artık; ne beni diriler dünyasına bağlayan bir şey vardı, ne de ölümdeki unutmadan, huzurdan yararlandığım.
* Katran gibi siyah gökyüzü delik deşik eski kara bir çadırı andırıyor, deliklerinde sayısız yıldız parıldaşıyordu.
* Yalnız ölüm yalan söylemez!
* Ölümün varlığı bütün vehim ve hayalleri yok eder. Bizler ölümün çocuklarıyız, hayatın aldatmacalarından bizi o kurtarır. Hayatın derinlerinden seslenir, yanına çağırır bizi. Ve biz, henüz insanların dilini bile anlamadığımız yaşlarda, ara sıra oyunlarımızı yarıda kesiyorsak, bunun nedeni, ölümün seslenişini duymuş olmamızdır. Ömrümüz boyunca ölüm bize el eder, çağırır bizi. Her birimiz ansızın, sebepsiz düşüncelere dalmıyor muyuz, bu hayaller bizi öylesine sarıyor ki zamanı, mekanı fark etmez olmuyor muyuz?
* Çünkü benim için hiç önemi yok, inanmış inanmamış başkaları. Lakin tek korkum: yarın ölebilirim kendimi tanıyamadan. Hayat tecrübelerimle şu yargıya vardım ki, başkalarıyla benim aramda korkunç bir uçurum var, anladım, elden geldiğince susmam gerek, elden geldiğince düşüncelerimi kendime saklamalıyım. Ve şimdi yazmaya karar vermişsem, bunun tek nedeni kendimi gölgeme tanıtmak isteğidir.
* Bu kez tereddüt etmedim, küçük odadaki kemik saplı bıçağı aldım, önce büyük bir dikkatle, vücudunu bir örümcek ağı gibi hapsetmiş ince, siyah entariyi, üstündeki tek giysiyi uzunlamasına kestim. Uzamıştı adeta, gözüme eskisinden daha boylu göründü. Sonra başını kestim, birkaç damla soğuk pıhtılaşmış kan sızdı gırtlağından. Sonra kollarını bacaklarını kestim. Gövdeyi, kol bacakları düzgün ve tertipli, bavula koydum. Entarisini, o siyah entariyi yüzüne örttüm. Bavulu kapattım, kilitledim, anahtarı cebime soktum.
* Epeyce ilerde sisler içinde kambur bir ihtiyar gördüm, bir servi dibinde oturuyordu. Geniş bir şalla örtülü yüzü görülmüyordu. Yavaşça yanına gittim. Daha ben söze başlamadan kuru, sinir bir kahkaha attı ihtiyar. Tüylerim diken diken oldu.
* Başkalarından ayrılmış, bağımsız bir varlık mıyım? Bilmiyorum. Fakat şimdi aynaya baktım, tanıdım kendimi: Hayır o eski "ben" ölmüştür, çürümüş, dağılmıştır, ama işte aramızda hiçbir set hiçbir engel yok. Hikayemi anlatmalıyım, ama nereden başlasam? Hayat baştan başa kıssadır, hikayedir. Üzüm salkımını sıkmalı, ve şırasını kaşık kaşık, bu ihtiyar gölgenin boğazına akıtmalıyım.
* Annesi "Salgı salamaz ol!" diye beddua eder yavru örümceğe. Küçük örümcek ağ yapamayınca ölüme kurban gider.
* Böyle durumlarda herkes, güçlü bir alışkanlığa, bir tutkuya sığınır: Ayyaş içer, edebiyatçı yazar, yontucu taşı yontar, acısını dindirmek için her biri, en kuvvetli içgüdüsünden medet umar ve gerçek sanatçı, kendi bağlarından şaheserler yaratır. Ama ben, ki zevksiz ve biçare biriyim, ben ne yapabilirim?
* Ömrüm bir oduna benziyor, ocaktan düşen bir oduna: öteki odunların ateşinde kavrulmuş, kömürleşmiş, ama ne yanmış, ne de olduğu gibi kalmış bir oduna benziyor.
* Şimdi vücudunun sıcaklığını hissedebiliyor, gür siyah saçlarının nemli kokusunu içine çekiyordum. Bilmem neden, titreyen elimi, artık söz geçiremediğim bu eli kaldırdım ve hep şakaklarına yapışık zülüflerini okşadım. Parmaklarımı gömdüm saçlarına. Soğuktu, nemliydi saçları, soğuk, çok soğuk. Sanki günlerdir ölüydü bu kız, hiç şüphe yok, ölmüştü. Elimi yakasından koynuna soktum, memelerine kalbine koydum. Bir kıpırdı duyulmuyordu.
* Onu kendi tenimin sıcaklığıyla ısıtmak istedim, ona kendi sıcaklığımı verip ölümün soğukluğunu ondan almak istedim. Ola ki ona kendi ruhumu üflerim diye soyundum, yanına uzandım. Adamotu kökleri gibi, dişi erkek, bitişiktik birbirimize. Zaten erkeğinden ayrı düşmüş dişi bir adamotunu andırıyordu vücudu ve tıpkı adamotu gibi, yakıcı bir aşkla yanıyordu. Ağzı bir salatalığın içi gibi buruk ve serinletici. Bütün teni buz gibiydi, damarlarımdaki kan dondu, bu soğukluk ta kalbime işledi.
* Böyle durumlarda herkes, güçlü bir alışkanlığa, bir tutkuya sığınır: Ayyaş içer, edebiyatçı yazar, yontucu taşı yontar, acısını dindirmek için her biri, en kuvvetli iç güdüsünden medet umar ve gerçek sanatçı, kendi bağrından şaheserler yaratır. Ama ben ki zevksiz ve biçare biriyim, kalemdanlar boyayan bir ressam parçası, ne yapabilirim?
* Parmak uçlarına basa basa çekilip gidiyordu gece. Sanki yorgunluk çıkarmıştı, kanaatkârdı, bu kadarı yeterdi ona. Uzak, hafif sesler duyuluyordu. Bir göçmen kuş, rüya görüyordu belki, belki bitkiler büyüyordu. Solgun yıldızlar, bulut kümeleri gerisinde kayboluyorlardı.
* Bu kez tereddüt etmedim, küçük odadaki kemik saplı bıçağı aldım, önce büyük bir dikkatle, vücudunu bir örümcek ağı gibi hapsetmiş ince, siyah entariyi, üstündeki tek giysiyi uzunlamasına kestim. Uzamıştı âdeta, gözüme eskisinden daha boylu göründü. Sonra başını kestim, bir kaç damla soğuk pıhtılaşmış kaz sızdı gırtlağından. Sonra kollarını bacaklarını kestim.
* Beni dün gören, cılız sağlıksız bir genç adam görmüştü, ama bugün gören saçları ağarmış, gözleri kızarmış, yarık dudaklı, kambur bir ihtiyar görür. Pencereden dışarı bakmaya korkuyorum, kendimi aynada görmekten korkuyorum. Nereye baksam çoğalmış gölgelerimi görüyorum.
* Değişik dönemler, çocukluk, gençlik, ihtiyarlık, benim için boş sözlerden başka bir şey değil bunlar. Bunlar sıradan insanlar için, ayaktakımı için, evet işte aradığım kelime, ayaktakımı için, ki onların hayatları senenin mevsimleri gibi belirli mevsimlere, dönemlere bölünmüştür ve onlar, hayatın ılımlı kesimlerinde güvence altındadırlar. Hayat bana tek ve değişmez bir mevsim oldu hep. Bu hayat bir soğuk bölgede ve sonsuz bir karanlıkta geçti âdeta, öyle ki bağrımda hep aynı alev vardı ve o beni bir mum gibi eritti.
* Odamı sınırlayan dört duvar arasında, varlığımı ve düşüncelerimi kuşatan hisarın içinde ömrüm azar azar eriyor bir mum gibi, hayır yanlışım var, ömrüm bir oduna benziyor, ocaktan düşen bir oduna; öteki odunların ateşinde kavrulmuş, kömürleşmiş, ama ne yanmış, ne olduğu gibi kalmış bir oduna benziyor. Fakat diğerlerinin dumanından, soluğundan boğulmuş.
* Ölünün ağız kenarlarında alaycı bir gülümseme vardı. Elini öpüp odadan çıkacaktım ki, başımı çevirip bakınca çok şaşırdım, şimdi karım olan o kahpe içeri girmişti. Ölmüş annesinin gözü önünde, hem de nasıl hırslı, sarıldı yapıştı bana; beni kendine çekti, nasıl da ateşli öptü, öptü beni!
* Yalnız bildiğim bir şey var ki, bu kadın, bu kahpe, bu cadı, ruhuma hangi zehiri damlatmıştı ki, onsuz olamıyordum, tenimin her zerresi onun her zerresine aşeriyordu.
* Fakat iki büklüm gölgeme hayatımdan bahsedeceksem, bir hikaye anlatmam gerekir. Ah, ne çok çocukluk, aşk, çiftleşme, evlilik ve ölüm hikayeleri var, hiçbiri de gerçek değil! Kıssalar, parlak sözler yordu beni.
* Bütün hayatımı bir salkım üzüm gibi avucumda sıkmak istiyorum, suyunu, hayır, şarabını damla damla gölgemin kurumuş boğazına akıtmak istiyorum, kutsal su gibi.
* Bu gölge, besbelli, benden daha iyi anlıyor onları!
* Benim içimdeki öyle bir dünya idi ki, ondaki bilinmezlikleri bir bir anlamaya kendimi adeta mecbur hissediyordum.
* Ben eski ben değildim; çağırsaydım getirseydim de konuşsaydım onunla, duymaz anlamazdı beni. Yüzü eskiden tanıdığım bir adamın yüzü olurdu da benim yüzüm olmazdı, benim bir parçam bile olamazdı.
* "Tutsağı olduğum sefaletten kaçıyordum.
* Sokaklarda belli bir amacım olmaksızın, rasgele yürüyor; para ve şehvet peşinde koşan, o tamahkâr suratlı ayaktakımını arasından rahat, umarsız geçiyordum.
* Onları görmeye ihtiyacım yoktu, biri ötekinin kopyasıydı.
* Hepsi bir ağız, ağza asılı bir avuç bağırsaktan oluşuyor, cinsel organlarında bitiyorlardı."
* Yaralar vardır hayatta, ruhu cüzzam gibi yavaş yavaş ve yalnızlıkta yiyen, kemiren yaralar.
* Türkmenlerinki gibi dar çekik bu gözler, olağanüstü ve mestedici parıltıyla canlı, hem ürkütücü, hem çekiciydiler. Hiç kimsenin göremeyeceği korkulu manzara ve sırları seyreder gibiydiler. Çıkık yanaklar, yüksek alın, ince ve bitişik kaşlar, dolgun hafif aralık dudaklar, o dudaklar ki uzun ve tutkulu bir öpüşle yeni öpülmüş, ama susuzlukları giderilememiştir. Siyah saçları çözük dağınık, solgun ve yüzüne dökülüyor, bir kaç zülüf şakaklarında kıvrılıyordu.
* Bilincimi yitirmiştim. Sanki ismini eskiden biliyordum. Gözlerinin parıltısına, rengine, kokusuna, hareketlerine öylesine aşina idim ki, ruhlarımız önceki bir hayatta, cisimsiz maddesiz bir alemde karşılaşmış da tek asıldan, tek maddeden oluşmuş, böylece bizim yeniden birleşmemiz adeta kaçınılmaz olmuştu.
* Durmuştu kalbim. Soluk almıyor, soluğumun bir bulut yada bir duman gibi uçup gitmesinden korkuyordum. Onun o mucizeli suskunluğu, aramıza kristal bir duvar dikmişti. Bu anda, bu saatte, bu edebiyette boğuluyordum. Yorgun gözleri yavaş yavaş kapanıyordu, bakmaya kimselerin dayanamayacağı doğaüstü bir şey görmüştü sanki bu gözler, ölümü görmüş gibiydiler. Kirpikler bitişiyor, kapanıyordu. Bense boğulmaktan kılpayı kurtulmuş birine benziyordum, can çekişmenin dehşetinden sonra gene su yüzüne çıkmıştım.
* Başkalarından ayrılmış, bağımsız bir varlık mıyım? Bilmiyorum. Fakat şimdi aynaya baktım, tanıdım kendimi: Hayır o eski "ben" ölmüştür, çürümüş, dağılmıştır, ama işte aramızda hiçbir set hiçbir engel yok. Hikayemi anlatmalıyım, ama nereden başlasam? Hayat baştan başa kıssadır, hikayedir. Üzüm salkımını sıkmalı, ve şırasını kaşık kaşık, bu ihtiyar gölgenin boğazına akıtmalıyım.
* Annesi "Salgı salamaz ol!" diye beddua eder yavru örümceğe. Küçük örümcek ağ yapamayınca ölüme kurban gider.
* Böyle durumlarda herkes, güçlü bir alışkanlığa, bir tutkuya sığınır: Ayyaş içer, edebiyatçı yazar, yontucu taşı yontar, acısını dindirmek için her biri, en kuvvetli içgüdüsünden medet umar ve gerçek sanatçı, kendi bağlarından şaheserler yaratır. Ama ben, ki zevksiz ve biçare biriyim, ben ne yapabilirim?
* Diri Gömülen •
* Ömrüm bir oduna benziyor, ocaktan düşen bir oduna: öteki odunların ateşinde kavrulmuş, kömürleşmiş, ama ne yanmış, ne de olduğu gibi kalmış bir oduna benziyor.
* Istırap, korku, dehşet ve yaşama arzusu, hepsi bitmişti bende. Bana telkin ettikleri dinî inançlardan kurtulmuş, huzura ermiştim. Tek tesellim, ölümden sonra hiçlik ümidiydi; orada tekrar yaşamak düşüncesi içime korku salıyor, beni hasta ediyordu. Ben ki henüz yaşadığım dünyaya bile alışamamışım, bir başka dünya neyime yarardı benim?
* Yoksulluk, miskinlik dolu bu aşağılık dünyada ilk kez bir güneş ışını, hayatımı aydınlattı sanmıştım. Ama ne yazık, bu güneş ışını pek de süreksiz bir parıltı oldu, bir meteordu sanki, bana bir kadın, daha çok bir melek kılığında göründü. Işıltısında kısa bir an, bir saniyelik bir zaman için hayatın bütün bedbahtlığını gördüm, azamet ve güzelliğini kavradım. Sonra da bu parıltı, pek de çabuk, karanlığın uçurumuna gömüldü. Hayır, bu süreksiz ışını kendime alıkoyamadım, tutamadım.
* Konuşmak istedim, korktum: Hassas kulakları uzak, göksel, tatlı bir musikiye alışıktılar, sesimden nefret edebilirlerdi.
* Birden düşündüm ki, dünya dünya olalı, ben var oldum olalı, soğuk hissiz hareketsiz bir ölü, karanlık odada hep yanımdaydı benim.
* Artık gövdesi ilgilendirmezdi beni, o gövde ki yok olmaya mahkumdur ve yerin altında kurtların, farelerin yiyeceği olacaktır!
* Sanki bende eskiden beri, hep vardı bu koku, sanki ömrüm boyunca bir kara tabutta uyuyordum hep, ve yüzünü göremediğim kambur bir ihtiyar, hayalet gölgeler, sisler içinde beni gezmeye çıkarmıştı.
* Değişik dönemler, çocukluk, gençlik, ihtiyarlık, benim için boş sözlerden başka bir şey değil bunlar. Bunlar sıradan insanlar için, ayaktakımı için, evet işte aradığım kelime, ayaktakımı için, ki onların hayatları senenin mevsimleri gibi belirli mevsimlere, dönemlere bölünmüştür ve onlar, hayatın ılımlı kesimlerinde güvence altındadırlar. Hayat bana tek ve değişmez bir mevsim oldu hep. Bu hayat bir soğuk bölgede ve sonsuz bir karanlıkta geçti âdeta, öyle ki bağrımda hep aynı alev vardı ve o beni bir mum gibi eritti.
* Odamı sınırlayan dört duvar arasında, varlığımı ve düşüncelerimi kuşatan hisarın içinde ömrüm azar azar eriyor bir mum gibi, hayır yanlışım var, ömrüm bir oduna benziyor, ocaktan düşen bir oduna; öteki odunların ateşinde kavrulmuş, kömürleşmiş, ama ne yanmış, ne olduğu gibi kalmış bir oduna benziyor. Fakat diğerlerinin dumanından, soluğundan boğulmuş.
* Ölünün ağız kenarlarında alaycı bir gülümseme vardı. Elini öpüp odadan çıkacaktım ki, başımı çevirip bakınca çok şaşırdım, şimdi karım olan o kahpe içeri girmişti. Ölmüş annesinin gözü önünde, hem de nasıl hırslı, sarıldı yapıştı bana; beni kendine çekti, nasıl da ateşli öptü, öptü beni!
* Yalnız bildiğim bir şey var ki, bu kadın, bu kahpe, bu cadı, ruhuma hangi zehiri damlatmıştı ki, onsuz olamıyordum, tenimin her zerresi onun her zerresine aşeriyordu.
* Korkunç bir şeydi bu: ne tam diri, ne tam ölü olduğumu hissetmek. Bir canlı cenazeydim artık; ne beni diriler dünyasına bağlayan bir şey vardı, ne de ölümdeki unutmadan, huzurdan yararlandığım.
* Katran gibi siyah gökyüzü delik deşik eski kara bir çadırı andırıyor, deliklerinde sayısız yıldız parıldaşıyordu.
* Yalnız ölüm yalan söylemez!
* Ölümün varlığı bütün vehim ve hayalleri yok eder. Bizler ölümün çocuklarıyız, hayatın aldatmacalarından bizi o kurtarır. Hayatın derinlerinden seslenir, yanına çağırır bizi. Ve biz, henüz insanların dilini bile anlamadığımız yaşlarda, ara sıra oyunlarımızı yarıda kesiyorsak, bunun nedeni, ölümün seslenişini duymuş olmamızdır. Ömrümüz boyunca ölüm bize el eder, çağırır bizi. Her birimiz ansızın, sebepsiz düşüncelere dalmıyor muyuz, bu hayaller bizi öylesine sarıyor ki zamanı, mekanı fark etmez olmuyor muyuz?
* Çünkü benim için hiç önemi yok, inanmış inanmamış başkaları. Lakin tek korkum: yarın ölebilirim kendimi tanıyamadan. Hayat tecrübelerimle şu yargıya vardım ki, başkalarıyla benim aramda korkunç bir uçurum var, anladım, elden geldiğince susmam gerek, elden geldiğince düşüncelerimi kendime saklamalıyım. Ve şimdi yazmaya karar vermişsem, bunun tek nedeni kendimi gölgeme tanıtmak isteğidir.
* Bu kez tereddüt etmedim, küçük odadaki kemik saplı bıçağı aldım, önce büyük bir dikkatle, vücudunu bir örümcek ağı gibi hapsetmiş ince, siyah entariyi, üstündeki tek giysiyi uzunlamasına kestim. Uzamıştı adeta, gözüme eskisinden daha boylu göründü. Sonra başını kestim, birkaç damla soğuk pıhtılaşmış kan sızdı gırtlağından. Sonra kollarını bacaklarını kestim. Gövdeyi, kol bacakları düzgün ve tertipli, bavula koydum. Entarisini, o siyah entariyi yüzüne örttüm. Bavulu kapattım, kilitledim, anahtarı cebime soktum.
* Epeyce ilerde sisler içinde kambur bir ihtiyar gördüm, bir servi dibinde oturuyordu. Geniş bir şalla örtülü yüzü görülmüyordu. Yavaşça yanına gittim. Daha ben söze başlamadan kuru, sinir bir kahkaha attı ihtiyar. Tüylerim diken diken oldu.
* Yaralar vardır hayatta, ruhu cüzzam gibi yavaş yavaş ve yalnızlıkta yiyen, kemiren yaralar.
* Türkmenlerinki gibi dar çekik bu gözler, olağanüstü ve mestedici parıltıyla canlı, hem ürkütücü, hem çekiciydiler. Hiç kimsenin göremeyeceği korkulu manzara ve sırları seyreder gibiydiler. Çıkık yanaklar, yüksek alın, ince ve bitişik kaşlar, dolgun hafif aralık dudaklar, o dudaklar ki uzun ve tutkulu bir öpüşle yeni öpülmüş, ama susuzlukları giderilememiştir. Siyah saçları çözük dağınık, solgun ve yüzüne dökülüyor, bir kaç zülüf şakaklarında kıvrılıyordu.
* Bilincimi yitirmiştim. Sanki ismini eskiden biliyordum. Gözlerinin parıltısına, rengine, kokusuna, hareketlerine öylesine aşina idim ki, ruhlarımız önceki bir hayatta, cisimsiz maddesiz bir alemde karşılaşmış da tek asıldan, tek maddeden oluşmuş, böylece bizim yeniden birleşmemiz adeta kaçınılmaz olmuştu.
* Durmuştu kalbim. Soluk almıyor, soluğumun bir bulut yada bir duman gibi uçup gitmesinden korkuyordum. Onun o mucizeli suskunluğu, aramıza kristal bir duvar dikmişti. Bu anda, bu saatte, bu edebiyette boğuluyordum. Yorgun gözleri yavaş yavaş kapanıyordu, bakmaya kimselerin dayanamayacağı doğaüstü bir şey görmüştü sanki bu gözler, ölümü görmüş gibiydiler. Kirpikler bitişiyor, kapanıyordu. Bense boğulmaktan kılpayı kurtulmuş birine benziyordum, can çekişmenin dehşetinden sonra gene su yüzüne çıkmıştım.
* Şimdi vücudunun sıcaklığını hissedebiliyor, gür siyah saçlarının nemli kokusunu içine çekiyordum. Bilmem neden, titreyen elimi, artık söz geçiremediğim bu eli kaldırdım ve hep şakaklarına yapışık zülüflerini okşadım. Parmaklarımı gömdüm saçlarına. Soğuktu, nemliydi saçları, soğuk, çok soğuk. Sanki günlerdir ölüydü bu kız, hiç şüphe yok, ölmüştü. Elimi yakasından koynuna soktum, memelerine kalbine koydum. Bir kıpırdı duyulmuyordu.
* Onu kendi tenimin sıcaklığıyla ısıtmak istedim, ona kendi sıcaklığımı verip ölümün soğukluğunu ondan almak istedim. Ola ki ona kendi ruhumu üflerim diye soyundum, yanına uzandım. Adamotu kökleri gibi, dişi erkek, bitişiktik birbirimize. Zaten erkeğinden ayrı düşmüş dişi bir adamotunu andırıyordu vücudu ve tıpkı adamotu gibi, yakıcı bir aşkla yanıyordu. Ağzı bir salatalığın içi gibi buruk ve serinletici. Bütün teni buz gibiydi, damarlarımdaki kan dondu, bu soğukluk ta kalbime işledi.
* Böyle durumlarda herkes, güçlü bir alışkanlığa, bir tutkuya sığınır: Ayyaş içer, edebiyatçı yazar, yontucu taşı yontar, acısını dindirmek için her biri, en kuvvetli iç güdüsünden medet umar ve gerçek sanatçı, kendi bağrından şaheserler yaratır. Ama ben ki zevksiz ve biçare biriyim, kalemdanlar boyayan bir ressam parçası, ne yapabilirim?
* Parmak uçlarına basa basa çekilip gidiyordu gece. Sanki yorgunluk çıkarmıştı, kanaatkârdı, bu kadarı yeterdi ona. Uzak, hafif sesler duyuluyordu. Bir göçmen kuş, rüya görüyordu belki, belki bitkiler büyüyordu. Solgun yıldızlar, bulut kümeleri gerisinde kayboluyorlardı.
* Bu kez tereddüt etmedim, küçük odadaki kemik saplı bıçağı aldım, önce büyük bir dikkatle, vücudunu bir örümcek ağı gibi hapsetmiş ince, siyah entariyi, üstündeki tek giysiyi uzunlamasına kestim. Uzamıştı âdeta, gözüme eskisinden daha boylu göründü. Sonra başını kestim, bir kaç damla soğuk pıhtılaşmış kaz sızdı gırtlağından. Sonra kollarını bacaklarını kestim.
* Beni dün gören, cılız sağlıksız bir genç adam görmüştü, ama bugün gören saçları ağarmış, gözleri kızarmış, yarık dudaklı, kambur bir ihtiyar görür. Pencereden dışarı bakmaya korkuyorum, kendimi aynada görmekten korkuyorum. Nereye baksam çoğalmış gölgelerimi görüyorum.
* Karanlık ve amaçsız yaşam insanı Ötenazi Enstitüsü'ne çekiyor ve intihar herkesi ilgilendiren bir konu haline gelmiş. Nitekim abartmadan denilebilir ki, kimse doğal ölümle ölmüyor. Demek ki ne bilim, ne türlü inançlar ve ne felsefi varsayımlar insanoğlunun ruhsal acısını azaltabilmiş.
* Kim dedi sana ben insanlık için resim yapıyorum diye? Tut ki insanlık yok oldu ve çalışmalarım kara, yağmura, doğanın kör kuvvetlerine teslim oldu; yine de canı cehenneme! Ben hala kendi çalışmalarımdan keyif alıyorum ve bu da yetiyor bana.
* Sizin aradığınız hal, ceninin ana rahmindeki halidir. Koşuşturmadan, mücadele etmeden, kimseye yağ çekmeden, sıcak, yumuşak ve kızıl bir duvarın içinde iki büklüm vaziyette durur. Yavaş yavaş annesinin kanını emer, tüm ihtiyaçları kendiliğinden karşılanır. Bu, her insanın yaratılışında var olan, kaybolmuş bir cennet nostaljisidir. Orada insan kendinde, kendi içinde yaşar. Belki bir anlamda ihtiyari ölüm değil midir?
* Vaktiyle onların arasına karışmıştım; başkalarını taklit edeyim dedim. Baktım, soytarıya dönmüşüm. Adına zevk dedikleri her şeyi denedim; gördüm ki başkalarının zevki bana yaramıyor. Her yerde, her zaman yabancı olduğumu hissettim. Diğer insanlarla aramda en ufak bir ilgi dahi yoktu.
* Biliyor musunuz, daima kadın bana gelmelidir. Ben kadına asla gitmem. Ben bir kadının yanına gidersem, o kadının kendisini benim için teslim etmediğini, param için, çapkınlık için ya da benim dışımda bir nedenle teslim ettiğini hissederim. İşin içinde yapmacık bir şeyler olduğunu hissederim. Oysa, ilk önce kadın bana gelirse, taparım ona.
* Mevhum bir dünyada yaşadığını, eski, yeni ne varsa hiçbir şeyle bağlantısının olmadığını hissediyordu. Tüm olup bitenlerden uzaktaydı!
* Ölüm ona göre son derece kolay ve doğal geliyordu bu sırada. Yaşam denilen şey alaycı bir aldatmadan başka bir şey değildi.
* Soluk alamıyordu; iğrenç olduğunu düşünüyordu hep. Dünyanın ve tüm insanların zulmüne, adaletsizliğine karşı dile getirilemeyen bir kin, bir nefret duydu kendinde. Onu bu halde, bu kılıkta dünyaya getirdikleri için belli belirsiz bir kin duydu annesine, babasına karşı. Hiç dünyaya gelmemiş olsaydı, böyle şeylerle karşılaşmayacaktı. Başkaları gibi yüzsüz, hafifmeşrep, dillere düşen, arsız, hayasız biri olsaydı, eski günleri yâd edecek güzel anıları olacaktı.
* İnsanların hile hurda dolu dünyasından hayvanların içten, kayıtsız ve çocukça dünyalarına sığınmıştı adeta. Hayatı boyunca mahrum kaldığı şefkati, sade duyguları onların ilgisinde, ülfetinde arıyordu.
* "Tutsağı olduğum sefaletten kaçıyordum.
* Sokaklarda belli bir amacım olmaksızın, rasgele yürüyor; para ve şehvet peşinde koşan, o tamahkâr suratlı ayaktakımını arasından rahat, umarsız geçiyordum.
* Onları görmeye ihtiyacım yoktu, biri ötekinin kopyasıydı.
* Hepsi bir ağız, ağza asılı bir avuç bağırsaktan oluşuyor, cinsel organlarında bitiyorlardı.
== Kaynakça ==
{{Kaynakça}}
{{Vikipedi}}
[[Kategori:Kişiler-S]]
[[Kategori:İranlı yazarlar]]
[[Kategori:Vejetaryenler]]
ps9cpzwmzr283kujd13vsqrcozzt68v
Kürk Mantolu Madonna
0
16775
232879
232269
2025-06-11T11:32:17Z
Mors et Vita
28843
düzenleme
232879
wikitext
text/x-wiki
'''''[[w:Kürk Mantolu Madonna|Kürk Mantolu Madonna]]''''', [[Sabahattin Ali]]'nin 1943 yılında yayımlanan romanıdır. Kitapta dokunaklı bir aşk hikâyesi anlatılmaktadır.
==Anlatıcı==
*Benim de Raif Efendi’yi daha yakından tanımam sadece bir tesadüf eseridir.
*[[İnsan]]ları kendi cinslerinden biri üzerinde kudret ve selahiyetlerini denemek kadar tatlı sarhoş eden ne vardır? Hele bunu yapmak fırsatı, birtakım ince hesaplar dolayısıyla, ancak muayyen bazı kimselere karşı kendini gösterirse.
*Niçin ilk defa gördüğümüz bir peynirin evsafı hakkında söz söylemekten kaçındığımız halde ilk rast geldiğimiz insan hakkında son kararımızı verip gönül rahatlığıyla öteye geçiveriyoruz?
==Raif Efendi==
* Yalnız bir şeye dayanmak artık benim için mümkün değil: Her şeyi kafamda yalnız başıma saklayamayacağım. Söylemek, bir şeyler, birçok şeyler anlatmak istiyorum... Kime?.. Şu koskoca dünyada benim kadar yapayalnız dolaşan bir insan daha var mı acaba? Kime, ne anlatabilirim?
* Bir kadın herhangi bir şekilde hoşuma gidince ilk yaptığım iş ondan kaçmak olurdu. Karşı karşıya geldiğim zaman her hareketimin, her bakışımın sırrımı meydana vuracağından korkar; tarif edilmesi imkansız, adeta boğucu bir utanma ile dünyanın en zavallı insanı haline gelirdim.
* Yapacak mühim işlerim yoktu. Tesadüfe itaat ederek içeri girmeyi tercih ettim ve duvarlardaki küçüklü büyüklü birçok tabloları alakasız gözlerle seyrederek uzun müddet dolaştım.
* Bir insanın diğer bir insanı, hemen hemen hiçbir şey yapmadan, bu kadar mesut etmesi nasıl mümkün oluyordu? Ahbapça bir selam ve temiz bir gülüş...
* Bu çehreyi veya benzerini hiçbir yerde, hiçbir zaman görmediğimi ilk andan itibaren bilmeme rağmen, onunla aramızda bir tanışıklık varmış gibi bir hisse kapıldım.
* Bu yaşıma kadar mevcudiyetinden bile haberim olmayan bir insanın vücudu birdenbire benim için nasıl bir ihtiyaç olabilirdi? Fakat bu hep böyle değil midir? Birçok şeylere ihtiyacımızı ancak onları görüp tanıdıktan sonra keşfetmez miyiz?
* Yaşamak, tabiatın en küçük kımıldanışlarını sezerek, hayatın sarsılmaz bir mantık ile akıp gidişini seyrederek yaşamak; herkesten daha çok, daha kuvvetli yaşadığını, bir âna bir ömür kadar çok hayat doldurduğunu bilerek yaşamak... Ve bilhassa bütün bunları anlatacak bir insanın mevcut olduğunu düşünerek, onu bekleyerek yaşamak...
* Bir ruh, ancak bir benzerini bulduğu zaman ve bize, bizim aklımıza, hesaplarımıza danışmaya lüzum görmeden, meydana çıkıyordu... Biz ancak o zaman sahiden yaşamaya -ruhumuzla yaşamaya- başlıyorduk.
* Ne kadar çok insanı seversek, asıl sevdiğimiz bir tek kişiyi de o kadar çok ve kuvvetli severiz. [[Aşk]] dağıldıkça azalan bir şey değildir.
* Bir kadının bize her şeyini verdiğini zannettiğimiz anda onun hakikatte bize hiçbir şey vermiş olmadığını görmek, bize en yakın olduğunu sandığımız sırada bizden, bütün mesafelerin ötesindeymiş kadar uzak bulunduğunu kabule mecbur olmak acı bir şey.
* O zamana kadar bütün insanlardan esirgediğim alaka, hiç kimseye karşı tam manasıyla duymadığım [[sevgi]] sanki hep birikmiş ve muazzam bir kütle halinde şimdi bu kadına karşı meydana çıkmıştı.
* Bir teklif ve bir kabul... Kısa münakaşasız ve hesapsız! Bundan daha güzel bir ayrılık olamazdı...
*Ona ne kadar muhtaç olduğumu şimdi anlıyordum. Ben hayatta yalnız başına yürüyebilecek bir insan değildim. Daima onun gibi bir desteğe muhtaçtım. Bunlardan mahrum olarak yaşamam mümkün olamazdı. Buna rağmen yaşadım… Ama, işte netice meydanda…
* İşlerim bana hiçbir zaman alaka vermedi. Bir makine gibi, ne yaptığımı bilmeden çalıştım. Bile bile aldatıldım ve bundan bir nevi de zevk duydum.
* Kaybedilen en kıymetli eşyanın, servetin, her türlü dünya saadetinin acısı zamanla unutuluyor. Yalnız kaçırılan fırsatlar asla akıldan çıkmıyor ve her hatırlayışta insanın içini sızlatıyor. Bunun sebebi herhalde, "Bu öyle olmayabilirdi!" düşüncesi; yoksa insan mukadder telakki ettiği şeyleri kabule her zaman hazır.
* Bu sefer inanmak ve ümit etmek kabiliyetini ben kaybetmiştim.
* Bana hareket etmek, görmek, duymak, hissetmek, düşünmek, hülasa yaşamak kabiliyetini veren bir şey içimden alınmış gibi, posa haline geldiğimi fark ettim.
* Her şeyi içinde boğmaya mecbur olmak, diri diri mezara kapanmaktan başka nedir?
* Ah Maria, niçin seninle bir pencere kenarında oturup konuşamıyoruz? Niçin rüzgârlı sonbahar akşamlarında, sessizce yan yana yürüyerek ruhlarımızın konuştuğunu dinleyemiyoruz? Niçin yanımda değilsin?
* Sen bana, dünyada başka türlü bir hayatın da mevcut olduğunu, benim bir de ruhum bulunduğunu öğrettin. Bunu sonuna kadar götüremediysen, kabahat senin değil... Bana hakikaten yaşamak imkânını verdiğin birkaç ay için sana teşekkür ederim.
==Maria Puder==
*Kimseye ihtiyacım yok... Kimseye minnettar olmak, kimsenin dostluğunu, lütfunu istemek niyetinde değilim...
*[[Hayat]]ta yalnız kalmanın esas olduğunu hâlâ kabul edemiyor musunuz? Bütün yakınlaşmalar, bütün birleşmeler yalancıdır. İnsanlar ancak muayyen bir hadde kadar birbirlerine sokulabilirler, üst tarafını uydururlar; ve günün birinde hatalarını anlayınca, yeislerinden her şeyi bırakıp kaçarlar. Halbuki mümkün olanla kanaat etseler, hayallerini hakikat zannetmekten vazgeçseler bu böyle olmaz. Herkes tabii olanı kabul eder, ortada ne hayal sükûtu, ne inkisar kalır...
* Başkasına merhamet etmek, ondan daha kuvvetli olduğunu zannetmektir ki, ne kendimizi bu kadar büyük, ne de başkalarını bizden daha zavallı görmeye hakkımız yoktur…
*Hoş tutulan bir oyuncak olmak, onlara insan olmaktan daha kolay ve cazip geliyordu.
* İhtimal ki iyi bir aile babası veya dürüst bir vatandaş olan bu adamın nasıl bizden sadece sesimizi, gülüşümüzü, vücudumuzu değil, insanlığımızı da satmamızı istediğini görseniz irkilirsiniz...
* Çalışmak hiç de fena bir şey değil. Bana dokunan, ruhlarımızı alçaltmadan çalışmak isteyişimizin hoş görülmemesi...
* Bu eksik sana değil, bana ait. Bende inanmak noksanmış. Beni bu kadar çok sevdiğine bir türlü inanamadığım için, sana aşık olmadığımı zannediyormuşum. Bunu şimdi anlıyorum. Demek ki, insanlar benden inanmak kabiliyetini almışlar. Ama şimdi inanıyorum. Sen beni inandırdın. Seni seviyorum. Deli gibi değil, gayet aklı başında olarak seviyorum.
==Alıntılar==
* Şimdiye kadar tesadüf ettiğim insanlardan bir tanesi benim üzerimde belki en büyük tesiri yapmıştır.
* "Raif... Şimdi ben gidiyorum!" dedi.<br>"Evet... Biliyorum!"<br>Trenin hareket saati gelmişti. Bir memur vagon kapısını örtüyordu. Maria Puder merdiven basamağına atladı, sonra bana eğilerek, yavaş bir sesle, fakat tane tane:<br>"Şimdi ben gidiyorum. Fakat ne zaman çağırırsan gelirim..." dedi.<br>Evvela ne demek istediğini anlamadım. O da bir an durdu ve ilave etti:<br>"Nereye çağırırsan gelirim!"
* Şirkette Raif Efendi’nin boş masasına oturdum ve siyah kaplı defterini önüme koyarak bir kere daha okumaya başladım.
{{DISPLAYTITLE:''Kürk Mantolu Madonna''}}
[[Kategori:Romanlar]]
k58l9sc3gdx1nhay26ytoi0qswi5hff
232880
232879
2025-06-11T11:36:28Z
Mors et Vita
28843
/* Raif Efendi */ Ekleme
232880
wikitext
text/x-wiki
'''''[[w:Kürk Mantolu Madonna|Kürk Mantolu Madonna]]''''', [[Sabahattin Ali]]'nin 1943 yılında yayımlanan romanıdır. Kitapta dokunaklı bir aşk hikâyesi anlatılmaktadır.
==Anlatıcı==
*Benim de Raif Efendi’yi daha yakından tanımam sadece bir tesadüf eseridir.
*[[İnsan]]ları kendi cinslerinden biri üzerinde kudret ve selahiyetlerini denemek kadar tatlı sarhoş eden ne vardır? Hele bunu yapmak fırsatı, birtakım ince hesaplar dolayısıyla, ancak muayyen bazı kimselere karşı kendini gösterirse.
*Niçin ilk defa gördüğümüz bir peynirin evsafı hakkında söz söylemekten kaçındığımız halde ilk rast geldiğimiz insan hakkında son kararımızı verip gönül rahatlığıyla öteye geçiveriyoruz?
==Raif Efendi==
[[Dosya:Kürk Mantolu Madonna.djvu|200pik|küçükresim|sağ|"Benim beklediğim aşk başka! O bütün mantıkların dışında, tarifi imkânsız ve mahiyeti bilinmeyen bir şey."]]
* Yalnız bir şeye dayanmak artık benim için mümkün değil: Her şeyi kafamda yalnız başıma saklayamayacağım. Söylemek, bir şeyler, birçok şeyler anlatmak istiyorum... Kime?.. Şu koskoca dünyada benim kadar yapayalnız dolaşan bir insan daha var mı acaba? Kime, ne anlatabilirim?
* Bir kadın herhangi bir şekilde hoşuma gidince ilk yaptığım iş ondan kaçmak olurdu. Karşı karşıya geldiğim zaman her hareketimin, her bakışımın sırrımı meydana vuracağından korkar; tarif edilmesi imkansız, adeta boğucu bir utanma ile dünyanın en zavallı insanı haline gelirdim.
* Yapacak mühim işlerim yoktu. Tesadüfe itaat ederek içeri girmeyi tercih ettim ve duvarlardaki küçüklü büyüklü birçok tabloları alakasız gözlerle seyrederek uzun müddet dolaştım.
* Bir insanın diğer bir insanı, hemen hemen hiçbir şey yapmadan, bu kadar mesut etmesi nasıl mümkün oluyordu? Ahbapça bir selam ve temiz bir gülüş...
* Bu çehreyi veya benzerini hiçbir yerde, hiçbir zaman görmediğimi ilk andan itibaren bilmeme rağmen, onunla aramızda bir tanışıklık varmış gibi bir hisse kapıldım.
* Bu yaşıma kadar mevcudiyetinden bile haberim olmayan bir insanın vücudu birdenbire benim için nasıl bir ihtiyaç olabilirdi? Fakat bu hep böyle değil midir? Birçok şeylere ihtiyacımızı ancak onları görüp tanıdıktan sonra keşfetmez miyiz?
* Yaşamak, tabiatın en küçük kımıldanışlarını sezerek, hayatın sarsılmaz bir mantık ile akıp gidişini seyrederek yaşamak; herkesten daha çok, daha kuvvetli yaşadığını, bir âna bir ömür kadar çok hayat doldurduğunu bilerek yaşamak... Ve bilhassa bütün bunları anlatacak bir insanın mevcut olduğunu düşünerek, onu bekleyerek yaşamak...
* Bir ruh, ancak bir benzerini bulduğu zaman ve bize, bizim aklımıza, hesaplarımıza danışmaya lüzum görmeden, meydana çıkıyordu... Biz ancak o zaman sahiden yaşamaya -ruhumuzla yaşamaya- başlıyorduk.
* Ne kadar çok insanı seversek, asıl sevdiğimiz bir tek kişiyi de o kadar çok ve kuvvetli severiz. [[Aşk]] dağıldıkça azalan bir şey değildir.
* Bir kadının bize her şeyini verdiğini zannettiğimiz anda onun hakikatte bize hiçbir şey vermiş olmadığını görmek, bize en yakın olduğunu sandığımız sırada bizden, bütün mesafelerin ötesindeymiş kadar uzak bulunduğunu kabule mecbur olmak acı bir şey.
* O zamana kadar bütün insanlardan esirgediğim alaka, hiç kimseye karşı tam manasıyla duymadığım [[sevgi]] sanki hep birikmiş ve muazzam bir kütle halinde şimdi bu kadına karşı meydana çıkmıştı.
* Bir teklif ve bir kabul... Kısa münakaşasız ve hesapsız! Bundan daha güzel bir ayrılık olamazdı...
*Ona ne kadar muhtaç olduğumu şimdi anlıyordum. Ben hayatta yalnız başına yürüyebilecek bir insan değildim. Daima onun gibi bir desteğe muhtaçtım. Bunlardan mahrum olarak yaşamam mümkün olamazdı. Buna rağmen yaşadım… Ama, işte netice meydanda…
* İşlerim bana hiçbir zaman alaka vermedi. Bir makine gibi, ne yaptığımı bilmeden çalıştım. Bile bile aldatıldım ve bundan bir nevi de zevk duydum.
* Kaybedilen en kıymetli eşyanın, servetin, her türlü dünya saadetinin acısı zamanla unutuluyor. Yalnız kaçırılan fırsatlar asla akıldan çıkmıyor ve her hatırlayışta insanın içini sızlatıyor. Bunun sebebi herhalde, "Bu öyle olmayabilirdi!" düşüncesi; yoksa insan mukadder telakki ettiği şeyleri kabule her zaman hazır.
* Bu sefer inanmak ve ümit etmek kabiliyetini ben kaybetmiştim.
* Bana hareket etmek, görmek, duymak, hissetmek, düşünmek, hülasa yaşamak kabiliyetini veren bir şey içimden alınmış gibi, posa haline geldiğimi fark ettim.
* Her şeyi içinde boğmaya mecbur olmak, diri diri mezara kapanmaktan başka nedir?
* Ah Maria, niçin seninle bir pencere kenarında oturup konuşamıyoruz? Niçin rüzgârlı sonbahar akşamlarında, sessizce yan yana yürüyerek ruhlarımızın konuştuğunu dinleyemiyoruz? Niçin yanımda değilsin?
* Sen bana, dünyada başka türlü bir hayatın da mevcut olduğunu, benim bir de ruhum bulunduğunu öğrettin. Bunu sonuna kadar götüremediysen, kabahat senin değil... Bana hakikaten yaşamak imkânını verdiğin birkaç ay için sana teşekkür ederim.
==Maria Puder==
*Kimseye ihtiyacım yok... Kimseye minnettar olmak, kimsenin dostluğunu, lütfunu istemek niyetinde değilim...
*[[Hayat]]ta yalnız kalmanın esas olduğunu hâlâ kabul edemiyor musunuz? Bütün yakınlaşmalar, bütün birleşmeler yalancıdır. İnsanlar ancak muayyen bir hadde kadar birbirlerine sokulabilirler, üst tarafını uydururlar; ve günün birinde hatalarını anlayınca, yeislerinden her şeyi bırakıp kaçarlar. Halbuki mümkün olanla kanaat etseler, hayallerini hakikat zannetmekten vazgeçseler bu böyle olmaz. Herkes tabii olanı kabul eder, ortada ne hayal sükûtu, ne inkisar kalır...
* Başkasına merhamet etmek, ondan daha kuvvetli olduğunu zannetmektir ki, ne kendimizi bu kadar büyük, ne de başkalarını bizden daha zavallı görmeye hakkımız yoktur…
*Hoş tutulan bir oyuncak olmak, onlara insan olmaktan daha kolay ve cazip geliyordu.
* İhtimal ki iyi bir aile babası veya dürüst bir vatandaş olan bu adamın nasıl bizden sadece sesimizi, gülüşümüzü, vücudumuzu değil, insanlığımızı da satmamızı istediğini görseniz irkilirsiniz...
* Çalışmak hiç de fena bir şey değil. Bana dokunan, ruhlarımızı alçaltmadan çalışmak isteyişimizin hoş görülmemesi...
* Bu eksik sana değil, bana ait. Bende inanmak noksanmış. Beni bu kadar çok sevdiğine bir türlü inanamadığım için, sana aşık olmadığımı zannediyormuşum. Bunu şimdi anlıyorum. Demek ki, insanlar benden inanmak kabiliyetini almışlar. Ama şimdi inanıyorum. Sen beni inandırdın. Seni seviyorum. Deli gibi değil, gayet aklı başında olarak seviyorum.
==Alıntılar==
* Şimdiye kadar tesadüf ettiğim insanlardan bir tanesi benim üzerimde belki en büyük tesiri yapmıştır.
* "Raif... Şimdi ben gidiyorum!" dedi.<br>"Evet... Biliyorum!"<br>Trenin hareket saati gelmişti. Bir memur vagon kapısını örtüyordu. Maria Puder merdiven basamağına atladı, sonra bana eğilerek, yavaş bir sesle, fakat tane tane:<br>"Şimdi ben gidiyorum. Fakat ne zaman çağırırsan gelirim..." dedi.<br>Evvela ne demek istediğini anlamadım. O da bir an durdu ve ilave etti:<br>"Nereye çağırırsan gelirim!"
* Şirkette Raif Efendi’nin boş masasına oturdum ve siyah kaplı defterini önüme koyarak bir kere daha okumaya başladım.
{{DISPLAYTITLE:''Kürk Mantolu Madonna''}}
[[Kategori:Romanlar]]
q3qii85xm0mhout9m6kcqwtvyoybjxo
Sherlock Holmes
0
17217
232655
224084
2025-06-10T19:08:07Z
Brightt11
34669
/* Kaynaksız */ rüzgar > rüzgâr, değiştirildi: rüzgar → rüzgâr (4) [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232655
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi}}
'''Sherlock Holmes''', [[Arthur Conan Doyle]] tarafından oluşturulan kurgusal dedektif kahraman, [[polisiye]] edebiyatının önemli ilk kişiliklerinden biridir.
==Kaynaksız==
*Biliyorsunuz ki, sihirbaz numarasını açıklayınca artık alkış alamaz.
*Bir kadının sezgileri bazen en mantıklı çıkarımlardan bile daha değerli olabilir. Karmaşık beyinleriyle art arda sıraladıkları senaryoları mutlaka dikkate alın. Bunlar sizi hiç tahmin etmediğiniz sonuçlara ulaştırdığında haklı olduğumu anlayacaksınız.
*Bir mantıkçı için, her şey tam olarak ne ise öyle görünmelidir. Kendini küçük görmek de, yeteneklerini abartmakta gerçeklerden kaçmaktır.
[[Dosya:Holmes - Steele 1903 - The Empty House - The Return of Sherlock Holmes.jpg|küçükresim|sağ|150pik|İnsanın göz ardı ettiği şeyleri görmek, sonuca ulaşmanın ilk kuralıdır.]]
*'''Bir suçu çözmenin ilk prensiplerinden biri, her ne kadar önemsiz gibi görünse de hiçbir ayrıntıyı atlamamaktır. İnsanın göz ardı ettiği şeyleri görmek, sonuca ulaşmanın ilk kuralıdır. Araştırmanız ayrıntıların gözlemlenmesi üzerine kurulu olduğunda, en doğru sonuca vardığınızı siz de göreceksiniz.'''
*Bir şark rüzgârı geliyor, Watson. (...) Öyle bir rüzgâr ki İngiltere'de böylesi esmedi. Soğuk ve acı bir rüzgâr bu Watson ve bir çoğumuz karşısında çürüyüp gideceğiz. Fakat yine de Tanrı'nın rüzgârı bu ve fırtına dindiğinde, güneşin altında daha temiz, daha güzel ve daha güçlü bir toprak yatacak.
*İmkansızı çıkardığında elinde kalan şey gerçeklerdir.
*Bir şeyi saklamanın en iyi yolu, onu herkesin görebileceği bir yere koymaktır.
*Bu dünyadaki en büyük şey, şu an durduğumuz yer değil gitmekte olduğumuz yöndür.
*Bu mutsuzluk, şiddet ve korku çemberi ne amaca hizmet ediyor? Bunun mutlaka bir amacı olmalı; yoksa evrenimiz tesadüflerle yönetiliyor demektir, ki bu da mümkün olamaz. Peki ama nasıl bir amaç? Tekrar tekrar karşımıza çıkan bu soru karşısında insan aklı o kadar aciz ki.
*Çözülmesi en zor suçlar, nedensiz işlenenlerdir.
*"Dahi olmak, sonsuz gayret gerektirir, derler" dedi bir gülümsemeyle. "Çok kötü bir tanım ama tam dedektiflere göre."
*Duygusal şeyler, düzgün muhakemenin düşmanıdır.
*Dünyadaki en tehlikeli türlerden biri işsiz, arkadaşsız kadındır. En zararsız ve çoğunlukla en faydalı olmalarına rağmen yine de başkalarını suça teşvik eden en büyük güçtürler. Biçaredir yalnız kadın, göçmendir. Onu ülkeden ülkeye, otelden otele götürecek kaynaklara sahiptir. Çoğunlukla nereden geldiği belli olmayan emeklilik ödeneklerinin ve huzur evlerinin arasında kaybolmuştur. Kurtlarla dolu bir dünyada küçük bir kuzudur. Kurt onu kaptığında merak eden kimsesi çıkmaz.
*Dünyanın güneş etrafında döndüğünü bilmek işime yaramıyorsa, neden bu bilgiyi kafamda tutayım ki.
[[Dosya:Holmes - Paget 1903 - The Empty House - The Return of Sherlock Holmes.jpg|küçükresim|sağ|150pik|[[Eğitim]] hiçbir zaman sona ermez, Watson. Eğitim, en esaslı derslerin sonda yer aldığı bir süreçtir.]]
*[[Eğitim]] hiçbir zaman sona ermez, Watson. Eğitim, en esaslı derslerin sonda yer aldığı bir süreçtir.
[[Dosya:Abbe-03.jpg|küçükresim|sağ|150pik|Henüz elimde yeterli veri yok. Elinde veri olmadan bir teori üretmek büyük hatadır. İnsan teorileri gerçeklere uyduracağına, farkında olmadan gerçekleri teorilere uydurmaya çalışır.]]
*Henüz elimde yeterli veri yok. Elinde veri olmadan bir teori üretmek büyük hatadır. '''[[İnsan]] teorileri [[gerçek]]lere uyduracağına, farkında olmadan gerçekleri teorilere uydurmaya çalışır.'''
*İnsan beyninde çözülemeyecek kadar zor, tahmin edilemeyecek kadar karmaşık duygular ve arzular vardır. O arzuların karanlık olanlarına gelince; işte onlar oldukça soğuktur ve kişiyi adeta buzdan bir kütleye çevirir. Gözleri kör eden bu ürkütücü ruh halleri, insanın aklının ucundan bile geçiremeyeceği şeyleri yapmasını sağlar. Benim işim, karanlıkta kalmış bu insanların yol açtığı kötülükleri sona erdirmek. Suçluları ayrı ayrı çözümleyip, her kılığa bürünebilme yeteneğimle doğru izlerin peşinden gittiğime inanıyorum. Uyguladığım yöntemler ise, en az izini sürdüğüm suçlular kadar farklı. Ve şunu bilmenizi isterim ki, kesinlikle hepsi işe yarıyor.
*"İnsan zihninin, boş bir çatı katına benzediğini ve insanın bu çatı katını kendi seçeceği mobilyalarla döşeyeceğini düşünüyorum. Yalnızca bir aptal, önüne gelen her bilgiyi kapar, böylece ona faydası dokunabilecek bilgiler kalabalıklaşır ya da birçok şey birbirine girer ve o bilgiye ihtiyacı oldu mu güçlükler yaşar. Ama becerikli ve usta bir kimse, zihnine ya da çatısına bir şeyler alırken son derece dikkatlidir. İşini yapmasına yardım edecek aletlerden başka hiçbir şeyi yoktur ama bunları da sınıflandırmış ve kusursuz bir düzene sokmuştur. O küçük odanın duvarlarının esnek olduğunu ve her ölçüde genişleyebileceğini düşünmek hata olur. Emin olun ki, zaman geliyor, zihninize kattığınız her bilgiyle önceden bildiğiniz bir şeyi unutuyorsunuz. Bu yüzden, önemsiz bilgilerin önemlilerin önünü tıkamaması çok büyük önem taşıyor.<br>"Ama söz konusu, Güneş Sistemi!" diye çıkıştım.<br>"Dünya'nın Güneş'in çevresinde döndüğünü söylemenin," diyerek sabırsızlıkla sözümü kesti, "Bana ne faydası var? Dünya isterse ayın çevresinde dönsün, ne benim ne de işim için hiçbir önemi yok."
*İyi bir gözlemci tek bir ipucuna ulaştığında sadece olanları değil, ileride olabilecekleri de görmelidir.
*Kanunun diğer tarafında olsaydım en başarılı suçlu ben olurdum.
*'''Olanaksızı elediğinde elinde kalanın ihtimal dahilindeki şey olmasa bile [[gerçek]] olacağını sana kaç kez söyledim?'''
*Pekala, sevgili okuyucu, artık Sherlock Holmes'la vedalaş. Sadakatin için teşekkür ediyor ve bu kitabın, hayatının dertlerinden bir kaçış sağladığını ve sadece güzel macera kitaplarında görülen bir düşünme biçiminin kapılarını açtığını umuyorum.
*Sadece akılsız bir fare bir kedinin yatağına saklanır ve sadece zeki bir kedi oraya bakmayı akıl eder.
* Sıradan olmayan bir şeyin, bir engel olmaktan öte, bir yol gösterici olduğunu size çoktan söylemiştim. Bu tür bir sorunu çözerken en önemli şey olayların ardında yatanlar hakkında mantık yürütebilmektir. Bu çok faydalı ve kolay bir yoldur ama insanlar bu yola pek başvurmazlar. Hayatın gündelik olaylarında ise ilerisi hakkında mantık yürütmek daha faydalı olduğundan diğer yol unutulur. Senaaa yoluyla mantık yürüten elli kişi varsa çözümlemelere vararak mantık yürüten bir kişi vardır.
* Suça her yerde rastlanır, mantığa ise ender.
* "Yaptığın şeyin önemi yok bu dünyada," diye konuştu arkadaşım karamsarca. "Asıl önemlisi, insanları neyi yaptığına inandırmaktır."
==Romanlar==
===Bohemya'da Skandal===
* Holmes sadece kıyafetini değiştirmiş değildi. İfadesi, tavrı ve hatta ruhu bile benimsediği role uymuştu. Bir dedektif olmaya karar verdiği için
* Sherlock Holmes'a göre o, 'O Kadın'dı. Onun için başka bir ifade kullandığını pek duymadım. Holmes'un gözünde, cinsiyetinin bütüm özelliklerimi gösteren tam bir kadındı. Holmes'un Irene Adler'a karşı hissettiği kesinlikle sevgi değildi. Bütün duygular özellikle de bu duygu, onun soğuk, mükemmelliyetçi ama hayranlık uyandıracak kadar dengeli zihnine oldukça uzaktı. Bana göre o dünyanın gördüğü en mükemmel akıl ve gözlem makinesiydi fakat bir âşık olarak pek başarılı olamayacağı da bir gerçekti.
===Bir Kimlik Vakası===
* "Sevgili dostum," dedi Sherlock Holmes, Baker Sokağı'ndaki evde ateşin karşısında otururken, "hayat, insan aklının düşünebileceğinden çok daha gariptir. İnsan, gerçekte sıradan denen şeyleri çoğu zaman hayal bile edemez. Eğer şu pencereden el ele uçup, bu büyük şehrin üzerinde dolaşarak çatıları hafifçe kaldırıp aşağıda olan garipliklere, sıra dışı tesadüflere, planlara, niyetlere ve nesilden nesile süren olaylar zincirine bakabilseydik, aslında doğası gereği sıradan ve önceden tahmin edilebilir olan insan ürünü eserlerinin hepsi, yararsız ve donuk bir hal alırdı."
===Gerçekler Kanıt İster===
* Holmes karşı cinsten hoşlanmaz ve onlara asla güvenmezdi.
===Kızıl Dosya===
* "Bu dünyada ne yaptığının hiçbir önemi yoktur. Asıl mesele, insanların neyi yaptığına inandırmaktır."
* "Büyük bir zihin için hiçbir şey küçük değildir."
* "Hayal gücü yoksa, korku yoktur."
* “Bir sihirbaz hilesini açıkladığı zaman, bundan bir şey kazanamaz."
* "Oku, okumalısın. Güneşin altında yeni bir şey yoktur. Her şey daha önceden yapılmıştır."
===Zümrüt Taç===
* "İmkânsızı elerseniz, geriyse sadece gerçekler kalır."
{{Vikipedi}}
[[Kategori:Kurgusal karakterler]]
b64ttwskbh7rlfxyna8hu62kp5bw5tn
Dedemin İnsanları
0
17269
232809
230383
2025-06-10T19:28:27Z
Brightt11
34669
dz, değiştirildi: dükkan → dükkân [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232809
wikitext
text/x-wiki
'''Dedemin İnsanları''', yönetmenliğini Çağan Irmak'ın yaptığı 2011 yapımı Türk melodram sinema filmi. Başrollerini Çetin Tekindor, Gökçe Bahadır ve Hümeyra gibi usta oyuncuların paylaştığı paylaştığı film, 25 Kasım 2011 tarihinde Türkiye'deki sinemalarda gösterime girmiştir. Filmde Girit'ten İzmir'e göç eden insanların hikayesi ve Ozan'ın dedesiyle ilişkisinden bahsedilmektedir.
== Replikler ==
* Ben gördüm hem de çok gördüm. Erken yaşlandım.
* Bilirsin, noktayı koymak ne kadar zor olsa da, tamamlanmış cümleler eksik kalmışlara göre daha az acı verir.
* Bavulları hiç sevmiyorum efendim. Çok hüzünlü şeyler. Hep geri dönüp gitmeyi hatırlatırlar.
* Madem bazı insanlar bunu hak etmez, yapacak bir şey yok. Hak eden insanlara da sırtını dönme
* Sene 1923. Ortalık başladı kaynamaya, bir laflar dolanır; mübadele derler, gitmeliymişiz oralardan evimizi bırakıp.
* Bazı şeyler unutulmaz işte... Doğduğun yer misal...Azıcık büyüdüğün azıcık hatırladığın yer bile...
* Ben bir kadın sevdim, onu da bir kere sevdim. Başka bir kadın yok bu kalpte. Olmayacak da.
* Altı soru cümlesinin içinde ilk akla gelenin aslında,en cevapsız oluşu ne tuhaftır değil mi? Kim? Ne? Nerde? Ne zaman? Nasıl? sorularının mutlaka doğru ve kesin bir cevabı varken... Neden... hep değişik cevapları ve yeni soruları getirir.
* Ooo Turkish, biz dostuz gel.
* Biz toslamamız gereken neyse ona tosladık... Onunla büyüdük...
* Kimse kimsenin yerine ölmez... Bilakis doğar.
* Bizim buralarda tam akıllı kim var Allah aşkına, herkes azcık üç şekerli.
* Kırk yıllık assoliste şarkı mı öğretiyon sen?
* Ben derim Çanakkale boğazı o der yandı götümün ağzı.
*"Dünya bir seyyar dönermiş. Her şey de o dönmeye uygun olarak yapılır. Evler de, arabalar da, fabrikalar da hep o dönüşe göre yapılırmış. Kimi insanlar da böyledir. Sevdikleri döndüğünde, gittikleri döndüğünde sevdikleri olurlarmış. Onları tanımanız için sadece bir tur atmaları yetermiş. Kimi insanlar ise, kendi dönmeye başlarlar. O zaman da, başka insanlarla işleri zorlaşır. İlk turda ne gösterirseniz, olağanüstü bir şey değilse, ikinci turda o olağanüstü şeyi göstermeye kalkmayın, sıkılırız."
*"Ercancıııım... Geleyim mi bu akşam?" "Buyur gel canım! Lakin geçen seferki gibi beceriksiz olacaksanız hiç zahmet etmeyiniz lütfen!"
== Diyaloglar ==
:'''Dede''': Sen mi attın parayı yere?
:'''Ozan''': Yoo
:'''Dede''': Torunum, bak güzel güzel söyle kulağını çektirtme bana. Ben bilmiyor muyum? Sen yalan söylerken limon gibi sararırsın? Aha işte böyle.
:'''Ozan''': Ee sen yapıyordun ya yeni çırak alınca dükkâna. Unuttun sandım denemek içindi.
:'''Dede''': Parayı alınca napacaktın? Gelip şikayet edecektin değil mi? Be sen 40 yıllık assoliste şarkı mı öğretirsin he? Yıkıl karşımdan gözüm görmesin seni adam olmazsın belli.
:'''Ozan''': Dedee?
:'''Dede''': Has***tir.
----
:'''Ercan Bey''': Dedeciğinin kaç yıllık keyfi bu yavrum. Rahat bıraksana adamcağızı.
:'''Ozan''': Bırakmayacağım. - Niyeymiş o? Çünkü biz Türk’üz! Türk’üz!
:'''Ercan Bey''': - Sana gavursun diyen mi var çocuğum?
:'''Ozan''': Evet var!
----
:'''Mehmet Bey''': Sağ ayak, sağ! Bereketini, profobisini kaçıracaksın dükkânın.
:'''Ozan''': Dede, sen niye kilitlemiyorsun dükkânı bir yere giderken?
:'''Mehmet Bey''': Gündüz vakti kilitlenmez dükkân. Ayıp konu komşuya. Onlardan şüpheleniyor gibi olur. Hem müşteriye de ayıp. Görürse kör duvar gibi kilidi soğur dükkândan.
----
:'''Mahalleli:''' Ercancııııım! Geyelim mi bu akşam?
:'''Ercan Bey:''' Buyur gel canım! Lakin geçen seferki gibi beceriksiz olacaksanız hiç zahmet etmeyiniz lütfen!
----
{{Vikipedi}}
[[Kategori:2011 filmleri]]
[[Kategori:Türk filmleri]]
[[Kategori:En İyi Türk Filmleri (İlk 100)]]
mjomm8lhhpftsbd9asec4e17kflkwdf
Abdurrahman Dilipak
0
17762
232783
230285
2025-06-10T19:17:28Z
Brightt11
34669
/* Sözleri */ kağıt > kâğıt, değiştirildi: kağıt → kâğıt [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232783
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi}}
'''Abdurrahman Dilipak''' (d. 9 Şubat 1949, Haruniye, Düziçi, Osmaniye) Türk gazeteci ve yazardır.
==Sözleri==
*Demokrasi modern insanın alelüyasıdır. Dünya benim için ahretin tarlasıdır. Ben Allah'ın rızasını kazanıp cennete gitmek istiyorum. Demokrasi bana cennet vaat etmiyor. Ben demokrasiden daha fazlasını vaat ediyor, daha fazlasını istiyorum. (Yıl: 1992.)<ref name="otomatik oluşturuldu1">[http://www.nuriyeakman.com/node/2557 1992 senesindeki bir röportajından.]</ref>
*Bugün Türkiye'de 200 bin kişi (Ezidiler) şeytana tapıyor. Müslümanlar her sene hacda şeytan taşlarlar. Ama hiç kimse gidip de Mardin tarafında şeytana tapanların, şeytan adına diktiği heykele taş atmaz. Hiçbir zaman Müslümanlar başka inanç topluluklarının hürriyetlerine yönelik en ufak bir tehdit getirmemiştir. (Yıl: 1992.)<ref name="otomatik oluşturuldu1" />
*Bir Milli Eğitim Müdürünün oğlu, çok zeki ve solcu bir çocuktu. Onun Müslüman olmasını çok istiyordum. O da İslama pek ilgili değildi. Onunla ilişkimi sürdürmek ve İslama çağırmak için gitar dersleri almaya başladım ondan. Bir gün, konuşuyoruz ruh, insan, cin filan. Ben hipnozla yapıyorum dedim. Haydi yap o zaman dedi. Onu uyuttum pat diye. Uyuttuktan sonra da ona İslamı, Müslüman olduğunu dini gereklerini yerine getirmesini söyledim. Tamam dedi. Uyuduğunda Müslüman, uyandığında solcu oluyordu. Çünkü uyandıktan sonra etkiyi sürdürebilirdim ama özgür bırakıyordum. Çünkü iradesi üzerinde etki kurmak fıkhen de doğru değildi. Ama uyumaktan çok mutluydu. Hemen hemen her gün geliyor ve uyutmamı istiyordu. Onu otomatiğe bağlamıştım, tak diye uyutabiliyordum. Uyuduğu zaman namazını da kılıyordu, Kur'an da okuyordu.<ref>{{Cite web|url=http://www.gazeteciler.com/tv-haber/dilipak-hipnozla-musluman-yapiyor-69985h.html|title=Dilipak hipnozla müslüman yapıyor!}}</ref>
*Müslüman olmak, Allah'ın rızasına teslim olmaktır. Allah'ın kitabındaki gerçeği olduğu gibi kabul etmek zorundasınız. Ama bunu kabul etmemekte serbestsiniz. Kabul ettiğinizde uymak zorundasınız. Kuran'da, "O iffetli kadınlara söyle, başörtülerini, göğüslerinin üstüne doğru indirsinler" diyor. Bir insan Müslümanım diyorsa, örtünmek zorundadır. Değilse örtünmek zorunda değildir. (Yıl: 1992.)<ref name="otomatik oluşturuldu1" />
*Kolomb ABD'ye gitmeden önce İstanbul'da Kızılderili gelin vardı yahu!<ref>{{Cite web|url=https://www.odatv4.com/|title=ODATV - Haberler, Son Dakika Haberleri ve Güncel Haberler|website=www.odatv4.com}}</ref>
*Artık Amerika solcularla, Alevilerle, Kemalistlerle ve askerlerle değil; sivil toplumla, ılımlı İslamcılarla, liberallerle yoluna devam etmek istiyor. (2012)<ref>3 Ekim 2012, TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı, Meclis Darbeleri Araştırma Komisyonu.</ref>
*Keşke bütün okullar İmam Hatip gibi olsa da, İmam Hatip diye ayrı bir okul hiç olmasa.<ref>"İmam Hatipliler Geliyor" başlıklı yazısı, 10.08.2012, habervaktim.com.</ref>
*Müslümanlar derinlik kazanmak zorunda. Kendi aralarında istişare etmek, şûra yapmak, yardımlaşmak zorundalar. Daha fazla bilgiye ihtiyacımız var. Kulaktan dolma bilgilerle din ve tarih öğrenilmiyor.
*Unutmamak gerekir ki, hiçbir gerçek, söylenti kadar tahripkar değildir.
*Mesela kırmızı renk otomobil alan kadınlar genellikle üniversiteli kadınlardır. Kırmızı renk otomobil alan kadınlar sert sigara kullanıyorlar, içki kullanıyorlar. Bu kadınlar evlenemiyorlar, ya da evliliklerini sürdüremiyorlar. Bu kadınlar kavgacı çok kaza yapıyorlar ve CHP'ye oy veriyorlar.<ref>[http://www.radikal.com.tr/turkiye/abdurrahman_dilipaktan_kirmizi_arabali_kadin_analizi-1194157 Abdurrahman Dilipak'tan 'kırmızı arabalı kadın' analizi]</ref>
*Kudüs, bizim için cihad ve şehadet mektebidir. (...) Kudüs, bizim için bitiş noktası değil. Müslüman coğrafyanın ve Allah’ın yeryüzünce halifesi olma misyonunun evrensel çapta yeniden yerine getirilme sorumluluğunun başlangıç noktasıdır. (...) Son zulüm kalesi yıkılıncaya kadar cihad devam edecek. Son zulüm kalesi ne zaman yıkılacak? Son insanla. Demek ki hayat, iman ve cihaddan ibaretmiş aslında.<ref>{{Cite web|url=http://kehaber.org/2010/04/03/1887/|title=Dilipak : “Kudüs, bizim için Cihad ve Şehadet mektebidir”}}</ref>
*[[Tayyip Erdoğan]]'ı siz mi koruyorsunuz? 20'den fazla suikast atlattı, hanginizin haberi var. Somalililerin, Suriyelilerin, Mısırlıların, Libyalıların, kocamış karıların duası koruyor. [[Allah]] koruyor Allah. Siz, Allah rızası için bir iyilik yaparsanız, Allah size onun karşılığını on katıyla, yüz katıyla hatta 700 katıyla geri verecektir.<ref>{{Cite web|url=https://www.yeniakit.com.tr/haber/tayyip-erdogani-siz-mi-koruyorsunuz-10789.html|title=Tayyip Erdoğan'ı siz mi koruyorsunuz! - Yeni Akit|website=www.yeniakit.com.tr}}</ref>
*Radikal [[vejetaryen]]lerin çoğu CHP'lidir.<ref>{{Cite web|url=https://t24.com.tr/haber/dilipak-radikal-vejetaryenlerin-cogu-chpli,273142|title=Dilipak: Radikal vejetaryenlerin çoğu CHP’li!|website=T24}}</ref>
*XIX. Yüzyılda oluşturulan kavramlar XXI. Yüzyıla uymuyor. Batı'nın çöküşü kaçınılmazdır. Ekonomileri dağılıyor, aileleri dağılıyor. Oluşturdukları yapay ideolojiler çöktü. [[Komünizm]] çöktü, faşizm çöktü. Dünyayı yönetmek için ortaya attıkları bütün fikirler çöktü. Dünyada yeni bir medeniyet iddiası taşıyan tek oluşum İslam. Bunu yok etmek istiyorlar.<ref>{{Cite web|url=https://www.haber3.com/medya/dilipak039tan-paris039teki-yuruyus-icin-sok-sozler-haberi-3082181|title=Dilipak'tan Paris'teki yürüyüş için şok sözler !|date=13 Oca 2015}}</ref>
* Türkiye’nin başlattığı operasyon, ABD, AB, Rusya, NATO yanında, Çin, İran, Irak, Suriye, İsrail, Ürdün, Lübnan’a da verilen bir mesaj aslında ve bu operasyonun bölgede kalıcı etkileri olacak ve bundan sonraki süreci radikal olarak etkilenecek.<ref>{{Cite web|url=https://www.yeniakit.com.tr/yazarlar/abdurrahman-dilipak/firat-kalkani-16235.html|title=Fırat Kalkanı - Yeni Akit|website=www.yeniakit.com.tr}}</ref>
**''25 Ağustos 2016 tarihinde Yeni Akit gazetesinde yayınlanan "Fırat Kalkanı" başlıklı köşe yazısından''
* Sonuçta övgü ve sövgüler arasında kaybolan bir tarihimiz vardı. Oysa tarih bir övgü ya da sövgü kitabı değildi, olmamalıydı, tarih bir toplumun ortak hafızası ve tecrübeler birikimi idi, geçmişin bilgi birikimi ve geleceğin umudu ile bugünümüzü anlamlı ve değerli kılabilirdik ancak.<ref>{{Cite web|url=https://www.yeniakit.com.tr/yazarlar/abdurrahman-dilipak/arsivciligimiz-ne-durumda-25767.html|title=Arşivciliğimiz ne durumda? - Yeni Akit|website=www.yeniakit.com.tr}}</ref>
**''14 Eylül 2018 tarihinde Yeni Akit gazetesinde yayınlanan "Arşivciliğimiz ne durumda?" başlıklı köşe yazısından''
* Onların ne kadar medeni olduklarını görmek için sadece Paris, Berlin, Londra, Roma’ya Broadway’e, Manhattan’a, Holywood’a bakmak yetmez; Ebu Gureyb’e, Guantanamo’ya, Gulag takımadalarına, Ruanda’ya, Çad’a, Afganistan’a da bakmak gerekir.<ref>{{Cite web|url=https://www.yeniakit.com.tr/yazarlar/abdurrahman-dilipak/dunyaya-kac-devlet-gerek-29343.html|title=Dünyaya kaç devlet gerek! - Yeni Akit|website=www.yeniakit.com.tr}}</ref>
**''6 Ağustos 2019 tarihinde Yeni Akit gazetesinde yayınlanan "Dünyaya kaç devlet gerek!" başlıklı köşe yazısından''
* ABD dünyayı “Tanrısı”na güvenerek sömürüyor. ABD derin devletinin tanrısı para! O paranın üzerinde de “in God we Trust” yazıyor. Yani “Biz tanrımıza güveniriz”. Güvendikleri paraları karşılığı olmayan büyülü bir kâğıttan başka bir şey değil.<ref>{{Cite web|url=https://www.yeniakit.com.tr/yazarlar/abdurrahman-dilipak/hani-daes-bitmisti-29384.html|title=Hani DAEŞ bitmişti! - Yeni Akit|website=www.yeniakit.com.tr}}</ref>
**''10 Ağustos 2019 tarihinde Yeni Akit gazetesinde yayınlanan "Hani DAEŞ bitmişti!" başlıklı köşe yazısından''
* Bu sınırlar durup dururken böyle çizilmedi. Revan hanlığı topraklarında bir Ermenistan icat edenler, Nahçıvan’ı bizden tarafta bırakıp, Türkiye ile Azerbaycan arasına Ermenistan üzerinden adeta bir bariyer ördüler.<ref>{{Cite web|url=https://www.yeniakit.com.tr/yazarlar/abdurrahman-dilipak/turkiyenin-azerbaycanla-imtihani-33714.html|title=Türkiye’nin Azerbaycan’la imtihanı - Yeni Akit|website=www.yeniakit.com.tr}}</ref>
**''4 Ekim 2020 tarihinde Yeni Akit gazetesinde yayınlanan "Türkiye’nin Azerbaycan’la imtihanı" başlıklı köşe yazısından''
* Daha düne kadar İngiltere imparatorluğu yanında Osmanlı, Alman, Avusturya- Macar, Rus, Çin, Hint, Japon imparatorlukları vardı. Bugün sadece İngiliz imparatorluğu var. ABD adı birleşik devletler olan gizli ve derin bir imparatorluk aslında. Japonya ve diğer imparatorlukların sadece adı kaldı.<ref>{{Cite web|url=https://www.yeniakit.com.tr/yazarlar/abdurrahman-dilipak/d8-ya-da-avrasyafrika-34263.html|title=D8 ya da Avrasyafrika - Yeni Akit|website=www.yeniakit.com.tr}}</ref>
**''27 Kasım 2020 tarihinde Yeni Akit gazetesinde yayınlanan "D8 ya da Avrasyafrika" başlıklı köşe yazısından''
== Kaynakça ==
{{Kaynakça}}
[[Kategori:Kişiler-A]]
[[Kategori:1949 doğumlular]]
[[Kategori:Türk köşe yazarları]]
[[Kategori:Türk gazeteciler]]
[[Kategori:Yaşayan insanlar]]
0tn1raarcmxv56au0shkhckh1ot3fjw
Dune
0
17838
232741
226860
2025-06-10T19:10:33Z
Brightt11
34669
rüzgar > rüzgâr, değiştirildi: rüzgar → rüzgâr [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232741
wikitext
text/x-wiki
'''''[[w:Dune (roman)|Dune]]''''', [[w:Frank Herbert|Frank Herbert]]'in (1920-1986) Hugo ve Nebula ödüllerini almasını sağlayan ve tüm dünyada on beş milyondan fazla kopyası satılan altı kitaptan oluşan bilim kurgu roman serisidir.
== Frank Herbert romanları ==
=== [[w:Dune (roman)|''Dune'']] (1965) ===
[[Dosya:Great Sand Dunes.jpg|144pik|küçükresim|sağ|Başlangıç, dengelerin doğru olduğuna dair en hassas ihtimamın gösterileceği zamandır...]]
==== 1. kitap: Dune ====
*"'''Başlangıç, dengelerin doğru olduğuna dair en hassas ihtimamın gösterileceği zamandır'''. Her [[w:Bene Gesserit|Bene Gesserit]] rahibesi bunu bilir. O halde, [[w:Paul Atreides|Muad'Dıb]]'in yaşamını incelemeyebaşlarken, evvela onu kendi zamanına yerleştirmeye ihtimam gösterin. O, imparator Padişah IV Şaddam 57 yaşındayken doğmuştur. En özel ihtimamı ise Muad'Dib'i kendi mekanına yerleştirirken gösterin [[w:Arrakis|Arrakis]] gezegenine Onun [[w:Caladan|Caladan]]'da doğmuş ve ilk onbeş yılını orada geçirmiş olması gerçeği sizi yanıltmasın Dune adıyla bilinen Arrakis gezegeni, onun ebedi mekanıdır."
:*Prenses Irulan'ın yazdığı "''Muad'Dib'i Anlamak''"tan.
*"Korkmamalıyım. Korku akıl katilidir. Korku toptan yok oluşu getiren küçük ölümdür. Korkumla yüzleşeceğim. Üzerimden ve içimden geçmesine izin vereceğim. Ve geçip gittiği zaman, geçtiği yolu görmek için iç gözümü ona çevireceğim. Korkunun gittiği yerde hiçbir şey olmayacak. Yalnızca ben kalacağım."
:*Bene Gesserit; Korkuya karşı Dua.
* Çoğu medeniyet korkaklık üzerine kurulmuştur. Korkak olmayı öğreterek medenileştirmek epey kolaydır. Cesaret sınırlarını düşürürsün, istekleri sınırlarsın, iştahları denetim altına alırsın. Ufkun etrafını çiftle çevirirsin. Her faaliyet için bir kanun yaparsın. Kaosun varlığını inkar edersin. Çocuklara bile yavaş yavaş nefes almalarını öğretirsin. Evcilleştirsin.
* Dünya dört şeyin üzerinde durur. Bilgelerin ilmi, yücelerin adaleti, haklıların duası ve yiğitlerin cesareti.
* Muhafazakar bir dinle politikanın karşılıklı etkileşimleri önlenemez. Bu güç mücadelesi, muhafazakar toplumun eğitimine, öğretimine ve yetiştirilmesine siner. Bu baskı nedeniyle böyle bir toplumun liderleri kaçınılmaz olarak şu nihai tercihle yüzleşmek zorunda kalırlar: Yönetimlerini sürdürmenin karşılığı olarak tam bir oportünizme teslim olmak ya da muhafazakar ahlak uğruna kendilerini feda etme riskini göze almak.
:*Prenses Irulan'ın yazdığı "Muad'Dib:Dinsel Meseleler''den
* Bir sistemi kabul edersiniz onun inançlarını da kabul edersiniz ve değişime karşı direncin güçlenmesine katkıda bulunursunuz.
==== 2. kitap: Dune Mesihi ====
Muad'Dib:
:"Ah binlerce dişli solucan,
:Devası olmayan dertler vermesen olmaz mı?
:Seni her şeyin başlangıcına çeken
:O beden ve nefes
:Canavarları besler,bir ateş kapısında kıvranan!
:Onca kıyafetin arasında yok ki bir kaftan,
:Örtsün tanrılık sarhoşluğunu
:Gizlesin arzunu alev alev yanan"
:*''Düne'' kitabından "Solucan Şarkısı".
==== 3. kitap: Dune Çocukları ====
Muad'Dib'in öğretileri skolastiklerin, batıl inançlıların ve ahlaksızların elinde oyuncak haline geldi. Muad'Dib dengeli bir yaşam yolunu, insanın sürekli değişen evrende sorunlarını çözebilmesini sağlayacak bir felsefeyi öğretmişti. İnsanoğlunun hala evrim geçirdiğini ve bu sürecin hiç bitmeyeceğini söylemişti. Bu evrimi belirleyen kuralların sürekli değiştiğini ve bu kuralları sadece sonsuzluğun bildiğini söylemişti. Habis zihinli kişiler böyle bir özü nasıl çarpıtabilir?
:*Mentat Duncan'ın yazdığı "''Idaho'nun sözleri'nden.
SORU: "Vaiz'i gördün mü?"
YANlT: "Bir kumsolucanı gördüm."
SORU: "Ne olmuş o kumsolucanına?"
YANlT: "Bize soluduğumuz havayı veriyor."
SORU: "Öyleyse neden onun toprağını mahvediyoruz?"
YANlT: "Çünkü Şeyh Hulud [solucan tanrı] öyle buyuruyor."
:*-HARİKU'L-ADE, Arrakis Bilmeceleri.
Çöl sınırndaki siyeç
Liet'indi, Kynes'ındı,
Stilgar'ındı, Muad'Dib'indi
Ve tekrar Stilgar'ın oldu.
Naibler kumda uykuya daldı birer birer,
Ama siyeç hala yerinde duruyor.
:*-Bir Fremen şarkısından.
"Doğanın güzelim biçiminde
Hoş bir öz barınır
Kimileri ona ... çürüyüş dese de.
Sayesinde bu hoş varlığın
Yeni hayat yol bulur kendine.
Gözyaşlan sessizce dökülür
Bunlar suyudur ruhun ama:
Yeni hayat verir
Varoluş acısına ...
Bir ayrılıştır ölümün
Tamamladığı görüntüden."
:*-Leto II'nin çaldığı eski bir şarkı.
Evren Tann'nındır. O bir bütündür, her türlü aynlığın onunla
kıyaslanarak saptanabileceği bir tamlıktır. Fani canlılar, hatta kendinin farkında olan ve mantık yürütebilen, bilinçli dediğimiz canlılar bile bu bütünün herhangi bir kısmı üstünde ancak kırılgan bir vekalete sahiptir.
:*-E.Ç.K.'dan (Ekümenik Çevirmenler Kurulu) Tefsirler.
Çöl boyunca esen rüzgârı duyuyor ve bir kış gecesinde ayların
boşlukta yüzen devasa gemiler gibi gökyüzünde yükseldiğini görüyorum. Onlar adına yemin ederim ki kararlı olacak ve devlet yönetimini bir sanat haline getireceğim; bana miras kalan geçmişi dengeleyecek ve içimdeki kadim anılar için mükemmel bir depo olacağım. Bildiklerimden çok iyi kalpliliğimle tanınacağım. İnsanoğlu var olduğu sürece, yüzüm zamanın koridorlarında parıldayacak.
:*-Leto'nun Yemini, Hariku'l-Ade tarafından alıntılanmıştır.
Başaşarılı bir dinin savunması gereken, popüler tarihe dair yanılsamalar vardır: Kötüler asla başarılı olamaz; güzelleri ancak cesurlar hak eder; dürüstlük her zaman iyidir; eylemler sözlerden daha etkilidir; erdemli olan hep kazanır; hayırlı bir iş yapan zaten ödülünü almıştır; bir insan ne kadar kötü olursa olsun ıslah edilebilir; dini tılsımlar insanı iblisler tarafından zapt edilmekten korur; kadim sırları ancak kadınlar anlayabilir; zenginler mutsuzluğa mahkumdur...
:*-Missionaria Protectiva Eğitim Elkitabı'ndan.
Muad'Dib'in başarısı şuydu: O her bireyin bilinçaltındaki hazineyi, kökü ortak atalarımızın ilkel genlerine dek uzanan bilinçsiz bir anı bankası olarak gördü. Her birimizin ortak kökenimize olan uzaklığımızı ölçebileceğimizi söylerdi. Bunu görmek ve söylemekle cesurca bir atılım yapmış oldu. Muad'Dib genetik belleği, süregelen evrimin parçası haline getirmeye soyundu. Böylece Zaman'ın perdelerini aşarak, gelecek ile geçmişi ye k hale getirdi. Muad'Dib'in oğlunda ve kızında vücut bulmuş eseri işte buydu.
:*--HARiKU'L-ADE, Arrakis Ahdi.
Ve rüyasında bir zırh gördü. Bu zırh kendi teni değildi; plasçelikten daha sertti. Zırhına hiçbir şey işlemiyordu ... ne bıçak, ne zehir, ne kum, ne de çölün tozu ya da bunaltıcı sıcağı. Sağ elinde Coriolis fırtınası çıkarma gücünü, toprağı sarsma ve yok edene kadar aşındırma gücünü taşıyordu. Gözlerini Altın Yola dikmişti ve sol elinde mutlak egemenlik asası vardı. Ve Altın Yol'un ötesine, ruhunun ve ölümsüz bedeninin besini olduğunu bildiği sonsuzluğa bakıyordu.
:*-Heighia, Kardeşimin Rüyası, Ganimet'in Kitabı'ndan.
Zulmün zulüm olduğu hem kurbanın kendisi hem de zulmeden
kişi tarafından, yapılanlardan az çok haberdar olan herkes tarafından bilinir. Zulmün bahanesi veya hafifletici sebepleri olmaz. Zulüm asla geçmişi dengelemez, geçmişte yapılmış hataları telafi etmez. Zulüm gelecekteki zulmün yolunu açar, o kadar. Kendi kendini sürdürür... barbarca bir ensest şeklidir. Zulmeden herkes, bunun yol açacağı zulümlerin sorumlusudur.
:*-Muad'Dib Apokrifi.
Fremenlerin dinsel vahiy iletmeleri için kutsal ilham aldıkları iddiasını tartışacak değilim; onlarla sürekli alay etmemin sebebi bir yandan da ideolojik vahiyler aldıklrını öne sürmeleridir. Bu iki iddiada bulunmalarının sebebi, egemenliklerini artırmalarına ve onları giderek daha baskıcı bulan bir evrende tutunmalarına bunların faydasının dokunacağını ummalarıdır elbette. Ezilen tüm o halklar adına Fremenleri uyarıyorum: Kısa vadeli çözümler uzun vadede mutlaka başarısız olur.
:*-Vaiz'in Arrakeen'de yaptığı konuşmalardan alıntı.
Tek bir insanın hayatı da, tıpkı bir ailenin ya da tüm bir halkın hayatı gibi hafızalarda sürer. Halkım bunu olgunlaşma süreçlerinin bir parçası olarak görmelidir. Onlar, yani halk bir organizmadır ve bu süreğen hafızada, bilinçaltı deposunda giderek daha fazla deneyim biriktirir. İnsanoğlu evreni değiştirmek gerektiğinde bu anılardan faydalanmayı umar. Ama depolanan anıların çoğu "kader" dediğimiz, rastlantıya dayalı şans oyununda kaybolup gidebilir. Yine çoğu, evrimsel ilişkilere eklenemeyebilir, bu yüzden de sürüp giden ve bedene etki eden çevresel değişimleri yorumlamak ve etkilemekte kullanılamayabilir. Türler unutulabilir! Ama Kuisatz Haderah'ın Bene Gesseritlerin hiç aklına gelmemiş önemli bir özelliği vardır:
Kuisatz Haderah unutamaz.
:*-Leto'nun Kitabı, Hariku'l-Ade tarafından alıntılanmıştır.
Bir Fremen çok uzun süre çölden uzak kalırsa ölür; biz buna "su hastalığı" deriz.
:*-STILGAR, Tefsirler.
Sen Caladan'ı sevdin
Yitik hükümdarının yasını tuttun...
Ama ıstırap öğretti ki
Silemez yeni aşıklar
Ebedi hayaletleri.
:*-Habbanya Ağıdı'nın Nakaratı.
Fremenlerden sonra tüm gezegenbilimciler yaşamı enerjinin
tezahürü olarak görüp baskın ilişkileri incelemeye başladı. Bilgi kırıntılarının bir araya getirilmesiyle ulaşılan genel kavrayış sayesinde, Fremenlerin ırksal bilgeliğine netlik kazandırıldı. Fremenlerin halk olarak sahip olduğu şeye her ulus sahip olabilir. Bunun için enerjiler arasındaki ilişkilerin farkına varmaları yeterlidir. Enerjinin olayların gidişatını kopyalayıp ileride tekrarladığını görmeleri yeterlidir.
:*-Arrakeen Felaketi, Hariku'l-Ade tarafından alıntılanmıştır.
'''Leto II. ve Vaiz Paul arasında geçen bir konuşma:'''
'''Leto:''' "Binlerce yıllık barış, onlara bunu vereceğim."
'''Paul:''' "Durgunluk! Atalet!"
'''Leto:''' "Elbette. Ayrıca izin verdiğim ölçüde şiddet unsurları da barındıracak. insanoğluna asla unutamayacağı bir ders vereceğim."
'''Paul:''' Dersine tüküreyim! Senin seçtiğine çok benzeyen bir yol görmedim mi sanıyorsun?"
'''Leto:''' "Evet, gördün."
'''Paul:''' "Senin kehanet hayalin benimkinden daha mı iyi?"
'''Leto:''' "Hiç değil, hatta belki daha kötü."
'''Paul:''' "Öyleyse sana karşı çıkmaktan başka ne yapabilirim, söylesene?"
'''Leto:''' "Belki de beni öldürebilirsin."
'''Paul:''' "O kadar saf değilim. Neyi harekete geçirdiğinin farkındayım. Parçalanan kanatlardan ve ayaklanmalardan elbette ki haberim var."
'''Leto:''' "Şimdi de Hasan Tarık asla Shuloch'a dönemeyecek. Oraya ya benimle dön ya da hiç dönme, çünkü bu artık benim
kehanet hayalim."
'''Paul:''' "Dönmemeyi seçiyorum."
==== 4. kitap: Dune Tanrı İmparatoru ====
"Çoğu insan, güzel bir geleceğin, idealize edilmiş bir geçmişe dönüş ile mümkün olabileceğine inanır; [ancak] bu geçmiş aslında hiçbir zaman varolmamıştır."
:*-Leto II.
"Liderliğin kaçınılmaz sorunu şudur: Kim Tanrı rolüne soyunacak?"
:*-MUAD'DIB, Sözel Tarih'ten.
Ben halkımın hem annesi hem de babasıyım. Doğumun ve ölümün hazzını tattım, neler öğrenmeniz gerektiğini de biliyorum. Biçimler evreninde sarhoş gibi dolaşmadım mı? Evet! Sizi gördüm... arkanızdan ışık vuruyordu. Gördüğünüzü ve hissettiğinizi söylediğiniz evren, o evren benim rüyam. Enerjilerimi ona odaklayınca herhangi bir diyara, her diyara gidebiliyorum. Böylece sizler doğuyorsunuz."
:*-Çalıntı Günlükler
Gruplar varlıklarını koruyabilmek için çevrelerini kontrol etmeye çalışır. Bunu yapmaktan vazgeçmeleri, grup hastalığının belirtisi sayılabilir. Bu hastalığın çeşitli semptomları vardır. İnsanların yiyecek paylaşmasını izlerim. Bu bir iletişim tarzıdır, karşılıklı yardımın bariz belirtisi ve birbirlerine tehlikeli şekilde muhtaç olduklarının göstergesidir. Günümüzde toprakla genellikle erkeklerin ilgilenmesi ilginç. Bunlar evli barklı adamlar. Eskiden toprakla sadece kadınlar ilgilenirdi.
:*-Çalıntı Günlükler.
İnsanın tüm atalarını tanıması geçmişimizin efsanelerini ve dinlerini yaratan olaylara bizzat tanık olmak demektir. Bunu anlayın ve beni bir efsane yaratıcısı olarak görün.
:*-Çalıntı Günlükler.
Ben atalarımızın toplamıyım, onları içimde yaşatan arenayım; bundan kimsenin şüphesi olmasın. Onlar benim hücrelerim, ben de onların bedeniyim. Favraşiden, ruhtan, kolektif bilinçaltından, arketiplerin kaynağından, tüm travmaların ve sevinçlerin deposundan bahsediyorum. Uyanmak için beni seçtiler. Benim samhadim onların samhadisi. Deneyimleri bana ait! Damıtılmış bilgileri bana miras kaldı. Ben o milyarlarca insanın toplamıyım.
:*-Çalıntı Günlükler.
"Kahramanlar yaratmayın," derdi babam.
:*-Ganimet'in Sesi, Sözel Tarih'ten.
{{DISPLAYTITLE:''Dune''}}
[[Kategori:Romanlar]]
i6bgvzzdi271z1n6x1w2mhamg4dm6t1
Stéphane Mallarmé
0
17950
232660
187135
2025-06-10T19:08:18Z
Brightt11
34669
/* Kaynaklı */ rüzgar > rüzgâr, değiştirildi: rüzgar → rüzgâr [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232660
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi}}
'''[[w:Stéphane Mallarmé|Stéphane Mallarmé]]''' (18 Mart 1842 - 9 Eylül 1898), Fransız şair.
== Kaynaklı ==
*Belki de fırtınalı çağıran direkler, anda, rüzgârla gelecek ölümü bekler, o zaman ne yelken, ne ümit... Ama sen yine kalbim, gemicilerin şarkılarını dinle.<ref>[http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/ShowNew.aspx?id=4183040 Deniz Meltemi]</ref>
*Dünyadaki her şey günün birinde bir kitap olmak için vardır.<ref>[http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalEklerDetayV3&ArticleID=986608&CategoryID=40 Bilgi mabedi gibi...]</ref>
== Kaynakça ==
{{Kaynakça}}
{{Vikipedi}}
[[Kategori:Kişiler-S]]
[[Kategori:Fransız şairler]]
q0y4mtgdewn2r5q2lnjy0so8zuhxuoc
Muhammed Bozdağ
0
18258
232735
160226
2025-06-10T19:10:25Z
Brightt11
34669
rüzgar > rüzgâr, değiştirildi: rüzgar → rüzgâr (3) [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232735
wikitext
text/x-wiki
{{ABC}}
{{Biyografi
|kişi_adı=Muhammed Bozdağ
|resim_adı=
|resim_başlığı= hayat bilgeliği yazarı, kamu yöneticisi, siyaset bilimci, araştırmacı, eğitimci... www.muhammedbozdag.com
|doğum_tarihi=1967
|doğum_yeri=Trabzon
|ölüm_tarihi=
|ölüm_yeri=
}}
==A==
* Acınızı sizinle gönülden paylaşmaya hazırız, ama olumsuzluğunuzu paylaşamayız.
* Acıyı çekmek zorundaysak, onu geldiği zaman çekmeyi öğrenmeliyiz.
* Açılmış yelkeniniz yoksa okyanustan esen rüzgârlar gelip geçerler. Hedef belirlemek yelken açmak gibidir.
==B==
* Baş döndürücü bir başarıya imza atabilmek için baş döndürücü işler yapmaya değil, baş döndürücü arzulara sahip olmaya ihtiyacımız var.
* Başarı aynı yönde sonuna kadar gitmektir.
* Başarmak isteyen tüm gemilerini yakmalı ve girdiği yoldan geriye dönüşü imkansız hale getirmelidir.
* Başarmanın yapmaktan başka bir yolu yoktur.
* Başka bir arayışı olmayanın, başka bir buluşu da olmaz.
* Başkalarının size ideal kazandırmasını umarsanız boşuna beklersiniz.
* Başkasının ürettiği eseri satın alabilirsiniz, ancak kendi başarınızı satın alamazsınız.
* Başlangıçta hata yapmadan mükemmele ulaşan hiç kimse yoktur.
* Beyninize ne yapmak istediğinizi söylemezseniz, nasıl yapabileceğinizi sizin için araştırıp size söyleyemeyecektir. Hatta onu yapmanıza izin vermeyecektir.
* Beyninizin hedefe çözüm bulma çabası siz uyurken, uyanıkken, dalgınken, bilinçli iken çözüm buluncaya kadar devam eder.
* Beyninizin sekreterlik hizmetinden faydalanabilmek için ona görevinizi önceden bildirmelisiniz.
* Bir defa inandınız mı, inanılmaz işleri başarırsınız. Ama bir defa inanmadınız mı, adeta kainat sizi engellemek için seferber olur.
* Bir insana yapabildiğini bizzat görmesinden daha fazla güven verebilecek hiçbir telkin yoktur.
* Bir şeyleri keşfetmek onları keşfetmeyi arzulamak sayesinde mümkündür.
* Bize hakim olan, sadece kendimizin sahip çıktığı, bizim karar verdiğimiz hedeflerdir.
* Boğuştuğunuz şartların ağırlığı, gelecekte ulaşacağınız başarının büyüklüğünü belirler.
* Boynunuzu vurmak için kalkan kılıçtan yarım saat sonra kendinizi korumak ne ise, şimdi yapılması gereken işi yarım saat ertelemek odur.
* Büyük hedefiniz ömrünüz boyunca ışık saçacak yıldızınızdır. Büyük hedefi olmayanlar bu dünyadan ayrıldıklarında "Büyük bir yıldız aramızdan kayıp gitti" demezler.
* Büyük insanlar çirkin konuşmaları dinlememek için çok özen göstermişlerdir.
* Büyük olmak istiyorsanız, dağları sırtınızda taşımaya hazır olmalısınız.
==C==
* Cesaretin öyle bir derecesi vardır ki o düzeyde tabiat kanunlarına meydan okursunuz.
* Cesaretiniz varsa geçtiğiniz her vadide sizi anlatan bir iz bırakırsınız.
==Ç==
* Çarklarından biri kırılmış olan saat yok olan saatten farksızdır. Tamamlanmayan iş yapılmamış iş gibidir. Bitirinceye kadar gidin.
* Çiçeğe bakarken, geçmişe gidip hayallerindeki kavgayı seyreden, çiçeğin vücuduyla sunduğu güzelliği nasıl yaşayabilir?
* Çocukların korkusuzluklarını yürüyüşlerindeki coşkudan anlayabilirsiniz.
* Çoğu zaman yapamamanın tek nedeni vaktinde yapmamaktır.
* Çoğumuzun başaramama nedeni hedefsizliğimiz değil, ama hedefimizin bulanıklığıdır. Kesinlik Tam olarak neyi, tam olarak nasıl, tam olarak nerede, tam olarak ne zaman ve tam olarak ne kadar yapmak istiyorsunuz?
==D==
* Damarlarınızdaki kana değil, kalbinizdeki heyecana güveneceksiniz.
* Doğru yolu gösterenler o kadar az ki! Bırakın kâğıtlarınız bunu sizin için yapsın.
* Doğruyu yapmak için elimizden gelen tüm çabayı göstermeliyiz. Eğer yanlış yapmaktan korkarsak, büyük doğrularımızla insanları tanıştıramayız.
==E==
* En büyük başarıları ateşleyenler, kendilerinden önce gelen büyük başarısızlıklardır.
* En gerçek keyif keyifsizliktedir. En gerçek dinlenme çalışmaktadır.
* En kötü sonucu kabullenen, en iyi sonucu elde edecektir. Çünkü sorunla en yıkılmaz cesaretle boğuştuğunuz an, en kötü sonucu göze aldığınız andır. Hiçbir asker ölmekten korkmayan asker kadar korkutucu olamaz.
* Eninde sonunda yapacağınız iş bekledikçe, içinizde bir ıstırap olarak derinden sizi tüketir. Ertelemeyin.
* Erteleyenlerin en küçük kaybı, erteledikleri süre boyunca öğrenebileceklerinden mahrum kalmalarıdır.
* Evet, ne yazık ki herkes başaramayacak. İşte onlar başaramayacaklarına inananlardır.
==F==
==G==
* Gerçek hedefi öylesine arzularsınız ki onu elde etmeye çalışırken açlık hissetmezsiniz, aklınıza eğlence gelmez, uykularınız kaçar.
* Gücünüzün tükendiğini sandığınız yer, bir adım daha direnirseniz kurtuluşun aniden kolunuzdan tutacağı yerdir.
* Güzergahında çukuru, dağı, vadisi, denizi olmayan bir yolculuk yoktur.
==H==
* Hayatınıza anlam katacak bir hedef bulmak, yaşamak için heyecan ve istek bulmaktır. Hiçbir hedefsiz kimse, ormanları temizlemeyi kendine hedef edinen karınca kadar mutlu ve heyecanlı çalışamaz.
* Hayatınızı işgal etmelerine izin verdiğiniz küçük işlerin kuyusu öyle bir yoğun karanlıkla hayatınızı kuşatır ki, başınızı kaldırıp, o kuyudan yukarıya nasıl çıkabileceğinizi düşünmeye imkan bulamazsınız.
* Hazineyi miras bırakabilirsiniz ama kullanmadığınız bilginin ne size ne de mirasçılarınıza faydası vardır.
* Hedefler okyanusunda yüzen geminize hangi rota üzerinden nereye gitmek istediğini göstermelisiniz.
* Hedefsiz insan her zaman kaybeden tarafta kalmaya mahkumdur.
* Hendeklerin üzerinden atlayamayan develer dağları zapt eden komutanların bineği olarak ün salmamıştır.
* Her küçük hedef büyük hedefe destek olduğu, büyük hedefle aynı yol üzerinde olduğu derecede değerlidir.
* Her mesaj püsküllü bir çiçek tohumu gibi yuvasını terk eder, rüzgâra biner; vadilerin ötesindeki birilerinin ruhunda dal budak salar; kocaman bir ağaç olur.
* Her yağmurda evleri başlarına yıkılan karıncalar vazgeçmezken biz hangi deprem yüzünden vazgeçeceğiz?
* Herkes yeteneksiz olduğunu düşündüğünde meydan cesaret gösteren ve öylesine teşebbüs eden birkaç kişiye kalıyor.
* Hırs göstererek arzulayan kaybetmeye, şükrederek arzulayan da kazanmaya yönelir.
* Hızlı ilerlemek istiyorsanız, ilerlemiş insanları arayıp bulun, onları kopyalayın.
* Hiç kimse bir şeyi elde edebileceğine inanmadığı sürece onu elde etmeye hazır değildir. Ne kadar hazır olduğunuzu ne kadar arzuladığınız belirler.
==İ==
* İnanç ruhaniyetin tutumudur. Ruhaniyetin gücü öne çıkıp konuştuğunda tabiatın gücü geri çekilir.
* İnandığımız tek doğru vardır. O da yalan da olsa, kendimize ısrarla söylediğimizdir.
* İnanılmaz kurtuluşlar en dayanılmaz çaresizliklerle boğuştuğumuz anda gelir.
* İster melek, isterse şeytan olsun, girdiği yolun sonuna kadar giden herkes takipçiler bulacaktır.
* İşinize hemen girişmek bir çırpıda tüm potansiyel yeteneklerinizi içinde bulundukları sihirli lambadan çıkarır.
* İşlerinizi ertelerseniz, uçağınızın hızı düşer, yere çakılırsınız; çünkü uçağı havada tutan biricik sır sahip olduğu hızdır.
==J==
==K==
* Kader iki kardeşin oynarken kurdukları hayalleri bile gerçeğe dönüştürüyorsa, sizin göz yaşlarınızla kurduğunuz hayalleri niçin gerçeğe dönüştürmesin?
* Kanatlarınızı iyi bildiğiniz belli bir yönde çırpmıyorsanız, içine vücudunuzu terk ettiğiniz hayat rüzgârı sizi gerçekten mutlu olacağınız bir vadiye taşımayacaktır.
* Karar verdiğiniz işe, karar verdiğiniz dakika geldiğinde hemen saldırın.
* Kimsenin dünyada ikinci hayatı olmayacak. Bir defa şansınız var ve şimdi.
* Korkularımızın çoğu bunların gerçekleşmesinden beter ve gülünçtür.
* Küçük hedefler için harcayacağınız çaba büyük hedefler için harcayacağınız çabadan az değildir.
* Maddenin sınırlarında yaşarsanız dünyanız ellerinizin ulaşabileceği yere kadar uzanabilir. Ruhaniyetin enginliğinde yaşarsanız hayallerinizin gidebildiği yerlere ulaşabilirsiniz.
* Mutluluk gerçek güzelliklerin içinde doğanların değil, çirkinliklerin bile güzel yanlarını keşfedebilecek kadar güzellik kaşifi olanlarındır.
==L==
==M==
==N==
* Nasıl düşünmeye devam ederseniz öyle düşünmeye alışırsınız.
* Nasıl yapacağınızı bilirseniz, yediğiniz darbeleri vurduğunuz darbelere dönüştürebilirsiniz.
* Ne kadar arzularsanız o kadar enerjiyi, o kadar gücü, o kadar emeği amacınız uğrunda feda etmeye hazır olursunuz.
* Ne kadar güçlü olacağınızı ne kadar şiddetli istediğiniz belirler.
* Ne kadar kötü yaparsanız yapın, vazgeçmediğiniz sürece en iyisini yapmayı mutlaka öğreneceksiniz.
* Ne kadar yetenekli olursanız olun, istemediğiniz kadar yükseğe çıkamazsınız.
* Nice inanılmaz yeteneklere sahip insan cesaretsizliği yüzünden keşfedilememiştir.
==O==
==Ö==
* Öğrenmek amacıyla bakmazsanız öğrenemezsiniz.
* Öğrenmeyi zevkli kılan öğrendiklerimizin arzularımızla ilişkili olmasıdır.
* Önemli olan "ne yapabildiğiniz" değil, "ne yapabileceğinizdir."
* Önemli olan arzuyu her gün canlı tutmayı başarmaktır. Yaptığımız en büyük hata ihmal etmektir, ısrar etmemektir.
* Önemli olan nereden başladığınız değil, nereye varmak isteğinizdir.
* Ötelere varabilecek olan, yerinde duran büyük dağ değil, sürekli ilerleyen küçük karıncadır.
==P==
==R==
==S==
* Salonunuzda suladığınız çiçek nasıl yeşerirse, kalbinizde beslediğiniz hedef de öyle yeşerir; çiçeğin gıdası su, hedefin gıdası tekrardır.
==Ş==
==T==
* Tam olarak ne kadar istediğinizi bilmezseniz beyninizin ne kadar için çalışacağını sanıyorsunuz?
* Tüm başkalarını küçük görenler, aslında kendilerini küçük görenlerdir.
* Tüm çokluklar, tüm azlıkların birleşimidir. Azıcık sevemeseydiniz çok sevemezdiniz.
==U==
* Uçak bir kere yükseldi mi artık uçacaktır. Aşk bir kalbe girdi mi başka bir sevgilinin girmesine izin vermez.
==Ü==
==V==
==Y==
* Yaşadıklarımızın üzerimize etkilerini belirleyen ne oldukları değil, onlara ne anlam verdiğimizdir.
* Yaşamak, yapmaktır. Yaptıklarınızla varsınız, yeriniz yaptığınız kadar büyüktür.
* Yüzmeyi öğrenmenin tek yolu çırpınmaktır.
==Z==
* Zamanları geldiğinde çiçekler ansızın açılıverirler. Siz de sabredin.
* Zihinlerini ölmüş geçmişte ve doğmamış gelecekte yaşatanlar, şimdiki zamanda yaşamaya mahkum olan bedenlerini öldürürler. Beden giderse hayatı da beraberinde götürür.
* Zihnimiz kuşların bedenleri gibi hareketli olmalıdır.
* Zihninizde rastgele dolaşan bir hedefin çocukça bir hayalden hiç farkı yoktur.
{{Vikipedi}}
[[Kategori:Kişiler-M]]
6ij1qaz5c89gfjspkoo11m9gpxshem9
Yüzüklerin Efendisi: Kralın Dönüşü
0
19166
232733
226134
2025-06-10T19:10:23Z
Brightt11
34669
/* Gollum */ rüzgar > rüzgâr, değiştirildi: rüzgar → rüzgâr [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232733
wikitext
text/x-wiki
[[Dosya:Square1.jpg|küçükresim|sağ|220pik]]
'''''[[w:Yüzüklerin Efendisi: Kralın Dönüşü|Yüzüklerin Efendisi: Kralın Dönüşü]]''''' (Özgün adı: ''The Lord of the Rings: The Return of the King''), [[w:Peter Jackson|Peter Jackson]]'ın yönetmenliğini yaptığı, [[w:J. R. R. Tolkien|J. R. R. Tolkien]]'in ''[[w:Yüzüklerin Efendisi|Yüzüklerin Efendisi]]'' kitaplarının ikinci ve üçüncü bölümlerinden uyarlanan 2003 yılında gösterime giren fantazi filmidir..
==Gandalf==
* Koş Gölge Yele hızın anlamını göster bize,
* En iyi savunma içinizdeki cesarettir. ''(Gondor askerlerine)''
* Elveda ... Hobbitler artık vazifemi tamamladım ve nihayet bu deniz kıyısında kardeşliğimizin sonuna geldik. Size ağlamayın demeyeceğim çünkü bütün gözyaşları yalnızca şerden akmaz.
==Frodo==
* Ve böylece Orta Dünya'da dördüncü cağ başladı. Yüzük kardeşliği sonsuza kadar dostluk ve sevgi ile bağlı kalacak olsa da sona erdi. Gandalf bizleri uzun yolculuğumuza uğurlayalı tam 13 ay olmuştu ki kendimizi tanıdık bir manzaraya bakarken bulduk, evimizdeydik.
* Mazide kalmış izler nasıl bulunur? Yeniden nasıl devam edersiniz, artık yüreğinizde geri dönüş olmadığını anlamaya başlayınca? Zamanın merhem olamayacağı yaralar vardır, hele bazısı çok derindir ve izi kalır.
* Bilbo bir defasında hikâyedeki rolünun biteceğini söylemişti. Her kahraman hikâyede farklı rol oynarmış. Bilbo'nun hikâyesi sona erdi onun için artık başka yolculuk olmayacak, biri dışında.
* Sevgili Sam'im her zaman ikiye bölünemezsin. Uzun yıllar boyunca sağlıklı ve sıhhatli kalmak zorundasın. Keyfine varacakların ve yapacakların var senin hikâyedeki rolün devam ediyor.
==Aragorn==
* Çekilmeyin, çekilmeyin Gondorlular, Rohanlılar kardeşlerim... Gözlerinizin içinde kalbimde yeşermesine izin vermediğim korkuyu görüyorum. Gün gelir insanlar cesaretlerini yitirebilir, dostlarına sırt çevirebilir ve tüm kardeşlik bağlarını koparabilir. Ama bugün o gün değil. Düşmanın zaferi ve harap olmuş siperler bekler insan çağının çöküşünü ama o gün bugün değil. Bugün savaşacağız! Bu dünyadaki tüm sevdikleriniz adına, sizlere kalmanızı emrediyorum Batı'nın halkı.
* Bu başarı sadece bir kişinin değil, hepimizindir. Şimdi hep birlikte huzur dolu günlerde paylaşacağımız dünyayı yeniden inşa edelim.
* Dostlarım siz kimseye boyun eğmeyin. ''(Frodo, Marry, Pippin ve Sam, Aragorn'un karşısında eğilince)''
==Legolas==
* Yıldızlar örtülü. Doğuda kıpırdayan bir şey var. Uyumayan bir kötülük, düşmanın gözü harekete geçti.
==Theoden==
* Halkımızı zafere taşıyan Rohan'lı Theoden değildi. ''(Eowyn'e)''
* Boşuna zamanı gelmişlere yas tutma. Bugünlerin geçtiğini görmek için yaşamalısın. ''(Eowyn'e)''
* Gitmeme izin vermelisin, artık kudretli atalarımın huzurlarına hiç utanç duymadan... Eowyn. ''(Son sözleri)''
==Denethor==
* Sadakat, sevgiyle cesaret, itibarla ihanet, intikamla.
* Savaş alanında bir günlük zafer kazanabilirsin lakin şarkta yükselen güce karşı bir zafer yok. ''(Gandalf'a)''
==Gollum==
* Bizi lanetlediler. Katil bize katil dediler, bizi lanetlediler ve uzaklara gönderdiler; ve biz ağladık kıymetlim. Göz yaşlarımızla yapayalnız kaldık. Çoktan unuttuk ekmeğin ağaçların sesini, ılıkça gezen rüzgârları ve adımızı bile unuttuk.
==Gimli==
* Ölüm riski yüksek, başarı şansı çok zayıf neden bekliyoruz ki.
==Diyaloglar==
:'''Gimli''': Sizi küçük keratalar bütün ağır işleri bize verdiniz ve döndüğümüzde sizi ziyafet çekip tüttürürken buluyoruz.
:'''Pippin''': Zafer alanında oturmuş azıcık konforun tadını çıkartıyoruz. Bu kadarını hak ettik herhalde.
<hr width="50%"/>
:'''Saruman''': Nice harplerde cenk edip nice canlar aldın Kral Theoden ve hemen ardından barış ilan ettin. Önceleri yaptığımız gibi ihtiyat etmeyecek miyiz eski dostum? Barış yapmayacak mıyız sen ve ben?
:'''Theoden''': Barış yapacağız. Barış yapacağız Batı Ağıl'ın yanışını ve orada yatan, yitip gitmiş çocukların cevabını verdiğinde. Barış yapacağız Boruşehir'in kapılarında direnirken can vermiş süvarinlerin hesabını verdiğinde. Bir dar ağacında sallanıp kendi kargalarına yem olduğunda barış yapacağız eblette..
<hr width="50%"/>
:'''Gandalf''': Bak bana neler gördün?
:'''Pippin''': Bir ağaç, taş bir avluda. Beyaz bir ağaç ölmüştü, şehir yanıyordu.
:'''Gandalf''': Minas Tirith orayı mı gördün?
:'''Pippin''': Gördüm O'nu gördüm sesini kafamın içinde duyabiliyordum.
:'''Gandalf''': Ona neler söyledin? Konuş.
:'''Pippin''': Bana adımı sordu. Cevap vermedim, canımı yaktı.
<hr width="50%"/>
:'''Gandalf''': Tuhaf ama çok talihiliyiz. Pippin Palantír'de bir an için düşmanın planını gördü. Sauron Minas Tirith şehrini vurmak için harekete geçiyor.Miğfer Dibi bozgunu düşmana bir şeyi gösterdi, Elendil'in varisinin ortaya çıktığını biliyor. İnsanlar sandığı kadar zayıf değil hala çok cesurlar. Belki de ona meydan okuyacak kadar güçlüler Sauron bundan korkuyor. Orta dünya halklarının tek bir sancak altında birleşmelerini göze alamaz. İnsanların tahtına bir kral oturmasını beklemeden Minas Tirith'i yerle bir edecek Gondor'un işaret kuleleri yanıyorsa Rohan savaşa hazır olmalı.
:'''Theoden''': Söylesene neden bizim yardımımıza gelmeyenlerin yardımına gidelim? Gondor'a ne borçluyuz?
:'''Aragorn''': Ben giderim.
:'''Gandalf''': Hayır.
:'''Aragorn''': Haber vermemiz gerek.
:'''Gandalf''': Haber vericez. Minas Tirith'e farklı bir yoldan gelmelisin Aragorn. Nehri takip et. Kara gemilere dik4kat et. Şunu iyi anlayın işler artık geri dönülemeyecek bir noktada.
<hr width="50%"/>
:'''Gandalf''': Lordum Boromir için yas tutacağınız zaman gelecek ama şimdi değil. Savaş yaklaşıyor, düşman kapınıza kadar dayandı vekilharç olarak şehri savunmakla görevlisiniz. Gondor'un orduları nerde? Hala müttefikleriniz var. Bu savaşta yalnız değilsiniz. Rohanlı Theoden'e haber uçurun işaret kulelerini yakın.
:'''Denethor''': Bilge olduğunu sanıyorsun Mithrandir. Kurnaz olmana rağmen hiç de bilge değilsin. Beyaz kulenin gözleri kör mü sanıyorsun sandığından fazlasını gördüm. Bir taraftan beni Mordor'a karşı kalkan yapacaksın diğer taraftan da ayağımı kaydırmaya çalışacaksın. Rohanlı Theoden'in yanında kim var biliyorum. Ah evet, Aratorn oğlu Aragorn'un ismi çoktan kulağıma çalındı. Şimdi beni iyi dinle şaibeli bir soyun hiç tahta oturmamış son varisi olan bu kuzeyli kolcuya boyun eğmiycem.
:'''Gandalf''': Kralın dönüşünü inkar etmek için yetki verilmedi size vekilharç.
:'''Denethor''': Gondor'un tek hakimi benim başkası değil.
[[Dosya:Escudo Gondor.svg|küçükresim|sağ|190pik|Koruyorlar çünkü ümitleri var. Tükenmiş ve solmuş ümitler bir gün çiçek verecek.]]
<hr width="50%"/>
:'''Gandalf''': Ak Ağaç, Kral'ın Ağacı'nın üstünde bir daha çiçek bitmeyecek.
:'''Pippin''': Peki neden onu koruyorlar?
:'''Gandalf''': Koruyorlar çünkü ümitleri var. Tükenmiş ve solmuş ümitler bir gün çiçek verecek. Kral gelecek ve bu şehir ağaç solmadan öncedeki eski günlerine dönecek.
<hr width="50%"/>
:'''Frodo''': Geri dönebileceğimi sanmıyorum.
:'''Sam''': Evet döneceksiniz kesinlikle. Bu sadece beyhude bir düşünce. Gidiyoruz ve döneceğiniz. Tıpkı Bay Bilbo gibi. Göreceksin.
<hr width="50%"/>
:'''Pippin''': Hiç umut var mı Gandalf Frodo ve Sam için?
:'''Gandalf''': Hiçbir zaman fazla umut yoktu, sadece bir budalanın umudu.
<hr width="50%"/>
:'''Faramir''': İkimizin yer değiştirmesini dilerdiniz benim ölmemi Boramir'in yaşamasını.
:'''Denethor''': Evet bunu dilerdim.
<hr width="50%"/>
:'''Gandalf''': Faramir, Faramir babanın arzusuna akıl ermez. Böyle kolay vazgeçme hayatından.
:'''Faramir''': Sadakatim bu topraklardadır. Bu şehir, Numenor halkına ait. Hayatımı seve seve onun güzelliğine, hatırasına ve hikmetine feda ederim.
:'''Gandalf''': Baban seni seviyor Faramir, ölmeden önce bunu hatırlayacaktır.
<hr width="50%"/>
:'''Elrond''': Gölge tam üzerimizde Aragorn sona geldik.
:'''Aragorn''': Bu son bizim değil onun.
:'''Elrond''': Savaşa gidiyorsun ama zafere değil.
<hr width="50%"/>
:'''Elrond''': Sauron'un orduları Minas Tirith'e ileriliyor bunu biliyorsun ama gizlice nehirden saldıracak başka bir ordu daha gönderdi. Umbar korsanları güneyden buraya yelken açtılar. İki güne kadar şehre varırlar. Sayıları sizden fazla Aragorn adama ihtiyacın var.
:'''Aragorn''': Ama yok.
:'''Elrond''': Dağlarda ikamet eden askerler var.
:'''Aragorn''': Katiller, hainler onları savaşa cağırır mıydınız? İnançları yoktur kimseye cevap vermezler.
:'''Elrond''': Ama Gondor'un Kralı'na cevap verecekler.
<hr width="50%"/>
:'''Ölülerin Kralı''': Topraklarıma giren de kim?
:'''Aragorn''': Sadakatinizi sunacağınız kişi.
:'''Ölülerin Kralı''': Ölüler canlıların geçmesine izin vermez.
:'''Aragorn''': Ama bana izin vereceksiniz.
<hr width="50%"/>
:'''Gandalf''': İnine geri dön. Seni ve efendini bekleyen boşlukta hapsol.
:'''Cadı Kral''': Ölümü gördüğünde tanımaz mısın ihtiyar adam? Vaktim geldi. Kaybettin, insanların dünyası düşecek.
<hr width="50%"/>
:'''Pippin''': Böyle sona ereceğini hiç sanmazdım.
:'''Gandalf''': Son mu? Hayır bu yolculuğun sonu değil. Ölüm sadece başka bir yoldur, hepimizin açması gereken. Bu dünyanın gri yağmur perdesi kalkar ve her şey gümüş bir aynaya dönüşür ve sonra görürsün.
:'''Pippin''': Ne Gandalf, ne görürüm?
:'''Gandalf''': Ak kıyıları ve ötesini. Hızla doğan güneşin altındaki uzak, yeşil ülkeyi.
:'''Pippin''': O kadar kötü değil.
:'''Gandalf''': Hayır hiç değil.
<hr width="50%"/>
:'''Cadı Kral''': Öleceksin seni budala. Hangi erkek beni öldürebilir?
:'''Eowyn''': Ben erkek değilim.
<hr width="50%"/>
:'''Ölülerin Kralı''': Serbest bırak bizi.
:'''Gimli''': Kötü bir fikir. Bu adamlar ölü olmalarına rağmen zor zamanda işe yaradılar.
:'''Ölülerin Kralı''': Bize bir söz vermiştin.
:'''Aragorn''': Yemininizi yerine getirdiniz gidin huzur içinde
<hr width="50%"/>
:'''Gimli''': Bir elfle yanyana savaşırken öleceğimi sanmazdım.
:'''Legolas''': Bir dostla yanyana olmaya ne dersin?
:'''Gimli''': Evet, bak bu olabilir.
<hr width="50%"/>
:'''Sam''': Shire'ı hatırlıyor musunuz Bay Frodo? Yakında bahar gelir, meyve bahçeleri çiçekle dolacak. Kuşlar o güzelim fındık çalılarında yuva yapacak. Herkes alçaklardaki tarlalara yaz arpası ekecek ve hasadın ilk çileğini krema ile yiyecekler. Çileğin tadını hatırlıyor musun?
:'''Frodo''': Hayır Sam, hiçbir tadı hatırlayamıyorum. Ne suyun sesini, ne çimenin hissini. Ben çırılçıplağım. Ateş çembriyle aramda perde yok O'nu görebiliyorum sanki buradaymış gibi.
:'''Sam''': Hadi kurtulalım ondan, hem de sonsuza kadar. Hadi Bay Frodo onu sizin için taşıyamam ama sizi taşıyabilirim.
<hr width="50%"/>
:'''Sam''': Yok edin onu hadi hemen ateşe atın onu neden bekliyorsunuz? Atın gitsin.
:'''Frodo''': Bu yüzük benim.
<hr width="50%"/>
:'''Frodo''': Shire'ı görebiliyorum. Brendibadesi nehrini Çıkın Çıkmazı'nı Gandalf'ın havai fişeklerini, davet ağacının ışıklarını.
:'''Sam''': Gül Pamuk dans ediyor saçında kurdeleler var. Eğer biriyle evlenecek olsam mutlaka o olurdu. Mutlaka, mutlaka...
:'''Frodo''': Seninle olduğum için mutluyum Samwise Gamgee her şeyin sona erdiği bu yerde.
<hr width="50%"/>
:'''Bilbo''': Frodo eski yüzüğüme son bir kez daha bakabilir miyim, acaba şu sana verdiğim?
:'''Frodo''': Üzgünüm amca korkarım kaybettim.
:'''Bilbo''': Bu fena son bir kez daha görmek isterdim.
<hr width="50%"/>
:'''Gandalf''': Zamanı geldi Frodo.
:'''Sam''': Ne demek istiyor?
:'''Frodo''': Bizim amacımız Shire'ı kurtarmaktı Sam ve sonunda kurtarıldı; ama benim için değil.
:'''Sam''': Ciddi olamazsınız, bırakıp gidemezsiniz.
:'''Frodo''': Son sayfaları senin için bıraktım Sam.
== Oyuncular ==
{| class="wikitable"
|-
! Karakter !! Oyuncu
|-
| Éomer|| [[w:Karl Urban|Karl Urban]]
|-
| Frodo Baggins || [[w:Elijah Wood|Elijah Wood]]
|-
| Gandalf || [[w:Ian McKellen|Ian McKellen]]
|-
| Samwise "Sam" Gamgee || [[w:Sean Astin|Sean Astin]]
|-
| Aragorn || [[w:Viggo Mortensen|Viggo Mortensen]]
|-
| Meriadoc "Merry" Brandybuck || [[w:Dominic Monaghan|Dominic Monaghan]]
|-
| Peregrin "Pippin" Took || [[w:Billy Boyd|Billy Boyd]]
|-
| Legolas || [[w:Orlando Bloom|Orlando Bloom]]
|-
| Gimli || [[w:John Rhys-Davies|John Rhys-Davies]]
|-
| Saruman || [[w:Christopher Lee|Christopher Lee]]
|-
| Elrond || [[w:Hugo Weaving|Hugo Weaving]]
|-
| Bilbo Baggins || [[w:Ian Holm|Ian Holm]]
|-
| Galadriel || [[w:Cate Blanchett|Cate Blanchett]]
|-
| Arwen || [[w:Liv Tyler|Liv Tyler]]
|-
| Theoden || [[w:Bernard Hill|Bernard Hill]]
|-
| Éowyn || [[w:Miranda Otto|Miranda Otto]]
|-
| Sauron || [[w:Sala Baker|Sala Baker]]
|-
| Gollum || [[w:Andy Serkis|Andy Serkis]]
|-
| Denethor || [[w:John Noble|John Noble]]
|-
| Gamling || [[w:Bruce Hopkins|Bruce Hopkins]]
|}
==Ayrıca bakınız==
* [[Yüzüklerin Efendisi Yüzük Kardeşliği]] (2001)
* [[Yüzüklerin Efendisi İki Kule]] (2003)
== Dış bağlantılar ==
* [http://www.imdb.com/title/tt0167260/ IMDb.com]
* [http://www.rottentomatoes.com/m/the_lord_of_the_rings_the_return_of_the_king/ RottenTomatoes.com]
* [http://www.beyazperde.com/filmler/film-39187/ Beyazperde.com]
{{Vikipedi|Yüzüklerin Efendisi: Kralın Dönüşü (film)}}
{{İtalik başlık}}
[[Kategori:2003 filmleri]]
[[Kategori:En İyi Film Akademi Ödülü'nü kazanmış yapımlar]]
gp5abj6vjq08a8rnietvsztbbhzcboj
Aamir Khan
0
20138
232661
221888
2025-06-10T19:08:20Z
Brightt11
34669
/* Sözleri */ rüzgar > rüzgâr, değiştirildi: rüzgar → rüzgâr (3) [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232661
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi
|kişi_adı=Mohammed Aamir Hussain Khan
|resim_adı=Aamir_Khan_(Berlin_Film_Festival_2011).jpg
|resim_başlığı=Hint oyuncu, yapımcı ve yönetmen
|doğum_tarihi=14 Mart 1965
|doğum_yeri=Mumbai, Maharashtra, Hindistan
|ölüm_tarihi=Yaşıyor
|ölüm_yeri=
}}
'''''Aamir Khan''' (d. 14 Mart 1965; Mumbai, Maharashtra), Hint oyuncu, yapımcı ve yönetmen.''
==Sözleri==
* O hep rüzgâr gibi özgürdü.
* Kimse bıraktığın yerde beklemez.
* Eğitim, sözlü veya yazılı olsun, eğitimdir.
* Hayatın amacını mutlu olduğun yerde ara.
* Başarısızlıklarıma başarım kadar önem veriyorum.
* Gerçek dünya acımasız, rekabete dayalı bir dünya.
* Uzat ellerini, korkma, ürküttüysem giderim senden.
* Hep özgür vicdanlıydı, aramızda bir o kendini dinledi.
* Yarından bu kadar korku duyarsan, bugünü nasıl yaşarsın?
* Dinden Daha Maneviyatlıyım; Üstelik Ben Fanatik Değilim.
* Yaşadığım her olayın 'diğer yüzünü' de düşünmeye çalışırım.
* İnsanları eğlendirdiğim ve onları mutlu ettiğim için mutluyum.
* Zihninde gerçeklere inanan ve cesareti olan her zaman kazanır.
* Mükemmeli yakalamaya uğraş, o zaman başarı zaten seni kovalar.
* Hayatta en büyük mucize, küçükken iyi bir öğretmene sahip olmaktır.
* Uçurtmayı yükselten rüzgâr değildir, rüzgâra karşı verdiği mücadeledir.
* Meğer ne çok canı yanarmış insanın, baktığı yerde göremeyince sevdiğini.
* Ülke vatandaşı olarak sesimi yükseltiyorum. Siyasete girmek istemiyorum.
* Toplumumuz bu sorunları bir örtü ile kaplıyor. Tek istediğim açık bir tartışma.
* Bahar çiçekleri senin için açar, kokusunu kokuna dokundurmak için koku saçarlar.
* Ağlamak için kötü bir şey olması gerekmiyor, mutlu olmak da bazen gözyaşı sebebidir.
* Gök ve yer senin gelişine sarsılıyor, yağmurlar yağıyor, bu korkuyu sanki hiç görmedim.
* Göğün birinde değilse ötekinde bir kıvılcım gizlidir işte o kıvılcımı alevlendirmek gerekir.
* Gidiyorsun erken dön içimde bilinmedik bir korku var, garip bir his. Anlam veremiyorum.
* Benim maksadım kargaşa yaratmak değildir ben sadece zamanı değiştirme çabasındayım.
* İnsan arzularını sınırlayamaz, gömülsek de bulutların içine; isteriz halen gökyüzüne değmeye.
* Ben kısıtlamaları sevmiyorum özgürlük istiyorum ve her seferinde bu yüzden bir film yapıyorum.
* Sus, cümleler kurdukça içimi parçalıyorsun. Parça parça etmen sorun değil, ama sen varsın içinde.
* Doğru olduğunu düşündüğüm şeyi yapıyorum. Yeni bir yolda yürümek ve risk almaktan korkmuyorum.
* Yukarıda ay güneş ve gökyüzü. Karşımda sen ne güzel geldin hayatıma. Bütün renkler anlamsız geliyor şimdi.
* Toplumumuzdaki problemlerin sorumluları zaten aramızda olan insanlardır. Belki de hepimiz toplumca sorumluyuz.
* Benim hayatımda her şey yolunda beni neden ilgilendirsin ki? İlgilendirir. Çünkü ben de bu toplumun bir parçasıyım.
* Gerçekleştirdiğim, hayatın her kesiminden insanlarla tanıştığım ve onlardan öğrendiğim yolculuk benim en büyük başarımdı.
* Hayranlarımdan ve izleyicilerimden aldığım sevgiden hoşlanıyorum. Ama bence neyin gerçek neyin gerçek olmadığını biliyorum.
* Şahsen iyi işler yapan insanları desteklemem gerektiğini ve insanların da böyle iyi işleri desteklemeleri gerektiğini hissediyorum.
* Benim en büyük başarım insanlardan edindiğim sevgi ve saygıdır. Bunu elde etmek çok zordur. Ailem, bana yakın insanlar da benim başarımdır.
* Yeni olduğumda kariyerimin nereye gideceğini bilmiyordum. Başlangıçta filmlerim başarılı bile değildi, ama sonra hatalarımdan çok şey öğrendim.
* Şimdi benim çocuklarım öğretmenlerim.Ben öğrenmek sabır, nezaket, yeni şarkılar ve eğilimleri, koşulsuz sevgi neden olmadan gülmek istiyorum.
* İnsanlar bana sevgilerini ve iyi dileklerini verdiler. Çok mutluyum. Eğer bakarsanız istediklerinizin sonu yoktur. Ben hayatta ne olursa olsun mutlu olmamız gerektiğine inanıyorum.
* Bunlar bizi öne çıkarmaya söz veren siyasi partiler, bize bakmayı vaat eden siyasi partiler, fakir ve muhtaçlarımıza bakmaya söz veren siyasi partiler. Güç kullanıyorlar, zorbalık yapmaya çalışıyorlar.
* Eğer özgür Hindistan için savaşan atalarımız şimdi hayatta olsaydı onların yüzüe bakabilir miydik? Dedelerimiz böyle bir Hindistan hayali mi kurmuşlardı? Böyle bir Hindistan için mi savaşmışlardı?
* Bizim toplumumuzda çok acı geçekler var. Bizim görmemezlikten geldiğimiz. Çünkü bu gerçekleri görmek insanı çok rahatsız ediyor. Zamanla neden bunların beni endişelendirmediğini düşünmeye başladım.
* Ulusal Film Ödülleri dışında, değer vermem gereken başka bir ödül töreni görmüyorum. Bu ödül törenleriyle ilgili kişisel deneyimim, onlara güvenmiyorum. Onlara inancım yok, bu yüzden uzak durmayı tercih ederim.
* Bence modern zamandaki en acı durum, karşındaki insanın seni bir alternatif olarak görmesidir. Seni diğer insanlardan farklı görmeyip, hızlıca tüketip başka alternatiflere yönelmesidir. Fast food tüketir gibi insan tüketmeleridir.
== [https://www.sozkimin.com/aamir-khan-kimdir-sozleri-ve-hayati-2.html Alıntılar] ==
[[Kategori:Kişiler-A]]
[[Kategori:1965 doğumlular]]
[[Kategori:Hint veganlar]]
[[Kategori:Yaşayan insanlar]]
[[Kategori:Hint yönetmenler]]
[[Kategori:Hint oyuncular]]
tvvt1loh6bqr7ia158c1bs4w2k7rnfn
The War Prayer
0
20171
232721
146604
2025-06-10T19:10:04Z
Brightt11
34669
/* top */ rüzgar > rüzgâr, değiştirildi: rüzgar → rüzgâr [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232721
wikitext
text/x-wiki
'''The War Prayer''', '''[[Mark Twain]]''' tarafından yazılmış bir kısa hikâye.
* Ey, Yüce Tanrımız; bombalarımızla onların askerlerini kana bulayıp lime lime etmemize yardım et; güleryüzlü ovalarını kahraman ölülerinin solgun yığınıyla kaplamamıza yardım et; silahların sesini yaralıların iniltileriyle boğmamıza yardım et; bir ateş fırtınasıyla o mütevazı evlerini yerle bir etmemize yardım et; yılmaz dullarının yüreklerini çaresiz bir acıyla kavurmamıza yardım et; onların küçük çocuklarıyla birlikte perişan topraklarda harabeler arasında kimsesiz, aç, susuz, paçavralar içinde orta yerde yuvasız kalıvermelerine yardım et; yazın yakıp kavuran sıcağının, kışın buza kesen rüzgârlarının yardımıyla umudunu yitirmiş, acıdan bitap düşmüş, Sana bir mezarın huzuru için yalvarsınlar ve Sana tapan bizim adımıza onları reddet; umutlarını havaya uçur, hayatlarını karart, bu acı yolculuklarını uzat, adımlarını ağırlaştır, yollarını onların gözyaşlarıyla sula, bembeyaz karı yaralı ayaklarının kanıyla lekele! Sevginin ve merhametin kaynağına, ıstırap çekenlerin yegâne dostu ve sığınağına yakarıyor, aciz ve nadim yüreklerimizle aman diliyoruz. Dualarımızı kabul et, Yüce Tanrı, kabul et ki bütün methüsenalar, zafer ve şeref sonsuza dek senin olsun. Amin.
[[Kategori:Kısa hikayeler]]
qwz0hs6o113plw0bdp98cjp6ihzh15q
Paul Éluard
0
20555
232869
222716
2025-06-10T20:37:16Z
Brightt11
34669
/* Sözleri */ dz, değiştirildi: yayınları → Yayınları [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232869
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi
| kişi_adı =
| resim_başlığı = Fransız şair.
}}
'''''Paul Éluard''', gerçek adıyla '''Eugène Grindel''' (d. [[14 Aralık]] 1895, St. Denis - ö. [[18 Kasım]] 1952, [[w:tr:Paris|Paris]]), [[w:tr:Dadacılık|dadacı]] ve [[w:tr:Gerçeküstücülük|gerçeküstücü]] [[w:tr:Fransızlar|Fransız]] [[w:tr:Şair|şair]].''
== Sözleri ==
* Dünya mavidir, tıpkı bir portakal gibi.
* Ve bir kelimenin gücü ile, hayatımı yeniden başlatırım.
* Başka bir dünya var. Bu da var. Ve bu onun içinde. Ama, bu bir.
* Açıklamak, değiştirmek için dünyayı, birlik, umut, kavga gerek insanlara.
* Ne kaldı geriye kendime dair söylediklerimden, Sahte hazineler sakladım boş dolaplarda.
* Hayal edilecek bir şey vardır, Yerine getirilecek bir istek, Doyurulacak açlık, Cömert bir yürek, Uzanmış açık bir el, Canlı canlı bakan gözler vardır. Bir yaşam vardır, yaşam, Bölüşülmeye hazır.
* İnsanlarda tek güzel kanun, suyu ışık yapmaları, düşü gerçek yapmaları, düşmanı kardeş yapmalarıdır.
* Suçsuzlar kovalandı, Hayvanlar gibi. Karanlıkta iyi gören gözleri aradılar, Oymak için.
* Kulak ver dinle Her acının sonunda açık bir pencere vardır, Aydınlık bir pencere.
* Gökyüzü açık da olsa kapalı da insan sevmedikçe onu göremez.
* Her yer tıklım tıklım ölü. Acı boğacak beni boğacak beni.
*Karanlıkları bağlarıyla ateşe atıyoruz<br>Paslanmış kilidini haksızlığını kırıyoruz<br>Artık kendi kendilerinden korkmayan insanlar gelecek<br>Çünkü insanlar güveniyor tüm insanlara<br>Çünkü yok oluyor insan yüzlü düşman<ref>Georges Politzer, Felsefenin Temel İlkeleri, Sayfa Yayınları, s. 462.</ref>
*Damlasından geçemeyiz ümidin<br>Hayal kurmadan kış geçirmeye yokuz<br>Güneşsiz gün yok bizim için<br>Bahara inanmışız yakın demektir<ref>Ataol Behramoğlu & Özdemir İnce, Dünya Şiir Antolojisi, Pozitif Yayınları, Cilt 1. S. 638.</ref>
*Suçsuzlar kovalandı hayvanlar gibi, karanlıkta iyi gören gözleri aradılar, oymak için.
*Bir yaşam vardır yaşam<br>Bölüşülmeye hazır<ref>http://m.antoloji.com/aydinlik-2-siiri/</ref>
=== Şiirlerinden örnekler ===
==== Özgürlük ====
...<br>En güzel gecelere<br>Günün ak ekmeğine<br>Nişanlı mevsimlere<br>Yazarım adını
...<br>Bir tek sözün şevkiyle<br>Dönüyorum hayata<br>Senin için doğmuşum<br>Seni haykırmaya<br>Hürriyet
==== Asıl Adalet ====
İnsanlarda tek sıcak kanun,<br>üzümden şarap yapmaları,<br>kömürden ateş yapmaları,<br>öpücüklerden insan yapmalarıdır.
İnsanlarda tek zorlu kanun,<br>savaşlara, yoksulluğa karşı<br>kendilerini ayakta tutmaları,
<br>ölüme karşı yaşamalarıdır.
İnsanlarda tek güzel kanun,
<br>suyu ışık yapmaları,<br>düşü gerçek yapmaları,<br>düşmanı kardeş yapmalarıdır.
Hep var olan kanunlardır bunlar,
<br>bir çocukcağzın tâ yüreğinden başlar,<br>yayılır, genişler, uzar gider<br>tâ akla kadar.
==== İspanya'da ====
:Kan rengi bir ağaç varsa İspanya'da<br>Hürriyet ağacıdır
:Susmayan bir ağız varsa İspanya'da<br>Hürriyeti haykırır
:Bir bardak saf şarap varsa İspanya'da<br>Milletin olmalıdır.
== Kaynakça ==
{{Kaynakça}}
{{Vikipedi}}
[[Kategori:Kişiler-P]]
[[Kategori:Ateistler]]
[[Kategori:Fransız şairler]]
[[Kategori:Fransız komünistler]]
443ii4kqb28jo2h7nk4so0vbecwxefi
Ömer Tuğrul İnançer
0
20602
232815
211972
2025-06-10T19:28:34Z
Brightt11
34669
/* Sözleri */ dz, değiştirildi: dükkan → dükkân [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232815
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi}}
'''[[w:tr:Ömer Tuğrul İnançer|Ömer Tuğrul İnançer]]''' (d. 1946, Bursa), Türk avukat ve mutasavvıf.
===Sözleri===
*Reform denen hareket, batıl olan bir dini arkaya atıp aklı öne koymaktır. Bunun paralelinde bizim reformistlerin anladığı büyük bir salaklıktır. Hak olan dini arkaya atıp aklı öne koymak olmaz. Dolayısıyla laiklik batıl dinler için güzel bir şeydir ama İslam için doğru değildir.<ref>[http://www.haberturk.com/gundem/haber/1018955-evlenmeden-hamile-kalirim-diyenin-hurriyetine-tukururum 14 Aralık 2014, haberturk.com]</ref>
*Cennet ve cemal lütfedilirse ki cennet bazı kişilerin zannettiği gibi kebapçı dükkânı,dere kenarında piknik yapma yeri değildir.O büyük nimete erilirse,Muhammed bağından güller derilirse,bayram o zaman bayram olur.
*Müslümanlık ince insanlıktır,dervişlik ince müslümanlıktır.
*Cennet de cehennem de mahluktur,mahluk peşinde koşma Halık peşinde koş.
*Allah'tan korkulmaz,Allah'ın rızasını kaybetmekten korkulur.
*Çalışan kadından bahsediyorum... 'Ben kocama muhtaç değilim' diye evvela ailesini dağıtıyor. Kocasına muhtaç değil, ama elin adamının patronunun hizmetinde olmayı haysiyetine uygun buluyor. Kocasının emrinde olmayı haysiyetine uygun bulmuyor!<ref name="milliyet.com.tr">[http://gundem.milliyet.com.tr/-es-degil-zevce-/gundem/detay/1766579/default.htm milliyet.com.tr]</ref>
*Ben eş demem. Eş yoktur, eşitlik yoktur. Ben karımla, çocuğumla eşit değilim. Eşim değil, zevcem olur. Karı da kurumsallığı anlatmak için kullanılır.<ref name="milliyet.com.tr"/>
*Hamileliği davul çalarak ilan etmek bizim terbiyemize aykırıdır. Böyle karınla sokakta gezilmez. Her şeyden önce estetik değildir. 7-8 aydan sonra anne adayı biraz hava almak için beyinin otomobiline biner, biraz dolaşır. Sonra akşam üstü çıkarlar. Şimdi ise maşallah, kanatlısı kanatsızı televizyonlarda uçuşuyor. Ayıptır ayıp. Bunun adı realizm değildir. Bunun adı terbiyesizliktir.<ref>[http://www.radikal.com.tr/turkiye/trtde_ilginc_yorum_hamile_kadinlar_sokakta_gezmemeli-1143303 radikal.com.tr]</ref>
== Kaynakça ==
{{Kaynakça}}
[[Kategori:Kişiler-Ö]]
[[Kategori:1946 doğumlular]]
[[Kategori:Türk avukatlar]]
[[Kategori:Türk mutasavvıflar]]
[[Kategori:2022 yılında ölenler]]
c0am0a55udaje8kl9owglmz1cmop01f
Ferîdüddin Attâr
0
20689
232864
192661
2025-06-10T20:31:49Z
Brightt11
34669
/* top */ dz, değiştirildi: dergah → dergâh (2) [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232864
wikitext
text/x-wiki
*Baki olmayan bir şeye gönül verenin gönlü zinde değildir.<ref>Feridüddin-i Attar, ''Mantıku't-Tayr'', çev. Sedat Baran, s. 215, Kültür Bakanlığı Yayıncılık, İstanbul: 2009, ISBN 978-9944-184-37-3</ref>
*Bana Müslüman olma nurundan lezzet ihsan eyle, zulmet kaynağı nefsimi ise yok eyle.<ref>Feridüddin-i Attar, ''Mantıku't-Tayr'', çev. Sedat Baran, s. 27, Kültür Bakanlığı Yayıncılık, İstanbul: 2009, ISBN 978-9944-184-37-3</ref>
*Dilencinin biri Cüneyd'in huzuruna gelip oturdu ve dedi ki "Ey kayıtsız şartsız Allah'a av olan! İnsan ne zaman gönül huzuruna erebilir?" Cüneyd dedi ki "Gönülde [[w:Allah|O]] olduğu zaman."<ref>Feridüddin-i Attar, ''Mantıku't-Tayr'', çev. Sedat Baran, s. 219, Kültür Bakanlığı Yayıncılık, İstanbul: 2009, ISBN 978-9944-184-37-3</ref>
*Herkesin yolcuğuluğu diğerinden farklı olduğu için hiçbir kuşun uçuşu diğerine benzemez. Bilginin farklı olması bu yüzdendir. Burada biri mihrabı bulmuştur, diğeri de putu. Bilgi güneşi bu yüce sıfatlı yolun önünde parlamaya başladığı zaman herkes kendi oranında görüş sahibi olur ve kendisine ait gerçek yolu bulur. Salike bu yolda bütün zerrelerin sırları ayan olur. Dünya külhanı kendisine gül bahçesi olur.<ref>Feridüddin-i Attar, ''Mantıku't-Tayr'', çev. Sedat Baran, s. 309, Kültür Bakanlığı Yayıncılık, İstanbul: 2009, ISBN 978-9944-184-37-3</ref>
*Kafire küfür gerek, dindara din gerek. Attar'a ise zerre kadar da olsa [[w:Allah|senin]] aşkın gerek.<ref>Feridüddin-i Attar, ''Mantıku't-Tayr'', çev. Sedat Baran, s. 26, Kültür Bakanlığı Yayıncılık, İstanbul: 2009, ISBN 978-9944-184-37-3</ref>
*[[w:Allah|O]], ihsan denizini kimseden sakınmaz ve insanların günahı bu deniz karşısında bir katre gibidir.<ref>Feridüddin-i Attar, ''Mantıku't-Tayr'', çev. Sedat Baran, s. 172, Kültür Bakanlığı Yayıncılık, İstanbul: 2009, ISBN 978-9944-184-37-3</ref>
*Sen bu dergâhta hiçbir şeye sahip olmasan bile bu eziklik değildir. Bundan dolayı az üzül. Bu dergâhta sadece zühdü satın almazlar. Bir hiçi bile satın alırlar.<ref>Feridüddin-i Attar, ''Mantıku't-Tayr'', çev. Sedat Baran, s. 171, Kültür Bakanlığı Yayıncılık, İstanbul: 2009, ISBN 978-9944-184-37-3</ref>
*Yolu tek başına aşmaya ve körler gibi bu denize girmeye kalkışma, yola pir gerek. Yol alman için kesinlikle sana bir pir gerek. O her işte senin sığınağın olur. Sen yol ile kuyunun farkını bilmiyorsun elinde asa olmadan nasıl yola çıkacaksın? Senin ne görecek gözün var, yol da yakın değil. Pir sana yolda kılavuzluk eder. Kim bir devletlinin gölgesi altına sığınarak yola koyulursa yolda asla utanmaz. Kim devlete erişirse elindeki dikenler gül destesine dönüşür.<ref>Feridüddin-i Attar, ''Mantıku't-Tayr'', çev. Sedat Baran, s. 158-159, Kültür Bakanlığı Yayıncılık, İstanbul: 2009, ISBN 978-9944-184-37-3</ref>
*Verdiği öğütü biraz tutan, bunu başkalarına da dinletebilir.
