Seydi Ali Reis

Vikipedi, özgür ansiklopedi

Kaptan-ı Derya, (1498 - 1562), Sinoplu, Osmanlı Denizcisi.

Osmanlı Devlet-i Aliyesinin pasifik rüyasını gerçekleçtirmek için görevlenririlen denizci.Büyük bir Türk amirali, coğrafya ve matematik bilgini.

Türk Edebiyatının ilk seyahatnamesi olan  Seydi Ali Reisin Mir'at-ül Memalik adlı eserinin günümüz Türkçe’sine açıklamalı bir şekilde Beşikdüzü Kaymakamı Eyüp Sabri Kartal tarafından kazandırıldı..
Türk Edebiyatının ilk seyahatnamesi olan Seydi Ali Reisin Mir'at-ül Memalik adlı eserinin günümüz Türkçe’sine açıklamalı bir şekilde Beşikdüzü Kaymakamı Eyüp Sabri Kartal tarafından kazandırıldı..

.


Konu başlıkları

[değiştir] Hayatı

İstanbul, Galata'da doğdu. Sinoplu bir aileden gelmedir. Dedesi, II. Mehmet zamanında tersane kethüdalığında, babası Hüseyin Ağa da Darüssınaa kethüdalığında bulunmuşlardı.

[değiştir] Tersane Reis liği ve Kethüda lığı

Kendisi de tersanede reis olarak çalıştı. Barbaros Hayreddin Paşa'nın yanında yetişti.

[değiştir] Komador luğu ve Preveze Zaferi

Seydi Ali Reis, tersane kethüdası olduğundan, bir deniz harekatında bağımsız olarak kumandanlık yapmadı. Rodos'un fethine (1522) ve daha sonra Akdeniz'de cereyan eden bütün deniz savaşlarına Barbaros Hayrettin Paşa yanında katıldı ve Batı Akdeniz bölgesini çok iyi öğrendi. Preveze Deniz Savaşı’nda (1538) Osmanlı donanmasının sol tarafına komuta ederek büyük yararlıklar gösterdi ve bu savaştan sonra adı daha çok duyulmaya başlandı. Trablusgarp'ın fethiyle biten harekatta Kaptan-ı Derya Sinan Paşa ve Turgut Reis emrinde çalıştı(1551).

(1) Kethüda: Bir daire veya konağın idaresine memur olan kişi.

[değiştir] Kaptan-ı Deryalığı

Kanuni Sultan Süleyman tarafından, Portekiz donanmasıyla girdiği deniz savaşını kaybeden Murat Reis'in yerine Hint Kaptanlığına atandı ve Basra'daki donanmayı Süveyş'e getirmekle görevlendirildi.

Bu olay onun yaşamının da dönüm noktası oldu. 15 gemiyi derhal tamir ettirerek uygun deniz mevsimi için beş ay bekledi ve donanması ile Basra'dan ayrıldı (1554). Basra'dan aldığı 15 kadırga ile Süveyş'e doğu yol alırken Horfakan şehri açılarında 25 parçalık Portekiz donanmasıyla karşılaştı. Yapılan çarpışmada Portekizliler bir gemi kaybedip geri çekilince yoluna devam etti. Maskat yakınlarında 34 parçalık bir Portekiz Donanmasının saldırısına uğradı. Güney Arabistan sahillerinde dağların denize dik inmesinden faydalanarak, gemilerini Portekiz donanmasıyla kıyı arasına soktu, savaş başladığı zaman dağların kestiği rüzgar sebebiyle Portekiz donanmasının yelkenli gemileri hareketsiz kaldı, kürekli gemileriyle hızlı hareket ederek düşmanın sayı üstünlüğünü yok etmeye çalıştı. Yapılan savaşta Portekizlilerin altı gemisi batırıldı, Osmanlı donanmasının da beş gemisi battı, biri de yandı (1554).

