Saltanatın Kaldırılması

Vikipedi, özgür ansiklopedi

Atatürk Devrimleri


Siyasal devrimler

Saltanatın Kaldırılması
Cumhuriyetin İlanı
Halifeliğin Kaldırılması

Toplumsal devrimler

Kadınların Seçme ve Seçilme Hakkı
Şapka ve Kıyafet Devrimi
Tekke, Zâviye ve Türbelerin Kapatılması
Soyadı Kanunu
Lâkap ve Unvanların Kaldırılması
Uluslararası Ölçülerin Kabulü

Eğitim ve kültür alanındaki devrimler

Öğretimin Birleştirilmesi
Yeni Türk Harflerinin Kabulü
Türk Dil ve Tarih Kurumlarının Kurulması
Üniversite Öğreniminin Düzenlenmesi
Güzel Sanatlarda Yenilikler

Ekonomik devrimler

Aşarın Kaldırılması
Çiftçinin Özendirilmesi
Örnek Çiftliklerin Kurulması
Sanayi Teşvik Kanunu
I. ve II. Kalkınma Planları

Hukuksal devrimler

Mecellenin Kaldırılması
Medeni Kanun

Saltanatın Kaldırılması, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde 1 Kasım 1922'de çıkarılan bir yasa ile Osmanlı Hanedanının Türk toplumu üzerindeki mutlak otoritesinin yıkılması ve monarşinin kaldırılarak egemenliğin halka verilmesidir. Atatürk Devrimleri arasında ilk uygulamaya konulanıdır.

Konu başlıkları

[değiştir] Sebepleri

Saltanatın kaldırılmasının en önemli sebebi, Atatürk'ün Kurtuluş Savaşı sonrasında çağdışı bir monarşi değil, uygar bir ulus-devlet kurmak istemesidir. Egemenliğin halka dayanması gerektiğini savunan ve saltanatın zorbalık olduğunu düşünen Atatürk, 1 Kasım 1922'de Meclis'de yaptığı konuşmada bu görüşünü şöyle dile getirmiştir:

"Efendiler...
Osmanoğulları, zorla Türk ulusunun egemenliğine el koymuşlardı. Bu yolsuzluklarını altı yüzyıldan beri sürdürmüşlerdi. Şimdi de Türk ulusu bu saldırganlara, artık yeter diyerek ve bunlara karşı ayaklanarak egemenliğini kendi ellerine almış bulunuyor."[1]

[değiştir] Tarihçesi

Osmanlı Devleti saltanatla yönetiliyordu. Yavuz Sultan Selim zamanında halifeliğin Osmanlılara geçmesinden itibaren Osmanlı Padişahları aynı zamanda "halife" unvanını da taşımaya başladılar.

Saltanat yönetiminde egemenlik sadece bir kişinin elindeydi. Sultanlık babadan oğula geçiyordu. Milletin, başındaki yöneticileri seçme hakkı yoktu.

Saltanat yönetiminin başarısızlığı ve kusurları Osmanlı Devletinin son zamanlarında oldukça artmış, yönetim Türk Milleti için zararlı olmaya başlamıştı. Atatürk'ün ülkeyi ve milleti kurtarmak için başlattığı Türk Kurtuluş Savaşını baltalamaya çalışmış ve Sevr antlaşmasını imzalayarak da Türk Milletini zor durumda bırakmıştı.

Diğer dünya devletleri de tek bir kişinin veya zümrenin yönetiminden kurtulma mücadelesi vermeye başlamışlardı. Milletin egemenliğine dayalı cumhuriyetler kurmaktaydılar. Yeni Türk Devleti de 23 Nisan 1920'de T.B.M.M.'nin açılmasıyla bu yolu seçti.

20 Ocak 1921'de kabul edilen anayasanın birinci maddesine; "Egemenlik kayıtsız, şartsız milletindir." hükmü kondu. Yani egemenlik, padişahlıktan alınıp doğrudan millete veriliyordu. Yasama (kanun çıkarma) yetkisi meclise aitti. Böylelikle Osmanlı Padişahının Türk Milleti üzerinde artık hiç bir yetkisi kalmamıştı.