*Kanaatten nasibi olmayanı dünya malı nasıl zengin etsin ?
{{Vikipedi}}
==Kaynakça==
{{Kaynakça}}
[[Kategori:Fars şairler]]
rwazj3pqgs984jk6awh11px0vyd6oip
Jared Diamond
0
20709
232723
222384
2025-06-10T19:10:07Z
Brightt11
34669
rüzgar > rüzgâr, değiştirildi: rüzgar → rüzgâr (2) [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232723
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi
| kişi_adı =
| resim_başlığı = Amerikalı bilim insanı.
}}
'''''Jared Mason Diamond''' (d. 10 Eylül 1937), Amerikalı evrim biyoloğu ve popüler bilim yazarı.''
== '''Sözleri''' ==
* Çağrılanlar çok ama seçilenler azdır.
* Adalet sistemi bir devlet için gerekliliktir.
* Çoğu kez icat ihtiyacın anasıdır, ihtiyaç icadın değil.
* Biyoloji bilimdir. Evrim ise, onu eşsiz kılan gerçektir.
* Tarih boyunca savaş genellikle teknolojik yeniliklerin başlıca nedeni olmuştur.
* Mutlu ailelerin hepsi birbirine benzer; mutsuz ailelerin mutsuzluğuysa kendine özgüdür.
* Her devletin vatandaşlarının gerektiğinde devletleri için canlarını vermeye zorlayan sloganları vardır.
* İnsanlık tarihi çoğunlukla, bir şeylere sahip olanlarla olmayanlar arasındaki eşitsiz çatışmadan oluşur.
* Yaban tohumların çoğu hayvanlara yem olmamak için evrimleşerek acilasti,tatları kötüleşti,hatta zehirli hale geldiler.
* Öldürme dürtümüzün neredeyse her zaman ahlak kurallarıyla kontrol altında tutulduğu bellidir. Soru, onu neyin açığa çıkardığıdır.
* Olası mucitler, para ya da ün kazanma umuduyla güdülenerek o ihtiyacı saptar ve karşılamaya çalışırlar. Sonunda bir mucit, mevcut yetersiz teknolojiden daha üstün bir çözümle ortaya çıkar.
* İnsan tarihinde tekerleksiz geçmiş yedi milyon yıllık bir süreden sonra, birkaç yüzyıl içinde Eski Dünya?nın birbirinden ayrı pek çok yerinde o aynı tuhaf tekerlek biçiminin bir rastlantı sonucu ortaya çıkmış olduğunu hiç kimse düşünmüyor.
* Biyoloji bilimdir. Evrim ise, onu eşsiz kılan gerçektir.
**([http://edge.org/conversation/why-did-human-history-unfold-differently-on-different-continents-for-the-last-13000-years edge])
* Belki de bir hayvan türü olarak, hayvanlar arasında bizim en büyük farklılığımız evrime karşı kararlar alabilme kapasitemizdir.
**([http://www.goodreads.com/quotes/39831-perhaps-our-greatest-distinction-as-a-species-is-our-capacity Why Is Sex Fun? The Evolution of Human Sexuality])
* Bilim her zaman 'laboratuvarda yapılan kontrollü deneyler sonucu elde edilen bilgiler bütünü' olarak, yanlış anlaşılmıştır. Bilim aslında çok daha geniştir: Evren hakkında güvenilir bilgi elde edebilmenin tek yoludur.
**([http://www.goodreads.com/quotes/404158-science-is-often-misrepresented-as-the-body-of-knowledge-acquired Collapse: How Societies Choose to Fail or Succeed])
*O petrolü çıkarmak, o ağaçları kesmek ve o balıkları tutmak elit insanlara para ve prestij sağlayabilir; ama toplumun geneli için uzun vadede bunlar tehlikeli ve kötü şeyler, buna elitlerin çocukları da dahil. Maya kralları kendi prestijlerine odaklanmıştı (daha büyük tapınaklar istiyorlardı) ayrıca bir sonraki savaşta başarılı olmak istiyorlardı (daha fazla kul istiyorlardı), yoksa bir sonraki kuşaktaki halkın mutluluğu onların sorunu değildi. Büyük bir güce sahip insanlar günümüzde, toplumda karar alma merciinde bulunuyor, ve düzenli şekilde genel anlamda toplum için, ve kendi çocukları için kötü olan bu etkinliklerden para kazanıyorlar; bu karar verme yetkisine sahip insanlar arasında Enron sorumluları, zenginler için vergi indirimini savunan insanlar yer alıyor.
**(The Last Americans)
*İlk Homo sapienslere kıyasla daha etkili silahlara sahip modern avcı-toplayıcılarla ilgili çalışmalar gösteriyor ki bir ailenin kalorilerinin kadınlar tarafından toplanmış bitkilerden sağlanmıştır. Erkeklerin tavşanları ve diğer küçük hayvanları yakalaması asla o kamp ateşi öykülerinde anlatılmaz... Bence büyük avcılık tecrübeleri bizler modern anatomi ve davranışımızı geliştirdikten sonra yiyecek miktarımıza katkıda bulundu. Tarihimizin çoğunda bizler güçlü avcılar değildik, bitkileri ve küçük hayvanları elde edip hazırlamak için taş aletler kullanan yetenekli şempanzelerdik.
**(Jared Diamond, Üçüncü Şempanze: İnsan Türünün Evrimi ve Geleceği, Alfa Yayıncılık)
*Nükleer fizik ya da diğer [[bilim]]ler gibi, sosyobiyoloji de istismara açıktır. Başka insanları öldürmeyi ya da onlara acı çektirmeyi gerekçelendirmek için insanların bahaneleri her zaman olmuştur. Fakat [[Darwin]] [[evrim]] teorisini ortaya koyduğunda, evrime dayalı akıl yürütme de bu bahaneler gibi istismar edilmiştir.
**(Jared Diamond, Üçüncü Şempanze: İnsan Türünün Evrimi ve Geleceği, Alfa Yay., s.114)
*Öldürme dürtümüzün neredeyse her zaman [[ahlak]] kurallarıyla kontrol altında tutulduğu bellidir. Soru, onu neyin açığa çıkardığıdır.
**(Jared Diamond, Üçüncü Şempanze: İnsan Türünün Evrimi ve Geleceği, Alfa Yay., s.342)
== ''Tüfek, Mikrop ve Çelik'' ==
*Farklı kıtalarda halkların çiftçiliğe ve hayvan yetiştiriciğine geçip geçmeme ya da geçiş zamanlarındaki coğrafi farklılıklar, bu halkların daha sonraki yazgıları arasındaki benzemezlikleri büyük oranda açıklar.
:''(4. Bölüm: Çiftçinin Gücü)''
*Tahıl ürünlerinin çoğunda protein oranı düşüktür, ama bu açık baklagillerle kapatılır. Baklagillerdeki protein oranı %25'tir (soya fasülyesinde bu oran %38'i bulur). Dolayısıyla tahıllarla baklagillerde dengeli bir beslenme için gerekli besinlerin çoğu vardır.
*İnsan da içinde olmak üzere bütün hayvan türleri gibi bitkiler de serpilebilecekleri bölgelere döllerini yaymak ve genlerini sonraki nesillere aktarmak isterler. Genç hayvanlar yürüyerek ya da uçarak yayılırlar ama bitkiler için böyle bir olanak yoktur, bu yüzden onlar da otostop yapmanın bir yolunu bulmalıdır. Bazı bitki türlerinin rüzgârla kanatlanıp uçabilen ya da su yüzeyinde yüzen tohumları vardır, ama bunun dışında başka pek çoğu tohumlarını, lezzetli bir meyvenin içine gizleyerek ve olgunlaşan meyvenin reklamını renk ya da koku aracılığıyla yaparak hayvanları kandırıp taşıtırlar. Karnı acıkan hayvan meyveyi ağzıyla koparır ve yutar, sonra yürür ya da uçar gider, daha sonra meyvenin atası olan ağaçtan uzak bir yerde tohumu ya ağzı yoluyla ya da dışkısıyla çıkarır. Bu yolla tohumlar binlerce kilometre uzaklara taşınırlar.
* Bitki tohumlarının bağırsağınızda sindirilmeye karşı direndiklerini ama dışkınızın içinden filizlendiklerini öğrenmek sizi şaşırtabilir. Aranızda midesi kolay bulanmayan macera meraklıları varsa bu deneyi kendiniz yapıp doğruluğunu kanıtlayabilirsiniz. Yaban bitki türlerinden çoğunun tohumunun yeşerebilmek için önce bir hayvanın bağırsağından geçmesi şarttır. Örneğin bir Afrika kavunu türü sırtlan benzeri bir Afrika kurdu tarafından yenmeye öylesine uyum sağlamıştır ki bu türe ait kavunların çoğu bu hayvanların dışkıladıkları yerlerde yetişir.
*Hayvanları kendilerine çeken ‘otostopçu’ bitkilere örnek olarak yaban çileklerini düşünün. Çilek tohumları henüz daha olgunlaşmadığı, ekilmeye hazır olmadığı zaman tohumların üzerini kaplayan etli meyve yeşil, ekşi ve serttir. Sonunda tohumlar olgunlaştığında etli meyveler kızarır, tatlanır ve yumuşar. Meyvelerdeki renk değişikliği ardıçkuşu gibi kuşları çekmeye yarayan bir işarettir, kuşlar meyveleri koparır, uçar giderler, daha sonra ağızlarından ya da dışkılarıyla tohumları dışarı atarlar. Doğal olarak çilek bitkisi bekledi bekledi de ancak tohumları saçmaya hazır olduğu zaman kuşları kendine çekmek amacıyla harekete geçmedi. Ardıçkuşları da çilekleri evcilleştirmek gibi bir amaç taşımıyordu. Çilek bitkisi doğal seçilim yoluyla evrimleşti. Ham çilekler ne kadar yeşil ve ekşiyse o kadar az sayıda kuş, tohumları hazır olmayan meyveleri yiyerek tohumları ziyan etti; çilekler ne kadar kırmızı ve tatlıysa o kadar çok sayıda kuş onların olgun tohumlarını çevreye saçtı.
*Belli hayvan türleri tarafından yenip çevreye saçılmaya uyum sağlamış böyle sayısız bitki vardır. Nasıl çilekler kuşlara uyum sağlamışsa pelitler de sincaplara, mangolar yarasalara, bazı ayakotu türleri karıncalara uyum sağlamıştır. Bu süreç tüketicilere daha yararlı olacak şekilde ana bitkide genetik değişikliklerin meydana getirilmesi olarak tanımladığımız evcilleştirmenin bir yarısıdır. Ancak hiç kimse bu evrim sürecini ciddi ciddi bir evcilleştirme olarak tanımlayamaz çünkü kuşlar, yarasalar, başka tüketici hayvanlar tanımın öteki yarısını yerine getiremez; bilinçli olarak bitki yetiştiremezler. Aynı şekilde, yaban bitkilerin evrimleşip tarım bitkilerine dönüşmesi sürecinin ilk bilinçsiz evreleri, insanlar tarafından henüz bilinçli olarak yetiştirilmeyen bitkilerin, insanları meyvelerini yemeye ve tohumlarını dağıtmaya davet edecek biçimde evrimleşmesinden oluşur. Tıpkı Afrika kurtlarınınki gibi insanların dışkı yaptıkları yerler ilk bilinçsiz üreticiler için bir deneme çiftliği olmuştur.
*Dışkımızı yaptığımız yerler yediğimiz yaban bitkilerinin tohumlarını rastgele ektiğimiz yerlerden yalnızca bir tanesidir. Yenebilir yaban bitkileri toplayıp evimize getirirken kimileri yolda dökülür, kimileri evlerimizde. Bir meyve çürür, içindeki tohum hala çok iyi durumdadır, yenmeden çöpe atılır. Ağzımıza attığımız meyvenin parçası olan çilek tohumları çok küçüktür, kaçınılmaz olarak yutulur ve dışkımızla birlikte dışarı atılır, ama kimi tohumlar çok büyüktür onları yutmadan çıkarırız. Böylece bizim tükürük hokkalarımız, çöplüklerimiz, dışkımızı yaptığımız yerlerle birlikte ilk tarım araştırma laboratuvarlarını oluştururlar. Tohumlar bu laboratuvarların hangisine düşmüş olurlarsa olsunlar bazı yenebilir bitkilerin tohumlarıdır; yani bir nedenle bizim yemeyi seçtiğimiz bitkilerin tohumları. Böğürtlen toplayıp yediğiniz günlerden hatırlarsınız, belli böğürtlenleri ya da böğürtlen fidanlarını seçersiniz. Sonuçta ilk çiftçiler etli meyvelerin büyüklerini ektikleri zaman onların büyük bir olasılıkla daha büyük meyveler vereceğini bilmiyorlardı ama bilerek tohumları ekmeye başladıkları zaman elbette toplamak için seçtikleri bitkilerin tohumlarını ekeceklerdi.
:''(7. Bölüm: Badem Nasıl Yetiştirilir?)''
*Ne zaman bir hayvan bir bitkiyi ya da başka bir hayvanı yese, yediği şeyin biyokütlesinin bu yiyeceği tüketenin biyokütlesine dönüştüğü zamanki verimi yüzde yüzden çok daha azdır. Normal olarak %10 dolaylarındadır. Yani 500 kilogramlık bir inek yetiştirmek için yaklaşık 5000 kilogram mısır gerekir. Beri yandan 500 kilogramlık bir etobur yetiştirmek isterseniz onu 50.000 kilogram mısırla beslenmiş 5000 kilogram otoburla beslemeniz gerekir.
:''(9. Bölüm: Zebralar, Mutsuz Evlilikler ve Anna Karenina İlkesi)''
* II. Dünya Savaşı'na kadar savaşlarda ölenlerin çoğu savaş yaralarından değil savaşla taşınan hastalıklardan ölüyorlardı. Büyük komutanları göklere çıkaran bütün o askeri tarihler insan egosunun balonunu söndüren bir doğruru hafife alıyorlar: Eski savaşların galipleri her zaman en iyi komutanlara ve silahlara sahip olan ordular değil, çoğu kez yalnızca düşmanlarına bulaştıracak en berbat mikropları taşıyanlardı.
* Avrupalıların öteki kıtalara götürdükleri bu armağan olmasaydı -Avrasyalıların evcil hayvanlarla nicedir birlikte yaşaması sonucu evrimleşmiş mikroplar- bunların (Amerika'nın ele geçirilmesi, Amerikan yerlilerinin öldürülmesi vs.) hiçbiri olmayabilirdi.
*Yakın tarihimiz boyunca insanların ölümüne yol açmış başlıca hastalıklar -çiçek hastalığı, grip, verem, sıtma, veba, kızamık ve kolera- [[hayvan]] hastalıklarının evrimleşmiş halidir, işin tuhaf tarafı bizim salgın hastalıklarımızın çoğunun nedeni olan mikropların büyük bir kısmı artık neredeyse yalnızca insanlarda görülür.
*Bir mikrobun yayılmasının en zahmetsiz yolu hiçbir şey yapmadan bir başka kurbana aktarılmayı beklemektir. Bir taşıyıcının başka bir taşıyıcı tarafından yenmesini bekleyen mikropların stratejisi budur: örneğin, bakterili yumurtaları ya da etleri yiyerek kaptığımız salmonella bakterisi gibi; domuzlardan bize geçen, domuzları öldürüp güzelce pişirmeden yememizi bekleyen trişinoza yol açan solucan gibi; şusi seven japonların ve Amerikalıların ara sıra çiğ balık yiyerek kaptıkları anisakiasise yol açan solucan gibi. Bu parazitler hayvandan, hayvanı yiyen kişiye geçer ama Yeni Gine'nin yaylalarında titreme hastalığına (kuru) yol açan virüs bir insandan, o insanı yiyen insana geçerdi. Yani yamyamlık yoluyla; yaylalarda yaşayan bebekler, annelerinin pişirilmeyi bekleyen titreme hastalığı kurbanlarından çıkardığı çiğ beyinlerle oynadıktan sonra parmaklarını yalamak hatasını işledikleri zaman.
:''(11. Bölüm: Öldürücü Bir Armağan: Hayvan Varlığı)''
* Çoğu kez icat ihtiyacın anasıdır, ihtiyaç icadın değil. Buna iyi bir örnek yakın çağların en büyük mucidi Thomas Edison'un en özgün icadının tarihidir. Edison 1877'de ilk gramofonunu yaptığı zaman bir makale yayımladı, bu makalede icadının kullanılabileceği yerleri on madde halinde belirtti. Bunların arasında ölmekte olan kişilerin son sözlerini kaydetmek, görme özürlü kişilerin dinlenmesi için kitapları plağa almak, saatin kaç olduğu duyurmak, hecelemeyi öğretmek vardı. Edison'un öncelikler listesinde müziğin yeniden üretimi ilk sıralarda yer almıyordu. Birkaç yıl sonra Edison yardımcısına icadının hiçbir ticari değerinin olmadığını söylemişti. Daha sonraki birkaç yıl içerisinde fikrini değiştirdi, gramafon satmak üzere iş hayatına atıldı -ama bürolarda dikte ettirme makinası olarak. Başka girişimciler madeni bir para atıldığı zaman popüler müzik çalacak şekilde gramofonu değiştirip müzik kutusu adı verilen şeyi türettikleri zaman, ciddi büro işlerinde kullanılan icadının değerini düşürdüğü için olsa gerek, Edison buna karşı çıktı. Ancak 20 yıl kadar sonra istemeye istemeye gramofonun aslında müzik kaydetmeye ve çalmaya yaradığını kabul etti.
* Avrasya'nın başlangıçtaki hayli önemli üstünlüğü böylece 1492'de çok öne geçmesini sağladı- insan zekasının değil Avrasya'nın belli coğrafi özellikleri sağladı bunu.
:''(13. Bölüm: İhtiyacın Anası)''
* Coğrafi etmenler Çin’in erken bir tarihte kültürel ve siyasi birliğini kurmasına katkıda bulunmuştur, oysa aynı yüzölçümüne sahip, bu tür birleştirici ırmaklardan yoksun Batı Avrupa kültürel ve siyasal birleşmeye bugüne kadar direnmiştir.
:''(16. Bölüm: Çin Nasıl Çinli Oldu?)''
* Sanayi Devrimi’ni rastgele bir şekilde 18. Yüzyıl İngiltere’sinde buhar gücünün kullanılmasıyla başlatmak adettendir, ama aslında su ve rüzgâr gücüne dayalı bir sanayi devrimi ortaçağda Avrupa’nın pek çok bölgesinde zaten başlamıştı.
* Amerika kıtalarının tersine Avrasya'nın doğu-batı yönündeki ana ekseni enlem değişikliği; enlemle birlikte çevre değişikliği olmadan yayılmaya izin veriyordu.
:''(18. Bölüm: Çatışan Yarıküreler)''
*Amerikalıların ve Avrupalıların çoğu için Afrika yerlisi demek "karaderililer" demektir; beyaz Afrikalılar son zamanlarda dışardan gelen insanlardır. Afrika'nın ırk tarihi demek Avrupa sömürgeciliği ve esir ticareti demektir.
* Güney - Kuzey ekseni boyunca ilerlerken insan iklim, yaşama çevresi, yağış, gün uzunluğu, bitki ve hayvan varlığı hastalıkları bakımından değişiklik gösteren kuşaklardan geçer. Bu yüzden de Afrika'nın bir bölgesinde evcilleştirilmiş ya da edinilmiş olan bitkiler ve hayvanlar öteki bölgelerine geçmekte güçlük çektiler.
:''(19. Bölüm: Afrika Nasıl Kara Afrika Oldu?)''
*Bir hayvanı yakalamak, yetenek, sinsilik ve yüzlerce hayvan türü hakkında ansiklopedik bilgi gerektirir. Bir avcı olmak için oldukça akıllı olmanız gerekir. On üç bin yıl önce Orta Doğu'daki insanlar, aynı Yeni Gine’deki gibi, bulabildikleri tüm avların izini sürerek avlanıyorlardı. Fakat avcılığın en temel sorunu, yeterli yemeği bulmak için asla verimli bir yol olmamasıdır. Her bir hayvanı takip etmek zaman alır. Ayrıca bir ok ve bir yay ile avın nasıl sonlanacağını kestirmek zordur. Avcılık bu kadar tahmin edilemez olduğu için geleneksel toplumlar genellikle yiyecek toplamaya daha fazla güvenmişlerdir.
* Bereketli Hilal ile Doğu Akdeniz toplumları ekolojik olarak kendi kaynaklarının tabanını yok ederek kendi kuyularını kazdılar. En eski toplumlardan, doğudaki (Bereketli Hilal'deki) toplumlardan başlayarak her bir Akdeniz toplumu kendi kuyusunu kazarken güç batıya kaydı.
*Farklı kıtalardaki halkların uzun dönemli tarihleri arasındaki farklar, söz konusu halkların insanları arasında doğuştan gelen farklardan kaynaklanmaz, yaşadıkları çevrelerin koşulları arasındaki farklardan kaynaklanır.
{{Vikipedi}}
[[Kategori:Kişiler-J]]
[[Kategori:Amerikalı yazarlar]]
[[Kategori:Pulitzer Ödülü alan yazarlar]]
[[Kategori:Amerikalı biyologlar]]
[[Kategori:Evrimsel biyologlar]]
[[Kategori:Yaşayan insanlar]]
eckmynmbouaze9h58ceggtqec0pd4vn
Krallık (film)
0
21556
232700
187734
2025-06-10T19:09:29Z
Brightt11
34669
/* Konuşmalar */ rüzgar > rüzgâr, değiştirildi: rüzgar → rüzgâr [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232700
wikitext
text/x-wiki
{{Sinema filmi
|Film adı = Krallık
|Afiş= The_Kingdom_110399b.jpg
|Afiş altı = The Kingdom
|Yönetmen = [[w:Peter Berg|Peter Berg]]
|Yapımcı = [[w:Michael Mann|Michael Mann]]
|Senaryo yazarı = Matthew Michael Carnahan
|Oyuncular =[[w:Jamie Foxx|Jamie Foxx]]: Ronald Fleury<br>[[w:Ashraf Barhom|Ashraf Barhum]]: Faris el Gazi<br>[[w:Chris Cooper|Chiris Cooper]]: Grant Sykes<br>[[w:Jannifer Garner|Jeniffer Garner]]: Janet Mayes<br>[[w:Jason Bateman|Jason Bateman]]: Adam Leavitt
|Müzik = [[w:Danny Elfman|Danny Elfman]]
|Yapım yılı, ülkesi = 2007, ABD
|Yapım şirketi = [[w:Universal Pictures|Universal Picture]]
|Süre = 109 dakika
|Dil = İngilizce, Arapça
|Bütçe = 80 milyon Dolar
|IMDb-no =
}}
'''''Krallık''''' veya özgün İngilizce ismiyle '''''The Kingdom''''', yönetmenliğini [[w:Peter Berg|Peter Berg]]'in yaptığı, senaryosu Matthew Michael Carnahan tarafından yazılmış 2007 yılı ABD yapımı gerilim, dram türünde bir filmdir. [[w:Soundtrack|Soundtrack]]'i [[w:Danny Elfman|Danny Elfman]] imzalı ''Krallık'''ın prodüktörlüğünü [[w:Michael Mann|Michael Mann]] üstlenmiştir. Filmin bütçesi 80 milyon dolardır.
== Konuşmalar ==
: '''Kevin Fleury''': Ne oldu?
: '''Ronald Fleury''': Bir sürü kötü şey oldu.
: '''Kevin Fleury''': Dışarıda bir çok kötü insan var.
: '''Ronald Fleury''': Evet, ama sen onlardan birisi değilsin.
: '''Adam Leavitt''': Merak ediyorum orası nasıl bir yer?
: '''Grant Sykes''': Biraz Mars’a benziyor…
: '''Adam Leavitt''' Mars mı?
: '''Grant Sykes''': Evet, evet.
: '''Adam Leavitt''' O zaman... Yanıma uygun giysiler almamışım.
: '''Janet Mayes''': Orada olduğumuz süre içinde bana kötü bir gözle bakacaklar, bir tür bizim Batı Virginia gibi.
: '''Grant Sykes''': Heyyyy… Memleketime fazla yüklenme.
: '''FBI Müdürü James Grace''': Hayatın bitebileceği gerçeğini anladığımızda hayatımızı kaybetme tehlikesi artık bizi korkutmuyordu. Ne olursa olsun, son gelir. Önemli olan ayakta mı, diz üstü mü? Ben bu işte bu dersi uyguluyorum.
: '''Range Rover sürücüsü''': Bugün nasılsın Çavuş?
: '''Çavuş Haytham''': Güneş parlıyor, rüzgâr esiyor. Nasıl kötü olabilirim.
:'''Robert Fleury*''': Sence Allah hangi tarafı tutuyor?
: '''Albay Faris el Gazi''': Görmek üzereyiz.
: '''Adam Leavitt''': Orada kaç prens var?
: '''Albay Faris el Gazi''': 2000’den fazla.
: '''Ronald Fleury''': Her prensin böyle büyük sarayı var mı?
: '''Albay Faris el Gazi''': Bazılarının daha büyük sarayı var.
: '''Adam Leavitt''': Peki bütün bunların parasını kim ödüyor?
: '''Albay Faris el Gazi''': Exxon, Chevron, Shell.
: '''Albay Faris el Gazi''': Seni bir yere götürmek istiyorum.
: '''Ronald Fleury''': Nereye?
: '''Albay Faris el Gazi''': Bizi büyük köpeğin yanına götürebilecek birisinin yanına.
: '''Ronald Fleury''': Bu büyük balık mı demek oluyor?
: '''Albay Faris el Gazi''': Büyük balık mı?
: '''Ronald Fleury''': Evet, büyük balık.
: '''Albay Faris el Gazi''': Bir köpek, ahh… bir köpek bir balıktan daha büyüktür.
: '''Ronald Fleury''': ''[Gazi’ye Azizettin’den çeviri yapması için soruyor]'' Rahat uyuyabildiğini nereden biliyor?
: '''Azizettin''': ''[Arapça konuşuyor]'' Çünkü durmadı.
: '''Albay Faris el Gazi''': ''[İngilizceye çeviriyor]'' Ancak ölenlerin yüzleri izin vermediğinde durursun, diyor.
: '''Ronald Fleury''': Sen bu yüzden mi bıraktın?
: '''Azizettin''': ''[Arapça konuşuyor]'' Uykusuz geçen 17 gün insana her şeyi bıraktırabilir.
{{DISPLAYTITLE:''Krallık''}}
{{Vikipedi}}
[[Kategori:2007 filmleri]]
aqiiodo6qrrj3om6ryv05y5hn0auacr
Didem Madak
0
21623
232771
192519
2025-06-10T19:16:09Z
Brightt11
34669
/* top */ kağıt > kâğıt, değiştirildi: Kağıt → Kâğıt [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232771
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi}}
{{Vikipedi}}
♦ " Evden kaçabilirsin çocuk, ama kaderden asla! " ( Kedinin Alışkanlıkları )
♦ " Hiçbir mektup artık ikna etmiyor beni hayata " ( Şimdiden Bir Hatırasın )
♦ " Ne tezatlı bir şey, ne tuhaf<br />Ne tuhaf acıyla hiç konuşamamak. " ( Kurbati )
♦ " Canımın acısıydın.<br />Ben bir tek o canı unutmamak için her şeyi hatırlamıştım. " ( Bıktığım Şeyler ve Yeşil Fanila )
♦ " Hayatımın üstünde imkansız kuşlar uçuyor. "<br />" Kalbim neden ben?<br />Sırf sevinesin diye seni bir kere bile<br />Elinden tutup parka götürmedim. " ( Enkaz Kaldırma Çalışmaları )
♦ " Benimse yüreğim<br />
Koltuk altına sıkıştırılmış,<br />Yenik bir tavla maçı ertesiydi." ( Yüzüm Güvercinlere Emanet )
♦ " Dünyanın bütün sabahları için iki bilet al maviş anne<br />
Aman umutsuz bir yer olmasın! " ( Mutsuza Kim Bakacak? )
♦ " Artık bütün üzgün oluşlarımın adı:<br />
ANNE! " ( Annemle İlgili Şeyler )
♦ " Kâğıttan gemiler yaptım kalbimden<br />
Ki hiçbiri karşıya ulaşmazdı.<br />
Aşk diyorsunuz,<br />
limanı olanın aşkı olmaz ki bayım! " ( Siz Aşktan N'anlarsınız Bayım? )
♦ " Heceleme beni artık Allah'ım<br />
Bırak okunaksız kalayım "<br />
<br />
" Bir ağıt olarak yak beni Allah'ım<br />
Parmaklarına kına olayım hayatın. " ( Samson ve Dalila )
♦ " İyi niyetli ve sevimli bir kızdan kalanlar<br />
Sallanıyor durmadan boş salıncaklarda<br />
'Üzgünüm' diyor,<br />
Bir mutluluk şiiri daha yazamam bu saatten sonra! " <br />
<br />
" Birini çok sevmek gibiyim "<br />
<br />
" Neden her aşk<br />
Bir kadının cenazesini kaldırır mutlaka. " ( Müsveddeler )
♦ " Bir bakardım eğilmiş su içiyor<br />
Gamzelerinden kuşlar. " ( Karınca Kumu )
♦ " Keşke susmanın muhabbet kuşu olaydım. "<br />
<br />
" Ben sizin ruhunuza çiçek aşısı yapayım<br />
da çiçekler açsın ruhunuz. " ( Ağlayan Kaya )
[[Kategori:Kişiler-D]]
[[Kategori:Türk şairler]]
6jtiy41pn82a9q75m1a70fyohe82bbe
Melike Demirağ
0
22005
232730
222595
2025-06-10T19:10:17Z
Brightt11
34669
/* Sözleri */ rüzgar > rüzgâr, değiştirildi: rüzgar → rüzgâr [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232730
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi
| kişi_adı = Melike Demirağ
| resim_başlığı = Türk şarkıcı ve oyuncu.
| resim_adı =
}}
'''''Melike Demirağ''' (1956, İstanbul), Türk şarkıcı ve oyuncu.''
== Sözleri ==
* Yok Edin İnsanın İnsana Kulluğunu, Bu Davet Bizim.
* Neyleyim cenneti gurbet ellerde, bir yanım gülse de ağlar bir yanım.
* Bir gün geç, bir gün erken mümkün mü mutlu olmak milyonlar umutsuzken.
* Ağlamak ayıp değil, saklama gözyaşını yeter ki ağlarken de eğme bir an başını.
* Şu dünyadaki en soylu kişi insafa gelendir. Şu dünyadaki en olgun kişi Acıya gülendir.
* Böyle gelmiş, böyle gitmez, ettiğiniz yeter artık... Bu dünya zalime kalmaz, çektiğimiz yeter artık...
* Hayvanlara yapılanların video ve fotoğraflarını izleyerek vejetaryen oldum. Görmek vicdanları eğitiyor.
*Hayvan dostuyum deyip, işkenceyle öldürülmüş hayvanları yemek! Hayvanlar insana dosttur, insan dostunu yemez.<ref>[https://twitter.com/melikedemirag/status/479568679756390402 19 Haziran 2014, Twitter hesabından.]</ref>
* Bizim kuşak ninnilerle yaşlandı. İnsan gibi insanca yaşayamamanın sebebine uyanamadan çekip gideceğiz ne yazık ki.
* Toprağımdan beslenenler, Sularımdan içenler, Nefes alıp verenler, Ben ananız yaşlı dünyanız, Duyun beni, duyun beni.
* Vur dediler... Durdu!.. Namlusunu indirdi yere... Nefret kalbini yakıyordu... Döndü, baktı “Vur” diyenlere, gözünde şimşek çakıyordu...
* Bu memleketin insanları hiç bu kadar birbirine düşürülmemişti. Sevgisiz, şefkatsiz, hoyrat, acımasız, utanç verici bir zamanın şahidiyiz!
* Uyan kardeş, uyan, aç gözlerini, Gör artık yurdunun perişan halini, Üç beş haramzade kapmış dünya malını, yatmış üstüne, yatmış üstüne...
* Kimsesizin toprağına sahip çıkmak yeter artık... Garibin tek göz evini zorla yıkmam yeter artık... Elin batmış al kanlara, Yeter kıydığın canlara.
* Hani seçimden önce söz vermişlerdi?.. Pahalılık olmayacaktı hani?.. Evet, ben de onun gibi düşünüyorum, Şimdi ben de mi komünistim yani?...
* Herşeye zam, herşeye zam, yaptığınız yeter artık... Fakir halkın lokmasından çaldığınız yeter artık... Doymamış hâlâ gözünüz, Yediğiniz yeter artık.
* Pahalılığa Paydos”... Ben de bunu diyorum... çok şey değil, güvenli bir iş, doyacak kadar ekmek ve çoluk çocuğun yüzüne utanmadan bakabilmek istiyorum...
* Uyu yavrum ninni uyutayım seni. Masallarla ninnilerle avutayım seni. Şarkilarla türkülerle uyutayım seni. Seksi meksi filimlerle avutayım seni. Çekilişle mekilişle uyutayım seni.
* Kapansın El Kapıları, Bir Daha Açılmasın, Yok Edin İnsanın İnsana Kulluğunu, Bu Davet Bizim... Yaşamak, Bir Ağaç Gibi Tek Ve Hür, Ve Bir Orman Gibi Kardeşçesine, Bu Hasret Bizim...
* Böyle gelmiş, böyle gitmez, ettiğiniz yeter artık... Bu dünya zalime kalmaz, çektiğimiz yeter artık... Doğarken başkaydı yerim, Şimdi halkla beraberim, Bu düzene son verelim, YETER ARTIK, YETER ARTIK...
* Uykusuz gecelerin getirdiği çocuklar Her zaman mavi değil bu gökyüzü bu deniz Buruşmuş çarşafların üzerinde size acı bir dünya hazırlıyor anneniz Kapanmış kapılardan geri dönüp çaresiz Hayatın rüzgârında savrulup durursunuz İnsanlığın kuruş kuruş satıldığı bu devirde doğmayın ne olursunuz...!!!?
{{Vikipedi}}
== Kaynakça ==
{{Kaynakça}}
[[Kategori:Kişiler-M]]
[[Kategori:Türk şarkıcılar]]
[[Kategori:Türk oyuncular]]
[[Kategori:Vejetaryenler]]
[[Kategori:Türk pop şarkıcıları]]
[[Kategori:Yaşayan insanlar]]
d6h929zqr91lly52tlzrq93i5c3jyb9
Paul Watson
0
22527
232745
222715
2025-06-10T19:10:39Z
Brightt11
34669
rüzgar > rüzgâr, değiştirildi: rüzgar → rüzgâr [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232745
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi
| kişi_adı = Paul Watson
| resim_adı = Paul_Watson_portrait.jpg
| resim_başlığı = Kanadalı çevreci eylemci.
| doğum_tarihi = 2 Aralık 1950
| doğum_yeri = Toronto, Ontario, Kanada
| ölüm_tarihi =
| ölüm_yeri =
}}'''''Paul''' '''Franklin''' '''Watson''' (2 Aralık 1950 Toronto, Kanada ) Kanadalı çevreci eylemci.''
== Sözleri ==
*Eyleme karşı çıkan tek bir balina gösterin, eyleme hemen son vereceğiz; ama bu olana dek insanların ne düşündüğü umurumda değil.
*Eğer milli harp öncesi kölelik üzerine nerede durduğunu bilmek istiyorsan, bugün kölelikle ilgili nerede durduğuna bakma, hayvan hakları üzerine nerede durduğuna bak.
*Balina öldürmek iğrenç, ahlâksızca, sapıkça ve sadist bir eylemdir, bu eyleme ve Faroe Adaları'ndaki balina katliamına destek veren herkes benim açımdan iğrenç, ahlâksız, sapık ve sadist insanlardır.<ref name="ReferenceA">[http://hayvanozgurlugucevirileri.com/2014/08/10/yasam-dusmanlarina-sifir-tolerans/ Yaşam düşmanlarına sıfır tolerans!]</ref>
*Bana göre denizlerin yağmalanması ve tecavüzüne göz yumup fabrika çiftçiliğinde üretilen [[hayvanlar]]ı tüketmeye devam ettikçe kendinize hayvan veya çevre korumacı ya da çevreci diyemezsiniz.<ref name="ReferenceA"/>
*Et yemek iklim değişikliğine en büyük katkıyı sunan bir olgu olup dünyadaki su kaynaklarını en çok israf eden tüketim biçimi aynı zamanda. Bir hamburger yapmak için 8,000 galon su gerekiyor, Sierra Club gibi sözde korumacı gruplar duş alırken suyu israf etmeden kullanmamızı öneriyor.<ref name="ReferenceA"/>
*Öldürmekten yana tavır koyanlarda beni çok şaşırtan şeylerden biri, tarihimiz boyunca tek bir kişiye zarar vermemiş olmamıza rağmen bizi şiddet yanlısı olmakla suçlamaları. Öylesine şiddetten uzağız ki 20 senedir hayvan öldürmemeyi savunduğumuz gibi gemilerimizin tamamı %100 [[vegan]].<ref name="ReferenceA"/>
*Dün balina avcılığını savunan birisi tarafından neden balina avcılarına barbar ve vahşi diyorum şeklinde eleştirildim, neden onlara psikopat dediğim ve neden onların kültürüne saygı göstermediğim soruldu bana.<br> Cevabım basit. Balina avcılarına barbar diyorum; çünkü balina öldürmek barbarlıktır. Balina avcılığına vahşiliktir diyorum; çünkü balina avcılığı vahşiliktir; balina avcılarına psikopat diyorum, çünkü davranışları son derece psikoz barındırıyor. His ve duyguları olan canlıların acı çeke çeke ölmesine göz yuman ya da bunu hayata geçiren hiçbir kültüre saygı duymuyorum, hiçbir zaman saygı duymayacağım.<ref name="ReferenceA"/>
*Bizim görevimiz balina, fok ve yunus katilleri, kaplumbağa öldürenler ya da okyanuslarımızdaki çeşitliliğin ölümüne katkıda bulunan insanlarla tartışmak değil. Görevimiz; insanlığın çağlar boyu süren evrimi sırasında peşi sıra sürüklediği ölüm ve sadizm mirasına son verme tutkumuzu yönlendirmek için elimizdeki bütün kaynakları kullanmaktır.<br>Görevimiz yaşamı savunmak ve [[insan]]-[[hayvan]] bütün yaşamların geleceğini güvenceye almaktır.<ref name="ReferenceA"/>
*Raydan çıkmış bir tren gibi, uygarlık kendi üretimimiz olan raylardan çıkıp yok oluşun duvarına toslamaya doğru son hızla gidiyor. Koltuklarında rahat rahat oturan, gülen, eğlenen ve pencereden dışarıya bakmayan [[insan]] yolcular var.<ref name="hayvanozgurlugucevirileri.com">[http://hayvanozgurlugucevirileri.com/2012/01/04/turlerin-yokolusu-politikasi-ya-bir-parazit-olarak-kal-ya-da-bir-dunya-savascisi-ol/ Türlerin Yok Oluşu Politikası: Ya Bir Parazit Olarak Kal ya da Bir Dünya Savaşçısı Ol!]</ref>
*Ya bir parazit olarak kalın ya da bir Dünya savaşçısına dönüşün. Annenize hizmet edin ve büyüyün ya da uygarlığa uşaklık edin ve kendinizi ekokırımın pisliği ve vicdan azabıyla çürütün.<ref name="hayvanozgurlugucevirileri.com"/>
*Şiddete başvurmamak aslında [[insan]]lara, [[hayvanlar]]a ve çevreye yönelik şiddetin sürdürülmesine izin vermektir. Buradaki ikilem ise şu: kendi adımıza şiddetten kaçınırsak, o zaman çoğu kez üstü kapalı olarak diğerlerine şiddet uygulanmasına izin vermiş oluruz, o zaman bu insanlar kendilerine direnç gösterilene dek meselelerini şiddetle çözmekte özgür olurlar. Bazen, etkili adımlar atılabilsin diye bir noktayı dramatize etmek adına şiddet içeren eylemlerde bulunmak gereklidir. Ancak bu tür bir şiddet asla yaşayan bir varlığa yöneltilmemelidir. Mal/mülk/eşyaya karşı evet. Ama bir hayata karşı asla.<ref>[http://hayvanozgurlugucevirileri.com/2012/01/22/alfe-ilkesel-bir-elestiri/ ALF’e “İlkesel” Bir Eleştiri]</ref>
*[[Özgürlük]] asla fanatik dini hoşgörüsüzlüğe boyun eğmemelidir.<ref>[https://www.facebook.com/captpaulwatson/posts/10152920087470932 Resmi Facebook sayfası]</ref>
*İsrail’in bağımsızlığından sonra Başbakan David Ben-Guiron hem Irgun’u hem de Stern Gang’i yasakladı, ancak teröristlerin adalet karşısında hesap vermesi gibi bir durum hiç söz konusu edilmedi. Tam tersine, sokaklara suikastçilerin isimleri verildi. Hatta Menachem Begin, Avraham Stern’in resminin bulunduğu pullar da bastırdı. '''Bugün, Filistin [[terörizm]]ine karşı çıkan İsrail, kendi devletinin kurulmasını da bombalar ve suikastler yoluyla uyguladıkları terör eylemlerine borçlu olduğunu unutmuşa benziyor.''' <ref name="ALF ve ELF: Terörist kime denir?">[http://hayvanozgurlugucevirileri.com/2014/12/22/alf-ve-elf-terorist-kime-denir/ ALF ve ELF: Terörist kime denir?]</ref>
*Hükümetler vatandaşlarının fikirlerinin ve eylemlerinin çerçevesini belirlerler. Timothy McVeigh, Oklahoma City’deki bombalama eyleminde ölen çocukları nasıl olup da ”savaş zaiyatı” diye nitelediği sorulduğunda bunun devletten öğrendiği bir kavram olduğunu söylemişti: “Körfez Savaşı’nda öldürdüğümüz çocukların savaş zaiyatı olduğu söylendi bize, Waco’da öldürdüğümüz çocukların savaş zaiyatı olduğu söylendi bize. Ne farkı var?”<br>Neden şiddetin sorunların çözümü için gerekli olduğu sorulduğunda McVeigh bunu da devletin öğrettiğini, devletin bütün problemleri şiddet yoluyla çözdüğünü söyledi. Buna McVeigh’in sorunu da dahildi, kendisi şiddete karşı çıkıyormuş numarası yapan bir devlet tarafından öldürüldü. Devlet McVeigh’in taktiklerine karşı çıkmıyordu; sadece hedef konusundaki seçimleriydi karşı çıktıkları.<ref name="ALF ve ELF: Terörist kime denir?"/>
*Terörizm ne zaman terörizm olmaktan çıkar? Cevap şu: terörizm; hükümetler, kurumlar ya da dinler tarafından onaylandığında ya da medya öyle olmasına karar verdiği zaman terörizm olmaktan çıkar. Hükümetler, dinler ve kurumlar daha dominant ve güçlü oldukça, statükoyu korumak ya da sosyal ve politik değişim amacıyla terörün kullanılması daha da meşrulaşır.<ref name="ALF ve ELF: Terörist kime denir?"/>
*Her anlamda [[Dünya Kurtuluş Cephesi|ELF]] ve [[Hayvan Kurtuluş Cephesi|ALF]]’in daha da güçlendiğini söyleyebiliriz, bu da [[hayvan hakları]] ve çevre hareketlerinin her yıl güçlendiğini göz önüne alınca son derece mantıklı. Eğer bu iki hareketin radikal yer altı grupları her iki davaya da inananların sadece %1’ini temsil ediyorsa bile yer altı direnişinin de büyümesine yardımcı olmaya devam ediyor; çünkü bir şekilde daha ana akım gruplar bu grupları destekliyor, hele de ana akım grupların istenen hedefi başaramadığı anlaşıldıkça bu destek daha da artıyor. Ancak burada ironik olan şey şu ki ekstrem gruplar yüzünden ana akım gruplara daha fazla meşruluk sağlanıyor, yoksa bu mümkün olmazdı. The Sierra Club ve Humane Society of The United States gibi kurumlar ister beğensinler ister beğenmesinler ALF ve ELF eylemlerinin faydasını görüyorlar. Ekstremler yüzünden ılımlı yaklaşımlar ilerleme kaydedebiliyor. Yer altı grupları aslında yığınsal destek gruplarına tazyik sağlayan şok taburları gibiler.<ref name="ALF ve ELF: Terörist kime denir?"/>
*İşin aslı şu ki isteseniz de istemeseniz de [[Dünya Kurtuluş Cephesi|ELF]] ve [[Hayvan Kurtuluş Cephesi|ALF]] çevre ve [[hayvan hakları]] var oldukça var olmaya devam edecek. Her iki grup da merkezilikten uzak, çeşitlilik anlamında yaygın, bilinmez ve önceden kestirilmesi imkansız gruplar olup üyelikleri o kadar belirsiz ve geçirgendir ki her iki grubu da ortadan kaldırmak imkansızdır. Aslında, gerçek anlamda var değillerdir. ELF ve ALF gölgelerden meydana gelmiş merkezi bir odağı olmayan gruplardır. Bir eylemciyi tutuklayın eylemciden elde edilecek bilgi en fazla küçük bir hücre grubuyla alakalı olacaktır, çünkü başka hiçbir grupla alakaları yoktur. '''ELF ve ALF üç harften meydana gelmiş iki grup gibi, bazen bir duvara kırmızı boyayla adı yazılan, bazen bir bildiride adı basılan bazen de kalabalıkta haykırılan iki isimden ibarettir.''' <ref name="ALF ve ELF: Terörist kime denir?"/>
*Ana akım hareketler [[Dünya Kurtuluş Cephesi|ELF]] ve ALF’i kabul etmeli ve ana akım eylemlerine devam etmeli. Gelecekte gizli taktiklerin arttığı görülecek, ALF ve ELF saldırıları artacak. Dikkat çekilmesi gereken büyük bir öfke ve hayal kırıklığı havuzu var, hareketler daha çok ceza gördükçe bu öfke ve hayal kırıklığı daha da güçlenecek.<br>ELF ve ALF’i durdurmanın tek bir yolu var. Basit, gerçekten basit. Toplumun yapması gereken tek şeyi diğer insanlara, diğer türlere ve ekosistemlere karşı uygulanan şiddete son vermektir. Bu grupların varoluş sebepleri ortadan kaldırılmalıdır...hem zaten bu hareketlerin talep ettiği nedir?<br>Zulme, yıkıma, ölüme son verip bütün türlerin huzur içerisinde yaşayabilmesi.<br>Kötü bir amaç değil gerçekten. Neden bu amaca karşı çıkılsın ki?<br>'''Bu amaca ulaşıldığında ELF ve ALF ortaya çıktıkları gibi gizemli bir şekilde ortadan kaybolacaklar- tarihin sisleri içerisine gölgeler olarak karışacaklar.''' <ref name="ALF ve ELF: Terörist kime denir?"/>
*Hiçbir tür diğerlerinden daha mühim değildir. Tüm türler birbirine bağlıdır. Fakat kurtçuklar insanlardan daha önemlidir, dediğimde bana kızıyorlar. Öyle söylüyorum çünkü kurtçuklar insanlar olmadan da dünya üzerindeki varoluşlarını sürdürebilirler ama biz kurtçuklar olmadan yaşayamayız. Onlara ihtiyacımız var ve onların bize ihtiyacı yok. Ve arılar, böcekler, balıklar: bizim onlara ihtiyacımız var ve onların bize ihtiyacı yok. Bu onları ekolojik olarak bizden daha önemli kılar. Birçok insan bunu duymaktan hoşlanmıyor.
== Diğer ==
* Benim bir dinim yok.
* Belgeseller fark yaratır.
* Bugün çok az balıkçı kaldı.
* Okyanustaki her balık tehlikede.
* NATO balıkçılıkla ilgilenmeyecek.
* Politikacılara çok az inancım var.
* Ben gerçekten bir kaçak değilim.
* Hiçbir konuda kötümser değilim.
* Sosyal değişim insanlardan geçer.
* Bütün devrimler şiddetli devrimlerdir.
* İnsanları kovsam da umurumda değil.
* Ekoterörizm çevreye karşı terörizmdir.
* Gemiler harcanabilir; balinalar değildir.
* Sosyal değişim insanlar aracılığıyla gelir.
* Bütün büyük balinaların nesli tehlikede.
* Gezegen görevindeyken dinlenmek yok.
* Fok avı beni Kanadalı olmaktan utandırdı.
* Okyanuslar gezegendeki son özgür yerdir.
* Dedem 85 yaşında beni omuzlarında taşıdı.
* Hiçbir tür diğerlerinden daha önemli değildir.
* Tüm yüzleşmeler aldatma üzerine kuruludur.
* Bana göre dünyadaki en güçlü silah kameradır.
* Çevrecilere inanmıyorum, çevreye inanıyorum.
* Kültürle ilgilenmiyorum; Hukukla ilgileniyorum.
* Yasadışı faaliyeti protesto etmek korsanlık değildir.
* Ben doğduğumda, gezegende üç milyar insan vardı.
* Gerçek şu ki, hiçbir zaman bir suçtan hüküm giymedim.
* Ticari balıkçılar dünyadaki en açgözlü, en aptal insanlardır.
* Sea Shepherd şiddete göz yummaz ve biz de uygulamıyoruz.
* Ünlülerle ilgili olan şey bu: medya onları görmezden gelemez.
* Bir türün neslinin tükenmesini sağlayarak kazanılacak para var.
* Özgürlük asla fanatik dini hoşgörüsüzlüğe boyun eğmemelidir.
* Biraz karmaşık bir hayatınız olmadıkça hiçbir yere varamazsınız.
* Suçlularla uğraşıyorsanız, mahkemeye gitmek istemeyeceklerdir.
* Milliyetçiliği ve kabileciliği ortadan kaldırmalı ve Dünyalı olmalıyız.
* Göç, nüfus artışına katkıda bulunan en önemli faktörlerden biridir.
* Bence bu, gezegeni gerçekten kendimizden kurtarmak için bir savaş.
* Yaptığınız işten gerçekten emekli olmanız gerektiğini düşünmüyorum.
* 'The Cove' filmi, insanları Japonların balina katliamından haberdar etti.
* Gezegenimizde iletişim kurmaya bile çalışmadığımız akıllı türlerimiz var.
* Deniz Çobanı Koruma Derneği'ni bir protesto örgütü olarak kurmadım.
* İçinde bulunduğum gemilerin hareketlerinden hiç kimse zarar görmedi.
* Çoğu insan kendi yaşamları ile okyanuslar arasındaki bağlantıyı göremez.
* Greenpeace'in balina avcılarını soğukta durdurabilecek hızlı bir gemisi var.
* İnsanlar Greenpeace'e para vermek konusunda kendilerini iyi hissediyorlar.
* Genellikle, çevre programları ana akım bir izleyici kitlesi için tasarlanmamıştır.
* Hükümetler vatandaşlarının fikirlerinin ve eylemlerinin çerçevesini belirlerler.
* Bazen farklılıklarla ayrılırız, bazen de ortak saygı ve şefkat idealleriyle birleşiriz.
* Yerli ev kedileri, dünyadaki tüm fokların toplamından daha fazla balık öldürür.
* Bir Amerikan vatandaşı, balinaları kurtardığı için Japonya'ya iade edilmeyecek.
* Okyanusta kalmak istiyorum. Bunu Japonya'daki bir hücreden yapamayacağım.
* Büyük bir egon olmadıkça kimsenin benim yaptığımı yapamayacağını söylerdim.
* Balık yemiyorum çünkü şu anda dünyada sürdürülebilir balıkçılık diye bir şey yok.
* Ölü okyanuslarla bu gezegende yaşayamayız. Okyanuslarımız ölürse bizde ölürüz.
* Uçmayı, araba kullanmayı ve eğlence amaçlı deniz araçlarına binmeyi bırakmalıyız.
* Denize doğru ilerlemenin bana bahşettiği kişisel özgürlüğü hiçbir kelime tarif edemez.
* Trajedi şu ki, ekolojiyi yok etmek için onu korumaktan çok daha fazla teşvik - para - var.
* Bazen hapse girmek, sosyal reform veya sosyal değişim için ödemeniz gereken bedeldir.
* Kanada güvenmiyorum. Kanada hükümeti benden Japonlardan daha çok nefret ediyor.
* Köpekbalığı, denizdeki en yüksek yırtıcıdır. Köpekbalıkları 450 milyon yıldır evrimi şekillendirdi.
* Görevimiz yaşamı savunmak ve insan-hayvan bütün yaşamların geleceğini güvenceye almaktır.
* Bir balinanın katledildiğini ve şahitlik etmekten başka bir şey yapmamasını tiksindirici buluyorum.
* Şu anda ihtiyacımız olan şey kahramanlar - milyonlarcası. Eylemsiz duygu, benliğin mahvolmasıdır.
* Morina gibi balıkların en büyük yırtıcısı diğer balıklardır ve foklar bu tür balıkları kontrol altında tutar.
* Hummer süren bir vegan, bisiklete binen bir et yiyiciden daha az sera gazı emisyonuna katkıda bulunur.
* Bugün köleliğin neresinde olduğunuza bakmayın. Hayvan hakları konusunda nerede durduğuna bir bak.
* Sürdürülebilir balıkçılık bir sahtekarlıktır. Bu, gerçekten 'olağan iş' anlamına gelen bir pazarlama terimidir.
* Benden nefret eden ve beni destekleyen o kadar çok insan olmasaydı, başarılı olduğumu düşünmezdim.
* En inanılmaz gezegende yaşıyoruz ve yine de onu kötüye kullanıyoruz ve acımasızca kötüye kullanıyoruz.
* Bunu gerçekten koyabilmenin tek yolu bu. İnsan ırkının kibirine meydan okuyacak kadar kibirli olmalısınız.
* Çevre hareketinde çok fazla asker kaçağı yok ve yüksek düzeyde bir işe alım var. Sonunda, açık savaş olacak.
* Bir balinanın ölümünü izlemeyeceğim. 1977'de Greenpeace'den ayrıldığımdan beri ölen bir balina görmedim.
* Hollanda hapishaneleri muhtemelen dünyanın herhangi bir yerinde bulabileceğiniz en medeni hapishanelerdir.
* Şiddete başvurmamak aslında insanlara, hayvanlara ve çevreye yönelik şiddetin sürdürülmesine izin vermektir.
* 2000 ile 2065 arasında, son 65 milyon yılda kaybettiğimizden daha fazla bitki ve hayvan türünü kaybedeceğiz.
* Gerçek şu ki, deniz vahşi yaşamının küresel olarak katledilmesi, gezegendeki vahşi yaşamın en büyük katliamıdır.
* Gerçek şu ki, aşırı derecede şiddet içeren bir kültürde yaşıyoruz ve inandığımız şey içinse şiddeti haklı çıkarıyoruz.
* İşin aslı şu ki isteseniz de istemeseniz de ELF ve ALF çevre ve hayvan hakları var oldukça var olmaya devam edecek.
* Öylesine şiddetten uzağız ki 20 senedir hayvan öldürmemeyi savunduğumuz gibi gemilerimizin tamamı %100 vegan.
* Spermaceti yağı, ısıya karşı yüksek direnci nedeniyle değerlidir ve bu nedenle aşırı ısının olduğu makinelerde kullanılır.
* Balıkları yok edersek, okyanuslar ölecek. Okyanuslar ölürse biz de ölürüz. Ölü bir okyanusla bu gezegende yaşayamayız.
* Toplumun yapması gereken tek şeyi diğer insanlara, diğer türlere ve ekosistemlere karşı uygulanan şiddete son vermektir.
* Hiç kimse balık yemeye devam ederken bir deniz ekoloğu ve çevreci olduğunu iddia edemez. Bu, ikiyüzlülüğün nihai şeklidir.
* Bir Güney Okyanusu balina barınağı olduğu sürece, Sea Shepherd ekibi onu devriye gezmeye ve savunmaya devam edecek.
* Tarih boyunca herhangi bir toplumsal hareket, her zaman nüfusun sadece %7'sinin tutkuyla aktif olmasıyla gerçekleştirilmiştir.
* Balinaları öldürmeye yerli olmayan insanlardan daha fazla hakkı olan yerliler arasında bir ayrım yapmanın mantığını görmüyorum.
* Eyleme karşı çıkan tek bir balina gösterin, eyleme hemen son vereceğiz; ama bu olana dek insanların ne düşündüğü umurumda değil.
* Bir balık, okyanus eko-sistemlerinin bütünlüğünü koruyarak denizde yüzmek, herhangi birinin tabağında olduğundan daha değerlidir.
* Yaptığım şeyi yapıyorum çünkü yapılması gereken doğru şey bu. Ben bir savaşçıyım ve bu, savaşçının üstün oranlarla savaşma şeklidir.
* Mavi yüzgeçli orkinos, okyanusun çitası gibidir. En hızlı balıktır. Sıcak kanlı bir balıktır. Ama başında 100.000 dolarlık bir fiyat etiketi var.
* İnsanlar, ekoloji yasasına, sınırlı kaynaklar yasasına göre yaşamamız gerektiğini anlamaya başlıyorlar ve bunu yapmazsak, yok olacağız.
* Hayallerinizin peşinden gidin ve doğuştan gelen yeteneklerinizi ve becerilerinizi yarın için daha iyi bir dünya haline getirmek için kullanın.
* Yaptığım şeyi yapıyorum çünkü yapılması gereken doğru şey bu. Ben bir savaşçıyım ve savaşçının üstün oranlarla savaşmanın yolu budur.
* Et yemek iklim değişikliğine en büyük katkıyı sunan bir olgu olup dünyadaki su kaynaklarını en çok israf eden tüketim biçimi aynı zamanda.
* Greenpeace şu anda dünyanın en büyük kendini iyi hissettiren organizasyonu ve bunu söyleyebilirim çünkü ben onların kurucularından biriyim.
* Balinalara, yunuslara, foklara ve bu dünyadaki diğer tüm canlılara hizmet etmekten onur duydum. Güzellikleri, zekaları, güçleri bana ilham verdi.
* Buradaki ikilem ise şu: kendi adımıza şiddetten kaçınırsak, o zaman çoğu kez üstü kapalı olarak diğerlerine şiddet uygulanmasına izin vermiş oluruz.
* Bir hamburger yapmak için 8,000 galon su gerekiyor, Sierra Club gibi sözde korumacı gruplar duş alırken suyu israf etmeden kullanmamızı öneriyor.
* Temel çeşitliliğimizi kaybetmek üzereyiz. Buğday ekinlerimize bakın - yüzlerce yıldır rafine edip yetiştirdiğimiz bir avuç tahıl ekine ve bitkiye güveniyoruz.
* Balinalara, yunuslara, foklara ve bu dünyadaki diğer tüm canlılara hizmet etmekten onur duydum. Güzellikleri, zekaları, güçleri ve ruhları bana ilham verdi.
* Bizim görevimiz balina, fok ve yunus katilleri, kaplumbağa öldürenler ya da okyanuslarımızdaki çeşitliliğin ölümüne katkıda bulunan insanlarla tartışmak değil.
* His ve duyguları olan canlıların acı çeke çeke ölmesine göz yuman ya da bunu hayata geçiren hiçbir kültüre saygı duymuyorum. Hiçbir zaman saygı duymayacağım.
* Bir fok yavrusu öldürmek, sadist olmaya meyilliysen yapabileceğin en kolay şey; Kesinlikle içinde spor olduğunu söyleyemezsiniz - hayvan tamamen savunmasızdır.
* Hükümetler, dinler ve kurumlar daha dominant ve güçlü oldukça, statükoyu korumak ya da sosyal ve politik değişim amacıyla terörün kullanılması daha da meşrulaşır.
* Eğer milli harp öncesi kölelik üzerine nerede durduğunu bilmek istiyorsan, bugün kölelikle ilgili nerede durduğuna bakma, hayvan hakları üzerine nerede durduğuna bak.
* Balinalar, bugün sınırlı balina eti talebini karşılamak, evcil hayvan gıdalarında veya kürk ticaretinde kullanılan kürklü hayvanlar için yem olarak kullanılmak üzere öldürülüyor.
* Balina avcılarına barbar diyorum; çünkü balina öldürmek barbarlıktır. Balina avcılığına vahşiliktir diyorum; çünkü balina avcılığı vahşiliktir; balina avcılarına psikopat diyorum.
* Öldürmekten yana tavır koyanlarda beni çok şaşırtan şeylerden biri, tarihimiz boyunca tek bir kişiye zarar vermemiş olmamıza rağmen bizi şiddet yanlısı olmakla suçlamaları.
* Arılar, böcekler, balıklar: bizim onlara ihtiyacımız var ve onların bize ihtiyacı yok. Bu onları ekolojik olarak bizden daha önemli kılar. Birçok insan bunu duymaktan hoşlanmıyor.
* Türleri korumak için elimizden gelen her şeyi yapmaya çalışma sorumluluğumuz olduğunu hissediyorum ve bunu yapmanın en iyi yolu uluslararası koruma yasasını desteklemektir.
* Ya bir parazit olarak kalın ya da bir Dünya savaşçısına dönüşün. Annenize hizmet edin ve büyüyün ya da uygarlığa uşaklık edin ve kendinizi ekokırımın pisliği ve vicdan azabıyla çürütün.
* Görevimiz; insanlığın çağlar boyu süren evrimi sırasında peşi sıra sürüklediği ölüm ve sadizm mirasına son verme tutkumuzu yönlendirmek için elimizdeki bütün kaynakları kullanmaktır.
* Bana göre denizlerin yağmalanması ve tecavüzüne göz yumup fabrika çiftçiliğinde üretilen hayvanları tüketmeye devam ettikçe kendinize hayvan veya çevre korumacı ya da çevreci diyemezsiniz.
* Balina öldürmek iğrenç, ahlâksızca, sapıkça ve sadist bir eylemdir, bu eyleme ve Faroe Adaları'ndaki balina katliamına destek veren herkes benim açımdan iğrenç, ahlâksız, sapık ve sadist insanlardır.
* Fosil yakıtları yakmayı bırakmalı ve yel değirmenleri, su çarkları ve güneş panelleri gibi bireysel veya küçük topluluk birimlerinden gelen her tür güçle yalnızca rüzgâr, su ve güneş enerjisini kullanmalıyız.
* Terörizm ne zaman terörizm olmaktan çıkar? Cevap şu: terörizm; hükümetler, kurumlar ya da dinler tarafından onaylandığında ya da medya öyle olmasına karar verdiği zaman terörizm olmaktan çıkar.
* Dün balina avcılığını savunan birisi tarafından neden balina avcılarına barbar ve vahşi diyorum şeklinde eleştirildim, neden onlara psikopat dediğim ve neden onların kültürüne saygı göstermediğim soruldu bana.
* Hiçbir tür diğerlerinden daha mühim değildir. Tüm türler birbirine bağlıdır. Fakat kurtçuklar insanlardan daha önemlidir, dediğimde bana kızıyorlar. kurtçuklar olmadan yaşayamayız. Onlara ihtiyacımız var ve onların bize ihtiyacı yok.
* Raydan çıkmış bir tren gibi, uygarlık kendi üretimimiz olan raylardan çıkıp yok oluşun duvarına toslamaya doğru son hızla gidiyor. Koltuklarında rahat rahat oturan, gülen, eğlenen ve pencereden dışarıya bakmayan insan yolcular var.
* Bu grupların varoluş sebepleri ortadan kaldırılmalıdır. hem zaten bu hareketlerin talep ettiği nedir? Zulme, yıkıma, ölüme son verip bütün türlerin huzur içerisinde yaşayabilmesi. Kötü bir amaç değil gerçekten. Neden bu amaca karşı çıkılsın ki?
* Musluklarından temiz su çıkan şehirden bir şişe su alıyoruz. Bilirsiniz, 1965'te, biri sıradan bir insana 'Otuz yıl içinde plastik şişelerde su alıp benzinden daha fazla su için para ödeyeceğinizi biliyor musunuz?' dese. Herkes sana aklını kaçırmış gibi bakardı.
* Kendime gelince, kerestecilere inanmıyorum, ağaçlara inanıyorum. Balıkçılara inanmıyorum, balığa inanıyorum. Madencilere inanmıyorum, ayaklarımın altındaki kayalara inanıyorum. Gökyüzündeki turtanın maneviyatına inanmıyorum, gökkuşaklarına, nehirlere, dağlara ve yosunlara inanıyorum. İnsanların diğer yaşam formlarından üstün olduğu fikrini reddediyorum. İnsan, aşırı gelişmiş bir üstünlük duygusuna sahip bir maymundan başka bir şey değildir.
== Kaynakça ==
{{Kaynakça}}
{{Vikiler|
commons= {{PAGENAME}} |
wikispecies= |
wikt= |
b= |
s= |
w= {{PAGENAME}} |
n= |
m= |
}}
[[Kategori:Kişiler-P]]
[[Kategori:Çevreciler]]
[[Kategori:Kanadalı veganlar]]
[[Kategori:Aktivistler]]
[[Kategori:Hayvan hakları savunucuları]]
[[Kategori:Kanadalı aktivistler]]
[[Kategori:Yaşayan insanlar]]
0o96pceq5voyovgl5yj2kjwhrmua7w0
Assata Shakur
0
22941
232808
196880
2025-06-10T19:28:26Z
Brightt11
34669
/* top */ dz, değiştirildi: dükkan → dükkân [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232808
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi}}
*Dünyada, tarihte hiç kimse özgürlüğünü kendisine zulmedenlerin ahlaklarına hitap ederek ele geçirmemiştir.<ref name="ReferenceA">[http://fraksiyon.org/assatadan-acik-mektup-tum-siyasi-tutsaklari-serbest-birakin/ Assata’dan Açık Mektup: Tüm Siyasi Tutsakları Serbest Bırakın]</ref>
*Bize Çapulcu diyorlar ama siyahlar ne zaman maaş dekontlarını alsalar aslında soyulmuş oluyorlar. Mahallemizdeki bir dükkâna her girdiğimizde silahlı soyguna uğramış kadar oluyoruz. Kiramızı her ödediğimizde ev sahibi bizi bağrımızdan vurmuş gibi oluyor.<ref name="ReferenceA"/>
*Ben siyah bir devrimci kadınım ve bu yüzden bir kadının müdahil olduğuna inanılan bütün sözde cinayetlerle suçlandım ve suçlu bulundum. Sözüm ona sadece erkeklerin dahil olduğu cinayetlerin planlanmasıyla da suçlandım. Sözüm ona üzerinde benim olduğum resimleri posta ofislerine, havaalanlarına, otellere, polis arabalarına, altgeçitlere, bankalar, televizyonlara ve gazetelere koydular. Yakalanmam için ödüller verip görüldüğüm yerde vurulmam ve infaz edilmem için emirler imzaladılar.<ref name="ReferenceA"/>
*İnsan her şeye alışıyor. Gördüğün zulümle ilgili ne kadar az düşünürsen zulüm büyüdükçe o kadar tolerans geliştiriyorsun. Bir süre sonra insanlar zulmün normal akışın bir parçası olduğunu düşünüyorlar. Özgür olmak için köle olduğunun şiddetle farkına varman gerekiyor.<ref name="ReferenceA"/>
==Kaynakça==
{{Kaynakça}}
{{Vikiler|
commons= {{PAGENAME}} |
wikispecies= |
wikt= |
b= |
s= |
w= |
n= |
m= |
}}
[[Kategori:Kişiler-A]]
[[Kategori:Amerikalı sosyalistler]]
[[Kategori:1947 doğumlular]]
[[Kategori:Yaşayan insanlar]]
dpaisrjmvbtnwn70hxrpvm8cy4um3le
Kardeş Payı
0
22971
232827
227062
2025-06-10T19:28:49Z
Brightt11
34669
/* Sezai */ dz, değiştirildi: dükkan → dükkân (2) [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232827
wikitext
text/x-wiki
'''Kardeş Payı''', Mehmet Yiğit Alp'in yapımcılığını ve Selçuk Aydemir'in yönetmenliğini üstlendiği komedi türündeki Türk televizyon dizisi.
== Ali Özdemir ==
* Assssssss... ''(Eliyle ağzına fermuar çeker gibi yapar)'' maa yap abisi!
''(Her küfretmek üzereyken söylediği söz)''
* Şükriye Duru şu an sana alenen sarktım!
* Olaya kendini vermiyosun (Metin'e söyler.Metin'de vermiyorum diye cevap verir. )
* Cahil cahil konuşma doktor! İnsanın hiç babası ölür mü?!
''Babası Tahsin'in ölüm haberini veren doktora''
* Benim babam niye ölsün yaa... Niye ölsün benim babam!
''Babası Tahsin'in ölümünün ardından eski karısı Şükriye'nin dizlerine yatmış ağlarken''
== Feyyza Özdemir ==
* Kredi kartında biriken sürpriz para gibiyim. Zamansız mutluluğum ben! Çok kıymetliyim çok!
== Hilmi ==
* Hilmi bunu beğendi.
* (Ali ve Metin'e): Ben neden fakir olduğunuzu anlatayım size. İşiniz zanaatkarlık ama yaşam biçiminiz bohemlik...
* Bide böyle düşün.
== Hamiyet Özdemir ==
* Dulluk, bir zorunluluk mudur? [[İnsan]], bu sıfatı bir kez üstlenirse, ömür boyu taşımak zorunda mıdır?
* Zaten sen faydalı bişey olsan ben seni içimden atmazdım. Ben ciğerimi atıyor muyum, böbreğimi atıyor muyum? Değil mi?! (Metin'e)
* Şimdi seni alırım ayağımın altına, birinci elden cennetle tanışırsın! (Metin'e)
* Ve Tanrı erkeği yarattı! (Recai'yi ilk gördüğü an)
== Kartal ==
* Deniz... dostlar beden dersi, kızlar geometri dersi gibidir. 90 60 90 lara, tahtadaki şekillere aldanma. Başta üçgenler, çemberler güzel gelebilir, ya sonra... Sonra yamuklar başlar, çok üzülürsün.
* Heh ne didin?
* ''(Feyyza ve arkadaşlarına)'' Hanımım, ve ne çirkin, ne de güzel, annnca yoklukta gider mürebbiyeleri, naabiyonuz?
* Besle kargayı, soksun dalgayı!... Kabul edin süper denk geldi!
''(Şerif abinin kendine yardım eden adama bile itlik yapması üzerine)''
== Deniz ==
*Hayret edersin
*''(Çıraklara)'' Ulan sizi +18 döverim!
*Gözlerini oyup göz kürenden s...erim seni! Gözyaşı diye de küçük Deniz'ler ağlarsın, it! (Kartal'a)
*Benim canlılarla ilişkili tavrım nettir Feyyza. İki bacaklıysa sevgili olurum, dört bacaklıysa yerim, altı veya sekiz bacaklıysa kaçarım ben aga, kaçarııımmm! (Müzikhole giren çekirge hakkında)
== Metin Özdemir ==
* Seni seviyorum mavi gözlü minyon!
* ''(Çıraklara)'' 17 gün devamsızlık ne lan?! Okumayacak bunlar abi! Bunları [[Russian Institute]]'a gönder, yine okumazlar!
* [[w:Arçil Arveladze|Arçil]]'le [[w:Shota Arveladze|Şota]]'nın Türkçe konuşmasını Türkçeye çeviren adam gibi niye ara giriyorsun sen abi?!
''(Ali'nin araya girerek söylediği bir sözü açıklaması üzerine)''
* Ulan adam sahaya bile girmeden çizgiden golü çaktı!... Hiç konuşma, aynı [[Mustafa Denizli]] gibi kornerden tıpaladı!... Konuşma, konuşma, iki dakka sus da alkışla alkışla... Şapka çıkar... ''Make some noise'', alkışla! Çok pis koydu!
''(Babalarının, abisi Ali'ye afilli bir laf sokması üzerine)''
* Bu ne lan?... Emrah'ın kuşlar bunlar?... Vay çakaaaal, manita yapmış!... Oha, erkek lan bu! '''Emrah manitu yapmış!'''
'' (Mahallede dolaşırken, Emrah'ın ıslıkla gökyüzünde koreografi yaptırdığı güvercinlerin havada erkek silüeti yaptığını gördüğünde)''
== Emrah ==
* Ulan petiyto
* ''(Metin'e)'' Oğlum sen [[w:Chun Li|Çun Li]]'sin, aduket atamazsın! Yarım daire yapıp yumruğa basma! ''(İki eliyle hadouken hareketi yaparken bir yandan da "nah" işareti yapar)'' Aduket bizim işimiz!
* Metin!... Ne ben [[w:Julius Caesar|Sezar]]'ım, ne de sen [[w:Brutus|Brütüs]]'sün!... Ne ben sana kızarım, ne de zatı şahanen bana küssün! Bundan sonra senle ben, düşman bile değiliz!
''(Metin'le Eda'nın birbirlerine ilan-ı aşk etmesinden sonra arkalarından bakarken)''
== Oğuzhan ==
* Ben iyice zıvanadan çıktım ya lan. Bende ne büyüğe saygı, ne küçüğe sevgi. Hiçbir şey kalmadı ha. Eskiden Halil' i bile sevimli bulur ben başını okşardım ya. Adım adım karanlık tarafa geçiyorum.
== Salih ==
* Kadınlar arasında asla yaş, sınıf, yöre farkı gözetmem, hepsine o gözle bakarım.
== Sezai ==
* Hava ne gadar güzel yaaa...
* ''(Melodik)'' Bağrı yanık Anadolu çocuğu... Sezai!
* (Halil'e): Besle kargayı oysun gözünü demişler. Sırf bu yüzden beslemedim lan ben seni. Senin rızkını karıya kumara yatırdım. Bugünlere kendi imkanlarınla geldin.
* Bugün dükkândayım. Kapı açılma sesi duyuldu. Sonra kapandı kapı. Yalnızlık geldi, girdi dükkâna, oturdu şöyle. Minderlerle oynadı, ayağını uzattı. Belli ki kalıcı, gitmeye de pek niyeti yok. Bizde de misafire hürmet büyük, şimdi kalk git de diyemen...
* Benim kalbim sensörlü apartman ışığıymış abi. Ne yapsan kapanmıyor. İlk harekette tekrar yanıyor.
* Ben ömrümün günlerini koca bir çuval çekirdeğe benzetiyorum Hamiyet. Çitliyorum, çitliyorum hep acı çekirdek geliyor ağzıma. Yaa bir çuvalda bir olur, iki olur, benimki komple acı. Ben artık tatlı çekirdek dişlemek istiyorum.
* Yok yok! "Ben öleydim" yok! '''Evlatlar babalardan önce ölmesin. Sırayla olsun her şey!'''
''Tahsin'in ölümünün ardından "Ben öleydim onun yerine" diye ağlayan Metin'e''
== Şerif abi==
* İtim lan ben... it!
* Lan ben "carpe diem" dedikçe siz sanki "hurma yiyem" diyormuşum gibi habire gözüme gözüme uzatıyorsunuz hurmalar!
* İtlik, mesaili bir uğraştır! Misal ben... Sabah erkenden kalkar, hafif hasarlı iki arabayı, sanki kaza yapmış gibi köprünün giriş çıkışlarına koyarım! Bizim millet kaza gördü mü durup bakar meraklıdır. E boşu boşuna trafik olur. Ben de bir ton insandan küfür yerim. Yani güne iyi başlarım!
== Tahsin Özdemir ==
* Bu elektrik faturası ne yaa! Gören de borla çalışan motor değil elektrikli motor icat ettiniz sanır! Blanka'yı çırak olarak işe mi aldınız yaa! Raiden'la Captain Commando size çaya mı geliyor?!
* Bu takım 6'ya 6 mahalle maçında şov yapar! Ama bize artık profesyonel bir takım lazım!
* Nasılsın diye sormamışmışım! İnsan sevdiklerine nasılsın diye sorar mı yaa! Bilir zaten onların iyi olup olmadığını...
==Yiğit==
* (Şükriye'ye): Sana asıldığım doğru Şükriye. Bazen çok asılıyorum, dalından koparacağım seni diye korkuyorum.
* Ulan kirpi bile yavrusunu pamuğum diye severmiş! Babam geldi lan babam!!!
''(Zor bir durumda kaldığında, babasının duruma müdahil olması üzerine)''
* [[w:Edward Norton|Edward Norton]] gibi adamım lan ben, [[w:Charlie Sheen|Charlie Sheen]]'e çevirmişsin, piç!
''(Kendi yerine geçirdiği adama)''
* Enver Tokerli'ye bak sen ya! Az diklendik diye [[Tyrion Lannister]]'a dönüştü adam!
''(Babasına söyleniyor)''
==Diyaloglar==
===Eda-Metin: "Eltim dedim!"===
'''Metin:''' Sorma Eda...<br>
'''Eda:''' Ne oldu? Kimdi o adamlar?<br>
'''Metin:''' Sorma dedim ya Eda! Peşin peşin sorma dedim!<br>
'''Eda:''' ''(Hafif cilveli)'' Sevgilim mi dedin adamlara?<br>
'''Metin:''' Ne alakası var kardeşim?!<br>
'''Eda:''' ''(Dehşet içinde)'' Kardeşim mi dedin?!<br>
'''Metin:''' ''(Patlar gibi)'' '''Eltim dedim a... k... eltim!!!'''
===Metin-Ali-Feyyza: "Köprü demirleri"===
''(Metin, Ali ve Feyyza babaları Tahsin'le kavga etmiş ve babalarının kalbini fena halde kırmışlardır. Bunun üzüntüsüyle üstgeçide yan yana oturup kendilerine saydırmaya başlarlar)''
'''Ali:''' Yedi köyle barışık yaşayıp, kendi öz babalarının kalbini kıran hayırsız evlatlar!... Sağ baştan say!<br>
'''Metin:''' Biir!<br>
'''Feyyza:''' İkii!<br>
'''Ali:''' Üüç!<br>
'''Metin:''' Büyük liderler neden çocuk yapmazlar sorusunun kanlı canlı cevapları! Sol baştan say!<br>
'''Ali:''' Biir!<br>
'''Feyyza:''' İkiii!<br>
'''Metin:''' Üüç!<br>
'''Feyyza:''' Dünyaya barış ve mutluluk getireceklermiş! Daha kendi analarının-babalarının yüzlerini güldürmekten aciz evlatlar! Sağ baştan say!<br>
'''Metin:''' Biir!<br>
'''Feyyza:''' İkii!<br>
'''Ali:''' Üüç!<br>
'''Ali:''' Mucitlikleri bilim dünyası tarafından evcilik oyunu sayılan, o yüzdeen... Iıaah!<br>
'''Metin:''' Hadi abi hadi bitir lafını çok pis gaza geldim, bağıra çağıra "Bir" diyeceğim!<br>
'''Ali:''' Laaan!<br>
'''Metin:''' N'ooldu?!<br>
'''Ali:''' Köprünün demirlerine kafam sıkıştı Metin, çıkmıyor lan!
''*No God please no!... Noo... Noooooooo!!!*'' ''(Evan Almighty'ye atıf yapılan sahne)''
'''Feyyza:''' Senin Allah müstahakını versin! Kaç yaşında adamsın! Elaleme ne diyeceğiz?!<br>
'''Metin:''' Off of! Abi şu an benim altıma işememden farksız abi şu senin yaptığın çocuk musun sen yaa!<br>
'''Ali:''' Lan bi susun olum! Lan yeminle girdi çıkmıyo lan! Şiştim Metin şiştim! Babamın ahı tuttu Metin! Otuz yıl geriye gittim Metiiiin!<br>
'''Metin:''' Biz bu yaşa nasıl geldik arkadaş! Resmen belgesel konusuyuz yemin ediyorum! Animal Planet iftiharla sunar: Özdemir Kardeşler!<br>
'''Feyyza:''' Napicaz peki?<br>
'''Ali:''' İtfaiye'yi arayın!<br>
'''Metin:''' İtfaiye'nin numarası kaç?!<br>
'''Ali-Feyyza:''' 110!<br>
'''Feyyza:''' Abi sakin ol gözünü seveyim!
===Tahsin-Yiğit: "[[w:Sauron|Sauron]]'un mahallede gözü var!"===
''(Metin'le Ali tesisatçıdan çıkarken Yiğit bir köşede minibüsün içinden onları gözetlemektedir. Daha sonra telefonla birini arar)''
'''Yiğit:''' Tahsin evden çıkarsa oyalayın. Metin ve Ali'yle beş dakika yalnız kalmam lazım.
''(Tam bu sırada bir adam Yiğit'in şoförünün kafasına dehşetli bir tekme atar ve şoför Yiğit'in kucağına düşerek bayılır)''
'''Yiğit:''' Muhh-teşem validem! O neydi lan?!<br>
'''Tahsin:''' Yağız atın çiftesi! Malum, pek olur derler!<br>
'''Yiğit:''' Tahsin!... E korumalar?<br>
'''Tahsin:''' Çoğul konuşma! Bir tanesi dayağın tam ortasında işi bıraktı. "KPSS'ye gireceğim, n'olur vurma" diye yalvarınca, salıverdim adamı.<br>
'''Yiğit:''' Ya Tahsin sen ne yapıyorsun ya! Biz senle zaten aynı taraftayız!<br>
'''Tahsin:''' Biz Basra Körfezi'ndeki tatlı suyla tuzlu suyuz! Bir arada olmamız imkansız Yiğit! Kitapta yeri var!
'''''*Flashback*'''
(Tahsin ile Yiğit 1988 TÜBİTAK Bilim Fuarı'nda borla çalışan motoru tanıtıyorlar)
'''Tahsin:''' Benzinsiz çalıştığı için, petrol kaynaklarının azalmasından sonra ortaya çıkacak petrol savaşlarının da önünü kesecektir.<br>
'''Yiğit:''' Dünyadaki herkese ucuz ve doğayı kirletmeyen bir yakıtla çalışan bir ulaşım imkanı sunuyoruz.
(Yiğit'le Tahsin arabaya geçerler. Tahsin direksiyondadır)
'''Tahsin:''' Çalıştıralım mı?<br>
'''Yiğit:''' (Gayet mutlu) Çalıştıralım!
'''*Günümüze dönüş*'''
(Tahsin arabayı çalıştırır. Yiğit'le bakışırlarken hareket eder. Yiğit aynı zamanda başı ikide bir omzuna düşen baygın şoförü düzeltmekle uğraşmaktadır. Sahne değişir. Yiğit'le Tahsin Üsküdar sahilinde minibüs'ün ön kaputuna yaslanmış konuşmaktadırlar.)''
'''Tahsin:''' Bu mahallede insanlar birbirleriyle tartışırlar, kavga ederler, sinirlenirler, hatta birbirlerine küserler! İnsandırlar en nihayetinde. Ama burda insanlar birbirlerinin dedikodusunu yapmazlar, kuyusunu kazmazlar, bile istaye kötülük yapmazlar! İçinde ağlayanlar varken asla gülmezler. Diğerlerinin başarısızlıklarına asla sevinmezler! Güzel insanlardır en nihayetinde.
''(Bu sırada minibüsteki baygın şoför uyanır. Yüzünü dikiz aynasında kontrol ederken Tahsin'in tekmesiyle yüzüne Tahsin'in ayakkabı numarasının (44) çıktığını görüp mırıldanır)''
'''Şoför:''' Neyse. Hanım Malatyalı. Ordan avantaja çeviririm ben bunu.
'''Tahsin:''' ''(Devamla)'' [[w:Depresyon|Depresyon]]u, [[w:Tükenmişlik sendromu|Tükenmişlik sendromu]]nu sadece magazin basınında görürler. Her daim bir umutları vardır onların. Çünkü özür dilemenin eziklik değil erdem olduğuna inandıkları bir yerde büyümüşlerdir. Öyle vergi memurları, bakanlık teftişleri nedeniyle uykuları kaçanlarla bir tutma onları. Onların en büyük teftiş memurları kendi vicdanlarıdır. Uyumak için hiçbir zaman uyku ilacı kullanmamışlardır.<br>
'''Yiğit:''' (İnanmaz ve alaycı bir tavırla) Nerde yaşıyormuş ya bu insanlar? [[w:Lothlórien|Lothlórien]]'de mi? [[w:Springfield|Springfield]]'de mi? [[w:Smallville|Smallville]]'de mi? Burdan uçakla kaç saat Tahsin! Yüzüğü de na şuraya atarsınız [[w:Barad-dûr|Barad-dûr]]'e!... '''[[w:Sauron|Sauron]]'un sizin mahallede gözü varmış!''' (İğrenç bir kahkaha atar)<br>
'''Tahsin:''' Çok mu uzak geldi sana anlattıklarım?! Uzak olan sensin! Biz burada yıllardır böyle yaşıyorduk ve böyle yaşamaya da devam edeceğiz. Sen nereye gittin? Bu küçücük mahalle ütopik mi geldi senin gözüne?<br>
'''Yiğit:''' Giriş güzel. Gelişme biraz sarktı. E sonuca gel?<br>
Tahsin: Bak Yiğit. Bu mahallede sen süte damlatılmış bir damla sidik gibisin. Rengini, tadını, saflığını bozuyorsun! Daha da açık anlatayım mı?!<br>
'''Tahsin:''' Yok yok... Anladım ben...<br>
'''Tahsin:''' Ulan tam da küfürlü kısma gelmiştik be! Neyse... Seni bir daha bu mahallede görürsem, tam da o kısımdan başlarım, haberin olsun!
===Feyyza-Kartal-Deniz: "Kartal petrol koklarsa"===
''(Deniz pompalardan birinin başında bir kadın müşteriyle fölrtleşmekte, Feyyza ise benzinliğin market kısmında çaktırmadan onu izlemektedir. Sonra umarsız bir havayla kapıya çıkarken, yandan sarsak sarsak gelen Kartal'la çarpışır, kolundan tutup geriye çeker)''
'''Feyyza:''' Nerdesin lan sen?! Bütün gün ortalarda yoktun?! ''(Alaylı)'' Yüzünü gören cennetlik!<br>
'''Kartal:''' ''Beni görmek demek, mutlaka yüzümü görmek demek değildir! Benim düşüncelerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız, bu yeterlidir!''<br>
'''Feyyza:''' Adam [[Atatürk]]'ten alıntı yaptı ya lan! Egoya bak! Şair-yazar filan kesmeyip, [[Atatürk]]'ten alıntı yapan çalışanım var! ''(Sinirle güler)'' Ne mutlu bana!<br>
'''Kartal:''' ''(Elini olumsuz anlamda havaya kaldırır)'' ''Ne mutlu Türk'üm diyene!'' ''(Boşluğa doğru seslenir)'' İyi dersler arkadaşlar!<br>
'''Dış Ses:''' ''(Topluca)'' Sağooollll!
''(Kartal sağa sola boş boş bakınırken Feyyza ellerini çırpar)''
'''Feyyza:''' Kartal? İyi misin lan sen??<br>
Kartal: Hanımım, ben bu benzin tankerini temizledim ya... Çok fazla petrol kokladım galiba. Hani bir olay olur da geçmişte yaşadığın bir olayı hatırlarsın?<br>
'''Feyyza:''' Evet?<br>
'''Kartal:''' Hah! İşte ben o anıyı hatırlamakla kalmıyom, bildiğin yaşıyom! Az önce çok canım acıdı. Ağladım. Bildiğin sünnet ettiler beni! Dört kişi zor tuttu!<br>
'''Feyyza:''' Çok mu debelendin?<br>
Kartal: Beni değil! Beni tutmadılar! (Bakışlarıyla kasıklarını göstererek) Bir yanlış anlaşılma olmasın!
''('''Dış Ses:''' Cık cık cık cık cık...)''
'''Feyyza:''' ''(İki eliyle başını kavrar)'' Hiiii! Kartal bir hastaneye filan mı götürsek lan seni?<br>
'''Kartal:''' ''(O sırada benzinliğe yürüyerek gelen bir adama doğru)'' Ne? Ben miyim ebe? Niye? Gaçın geliyom! ''(Birden tek ayak üstünde sekmeye başlayarak bağırır [Akşam Ebesi oyunu])'' Simiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiittt! ''(Adam kaçar, Kartal'ın ayağı yere değer değmez dış sesten tekme sesleri duyulur, Kartal da kaba etlerine tekme yiyormuş gibi hareketlenir)'' Vurmayın lan yeter! Vurmayın lan! Vurmayın lan! ''(Sarsak sarsak Feyyza'nın yanına geri gelir, eliyle afili bir hareketle saçlarını düzeltir)'' Nerde galmıştık?! ''Biz adam gibi sevmesini bildik amma/Adam sanıp sevdiğimiz adam gibi adamlar/Adam oldukları için mi bu durumdalar?''<br>
'''Feyyza:''' ''(Telaşla)'' Deniiiz! 112'yi ara!<br>
'''Kartal:''' ''Ceyhan pirensi, Adana!'' ''(Dış sesten "foşşş" diye su sesi gelir)'' Oyyhhşş! Şu an annem beni leğene goydu yıkıyo! Ergenliğimin zeytinyağlı yeşil kalıp sabunu gibi kokuyo her yer Feyyyzaaaaaaaaaaaaa! ''(Feyyza öğürür)''<br>
'''Deniz:''' N'ooldu buna Feyyza?<br>
'''Feyyza:''' Aradığınız beyine şu an ulaşılamıyo. Çekmiyo bunun kafa! Servis dışı kalmış!
{{Vikipedi|Kardeş Payı}}
{{İtalik başlık}}
[[Kategori:Televizyon dizileri]]
je2x01fofqihryc45id621r7uhxilnp
Metallica
0
23025
232740
224405
2025-06-10T19:10:32Z
Brightt11
34669
/* ''Ride the Lightening (1984)'' */ rüzgar > rüzgâr, değiştirildi: rüzgar → rüzgâr [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232740
wikitext
text/x-wiki
[[Dosya:Metallica_2013.jpg|küçükresim|[[James Hetfield]], Lars Ulrich, Kirk Hammett ve Robert Trujillo (2013)]]
'''[[w:Metallica|Metallica]]''', Amerikan heavy metal grubu.
==Şarkı sözleri==
<small>Ayrıca belirtilmemiş ise şarkı sözlerininin tümü [[James Hetfield]] tarafından yazılmıştır.</small>
===''Kill 'Em All (1982)''===
*Kan besliyor savaş makinesini.<br>Ülkeyi yiyerek yolunu açarken.<br>Duymuyoruz kederi hissetme gereksinimini.<br>'Acıma yok' tek emirdir bizim için.
** No Remorse
*Beyinlerimiz alev aldı.<br>Öldürme hissiyle.<br>Ve bu duygu kaybolmayacak.<br>Düşlerimiz gerçekleşmedikçe.
** Seek & Destroy
[[Dosya:Metallica_at_The_O2_Arena_London_2008.jpg|küçükresim|Ama biz asla durmayacağız<br>Biz asla susmayacağız<br>Çünkü biz Metallica'yız.]]
===''Ride the Lightening (1984)''===
*Kim Tanrı kıldı ki seni.<br>'Yaşamını senden alacağım!' diyebiliyorsun?
** Ride the Lightning
*Yakında ölümün sıcak rüzgârları dolduracak ciğerlerimizi.<br>Tanrılar gülüyorlar, al sende son nefesini.
** Fight Fire to Fire
===''Master of Puppets (1986)''===
*Dizlerin üstünde yaşıyorsun, rahatça.<br>Ya da ayakların üstünde ölüyorsun dürüstlük uğruna.
** Damage Incorporated
*Dürüstlük benim tek mazeretimdir.
** Damage Incorporated
[[Dosya:Metallica_Rotterdam_2009_02.jpg|küçükresim|İşittiğimi işitiyor musun?<br>Sertçe kapanıyor kapılar.<br>Hayal gücünü sınırlıyorlar.<br>Seni işlerine gelen yerde kalmaya zorluyorlar.]]
===''...And Justice for All (1988)''===
*İşittiğimi işitiyor musun?<br>Sertçe kapanıyor kapılar.<br>Hayal gücünü sınırlıyorlar.<br>Seni işlerine gelen yerde kalmaya zorluyorlar.
** Eye of Beholder
*Bağımsızlık kısıtlanmış.<br>Seçme özgürlüğü?<br>Seçim yapıldı dostum senin adına.<br>Konuşma özgürlüğü?<br>Sözcükler onların çarpıtacağı şeylerdir.<br>Özgürlük onların ayrıcalıklarıyla...
** Eye of Beholder
*Çığlık atmak istiyor içimin derinlikleri.<br>Bu korkunç sessizlik durduruyor beni.<br>Şimdi savaş benim içimde.<br>Uyanıyorum ama göremiyorum.<br>Pek bişey kalmadığını benden geriye.
** One
[[Dosya:Metallica_London_2008-09-15_Kirk_and_James.jpg|küçükresim|Beni yargılamadan önce kendine bir bak.<br>Yapacak daha iyi bir şey bulamıyor musun?<br>Suçlusun, yavaş anlıyorsun.<br>Kibir ve cehalet el ele yürür.]]
===''Metallica (1991)''===
*Beni yargılamadan önce kendine bir bak.<br>Yapacak daha iyi bir şey bulamıyor musun?<br>Suçlusun, yavaş anlıyorsun.<br>Kibir ve cehalet el ele yürür.
** Holier Than Thou
*Kim olduğun değil kimi tanıdığın önemlidir.
** Holier Than Thou
*Öyle çok yalan söylüyorsun ki kendin de inanıyorsun.
** Holier Than Thou
*Şimdi uyumak için yatıyorum.<br>Tanrı'ya ruhumu koruması için dua edeceğim.<br>Eğer uyanamadan ölürsem.<br>Tanrı'ya ruhumu alması için dua edeceğim.
** Enter Sandman
*Dualarını söyle, küçük çocuk.<br>Herkesi eklemeyi , unutma oğlum.
** Enter Sandman
*Yalnızca duymak istediklerini duyuyor.<br>Ve yalnızca duymuş olduklarını biliyorsun.
** My Friend Of Misery
[[Dosya:Cliff Burton Memorial.PNG|küçükresim|Nasıl kaybolabilirim ki?<br>Eğer gidecek hiçbir yerim yoksa?]]
*Bir kişinin eğlencesi diğerinin cehennemidir.<br>Bu gördüğün her şeyde bi' terslik var.
** My Friend Of Misery
*Ne dediklerini hiç umursamadım.<br>Oynadıkları oyunları hiç umursamadım.<br>Ne bildiklerini hiç umursamadım.<br>Ve biliyorum.<br>Ne kadar uzak olsakta çok yakınız.<br>Daha yürekten olamazdım.
** Nothing Else Matters
*Nasıl kaybolabilirim ki?<br>Eğer gidecek hiçbir yerim yoksa?
** Unforgiven
*Ben senin rüyanım , seni gerçek yapan.<br>Senin gözlerinim, çalman gerektiğinde.<br>Senin acınım , hissedemediğinde.<br>Üzücü ama gerçek.<br>Ben senin hakikatinim , yalan söyleyen...
** Sad But True
*Tehdit etme daha fazla.<br>Barışı güvenceye almak hazırlanmaktır savaşa.
** Don't Tread on Me
[[Dosya:Hieronymus_Bosch,_Hell_(Garden_of_Earthly_Delights_tryptich,_right_panel)_-_detail_1_(devil).JPG|küçükresim|Gençken bana anlattı;<br>'Oğlum hayatın açık bir kitap.<br>Bitene kadar kapatma.<br>En parlak alev en erken yanar'<br>Bu onun söylediklerinden duyduklarım.]]
===''Load (1996)''===
* Affet beni hissettiğim gibi davrandığım için.
** Hero of the Day
*Fakat Tanrım nasıl hepsi değişti.<br>Şimdi hepsi yalvarıyor.<br>Kan lekeleri etrafı yıkarken.
** Ronnie
*Gençken bana anlattı;<br>'Oğlum hayatın açık bir kitap.<br>Bitene kadar kapatma.<br>En parlak alev en erken yanar'<br>Bu onun söylediklerinden duyduklarım.
** Mama Said
*Ne arzuladığına dikkat et,<br>pişman olabilirsin.
Ne arzuladığına dikkat et,<br>hemen ulaşabilirsin.
** King Nothing
[[Dosya:James3.jpg|küçükresim|Evet bak, o benim.<br>Özgür olamayan kişiyim.<br>Odaklanamayacak kadar genç ama göremeyecek kadar yaşlı.]]
===''Reload (1997)''===
*İçteki kırık dünyaları iyileştirebilir misin?<br>Çıkartıp atabilir misin onları yeniden başlayalım diye?
** Fixxer
*Yılan aramaya çıkma, bulabilirsin.<br>Gözlerini güneşe gönderme, kör olabilirsin.
** Slither
*Beni özgür kılacak sona ihtiyacım var.
** Fade to Black
*Git yüzünü toprakla yıka.<br>Acıtmadığında iyi hissettirmiyor.
** Carpe Diem Baby
*Evet bak, o benim.<br>Özgür olamayan kişiyim.<br>Odaklanamayacak kadar genç ama göremeyecek kadar yaşlı.
** Prince Charming
*İğneleri sivrilttiğini görüyorum.<br>Delikler bize anımsatsın diye.<br>Oyuncaklar olduğumuzu yalnızca bir başka oyuncağın elinde...<br>Ve zamanla iğneler parıltılarını yitirip paslanıyor.
** Fixxer
===''St. Anger (2003)''===
*Yaşam biçimim, ölüm biçimimi belirler. Yükselen bir gelgit, öbür tarafa çeken.
** Frantic
{{Vikipedi}}
[[Kategori:Müzik grupları]]
[[Kategori:Heavy metal]]
tg1xtuy61tdgb2luhew6i8uua9moard
Umut Sarıkaya
0
23807
232785
157055
2025-06-10T19:17:52Z
Brightt11
34669
/* top */ kağıt > kâğıt, değiştirildi: Kağıt → Kâğıt [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232785
wikitext
text/x-wiki
'''Umut Sarıkaya''' (d. 26 Nisan 1980, Sivas), Türk karikatürist ve yazar.
----
*O an anladım ki o bir cnbc-e, ben ise flash tv'ydim. O "Ustalara Saygı Kuşağı" ben "Türkü Bacı" programıydım. O anda ilişkiyi kafamda bitirip, çökeleğimi bulgurumu alıp eve geldim.
*Hayatım boyunca kendimi bir yazar, bir şarkıcı, bir düşünür, ne bileyim bir sanatçıyla özdeşleştirmek istedim. Kendisini her televizyonda gördüğümde, eserleriyle her karşılaştığımda "Hah ! Tam benim kafamdan birisi... Hah ! Aynı benim gibi birisi..." diyebileceğim birisiyle karşılaşmak istedim. Ama kısmet değilmiş, böyle birisi şimdiye kadar karşıma çıkmadı. Aslında yalan söyledim. Hiçbir zaman kendimi özdeşleştireceğim birisini aramadım. O zaten her zaman yanı başımdaydı. Ama ne yazık ki bu durumdan çok fazla utanıyordum. Bir süre ona uğramamaya, yanına yaklaşmamaya, ondan kaçmaya çalıştım ama olmadı. En sonunda gerçeği kabul etmeye karar verdim. Ben diğer insanlar gibi yaşamımı, hayata bakış açımı Jim Morisson, John Lennon ya da Dostoyevski'yle özdeşleştirmiyor, kendimi onlar gibi göremiyordum. Ben ne yazık ki köşedeki sokaktaki, BİM marketiydim.
**Benim De Söyleyeceklerim Var!
* Otobüsteki herkes birbirini ve beni andırıyordu. Henüz sekiz yaşımdaydım ama 12 yaşımdaki, 24 yaşımdaki, 42 yaşımdaki, 65 yaşımdaki halimle; bu da yetmezmiş gibi o yaşlardaki bıyıklı, sakallı, gözlüklü, başörtülü, sarıya boyanmış saçlı kel, kıvırcık halimle yolculuk ediyordum. Hangi yaş kuşağımda nasıl olacağımı ya da kadın olsam nasıl olacağımı çok rahat görüyordum. Hayatımın olabilecek bütün kombinasyonları ile yolculuk etmemden daha korkunç bi şey daha varsa o da hepsini en şık kıyafeti içinde görmekti. Gelecekteki durumum gerçekten vahimdi...
**Benim De Söyleyeceklerim Var! (İki)
*"Ne zaman hayata karşı umudumu kesip, kendime kıymaya çalışsam hemen teybe Bulutsuzluk Özlemi’nin "Yaşamaya Mecbursun" kasedini koyup hayata dönerim ben. Her seferinde ”Doğru diyo lan yaşamalıyım” diyerek vazgeçerim bu deliliğimden. Böyle böyle kasedin çıktığı 1996 yılından beri hayvan gibi yaşıyorum. Sen de yaşa! Pişman olmayacaksın. Tıs tıs diye nefes almak çok güzel. Yumruğunu sıkıp "Hmm demek kalbim bu kadarmış" demek çok güzel."
**Benim De Söyleyeceklerim Var!
*"Gözlüklerini artık takmıyor musun?" diye sordu bana. Dışarıya bakarak "Hayır" dedim. "E görebiliyor musun peki böyle?" diye arsız gibi sordu. "Yeterince çirkinlik gördüm, bundan sonra görmesem de olur. Hem ben bazıları gibi mutluluğu uzaklarda aramıyorum, yakınımdakiler yetiyor bana"
**Benim De Söyleyeceklerim Var!
*Yoldan geçenleri izlerken "Ne çok insan var" diye düşündüm. Hepimiz bir yerlere gidiyoruz, birileriyle konuşuyoruz, çalışıyoruz, dinleniyoruz. Ne kadar çoğuz. Hepimiz ne kadar çok kendimizi önemsiyoruz. Hayallerimiz var. Çok azımız uyguluyor hayallerini. Uğraşıyoruz yine de. Belli bir yaşa kadar, bişey olmaya çalışıyoruz. Olamayanlarımız çocuk yapıyor, kendi olamadıklarını, onlar olsun istiyor. Kafamızdaki olmak istediğimiz insan da farklı farklı. Genelde çok zengin olmak istiyoruz. Sıradan olmayı hazmedemiyor birçoğumuz. Özel olmalıyız, en azından bir kişi için. Kafasında olmak istediği kişiyi olamamış biri olarak, başka bir olamamış ile ilişkiye giriyoruz. İki sıradan insan, birbirinin ne kadar özel olduğunu hatırlatıp duruyor. Aralarında biri hatırlatmayınca ilişkiyi kesip, başka bir sıradana hatırlatması için arayışa giriyor. Uzun süre hatırlatanlar belli bir zaman sonra sıkılıp evleniyor, baktılar ki ikisi de birbirine bunu anlatmaktan sıkılmış, çocuk yapıp onu dünyanın en özeli kılıyorlar. Seçildiği için, annesinin babasının sıradanlığını aşmakla görevlendiriliyor. İstediği gibi biri olmak yerine, anne-babanın kafasında olmak istediği ama olamadığı insanı olmak zorunda. Hayır demesi neredeyse imkansız...
Bu hayır diyemeyenler de büyüyüp çabalıyor, olmuyor, birini buluyor, sıkılıyor, çocuk yapıyor... Bu kısır döngü, böyle sürüp gidiyor, gittikçe artıyoruz.
**Benim De Söyleyeceklerim Var! (üç)
*"İnsanlar, yalan söyleyip sonra kendi yalanlarına inanmaya bayılırlar. Bu, insanlık tarihinin başından beri böyledir. Bu konunun toplumsal izdüşümlerini boşverelim ve biz kendimize bakalım. Hatta o kadar çok inanırlar ve bunu o kadar çok yaparlar ki hangi duyguların gerçek, hangilerinin yalan olduğunu bile kestiremezler. Yalan uydurma duyguları onları ele geçirir çoğu zaman. Dokunulmazlar, efsaneler yaratırlar, sonra onların uğruna mücadele ederler, ağlarlar, üzülürler, kutlarlar. Kendilerine, başkalarına zarar verirler. Şu yaşamaya, tadı çıkarılmaya gelinmiş dünyayı dar ederler. Kendilerine de, başkalarına da... Belki de başka türlü hayat geçmez, sıkıcılaşır. İnsanlığa bir meşgale lazımdır sıkılmaması için, onun kaynağı da yalandır."
**Benim De Söyleyeceklerim Var! (üç)
*"Modern insan dediğimiz kişi arabanın iç hacmi kadar alanda özgürdür, ya da sitedeki apartmanın yüz ölçümü kadar bir alanda. Yakında sadece bilgisayar ekranının inçi kadar özgür olacağız. Teknoloji ilerledikçe insanlar makineleşmedi, insanlara makine satıldı."
**Benim De Söyleyeceklerim Var! (üç)
*"Ben gözleri bozuk ama gözlük kullanmayan birisiyim. Ev iş istikametinde gider gelirim. Mutluluğu uzaklarda aramam."
**Benim De Söyleyeceklerim Var! (İki)
*Herkesin matematiğe veda ettiği bir an vardır. Kiminin ilk x'i, y'i gördüğünde, kiminin ilk karekökü gördüğünde beti benzi atar. Kimi de limit ve türevle karşılaştığında “Sanırım bu iş buraya kadar” diye içinden geçirir. O olmayan, “işe yaramayan” kavramları zihninde zaten zar zor bi yere oturtabilmişken, şimdi de onlara yeni kavramlar eklenmiştir.
*Matematikten anlamadığınızı kemiklerinize kadar hissedersiniz. Hocanın anlattığı fog(x)’lere, Z’lere, cot(x)’lere büyük bir ciddiyetle bakarken beyninizin içinde tridi efekti ile yapılmış bir bebek neşeyle dans ediyordur. Anlatılanların kafanızın içinde hiçbir karşılığı yoktur, resmen bi bok anlamıyorsunuzdur.
**Benim De Söyleyeceklerim Var!
*Âşık olduğum zaman çok güzel kızlara âşık olurum. "Niye âşık oldun", "çünkü çok güzel" işte bu kadar basit.
**Benim De Söyleyeceklerim Var!
*“Kendimi aklamak uğruna bütün dünyayı hapse atabilirdim.”
**Benim De Söyleyeceklerim Var! (üç)
*"Omo'nun yanına bantlanmış Limonlu Cif gibisin."
**Benim De Söyleyeceklerim Var! (İki)
*”'Kâğıt mendiller…' diyerek cebimden bi tomar çıkardım ve sevdiceğime gösterdim. İşte bize dayatılan hayat da tıpkı bunlara benziyor. Kullan, işini görsün ve at, unut onu, sonra yenisini alırsın. Bireyin topluma yabancılaşmasının ilk adımı olan tüketim toplumunu çok güzel özetliyor bu mendiller. Ben var ya, bu tüketim toplumu hadisesinin orta yerine sıçayım sevgilim. Dev şirketler insanları sürekli tüketime sevk ediyor. Ve bizim yapabileceğimiz hiçbir şey yok. İnsanlar yiye yiye dana gibi götlerle gezer oldu. Ha şişmanladın mı? Kolay, aynı firma sana light ürünler sunar. Markaları da insanlaştırdı pezevenkler. Daha doğrusu insanlaştırmadılar da bize öyle sundular. Korur, baştan çıkarır, yolda bırakmaz, güven verir, kıskandırır. Sanki ürün değil bizim mahalledeki Sebahattin abi, öyle mükemmel bir insan evladı sanki.”
**Benim De Söyleyeceklerim Var!
*"Sen Efe'nin arkadaşısın di mi?" dedi. Başımı sallayarak onayladım. "Efe anlatmıştır biz ayrıldık onla" dedi. "Vay be ben evde oturup kalemle mandalina liflerini tırnaklarımdan sökerken insanlar neler yaşamış" diye içimden geçirdim ve acı acı gülümsedim. "Efe'yi dedem de sever, yakışıklı, zengin çocuk, beni sevsene" demek istedim, diyemedim.
**Benim De Söyleyeceklerim Var!
*"Gel" dedim "Gelmem" dedi, ben de "Gelmezsen gelme" dedim.
**Benim De Söyleyeceklerim Var!
*...”Aynı benim gibi” diye tanımlayacağımız ruh ikizlerimiz aslında o kadar çok ki. Hepimiz aynı insanız ve o kadar çoğuz ki... Ama bilmiyoruz, götümüz o kadar çok kalkık ki bizden bi başkası daha yok sanıyoruz, görünce de hemen âşık oluyoruz. Ayrılıyoruz ağlıyoruz sonra yeniden başkasına âşık oluyoruz bu böyle sürüp gidiyor. Sürekli bi debelenme hali var, olan bünyeye oluyor. Çok yoruyoruz kendimizi, bizi dünyada tek anlayan insanın gitmemesi için yalvarırken, çabalarken... Şu an tam emin olmadığım bilgilere dayanarak söyleyebilirim ki modern ve kapitalist dünya bireyin kendisini olduğundan daha özel olduğunu hissetmesini sağlıyor... Kendini gereğinden özel hissettirerek neyi amaçladığı üzerine sizle ilerde bir gün uzun uzun konuşmayı gerçekten çok istiyorum. Ama önce bilgilerimin doğruluğundan emin olmalıyım.
**Benim De Söyleyeceklerim Var! (İki)
*Yakışıklı ne acayip di mi? Ben de yürüyorum, o da yürüyor. Ağzı var yemek yiyor, eli filan da var, aynı benim gibi. Düşününce totalde aynıyız. Ama o yakışıklı. Bişey yapmasına gerek yok, dursa yeter.
**Benim De Söyleyeceklerim Var!
*''Bir insan kendine karşı bile tamamen açık ve çıplak olamazken başkasına karşı nasıl olur?'' gibisinden bir cümle okudum. ''Ne bileyim ben'' dedim. Hiçbir şey anlamadım.
**Benim De Söyleyeceklerim Var!
*''Yaa Umutçuğum, bak bu böyle olmayacak.'' dedi ve ''kendini bitirdin, bari bizi bitirme'' diye devam etti. Olayı tam anlamadığımı söyleyip konuyu biraz açmasını rica ettim.
:''Allah aşkına şu haline bi bak, şu sırtına, şortuna, göğsüne, şu elindeki poşete bi bak. Görmüyor musun abi senin vizyonun yok. Hadi seni geçtik, sen bizim yanımızda dolaştığın müddetçe bize de bu plajdan bi ekmek çıkmayacak, sayende doyasıya bi yaz aşkı yaşayamayacağız.'' diye kalbini kırarcasına konuştu.
:Aslında haklıydı. Evet belki vizyonum yoktu. Ama kocaman sevgi dolu bir kalbim vardı. Ve şimdi kırılmıştı. Gözyaşlarımı dizginleyerek ''Haklı sebeplerim var!'' dedim. Kayalardan denize balıklama atlarken suya göğüs üstü düşüp pişmiştim ve göğsüm üç gündür kırmızı-mor karışımı bir renk almıştı. Sadece sırtımdaki değil burnum ve bacaklarımdaki deriler de soyulmuştu. Ve şorta gelince; iki beden büyük olması, suya atlarken kayıp çıkması, sahilde otururken paçamın arasından... Neyse... Evet ben de biliyorum bunlar görüntü itibariyle çok çirkin olabilir ama ben denize girdiğimde içine hava dolup şişme yapsın da boğulma olasılığım asgariye insin diye tıpkı bir kurnaz gibi, tıpkı bir sinsi gibi ince hesaplar yaparak büyük almıştım o şortu. Bu haklı sebeplerimi açıkladım. Ne diyecekler? Hiçbir şey diyemediler. ''Bundan sonra da yalvarsanız da durmam'' diyerek çekip gittim.
::Benim De Söyleyeceklerim Var!
*Önümdeki lokmayı yemiyor sadece çatalımla oynuyordum. Annem neyim olduğunu sordu. ''Bi şeyim yok anne. Sadece aç değilim, müsaade ederseniz odama çekilmek istiyorum.''dedim. Durumu olgunlukla karşılayıp izin verdiler. Holde kendime ait bir odam olmadığını fark edip masaya döndüğümde ise dayım benim tabağımı ekmekle sıyırıyordu. O günden sonra dayıma karşı hep nötr durdum.
**Benim De Söyleyeceklerim Var!
{{Vikipedi}}
[[Kategori:Türk karikatüristler]]
[[Kategori:Türk yazarlar]]
[[Kategori:Yaşayan insanlar]]
q9q21gmugscdsj6n9hk2bar8nuyv16g
Steve Ballmer
0
24131
232702
195677
2025-06-10T19:09:31Z
Brightt11
34669
/* Sözleri */ rüzgar > rüzgâr, değiştirildi: rüzgar → rüzgâr [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232702
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi
|kişi_adı=Steve Ballmer
|resim_adı=
|resim_başlığı=Ballmer, Ocak 2010
|doğum_tarihi=24 Mart [[w:1956|1956]]
|doğum_yeri= Michigan [[ABD]]
|ölüm_tarihi=
|ölüm_yeri=
}}
[[Dosya:Steve Ballmer - MIX 2008.jpg|küçükresim]]
'''Steven Anthony "Steve" Ballmer''' (d. 24 Mart 1956) Amerikalı iş adamıdır. Ocak 2000 ve Şubat 2014 tarihleri arasında [[w:Microsoft|Microsoft'un]] genel müdürlüğünü yapmıştır.
== Sözleri ==
* Ooo! Ooo! Ooo! Hadi! Kalkın ayağa! Hadi! Hadi, bırakın şunu benim için! Ooo! Ooo! Hadi! Kim size oturabileceğinizi söyledi? Size söyleyecek 4 sözüm var. Ben. Bu. Şirketi. Seviyorum. Evet! <ref>[http://www.youtube.com/watch?v=wvsboPUjrGc 25th Anniversary Event of Microsoft at Seattle]/</ref>
* Biz DRM'i 10 yıldır Microsoft'da kullanıyoruz. iPod'da en çok kullanılan müzik formatı çalıntıdır.<ref>[http://www.theregister.co.uk/2004/10/07/ballmer_doesnt_get_it/ Love DRM or my family starves: why Steve Ballmer doesn't Get It]/</ref>
* Bir çok insan hala müzikleri çalıyor.<ref>[http://news.zdnet.com/2100-9593_22-5397733.html Ballmer talks tech]/</ref>
* Çocuklarımın beyinlerini yıkadım: Google kullanmak yok, iPod kullanmak yok.<ref>[http://money.cnn.com/magazines/fortune/fortune_archive/2006/04/03/8373041/index.htm The sleeping giant goes on the offensive]/</ref>
* Ben rastgele seçilmiş bir grup insanın kendi işlerini yaparak bir değer yaratabileceklerine gerçekten inanmıyorum.
* Geliştiriciler, geliştiriciler, geliştiriciler, geliştiriciler, geliştiriciler, geliştiriciler, geliştiriciler, geliştiriciler, geliştiriciler, geliştiriciler, geliştiriciler, geliştiriciler, geliştiriciler, geliştiriciler.<ref>[http://www.youtube.com/watch?v=8To-6VIJZRE Steve Ballmer - Developers]/</ref>
* iPhone'nun pazarda önemli bir paya sahip olma şansı hiç yok. Hiç.<ref>[http://www.usatoday.com/money/companies/management/2007-04-29-ballmer-ceo-forum-usat_N.htm CEO Forum: Microsoft's Ballmer having a 'great time']/</ref>
* Apple ve RIM belirli bir seviyenin altında kalmak zorunda... Eğer daha fazla insana ulaşmak istiyorsanız, belli bir noktadan sonra donanım ve yazılım sorunlarını birbirinden ayırmak zorundasınız.<ref>[http://blogs.zdnet.com/Foremski/?p=308&tag=rbxccnbzd1 Worth Watching: Steve Ballmer in the heart of Silicon Valley]/</ref>
* Cep telefonu dünyasında Apple veya RIM'e sahip olabilirsiniz. Belirli bir noktaya kadar her ikisi de işini iyi şekilde yapacaktır. Ancak 1.3 milyar akıllı telefona ulaşıldığında, akıllı telefonlarda kullanılan en popüler işletim sistemi kendi telefonunu yapmayan firmaya ait olacaktır.<ref>[http://youtube.com/watch?v=1OpRQMRa270 TechCrunch Interview With Steve Ballmer]/</ref>
* Şununla yüzleşelim, İnternet PC için tasarlanmıştır. İnternet iPhone için tasarlanmamıştır. Bu yüzden 75.000 iPhone uygulaması bulunmaktadır. Yapmaya çalıştıkları şey internetin iPhone'da daha düzgün çalışmasıdır.<ref>[http://businessinsider.com/henry-blodget-ballmer-the-internet-was-designed-for-the-pc-the-internet-is-not-designed-for-the-iphone-2009-10 Ballmer: "The Internet Was Designed For The PC. The Internet Is Not Designed For The iPhone"]/</ref>
* Hangi cihazı kullanırsanız kullanın..Windows orada olacaktır..Windows istisnasız her cihazda olacaktır.
* Ben kimsenin müşteri isteklerine uygun bir tablet yaptığını görmüyorum.<ref>[http://cnbc.com/id/49551054 Here's Why Surface Beats Apple's iPad: Ballmer]/</ref>
* Biz kendi modelimizi geliştirirken sevdik. Apple, rekabet ettiği her kategoride, tabletler hariç küçük hacimli bir rakiptir. PC pazarındaki çeşitlilik bilgisayarların %90'ında Microsoft kullanılmasını sağlamıştır. Bakalım tablet pazarında rüzgâr hangi yönde esecek.<ref>[http://online.wsj.com/news/articles/SB10001424052970204789304578087112202063912 Ballmer's New Mission for Microsoft]/</ref>
* Ne bulut bilişimde. Ne donanım-yazılım inovasyonunda. Biz pazarı Apple'ın inisiyatifine bırakmayacağız. Bu asla olmayacak. Biz ayakta olduğumuz sürece.<ref>[http://appleinsider.com/articles/12/07/10/steve_ballmer_says_microsoft_plans_to_compete_with_apple_in_every_market Steve Ballmer says Microsoft plans to compete with Apple in every market]/</ref>
== Kaynakça ==
{{Kaynakça}}
{{Vikipedi}}
[[Kategori:Kişiler-S]]
[[Kategori:Amerikalı iş adamları]]
3la92u0c5oy2t9w0sm24l9kbt63mmqx
Matrix Reloaded
0
24209
232752
223086
2025-06-10T19:10:49Z
Brightt11
34669
/* Diyaloglar */ rüzgar > rüzgâr, değiştirildi: rüzgar → rüzgâr [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232752
wikitext
text/x-wiki
[[Dosya:The.Matrix.glmatrix.2.png|200pik|küçükresim|sağ|Her şey seçimle başlar.<br><center>—''Morpheus''</center>]]
'''Matrix Reloaded''' (Özgün adı: '''The Matrix Reloaded'''), Matrix serisinin ikinci filmi.
==Morpheus==
* Zion beni dinle. Çoğunuzun duyduğu söylentiler doğru, saldırmak için makineler bir ordu oluşturuyor. Bu ordu şehrimize gittikçe yaklaşıyor. Yakında bizi zor günler bekliyor diyorsam bana inanmalısınız. Ancak hazırlıklı olmak istiyorsak önce onlardan korkmamayı öğrenmeliyiz. Şu an da karşınızdayım ve hiç korkmuyorum, neden mi? Sizin inanmadığınız bir şeye inandığım için mi? Hayır, burada korkmadan durmamın nedeni unutmamam, burada korkmadan durmamın nedeni önümde uzanan yol değil geri de bıraktığım o yol yüzünden korkmuyorum. Yüz yıldır bu makinelerle savaştığımızı unutmadım. Yüz yıldır bizi yok etmek için ordularını gönderdiklerini unutmadım. Yüzyıl süren savaştan sonra en önemli gerçeği unutmadım. Biz hala buradayız, bu akşam o orduya hep birlikte bir mesaj verelim. Bu akşam bu mağarayı sarsalım, bu akşam topraktan, çelikten ve taştan yapılmış duvarları titretelim. Sesimiz gök yüzünden bile duyulsun onlara bu akşam buranın Zion olduğunu hatırlatalım, çünkü onlardan korkmuyorum.
* Hayatımız boyunca hiç durmadan savaştık. Bu gece savaş sona erecek, bu gece bir rastlantı değil. Rastlantı diye bir şey yok. Buraya rastlantı sonucu gelmedik. Ben rastlantıya asla inanmam. Eğer üç amaç, üç kaptan, üç gemi varsa bu rastlantı anlamına gelmez. Bu sadece tedbirli davranmaktır. Sanırım burada olmak kaderimiz. Bu bizim alnımıza yazılmış. Bu gece her birimiz hayatımızın anlamını öğrenebilme fırsatını bulacak. Ben buna inanıyorum
==Seraph==
* Birini tanımak için onunla savaşmalısın.
==Kahin==
* Anlamadığımız seçeneklerin ötesini asla göremeyiz.
[[Dosya:Matrix like corridor.jpg|150pik|küçükresim|Bu kapılar pek çok gizli yere açılır; ama bir tek kapı – özel bir kapı kaynağa götürür.<br><center>—''Anahtarcı''</center>]]
==Anahtarcı==
*Bu kapılar pek çok gizli yere açılır; ama bir tek kapı – özel bir kapı kaynağa götürür.
==Merovingian==
* Fransız şaraplarını severim, Fransızcayı da çok seviyorum. Her dili denedim ama en sevdiğim dil Fransızca özellikle de küfürleri. ''Nom de Dieu de putain de bordel de merde de saloperies de connards d'enculé de ta mère.'' Tıpkı poponuzu ipekle silmek gibi. Bayılıyorum.
* Çok fazla şarap içtim, şimdi tuvalete gitmem gerekiyor. Neden ve sonuç.
==Diyaloglar==
:'''Morpheus''': Link?
:'''Link''': Efendim.
:'''Morpheus''': Durumunu göz önüne bulundurarak benim gemimde neden gönüllü çalışmak istediğini anlayamadım. Görevine devam etmek istiyorsan yapmanı istediğim bir şey var.
:'''Link''': Nedir efendim?
:'''Morpheus''': Bana güvenmelisin.
:'''Link''': Peki efendim, güvenirim. Yani güveniyorum.
:'''Morpheus''': Umarım.
<hr width="50%"/>
:''[Morpheus ve Niobe makinelerin sayısı ile ilgili tartışırken]''
:'''Morpheus''': Komutanının 250,000 makineyi durdurmak için hazırladığı bir planı var mı?
:'''Niobe''': Bir strateji üzerinde çalışıyorlar.
:'''Morpheus''': Eminim öyledir.
<hr width="50%"/>
:''[Gemiden indiği sırada Mifune'nin yanında eskortları görünce.]''
:'''Morpheus''': Kaptan Mifuni beni tutuklamak için mi eskortlarınız ile geldiniz?
:'''Mifune''': Sadece barışı korumak için.
:'''Eskortlardan biri''': Komutan Lock'ın emirleri, sizinle hemen görüşmek istiyor.
<hr width="50%"/>
:'''Morpheus''': Size saygım sonsuz komutan ama Zion'u kurtarmanın tek yolu var.
:'''Lock''': Neymiş?
:'''Morpheus''': Neo.
:'''Lock''': Saçmalama herkes senin inançlarını paylaşmıyor.
:'''Morpheus''': Paylaşmaları da gerekmiyor.
<hr width="50%"/>
:'''Konsül''': Siz ne dersiniz kaptan önerilerin nedir?
:'''Morpheus''': Gerçek şu ki panik çıkmayacak çünkü ortada korkacak bir şey yok. Makineler Zion'a yaklaşamayacak bile.
:'''Konsül''': Nasıl emin olabiliyorsunuz?
:'''Morpheus''': Gördüklerimizi düşünün Konsül. Geçen altı ay içinde, altı yıldakinden fazla insan kurtardığımızı unutmayın. Saldırıyorlar çünkü başka çareleri yok bence kehanet gerçekleşecek ve bu savaş sona erecek.
:'''Konsül''': Umarım haklısınızdır kaptan.
:'''Morpheus''': Bunun umutla bir ilgisi olduğunu sanmıyorum Konsül bu sadece bir zaman meselesi.
<hr width="50%"/>
:''[Lock Nabukadnezar'ın kaltığını öğrenince sinirli bir şekilde Konsül'ün yanına gelir.]''
:'''Lock''': Nabukadnezar'a kalkış için izin vermişsiniz.
:'''Konsül''': Evet, doğru.
:'''Lock''': Konsül savunma sistemimizden ben sorumluyum.
:'''Konsül''': Elbette.
:'''Lock''': Yanılmıyorsam bu saldırıdan kurtulmak için bütün gemilere ihtiyacımız var.
:'''Konsül''': Sizi anlıyorum komutan.
:'''Lock''': Peki o halde Nabukadnezar'a neden izin verdiniz?
:'''Konsül''': Çünkü hayatta kalmamızın gemi sayısına bağlı olmadığını düşünüyorum.
<hr width="50%"/>
:'''Neo''': Kimse yok mu?
:''[Odanın diğer tarafında Seraph oturmaktadır.]''
:'''Seraph''': Kahini arıyorsun.
:'''Neo''': Sen kimsin?
:'''Seraph''': Adım Seraph seni ona götürebilirim ama önce özür dilemeliyim.
:'''Neo''': Özür mü dileyeceksin niçin?
:'''Seraph''': Bunun için.
[[Dosya:Electroluminescent wire EL wire 1480582a.jpg|150pik|küçükresim|sağ]]
<hr width="50%"/>
:'''Neo''': Bunlar arka kapılar değil mi, programcı girişi?
:''[Seraph başı ile onaylar.]''
:'''Neo''': Nasıl çalışıyorlar?
:'''Seraph''': Kilit sisteminde bir şifre var. Bir pozisyon, kilidi diğer pozisyon bu kapıları açıyor.
:'''Neo''': Sen programcı mısın?
:''[Seraph başı ile olmadığını belirtir.]''
:'''Neo''': Öyleyse nesin?
:'''Seraph''': Koruyucuyum, en önemliyi korurum.''[Kahini kasteder.]''
<hr width="50%"/>
:'''Kahin''': Önce malum şeylerden söz edelim.
:'''Neo''': Sen insan değilsin, değil mi?
:'''Kahin''': Bundan daha açık sözlü olamazdın.
:'''Neo''': Tahmin yürütmem gerekse seni makinelerin programladığını söylerdim. ''[Başını çevirip Seraph bakarak]'' Onu da öyle.
:'''Kahin''': İyi gidiyorsun.
:'''Neo''': Bu doğruysa o zaman sen de sistemin parçasısın yani başka bir kontrol şekli.
:'''Kahin''': Devam et.
:'''Neo''': Pekala sıra en önemli konuya geldi. Sana nasıl güvenebilirim?
:'''Kahin''': Çok doğru. Hiç şüphesiz bu bir ikilem. Sana gerçekten yardım edip etmeyeceğimden asla emin olamazsın yani her şey sana kalmış söyleyeceklerimi kabul edip etmemek konusunda kararı sen vereceksin, tek başına. ''[Çantasından bir tane şeker çıkarır.]'' Şeker?
:''[Neo şekere bakar ve biraz duraksar.]''
:'''Neo''': Kararımın ne olacağını şimdiden biliyor musun?
:'''Kahin''': Bilmesem kahin olmazdım değil mi?
:'''Neo''': Peki zaten biliyorsan, ben nasıl karar vereceğim?
:'''Kahin''': Çünkü buraya karar vermek için gelmedin. Kararını çoktan verdin, buraya neden bu kararı verdiğini anlamaya geldin.
<hr width="50%"/>
:'''Neo''': Neden yardım ediyorsun?
:'''Kahin''': Hepimiz yapmamız gereken şeyi yapmak için buradayız. Beni bir tek şey ilgilendiriyor Neo, gelecek. İnan bana oraya varabilmenin tek yolu iş birliği yapmak.
:'''Neo''': Senin gibi başka programlar da var mı?
:'''Kahin''': Hayır benim gibi programlanmışı yok.
<hr width="50%"/>
:'''Kahin''': Bak kuşları görüyor musun? Onları kontrol edecek bir program hazırlanmıştı. Ağaçları da kontrol edecek bir program vardı. Ayrıca rüzgârı, gün doğumunu, gün batımını her tarafta sayısız program var. Görevlerini yapanlar amaçlarına hizmet edenler gözle görülmüyor, onların farkına bile varamazsın ama diğerlerine gelince... Evet onlar hakkında hep konuşuluyor.
:'''Neo''': Ben hiçbir şey duymadım.
:'''Kahin''': Elbette duydun. Bir hayalet veya bir melekle ilgili çıkan söylentiler. Vampirler, kurt adamlar ya da uzaylılar ile ilgili anlatılanlar, bütün bunların hepsi sistemin bazı programları çökertmesi sonucunda oluşuyor Neo.
:'''Neo''': Programları çökerten programlar, neden?
:'''Kahin''': Değişik nedenleri var ama iptal edilecek bir program çoğunlukla diğerini de çökertiyor.
:'''Neo''': Program neden iptal ediliyor?
:'''Kahin''': Belki de çöküyordur belki de yerine yenisi yaratılıyordur. Böyle şeyler hep olur, olduğu zamanda program ya saklanmaya ya da kaynağa geri dönmeyi tercih eder.
:'''Neo''': Makinelerin bilgisayar sistemi.
:'''Kahin''': Evet oraya gitmelisin, yolun sonuna orada varabilirsin. Orayı gördün, rüyalarında gördün değil mi, ışıktan yapılmış bir kapı?
:''[Neo başıyla hafifçe onaylar.]''
:'''Kahin''': Kapıdan girdiğin zaman ne oluyor?
:'''Neo''': Trinity görüyorum ve bir şey oluyor kötü bir şey.
<hr width="50%"/>
:'''Ajan Smith''': Bay Anderson paketimi aldınız mı?
:'''Neo''': Evet.
:'''Ajan Smith''': Güzel. Beni gördüğüne şaşırdın mı?
:'''Neo''': Hayır
:'''Ajan Smith''': O halde biliyordun.
:'''Neo''': Neyi?
:'''Ajan Smith''': Bağlantımızı, aslından nasıl olduğunu tam olarak anlamadım belki bir parçan bana karıştı ya da üst üste yazılıp kopyalandı ancak şu anda geçersiz. Asıl önemli konu olanların bir nedeni olması.
:'''Neo''': Peki bu neden neymiş?
:'''Ajan Smith''': Seni öldürdüm Bay Anderson. Gözlerimde ölmeni izledim hatta bundan keyif aldım diyebilirim. Ama sonra bir şey oldu, imkansız olduğunu biliyordum ama yine de oldu, beni yok ettin Bay Anderson. Kuralları biliyordum, ne yapmam gerektiğini de biliyordum ama yapmadım, yapamadım. Öylece durmak zorunda kaldım. Kurallara uymadım ve şimdi senin yüzünden buradayım Bay Anderson. Senin yüzünden artık bu sistemin bir ajanı değilim senin yüzünden değiştim. Artık makine değilim ''[Eli ile kulaklığın olmadığını gösterir.]'' yeni biriyim ve senin gibi özgür biriyim diyebiliriz.
:'''Neo''': Seni tebrik ederim.
:'''Ajan Smith''': Teşekkür ederim. Ancak senin de bildiğin gibi görünüş yanıltıcı olabilir. Bu da beni neden burada olduğumuz konusuna getiriyor. Özgür olduğumuz için burada değiliz özgür olmadığımız için buradayız. Kaçmak için bir nedenimiz yok, şunu inkar edemeyiz çünkü ikimizde çok iyi biliyoruz ki amaç olmazsa biz de var olamayız ''[Yandan başka bir Ajan Smith çıkar.]'' Bizi yaratan işte o amaç. Bizi birleştiriyor, amaç bizi çekiyor, yol gösteriyor, harekete geçiriyor. Amaç hareketlerimizi tanımlıyor bizi birbirimize bağlıyor. Sizin yüzünüzden buradayız Bay Anderson senin bizden almaya çalıştığını almak için buradayız.
[[Dosya:The Absinthe Drinker by Viktor Oliva.jpg|150pik|küçükresim|sağ|Çok fazla şarap içtim, şimdi tuvalete gitmem gerekiyor. Neden ve sonuç.<br><center>—''Merovingian''</center>]]
<hr width="50%"/>
:'''Morpheus''': Neden geldiğimizi biliyor musun?
:'''Merovingian''': ''[Kendini beğenmiş şekilde gülerek]'' Bilgi alışverişi yaparım ve her şeyi de bilirim. Asıl soru şu, siz neden geldiğinizi biliyor musunuz?
:'''Morpheus''': Biz anahtarcı için geldik.
:'''Merovingian''': Ah evet, tabi ya öyle, evet anahtarcı. Ama bu yüzden gelmediniz. Anahtarcı doğası gereği bir amaç ya da sonuç olamaz o yüzden onu aramak başka bir amaca hizmet etmeli, peki, eee?
:'''Neo''': Bu sorunun yanıtını biliyorsun.
:'''Merovingian''': Peki, ya sen bildiğini sanıyorsun ama bilmiyorsun. Buraya geldin çünkü gönderildin. Buraya gelmen söylendi ve itaat ettin ama işler, her zaman böyle yürür. Dinleyin bir tek değişmez var tek bir evrensel doğru var. Sonuç, hareket, tepki, neden ve sonuç.
:'''Morpheus''': Her şey seçimle başlar.
:'''Merovingian''': Hayır yanlış. Seçim güçlüler ile güçsüzler arasında yaratılmış bir illüzyondur.
<hr width="50%"/>
:''[Merovingian'ın yanından ayrıldıktan sonra.]''
:'''Neo''': Umduğumuz gibi olmadı.
:'''Morpheus''': Kahinin başka bir şey söylemediğinden emin misin?
:'''Neo''': Evet.
:'''Trinity''': Belki yanlış bir şey yaptık.
:'''Neo''': Belki bir şey yapmadık.
:'''Morpheus''': Hayır olması gerekenler oldu. Başka türlü zaten olamazdı.
:'''Neo''': Nereden biliyorsun?
:'''Morpheus''': Çünkü hala hayattayız.
<hr width="50%"/>
:'''Persephone''': ''[Neo'ya bakarak]'' Sana istediğini vereceğim ama karşılığında bir şey vereceksin.
:'''Neo''': Ne?
:'''Persephone''': Bir öpücük.
:'''Trinity''': Anlayamadım.
:'''Persephone''': Beni sanki onu öpüyormuş gibi öpmeni istiyorum.
:'''Neo''': Neden?
:'''Persephone''': Onu seviyorsun o da seni seviyor. Ger halinizden belli oluyor. Uzun zaman önce ben de aynı duyguları hissediyordum. Hatırlamak istiyorum, denemek istiyorum, hepsi bu, bu kadar basit.
:'''Trinity''': Onun yerine buna ne dersin? ''(Birden silahını çekerek.)''
:'''Morpheus''': Trinity.
:'''Persephone''': Basit bir şeyi fazla abartıyorsun. Sadece bir öpücük.
:'''Neo''': Sana neden güvenelim?
:'''Persephone''': Anahtarcıyı size vermezsem o beni öldürebilir.
:'''Neo''': Pekala.
:'''Persephone''': Öperken beni, o olduğuma inandırmalısın.
:'''Neo''': Tamam.
<hr width="50%"/>
:'''Neo''': Benim adım Neo.
:'''Anahtarcı''': Evet, benim adım anahtarcı. Ben de seni bekliyordum.
<hr width="50%"/>
:'''Morpheus''': Noldu Niobe?
:'''Niobe''': Elimde değil Morpheus. Düşünmeden edemiyorum ya yanılıyorsan ya bütün bunlar, kehanet hepsi birer saçmalıksa?
:'''Morpheus''': Bu durumda yarın hepimiz ölebiliriz ama bunun diğer günlerden bir farkı olmaz. Bu bir savaş ve biz de askeriz. Ölüm bizi her an ve her yerde bulabilir. Bir de tam tersini düşün ya ben haklıysam ya kehanet doğruysa, yarın savaş sona ererse n'olur bunun için savaşmaya, bunun için ölmeye değmez mi?
<hr width="50%"/>
:'''Mimar''': Merhaba Neo.
:'''Neo''': Sen de kimsin?
:'''Mimar''': Matrix'i ben yarattım. Tasarımı yapan mimarım, ben de seni bekliyordum. Aklında bir sürü soru var. İşlem bilincini değiştirdiği halde hala insan olmaya devam ediyorsun. Ancak yanıtlarımdan bazıları anlayacak bazılarını anlamayacaksın. Aynı şekilde aklındaki ilk soru en önemlisi olmasına rağmen belki de en mantıksızı olduğunun farkında bile değilsin.
:'''Neo''': Neden buradayım?
:'''Mimar''': Maalesef yaşamın Matrix programından kaynaklanan bir denklemin, dengesiz sonucundan ibaret. Sen bir anormallik sonucu oluştun. Bütün çabalarıma rağmen gerekli matematik hesapların kesin uyumunu sağlamayı başaramadım. Bu sorunun mutlaka çözülmesi gerekiyor ancak benim kontrolüm dışında gelişen olaylar yüzünden buraya gelmen er ya da geç kaçınılmazdı.
:'''Neo''': Soruma hala cevap vermedin.
:'''Mimar''': Haklısın. İlginç diğerlerinden daha hızlısın.
:''[Odada bulunan ekranlarda diğer Neolar konuşmaya başlar.]''
<hr width="50%"/>
:'''Mimar''': Matrix düşündüğünden daha eski. Aslında temelde bir hatadan bir diğer hata doğuyor. Bu durumda, bunun altıncı olduğunu itiraf edebilirim.
:'''Neo''': Bunun iki olası açıklaması var; ya kimse bana söylemedi ya da kimse bilmiyor.
:'''Mimar''': Kesinlikle, hiç şüphesiz senin de fark ettiğin gibi hata sistematik tasarımı yüzünden en basit denklemlerde bile hata oluşuyor.
:'''Neo''': Seçenek, asıl sorun seçenek.
<hr width="50%"/>
:'''Mimar''': İlk tasarladığım Matrix neredeyse mükemmeldi. Bir sanat eseriydi hatasız mükemmel ancak başarısızlığı da kendi kadar büyük oldu. Sonuç kaçınılmazdı, artık hatanın her insanda bulunan kusurdan kaynaklandığını çok iyi biliyorum. Bunu yeniden tasarladım ayrıca doğamızın en kötü yanlarını yansıtması için bazı tarihi olaylardan esinlendim ancak yine de başarılı olamadı. O zaman bir şeyin farkına vardım. Belki de gerekli olan çok daha basit bir beyindi. Mükemmellikten çok uzak bir beyne ihtiyacım vardı. Bu çözüm beraberinde başkalarını getirdi, yaratıcı bir program, insan psikolojisinin belli özelliklerini araştırmak üzere tasarlanmış bir program. Şayet ben Matrix'in babasıysam o da kesinlikle annesi sayılır.
:'''Neo''': Kahin.
:'''Mimar''': Lütfen, rastlantı sonucu bir program geliştirdi. Deneklerin neredeyse %99'u seçenek verildiği takdirde programı kabul ediyordu. Hatta seçeneği, bilinçaltı aşamasında olması bile etkilemiyordu. Aslında yanıtları fonksiyonel olmasına rağmen temelde yanlıştı. Tasarımı yüzünden ortaya çıkan zıtlık sistemi bozuyordu. Kontrol edilmezse sistemi çökertebilirdi bile. Programı kabul etmeyenler azınlıkta olmasına rağmen kontrol edilmezse karışıklık oranı gittikçe artan bir hızla çoğalabilirdi.
:'''Neo''': Zion'dan söz ediyoruz.
:'''Mimar''': Zion yok edilmek üzere olduğu için burdasın. Bütün canlılar ölecek yaşam alanlarıyla birlikte tüm varlığı silinecek.
:'''Neo''': Saçmalık.
:'''Mimar''': İnsan tepkileri içinde en belirgin olanı gerçeği reddetmektir. Ama endişelenme bu onu altıncı yok edişimiz olacak artık bu konuda çok başarılı olduğumuz söylenebilir. Seçilmişin görevi şimdi kaynağa geri dönmek. Böylece taşıdığın şifre geçici olarak kaldırıldığı ana programa bağlanacak daha sonra Zion'u yeniden inşa etmek için 16 kadın 7 erkek yani 23 kişi seçeceksin. Seçilmiş kişi olarak bu uygulamaya karşı çıkarsan sistem çökecek ve Matrix ile ilgili herkes ölecek. Tabi buna Zion'un yok edilmesini de eklersek sonunda bütün insan ırkı ortadan kalkacak.
:'''Neo''': Bunun olmasına izin veremezsin. Yaşamak için insanlara ihtiyacın var.
:'''Mimar''': Kabul edebileceğimiz değişik yaşam aşamaları var. Ancak asıl önemli olan, dünyadaki herkesin ölümünden sorumlu olmayı senin kabul edip edemeyeceğin. ''[Odadaki ekranlarda yaşayan insanlar gözükür.]'' Tepkilerini okumak çok ilginç senden önceki beş kişi benzer şekilde tasarlanmıştı. Demek istediğim türünün geri kalanına çok bağlıydılar ve seçilmiş kişi olarak hareket etmek hoşlarına gidiyordu. Diğerleri beklenen biçimde tepki verdiği halde senin deneyimlerin daha belirgin ve endişe verici.
:'''Mimar''': Umut, insanın vazgeçemediği illüzyon. Aynı anda en büyük güç ve en büyük zayıflık kaynağınız.
<hr width="50%"/>
:'''Morpheus''': Hiç anlamıyorum. Her şey yapılması gerektiği gibi yapıldı. Seçilmiş kaynağa ulaşınca savaş sona erecekti.
:'''Neo''': 24 saat içerisinde sona erecek.
:'''Trinity''': Ne?
:'''Neo''': 24 saat içerisinde bir şey yapmazsak Zion yok olacak.
:'''Trinity''': Bunu nereden biliyorsun?
:'''Neo''': Bunun olacağı söylendi.
:'''Morpheus''': Kim söyledi?
:'''Neo''': Önemli değil ona inanıyorum.
:'''Morpheus''': Bu imkansız çünkü kehanete göre...
:'''Neo''': Kehanet yalandı Morpheus, kehanet yalandı. Seçilmiş hiçbir şeyi sona erdiremeyecekti, her şeyi başka bir sistem kontrol ediyordu.
:'''Morpheus''': Hayır buna inanmıyorum.
:'''Neo''': Ama kendin söyledin savaş sona ermediyse kehanet nasıl doğru olabilir. Üzgünüm bunu duymak kolay değil biliyorum ama doğru olduğuna yemin ederim.
== Oyuncular ==
{| class="wikitable"
|-
! Karakter !! Oyuncu
|-
| Neo || Keanu Reeves
|-
| Morpheus || Laurence Fishburne
|-
| Trinity || Carrie-Anne Moss
|-
| Ajan Smith || Hugo Weaving
|-
| Kahin || Gloria Foster
|-
| Persephone || Monica Bellucci
|-
| Seraph || Collin Chou
|-
| Niobe || Jada Pinkett Smith
|-
| Merovingian || Lambert Wilson
|}
==Ayrıca bakınız==
*''[[Matrix (film)|Matrix]]'' (1999)
*''[[Matrix Revolutions]]'' (2003)
==Dış bağlantılar==
* [http://www.imdb.com/title/tt0234215/ IMDb.com]
* [http://www.rottentomatoes.com/m/matrix_reloaded/ RottenTomatoes.com]
* [http://www.beyazperde.com/filmler/film-28540/ Beyazperde.com]
{{Vikipedi|Matrix Reloaded}}
[[Kategori:2003 filmleri]]
47o6aov20lbejma8sojzp101anksfbi
İlhan İrem
0
24265
232714
225566
2025-06-10T19:09:53Z
Brightt11
34669
/* Sözleri */ rüzgar > rüzgâr, değiştirildi: Rüzgar → rüzgâr [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232714
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi}}
'''İlhan İrem''' (d. 1 Nisan 1955, Bursa), Türk şarkıcı, besteci, söz yazarı, şair ve yazar.