Umman sahilindeki Zufar limanı geçilerek Şihr şehri hizasına gelinince, günbatısı yönünden fil tufanı(Tufan-ı Fil)(1)veya Tusunami denilen bir fırtına çıktı. Çıkan fırtına yüzünden Seydi Ali Reis kalan dokuz kadırgalık donanmasıyla birlikte kıyıdan uzaklaşmak zorunda kaldı. Fırtınaya kapılan, günlerce denizde çalkalanan gemiler doğuya doğru sürüklenerek Hindistan kıyılarına, Gücerat sultanlığının Demen Kalesi önüne gelebildi, burada üç gemi karaya vurdu; geri kalan gemilerdeki top ve levazımı bırakarak Seydi Ali Reis elindeki altı gemiyle Surat limanına girdi; çünkü Portekiz donanması onu yakalamak için dolaşıyordu

Seydi Ali Reis buradan Gucerat'ın başkenti Ahmedabad'a gitti. Harap gemilerle Süveyş'e ulaşmak imkansız olduğundan, kalan gemiler satılıp karadan İstanbul'a dönülmesine karar verildi. Seydi Ali Reis Gucerat sultanı Ahmet Han tarafından iyi karşılandı. Daha sonra adamlarından bir kısmı Gucerat Sultalığı'nın emrine girdi. Seydi Ali Reis, Ahmedabad'tan Sind memleketinin başkenti Multan'a, oradan Lahor'a, bu şehirden de Delhi'ye gelerek Timuroğullarından Hümayun Şah'ın huzuruna çıktı (1555).

Hümayun şahın ölmesi üzerine Afganistan - İran yoluyla Anadolu'ya hareket etti (1556). Bundan sonra Kabil, Semerkant, Buhara, Meşhet şehirlerinde hükümdarları gördü.

Buhara civarında Özbeklerin saldırısına uğradı ve yaralandı. İran da Meşhet valisi tarafından tutuklandı, daha sonra serbest bırakılarak Şah I.Tahmasp'a gönderildi. Bir süre göz hapsinde kaldıktan sonra Anadolu'ya geçmesine izin verildi ve Şah'ın Kanuni'ye yazdığı bir mektubu da alarak Kazvin'den ayrıldı (1557). Aynı yıl Bağdat'a ulaştı. Böylece Basra'dan çıkışından 3 yıl 7 ay sonra tekrar Osmanlı ülkesine dönüyordu.

Seydi Ali Reis 1557 mayıs ayı başlarında İstanbul'a vardı ve Edirne'de bulunan hükümdarın yanına gitti. Süveyş donanmasının uğradığı kayıptan dolayı padişahtan af diledi. Dolaştığı yerlerde görüştüğü hükümdarların verdiği 18 nameyi(mektup) sundu; Ali Reis mahvolmuş bir donanmanın sorumlusu olmakla beraber, başına gelen olağanüstü olaylar kabul edilerek suçlu görülmedi, önce Müteferrika(2) yapıldı, sonra Diyarbakır tımar defterine tayin edildi. Bir süre şehzade Selim'in hizmetinde çalıştı, Galata Hassa gemi reislerinden biri oldu (1560). Son görevi bilinmemektedir. 1562 yılında İstanbul'da öldü. (1) Fil Tufanı –Tufan-ı Fil : Günbatısı istikametinden şiddetli esen rüzgarlar ile oluşur. Bu fırtınaya zaman zaman Yemen sahillerinde görülmektedir. (2) Müteferrika: Padişah, sadrazam ve vezirlerin emirlerini götüren kimse.


Denizcilikteki ününün yanı sıra denizcilik, coğrafya, astronomi gibi konularda da yetki sahibi bir bilim adamı olan Seydi Ali Reis'in bu konularda bıraktığı eserler şunlardır:

  • Mirat-ı Kainat (Kainatın Aynası)
  • Kitap el-Muhit fi İlm el-Eflak ve'l-Buhur (Felekler ve Denizler biliminde okyanus kitabı)

Son iki eseri batı dillerine de çevrilmiştir. Başından geçen olayları anlatan Mir’at-ül Memalik (Memleketlerin Aynası - 1557) adlı seyahatnamesi donanmasının akıbetini ve emrindeki adamların hesabını veren bir müdafaname(1) gibi düşünülebilir. Gucerat devletinin başkenti Ahmedabad'ta yazdığı Muhit (1554) basılmamıştır. Ali Kuşçu 'nun matematiğe ait kitabını Hülasat-ül-Heyyet adıyla Türkçe'ye çevirdi (Halep 1549). Beş makale ve 120 fasıl halindeki Mirat-ül-Kainat (Kainatın Aynası) astronomi ilmine aittir. Katibi mahlasını(2) kullanan Seydi Ali Reis'in şiirleri de bulunmaktadır.