Türk Milleti Kurtuluş Savaşından zaferle çıkınca itilaf devletleri tarafından Lozan'daki barış görüşmelerine çağrıldı.

Osmanlı Hükümeti de barış görüşmelerine çağrılmıştı. İtilaf Devletlerinin hem Ankara Hükümetini hem de Osmanlı Yönetimini çağırmaktaki amaçları, ikilik yaratıp, kendi çıkarlarını daha kolay gerçekleştirmekti. Oysa Türk Milletinin gerçek temsilcisi T.B.M.M. ve Ankara hükümetiydi. Bu nedenle T.B.M.M.'nde saltanatın resmen kaldırılması gündeme geldi. 1 Kasım 1922'de kabul edilen bir kanunla saltanat ve halifelik birbirinden ayrıldı ve saltanat kaldırıldı. Osmanlı saltanatının kaldırılmasıyla millet egemenliği önündeki engel de kaldırılmış oldu.

Son Osmanlı Padişahı Vahdettin, saltanatın kaldırılmasından sonra sadece halifelik yetkilerine sahip olmuştu ama 17 Kasım 1922'de bir İngiliz gemisiyle İstanbul'dan ayrıldı. Yerine Abdülmecid Efendi halifeliğe atandı.

[değiştir] Vahdettin'in Kurtuluş Savaşı'nı Baltalama Çabaları

Padişah Vahdettin'in onayladığı Atatürk ve arkadaşlarını idama mahkum eden ferman.
Padişah Vahdettin'in onayladığı Atatürk ve arkadaşlarını idama mahkum eden ferman.

Son Osmanlı Padişahı Vahdettin'e göre, savaşın galibi İngiltere yenilmezdi ve var olan koşullar altında İngiltere'nin güdümüne girip insafına sığınmak izlenencek en akılcı yoldu. Bu nedenle Vahdettin, Kurtuluş Savaşı'na karşı cephe almakta sakınca görmemiş ve başarıya ulaşmasını engellemek için İngiltere ile işbirliği yapmaktan kaçınmamıştı. Vahdettin'in bu yöndeki çabalarından bazıları şunlardır:[2]

  • 10 Nisan 1920'de Şeyhülislam Dürrizade'nin Mustafa Kemal ve arkadaşlarının idamını isteyen fetvasını yayınladı.
  • 14 Temmuz 1920'de Kuvayi Milliye'ye katılan subayların idam cezasını onayladı.
  • 28 Temmuz 1920'de Sadrazam Damat Ferit kanalıyla İngiliz Yüksek Komiseri Roberck'e Kürtleri Mustafa Kemal'e karşı kullanma önerisini yaptı.
  • 6 Mart 1922'de Londra Konferansı'na giderken İstanbul'a uğramış olan Yusuf Kemal Tengirşenk'in başkanlığındaki Ankara Heyeti'nin bavulundaki gizli belgeleri çaldırdı ve İngiltere'ye bu belgelerin fotoğraflarını iletti.
  • 26 Mart 1922'de İngiltere'ye yaptığı öneride özel ve gizli bir antlaşma ile Boğazlar'ın denetimini kalıcı olarak İngiltere'ye devretmeyi önerdi.

[değiştir] Hızlandırıcı sebepler

Saltanatın kaldırılmasını hızlandıran başlıca olay, İngiltere'nin Lozan Konferansı'na hem Ankara hem de İstanbul Hükümetleri'ni çağırmasıydı. Bu yolla İngiltere, Ankara ile İstanbul arasındaki sorunları kullanarak görüşmelerde avantaj sağlamayı umuyordu. İngiltere'ye koz vermemek ve barış görüşmelerinde Türkiye'nin haklarını birlik içinde temsil etmek için saltanatın kalkması gerekiyordu.

