Tartışma:Büyük Türkiye Partisi

Vikipedi, özgür ansiklopedi

merhaba ben mehmet bülend sağlam konuda adı kurucular arasında geçen, emekli (ve şu anda rahmetli) tuğgeneral Hasan Sağlam'ın oğluyum... Bu kuruluştan hemen bir kaç sene evvel babam devlet başkanlığı genel sekreter yardımcısı olarak ihtilal heyeti içnde vazife yapıyordu. emekli olunca bu partinin kuruluşuna en yüksek dereceden müdahil oldu. yaşananların en yakın tanığıyım.

ne demokrasisi

türkiyede başa geçene tabi olma rahatsızlığı yaşanırken hangi demokrasiden bahsediyorsunuz ?!.

demokrasi ile ilgili olarak yazdıklarımdan bir kaç paragraf buraya ekliyorum...

esasen yazdıklarımı her salı günü ; www.yenibalikesir.com adresinden ve 5. sayfadan okuyabilirsiniz...

selamlar,

........................................................


BAŞA GEÇENE TÂBİ OLMA ‘‘RAHATSIZLIĞI’’ VEYA ÇOĞULCU YÖNETİM

Böyle anlayınca, meclis üyelerinin her biri, bir belediye başkanı gibi duruş sergilemeliydi !... Yerini, pozisyonunu buna göre ayarlamalıydı... Yetmez !... Başta hali hazır belediye başkanın kendisi, sonra, bütün bürokratlar da böyle olduğunun farkına varmalı ve meclis üyelerine karşı muameleleri, seçilmişliğin getirdiği hakkın karşılığı gibi olmalıydı... Yetmez !... Sadece belediye içinden değil, valilikten, emniyet müdürlüğünden veya daha nereden bakılırsa bakılsın, bu, böyle görünmeliydi... Seçilmişliğin, halk temsilinin gereği ve halkın da Meclis’ten beklediği duruş budur.

Yani, aslında, aynı anda otuz belediye başkanı birden seçildi, birbirine denk, benzer kabiliyette ve hepsi bir araya gelerek şehrin istikbalini belirlemeye çalışacak...

Böyle olduğuna inanıyor musunuz ? Bir kolektif aklın, bir ortak çalışma ruhunun varlığından bahsedebilir misiniz ? Türkiye’nin tamamına hakim olan, başkanlar idaresinin burada, farklı tezahürünü beklemek abes olurdu !... Ey Meclis Üyeleri ! Siz haklısınız !... Duruşunuzu, ülkenin sahip olduğu inanışa göre ayarladınız, uygun yerde saf tuttunuz... Safları sıklaştırınız !...

Ancak, belki hatırlatmakta hâlâ fayda olabilir, Meclis Salonu, anlama kabiliyetimizin çok üzerinde ve gönüllerimizden taşan büyüklükteki Yaratıcının karşısında saf tuttuğumuz, gayretlerimizin karşılığını başka bir şekilde beklediğimiz ve bu niyet ile, ibadet ve tâatte bulunduğumuz bir mabet değil. Burada saflar, başka şekilde tutulmalıydı. Kulluk ve itaat düzeni üzerine değil, meseleye, ister dünyevi, ister dini referanslar ile bakın, ilme, akla, tecrübeye, ortak fikre ve birlikte çalışmaya ait bir düzen üzerine inşa edilmeliydi her şey, ve saflar böyle oluşturulmalıydı...

Siz bunu yapamayınca, az önce, yukarıda saydığım bütün kurumlar, birimler ve kişiler de, sizi, tercih ettiğiniz yerde karşıladılar...

Bunun ardından, bu salonun çatısı altında artık, bir şehir konseyinden, bunu kurma gerekliliğinden, bunun şehir hayatına ve yönetimine katacağı faydalardan nasıl bahsedilebilir ?... Sivil toplum kuruluşlarının ne dediğinin, ne önemi olabilir ?... Bütün yaptırım gücü, sadece, tavsiye etmek olan ve fakat tavsiyelerini de kimsenin ciddiye almayacağı bir heyeti, kursanız ne olur, kurmasanız ne olur ?...

Size, kanunun verdiği haklar ile donatılmış, halk iradesi ile seçilmiş bir topluluk oluşturma, ve bu toplulukta söz söyleme hakkı verildi de, ne yaptınız ?... Belki kabaca bakıverdiğinizde, belediye meclis üyeleri olarak her biriniz sadece basit bir oydan, zaman zaman sorulanlara, evet yada hayır demekten mesulmüşsünüz ve bir gücü temsil etmiyormuşsunuz gibi görünüyor. Doğrudur... Çoğulcu yönetimin gereği odur ki, bireyler, tek başlarına bütün gücü ellerinde tutmasın, şahsi kaygıları, zaafları ve günlük psikolojileri ile yönetmeye çalışırken, bir yanlışlığa mahal bırakılmasın... (Gazi Paşa’nın tavsiyesi de bu değil miydi ?)