==Sözleri==
*Beğenilerin sığlaşması nedeniyle gerçek [[sanat]] pek çoklarınca ayırt edilemez oldu.<ref name=Milliyet>[http://www.milliyet.com.tr/-magazin-1185650/ Milliyet, 13.01.2010, Erişim tarihi: 20.12.2015]</ref>
* Ben şarkıları söylerken aslında şarkılar beni söylüyor.<ref name=Maro/>
[[Dosya:(409-365) See (6545721877).jpg|144pik|küçükresim|sağ| Hiçbir yapay katkı içermeyen, sadece şarkılarla inşa edilmiş bir yol bu.]]
* Duyarsızlık cehennemini reddedenlerin kendi cennetlerine kanatlandığı kalabalık bir yol var şimdi. Hiçbir yapay katkı içermeyen, sadece şarkılarla inşa edilmiş bir yol bu. [[Düşünce]]nin sınırsızlığınca, yolcusunu her defasında derinlerdeki başka başka uzak ülkelere götüren şarkılar.<ref name=Maro/>
*[[Duygu]]ları ucundan tutan teknoloji [[insan]]larının, bu [[hayat]]ın her zerresine yayılmış kuru görüntüler ve baştan savmalık içinde aşk yaşamaları mümkün değil. O nedenle bazı özel kişilikler dışında gençlerin ‘[[aşk]]’ diye yaşadıkları bir şuursuzluk hali.<ref name=Milliyet/>
[[Dosya:Antep erased2.jpg|144pik|küçükresim|sağ|Düşüncelerim, ruhum ve bütün anlamlar sessizlikte şekilleniyor. Kainatın fısıltılarını sessizlikte duyuyorum.]]
*Düşüncelerim, ruhum ve bütün anlamlar sessizlikte şekilleniyor. Kainatın fısıltılarını sessizlikte duyuyorum.<ref name=Maro/>
* Gönlümüzün müziğini yaptık... Gönlümüzün renkleriyle boyadık gökyüzünü.<ref name=Katastrof>[http://www.isikvesevgiyle.com/index.php?ms=yazilar&sg=detay&bi=946 Işık ve Sevgiyle, İlhan İrem, Yazılar, Arabik Katastrof]</ref>
* Karabulutlar üstümüze çökse de bir anda paramparça dağılacaklar. Bulutlar geldikleri gibi giderler oysa güneş hep vardır.<ref name=ReferansA>[http://www.isikvesevgiyle.com/ Işık ve Sevgiyle, İlhan İrem, ana sayfa, Erişim tarihi: 24.11.2015]</ref>
* rüzgârlara kapılmamayı, kendimiz olmayı, gönlümüzün peşinden gitmeyi öğrendik.<ref name=Katastrof/>
* Sadece şarkılarda ve yüreği ötelerde atan insanların ruhlarında yaşıyor artık [[aşk]]. Üzerinde yaşayanların cehenneme çevirdiği bu [[dünya]]yı çoktan bırakıp gitti. Aşk dünyayı terk etti.<ref name=Maro>[http://www.milliyet.com.tr/-ask-bu-dunyayi-coktan-birakip/asu-maro/pazar/yazardetay/15.09.2013/1763670/default.htm Milliyet, Asu Maro ile röportaj]</ref>
* [[Sevgi]]ler bir bir buharlaşırken artık biliyorduk; Aydınlık yolculuğunu terketmeyen bir avuç insan dışında, herkesin ama herkesin bir kaynama noktası vardı. Dünyanın ar damarı patlamıştı!<ref name=Katastrof/>
* Türk pop müziğinin çıkışı olarak görüyorum ben rock temalarını. Eğer son birkaç yıldan beri yakalanan ritimler arabesk [[müzik]] ile sulandırılmazsa o zaman Türk pop müziği için bir çıkış olabilir diye görüyorum.<ref>[https://www.youtube.com/watch?v=4-AH0EYProk Youtube, Kanal D röportajı, (1994), Erişim tarihi: 24.11.2015]</ref>
*Ürettiklerim ve [[gerçek]] [[hayat]]ımla bir [[evren|kainat]] gezginiyim. Ama bu hassas coğrafyada yaşayan bir sanatçı olarak, üzerinde yaşadığım topraklara olan sorumluluklarımı göz ardı edemem. Düşlenen cennetlere rüya alemlerinden transit olarak geçilmiyor. Tam bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’ne inanan, [[laiklik|laik]], [[demokrasi|demokratik]], [[Atatürkçülük|Kemalist]], anti emperyalist bir yurtseverim. Bu benim [[dünya]] görüşümdür. Kimseyi ilgilendirmemesi gerektiği gibi, kimsenin [[düşünce|düşünsel]] yapısı ve [[hayat|yaşam]] şekli de başkalarını ilgilendirmez. Çalıştığım kişilerde, müzisyenlerimde, her türlü eğilime, tercihe sahip insan vardır.<ref name=Milliyet/>
*[[İnsan]]ların özü, ne kadar insan olduğu önemlidir. Asla kimlik gözetmem. Ancak bir kırmızı çizgim var. [[Mustafa Kemal Atatürk]]’ü sevmeyen kişilere güvenmem. Bence Atatürk’ü sevmeyen bir kişi vefa duygusundan yoksun demektir. Vefa duygusu taşımayan kişiler [[vicdan]]a sahip değildir. Vicdanı olmayanlar kendilerini, hayatlarını, başkalarını, çevrelerini, giderek [[dünya]]yı [[evren]]sel boyutlarda [[sevgi|sevemez]]ler.<ref name=Milliyet/>
*Üzerindeki akıllı canlıların büyük aptallıkları nedeniyle [[Dünya]] kaybedilmiş gezegene dönüşüyor. [[İnsan]]lığın geldiği nokta [[Tanrı]]’yı bile şaşırtan bir fiyaskodur.<ref name=Milliyet/>
[[Dosya:Lake mapourika NZ.jpeg|144pik|küçükresim|sağ|Yalnızca eserlerime ve olağanüstü dinleyicime güveniyorum.]]
*Yalnızca eserlerime ve olağanüstü dinleyicime güveniyorum.<ref name=Milliyet/>
* 17 yaşında kendi şarkılarımı söylemek için yola çıktım. Yapıtlarımdaki [[müzik]]al kurgu, [[şiir]]sel ve düşünsel boyutlar, albüm kapaklarından yansıyan vizyonlarla iç içe geçerek bir anlam bütünlüğü oluşturuyor. Çok geniş bir ruhsal alana yayılan “İlhan İrem Müziği” yapıyorum. Zamansız, mekansız vuslatlarda.<ref name=ReferansA/>
==Alıntılar==
*En romantik şarkılarımı yetmişli yılların sonlarında yaptım. Seksenli yılların hemen başında Türkiye'de bir deprem yaşandı. Teknoloji geldi. Bu yaşanan toplumsal değişiklik sonrası Türkiye'de insan dokusu değişti. Fakat insan dokusu geri plana gitti. Telefonlarımız, barajlarımız, otoyollarımız oldu ama insan unsuru yok olunca seksen ile seksen yedi yılları arasında bir içine kapanış yaşadım. İlhan İrem tamamen bir değişime uğradı.
:''(Katıldığı bir radyo programında kariyerinden bahsederken, 27 Eylül 2006, TRT Radyo)
==Hakkında söylenenler==
* İlhan İrem'i, aramızdan ayrılan [[Çiğdem Talu]]'nun evinde tanıdım. Tanıdığım ana dek, yaptıklarını zevkle ve takdirle izlemiştim. İlhan'ın çalışmalarını takdir ediyordum, çünkü, yapıtlarıyla bir "idol" olmayı başarmıştı. Kişiliği beni pek fazla şaşırtmadı, olduğu gibi görünen, yerinde mütevazı, yerinde kabaran bir kişiliğe sahipti.<ref>[http://www.isikvesevgiyle.com/index.php?ms=sayfalar&sg=detay&bi=767 Işık ve Sevgiyle, İlhan İrem, Ne Dediler? Erişim tarihi: 24.11.2015]</ref> — [[Melih Kibar]]
==Kaynakça==
{{Kaynakça}}
==Dış bağlantılar==
{{Vikipedi}}
*[http://www.ilhanirem.rocks/roportajlar/ İlhan İrem resmi sitesi, röportajlar]
[[Kategori:Kişiler-İ]]
[[Kategori:1955 doğumlular]]
[[Kategori:2022 yılında ölenler]]
[[Kategori:Söz yazarları]]
[[Kategori:Deistler]]
[[Kategori:Türk pop şarkıcıları]]
[[Kategori:Türk rock şarkıcıları]]
[[Kategori:Türk besteciler]]
[[Kategori:Türk söz yazarları]]
51hwqncslf26f2u5oddeygwd7wzj4md
Dar Alanda Kısa Paslaşmalar
0
24336
232813
187716
2025-06-10T19:28:32Z
Brightt11
34669
/* Torba Suat */ dz, değiştirildi: dükkan → dükkân [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232813
wikitext
text/x-wiki
{{İtalik başlık}}
{{Vikipedi}}
== Hacı ==
*Nerede kalmıştık? Hayat futbola fena hâlde benzer. Futbol şahsi beceri gerektirir ama aslında toplu oynanan yani insanların bir tamilde oynadıkları bir oyundur. Hayat da öyle değil mi? İstediğin kadar yetenekli ol iyi bir takımın yoksa kaybedersin. Evet kaybedersin.
== Torba Suat ==
*Simdi yenildik lan! Ölecek başka adam mı yoktu laaaaaaaannn!!! (Hacı'nın öldüğünü öğrendiğinde)
*Kapalı dükkâna kira ödedik işte.
== Diyaloglar ==
:'''Torba Suat''': Niye böyle oldu be abi? Ben çok sevmiştim be abi. O kadar mektup gönderdim insan bir cevap yazar. Benim günahım ne be abi?
:'''Hacı''': Bak koçum! Belli olmuyor ama benim bir tek kulağımın arkası kaldı. Artık acı çekmekten ve acı çektirmekten zevk almamayı öğrendim. Sevgililer...heh! Bizim olanlar ya da olmayanlar... Hepsi iz bırakır. Bu izler şimdi seninki gibi çok derinini çiziyor. Hepsi kalır! Ama inan yeni izler de olacak. Yaşlıları düşün... Sanki her şeyi bilirlermiş gibidirler. Ama öyle değil. heh!.. Ne kadar acı çekersen çek şunu hiç unutma; çizilecek bir yer hep vardır ve çizecek bir yer... Ressam olur insanlar başkalarının kalbini kazıya kazıya ya da resim olurlar senin gibi; kazına kazına.
:'''Torba Suat''': Beni çok derin kazıdılar abi... Ama altından sarı yeşil çıktı hehe!
----
:'''Aynur''': Konuşmanı özlemişim.
:'''Hacı''': Senin için kelimelerim bitti. Sen bitirdin.
:'''Aynur''': Sen yanlış yaptın hacı, olacak iş değildi bizimki. Anlamadın.
:'''Hacı''': Biliyorum... Bazen seninleyken bile böyle düşünürdüm, anlamadığımı düşünürdüm, kendi elimle seni kaybettiğimi. O zaman ölmek gelmişti içimden, geberip gitmek! bu aralar yine oluyor ama... Kimse yok ki. Kimi kaybediyorum? Niye yine böyleyim, bilmiyorum..
:'''Aynur''': Dur biraz daha konuşalım. Aslında bunları özlüyorum.
:'''Hacı''': Seni diyemiyorsun değil mi? ”seni özledim” demiyorsun. Her zaman kraliçelik peşindesin, hep ulaşılmazsın. Halbuki ben o kadar çok şeyi özledim ki. Unutuyorum bazen. Artık fark etmez diyorum. Dünya artık böyle benim için. Sen yoksun. Yoktun zaten. Bunu niçin yapıyorsun? Aklımı karıştırıyorsun.. Bu iş bitmedi mi he, 5 yılımı senin için harcamadın mı? Ben yapamam. Hem seninle hem sensiz olamam. Napalım, ben böyleyim. Ben gidiyorum...
----
*Hacı'nın hastaneye kaldırıldıktan sonra Aynur'un ziyarete gelmesi ile birlikte başlayan diyalog:
:'''Aynur''': Nasılsın?
:'''Hacı''': Çok iyiyim. Seni kaybetmek istemiyorum.
:'''Aynur''': Kaybetmezsin.
:'''Hacı''': Benimle evlenir misin?
:'''Aynur''': Hayır.
[[Kategori:2000 filmleri]]
[[Kategori:Film ödülü sahipleri]]
bs1p26ep20lblht04wosv64hb4pnc32
Mine Söğüt
0
24462
232704
222611
2025-06-10T19:09:35Z
Brightt11
34669
/* Sözleri */ rüzgar > rüzgâr, değiştirildi: rüzgar → rüzgâr (3) [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232704
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi}}
'''[[w:Mine Söğüt|Mine Söğüt]]''' (1968, İstanbul), Türk gazeteci, yazar.
==Sözleri==
*Evet, [[dünya]] hep bu kadar fena bir yer. [[İnsan]] hep bu kadar fena bir şey.<ref name="Cumhuriyet23092015">[http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/374761/Suskunluk_sarmali.html Cumhuriyet, 23.09.2015, Erişim tarihi: 25.09.2015]</ref>
*[[Gerçek]], her konuda ama en çok inanç konusunda huzur kaçırıcıdır.<ref name=Cumhuriyet25092015>[http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/375735/Bismillah_ve_illallah.html Cumhuriyet, 16.09.2015, Bismillah ve İllallah, Erişim tarihi: 25.09.2015]</ref>
*Kendi görüşlerinin toplum nezdinde “kabul görmeyeceğini” bilen ama yine de kaybedecek bir şeyleri olmadığına inanarak “sarmaldan” çıkan, her zaman azınlıkta kalacağının farkında olarak görüşlerinden taviz vermeyen kişilere toplumda yer yok.<ref name=Cumhuriyet23092015/>
* [[Dünya]]yı yönetmeye talip olmayan ve inatla “gerçeği” arayan şüpheci akıl, dünyayı yönetmeye hevesli ve gücünü “gerçeği sonuna kadar yadsımaktan” alan dogmatik akıl karşısında zayıf kalıyor. Çünkü masallar [[gerçek]]lerden daha etkileyicidir ve kalabalıklar masallara kolay kanarlar.<ref name=Cumhuriyet25092015/>
* [[Laiklik]], sadece [[din]] ve [[devlet]] işlerini birbirinden ayırmak değildir; [[din]] ve [[ahlak]] işlerini de birbirinden ayırmaktır.<ref>[http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/504140/istismar_ve_iktidar.html Cumhuriyet, 25.03.2016, Erişim tarihi: 25.03.2016]</ref>
* Rolleri [[ahlak]] dağıtır; senaryoyu [[toplum]] yazar; ve kime sorsanız finali “[[kader]]” yapar.<ref>[http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/413445/Ben_senin_beni_oldurme_ihtimalini_sevdim.html Cumhuriyet, 11.11.2015, Erişim tarihi: 11.11.2015]</ref>
*[[Siyaset|Politika]]cı, halkın gözünü boyar. Aydın, halkın gözünü açar.<ref name=Cumhuriyet16092015>[http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/369973/Aydin_karanligi.html Cumhuriyet, Aydın Karanlığı, Erişim tarihi:25.09.2015]</ref>
*[[Tanrı]] bir hayaldir. [[İnsan]]ın kurduğu en güzel ve en korkunç [[hayal]]. O yüzden hayallerinize dikkat edin.<ref>[https://twitter.com/minesogut Twitter, Ana sayfa, Erişim tarihi: 25.09.2015]</ref>
* Savaşın suçlusu mu olurmuş? Savaşın kendisi suçtur. Dost da, düşman da savaşta topyekun kurban. Kendinize gelin hakimler! Kimi yargılıyorsunuz? Vicdanı mı? Vicdan hiç yargılanır mı? Öldürmenin haklı nedenleri ya da haksız nedenleri olabilir mi ki öldürenleri ikiye ayırıyorsunuz? İyi niyetli meşru katiller ve kötü niyetli katli vacip katiller diye. Tüm katiller kurbandır. Kurbandır. Kurbandır. Hakimler savaş suçlusu savaşan değil, savaşı çıkarandır! Gücünüz yetiyorsa onları yargılayın burada!<ref>Söğüt, M. (2010). Madam Arthur Bey ve Hayatındaki Her Şey: roman.</ref>
* Sanat, özellikle de edebiyat zamanının meselelerinden doğrudan beslenir. Yeni ekonomik düzenle birlikte sınıfsal tanımlarda oluşan değişiklik ve bu yeni sınıf tanımlarının meseleleri haliyle edebiyatın da ana meselelerinden biri olur. Şu anda sadece bu ülkede değil tüm dünyada sanat bireye böyle bir yerden mercek tutmaya çalışıyor. Halkların, ülkelerin, devrimlerin ya da siyasi rüzgârların değil, evine içine kapanmış ve sert bir çaresizlikle hayatını yeniden anlamlandırma uğraşına girmenin bunalımına kapılmış bireyin cebelleştiği maddi ve ruhsal bir yoksulluğa başka başka yerlerden bakmaya çalışıyor<sup>[https://www.gazeteduvar.com.tr/mine-sogut-kirlenmeden-yazmaniz-mumkun-degil-haber-1561795]</sup>
* Sana inanç aşılayanların karşısına dikil ve inançlarını feda etmelerini iste onlardan. Tanrılara kurbanlar sunmayı artık bıraksınlar. Tanrılar adına öldürmekten vazgeçsinler. Cinayetleri bizzat kendi adlarına işledikleri gerçeğiyle yüzleşsinler.
* Gerçekler rüyalara saklanmayı sever.
* Zaman, her türlü hakikatin evetlenme yeridir.
* Cumhuriyet tarihinin en kötü günlerini yaşıyoruz.
* İktidarlarını kirli pazarlıklarla koruyanlara itiraz edin.
* İnsanoğlu bazen masalla gerçek arasında yolunu yitirir.
* Bu şehir yüzyıllardır erkektir ve kadınları sevmeyi bilmez.
* Politikacı, halkın gözünü boyar. Aydın, halkın gözünü açar.
* Babalar kızlarına kötü şeyler söylemezler. Söylememeliler...
* Yaşamak hayat labirentinde kaybolma yarışı. Çıkışı bulan ölecek.
* Eğitimi bir mal gibi satmayı olağanlaştıran devletlere itiraz edin.
* Hiçbir ev kadını, kendini mutfakta asmaz. Yemeklere yas sıçratmaz.
* İnsanoğlunun en büyük gafleti, nereden gelip nereye gittiğini bilmemesidir.
* Rolleri ahlak dağıtır; senaryoyu toplum yazar; ve kime sorsanız finali “kader” yapar.
* Sağlığınızla birlikte cebinizdeki tüm paraya da göz diken ilaç endüstrisine itiraz edin.
* Kader, insanın kendi hayatına hiçbir zaman gerçekten sahip olamayacağının açık tehdididir.
* Tanrı bir hayaldir. İnsanın kurduğu en güzel ve en korkunç hayal. O yüzden hayallerinize dikkat edin.
* Dünyanın bütün parasını elinde tutan ve yoksulları bir lokmada yutan çokuluslu şirketlere itiraz edin.
* Dünya savaşlarının hepsinin altında tek tek imzası olan adaletsiz, iki yüzlü ve hırsız küresel ekonomiye itiraz edin.
* Yaşam denilen şey gerçeğin peşinde alınan yoldur. Kimi zaman bir arpa boyu da olsa, insan gerçeğe baktığında hep ilerler.
* İyi ya da kötü.. Olaylar olur. Önemli olan ne olduğu; hatta senin başına ne geldiği değildir. Önemli olan senin ne yaptığındır.
* Hiçbir şeyi sonsuza kadar saklayamazsınız. Saklamak ancak bir süre gerçeği hapsedebilir. Saklamanın da bir başı ve sonu vardır.
* Şimdiye kadar hep itaat ettiniz. Ve bu noktaya geldiniz. Artık biraz da itiraz edin. Din tüccarlarına itiraz edin. Vicdan tüccarlarına itiraz edin.
* Hayatta hiçbir şey şahsi değildir. İyi şeyler de, kötü şeyler de rüzgârla birlikte yön ve şekil değiştiren bulutlar gibi başıboş dolaşırlar evrende.
* Cebinizden aldığı paralarla sizi bir kafanızdan bir kalbinizden vurup duran savaş ekonomilerine itiraz edin. Yoksulu sömürerek semirenlere itiraz edin.
* Doğurduğum her çocuk o ateşte eriyor. Sevdiğim her erkek o ateşte ölüyor. Bir bardak su içsem... Söner mi? İsteklerimi nehre gömsem. Cinayetler biter mi?
* Sevişmekten korkutularak büyütüldük; Başkaları sevişecek diye korkudan ölüyoruz. Küfürlerimizin cinsel tehditlerle; günlük hayatımızın tecavüzlerle dolu olması bu yüzden.
* Sanır mısın ki, ölünü gömdüğün o mezar, emaneti sonsuza kadar saklar. Aç bak. Bütün mezarlar bomboş. Kara delik dedikleri, öyle sandıkları gibi, fezada değil toprağın içinde.
* Yemeniz ve içmeniz için zehir üreten, süslü püslü paketlerle gözünüzü boyayan, sizi raflardaki gıdalara bağımlı yapan, sağlığınızı zaaflarınızdan vuran gıda şirketlerine itiraz edin.
* En büyük ihanet de kötüye itaattir. Vatana da insanlığa da yapılabilecek en büyük iyilik kötüye itiraz; Dinlerin hoşgörüsüzlüğü yerin dibine batsın. İktidarların hırsları ellerinde patlasın.
* Yemek yapmayı, evi toplamayı, sizi anlamayı öğrenemedim. Benden ne istediğinizi öğrenemedim. Beni sevip sevmediğinizi hiç bilemedim. Sadece kendime çiçeklerden çaylar demledim ve sizi seyrettim.
* Geceleri ben ağır, çok ağır bir taşın altında uyurum. Gündüzleri hafif , çok hafif bir yaprağın ucunda yaşarım. Gece beni taş ezer. Gündüz rüzgâr devirir. Kanadıkça kanarım. Hayallerimi o yüzden kanla yazarım.
* Çocuklarınızı oturtun karşınıza, onlara gerçekleri bir bir anlatın. Ne hukuktan korkun, ne ahlaktan, ne toplum dışı kalmaktan. Anlatın her şeyi çocuklarınıza, nasıl bir dünyaya doğduklarını bilsinler. Neyi demokrasi sandıklarını görsünler.
* Yaralı insanlar birbirine yaklaştıkları zaman, 'kader' telaşlanır! Sırları ortaya çıksın istemez kader; çünkü insanlar, kendi başlarına gelenlerin başkalarının da başına geldiğini öğrenirlerse yaralarına karşı dirençlenirler! Hiçbir şey, kişisel değildir!"
* Tanrı bugüne kadar kimin sözünü dinledi ki senin sözünü dinlesin bre kafir! Her şey istediğimiz gibi olsaydı Tanrı'ya ne gerek kalırdı? Yalvarmalarla kendini var hisseden Tanrınız sizi yalvartmayacaksa, eteklerine kapattırmayacaksa neden yaratmış olsun? Tapının diye yarattı sizi, isteyin ve elde edemeyin ama yine de öfkelenmeden boyun eğin diye yarattı sizi!
* ”Kimim ben?” İşte yeryüzünün en tehlikeli sorularından biri. İnsan kim olduğunu düşünmeye başladığı anda başkalaşır. Herkesten bambaşka olur. Kendi gibi olanlarla olmayanlar arasında savaşlar çıkartır. Ve ait olmadığı ya da ait olduğu kimliklerden silahlar yapar. Dağları uçurur, ormanları yakar. Dünya bir gün aniden dönmeyi durdurursa, müsebbibi bu soru olacaktır..
* Anlamak affetmektir. Siz anlayıp affedersiniz, onlar anlamadıkları için hep kinlenir. Affınız bile kinlendirir birilerini. Düşmanı çok bir derviş olursunuz. Dervişliğiniz diken olur düşmanı kanatır durur. Kanı gördükçe üzülürsünüz. Siz üzüldükçe dikeniniz sivrileşir. Yapayalnız kalırsınız. Anlayışlı ve üzgün ve yalnız, yapayalnız. Simsiyah bir yalnızlıkta boğulur gider hüznünüz.
==Kaynakça==
{{Kaynakça}}
[[Kategori:Kişiler-M]]
[[Kategori:Türk gazeteciler]]
[[Kategori:Türk yazarlar]]
[[Kategori:Yaşayan insanlar]]
iuasscug7xyqggqcqow7fjs2zga5o6f
Kolpaçino
0
24803
232772
190452
2025-06-10T19:16:11Z
Brightt11
34669
/* Para */ kağıt > kâğıt, değiştirildi: kağıt → kâğıt [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232772
wikitext
text/x-wiki
'''Kolpaçino''', başrollerini [[w:Şafak Sezer|Şafak Sezer]], [[w:Ali Çatalbaş|Ali Çatalbaş]] ve [[w:Aydemir Akbaş|Aydemir Akbaş]]'ın oynadığı 2009 yapımı Türk komedi filmi.
----
=== Para ===
'''Özgür:''' Para... Baktığın zaman basit bir kâğıt parçası ama mevzusu çok aga. Darphanelerde basılır, imzası atılır, banknot yapılır. Deste deste akaaar gider. Milyonlarca temiz, milyonlarca pis el değer paraya. Anlatılmaz bir sevgisi, anlatılmaz bi' acısı vardır. Para için dilenecek en güzel dilek, pis tarafını tutmamaktır. Bi' de tutarsan...
=== Bilardo sahnesi ===
'''Ateş:''' ''(Pike pozisyonunda vuruşa hazırlanırken)'' Bilardo oynarken pike çekmek her babayiğidin harcı değildir Tayfun kardeş!... Pikeyi çekeceksin ama, çuhayı delmeyeceksin. Çuhayı delersen, mekan sahibi bir daha seni oraya almaz! Çünkü adamın malına zarar verirsin. Adamın malına zarar verirsen huysuzlanır agaaa! ''(Çok şık bir vuruşla pike çekerek sayı alır)'' Hayatta en çok sevdiğim fırıldak top bu top biliyo musun Tayfun! Bak hedefe giderken nasıl da döne döne gidiyor... Ama hayatta bazı toplar da var, hedefe giderken götü başı ayrı oynuyo! O zaman da nooluyo? Hedef ona geliyo!... Tayfun... Geçen bizim çocuklar sayım yapmışlar, bir kutu kekle bir kutu mantar eksik çıkmış?! ''(Ürkütücü bir sükunetle)'' Sen benim malımı mı çalıyorsun ulan?
'''Tayfun:''' ''(Boğuk bir sesle)'' Yok abi...<br>
'''Ateş:''' Heaa?<br>
'''Tayfun:''' ''(Daha yüksek sesle)'' Yok abi...<br>
'''Ateş:''' Mevzu mal meselesi değil oğlum zaten, mevzu şahsiyet meselesi! Sen beni tanımamışsın Tayfun! Bak ben böyle senin gibi parlak çocuklara kıyamıyorum biliyor musun?... ''(Sitemkar)'' Semtimizin çocuğusun diye sevelim dedik!... ''(Ortamdaki bir başka adamı göstererek)'' Cezmi'yi de severim? Ah Tayfun, bunun babasını taniycektin! Cezaevi arkadaşımdı... Ulan cezaevinde bir kere hata yaptığını görmedim iyi mi! Ama hatayı Cezmi'de yapmış! ''(Derin bir nefes alır, tıslar gibi)'' '''''Keşke baban dışarı boşalsaydı be ooolum!'''''
''(Ateş'in yeğeni Hüseyin birden Cezmi'nin arkasından belirir. Elindeki koca çakıyı açıp Cezmi'nin yüzüne faça atar. Cezmi can acısı ve korku karışımı bir ifadeyle titrerken Ateş sözüne devam eder)''
'''Ateş:''' Eksilen mallarla birlikte sana 10 bin dolar ceza kestim. Saatli maarif takvimine göre de 10 gün mühlet... Bu süre zarfında ya eksilen malları yerine koyarsın, ya da '''''bu dut ağacından mamul ıstakayı senin avradımahil bölgene sokarım!''''' Ne diyosun?<br>
'''Tayfun:''' ''(Titrek ve boğuk bir sesle)'' Siz bilirsiniz abi...<br>
'''Ateş:''' Heaa?<br>
'''Tayfun:''' ''(Panik halinde)'' Siz bilirsiniz abi!<br>
'''Ateş:''' '''''Ben ne bilicem oğlum büzüğün bilir!'''''
===Kumar Masası===
'''Ekrem Abi:''' İsteyene atarım beyler.
'''Ganyotçu:''' Ellere dikkat beyler.
(Masadaki diğer kumarbazlar "oldu")
'''Ganyotçu:''' Bütün masaya atıyorsun Abi.
(Ekrem Abi zarı atar...)
'''Ganyotçu:''' Zar düşeş beyler, alış verişler.
'''Hüseyin:''' Ulan harbiden ibnenin belkemiğinden yapılmış bu zar! İki zarda 80'lik olduk a.. k..
'''Ganyotçu:''' Küfür yok beyler küfür yok...
[[Kategori:Komedi filmleri]]
[[Kategori:2009 filmleri]]
qs526a81d3hufeud7hq3lf4uflfdaku
Vikisöz:Değişiklik sayılarına göre kullanıcılar listesi
4
24934
232875
232643
2025-06-10T21:30:10Z
YBot
18235
Güncelleme
232875
wikitext
text/x-wiki
{{/begin}}
<center>
{| class="wikitable"
! #
! Kullanıcı
! Değişiklik sayısı
! Kullanıcı grupları
|-
| 1
| [[Kullanıcı:Victor Trevor|Victor Trevor]]
| align="center" | 19.119
| editör
|-
| 2
| [[Kullanıcı:Vitruvian|Vitruvian]]
| align="center" | 13.188
| editör
|-
| 3
| [[Kullanıcı:Felecita|Felecita]]
| align="center" | 8.705
| hizmetli
|-
| 4
| [[Kullanıcı:Nosferatü|Nosferatü]]
| align="center" | 8.679
| editör
|-
| 5
| [[Kullanıcı:ToprakM|ToprakM]]
| align="center" | 7.127
| editör, arayüz yöneticisi
|-
| 6
| [[Kullanıcı:Tarih|Tarih]]
| align="center" | 4.782
| editör
|-
| 7
| [[Kullanıcı:Nanahuatl|Nanahuatl]]
| align="center" | 4.453
| editör
|-
| 8
| [[Kullanıcı:Ölümsüz Sözler|Ölümsüz Sözler]]
| align="center" | 4.372
|
|-
| 9
| [[Kullanıcı:Turgut46|Turgut46]]
| align="center" | 4.212
| editör
|-
| 10
| [[Kullanıcı:Babatolian|Babatolian]]
| align="center" | 3.527
| editör
|-
| 11
| [[Kullanıcı:YBot|YBot]]
| align="center" | 3.432
|
|-
| 12
| [[Kullanıcı:Brightt11|Brightt11]]
| align="center" | 3.319
| editör
|-
| 13
| [[Kullanıcı:Feyyaztiftik|Feyyaztiftik]]
| align="center" | 3.254
| editör
|-
| 14
| [[Kullanıcı:AnankeBot|AnankeBot]]
| align="center" | 2.796
|
|-
| 15
| [[Kullanıcı:Fuzûlî|Fuzûlî]]
| align="center" | 2.588
|
|-
| 16
| [[Kullanıcı:Modern primat|Modern primat]]
| align="center" | 2.105
| beyaz liste
|-
| 17
| [[Kullanıcı:Mavrikant|Mavrikant]]
| align="center" | 2.078
| editör
|-
| 18
| [[Kullanıcı:ChtitBot|ChtitBot]]
| align="center" | 2.046
|
|-
| 19
| [[Kullanıcı:Viki|Viki]]
| align="center" | 1.972
|
|-
| 20
| [[Kullanıcı:Berrram|Berrram]]
| align="center" | 1.959
| editör
|-
| 21
| [[Kullanıcı:Evrifaessa|Evrifaessa]]
| align="center" | 1.784
| editör
|-
| 22
| [[Kullanıcı:HakanIST|HakanIST]]
| align="center" | 1.762
| editör
|-
| 23
| [[Kullanıcı:New user message|New user message]]
| align="center" | 1.727
|
|-
| 24
| [[Kullanıcı:Kibele|Kibele]]
| align="center" | 1.609
| editör
|-
| 25
| [[Kullanıcı:Yusuf kayadüğün|Yusuf kayadüğün]]
| align="center" | 1.549
|
|-
| 26
| [[Kullanıcı:Dabeon|Dabeon]]
| align="center" | 1.446
| editör
|-
| 27
| [[Kullanıcı:Science|Science]]
| align="center" | 1.397
| editör
|-
| 28
| [[Kullanıcı:Cekli829|Cekli829]]
| align="center" | 1.385
| editör
|-
| 29
| [[Kullanıcı:Vito Genovese|Vito Genovese]]
| align="center" | 1.346
| editör
|-
| 30
| [[Kullanıcı:Mustafa MVC|Mustafa MVC]]
| align="center" | 1.107
| editör
|-
| 31
| [[Kullanıcı:CommonsDelinker|CommonsDelinker]]
| align="center" | 1.090
| editör
|-
| 32
| [[Kullanıcı:Dexbot|Dexbot]]
| align="center" | 1.052
|
|-
| 33
| [[Kullanıcı:II. Niveles|II. Niveles]]
| align="center" | 1.042
|
|-
| 34
| [[Kullanıcı:Aguzer|Aguzer]]
| align="center" | 986
|
|-
| 35
| [[Kullanıcı:Diyapazon|Diyapazon]]
| align="center" | 960
| editör
|-
| 36
| [[Kullanıcı:SamoaBot|SamoaBot]]
| align="center" | 930
|
|-
| 37
| [[Kullanıcı:Sabri76|Sabri76]]
| align="center" | 900
| editör
|-
| 38
| [[Kullanıcı:EleferenBot|EleferenBot]]
| align="center" | 900
|
|-
| 39
| [[Kullanıcı:Ayshe17|Ayshe17]]
| align="center" | 761
|
|-
| 40
| [[Kullanıcı:Uncitoyen|Uncitoyen]]
| align="center" | 758
| editör
|-
| 41
| [[Kullanıcı:Kadı|Kadı]]
| align="center" | 695
| hizmetli
|-
| 42
| [[Kullanıcı:Reality006|Reality006]]
| align="center" | 669
|
|-
| 43
| [[Kullanıcı:1980OmerYilmaz|1980OmerYilmaz]]
| align="center" | 648
| beyaz liste
|-
| 44
| [[Kullanıcı:MerlIwBot|MerlIwBot]]
| align="center" | 605
|
|-
| 45
| [[Kullanıcı:3210|3210]]
| align="center" | 589
|
|-
| 46
| [[Kullanıcı:By erdo can|By erdo can]]
| align="center" | 523
| editör
|-
| 47
| [[Kullanıcı:Pivox|Pivox]]
| align="center" | 522
| editör
|-
| 48
| [[Kullanıcı:Elvorix|Elvorix]]
| align="center" | 504
| editör
|-
| 49
| [[Kullanıcı:YiFeiBot|YiFeiBot]]
| align="center" | 478
|
|-
| 50
| [[Kullanıcı:Pinar|Pinar]]
| align="center" | 446
| editör
|-
| 51
| [[Kullanıcı:Amfetamin|Amfetamin]]
| align="center" | 439
|
|-
| 52
| [[Kullanıcı:Supermæn|Supermæn]]
| align="center" | 418
| editör
|-
| 53
| [[Kullanıcı:Henrymorgan92|Henrymorgan92]]
| align="center" | 415
| editör
|-
| 54
| [[Kullanıcı:KamikazeBot|KamikazeBot]]
| align="center" | 414
|
|-
| 55
| [[Kullanıcı:Pathoschild|Pathoschild]]
| align="center" | 394
|
|-
| 56
| [[Kullanıcı:Kendim~trwikiquote|Kendim~trwikiquote]]
| align="center" | 390
|
|-
| 57
| [[Kullanıcı:DrArdeN|DrArdeN]]
| align="center" | 390
| editör
|-
| 58
| [[Kullanıcı:Tragic Kingdom|Tragic Kingdom]]
| align="center" | 389
| editör
|-
| 59
| [[Kullanıcı:Tehonk|Tehonk]]
| align="center" | 386
| editör
|-
| 60
| [[Kullanıcı:Dbl2010|Dbl2010]]
| align="center" | 385
|
|-
| 61
| [[Kullanıcı:Placeboizm|Placeboizm]]
| align="center" | 374
| editör
|-
| 62
| [[Kullanıcı:Zaitsév|Zaitsév]]
| align="center" | 352
| editör
|-
| 63
| [[Kullanıcı:Fzelen06|Fzelen06]]
| align="center" | 331
|
|-
| 64
| [[Kullanıcı:Kutsalyolcusu|Kutsalyolcusu]]
| align="center" | 330
| editör
|-
| 65
| [[Kullanıcı:Slayerized|Slayerized]]
| align="center" | 325
|
|-
| 66
| [[Kullanıcı:Therou|Therou]]
| align="center" | 311
| editör
|-
| 67
| [[Kullanıcı:Melinoë|Melinoë]]
| align="center" | 303
| editör
|-
| 68
| [[Kullanıcı:Suelnur|Suelnur]]
| align="center" | 295
|
|-
| 69
| [[Kullanıcı:Koc61|Koc61]]
| align="center" | 262
|
|-
| 70
| [[Kullanıcı:VolkovBot|VolkovBot]]
| align="center" | 248
|
|-
| 71
| [[Kullanıcı:Merube 89|Merube 89]]
| align="center" | 244
|
|-
| 72
| [[Kullanıcı:Egemensen~trwikiquote|Egemensen~trwikiquote]]
| align="center" | 238
|
|-
| 73
| [[Kullanıcı:Refrenantem|Refrenantem]]
| align="center" | 237
|
|-
| 74
| [[Kullanıcı:Lionel Cristiano|Lionel Cristiano]]
| align="center" | 236
| editör
|-
| 75
| [[Kullanıcı:Tegel|Tegel]]
| align="center" | 234
|
|-
| 76
| [[Kullanıcı:Gnosis58|Gnosis58]]
| align="center" | 230
|
|-
| 77
| [[Kullanıcı:Ralph102|Ralph102]]
| align="center" | 222
| beyaz liste
|-
| 78
| [[Kullanıcı:Gökhan|Gökhan]]
| align="center" | 221
|
|-
| 79
| [[Kullanıcı:阿尔达|阿尔达]]
| align="center" | 218
|
|-
| 80
| [[Kullanıcı:Sinestik|Sinestik]]
| align="center" | 214
| editör
|-
| 81
| [[Kullanıcı:Sae1962|Sae1962]]
| align="center" | 212
| editör
|-
| 82
| [[Kullanıcı:Mutlutopuz|Mutlutopuz]]
| align="center" | 210
| editör
|-
| 83
| [[Kullanıcı:LaaknorBot|LaaknorBot]]
| align="center" | 200
|
|-
| 84
| [[Kullanıcı:Duvardakiyazi|Duvardakiyazi]]
| align="center" | 198
|
|-
| 85
| [[Kullanıcı:Idioma-bot|Idioma-bot]]
| align="center" | 196
|
|-
| 86
| [[Kullanıcı:Hsngllc|Hsngllc]]
| align="center" | 193
|
|-
| 87
| [[Kullanıcı:Kayra|Kayra]]
| align="center" | 192
| editör
|-
| 88
| [[Kullanıcı:Ersene|Ersene]]
| align="center" | 187
| beyaz liste
|-
| 89
| [[Kullanıcı:07|07]]
| align="center" | 186
| editör
|-
| 90
| [[Kullanıcı:Dbilgener|Dbilgener]]
| align="center" | 177
|
|-
| 91
| [[Kullanıcı:Stultiwikia|Stultiwikia]]
| align="center" | 176
| editör
|-
| 92
| [[Kullanıcı:タチコマ robot|タチコマ robot]]
| align="center" | 171
|
|-
| 93
| [[Kullanıcı:Dakmor Tojira|Dakmor Tojira]]
| align="center" | 164
| editör
|-
| 94
| [[Kullanıcı:Thomas|Thomas]]
| align="center" | 163
|
|-
| 95
| [[Kullanıcı:Mereyü|Mereyü]]
| align="center" | 156
| editör
|-
| 96
| [[Kullanıcı:Ata Barış|Ata Barış]]
| align="center" | 155
| editör
|-
| 97
| [[Kullanıcı:Fatih.cyd|Fatih.cyd]]
| align="center" | 151
|
|-
| 98
| [[Kullanıcı:Hazan|Hazan]]
| align="center" | 149
| editör
|-
| 99
| [[Kullanıcı:Türkolog1984|Türkolog1984]]
| align="center" | 146
|
|-
| 100
| [[Kullanıcı:Yahya1967|Yahya1967]]
| align="center" | 141
|
|}
</center>
btoo5ep07p2x228cjzq00rvxx2mvx3i
Zazaca atasözleri
0
24944
232749
226914
2025-06-10T19:10:45Z
Brightt11
34669
/* top */ rüzgar > rüzgâr, değiştirildi: rüzgar → rüzgâr [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232749
wikitext
text/x-wiki
[[Dosya:Ніжний ранковий світло.jpg|küçükresim|sağ|220pik|Akıl para ile satın alınmaz.]]
*Sora sora Kars'a gidilir.
**'''Kê pers reydi şonê Kers.
*Samanı ateşe verdi, rüzgârın önüne geçti.
**'''Adır ver da sımeri ho da verê vay.'''
*Ateş iyi de külü olmasa.
**'''Adır veşo la vel nêbo.'''
*Hafif akıl ağır yüktür.
**'''Aqılo sivil baro gırano.'''
*Delinin değirmeni kendi kendine çalışır.
**'''Arey geji be ho gureno.'''
*Elekle su toplanmaz.
**'''Awe bi pırcına nêna arêkerdış.'''
*Başı aşan su; ha bir karış olmuş, ha dört parmak.
**'''Awa serê seri çı qarışê çı çar engışti.'''
*Akıl, altın taça benzer, herkesin başında olmaz.
**'''Aqıl taça zerrina her kes sere de çıniya.'''
*Bahtı tahta değişmem.
**'''Bext nêdana be text.'''
*Donsuz dolaş fakat boynunu zalimlerin önünde eğme
**'''Bê tumani bıgêre, mılê xo verê zalımi de çewt meke.'''
*Elini bıraktı, ayağı ile ardına düştü.
**'''Be desti verda, be lıngi dıma gêra.'''
*Dünyaya danış, aklına göre yap.
**'''Be dınya bışêwire, be aqılê xo bıke.'''
*Sorma ile insan Tanrının evine kadar gider.
**'''Be pers merdım şıno keyey Homay.'''
*Keşke ile eller saç örgüsü demetine yetişmez.
**'''Bı werrekna dest nêreseno gıley gıjıki.'''
*Adam gibi çalış, aslan gibi ye.
**'''Bıxebitye sey merdıman, bıwere sey şêran.'''
*Gelin atın üzeride gelir. Ancak kime kısmet olacağını kimse bilmez.
'''Bıze çı qas zzi dızdeka bê teke a roje vist u yew adara vewre eşta vıla dare, şand nêmend hemti. Veyvek serê estore de ya kes nêzaneno nesibê kamiya'''
*Dıșarıdan yardım umanın vay haline.
'''Çımi teber deyê, wel se ba'''
*Çıranın köre, davulun sağıra yararı yoktur.
'''Çıla koran rê def keran rê bêfeydeyê'''
*Arkadaşına kazdığın kuyu bir gün kendın duşersın.
'''Çala ke merdım embazê xo rê bıkeno rocê be xo keweno'''
*Kapısı kapalı olanın gözü kapısı açık olandadır.
'''Çımê bergırewtoxan yê berakerdoxan deyê'''
*Yaralı yarasını bilir.
'''Dırbetın be dırbetê xo zaneno'''
*Arkadaşın yarası, kaya yarası gibidir.
'''Dırbetê embazi şeqaley zınari'''
**''Mangay ma bi gaya, bela niya gedaya.'''
*Sidik ilacına gitti kabız oldu.
'''Şi dermanê mize gi rê esiri'''
*Gebe olsun da ne zaman doğurursa doğursun.
'''Wa awır ba çı mehel ziyena wa bıziya'''
*Bir günün boğası olayım, yüz günün ineği olmayayım.
'''Wa viştıray rocê bıba mangay se roce meba'''
*Gönlüm hoş olsun da varsın giysim kıldan olsun.
'''Wa zera mı zere ba wa tewrê kırwasê mûy mı bo'''
*İyi at olsun da varsın nalı olmasın.
'''Wa estore pêşeng ba wa bênal ba'''
*Muradımız olsun da, ister taştan olsun.
'''Wa mıradê ma bıbo wa kera ra bo'''
*Yüz acısın, karın ağrımasın.
'''Wa ri bıdejo zer medeja'''
*Bir günlük aslan ol, bir yıllık tilki olma.
'''Wa şêrê rocê bo, wa lûya serê mebo'''
*Korku, akrep gibidir.
**'''Ters, zê dımışkulo.'''
*Utanma olmasaydı şeytanlık kanatlanırdı.
**'''Şarmi nıbên se pêl niyên şetuney a.'''
*Evrenin sahibi siyah ile beyazdır.
**'''Wûhar eywun siya sıpê.'''
*Arkadaşınla ye, gez ama onunla ortaklık yapma.
**'''Embazan a bıgêr, bur la wertaxi mekerê.'''
*Kadın isterse; erkeğini vezir yapar, istemese rezil eder.
**'''Cıniya ke bıwaz; merdê xo kena vezir, nêwaz kena rezil'''.
*Kurt, sisli günü kollar.
**'''Cınawır, rueja mijin paven.'''
*Çocuklar ağlayarak büyür.
**'''Kij pê bermi ben pil.'''
*Gül için dört dikeni göğsüne atmaya katlanır.
**'''Kê hatir gula, çar teli kena pistun xwi.'''
*Beceriksiz kadın çıkrık, beceriksiz rençber ise orak değiştirir.
**'''Cıniya hirab reşta bedilnena, mişag hirab se vaşturi bedilnen.'''
*Evlilik dar ayakabı gibidir.
**'''Zevaj sol teng o.'''
**'''Semêd yow palûnê heriya, howt bacûnaxûn xwi eşt awk..."Mıntıqa: Az, Çewlig.'''
*At adımına göre değil süvarîsine göre koşar.
**'''Astor be gorey gama ho ne, bi gorey espare ho remena.'''
*Bülbülü altın kafese koymuşlar. Demiş: “Ah vatan, ah vatan!”
**'''Bılbıl kerd kefesa zerin yi hunc vatên: “Ah vaten, vah vaten!”'''
**'''Şahidê luye, boça luye ya.'''
*Okumak avlamaktır, yazmak kayıttır.
**'''Wendış seydo, nuştış keydo.'''
*Doğru duvar yıkılmaz.
**'''Diyes raşt neşiyen ve.'''
*Sırt, yiğit olana verilir.
**'''Paşt diyena merdım cumerd.'''
*Ev alma komşu al
**'''Kiye megir cirûn bıgir.'''
*Durgun su kokar.
**'''Ava vinerri bûy duna.'''
*Köpek ölürse kurta bayram olur.
*'''Kutik bımıro vergan rê roşan beno.'''
*Nevret ve sevgi dilden cıkınca vücut bulur.
**'''Nevret u heskerdış zone ra vejiya se o waxt govde gırati.'''
*'''Eke kutık merdımanê ho bıgêro, apê ho verg, halê ho luy hesabneno.'''
*Elin çocukları büyür akıl alır, bizimkiler ise büyür deli ve yaramaz olur.
**'''Tûtê şar pil beni aqıl gêni , ena ma pil beni gej u har beni.'''
*Bahçene komşun ağacını ekerse komşunun çocukları bahçeni sahiplenir.
**'''Eke dara ho cirane ho rê da ronayış; qıjê ey dar rê zi bahçe rê zi wayir vecyene.'''
*Baca tüten evde huzur vardır.
*'''Merdım pir beno, zerri pir nêbena.'''
*İyi komşu akşam yemeğini bir tabak fazla yapar.
**'''Embıryano hewl, şamiya ho tebahêk zêde keno.'''
*Yük eşeğin yanına gitmez, eşek yükün yanına gider.
**'''Bar nişin vere her, her şin vere bari.'''
**'''Dişmenê bavan, nébeno dostê lawan.'''
*Su bulanmadan durulmaz.
**'''Heta leyl ''[lêl]'' mebo, zelal nêbena.'''
*Büyüklerimiz her zaman güzel konuşur.
**'''E veinan ma her tım/her wext hoyl heber dayene.'''
*Yüklü eşek yedi kez sudan geçer yüksüz bir kere dahi girmez.
**'''Her be bar hewt ray awk ra viyereno la bê bar yew ray nêviyereno.'''
[[Dosya:Water drop on a leaf.jpg|küçükresim|sağ|200pik|Gözyaşlarından akıl al.]]
*Gözyaşlarından akıl al.
**'''Hesırê çıman ra aqıl bıgire.'''
*İyi bir kadın, kızını seversen yetişir.
**'''Eke heskerdış bıbo keyneki rındê de reseni cıniyan.'''
*7 Martta melekler geldi (indi) baharı bağırdılar söylediler.
**'''Hewt adari de melegi ameyê var vatê u qêrayê, wesari.'''
*Günü gelmeden tavuk yumurtasını kırmaz.
**'''Heta ke roce de nêbiyo, kerg hakê xo nêşıknena.'''
*Büyüklerimiz bir şey diyorsa bir şey biliyorda diyordur.
**'''Ê verinan ma eke çi ke vanê, zanenê ke vanê.'''
*Çokça gözyaşı soruna yol açar.
**'''Çımê hesırıni zaf, rayerê xerıpnayan akerdêne.'''
* Kimseye iyi deme. Kötü çıkar, mahcup olursun.
**'''Kesi rê mevac rındo, ar vıcêno ke xo de şıkêno.'''
*Akıl para ile satın alınmaz.
**'''Akıl ebe peru ra nêroşûno.'''
[[Dosya:Berdorf (LU), Hohllay -- 2015 -- 6097-101.jpg|küçükresim|sağ|200pik|Araba devrilince yol gösterici çoğalır.]]
*Araba devrilince yol gösterici ''[kılavuz]'' çoğalır.''<sup>[[Vikisöz:Günün Atasözü/Arşiv|6 Eylül 2010]]</sup>
**'''Areba bı kelebay rar nevitay zeydini.'''
*At, tayını tanır.
**'''Astor mayine xo şılasneno.'''
*Sessiz akan sudan kork.
**'''Awe ke bêveng şona cı ra bıterse.'''
*Süreklilik göstererek akan su kir tutmaz.
**'''Ava ke şonaye lıim ni tepşena.'''
*Akan su akacağı kulvarı da aşındırır.
**'''Ava ke şına, sopa ho zi roternena.'''
*Köpek et yemeye alışmışsa kuru ekmek yemez.
**'''Kutik bumusa goşti nan wuşk nêvena.'''
*Kapta ''[Sürahide]'' kalan su zamanla normal su tadını yitirir.
*Eşek ne bilir yonca yemesini.
**'''Her çı zano wenca buro.'''
*Zalim zulümle yola gelir.
**'''Zalım ebe zulım'a yeno rae.'''
*Ağır taş yerinden oynatılamaz.
**'''Siya grane hurenda xo ra nê luvena.'''
*Kucağında olsun, varsın çuvalın üstü olsun.
**'''Va vırar de bo va serê xırar de bo.'''
*Yılanın yavrusu zehirsiz olmaz.
**'''Leyrekê mari bê zıyêr nê beno.'''
*Sabah güneşinde faydalanmazsan akşam güneşinin faydası yoktur.
**'''Eka tija ser sıbayi ra feyde nêgırewt, tija şani ra feyde çıniyo.'''
*Aç kuşa yılan su verir.
**'''Mıriçika teyşan rê mar zi awe ano.'''
*Köpeğin kuyruğunu kalıba sokmuşlar, bin yıl sonra çıkarmışlar yine köpek kuyruğuymuş.
**'''Dımê kutık eştto kalıb, hazar serre kalıb ra vetto, eyne dımê kutıka'''
*Nalbantlar atları nallarken dere kenarında kaplumbağalar da ayaklarını kaldırırmış.
**'''Nalbendon astori nalnen kesoniz ver deridi penci hu kerdin berz.'''
*Babanın dostu lafları, oğlunun miras.
**'''Dostê pi u kali, laceki rê miraso'''
*Eşeğin ölümü köpeğe düğün olur.
**'''Merdena here kutıki rê bena veyve.'''
*Fırsat her zaman ele düşmez.
**'''Fırsend her tim dest nêkuno.'''
*İnsan haberi gündüz söylemeli, yoksa karanlığa (akşama) kalır.
**'''Mordemo ke hebê roj çila fistê ta, şan dé tari de maneno.'''
*Köpek köpeğin ayağına basmaz.
**'''Kutık payna lınga kutıki nêdano.'''
*Kimisi az sahip çıkmış, azlıktan da kendini alıkoymuş.
**'''Kami ke tuye vayi kerdo, tuye ru(ri) ye xo kerdo.'''
[[Dosya:Piles of Salt Salar de Uyuni Bolivia Luca Galuzzi 2006 a.jpg|küçükresim|sağ|200pik|[[İnsan]] laf olur, içi laf olmaz.]]
*[[İnsan]] laf olur, içi laf olmaz.
**'''İnsan kal beno, zerri kal nêbena.'''
*Kadının elinde nesil varsa, o kadın güzeldir.
**'''Deste keyneke ra xesil est zi, a keyneke rinda.'''
*Yalancı insanın, gözünden yalancı olduğu belli olur.
**'''Merdımo zureker çımanê xo ra beliyo.'''
*Altın dışkının içinde olsa da yine altındır.
**'''Zerd miyan gi de bo zi hina zerdo.'''
*Eşeğin arpası pişmez.
**'''Cewê heri nêpeseno.'''
*Köpek ölürse kurda bayram olur.
**'''Kutık ke bımıro, vergan rê roşan beno.'''
*Çoban köpeği ölürse kurt bayram yapar.
**'''Kutıkê şıwani bımıro vergi roşan kenê.'''
*Aslanın elinden kılıcı düşmez.
**'''Deste şêri ra şûr nêkeveno.'''
*Yalancı kuyruğundan korkar.
**'''Zûrker dıma xo ra terseno.'''
*Zor kapıya gelmese, çalışma ve doğru ortaya çıkmaz.
**'''Eke zoriye nina ber meşuxulne raştiye nêvejiyena meydan.'''
*Doğru el karnın üzerindedir.
**'''Desto raşt sêr pizeyavo.'''
*Eşeği suyun üzerine susuz götürür susuz getirir.
**'''Heri teyşan beno ser awe u teyşan ano..'''
*Anlık nefis insanı hapis deliğine götürür.
**'''Yo anlığ nefs çey bon kulike hefs.'''
*Az yemek ye ömrün uzun olur, çok yemek yersen ömrün kısa olur.
**'''Tı ke werdin beno omir to derg beno, zaf werdin vena omir tı tikik menenno.'''
**Devlemendî hesabê peran zafî nê peran taynîn pers kenê
**Eke şivane kavire bivero, zura ey verg verdo beno.
*Yılanın Yavrusu zehirsiz olmaz.
**'''Maro hurdık bijahr nêbeno.'''
*[[Sevgi]] ve nefret dilden çıkınca vücut bulur.
**'''Nevret u heskerdış zone ra vejiyase o vawt govde gırati.'''
*Köpek akraba ''[ata]'' ararsa amcasını kurt, dayısını tilki sayar.
**'''Eke kutık merdıman ho bıgêro, apê ho verg, halê ho luy hesabneno.'''
*Birinin yanlış yaptığını biliyorsan da söyleme.
**'''Çire çewt kerda to zana hena nêva mekke.'''
**'''Alım ho vira keno, qeleme ho vira nêkena.'''
[[Dosya:Aerial View - Landschaft Markgräflerland1.jpg|küçükresim|sağ|200pik|Yetim kız susuz düz ovaya benzer.]]
*Yetim kız susuz düz ovaya benzer.
**'''Keyneka bê bavke, dêşta bê avk.'''
*'''Ata dostu oğlana mirastır'''.
**'''Dostê pi u kali, laceki rê miraso.'''
**'''Adır vatene ra, fek nêvêşeno.'''
**'''Senik vacé, zaf goş sernê.'''
**'''Merdımo ke deyn ra terseno, gereke keyberê gırdi ra mekero.'''
**'''Teneko tal veng veceno.'''
**'''Merdımo cefa neanita, qedrê sefa nezano.'''
**'''Comerd vanê mali ra kenê, egit vanê cani ra kenê.'''
**'''Kutıkê teberi, hesarê keyi nêbeno.'''
**'''Veyşan vano: "Mırd nêben", Mırd vano:"Veyşan nêben."'''
**'''Sergovendi veyve ra, domani kayir a aciz nêbené.'''
**'''Darê çixa derg bena bıbo ki, ca ra nêresena asmên.'''
**'''Cayo ke koyi çıne bi, tum xo ko vineno.'''
**'''Kilito zernên her keyberi keno a (ra)'''
**'''Mangaya ke hebe zengila vındi nêbena.'''
**'''Serê koy ra mij kemi nêbeno.'''
**'''Hebe torbê tali asro rê nêna pêguretene.'''
**'''Merdene rê çare çıniyo.'''
**'''Merdena here kutıki rê bena veyve.'''
**'''Fırsend her tım dest nêkuno.'''
**'''Kıymete xortine, demê kalbiyayeni de eno zanitene.'''
**'''Vace ke asmên de veyve esto, cêniye nerdugan nane ro.'''
**'''Merdıno ke hebe roj çıla fıstê ra, şan de tari de maneno.'''
**'''Kamci roje şand nêbiyo.'''
**'''Her rındeke qusurê de xo esto.'''
**'''Palêyo xırab verva iandi zeredejan gêno.'''
**'''Kutık payna lınga kutıki nêdano.'''
**'''Xebera xırabe rew bena vıla.'''
**'''Qantıre ra pers biyê: " Piyê to kamo ", Vato: " Xalê mı astoro.'''
**'''Kes nêkuno mezela kesi.'''
**'''Koçe berani berani re bar niyo.'''
**'''Oyo (yewo, juyo) ke heqi ra nêterseno, cı ra bıterse.'''
**'''Merdımo ke şi meymantiya cınawiri (vergi), gereke kutikê xo, xo de bero.'''
**'''Leylegê ke teyr say kena, amnani yena zımıstani şona.'''
**'''Kami ke tuye vayi kerdo, tuye ru (ri) ye ho kerdo.'''
**'''Kari ra mêterse wa kar to ra bıterso.'''
**'''İnsan kal beno, zerri kal nêbena.'''
**'''Cêniye baxçeyê camêrdiya.'''
**'''[[İnsan]] viran vındeno, veyşan nêvındeno.'''
**'''Homa çewt şaş meko u erd ra kaş meko!.'''Mıntıqa: Cewlig
**'''Vitevatê cınêke nê yê vitevatê camêrdımın merdım kişeno.'''Mintıka Darahenî/Kawar
**'''Çocukların karınları söz doludur ama dilleri dönmez.'''
*Zera gedeyan dekerdeya la zıwanê inan nêgeyreno.
**'''Erkek bir kaynaksa kadın bir havuzdur, havuz çatlaksa kaynaktan gelen su birikmez.'''
*Camêrd çımeyo cênıke doleya, eke dole şıkıte ba awe tede nêdebena.
**'''Uzun dil sahibinin başına ağaçkakandır.'''
*Zıwano derg darkotekê serê wayerê xoyo.
*Başkasının eli ile yılan tutulmaz.
**'''Destandé şarya mar nêtepêşiyeno''' - (lehçe:Çermik)
[[Kategori:Atasözleri]]
d9q1mc1dbiuj9fxfqq78kvw6d9nhqdu
Semih Balcıoğlu
0
25014
232796
195640
2025-06-10T19:25:47Z
Brightt11
34669
/* Sözleri */ dz, değiştirildi: Kağıt → Kâğıt [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232796
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi}}
'''[[w:Semih Balcıoğlu|Semih Balcıoğlu]]''' (1928, İstanbul – 27 Ekim 2006, İstanbul), Türk karikatürist.
==Sözleri==
*Bir Cumartesi günü Ulus'a uğradım. [[Örsan Öymen]] masasının üzerine benim onlarca karikatürümü koymuş, onlara baka baka müsvedde kâğıtlarına bir şeyler çiziyordu. 'Ne o, bizim meslek elden gidiyor mu?' dedim. Örsan her zamanki kahkahasını atarak, 'Ne haddime abi... Tahkikat komisyonu gazeteye bir yazı göndererek karikatürleri kimin çizdiğini sordu. Ben de benim adımı verin, Semih Abi'nin çizdiğini bilirlerse askerliğini yakabilirler, dedim. Bunları neden çizdiğime gelince... Belki komisyonda bir şey çizdirebilirler diye elimi alıştırıyorum. Muhasebedeki bütün fişlerini de değiştirdim, kendi adımı yazdırıp imzamı attım. Bu hafta sayfaya ne çizmemi istiyorsun, sen yorulma artık, söyle yeter' dedi.<ref>[http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=9476 Radikal, Erişim tarihi: 10.12.2015]</ref>
*Her karikatürcü çizgisine neyin gidip neyin gitmeyeceğini herkesten çok iyi bilir. Çünkü, kâğıt ve kalemle o baş başadır. Kâğıt kalemle o savaşır.
*[[İnsan]]lar perişan, yoksul ama karikatürümüz bunları yansıtmıyor; karikatürcülerimiz halkın sorunlarını çizmiyor, dünyadaki gelişmelere ilgisiz; karikatürcülerimiz değil bayrak açmak, mendil bile sallamıyor...
*[[Sanat]]çılar, genellikle renkli kişilerdir. Onların yazılıp çizilecek o kadar çok yönleri vardır ki. Nasıl yaşıyor? Nasıl çalışıyor? Dostlarıyla ilişkileri nasıl? Karikatürcülerin yaşamını daha geniş yazabilmek için onları yakından tanımış, yılları onlarla birlikte geçirmiş birinin bunları yazması gerekiyordu. Eh, izin verirseniz, ben de bu şanslı bir-iki kişiden biriyim.<ref>[http://arsiv.ntv.com.tr/news/237021.asp NTV, Erişim tarihi: 10.12.2015]</ref>
==Hakkında söylenenler==
*Semih Balcıoğlu müthiş sürekliliği olan bir çizer. Başlangıcından bugüne hiç durmadan çizen bir insan. Çizerliği bütün hayatının ortasına yerleştirmiş. Hem grafiği hem karikatürü çok iyi bütünleştirmiş. Çok önemliydi Türk çizgisindeki yeri.<ref name=Atilim>[http://e-bulten.library.atilim.edu.tr/sayilar/2006-12/S_balcioglu.htm Atılım.edu.tr Erişim tarihi: 10.12.2015]</ref> — [[Behiç Ak]]
*Karikatürcülerin yetişmesi ve usta olması için çok çaba harcadı. Amacı dünya karikatürü ile bağ kurmaktı. 'Ben ustayım' demeyen, hep ustalığı arayan biriydi.<ref name=Atilim/> — [[Doğan Hızlan]]
*Semih Ağabey, tek bir çizgiyle bir gazeteden çok daha fazla şey anlatabiliyordu. Her zaman yaptıklarını sevgiyle, beğeniyle, takdirle, hatta biraz da hasetle izledim. Çünkü müthiş bir ufku, sezgisi ve bizim göremediklerimizi gören çok farklı bir gözü vardı.<ref>[http://www.internethaber.com/semih-balciogluna-son-gorev-49910h.htm İnternet Haber, 30.10.2006, Erişim tarihi: 10.12.2015]</ref> — [[Fatih Altaylı]]
==Kaynakça==
{{Kaynakça}}
{{Vikipedi}}
[[Kategori:Kişiler-S]]
[[Kategori:Türk karikatüristler]]
[[Kategori:2006 yılında ölenler]]
ocqlukz53s1sxfj0zuc6sjy8eapdt90
Harun Kolçak
0
25385
232780
222315
2025-06-10T19:17:04Z
Brightt11
34669
/* Sözleri */ kağıt > kâğıt, değiştirildi: kağıt → kâğıt [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232780
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi
| kişi_adı =
| resim_başlığı = Türk Pop Şarkıcısı.
| resim_adı =
}}
'''''[[w:Harun Kolçak|Harun Kolçak]]''', ( 1955-2017 İstanbul) Türk pop şarkıcısı.''
==Sözleri==
* Vegan olduğumdan beri vicdanım rahat.
* Hayatı, gereğinden fazla ciddiye almamayı öğrendim.
* Ölüm, biz insanların hep ötelediği, halı altına attığı bir şey.
* Biliyorsun. Herşeyi yok edemem, Anlamıyorsun. Geçmiş silinmiyor.
* Unutma; sen gelecek planları yaparken, hayat da kendi planlarını yapıyor.
* Tanıdıklarım, hüzün kadar neşeli biri olduğumu bilir. İkisini bir arada severim.<ref name="IndigoDergisi" />
* Ve. evet. hayvanları insanlardan daha çok seviyorum. Aha bu da kapak olsun.
* Nerede ve ne şartlarda olursa olsun, yaşadığım yeri güzelleştirmeyi öğrendim.
* Kim ne derse desin bu [[dünya]]dan güzel izler bırakarak gideceğimi düşünüyorum.<ref name="Hbr" />
* Zamanı ve sözleri, dikkatsizce kullanmamayı öğrendim... Çünkü geri alamıyorum.
* En önemlisi de, kendime gülmeyi, kendimle eğlenmeyi, kendimi sevmeyi öğrendim!
* İlla birilerine yemek vermek isterseniz sokak hayvanlarına verin. (bu en net isteğimdir.)
* 'Şiddeti, vahşeti kınarken, o şekilde öldürülen hayvanları yemenize şaşırıyorum aslında.
* Cesedimi o poşetle toprağa gömüp üzerine bir ağaç dikilmesini istiyorum. Mezar taşı isim falan istemiyorum.
* Hayattaki en önemli çözümün, neyin "önemli" olduğuna karar verip gerisini çöpe atmak olduğunu öğrendim.
* ”Kaybedecek neyim var?" demek yerine , yaşadığım her şeyde "kazanacak çok şeyim var!" demeyi öğrendim.
* İşlenmiş, ambalajlı hiçbir ürünü yemiyorum, zaten veganım. Bu kanseri yenmemde yardımcı oldu, zararlı hiçbir yiyeceği tüketmiyorum.
* Elimden geldiğince bütün canlılara yardım etmeye çalışan biriyim. Bu, inancımdan değil, kendi yapımdan kaynaklanıyor. Bu şekilde yaşıyorum.
* Yapmak istediklerimden asla vazgeçmemeyi, büyük düşlerin gerçeklerden daha güçlü olduğunu ve "başarmanın en kısa yolu" olduğunu öğrendim.
* Bütün dünya film seyrediyor gibi oldum, her şey illüzyon oldu da ben dışarıdaymışım gibi. Doktor konuşuyor ama hiç duymuyorum, birkaç gün sürdü bu durum.
* Kanser olduğumda ben ünlüymüşüm gibi bakmadım, bir süre sakladım, acitasyonu sevmediğimden. Ama sonra ‘ben insanım ve hasta olabilirim’ diye düşündüm.
* Öyle mevlit falan bahanesiyle hatim indirmeye arkamdan iyiliğim için dua falan etmeye kalkmayın, yaşarken yapmadığınız iyiliği ölünce yapmaya kalkmayın. Yemem.
* Durum ne kadar vahim olursa olsun, soğukkanlılığımı yitirmemeyi, gülümsemeyi; her şeyi negatif ve kötü düşünen, mutsuz olan insanlardan ayrı kalmayı öğrendim.
* Düşündüm, ‘radyoterapiye giderken bir araba çarpabilir, burda zırt diye ölebilirim’? E o zaman? Ölüme giderken paniklemedim, hayatla dalga geçtim. Başka çarem yok.
* Annemin ölümü kırılma noktam oldu, hayatımdaki en büyük travmadır o. Ardından çok kısa süre sonra kanser olduğumu öğrenmem. Bu iki olay hayatımdaki çok şeyin değişmesine sebep oldu.
* Ne cenazemde ne de sonrasında 3 üydü 7 siydi 40 ıydı gibi bahanelerle yemek falan vermeyin. Siz etli pide yiyin diye ölmedim ben. Benim canım için yediğiniz her lokma boğazınızda kalır. Bilesiniz.
* Annemin ölümünü atlatmak için psikiyatrik tedavi görüyordum, ilaç kullanıyordum. Bir de kanser olduğumu öğrenince mahvoldum. Önce ölümden kaçmaya çalıştım ama kâğıtlar önünde duruyor: Kansersin!
* Kendini yorgun hissetsen bile, Başarı senden kaçsa bile, Bir hata sana zarar verse bile, Bir hayal yok olsa bile, Gözyaşların gözlerini yaksa bile, Kimse gayretini fark etmese bile, Nankörlük ödülün olsan bile, Anlayışsızlık seni gülmekten alıkoysa bile, Ve hatta her şey hiçbirşey olsa bile, Vazgeçme. YENİDEN BAŞLA.
* Dünyada, öleceğini bilerek yaşayan tek varlık insan. Bunu ötelemeyi de beceriyor insan. Hastalıkla, bu gerçekle yüz yüze geliyorsunuz. Bazı şeylerle yüzleşmek durumunda kalıyorsunuz. İki seçeneğim vardı: Ya acıya katılıp, kendimi yok etmek; ya da yaşama dört elle sarılmaktı. Ben, içimdeki “[[Tanrı]]sal” güce sarılıp, sonuna kadar [[yaşam]]ayı seçtim.<ref name="IndigoDergisi">[http://indigodergisi.com/2012/07/harun-kolcak-ile-her-gun/ IndigoDergisi.com, 24.07.2012, s. 82, Harun Kolçak ile Her Gün]</ref>
* Elimde Göktürk alfabesine göre ismim, anne yazan bir dövme ve Türk bayrağı var. Bana estetik geliyor. Dövmelerimden memnunum sildirmeyi düşünmem.<ref name="Hbr">[http://www.haberturk.com/magazin/ozel-roportajlar/haber/1090531-harun-kolcak-gunumuz-sarkilari-beslemiyor Habertürk, 13.06.2015, Arif Hür-Harun Kolçak röportajı]</ref>
* Gönlümde yatan müzik rock’tır. Rock müzik, tabuları yıkar.<ref name="IndigoDergisi" />
* Her türlü rock [[müzik|müziği]] dinliyorum.<ref>[https://www.youtube.com/watch?v=pJcbO6oZsFY Youtube]</ref>
* [[Müzik]]le iletişim kurmayı seviyorum. Müziğin dili kuvvetli ve evrenseldir.<ref name="IndigoDergisi" />
* [[Müzik]] sayesinde; duygular, düşünceler, pencereler farklı olsa da, herkes aynı frekansı bir yerde yakalıyor ve bir bütünlük oluşuyor.<ref name="IndigoDergisi" />
* Onno beni orkestrasına aldığında [[hayat]]ımda yeni bir kulvar açıldı.<ref name="Hbr" />
* Onno’nun hayatını kaybetmesinden sonra pop müziğindeki çıta düştü. [[Onno Tunç|Onno]] yaşıyor, [[Atilla Özdemiroğlu]] ve [[Garo Mafyan]] gibi isimler de piyasadan çekilmemiş olsaydı pop müziğinde bu denli fast food şarkılar yapılmaz, dezenformasyon yaşanmazdı.<ref name="Hbr" />
* [[Ölüm]], biz [[insan]]ların hep ötelediği, halı altına attığı bir şey. Ancak doktora gittiğinizde tasdikli kâğıdı size gösterdiğinde şap gibi kalıyorsunuz.<ref name="Hbr" />
* Yapı olarak yalan söylemeyi beceremeyen, [[din]]sel öğretilerde de vurgulandığı gibi kul hakkı yemeyen, elimden geldiğince bütün canlılara yardım etmeye çalışan biriyim. Bu, inancımdan değil, kendi yapımdan kaynaklanıyor. Bu şekilde yaşıyorum.<ref name="IndigoDergisi" />
==Kaynakça==
{{Kaynakça}}
{{Vikipedi}}
[[Kategori:Kişiler-H]]
[[Kategori:Türk pop şarkıcıları]]
[[Kategori:Türk söz yazarları]]
[[Kategori:1955 yılında ölenler]]
dqq2zvjh8c3yig2tvh0a00qnl8far6p
Düğün Dernek
0
25924
232814
226566
2025-06-10T19:28:33Z
Brightt11
34669
dz, değiştirildi: dükkan → dükkân, Dükkan → Dükkân [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232814
wikitext
text/x-wiki
{{italik başlık}}
'''''Düğün Dernek''''', 2013 yapımı, komedi türündeki Türk filmi.
==Diyaloglar==
:'''Nazmi Emmi:''' Ne kesiyorsunuz bu bayram?
:'''Tüpçü Fikret:''' Karı kız. (!) Ya Nazmi emmi Kurban Bayramında değiliz, şeker bayramındayız! Ya bu çok yaşlandı yaa!
----
:'''İsmail:''' Fikret? Dövdüler mi lan seni vicdansızlar?!
:'''Tüpçü Fikret:''' Ufak bir sürtüşme oldu aramızda.
:'''Çetin:''' Fikret abi sen bana, sana bunu yapanların isimlerini ver, ben onların cisimlerini halledeceğim! Sen bana isim ver! İsim ver! İsim ver!
:'''Tüpçü Fikret:''' Kim! Peh! Beni?! Gardaş, beni, Tüpçü Fikret'i dövebilecek adam... ''[Yüzünü buruşturur]'' Sivas Otel'deymiş gençler! Ama öyle böyle dövmedi ya, küçük tüpünen gafamaaa gafama vurdu! Çakala bak! Beni, benim silahımla vuruyor!
----
:'''Nazmi Emmi:''' İsmail! Bende seni arıyordum. Burada dediler. ''[Etleri gösterir]'' Bu da sizin payınız afiyetle yiyin.
:'''İsmail:''' Allah kabul etsin.
:'''Tüpçü Fikret:''' Kimsede dur dememiş yani, kesmiş kurbanı.
:'''Çetin:''' Yazık günah abi ya! 2 lokma et yiyeceğiz diye acıktırmamışlar garibanı. Nazmi emmi! Deriyi n'aptın? Camiye mi vericen?
:'''Nazmi Emmi:''' Derisi yoktu. Pek deri çıkmadı bu sene.
:'''Saffet:''' Abi o eti yeme! Nazmi amca kim bilir ne kesti? Yeme yeme bırak! Muhtara bir soralım, nüfustan mıymış?
:'''İsmail:''' Hadi Allah kabul etsin.
:'''Çetin:''' Allah kabul etsin.
===Beyaz Eşyacı===
'''Çetin:''' Bak senin bu Tarık'a yardımcı olmak boynunun borcu. Biz senle aynı köyün evlatlarıyız. Beni mahcup etme bak burada bu kadar dolap var. Sende para yok kimde var oğlum! Abine yap bir güzellik lan!
'''Beyaz Eşyacı:''' Bunlar benim değil, bunlar şirketlerin malı. Ben bunları satıyorum, yüzdemi alıyorum!
'''Fikret:''' O kadar televizyon var. Bunlardan birini ver! Mesela ben bunu aldım. (Televizyonu sökmeye çalışır).
'''Beyaz Eşyacı:''' Fikret! Dur lan! Sen tüpçü değil misin?
'''Fikret:''' Tüpçüyüm.
'''Beyaz Eşyacı:''' Dükkândaki bütün tüpler senin mi?
'''Fikret:''' Benim. Başka kimin olacak ya? Çetin ne diyor oğlum bu? Ben başkasının tüpünü mü satacağım, ha! Ne diyor lan bu!
'''Beyaz Eşyacı:''' (Kataloğu gösterir) Bunlar dükkândaki malların bana geliş fiyatı. Ben bunları satıyorum, hem onların parasını ödüyorum hem kendi paramı ödüyorum. Bu mallar benim değil! Saffet hocam sen okumuş adamsın. Lütfen sen anlat lütfen!
'''Saffet:''' O zaman dilimizin döndüğünce... Arkadaşlar... Adam benim değil diyor. Yapacak bir şey yok. O da yazık burada işçi yani.
'''Beyaz Eşyacı:''' Ey kurban olduğum! Okumuş adamın hali bir başka oluyor işte, sağ ol hocam!
'''İsmail:''' Fırın ver.
'''Çetin:''' He, fırın ver. Madem dolaplar senin değil, bir fırın kadar da hatırımız vardır yani Zeki!
===Yılmaz Para Sahnesi===
'''Yılmaz:''' ATM'lerin bile ayırt edemediği sahte para bastım ben. Merkez bankasına gönderdim şaşırdılar. Adıma plaket yaptırıp verirler diyordum, 4 yıl hapis verdiler!
'''İsmail:''' Almasaydın.
'''Yılmaz:''' Öyle oluyor mu ya? Yok yok... öyle olmuyor...
'''İsmail:''' Olmuyor evet...
'''Yılmaz:''' Bulacağım o deveyi...
==Sözler==
* "Müessesemizde (çalınan)kaybolan eşyalarınızdan artık Çetin Abi sorumlu değildir. O artık tövbeli."
* "Gelinliğimin kefenim olacağı aklıma hiç gelmezdi."
* "Fermuarın açık kalmış. Gerçi ölü evinde kapı açık bırakılır denir."
* — Dört kahve içtin iki kahve parası var burada.
— İkisi soğuktu.
— Öyle böyle dövmedi ya Çeto, çok pis dövdü. Eve giderken ismimi unuttum iki defa. Mekanı da şaşırdım, bir kaç kere de yanlış yola girdim biliyor musun?
— Benim Twitter’da 27 takipçim var da.
— Terbiyesizler sen kim kimi takip ediyorsun SİVAS la bura..
— Taciz ya bildiğin!
*"Şimdi ben ilk günden tesbihe kalmayayım, yavaş yavaş. Daha ben başlangıç aşamasındayım, birinci level."
— Buyurun beyefendi, ben yardımcı olayım.
— Sen bana depremde Kızılay çadırı versen içine girmem, gider dışarıda yatarım be. Sana diyorum ki tüpüm değilsin. Yürü git!
— Ama çeto öyle böyle dövmedi güccük dübünen gafama gafama vurdu. Çakala bak beni kendi silahımla vuruyor.
— Müşteriye götürdüm almadı, bu ne biçim tüp almam ben bunu dedi.
— Eve giderken iki defa mekanımı şaşırdım.
[[Kategori:2013 filmleri]]
[[Kategori:Komedi filmleri]]
[[Kategori:Türk filmleri]]
[[Kategori:En İyi Türk Filmleri (İlk 100)]]
sx6f3uw14iseduyki7t9w0qr7q23iq5
Hababam Sınıfı
0
26043
232646
220662
2025-06-10T17:58:22Z
78.185.226.239
/* Replikler */
232646
wikitext
text/x-wiki
{{İtalik başlık}}
'''''Hababam Sınıfı''''', senaryosu Rıfat Ilgaz'ın aynı adlı eserinden Umur Bugay tarafından uyarlanan, başlıca rollerini Münir Özkul, Adile Naşit, Kemal Sunal, Halit Akçatepe ve Tarık Akan gibi isimlerin paylaştığı, 1975 yapımı Türk filmi.
== Hakkında söylenenler ==
*Hepimizin sınıfıdır o... Öğretmeniyle ve öğrencisiyle... Kara tahtası, tebeşir kokusu, haytaların gürültüsü, kağıt hışırtısı, sıra gıcırtısı, yazılısı, sözlüsü, kopyası, karnesi, yoklaması ve bütünlemesiyle okul hayatının acı ve tatlı anıları... Türkiye'nin gerçeği içinde orta eğitim hayatını mizah edebiyatında klasikleştiren bir eserdir Hababam Sınıfı. Köy gerçeği, şehir gerçeği, Anadolu gerçeği, İstanbul gerçeği diye yürüyen edebiyatımızda görülüyor ki bir de "Hababam Sınıfı gerçeği" var ve Türk toplum hayatının çok önemli bir kesitidir o.
**[[İlhan Selçuk]]
*Üzüntüyle görüyoruz ki eğitim sistemimiz çağdaş koşullarla donatılmadıkça hababam sınıfları varlıklarını, Hababam Sınıfı dizileri güncelliklerini sürdürecektir. Oysa biz Türkiye'de tek bir hababam sınıfı kalsın isterdik: Rıfat Ilgaz'ın Hababam Sınıfı.
**Çınar Yayınları/1985
== Diyaloglar ==
''[Mahmut Hoca kürsüye geçip oturur. Gözlüğünü takar, gözlüğünün üstünden tüm sınıfı dikkatle süzer.]''
:'''Mahmut Hoca:''' Bu ilk dersimizde isterseniz biraz birbirimizi tanıyalım.
:'''Damat Ferit:''' ''[Ayağa kalkar, laubali bir tavırla]'' Yaa, iyi olur hocam. Tanışalım. Bendeniz Ferit Eken.
:'''Güdük Necmi:''' ''[Ferit'in sırtını tapışlayarak]'' Kendisine Damat Ferit deriz. ''[Güler]''
:'''Mahmut Hoca:''' Damat Ferit Bey! Yaşın kaç?
:'''Damat Ferit:''' 25 bitiyor. ''[Doğrulur]'' Göstermiyorum, değil mi hocam?
:'''İnek Şaban:''' ''[Sessizce]'' Küçül de cebime gir eşşoğlueşşek!
:'''Damat Ferit:''' ''[Şaban'ın kafasına bir şaplak atar.]'' Hastir len!
:'''Mahmut Hoca:''' ''[Bir an o kaynaşmaya bakar]'' Senin yaşıtların üniversiteyi bitirmiş, sen hâlâ lisedesin ha?
:'''Damat Ferit:''' ''[Alaylı]'' Acelemiz yok be hocam. Sindire sindire okuyoruz. ''[Bastıra bastıra]'' Çift dikiş.
:'''Mahmut Hoca:''' ''[Kalkar, Ferit'in olduğu bölgeye doğru yürürken Güdük Necmi'ye işaret eder.]'' Sen kaç yaşındasın?
:'''Güdük Necmi:''' 23.
:'''Mahmut Hoca:''' Adın ne?
:'''Güdük Necmi:''' Güdük hocam. Güdük Necmi derler bana.
:'''Mahmut Hoca:''' Soyadın yok mu oğlum?
:'''Güdük Necmi:''' Eeee... Soyadııım. ''[Düşünür, Şaban'ı dürter]'' Neydi benim soyadım be?
:'''Mahmut Hoca:''' Demek 23 yaşındasın Güdük Necmi.
:'''Güdük Necmi:''' Hı-hı, evet.
:'''Mahmut Hoca:''' Baban ne iş yapar?
:'''Güdük Necmi:''' Pek iyi bilmiyorum ama, galiba karanlık işler çeviriyor hocam!
:'''Damat Ferit:''' Möööö!
:'''İnek Şaban:''' ''[Hışımla arkaya döner]'' Ulan!
:'''Mahmut Hoca:''' ''[Tekrar kürsüye dönerken sesi duyup hışımla döner]'' Kim o inek?!
:'''İnek Şaban:''' ''[Refleksif bir halde kalkıp cevaplar]'' Benim efenim.
:'''Mahmut Hoca:''' ''[Gülümser]'' Yaaa. Memnun oldum. Neden inek diyorlar sana? Çok mu çalışkansın?
:'''Damat Ferit:''' Hocam onun inekliği çalışkanlığından değil.
:'''Güdük Necmi:''' Doğuştan hocam.
:'''Mahmut Hoca:''' Peki bu yaşta neden hala lisedesin?
:'''İnek Şaban:''' ''[Gururla]'' Benim peşimi kızlar bırakmıyor da... ''[Güler]'' Vahşi bir cazibem varmış.
:'''Domdom Ali:''' İnek cazibesi.
:'''Mahmut Hoca:''' ''[Gülerek]'' Her okulda öğretmenlerin de sizin olduğu gibi bir takma adı vardır. Zahmet edip isim aramayın. Bana Kel Mahmut derler. Bu saçları 25 yıllık öğretmenlik hayatımda döktüm. Sınıfınız hakkında duyduklarım ve gördüklerim pek de hoş değil. Okuldan kaçıyormuşsunuz, kaçırtmam! Gördüm. Ön bahçede top oynuyorsunuz, oynatmam! Haaa! Sigara da içiyorsunuzdur herhalde.
:'''Hayta İsmail:''' ''[Hafif şaşkın pozlarında]'' Ne münasebet hocam. Ağzımıza bile sürmeyiz.
:'''Mahmut Hoca:''' İçerken görmeyeyim, canınızı yakarım! Kopyaya gelince... Ne kendi dersimde çektiririm ne de başka bir öğretmeninizin dersinde. Haberiniz olsun.
:'''Öğrenci:''' Hocam kopya kim, biz kim?
:'''Mahmut Hoca:''' Otur yerine! Söz vermeden de konuşma bir daha! Okulda patırtı, gürültü, kavga istemem. Canınızı yakarım. Derslere saatinde girilecek, yemek saatinde yenilecek, tam saatinde yatılıp tam saatinde kalkılacak.
:'''İnek Şaban:''' ''[Damat Ferit'e fısıltıyla]'' Saat gibi herif ha.
:'''Mahmut Hoca:''' Bu dediklerimi yaparsanız iyi geçiniriz. Yok yapmazsanız, siz bilirsiniz!
----
''[Hababam Sınıfı'nın sene sonu müsameresinde tam da "Çilli Bom" şarkısı sırasında Müdür kucağında Damat Ferit'in kızıyla salona girer]''
:'''Müdür:''' Durdurun bu rezaleti!
''[Sessizlik... Bütün gözler müdüre döner. Damat Ferit başta tüm Hababam ve Hafize Ana'nın gözlerinde dehşet, Mahmut Hoca'nın gözlerinde ise üzüntü vardır.]''
:'''Müdür:''' ''[Çocuğu göstererek]'' Bu kimin bu?!!
''[Sessizlik]''
:'''Müdür:''' ''[Sahne önüne doğru yürüyerek]'' Okulumuzda bir tek gayrimeşru çocuk eksik! Aferin!
''[Sessizlik]''
:'''Müdür:''' ''[Sahne önüne doğru yürümeye devam ederek]'' Kiminse bu çocuk çıksın ortaya!
:'''Damat Ferit:''' Çocuk benim!
:'''Müdür:''' Tabii, başka kimin olabilir, serseri herif! ''[Mahmut Hoca'ya döner]'' Okulumda neler dönüyor, sizin haberiniz yok Mahmut Bey? Aşk olsun!
:'''Mahmut Hoca:''' Yanılıyorsunuz, her şeyden haberim var.
:'''Müdür:''' Yaaa? Bunu bana neden söylemediniz?
:'''Mahmut Hoca:''' Siz... ''[Duraksar]'' Anlayamazsınız!
:'''Müdür:''' Şimdi bir müfettiş gelse, bu rezaleti görse ne cevap verirdiniz? Bana okulu mu kapattıracaksınız? Ben size o maaşı okulda disiplini sağlamanız için veriyorum!
:'''Mahmut Hoca:''' Bundan sonra vermezsiniz. Kendinize eli sopalı bir yardımcı bulursunuz.
:'''Müdür:''' Şimdi hemen okulu terk edecek bu serseri!
:'''Mahmut Hoca:''' Hayır! Bir yere gitmeyecek!
:'''Müdür:''' Öğrencinin önünde tartışmayalım. Bu okulda son kararı ben veririm!
:'''Mahmut Hoca:''' Çocukların hayatlarıyla ilgili kararları da ben veririm.
:'''Müdür:''' ''[Sertçe]'' İleri gidiyorsunuz!
:'''Mahmut Hoca:''' ''[Aynı sertlikte]'' Siz ileri gidiyorsunuz! ''[Elini kalbine götürür]'' Ben tüccar değilim! Eğitimciyim! ''[Diğer öğretmenlerin kollarına yığılır.]''
{{Vikipedi|Hababam Sınıfı (film)}}
== Replikler ==
* Mahmut Hoca: Ne yaptın evladım?
* Ferit: Sevdim hocam.
* Şaban: Ben altına gireyim, sen çadırı kur.
* Veli: Ben döverim, hem de çok döverim. Ama severim de. Ne de olsa evlat.
* İsmail: Hocam biz öyle bir nesiliz ki...
* Şaban: Aa, Mahmut Hoca.
* Şaban: Aa, bunlar kız mı?
* Şaban: Beyler tünelin sonu bombok bir yere çıktı!
* Mahmut Hoca: Ben tüccar değilim, eğitimciyim.
———
Müfettiş: Kaç yaşındasın?
Güdük: 1453.
Müfettiş: Romayı kim yaktı?
Güdük: Anamız.
Müfettiş: Senin anan kim?
Güdük: Kanuni Sultan Süleyman.
Müfettiş: İlk Halife kimdir?
Güdük: İmparator Neron.
----
Öğretmen: Romayı kim yaktı?
Şaban: Vallahi ben yakmadım.
Öğretmen: Oğlum! Romayı kim yaktı dedim!
Şaban: Vallahi ben yakmadım dedim Müdür Bey!
Öğretmen: Ne diyor bu?
Güdük: Şaban yalan söylemez Müdür Bey. Ben yakmadım diyorsa yakmamıştır.
[[Kategori:1975 filmleri]]
[[Kategori:Komedi filmleri]]
[[Kategori:Türk filmleri]]
[[Kategori:En İyi Türk Filmleri (İlk 100)]]
425yfcxcx5vo9dy0pwbl2x811x4iid8
232781
232646
2025-06-10T19:17:06Z
Brightt11
34669
/* Hakkında söylenenler */ kağıt > kâğıt, değiştirildi: kağıt → kâğıt [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232781
wikitext
text/x-wiki
{{İtalik başlık}}
'''''Hababam Sınıfı''''', senaryosu Rıfat Ilgaz'ın aynı adlı eserinden Umur Bugay tarafından uyarlanan, başlıca rollerini Münir Özkul, Adile Naşit, Kemal Sunal, Halit Akçatepe ve Tarık Akan gibi isimlerin paylaştığı, 1975 yapımı Türk filmi.
== Hakkında söylenenler ==
*Hepimizin sınıfıdır o... Öğretmeniyle ve öğrencisiyle... Kara tahtası, tebeşir kokusu, haytaların gürültüsü, kâğıt hışırtısı, sıra gıcırtısı, yazılısı, sözlüsü, kopyası, karnesi, yoklaması ve bütünlemesiyle okul hayatının acı ve tatlı anıları... Türkiye'nin gerçeği içinde orta eğitim hayatını mizah edebiyatında klasikleştiren bir eserdir Hababam Sınıfı. Köy gerçeği, şehir gerçeği, Anadolu gerçeği, İstanbul gerçeği diye yürüyen edebiyatımızda görülüyor ki bir de "Hababam Sınıfı gerçeği" var ve Türk toplum hayatının çok önemli bir kesitidir o.
**[[İlhan Selçuk]]
*Üzüntüyle görüyoruz ki eğitim sistemimiz çağdaş koşullarla donatılmadıkça hababam sınıfları varlıklarını, Hababam Sınıfı dizileri güncelliklerini sürdürecektir. Oysa biz Türkiye'de tek bir hababam sınıfı kalsın isterdik: Rıfat Ilgaz'ın Hababam Sınıfı.
**Çınar Yayınları/1985
== Diyaloglar ==
''[Mahmut Hoca kürsüye geçip oturur. Gözlüğünü takar, gözlüğünün üstünden tüm sınıfı dikkatle süzer.]''
:'''Mahmut Hoca:''' Bu ilk dersimizde isterseniz biraz birbirimizi tanıyalım.
:'''Damat Ferit:''' ''[Ayağa kalkar, laubali bir tavırla]'' Yaa, iyi olur hocam. Tanışalım. Bendeniz Ferit Eken.
:'''Güdük Necmi:''' ''[Ferit'in sırtını tapışlayarak]'' Kendisine Damat Ferit deriz. ''[Güler]''
:'''Mahmut Hoca:''' Damat Ferit Bey! Yaşın kaç?
:'''Damat Ferit:''' 25 bitiyor. ''[Doğrulur]'' Göstermiyorum, değil mi hocam?
:'''İnek Şaban:''' ''[Sessizce]'' Küçül de cebime gir eşşoğlueşşek!
:'''Damat Ferit:''' ''[Şaban'ın kafasına bir şaplak atar.]'' Hastir len!
:'''Mahmut Hoca:''' ''[Bir an o kaynaşmaya bakar]'' Senin yaşıtların üniversiteyi bitirmiş, sen hâlâ lisedesin ha?
:'''Damat Ferit:''' ''[Alaylı]'' Acelemiz yok be hocam. Sindire sindire okuyoruz. ''[Bastıra bastıra]'' Çift dikiş.
:'''Mahmut Hoca:''' ''[Kalkar, Ferit'in olduğu bölgeye doğru yürürken Güdük Necmi'ye işaret eder.]'' Sen kaç yaşındasın?
:'''Güdük Necmi:''' 23.
:'''Mahmut Hoca:''' Adın ne?
:'''Güdük Necmi:''' Güdük hocam. Güdük Necmi derler bana.
:'''Mahmut Hoca:''' Soyadın yok mu oğlum?
:'''Güdük Necmi:''' Eeee... Soyadııım. ''[Düşünür, Şaban'ı dürter]'' Neydi benim soyadım be?
:'''Mahmut Hoca:''' Demek 23 yaşındasın Güdük Necmi.
:'''Güdük Necmi:''' Hı-hı, evet.
:'''Mahmut Hoca:''' Baban ne iş yapar?
:'''Güdük Necmi:''' Pek iyi bilmiyorum ama, galiba karanlık işler çeviriyor hocam!
:'''Damat Ferit:''' Möööö!
:'''İnek Şaban:''' ''[Hışımla arkaya döner]'' Ulan!
:'''Mahmut Hoca:''' ''[Tekrar kürsüye dönerken sesi duyup hışımla döner]'' Kim o inek?!
:'''İnek Şaban:''' ''[Refleksif bir halde kalkıp cevaplar]'' Benim efenim.
:'''Mahmut Hoca:''' ''[Gülümser]'' Yaaa. Memnun oldum. Neden inek diyorlar sana? Çok mu çalışkansın?
:'''Damat Ferit:''' Hocam onun inekliği çalışkanlığından değil.
:'''Güdük Necmi:''' Doğuştan hocam.
:'''Mahmut Hoca:''' Peki bu yaşta neden hala lisedesin?
:'''İnek Şaban:''' ''[Gururla]'' Benim peşimi kızlar bırakmıyor da... ''[Güler]'' Vahşi bir cazibem varmış.
:'''Domdom Ali:''' İnek cazibesi.
:'''Mahmut Hoca:''' ''[Gülerek]'' Her okulda öğretmenlerin de sizin olduğu gibi bir takma adı vardır. Zahmet edip isim aramayın. Bana Kel Mahmut derler. Bu saçları 25 yıllık öğretmenlik hayatımda döktüm. Sınıfınız hakkında duyduklarım ve gördüklerim pek de hoş değil. Okuldan kaçıyormuşsunuz, kaçırtmam! Gördüm. Ön bahçede top oynuyorsunuz, oynatmam! Haaa! Sigara da içiyorsunuzdur herhalde.
:'''Hayta İsmail:''' ''[Hafif şaşkın pozlarında]'' Ne münasebet hocam. Ağzımıza bile sürmeyiz.
:'''Mahmut Hoca:''' İçerken görmeyeyim, canınızı yakarım! Kopyaya gelince... Ne kendi dersimde çektiririm ne de başka bir öğretmeninizin dersinde. Haberiniz olsun.
:'''Öğrenci:''' Hocam kopya kim, biz kim?
:'''Mahmut Hoca:''' Otur yerine! Söz vermeden de konuşma bir daha! Okulda patırtı, gürültü, kavga istemem. Canınızı yakarım. Derslere saatinde girilecek, yemek saatinde yenilecek, tam saatinde yatılıp tam saatinde kalkılacak.
:'''İnek Şaban:''' ''[Damat Ferit'e fısıltıyla]'' Saat gibi herif ha.
:'''Mahmut Hoca:''' Bu dediklerimi yaparsanız iyi geçiniriz. Yok yapmazsanız, siz bilirsiniz!
----
''[Hababam Sınıfı'nın sene sonu müsameresinde tam da "Çilli Bom" şarkısı sırasında Müdür kucağında Damat Ferit'in kızıyla salona girer]''
:'''Müdür:''' Durdurun bu rezaleti!
''[Sessizlik... Bütün gözler müdüre döner. Damat Ferit başta tüm Hababam ve Hafize Ana'nın gözlerinde dehşet, Mahmut Hoca'nın gözlerinde ise üzüntü vardır.]''
:'''Müdür:''' ''[Çocuğu göstererek]'' Bu kimin bu?!!
''[Sessizlik]''
:'''Müdür:''' ''[Sahne önüne doğru yürüyerek]'' Okulumuzda bir tek gayrimeşru çocuk eksik! Aferin!
''[Sessizlik]''
:'''Müdür:''' ''[Sahne önüne doğru yürümeye devam ederek]'' Kiminse bu çocuk çıksın ortaya!
:'''Damat Ferit:''' Çocuk benim!
:'''Müdür:''' Tabii, başka kimin olabilir, serseri herif! ''[Mahmut Hoca'ya döner]'' Okulumda neler dönüyor, sizin haberiniz yok Mahmut Bey? Aşk olsun!
:'''Mahmut Hoca:''' Yanılıyorsunuz, her şeyden haberim var.
:'''Müdür:''' Yaaa? Bunu bana neden söylemediniz?
:'''Mahmut Hoca:''' Siz... ''[Duraksar]'' Anlayamazsınız!
:'''Müdür:''' Şimdi bir müfettiş gelse, bu rezaleti görse ne cevap verirdiniz? Bana okulu mu kapattıracaksınız? Ben size o maaşı okulda disiplini sağlamanız için veriyorum!
:'''Mahmut Hoca:''' Bundan sonra vermezsiniz. Kendinize eli sopalı bir yardımcı bulursunuz.
:'''Müdür:''' Şimdi hemen okulu terk edecek bu serseri!
:'''Mahmut Hoca:''' Hayır! Bir yere gitmeyecek!
:'''Müdür:''' Öğrencinin önünde tartışmayalım. Bu okulda son kararı ben veririm!
:'''Mahmut Hoca:''' Çocukların hayatlarıyla ilgili kararları da ben veririm.
:'''Müdür:''' ''[Sertçe]'' İleri gidiyorsunuz!
:'''Mahmut Hoca:''' ''[Aynı sertlikte]'' Siz ileri gidiyorsunuz! ''[Elini kalbine götürür]'' Ben tüccar değilim! Eğitimciyim! ''[Diğer öğretmenlerin kollarına yığılır.]''
{{Vikipedi|Hababam Sınıfı (film)}}
== Replikler ==
* Mahmut Hoca: Ne yaptın evladım?
* Ferit: Sevdim hocam.
* Şaban: Ben altına gireyim, sen çadırı kur.
* Veli: Ben döverim, hem de çok döverim. Ama severim de. Ne de olsa evlat.
* İsmail: Hocam biz öyle bir nesiliz ki...
* Şaban: Aa, Mahmut Hoca.
* Şaban: Aa, bunlar kız mı?
* Şaban: Beyler tünelin sonu bombok bir yere çıktı!
* Mahmut Hoca: Ben tüccar değilim, eğitimciyim.
———
Müfettiş: Kaç yaşındasın?
Güdük: 1453.
Müfettiş: Romayı kim yaktı?
Güdük: Anamız.
Müfettiş: Senin anan kim?
Güdük: Kanuni Sultan Süleyman.
Müfettiş: İlk Halife kimdir?
Güdük: İmparator Neron.
----
Öğretmen: Romayı kim yaktı?
Şaban: Vallahi ben yakmadım.
Öğretmen: Oğlum! Romayı kim yaktı dedim!
Şaban: Vallahi ben yakmadım dedim Müdür Bey!
Öğretmen: Ne diyor bu?
Güdük: Şaban yalan söylemez Müdür Bey. Ben yakmadım diyorsa yakmamıştır.
[[Kategori:1975 filmleri]]
[[Kategori:Komedi filmleri]]
[[Kategori:Türk filmleri]]
[[Kategori:En İyi Türk Filmleri (İlk 100)]]
820bggrnbdrrth8dx9o51b06sk0v56m
Sinekli Bakkal
0
26928
232854
231785
2025-06-10T20:25:24Z
Brightt11
34669
/* Alıntılar */ dz, değiştirildi: mükafat → mükâfat [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232854
wikitext
text/x-wiki
{{wmbb}}
{{İtalik başlık}}
'''''[[:w:Sinekli Bakkal|Sinekli Bakkal]]''''', [[Halide Edib Adıvar]]'ın ünlü romanıdır. İlk olarak İngilizce ''The Clown and His Daughter'' (''Soytarı ile Kızı'') adıyla 1935 yılında Londra'da yayımlanmıştır. Türkçe olarak ilk defa 1935 yılında Haber gazetesinde tefrika edildi. Daha sonra 1936 yılında kitap olarak basılmıştır.
<center>Kitabın birinci bölümündeki epigraf:
'''Kâinatta ne varsa hepsi vehim ve hayal, yani aynalara vuran akisler veyahut gölgeler.'''
<small>([[Molla Cami]]'nin bir sözünün Türkçeye çevirisidir: "Evrende ne varsa hepsi kuruntu ve hayal, yani aynalara vuran yansımalar ve gölgeler.")</small></center>
== Alıntılar ==
* Bu dar arka sokak bulunduğu semtin adını almıştır: '''''Sinekli Bakkal'''''.
* Burası dünyanın herhangi yerindeki bir fukara mahallesinden çok farklı değildir. Bir geçitten ziyade toplantı yeri: Mahalleli orada muhabbet eder, konuşur, kavga eder, eğlenir. Hayatın orada geçmeyecek bir safhası yok gibidir. İhtiyarlar, vaktiyle çeşme başında doğuran kadın bile olduğunu gülerek rivayet ederler.
* Bir kere annem beni dünyaya getirdi, bir kere de sen, bambaşka bir dünyaya beni getiriyorsun Rabia.
* Sevmek demek, sevdiği için ceza görmeyi göze almak demektir, Osman!
* Fikrin maddeye ne kadar hâkim olduğunu düşündün mü? '''Fikir gidince insan da kâğıt gibi cansız, mânâsız oluyor.'''
* Bu memlekette halkı düşünmeye alıştırmak için [[Şeytan]]'a tapmayı öğretsek, nasıl olur?
* Nihayet Beyoğlu'na tünelle geçtiler. Osman ona birer birer dükkân camekânlarını göstermeye başladı. Rabia'ya elmas almak, ipek kumaşlar almak için çıldırıyordu. Fakat cesareti yoktu. Yüzgörümlüğü diye getirdiği zümrüt küpeleri –kulaklarının delik olmadığını bahane ederek– konsolun gözüne kilitlemişti. Penbe kulaklarını delmeyi teklif edince, "[[Allah]] küpe takmamızı istese kulaklarımızı delik yaratırdı," demişti.
* Sevmeyi, sevilen şeye tek başına sahip çıkmak gibi telakki etmek ne vahşi bir şeydi. Aşık bir esirci mi? Dünyadaki servet, güzellik, sevgiler ve sevgililer herkese yeter, herkesin hakkı...
* Günah diye düşündüğün hata... '''Sevmek hiçbir zaman günah değildir'''. Sebeb-i vücudumuz bu... Biliyorum, bir şeyler söylemek istiyorsun. Evet, sevmenin de marazi tarafı olabilir. Fakat o da gelir, geçer... Ona galebe -üstün gelmek- senin elinde. İnsan cambaz olmak için vücuduna akla gelmeyecek marifetler yaptırıyor. Ruhuna da riyazetle, irade ile tahakküm edebilir. Emin ol bir gün bu perhiz, bu riyazetten dolayı insan mükâfatını da görür. Gönlünün eski alevlerine, karlı dağdan volkan seyreden serin bir gönülle bakar.
* '''Kimse kimsenin olamaz'''. Eşya bile bizim değil. Yani senin dediğin mülkiyet insan için de, eşya için de olmalı. Sevdiğimiz her şey esasen bizimdir. Kalbimizin içindedir. Ona o kadar sahibiz ki, dünyanın orduları kalbimizden onu koparıp atamaz.
* Büyük maksatlar mevzu-ı bahs olurken ferdin namusu kuru bir gururdur.
* İnsan için hayatta iki yol vardır: Biri cennete, biri cehenneme çıkar.”
[[Kategori:Romanlar]]
rj24ahny3br9izqkz2uaukd1aijnxpk
Yirmi7
0
28460
232706
206080
2025-06-10T19:09:39Z
Brightt11
34669
/* ''[[w:Sokak Lambası|Sokak Lambası]]'' */ rüzgar > rüzgâr, değiştirildi: rüzgar → rüzgâr [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232706
wikitext
text/x-wiki
[[Dosya:Twenty7drom.jpg|küçükresim|300pik|Grup Yirmi7, New York, 2015.]]
'''[[w:en:Twenty7|Yirmi7]]''' veya '''Twenty7''' adıyla bilinen Los Angeleslı etnik rock grubu ve Türk rock müzik grubu.
== Şarkı sözleri ==
=== ''[[w:Sokak Lambası|Sokak Lambası]]'' ===
*Sabah kalktım birden başım dönüyor nasıl<br />Geceden kalmayım sanki dünyam bir fasıl<br />Ne oldu ne olacak derken ruhumda bir nasır<br />Esiyor kalbimde mazinin rüzgârı<br />Sevdim bir kadını yollarım şaştı <br />Geceler boyunca aradım sabahları<br />Bir yandım bir söndüm<br />Kayboldukça<br />Son kalan umudum
*Sokak lambasında<br />Bu aşkın adresi bir çıkmaz sokak<br />Bir çöp arabası peşinde çocuklar<br />Yorgun anılardan aşıklar çıkmazı<br />İçinde ben yandım<br />Bir sokak lambası<br />Aklımda bir soru<br />Herkesin aynı sonu<br />Ferhat'ın Şirin'i<br />Leyla'nın Mecnun'u<br />Değişmez mi bir kere<br />Böyle aşk bulunca<br />Son kalan umudum<br />Sokak lambasında
== Dış bağlantılar==
* [[:w:en:Twenty7|Twenty7]] (İngilizce Vikipedi)
* [http://www.grup27.com Grup Yırmi7 resmi site]
[[Kategori:Müzik grupları]]
[[Kategori:Rock müzik]]
dlnkix0m3va3ps3j2sbkiebu0spize4
Yunus Emre (dizi)
0
29227
232838
188359
2025-06-10T20:23:34Z
Brightt11
34669
/* Taptuk Emre */ dz, değiştirildi: kase → kâse [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232838
wikitext
text/x-wiki
{{Düzenle}}
{{Kaynaksız}}
{{Kayda değerlik}}
Anadolu'da [[w:Moğol istilaları|Moğol istilaları]] baş gösterirken Yunus’un [[w:Nallıhan|Nallıhan]]'a kadı olarak atanmasını ve [[w:Tapduk Emre|Tapduk Emre]] Dergâhına katılarak dervişlik yolunda ilerlemeye başlamasını konu alan, baş rollerini Gökhan Atalay, [[w:Payidar Tüfekçioğlu|Payidar Tüfekçioğlu]], [[w:Baran Akbulut|Baran Akbulut]]' un paylaştığı 2015 yapımı televizyon dizisidir.
== Replikler ==
=== Taptuk Emre ===
* Şu âlemde her ne var ise Hakk’tandır. Hakk’tan gayri de bir şey yoktur. Şu taş, şu ağaçlar, kuşlar, her şey bir sûrete bürünmüş, insan da insan sûretine. Şimdi başın ağrısa aklın o acıyı bilmez mi? Öyleyse insan da bu âlemden bir parçadır. İşte aynı çiçeğin tozlarıyız. O sebepledir ki yağmur yağmadan dizlerimi sızlatır. Bu keramet değil de nedir?
* Yol bu, yola çıkıp varmayan, yoldan çıkıp varan yoktur. Yolu sorar isen, yol tektir. O da Hakk’a doğrudur. İşte, o sebepten tek bir yaratılmış yoktur ki, Hakk yolunda olmaya.
* Sultan İbrahim bin Ethem Hazretleri, Hakk yoluna düşüp tacını, tahtını terk eylemeden evvel, tahtında oturup, gece gündüz düşünür idi. “Ya Rabbî! Şu gönlümün, kalbimin gözünü aç!” diye yakarıp durur, ama bîçare görmezdi. Bir gün tahtında uykuya daldı. Gözü uykuda içi uyanık idi. Tavandan gelen ayak sesleri duydu. Sonra onlarca kişinin ayaklarından çıkan sesler doldurdu sarayın has odasını. Sultan İbrahim bin Ethem şaşırdı kaldı. Muhafızlarına seslenmeye dahi takat bulamadı kendinde. “Bu sesler de neyin nesi? Kim bu sarayımın çatısında koşturanlar?” derken pencereden aşağı sarkan bir adam gördü. “Kimsin sen?” dedi. Adam da cevap verdi, “Biz falanca köyün ahalisiyiz.” “İyi öyleyse de, sarayımın çatısında ne ararsınız?” Pencereden sarkan adam cevap verdi, “Kaybolan ineklerimizi ararız.” İbrahim bin Ethem şaşırdı, “Dîvâne misiniz siz? Tavanda inek mi aranır?” “Sensin dîvâne!” diye cevap verdi adam. Sen altın tahtında Hakk’ı ararsın âkil olursun da, biz senin çatında kaybolan ineklerimizi arayınca mı deli dîvâne oluruz? Tâlip olana pek güzel bir hikâye, tâlip olana pek hikmetli bir söz.
* Hz. Musa aleyhisselam bir gün ellerini göğe açıp, “Rabbim, bana bir yoldaş ver!” dedi. Akşam olunca yemeğini yiyecekken bir de baktı ki evde tek damla su yok. Kapı vuruldu, açtı, bir derviş geldi, bir akçe istedi. Hz. Musa, onun eline bakraçları verip, “Git, çeşmeden su doldur, getir!” dedi. Derviş de bakraçları doldurup getirdi çeşmeden. Ona bir akçe verip gönderdi Hz. Musa. Sonra ellerini göğe açıp, “Rabbim, bana bir yoldaş ver!” dedi. Hızır yanına oturuverdi. “Seninle nasıl yoldaş olacağız ey Musa? Geldik, gördük ki, sen bir iş gördürmeden yolda kalan aciz bir dervişe bile tek bir akçe vermezsin. Kendine bir yoldaş arar isen artık sen, benim arzularıma uyacaksın.” Arkadaşı Yuşa aleyhisselam, Hz Musa’ya dedi ki, “Hızır’ın ne türlü incelikler bildiğini bilirim. Bu yüzden gücüm yetmez ona yoldaşlık etmeye.” O vakit, Ne gelirse başa, yoldaştan değil, yoldandır.
* Adalet değişmez, Kadı Efendi! Adalet bir kutup yıldızıdır. Her şey etrafında dönerken, o yerinde sabit durur.
* Benim şahitliğim, şer’an geçerli değildir. Bir körün şahitliği makbul değildir. Az, çoğun delilidir. Şimdi içeride iki çuval şeker olsa ve sen bana iki tane şeker versen, biz o iki şekere bakarak, o çok şekerin varlığına iman etmez miyiz? Benim gözlerim. Ben kör müyüm büsbütün? Ama körlük var mıdır gözlerimde? Vardır. Pek az görürüm. Ya görür müyüm? Görürüm. Peki, açık mıdır gözlerim büsbütün? Değildir. Azdır ama görürüm. Hem görürüm hem görmez bir körüm. Şimdi, tut içindeki şüpheni, 10 pareye ayır. 9 paresi suçlu, 1 paresi masum der ise, o kişi masumdur. Ama 9 paresi masum, 1 paresi suçlu der ise, o kişi suçludur.
* Hz. İbrahim aleyhisselam, “Allah’ım! Ölüleri nasıl dirilttiğini göster bana!” dedi. Rabbimiz de, “Yoksa inanmadın mı?” buyurdu. Hz İbrahim de, “Gözümle görüyüm, gönlüm de tam yatışsın.” dedi. Bunun üzerine Rabbimiz ona, 4 kuş almasını ve o kuşları kendine alıştırmasını istedi. Pir Mevlana Hazretleri der ki, “Bu 4 kuş: kaz, tavus, horoz ve kargadır.” Hz. İbrahim kendine buyrulduğu gibi, o 4 kuşu kendine alıştırdı. Sonra da Rabbimiz, “Gövdelerini kes ve her dağın üstüne bırak.” dedi. İbn-i İshak’ın naklettiğine göre, daha da hayret verici olması için, kuşların parçalarını birbirine karıştırdı Hz. İbrahim. O karışımları 4 ayrı dağın tepesine koydu. Kuşların başlarını eline aldı. Dağları gören bir yere geçti. “Allah’ın izniyle gelin!” diyerek parçalanmış kuşları çağırdı. Bu parçalar, kanlar, tüyler, her birisi kendi bedenine doğru uçuştu. Sonunda önceki hali gibi bir araya geldiler. Bir tek başları yoktu. Hz. İbrahim, bir daha seslenince ayakları üzerine koşarak ona geldiler. Başlarını giyindiler. Şimdi, nedir bu kıssadan hisse? Öyle ya hissesiz kıssa olmaz. Hz. İbrahim, inanmaz mıydı ki, “Allah’ım, bana dirilmeyi göster!” dedi. Ne der o vakit ayette, “İbrahim, inandığı halde görmek de istedi. Kalbi tam tatmin olsun istedi.” Demek ki akledin demekte ayet. Araştırın, işi bilin, işin doğrusu için kafa yorun, mücadele edin. İnanmayan için mücadele olur mu? İbrahim de, inandığı halde, “Bana göster Rabbim!” dedi. Akledin, soruşturun, der o halde kıssa. İyi de bu kuşlar ne ola o vakit? Kaz, hırstır. Hırs insanı kör eder. Bir insan kör ise Allah’ın rahmetini üzerine çeker. Ama kör olmadığı halde hırsından kör etmişse kendini, o rahmet ondan uzak olur. Bu kaz toprakta suda ayırt etmeden ne bulursa yer. Yiyemediğini de bir yere gömer. Kazın bu hırsının sebebi de sahibine güvenmemesidir.
*Çok eski zamanlarda iflas etmiş bir tüccar olan, hırsız, dolandırıcı bir adam yakalanır. Kadı da onu hapseder. Ama bu hırsız huyundan vazgeçmez. İçeride de herkesi bin bir numarayla dolandırır. Ceplerindeki her kuruşu alır. Öteki mahkûmlar, düşünürler, taşınırlar, kadıya varırlar. Kadı ötekileri kurtarmak için hırsızı salıvermeye karar verir. Hırsız, sevineceğine itiraz eder, “Aman, Kadı Hazretleri! Bu zindan benim cennetim. Ekmek kapım. Beni buradan atarsanız, ben nasıl yaşarım?” der. Kadı bunu salıvermekle kalmadı, bunu herkes duysun diye 10 dilde çığırtmaç tuttu. O devirde adet olduğu üzere adamı bir deveye bindirip şehirde dolaştırdılar gün boyu. Deveci şimdiden alacağı saman parasının hayalini kurmaya başlamıştı. Çığırtmaçlar da 10 ayrı dilde, adamın müflis bir tüccar, dolandırıcı ve hırsız olduğunu dile getirdi. Deveci ise bir an evvel akşam olsa da saman parasını alıp gitsem diye düşünürdü. Akşam olunca, deveci, “Yeter artık! Benim saman paramı ver!” diye çıkışınca, adam, “Bre gafil! 10 dilde ilan ederler. Ben müflis bir adamım. Ne samanı, ne parası? Herkesin duyduğunu duymaz mısın?” Elbette bu kıssadan da bir hisse çıksa gerektir. Bu dünya, herkesi çulsuz gönderen bir haydut, bir müflistir. O, 10 dilde halka durumu çığıran çığırtmaçlar Peygamberlerdir. Hırs sahibi insanlar da, saman hırsıyla duyduğunu duymaz, gördüğünü anlamaz o deveci gibidir. Deveci gibi hırsla kalbi kararmış olanlar, o ilâhî elçileri duymazlar. Müflis bir hayduttan başka bir şey olmayan bu dünyaya, makamlarına, mevkilerine, servetlerine kendilerini kaptırırlar. Bu tip insanlar bir hataya düştüklerinde, onu telafi edeceğim derken, kendilerini daha büyük zararlara uğratırlar.
*Ne Kadı istedi diye ölür ne Tapduk istedi diye olur. Olduran da öldüren de O’dur. İnsanın başına bela olan kendi benliğidir. İster Kadı ol ister Kadıya kul ol. İnsan hiçbir zaman benlik iddiasında bulunmamalıdır. Abdülkadir-i Geylanî Hazretleri’ne gavsiyet tevcih olunduğunda tüm veliler boyun eğdiler. Rifaî Hazretleri de dâhil. Bir tek Sa’nan şeyhi boyun eğmedi. Benliğinin peşine düştü. Bunun üzerine San’an şeyhi, “Senin üzerine domuz yavrusu binsin. Sen de öyle eğil.” hitabına muhatap olmuştu. Aradan seneler geçti. Zaman içinde şeyh bir papazın kızına âşık olmuştu. Papaz, şeyhe, domuzlarına çobanlık yapmayı kabul ederse kızıyla evlenebileceğini söyledi. San’an şeyhi bu teklifi kabul etti. Öylece evlendiler. Daha sonra, şeyhin domuz çobanlığı yaparken, yavru domuzları boynuna alıp gezdiği ve onların ağırlığıyla da eğildiği görülür. İşte benliğin sonu, işte kibirden düşülen hal. Bu nedenle biz hiçbir zaman oldum demeyip, öldüm demeyi tavsiye eder ve kendimiz de bunu uygularız.
*İnsan bu! Arı değil ya! Bal kovanında ölmek nasip olsun her isteyene.
*Ölüm bir son değil, ölüm bir göçtür. Düşün ki kurak, çorak bir tarladır bu dünya. Ama öyle bir yere gidersin ki topraktan bin bir meyve, çiçek fışkırır. Arılar, kuşlar uçuşur. En kötü ses, bülbül sesi olsun. Dereler çağıldasın, şelaleler coşkuyla aksın. Şimdi sen bunlara öldü mü dersin? Meğerki o Cennet bağına göçenler, bu çorak tarlada yaşayanlara üzülmesin. Ki bu Cennet bağları dâhi, O’nun güzelliğinin, O’nun cemalinin yanında çorak bir toprak. Var gerisini hayal et. Hayale sığar ise.
*Tevazu gösteririm, demek kibrinden Rabbime sığınırım. Biz kullar içinden edna bir kuluz. Kim karşına geçip ben şeyhim, diye durursa; bil ki o, Hakk’ın sözüyle senin arana girmiş bir baykuştur. O uğursuz sesiyle, Hakk’ın sesinin işitilmesine engel olmaya çalışır. Nerede ve ne zaman görürsen uzaklaş o uğursuzdan.
*Aşk ile yürüyen, sırtında dünyayı taşır. Aşksız yürüyen, beden diye bir ceset taşır.
*Efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem, âlem-i cemale göçünün yaklaştığını hissettiği günlerden birinde mescide gelir. Ashabıyla helalleşme niyetindedir. Âlemlere rahmet olarak gönderilen Hz. Peygamber pek hasta ve yorgun idi. Öyle ki ayakta dahi bir sahabenin yardımıyla dururdu. Ashabına seslendi, “Ey Ashabım! Ben de hakkı olan söylesin.” Kimseden ses çıkmadı. İkinci kez yine seslendi, “Ben de hakkı olan varsa istesin.” Yine ses çıkmadı. Bunun üzerine yine sordu Allah’ın elçisi. Bu defa en arkalardan bir sahabe ayağa kalktı. Bu ayağa kalkan sahabenin adı da Ukkaşe idi. Hz. Ukkaşe. Kalkıverdi ve, “Ya Rasülallah! Hudeybiye Vakası’nda siz devenize binmek istemiştiniz. Ben de size elimi uzatmıştım. Siz devenize bindiniz ve devenize kırbaçla vurmak istediniz. Tam o sırada kırbaç benim sırtıma değdi. Şimdi bu kul hakkı değil midir?” Allah Rasülü, “Evet.” dedi. “Evet, ya Ukkaşe, bu kul hakkıdır.” Bunun üzerine, Ömer Efendimiz daha fazla tahammül gösteremedi ve bir hışımla fırlayıverdi ayağa. Efendimiz, “Sen karışma ey Ömer! O benim hesabımdır.” Sonra Hz. Ebubekir ayağa kalktı ve, “Ey Ukkaşe, ne kadar mal mülk istersen vereyim. Vazgeç bu delilikten.” dedi. Allah rasülü, “Ey Ebubekir! Bu benim hesabım, karışmayın.” dedi. Sahabeler kendilerini zor tutmaktaydılar. Peygamber Efendimiz, Hz. Ali’ye, “O kırbaç, kızım Fatıma’dadır. Var git, getir.” dedi. Hz. Ali durumu anlatınca Fatıma anamız çok üzüldü. “Bilmez misiniz ki, O hastadır. Yerine geçecek yok mudur aranızda?” dedi. Ve daha birer çocuk olan Hz. Hasan ile Hz. Hüseyin’i gönderdi. Efendimiz’in gözbebekleri Hz. Hasan ile Hz. Hüseyin mescide girdiler. “Ey Ukkaşe! Dedemize vurma, gel bize vur. Gel hakkını bizden iste.” dediler. Sahabe pek duygulandı. Efendimiz, “Ben, size kıyamam. Bu benim hesabım.” dedi. Kırbaç gelmişti ama Ashab-ı Kirâm’ın öfkesi daha da artmıştı. Efendimiz, “Kırbacı Ukkaşe’ye verin.” buyurdu. Bu kez de, “Ey Allah’ın Rasülü! Bir şey daha var.” dedi Ukkaşe. “Siz kırbacı vururken benim sırtım çıplaktı. Bundan da hak geçer mi?” diye sordu. O der demez, sahabe ayaklandı. Efendimiz ortalığı yatıştırdı. “Ukkaşe haklıdır.” dedi. Efendimiz, minberden aşağı indi ve gömleğini açtı. Efendimiz gömleğini açmış ve Hz. Ukkaşe’nin kırbacı vurmasını beklerdi. Hz. Ukkaşe, kırbacı havaya kaldırdı ve Efendimiz’in iki kürek kemiğinin ortasındaki mührü öpüverdi. Gözyaşları içerisinde, “Hakkım sana helal olsun, ya Rasülallah! Anam babam sana feda olsun!” dedi. İşte, bizim Peygamberimiz, Rehberimiz böyleydi dervişler. '''Adalet, herkes için vardır. Ben peygamberim, demek yok. Al sopayı eline, vur ne alacağın varsa. Vur, hak yerini bula. Vur, adalet ola. Eğer, bir yerde adalet yıkılırsa, orada nizam da bozulur, ahlak da bozulur.'''
*Aynalı aynadır. Ayna aynalıdır. Ne gördülerse o, karşılarında ne varsa o. ''' '''Ne buyurur Peygamber Efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem, “Mü’min, mü’minin aynasıdır.” O vakit, hepimize birer aynalı lazımdır. Ne yapar ayna? Sen ona nasıl davranırsan davran, o hep hakikati gösterir. Eğriye doğru, doğruya eğri demez. Kusur var ise, var kusuru kendinde ara. Sen aynaya hükmedemezsin. O, sana hiç hükmetmez. 200 sene önünde secde etsen, ayna hiç senden yana olmaz. O, yine gördüğünü gösterir. Tam tersi olsa, ona istediğini yaptırmak için işkence etsen, ona düzen versen olmaz. O, yine aynalığını yapar. “Mü’min, mü’minin aynasıdır.” demiş ya Peygamber Efendimiz, Emirü’l Mü’minîn olan kendisi dahi kendine ayna arar o vakit. Hâşâ, kusur mu vardır o mübarek Efendimiz’de? Hz. Musa da onu der, Hz. İsa da onu der. Hakk’tan gelen bütün sözler aslında insana bir tek şeyi öğütler. '''Kendine bir ayna bul, aynada bir kusur görür isen aynayı kırma. Kusuru kendinde bil.''' Aynanın ne günahı vardır bre gafil?
*Dergâhımıza ölüler değil, diriler gelir, Yunus. Kimi olmaya kimi ölmeye gelir. Olmak için de ölmek için de diri olmak gerekir.
*Mademki nasip istersin bizden, öyleyse hizmet et, nasibini al. Hizmeti bize değil; zerreden küreye, insandan karıncaya, cümle varlığa edesin. Unutmayasın! Cümle varlık O’nun nurudur. Damla, deryanın ispatı olduğu gibi, bütün yaratılmışlar da O’nun ispatı, O’nun nurudur. Öyleyse dilindeki Kelime-i Tevhid’i hayatında ispat edesin. Ne demek bu? Gönlünden Lâilaheillallah diyen Sen’den başka varlık yok diyen, yere basarken dahi o şuurla basacak o vakit. Bu bir hissetme meselesidir. Bastığın yerlerde ne canlar, ne âlemler vardır. Onlara dahi hizmet. Var git şimdi hücrene, dilinden Kelime-i Tevhid zikrini düşürme.
*Sulhta hayır vardır. Barıştırmak farzdır. Dinimizin adı dahi barıştır.
*El işler, gönül eyler. Gönlü yatkın olanın tutamayacağı iş yoktur. Yeter ki gönülden yapsın işi.
*Mürid, irade kökünden, iradesini Hakk’a teslim eden, kendini hiçe sayan, bir Yaradan’ı tanıyan, O’nu bilen kişi demektir. O vakit cümle varlık müriddir. O vakit kaldır postu aradan, çıksın ortaya Yaradan. Mürid, teslim olan kişidir. Ama bu teslimiyet gönülden. Dinimiz İslam da teslim olmak değil midir? Rabb’in manası nedir? Terbiye edici. Öyleyse mürid, tam gönül kabulü ile teslim olacak. Eee, Ali olmak kolay mıdır öyle? Neden cümle tarikatın silsilesi varır, ona dayanır sanırsınız? Çünkü o, âlemlerin yüzü suyu hürmetine yaratıldığı Efendimiz’in öz ve öz mürididir de ondan. Teslimiyet denen şey, Hz. Pir’in Efendimiz’e takındığı haldir. Terbiye de odur. '''Tarih kitaplarında yazdığı gibi, onun kahramanlığı savaş meydanlarında düşmana karşı yaptığı cenkten değil, onun asıl kahramanlığı Hakk meydanında nefsiyle yaptığı cenktendir.'''
*Tarla demez ki üstümdeki elmadır, dikendir. Hakikat gibi işte. Suyu verirsin tarlaya, o suyla diken de büyür elma da. Su ayırmaz, suda öyle bir bereket var ki, diken de nasiplenir, gül de. Hakikat de böyle bir sudur işte. Onun bağrında gül de büyür, diken de. Öyle bir gıdadır ki herkes, her şey nasibini bulur onda. Ben size Vahşi’nin hikâyesini anlatıverdim mi? Hani Uhud’ta Hz. Hamza’yı şehit eden Vahşi’yi. Hz. Hamza insan nevinin en hayırlısıydı. Uhud Savaşı’nda küffar kimse ondan korktuğu kadar korkmazdı. 8 düşmanı yerle yeksan etti. Ötekilerin üzerine hücum etti bu kez. Vahşi de bir kayanın ardına mevzilenmiş, mızrağıyla ona nişan alırdı. Ebu Süfyan’ın karısı Hint, ona bu görevi vermişti. Yalnız Hz. Hamza’yı takip ederdi cenk meydanında. Hz. Hamza aslan gibi kükrerken kafirin üzerine, Vahşi mızrağını fırlattı ve onu vurdu. Allah’ın aslanı, mü’minlerin en cesuru Hamza, oracıkta, cenk meydanında şehit oldu. Oysa Peygamberimiz’i çok iyi tanırdı o Vahşi. Aynı yerde yaşarlar, O’nu sürekli görürdü. İşte Hamza gibi gülü yetiştirip büyüten su, Vahşi gibi bir dikeni de büyütürdü. Su ayırmazdı, dikeni mi büyütür, gülü mü büyütür. Öyle ki dikeni büyütürken gülü soldurur. Diken güle dönmez mi? Nasıl ki demir suyu yer, çelik olur, suyu yedikçe diken de güle döner elbet. Olduran olduruverir işte. Olduruverir ama nasıl? Tevbe. Ne demek tevbe? Dikeni gül etmek demek. O, Hz. Vahşi var ya, onu da anlatıvereyim size. Hicretin üzerinden 8 sene geçti. Mekke fethedildiği gün, Vahşi Mekke’den kaçtı, Medine’ye geldi. Mescitte Peygamber Efendimiz’i buldu, huzuruna vardı, “Ben, Müslüman olmak isterim, ey Allah Rasülü!” dedi. Fakat bir ayet-i kerîmede, “Mü’min olanlar o kimselerdir ki, zina etmezler, içki içmezler, Allah’ın haram kıldığı canı haksız yere öldürmezler. Kim bunları yapar ise, cezasını bulur.” Ahval bu iken ben hem zina ettim, hem içki içtim, hem de haksız yere cana kıydım. Hem de senin çok sevdiğin amcanın canına. Şimdi benim Müslüman olmamın bir yolu yok mudur? Peygamber Efendimiz, karşısında ümitsizce titreyen Vahşi’ye döndü ve ona bir ayetle cevap verdi, “Ancak tevbe edenler ve Salih amel işleyenler hariç.” İşte aynı suyla büyüyen diken, güle dönüverdi. Hz. Hamza’yı şehit eden Vahşi, oluverdi Hz. Vahşi. Aradan bir vakit geçtikten sonra, ulu komutan Halid bin Velid, Efendimiz’e isyan edip Peygamberliğini ilan eden yalancı peygamber Müseylemetü’l Kezzab’ın üzerine cenge çıktı. Ordusunda Hz. Vahşi de vardı. Ve Hamza Efendimiz’i şehit ettiği o mızrağıyla, bu kez yalancı peygamber Müseylemetü’l Kezzab’ı öldürdü. Daha da hayret verici olan dikenin başı yalancı peygamber Müseylemetü’l Kezzab bir vakitler Peygamberimiz’e iman etmiş, o dikeni gül eden suyla beslenmiş bir mü’min idi.
*"Ey hıyanetten daha zalim olan merhamet !" Hıyanetten daha zalim merhamet? Kim demiş, kim duymuş, nerede demiş? Odon demiş. Kimdir bu Odon? Bir papaz efendi. Papaz da dese hakikat hakikattir; papazın diline düştü diye batıl olacak değil ya hakikat! Bu papaz Odon; Antalya derler. Merhum sultan Birinci Gıyasettin fetheyledi. Kafir birlendi, gene akın eyledi Haçlı ordusu Anadolu'ya. İkinci seferiydi bu. Kafilenin bir kısmı buralara dahi gelmiştir. Bu yana gelenleri gaziyan telef edince sonraki kafile Toroslar’ı aşıp inip varıp gitmek istedi. Haçlı ordusu; varsayın ki bir şehir.! Topyekün kalkar hareket eder sonra durur o koca şehir, Konaklar. Eee bu kadar adama ekmek lazımdır, aş lazımdır. Ne yapacak kafir? Çöreklenecek ahalinin üzerine. Velhasıl bu Haçlı ordusu Elmalı’ya yerleşen de o kadar talan ederler ki en son birlikte olmayı umdukları Rum ahali dahi bunlara isyan eder. Türkmenlerle bir olur. '''Zulme isyan eden, mazlumun yanında gerektir.''' İş o hale geldi ki Rumlar bu Haçlılar ile savaşır oldular. Haçlı küffarı şaşkına dönmüş idi. Hain derlerdi o Rum Ahaliye. Türkün kılıcından ziyade Rum'un kendilerine hıyanetinden çeker olmuş idi. Derken teslim oldu Haçlı ordusu Elmalı’da. Bitkin, sersefil, aciz duruma düşüp aman dileyen bu Haçlı askerlerine sahip çıktı Elmalı’daki ahali. Öyle ya aman dileyen iblis olsa vurmak yakışık kalmaz.! Onlar da öyle yaptılar, merhamet gösterdiler. Rivayet ederler ki 3 bin tanesi elmalı civarına yerleşip Müslüman olmuştur. İşte neticeyi gören bu papaz efendi çaresiz haykırır Müslüman olan haçlıları duyunca: '''"Ey hıyanetten daha zalim olan merhamet!''' Böyle işte bu işler... Bir bakmışsın oluvermiş, bir bakmışsın ölüvermiş. Bir bakmışsın dost, bir bakmışsın post. Ey hıyanetten daha zalim olan merhamet! Kişi evvela merhametli olacak. '''Merhameti olmayanın dini olmaz!''' Ya ne yapacaklardı? Aman dileyenleri öldürecekler miydi? Kılıç kalkan savaş meydanında, hakikat meydanında merhamet! Oldurma öldür! Öldürmeye sebep çok. Davan vardır öldür, dost için öldür, post için öldür, öldür ha öldür... Hele bir oldur! Dava için oldur! Dost için oldur! Post için oldur! Değil insana, yerde yürüyen karıncaya, gökte uçan kuşa merhametle bakmayan "olur" mu? Merhamet kaybolanda ejderhalar başını çıkartır. Boş kabı doldururlar! Sen merhametle doldurmazsan kibirle, hırsla, nefretle doldururlar! Kimi dostun hırsından, kimi postun hırsından!
*Derviş için çeşmenin suyu acıda olmaz tatlı da. Çeşme'den akan su, Çeşme'den akan sudur. Su ya acı yada tatlı demek bizim edebimize aykırıdır. Su hakikatin Remzidir. Her ikisini de senin doldurman icap eder. Çeşmenin yanına bardağımı doldurmadan koyar isem Bin yılda o bardak orada dursa dolar mı? Sen Gönlünü Hakikat şelalesinin altına tutmaz isen dolar mı? Kimden akar bu Hakikat Şelalesi? Ara bul bir mürşidi kamil. Biz ne bilelim. Su varlığın madde alemindeki ilk ve en kesif tecellisidir. Suyun üzerinde ateş, Ateşin üzerinde hava vardır. Hava ve ateşin varlıkları belirgin değildir. Belirgin olan ilk mahluk, ilk varlık sudur. Bu sebepledir ki su hakikatin remzidir. Su değişik kaplara girse değişik yollara sapsa da değişik renklere boyansa da önemli değildir. Farz et ki Yunus Emre'nin meşin kırbasında farz et ki Bağdat saraylarında altın bir kâsede suya kabıyla hüküm vermek Dervişin tevhid yolcusunun edebine aykırıdır. Bunlar esastandır. Haktan başka bir nesne olmadığına iman eden, suya inanır. Acı suya tatlı suya değil. İyi - kötü, acı - tatlı, güzel - çirkin diye hükümler vermek abestir. Bu hakkın birliğine aykırıdır. Derviş olan dile almaz. Der-viz farsçada Der: kapı, viz: gezen, tozan, dolaşan. Derviz den derviş. Haa o lugattaki manası. Hayattaki manası: Bir kamili mürşide biadını veren ve yola çıkan, seyrü sulüka başlayan kişi. Peki bu işin temeli nereye vara? Nereye dayana? Öyle ya nedir bu derviş derviş dedikleri? Hırka ile taç olmasa gerek. Öyle olsa idi pazara giderler idi. Dergahta satılan ne ola ki? Peygamber Efendimiz bir sözünde der ki: "Ben fakrımla övünürüm" Buradaki fakr ne ola ki? Bildiğimiz fakr: yok, yokluk, fakirlik. Der ki peygamber efendimiz: "Ben yokluğumla övünürüm." O halde nedir derviş? Cevap Peygamber Efendimiz'dendir. Derviş fakr ehlidir, Yokluk ehlidir. Fakr, yokluk insanın kendi nefsine Müstakil bir benlik izafe etmemesidir. Varlığın hakka ait olduğunu bilmesidir. Pirimiz Ahmet Yesevi hazretleri dervişlik için Hz. Ali'den naklen buyurmuştur ki: "Bir kimse gece kalkıp namaz kılmaz, Gündüz hizmet etmezde şeyhlik iddiasında bulunur ise işi batıl olur." Sonra ne buyurur Pirimiz Ahmet Yesevi, Hz. Ali'den naklen: "Ey Derviş! Bil ve uyanık ol ki evvela şeriat kelimesini, ikinci olarak tarikat kelimesini, üçüncü olarak Hakikat kelimesini, dördüncü olarak marifet kelimesini bilmek gerek. Eğer ki bir kimse Sufi ise ve bunları bilmez ise Sufi değildir." Biz değiliz. Hz. Ali'dir sözün sahibi. İşte Hz. Ali'nin ağzından dervişlik bu. Pirimiz Ahmet Yesevi hazretlerinin ağzından dervişlik bu..Birde işin usulü, erkânı vardır ki o olmadan yola çıkan menzile varmaz. Dört makam, kırk mertebe. Onlarda işin başkaca sırları.. Bu yol aşk yolu. Riya sahipleri bu yola gelemez. Benliği terk etmeden melamet ehli olup kınanmaktan korkmayan, peygamberin avlusunda yaşayan malsız mülksüz Ashabı suffe misali yalınca olur. Dünyadan yüz çevirmeden dervişe dönülmez.
=== Yunus Emre ===
* Herkese aynı nazarla bakmak, masuma zulümdür.
* Adaletin terazisi delîl ile çalışır. Biz kanaatimizle değil, ilmimizle karar veririz. Süslü sözlerle, mantık oyunlarıyla hüküm verilseydi; mahkemelerde kadılar değil, şairler, felsefeciler hüküm verirdi.
== Diyaloglar ==
'''Taptuk Emre:''' İsmail Efendi; müsaade var ise bir iki hasbihal edelim deriz...
'''İsmail:''' Ben namazı bozan şeyleri bilirim. Abdesti bozanları da, eee orucu bozan şeyleri de...
'''Taptuk Emre:''' Bilirsin elbet, bilmez misin sen! Sana tutup bunları anlatıverir değiliz canım...Sen onları bizden daha eyi bilirsin...
Sürüsüne bereket şeyh efendiler,müftü efendiler anlatırlar ha anlatırlar... Var olalar!
Anlatırlar amma sanılmaya ki din budur!
İmdi öyle bir hale getirdiler ki bu işi, sanki bu din abdestin nice alınacağından, orucu, namazı neyin bozacağından başka bir şey değildir..
Oruç dediğin, abdest dediğin, namaz dediğin, iman var ise var azizim.
Hele sen şu imanı bozan şeylerden bahset bize de abdestimiz tuta!!
Anlat hele müftü efendi; orucu nelerin bozduğunu ezber çok da zor değil... Sen asıl imanı bozan haller neler ola? Onu anlat hele!
Kul hakkı yemek, emeği hiçe saymak, işi ehline vermemek,
Adam kayırmak, işine ve tartısına hile karıştırmak, hırsa kapılmak, zayıf bulunca zulmetmek, büyük görünce dalkavukluk etmek, topluluk içine fitne sokmak, bölüştürmek değil bölücülük yapmak, dostunu dahi kıskanmak, yalan söylemek, buğz beslemek..
Hep söyleriz bir kere daha söyleyelim...
Ne der ulu atamız, pirimiz [[w:Ahmed Yesevî|Ahmed Yesevi]];
Ağlaması göz boyar,
Her gün ayağı kayar;
Kendini adam sayar,
Ahir zaman şeyhleri.
Başına sarık sarar,
Kendine mürit arar,
İlmi yok neye yarar,
Ahir zaman şeyhleri.
Dünyaya kucak açar,
Zoru görünce kaçar,
Her yere küfür saçar,
Ahir zaman şeyhleri
İşte böyle şimdi bu işler. Bin bir türlü günahı salıveririz,aman ha abdesti bozan haller...
Onun nice alınacağı belli, çaresi ilacı belli. Namazı, orucu kaçıranın da ilacı belli.
De hele o vakit; imanı bozan nice nice günahın ilacı ne o vakit. Buna reçete ne ola? Nereden buluruz günahın reçetesini,
Hangi hekimdedir?
Size Beyazıd'ı Bestami'den bir hikaye anlatıvereyim de bitirelim sohbeti; hazret bir gün müritleriyle gezinti sırasında yolları bir veli yurduna gelir. Şimdilerde akıl hastanesi derler...
Ayak üstü hekimlerle sohbet ederken, bir hekim ruhi hastalıklar çareleri ve hangi hastalığa hangi ilacın iyi geleceği hakkında bilgi verir... Gönüller sultanı bu bilgilerden sonra hekime şöyle bir soru sorar: <nowiki>''</nowiki>Hekim efendi<nowiki>''</nowiki>der. <nowiki>''</nowiki>Siz bütün hastalıkların ilaçlarını saydınız<nowiki>''</nowiki> <nowiki>''</nowiki>Peki günah hastalığının ilacı ne ola ki?<nowiki>''</nowiki>
Kısa bir sessizlikten sonra orada bulunan deli velilerden biri hekim diliyle deyin ki, akıl hastalarından biri edep ile müsaade isteyerek söze girer.. <nowiki>''Erenler müsaade eder ise bu ilacı ben söyleyeyim mi?''</nowiki>
Beyazıt-ı Bestami bu samimi teklif karşısında müsaade eder. Hekimler de can kulağı ile hastalarını dinlemektedirler..
<nowiki>''</nowiki>Günah hastalığının ilacı şudur ki; tövbe kökünü istiğfar yaprağıyla karıştırıp gönül havanına koyduktan sonra tevhid tokmağıyla döveceksin<nowiki>''</nowiki>
<nowiki>''İnsaf eleğinden eledikten sonra, gözyaşı ile hamur edip,aşk ateşinde pişireceksin''</nowiki>
<nowiki>''Muhabbet balından da birazcık karıştırıp sabah akşam kanaat kaşığı ile azar azar yiyeceksin''</nowiki>
Bu güzel ilacı öğrenen Beyazıt Hazretleri; <nowiki>''</nowiki> Hey gidi dünya hey!
Demek seni de beni dahi buraya getirmişler<nowiki>''</nowiki> Deyip oradan ayrılır.
İşte böyle canlar! Ha sanma ki bu bir mesel, reçete gerçektir.
Bu ilaç halen günah hastası olanlara tavsiye edilmeye, değer bir ilaçtır... Bu terkip hala devam etmektedir. Nasıl mı dersiniz?
Cenab-ı Hak tövbe edenlere rahmetiyle yüce mertebeler vadetmektedir. Bunlardan biri de günahların sevaba dönüşmesidir. Bu nasıl olur diye tereddüde gerek yok,ilahi müjde öyledir..Bunu tartışmak dahi aptal işidir. İlahi Rahmet bu kadar geniştir..Bize inanıp teslim olmak, ona güvenip Rahmete koşmak gerek! Yüce Allah kuluna gönlündeki iman ve niyete göre muamele eder. Allah diyen mahrum olmaz.
<nowiki>''Allah tövbe edenleri sever''</nowiki>Ayetiyle şüphesiz Allah günahla imtihan olup tövbe eden mümin kulunu sever hadisiyle, günaha bulanmış kulun kalbini çekmeye yeter de artar bile...
==Kaynakça==
# https://www.webgundemi.com/tapduk-emre-sozleri-yunus-emre-askin-yolculugu-dizisi-sozleri/
[[Kategori:Televizyon dizileri]]
5e81jt1e8u9cprkixuawfw73q68x4we
Rick Sanchez
0
30404
232763
224089
2025-06-10T19:15:11Z
Brightt11
34669
/* Rick Sanchez */ kağıt > kâğıt, değiştirildi: kağıt → kâğıt [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232763
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi}}
==Rick Sanchez==
Rick Sanchez Amerikan yapımı yetişkin animasyon dizisi [http://www.wikizeroo.net/index.php?q=aHR0cHM6Ly90ci53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvUmlja19hbmRfTW9ydHk Rick and Morty] nin kurgusal başrol karakteri.
* [[Tanrı]] yok Summer,bundan şimdi kurtulman lazım.
