Ulukışla, Niğde

Vikipedi, özgür ansiklopedi

Ulukışla, Niğde iline bağlı bir ilçedir.

Konu başlıkları

[değiştir] Tarihçe

Yörede Epipaleotik, Hitit ve Roma dönemine ait kalıntılara rastlanmıştır. Bölgede bulunan höyükler 10,000 yıllık bir tarihi geçmişle ilgili bulgulardır. Porsuk köyü yakınlarındaki Zeye höyüğünde M.S 4. yüzyılda yaşanmış yerleşim yeri ortaya çıkarılmıştır.

Eti, Hitit, Roma, Bizans ve Osmanlı dönemlerine ait kalıntılar bulunmuştur. Çiftehan bölgesi uzun süre Eti, Frig ve Roma dönemlerinde yerleşim yeri olmuştur. Roma İmparatoru Marcus Aurelius'un karısı Faustina'nın mezarı Başmakçı köyünde bulunmuştur. Mısır Kraliçesi Kleopatra'nın Tarsus'ta yaşarken sık sık banyo yapmaya Çiftehan kaplıcalarına geldiği rivayet edilmektedir. Bizans İmparatorları Ulukışla ve Çiftehan arasında askeri üsler kurmuşlardır. Orta Çağ boyunca Lulu diye anılan kale, kent ve mağara tabyaları mevcuttur.

1859 yılına kadar Secaaddin adıyla Bor'a bağlı bir nahiye olup merkezi Beyağıl köyüdür. 16.yy'ın ilk yarısında Osmanlı sadrazamlarından Öküz Mehmet Paşa tarafından yaptırılan kervansaray ile Hamidiye köyü olarak anılan ilçe 19.yy'ın ikinci yarısına kadar bugün ilçeye bağlı köy olan Maden ilçesine bağlı bir köy olan Ulukışla T.C.' nin kuruluşu sonrasında ilçe olma konumunu korumuş ve ülkenin en eski ilçeleri arasındaki yerini almıştır. ÖKÜZ MEHMET PAŞA KERVANSARAYI