(1) Müdafaname: Savunma mektubu. (2) Mahlas : Bir kimsenin ikinci adı, eskiden şairlerin kullandıkları ad, lâkap.

[değiştir] Seydi Ali Reis’in Eserleri

[değiştir] Mirat’ı Kainat

Güneşin hareketinden, yıldızların uzaklığından; kıblenin ve öğle vaktinin tayininden, nehirlerin genişliğinin tespitinden ve rub’u meceyyibden bahseden bir eserdir.


[değiştir] Hulaset’el- Hay’a

Halep’ te bulunurken hey’et ve matematik dersleri alan Seydi Ali Reis, Ali Kuşçu’nun Fethiye isimli eserini çevirmiş ancak bununla yetinmeyerek Mahmud b. Omar al Çağmini’den ve Kadızade-i Rûmî Musa Paşa’nın eserlerinden de faydalanarak çevirisine birçok ilaveler yapmıştır.

[değiştir] Kitab al-Muhit fi İlm’al-Eflak va’l Abhur

Seydi Ali Reis kısaca Muhit adı ile tanınmış olan meşhur eserini 1554’te Haydarabad’da bulunurken kaleme almıştır. Geçirdiği tecrübelerden sonra kaptanlara ve gemicilere kılavuz olmadan Hint denizlerinde kolaylıkla dolaşım imkanını verecek bir kitap hazırlamak isteyen Seydi Ali Reis bu eserinde; yer tayini, zaman hesabı, takvimler, pusula taksimatı, denizcilikte önemli bazı yıldızlar ve yıldız grupları; meşhur limanlar, Hindistan’ın rüzgar- altı ve rüzgar-üstü sahilleri ile Hint denizindeki adalar, rüzgarlar, tayfunlar, sefer yolları hakkında önemli bilgi içermekte; kitabın dördüncü bölümünde Yeni Dünya ( Amerika) ya ait bir bölüm de bulunmaktadır. Katip Çelebi, Cihannüma’ sında Seylan, Cava, Sumatra ve diğer adalar hakkında verdiği bilgiyi aynen Muhit' ten nakletmiştir.


[değiştir] Mir’at-ül Memalik

Seydi Ali Reis’in Hindistan’dan Bağdad’a dönüşünde yol arkadaşlarının, görülen şehirleri, karşılaşılan değişik ve ilginç olayları, ziyaret edilen türbeleri ve çekilen zorlukları anlatan bir kitap yazmasını istemeleri üzerine kaleme almaya başladığı bu eseri 1557’ de İstanbul’da tamamlamıştır. Süveyş kaptanlığına tayininden sonra yaşadıklarının bir hikayesi olan bu eserde Seydi Ali Reis, geçtiği memleketler, tanıştığı hükümdarlar ve şahit olduğu olaylar hakkında bilgi vermektedir. Aynı zamanda şair olan Seydi Ali Reis’ in Mir’at al-Memalik’ te şiirlerinden örnekler mevcuttur.(1)

Seydi Ali Reis’in Mir’at-ül Memalik adlı eserini iyi anlayabilmek için İmparatorluk devrimizdeki Hint Seferlerinin bilinmesi gerekmektedir.

[değiştir] Hint ve Umman Seferleri

Vasko dö Gama’nın 1498’de Ümit Burnu yoluyla Hindistan yolunu keşfetmesi Portekizlileri Hint denizine açılmaya sevk etmişti. Basra körfezi girişindeki Hürmüz Boğazı’nı zaptetmek suretiyle Müslümanların elinde bulunan ticaret yolunu kapmışlardı (1515).