* Ama sana okul hakkında ne düşündüğümü söyleyeyim,Jerry .Tam bir vakit kaybı.Bir sürü insan koşup duruyor,birbirine çarpıyor.Öndeki adam'' iki artı iki ''diyor.Arkadakiler'' dört ''diyor.Sonra zil çalıyor ve sana kutu süt ve tuvaletini yapmana izin veren bir kâğıt veriyorlar.Yani,zeki insanlar için bir yer değil Jerry.
*Burayı sevmiyorum,Morty .Bürokrasiye tahammül edemiyorum.Nereye gitmemi ve ne yapmamı söylenmesini sevmiyorum.Bunu bir taciz olarak görüyorum.
*İnsanların aşk dediği hayvanların çiftleşmeye zorlayan kimyasal bir reaksiyondur. Sert başlar Morty, yavaşça kaybolur, seni başarısız bir evliliğe mahkum eder. Döngüyü boz, Morty. Kendini göster. Bilime odaklan.
*Gençsin, önünde uzun bir hayat var ve anal bölgen hala gergin ve yumuşak.
*Bilimsel olarak gelenekler aptal işidir.
*Düğünler temelde cenazelerin pastalı halidir.
*Wubba lubba dub dub (acı çekiyorum, lütfen yardım edin)
[[Kategori:Kurgusal karakterler]]
g516o4fb4zxmtolatohag22q1aftga9
Tümceler
0
31378
232664
187791
2025-06-10T19:08:26Z
Brightt11
34669
/* Alıntılar */ rüzgar > rüzgâr, değiştirildi: Rüzgar → rüzgâr (2) [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232664
wikitext
text/x-wiki
{{İtalik başlık}}
'''''Tümceler''''', Türk yazar [[Oruç Aruoba]] tarafından yazılan kitap.
==Alıntılar==
Güneş bulutların altındaysa, ya doğuyordur ya da batıyor. (s. 11) <ref name="Metis Yayınları 1994">Metis Yayınları, 1994, ISBN 978-975-342-031-0</ref>
Felsefe yapmak, kişinin, gelmeyeceğini bildiği birisini beklemesine benzetilebilir. (s. 15) <ref name="Metis Yayınları 1994"/>
Neyiz ki biz: -
rüzgâr çoktan ters taraftan esmeye başlamışken
kıyıya vuran gecikmiş dalgalardan başka... (s. 16) <ref name="Metis Yayınları 1994"/>
En yoksul toprak bile tohum doludur. (s. 25) <ref name="Metis Yayınları 1994"/>
Dalgalar ve ağaçlar
-bir de bayrak direkleri ve ipleri olmasaydı,
rüzgârın sesi duyulmazdı. (s. 32) <ref name="Metis Yayınları 1994"/>
ÖZ
EN
Hiç; incitmez - neyin nesiyse; kocaman, arı mı, sinek mi, pervane
mi, ne - gelir, Sardunya'nın açmış çiçeğinin önünde, kanatları
fır dönerek, ama gövdesini hiç; kıpırdatmadan, durur,
burnunu -duyargasını, ağzını, dilini?!- goncanın içine uzatır;
ne alıyorsa -yiyorsa, emiyorsa, topluyorsa- bir an, yavaşça
alır, öteki goncaya geçer; bu arada çiçeklerin dökülgen yapraklarından
birini bile kıpırdatmaz—oysa sen nasıl da koparıp
dökersin her seferinde birkaçını sularken... (s. 65) <ref name="Metis Yayınları 1994"/>
Karıncalar için gündüz-gece farkı yoktur - neyi nerede ne zaman bulabilirlerse, bulurlar... (s. 80) <ref name="Metis Yayınları 1994"/>
Bir Karga'nın gözünde bile
parıldayabilir Güneş-
(s. 82) <ref name="Metis Yayınları 1994"/>
Sis, düşmüş Bulut'tur;
Bulut da, yücelmiş Sis...
(s. 134) <ref name="Metis Yayınları 1994"/>
Yalnızca toprakta kaldı Kar; çatılarda ve sokaklarda eridi.
(s. 143) <ref name="Metis Yayınları 1994"/>
Bitkilerim söylüyor bana: Bahar burada - onlar, yanılmazlar... (s. 150) <ref name="Metis Yayınları 1994"/>
== Kaynakça ==
{{Kaynakça|30em}}
[[Kategori:Kitaplar]]
k5p1rqg0kf53tq3fwey6hp8whqqk728
Ted Bundy
0
32103
232831
231822
2025-06-10T19:28:56Z
Brightt11
34669
dz, değiştirildi: dükkan → dükkân [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232831
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi}}
'''[[w:Ted Bundy|Theodore Robert''' "'''Ted'''" '''Bundy]]''' (doğum adıyla'''Theodore Robert Cowell'''; 24 Kasım 1946 - 24 Ocak 1989), Amerikan [[w:seri katiller|seri katil]] ve [[w:tecavüz|tecavüzcü]]. 1970'li yıllarda çok sayıda genç kadın ve kıza (12-25 yaş arası) saldırdı ve öldürdü. Ölüm cezasına çarptırıldı ve 1989 yılında elektrikli sandalyeyle idam edildi.
== Sözleri ==
*Savunmazlık yayan insanları tanıyorum. Yüz ifadeleri 'Senden korkuyorum' diyor. Bu insanlar zarar görmeyi bekleyerek tacizi davet ediyorlar, açıkça cesaretlendiriyorlar mı?
**1977'de 'Kendall, Elizabeth (Eylül 1981)'den alıntılanan kız arkadaşı Elizabeth Kloepfer'e yazdığı bir mektupta. The Phantom Prince: My Life With Ted Bundy (Ciltli, 1. Baskı). Seattle: Madrona. sayfa 167
*'''Ben tanıştığınız en soğuk kalpli orospu çocuğuyum.'''
**Bu sorgulama sırasında Florida, Pensacola'da tutuklandıktan sonra. (1978). Alıntı yapan Hare, Robert D. (1999). '' Without Conscience: The Disturbing World of the Psychopath Among Us''. New York: Guildford Yayınları. s. 23
*Tamam, suçlamanız var, alacağınız tek şey... Şu anda suçlu olmadığımı iddia ediyorum.
**Leon İlçesi Şerifi Ken Katsaris ona Chi Omega Kız Yurdu kızlarının öldürülmesi iddianamesini okurken (27 Temmuz 1978) [https://www.youtube.com/watch?v=sR8SZ93h-Wc video].
*Jüri içeri girdiğinde bu odada olmayacağım. Ben bundan geçmiyorum ve bunu biliyordunuz, sayın yargıç. Beni ne kadar zorlayabileceğini biliyorsun ..... Sirk yapmak ister misin? Sirkiniz var. [savcıya işaret eder] Geçit törenine yağmur gibi yağacağım Jack. Bir fırtına göreceksiniz. Bu, düzenlediğiniz küçük dram olmayacak.
**Kimberly Leach davası için jüri kararını öğrendikten sonra sinirden patladığı esnada. (1980) [https://www.youtube.com/watch?v=d3OJO90ol3k video]
[[Dosya:FH000036.jpg|küçükresim|sağ|Bu tür davranışlar için neredeyse vazgeçilmez bir faktör, çağdaş Amerikan yaşamının hareketliliğidir. Büyük nüfus merkezlerinde yaşamak ve birçok insanla yaşamak, yabancılarla uğraşmaya alıştırır. Bu anonimlik faktörüdür ve iki yönlü bir etkisi vardır. Her şeyden önce, eğer yabancılar arasındaysanız, onları hatırlama ya da ne yaptıklarına ya da ne yapmaları ya da yapmamaları gerektiğine dikkat etmeniz daha az olasıdır. Orada olmalılar ya da olmamalılarsa. İkincisi, neredeyse yabancılardan korkmamaya şartlanmışsınız. Hareketlilik burada çok önemlidir. Gördüğümüz gibi ... bireyin modus operandisi yaptığı şeyi kamufle etmek için büyük mesafeler kat ediyordu. Bu mesafeleri geri plana çekerek anonimlik faktörünü kullanabildi.]]
*Jüriye yanıldıklarını söyle!
**Kimberly Leach cinayeti nedeniyle ölüm cezasına çarptırıldıktan sonra. (10 Şubat 1980). Alıntı: Foreman, Laura (1992). ''Serial Killers – True Crime'' (Ciltli baskı). Alexandria, Virginia: Time-Life Books. s. 42.
*Nihai sahiplik aslında, yaşamın alınmasıydı. Ve sonra kalıntıların fiziksel sahipliği.
**Alıntı Michaud, Stephen; Aynesworth, Hugh (1989) ''Ted Bundy: Conversations with a Killer'' New York: Signet. ss. 124-26
*Neyin işlediğini bilmiyordum. İnsanların neyi arkadaş olarak istediğini bilmiyordum. İnsanları birbirleri için çekici kılan şeyleri bilmiyordum. Sosyal etkileşimlerin altında yatan şeyleri bilmiyordum.
**Lise yıllarını tartışıyor. Alıntı: Michaud, Stephen; Aynesworth, Hugh (1999) The Only Living Witness: The True Story of Serial Sex Killer Ted Bundy (Ciltsiz; gözden geçirilmiş baskı). Irving, Teksas: Authorlink Yayınları. ss. 66
*Suç. İnsanları kontrol etmek için kullandığımız bu mekanizma. Bu bir illüzyon. Bir tür sosyal kontrol mekanizması ve çok sağlıksız. Vücudumuza korkunç şeyler yapar.
**Alıntı: Michaud, Stephen; Aynesworth, Hugh (1999) The Only Living Witness: The True Story of Serial Sex Killer Ted Bundy (Ciltsiz; gözden geçirilmiş baskı). Irving, Teksas: Authorlink Yayınları. s. 320
*'''Bu tür davranışlar için neredeyse vazgeçilmez bir faktör, çağdaş Amerikan yaşamının hareketliliğidir. Büyük nüfus merkezlerinde yaşamak ve birçok insanla yaşamak, yabancılarla uğraşmaya alıştırır. Bu anonimlik faktörüdür ve iki yönlü bir etkisi vardır. Her şeyden önce, eğer yabancılar arasındaysanız, onları hatırlama ya da ne yaptıklarına ya da ne yapmaları ya da yapmamaları gerektiğine dikkat etmeniz daha az olasıdır. Orada olmalılar ya da olmamalılarsa. İkincisi, neredeyse yabancılardan korkmamaya şartlanmışsınız. Hareketlilik burada çok önemlidir. Gördüğümüz gibi ... bireyin modus operandisi yaptığı şeyi kamufle etmek için büyük mesafeler kat ediyordu. Bu mesafeleri geri plana çekerek anonimlik faktörünü kullanabildi.'''
**Alıntı: Michaud, Stephen; Aynesworth, Hugh (1999) The Only Living Witness: The True Story of Serial Sex Killer Ted Bundy (Ciltsiz; gözden geçirilmiş baskı). Irving, Teksas: Authorlink Yayınları. s. 326
[[Dosya:Ted Bundy headshot.jpg|küçükresim|sağ|İçlerindeki son nefesi hissedebiliyorsun. Gözlerinin içine bakıyorsun. Bu konumdaki birisi Tanrı'dır!]]
*Sen yıllarca balık tutan ve küçük bir balık yakalayan bir balıkçı gibisin. Bazen orta boy bir balık. Şanslı ol ve büyük bir balık al. Ama biliyorsunuz, orada her zaman kaçan gerçek bir büyük balık var. Siz ve ekibiniz çok sayıda seri katil alacaksınız ve onlar size yardımcı olacaklar. Ama gerçek iyilerle, suyun altında neler olup bittiğini öğrenmenin tek yolu suyun altına girmek. Balıkçı suyun altında boğuluyor. Ama seni boğulmadan oraya götürebilirim. ''Eğer'' sana güvenirsem. Ve ''eğer'' karar verirsem.
**FBI ajanı Bill Hagmaier'a. Alıntı: Michaud, Stephen; Aynesworth, Hugh (1999) The Only Living Witness: The True Story of Serial Sex Killer Ted Bundy (Ciltsiz; gözden geçirilmiş baskı). Irving, Teksas: Authorlink Yayınları. s. 334
*.....cinayet sadece şehvet ya da şiddet suçu değildir. Sahiplik olur. Onlar sizin bir parçanızdır... Kurban sizin bir parçanız haline gelir ve siz ikiniz sonsuza kadar bir olursunuz ve onları öldürdüğünüz ya da onları bıraktığınız gerekçeler size kutsal olur ve her zaman onlara doğru çekilirsiniz.
**Alıntı yapan Bill Hagmaier. Rule, Ann (2009). The Stranger Beside Me (Ciltsiz; güncellenmiş 2009 ed.). New York: Pocket Books ss. 380-96.
*'''İçlerindeki son nefesi hissedebiliyorsun. Gözlerinin içine bakıyorsun. Bu konumdaki birisi Tanrı'dır!'''
**Alıntı yapan Bill Hagmaier. Rule, Ann (2009). The Stranger Beside Me (Ciltsiz; güncellenmiş 2009 ed.). New York: Pocket Books ss. 380–96.
*Hawkins'in kafasının kesildiğini ve yolun yirmi beş ila elli metre kadar ilerisinde ve yolun yaklaşık on metre batısındaki kayalık bir yamaca gömüldüğünü söyledim. Bunu duydun mu?
**İdamından günler önce Dedektif Robert Keppel'e, Georgann Hawkins'in cinayetini anlatıyor. Alıntı Keppel, Robert (2005) ''The Riverman, Ted Bundy and I Hunt for the Green River Killer''. Simon ve Schuster, s.29
*Hiçbir şey aramıyorum. Şimdi kendimle ilgili o zaman anlamadığım birçok şeyi anlıyorum. Neler olduğunu anlamamı sağlıyor. O kadar yakın olanlar kadar emin değilim ama bunun anlamsızlığı beni korkutuyor.
**İdamından günler önce Dedektif Dennis Couch ile röportajında. [http://www.good4utah.com/contact/marcos-ortiz/ted-bundys-utah-confession]
*Kimsenin kötü şeyler yapıp yapmadığımdan şüphe ettiğini sanmıyorum. Soru şudur: Elbette, ne, nasıl, ve belki de en önemlisi neden?
**İdamından günler önce Bob Keppel ile röportajında. [https://www.youtube.com/watch?v=QApVwP4AfY8 audio]
*Bu yüzden bedenleri bulmaya çalışmak benim için gerçek olandan bahsetmekten çok daha kolay. Olabildiğince çok daha olumlu.
**İdamından günler önce Dedektif Dennis Couch ile röportajında. [http://www.good4utah.com/contact/marcos-ortiz/ted-bundys-utah-confession]
*Jim [Coleman, savunma avukatı] ve Fred [Lawrence, papazı], aileme ve arkadaşlarıma sevgilerimi iletmenizi istiyorum.
**Elektrikli sandalyeye bağlanırken son söylediği söz. Alıntı: Michaud, Stephen; Aynesworth, Hugh (1999) The Only Living Witness: The True Story of Serial Sex Killer Ted Bundy (Ciltsiz; gözden geçirilmiş baskı). Irving, Teksas: Authorlink Yayınları. s. 344
===[https://www.youtube.com/watch?v=AEWsxCrMM1U 1977 Röportajı] Pitkin Eyalet Hapishanesi'nde, Colorado===
[[Dosya:Bundy FLA 8179.jpeg|küçükresim|upright|'Tabii, kızıyorum. Çok, çok kızgın ve öfkeliyim. Yapmadığım bir şey için kilitlenmeyi sevmiyorum ve özgürlüğümün götürülmesini sevmiyorum ve hayvan gibi davranılmayı sevmiyorum ve insanların etrafta dolaşıp arzu dolu gözlerle bakmasını sevmiyorum sanki bir çeşit tuhaf gibiyim, çünkü değilim.]]
*'''Tabii, kızıyorum. Çok, çok kızgın ve öfkeliyim. Yapmadığım bir şey için kilitlenmeyi sevmiyorum ve özgürlüğümün götürülmesini sevmiyorum ve hayvan gibi davranılmayı sevmiyorum ve insanların etrafta dolaşıp arzu dolu gözlerle bakmasını sevmiyorum sanki bir çeşit tuhaf gibiyim, çünkü değilim.'''
*Suçlu değil miyim? [Gülüyor] Beş yaşındayken bir çizgi roman çaldığım zamanı da içeriyor mu? Bana karşı açılan suçlamalardan suçlu değilim.
*Lucky hakkında konuştuğunuz her şeyi bilmiyorum [Severson, onunla röportaj yapan muhabir] çok geniş ve herhangi bir ayrıntıya giremiyorum. Ama masum olduğum `kapsamlı ifademden' memnunum. Hiçbir insan gerçekten masum değildir. Demek istediğim, hepimiz hayatlarımızda bir şekilde bir şeylere karşı geldik ve dediğim gibi, kaba davrandım ve hayatımda yaptığım için pişman olduğum şeyler var ama, bahsettiğiniz olmayan şeyler için değil.
*Savunmamın bir parçası olmak istedim çünkü ben onun bir parçasıyım. Açıkçası sonuçlara katlanacaksanız, neden sorumlulukları üstlenmeyesiniz?
*İnsanlar "Ted Bundy herhangi bir duygu göstermedi, orada bir şeyler olmalı" diyorlar. Duygu gösterdim. İnsanların ne dediğini biliyor musun? "Bakın, gerçekten şiddetli ve öfkeli olabilir".
*Sanırım ateş yakan bir ekibin önünde ya da bir gaz odasında, bir uçak uçuş evinde öldürdüğünüzde ölme şansım var. Umarım yapmazsın.
===Dedektif Robert Keppel ile 1984 Röportajı (Green River Killer hakkında)===
*...bu adam en az yirmi ya da otuz ölümden daha sorumludur ve bunda sahiplenmenin belli bir yönü vardır. Bence bunu oldukça yumuşak terimlerle tarif etmenin bir yolu, cesedin bazı açılardan canlı kurban kadar kolay olabileceği bir sahiplik. Demek istediğim, fiziksel sahiplik ve mülkiyet, eğer alırsanız, bu sendromun sadece bir parçası. İktidar ve sahiplenme duygusunun bazı durumlarda düşündüğüm nedenlerden biri olduğunu düşünüyorum - hepsi değil, kesinlikle - bu yüzden kurbanını görmek ya da vücutla bir şekilde etkileşimde bulunmak için olay yerine geri dönme niyetinde olabileceğini düşünüyorum.
*...tıpkı balık tutma, bowling ya da kayak gibi takıntılı herkes gibi, onu bir şekilde tatmin edebilecek yollar var. Belki gösterileri izleyecek ve dedektif dergilerini okuyacaktır.
*Bu adam yakalanmak istemiyor. Etrafında oynamak istemiyor. O Sam'in Oğlu değil, hatta LA Hillside Stranger bile değil. Kötü şöhret istemiyor.
===[https://www.youtube.com/watch?v=G8ZqVrk1k9s 1989 Röportajı] James Dobson ile===
*Dinle, ben sosyal bilimci değilim ve anket yapmadım. John Q vatandaşının bu konuda ne düşündüğünü bilmiyorum. Ama uzun zamandır hapishanede yaşadım ve tıpkı benim gibi şiddet yapmaya motive olmuş birçok erkekle tanıştım. Ve istisnasız, her biri pornografiye derinden dahil oldu. Şüphesiz, istisnasız. Pornografiye bağımlılıktan derinden etkilenmiş ve tüketilmişlerdir.
*Medyadaki şiddetten, özellikle pornografik şiddetten çok etkilenen kullanıcılar, bir tür doğal canavar değildir. Biz sizin oğullarınız ve biz sizin kocanızız. Ve normal ailelerde büyüdük. Ve pornografi bugün herhangi bir evden bir çocuğa ulaşabilir ve kapabilir. Beni yirmi, otuz yıl önce evimden aldı.
*Ölmek istemiyorum. Seni kandırmayacağım. Seni kandırmayacağım. Toplumun sahip olduğu en aşırı cezayı kesinlikle hak ediyorum... Bence toplum benden ve benim gibi başkalarından korunmayı hak ediyor.
*Bir yandan insanlar Ted Bundy'nin eylemlerini yargılıyorlar. Ama aynı insanlar çocuklarıyla onları bir Ted Bundy'ye dönüştürebilecek porno dergileri satan dükkânların yanından duyarsız bir şekilde geçmekteler.
==Bundy hakkında sözler==
[[Dosya:LevyBowmanBundyvictims.jpg|küçükresim|sağ|Tüm o sevimli genç kadınları öldürdüyse, kendi güzel kızlarımız var, nasıl hissedeceğimizi ve korkunç bir şey olduğunu biliyoruz. Ve bu şekilde yetiştirilmedi! İyi, sevecen, şefkatli bir ailede büyüdü... Onu hala seviyoruz ve önemsiyoruz, ama bilmek istiyoruz: buna ne sebep oldu? — Louise Bundy]]
*Kesinlikle birinci sınıf bir katil. Muhtemelen modeldir. Ama neyse ki birçoğunun onun gibi olduğunu sanmıyorum.
**Dedektif Robert Keppel [https://www.youtube.com/watch?v=kB07ZOXxXME DERANGED: Ted Bundy]
*Ted'in suçluluk hissi yoktu. Hiçbir pişmanlığı yoktu. Vicdanı yoktu. Ve böylece %99 normal ve %1 anormal olmaktan bahsettiğinde, bu çirkin bir şakaydı. O %100 'anormal' idi.
**Stephen Michaud [https://www.youtube.com/watch?v=_jttAd4iMUk Ted Bundy: Natural Porn Killer] (2006)
*Ted hiçbir zaman suç folklorunun onu gördüğü kadar yakışıklı, parlak ya da karizmatik değildi. Ama daha önce söylediğim gibi, alçaklık o oldu.
**Ann Rule ''The Stranger Beside Me'' ([http://books.google.com/books?id=zMtMKtg3yI4C&printsec=frontcover&dq=stranger+beside+me&hl=en&sa=X&ei=vh7GUr3mN-GsyAGgwIHQCw&ved=0CC8Q6AEwAA#v=onepage&q=stranger%20beside%20me&f=false 2012 edition])
*Onun, tanıştığım hiçkimse kadar şeytan olmaya yakın olduğunu tarif ederdim.
**Joseph Aloi, Bundy savunma müfettişi, [https://www.youtube.com/watch?v=_jttAd4iMUk Ted Bundy: Natural Born Killer] (2006)
*Ted kalpsiz kötülüğün tanımıydı.
** Polly Nelson. (1994) ''Defending the Devil: My Story as Ted Bundy's Last Lawyer''. New York: William Morrow s. 319
*'''Tüm o sevimli genç kadınları öldürdüyse, kendi güzel kızlarımız var, nasıl hissedeceğimizi ve korkunç bir şey olduğunu biliyoruz. Ve bu şekilde yetiştirilmedi! İyi, sevecen, şefkatli bir ailede büyüdü... Onu hala seviyoruz ve önemsiyoruz, ama bilmek istiyoruz: buna ne sebep oldu?'''
**Louise Bundy, Ted'in annesi, idamından önce röportajında. [https://www.youtube.com/watch?v=wBM4-QZMfX4 video]
*Ted vardiyamın bittiği sabah saat ikide beni arabama götürecekti ve "Ann lütfen kapılarını kilitle, eve dönerken sana kötü bir şey olmasını istemiyorum" derdi. Batı eyaletlerindeki muhtemelen en tehlikeli adamla kilitlenmiştim.
**Ann Rule [https://www.youtube.com/watch?v=wbqZSskFo1k Born To Kill?: Ted Bundy] Channel 5 (2012)
*Kızlara yaptığı her şey için -coplamak, boğmak, tecavüz etmek, işkence etmek- elektrikli sandalyenin onun için çok iyi olduğunu hissediyorum.
**Eleanor Rose, kurban Denise Naslund'un annesi. [https://www.youtube.com/watch?v=-VGwl_TzxZA video]
*Bundy bir kambur. Bundy bir poopbutt. Bundy anneciğinin oğlu. Bundy orada kendi erkekliğiyle bir şeyler kanıtlamaya çalışıyor. Bunun benimle bir ilgisi yok. Böyle bok insanlarla dolaşmam. Kendileriyle birlikte durabilecek insanlarla birlikte duruyorum.
** [[Charles Manson]], [http://www.youtube.com/watch?v=_IHIw9S4Vdw Interview] by Penny Daniels (1989)
*İnfazına karşı çıkmadım. Hak ettiğini düşünüyordum. Ted'e asla ölmeyi hak etmediğini söylemedim. Sanırım bu konuda onunla çok açıktım. Eğer bireyin azami cezaya maruz kalmayı hak ettiği bir dava olsaydı, sanırım yaptı... Ted Bundy için özür dilemiyorum.
**Dr. James Dobson, Eyewitness New 4 Special'a. Bundy'nin idamından hemen sonra. [https://www.youtube.com/watch?v=nXq6RNruSv4 video]
*Genç adam, kendinize iyi bakın. Bunu samimi olarak söylüyorum, kendinize iyi bakın. Şu anda yaşadığımız gibi, bu mahkeme salonunda insanlığın tamamıyla heba edildiğine tanık olmak bu salondakiler için trajedidir. Zeki, genç bir adamsınız. İyi bir avukat olabilirdiniz, arkamda çalıştığınızı görmek beni mutlu ederdi, fakat ortak, yanlış yoldan gittiniz. Kendinize iyi bakın. Size karşı düşmanlık beslemiyorum, bunu bilmenizi isterim. Kendinize iyi bakın.
**Yargıç Edward Cowart, Chi Omega cinayetleri için elektrikli sandalyeye mahkum ettikten sonra Bundy'e.
*Maalesef hayatımızı mahvetti ve hala hayatın bir parçası.
**Belva Kent, kurban Debra Kent'in annesi. [http://www.good4utah.com/contact/marcos-ortiz/ted-bundys-reign-of-terror-in-utah]
*Onu düşünmüyorum. Kendimi düşünmeme izin vermiyorum. Onu düşünmek istemiyorum. Onun cehennemde olduğunu biliyoruz.
**Connie Wilcox, kurban Nancy Wilcox'un annesi. [http://www.good4utah.com/contact/marcos-ortiz/ted-bundys-reign-of-terror-in-utah]
*Ted Bundy bazı yönlerden 70'lerin ikonudur. Şov ve şiddeti daha önce hiç yapılmamış bir şekilde karıştırdı.
**Stephen Michaud''The Seventies''de, Bölüm 4: Crimes and Cults (2015)
== Dış Bağlantılar ==
[https://tr.wikipedia.org/wiki/Ted_Bundy Ted Bundy]
[[Kategori:Kişiler-T]]
862inqy6w5tkmv8zx700fpqwq7u51zy
Edi Rama
0
32619
232707
184552
2025-06-10T19:09:40Z
Brightt11
34669
/* Sözleri */ rüzgar > rüzgâr, değiştirildi: rüzgar → rüzgâr [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232707
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi}}
'''Edi Rama''', Arnavut siyasetçi, Arnavutluk Sosyalist Partisi'nin lideri, 2013 yılından itibaren Arnavutluk Başbakanı.
==Sözleri==
* Bölgemizi ortak bir geleceğe odaklandırmalıyız. Daha sonra sorun yaşamamak adına her bir komşumuzla ilişkilerimizi iyi tutmak durumundayız.<ref>[https://www.aa.com.tr/tr/gundem/arnavutluk-basbakani-rama-bolgemizi-ortak-bir-gelecege-odaklandirmaliyiz/2532443 Arnavutluk Başbakanı Rama: Bölgemizi ortak bir geleceğe odaklandırmalıyız]</ref>
* Türkiye, AB’nin güvenliği için kaçınılmaz, vazgeçilmez ve yeri doldurulamaz bir unsurdur. Ben bunu NATO’da da, Brüksel’de de, ikili görüşmelerde de ifade ettim. Bugün de açıkça söylüyorum çünkü bu bir gerçek.<ref>[https://www.aa.com.tr/tr/dunya/arnavutluk-basbakani-rama-turkiye-abnin-guvenligi-icin-kacinilmaz-vazgecilmez-ve-yeri-doldurulamaz-bir-unsurdur/2476416 Arnavutluk Başbakanı Rama: Türkiye, AB'nin güvenliği için kaçınılmaz, vazgeçilmez ve yeri doldurulamaz bir unsurdur]</ref>
* Türkiye bizim vazgeçilmez ve değişmez stratejik ortağımızdır. Türkiye dostumuzdur ve Türkiye ile olan dostluğumuz, diğer dostlarımız ve dost Türkiye arasında esen hiçbir rüzgârdan etkilenmez.<ref>[https://www.aa.com.tr/tr/dunya/-arnavutluk-basbakani-rama-turkiye-bizim-vazgecilmez-ve-degismez-stratejik-ortagimiz/1361542 Arnavutluk Başbakanı Rama: Türkiye bizim vazgeçilmez ve değişmez stratejik ortağımız]</ref>
==Kaynakça==
{{Kaynakça}}
[[Kategori:Kişiler-E]]
[[Kategori:1964 doğumlular]]
[[Kategori:Arnavut siyasetçiler]]
imzcplxwjrgp44t4p3thowsd46ofr5t
Erguvan
0
32677
232708
195258
2025-06-10T19:09:41Z
Brightt11
34669
/* top */ rüzgar > rüzgâr, değiştirildi: rüzgar → rüzgâr [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232708
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi}}
* '''Erguvan''', hudayi nabit bir ağaç. Kendiliğinden çıkar, tohumları rüzgârla yayılır. Özellikle İstanbul koruları erguvan seyri için birebirdir. Ama münferit yetişen ve öyle güzel açan erguvanlar var ki. Ben onlara şah erguvan derim. Onları özel olarak izlemeye gidebilirsiniz.<ref>[https://www.skylife.com/tr/2013-05/istanbul-da-erguvan-zamani ]</ref>
** [[Ahmet Haluk Dursun]]
* Erguvanın çiçeği baharı, yenilenmeyi, yeni bir başlangıcı hatırlatsa da ağacının naifliği de geçiciliği, faniliği imler. Tıpı [[İstanbul]] evlerinin zarif ama en çok da yangın karşısında dayanıksız olması gibi. Bir şehrin dokusuyla, ruhuyla bir çiçek ancak bu kadar bütünleşebilir, aynileşebilirdi...<ref>[https://www.yenisafak.com/yazarlar/akifemre/erguvanlar-da-yanar-2037603 Erguvanlar da yanar]</ref>
** [[Akif Emre]]
* İstanbul adetlerindendir; Nisan ayınca boy atan, kısa ömürlü, nazenin bu çiçekli ağaçlar, adeta bir ‘’tanrı misafiri’’ olarak sevilir, hatta ‘’erguvan görmeye çıkılır’’dı. Annemin vefatına kadar, her yıl sürdü bu erguvan ziyaretlerimiz...<ref>[https://www.star.com.tr/yazar/istanbulda-erguvanlara-veda-yazi-1534366/ İstanbul'da erguvanlara veda]</ref>
** [[Sibel Eraslan]]
==Kaynakça==
{{Kaynakça}}
[[Kategori:Konular]]
mv1gfuee04dmsc6ks40vf7g15rc1497
Peyami Gürel
0
32707
232841
177770
2025-06-10T20:24:54Z
Brightt11
34669
/* Sözleri */ dz, değiştirildi: mükafat → mükâfat [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232841
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi}}
'''Peyami Gürel''', Türk ressam.
==Sözleri==
* Kainatta insan olarak nereye oturacağınızı bilmek müthiş bir mutluluk. Hayatınızın her şeyini anlamlandırıyorsunuz. Daha önce anlamlandırdığınız her şeyin bilimsel bir karşılığı olmak zorundaydı. Oysa bilime bakıyorsunuz sizin her şeyinizi anlamlandırmıyor. Ancak İslam hayatınızın her alanını anlamlandırıyor. Tırnağınızı kesmekten gece uykunuza kadar. Kabre girişiniz ve kabirden çıkışınıza kadar. Yani ebedi bir anlamlandırma. "Ha, şimdi ben burdayım ve insan olarak buyum" diyorsunuz. İnsanlık vazifemi icra ederken önümde neler var? Neler yapabilirim? Nasıl yücelirim?" deme şansınız var. Ötekinde yücelme şansınız yok, hep fedakarlık istiyor. Bunda ise fedakarlık ederek yücelme imkanınız var. Bu o kadar güzel ki! Hakikaten hem ümmete hem insanlığa faydalı olacaksınız bir de bunların üstünde size verilen bir mükâfat var. Bu çok güzel bir alış veriştir.<ref>[https://www.altinoluk.com.tr/ressam-peyami-gurel-ile-musluman-olmak-muthis-bir-mutluluk.html Ressam Peyami Gürel ile.... "Müslüman Olmak Müthiş Bir Mutluluk"]</ref>
==Kaynakça==
{{Kaynakça}}
[[Kategori:Kişiler-P]]
[[Kategori:Türk ressamlar]]
[[Kategori:1959 doğumlular]]
irevd7ks2jdoiubvsvogjpvumlw49io
NATO
0
32719
232775
207650
2025-06-10T19:16:36Z
Brightt11
34669
/* Hakkında söylenenler */ kağıt > kâğıt, değiştirildi: kağıt → kâğıt [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232775
wikitext
text/x-wiki
{{wmbb}}
'''Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü''', ({{dil|en|''North Atlantic Treaty Organization''}}, '''NATO'''; {{dil|fr|''Organisation du Traité de l'Atlantique Nord''}}, OTAN) 4 Nisan 1949'da 12 ülke tarafından imzalanan [[Kuzey Atlantik Antlaşması]]'na dayanarak kurulan ve farklı dönemlerde 18 ülkenin daha katıldığı [[uluslararası örgüt|uluslararası]] [[Kolektif güvenlik|askerî ittifak]]tır.
Örgüt üyeleri herhangi bir dış güçten gelebilecek saldırıya karşı ortak savunma yapmaktadır. NATO'nun merkezi, örgütün [[Kuzey Amerika]] ve [[Avrupa]]'daki 30 üyesinden biri olan [[Belçika]]'nın başkenti [[Brüksel]]'de bulunmaktadır. 21 ülke NATO'nun "[[Barış İçin Ortaklık]]" adlı girişiminde yer alırken 15 ülke kurumlaşmış diyalog programlarına dâhildir. Tüm NATO üyelerinin toplam askerî harcaması, [[Savunma harcamalarına göre ülkeler listesi|dünyadaki savunma harcamalarının]] %70'inden fazladır.<ref name="sipri1">{{Web kaynağı | url = http://milexdata.sipri.org/ | başlık = The SIPRI Military Expenditure Database | yayımcı = Milexdata.sipri.org | erişimtarihi = 22 Ağustos 2010 | arşivurl = https://web.archive.org/web/20160123190846/http://milexdata.sipri.org/ | arşivtarihi = 23 Ocak 2016 | ölüurl = evet }}</ref> Üyelerin savunma harcamalarının [[Gayri safi yurt içi hasıla|GSYİH]]'lerinin %2'si kadar olması gerekmektedir.<ref name="NYT spending">{{Haber kaynağı |son=Erlanger |ilk=Steven |tarih=26 Mart 2014 |başlık=Europe Begins to Rethink Cuts to Military Spending |url=http://www.nytimes.com/2014/03/27/world/europe/europe-begins-to-rethink-cuts.html |çalışma=[[nytimes.com]] |erişimtarihi=3 Nisan 2014 |alıntı=Last year, only a handful of NATO countries met the target, according to NATO figures, including the United States, at 4.1 percent, and Britain, at 2.4 percent. |arşivurl=https://web.archive.org/web/20140329132620/http://www.nytimes.com/2014/03/27/world/europe/europe-begins-to-rethink-cuts.html |arşivtarihi=29 Mart 2014 |ölüurl=hayır }}</ref>
==Hakkında söylenenler==
[[Dosya:Flag of NATO.svg|küçükresim|sağ|NATO bayrağı.]]
[[Dosya:NATO members (blue).svg|küçükresim|sağ|NATO üyeleri.]]
* '''NATO''', son yıllarda ‘açık kapı’ politikasının sadece sözlerden ibaret değil, aynı zamanda eylem olduğunu da gösterdi. Rusya'nın tüm protestolarına rağmen son yıllarda iki yeni üye ile genişledik: Karadağ ve Kuzey Makedonya. Ayrıca, Ukrayna’nın NATO’ya üye olma çabalarını da destekliyoruz.<ref>[https://tr.sputniknews.com/20211216/nato-genel-sekreteri-stoltenberg-rusyanin-protestolarina-ragmen-kuzey-atlantik-ittifaki-genisledi-1051847278.html NATO Genel Sekreteri Stoltenberg: Rusya'nın protestolarına rağmen Kuzey Atlantik İttifakı genişledi]</ref>
** [[Jens Stoltenberg]]
* Açık olmak istiyorum; NATO topraklarının her karışını NATO'nun tüm gücüyle birlikte savunacağız. Ancak Ukrayna'da Rusya'ya karşı savaşmayacağız. NATO ile Rusya arasında doğrudan bir çatışma, Üçüncü Dünya Savaşı'dır. Bu, önlemeye çalışmamız gereken bir şey.<ref>[https://tr.euronews.com/2022/03/05/rusya-n-n-ukrayna-isgali-savasta-son-durum-canl-blog Biden'dan 'Rusya ile çatışmaya girmeyeceğiz' mesajı]</ref>
** [[Joe Biden]]
* NATO içinde oynadığı etkin rol ve verdiği kapsamlı katkılarla müttefiklik ruhuna her zaman uygun hareket eden Türkiye, şüphesiz bu gelecek vizyonunda da söz sahibi olan başlıca müttefikler arasında yer alacaktır. Stratejik Konsept'te terörizmin en ciddi asimetrik tehdit olarak tanınması ve NATO'nun, terörizmin tüm biçim ve tezahürleriyle mücadele yönündeki kararlılığının ortaya konulması elbette önemlidir. Ancak bu kararlılık kâğıt üzerinde kalmamalıdır.<ref>[https://www.aa.com.tr/tr/gundem/cumhurbaskani-erdogan-turkiye-isvec-finlandiya-uclu-muhtirasi-diplomatik-bir-zaferdir/2626982 Cumhurbaşkanı Erdoğan: Türkiye, İsveç, Finlandiya üçlü muhtırası diplomatik bir zaferdir]</ref>
** [[Recep Tayyip Erdoğan]]
* NATO’nun kuruluşunun 70. yıl dönümü münasebetiyle son günlerde yapılan konuşmalarda ve yayımlanan yazılarda bol bol, ittifakın bu zaman zarfındaki performansı, başarıları, barışa katkıları üzerinde duruldu. Şimdi konu geldi NATO’nun geleceğine. Bu bağlamda bir dizi soru hararetle tartışılıyor: Değişen dünya şartları karşısında NATO ihtiyaçlara cevap verecek durumda mı? Bir hayli genişlemiş haliyle (üye sayısı 29) ve yüklendiği küresel rolleriyle, NATO, birliğini ve etkinliğini sürdürebilecek mi? NATO’nun 1949’da Washington’da imzalanan antlaşmayla neden ve nasıl vücut bulduğu herkesçe biliniyor. O zamanki Sovyet politikalarının agresif ve yayılmacı karakteri, ABD’ye Süper Devlet rolünde sahneye çıkmak ve Moskova’ya “dur” diyecek bir örgütün başına geçmek fırsatını vermiştir. Kısa zamanda hızla gelişen NATO (Türkiye’nin girişi 1952’de) gerçekten Sovyet yayılmacılığını frenlemiş, Avrupa coğrafyasının önemli bir kesimini ortak tehdide karşı birleştirmiş ve koruyabilmiştir. NATO bilançosunun en başarılı yanı budur.<ref>[https://www.milliyet.com.tr/yazarlar/sami-kohen/nato-ya-h-l-gerek-var-mi-2855488 NATO’ya hâlâ gerek var mı?]</ref>
** [[Sami Kohen]]
* Türkiye, NATO içinde, NATO’nun en eski üyelerinden. Türkiye’nin NATO’ya alınmasının temel nedeni, “ileri karakol” olarak şiddetle ihtiyaç duyulmasıydı Türkiye’ye.<ref>[https://www.yenisafak.com/yazarlar/yusuf-kaplan/biz-natoya-yok-olmamak-icin-girdik-yok-olmamak-icin-cikacagiz-yeri-ve-zamani-geldiginde-2063370 Biz NATO’ya yok olmamak için girdik, yok olmamak için çıkacağız yeri ve zamanı geldiğinde…]</ref>
** [[Yusuf Kaplan]]
== Kaynakça ==
{{Kaynakça}}
[[Kategori:Avrupa]]
c7wfi3ccl5dmupba5604sa65qqdcybl
Joe Biden
0
32855
232777
228629
2025-06-10T19:16:56Z
Brightt11
34669
/* Hakkında söylenenler */ kağıt > kâğıt, değiştirildi: kağıt → kâğıt [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232777
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi}}
'''Joe Biden''', [[Amerika Birleşik Devletleri]]'nin 46. Başkanı ve 47. Başkan Yardımcısı.
==Sözleri==
* Hiçbir zaman suçlanmadığım şeylerden biri de insanları umursamamamdır.
* [[Siyaset]], şahsi bir şeref meselesidir. Bir adamın sözü, onun senedidir. Sözünü verirsen, tutarsın.
* Siyonist olmak için [[Yahudi]] olmaya gerek yok. Ben bir Siyonistim.
* ABD, Rusya'nın bugün egemen Ukrayna topraklarını hileli bir şekilde ilhak etme girişimini kınıyor.<ref>[https://tr.euronews.com/2022/09/30/abd-rusyanin-ukraynada-ilhak-kararini-kinayarak-yeni-yaptirimlar-getirdi ABD, Rusya'nın Ukrayna'da ilhak kararını kınayarak yeni yaptırımlar getirdi]</ref>
* Eğer dünyada bir [[İsrail]] var olmasaydı, bir [[İsrail]] icat etmek zorunda kalırdık.
* [[İsrail]] yoksa, dünyada güvende olan tek bir [[Yahudi]] de yoktur.
* [[İsrail]]'in Joe Biden'dan daha iyi bir dostu yok!
* Çocuklarımın benimle ilgili hatırlamalarını istediğim tek şey, hakiki bir sporcu olduğumdur. Geri kalan her şey cehennemin dibine!
* Hayatınızın bir noktasında başarısızlık kaçınılmazdır, ancak vazgeçmek affedilemez.
* Gerçek cesaret, kazanma şansının çok az olduğu ama savaşmaya devam ettiğin zamandır.
* Geleceğimiz yalnızca hükümete bağlı olamaz. Nihai çözümler, Amerikan halkının tutumlarında ve eylemlerinde yatmaktadır.
* Yolsuzluk bir kanserdir: Bir vatandaşın demokrasiye olan inancını yiyip bitiren, yenilik ve yaratıcılık içgüdüsünü azaltan bir kanser; zaten kısıtlı olan ulusal bütçeler, önemli ulusal yatırımları dışlıyor. Tüm nesillerin yeteneklerini boşa harcıyor. Yatırımları ve istihdamı korkutuyor.
* Yolsuzluk, tiranlığın başka bir biçimidir.
* Hayat gerçekten zor seçimler meselesidir.
* Geleceğimiz yalnızca hükümete bağlı olamaz. Nihai çözümler, Amerikan halkının tutumlarında ve eylemlerinde yatmaktadır.
* ''Beyaz Saray, uluslararası krizle, güç dengesiyle, savaş ve barışla ve gelecek neslin ekonomik geleceğiyle nasıl başa çıkılacağını öğrenilecek yer değil.
* Dış politika insan ilişkileri gibidir, sadece insanlar birbirleri hakkında daha az şey bilirler.
* İnovasyon ancak özgürce nefes alabildiğin yerde olabilir.
* Şu ana kadar hiçbir [[Amerika Birleşik Devletleri|ABD]] Başkanı, [[İsrail]] devletinin korunması için dostum [[Barack Obama|Obama]]'nın yaptığı kadarını yapmadı.
:: ''2013''
* Her şeyden önce, önümüzde tüm Amerikalılar için bir gelecek görüyorum. Tüm Amerikalılar için bir ülke görüyorum. Ve her zaman tüm Amerikalılar için Başkan olacağım, çünkü ben ülkeme güveniyorum. Sizlere, Amerikan halkına inanıyorum. Geleceğimiz hakkında hiçbir zaman şu an olduğumdan daha iyimser olmamamızın sebebi sizlersiniz. Öyleyse, geleceği birlikte inşa edelim. Kim olduğumuzu hatırlayalım. Biz Amerika Birleşik Devletleri'yiz. Ve hep birlikte hareket ettiğimizde; dünyada bizden kudretli başka hiçbir şey yoktur!
:: ''Mart 2024, Kongre'deki hitabından''
* Hiçbir şekilde hiç kimse; ulu [[Tanrı]]'nın dünyasında terörist [[Hamas]]'ın yaptığını haklı çıkaramaz. Onlar vahşi, çirkin, insanlık dışı bir güruh ve mutlaka onların ortadan kaldırılması gerekiyor.
:: ''Aralık 2023''
* Geleceğe bakarken, [[Orta Doğu]]'daki bu şiddet döngüsüne artık son vermeliyiz. İsraillilerin ve Filistinlilerin yan yana; iki devletli bir çözümde eşit ölçüde özgürlük ve onurla, iki halkın kendi devletlerinde yaşayabilecekleri çözümü sürdürme kararlılığımızı her zamankinden daha fazla korumamız gerekiyor. [[Hamas]], 7 Ekim'de bu alçak terörist saldırıyı gerçekleştirdi çünkü İsraillilerin ve Filistinlilerin barış içinde yan yana yaşamasından korktuğu kadar çok korktuğu başka birşey yok. Terörün, şiddetin, ölümün ve savaşın yolunda ilerlemek, Hamas'a istediğini vermek demektir. Ve biz artık bunu yapamayız. Bu nedenle bugün, şu anda birarada olan ve yakında tekrar biraraya gelecek olan tüm aileler için şükran duymaya devam edelim... Önümüzdeki günlerde [[Orta Doğu]]'nun dört bir yanındaki liderlerle temaslarımı sürdüreceğim ve hep birlikte bölge için daha iyi bir gelecek inşa etmeye çalışacağım. Terör ve şiddetin düşünülemeyeceği bir gelecek, bölgedeki tüm çocukların; Yahudi, Müslüman, Hıristiyan, İsrailli, Filistinli, Arap ne olursa olsun farketmez; [[Orta Doğu]]'da her çocuğun sadece barışı bilerek büyüyeceği bir gelecek. Ve biz de bunu yapıyoruz!
:: ''Kasım 2023, [[İsrail]] ile [[Hamas]] arasında yapılan rehine serbestisi ve ateşkes mutabakatından sonra yaptığı açıklamadan''
* Şanslı bir insan sabah kalkar, iki ayağını da yere basar, ne yapmak üzere olduğunu bilir ve bunun hala önemli olduğunu düşünür.
* İhtiyacımız olan şey sürekli ve amansız bir göçmen akışı. Damla damla değil: önemli göçmen akışları. [[Amerika Birleşik Devletleri|Amerika]]'nın kendini sürekli olarak yeniden yaratmasını sağlayan o sır; göçmenler!
:: ''2015''
* Rusya'nın gelecek haftalarda saldıracağına inanmak için nedenlerimiz var. 2,8 milyon masum insanın yaşadığı Ukrayna'nın başkenti Kiev'in de hedef alınacağına inanıyoruz.<ref>[https://www.aa.com.tr/tr/dunya/biden-putinin-ukraynayi-isgal-etmeye-karar-verdigine-inandigini-acikladi/2506883 Biden, Putin'in Ukrayna'yı işgal etmeye karar verdiğine inandığını açıkladı]</ref>
* Ukrayna'yı işgal edip etmemek Rusya'ya bağlı. Ancak Ukrayna'ya küçük bir müdahale olursa, bunun sonuçları konusunda kavga vermemiz gerekir. Ancak sınıra yığdıkları askerlerin kapasitesi kadar büyük bir işe girişirlerse bu Rusya için felaket olur. Rusya, Ukrayna'yı işgal ederse, ortaklarımız ve müttefiklerimizle Rusya'ya hasar verecek ciddi adımlar atmaya hazırız. Bildiğiniz gibi NATO müttefiklerimize de destek veririz.<ref>[https://www.aa.com.tr/tr/dunya/abd-baskani-biden-rusya-batiyi-abdyi-ve-natoyu-ciddi-anlamda-test-edecek/2480063 'Rusya, Batı'yı, ABD'yi ve NATO'yu ciddi anlamda test edecek']</ref>
* Rusya Devlet Başkanı [[Vladimir Putin]], özgür dünyanın temellerini sarsmaya çalıştı ve tehditkar yöntemleri ile dünyaya boyun eğdirebileceğini düşündü. Ukrayna'ya girebileceğini ve dünyanın ona boyun eğeceğini sandı. Ama evdeki hesap çarşıya uymadı. Bunun yerine, hiç beklemediği ya da hayal etmediği bir direnişle karşılaştı. Çuvalladı. Ukrayna'nın kahraman halkıyla karşılaştı. Zelenskiy'den her Ukraynalıya kadar; onların korkusuzluğu, cesareti ve kahramanca direnişi kelimenin tam anlamıyla tüm dünyaya ilham veriyor. Tanklara karşı vücutlarını siper ederek engelleyen Ukraynalılar. Öğrencilerden emeklilere, öğretmenlerden askerlere kadar herkes vatanlarını cansiparane savunuyor. Ve bu mücadelede biz [[Amerika Birleşik Devletleri]], Ukrayna halkının sonuna kadar yanındayız.
:: ''Mart 2022''
* Kremlin'den gelen rahatsız edici söylemlere rağmen, gerçekler herkesin görebileceği kadar açık. Biz [[Rusya]]'ya saldırmıyoruz; [[Ukrayna]]'nın Rus işgalcilere karşı kendisini savunmasına yardımcı oluyoruz. [[Vladimir Putin|Putin]] bu acımasız işgali başlatmayı seçtiği gibi, bu acımasız işgali sona erdirmeyi de seçebilir. Saldırgan ve işgalci olan [[Rusya]]'dır. Ama'sı, fakat'ı yok! [[Rusya]] hayduttur. Ve dünya [[Rusya]]'yı sorumlu tutmalıdır ve tutacaktır.
:: ''Nisan 2022''
* [[Vladimir Putin|Putin]] gibi manyak ''"orospu çocukları"'' sebebiyle nükleer çatışma konusunda her zaman endişelenmek zorundayız.
:: ''Şubat 2024''
* Asya kökenli Amerikalılara karşı korkunç nefret suçları işlendi. Bu insanlar saldırıya, tacize, suçlamalara maruz kaldı, günah keçisi ilan edildi. Onlardan birçoğu şimdi ön saflarda pandemiyle savaşıyor. Bu nefret suçları, yanlış, Amerika'ya yakışmıyor ve artık bitmeli.<ref>[https://www.aa.com.tr/tr/dunya/abd-baskani-biden-18-yasin-uzerindeki-herkese-1-mayisa-kadar-asi-hakki-tanimlanacak/2173273 ABD Başkanı Biden: 18 yaşın üzerindeki herkese 1 Mayıs'a kadar aşı hakkı tanımlanacak]</ref>
* Siz ABD'ye muhtaçsınız ancak ABD'nin Türkiye'ye ihtiyacı yok. Kredi ihtiyacınızın da olduğunu biliyorum. Kıbrıs sorununu çözün, istenenleri yerine getirin, size yardımcı olalım. Aksi takdirde hiçbir yere varamazsınız.
:: ''1999, ABD'yi ziyaret eden [[Bülent Ecevit]] ve [[İsmail Cem]]'e''<ref>https://www.hurriyet.com.tr/gundem/kustaha-firca-39105040</ref>
* Amerikan halkı sizin yanınızda. Obama, Erdoğan’ı arayan ilk isimlerden biriydi. Ancak yine de özür dilemek istiyorum. Keşke daha erken buraya gelebilseydim.
:: ''15 Temmuz Darbesi'nin ardından [[Recep Tayyip Erdoğan]]'a''<ref>https://www.sozcu.com.tr/2020/dunya/abdnin-yeni-baskani-joe-bidenin-turkiye-ile-yasadigi-gerilimler-6115875/</ref>
* Bence yapmamız gereken farklı bir yaklaşım izlemek. Muhalefetin liderlerini desteklediğimizi açık şekilde belirtmeliyiz. Açıkça pozisyonumuzun parlamentoda da yer edinmek isteyen Kürt nüfusun entegrasyonunu sağlamak olduğunu söylemeliyiz. Yanlış olduğunu düşündüğümüz şeyler hakkında sesimizi çıkarmalıyız. Yaptıklarının bedelini ödemeli. Muhalefetle doğrudan iletişimde olup, Erdoğan’ı mağlup etmeleri için cesaretlendirebiliriz. Darbe ile değil, seçimle.<ref>https://www.sozcu.com.tr/2020/dunya/abdnin-yeni-baskani-joe-bidenin-turkiye-ile-yasadigi-gerilimler-6115875</ref>
* Vietnam'daki savaş aptalcaydı ve hatalı bir varsayıma dayanan korkunç bir zaman, para ve hayat kayıplarıydı.
* [[Irak]]'ın stratejik konumu, büyük petrol rezervleri ve Irak halkının çektiği acılar göz önüne alındığında, bir despotu askeri müdahalenin dışında kaosla değiştirmeyi göze alamazdık. [[Irak]]'ta bir diktatörü ortadan kaldırıp ardında kaos bırakmak bir trajedi olurdu.
:: ''II. Irak Savaşı hakkında''
* Washington'da ''"gaf"'', birinin gerçeği söylemesidir ve gerçeği söylemek bana hiçbir zaman zarar vermedi.
* Biz İrlandalılar, dünyada geleceğe dair nostaljik duygular besleyen tek insanlarız.
==Hakkında söylenenler==
* Biden hakikaten baymış, bayat bir tat vermeye başlamıştır. Türk milletine sözde soykırım gölgesi düşürmek, mazisi toplu cinayetlerle, katliamlarla ve neden olduğu insani felaketlerle dolu bir ülkenin harcı değildir, haddi değildir, hakkı değildir. Biden'in sözde soykırım beyanı Türk milleti nezdinde hükümsüzdür, yazılı açıklaması yalnızca kâğıt parçasından ibarettir. Çünkü tarihimizin hiçbir döneminde mahcup olacağımız, hesabını vermekten kaçınacağımız, yüzümüzün kızaracağı, başımızı öne eğecek bir suça, bir trajediye, bir barbarlığa, bir vahşete imza atmadık, böylesi bir yanlışın tarafı ve faili olmadık.<ref>[https://www.trthaber.com/haber/gundem/mhp-genel-baskani-bahceli-tarihimizi-sorgulatmayiz-milletimizi-yargilatmayiz-576136.html MHP Genel Başkanı Bahçeli: Tarihimizi sorgulatmayız, milletimizi yargılatmayız]</ref>
** [[Devlet Bahçeli]]
* ABD Devlet Başkanı Joe Biden, Mescid-i Aksa önünde çocukların, bebeklerin, kadınların, gencecik insanların hunharca katledilmelerine isyan edeceğine, işlediği katliamlarla terör devleti olduğunu ispat eden İsrail’i, İsrail’in gözü dönmüş yöneticilerini kınayacağına ve sivillerin katledilmesine son verilmesi çağrısı yapacağına, ne kadar ruhsuz olduğunu ispat edercesine, “İsrail’in kendini savunma hakkının yanındayız” diye iğrenç ve ürpertici bir açıklama yapabiliyor!<ref>[https://www.yenisafak.com/yazarlar/yusuf-kaplan/dunyanin-bir-yahudi-sorunu-var-siyonist-azginligi-bu-2058470 Dünyanın bir Yahudi sorunu var Siyonist azgınlığı bu]</ref>
** [[Yusuf Kaplan]]
==Kaynakça==
{{Kaynakça}}
[[Kategori:Kişiler-J]]
[[Kategori:Amerika Birleşik Devletleri başkanları]]
at6fqjxh15smtwfaxamlo55lfb981qf
Murat Kurum
0
33674
232801
225503
2025-06-10T19:28:13Z
Brightt11
34669
/* top */ dz, değiştirildi: dükkan → dükkân [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232801
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi}}
* İnşallah dar gelirli ev sahibi olmayan hiçbir vatandaşımız kalmayıncaya kadar konutlar inşa etmeye, yuvalar kurmaya devam edeceğiz. Nevşehir'imizde bugüne kadar 2,2 milyar lira yatırımla 7 bin 471 konut ile sosyal donatı ürettik. Yatırım değeri 735 milyon lira olan konut, dükkân, ticaret merkezi, sağlık ocağı, jandarma binası, okul ve caminin yapımına devam ediyoruz.<ref>[https://www.aa.com.tr/tr/politika/bakan-kurum-ev-sahibi-olmayan-hicbir-vatandasimiz-kalmayincaya-kadar-konutlar-insa-edecegiz/2474142 Bakan Kurum: Ev sahibi olmayan hiçbir vatandaşımız kalmayıncaya kadar konutlar inşa edeceğiz]</ref>
==Kaynakça==
{{Kaynakça}}
[[Kategori:Kişiler-M]]
[[Kategori:1976 doğumlular]]
[[Kategori:Yaşayan insanlar]]
sphlujamwrty5jwc6oautc6igjaqhmu
Temel Kotil
0
33790
232651
209527
2025-06-10T19:07:57Z
Brightt11
34669
/* top */ rüzgar > rüzgâr, değiştirildi: rüzgar → rüzgâr (3) [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232651
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi}}
'''Temel Kotil''' (d. 3 Aralık 1959, Rize), 2005-2016 yılları arasında Türk Hava Yollarında Genel Müdürlük ve İcra Kurulu Başkan vekilliği görevini yürütmüştür. 21 Ekim 2016 tarihinde TUSAŞ'a Genel Müdür olarak atanmıştır.
* Şu anda Avrupa'daki ikinci önemli rüzgâr tünelini yapıyoruz. İnşallah 2022’nin sonunda çalışmaya başlayacak. Avrupa'nın en önemli rüzgâr tüneli Hollanda-Almanya yapımı tüneldir. Şimdi diğeri de Ankara'daki Akıncı tüneli oluyor.<ref>[https://www.aa.com.tr/tr/gundem/tusas-genel-muduru-temel-kotil-su-anda-avrupadaki-ikinci-onemli-ruzgar-tunelini-yapiyoruz/2417080 TUSAŞ Genel Müdürü Temel Kotil: Şu anda Avrupa'daki ikinci önemli rüzgâr tünelini yapıyoruz]</ref>
==Kaynakça==
{{Kaynakça}}
[[Kategori:Kişiler-T]]
[[Kategori:1959 doğumlular]]
[[Kategori:Yaşayan insanlar]]
cwv2wxbeqjtghevon0ietm01ae6jpqu
Haruhi Suzumiya'nın Melankolisi
0
34051
232757
231821
2025-06-10T19:11:23Z
Brightt11
34669
rüzgar > rüzgâr, değiştirildi: rüzgar → rüzgâr (3) [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232757
wikitext
text/x-wiki
[[:w:tr: Suzumiya Haruhi no Yūutsu|Suzumiya Haruhi no Yūutsu]] (Japonca: 涼宮ハルヒの憂鬱), Nagaru Tanigawa tarafından yazılan ve Noizi Ito tarafından resmedilen aynı adlı Japon bilim kurgu/ komedi türündeki [[:w:tr:Light novel|Light novel]] serisinin animesidir.
== 1. Sezon (2006) ==
===''1. Bölüm: Haruhi Suzumiya'nın Melankolisi Bölüm 1''===
:''[Haruhi sınıfa kendini tanıtmak için ayağa kalkar]''
:'''Haruhi Suzumiya:''' Ben Doğu Ortaokulundan Haruhi Suzumiya. Sıradan insanlara ilgim yok. Aranızda uzaylı, zaman yolcusu veya esper varsa görüşelim. Hepsi bu!
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor]'' Gülmemiz mi gerekiyordu?
:'''Kyon:''' ''[Arka sırasında oturan Haruhi ile göz göze gelir ve düşünür]'' Karşımda yıkıcı bir güzel duruyor. [Kyon, anlatıyor] Çoğu kişi şaka yaptığını düşünür. Aslında bunda gülünecek bir şey yoktu. Haruhi her zaman çok ciddiydi.
<hr width="50%"/>
:''[Kyon, Haruhi'nin saçını kestirdikten sonraki gün dersten önce Haruhi ile konuşuyor.]''
:'''Kyon:''' ''[Anlatıyor]'' O günden sonra Haruhi ile derslerden önce konuşmak günlük bir olay haline geldi. ''[Yüksek sesle]'' Yani, çıktığın her erkeği terk ettiğin doğru mu?
:'''Haruhi:''' Peki bana böyle bir soru sormaya hakkın var mı? Duyduğun hiçbir şey hakkında bilgim yok. Madem öyle diyorsun. Muhtemelen doğrudur.
:'''Kyon:''' Peki, onca flörtten sonra, hakkında birazcık da olsa ciddi olduğun bir erkek bile yok mu?
:'''Haruhi:''' Kesinlikle hayır. Hepsi inanılmaz derecede sıradan insanlardı ve bu adamlardan biri bile uzaylı, zaman yolcusu ya da esper değildi.
:'''Kyon:''' Bu gayet normal.
:'''Haruhi:''' Peki, çoğunun bana telefonda çıkma teklifi etmesine ne diyorsun? Yani, bunun gibi önemli işlerin telefonla değil yüz yüze yapılması gerekmez mi?
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor]'' Doğru söylüyormuş gibi yapayım. ''[Konuşuyor]'' Öyle mi düşünüyorsun? Ben muhtemelen bir yere çağırır ve orada teklif ederdim.
:'''Haruhi:''' Önemli olan bu değil!
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor]'' O zaman sorun ne?
:'''Haruhi:''' Sorun şu: Öyle görünüyor ki bu evrendeki erkeklerin hepsi zavallı. Demek istediğim, ortaokul boyunca beni en çok sinirlendiren şey buydu.
:'''Kyon:''' Pekala o zaman, ne tür bir erkek istemiştin? Uzaylı falan mı?
:'''Haruhi:''' Evet! Bir uzaylı ya da ona yakın türde. Her neyse, kişi sıradan bir insan olmadığı sürece kız mı erkek mi umurumda değil.
:'''Kyon:''' İnsan dışı varlıklara neden bu kadar ilgi duyuyorsun?
:'''Haruhi:''' Bu şekilde hayat daha eğlenceli değil mi?
<hr width="50%"/>
:''[Haruhi sınıftan çıkar ve Taniguchi Kyon'un masasına yaklaşır.]''
:'''Taniguchi:''' Hey, Kyon! Ne tür bir taktik kullandın?
:'''Kyon:''' Neden bahsediyorsun?
:'''Taniguchi:''' Suzumiya'nın daha önce hiç bu kadar uzun konuştuğunu görmemiştim. Ona ne dedin?
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor]'' Huh...Ne mi dedim? Aklıma ne geldiyse onları söyledim.
:'''Taniguchi:''' Dünyanın sonu geldi.
:''[Kunikida da Taniguchi ve Kyon'un yanına gider ve sohbete katılır.]''
:'''Kunikida:''' Kyon hep garip kızları sevmiştir.
:'''Kyon:''' Yanlış anlaşılacak şeyler söyleme lütfen!
:''[Ryoko Kyon'a yaklaşır]''
:''' Ryoko Asakura:''' Bunu nasıl yaptığını bilmek istiyorum. Onunla ne kadar konuşmaya çalışsam da Haruhi'nin hiçbir soruma cevap vermesini sağlayamıyorum. Onu konuşturmak için ne yaptın? Bir taktiğin var mı?
:'''Kyon:''' ''[Kolları kavuşturur]'' Bilmem.
:'''Ryoko:''' Hm... Ama rahatladım. Suzumiya kendini sınıftan izole etmeye devam etseydi üzülürdüm. Bir arkadaş edinmiş olması harika.
:'''Kyon:''' Bir arkadaş, ha?
:'''Ryoko:''' Pekala, Suzumiya'nın sınıfla arkadaş olabilmesi için her ne yapıyorsan onu yapmaya devam et. Hepimiz aynı sınıfta olduğumuza göre, birbirimizle iyi geçinmeliyiz değil mi? Bu yüzden sana güveniyorum.
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor]'' Söylemesi kolay.
:'''Ryoko:''' Şu andan itibaren ona söylememiz gereken bir şey olursa seninle konuşuruz ve sen de bizim için ona söylersin.
:'''Kyon:''' ''[Yüksek sesle]'' Dur bir saniye! Ben sizin sözcünüz falan değilim.
:'''Ryoko:''' ''[Ellerini kavuşturur ve bir gözünü kapatır.]'' Lütfen? ''[Kyon'un yanından ayrılır bir grup kızın yanına doğru koşar ve kızlarla birlikte kıkırdamaya başlar.]''
:'''Taniguchi:''' ''[Kyon'u omuzlarından yakalar ve onu ileri geri sallamaya başlar.]'' Kyon, biz arkadaşız, değil mi? Biz arkadaşız, değil mi?
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor]'' Etrafım bir grup ahmakla sarılmış durumda.
<hr width="50%"/>
:''[Haruhi ve Kyon sınıfta konuşuyor]''
:'''Haruhi:''' Bir sürü kulüp var ama hiç biri ilginç değil!
:'''Kyon:''' Yoksa, yapacağın bir şey yok. Sonuçta insanlar ellerindekiyle yetinmeyi bilmeli. Ancak, bunu yapamayan insanlar keşifler veya icatlar yaptılar ve yaşam standartlarını yükselttiler. Uçaklar, İnsanlar uçmak istediği için icat edildi. Arabalar ve trenler, insanlar daha kolay yolculuk etsin diye ortaya çıktı. Ancak bu, yenilikçi değişimler isteyen sınırlı sayıda kişiler tarafından yapıldı. Kısaca, dahiler tarafından. Bizim gibi sıradan insanlar için sıradan bir hayat yaşamak en iyisidir.
:'''Haruhi:''' [Yüksek sesle.] KAPA ÇENENİ!
:'''Kyon:'''''[Düşünüyor.]'' Belki de söylediklerim ona bir fikir vermiştir.
:''[Bir süre sonra...]''
:'''Kyon:'''''[Haruhi, Kyon'u ceketinin arkasından çekerek sarsar.][Yüksek sesle.]'' N'apıyorsun be!?
:'''Haruhi:'''''[Sırasından kalkarak.]'' Buldum!
:'''Kyon:''' Neyi?
:'''Haruhi:''' Böyle basit bir şeyi nasıl oldu da düşünemedim?
:'''Kyon:''' Neyi?
:'''Haruhi:''' Madem yok, ben kurarım!
:'''Kyon:''' Neyi diyorum?
:'''Haruhi:''' Kulübü!
:'''Kyon:'''''[Ciddiye almaz bir tavırla.]''Tamam. Sakin ol önce.
:'''Haruhi:''' Bu ne biçim tepki? Bu fikrime birazcık daha sevinsene.
:'''Kyon:'''''[Şaşkın bakışlarla onlara bakan sınıfı gösterir.]''Dersteyiz.
:''[ Haruhi söylenerek sırasına geri oturur.]''
<hr width="50%"/>
:''[Haruhi, Kyon ve diğer 2 kulüp üyesi geçici kulüp odasında konuşuyorlar.]''
:'''Haruhi:''' Aklıma bir isim geldi.
:'''Kyon:''' Duyalım. ''[Anlatıyor.]''Dikkat. Bu kulübün adı belirlendi.
:'''Haruhi:''' SOS Ekibi!
===''2. Bölüm: Haruhi Suzumiya'nın Melankolisi Bölüm 2''===
:''[Haruhi, Bilgisayar Kulübü Başkanına en gelişmiş bilgisayarını SOS Ekibine vermesi için şantaj yaptı]''
:'''Haruhi:''' Bilgisayarı verecek misin?
:'''Başkan:'''Lütfen...''[Diz çöker]'' Hangisini istersen al.
<hr width="50%"/>
:''[Haruhi, heyecanla kulüp odasından içeri girer.]''
:'''Haruhi:''' Yahoo! Öncelikle...''[Koşarak elindeki kağıtları Kyon, Yuki ve Mikuru' ya dağıtır.]''
:'''Kyon:''' SOS Ekibi Bildirgesi mi?
:'''Haruhi:''' Ve bu! ''[Poşetinden bir kostüm çıkarır.]'' Ta-ta-ta-tam!Bu el ilanlarını bunları giyerek dağıtacağız.
:'''Kyon:''' Nerede?
:'''Haruhi:''' Ön kapıda! Şuan çoğu öğrenci evlerine gitmiştir.
:'''Kyon:''' Ne giyeceğiz?
:'''Haruhi:''' Seni kastetmemiştim. Ben ve Mikuru-chan giyeceğiz.''[Poşetten tavşan kulakları çıkarır.]'' Tavşan kız!
:''[Haruhi, Mikuru'ya zorla tavşan kız kostümünü giydirir ve ilan dağıtmak için ön kapıya giderler.]''
<hr width="50%"/>
:''[Mikuru, okul üniformasını geri giydikten sonra kulüp odasından çıkar.]''
:'''Mikuru Asahina:''' Kyon-kun. Eğer kimseyle evlenemezsem, benimle evlenir misin? ''[Üzgün bir şekilde yürür ve Kyon'dan uzaklaşır.]''
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor]'' Ne demeliyim? Asahina-san. Üniversiteye bile gidemeyecek bir öğrenci ya da memur maaşıyla ev alamayacak biri olduğum için, bir şey diyemem. Ben ne diyorum? Hemen kendimi kaptırdım.
<hr width="50%"/>
:'''Kyon:''' ''[Anlatıyor]'' Ertesi gün, Haruhi Suzumiya'nın kötü şöhreti tüm okula yayılmıştı.
:'''Taniguchi:''' Selam Kyon. Bunu söylemekten nefret ediyorum ama görünüşe göre Suzumiya'nın tuhaf çetelerinden biri oldun.
:'''Kyon:''' Ah, kapa çeneni! ''[Düşünüyor]'' Bundan daha kötüsü Asahina-san ile isimlerimizin yan yana anılması olurdu.
:'''Kunikida:''' Dün gördüklerime inanamadım. Okulun ön kapısında duran tavşan kızlar vardı. Kırmızılı kız 2. sınıftan Mikuru Asahina değil miydi?
:'''Taniguchi:''' Artık tüm herkes sizden bahsediyor, Kyon.
:'''Ryoko:'''''[Kyon'un yanına gider.]'' Bu SOS ekibi tam olarak nedir?
:'''Kyon:''' Suzumiya'ya sor. Hiçbir fikrim yok. Bilmek de istemiyorum.
:'''Ryoko:''' Eğleniyormuşsunuz gibi görünüyor ama dünkü gösteri biraz abartıydı.
:'''Kyon:'''''[Anlatıyor.]'' Asahina-san bugün ortalarda yoktu.
<hr width="50%"/>
:'''Yuki:''' Okudun mu?
:'''Kyon:''' Neyi?
:'''Yuki:''' Kitabı.
:'''Kyon:''' Hayır, henüz okumadım. Geri getirmemi ister misin?
:'''Yuki:'''Gerek yok!
:'''Kyon:''' ''[Anlatıyor.]'' Daha önce benimle hiç bu şekilde konuşmamıştı.
:'''Yuki:'''Bugün oku! Evine varır varmaz!
:'''Kyon:'''''[Şaşkınlığın verdiği hisle birkaç saniye duraksar.]'' Anladım.
<hr width="50%"/>
: ''[Kyon eve vardığında kitabı alıp sayfalarını karıştırmaya başlar. Kitabın arasından bir kaç düşer. "19.00'da Kouyou İstasyonu'nun önündeki parkta bekle!"]''
<hr width="50%"/>
:''[Kyon, parkta Yuki ile konuşuyor.]''
:'''Kyon:''' Bir gün geciktim. Sorun olur mu?
:'''Yuki:'''''[Sorun olmaz şeklinde kafasını sallar.]''
:'''Kyon:''' Neden burası?
:'''Yuki:''' Bu taraftan. ''[Kyon, Yuki'yi takip eder.]''
<hr width="50%"/>
:''[Yuki Kyon'u evine götürür.]''
:'''Kyon:''' Yalnız mı yaşıyorsun?
:'''Yuki:''' Evet!
:'''Kyon:''' Beni ne için çağırmıştın?
:'''Yuki:'''''[Kyon'a çay ikram eder.]'' İç! ''[Kyon çayı içer.]'' Güzel mi?
:''[Yuki Kyon'a çayı bittikçe çay ikram etmeye devam eder.]''
:'''Kyon:'''Beni neden buraya çağırdın? Neden okulda söylemedin?
:'''Yuki:''' Suzumiya Haruhi ve benim hakkımda.Bunlar hakkında konuşmam gerek.
:'''Kyon:''' Suzumiya ve sana ne olmuş?
:'''Yuki:''' Kelimelerle anlatması zor. Bilgi aktarılırken çelişkiler olabilir. Neyse... Dinle. Suzumiya Haruhi ve ben sıradan insanlar değiliz.
:'''Kyon:''' Bunu zaten biliyorum.
:'''Yuki:''' Onu kastetmiyorum. Kabul edilmiş genel insan özelliklerini kastetmiyorum. Ne söylediğimi biliyorum. O ve ben, senin gibi muazzam insan gruplarından farklıyız.Bu galaksideki organik yaşam formlarıyla iletişim kurabilmek için geliştirilmiş insansı ara yüz olarak düşünebiliriz. Bu ben oluyorum.
:'''Kyon:''' Efendim?
:'''Yuki:'''Birçok terminolojide uzaylı, benim varlığıma uygun bir terim olabilir.
:'''Kyon:''' Uzaylı mı?
===''3. Bölüm: Haruhi Suzumiya'nın Melankolisi Bölüm 3''===
:''[ 3. Bölüm Yuki ve Kyon'un konuşmasından devam ediyor.]''
:'''Yuki:''' Suzumiya Haruhi oto evrim için saklı bir potansiyel barındırıyor. Çevresinde gelişen faktörler üzerinde etkin bir kontrol gücüne sahip olması muhtemel görünüyor. Bu benim burada olma sebebim. Sizinde...
:'''Kyon:''' Bir dakika. Dediklerinden tek bir şey bile anlamadım.
:'''Yuki:''' Gerçekler bunlar.
<hr width="50%"/>
:'''Yuki:''' Sen ve Suzumiya beraber büyük bir potansiyele sahipsiniz.
:'''Kyon:''' Gerçekten mi?
:'''Yuki:''' Elbette.
:'''Kyon:''' ''[Anlatıyor.]'' Hep merak ettiğim ağzını bıçak açmayan kız sonunda benimle konuştu ama anlattıkları karşısında nutkum tutuldu.
<hr width="50%"/>
:''[Haruhi hızla kulüp odasına giriş yapar. Onu bekleyen diğer üyelerle konuşur.]''
:'''Haruhi:'''Hey! Beklettiğim için özür dilerim. Gelir gelmez kulübümüze katılan 1-9 sınıfından yeni transfer öğrencimiz! ''[Yeni üyeyi gösterir.]'' Onun adı...
:'''Itsuki Koizumi:''' ''[Gülümser.]'' Itsuki Koizumi. Memnun oldum.
:'''Haruhi:''' Bu SOS Ekibi! Ben başkan Haruhi Suzumiya. Bunlarda diğer üyelerimiz.
:'''Itsuki Koizumi:''' Kulübe katılmakla bir sorunum yok ama bu kulüp tam olarak ne yapıyor?
:'''Haruhi:''' SOS Ekibinin ne yaptığını sana hemen anlatayım. ''[Heyecanlı bir sesle]'' Uzaylıları, zaman gezginlerini ve esperleri arıyoruz! Eğlenceli değil mi?
: '''Kyon:''' ''[Düşünüyor.]'' Dünya durmuş gibi hissediyorum. Birden Haruhi'nin sene başında yaptığı konuşma aklıma gelmedi değil.
:'''Itsuki Koizumi''': Anlıyorum. Suzumiya-san'dan da bu beklenirdi zaten.
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor.]'' Nasıl bir insan bunu anlayabilir.
:'''Itsuki Koizumi''': Pekala. Kabul ediyorum. Umarım güzel vakit geçiririz.
<hr width="50%"/>
:'''Kyon:''' ''[Anlatıyor.]'' Böylece, şehirde gezinerek dünyanın gizemini arayan yolculuğumuz başlamış oldu. "Bu Cumartesi sabah 09:00'da Kitaguchi istasyonu önünde toplanıyoruz. Gelmezsen boynunu kırarım." Kırar mıymış? ''[İç çeker.]'' Bunu yapmayı hiç istemiyorum.
<hr width="50%"/>
:''[ Kyon ve Asahina bir gizem bulabilmek için yürüyüşe çıkar.]''
:'''Asahina:''' Kyon-kun! Sana bir şey söylemem lazım.
:'''Kyon:''' ''[Anlatıyor.]'' Bir süre sessizlikten sonra Asahina-san hiç beklemediğim bir şekilde konuşmaya başladı.
:'''Asahina:''' Belki bana inanmayabilirsin ama ben bu çağa ait birisi değilim. Gelecekten geldim. 3 yıl önce...
:''[Asahina zaman gezginliği ile ilgili hikayesini anlatır.]''
:'''Kyon:''' Gelecekten gelmenin sebebi ne peki?
:'''Asahina:''' Suzumiya-san.
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor.]'' Yine mi?
:'''Asahina:''' Zaman sapmasının merkezinde bulunuyordu.
<hr width="50%"/>
:''[Kyon, Koizumi ve Yuki kulüp odasında.]''
:'''Kyon:''' Koizumi. Suzumiya ile ilgili senin de bana söyleyecek bir şeyin yok mu?
:'''Koizumi:''' ''[Gülümser.]''
:''[Kyon ve Koizumi bahçeye çıkar.]''
:'''Koizumi:''' "Senin de" dediğine göre diğerleriyle konuşmuş olmalısınız. Ne kadarını biliyorsunuz?
:'''Kyon:''' Sanırım, Suzumiya'nın sıradan bir insan olmadığını söyleyebilirim.
:'''Koizumi:''' Bu çok sıradan bir açıklama olurdu. İşin aslı yine de böyle.
:'''Kyon:''' İlk önce gerçekte kim olduğunuzla ilgili konuşmaktan başlamaya ne dersiniz?
:'''Koizumi:''' Sizin de şüphelendiğiniz gibi ben bir esperim. Durumlarımız çok da farklı değil. Aslında bu okula gelmeyi düşünmüyordum ama durumlar bunu gerektirdi. Aslında... Haruhi'yle bu kadar çabuk bir araya gelebileceğinizi düşünmemiştim. Detayları konuşmak için daha vaktimiz olacaktır. Görmeden inanmak zordur. Bu nedenle size göstermek istediğim bir şey var ama şimdilik özet geçelim. Başka esperlerin de bulunduğu bir kuruma bağlıyım. Aslında bu okulda başka ajanlarımız da var. Suzumiya-san'ı gözetlemekle görevliyiz. Her şey 3 yıl önce başladı.
===''4. Bölüm: Haruhi Suzumiya'nın Melankolisi Bölüm 4''===
:''[Kyon, gizli bir not alır:" Herkes okuldan gittikten sonra sınıf 1-5 e gel. Okul sonrası sınıfa gider.]''
:'''Kyon:''' ''[Anlatıyor.]'' Orada duran birini gördüğümde gerçekten şaşırmıştım.
:'''Ryoko Asakura:''' Neden gelmiyorsun?
:'''Kyon:''' Sen miydin?
:'''Asakura:''' Evet. Beklemiyordun değil mi?
:'''Kyon:''' Benden ne istiyorsun?
:'''Asakura:''' Benim için bir şey yapmanı istiyorum ama önce sormam gereken bir şey var. Suzumiya-san hakkında ne düşünüyorsun?
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor.]''Sen de mi? Bir başka Suzumiya hayranı daha.
:'''Asakura:''' İnsanların da dediği gibi " Yapmadığım için pişman olmaktansa, yaptığın için pişman olmak daha iyidir." Sen bu konuda ne düşünüyordun?
:'''Kyon:''' Daha önce konuştuğumuz bir şey mi bilmiyorum ama dediklerinden bir şey anlamadım.
:'''Asakura:''' O zaman farz edelim ki hiçbir şey yapmamak daha kötü olsaydı ve hiç kimse ne yapacağından emin olmasaydı ne yapardın?
:'''Kyon:''' Bu da ne demek?
:'''Asakura:''' Ne yaparsan yap, daha iyi olurdu değil mi?
:'''Kyon:''' Şey, sanırım mantıklı.
:'''Asakura:''' Bir şeyler yapmadıkça durum büyüyor ve sorunlara yol açıyor. Bu nedenle seni öldürüp Suzumiya' anın ne tepki vereceğine bakacağız ''[Kyon'a bıçakla saldırır.]''
:'''Kyon:'''''[Bıçaktan kıl payı kurtulur.][Düşünür.]'' Burada neler oluyor? Asakura neden beni bıçaklamaya çalışıyor.
<hr width="50%"/>
:''[Yuki, Kyon'u korumak için gelir ve Asakura ile savaşır.]''
:'''Yuki Nagato:''' Bitti.
:'''Asakura:''' Ne bitti? Hayatının 3 yılının özeti mi?
:'''Yuki:''' Hayır. Veri bağlantılarının silinmesi.
:'''Asakura:''' İmkansız...
:'''Yuki:''' Görevini iyi bir şekilde yerine getirmiştin. Programın meydana çıkması bu yüzden uzun sürdü ama artık bitti.
:''[Ryoko dünyadan silinmeye başlar.]''
===''5. Bölüm: Haruhi Suzumiya'nın Melankolisi Bölüm 5''===
:'''Haruhi:''' Kyon... Bu gezegendeki varlığının gerçekte ne kadar önemsiz olduğunu hiç fark ettin mi?
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor.]'' Şimdi ne demeye çalışıyor?
:'''Haruhi:''' Bana oldu. Asla unutamayacağım... Altıncı sınıftayken, bütün ailemle stadyumda bir beyzbol maçı izlemeye gittik. Beyzbolu pek umursamıyordum ama oraya vardığımızda gördüklerime şaşırdım. Nereye baksam insanları gördüm. Stadyumun diğer tarafındaki insanlar çok küçük görünüyordu, hareket eden küçük pirinç taneleri gibi. Çok kalabalıktı. Japonya'daki herkesin orada toplanmasının gerektiğini düşündüm. Bu yüzden babama döndüm ve ona "Şu anda burada kaç kişi olduğunu biliyor musun?" diye sordum. Stadyumun doluluğundan, muhtemelen elli bin dedi. Maçtan sonra sokak insanlarla doldu ve ben bunu görünce gerçekten şok oldum. Bana orada bir ton insan varmış gibi geldi. Ama sonra, bunun Japonya'daki tüm insanların sadece küçük bir kısmı olabileceğini anladım. Eve geldiğimde hesap makinemi çıkardım. Sosyal bilgiler dersinde Japonya'nın nüfusunun yüz küsÜr milyon olduğunu öğrenmiştim. Ben de bunu elli bine böldüm. Cevap iki binde bir idi. Bu beni daha çok şok etti. İnsanlarla dolu o büyük, kalabalık stadyumda sadece küçük bir insandım ve inanın bana, orada çok fazla insan vardı, ama tüm nüfusun sadece bir avuç kadarıydı. O zamana kadar hep, bilmiyorum, özel bir insan olduğumu düşünürdüm. Ailemle birlikte olmak eğlenceliydi. Sınıf arkadaşlarımla eğlendim ve gittiğim okulda, hemen hemen her yerdeki en ilginç insanlar vardı ama o gece, bunun doğru olmadığını anladım. Ders sırasında çok eğlenceli ve havalı olduğunu düşündüğüm her şey, muhtemelen Japonya'nın her yerindeki diğer okullardaki derslerde de aynı şekildeydi. Okulumda özel bir şey yoktu. Bunu fark ettiğimde, aniden etrafımdaki tüm dünyanın donuk gri bir boşluğa dönüşmeye başladığını hissettim. Dişlerimi fırçalamak, gece uyumak, sabah uyanmak ve kahvaltı yapmak... Bunlar herkesin yaptığı günlük şeylerdi. Böyle düşününce her şey sıkıcı olmaya başladı. Dünyada gerçekten bu kadar çok insan varsa, sıradan olmayan biri olmalı. İlginç bir hayat yaşayan biri olmalıydı. Sadece olması gerekiyordu. Neden o kişi ben değildim? İlkokulu bitirene kadar böyle hissettim. Sonra bir idrak daha yaşadım. Eğlenceli şeylerin sadece onları beklemekle yoluma çıkmayacağını anladım. Ortaokula başladığımda bir değişiklik yapma zamanımın geldiğini düşündüm. Oturup beklemekten mutlu olan bir kız olmadığımı tüm dünyaya bildirdim. O kişi olmak için elimden geleni yaptım. Sonunda hiçbir şey olmadı. Daha fazla zaman geçti ve farkına bile varmadan liseye başladım. Hep bir şeylerin değişeceğini ümit ettim.
:''[Bir tren hızlı ve sesli bir şekilde arkalarından geçiyor]''
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor.]'' Trenin geçişi bana düşünmek için zaman verdi. ''[Sesli bir şekilde]'' Anlıyorum... ''[Düşünüyor.]''Aklıma gelen tek şey buysa ben de biraz melankolikleşiyor olmalıyım.
===''6. Bölüm: Haruhi Suzumiya'nın Melankolisi Bölüm 6''===
:'''Kyon:'''''[Düşünüyor.]'' Uzaylı, zaman gezgini ve bir esper Haruhi'nin yanındaydı çünkü Koizumi, Haruhi'nin istediklerini gerçekleştirebileceğini söylemişti. Öyleyse neden ben? Neden ben bu karmaşanın içerisine sürüklenmiştim? Kesinlikle %100 normal bir lise öğrencisiydim. Bu senaristin işi mi? Yoksa, Haruhi'nin mi? Neyse, endişelenmeme gerek yok. Neden endişeleneyim ki? her şey Haruhi'nin suçu. O zaman endişelenmesi gereken o, ben değilim. Benim de yapmam gereken belli. Nagato, Koizumi ve Asahina-san gibi her şeyi direkt söylemeliyim. Ondan sonra Dünya'ya ne olursa olsun hepsi Haruhi'nin problemi. Beni ilgilendirmez. Ne isterseniz yapın! Beni bulaştırmayın.
<hr width="50%"/>
:'''Haruhi:''' Kyon! Uyan! Sana kalk dedim tembel eşek!
:''[Yatağında uykuya dalan Kyon. Gece Haruhi ile birlikte okulun bahçesinde yerde uyanır.]''
:'''Haruhi:''' Nerede olduğumuzu biliyor musun? Uyandığımı sanıyordum ama kendimi burada buldum. Yerde yatıyordum. Sen de hemen yanımda yatıyordun. Neler oluyor? Neden okuldayız?
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor.]'' Kapalı alan.
:'''Haruhi:''' Yatağımda yattığımı hatırlıyorum ama nasıl buraya geldim? Gökyüzü neden böyle acayip görünüyor?
:'''Kyon:''' Koizumi'yi gördün mü?
:'''Haruhi:''' Hayır. Neden onu sordun ki?
:'''Kyon:''' Önemli değil. Sadece aklıma geldi. Şimdilik okuldan çıkmaya bakalım. Beraber hareket etmeliyiz.
:'''Haruhi:''' Şaşırmışa benzemiyorsun.
:'''Kyon:'''''[Düşünüyor.]'' Elbette şaşırdım. Özellikle de okulda olduğumuzu öğrenince...
:''[Kyon ve Haruhi okuldan çıkmak için yürürken bir yerden sonra görünmeyen bir bariyer nedeniyle daha fazla ilerleyemiyor.]''
:'''Haruhi:''' Bu da ne?
:''[Okulun diğer çıkışlarına doğru koşarlar ancak oralarda da bariyer vardır.]''
:'''Kyon:''' Okulun tamamının etrafını sarmış.
:'''Haruhi:''' Öyleyse çıkamayacak mıyız?
<hr width="50%"/>
:''[Haruhi etrafı araştırmak için sınıftan çıktıktan sonra Kyon pencerenin ardında kırmızı parlak bir isim görür. Cisim büyüyüp şekillenir ve Koizumi'nin silüeti görünür.]''
:'''Kyon:''' ''[Pencereyi açar.]'' Koizumi?
:'''Koizumi:''' Evet, merhaba.
:'''Kyon:''' Artık zamanı gelmişti. Neden bu şekilde görünüyorsun?
:'''Koizumi:''' Bu durumla ilgili sana bir şey söylemem gerekiyor. Açıkçası, Bu normal bir durum değil. Normalde kapalı alanlara rahatlıkla girebiliyorum. Ancak buraya girebilmek için tüm meslektaşlarımın gücünü almama rağmen sadece yarım halde buraya gelebildim. Muhtemelen uzun süre kalamam. Gücümüz gittikçe azalıyor.
:'''Kyon:''' Neler oluyor? burada sadece Haruhi ve ben mi varız?
:'''Koizumi:''' Kesinlikle. Korktuğumuz başımıza geldi denilebilir. Suzumiya-san en sonunda mevcut dünyadan vazgeçti ve yeni bir dünya oluşturmaya karar verdi. Diğer bir deyişle, bizler yok olmanın eşiğindeyiz.
<hr width="50%"/>
:''[Koizumi ile Kyon konuşmaya devam ediyor.]''
:'''Kyon:''' Peki ben neden buradayım?
:'''Koizumi:''' Gerçekten bilmiyor musun? Suzumiya tarafından seçilen kişisin. Suzumiya'nın eski dünyadan yanında getirmeyi istediği tek kişi sensin.
<hr width="50%"/>
:''[Koizumi ile Kyon konuşmaya devam ediyor.]''
:'''Kyon:''' Artık eski dünyaya geri dönemez miyiz?
:'''Koizumi:''' Eğer Suzumiya isterse belki o zaman. Olasılık oldukça az.
<hr width="50%"/>
:''[Kyon, bilgisayar aracılığıyla mesajlaşarak Yuki ile iletişime geçer.]''
:'''Yuki:''' Yapabileceğine inanıyorum.
:'''Kyon:''' Neyi yapabileceğime?
:'''Yuki:''' Bu dünyaya dönebileceğini umuyoruz. Haruhi'yi gözlemlemen hayati derecede önemli. Senin de dönmek istediğini biliyorum. Kütüphaneye uğramalısın!..Uyuyan güzel!
<hr width="50%"/>
:''[Kyon, Haruhi'yi omuzlarından tutar.]''
:'''Haruhi:''' Ne oldu?
:'''Kyon:''' Aslında at kuyruğunu çok severim.
:'''Haruhi:''' Ne?
:'''Kyon:''' Saçlarını at kuyruğu yaparsan bir suçlu gibi görünmezsin.
:'''Haruhi:''' Aptal mısın sen?
<hr width="50%"/>
:''[Kyon, yatağında uyanır.]''
:'''Kyon:''' Bu ne biçim bir rüyaydı böyle? Freud saçmalıklarına benziyordu! Ya şimdiye kadar gördüğüm en gerçekçi rüyaydı ya da gerçekten eski dünyaya geri döndüm.
<hr width="50%"/>
:''[Kyon, sınıftan içeri girer. Haruhi her zamanki gibi pencere kenarındaki sırasında oturmuş dışarıyı izliyordur.]''
:'''Kyon:''' Merhaba! Nasıl gidiyor?
:'''Haruhi:''' Kendimi berbat hissediyorum. Dün gece bir kabus gördüm. Uyandım ve bir daha uyuyamadım. Kötü olduğum halde okulu asmak da istemedim.
:'''Kyon:''' Öyle mi?.. Haruhi.
:'''Haruhi:''' Ne var?
:'''Kyon:''' Sana yakışmış ''[Haruhi'nin at kuyruğu toplanmış saçlarından bahsediyor]''.
===''7. Bölüm: Haruhi Suzumiya'nın Can Sıkıntısı''===
:''[Haruhi büyük bir gülümseme ile kulüp odasından içeri girer.]''
:'''Haruhi:''' Millet! Beyzbol turnuvasına gidiyoruz!
:'''Kyon:''' ''[Anlatıyor.]'' O günden bu yana bir günümüz olsun olaysız geçmemişti ve sonunda bir oh çektim derken yine kısa sürmüştü çünkü ne zaman yüzünde ''[Haruhi'den bahşediyor.]'' o gülümsemeyi görsem günün sonu kesin felaketle bitiyordu.
<hr width="50%"/>
:''[Beyzbolda takımı tamamlamak için Mikuru arkadaşı Tsuruya'yı çağırır.]''
:'''Tsuruya:''' Sen Kyon olmalısın. Mikuru senden çok bahsetti!
:'''Asahina:''' Şey... Bu arkadaşım, Tsuruya-san.
:''[Güzel Tsuruya'yı gören Taniguchi koşa koşa yanlarına gider.]''
:'''Taniguchi:''' [Kyon'u geriye iter.] Ben de Taniguchi! Tanıştığımıza memnun oldum.
:'''Kunikida:''' Ben de Kunikida.
<hr width="50%"/>
:'''Haruhi:''' O şeyin beyzbol oynayabileceğini mi düşünüyorsun?
:'''Kyon:'''"Şey" demek biraz kaba kaçmadı mı? O "şey" benim kız kardeşim.
:'''Haruhi:''' 11 yaşında olduğunu ve ilkokulda okuduğunu söyledi. Öyle tatlı bir kızı bu işe soktuğuna inanamıyorum. Bu halka açık bir turnuva olsa bile yine de küçükler ligi değil!
:'''Kyon:'''''[Düşünüyor]'' Biliyoruz, Haruhi-san! Kız kardeşimi getirmemin asıl nedeni de bu!''[Sinsi bir gülümseme]''
<hr width="50%"/>
:'''Kyon:''' Eğlenceliydi değil mi? Koizumi'nin bir işi çıktı ve gitmek zorunda kaldı. Benim de kollarım ve bacaklarım tutmuyor.
:'''Haruhi:'''''[Gülümser.]'' Sen iyiysen benim için de sorun yok.
===''8. Bölüm: Bambu Yaprağı Rapsodisi''===
:'''Haruhi:''' Bugünün tarihi ne? Söyle bakayım.
:'''Kyon:''' Sanırım 7 Temmuz. Tanabata'dan falan bahsetmiyorsun, değil mi?
:'''Haruhi:''' Tabii ki ondan bahsediyorum! Tanabata tabii, Tanabata! Japon olup da bunu bilmemek suç falan değil mi?
:'''Kyon:''' Her neyse.
:'''Haruhi:''' Bence bu festival ciddiye alınmalı. Bu yıldan itibaren he yıl Tanabata için büyük bir şeyler yapacağız!
:'''Kyon:'''''[Düşünüyor.]'' İşte yine başlıyoruz.
<hr width="50%"/>
:''[Üyeler kulüp odasını terk etmeye başlar.]''
:'''Asahina:''' Sonunda ikimiz kalabildik.
:'''Kyon:''' Bu diğerlerinin bilmemesi gereken bir şey hakkında mı?
:'''Asahina:''' Evet. Şey... Benimle bir yere gelmeni isteyecektim.
:'''Kyon:''' Olur. Nereye peki?
:'''Asahina:''' Şey... Üç yıl öncesine.
:'''Kyon:''' ''[Şaşırır.]'' Üç...
:'''Asahina:''' Böyle aniden söylediğim için üzgünüm. Gelmeyecek misin?
:'''Kyon:''' Bu zamanda yolculuk yapacağız demek mi?
:'''Asahina:''' Evet. Aynen öyle.
:'''Kyon:''' Gitmekten mutlu olurum ama... Ama neden ben?
:'''Asahina:''' Şey... Oraya gittiğimizde anlayacaksın. Muhtemelen. Yalvarıyorum. Şimdilik daha fazla soru sorma, sadece tamam de! Gelmezsen benim... Benim...Başım belaya girecek.
:'''Kyon:''' ''[Düşünür.]''Çok şirin. ''[Konuşur.]'' Şey... Öyleyse sorun yok.
:'''Asahina:''' Gerçekten mi?! Teşekkür ederim!
:'''Kyon:''' ''[Düşünür.]'' Çok şirin.
<hr width="50%"/>
:''[Zamanda 3 yıl öncesine giden Kyon gece okula gizlice girmeye çalışan ortaokuldaki Haruhi ile karşılaşır ve birlikte içeri girerler]''
:'''Kyon:''' Şimdi, bu çizim makinesiyle ne yapmak istiyorsun?
:'''Haruhi:''' Talimatlarımı izle ve çiz.
:'''Kyon:''' Ben mi?
:'''Haruhi:''' Evet, sen. Sonuçta birinin yukardan söylemesi lazım.
<hr width="50%"/>
:'''Kyon:'''''[Anlatıyor.]'' Haruhi'nin talimatların göre okulun bahçesine beyaz çizgiler çizdim. Şu Taniguchi'nin bahsettiği tuhaf mesaj yoksa benim tarafımdan mı çizilmişti?
<hr width="50%"/>
:'''Haruhi:''' Bu Kuzey Lisesi üniforması, değil mi?
:'''Kyon:''' Evet.
:'''Haruhi:''' Adın ne?
:'''Kyon:''' John Smith.
:'''Haruhi:''' Gerizekalı gibi mi gözüküyorum?
:'''Kyon:''' Takma isim kullanamam mı?
<hr width="50%"/>
:'''Kyon:''' Bu arada bu da ne böyle ''[Çizimden bahşediyor.]''.
:'''Haruhi:''' Anlayamadın mı? Bu bir mesaj.
:'''Kyon:''' Yoksa Orihime ve Hikoboshi için mi?
:'''Haruhi:''' Nasıl bildin?
:'''Kyon:''' Bugün Tanabata sonuçta. Bana bu tarz şeyleri seven tanıdığım birini hatırlatıyorsun.
===''9. Bölüm: Gizemli Sembol''===
:''[Asahina kulüp odasına bir kız ile birlikte gelir.]''
:'''Asahina:''' Bir ziyaretçi getirdim.
:''[Kulüp odasından içeri girip otururlar.]''
:'''Kyon:'''''[Düşünüyor.]'' Bu nasıl olabilir?! Bizden yardım istemeye ilk defa biri geliyordu! ''[Anlatıyor.]'' Onun adı Emiri Kimidori idi. Tatlı ve bakımlı görünen bir 2. sınıf öğrencisi.
:'''Haruhi:''' Yani SOS Ekibinden kayıp erkek arkadaşını aramasını mı istiyorsun?
:'''Kimidori:''' Evet.
:'''Kyon:'''''[Düşünüyor.]'' Görünüşe göre kulübümüzün amacının danışmanlık ya da benzer işler olduğunu düşünüyor.''[Konuşuyor.]'' Biraz daha detay verebilirseniz...
:'''Kimidori:''' Birkaç gündür okula gelmedi.
:'''Haruhi:''' Telefon etmeyi denedin mi?
:'''Kimidori:''' Ev ya da cep telefonuna cevap vermedi. Evine gittim ama orada değildi.
:'''Haruhi:''' Peki erkek arkadaşının ailesi?
:'''Kimidori:''' Yalnız başına yaşıyordu. Bildiğim kadarıyla ailesi yurtdışında yaşıyordu ama onlarla nasıl irtibata geçebileceğimi bilmiyorum.
:'''Haruhi:''' Kanada'da olma ihtimalleri yoktur değil mi?
:'''Kimidori:''' Hayır. Honduras'ta yaşıyorlar diye biliyorum.
:'''Haruhi:'''''[Kendinden emin bir tavırla.]'' Honduras, demek. Anlıyorum.
:'''Kyon:'''''[Düşünüyor.]'' "Anlamışmış", külahıma anlat! Honduras'ın yerini bildiğinden bile şüpheliyim. Bu arada... Meksika'ya yakın bir yer miydi?
<hr width="50%"/>
:'''Haruhi:''' SOS Ekibi'ne neden geldiniz?
:'''Kimidori:''' Sevgilim birçok defa SOS Ekibi'nden bahsetmişti.
:'''Haruhi:''' Sevgilinin adı neydi?
:'''Kimidori:''' Ya(...)''[İsim sansürlenir.]''
:'''Haruhi:''' O da kim?
:'''Kimidori:''' Yanlış hatırlamıyorsam SOS Ekibinin komşusu olduğunu söylemişti. Bilgisayar Kulübü'nün başkanlığını yapıyordu.
<hr width="50%"/>
:'''Kyon:'''''[Düşünüyor.]'' Tüm bu olanlardan sonra alelade biri olamazdım. Ancak anlamadığım nokta, Haruhi bunu neden yapmıştı? Yoksa benim de o üçü gibi bir özelliğim mi vardı ya da benzer bir yeteceğim mi? Haruhi bu yüzden mi beni de SOS Ekibi'nin bir üyesi yapmıştı?
<hr width="50%"/>
:'''Kyon:'''''[Düşünüyor.]'' Acaba gerçekten veriyi yok edebildi mi? Ayrıca bu konuya dikkatimizi çeken Kimidori-san'dı. Başkana sorduğumda kız arkadaşı olmadığını söyledi. Eminim bu mükemmel senaryonun merkezindeki kişi yine Nagato'ydu. Eğer bu Kimidori de uzaylılar tarafından yapılmış genel amaçlı bir uçbirim olsaydı buna hiç şaşırmazdım. Haruhi'yi can sıkıntısından uzak tutmak için yapılmış uzaylı bir taklit istemci de olabilirdi. Aksi takdirde böyle bir durumda bana tek kelime etmeden bu kadar olayın olabileceğine pek inanmıyorum. Sessizlikteki gölgeler... Nagato'yu bize siz mi gönderdiniz yoksa Haruhi dilediği için mi? Yıllardır boş bir odada uzaylıların yaptığı bir android olarak yaşıyor. Nagato... Belki sen de... Tek başına yalnızlık çekiyorsun.
===''10. Bölüm: Ücra Ada Sendromu Bölüm 1''===
:''[Kyon ve Kouzumi okyanusa açılmış bir geminin güvertesinde konuşuyor.]''
:'''Kyon:''' Ne planladığını neden bana da söylemiyorsun?
:'''Koizumi:''' Hiç. Emin olun. Sizin de bildiğiniz gibi "Ajans'ın" bununla bir ilgisi bulunmuyor. Güvenli olduğuna dair bir rapor bile sunuldu. Endişe etmeyin!
:'''Kyon:''' Beni endişelendiren bu geziyi senin planlamış olman.
:'''Koizumi:''' Özel bir şirkete ait ıssız bir adanın Suzumiya-san'ın ilgisini çekebileceğine inanıyorum. Kapalı daire ile ilgili bir şeyler söylemişti.
:'''Kyon:''' Kapalı daire nedir?
:'''Koizumi:''' Gizemli bir terim. Dış dünya ile teması kesilmiş anlamına gelir.
:'''Kyon:''' Kar fırtınasında bir dağ evine sıkışmak ya da bir kasırgada pansiyonda mahsur kalmak gibi mi?
:'''Koizumi:''' İlgili tarafların kendilerini çevreleyen şartlar içerisinde sıkışıp kalması diyebiliriz. Diğer bir deyişle kapalı kalmak.
:'''Kyon:''' Bunun gezimizle ne ilgisi var.
:'''Koizumi:''' Orası medeniyetten uzak ıssız bir ada. Bir fırtına çıkacak olsaydı kapalı daire gibi olurdu ya da benzer bir kar fırtınasında bir dağ evinde mahsur kalmak gibi.
:'''Kyon:''' ''[Anlatıyor.]'' Neden Koizumi'yle okyanusun ortasında konuştuğumu merak ediyorsanız... Ara sınavlara girmeden önce toplantı yaptığımız kara pazartesi gününde olanları geri almanın mümkün olmamasıydı.
===''11. Bölüm: Ücra Ada Sendromu Bölüm 2''===
:''[Herkes Keiichi-san'ın öldürüldüğü olay mahallinde toplanır.]''
:'''Koizumi:'''Hemen bu durumu müzakere etmemiz gerekiyor. İçinde bulunduğumuz durum tam bir kapalı daire. İlk bakışta bir cinayet izlenimi veriyor. Ayrıca oda da kilitliydi. O zaman şimdi bulmamız gereken, failin kilitli bir odaya nasıl girdiği ve hiçbir iz bırakmadan kaçtığıdır.
<hr width="50%"/>
:'''Haruhi:''' Sence bu bir cinayet vakası mı?
:'''Kyon:''' Öyle görünüyor.
:'''Haruhi:''' Aklım almıyor. Böyle bir şey olabileceğini hayal ile edemezdim.
:'''Kyon:''' Sen hep böyle bir şeyler olmasını istediğinden bahsetmiyor muydun?
:'''Haruhi:''' Ben aslında böyle bir şey olmasından bahsetmiyordum.
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor.]'' Fırtınada, ıssız bir adada kilitli bir odada işlenen cinayet. Böyle bir yerde bunun olma olasılığı ne kadardır ki? Belki de bunlar sadece Haruhi istediği için oldu.
:'''Haruhi:''' İyi görünmüyor.
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor.]'' Aslında iyi bir çocuk gibi görünüyordu belki de sadece sonu kötü biten bir eşek şakasıdır. [Konuşuyor.] Gerçekten böyle düşünmek istemiyorum ama tüm bunlar Yutaka-san'ı birincil şüpheli yapmaz mı? Her şeyden önce kimse yerini bilmiyor.
:'''Haruhi:''' Bu bana dün Mikuru'nun söylediği bir şeyi hatırlattı.
:''[Mikuru'nun Yutaka ve Keiichi'yi terasta kavga ederken gördüğü sahne gelir.]''
:'''Kyon:''' İkisi kavga mı ediyorlarmış?
:'''Haruhi:''' Öyle görünüyorlarmış. Bir şey daha var. Gece vaktiydi. Oyunumuz sırasında lavaboya doğru gidiyordum odanın önünden geçerken bir konuşmaya kulak misafiri oldum.''[Yutaka]'' " Acele et. Bir pasaport ve seyahat çekleri istiyorum." Bunları düşününce başka bir ülkeye kaçmayı planlamış olabilir değil mi?
:'''Kyon:''' Ama oda neden kilitliydi? İntihar süsü verilmeye dahi çalışılmamış. Böyle bir şeyi kilitli bir odada yapmak için bunca zahmete ne gerek var?
:'''Haruhi:''' Öylece durup bekleyemem. Keiichi-san'ın odasına gidip biraz daha inceleme yapalım.
===''12. Bölüm: Mikuru Asahina'nın Maceraları Bölüm 00''===
:'''Kyon:'''''[Anlatıyor.]'' Adı, Mikuru Asahina. İlk bakışta; gayet sıradan, çalışkan ve hoş bir kız ama gerçekte, gelecekten gelen savaşçı bir garson. Gelecekten ne için geldi veya niçin garsonluk yapıyor? Bunlar önemsiz ayrıntılar. Hepsi hikaye olarak yapılmış ve bizi garip bir kurgunun içine sokan oyunun bir parçası.
:''[Mikuru, taşan kostümü ile çalıştığı yerin maskotluğunu yapıyor.]''
:'''Mikuru:''' Rahatsız ettiğim için özür dilerim! Çok miktarda taze lahana geldi! Önümüzdeki bir saat boyunca her lahana yarı fiyatına!
:'''Kyon:'''''[Anlatıyor.]'' Laf aramızda, savaşçı bir garson olmasına rağmen neden tavşan kız kostümüyle dolaşıyor? Çünkü işi bu yerel alışveriş bölgesinde müşteri çekmek.
<hr width="50%"/>
:'''Kyon:''' ''[Anlatıyor.]'' Asıl hikayemize geçelim. Bildiğiniz gibi o savaşçı bir garson ve asıl görevi bir erkeği gizlice korumak. O erkeğin adı Itsuki Koizumi. İlk bakışta; gayet sıradan, kaygısız bir lise öğrencisi ama gerçekte bir esper. Ancak, henüz bunun farkında değil. İçindeki süper inanılmaz gücü uyandırabilmek için etkileyici bir olay yaşaması gerekiyor.
<hr width="50%"/>
:'''Kyon:''' ''[Anlatıyor.]'' Fazla uzatmayalım. Şimdi de karşınızda Nagato Yuki. Sıradan biri olsa bile, normal bir insan gibi görünmüyor ve doğuştan şeytani bir büyücü. Dahası, bir uzaylı...
===''13. Bölüm: Hayatı Yaşa''===
:''[Taniguchi, Kunikida ve Kyon okuldaki festivali geziyorlar.]''
:'''Taniguchi:''' Hadi şimdi gidip birkaç piliç avlayalım!
:'''Kunikida:''' Piliç mi?
:'''Taniguchi:''' Normal kıyafetler ''[Festival dolayısıyla okuldaki çoğu kişi kostümlü]'' içindeki kızlardan bahsediyorum. Üçlü bir grupla konuşmaya başlarsak kolayca bizimle geleceklerdir. bu söylediklerim deneyim ile doğru orantılıdır.
:'''Kyon:'''''[Düşünüyor.]'' Pel, nasıl oldu da %100 başarısızlık dolu deneyimlerinden faydalanarak bir şeyler yapabileceğimizi öne sürersin? ''[Konuşuyor.]'' Ben istemem. Siz ikiniz kendi başınıza takılabilirsiniz.
:'''Kunikida:''' Ben de yokum. Kendi başına takıl. Şansın yaver giderse de, arkadaşlarından birini de benimle tanıştırırsın.
:'''Taniguchi:''' Sizin neyiniz var ödlek tavuklar!
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor.]'' Sorun ödlekliğimiz değil. Eğer "kim olduğunu bilirsin sen" beni başka kızlarla brilikte görürse ayvayı yedim demektir. Her neyse... Kültür festivalinin tadını çıkarın. Normal bir şekilde tabi.
<hr width="50%"/>
:''[Haruhi ve Yuki, Okajima ve Zaizen ile festivalde sahneye çıkarak şarkı söyler.]''
:'''Koizumi:''' Suzumiya-san çok iyiydi. Nagato-san da aynı şekilde.
:'''Kyon:''' Bu kıyafette ne?
:'''Koizumi:''' Çok acele gelmek zorunda kaldım. Öğrenci meclisinin bu konuyu tartıştığını duydum. Görünüşe göre, Suzumiya-san izinsiz işler karıştırıyormuş.
:'''Kyon:''' Ve bahsettiğin olay da bu demek.
:''[Haruhi mikrofondan konuşmaya başlar.]''
:'''Haruhi:''' Millet. ENOZ karışınızdayız. ENOZ ismi Enomoto, Nakanishi, Okajima ve Zaizen'den yani üyelerin sodaylarının ilk harflerinden geliyor. Ancak elimizde olmayan bazı sebeplerden Enomoto ve Nakanishi bugün sahneye çıkamadılar. Yuki ve ben gerçek üyeler olmayıp onların yerine sahneye çıktık. Bunun için üzgünüz!
<hr width="50%"/>
:''[ENOZ grubu Haruhi'ye günü kurtardığı için teşekkür ettikten sonra Haruhi ve Kyon bir ağacın altında konuşuyor.]''
:'''Haruhi:''' Bir günüm daha olsaydı çok hah iyi hazırlanmış olabilirdim. Bazen gerçekten de iyi iş çıkarabildik mi diye merak ediyorum. Nasıl desem... Hayatımı ne tarafa sürüklediğim konusunda kendimi sorgulamaya başladım. Nedense sakinleşmiyorum. Neden böyleyim acaba?
:'''Kyon:''' Ben nereden bilebilirim ki? ''[Düşünüyor.]'' Çünkü diğerlerinin minnetini kazanmaya alışık değilsin. Hep içinde teşekkür ederim kelimesi geçirtmeyecek şeyler yapıyorsun.
:'''Haruhi:''' Ne var? Bir şey mi diyecektin? Söyle o zaman! Muhtemelen gereksiz bir zırvadır ama içinde kalırsa sağlığına zarar verebilir.
:'''Kyon:''' Pek sayılmaz. Bir şey demeyecektim.
:'''Haruhi:''' ''[Çimenden elleriyle bir parça ot koparır ve Kyon'a atmaya çalışır ama rüzgâr ters yöne esince tüm otlar yüzüne gelir.]''
:'''Kyon:''' ''[Güler.]''
:'''Haruhi:''' Söylesene, sen bir şeyler çalabiliyor musun?
:'''Kyon:''' Hayır.
:'''Haruhi:''' Biraz çalışırsan halledersin. Sonuçta önümüzde kocaman bir sene var.
:'''Kyon:''' ''[İç çeker.]''
:'''Haruhi:''' Grup kuralım ve gelecek yıl kültür festivalinde sahne alalım. Ben şarkı söylerim. Yuki gitar çalar. Mikuru'ya tef veririz ve sahne süsü olarak kullanırız.
:'''Kyon:'''''[Düşünüyor.]'' Olmaz, olmaz.
:'''Haruhi:''' Ve ayrıca bir devam filmi de çekmemiz lazım. Önümüzdeki yıl çok meşgul olacağız. Her yıl planlı olarak hedef sayımızı genişletmeliyiz.
:'''Kyon:'''''[Düşünüyor.]'' Bekle, bekle.
:'''Haruhi:''' Hadi ama! Gidelim Kyon!
:'''Kyon:''' Nereye gidelim?
:'''Haruhi:''' Bir gitar bulmaya! ''[Kyon'u elinden tutarak çeker.]'' Popüler müzik kulübü odasına gidelim. Belki kullanılmayan bir şeyler buluruz. Ayrıca Nakanishi-san ve diğerlerine şarkı bestelemek konusunda soracaklarım da vardı. Endişelenme! Şarkı sözü, beste ve yayın işlerini halledeceğim! Ve tabii, kareografiyi de!
:'''Kyon:''' Hemen şimdi başlamamıza gerek yok!
:'''Haruhi:''' Sen ne diyorsun? Bir yıl dediğin göz açıp kapayıncaya kadar geçer!
:'''Kyon:''' Ayrıca neden koreografi dedin? Grup kurmuyor muyduk?
:'''Haruhi:''' O da lazım! Yeni bir tür grup kuracağız!
:'''Kyon:''' Grup kurma ile idollük işini karıştırmıyorsun değil mi?
===''14. Bölüm: Yıldız Savaşları''===
:''[1 hafta önce]''
:'''Kyon:'''''[Anlatıyor.]'' Mevsimlerden sonbahar. Olaysız sona eren kültür festivali biteli birkaç gün olmuştu. Okul yeniden huzurlu ve sessiz bir hal almıştı. Başka bir deyişle sadece sıradan bir gündü. Ancak, her şeyden önce, okuldan sonra kulüp odasında otururken şom ağzımızı kapalı tutup sıradan bir gün dememeyi öğrenmemiz gerekiyordu. Bir uzaylı, bir zaman gezgini ve bir esper ile oturup zaman öldürürken yine aklıma bir şey takılmıştı. Özel biri olmalıydım. Belki ben de henüz keşfedilmemiş bir varlıktım.
:'''Koizumi:''' Bir sıkıntın var gibi görünüyor.
:'''Kyon:''' Pek sayılmaz. Sadece bu odada yaşadığım saçmalıklara nasıl alıştığıma hayret ediyordum. Biri beni bunun için takdir etmeli.
:'''Koizumi:''' Öyleyse size bu konuda hayran olduğumu söylesem?
:'''Kyon:''' Bunu senden duyunca hiçbir anlamı olmuyor ki. Sadece sana yetişebilmek konusunda endişeliyim.
:'''Koizumi:''' Oldukça doğru.
:'''Asahina:''' beklettiğim için özür dilerim. İlk defa Karigane yapıyorum da. Elimden geldiğince iyi yapmaya çalıştım.
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor.]'' Hiç endişelenme. Senin elin değdikten sonra çiğ tavuğu bile fırında tavuk niyetine yerim.
:'''Asahina:''' Yavaş için lütfen.
:'''Koizumi:''' Bu arada Suzumiya-san nerede?
:'''Kyon:''' Bugün temizlik görevi vardı. ''[Düşünüyor.]'' Burada olmadığında gerçekten de etrafı bir huzur kaplıyor.
:''[Kulüp odasının kapısı tık tıklanır.]''
:'''Asahina:''' Geliyorum! ''[Kapıyı açar.]'' Bu, Bilgisayar Kulübü Başkanı...
:'''Bilgisayar Kulübü Başkanı:''' Başkanınız yok mu?
:'''Kyon:''' Ne istemiştiniz?
:'''Bilgisayar Kulübü Başkanı:''' Öncelikle bunu alın. ''[ "The Day of Sagittarius III" adında bir oyun uzatır.]'' İçerisinde bir oyun yazılımı var. Tamamen kendimizin hazırladığı orijinal bir oyun. Kültür festivalinde de tanıtımını yapmıştık. Görmediniz mi?
:'''Kyon:''' Hatırlamıyorum. ''[Düşünşüyor.]'' Hatırladıklarımızı soracak olsaydınız tek cevabım Asahina-san'ın çalıştığı yakisoba kafedeki kıyafetler olurdu.
:'''Bilgisayar Kulübü Başkanı:''' Anladım... Belki de ekranı daha görünür bir yere kurmalıydık.
:'''Kyon:''' Peki, ne istiyorsunuz?
:'''Bilgisayar Kulübü Başkanı:''' Doğru ya. Bu oyunda bizimle savaşmanız için size meydan okuyoruz.
:'''Kyon:''' Huh?
:'''Bilgisayar Kulübü Başkanı:''' Savaş istiyoruz! Bu oyunu kullanarak savaşmak istiyoruz! Ciddi bir savaş! Sizinle savaşmak istiyoruz! Savaş! Savaş! Savaş!..
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor.]'' Yalvarıyorum. Lütfen artık "Savaş! Savaş!" diye bağırmayı kes. Umarım bu Haruhi'nin kulağına gitmez.
:''[Haruhi, yan taraftan hızlıca gelir ve başkanı sertçe yere iter.]''
:'''Haruhi:''' Demek bir savaş istiyorsunuz? Siz kim olduğunuzu sanıyorsunuz? Ne olursa olsun benim SOS Ekibime saldırma için epey cesaretli olmalısınız. Buna izin vereceğimi mi sandınız? Karanlıkta parlayan ışıklar gibi kötüleri astıma etmek adalet savaşçılarının görevidir.
:'''Kyon:''' Hey, Haruhi. Tekmelemeden önce neden dinlemiyorsun?
:'''Haruhi:''' Kyon, savaş başladı. İkinci saldırıyı sana bırakıyorum. Kaybettiğiniz zaman hiçbir bahane sizi kurtaramayacak. ''[Dönüp kimi ittiğine bakar.]'' Ne? Bunlar sadece komşularımızmış. Neden bu adamlar bizimle kavga etmek istiyor.
:'''Kyon:''' Dediğim gibi, onlar da bunu anlatmaya çalışıyorlardı.
:'''Haruhi:''' Neymiş peki bu?
:'''Bilgisayar Kulübü Başkanı:''' Korkak SOS Ekibi... Neyse, biz Bilgisayar Kulübü olarak SOS Ekibi'ni bir savaşa davet ediyoruz.
<hr width="50%"/>
:''[Kulüp odasında Haruhi, Bilgisayar Kulübü Başkanı ile konuşmaya devam eder.]''
:'''Haruhi:''' Yani, ne olmuş?
:'''Bilgisayar Kulübü Başkanı:''' Bizim yaptığımız bu oyunu kullanarak savaşalım. Kazanırsak onu geri istiyorum.
:'''Haruhi:''' Geri mi istiyorsun? Neyi?
:'''Bilgisayar Kulübü Başkanı:''' Madem kullanmıyorsunuz onu bize geri verin!''[Bilgisayarı gösterir.]''
:'''Haruhi:''' Ben onu kullanıyorum. Filmimizi onda düzenlemiştik.
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor.]'' Beni hiç sayma zaten.
:'''Haruhi:''' Web sayfamızı da onda yaptık.
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor.]'' Onu da ben yapmıştım.
:'''Bilgisayar Kulübü Başkanı:'''O sayfayı neredeyse hiç güncellemiyorsunuz ki zaten.
:'''Kyon:''' Anlıyorum, demek ki bu yüzden her geçen gün sayacımız daha da artıyordu. Bu o böcek olayını da açıklıyor.
:'''Haruhi:''' Ama ben onu vermenizi istemiştim ve sen de kabul etmiştin, yanılıyor muyum? Kyon! Hatırlıyorsun değil mi?
:'''Kyon:''' Öyle mi?
:'''Bilgisayar Kulübü Başkanı:''' O aptal anlaşma geçersizdir! Bunu aklımdan çıkaramadım. Eğer bu karşılaşmayı yaparsak tüm olanları unutmaya hazırım. Hayır... Unutmak istiyorum. Olanları unutabilir miyim? Her neyse! Bizimle savaşmanızı istiyorum!
:'''Haruhi:''' Pekala. madem ölümün bir savaş istiyorsunuz, öyle olsun. Peki... Bu karşılaşmanın ödülü ne olacak?
:'''Bilgisayar Kulübü Başkanı:''' Haklısın. Her bir üye için yeni bir bilgisayar vereceğim. Bire karşılık dört bilgisayar.
:'''Haruhi:''' Gerçekten mi? Uygun mu? Bunu sana unutturmayacağımı bilmeni isterim.
:'''Bilgisayar Kulübü Başkanı:''' Kabul. Söz veriyorum.
:'''Haruhi:''' Kendinden oldukça emin görünüyorsun değil mi? Bana uyar. Doğru ya, sizde hiç kadın üye yok, değil mi? Eğer kazanırsanız onu ''[Yuki'yi parmağı ile işaret eder.]'' size vereceğim. Kesinlikle çok işinize yarayacaktır. Dört bilgisayarınıza karşı bir bilgisayar haksızlık olurdu.
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor.]'' Hayır. Nagato'yu dört bilgisayarla kıyaslayamazsın bile. Ne yaptığının farkında bile değilsin.
:'''Haruhi:''' Ne oldu? Yoksa Mikuru-chan'ı da ı istiyorsun?
:'''Kyon:''' Madem ortaya ödül koymak istiyorsun neden kendi vücudunu ortaya koymuyorsun? Sadece başkalarından istemekle olmaz.
:'''Haruhi:''' Sen ne saçmalıyorsun? SOS Ekibi'nin başkanı kutsal bir semboldür! Başka birine bu pozisyonu bırakmaya hiç niyetim yok.
:'''Kyon:'''''[Düşünüyor.]'' Mezun olduktan sonra bile buralarda olmayı planlıyorsun anlaşılan.
:'''Haruhi:''' Yani? Hangisini istiyorsun?
:'''Bilgisayar Kulübü Başkanı:''' Şey, ben...
:'''Haruhi:''' Eğer çok istiyorsan... Pekala, beni de alabilirsin.
:'''Bilgisayar Kulübü Başkanı''': Hayır! Kesinlile bu teklifinizi es geçeceğim.
===''15. Bölüm Final: Bazen Yağmur Yağar''===
:'''Kyon:''' ''[Anlatıyor.]'' Kültür Festivali ve sonrasındaki kaos nihayet sona ermişti. Şimdi de Aralık ayı yaklaşırken esen soğuk rüzgârların uğultusuyla karışık kışın ayak sesleri duyulmaya başlanmıştı bile. Tarihi okulun kuruluşuna kadar uzanan bu eski binadaki kulüp odamızın çürük duvarları içinde alışılmadık derecede soğuk bir gün geçirmiştik.
: ''[Haruhi hariç tüm üyeler kulüp odasında oturuyor.]''
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor.]'' Şimdi fark ettim de biz bir araya geleli çoktan 6 ay olmuştu. Bu zamana kadar bir çok olay yaşamıştık. Çoğunlukla sebebi Haruhi olsa da bazı olaylar da ondan kaynaklanmamıştı. Tamam, olayların büyük çoğunluğu SOS Ekibi'nin kurulmasından sonra meydana gelmişti. Hatta büyük bir çoğunluğu da onun yüzüden olmuştu inkar edemem.
:''[Haruhi gürültülü bir şekilde kulüp odasından içeri giriyor.]''
:'''Haruhi:''' Millet! Tahmin edin, ne oldu?! Harika haberlerim var!
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor.]'' Yine mi? Ne zaman harika bir haberle gelse kabak özellikle ya Asahina ya da benim başımda patlamıştır. ''[Konuşuyor]'' Bu sefer ne oldu?
:'''Haruhi:''' Kulüp odasının ısıtma sorunuyla ilgili düzenlemeler yaptık
<hr width="50%"/>
:'''Haruhi:''' Fırsatımız varken birkaç fotoğrafını çekmek istiyorum.
:'''Mikuru:''' Ne tür fotoğraflar?
:'''Haruhi:''' Gayet açık değil mi? Kapak resimleri Kültür Festivalinde gösterdiğimiz "Mikuru Asahina'nın Maceraları" filminin DVD'si için.
<hr width="50%"/>
:''[Kyon, kulüp odasında uyuya kalır. Uyanınca karşısında Haruhi'yi görür.]''
:'''Kyon:''' Sen miydin?
:'''Haruhi:''' Ne olmuş? Bununla bir sorunun mu var?
:'''Kyon:''' Hayır, hayır. Yüzüme bir şey falan çizmedin değil mi?
:'''Haruhi:''' Böyle çocukça bir şeyi asla yapmam!
:'''Kyon:''' Diğer üçü nerede?
:'''Haruhi:''' Çoktan eve gittiler. Uyanacağa benzemiyordun.
:'''Kyon:''' Sen de ben uyanana kadar burada kalmayı mı tercih ettin?
:'''Haruhi:''' Elimde değil! Sen hala uyuyordun. Kapıyı üstüne kilitleyip gidemezdim ya. Ayrıca, yağmur yağıyor. Geri ver!
:'''Kyon:''' Huh?
:'''Haruhi:''' Hırkamı... ''[Kyon uyurken Haruhi hırkasını üzerine örtmüştü.]''
:''[Kyon üzerindeki hırkalardan birini Haruhi'ye verir.]''
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor.]'' Bunlardan bir kesin Haruhi'nindi. Ama diğeri kimin? Bekle bir dakika... Bu, ben uyurken Asahina-san kıyafetini yanımda değiştirdi demek, değil mi? Kahretsin! Neden bu kadar derin uyuyordum ki? Uyuyormuş gibi yapabilirdim.
:'''Haruhi:''' Hadi! Okulda limse kalmadı. Gitmemiz gerekli.
:'''Kyon:''' Bu kötü oldu. Benim şemsiyem yok.
:'''Haruhi:''' ''[Şemsiyesini gösterir.]'' Bu yeterli olur.
:''[Haruhi ve Kyon eve doğru yürümeye başlar.]''
:'''Haruhi:''' Bana doğru tutsana şunu. Üzerime yağmur yağıyor.
:'''Kyon:'''Zaten çoğunluğu senin tarafında. Ayrıca bu da senin şemsiyen değil. Üzerinde "Okul malıdır" yazıyor.
:'''Haruhi:''' Okul malıysa ne olmuş? Bunu bir öğrencinin kullanmasında bir sakınca yok. Ya da istersen eve varana kadar ıslanabilirsin. Ver şemsiyemi! ''[Şemsiyeyi hızla alır ve uzaklaşır.]''
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor.]'' Doğrusu, o ısıtıcıyı da buralara kadar taşıyıp getirdim ama tek bir teşekkür bile etmedi.''[Haruhi'ye doğru koşar.]'' ''[Yüksek sesle.]'' Beni bekle!
== 2. Sezon (2009) ==
===''Bölüm 1: Sonsuz Sekiz 1''===
:''[SOS Ekibi halk havuzuna gider.]''
:'''Haruhi:'''[Mikuru ve Yuki'yi kollarından çeker ve havuza atlar.] Hadi gelsenize [Koizumi ve Kyon'a söylüyor.]. Su çok sıcak.
:'''Kyon:''' "Suya atlamak yasaktır" tabelasını okuyamıyor mu?
:'''Koizumi:''' Yine de güzel bir sahne değil mi? Sence de Suzumiya-san normal insanlar gibi eğlenmeyi öğrenmiyor mu?
:'''Kyon:''' beni birdenbire arayıp işi bittiği zaman yüzüme kapatmasının birini davet etmenin normal yolu olduğu aklıma gelmezdi.
:'''Koizumi:''' Eh... Suzumiya'nın yüzünde böyle güzel bir gülümseme varken dünyayı sarsacak olay yaşanmamalı.
:'''Kyon:''' Umarım haklısındır.
:'''Koizumi:''' Endişelenmene gerek yok. Geziden beri gözlenebilir bir problem yaşanmadı. Şimdilik, Suzumiya'nın bildiği kadarıyla dünya barış içinde.
<hr width="50%"/>
:'''Haruhi:''' Ne düşünüyorsunuz?
:'''Kyon:''' Bu da ne?
:'''Haruhi:''' Tatilin kalan zamanını nasıl geçireceğimize dair liste.
:'''Kyon:''' SOS Ekibi için mi?
:'''Haruhi:''' Evet. Tatilden geriye sadece 2 hafta kaldı ve hala yapmak istediğim şeyler varmış gibi hissediyorum. Bir çırpıda halledeceğiz.
:'''Koizumi:''' Yani yaz tatili boyunca yapılacak şeyler listesi mi?
:'''Mikuru:''' ''[Listeyi okumaya başlar.]'' Yaz kampı, havuz, bon dansı, havai fişekler, yarı zamanlı iş, yıldız gözlemi... Çok fazla şey var.
:'''Kyon:''' Ve bunların hepsini iki haftada mı yapmak zorundayız?
:'''Haruhi:''' İstediğiniz başka bir şey var mı?
:'''Mikuru:''' Uh, Japon balığı yakalama istiyorum.
:'''Haruhi:''' TAMAM! Japon balığı yakalamak ''[heyecanla listeye yazıyor.]'' Yarın başlıyoruz.
<hr width="50%"/>
:'''Haruhi:''' Bugün, 30 Ağustosta, listemizi tamamladık.
:'''Kyon:''' Şükürler olsun tek parça halinde çıkabildik.
:'''Haruhi:''' Yeter miydi? Ama... Eh, sanırım hepsi bu kadar. Hey, yapmak istediğiniz başka bir şey var mı?
:'''Koizumi:''' Aklıma bir şey gelmiyor.
:'''Kyon:''' Hala doymadın mı?
:'''Mikuru:''' Ben uzun bir süre kestireceğim.
:'''Haruhi:''' Yuki?
:'''Yuki:''' ''[Hayır şekliden kafasını sallar.]''
:'''Haruhi:''' Tamam.Bu yaz pek çok şeyi yapmayı başardık. Her yere gittik. Yukata giydik. Bir sürü ağustos böceği yakaladık. Bu kadarı yetmeli.
:'''Kyon:'''''[Düşünüyor.]'' Hala yapmak istediği şeyler mi var?
:'''Haruhi:''' Bugünlük bu kadar o zaman. Ne olur ne olmaz diye yarını yedekte tutuyordum ama bunun yerine evde dinlenebilirsiniz. İki güne kulüp odasında görüşürüz!
===''Bölüm 2: Sonsuz Sekiz 2''===
:'''Kyon:''' ''[Anlatıyor.]'' Yanlış bir şeyler vardı. İçgüdülerim böyle söylüyordu. TV'deki oyun aynı eyaletten, benle hiçbir ilgisi olmayan iki okul arasındaydı ama bir şekilde kaybedecek takıma tezahürat yaptığımı hissediyordum. Haruhi'nin arayıp başıma bela olacağını nasıl olduysa hissettiğim an, işte tam da o andı.
:[Telefon çalıyor.]
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor.]'' Ne istiyor yine?
:'''Kyon'un kız kardeşi:''' Kyon-kun telefonun...
:'''Kyon:''' İyi ki söyledin.
:'''Haruhi:''' Bugün boşsun değil mi? Hepimiz saat 2'de istasyonda buluşuyoruz. Gelsen iyi olur!
:''[Telefon kapanır.]''
:'''Kyon:'''[Düşünüyor.] Bir şey söylemedim...
:''[Tekrar telefon çalar.]''
:'''Kyon:''' ''[Telefonu açar.]'' Yine ne var?!
:'''Haruhi:''' Ne getireceğini söylemeyi unuttum. Mayonu yanına al. bir sürü de para. Bisikletinle geldiğine de emin ol. Tamam!
:'''Kyon:'''''[Anlatıyor.]'' Yok artık. Nasıl oldu bilmiyorum ama Haruhi'nin ne söyleyeceğini biliyordum. Yo, tam olarak öyle değil. Daha doğrusu, bunların daha önceden yaşandığına dair bir his vardı içimde. Deja vu dedikleri şey bu muydu? Yaz neredeyse bitti.
<hr width="50%"/>
:'''Haruhi:''' Giden zaman geri alınamaz.
<hr width="50%"/>
:''[Kyon eve doğru giderken arkadan Nagato'ya seslenir.]''
:'''Kyon:''' Nagato!
:'''Nagato Yuki:''' ''[Arkasına yavaşça döner.]''
:'''Kyon:''' Ah, şey... Hiç. Hiçbir şey. Nasılsın? İyi misin?
:'''Nagato Yuki:''' İyi.
:'''Kyon:''' Bunu duyduğuma sevindim.
:'''Nagato Yuki:''' Anladı.
:'''Kyon:''' ''[Nagato'nun yanından uzaklaşır eve doğru yalnız başına yürümeye başlar.]'' ''[Düşünüyor.]'' Neden? Neden onunla konuştum ki?
<hr width="50%"/>
:'''Haruhi:''' Acı veren işleri erkenden bitir ki, endişelenmeden eğlenmeye vaktin olsun. Yaz tatilinden keyif almanın doğru yolu budur.
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor.]'' Neden onun gibi bir kızın beyni var ki? Tanrı zenginlik dağıtırken işini yarım bırakmış.
<hr width="50%"/>
:'''Kyon:''' Her şeyi hatırlıyor musun?
:'''Nagato:''' Evet.
:'''Kyon:''' Şimdiye kadar kaç döngü yaşadık?
:'''Nagato:''' Bu 15,498. olacak.
<hr width="50%"/>
:'''Koizumi:''' Suzumiya-san'a arkadan sarıl ve kulağına "Seni seviyorum" diye fısılda.
:'''Kyon:''' Böyle bir şeyi kim yapar?
:'''Koizumi:''' Bu role senden daha uygun biri var mı ki ?
:'''Kyon''': Bu fikri veto ediyorum! Pas geçiyorum!
:'''Koizumi:''' O zaman ben mi denesem? Sadece şakaydı. Rolün hakkını veremezdim zaten. Sadece Suzumiya-san'ın kafasını karıştırmış olurdum.
===''Bölüm 3: Sonsuz Sekiz 3''===
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor.]'' İşte yine o his. Yıllardır buraya gelmediğime eminim. Yine de neden yakın zamanda buradaymışım gibi geliyor. O sahne, o tezgah... Bu...
<hr width="50%"/>
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor.]'' Yazdı. Yaz tatili. Rahatlayıp her şeyi unutmak istedim ama beni rahatsız eden bir şeyler vardı.
<hr width="50%"/>
:'''Kyon:''' Asahina-san tam olarak ne oldu?
:'''Asahina:''' Kyon-kun... Ben... Geleceğe gidemiyorum!
:'''Kyon:'''Dönemiyor musun? Bu da ne demek?
:'''Koizumi:''' Açıklamak gerekirse; sonsuz bir zaman döngüsünde hapsolduk.
:'''Kyon:''' Ne?
<hr width="50%"/>
:'''Koizumi:'''Kesin konuşmak gerekirse, Ağustos'un 17'si ve 31'i arasında resmen sonsuz bir yaz tatilinin ortasındayız.
:'''Kyon:''' Yaz tatilinin ortasında olduğumuz kesin.
:'''Koizumi:''' Bu hiç bitmeyen sonsuz bir yaz. Şu anda Eylül'e dair her şey bu dünyadan kayboldu. Bu yüzden Asahina-san artık geleceğe gidemiyor. Artık var olmayan bir geleceğe gidememesi çok normal tabii.
:'''Kyon:''' Dur bakalım şimdi! Saçma hikayende doğal olan herhangi bir nokta var mı? Sana kim inanır ki?
:'''Koizumi:''' Aslında senin inanacağını düşünüyordum.
<hr width="50%"/>
:'''Koizumi:''' Belli ki Suzumiya-san'a yakın olanların fark etme ihtimali daha yüksek.
:'''Kyon:''' Peki Haruhi? Neler olduğunun farkında mı?
:'''Koizumi:''' Tamamen habersiz görünüyor. Tabii, böylesinin daha iyi olduğu söylenebilir. Neyse, inanıyorum ki deja vu ile uğraşması gerekmeyen biri var çünkü yaşanan her şeyi hatırlıyor.
:'''Kyon:''' Kim olabilir?
:'''Koizumi:''' Söylememe gerek yok. ''[Nagato'ya doğru bakar.]''
:'''Kyon:''' Nagato öyle mi?
:'''Nagato:''' Evet.
:'''Kyon:''' Her şeyi hatırlıyor musun?
:'''Nagato:''' Evet.
:'''Kyon:''' Şimdiye kadar kaç döngü yaşadık?
:'''Nagato:''' Bu 15,499. olacak.
<hr width="50%"/>
:'''Koizumi:''' Suzumiya-san'a arkadan sarıl ve kulağına "Seni seviyorum" diye fısılda.
:'''Kyon:''' Böyle bir şeyi kim yapar?
:'''Koizumi:''' Bu role senden daha uygun biri var mı ki ?
:'''Kyon''': Bu fikri veto ediyorum! Pas geçiyorum!
:'''Koizumi:''' O zaman ben mi denesem? Sadece şakaydı. Rolün hakkını veremezdim zaten. Sadece Suzumiya-san'ın kafasını karıştırmış olurdum.
===''Bölüm 4: Sonsuz Sekiz 4''===
:'''Koizumi:''' İnanıyorum ki deja vu ile uğraşması gerekmeyen biri var çünkü yaşanan her şeyi hatırlıyor.
:'''Kyon:''' Korkunç bir şey. Kim olabilir?
:'''Koizumi:''' Söylememe gerek yok. ''[Nagato'ya doğru bakar.]'' Sanırım bu bütüncül düşünen varlık, zamanın sınırlarını aşan kişi için mümkün olabilir.
:'''Kyon:''' Nagato. Doğru mu?
:'''Nagato:''' Evet.
:'''Kyon:''' Her şeyi hatırlıyor musun?
:'''Nagato:''' Evet.
:'''Kyon:''' Şimdiye kadar kaç döngü yaşadık?
:'''Nagato:''' Bu 15,513. olacak.
<hr width="50%"/>
:'''Koizumi:''' Suzumiya-san'a arkadan sarıl ve kulağına "Seni seviyorum" diye fısılda.
:'''Kyon:''' Böyle bir şeyi kim yapar?
:'''Koizumi:''' Bu role senden daha uygun biri var mı ki ?
:'''Kyon''': Bu fikri veto ediyorum! Pas geçiyorum!
:'''Koizumi:''' O zaman ben mi denesem? Sadece şakaydı. Rolün hakkını veremezdim zaten. Sadece Suzumiya-san'ın kafasını karıştırmış olurdum.
===''Bölüm 5: Sonsuz Sekiz 5''===
:'''Koizumi:''' İnanıyorum ki deja vu ile uğraşması gerekmeyen biri var çünkü yaşanan her şeyi hatırlıyor ''[Nagato'ya doğru bakar.]''
:'''Kyon:''' Nagato. Doğru mu?
:'''Nagato:''' Evet.
:'''Kyon:''' Her şeyi hatırlıyor musun?
:'''Nagato:''' Evet.
:'''Kyon:''' Şimdiye kadar kaç döngü yaşadık?
:'''Nagato:''' Bu 15,521. olacak.
<hr width="50%"/>
:'''Koizumi:''' Suzumiya-san'a arkadan sarıl ve kulağına "Seni seviyorum" diye fısılda.
:'''Kyon:''' Böyle bir şeyi kim yapar?
:'''Koizumi:''' Bu role senden daha uygun biri var mı ki ?
:'''Kyon''': Bu fikri veto ediyorum! Pas geçiyorum!
:'''Koizumi:''' O zaman ben mi denesem? Sadece şakaydı. Rolün hakkını veremezdim zaten. Sadece Suzumiya-san'ın kafasını karıştırmış olurdum.
===''Bölüm 6: Sonsuz Sekiz 6''===
:'''Kyon:''' Her şeyi hatırlıyor musun?
:'''Nagato:''' Evet.
:'''Kyon:''' Şimdiye kadar kaç döngüden geçtik?
:'''Nagato:''' Bu 15,524. döngü.
<hr width="50%"/>
:'''Koizumi:''' Suzumiya-san'a arkadan sarıl ve kulağına "Seni seviyorum" diye fısılda.
:'''Kyon:''' Böyle bir şeyi kim yapar?
:'''Koizumi:''' Bu role senden daha uygun biri var mı ki ?
:'''Kyon''': Bu fikri veto ediyorum! Pas geçiyorum!
:'''Koizumi:''' O zaman ben mi denesem? Sadece şakaydı. Rolün hakkını veremezdim zaten. Sadece Suzumiya-san'ın kafasını karıştırmış olurdum.
<hr width="50%"/>
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor.]'' Boş versene. Ödevi yapamamın hiçbir anlamı yok. Nasılsa zaman tekrar döngüye girecek. Sanırım ödevimi yarın gelip gelmeyeceği belli olmayan kendime bırakacağım.
===''Bölüm 7: Sonsuz Sekiz 7''===
:'''Kyon:''' Her şeyi hatırlıyor musun?
:'''Nagato:''' Evet.
:'''Kyon:''' Şimdiye kadar kaç döngüden geçtik?
:'''Nagato:''' Bu 15,527. döngü.
<hr width="50%"/>
:'''Koizumi:''' Suzumiya-san'a arkadan sarıl ve kulağına "Seni seviyorum" diye fısılda.
:'''Kyon:''' Böyle bir şeyi kim yapar?
:'''Koizumi:''' Bu role senden daha uygun biri var mı?
:'''Kyon''': S-seni seviyorum... Hayır! Bu kadar klişe olma!
:'''Koizumi:''' Acaba ben mi denesem?
:'''Kyon:''' ''[İrkilir.]''
:'''Koizumi:''' Sadece şakaydı. Rolün hakkını veremezdim zaten. Sadece Suzumiya-san'ın kafasını karıştırmış olurdum.
<hr width="50%"/>
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor.]'' İşte yine ''[deja vu]'' oldu. Bu sefer her zamankinden daha güçlü. Haruhi'nin gitmesine izin veremem. Eğer verirsem iki haftayı tekrarlamak zorunda kalırız hem de çoktan on binlerce kez yaşamışken! Ama ne yapmalıyım? Haruhi'nin söylediklerinde bir ipucu olmalı. Ama ne? Ne söylüyordu? Bilmiyorum. Aklıma hiçbir şey gelmiyor.
===''Bölüm 8: Sonsuz Sekiz 8''===
:'''Kyon:''' Her şeyi hatırlıyor musun?
:'''Nagato:''' Evet.
:'''Kyon:''' Şimdiye kadar kaç döngüden geçtik?
:'''Nagato:''' Bu 15,532. döngü.
<hr width="50%"/>
:'''Koizumi:''' Suzumiya-san'a arkadan sarıl ve kulağına "Seni seviyorum" diye fısılda.
:'''Kyon:''' Böyle bir şeyi kim yapar?
:'''Koizumi:''' Bu role senden daha uygun biri var mı?
:'''Kyon''': Benim sıram! Bu fikri veto ediyorum!
:'''Koizumi:''' Acaba ben mi denesem? ''[Sessizlik.]'' Sadece şakaydı. Rolün hakkını veremezdim zaten. Sadece Suzumiya-san'ın kafasını karıştırmış olurdum.
<hr width="50%"/>
:'''Haruhi:''' İki güne kulüp odasında görüşürüz!
:'''Kyon:''' B-bekle! Haruhi! ''[Düşünüyor.]'' İ-işte yine ve daha öncekilerden daha güçlü! Bu ani binlerce kez yaşadığımızın kanıtı! Şimdi Haruhi'nin gitmesine izin veremem. Yoksa... İki haftayı tekrarlamak zorunda kalırız! Ama ne yapmalıyım? Haruhi'nin söylediklerinde bir çeşit ipucu olmalı. Ne? Neydi? Neydi?! Hatırla! Ne olduğunu hatırla! Endişelendiğim ama ertelediğim bir şey. Eğer şimdi bir şey yapmazsam Haruhi gidecek. Böyle olmaz! Hiçbir şey değişmeyecek! Şu an için önceki döngülerimiz ne yaptı? Ne yapmadılar?! Düşünecek zaman yok. Uçuk bir tahminde bulun! Sadece bir şey söyle! SÖYLE!
:''[Haruhi kapıdan çıkmak üzere.]''
:'''Kyon:''' BENİM LİSTEM HENÜZ BİTMEDİ!
:'''Haruhi:''' ''[Arkasını döner.]'' Huh?
:'''Kyon:''' Doğru ya! Ödevim!
:'''Haruhi:''' Neden bahsediyorsun?
:'''Kyon:''' Daha yaz ödevime dokunmadım bile! Yaz bitmeden onu tamamlamalıyım.
:'''Haruhi:''' Sen deli misin?
:'''Kyon:''' Koizumi! Seninkini bitirdin mi?
:'''Koizumi:''' Hayır. Çok meşguldük bu yüzden yarım kaldı.
:'''Kyon:''' Öyleyse beraber yapabiliriz! Nagato, sen de daha bitirmedin değil mi? Asahina-san da gelirse çok sevinirim!
