Tartışma:Hristiyanlıkta cehennem
Vikipedi, özgür ansiklopedi
[değiştir] = Konu Hakkinda bilgi sahibi kisiler araniyor
Makalenin bu hali rezil olmasa bile çok eksik, lutfen bu konuda bilimsel uzmanligi olan birileri varsa el atsin.. Baristarim 00:24, 3 Eylül 2006 (UTC)
[değiştir] Bu Yorumlarin ne anlama geldigine dair bir baslik yazin lutfen
[değiştir] Kutsal Kitap Birçok Şeyi Betimlemelerle Anlatır
Çocukların eğilimi söyleneni düz bir mantıkla anlamaktır. Sözün arkasında ima, sembol, mecaz var mıdır, buna bakamazlar. Ama buna rağmen çocuklar bile, çizgi film ya da reklamlarda yer alan ancak gerçekte olmayacak şeyleri doğru bir şekilde anlarlar. Örneğin, diş macunundan korkup kaçan bakterileri, konuşan kuşları, kedileri, fareleri, ağaçları, vs. Bir çocuk bile bunların yerinin ne olduğunu bilir. Aşağıda da konuşan, hatta sabırsızlanan ve sevinen şeyler var; Deniz, ölüm, ağaçlar, ölüler, ölüler diyarı.
Kutsal Kitap, Eyüp 28. bölüm)
- Ama bilgelik nerede bulunur? Aklın yeri neresi? İnsan onun değerini bilmez, Yaşayanlar diyarında ona rastlanmaz. Engin, "Bende değil" der, Deniz, "Yanımda değil." Onun bedeli saf altınla ödenmez, Değeri gümüşle ölçülmez. Ona Ofir altınıyla, değerli oniksle, Laciverttaşıyla değer biçilmez. Ne altın ne cam onunla karşılaştırılabilir, Saf altın kaplara değişilmez. Yanında mercanla billurun sözü edilmez, Bilgeliğin değeri mücevherden üstündür. Kûş topazı onunla denk sayılmaz, Saf altınla ona değer biçilmez. Öyleyse bilgelik nereden geliyor? Aklın yeri neresi? O bütün canlıların gözünden uzaktır, Gökte uçan kuşlardan bile saklıdır. Yıkım'la Ölüm: "Kulaklarımız ancak fısıltısını duydu" der.
Konuşan çam ve sedir ağaçları, konuşan "Dünyanın eski önderleri", sabırsızlanan "Ölüler diyarı":
Kutsal Kitap Yeşaya 14. bölüm:
- Bütün dünya esenlik ve barış içinde Sevinçle haykırıyor. Lübnan'ın çam ve sedir ağaçları bile Kralın yok oluşuna seviniyor. "Onun ölümünden beri kimse bizi kesmeye gelmiyor" diyorlar. Toprağın altındaki ölüler diyarı Babil Kralı'nı karşılamak için sabırsızlanıyor. Onun gelişi ölüleri, Dünyanın eski önderlerini heyecanlandırıyor; Ulusları yönetmiş kralları Tahtlarından ayağa kaldırıyor. Hepsi ona seslenip diyecekler ki, "Sen de bizim gibi gücünü yitirdin, Bize benzedin." Görkemin de çenklerinin sesi de Ölüler diyarına indirildi. Altında kurtlar kaynaşacak, Üstünü kurtçuklar kaplayacak. Ey parlak yıldız, seherin oğlu, Göklerden nasıl da düştün! Ey ulusları ezip geçen, Nasıl da yere yıkıldın! İçinden, "Göklere çıkacağım" dedin, "Tahtımı Tanrı'nın yıldızlarından daha yükseğe koyacağım; İlahların toplandığı dağda, Safon'un doruğunda oturacağım. Bulutların üstüne çıkacak, Kendimi Yüceler Yücesi'yle eşit kılacağım." Ancak ölüler diyarına, Ölüm çukurunun dibine İndirilmiş bulunuyorsun. Seni görenler bakıp bakıp şöyle düşünecekler: "Dünyayı sarsan, ülkeleri titreten, Yeryüzünü çöle çeviren, Kentleri yerle bir eden, Tutsakları evlerine salıvermeyen adam bu mu?" Ulusların bütün kralları tek tek, Görkemli mezarlarda yatıyor. Ama sen reddedilen bir dal gibi Mezarından dışarı atıldın; Bedenleri kılıçla delinip Ölüm çukurunun dibine atılmış ölülerle örtülüsün; Ayak altında çiğnenen leş gibisin. Ülkeni harap edip halkını katlettiğin için Başkaları gibi gömülmeyeceksin. Kötülük yapan soy bir daha anılmayacak.
Betimleme: Olayları canlandırarak anlatmak.