Osmanlıların Mısır ve Suriye’yi fetihlerinden önce Portekizlilerin Hintlilere uyguladıkları şiddetten dolayı Gücerat Hükümdarı I.Mahmud Han Kansu Gavri’den yardım istemiş ve o da 1508 senesinde Hüseyin Bey kumandasında bir filo göndermiş fakat bu filo pek bir şey yapamamıştı.

Portekizlerin Kızıldeniz ve Aden’de yaptıkları tahribat üzerine bunlara karşı elli parçalık bir donanma gönderildi ise de bu donanma da bir iş göremedi.


[değiştir] Osmanlilir'la Portekizlilerin Karşılaşması

Memlüklerin tarihe karışmasından sonra Portekizlerin buralarda dolaşması Osmanlılara karşı da siyasi ve iktisadi bir darbe idi. Gücerat hükümdarı Bahadır Şah 1535’te Osmanlı Sultanı’na elçi ve name göndererek karadan Moğol hükümdarı; denizden Portekizliler’e karşı kendine yardım edilmesini istemişti. Kendisine gönderilecek asker ve gemilerin masraflarına karşılık olmak üzere emanet olarak Mekke’ye gönderdiği 50 sandık ile bir milyon 270 bin 600 miskal(1) altından sarfedilmesini yazmıştı. Donanmanın hareketi uzun bir hazırlığı gerektiriyordu. Bu iş için evvelce Mısır Beyberbeyi olup o anda Anadolu Beylerbeyi olan Hadım Süleyman Paşa görevlendirildi.

Bahadır Şah, Diu adasında kendilerine üs verdiği Portekizliler tarafından 13 Şubat 1537 (Ramazan 943) de katledildi. Bunun üzerine Bahadır’ın Mekke’de emanet bulunan 300 sandık altın ve gümüşü verilen emir üzerine Hadım Süleyman Paşa tarafından İstanbul’a nakledildi.

Süveyş tersanesinde(2) muhtelif büyüklükte 76 parça gemi inşa edildi. Bütün levazımatı ikmal edilip harekete geçirildi. kumandasındaki donanma ilk olarak 1538 Haziran’ında Aden’i zaptetti.

Beni Tahir Kabilesinden olan Aden hakimi Amir b. Davud’u hile ile gemisine getirterek idam etti. Yerine kendi ümerasından Behram Bey’i sancak beyi tayın etti.Hadım Süleyman Paşa Donanmasıyla Diu önlerine geldi. Bahadır Şah’ın yerine Miran Mehmed Şah Faruki hükümdar olmuştu. Bahadır’ın yeğeni 3. Mahmud; Portekizlilerle anlaşarak idareyi ele

(1) Miskal : Yirmi dört kıratlık bir ağırlık ölçüsü. (2) Süveyş Tersanesi : Osmanlı İmparatorluğu tarafından Hint Okyanusunda Portekizlilerle savaşabilmek için Süveyş’te bir tersane yapılmıştır.

aldı. Hadım Süleyman Paşa’ya karşı da Portekizlilerle ittifak yaptı. Süleyman Paşa yirmi gün kadar kaleyi muhasara(1) etti. Bu arada Portekiz donanmasının gelmekte olduğu haberi geldi. Deniz de fırtınalı olduğu için hiçbir netice elde edemeden muhasarayı kaldırdı; geriye döndü ve Zübeyd’i işgal etti.

[değiştir] HİNT DENİZİNDE PORTEKİZLİLERLE ÇARPIŞMALAR

Piri Reis’in Hint sularındaki faaliyeti ve ölümü.

Hadım Süleyman Paşa’nın Mısır’a dönüşünden sonra Portekizliler Kızıldeniz’e girerek Cidde’yi işgal etmek istediler; fakat başarılı olamadılar.