:'''Asahina:''' Ama nereye?
:'''Kyon:''' Benim evimde yapabiliriz. Tüm notlarınızı ve matematik problemlerinizi getirin böylece hepsini yapabiliriz. Yaz aktivitelerimizin sonuncusu! Nagato ve Koizumi! Yaptıklarınızı kopyalamama izin verin!
:'''Koizumi:''' Tabii!
:'''Kyon:''' Tamam! O zaman yarın sabah başlıyoruz! Hepsini bir günde halledeceğiz!
:'''Haruhi:''' Dur bakalım! ''[Üzerine üzerine yürümeye başlar.]'' Tek başına kararlar alma! Birlik şefi benim! Öncelikle benim fikrimi sorma lazım! Kyon! Bir birlik üyesinin bağımsız kararlar alması çok büyük bir kural ihlalidir! '''BEN DE GELİYORUM!'''
<hr width="50%"/>
:''[Bir sonraki günün sabahı, Kyon'un alarmı çalar.]''
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor.]'' Görünüşe göre tahminim doğruymuş.
:''[Koizumi ve Kyon kulüp odasında konuşuyor.]''
:'''Koizumi:''' Suzumiya-san hem akademik hem atletik açıdan çok yetenekli. Sanırım bu çocukluğundan beri gelen bir mesele. Bu yüzden bizim yaz ödevlerimizin yük olacağını düşünemedi. Bu nedenle, işin yükünü arkadaşlarıyla paylaşmanın neşesini tatmış olmasının imkanı yok.
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor.]'' Açılış seremonisinden sonra eve gidebilirdim ama bir şekilde kendimi burada buldum. Sonra da bana Koizumi katıldı. Garip olan, Nagato'nun yokluğuydu. Belli etmese de yorulmuş olabilirdi. ''[Konuşuyor.]'' İnanması çok zor. Ağustos'un ikinci yarısını on binlerce kez yaşadık.
:'''Koizumi:''' Böyle hissetmen çok normal. Şu anda 15.531. döngünün anılarını isimlendirip hatırlayamıyoruz. Biz, 15.532. tekrarın üyeleri normal zaman akışına dönmeyi başaran tek grubuz.
===''Bölüm 9: Haruhi Suzumiya'nın İç Çekişi 1''===
:'''Kyon:'''''[Anlatıyor.]''Sonunda çılgın festivalin sona ermesiyle hevesle yeni ayın gelmesini beklerken öğrendiğim tek şey kültür festivalinin yaklaştığı oldu. Şu sıralar lisemiz bu olay için hazırlanıyordu. Bu arada... Eğer birinci sınıf 5. şubenin yani Haruhi ve benim sınıfımın ne yaptığını merak ediyorsanız, kaytarmış ve rastgele bir anket yapmaya gitmiştik. Geçen bahar, Asakura Ryouko bir yerlere kaçtığından beri, sınıftaki hiçbir öğrenci liderlik pozisyonunu alacak kadar delirmemişti.
:'''Haruhi:''' Hadi gidelim Kyon!
:''[Haruhi ile okul koridorunda yürümeye başlarlar.]''
:Kyon:[Anlatıyor.] Bununla beraber üşengeçlik sendromuna tutulmuş biri kadar uyuşuk hissederek sınıfa gitmek şeklindeki günlük ritüelimi gerçekleştiriyordum. Neden? Sebep, yanımda neşeyle yürüyen ve şöyle diyen kız olmalıydı:
:'''Haruhi:''' Anket yapmak çok saçma! Bunun eğlencesi nerede? Kesinlikle anlayamıyorum.
:Kyon: O zaman sesini çıkarman gerekirdi.
<hr width="50%"/>
:'''Haruhi:''' Bu kültür festivali! Kültür festivali! Yılın en önemli olayı değil mi?
:'''Kyon:''' Öyle mi?
:Haruhi: Öyle! Biz SOS Ekibi olarak, çok daha eğlenceki bir şey yapacağız!
:'''Kyon:'''''[Anlatıyor.]'' Haruhi konuşurken yüzü Hanibal'ın İkinci Kartaca savaşında Alpleri geçmeye karar verdiğindeki halini andıran sarsılmaz bir azimle parlıyordu.
<hr width="50%"/>
:'''Haruhi:''' Bir film çekeceğiz!
:'''Kyon:''' Huh?
===''Bölüm 10: Haruhi Suzumiya'nın İç Çekişi 2''===
:'''Taniguchi:''' Ne taşıyorsun öyle? Küçük iyi kalpli çocuklar için hediyeler mi?
:'''Kyon:''' Kesinlikle hayır.
:'''Taniguchi:'''''[Poşetin içine bakar.]'' Model silahlar mı? Bunlara ilgi duyduğunu bilmiyordum.
:'''Kyon:''' Ben değil. Haruhi.
:'''Taniguchi:''' ''[İmalı bir şekilde.]'' Suzumiya mi demek istiyorsun? Eh, senin için zor olmalı.
:'''Kyon:''' Huh?
<hr width="50%"/>
:''[Haruhi, Mikuru'ya zorla baika bir kostüm giydirir.]''
:'''Haruhi:''' Mikuru-chan bu kostümü filmde giyecek!
:'''Kyon:''' Her zamanki hizmetçi kostümü olmaz mı?
:'''Haruhi:''' Tabi ki olmaz! Bir hizmetçinin işi konaklara gidip özel servis işine bakmaktır. Garsonlar böyle yapmaz. Buradaki amacımız dükkana gelen belirsiz sayıdaki müşteriye çeşitli servislerde bulunmak.
:'''Kyon:''' Her halükarda bu sebeplerin hiçbiri Asahina-san'ın bu kıyafeti giymesini gerektirmiyor.
:'''Haruhi:''' Küçük şeylerle kafanı yorma. Her şey duyguda bitiyor. Bunun hissettirdiklerini seviyorum.
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor.]'' Ne hissettiğin kimin umrunda? Asıl Asahina-san nasıl hissediyor?
:'''Asahina:''' Um... B-bu benim için çok küçük gibi görünüyor. B-bu yüzden...
:'''Haruhi:''' Endişelenme! Hiçbir sorun yok! Tam oturuyor!
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor.]'' İşe yaramaz.
:'''Haruhi:''' Başka bir deyişle, filmimizin konsepti bu! Sos Birliğini temsil eden yönetmen olarak kaliteli bir eğlence sunmaya karar verdim! Sadece izleyin! Seyircilerin her biri ayakta alkışlayacak!
:''[Yuki falcı kostümüyle kulüp odasından içeri girer.]''
:'''Kyon:'''[Düşünüyor.] Bu ne böyle?
:'''Haruhi:''' ''[Sevinçle.]''Artık anlıyorsun!Evet! İşte bu!
:'''Kyon:'''[Düşünüyor.] Bu ne demek bilmiyorum ama sınıfın falcı sahnesi için kostümü olduğu ortaya çıktı. Nagato'nun kısa cevaplarından ve Haruhi'nin kuduruk soru yağmurundan anladığım bu. Ne olursa olsun sınıfından buraya kadar bu kılıkla gelirken ne düşünüyordu ki?
:'''Haruhi:''' Bu kostüm aklımdaki rol için biçilmiş kaftan!
:'''Kyon:''' Nasıl harika?
:'''Haruhi:'''İşte bu! ''[tüm üyelere birer kağıt parçası dağıtır]''
:''[Kağıdı inceleyen üyelerin hepsi şaşırır. Kağıtta her üyenin Haruhi tarafından belirlenmiş rolü yazıyordur. Mikuru Asahina, gelecekten gelen dövüşçü garson; Itsuki Koizumi, Sihirli çocuk; Yuki Nagato, Şeytani uzaylı; Ekstralar, gelen geçen]''
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor.]'' Bu... benim... suçum mu?
:'''Koizumi:''' ''[Güler.]'' Ne söylemeyeliyim. Daha azını mı beklemeliydik. Kesinlikle, roller tam Suzumiya-san'a göre.[Kyon'a bakarak.] Bu harika .
:'''Kyon:''' [Koizumi'den bakışlarını kaçırır.] [Düşünüyor.] Bana gülme. Taş kesileceğim.
:'''Haruhi:''' Ee... Kyon. Silahları gün içinde kullanıma hazır et. Çekimler yarın başlıyor! Ayrıca kamerayı kullanmayı da öğrenmen gerekiyor.
:''[Kyon ve Koizumi silahları hazırlamak için kulüp odasında kalır.]''
:'''Koizumi:''' Önemli bir sorun görmüyorum.
:'''Kyon:''' Acaba bu yaptıklarında problem olmayan bir şey var mı? Durumun esprisini anlayamdım.
:'''Koizumi:''' Eh, bunlar espriye davet çıkarmadıkça karamsar olmaya gerek yok.
:'''Kyon:''' Nereden biliyorsun?
:'''Koizumi:''' En basitinden, bir film için oyuncu sayımız çok az. Suzumiya-san benim sihirli çocuk olduğuma gerçekten inanmıyor. Ben yalnızca bu filmin kurmaca ortamında Itsuki Koizumi adında sihirli bir çocuk rolündeyim. Kimse filmdeki bir karakteri rolünü yapan bir aktörle karıştırmaz değil mi? Kimileri yapsa bile Suzumiya-san onlardan biri olmayabilir.
:'''Kyon:''' Pek rahatlatıcı olmadı. Söylediklerinin doğru olduğunun bir garantisi yok.
:'''Koizumi:''' Eğer gerçek ve hayali karıştırıyor olsaydı dünyamız uzun zaman önce fantazik şeylerle dolmuş olurdu. Daha önce de söylediğim gibi Suzumiya-san hala mantıklı düşünen bir insan.
:'''Kyon:'''[ Düşünüyor.] Bunu biliyorum ama Haruhi'nin mantıklı düşüncesi yarı-cinlendiğinden beri bir sürü tuhaf olayın içerisine sürüklendim. Ayrıca Haruhi tüm bunlardan bir haber.
:'''Koizumi:''' Suzumiya-san'ın neler olduğuna dair herhangi bir kanıt bulmasını engellemeliyiz. Gerçeği söylemekten başka şansımızın kalmadığı bir gün gelebilir ama şu an değil. Neyse ki Asahina-san ve Nagato-san'ın grupları da aynı fikirde. Elbette ben hiçbir şeyin değişmemesini isterim.
:'''Kyon:''' Ben de öyle. DÜnya'nın koca bir kaosa sürüklendiğini görmek istemiyorum.
:'''Koizumi:''' Dünya için bu kadar endişelenmeyi bırakıp kendi güvenliğini düşünmelisin. Nagato-san ve benim yerim doldurulabilir ama senin yedeğin yok.
===''Bölüm 11: Haruhi Suzumiya'nın İç Çekişi 3''===
:''[Üyeler film gidişatı hakkında bir lokantada oturup konuşuyor.]''
:'''Haruhi:''' Tekrar bir düşününce, bir dövüş sahnesi için yeterli aksiyon yoktu. Mikuru-chan ormanda telaşla koşar, Yuki onu takip eder. Sonra Mikuru-chan uçurumdan düşer ve oradan geçen Koizumi-kun onu yakalayıp kurtarır! Nasıl?
:'''Kyon:'''''[Düşünüyor.]'' Olaylar baya şans eseri. Haruhi'yi tanıyorsam, Asahina-san'ı gerçekten uçurumdan atabilir. Doğru, bu düşüşü fırsat bil! Kostümü giy ve Asahina-san'ın dublörü ol! Eh, göğüslerde biraz eksiğin var ama...
:'''Haruhi:''' Başka bir şey mi var aklında? Beni garson kıyafetiyle düşünmesen iyi edersin.
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor.]'' Aklımı okudu.
:'''Koizumi:''' Filmde görünenler sadece üçümüz müyüz?
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor.]'' Aptal! Gereksiz sorular sormasana!
:'''Haruhi:''' Bu doğru. Üç kişi çok az olabilir. Koizumi-kun, güzel tespit! Minnetimin göstergesi olarak, rolünü arttıracağım!
:'''Koizumi:''' Neden... Teşekkürler.
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor.]'' İşte hakettiğini buldun. Ben, uyuyan yılanın kuyruğuna basmamam gerektiğini biliyorum. Bu yüzden de ağzımı kapalı tutuyorum.
:'''Haruhi:''' Ana düşmanı yenmek için önce birkaç tane ayakçıyı yenmen gerek. Ayakçı, ayakçı...
:'''Kyon:''' Onlar yeter.
:'''Haruhi:'''Bu işe yarar!
:'''Kyon:''' ''[Anlatıyor.]'' Taniguchi ve Kunikida. Yan kaakterden daha gereksizler. Gerçek ayakçılar.
:'''Haruhi:''' Ne olur ne olmaz diye, Mikuru-chan'ın başına bir şey gelmesi lazım. Zavallı küçük kız korkunç çilelere katlanıyor ta ki mutlu sona ulaşana dek! Bu filmin teması bu! Mikuru-chan ne kadar acı çekerse final katarsisimiz de o kadar etkili olur!
:'''Kyon:'''''[Düşünüyor.]'' O neydi? Bana güvenemeyeceğini mi söylüyorsun?
<hr width="50%"/>
:[Haruhi Mikuru'ya rolünü anlatır.]
:'''Haruhi:''' "Mikuru Işını" diye bağırırken ellerini şu şekilde tut ''[Lensin takılı olduğu sol gözünün üzerinde olacak şekilde barış işareti.]''
:'''Mikuru:''' B-b-böyle mi?
:'''Haruhi:''' Hayır, böyle! Sonra da sağ gözünü kapat. Şimdi Mikuru-chan söylemeyi dene.
:'''Mikuru:''' Mi-Mikuru Işını!
:'''Haruhi:''' Daha yüksek söylemeyi dene.
:'''Mikuru:''' Mikuru Işını!
:'''Haruhi:''' Utanma!
:'''Mikuru:''' Mi-mi Mikuru Işını!
:'''Haruhi:'''Karnından bağır!
:'''Kyon:'''[Düşünüyor.] Etraftaki ailelerin bakışları yakıcı olmaya başladı.
:'''Haruhi:''' Tamam! Gerçek bir şeyin vakti geldi! Işını ateşle!
:'''Mikuru:''' Mi-mi Mikuru Işını!
:''[Mikuru'nun gözlerinden kameraya doğru gerçekten ışın çıkmaya başlar. Nagato ışın kameraman olan Kyon'a ulaşmadan hepsini yakalar.]''
:'''Haruhi:''' Ne? Yuki... Oraya ne zaman geldin?
:''[Mikuru her gözünü kırptığında ışın çıkar. Koizumi'nın elinde tuttuğu pankart ışın ile yırtılır.]''
:'''Yuki:''' [Mikuru'nun üzerine doğru koşar ve üzerine atlar.]
:'''Haruhi:''' Kes!Kes!
:'''Mikuru:''' Nagato-sa...Nagato-san!
:'''Haruhi:''' Dur Yuki! Ne yapıyorsun!
:'''Kyon:''' Ne yapıyorsun? Hey, Nagato!
:'''Haruhi:''' Bu planın bir parçası değil!
:''[Nagato Mikuru'nun üstünden kalkar.]''
:'''Kyon:''' [Mikuru'nun yanına gider.] İyi misin?
:'''Haruhi:''' Ne yapıyorsunuz siz? Lütfen senaryoda olmayan şeyle yapmayın! Huh? Mikuru-chan lense ne oldu?
:'''Mikuru:''' Huh?
:'''Kyon:'''''[Düşünüyor.]'' Böyle bir durumda olaydan etkilenmeyen kişiye sorman gerekir. ''[Konuşuyor.]'' Nagato, Asahina-san'ın renkli lensine ne oldu biliyor musun?
:'''Yuki:'''Hayır.
:'''Kyon:'''''[Düşünüyor.]'' Yalan söylüyor.
:'''Haruhi:''' Belki de boğuşma sırasında düşmüştür. Neden hiçbir yerde bulamıyoruz?
:'''Kyon:''' ''[Koizumi'ye dönerek.]'' Aramaya yardım ediyormuş gibi yapabilirdin!
:'''Koizumi:''' rüzgâr uçurmuş olabilir. Çok hafif bir şey.
:'''Haruhi:''' [Koizumi'nin tuttupu pankarta bakar.] Ne oldu? İkiye mi bölündü? Zaten ucuz bir şeydi. Eh, fotoğrafçılık kulübümüzden daha fazlası beklenemezdi.
<hr width="50%"/>
:''[Haruhi ve Mikuru ayrıldıktan sonra Nagato Koizumi ve Kyon'a lensi onun aldığını ve bir lazer olduğunu söyler.]''
:'''Kyon:'''Lazer mi?
:'''Yuki:''' Evet.
:'''Koizumi:''' Bu sürpriz oldu. Bir bakabilir miyim? Normal bir lense benziyor.
:'''Kyon:''' Bu da ne demek oluyor?
:'''Koizumi:''' Bana sağ avucunu gösterebilir misin?
:'''Kyon:''' ''[Sağ avucunu gösterir.]''
:'''Koizumi:''' Hayır, sen değil. Nagato-san.
:'''Yuki:''' ''[Lazerden dolayı delinmiş olan avucunu açar.]'' Kalkana vakit yoktu.
:'''Kyon:''' Bu kadar umursamaz davranma! Çok acı çekiyormuşsun gibi görünüyor!
:'''Yuki:''' Çok güçlü ve çok ani.
:'''Koizumi:''' Yani lazer ışını Asahina-san'ın sol gözünden mi geldi?
:'''Yuki:''' Evet.
:'''Kyon:'''''[Düşünüyor.]'' Sadece "evet" demesene!
:'''Yuki:''' Çabucak yenilemeye çalışacağım ''[Avucundaki izler saniyeler içinde kaybolur]''.
:'''Kyon:''' Yok artık... Asahina-san gerçekten gözlerinden ışın mı ateşliyor?
:'''Yuki:''' Parçacık korumalı top değil. Yoğunlaştırılmış ışık.
:'''Kyon:''' Çok büyük fark Bir lazer ya da maser ya da Markalit FAHP hepsi acemilere aynı görünür. Buradaki sorunumuz Asahina-san'ın ısı ışınları saçıyor olması.
:'''Yuki:''' Isı ışını değil. Foton lazeri.
:'''Kyon:''' Dediğim gibi büyük fark! Teknik terimlere ihtiyacımız yok!
:'''Koizumi:''' Bu Asahina-san'ın eskiden beri sahip olduğu bir yetenk mi?
:'''Yuki:''' Hayır. Şu anda Asahina Mikuru normal bir insan. Yaradışılı sıradan insanlarla benzer.
:'''Koizumi:''' Yani lensle ilgili mi bir sorun var?
:'''Yuki:''' Hayır. O saddece bir görüntü.
:'''Koizumi:''' Bu da demektir ki...
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor.]'' Nagato beni korumasaydı Asahina-san'ın gözünden gelen lazer ışını kamera lensinin içinden ve daha sonrasında göz yuvalarımdan geçip yoluna çıkan her şeyi yakarak kafatasımdan geçip gidecekti.
:'''Koizumi:''' Bu Suzumiya-san'ın işi değil mi? Mikuru ışınının geçrçek olmasını istedi ve gerçeklik bu yönde değişime uğradı. Olan bu.
<hr width="50%"/>
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor.]'' Nagato her zaman benim hayatımı kurtarıyormuş gibi geliyor.
===''Bölüm 12: Haruhi Suzumiya'nın İç Çekişi 4''===
:'''Haruhi:''' İşte bu sahnede Mikuru kendini zor bir durumda buluyor. Çünkü mavi gözü Yuki tarafından etkisiz hale getirildi. Harika görünüyor! [Senaryoyu Taniguchi'ye uzatır.] Hey sen, tut şunu! Mikuru-chan hazır mısın?
:'''Mikuru:''' E-evet.
:'''Haruhi:''' Çok yumuşak!
:'''Mikuru:''' EVET!
:'''Kyon:'''''[Düşünüyor.]'' Acın acımdır Asahina-san.
:'''Haruhi:''' Başlıyoruz! Ve... EKŞIN!
<hr width="50%"/>
:'''Haruhi:''' Bekelttiğimiz için özür dileriz. En iyi parçaları getiriyorduk da.''[Mikuru'nun sol gözüne taktığı yeni lensi gösterir.]'' İşte!
:'''Kyon:'''''[Düşünüyor.]'' Hadi ama! Bu bir çeşit kabus mu? Dünkü fiyaskoyu tekrar etmeye mi çalışıyor?
:'''Haruhi:''' Hadi Mikuru-chan! Mucizevi Mikuru Gözü-R'la bir şeylere ateş et. Fantastik bir şeylere ve saldır!
:'''Yuki:'''''[Koşarak yeniden Mikuru'nun üzerine atlar ve lensi çıkarmya çalışır.]''
:'''Mikuru:''' Nagato-san!
:'''Haruhi:''' Hey, Yuki! Sen bir büyücüsün. Şimdi güreşme zamanı değil. Eh, aslında bu da işe yarar. Büyük ihtimalle ilgi çekecektir. Kyon! Çektiğine emin ol! Yuki'nin fikrini harcamalayalım!
:'''Kyon:'''''[Düşünüyor.]'' Fikir falan değil ki...
<hr width="50%"/>
:''[Koizumi , okulda Kyon ile konuşuyor.]''
:'''Koizumi:''' Belli ki Suzumiya-san depresyonla o kadar meşgul ki sinirlenemiyor.
:'''Kyon:''' O da nedenmiş?
:'''Koizumi:''' Cevabı biliyor olmasılın ama açıklayayım. Suzumiya-san ne olursa olsun onun yanında olacak tek kişinin sen olduğuna inanıyordu. Şikayet ya da protesto edebilirdin ama yine de onu affederdin.
:'''Kyon:'''Yalnızca müzelik bir aziz onu affetme yetisine sahip olabilir.
:'''Koizumi:''' Acaba Suzumiya-san'a neşelenmesini söyleyebilir misin? Eğer ruh hali kötüleşmeye devam ederse kapalı uzaydan çok daha kötü bir kaderle karşı karşıya kalabilirz. Keyifsiz bir Suzumiya-san'ın bu dünyayı ne hale geetireceğini hayal dahi edemem.
:'''Kyon:''' Yani onu rahatlatmam mı lazım?
:'''Koizumi:''' Biraz öpücük ve biraz da makyaj.
:'''Kyon:''' Bunun ne anlama gelmesi lazım? Bunu yapmak için bile yeterince yakın değiliz.
:'''Koizumi:''' Eh, şu andan itibaren sakinleşmeni bekliyorum. Çok fazla şey mi bekliyorum?
:'''Kyon:'''''[Düşünüyor.]'' Dün sakinliğimi kaybettim çünkü Asahina-san'a yaptığı gaddarca muameleyi kaldıramadım ya da kaldırdım. Kalsiyum eksikliğinden de olabilir. Dün koca bir litre süt içtikten sonra uyandığımda tüm sinirim gizemli bir şekilde uçup gitmişti. Tabii, bu sadece placebo etkisi de olabilir.
<hr width="50%"/>
:''[Kyon, Taniguchi ve Kunikida öğlen emeği vaktinde sınıfta konuşuyor ve filmden bahsediyorlar.]''
:'''Taniguchi:''' Her halukarda ben bu karmaşadan elimi ayağımı çekiyorum Senin küçük filmin mi? Berbat bir şey olacak. Bu çok açık.
:'''Kyon:'''''[Sinirlenir.]'' Bunu söylemesi gerekn son kişi sen olmalıydın. ''[Düşünüyor.]'' Filmin nasıl biteceğini söylemene ihtiyacımız yok. Neyse... Bunu söyledğini duymak çok sinir bozucu. En azından Haruhi festival için bir şeyler yapmaya çalışıyor! Biraz payın olsun! Peki ya sen? Salakça bir şey de yapıyor olsa bu yine de onu sadece yaşamını idame etmek için eylemlerde bulunan nirinden daha iyi yapar. Cidden... Cidden çok sinirimi bozuyor! Şimdi... Neden bu kadar keyifsizim? Film yapma tutkusunu mu öğrendim ne yaptım?
:'''Kunikida:''' Ne oldu Kyon? Suzumiya-san'ın da canı sıkkın görnüyor. Bir şey mi oldu?
:'''Taniguchi:''' Büyük ihtimal sevgili tartışmasıdır.
:'''Kyon:''' Hıh...''[Düşünüyor.]'' Anladım. Haruhi'nin yapmamı söylediklerini yapmalı sonra da şikayet etmeliydim. Başka bir deyişle, çok üzgündüm çünkü Taniguchi'den hiçbir farkım yoktu ve sözleri beni daha da üzdü.''[Yerinden kalkar ve kulüp oladına doğru hararetli bir şekilde yürümeye başlar.]'' Kahretsin! Senin yüzünden ''[Taniguchi]'' bilmek istemediğim bir şeyi fark ettim! Şimdi de sonradan pişman olacağım bir şey yapacakmışım gibi hissediyorum! Kahretsin! Kahretsin!
:''[Kyon, kulüp odasından içeri girer ve koltuğunda oturan Haruhi'ye doğru yaklaşır.]''
:'''Kyon:''' Hey, Haruhi.
:'''Haruhi:''' Efendim?
:'''Kyon:''' Bu filmi mutlaka başarıya ulaştırmalıyız.
:'''Haruhi:''' Elbette! Neticede yönetmen benim. Başarı garanti. Bunu söylemene ihtiyacım yok.
:'''Kyon:'''''[Düşünüyor.]'' Ne kadar cahil. Bu, neşesiz bir Haruhi yüzünden kafayı yemekten daha iyidir.
:'''Haruhi:''' Hadi gidelim!
===''Bölüm 13: Haruhi Suzumiya'nın İç Çekişi 5''===
:[Filmde Yuki'nin partneri olması için siyah kedi aramaya Yuki'nin apartmanının arkasındaki çimenliğe giderler.]
:'''Haruhi:''' Şuna bak. İnsanlardan hiç korkmuyorlar. Siyah kedi... Siyah kedi... Hmm... [Siyah kedi bulamayınca bir calico kedisi alır.] Neyse. Şunu alacağız.
:'''Kyon:'''''[Düşünüyor.]'' Yine seti değiştiriyor.
:'''Haruhi:''' Siyah değil ama idare etmemiz lazım. Tamam, Yuki. Bu senin partnerin! İyi geçinin!
<hr width="50%"/>
:'''Haruhi:''' Kediyi konuşturmalıyız! Büyücünün büyülü bir hayvanı olmalı. Alaycı bir hakarette filan bulunabilir.
:'''Kyon:'''''[Düşünüyor.]'' İnanılmaz.
:'''Haruhi:''' Senin ismin ''[Kedi için]'' Shamisen. Gel bakalım Shamisen! Bir şeyler söyle!
:'''Kyon:'''''[Düşünüyor.]'' Sanki konuşmaya başlayacak da. Doğru ya, lütfen konuşmaya başlama. Bekle, Shamisen şey demek değil mi?..
:'''Haruhi:''' Kyon! Bu kediyle ilgilenmek senin görevin. Onu eve götür ve yarına kadar bir iki numara öğret. Ateşli bir çemberden geçmek olabilir. Tamam! Bugünlük bu kadar! Yarın doruğa çıkacağız! Film su gibi akıyor ve herkes tam formunda! Yarın için iyice dinlendiğinizden emin olun!
:''[Haruhi setten ayrılır.]''
:'''Kyon:''' ''[İç çeker.][Kedinin yanına gider ve balını okşar.]'' İyi iş. Sana sonra bir kutu kedi maması alacağım. Yoksa kurutulmuş sardalyayı mı tercih ederdin?
:'''Shamisen:''' İkisi de uyar.
:''[Üyeler irkilir.]''
:'''Kyon:''' Hey, hey... Az önceki Nagato muydu? kediye soruyordum.
:'''Shamisen:''' O benim tercihimdi. Dolayısıyla benim cevabımdı. Yanlış bir şey mi söyledim?
:'''Koizumi:''' Bu sürpriz oldu. Benekli bir erkek.
:'''Kyon:''' Meselemiz bu değil.
:'''Mikuru:''' Çok şaşırdım. Konuşan bir kedi...
:'''Shamisen:''' Niçin bu kadar şaşırdığınızı anlayamadım?
:'''Kyon:''' Bu o şeytan kedi yaratıklarından biri mi?
:'''Shamisen:''' Kesinlikle, sizi bakış açınıza göre insan konuşmasına dair sesler çıkarıyor olabilirim. Eğer mesele buysa söylediğim sözlerin duyduğunuz ankama geldiğine nasıl emin olabilirsiniz?
:'''Kyon:''' Bu, bilirsin işte. Sorduğum sorulara cevap verdiğin için.
<hr width="50%"/>
:'''Koizumi:''' Görünüşe göre Suzumiya-san'ı çok küçümsemişiz.
:'''Mikuru:''' Ne demek istiyorsun?
:'''Koizumi:''' Suzumiya-san'ın film senaryosunun bu dünyadaki gerçekliği etkileyebileceğinden korkuyordum. Dev bir meteorun düşmesiyle ilgili bir sahne çekmek isterse bu gerçekten yaşanabilir.
:'''Mikuru:''' Ne yapacağız?
:'''Koizumi:'''Kurgunun gerçekliği bozmasına engel olmalıyız. Şu anda farkında olmadan gerçeklikle kurguyu karıştırıyor.
:'''Kyon:''' İyice hızını almış heralde.
:'''Koizumi:''' Suzumiya-san'ın garip güçleri bu filmi bir süzgeç gibi kullanarak harekete geçiyor. Buna engel olmak için Suzumiya-san'a bunun sadece bir kurmaca olduğunu anlatmalı ve onu filmini mantıklı bir halde getirmesi konusunda ikna etmeliyiz.
<hr width="50%"/>
:'''Mikuru:''' Kyon-kun.
:'''Kyon:''' Efendim.
:'''Mikuru:''' kulağa Koizumi-kun'u eleştiriyormuşum gibi gelecek biliyorum. Niyetim bu değil ama benim olanlar hakkında bir düşüncem var. Aslında... Bu biraz... Koizumi-kun'un yorumundan farklı
:'''Kyon:''' Haruhi'nin tanrı olmasıyla ilgili söylediklerini mi kastediyorsun?
:'''Mikuru:''' Suzumiya-san'ın şimdiki zamanı değiştirme yeteneğine sahip olduğu kesin ama bu dünyanın yapısını değiştirdiğine inanmıyorum. Bu dünya baştan beri böyledi.
:'''Kyon:''' Bu bakış açısı Koizumi-kun'unkini tamamen reddediyor.
:'''Mikuru:''' Nagato-san'ın da çok farklı bir düşüncesi olduğuna eminim. Um... Bunu söylemek biraz kaba kaçabilir ama sen gerçekten Koizumi-kun'un söylediklerine güvenmemelisin. Böyle bir şeyi söylememeliyim! Um... Çok üzgünüm. Açıklama yapmakta çok kötüyüm ve söyleyebildiklerime dair bir kısıtlama var. AMA!
:'''Kyon:''' Anladım. Nasıl olurda Haruhi tanrı olabilir, değil mi? Senin bakış açını Koizumi'ninkinden daha mantıklı buluyorum.
:'''Mikuru:''' Teşekkür ederim. Ama Koizumi-kun ile karşı kişisel bir problemim yok. Lütfen bunu anla.
<hr width="50%"/>
:'''Yuki:''' Asahina'nın inancına katılıyorum. Haruhi Suzumiya bu dünyayı yartamadı. Dünya daima bu formuyla mevcuttU. ESP gibi supernatural varlıklar, temporal sapmalar ve uzaylı organizmalar gibi kavramlar her zmaan vardı. Haruhi Suzumiya'nın rolü böyle varlıkları kimliklerinden habersiz keşfetmek ve bu güce geçen 3 yılda sahip oldu. Bu dünyadaki anormallikleri tespit edebilse de onları asla tanıyamaz. Bunun nedeni unsurların tanınmaya müsait olmaması. Bu biz olabiliriz.
:'''Kyon:''' Yani Asahina-san, Koizumi'ninkinden farklı bir sebeple Haruhi'nin garip fenomenleri kabul etmemesi için mi uğraşıyor.
:'''Yuki:''' Evet. Bu uzay-zamana, kendisinin ait olduğuu gelecek uzay-zmanı korumak için geldi.
:'''Kyon:'''''[Düşünüyor.]''Giderken çok önemli bir şey söylediğine dair bir his var içimde.
:'''Yuki:''' Itsuki Koizumi ve Mikuru Asahina birbirinin yorumlarını asla kabul edemez. Endişelendikleri üzere farklı bir teori varklıklarının temelini sarsacaktır.
:'''Kyon:''' Bekle! Koizumi kendi ESP'sinin üç yıl önce ortaya çıktığını söylemişti.
:'''Yuki:''' Koizumi'nin doğruyu söylediğine dair kanıt yok.
:'''Kyon:'''''[Düşünüyor.]'' Evet, yok. Koizumi'nin teorisi başıma gelen her şeyi kolayca açıklıyordu. Ancak doğru olup olmadığını kim söyleyebilir? Aynısı Asahina-san için de geçerli. Kim Asahina'nın teorisinin doğru olduğunu garanti edebilir?
<hr width="50%"/>
:'''Kyon:'''''[Anlatıyor.]'' Ertesi gün, Haruhi'ye bir öneri sundum. Biraz kavga ettik ama sonunda kabul etti.
:'''Haruhi:''' Tamam! Aferin! Film bitti! Herkes çok çalıştı! Filmin ilk gösterimi iiçin yarın ilk iş kulüp odasında buluşuyoruz!
:'''Mikuru:'''''[Ağlamaya başlar.]''
:'''Haruhi:''' Mikuru-chan ağalamak içiçn çok erken. Gözyaşlarını Palme d'Or ya da Oscar ödülü için sakla! Yarın kutlama yapacağız!
<hr width="50%"/>
:'''Kyon:'''''[Anlatıyor.]'' Haruhi'nin tek endişesi, ki hiçbir derdi yok gibidir, "dünya çok normal" sözleriyle özetlenebilirdi. Peki ya "normal olmama" kriteri nedir? Supernatural olmalı. Başka bir deyişle, "Neden hala bir hayalet gelip bana görünmedi?" aklındaki soruydu.
:''[Haruhi ve Kyon bir kafede oturuyor.] ''
:'''Kyon:''' Sana söylemem gereken önemli bir şey var. İyi dinle.
:'''Haruhi:''' Ne?
:'''Kyon:''' Uzaylıların, zaman yolcularının ya da ESP kullanabilen insanların gerçek olmasını istiyorsun, değil mi?
:'''Haruhi:''' Evet. Ne olmuş?
:'''Kyon:''' Bir uzaylı, zaman yolcusu ve sihirli biri düşündüğünden daha yakında olabilir.
:'''Haruhi:''' Kim olabilir ki? Yuki, Mİkuru ve Koizumi'yi kastetmediğini düşünüyorum. Bu hiç de "düşündüğümden daha yakın" olmaz.
:'''Kyon:''' Aslında... Söyleyeceğim şey buydu.
:'''Haruhi:''' Aptal mısın sen? Sanki böyle bir şey olabilirmiş gibi!
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor.]''Eh, normal koşullar altında... Evet.
:'''Haruhi:''' Ee? Hangisi hangisi?
:'''Kyon:''' Buna bayılacaksın. Yuki Nagato bir uzaylı. Bir şeyin ötesinden veya öyle bir şey... Onu gönderenler onlar. Ah, doğru! O bir insansı arayüz! Olan bu.
:'''Haruhi:''' Peki ya Mikuru?
:'''Kyon:''' Asahina-san'ı açıklaması daha kolay. O bi zaman yolcusu. Buraya gelecekten geldi yani bir zaman yolcusu.
:'''Haruhi:''' Ne kadar uzak bir gelecekten geliyor?
:'''Kyon:''' Bunu bilmiyorum. Bana söylemez.
:'''Haruhi:''' Aha... Şimdi anladım.
:'''Kyon:''' Anladın mı!?
:'''Haruhi:''' Demek Koizumi-kun sihirli biri? Söyleyeceğin buydu, değil mi?
:'''Kyon:''' Evet! Söyleyeceğim tam olarak buydu!
:''[Birlikte kafa sallayıp gülmeye başlarlar ta ki...]''
:'''Haruhi:''' [Sinirle ayağa kalkar.] BENİMLE DALGA GEÇME! [Kafeden ayrılır.]
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor.]''Aptal kız! Neden sağdyun yanlış zzamanda ortaya çıkıyor? Bana inansaydın her şey çok daha kolay olurdu. Tabii, doğru. Haruhi tüm bu fenomenlerin gerçekliğinin farkına varırsa dünyaya neler olur bilmiyorum. Şükürler olsun.
== Film: Haruhi Suzumiya'nın Kaybolması ==
:'''Kyon''': ''[Anlatıyor.]'' 16 Aralık sabahı. Hava çok soğuktu. Bir buz kıracağı alıp yere saplasan, Dünya'yı milyonlarca parçaya ayıracak kadar bir "soğuk"tan bahsediyorum.
<hr genişlik="%50"/>
:'''Kyon''': ''[Anlatıyor]'' Okul sanat festivaline kadar güzel ve sıcaktı ama Aralık ayı geldiğinde, sıcaklık çok hızlı düştü, sanki kayıp zamanı telafi ediyormuş gibi . Sanki Japonya bu yıl sonbaharı atlamaya karar vermiş gibiydi. Ya da daha iyisi, gökyüzündeki kontrol paneline bakan birileri sonbahar düğmesine basmayı unutmuş olabilirdi. Sibirya hava kütlesi... Ciddiyim, bir defa da buraya uğramasa güzel günler geçirebilirdik. Her yıl üşenmeden bizi ziyaret etmeniz gerekmez. Sanki mevsimler patlak vermiş gibi ya da başka bir şey. Oh harika, şimdi de çevre için endişeleniyorum. Evet, endişeleniyor olabilirim ama bu konuda bir şey yapacak değilim. Bu çok fazla iş gerektirir.
<hr genişlik="%50"/>
:'''Kyon''': ''[Anlatıyor]'' Gelecek hafta neler olacağını biliyor muyum? ''[Taniguchi ile daha önceki konuşmasına atıfta bulunarak.]'' Herkesi çıldırtan bu sözde "olay" mı? Tabii ki yaparım. Arkamdaki koltukta oturan kişi bu tür şeyleri takip etmeyi kendine görev edindiğinde kolay oluyor. Nisan'dan beri başıma gelen tüm belaların genel müdürü. Evrendeki tüm kötülüklerin anasıdır. Varlığıma yönelik her tehdidin arkasındaki kişi. Ah, evet... Haruhi.
<hr genişlik="%50"/>
:''[Haruhi diğer üyelerle Noel partisini tartışıyor.]''
:'''Haruhi Suzumiya''': Önümüzdeki hafta Noel Arifesi için planı olan var mı?
:'''Kyon''': ''[Düşünüyor.]'' Bunu biliyordum.
:'''Haruhi''': Bir şey olmadığına oldukça eminim, değil mi Kyon? Pek sosyal bir hayatın olmadığını hepimiz biliyoruz ve sadece bir ezik gibi hissetmeni istemediğim için soruyorum.
:'''Kyon''': Evet? Peki ya başıma bir şey gelirse? Önce bana ne planladığını söyle.
:'''Haruhi''': Müsaitsin, biliyordum! ''[Koizumi'ye döner.]'' Ya sen Koizumi? Bahse girerim bir kız arkadaşınla randevun vardır, değil mi?
:'''Itsuki Koizumi''': ''[İç çeker.]'' Durum gerçekten böyle olsaydı harika olurdu, ancak ister inanın ister inanmayın, Noel Arifesinden önceki programım şu anda tamamen açık ve esnek. Doğruyu söylemek gerekirse, zamanı nasıl geçireceğim konusunda biraz endişelenmeye başlamıştım.
:'''Kyon''': ''[Düşünüyor.]'' Yalancı. Kendini bilerek boşa çıkardın. Kabul et!
:'''Haruhi''': Pekala, şimdi bunun için endişelenmene gerek yok! Ayrıca, böylesi çok daha iyi ''[Mikuru'ya döner.]'' Peki ya sen Mikuru? Muhtemelen senin de planların vardır! Sanki biri senden gece yarısı yağmurun kara dönüştüğü o anı izlemeni istemiş gibi?
:'''Kyon''': ''[Düşünüyor.]'' Birdenbire Shōwa döneminden çıktı.
:'''Mikuru Asahina''': Aslında haftaya planladığım bir şey yok. ''[Şaşkın]'' Gece mi öldü? [Ingilizce "dead of night" gece yarısı demek.]
:'''Kyon''': ''[Düşünüyor]'' Benimle çıkabilirsiniz Bayan Asahina!
:'''Haruhi''': ''[Yuki'ye döner]'' Yuki?
:'''Yuki Nagato''': Hiçbir şey.
:'''Haruhi''': Harika!
:'''Kyon''': ''[Düşünüyor.]'' Vay!
:'''Haruhi''': Tamam o zaman! Çözüldü! ''[Bir kalemin kapağını açar ve "SOS Ekibi Noel Partisi" yazar]'' Kimsenin gelecek hafta için planı olmadığından, bir SOS Ekibi Noel partisi düzenleyeceğiz! Her zamanki gibi, herhangi bir itiraz varsa, etkinlikten sonra iletebilirsin, söz veriyorum onları dikkate alacağım!
:'''Kyon''': ''[Düşünüyor.]'' Ve her zamanki gibi canı ne isterse onu yapıyor. Yine de herkese planları olup olmadığını sordu. Sanırım biraz ilerleme kaydediyor.
<hr genişlik="%50"/>
:'''Kyon:''' [Düşünüyor.] Eğer ben kafayı yemediysem dünya yemiş olmalı.
<hr genişlik="%50"/>
:'''Kyon:''' [Anlatıyor.] Şöyle bir örnek nasıl olurdu? Çok talihsiz biri olduğunu varsayalım. Bu kişi bir gün uyandığında dünyanın tamamen değilmiş olduğunu fark etsin. Adına ütopya denilen adaletsizliklerle dolu harika bir dünya olsun bu. Başına artık başka bir talihsizlik ya da bela gelmeyecek olsun. Bir gecede cehennemden cennete geçmiş gibi... Ancak hiçbir şeyden haberi olmasın. Kimliği bilinmeyen biri tarafından buraya getirilmiş olsun. Nedenini tahmin bile edemeyecek bir durumda olurdu. Muhtemelen cevabı bilen başka biri de olmazdı. Öyleyse, şimdi bu durumda mutlu mu olmalıydı?
<hr genişlik="%50"/>
:'''Kyon:''' Buna inanamıyorum. Haruhi'yi özledim.
<hr genişlik="%50"/>
:'''Kyon''': Daha önce ne dedin?
:'''Taniguchi''': Anlamadığımı söyledim-[Kyon araya girer]
:'''Kyon''': Öyle değil.
:'''Taniguchi''': Ah, Haruhi Suzumiya? Doğu ortaokulunun gonzo kızıydı. Ortaokulda ikimiz aynı sınıftaydık. Birbirinizi tanıdığınızı bilmiyordum.
:'''Kyon''': Seni yapışkan ahtapot.
:'''Taniguchi''': Kime ahtapot diyorsunuz? Ben bir ahtapotsam, sen kurumuş eski bir kalamarsın!
:'''Kyon''': [Taniguchi'yi bir masaya iter.] Haruhi'yi tanıyor musun, gerçekten onun kim olduğunu biliyor musun?
:'''Taniguchi''': Onu elbette tanıyorum. 50 yıl sonra bile onun gibi birini unutamazsın. Doğu ortaokuluna giden bütün çocuklar o çılgın pilici bilir. Bırak gideyim adamım ne olur.
:'''Kyon''': O nerede? Haruhi hangi cehenneme gitti?
<hr genişlik="%50"/>
:'''Kyon:''' [Düşünüyor.] İşte bu, sonunda bir iz buldum. Bu karmaşık dünyada benimle aynı anıları paylaşan tek bir kişi daha.
<hr genişlik="%50"/>
:''[Kyon, Yuki uzay-zaman sürekliliğini değiştirdikten hemen sonra Yuki ile yüzleşiyor.]''
:'''Kyon''': Merhaba. Benim. Biz tekrar buluşacağız. ''[Düşünüyor.]'' Demek gerçekten sendin.
:'''Yuki''': Burada ne yapıyorsun? Ve neden?
:'''Kyon''': ''[Yüksek sesle]'' Komik. ben de sana aynı şeyi sormak üzereydim
:''[Yuki bir cevap aramakta zorlanıyor.]''
:'''Yuki''': A... Yürümek?
:'''Kyon''': ''[Düşünüyor.]'' Bu doğru değil. Bu doğru değil, Nagato. Yorgundun. Haruhi'nin saçmalıklarından bıkmıştın. Her yere sürüklenmek. Beni korumaktan yoruldun.Ne olursa olsun yapmak zorunda olduğun şeylerden bıktın. Bizim bile bilmediğimiz şeyler. Tüm bunlardan kaynaklanan yorgunluk artmaya devam etti.
:''[Alternatif bir Yuki, Kyon ile dairesinde konuşuyor.]''
:'''Yuki''': Zamanla hafızamda bir dizi hata verisi birikecek. Hatalar en sonunda tetikleyiciye dönüşecek ve davranışlarımı etkileyecek. Ayrıca bu durumlar kaçınılmaz. Bundan üç yıl sonra, 18 Aralık sabahı dünyayı yeniden kuracağım. Bunu engelleyemem. Çünkü şu anda hata verilerinin tam olarak ne olduğunu belirleyemiyorum.
:'''Kyon''': ''[Düşünüyor]'' Biliyorum. Anormal davranış değişikliğine neden olan tetikleyicinin ne olduğunu biliyorum. İçinizde biriken hata verilerinin ne olduğunu biliyorum. Gerçek şu ki, tamamen klişe bir şey. Sadece bir insan arayüzü olmana ve programlamanın sınırlarının ötesinde çalışamamana rağmen, bu senin bile bağışıklığının olmadığı bir şeydir. Elbette, anlamıyorsun ama ben anlıyorum ve eminim Haruhi de anlar. Görüyorsun Nagato, bunlara "duygular" deniyor. Duyguları hiç yaşamamışken bile yaşamak istediğini gösteriyor. Yani, bağırmak, ağlamak ya da "beni rahat bırak, bıktım" diye bağırmak istemedin mi? Bazen? Pekala, o şeyleri hiç düşünmemiş olsan bile, istemen normal. Bunu yapmana izin vermeliydin. Ben de kısmen suçluyum. Düşünmeden, sana daha çok güvenmeyi alışkanlık haline getirdim. Kendimi hiç hesaba katmadım. Her zaman "Oh, Nagato bunu düzeltebilir. O her şeyi yapabilir" dedim. Görünüşe göre Haruhi'den bile daha büyük bir aptalım. Tek yaptığım şikayet etmekti. Tüm bunlar birikmişken, dünyayı değiştirmeye çalışacak kadar kafayı sıyırmış olmanA şaşmamalı. Bir böcek? Bir hata? Cidden, boşversene. Nagato aslında bunu diledi. Sadece normal bir dünyada yaşamak istiyordu, hepsi bu. Son birkaç gündür bunun için endişelendikten sonra nihayet aradığım cevaba kavuştum. Neden her şeyi eski haline döndürme işini bana bıraktı? Cevap basit: doğru seçimi yapmam için bana güvendi. Değişen dünya mı yoksa orijinal dünya mı? Hangisi daha iyi? Seçmek zorundayım. Kahretsin. Ne düşünüyordum ki? Haruhi'nin etrafında olan her şey, sağduyuya meydan okuyan her küçük şey: Onlar hakkında ne hissediyorum? onlardan bıktım. Yeterince yaşadım zaten. Cidden, bundan daha fazlasını kaldıramam. Tüm bu çılgın şeylere yeni yeni kapılan normal bir adamım. Haruhi'nin mantıksız imkansız taleplerine karşı mücadele eden bir lise öğrencisi... Buna karşı daha sert bir tavır almalıydım.
:'''Kyon'un vicdanı''': Demek böyle, ha? Evet, seninle konuşuyorum. Soru-cevap zamanı. Bu önemli bir soru, o yüzden iyi dinle, tamam mı? Bir cevap istiyorum. Hazır? O zaman testi çözelim.
:''[Ekrandaki metinde şöyle yazıyor: "Olağanüstü bir okul hayatını eğlenceli bulmuyor musunuz?"]''
:'''Kyon'un vicdanı''': Bir düşün, sonra bana cevabını ver. Hadi, devam et ve söyle. Haruhi sizi her türlü çılgınlığı yapmaya zorladı ve bu yeterli değilse uzaylılar tarafından saldırıya uğradınız ve zaman yolcularından ve esperlerden de tuhaf hikayeler dinlemek zorunda kaldınız. Birbiri ardına gelen garip, açıklanamayan birçok şey... Üstüne üstlük, Haruhi'nin olup biten her şey hakkında karanlıkta tutulması gerektiğine dair katı kural.. Tüm bunların arkasındaki kişi öğrenemez; bu bir yakalama 22. Bunların hiçbiri eğlenceli değil miydi? Düşündüğün bu mu? Bıktın. Yeterince yaşandı. Aptalcaydı. Daha fazla dayanamadın. Hmm... Bu doğru mu? Dediklerimi takip etmekte zorlanıyorsan, heceleyeyim.
:''[Ekrandaki metinde şöyle yazıyor: "Bu dünya hiç de ilginç değil."]''
:'''Kyon'un vicdanı''': Hı-hı. Hemen hemen böyle. Kendine karşı dürüst ol: Haruhi'ye dayanamazsın. O tam bir baş belası. Yapmak istediği her şey berbat. Hiç eğlenmene imkan yok, değil mi? Bunu inkar edemezsin, o yüzden deneme bile. Öyleyse şunu açıklayın: neden "Enter" tuşuna bastınız? Ha? Acil kaçış programı mı? Nagato'nun her şeyi geri almak için bıraktığı tek kişi. "Hazır"? Ve bu soruya "Evet" yanıtını verdiniz. Bu doğru değil mi? Bayan Nagato, sana sakin ve huzurlu bir dünya vermek için onca zahmete girdikten sonra bile, sen onu geri çevirdin. Neden yaptın adamım? Sürekli mızmızlanan sen değil miydin? Her zaman ne kadar mutsuz olduğun hakkında ağlardın. Durum buysa, kaçış programı kimin umurunda? Bunu görmezden gelmeliydin. Evet, reddettiğiniz o dünyada Haruhi sadece kafası karışık bir kız. Bayan Asahina sadece şirin bir moe karakteri. Koizumi normal bir lise öğrencisidir. Nagato sadece çok utangaç bir kitap kurdu. Yani, çoğu zaman. Her neyse... Ama aptalca bir şaka duyarsa güler ve sonra kızarırdı. Ve yaşlandıkça, kalbi her gün daha çok açılacaktı. Asla bilemezsin. O böyle olabilirdi. Ama gidip o düğmeye basarak normal bir hayatı çöpe atmak zorundaydın. Nedenmiş? ''[Ayağını Kyon'un kafasına koyar ve onu bir masaya sabitler.]'' Sınav zamanı bitti! Şimdi soruyu cevapla! Haruhi'nin ve yaptığı tüm tuhaf şeylerin biraz eğlenceli olduğunu düşünmüyor musun? Açıkla!
:''[Uzun bir duraklamadan sonra Kyon cevaplar.]''
:'''Kyon''': Evet! Tabii ki düşünüyorum! ''[Kyon kendini masasından uzaklaştırır.]'' Elbette eğlenceliydi! Her bir dakikasını sevdim! Cevabı çok '''AÇIK''' olan aptalca sorular sorma bana.''[Kyon kendini vicdanının tutuşundan kurtarır.]'' Bunun eğlenceli olmadığını düşünmek için deli olmalısın! Sadece dünyanın en büyük aptalı, kendilerine bu sorulsa eğlenceli olmadığını söylerdi! Hem de Haruhi'den otuz kat daha fazla! Uzaylılar, zaman yolcuları ve esperler? Bir tane yeter, ama hayır, üçüyle de takılmam gerek! Bir de aralarında en çılgın güce sahip olan Haruhi var! Sonra her yere saçılmış tüm bu diğer gizemli güçler var! Bütün bunları nasıl eğlenceli bulmadım, ha?! Bana istediğin kadar sor, cevabım değişmeyecek! Tabii ki eğlenceli buldum...''[Sahne Yuki, Kyon ve yetişkin Mikuru'nun olduğu tepeye döner.]'' Sanırım bu kadar. Diğer yol kesinlikle daha iyi. Böyle bir dünyaya sahip olmak doğru gelmiyor. Üzgünüm Nagato ama eskiden olduğun seni şimdi olduğun senden daha çok seviyorum. Yine de gözlüksüz daha iyi görünüyorsun.
== Oyuncular ==
* [[w:Haruhi Suzumiya (character)|Haruhi Suzumiya]] - [[w:Aya Hirano|Aya Hirano]] (Japonca), [[w:Wendee Lee|Wendee Lee]] (İngilizce)
* [[w:Kyon|Kyon]] - [[w:Tomokazu Sugita|Tomokazu Sugita]] (Japonca), [[w:Crispin Freeman|Crispin Freeman]] (İngilizce)
* [[w:Yuki Nagato|Yuki Nagato]] - [[w:Minori Chihara|Minori Chihara]] (Japonca), [[w:Michelle Ruff|Michelle Ruff]] (İngilizce)
* [[w:Mikuru Asahina|Mikuru Asahina]] - [[w:Yūko Gotō|Yuko Goto]] (Japonca), [[w:Stephanie Sheh|Stephanie Sheh]] (İngilizce)
* [[w:Itsuki Koizumi|Itsuki Koizumi]] - [[w:Daisuke Ono|Daisuke Ono]] (Japonca), [[w:Johnny Yong Bosch|Johnny Yong Bosch]] (İngilizce)
[[Kategori:Anime]]
qxxtq8rrj4wu9v6g80lfbgjjx2agboc
232787
232757
2025-06-10T19:18:11Z
Brightt11
34669
kağıt > kâğıt, değiştirildi: kağıt → kâğıt (2), Kağıt → Kâğıt [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232787
wikitext
text/x-wiki
[[:w:tr: Suzumiya Haruhi no Yūutsu|Suzumiya Haruhi no Yūutsu]] (Japonca: 涼宮ハルヒの憂鬱), Nagaru Tanigawa tarafından yazılan ve Noizi Ito tarafından resmedilen aynı adlı Japon bilim kurgu/ komedi türündeki [[:w:tr:Light novel|Light novel]] serisinin animesidir.
== 1. Sezon (2006) ==
===''1. Bölüm: Haruhi Suzumiya'nın Melankolisi Bölüm 1''===
:''[Haruhi sınıfa kendini tanıtmak için ayağa kalkar]''
:'''Haruhi Suzumiya:''' Ben Doğu Ortaokulundan Haruhi Suzumiya. Sıradan insanlara ilgim yok. Aranızda uzaylı, zaman yolcusu veya esper varsa görüşelim. Hepsi bu!
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor]'' Gülmemiz mi gerekiyordu?
:'''Kyon:''' ''[Arka sırasında oturan Haruhi ile göz göze gelir ve düşünür]'' Karşımda yıkıcı bir güzel duruyor. [Kyon, anlatıyor] Çoğu kişi şaka yaptığını düşünür. Aslında bunda gülünecek bir şey yoktu. Haruhi her zaman çok ciddiydi.
<hr width="50%"/>
:''[Kyon, Haruhi'nin saçını kestirdikten sonraki gün dersten önce Haruhi ile konuşuyor.]''
:'''Kyon:''' ''[Anlatıyor]'' O günden sonra Haruhi ile derslerden önce konuşmak günlük bir olay haline geldi. ''[Yüksek sesle]'' Yani, çıktığın her erkeği terk ettiğin doğru mu?
:'''Haruhi:''' Peki bana böyle bir soru sormaya hakkın var mı? Duyduğun hiçbir şey hakkında bilgim yok. Madem öyle diyorsun. Muhtemelen doğrudur.
:'''Kyon:''' Peki, onca flörtten sonra, hakkında birazcık da olsa ciddi olduğun bir erkek bile yok mu?
:'''Haruhi:''' Kesinlikle hayır. Hepsi inanılmaz derecede sıradan insanlardı ve bu adamlardan biri bile uzaylı, zaman yolcusu ya da esper değildi.
:'''Kyon:''' Bu gayet normal.
:'''Haruhi:''' Peki, çoğunun bana telefonda çıkma teklifi etmesine ne diyorsun? Yani, bunun gibi önemli işlerin telefonla değil yüz yüze yapılması gerekmez mi?
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor]'' Doğru söylüyormuş gibi yapayım. ''[Konuşuyor]'' Öyle mi düşünüyorsun? Ben muhtemelen bir yere çağırır ve orada teklif ederdim.
:'''Haruhi:''' Önemli olan bu değil!
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor]'' O zaman sorun ne?
:'''Haruhi:''' Sorun şu: Öyle görünüyor ki bu evrendeki erkeklerin hepsi zavallı. Demek istediğim, ortaokul boyunca beni en çok sinirlendiren şey buydu.
:'''Kyon:''' Pekala o zaman, ne tür bir erkek istemiştin? Uzaylı falan mı?
:'''Haruhi:''' Evet! Bir uzaylı ya da ona yakın türde. Her neyse, kişi sıradan bir insan olmadığı sürece kız mı erkek mi umurumda değil.
:'''Kyon:''' İnsan dışı varlıklara neden bu kadar ilgi duyuyorsun?
:'''Haruhi:''' Bu şekilde hayat daha eğlenceli değil mi?
<hr width="50%"/>
:''[Haruhi sınıftan çıkar ve Taniguchi Kyon'un masasına yaklaşır.]''
:'''Taniguchi:''' Hey, Kyon! Ne tür bir taktik kullandın?
:'''Kyon:''' Neden bahsediyorsun?
:'''Taniguchi:''' Suzumiya'nın daha önce hiç bu kadar uzun konuştuğunu görmemiştim. Ona ne dedin?
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor]'' Huh...Ne mi dedim? Aklıma ne geldiyse onları söyledim.
:'''Taniguchi:''' Dünyanın sonu geldi.
:''[Kunikida da Taniguchi ve Kyon'un yanına gider ve sohbete katılır.]''
:'''Kunikida:''' Kyon hep garip kızları sevmiştir.
:'''Kyon:''' Yanlış anlaşılacak şeyler söyleme lütfen!
:''[Ryoko Kyon'a yaklaşır]''
:''' Ryoko Asakura:''' Bunu nasıl yaptığını bilmek istiyorum. Onunla ne kadar konuşmaya çalışsam da Haruhi'nin hiçbir soruma cevap vermesini sağlayamıyorum. Onu konuşturmak için ne yaptın? Bir taktiğin var mı?
:'''Kyon:''' ''[Kolları kavuşturur]'' Bilmem.
:'''Ryoko:''' Hm... Ama rahatladım. Suzumiya kendini sınıftan izole etmeye devam etseydi üzülürdüm. Bir arkadaş edinmiş olması harika.
:'''Kyon:''' Bir arkadaş, ha?
:'''Ryoko:''' Pekala, Suzumiya'nın sınıfla arkadaş olabilmesi için her ne yapıyorsan onu yapmaya devam et. Hepimiz aynı sınıfta olduğumuza göre, birbirimizle iyi geçinmeliyiz değil mi? Bu yüzden sana güveniyorum.
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor]'' Söylemesi kolay.
:'''Ryoko:''' Şu andan itibaren ona söylememiz gereken bir şey olursa seninle konuşuruz ve sen de bizim için ona söylersin.
:'''Kyon:''' ''[Yüksek sesle]'' Dur bir saniye! Ben sizin sözcünüz falan değilim.
:'''Ryoko:''' ''[Ellerini kavuşturur ve bir gözünü kapatır.]'' Lütfen? ''[Kyon'un yanından ayrılır bir grup kızın yanına doğru koşar ve kızlarla birlikte kıkırdamaya başlar.]''
:'''Taniguchi:''' ''[Kyon'u omuzlarından yakalar ve onu ileri geri sallamaya başlar.]'' Kyon, biz arkadaşız, değil mi? Biz arkadaşız, değil mi?
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor]'' Etrafım bir grup ahmakla sarılmış durumda.
<hr width="50%"/>
:''[Haruhi ve Kyon sınıfta konuşuyor]''
:'''Haruhi:''' Bir sürü kulüp var ama hiç biri ilginç değil!
:'''Kyon:''' Yoksa, yapacağın bir şey yok. Sonuçta insanlar ellerindekiyle yetinmeyi bilmeli. Ancak, bunu yapamayan insanlar keşifler veya icatlar yaptılar ve yaşam standartlarını yükselttiler. Uçaklar, İnsanlar uçmak istediği için icat edildi. Arabalar ve trenler, insanlar daha kolay yolculuk etsin diye ortaya çıktı. Ancak bu, yenilikçi değişimler isteyen sınırlı sayıda kişiler tarafından yapıldı. Kısaca, dahiler tarafından. Bizim gibi sıradan insanlar için sıradan bir hayat yaşamak en iyisidir.
:'''Haruhi:''' [Yüksek sesle.] KAPA ÇENENİ!
:'''Kyon:'''''[Düşünüyor.]'' Belki de söylediklerim ona bir fikir vermiştir.
:''[Bir süre sonra...]''
:'''Kyon:'''''[Haruhi, Kyon'u ceketinin arkasından çekerek sarsar.][Yüksek sesle.]'' N'apıyorsun be!?
:'''Haruhi:'''''[Sırasından kalkarak.]'' Buldum!
:'''Kyon:''' Neyi?
:'''Haruhi:''' Böyle basit bir şeyi nasıl oldu da düşünemedim?
:'''Kyon:''' Neyi?
:'''Haruhi:''' Madem yok, ben kurarım!
:'''Kyon:''' Neyi diyorum?
:'''Haruhi:''' Kulübü!
:'''Kyon:'''''[Ciddiye almaz bir tavırla.]''Tamam. Sakin ol önce.
:'''Haruhi:''' Bu ne biçim tepki? Bu fikrime birazcık daha sevinsene.
:'''Kyon:'''''[Şaşkın bakışlarla onlara bakan sınıfı gösterir.]''Dersteyiz.
:''[ Haruhi söylenerek sırasına geri oturur.]''
<hr width="50%"/>
:''[Haruhi, Kyon ve diğer 2 kulüp üyesi geçici kulüp odasında konuşuyorlar.]''
:'''Haruhi:''' Aklıma bir isim geldi.
:'''Kyon:''' Duyalım. ''[Anlatıyor.]''Dikkat. Bu kulübün adı belirlendi.
:'''Haruhi:''' SOS Ekibi!
===''2. Bölüm: Haruhi Suzumiya'nın Melankolisi Bölüm 2''===
:''[Haruhi, Bilgisayar Kulübü Başkanına en gelişmiş bilgisayarını SOS Ekibine vermesi için şantaj yaptı]''
:'''Haruhi:''' Bilgisayarı verecek misin?
:'''Başkan:'''Lütfen...''[Diz çöker]'' Hangisini istersen al.
<hr width="50%"/>
:''[Haruhi, heyecanla kulüp odasından içeri girer.]''
:'''Haruhi:''' Yahoo! Öncelikle...''[Koşarak elindeki kâğıtları Kyon, Yuki ve Mikuru' ya dağıtır.]''
:'''Kyon:''' SOS Ekibi Bildirgesi mi?
:'''Haruhi:''' Ve bu! ''[Poşetinden bir kostüm çıkarır.]'' Ta-ta-ta-tam!Bu el ilanlarını bunları giyerek dağıtacağız.
:'''Kyon:''' Nerede?
:'''Haruhi:''' Ön kapıda! Şuan çoğu öğrenci evlerine gitmiştir.
:'''Kyon:''' Ne giyeceğiz?
:'''Haruhi:''' Seni kastetmemiştim. Ben ve Mikuru-chan giyeceğiz.''[Poşetten tavşan kulakları çıkarır.]'' Tavşan kız!
:''[Haruhi, Mikuru'ya zorla tavşan kız kostümünü giydirir ve ilan dağıtmak için ön kapıya giderler.]''
<hr width="50%"/>
:''[Mikuru, okul üniformasını geri giydikten sonra kulüp odasından çıkar.]''
:'''Mikuru Asahina:''' Kyon-kun. Eğer kimseyle evlenemezsem, benimle evlenir misin? ''[Üzgün bir şekilde yürür ve Kyon'dan uzaklaşır.]''
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor]'' Ne demeliyim? Asahina-san. Üniversiteye bile gidemeyecek bir öğrenci ya da memur maaşıyla ev alamayacak biri olduğum için, bir şey diyemem. Ben ne diyorum? Hemen kendimi kaptırdım.
<hr width="50%"/>
:'''Kyon:''' ''[Anlatıyor]'' Ertesi gün, Haruhi Suzumiya'nın kötü şöhreti tüm okula yayılmıştı.
:'''Taniguchi:''' Selam Kyon. Bunu söylemekten nefret ediyorum ama görünüşe göre Suzumiya'nın tuhaf çetelerinden biri oldun.
:'''Kyon:''' Ah, kapa çeneni! ''[Düşünüyor]'' Bundan daha kötüsü Asahina-san ile isimlerimizin yan yana anılması olurdu.
:'''Kunikida:''' Dün gördüklerime inanamadım. Okulun ön kapısında duran tavşan kızlar vardı. Kırmızılı kız 2. sınıftan Mikuru Asahina değil miydi?
:'''Taniguchi:''' Artık tüm herkes sizden bahsediyor, Kyon.
:'''Ryoko:'''''[Kyon'un yanına gider.]'' Bu SOS ekibi tam olarak nedir?
:'''Kyon:''' Suzumiya'ya sor. Hiçbir fikrim yok. Bilmek de istemiyorum.
:'''Ryoko:''' Eğleniyormuşsunuz gibi görünüyor ama dünkü gösteri biraz abartıydı.
:'''Kyon:'''''[Anlatıyor.]'' Asahina-san bugün ortalarda yoktu.
<hr width="50%"/>
:'''Yuki:''' Okudun mu?
:'''Kyon:''' Neyi?
:'''Yuki:''' Kitabı.
:'''Kyon:''' Hayır, henüz okumadım. Geri getirmemi ister misin?
:'''Yuki:'''Gerek yok!
:'''Kyon:''' ''[Anlatıyor.]'' Daha önce benimle hiç bu şekilde konuşmamıştı.
:'''Yuki:'''Bugün oku! Evine varır varmaz!
:'''Kyon:'''''[Şaşkınlığın verdiği hisle birkaç saniye duraksar.]'' Anladım.
<hr width="50%"/>
: ''[Kyon eve vardığında kitabı alıp sayfalarını karıştırmaya başlar. Kitabın arasından bir kaç düşer. "19.00'da Kouyou İstasyonu'nun önündeki parkta bekle!"]''
<hr width="50%"/>
:''[Kyon, parkta Yuki ile konuşuyor.]''
:'''Kyon:''' Bir gün geciktim. Sorun olur mu?
:'''Yuki:'''''[Sorun olmaz şeklinde kafasını sallar.]''
:'''Kyon:''' Neden burası?
:'''Yuki:''' Bu taraftan. ''[Kyon, Yuki'yi takip eder.]''
<hr width="50%"/>
:''[Yuki Kyon'u evine götürür.]''
:'''Kyon:''' Yalnız mı yaşıyorsun?
:'''Yuki:''' Evet!
:'''Kyon:''' Beni ne için çağırmıştın?
:'''Yuki:'''''[Kyon'a çay ikram eder.]'' İç! ''[Kyon çayı içer.]'' Güzel mi?
:''[Yuki Kyon'a çayı bittikçe çay ikram etmeye devam eder.]''
:'''Kyon:'''Beni neden buraya çağırdın? Neden okulda söylemedin?
:'''Yuki:''' Suzumiya Haruhi ve benim hakkımda.Bunlar hakkında konuşmam gerek.
:'''Kyon:''' Suzumiya ve sana ne olmuş?
:'''Yuki:''' Kelimelerle anlatması zor. Bilgi aktarılırken çelişkiler olabilir. Neyse... Dinle. Suzumiya Haruhi ve ben sıradan insanlar değiliz.
:'''Kyon:''' Bunu zaten biliyorum.
:'''Yuki:''' Onu kastetmiyorum. Kabul edilmiş genel insan özelliklerini kastetmiyorum. Ne söylediğimi biliyorum. O ve ben, senin gibi muazzam insan gruplarından farklıyız.Bu galaksideki organik yaşam formlarıyla iletişim kurabilmek için geliştirilmiş insansı ara yüz olarak düşünebiliriz. Bu ben oluyorum.
:'''Kyon:''' Efendim?
:'''Yuki:'''Birçok terminolojide uzaylı, benim varlığıma uygun bir terim olabilir.
:'''Kyon:''' Uzaylı mı?
===''3. Bölüm: Haruhi Suzumiya'nın Melankolisi Bölüm 3''===
:''[ 3. Bölüm Yuki ve Kyon'un konuşmasından devam ediyor.]''
:'''Yuki:''' Suzumiya Haruhi oto evrim için saklı bir potansiyel barındırıyor. Çevresinde gelişen faktörler üzerinde etkin bir kontrol gücüne sahip olması muhtemel görünüyor. Bu benim burada olma sebebim. Sizinde...
:'''Kyon:''' Bir dakika. Dediklerinden tek bir şey bile anlamadım.
:'''Yuki:''' Gerçekler bunlar.
<hr width="50%"/>
:'''Yuki:''' Sen ve Suzumiya beraber büyük bir potansiyele sahipsiniz.
:'''Kyon:''' Gerçekten mi?
:'''Yuki:''' Elbette.
:'''Kyon:''' ''[Anlatıyor.]'' Hep merak ettiğim ağzını bıçak açmayan kız sonunda benimle konuştu ama anlattıkları karşısında nutkum tutuldu.
<hr width="50%"/>
:''[Haruhi hızla kulüp odasına giriş yapar. Onu bekleyen diğer üyelerle konuşur.]''
:'''Haruhi:'''Hey! Beklettiğim için özür dilerim. Gelir gelmez kulübümüze katılan 1-9 sınıfından yeni transfer öğrencimiz! ''[Yeni üyeyi gösterir.]'' Onun adı...
:'''Itsuki Koizumi:''' ''[Gülümser.]'' Itsuki Koizumi. Memnun oldum.
:'''Haruhi:''' Bu SOS Ekibi! Ben başkan Haruhi Suzumiya. Bunlarda diğer üyelerimiz.
:'''Itsuki Koizumi:''' Kulübe katılmakla bir sorunum yok ama bu kulüp tam olarak ne yapıyor?
:'''Haruhi:''' SOS Ekibinin ne yaptığını sana hemen anlatayım. ''[Heyecanlı bir sesle]'' Uzaylıları, zaman gezginlerini ve esperleri arıyoruz! Eğlenceli değil mi?
: '''Kyon:''' ''[Düşünüyor.]'' Dünya durmuş gibi hissediyorum. Birden Haruhi'nin sene başında yaptığı konuşma aklıma gelmedi değil.
:'''Itsuki Koizumi''': Anlıyorum. Suzumiya-san'dan da bu beklenirdi zaten.
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor.]'' Nasıl bir insan bunu anlayabilir.
:'''Itsuki Koizumi''': Pekala. Kabul ediyorum. Umarım güzel vakit geçiririz.
<hr width="50%"/>
:'''Kyon:''' ''[Anlatıyor.]'' Böylece, şehirde gezinerek dünyanın gizemini arayan yolculuğumuz başlamış oldu. "Bu Cumartesi sabah 09:00'da Kitaguchi istasyonu önünde toplanıyoruz. Gelmezsen boynunu kırarım." Kırar mıymış? ''[İç çeker.]'' Bunu yapmayı hiç istemiyorum.
<hr width="50%"/>
:''[ Kyon ve Asahina bir gizem bulabilmek için yürüyüşe çıkar.]''
:'''Asahina:''' Kyon-kun! Sana bir şey söylemem lazım.
:'''Kyon:''' ''[Anlatıyor.]'' Bir süre sessizlikten sonra Asahina-san hiç beklemediğim bir şekilde konuşmaya başladı.
:'''Asahina:''' Belki bana inanmayabilirsin ama ben bu çağa ait birisi değilim. Gelecekten geldim. 3 yıl önce...
:''[Asahina zaman gezginliği ile ilgili hikayesini anlatır.]''
:'''Kyon:''' Gelecekten gelmenin sebebi ne peki?
:'''Asahina:''' Suzumiya-san.
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor.]'' Yine mi?
:'''Asahina:''' Zaman sapmasının merkezinde bulunuyordu.
<hr width="50%"/>
:''[Kyon, Koizumi ve Yuki kulüp odasında.]''
:'''Kyon:''' Koizumi. Suzumiya ile ilgili senin de bana söyleyecek bir şeyin yok mu?
:'''Koizumi:''' ''[Gülümser.]''
:''[Kyon ve Koizumi bahçeye çıkar.]''
:'''Koizumi:''' "Senin de" dediğine göre diğerleriyle konuşmuş olmalısınız. Ne kadarını biliyorsunuz?
:'''Kyon:''' Sanırım, Suzumiya'nın sıradan bir insan olmadığını söyleyebilirim.
:'''Koizumi:''' Bu çok sıradan bir açıklama olurdu. İşin aslı yine de böyle.
:'''Kyon:''' İlk önce gerçekte kim olduğunuzla ilgili konuşmaktan başlamaya ne dersiniz?
:'''Koizumi:''' Sizin de şüphelendiğiniz gibi ben bir esperim. Durumlarımız çok da farklı değil. Aslında bu okula gelmeyi düşünmüyordum ama durumlar bunu gerektirdi. Aslında... Haruhi'yle bu kadar çabuk bir araya gelebileceğinizi düşünmemiştim. Detayları konuşmak için daha vaktimiz olacaktır. Görmeden inanmak zordur. Bu nedenle size göstermek istediğim bir şey var ama şimdilik özet geçelim. Başka esperlerin de bulunduğu bir kuruma bağlıyım. Aslında bu okulda başka ajanlarımız da var. Suzumiya-san'ı gözetlemekle görevliyiz. Her şey 3 yıl önce başladı.
===''4. Bölüm: Haruhi Suzumiya'nın Melankolisi Bölüm 4''===
:''[Kyon, gizli bir not alır:" Herkes okuldan gittikten sonra sınıf 1-5 e gel. Okul sonrası sınıfa gider.]''
:'''Kyon:''' ''[Anlatıyor.]'' Orada duran birini gördüğümde gerçekten şaşırmıştım.
:'''Ryoko Asakura:''' Neden gelmiyorsun?
:'''Kyon:''' Sen miydin?
:'''Asakura:''' Evet. Beklemiyordun değil mi?
:'''Kyon:''' Benden ne istiyorsun?
:'''Asakura:''' Benim için bir şey yapmanı istiyorum ama önce sormam gereken bir şey var. Suzumiya-san hakkında ne düşünüyorsun?
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor.]''Sen de mi? Bir başka Suzumiya hayranı daha.
:'''Asakura:''' İnsanların da dediği gibi " Yapmadığım için pişman olmaktansa, yaptığın için pişman olmak daha iyidir." Sen bu konuda ne düşünüyordun?
:'''Kyon:''' Daha önce konuştuğumuz bir şey mi bilmiyorum ama dediklerinden bir şey anlamadım.
:'''Asakura:''' O zaman farz edelim ki hiçbir şey yapmamak daha kötü olsaydı ve hiç kimse ne yapacağından emin olmasaydı ne yapardın?
:'''Kyon:''' Bu da ne demek?
:'''Asakura:''' Ne yaparsan yap, daha iyi olurdu değil mi?
:'''Kyon:''' Şey, sanırım mantıklı.
:'''Asakura:''' Bir şeyler yapmadıkça durum büyüyor ve sorunlara yol açıyor. Bu nedenle seni öldürüp Suzumiya' anın ne tepki vereceğine bakacağız ''[Kyon'a bıçakla saldırır.]''
:'''Kyon:'''''[Bıçaktan kıl payı kurtulur.][Düşünür.]'' Burada neler oluyor? Asakura neden beni bıçaklamaya çalışıyor.
<hr width="50%"/>
:''[Yuki, Kyon'u korumak için gelir ve Asakura ile savaşır.]''
:'''Yuki Nagato:''' Bitti.
:'''Asakura:''' Ne bitti? Hayatının 3 yılının özeti mi?
:'''Yuki:''' Hayır. Veri bağlantılarının silinmesi.
:'''Asakura:''' İmkansız...
:'''Yuki:''' Görevini iyi bir şekilde yerine getirmiştin. Programın meydana çıkması bu yüzden uzun sürdü ama artık bitti.
:''[Ryoko dünyadan silinmeye başlar.]''
===''5. Bölüm: Haruhi Suzumiya'nın Melankolisi Bölüm 5''===
:'''Haruhi:''' Kyon... Bu gezegendeki varlığının gerçekte ne kadar önemsiz olduğunu hiç fark ettin mi?
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor.]'' Şimdi ne demeye çalışıyor?
:'''Haruhi:''' Bana oldu. Asla unutamayacağım... Altıncı sınıftayken, bütün ailemle stadyumda bir beyzbol maçı izlemeye gittik. Beyzbolu pek umursamıyordum ama oraya vardığımızda gördüklerime şaşırdım. Nereye baksam insanları gördüm. Stadyumun diğer tarafındaki insanlar çok küçük görünüyordu, hareket eden küçük pirinç taneleri gibi. Çok kalabalıktı. Japonya'daki herkesin orada toplanmasının gerektiğini düşündüm. Bu yüzden babama döndüm ve ona "Şu anda burada kaç kişi olduğunu biliyor musun?" diye sordum. Stadyumun doluluğundan, muhtemelen elli bin dedi. Maçtan sonra sokak insanlarla doldu ve ben bunu görünce gerçekten şok oldum. Bana orada bir ton insan varmış gibi geldi. Ama sonra, bunun Japonya'daki tüm insanların sadece küçük bir kısmı olabileceğini anladım. Eve geldiğimde hesap makinemi çıkardım. Sosyal bilgiler dersinde Japonya'nın nüfusunun yüz küsÜr milyon olduğunu öğrenmiştim. Ben de bunu elli bine böldüm. Cevap iki binde bir idi. Bu beni daha çok şok etti. İnsanlarla dolu o büyük, kalabalık stadyumda sadece küçük bir insandım ve inanın bana, orada çok fazla insan vardı, ama tüm nüfusun sadece bir avuç kadarıydı. O zamana kadar hep, bilmiyorum, özel bir insan olduğumu düşünürdüm. Ailemle birlikte olmak eğlenceliydi. Sınıf arkadaşlarımla eğlendim ve gittiğim okulda, hemen hemen her yerdeki en ilginç insanlar vardı ama o gece, bunun doğru olmadığını anladım. Ders sırasında çok eğlenceli ve havalı olduğunu düşündüğüm her şey, muhtemelen Japonya'nın her yerindeki diğer okullardaki derslerde de aynı şekildeydi. Okulumda özel bir şey yoktu. Bunu fark ettiğimde, aniden etrafımdaki tüm dünyanın donuk gri bir boşluğa dönüşmeye başladığını hissettim. Dişlerimi fırçalamak, gece uyumak, sabah uyanmak ve kahvaltı yapmak... Bunlar herkesin yaptığı günlük şeylerdi. Böyle düşününce her şey sıkıcı olmaya başladı. Dünyada gerçekten bu kadar çok insan varsa, sıradan olmayan biri olmalı. İlginç bir hayat yaşayan biri olmalıydı. Sadece olması gerekiyordu. Neden o kişi ben değildim? İlkokulu bitirene kadar böyle hissettim. Sonra bir idrak daha yaşadım. Eğlenceli şeylerin sadece onları beklemekle yoluma çıkmayacağını anladım. Ortaokula başladığımda bir değişiklik yapma zamanımın geldiğini düşündüm. Oturup beklemekten mutlu olan bir kız olmadığımı tüm dünyaya bildirdim. O kişi olmak için elimden geleni yaptım. Sonunda hiçbir şey olmadı. Daha fazla zaman geçti ve farkına bile varmadan liseye başladım. Hep bir şeylerin değişeceğini ümit ettim.
:''[Bir tren hızlı ve sesli bir şekilde arkalarından geçiyor]''
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor.]'' Trenin geçişi bana düşünmek için zaman verdi. ''[Sesli bir şekilde]'' Anlıyorum... ''[Düşünüyor.]''Aklıma gelen tek şey buysa ben de biraz melankolikleşiyor olmalıyım.
===''6. Bölüm: Haruhi Suzumiya'nın Melankolisi Bölüm 6''===
:'''Kyon:'''''[Düşünüyor.]'' Uzaylı, zaman gezgini ve bir esper Haruhi'nin yanındaydı çünkü Koizumi, Haruhi'nin istediklerini gerçekleştirebileceğini söylemişti. Öyleyse neden ben? Neden ben bu karmaşanın içerisine sürüklenmiştim? Kesinlikle %100 normal bir lise öğrencisiydim. Bu senaristin işi mi? Yoksa, Haruhi'nin mi? Neyse, endişelenmeme gerek yok. Neden endişeleneyim ki? her şey Haruhi'nin suçu. O zaman endişelenmesi gereken o, ben değilim. Benim de yapmam gereken belli. Nagato, Koizumi ve Asahina-san gibi her şeyi direkt söylemeliyim. Ondan sonra Dünya'ya ne olursa olsun hepsi Haruhi'nin problemi. Beni ilgilendirmez. Ne isterseniz yapın! Beni bulaştırmayın.
<hr width="50%"/>
:'''Haruhi:''' Kyon! Uyan! Sana kalk dedim tembel eşek!
:''[Yatağında uykuya dalan Kyon. Gece Haruhi ile birlikte okulun bahçesinde yerde uyanır.]''
:'''Haruhi:''' Nerede olduğumuzu biliyor musun? Uyandığımı sanıyordum ama kendimi burada buldum. Yerde yatıyordum. Sen de hemen yanımda yatıyordun. Neler oluyor? Neden okuldayız?
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor.]'' Kapalı alan.
:'''Haruhi:''' Yatağımda yattığımı hatırlıyorum ama nasıl buraya geldim? Gökyüzü neden böyle acayip görünüyor?
:'''Kyon:''' Koizumi'yi gördün mü?
:'''Haruhi:''' Hayır. Neden onu sordun ki?
:'''Kyon:''' Önemli değil. Sadece aklıma geldi. Şimdilik okuldan çıkmaya bakalım. Beraber hareket etmeliyiz.
:'''Haruhi:''' Şaşırmışa benzemiyorsun.
:'''Kyon:'''''[Düşünüyor.]'' Elbette şaşırdım. Özellikle de okulda olduğumuzu öğrenince...
:''[Kyon ve Haruhi okuldan çıkmak için yürürken bir yerden sonra görünmeyen bir bariyer nedeniyle daha fazla ilerleyemiyor.]''
:'''Haruhi:''' Bu da ne?
:''[Okulun diğer çıkışlarına doğru koşarlar ancak oralarda da bariyer vardır.]''
:'''Kyon:''' Okulun tamamının etrafını sarmış.
:'''Haruhi:''' Öyleyse çıkamayacak mıyız?
<hr width="50%"/>
:''[Haruhi etrafı araştırmak için sınıftan çıktıktan sonra Kyon pencerenin ardında kırmızı parlak bir isim görür. Cisim büyüyüp şekillenir ve Koizumi'nin silüeti görünür.]''
:'''Kyon:''' ''[Pencereyi açar.]'' Koizumi?
:'''Koizumi:''' Evet, merhaba.
:'''Kyon:''' Artık zamanı gelmişti. Neden bu şekilde görünüyorsun?
:'''Koizumi:''' Bu durumla ilgili sana bir şey söylemem gerekiyor. Açıkçası, Bu normal bir durum değil. Normalde kapalı alanlara rahatlıkla girebiliyorum. Ancak buraya girebilmek için tüm meslektaşlarımın gücünü almama rağmen sadece yarım halde buraya gelebildim. Muhtemelen uzun süre kalamam. Gücümüz gittikçe azalıyor.
:'''Kyon:''' Neler oluyor? burada sadece Haruhi ve ben mi varız?
:'''Koizumi:''' Kesinlikle. Korktuğumuz başımıza geldi denilebilir. Suzumiya-san en sonunda mevcut dünyadan vazgeçti ve yeni bir dünya oluşturmaya karar verdi. Diğer bir deyişle, bizler yok olmanın eşiğindeyiz.
<hr width="50%"/>
:''[Koizumi ile Kyon konuşmaya devam ediyor.]''
:'''Kyon:''' Peki ben neden buradayım?
:'''Koizumi:''' Gerçekten bilmiyor musun? Suzumiya tarafından seçilen kişisin. Suzumiya'nın eski dünyadan yanında getirmeyi istediği tek kişi sensin.
<hr width="50%"/>
:''[Koizumi ile Kyon konuşmaya devam ediyor.]''
:'''Kyon:''' Artık eski dünyaya geri dönemez miyiz?
:'''Koizumi:''' Eğer Suzumiya isterse belki o zaman. Olasılık oldukça az.
<hr width="50%"/>
:''[Kyon, bilgisayar aracılığıyla mesajlaşarak Yuki ile iletişime geçer.]''
:'''Yuki:''' Yapabileceğine inanıyorum.
:'''Kyon:''' Neyi yapabileceğime?
:'''Yuki:''' Bu dünyaya dönebileceğini umuyoruz. Haruhi'yi gözlemlemen hayati derecede önemli. Senin de dönmek istediğini biliyorum. Kütüphaneye uğramalısın!..Uyuyan güzel!
<hr width="50%"/>
:''[Kyon, Haruhi'yi omuzlarından tutar.]''
:'''Haruhi:''' Ne oldu?
:'''Kyon:''' Aslında at kuyruğunu çok severim.
:'''Haruhi:''' Ne?
:'''Kyon:''' Saçlarını at kuyruğu yaparsan bir suçlu gibi görünmezsin.
:'''Haruhi:''' Aptal mısın sen?
<hr width="50%"/>
:''[Kyon, yatağında uyanır.]''
:'''Kyon:''' Bu ne biçim bir rüyaydı böyle? Freud saçmalıklarına benziyordu! Ya şimdiye kadar gördüğüm en gerçekçi rüyaydı ya da gerçekten eski dünyaya geri döndüm.
<hr width="50%"/>
:''[Kyon, sınıftan içeri girer. Haruhi her zamanki gibi pencere kenarındaki sırasında oturmuş dışarıyı izliyordur.]''
:'''Kyon:''' Merhaba! Nasıl gidiyor?
:'''Haruhi:''' Kendimi berbat hissediyorum. Dün gece bir kabus gördüm. Uyandım ve bir daha uyuyamadım. Kötü olduğum halde okulu asmak da istemedim.
:'''Kyon:''' Öyle mi?.. Haruhi.
:'''Haruhi:''' Ne var?
:'''Kyon:''' Sana yakışmış ''[Haruhi'nin at kuyruğu toplanmış saçlarından bahsediyor]''.
===''7. Bölüm: Haruhi Suzumiya'nın Can Sıkıntısı''===
:''[Haruhi büyük bir gülümseme ile kulüp odasından içeri girer.]''
:'''Haruhi:''' Millet! Beyzbol turnuvasına gidiyoruz!
:'''Kyon:''' ''[Anlatıyor.]'' O günden bu yana bir günümüz olsun olaysız geçmemişti ve sonunda bir oh çektim derken yine kısa sürmüştü çünkü ne zaman yüzünde ''[Haruhi'den bahşediyor.]'' o gülümsemeyi görsem günün sonu kesin felaketle bitiyordu.
<hr width="50%"/>
:''[Beyzbolda takımı tamamlamak için Mikuru arkadaşı Tsuruya'yı çağırır.]''
:'''Tsuruya:''' Sen Kyon olmalısın. Mikuru senden çok bahsetti!
:'''Asahina:''' Şey... Bu arkadaşım, Tsuruya-san.
:''[Güzel Tsuruya'yı gören Taniguchi koşa koşa yanlarına gider.]''
:'''Taniguchi:''' [Kyon'u geriye iter.] Ben de Taniguchi! Tanıştığımıza memnun oldum.
:'''Kunikida:''' Ben de Kunikida.
<hr width="50%"/>
:'''Haruhi:''' O şeyin beyzbol oynayabileceğini mi düşünüyorsun?
:'''Kyon:'''"Şey" demek biraz kaba kaçmadı mı? O "şey" benim kız kardeşim.
:'''Haruhi:''' 11 yaşında olduğunu ve ilkokulda okuduğunu söyledi. Öyle tatlı bir kızı bu işe soktuğuna inanamıyorum. Bu halka açık bir turnuva olsa bile yine de küçükler ligi değil!
:'''Kyon:'''''[Düşünüyor]'' Biliyoruz, Haruhi-san! Kız kardeşimi getirmemin asıl nedeni de bu!''[Sinsi bir gülümseme]''
<hr width="50%"/>
:'''Kyon:''' Eğlenceliydi değil mi? Koizumi'nin bir işi çıktı ve gitmek zorunda kaldı. Benim de kollarım ve bacaklarım tutmuyor.
:'''Haruhi:'''''[Gülümser.]'' Sen iyiysen benim için de sorun yok.
===''8. Bölüm: Bambu Yaprağı Rapsodisi''===
:'''Haruhi:''' Bugünün tarihi ne? Söyle bakayım.
:'''Kyon:''' Sanırım 7 Temmuz. Tanabata'dan falan bahsetmiyorsun, değil mi?
:'''Haruhi:''' Tabii ki ondan bahsediyorum! Tanabata tabii, Tanabata! Japon olup da bunu bilmemek suç falan değil mi?
:'''Kyon:''' Her neyse.
:'''Haruhi:''' Bence bu festival ciddiye alınmalı. Bu yıldan itibaren he yıl Tanabata için büyük bir şeyler yapacağız!
:'''Kyon:'''''[Düşünüyor.]'' İşte yine başlıyoruz.
<hr width="50%"/>
:''[Üyeler kulüp odasını terk etmeye başlar.]''
:'''Asahina:''' Sonunda ikimiz kalabildik.
:'''Kyon:''' Bu diğerlerinin bilmemesi gereken bir şey hakkında mı?
:'''Asahina:''' Evet. Şey... Benimle bir yere gelmeni isteyecektim.
:'''Kyon:''' Olur. Nereye peki?
:'''Asahina:''' Şey... Üç yıl öncesine.
:'''Kyon:''' ''[Şaşırır.]'' Üç...
:'''Asahina:''' Böyle aniden söylediğim için üzgünüm. Gelmeyecek misin?
:'''Kyon:''' Bu zamanda yolculuk yapacağız demek mi?
:'''Asahina:''' Evet. Aynen öyle.
:'''Kyon:''' Gitmekten mutlu olurum ama... Ama neden ben?
:'''Asahina:''' Şey... Oraya gittiğimizde anlayacaksın. Muhtemelen. Yalvarıyorum. Şimdilik daha fazla soru sorma, sadece tamam de! Gelmezsen benim... Benim...Başım belaya girecek.
:'''Kyon:''' ''[Düşünür.]''Çok şirin. ''[Konuşur.]'' Şey... Öyleyse sorun yok.
:'''Asahina:''' Gerçekten mi?! Teşekkür ederim!
:'''Kyon:''' ''[Düşünür.]'' Çok şirin.
<hr width="50%"/>
:''[Zamanda 3 yıl öncesine giden Kyon gece okula gizlice girmeye çalışan ortaokuldaki Haruhi ile karşılaşır ve birlikte içeri girerler]''
:'''Kyon:''' Şimdi, bu çizim makinesiyle ne yapmak istiyorsun?
:'''Haruhi:''' Talimatlarımı izle ve çiz.
:'''Kyon:''' Ben mi?
:'''Haruhi:''' Evet, sen. Sonuçta birinin yukardan söylemesi lazım.
<hr width="50%"/>
:'''Kyon:'''''[Anlatıyor.]'' Haruhi'nin talimatların göre okulun bahçesine beyaz çizgiler çizdim. Şu Taniguchi'nin bahsettiği tuhaf mesaj yoksa benim tarafımdan mı çizilmişti?
<hr width="50%"/>
:'''Haruhi:''' Bu Kuzey Lisesi üniforması, değil mi?
:'''Kyon:''' Evet.
:'''Haruhi:''' Adın ne?
:'''Kyon:''' John Smith.
:'''Haruhi:''' Gerizekalı gibi mi gözüküyorum?
:'''Kyon:''' Takma isim kullanamam mı?
<hr width="50%"/>
:'''Kyon:''' Bu arada bu da ne böyle ''[Çizimden bahşediyor.]''.
:'''Haruhi:''' Anlayamadın mı? Bu bir mesaj.
:'''Kyon:''' Yoksa Orihime ve Hikoboshi için mi?
:'''Haruhi:''' Nasıl bildin?
:'''Kyon:''' Bugün Tanabata sonuçta. Bana bu tarz şeyleri seven tanıdığım birini hatırlatıyorsun.
===''9. Bölüm: Gizemli Sembol''===
:''[Asahina kulüp odasına bir kız ile birlikte gelir.]''
:'''Asahina:''' Bir ziyaretçi getirdim.
:''[Kulüp odasından içeri girip otururlar.]''
:'''Kyon:'''''[Düşünüyor.]'' Bu nasıl olabilir?! Bizden yardım istemeye ilk defa biri geliyordu! ''[Anlatıyor.]'' Onun adı Emiri Kimidori idi. Tatlı ve bakımlı görünen bir 2. sınıf öğrencisi.
:'''Haruhi:''' Yani SOS Ekibinden kayıp erkek arkadaşını aramasını mı istiyorsun?
:'''Kimidori:''' Evet.
:'''Kyon:'''''[Düşünüyor.]'' Görünüşe göre kulübümüzün amacının danışmanlık ya da benzer işler olduğunu düşünüyor.''[Konuşuyor.]'' Biraz daha detay verebilirseniz...
:'''Kimidori:''' Birkaç gündür okula gelmedi.
:'''Haruhi:''' Telefon etmeyi denedin mi?
:'''Kimidori:''' Ev ya da cep telefonuna cevap vermedi. Evine gittim ama orada değildi.
:'''Haruhi:''' Peki erkek arkadaşının ailesi?
:'''Kimidori:''' Yalnız başına yaşıyordu. Bildiğim kadarıyla ailesi yurtdışında yaşıyordu ama onlarla nasıl irtibata geçebileceğimi bilmiyorum.
:'''Haruhi:''' Kanada'da olma ihtimalleri yoktur değil mi?
:'''Kimidori:''' Hayır. Honduras'ta yaşıyorlar diye biliyorum.
:'''Haruhi:'''''[Kendinden emin bir tavırla.]'' Honduras, demek. Anlıyorum.
:'''Kyon:'''''[Düşünüyor.]'' "Anlamışmış", külahıma anlat! Honduras'ın yerini bildiğinden bile şüpheliyim. Bu arada... Meksika'ya yakın bir yer miydi?
<hr width="50%"/>
:'''Haruhi:''' SOS Ekibi'ne neden geldiniz?
:'''Kimidori:''' Sevgilim birçok defa SOS Ekibi'nden bahsetmişti.
:'''Haruhi:''' Sevgilinin adı neydi?
:'''Kimidori:''' Ya(...)''[İsim sansürlenir.]''
:'''Haruhi:''' O da kim?
:'''Kimidori:''' Yanlış hatırlamıyorsam SOS Ekibinin komşusu olduğunu söylemişti. Bilgisayar Kulübü'nün başkanlığını yapıyordu.
<hr width="50%"/>
:'''Kyon:'''''[Düşünüyor.]'' Tüm bu olanlardan sonra alelade biri olamazdım. Ancak anlamadığım nokta, Haruhi bunu neden yapmıştı? Yoksa benim de o üçü gibi bir özelliğim mi vardı ya da benzer bir yeteceğim mi? Haruhi bu yüzden mi beni de SOS Ekibi'nin bir üyesi yapmıştı?
<hr width="50%"/>
:'''Kyon:'''''[Düşünüyor.]'' Acaba gerçekten veriyi yok edebildi mi? Ayrıca bu konuya dikkatimizi çeken Kimidori-san'dı. Başkana sorduğumda kız arkadaşı olmadığını söyledi. Eminim bu mükemmel senaryonun merkezindeki kişi yine Nagato'ydu. Eğer bu Kimidori de uzaylılar tarafından yapılmış genel amaçlı bir uçbirim olsaydı buna hiç şaşırmazdım. Haruhi'yi can sıkıntısından uzak tutmak için yapılmış uzaylı bir taklit istemci de olabilirdi. Aksi takdirde böyle bir durumda bana tek kelime etmeden bu kadar olayın olabileceğine pek inanmıyorum. Sessizlikteki gölgeler... Nagato'yu bize siz mi gönderdiniz yoksa Haruhi dilediği için mi? Yıllardır boş bir odada uzaylıların yaptığı bir android olarak yaşıyor. Nagato... Belki sen de... Tek başına yalnızlık çekiyorsun.
===''10. Bölüm: Ücra Ada Sendromu Bölüm 1''===
:''[Kyon ve Kouzumi okyanusa açılmış bir geminin güvertesinde konuşuyor.]''
:'''Kyon:''' Ne planladığını neden bana da söylemiyorsun?
:'''Koizumi:''' Hiç. Emin olun. Sizin de bildiğiniz gibi "Ajans'ın" bununla bir ilgisi bulunmuyor. Güvenli olduğuna dair bir rapor bile sunuldu. Endişe etmeyin!
:'''Kyon:''' Beni endişelendiren bu geziyi senin planlamış olman.
:'''Koizumi:''' Özel bir şirkete ait ıssız bir adanın Suzumiya-san'ın ilgisini çekebileceğine inanıyorum. Kapalı daire ile ilgili bir şeyler söylemişti.
:'''Kyon:''' Kapalı daire nedir?
:'''Koizumi:''' Gizemli bir terim. Dış dünya ile teması kesilmiş anlamına gelir.
:'''Kyon:''' Kar fırtınasında bir dağ evine sıkışmak ya da bir kasırgada pansiyonda mahsur kalmak gibi mi?
:'''Koizumi:''' İlgili tarafların kendilerini çevreleyen şartlar içerisinde sıkışıp kalması diyebiliriz. Diğer bir deyişle kapalı kalmak.
:'''Kyon:''' Bunun gezimizle ne ilgisi var.
:'''Koizumi:''' Orası medeniyetten uzak ıssız bir ada. Bir fırtına çıkacak olsaydı kapalı daire gibi olurdu ya da benzer bir kar fırtınasında bir dağ evinde mahsur kalmak gibi.
:'''Kyon:''' ''[Anlatıyor.]'' Neden Koizumi'yle okyanusun ortasında konuştuğumu merak ediyorsanız... Ara sınavlara girmeden önce toplantı yaptığımız kara pazartesi gününde olanları geri almanın mümkün olmamasıydı.
===''11. Bölüm: Ücra Ada Sendromu Bölüm 2''===
:''[Herkes Keiichi-san'ın öldürüldüğü olay mahallinde toplanır.]''
:'''Koizumi:'''Hemen bu durumu müzakere etmemiz gerekiyor. İçinde bulunduğumuz durum tam bir kapalı daire. İlk bakışta bir cinayet izlenimi veriyor. Ayrıca oda da kilitliydi. O zaman şimdi bulmamız gereken, failin kilitli bir odaya nasıl girdiği ve hiçbir iz bırakmadan kaçtığıdır.
<hr width="50%"/>
:'''Haruhi:''' Sence bu bir cinayet vakası mı?
:'''Kyon:''' Öyle görünüyor.
:'''Haruhi:''' Aklım almıyor. Böyle bir şey olabileceğini hayal ile edemezdim.
:'''Kyon:''' Sen hep böyle bir şeyler olmasını istediğinden bahsetmiyor muydun?
:'''Haruhi:''' Ben aslında böyle bir şey olmasından bahsetmiyordum.
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor.]'' Fırtınada, ıssız bir adada kilitli bir odada işlenen cinayet. Böyle bir yerde bunun olma olasılığı ne kadardır ki? Belki de bunlar sadece Haruhi istediği için oldu.
:'''Haruhi:''' İyi görünmüyor.
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor.]'' Aslında iyi bir çocuk gibi görünüyordu belki de sadece sonu kötü biten bir eşek şakasıdır. [Konuşuyor.] Gerçekten böyle düşünmek istemiyorum ama tüm bunlar Yutaka-san'ı birincil şüpheli yapmaz mı? Her şeyden önce kimse yerini bilmiyor.
:'''Haruhi:''' Bu bana dün Mikuru'nun söylediği bir şeyi hatırlattı.
:''[Mikuru'nun Yutaka ve Keiichi'yi terasta kavga ederken gördüğü sahne gelir.]''
:'''Kyon:''' İkisi kavga mı ediyorlarmış?
:'''Haruhi:''' Öyle görünüyorlarmış. Bir şey daha var. Gece vaktiydi. Oyunumuz sırasında lavaboya doğru gidiyordum odanın önünden geçerken bir konuşmaya kulak misafiri oldum.''[Yutaka]'' " Acele et. Bir pasaport ve seyahat çekleri istiyorum." Bunları düşününce başka bir ülkeye kaçmayı planlamış olabilir değil mi?
:'''Kyon:''' Ama oda neden kilitliydi? İntihar süsü verilmeye dahi çalışılmamış. Böyle bir şeyi kilitli bir odada yapmak için bunca zahmete ne gerek var?
:'''Haruhi:''' Öylece durup bekleyemem. Keiichi-san'ın odasına gidip biraz daha inceleme yapalım.
===''12. Bölüm: Mikuru Asahina'nın Maceraları Bölüm 00''===
:'''Kyon:'''''[Anlatıyor.]'' Adı, Mikuru Asahina. İlk bakışta; gayet sıradan, çalışkan ve hoş bir kız ama gerçekte, gelecekten gelen savaşçı bir garson. Gelecekten ne için geldi veya niçin garsonluk yapıyor? Bunlar önemsiz ayrıntılar. Hepsi hikaye olarak yapılmış ve bizi garip bir kurgunun içine sokan oyunun bir parçası.
:''[Mikuru, taşan kostümü ile çalıştığı yerin maskotluğunu yapıyor.]''
:'''Mikuru:''' Rahatsız ettiğim için özür dilerim! Çok miktarda taze lahana geldi! Önümüzdeki bir saat boyunca her lahana yarı fiyatına!
:'''Kyon:'''''[Anlatıyor.]'' Laf aramızda, savaşçı bir garson olmasına rağmen neden tavşan kız kostümüyle dolaşıyor? Çünkü işi bu yerel alışveriş bölgesinde müşteri çekmek.
<hr width="50%"/>
:'''Kyon:''' ''[Anlatıyor.]'' Asıl hikayemize geçelim. Bildiğiniz gibi o savaşçı bir garson ve asıl görevi bir erkeği gizlice korumak. O erkeğin adı Itsuki Koizumi. İlk bakışta; gayet sıradan, kaygısız bir lise öğrencisi ama gerçekte bir esper. Ancak, henüz bunun farkında değil. İçindeki süper inanılmaz gücü uyandırabilmek için etkileyici bir olay yaşaması gerekiyor.
<hr width="50%"/>
:'''Kyon:''' ''[Anlatıyor.]'' Fazla uzatmayalım. Şimdi de karşınızda Nagato Yuki. Sıradan biri olsa bile, normal bir insan gibi görünmüyor ve doğuştan şeytani bir büyücü. Dahası, bir uzaylı...
===''13. Bölüm: Hayatı Yaşa''===
:''[Taniguchi, Kunikida ve Kyon okuldaki festivali geziyorlar.]''
:'''Taniguchi:''' Hadi şimdi gidip birkaç piliç avlayalım!
:'''Kunikida:''' Piliç mi?
:'''Taniguchi:''' Normal kıyafetler ''[Festival dolayısıyla okuldaki çoğu kişi kostümlü]'' içindeki kızlardan bahsediyorum. Üçlü bir grupla konuşmaya başlarsak kolayca bizimle geleceklerdir. bu söylediklerim deneyim ile doğru orantılıdır.
:'''Kyon:'''''[Düşünüyor.]'' Pel, nasıl oldu da %100 başarısızlık dolu deneyimlerinden faydalanarak bir şeyler yapabileceğimizi öne sürersin? ''[Konuşuyor.]'' Ben istemem. Siz ikiniz kendi başınıza takılabilirsiniz.
:'''Kunikida:''' Ben de yokum. Kendi başına takıl. Şansın yaver giderse de, arkadaşlarından birini de benimle tanıştırırsın.
:'''Taniguchi:''' Sizin neyiniz var ödlek tavuklar!
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor.]'' Sorun ödlekliğimiz değil. Eğer "kim olduğunu bilirsin sen" beni başka kızlarla brilikte görürse ayvayı yedim demektir. Her neyse... Kültür festivalinin tadını çıkarın. Normal bir şekilde tabi.
<hr width="50%"/>
:''[Haruhi ve Yuki, Okajima ve Zaizen ile festivalde sahneye çıkarak şarkı söyler.]''
:'''Koizumi:''' Suzumiya-san çok iyiydi. Nagato-san da aynı şekilde.
:'''Kyon:''' Bu kıyafette ne?
:'''Koizumi:''' Çok acele gelmek zorunda kaldım. Öğrenci meclisinin bu konuyu tartıştığını duydum. Görünüşe göre, Suzumiya-san izinsiz işler karıştırıyormuş.
:'''Kyon:''' Ve bahsettiğin olay da bu demek.
:''[Haruhi mikrofondan konuşmaya başlar.]''
:'''Haruhi:''' Millet. ENOZ karışınızdayız. ENOZ ismi Enomoto, Nakanishi, Okajima ve Zaizen'den yani üyelerin sodaylarının ilk harflerinden geliyor. Ancak elimizde olmayan bazı sebeplerden Enomoto ve Nakanishi bugün sahneye çıkamadılar. Yuki ve ben gerçek üyeler olmayıp onların yerine sahneye çıktık. Bunun için üzgünüz!
<hr width="50%"/>
:''[ENOZ grubu Haruhi'ye günü kurtardığı için teşekkür ettikten sonra Haruhi ve Kyon bir ağacın altında konuşuyor.]''
:'''Haruhi:''' Bir günüm daha olsaydı çok hah iyi hazırlanmış olabilirdim. Bazen gerçekten de iyi iş çıkarabildik mi diye merak ediyorum. Nasıl desem... Hayatımı ne tarafa sürüklediğim konusunda kendimi sorgulamaya başladım. Nedense sakinleşmiyorum. Neden böyleyim acaba?
:'''Kyon:''' Ben nereden bilebilirim ki? ''[Düşünüyor.]'' Çünkü diğerlerinin minnetini kazanmaya alışık değilsin. Hep içinde teşekkür ederim kelimesi geçirtmeyecek şeyler yapıyorsun.
:'''Haruhi:''' Ne var? Bir şey mi diyecektin? Söyle o zaman! Muhtemelen gereksiz bir zırvadır ama içinde kalırsa sağlığına zarar verebilir.
:'''Kyon:''' Pek sayılmaz. Bir şey demeyecektim.
:'''Haruhi:''' ''[Çimenden elleriyle bir parça ot koparır ve Kyon'a atmaya çalışır ama rüzgâr ters yöne esince tüm otlar yüzüne gelir.]''
:'''Kyon:''' ''[Güler.]''
:'''Haruhi:''' Söylesene, sen bir şeyler çalabiliyor musun?
:'''Kyon:''' Hayır.
:'''Haruhi:''' Biraz çalışırsan halledersin. Sonuçta önümüzde kocaman bir sene var.
:'''Kyon:''' ''[İç çeker.]''
:'''Haruhi:''' Grup kuralım ve gelecek yıl kültür festivalinde sahne alalım. Ben şarkı söylerim. Yuki gitar çalar. Mikuru'ya tef veririz ve sahne süsü olarak kullanırız.
:'''Kyon:'''''[Düşünüyor.]'' Olmaz, olmaz.
:'''Haruhi:''' Ve ayrıca bir devam filmi de çekmemiz lazım. Önümüzdeki yıl çok meşgul olacağız. Her yıl planlı olarak hedef sayımızı genişletmeliyiz.
:'''Kyon:'''''[Düşünüyor.]'' Bekle, bekle.
:'''Haruhi:''' Hadi ama! Gidelim Kyon!
:'''Kyon:''' Nereye gidelim?
:'''Haruhi:''' Bir gitar bulmaya! ''[Kyon'u elinden tutarak çeker.]'' Popüler müzik kulübü odasına gidelim. Belki kullanılmayan bir şeyler buluruz. Ayrıca Nakanishi-san ve diğerlerine şarkı bestelemek konusunda soracaklarım da vardı. Endişelenme! Şarkı sözü, beste ve yayın işlerini halledeceğim! Ve tabii, kareografiyi de!
:'''Kyon:''' Hemen şimdi başlamamıza gerek yok!
:'''Haruhi:''' Sen ne diyorsun? Bir yıl dediğin göz açıp kapayıncaya kadar geçer!
:'''Kyon:''' Ayrıca neden koreografi dedin? Grup kurmuyor muyduk?
:'''Haruhi:''' O da lazım! Yeni bir tür grup kuracağız!
:'''Kyon:''' Grup kurma ile idollük işini karıştırmıyorsun değil mi?
===''14. Bölüm: Yıldız Savaşları''===
:''[1 hafta önce]''
:'''Kyon:'''''[Anlatıyor.]'' Mevsimlerden sonbahar. Olaysız sona eren kültür festivali biteli birkaç gün olmuştu. Okul yeniden huzurlu ve sessiz bir hal almıştı. Başka bir deyişle sadece sıradan bir gündü. Ancak, her şeyden önce, okuldan sonra kulüp odasında otururken şom ağzımızı kapalı tutup sıradan bir gün dememeyi öğrenmemiz gerekiyordu. Bir uzaylı, bir zaman gezgini ve bir esper ile oturup zaman öldürürken yine aklıma bir şey takılmıştı. Özel biri olmalıydım. Belki ben de henüz keşfedilmemiş bir varlıktım.
:'''Koizumi:''' Bir sıkıntın var gibi görünüyor.
:'''Kyon:''' Pek sayılmaz. Sadece bu odada yaşadığım saçmalıklara nasıl alıştığıma hayret ediyordum. Biri beni bunun için takdir etmeli.
:'''Koizumi:''' Öyleyse size bu konuda hayran olduğumu söylesem?
:'''Kyon:''' Bunu senden duyunca hiçbir anlamı olmuyor ki. Sadece sana yetişebilmek konusunda endişeliyim.
:'''Koizumi:''' Oldukça doğru.
:'''Asahina:''' beklettiğim için özür dilerim. İlk defa Karigane yapıyorum da. Elimden geldiğince iyi yapmaya çalıştım.
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor.]'' Hiç endişelenme. Senin elin değdikten sonra çiğ tavuğu bile fırında tavuk niyetine yerim.
:'''Asahina:''' Yavaş için lütfen.
:'''Koizumi:''' Bu arada Suzumiya-san nerede?
:'''Kyon:''' Bugün temizlik görevi vardı. ''[Düşünüyor.]'' Burada olmadığında gerçekten de etrafı bir huzur kaplıyor.
:''[Kulüp odasının kapısı tık tıklanır.]''
:'''Asahina:''' Geliyorum! ''[Kapıyı açar.]'' Bu, Bilgisayar Kulübü Başkanı...
:'''Bilgisayar Kulübü Başkanı:''' Başkanınız yok mu?
:'''Kyon:''' Ne istemiştiniz?
:'''Bilgisayar Kulübü Başkanı:''' Öncelikle bunu alın. ''[ "The Day of Sagittarius III" adında bir oyun uzatır.]'' İçerisinde bir oyun yazılımı var. Tamamen kendimizin hazırladığı orijinal bir oyun. Kültür festivalinde de tanıtımını yapmıştık. Görmediniz mi?
:'''Kyon:''' Hatırlamıyorum. ''[Düşünşüyor.]'' Hatırladıklarımızı soracak olsaydınız tek cevabım Asahina-san'ın çalıştığı yakisoba kafedeki kıyafetler olurdu.
:'''Bilgisayar Kulübü Başkanı:''' Anladım... Belki de ekranı daha görünür bir yere kurmalıydık.
:'''Kyon:''' Peki, ne istiyorsunuz?
:'''Bilgisayar Kulübü Başkanı:''' Doğru ya. Bu oyunda bizimle savaşmanız için size meydan okuyoruz.
:'''Kyon:''' Huh?
:'''Bilgisayar Kulübü Başkanı:''' Savaş istiyoruz! Bu oyunu kullanarak savaşmak istiyoruz! Ciddi bir savaş! Sizinle savaşmak istiyoruz! Savaş! Savaş! Savaş!..
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor.]'' Yalvarıyorum. Lütfen artık "Savaş! Savaş!" diye bağırmayı kes. Umarım bu Haruhi'nin kulağına gitmez.
:''[Haruhi, yan taraftan hızlıca gelir ve başkanı sertçe yere iter.]''
:'''Haruhi:''' Demek bir savaş istiyorsunuz? Siz kim olduğunuzu sanıyorsunuz? Ne olursa olsun benim SOS Ekibime saldırma için epey cesaretli olmalısınız. Buna izin vereceğimi mi sandınız? Karanlıkta parlayan ışıklar gibi kötüleri astıma etmek adalet savaşçılarının görevidir.
:'''Kyon:''' Hey, Haruhi. Tekmelemeden önce neden dinlemiyorsun?
:'''Haruhi:''' Kyon, savaş başladı. İkinci saldırıyı sana bırakıyorum. Kaybettiğiniz zaman hiçbir bahane sizi kurtaramayacak. ''[Dönüp kimi ittiğine bakar.]'' Ne? Bunlar sadece komşularımızmış. Neden bu adamlar bizimle kavga etmek istiyor.
:'''Kyon:''' Dediğim gibi, onlar da bunu anlatmaya çalışıyorlardı.
:'''Haruhi:''' Neymiş peki bu?
:'''Bilgisayar Kulübü Başkanı:''' Korkak SOS Ekibi... Neyse, biz Bilgisayar Kulübü olarak SOS Ekibi'ni bir savaşa davet ediyoruz.
<hr width="50%"/>
:''[Kulüp odasında Haruhi, Bilgisayar Kulübü Başkanı ile konuşmaya devam eder.]''
:'''Haruhi:''' Yani, ne olmuş?
:'''Bilgisayar Kulübü Başkanı:''' Bizim yaptığımız bu oyunu kullanarak savaşalım. Kazanırsak onu geri istiyorum.
:'''Haruhi:''' Geri mi istiyorsun? Neyi?
:'''Bilgisayar Kulübü Başkanı:''' Madem kullanmıyorsunuz onu bize geri verin!''[Bilgisayarı gösterir.]''
:'''Haruhi:''' Ben onu kullanıyorum. Filmimizi onda düzenlemiştik.
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor.]'' Beni hiç sayma zaten.
:'''Haruhi:''' Web sayfamızı da onda yaptık.
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor.]'' Onu da ben yapmıştım.
:'''Bilgisayar Kulübü Başkanı:'''O sayfayı neredeyse hiç güncellemiyorsunuz ki zaten.
:'''Kyon:''' Anlıyorum, demek ki bu yüzden her geçen gün sayacımız daha da artıyordu. Bu o böcek olayını da açıklıyor.
:'''Haruhi:''' Ama ben onu vermenizi istemiştim ve sen de kabul etmiştin, yanılıyor muyum? Kyon! Hatırlıyorsun değil mi?
:'''Kyon:''' Öyle mi?
:'''Bilgisayar Kulübü Başkanı:''' O aptal anlaşma geçersizdir! Bunu aklımdan çıkaramadım. Eğer bu karşılaşmayı yaparsak tüm olanları unutmaya hazırım. Hayır... Unutmak istiyorum. Olanları unutabilir miyim? Her neyse! Bizimle savaşmanızı istiyorum!
:'''Haruhi:''' Pekala. madem ölümün bir savaş istiyorsunuz, öyle olsun. Peki... Bu karşılaşmanın ödülü ne olacak?
:'''Bilgisayar Kulübü Başkanı:''' Haklısın. Her bir üye için yeni bir bilgisayar vereceğim. Bire karşılık dört bilgisayar.
:'''Haruhi:''' Gerçekten mi? Uygun mu? Bunu sana unutturmayacağımı bilmeni isterim.
:'''Bilgisayar Kulübü Başkanı:''' Kabul. Söz veriyorum.
:'''Haruhi:''' Kendinden oldukça emin görünüyorsun değil mi? Bana uyar. Doğru ya, sizde hiç kadın üye yok, değil mi? Eğer kazanırsanız onu ''[Yuki'yi parmağı ile işaret eder.]'' size vereceğim. Kesinlikle çok işinize yarayacaktır. Dört bilgisayarınıza karşı bir bilgisayar haksızlık olurdu.
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor.]'' Hayır. Nagato'yu dört bilgisayarla kıyaslayamazsın bile. Ne yaptığının farkında bile değilsin.
:'''Haruhi:''' Ne oldu? Yoksa Mikuru-chan'ı da ı istiyorsun?
:'''Kyon:''' Madem ortaya ödül koymak istiyorsun neden kendi vücudunu ortaya koymuyorsun? Sadece başkalarından istemekle olmaz.
:'''Haruhi:''' Sen ne saçmalıyorsun? SOS Ekibi'nin başkanı kutsal bir semboldür! Başka birine bu pozisyonu bırakmaya hiç niyetim yok.
:'''Kyon:'''''[Düşünüyor.]'' Mezun olduktan sonra bile buralarda olmayı planlıyorsun anlaşılan.
:'''Haruhi:''' Yani? Hangisini istiyorsun?
:'''Bilgisayar Kulübü Başkanı:''' Şey, ben...
:'''Haruhi:''' Eğer çok istiyorsan... Pekala, beni de alabilirsin.
:'''Bilgisayar Kulübü Başkanı''': Hayır! Kesinlile bu teklifinizi es geçeceğim.
===''15. Bölüm Final: Bazen Yağmur Yağar''===
:'''Kyon:''' ''[Anlatıyor.]'' Kültür Festivali ve sonrasındaki kaos nihayet sona ermişti. Şimdi de Aralık ayı yaklaşırken esen soğuk rüzgârların uğultusuyla karışık kışın ayak sesleri duyulmaya başlanmıştı bile. Tarihi okulun kuruluşuna kadar uzanan bu eski binadaki kulüp odamızın çürük duvarları içinde alışılmadık derecede soğuk bir gün geçirmiştik.
: ''[Haruhi hariç tüm üyeler kulüp odasında oturuyor.]''
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor.]'' Şimdi fark ettim de biz bir araya geleli çoktan 6 ay olmuştu. Bu zamana kadar bir çok olay yaşamıştık. Çoğunlukla sebebi Haruhi olsa da bazı olaylar da ondan kaynaklanmamıştı. Tamam, olayların büyük çoğunluğu SOS Ekibi'nin kurulmasından sonra meydana gelmişti. Hatta büyük bir çoğunluğu da onun yüzüden olmuştu inkar edemem.
:''[Haruhi gürültülü bir şekilde kulüp odasından içeri giriyor.]''
:'''Haruhi:''' Millet! Tahmin edin, ne oldu?! Harika haberlerim var!
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor.]'' Yine mi? Ne zaman harika bir haberle gelse kabak özellikle ya Asahina ya da benim başımda patlamıştır. ''[Konuşuyor]'' Bu sefer ne oldu?
:'''Haruhi:''' Kulüp odasının ısıtma sorunuyla ilgili düzenlemeler yaptık
<hr width="50%"/>
:'''Haruhi:''' Fırsatımız varken birkaç fotoğrafını çekmek istiyorum.
:'''Mikuru:''' Ne tür fotoğraflar?
:'''Haruhi:''' Gayet açık değil mi? Kapak resimleri Kültür Festivalinde gösterdiğimiz "Mikuru Asahina'nın Maceraları" filminin DVD'si için.
<hr width="50%"/>
:''[Kyon, kulüp odasında uyuya kalır. Uyanınca karşısında Haruhi'yi görür.]''
:'''Kyon:''' Sen miydin?
:'''Haruhi:''' Ne olmuş? Bununla bir sorunun mu var?
:'''Kyon:''' Hayır, hayır. Yüzüme bir şey falan çizmedin değil mi?
:'''Haruhi:''' Böyle çocukça bir şeyi asla yapmam!
:'''Kyon:''' Diğer üçü nerede?
:'''Haruhi:''' Çoktan eve gittiler. Uyanacağa benzemiyordun.
:'''Kyon:''' Sen de ben uyanana kadar burada kalmayı mı tercih ettin?
:'''Haruhi:''' Elimde değil! Sen hala uyuyordun. Kapıyı üstüne kilitleyip gidemezdim ya. Ayrıca, yağmur yağıyor. Geri ver!
:'''Kyon:''' Huh?
:'''Haruhi:''' Hırkamı... ''[Kyon uyurken Haruhi hırkasını üzerine örtmüştü.]''
:''[Kyon üzerindeki hırkalardan birini Haruhi'ye verir.]''
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor.]'' Bunlardan bir kesin Haruhi'nindi. Ama diğeri kimin? Bekle bir dakika... Bu, ben uyurken Asahina-san kıyafetini yanımda değiştirdi demek, değil mi? Kahretsin! Neden bu kadar derin uyuyordum ki? Uyuyormuş gibi yapabilirdim.
:'''Haruhi:''' Hadi! Okulda limse kalmadı. Gitmemiz gerekli.
:'''Kyon:''' Bu kötü oldu. Benim şemsiyem yok.
:'''Haruhi:''' ''[Şemsiyesini gösterir.]'' Bu yeterli olur.
:''[Haruhi ve Kyon eve doğru yürümeye başlar.]''
:'''Haruhi:''' Bana doğru tutsana şunu. Üzerime yağmur yağıyor.
:'''Kyon:'''Zaten çoğunluğu senin tarafında. Ayrıca bu da senin şemsiyen değil. Üzerinde "Okul malıdır" yazıyor.
:'''Haruhi:''' Okul malıysa ne olmuş? Bunu bir öğrencinin kullanmasında bir sakınca yok. Ya da istersen eve varana kadar ıslanabilirsin. Ver şemsiyemi! ''[Şemsiyeyi hızla alır ve uzaklaşır.]''
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor.]'' Doğrusu, o ısıtıcıyı da buralara kadar taşıyıp getirdim ama tek bir teşekkür bile etmedi.''[Haruhi'ye doğru koşar.]'' ''[Yüksek sesle.]'' Beni bekle!
== 2. Sezon (2009) ==
===''Bölüm 1: Sonsuz Sekiz 1''===
:''[SOS Ekibi halk havuzuna gider.]''
:'''Haruhi:'''[Mikuru ve Yuki'yi kollarından çeker ve havuza atlar.] Hadi gelsenize [Koizumi ve Kyon'a söylüyor.]. Su çok sıcak.
:'''Kyon:''' "Suya atlamak yasaktır" tabelasını okuyamıyor mu?
:'''Koizumi:''' Yine de güzel bir sahne değil mi? Sence de Suzumiya-san normal insanlar gibi eğlenmeyi öğrenmiyor mu?
:'''Kyon:''' beni birdenbire arayıp işi bittiği zaman yüzüme kapatmasının birini davet etmenin normal yolu olduğu aklıma gelmezdi.
:'''Koizumi:''' Eh... Suzumiya'nın yüzünde böyle güzel bir gülümseme varken dünyayı sarsacak olay yaşanmamalı.
:'''Kyon:''' Umarım haklısındır.
:'''Koizumi:''' Endişelenmene gerek yok. Geziden beri gözlenebilir bir problem yaşanmadı. Şimdilik, Suzumiya'nın bildiği kadarıyla dünya barış içinde.
<hr width="50%"/>
:'''Haruhi:''' Ne düşünüyorsunuz?
:'''Kyon:''' Bu da ne?
:'''Haruhi:''' Tatilin kalan zamanını nasıl geçireceğimize dair liste.
:'''Kyon:''' SOS Ekibi için mi?
:'''Haruhi:''' Evet. Tatilden geriye sadece 2 hafta kaldı ve hala yapmak istediğim şeyler varmış gibi hissediyorum. Bir çırpıda halledeceğiz.
:'''Koizumi:''' Yani yaz tatili boyunca yapılacak şeyler listesi mi?
:'''Mikuru:''' ''[Listeyi okumaya başlar.]'' Yaz kampı, havuz, bon dansı, havai fişekler, yarı zamanlı iş, yıldız gözlemi... Çok fazla şey var.
:'''Kyon:''' Ve bunların hepsini iki haftada mı yapmak zorundayız?
:'''Haruhi:''' İstediğiniz başka bir şey var mı?
:'''Mikuru:''' Uh, Japon balığı yakalama istiyorum.
:'''Haruhi:''' TAMAM! Japon balığı yakalamak ''[heyecanla listeye yazıyor.]'' Yarın başlıyoruz.
<hr width="50%"/>
:'''Haruhi:''' Bugün, 30 Ağustosta, listemizi tamamladık.
:'''Kyon:''' Şükürler olsun tek parça halinde çıkabildik.
:'''Haruhi:''' Yeter miydi? Ama... Eh, sanırım hepsi bu kadar. Hey, yapmak istediğiniz başka bir şey var mı?
:'''Koizumi:''' Aklıma bir şey gelmiyor.
:'''Kyon:''' Hala doymadın mı?
:'''Mikuru:''' Ben uzun bir süre kestireceğim.
:'''Haruhi:''' Yuki?
:'''Yuki:''' ''[Hayır şekliden kafasını sallar.]''
:'''Haruhi:''' Tamam.Bu yaz pek çok şeyi yapmayı başardık. Her yere gittik. Yukata giydik. Bir sürü ağustos böceği yakaladık. Bu kadarı yetmeli.
:'''Kyon:'''''[Düşünüyor.]'' Hala yapmak istediği şeyler mi var?
:'''Haruhi:''' Bugünlük bu kadar o zaman. Ne olur ne olmaz diye yarını yedekte tutuyordum ama bunun yerine evde dinlenebilirsiniz. İki güne kulüp odasında görüşürüz!
===''Bölüm 2: Sonsuz Sekiz 2''===
:'''Kyon:''' ''[Anlatıyor.]'' Yanlış bir şeyler vardı. İçgüdülerim böyle söylüyordu. TV'deki oyun aynı eyaletten, benle hiçbir ilgisi olmayan iki okul arasındaydı ama bir şekilde kaybedecek takıma tezahürat yaptığımı hissediyordum. Haruhi'nin arayıp başıma bela olacağını nasıl olduysa hissettiğim an, işte tam da o andı.
:[Telefon çalıyor.]
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor.]'' Ne istiyor yine?
:'''Kyon'un kız kardeşi:''' Kyon-kun telefonun...
:'''Kyon:''' İyi ki söyledin.
:'''Haruhi:''' Bugün boşsun değil mi? Hepimiz saat 2'de istasyonda buluşuyoruz. Gelsen iyi olur!
:''[Telefon kapanır.]''
:'''Kyon:'''[Düşünüyor.] Bir şey söylemedim...
:''[Tekrar telefon çalar.]''
:'''Kyon:''' ''[Telefonu açar.]'' Yine ne var?!
:'''Haruhi:''' Ne getireceğini söylemeyi unuttum. Mayonu yanına al. bir sürü de para. Bisikletinle geldiğine de emin ol. Tamam!
:'''Kyon:'''''[Anlatıyor.]'' Yok artık. Nasıl oldu bilmiyorum ama Haruhi'nin ne söyleyeceğini biliyordum. Yo, tam olarak öyle değil. Daha doğrusu, bunların daha önceden yaşandığına dair bir his vardı içimde. Deja vu dedikleri şey bu muydu? Yaz neredeyse bitti.
<hr width="50%"/>
:'''Haruhi:''' Giden zaman geri alınamaz.
<hr width="50%"/>
:''[Kyon eve doğru giderken arkadan Nagato'ya seslenir.]''
:'''Kyon:''' Nagato!
:'''Nagato Yuki:''' ''[Arkasına yavaşça döner.]''
:'''Kyon:''' Ah, şey... Hiç. Hiçbir şey. Nasılsın? İyi misin?
:'''Nagato Yuki:''' İyi.
:'''Kyon:''' Bunu duyduğuma sevindim.
:'''Nagato Yuki:''' Anladı.
:'''Kyon:''' ''[Nagato'nun yanından uzaklaşır eve doğru yalnız başına yürümeye başlar.]'' ''[Düşünüyor.]'' Neden? Neden onunla konuştum ki?
<hr width="50%"/>
:'''Haruhi:''' Acı veren işleri erkenden bitir ki, endişelenmeden eğlenmeye vaktin olsun. Yaz tatilinden keyif almanın doğru yolu budur.
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor.]'' Neden onun gibi bir kızın beyni var ki? Tanrı zenginlik dağıtırken işini yarım bırakmış.
<hr width="50%"/>
:'''Kyon:''' Her şeyi hatırlıyor musun?
:'''Nagato:''' Evet.
:'''Kyon:''' Şimdiye kadar kaç döngü yaşadık?
:'''Nagato:''' Bu 15,498. olacak.
<hr width="50%"/>
:'''Koizumi:''' Suzumiya-san'a arkadan sarıl ve kulağına "Seni seviyorum" diye fısılda.
:'''Kyon:''' Böyle bir şeyi kim yapar?
:'''Koizumi:''' Bu role senden daha uygun biri var mı ki ?
:'''Kyon''': Bu fikri veto ediyorum! Pas geçiyorum!
:'''Koizumi:''' O zaman ben mi denesem? Sadece şakaydı. Rolün hakkını veremezdim zaten. Sadece Suzumiya-san'ın kafasını karıştırmış olurdum.
===''Bölüm 3: Sonsuz Sekiz 3''===
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor.]'' İşte yine o his. Yıllardır buraya gelmediğime eminim. Yine de neden yakın zamanda buradaymışım gibi geliyor. O sahne, o tezgah... Bu...
<hr width="50%"/>
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor.]'' Yazdı. Yaz tatili. Rahatlayıp her şeyi unutmak istedim ama beni rahatsız eden bir şeyler vardı.
<hr width="50%"/>
:'''Kyon:''' Asahina-san tam olarak ne oldu?
:'''Asahina:''' Kyon-kun... Ben... Geleceğe gidemiyorum!
:'''Kyon:'''Dönemiyor musun? Bu da ne demek?
:'''Koizumi:''' Açıklamak gerekirse; sonsuz bir zaman döngüsünde hapsolduk.
:'''Kyon:''' Ne?
<hr width="50%"/>
:'''Koizumi:'''Kesin konuşmak gerekirse, Ağustos'un 17'si ve 31'i arasında resmen sonsuz bir yaz tatilinin ortasındayız.
:'''Kyon:''' Yaz tatilinin ortasında olduğumuz kesin.
:'''Koizumi:''' Bu hiç bitmeyen sonsuz bir yaz. Şu anda Eylül'e dair her şey bu dünyadan kayboldu. Bu yüzden Asahina-san artık geleceğe gidemiyor. Artık var olmayan bir geleceğe gidememesi çok normal tabii.
:'''Kyon:''' Dur bakalım şimdi! Saçma hikayende doğal olan herhangi bir nokta var mı? Sana kim inanır ki?
:'''Koizumi:''' Aslında senin inanacağını düşünüyordum.
<hr width="50%"/>
:'''Koizumi:''' Belli ki Suzumiya-san'a yakın olanların fark etme ihtimali daha yüksek.
:'''Kyon:''' Peki Haruhi? Neler olduğunun farkında mı?
:'''Koizumi:''' Tamamen habersiz görünüyor. Tabii, böylesinin daha iyi olduğu söylenebilir. Neyse, inanıyorum ki deja vu ile uğraşması gerekmeyen biri var çünkü yaşanan her şeyi hatırlıyor.
:'''Kyon:''' Kim olabilir?
:'''Koizumi:''' Söylememe gerek yok. ''[Nagato'ya doğru bakar.]''
:'''Kyon:''' Nagato öyle mi?
:'''Nagato:''' Evet.
:'''Kyon:''' Her şeyi hatırlıyor musun?
:'''Nagato:''' Evet.
:'''Kyon:''' Şimdiye kadar kaç döngü yaşadık?
:'''Nagato:''' Bu 15,499. olacak.
<hr width="50%"/>
:'''Koizumi:''' Suzumiya-san'a arkadan sarıl ve kulağına "Seni seviyorum" diye fısılda.
:'''Kyon:''' Böyle bir şeyi kim yapar?
:'''Koizumi:''' Bu role senden daha uygun biri var mı ki ?
:'''Kyon''': Bu fikri veto ediyorum! Pas geçiyorum!
:'''Koizumi:''' O zaman ben mi denesem? Sadece şakaydı. Rolün hakkını veremezdim zaten. Sadece Suzumiya-san'ın kafasını karıştırmış olurdum.
===''Bölüm 4: Sonsuz Sekiz 4''===
:'''Koizumi:''' İnanıyorum ki deja vu ile uğraşması gerekmeyen biri var çünkü yaşanan her şeyi hatırlıyor.
:'''Kyon:''' Korkunç bir şey. Kim olabilir?
:'''Koizumi:''' Söylememe gerek yok. ''[Nagato'ya doğru bakar.]'' Sanırım bu bütüncül düşünen varlık, zamanın sınırlarını aşan kişi için mümkün olabilir.
:'''Kyon:''' Nagato. Doğru mu?
:'''Nagato:''' Evet.
:'''Kyon:''' Her şeyi hatırlıyor musun?
:'''Nagato:''' Evet.
:'''Kyon:''' Şimdiye kadar kaç döngü yaşadık?
:'''Nagato:''' Bu 15,513. olacak.
<hr width="50%"/>
:'''Koizumi:''' Suzumiya-san'a arkadan sarıl ve kulağına "Seni seviyorum" diye fısılda.
:'''Kyon:''' Böyle bir şeyi kim yapar?
:'''Koizumi:''' Bu role senden daha uygun biri var mı ki ?
:'''Kyon''': Bu fikri veto ediyorum! Pas geçiyorum!
:'''Koizumi:''' O zaman ben mi denesem? Sadece şakaydı. Rolün hakkını veremezdim zaten. Sadece Suzumiya-san'ın kafasını karıştırmış olurdum.
===''Bölüm 5: Sonsuz Sekiz 5''===
:'''Koizumi:''' İnanıyorum ki deja vu ile uğraşması gerekmeyen biri var çünkü yaşanan her şeyi hatırlıyor ''[Nagato'ya doğru bakar.]''
:'''Kyon:''' Nagato. Doğru mu?
:'''Nagato:''' Evet.
:'''Kyon:''' Her şeyi hatırlıyor musun?
:'''Nagato:''' Evet.
:'''Kyon:''' Şimdiye kadar kaç döngü yaşadık?
:'''Nagato:''' Bu 15,521. olacak.
<hr width="50%"/>
:'''Koizumi:''' Suzumiya-san'a arkadan sarıl ve kulağına "Seni seviyorum" diye fısılda.
:'''Kyon:''' Böyle bir şeyi kim yapar?
:'''Koizumi:''' Bu role senden daha uygun biri var mı ki ?
:'''Kyon''': Bu fikri veto ediyorum! Pas geçiyorum!
:'''Koizumi:''' O zaman ben mi denesem? Sadece şakaydı. Rolün hakkını veremezdim zaten. Sadece Suzumiya-san'ın kafasını karıştırmış olurdum.
===''Bölüm 6: Sonsuz Sekiz 6''===
:'''Kyon:''' Her şeyi hatırlıyor musun?
:'''Nagato:''' Evet.
:'''Kyon:''' Şimdiye kadar kaç döngüden geçtik?
:'''Nagato:''' Bu 15,524. döngü.
<hr width="50%"/>
:'''Koizumi:''' Suzumiya-san'a arkadan sarıl ve kulağına "Seni seviyorum" diye fısılda.
:'''Kyon:''' Böyle bir şeyi kim yapar?
:'''Koizumi:''' Bu role senden daha uygun biri var mı ki ?
:'''Kyon''': Bu fikri veto ediyorum! Pas geçiyorum!
:'''Koizumi:''' O zaman ben mi denesem? Sadece şakaydı. Rolün hakkını veremezdim zaten. Sadece Suzumiya-san'ın kafasını karıştırmış olurdum.
<hr width="50%"/>
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor.]'' Boş versene. Ödevi yapamamın hiçbir anlamı yok. Nasılsa zaman tekrar döngüye girecek. Sanırım ödevimi yarın gelip gelmeyeceği belli olmayan kendime bırakacağım.
===''Bölüm 7: Sonsuz Sekiz 7''===
:'''Kyon:''' Her şeyi hatırlıyor musun?
:'''Nagato:''' Evet.
:'''Kyon:''' Şimdiye kadar kaç döngüden geçtik?
:'''Nagato:''' Bu 15,527. döngü.
<hr width="50%"/>
:'''Koizumi:''' Suzumiya-san'a arkadan sarıl ve kulağına "Seni seviyorum" diye fısılda.
:'''Kyon:''' Böyle bir şeyi kim yapar?
:'''Koizumi:''' Bu role senden daha uygun biri var mı?
:'''Kyon''': S-seni seviyorum... Hayır! Bu kadar klişe olma!
:'''Koizumi:''' Acaba ben mi denesem?
:'''Kyon:''' ''[İrkilir.]''
:'''Koizumi:''' Sadece şakaydı. Rolün hakkını veremezdim zaten. Sadece Suzumiya-san'ın kafasını karıştırmış olurdum.
<hr width="50%"/>
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor.]'' İşte yine ''[deja vu]'' oldu. Bu sefer her zamankinden daha güçlü. Haruhi'nin gitmesine izin veremem. Eğer verirsem iki haftayı tekrarlamak zorunda kalırız hem de çoktan on binlerce kez yaşamışken! Ama ne yapmalıyım? Haruhi'nin söylediklerinde bir ipucu olmalı. Ama ne? Ne söylüyordu? Bilmiyorum. Aklıma hiçbir şey gelmiyor.
===''Bölüm 8: Sonsuz Sekiz 8''===
:'''Kyon:''' Her şeyi hatırlıyor musun?
:'''Nagato:''' Evet.
:'''Kyon:''' Şimdiye kadar kaç döngüden geçtik?
:'''Nagato:''' Bu 15,532. döngü.
<hr width="50%"/>
:'''Koizumi:''' Suzumiya-san'a arkadan sarıl ve kulağına "Seni seviyorum" diye fısılda.
:'''Kyon:''' Böyle bir şeyi kim yapar?
:'''Koizumi:''' Bu role senden daha uygun biri var mı?
:'''Kyon''': Benim sıram! Bu fikri veto ediyorum!
:'''Koizumi:''' Acaba ben mi denesem? ''[Sessizlik.]'' Sadece şakaydı. Rolün hakkını veremezdim zaten. Sadece Suzumiya-san'ın kafasını karıştırmış olurdum.
<hr width="50%"/>
:'''Haruhi:''' İki güne kulüp odasında görüşürüz!
:'''Kyon:''' B-bekle! Haruhi! ''[Düşünüyor.]'' İ-işte yine ve daha öncekilerden daha güçlü! Bu ani binlerce kez yaşadığımızın kanıtı! Şimdi Haruhi'nin gitmesine izin veremem. Yoksa... İki haftayı tekrarlamak zorunda kalırız! Ama ne yapmalıyım? Haruhi'nin söylediklerinde bir çeşit ipucu olmalı. Ne? Neydi? Neydi?! Hatırla! Ne olduğunu hatırla! Endişelendiğim ama ertelediğim bir şey. Eğer şimdi bir şey yapmazsam Haruhi gidecek. Böyle olmaz! Hiçbir şey değişmeyecek! Şu an için önceki döngülerimiz ne yaptı? Ne yapmadılar?! Düşünecek zaman yok. Uçuk bir tahminde bulun! Sadece bir şey söyle! SÖYLE!
:''[Haruhi kapıdan çıkmak üzere.]''
:'''Kyon:''' BENİM LİSTEM HENÜZ BİTMEDİ!
:'''Haruhi:''' ''[Arkasını döner.]'' Huh?
:'''Kyon:''' Doğru ya! Ödevim!
:'''Haruhi:''' Neden bahsediyorsun?
:'''Kyon:''' Daha yaz ödevime dokunmadım bile! Yaz bitmeden onu tamamlamalıyım.
:'''Haruhi:''' Sen deli misin?
:'''Kyon:''' Koizumi! Seninkini bitirdin mi?
:'''Koizumi:''' Hayır. Çok meşguldük bu yüzden yarım kaldı.
:'''Kyon:''' Öyleyse beraber yapabiliriz! Nagato, sen de daha bitirmedin değil mi? Asahina-san da gelirse çok sevinirim!
:'''Asahina:''' Ama nereye?
:'''Kyon:''' Benim evimde yapabiliriz. Tüm notlarınızı ve matematik problemlerinizi getirin böylece hepsini yapabiliriz. Yaz aktivitelerimizin sonuncusu! Nagato ve Koizumi! Yaptıklarınızı kopyalamama izin verin!
:'''Koizumi:''' Tabii!
:'''Kyon:''' Tamam! O zaman yarın sabah başlıyoruz! Hepsini bir günde halledeceğiz!
:'''Haruhi:''' Dur bakalım! ''[Üzerine üzerine yürümeye başlar.]'' Tek başına kararlar alma! Birlik şefi benim! Öncelikle benim fikrimi sorma lazım! Kyon! Bir birlik üyesinin bağımsız kararlar alması çok büyük bir kural ihlalidir! '''BEN DE GELİYORUM!'''
<hr width="50%"/>
:''[Bir sonraki günün sabahı, Kyon'un alarmı çalar.]''
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor.]'' Görünüşe göre tahminim doğruymuş.
:''[Koizumi ve Kyon kulüp odasında konuşuyor.]''
:'''Koizumi:''' Suzumiya-san hem akademik hem atletik açıdan çok yetenekli. Sanırım bu çocukluğundan beri gelen bir mesele. Bu yüzden bizim yaz ödevlerimizin yük olacağını düşünemedi. Bu nedenle, işin yükünü arkadaşlarıyla paylaşmanın neşesini tatmış olmasının imkanı yok.
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor.]'' Açılış seremonisinden sonra eve gidebilirdim ama bir şekilde kendimi burada buldum. Sonra da bana Koizumi katıldı. Garip olan, Nagato'nun yokluğuydu. Belli etmese de yorulmuş olabilirdi. ''[Konuşuyor.]'' İnanması çok zor. Ağustos'un ikinci yarısını on binlerce kez yaşadık.
:'''Koizumi:''' Böyle hissetmen çok normal. Şu anda 15.531. döngünün anılarını isimlendirip hatırlayamıyoruz. Biz, 15.532. tekrarın üyeleri normal zaman akışına dönmeyi başaran tek grubuz.
===''Bölüm 9: Haruhi Suzumiya'nın İç Çekişi 1''===
:'''Kyon:'''''[Anlatıyor.]''Sonunda çılgın festivalin sona ermesiyle hevesle yeni ayın gelmesini beklerken öğrendiğim tek şey kültür festivalinin yaklaştığı oldu. Şu sıralar lisemiz bu olay için hazırlanıyordu. Bu arada... Eğer birinci sınıf 5. şubenin yani Haruhi ve benim sınıfımın ne yaptığını merak ediyorsanız, kaytarmış ve rastgele bir anket yapmaya gitmiştik. Geçen bahar, Asakura Ryouko bir yerlere kaçtığından beri, sınıftaki hiçbir öğrenci liderlik pozisyonunu alacak kadar delirmemişti.
:'''Haruhi:''' Hadi gidelim Kyon!
:''[Haruhi ile okul koridorunda yürümeye başlarlar.]''
:Kyon:[Anlatıyor.] Bununla beraber üşengeçlik sendromuna tutulmuş biri kadar uyuşuk hissederek sınıfa gitmek şeklindeki günlük ritüelimi gerçekleştiriyordum. Neden? Sebep, yanımda neşeyle yürüyen ve şöyle diyen kız olmalıydı:
:'''Haruhi:''' Anket yapmak çok saçma! Bunun eğlencesi nerede? Kesinlikle anlayamıyorum.
:Kyon: O zaman sesini çıkarman gerekirdi.
<hr width="50%"/>
:'''Haruhi:''' Bu kültür festivali! Kültür festivali! Yılın en önemli olayı değil mi?
:'''Kyon:''' Öyle mi?
:Haruhi: Öyle! Biz SOS Ekibi olarak, çok daha eğlenceki bir şey yapacağız!
:'''Kyon:'''''[Anlatıyor.]'' Haruhi konuşurken yüzü Hanibal'ın İkinci Kartaca savaşında Alpleri geçmeye karar verdiğindeki halini andıran sarsılmaz bir azimle parlıyordu.
<hr width="50%"/>
:'''Haruhi:''' Bir film çekeceğiz!
:'''Kyon:''' Huh?
===''Bölüm 10: Haruhi Suzumiya'nın İç Çekişi 2''===
:'''Taniguchi:''' Ne taşıyorsun öyle? Küçük iyi kalpli çocuklar için hediyeler mi?
:'''Kyon:''' Kesinlikle hayır.
:'''Taniguchi:'''''[Poşetin içine bakar.]'' Model silahlar mı? Bunlara ilgi duyduğunu bilmiyordum.
:'''Kyon:''' Ben değil. Haruhi.