ÖMER FETHİ GÜRER


     Niğde  Ulukışla ilçesi Orta Anadolu’nun Toros dağlarında geçit veren noktadaki kapısı gibidir. İlk insan varlığından beri  yaşamın  varlığının izlerine rastlanılan bölgede Hitit ve Roma  dönemi kalıntılarına erilmişti. Bölgede Porsuk kazı alanında  Fransız Bilim adamlarının çalışmaları da devam etmektedir.
     Ulukışla  1859 yılına kadar  ‘Sücaaddin’  adı ile Bor’a bağlı  bir nahiye iken  1887 yılında    ‘Hamidiye’ olarak anılmaya başlar,  Öküz Mehmet Paşa Kervansarayı yapılmasından sonra  bölgeye önce’Ulukışlak’ daha sonra Ulukışla verilir. Cumhuriyet döneminde ilçe olan Ulukışla Çiftehan Kaplıcaları ile önemli bir üne kavuşur. 
      Mustafa Kemal Atatürk   5 Şubat 1934 tarihinde Niğde ziyaretlerinde  dönemin Milletvekili Halit Mengi  kaplıcalarla ilgili sohbette Çiftehan kaplıcalarından söz etmesi üzerine ilgisini çekmiş ve 6 Şubat 1934 tarihinde   kaplıcaları gezmeye gitmişti.
      Her yıl binlerce kişinin uğrak verdiği kaplıca yanında Ulukışla   tarihi ve doğal güzellikleri ve yer altı zenginlikleri  ile de biliniyordu. Boklarlarda yer alan göller, kayak merkezi ve Nesli tükenen Toros kurbağları son örnekleri yanında Darboğaz Kasabası ile birlikte bölge genelinde Yurt dışına ihraç edilen Kirazlarla dünyaya sesini duyuran bir konumda  gelişme çabası içinde idi.
      Karayolları ve demiryollarının kesiştiği, Ulukışla  geçit noktasında olmasına karşın gereken atılımı sağlayamamış ender yerlerdendi. 
      Aydını, okuyanı çok kasaba ile özdeşleşen bir önemli yapı ise Öküz Mehmet Paşa Kervansarayı idi. 
     15.12.1973 yılında  7579 sayılı kararla tarihi eser olarak tescil edilen kervansaray 1616 yılında  10000 metrekare bir alan üzerinde inşasına   başlanmıştır. Müslim ve gayrimüslim ustaların çalıştığı inşaat Ender Türk Sadrazamlardan olan Mehmet Paşa 1615 yılında  İran seferi sırasında   yaşadıkları kış  sorunlarda konaklamada yaşadığı sorunları   tekrar  yaşamamak için  yaptırdığı bilinmektedir. 
      1753 yılı, 1969 yılı,1970 yılı, 1977 yılında onarımlar gören kervansaray önemli bölümü harap bulunuyordu. Nasıl harap olmasın ki kışla, cephanelik,cezaevi,tahıl ambarı olarak kullanıldığı gibi Karayolları Tuz stoklama alanı,Halı Atölyesi ve  1990 sonrası belediye garajı ve deposu olarak ta kullanılan bir eser halen ayakta kalması dahi önemli bir olaydı.    Son yıllarda ise   cami dışında   bu önemli eser harap olmaya terk edilmişti.  
      Bu durum kervansarayı gören herkesi üzüyordu.  Kaymakamlar, Belediye Başkanları ve yerel basın bu eser kurtarılması  konusunda çabaları vardı. Bizde çok kere yazılarımızla  kurtarılmasını isteyenlerdendik. 
      2000 yılı  Niğde Valisi halen Manisa Valisi Refik Arslan Öztürk döneminde  kervansaray için çalışmalar başladı. Son yıllarda Bakanlarda geldi. Milletvekilleri de ilgilendi. Ulukışla Kaymakam,Belediye Başkanı, duyarlı halk çabaları ile 2006 yılında ise kurtarma çabaları uygulamaya geçti. Vakıflar Genel Müdürlüğü   komple bir onarım çalışması başlattı.     
     Niğde ilinde çok sayıda eseri yerinde gören ve yazan Ömer Fethi Gürer olarak bu kere Ulukışla Belediye Başkanı Hacı Avşar ile kervansarayı gezdim. Kervansaray kurtarılma sonrası tanıtım sağlanır ise    yabancı turistler kadar yerli turistlerinde mutlaka görmesi gereken bir eser ayağa kalmış olacaktır. Hac ve Kervan yolundaki bu muhteşem eser ile Niğde önemli bir tarihi dokuya erecektir.
    Evliya Çelebi övgü ile andığı,  Han duvarları  ile Faruk Nafiz Çamlıbel’in şiirlerinde yaşattığı  Kervansaray    ana kapıdan girişte geniş bir avlu bulunmaktadır. . Avlu  ana giriş dışında mekanlara açılan  3 büyük kapı  dikkat çekiyor.  Avlu  güney kenarda  arasta; kuzeyinde eyvanlar ve hücrelerden oluşan geceleme yerleri, doğu ve  batı da revaklar  bulunmaktadır. 