Bu sebeple heyetler teşkil edilmiş, ve ister özel sektör, ister spor kulüpleri, isterse de devlet yönetimi daima heyetlerin eline teslim edilmiştir. Ne var ki, memleketimizde, başa geçene tabii olma rahatsızlığı devam ede dururken, bu heyetlerin hayata ve yönetime katkısından ve gücünden bahsetmek de, kolay değildir.

Memleketin en yüksek topluluğu olan Türkiye Büyük Millet Meclisine de baktığınızda milletvekillerinin tek tek, sizden farklı olmayan hallerini göreceksiniz. Oysa bir çoğu, veya yeteri kadar çoğu bir araya geldiğinde, anayasayı değiştirecek ve millet idaresine yön verecek güce sahiptirler. İşte aynen böyle, Belediye Meclisleri de bunun gibidir. Şehri, tek başınıza, ve günlük kaygılarınız, ve halet-i ruhiyenize göre değil..., ortak bir tavra ve disipline uygun yönetmenizin salonudur, bu çatının altı...

ŞEHİR EMİN ELLERDE

Gücünüzün farkına varmanız için, yine, hemen bu dönemde yaşanan, Kuşadası Belediyesi örneği, önemlidir. Meclis oturmuş, çalışmış, oylamış, karar almış !... Belediye harcamalarına, daha bir dikkat etmiş !... Biz onaylamadan, tek kuruş harcayamazsınız demiş !... Düşünün bir kere, harcanmasını istemediğiniz kuruşlar için, otuz kişiden, ne kadarı evet demeli ?..

Burada, bu salonda, halkın tercihi ile oluşturulmuş ortak aklın dengeleri ne alemde ?... Cumhuriyeti kuran, bu, halkın temsilcileri, kendilerine nelerin sorulduğunu, nerelere ne harcandığını, kimlere nelerin imâl ve inşa ettirildiğini, işlerin nasıl başlayıp nasıl bitirildiğini ve kimler tarafından kabul edildiğini, toleransların hangi ölçü içinde kullanıldığını oylarken, meselelere ne kadar vakıf oluyorlar ?... Hiç tecrübeleri yokmuş, sosyal hayata ve iş dünyasına dair hiçbir fikirleri ve bilgileri yokmuş gibi görülenler, sizler, meclis üyeleri, acaba, eğitimleri, tecrübeleri, sosyal hayat içinde sahip oldukları ile, kendilerinden daha üstün olmayan bir bürokrasinin kayıtsız şartsız idaresine teslim olduklarını, yarın, halkın huzurunda gerçekleşecek bu dünyaya ait hesap gününde nasıl verecekler ?...

İhtimal çok yakında, önümüzdeki ilkbahara... Ama en geç, bir dahaki yaza !...

Ağustos ayı başında, geçen ay yapılan toplantı ile bütün sonbaharımızı, kışımızı, ilkbahar ve yazımızı şekillendirecek yeni bir meclis çalışma dönemi daha başladı... Ülkemizde pek çok şeyin yeniden şekilleneceği bu çok önemli dönemde, çok önemli günler görecek, birlikte bunları yaşayacak ve çok önemli kararlara yine hep birlikte müspet-menfi imzalar atacağız...

Sizler, bu yaz tatilini, huzur ve sükunet içinde geçirdiniz... Körfeze veya ait olduğunuz köylere gittiniz... Sakin ve mutlu bir dünyanın size sunduğu imkânlar içinde bağınız, bahçeniz, torunlarınız ile uğraştınız... Meyveleriniz ve gülleriniz, elbette, size, aradığınız bütün güzellikleri sundu, siz de onlardan ilgi ve şefkatinizi esirgemediniz... Görev süreleriniz dolmadan, üçüncü yıl içinde, kullanacak olan heyet gibi, ehemmiyet sıralamasında bir türlü yerini bulamayan, Meclis Üyeleri Toplantı ve Çalışma Odası, plânlanıp, düzenlenebilir ise... Bu güzel, uzun ve sıcak tatilin ardından, yeni meclis döneminde de, bütün gayretiniz ile çalışacak ve halkın sorgu gününe hazır olacaksınız...

Şehir, sizler ile emin ellerde...