Sekülerlik

Vikipedi, özgür ansiklopedi

Bu maddenin tarafsızlığı konusunda şüpheler var.
Maddede taraflı olarak övme ya da yerme amacını taşıyan ve doğruluğu kanıtlanamayan kısımlar olduğu iddia edilmektedir! Ayrıntılar için tartışma sayfasına bakınız.


Latince saecularis, paganca, yaşanılan çağa ait,ruhban dışılık, günlük hayattan dini kavram ve sembolleri dışlamak. Yine Latince saeculum, şimdi burada demektir.

Samuel Johnson'un 1755 tarihli Dictionary 'sinde secularity, dikkatleri yalnızca bu dünyaya yoğunlaştırma; secularize, dini ve uhrevi olanı günlük hayattan uzaklaştırma; secularization, dinin etkisini sınırlama, azaltma anlamlarına geliyordu. Harvey Cox, 1960'da The Secular City 'yi yazdı ve Hıristiyanlığın sekülerliği zaten beklediğini söyleyerek tartışma yarattı.

Sekülarizm kelimesini ilk defa kullanan George Jacob Holyoake, sekülerliği, inançtan kaynaklanan bütün düşüncelerin dışlanmasını esas alan doktrindir diye tarif etmişti. Holyoake başlangıçta netheism, limitationism gibi isimler vermeyi düşündüğü felsefesine sonra sekülarizm adını verdi. Hareketin içinde ateistler bulunmasına rağmen Holyoake felsefesinin ateizme sürüklenmesine karşıydı. Sosyal sekülarizm, dini dünyevi işlerden kovarak ferdin içine hapsedilmesini öngörüyordu. Kavramın ilk çıkışı da Din Savaşları'nın ardından olmuştu. Ancak birçok yazar, dini ferdin kişiselliğine indirmenin dinin çöküşünü getirdiğini öne sürdü. Sekülarizmin ahlaki bir gayesi olan negatif bir dini hareket olduğunu yazan Eric Waterhouse, dini olmayan, dini dışlayan ama kendisi de bir dinmiş gibi davranan bir hareket olduğunu söyledi.

Sekülerlik Anglosakson dünyada geçerli bir kavram. Protestan ve Anglikanlarda. Oysa Roman Katolik dünyada daha çok kavramın karşılığı laiklikle ifade edilmekte. Laiklik sert, sekülarizm ılımlı sayılıyor. Sekülarizmin dine karşı, dine düşman değil, ilgisiz, nötr olduğu belirtiliyor.

Roma imparatorluğu sekülerdi. Hıristiyanlara zulüm uyguladı. Ancak Hıristiyanlık ortaçağda aynı zulmü inanmayanlara hatta değişik din ve mezheplere karşı yineledi, skolastizmiyle, aforizmasıyla, engizisyonuyla, giyotiniyle, endülüjansıyla. Sonra din savaşları çıktı. Rönesans ve Reform, Batı felsefesi ve toplumsal tarihinde önemli devrimlerle din üzerinde yenileşmeler ve öze dönüşler gerçekleştirdi. Tabii tarihin gelişimi sekülerliği zorunlu kılıyordu. Sekülaristler dine değil, dini otoriteye karşı çıktılar, kiliseler papadan ayrıldı, milli kiliseler doğdu, devletle din ayrıldı, bilim ve felsefe dinden koptu, şehirler ortaya çıktı, uluslar ve burjuvazi güçlendi, sanayi toplumunda sınıfların mücadelesi başladı, milliyetçilikten liberalizme, rasyonalizmden modernizme bir gelişme sağlandı.

Bütün tarihi gelişim, bireyi kutsaldan ayırmayla, modernleşmeyle bağlantılıydı. Din, kendi ibadet alanına geriletildi. Hıristiyanlık bunu kabullendi. Batı medeniyeti bir yüzyıl dinsiz sayılabilecek kadar bir dindışılaşma yaşadı. Hıristiyan demokratların siyasette dini ağırlıkları yok, sadece Hıristiyanlıktan demokrasi içinde faydalanıyor.

Sekülerlik, aydınlanma rönesans ve reform süreçlerinin ürünü. Vahiy yerine aklın konulması. Dini kurum ve pratiklerin çöküşü, bilimlerin, keşiflerin ve teknolojilerin yükselişiyle günlük hayat dinden bağımsızlaştı. Ama bu, dinsizleşme anlamında olmadı. Amerikan doları üzerinde hala In God We Trust yazmakta. Bunu kapitalizmin dini riyakarlığı şeklinde eleştirenler varsa da, dini inancın ve evangelizmin yükselişi bunu inandırıcı kılmıyor. Kaldı ki Amerikan toplumunda bireyler çok dindar olabilir ama kamusal alanda dine kayıtsızlık egemendir, sekülerlik de budur.