:'''Taniguchi:''' ''[İmalı bir şekilde.]'' Suzumiya mi demek istiyorsun? Eh, senin için zor olmalı.
:'''Kyon:''' Huh?
<hr width="50%"/>
:''[Haruhi, Mikuru'ya zorla baika bir kostüm giydirir.]''
:'''Haruhi:''' Mikuru-chan bu kostümü filmde giyecek!
:'''Kyon:''' Her zamanki hizmetçi kostümü olmaz mı?
:'''Haruhi:''' Tabi ki olmaz! Bir hizmetçinin işi konaklara gidip özel servis işine bakmaktır. Garsonlar böyle yapmaz. Buradaki amacımız dükkana gelen belirsiz sayıdaki müşteriye çeşitli servislerde bulunmak.
:'''Kyon:''' Her halükarda bu sebeplerin hiçbiri Asahina-san'ın bu kıyafeti giymesini gerektirmiyor.
:'''Haruhi:''' Küçük şeylerle kafanı yorma. Her şey duyguda bitiyor. Bunun hissettirdiklerini seviyorum.
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor.]'' Ne hissettiğin kimin umrunda? Asıl Asahina-san nasıl hissediyor?
:'''Asahina:''' Um... B-bu benim için çok küçük gibi görünüyor. B-bu yüzden...
:'''Haruhi:''' Endişelenme! Hiçbir sorun yok! Tam oturuyor!
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor.]'' İşe yaramaz.
:'''Haruhi:''' Başka bir deyişle, filmimizin konsepti bu! Sos Birliğini temsil eden yönetmen olarak kaliteli bir eğlence sunmaya karar verdim! Sadece izleyin! Seyircilerin her biri ayakta alkışlayacak!
:''[Yuki falcı kostümüyle kulüp odasından içeri girer.]''
:'''Kyon:'''[Düşünüyor.] Bu ne böyle?
:'''Haruhi:''' ''[Sevinçle.]''Artık anlıyorsun!Evet! İşte bu!
:'''Kyon:'''[Düşünüyor.] Bu ne demek bilmiyorum ama sınıfın falcı sahnesi için kostümü olduğu ortaya çıktı. Nagato'nun kısa cevaplarından ve Haruhi'nin kuduruk soru yağmurundan anladığım bu. Ne olursa olsun sınıfından buraya kadar bu kılıkla gelirken ne düşünüyordu ki?
:'''Haruhi:''' Bu kostüm aklımdaki rol için biçilmiş kaftan!
:'''Kyon:''' Nasıl harika?
:'''Haruhi:'''İşte bu! ''[tüm üyelere birer kâğıt parçası dağıtır]''
:''[Kağıdı inceleyen üyelerin hepsi şaşırır. Kâğıtta her üyenin Haruhi tarafından belirlenmiş rolü yazıyordur. Mikuru Asahina, gelecekten gelen dövüşçü garson; Itsuki Koizumi, Sihirli çocuk; Yuki Nagato, Şeytani uzaylı; Ekstralar, gelen geçen]''
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor.]'' Bu... benim... suçum mu?
:'''Koizumi:''' ''[Güler.]'' Ne söylemeyeliyim. Daha azını mı beklemeliydik. Kesinlikle, roller tam Suzumiya-san'a göre.[Kyon'a bakarak.] Bu harika .
:'''Kyon:''' [Koizumi'den bakışlarını kaçırır.] [Düşünüyor.] Bana gülme. Taş kesileceğim.
:'''Haruhi:''' Ee... Kyon. Silahları gün içinde kullanıma hazır et. Çekimler yarın başlıyor! Ayrıca kamerayı kullanmayı da öğrenmen gerekiyor.
:''[Kyon ve Koizumi silahları hazırlamak için kulüp odasında kalır.]''
:'''Koizumi:''' Önemli bir sorun görmüyorum.
:'''Kyon:''' Acaba bu yaptıklarında problem olmayan bir şey var mı? Durumun esprisini anlayamdım.
:'''Koizumi:''' Eh, bunlar espriye davet çıkarmadıkça karamsar olmaya gerek yok.
:'''Kyon:''' Nereden biliyorsun?
:'''Koizumi:''' En basitinden, bir film için oyuncu sayımız çok az. Suzumiya-san benim sihirli çocuk olduğuma gerçekten inanmıyor. Ben yalnızca bu filmin kurmaca ortamında Itsuki Koizumi adında sihirli bir çocuk rolündeyim. Kimse filmdeki bir karakteri rolünü yapan bir aktörle karıştırmaz değil mi? Kimileri yapsa bile Suzumiya-san onlardan biri olmayabilir.
:'''Kyon:''' Pek rahatlatıcı olmadı. Söylediklerinin doğru olduğunun bir garantisi yok.
:'''Koizumi:''' Eğer gerçek ve hayali karıştırıyor olsaydı dünyamız uzun zaman önce fantazik şeylerle dolmuş olurdu. Daha önce de söylediğim gibi Suzumiya-san hala mantıklı düşünen bir insan.
:'''Kyon:'''[ Düşünüyor.] Bunu biliyorum ama Haruhi'nin mantıklı düşüncesi yarı-cinlendiğinden beri bir sürü tuhaf olayın içerisine sürüklendim. Ayrıca Haruhi tüm bunlardan bir haber.
:'''Koizumi:''' Suzumiya-san'ın neler olduğuna dair herhangi bir kanıt bulmasını engellemeliyiz. Gerçeği söylemekten başka şansımızın kalmadığı bir gün gelebilir ama şu an değil. Neyse ki Asahina-san ve Nagato-san'ın grupları da aynı fikirde. Elbette ben hiçbir şeyin değişmemesini isterim.
:'''Kyon:''' Ben de öyle. DÜnya'nın koca bir kaosa sürüklendiğini görmek istemiyorum.
:'''Koizumi:''' Dünya için bu kadar endişelenmeyi bırakıp kendi güvenliğini düşünmelisin. Nagato-san ve benim yerim doldurulabilir ama senin yedeğin yok.
===''Bölüm 11: Haruhi Suzumiya'nın İç Çekişi 3''===
:''[Üyeler film gidişatı hakkında bir lokantada oturup konuşuyor.]''
:'''Haruhi:''' Tekrar bir düşününce, bir dövüş sahnesi için yeterli aksiyon yoktu. Mikuru-chan ormanda telaşla koşar, Yuki onu takip eder. Sonra Mikuru-chan uçurumdan düşer ve oradan geçen Koizumi-kun onu yakalayıp kurtarır! Nasıl?
:'''Kyon:'''''[Düşünüyor.]'' Olaylar baya şans eseri. Haruhi'yi tanıyorsam, Asahina-san'ı gerçekten uçurumdan atabilir. Doğru, bu düşüşü fırsat bil! Kostümü giy ve Asahina-san'ın dublörü ol! Eh, göğüslerde biraz eksiğin var ama...
:'''Haruhi:''' Başka bir şey mi var aklında? Beni garson kıyafetiyle düşünmesen iyi edersin.
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor.]'' Aklımı okudu.
:'''Koizumi:''' Filmde görünenler sadece üçümüz müyüz?
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor.]'' Aptal! Gereksiz sorular sormasana!
:'''Haruhi:''' Bu doğru. Üç kişi çok az olabilir. Koizumi-kun, güzel tespit! Minnetimin göstergesi olarak, rolünü arttıracağım!
:'''Koizumi:''' Neden... Teşekkürler.
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor.]'' İşte hakettiğini buldun. Ben, uyuyan yılanın kuyruğuna basmamam gerektiğini biliyorum. Bu yüzden de ağzımı kapalı tutuyorum.
:'''Haruhi:''' Ana düşmanı yenmek için önce birkaç tane ayakçıyı yenmen gerek. Ayakçı, ayakçı...
:'''Kyon:''' Onlar yeter.
:'''Haruhi:'''Bu işe yarar!
:'''Kyon:''' ''[Anlatıyor.]'' Taniguchi ve Kunikida. Yan kaakterden daha gereksizler. Gerçek ayakçılar.
:'''Haruhi:''' Ne olur ne olmaz diye, Mikuru-chan'ın başına bir şey gelmesi lazım. Zavallı küçük kız korkunç çilelere katlanıyor ta ki mutlu sona ulaşana dek! Bu filmin teması bu! Mikuru-chan ne kadar acı çekerse final katarsisimiz de o kadar etkili olur!
:'''Kyon:'''''[Düşünüyor.]'' O neydi? Bana güvenemeyeceğini mi söylüyorsun?
<hr width="50%"/>
:[Haruhi Mikuru'ya rolünü anlatır.]
:'''Haruhi:''' "Mikuru Işını" diye bağırırken ellerini şu şekilde tut ''[Lensin takılı olduğu sol gözünün üzerinde olacak şekilde barış işareti.]''
:'''Mikuru:''' B-b-böyle mi?
:'''Haruhi:''' Hayır, böyle! Sonra da sağ gözünü kapat. Şimdi Mikuru-chan söylemeyi dene.
:'''Mikuru:''' Mi-Mikuru Işını!
:'''Haruhi:''' Daha yüksek söylemeyi dene.
:'''Mikuru:''' Mikuru Işını!
:'''Haruhi:''' Utanma!
:'''Mikuru:''' Mi-mi Mikuru Işını!
:'''Haruhi:'''Karnından bağır!
:'''Kyon:'''[Düşünüyor.] Etraftaki ailelerin bakışları yakıcı olmaya başladı.
:'''Haruhi:''' Tamam! Gerçek bir şeyin vakti geldi! Işını ateşle!
:'''Mikuru:''' Mi-mi Mikuru Işını!
:''[Mikuru'nun gözlerinden kameraya doğru gerçekten ışın çıkmaya başlar. Nagato ışın kameraman olan Kyon'a ulaşmadan hepsini yakalar.]''
:'''Haruhi:''' Ne? Yuki... Oraya ne zaman geldin?
:''[Mikuru her gözünü kırptığında ışın çıkar. Koizumi'nın elinde tuttuğu pankart ışın ile yırtılır.]''
:'''Yuki:''' [Mikuru'nun üzerine doğru koşar ve üzerine atlar.]
:'''Haruhi:''' Kes!Kes!
:'''Mikuru:''' Nagato-sa...Nagato-san!
:'''Haruhi:''' Dur Yuki! Ne yapıyorsun!
:'''Kyon:''' Ne yapıyorsun? Hey, Nagato!
:'''Haruhi:''' Bu planın bir parçası değil!
:''[Nagato Mikuru'nun üstünden kalkar.]''
:'''Kyon:''' [Mikuru'nun yanına gider.] İyi misin?
:'''Haruhi:''' Ne yapıyorsunuz siz? Lütfen senaryoda olmayan şeyle yapmayın! Huh? Mikuru-chan lense ne oldu?
:'''Mikuru:''' Huh?
:'''Kyon:'''''[Düşünüyor.]'' Böyle bir durumda olaydan etkilenmeyen kişiye sorman gerekir. ''[Konuşuyor.]'' Nagato, Asahina-san'ın renkli lensine ne oldu biliyor musun?
:'''Yuki:'''Hayır.
:'''Kyon:'''''[Düşünüyor.]'' Yalan söylüyor.
:'''Haruhi:''' Belki de boğuşma sırasında düşmüştür. Neden hiçbir yerde bulamıyoruz?
:'''Kyon:''' ''[Koizumi'ye dönerek.]'' Aramaya yardım ediyormuş gibi yapabilirdin!
:'''Koizumi:''' rüzgâr uçurmuş olabilir. Çok hafif bir şey.
:'''Haruhi:''' [Koizumi'nin tuttupu pankarta bakar.] Ne oldu? İkiye mi bölündü? Zaten ucuz bir şeydi. Eh, fotoğrafçılık kulübümüzden daha fazlası beklenemezdi.
<hr width="50%"/>
:''[Haruhi ve Mikuru ayrıldıktan sonra Nagato Koizumi ve Kyon'a lensi onun aldığını ve bir lazer olduğunu söyler.]''
:'''Kyon:'''Lazer mi?
:'''Yuki:''' Evet.
:'''Koizumi:''' Bu sürpriz oldu. Bir bakabilir miyim? Normal bir lense benziyor.
:'''Kyon:''' Bu da ne demek oluyor?
:'''Koizumi:''' Bana sağ avucunu gösterebilir misin?
:'''Kyon:''' ''[Sağ avucunu gösterir.]''
:'''Koizumi:''' Hayır, sen değil. Nagato-san.
:'''Yuki:''' ''[Lazerden dolayı delinmiş olan avucunu açar.]'' Kalkana vakit yoktu.
:'''Kyon:''' Bu kadar umursamaz davranma! Çok acı çekiyormuşsun gibi görünüyor!
:'''Yuki:''' Çok güçlü ve çok ani.
:'''Koizumi:''' Yani lazer ışını Asahina-san'ın sol gözünden mi geldi?
:'''Yuki:''' Evet.
:'''Kyon:'''''[Düşünüyor.]'' Sadece "evet" demesene!
:'''Yuki:''' Çabucak yenilemeye çalışacağım ''[Avucundaki izler saniyeler içinde kaybolur]''.
:'''Kyon:''' Yok artık... Asahina-san gerçekten gözlerinden ışın mı ateşliyor?
:'''Yuki:''' Parçacık korumalı top değil. Yoğunlaştırılmış ışık.
:'''Kyon:''' Çok büyük fark Bir lazer ya da maser ya da Markalit FAHP hepsi acemilere aynı görünür. Buradaki sorunumuz Asahina-san'ın ısı ışınları saçıyor olması.
:'''Yuki:''' Isı ışını değil. Foton lazeri.
:'''Kyon:''' Dediğim gibi büyük fark! Teknik terimlere ihtiyacımız yok!
:'''Koizumi:''' Bu Asahina-san'ın eskiden beri sahip olduğu bir yetenk mi?
:'''Yuki:''' Hayır. Şu anda Asahina Mikuru normal bir insan. Yaradışılı sıradan insanlarla benzer.
:'''Koizumi:''' Yani lensle ilgili mi bir sorun var?
:'''Yuki:''' Hayır. O saddece bir görüntü.
:'''Koizumi:''' Bu da demektir ki...
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor.]'' Nagato beni korumasaydı Asahina-san'ın gözünden gelen lazer ışını kamera lensinin içinden ve daha sonrasında göz yuvalarımdan geçip yoluna çıkan her şeyi yakarak kafatasımdan geçip gidecekti.
:'''Koizumi:''' Bu Suzumiya-san'ın işi değil mi? Mikuru ışınının geçrçek olmasını istedi ve gerçeklik bu yönde değişime uğradı. Olan bu.
<hr width="50%"/>
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor.]'' Nagato her zaman benim hayatımı kurtarıyormuş gibi geliyor.
===''Bölüm 12: Haruhi Suzumiya'nın İç Çekişi 4''===
:'''Haruhi:''' İşte bu sahnede Mikuru kendini zor bir durumda buluyor. Çünkü mavi gözü Yuki tarafından etkisiz hale getirildi. Harika görünüyor! [Senaryoyu Taniguchi'ye uzatır.] Hey sen, tut şunu! Mikuru-chan hazır mısın?
:'''Mikuru:''' E-evet.
:'''Haruhi:''' Çok yumuşak!
:'''Mikuru:''' EVET!
:'''Kyon:'''''[Düşünüyor.]'' Acın acımdır Asahina-san.
:'''Haruhi:''' Başlıyoruz! Ve... EKŞIN!
<hr width="50%"/>
:'''Haruhi:''' Bekelttiğimiz için özür dileriz. En iyi parçaları getiriyorduk da.''[Mikuru'nun sol gözüne taktığı yeni lensi gösterir.]'' İşte!
:'''Kyon:'''''[Düşünüyor.]'' Hadi ama! Bu bir çeşit kabus mu? Dünkü fiyaskoyu tekrar etmeye mi çalışıyor?
:'''Haruhi:''' Hadi Mikuru-chan! Mucizevi Mikuru Gözü-R'la bir şeylere ateş et. Fantastik bir şeylere ve saldır!
:'''Yuki:'''''[Koşarak yeniden Mikuru'nun üzerine atlar ve lensi çıkarmya çalışır.]''
:'''Mikuru:''' Nagato-san!
:'''Haruhi:''' Hey, Yuki! Sen bir büyücüsün. Şimdi güreşme zamanı değil. Eh, aslında bu da işe yarar. Büyük ihtimalle ilgi çekecektir. Kyon! Çektiğine emin ol! Yuki'nin fikrini harcamalayalım!
:'''Kyon:'''''[Düşünüyor.]'' Fikir falan değil ki...
<hr width="50%"/>
:''[Koizumi , okulda Kyon ile konuşuyor.]''
:'''Koizumi:''' Belli ki Suzumiya-san depresyonla o kadar meşgul ki sinirlenemiyor.
:'''Kyon:''' O da nedenmiş?
:'''Koizumi:''' Cevabı biliyor olmasılın ama açıklayayım. Suzumiya-san ne olursa olsun onun yanında olacak tek kişinin sen olduğuna inanıyordu. Şikayet ya da protesto edebilirdin ama yine de onu affederdin.
:'''Kyon:'''Yalnızca müzelik bir aziz onu affetme yetisine sahip olabilir.
:'''Koizumi:''' Acaba Suzumiya-san'a neşelenmesini söyleyebilir misin? Eğer ruh hali kötüleşmeye devam ederse kapalı uzaydan çok daha kötü bir kaderle karşı karşıya kalabilirz. Keyifsiz bir Suzumiya-san'ın bu dünyayı ne hale geetireceğini hayal dahi edemem.
:'''Kyon:''' Yani onu rahatlatmam mı lazım?
:'''Koizumi:''' Biraz öpücük ve biraz da makyaj.
:'''Kyon:''' Bunun ne anlama gelmesi lazım? Bunu yapmak için bile yeterince yakın değiliz.
:'''Koizumi:''' Eh, şu andan itibaren sakinleşmeni bekliyorum. Çok fazla şey mi bekliyorum?
:'''Kyon:'''''[Düşünüyor.]'' Dün sakinliğimi kaybettim çünkü Asahina-san'a yaptığı gaddarca muameleyi kaldıramadım ya da kaldırdım. Kalsiyum eksikliğinden de olabilir. Dün koca bir litre süt içtikten sonra uyandığımda tüm sinirim gizemli bir şekilde uçup gitmişti. Tabii, bu sadece placebo etkisi de olabilir.
<hr width="50%"/>
:''[Kyon, Taniguchi ve Kunikida öğlen emeği vaktinde sınıfta konuşuyor ve filmden bahsediyorlar.]''
:'''Taniguchi:''' Her halukarda ben bu karmaşadan elimi ayağımı çekiyorum Senin küçük filmin mi? Berbat bir şey olacak. Bu çok açık.
:'''Kyon:'''''[Sinirlenir.]'' Bunu söylemesi gerekn son kişi sen olmalıydın. ''[Düşünüyor.]'' Filmin nasıl biteceğini söylemene ihtiyacımız yok. Neyse... Bunu söyledğini duymak çok sinir bozucu. En azından Haruhi festival için bir şeyler yapmaya çalışıyor! Biraz payın olsun! Peki ya sen? Salakça bir şey de yapıyor olsa bu yine de onu sadece yaşamını idame etmek için eylemlerde bulunan nirinden daha iyi yapar. Cidden... Cidden çok sinirimi bozuyor! Şimdi... Neden bu kadar keyifsizim? Film yapma tutkusunu mu öğrendim ne yaptım?
:'''Kunikida:''' Ne oldu Kyon? Suzumiya-san'ın da canı sıkkın görnüyor. Bir şey mi oldu?
:'''Taniguchi:''' Büyük ihtimal sevgili tartışmasıdır.
:'''Kyon:''' Hıh...''[Düşünüyor.]'' Anladım. Haruhi'nin yapmamı söylediklerini yapmalı sonra da şikayet etmeliydim. Başka bir deyişle, çok üzgündüm çünkü Taniguchi'den hiçbir farkım yoktu ve sözleri beni daha da üzdü.''[Yerinden kalkar ve kulüp oladına doğru hararetli bir şekilde yürümeye başlar.]'' Kahretsin! Senin yüzünden ''[Taniguchi]'' bilmek istemediğim bir şeyi fark ettim! Şimdi de sonradan pişman olacağım bir şey yapacakmışım gibi hissediyorum! Kahretsin! Kahretsin!
:''[Kyon, kulüp odasından içeri girer ve koltuğunda oturan Haruhi'ye doğru yaklaşır.]''
:'''Kyon:''' Hey, Haruhi.
:'''Haruhi:''' Efendim?
:'''Kyon:''' Bu filmi mutlaka başarıya ulaştırmalıyız.
:'''Haruhi:''' Elbette! Neticede yönetmen benim. Başarı garanti. Bunu söylemene ihtiyacım yok.
:'''Kyon:'''''[Düşünüyor.]'' Ne kadar cahil. Bu, neşesiz bir Haruhi yüzünden kafayı yemekten daha iyidir.
:'''Haruhi:''' Hadi gidelim!
===''Bölüm 13: Haruhi Suzumiya'nın İç Çekişi 5''===
:[Filmde Yuki'nin partneri olması için siyah kedi aramaya Yuki'nin apartmanının arkasındaki çimenliğe giderler.]
:'''Haruhi:''' Şuna bak. İnsanlardan hiç korkmuyorlar. Siyah kedi... Siyah kedi... Hmm... [Siyah kedi bulamayınca bir calico kedisi alır.] Neyse. Şunu alacağız.
:'''Kyon:'''''[Düşünüyor.]'' Yine seti değiştiriyor.
:'''Haruhi:''' Siyah değil ama idare etmemiz lazım. Tamam, Yuki. Bu senin partnerin! İyi geçinin!
<hr width="50%"/>
:'''Haruhi:''' Kediyi konuşturmalıyız! Büyücünün büyülü bir hayvanı olmalı. Alaycı bir hakarette filan bulunabilir.
:'''Kyon:'''''[Düşünüyor.]'' İnanılmaz.
:'''Haruhi:''' Senin ismin ''[Kedi için]'' Shamisen. Gel bakalım Shamisen! Bir şeyler söyle!
:'''Kyon:'''''[Düşünüyor.]'' Sanki konuşmaya başlayacak da. Doğru ya, lütfen konuşmaya başlama. Bekle, Shamisen şey demek değil mi?..
:'''Haruhi:''' Kyon! Bu kediyle ilgilenmek senin görevin. Onu eve götür ve yarına kadar bir iki numara öğret. Ateşli bir çemberden geçmek olabilir. Tamam! Bugünlük bu kadar! Yarın doruğa çıkacağız! Film su gibi akıyor ve herkes tam formunda! Yarın için iyice dinlendiğinizden emin olun!
:''[Haruhi setten ayrılır.]''
:'''Kyon:''' ''[İç çeker.][Kedinin yanına gider ve balını okşar.]'' İyi iş. Sana sonra bir kutu kedi maması alacağım. Yoksa kurutulmuş sardalyayı mı tercih ederdin?
:'''Shamisen:''' İkisi de uyar.
:''[Üyeler irkilir.]''
:'''Kyon:''' Hey, hey... Az önceki Nagato muydu? kediye soruyordum.
:'''Shamisen:''' O benim tercihimdi. Dolayısıyla benim cevabımdı. Yanlış bir şey mi söyledim?
:'''Koizumi:''' Bu sürpriz oldu. Benekli bir erkek.
:'''Kyon:''' Meselemiz bu değil.
:'''Mikuru:''' Çok şaşırdım. Konuşan bir kedi...
:'''Shamisen:''' Niçin bu kadar şaşırdığınızı anlayamadım?
:'''Kyon:''' Bu o şeytan kedi yaratıklarından biri mi?
:'''Shamisen:''' Kesinlikle, sizi bakış açınıza göre insan konuşmasına dair sesler çıkarıyor olabilirim. Eğer mesele buysa söylediğim sözlerin duyduğunuz ankama geldiğine nasıl emin olabilirsiniz?
:'''Kyon:''' Bu, bilirsin işte. Sorduğum sorulara cevap verdiğin için.
<hr width="50%"/>
:'''Koizumi:''' Görünüşe göre Suzumiya-san'ı çok küçümsemişiz.
:'''Mikuru:''' Ne demek istiyorsun?
:'''Koizumi:''' Suzumiya-san'ın film senaryosunun bu dünyadaki gerçekliği etkileyebileceğinden korkuyordum. Dev bir meteorun düşmesiyle ilgili bir sahne çekmek isterse bu gerçekten yaşanabilir.
:'''Mikuru:''' Ne yapacağız?
:'''Koizumi:'''Kurgunun gerçekliği bozmasına engel olmalıyız. Şu anda farkında olmadan gerçeklikle kurguyu karıştırıyor.
:'''Kyon:''' İyice hızını almış heralde.
:'''Koizumi:''' Suzumiya-san'ın garip güçleri bu filmi bir süzgeç gibi kullanarak harekete geçiyor. Buna engel olmak için Suzumiya-san'a bunun sadece bir kurmaca olduğunu anlatmalı ve onu filmini mantıklı bir halde getirmesi konusunda ikna etmeliyiz.
<hr width="50%"/>
:'''Mikuru:''' Kyon-kun.
:'''Kyon:''' Efendim.
:'''Mikuru:''' kulağa Koizumi-kun'u eleştiriyormuşum gibi gelecek biliyorum. Niyetim bu değil ama benim olanlar hakkında bir düşüncem var. Aslında... Bu biraz... Koizumi-kun'un yorumundan farklı
:'''Kyon:''' Haruhi'nin tanrı olmasıyla ilgili söylediklerini mi kastediyorsun?
:'''Mikuru:''' Suzumiya-san'ın şimdiki zamanı değiştirme yeteneğine sahip olduğu kesin ama bu dünyanın yapısını değiştirdiğine inanmıyorum. Bu dünya baştan beri böyledi.
:'''Kyon:''' Bu bakış açısı Koizumi-kun'unkini tamamen reddediyor.
:'''Mikuru:''' Nagato-san'ın da çok farklı bir düşüncesi olduğuna eminim. Um... Bunu söylemek biraz kaba kaçabilir ama sen gerçekten Koizumi-kun'un söylediklerine güvenmemelisin. Böyle bir şeyi söylememeliyim! Um... Çok üzgünüm. Açıklama yapmakta çok kötüyüm ve söyleyebildiklerime dair bir kısıtlama var. AMA!
:'''Kyon:''' Anladım. Nasıl olurda Haruhi tanrı olabilir, değil mi? Senin bakış açını Koizumi'ninkinden daha mantıklı buluyorum.
:'''Mikuru:''' Teşekkür ederim. Ama Koizumi-kun ile karşı kişisel bir problemim yok. Lütfen bunu anla.
<hr width="50%"/>
:'''Yuki:''' Asahina'nın inancına katılıyorum. Haruhi Suzumiya bu dünyayı yartamadı. Dünya daima bu formuyla mevcuttU. ESP gibi supernatural varlıklar, temporal sapmalar ve uzaylı organizmalar gibi kavramlar her zmaan vardı. Haruhi Suzumiya'nın rolü böyle varlıkları kimliklerinden habersiz keşfetmek ve bu güce geçen 3 yılda sahip oldu. Bu dünyadaki anormallikleri tespit edebilse de onları asla tanıyamaz. Bunun nedeni unsurların tanınmaya müsait olmaması. Bu biz olabiliriz.
:'''Kyon:''' Yani Asahina-san, Koizumi'ninkinden farklı bir sebeple Haruhi'nin garip fenomenleri kabul etmemesi için mi uğraşıyor.
:'''Yuki:''' Evet. Bu uzay-zamana, kendisinin ait olduğuu gelecek uzay-zmanı korumak için geldi.
:'''Kyon:'''''[Düşünüyor.]''Giderken çok önemli bir şey söylediğine dair bir his var içimde.
:'''Yuki:''' Itsuki Koizumi ve Mikuru Asahina birbirinin yorumlarını asla kabul edemez. Endişelendikleri üzere farklı bir teori varklıklarının temelini sarsacaktır.
:'''Kyon:''' Bekle! Koizumi kendi ESP'sinin üç yıl önce ortaya çıktığını söylemişti.
:'''Yuki:''' Koizumi'nin doğruyu söylediğine dair kanıt yok.
:'''Kyon:'''''[Düşünüyor.]'' Evet, yok. Koizumi'nin teorisi başıma gelen her şeyi kolayca açıklıyordu. Ancak doğru olup olmadığını kim söyleyebilir? Aynısı Asahina-san için de geçerli. Kim Asahina'nın teorisinin doğru olduğunu garanti edebilir?
<hr width="50%"/>
:'''Kyon:'''''[Anlatıyor.]'' Ertesi gün, Haruhi'ye bir öneri sundum. Biraz kavga ettik ama sonunda kabul etti.
:'''Haruhi:''' Tamam! Aferin! Film bitti! Herkes çok çalıştı! Filmin ilk gösterimi iiçin yarın ilk iş kulüp odasında buluşuyoruz!
:'''Mikuru:'''''[Ağlamaya başlar.]''
:'''Haruhi:''' Mikuru-chan ağalamak içiçn çok erken. Gözyaşlarını Palme d'Or ya da Oscar ödülü için sakla! Yarın kutlama yapacağız!
<hr width="50%"/>
:'''Kyon:'''''[Anlatıyor.]'' Haruhi'nin tek endişesi, ki hiçbir derdi yok gibidir, "dünya çok normal" sözleriyle özetlenebilirdi. Peki ya "normal olmama" kriteri nedir? Supernatural olmalı. Başka bir deyişle, "Neden hala bir hayalet gelip bana görünmedi?" aklındaki soruydu.
:''[Haruhi ve Kyon bir kafede oturuyor.] ''
:'''Kyon:''' Sana söylemem gereken önemli bir şey var. İyi dinle.
:'''Haruhi:''' Ne?
:'''Kyon:''' Uzaylıların, zaman yolcularının ya da ESP kullanabilen insanların gerçek olmasını istiyorsun, değil mi?
:'''Haruhi:''' Evet. Ne olmuş?
:'''Kyon:''' Bir uzaylı, zaman yolcusu ve sihirli biri düşündüğünden daha yakında olabilir.
:'''Haruhi:''' Kim olabilir ki? Yuki, Mİkuru ve Koizumi'yi kastetmediğini düşünüyorum. Bu hiç de "düşündüğümden daha yakın" olmaz.
:'''Kyon:''' Aslında... Söyleyeceğim şey buydu.
:'''Haruhi:''' Aptal mısın sen? Sanki böyle bir şey olabilirmiş gibi!
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor.]''Eh, normal koşullar altında... Evet.
:'''Haruhi:''' Ee? Hangisi hangisi?
:'''Kyon:''' Buna bayılacaksın. Yuki Nagato bir uzaylı. Bir şeyin ötesinden veya öyle bir şey... Onu gönderenler onlar. Ah, doğru! O bir insansı arayüz! Olan bu.
:'''Haruhi:''' Peki ya Mikuru?
:'''Kyon:''' Asahina-san'ı açıklaması daha kolay. O bi zaman yolcusu. Buraya gelecekten geldi yani bir zaman yolcusu.
:'''Haruhi:''' Ne kadar uzak bir gelecekten geliyor?
:'''Kyon:''' Bunu bilmiyorum. Bana söylemez.
:'''Haruhi:''' Aha... Şimdi anladım.
:'''Kyon:''' Anladın mı!?
:'''Haruhi:''' Demek Koizumi-kun sihirli biri? Söyleyeceğin buydu, değil mi?
:'''Kyon:''' Evet! Söyleyeceğim tam olarak buydu!
:''[Birlikte kafa sallayıp gülmeye başlarlar ta ki...]''
:'''Haruhi:''' [Sinirle ayağa kalkar.] BENİMLE DALGA GEÇME! [Kafeden ayrılır.]
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor.]''Aptal kız! Neden sağdyun yanlış zzamanda ortaya çıkıyor? Bana inansaydın her şey çok daha kolay olurdu. Tabii, doğru. Haruhi tüm bu fenomenlerin gerçekliğinin farkına varırsa dünyaya neler olur bilmiyorum. Şükürler olsun.
== Film: Haruhi Suzumiya'nın Kaybolması ==
:'''Kyon''': ''[Anlatıyor.]'' 16 Aralık sabahı. Hava çok soğuktu. Bir buz kıracağı alıp yere saplasan, Dünya'yı milyonlarca parçaya ayıracak kadar bir "soğuk"tan bahsediyorum.
<hr genişlik="%50"/>
:'''Kyon''': ''[Anlatıyor]'' Okul sanat festivaline kadar güzel ve sıcaktı ama Aralık ayı geldiğinde, sıcaklık çok hızlı düştü, sanki kayıp zamanı telafi ediyormuş gibi . Sanki Japonya bu yıl sonbaharı atlamaya karar vermiş gibiydi. Ya da daha iyisi, gökyüzündeki kontrol paneline bakan birileri sonbahar düğmesine basmayı unutmuş olabilirdi. Sibirya hava kütlesi... Ciddiyim, bir defa da buraya uğramasa güzel günler geçirebilirdik. Her yıl üşenmeden bizi ziyaret etmeniz gerekmez. Sanki mevsimler patlak vermiş gibi ya da başka bir şey. Oh harika, şimdi de çevre için endişeleniyorum. Evet, endişeleniyor olabilirim ama bu konuda bir şey yapacak değilim. Bu çok fazla iş gerektirir.
<hr genişlik="%50"/>
:'''Kyon''': ''[Anlatıyor]'' Gelecek hafta neler olacağını biliyor muyum? ''[Taniguchi ile daha önceki konuşmasına atıfta bulunarak.]'' Herkesi çıldırtan bu sözde "olay" mı? Tabii ki yaparım. Arkamdaki koltukta oturan kişi bu tür şeyleri takip etmeyi kendine görev edindiğinde kolay oluyor. Nisan'dan beri başıma gelen tüm belaların genel müdürü. Evrendeki tüm kötülüklerin anasıdır. Varlığıma yönelik her tehdidin arkasındaki kişi. Ah, evet... Haruhi.
<hr genişlik="%50"/>
:''[Haruhi diğer üyelerle Noel partisini tartışıyor.]''
:'''Haruhi Suzumiya''': Önümüzdeki hafta Noel Arifesi için planı olan var mı?
:'''Kyon''': ''[Düşünüyor.]'' Bunu biliyordum.
:'''Haruhi''': Bir şey olmadığına oldukça eminim, değil mi Kyon? Pek sosyal bir hayatın olmadığını hepimiz biliyoruz ve sadece bir ezik gibi hissetmeni istemediğim için soruyorum.
:'''Kyon''': Evet? Peki ya başıma bir şey gelirse? Önce bana ne planladığını söyle.
:'''Haruhi''': Müsaitsin, biliyordum! ''[Koizumi'ye döner.]'' Ya sen Koizumi? Bahse girerim bir kız arkadaşınla randevun vardır, değil mi?
:'''Itsuki Koizumi''': ''[İç çeker.]'' Durum gerçekten böyle olsaydı harika olurdu, ancak ister inanın ister inanmayın, Noel Arifesinden önceki programım şu anda tamamen açık ve esnek. Doğruyu söylemek gerekirse, zamanı nasıl geçireceğim konusunda biraz endişelenmeye başlamıştım.
:'''Kyon''': ''[Düşünüyor.]'' Yalancı. Kendini bilerek boşa çıkardın. Kabul et!
:'''Haruhi''': Pekala, şimdi bunun için endişelenmene gerek yok! Ayrıca, böylesi çok daha iyi ''[Mikuru'ya döner.]'' Peki ya sen Mikuru? Muhtemelen senin de planların vardır! Sanki biri senden gece yarısı yağmurun kara dönüştüğü o anı izlemeni istemiş gibi?
:'''Kyon''': ''[Düşünüyor.]'' Birdenbire Shōwa döneminden çıktı.
:'''Mikuru Asahina''': Aslında haftaya planladığım bir şey yok. ''[Şaşkın]'' Gece mi öldü? [Ingilizce "dead of night" gece yarısı demek.]
:'''Kyon''': ''[Düşünüyor]'' Benimle çıkabilirsiniz Bayan Asahina!
:'''Haruhi''': ''[Yuki'ye döner]'' Yuki?
:'''Yuki Nagato''': Hiçbir şey.
:'''Haruhi''': Harika!
:'''Kyon''': ''[Düşünüyor.]'' Vay!
:'''Haruhi''': Tamam o zaman! Çözüldü! ''[Bir kalemin kapağını açar ve "SOS Ekibi Noel Partisi" yazar]'' Kimsenin gelecek hafta için planı olmadığından, bir SOS Ekibi Noel partisi düzenleyeceğiz! Her zamanki gibi, herhangi bir itiraz varsa, etkinlikten sonra iletebilirsin, söz veriyorum onları dikkate alacağım!
:'''Kyon''': ''[Düşünüyor.]'' Ve her zamanki gibi canı ne isterse onu yapıyor. Yine de herkese planları olup olmadığını sordu. Sanırım biraz ilerleme kaydediyor.
<hr genişlik="%50"/>
:'''Kyon:''' [Düşünüyor.] Eğer ben kafayı yemediysem dünya yemiş olmalı.
<hr genişlik="%50"/>
:'''Kyon:''' [Anlatıyor.] Şöyle bir örnek nasıl olurdu? Çok talihsiz biri olduğunu varsayalım. Bu kişi bir gün uyandığında dünyanın tamamen değilmiş olduğunu fark etsin. Adına ütopya denilen adaletsizliklerle dolu harika bir dünya olsun bu. Başına artık başka bir talihsizlik ya da bela gelmeyecek olsun. Bir gecede cehennemden cennete geçmiş gibi... Ancak hiçbir şeyden haberi olmasın. Kimliği bilinmeyen biri tarafından buraya getirilmiş olsun. Nedenini tahmin bile edemeyecek bir durumda olurdu. Muhtemelen cevabı bilen başka biri de olmazdı. Öyleyse, şimdi bu durumda mutlu mu olmalıydı?
<hr genişlik="%50"/>
:'''Kyon:''' Buna inanamıyorum. Haruhi'yi özledim.
<hr genişlik="%50"/>
:'''Kyon''': Daha önce ne dedin?
:'''Taniguchi''': Anlamadığımı söyledim-[Kyon araya girer]
:'''Kyon''': Öyle değil.
:'''Taniguchi''': Ah, Haruhi Suzumiya? Doğu ortaokulunun gonzo kızıydı. Ortaokulda ikimiz aynı sınıftaydık. Birbirinizi tanıdığınızı bilmiyordum.
:'''Kyon''': Seni yapışkan ahtapot.
:'''Taniguchi''': Kime ahtapot diyorsunuz? Ben bir ahtapotsam, sen kurumuş eski bir kalamarsın!
:'''Kyon''': [Taniguchi'yi bir masaya iter.] Haruhi'yi tanıyor musun, gerçekten onun kim olduğunu biliyor musun?
:'''Taniguchi''': Onu elbette tanıyorum. 50 yıl sonra bile onun gibi birini unutamazsın. Doğu ortaokuluna giden bütün çocuklar o çılgın pilici bilir. Bırak gideyim adamım ne olur.
:'''Kyon''': O nerede? Haruhi hangi cehenneme gitti?
<hr genişlik="%50"/>
:'''Kyon:''' [Düşünüyor.] İşte bu, sonunda bir iz buldum. Bu karmaşık dünyada benimle aynı anıları paylaşan tek bir kişi daha.
<hr genişlik="%50"/>
:''[Kyon, Yuki uzay-zaman sürekliliğini değiştirdikten hemen sonra Yuki ile yüzleşiyor.]''
:'''Kyon''': Merhaba. Benim. Biz tekrar buluşacağız. ''[Düşünüyor.]'' Demek gerçekten sendin.
:'''Yuki''': Burada ne yapıyorsun? Ve neden?
:'''Kyon''': ''[Yüksek sesle]'' Komik. ben de sana aynı şeyi sormak üzereydim
:''[Yuki bir cevap aramakta zorlanıyor.]''
:'''Yuki''': A... Yürümek?
:'''Kyon''': ''[Düşünüyor.]'' Bu doğru değil. Bu doğru değil, Nagato. Yorgundun. Haruhi'nin saçmalıklarından bıkmıştın. Her yere sürüklenmek. Beni korumaktan yoruldun.Ne olursa olsun yapmak zorunda olduğun şeylerden bıktın. Bizim bile bilmediğimiz şeyler. Tüm bunlardan kaynaklanan yorgunluk artmaya devam etti.
:''[Alternatif bir Yuki, Kyon ile dairesinde konuşuyor.]''
:'''Yuki''': Zamanla hafızamda bir dizi hata verisi birikecek. Hatalar en sonunda tetikleyiciye dönüşecek ve davranışlarımı etkileyecek. Ayrıca bu durumlar kaçınılmaz. Bundan üç yıl sonra, 18 Aralık sabahı dünyayı yeniden kuracağım. Bunu engelleyemem. Çünkü şu anda hata verilerinin tam olarak ne olduğunu belirleyemiyorum.
:'''Kyon''': ''[Düşünüyor]'' Biliyorum. Anormal davranış değişikliğine neden olan tetikleyicinin ne olduğunu biliyorum. İçinizde biriken hata verilerinin ne olduğunu biliyorum. Gerçek şu ki, tamamen klişe bir şey. Sadece bir insan arayüzü olmana ve programlamanın sınırlarının ötesinde çalışamamana rağmen, bu senin bile bağışıklığının olmadığı bir şeydir. Elbette, anlamıyorsun ama ben anlıyorum ve eminim Haruhi de anlar. Görüyorsun Nagato, bunlara "duygular" deniyor. Duyguları hiç yaşamamışken bile yaşamak istediğini gösteriyor. Yani, bağırmak, ağlamak ya da "beni rahat bırak, bıktım" diye bağırmak istemedin mi? Bazen? Pekala, o şeyleri hiç düşünmemiş olsan bile, istemen normal. Bunu yapmana izin vermeliydin. Ben de kısmen suçluyum. Düşünmeden, sana daha çok güvenmeyi alışkanlık haline getirdim. Kendimi hiç hesaba katmadım. Her zaman "Oh, Nagato bunu düzeltebilir. O her şeyi yapabilir" dedim. Görünüşe göre Haruhi'den bile daha büyük bir aptalım. Tek yaptığım şikayet etmekti. Tüm bunlar birikmişken, dünyayı değiştirmeye çalışacak kadar kafayı sıyırmış olmanA şaşmamalı. Bir böcek? Bir hata? Cidden, boşversene. Nagato aslında bunu diledi. Sadece normal bir dünyada yaşamak istiyordu, hepsi bu. Son birkaç gündür bunun için endişelendikten sonra nihayet aradığım cevaba kavuştum. Neden her şeyi eski haline döndürme işini bana bıraktı? Cevap basit: doğru seçimi yapmam için bana güvendi. Değişen dünya mı yoksa orijinal dünya mı? Hangisi daha iyi? Seçmek zorundayım. Kahretsin. Ne düşünüyordum ki? Haruhi'nin etrafında olan her şey, sağduyuya meydan okuyan her küçük şey: Onlar hakkında ne hissediyorum? onlardan bıktım. Yeterince yaşadım zaten. Cidden, bundan daha fazlasını kaldıramam. Tüm bu çılgın şeylere yeni yeni kapılan normal bir adamım. Haruhi'nin mantıksız imkansız taleplerine karşı mücadele eden bir lise öğrencisi... Buna karşı daha sert bir tavır almalıydım.
:'''Kyon'un vicdanı''': Demek böyle, ha? Evet, seninle konuşuyorum. Soru-cevap zamanı. Bu önemli bir soru, o yüzden iyi dinle, tamam mı? Bir cevap istiyorum. Hazır? O zaman testi çözelim.
:''[Ekrandaki metinde şöyle yazıyor: "Olağanüstü bir okul hayatını eğlenceli bulmuyor musunuz?"]''
:'''Kyon'un vicdanı''': Bir düşün, sonra bana cevabını ver. Hadi, devam et ve söyle. Haruhi sizi her türlü çılgınlığı yapmaya zorladı ve bu yeterli değilse uzaylılar tarafından saldırıya uğradınız ve zaman yolcularından ve esperlerden de tuhaf hikayeler dinlemek zorunda kaldınız. Birbiri ardına gelen garip, açıklanamayan birçok şey... Üstüne üstlük, Haruhi'nin olup biten her şey hakkında karanlıkta tutulması gerektiğine dair katı kural.. Tüm bunların arkasındaki kişi öğrenemez; bu bir yakalama 22. Bunların hiçbiri eğlenceli değil miydi? Düşündüğün bu mu? Bıktın. Yeterince yaşandı. Aptalcaydı. Daha fazla dayanamadın. Hmm... Bu doğru mu? Dediklerimi takip etmekte zorlanıyorsan, heceleyeyim.
:''[Ekrandaki metinde şöyle yazıyor: "Bu dünya hiç de ilginç değil."]''
:'''Kyon'un vicdanı''': Hı-hı. Hemen hemen böyle. Kendine karşı dürüst ol: Haruhi'ye dayanamazsın. O tam bir baş belası. Yapmak istediği her şey berbat. Hiç eğlenmene imkan yok, değil mi? Bunu inkar edemezsin, o yüzden deneme bile. Öyleyse şunu açıklayın: neden "Enter" tuşuna bastınız? Ha? Acil kaçış programı mı? Nagato'nun her şeyi geri almak için bıraktığı tek kişi. "Hazır"? Ve bu soruya "Evet" yanıtını verdiniz. Bu doğru değil mi? Bayan Nagato, sana sakin ve huzurlu bir dünya vermek için onca zahmete girdikten sonra bile, sen onu geri çevirdin. Neden yaptın adamım? Sürekli mızmızlanan sen değil miydin? Her zaman ne kadar mutsuz olduğun hakkında ağlardın. Durum buysa, kaçış programı kimin umurunda? Bunu görmezden gelmeliydin. Evet, reddettiğiniz o dünyada Haruhi sadece kafası karışık bir kız. Bayan Asahina sadece şirin bir moe karakteri. Koizumi normal bir lise öğrencisidir. Nagato sadece çok utangaç bir kitap kurdu. Yani, çoğu zaman. Her neyse... Ama aptalca bir şaka duyarsa güler ve sonra kızarırdı. Ve yaşlandıkça, kalbi her gün daha çok açılacaktı. Asla bilemezsin. O böyle olabilirdi. Ama gidip o düğmeye basarak normal bir hayatı çöpe atmak zorundaydın. Nedenmiş? ''[Ayağını Kyon'un kafasına koyar ve onu bir masaya sabitler.]'' Sınav zamanı bitti! Şimdi soruyu cevapla! Haruhi'nin ve yaptığı tüm tuhaf şeylerin biraz eğlenceli olduğunu düşünmüyor musun? Açıkla!
:''[Uzun bir duraklamadan sonra Kyon cevaplar.]''
:'''Kyon''': Evet! Tabii ki düşünüyorum! ''[Kyon kendini masasından uzaklaştırır.]'' Elbette eğlenceliydi! Her bir dakikasını sevdim! Cevabı çok '''AÇIK''' olan aptalca sorular sorma bana.''[Kyon kendini vicdanının tutuşundan kurtarır.]'' Bunun eğlenceli olmadığını düşünmek için deli olmalısın! Sadece dünyanın en büyük aptalı, kendilerine bu sorulsa eğlenceli olmadığını söylerdi! Hem de Haruhi'den otuz kat daha fazla! Uzaylılar, zaman yolcuları ve esperler? Bir tane yeter, ama hayır, üçüyle de takılmam gerek! Bir de aralarında en çılgın güce sahip olan Haruhi var! Sonra her yere saçılmış tüm bu diğer gizemli güçler var! Bütün bunları nasıl eğlenceli bulmadım, ha?! Bana istediğin kadar sor, cevabım değişmeyecek! Tabii ki eğlenceli buldum...''[Sahne Yuki, Kyon ve yetişkin Mikuru'nun olduğu tepeye döner.]'' Sanırım bu kadar. Diğer yol kesinlikle daha iyi. Böyle bir dünyaya sahip olmak doğru gelmiyor. Üzgünüm Nagato ama eskiden olduğun seni şimdi olduğun senden daha çok seviyorum. Yine de gözlüksüz daha iyi görünüyorsun.
== Oyuncular ==
* [[w:Haruhi Suzumiya (character)|Haruhi Suzumiya]] - [[w:Aya Hirano|Aya Hirano]] (Japonca), [[w:Wendee Lee|Wendee Lee]] (İngilizce)
* [[w:Kyon|Kyon]] - [[w:Tomokazu Sugita|Tomokazu Sugita]] (Japonca), [[w:Crispin Freeman|Crispin Freeman]] (İngilizce)
* [[w:Yuki Nagato|Yuki Nagato]] - [[w:Minori Chihara|Minori Chihara]] (Japonca), [[w:Michelle Ruff|Michelle Ruff]] (İngilizce)
* [[w:Mikuru Asahina|Mikuru Asahina]] - [[w:Yūko Gotō|Yuko Goto]] (Japonca), [[w:Stephanie Sheh|Stephanie Sheh]] (İngilizce)
* [[w:Itsuki Koizumi|Itsuki Koizumi]] - [[w:Daisuke Ono|Daisuke Ono]] (Japonca), [[w:Johnny Yong Bosch|Johnny Yong Bosch]] (İngilizce)
[[Kategori:Anime]]
lt3ppv5gjsl68zftmdlo07ze0hg9pho
232832
232787
2025-06-10T19:29:00Z
Brightt11
34669
/* ''Bölüm 10: Haruhi Suzumiya'nın İç Çekişi 2'' */ dz, değiştirildi: dükkan → dükkân [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232832
wikitext
text/x-wiki
[[:w:tr: Suzumiya Haruhi no Yūutsu|Suzumiya Haruhi no Yūutsu]] (Japonca: 涼宮ハルヒの憂鬱), Nagaru Tanigawa tarafından yazılan ve Noizi Ito tarafından resmedilen aynı adlı Japon bilim kurgu/ komedi türündeki [[:w:tr:Light novel|Light novel]] serisinin animesidir.
== 1. Sezon (2006) ==
===''1. Bölüm: Haruhi Suzumiya'nın Melankolisi Bölüm 1''===
:''[Haruhi sınıfa kendini tanıtmak için ayağa kalkar]''
:'''Haruhi Suzumiya:''' Ben Doğu Ortaokulundan Haruhi Suzumiya. Sıradan insanlara ilgim yok. Aranızda uzaylı, zaman yolcusu veya esper varsa görüşelim. Hepsi bu!
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor]'' Gülmemiz mi gerekiyordu?
:'''Kyon:''' ''[Arka sırasında oturan Haruhi ile göz göze gelir ve düşünür]'' Karşımda yıkıcı bir güzel duruyor. [Kyon, anlatıyor] Çoğu kişi şaka yaptığını düşünür. Aslında bunda gülünecek bir şey yoktu. Haruhi her zaman çok ciddiydi.
<hr width="50%"/>
:''[Kyon, Haruhi'nin saçını kestirdikten sonraki gün dersten önce Haruhi ile konuşuyor.]''
:'''Kyon:''' ''[Anlatıyor]'' O günden sonra Haruhi ile derslerden önce konuşmak günlük bir olay haline geldi. ''[Yüksek sesle]'' Yani, çıktığın her erkeği terk ettiğin doğru mu?
:'''Haruhi:''' Peki bana böyle bir soru sormaya hakkın var mı? Duyduğun hiçbir şey hakkında bilgim yok. Madem öyle diyorsun. Muhtemelen doğrudur.
:'''Kyon:''' Peki, onca flörtten sonra, hakkında birazcık da olsa ciddi olduğun bir erkek bile yok mu?
:'''Haruhi:''' Kesinlikle hayır. Hepsi inanılmaz derecede sıradan insanlardı ve bu adamlardan biri bile uzaylı, zaman yolcusu ya da esper değildi.
:'''Kyon:''' Bu gayet normal.
:'''Haruhi:''' Peki, çoğunun bana telefonda çıkma teklifi etmesine ne diyorsun? Yani, bunun gibi önemli işlerin telefonla değil yüz yüze yapılması gerekmez mi?
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor]'' Doğru söylüyormuş gibi yapayım. ''[Konuşuyor]'' Öyle mi düşünüyorsun? Ben muhtemelen bir yere çağırır ve orada teklif ederdim.
:'''Haruhi:''' Önemli olan bu değil!
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor]'' O zaman sorun ne?
:'''Haruhi:''' Sorun şu: Öyle görünüyor ki bu evrendeki erkeklerin hepsi zavallı. Demek istediğim, ortaokul boyunca beni en çok sinirlendiren şey buydu.
:'''Kyon:''' Pekala o zaman, ne tür bir erkek istemiştin? Uzaylı falan mı?
:'''Haruhi:''' Evet! Bir uzaylı ya da ona yakın türde. Her neyse, kişi sıradan bir insan olmadığı sürece kız mı erkek mi umurumda değil.
:'''Kyon:''' İnsan dışı varlıklara neden bu kadar ilgi duyuyorsun?
:'''Haruhi:''' Bu şekilde hayat daha eğlenceli değil mi?
<hr width="50%"/>
:''[Haruhi sınıftan çıkar ve Taniguchi Kyon'un masasına yaklaşır.]''
:'''Taniguchi:''' Hey, Kyon! Ne tür bir taktik kullandın?
:'''Kyon:''' Neden bahsediyorsun?
:'''Taniguchi:''' Suzumiya'nın daha önce hiç bu kadar uzun konuştuğunu görmemiştim. Ona ne dedin?
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor]'' Huh...Ne mi dedim? Aklıma ne geldiyse onları söyledim.
:'''Taniguchi:''' Dünyanın sonu geldi.
:''[Kunikida da Taniguchi ve Kyon'un yanına gider ve sohbete katılır.]''
:'''Kunikida:''' Kyon hep garip kızları sevmiştir.
:'''Kyon:''' Yanlış anlaşılacak şeyler söyleme lütfen!
:''[Ryoko Kyon'a yaklaşır]''
:''' Ryoko Asakura:''' Bunu nasıl yaptığını bilmek istiyorum. Onunla ne kadar konuşmaya çalışsam da Haruhi'nin hiçbir soruma cevap vermesini sağlayamıyorum. Onu konuşturmak için ne yaptın? Bir taktiğin var mı?
:'''Kyon:''' ''[Kolları kavuşturur]'' Bilmem.
:'''Ryoko:''' Hm... Ama rahatladım. Suzumiya kendini sınıftan izole etmeye devam etseydi üzülürdüm. Bir arkadaş edinmiş olması harika.
:'''Kyon:''' Bir arkadaş, ha?
:'''Ryoko:''' Pekala, Suzumiya'nın sınıfla arkadaş olabilmesi için her ne yapıyorsan onu yapmaya devam et. Hepimiz aynı sınıfta olduğumuza göre, birbirimizle iyi geçinmeliyiz değil mi? Bu yüzden sana güveniyorum.
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor]'' Söylemesi kolay.
:'''Ryoko:''' Şu andan itibaren ona söylememiz gereken bir şey olursa seninle konuşuruz ve sen de bizim için ona söylersin.
:'''Kyon:''' ''[Yüksek sesle]'' Dur bir saniye! Ben sizin sözcünüz falan değilim.
:'''Ryoko:''' ''[Ellerini kavuşturur ve bir gözünü kapatır.]'' Lütfen? ''[Kyon'un yanından ayrılır bir grup kızın yanına doğru koşar ve kızlarla birlikte kıkırdamaya başlar.]''
:'''Taniguchi:''' ''[Kyon'u omuzlarından yakalar ve onu ileri geri sallamaya başlar.]'' Kyon, biz arkadaşız, değil mi? Biz arkadaşız, değil mi?
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor]'' Etrafım bir grup ahmakla sarılmış durumda.
<hr width="50%"/>
:''[Haruhi ve Kyon sınıfta konuşuyor]''
:'''Haruhi:''' Bir sürü kulüp var ama hiç biri ilginç değil!
:'''Kyon:''' Yoksa, yapacağın bir şey yok. Sonuçta insanlar ellerindekiyle yetinmeyi bilmeli. Ancak, bunu yapamayan insanlar keşifler veya icatlar yaptılar ve yaşam standartlarını yükselttiler. Uçaklar, İnsanlar uçmak istediği için icat edildi. Arabalar ve trenler, insanlar daha kolay yolculuk etsin diye ortaya çıktı. Ancak bu, yenilikçi değişimler isteyen sınırlı sayıda kişiler tarafından yapıldı. Kısaca, dahiler tarafından. Bizim gibi sıradan insanlar için sıradan bir hayat yaşamak en iyisidir.
:'''Haruhi:''' [Yüksek sesle.] KAPA ÇENENİ!
:'''Kyon:'''''[Düşünüyor.]'' Belki de söylediklerim ona bir fikir vermiştir.
:''[Bir süre sonra...]''
:'''Kyon:'''''[Haruhi, Kyon'u ceketinin arkasından çekerek sarsar.][Yüksek sesle.]'' N'apıyorsun be!?
:'''Haruhi:'''''[Sırasından kalkarak.]'' Buldum!
:'''Kyon:''' Neyi?
:'''Haruhi:''' Böyle basit bir şeyi nasıl oldu da düşünemedim?
:'''Kyon:''' Neyi?
:'''Haruhi:''' Madem yok, ben kurarım!
:'''Kyon:''' Neyi diyorum?
:'''Haruhi:''' Kulübü!
:'''Kyon:'''''[Ciddiye almaz bir tavırla.]''Tamam. Sakin ol önce.
:'''Haruhi:''' Bu ne biçim tepki? Bu fikrime birazcık daha sevinsene.
:'''Kyon:'''''[Şaşkın bakışlarla onlara bakan sınıfı gösterir.]''Dersteyiz.
:''[ Haruhi söylenerek sırasına geri oturur.]''
<hr width="50%"/>
:''[Haruhi, Kyon ve diğer 2 kulüp üyesi geçici kulüp odasında konuşuyorlar.]''
:'''Haruhi:''' Aklıma bir isim geldi.
:'''Kyon:''' Duyalım. ''[Anlatıyor.]''Dikkat. Bu kulübün adı belirlendi.
:'''Haruhi:''' SOS Ekibi!
===''2. Bölüm: Haruhi Suzumiya'nın Melankolisi Bölüm 2''===
:''[Haruhi, Bilgisayar Kulübü Başkanına en gelişmiş bilgisayarını SOS Ekibine vermesi için şantaj yaptı]''
:'''Haruhi:''' Bilgisayarı verecek misin?
:'''Başkan:'''Lütfen...''[Diz çöker]'' Hangisini istersen al.
<hr width="50%"/>
:''[Haruhi, heyecanla kulüp odasından içeri girer.]''
:'''Haruhi:''' Yahoo! Öncelikle...''[Koşarak elindeki kâğıtları Kyon, Yuki ve Mikuru' ya dağıtır.]''
:'''Kyon:''' SOS Ekibi Bildirgesi mi?
:'''Haruhi:''' Ve bu! ''[Poşetinden bir kostüm çıkarır.]'' Ta-ta-ta-tam!Bu el ilanlarını bunları giyerek dağıtacağız.
:'''Kyon:''' Nerede?
:'''Haruhi:''' Ön kapıda! Şuan çoğu öğrenci evlerine gitmiştir.
:'''Kyon:''' Ne giyeceğiz?
:'''Haruhi:''' Seni kastetmemiştim. Ben ve Mikuru-chan giyeceğiz.''[Poşetten tavşan kulakları çıkarır.]'' Tavşan kız!
:''[Haruhi, Mikuru'ya zorla tavşan kız kostümünü giydirir ve ilan dağıtmak için ön kapıya giderler.]''
<hr width="50%"/>
:''[Mikuru, okul üniformasını geri giydikten sonra kulüp odasından çıkar.]''
:'''Mikuru Asahina:''' Kyon-kun. Eğer kimseyle evlenemezsem, benimle evlenir misin? ''[Üzgün bir şekilde yürür ve Kyon'dan uzaklaşır.]''
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor]'' Ne demeliyim? Asahina-san. Üniversiteye bile gidemeyecek bir öğrenci ya da memur maaşıyla ev alamayacak biri olduğum için, bir şey diyemem. Ben ne diyorum? Hemen kendimi kaptırdım.
<hr width="50%"/>
:'''Kyon:''' ''[Anlatıyor]'' Ertesi gün, Haruhi Suzumiya'nın kötü şöhreti tüm okula yayılmıştı.
:'''Taniguchi:''' Selam Kyon. Bunu söylemekten nefret ediyorum ama görünüşe göre Suzumiya'nın tuhaf çetelerinden biri oldun.
:'''Kyon:''' Ah, kapa çeneni! ''[Düşünüyor]'' Bundan daha kötüsü Asahina-san ile isimlerimizin yan yana anılması olurdu.
:'''Kunikida:''' Dün gördüklerime inanamadım. Okulun ön kapısında duran tavşan kızlar vardı. Kırmızılı kız 2. sınıftan Mikuru Asahina değil miydi?
:'''Taniguchi:''' Artık tüm herkes sizden bahsediyor, Kyon.
:'''Ryoko:'''''[Kyon'un yanına gider.]'' Bu SOS ekibi tam olarak nedir?
:'''Kyon:''' Suzumiya'ya sor. Hiçbir fikrim yok. Bilmek de istemiyorum.
:'''Ryoko:''' Eğleniyormuşsunuz gibi görünüyor ama dünkü gösteri biraz abartıydı.
:'''Kyon:'''''[Anlatıyor.]'' Asahina-san bugün ortalarda yoktu.
<hr width="50%"/>
:'''Yuki:''' Okudun mu?
:'''Kyon:''' Neyi?
:'''Yuki:''' Kitabı.
:'''Kyon:''' Hayır, henüz okumadım. Geri getirmemi ister misin?
:'''Yuki:'''Gerek yok!
:'''Kyon:''' ''[Anlatıyor.]'' Daha önce benimle hiç bu şekilde konuşmamıştı.
:'''Yuki:'''Bugün oku! Evine varır varmaz!
:'''Kyon:'''''[Şaşkınlığın verdiği hisle birkaç saniye duraksar.]'' Anladım.
<hr width="50%"/>
: ''[Kyon eve vardığında kitabı alıp sayfalarını karıştırmaya başlar. Kitabın arasından bir kaç düşer. "19.00'da Kouyou İstasyonu'nun önündeki parkta bekle!"]''
<hr width="50%"/>
:''[Kyon, parkta Yuki ile konuşuyor.]''
:'''Kyon:''' Bir gün geciktim. Sorun olur mu?
:'''Yuki:'''''[Sorun olmaz şeklinde kafasını sallar.]''
:'''Kyon:''' Neden burası?
:'''Yuki:''' Bu taraftan. ''[Kyon, Yuki'yi takip eder.]''
<hr width="50%"/>
:''[Yuki Kyon'u evine götürür.]''
:'''Kyon:''' Yalnız mı yaşıyorsun?
:'''Yuki:''' Evet!
:'''Kyon:''' Beni ne için çağırmıştın?
:'''Yuki:'''''[Kyon'a çay ikram eder.]'' İç! ''[Kyon çayı içer.]'' Güzel mi?
:''[Yuki Kyon'a çayı bittikçe çay ikram etmeye devam eder.]''
:'''Kyon:'''Beni neden buraya çağırdın? Neden okulda söylemedin?
:'''Yuki:''' Suzumiya Haruhi ve benim hakkımda.Bunlar hakkında konuşmam gerek.
:'''Kyon:''' Suzumiya ve sana ne olmuş?
:'''Yuki:''' Kelimelerle anlatması zor. Bilgi aktarılırken çelişkiler olabilir. Neyse... Dinle. Suzumiya Haruhi ve ben sıradan insanlar değiliz.
:'''Kyon:''' Bunu zaten biliyorum.
:'''Yuki:''' Onu kastetmiyorum. Kabul edilmiş genel insan özelliklerini kastetmiyorum. Ne söylediğimi biliyorum. O ve ben, senin gibi muazzam insan gruplarından farklıyız.Bu galaksideki organik yaşam formlarıyla iletişim kurabilmek için geliştirilmiş insansı ara yüz olarak düşünebiliriz. Bu ben oluyorum.
:'''Kyon:''' Efendim?
:'''Yuki:'''Birçok terminolojide uzaylı, benim varlığıma uygun bir terim olabilir.
:'''Kyon:''' Uzaylı mı?
===''3. Bölüm: Haruhi Suzumiya'nın Melankolisi Bölüm 3''===
:''[ 3. Bölüm Yuki ve Kyon'un konuşmasından devam ediyor.]''
:'''Yuki:''' Suzumiya Haruhi oto evrim için saklı bir potansiyel barındırıyor. Çevresinde gelişen faktörler üzerinde etkin bir kontrol gücüne sahip olması muhtemel görünüyor. Bu benim burada olma sebebim. Sizinde...
:'''Kyon:''' Bir dakika. Dediklerinden tek bir şey bile anlamadım.
:'''Yuki:''' Gerçekler bunlar.
<hr width="50%"/>
:'''Yuki:''' Sen ve Suzumiya beraber büyük bir potansiyele sahipsiniz.
:'''Kyon:''' Gerçekten mi?
:'''Yuki:''' Elbette.
:'''Kyon:''' ''[Anlatıyor.]'' Hep merak ettiğim ağzını bıçak açmayan kız sonunda benimle konuştu ama anlattıkları karşısında nutkum tutuldu.
<hr width="50%"/>
:''[Haruhi hızla kulüp odasına giriş yapar. Onu bekleyen diğer üyelerle konuşur.]''
:'''Haruhi:'''Hey! Beklettiğim için özür dilerim. Gelir gelmez kulübümüze katılan 1-9 sınıfından yeni transfer öğrencimiz! ''[Yeni üyeyi gösterir.]'' Onun adı...
:'''Itsuki Koizumi:''' ''[Gülümser.]'' Itsuki Koizumi. Memnun oldum.
:'''Haruhi:''' Bu SOS Ekibi! Ben başkan Haruhi Suzumiya. Bunlarda diğer üyelerimiz.
:'''Itsuki Koizumi:''' Kulübe katılmakla bir sorunum yok ama bu kulüp tam olarak ne yapıyor?
:'''Haruhi:''' SOS Ekibinin ne yaptığını sana hemen anlatayım. ''[Heyecanlı bir sesle]'' Uzaylıları, zaman gezginlerini ve esperleri arıyoruz! Eğlenceli değil mi?
: '''Kyon:''' ''[Düşünüyor.]'' Dünya durmuş gibi hissediyorum. Birden Haruhi'nin sene başında yaptığı konuşma aklıma gelmedi değil.
:'''Itsuki Koizumi''': Anlıyorum. Suzumiya-san'dan da bu beklenirdi zaten.
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor.]'' Nasıl bir insan bunu anlayabilir.
:'''Itsuki Koizumi''': Pekala. Kabul ediyorum. Umarım güzel vakit geçiririz.
<hr width="50%"/>
:'''Kyon:''' ''[Anlatıyor.]'' Böylece, şehirde gezinerek dünyanın gizemini arayan yolculuğumuz başlamış oldu. "Bu Cumartesi sabah 09:00'da Kitaguchi istasyonu önünde toplanıyoruz. Gelmezsen boynunu kırarım." Kırar mıymış? ''[İç çeker.]'' Bunu yapmayı hiç istemiyorum.
<hr width="50%"/>
:''[ Kyon ve Asahina bir gizem bulabilmek için yürüyüşe çıkar.]''
:'''Asahina:''' Kyon-kun! Sana bir şey söylemem lazım.
:'''Kyon:''' ''[Anlatıyor.]'' Bir süre sessizlikten sonra Asahina-san hiç beklemediğim bir şekilde konuşmaya başladı.
:'''Asahina:''' Belki bana inanmayabilirsin ama ben bu çağa ait birisi değilim. Gelecekten geldim. 3 yıl önce...
:''[Asahina zaman gezginliği ile ilgili hikayesini anlatır.]''
:'''Kyon:''' Gelecekten gelmenin sebebi ne peki?
:'''Asahina:''' Suzumiya-san.
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor.]'' Yine mi?
:'''Asahina:''' Zaman sapmasının merkezinde bulunuyordu.
<hr width="50%"/>
:''[Kyon, Koizumi ve Yuki kulüp odasında.]''
:'''Kyon:''' Koizumi. Suzumiya ile ilgili senin de bana söyleyecek bir şeyin yok mu?
:'''Koizumi:''' ''[Gülümser.]''
:''[Kyon ve Koizumi bahçeye çıkar.]''
:'''Koizumi:''' "Senin de" dediğine göre diğerleriyle konuşmuş olmalısınız. Ne kadarını biliyorsunuz?
:'''Kyon:''' Sanırım, Suzumiya'nın sıradan bir insan olmadığını söyleyebilirim.
:'''Koizumi:''' Bu çok sıradan bir açıklama olurdu. İşin aslı yine de böyle.
:'''Kyon:''' İlk önce gerçekte kim olduğunuzla ilgili konuşmaktan başlamaya ne dersiniz?
:'''Koizumi:''' Sizin de şüphelendiğiniz gibi ben bir esperim. Durumlarımız çok da farklı değil. Aslında bu okula gelmeyi düşünmüyordum ama durumlar bunu gerektirdi. Aslında... Haruhi'yle bu kadar çabuk bir araya gelebileceğinizi düşünmemiştim. Detayları konuşmak için daha vaktimiz olacaktır. Görmeden inanmak zordur. Bu nedenle size göstermek istediğim bir şey var ama şimdilik özet geçelim. Başka esperlerin de bulunduğu bir kuruma bağlıyım. Aslında bu okulda başka ajanlarımız da var. Suzumiya-san'ı gözetlemekle görevliyiz. Her şey 3 yıl önce başladı.
===''4. Bölüm: Haruhi Suzumiya'nın Melankolisi Bölüm 4''===
:''[Kyon, gizli bir not alır:" Herkes okuldan gittikten sonra sınıf 1-5 e gel. Okul sonrası sınıfa gider.]''
:'''Kyon:''' ''[Anlatıyor.]'' Orada duran birini gördüğümde gerçekten şaşırmıştım.
:'''Ryoko Asakura:''' Neden gelmiyorsun?
:'''Kyon:''' Sen miydin?
:'''Asakura:''' Evet. Beklemiyordun değil mi?
:'''Kyon:''' Benden ne istiyorsun?
:'''Asakura:''' Benim için bir şey yapmanı istiyorum ama önce sormam gereken bir şey var. Suzumiya-san hakkında ne düşünüyorsun?
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor.]''Sen de mi? Bir başka Suzumiya hayranı daha.
:'''Asakura:''' İnsanların da dediği gibi " Yapmadığım için pişman olmaktansa, yaptığın için pişman olmak daha iyidir." Sen bu konuda ne düşünüyordun?
:'''Kyon:''' Daha önce konuştuğumuz bir şey mi bilmiyorum ama dediklerinden bir şey anlamadım.
:'''Asakura:''' O zaman farz edelim ki hiçbir şey yapmamak daha kötü olsaydı ve hiç kimse ne yapacağından emin olmasaydı ne yapardın?
:'''Kyon:''' Bu da ne demek?
:'''Asakura:''' Ne yaparsan yap, daha iyi olurdu değil mi?
:'''Kyon:''' Şey, sanırım mantıklı.
:'''Asakura:''' Bir şeyler yapmadıkça durum büyüyor ve sorunlara yol açıyor. Bu nedenle seni öldürüp Suzumiya' anın ne tepki vereceğine bakacağız ''[Kyon'a bıçakla saldırır.]''
:'''Kyon:'''''[Bıçaktan kıl payı kurtulur.][Düşünür.]'' Burada neler oluyor? Asakura neden beni bıçaklamaya çalışıyor.
<hr width="50%"/>
:''[Yuki, Kyon'u korumak için gelir ve Asakura ile savaşır.]''
:'''Yuki Nagato:''' Bitti.
:'''Asakura:''' Ne bitti? Hayatının 3 yılının özeti mi?
:'''Yuki:''' Hayır. Veri bağlantılarının silinmesi.
:'''Asakura:''' İmkansız...
:'''Yuki:''' Görevini iyi bir şekilde yerine getirmiştin. Programın meydana çıkması bu yüzden uzun sürdü ama artık bitti.
:''[Ryoko dünyadan silinmeye başlar.]''
===''5. Bölüm: Haruhi Suzumiya'nın Melankolisi Bölüm 5''===
:'''Haruhi:''' Kyon... Bu gezegendeki varlığının gerçekte ne kadar önemsiz olduğunu hiç fark ettin mi?
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor.]'' Şimdi ne demeye çalışıyor?
:'''Haruhi:''' Bana oldu. Asla unutamayacağım... Altıncı sınıftayken, bütün ailemle stadyumda bir beyzbol maçı izlemeye gittik. Beyzbolu pek umursamıyordum ama oraya vardığımızda gördüklerime şaşırdım. Nereye baksam insanları gördüm. Stadyumun diğer tarafındaki insanlar çok küçük görünüyordu, hareket eden küçük pirinç taneleri gibi. Çok kalabalıktı. Japonya'daki herkesin orada toplanmasının gerektiğini düşündüm. Bu yüzden babama döndüm ve ona "Şu anda burada kaç kişi olduğunu biliyor musun?" diye sordum. Stadyumun doluluğundan, muhtemelen elli bin dedi. Maçtan sonra sokak insanlarla doldu ve ben bunu görünce gerçekten şok oldum. Bana orada bir ton insan varmış gibi geldi. Ama sonra, bunun Japonya'daki tüm insanların sadece küçük bir kısmı olabileceğini anladım. Eve geldiğimde hesap makinemi çıkardım. Sosyal bilgiler dersinde Japonya'nın nüfusunun yüz küsÜr milyon olduğunu öğrenmiştim. Ben de bunu elli bine böldüm. Cevap iki binde bir idi. Bu beni daha çok şok etti. İnsanlarla dolu o büyük, kalabalık stadyumda sadece küçük bir insandım ve inanın bana, orada çok fazla insan vardı, ama tüm nüfusun sadece bir avuç kadarıydı. O zamana kadar hep, bilmiyorum, özel bir insan olduğumu düşünürdüm. Ailemle birlikte olmak eğlenceliydi. Sınıf arkadaşlarımla eğlendim ve gittiğim okulda, hemen hemen her yerdeki en ilginç insanlar vardı ama o gece, bunun doğru olmadığını anladım. Ders sırasında çok eğlenceli ve havalı olduğunu düşündüğüm her şey, muhtemelen Japonya'nın her yerindeki diğer okullardaki derslerde de aynı şekildeydi. Okulumda özel bir şey yoktu. Bunu fark ettiğimde, aniden etrafımdaki tüm dünyanın donuk gri bir boşluğa dönüşmeye başladığını hissettim. Dişlerimi fırçalamak, gece uyumak, sabah uyanmak ve kahvaltı yapmak... Bunlar herkesin yaptığı günlük şeylerdi. Böyle düşününce her şey sıkıcı olmaya başladı. Dünyada gerçekten bu kadar çok insan varsa, sıradan olmayan biri olmalı. İlginç bir hayat yaşayan biri olmalıydı. Sadece olması gerekiyordu. Neden o kişi ben değildim? İlkokulu bitirene kadar böyle hissettim. Sonra bir idrak daha yaşadım. Eğlenceli şeylerin sadece onları beklemekle yoluma çıkmayacağını anladım. Ortaokula başladığımda bir değişiklik yapma zamanımın geldiğini düşündüm. Oturup beklemekten mutlu olan bir kız olmadığımı tüm dünyaya bildirdim. O kişi olmak için elimden geleni yaptım. Sonunda hiçbir şey olmadı. Daha fazla zaman geçti ve farkına bile varmadan liseye başladım. Hep bir şeylerin değişeceğini ümit ettim.
:''[Bir tren hızlı ve sesli bir şekilde arkalarından geçiyor]''
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor.]'' Trenin geçişi bana düşünmek için zaman verdi. ''[Sesli bir şekilde]'' Anlıyorum... ''[Düşünüyor.]''Aklıma gelen tek şey buysa ben de biraz melankolikleşiyor olmalıyım.
===''6. Bölüm: Haruhi Suzumiya'nın Melankolisi Bölüm 6''===
:'''Kyon:'''''[Düşünüyor.]'' Uzaylı, zaman gezgini ve bir esper Haruhi'nin yanındaydı çünkü Koizumi, Haruhi'nin istediklerini gerçekleştirebileceğini söylemişti. Öyleyse neden ben? Neden ben bu karmaşanın içerisine sürüklenmiştim? Kesinlikle %100 normal bir lise öğrencisiydim. Bu senaristin işi mi? Yoksa, Haruhi'nin mi? Neyse, endişelenmeme gerek yok. Neden endişeleneyim ki? her şey Haruhi'nin suçu. O zaman endişelenmesi gereken o, ben değilim. Benim de yapmam gereken belli. Nagato, Koizumi ve Asahina-san gibi her şeyi direkt söylemeliyim. Ondan sonra Dünya'ya ne olursa olsun hepsi Haruhi'nin problemi. Beni ilgilendirmez. Ne isterseniz yapın! Beni bulaştırmayın.
<hr width="50%"/>
:'''Haruhi:''' Kyon! Uyan! Sana kalk dedim tembel eşek!
:''[Yatağında uykuya dalan Kyon. Gece Haruhi ile birlikte okulun bahçesinde yerde uyanır.]''
:'''Haruhi:''' Nerede olduğumuzu biliyor musun? Uyandığımı sanıyordum ama kendimi burada buldum. Yerde yatıyordum. Sen de hemen yanımda yatıyordun. Neler oluyor? Neden okuldayız?
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor.]'' Kapalı alan.
:'''Haruhi:''' Yatağımda yattığımı hatırlıyorum ama nasıl buraya geldim? Gökyüzü neden böyle acayip görünüyor?
:'''Kyon:''' Koizumi'yi gördün mü?
:'''Haruhi:''' Hayır. Neden onu sordun ki?
:'''Kyon:''' Önemli değil. Sadece aklıma geldi. Şimdilik okuldan çıkmaya bakalım. Beraber hareket etmeliyiz.
:'''Haruhi:''' Şaşırmışa benzemiyorsun.
:'''Kyon:'''''[Düşünüyor.]'' Elbette şaşırdım. Özellikle de okulda olduğumuzu öğrenince...
:''[Kyon ve Haruhi okuldan çıkmak için yürürken bir yerden sonra görünmeyen bir bariyer nedeniyle daha fazla ilerleyemiyor.]''
:'''Haruhi:''' Bu da ne?
:''[Okulun diğer çıkışlarına doğru koşarlar ancak oralarda da bariyer vardır.]''
:'''Kyon:''' Okulun tamamının etrafını sarmış.
:'''Haruhi:''' Öyleyse çıkamayacak mıyız?
<hr width="50%"/>
:''[Haruhi etrafı araştırmak için sınıftan çıktıktan sonra Kyon pencerenin ardında kırmızı parlak bir isim görür. Cisim büyüyüp şekillenir ve Koizumi'nin silüeti görünür.]''
:'''Kyon:''' ''[Pencereyi açar.]'' Koizumi?
:'''Koizumi:''' Evet, merhaba.
:'''Kyon:''' Artık zamanı gelmişti. Neden bu şekilde görünüyorsun?
:'''Koizumi:''' Bu durumla ilgili sana bir şey söylemem gerekiyor. Açıkçası, Bu normal bir durum değil. Normalde kapalı alanlara rahatlıkla girebiliyorum. Ancak buraya girebilmek için tüm meslektaşlarımın gücünü almama rağmen sadece yarım halde buraya gelebildim. Muhtemelen uzun süre kalamam. Gücümüz gittikçe azalıyor.
:'''Kyon:''' Neler oluyor? burada sadece Haruhi ve ben mi varız?
:'''Koizumi:''' Kesinlikle. Korktuğumuz başımıza geldi denilebilir. Suzumiya-san en sonunda mevcut dünyadan vazgeçti ve yeni bir dünya oluşturmaya karar verdi. Diğer bir deyişle, bizler yok olmanın eşiğindeyiz.
<hr width="50%"/>
:''[Koizumi ile Kyon konuşmaya devam ediyor.]''
:'''Kyon:''' Peki ben neden buradayım?
:'''Koizumi:''' Gerçekten bilmiyor musun? Suzumiya tarafından seçilen kişisin. Suzumiya'nın eski dünyadan yanında getirmeyi istediği tek kişi sensin.
<hr width="50%"/>
:''[Koizumi ile Kyon konuşmaya devam ediyor.]''
:'''Kyon:''' Artık eski dünyaya geri dönemez miyiz?
:'''Koizumi:''' Eğer Suzumiya isterse belki o zaman. Olasılık oldukça az.
<hr width="50%"/>
:''[Kyon, bilgisayar aracılığıyla mesajlaşarak Yuki ile iletişime geçer.]''
:'''Yuki:''' Yapabileceğine inanıyorum.
:'''Kyon:''' Neyi yapabileceğime?
:'''Yuki:''' Bu dünyaya dönebileceğini umuyoruz. Haruhi'yi gözlemlemen hayati derecede önemli. Senin de dönmek istediğini biliyorum. Kütüphaneye uğramalısın!..Uyuyan güzel!
<hr width="50%"/>
:''[Kyon, Haruhi'yi omuzlarından tutar.]''
:'''Haruhi:''' Ne oldu?
:'''Kyon:''' Aslında at kuyruğunu çok severim.
:'''Haruhi:''' Ne?
:'''Kyon:''' Saçlarını at kuyruğu yaparsan bir suçlu gibi görünmezsin.
:'''Haruhi:''' Aptal mısın sen?
<hr width="50%"/>
:''[Kyon, yatağında uyanır.]''
:'''Kyon:''' Bu ne biçim bir rüyaydı böyle? Freud saçmalıklarına benziyordu! Ya şimdiye kadar gördüğüm en gerçekçi rüyaydı ya da gerçekten eski dünyaya geri döndüm.
<hr width="50%"/>
:''[Kyon, sınıftan içeri girer. Haruhi her zamanki gibi pencere kenarındaki sırasında oturmuş dışarıyı izliyordur.]''
:'''Kyon:''' Merhaba! Nasıl gidiyor?
:'''Haruhi:''' Kendimi berbat hissediyorum. Dün gece bir kabus gördüm. Uyandım ve bir daha uyuyamadım. Kötü olduğum halde okulu asmak da istemedim.
:'''Kyon:''' Öyle mi?.. Haruhi.
:'''Haruhi:''' Ne var?
:'''Kyon:''' Sana yakışmış ''[Haruhi'nin at kuyruğu toplanmış saçlarından bahsediyor]''.
===''7. Bölüm: Haruhi Suzumiya'nın Can Sıkıntısı''===
:''[Haruhi büyük bir gülümseme ile kulüp odasından içeri girer.]''
:'''Haruhi:''' Millet! Beyzbol turnuvasına gidiyoruz!
:'''Kyon:''' ''[Anlatıyor.]'' O günden bu yana bir günümüz olsun olaysız geçmemişti ve sonunda bir oh çektim derken yine kısa sürmüştü çünkü ne zaman yüzünde ''[Haruhi'den bahşediyor.]'' o gülümsemeyi görsem günün sonu kesin felaketle bitiyordu.
<hr width="50%"/>
:''[Beyzbolda takımı tamamlamak için Mikuru arkadaşı Tsuruya'yı çağırır.]''
:'''Tsuruya:''' Sen Kyon olmalısın. Mikuru senden çok bahsetti!
:'''Asahina:''' Şey... Bu arkadaşım, Tsuruya-san.
:''[Güzel Tsuruya'yı gören Taniguchi koşa koşa yanlarına gider.]''
:'''Taniguchi:''' [Kyon'u geriye iter.] Ben de Taniguchi! Tanıştığımıza memnun oldum.
:'''Kunikida:''' Ben de Kunikida.
<hr width="50%"/>
:'''Haruhi:''' O şeyin beyzbol oynayabileceğini mi düşünüyorsun?
:'''Kyon:'''"Şey" demek biraz kaba kaçmadı mı? O "şey" benim kız kardeşim.
:'''Haruhi:''' 11 yaşında olduğunu ve ilkokulda okuduğunu söyledi. Öyle tatlı bir kızı bu işe soktuğuna inanamıyorum. Bu halka açık bir turnuva olsa bile yine de küçükler ligi değil!
:'''Kyon:'''''[Düşünüyor]'' Biliyoruz, Haruhi-san! Kız kardeşimi getirmemin asıl nedeni de bu!''[Sinsi bir gülümseme]''
<hr width="50%"/>
:'''Kyon:''' Eğlenceliydi değil mi? Koizumi'nin bir işi çıktı ve gitmek zorunda kaldı. Benim de kollarım ve bacaklarım tutmuyor.
:'''Haruhi:'''''[Gülümser.]'' Sen iyiysen benim için de sorun yok.
===''8. Bölüm: Bambu Yaprağı Rapsodisi''===
:'''Haruhi:''' Bugünün tarihi ne? Söyle bakayım.
:'''Kyon:''' Sanırım 7 Temmuz. Tanabata'dan falan bahsetmiyorsun, değil mi?
:'''Haruhi:''' Tabii ki ondan bahsediyorum! Tanabata tabii, Tanabata! Japon olup da bunu bilmemek suç falan değil mi?
:'''Kyon:''' Her neyse.
:'''Haruhi:''' Bence bu festival ciddiye alınmalı. Bu yıldan itibaren he yıl Tanabata için büyük bir şeyler yapacağız!
:'''Kyon:'''''[Düşünüyor.]'' İşte yine başlıyoruz.
<hr width="50%"/>
:''[Üyeler kulüp odasını terk etmeye başlar.]''
:'''Asahina:''' Sonunda ikimiz kalabildik.
:'''Kyon:''' Bu diğerlerinin bilmemesi gereken bir şey hakkında mı?
:'''Asahina:''' Evet. Şey... Benimle bir yere gelmeni isteyecektim.
:'''Kyon:''' Olur. Nereye peki?
:'''Asahina:''' Şey... Üç yıl öncesine.
:'''Kyon:''' ''[Şaşırır.]'' Üç...
:'''Asahina:''' Böyle aniden söylediğim için üzgünüm. Gelmeyecek misin?
:'''Kyon:''' Bu zamanda yolculuk yapacağız demek mi?
:'''Asahina:''' Evet. Aynen öyle.
:'''Kyon:''' Gitmekten mutlu olurum ama... Ama neden ben?
:'''Asahina:''' Şey... Oraya gittiğimizde anlayacaksın. Muhtemelen. Yalvarıyorum. Şimdilik daha fazla soru sorma, sadece tamam de! Gelmezsen benim... Benim...Başım belaya girecek.
:'''Kyon:''' ''[Düşünür.]''Çok şirin. ''[Konuşur.]'' Şey... Öyleyse sorun yok.
:'''Asahina:''' Gerçekten mi?! Teşekkür ederim!
:'''Kyon:''' ''[Düşünür.]'' Çok şirin.
<hr width="50%"/>
:''[Zamanda 3 yıl öncesine giden Kyon gece okula gizlice girmeye çalışan ortaokuldaki Haruhi ile karşılaşır ve birlikte içeri girerler]''
:'''Kyon:''' Şimdi, bu çizim makinesiyle ne yapmak istiyorsun?
:'''Haruhi:''' Talimatlarımı izle ve çiz.
:'''Kyon:''' Ben mi?
:'''Haruhi:''' Evet, sen. Sonuçta birinin yukardan söylemesi lazım.
<hr width="50%"/>
:'''Kyon:'''''[Anlatıyor.]'' Haruhi'nin talimatların göre okulun bahçesine beyaz çizgiler çizdim. Şu Taniguchi'nin bahsettiği tuhaf mesaj yoksa benim tarafımdan mı çizilmişti?
<hr width="50%"/>
:'''Haruhi:''' Bu Kuzey Lisesi üniforması, değil mi?
:'''Kyon:''' Evet.
:'''Haruhi:''' Adın ne?
:'''Kyon:''' John Smith.
:'''Haruhi:''' Gerizekalı gibi mi gözüküyorum?
:'''Kyon:''' Takma isim kullanamam mı?
<hr width="50%"/>
:'''Kyon:''' Bu arada bu da ne böyle ''[Çizimden bahşediyor.]''.
:'''Haruhi:''' Anlayamadın mı? Bu bir mesaj.
:'''Kyon:''' Yoksa Orihime ve Hikoboshi için mi?
:'''Haruhi:''' Nasıl bildin?
:'''Kyon:''' Bugün Tanabata sonuçta. Bana bu tarz şeyleri seven tanıdığım birini hatırlatıyorsun.
===''9. Bölüm: Gizemli Sembol''===
:''[Asahina kulüp odasına bir kız ile birlikte gelir.]''
:'''Asahina:''' Bir ziyaretçi getirdim.
:''[Kulüp odasından içeri girip otururlar.]''
:'''Kyon:'''''[Düşünüyor.]'' Bu nasıl olabilir?! Bizden yardım istemeye ilk defa biri geliyordu! ''[Anlatıyor.]'' Onun adı Emiri Kimidori idi. Tatlı ve bakımlı görünen bir 2. sınıf öğrencisi.
:'''Haruhi:''' Yani SOS Ekibinden kayıp erkek arkadaşını aramasını mı istiyorsun?
:'''Kimidori:''' Evet.
:'''Kyon:'''''[Düşünüyor.]'' Görünüşe göre kulübümüzün amacının danışmanlık ya da benzer işler olduğunu düşünüyor.''[Konuşuyor.]'' Biraz daha detay verebilirseniz...
:'''Kimidori:''' Birkaç gündür okula gelmedi.
:'''Haruhi:''' Telefon etmeyi denedin mi?
:'''Kimidori:''' Ev ya da cep telefonuna cevap vermedi. Evine gittim ama orada değildi.
:'''Haruhi:''' Peki erkek arkadaşının ailesi?
:'''Kimidori:''' Yalnız başına yaşıyordu. Bildiğim kadarıyla ailesi yurtdışında yaşıyordu ama onlarla nasıl irtibata geçebileceğimi bilmiyorum.
:'''Haruhi:''' Kanada'da olma ihtimalleri yoktur değil mi?
:'''Kimidori:''' Hayır. Honduras'ta yaşıyorlar diye biliyorum.
:'''Haruhi:'''''[Kendinden emin bir tavırla.]'' Honduras, demek. Anlıyorum.
:'''Kyon:'''''[Düşünüyor.]'' "Anlamışmış", külahıma anlat! Honduras'ın yerini bildiğinden bile şüpheliyim. Bu arada... Meksika'ya yakın bir yer miydi?
<hr width="50%"/>
:'''Haruhi:''' SOS Ekibi'ne neden geldiniz?
:'''Kimidori:''' Sevgilim birçok defa SOS Ekibi'nden bahsetmişti.
:'''Haruhi:''' Sevgilinin adı neydi?
:'''Kimidori:''' Ya(...)''[İsim sansürlenir.]''
:'''Haruhi:''' O da kim?
:'''Kimidori:''' Yanlış hatırlamıyorsam SOS Ekibinin komşusu olduğunu söylemişti. Bilgisayar Kulübü'nün başkanlığını yapıyordu.
<hr width="50%"/>
:'''Kyon:'''''[Düşünüyor.]'' Tüm bu olanlardan sonra alelade biri olamazdım. Ancak anlamadığım nokta, Haruhi bunu neden yapmıştı? Yoksa benim de o üçü gibi bir özelliğim mi vardı ya da benzer bir yeteceğim mi? Haruhi bu yüzden mi beni de SOS Ekibi'nin bir üyesi yapmıştı?
<hr width="50%"/>
:'''Kyon:'''''[Düşünüyor.]'' Acaba gerçekten veriyi yok edebildi mi? Ayrıca bu konuya dikkatimizi çeken Kimidori-san'dı. Başkana sorduğumda kız arkadaşı olmadığını söyledi. Eminim bu mükemmel senaryonun merkezindeki kişi yine Nagato'ydu. Eğer bu Kimidori de uzaylılar tarafından yapılmış genel amaçlı bir uçbirim olsaydı buna hiç şaşırmazdım. Haruhi'yi can sıkıntısından uzak tutmak için yapılmış uzaylı bir taklit istemci de olabilirdi. Aksi takdirde böyle bir durumda bana tek kelime etmeden bu kadar olayın olabileceğine pek inanmıyorum. Sessizlikteki gölgeler... Nagato'yu bize siz mi gönderdiniz yoksa Haruhi dilediği için mi? Yıllardır boş bir odada uzaylıların yaptığı bir android olarak yaşıyor. Nagato... Belki sen de... Tek başına yalnızlık çekiyorsun.
===''10. Bölüm: Ücra Ada Sendromu Bölüm 1''===
:''[Kyon ve Kouzumi okyanusa açılmış bir geminin güvertesinde konuşuyor.]''
:'''Kyon:''' Ne planladığını neden bana da söylemiyorsun?
:'''Koizumi:''' Hiç. Emin olun. Sizin de bildiğiniz gibi "Ajans'ın" bununla bir ilgisi bulunmuyor. Güvenli olduğuna dair bir rapor bile sunuldu. Endişe etmeyin!
:'''Kyon:''' Beni endişelendiren bu geziyi senin planlamış olman.
:'''Koizumi:''' Özel bir şirkete ait ıssız bir adanın Suzumiya-san'ın ilgisini çekebileceğine inanıyorum. Kapalı daire ile ilgili bir şeyler söylemişti.
:'''Kyon:''' Kapalı daire nedir?
:'''Koizumi:''' Gizemli bir terim. Dış dünya ile teması kesilmiş anlamına gelir.
:'''Kyon:''' Kar fırtınasında bir dağ evine sıkışmak ya da bir kasırgada pansiyonda mahsur kalmak gibi mi?
:'''Koizumi:''' İlgili tarafların kendilerini çevreleyen şartlar içerisinde sıkışıp kalması diyebiliriz. Diğer bir deyişle kapalı kalmak.
:'''Kyon:''' Bunun gezimizle ne ilgisi var.
:'''Koizumi:''' Orası medeniyetten uzak ıssız bir ada. Bir fırtına çıkacak olsaydı kapalı daire gibi olurdu ya da benzer bir kar fırtınasında bir dağ evinde mahsur kalmak gibi.
:'''Kyon:''' ''[Anlatıyor.]'' Neden Koizumi'yle okyanusun ortasında konuştuğumu merak ediyorsanız... Ara sınavlara girmeden önce toplantı yaptığımız kara pazartesi gününde olanları geri almanın mümkün olmamasıydı.
===''11. Bölüm: Ücra Ada Sendromu Bölüm 2''===
:''[Herkes Keiichi-san'ın öldürüldüğü olay mahallinde toplanır.]''
:'''Koizumi:'''Hemen bu durumu müzakere etmemiz gerekiyor. İçinde bulunduğumuz durum tam bir kapalı daire. İlk bakışta bir cinayet izlenimi veriyor. Ayrıca oda da kilitliydi. O zaman şimdi bulmamız gereken, failin kilitli bir odaya nasıl girdiği ve hiçbir iz bırakmadan kaçtığıdır.
<hr width="50%"/>
:'''Haruhi:''' Sence bu bir cinayet vakası mı?
:'''Kyon:''' Öyle görünüyor.
:'''Haruhi:''' Aklım almıyor. Böyle bir şey olabileceğini hayal ile edemezdim.
:'''Kyon:''' Sen hep böyle bir şeyler olmasını istediğinden bahsetmiyor muydun?
:'''Haruhi:''' Ben aslında böyle bir şey olmasından bahsetmiyordum.
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor.]'' Fırtınada, ıssız bir adada kilitli bir odada işlenen cinayet. Böyle bir yerde bunun olma olasılığı ne kadardır ki? Belki de bunlar sadece Haruhi istediği için oldu.
:'''Haruhi:''' İyi görünmüyor.
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor.]'' Aslında iyi bir çocuk gibi görünüyordu belki de sadece sonu kötü biten bir eşek şakasıdır. [Konuşuyor.] Gerçekten böyle düşünmek istemiyorum ama tüm bunlar Yutaka-san'ı birincil şüpheli yapmaz mı? Her şeyden önce kimse yerini bilmiyor.
:'''Haruhi:''' Bu bana dün Mikuru'nun söylediği bir şeyi hatırlattı.
:''[Mikuru'nun Yutaka ve Keiichi'yi terasta kavga ederken gördüğü sahne gelir.]''
:'''Kyon:''' İkisi kavga mı ediyorlarmış?
:'''Haruhi:''' Öyle görünüyorlarmış. Bir şey daha var. Gece vaktiydi. Oyunumuz sırasında lavaboya doğru gidiyordum odanın önünden geçerken bir konuşmaya kulak misafiri oldum.''[Yutaka]'' " Acele et. Bir pasaport ve seyahat çekleri istiyorum." Bunları düşününce başka bir ülkeye kaçmayı planlamış olabilir değil mi?
:'''Kyon:''' Ama oda neden kilitliydi? İntihar süsü verilmeye dahi çalışılmamış. Böyle bir şeyi kilitli bir odada yapmak için bunca zahmete ne gerek var?
:'''Haruhi:''' Öylece durup bekleyemem. Keiichi-san'ın odasına gidip biraz daha inceleme yapalım.
===''12. Bölüm: Mikuru Asahina'nın Maceraları Bölüm 00''===
:'''Kyon:'''''[Anlatıyor.]'' Adı, Mikuru Asahina. İlk bakışta; gayet sıradan, çalışkan ve hoş bir kız ama gerçekte, gelecekten gelen savaşçı bir garson. Gelecekten ne için geldi veya niçin garsonluk yapıyor? Bunlar önemsiz ayrıntılar. Hepsi hikaye olarak yapılmış ve bizi garip bir kurgunun içine sokan oyunun bir parçası.
:''[Mikuru, taşan kostümü ile çalıştığı yerin maskotluğunu yapıyor.]''
:'''Mikuru:''' Rahatsız ettiğim için özür dilerim! Çok miktarda taze lahana geldi! Önümüzdeki bir saat boyunca her lahana yarı fiyatına!
:'''Kyon:'''''[Anlatıyor.]'' Laf aramızda, savaşçı bir garson olmasına rağmen neden tavşan kız kostümüyle dolaşıyor? Çünkü işi bu yerel alışveriş bölgesinde müşteri çekmek.
<hr width="50%"/>
:'''Kyon:''' ''[Anlatıyor.]'' Asıl hikayemize geçelim. Bildiğiniz gibi o savaşçı bir garson ve asıl görevi bir erkeği gizlice korumak. O erkeğin adı Itsuki Koizumi. İlk bakışta; gayet sıradan, kaygısız bir lise öğrencisi ama gerçekte bir esper. Ancak, henüz bunun farkında değil. İçindeki süper inanılmaz gücü uyandırabilmek için etkileyici bir olay yaşaması gerekiyor.
<hr width="50%"/>
:'''Kyon:''' ''[Anlatıyor.]'' Fazla uzatmayalım. Şimdi de karşınızda Nagato Yuki. Sıradan biri olsa bile, normal bir insan gibi görünmüyor ve doğuştan şeytani bir büyücü. Dahası, bir uzaylı...
===''13. Bölüm: Hayatı Yaşa''===
:''[Taniguchi, Kunikida ve Kyon okuldaki festivali geziyorlar.]''
:'''Taniguchi:''' Hadi şimdi gidip birkaç piliç avlayalım!
:'''Kunikida:''' Piliç mi?
:'''Taniguchi:''' Normal kıyafetler ''[Festival dolayısıyla okuldaki çoğu kişi kostümlü]'' içindeki kızlardan bahsediyorum. Üçlü bir grupla konuşmaya başlarsak kolayca bizimle geleceklerdir. bu söylediklerim deneyim ile doğru orantılıdır.
:'''Kyon:'''''[Düşünüyor.]'' Pel, nasıl oldu da %100 başarısızlık dolu deneyimlerinden faydalanarak bir şeyler yapabileceğimizi öne sürersin? ''[Konuşuyor.]'' Ben istemem. Siz ikiniz kendi başınıza takılabilirsiniz.
:'''Kunikida:''' Ben de yokum. Kendi başına takıl. Şansın yaver giderse de, arkadaşlarından birini de benimle tanıştırırsın.
:'''Taniguchi:''' Sizin neyiniz var ödlek tavuklar!
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor.]'' Sorun ödlekliğimiz değil. Eğer "kim olduğunu bilirsin sen" beni başka kızlarla brilikte görürse ayvayı yedim demektir. Her neyse... Kültür festivalinin tadını çıkarın. Normal bir şekilde tabi.
<hr width="50%"/>
:''[Haruhi ve Yuki, Okajima ve Zaizen ile festivalde sahneye çıkarak şarkı söyler.]''
:'''Koizumi:''' Suzumiya-san çok iyiydi. Nagato-san da aynı şekilde.
:'''Kyon:''' Bu kıyafette ne?
:'''Koizumi:''' Çok acele gelmek zorunda kaldım. Öğrenci meclisinin bu konuyu tartıştığını duydum. Görünüşe göre, Suzumiya-san izinsiz işler karıştırıyormuş.
:'''Kyon:''' Ve bahsettiğin olay da bu demek.
:''[Haruhi mikrofondan konuşmaya başlar.]''
:'''Haruhi:''' Millet. ENOZ karışınızdayız. ENOZ ismi Enomoto, Nakanishi, Okajima ve Zaizen'den yani üyelerin sodaylarının ilk harflerinden geliyor. Ancak elimizde olmayan bazı sebeplerden Enomoto ve Nakanishi bugün sahneye çıkamadılar. Yuki ve ben gerçek üyeler olmayıp onların yerine sahneye çıktık. Bunun için üzgünüz!
<hr width="50%"/>
:''[ENOZ grubu Haruhi'ye günü kurtardığı için teşekkür ettikten sonra Haruhi ve Kyon bir ağacın altında konuşuyor.]''
:'''Haruhi:''' Bir günüm daha olsaydı çok hah iyi hazırlanmış olabilirdim. Bazen gerçekten de iyi iş çıkarabildik mi diye merak ediyorum. Nasıl desem... Hayatımı ne tarafa sürüklediğim konusunda kendimi sorgulamaya başladım. Nedense sakinleşmiyorum. Neden böyleyim acaba?
:'''Kyon:''' Ben nereden bilebilirim ki? ''[Düşünüyor.]'' Çünkü diğerlerinin minnetini kazanmaya alışık değilsin. Hep içinde teşekkür ederim kelimesi geçirtmeyecek şeyler yapıyorsun.
:'''Haruhi:''' Ne var? Bir şey mi diyecektin? Söyle o zaman! Muhtemelen gereksiz bir zırvadır ama içinde kalırsa sağlığına zarar verebilir.
:'''Kyon:''' Pek sayılmaz. Bir şey demeyecektim.
:'''Haruhi:''' ''[Çimenden elleriyle bir parça ot koparır ve Kyon'a atmaya çalışır ama rüzgâr ters yöne esince tüm otlar yüzüne gelir.]''
:'''Kyon:''' ''[Güler.]''
:'''Haruhi:''' Söylesene, sen bir şeyler çalabiliyor musun?
:'''Kyon:''' Hayır.
:'''Haruhi:''' Biraz çalışırsan halledersin. Sonuçta önümüzde kocaman bir sene var.
:'''Kyon:''' ''[İç çeker.]''
:'''Haruhi:''' Grup kuralım ve gelecek yıl kültür festivalinde sahne alalım. Ben şarkı söylerim. Yuki gitar çalar. Mikuru'ya tef veririz ve sahne süsü olarak kullanırız.
:'''Kyon:'''''[Düşünüyor.]'' Olmaz, olmaz.
:'''Haruhi:''' Ve ayrıca bir devam filmi de çekmemiz lazım. Önümüzdeki yıl çok meşgul olacağız. Her yıl planlı olarak hedef sayımızı genişletmeliyiz.
:'''Kyon:'''''[Düşünüyor.]'' Bekle, bekle.
:'''Haruhi:''' Hadi ama! Gidelim Kyon!
:'''Kyon:''' Nereye gidelim?
:'''Haruhi:''' Bir gitar bulmaya! ''[Kyon'u elinden tutarak çeker.]'' Popüler müzik kulübü odasına gidelim. Belki kullanılmayan bir şeyler buluruz. Ayrıca Nakanishi-san ve diğerlerine şarkı bestelemek konusunda soracaklarım da vardı. Endişelenme! Şarkı sözü, beste ve yayın işlerini halledeceğim! Ve tabii, kareografiyi de!
:'''Kyon:''' Hemen şimdi başlamamıza gerek yok!
:'''Haruhi:''' Sen ne diyorsun? Bir yıl dediğin göz açıp kapayıncaya kadar geçer!
:'''Kyon:''' Ayrıca neden koreografi dedin? Grup kurmuyor muyduk?
:'''Haruhi:''' O da lazım! Yeni bir tür grup kuracağız!
:'''Kyon:''' Grup kurma ile idollük işini karıştırmıyorsun değil mi?
===''14. Bölüm: Yıldız Savaşları''===
:''[1 hafta önce]''
:'''Kyon:'''''[Anlatıyor.]'' Mevsimlerden sonbahar. Olaysız sona eren kültür festivali biteli birkaç gün olmuştu. Okul yeniden huzurlu ve sessiz bir hal almıştı. Başka bir deyişle sadece sıradan bir gündü. Ancak, her şeyden önce, okuldan sonra kulüp odasında otururken şom ağzımızı kapalı tutup sıradan bir gün dememeyi öğrenmemiz gerekiyordu. Bir uzaylı, bir zaman gezgini ve bir esper ile oturup zaman öldürürken yine aklıma bir şey takılmıştı. Özel biri olmalıydım. Belki ben de henüz keşfedilmemiş bir varlıktım.
:'''Koizumi:''' Bir sıkıntın var gibi görünüyor.
:'''Kyon:''' Pek sayılmaz. Sadece bu odada yaşadığım saçmalıklara nasıl alıştığıma hayret ediyordum. Biri beni bunun için takdir etmeli.
:'''Koizumi:''' Öyleyse size bu konuda hayran olduğumu söylesem?
:'''Kyon:''' Bunu senden duyunca hiçbir anlamı olmuyor ki. Sadece sana yetişebilmek konusunda endişeliyim.
:'''Koizumi:''' Oldukça doğru.
:'''Asahina:''' beklettiğim için özür dilerim. İlk defa Karigane yapıyorum da. Elimden geldiğince iyi yapmaya çalıştım.
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor.]'' Hiç endişelenme. Senin elin değdikten sonra çiğ tavuğu bile fırında tavuk niyetine yerim.
:'''Asahina:''' Yavaş için lütfen.
:'''Koizumi:''' Bu arada Suzumiya-san nerede?
:'''Kyon:''' Bugün temizlik görevi vardı. ''[Düşünüyor.]'' Burada olmadığında gerçekten de etrafı bir huzur kaplıyor.
:''[Kulüp odasının kapısı tık tıklanır.]''
:'''Asahina:''' Geliyorum! ''[Kapıyı açar.]'' Bu, Bilgisayar Kulübü Başkanı...
:'''Bilgisayar Kulübü Başkanı:''' Başkanınız yok mu?
:'''Kyon:''' Ne istemiştiniz?
:'''Bilgisayar Kulübü Başkanı:''' Öncelikle bunu alın. ''[ "The Day of Sagittarius III" adında bir oyun uzatır.]'' İçerisinde bir oyun yazılımı var. Tamamen kendimizin hazırladığı orijinal bir oyun. Kültür festivalinde de tanıtımını yapmıştık. Görmediniz mi?
:'''Kyon:''' Hatırlamıyorum. ''[Düşünşüyor.]'' Hatırladıklarımızı soracak olsaydınız tek cevabım Asahina-san'ın çalıştığı yakisoba kafedeki kıyafetler olurdu.
:'''Bilgisayar Kulübü Başkanı:''' Anladım... Belki de ekranı daha görünür bir yere kurmalıydık.
:'''Kyon:''' Peki, ne istiyorsunuz?
:'''Bilgisayar Kulübü Başkanı:''' Doğru ya. Bu oyunda bizimle savaşmanız için size meydan okuyoruz.
:'''Kyon:''' Huh?
:'''Bilgisayar Kulübü Başkanı:''' Savaş istiyoruz! Bu oyunu kullanarak savaşmak istiyoruz! Ciddi bir savaş! Sizinle savaşmak istiyoruz! Savaş! Savaş! Savaş!..
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor.]'' Yalvarıyorum. Lütfen artık "Savaş! Savaş!" diye bağırmayı kes. Umarım bu Haruhi'nin kulağına gitmez.
:''[Haruhi, yan taraftan hızlıca gelir ve başkanı sertçe yere iter.]''
:'''Haruhi:''' Demek bir savaş istiyorsunuz? Siz kim olduğunuzu sanıyorsunuz? Ne olursa olsun benim SOS Ekibime saldırma için epey cesaretli olmalısınız. Buna izin vereceğimi mi sandınız? Karanlıkta parlayan ışıklar gibi kötüleri astıma etmek adalet savaşçılarının görevidir.
:'''Kyon:''' Hey, Haruhi. Tekmelemeden önce neden dinlemiyorsun?
:'''Haruhi:''' Kyon, savaş başladı. İkinci saldırıyı sana bırakıyorum. Kaybettiğiniz zaman hiçbir bahane sizi kurtaramayacak. ''[Dönüp kimi ittiğine bakar.]'' Ne? Bunlar sadece komşularımızmış. Neden bu adamlar bizimle kavga etmek istiyor.
:'''Kyon:''' Dediğim gibi, onlar da bunu anlatmaya çalışıyorlardı.
:'''Haruhi:''' Neymiş peki bu?
:'''Bilgisayar Kulübü Başkanı:''' Korkak SOS Ekibi... Neyse, biz Bilgisayar Kulübü olarak SOS Ekibi'ni bir savaşa davet ediyoruz.
<hr width="50%"/>
:''[Kulüp odasında Haruhi, Bilgisayar Kulübü Başkanı ile konuşmaya devam eder.]''
:'''Haruhi:''' Yani, ne olmuş?
:'''Bilgisayar Kulübü Başkanı:''' Bizim yaptığımız bu oyunu kullanarak savaşalım. Kazanırsak onu geri istiyorum.
:'''Haruhi:''' Geri mi istiyorsun? Neyi?
:'''Bilgisayar Kulübü Başkanı:''' Madem kullanmıyorsunuz onu bize geri verin!''[Bilgisayarı gösterir.]''
:'''Haruhi:''' Ben onu kullanıyorum. Filmimizi onda düzenlemiştik.
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor.]'' Beni hiç sayma zaten.
:'''Haruhi:''' Web sayfamızı da onda yaptık.
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor.]'' Onu da ben yapmıştım.
:'''Bilgisayar Kulübü Başkanı:'''O sayfayı neredeyse hiç güncellemiyorsunuz ki zaten.
:'''Kyon:''' Anlıyorum, demek ki bu yüzden her geçen gün sayacımız daha da artıyordu. Bu o böcek olayını da açıklıyor.
:'''Haruhi:''' Ama ben onu vermenizi istemiştim ve sen de kabul etmiştin, yanılıyor muyum? Kyon! Hatırlıyorsun değil mi?
:'''Kyon:''' Öyle mi?
:'''Bilgisayar Kulübü Başkanı:''' O aptal anlaşma geçersizdir! Bunu aklımdan çıkaramadım. Eğer bu karşılaşmayı yaparsak tüm olanları unutmaya hazırım. Hayır... Unutmak istiyorum. Olanları unutabilir miyim? Her neyse! Bizimle savaşmanızı istiyorum!
:'''Haruhi:''' Pekala. madem ölümün bir savaş istiyorsunuz, öyle olsun. Peki... Bu karşılaşmanın ödülü ne olacak?
:'''Bilgisayar Kulübü Başkanı:''' Haklısın. Her bir üye için yeni bir bilgisayar vereceğim. Bire karşılık dört bilgisayar.
:'''Haruhi:''' Gerçekten mi? Uygun mu? Bunu sana unutturmayacağımı bilmeni isterim.
:'''Bilgisayar Kulübü Başkanı:''' Kabul. Söz veriyorum.
:'''Haruhi:''' Kendinden oldukça emin görünüyorsun değil mi? Bana uyar. Doğru ya, sizde hiç kadın üye yok, değil mi? Eğer kazanırsanız onu ''[Yuki'yi parmağı ile işaret eder.]'' size vereceğim. Kesinlikle çok işinize yarayacaktır. Dört bilgisayarınıza karşı bir bilgisayar haksızlık olurdu.
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor.]'' Hayır. Nagato'yu dört bilgisayarla kıyaslayamazsın bile. Ne yaptığının farkında bile değilsin.
:'''Haruhi:''' Ne oldu? Yoksa Mikuru-chan'ı da ı istiyorsun?
:'''Kyon:''' Madem ortaya ödül koymak istiyorsun neden kendi vücudunu ortaya koymuyorsun? Sadece başkalarından istemekle olmaz.
:'''Haruhi:''' Sen ne saçmalıyorsun? SOS Ekibi'nin başkanı kutsal bir semboldür! Başka birine bu pozisyonu bırakmaya hiç niyetim yok.
:'''Kyon:'''''[Düşünüyor.]'' Mezun olduktan sonra bile buralarda olmayı planlıyorsun anlaşılan.
:'''Haruhi:''' Yani? Hangisini istiyorsun?
:'''Bilgisayar Kulübü Başkanı:''' Şey, ben...
:'''Haruhi:''' Eğer çok istiyorsan... Pekala, beni de alabilirsin.
:'''Bilgisayar Kulübü Başkanı''': Hayır! Kesinlile bu teklifinizi es geçeceğim.
===''15. Bölüm Final: Bazen Yağmur Yağar''===
:'''Kyon:''' ''[Anlatıyor.]'' Kültür Festivali ve sonrasındaki kaos nihayet sona ermişti. Şimdi de Aralık ayı yaklaşırken esen soğuk rüzgârların uğultusuyla karışık kışın ayak sesleri duyulmaya başlanmıştı bile. Tarihi okulun kuruluşuna kadar uzanan bu eski binadaki kulüp odamızın çürük duvarları içinde alışılmadık derecede soğuk bir gün geçirmiştik.
: ''[Haruhi hariç tüm üyeler kulüp odasında oturuyor.]''
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor.]'' Şimdi fark ettim de biz bir araya geleli çoktan 6 ay olmuştu. Bu zamana kadar bir çok olay yaşamıştık. Çoğunlukla sebebi Haruhi olsa da bazı olaylar da ondan kaynaklanmamıştı. Tamam, olayların büyük çoğunluğu SOS Ekibi'nin kurulmasından sonra meydana gelmişti. Hatta büyük bir çoğunluğu da onun yüzüden olmuştu inkar edemem.
:''[Haruhi gürültülü bir şekilde kulüp odasından içeri giriyor.]''
:'''Haruhi:''' Millet! Tahmin edin, ne oldu?! Harika haberlerim var!
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor.]'' Yine mi? Ne zaman harika bir haberle gelse kabak özellikle ya Asahina ya da benim başımda patlamıştır. ''[Konuşuyor]'' Bu sefer ne oldu?
:'''Haruhi:''' Kulüp odasının ısıtma sorunuyla ilgili düzenlemeler yaptık
<hr width="50%"/>
:'''Haruhi:''' Fırsatımız varken birkaç fotoğrafını çekmek istiyorum.
:'''Mikuru:''' Ne tür fotoğraflar?
:'''Haruhi:''' Gayet açık değil mi? Kapak resimleri Kültür Festivalinde gösterdiğimiz "Mikuru Asahina'nın Maceraları" filminin DVD'si için.
<hr width="50%"/>
:''[Kyon, kulüp odasında uyuya kalır. Uyanınca karşısında Haruhi'yi görür.]''
:'''Kyon:''' Sen miydin?
:'''Haruhi:''' Ne olmuş? Bununla bir sorunun mu var?
:'''Kyon:''' Hayır, hayır. Yüzüme bir şey falan çizmedin değil mi?
:'''Haruhi:''' Böyle çocukça bir şeyi asla yapmam!
:'''Kyon:''' Diğer üçü nerede?
:'''Haruhi:''' Çoktan eve gittiler. Uyanacağa benzemiyordun.
:'''Kyon:''' Sen de ben uyanana kadar burada kalmayı mı tercih ettin?
:'''Haruhi:''' Elimde değil! Sen hala uyuyordun. Kapıyı üstüne kilitleyip gidemezdim ya. Ayrıca, yağmur yağıyor. Geri ver!
:'''Kyon:''' Huh?
:'''Haruhi:''' Hırkamı... ''[Kyon uyurken Haruhi hırkasını üzerine örtmüştü.]''
:''[Kyon üzerindeki hırkalardan birini Haruhi'ye verir.]''
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor.]'' Bunlardan bir kesin Haruhi'nindi. Ama diğeri kimin? Bekle bir dakika... Bu, ben uyurken Asahina-san kıyafetini yanımda değiştirdi demek, değil mi? Kahretsin! Neden bu kadar derin uyuyordum ki? Uyuyormuş gibi yapabilirdim.
:'''Haruhi:''' Hadi! Okulda limse kalmadı. Gitmemiz gerekli.
:'''Kyon:''' Bu kötü oldu. Benim şemsiyem yok.
:'''Haruhi:''' ''[Şemsiyesini gösterir.]'' Bu yeterli olur.
:''[Haruhi ve Kyon eve doğru yürümeye başlar.]''
:'''Haruhi:''' Bana doğru tutsana şunu. Üzerime yağmur yağıyor.
:'''Kyon:'''Zaten çoğunluğu senin tarafında. Ayrıca bu da senin şemsiyen değil. Üzerinde "Okul malıdır" yazıyor.
:'''Haruhi:''' Okul malıysa ne olmuş? Bunu bir öğrencinin kullanmasında bir sakınca yok. Ya da istersen eve varana kadar ıslanabilirsin. Ver şemsiyemi! ''[Şemsiyeyi hızla alır ve uzaklaşır.]''
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor.]'' Doğrusu, o ısıtıcıyı da buralara kadar taşıyıp getirdim ama tek bir teşekkür bile etmedi.''[Haruhi'ye doğru koşar.]'' ''[Yüksek sesle.]'' Beni bekle!
== 2. Sezon (2009) ==
===''Bölüm 1: Sonsuz Sekiz 1''===
:''[SOS Ekibi halk havuzuna gider.]''
:'''Haruhi:'''[Mikuru ve Yuki'yi kollarından çeker ve havuza atlar.] Hadi gelsenize [Koizumi ve Kyon'a söylüyor.]. Su çok sıcak.
:'''Kyon:''' "Suya atlamak yasaktır" tabelasını okuyamıyor mu?
:'''Koizumi:''' Yine de güzel bir sahne değil mi? Sence de Suzumiya-san normal insanlar gibi eğlenmeyi öğrenmiyor mu?
:'''Kyon:''' beni birdenbire arayıp işi bittiği zaman yüzüme kapatmasının birini davet etmenin normal yolu olduğu aklıma gelmezdi.
:'''Koizumi:''' Eh... Suzumiya'nın yüzünde böyle güzel bir gülümseme varken dünyayı sarsacak olay yaşanmamalı.
:'''Kyon:''' Umarım haklısındır.
:'''Koizumi:''' Endişelenmene gerek yok. Geziden beri gözlenebilir bir problem yaşanmadı. Şimdilik, Suzumiya'nın bildiği kadarıyla dünya barış içinde.
<hr width="50%"/>
:'''Haruhi:''' Ne düşünüyorsunuz?
:'''Kyon:''' Bu da ne?
:'''Haruhi:''' Tatilin kalan zamanını nasıl geçireceğimize dair liste.
:'''Kyon:''' SOS Ekibi için mi?
:'''Haruhi:''' Evet. Tatilden geriye sadece 2 hafta kaldı ve hala yapmak istediğim şeyler varmış gibi hissediyorum. Bir çırpıda halledeceğiz.
:'''Koizumi:''' Yani yaz tatili boyunca yapılacak şeyler listesi mi?
:'''Mikuru:''' ''[Listeyi okumaya başlar.]'' Yaz kampı, havuz, bon dansı, havai fişekler, yarı zamanlı iş, yıldız gözlemi... Çok fazla şey var.
:'''Kyon:''' Ve bunların hepsini iki haftada mı yapmak zorundayız?
:'''Haruhi:''' İstediğiniz başka bir şey var mı?
:'''Mikuru:''' Uh, Japon balığı yakalama istiyorum.
:'''Haruhi:''' TAMAM! Japon balığı yakalamak ''[heyecanla listeye yazıyor.]'' Yarın başlıyoruz.
<hr width="50%"/>
:'''Haruhi:''' Bugün, 30 Ağustosta, listemizi tamamladık.
:'''Kyon:''' Şükürler olsun tek parça halinde çıkabildik.
:'''Haruhi:''' Yeter miydi? Ama... Eh, sanırım hepsi bu kadar. Hey, yapmak istediğiniz başka bir şey var mı?
:'''Koizumi:''' Aklıma bir şey gelmiyor.
:'''Kyon:''' Hala doymadın mı?
:'''Mikuru:''' Ben uzun bir süre kestireceğim.
:'''Haruhi:''' Yuki?
:'''Yuki:''' ''[Hayır şekliden kafasını sallar.]''
:'''Haruhi:''' Tamam.Bu yaz pek çok şeyi yapmayı başardık. Her yere gittik. Yukata giydik. Bir sürü ağustos böceği yakaladık. Bu kadarı yetmeli.
:'''Kyon:'''''[Düşünüyor.]'' Hala yapmak istediği şeyler mi var?
:'''Haruhi:''' Bugünlük bu kadar o zaman. Ne olur ne olmaz diye yarını yedekte tutuyordum ama bunun yerine evde dinlenebilirsiniz. İki güne kulüp odasında görüşürüz!
===''Bölüm 2: Sonsuz Sekiz 2''===
:'''Kyon:''' ''[Anlatıyor.]'' Yanlış bir şeyler vardı. İçgüdülerim böyle söylüyordu. TV'deki oyun aynı eyaletten, benle hiçbir ilgisi olmayan iki okul arasındaydı ama bir şekilde kaybedecek takıma tezahürat yaptığımı hissediyordum. Haruhi'nin arayıp başıma bela olacağını nasıl olduysa hissettiğim an, işte tam da o andı.
:[Telefon çalıyor.]
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor.]'' Ne istiyor yine?
:'''Kyon'un kız kardeşi:''' Kyon-kun telefonun...
:'''Kyon:''' İyi ki söyledin.
:'''Haruhi:''' Bugün boşsun değil mi? Hepimiz saat 2'de istasyonda buluşuyoruz. Gelsen iyi olur!
:''[Telefon kapanır.]''
:'''Kyon:'''[Düşünüyor.] Bir şey söylemedim...
:''[Tekrar telefon çalar.]''
:'''Kyon:''' ''[Telefonu açar.]'' Yine ne var?!
:'''Haruhi:''' Ne getireceğini söylemeyi unuttum. Mayonu yanına al. bir sürü de para. Bisikletinle geldiğine de emin ol. Tamam!
:'''Kyon:'''''[Anlatıyor.]'' Yok artık. Nasıl oldu bilmiyorum ama Haruhi'nin ne söyleyeceğini biliyordum. Yo, tam olarak öyle değil. Daha doğrusu, bunların daha önceden yaşandığına dair bir his vardı içimde. Deja vu dedikleri şey bu muydu? Yaz neredeyse bitti.
<hr width="50%"/>
:'''Haruhi:''' Giden zaman geri alınamaz.
<hr width="50%"/>
:''[Kyon eve doğru giderken arkadan Nagato'ya seslenir.]''
:'''Kyon:''' Nagato!
:'''Nagato Yuki:''' ''[Arkasına yavaşça döner.]''
:'''Kyon:''' Ah, şey... Hiç. Hiçbir şey. Nasılsın? İyi misin?
:'''Nagato Yuki:''' İyi.
:'''Kyon:''' Bunu duyduğuma sevindim.
:'''Nagato Yuki:''' Anladı.
:'''Kyon:''' ''[Nagato'nun yanından uzaklaşır eve doğru yalnız başına yürümeye başlar.]'' ''[Düşünüyor.]'' Neden? Neden onunla konuştum ki?
<hr width="50%"/>
:'''Haruhi:''' Acı veren işleri erkenden bitir ki, endişelenmeden eğlenmeye vaktin olsun. Yaz tatilinden keyif almanın doğru yolu budur.
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor.]'' Neden onun gibi bir kızın beyni var ki? Tanrı zenginlik dağıtırken işini yarım bırakmış.
<hr width="50%"/>
:'''Kyon:''' Her şeyi hatırlıyor musun?
:'''Nagato:''' Evet.
:'''Kyon:''' Şimdiye kadar kaç döngü yaşadık?
:'''Nagato:''' Bu 15,498. olacak.
<hr width="50%"/>
:'''Koizumi:''' Suzumiya-san'a arkadan sarıl ve kulağına "Seni seviyorum" diye fısılda.
:'''Kyon:''' Böyle bir şeyi kim yapar?
:'''Koizumi:''' Bu role senden daha uygun biri var mı ki ?
:'''Kyon''': Bu fikri veto ediyorum! Pas geçiyorum!
:'''Koizumi:''' O zaman ben mi denesem? Sadece şakaydı. Rolün hakkını veremezdim zaten. Sadece Suzumiya-san'ın kafasını karıştırmış olurdum.
===''Bölüm 3: Sonsuz Sekiz 3''===
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor.]'' İşte yine o his. Yıllardır buraya gelmediğime eminim. Yine de neden yakın zamanda buradaymışım gibi geliyor. O sahne, o tezgah... Bu...
<hr width="50%"/>
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor.]'' Yazdı. Yaz tatili. Rahatlayıp her şeyi unutmak istedim ama beni rahatsız eden bir şeyler vardı.
<hr width="50%"/>
:'''Kyon:''' Asahina-san tam olarak ne oldu?
:'''Asahina:''' Kyon-kun... Ben... Geleceğe gidemiyorum!
:'''Kyon:'''Dönemiyor musun? Bu da ne demek?
:'''Koizumi:''' Açıklamak gerekirse; sonsuz bir zaman döngüsünde hapsolduk.
:'''Kyon:''' Ne?
<hr width="50%"/>
:'''Koizumi:'''Kesin konuşmak gerekirse, Ağustos'un 17'si ve 31'i arasında resmen sonsuz bir yaz tatilinin ortasındayız.
:'''Kyon:''' Yaz tatilinin ortasında olduğumuz kesin.
:'''Koizumi:''' Bu hiç bitmeyen sonsuz bir yaz. Şu anda Eylül'e dair her şey bu dünyadan kayboldu. Bu yüzden Asahina-san artık geleceğe gidemiyor. Artık var olmayan bir geleceğe gidememesi çok normal tabii.
:'''Kyon:''' Dur bakalım şimdi! Saçma hikayende doğal olan herhangi bir nokta var mı? Sana kim inanır ki?
:'''Koizumi:''' Aslında senin inanacağını düşünüyordum.
<hr width="50%"/>
:'''Koizumi:''' Belli ki Suzumiya-san'a yakın olanların fark etme ihtimali daha yüksek.
:'''Kyon:''' Peki Haruhi? Neler olduğunun farkında mı?
:'''Koizumi:''' Tamamen habersiz görünüyor. Tabii, böylesinin daha iyi olduğu söylenebilir. Neyse, inanıyorum ki deja vu ile uğraşması gerekmeyen biri var çünkü yaşanan her şeyi hatırlıyor.
:'''Kyon:''' Kim olabilir?
:'''Koizumi:''' Söylememe gerek yok. ''[Nagato'ya doğru bakar.]''
:'''Kyon:''' Nagato öyle mi?
:'''Nagato:''' Evet.
:'''Kyon:''' Her şeyi hatırlıyor musun?
:'''Nagato:''' Evet.
:'''Kyon:''' Şimdiye kadar kaç döngü yaşadık?
:'''Nagato:''' Bu 15,499. olacak.
<hr width="50%"/>
:'''Koizumi:''' Suzumiya-san'a arkadan sarıl ve kulağına "Seni seviyorum" diye fısılda.
:'''Kyon:''' Böyle bir şeyi kim yapar?
:'''Koizumi:''' Bu role senden daha uygun biri var mı ki ?
:'''Kyon''': Bu fikri veto ediyorum! Pas geçiyorum!
:'''Koizumi:''' O zaman ben mi denesem? Sadece şakaydı. Rolün hakkını veremezdim zaten. Sadece Suzumiya-san'ın kafasını karıştırmış olurdum.
===''Bölüm 4: Sonsuz Sekiz 4''===
:'''Koizumi:''' İnanıyorum ki deja vu ile uğraşması gerekmeyen biri var çünkü yaşanan her şeyi hatırlıyor.
:'''Kyon:''' Korkunç bir şey. Kim olabilir?
:'''Koizumi:''' Söylememe gerek yok. ''[Nagato'ya doğru bakar.]'' Sanırım bu bütüncül düşünen varlık, zamanın sınırlarını aşan kişi için mümkün olabilir.
:'''Kyon:''' Nagato. Doğru mu?
:'''Nagato:''' Evet.
:'''Kyon:''' Her şeyi hatırlıyor musun?
:'''Nagato:''' Evet.
:'''Kyon:''' Şimdiye kadar kaç döngü yaşadık?
:'''Nagato:''' Bu 15,513. olacak.
<hr width="50%"/>
:'''Koizumi:''' Suzumiya-san'a arkadan sarıl ve kulağına "Seni seviyorum" diye fısılda.
:'''Kyon:''' Böyle bir şeyi kim yapar?
:'''Koizumi:''' Bu role senden daha uygun biri var mı ki ?
:'''Kyon''': Bu fikri veto ediyorum! Pas geçiyorum!
:'''Koizumi:''' O zaman ben mi denesem? Sadece şakaydı. Rolün hakkını veremezdim zaten. Sadece Suzumiya-san'ın kafasını karıştırmış olurdum.
===''Bölüm 5: Sonsuz Sekiz 5''===
:'''Koizumi:''' İnanıyorum ki deja vu ile uğraşması gerekmeyen biri var çünkü yaşanan her şeyi hatırlıyor ''[Nagato'ya doğru bakar.]''
:'''Kyon:''' Nagato. Doğru mu?
:'''Nagato:''' Evet.
:'''Kyon:''' Her şeyi hatırlıyor musun?
:'''Nagato:''' Evet.
:'''Kyon:''' Şimdiye kadar kaç döngü yaşadık?
:'''Nagato:''' Bu 15,521. olacak.
<hr width="50%"/>
:'''Koizumi:''' Suzumiya-san'a arkadan sarıl ve kulağına "Seni seviyorum" diye fısılda.
:'''Kyon:''' Böyle bir şeyi kim yapar?
:'''Koizumi:''' Bu role senden daha uygun biri var mı ki ?
:'''Kyon''': Bu fikri veto ediyorum! Pas geçiyorum!
:'''Koizumi:''' O zaman ben mi denesem? Sadece şakaydı. Rolün hakkını veremezdim zaten. Sadece Suzumiya-san'ın kafasını karıştırmış olurdum.
===''Bölüm 6: Sonsuz Sekiz 6''===
:'''Kyon:''' Her şeyi hatırlıyor musun?
:'''Nagato:''' Evet.
:'''Kyon:''' Şimdiye kadar kaç döngüden geçtik?
:'''Nagato:''' Bu 15,524. döngü.
<hr width="50%"/>
:'''Koizumi:''' Suzumiya-san'a arkadan sarıl ve kulağına "Seni seviyorum" diye fısılda.
:'''Kyon:''' Böyle bir şeyi kim yapar?
:'''Koizumi:''' Bu role senden daha uygun biri var mı ki ?
:'''Kyon''': Bu fikri veto ediyorum! Pas geçiyorum!
:'''Koizumi:''' O zaman ben mi denesem? Sadece şakaydı. Rolün hakkını veremezdim zaten. Sadece Suzumiya-san'ın kafasını karıştırmış olurdum.
<hr width="50%"/>
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor.]'' Boş versene. Ödevi yapamamın hiçbir anlamı yok. Nasılsa zaman tekrar döngüye girecek. Sanırım ödevimi yarın gelip gelmeyeceği belli olmayan kendime bırakacağım.
===''Bölüm 7: Sonsuz Sekiz 7''===
:'''Kyon:''' Her şeyi hatırlıyor musun?
:'''Nagato:''' Evet.
:'''Kyon:''' Şimdiye kadar kaç döngüden geçtik?
:'''Nagato:''' Bu 15,527. döngü.
<hr width="50%"/>
:'''Koizumi:''' Suzumiya-san'a arkadan sarıl ve kulağına "Seni seviyorum" diye fısılda.
:'''Kyon:''' Böyle bir şeyi kim yapar?
:'''Koizumi:''' Bu role senden daha uygun biri var mı?
:'''Kyon''': S-seni seviyorum... Hayır! Bu kadar klişe olma!
:'''Koizumi:''' Acaba ben mi denesem?
:'''Kyon:''' ''[İrkilir.]''
:'''Koizumi:''' Sadece şakaydı. Rolün hakkını veremezdim zaten. Sadece Suzumiya-san'ın kafasını karıştırmış olurdum.
<hr width="50%"/>
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor.]'' İşte yine ''[deja vu]'' oldu. Bu sefer her zamankinden daha güçlü. Haruhi'nin gitmesine izin veremem. Eğer verirsem iki haftayı tekrarlamak zorunda kalırız hem de çoktan on binlerce kez yaşamışken! Ama ne yapmalıyım? Haruhi'nin söylediklerinde bir ipucu olmalı. Ama ne? Ne söylüyordu? Bilmiyorum. Aklıma hiçbir şey gelmiyor.
===''Bölüm 8: Sonsuz Sekiz 8''===
:'''Kyon:''' Her şeyi hatırlıyor musun?
:'''Nagato:''' Evet.
:'''Kyon:''' Şimdiye kadar kaç döngüden geçtik?
:'''Nagato:''' Bu 15,532. döngü.
<hr width="50%"/>
:'''Koizumi:''' Suzumiya-san'a arkadan sarıl ve kulağına "Seni seviyorum" diye fısılda.
:'''Kyon:''' Böyle bir şeyi kim yapar?
:'''Koizumi:''' Bu role senden daha uygun biri var mı?
:'''Kyon''': Benim sıram! Bu fikri veto ediyorum!
:'''Koizumi:''' Acaba ben mi denesem? ''[Sessizlik.]'' Sadece şakaydı. Rolün hakkını veremezdim zaten. Sadece Suzumiya-san'ın kafasını karıştırmış olurdum.
<hr width="50%"/>
:'''Haruhi:''' İki güne kulüp odasında görüşürüz!
:'''Kyon:''' B-bekle! Haruhi! ''[Düşünüyor.]'' İ-işte yine ve daha öncekilerden daha güçlü! Bu ani binlerce kez yaşadığımızın kanıtı! Şimdi Haruhi'nin gitmesine izin veremem. Yoksa... İki haftayı tekrarlamak zorunda kalırız! Ama ne yapmalıyım? Haruhi'nin söylediklerinde bir çeşit ipucu olmalı. Ne? Neydi? Neydi?! Hatırla! Ne olduğunu hatırla! Endişelendiğim ama ertelediğim bir şey. Eğer şimdi bir şey yapmazsam Haruhi gidecek. Böyle olmaz! Hiçbir şey değişmeyecek! Şu an için önceki döngülerimiz ne yaptı? Ne yapmadılar?! Düşünecek zaman yok. Uçuk bir tahminde bulun! Sadece bir şey söyle! SÖYLE!
:''[Haruhi kapıdan çıkmak üzere.]''
:'''Kyon:''' BENİM LİSTEM HENÜZ BİTMEDİ!
:'''Haruhi:''' ''[Arkasını döner.]'' Huh?
:'''Kyon:''' Doğru ya! Ödevim!
:'''Haruhi:''' Neden bahsediyorsun?
:'''Kyon:''' Daha yaz ödevime dokunmadım bile! Yaz bitmeden onu tamamlamalıyım.
:'''Haruhi:''' Sen deli misin?
:'''Kyon:''' Koizumi! Seninkini bitirdin mi?
:'''Koizumi:''' Hayır. Çok meşguldük bu yüzden yarım kaldı.
:'''Kyon:''' Öyleyse beraber yapabiliriz! Nagato, sen de daha bitirmedin değil mi? Asahina-san da gelirse çok sevinirim!
:'''Asahina:''' Ama nereye?
:'''Kyon:''' Benim evimde yapabiliriz. Tüm notlarınızı ve matematik problemlerinizi getirin böylece hepsini yapabiliriz. Yaz aktivitelerimizin sonuncusu! Nagato ve Koizumi! Yaptıklarınızı kopyalamama izin verin!
:'''Koizumi:''' Tabii!
:'''Kyon:''' Tamam! O zaman yarın sabah başlıyoruz! Hepsini bir günde halledeceğiz!
:'''Haruhi:''' Dur bakalım! ''[Üzerine üzerine yürümeye başlar.]'' Tek başına kararlar alma! Birlik şefi benim! Öncelikle benim fikrimi sorma lazım! Kyon! Bir birlik üyesinin bağımsız kararlar alması çok büyük bir kural ihlalidir! '''BEN DE GELİYORUM!'''
<hr width="50%"/>
:''[Bir sonraki günün sabahı, Kyon'un alarmı çalar.]''
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor.]'' Görünüşe göre tahminim doğruymuş.
:''[Koizumi ve Kyon kulüp odasında konuşuyor.]''
:'''Koizumi:''' Suzumiya-san hem akademik hem atletik açıdan çok yetenekli. Sanırım bu çocukluğundan beri gelen bir mesele. Bu yüzden bizim yaz ödevlerimizin yük olacağını düşünemedi. Bu nedenle, işin yükünü arkadaşlarıyla paylaşmanın neşesini tatmış olmasının imkanı yok.
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor.]'' Açılış seremonisinden sonra eve gidebilirdim ama bir şekilde kendimi burada buldum. Sonra da bana Koizumi katıldı. Garip olan, Nagato'nun yokluğuydu. Belli etmese de yorulmuş olabilirdi. ''[Konuşuyor.]'' İnanması çok zor. Ağustos'un ikinci yarısını on binlerce kez yaşadık.
:'''Koizumi:''' Böyle hissetmen çok normal. Şu anda 15.531. döngünün anılarını isimlendirip hatırlayamıyoruz. Biz, 15.532. tekrarın üyeleri normal zaman akışına dönmeyi başaran tek grubuz.
===''Bölüm 9: Haruhi Suzumiya'nın İç Çekişi 1''===
:'''Kyon:'''''[Anlatıyor.]''Sonunda çılgın festivalin sona ermesiyle hevesle yeni ayın gelmesini beklerken öğrendiğim tek şey kültür festivalinin yaklaştığı oldu. Şu sıralar lisemiz bu olay için hazırlanıyordu. Bu arada... Eğer birinci sınıf 5. şubenin yani Haruhi ve benim sınıfımın ne yaptığını merak ediyorsanız, kaytarmış ve rastgele bir anket yapmaya gitmiştik. Geçen bahar, Asakura Ryouko bir yerlere kaçtığından beri, sınıftaki hiçbir öğrenci liderlik pozisyonunu alacak kadar delirmemişti.
:'''Haruhi:''' Hadi gidelim Kyon!
:''[Haruhi ile okul koridorunda yürümeye başlarlar.]''
:Kyon:[Anlatıyor.] Bununla beraber üşengeçlik sendromuna tutulmuş biri kadar uyuşuk hissederek sınıfa gitmek şeklindeki günlük ritüelimi gerçekleştiriyordum. Neden? Sebep, yanımda neşeyle yürüyen ve şöyle diyen kız olmalıydı:
:'''Haruhi:''' Anket yapmak çok saçma! Bunun eğlencesi nerede? Kesinlikle anlayamıyorum.
:Kyon: O zaman sesini çıkarman gerekirdi.
<hr width="50%"/>
:'''Haruhi:''' Bu kültür festivali! Kültür festivali! Yılın en önemli olayı değil mi?
:'''Kyon:''' Öyle mi?
:Haruhi: Öyle! Biz SOS Ekibi olarak, çok daha eğlenceki bir şey yapacağız!
:'''Kyon:'''''[Anlatıyor.]'' Haruhi konuşurken yüzü Hanibal'ın İkinci Kartaca savaşında Alpleri geçmeye karar verdiğindeki halini andıran sarsılmaz bir azimle parlıyordu.
<hr width="50%"/>
:'''Haruhi:''' Bir film çekeceğiz!
:'''Kyon:''' Huh?
===''Bölüm 10: Haruhi Suzumiya'nın İç Çekişi 2''===
:'''Taniguchi:''' Ne taşıyorsun öyle? Küçük iyi kalpli çocuklar için hediyeler mi?
:'''Kyon:''' Kesinlikle hayır.
:'''Taniguchi:'''''[Poşetin içine bakar.]'' Model silahlar mı? Bunlara ilgi duyduğunu bilmiyordum.
:'''Kyon:''' Ben değil. Haruhi.
:'''Taniguchi:''' ''[İmalı bir şekilde.]'' Suzumiya mi demek istiyorsun? Eh, senin için zor olmalı.
:'''Kyon:''' Huh?
<hr width="50%"/>
:''[Haruhi, Mikuru'ya zorla baika bir kostüm giydirir.]''
:'''Haruhi:''' Mikuru-chan bu kostümü filmde giyecek!
:'''Kyon:''' Her zamanki hizmetçi kostümü olmaz mı?
:'''Haruhi:''' Tabi ki olmaz! Bir hizmetçinin işi konaklara gidip özel servis işine bakmaktır. Garsonlar böyle yapmaz. Buradaki amacımız dükkâna gelen belirsiz sayıdaki müşteriye çeşitli servislerde bulunmak.
:'''Kyon:''' Her halükarda bu sebeplerin hiçbiri Asahina-san'ın bu kıyafeti giymesini gerektirmiyor.
:'''Haruhi:''' Küçük şeylerle kafanı yorma. Her şey duyguda bitiyor. Bunun hissettirdiklerini seviyorum.
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor.]'' Ne hissettiğin kimin umrunda? Asıl Asahina-san nasıl hissediyor?
:'''Asahina:''' Um... B-bu benim için çok küçük gibi görünüyor. B-bu yüzden...
:'''Haruhi:''' Endişelenme! Hiçbir sorun yok! Tam oturuyor!
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor.]'' İşe yaramaz.
:'''Haruhi:''' Başka bir deyişle, filmimizin konsepti bu! Sos Birliğini temsil eden yönetmen olarak kaliteli bir eğlence sunmaya karar verdim! Sadece izleyin! Seyircilerin her biri ayakta alkışlayacak!
:''[Yuki falcı kostümüyle kulüp odasından içeri girer.]''
:'''Kyon:'''[Düşünüyor.] Bu ne böyle?
:'''Haruhi:''' ''[Sevinçle.]''Artık anlıyorsun!Evet! İşte bu!
:'''Kyon:'''[Düşünüyor.] Bu ne demek bilmiyorum ama sınıfın falcı sahnesi için kostümü olduğu ortaya çıktı. Nagato'nun kısa cevaplarından ve Haruhi'nin kuduruk soru yağmurundan anladığım bu. Ne olursa olsun sınıfından buraya kadar bu kılıkla gelirken ne düşünüyordu ki?
:'''Haruhi:''' Bu kostüm aklımdaki rol için biçilmiş kaftan!
:'''Kyon:''' Nasıl harika?
:'''Haruhi:'''İşte bu! ''[tüm üyelere birer kâğıt parçası dağıtır]''
:''[Kağıdı inceleyen üyelerin hepsi şaşırır. Kâğıtta her üyenin Haruhi tarafından belirlenmiş rolü yazıyordur. Mikuru Asahina, gelecekten gelen dövüşçü garson; Itsuki Koizumi, Sihirli çocuk; Yuki Nagato, Şeytani uzaylı; Ekstralar, gelen geçen]''
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor.]'' Bu... benim... suçum mu?
:'''Koizumi:''' ''[Güler.]'' Ne söylemeyeliyim. Daha azını mı beklemeliydik. Kesinlikle, roller tam Suzumiya-san'a göre.[Kyon'a bakarak.] Bu harika .
:'''Kyon:''' [Koizumi'den bakışlarını kaçırır.] [Düşünüyor.] Bana gülme. Taş kesileceğim.
:'''Haruhi:''' Ee... Kyon. Silahları gün içinde kullanıma hazır et. Çekimler yarın başlıyor! Ayrıca kamerayı kullanmayı da öğrenmen gerekiyor.
:''[Kyon ve Koizumi silahları hazırlamak için kulüp odasında kalır.]''
:'''Koizumi:''' Önemli bir sorun görmüyorum.
:'''Kyon:''' Acaba bu yaptıklarında problem olmayan bir şey var mı? Durumun esprisini anlayamdım.
:'''Koizumi:''' Eh, bunlar espriye davet çıkarmadıkça karamsar olmaya gerek yok.
:'''Kyon:''' Nereden biliyorsun?
:'''Koizumi:''' En basitinden, bir film için oyuncu sayımız çok az. Suzumiya-san benim sihirli çocuk olduğuma gerçekten inanmıyor. Ben yalnızca bu filmin kurmaca ortamında Itsuki Koizumi adında sihirli bir çocuk rolündeyim. Kimse filmdeki bir karakteri rolünü yapan bir aktörle karıştırmaz değil mi? Kimileri yapsa bile Suzumiya-san onlardan biri olmayabilir.
:'''Kyon:''' Pek rahatlatıcı olmadı. Söylediklerinin doğru olduğunun bir garantisi yok.
