Tartışma:Çokuluslu Şirketler
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Birkaç çokuluslu şirketin dünya üzerindeki egemenliği, doğal olarak, en yüksek bireysel kâr arayışında olan kapitalist gelişmeden kaynaklanıyor. Kapitalistler bunu başarmak için, üretimlerini ve satışlarını arttırarak, yeni pazarlar açarak, varolan pazarları daha fazla sömürerek ve sermayeyi emeğin ve hammaddelerin ucuz olduğu yeni ülkelere kaydırarak, birbirleriyle rekabet etmek zorundadırlar.
Sonuç, zenginliğin çok daha az elde toplanması ve ileri kapitalist ülkelerdeki bir avuç büyük şirketin tüm dünyaya egemen olmasıdır. Çokuluslu şirketler, kendi koşullarını sadece iktisadi yollardan dayatamadıklarında, amaçlarına ulaşmak için, ülkelerinin siyasi ve askeri kurumlarını (ABD, Avrupa, Japonya gibi büyük güçlerin hükümetlerini, parlamentolarını, yasalarını ve ordularını) kullanırlar.
Genellikle gerçek çıkarlarını, insancıl çıkarların korunması maskesi ardına saklamaya çalışırlar. Son birkaç yılda, bu insancıl bombalara, Yugoslavya’da, Irak’ta bolca tanık olundu. Çıkarlarını gerçekleştirmek üzere, bizzat büyük güçlerce kurulan ve onların egemenliği altında olan uluslararası kuruluşları (IMF, Dünya Bankası, Birleşmiş Milletler, NATO gibi) kullanırlar.
[değiştir] Kapitalizme karşı olmadan, eşitsizliklerin giderilmesi mümkün müdür?
DTÖ karşıtı bir afişYoksul ülkeleri sefalet düzeyine mahkûm eden bu eşitsiz değişimin bir diğer sonucu da, bu ülkelerin Batılı büyük güçlerden ya da yine onlar tarafından kurulan finans kuruluşlarından (Uluslararası Para Fonu, Dünya Bankası gibi) tamamen köleleşmelerine yol açan borçlar almak zorunda bırakılmalarıdır. Borçları nedeniyle, bu kuruluşların dayattığı ekonomik planları ve uluslararası ilişkileri kabul etmek zorunda kalmaktadırlar. IMF, Dünya Bankası ve WTO (Dünya Ticaret Örgütü), sistemin istikrarını sağlamaya çalışan kurumlardır. Büyük güçler ve çokuluslu şirketler, bu kuruluşları, kontrol etmek ve izleyecekleri politikaları belirlemek için finanse ederler. Bu kuruluşları reforme etmek ya da demokratikleştirmek mümkün değildir. Çünkü bunlar çokuluslu şirketler için yararsız hale gelirse, bunları maddi olarak desteklemeyi keserler ve yenilerini kurarlar. Çokuluslu şirketlerin gücü, üretim araçlarına (makineler, fabrikalar, toprak ve sermaye) sahip olmalarına dayanır. Radikal düşünce sistemlerine göre, üretim araçlarına sahip olanlar mülksüzleştirilmedikçe ve servetleri halkın demokratik denetimi altına sokulmadıkça, mevcut durumu değiştirmek