[değiştir] İslam ve sekülerlik

Bu maddenin tarafsızlığı konusunda şüpheler var.
Maddede taraflı olarak övme ya da yerme amacını taşıyan ve doğruluğu kanıtlanamayan kısımlar olduğu iddia edilmektedir! Ayrıntılar için tartışma sayfasına bakınız.


Sekülerlik Batı'ya özgü bir kavram. İslam tarihinde ve İslam dünyasında kavramın karşılığı yok, oluşmamış da.

İslam'ın Hıristiyanlık'tan farkı ve Doğu toplumlarının kapitalist üretimden farklı yol izlemeleri sekülerliğe imkan tanımaz ama devrimler, kültürlerarası etkiler ve teknolojik gelişmelerle küreselleşme İslam dünyasında da din ve dünya işleri tartışmalarını harekete geçirdi.

İslam dünyasında dinin günlük hayattan dışlanması mümkün değil, çünkü İslam kelime anlamıyla teslimiyet demek ve Kuran'da Allah ve peygamberinin verdiği hükümlerden sonra müminlere serbestiyet olmadığı yazılıdır. Bu, din dışı alan felsefesi olsa bile sekülerlik kavramının dinsizlikle karşılanması demektir. Üstelik İslam'ın doğuşu, geliş sebebi bir çeşit sekülerizm toplumu olan Cahiliye'ye karşı olmuştu. Çünkü Cahiliye Allah'ı unutmuş, dünyevileşmiş, ahireti inkar etmişti. Ne varsa bu dünyada var, yaşarız ve ölürüz diyorlar, dünyanın haz ve sapkınlığına dalıyorlardı. Sekülere yakın bir ifade mutref, hayatın tadını çıkarma, ahlaki dini endişe taşımadan yaşama Kuran'da bu cahiliye için kullanılır. Onların günahlara dalıp gömülüp gittikleri, dünya hayatının aldatıcılığına kapıldıkları vurgulanır. Onlar şeytana uymuşlar, arzuyla oyalanmış, dinlerini oyuncak yapmışlardır.

İslam'ın bütün bu seküler cahiliyenin dünyevi gücünü kaldırdıktan sonra tekrar sekülerleşmesi kendini inkar olurdu. Siyasal olarak "Tanrı'nın hakkı Tanrı'ya Sezar'ınki Sezar'a" mücadelesi bu yüzden İslam dünyasında yaşanmadı. İslam için dünya değersizdi, bir yolcunun gölgesinde bir süre dinlendiği bir ağaçtı bu dünya. İslam sürekli ahirete vurgu yaptı, dünyevileşmenin kötü sonuçlarına ilişkin tarihi örnekler, tarihi sapkınlıkları ve yok oluşları gösterdi. Dünya hayatı bir oyun ve eğlence olamazdı, bir imtihan yeriydi. Müslümanlar cahiliyeden yüz çevirmekle sorumluydular.

Herşey saadet asrındaki gibi yürümedi. Tarihi gelişim Batı tarzı sekülerleşmeyi desteklemedi ama dinin despotik görünümlerini Doğu dünyasına yerleştirdi ve halkların Batı gibi bir hayat tarzıyla kendilerini karşılaştırmalarına yol açtı.

Müslümanlar modern dünyanın nüfuzundan kaçamazdı. Sekülarizmin yan kolu küreselleşmeyle birlikte Müslümanlar da ikili yapılarda yaşamaya başladılar. Tesettür defileleri, metal müzik dinlemeler, lüks tüketim, haşemayla da olsa deniz sefası yapmak, son model ve marka araç-gereç merakı, dinin protestanlaştırılması, kadınların namazda erkeklerle saf tutma tartışması gibi yeni tartışmalar. İslam dünyasının bu alanda tek seküler ülkesi Türkiye'de bütün dünyevileşme çabaları günlük hayatta, kamusal mekanlarda kutsalın dışlanmasını laik/seküler devrimlerle gerçekleştirmiştir. Atatürk 'ben bir Lüther olmayacağım' demesine rağmen, gerek onun hayatında gerekse öldükten sonra dinde reform hareketleri bile yapılmaya çalışılmış, kamuoyunun geleneksel tepkileri üzerine vazgeçilmiştir. Hala zaman zaman sekülerlik adına Kuran tercümeleri, kadın-erkek aynı safta namaz kılmalar, türkçe ezan gibi meseleler gündeme gelir.

[değiştir] Kaynaklar:

İslamiyat, Dünyevileşme, Temmuz-Eylül 2001.

Durmuş Hocaoğlu, Laisizmden Milli Sekülerizme, Selçuk Yayınları, Ankara 1995.