          Komple doku içinde konaklama yerleri, ahır, fırın, hamam, arasta ve cami  ile muhteşem bir eser olan yapıda   mekanlar geniş ve yüksek  oluşları da dikkate değerdir. 
        Orijinal yapıda  boyutlar değişik  ve kiminde  Şömineli olan   40 oda yer aldığı  dokusu ile döneminin önemli  konaklama mekanı olduğu izlenimini de vermektedir.. 
          Kervansaray   Ana giriş tam karşısında yer alan arasta doğu ve batı yönünde uzanmakta ve  kuzey cephesi han duvarı ile  bitişiktir. Dikdörtgen yapı  küçük  bir sokak  görünümlüdür. Arasta kuzey cephesi ortasından avluya açılmaktadır.  Bu arasta Niğde kaybolan el sanatları için yeni bir çıkış yolu olabilir. 
     Hamam ise  yapının dikkate değer farklı bir köşesinde kubbeli olarak dikkat çekmektedir. Kullanılmayan bu hamam onarımdan sonra açılması ile bölgede Niğde  Paşa Hamam, Bor Eski ve Yeni Hamam sonrası yeni bir Osmanlı Hamamı doğmuş olacaktır.Farklı hamamlarda olduğu gibi sıcak su duvar ve altdan  toprak büzlerle geçirilerek ısıdan yararlanma yoluna gidilmiştir.
        Kervansaray cami  ise  yapı diğer bölümlerinden daha korunaklı ve kullanılır halde günümüze ermiştir.Kubbeli ve kare planlı bir yapıdır. Minarelidir.Kasnaklı pencereleri dikkat çekmektedir. Geçmişte Kervansaray açılan bir kapısı olan cami  değişik dönemlerde onarım 
gördüğü için  sağlam bir yapıdır.O nedenle  bağımsız  bir eser gibi durmaktadır.
        Avluda girişte solda  ahır  dikdörtgen ve iki bölümden oluşmaktadır.  Sağda Cami ile hamam arasında yer alan  Ahır ise boyuna uzanmaktadır. Bu iki alanda  yeni süreçte  farklı amaçlarla kullanılacak geniş mekanlar durumundadır. 
         Kervansaray onca özelliği ve konumuna karşın nedense Ulukışla için bir değer olarak ele alınmayıp bütünü kurtarılması yoluna gidilmemiş ve önemli bir eser yok olmaya doğru bırakılmıştı. Hatta kimi bölümleri  farklı kullanımlarla yok edilerek adeta özelliği bozulması da düşündürücü idi.   Aslına tamamen uygun kılınması olanaklı görülmese de yapı genel dokusu ayağa kaldırılması dahi başlı başına önemli bir gelişmedir. Kervansaray  genel yapının sağlamlığı uğradığı onca tahripata rağmen ayakta kalmasıdır.
     Mehmet Paşa ‘Öküz’ lakabı eklenmesine neden olacak kadar dayanıklı taşlarla inşa yapıldığı görülendir. ‘Öküz’  lakabı Mehmet Paşa verilmesi nedeni de ilginçtir.
       Ender Türk Sadrazamlarından olan Mehmet Paşa   Osmanlı Ordusu seferde iken  bölgede konaklama zorluğunu görüp yaşayınca bu kervansaraya karar verir.   Kış koşulları oluşmadan inşaatın tamamlanmasını ister. Bu nedenle çalışmaları sık denetlemektedir.  O koşullarda farklı bölgelerden taş çekilir. Nevşehir, Kolsuz ve Kemerhisar’dan taş getirilmektedir. Yoğun çalışmaya ve ağır koşullara kağnı çeken öküzler dahi dayanamaz ve bir öküz yolda çatlar .tek öküz ile araba beklemededir. 
        Mehmet  Paşa bu duruma müdahale eder. Ve Hemen boyundurağa girerek  diğer öküz ile arabayı çeker. Bir süre sonra yedek hayvan  yetiştirilir ancak bu davranışı nedeni ile öküz lakabı ile anılır olur.  Faklı lakap ve isimlerle adı anılan Mehmet Paşa  yaşamının son döneminde Halep’te yaşar ve orada vefat eder.Kim bilir  Kervansaray kurtarılınca  Mehmet Paşa büstü de bu anıt ile Ulukışla’ya yapılır.
       Yolunuz  Ulukışla düşerse mutlaka bu tarihi dokuyu görün gezin. Başkan Hacı Avşar  onarım tamamlandığında değişik sosyal faaliyetler içinde bu alanın değerlendirileceğini söylüyor .O nedenle yolculuk sırasında mutlaka mola vermenize değecek bir yer.  Doğu Beyazıt İshak  Paşa  sarayının bir benzeri özelliklerle dolu bu tarihi mekanı görmedi iseniz eksiğiniz var. Bizden önermesi.