[değiştir] Millet Meclisi'nde görüşmelerin başlaması

TBMM'de saltanatın kalkması hakkındaki görüşmeler 30 Ekim 1922'de başladı. İçlerinde Atatürk'ün de olduğu 82 milletvekili imzalı bir önerge meclise sunuldu. Bu önerge ile Osmanlı İmparatorluğu'nun çökmüş olduğunun ve meşruiyetini halka dayandıran yeni bir Türkiye'nin kurulmuş olduğunun ilan edilmesi isteniyordu. Ancak, çoğunluğun sağlanamaması yüzünden önerge o gün kabul edilemedi.

1 Kasım 1922'de tekrar toplanan Millet Meclisi'nde konuşan Atatürk, Vahdettin ve İstanbul Hükümeti'nin Kurtuluş Savaşı'nı baltalamak için yaptıklarından söz etti ve saltanat ile hilafetin birbirinden ayrılarak saltanatın kaldırılması gerektiğini belirtti. Fakat Meclis, önergeyi Anayasa, Adalet ve Dışişleri komisyonlarından oluşan bir karma komisyonda incelemeye karar verdi.

Bu komisyonda kimi din adamı kökenli milletvekillerinin "saltanatsız, iktidarsız hilafet olamayacağını" savunmasının ardından komisyon çalışmalarını izleyen Atatürk, ünlü konuşmasını yaptı:

"Bu bir oldu bittidir. Sözkonusu olan ulusa egemenliğini bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız sorusu değildir. Sorun, gerçekleşmiş bir olayı yasa ile saptamaktan başka bir şey değildir. Bu, ne olursa olsun yapılacaktır. Burada toplananlar, meclis ve herkes sorunu doğal bulursa, sanırım ki uygun olur. Yoksa yine gerçek, yöntemine göre saptanacaktır ama, belki bir takım kafalar kesilecektir."[3]

Bu tehditten sonra hızla yasa önerisini hazırlayan karma komisyon, teklifi meclise sundu. Teklif, aynı gün, Millet Meclisi'nde oy birliği ile kabul edildi.

[değiştir] Saltanatın Kaldırılmasını Öneren Kanun'un içeriği

Bu kanun ile monarşik İstanbul Hükümeti yok sayılıyordu. Osmanlı Hanedanı'na ait kabul edilen Hilafet makamına ise Millet Meclisi'nin uygun göreceği birisi getiriliyordu.

[değiştir] Sonuçları

Saltanat kaldırılınca Padişah Vahdettin çok zor durumda kalmıştı. Kurtuluş Savaşı'nı baltalamaya çalıştığı için göreceği tepkiden korkuyordu. Bu nedenle 17 Kasım'da İngiliz Donanması'na bağlı Malaya zırhlısı ile Malta Adası'na kaçtı. Vahdettin'in kaçmasının ardından Millet Meclisi'nde yapılan toplantıda, bu davranışın halifeye uymayacağını öne sürülerek halifelik ondan alındı ve veliaht Abdülmecit Efendi'ye verildi.

Saltanatın kaldırılması ile eskimiş ve çürümüş Osmanlı düzeni tasfiye ediliyor, laik ve demokratik Türkiye'nin temelleri atılıyordu. Türkiye'yi 20. yüzyıla taşıyacak olan Atatürk Devrimleri'nden ilki, tutucu ve gerici kesimlerin direnmesine rağmen başarıyla gerçekleşmişti.

[değiştir] Dipnotlar

 Söylev, Cit II, s475

 Tarihimizle Yüzleşmek, Emre Kongar, Remzi Kitabevi 39. Basım

 Söylev, Cit II, s475

[değiştir] Kaynakça

  • Toktamış Ateş, Türk Devrim Tarihi, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2. Baskı
  • Emre Kongar, Tarihimizle Yüzleşmek, Remzi Kitabevi, 39. Basım

[değiştir] Dış Bağlantılar

Padişah Vahdettin'in onayladığı, Atatürk ve arkadaşlarını idama mahkum eden ferman

Atatürk ve arkadaşları hakkında padişahça verilen idam fermanı

[değiştir] Ayrıca Bakınız

Atatürk Devrimleri

Hilafetin Kaldırılması

Vahdettin