Bu sefer Süveyş tersanesini yakmaya teşebbüs ettiler. Bunda da muvaffak olamadılar; fakat Tur-i Sina kasabasını yaktılar. H. 950/1543. Bir müddet Aden’i ele geçirdilerse de Piri Reis bizzat donanması ile burayı onlardan kurtarmıştır.

Piri Reis H. 958/1551’de otuz kadar gemiden müteşekkil Süveyş donanmasıyla Hint denizine çıktı. Maskat’ı zaptetti. Yetmiş parçalık düşman donanmasını bozarak Hürmüz adasındaki Hürmüz kalesine sığınmaya mecbur etti. Düşmanı muhasara ettiyse de kaleyi alamadı. Piri Reis buradan Basra’ya geçti. Basra Limanında iken Portekizlerin Basra körfezini kapamak istediklerini duyunca içeride mahsur kalmak istemeyerek alelacele kendine ait üç kadırga ile denize açıldı. Diğer gemi ve askerler orada kaldı. Bu suretle yola çıkan Piri Reis gemilerinden birini de yolda kaybetti. H. 960 senesinde Süveyş’e oradan da Mısır’a vardı.

Bu hareketi İstanbul’a bildirdi. Hürmüz muharasını kaldırması ve diğer gemilerle askeri Basra’da bırakarak gelmesi sebebiyle suçlu görülerek Mısır divanında başı kesildi ve malları müsadere(2) edildi.

(1) Muhasara : Kuşatma, etrafını çevirme. (2) Müsadere : Tanzimat’tan önce, herhangi kabahatli bir kimsenin malının hükümetçe, padişah adına zaptedilmesi.

Piri Reis’ten sonra Süveyş kaptanlığı Katip Sancakbeyi Murad Reis’e veridi. Portekiz donanmasının Hint ve Aden denizindeki faaliyetinden dolayı Basra’da kalması emrolundu.

Murad Reis bir ara fırsat bulup donanmasıyla Basra’dan ayrıldı. Hürmüz Boğazı’na geldiği sırada büyük bir Portekiz donanması ile karşılaştı. Burada bütün gün devam eden şiddetli bir muharebe oldu. Murad Reis çok zaiyat verdiğinden Basra’ya geri dönmeye mecbur kaldı. Bu savaşta meşhur kaptanlardan Süleyman ve Receb Reisler şehid oldu. Murad Reis; Piri Reis gibi idam edimedi fakat azledildi. H. 959/1552. Donanma Basra’da mahsur kaldı; bir gemi de Portekizlilerin eline geçti.

İşte bu olaydan sonra Süveyş kaptanlığına Seydi Ali Reis tayin edidi.


[değiştir] OSMANLININ HİNT VE PASİFİK HAKİMİYETİ RÜYASININ TEMELLERİ

Osmanlılar Hint ülkeleri arasındaki ilk tarihi ilişkiler, büyük Türk tarihçisi Selman Reis’in (Ö.1527) Hindistan seferinden sonra başlar.

Ümit Burnu ’nu keşfettikten sonra doğu ticaretini ellerine geçirerek Hind denizinin hakimi olduklarını iddia eden Portekizliler; 1515 yılında Cidde emiri Hüseyin Bey ile birlikte Hindistan içlerine kadar gelen Selman Reis komutasındaki Memlük donanmasını da yenilgiye uğratınca, bütün Hind yarımadasına ve Kızıldeniz’e hükmetmeye kalkışmışlar ve o diyarlarda bulunan Hint-İslam memleketleri üzerinde ağır baskılara girişmişlerdi. Hatta bir ara otuz yedi parçalık bir donanma ile Kızıldeniz’den Cidde limanına kadar gelmişler, fakat bir şey elde edemeden geri dönüp gitmişlerdi.

İşte tam bu sıralarda Mısır, Osmanlıların eline geçmiş ve Hint seferinden henüz dönmüş olan Selman Reis de Osmanlı donanmasının hizmetine girmişti.(1517)

Selman Reis Osmanlı donanmasına girdikten hemen sonra Yavuz Sultan Selim tarafından bin kadar Türk denizcisiyle Süveyş limanına gönderildi. Burada yeni tersane kurdu. Cidde emiri Hüseyin Bey ile birleşerek 22 parçalık bir donanma ile Portekizlilerin elinde bulunan Kameran adasına sefer yaptı. Orada bulunan kafirleri dağıtıp, adaya bir miktar asker bıraktı. Henüz Memlük’lerin elinde bulunan Yemen’i de Osmanlıların idaresine kattıktan sonra geri dönüp tekrar Süveyş’e geldi.