[değiştir] Coğrafya

İlçe merkezi Orta Toroslar'ın parçalarından Medetsiz ve Bolkar Dağları arasındaki geniş bölümün ağzında, İç Anadolu Bölgesi, Orta Kızılırmak bölümünde yer alır. Yüzölçümü 1502 km², deniz seviyesinden yüksekliği 1427 metredir. İlçe 34°30"16' Doğu boylamı, 36°58"5' Kuzey enlemi arasında bulunmaktadır.

İç Anadolu'nun kapısı konumundaki ilçe toprakları Doğuda Adana (Pozantı), Güneyde Mersin (Tarsus), Batıda Konya (Ereğli), kuzeyde Niğde (Bor-Çamardı) ile çevrilidir. İlçe Bolkar Dağları, Konya ovası, Aladağları ve Hasan Dağı arasında kalan vadi merkezindedir.

Maden ve Gümüş Köyleri civarında altın, gümüş, kurşun, Katrandede yöresinde linyit, Güney tepelerinde zengin alçı taşı yatakları vardır. Bölgede genel olarak dağlıktır. Bitki örtüsü İç Anadolu Step türüdür. Genel ormanlık saha toplamı 24.673 hektardır. Sert ve kara iklimini (Yazlar serin ve kurak, kışlar soğuk ve yağışlı) etkisi altındadır. Ulukışla çevresinde Kızıldağ, Cehri, Karatepe, Çakıltepe, Sansar, Katrandede ve Dikmen tepe dağları bulunmaktadır. Genelde çıplak ve ormansızdır. Bu yüzden taşkın sel olaylarına rastlanır. Bölge 1980 den itibaren Çakıt Projesi çerçevesi içinde ağaçlandırılmış ve yağış çoğaltılmıştır. İlçe topraklarından çıkan kaynak sularının önemli bir bölümü Çakıt çayı ile Seyhan baraj gölüne dökülür.

Bolkar Dağları Toroslar'ın orta merkezinde yer alan Medetsiz Zirvesi ile dağcılık sporunun ilgi odağı olmuştur. Bolkarlar torosların bütün özelliklerini taşır. Başlıca zirveler Medetsiz, Keşifdağı, Koyunaşağı tepe, Eğer kaya, Karapsl ve Çinili göldür. Güney yönü, sayısız mağara ve kanyonları değişik gezi bir kamp alanıdır. Bolkar dağları çiçekleri, buzul gölleri, yüksek zirveleri ve kırsal yaşama yaptığı ev sahipliğiyle Türkiye'nin en güzel sıradağlarındandır. İlçe İç Anadolu'yu Akdenize ve güneye bağlayan kara ve demiryollarının kavşak noktasıdır. Dönemler halinde Hac yolu, Kervanyolu, İpek yolu, Karayolu, demiryoluna güzergah olmuştur. Anadolu Bağdatyolu Ulukışla'dan geçmektedir. Bu yol 1910 yılında Alman Şirketi tarafından inşa edilmiştir. Kayseri hattı ise 1928 yılında tamamlanmıştır. Bu hat Kardeşgediği mevkiinden Konya ve Niğde-Kayseri hattı olarak ikiye ayrılmaktadır. Karayolu ise Beyağıl köyü yakınlarında Niğde-Kayseri istikametine devam etmemektedir.

[değiştir] İklim

İklim tipik İç Anadolu bozkır iklimidir. Yazlar serin ve kurak, kışlar soğuk ve kar yağışlıdır. Yağış yoğunluğu ilkbahar mevsimine kayar. Bitki örtüsü step (bozkır) dır. 1.185.264,25 hektarlık genel ormanlık saha bulunmaktadır. İklime bağlı olarak yetiştirilen ürünlerin başında; buğdaygiller gelir. Yamaçlarda bağcılık, sulanabilen alanlarda başta elma, kiraz, armut v.b. olmak üzere meyvecilik ve sebzecilik yapılır. Bozkırlık alanların tarım yapılmayan yamaçlarında küçükbaş hayvancılık yapılmakta, son yıllarda büyükbaş hayvancılık, arıcılık, kiraz üretimi önemli miktarlarda artışlar göstermektedir. Ortalama nemlilik oranı % 62,2, açık günler sayısı 128. Ortalama yağış miktarı 26,5 mm, karlı günler sayısı 57'dir. Hakim rüzgar; kış gününde keşişleme (Güneydoğu), yaz günlerinde batı rüzgarıdır. Çevre dağlarının ormansız oluşu nedeni ile karların erimesi ve bahar yağmurlarına bağlı olarak taşkın olayları yoğunlaşır.

[değiştir] Kaynakça


Niğde'nin yeri Niğde ilinin ilçeleri Türk Bayrağı

Niğde | Altunhisar | Bor | Çamardı | Çiftlik | Ulukışla

Diğer diller