Sıtkı Caney

Vikipedi, özgür ansiklopedi

1961 de Bingöl’de doğdu. İlk ve orta öğrenimini Elazığ (il)’inde yaptı. 1984 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun oldu. Serbest avukatlık mesleği dışında reklam ajanslarında, yayınevinde, gazetede, televizyonda, tuğla ocağında vb. işlerde çalıştı. Şiirleri Muştu, Aylıkdergi, Mavera, Albatros, Üç Çiçek, Göçebe, Kayıtlar, Yediiklim, İpekdili, E, Gerçekhayat, Kırklar, Lamure,Yolcu dergilerinde yayınlandı. “Layya” ve “ İtiraf ve Gizem” adlarında yayınlanmış iki şiir kitabı var. “ Bana Sonsuzluk Dile.” ve ”Ebuzeran” adlarında yeni iki şiir kitabını yayına hazırlayan Sıtkı Caney bu günlerde bir sinema filmi projesi üzerinde çalışıyor.

[değiştir] Sıtkı Caney'den bir şiir: Tufan

durmadan ömrümle sevişmekten kirlendi yakam
şehrin bekarıydım kırıkayakların ustası
düşünürdüm ve hışırdardı hayat
yeryüzü beni beklerdi her akşam

beklerdi beni sevdiğim
şiirler yazar delirirdim siyah bir gül yaprağında
gülümserdi boşlukta annemin yüzü
görülmemiş birşeyler olacaktı yakında
çıldırtıcı birşeyler yağmuru her bekleşiyte

dünya işte
çürüyen kemikleriyle dünya
ezberlediğim dua bıraktı beni ve ölüm ve hüzün
ve her gece yeniden gördüğüm rüya
hani çıldıracaktı insanlar belki de bu yüzden
bakar dururdum sebepsiz karanlık bir aynaya

oysa adımı unutmadım zorlandım döktüm içimi
çekip gittim gözlerimi akıtarak kederden
koştum dönüp yüreğime kapandım
tenimde biraz gurbet biraz dünya kokusu
doğruydu söylenenler artık çıldıracaktım

belki de öldüm o zaman
kırık gülüşlerden bir efsane örerken öldüm
okul dönüşlerinden kahvelerden kalkan son trenlerden
artakalan birşeylerin büyüsüne gömüldüm

ne çok güldüm genç kızlarla ne çok
dağlardan haber yoktu kayıptım sokaklarda
sonra bir bebeği uykusunda iççekerken düşündüm

belki de öldüm o zaman
kırgın şarkılarda kendimi ararken öldüm
şehirlerden çingene bir güzelden ölen genç gelinlerden
çıkarılmış kederlerin öyküsüne gömüldüm

derken o hiç bitmeyen tren sesleri
işte çıkıp geldim kendimden kabuk tutmadı yaram
ince bir kederdi sevdiğim, uçarı, kirpikleri kederden
yeryüzü beni beklerdi her akşam

yoksa ben dünyayı kâğıtlara mı gömdüm
günlerce sokaklarına aktım meşhur şehirlerin uykularda
ardarda sevip durdum cesur ve topal bir ömrüm oldu
ve bir ceset olarak döndüm tüm içli şarkılardan

aklımdan kötü şeyler geçiyor şimdi
bir daha göremeyeceğim arkadaşlarımı
ne kahkaha ne ağlayış hiç olmazsa bir ayet hatırlasam
en son sinemalarda bıraktım gözyaşlarımı

herşey kapanacak az sonra kapanacak çığlığım
sevdiğim rakibim çaresiz karanlığım