Sahın
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Câminin içi, kubbe altı veya sahın: Câmiler, binâ olarak Mekke’ye, yâni Kâbe istikâmetine yöneltilmiştir. Üstü büyük kubbe ile örtülü olan mekâna "kubbe altı" veya "merkez sahın" denir. Merkez sahının köşesinde, Kur’ân-ı kerîm okumak için biraz yüksekçe olarak yapılmış yerlere ise "sofa" adı verilir. Büyük kubbe, mîmârî duruma ve büyüklüğüne bağlı olarak pâye ve sütunlar üzerine oturur. Sahınların zemini mermer döşelidir. Buralarda namaz kılınacağı için üzerine halı serilir. Bâzı yan sahınların yanlarında kapılar vardır. Cemâat dış avludan câminin içine bu kapılardan doğrudan girebilir. Bâzı büyük câmilerde yaz sahınları üzerinde fevkaniye ve tabaka diye tâbir edilen ikinci bir kat daha bulunur. Bu tabakaların padişahlara ayrılmış ve dışarıdan ayrı bir kapı ve merdivenle çıkılan kısımlarına "hünkâr mahfili" denir. İlk Osmanlı câmilerinde merkezî sahının ortasında genellikle bir havuz bulunur, ya bu havuzun üstünde veya merkez sahının herhangi bir yerinde yüksekçe bir mahfil yer alır. Bu mahfil müezzinlerin kullanmaları içindir. Bu sebepten dolayı "müezzin mahfili" denilir.
Merkezî sahının kıble yönündeki duvarının tam ortasında hücre şeklinde bir kısım bulunur. Bu hücre imâmın namaz kıldırırken bulunacağı yerdir ki, buna mihrap denir. Mihrabın sağ tarafından merdivenlerle çıkılan, taştan veya ahşaptan yapılmış yüksek yere ise minber ismi verilir. Bundan başka câminin içinde vâizlerin vâz verirken üzerine oturmaları için yapılmış yüksek kısımlara da kürsü denir. Bütün bu kısımlar esas vazîfelerin dışında, üzerleri çok güzel şekilde süslenmiştir. Üst kat pencereleri genellikle sâde ise de, vitray denilen renkli camlardan yapılmış pencereler de vardır.
Câminin içinin aydınlatılması için duvarlarına ve çeşitli yerlerine sıralar hâlinde pencereler açılmıştır. Alt kat pencerelerde ahşap kapaklar bulunur. Bu kapakların üzerleri çok güzel şekilde süslenmiştir. Üst kat pencerelerin sâde olanları bulunmakla birlikte, vitray denilen renkli camlardan yapılmış olanları da vardır.