Selman Reis, bu sırada Mısır’a gelen sadrazam İbrahim Paşa’ya; Hindistan’ın zenginliği, Portekizlerin elinde bulunan limanların durumu ve Hint deniz yolunun Osmanlı ticaretine sağlayacağı yararları belirten geniş bir lahiya(1) sundu. Selman Reis’in bu lahiyası; Osmanlıların Hint denizi üzerindeki meraklarını arttırmış ve bilahare geleceği gibi meşhur Hint Seferleri için bir zemin hazırlamıştır.

Bu sırada Hint-İslam ülkeleri arasında da bir takım karışıklıklar ortaya çıkmıştı. Babür Şah’ın oğlu Hümayun Şah. Hindistan’da bir hayli yerleri zapt edip memleketine kattıktan sonra Gücerat hükümdarı Bahadır Şah’ın üzerine yürümüş ve ülkesini işgal etmeye başlamıştı.

Zaten eskiden beri Hindistan’a hakim olmak için çalışan Portekizliler de bu iki islam hükümdar arasında çıkan kavgadan istifade ederek Gücerat’ın meşhur bir ticaret limanı olan Diu limanını zaptetmişlerdi. Portekiz korsanlarının Hint denizinde ticaret yapan İslam tüccarlarına saldırıp, mallarını yağma ve gemilerini talan ettikleri de zaman zaman İstanbul’a ulaşan şikayetler arasında idi.

Bahadır Şah, bir tarafta eskiden beri düşmanları olan Portekizliler, diğer taraftan Hümayun Şah ile başa çıkamayacaklarını anlayınca, İstanbul’a bir elçi göndererek Kanuni Sultan Süleyman’dan yardım talep etmiş, düşmanlarına karşı kendisinin ve ülkesinin himaye edilmesini istemişti.(1536)


(1) Layiha : Düşünülen bir şeyin yazı haline getirilmesi, tasarı, plân.


İşte Bahadır Şah’ın Kanuni’den istediği bu yardım teklifi, uzun zamandır zihinleri bulandıran Hint meselesini bir an önce halletmek isteyen Osmanlılar için bir vesile olmuştur.

Ne var ki; genel olarak ifade etmek gerekirse, Hindistan ve civarında yaşayan müslümanlara yardım etmek Portekizlilerin Hint limanları üzerindeki egemenliklerine son vermek maksadıyla girişilen bu seferler maalesef istenilen neticeyi vermedi. 1538 yılında Osmanlı donanmasının başında denize açılan Hadım Süleyman Paşa’nın Hint seferini bir tarafa bırakırsak, diğer üç seferin özellikle bu seferlere katılan kaptanların akıbeti açısından büyük bir talihsizlik eseri olduğunu söylemek, kanaatimizce yanlış bir yargı olmasa gerektir.

Ocaktan yetişme büyük bir denizci olan Piri Reis’in 1551’de otuz parçalık bir donanma ile çıktığı ikinci Hint seferinde uğradığı başarısızlıktan dolayı idam edilmesi, hemen bir sene sonra (1552) Murad Reis’in on beş parça kadırga ile Hürmüz’de Portekizlilerle yaptığı savaşta bir başarı kazanamayarak Basra’da azledilmesi!. Ve Nihayet 1553’de dördüncü Hint seferine çıkan ve iyi bir denizci olduğu kadar büyük bir alim de olan Mir’at-ül Memalik (Memleketlerin Aynası) adlı meşhur eserin müellifi(yazarı) Seyyid-i Ali Reis’in ve arkadaşlarının başından geçen korkunç felaketler bu talihsizliğin bariz birer örnekleridir.