:'''Koizumi:''' Eğer gerçek ve hayali karıştırıyor olsaydı dünyamız uzun zaman önce fantazik şeylerle dolmuş olurdu. Daha önce de söylediğim gibi Suzumiya-san hala mantıklı düşünen bir insan.
:'''Kyon:'''[ Düşünüyor.] Bunu biliyorum ama Haruhi'nin mantıklı düşüncesi yarı-cinlendiğinden beri bir sürü tuhaf olayın içerisine sürüklendim. Ayrıca Haruhi tüm bunlardan bir haber.
:'''Koizumi:''' Suzumiya-san'ın neler olduğuna dair herhangi bir kanıt bulmasını engellemeliyiz. Gerçeği söylemekten başka şansımızın kalmadığı bir gün gelebilir ama şu an değil. Neyse ki Asahina-san ve Nagato-san'ın grupları da aynı fikirde. Elbette ben hiçbir şeyin değişmemesini isterim.
:'''Kyon:''' Ben de öyle. DÜnya'nın koca bir kaosa sürüklendiğini görmek istemiyorum.
:'''Koizumi:''' Dünya için bu kadar endişelenmeyi bırakıp kendi güvenliğini düşünmelisin. Nagato-san ve benim yerim doldurulabilir ama senin yedeğin yok.
===''Bölüm 11: Haruhi Suzumiya'nın İç Çekişi 3''===
:''[Üyeler film gidişatı hakkında bir lokantada oturup konuşuyor.]''
:'''Haruhi:''' Tekrar bir düşününce, bir dövüş sahnesi için yeterli aksiyon yoktu. Mikuru-chan ormanda telaşla koşar, Yuki onu takip eder. Sonra Mikuru-chan uçurumdan düşer ve oradan geçen Koizumi-kun onu yakalayıp kurtarır! Nasıl?
:'''Kyon:'''''[Düşünüyor.]'' Olaylar baya şans eseri. Haruhi'yi tanıyorsam, Asahina-san'ı gerçekten uçurumdan atabilir. Doğru, bu düşüşü fırsat bil! Kostümü giy ve Asahina-san'ın dublörü ol! Eh, göğüslerde biraz eksiğin var ama...
:'''Haruhi:''' Başka bir şey mi var aklında? Beni garson kıyafetiyle düşünmesen iyi edersin.
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor.]'' Aklımı okudu.
:'''Koizumi:''' Filmde görünenler sadece üçümüz müyüz?
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor.]'' Aptal! Gereksiz sorular sormasana!
:'''Haruhi:''' Bu doğru. Üç kişi çok az olabilir. Koizumi-kun, güzel tespit! Minnetimin göstergesi olarak, rolünü arttıracağım!
:'''Koizumi:''' Neden... Teşekkürler.
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor.]'' İşte hakettiğini buldun. Ben, uyuyan yılanın kuyruğuna basmamam gerektiğini biliyorum. Bu yüzden de ağzımı kapalı tutuyorum.
:'''Haruhi:''' Ana düşmanı yenmek için önce birkaç tane ayakçıyı yenmen gerek. Ayakçı, ayakçı...
:'''Kyon:''' Onlar yeter.
:'''Haruhi:'''Bu işe yarar!
:'''Kyon:''' ''[Anlatıyor.]'' Taniguchi ve Kunikida. Yan kaakterden daha gereksizler. Gerçek ayakçılar.
:'''Haruhi:''' Ne olur ne olmaz diye, Mikuru-chan'ın başına bir şey gelmesi lazım. Zavallı küçük kız korkunç çilelere katlanıyor ta ki mutlu sona ulaşana dek! Bu filmin teması bu! Mikuru-chan ne kadar acı çekerse final katarsisimiz de o kadar etkili olur!
:'''Kyon:'''''[Düşünüyor.]'' O neydi? Bana güvenemeyeceğini mi söylüyorsun?
<hr width="50%"/>
:[Haruhi Mikuru'ya rolünü anlatır.]
:'''Haruhi:''' "Mikuru Işını" diye bağırırken ellerini şu şekilde tut ''[Lensin takılı olduğu sol gözünün üzerinde olacak şekilde barış işareti.]''
:'''Mikuru:''' B-b-böyle mi?
:'''Haruhi:''' Hayır, böyle! Sonra da sağ gözünü kapat. Şimdi Mikuru-chan söylemeyi dene.
:'''Mikuru:''' Mi-Mikuru Işını!
:'''Haruhi:''' Daha yüksek söylemeyi dene.
:'''Mikuru:''' Mikuru Işını!
:'''Haruhi:''' Utanma!
:'''Mikuru:''' Mi-mi Mikuru Işını!
:'''Haruhi:'''Karnından bağır!
:'''Kyon:'''[Düşünüyor.] Etraftaki ailelerin bakışları yakıcı olmaya başladı.
:'''Haruhi:''' Tamam! Gerçek bir şeyin vakti geldi! Işını ateşle!
:'''Mikuru:''' Mi-mi Mikuru Işını!
:''[Mikuru'nun gözlerinden kameraya doğru gerçekten ışın çıkmaya başlar. Nagato ışın kameraman olan Kyon'a ulaşmadan hepsini yakalar.]''
:'''Haruhi:''' Ne? Yuki... Oraya ne zaman geldin?
:''[Mikuru her gözünü kırptığında ışın çıkar. Koizumi'nın elinde tuttuğu pankart ışın ile yırtılır.]''
:'''Yuki:''' [Mikuru'nun üzerine doğru koşar ve üzerine atlar.]
:'''Haruhi:''' Kes!Kes!
:'''Mikuru:''' Nagato-sa...Nagato-san!
:'''Haruhi:''' Dur Yuki! Ne yapıyorsun!
:'''Kyon:''' Ne yapıyorsun? Hey, Nagato!
:'''Haruhi:''' Bu planın bir parçası değil!
:''[Nagato Mikuru'nun üstünden kalkar.]''
:'''Kyon:''' [Mikuru'nun yanına gider.] İyi misin?
:'''Haruhi:''' Ne yapıyorsunuz siz? Lütfen senaryoda olmayan şeyle yapmayın! Huh? Mikuru-chan lense ne oldu?
:'''Mikuru:''' Huh?
:'''Kyon:'''''[Düşünüyor.]'' Böyle bir durumda olaydan etkilenmeyen kişiye sorman gerekir. ''[Konuşuyor.]'' Nagato, Asahina-san'ın renkli lensine ne oldu biliyor musun?
:'''Yuki:'''Hayır.
:'''Kyon:'''''[Düşünüyor.]'' Yalan söylüyor.
:'''Haruhi:''' Belki de boğuşma sırasında düşmüştür. Neden hiçbir yerde bulamıyoruz?
:'''Kyon:''' ''[Koizumi'ye dönerek.]'' Aramaya yardım ediyormuş gibi yapabilirdin!
:'''Koizumi:''' rüzgâr uçurmuş olabilir. Çok hafif bir şey.
:'''Haruhi:''' [Koizumi'nin tuttupu pankarta bakar.] Ne oldu? İkiye mi bölündü? Zaten ucuz bir şeydi. Eh, fotoğrafçılık kulübümüzden daha fazlası beklenemezdi.
<hr width="50%"/>
:''[Haruhi ve Mikuru ayrıldıktan sonra Nagato Koizumi ve Kyon'a lensi onun aldığını ve bir lazer olduğunu söyler.]''
:'''Kyon:'''Lazer mi?
:'''Yuki:''' Evet.
:'''Koizumi:''' Bu sürpriz oldu. Bir bakabilir miyim? Normal bir lense benziyor.
:'''Kyon:''' Bu da ne demek oluyor?
:'''Koizumi:''' Bana sağ avucunu gösterebilir misin?
:'''Kyon:''' ''[Sağ avucunu gösterir.]''
:'''Koizumi:''' Hayır, sen değil. Nagato-san.
:'''Yuki:''' ''[Lazerden dolayı delinmiş olan avucunu açar.]'' Kalkana vakit yoktu.
:'''Kyon:''' Bu kadar umursamaz davranma! Çok acı çekiyormuşsun gibi görünüyor!
:'''Yuki:''' Çok güçlü ve çok ani.
:'''Koizumi:''' Yani lazer ışını Asahina-san'ın sol gözünden mi geldi?
:'''Yuki:''' Evet.
:'''Kyon:'''''[Düşünüyor.]'' Sadece "evet" demesene!
:'''Yuki:''' Çabucak yenilemeye çalışacağım ''[Avucundaki izler saniyeler içinde kaybolur]''.
:'''Kyon:''' Yok artık... Asahina-san gerçekten gözlerinden ışın mı ateşliyor?
:'''Yuki:''' Parçacık korumalı top değil. Yoğunlaştırılmış ışık.
:'''Kyon:''' Çok büyük fark Bir lazer ya da maser ya da Markalit FAHP hepsi acemilere aynı görünür. Buradaki sorunumuz Asahina-san'ın ısı ışınları saçıyor olması.
:'''Yuki:''' Isı ışını değil. Foton lazeri.
:'''Kyon:''' Dediğim gibi büyük fark! Teknik terimlere ihtiyacımız yok!
:'''Koizumi:''' Bu Asahina-san'ın eskiden beri sahip olduğu bir yetenk mi?
:'''Yuki:''' Hayır. Şu anda Asahina Mikuru normal bir insan. Yaradışılı sıradan insanlarla benzer.
:'''Koizumi:''' Yani lensle ilgili mi bir sorun var?
:'''Yuki:''' Hayır. O saddece bir görüntü.
:'''Koizumi:''' Bu da demektir ki...
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor.]'' Nagato beni korumasaydı Asahina-san'ın gözünden gelen lazer ışını kamera lensinin içinden ve daha sonrasında göz yuvalarımdan geçip yoluna çıkan her şeyi yakarak kafatasımdan geçip gidecekti.
:'''Koizumi:''' Bu Suzumiya-san'ın işi değil mi? Mikuru ışınının geçrçek olmasını istedi ve gerçeklik bu yönde değişime uğradı. Olan bu.
<hr width="50%"/>
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor.]'' Nagato her zaman benim hayatımı kurtarıyormuş gibi geliyor.
===''Bölüm 12: Haruhi Suzumiya'nın İç Çekişi 4''===
:'''Haruhi:''' İşte bu sahnede Mikuru kendini zor bir durumda buluyor. Çünkü mavi gözü Yuki tarafından etkisiz hale getirildi. Harika görünüyor! [Senaryoyu Taniguchi'ye uzatır.] Hey sen, tut şunu! Mikuru-chan hazır mısın?
:'''Mikuru:''' E-evet.
:'''Haruhi:''' Çok yumuşak!
:'''Mikuru:''' EVET!
:'''Kyon:'''''[Düşünüyor.]'' Acın acımdır Asahina-san.
:'''Haruhi:''' Başlıyoruz! Ve... EKŞIN!
<hr width="50%"/>
:'''Haruhi:''' Bekelttiğimiz için özür dileriz. En iyi parçaları getiriyorduk da.''[Mikuru'nun sol gözüne taktığı yeni lensi gösterir.]'' İşte!
:'''Kyon:'''''[Düşünüyor.]'' Hadi ama! Bu bir çeşit kabus mu? Dünkü fiyaskoyu tekrar etmeye mi çalışıyor?
:'''Haruhi:''' Hadi Mikuru-chan! Mucizevi Mikuru Gözü-R'la bir şeylere ateş et. Fantastik bir şeylere ve saldır!
:'''Yuki:'''''[Koşarak yeniden Mikuru'nun üzerine atlar ve lensi çıkarmya çalışır.]''
:'''Mikuru:''' Nagato-san!
:'''Haruhi:''' Hey, Yuki! Sen bir büyücüsün. Şimdi güreşme zamanı değil. Eh, aslında bu da işe yarar. Büyük ihtimalle ilgi çekecektir. Kyon! Çektiğine emin ol! Yuki'nin fikrini harcamalayalım!
:'''Kyon:'''''[Düşünüyor.]'' Fikir falan değil ki...
<hr width="50%"/>
:''[Koizumi , okulda Kyon ile konuşuyor.]''
:'''Koizumi:''' Belli ki Suzumiya-san depresyonla o kadar meşgul ki sinirlenemiyor.
:'''Kyon:''' O da nedenmiş?
:'''Koizumi:''' Cevabı biliyor olmasılın ama açıklayayım. Suzumiya-san ne olursa olsun onun yanında olacak tek kişinin sen olduğuna inanıyordu. Şikayet ya da protesto edebilirdin ama yine de onu affederdin.
:'''Kyon:'''Yalnızca müzelik bir aziz onu affetme yetisine sahip olabilir.
:'''Koizumi:''' Acaba Suzumiya-san'a neşelenmesini söyleyebilir misin? Eğer ruh hali kötüleşmeye devam ederse kapalı uzaydan çok daha kötü bir kaderle karşı karşıya kalabilirz. Keyifsiz bir Suzumiya-san'ın bu dünyayı ne hale geetireceğini hayal dahi edemem.
:'''Kyon:''' Yani onu rahatlatmam mı lazım?
:'''Koizumi:''' Biraz öpücük ve biraz da makyaj.
:'''Kyon:''' Bunun ne anlama gelmesi lazım? Bunu yapmak için bile yeterince yakın değiliz.
:'''Koizumi:''' Eh, şu andan itibaren sakinleşmeni bekliyorum. Çok fazla şey mi bekliyorum?
:'''Kyon:'''''[Düşünüyor.]'' Dün sakinliğimi kaybettim çünkü Asahina-san'a yaptığı gaddarca muameleyi kaldıramadım ya da kaldırdım. Kalsiyum eksikliğinden de olabilir. Dün koca bir litre süt içtikten sonra uyandığımda tüm sinirim gizemli bir şekilde uçup gitmişti. Tabii, bu sadece placebo etkisi de olabilir.
<hr width="50%"/>
:''[Kyon, Taniguchi ve Kunikida öğlen emeği vaktinde sınıfta konuşuyor ve filmden bahsediyorlar.]''
:'''Taniguchi:''' Her halukarda ben bu karmaşadan elimi ayağımı çekiyorum Senin küçük filmin mi? Berbat bir şey olacak. Bu çok açık.
:'''Kyon:'''''[Sinirlenir.]'' Bunu söylemesi gerekn son kişi sen olmalıydın. ''[Düşünüyor.]'' Filmin nasıl biteceğini söylemene ihtiyacımız yok. Neyse... Bunu söyledğini duymak çok sinir bozucu. En azından Haruhi festival için bir şeyler yapmaya çalışıyor! Biraz payın olsun! Peki ya sen? Salakça bir şey de yapıyor olsa bu yine de onu sadece yaşamını idame etmek için eylemlerde bulunan nirinden daha iyi yapar. Cidden... Cidden çok sinirimi bozuyor! Şimdi... Neden bu kadar keyifsizim? Film yapma tutkusunu mu öğrendim ne yaptım?
:'''Kunikida:''' Ne oldu Kyon? Suzumiya-san'ın da canı sıkkın görnüyor. Bir şey mi oldu?
:'''Taniguchi:''' Büyük ihtimal sevgili tartışmasıdır.
:'''Kyon:''' Hıh...''[Düşünüyor.]'' Anladım. Haruhi'nin yapmamı söylediklerini yapmalı sonra da şikayet etmeliydim. Başka bir deyişle, çok üzgündüm çünkü Taniguchi'den hiçbir farkım yoktu ve sözleri beni daha da üzdü.''[Yerinden kalkar ve kulüp oladına doğru hararetli bir şekilde yürümeye başlar.]'' Kahretsin! Senin yüzünden ''[Taniguchi]'' bilmek istemediğim bir şeyi fark ettim! Şimdi de sonradan pişman olacağım bir şey yapacakmışım gibi hissediyorum! Kahretsin! Kahretsin!
:''[Kyon, kulüp odasından içeri girer ve koltuğunda oturan Haruhi'ye doğru yaklaşır.]''
:'''Kyon:''' Hey, Haruhi.
:'''Haruhi:''' Efendim?
:'''Kyon:''' Bu filmi mutlaka başarıya ulaştırmalıyız.
:'''Haruhi:''' Elbette! Neticede yönetmen benim. Başarı garanti. Bunu söylemene ihtiyacım yok.
:'''Kyon:'''''[Düşünüyor.]'' Ne kadar cahil. Bu, neşesiz bir Haruhi yüzünden kafayı yemekten daha iyidir.
:'''Haruhi:''' Hadi gidelim!
===''Bölüm 13: Haruhi Suzumiya'nın İç Çekişi 5''===
:[Filmde Yuki'nin partneri olması için siyah kedi aramaya Yuki'nin apartmanının arkasındaki çimenliğe giderler.]
:'''Haruhi:''' Şuna bak. İnsanlardan hiç korkmuyorlar. Siyah kedi... Siyah kedi... Hmm... [Siyah kedi bulamayınca bir calico kedisi alır.] Neyse. Şunu alacağız.
:'''Kyon:'''''[Düşünüyor.]'' Yine seti değiştiriyor.
:'''Haruhi:''' Siyah değil ama idare etmemiz lazım. Tamam, Yuki. Bu senin partnerin! İyi geçinin!
<hr width="50%"/>
:'''Haruhi:''' Kediyi konuşturmalıyız! Büyücünün büyülü bir hayvanı olmalı. Alaycı bir hakarette filan bulunabilir.
:'''Kyon:'''''[Düşünüyor.]'' İnanılmaz.
:'''Haruhi:''' Senin ismin ''[Kedi için]'' Shamisen. Gel bakalım Shamisen! Bir şeyler söyle!
:'''Kyon:'''''[Düşünüyor.]'' Sanki konuşmaya başlayacak da. Doğru ya, lütfen konuşmaya başlama. Bekle, Shamisen şey demek değil mi?..
:'''Haruhi:''' Kyon! Bu kediyle ilgilenmek senin görevin. Onu eve götür ve yarına kadar bir iki numara öğret. Ateşli bir çemberden geçmek olabilir. Tamam! Bugünlük bu kadar! Yarın doruğa çıkacağız! Film su gibi akıyor ve herkes tam formunda! Yarın için iyice dinlendiğinizden emin olun!
:''[Haruhi setten ayrılır.]''
:'''Kyon:''' ''[İç çeker.][Kedinin yanına gider ve balını okşar.]'' İyi iş. Sana sonra bir kutu kedi maması alacağım. Yoksa kurutulmuş sardalyayı mı tercih ederdin?
:'''Shamisen:''' İkisi de uyar.
:''[Üyeler irkilir.]''
:'''Kyon:''' Hey, hey... Az önceki Nagato muydu? kediye soruyordum.
:'''Shamisen:''' O benim tercihimdi. Dolayısıyla benim cevabımdı. Yanlış bir şey mi söyledim?
:'''Koizumi:''' Bu sürpriz oldu. Benekli bir erkek.
:'''Kyon:''' Meselemiz bu değil.
:'''Mikuru:''' Çok şaşırdım. Konuşan bir kedi...
:'''Shamisen:''' Niçin bu kadar şaşırdığınızı anlayamadım?
:'''Kyon:''' Bu o şeytan kedi yaratıklarından biri mi?
:'''Shamisen:''' Kesinlikle, sizi bakış açınıza göre insan konuşmasına dair sesler çıkarıyor olabilirim. Eğer mesele buysa söylediğim sözlerin duyduğunuz ankama geldiğine nasıl emin olabilirsiniz?
:'''Kyon:''' Bu, bilirsin işte. Sorduğum sorulara cevap verdiğin için.
<hr width="50%"/>
:'''Koizumi:''' Görünüşe göre Suzumiya-san'ı çok küçümsemişiz.
:'''Mikuru:''' Ne demek istiyorsun?
:'''Koizumi:''' Suzumiya-san'ın film senaryosunun bu dünyadaki gerçekliği etkileyebileceğinden korkuyordum. Dev bir meteorun düşmesiyle ilgili bir sahne çekmek isterse bu gerçekten yaşanabilir.
:'''Mikuru:''' Ne yapacağız?
:'''Koizumi:'''Kurgunun gerçekliği bozmasına engel olmalıyız. Şu anda farkında olmadan gerçeklikle kurguyu karıştırıyor.
:'''Kyon:''' İyice hızını almış heralde.
:'''Koizumi:''' Suzumiya-san'ın garip güçleri bu filmi bir süzgeç gibi kullanarak harekete geçiyor. Buna engel olmak için Suzumiya-san'a bunun sadece bir kurmaca olduğunu anlatmalı ve onu filmini mantıklı bir halde getirmesi konusunda ikna etmeliyiz.
<hr width="50%"/>
:'''Mikuru:''' Kyon-kun.
:'''Kyon:''' Efendim.
:'''Mikuru:''' kulağa Koizumi-kun'u eleştiriyormuşum gibi gelecek biliyorum. Niyetim bu değil ama benim olanlar hakkında bir düşüncem var. Aslında... Bu biraz... Koizumi-kun'un yorumundan farklı
:'''Kyon:''' Haruhi'nin tanrı olmasıyla ilgili söylediklerini mi kastediyorsun?
:'''Mikuru:''' Suzumiya-san'ın şimdiki zamanı değiştirme yeteneğine sahip olduğu kesin ama bu dünyanın yapısını değiştirdiğine inanmıyorum. Bu dünya baştan beri böyledi.
:'''Kyon:''' Bu bakış açısı Koizumi-kun'unkini tamamen reddediyor.
:'''Mikuru:''' Nagato-san'ın da çok farklı bir düşüncesi olduğuna eminim. Um... Bunu söylemek biraz kaba kaçabilir ama sen gerçekten Koizumi-kun'un söylediklerine güvenmemelisin. Böyle bir şeyi söylememeliyim! Um... Çok üzgünüm. Açıklama yapmakta çok kötüyüm ve söyleyebildiklerime dair bir kısıtlama var. AMA!
:'''Kyon:''' Anladım. Nasıl olurda Haruhi tanrı olabilir, değil mi? Senin bakış açını Koizumi'ninkinden daha mantıklı buluyorum.
:'''Mikuru:''' Teşekkür ederim. Ama Koizumi-kun ile karşı kişisel bir problemim yok. Lütfen bunu anla.
<hr width="50%"/>
:'''Yuki:''' Asahina'nın inancına katılıyorum. Haruhi Suzumiya bu dünyayı yartamadı. Dünya daima bu formuyla mevcuttU. ESP gibi supernatural varlıklar, temporal sapmalar ve uzaylı organizmalar gibi kavramlar her zmaan vardı. Haruhi Suzumiya'nın rolü böyle varlıkları kimliklerinden habersiz keşfetmek ve bu güce geçen 3 yılda sahip oldu. Bu dünyadaki anormallikleri tespit edebilse de onları asla tanıyamaz. Bunun nedeni unsurların tanınmaya müsait olmaması. Bu biz olabiliriz.
:'''Kyon:''' Yani Asahina-san, Koizumi'ninkinden farklı bir sebeple Haruhi'nin garip fenomenleri kabul etmemesi için mi uğraşıyor.
:'''Yuki:''' Evet. Bu uzay-zamana, kendisinin ait olduğuu gelecek uzay-zmanı korumak için geldi.
:'''Kyon:'''''[Düşünüyor.]''Giderken çok önemli bir şey söylediğine dair bir his var içimde.
:'''Yuki:''' Itsuki Koizumi ve Mikuru Asahina birbirinin yorumlarını asla kabul edemez. Endişelendikleri üzere farklı bir teori varklıklarının temelini sarsacaktır.
:'''Kyon:''' Bekle! Koizumi kendi ESP'sinin üç yıl önce ortaya çıktığını söylemişti.
:'''Yuki:''' Koizumi'nin doğruyu söylediğine dair kanıt yok.
:'''Kyon:'''''[Düşünüyor.]'' Evet, yok. Koizumi'nin teorisi başıma gelen her şeyi kolayca açıklıyordu. Ancak doğru olup olmadığını kim söyleyebilir? Aynısı Asahina-san için de geçerli. Kim Asahina'nın teorisinin doğru olduğunu garanti edebilir?
<hr width="50%"/>
:'''Kyon:'''''[Anlatıyor.]'' Ertesi gün, Haruhi'ye bir öneri sundum. Biraz kavga ettik ama sonunda kabul etti.
:'''Haruhi:''' Tamam! Aferin! Film bitti! Herkes çok çalıştı! Filmin ilk gösterimi iiçin yarın ilk iş kulüp odasında buluşuyoruz!
:'''Mikuru:'''''[Ağlamaya başlar.]''
:'''Haruhi:''' Mikuru-chan ağalamak içiçn çok erken. Gözyaşlarını Palme d'Or ya da Oscar ödülü için sakla! Yarın kutlama yapacağız!
<hr width="50%"/>
:'''Kyon:'''''[Anlatıyor.]'' Haruhi'nin tek endişesi, ki hiçbir derdi yok gibidir, "dünya çok normal" sözleriyle özetlenebilirdi. Peki ya "normal olmama" kriteri nedir? Supernatural olmalı. Başka bir deyişle, "Neden hala bir hayalet gelip bana görünmedi?" aklındaki soruydu.
:''[Haruhi ve Kyon bir kafede oturuyor.] ''
:'''Kyon:''' Sana söylemem gereken önemli bir şey var. İyi dinle.
:'''Haruhi:''' Ne?
:'''Kyon:''' Uzaylıların, zaman yolcularının ya da ESP kullanabilen insanların gerçek olmasını istiyorsun, değil mi?
:'''Haruhi:''' Evet. Ne olmuş?
:'''Kyon:''' Bir uzaylı, zaman yolcusu ve sihirli biri düşündüğünden daha yakında olabilir.
:'''Haruhi:''' Kim olabilir ki? Yuki, Mİkuru ve Koizumi'yi kastetmediğini düşünüyorum. Bu hiç de "düşündüğümden daha yakın" olmaz.
:'''Kyon:''' Aslında... Söyleyeceğim şey buydu.
:'''Haruhi:''' Aptal mısın sen? Sanki böyle bir şey olabilirmiş gibi!
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor.]''Eh, normal koşullar altında... Evet.
:'''Haruhi:''' Ee? Hangisi hangisi?
:'''Kyon:''' Buna bayılacaksın. Yuki Nagato bir uzaylı. Bir şeyin ötesinden veya öyle bir şey... Onu gönderenler onlar. Ah, doğru! O bir insansı arayüz! Olan bu.
:'''Haruhi:''' Peki ya Mikuru?
:'''Kyon:''' Asahina-san'ı açıklaması daha kolay. O bi zaman yolcusu. Buraya gelecekten geldi yani bir zaman yolcusu.
:'''Haruhi:''' Ne kadar uzak bir gelecekten geliyor?
:'''Kyon:''' Bunu bilmiyorum. Bana söylemez.
:'''Haruhi:''' Aha... Şimdi anladım.
:'''Kyon:''' Anladın mı!?
:'''Haruhi:''' Demek Koizumi-kun sihirli biri? Söyleyeceğin buydu, değil mi?
:'''Kyon:''' Evet! Söyleyeceğim tam olarak buydu!
:''[Birlikte kafa sallayıp gülmeye başlarlar ta ki...]''
:'''Haruhi:''' [Sinirle ayağa kalkar.] BENİMLE DALGA GEÇME! [Kafeden ayrılır.]
:'''Kyon:''' ''[Düşünüyor.]''Aptal kız! Neden sağdyun yanlış zzamanda ortaya çıkıyor? Bana inansaydın her şey çok daha kolay olurdu. Tabii, doğru. Haruhi tüm bu fenomenlerin gerçekliğinin farkına varırsa dünyaya neler olur bilmiyorum. Şükürler olsun.
== Film: Haruhi Suzumiya'nın Kaybolması ==
:'''Kyon''': ''[Anlatıyor.]'' 16 Aralık sabahı. Hava çok soğuktu. Bir buz kıracağı alıp yere saplasan, Dünya'yı milyonlarca parçaya ayıracak kadar bir "soğuk"tan bahsediyorum.
<hr genişlik="%50"/>
:'''Kyon''': ''[Anlatıyor]'' Okul sanat festivaline kadar güzel ve sıcaktı ama Aralık ayı geldiğinde, sıcaklık çok hızlı düştü, sanki kayıp zamanı telafi ediyormuş gibi . Sanki Japonya bu yıl sonbaharı atlamaya karar vermiş gibiydi. Ya da daha iyisi, gökyüzündeki kontrol paneline bakan birileri sonbahar düğmesine basmayı unutmuş olabilirdi. Sibirya hava kütlesi... Ciddiyim, bir defa da buraya uğramasa güzel günler geçirebilirdik. Her yıl üşenmeden bizi ziyaret etmeniz gerekmez. Sanki mevsimler patlak vermiş gibi ya da başka bir şey. Oh harika, şimdi de çevre için endişeleniyorum. Evet, endişeleniyor olabilirim ama bu konuda bir şey yapacak değilim. Bu çok fazla iş gerektirir.
<hr genişlik="%50"/>
:'''Kyon''': ''[Anlatıyor]'' Gelecek hafta neler olacağını biliyor muyum? ''[Taniguchi ile daha önceki konuşmasına atıfta bulunarak.]'' Herkesi çıldırtan bu sözde "olay" mı? Tabii ki yaparım. Arkamdaki koltukta oturan kişi bu tür şeyleri takip etmeyi kendine görev edindiğinde kolay oluyor. Nisan'dan beri başıma gelen tüm belaların genel müdürü. Evrendeki tüm kötülüklerin anasıdır. Varlığıma yönelik her tehdidin arkasındaki kişi. Ah, evet... Haruhi.
<hr genişlik="%50"/>
:''[Haruhi diğer üyelerle Noel partisini tartışıyor.]''
:'''Haruhi Suzumiya''': Önümüzdeki hafta Noel Arifesi için planı olan var mı?
:'''Kyon''': ''[Düşünüyor.]'' Bunu biliyordum.
:'''Haruhi''': Bir şey olmadığına oldukça eminim, değil mi Kyon? Pek sosyal bir hayatın olmadığını hepimiz biliyoruz ve sadece bir ezik gibi hissetmeni istemediğim için soruyorum.
:'''Kyon''': Evet? Peki ya başıma bir şey gelirse? Önce bana ne planladığını söyle.
:'''Haruhi''': Müsaitsin, biliyordum! ''[Koizumi'ye döner.]'' Ya sen Koizumi? Bahse girerim bir kız arkadaşınla randevun vardır, değil mi?
:'''Itsuki Koizumi''': ''[İç çeker.]'' Durum gerçekten böyle olsaydı harika olurdu, ancak ister inanın ister inanmayın, Noel Arifesinden önceki programım şu anda tamamen açık ve esnek. Doğruyu söylemek gerekirse, zamanı nasıl geçireceğim konusunda biraz endişelenmeye başlamıştım.
:'''Kyon''': ''[Düşünüyor.]'' Yalancı. Kendini bilerek boşa çıkardın. Kabul et!
:'''Haruhi''': Pekala, şimdi bunun için endişelenmene gerek yok! Ayrıca, böylesi çok daha iyi ''[Mikuru'ya döner.]'' Peki ya sen Mikuru? Muhtemelen senin de planların vardır! Sanki biri senden gece yarısı yağmurun kara dönüştüğü o anı izlemeni istemiş gibi?
:'''Kyon''': ''[Düşünüyor.]'' Birdenbire Shōwa döneminden çıktı.
:'''Mikuru Asahina''': Aslında haftaya planladığım bir şey yok. ''[Şaşkın]'' Gece mi öldü? [Ingilizce "dead of night" gece yarısı demek.]
:'''Kyon''': ''[Düşünüyor]'' Benimle çıkabilirsiniz Bayan Asahina!
:'''Haruhi''': ''[Yuki'ye döner]'' Yuki?
:'''Yuki Nagato''': Hiçbir şey.
:'''Haruhi''': Harika!
:'''Kyon''': ''[Düşünüyor.]'' Vay!
:'''Haruhi''': Tamam o zaman! Çözüldü! ''[Bir kalemin kapağını açar ve "SOS Ekibi Noel Partisi" yazar]'' Kimsenin gelecek hafta için planı olmadığından, bir SOS Ekibi Noel partisi düzenleyeceğiz! Her zamanki gibi, herhangi bir itiraz varsa, etkinlikten sonra iletebilirsin, söz veriyorum onları dikkate alacağım!
:'''Kyon''': ''[Düşünüyor.]'' Ve her zamanki gibi canı ne isterse onu yapıyor. Yine de herkese planları olup olmadığını sordu. Sanırım biraz ilerleme kaydediyor.
<hr genişlik="%50"/>
:'''Kyon:''' [Düşünüyor.] Eğer ben kafayı yemediysem dünya yemiş olmalı.
<hr genişlik="%50"/>
:'''Kyon:''' [Anlatıyor.] Şöyle bir örnek nasıl olurdu? Çok talihsiz biri olduğunu varsayalım. Bu kişi bir gün uyandığında dünyanın tamamen değilmiş olduğunu fark etsin. Adına ütopya denilen adaletsizliklerle dolu harika bir dünya olsun bu. Başına artık başka bir talihsizlik ya da bela gelmeyecek olsun. Bir gecede cehennemden cennete geçmiş gibi... Ancak hiçbir şeyden haberi olmasın. Kimliği bilinmeyen biri tarafından buraya getirilmiş olsun. Nedenini tahmin bile edemeyecek bir durumda olurdu. Muhtemelen cevabı bilen başka biri de olmazdı. Öyleyse, şimdi bu durumda mutlu mu olmalıydı?
<hr genişlik="%50"/>
:'''Kyon:''' Buna inanamıyorum. Haruhi'yi özledim.
<hr genişlik="%50"/>
:'''Kyon''': Daha önce ne dedin?
:'''Taniguchi''': Anlamadığımı söyledim-[Kyon araya girer]
:'''Kyon''': Öyle değil.
:'''Taniguchi''': Ah, Haruhi Suzumiya? Doğu ortaokulunun gonzo kızıydı. Ortaokulda ikimiz aynı sınıftaydık. Birbirinizi tanıdığınızı bilmiyordum.
:'''Kyon''': Seni yapışkan ahtapot.
:'''Taniguchi''': Kime ahtapot diyorsunuz? Ben bir ahtapotsam, sen kurumuş eski bir kalamarsın!
:'''Kyon''': [Taniguchi'yi bir masaya iter.] Haruhi'yi tanıyor musun, gerçekten onun kim olduğunu biliyor musun?
:'''Taniguchi''': Onu elbette tanıyorum. 50 yıl sonra bile onun gibi birini unutamazsın. Doğu ortaokuluna giden bütün çocuklar o çılgın pilici bilir. Bırak gideyim adamım ne olur.
:'''Kyon''': O nerede? Haruhi hangi cehenneme gitti?
<hr genişlik="%50"/>
:'''Kyon:''' [Düşünüyor.] İşte bu, sonunda bir iz buldum. Bu karmaşık dünyada benimle aynı anıları paylaşan tek bir kişi daha.
<hr genişlik="%50"/>
:''[Kyon, Yuki uzay-zaman sürekliliğini değiştirdikten hemen sonra Yuki ile yüzleşiyor.]''
:'''Kyon''': Merhaba. Benim. Biz tekrar buluşacağız. ''[Düşünüyor.]'' Demek gerçekten sendin.
:'''Yuki''': Burada ne yapıyorsun? Ve neden?
:'''Kyon''': ''[Yüksek sesle]'' Komik. ben de sana aynı şeyi sormak üzereydim
:''[Yuki bir cevap aramakta zorlanıyor.]''
:'''Yuki''': A... Yürümek?
:'''Kyon''': ''[Düşünüyor.]'' Bu doğru değil. Bu doğru değil, Nagato. Yorgundun. Haruhi'nin saçmalıklarından bıkmıştın. Her yere sürüklenmek. Beni korumaktan yoruldun.Ne olursa olsun yapmak zorunda olduğun şeylerden bıktın. Bizim bile bilmediğimiz şeyler. Tüm bunlardan kaynaklanan yorgunluk artmaya devam etti.
:''[Alternatif bir Yuki, Kyon ile dairesinde konuşuyor.]''
:'''Yuki''': Zamanla hafızamda bir dizi hata verisi birikecek. Hatalar en sonunda tetikleyiciye dönüşecek ve davranışlarımı etkileyecek. Ayrıca bu durumlar kaçınılmaz. Bundan üç yıl sonra, 18 Aralık sabahı dünyayı yeniden kuracağım. Bunu engelleyemem. Çünkü şu anda hata verilerinin tam olarak ne olduğunu belirleyemiyorum.
:'''Kyon''': ''[Düşünüyor]'' Biliyorum. Anormal davranış değişikliğine neden olan tetikleyicinin ne olduğunu biliyorum. İçinizde biriken hata verilerinin ne olduğunu biliyorum. Gerçek şu ki, tamamen klişe bir şey. Sadece bir insan arayüzü olmana ve programlamanın sınırlarının ötesinde çalışamamana rağmen, bu senin bile bağışıklığının olmadığı bir şeydir. Elbette, anlamıyorsun ama ben anlıyorum ve eminim Haruhi de anlar. Görüyorsun Nagato, bunlara "duygular" deniyor. Duyguları hiç yaşamamışken bile yaşamak istediğini gösteriyor. Yani, bağırmak, ağlamak ya da "beni rahat bırak, bıktım" diye bağırmak istemedin mi? Bazen? Pekala, o şeyleri hiç düşünmemiş olsan bile, istemen normal. Bunu yapmana izin vermeliydin. Ben de kısmen suçluyum. Düşünmeden, sana daha çok güvenmeyi alışkanlık haline getirdim. Kendimi hiç hesaba katmadım. Her zaman "Oh, Nagato bunu düzeltebilir. O her şeyi yapabilir" dedim. Görünüşe göre Haruhi'den bile daha büyük bir aptalım. Tek yaptığım şikayet etmekti. Tüm bunlar birikmişken, dünyayı değiştirmeye çalışacak kadar kafayı sıyırmış olmanA şaşmamalı. Bir böcek? Bir hata? Cidden, boşversene. Nagato aslında bunu diledi. Sadece normal bir dünyada yaşamak istiyordu, hepsi bu. Son birkaç gündür bunun için endişelendikten sonra nihayet aradığım cevaba kavuştum. Neden her şeyi eski haline döndürme işini bana bıraktı? Cevap basit: doğru seçimi yapmam için bana güvendi. Değişen dünya mı yoksa orijinal dünya mı? Hangisi daha iyi? Seçmek zorundayım. Kahretsin. Ne düşünüyordum ki? Haruhi'nin etrafında olan her şey, sağduyuya meydan okuyan her küçük şey: Onlar hakkında ne hissediyorum? onlardan bıktım. Yeterince yaşadım zaten. Cidden, bundan daha fazlasını kaldıramam. Tüm bu çılgın şeylere yeni yeni kapılan normal bir adamım. Haruhi'nin mantıksız imkansız taleplerine karşı mücadele eden bir lise öğrencisi... Buna karşı daha sert bir tavır almalıydım.
:'''Kyon'un vicdanı''': Demek böyle, ha? Evet, seninle konuşuyorum. Soru-cevap zamanı. Bu önemli bir soru, o yüzden iyi dinle, tamam mı? Bir cevap istiyorum. Hazır? O zaman testi çözelim.
:''[Ekrandaki metinde şöyle yazıyor: "Olağanüstü bir okul hayatını eğlenceli bulmuyor musunuz?"]''
:'''Kyon'un vicdanı''': Bir düşün, sonra bana cevabını ver. Hadi, devam et ve söyle. Haruhi sizi her türlü çılgınlığı yapmaya zorladı ve bu yeterli değilse uzaylılar tarafından saldırıya uğradınız ve zaman yolcularından ve esperlerden de tuhaf hikayeler dinlemek zorunda kaldınız. Birbiri ardına gelen garip, açıklanamayan birçok şey... Üstüne üstlük, Haruhi'nin olup biten her şey hakkında karanlıkta tutulması gerektiğine dair katı kural.. Tüm bunların arkasındaki kişi öğrenemez; bu bir yakalama 22. Bunların hiçbiri eğlenceli değil miydi? Düşündüğün bu mu? Bıktın. Yeterince yaşandı. Aptalcaydı. Daha fazla dayanamadın. Hmm... Bu doğru mu? Dediklerimi takip etmekte zorlanıyorsan, heceleyeyim.
:''[Ekrandaki metinde şöyle yazıyor: "Bu dünya hiç de ilginç değil."]''
:'''Kyon'un vicdanı''': Hı-hı. Hemen hemen böyle. Kendine karşı dürüst ol: Haruhi'ye dayanamazsın. O tam bir baş belası. Yapmak istediği her şey berbat. Hiç eğlenmene imkan yok, değil mi? Bunu inkar edemezsin, o yüzden deneme bile. Öyleyse şunu açıklayın: neden "Enter" tuşuna bastınız? Ha? Acil kaçış programı mı? Nagato'nun her şeyi geri almak için bıraktığı tek kişi. "Hazır"? Ve bu soruya "Evet" yanıtını verdiniz. Bu doğru değil mi? Bayan Nagato, sana sakin ve huzurlu bir dünya vermek için onca zahmete girdikten sonra bile, sen onu geri çevirdin. Neden yaptın adamım? Sürekli mızmızlanan sen değil miydin? Her zaman ne kadar mutsuz olduğun hakkında ağlardın. Durum buysa, kaçış programı kimin umurunda? Bunu görmezden gelmeliydin. Evet, reddettiğiniz o dünyada Haruhi sadece kafası karışık bir kız. Bayan Asahina sadece şirin bir moe karakteri. Koizumi normal bir lise öğrencisidir. Nagato sadece çok utangaç bir kitap kurdu. Yani, çoğu zaman. Her neyse... Ama aptalca bir şaka duyarsa güler ve sonra kızarırdı. Ve yaşlandıkça, kalbi her gün daha çok açılacaktı. Asla bilemezsin. O böyle olabilirdi. Ama gidip o düğmeye basarak normal bir hayatı çöpe atmak zorundaydın. Nedenmiş? ''[Ayağını Kyon'un kafasına koyar ve onu bir masaya sabitler.]'' Sınav zamanı bitti! Şimdi soruyu cevapla! Haruhi'nin ve yaptığı tüm tuhaf şeylerin biraz eğlenceli olduğunu düşünmüyor musun? Açıkla!
:''[Uzun bir duraklamadan sonra Kyon cevaplar.]''
:'''Kyon''': Evet! Tabii ki düşünüyorum! ''[Kyon kendini masasından uzaklaştırır.]'' Elbette eğlenceliydi! Her bir dakikasını sevdim! Cevabı çok '''AÇIK''' olan aptalca sorular sorma bana.''[Kyon kendini vicdanının tutuşundan kurtarır.]'' Bunun eğlenceli olmadığını düşünmek için deli olmalısın! Sadece dünyanın en büyük aptalı, kendilerine bu sorulsa eğlenceli olmadığını söylerdi! Hem de Haruhi'den otuz kat daha fazla! Uzaylılar, zaman yolcuları ve esperler? Bir tane yeter, ama hayır, üçüyle de takılmam gerek! Bir de aralarında en çılgın güce sahip olan Haruhi var! Sonra her yere saçılmış tüm bu diğer gizemli güçler var! Bütün bunları nasıl eğlenceli bulmadım, ha?! Bana istediğin kadar sor, cevabım değişmeyecek! Tabii ki eğlenceli buldum...''[Sahne Yuki, Kyon ve yetişkin Mikuru'nun olduğu tepeye döner.]'' Sanırım bu kadar. Diğer yol kesinlikle daha iyi. Böyle bir dünyaya sahip olmak doğru gelmiyor. Üzgünüm Nagato ama eskiden olduğun seni şimdi olduğun senden daha çok seviyorum. Yine de gözlüksüz daha iyi görünüyorsun.
== Oyuncular ==
* [[w:Haruhi Suzumiya (character)|Haruhi Suzumiya]] - [[w:Aya Hirano|Aya Hirano]] (Japonca), [[w:Wendee Lee|Wendee Lee]] (İngilizce)
* [[w:Kyon|Kyon]] - [[w:Tomokazu Sugita|Tomokazu Sugita]] (Japonca), [[w:Crispin Freeman|Crispin Freeman]] (İngilizce)
* [[w:Yuki Nagato|Yuki Nagato]] - [[w:Minori Chihara|Minori Chihara]] (Japonca), [[w:Michelle Ruff|Michelle Ruff]] (İngilizce)
* [[w:Mikuru Asahina|Mikuru Asahina]] - [[w:Yūko Gotō|Yuko Goto]] (Japonca), [[w:Stephanie Sheh|Stephanie Sheh]] (İngilizce)
* [[w:Itsuki Koizumi|Itsuki Koizumi]] - [[w:Daisuke Ono|Daisuke Ono]] (Japonca), [[w:Johnny Yong Bosch|Johnny Yong Bosch]] (İngilizce)
[[Kategori:Anime]]
ewg2atqs4pdswj5gemzonngrsdjbejo
Av Mevsimi
0
34408
232779
226463
2025-06-10T19:17:02Z
Brightt11
34669
kağıt > kâğıt, değiştirildi: kağıt → kâğıt [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232779
wikitext
text/x-wiki
'''''Av Mevsimi''''', başrollerini Şener Şen, Çetin Tekindor ve Cem Yılmaz'ın paylaştığı Yavuz Turgul'un yönetmenliğini üstlendiği 2010 yapımı bir polisiye filmidir.
== Diyaloglar ==
:'''Savcı''': Ooo maşallah nihayet gelebildiniz. Gözlerimiz yollarda kaldı.
:'''Ferman''': Savcım çok haklısın ama feci bir trafik…
:'''İdris''': Bugün bizim nöbet günümüz değil ayrıca. Selam, Doktorum.
:'''Doktor''': Selam, İdris.
:'''Ferman''': Savcım tanıştırayım. Bu yeni arkadaşımız Hasan Rıfat Adıgüzel.
:'''Savcı''': Hayırlı olsun kardeşim. Hasan mı diyelim Rıfat mı?
:'''Hasan''': Hasan olabilir savcım.
:'''Savcı''': İyi güzel.
:'''Ferman''': Durum nedir?
:'''Savcı''': Şüpheli ölüm. Şu ana kadar sadece kesik kol bulundu. Araştırmalar devam ediyor.
----
:'''Asiye:''' Sen ne dedin bakayım bana? Korkak kahraman? Ulan sen benim karanlıktan başka neyden korktuğumu gördün ki?
:'''İdris:''' Yıldırımdan.
:'''Asiye:''' O çocukluğumda.
:'''İdris:''' Benden?
:'''Asiye:''' Pışık. Ben senden hiç korkmadım. Deli, deliden korkmazmış. Bak, kalbim nasıl çarpıyor! Hakikaten ben korkak mıyım?
:'''İdris:''' Ben buraya seni öldürmeye geldim biliyor musun?
:'''Asiye:''' İyi, öldür o zaman.
----
:'''Pamuk:''' Odamda hayaller kurarım. Masallar yazarım. Hayalet olurum, kaybolurum. O zaman ne babamın nefreti ne ağabeylerimin şiddeti ne bakkalın ter kokusu ne arsız çocukların çığlıkları ne komşu kadınların dedikodusu dokunur bana. Ben hep masallara kaçarım. Hayalet olurum, kaybolurum.
----
:'''Müzeyyen:''' Ben seni bilirim. Kendine bakmazsın. Unutkansın, ihmalkarsın, boş verirsin. Onun için ben gidince yapacaklarının listesini çıkardım. Aklıma geldikçe yazıyorum, yazacağım. Evlilik cüzdanımız, nüfus kâğıtlarımız, sigorta karnen falan üst çekmecede. Mide ilaçların mutfaktaki üst gözde. Son kullanma tarihini atlama. İç çamaşırların senin yattığın taraftaki komodinin üst çekmecesinde.
----
:'''Battal:''' Benim için kaba saba heriftir derler. Desinler. Şunu unutmayın, ticarette kimseye nezaketi için para ödemezler. Para eden zekadır. Bilen bilir benim av merakım vardır, babamdan kalma. Rahmetli çocukluk zamanımda beni alır Toroslara götürür, Adanalıyız ya. İşte orada yaban keçisi, ayı, geyik... Allah ne verdiyse avlardık. Yani babam avlar, ben seyrederdim. Bir keresinde bir geyik vurdum. Hayvan dizlerini kırdı, oracığa yığıldı. Ölürken de gözlerini dikti, bana öyle baktı. Dayanamadım, ağlamaya başladım. Babamdan ilk ve son tokadı orada yedim. Bir tane çaktı bana ve dedi ki ağlayacaksan bir daha gelme. Avın gereği budur. Yine dedi ki hayat da böyle bir şeydir iste. Sürek avıdır. Ya sen indirirsin ya seni indirirler. Seç birini, öyle dedi. O tokat bana ders oldu. Bir daha hiç ağlamadım. Hayvan avında da insan avında da. Sordunuz ya düzen üzerine... Dünyanın düzeninin özü tam da budur. Avlar ve avcılar vardır o kadar. Siz de buna karar vereceksiniz. Av mı olacaksınız avcı mı?
----
:'''Hasan:''' Çocuk bu be...
:'''İdris:''' Çocuk-mocuk... Anasının gözü işte baksana...
:'''Hasan:''' Yok be abi baksana ne kadar da masum bakıyor.
:'''İdris:''' Al işte... Ulan bana bir tane masum kadın göster, hemen orda bileğimi keserim!
----
:'''Ferman:''' Cinayet masası polisleri hep böyledir, gözleri suçlu arar. Şüphe hep şüphe.
----
:'''İdris:''' İşte kadınlar budur. Güzeldirler ama zehirleyerek öldürürler.
----
:'''Hasan:''' Burada her şey pis kokuyor, ben pis kokuyorum abi. Yasemin’in yanına yaklaşamıyorum, elini tutamıyorum kızın.
----
:'''Ferman:''' Onca insanı yok ederek bir hayat kurtardın. Hiç mi vicdanın sızlamadı be adam!
:'''Battal:''' Önemli olan sızlayan vicdanla yaşayabilmektir, Avcı Bey.
----
:'''Ferman:''' Her şey burada başladı, burada bitirmek senin elinde.
:'''Hasan:''' Ne oldu?
:'''Ferman:''' Tamamdır. Gidiyoruz. ''[Silah sesi duyulur.]'' Av mevsimi bitti.
== Replikler ==
*“Bir avcıyı diğerinden ayıran zekası değil, avına duyduğu merhamettir.”
{{Vikipedi}}
[[Kategori:Suç filmleri]]
[[Kategori:2010 filmleri]]
[[Kategori:Yavuz Turgul'un yönettiği filmler]]
[[Kategori:Türk filmleri]]
[[Kategori:En İyi Türk Filmleri (İlk 100)]]
[[Kategori:Dram filmleri]]
[[Kategori:Polisiye filmler]]
p6jkbf4b6tu6p6zpl42f8b5bjxxnzci
Ters Yüz
0
34415
232839
226915
2025-06-10T20:23:37Z
Brightt11
34669
/* Diyalog */ dz, değiştirildi: kase → kâse [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232839
wikitext
text/x-wiki
{{DISPLAYTITLE:''Ters Yüz''}}
[[Dosya:Inside Out (2015 film) Logo.svg|küçükresim|Hiç birine bakıp kafasının içinde neler olduğunu merak ettiniz mi?]]
'''[https://tr.wikipedia.org/wiki/Ters_Yüz Ters Yüz]''' (özgün ismiyle Inside Out), yönetmenliğini [https://tr.wikipedia.org/wiki/Pete_Docter Pete Docter]'ın yaptığı 2015 yapımı [https://tr.wikipedia.org/wiki/Pixar Pixar Animasyon Stüdyoları] tarafından üretilmiş 3 boyutlu [https://tr.wikipedia.org/wiki/Bilgisayar_animasyonu bilgisayar animasyonu] komedi-drama filmi.[6] Eleştirmenler tarafından da beğenilen film [https://tr.wikipedia.org/wiki/73._Altın_Küre_Ödülleri 73. Altın Küre Ödülleri]'nde En İyi Animasyon Film ödülünü aldı. Ayrıca [https://tr.wikipedia.org/wiki/88._Akademi_Ödülleri 88. Akademi Ödülleri]'nde En İyi Animasyon Film ödülünü kazandı ve En İyi Özgün Senaryo dalında aday gösterildi.
Mayıs ayında [https://tr.wikipedia.org/wiki/Cannes_Film_Festivali Cannes Film Festivali]'nde gerçekleştirilen galanın ardından 19 Haziran 2015 tarihinde vizyona girdi.
{{center|'''Kafanızın içindeki küçük seslerle tanışın.'''{{küçük|([[#Sloganlar|sloganlar]])}}}}
==Riley==
* ''[yeni okulundaki ilk gününde]'' Benim adım Riley Andersen, Minnesota'lıyım ve şimdi burada yaşıyorum.
* Senin problemin ne?! Sadece beni yalnız bırak!
* Sus artık!
* Biliyorum istemediğini biliyorum ama... Evimi özlüyorum. Minnesota'yı özlüyorum. Mutlu olmam için bana ihtiyacın var ama... Ben eski arkadaşlarımı ve hokey takımımı istiyorum. Eve gitmek istiyorum.
===Neşe===
* ''[fragmandan]'' Haydi, grup kucaklaşması! Sen de Öfke!
* ''[dans]'' Mutluluk dansı yapıyorum, pantolon giymiyorum!
* ''[ilk satırlar]'' Hiç birine bakıp "kafalarının içinde neler oluyor?" diye merak ettiğiniz oldu mu? Biliyorum. Riley'nin kafasını biliyorum.
* ''[anlatı]'' Muhteşemdi! Sadece Riley ve ben, sonsuza kadar.
* ''[Küçük Riley'e yedirilmek üzere olan bir brokoliye bakarak; kafa karışıklığı]'' Hmm. Bu yeni görünüyor.
* ''[anlatı]'' Bunlar Riley'nin anıları ve fark ederseniz çoğunlukla mutlular. Övünmek gibi olmasın.
* Ve her bir çekirdek hafıza, Riley'nin kişiliğinin farklı bir yönünü güçlendirir. Hokey Adası gibi! Goofball Adası benim kişisel favorim. Evet, Goofball en iyisidir.
* ''[Üzüntü'nün, onun çekirdek anılardan birine dokunmasını engelledikten sonra]'' Üzüntü, neredeyse çekirdek bir anıya dokunuyordun ve onlara dokunduğun an artık geri dönüştüremeyiz!
* Okulun ilk günü! Çok, çok heyecan verici!
* ''[Üzüntü'ye]'' Aferin kız!
* ''[diğer duygulara]'' Pekala millet, yeni bir başlangıç! Güzel bir haftaya dönüşecek, güzel bir yıla dönüşecek, güzel bir hayata dönüşecek güzel bir gün geçireceğiz!
* ''[Riley'nin öğretmeni hakkında gülüyor]'' Çok komik! ''[bir kumandayı çevirir]''
* ''[Üzüntü'ye]'' Olumlu düşün!
* ''[Çöplükten çıkmaya çalışırken Neşe , mavi çekirdek anıyı ve unutulmuş bir anıya bakar]'' Boyama yaparken dilini nasıl çıkardığını hatırlıyor musun? ''[unutulmuş başka bir anıyı alır ve ona bakar]'' Bütün gün onun hikâyelerini dinleyebilirim. ''[Üçüncü bir tane alır]'' Sadece Riley'nin mutlu olmasını istedim... ''[üç unutulmuş hatırayı ve mavi çekirdek anıyı elinde tutarak gözyaşlarına boğulur]''
* Üzüntü... Anne ve baba... Ekip. Yardıma geldiler... Üzüntü yüzünden.
* Deneyeceğim, Bing-Bong. Söz veriyorum.
* ''[Düşmek üzere olduğu Hatıra Çöplüğü'ne bakıyor, kafası karışmış ve utanmış durumda]'' Bu delilik, bu delilik... Hayır, Neşe, pozitif ol... BEN POZİTİFİM bu delilik!
===Üzüntü===
* Köpeğin öldüğü komik filmi hatırlıyor musun?
* Ve hepimiz üşüyoruz, titriyoruz ve... ''[ağlamaya başlıyor]'' ...her şey birdenbire sarsılmaya başlıyor! ''[her zaman zayıflamaya başlar]''
* Ağlamak, sakinleşmeme ve hayatın sorunlarının ağırlığını kafama takmama yardımcı oluyor.
* ''[Dostluk Adası dağıldıktan sonra]'' Elveda Dostluk! Merhaba Yalnızlık!
* Yürüyemeyecek kadar üzgünüm.
* Peki. Orada kaybolacağından eminim.
* Her şey bu kadar interaktif mi olacak?
* The Prairie Dogs'un büyük playoff maçını kaybettiği gündü. Riley kazanan atışı kaçırdı. Kendini çok kötü hissetti. Bırakmak istedi.
* Sadece gitmeme izin ver! Riley bensiz daha iyi!
* ''[ağlama]'' Sadece işleri daha da kötüleştiriyorum!
* ''[çıldırdı]'' NEŞE!!
* Tragic Vampire Romance Island'ı severim.
* Ah, Üzüntü Spirali'ndeyinz
* Maymun geri döndü!
* Kızgınlık!
===Tiksinti===
* Tamam dikkat, tehlikeli bir koku var millet.
* Bitirdiğimde, Riley çok iyi görünecek, diğer çocuklar kendi kıyafetlerine ve kusacaklarına bakacaklar.
* Anne ve baba herkesin içinde bizimle mi olacak? Hayır, teşekkürler!
* Riley çok tuhaf davranıyor. Neden bu kadar tuhaf davranıyor?
* Neşe ne yapacağını bilirdi.
* ''[Riley hokeyi bıraktıktan sonra]'' 1'den 10'a kadar bir ölçekte bu güne "F" veriyorum.
* ''[Korku'ya]'' Duygular bırakılmaz, dahi!
* ''[Öfke'ye]'' Sana söylerdim ama anlamayacak kadar aptalsın. Elbette küçücük beyniniz karıştı. Sanırım bunu senin seviyene indirmem gerekecek. Üzgünüm senin kadar iyi moron konuşamıyorum, ama bir deneyeyim. Ahh.
* Moda Adası?!?! ''[soluklar]'' Herkes sussun.
* ''[yeni konsolda 'Ergenlik' yazan bir düğme görür]'' Bekleyin beyler, bu da nedir?'
===Öfke===
* Bir dakika, tatlı yiyemedik mi dedi? Demek böyle oynamak istiyorsun, yaşlı adam? Tatlı yok mu? Oh ''elbette'', sen BUNU YEDİKTEN hemen sonra yemeğimizi yeriz!
* Tebrikler, San Francisco! Pizzayı mahvettin! Önce Hawaiililer, şimdi de "sen!"
* Anne Kötü Haber Treni yaklaşıyor!
* ''[ Neşe ve Üzüntü yanlışlıkla Uzun Süreli Hafızaya gönderildikten sonra]'' Bu lanet kelimeyi şimdi söyleyebilir miyim?
* Ne bekliyordun? Bütün adalar çöktü!
* Ah, sana tavrımı göstereceğim, yaşlı adam!
* Bundan bir parça ister misin baba?! Gelip al!
* Akıl okumayı sever misin Meg?! Okuman için bir şey var, tam burada!
* Harekete geçme zamanı.
* Oh hey, hadi uyuyalım, çünkü eminim neşeli, eğlence dolu zamanlar hemen köşede.
===Korku===
* Ah! Dikkat!
* Bu kadar! O dönene kadar Neşe'nin yapacağını yapmalıyız!
* Ah, Neşe. Neredesin?
* Ah, keşke Neşe burada olsaydı!
* Beyler, Riley'e bir şey hissettiremeyiz.
==Bing Bong==
* ''[Neşe ve Üzüntü ile soyutlanırken]'' YÜZÜM! GÜZEL YÜZÜM!
* ''[iki boyutlu oldu]'' Derinlik! Derinliğim yok!
* ''[yapısını bozarken]'' Bacaklarımı hissetmiyorum! ''[bacaklarını tutar]'' Ah, işte oradalar.
* ''[ Neşe ve Üzüntü'yü selamlar]'' Hayal Dünyası'na hoş geldiniz!
* Patates Kızartması Ormanı var!
* Herkes bir kazanan! Birinciliği kazandım!
* ''[Riley hakkında]'' En iyi arkadaşlardık.
* ''[Hatıra Çöplüğü'nden kurtulmaya çalışırken Neşe'a]'' HALA ANLAYAMADIN MI, NEŞE?! BURADA SIKIŞTIK! UNUTULDUK!
* ''[Neşe'ye , son satır]'' Onu benim için Ay'a götür. Tamam mı? ''[kaybolur]''
===Bing Bong'un Şarkısı===
:''Hangi dost oyun sever?<br />Bing Bong, Bing Bong!<br />Roketi var ve çok güzel <br />Bing Bong, Bing Bong!<br />Kimdir en mükemmeli bu şarkıyı söyleyen mi?''
==Diyalog==
:'''Neşe''' ''[anlatıyor]'': Ve bu sadece başlangıçtı. Merkez sadece oradan daha çok kalabalıklaştı.
<hr width=60%/>
:''[Küçük Riley ailesiyle birlikte masada oturuyor. Babası ona brokoli vermek üzere]''
:'''Bill''': Başlıyoruz, tamam, aç.
:'''Neşe''': Hm, bu yeni görünüyor.
:'''Korku''': Güvenli mi?
:'''Üzüntü''': Ne var?
:'''Bill''': Aah... ''[brokoliyi Riley'e doğru uzatır]''
:'''Tiksinti''': ''[ekrana girer]'' Tamam, dikkat! Tehlikeli bir koku var millet. ''[brokoliyi fark eder]'' Bir dakika, o da ne?
:'''Neşe''' ''[anlatıyor]'': Bu Tiksinti. Temelde Riley'nin fiziksel ve sosyal olarak zehirlenmesini engelliyor.
:'''Tiksinti''': Dinozor gibi parlak renkli veya şekilli değil. Bekleyin çocuklar... Bu BROKOLİ! ''[ağır ve bir düğmeye basar]''
:'''Küçük Riley''': İğrenç! ''[brokoli kâsesini çevirir, biraz babasının yüzüne bulaşır ve tiksinti anısı eklenir.]''
:'''Tiksinti''': ''[gururla]'' Az önce hayatımızı kurtardım. ''[diğer üçü rahatlayarak iç çeker]'' Evet, rica ederim.
:'''Bill''': Riley, akşam yemeğini yemezsen, tatlı yiyemezsin.
:'''Öfke''': ''["Zihin Okuyucu" başlıklı gazetesinden başını kaldırıyor, manşetlerde "Tatlı Yok!" yazıyor]'' Bir dakika, tatlı yiyemez miyiz dedi? ''[kağıdı bırakır ve konsola doğru yürümeye başlar]''
:'''Neşe''' ''[anlatıyor]'': Bu Öfke. O... işlerin adil olmasına çok önem verir.
:'''Öfke''': Yani ''öyle'' böyle mi oynamak istiyorsun ihtiyar?! Tatlı yok mu? ''[başının üstü közlerle parlamaya başlar]'' Ah ''tabii'', Yemeğimizi yeriz. SEN BUNU YEDİKTEN HEMEN SONRA! ''[Birkaç kolu iter ve kafası Herkül'deki Hades gibi patlarken çığlık atar, Küçük Riley'nin çığlık atmasına ve sinir krizi geçirmesine neden olur ve öfkeli bir anı oluşur.]''
:'''Bill''': Riley, Riley! İşte bir uçak geliyor! ''[uçak taklidi yapar, sakinleşirken brokoliyi ona yaklaştırır]''
:'''Öfke''': <big>'''AAAAH...!'''</big> ''[anında sakinleşir]'' Ah, uçak. Bir uçağımız var millet.
:'''Tüm Duygular''': Oooooohh... ''[Hepsi toplanıp uçağı izlerler ve Riley mutlu bir şekilde onu yer, mutlu bir anı oluşur.]''
:'''Neşe''': Ve Üzüntü ile tanıştınız. O... Şey, o...
<hr width=60%/>
:'''Neşe''' ''[anlatıyor]'': İşte bu kadar. Kızımızı seviyoruz. Harika arkadaşları ve harika bir evi var... daha iyisi olamazdı. Sonuçta, Riley artık 11 yaşında. Neler olabilir? ''[Evin dışını keser; yere SATILDI işareti yerleştirilir]'' Ne?!?
:'''Öfke, Korku, Üzüntü ve Tiksinti''': AAAAH! ''[hareket eden kamyon kapanıyor]'' AAAAH! ''[kamyon uzaklaşıyor]''
:'''Neşe''': Tamam, aklımdan geçen bu değildi. ''[Diğer duygular çığlık atıyor, çok Üzüntü' büyük sürpriz]''
:'''Öfke, Korku, Üzüntü ve Tiksinti''': AAAAAHHH!!
<hr width=60%/>
:''[Riley'nin babasının cep telefonu aniden çaldığında Riley ve ailesi yeni evlerinde oynuyorlar]''
:'''Bill''': Ah, üzgünüm. Bekle. ''[Riley ve Jill'i bırakır ve cep telefonuna cevap verir]'' Alo?
:'''Neşe''': ''[hayal kırıklığına uğramış]'' Bir dakika, ne?
:'''Bill''': Şaka yapıyorsun. Ah, beni bekle. Hemen orada olacağım. Yatırımcıların bugün değil "Perşembe" çıkması gerekiyordu! ''[Jill'e]'' gitmem gerek.
:'''Jill''': Sorun değil. Anladık.
:'''Bill''': Sen en iyisisin. Teşekkürler tatlım. ''[kısa bir süre onu öper ve Riley'e veda eder]'' Görüşürüz tatlım. ''[Riley'i gözle görülür bir şekilde üzgün bırakarak kapıdan çıkar]''
:'''Korku''': Babam az önce... bizi terk etti.
:'''Üzüntü''': Ah, artık bizi sevmiyor. Bu üzücü. Ben-benim sıram, değil mi? ''[konsoluna dokunmak için uzanır ama Neşe aniden onu koluyla durdurur; diğer duygular (Üzüntü dahil) ona şok içinde bakar]'' Neşe, ne yapıyorsun?
:'''Neşe''': ''[gergince]'' Uh, bana bir saniye ver. Ne anladım biliyor musun? ''[son zamanlardaki mutlu bir anıyı yakalar ve projektöre koyar]'' Riley öğle yemeği yemedi! Unutma? ''[Riley'nin daha önce bir pizzacı gördüğü anısı zihninde canlanıyor]''
:'''Riley''': ''[kendini aydınlatıyor]'' Hey, sokağın aşağısında bir pizzacı gördüm. Belki bugün onu deneyebiliriz.
:'''Jill''': Pizza kulağa çok lezzetli geliyor!
:'''Korku''': Pizza!
:'''Tiksinti''': Evet, pizza!
<hr width=60%>
:''[Riley ve Jill pizzacıya giderler ve Jill kredi kartını kasiyere uzatır - onların sadece üzeri brokolili pizza servis ettiklerini fark eder]''
:'''Korku''': ''O'' da ne böyle!?
:'''Neşe''': Pizzaya brokoliyi kim koymuş?!
:'''Tiksinti''': Benden bu kadar. ''[Yürür, Neşe, Üzüntü, Öfke ve Korku'yu bırakarak]''
:'''Öfke''': ''[Alaycı bir şekilde]'' Tebrikler, San Francisco! Pizzayı mahvettin! Önce Hawaiililer, şimdi de "sen!"
: '''Jill''': Nasıl bir pizzacı sadece tek çeşit pizza servis eder. San Francisco'ya özgü bir şey olmalı, ha? Yine de, o çorba kadar kötü değil. Nebraska'daki o lokantada.
:'''Riley:''' Ah, evet. Kaşık çorbada kendi kendine ayağa kalktı.
<hr width=60%>
:'''Neşe:''' Merhaba! Seni uyandırdım mı?
:'''Öfke:''' Bunu yapmak zorunda mısın?
:'''Neşe''': Şey, çalışmam lazım. Ve bunu sarılmak kadar oyun oynamak olarak da düşünmüyorum. Peki! Okulun ilk günü! Çok, çok heyecan verici! Dün gece geç saatlere kadar yeni bir planı düşünmekten uyuyamadım. İşte burada! Korku! Yeni bir okuldaki ilk gündeki tüm olası olumsuz sonuçların bir listesine ihtiyacım var.
:'''Korku''': Orada çok önünüzde. ''[diğer duygulara]'' 'Meteor' yazmayı bilen var mı?
:'''Neşe''': İğrenç, Riley'nin bugün dikkat çekmesini sağlayın. ''Ama'' da karışıyor.
:'''Tiksinti''': ''[güvenle]'' Bitirdiğimde Riley çok güzel görünecek, diğer çocuklar kendi kıyafetlerine ve kuaförlerine bakacaklar.
:'''Neşe''': ''[kendi kendine konuşuyor]'' Neşe. "Evet, Neşe?" Konsoldan sen sorumlu olacaksın ve Riley'i gün boyu mutlu edeceksin. Ve elbiseni sevdiğimi de ekleyebilir miyim? Çok sevimli... "Ah, bu eski şey mi? Çok teşekkür ederim. Dönmesini seviyorum." ''[Neşe pencereye koşar ve içinden geçen Düşünce Treni'ne el sallar, yine normal sesiyle]'' Düşünce Treni! Tam zamanında! Öfke, hayalleri boşaltın. Sınıfta işler yavaşlarsa diye fazladan sipariş verdim.
:'''Öfke''': Bu yeni okul sıkıcı, gereksiz derslerle doluysa işine yarayabilir. Hangi muhtemelen olacak.
:'''Neşe''': Ah Üzüntü! Sadece senin için çok önemli bir işim var.
:'''Üzüntü''': ''[umarım]'' Gerçekten mi?
:'''Neşe''': Mmm-hmm. Beni takip et. ''[Üzüntü'ü Zihin Rehberi rafına götürür ve ayaklarının etrafına bir daire çizmeye başlar]''
:'''Üzüntü''': Ne yapıyorsun?
:'''Neşe''': ''[bitirir]'' Ve... işte! Mükemmel! Bu Üzüntü Çemberidir. Senin işin, tüm üzüntünün içinde kalmasını sağlamak.
:'''Üzüntü''': Yani...burada durmamı mı istiyorsun?
:'''Neşe''': Hey, sana işini nasıl yaptığını söylemek benim haddim değil. ''[Üzüntü'ün ayaklarının yakın çekimi. Neşe, Üzüntü'ün bacağını çemberin içine iter]'' Sadece tüm üzüntünün çemberde kaldığından emin ol. Anladın mı? Bu konuda profesyonelsin. Bu eğlenceli değil mi?
:'''Üzüntü''': Hayır.
:'''Neşe''': Aferin sana! Pekala millet, yeni bir başlangıç! Güzel bir gün geçireceğiz.
<hr width=60%>
:''[Neşe ve Üzüntü yanlışlıkla Uzun Süreli Belleğe gönderilir]''
:'''Neşe:''' Ah Üzüntü, buna zamanımız yok. Sadece dolaşmak zorunda kalacağız. Manzaralı yoldan git.
:'''Üzüntü''': Bekle Neşe, orada kaybolabilirsin!
:'''Neşe''': Olumlu düşünün!
:'''Üzüntü''': Tamam. Orada kaybolacağından eminim! Bu Uzun Süreli Bellek. Sonsuz koridorlar ve raflar var. Bunu, ilgili kılavuzlarda okudum.
:'''Neşe''': Kılavuzlar mı? '' [onun için şafak söküyor]'' Kılavuzlar! Kılavuzları okudun!
:'''Üzüntü''': Evet.
:'''Neşe''': Demek Merkez'e dönüş yolunu biliyorsun!
:'''Üzüntü''': Sanırım.
:'''Neşe''': ''[küçük mutlu bir dans yapar ve heyecanla kıkırdar]'' Sen benim haritamsın. Hadi gidelim, ilerle, haritam! Bana nereye gittiğimizi göster!
:'''Üzüntü''': ''[oturmaya çalışıyor]'' Tamam, sadece... ''[yere düşüyor]'' Yürüyemeyecek kadar üzgünüm, bana biraz ver... saatler... ''[Neşe gözlerini devirir ve Üzüntü'ü ayağından tutar, onu Uzun Süreli Hafızaya çeker]'' Ah!
:'''Neşe''': Ne tarafa, sola mı?
:'''Üzüntü''': Doğru. ''[Neşe sağa döner]'' Hayır, "sola git" demek istiyorum, sol sağ dedim, "doğru" gibi.
:'''Neşe''': Tamam. ''[Üzüntü'ü ters yöne sürükler]''
:'''Üzüntü''': Bu aslında biraz hoş bir his.
:'''Neşe''': Tamam! İşte başlıyoruz! Sabah olmadan Merkez'e döneceğiz! Bu kolay olacak! Bu işe yarıyor!
<hr width=60%>
:''[Neşe ve Üzüntü, Hatıra Çöplüğü'ne solmuş hafıza kürelerini boşaltmaktan sorumlu olan Hafıza İşçileri ile tanışır.]''
:'''Neşe''': Hey! Bunları geri getirin!
:'''İşçi Paula''': Çöplükteler. Çöplükten hiçbir şey geri gelmiyor.
:'''İşçi Bobby''': Evet. Bakın bayan, bu bizim işimiz, tamam mı?
:'''İşçi Paula''': Riley bir anıyı önemsemediğinde, o hatıra kaybolur.
:'''Neşe''': Soluyor mu?
:'''İşçi Paula''': En iyilerine bile olur.
:'''İşçi Bobby''': ''[mutlu bir anıyı yakalar]'' Evet, bu kötü çocuk dışında. Bu "asla" solmayacak. ''[yukarıda bahsedilen hafıza can sıkıcı TripleDent Sakız jingle'ını içeriyor]''
:'''Şarkıcılar''': ''TripleDent Sakız sizi gülümsetecek...''
:'''Neşe''': ''[şok oldu]'' Sakız reklamındaki şarkı mı?
:'''İşçi Bobby''': Bilirsiniz, bazen bunu Merkez'e sebepsiz yere göndeririz!
:'''İşçi Paula''': Riley'nin kafasında defalarca, milyonlarca kez çalıyor! ''[Neşe buna gözle görülür bir şekilde sinirlendi]''
:'''İşçi Bobby''': Tekrar izleyelim! ''[hafızayı geri sarıyor ve Hafıza İşçileri jingle'a eşlik ediyor] TripleDent Gum seni gülümsetecek...''
:'''Neşe''': Evet, biliyorum. Şarkıyı hepimiz biliyoruz. Tamam, evet, gerçekten akılda kalıcı, tamam.
:'''İşçi Bobby''': Hey, ne düşünüyorsun? Yapmalı mıyız?
:'''İşçi Paula''': Evet!
:'''İşçi Bobby''': ''[hafıza küresini rafa sokar ve bir boruyla Genel Merkez'e doğru fırlatır.]'' Tamam, başlıyoruz!
:''[Korku kahve içiyor, İğrenç tırnaklarını yıkıyor ve Öfke, Merkez'de "GOLDEN DEVLET MAVİ MOOD" başlıklı bir gazete okuyor. Jingle çıkıyor.]''
:'''Şarkıcılar''': ''TripleDent Gum sizi gülümsetecek...''
:'''Öfke''': ''[yukarı bakar]'' Ne...? BU TEKRAR!?
:'''Neşe''': ''[şarkı söyleyerek uzaklaşan işçilere]'' Bekleyin! Dostluk Adası'na nasıl gideceğinizi biliyor musunuz?!
:'''Riley''': ''[Meg ile konuşmak için dizüstü bilgisayar kullanırken] TripleDent Gum...''
:'''Meg''': Orayı seviyorsun. Herhangi bir Deprem hissediyor musunuz? Köprüler harika.
:'''Riley''': Evet, güzel. Playoff'ta ne oldu?
:'''Meg''': İlk oyundayız. Koç, bu yıl gerçekten finallere gidebileceğimizi söylüyor. Oh, ve takımda bu yeni kız var. O çok havalı.
: '''İğrenç''': Sadece öyle demedi.
: '''Korku''': Yeni bir kız mı?! Meg'in şimdiden yeni bir arkadaşı mı var?
:''[Öfke homurdanıyor]''
: '''İğrenç''': Hey, hey, mutlu kal. Burada daha fazla Ada kaybetmek istemiyoruz çocuklar.
:'''Meg''': Bakmadan bile diski birbirimize pas atabiliyoruz. Zihin okumak gibi.
:'''Öfke''': Akıl okumayı sever misin Meg?! Okuman için bir şey var, tam burada! ''[kontrolleri kapmak]''
: '''İğrenç''': Hayır, hayır, hayır. Ne yapıyorsun?
: '''Korku''': Bekle, bekle, bekle! Bir saniyeliğine sakin olalım…!
:''[Öfke, Korku'yu burnundan yakalar ve konsoldan dışarı atar, sonra öfkeyle çığlık atarken kafası alevlenirken konsoldaki kolları çeker]''
:'''Meg''': İçinde papağanları olduğunu duydum-
:'''Riley''': Gitmeliyim.
:'''Meg''': Ne?
:'''Riley''': ''[öfkeyle]'' Gitmeliyim! ''[dizüstü bilgisayarını kapatır]''
:'''Neşe''': Tamam, lütfen bana hangi yolun olduğunu söyler misiniz... Oh, hayır! Dostluk Adası! Ne! Ah, Dostluk değil.
:'''Üzüntü''': Oh, Riley buna bayıldı. Ve şimdi gitti.
<hr width=60%>
:'''Bing Bong:''' Bing Bong, Bing Bong.
:'''Neşe''': Roketi var ve çok güzel.
:'''Neşe, Bing Bong''': Bing Bong, Bing Bong!
:'''Üzüntü''': ''[Bing Bong'a]'' Tam olarak ne olman gerekiyor?
:'''Bing Bong''': Biliyorsunuz, belli değil. Ben çoğunlukla pamuk şekerim. Ama şekil olarak yarı kedi, yarı fil, yarı yunusum.
:'''Neşe''': Yunus mu?
:'''Bing Bong''': ''[bir yunusun burnunu andırmak için gövdesi katlanmış bir yunusu taklit eder]'' Hatırlamalısın. Riley 3 yaşındayken hayvanlar çok modaydı. İnek "miyav" der. At "oink" der. O zamanlar insanların konuştuğu tek şey buydu.
:'''Neşe''': Evet. Evet. Sanırım bu doğru. Burada ne yapıyorsun?
:'''Bing Bong''': Eh, son zamanlarda hayali arkadaşlara pek fazla çağrı yok. Yani ben, bilirsin...''[parmaklarına hafifçe vurur, sonra somurtur]''
:'''Neşe''': Hey, hey. üzülme. Sana ne olduğunu söyle. Karargaha döndüğümde Riley'nin seni hatırladığından emin olacağım.
:'''Bing Bong''': ''[neşeleniyor]'' Yapacak mısın?
:'''Neşe''': Elbette! Buna bayılırdı!
:'''Bing Bong''': ''[mutlu bir şekilde gülüyor]'' Bu hayatımın en güzel günü! ''[mutlu dansını yapar ama kaslarını geri çeker ve acı içinde ağlamak için oturur]''
:'''Neşe''': İyi misin? ''[ağlarken şeker parçaları gözyaşları gibi yere düşer]''
:'''Üzüntü''': ''[kafası karışmış]'' Hey, neler oluyor?
:'''Bing Bong''': Ben şeker ağlıyorum. Karameli deneyin. Lezzetli.
:'''Neşe:''' Ooh. Vay canına.
:'''Bing Bong:''' Ooh, al, bunu kullan.
:'''Neşe:''' Teşekkürler.
:'''Bing Bong:''' Dur bir dakika. Bir saniye bekle.
<hr width=60%>
:''[Riley beceriksiz bir vuruş yaptıktan sonra buz hokeyi pistinden öfkeyle fırlıyor]''
:'''Jill''': Riley, sorun ne?
:'''Riley''': Hadi gidelim!
:'''Jill''': Seçmeleri bitirmeyecek misin?!
:'''Riley''': Ne anlamı var?
:'''Jill''': Hey, her şey yoluna girecek. Hadi sadece--
:'''Riley''': Her şeyin yoluna gireceğini söylemeyi bırak!
:''[Riley, Mind World'e geri dönerken, Hockey Island çöker ve Memory Dump'a düşer]''
:'''Neşe''': Hokey!? Oh, hayır, hayır, hokeyi sever. Hokeyden vazgeçemez. Bing Bong, o istasyona gitmeliyiz.
:'''Bing Bong''': Elbette. Bu taraftan, Graham Cracker Kalesi'ni hemen geçin. Bu garip. Graham Cracker Kalesi eskiden buradaydı. Neden taşındıklarını merak ediyorum. Bu... tuhaf. Sparkle Pony Dağı'nın tam burada olduğuna yemin edebilirdim. Hey nasıl gidiyor.
:'''Neşe''': Evet, evet. Bilmiyorum. Geri gelmek zorunda kalacağız.
:'''Bing Bong''': Prenses Rüya Dünyası! Oh hayır. Doldurulmuş Hayvan Onur Listesi! Benim roketim! Beklemek! Riley ve ben, hala o roketi kullanıyoruz! Hala biraz şarkı gücü kaldı! [Şarkı söylemeye başlar] Oynamayı seven arkadaşın kim? [İzlemeyi keser] Hayır! Hayır hayır hayır. HAYIR, roketimi çöplüğe götüremezsin! Riley ve ben aya gidiyoruz! Riley benimle yapılamaz. ''[Oturur]''
:''[Duraklar]''
:'''Neşe''': Hey, her şey yoluna girecek! Bunu düzeltebiliriz! Sadece Karargaha geri dönmemiz gerekiyor. Tren istasyonuna hangi yol?
:'''Bing Bong''': Bizim için bütün bir gezi planlamıştım.
:'''Neşe''': ''[soluklar]'' Hey, kim gıdıklanmış, ha? İşte gıdıklama canavarı geliyor! Hey, Bing Bong! Şuna bak! Oh, işte eğlenceli bir oyun! Tren istasyonunu gösteriyorsun ve hepimiz oraya gidiyoruz. Bu eğlenceli olmayacak mı? Hadi, tren istasyonuna gidelim.
:'''Üzüntü:''' Roketinizi aldıkları için üzgünüm. Sevdiğin bir şeyi aldılar. Gitti. Sonsuza kadar.
:'''Neşe:''' Üzüntü. Onu daha kötü hissettirme.
:'''Üzüntü:''' Özür dilerim.
:'''Bing Bong:''' Riley'den bana kalan tek şey buydu.
<hr width=60%>
:'''İğrenç''': 1'den 10'a kadar bir ölçekte bu güne "F" veriyorum.
:'''Öfke''': ''["RILEY HOKEYİ BIRAKIYOR!" başlıklı "Zihin Okuyucusu"nun bir kopyasını yere atar]'' Peki, neden durup bir şeyler yapmıyoruz? ''[bir sandalyeyi tekmeler]''
:'''İğrenç''': Ne gibi, dahi?
:'''Korku''': ''[bir bavulla geri çağırma tüpüne doğru yürümek]'' Bırakmak gibi! Yaptığım şey bu. Elbette korkağın çıkış yolu bu ama bu korkak hayatta kalacak! ''[tüp etrafını kapatır ama o tıkar ve büyük miktardaki hafıza küreleri onu açmaya zorlar ve tekrar yere düşer]''
:'''İğrenç''': Duygular bırakılmaz, dahi! ''[Korku yanlışlıkla iğrenç bir anıyı yuttu ve tükürdü, İğrenç'in geri tepmesine neden oldu]'' Ugh! Riley'i mutlu etmemiz gerektiğini sanıyordum!
:'''Öfke''': Bir dakika! Bir dakika bekle! ''[fikir raflarına koşar]'' Ah-ha! ''[bir ampul alır ve güler]''
:'''Korku''': Ne var?
:'''Öfke''': Oh, hiçbir şey. Şimdiye kadarki en iyi fikir.
:'''İğrenç''': Ne?
:'''Öfke''': Tüm iyi Çekirdek Anılar Minnesota'da yapıldı. Dolayısıyla, Minnesota'ya geri dönüyor ve daha fazlasını yapıyoruz. Ta-da!
:'''Korku''': Bekle, bekle, bekle. 'kaçıyoruz' mu diyorsunuz?
:'''Öfke''': Öyle demezdim. Ben buna “Mutlu Çekirdek Hafıza Geliştirme Programı” derdim.
:'''Korku''': Ciddi olamazsın!
:'''Öfke''': Hey! Annem ve babam bizi San Fran-''Stink''-Kasabasına taşımaya karar verene kadar hayatımız mükemmeldi!
:'''Korku''': Ama-ama-ama demek istediğim, bu çok şiddetli!
:'''Öfke''': Ne kadar harika şeylerin olduğunu hatırlatmama gerek var mı? Odamız, arka bahçemiz, arkadaşlarımız. ''[mutlu bir anıyı hatırlıyor ama onun yerine can sıkıcı sakız reklamını oynuyor]''
:'''Şarkıcılar''': ''TripleDent Gum sizi gülümsetecek...''
:'''Öfke''': SAKIZ TİCARETİNİ İSTEDİM Mİ?!''[jingle'ı kapatır]'' Neyse, daha iyiydi, demek istediğim buydu.
:'''İğrenç''': Evet. Riley, Minnesota'da daha mutluydu.
:'''Korku''': Bekle, bekle. Bunun üzerinde uyumamız gerekmiyor mu?
:'''Öfke''': Güzel, üzerinde uyuyalım. Çünkü hey, eminim neşeli, eğlence dolu zamanlar yakındır!
<hr width=60%>
:'''İğrenç''': ''[Riley'nin bir kabustan uyanması sayesinde Öfkeyle birlikte uykulu bir şekilde Karargaha girerken]'' Neler oluyor?
:'''Öfke''': Yine yaptı!
:'''Korku''': ''[kontrol panelinin altında cenin pozisyonunda kıvrılmış]'' Okuldaydık ve çıplaktık ve bir köpek vardı ve arka yarısı onu kovalıyordu ve sonra Bing Bong'u gördük...!
:'''Öfke''': Seni aptal! Bir rüyaydı! Bu gülünç! ''[fikir raflarına doğru tepiniyor]'' Artık iyi bir gece uykusu bile alamıyoruz. ''[kullanmayı planladığı fikir ampulünü alır]'' Harekete geçme zamanı. Aptal anne ve baba. Bizi taşımasalardı, bunların hiçbiri olmayacaktı. Kim benimle? ''[Korku'ya bakar]''
:'''Korku''': ''[biraz kekeliyor]'' Hayır, hayır, hayır, hayır, hayır.
:''[Öfke ampulü Tiksintiye götürür]''
:'''İğrenç''': Evet. Haydi Yapalım şunu.
:''[Öfke yanan ampulü takar. Riley'nin gözleri de bu fikirle parladı, sonra dizüstü bilgisayarını aldı. Ampul konsola kadar batıyor.]''
:'''Öfke''': Aldı. Artık geri dönüşü yok.
:'''İğrenç''': Peki buradan Minnesota'ya nasıl gideceğiz?
:'''Öfke''': ''[alaycı bir şekilde]'' Peki, neden aşağı inip bir fil kiralamıyoruz?
:'''Korku''': Hey, kulağa hoş geliyor.
:'''Öfke''': OTOBÜSE GİDİYORUZ! ''[Korku irkilir ve Tiksintinin arkasına dalar; Riley şimdi dizüstü bilgisayarında bir şehir içi otobüs web sitesinde]'' Yarın bir otobüs kalkıyor. Mükemmel!
:'''İğrenç''': Bir bilet paraya mal olur. Nasıl para alırız?
:'''Öfke''': Annemin çantası.
:'''İğrenç''': ''[şokta nefesi kesilir]'' Yapmazdın.
:'''Öfke''': ''[kendini beğenmiş]'' Ah, ama yapardım. En son nerede görmüştük? ''[bir anıyı hatırlıyor, sadece onuncu kez sakız reklamı oynuyor...]''
:'''Şarkıcılar''': ''TripleDent Sakız...''
:'''Öfke''': '''''HAYIR!''' [jingle'ı kapatır]'' Aşağıda bir yerde. Annem ve babam bizi bu pisliğe bulaştırdı. Bizi çıkarmak için para ödeyebilirler.
<hr width=60%>
:''[Neşe ve Bing Bong, Hafıza Dökümüne düştüler ve orada mahsur kaldılar, sonsuza kadar unutulmaya mahkumlar. Tüm umutlar kaybolmuş gibiydi ve birkaç dakika içinde birçok hatıra sonsuza dek yok olma eğilimindeydi. Neşe ve Bing Bong bile sonsuza dek sona erecek. Neşe, kurtulmak için boş yere eski anıların yığınlarını tırmanmaya çalışır.]''
:'''Bing Bong''': Neşe mi? Ne yapıyorsun? Durdurur musun lütfen? ''[Neşe, ricasını görmezden gelir ve bir kez daha, boşuna kaçmaya çalışır.]'' BUNU ALMAYIN, Neşe?! BURADA SIKIŞTIK! UNUTTUK!
:''[Neşe durumunu anlamak için duraklar. Neşe umudunu kaybetmeye başlar ve Bing Bong bile umudunu kaybeder. Arka planda, okuldaki ilk gününde gözyaşlarına boğulan Riley'nin atılan Üzüntülü çekirdek hatırası çalmaya başlar]''
:'''Riley''': ''[hafıza küresinde]'' Biz... etiket oynardık... ve benzeri şeyler... ''[Neşe hafızaya doğru yürür ve onu Üzüntülü bir şekilde tutar] ''Ama... şimdi her şey farklı. Taşındığımızdan beri... ''[Hafıza, Riley'nin okuldaki duygusal çöküşünün "videosunu" oynatıp duruyor. Neşe, tamamen çaresiz bir umutsuzluk içinde hafıza küresine bakmaya devam ediyor. Oturur ve gözyaşlarını bastırmaya başlar. Küçük bir çocukken Riley'nin mutlu bir şekilde renklendirdiği unutulmuş bir hatıranın sesi Neşe'un yanında çalmaya başlar, Neşe onu alır ve Üzüntülü bir gülümsemeyle ona bakar.]''
:'''Neşe''': ''[yırtılmak]'' Boyarken dilini nasıl çıkardığını hatırlıyor musun? ''[başka bir anı küresi alırken gözyaşlarıyla savaşmaya devam ediyor, bu sefer daha genç bir Riley ailesine bir hikaye anlatıyor]'' Bütün gün onun hikayelerini dinleyebilirdim... ''[başka bir anıyı seçiyor küçük bir çocukken arka bahçesinde oynayan Riley'i; gözleri yaşlarla doluyor, ama kendini tutuyor]'' sadece Riley'nin mutlu olmasını istiyordum... ''[gözyaşlarını artık tutamıyor, okulda ağlayan Riley'nin Üzüntülü çekirdek hatırasını alıyor]' ' Ve şimdi... ''[ona bakarken, hıçkırmaya başlar ve tamamen umutsuz gözyaşlarına boğulur, bu sırada Bing Bong ne yazık ki üzgün bir şekilde bakar. Neşe, unutulmuş üç hatıranın hepsine ve Riley'nin tüm sınıfın önünde ağladığı mavi çekirdek hatırasına kollarından düşene kadar sarılır ve hıçkırarak ağlarken yüzünü kapatır. Neşe her şeyini kaybeder. Etrafında hatıralar kaybolur ve kaybolur. Neşe, yüzünden gözyaşlarını sildiğinde, Neşe'un gözyaşları, Prairie Dog hokey maçından sonra Riley'nin mutlu hatıra küresine düşer. Neşe gözyaşını sildiğinde, küreyi çevirmeye başlar ve daha önce üzücü bir anının mutluluğa dönüştüğünü görür. Üzücü kısım, Riley'nin ailesiyle bir ağaç dalı üzerinde oturmasından oluşuyor. Merakla Neşe, anne ve babanın onu teselli etmek için Riley'e geldikleri noktaya kadar anıyı geri sarar. Neşe, Üzüntü'ün hatırayı kafasında tanımlama sesini duymaya başlar.]''
:'''Üzüntü''': ''[seslendirme]'' Çayır Köpeklerinin büyük playoff maçını kaybettiği gündü. Riley kazanan atışı kaçırdı, kendini çok kötü hissetti. Bırakmak istedi.
:'''Neşe''': ''[Riley'nin arkadaşları onu neşelendirmeye geldiğinde anne ve babasıyla ilgili mavi Üzüntülü anıyı görmek için hafızayı kaydırır]'' Üzüntü... Anne ve baba. .. Takım. Yardıma geldiler... Üzüntü yüzünden. ''[Bing Bong'a]'' Oraya geri dönmeliyiz.
:'''Bing Bong''': Neşe, burada mahsur kaldık. Başka bir gezegende de olabiliriz.
:'''Neşe''': ''[bir fikir edinmek]'' "Başka bir gezegen". ''[döner ve şarkı söyler gibi seslenir]'' Çalmayı seven arkadaşın kim? ''[sessizlik, Bing Bong şaşkınlıkla bakar]'' Oynamayı seven arkadaşın kim?!
:'''Bing Bong''': ''[aynı zamanda şarkı söylüyor]'' Roketi "Yaşasın" diye bağırmanızı sağlıyor...
:''[Bing Bong'un vagon roketi, kendine özgü ayarını uzaktan yapıyor. Cesaretlendirilen Neşe ve Bing Bong, Bing Bong şarkı söylemeye devam ederken onu bulmak için acele ediyor]''
:'''Neşe''': Atla.
<hr width=60%>
:''[Neşe, Bellek Dökümünden uçurumun tepesine çıktı]''
:'''Neşe''': Whoo-hoo! Bing Bong, başardık! Biz- Bing Bong? ''[Neşe uçurumun kenarına koşar ve hala çöplükte olan Bing Bong'a bakar]'' Bing Bong!
:'''Bing Bong''': Ha, ha, ha! Başardın! Ha, ha, ha, ha! Gitmek! Git ve Riley'i kurtar! Ha, ha, ha! Onu benim için aya götür... tamam mı? ''[Bing Bong, Neşe'a gülümser ve el sallar ve sonra kaybolur]''
:'''Neşe''': ''[üzgünce başını sallar]'' Deneyeceğim, Bing Bong. Söz veriyorum.
<hr width=60%>
:'''Üzüntü''': Neşe!
:'''Neşe''': Dayan!
:'''Korku''': Ah, keşke Neşe burada olsaydı!
:''[Neşe ve Üzüntü Karargahın pencere pervazına asılı]''
:'''İğrenç''': Bu Neşe.
:'''Öfke''': Geri çekilin! ''[sandalyeyle camı kırmaya çalışıyor ama cam sekiyor]''
:'''İğrenç''': ''[alaycı bir şekilde]'' İşe yaradı.
:'''Öfke''': Bu kadar zeki olsan ''sen'' ne yapardın?!
:'''İğrenç''': ''[bir fikir alıyor]'' Sana söylerdim ama anlamayacak kadar aptalsın.
:'''Öfke''': '''''NE!'''''
:'''İğrenç''': Elbette küçücük beyniniz karıştı! Sanırım bunu senin seviyene indirmem gerekecek! ''[Öfke'nin başının tepesi giderek daha parlak ve daha sıcak olmaya başlar]'' Üzgünüm senin kadar iyi ''moron'' konuşamıyorum, ama bir deneyeyim! ''[tuhaf bir surat yapar]'' Duuuhhhh... ''[Alevler kafasından patlarken ve Tiksinti, Öfke'nin alevlerini bir kaynak makinesi gibi kullanarak penceredeki bir deliği eriterek Neşe ve Üzüntünün Karargah'a girmesini sağlarken öfke çığlıkları atıyor]''
:'''Korku''': Çok şükür, geri döndün!
:'''İğrenç''': Gerçekten özlediğin şeyler var mı?
:'''Öfke''': Bu fikri bulduk.
:'''Korku''': Sadece mutlu anılar biriktirmeye çalışıyorduk.
:''[Duraklar]''
:'''İğrenç:''' Neşe, bunu düzeltmelisin!
:'''Neşe''': Üzüntü size kalmış.
:'''Üzüntü''': Ben.
:'''Tiksinti, Korku, Öfke:''' Üzüntü!?
:'''Üzüntü''': Yapamam Neşe.
:'''Neşe''': Evet yapabilirsiniz. Riley'nin sana ihtiyacı var.
<hr width=60%>
:'''Riley''': ''[Ağlayarak ve ailesine Minnesota'daki eski güzel günleri özlediğini itiraf ederek]'' İstemediğini biliyorum ama... Evimi özlüyorum. Minnesota'yı özlüyorum. Mutlu olmama ihtiyacın var ama ben eski arkadaşlarımı ve hokey takımımı istiyorum... Eve gitmek istiyorum. Lütfen kızmayın...
:'''Jill''': Ah, tatlım...
:'''Bill''': Kızgın değiliz. Biliyor musun? Ben de Minnesota'yı özlüyorum. Yürüyüş yaptığımız ormanları özledim.
:'''Jill''': Ve eskiden oynadığın arka bahçe.
:'''Bill''': Kaymayı öğrendiğin Spring Lake. ''[Riley ağlamaya devam ediyor]'' Buraya gel. ''[o ve Jill, Riley'e sarılır ve onu teselli eder]''
<hr width=60%>
:''[Son satırlar]''
:'''Neşe''' ''[anlatıyor]'': Son zamanlarda çok şey yaşadık, orası kesin. Ama yine de kızımızı seviyoruz. Harika yeni arkadaşları, harika bir yeni evi var... daha iyisi olamazdı. Sonuçta, Riley artık 12 yaşında. Neler olabilir?
== ''Ters Yüz (2015 film)'' Hakkında ==
*''Pete Docter''': Evet, biz - Düşünüyordum da, tamam, tüm bu farklı konular hakkında bir sürü film izledim, - nedense, insan hakkında düşünmeye başladım. vücut ve farkına varmak, şey, gördüğüm gibi, kan dolaşımında ve mideye ve diğer şeylere yolculuk. Peki ya bunu beyin yerine zihinde yapsaydık? Peki ya kan damarları ve dendritler yerine bilinç ve rüya üretimi olsaydı? Bu, duyguları temsil eden karakterlere sahip olmamızı sağlar. Ve bu, adamım, tam olarak animasyonun en iyi yaptığı şey gibi geldi - güçlü, inatçı, karikatürize edilmiş kişilikler. Ve bu beni heyecanlandırdı.
* Suçluluğun bir duygu olup olmadığından emin değilim. Aslında bu - bu sürecin en başında fark ettik ki dostum, konu hakkında gerçekten çok fazla şey bilmiyoruz. Bu yüzden biraz araştırma yapsak iyi olur ve internette etrafa bakmaya başladık. Bazı bilim adamlarının temelde üç duygu olduğunu düşündüklerini gördük. Diğerleri 27'ye çıktı. Diğerleri 16'ya çıktı. Bazıları ortada kaldı. Bu yüzden, temel sorumuza kesin bir cevap veremedik - kaç tane var? San Francisco'da çalışan ve halen çalışıyor olan Dr. Paul Ekman, Pixar Animation Studios'un bulunduğu yer, kariyerinin başlarında altı tanesini tanımlamıştı. Bu, tasarlayacak ve yazacak güzel, yönetilebilir sayıda karakter gibi geldi. Öfke, korku, üzüntü, iğrenme, sevinç ve tiksinti. Birkaç tür karalama yaparken, düşündüm, şaşırma ve korku - muhtemelen oldukça benzer, o yüzden şaşırmayı kullanmaktan vazgeçtim. Bu da bize beş karakterin oluşmasına neden oldu..
:* Pete Docter, [http://www.npr.org/2015/07/03/419497086/its-all-in-your-head-director-pete-docter-gets-emotional-in-inside-out "It's All In Your Head: Director Pete Docter Gets Emotional In 'Inside Out'"] Fresh Air, ''NPR'', 3 Temmuz 2015'te.
==Sloganlar==
* Kafanızın içindeki küçük seslerle tanışın.
* Büyük Bir Duygu Resmi
== Seslendirenler ==
{| class="wikitable"
!Orijinal Dil Seslendirmeni
!Türkçe Dil Seslendirmeni
!Seslendirdiği Karakter
|-
|Amy Poehler
|Aysun Topar
|Neşe
|-
|Phyllis Smith
|Gupse Özay
|Üzüntü
|-
|Richard Kind
|Engin Alkan
|Bing Bong
|-
|Bill Hader
|Murat Şen
|Korku
|-
|Lewis Black
|Özcan Demirel
|Öfke
|-
|Mindy Kaling
|Suzan Acun
|Tiksinti
|-
|Kaitlyn Dias
|Mısra Balkan
|Riley
|-
|Diane Lane
|Özden Ayyıldız
|Anne
|-
|Kyle MacLachlan
|Ali Ekber Diribaş
|Baba
|}
==Ek Sesler==
*[[w:Patton Oswalt|Patton Oswalt]]
==Dış Bağlantılar==
{{Vikipedi|https://tr.wikipedia.org/wiki/Ters_Yüz }}
{{Commons|https://commons.wikimedia.org/w/index.php?search=ters+yüz&title=Special:MediaSearch&go=Git&uselang=tr&type=image|position=https://commons.wikimedia.org/w/index.php?search=ters+yüz&title=Special:MediaSearch&go=Git&uselang=tr&type=image}}
* {{Imdb|2096673|Inside Out}}
* {{Web kaynağı|url=http://www.rottentomatoes.com/m/inside_out_2015/|başlık=Ters Yüz}}
[[Kategori:2015 filmleri]]
ptwpz8ndm3smpjsof7c31ev4ixdo5ul
Züğürt Ağa (Film)
0
34419
232776
226572
2025-06-10T19:16:49Z
Brightt11
34669
/* Filmden Diyaloglar: */ kağıt > kâğıt, değiştirildi: kağıt → kâğıt [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232776
wikitext
text/x-wiki
{{İtalik başlık}}
'''Züğürt Ağa''', 1985 yapımı Türk filmidir. Nesli Çölgeçe'nin yönettiği bu filmin oyuncu kadrosunda Şener Şen, Erdal Özyağcılar ve Füsun Demirel gibi isimler yer almaktadır.
==Filmden Replikler:==
:'''Züğürt Ağa:''' Doğru diyir. Benden ağa olur mu hiç?
:'''Züğürt Ağa:''' Benden olsa olsa hıyar ağası olur.
:'''Züğürt Ağa:''' Ulan gavatlar! Bir oyu ikiniz verdiniz de benim oy nereye gitti?
:'''Kiraz:''' Ağam hala anlamamışsın. Ben sana vurulmuşum.
:'''Züğürt Ağa:''' Vurulacak başka adam bulamadın mı?
:'''Kiraz:''' Her kızın gönlünde bir ağa vardır.
:'''Züğürt Ağa:''' Kız bu ağa züğürt ağadır.
:'''Kiraz:''' Olsun senin insanlığın güzeldir. Belki de o yüzden ağalığı beceremiyorsun.
:'''Züğürt Ağa:''' Kıçını da mı öpem?
:'''Züğürt Ağa:''' Muhtaç etme beni Şıh pezevengine.
==Filmden Diyaloglar:==
— Senin parti ... yemiştir 1 oy çıkmıştır.
— Ne diyisin la sen kaç kişi vardır benim köyümde?
— Valla benim oyumdur ağam.
— Benim oyumdur ağam.
— Ula gavatlar bir oy sizinse benim oy nereye gitti?
----
*'''Züğürt Ağa:''' Bu nedir?
:'''Kahya:''' Tapu.
:'''Züğürt Ağa:''' Ne tapusu?
:'''Kahya:''' Şırk vermişler cennetten tapu. Çok güzel yerler ayarlamışık. Hem tabu hem de biner kâğıt para. Baban da almıştır.
:'''Züğürt Ağa:''' Yuh ulan yuh! Vay öküzler. Ulan önce bu dünyadan bir tapu ayarlamaya bakın.
:'''Kahya:''' Dünya tapuları çoktan paylaşıldı Ağam. Bize yer kalmadı ki.
:'''Züğürt Ağa:''' Ulan ulan bu Şırk size ne yapsa yeridir. Pü suratınıza! Sana da yuh!
:'''Abdo Ağa:''' Öyle deme öbür tarafı da düşünmeli.
== Oy Sahnesi: ==
*'''Züğürt Ağa:''' Kahya gel hele. Gel bakim.
:'''Kahya:''' Emret Ağam.
:'''Züğürt Ağa:''' Neyin var?
:'''Kahya:''' Hiç biraz tadsızdır.
:'''Züğürt Ağa:''' Noldu?
:'''Kahya:''' Kızacaksın ama.
:'''Züğürt Ağa:''' Yok kızmam.
:'''Kahya:''' Kızmak yoktur?
:'''Züğürt Ağa:''' Yok ulan yok!
:'''Kahya:''' Seçimler varya...
:'''Züğürt Ağa:''' Nolmuştur seçimlere?
:'''Kahya:''' Senin parti boku yemiştir. 1 oy çıkmıştır.
:'''Züğürt Ağa:''' He? Ne diyorsun ulan sen? Kaç kişi vardır benim köyde?
:'''Kahya:''' Vallah 1 oy çıkmıştır.
:'''Züğürt Ağa:''' Olmaz öyle şey 1 oy ha?
:'''Kekeç Salman:''' Vallah benim oyumdur Ağam.
:'''Kahya:''' Benim oyumdur Ağam.
:'''Züğürt Ağa:''' Ulan kavatlar 1 oyu ikiniz verdiniz de benim oy nereye gitti?
:'''Kahya:''' Valla Ağam ister as ister kes işin doğrusu şudur. İşte bunun için biz bütün köylü öbür partiye oy verdik.
== Yağmur Duası: ==
:'''Züğürt Ağa:''' Aferin ulan Kekeç, iyi parlatmışsın.
:'''Kekeç Salman:''' Sayende Ağam.
:'''Kahya:''' Telgraf gelmiştir Ağam.
:'''Züğürt Ağa:''' Hayırdır? Hee, ankaradan misafirlerimiz vardır. Bizim partinin ileri gelenleri… Hazırlık yapın!
:'''Kekeç Salman:''' Baş üstüne Ağam.
:'''Kahya:''' Lan gavat sana emir verilmiştir? Çık haddini bil.
:'''Kekeç Salman:''' Baş üstüne Ağam.
:'''Züğürt Ağa:''' Ne kıvranıp durisen söyliceksen söyle.
:'''Kahya:''' Köylü, yağmur duası nolacak? diyi.
:'''Şıh:''' El öpenlerin çok olsun.
:'''Züğürt Ağa:''' Şıh Hz. ziyaretimizin sebebi…
:'''Şıh:''' Biliyem ama kusuruma bakmayan yok yorgunam. Çok hastayam, yağmur duasına çıkamam.
:'''Köylü:''' Şıh Hz. bizi senin nefesin kurtaracak.
:'''Züğürt Ağa:''' Şıh mısın nesin elini öptük işte daha ne istisen? Kıçını da mı öpem?
:'''Şıh:''' Daha seni çok yalvartacam.
:'''Züğürt Ağa:''' Sen bu yağmur duasına çıkma bende her şeyi anlatırım.
:'''Şıh:''' Neyi anlatırsan?
:'''Züğürt Ağa:''' Babam Abdo ağayla senin karıyı nasıl yakladığımı, bu yüzden bize düşman olduğunu.
:'''Şıh:''' Yapamazsın.
:'''Züğürt Ağa:''' Öyle bir yaparım ki… ihtiyar heyeti bu Şıh varya...
:'''Şıh:''' Demek köylü bu kadar zor durumdadır. ölürümde vallah çıkarım duaya. (Dua eder.)
:'''Köylüler:''' Geliyi! Bulut geliyi!
:'''Züğürt Ağa:''' Senin edeceğin dua bu kadar oluş işte ancak 5 damla düşürebildin. Vay senin Şıhlığına.
:'''Şıh:''' Ben edeceğimi etmişem ama aramızda cünüp vardır!
:'''Züğürt Ağa:''' Sensin cenabet. Gözünün önünde abdest almadık mı?
:'''Şıh:''' Gusül lazım gusül.
:'''Züğürt Ağa:'''Ulan ben senin Şıh gibi… 3 gündür dağ tepe dolaşıyoruz.
{{Vikipedi}}
[[Kategori:1985 filmleri]]
[[Kategori:Türk filmleri]]
[[Kategori:Komedi filmleri]]
[[Kategori:En İyi Türk Filmleri (İlk 100)]]
87am02g8pnq3s8gbizhja8thfl8xiue
Fetih 1453
0
35268
232738
226152
2025-06-10T19:10:29Z
Brightt11
34669
/* Diyaloglar */ rüzgar > rüzgâr, değiştirildi: rüzgar → rüzgâr [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232738
wikitext
text/x-wiki
'''''Fetih 1453''''', İstanbul'un Fethi'ni konu alan ve Ulubatlı Hasan'ın hayat hikâyesi çevresinde kurgulanan 2012 Türkiye yapımı tarihî drama türündeki sinema filmidir.
== Diyaloglar ==
:'''Konstantin:''' Sarayımızda sizi misafir etmek isterdik ancak, kalabalık gelmişsiniz!
:'''Fatih Sultan Mehmed:''' Biz sizi o sarayda misafir etmeye geldik.
----
:'''Fatih Sultan Mehmed:''' Eğer sen padişahsan geç ordunun başına. Yok eğer ben padişahsam emrediyorum ordunun başına geçeceksin
----
:'''Fatih Sultan Mehmed:''' Askerlerim! Geçmişimiz zaferlerle dolu! Nice zorlu kaleleri, şehirleri aldık. Sarp dağları aştık. Düşmanlarımızın bizi yok etmek için göğsümüze uzattığı kılıçlarını kırdık! kibirle sallanan bayraklarını alaşağı ettik! Kaza uğruna can verip mihnete katlandık... Bugün burada bize düşen ceddimize layık askerler olduğumuzu göstermektir. Unutmayın! Büyük fetihler inançla yapılır! Cesaretimizle bu surları aşacağımızı biliyorum. Sabah olduğunda hiçbir kulun uyanmadığı kutlu bir güne açacağız gözlerimizi. Düşmanı dize getirmeden şehadet şerbetini içmeyeceğiz! Allahu Ekber!
----
:'''Akşamseddin:''' Biliyorsun. Hazreti Eyüp İslam ordusuyla birlikte Konstantiniyye kuşatmasına katıldı ve şaadete ermeden de o surların önünden ayrılmadı. Üstelik senin gibi genç de değildi. Yaşlı ve hastaydı. Vazgeçemezsin Mehmed. Sen buraya o müjdelenen komutan olmak için geldin. Derhal ordunun başına geçmelisin. Eğer bunu şimdi yapmazsan bir daha asla yapamayacaksın! Kendini toplayıp üstün vasıflarını dost ve düşman herkese göstermelisin. Sen bunu yapabilecek kudretlisin. Unutma, sert rüzgârlar yüksek dağlarda eser.
----
:'''Fatih Sultan Mehmed:''' Şehirleri fetheden, orduları dize getiren güçlü kolların vardı... Bir kez bile beni sarmadılar. Devletimizin geleceğini gören keskin gözlerin vardı... Bir kez olsun bana sevgiyle bakmadılar. Seni ne kadar çok sevdiğimi hiç görmediler. Bastığın toprağı öpmek için çarpan yüreğim bundan sonra o mübarek ayaklarınla basamadığın toprakları fethetmek için çarpacak baba. Cihan devleti kurmak için...
----
:'''Fatih Sultan Mehmed:''' Ne Latinler ne Papa ne de Konstantin... Beni asıl düşündüren çıkarlarını Konstantiniye'nin fethinde görmeyen kullarımdır. Her halükarda kan dökülecek. Mesele şehit olmak için mi murdar olmak için mi döküldüğündedir!
== Replikler ==
*"Peygamber Efendimiz buyurdu ki Kostantiniyye elbet bir gün fetholunacaktır. Onu fetheden kumandan ne güzel kumandan, onun askeri ne güzel askerdir."
*"Bu surları aşacağımızı biliyorum. Düşmanı dize getirmeden şehadet şerbetini içmeyeceğiz."
*"Yeis ve keder, ihmal ve tembellik nedir bilmediler."
*"Sultan Mehmed dostluk siyasetimizin bir oyundan ibaret olduğunu gördü. Artık o genç bir basiretsiz değil. İlk seferinden zaferle dönen bir sultan."
*"Konstantiniyye'nin surlarını yerle bir edecek, tarihin bir daha göremeyeceği büyüklükte bir top yapmanı istiyorum senden.
[[Kategori:En İyi Türk Filmleri (İlk 100)]]
7go5tyod9ia69ml6r70fclx0pzk1hsy
Masumiyet
0
35269
232802
225792
2025-06-10T19:28:16Z
Brightt11
34669
/* Diyaloglar */ dz, değiştirildi: dükkan → dükkân (4), Dükkan → Dükkân [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232802
wikitext
text/x-wiki
Yönetmenliğini '''Zeki Demirkubuz'un''' üstlendiği Masumiyet, başrolünde '''Haluk Bilginer''' bulunan 1997 yapımı bir Türk filmidir.
== Konu ==
On yıllık mahkumiyeti biten Yusuf tahliye zamanı gelince, kalan ömrünü cezaevinde geçirmek istese de dışarı çıkmak zorunda kalır. Elinde yıllardır görmediği, müebbet mahkumu bir arkadaşının verdiği adres ile bir namus davası yüzünden aşığını öldürüp, kendisini sakat bıraktığı ablasını görmek için İzmir'e gelir. Ablası ve eniştesinin evinde 'gördüklerinden' kaçıp, ucuz bir otele yerleşir. Burada 'bir iyilik' nedeniyle tanıştığı üç kişi ile ne yapacağını ve nereye gideceğini bilmeden beklemeye başlar.
<ref>https://www.sinemalar.com/film/1646/masumiyet</ref>
== Diyaloglar ==
:'''Yusuf:''' Çocuk neden sakat abi?
:'''Bekir:''' Doğuştan... Doğuştan denmez aslında. Hamileyken babasından ağır bi dayak yemiş.
:'''Yusuf:''' Babası nerde?
:'''Bekir:''' Sinop'ta
:'''Yusuf:''' Hapishanedeki? Geçen gün Uğur ablayı hapishaneye giderken gördüm.
:'''Bekir:''' Sevgilisi
:'''Yusuf:''' Onun için mi bu şehirdesiniz?
:'''Bekir:''' Uzun hikaye karışık... Bu k*ltakla aynı mahallede büyüdük. Mevlanakapı'da. Babası zabıtaydı. Alkolik, hasta bi adamdı, rahmetli erkenden de gitti zaten. Bu anasıyla yoksul, perişan. Bizim tuzumuz kuruydu. Hacı babam yapmış bir şeyler. Bir de Zagor vardı... Bizim eski evin kiracısının oğlu. Babası filmciydi Yeşilçam'da. Cepçilik, arpacılık her yol vardı itte ama sevimli, yakışıklı oğlandı. Bizimkine aşık etmiş kendini. Ben efendi oğlanım, okul mokul takılıyorum o zamanlar. Öylece büyüdük gittik işte. Ne bok varsa hep askerliği beklerdim. 4 sene kaldı, 3 sene kaldı. Sonunda o da geldi, gittik. Bizde de herkes bunu bekliyormuş, gelir gelmez yapıştılar yakama. Ev düzüldü, kız bulundu, çeyiz falan filan... Nikahlandık. 2 taksi 1 dükkân verdi peder. Dükkânda koltuk moltuk satardım. Bi gün bu or*spu çıkageldi. Hiç unutmam görür görmez cız etti içim. Şöyle basma bi etek dizine kadar, çorap yok. Üstünde açık bi bluz, saçlar maçlar... Pırlanta anlayacağın. Şunun bunun fiyatını sordu, dalga geçti benimle. Kanıma girdi o gün. Tabii taktım bunu ben kafaya. Ertesi gün bir soruşturma. Dediklerine göre yemeyen kalmamış mahallede. Ama asıl Zagor'a kesilmiş. Zagor da kaftiden içeride o sırada. Bir gün süslenmiş, püslenmiş, zırt geçti dükkânın önünden. Yazıldım peşine. Tuhafiyeciye girdi, pastaneden çıktı, minibüs otobüs geldik Salmancılara. Benim içimde bi sıkıntı. İşi anladım tabii. Zagor'u ziyarete gidiyor. Bir tuhaf oldum. Piçi de kıskandım. Uzatmayalım, çaresiz evlendik ötekiyle. O ara Zagor içeriden çıktı. Sonra bi duyduk kaçmış bunlar. 6 ay mı 1 sene mi kayıp. Hep rüyalarıma girerdi or*spu. O gün dükkâna gelişini hiç unutamadım. Benimkine bile dokunamaz oldum. Sonra bi daha duyduk ki 2 kişiyi deşmiş Zagor. Biri polis ikisinin de gırtlağını kesmiş. Karakolda 5 gün 5 gece işkence buna. Arkadaşlarının öcünü alıyolar. K*ltağı da öyle. Önce öldü dediler Zagor'a sonra komalık. Ankara'da oluyo bunlar. Bizimki bi gün çıkageldi mahalleye. Zagor içeride, en iyisinden müebbet. Bi sabah dükkkana geldim, baktım bu oturuyo. Önce tanıyamadım, anlayınca içim cız etti. Cız etti de ne tornavida yemiş gibi oldum. Çökmüş, zayıflamış, bembeyaz bir surat. Ama bu sefer başka güzel olur. Oranın şarkıları gibi. Kalktı böyle, dimdik konuşmaya başladı. Dedi "Para lazım çok para". Zagor'a avukat tutacakmış. "İleride öderim" dedi. Esnafız ya biz de "Nasıl?" diye sormuş bulunduk. "Orospuluk yaparım" dedi, "istersen metresin olurum". İçime bi şey oturdu. Ağlamaya başladım. Ama ne ağlamak. İşte o gün bir inandım or*spuya, tam 20 yıl geçti. Uzatmayalım, Zagor'a müebbet verdiler. Ama rahat durmaz ki p*ç. Ha birini şişledi, ha firara teşebbüs, yok o şehir senin, bu şehir benim, cezaevlerini gezip duruyor. Or*spu da peşinden. Sonunda da dayanamadım ben de onun peşinden. Önce dükkân gitti, ardından taksiler... Karı terk etti, peder kapıları kapadı. Yunus gibi aşk uğruna düştük yollara. İş bilmem, zanaat yok. Oturmuyo hiç. İlk yıllar ufak kahpeliklere başladı. Sonra alıştı. Gözünü yumup yatıyo milletin altına. Gel dönelim diye çok yalvardım. Evlenelim, pederi kandırırım, Zagor'a bakarız. Yok! Köpek gibi izini sürüyo it. Ne yaptı buna anlamadım. Kaç defa dönüp gittim İstanbul'a. Yeminler ettim. Doktorlar, hocalar, kar etmedi. Her seferinde gene peşinde buldum kendimi. Bi keresinde döndüm, biriyle evlenmiş, bu hamile. Beni abisiyim diye yutturduk herife. Nedense rahatladım. Oh dedim kurtuluyorum. Bu da akıllanmış görünüyo. Yüzü gözü düzelmiş. Çocuk diyo başka bi şey demiyo. Sinop'ta oluyo bunlar. Ben de döndüm İstanbul'a. Doğumuna yakın Zagor bi isyana karışıyo gene. Hemen paketleyip Diyarbakır cezaevine postalıyolar. Çok geçmeden bizimki depreşiyo gene. O halinle kalk git sen Diyarbakır'a. 3 gün ortadan kaybol. Herif kafayı yiyo tabi. Dönünce bi dayak buna. Eşek sudan gelinceye kadar. Kızın sakatlığı bu yüzden. Sonra çocuğu doğuruyo. Durum hemen anlaşılmamış. Ortaya çıkınca bi gece esrarı çekip takıyo herife bıçağı. Çocuğu da alıp vın Diyarbakır'a, Zagor'un peşine. Allah'tan herif delikanlı çıkıyo da şikayet etmiyo. Ben o ara İstanbul'da taksiden yolumu buluyorum. Epey bi zaman böyle geçti. Yine her gece rüyalarımda bu. Zagor'un Diyarbakır cezaevinde olduğunu duymuştum o sıra. Bir gece bi büyüklü eve geldim. Hepsini içtim. Zurnayım tabii. Bi ara gözümü açıp baktım. Karlı dağlar geçiyo. Bi daha açtım. Karşımda bi çocuk. Kalk abi Diyarbakır'a geldik diyo. Baktım sahiden Diyarbakır'dayım. Bi soruşturma. Kale Mahallesi vardır oranın. Bi gecekonduda buldum malımı bilmez miyim? Görünce hiç şaşırmadı. Hiçbir şey demedik. O gece oturup düşündüm. Oğlum Bekir dedim kendi kendime çekeceksin. Yolu yok çekeceksin. İsyan etmenin faydası yok. Kaderin böyle. Yol belli. Eğ başını usul usul yürü şimdi. O gün bugün, usul usul yürüyorum işte.
---
:'''Yusuf:''' Sevdim abla. ne kötülük var bunda?
:'''Uğur:''' Ne sevmesi lan? Ne sevmesi? Bırak bu film ağızlarını pezevenk.
:'''Yusuf:''' Böyle konuşma abla ne yapayım, suç mu bu?
:'''Uğur:''' Suç tabi suç, ne sanıyodun? Bekir niye kıydı lan canına, he? 20 senedir b*k kokulu otel odalarında, adını bile bilmediğim şehirlerin s*ktirici yollarında ne arıyorum lan ben? Karılarını bile düzemeyen i*nelerin altında ne işim var lan benim? Parmak kadar çocuk neyin çilesini çekiyo lan?
:'''Yusuf:''' Artık olmasın işte.
:'''Uğur:''' Ne olmasın lan! Neyine güveniyorsun lan sen! Orda artık adamları düzüyorlar haberin var mı? Üç kuruş için hepsi sıraya geçmiş veren verene. Or*spu sadece ben miyim sandın, lan!
:'''Yusuf:''' Sen biraz da kendi kendine yapıyorsun.
:'''Uğur:''' S*ktir şurdan be! Ceza derler oğlum buna ceza.. Hakim kime kalem kırar düşündün mü hiç? Kimi falakaya yıkarlar? Kimi or*spu yapıp, kimi aç öldürürler? Kim gözünü kırpmadan beynine sıkar kurşunu? Koyun gibi kesilmeyi bekleyen şerefsizler mi? Beş paralık düzenleri için hayatlarını peşkeş çeken p*zevenkler mi? Söyle lan kim? 20 yıl oldu. Gidilecek yer kalmadı. Söylenecek söz de. İstersen gittiği yere kadar gider. İstemezsen yarın çek git. Bir şey de söyleme.
---
:'''Bekir:'''Bütün insanlar, cümle alemin en iyisidir. Bütün insanlar dosttur.
:'''Bekir:'''Yaşadığımız sürece, yaşamak için sürekli bir şeyler yitiririz.
Hayatta hiçbir şey beklememek en iyisi.
:'''Yusuf:'''Ne zamandan beri insanın doğrularını yazmak günah oldu?
:'''Yusuf:'''İnsanlar aptal, dünya berbat!
{{Kaynakça}}"O gece düşündüm, oğlum Bekir dedim kendi kendime. Yolu yok çekeceksin, isyan etmenin faydası yok kaderin böyle. Yol belli, ey başını usul usul yürü şimdi. O gün bu gün usul usul yürüyorum işte."
[[Kategori:En İyi Türk Filmleri (İlk 100)]]
1h0j1i9o2wp42t9x5vg6dfd0pg4rc6f
Muhsin Bey
0
35324
232822
226145
2025-06-10T19:28:43Z
Brightt11
34669
/* Hayal Sahnesi */ dz, değiştirildi: dükkan → dükkân [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232822
wikitext
text/x-wiki
{{İtalik başlık}}
Ali Nazik: Agam, kusura bakma. Kendimi kurtarmam lazımdı.
'''Muhsin Bey''': Kurtardın mı bari?
== Hayal Sahnesi ==
*'''Muhsin Bey:''' Dua et de beğensin seni.
*'''Ali Nazik:''' Allahın izniyle o iş tamamdır. Şimdi sen çiğköfte istemisen?
*'''Muhsin Bey:''' Aman kalsın.
*'''Ali Nazik:''' Aga yarın bir tane arabesk okuyam mı?
*'''Muhsin Bey:''' Hayır! Arabesk yok! Arabesk okuyacaksan defol git!
*'''Ali Nazik:''' Kızma Ağam peki. Arabesk yoktur. Kara üzüm habbesi...
*'''Muhsin Bey:''' Senin kendi türkülerin yok mu? Onları söyle. O zaman içten okursun. O zaman güzel okursun
*'''Ali Nazik:''' Aga birde bu iş tutarsa...
*'''Muhsin Bey:''' Fena mı? Zengin olursun.
*'''Ali Nazik:''' Estağfurullah, beraber Ağam.
*'''Muhsin Bey:''' Plak, televizyon, gazino. Bir de film çekersin.
*'''Ali Nazik:''' Aboo. Senin altına güzel bir araba çekerik. Şahin mesela.
*'''Muhsin Bey:''' Yok istemem. Çok paramız olursa Üsküdar'da bir ev alırım Kız Kulesi'ni gören. Yeter Beyoğlu'nun kahrını çektiğim.
*'''Ali Nazik:''' Ben bir kebapçı dükkânı kapataram. Sırf bana kebap yapsınlar.
*'''Muhsin Bey:''' Tekrar tesbih yapmaya başlarım. Eski arkadaşlar toplanıp fasıl geçeriz.
*'''Ali Nazik:''' İpek bir gömlek alıram. Pembe. Beyaz bir elbise. Altın kolye. İbrahim gibi.
*'''Muhsin Bey:''' Afitap Hanım'ı Düşkünler Evi'nden çekip alırım.
*'''Ali Nazik:''' Bir sürü karıyı koynuma almak isterem. Yiyip bitirsinler böyle.
*'''Muhsin Bey:''' Sevda Hanım'ı da çağırırdım. Gelirse tabi.
== Gazinodan Dönüş - Araba Sahnesi ==
*'''Muhsin Bey:''' Allah'ın hıyarı! Ben söylesem daha iyi söylerdim be! Herif giderken bir de alay etti. Gazinosundaki garsonların yarısının sesi senden iyiymiş. Hepsi tamam da türkünün laflarını nasıl unutursun?
*'''Ali Nazik:''' Heyecandan agam. Öleceğim sandım!
*'''Muhsin Bey:''' Geberseydin keşke! Damda ne güzel söylüyordun o gece. Palavran da bol. 'Allah'ın izniyle o iş tamam.' Senin bu sesini Allah ne yapsın?
*'''Sevda Hanım:''' Yüklenmeyin çocuğa, o ayı sesten ne anlar! Leş gibi de sarımsak kokuyor. Nefret ederim sarımsak kokusundan.
*'''Muhsin Bey:''' Ben de.
*'''Ali Nazik:''' Ben de.
*'''Muhsin Bey:''' Sen sus!
== Çiçek Sahnesi ==
*'''Muhsin Bey:''' Nasılsınız bakalım? Suyu görünce kendinize geldiniz dimi? Efendim? Ne dediniz? Peki, başüstüne. Bi daha müziğinize zamanında başlarım. Ya siz? Siz nasılsınız Sevda hanım? Bunlar duymasın ama, Safiye Ayla’yı, sizin için çaldığımı bilin. Size özel bir ilgi duyduğumu bilmenizi isterim.
== Replikler ==
*"Türkücü olacağım dedim. Beni bir temiz dövdüler."
*"Çiçekler ölmüş. Hepsi. Eskiden bir yer ayarlardın, güneşi iyiyse yerini de sevdiyse ne biçim açardı. Şimdi güneş aynı, ışık aynı, yer aynı. Suni gübre istiyorlar, 1-2 gram potas koyunca bir coşuyor namussuzlar ama sonra. Ölüyorlar..."
{{Vikipedi}}
[[Kategori:En İyi Türk Filmleri (İlk 100)]]
[[Kategori:1987 filmleri]]
[[Kategori:Türk filmleri]]
[[Kategori:Komedi filmleri]]
9cu32n20aupyx6u3q4u9iwisft6e1ig
Kader (film)
0
35338
232817
226569
2025-06-10T19:28:36Z
Brightt11
34669
dz, değiştirildi: dükkan → dükkân (2) [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232817
wikitext
text/x-wiki
{{italik başlık}}
'''''Kader''''', 2006'da Zeki Demirkubuz'un yönetmenliği yaptığı dram filmidir. Başrollerinde Vildan Atasever, Ufuk Bayraktar, Engin Akyürek, Müge Ulusoy ve Ozan Bilen oynamıştır. Kader "En iyi film" Altın Portakal ve Altın Lale Ödüllerini kazandı.
== Diyaloglar ==
:— neden geldin?
:— biliyorsun.
:— ne deyim ben şimdi sana
:— hiçbir şey deme, bir tek kalmama izin ver yeter. bak söz veriyorum, bu sefer hiçbir şeye karışmıycam.
:— kaç defa denedik biliyorsun. nasıl inanıyım sana?
:— söz veriyorum, eğer durmazsam kovarsın.
:— ya bela çıkarırsan?
:— çıkarmam.
:— ya çıkarırsan.
:— çıkarmam ya. baktım olmuyor, bi kenarda kafama sıkarım.
:— manyak manyak konuşma.
:— eğer sıkmazsam siksinler. benim de bi gururum var be.
:— gördük son defasında, bütün konya'yı ayağa kaldırıp gittin.
:— sen de aşşağılama bizi, o ta ne zamandı.
:— ben dönmenden yanayım. artık iki çocuk babasısın.
:— bunu yapma bana.
:— sen de yapma. benim için hava hoş. iyi bile olur. ama insaniyetli olmaz. sana da yazık ailene de.
:— sen de anla artık başka yolu yok bunun. yazıkmış, kılmış, tüymüş; hepsi hesap edildi bunların ya. her şeye hazırım diyorum sana. herkesin inandığı bir şey vardır bu amına koduğumun hayatında. benimki de sensin. ne yapıyım?
----
:- "geçen gece çocuk hastaydı. ilacı bitmiş, almak için dışarı çıktım. sağa sola saldırıp nöbetçi eczane arıyoruz. birden durup dururken içim cız etti. bi baktım gene aynı karın ağrısı. öyle özlemişim ki seni. dönerken bi meyhane gördüm. bi tek içeri girdiğimi hatırlıyorum bi de rakıya yumulduğumu. arkasından en az dört cigaralık…sonra gözümü bir açtım karşıdan karlı dağlar geçiyor. bi daha açtım başımda bi çocuk: “kalk abi.” diyor “kars’a geldik.”
:— otobüsten indim, yürümeye başladım. dedim, Allah’ım nerdeyim ben? burası neresi? sonra güç bela burayı buldum. kapının önünde durup düşündüm. dedim Bekir, bu kapı ahiret kapısı. burası sırat köprüsü. bu sefer de geçersen bi daha geri dönemezsin. iyi düşün dedim. düşündüm, düşündüm…ama olmadı, dönemedim. sonra, bak oğlum dedim kendi kendime. yolu yok çekeceksin. isyan etmenin faydası yok, kaderin böyle. yol belli, eğ başını usul usul yürü şimdi."
----
:— "Bekir abimin esas manitası; ama süper kızdır uğur abla, siz bakmayın evli barklı olduğuna, abimin esas hikayesi uğur abladır. kerem ile Aslı'nın hikayesinden daha büyüktür Allahım'a, eşsizdir, benzeri yoktur. Bekir abim kurşunlar yemiştir bu yolda, kaç defa ölümlerden dönmüştür. bilekler kesilmiş, aylarca hastanelerde, yıllarca akıl hastanelerinde kalmıştır. uğur ablanın peşinden gezmediği şehir, yürümediği yol, görmediği diyar kalmamıştır memlekette..."
----
:— yalan tabii lan. haybeden osurmayın. kim uyduruyor bunları!..
:— herkes öyle söylüyor abi. biz de anlatanın yalancısıyız.
:— siktirsin lan i*neler. kim kimin peşinde koşuyormuş, yer miyiz biz!
:— hadi anlat. (bir başka ses: anlat abi anlat) anlat abi...
:— o zamanlar dükkâna takılıyorum. bu şükran marketin yeri bizim... halı koltuk filan satıyoruz... lan bir gün uyuyakalmışım dükkânda. gözümü bi açtım, bu orospu karşımda. lokum gibi ööle duruyo. ayağında çorap yok. şöyle basma bir etek dize kadar. ince bir bluz. saçlar filan. on numara anlayacağınız. onun bunun fiyatını sordu. makara yapıp dalga geçmeye kalktı benle. bi şey demedim. evli misin, çıktığın var mı dümeni filan çekti. ses etmedim. efendi çocuğuz tabii biz o zamanlar. ama efendilik de bir yere kadar, di mi. güzellikle hadi kızım dedim, al voltanı... yok! öyle mi, öyle... çektim bunu yazıhaneye. dayadım malı. nasıl bağırtıyorum ama biliyor musun. yer misin, yemez misin. o bağırdıkça ben kara murat. o bağırdıkça ben kara murat(!)...
== Replikler ==
*"Sen de anla artık başka yolu yok bunun. Yazıkmış, kılmış, tüymüş hepsi hesap edildi bunların ya, her şeye hazırım diyorum sana. De ki iyilik ediyorsun, de ki sevap işliyorsun. Herkesin inandığı bir şey vardır bu hayatta, benimki de sensin ne yapayım."
*"Sonra gözümü bir açtım , karşıdan karlı dağlar geçiyor. Bir daha açtım , başımda bir çocuk “kalk abi ” diyor , “Kars'a geldik” . Otobüsten indim yürümeye başladım. Dedim Allahım nerdeyim ben? Burası neresi? Sonra güç bela burayı buldum . Kapının önünde durup düşündüm . Dedim “Bekir , bu kapı ahiret kapısı, burası sırat köprüsü . Bu sefer de geçersen bir daha geri dönemezssin , iyi düşün ” dedim. Düşündüm... düşündüm...Ama olmadı , dönemedim ."
*"Birden durup dururken içim cız etti, bir baktım yine aynı karın ağrısı, öyle özlemişim ki seni."
*“Herkes gırtlağına kadar kendiyle dolu.”
Kötülüklere bakıp ya da onlar nedeniyle acı çekerken başlar anlama çabası
{{Vikipedi}}
[[Kategori:En İyi Türk Filmleri (İlk 100)]]
[[Kategori:Türk filmleri]]
e6s5mup5q73ahjbdnwi36xer2jfo64p
Propaganda (film)
0
35364
232774
222740
2025-06-10T19:16:34Z
Brightt11
34669
/* Replikler */ kağıt > kâğıt, değiştirildi: kağıt → kâğıt [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232774
wikitext
text/x-wiki
== Replikler ==
'''“Gümrük muhafaza olmasaydı mazallah gümrüğü kim muhafaza edecekti?”'''
– “Gümrük muhafaza nedir? Adı üstünde benim izah etmeme gerek var mı!”
+ “Vardır, vardır…”
– “Demek var! Şimdi gümrük muhafaza gümrüğü muhafaza eder. Gümrük muhafaza olmasaydı mazallah gümrüğü kim muhafaza edecekti. Peki gümrük nedir? Gümrük muhafaza edildiğine göre önemli bir şeydir. Dikenli tel vatanın kenar süsüdür. Kenar süs deyip geçmeyin. Kenar süs neye yarıyor? Haritada böyle bakınca ülkeni memleketini hemen görüveriyorsun. Sevgili Hisli Hisarlılar, hem hisli hem zekisiniz. Ve söylediklerimi anlıyorsunuz değil mi?…”
'''“Devlet olmasaydı ne olurdu?”'''
– “Devlet olmasaydı ne olurdu?”
+ “Ne olurdu?”
– “…”
+ “Ne olurdu!!?”
'''“Ne sahibi olmam bir şey ifade eder?”'''
– “Mahmut Bey, bu adam benim kiramı vermiyor. Söyle buna ki kirayı vere! Buranın sahibisi benim.”
+ “Mal sahibi olman bir şey ifade etmez.”
– “Ne sahibi olmam bir şey ifade eder?”
'''<nowiki>'' Onlar kadar dayanıklı olmak isterdim.''</nowiki>'''
+ “En sevdiğim çiçek dağdaki diken, en sevdiğim hayvan da çöldeki deve.”
– “Deve mi niye kız ?”
+ “Onlar kadar dayanıklı olmak isterdim.”
'''“Ben sana mı veriyom, nişanlına veriyom!”'''
– “Hamdi, al bunu nişanlına ver.”
+ “Olmaz Türk askeri rüşvet almaz!”
– “Ben sana mı veriyom nişanlına veriyom.”
'''“Memur Mahmut! Bize vatandaşlarımızı vurduramazsın! Emri geri çek!”'''
– “Asker! Ateş etmeyerek kanuna karşı geliyorsunuz!”
+ “Türk Askeri, Türk Bayrağına ateş etmez! Memur Mahmut! Bize vatandaşlarımızı vurduramazsın! Emri geri çek. Ankara’ya da söyle o kâğıtları g"tüne soksun!”
'''“Seni öpmek istiyorum, seni koklamak istiyorum, seni seviyorum!”'''
– “Seni öpmek istiyorum, seni koklamak istiyorum, seni seviyorum, seni seviyorum.”
+ “Bir daha söyle.”
– “Seni öpmek istiyorum, seni koklamak istiyorum, seni seviyorum, seni seviyorum.”
[[Kategori:En İyi Türk Filmleri (İlk 100)]]
4qijncgye25ojfmi74qulmlp2ciqpii
Çanakkale: Yolun Sonu
0
35368
232727
226206
2025-06-10T19:10:13Z
Brightt11
34669
/* Diyaloglar */ rüzgar > rüzgâr, değiştirildi: rüzgar → rüzgâr [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232727
wikitext
text/x-wiki
'''''Çanakkale: Yolun Sonu''''', 2013 yılı Türkiye yapımı dram, savaş ve tarih filmi. Çanakkale Savaşı'nda yaşananları merkezine alan film, isimsiz kahramanlar üzerinden Çanakkale cephesini orada yaşananları, kısaca bu dramatik öyküyü yeni bir bakış açısıyla beyazperdeye taşıyor.
==Konusu==
Takvimler Nisan 1915'i gösterdiğinde I. Dünya Savaşı'nın en çetin cephelerinden biri olan Çanakkale'de işgalci güçler aylardır sürdürdükleri kuşatmadan aylardır hiçbir şey elde edememiş haldedirler. Anzak güçleri daha sonra kendi isimleriyle anılacak olan Anzak Koyu'nda mağlup edilmişlerdir. İçinde isimsiz kahramanlar Muhsin ve Hasan kardeşlerin de yer aldığı Hilal-i Ahmer cemiyetine mensup destek birliği zorlu bir yol sonrası cepheye ulaşır. Ne var ki siperlere girdikleri anda savaşın tahmin edemedikleri sert ve acımasız yüzüyle karşılaşırlar. Muhsin oldukça iyi bir keskin nişancıdır ama her gün ölümle buruna burunadırlar. Yüzbaşı İbrahim Adil, Muhsin'i keskin nişancı olarak görevlendirmiştir ve yüzbaşıdan istediği tek şey kardeşi Hasan'ın cephe gerisinde görevlendirilmesidir. Muhsin bir başka keskin nişancı olan Şeref ile beraber en ön saflardaki düşman askerlerini avlarken keskin hüneri ve Anzak'ları tek tek indirmesi de tüm koya adının duyulmasına neden olacaktır. Fakat Anzak kuvvetlerinin başındaki İngiliz Binbaşı Steward'ın bu namlı Türk askerine karşı manevrası da gecikmeyecektir.
== Diyaloglar ==
:'''+''' Ne kadar neferimiz varsa ön hatta bekleyecek.
:'''+''' Otların başı rüzgârdan ne yöne eğiliyorsa namlu onun aksine tutulur.
:'''+''' Son vatan neferinin kanı bu topraklara düşmeden bu memleketten bir karış toprak haramdır onlara
:'''-''' Bize gerektiği yerde canlarını ortaya koyacak vatansever askerler lazım
Yolun sonu geliyor. Size daha ötesi yok!
*"Ben cepheye gidiyom, yarın sabah yolcuyum Allah izin verirse, Çanakkale'ye."
*"Sevdikleri için ölmeyi göze almayanların, aldığı soluğun hükmü yoktur."
[[Kategori:2013 filmleri]]
[[Kategori:Türk filmleri]]
[[Kategori:En İyi Türk Filmleri (İlk 100)]]
2zns8lamp3xy0pzs0q2j66y3mntugt3
Pornografi
0
35681
232811
222739
2025-06-10T19:28:30Z
Brightt11
34669
/* Hakkında söylenenler */ dz, değiştirildi: dükkan → dükkân [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232811
wikitext
text/x-wiki
{{wmbb}}
'''Pornografi''' (kısaca '''porno'''), [[İnsan cinsel eylemi|cinsel]] konunun yalnızca [[cinsel uyarılma]] amacıyla betimlenmesidir.<ref name="Psych Today.20112">{{Web kaynağı | url = https://www.psychologytoday.com/intl/blog/evolution-the-self/201104/what-distinguishes-erotica-pornography | başlık = What Distinguishes Erotica From Pornography? | erişimtarihi = 10 Ocak 2021 | tarih = | dil = İngilizce | çalışma = | yayıntarihi = 6 Nisan 2011 | yayıncı = Psychology Today | ad = Leon F. | soyadı = Seltzer | arşivengelli = evet}}</ref> Pornografi, [[Pornografik dergi|dergi]], [[animasyon]], [[yazı]], [[Porno film|film]], [[video]] ve [[Video oyunu|video oyunları]] gibi çeşitli medyalarla sunulabilir. Bu tanım [[Seks gösterisi|seks gösterileri]] ve [[striptiz]] gibi canlı gösterileri içermez. Günümüz pornografik betimlerinin birincil konuları, hareketsiz fotoğraflar için poz veren pornografik [[Manken|modeller]] ve [[Porno film|filme alınmış cinsel eylemlerde]] bulunan [[Pornografik film oyuncusu|pornografik oyunculardır]].
==Hakkında söylenenler==
*Dövüş kulübünü televizyonda futbol seyretmekle karıştırmayın. Burada, dünyanın öbür ucundaki tanımadığınız birtakım adamların uydu üzerinden iki dakikalık gecikmeyle naklen birbiriyle kapışmasını izlemiyorsunuz, on dakikada bir araya bira reklamları girmiyor ve hangi kanalı seyrettiğinizi hatırlatmak için ikide bir ara verilmiyor. Dövüş kulübüne bir kez gittiniz mi, artık televizyonda futbol seyretmek, muhteşem bir seks yapma fırsatınız varken oturup porno seyretmeye benzer.<ref>{{kitap kaynağı|yazar=Chuck Palahniuk |başlık=Dövüş Kulübü |yayımcı=Ayrıntı Yayınları ||diğerleri=Çeviren: Elif Özsayar |sayfa=52 |ilkyayıntarihi=1996 |tarih=1996 |basım=15}}</ref> - ''[[Dövüş Kulübü]]'' adlı kitaptan.
*Dinle, ben sosyal bilimci değilim ve anket yapmadım. John Q vatandaşının bu konuda ne düşündüğünü bilmiyorum. Ama uzun zamandır hapishanede yaşadım ve tıpkı benim gibi şiddet yapmaya motive olmuş birçok erkekle tanıştım. Ve istisnasız, her biri pornografiye derinden dahil oldu. Şüphesiz, istisnasız. Pornografiye bağımlılıktan derinden etkilenmiş ve tüketilmişlerdir.<ref name="youtube.com">https://www.youtube.com/watch?v=G8ZqVrk1k9s 1989 Röportajı James Dobson ile</ref> - [[Ted Bundy]]
*Medyadaki şiddetten, özellikle pornografik şiddetten çok etkilenen kullanıcılar, bir tür doğal canavar değildir. Biz sizin oğullarınız ve biz sizin kocanızız. Ve normal ailelerde büyüdük. Ve pornografi bugün herhangi bir evden bir çocuğa ulaşabilir ve kapabilir. Beni yirmi, otuz yıl önce evimden aldı.<ref name="youtube.com"/> - [[Ted Bundy]]
*Bir yandan insanlar Ted Bundy'nin eylemlerini yargılıyorlar. Ama aynı insanlar çocuklarıyla onları bir Ted Bundy'ye dönüştürebilecek porno dergileri satan dükkânların yanından duyarsız bir şekilde geçmekteler.<ref name="youtube.com"/> - [[Ted Bundy]]
==Kaynakça==
{{kaynakça}}
{{taslak}}
n5ia7dvvxc4991qntz5jmo35pe5s04r
Nisargadatta Maharaj
0
35705
232858
217225
2025-06-10T20:25:34Z
Brightt11
34669
/* Sözleri */ dz, değiştirildi: mükafat → mükâfat [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232858
wikitext
text/x-wiki
{{Filozof bilgi kutusu|milliyeti=[[Hindistan]]|resim_adı=Nisargadatta Maharaj.jpg|resim_başlığı=Hint filozof ve ruhsal önder.|isim=Nisargadatta Maharaj|doğum_tarihi=17 Nisan 1897|ölüm_tarihi=8 Eylül 1981|okul/gelenek=Advaita Vedanta}}{{Vikipedi|Nisargadatta Maharaj}}
'''Sri Nisargadatta Maharaj''', Hint filozof ve ruhsal önder.
== Sözleri ==
* Öğretebileceğiniz tek şey anlayıştır. Gerisi kendiliğinden gelir.
* Yapılacak bir şey yok. Kendinizi bilmek, kendiniz olmak. Kendiniz olmak, kendinizi şu veya bu olmak hayalinden kurtarmak. Sadece olun. Bırakın hakiki fıtratınız zuhur etsin. Zihninizi arayışla rahatsız etmeyin.
* İhtiyaç duyacağınız tek şey sükuna kavuşmuş bir zihindir. Diğer her şey zihniniz sükuna kavuştuğunda doğru bir şekilde olacaktır. Tıpkı güneş doğduğunda dünyadaki hayatı canlandırdığı gibi benliğinizin farkındalığı da zihninizi değiştirecek, sakin ve istikrarlı öz farkındalığın ışığında iç enerjileriniz uyanacak ve zahmetsizce mucizeler yaratacak.
* Yalnız bir tek hata yapıyorsunuz: Siz içi dış, dışı iç gibi kabul ediyorsunuz. İçinizde olanı dışınızdaymış gibi, dışınızda olanı ise içinizdeymiş gibi algılıyorsunuz. Zihin ve duygular dışsaldırlar, fakat onları yakın ve mahrem iç hayatınız olarak kabul ediyorsunuz. Dünyanın nesnel olduğuna inanıyorsunuz, ama o tümüyle psişenizin bir projeksiyonudur. Temel yanılgı budur...
* Hiçbir şey olmadığımı gördüğümde bu, hikmettir. Her şey olduğumu gördüğümde bu, sevgidir. Hayatım bu ikisi arasında gidip gelmekten ibarettir.
* İçinizden ne yapmak geliyorsa onu yapın. Kendinize zorbalık etmeyin. Şiddet sizi katı ve donuk hale sokar. Yolunuza engel olarak dikildiklerini düşündüğünüz şeylerle savaşmayın. Sadece, onlarla ilgilenin, onları gözlemleyin, sorgulayın. Bırakın olsunlar -iyi ya da kötü. Fakat kendinizi onlara sakın kaptırmayın.
* Eğer ihtiyacınız olmayanları istemezseniz ihtiyacınız olan şeyler size gelecektir. Ama pek az kimse bu tamamen tutkusuzluk haline erişebilir. O çok üstün bir durumdur. Özgürlüğün hemen eşiğidir.
* Görmüyor musunuz ki sizin bu mutluluk arayışınız, kendinizi mutsuz ve çaresiz hissetmenizin asıl nedenidir? Diğer yolu deneyin; hazza ve acıya kayıtsız, onları ne isteyerek, ne de reddederek, bütün dikkatinizi "Ben-im"in ebediyyen var olduğu düzeye verin. Çok geçmeden idrak edeceksiniz ki huzur da, mutluluk da sizin kendi doğanızdır ve onları belli kanallarla aramanız karışıklık ve sıkıntıya neden olmaktadır.
* Siz koşullarınızı değiştiremezsiniz, fakat tavır ve tutumunuzu değişitirebilirsiniz. Esasa ilişkin olmayan şeylere bağımlı olmayın. Sadece gerekli olan iyidir. Sadece aslî olanda sükûn ve huzur vardır.
* Siz doğru olun, doğru Guru sizi muhakkak bulacaktır. Bir Guru aramayın, hatta birini düşünmeyin bile. Hedefinizi Guru'nuz olarak kabul edin. Sonuçta, Guru bir amacın aracıdır, kendisi amaç değildir.
* Guru'nun sözü, bozulup telef olması mümkün olmayan bir tohumdur. Kuşkusuz, Guru'nun, bedenin ve zihnin ötesinde, bilincin ötesinde, zaman ve uzayın, dualitenin ve birliğin ötesinde, anlayışın ve tarifin ötesinde gerçek bir Guru olması gerekir. Birçok şey okumuş, söyleyecek birçok şeyi olan iyi insanlar size birçok yararlı şey öğretebilirler. Fakat onlar, sözleri şaşmaz şekilde doğru çıkan gerçek Gurular değildirler....Gerçek Guru sizi asla aşağılamayacağı gibi, sizi kendinize karşı yabancılaştırmayacak, kendinizden soğutmayacaktır. O sizi, sizin içte yatan mükemmelliğiniz gerçeğine tekrar tekrar geri döndürecek ve içinizi aramanız için cesaretlendirecektir. Fakat kendince Guruluk iddiasında olan kimse, öğrencilerinden çok kendisiyle meşguldür.
* Siz kişisel seçiminizle öğrenci olmazsınız; o bir kişisel iradeden çok, bir kader meselesidir. Öğretmenin kim olduğu önemli değildir - onlar hepsi sizin iyiliğinizi isterler. Önemli olan öğrencidir - onun dürüstlüğü, ciddiyeti ve içtenliği. Doğru mürit daima doğru mürşidi bulacaktır.
* (Farklı manevi yollarla ilgili bir soru üzerine) Gurular genellikle hedefleri her ne olursa olsun, kendilerini söz konusu hedeflerine ulaştıran sadhanaları öğretilerler. Bu da son derece doğaldır çünkü kendi sadhanalarını yakından bilmektedirler. Bana dikkatimi 'Ben im' (I am) duygusuna vermem öğretildi ve ben de bunun çok etkili olduğunu keşfettim. Bu yüzden bununla ilgili tam bir güvenle konuşabilirim. Fakat genellikle insanlar çok nahoş kullanılmış, çarpıtılmış ve güçsüz bedenleri, beyinleri ve zihinleriyle buraya gelirler ki şekli aşan bir dikkat hali onları aşmaktadır.{{Kaynak belirt}} Bu durumda bazı basit içtenlik simgeleri uygun olur. Bir mantra'nın tekrarı veya bir resme sabit bakış onların beden ve zihinlerini daha derin ve daha doğrudan araştırmaya hazırlayacaktır. Her şeyden önce içtenlik kaçınılmaz ve gerekli bir unsurdur.
* (Spiritüel hayatta ilerlemenin işaretleri nelerdir, sorusuna Maharaj'ın verdiği yanıt) Tüm endişelerden kurtulmuşluk, bir rahatlık ve sevinç hali, içte derin bir huzur, dışta bol enerji.
* Kesin olan, basit olandır, karmaşık olan değil. Her nedense insanlar sade, kolay ve her zaman el altında olana pek güvenmezler
* Zayıf arzular iç gözlem ve meditasyonla giderilebilirler ama kökü derinde olan güçlü arzuların doyuma uğratılmaları ve meyvelerinin -acı ya da tatlı- tadılması gerekmektedir.
* Dünyadan ve Tanrı'dan hiçbir şey talep etmediğiniz, hiçbir şey aramadığınız, hiçbir şey beklemediğiniz zaman En Yüce Hal size gelecektir, davet edilmeden ve beklenmeden!
* Hakikat ne faziletli davranışın karşılığı ne de bazı metinleri kavramanın bir mükâfatıdır. Hakikat böyle elde edilemez. O, temel, doğmamış ve her şeyin kadim kaynağıdır. Siz zaten siz olduğunuzdan bu hakikate uygunsunuz. Hakikate değer atfetmenize gerek yok. O zaten sizindir. Sadece peşinden koşarak ondan uzaklaşmayı bırakın. Halde ve sükunette kalın.
[[Kategori:Hint filozoflar]]
[[Kategori:Kişiler-N]]
9z33b14ch5l999nscw7owkobn4ss84m
Seyit Onbaşı
0
42502
232843
208137
2025-06-10T20:24:59Z
Brightt11
34669
/* [[Atatürk]] ile olan konuşması */ dz, değiştirildi: mükafat → mükâfat [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232843
wikitext
text/x-wiki
{{wmbb}}
'''Seyit Ali Çabuk''' veya bilinen adıyla '''Seyit Onbaşı''' (Eylül 1889 - 1 Aralık 1939), I. Dünya Savaşı'nda Çanakkale Cephesi'nde çarpışan Türk asker.
== [[Atatürk]] ile olan konuşması ==
''– Koca Seyit sen misin evlat?''
''– Benim Komutanım.''
''– Tek başına nasıl kaldırdın o koca mermiyi?''
''– İşte !.. Allah’ın izniyle oluverdi Komutanım. Sanki mermi ufacık bir çam tomruğu gibi geliverdi.''
''– Peki, sen Komutanlarından hiçbir ödül kabul etmemişsin, varlıklıda değilmişsin, acaba nedendir?''
''– Olsun Komutanım. Memleketimize kırk yılın başı bir iş, bir hizmet yaptıysak, hemen ödül, mükâfat mı olurmuş. Ben ne yapıverdiysem Al sancağım için, vatanım için yapıverdim Komutanım!''
''– Peki, evlat o mermiyi kaldırdığın gibi beni de kaldırabilir misin?''
''– Hayır Komutanım.''
''– Niye, ben bir mermiden daha ağır mıyım ki?''
''– Mermi başka siz gene başka Komutanım. Sizi ben değil kimsecikler kaldıramaz. Çünkü sizin gibi Komutanların büyüklüğü, ağırlığı bir mermi ile ölçülemez, Komutanım!''
''– Ee, Koca Seyit, sen ki eski bir askersin. Askerlikten bıktın mı bakalım? Terhis olup da evine döndükten sonra bu ocağa seni yeniden çağırsalar severek, isteyerek, gönlünce yine koşar gelir misin?''
''– Tabi ki gelirim Komutanım. Değil dokuz sene on sekiz sene de askerlik yapsam sizin gibi Komutanlar çağırdığında yine de koşup gelirim.''<ref>{{Web kaynağı|url=https://www.canakkalesehitlik.net/ataturk-seyit-onbasi.html|başlık=Atatürk ve Seyit Onbaşı Çanakkale Savaşı|erişimtarihi=20 Ocak 2023|yayıncı=canakkalesehitlik.net}}</ref>
== Kaynakça ==
{{kaynakça}}{{vikipedi}}{{taslak}}
27dsgt9i85tta7lrxuo4inlpdeaps5z
Kemal Öztürk
0
42633
232666
208522
2025-06-10T19:08:29Z
Brightt11
34669
/* top */ rüzgar > rüzgâr, değiştirildi: rüzgar → rüzgâr [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232666
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi}}
'''Kemal Öztürk''' (d. 22 Eylül 1966, Ağrı), Türk haberci, yönetmen, danışman ve yazar.
*Bugün İtalya, Fransa, Hollanda, Avusturya, Almanya başta olmak üzere neredeyse tüm Avrupa’da tıpkı Endülüs’te olduğu gibi, Müslümanları, Yahudileri ve tüm yabancıları dışlayan, ötekileştiren ve Avrupa’dan sürmek isteyen çok kuvvetli bir rüzgâr esiyor.<ref>[https://www.haberturk.com/yazarlar/kemal-ozturk/3559451-avrupada-otekine-dusman-olmak Avrupa’da ötekine düşman olmak]</ref>
==Kaynakça==
{{Kaynakça}}
[[Kategori:Kişiler-K]]
[[Kategori:1966 doğumlular]]
83ytdu5seyda4uqs2k5blp4fcbjmf39
Fatih Birol
0
42666
232682
221348
2025-06-10T19:09:03Z
Brightt11
34669
/* top */ rüzgar > rüzgâr, değiştirildi: rüzgar → rüzgâr [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232682
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi}}
'''Fatih Birol''' (d. 22 Mart 1958, Ankara), Türk elektrik mühendisi, ekonomist ve enerji uzmanı. 1 Eylül 2015'ten beri Paris merkezli Uluslararası Enerji Ajansı'nda icra direktörlüğü görevini yürütmektedir.
*Türkiye, enerji konusunda önemli ve güzel adımlar attı. Sakarya Gaz Sahası'nda doğal gaz bulunması ve Türk ekonomisine katkıda bulunması önemli bir konu. Ayrıca Türkiye'nin önemli bir doğal gaz depolama tesisi açması da gerçekten önemli. Türkiye, yenilenebilir enerji alanında (rüzgâr, güneş ve jeotermalde) da son derece güzel adımlar attı. Türkiye'de nükleer enerjinin gündeme gelmesi ve Türkiye'nin enerjisinin bir parçası olması, hepimizin sevinmesi gereken bir şey ancak burada nükleer hangi partnerlerle ve şartlarda çalışacağımız da önemli.<ref>[https://www.aa.com.tr/tr/ekonomi/iea-baskani-birol-davostan-enerji-kriziyle-ilgili-ortak-karar-cikmasi-oldukca-zor/2792470 IEA Başkanı Birol: Davos'tan enerji kriziyle ilgili ortak karar çıkması oldukça zor]</ref>
==Kaynakça==
{{Kaynakça}}
[[Kategori:Kişiler-F]]
[[Kategori:1958 doğumlular]]
lkfeuzj4dq1x4418nexzcahy45e29yg
Avrupa Parlamentosu
0
42675
232764
221996
2025-06-10T19:15:16Z
Brightt11
34669
/* top */ kağıt > kâğıt, değiştirildi: kağıt → kâğıt [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232764
wikitext
text/x-wiki
{{wmbb}}
'''Avrupa Parlamentosu''', Avrupa Birliği'nde yaşayan 450 milyon nüfusu temsil eder ve temel işlevi bir siyasi güç olarak topluluk politikalarının hazırlanması için gereken kararları üretmektir.
* Avrupa Parlamentosunun tavsiye kararı niteliğinde olan vizyonsuz 2021 Yılı Türkiye Raporu'nu 7 Haziran 2022 tarihinde kabul etmesi, sübjektif yargıları ve asılsız suçlamaları bir kez daha gözler önüne sermiştir. Türkiye alerjisi, terör örgütlerine sıcak ve sempatik yaklaşım Avrupa Parlamentosunun bünyesini iflah olmaz bir hastalık olarak sarmıştır. Mezkur raporda, Türkiye'yi töhmet altında bırakan ve aleyhine kaleme alınan demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan haklarına ilişkin iddialar haksızdır, hayasızdır, ideolojiktir, temelsizdir bir isnattır. Ege, Doğu Akdeniz ve Kıbrıs konularında hukuk tanımayan, Türkiye'nin egemen devlet vasfını inkar eden Avrupa Parlamentosunun 2021 Yılı Türkiye Raporu bizim için yok hükmündedir. Dahası yırtılıp atılacak kâğıt parçasından farksızdır.<ref>[https://www.aa.com.tr/tr/politika/bahceli-polise-el-kaldiran-milletvekili-musveddelerinin-tbmmde-yeri-olamaz/2613269 Bahçeli: Polise el kaldıran milletvekili müsveddelerinin TBMM'de yeri olamaz]</ref>
** [[Devlet Bahçeli]]
==Kaynakça==
{{Kaynakça}}
[[Kategori:Konular]]
9rl97bn6izybywmkku5tdawd6rifqbx
Fuat Başar
0
42907
232806
221361
2025-06-10T19:28:23Z
Brightt11
34669
/* top */ dz, değiştirildi: dükkan → dükkân [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232806
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi}}
'''Fuat Başar''' (d. 1953, Erzurum), hattat, ebrûcu ve şair.
*Benim ebruya yetiştiğim dönemlerde sadece Mustafa Düzgünman vardı. Üsküdar'da bir aktar dükkânı çalıştırırdı, kendi muhitinde de pek bilinip tanınmazdı. O bir kişi bugüne 'Ebru Köprüsü' oldu. Yetiştik, kendisinden istifade eden başka arkadaşlarımız da oldu, onları da yetiştirdi.<ref>[https://www.aa.com.tr/tr/kultur-sanat/hat-ve-ebru-sanatcisi-basar-ebrunun-tarihi-iki-bin-yila-dayanacak-gibi-gorunuyor/2059549 Hat ve ebru sanatçısı Başar: Ebrunun tarihi iki bin yıla dayanacak gibi görünüyor]</ref>
==Kaynakça==
{{Kaynakça}}
[[Kategori:Kişiler-F]]
[[Kategori:1953 doğumlular]]
amikygjnqd5dare5jlt6bz7eggnum7a
Özden Örnek
0
43140
232768
210750
2025-06-10T19:15:39Z
Brightt11
34669
/* Sözleri */ kağıt > kâğıt, değiştirildi: kağıt → kâğıt [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232768
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi}}
'''Özden Örnek''' (2 Şubat 1943 – 29 Nisan 2018), [[Türk]] [[asker]]. Eski Türk Deniz Kuvvetleri Komutanı.
== Sözleri ==
*Kendi meslektaşlarım dahil hepsi "Bunu yapamazsınız" dediler. Esas hançeri Tersane eski Komutanlarından yedim, açık açık "Siz bu işi başaramazsınız" dediler, ben de "Başarırız" dedim. Kavga da buradan çıktı zaten.<ref>{{Web kaynağı|url=https://www.marinedealnews.com/ozden-ornek-basaramazsiniz-dediler-basardik/|başlık=ÖZDEN ÖRNEK: Başaramazsınız dediler, başardık!|tarih=5 Ekim 2017|erişimtarihi=23 Şubat 2023|websitesi=marinedealnews.com|yayımcı=MarineDeal News}}</ref>
''(Milli Gemi Projesi hakkında konuşurken)''
*Cesur olun. Bu proje sorunsuz yürüyemez. Zira Don Kişot gibi yel değirmenleri ile savaşıyoruz. Eğer korkunuz "ya yapacağımız gemi kızaktan inince batarsa" şeklinde bir korkuysa getirin bir kâğıt size senet vereyim. Bütün mali cezayı ben kişisel olarak ödeyeceğim. Benim size güvenim var, sizin de kendinize güveniniz olsun.<ref>{{Kitap kaynağı|başlık=Milgem'in Öyküsü|ad=Özden|soyadı=Örnek|yayıncı=Kırmızı Kedi Yayınevi|yer=İstanbul|yıl=2016|sayfa=135}}</ref>
''(MİLGEM projesi toplantısında)''
== Hakkında söylenenler ==
*Oramiral Özden Örnek’i maalesef Balyoz kumpası sonrası kaybettik. Kendisi vizyoner bir komutandı. Şunu söyleyebilirim ki Türk Deniz Kuvvetleri'ni 21. yüzyıla hazırlayan kuvvet komutanı odur. Nur içinde yatsın.<ref>{{Web kaynağı|url=https://www.odatv4.com/siyaset/amiral-cem-gurdeniz-odatv-ye-anlatti-milli-torpidoyu-ornek-komutan-baslatti-233392|başlık=Amiral Cem Gürdeniz Odatv’ye anlattı: Milli torpidoyu örnek komutan başlattı|tarih=24 Mart 2022|erişimtarihi=23 Şubat 2023|websitesi=odatv4.com|yayımcı=OdaTV}}</ref> — Cem Gürdeniz (Emekli Tümamiral)
== Kaynakça ==
{{Kaynakça}}
[[Kategori:Kişiler-Ö]]
[[Kategori:1943 doğumlular]]
[[Kategori:2018 yılında ölenler]]
[[Kategori:Türk askerler]]
24gaugs0aj2cot1lc19kb0jeqslnnc7
Gelin
0
43542
232800
226329
2025-06-10T19:28:11Z
Brightt11
34669
/* Diyaloglar */ dz, değiştirildi: dükkan → dükkân (2), Dükkan → Dükkân [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232800
wikitext
text/x-wiki
'''''[[w:Gelin (film)|Gelin]]''''', 1973 yılında vizyona giren bir Türk filmidir. Yönetmenliğini Lütfi Ömer Akad'ın yaptığı bu filmin konusu Türkiye'de göç sorunudur. Filmin oyuncu kadrosunda Hülya Koçyiğit, Kahraman Kıral, Ali Şen ve Ali Şen gibi isimler yer almıştır.
== Diyaloglar ==
:'''Veli''': Yadırgamayacak mısın, anandan abilerinden uzakta?
:'''Meryem''': Benim yerim dizinin dibi, oğlunun yanı.
:'''Veli''': Buraya alışacak mısın?
:'''Meryem''': Evin avlunun ordan ayrıcalığı mı var?
:'''Veli''': Doğru, evden çıkmadıkça gök aynı gök.
:'''Veli''': İbrahim'i gördüm.
:'''Meryem''': Burada mı?
:'''Veli''': Lakin hıdır yüz vermedi, kötü gözle baktı. Karısıyla fabrikada çalışırmış.
:'''Meryem''': Kötü mü?
:'''Veli''': Bilmem, ağamın dediğine göre.
:'''Meryem''': Çalışmak ayıp mı?
:'''Veli''': Değil elbet. Ama kadın kısmı evde gerek.
:'''Meryem''': Muska da fayda etmedi.
:'''Veli''': Çocuktur geçer. Yel yemiştir. Anama söyle, nefesi kuvvetlidir. Bizi öyle iyi ederdi.
----
:'''Ana''': Bu 'karı' tanışın mı olur?
:'''Meryem''': Bizim oralı. Yerköylü İbrahim'in eşi. Veli'nin asker arkadaşı olur.
:'''Ana''': Sözünü, ayağını ondan kes! Bize göre değil onun gibiler.
:'''Meryem''': Biz iyi biliriz.
:'''Ana''': Senin bilmen ne ola! Buraya geleli yoz olmuşlar!
----
:'''İbrahim''': Nasıl Osmancık?
:'''Meryem''': Nasıl olsun... Kurşun döktüler. Şimdi de okutmaktan geliyoruz.
:'''İbrahim''': Veli'nin de aklı yatmıyor mu ameliyata?
:'''Meryem''': Anasıyla babasının ağzına bakmakta Veli. Bir de dükkân... Varsa yoksa dükkân... Geceleri alış veriş sayıklıyor. Sanki humma tutmuş. Dükkân derdine ateşler içinde yanıyorlar. Hepsi!
:'''İbrahim''': Peki n'olacak?
:'''Meryem''': Kadın başımla üstesinden gelmeye bakacağım... İbrahim kardeş, şunları sevabına bozduruver. Babam öldüğünde tarla payıma abimin verdikleri... Varım yoğum bu. Yeter mi ola?
:'''İbrahim''': Neyin ne yettiğini bildiğim yok. Bozdurur bakarız.
----
— Ben niye ağladığını biliyorum! Ben öleceğim diye ağlıyorsun.
— Yok yavrum, sen ölmeyeceksin. Allah seni iyi edecek.
— Bayrama iyi olur muyum?
– Kurban Bayramın mübarek olsun Hacı İlyas. Ağababası, kurbanın helal olsun
[[Kategori:1973 filmleri]]
[[Kategori:1970'lerde Türkçe filmler]]
[[Kategori:Türk filmleri]]
[[Kategori:Göçü konu edinen filmler]]
[[Kategori:Lütfi Ömer Akad'ın yönettiği filmler]]
[[Kategori:En İyi Türk Filmleri (İlk 100)]]
l0c19ifg79evmfswactnn5hwu60xlmf
Ignazio Silone
0
43878
232731
227540
2025-06-10T19:10:19Z
Brightt11
34669
/* '''Sözleri''' */ rüzgar > rüzgâr, değiştirildi: rüzgar → rüzgâr [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232731
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi
| kişi_adı = Ignazio Silone
| resim_adı =
| resim_başlığı = Eski İtalya Kurucu Meclisi Üyesi
| doğum_tarihi = 1 Mayıs 1900
| doğum_yeri = Pescina, İtalya
| ölüm_tarihi = 22 Ağustos 1978
| ölüm_yeri = Cenevre, İsviçre
| Vikipedi =
}}
'''''Ignazio Silone''' (1900 - 1978) Eski İtalya Kurucu Meclisi Üyesi İtalyan yazardır. Asıl adı Secondo Tranquilli olan yazar, Ignazio Silone takma adıyla eserlerini yayınlamıştır''
== '''Sözleri''' ==
* Patron dediğin kendi menfaatine çalışır.
* Her hükûmet hırsızlardan bir araya gelmiştir.
* Kader, zayıfların ve boyun eğmişlerin icadıdır.
* Özgürlük; Otoriteye hayır diyebilme gücüdür.
* Kuşku ve kararsızlık, insanın gelişmesini engeller.
* İnsanlar güneşin yolunu, rüzgârın esişini, suyun akışını değiştirmeğe, başlamış gibiydiler.
* Kanunlar ne kadar çoğalırsa sefalet de o kadar artıyor. Sefalet ne kadar çoğalırsa kanunlar da o kadar artıyor.
* Kendi kafasıyla düşünen insan özgürdür; doğru olduğuna inandığı şeyler için mücadele eden insan, özgürdür.
* Son zamanlarda zaten köylüleri soymanın her türlüsü kanuna uygundu. Eski kanunlar bu işe yetmezse yenileri çıkıyordu.
* Köylüye açlık orucu tutturabilir, efendileri için can vermeğe sevkedebilir; savaşa sürülebilir, öbür dünyada cehennem olduğuna inandırabilir.
* Kanunu şehirliler yapar, hepsi şehirli olan hâkimler onu tatbik eder, yine hepsi şehirli olan avukatlar izah eder. Böyle olunca, bir köylü hakkını nasıl elde edebilir?
* Hep aynı şeyi, aynı değişmesi imkansız şey, her zaman...Seneler geçer, seneler birbiri üstüne yığılır, gençler ihtiyar olur, ihtiyarlar ölür, ve insanlar eker, ayirik kökler, bağ budar, kükürt saçar, mahsul kaldırır ve bağ bozar...Daha sonra? Daima ayını şey!!!
== '''Kaynakça''' ==
''[https://1000kitap.com/kitap/fontamara--159226/alintilar '''Fontamara''', Ignazio Silone]''
[[Kategori:Kişiler-I]]
[[Kategori:1900 doğumlular]]
[[Kategori:İtalyan yazarlar]]
tccyp4tl8ngnnbmpicvixc5rm84t8vg
Ella Wheeler Wilcox
0
43918
232670
222176
2025-06-10T19:08:35Z
Brightt11
34669
/* Sözleri */ rüzgar > rüzgâr, değiştirildi: rüzgar → rüzgâr (2) [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232670
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi
| kişi_adı = Ella Wheeler Wilcox
| resim_adı = Ella_Wheeler_Wilcox_circa_1919.jpg
| resim_başlığı = Amerikalı bir yazar ve şairdi.
| doğum_tarihi = 5 Kasım 1850
| doğum_yeri = Johnstown, Wisconsin , ABD
| ölüm_tarihi = 30 Ekim 1919
| ölüm_yeri = Short Beach, Connecticut , ABD
| Vikipedi =
}}'''''Ella Wheeler Wilcox''' (5 Kasım 1850 - 30 Ekim 1919) Amerikalı bir yazar ve şairdi.''
== Sözleri ==
* Dünyada yeterince acı var.
* Aşk, nefretin söndürdüğünden daha fazla ateş yakar.
* Gülerseniz, dünya da sizinle birlikte güler, ağlarsanız yalnız ağlarsınız.
* Nereye gidersen git dünyanın kitlelerini bulacaksın. Hiç bu iki sınıfa ayrılır.
* Sessizce suç işlemek, protesto etmek istediklerinde, erkeklerin korkakları yapar.
* Kendi aklımın ve kararımın yoluma koyduğu ışığı takip etmeye mecbur olduğumu hissediyorum.
* Bir insanın servetini saymak için zengin ya da fakir değil, Vicdanının ve sağlığının durumunu bilmelisin.
* Bir gemi doğuya gider, bir gemi batıya. Esen aynı rüzgârdır; hangi yöne gideceğini belirleyen rüzgâr değil, yelkendir.
* Ne kadar çok tanrı, ne kadar çok inanç, Dolanan ve dolanan onca yol, Oysa acılı dünyanın tek ihtiyacı, Sevgi dolu olabilme sanatı.
* Hayatta bulduğum üzücü bir gerçek var. Doğu ve batıya yolculuk yaparken - Gerçekten yaraladığımız insanlar En çok sevdiğimiz insanlar.
* Karaktere sahip olmak faydalı olmak, faydalı olmak ise bağımsız olmak, faydalı ve bağımsız olmak, kederin ortasında bile mutlu olmaktır.
* Başarılı olmak isteyen kimsede metodoloji yeteneği olmalıdır. Çünkü, hiçbir nehir yukarı akmaz, hiçbir iş, başında bulunan adamın seviyesinden yukarı çıkamaz.
* Ben sesli olmayanların sesiyim; Benim aracılığımla aptal konuşacak. Sağır dünyanın kulaklarının duyacağı kadar. Ben kardeşlerimin koruyucusuyum, kavgalarıyla mücadele edeceğim. Dünya işleri yoluna sokana kadar.
=== 1''.> [https://www.sozkimin.com/ella-wheeler-wilcox-kimdir-sozleri-ve-hayati-1072.html Alıntılar]'' ===
===== 2''.> Alıntılar > azquotes /15638-Ella_Wheeler_Wilcox'' =====
[[Kategori:Amerikalı yazarlar]]
[[Kategori:Amerikalı şairler]]
[[Kategori:Kişiler-E]]
[[Kategori:1850 doğumlular]]
nb7vg9v1f9d3gvrhbzcx1uaq2jq2d40
Empedokles
0
43943
232659
229235
2025-06-10T19:08:17Z
Brightt11
34669
/* Sözleri */ rüzgar > rüzgâr, değiştirildi: rüzgar → rüzgâr (2) [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232659
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi
| kişi_adı = Empedokles
| resim_adı = Empedokles.jpeg
| resim_başlığı = Agrigentum kentinin Filozofu.
| doğum_tarihi = MÖ 494
| doğum_yeri = Acragas
| ölüm_tarihi = MÖ 435 - 60 yaşında
| ölüm_yeri = Etna Yanardağı, İtalya
| Vikipedi =
}}'''''Empedokles''' (Yunanca: Έμπεδοκλής, MÖ 494-435), Sokrates öncesi düşünürlerden bir tanesidir. Sicilya'da bir Yunan kolonisi olan Agrigentum kentinin yurttaşıdır.''
== Sözleri ==
* Deniz, dünyanın teridir.
* Birçok yangın yüzeyin altında yanar.
* Ölümdür yalnız olmak, tanrısız olmak!
* Herkes sadece kendi deneyimlerine inanır.
* Doğru olan, iki kez bile doğru şekilde söylenebilir.
* Aptallar - düşüncelerinin kapsamını geniş tutamıyorlar.
* Denizden gelen iris, rüzgâr ya da kuvvetli yağmur getiriyor.
* Ben sadece bir sabah bulutuydum, İşsiz güçsüz ve gelip geçici.
* Tanrılardan hiçbiri dünyayı kurmadı, ne de bir insanı, O her zaman olmuştur.
* Kanuna uygun olan, yalnızca bazılarına bağlanma değil, diğerlerine bağlanma değildir. Kanunluluk, her yere yayılır; geniş egemen hava ve gökyüzünün sınırsız ışığı.
* Ölümde rüzgâr gibi hep yanı başımda.
[[Kategori:Kişiler-E]]
[[Kategori:Yunan filozoflar]]
kvzejk1vnkyfkjztq2rwwudnnk97g93
Mary Shelley
0
43955
232748
216660
2025-06-10T19:10:43Z
Brightt11
34669
/* Sözleri */ rüzgar > rüzgâr, değiştirildi: rüzgar → rüzgâr [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232748
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi
| kişi_adı =
| resim_adı = Mary Wollstonecraft Shelley Rothwell.tif
| resim_başlığı = İngiliz yazardır.
| doğum_tarihi = 30 Ağustos 1797
| doğum_yeri = İngiltere
| ölüm_tarihi = 1 Şubat 1851
| ölüm_yeri =
| Vikipedi =
}}'''''Mary Wollstonecraft Godwin Shelley''' (30 Ağustos 1797 - 1 Şubat 1851), yazdığı romanlarla ünlü İngiliz yazardır.''
== Sözleri ==
* Ölmekten korkmuyorum.
* Hisset, düşün, anla, ister gül, ister ağla.
* Acayip şeyler, acayip düşüncelerden doğar...
* En tatlı şarkılar en acı duyguları dile getirenlerdir.
* Unutma ki, bir delinin gördüğü düşler değil anlattıklarım.
* Güneşin hiç batmadığı bir diyarda imkânsız olan ne var ki?
* Dikkatli olun; çünkü korkusuzum, bu yüzden de güçlüyüm.
* Eğer benden bir daha haber alamazsan, beni sevgiyle hatırla.
* İnsanın azimli yüreği ve kararlı iradesi karşısında ne durabilir?
* Hayat inatçıdır ve en çok nefret edildiği anda sımsıkı tutunur size.
* Kaybettiklerimize duyduğumuz sevgiyi, hala yaşayanlara aktaralım.
* İnsanın dünüyle yarını bir olmaz; Kalıcı şey yoktur, değiskenlikten öte.
* Kalabalıktan kaçınıp az ama öz insana sımsıkı bağlanmak vardı doğamda.
* Bir katilin yazgısıyla, ücretini alacak cellattan başka kim ilgilenebilirdi ki?
* İnsan büyük bir kibir abidesidir. Hiçbir zaman cehaletini itirafa yanaşmaz.
* Dürtülerimiz açlık, susuzluk ve ihtirastan ibaret olsaydı neredeyse özgür olabilirdik.
* İnsanin dünü, asla yarın gibi olmayabilir; Değişimden başka bir şey ayakta kalamaz!
* Her insanın bağrına basacak bir eşi, her hayvanın bir partneri olurken ben yalnız mı kalacağım?
* Zayıf ve güçsüz insanların krallarla müşterek bir noktası vardır, onlar hiçbir zaman mutlu değildirler.
* Şu dünyada tadacak çok az mutluluk kaldı bize. Ancak kalan mutluluğumun tamamı sende başlayıp sende bitiyor.
* Yapayalnızdım; yanımda kederimi dağıtacak, beni en korkunç hayallerin sarsıcı ağırlığından kurtaracak hiç kimse yoktu.
* İnsan denen varlık gerçekten de aynı zamanda hem böyle kudretli, erdemli ve olağanüstü, hem de fesat ve aşağılık mıydı?
* Esen her rüzgârdan, tesadüf eseri edilmiş bir sözden ya da o sözün zihnimizde uyandırdığı manzaradan etkilenir durumdayız.
* Bilgi denen şey ne kadar da garip! İnsanın zihnine bir kez girmeyegörsün, kayalara yapışan liken misali tutunuyor, bırakmıyor.
* Bizi bıraktığından beri, sevgili çocuklarımızın büyümesinden öte pek bir değişiklik olmadı. Mavi göl, karlı dağlar... onlar hiç değişmiyor.
* Tüm düşünce ve duyguları silkeleyip atmayı arzuladığım oldu, fakat öğrendim ki acı hissini yenmenin tek bir yolu vardır ve o da ölümdür..
* Olgun bir insan her zaman sakin ve huzurlu bir zihin yapısını korumalı; tutkuların, geçici bir arzunun sükûnetini bozmasına asla izin vermemeli.
* Beni romantik diye aşağılamayacak kadar sağduyu sahibi, bana zihnimi düzene sokmaya yetecek kadar şefkat besleyen bir dosta inanılmaz ihtiyacım var.
* Aşırı hüzün gelişmeni, hayattan keyif almanı, hatta günlük işlerini yapmanı bile engeller ki bunları yapmayan biri de toplumun üyesi olmaya uygun değildir.
* Zenginlik bayağı bir amaçtı; ama hastalıkları insan bedeninden uzaklaştırabilmenin ve insanı acımasız bir ölüm dışında her şeye karşı dayanıklı kılabilmenin şanı kim bilir ne büyük olurdu..
== Alıntılar ==
'''''.> azquotes /author/13461-Mary_Wollstonecraft_Shelley'''''
[[Kategori:Kişiler-M]]
[[Kategori:İngiliz yazarlar]]
lehtbr6fain64lnl4vx20pqkspeakep
E. Haldeman-Julius
0
43967
232826
222157
2025-06-10T19:28:48Z
Brightt11
34669
/* Sözleri */ dz, değiştirildi: dükkan → dükkân [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232826
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi
| kişi_adı = E. Haldeman-Julius
| resim_adı = Emanuel Haldeman-Julius (ca. 1924).jpg
| resim_başlığı = Yahudi-Amerikalı bir sosyalist yazar, ateist düşünür,
| doğum_tarihi = 30 Temmuz 1889
| doğum_yeri = Filedelfiya, Pensilvanya
| ölüm_tarihi = 31 Temmuz 1951
| ölüm_yeri = Girard, Kansas
| Vikipedi =
}}'''''Emanuel Haldeman-Julius''' ( né '''Emanuel Julius''' ) (30 Temmuz 1889 - 31 Temmuz 1951) Yahudi-Amerikalı bir sosyalist yazar, ateist düşünür, sosyal reformcu ve yayıncıydı .''
== Sözleri ==
* İyi bir başlık bir dahinin eseridir!
* [[Ateistler]] olarak, biz sadece teizmin varsayımlarını inkar ediyoruz.
* Bir [[Tanrı fikri|Tanrının]] efsanevi anlayışına sadık olmak, insanlığın çıkarlarına yanlış olmaktır.
* Şehitler samimi olmuştur. Ve zorbalar da var. Bilge insanlar samimi olmuştur. Ve aptallar da var.
* Bir' mümin ' ile karşı karşıya kaldığında, şüphecinin görüşlerini rasyonalistlerle karşılaştırmak benim için kolaydır.
* [[Tanrı fikri|Tanrının]] sevgisinden en çok bahsedenler, tarih boyunca insan özgürlüğüne ve mutluluğuna en derin nefreti gösterdi.
* Şehrin Zencinin medeniyete büyük katkısı olduğu oldukça iyi yerleşmiştir, çünkü ilk şehirlerin büyüdüğü Afrika'da idi.
* Teizm, insanlara bir Tanrının kölesi olduklarını söyler. Ateizm, insanlara doğanın araştırmacıları ve kullanıcıları olduklarını garanti eder.
* Kendini bir agnostik ilan etmek, bazılarına daha saygın ve temkinli görünse de, gerçekte neye inanacağına karar vermediğini söylemek olacaktır.
* Sözümüze güvenme. İncil kendisi okuyun. Vaizlerin ifadelerini okuyun. Ve Tanrı'nın en umutsuz karakter, tüm kurgudaki en kötü adam olduğunu anlayacaksınız.
* Din, despotik, efsanevi bir Tanrının dogmasını yüceltir. Ateizm, özgür ve ilerici insanın çıkarlarını yüceltir. Din batıl inançtır. Ateizm akıl sağlığıdır. Din Ortaçağ. Ateizm moderndir.
* Bir ateist neden daha fazla vergi ödemek zorundadır, böylece hor gördüğü bir kilise vergi ödememelidir? Bu adil bir soru. Kilise muafiyeti için özür dileyenler buna nasıl cevap verebilir?
* İnsanların bilinmeyenler hakkında en çok ve en şiddetli şekilde farklılık göstermesi doğaldır... Dünyadaki tüm oda, gerçekçi olarak algıladığımız kadarıyla var olmayan bir şey hakkında görüş ayrılığı için var.
* Kilise vergi muafiyeti hepimiz toplama kutularına para damla anlamına gelir, biz kiliseye gitmek ya da değil ve biz kilise ya da değil ilgilenen olsun. Hiçbirimizin kaçmadığı sistematik ve eksiksiz bir soygun.
* [[Ateistler|Ateistin]] teizmin varsayımlarını reddeden kişi olduğunu tekrar ediyoruz. başka bir deyişle, bir tanrıya inanmadığını iddia eder, çünkü bir tanrıya inanmak için iyi bir nedeni yoktur. Bu ateizm - ve bu iyi mantıklı.
* Dinin kısa bir süre önce olduğu kadar kötü bir etki olmadığını, tarihin sayıldığı kadar iyi biliyoruz. Fakat modern zamanlarda bile yeterince kötü bir etkidir ve azaltılmış viciousness (pratikte), azaltılmış gücüne açıkça yeterlidir.
* [[Tanrı fikri|Tanrı]]'ya vergi verir misin?"kilise vergi muafiyeti savunucusu sorar. Eğer bir Tanrı olsaydı, kendi yolunu ödeyebilmeli ve kendi işini destekleyebilmelidir. Değilse, o zaman diğer iş adamları gibi yapmalı ve dükkânı kapatmalıdır.
* Kiliselerin yararlı olduğu saçma bir kurgu. Batıl inançlar ve doktrinler için propaganda merkezlerinden başka bir şey değildir. Kilise üyeleri inanmak ve onların çeşitli doktrinleri yaymak hakkına sahiptir. Ama maliyeti her öğe, bu propaganda, tüm kilise özelliğini adil vergi dahil etmeliler.
* Bir ayık, dindar adam soberly ve dindar 'Tanrı'nın iradesini' yorumlayacaktır. Bir fanatik, kanlı zihinle, 'Tanrı'nın iradesini' fanatik olarak yorumlayacaktır. Aşırı, mantıksız görüşlere sahip erkekler, 'Tanrı'nın iradesini' eksantrik bir şekilde yorumlayacaktır. Nazik, hayırsever, cömert erkekler' Tanrı'nın iradesini ' karakterlerine göre yorumlayacaktır.
* Ateizm, en makul yöntemlerle varılan ve dogmatik olarak iddia edilmeyen, ancak her özelliğinde akıl ışığı ile açıklanan bir sonuçtur. Ateist boşuna bilmekten övünmüyorzahmetli, boş anlamda. Bilginin, eldeki tüm kanıtlara dayanarak alabileceği en makul ve net ve sağlam konumu anlar. Bu kanıt, teizmin doğru olmadığını ve mantıksal konumunun ateizm olduğuna ikna eder.
* Neyse ki, sadece birkaç puan yıl önce yaptığı gibi din artık bu kadar etkili egzersiz yapabilirsiniz eski terörü ve güçler vardır. Ancak bağnazlığın atmosferi ve tutumu kalır. Din normalde silahlı hukuk kuvvetini sapkınları cezalandırmak için çağıramazsa, hala korku psikolojisine dayanır ve çoğunlukla etkisi insanları korkutmak ve görüşlerini çarpıtmak ve akıl yürütme sürecinin her sürecini zehirlemektir.
* Kilise medeniyete hiçbir şey katkıda bulunmadı. Biraz ilerledi ve kilisenin dışında ve genellikle kilisenin güçlü muhalefeti karşısında gerçekleşen medeniyet hareketlerinin yansıması olarak biraz daha iyi hale geldi. Fakat kilise her zaman medeniyet sürecine direndi. Son hendeğe, adil yollarla ve faul ile, antik ve ortaçağ teolojisinin izlerini, tüm çocukça ahlakları ve sert gelenekleri ve ortaçağ inanç tarzlarıyla koruyabildiği sürece mücadele etti.
* [[Ateistler|Ateist]] felsefeyi savunuyoruz çünkü bizim için mümkün olan tek açık, tutarlı pozisyon. Ateistler olarak, biz sadece teizmin varsayımlarını inkar ediyoruz; Tanrı fikrinin tüm özelliklerinde mantıksız ve kanıtlanamaz olduğunu beyan ediyoruz; daha hayati olarak, Tanrı fikrinin insan mutluluğunun ve ilerlemenin çıkarlarına müdahale olduğunu ekliyoruz. Dine sadece bir dizi teolojik fikir olarak değil, aynı zamanda dine de insanlığın refahına zarar veren politik, sosyal ve ahlaki bir etki olarak karşı çıkmalıyız.
[[Kategori:Ateistler]]
[[Kategori:Kişiler-E]]
[[Kategori:Amerikalı sosyalistler]]
gyljejyan76uh48uq4ai1xcoeb7mwfm
Adnan Yücel
0
43988
232756
217372
2025-06-10T19:11:18Z
Brightt11
34669
/* Sözleri */ rüzgar > rüzgâr, değiştirildi: rüzgar → rüzgâr (2) [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232756
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi
| kişi_adı = Adnan Yücel
| resim_adı =
| resim_başlığı = Türk şair.
| doğum_tarihi = 27 Mart 1953
| doğum_yeri = Elazığ
| ölüm_tarihi = 24 Temmuz 2002
| ölüm_yeri = Çukurova, Adana
| Vikipedi =
}}'''''Adnan Yücel''', (27 Mart 1953, Elazığ - 24 Temmuz 2002), Türk şair.''
== Sözleri ==
* Çiçek açmıştır yaralar.
* Uçurumlarda direnen güller.
* Her sözcük bir yürektir şimdi.
* Yüreğim şimdi bir yangın yeri.
* Umutlar yarım sevgiler yarım.
* Ben yürüdükçe zaman yürüyor.
* Herkes kendince seviyor baharı!
* Varsın sizin olsun yalan iktidarlar.
* Sen ne çabuk büyüdün ey çocuk.
* Yaşam yaralı bir kuş ürkekliğinde.
* Acılı yağmurlarla düşmüşüm yere.
* Baharda gazel dökme bahçelerime.
* Bir elimizde kitap diğerinde yıldızlar.
* Sustukça yorgun düşüyor düşlerim.
* Gülmek Yitirilmiş bir türküdür bazen.
* Ve biz yaşamı savunmak zorundayız.
* Kuş kanadında bir bulut mu yalnızlık.
* Ben yeşile koşmalıyım diyor yüreğim.
* Bir şiir düşer yere kendi sesini arayan.
* Oysa yalnızdık dünyanın orta yerinde.
* Ne toprağa sığıyor öfken ne denizlere.
* İnsanlık adına yüreğin bir başka kanar.
* Gönlü yorguna, Her şey ölüm kadar acı.
* Vurulmuş bir kartal gibi düşüyor zamana.
* Nasıl da değişmiş insanımızın insan yanları.
* İki nehrin arası baştan sona yangındır artık.
* Anılar da avutmadı bizi Ağıtlar da yakmadık.
* Okunacaksa doğru dürüst okunsun kitaplar.
* Ah o anılar Hangisine baksam eririm bir solukta.
* Saatler yalnızlığı gösteriyor, yüreğim yine tetikte.
* Her şeyi eskiterek geçer zaman her şeyi değiştirerek.
* Bakma sessizce dalışlarıma, Bir dilsiz kavaldır yüreğim.
* Bakma sessizce dalışlarıma, bir dilsiz kavaldır yüreğim.
* Ey sessizliği biriktiren sokaklar, İyi ki yürüyoruz birlikte.
* Saraylar saltanatlar çöker, kan susar birgün zulüm biter.
* Önce şarkılar dizildi kurşuna, Sonra kahkahalar ve kuşlar.
* Kar yağıyor yaktığım ateşlere, İçimde kül kalabalığı isyan.
* Neye baksam tuzaklarda, sanki neye uzansam uzaklarda.
* Ne lambalar açık, Ne kitaplar, Nerdesiniz ey güzel umutlar.
* Ölmekten daha zordur çünkü, Ölümleri yeniden yaşamak.
* Acıya kurşun işlemez artık, Ölüm bile bu acıyı cellat bilmiştir.
* Acı yitirilmiş bir baba mıdır? Ağıt yenik düşmüş bir sevinç mi.
* Barut gibi bakıyor ölüm, Ve biz yaşamı savunmak zorundayız.
* Hayaller gerçekte durulur gider, Çiçekler dalında vurulur gider.
* Acılar türkülerde uzanır gider, Özlemler gözlerde süzülür gider.
* Hangi saz çalabilirdi o sessizliği, Hangi dil varabilirdi söylemeye.
* Bulutları çarpışa çarpışa yorgun, Bir gökyüzüdür artık gülüşün.
* Bir türlü anlatamadığım, Haykıran bir sessizlikle çatlıyor başım.
* Soluğumu kesip durma ne olur, Zamanı böyle zamansız vurma.
* Oturup bir halkın yüreğine duvarları korkudan saraylar kurdular.
* Yıldızlar metal metal düşmüş yere, Her yerde sessizlik kaynaşıyor.
* Açmışız yüreğimizin kapılarını, İçimizi döküyoruz masmavi sulara.
* Ey yangınlarla boğuşan yüreğim, Dayanabilirsen eğer gel de dayan.
* Kapkara bir çığlıktı her umut, Ağlamakla gülmek arasında yaşanan .
* Ey zamanın yüzüne korku yazanlar, Güldürmeyin beni ağlayamam.
* Adımız halk olduğu günden beri, Bir direnç olmuştur bizde sevinçler.
* Gökyüzünde sanılmış bütün yaşam, Gökyüzüne çivilenmiş ellerimiz.
* Nasıl da güzelmiş öğrenmek, Geleceğe bakar gibi bakmayı gözlerine.
* Saltanatlar bir gün çöker dediler, yüksektekiler bir gün düşer dediler.
* Hep aynı yol aynı uçurum serüveni, Her doğum yeni bir ölüm üstüne.
* Böyle eksik taşınmıyor bu yürek, Mutlaka bir yerlere varmamız gerek.
* Her çile bir tek sözde düğümlenirdi, demiri dövmek tavında gerekirdi.
* Nice gurbetler yaşanıyor içimizde nice ayrılıklar, nice yarım yolculuklar.
* Islak özlemler birikmiş avuçlarım da, Hangi denizden kalma bilmiyorum.
* Henüz varmıyorsa ellerimiz, Dokunmuyorsak bu acılara Saygımızdandır.
* Olmayan bir ışığı yakmak gibidir oysa bizim gözlerimizle bakmak güneşe.
* Az sonra belki bir adam asılacak ve zaman gergin bir ipte durdu duracak.
* Bugünlerden geriye, bir yarına gidenler kalır bir de yarınlar için direnenler.
* Yalnızca yaşarsın ey güzel dost, Yaşarsın binlerce şiirin sonsuz imgelerinde.
* Kan ve şiddet akıtılıyor taze düşlere, Okullarda mektupsuz dil kuraklığı var.
* Bir yudum su demekten aciz yürekler, Ya ses verip haykırmalı ya boğulmalı.
* Yarınları bugünden korumam gerek, Suskunluğun zincirlerini kırmam gerek.
* Bitmedi daha sürüyor o kavga, Ve sürecek Yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek.
* Dikkat et kirpiklerindeki yorgunluğa, Ağlamak üzere dolmuş bir zamandayız.
* Bulvarlar, sokaklar ve bütün caddeler, bir bir gelip onun yüreğinden geçerler.
* Biliyorum Böyle eksik taşınmıyor bu yürek, Mutlaka bir yerlere varmamız gerek.
* Ey suskunluğumun gürültülü depremi adın yarın olsun artık bugün çoktan bitti.
* Tarih mi yitirdi kendini, Gelecek mi lekelendi yoksa,Keşke diyorum, bir bilen olsa.
* Her özlemi yağmurla başlatan bu yerde, Kuş ağzında uçan bir şarkıdır mevsimler.
* Ne zaman söylenecek türkümüz, Her yerde ve hep bir ağızdan Sen söyle ne zaman.
* Acıları yudumlamaya bak, Ölmekten daha zordur çünkü, Ölümleri yeniden yaşamak.
* Açık bırak yüreğinin kapılarını, Kömür gibi beyazlardan, Kar gibi siyahlardan geliyorum.
* Ve bütün gecelere inat karanlığa dişleriyle saldırırken sabah, ey vah sana dünya ey vah.
* Yolu yok başka yaşamanın her sabah geçmişin yüreğine, filizlenen bir gelecek çiziyoruz.
* Resimler girmiyor artık çerçevelere, Fırçalar boyalar suskun Kitaplıklarda kitaplar ağlıyor.
* Orman yok olursa diyor: bir çocuk Ağaç kaybolursa, Ne derim benden sonraki çocuklara.
* Kan Ağlamak ölümlerine Ve Afrika'lı kapkara bir acıyı, Duyabilmek bembeyaz yüreğimizde.
* Bir türlü kurumuyor o kan pınarı, Beylerden krallara kalıyor Krallardan saraysız yeni beylere.
* Bin kez korkuya boğdular zamanı, Bin kez ölümlediler, Yine doğumdayız işte yine sevinçteyiz.
* Ne olur Gülmeyi unutmayın çocuklar, Gülmeyi unutmayın ki, Coşkunuzda tükenmasin bahar.
* Tekliğim, yorgun ve kanadı kırık kuştur. Bakma sessizce dalışlarıma Bir dilsiz kavaldır yüreğim.
* Şimdi nedir sanki yaşadığımız, hangi tutsaklığın gecesidir bu, hangi bağımsızlığın yarım sabahı.
* Bir tabak güneş istiyoruz garson! Lekesiz olsun lekesiz, Bir dal badem çiçeği, bir bardak da deniz!
* O en coşkulu En çocukluk çağlarımızda, Merhaba dedik yaşama, Merhaba ey gizlice kanayan yara.
* Ah benim diri diri ölmüşlüğüm öldükten sonra kör umutlarda, Dünyasız ve insansız gülmüşlüğüm.
* Bakıp durduk mavinin en güzellerine, Bir damla sevinç ararken, Bir nehir acı koyduk suların ellerine .
* Karanlıklar içinde Şafakla gel günle gel, Kan ve barut içinde, Dirençle gel kinle gel, Gel gülüm geeel gel.
* Biz ki o çocukça güzelliğimizde, Hep kavgalarda öğrendik sevmeyi, Bir daha yüreklenip de sevemedik.
* Kurtardık yakamızı yalanlardan, Ve daldık kendi çocuk saflığımıza. Koltuğa alınmış bir kelleydi yaşamak.
* Ey gökkuşağından sıyrılan güzellik, Her akşam üstü aynı hüzünle, Yedi renkli sevinçlerden ayrılan güzellik.
* Yaşamak denilen bu yüce şiir, Bir yaz yağmuru değildir insanda, Öyle etkisiz, Öyle selamsız geçer mi sanıldı.
* Ah mümkün olsa; savaştan barış, barıştan insan yapardım. Kurşun yerine çocuklara her sabah şiir atardım.
* Kar yağıyor yaktığım ateşlere, İçimde kül kalabalığı isyan, Beni anlatacak kadar, Kalabalık değil daha sokaklar.
* Bu karanlık günler içinde, Susmayı bir türlü bilemiyoruz, Çalıp kapıları birer birer, Bir fincan aydınlık istiyoruz.
* Durmadan ateş yakıyoruz karanlıklar da, Bazen aydınlanıyor gecelerimiz, Bazen yangın çıkıyor uykularımızda.
* Çocuk yaşımızda büyük olduk, Bilmeyiz bu yüzden pembe gülüşleri, Böleriz mutlulukları ortasından Gülemeyiz.
* Bitmedi daha sürüyor o kavga, Ve sürecek Yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek! Yeryüzü, Aşkın Yüzü Oluncaya Dek.
* Güneşin Kapıları Bir badem çiçeği sürsem şimdi namluya, Beynime sıksam, Ölümüm bahar olsa nasıl anlaşılsam.
* Bu yaralı öfke günlerinde selam olsun acılar içinde gülene. Kurda kuşça söyleyip, çiçeğe kelebekçe konmayı bilene.
* Grup Vitamin geliyore, Yeminim var şafaklar adına, Yorgun yüreklere biraz umut, Biraz sevgi sunmadan duramam.
* Tam da yürürken güneşe doğru, Daha ilk adımda, Ağıtlarla ağırlaştı yükümüz, Gencecik ölümler takıldı ayaklarımıza.
* Yaşım çocuk başım çocuk iki yanımda iki insan iki silah, Anam arkamda bir göz yaşı seli Arkamda dağlar yıkan bir ah.
* Yıllar yaşları kucaklar, Yaşlar yaşamı çizgiler insanda, Oysa on iki yaş, Bizde bir damla gözyaşı, Bir ayrılıktır başlıbaşına.
* Kiminin sözcükleri kaldı geriye, Kiminin türküleri, Bin tane yüreğim yok ki benim, Bunca acı içinde nereye koysam seni.
* Filizlenip uzandık dostluğun gökyüzüne, Günün bir yüzünde avuçlarken güneşi, Bir yüzünde yeniden düştük toprağa.
* Artık ister dolu yağsın ömrümüze İsterse kar, Biz ki bildikten sonra sevmeyi Bütün sabahlar, Acı renginde olsa ne çıkar.
* Ve sürecek, yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek dizeleri okuduğum günden beri hayatımın sloganıdır. Ümidimizi taze tutar.
* +Dağılıp dökülerken korkular, Ne olur Gülmeyi unutmayın çocuklar, Gülmeyi unutmayın ki, Çoşkunuzda tükenmesin bahar.
* Bohçandaki yazgıları Bağrındaki acıları, Bırakıp da bir gün, Gelmek istersen yanıma, Sakın ha Türküsüz çıkmayasın yollara.
* Ve karanlığın ihanetine karşı, Tetikte nöbetçi bütün sabahları, Ölürcesine sevebilir misiniz, Siz bu sevmeyi öldürebilir misiniz.
* Karanfil kokuyor cigaram, Bir karanfil var mektubunda, Bir de menekşe tarlası şiir, Söyler misin, Zindanda çiçekler nasıl yetişir.
* Bu sabır çatlayacak bilirsin, Sel olup taşacak çekilen acılar, Bir gün Ya yeniden başlayacak o yağmur, Ya da dinecek bütün sancılar.
* Pencereden dışarıya bağıran bir menekşe, Alıp götürüyorsa hala, Yüreğimizi o sonsuzluk ülkesine, Bir cam engelinde durulur mu hiç.
* Bir tabak yaşam istiyoruz garson, Şöyle zulümsüz köşesinden, Biraz umut Bir bardak da mutluluk, Ama sonsuzluğun mor ülkesinden.
* Ey gözleri şiir yazan çocuklar, Dünya nasıl da yenik ve yaralı, Yorgun düşmüş avuçlarınızda, Bir tek Sizin gülüşünüz var onu güldürecek.
* Türküler söylerdik hep aynı teldenaynı sesten, aynı yürekten dağlara biz verirdik morluğunu,henüz böyle yağmalanmamıştı gençliğimiz.
* Önce şarkılar dizildi kurşuna, Sonra kahkahalar ve kuşlar, Şimdi bu serseri akşamlarda, O eski şarkılardan, Bir tek nakarat dolaşır yalnızca.
* Boşuna değil bu telaşlı sessizlik, Bu gök çatlaması gece vakti, Ve haykırışlarımız, Biliyorum yine sizlerden uzak, Yine yaralı bir kuştur kimliğimiz.
* Öyle uzak öyle uzak ki sabahlar, Ne hayalden geliyor sesi, Ne düşten, Bir demet çaresizlik olmuş her sabah, İntihar karşılığı toplanıyor güneşten.
* Nedense çıkmak istemiyorum bulvarlara, Beni bu köhne kapılar tanısın, Bu sokaksız numaralar, Evlerden dışarıya taşan, Bu nemli kokular anlasın.
* Sular böyle sararmamıştı hiç, Böyle zamansız, Böyle güneşten uzak, Ne gün batıyor oysa, Ne şafak söküyor ufuklarda, Sanki bütün renkler tutsak.
* Ey her şeye bitti diyenler korkunun sofrasında yılgınlık yiyenler, ne kırlarda direnen çiçekler, ne kentlerde devleşen öfkeler. Henüz elveda demediler.
* Kapanmayan yaralar.Parçalanmış kayalar gibi gece, Tutsak Ve güzel düşlerden uzak, Hangi kapıyı çalsak bu saatte, Kanayan bir yara çıkar karşımıza.
* Ah benim coşkulu çocukluğum, Bir özlemi dindirebiirnek uğruna, Şiir pınarımı susuz koyduğum, Nasıl diner şimdi susuzluğum, Uykusuzluğum nasıl.
* Bir sessizlik büyüyor her yerdeKırlarda yeşiller tutsak, Korkular paylaşılırken birer birer, Kimse bakamıyor gökyüzüne ve denize, Bütün maviler yasak.
* O günden beri de yalnızca, Rüyalarında görebilmişti babasını, Hep duvarlar girmişti araya, Ve dipsiz uçurumlar, Bir türlü kıramamıştı zulmün kapısını.
* Dikkat et kirpiklerindeki yorgunluğa, ağlamak üzere dolmuş bir zamandayız. Okunacaksa doğru dürüst okunsun kitaplar, hatalar dönüşmesin acılara.
* Baharın bedeli sen mi oldun içindeki sevince canlar kurban, Başka sözüm yoktur sana, Ak bir kağıt oldun artık sen, Bir yüzünde şiir, Bir yüzünde ferman.
* Zaman incecik bir ırmak gibi, Akıp geçerken şakaklarımdan, Yalnızca çocuklar güldürüyor beni, Sonsuz bir sevinç adına, Gelecek dökülüyor dudaklarımdan.
* Yokluğunda Geceler midir tükenip tükenip giden, Aylar mı yoksa ay ışığında, Kaç kez birbirine karıştı günler, Kaç kez sustuKaskatı bir sabır oldu yokluğunda.
* Ve sorsunlar Anlamı nedir diye yaşamanın, Her yerde tükendiği bir anda umudun, Umudu çelik çelik donanmanın, Mutlaka bir anlamı vardır böyle yaşamanın.
* Kurtardık yakamızı yalanlardan ve daldık kendi çocuk saflığımıza. Koltuğa alınmış bir kelleydi yaşamak, Gençtik, korkusuzduk ama aşksız, ama şiirsiz, ama kitapsızdık.
* Son bir şarkı istiyorum senden, Önce şarkılar dizildi kurşuna, Sonra kahkahalar ve kuşlar, Şimdi bu serseri akşamlarda, O eski şarkılardan, Bir tek nakarat dolaşır yalnızca.
* Kapkara bir çığlıktı her umut, Ağlamakla gülmek arasında yaşanan, Çiğnenip yutulan mektuplar kimeydi, Demir kapılara yazılan şiirler Ve telörgülere çizilen resimler kime.
* Hiç böyle gördünüz mü coşkuları böyle durgun, böyle içten içe fırtınalar kopartan. Hiç böyle duydunuz mu haykırmayı böyle suskun, böyle sessizlik içinde deprem yaratan.
* Korku Kalabalığı Şifresiz bir gökyüzü sunuyorum sana, Varsın kırılmış olsun kanatların, Uçmak yürek işidir şiir atlasında, Gülmek mavi, Sevgiyi yürekten haykırma zamanıdır.
* Artık ne yırtılmış bir resim Ne kırılmış bir çerçeve, Çekip giden bir yolcuyu, Bir daha döndüremez geriye, Her şiir bir dünyadır çünkü, Kaybolursun kaybettikçe Ağlayamazsın.
* Geçtiğimiz o ilk nehirlerden berisuyun ayakları olmuştur ayaklarımızellerimiz, taşın ve toprağın elleri. yağmura susamış sabahlarda çoğalırdık törenlerle dikilirdik burçlarınıza.
* İşsiz geçen her gün yoksul, Akşamı bir kondu kahvesinde, Çaylar sıla sıla tütende, Radyoda bir uzun hava, Bir memleket sesi, Sorma gitsin gülüm Yüreğim şimdi bir yangın yeri.
* Yüreği dağ doruğu doğa! Ey gözleri güneş soluğu, Yüreği dağ doruğu doğa, Bu sesienişimiz yalnızca sana, Yaşamasına yaşıyoruz ya güzelliğini, Söylenecek sözümüz bitmedi daha .
* Bir yanımız büyük bir ülkeydi kimsesiz, Bir yanımız yine bize düşmandı, Oysa yalnızdık dünyanın orta yerinde, Yitip giden pembe çocukluğumuz Yine zamansız büyümüş bir kandı .
* Dağa, dereye, doğaya kaçmak gerek, Kaçmak istemişiz uzaklara,Kimselere mendil sallamadan,Kimselerle vedalaşmadan, Kurtulmak istemişiz yalnızcaKentlerin o beton tutsaklığından.
* Saraylar saltanatlar çöker kan susar bir gün. Zulüm biter, menekşeler de açılır üstümüzde, leylaklar da güler. Bugünlerden geriye bir yarına gidenler kalır, bir de yarınlar adına direnenler.
* Bir elimizde kitap diğerinde yıldızlar, Durmadan ateş yakıyoruz karanlıklarda, Bazen aydınlanıyor gecelerimiz, Bazen yangın çıkıyor uykularımızda, Gerisini ne sen sor ne ben söyleyeyim.
* Acı değil yavrucuğum Korku değil bu yaşam, Bir sarsılmaz denge ki yürür, Açlıklar bir gün öfkeyle, Yokluklar bilinçle titreşir, Bu denge yürür, Ağaç yaşlandıkça çürür, Fidan yaşlandıkça büyür.
* Oysa gözlerinn, Gülemiyorsun, Dilin yorulmuş utanmaktan, Merhaba bile diyemiyarsun Yenilgiler bağlamış gözlerini, Oysa gözlerin, En az yaşamak kadar güzel, O güzellikleri bilemiyorsun.
* Uykusuz kalır mısın kitaplarıma, dudaklarımda hüzün, avuçlarımda sevinç, kulak verir misin çığlıklarıma. Dağları aşarak gelmişim sana, demir kapıları kırarak, ışık olur musun karanlıklarıma.
* Ey ömrünü destan gibi yürüyenlerYaşayan kimdir gerçekte, Ölen kim Yaşarken bile tükenenler mi, Yılgın yılgın düşenler mi, Yoksa çekilip tarihin burçlarına, Bayrak bayrak ölümsüzleşenler mi.
* Bir fincan aydınlık ,Güneşle yıkanan serçe yüreğimiz, Nasıl kırar kendi kanatlarını, Bu karanlık günler içinde, Susmayı bir türlü bilemiyoruz, Çalıp kapıları birer birer, Bir fincan aydınlık istiyoruz.
* Yetmiyor yüreğim Yetmiyor gökyüzünü lekeleyen bir bulut olmaya, Yetmiyor yüreğim, Yetmiyor bir çiçeği anılarda bile soldurmaya, Ey çelişkiler yumağı, Artık yolun açık-mutluluğun yakın ola.
* Ne olur şimdi sanki, Binsem türkülerin kanatlarına, Uçup yanına konsam, Bir çocuk denli rahat ve sıcak, Başımı dizlerine koysam, Ağlasam ağlasam, Gözlerinde unutsam geçen yılları, Dizlerinde uyuyakalsam .
* Dersim'de dağlar, Dağlıktan çıkmazdan önce, Menekşeler saz çalarmış eteklerinde, Papatyalar halay çekermiş, Ve Munzur'un yüreğinde, Sular güneşi oynatırmış köpüklerinde, Şimdi çamlar yaralı Çınarlar yorgun.
* Şiir dolu sözlerimde değil, Ter damlası gözlerimde bul beni, Uzak uzak bakışlarımda, Sessiz sessiz dalışlarımda, Türkü türkü yanışlarımda bul Bir çölün suskunluğuna, Bir selin coşkunluğuna sor, Sor da bul beni gör beni.
* Kaçırma gözlerini benden Koy bakışlarını avuçlarıma, Ben sabahın her mutlu sesinde, Bir yolcuyum güneşin izindeYaz bahar koşarım kollarına Yeller gibi esercesine Kuşların en güzel türküsünü, Sabahın sesiyle söylercesine.
* Ne gönlümüzün coşkularınadır sözümüz, Ne ölmüş bir aşkın solgunluğuna, Ey gözleri güneş soluğu, Yüreği dağ doruğu doğa, Bu seslenişimiz yalnızca sana, Yaşamasına yaşıyoruz ya güzelliğini, Söylenecek sözümüz bitmedi daha.
* Alsam da başımı yürüsem kavgalara, Karanlıkları takmadan iplemeden, Aydınlıkları beklemeden, Korkunun o cüzzamlı iniltilerini, Hiç mi hiç dinlemeden, Şöyle zindanlara vursam kendimi, Kahrın ve sabrın yüreğini görsem, Diner mi içimdeki sancılar.
* Neyi yaşıyoruz şu anda, Nelerle sığmıyoruz dünyaya, Aşktan Öfkeye geçiriyoruz birdenbire, Sevinçten üzüntülere, Durgunluktan coşkulara koşuyoruz, Coşkulardan Mutsuzluğa gömülüyoruz sessizce Ve yaşıyoruz böylece her yılı, Koskoca bitmez bir saniyede.
* Her çocuk Şimdi sonsuz bir şiirdir bizde Sesi bir tutam sevinç Gülüşü bir top ateştir Yanar durur içimizde, Bazen ışık olur aydınlatır bizi, Bazen yangın olur yakar Yandığımızı söyleyemeyiz, Hatalar kana bulanır bir anda, Şarkılar susar, Nasıl başlar bir ağıt bilemeyiz.
* Kuş sesleriyle uyanırsan bir sabah, Doğan güne kaldırırsan başını, Kaynaşan toprağa bakarsın, Toprağı sımsıcak, Ve alabildiğine yumuşak bulursan, Bizi bize sorma sakın, De ki bunlar bir su damlası, De ki rüzgârla boğuşan bir yaprak, De ki bir tohumun boy atması.
* Gerçekten kırılmış mı kanatlarımız, Bir başımıza kalmış mıyız çöllerde, Oysa soluğumuz rüzgârlardan uzak olsa bile, Suların diliyle birikiyoruz bentlerde, Bilinç kendi yerinde kalsın şimdi, Sevinçse kendi yerinde, Saçları yangın olsun akşamların Kırların sevdası dolaşsın kentlerde.
* Ölümüm Bahar Olsa, Beynimi yüreğime nasıl haykırsam bu akşam, Bu akşam hiç yaşamamış olsamBir badem çiçeği sürsem şimdi namluya, Beynime sıksam, Ölümüm bahar olsa nasıl anlaşılsam.Ne gökyüzü sarhoş ne akşam Yalnızca türkülerde, Bıçaklanmış bir özlem gibi yaşam.
* İçimde bütün dünya dilleri Konuşur şiirler dolusu, Seni anlatırken dilsiz oluyorum, Neden Tokluk uğruna aç topraklar, Süren biz değil miyiz, Güzellik uğruna çirkin savaşlarVeren biz değil miyiz, Namlular gölgesinde aşklar, Ölümler denizinde dostluklarKuran biz değil miyiz, Demek ki ölüm korkutmuyor artık, Demek ki gelecek yakın,Ha bugün ha yarın Varacak olan biz değil miyiz.
== [https://1000kitap.com/yazar/adnan-yucel/alintilar Alıntılar] ==
[[Kategori:Kişiler-A]]
[[Kategori:Türk şairler]]
b18ns0spi13tjmlu1zbx6v40xe41irr
232788
232756
2025-06-10T19:18:14Z
Brightt11
34669
/* Sözleri */ kağıt > kâğıt, değiştirildi: kağıt → kâğıt [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232788
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi
| kişi_adı = Adnan Yücel
| resim_adı =
| resim_başlığı = Türk şair.
| doğum_tarihi = 27 Mart 1953
| doğum_yeri = Elazığ
| ölüm_tarihi = 24 Temmuz 2002
| ölüm_yeri = Çukurova, Adana
| Vikipedi =
}}'''''Adnan Yücel''', (27 Mart 1953, Elazığ - 24 Temmuz 2002), Türk şair.''
== Sözleri ==
* Çiçek açmıştır yaralar.
* Uçurumlarda direnen güller.
* Her sözcük bir yürektir şimdi.
* Yüreğim şimdi bir yangın yeri.
* Umutlar yarım sevgiler yarım.
* Ben yürüdükçe zaman yürüyor.
* Herkes kendince seviyor baharı!
* Varsın sizin olsun yalan iktidarlar.
* Sen ne çabuk büyüdün ey çocuk.
* Yaşam yaralı bir kuş ürkekliğinde.
* Acılı yağmurlarla düşmüşüm yere.
* Baharda gazel dökme bahçelerime.
* Bir elimizde kitap diğerinde yıldızlar.
* Sustukça yorgun düşüyor düşlerim.
* Gülmek Yitirilmiş bir türküdür bazen.
* Ve biz yaşamı savunmak zorundayız.
* Kuş kanadında bir bulut mu yalnızlık.
* Ben yeşile koşmalıyım diyor yüreğim.
* Bir şiir düşer yere kendi sesini arayan.
* Oysa yalnızdık dünyanın orta yerinde.
* Ne toprağa sığıyor öfken ne denizlere.
* İnsanlık adına yüreğin bir başka kanar.
* Gönlü yorguna, Her şey ölüm kadar acı.
* Vurulmuş bir kartal gibi düşüyor zamana.
* Nasıl da değişmiş insanımızın insan yanları.
* İki nehrin arası baştan sona yangındır artık.
* Anılar da avutmadı bizi Ağıtlar da yakmadık.
* Okunacaksa doğru dürüst okunsun kitaplar.
* Ah o anılar Hangisine baksam eririm bir solukta.
* Saatler yalnızlığı gösteriyor, yüreğim yine tetikte.
* Her şeyi eskiterek geçer zaman her şeyi değiştirerek.
* Bakma sessizce dalışlarıma, Bir dilsiz kavaldır yüreğim.
* Bakma sessizce dalışlarıma, bir dilsiz kavaldır yüreğim.
* Ey sessizliği biriktiren sokaklar, İyi ki yürüyoruz birlikte.
* Saraylar saltanatlar çöker, kan susar birgün zulüm biter.
* Önce şarkılar dizildi kurşuna, Sonra kahkahalar ve kuşlar.
* Kar yağıyor yaktığım ateşlere, İçimde kül kalabalığı isyan.
* Neye baksam tuzaklarda, sanki neye uzansam uzaklarda.
* Ne lambalar açık, Ne kitaplar, Nerdesiniz ey güzel umutlar.
* Ölmekten daha zordur çünkü, Ölümleri yeniden yaşamak.
* Acıya kurşun işlemez artık, Ölüm bile bu acıyı cellat bilmiştir.
* Acı yitirilmiş bir baba mıdır? Ağıt yenik düşmüş bir sevinç mi.
* Barut gibi bakıyor ölüm, Ve biz yaşamı savunmak zorundayız.
* Hayaller gerçekte durulur gider, Çiçekler dalında vurulur gider.
* Acılar türkülerde uzanır gider, Özlemler gözlerde süzülür gider.
* Hangi saz çalabilirdi o sessizliği, Hangi dil varabilirdi söylemeye.
* Bulutları çarpışa çarpışa yorgun, Bir gökyüzüdür artık gülüşün.
* Bir türlü anlatamadığım, Haykıran bir sessizlikle çatlıyor başım.
* Soluğumu kesip durma ne olur, Zamanı böyle zamansız vurma.
* Oturup bir halkın yüreğine duvarları korkudan saraylar kurdular.
* Yıldızlar metal metal düşmüş yere, Her yerde sessizlik kaynaşıyor.
* Açmışız yüreğimizin kapılarını, İçimizi döküyoruz masmavi sulara.
* Ey yangınlarla boğuşan yüreğim, Dayanabilirsen eğer gel de dayan.
* Kapkara bir çığlıktı her umut, Ağlamakla gülmek arasında yaşanan .
* Ey zamanın yüzüne korku yazanlar, Güldürmeyin beni ağlayamam.
* Adımız halk olduğu günden beri, Bir direnç olmuştur bizde sevinçler.
* Gökyüzünde sanılmış bütün yaşam, Gökyüzüne çivilenmiş ellerimiz.
* Nasıl da güzelmiş öğrenmek, Geleceğe bakar gibi bakmayı gözlerine.
* Saltanatlar bir gün çöker dediler, yüksektekiler bir gün düşer dediler.
* Hep aynı yol aynı uçurum serüveni, Her doğum yeni bir ölüm üstüne.
* Böyle eksik taşınmıyor bu yürek, Mutlaka bir yerlere varmamız gerek.
* Her çile bir tek sözde düğümlenirdi, demiri dövmek tavında gerekirdi.
* Nice gurbetler yaşanıyor içimizde nice ayrılıklar, nice yarım yolculuklar.
* Islak özlemler birikmiş avuçlarım da, Hangi denizden kalma bilmiyorum.
* Henüz varmıyorsa ellerimiz, Dokunmuyorsak bu acılara Saygımızdandır.
* Olmayan bir ışığı yakmak gibidir oysa bizim gözlerimizle bakmak güneşe.
* Az sonra belki bir adam asılacak ve zaman gergin bir ipte durdu duracak.
* Bugünlerden geriye, bir yarına gidenler kalır bir de yarınlar için direnenler.
* Yalnızca yaşarsın ey güzel dost, Yaşarsın binlerce şiirin sonsuz imgelerinde.
* Kan ve şiddet akıtılıyor taze düşlere, Okullarda mektupsuz dil kuraklığı var.
* Bir yudum su demekten aciz yürekler, Ya ses verip haykırmalı ya boğulmalı.
* Yarınları bugünden korumam gerek, Suskunluğun zincirlerini kırmam gerek.
* Bitmedi daha sürüyor o kavga, Ve sürecek Yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek.
* Dikkat et kirpiklerindeki yorgunluğa, Ağlamak üzere dolmuş bir zamandayız.
* Bulvarlar, sokaklar ve bütün caddeler, bir bir gelip onun yüreğinden geçerler.
* Biliyorum Böyle eksik taşınmıyor bu yürek, Mutlaka bir yerlere varmamız gerek.
* Ey suskunluğumun gürültülü depremi adın yarın olsun artık bugün çoktan bitti.
* Tarih mi yitirdi kendini, Gelecek mi lekelendi yoksa,Keşke diyorum, bir bilen olsa.
* Her özlemi yağmurla başlatan bu yerde, Kuş ağzında uçan bir şarkıdır mevsimler.
* Ne zaman söylenecek türkümüz, Her yerde ve hep bir ağızdan Sen söyle ne zaman.
* Acıları yudumlamaya bak, Ölmekten daha zordur çünkü, Ölümleri yeniden yaşamak.
* Açık bırak yüreğinin kapılarını, Kömür gibi beyazlardan, Kar gibi siyahlardan geliyorum.
* Ve bütün gecelere inat karanlığa dişleriyle saldırırken sabah, ey vah sana dünya ey vah.
* Yolu yok başka yaşamanın her sabah geçmişin yüreğine, filizlenen bir gelecek çiziyoruz.
* Resimler girmiyor artık çerçevelere, Fırçalar boyalar suskun Kitaplıklarda kitaplar ağlıyor.
* Orman yok olursa diyor: bir çocuk Ağaç kaybolursa, Ne derim benden sonraki çocuklara.
* Kan Ağlamak ölümlerine Ve Afrika'lı kapkara bir acıyı, Duyabilmek bembeyaz yüreğimizde.
* Bir türlü kurumuyor o kan pınarı, Beylerden krallara kalıyor Krallardan saraysız yeni beylere.
* Bin kez korkuya boğdular zamanı, Bin kez ölümlediler, Yine doğumdayız işte yine sevinçteyiz.
* Ne olur Gülmeyi unutmayın çocuklar, Gülmeyi unutmayın ki, Coşkunuzda tükenmasin bahar.
* Tekliğim, yorgun ve kanadı kırık kuştur. Bakma sessizce dalışlarıma Bir dilsiz kavaldır yüreğim.
* Şimdi nedir sanki yaşadığımız, hangi tutsaklığın gecesidir bu, hangi bağımsızlığın yarım sabahı.
* Bir tabak güneş istiyoruz garson! Lekesiz olsun lekesiz, Bir dal badem çiçeği, bir bardak da deniz!
* O en coşkulu En çocukluk çağlarımızda, Merhaba dedik yaşama, Merhaba ey gizlice kanayan yara.
* Ah benim diri diri ölmüşlüğüm öldükten sonra kör umutlarda, Dünyasız ve insansız gülmüşlüğüm.
* Bakıp durduk mavinin en güzellerine, Bir damla sevinç ararken, Bir nehir acı koyduk suların ellerine .
* Karanlıklar içinde Şafakla gel günle gel, Kan ve barut içinde, Dirençle gel kinle gel, Gel gülüm geeel gel.
* Biz ki o çocukça güzelliğimizde, Hep kavgalarda öğrendik sevmeyi, Bir daha yüreklenip de sevemedik.
* Kurtardık yakamızı yalanlardan, Ve daldık kendi çocuk saflığımıza. Koltuğa alınmış bir kelleydi yaşamak.
* Ey gökkuşağından sıyrılan güzellik, Her akşam üstü aynı hüzünle, Yedi renkli sevinçlerden ayrılan güzellik.
* Yaşamak denilen bu yüce şiir, Bir yaz yağmuru değildir insanda, Öyle etkisiz, Öyle selamsız geçer mi sanıldı.
* Ah mümkün olsa; savaştan barış, barıştan insan yapardım. Kurşun yerine çocuklara her sabah şiir atardım.
* Kar yağıyor yaktığım ateşlere, İçimde kül kalabalığı isyan, Beni anlatacak kadar, Kalabalık değil daha sokaklar.
* Bu karanlık günler içinde, Susmayı bir türlü bilemiyoruz, Çalıp kapıları birer birer, Bir fincan aydınlık istiyoruz.
* Durmadan ateş yakıyoruz karanlıklar da, Bazen aydınlanıyor gecelerimiz, Bazen yangın çıkıyor uykularımızda.
* Çocuk yaşımızda büyük olduk, Bilmeyiz bu yüzden pembe gülüşleri, Böleriz mutlulukları ortasından Gülemeyiz.
* Bitmedi daha sürüyor o kavga, Ve sürecek Yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek! Yeryüzü, Aşkın Yüzü Oluncaya Dek.
* Güneşin Kapıları Bir badem çiçeği sürsem şimdi namluya, Beynime sıksam, Ölümüm bahar olsa nasıl anlaşılsam.
* Bu yaralı öfke günlerinde selam olsun acılar içinde gülene. Kurda kuşça söyleyip, çiçeğe kelebekçe konmayı bilene.
* Grup Vitamin geliyore, Yeminim var şafaklar adına, Yorgun yüreklere biraz umut, Biraz sevgi sunmadan duramam.
* Tam da yürürken güneşe doğru, Daha ilk adımda, Ağıtlarla ağırlaştı yükümüz, Gencecik ölümler takıldı ayaklarımıza.
* Yaşım çocuk başım çocuk iki yanımda iki insan iki silah, Anam arkamda bir göz yaşı seli Arkamda dağlar yıkan bir ah.
* Yıllar yaşları kucaklar, Yaşlar yaşamı çizgiler insanda, Oysa on iki yaş, Bizde bir damla gözyaşı, Bir ayrılıktır başlıbaşına.
* Kiminin sözcükleri kaldı geriye, Kiminin türküleri, Bin tane yüreğim yok ki benim, Bunca acı içinde nereye koysam seni.
* Filizlenip uzandık dostluğun gökyüzüne, Günün bir yüzünde avuçlarken güneşi, Bir yüzünde yeniden düştük toprağa.
* Artık ister dolu yağsın ömrümüze İsterse kar, Biz ki bildikten sonra sevmeyi Bütün sabahlar, Acı renginde olsa ne çıkar.
* Ve sürecek, yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek dizeleri okuduğum günden beri hayatımın sloganıdır. Ümidimizi taze tutar.
* +Dağılıp dökülerken korkular, Ne olur Gülmeyi unutmayın çocuklar, Gülmeyi unutmayın ki, Çoşkunuzda tükenmesin bahar.
* Bohçandaki yazgıları Bağrındaki acıları, Bırakıp da bir gün, Gelmek istersen yanıma, Sakın ha Türküsüz çıkmayasın yollara.
* Ve karanlığın ihanetine karşı, Tetikte nöbetçi bütün sabahları, Ölürcesine sevebilir misiniz, Siz bu sevmeyi öldürebilir misiniz.
* Karanfil kokuyor cigaram, Bir karanfil var mektubunda, Bir de menekşe tarlası şiir, Söyler misin, Zindanda çiçekler nasıl yetişir.
* Bu sabır çatlayacak bilirsin, Sel olup taşacak çekilen acılar, Bir gün Ya yeniden başlayacak o yağmur, Ya da dinecek bütün sancılar.
* Pencereden dışarıya bağıran bir menekşe, Alıp götürüyorsa hala, Yüreğimizi o sonsuzluk ülkesine, Bir cam engelinde durulur mu hiç.
* Bir tabak yaşam istiyoruz garson, Şöyle zulümsüz köşesinden, Biraz umut Bir bardak da mutluluk, Ama sonsuzluğun mor ülkesinden.
* Ey gözleri şiir yazan çocuklar, Dünya nasıl da yenik ve yaralı, Yorgun düşmüş avuçlarınızda, Bir tek Sizin gülüşünüz var onu güldürecek.
* Türküler söylerdik hep aynı teldenaynı sesten, aynı yürekten dağlara biz verirdik morluğunu,henüz böyle yağmalanmamıştı gençliğimiz.
* Önce şarkılar dizildi kurşuna, Sonra kahkahalar ve kuşlar, Şimdi bu serseri akşamlarda, O eski şarkılardan, Bir tek nakarat dolaşır yalnızca.
* Boşuna değil bu telaşlı sessizlik, Bu gök çatlaması gece vakti, Ve haykırışlarımız, Biliyorum yine sizlerden uzak, Yine yaralı bir kuştur kimliğimiz.
* Öyle uzak öyle uzak ki sabahlar, Ne hayalden geliyor sesi, Ne düşten, Bir demet çaresizlik olmuş her sabah, İntihar karşılığı toplanıyor güneşten.
* Nedense çıkmak istemiyorum bulvarlara, Beni bu köhne kapılar tanısın, Bu sokaksız numaralar, Evlerden dışarıya taşan, Bu nemli kokular anlasın.
* Sular böyle sararmamıştı hiç, Böyle zamansız, Böyle güneşten uzak, Ne gün batıyor oysa, Ne şafak söküyor ufuklarda, Sanki bütün renkler tutsak.
* Ey her şeye bitti diyenler korkunun sofrasında yılgınlık yiyenler, ne kırlarda direnen çiçekler, ne kentlerde devleşen öfkeler. Henüz elveda demediler.
* Kapanmayan yaralar.Parçalanmış kayalar gibi gece, Tutsak Ve güzel düşlerden uzak, Hangi kapıyı çalsak bu saatte, Kanayan bir yara çıkar karşımıza.
* Ah benim coşkulu çocukluğum, Bir özlemi dindirebiirnek uğruna, Şiir pınarımı susuz koyduğum, Nasıl diner şimdi susuzluğum, Uykusuzluğum nasıl.
* Bir sessizlik büyüyor her yerdeKırlarda yeşiller tutsak, Korkular paylaşılırken birer birer, Kimse bakamıyor gökyüzüne ve denize, Bütün maviler yasak.
* O günden beri de yalnızca, Rüyalarında görebilmişti babasını, Hep duvarlar girmişti araya, Ve dipsiz uçurumlar, Bir türlü kıramamıştı zulmün kapısını.
* Dikkat et kirpiklerindeki yorgunluğa, ağlamak üzere dolmuş bir zamandayız. Okunacaksa doğru dürüst okunsun kitaplar, hatalar dönüşmesin acılara.
* Baharın bedeli sen mi oldun içindeki sevince canlar kurban, Başka sözüm yoktur sana, Ak bir kâğıt oldun artık sen, Bir yüzünde şiir, Bir yüzünde ferman.
* Zaman incecik bir ırmak gibi, Akıp geçerken şakaklarımdan, Yalnızca çocuklar güldürüyor beni, Sonsuz bir sevinç adına, Gelecek dökülüyor dudaklarımdan.
* Yokluğunda Geceler midir tükenip tükenip giden, Aylar mı yoksa ay ışığında, Kaç kez birbirine karıştı günler, Kaç kez sustuKaskatı bir sabır oldu yokluğunda.
* Ve sorsunlar Anlamı nedir diye yaşamanın, Her yerde tükendiği bir anda umudun, Umudu çelik çelik donanmanın, Mutlaka bir anlamı vardır böyle yaşamanın.
* Kurtardık yakamızı yalanlardan ve daldık kendi çocuk saflığımıza. Koltuğa alınmış bir kelleydi yaşamak, Gençtik, korkusuzduk ama aşksız, ama şiirsiz, ama kitapsızdık.
* Son bir şarkı istiyorum senden, Önce şarkılar dizildi kurşuna, Sonra kahkahalar ve kuşlar, Şimdi bu serseri akşamlarda, O eski şarkılardan, Bir tek nakarat dolaşır yalnızca.
* Kapkara bir çığlıktı her umut, Ağlamakla gülmek arasında yaşanan, Çiğnenip yutulan mektuplar kimeydi, Demir kapılara yazılan şiirler Ve telörgülere çizilen resimler kime.
* Hiç böyle gördünüz mü coşkuları böyle durgun, böyle içten içe fırtınalar kopartan. Hiç böyle duydunuz mu haykırmayı böyle suskun, böyle sessizlik içinde deprem yaratan.
* Korku Kalabalığı Şifresiz bir gökyüzü sunuyorum sana, Varsın kırılmış olsun kanatların, Uçmak yürek işidir şiir atlasında, Gülmek mavi, Sevgiyi yürekten haykırma zamanıdır.
* Artık ne yırtılmış bir resim Ne kırılmış bir çerçeve, Çekip giden bir yolcuyu, Bir daha döndüremez geriye, Her şiir bir dünyadır çünkü, Kaybolursun kaybettikçe Ağlayamazsın.
* Geçtiğimiz o ilk nehirlerden berisuyun ayakları olmuştur ayaklarımızellerimiz, taşın ve toprağın elleri. yağmura susamış sabahlarda çoğalırdık törenlerle dikilirdik burçlarınıza.
* İşsiz geçen her gün yoksul, Akşamı bir kondu kahvesinde, Çaylar sıla sıla tütende, Radyoda bir uzun hava, Bir memleket sesi, Sorma gitsin gülüm Yüreğim şimdi bir yangın yeri.
* Yüreği dağ doruğu doğa! Ey gözleri güneş soluğu, Yüreği dağ doruğu doğa, Bu sesienişimiz yalnızca sana, Yaşamasına yaşıyoruz ya güzelliğini, Söylenecek sözümüz bitmedi daha .
* Bir yanımız büyük bir ülkeydi kimsesiz, Bir yanımız yine bize düşmandı, Oysa yalnızdık dünyanın orta yerinde, Yitip giden pembe çocukluğumuz Yine zamansız büyümüş bir kandı .
* Dağa, dereye, doğaya kaçmak gerek, Kaçmak istemişiz uzaklara,Kimselere mendil sallamadan,Kimselerle vedalaşmadan, Kurtulmak istemişiz yalnızcaKentlerin o beton tutsaklığından.
* Saraylar saltanatlar çöker kan susar bir gün. Zulüm biter, menekşeler de açılır üstümüzde, leylaklar da güler. Bugünlerden geriye bir yarına gidenler kalır, bir de yarınlar adına direnenler.
* Bir elimizde kitap diğerinde yıldızlar, Durmadan ateş yakıyoruz karanlıklarda, Bazen aydınlanıyor gecelerimiz, Bazen yangın çıkıyor uykularımızda, Gerisini ne sen sor ne ben söyleyeyim.
* Acı değil yavrucuğum Korku değil bu yaşam, Bir sarsılmaz denge ki yürür, Açlıklar bir gün öfkeyle, Yokluklar bilinçle titreşir, Bu denge yürür, Ağaç yaşlandıkça çürür, Fidan yaşlandıkça büyür.
* Oysa gözlerinn, Gülemiyorsun, Dilin yorulmuş utanmaktan, Merhaba bile diyemiyarsun Yenilgiler bağlamış gözlerini, Oysa gözlerin, En az yaşamak kadar güzel, O güzellikleri bilemiyorsun.
* Uykusuz kalır mısın kitaplarıma, dudaklarımda hüzün, avuçlarımda sevinç, kulak verir misin çığlıklarıma. Dağları aşarak gelmişim sana, demir kapıları kırarak, ışık olur musun karanlıklarıma.
* Ey ömrünü destan gibi yürüyenlerYaşayan kimdir gerçekte, Ölen kim Yaşarken bile tükenenler mi, Yılgın yılgın düşenler mi, Yoksa çekilip tarihin burçlarına, Bayrak bayrak ölümsüzleşenler mi.
* Bir fincan aydınlık ,Güneşle yıkanan serçe yüreğimiz, Nasıl kırar kendi kanatlarını, Bu karanlık günler içinde, Susmayı bir türlü bilemiyoruz, Çalıp kapıları birer birer, Bir fincan aydınlık istiyoruz.
* Yetmiyor yüreğim Yetmiyor gökyüzünü lekeleyen bir bulut olmaya, Yetmiyor yüreğim, Yetmiyor bir çiçeği anılarda bile soldurmaya, Ey çelişkiler yumağı, Artık yolun açık-mutluluğun yakın ola.
* Ne olur şimdi sanki, Binsem türkülerin kanatlarına, Uçup yanına konsam, Bir çocuk denli rahat ve sıcak, Başımı dizlerine koysam, Ağlasam ağlasam, Gözlerinde unutsam geçen yılları, Dizlerinde uyuyakalsam .
* Dersim'de dağlar, Dağlıktan çıkmazdan önce, Menekşeler saz çalarmış eteklerinde, Papatyalar halay çekermiş, Ve Munzur'un yüreğinde, Sular güneşi oynatırmış köpüklerinde, Şimdi çamlar yaralı Çınarlar yorgun.
* Şiir dolu sözlerimde değil, Ter damlası gözlerimde bul beni, Uzak uzak bakışlarımda, Sessiz sessiz dalışlarımda, Türkü türkü yanışlarımda bul Bir çölün suskunluğuna, Bir selin coşkunluğuna sor, Sor da bul beni gör beni.
* Kaçırma gözlerini benden Koy bakışlarını avuçlarıma, Ben sabahın her mutlu sesinde, Bir yolcuyum güneşin izindeYaz bahar koşarım kollarına Yeller gibi esercesine Kuşların en güzel türküsünü, Sabahın sesiyle söylercesine.
* Ne gönlümüzün coşkularınadır sözümüz, Ne ölmüş bir aşkın solgunluğuna, Ey gözleri güneş soluğu, Yüreği dağ doruğu doğa, Bu seslenişimiz yalnızca sana, Yaşamasına yaşıyoruz ya güzelliğini, Söylenecek sözümüz bitmedi daha.
* Alsam da başımı yürüsem kavgalara, Karanlıkları takmadan iplemeden, Aydınlıkları beklemeden, Korkunun o cüzzamlı iniltilerini, Hiç mi hiç dinlemeden, Şöyle zindanlara vursam kendimi, Kahrın ve sabrın yüreğini görsem, Diner mi içimdeki sancılar.
* Neyi yaşıyoruz şu anda, Nelerle sığmıyoruz dünyaya, Aşktan Öfkeye geçiriyoruz birdenbire, Sevinçten üzüntülere, Durgunluktan coşkulara koşuyoruz, Coşkulardan Mutsuzluğa gömülüyoruz sessizce Ve yaşıyoruz böylece her yılı, Koskoca bitmez bir saniyede.
* Her çocuk Şimdi sonsuz bir şiirdir bizde Sesi bir tutam sevinç Gülüşü bir top ateştir Yanar durur içimizde, Bazen ışık olur aydınlatır bizi, Bazen yangın olur yakar Yandığımızı söyleyemeyiz, Hatalar kana bulanır bir anda, Şarkılar susar, Nasıl başlar bir ağıt bilemeyiz.
* Kuş sesleriyle uyanırsan bir sabah, Doğan güne kaldırırsan başını, Kaynaşan toprağa bakarsın, Toprağı sımsıcak, Ve alabildiğine yumuşak bulursan, Bizi bize sorma sakın, De ki bunlar bir su damlası, De ki rüzgârla boğuşan bir yaprak, De ki bir tohumun boy atması.
* Gerçekten kırılmış mı kanatlarımız, Bir başımıza kalmış mıyız çöllerde, Oysa soluğumuz rüzgârlardan uzak olsa bile, Suların diliyle birikiyoruz bentlerde, Bilinç kendi yerinde kalsın şimdi, Sevinçse kendi yerinde, Saçları yangın olsun akşamların Kırların sevdası dolaşsın kentlerde.
* Ölümüm Bahar Olsa, Beynimi yüreğime nasıl haykırsam bu akşam, Bu akşam hiç yaşamamış olsamBir badem çiçeği sürsem şimdi namluya, Beynime sıksam, Ölümüm bahar olsa nasıl anlaşılsam.Ne gökyüzü sarhoş ne akşam Yalnızca türkülerde, Bıçaklanmış bir özlem gibi yaşam.
* İçimde bütün dünya dilleri Konuşur şiirler dolusu, Seni anlatırken dilsiz oluyorum, Neden Tokluk uğruna aç topraklar, Süren biz değil miyiz, Güzellik uğruna çirkin savaşlarVeren biz değil miyiz, Namlular gölgesinde aşklar, Ölümler denizinde dostluklarKuran biz değil miyiz, Demek ki ölüm korkutmuyor artık, Demek ki gelecek yakın,Ha bugün ha yarın Varacak olan biz değil miyiz.
== [https://1000kitap.com/yazar/adnan-yucel/alintilar Alıntılar] ==
[[Kategori:Kişiler-A]]
[[Kategori:Türk şairler]]
gqcwswgwbpdlmoydohxdl940rryth3r
John Burroughs
0
44004
232736
222411
2025-06-10T19:10:26Z
Brightt11
34669
/* Sözleri */ rüzgar > rüzgâr, değiştirildi: rüzgar → rüzgâr (2) [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232736
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi
| kişi_adı = John Burroughs
| resim_adı = Photo of John.Burroughs.jpg
| resim_başlığı = Amerikalı bir doğa bilimci ve doğa deneme yazarıydı .
| doğum_tarihi = 3 Nisan 1837
| doğum_yeri = New York Amerika
| ölüm_tarihi = 29 Mart 1921
| ölüm_yeri = Ohio, Kingsville
| Vikipedi =
}}'''''John Burroughs''' (3 Nisan 1837 - 29 Mart 1921), Amerika Birleşik Devletleri'ndeki koruma hareketinde aktif olan Amerikalı bir doğa bilimci ve doğa deneme yazarıydı .''
== Sözleri ==
* Sıçrama ve net görünecek.
* Kitaplara ve doğaya gidiyorum.
* Mutluluğun sırrı yapılacak bir şey.
* Edebiyat ormanda vahşi büyümez.
* Bilim, aptallığı ve batıl inançları öldürür.
* En küçük eylem, en büyük niyetten daha iyidir.
* Cennetin Krallığı bir yerde değil, bir akıl halindedir.
* Tanrılar insan yapımıdır ve hep de böyle olmuştur.
* Birisi bir zamanlar isteyen ve yapan bir kimse değildi.
* Yeni bir şey öğrenmek için, dün aldığınız yolu takip edin.
* Uzak ve zor cazibesi aldatıcıdır. En büyük fırsat olduğun yer.
* İnanç yanlışsa, dinin yanlış olduğunu düşünmeye eğilimliyiz.
* Kendi evini ve saatini küçümseme. Her yer dünyanın merkezidir.
* Hayatın tekrarladığı ve sürekli uyguladığı ders ayağın altına bak dır.
* Evrendeki sevgi ve bunun etrafındaki keskin merak: işte benim dinim.
* Yapraklar ne kadar güzel yaşlanır. Son günleri ne kadar ışık ve renk dolu.
* Kış daha kahramanca bir oyuncu kadrosuna sahiptir ve zekaya hitap eder.
* Sakinleşmek, iyileşmek ve duyularımı düzene sokmak için doğaya gidiyorum.
* Ağaç tepelerindeki rüzgârın uğultusu benim için her zaman iyi bir müzik olmuştur.
* Ayaklarımın altındaki çimlerin hissini ve yanımdaki akan akarsuların sesini sevdim.
* Bulduğum ve hep sahip çıktığım çözüm şudur: Küçük şeylerin üstünde yükselmek.
* Hayatın en değerli üç kaynağını isimlendirirsem, kitaplar, arkadaşlar ve doğa demeliyim.
* İnkar etmekten daha inanmak her zaman daha kolaydır. Zihnimiz doğal olarak olumludur.
* Ne kadar uzun yaşarsam, zihnim dünyanın güzelliğine ve harikasına o kadar çok odaklanır.
* Doğru çalışma ve irade gücünün uygulanması hayatımız üzerinde aynı etkiye sahip değil mi?
* Bir ulus her zaman büyük şehirlerinde çürümeye başlar, aslında belki de her zaman orada çürür.
* Bir insan defalarca başarısız olabilir; ancak asıl başarısızlık başkasını suçladığı zaman ortaya çıkar.
* Ayaklarının altına bak. Gücünüzün gerçek kaynaklarına her zaman düşündüğünüzden daha yakınsınız.
* Doğanın tüm güçleri kendi yollarına gider; insan onlardan yararlanır ya da elinden gelenin en iyisini yapar.
* Doğayı yorumlamak onu geliştirmek değildir; onu dışarı çekmek; onunla duygusal bir ilişkiye sahip olmak.
* Sahip olmaya değer her şey için bir bedel ödemek zorundadır; ve fiyat her zaman iş, sabır, sevgi, fedakarlıktır.
* Dağlarına tırmandım, ormanlarında dolaştım, sularında yüzdüm, çöllerini geçtim, rüzgârlarının öfkesini hissettim.
* Denize gidin ya da dağa tırmanın ve en sağlam ve en vahşiyle aynı şekilde en güzel ve en hassas olanı bulacaksınız.
* Evren o kadar insan değil ki, insan hakkında çok az düşünce ile yoluna devam ediyor. O sadece bir olay, bir son değil.
* Bilim, Batı uygarlığının gelişimi için, Hıristiyanlığın on sekiz yüzyıldır yaptığından çok daha fazlasını yüz yıl içinde yaptı.
* Bu dünyaya aşığım. Toprağını yonttum, hasatını topladım, mevsimlerini bekledim ve her zaman ektiğim şeyi hasat ettim.
* Popüler dinlerin saçmalıkları önemli değil; önemli olan ılık inanç, boş formlar, yaşam ve görev hakkındaki sığ kavramlardır.
* Evrensel unsurları bulmak yeterlidir; havayı ve suyu canlandırıcı bulmak; sabah yürüyüşü veya akşam yürüyüşü ile tazelenmek.
* Doğa her zaman yanımızda, kalbi hareket ettiren, zihne hitap eden ve hayal gücünü ateşleyen vücuda sağlık, akıl için bir uyarıcı bir sevinç.
* Kışın yıldızlar ateşlerini yeniden alevlendirmiş gibi görünüyor, ay daha dolgun bir zafer elde ediyor ve gökler daha yüce bir sadelik görünümü giyiyor.
* Başkanın kendisi iyi bir fırtına, o kadar bol enerji ve durmaksızın faaliyet gösteren bir insan ki, nereye giderse gitsin etrafındaki her şeyi harekete geçiriyor.
* Geceleri yıldızlar tarafından heyecanlanmak; ilkbaharda bir kuş yuvası ya da bir kır çiçeği üzerinde sevinmek bunlar basit yaşamın ödüllerinden bazılarıdır.
* Düşünmek istediğim tüm düşünceler, almak istediğim tüm yürüyüşler, okumak istediğim tüm kitaplar ve görmek istediğim tüm arkadaşlar için hala her günü çok kısa buluyorum.
* Dere koşmayı bıraktığında, yakında durgunlaşır. Hareket halindeyken büyük hayati akımlarla temas halinde kalır ve nehrin oluşmasına yardımcı olmak için diğer akarsularla birleşir.
* İnsan ayaklarında kök salıyor ve en iyi ihtimalle, tabanlarının sevgi dolu ve manyetik dokunuşuyla toprakla iletişim Kurana kadar evinde veya arabasında bir saksı bitkisinden başka bir şey değil.
[[Kategori:Kişiler-J]]
[[Kategori:Amerikalı doğubilimciler]]
[[Kategori:Amerikalı yazarlar]]
f5at8viyiobux5x9aluxyuz11nig1ps
William Arthur Ward
0
44044
232754
222943
2025-06-10T19:10:52Z
Brightt11
34669
/* Sözleri */ rüzgar > rüzgâr, değiştirildi: rüzgar → rüzgâr [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232754
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi
| kişi_adı = William Arthur Ward
| resim_adı =
| resim_başlığı = Amerikalı bir motivasyon yazarıydı.
| doğum_tarihi = 17 Aralık 1921
| doğum_yeri = Amerika Birleşik Devletleri
| ölüm_tarihi = 30 Mart 1994
| ölüm_yeri =
| Vikipedi =
}}'''''William Arthur Ward''' (17 Aralık 1921 - 30 Mart 1994) Amerikalı bir motivasyon yazarıydı.''
== Sözleri ==
* Mutluluk işin içindedir.
* Konuşmadan önce dinle.
* Hayatın macerası öğrenmektir.
* Merak öğrenme mumunun fitilidir.
* En büyük başarısızlık denememektir.
* Sadece risk alan kişi gerçekten özgürdür.
* Sıcak bir gülümseme evrensel iyilik dilidir.
* Ne kadar cömert olursak, o kadar neşeli oluruz.
* Ne kadar sabırlı olursak, o kadar anlayışlı oluruz.
* Dürüst başarısızlıktan değerli deneyimler gelebilir.
* Hayattaki en büyük tehlike HİÇBİR ŞEYİ riske atmaktır.
* Şikayetçi bir dil, nankör bir zihin yapısını ortaya çıkarır.
* Kötümser, belayı ödünç alır; iyimserler cesaret veriyor.
* Şişmiş kafalar etkiyi azaltır. Keskin sözler saygıyı köreltir.
* Çabasız mükemmellik, hazırlıksız ilerleme kadar boşunadır.
* Kime ilham verdiğiniz, kimi etkilediğinizden daha önemlidir.
* Gerçek iyimserlik olumsuzları görür ama olumluyu vurgular.
* Öğretmek bilgi vermekten daha fazlasıdır, değişime ilham verir.
* Gerçek iyimserlik sorunların farkındadır ama çözümleri de tanır.
* Herkesten daha iyi yapabileceğimiz bir şey var: Kendimiz olabiliriz.
* Mükemmelliğin bedeli disiplindir. Sıradanlığın bedeli hayal kırıklığıdır.
* Öğrenme, gerçekleri özümsemekten daha fazlasıdır, anlayış kazanmaktır.
* Hayal edebiliyorsan, başarabilirsin. Eğer hayal edebiliyorsan, o olabilirsin.
* Liderlik, insan gelişimini kolaylaştırma etkisine sahip hizmet eden bir ilişkidir.
* Güven bir kez zedelendiğinde, onu orijinal parıltısına geri döndürmek zordur.
* Başarıya giden üç adım: Amaca yönelik planlayın. Olumlu ilerleyin. ısrarla takip edin.
* En büyük fikirler, en derin düşünceler ve en güzel şiirler sessizliğin rahminden doğar.
* Motivasyon için başkalarına bağımlı mısınız? Yoksa kendinizi motive edebilir misiniz?
* Değişim, güneş ışığı gibi, bir dost ya da düşman, bir şafak ya da bir alacakaranlık olabilir.
* Hata yapmak insana mahsustur; tökezlemek olağandır; kendine gülebilmek olgunluktur.
* Karamsar, rüzgârdan yakınır; iyimser bunun değişmesini bekler; realist yelkenleri ayarlar.
* Başarısızlık gecikmedir, ancak yenilgi değildir. Çıkmaz bir sokak değil, geçici bir dolambaçlı yol.
* Köleliğiyle zincirlenmiş, tüm özgürlüğünü kaybetmiş bir köledir. Sadece risk alan kişi özgürdür.
* Başkalarındaki en iyiyi keşfetmeye çalıştığımızda, bir şekilde kendimizdeki en iyiyi ortaya çıkarırız.
* Başarı asla zayıf arzuların dünyasında değil, amaca yönelik planların ve ısrarın sarayında bulunur.
* İyimser, sonsuz olasılıklar yarımadasında yaşar; kötümser, sürekli kararsızlık adasında mahsur kalır.
* Vasat öğretmen anlatır. İyi öğretmen açıklar. Üstün öğretmen gösterir. Büyük öğretmen ilham verir.
* İyimserler bugünü zenginleştirir, geleceği zenginleştirir, imkansıza meydan okur ve imkansızı başarır.
* Özgürlüğün düşmanları israf, uyuşukluk, kayıtsızlık, ahlaksızlık ve boş yere bir şeyin sinsi tutumudur.
* Dost, dağın zirvesindeyken seninle sevinçle şarkı söyleyen ve vadide sessizce yanında yürüyen kişidir.
* Aptallar bilgi olmadan hayal gücüyle hareket ederler. Bilgiçler hayal gücü olmadan bilgiyle hareket ederler.
* Herkesin geleceğe karşı ortak ama benzersiz bir sorumluluğu vardır: bugünden en iyi şekilde yararlanmak.
* Daha bol yaşamanın üç anahtarı: başkalarını önemsemek, başkaları için cüret etmek, başkalarıyla paylaşmak.
* Hiçbir şey başarıyı küçük düşünmek kadar sınırlamaz; hiçbir şey, sınırsız hayal gücü gibi olanakları genişletmez.
* İyimser için tüm kapıların kolları ve menteşeleri vardır; karamsar için, tüm kapıların kilitleri ve mandalları vardır.
* Öfkenizi insanlara değil sorunlara yöneltmek akıllıca olacaktır; enerjinizi cevaplara odaklamak için bahanelere değil.
* Biz yaptıklarımızdan daha fazlasıyız. Başardıklarımızdan çok daha fazlasıyız. Sahip olduklarımızdan çok daha fazlasıyız.
* Bugün çok sıra dışı bir gün, çünkü daha önce hiç yaşamadık; bir daha asla yaşamayacağız; sahip olduğumuz tek gündür.
* Büyüklük, sahip olunan güçte, mevkide veya prestijde bulunmaz. İyilikte, alçak gönüllülükte, hizmette ve karakterde keşfedilir.
* Haksız eleştiri karşısında daha sert ya da daha iyi olabiliriz; üzgün veya anlayışlı; düşmanca veya alçakgönüllü; öfkeli veya affedici.
* Diğerleri uyurken siz çabalayın; diğerleri kaytarırken siz çalışın; diğerleri eğlenirken siz hazırlanın ve diğerleri dilekle bulunurken siz hayal edin.
* İyimser, uçurtmasının ne kadar yükseğe uçacağını hoş bir şekilde düşünür; kötümser, uçurtmasının ne zaman düşeceğini üzülerek merak eder.
* Ne kadar cömert olursak, o kadar neşeli oluruz. Ne kadar hevesli olursak, o kadar üretken oluruz. Ne kadar hizmet edersek, o kadar müreffeh oluruz.
* Yenilgiye onurlu bir şekilde katlanmak, eleştiriyi soğukkanlılıkla kabul etmek, onurları alçakgönüllülükle kabul etmek bunlar olgunluk ve zarafet işaretleridir.
* Hayran olmayı ama kıskanmamayı, takip edip taklit etmemeyi, övgüde bulunmayı ama pohpohlamayı değil, yönlendirmeyi ancak manipüle etmeyi öğrenen kişiye ne mutlu!
* Dinleyebilmemiz için önce susmalıyız. Öğrenmeden önce dinlemeliyiz. Hazırlanmadan önce öğrenmeliyiz. Hizmet etmeden önce hazırlanmalıyız. Önderlik edebilmek için önce hizmet etmeliyiz.
* Hiçbir şeyi riske atmayan, hiçbir şey yapmayan, hiçbir şeye sahip olmayan, hiçbir şey değildir. Acıdan ve kederden kaçabilir ama öğrenemez, değişimi hissedemez, büyüyemez veya yaşayamaz.
* Gerçek bir arkadaş zayıflıklarınızı bilir ama size güçlü yanlarınızı gösterir; korkularınızı hisseder ama endişelerinizi görür ama zihnimizi özgürleştirir; engellerinizi tanır ama olasılıklarınızı vurgular.
* Ait olmaktan fazlasını yapın: katılın. İlgilenmekten fazlasını yapın: yardım edin. Adil olmaktan fazlasını yapın: nazik olun. Affetmekten fazlasını yapın: unutun. Hayal etmekten fazlasını yapın: çalışın.
* Konuşmadan önce dinle. Yazmadan önce bir düşünün. Harcamadan önce kazanın. Yatırım yapmadan önce araştırın. Eleştirmeden önce bekleyin. Vazgeçmeden önce dene. Emekli olmadan önce tasarruf edin. Ölmeden önce ver.
* Hayatın macerası öğrenmektir. Hayatın amacı büyümek. Hayatın doğası değişmektir. Hayatın zorluğu üstesinden gelmektir. Hayatın özü önemsemektir. Yaşamın fırsatı hizmet etmektir. Hayatın sırrı cesaret edebilmektir. Hayatın tuzu biberi arkadaş olmaktır. Hayatın güzelliği vermektir.
== [https://1000kitap.com/yazar/William-Arthur-Ward/alintilar Alıntılar] ==
{{Vikiler|
commons=Category:William Arthur Ward |
wikispecies= |
wikt= |
b= |
s=Kişi:William Arthur Ward|
w=William Arthur Ward |
n= |
m= |
}}
[[Kategori:Kişiler-W]]
[[Kategori:Amerikalı yazarlar]]
[[Kategori:1921 doğumlular]]
[[Kategori:1994 yılında ölenler]]
rp2x11byvpqcjgtrfxo8vp8k2ckbr2t
Lysander Spooner
0
44090
232778
229182
2025-06-10T19:17:00Z
Brightt11
34669
/* Sözleri */ kağıt > kâğıt, değiştirildi: kağıt → kâğıt [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232778
wikitext
text/x-wiki
{{kaynaksız}}
{{Biyografi
| kişi_adı = Lysander Spooner
| resim_adı = LysanderSpooner.jpg
| resim_başlığı = Amerikalı politik düşünür, kölelik karşıtı, bireyci anarşist, hukuk kuramcısı.
| doğum_tarihi = 19 Ocak 1808
| doğum_yeri = Athol, Massachusetts
| ölüm_tarihi = 14 Mayıs 1887
| ölüm_yeri = Boston, Massachusetts
| Vikipedi =
}}'''Lysander Spooner''' (19 Ocak 1808 - 14 Mayıs 1887), Amerikalı politik düşünür, deneme ve kitapçık yazarı, üniteryen, kölelik karşıtı, bireyci anarşist, hukuk kuramcısı.
== Sözleri ==
* Görünmeyen şey var değildir.
* Güvendiğin kişi düşmanın olabilir.
* Para, üretim için en büyük araçtır.
* Adaletsizliğe direnmede suç niyeti olamaz.
* Kölelik, köleleştirilen her birey için bir yanlıştır.
* İsa hiçbir zaman insanlara doğru olanı yapma talimatını vermedi.
* Halkın tahammülü dışında hiçbir hükümet gücünün sınırını bilemez.
* Nasıl olur da bize hizmet ettiğini söyleyenleri denetleme hakkımız yoktur?
* Zorbalığa muktedir olanlar, onu sürdürmek için yalan yere yemin edebilirler.
* Köle hükümeti bir oligarşidir; ve aynı zamanda en keyfi ve canice karakterlerden biri.
* Bir insan daha az köle değildir, çünkü yılda bir kez yeni bir efendi seçmesine izin verilir.
* Gizli oy gizli bir hükümet kurar; ve gizli bir hükümet, gizli bir soyguncular ve katiller çetesidir.
* Çoğunluklar ve azınlıklar, adalet sorunlarına karar verirken haklı olarak hiçbir şekilde dikkate alınamaz.
* Gerçekte, altına göre fiyat enflasyonu diye bir şey yoktur. Amortismana tabi kâğıt para diye bir şey var.
* İnsanların siyasi özgürlükleri için sahip olabilecekleri tek güvence, paralarını kendi ceplerinde tutmaktır.
* Kanunlar, kölenin efendisi için çalışması veya ona hizmet etmesi konusunda hiçbir yükümlülük tanımaz.
* İnsan her şeye rağmen bir köledir çünkü kendisine yılların belirli dönemlerine bir efendi seçmesine izin verilir.
* Tek despot tüm insanların karşısında öne çıkar ve der ki: Ben Devletim: Benim iradem kanundur: Ben senin efendinim.
* Hukuk her zaman bu hakları koruyan o kuralın ya da adalet ilkesinin adı olmuştur. Böylece doğal hukuktan bahsediyoruz.
* -Tüm suçların en büyüğü, hükümetler tarafından insanlığı yağmalamak, köleleştirmek ve yok etmek için yürütülen savaşlardır.
* Hukuki olarak, bireysel haklardan farklı olarak 'kamu hakları' diye bir şey yoktur. Hukuken 'kamu' diye bir varlık ya da varlık yoktur.
* Adalet hükümetin amacıdır ve hükümeti destekleyenler, onun tarafından uygulanacak adalet konusunda anlaşmaya varmalıdırlar.
* Hükümet gerçekte birkaç kişi tarafından kurulur; ve bu birkaç kişi, fiilen böyle bir rıza gösterilmeden, diğerlerinin rızasını kabul eder.
* Tüm hükümetler, dünyanın en kötüleri ve dünyanın en zalimleri, kendilerini gönüllü olarak destekleyen kesim için özgür hükümetlerdir.
* Anayasamız sadece çoğunluk tarafından değil, 'halk' tarafından - çoğunluk olduğu kadar azınlık tarafından da kurulduğunu iddia ediyor.
* Herhangi bir kişinin parası sözde bir hükümet tarafından, kendi kişisel rızası olmaksızın alınabiliyorsa, diğer tüm hakları da onunla birlikte alınır.
* Zorbaların alay ederek insanlığa tanıdığı devrim hakkı, bir hükümet altında yasal bir hak değildir; bir hükümeti devirmek sadece doğal bir haktır.
* Mutlak ve sorumsuz hakimiyet hakkı mülkiyet hakkı, mülkiyet hakkı ise mutlak, sorumsuz hakimiyet hakkıdır. İkisi aynı; biri mutlaka diğerini ima eder.
* Kölelik, yasallaştırılabiliyorsa, ancak pozitif yasalarla yasallaştırılabilir. Doğal hukuk ona hiçbir yardım sağlamaz. Özel, ona hiçbir yasal yaptırım getirmez.
* Çoğunluk, bu haliyle, adalet için hiçbir garanti vermez. Onlar azınlıklarla aynı nitelikteki erkeklerdir. Azınlıklarla aynı şan, güç ve para tutkularına sahiptirler.
* Kendi yargıcı olan ve halk üzerinde kendi yetkilerinin neler olduğunu halk için yetkili olarak belirleyen herhangi bir hükümet, elbette mutlak bir hükümettir.
* Sözde hiçbir hükümete, tamamen gönüllü desteğe bağlı olmadığı sürece, makul bir şekilde güvenilemez veya makul olarak dürüst amaçlara sahip olduğu varsayılamaz.
* Hukuk yetkisi olmaksızın saldırıya uğrayan veya özgürlüğü kısıtlanan bir kişinin kurtarılması, yalnızca ahlaki olarak değil, aynı zamanda yasal olarak da değerli bir eylemdir.
* Ancak halk hükümetten daha güçlüdür ve aşırı durumlarda direnecektir, hükümetlerimiz örgütlü yağma ve baskı sistemlerinden başka bir şey olmayacak veya çok az olacaktır.
* Çoğunluğun, azınlıkları yönetme hakkına sahip olduğunu söylemek, azınlıkların, lütfen izin vermeleri dışında hiçbir hakları olmadığını ve olmaması gerektiğini söylemekle eşdeğerdir.
* Hükümetin zulmüne karşı tek güvencenin, adaletsizliğin uygulanmasına karşı zorla direnmekte olduğu açıktır; çünkü haksızlığa karşı zorla direnilmedikçe adaletsizlik kesinlikle uygulanacaktır.
* Bir hükümetin bir kusuru suç olarak ilan etmesi ve onu bu şekilde cezalandırması, şeylerin doğasını tahrif etme girişimidir. Gerçeği yalan, yalanı doğru olarak ilan etmek ne kadar saçmaysa o kadar saçmadır.
* Bir insanın doğal hakları, tüm dünyaya karşı kendisine aittir; ve bunların herhangi bir şekilde ihlali, ister bir kişi, ister milyonlarca kişi tarafından işlenmiş olsun, eşit derecede suçtur; isterse de kendilerine hükümet diyen milyonlarca kişi tarafından işlenmiş olsun.
* Milletvekilleri ve yargıçlar ister istemez paranın, şöhretin ve gücün tüm cazibelerine maruz kalmakta, onları partiler arası adaleti hiçe saymaya, hakları satmaya ve insanların hürriyetlerini çiğnemeye sevk etmektedirler. Öte yandan jüri üyeleri bu ayartmaların hiçbirine maruz kalmıyor.
* Kimler hiç vergilendirilir? Yalnızca bireyler. Kimlerin vergilendirilebilecek mülkü var? Yalnızca bireyler. Kimler vergilendirilmeye rıza gösterebilir? Yalnızca bireyler. Kimler rızası olmadan vergilendirilir? Yalnızca bireyler. Öyleyse, rızaları olmadan vergilendirilirse kimler soyulur? Yalnızca bireyler.
{{vikipedi}}
[[Kategori:Kişiler-L]]
[[Kategori:Amerikalı siyasetçiler]]
[[Kategori:Amerikalı hukukçular]]
[[Kategori:Amerikalı anarşistler]]
[[Kategori:Amerikalı yazarlar]]
qdi6to7o9pbo71e56409eq5u1mlf0fm
Özgür Demirtaş
0
44192
232820
223015
2025-06-10T19:28:41Z
Brightt11
34669
/* Sözleri */ dz, değiştirildi: dükkan → dükkân (2) [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232820
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi
| kişi_adı = Özgür Demirtaş
| resim_adı =
| resim_başlığı = Türk profesör ve ekonomist.
| doğum_tarihi = 12 Ağustos 1975
| doğum_yeri = Ankara
| ölüm_tarihi =
| ölüm_yeri =
}}
'''''Özgür Demirtaş''' (d. 12 Ağustos 1975), Türk finans profesörü, mühendis ve ekonomist.''
== Sözleri ==
* Evrensel olmayan, milli olamaz.
* Evrensel olamayan birisi, milli fayda sağlayamaz..
* En büyük kitle imha silahı nükleer bir bomba değil, cahil bırakılan bir halktır.
* Eğer bir ülkenin yöneticileri yönetimde iken daha da zenginleşiyorlarsa, o ülkenin halkı fakir kalmaya mahkumdur.
* [[İslam]]’ın ve [[Müslüman]]ların en büyük düşmanı [[İslamcılık|siyasal İslamdır]]. Bu anlaşıldığı zaman bir çok problem çözülür.
* Kalem, kılıçtan keskindir. Bunu bilen ülkeler zengin olur, üstün olur. Bunu bilmeyen ülkeler, sefil olur.
* Yıllar geçtikçe emin olun orta direk, ülkelerin içinde eriyecek ve bu orta direk paylaşılacak. Belli bir kısım alta düşecek, belli bir kısım üst gelir grubuna çıkacak. Ülkeler için de aynı şey geçerli. Dünyada şu anda çok gelişmiş ülkeler var. Bir daha alt bir grup var. Bir de böyle gelişmekte olan piyasa dediğimiz 1. lige çıkmaya çalışan ülkeler var. Yıllar geçtikçe bu ortadaki grubun örneğin Türkiye, en aşağıya ve en yukarıya şeklinde ayrıldığını ve bu ülkelerin dağılımının daha bi Modal bir dağılım olduğunu görmeye başlayacağız. Bu son derece tehlikeli. Bu ne demek Türkiye için? '''[[Türkiye]] yaptığı seçimler ile gelecek 20 yıl içinde yapacağı seçimler ile aşağıya mı düşeceğini yoksa bir basamak yukarı mı çıkacağına karar verecek.''' Net ve açık söyleyeyim. Eğer sürümden kazanma yoluna giderse, eğer ben doları arttırayım, faizi düşüreyim, işte benim malım ucuzlasın TL değer kaybettiği için, ucuza bir sürü mal satarım, daha fazla çorap satarım, çorabın fiyatını yarıya indireyim, 2 yerine 4 çorap satayım derse eğer bu modele giderse eğer [[Afrika]] bile [[Türkiye]]'yi 15 yıl sonra, amiyane tabiri ile tokatlayıp geçer.
:(''2015 yılında, NTV televizyon kanalında katıldığı bir TV programında yaptığı konuşmadan.'')
* Güçlü bir ülke olmanın sırrı şunlardır; [[Bilim]]e yatırım yapacaksın. [[Eğitim]]i evrensel, hukuku üstün yapacaksın. İdeoloji kavgası yapmayacaksın. [[Tarih]]inle kavga etmeyeceksin. İşi bilene vereceksin. Şeffaf olacaksın. Miktara değil, [[kalite]]ye yatırım yapacaksın. Ve din işlerini siyasi amaçların için kullanmayacaksın. Ve arkana yaslanıp, uçuşu seyredeceksin.
* [[Türkiye]]; Edirne’nin batısında, Ağrı’nın doğusunda esamesi okunmayan adamların en milli benim diye palavra sıktığı bir ülke oldu.. Bunu değiştirmek zorundayız.
* Katma değerli üretim, katma değerli insan, katma değerli eğitim, eşittir: evrensel [[güç]]!
* Kurnazlık ile [[akıl]] aynı şey değildir. Kurnaz olmayı akıllı olmak sananlar eninde sonunda, büyük hayal kırıklığına uğrarlar. Az gelişmiş ülkelerde de kurnazlık, akıllılık zannedilir, o yüzden de o ülkeler '' “fakir“ '' kalmaya, '' “sefil“ '' kalmaya mahkumdurlar.
* Kurum '' “güçlü“ '' olacak, kurum '' “bağımsız“ '' olacak. 21. yüzyılda kurumlar yerine kişilerin güçlü olduğu ülkeler, kabile olur, sefil olur, büyücüden medet uman olur.
* [[Felsefe]]yi okuyun, anlayın. [[Felsefe]] okumayan toplumlar sorgulamaz, kandırılır, sefil olur, aç kalır.
* [[Dünya]]’nın en iyi silahlarını, en iyi bombalarını, en iyi uçaklarını yapmak, '' “tek başına“ '' yeterli olsa: [[Kuzey Kore]] sefil olmazdı. Sefil..
* Mezhep, [[dil]], [[din]], ırk, köken, cinsiyet üzerinden [[siyaset]] yapan ülkeler, '' “sefil“ '' oldu, '' “sefil“ '' olacak.
* Kurumları bağımsız olmayan, gücün '' “tek“ '' elde toplandığı, [[dil]]-[[din]]-ırk-köken üzerinden ayrıştırmanın yapıldığı ülkeler sefil olur.
* Kişisel hak ve [[hürriyet]]lere saygısı olmayan ülkeler '' “sefil“ ''olmaya mahkumdur.
* Enflasyon; Liyakatli atamalar, bağımsız Merkez Bankası, bağımsız kurumlar ve akla uygun para politikası ile '' “kalıcı“ '' olarak düşer.
* Dünyanın en büyük [[enerji]] rezervlerine sahip olan Venezuela’da bir bidon petrol, bir tane damak çikolata dahi etmiyor.
* İnsanların duymak istediklerini söylemek, siyasetçilerin işidir. Bilim adamlarının değil.
* Gelişmiş ülkeler, güçlü oldukları için özgür değiller. Özgür oldukları için güçlüler.
* Finansal çalkantı dönemlerinde yapacağınız en büyük '' “hata“ '' paniklemek olur.
* Kendi fikirleriniz olabilir. Ama kendi '' “gerçekleriniz“ '' olamaz. Gerçekleri sadece ve sadece '' “[[bilim]]“ '' belirler.
* [[Vergi]] oranları çok yüksek olduğunda, toplanan [[vergi]] geliri artmaz, azalır.
* İleride nakit getirmeyen yatırımlar yatırım değil, tüketimdir.
* Dışarıdan verilen [[motivasyon]] işe yaramaz. [[Motivasyon]] içten gelmelidir.
* Ülkeler bakkal dükkânı gibi batmaz! Ülkeler züccaciye dükkânı gibi kapısına '' “zararına satışlar“ '' yazmaz! Ama halkları fakirleşir, orta direk çöker, alım gücü düşer. Bunların olması, ülkelerin batmasına eşdeğerdir.
* 1 yıl sonrasını düşünen, [[siyaset]] adamıdır. 10 yıl sonrasını düşünen ise '' “devlet adamı“ ''dır.
* Önemli olan kaç saat çalıştığınız değil, çalıştığınız saat başı ne ürettiğinizdir. Yani adet değil, [[kalite]].
*
{{Vikipedi}}
[[Kategori:Kişiler-Ö]]
[[Kategori:Türk yazarlar]]
[[Kategori:Türk iktisatçılar]]
[[Kategori:Yaşayan insanlar]]
r4coab41yurk00hzqcc7h34q1qz4xbx
Ömür Göksel
0
44632
232762
232341
2025-06-10T19:15:02Z
Brightt11
34669
/* top */ kağıt > kâğıt, değiştirildi: kağıt → kâğıt [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232762
wikitext
text/x-wiki
{{Biyografi}}
'''Ömür Göksel''' (d. 2 Mayıs 1942, Kadıköy, İstanbul), Türk pop müzisyeni.
*Ezberlemediğim şarkılar sağ cebimde dururdu. Ezberlediğim şarkılar, terfi edip sol cebime geçerdi. Anneciğim de pantolonumu ütülediğinde ezberlemediğim şarkıları yine sağ cebime yerleştirir, ezberlediğim şarkıları da sol cebime koyardı. Onun için buradan hareket ederek 'Cebimde Saklı Şarkılar' dedim. Ben hiç düşünmemiştim o kâğıt parçalarının günün birinde banknota dönüşeceğini. Onlar bana para kazandırdı.<ref>[https://www.aa.com.tr/tr/kultur/pop-muzigin-kadife-sesli-romantik-prensi-omur-goksel/2995286 Pop müziğin "kadife sesli romantik prensi" Ömür Göksel]</ref>
==Kaynakça==
{{Kaynakça}}
[[Kategori:Kişiler-Ö]]
[[Kategori:1942 doğumlular]]
[[Kategori:İstanbul ili doğumlular]]
ndafvdyf9zsqp5sevuzhlb9kk34dgxl
Atasözleri ve deyimler
0
44750
232671
232188
2025-06-10T19:08:36Z
Brightt11
34669
/* top */ rüzgar > rüzgâr, değiştirildi: rüzgar → rüzgâr [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232671
wikitext
text/x-wiki
{{Sil|Zaten [[Türkçe atasözleri]] sayfası var, burada olup orada olmayanlar oraya aktarılabilir}}
'''Üzüm üzüme baka baka kararır.''' İnsanların birbirlerinin davranışlarından etkilendiğini anlatan sözdür.
'''Kumarı oynaması değil ütmesi, düşmanı edinmesi değil gütmesi (zordur)'''. Düşman edinmenin olumsuzluğunu anlatan bir söz. Düşman edinmek kolaydır ancak düşmanlar sürekli mücadele etmek gerektiğini belirtmek için kullanılır.
'''Arkasının açıklığına bakmaz depereye (yıldız yönünden esen rüzgâr) doğru yürür.''' Bulunduğu şartları düşünmeden imkanlarının ötesinde işlere ya da harcamalara girişen kişiler için söylenen sözdür.
'''Öfke kibirdendir.''' Aşırı ve her durumda öfkeli davranan kişinin bu tavrı kibirli olmasından kaynaklanabilir.
[[Kategori:Atasözleri| ]]
[[Kategori:Konular]]
0kbrsg4vpvvk3nk3jzhm61ikixyesj1
Kayıp Aranıyor
0
44820
232663
229224
2025-06-10T19:08:25Z
Brightt11
34669
/* Alıntı */ rüzgar > rüzgâr, değiştirildi: Rüzgar → rüzgâr [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232663
wikitext
text/x-wiki
{{wmbb}}
==Alıntı==
*Her zaman böyle bir şey aklına gelirdi. Isırıcı bir soğuk düşünürdü. Kulakları ile elleri acımaya başlamalıydı soğuktan rüzgâr, arada bir durur gibi olduğu zaman bir sıhhatli sıcaklık sarmalıydı yüzünü.
==Kaynakça==
Faik Abasıyanık, Sait. (2002). Kayıp Aranıyor. İstanbul: Yapı Kredi Yayınları.
[[Kategori:Romanlar]]
c0hcx9zaf2xxehdw5zjrkybtcnaajui
Refet
0
44898
232751
226541
2025-06-10T19:10:47Z
Brightt11
34669
rüzgar > rüzgâr, değiştirildi: rüzgar → rüzgâr [[Vikipedi:AWB|AWB]] ile
232751
wikitext
text/x-wiki
'''Refet''', [[w: Fatma Aliye Topuz|Fatma Aliye Topuz]]'un beşinci romanıdır. Türk edebiyatında ilk defa kadın öğretmen baş karakterine yer verilen bir romandır. Bu roman ilk kez 1898 yılında İstanbul, Kırk Anbar Matbaası, tarafından basılmıştır. En güncel haliyle ise Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları tarafından 2018 yılında yayınlanmıştır.
== Alıntılar ==
=== Birinci Kısım ===
*Dünyada bir tanecik Refet'inden başka kimsesi yoktu ki!
<hr width="50%" />
*Onurlarını kırmak için ana ile kızı sofraya almıyorlar, bazı zamanlar da yemekten sonra yemekleri ve ekmekleri sokaktaki köpeklere hızlıca dökmeye pek istekli davranarak onları üzmek istiyorlardı.
<hr width="50%" />
*Hep bu sıska kızdan rahatsızlardı.
<hr width="50%" />
*Ancak güneşin o güzel sıcaklığının tesiri ve hafifçe esen rüzgârın okşarcasına üzerinden geçmesi onu yalnız sızmakla bırakmıştı.
<hr width="50%" />
*Masal anlatmıyorum, hakikati söylüyorum.
<hr width="50%" />
* Masum uykunun en güzel süsü olan tebessüm, o sıska çehrede bile bir şirinlik gösterdi.
<hr width="50%" />
*Rüştiyenin hocaları kadın olup Darülmuallimat mezunlarındandı.
<hr width="50%" />
*Refet gibi zeki bir kız için dost edinmek güç olmadı. Zengin kızlarına dalkavukluk etmiyordu.
<hr width="50%" />
*Öyle ya! İnsanların evinde, özellikle öyle büyük konaklarda inlenmez ya! Saygı gerek.
<hr width="50%" />
*Bu yorgunluklar Binnaz'ın canına geçiyordu. Bir gün: “'''Artık Refet bu okul meselesinden ne zaman kurtulacağız? Kaç sene kaldı?'''” dedi. Bu söz üzerine Refet gülümsedi: “'''Anneciğim! Daha Darülmuallimat var!'''” dedi. “'''Darülmuallimat mı? O da ne demek?'''” “'''Hani ya bizim hoca hanımlar yok mu? İşte onların çıktığı okul.'''” “'''Ee, onlar çıkmışsa sana ne?'''” “'''Nasıl bana ne? Oradan çıkmayınca hoca olunur mu?'''” “'''Tamam ama hocalık sana mı kalmış! Hiç bizim gibi fukaralara öyle şey verirler mi?'''” “'''Anneciğim kim çalışıyorsa ona verirler.'''” Binnaz bu sözlere şaşırdı. Refet yarı gülümseyerek: “'''Hem de ancak bizim gibi fakirler öğretmen olurlar. Zenginler öğretmen olmak için okumazlar. Bilgi edinmek için oraya gelirler.'''”
<hr width="50%" />
*Hayır anne, hayır! Daha kaç sene böyle hizmetçilik edeceksin? Hem bir evin bütün hizmeti hem de tahtaya, çamaşıra gitmenin artık senin vücudunu harap ettiğini görüyorum. Bir yandan da dikiş dikiyorsun. Artık miyopluktan gözlerini kırpıştırmaya başladın. Bir iğne geçirinceye kadar nice dakikalar geçiriyorsun. Bu yaşayış senin vücudunu bitirdikçe benim de yüreğimi eritiyor.
<hr width="50%" />
*Biz birbirimizden sağ oldukça ayrılamayız, değil mi? Söylesene! Cevap versene! Bu konuda en ufak bir şüphe beni mahveder. Beni istemeyecek adam için sen benden geçmezsin, değil mi? Ben seni her zaman beslerim, her zaman senin için çalışırım.
<hr width="50%" />
*O anda Binnaz da kalbinde, bir bıçak saplanmış gibi cismani bir acı duydu. Evet, meydanda bıçak yoktu. Fakat kalpte hissedilen acı adeta bir bıçak acısı gibiydi. Acaba bu acı mı kendini öyle hissettiriyor yoksa onu meydana getiren bıçak mı kendini göstermiyordu?
<hr width="50%" />
*Yüreklerinin korkudan, heyecandan titrediğini hissedenler olduğu gibi bu zavallılar da o gece yüreklerinin soğuktan titrediğini duyuyorlardı. Sanki ciğerleri donacakmış gibi oluyorlardı.
<hr width="50%" />
*Biraz ısınırsam, doyarsam, dinlenirsem vücudumdaki acılar hafifliyor, geçiyor. Ancak içimdeki ıstırap öyle değil Refet! Bütün gün sen okuldayken "Kim bilir şimdi yiyecek yedi mi, yoksa hala aç mı? Sırtındaki hırka pek inceydi, acaba üşüdü mü? Bu sene daha iç fanilasını sağlayamadık, zavallı yavrumun çorapsız ayakları kim bilir ne halde!" diye senin çektiğin zahmetleri düşünüyorum.
<hr width="50%" />
*Tek yorgan altında titreyen bu zavallılar ise mümkün değil uyuyamıyorlardı.
<hr width="50%" />
*Dostlada daha fazla yakınlık, zenginlere daha çok yaltaklanma, konaklara sıkça devam etmenin kendilerini daha fazla rahat yaşatabileceği malumdu.
<hr width="50%" />
*Koska Caddesi'nden Aksaray'a doğru inerken kandil gününün kalabalığını görerek ağır ağır yürüyordu. O cadde üzerindeki insan kalabalığı sanki dere gibi akıyordu. O akış içinde ne kadar süslüler, ne kadar pırıltılar, ne güzeller, ne kadar da çirkinler vardı. Refet de o akıntıya katılmıştı. Fırınların, şekercilerin önünde erkek kadın birikmiş, fırıncılar simitleri bağlamaya, şekerciler tartıp sarmaya yetişmek için telaş ediyorlardı. Yayalar atlara arabalara çarpmamak için bakınıyorlar, iki taraftaki yaya kaldırımları üzerinden omuz omuza gidiliyordu. Bu ne akış, bu ne heyecan, bu ne renk çeşitliliğiydi.
<hr width="50%" />
*Refet bu defa da öylece nefsini köreltmek istedi. Ve o azimle bir iki adım attı. Sonra birdenbire durdu. Aklına gelen bir şey kendisini durdurmuştu.
<hr width="50%" />
=== İkinci Kısım ===
*Refet, rüştiyenin son sınıfında arzu ettiği gibi birinciliği kazanarak Darülmuallimat'a geçti. Öğretmenlik diploması almaya artık dört yıl kalmıştı. Refet öğretmenlik diploması alıp bir maaş elde edeceği ve annesini çalıştırmayıp besleyeceği zamanları düşündükçe o tahayyül ve tasavvurun lezzetiyle kendinden geçer gibi hissediyordu.
<hr width="50%" />
[[Kategori:Romanlar]]
pweuz2wjuj9ngf3zamt65z0moysx3v5
Kullanıcı mesaj:Brightt11
3
45001
232873
232498
2025-06-10T20:48:11Z
Brightt11
34669
arşiv
232873
wikitext
text/x-wiki
Arşive [[Kullanıcı mesaj:Brightt11/Arşiv|buradan]] ulaşabilirsin.
0rkp6jz6s8qn4bmg2rgz6jcqq7bjf4a
Twenty7
0
46287
232872
2025-06-10T20:46:12Z
Brightt11
34669
[[Yirmi7]] sayfasına yönlendirildi
232872
wikitext
text/x-wiki
#YÖNLENDİRME[[Yirmi7]]
q8lqth1ein8opsrqnq8iiylp08ghby6
Kullanıcı mesaj:Brightt11/Arşiv
3
46288
232874
2025-06-10T20:48:23Z
Brightt11
34669
+
232874
wikitext
text/x-wiki
== günün sözleri ==
selam, [[user:kadı|kadı]]. [[Vikisöz:Günün sözü/Arşiv/Mart 2025|mart ayı]] için günün sözleri hazır. ayrıca [[Vikisöz:Günün sözü/Arşiv/Nisan 2025|nisan ayı]] için de 5 günlük söz hazır. eğer sorun teşkil eden söz varsa düzeltebilirim. [[User:Brightt11|<font face="Segoe print" size="2" color="#C20122">bright</font>]]<sup> [[User Talk:Brightt11|<font face="Segoe print" size="1" color="#C23A46">mensaje</font>]] </sup> 20.22, 21 Şubat 2025 (UTC)
:@[[Kullanıcı:Brightt11|Brightt11]], eline sağlık! [[Kullanıcı:Kadı|<span style="1px 1px 2px #708090;font-size:105%;color:#708090">'''Kadı'''</span>]] [[Kullanıcı mesaj:Kadı|<span style="1px 1px 2px #003366;color:#003366;">'''<small>Mesaj</small>'''</span>]] 20.25, 21 Şubat 2025 (UTC)
::rica ederim, selamlar. [[User:Brightt11|<font face="Segoe print" size="2" color="#C20122">bright</font>]]<sup> [[User Talk:Brightt11|<font face="Segoe print" size="1" color="#C23A46">mensaje</font>]] </sup> 21.29, 21 Şubat 2025 (UTC)
== vikidoğumgünüm kutlu olsun ==
{| style="background-color: #fdffe7; border: 1px solid #fceb92;"
|style="vertical-align: middle; padding: 5px;" | [[Dosya:Choco-Nut Bake with Meringue Top cropped.jpg|120px]]
|style="vertical-align: middle; padding: 3px;" | Vikisöz'de hesap oluşturalı tam 1 yıl oldu. Bu 1 yıllık kısa yolculukta 2108 değişiklik yaptım (bu değişiklikle birlikte toplamda 2109). Şu anda Vikisöz'ün en aktif kullanıcısıyım ve Günün Sözü projesinin sorumluluğunu üstleniyorum. Nice katkılarıma! [[User:Brightt11|<font face="Segoe print" size="2" color="#C20122">bright</font>]]<sup> [[User Talk:Brightt11|<font face="Segoe print" size="1" color="#C23A46">mensaje</font>]] </sup> 15.22, 9 Nisan 2025 (UTC)
|}
== Günün sözleri ==
Merhabalar sizi tanımıyorum fakat gayretinizse hayran kaldım açıkcası baktığım kadarıyla buraya günlük olarak sözler konulmuyor (sizin dışınızda) bu konuda size yardım edebilirim mayıs ayı için birkaç söz yazdım isterseniz beraber devam edebiliriz [[Kullanıcı:Duhan 46|Duhan 46]] ([[Kullanıcı mesaj:Duhan 46|mesaj]]) 16.56, 28 Nisan 2025 (UTC)
:[[Kullanıcı:Duhan 46|Duhan 46]]: bunu duyduğuma sevindim. Ancak, günün sözünü yayımlarken bazı püf noktalarına dikkat etmemiz gerekiyor. Birincisi, noktalama işaretlerini ve büyük harf kullanımını doğru yapmalıyız. İkincisi ise, kayda değerliği ispatlanmış kişilere ait ve sayfası bulunan sözleri eklemek daha uygun olur. Ayrıca, atasözlerini de günün sözü olarak sunabilirsiniz. Eğer günün sözü olarak eklenmesini istediğiniz bir söz varsa, bunu [[Vikisöz:Günün sözü/Öneriler]] sayfasında önererek de paylaşabilirsiniz. Eğer söz uygunsa bunu günün sözü olarak yayımlarız. [[User:Brightt11|<font face="Segoe print" size="2" color="#C20122">bright</font>]]<sup> [[User Talk:Brightt11|<font face="Segoe print" size="1" color="#C23A46">mensaje</font>]] </sup> 07.45, 29 Nisan 2025 (UTC)
::Söylediklerinizi dikkate alarak size yardımcı olmaya çalışacağım tekrardan teşekkür ederim iyi günler dilerim [[Kullanıcı:Duhan 46|Duhan 46]] ([[Kullanıcı mesaj:Duhan 46|mesaj]]) 15.54, 29 Nisan 2025 (UTC)
== AWB isteği ==
Merhaba, Vikisözlük'te atasözleri küçük harfle başlayacak şekilde taşındı. Bu nedenle [[Özel:Fark/232189|şu]] gibi değişiklikleri AWB ile yapabilir misiniz? [[Türkçe atasözleri/A]] sayfasında <nowiki>{{VS|A {{VS|a</nowiki> olarak değiştirilmeli, [[Türkçe atasözleri/B]] sayfasında <nowiki>{{VS|B {{VS|b</nowiki> olarak değiştirilmeli ve diğer sayfalarda da bu şekilde değişiklikler yapılmalı. --[[Kullanıcı:Vikiyılmaz|Yılmaz]]<sup><small>[[Kullanıcı mesaj:Vikiyılmaz|mesaj]]</small></sup> 07.11, 2 Haziran 2025 (UTC)
:En kısa sürede ilgileneceğim. Şuan mobildeyim. [[User:Brightt11|<font face="Segoe print" size="2" color="#C20122">bright</font>]]<sup> [[User Talk:Brightt11|<font face="Segoe print" size="1" color="#C23A46">mensaje</font>]] </sup> 10.12, 2 Haziran 2025 (UTC)
:@[[Kullanıcı:Vikiyılmaz|Vikiyılmaz]]: {{yapıldı}}. [[User:Brightt11|<font face="Segoe print" size="2" color="#C20122">bright</font>]]<sup> [[User Talk:Brightt11|<font face="Segoe print" size="1" color="#C23A46">mensaje</font>]] </sup> 17.32, 2 Haziran 2025 (UTC)
nluw2a9lqijg85uvwv2k8hdbs3ofvla